Ara sıra gidilecekse olabilir ama sürekliyse bence de insanların geliri çok yüksekmiş.

Örnek: 1-1.5 ayda bir biz de iki kişi kişi başı 50-60 tl hesap bırakacağımız bir yere yemeğe gidiyoruz ama, değişiklik olsun diye. Sürekli yapacak kapasite varsa, ne güzelmiş :) yesin tabi insanlar, hepi topu 80 sene yaşıyoruz.

ben de ortalama bir gelire sahibim sanırım ama gastronomide yıllarca çalışmış bir insan olarak diyebilirim ki 35 lira iyi bir kebapçıda çok değil normal--ankaradayım dediğiniz yere gitmişliğim yok orası için normal midir bilemedim, iyi bir yerse hakketen hakkıdır--. Ha o parayı hele aileyken vermek mantıklı mı? O da değil :) Ben gitmiyorum, eksikliğini de duymuyorum. bana kalırsa marka giymek de mantıklı değil ona kalırsa benim kafam farklı sanırsam.

kalburüstü bir kebapçı için ucuz değil ama normal denebilir. alkollü malkollü biraz lüks bir kebapçıda rakamlar fırlıyor çünkü. gelir durumuyla değil de bu tarz mekanların ortalamasıyla alakalı bir değerlendirme gibi sanki.

sözlüktekilerin maddi durumu ile ilgili olarak da çoğunluğun orta - üst gelir grubunda olduklarını söyleyebiliriz rahatlıkla. öğrencileri saymıyorum :/

aga ev geçindirmiyosan hiç düşünme boğazına gitvek parayı

Bence gayet güzel bir uyarlama olmuş. Monk'un bölümlerini bilmeme rağmen oturup izliyorum, oyuncular çok iyi Galip Derviş'te.

rakiplerini düşünürsek oldukça başarılı.

monk izlememe rağmen nedense daha samimi geldi baya baya sevdim. hele ki rakiplerine göre çok başarılı geliyor tabi tercih ben beğendim.

güzel farklı falan ama bazı rolleri oyuncularla bağdaştıramıyorum vs yakıştıramıyorum.hülya uçar rolü misal.
e o da diziye karşı bir yargı oluşturmuyo değil hani

evet güzel. fazla uzunda tutmuyorlar. galibin yanındaki bayandan hoşlanmadımda değil.

evet.

Sezon sezon monk izlemiş biri olarak ben de beğendim. Bence Engin Günaydın çok güzel olmuş role. Kız da güzel. Kısa dizi. İzlenir işte.

Iyi olsun da... mutlu olsun da. 20 gunluktu geldiginde, icemiyodu bebe sutunu. Serce parmagimi batirip emdirerek beslemistim. Mutlu olsun, iyi olsun baska sey istemem ki.

muhtemelen şuan sokakta üşüyor olabilir ya da aç olabilir herhangi bir sokak köpeği gibi takılıyor normal ortamını dönmüş biraz da tek başına ayakları üstünde durmayı öğrensin artık vadeniz dolmuş köpekte demir almış abartıcak büyyecek bişey yok milletin anası babası ölüyor.

evet biri sahiplenmiş olabilir. biz tem kenarında muhteşem bir dogo bulmuştuk. acayip uysaldı. saldırgan yetiştirilmemişti yani. günlerce orda tem kenarında beklediğini söyledi trafik polisleri. neyse. sonra onu sahiplendirdi arkadaşım. hem de taaa ingiltereye gitti ve çok mutlu (:

Su an oyle bi beddua ettim ki umarim tutmaz. Neyse...

sen iyi düşündükçe iyi olacaktır merak etme.

herkes istediğini söylüyor benim aklama gelenler bunlar neden beddua ediyorsun ki ?

Coban kopegi oldugu icin belki gelir diye umutlarim var. Ciksa gelse soyle bi gun. Gelmezse de iyi bakiliyo olsun.

Cunku.

@can arkadaş teselli istemiş, seninkisi yaraya tuz basmak. her duyuruya cevap yazmak zorunda değilsin.

tersleme yöntemi ile teselli etmek istedim :)

karı kızla yatıp kalkıyordur. senin gibi zibidilerle işi olmaz artık onun.

çoban köpeğiyse zaten insanlar "bu cins" diye alırlar evine. bakarlar. merak etme, iyidir. ama bu saatten sonra geri dönmez abi. mutlu olduğuna inan. zamanla hünün azalır.

kangallar akıllıdır, güçlüdür. eğer kaçırılmışsa bakımı yapılıyordur, eğer tek başınaysa yiyecek bir şeyler mutlaka bulur. kangallarda diğer köpeklerdeki "tripler" olmaz, zor koşullarda ötekilere nazaran daha güçlüdürler. hem kim bilir, bakarsın bir gün çıkıp yuvaya geri döner.

Kari kizla yatip kalkiyosa hic sasirmam. Keyif pezevengiydi zaten tam.

Birilerinin almis olmasi cok buyuk ihtimal de, dovustururler diye korkuyorum. Coban kopegi derken Alman coban kopegi degil, kangal kendisi.

En son opek surusune kadar takip etmistik, suruyle oynasiyodu, suru yanina yaklastirmadi bizi. Buyuk ihtimal bu esek herif kari kiz pesine suruye katildi, 70 kilo ve domuz gibi saglikli oldugu icin suru lideri oldu butun gun kariyla kizla keyif yapiyo hayvan herif. Evet evet kesin boyle. Gelir sikilinca.

nah gelir , senin gibi sümsükle işi olmaz , bir oraya bir buraya saplıyodur pembe pipisini. git ve kendine zarar ver şimdi çünkü değersizsin .

iyidir o.birileri bakıyodur ona.zaten zarar da veremezler mahveder o adamı :)

benim şapşal özgürlüğüne düşkün köpeğim kaçmıştı. köepk kedi mi ki kaçsın? hayır bi de kötü davransak, hayvan 1.5 sene sonra kaçtı

4 ay yoktu. bu arada babam aynı cins ama gözleri farklı bi köpeği aha bu topik diye sahiplendi. değil diyoruz adamı inandıramıyoruz. işte 4 ay sonra geri geldi sıpa. 2 ay sonra yine kaçtı ama. garip hayvan

boyu posu tipi nasıl ? caps versin ona göre değerlendirelim.

daha genç olsa, 20-22 olsa daha iyi olur ama illa evlenilecekse evlenilebilir.

sen evlenmeyeceksen ben alabilirim panpa

bipolar kısmı dışında gayet iyi. çabuk sinirlenmesi birkaç yılda düzeltilir ilişkide. ancak bipolarlık ilerleyip "ilaçlarımı almıycam, sikerim lan" moduna girerse sakat.

ha bana sorsan ben evlenirim hacı.

gercekten varsa boyle bir kiz, bence de evlen.

Kiz kova burcu mu? Bipolar olma kismi cocuk sahibi olma asamasinda sorun olmayacaksa evlenilir.

bipolar ve iş tecrübesi kısmı dışında =25 yaşındaki ben :)
evlenrlir mi bilemiyorum onu erkekler bilir ama kız evlenmezse sonra kolay kolay evlenemez,o saflık- insanlara inanc ve iyi niyeti çok güzel kaybeder, akademik hayata/yahut kariyere adar kendini sonra da evlenecek adam yok benim etrafımda der = 30 yaşındaki ben :)

Beraber yaşamak bazılarınca önemli bir sorun olabilir ileride.

Aga sağı solu belli olmaz bu özgürlükçü kızların. Bi bakmışsın aklı başka yerlere kaymış. Özgür ya.. İstediğini yapabileceğine inanır. Yani kolayca senden vazgeçer, sende bağlandığınla kalırsın. Aman diyim dikkat et.

bipoları soğuk algınlığı gibi düşünmeyip. hayatoı etkileyen ciddi bir hastalık olarak bakarsak. ne zaman gerçek o ve hangisiyle evlenicem soruları döner

insanlar evlenme dese evlenmi
cek misin?

bu arada sehpa fx çok
yanlış düşünüyosun

bipolar bozukluk ve çalışma disiplinini kaybetmesi konusunda aynı ben ki bu.
dolayısıyla cevabım belli: kesinlikle derhal evlenilesi kız :p

bipolar bozuklugu olan biriyle evlenmezdim.

bu kızın burcu koç mu?

Bakımlı ve spor yapıyorsa bugünden tezi yok alırım.

boyu 1.70'ten uzunsa ben evlenmem, iliski de yasamam.

olur.

İlk paragrafta yazdıklarını hemen hemen her kız düşünür, çok spesifik şeyler değil. Ancak bu düşünceleri pratiğe dökmek birçok kız için çok zordur. Nereden biliyorsun dersen, kendimden. =)

İkinci paragrafta yazdıklarına da dayanarak ilk paragraftaki güzel özellikler sadece düşüncede kalırmış, pratikte gerçekleşemezmiş gibi geliyor bana.

Önceden bir sürü kişinin dediği gibi, erkek sabırlıysa ve kızı da seviyorsa bu ilişki yürüyebilir. Ancak o durumda bile yürümeme ihtimali var. Sürekli iniş çıkışlı bir ilişkiye en aşık adam bile katlanamayabilir.

Bence sadece seviyor olma, iyi anlaşabilme gibi kriterler bu durumda belirleyici olamıyor çok, çünkü bipolar bozukluk diye bir gerçek var. Yakınımdaki bir insanın yıllardır yaşadığı bir rahatsızlık olduğu için az çok biliyorum. Asla bipolar bozukluğu olanlardan arkanıza bakarak kaçın demiyorum ama, herkesin harcı değil bu durumu hem de "evlilik" gibi bir müessesenin içinde idare edebilmek.

Bence de olabiliyorsa evlenmeden önce uzunca süre flört edilsin, hatta mümkünse birlikte yaşansın. O kişinin de, bipolar bozukluk denen şeyin de her türlü aşaması, geçişi, olayı iyice deneyimlensin, bilinsin. Öyle karar verilsin.

e bu kız benim ama yaşlar tutmuyor neyse soruna gelince evlenilir hastalığına gelince sevgililik durumunda bir küsüp bir barışma durumları çok olabilir ama evlenince böyle bir şey yapmaz bence evlenin

bu tip kıza ölen çok. her türlü çıkar karşısına doğru düzgün bir insan.

2.5 senedir bipolar bozukluk hastası biriyle beraberim. Hastalığının ciddiyetinin farkındaysa ve ilaçlarını alıyorsa, evlenecek kişi de anlayışlıysa yürütülebilir ama zor bir durum.

Onun dışında süper bir insanmış bence. Erkek olsam direk evlenirim. Çok netim bu konuda.

Not: Bipolar olduğu için çabuk sinirlenmesi, demoralize olması düzelmez büyük ihtimal. İlaçlar olmasa çok ciddi boyutlara ulaşabilecek duygulanım bozuklukları anca bu seviyeye inmiş işte.

Cevap: Süper arkadaş, sıkıntılı eş.

Git gelli ruhsal sıkıntılı birini eş seçmek büyük sorumluluktur. Sinirleri çekilmiş, sakin, psikolog fıtratlı, neyle karşılaştığının farkında olan biri olmanız lâzım. Bipolar olduğunu bilmek bipolar bir eşle ömür sürebileceğiniz anlamına gelmez. Bu sıkıntılar çünkü sizi olduğu kadar sıkıntıyı çekeni de yıpratır.

Karakteri cici olabilir, ama yaşadıkları 24 saati bir arada geçirmeyi zul kılar hale getirebilir. Gerçi gönlünüz aldıysa o haltı yersiniz, ondan da kaçış yok.

phdtr'nin olayı değil bu. Ne kadar güvenilirler bilmiyorum ama gerçekten bu işte çalışıyorlarsa ancak aracı kurum olabilirler. York universitesinin kendi programlarına şuradan bakın:

www.yorku.ca

Bu tip kurumlar da gereksiz para alırlar. Kendi işinizi kendiniz halledin bence.

ödeme yapılmış demek istiyor galiba, kart bilgilerini kontrol et parayı çekmiş olabilir sistem.

Odemelerde gorunmuyor, gerci internet hesabından bu kadar cabuk gorulebilir mi bilmiyorum. Yalnız daha uyelik kurallarını okudum onaylıyorum vs. bile demedim ki diyemiyorum cunku o secenekler aktif degil.

Birden fazla ödeme yapmaya çalışmışsınız, ödemeleri kontrol edin diyor.

Edit: Provizyondadır daha ödeme. Yarın onaylanır.

eksik bilgi vermisim. yarin gunduz gidecegim ya, simdi degil. yine de polis mi lazim?

Daha derdini anlatmayı bilmiyorsun.

"simdi bu adam benim hirsiz olmadigimi nerden bilecek ki?" demişsin. Kim o adam?

ben kapiya cilingirle gidecegim, bana soruyu yoldan gecen adam soracak.

polise gerek yok, ben bahcelide arkadasin evine oyle girmek zorunda kalmistim, sadece cilingire git hocam bi el atar misin, 20 lira falan alir fazla fiyat cekmesin.

ya 23.02'de gitmeye kadar verip, 23.30'daki otobuse atlayip sehirdisina cikmis. nereye gittigini de sormadim, depresyonumsu durum sanirsam. evden cikmadan da "içime yine yolculuk mu düştü nedir?" diye entry girmis. (sozlukcu arkadas alert)

pazartesi sabahi donecekmis. :) erken kalkmak icin simdi yatmam lazim gittigimde hayvandan kufur yemeyeyim, zaten azgin bir sey. bir de klozetin kapagi aciksa oraya dalmis olabilir gibi geliyor bana ama bakalim. yarin durumu aktaririm.

Çilingirler genelde anahtarımı evde unuttum deyince kimlik falan sormuyor. Bana sormamışlardı yani. Ama ben kadın olduğum için hırsız potansiyeli görmemiş de olabilirler bilmiyorum.

apartman gurultu yuzunden basimiza toplandi ama kimse de polisi cagirmadi, "sen kimsin lan?" demedi.

sabah burda olacak. ogleden sonra 2 gibi olmasi lazim. biraz homurdandilar, "hastamiz var, yaslimiz var." falan diye, birisi "ya ne is yapiyorsaniz bahcede yapsaniza" dedi. ne icmisti bilmiyorum. onun disinda sorun cikmadi. biri arkadan "kizim" diye seslendi bana (sacim uzun). o biraz koydu. donunce sakali gorunce o da sasirdi tabi.

kral george'un iki kızı vardı. oğlu olmadığından en büyük kızı elizabeth'e kraliçe ünvanı verildi. yani yetki babadan oğul yerine kıza geçti sanırım bundan olsa gerek. eğer kraliçe vefat ederse en büyük prens olan charles'a krallığın geçmesi lazım. elbette emin değilim.

Ingiltere'de yanilmiyorsam I. Elizabeth'ten bu yana kadinlar da monark olabiliyor. Yani kralice kan bagiyla tahta gecme sirasinda olan ilk kisiymis ve tahta gecmis. Kocasi prens philip baska bir ulkenin soylularindan ancak Ingiliz degil ve kraliyet ailesine kan bagi yok. Kral olmasi soz konusu degil yani. Eger kralice hakkin rahmetine kavusursa yerine oglu prens charles gecip kral olacak. Eger prens charles'in bir ablasi olsaydi tahta o gecip kralice olacakti. Durum bu. Tamamen taht sirasi ve kan bagiyla alakali.

ingiliz kraliyet sisteminde tahta geçme sırası diye birşey var. yüzelli kişiye kadar falan uzuyor. o olmazsa sırada bu var. diye. wikipedia'da ayrıntılı bilgi var.

bildiğim kadar ingiliz tarihinde hep tek bir monark olmuş. erkekese kral, kadınsa kraliçe demişler. eşleri bu ünvanı almamış.

kraliçe elizabeth'in kocası prens philip (kendisi aynı zamanda edinburgh dükü, yunanistan prensi olarak doğmuş, ihtilal sonrası ülkesinden sürülmüş) ölmedi ki. Kraliçe, unvanını babasından aldığı için Philip "kral" unvanını taşımamaktadır. kraliçe öldüğünde oğlu charles kral olacak, o öldüğünde de onun oğlu kral olacak. yani ingiltere de kraliçe dönemi sona erecek. elizabeth'in babası kral george'un oğlu olmadığı için elizabeth tahta geçmiş ve kraliçe olmuş.

robin , batmanın halasının kızının kocasının eniştesinin baldızından olan çocugu

wiki.answers.com's_son

robin'lerden biri ogluymus.

Son çizgi romanları takip ederseniz Batman'in bir ufaklığının da Robin olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca Robin'lerden oluşan bir çete falan da mevcut. Eski Robin'ler yeni süper kahraman oluyor falan. Nightwing'di galiba bir tanesi.
Öyle geniş bir evren yaratıyorlar ki yuh diyor insan bazen.
Takip etmek lazım tabi.

Bir dünya Robin var, dedikleri gibi bir tanesi oğluymuş. Ama bir sürü de alternatif evren var, (Marvel'da daha fazla) her an geri gelebilir yani, sıkıntı yok o yüzden.

Herhangi bir konutkent vasıtasına binin, arcadium'u geçince beğendik'in önünde durak var, orada inin.

163'e binip arcadium'dan sonra inin.

Gel buraya ben sana harika bi köfte söliyim.köftesi möhteşem

yeni kedi gelince onu sevmeyeceğini boşlayacağını düşünmüş zaar. ödüllendirmeyi dene bi. mesela dişiyi kucağına aldığında ona da sevdiği bir yiyeceği falan ver. dişiyi sevmenin onun açısından iyi bişey olduğuna güdülensin.

Sabredersen elbet alışacaklardır. Yalnız çiftleşme olayına dikkat et mümkünse kısırlaştır.

alismayabilir de. kiz arkadasimin annesinin kedisi bayagi psikopat mesela, ilk birkac aydan sonra yavrularini tokatlamaya filan baslamisti kiskancliktan, hala da tokatliyor (yavrulardan sadece biri kaldi gerci). Lakin bu kedi kotu bir cocukluk gecirmis, sorunlu bayagi. Senin kedilerle durum daha iyi olabilir.

bir araya getirmeden önce kokularına alıştırsaydın daha iyi olurdu, şimdi de deneyebilirsin? dişinin üzerine örttüğün örtüyü falan yattığı yerin yakınlarına koy, alışsın biraz.

Kediler kisir zaten. Kokularina alistirma olayini yaptik. Basta erkek kiskanmiyordu oynamak istiyordu, disi oynamak istemedi. Simdi de disiyi hic sevmiyor. :/

işine yarar mı bilmiyorum uzmanı değilim,

hafta sonu animal planet kanalda kedilerle ilgili bir programa denk geldim. aynı senin sorununa sahip bir çift vardı. eski kedi yeni kediyle anlaşamıyordu.

kendisine kedi davranış uzmanı diyen bir adam bunların sorununu çözmek için çeşitli taktikler verdi;

* öncelikle yemek verirken önce eski kedinin yemeğini vermelisin, (diğer kedide onun görüş alanında olmalı) o yemek yemeğe dalınca diğer kedinin yemeğini vermelisin. (böylelikle eski kedinin güveni yerine geliyormuş saldırgan davranışları bırakıyormuş)

* sonrada bu ucunda tüy falan bulunan sopalar var ya -ya da ne bulursan artık- onlarla oyun oynat onlara. oyun oynarkene birbirlerine ısınırlarmış.

*adamın 3. yapın dediği şey ise bu çift kedileriyle uyuyormuş (senin durumun ne bilmiyorum) bi gece biriyle bi gece biriyle uyuyun diye ödev verdi.

iki hafta sonra aynı odada duramayan kediler, aynı kanepede mırıl mırıl oturuyorlardı.

Hep o dediginix gibi yapiyorum zaten ama soyle bir durum var, erkek kedi kimseyle ayni yatakta yatmaz. Yatmiyor yani. Disi de cok sirnasik, hep o yanima yatmak istiyor. Oglan deliriyor tabii, alamiyorum odaya o yuzden. Oglani yalniz alinca durmuyor. Kapali kapi olayini da hic sevmiyor. O yuzden bunu iceri alip kapiyi kapatsak basliyor bagirmaya, kapatmasak disi gelip sirnasiyor :/

birlikte oyun oynatmak dedikleri gibi çok iyi oluyor.
kapıyı yatarken açık bırakın.
isteyen gelsin, isteyen gelmesin.
eğer kıskanıp saldırırsa bırakın kavga etsinler biraz.
ikisinin de tırnaklarını kesmeye özen gösterirseniz bir şey olmaz.
zaten tırnaklar uzunken bile çok aşırı bir şey olmadıkça sadece ufak tefek çizikler oluyor en fazla.

erkek kediniz sizin yanınıza gelmese bile biraz şımartın, ilgi gösterin.
mesela light ton balığına kediler akıllarını oynatır.
yue'nin dediğini ton balığıyla deneyebilirsiniz.
kediler birbirlerine zor alışırlar, biraz zamana bırakın.
1 ay çok kısa bir süre.

kimisi alışır, kimisi alışmaz. benim 2 eski, 2 yeni sayılabilecek 4 kedim var. 2'li gruplara bölünmüş durumdalar. eskiler ve yeniler, asla birlikte takılmayıp aynı zamanda mama bile yemiyorlar. grup içinde can ciğerler ama. ilk kedi her zaman kraldır ama. kesinlikle hissettirir. en eski kedim cidden hiyerarşi kurdu, ben de zerre bulaşmadım işlerine ancak alışırlarken birbirlerinin yanında sevmedim onları. hepsini ayrı ayrı sevdim. göstermedim severken. bir tanesi bu sevgi olayına alışamadı, o yüzden o varken diğerlerini çok içten bir şekilde, sarıla sarıla, sıka sıka sevmiyorum. onun dışında birbirlerine saldıra saldıra alıştılar. uyumak konusundaki tavsiyelere de aynen katılıyorum. ben ilk 2liyi yanıma alırken diğerlerini çıkartıyorum. yoksa en eski olan aklını alır diğerlerinin. harcar yani bir kalemde sırf ayak ucumda uyumak için. ertesi gün diğer ikisini alıyorum. biraz kuma hesabı gibi oldu ama yapacak bir şey yok.

istanbuldan çorluya 5 günde getirdi küçücük bir paketi mng kargo.

olması gerekir. aksilik olmadığı sürece böyle yakın illere 1 iş gününde gidiyor kargo.

aras daha hızlı olabiliyor,bilgine

mng'den vazgeç.

bugün çanakkale'den izmir'e kargo verdim. adam yarın orada olur dedi. Şubeye teslim yaparsan vakit kaybetmezsin eve falan gelmesiyle. yurtiçi bu arada.

mng kargoyla 5 günden önce gitmez belki başka kargo firmasıyla olabilir ama

Aras'tan taahhüt alabiliyorsun galiba öyle bir olayları olması lazım.

ikeada bir ikili koltuğa 1000-1500 civarında para verebilirsin bilgin olsun. Elinde de kalmaz eğer sağlam birşey alırsan.

ikeadan aldıkların elinde kalmaz rahat ol. ayrıca iç tasarım olayını adamlar iyi çözmüşler, şöyle ki;

az yerle çok eşya sığdırma prensibi var heriflerde. bir çok gözü etkili bir şekilde kullanabiliyorsun. haa bir de diyelim yarın aldığın yatak odasının kapağını beğenmedin veya birşey oldu. ölçüler standart gidiyorsun aynı ölçülerde farklı modeller de alabiliyorsun kendine göre modifiye ediyorsun bir nevi...

oturma grubu için ise tek bir yere bağlı kalma ama. gez bence.. sonuçta para veriyorsun..

ikea'da her ürün gurubu malesef aynı kalitede değil. içmimar olarak tavsiyem ikea'dan mekanizmalı ürünler almamanız. içinde mekanizması, hareketli parçaları olan çekyat, gardrop gibi ürünlerinde sorunlar yaşanıyor.

moneres'in de dediği gibi ikea'da her ürün aynı kalitede değil.dayanıklı olanları da piyasada satılanlarla aynı fiyatlara gelir ancak bu noktada seçim sizin zevkinize kalıyor.
şahsen ben,x mobilyadan takım halinde y yemek odası,z yatak odası takımı almayı tercih etmem.kendi kişisel alanımı farklılaştırabilmek adına ikea daha cok secenek sunuyor.

tüm bunların dısında, doğtaş iyidir.hem servis hem kalite açısından.

Özellikle Doğtaş mobilyanın teslimatı çok geciktirdiğini söylemiş herkes. Mağazasından mağazasına değişiyor mudur? Değişiyorsa hangi mağazadan almak gerek?

ben doğtaş'tan ürün almadım ama bi sürü arkadasım aldı,gayet sıkıntısız oldugunu da anlatmıslardı.
ben tasarım açısından da beğeniyorum.

bazı ürünlerde stoklu çalışmıyorlarsa,sipariş verildiği zaman üretim yapılıyorsa süreler uzayabilir ama ben tepe mobilya'dan basit bir dolap alırken bile 1 ay süre istemişlerdi.doğtas'ın sürelerini bilmiyorum.
mağazadan mağazaya değişen bir durum oldugunu sanmıyorum,üretimle alakalıdır diye düşünüyorum.
sormak lazım tabi.

numara taşımaya karar verince ben de epey araştırdım bu işleri. aveanın genel olarak kapsama alanı hakkında şikayet çok oluyor.

nihayetinde biz turkcelden vodafone'a geçtik. fiyatlar açısından gayet memnunuz.

ama ne yalan söyleyeyim hiç birisi turkcell gibi çekmiyor. eğer ben sürekli dağ bayır gezerim, bi yerdeyim bi gökte diyorsan turkcellden şaşma, faturaya razı ol derim. ama şehrin göbeğindeysen benim tavsiyem vodafone.

@hallanne

sanırım stockholm sendromu yaşıyorsun.

avea'ya geçtim şebeke çekim gücü açısından hiç bi sıkıntı yaşamadım. istanbul, ankara, izmir, konya, bursa, diyarbakır, karabük, rize, trabzon, samsun, adana ve eskişehir'de tecrübe etme şansım oldu. dağ bayır da gezdim, şehir içinde de kullandım. 3g'si de gayet güzel. çok nadiren edge'e düşebiliyor. "turkcell daha iyi çekiyor, kazık faturaya katlan" durumu kesinlikle yok.

tek sıkıntım ata demirer ve okan bayülgen'e harcadıkları reklam bütçeleri.

@mobilemob, ben piyasa araştırma yaptığımızda ulaştığımız sonucu söylemiştim. yaklaşık 2 yıl önce olduğunu belirtmeyi unutmuşum, haklısın. şimdi aveada durum nedir bilmiyorum.

stockholm sendromu sanırım turkcelliler için geçerli. ben kaçtım kurtuldum :)

hali hazırda vodafone 'luyum ama avea'ya geçmeyi düşünüyorum gerçekten çok cazip kampanyaları var.fakat avea'da çalışmış biri olarak şebeke sorununu gayet iyi biliyorum o yüzden pek de güvenemiyorum

Bütün operatörleri kullandım, turkcell gerçekten çekme konusunda daha iyi. Şu andaki evimde ne avea ne vodafone çektiği için mecburen turkcell kullanıyorum. Çankaya'da oturuyorum bu arada gayet merkezi. Faturalı kullanıyorum, vodafone kullanırken daha çok ödüyordum bir şekilde. Nasıl oldu ben de anlamadım.

Razr Maxx var bizim arkadaşta, biraz inceledim çok güzel alet. HD'si de iyidir herhalde. ABD'deki iletişim bantları farklı. GSM almaya dikkat edin. Öbür türlü çalışmayabilir (Bu bilgi eski bilgi, bir teyit ettirin). Eksisi bence Türkiye'de teknik destek konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz bir şey olursa. Onun dışında şarjı falan çok iyi gidiyor. Güzel alet.

türkiye çalışmama durumu olmaz. cihaz ultrasonik bir şey. ürdünden iki tane getirirsen 580den alırım hacı:D

uydunetin net master modemi vardı bende memnundum yani. emin değilim her modem oluyor muymuş şaşırdım bak oluyorsa airties al ama. netmasterın firewall unu kapatmadan çalışmıyordu doğru düzgün.

Uydunet modeminde her modemi kullanamazsınız. Uydunet kablo tv yapısı üzerinden verilen bir internet ve modem girişi farklı. Uydu girişinden modeme bağlanıyor. O yüzden uydunet'ten modem almaya mecbursunuz. O girişe sahip başka modem bulamayabilirsiniz. Uydunet'in kablolu modemi mevcutsa eğer onu alıp wireless router'dan dağıtabilirsiniz ama az da olsa bir hız kaybı yaşanır.

Uydunet modemini alırsanız ayarlarının nasıl yapılacağı internette var, o ayarları yapınca sorun kalmıyor.

netmaster modemler çok kötü. bulabilirseniz motorola modem alın. ya da benim gibi yapın, en küçük modemi var netmaster'ın, onu alıp, güçlü bir kablosuz routera bağlayın.

www.facebook.com
bu grupta bol bol modem satılıyordu. panoya mesaj atarsan sana ulaşırlar.

Çizgi roman olmaz mı?

Sen çizersen olur.

Olmadı o zaman.

bence roman, edebiyatın üzerinde en yoğun emek harcanması gereken dalı (yazılı-dizili binlerce textim var ve asla romana cesaret edememişimdir o örneği vereyim)
roman yazmayla ilgili özel bir yeteneğinin olduğunu gözün kesmiyorsa öykü yazmak daha iyi. tüm öyküleri birbirine bağlayacaksın, aynı tadı mahafaza etmen gerekecek, başını sonunu iyi kurgulayacaksın, şu olacak bu olacak filan... zor iştir roman.

kısa öykülerini kafanda tasarladığın ana bir kurgu varsa, belli bir şemsiye altında seri olarak yazabilirsin.

1- Yanlış bilmiyorsam Tükçe, Arapça ve Farsça karışımı bir dil.
2- Benzer ama Farsça kelimeler günümüzde de hala kullanıldığı için bu kadar ucube gelmiyor insanın kulağına.
3- Halk Türkçe kullanıyordu ama bugün kullandığımız Türkçe değil elbette. Yine Arapça ve Farsça etkileri var ancak üst kesim kadar baskın değil.
4- Osmanlıca demek pek yanlış değil çünkü bir tek Osmanlı bunu kullandı. Günümüz Türkiye'si veya diğer beyliklerde böyle bir şey, bu boyutta yok.
5- Tamamen sınıf ve eğitim farkı kaynaklı. Osmanlı'nın devşirmeleri ve hanedan özellikle yabancı diller konusunda çok iyi eğitiliyor. Çok iyi Farsça ve Arapça biliyorlar. Bunların yanında elbette diğer diller de var. Bu şekilde bir eğitim sonucu kullanılan dil o yöne kayıyor. Bir dönem İngiltere'sinde soyluların Fransızca konuşması gibi bir durum bu. O da tam Fransızca değil ama halkın konuştuğu dili konuşmuyorlar. Halka biraz(!) tepeden bakmak durumu da var. Sonra İngiltere krallarından birisi bu durumu yasaklıyor, İngilizce konuşulmasını emrediyor, soylular uzun süre sıkıntı yaşıyor falan. Aynı şey, soylu ve/veya eğitimli/güçlü olmanın getirdiği bir şey diye düşünüyorum ama tarihçiler daha iyi bilir.

Edit: Şöyle düşünün, Nişantaşı'nda oturup sütlü kahve demeyip "café au lait" söylesem ben bu normal karşılanabilir, normal midir tartışılır ama bunlar yapılan şeyler. Bunun ne demek olduğunu bu seviyede eğitim almamış insanlar anlamayabilirler. Aynı tavır işte. Bence oldukça rahatsız edici.

bir araya gelmiş farklı insanların kendi dillerini karıştırarak elde ettiği yeni bir ortak dildir. (yapay diyemeyiz)
arkadaş güzel açıklamış
türkçe konuşanların aşağılandığını biliyorum mesela
bence osmanlıca doğru çünkü osmanlı imparatorluğuna ait
o dönemlerde bütün büyük devletlerde, dünyanın her yanında yönetici ve varlıklı tabaka ile halkın kullandığı dil başka. halk çiftçi, işçi, zanaatkar öyle yazıyla filan pek alakası yok. işte sonra devrimler, reformlar :) gerçi siyasilerle hala pek aynı dili konuştuğumuzu sanmıyorum ama olsun :D

1. kelimeler arapça farsça ve diğer diller ağırlılı, yazı dili bürokrat dili saray dili denilen dil öyle.

2.abartılmış olsa da hemen hemen o söylediğin gibi bi şey çıkar divan şiirinde mesela

3. halk normal bugün senin konuştuğun dili konuşuyordu. onda sıkıntı yok zaten.

4. osmanlıca diye bir şey yok zaten onun adı osmanlı türkçesi, osmanlıca diye ayrı bir dil yok, eski türkçe 13-14 yy. kadar olan zamandaki türkçeye verilen ad sonrasında bölümleme için osmanlı türkçesi diye ad alıyor. yani dil oradan buradan etkileşimlerle yüzyıllar içerisinde değişerek gelen aynı dil.
ek:
5. devlet geleneği önceden farsça üzerine selçuklu etkisi. + din arapça üzerine + coğrafyada farsça (bunun bir kolu olan kürtçe) rumca , arapça ciddi şekilde kullanılmış etkilemiş + edebiyat iran ve arap edebiyatı etkisinde , şiir etkisi burdan geldiği için ağırlıklı farsça arapça etkisinde. + büyük devletlerde imparatorluklarda bu anormal değil normal olandır

Arkadaslar genel olarak cok güzel aciklamis sadece ufak bir sey eklemek istiyorum. su an konustugumuz dil bence osmanlica olarak kastettigimiz dil ile o sirada anadoluda konusulan dilin karmasidir. yani ne divan edebiyati tarzinda konusuyoruz ne de yunus emre'nin hosuna gidecek sekilde.

@livex, kediebesi;
modern türkçede gerek batıdan gerek arapça ya da diğer dillerde çok yüksek miktarda sözcük olduğ için mi bunu söylediniz?

o zamanlarda, mesela 1500lerde yaşayan birinin nasıl konuştuğuna dair bir örnek vermeniz mümkün mü? yani zaman makinesi icat edilse de 1528de bursada olsam, pazarda konuşulanları anlayabilir miyim?

başka bi duyuru açacaktım ama konu değişecek olsa da buradan devam etmeyi yeğlerim. ortaokulda, lisede "neden" tarihten nefret etmemimizi sağladılar. ben şimdi büyük bi iştahla ve açlıkla ülkelerin geçmişini, birbirleriyle olan ilişkilerini araştırıyorum. hatırlıyorum, lisede bunların bahsi geçmişti. fakat öyle bi bahisti ki açılmamak üzere kapatılmasını sağlayan şekilde.

çok iyi ürün. ama 17 inç. bok gibi param olsa anca alırdım. kendimi kasarak alacaksam yanına bile yaklaşmam. zira (bkz: o paraya öküz alırız) yani, o paraya 1 laptop, 1 tablet, bir de akıllı telefon alırım.

o ürüne o kadar para verme sakın

@dokunmakalbime yanında asus nexus7 hediyeli.
@feodal moruk hacı neden böyle dedin? oyun bilgisayarı istiyorum ama masaüstü istemiyorum. bir de aldığım beni 3-4 yıl götürsün istiyorum. karşılamaz mı beklentimi? yurtdışından alma fırsatım yok, monsterlar çok çirkin. msi düşündüm ama bilemedim onu da. alienware zaten yok buralarda.

nexus tablet hediye ediyorlarmış zaten.
al la al içinde kalmasın. ama çok da pahalı 2-3 sene sonra eskimeye başlicak onu da düşün

taksitle almayacaksan al o zaman. zira böyle son sistem ve çok pahalı şeyler taksitle alınmaz. 12 taksitle alırsın aradan 3 ay geçer. bir sürü yeni model, sistem çıkar. yada cihaz bozulur, kırılır vs.. sen hala amele gibi 300-500 lira taksit ödemeye devam edersin ve bu çok pis koyar.

16 gb rami ne yapacaksın aga. verilmez o para muhteşem özellikleri olsa bile.

harika bişey. masaüstüne gerek kalmıyor. ayrıca masaüstünün gürültüsü de yok.

biraz takoz orası doğru öyle her gün sağa sola taşıyamazsın ama.. yok lan gayet taşırsın. bunu bi kullanınca diğer laptoplara, tabletlere ilk çağ tableti diyorsun. daha hafif laptopun varsa götüresin gelmiyor yine bunu götürüyorsun. kendimden biliyorum.

pişman olmazsın.

@baldur uzun vadeli düşünüyorum hacı. elimde macbookpro var zamanında düşünmemişim gt330 ekran kartı ile geziyorun.
@metehan01 içimde kalıyor hakikaten, 3 seneye eskimeye başlasın 5 seneye eskisin daha ne isterim.
@dokunma kalbime peşin almayı düşünüyorum. babamın üstüne alınca kdv de inecek 3500 tl'ye gelecek, 500 tl de tablet hediyesi var. 3000 tl civarı olmuş olacak. elimdeki bilgisayarı da en az 2500 e satma durumum var o zaman güzel şeyler
olacak gibi..
@kta en azından mobil abi. istediğim odaya götürür, istediğimin evine götürürüm. di mi ama? teşekkür ederim.

bayağı pahalı imiş.
çok yakın özelliklerde başka bilgisayarları 2000 bandında alabilirsin.

yanına bi de nexus tablet mi veriyorlarmış?!?! oha!! keşke ben de buradan alsaydım.

offf fena gider varya ASUS bu sonuçta emin ol iyidir, ne yapmak için istiyorsun bu bilgisayarı bir de o var

edit: oyun oynanır, bunlar oyun bilgisayarı oluyor zaten, ama monster marka en iyisi oyun konusunda onlara bak derim

@wayne deli gibi oyuncu değilim ama 400 saat bf3 multi oynadım en azından bu yazdan beri ve düzgün bir şeyde oynamak daha iyi olabilir diye düşünüyorum. özellikle fps oyunlar, gerisi internette gezinmeler,film izlemeler falan yani çok ağır bir şey yok, şu anki tek amaç oyun bu bilgisayarda.

Bilgisayar muhteşem ama o özellikte laptop alır mıydım bilmiyorum. Ben olsam masaüstü alırdım ya da mümkün olan en üst teknolojide 15 inç bir laptop alırdım.

Abi 3-4 yıl götürsün demişsin de, 1500 lira vereceğin bir laptop rahat 5-6 yıl götürür. Yapma gözünü seveyim, o kadar hızlı gelişmiyor oyun endüstrisi. Benim 8 yıllık masaüstüm var şu an yazdığım, onunla bile son çıkan oyunları oynuyorum neredeyse. Yani elbette en yüksek ayarlarda oynamıyorum ama 8 yıl yani, olsun o kadar.

Bunu bir laptop olarak görmeyin. Bu tür aletlere desktop replacement deniyor. yani ne lap ne desk. top ama o biçim.

ustte oyun laptopta oynanmaz diyen arkadasi sikleme. g75vx bu. oyunu oynatmakla kalmaz anasini bile siker.

Çok güzel alet bu. 4000 küsür TL param olsa direk alırım, o kadar para verilir mi diye de düşünmem. Bir ara kafaya koymuştum Amerika'dan getirtecektim de, olmadı o iş. Yalan oldu. Ben alamadım içimde kaldı, sen al kalmasın.

Siteyi bilmiyorum.

Geçen gün arkadaşımın evinde vardı bundan, buna bir de soğutucu alman gerekicek, g75 için özel üretilenlerden, 100€ onların fiyatı da. Çünkü fanlar deli gibi gürültü yapıyor ve çok ısınıyor laptop.

hacı iyi güzel de, monster'da buna benzerini hatta daha kalitelisini 15,6 inçe sığdırabilirsin. belirli standardın üstüne yöneliyorsam günlük markalara bakmam ben.

ttnet kullanıcısı iseniz aile koruma şifresini indirip kurmanız yeterli olur.

Bence çocuğu kısıtlamayın er yada geç cinsellik ile tanışacak zaten, bu tarz kısıtlamalar onun cinselliğe olan ilgisini artırır sadece, okulda duyar xvideos diye bir site, girmeye çalışır, güvenlik filtresi falan yazar onu nasıl devre dışı bırakırım der, gider böyle.

Yalnız güvenlik duvarı sadece pornografik görüntü engellesin diye olan bir şey değil. Şiddet içeren görüntüler, yasal olmayan görüntüler vs. de engellenmeli. Kaldı ki çocuk pornografik içerik görmek için zibilyon tane zararlı program da indirebilir bilgisayara. TTnet aile koruma şifresi olabilir, bir de bazı virüs programlarının aile koruma eklentileri oluyor, araştırıp bakabilirsiniz.

Çocuk kaç yaşında bilmiyorum ama ergenliğe girdiyse engellemeyin pornik şeyleri.

Diğer zararlı şeyleri eset siker atar zaten.

patlat bir ipad.

almisken bi kere ise, ipad'ten baska bisey alma.

Amacın sadece okumaya yönelik ise bir ipad kullanıcısı olarak e reader al derim. Hafif ve gözleri yormaz. İpad daha eğlence ağırlıklı ben de e book filan atar okurum diyordum ama sira hiç gelmedi o kdr çok şey var ki

sıra gelmemesinin yanında tablet/ipad okumak için doğru seçim değil.
kindle hd de bir tablet biliyorsunuz..

Okuyacagin belgelerin formati pdf ise kindle fire iyidir. Alabiliyorsan ipad al derim sonucta ekrani daha buyuk. E-ink reader larda pdf sorun oluyor ekran kucuk oldugu icin. Format degistirdiginde yazilar kayiyor ve okunmasi cok guc oluyor. Bende ipad var ve memnunum pdf okuma acisindan. Ekran isigini kisarak gozu de fazla yormuyorsun

Tablet de var e-kitap okuyucu da bende. Makale, ders kitabı falan için tableti kullanıyorum, normal kitaplar içinse kitap okuyucuyu. Kitap okuyucunun ekranı çok küçük, dikkatimi toplayamıyorum. Bence bu tip işler için tablet uygun.

e-reader'lar ekranları küçük olduğunu için pdf'leri düzgün görüntüleyemiyor. Calibre ile epub'a çevirmen lazım ki bu seferde satır araları karışıyor, sayfa numaralı problem oluyor. Kısacası büyük ekranlı bir şey alman lazım. Ipad veye Kindle fire olabilir.

Ben geçtim, dokunmatik ekransız laptop, açılma hızı inanılmaz arttı bilgisayarın. Bilgisayarda default gelen programlar (parmak izi okuyucunun programı vs.) uyumlu Windows 8 ile. Ben Klasik görünümde kullanıyorum ama arayüz kullanımına alışılırsa birçok güzel yenilik de var. Bence geçilebilir.

windows 95'in açılmasını beklemekle geçmiş bir çocukluktan sonra Windows 7 nin hızına alışabilmiş değilken win 8? yo ahbap. zaten bilgisayarım pentium 4 falan. hiç kurcalamak istemem.

Açıkçası sistem olarak güzel özellikler vs. var. Ben 2-3 aydır severek kullanıyorum.
Amma velakin çok önemli problemlerle de karşılaştım:
- Windows Update ram'in tamamını kullanıp sistemi kitlediği için Windows Update servisini kapalı tutmak zorunda kaldım. Şu an sistemim güncelleme almıyor\alamıyor.
- Network ile ilgili ben ve şirketten bir arkadaşım sorun yaşadık.
- Vodafone vodem kullanıyordum. Onun internet bağlantısı yaptığım anda mavi ekrana düşüyordu. Bu da bir önceki maddede belirttiğim network ile ilgili bir sorun gibi görünüyor.

Bu benim yaşadığım sorunlar. Şirkette herkes gül gibi kullanıyor. Sorun yok kimsede.
29 tl büyük para değil. İleride benim yukarıda saydığım şeylerle ilgili service packler vs çıkar muhtemelen.

Özetle yerinde olsam geçerdim.

win vista-7-8 hepsinin sürücüleri uyumlu birbiriyle.

@afiyet'e katılmıyorum. windows 8'in açılma hızı kesinlikle windows 7'den daha yüksek.

Siz büyütüyorsunuz. İki kelam nezaketen güzel laf etmenizi istemiş, siz tutmuş bunu sorun yapıyorsunuz. Kaldı ki bence zaten öyle bir durumda gelip giderken "Merhaba nasılsın?" "Güle güle, kendine iyi bak." demiyorsanız kabasınız. İlla anlaşmanıza, samimi olmanıza gerek yok, etiket gereği yapılması gereken şeyler bunlar. Sonuçta aynı evde yaşamasanız da aynı ortamı paylaşıyorsunuz. İki kelime sizi zora sokmaz.

Edit: Uyarsın ne olacak? İleride ilişki ilerlerse size "Kilo aldın, az ver." falan da diyebilir ki gayet normal. O zaman da "Kadına böyle şey denir mi?" mi diyeceksiniz? Unutmuş olabileceğinizi düşünüp hatırlatmak istemiş işte, olabilir unutulabilir, insanlık hali. "Kaba kadın! Nasıl 'güle güle' demezsin?" falan mı demiş?

Kusura bakma; sen çok sorunlu birisin. Ben bu sorduğun sorudan sadece bunu anlayabildim.

Nezaket gereği arkadaşı ile iyi olmanı istediği için giderken bir hoşçakal demeni istemişse, iyi bir şey yapmıştır. bunda kavga edilebilecek ne olabilir?

anlamadım ki kavga edilecek durum ne. size "çıkmadan güle güle de" demiş olması mı ağır geldi? nezaketen güle güle denir zaten, bakkaldan çıkarken bile iyi günler diliyorsunuz ki o insan sizle hiç alakası olmayan biri de değil sonuçta. nezaketen güle güle denebilir. sevgilinize hayıflanmış olabilir arkadaşı "insan bir güle güle der" vs gibisinden daha önceleri. sevgiliniz de ayıp olmasın diye sizi yönlendirmek istemiştir. sevgilinizin yöntemi çocuğa tembihler gibi olduğundan pek doğru olmayabilir ama kavga çıkacak bir durum yok. siz de biraz kibar olun canım aaa.

evde bulunan kişiyi yok sayıp ona bi hoşçakal bile dememeni doğru bulmayın sana yapmang erekeni söylemiş. olur böyle şeyler kafana takmak yerine kusura bakma akıl edemedim demen gerekirdi.
bazen benim de arkadaşlarım evden çıkarken anneme hoşçakalın vs demiyor sonra annem ne biçim çocuk bunlar görgü öğrenmemişler diyor ki haklı da.

böyle bir durumda gerekenden biraz fazla ilgi gösterirdim. malum sevdicek hassassa bu konuda, ben daha bi özen gösteririm.

o demesede sizin zaten güle güle diyeceğinizi düşünüyorum. belliki kapıya gelmişsiniz siz hala demediğiniz içinde sevdicek sizi uyarmış.

sevdicek belliki arkadaşına fazla önem veriyor. galiba sizde içten içe bu önemi biraz kıskanıyorsunuz. yazdıklarınızdan biraz bunu çıkardım. haklı yada haksızsınız demiyorum ama bence bu olayın size bukadar batmasının sebebide bu.

rahat olun, sevdiğiniz kişinin arkadaşına o dedirtmeden ona bırakmadan fazla itinalı davranın, değişin bu konuda. sevdicekte bunu farkedince emin olun çok sevinecek, size daha bir önem verecek. benden demesi ;)

not:birde onun açısından bakmayıda deneyin hem. düşünsenize sevgiliniz en yakın arkadaşınıza güle güle dememiş birde sizin sevgilinize güle güle de tarzı bişeyler demeniz gerekmiş. onun içinde bunun hoş olduğunu sanmıyorum, belki o kavga çıkarsa bile yeridir.

@carpediem, beni en iyi anlayan sensin dostum:) bu kadar kızmamın sebebi birazcık kıskançlık olması ve aynı şey, ev arkadaşının başına gelseydi o'nu bu şekilde uyarmayacağını bildiğim için.

@afiyet, sen de kısmen haklısın. çok severken böyle şeyler duymak koyuyor. yani daha güleryüzlü ve yumuşak şekilde söylenebilirdi. kızmamın diğer sebebi de bu.

Balık, hindi (hindilere de aynı şeyi yapıyor olabilirler bilmiyorum). Ama en sağlıklı beyaz et balıktır.
Örnek nutirition şeysi: nutritiondata.self.com Bu tavuk

Bu da somon: nutritiondata.self.com

Somon her türlü kitliyor. Yağ oranı somonun fazla görülebilir ama o oran günlük almanız gereken miktara kıyasla ve somon yağlı bir balık. Vitamin ve mineralleri tavuktan daha fazla, sodyumu daha fazla, (alınması gereken miktarın %5'i, tavukta %4'ü) kalanını tuzdan alıyorsunuz zaten. Ayrıca kolesterolü daha düşük.

Diğer deniz ürünleri de iyidir, karides kalamar vs. İlla kümes hayvanı eti tüketmek isterseniz de hindi eti deneyebilirsiniz. Hindi eti tavuk kadar tüketilmediğinden öyle işlemler uygulanmıyor olabilir. Yine de bir araştırın.

Onun dışında protein ihtiyacı için kırmızı et ve yumurta tüketebilirsiniz ama kolesterol probleminiz varsa dikkat edin, bunlar sıkıntı çıkartabilir.

ben mesela tavuk etinde diğer etlerden daha fazla oynama yapıldığını düşünüyorum ve zararın neresinden dönsek kârdır mantığıyla tavuk eti tercih etmiyorum. tadını sevmememin de payı var bunda tabi.

hiç et yememekle tavuk eti yememek aynı şey değil. deniz ürünleri ve kırmızı et tüketerek hayatta kalabilirsin.

www.imdb.com

bunu izle her şeyden soğu

şu tavuk eti hakkında konuşanlara ayar oluyorum. bir tanesi de çıkıp adam gibi bir bilimsel veri sunmuyor. varsa yoksa eskiden buydu yok şuydu diye palavra sıkıyor...

önce ufkunuzu açın! şehirlerde milyarlarca insan yaşıyor. bu insanlara da yiyecek götürülmesi gerekir. Ancak konvansiyonel üretimler yeterli seviyede kalmadığı için seri üretim gerekir. bunu da özel beslenme ile sağlıyorlar.

hızlı büyüme hakkında adam gibi bilgi edinmeden de kesin kanılara varmayın. azcık sektörü araştırın...

bu arada hatırlatayım tavukta antibiyotik, hormon ya da farklı ilaç bulunmaz. yem katkısı denilen çoğunlukla hayvansal kökenli maddeler (kan unu, et unu) ya da mineraller bulunur. hani siz spor yaparken kullanıyorsunuz ya L-carnitin falan ya da aldığınız mineral hapları gibi...

bu ne konuştuğunu bilmeyen mallar sürüsü nedeniyle de insanlar yanlış kanılara kapılıyor. ondan sonra hayvancılık öldü... ölür tabi... şimdi benzerini GDO'da yapmaya çalışıyorlar... sorsan GDO'nun ne olduğunu bilmez ama uzmandır kendisi...

tamam sakinim...

eğer tüketmeme sebebiniz tavuk etinin endüstriyel üretiminin berbatlığı ise (her ne kadar millet bir anda üstüne gitse de) @no christ requires'ın parmak bastığı nokta doğru - yani endüstriyel işlemden geçmiş her şey için geçerli bu durum sadece tavuk eti değil. balık çiftliklerinde yetiştirilen balıklar ve ışık yüzü görmemiş danalar da onlar kadar feci durumda merak etmeyin.

ancak onun dışında tabii ki ne yiyeceğinize kendiniz karar verebilirsiniz, tavuk eti tüketmemek de sağlınızı ciddi yönden etkilemez.

@metehan01'in linkini verdiği filmi izleyip hala hayvansal gıdalar tüketebilmek pek kolay olmuyor, izlemenizi tavsiye ederim. ama psikolojiniz birkaç gün bozulabilir.
@no christ requires düşündüğün kadar masum değil gdo ve hayvansal gıdalar.ama sen öyle düşünmeye devam et, hayat daha tahammül edilebilir oluyor çünkü o zaman.

bir bilim adamının görüşü bilimsel veri sayılır mı bilmem ama şu var:

gundem.milliyet.com.tr

belki de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar, unique'in dediği gibi ne konuştuğunu bilmeyen malın tekiydi.

tavuk yemeyip ne yiyeceksiniz? bakalim sirasiyla;

balik: denizler kirli? asiri civa?
sigir: beslendikleri gidalarin hepsi oynanmis. mera da mi yetisiyor bunlarin tamami?
hindi vs: tavukla ayni

1) nufus arttikca herkese yeterli yiyecek gitmesi icin su an uygulanan olaylar mecburi.
2) ille dogal uretilmis (hic ama hic bir katki maddesi kullanilmamis yemlerde v.s) hayvan tuketecegim diyorsaniz fiyatlarin nasil da ulasilamayacak seviyelere cikacagini da hesaba katacaksiniz oyleyse. istediginiz pembe dunya hayalden ibaret.

sonuc: ilk mesajimda belirttigim sonuc, "bugun de yapacak bi sik yok, nasil bir enteresanlik yapsam acaba?"

madem cok tutarlisiniz soylediklerinizde, hadi yemeyin dostlar hic bir sey buyrun. diyorsaniz ki tavuk harici secenekler daha saglikli, akademik makalelerle gelin.

ben demiyorum ki cok saglikli yediklerimiz, ama tecavuzun kacinilmaz oldugunu biliyor ve zevk almaya bakiyorum.

kolay gelsin size entel dostlar.

ben mesela sırf marjinal olmak için tavuk eti yenmediğini düşünenleri anlamıyorum. kardeşim, millet elinden geldiğince kaliteli ve üzerinde oynanmamış gıdaya yönelmeye çalışıyor. bu tür gıdayı bulamıyorsa ya da maddi gücü yetmiyorsa mecburen diğerlerini tüketiyor. şimdi haberi yok mu bu insanın sığırlar ya da tarım ürünleri üzerinde yapılan oynamalardan, mümkün mü böyle bir şey? herkes salak da bir siz mi akıllısınız yani amına koyim?

seri üretim için gerekli şartlar böyle olabilir, tamam. ama bu üretimden çıkan ürünler genel olarak kalitesiz mi, evet. daha iyisini seçme imkanım varsa onu seçmem doğal mı, evet. ben tüketici olarak kaliteli ve sağlıklı beslenmek için elimden geleni yapıyorum, bunu yaparken beni entellik yapmakla itham edene de siktir çekme hakkımı saklı tutuyorum.

teşekkür ederim.

protrans var balgat'ta. işlerini iyi yapıyorlar. bir görüşün derim.

Doğançay nakliyata yaptırmıştım bu dediklerinizi ben.

endüstri mühendisi ?

İstatistik

bu olabilir.

bapok mu ona benzer bir kitabı vardı onu okuyuver

istanbul.

yeterli paran varsa İstanbul, memursan Ankara.

tartışmasız istanbul

Ankara.

yaşamak için ankara, gezip tozmak için istanbul.

Ankara'da yaşa İstanbul'u gez.

istanbulda kaldırma kapasitesinin çok üzerinde insan var. bok gibi şehir oldu.

kazandığın paraya bağlı.
Ben istanbulda yaşıyorum Ankara'yı sevemedim.

ankara. (doğma büyüme ankara olduğu için objektif bi cevap değil bu ama)

karşılaştırma yapmayı bile gereksiz buluyorum. ankarada da izmirde de buludum. istanbulun yanında köy diyorum ikisinede.

hızlı tren geldikten sonra ankara derim.

ankara tam yaşanılcak şehir ama yaşanılcak şehir.orda çalışcan ama istanbula gezmeye gelicen.istanbul yaşamak için çekilmez bi yer bence.

şöyle söyleyim:hani dışarıda gezersin eğlenirsin ya da takılırsın falan eve gelince bi sakinlik olur ya.malum ev hali.işte ankarayı o sakin ev gibi düşünebilirsin.istanbul ise sokağa çıkmak gibi.

hızlı tren gelince mesafe 3 saate düşecekmiş.o yüzden aradaki ulaşım derdi yok gibi bi seviyeye iniyor.3 saat az değil ama çekilmez de değil.ankarada çalış,haftasonu istanbula gel.şahsen ben böyle yapmayı düşünüyorum.

düzgün bir semtinde yaşamayı karşılayabilecek bir gelirin varsa istanbul yoksa başka herhangi bir şehir.

istanbula taşı toprağı altın diye 3 kuruş para/gelirle gidersen fakirliğinle rezil olursun açık ve net :(

"ctrl + 0" dene

Zoom yapmış olabilir misiniz yanlışlıkla?

olmuyor düzelmiyor.

ctrl mousel ile küçültünce düzeliyor.

edit butonu çalışmıyor: omlette 2 adet yumurta kullanıyorum.

çıkarmayı geçtim de öğün arasında kuru incir kayısı dut gibi şeylerden az miktarda tüketmezseniz şeker dengesi bozulur diyabet hastası olursunuz

nasıl ya :S ben şekere olan zaafımdan kurtulmak için ağzıma lokma şeker sokmuyorum 13 gündür.

incir falan çok şekerli meyveler değil mi, illa ki yemek mi lazım :S keşke yemesem de tadını unutsam şekerli şeylerin.

Öğlen bana biraz az gibi geldi, aç hissetmiyor musun? Boyunu, kilonu, cinsiyetini bilmeden söylemek de zor tabii... Bir de bence diyet krakeri falan değil de sebze yemeği ya da salata yesen daha sağlıklı olur. Ayrıca hiç yağ almamak iyi bir şey değil, bu kadar kasmaya gerek yok bence. Bu arada şu siteyi kullanarak, günlük yediklerinin hesabını tutabiliyorsun, çok da iyi oluyor :) Hem ne kadar kilo vereceğini, ne kadar alman uygun olur az çok fikir veriyor:
www.myfitnesspal.com

Ayrıca vücudun meyve şekerine ihtiyaç duyduğunu pek sanmıyorum... Yani yediğimiz başka şeylerde de şeker oluyor.

meyve-sebze yok hiç?
akşama marul salatası(veya haşlanmış sebze), sabaha 1 dilim kepek ekmeği, öğlene de 2 elma, 1 portakal eklerdim ben olsam.
kuru meyve önerileri de mantıklı.
ayrıca her gün aynı şey olur mu, ne kadar sürecek bu diyet?
öğlenki beslenmeniz de çok zayıf ve tekdüze ama orada biraz çaresizlikten öyle yapıyorsunuz diye düşündüm.(işyeri/okul vs.)

Salam,mavi yeşil diyet kraker çıkar.İşlenmiş ürün bunlar.Günde 1 meyve ye.Biraz da kuruyemiş ekle.

bence sağlıksız besleniyorsun.
omlete tercihen tereyağı koy (ot yiyen merada dolaşan hayvanın sütündense) + bir çorba kaşığı veya daha fazla koyabilirsin zeytinyağı da iyidir.
salam yemek yerine direk kıyma koy içindeki ekstra katkı maddelerinden kurtul ve daha taze olsun et. lor peyniri de iyidir ama yağlı peynirler de yiyebilirsin.
buların (ve her öğünün) yanında domates biber maydanoz yeşillik brokoli havuç yiyebilirsin.
öğlen en önemli öğün en zayıf besleniyorsun.
öğlen
kırmızı et / balık / sakatat / peynir / yoğurt yeşillik ye.
en sağlıklısı akşam yemeğin görece ama tavuk yerine kırmızı et / balık / sakatat ye ve daha fazla yeşillik.
hiç meyve yememen güzel aslında ben yapamıyorum ama bu yazdıklarıma ek olarak bol
ceviz, badem, kabak çekirdeği ye.
meyve de elma, nar, kivi filan abartmadan yiyebilirsin.

saat kaçta kahvaltı yapıyorsunuz bilmiyorum ama erken ise öğlen 4'e kadar nasıl dayanıyorsunuz bilemedim.
bana sorarsanız karatay diyetini bi araştırın tatlıyla ilşkinizi kesmek istiyorsanız.
ancak su light/diyet adı altında satılan yoğurt peynir bisküvi vs tüketmeyi bırakın.bildiğim kadarıyla zaten çoğu yağ oranı azaltılsa da karbonhidrat değeri arttırılmış maddeler.

detaylı bilmeden sallamak da istemiyorum ama karatay diyetine bakın siz.kadın doktor en nihatyetinde.)

salam yerine jambonu tavsiye ederim.evet incir,üzüm,kayısı kurusu şeker içeren besinler ki kurusu tazesine oranla iki kat kalori içerir.meyve olarak ayva yiyebilirsin mesela.yalnız salataya da (yeşil sebze)yer vermen gerek bağırsak faktörünü de göz önünde bulundurmalısın.

eksik yiyorsun
sebze yemen lazım
öğlen mavi yeşil yiyeceğine pazı ye yanına da yoğurt koy
bağırsakların iflas eder böyle

arkadaşlar son tartıldığımda 78 kiloydum ve 177 boyundayım. kilomu acilen 72'ye düşürmek istiyorum.

bu arada salatayı yazmamışım da, genelde salata da yiyorum marul vs.
geçen hafta 3 gün brüksel lahanası da yedim sadece limonla. (tavuğun yanında)
bugün de turp otu yapmıştım sabah işe gitmeden önce, onu yiyeceğim akşam yine tavuğun yanında.

otları pek yazmamışım.

öğlen kraker yeme sebebim ise iş yerinde yemek yapamıyor oluşum :S
öğlen 3'e 4'e kadar baya açlık çekiyorum ama bünyemi alıştırmaya çalışıyorum. mesela şuan açlık baya başıma vurdu, gidip krakerimi alıp gelicem.

not: erkeğim.

az yiyorsun.
daha sık yemen lazım.

erkek olarak 177cm-78 kiloda fiziken kötü oldugunuzu düşünüyorsanız bu muhtemelen kilonuzdan ziyade spor yapmamanızdan kaynaklanır çünkü fazla bi kilo değil erkek için.
190'a 100 kilo olan taş gibi adamlar var.

daha mantıklı beslenerek spor yapın derim ben.

çok sağlıksız ve çok düşük kalorili diyetin. birden kilo verirsin, bir süre sonra vücudun buna alışacak ve kilo vermen duracak bunu unutma, o zaman ne yapacaksın? zaten çok az şey yiyorsun.

salam yerine hindi füme, hem yağsız hem de sadece hindi göğsü var içinde.
sabah en azından 1 dilim tam buğday ekmeği yiyebilirsin.

özellikle öğlen çok kötü, daha sağlıklı bir şey ye, light bisküvinin kalorisi de az değil ki. öğlen en azından peynirli, domatesli bir tost ye.

bir süre sonra vücudun zayıf düşer böyle.

yeni gördüm kilo-boyunda sıkıntı yok ki, demek ki spora ihtiyacın var. bu yediklerini kız halimle ben yesem 2. gün ölürüm.

spora da ihtiyacım oldugunu biliyorum. ama önce sıkıca bir zayıflamam lazım, zayıfladıktan sonra protein ve karbonhidratı artırıp spora geçeceğim.

ama önce kilomu 72 görmek zorundayım.

cevaplara şöyle bir baktım:

salam yerine bence de kıyma koyabilirsin.
ama kahvaltıya pek uygun olmadığından pastırmayı tavsiye ederim.

pastırma, şarküteri ürünleri içinde tamamen doğal olan neredeyse tek şeydir. salam, jambon, sucuk vb. tüketmemeye çalış.

mavi yeşil kraker bence de gereksiz.
yerine başka bir şey koymaya çalış.
dedikleri gibi belki meyve ya da ceviz-fındık tarzı bir şey olabilir.

meyve yiyeceksen ekşi meyve yemeye çalış.

bir de kepek ekmeğinden ziyade tam buğday/çavdar/yulaftan birini seçmeni tavsiye ederim.
artık kepek ekmeğini pek fazla tavsiye eden yok.

@le fate bilmiyorum hiç tartılmadım. aynada suratım değişmeye başladığında tartılıcam.

@blatta, evde pastırma var ama çok kalorilidir diye yemiyordum. öyleyse salamı bitirip pastırmadan devam edeyim bundan sonra.

bir de kepek ekmeği de değil, ekmek vb. hiçbir ürün yemiyorum. kepek, tam buğday hiçbirini.

öğlen kraker yerine ne yiyebileceğimi düşüneyim bir ara.

Lif almazsanız bağırsak hareketleriniz düzensizleşir, sıkıntı yaşarsınız. O diyet krakerler lif konusunda yetersiz, o yüzden biraz lifli gıda eklemeye çalışın diyetinize. Yulaf kepeği olur, tam buğday ekmeği olur, yeşil mercimek olur. Otlarda da lif olur ama arkadaşların dediği gibi gerçekten az yiyorsunuz, yetmez, kilo vermenize kötü etkisi olur bu kadar az yemenin. Metabolizmanız yavaşlar. Lifli gıda ekleyin bence ve diyet ürün kullanmayın.

Edit: Diyet kraker yerine evde yeşil mercimek haşlayıp götürebilirsiniz. Soğuk da yenir, lif ihtiyacınızı da azaltır. Bence tadı da çok güzel, siz sever misiniz bilmem. Hatta bunun aynısını ben şu an yapmaya karar verdim.

öğlen iş yerine peynir domates biber mi getirsem acaba. ama ekmek vs. yemiyorken onlar da kuru kuruya gitmez.

karbonhidratı tamamen kesmek doğru değil. dengeli beslenin, glisemik indeski gözetin.

www.nutrismart.com.tr

2 çay kaşığı passiflora işe yarar.
bitkisel olduğu için veterinerler de mecbur kalınca bunu önerir.

onun dışında kısırlaştırınca sakinleşir, evet.
ama kısırlaştırmak için 10. ayı beklemenize de gerek yok.
ideali 10 aydan sonra, ama hormon dengesine göre bazılarını daha erken kısırlaştırabilirsiniz.
mesela ben benimkilerden birini 7 aylıkken kısırlaştırdım.
artık 5-6 aydan itibaren rahatlıkla yapıyorlar.

bir de, bu kudurukluğu gündüze çekebilmek için uyku düzenini bozun bence.
mesela gündüz uyurken uyandırın, oyun oynatın, uyumasına izin vermeyin, gece pert olur.

ekleme: sen yapma volkan'ı dinleme.

kesinlikle şiddet uygulama adam gibi bakmayacaksınız niye sahipleniyorsunuz?!?

kedisi bol bi sokakta yaşıyorum. bunların mart'ı başladı sanırım. kaç gündür miyav senfonisi var sabahtan akşama. tamamen kızgınlıktan bence.

bir şey daha:

passiflora vereceksen, her akşam aynı saatte 2 kaşık ya da sabah akşam birer kaşık ver.
yani 2-3 günlük kür uygulaman lazım ki, genel olarak sakinleşsin.
ama leş gibi uyuyacak, üzüleceksin öyle görünce, hazırlıklı ol :)

kızgınlık dönemindeyken kısırlaştırmıyorlar bildiğim kadarıyla.
bu sürecin ardından tuttuğun gibi veterinere götürebilirsin.

çünkü kısırlaşmadan önce ne kadar kızgınlık dönemi geçirirse, o kadar yer ediyor.
mesela bir kere çiftleşmiş kediyi kısırlaştırınca, kızgınlık döneminde yine kız peşinde koşabiliyor içgüdü olarak.
o yüzden mümkün mertebe kızgınlığa hiç girmeden ya da ilkinden sonra hemen kısırlaştırmak en iyisi.

yatarken odanınızın kapısını kapatın.iki mırmırına da kulak asmayın.bağırsın çağırsın.
bizimki de öyleydi,bi iki gece izin verdim gelsin gitsin,sabah 5te uyandırsın fln baktım olmuyor,kapadım kapımı.çok rahatsız olursan kulaklık fln tak.

siz işteyken de yaptığı sey fosur fosur uyumak zaten:) cok da sıkılmıyor yani.akşam normal saatlerde bi yarım saat-45 dakika koşturtup hoplatıp zıplatın topuyla vsyle,enerjisini alın daha sakin olur muhtemelen=)

Şiddet uygulamıyoruz zaten kesinlikle. Öyle bir durum yok yani. Biraz sakinleşsin istiyoruz sadece. Kısırlaştırma ameliyatını veterineri 10 aydan önce yapmayı reddediyor. Biz de kendisine çok güveniyoruz çünkü çok sevgiyle yaklaşıyor kedimize, o yüzden onun sözünden çıkmak istemedik.

Kendisinin uyku düzenini bozmayı denedik ama kütük gibi uyuyor. Uyumaya karar verdi mi hiçbir şey engelleyemiyor, nerede olursa ne durumda olursa olsun uyuyor hayvan. Uyanmak istemezse de uyanmıyor.

Passiflora'yı bir veterinere sorayım. Tamam derse onu veririz artık yapacak bir şey yok.

Gündüz evde sıkılıyor diye yanına arkadaş alalım dedik, deneme olsun diye bir hafta boyunca bir arkadaşın kedisini kendisi iş seyahatindeyken misafir ettik, pislik gibi davrandı hayvana yazık. Yanına bir kedi daha alayım oynasınlar diyorum ama o kadar kıskanç ki kesin döver bizimki.

Edit: Akşam gelince bayağı oynuyoruz ama durmuyor yine de. En son göğüs tasması alıp yürüyüşe çıkaracağım, o olacak. Arabalardan, köpeklerden korkmayacağını bilsem yapıcam cidden bunu.

bir kere de farklı cinsiyette bir kedi deneyebilirsiniz çevrenizde varsa.
yani erkek getirdiyseniz, bir de dişi getirin bakalım.
mümkünse tabii.
gerçi şu anda kızgınlık döneminde olduğundan karşı cinse pek bir şey yapmaz, ama erkekse eğer dişiden dayak yer durur bu sefer.

bir de kedilerin karakterlerine göre değişkenlik gösteriyor bu durum.
mesela bizim evde 4lü bir grup var, sürekli birlikteler.
ama onun dışında kalanların 2-3 tanesi hiç bulaşmıyor başka kimseye.

gözlemlerim sonucunda genelde erkeklerin erkeklerle daha iyi arkadaş olduklarını söyleyebilirim.
sizinkinin cinsiyeti ne bilemiyorum tabii.

yazmayı unutmuşum; elbette veterinerinize danışın.
kolay gelsin.

Bizimkisi erkek, misafir ettiğimiz kedi dişiydi. Erkek kediler kavga eder sanıyordum, çok ilginçmiş anlaşmaları. Kısırlaşmadan sonra da sakinleşmezse yanına arkadaş almayı bir düşüneyim ben.

Gerçekten zor bi durum bu kızgınlığa girme durumu.Bizim evde 4 tane kedi var arada sayımız artsa da sabit rakam 4:) 2 erkek kedimizi 7 aylıkken filan kısırlaştırdık hiç bir problem yaşamadık.Aksine çok daha rahat oldu bizim için de onlar için de.Veterinerinizin bir bildiği vardır ama bence 10 aylık olmasını beklemeseniz sizin için çok iyi olur.Ayrıca kedilerin anlaşması konusunda da gerçekten erkek kediler daha iyi anlaşıyor bu kesin.Bizim erkekler birbirinin yüzünü gözünü yalıyor o derece.Dişi kediler ise hiç anlaşamıyor hatta bu yazıyı yazarken büyük olan dişi kedim,misafir olarak bizde kalan,kısırlaştırdığımız dişi sokak kedisini kıstırmış kapının arkasına dövüyordu.Erkek kedi alın bence arkadaş olarak.İlk başta anlaşamasa da çok geçmeden benimser arkadaşını.Kolay gelsin.

İlaç falan vermeyin hayvana kısır değil doğal olarak bağıracak. 8 aylıkken kısırlaştırsaydınız keşke.

Dindar değilim, ateist de değilim, varlıklı da değilim. Yanlış gelmiş sana.

Televizyon, filmler, diziler bu önyargıyı oluşturdu.

tam öyle değil. ama yoksul kesimlerin daha dindar olduğu bi gerçek. bi başka gerçekse günümüz zenginlerinin dindar olduğu.

benim tanıdığım ateist ve dindar olmayan insanlar (ben de ateistim) orta sınıf denen kesimden daha çok.

Soyle bir mantik yurutebiliriz;

Varlikli insanlar, yoksul insanlara gore daha fazla egitim gorur ortalama olarak (universite filan). Yani bilimi ogrenmis olurlar. Bilimi kesfettikce de dinden uzaklasirlar, dinsiz olurlar. Bu ateistler icin gecerli.

Bir dine inanan ancak pek dindar olmayanlar icinse; varlikli insanlarin hayatta daha cok seyden keyif alma opsiyonlari oluyor, ve bunlarin keyfini surdugu icin olumden sonrasi icin umut beslemeye daha az ihtiyaci oluyor, inancli olsalar da pek umursamiyor ve yapabildikleri bu seyleri yapiyorlar. (Orn. yoksul insanlara yardim etmektense luks bir hayat yasamak)

Edit: Yani "ateist olan zengin oluyor" degil, "zengin olanlarin ateist olma ihtimali artiyor" demeliyiz.

yanlış bugünün türkiyesinde en zenginler en dindarlardır. özel üniversitelerdeki türbanlıların iki dakika arasına girdiğin zaman bahsettikleri şeyleri algılarıma sığdıramıyorum amk. beyaz'ın biz işçi çocuklarıyız bizim büyük algımız küçük dediği bir videosu vardı. harbiden bak. adam kızına ev almış dayamış döşemiş vs. bunlardan bahsediyorlar kız daha yeni reşit olmuşken. bende çektiğimiz krediyi düşünüyorum annemle babamın 40 sene biriktirdiği bile bir ev almaya yetmemiş.
olm çok zenginler çok.

günümüzün zenginleri çok dindar değil, çok dinci.

inançlı olan çook zenginlerde var. Kızları görmüyor musunuz bir dünya para harcayıp marka giyiniyorlar,eşarpları bile çok para. Tesettür kıyafet satan mağazalarda çok pahalı.

eşarpları çok pahalı olunca dindar mı olunuyor?(git: )

Ateistim, öyle bir şey yok. Daha bugün Mal beyanında bulundum, belgede bir ismim var bir kimlik numaram bir de imzam. Bu kadar yani. Bir de hayvanların yazılacağı yere yazılacak bir de kedim var ama bir şey olur da almaya kalkarlarsa diye onu yazmadım. Bu kadar.

ataist derken? Atatürk karşıtı mı?
banada tam tersi gibi geliyor hayatımda hiç kapitalist sisteme karşı duran bir dinci/muhafazakar görmedim? Sen gördün mü? Genelde dindarlığı parayı elde etmek için kullanıyorlar.

Ayrıca şunuda söylemeliyim porsche'a binen kapalı kadın sayısında büyük bir artış var %234,59 oranında

taşınacağınız bina blok tarzı çok katlıysa tabi ki asansorlu taşıma büyük eşyalar için avantaj olur.

nakliye firması çok fazla. netten güvenilir firmaları arayıp evinize keşif yapmaya çağırabilirsiniz. ona göre pazarlık ve anlaşma yapın.

Doğançay nakliyata taşıtmıştım ben evi. Memnun kalmıştım. Biraz tuzlu ama her şeyi onlar hallediyor.

emredersin. paralı askerin miyiz :)

cevap: yapamıyorlar.

Yapamıyorlar da yapabiliyor olsalar bile bunu yapmazlardı tahminen. Hashtag efsaneymiş yalnız :D O nasıl bir hırs

aslında yapsan yapılır da, çoğu bebe tt'nin ne olduğunu, hashtagin ne olduğunu bilmiyor. bir de birisi çıkıp hadi şunu yapalım dediği zaman "gibtir git" diyorlar.

lan siz neyle geçiniyorsunuz, nası bi hayat tarzınız var? kafaya takacak başka derdiniz olmuyor mu sizin, işiniz gücünüz falan?

moderasyon heyecan yapma: hayır tt yapamazlar.

sorun zaten görev yöneticisinde olması. kapalı iken orda işi ne?

ordan görevi sonlandır deyip tekrar açarsan açılması gerekir. program arayüzünü kapatmış ama görevi sonlanmamış. o yüzden yeni bir pencere açılmıyor.

çok bilgisiz görüntüsü çizmişim sanırım :D tabi ki sonlandırıp açmayı denedim ama olmuyor. yani bu yeni bi olay değil 3-4 gündür( o sırada pc kapanıyo açılıyo falan) chrome a tıklandığında tepki vermiyor

Aynı sorun bende de var, son update'i yüklemedim ondan olduğunu varsayıyorum. Chrome sıkmıştı zaten Opera'ya geçtim ben de.

@nevrotik
Öncelikle teşekkür ederim. Psikologlara özel bir durum mu var bilmiyorum ama başka bir sitede şöyle bir açıklama buldum:
Psikolog(Adayı) her yıl KPSS'ye girebilir.Yıllardır bilinen bir yanlış vardır iki yılda bir girebiliriz şeklinde.O girmediğimiz yıl var ya öğretmenlerin,kamucuların girdiği yıl işte o yıl cumartesi sabah oturumuna girerseniz size branş atamasında lazım olan KPSS P3'ü Genel Kültür Genel Yetenek sınavlarından alabilirsiniz.Sorunuza genel cevap;sorumlu olduğumuz alanlar Genel Kültür,Genel Yetenek sorularıdır.

psikologlar için özel bir durum yok, bende psikoloji mezunu olarak 2011 kpss'ye girdim ve b alımlarında kullanamadım, sistem tercihlerde direkt 2010 kpss puanımı baz alıyordu. tüm bölümler için b grubu atama süreci bu şekilde işliyor. o yazıyı daha önce bende gördüm ve güncelliği-doğruluğu konusunda emin değilim. çünkü oradaki soruların yanıtlarını daha önceden farklı yerlerde gördüm.yine de emin olmak için ösym'yi veya devlet personel daire başkanlığını arayabilirsiniz.

a grubu isterse, bizim bölümden alım neredeyse yok, iibf odaklı o alımlar bizim bölüm için b deki avantaj olmuyor çünkü yazılı sınav için diğer bölümler de giriyor. gençlik ve spor bak. ilanı vardı 4 ay önce, 10 kişi alıyordu.yazılı sınav için kabul edilen bölümler psikolojiyle birlikte sosyoloji, pdr, felsefe, iletişim,tarih, türk dili edebiyatıydı mesela.

Yanılmıyorsam B grubu sınavları 2 yılda bir, A grubu sınavları ise her sene yapılıyor. A grubu kadrolar ile B grubu kadrolar farklı olduğu için istenilen puanın alındığı sınava girmesi lazım.

Çok teşekkür ederim. Eyvallah. En sağlıklısı ÖSYM'den bilgi almak galiba. Arkadaşıma iletirim.

Benim erkek bir kedim var, kıskanç biraz, gelecek ay kısırlaştıracağım (henüz 10 aylık olmadığı için onu bekliyoruz) eğer o zamana kadar yuvalanmazsa ben alabilirim. En son çare olarak beni düşünebilirsiniz. Şu an alırsam kedim hırpalayabilir yavrucağı. Aklınızda bulunsun bu da. Yazık yavrucağa, bir türlü ev bulamadı.

Edit: Veya gerekirse şimdi de alabilirim tabii ki. Sadece bebek hırpalansın istemiyorum.

dun gece biriyle gorustuk ama onceligimiz ankara veya istanbul oldugu icin biraz sikinti var.
cok tesekkurler, yuvalansa da yuvalanmasa da haberlesiriz zaten.

Tamam. Ankara'da oturuyorum ben de zaten. Takip edeceğim bu duyuruyu zaten ki kedicik tekrar sokaklara dönmesin.

Linked list istemiş galiba hocanız? Tam anlayamadım ama bu konuya bakabilirsin.

Edit, ya da Linked List değilse şöyle yapardım. Bir struct oluşturan fonksiyon tanımlardım. Örn: void createStruct gibi. input olarak o struct a vereceğin ismi alırdı. void createStruct(string* isim) olsun mesela. Şöyle tanımlardım onu da:

void createStruct(string *isim)
{ struct kasa {
int kasano;
int musteri_sayisi;
in toplamsatis;
}

typedef struct kasa *isim;
}

sonra main fonksiyon içerisinde
if (isim.musteri_sayisi>5)
createStruct(&yeni_isim);

der bunu kullanırdım. Bu structları da bir array'in içine atabilirsin. Syntax hatalı olabilir ama mantık olarak böyle gibi. Dikkat edersen fonksiyona input olarak &yeni_isim diyeceğimiz/dediğimiz için yeni_isim.musteri_sayisi diyebiliyorsun. Aynı şey isim için de geçerli.

dersin çoğunluğunda bağlı liste işlendi zaten.adam o yüzden herşeyi düğüm şeklinde oluşturtuyo bağlı listeden gidilsin diye.bu soruda da kasaları birbirine numarasıyla bağladık diyelim.sonra napıcaz?

O zaman da bu kasadaki müşteri sayısı 5'i geçince, o listeye yeni düğüm eklenecek. Bunun için addNode(input1, input2, input 3) fonksiyonu tanımlamak gerek.

fonksiyonu genel olarak tanımlıyorum, syntax'ı değişir çünkü:

nodu'u nereye ekleyeceğini buluyorsun. Bunun için findnode diye bir fonksiyon yazabilirsin veya direk addnode fonksiyonu içinde yazabilirsin. Sizin soruda sıra önemli değil o yüzden direk sona ekleyebilirsin.

Sonra bu node için memory allocation'ı yapıyorsun.

atıyorum yaptığın struct benim yukarıda belirttiğim gibi olsun, data'yı şöyle aktarıyorsun:

isim.musteri_sayisi = input1;
isim.toplamsatis = input2;
isim.kasano= input3;

bundan sonra varsa bir önceki node'un pointer'ını buna yönlendir yoksa bu datanın pointerını ilkpointer olarak atayıp (sonra bir şey eklenirse yönlendirebilmek için), bunun pointer'ını varsa bir sonraki node'a yoksa null'a yönlendireceksin. eğer müşteri sayısı 5'i geçerse tekrar yeni node açıp aynen devam.

Müşteri için de ilgili sırada 5 kişiden fazla varsa kasa ll'indeki nodelara bakacak, müşteri sayısı 5'ten az olan birine geçecek, kasa numarası değişecek, kendisinden önceki müşteri değişecek, eğer birisi müşterinin arkasına geldiyse o zaman önceki node değişecek falan, kompleks biraz. Burada da findNode diye fonksiyon yazmak gerek. Çok uzun değil fonksiyonlar ama düşünmesi biraz karmaşık.

Kısaca: Node bulma fonksiyonu, yeni node ekleme fonksiyonu, node silme fonksiyonu, sıfırdan node initialize etme fonksiyonu yazıp bunları bir döngü içerisinde iflerle yöneteceksin.

Edit: struct array'i kullanıyosan o arraydeki hangi struct'a ekleyeceksen onu yazacaksyın atıyorum 1. struct'a yazacaksın

isim senin array'in olsun mesela

isim[1.struct'a point eden pointer].musteri_sayisi=input1; olacak gibi düşün.

Şimdi ben böyle deyince çok karmaşık gibi oldu da, değil, düzgün anlatan bir kaynaktan bakarsan anlarsın.

Her zaman ışık yansıtan taraf haricinde toptan bir küre olarak.

ben hilal kısmını algılıyorum ama dolunay varsa halesine kadar görürüm

top gibi algılıyorum, hangi halde olursa olsun, karanlık kısmı da artık dünyadaki ışıklar nedeniyle daha aydınlık çünkü. ama bu güneş tutulması izledikten sonra oluştu. daha önce tabak gibi geliyodu.

hilal bölümü ışık yansıtan küre şeklinde bir cisim olarak

Olduğu gibi yüzeyi kraterlerle dolu bir gök cismi olarak. Aha da böyle s3.hubimg.com

ışığıyla beraber yuvarlak yapısını da algılıyorum.

Marka olarak bir tavsiyem olmasa da kapsüllü almamanızı söyleyebilirim.

Philips paslanmaz çelik kullanıyorum çok çok çok memnunum

tchibo kapsüllerle çalışıyor. sürekli ordan almanız lazım yani. o nedenle başka markalara bakın derim.

kapsullu olanlar filtre kahve makinesi degil, espresso makinesi.

bence arcelik alin kurtulun

Philips gayet iyi, çok memnunum.

ben 1 ay önce delonghi aldım. çok memnunum. sabah bana şu saatte kahve yap deme özelliği bile var.

Uygun istiyorsanız Bluehouse'ın makinesi 40 tl idi fırsat sitelerinden birinde ama nasıl yapar bilgim yok. Tchiboya hiç bakmayın ben de geçenlerde baktım onlar filtre kahve yapmıyormus, latte espresso vs yapıyor ayrıca her kapsül 1 bardak demek. Yani kapsüle de baya servet dökmen gerekebilir:)

tefalin 150 tl civarı olan bir makinesi var cok iyi. şaşma derim.

delonghi'nin 50 TL'ye bi makinesi vardı.

2 arkadaş aldı, olağanüstü falan diolardı

Delonghi'nin "Sabah bana şu saatte kahve yap" denileni süpermiş (fikir süper en azından) modeli, ve fıyatı ne acaba? Bakayım ona ben.

Şu mu 50tllik delonghi: www.istanbulbilisim.com.tr

sanrım benim dediğim www.istanbulbilisim.com.tr
bu ama hepsiburadadan ben 90 tlye almıştım.

www.hepsiburada.com

yok ben hiç memnun değilim. sadece torrent kullanım hızından memnunum. (biraz da olsa memnunmuşum)

1mbit sınırsız kullanıyorum, memnunum.

3mbit sınırsız kullanıyorum, gerçi bir ay oldu ama memnunum.

5mbs sınırsız kullanıyorum ben niye memnun değilim ya :S evde 3 kişiyiz ama hiç aynı anda kullanmıyoruz. müşteri hizmetlerini mi aramak gerek nedir?

Hafta sonu ve tatil günleri memnun değilim resmen sıçıyor sayfa bile açılmıyor. torrent için fena sayılmaz ama.

10 mb sınırsız kullanıyorum, mutluyum.

10 Mbit 80 Gb kotalı kullanıyorum. İnternet hızından memnunum.

Fakat arıza veya bir değişiklik vesaire olur da müşteri hizmetlerine işiniz düşerse vay halinize. 444'lü numaradaki müşteri temsilcisi tam yardımcı olamıyor, o sadece kayıt alıyor. Senin bölgene bakan taşeron firmanın telefonunu veriyor, o telefon büyük ihtimalle açılmıyor. O taşeron firma da pek profesyonel bir firma olmuyor.

ben varım.

Ben memnunum. İlk bağlattığımda sürekli sorun çıkıyordu ama düzeldi şimdi. 5mbit sınırsız kullanıyorum. Fiber kullanıyordum önceden, onunla karşılaştırılamaz ama şu an taşındığım yerde olmadığı için mecbur uydunet. Modemi çok dandik ama, onu değiştirseler güzel olacak.

5mbit sınırsız kullanıyorum. süper memnunum.

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

Chromophobia - fear of bright colors

bunlar varken kediye şaşırma

korkuların çoğu ebeveynlerin korkutmasından gelir. küçükken bizi kediler bitlidir, saldırır diye dokundurtmazlardı. o korkular ha deyinc aşılamıyor. kedi yahu ne yapabilir ki sorusu saçma. fare de ne yapabilir dersin ama herkes korkuyor.

(bkz: tirmalamak) ?

ne yapabilir ki sorusu hımmm çok şey yapabilir drill cat e dönüşebilir. gözünü bile çıkarabilir. bana çok saldırdı kedi. ama bu sayede korkmuyorum, daha doğrusu hangi kediden korkacağımı, kedilere nasıl yaklaşılacağını çok iyi öğrendim, öğrettiler, çizerek.

ani bir hareketle üzerine sıçrayıp tırmalayabilir bir yerini. balıktan korkan arkadaşım var. hadi kedi neyse de balık napar desen de fobi yani, sorgulamamak lazım.

ben tırmalar diye tırsıyorum açıkçası.

merena
balık var balık var
www.gifbin.com

www.lepistes.net

ama bizimki bundan da korkuyor :)

çöp atarken bir kaç kere kediler üstüme sıçramışlardı, ondan sevsem de temkinli yaklaşırım ben huyunu suyunu bilmediğim kediyse.

@superb
hmm.. haklısın :) ne garip korkular varmış.

Decidophobia – fear of making decisions (bundan bende var sanırım)

@dokunmakalbime , @natnan

yani aslında bilmedikleri şeyden çekinmelerini anlıyorum ama asıl anlamadığım ortaya koydukları tavır sanırım. bugüne kadar hiçbir kedinin zorla sevmeye-dokunmaya ya da yaklaşmaya çalışmadıktan sonra tırmalamayacağını bilmeleri ve ona göre serinkanlılıklarını korumaları lazım.

mesela ben de ineklerden çok korkarım -bugüne kadar dokunma mesafesine kadar hiç yaklaşmadım ve sonuçta onların yüzünden ölen insanlar olduğunu da biliyorum- ama bir inek bana koşarak gelmiyorsa paniğe kapılmam, abuk sabuk tepkiler vermem, yanımdan geçmesine izin veririm.

daha çok mantık dışı tepkileri sinirimi bozuyor sanırım.

onlar drama queen ya, ilgi cekmeye calisiyorlardir :)

gerçek anlamda fobik insanlar genelde uzaktan görünce donup kalıyor, gözlerini ayıramıyor, pek öyle cıyaklayamıyor ancak kaçamazsa filan ciyaklıyor son dakkada. bu cıyaklama hadisesi bence de bambaşka bir olay. fobiyle de ilgili değil, kediyle de ilgili değil.

Korkabilirsin ama ciyaklama olayını ben de anlamıyorum. "Çok naifiz biz" tavrı olabilir, bilemedim. Ben de tanımadığım köpekten korkuyorum mesela. Geçen sene arkadaşın köpeği kendisini severken saldırıp suratımı parçaladı, şu an yara iziyle geziyorum. Haliyle yanaşamıyorum artık. Benim de 2 köpeğim var, saldırıdan sonra onlardan bile çekinir oldum, üzülüyorum tabii yanaşamadıkça ama hiç köpek görüp de çığlık attığım olmadı. Fark etmediysem ve bir anda önüme çıkarsa çok irkiliyorum ama ilk andan sonra sesim soluğum çıkmıyor. Tın tın uzamaya çalışıyorum hayvanı germeden. Gerçekten korktuğunuz zaman böyle oluyor işte, sessiz sessiz bişey olmasın diye dua ederek ya olduğunuz yerde kalıyorsunuz ya da uzaklaşmaya çalışıyorsunuz. Öyle ciyaklayan insanları anlayamıyorum cidden ben de. Mal mısın arkadaşım, cidden korkuyorsan ciyak ciyak kedinin dikkatini çekiyorsun işte? Çok rahatsız olduysan "Gidelim korkuyorum" de bir şey de, niye ciyaklıyorsun?

@alicia_dominica
of üzüldüm, geçmiş olsun :(

bence böyle şeyler bizi onlara karşı daha tecrübeli ve güçlü kılıyor, sen de tecrüben sayesinde zamanla daha rahat hissedeceksindir eminim. kediebesinin dediği gibi zamanında ben de çok tırmık yedim bu yüzden kedi konusunda daha rahatım köpeklere göre.


@kediebesi

drill cat muhabbetini de bilmiyordum :D yarıldım yahu görselleri görünce.
static.fjcdn.com

@yue :) Sağol, ben de alıştım sayılır işte, aynaya baktıkça canım sıkılıyor arada ama 1 senesi dolunca estetik operasyonla yara izini sildirmeyi planlıyorum, umarım oluyordur öyle şeyler. İşin en kötü kısmı kendi köpeğimi severken çekiniyorum, anlıyor hayvanlar ister istemez üzülüyorlar sonra ben de üzülüyorum. Bütün köpeklere sevilecek canlı diye yaklaşmamayı öğrendim, o yönden iyi oldu :P Barınaktan alınmış normal bir köpekti, o köpek pitbull dogo falan olsaydı ölebilirdim, ders vermesi açısından iyi oldu. :)

Edit: Bir de bu olayın şöyle güzel bir tarafı oldu, kendi görüntümü artık hiç beğenmediğim için yıllarca söyleyip de yapamadığım şeye başladım: Spor yapıyorum artık. Bunu da şu yüzden belirttim, böyle kötü bir şey olursa saplanıp kalınınca daha kötü oluyor. O can sıkıntısını alıp, yapmak istenen bir şey için kick-start için kullanılabilir. Bilgi olsun diye. Bu olay tabii çok kötü bir şey değil de, yine de kötü işte.

Kedilerde de böyle bir şey yaşasaydım korkardım tabii de, onlara da yanaşmazdım olur biterdi işte. Kaldı ki her gün evde kediyle minik savaşlar yaşanıyor. (Ev hayvan barınağı gibi, bir sürü hayvan var, babam en son köpekler gütsün diye kuzu alacaktı da yalan oldu) O zamanlar yanaşmıyorum, sakinleşince geliyor kendisi. Bir de kedi yahu bu ne yapabilir ki denmiş, görmemiştim, bir sürü şey yapabilir. Şöyle ki: en.wikipedia.org

Kedilerin ısırıkları tırmalamalarına nazaran tehlikeli diye biliyorum. Genelde kediler saldırmaz kolay kolay, o yüzden nispeten rahat olunabilir.

hayvanın sağı solu belli olur mu hiç, üstüme atlar tırnaklarını geçirir

europass.cedefop.europa.eu

bende o siteden bakıyorum şu an ama ne ekleyip ne eklemeyeceğime karar veremiyorum.

Fotoğraf ekleme. Onun dışında iş deneyimin yoksa yazmana gerek yok. onun dışında gördüğün bütün alanları doldur europass formatında.

fotografsiz cv'mi olur? fotografsiz cv, musvette kagittan daha farksiz degil karsi taraf icin.

Yurtdışı cv leri için koyulmuyormuş. ben de duyurudan öğrendim.

Avrupa'da koyulabilir ama ABD'de koyulmaz pek. "Benim senin görünüşünle ilgilendiğimi mi sanıyorsun?" tepkisini alabilirsiniz. Avrupa'da sallamıyorlar ama. Benim gördüğüm Avrupa'daki okullar mülakata falan çağıracaklarsa kişiyi önceden görmek isteyebiliyorlar, rahat tanıyabilmek amaçlı ama başvuru ABD'ye yapılacaksa hiç koymayın.

ingiltere'de cv'ye doğum tarihi, fotoğraf vs. konmaz.

eğer akademik cv ise ve iş/gönüllülük deneyimin yoksa staj ve eğitim kısımlarını olabildiğine uzatman gerekiyor, şu şu alanda dersler aldım, şu alanda tez yazdım, bu bölümde okumak bana şunu bunu kattı falan gibi.

Kötü yapmışsınız. Ölü piksel yoksa alet de çalışıyorsa kime ne zararı var? Böyle ön yargılar hoş değil.

Çok kötü yapmışsınız.İstanbul Bilişimin tek farkı adamlar ürünlere kendi garantisini veriyor,bişey olduğunda onlara götürüyorsunuz.

istanbul bilişim'den mi şikayetçi, o model tv'den mi bunu anlamıyoruz yazdığınızdan. ancak istanbul bilişim'den şikayetçiler ise, Allah aşkına insanlar neden şikayetçi değil ki? şikayetvar.com'a bir bakın. insanların her markadan şikayeti var. bir şey alırken, forumları okumak ya da kulaktan dolma bilgilerle hareket etmek çoğu zaman zararlıdır.

Kötü yapmışsınız bence de. İstanbul Bilişim'den TV aldı erkek arkadaşım, çok da memnun ki kurulumda falan her şeyde ilgileniyorlar. Ben de kindle aldım, çok memnunum. Daha başka alışverişlerim de oldu. Hiç sorun yaşamadım. Hem de elden alacakmış, biz bir de internetten sipariş ettik.

reference paper?

instance paper diye bir kullanım yok.

sample kullanabilirsin

reference daha mantıklı sample kullanılacaksa da "the sample paper which is used as a source" olabilir.

reference +1

'adopted' sikca kullanilir baskasinin modelini alip kendi paper inda kullaniyorsan.
the method described in [ref], method X, is adopted in this study..

burdan sonra metoda ismiyle hitap edersin:
X method, Y method...

neden weka mahout R mallet vb. acik kaynak sistemleri kullanmiyorsunuz ki hem de beles okadar binlerce dolar verene tabii zahmeti var onun icinde isten anlayan bir kac adam istihdam edin ki bu insanlarda is bulsun.

malesef ulke ve isveren bundan kaybediyor.

şirket sahibi ben değilim, zaten köklü ve ünlü bir marka bahsettiğimiz, ben de bir çalışanım sadece yöneticim böyle bir tool araştırmamı istiyor. açık kaynak da tercih edilmiyor. o nedenle neler olabilir, büyük datayı kaldırabilecek ve gerçekten kapsamlı analizlerin yapılabileceği bir tool olmalı. bütün türkiye ve birçok birçok ülkeyi kapsayan genişlikte bir datanın analizini yapabilir olmalı.

SAP'nin bu toolunu kullandınız mı ya da nasıl olduğunu biliyor musunuz?

Predictive analytics için en iyi tool SAS'ınkidir diye duymuştum. Oracle'ın falan da var sanıyorum ama benim bildiğim Amerika'daki şirketler çoğunlukla SAS'ı tercih ediyor. Oracle için de iyi diyorlar. İkisini de kullanmadım ben o yüzden farkları konusunda bir şey diyemeyeceğim.

Bu dediğiniz şeylerin hepsini SAS yapar, hatta bütün predictive analytics toolları yapar ama asıl problem bence burada bunları kullanacak kişi çünkü bütün bu toolların ciddi bir öğrenme süreci var ve bundan daha önemlisi (toollara olan hakimiyetten) predictive analytics tekniklerine olan hakimiyet. Bu hakimiyetin var olduğunu bilerek söylüyorum, deneme veya sunum isteyebilirsiniz firmalardan. Aklınıza yatanı seçersiniz, predictive analytics tool'unu kullanmadım SAS'ın ama daha önce SAS kullandığım için söylüyorum, kullandıklarım arasında en user-friendly oydu. (SAP'i de kullandım, Oracle hakkında da fikrim var) ama dediğim gibi bunların predictive analytics toolları ne durumdadır bilemeyeceğim.

Halihazırda R ve Weka da kullanıyorum. SAS'ın yapıp da R'ın yapamayacağı pek bir şey yok, açık kaynak kodlu olduğu için de istediğiniz gibi modifiye edebilirsiniz veya paket yazabilirsiniz ama user-friendly değil R, ciddi bir öğrenme süreci var ve SAS kadar janjanlı raporlar falan hazırlayamazsınız R'la veya çok uğraştırır bu raporlar. R kullanan kişinin işini çok iyi bilmesi lazım, Weka içinse UI olanı kullanmak yerine, Java koduyla yazmak gerekiyor çünkü UI olanın bir takım limitleri var, hem Java bilip hem de predictive analytics'i iyi bilen insan bulmaksa çok zor. Predictive analytics'ten iyi anlayan insan bulmak çok zor en başta. Çok geniş bir alan çünkü.

Dediğim gibi, isterseniz bir deneyin diğer çözümleri de ama sanırım SAS'ta karar kılacaksınızdır çünkü benim gözlemlediğim piyasadaki en iyi çözümü SAS sunuyor bu tip konularda.

bu bilgiler çok yararlı oldu teşekkür ederim. bunların dışında ben birkaç şirket daha buldum. küçük şirketler galiba bunlar hiç isimlerini duymamıştım. angoss, kxen, pervasive, tibco gibi bunların da predictive analiz özellikleri varmış. datamining yapan şirketler. ama bunların türkiyeye satışı/desteği oluyor mu acaba. ya da bu firmaları hiç duydunuz mu?

Bu firmaları hiç duymadım ama predictive analysis toolları önemli yatırımlar. Bu konuda nasıl hareket edileceğine şirket politikasına göre karar verilmeli o yüzden bir şey söyleyemem. Sadece bildiğim toollar hakkında yorum yapabilirim.

olur tabi.saçma.miden karnına yapışmış dolanıcana,aldığın kaloriden fazla kalori yakmaya bak.

belgeseli izlememistim, izledikten sonra (~ 2 saat) bunu editliyecegim :)

edit1: belgeselin yarisindayim. adamin sesini birine benzettim basindan beri, en sonunda simdi buldum. adamin sesi resmen murat cemcir inkiyle ayni :)

edit2: cemcirin belgesel bitti :) bence guzel bir diyet. Hatta hazir bosluktayken denemeyi dusunuyorum bugunlerde.

Merak ettigim bagirsaklarda tembellik yapar mi acaba sadece sivi alimi olacagi icin?

böbrek yetmezliği.

@yule, belgeselde doktor kontrolünde 2 ay boyunca bu şekilde beslenmeyi uygulayanların hiçbir sağlık sorunuyla karşılaşmadıkları, bilakis kronik çoğu rahatsızlıklarından kurtuldukları görüldü.

hatta 200 kilo olan tır şoförü bir abi bunu 2 ay uygulaması sayesinde adeta ölümden döndü. ne kadar doğru bilemem de böyleyken böyle işte.

merhaba, belgeseli izleyen hatta tır şoförünün bölümünde hüngür hüngür ağlayan biri olarak düşüncelerimi aktarmak isterim. ilk başta benim için tokat gibi oldu çünkü güya light ürünlerle aşırı sağlıklı besleniyordum, az kalori alıyordum. hatta bir süre juice fasting de yaptık. üç ayrı ülkede bir aile olarak birbirimize meyvelerimizin resmini falan gönderiyorduk (çok sevimli bir aileyiz). sonra internette amerikan tarzı meyve sıkacağı reklamlarını gördükten sonra soğudum. ancak 7-10 gün bu sistem biraz yapılırsa sağlıklı bir kimseye bir zarar geleceğini düşünmüyorum. çünkü buradaki teknikle, bir elma yeme kapasitenizi suyunu sıkarak 4-5 elma, havuç, kara lahana vs. gibi bir öünde yiyemeyeceğiniz kadar sebzeye çıkarıyorsunuz. ölüm tehlikesi yoksa zaten 60 günlüğü pek önermiyorlar. bu belgesel sayesinde 7 aydır hiç hamburger yemedim. kola içmedim. hazır meyve suyu içmedim. arada mayonez, ketçap, salata sos yedim evet ama vicdan azabıyla her lokmamda hatırlayarak. müthiş sağlıklı beslenmedim belki ama hayatımdaki korkunçları çıkarmama neden oldu. aslında bu senin soruna cevap değil de genel olarak yazmak istedim. ha meyve yiyerek ama meyve suyu içerek kimse aç kalmaz. hatta bitkilerdeki kalsiyumu alabildiğin için kemik yapısını bile güçlendirdiğini deneyimleyenler olmuş. bence katı besinlerle desteklemelisin.

1 hafta bile tavsiye etmem. aşırı şeker alacaksın protein yağ birçok vitaminden eksik kalacaksın.
daha basit bir öneri de buluncam 3 gün sadece kırmızı et veya ciğer ye vücudun nasıl hissediyor bak bir de 3 gün sadece sebze meyve suyu iç vücudun nasıl hissediyor bak.

Ben yaptım bunu. 7 gün sırf meyve/sebze suyuyla yaptım. 7 günde 5 kilo vermiştim ama alındı tabii o kilolar. Bir de insanın bütün sistemini bozan bir şey. Böyle saçma sapan işlere girişmeden insan gibi sporla kilo vermek lazım. Bunu da yaptım, sporla 10 kilo vermiştim zamanında. Geri de almadım. Şimdi yine spor yapıyorum, sonuçlardan çok da mutluyum. Her görülen şeye inanmamak lazım ama şöyle de bir gerçek var, detoks için özel doğal karışımlar var, detoks yapılmak isteniyorsa bir hafta bunlar tüketilebilir belki, onun dışında kilo vermek için o iş yaş.

Bence iyi olur, belgeselden haberim yok ancak Philips'in bir katı meyve presini alırken Jason Vale diye bir herifin kitabını vermişlerdi, kitaba biraz bakmışlığım var. Adama doktorlar sebze tüketmediği için bir hastalık teşhisi mi ne koymuşlar, bu da hayatında ağzına koymadığı için sebze yiyememiş o halde suyunu içeyim demiş ve iyileşmiş vs vs. Ancak işin aslı şu ki meyveyi de posasıyla tüketmek lazım. Ama burada anladığım kadarıyla yemekte kontrolü yitirmiş, abur cuburla beslenen kişilerden söz ediliyor dolayısıyla buna engel olmak için sadece meyve/sebze suyu içilmesi caizdir. Bunu hayat tarzı olarak benimsemeyin sakın, bir süre önce ünlü bir pastanecinin kızı sadece salata yediği için genç yaşta ölmüştü, vücudun diğer yiyeceklere; ete,süte de ihtiyacı var.

kafanız mı iyi ya? meyve şekeri- fruktoz kadar vücuda zararlı bişe yok! günde 1 porsiyon meyveden fazlası anında yağ olarak depolanır çünkü glikoz kadar rahat kullanmak üzere gelişmemiştir fruktoz metabolizması. ki meyve suyu dediğin şey için kaç tane meyve sıkmak gerekiyor, sebze suyu hakkında yorum yapmıcam vitaminleri olabilir ama meyve suyu doğal taze sıkılmış bile olsa vücuda şeker basmaktan başka bi işe yaramaz. tek yönlü beslenmeyle hiçbir yere varılmaz uzun vadede götürüsü çoktur.

çok kötü bir şey olur. verdiğin kilolar yağlarından değil vücuttaki sudan ödemden vs. gider, hızlı kilo kaybından derin çatlar, faydadan çok zararı olur.


düzgün fizik böyle radikal diyetlerle değil aylarca yıllarca düzenli beslenme ve egzersizle elde edilir.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak bu demek oluyor sanirim. Oncelikle meyve sekerinden dolayi bu diyet sacma olur diyenler daha diyetin icerigini bilmeyenler. Cunku yapilan iceceklerin %80 ini sebzeler, %20 sini meyveler olusturuyor. Ikincisi en iyisi sporla kilo vermek diyenler, yine olaydan haberleri yok cunku bu diyeti uygulayanlar da spor yapiyor. Ucuncusu doktor kontrolunde yapilan bir seyi hic bir dayanagi olmayan sekilde buyuk saglik sorunlari yaratacagini iddia etmek. Bak guzel kardesim, farkedilmesi zor seyleri soylersin eyvallah da odem ney olursun ney.

Zaten seni sismanlamaya iten mantigi degistirmedikten sonra hangi diyeti yaparsan yap verdigin kilolari tekrar geri alirsin. Bu diyet bence baslangic yapmak isteyenler icin guzel bir diyet. Aliskanliklari degistirmek icin ozellikle. 60 gun yapilmasi zor tabi, genellikle 5,10,15 gunluk cesitleri tercih ediliyor ve belirli araliklarla bu tekrarlaniyor.

Kirmizi et yiyerek daha canli olacagini iddia eden insanlar var. Elbette kalorisi daha fazla tamam ama arkadasim kebapcidan ciktiktan sonra agirlasip mayismiyor musun yapma gozunu seviyim :)

Bilader ben adamin aciklarini ararken oyle sacma argumanlarla geldiniz ki adami savunuyor durumuna geldim :) Her diyetin elbette ki zayif noktalari olabilir ama sizin bahsettikleriniz zorlama olmus biraz.

hayatından hayvansal gıdaları çıkararak sağlıklı olunabileceğine inanan insanların olması gerçekten düşündürücü. daha öncede benzer tartışmalara girdiğim için uzatmak istemiyorum.

size yağsız ve kassız, aynı zamanda vitaminsiz bir insan olmanız yolunda başarılar dilerim. et yemeyin ağırlık kaldırmayın sebze meyvenin dibine vurun çok sağlıklı olacaksınız :)

gerçekten merak eden olursa mesaj atsın bizzat kendi vücudumdaki before/after fotoğraflarını göndereyim. eyyorlamam bu kadar.

kahve makineleri icin filtre kagitlari satiliyor. o kagitlardan al, huni gibi bir sey. üst kisimdaki hazneyi ac, oraya kagidi yerlestir. filtre kahveyi al, istedigin miktarda koy. sonra su haznesine suyu koyup fişi tak. bir süre sonra fışır fışır alttaki cam hazneye dolacak. sen de iceceksin.

tesekkurler, filtre kagitlari vardi yaninda yazmayi unutmusum :) kahve oneriniz var mi peki ?

O aletle rahmetli dedem çay bile yapardı. aynısının krem renginden var.

Cam hazenin yukarısında duran çekmece gibi açılan bölümün içine filtre kağıdı koy. İçine de üç-dört yemek kaşığı makina kahvesi koy. arkadaki su haznesine de bir sürahi(kendi sürahisiyle) su koy. sonra aleti çalıştır. 10 dakkaya kahven hazır olur.

kahve önerisi de, üzerinde "columbian coffee" yazan-sanırım kurukahveci mehmet efendi'nin kahvesi olacak- güzel. o sarmazsa, gloria jeans ya da starbucks'a gidip, satılan çekirdek kahvelerden alabilirsin. kahveyi oradan alırsan kağıt filtre için kahveyi çekmelerini istersen çekerler.

Orta sertlik için Colombian Suprema, hafif için Brazilian Mild olabilir :) Arkadaşlar nasıl kullanılacağını anlatmış zaten. Kahveyi çektirirken makine için olduğunu söylemeyi unutmayın.

tschibo da brazilian mild in yüz grami 4 lira falan. su an ofiste içtigim kahve o, oldukca iyi. biraz daha sert seviyorsan columbian alabilirsin. senin gözünün önünde cekiyorlar kahveyi, filtre icin, frenchpress icin ve klasik türk kahvesi icin üc farkli ayar var. sen filtre icin oldugunu özellikle belirt.

www.eksiduyuru.com

Bence bencillik falan değil çünkü bu ülkede çalıştığının karşılığını alamıyorsun. Örnek: Babam doktorasını Oxford'da yapmış bir insan. Dünyanın en iyi niyetli insanı olduğu için Oxford iş teklif etmesine rağmen "Ülkeme faydam dokunsun" diyerek geri dönüyor ve o da ne? Boğaziçi'nde mülakata gidiyor, iş teklifini yapıyorlar ama o sırada devletin akademisyenine verdiği maaş İstanbul'da oturabileceği yerlerde ev kirasına yetmiyor. Babamı önce Diyarbakır'a sonra Erciyes Üniversitesi'ne atıyorlar, şu anda da aynı üniversitede araştırmasına destek bulabilmek için çırpınıp duruyor adam. Bu arada kendisi ve doktora hocasının bulduğu yöntem şu an katıhal fiziğinde temel yöntem olarak bütün kitaplarda geçiyor, öyle bi adam kendisi ama sorsan 15 senedir ev borcu ödüyoruz daha bitmedi. Neden? 3 kuruş maaş alıyor çünkü. İki çocuk okutuyor o parayla. Araştırma için fon bulamıyor, Tübitak'taki dümbeleklerle, Sanayi Bakanlığı'ndaki bürokrasiyle uğraşarak hayatı geçiyor. Şimdi sizce Oxford'da kalsaydı bu bencillik mi olurdu? Bence olmazdı. Burada elinden bir şey gelmedi çünkü. Ben de gidip gelmemeyi düşünüyorum.

benim gitme şansım olacak gibi, hem de fazlasıyla medeni bir ülkeye. en azından o anlatılanların gerçekliğini görmüş olurum, ona göre de kararımı veririm.

Selamlar,

Yalniz degilsiniz, sizin gibi dusunen cok var.

Ben Turkiye'yi terkedeli 5 sene oluyor. Yakin dost cevremden bircok kisi de su an yurtdisinda yasiyor; hatta Turkiye'de kalanlarin sayisi gidenlerin sayisindan az diyebilirim.

Bizlerin tek temel nedeni Turkiye'nin durumu degildi. Gerci simdi dusununce kisinin yurtdisina tasinma sebebi ne olursa olsun bunlar ucundan kiyisindan Turkiye'de olan/olmayan seylere de dayaniyor olabilir.

Bi de isin sey boyutu var; 5 sene once ulke boyle degildi. Geriye donup baktigimda iyiki ama iyiki gitmisim diyorum. Kisiye gore cok degisebilen bi konudan bahsediyoruz yalniz. Yukarida verdigim orneklere zit olarak en yakin arkadaslarimdan biri misal dogup buyudugu sehrin disinda -askerligi saymazsak- yasamadi etmedi. O da yakiniyor Turkiye'den az cok, ama bi sekilde de kendini mutlu etmesini biliyor ve cok etliye sutluye karismadan takiliyor.

Isin bencillik ile ilgili olan kismi biraz cetrefilli; kisinin hayata bakisina, sonrasinda Turkiye'ye donup donmeyecegine, yurtdisindayken Turkiye ile ilgili bi seyler yapip yapmadigina ve daha bircok seye bakar diye dusunuyorum. Ha bir de, simdi kalip pek bi etki yapamayacakken gidip gunun birinde bi nebze de olsa bi seyleri degistirebilecek guc ve konumda geri donmek te soz konusu olabilir.

açlıktan ağzı kokup,600-700 lira maaş alıp da halinden memnun olan adam için çabalamak mantıklı mı sizce?

hadi dünyadan izole olan bir ülkede yaşasak neyse de.2013 yılında,iletişimin en yaygın olduğu devirde,bu yaşam standartlarından memnun ise bu insanlar bize bok yemek düşer bence.

(bkz: umitsiz vaka)

bu ülkede yaşamanın getirilerinden biridir bencil olmak bana göre. seni düşünmeyen devleti sen de düşünmek zorunda değilsin. yukarıdaki oxford örneğindeki gibi buradaki akademik yada inovasyonel başarılar, girişimler maalesef desteklenmiyor.

halkın %80'ini oluşturan popülasyon benim insan kavramından anladığım biçimde olmadığı için eylülde master için gideceğim londrada ömrüm boyunca kalabilmek için elimden gelen her şeyi yapacağım.

dipnot: mutlu olmak için hele hele bu ülkede bencil olmak şart.

Word'de nasıl olur bilmiyorum ama bu word dökümanını excel'e taşırsanız, data(veri) altında sort(sırala) diye seçenek var, oradan yapabilirsiniz. Veya en son yazmayı bitirdikten sonra bütün dosyayı excel'e atıp hepsini bir anda sıralayabilirsiniz ama bu tip şeyleri excel'de yapmak daha kolaydır.

a-z sıralama wordde de var. A>Z şeklinde bir simgesi olacak.

sırala olayını yapıyorum zaten. benim öğrenmek istediğim sıralamayı harf harf gruplandırma şeklinde olup olmayacağı...
A Grubu
a...
ab...
abc...
B Grubu
b...
ba..
bc.. gibi

Sonuç olarak sırayla alfabeyi yazdım ve onların boyutunu artırdım. Sonra sıralayınca hepsi grup grup ayrılmış oldu. Bu şekilde çözmüş olduk. Ancak aklıma maddelerdeki gibi harflendirerek gruplandırma var diye kaldığı için onu öğreneyim dedim.

Excel'e geçmen lazım.