Çomar her yerde çomar.

Abd'de her telden adam var cidden ve bunlar genelde örgütlü oluyor. Yok düz dünyacılar yok bilmem ne komplo teoricileri vs. O yüzden şaşılacak bir şey yok.

Almanya'da bile eylem yapmışlar aynı sebepten görünce şok oldum. Tamam genç ve sağlıklı olunca ölme ihtimalin çok az ama bu herhangi birine bulaştırıp onu öldürmeyeceğin anlamına gelmiyor, hele bu hastalığı çoğu genç belirti göstermeden atlatırken.

ABD'de nerelerde karantina önlemi alınıyor, ciddi bir sokağa çıkma yasağı var mı bilmiyorum. Onlarda da klasik #stayathome muhabbetleri dönüyor vesaire. ABD'nin dünyanın diğer ülkelerinden daha az ekonomik hasar alarak bu süreci atlatacağı aşikar. Ama herkesin kafasında aynı soru, yaz geldi ve insanları daha ne kadar evde tutabiliriz? Şimdiden insanlar evde durmamaya başladı. Sonumuz hayrola

ABD'de ne hükümet ne de halkın çoğunluğu covid19 salgınına karşı Türkiye'deki duyarlılığa ve ciddiyete sahip değil. ABD'de hala iç hat uçuşları devam ediyor maske,dezenfektan ve test kiti sıkıntısına rağmen ABD genelinde sokağa çıkma yasağı uygulanmıyor. NYC dahil bir çok eyalette sosyal mesafe kuralına riayet edilmiyor. Geçenlerde Lasvegas belediye başkanı salgın sebebiyle günde en fazla 40 50 insan ölecek diye karantinanın gereksiz olduğunu ve kaldırılması gerektiği yönünde açıklama yaptı. Dünyanın en yüksek cari açığı ve dış borcuna sahip, ekonomisi Çin'e ve ortadoğu petrollerine bağımlı olan ABD'de işsizlik maaşına başvuranların sayısının 20 milyona yaklaşmış durumda. Öyle görülüyor ki gelişmekte olan ülkeler hızlı bir şekilde bu salgını atlatacak ABD ve batı avrupa ise tıpkı 2009 ekonomik krizinde olduğu gibi en fazla tahribata uğrayacaklar.

onlarin cok buyuk kismi zaten trump destekcileri, hani su vucuda dezenfektan enjekte etsek virusten kurtuluruz belki arastirilsin diyen adami destekliyorlar yani :) cok da seetmemek lazim, amerikalilarin ortalama zekasi da cok parlak degil ustelik cok cok daha kalabaliklar. comar her yerde comar +1

trump'i, ona oy veren comarlari, silahla govde gosterisi yapan redneckleri gorunce umarim isyanlar karsilik bulur ve milyonlarca comar covid'le hayatini kaybeder cok guzel kapak olur. covid giderayak iceride ve disarida ne kadar varsa hepsini silip supursun. insallah dinimiz amin. hic humanist olamiycam bu konuda.

Amerika garip bir ülke. Özgürlük çok farklı bir kafada orada (sovereign citizen olayi bile çok net açıklıyor).
O sebepten onlara bunu yapamazsin sunu yapamazsin demek çok büyük olay.
Bu arada denildigi gibi bunu yapanlarin çoğu sağcı/cumhuriyetci kişiler. Yoksa ayni sekilde bu kurallara vs uyan hatta daha fazlasini isteyen bir suru insan var.

Olmaz değil bir şekilde olur ama bunu yapacak birini bulman oldukça zor.zaten söküldüğünde makaralarının iplerinin halini görünce yaptırmak mantıklı gelmez.bastan hepsini elektrikli yaptırmak daha fizibil bir durum.

@duptıs anladım. çok saçma bir şekilde panjurun ipleri evin dışında yer alıyor. camı açıp açmak ya da kapamak gerekiyor ne yazık ki. Baştan yenilemek de bayağı pahalı tutar muhtemelen. idare edeceğiz mecbur. teşekkür ederim.

Yenisini yaptirman daha ucuza denk gelir. Somfy bakabilirsin

Dıştan ip yapmışlar onu içeri almak zor değil.benim yazlıkta var,sürekli deniz rüzgarı aldığı için tuzdan ipleri çürüyor.her yaz değiştiriyorum,bakımları yapılıyor.retro görünümlerini seviyorum.bir usta bulup elden geçirttir,ipleri içeri aldır.tamamdır.

İçeri alınıyorsa iyi. Bunu öğreneyim. Çok teşekkür ederim. Panjurlar gerçekten retro, 70'lerin sonundan kalma anneannemin dediğine göre

@ MiraTaurus

Güvenlik amaçlı kullanacağım panjurları teşekkürler tavsiyen için

Motorlu yerine manueller daha iyi bence. Motorlu panjurlar sık kullanımda çabuk arızalanıyor üstelik bunlar arızalandığı vakit manuel panjurlar gibi elle müdahale edilemiyor öyle takılıp kalıyor servis gelene kadar hemde manuel panjura göre çok daha maliyetli.

Hem bu hatta hem eski mi diyorsun? Direkt mezar kaz gir kanka daha masrafsız.

Öncelikle maltepeden öte (pendiğe doğru) kötü, daha taşralı bir sosyokültürel yapısı var, çıkıp dolaşacağın biriyle bulaşabileceğin nezih muhit değil cevizli falan.

Maltepe, küçükyalı idealtepe, altıntepe bostancıya doğru minibüs yolu ve e5 arasında kalan alana bakacaksın.
20 yaş altı ev bakacaksın.
Eğer bütçe yetmezse (ki bence yeter)

1.Çocuk yoksa ve erkeksen ; yenisahra/ kozyatağı hattı. Ve daha e5 yakınları/ yamaçları.
2. Çocuk yok, erkeksen ve araban varsa, kartala kadar 0-5 yaş arası yeni sitelere bakılabilir. Yani mesafe uzar, medeniyet azalır ama en azından site içindeyim saçma sapan bi (yakın) çevre yok dersin, kiralar ucuz dersin vs
3. Kadınsan her şartta minibüs yoluna yakın ve en yukarıda yazdığım gibi, bostancıya (hatta bulursan daha ilerisime; erenköy vs) doğru giden güzergahtan şaşmayacaksın.

önemli olan muhittir.

için rahat olsun 20-25 hatta 35-40 senelik binalarda oturabilirsin.

istanbul'da deprem tehlikesi falan yok zaten. bir tane 4 üzeri deprem say bana son 20 senedir. 5 üzeri say? yok.

edit: cevabı beğenmemiş eski binaya taşınır mısınız diye soran benim sanki..

Altayçeşme mahallesine bakın.

Bostancı, Kozyatağı tarafındaki yeni, metro ve marmaraya yakın binaların kiraları yaklaşık 2500'den başlıyor. 3+1'ler bile normalden daha küçük inşa edilmiş halde üstelik yeni binalara taşınanlardan sıkça şikayet duyuyoruz.

Altıntepe, Küçükyalı, İdealtepe tarafları Bostancı/Kozyatağı gibi semtler buralara bakabilirsiniz. Yine metro ve marmaraya yakın semtler. Acıbadem ve Göztepe tarafına bakabilirsiniz.

Eski binaları gidip görmeniz lazım bana kalırsa. Kimi eski binalar yenilerden sağlamken kimisi çekiçle vursanız yıkılacak halde.

Ama sizin işiniz için buralar ters kalmıyor mu? :/ Bana kalırsa Avrupa yakasındaki evlere bir bakın. 3000 e kadar çıkabiliyorsanız mutlaka Avrupa yakasında iyi konumda ev bulabilirsiniz.

Önceliğiniz yeni bina ve ulaşıma yakınlık olsun anadolu yakası ekonomik kalkınmaya paralel çok hızlı gelişiyor. Bir kaç yıl öncesine kadar bazılarının burun kıvırdığı kozyatağı, küçükbakkalköy, yeldeğirmeni, hasanpaşa vb. elit semt oldu. Maltepeden ötesi taşralı denmiş kime göre neye göre bir kaç sene önce o sınır bostancıdan ötesiydi değişen sadece binalar insanlar hala aynı.

Küçük yerlerin çoğu kapattı. Kiracı olanların başka çaresi yoktu zaten. Birikimi olanlar ve işkur kısa çalışma ödeneğine başvurusu hızla kabul edilenler bir nebze çalışanlarına sahip çıkabiliyor ancak uzun sürmez. Diğer yandan her şerde bir hayır var. Eve servis hizmetine izin verildiği için kafası çalışan, müşteri kitlesini bilen ve takip edenler öne geçtiler. Diğerleri de kuryecilerle anlaşıp, sosyal medya reklamlarını öğrenip pazarlamayla ayakta durmaya çalışıyorlar. Devamlı ziyaret ettiğiniz restoranların eve servis hizmetini ara ara talep edin. Biz evde haftada bir dışarıdan söylüyoruz. Ama yerli restoranlardan. Dominos falan değil. Elimizden geldiği kadar kurye bahşişide bırakıyoruz. Dediğiniz gibi çark dönmezse bir daha bulamayız.

Batacak kadar etkileneceklerini sanmıyorum şunun şurasında 1 ay oldu olmadı ayrıca hala paket servise devam edenleri var. Dünyanın bin bir türlü hali var işletmecilerin böyle şeyleri ön görüp tedbirli ve basiretli davranmaları gerekir mutlaka kötü günler için kenara para ayırmaları gerekir. 1 2 aylık kira borcuyla kimse batmaz hatta anadoluda bir çok yerde kiralar aylık değil yıllık peşin peşin ödeniyor. Çalışanlarada işten çıkarma yasağı ve maaş/sgk desteği verildi fazla bir sıkıntı olmaz.

Eğer kira ise batmama şansı yok. kebâbci değilse paket servis işi de zor.

Bilip bilmeden ağzı olan konuşuyor ya ona yanıyorum.

Çok çok çok kötü durumda, borç batağında, iflasın eşiğinde olmadığı sürece hiçbir esnaf batmaz arkadaşlar. Unutun onu.
İşiniz gücünüz kötü düşünce pompalamak ama o iş öyle olmuyor.
1 ay dükkanı kapatmakla iflas eden esnaf, şimdi değilse zaten 2 ay sonra iflas edecek demektir.
Bu esnafların çoğu, bırak yemekçileri, kahveciler bile paket servis yapıyor. Evet normal zamana göre 5'te 1 para kazanıyorlar belki ama yine de kirasını çıkaracak kadar kazanıyor birçoğu.
Paket servis falan da yapmıyor, komple hizmeti durdurdu diyelim.
Akıl var mantık var, kaç işyeri sahibi "evet para kazanamıyorsun ama beni ilgilendirmez, ya kiranı öde ya çık git" der? Kaç dükkan sahibi böyle rest çekebilir? Piyasa bu haldeyken, insanlar artık yatırım yapmaya korkarken, elindeki kiracıyı da kaybetmek ister mi dükkan sahibi?
Bir şekilde orta yol bulunur. Ödenemeyen kira sonraki aylara bölüştürülür vs.
Kolay mı öyle iki günde komple koca dükkanı kapatmak, gerçekten aklınız alıyor mu...

İlla ki kapatan, batan vardır. Ama çok ufak bir kısmı bu.
Evet istisnasız tüm esnaf zor durumda, hepsi zararda, hepsi sıkışık durumda, ama tası tarağı toplayıp kapatan da çok çok az.

Ben nerden biliyorum?
Yıllarca hizmet sektöründe çalışmış, ve virüs başlamadan 20 gün önce kendi dükkanını açmak üzere tadilata başlayan biri olarak biliyorum.
Bilip bilmeden uydurmayın. Ordan burdan duyup aman yandık bittik, aman çöktük iflas ettik diye saç baş yolmayın.

1-2 ay iş yapmayınca batan adam zaten batsın. o iş en baştan yanlıştır.
bi çoğu tamamen açılınca da zamı koyup karını arttırmaya müşteriyi öpmeye eskisi gibi devam eder.

müdavimi olduğum çoğu yer normalde paket servis uygulaması yapmazken servise başladı. bazıları yemeksepeti vale kullanıyor, bazıları günün belirli saatlerinde, önceden topladıkları siparişleri belirli semtlere kendi dağıtıyor. çoğu çeşitli yollar geliştirip ayakta kalmaya çalışıyor bir şekilde. kendi pizzasını pişirdikten sonra şoklayıp daha uzağa gönderen de var, mutfağa sadece kurucu ortağıyla beraber girip, pişirdikten sonra yine kendi arabasıyla evlere götüren de var.

fırınlar berberler restoranlar bence kriz sonrası az da olsa müşteri kaybına uğrar
vakti olan insan kendi yapmayı tercih eder

işverenler home-office de iş üretilebildiğini gördü (elektrik, su, doğalgaz, klima, ofis maliyetleri düşünerek çalışanları evden çalışmaya devam edecekler vardır

3 Çeşit kredi var. Hangi türünü sorduğunu anlamadığım için üçünü de anlatayım, sen seç.

1. Setbest piyasa ortamında oluşan faiz ve vadelerde alınan kredi. Bu kredi zaten her an her ülke ve şirketlerinin her ülke ve şirketlerine serbest piyasa şartlarında oluşan faizlerde ve vadelerde her an aldığı verdiği kredidir. Olağanüstü durumlar dışında kesintisiz devam eden bir uygulamadır ki sorduğunun bu olduğunu sanmıyorum.

2. Serbest piyasa şartlarında kredi almanın güçleştiği durumlarda ülkenin zaafından istifade etmek isteyen ülkeye el altından birşeylerin satılması veya peşkeş çekilmesi karşılığı kredi imiş gibi temin edilen para ki bu aslında kredi değil satıştır.
Sorduğun bu mu?

3. İMF kredisi. İMF bir banka gibi çalışır. Kredi istediğin zaman heyet yollar. Sorar. Bu krediyi nerelerde kullanacaksın, belgeleriyle göster der. Ekonomiyi düzeltmeye harcayacaksan verir. Seçim yatırımı benzeri dönüşümsüz harcayacaksan vermez. Nasıl ödeyeceksin, belgeleriyle anlat der. Bor madeninden uçan araba yakıtı yapacağım dersen vermez, Hayvancılığımı geliştireceğim, ihracata yöneleceğim dersen verir. Ayrıca piyasa şartlarının altında kredi veren devlet bankası varsa vermez. Özel bankaları fırçalamaya kalkarsan Dur der. Yani elini kolunu bağlar. Sevilmez.

Çin'den zaten aldı hükümet kredi. www.bloomberg.com

Çin'den kredi almadığımız nereden çıktı? Hatta Çin merkezli Asya Altyapı Yatırım Bankası'nin kurucu üyelerinden biriyiz. Yatırım kredileri ile IMF çok farklı şeyler. Kaldı ki bugün Türkiye'nin IMF'nin vereceği bir kaç milyona ihtiyacı yok.

Çin'in verdiği paranın faizi yüksek ve ödenmeyeceğini bile bile para veriyor şeklinde yazılar vardı.
Bir şeylerden taviz vermeden alamıyorsunuz yani.

İlçe bazında düşüneceksek Muğla'dan daha güzel bi seçenek yoktur diye düşünüyorum ben.

Alanya, Manavgat kiralar sıkıntı. Serik, Akseki,Gündoğmuş ise sana kalmış. Eğer modern yaşayan muhafazakar değilsen sıkıntı yaşarsın buralarda.

kesinlikle muğla. ama yaşlı ya da riskli insan varsa izmir ve antalya hastane açısından daha iyidir. eğitim olarak antalya ve izmir daha iyidir ama merkezlerinde. çocuk da varsa okul açısından tamamen şans yani.

çocuk yok arkadaşlar bekarım tek yaşayacağım. pahalılık kiralar vb de göz önünde bulundurursak totalde hangisi. ilçeleri bilme imkanım olsa daha iyi karar veriridm ama böyle resmen piyangodayım.denize yakınlık ve iklim de önemli.

Usta meslek ne? ona göre yorum yapalım.

muğla ilçeleri antalya ilçelerine göre daha gelişmiştir. seydikemer antalyaya daha yakındır. datça merkeze ne uzak ve yolu en kötü olan ilçedir kışın ölüdür.

diğer ilçeleri fethiye bodrum hariç gayet sakindir. muğlada kiralar aşırı yüksektir.

izmir ilçeleri kozmapolittir.

komando: düz memur dostum

Muratpaşa gelişmiş ve her imkan var ama kiralar, ev bulma sorunu var birde kalabalık olmasından dolayı memuriyette iş yükü fazla olabilir. Gündoğmuş, Akseki merkeze uzak ve biraz dağlık.

Ben senin yerinde olsam Aksu ilçesinin araştırırdım.

memur için en uygun yer izmir.

bekarsan izmir

Gece hayatı, eğlence, sokak gezmesini seven biriysen Muğla'yı direk ele.

izmirde berbat ilçeler var. muğla daha mantıklı. ama daha sakin olur kış dönemi. ona dikkat etmek lazım.

Alanya ile Korkuteli'ni kıyaslarsak Alanya resmiyette ilçe olmasına rağmen nüfusu bir çok ili geride bırakan gelişmiş bir şehir her türlü imkan var. Deniz,kum,güneş,tarih, yaylalar ve turizm bölgesi. Şehirde her gelir grubuna göre alternatif seçenekler mevcut ancak kiralar görece yüksek.

Korkuteli ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı yayla iklimine sahip sakin ve küçük şirin bir ilçe. İmkanlar Alanya'ya göre kısıtlı fakat ucuz bir yer. Deniz yok. Ayrıca Antalya merkeze yakın.

hindistan cevizi, oğlum hiç yemedim inşallah doğru sallamışımdır.

becerebilirsen dut ve malta eriği da buraya ekleyebilirim. ağaçlarından yenmek kaydıyla.


edit: muşmulayı malta eriği yazmışım.

incir. yıkama da dahil olsaydı kiraz, vişne, böğürtlen, ahududu, karadut sayılabilirdi.

lychee

encrypted-tbn0.gstatic.com

Pomelo var, içindeki sıvıyı çok iyi koruyan şeffaf kalın çeperi var; ele bulaşmıyor hiç. Portakal gibi soyup dilimliyorsun. Tadı da çok iyi, bittersweet turunçgil tadının daha hafifi.
encrypted-tbn0.gstatic.com

çok şey istiyorsun hocam. mandalina kalın kabukluysa eline bulaşmaz soyarken.

elma t-shirte silinip yenilebilir.

elma ve hindistan cevizi olmaz. bi kere elmanın dışını silmek gerek. hindistan cevizini bi şekilde kırsan bile meyvesini yemek için elini içindeki ıslak kısma kesin dokundurman lazım...

lychee iyi fikir. pomeloyu daha önce görmemiştim hiç.

lychee yerken eline o suyu damlamamasi imkansiza yakin, damlayinca da inanilmaz bir sekilde yapiskanlik yaratiyor gecmeyen.

elma ilk basta hafif bir yapiskanlik hissi yaratsa da el yikamadan geciyor.

Rambutan

Kavun, karpuz, ananas, avokado, frenk inciri

pomelo bicaksiz soyulmaz ki yine arac gerekiyor yani. muz disinda benim de aklima gelmiyor benzeri bir de incir var ama incir de ele bulasiyor elini yikaman sart sonrasinda.

keçiboynuzu yiyin siz.

Alkol olunca onun adi detoks olmuyor ama dikkat etmek diyorsan ok. Supradyn’e gerek yok evdeyiz zaten. Kefiri duzenli tuketmeni oneririm veya’li bir secenege koyma

Alkol olduktan sonra hiç bir kıymeti kalmıyor. Listeye ayrıca günde 1 kupa yeşil çay eklenebilir.

alkolü çıkarmadıktan sonra detoks yaptım diyerek kendini kandırabilirsin tabii. kendin inanıyorsan belki vücudun da inanır detoks yaptığına.

alkol konusuna katılıyorum. sonuca ulaşmak için listeden çıkarılmalı.
tüm bu detoksu destekleyecek sağlam bir uyku düzenine ihtiyaç var. Her gece 22.00'de yatağa girilecek. yeterince (7-8 saat arası) uyku halinde kalıp dinç bir şekilde uyanılacak.
akşam yemeğinden sonra kefir ve TC kahvesi gibi şeyler tüketmek yerine sadece su tüketmek daha mantıklı geliyor bana. saat 21.00'de dişler fırçalanıp ağzı kapatmak mantıklı. zaten gün için fazla kalori alıyoruz. kefirde kalori çok. kahvede kafein var. uyku düzenini etkiler.

sürekli düşmüyor iniyor çıkıyor.

Türkiye'de petrol fiyatları son 6 ayın ortalamasına göre belirleniyor. fiyatların anlık olarak düşüp yükselmesi aynı anda pompaya yansımayabilir.

Akaryakıt pompa fiyatları borsa benzeri bir sisteme geçti arz ve talebe göre oluşuyor piyasa yanılmıyorsam. Bu dediğim sistem yaklaşık 10 yıl oluyor.

kelebek etkisi.

toplumsal bölünme, terör, mafya, çeteler, kamudaki kokuşmuşluk, askeri vesayet vs... hepsi bir araya gelince herşey dibe vuruyor. fakat bunlar kısmen saf dışı kalınca şeffaflık, teknoloji, eğitim sayesinde herşeyin kalitesi artmaya başladı. ben böyle düşünüyorum.

Terörle mücadele. 1984-2000 arası Terörü bitirmek için büyük paralar harcandı. 1999'da deprem sebebiyle 2001 krizi geldi.

1950-1980 arasında da Sscb- Abd'nin çekişmesi sebebiyle sağ-sol çatışması.

Konunun uzmanı olmamakla birlikte, merak edip okuduğum şeylerden de anladığım kadarıyla ülkenin farklı dönemlerine etki eden farklı süreçler bu soruya biraz ışık tutmakta. Üstteki cevapta özetlendiği üzere, ülkenin içinde bulunduğu problemler ve dünyanın siyasi iklimi yüzünden Türkiye ekonomik olarak rahat hareket etme şansı bulamamış ve eldeki para ne yazık ki zaruri şeylere aktarılmış veya aktarılmaya çalışılmış gibi görünüyor.

Yine, üstteki cevaba ek olarak Körfez Savaşı, Kıbrıs Barış Hareketı ve sonrasındaki ambargolar, terörün sürekli destek bulması gibi sebepleri de bu durgunluğa sebep olarak sayabiliriz. Kişisel olarak o dönemlerde paranın yüklüce çalınabileceğine veya çarçur edileceğine inanmasam da hiç olmadı diyemem. Ama geçmiş hükümetlerin bugünkü durum kadar rahat hareket alanları olmadığını söyleyebilirim, hatta geçmişte parasal denetleme kuvvetler ayrılığı nedeniyle daha sıkıdır diye tahmin ediyorum.

Bugünün şartlarına bakarsak, mevcut hükümet göreve geldikten birkaç yıl sonra dünyada 2008 krizi baş göstermişti ve parasal genişleme sonrası dolarlar yer yere uçtu, bu havadan Türkiye'de faydalandı , üst üste büyüme rakamları görüldü. Bununla birlikte seri özelleştirmeler ile ciddi paralar ülkeye girdi. Sonrasında bu paranın nasıl kullanıldığı ve geldiğimiz nokta ortada ona değinmiyorum.

Bu kaynak bolluğu eski yönetimler için geçerli olan bir durum değildi diyebiliriz ve dünyanın iklimi ve siyasi gelişmeler de çok farklıydı. O dönemlerin durgunluğu mevcut şartlardan kaynaklanıyor.

Kişisel fikirlerim bu yönde, dağınık olduysa kusura bakmayın :)

Cia'in yeşil kuşak projesi 20 sene sonra meyvesini verip, örgütlerinin siyasi ideolojisine yakın bir cenahın iktidara gelmesi ile, yıllar sonra demokratik bir ülkeymişiz algısı abd tarafından yaratıldı ve para ülkemize aktı. 2002de cem uzan gelse son yılımız yine ekonomik olarak 90lardan farksız olurdu. Gülen projesinin itibarsızlaştırılması ile abd fabrika ayarlarına döndür tuşuna bastı ve ekonomi ortada, bizim gibi kırılgan ekonomiler kelebek etkisinden etkilenmez, bizim gibi kuklaları yönetenlerin insiyatifinde hareket ederiz.

superior +10.000.
Yaş olarak da bu bilgilerin doğru olduğuna şahidim.
Zaten serbest piyasaya 1980 gibi geçildi. Ondan önce sanayinin gelişmesi için ithal ikameci sistem vardı, ülkenin daha önce daha geri kalmış gibi görünmesinin nedeni odur, işte kot pantolon veya lüks ürünler bulunmazmış vs. (Ki bu sistemi de yanlış görmemek lazım, bu yapılmasaydı da sanayi bakımından iyice boş beleş bir ülke olurduk, şimdi iyi kötü bir kapasitemiz var, bu işler debriyaj fren dengesiyle kalkmaya benzer, fayda zararına göre sistem değişmiş).
1980-90 arası o geçişin hukuki idari toplumsal uyumu ile geçti (+güneydoğuda terör sorunu da kısıtlayıcı tabii).
1995'den sonra (sanırım tansu'nun gidiş yılı oluyor) bana göre işler düzeldi. Aslında şimdi düşününce 1999 depremi olmasaydı işler bayağı da yolunda gidiyordu. O dönem AB'ye uyum da hızlandı, o zamanlar küçümserdim ama şimdi anlıyorum ki, Ecevit koalisyon hükümetinin yaptığı düzenlemeler de ortalığa bir çeki düzen vermiş.
O yılların iyi geçtiğini şuradan da görebilirsiniz, ekonomik başarı sanat spor diğer alanlarda da başarı doğurur. 2002'de dünya kupasında iyi bir yere gelmiştik (yarı final miydi şimdi bilemedim), türk dizileri ilk defa o yıllarda orta doğuyu balkanları kasıp kavurmaya başladı (Gümüş, asi vs. dizileriydi ilk. Fatmagül filan çok sonraki mesele), Tarkan da o yıllarda kasıp kavuruyordu şıkıdım diye, Kıytırık zannedilen ama aslında çok önemli eurovision'u da 2003'de kazandık.
Bunları şundan söylüyorum, zaten belirli bir aşamaya gelmişti ülke. Tümüyle de yenmiş soyulmuş diye bir şey yoktu.
En önemli diyeceğimi de en sona söyleyeyim. Türk toplumunda her zaman kırsal nüfus oranı şehir nüfusundan fazlaydı, işte bu yıllarda denge şehirli nüfusa doğru kaydı.
İmaj açısından bu öyle basit bir şey değil. Köylüyseniz zengin de olsanız alacağınız traktör, karınıza düzinelerce beşibiryerde burma taksanız, bir sürü buğday üretseniz yine de ayağınızda şalvar, bakan memleket ne fakirmiş sanır. Ama şehirde adidas taklidi ayakkabıyı giyen genç modern görünür, vay be ne modern olduk, ilerledik denir.

Çalındı derken zimmeti mi kast ediyorsunuz? Elbette her siyasi iktidar kendine menfaat sağlar bu siyasetin doğasında olan bir şey dünyanın her yerinde de bu iş böyle.

AKP iktidarlarında inşaat sektörüne yatırım yapılmasının sebebi inşaat sektörünün motor sektör sektör olması bir çok sektörü fonlaması ve düşük yatırımlarla yüksek kar sağlaması sebebiyle kalkınmada kullanılması. Ayrıca hükümetlerin kalkınma politikalarını kalkınma planları belirler hükümetler sadece uygular. Sanılanın aksine Türkiye'nin inşaat sektörüne ayırdığı pay yüksek değil.

Evet inşaata yatırım yapıldı ama teknolojiyede yatırım yapıldı eğitime sağlığada yatırım yapıldı savunma sanayiinde Türkiye tarihinin zirvesinde. Basit bir telsizde bile dışa bağımlı Türkiye bugün dışarıya ihracat yapıyor. Yerli savunma sanayi sayesinde tek seferde tarihin yüksek ihracatını yaptık. 2000'li yılların başında ordumuzun envanterinin %80'i dışa bağımlıydı bugün bu nispet tam tersi.

Biz burada suçlu aramıyoruz şahsen "çalma" iddiasına katılmıyorum. Eski hükümetler döneminde dünyadaki şartlar farklıydı ülkenin öncelikleri ve imkanları farklıydı ayrıca eski hükümetler AKP hükümetleri gibi güçlü değildi. Bürokrasi askerlerin elindeydi siyasetçinin günümüzdeki gibi hür değildi. Ayrıca eski hükümetler döneminde de kısıtlı imkanlara rağmen yapılan bir çok yatırım var mesela GAP, Atatürk barajı, demir çelik fabrikaları vb.

Yukarıda yazanlara ilave olarak o zamanki hırsızlıklar genelde şahsi ya da nisbeten daha küçük bir grubun yararına oluyordu. Aynı zamanda devlette bir audit mekanizması vardı (Sayıştay). Dolayısıyla daha az organize idi. Bir de hırsızlık, sistemde dolaşan para içinden yapılıyordu. İlk Özal döneminde Cumhuriyetin taşınmazlarının satılmasının önü açıldı. Bu sisteme daha fazla para soktu, tabii bu para da paylaşıldı. Son dönem Türkiye'sinde Cumhuriyetin kefen parasını dahi bu talan kaynağının içine soktular.

Uzun vadeli dokunmayacaksanız alın.

hocam aslolan tl'den kurtulmak.
istersen yarım ton kaşar peyniri bile alabilirsin.
altın ve doların 6 ay sonra ne olcağını dünyada tahmin edebilecek yok
ama tl'nin çok fazla değer kaybedeceği kesin

alınır. tl de kalma da ne yaparsan yap.

Uzun süre bozdurmayacaksanız altın her an her rakamdan alınır.

Al abi hiç düşünme. Yönetimin ne yapacağı belli değil birikim TL’de tutulmaz. Şu anda sadece 40 lira falan var TL olarak. Lazım olunca kmh bile daha mantıklı, hiçbir şeyi bozdurmam.

çevremdeki benzer bölümlerde okuyan boğaziçililer hep okurken staj yapıyorlardı, oralarda ya da başka yerlerde iş bulmada sorun yaşamıyorlardı. ama iş-staj tecrübesiz mezun olma

Tam tersi karantina bittikten sonra toparlanma başlayacak karantina sebebiyle şu an bir çok iş yeri kapalı piyasada yavaşlama var ülkelerin hudutları kapalı dış ticaret yavaşladı. Turizm durma noktasina geldi. Şu an için Türkiye'nin resesyona girmesi pek olağan gözükmüyor fakat salgın ne kadar sürer şartlar ne getirir meçhul belirsizlik var herkes canının derdine düşmüş durumda.

Sizin mezuniyetinize daha 1 yıl var boğaziçi siyaset mezunu işsiz kalmaz muhakkak kurumsal bir şirkette iş bulursunuz ama alanınızda iş bulabilir misiniz onu bilmem. Tavsiyem yüksek lisans yapmanız ve yabancı diliniz yoksa yabancı dil öğrenmeniz. Ayrıca sosyal gruplara katılıp çevrenizi genişletmenizi tavsiye ederim.

@kveldulv staj yaptım erasmus'a gitmeden önce, önümüzdeki sene için gel bizimle çalış dediler ama çok aşırı çalışmak istediğim bir yer değil. alternatif düşünüyorum sürekli.

okudugun alanda is bulamazsin,okulda öğrendiklerini unut sadece öğrendiğin ingilizce işine yarar,diploma+ingilizce sayesinde ahim sahimda olmasaiş bulabilirsin

kreatin+1
maalesef cok dogru universite fakat cok yanliş bölum, uzgunum, hayal kirikligina ugrama yuzden fazla, uluslararasi ilsk mezunu olarak soyluyorum bunu..
simdiden ne yapacagina karar vermeye calis..
eger meraki sabrin ilgin varsa en iyi opsiyon akademik kariyer..
tonla universite var, koc bilkent olmasada (ayrica olabilirde niye olmasin) 2. 3. sinif vakif universitelerinde hocalik icin önün acik..
yoksa kpss kassan zor, torpil isleri falan..
ozelde ,siyaset mezunu olarak maalesec ise yaramazsin, yani patron bakisi bu..
bildigin herseyi unutup sadece ingilizcenle kastiracaksin.. yapan arkadasim var, koc uluar mezunu olup big four a girmisti ama cocuk yuruyen beyindi herkes ayni degil..
kolayliklar ve basarilar dilerim ama isin zor

çevremdeki mezunlarına bakarak söylüyorum bu bölüm mezunlarının ciddi bir kısmı akademisyen oldu. bence bu biraz ilgiyle alakalı. hepsi de akademisyenliği severek yapıyor. ama bu bölümden mezun bilkent'li birini biliyorum beyaz yakalı oldu. öyle zor mor da değil. second tier bir okuldan big4'da çalışan da var. seçeneğin çok yani. buradaki karamsar yorumlara bakma. sonuçta hangi iibf'de meslek öğreniyorsun? sağlam stajlar yaparsan da kurumsal bir yerde sağlam şeyler yapabilirsin. ilk aklıma gelen pegasus'un ceo'su buradan mezun. (şimdi damlarlar önceden yazayım tamam herkes ceo olmayacak biliyorum.)

Medyadan yürü işte. Medya sektörü bu krizden zarar görmedi, iş bulursun.

lindt güzeldir. acılısı, tuzlu/karamellisini, limonlusunu, nanelisini denedim. nanelisini mutlaka dene.
yerli dersen eti flavia ve nestle %82 bitter var.

yani ister filtre kahveyle icin, ister sade kitir kitir yiyin.

lindt in 20 tane farkli dark cikolatasi var secin begenin alin keyfinize göre. migrosta var online.

market cikolatalarindan bence en lezeetlileri eti cikolatalar. eti kkaram serisinin bir suru cesidi var onlari tavsiye ederim. onun disinda da eti ahenk sutlu cikolata su siralar yedigim en iyi sutlu market cikolatasi. ulker cok tatli, milka ve nestle les otesi.

ama ritter sport bulabiliyorsan muthistir

Bu.

www.migros.com.tr

%90 üzeri kakaolu bitter tavsiye ederim. Marka fark etmez.

@acebi haklı ben Lindt paylaştım ama Nestle de en az onun kadar iyi. hatta f/p daha yüksek.

godiva lindt.

lindt
düşük bütçe için nestle kare %80

*etiyi de eskiden severdim ama ne kullanıyorlarsa kakaosu pütür pütür un gibi geliyor artık. eritip kontrol ederseniz daha da net görebilirsiniz.

**godiva da keriz silkeleme markası. palm yaı ve daha önemlisi glukoz şurububu basıp havalı çikolata diye yuttruyorlar. glukoz şuruplu çikolata bimde falan vardır bu devirde herhalde ha bi de ülkerin içinde.

kakao kitlesi, kakao yağı oranları yüksek
katkı maddesi içermeyenlerden alabilirsin
ambalaj okuman lazım
lindt baya pahalı

kahve dünyasının küvertürünü kırıp kırıp yiyin derim.

Lindt genelde cikolata yapimini ucuza getiren ek gidalari kullaniyor. F/P oranini begenmedigim bir marka.

Vivani markasini siddetle tavsiye ederim.

İlginiz için teşekkürler.

Güzel Gıda'nınkini yiyen var mı?

urun.n11.com

Muayenesi varsa sıkıntı olmaz, sigorta olmadan da satılır araç.

tecrubeli biri olarak kesin soyleyebilirim ki, guncel trafik sigortasi yoksa satis gerceklesmez. sigortayi yaptirip noter satisindan sonra iptal ettirmeniz gerekiyor. sigorta tutarini geri alacaksiniz tabi sigortasiz donemlere denk gelen tutar haric. bu durumda sigortayi online yapmak yerine varsa tanidik bir acente ile yapmak daha mantikli.

Sigortasız ve muayenesiz satış olmaz kural bu.

Yakın zamana, yani noterlerin ruhsat vermeye başladığı zamana kadar sigortasız satış yapılıyordu. Ama yeni alıcı sigorta kestirmeden emniyete gidip ruhsatını çıkaramıyordu.

Yeni sistemi bilmiyorum, ama mantıken sigortası yok diye noter işlem yapmamazlık yapmaz. Satıcı değil de alıcı sigorta kestirir ve ruhsatı çıkartır sanırım.

araç galerileri nasıl yapıyor bu işi? satın alıp galeriye koyduğu her araca sigorta yaptırdıklarını düşünmüyorum.. neyse şansıma satış için ilk notere gideceğim..

Sedef adası var

ulaşım var derken toplu ulaşım mı yoksa ulaşım izni mi demek istediniz?

sedefe gidebilirsiniz ama kendi aracınız ya da deniz taksi lazım.

bana şimdiye kadar hiç maske gelmedi ben napacağım?

kağıt peçeteye lastik tak kullan.

Maskene kolonya sık ve 1 gun havalandir. Sonra tekrar kullan.

Kahve filtresi veya peçete ile idare et .

Kendi maskenizi kendiniz yapabilirsiniz üstelik kullandıktan sonra camaşır makinesinde yüksek ısıda yıkayıp defalarca kullanabilirsiniz.

Şöyle bir şey duydum, maskeleri edindiğimiz eczacı söylemiş. İlk maskeyi aldığınız tarihten en az on gün geçmek kaydıyla yeni SMS gelmesini beklemeden, aynı SMS kodu ve kimlik bilgilerinizle maske alabiliyormuşsunuz. Eczacı demiş ki, millet üşüşmesin diye bu bilgiyi çok yaymıyorlar ama böyle bir uygulama mevcut. Teyit edilmeye muhtaç bir bilgi. Biz de doğruluğunu on gün sonra göreceğiz. Bu söylenilenler doğruysa siz de yeni SMS beklemeden, ilk maskeleri aldıktan sonra en az on gün geçmek kaydıyla yeniden maske alabilirsiniz.

maske mi buldun?

dostlar, nereden maske buluyorsunuz bir deyin hele? dışarı çıkamıyoruz...

Ben YouTube dan izleyerek maskemi yaptım çok memnunum

Şal atkı denmiş ama polis sabah işyeri servisinde maske kullanmayanlara 392 lira ceza yazıyor haberiniz olsun.

boğaziçi'ne gir gerekirse kaydı dondur, veya sınıfta kal. memurluktan gözün arkada kalırsa döner okursun.

Memurluğu kaçırma bence. Özel sektör bitik. Boun ortamını para varsa her yerde bulursun.

Bu soruyu soruyorsan memurluk sana daha uygun gibi. Yas 30 ise enerjinin artik azaldigi ve paraya ihtiyaci olan biri oldugunu dusunerek.

30 yaşındasın sen, 19-20 yaşındakilerle takılacaksın. Üniversite ortamı yaşayamayacaksın? Eğer küçük olsan derdim Boun her türlü ama şimdi okula gitsen bile Network oluşturmak sana ağır gelecek. Dersler desen tek başına çalışmak hem zor hem sıkıcı.

Sana ne yapacağını söyleyemem ama bi de bu yanını değerlendir derim.
Ha bu arada lisans okuyacağını düşünüyorum?

Not: Boğaziçi mezunuyum.

istersen boğaziçi okuyup sonra memur olmak için uğraşa bilirsin veya direkt memur olabilirsin. seçim senin. kamuya kapak atmak için sızlayan nice boğaziçi, itü ve odtü gördü bu gözler.

Memur olun. Bir süre sonra eğitim hakkınızı kullanır atama yaptırırsınız gide gele birkaç sene ekleyerek maksimum limitte mezun olursunuz.

memurluktan memurluğa fark var. bazı belediyelerde mühendisler sosyal denge, isg vs derken 10.000 tl alıyor.
uzmanlık kadroları bayağı prestijli. düz memurluk ise süründürür.

Boğaziçi'nde olsan da ortam, eğlence para olmadan olmaz. Artık üniversite öğrenciliği rahatlığı diye bir şey kalmadı. Boğaziçi ortamınında eskisi gibi olduğunu düşünümüyorum

sıradan bir memurluk olmadığını varsayıyorum parası iyi diye belirtmişsin bu doğrultuda kesinlikle memurluk diyorum. rasyonel seçenek bu bence.
ingilizce için okumayı düşünüyosan da gerekirse özel ders falan bi şekilde okulda öğreneceğinden daha iyi seviyeye gelebilirsin emin ol.

yaşın 30. 352 geldiğinde geçtim boğaziçini harvarddan mezun olsan pek işe yaramaz.

Boğaziçinde eğitiminize devam etmenizi tavsiye ederim memurluk daha sonrada yapılabilir sadece maddiyat olarak bakmamak lazım. Ayrıca boğaziçinden iyi bölüm bitirirseniz mezun olduktan sonra çok daha iyi işler bulabilirsiniz.

küçük şehirde iyi para kazansan ne olur ki? büyük şehir olsa neyse. ben boğaziçi'ni seçerim yaş kaç olursa olsun.

7 yıllık azami süre olduğu için atılma durumu var o yüzden kayıt dondurma imkanı yok, ya hemen okumaya devam edilecek ya da unutulacak artık.

Memurluk zaten mülakat olmadığı için kazanıldı, o yüzden çok düşündürücü, torpilsiz memur olmak çok zor. İleride tekrar fırsat geçer mi vs?

parasız bir nane olmuyor. Paraya yönel. ha bu memurluk olur, ticaret olur.

ikinci dünya savaşından sonra nasıl amerika ile rusya uzay yarışına girdiyse, pakistan da hindistan ile nükleer yarışa girdi. yönetimin "aç kalsak bile nükleer bomba üreteceğiz" tarzı söylemleri var.

üretme işi de abdulkadir khan denilen fizikçi 70'lerde hollanda'da urenco'da çalışmış ve ülkesine dönüp edindiği bilgilerle üretmiş.

bölgede iş yapıyorum, ilk cevap doğru artı pakistanın çin ile arası çok iyi onlardan da destek alıyor

Stratejik bir bölgede yer alan ve topraklarının bir kısmı işgal altında bulunan Pakistan zamanında efsane lider Ziya ül Hak'ın yaptığı devrimler sonrasında binbir zorlukla ve uluslararası ambargolarla dünyada nükleer güce sahip sayılı ülkelerden biri oldu. Günümüzde en yakın müttefiği ÇHC desteğiyle ayrıca savaş uçağı, balistik roket ve gelişmiş muhtelif harp sanayi ürünleri üretmektedir.

Tam tersi karantinadan dolayı şu an ekonomik durgunluk olduğu için salgın bitince talep artacak ekonomik büyüme yaşanacak.

Neye talep artacak ki.. millette para yok. Şu an para kazanan memur ve iyi kurumsal şirkette çalışanlar. Esnaf bitik.

bizim zam dönemi nisan ayındaydı. normalde %20-30 arası zamlar konusulurken şimdi şirket fırsatcılık yapıp %5 sembolik zam yapıyor.(onu da başımıza kakıyor) halbuki geçen ay zam alsaydık şu an daha yüksek maaşımız olacaktı. çalıştığım sektör ve firma virüsten etkilenen bi iş yapmıyor şimdilik.

benim azaldı, internetten kazandığım sabit bir gelir var üç aşağı beş yukarı aynı seviyelerde giden.

bu iş stok grafik, stok fotoğraf ve stok video üretmek. tabi bununla beraber çeşitli ae templateleri, proje dosyaları falan.

ajanslara bağlı bir iş, %90 reklam ajansları, prodiksüyon ajansları satın alır.

haliyle neredeyse durma noktasına geldi. ben de hedef değiştirdim.

boş durmuyorum, satma potansiyeli daha düşük ama kolay olarak üretebileceğim bişey arıyordum, aklıma dünya bayraklarının animasyonları geldi, 70 ülke kadar bitirdim.

100e tamamlayınca bırakıp covid ile ilgili şeyler üreteceğim.

Benim arttı gelirim. Gerçi daha fazla çalıştığım için dengeliyordur emek/para oranı olarak. Onun haricinde evde olduğum için normale göre çok daha az para harcıyorum, güzel birikim yapma fırsatı.

Gelir azalmadı ama gıdadan elektroniğe kadar her şey o kadar zamlandı ki azalmış kadar oldu.

Ben maalesef sağlık sektörünün içinde olduğum için gelirimde azalma olmadı. Hatta güya dönerler yükselecek, artması bile mümkün.

bizim durumlar değişmedi henüz. eşimin şirketi avrupa'ya iş yapıyor. süreç uzarsa olumsuz olarak etkileniriz.
kardeşimin sevgilisinin restoranı var. onlar çok kötü durumda. çalışanları işten çıkardılar. batmamaya çalışıyorlar.
annem de esnaf ama şansımıza şubat sonu online satış yapmaya başlamıştı. bu sayede ayakta kalabildi.

Gelir arttı gider azaldı. Ticaret erbabı olarak yeni duruma hemen ayak uydurdugum için iş anlaminda sıkıntı olmadı. Vakit geçirme noktasında da sorun yok sadece etrafımda mecburi iletişimde olduğum kisilerin aşırı dikkatsiz ve hijyenden uzak umursamaz tavırları oldukça gerdi.

bu karantina dönemi daha basit yaşamayı öğretti bana. gelirim azaldı ama giderimi de azalttığım için büyük bir olumsuz değişiklik olmadı.

skype. min 5 usd yüklemeniz lazım. 30 günlük deneme üyelikleri de mevcut. amerikayı kapsadığından emin olun. sonra iptal edebilirsiniz. ama bir daha tanımıyor o hakkı.

Türk telekom tüm dünya paketi gayet ucuz

skype, hangout, viber gibi VoIP uygulamalarindan 3-5$lik kredi alirsan saatlerce amerika ile konusabilirsin

Haseki ve Deyr ez Zour aklıma gelenler.

Suriye'ye "yerleştirildiler". Nüfus konusu karışık. Müslümanlaştırılmış olanlar var, yolda ailelerinden ayrılıp Müslüman ailelerine verilenler var, "lan bunlar bize lazımmış ama yine de Ermeni" denilerek geri döndürülenler var falan filan.

Türkçe akademik çalışma yoktur. Türkiye ve geçmişle yüzleşmek kadar birbiriyle alakasız iki şey zor bulunur.

Bu konu hakkındaki tezleri ve makaleleri Türkçeye çeviren ve kitaplaştıran tek yayınevi İletişim. Devlet politikalarından, resmi tarih inşasına ve Ermenileri koruyan yerel halkın yaptıklarına kadar epey detaylı bir külliyatları var (çoğu yüksek lisans ya da doktora tezidir)

edirne'deki göçmenleri devlet geri götürdü.

evet otobüslere doldurup doldurup götürdüler, tampon bölgedekiler dahil.

Evet gidiyorlar. Edirne'de tampon bölgeden yasal olarak geçmek isteyen göçmenleri devlet dağıttı fakat kaçak geçişler meriç üzerinden ve ege denizinden devam ediyor.

Nereye ne kadar depolayabiliriz ki?

Economist'in 1-2 hafta önceki yazılarından birinde ABD ve AB depolama kapasitelerinin %90'ını zaten doldurmuş durumdalar deniyordu.

Öyle bir depolama kapasitesi yok +1

Aynı şekilde petrol satan ülkeler fiyatların düştüğü durumda 'ortam eskiye dönünceye' kadar satmak yerine kendi depolarını dolduruyorlar.
(bkz: contango)

Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler için iyi cari açığın büyük kısmı enerjide dışarı bağımlılıktan kaynaklanıyor. Petrol üreticisi ülkeler için ise kötü. Evet fiyatlar düşükken alınan petrol depolanıyor maliyetler düşüyor fakat petrol sürekli ihtiyaç duyulan bir madde olduğu için ancak fiyatlar düşük olduğu müddetçe kar sağlanabilir. Türkiye'de de depolar mevcut fakat bu depolar rezerv görevi görüyor.

Merhaba,
tanıdığınız bir yakınınız veya arkadaşınızın hisse senedi hesabına elinizdeki kağıtları virman yapabilirsiniz.

bildiğim kadarıyla oluyor. en temizi parayı nakit tutmak veya yakın bir tanıdığa hesap açtırıp onun üzerinden işlem yapmak.

Evet geliyor. E-hacizin önüne geçmek için maliye ve sgk ile görüşün gayet ilgiler ve yardımcı oluyorlar borçlanırınızı taksitlendirin ve ufak ufak ödeyin.

Nereye kadar kaçacaksınız ? acebi +1 bir şekilde yapılandırın ve ödemeye başlayın.

Evet normal. Bkz: kamu diplomasisi bkz: yumuşak güç. Ayrıca kamu diplomasisinde dunyada ABD'den sonra ikinci sıradayız.

normal filan değil tabii ki. herkes kendi ülkesine harcıyor. bizim gibi her tarafı açıkta olan ülkeler artık kimbilir ne için yolluyor. daha bir maske dağıtmayı beceremeyip maske satışını da yasaklayanların, egemen bağışı büyükelçi yapanların uluslararası diplomasi ustası olduğuna inanmak çok absürd.

yahu avrupa birliği ülkeleri, diğer ülkelerin maskelerine el koyuyor.

'Kıtaları aşan bu savaşın ilk örneği mart başında Çekya ve İtalya arasında yaşandı. Çekya, İtalya'nın sipariş ettiği 110 bin maskeye el koydu. Sorun ancak diplomatik girişimlerin ardından çözülebildi.

İtalya, diğer bir sorunu da Fransa ile yaşadı. Fransız basınına göre, İsveç sağlık şirketi Mölnlycke'nin Çin'den satın aldığı maskelere 3 Mart'ta Fransa'da el konuldu. Virüsten en çok etkilenen İtalya ve İspanya'ya gidecek olan maskelerin serbest bırakılması için İsveç hükümeti devreye girdi. '


maske dağıtmayı beceremediler, satışını yasakladılar, bir de maskesiz çıkmayı yasakladılar.

ben hep duyuyorum bazı hastanelerde ekipman eksiği var diye.

kızılay en son, kızılhaç'ın önerisiyle dünyanın öteki ucundaki bir camiyi dezenfekte ediyordu, değişik yerlerde bu maskeleri falan dağıtıyordu. bizimle alakaları yok.

ben bu durumu katiyen normalleştiremem kusura bakmayın.

bir de tüm bu malzemelerin üzerinde sadece başbakanlık forsu var.

bir de yetmediği gibi her gün maske geldi mi diye telefona bakıyorum, gördüğüm tek sms bu mesaja cevap ver 10 tl ateşle, biz bize yeteriz.

Ayranımız yok içmeye...
Ablam doktor, ambulansta çalışıyor, son dönemde hastaların çoğu virüslü malum.
Onlarda yeterince koruyucu kıyafet yok, n95 maskeler suyunu çekti, son gönderilen maskelerin fotoğrafını bana gönderdi sinirimden ağlayacaktım. Filtre vs olmayan sütyen benzinden maskeleri doktorlara gönderiyorlar, şimdiden o kadar çok pozitif doktor ve sağlıkçı var ki.

Bizimki sadece şov yapma, ne haltımıza yarayacaksa. Bi de buraya (İngiltere) göndermişler 3-4 tane ağzına kadar sağlık malzemesi maske vs dolu uçak, ikinci sevkiyat ertesi gün diyorlardı bir de. Ulan İngiltere evde oturan vatandaşına çatırt diye maaşının %80ini ödemeyi taahhüt eden bi ülke, parasını bastırıp o maskeleri alabilir. Sen daha biz bize yeteriz diye dilenip halka vereceğin yerde halktan topladıklarınla millete şov yapıyorsun.

Yakın tarihte bu günleri çok çok kötü anacağız, tarih affetmez. Şu an eleştiremiyoruz ama elbet her şeyi şeffaf bi şekilde eleştirebileceğimiz günler gelecek. İşte o zaman, bilemiyorum altan.

virüsün şu anda hali hazırda mutasyon geçirdiği tespit edildi bu hafta. bu etkilemiş olabilir.
onun dışında malum sebepler;
sağlık sistemi,
kültürel sebepler,
alışkanlıklar,
bilinç ve kitle refleksleri (mesela türkiye için bana bişey olmazcılık, ölüm riskini tam idrak edememek, başkasına karşı sorumluluk taşımamak gibi)
ekonomik sebepler (hizmete ulaşabilirlik, ekipman yetersizliği,çalışma koşullarının yeterince düzenlenememesi)
ekonomik önlem ve bütçe planlamalarında yetersizlikler,
belki iklim?

tüm ülkelerde aşağı yukarı böyle yasaklar. bu felçli hayat mı türkiyede. sokakta felç hayat göremiyorum ben luppo zevkinden bile mahrum değil halkımız.

Turkiye’de hayat felc olmus degil +1

Bulundugum ulkede 40 gunluk sokaga cikma yasagi var, cevre ulkelerde de durumlar benzer, hayat aslinda burda felc olmus durumda ancak vaka sayisi az oldugundan dogal olarak gundem olmuyor bu ulkeler. Tabi isin bir de baska bir boyutu var. Gerek Turkiye’de gerekse de Avrupa’da bir gunde yapilan test sayisina burda 1-2 ayda ulasabiliyorlar. Turkiye’de en son galiba gunde 20.000 test yapilmisti burda gunluk ortalama 100. Istesen de test yapmiyorlar dolayisiyla vaka sayilari da oldukca dusuk gozukuyor.


Turkiye’de insanlarin hala durumun ciddiyetini anlamadiklarini dusunuyorum

hemen her ülkede hayat durmuş vaziyette. hiçbir yerde okullar açık değil, insanlara evde kalmaları söyleniyor, bazı ülkelerde doğrudan sokağa çıkma yasağı var vs... vaka ve ölüm sayısını çok ciddiye almamak lazım. bazı ülkeler gizliyor, bazıları kapasitesi yetersiz olduğu için test bile yapamıyor.

ekvador mesela en güzel örnek. vaka sayılarına bakarsan "bu ülkede bi şey yok" dersin ama adamlar harıl harıl toplu mezar kazıyor ve evlerden o kadar fazla ölü topluyorlar ki sistem çökme noktasına gelmiş. kapasiteleri olmadığı için "bu kişide virüs var, ölüm sebebi de virüstür" bile diyemiyorlar.

bazı ülkelerde çok hızlı yayıldı. onlar fena patladı. bazı ülkelerin ise hazırlanacak ya da sıkı önlemleri erken alacak fırsatı/vakti oldu. onlar nispeten iyi gidiyor ama her halükarda dünyanın her yerinde insanlar evine kapanmış durumda. hayatın normal devam ettiği yer yok. brezilya, belarus gibi saçmasapan ülkelerde etkinlikler devam ediyor ama vatandaşlar kendi çaplarında önlem alıyor. belarus'ta futbol maçları hala oynanıyor mesela ama taraftar grupları kendi aralarında kararlaşıp maçlara gitmeyi reddediyor vs...

türkiye'de hayatı felç etti demek bence biraz abartmak oluyor durumu, bu 20 ülke dışında da insanların hiçbir şey olmamış gibi yaşadığını sanmak da aynı şekilde abartmak.

italya ve ispanya'da ne oldu? sağlık sistemi yetersiz kaldı, o nedenle de hayatın felç olamsının ötesinde kimin ölüp kimin tedavi olmaya devam edeceğine dair sağlık çalışanlarının seçim yaptığı üzücü bir tablo ortaya çıktı. bu da ölü sayısını çok etkiledi. sayılara bakarsanız hasta / ölüm oranının en çok olduğu ülkeler bunlar.

türkiyeye baktığınız zaman, bence süreç her ne akdar kötü yönetiliyor olsa da (cuma günkü fiyasko, sokağa çıkmamak adına daha radikal kararların alınmaması, insanlara ve şirketlere yönelik ekonomik kararların yetersiz olamsı gibi) sağlık sistemimiz gerçekten çoğu ülkeye kıyasla daha iyi işliyor ve aynı krizleri (şimdilik) yaşamıyoruz.

mesela süreci, gene sağlık sistemlerinin iyi olamsı nedeniyle en iyi götüten ülkelerden biri almanya ve rakamları ve yüzdeleri kıyaslarsanız çok benzer bir tablo göreceksiniz türkiye ile.

onun dışında rewlack ın listesine katılıyorum..

turkiye'de hayati bilemem ama dunya epey yavaslamis durumda. bu bir gercek.

afrika'yi duymamanizin nedeni, ozel bir ilginiz yoksa kimsenin zaten umrunda olan bir yer degil, zira ebola zamaninda da kimse umursamadi, ayrica adamlarin ne testi var, ne test yaptirmaya gidebilecek ulasimi vs. yani oralardaki gercek sayi asla bilinemeyecek. ancak, afrika ile dogrudan calisan biri olarak, ulkelerin hemen tamaminda hayatin durdugunu soyleyebilirim.

uae, qatar vs. gibi ulkelerde de ciddi onlemler alindi, sokaga cikma yasaklari vs.
dolayisiyla her yerde onlem alindi, sayilarin dusuk oldugu ucuncu dunya ulkelerinde sebep kayit sisteminin olmamasi, ulasimin sinirli olmasi vs nedeniyle gercek sayiyi aslinda kimsenin bilemeyecek olmasi.

20 ülke değil hemen hemen bütün dünyada hayat felç olmuş durumda.

Oto sanayilerde araç döşeme malzemesi satan yerlere bakın

Nonwoven maske kumaşı diye arayın, öyle çıkıyor.

istanbul dediğin için hayır derim.
normalde iş değiştirmek için maaşta %20 ve üzeri fark mantıklı ama şehir ve dolayısıyla yaşam giderleri farklı olacağından bursadan istanbula geçmek mantıksız geldi.

daha sonra daha iyi bir fırsatla geçersiniz.
bir de bilinmedik firma önümüzdeki ekonomik çalkantılarda sizi ve kendini koruyabilecek mi?

çalışma şartları aynıysa istanbula gitmezdim. devam ederdim bursada zira aradaki 1500 liralık farkın büyük kısmı istanbulun hayat pahalılığı nedeniyle eriyecektir. ayrıca istanbuldaki stres de cabası.

7k'nın bursa'da sana sunduğu hayattan 8500 için istanbul'a gitmek seni bursa'da 4k ile yaşıyormuş gibi hissettirir(sallıyorum götümden ama illa ki hayat kaliten düşer) ben değiştirmezdim

Sektör yazarsanız fikir verme açısından daha faydalı olur. Malum daralan sektörler var büyüyen sektörler var. Ayrica 2. Firma kariyer gelişim fırsatı sunuyor mu?

boğulacaksan büyük denizde boğul. istanbulda hayat pahalı bile olsa artık aynaya baktığında 8500 lük bir herife bakacaksın bunun bile katkısı olur sana.

su anda sirket degisikligi hele bilinmeyen firmaya yapilmaz.

7k ile bursada paşalar gibi yaşarsın, sıkıldığında da istanbula gezmeye gidersin.

istanbul'un kahrı çekilecek durumda değil.

kira fiyatları ve yaşam şartlarıda cabası...

ekstra olarak istanbulda yaşama hevesin yoksa bence gerek yok. şartlar bursada biraz daha iyi (az maaşa rağmen)
bir de istanbulun neresi? bağcılar var, acıbadem var. yaşayacağın, işe gideceğin yer çok önemli.

Normal şartlarda olsa İstanbul derdim. Çünkü fırsatlar...

7.000 liraya paşalar gibi yaşarsın da memur musun? İstanbul'da o 8.500'ü daha da artırabileceğin fırsatlar çıkabilir karşına. Boğulacaksan büyük denizde boğul +1

Ammmaaaaa. Covid-19 nedeniyle diğer arkadaşlara katılıyorum. Şu an yapılacak bir hamle değil. Bilinmeyen firmalar ayakta kalmakta zorlanacak. Gıda sektörü değilse büyük risk.

bir kere işten memnuniyetsizlik dile getirmediniz, demek ki pek şikayetçi değilsiniz, diğer firmadan memnun kalacağınız ne malum? sana getireceği trafik/kalabalık stresini ve zaman kaybını hesaba katmasak bile, sadece parasal açıdan baksak bursa'da 7000 istanbul'da en az 10.000'e falan tekabul eder. ayrıca pek bilinmedik bir firmada kariyer gelişim fırsatı yüksek mi?

istanbul'da 2 yıl yaşadım ve koşarak kaçtım. maaşımın 2 katı bir teklif gelirse belki düşünürüm.

normalde bile %20 için şehir değişikliği yapılmaz derdim bir de bu durumda hepten sakat.

sadece şu durumda iş değiştirirdim; mevcut firmanız durumu sıkıntılı veya malum süreçte sıkıntı yaşayacak toparlayamayacak gibiyse hazır teklif varken kaçardım.

bence değiştirme, beklemelisin

bursa'da yaşayacağıma 6000 TL'ye istanbul'da yaşardım. yani gördüğün gibi çok kişisel bir şey, sen maaştan ve mevcut durumdan ziyade önce 'istanbul mu bursa mı' hususunu halletmelisin.

www.milliyet.com.tr

çünkü betonla bişeyler yapmaya bayılıyorlar.

Salgının kontrol altına alınmadığı ülkelerden gelen uçakları Atatürk Havalimanı'na indirip, yolcuları orada kontrolden geçirip, gerekiyorsa karantinaya falan alma planları da olabilir.

Korona var diye yandaş mütahitlerin cebi boş mu kalsın?

sıkıntı yok. en güvenilir çelik malzemeden daha sağlıklıdır.

hocam yapacağınız yemek güveçte güzel oluyorsa internetten tarifine bakın. fırın ya da ocakta mı oluyor ona göre yaparsınız.

'güveçte' ile başlayan yemekler zaten bu çömlekte yapılıyor. yani bunun adı güveç.

normal güveç var ama hem sırsız hem de bunun 2-3 katı büyüklüğünde. hiç denemediğim için sorma ihtiyacı hissettim.
aslında tarif yok henüz. niyetim ocakta yapmak.

Benim bildiğim yemek pişirilen toprak çömleklerin içinde sır yok sırlı çömlekler soğuk yiyecekler için.

sırlı çömlekler ısıyı görünce kimyasal salınım yapıyor, pişirme için kullanmayın.

mesaj attım eker'e. gelen cevap ektedir.
Değerli Tüketicimiz,

Ürünlerimize ve markamıza yönelik göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ederiz. Kullanmakta olduğumuz çömlek kaseleri yoğurt üretimine uygun olarak üretilmektedir. Fırında ısının eşit dağılımından dolayı kullanıma uygundur ancak ocak üzerinde direkt ısıya maruz kaldığından çatlama riski bulunmaktadır.

Politikamız ve hedeflerimiz içerisinde yer alan Tüketici Memnuniyetini sağlamak amacı ile çalışmalarımıza devam edeceğimizi ve konuyu bilgilerinize sunar, iyi günler dileriz.

Saygılarımızla

İş yeri vermiyor mu?

Kendin yapmayı dene: www.sozcu.com.tr

Kim demiş olmadığını? PTT'ye yapılan müraacatınız geçerli hala Resmi bir açıklama yapılmadı alınan başvurular sıralamaya giriyor öncelik yaşlıların sıra size gelince ya telefonunuza SMS gelecek kendiniz gidip eczaneden alacaksınız yada PTT verdiğiniz adrese teslim edecek. Takdir edersiniz ki milyonlarca insana 3-4 güne maske dağıtılması imkansız ne PTT'nin bu kadar personeli var ne de bu kadar maskeyi dağıtacak araç. Dünyada maske kıtlığı yaşanırken devletimizin her hafta bedava üstelik kapıya teslim maske ve kolonya dağıtması takdire şayan. Dünyada eşi benzeri yok. Ayrıca sokakta maske takılmasi sağlık bakanlığımızın almış olduğu bir karar DSÖ tavsiye etmiyor.

@acebi dünyada maske takmayi zorunlu yapip takmayana ceza veren ama maske dagitamayan kaç ülke var ayni sekilde?

@acebi Savunmalarına çok güldüm. Zira dünya sadece İngiltere,İtalya, Abd, İspanya gibi kötü durumdaki örneklerden oluşmuyor. Japonya, Almanya, Güney Kore gibi güzel örneklerde var, halkına yaptığı yardımın haddi hesabı olmayan ve koronayı olabilecek en iyi şekilde kontrol altına almaya çalışan. Bizimkilerde anca 1 haftadır eczaneler dağıtcak deyip onu dahi planlayamayıp yada bilerek halkı oyalayarak bizi maskesiz yada kendi yaptığımız sağlıksız maskelere mahkum etsin. Enazından paramızla alıyorduk artık o da yok. Bu arada ölen rahmetli sayılarını kaç gün daha 100 dememek için 90 küsürde tutabilecekler merakla izliyoruz. İş yerimizde de kalmadı maske, oradan edindik en başta. Allah sonumuzu hayır etsin.

Geçen gün aynı duruma düştük bizde ateşte vardı. Alo 184 de ki doktor eğer negatifse hastaneye getirirsek burada pozitif olur evde izleyin. Nefes darlığı gelişirse tekrar arayın dedi. Bizde birkaç yer araştırdık prayla test yapan bir yer bulduk, ertesi gün ateşi geçmezse götürüp test ettirecektik. Ancak ertesi gün ateş normale dönünce vezgeçtik.

Aile hekimini arayıp randevu alın ve aile hekimine gidin eğer aile hekimi hastaneye gidilmesine gerek görürse hastaneye yönlendirir zaten.

Aile hekimi ateş ve öksürük olmadıgı sürece hastaneye sevk etmeyecektir bence. Ki aile hekimlikleri de virüs açısından ciddi risk. Ben olsam bu riski almışken direk en sakin olması muhtemel hastaneye giderim. En azından tomografi çekebilirler test yapmasalar bile. Ama 15 gündür süren boğaz ağrısı hala ateşe ve öksürüğe yol açmadıysa cok büyük ihtimalle anneniz evham yapıyor diye düşünüyorum.

Benim de annem o yasta, ara ara kaygilaniyorum onun icin. Tabi su surecte hastane ortami cok guvenilir degil ama allah korusun virusu kapmis olma durumu varsa da erken mudahale onemli bildigim kadariyla. Sahsi aracinizla maskeyle ve yuzucu gozluguyle vb olabildigince kapatip goturme secenegini dusunun derim zira bazi vakalarda ates olmayabiliyor sanirim.

1- başvuruya rağmen maske gelmiyor maalesef. artık para ile de alınamıyor. aynı durumdayız.
2- 153'ü arayıp, İBB'ye başvurabilirsin, santral yoğun olabilir.
3- memleket böyle, maalesef.

1. babama mesaj gelmiş ve maske almış geçen hafta. yaş 60.

1. Maske dağıtımı yaş sırasına göre yapılıyor. Müraacatınız sıraya alınıyor öncelik yaşlılara veriliyor sıranız gelince telefonunuza SMS gelecek eczaneden gidip alacaksınız veya kapıdan teslim alacaksınız. Bu arada sokakta maske takılması sağlık bakanlığının almış olduğu bir karar DSÖ hasta olmayanlara tavsiye etmiyor.

2. Yardımları Çalışma ve sosyal hizmetler bakanlığı yapıyor. CİMER'e yazın.

3. İstisnalar kaideyi bozmaz maalesef her zaman istisnai insanlar olacaktır ama genele bakarsak çoğunluk kurallara riayet ediyor.

1. bizimkilere de kodlu mesaj gelmis istediginiz eczaneden alin diye. Cevrede 2 tane eczaneye gitmisler, eczanelere maske gelmemis (Maltepe). Insanlar olunce dagitima baslanacak sanirim

çekmeköy
metro var
otobus var
her şey var
site ici temiz bir ev alın oturun hocam

Anadolu yakasının her yerinde oturulabilir bölge çok hızlı gelişiyor. Bir kaç yıl öncesine kadar insanların burun kıvırdığı hasanpaşa, yeldeğirmeni, fikirtepe, küçükbakkalköy, örnek mahalleleri bugün elit semt oldular. Bütçenize göre 5 - 10 yıl sonrasını düşünerek ve vesait imkanlarına yakınlığa göre tercih yapmanızı tavsiye ederim. 360 bin TL'lik bütçe, işyerinize ve ulaşım araçlarına yaķınlığı göz önünde bulundurarak Pendik metro hattına yakın yerlerde çok uygun fiyata daireler var mesela.

kadıköy hasırcıbaşı ya da yeldeğirmeni dolaylarına bakabilirsiniz. idealtepe ve küçükyalı sakin ama keyifli yerler. ben bu virüs dönemi bahçeli evin önemini anladım, ev değiştiricek olursam kesin bahçeli bir ev bakarım....

takip ve izolasyon...

orada bizde ki gibi hastane firari yok
memlekete gideyim diyen yok
herkes adam gibi evinde oturuyor (devlet desteği ile - maddi manevi )

Sağlık sistemi iyi. İtalyanın rezalettir mesela. Acile gidip bekleyen kimse yoksa bile 1 saatten önce bakılmaz size. Arkadaşa bisiklet çarpmıştı, 3 saat beklemiştik. Yanımızda kanayan yarası olan - kulak - adama 4 5 litre kan kaybetsen de bişe olmaz demişti doktor adam isyan edince. Dingillik her yerdenuani

Çin'e baktınız mı? 82 bin vakaları var ama 77.5 bini iyileşti.

Almanya test sayısında dünyada birinci 1 haftada 500 bin kişiye test yapıldı ki çoğu ülkede hala test kiti yok. Almanya elinde yüksek miktarda test kiti bulunduğu için yüksek şüphe taşımayanlarada test yapabiliyor sonucu pozitif çıkanlar izole ediliyor. Bir de Almanya dünyadaki sayılı bilgi toplumlarından biri halk bilinçli hareket ediyor. Testten ziyade en önemlisi evde kalmak zaten testi pozitif çıkan hafif vakalara evde izolasyon uygulanıyor.

Ben de soruyorum kendime bunu. Cünkü Köln'ün Düsseldorf'un parklarında bahcelerinde insan kayniyor havalar cok iyi gittigi icin, yayılma hizi hala düsük degil virüsün. Öyle memlekete gidelim kafasi yoktur belki cogunlukta, ama Avusturya'da kayak tatili yapan gerzekler virüsü yaydılar ilk başta. Herkes rasyonel davranmıyor.

Saglik sistemi mükemmel degil, cok iyi olmanin yakinindan bile gecmez hatta. Berlin Charite acilde 7 saat beklemistim, yatar vermelerine ragmen kapasiteleri yoktu. Yatak kapasiteleri büyüksehirlerde maalesef yetersiz. Duzenli olarak hastaneye gitmesi sart biri olarak, farkli sehirlerde, genelde Türkiye ile karsilastirinca yetersiz hizmet aldım.

Almanya'da 'hastane hastaligi' tehlikeli noktalarda. İspanya ile karsilastirin mesela ya da diger ekonomik durumu Almanya'ya gore kotu olan ulkelerle Avrupa'daki sayilari.

Gelelim iyi yanlarına:

- Neredeyse herkes tarafindan mantikli bulunup uygulanan sosyal mesafe: Ayni evden degilseniz 2 kisiden fazla bir yerde beraber duramazsınız bile. Her gün disari cikmak zorundayim, birini gorunce 10 metre önceden yol degistiriyorum. Diger insanlar da öyle. Sokaga cıkma yasagi yok, isleyen bir sosyal mesafe var.

- Düzenli olarak bilgilendiriliyoruz hem bilim enstitülerince hem de yöneticiler tarafindan. Panik yok. Gidip iki saat sonrasında yasak yürürlülüge koymaca, kati yasaklarla olur olmaz uygulama getirmece yok. Güven duygusu var, islerin transparan yürüdügü inanci var.

- Yeni calismalari var. Tıp ve tıp teknolojisi alanindaki ilericiligi malum. Komsumun annesinden birkac hafta once antikor almislar mesela. Uygulanan ilaclarda da su an icin konservatif davranilmiyor.

- Cok test yapmalari. Semptomlarin hepsini göstermiyor diye test etmeyi reddetmiyorlar, ölü ya da agir hasta oranlari otomatik olarak düsük kaliyor.

- 'Covid-19u olan, hasta hisseden hastaneye, klinige, aile hekimine gitmesin, önce danismanlik hizmeti alsin.' bilinci yaygin. Arayip hastane disinda bir merkezde sizi test ediyorlar, tek gidiyorsunuz, öyle anne babanizi toplayip hastane hastane gezip her tarafa virüsünüzü bulastiramiyorsunuz.

Sürekli hap yazan ve sürekli hap yutan bir sistemi desteklemiyorlar; gorece temiz havasi, yasam standartlari vs. nedenleriyle bagisikliklari daha iyi durumda olabilir.

Test sayisi: www.youtube.com

En cok begeni alan yoruma da bakmanizi tavsiye ederim


Mathilde Wesendonck
3 days ago
We are actually very lucky in Germany. One point that isn‘t mentioned is that we have one of the worlds leading corona virologists in Berlin, Christian Drosten. He started researching on the virus back in 2002, he was the one who identified the first CoVid SARS virus in 2003 and developed all the tests. Since then, he focused on corona. He saw what was happening in China in December 2019 already and immediately alarmed our health officials, who took it very seriously. They started distributing the tests all over Germany back in january already, so our labs had time to prepare, and they even arranged that our health insurance needs to pay for the tests. Long before we had the first wave of patients.
So that was a lucky coincidence, but it also shows that politicians need to pay attention to the scientists and take warnings more seriously!!

Acikcasi almanya vb ulkelerde (ben avusturya’da yasiyorum) “acile gidince az bekleniyor” olayi yalan. Ambulansla kaldirildigim hastanede 4 saat doktor bekledigimi bilirim. Ya da 6 kez agriyla acile gidip safrakeseme bir kez bile bakilmadigini. (Trde derdimi telefonla anlattigim doktor teshisi sak diye koymustu)

Yani olay hastane/saglik sistemi degil.
Avusturya icin konusacak olursam, sosyal mesafe olayi genel olarak ciddiye aliniyor. Insanlar birbirinin yakinindan gececek olurlarsa yol degistiriyolar ya da kaldirimin genis tarafinda bekliyolar vs.
Herkes sokaga cikiyor, sokaga cikma yasagi yok. Havalar cok guzel gidiyor, acayip sekilde insan var parklarda ama mesafe hep korunuyor. Bence bu yuzden. Millet arkadaslariyla bulussa bile herkesin arasinda minimum 1-1,5 m oluyor, izlemesi komik diyebilirim:)

Test konusu icin bir sey diyemeyecegim ama diyebilecegim tek sey avusturya da fena gitmiyor, kucuk dukkanlar acilacakmis salidan itibaren. Bir de tabi marketlere ve toplu tasimaya maske zorunlulugu geldi.

@jelly bear, siz de inandınız öyle mi? Çin in verdiği sayılara inanmak yerine Şirinler in gerçek olduğuna inanırım daha mantıklı.

almanya'dayım, dün gezmeye çıktım ve kimsenin izolasyon falan dinlediği yok. parklar aşırı kalabalık, insanlar tanıdıklarıyla dışarı çıkmış ki belli aynı evde yaşamadıkları. 5'er 10'ar kişilik gruplar birlikte oturmuştu ve güvenli mesafe kuralına uyan çok nadir insan vardı.

bilmiyorum benim gördüğüm 250-300 kişi arasından yapılan bir genelleme belki ama herkes de öyle bilinçli değil.

ayrıca dönerciler falan da açık millet gidip alıp yiyor. döneri kesen adam aynı elle para da topluyor döneri de hazırlıyor. bayağı merkezi bir yer olmasına rağmen denetleniyor mu? bilmiyorum.

beslenme şekilleriyle alakalı olabilir belki. düzenli spor ya da dendiği gibi.

ya evde kendi kendime bunu düşünüp duruyordum biri sordu rahat rahat kendi komplo teorimi ortaya atabilirim.

Efenim BENCE nasıl ki bu salgının bir de kurumsal iletişim, politika tarafı var mesela türkiye japonya sayıları saklıyor ölüleri saklıyor deniyor bence almanya skor kasmak için hapşurana KORONA diyip hemen ıhlamur yapıp iyileştirip gönderiyor. yoksa BENCE mantıklı değil. (çok teşekkür ederim şu konuda götümden ata ata benceli konuşmayı çok istiyordum)

Ama asıl dikkat çekici olan İNGİLTERE!!! ölüm çok kritik vaka az iyileşen az. insanlar sanki yolda korona olup ölüyor gibi bir tablo... bence bu da politik...

teorilerimi dinlediğiniz için teşekkür ederim.
mutlu sağlıklı pazarlar.

Almanya'da sehirlerin dizayni ve nufusun ulkeye dagilimi sosyal izolasyona cok buyuk imkan veriyor.Insanlar belli yerlerde yigilmis olmadiklari icin parklara,nehir kenarlarina ciksa bile aralarinda surekli bir mesafe korunabiliyor.Nehir kenarindaki kafelerde yaslilar cirit atiyor halen.Evde kal kuralina uyduklari soylenemez ama araya mesafe koyma isi mukemmel isliyor.

Saglik hizmetlerinin planlamasi cok sistematik. Kafaniza estigi gibi rastgele doktora gidemiyorsunuz.Randevu almadan aile hekiminize bile gidemezsiniz.Bu sekilde saglik kurumlarinin ustundeki yuku akillica yonetiyorlar.Tabi sunu da eklemek lazim Almanya'da saglik sistemini gocertecek bir hasta sayisina ulasilmadi.O cok ovulen ALmanyadaki yuksek kapasite henuz sinanmadi.Bu yuzden islerin iyi gitmesinin nedeni saglik sistemlerinin yuksek kapasitesi degil bence.

Almanyada iyilesme oraninin yuksek olmasinda ALmanlarin dayanikli ve sporu hayatlarinin parcasi yapmalarinin rolu olabilir.Sporu zafiflamak icin degil zevk icin yapiyorlar.Yaslilar ile genclerin genis aile seklinde bir arada yasamamasi da etkili oluyordur mutlaka

Bitirmeden sunu da ekleyeyim.Son 1 ayda 4 yasinda cocugumu iki defa doktora goturdum.Soguk alginligi teshisi kondu.Atesi de vardi.Turkiyede olsa iki ziyarette toplam 7-8 ilac verilirdi ALmanyadaki doktorlar tek bir ilac bile yazmadi.

Avusturya´nin bu konuda, covid-19 krizi yonetiminde Almanya ile karsilastirmasi ve yakin gorulmesi yanlis bence. Ischgl bile bile, turizmden para kazanilsin diye virus yuvasi haline geldi, her tarafa dagildi oradaki turistler sonrasinda. Avusturya sureci iyi yonetmedi ilk basta. Yayinladiklari hasta sayilarinin, istatistiklerinin de yanlis oldugu yonunde haberler donuyor.

Avusturya alinan onlemleri daha yumusatmakta cok istekli, planlarini acikliyor. Almanya ise su noktada hala net kararini vermis degil.

ülkelerin seferberlik durumları için stokları olur. bazı avrupa ülkeleri serbest ekonomi içinde stok tutmama politikaları vardı bu da böyle durumlarda paran da olsa tedarikte sıkıntı yaratıyor. bizim ordu dikimevleri şu an harıl harıl maske üretiyor. bununla alakalı bir durum. benim bildiğim maske değil de solunum cihazı daha sıkıntı şu an.

@kelepir yani ben de ondan bahsetmek istiyordum, o kadar fabrika var çeşitli kişileri görevlendirip sabah akşam maske dikeceksiniz demek ne kadar zor olabilir ki? tıpkı bizim yaptığımız gibi. sanki nüfusun %90'ı hastalık kapmış da maske üretebilecek kimse kalmamış gibi... bu arada solunum cihazı sıkıntısı çekilmesi normal de kıçıkırık maskenin sorun olması, doktorların bile ihtiyacının olması gerçekten trajikomik. bir de ingilterede hemşirelerin koruyucu giysi bulamayıp çöp poşeti kullanmaları, bunun sonucunda da virüse yakalanmaları var. çok ilginç.

Afrika, Ortadoğu ve Asya'da karışıklıklar çıkarıp buralara grupların birbirini kırması için silah göndermekten maske ve diğer sağlık ekipmamları üretmeyi ihmal ettiler.
sınırlarından içeriye almak istemedikleri o göçmenler gibi yardım istiyorlar Türkiye'den .
Son olarak rahat anında Türkiye'den her daim toprak isteyen Ermenistan da Türkiye'den yardım isteyen ülkeler arasına dahil oldu.
Dışarıdan bakıldığında gerçekten ülkemiz çok farklı görünüyor, bunu anladım .

çünkü iş gücü gerektiren, amele diye tabir ettikleri üretimleri yurtdışına kaydırdırdılar veya 3. parti tedarikçiler ile çalışıyorlar. misal türkiye'nin çok büyük bir tekstil üretim gücü var. kumaş+ 2 lastik ama, adamlarda ne o kumaşın, ipliğin, hammaddesi ne de işçiliğini yapabilecek işgücü kapasitesi var. demek ki her durumda sırtını çine, uzakdoğuya dayamak, ucuz işgücünden faydalanıp marka gücü ile satış yapmak pek işe yaramıyormuş.

çünkü gerçekten koca avrupa kıtasında dikiş makinası kullanmayı bilen tek bir kişi bile yok :) daha doğrusu dikiş makinasıyla üretilen maskeye koca avrupanın ihtiyacı yok. virüs maskesi değil o. adamlar virüs maskesi arıyor. kumaş + 2 lastik olan maske virüs maskesi değil. o maskeyi (respirator aslında) biz de arıyoruz. bulamadığımız için halkı kandırıyoruz o kumaş maskeler koruyor diye. büyük bir kitle de dünyada birtek bizim maske üretebildiğimizi sanıyor.

respirator ise bambaşka bir olay. virüsten %99.99 oranında koruyor. bunun üretimi bizde de yok. son dönemde yapıldıysa bilmiyorum. ama olmaması lazım. yani konu neyi aradığınla ve neye inandığınla alakalı. maske < respirator, avrupa ne arıyor? respirator. bizde ne var? maske. maske neyden koruyor? gamdan, kederden, hain dış güçlerden. respirator ne iş yapar? virüsten korur.

Çünkü dışa bağımlılar üretim yok. Avrupa ve ABD'de iş gücü pahalı olduğu için bütün üretim Çin, Hindstan, Endonezya ve Türkiye gibi ülkelerde yapılıyor. Benzer şekilde şekilde ABD'de de maske ve koruyucu ekipman sıkıntısı var. İş gücünün pahalı olması batıyı bu kadar stratejik önem taşıyan ürünlerde bile dışa bağımlı hale getirdi. Ayrıca belki 100 yılda bir defa yaşanacak bir felaket yaşanıyor dolayısıyla önceden bu kadar önemsenmedi ihmal edildi.

@donisse,

dünyanın neresinde halk dediğin maskeden takıyor ki? bunu tüm halka dağıtmak zaten mümkün değil. dandik maske hiç yoktan iyidir bence en azından virüsü yaymamak için. kısmen haklısın ama söylediğin pratikte mümkün değil bence.

Bepanthol baby ise yaradı bende. Özel bir sabun kullanmıyorum, evde duru var, is yerinde activex.

ben de özel bir sabun kullanmıyorum, kreminizi düzenli sürmeyi aksatmayın yeter.

Ben Kirlangic zeytinyagli sivi sabun kullaniyordum yillardir ve cok memnundum, cevremdeki herkesi de alistirdim ama 2 hafta kadar once sol elimde kucuk kabarciklar cikti ve anormal kasiniyordu, kati sabun belki daha iyi olur diye dusunerek dove kullanmaya basladim, kasintilarim ciddi oranda azaldi. Nemlendirmek icin de kendi yaptigim eritilmis mum ve zeytinyag karisimi bir krem kullanıyorum.

Kükürtlü sabun iyi geliyor

Bende de oldu. Sanirim sivi sabun yapti. Katiya gectim. En azindan kasintisi azaldi.
Ek olarak gerekmedikce dezenfektan kolonya vb kullanmamaya basladim

Ben yıllardır elimi yıkamak için katı sabun kullanıyorum. Bu arada dove da denemiştim zamanında, aynı gün o da egzama yaptı. Sabun’u altınoluk’tan alıyorum. Zeytinyağlı sabun. turanzade.com
Senin için baktım ama internet satışı göremedim siteden. Fakat telefonunu vereyim, rica etsen gönderir bence.

Bir de edremit’te olivos var. Onun ürünlerini macro’da gördüm mesela. O da çok iyi. Onun sıvı sabunu da var. 3-4 gün kullanmıştım. O da iyiydi mesela ama kendi evimde sıvı sabun olmadığı için daha çok tecrübe edemedim.

Nemlendirici olarak excipial lipo kullanıyorum gece yatmadan.
Gün içinde de elimi her yıkamadan sonra nemlendiriyorum.

Urederm kullandım bende çıktığında. İki elimde de kanayan yarıklar oluşmuştu. Şimdi tolerans gelişti galiba, aynı şeyleri kullanmama rağmen ellerim normal

aslında apartmanının civarında köpeğini gezdirene ses çıkartılmaması lazım ama uyuz polislere denk gelirseniz eczaneye ya da fırına gidiyorum dersiniz, o tarafa yönelirsiniz gerekirse.
takip ederlerse de en kötüsü bir ekmek alır dönersiniz köpeğinizle.

Kimse bi yere çıkamıyor açıklama yapıldı yazılı. Ekmek de dağıtılacak fırına falan gidilmeyecek. 2 gün çıkmasa ölmez herhalde hayvan

hocam neyini anlamadınız? sokağa çıkma yasağı. köpeği gezdirirken sokağa çıkmanız gerekiyor mu? evet. o zaman? çıkmıyorsunuz. sebep? yasak. bitti. eve gazete serin.

karakolun dibinde oturmuyorsanız 2 dakika halleder gelirsiniz. hızlı bir karar oldu muhtemelen bazı istisnalar ekleyecekler ve 1 kişiden fazla olmamak kaydıyla köpek çıkartmaya izin gelir.

www.icisleri.gov.tr

sevgili superfluid ve donisse yorum itibari ile evcil hayvan beslemediğinizi varsayıyorum. lakin para bile verseler parklara gitmek gibi bir fantazim yok ancak el mahkum olduğu için durumu dert edip sorma gereği duymuştum.

evcil hayvan beslemeyip iki gün çıkmazsa ölmez mantığını da az önce sözlükte ve ardından burada gördüm de inanamıyorum. apartman bahçesi yoksa mecburen en kötü kapının önüne indirip kısa mesafe ileri geri yürüyüşlerle bir şekilde halletmek zorunda kalacaksınız sanırım. kediler ve köpekler tamamen farklı hayvanlar. köpekler kendi yaşadıkları bölgeye ya da evin içine kaka ve çişlerini yapmazlar, bu onlara işkence etmeden iki günde öğretilecek bişey değildir. bizim köpeğimiz örneğin yazlıkta kendi bahçemize bile yapmayan çişi kakası gelince bahçe kapısında çıkmak için bekleyen bi hayvan. ihtiyacı olduğunda çıkarmadığınızda saatlerce tutmaya çalışarak kendi kendine işkence edecektir. sonuç özellikle köpekler için dışarı çıkmak zorunlu bir durum ve bunun evden uzaklaşmadan haleldilmeye çalışılması sorun olmamalı. diğer ülkelerde bildiğim kadarıyla sokağa çıkma yasağında evcil hayvan ihtiyaçlaraı vs muaf tutulmuştu. benzer bir uygulama olmalı burada da. özellikle veterinerler bile yasak kapsamında değilken. en kötü veterinere gidiyoruz diyebilirsiniz.

Evcil hayvan geniş bi grup, benim kedim var mesela. Kopek sahibi de oldum ama evde tuvalet eğitimini de halletmiştim küçükken. Bunu düşünerek söyledim. Şimdilik balkon tuvalet varsa artık idare etmeye çalışın. 2 gün için istisnai durum söz konusu olmaz bence.

arkadaşlar panik olmayın. sıkıyönetim varda her sokağı asker tutmuyor. kapının önüne köpek çıkartılır ve 2 dakikada halledilir. kimse de durduk yere ceza kesmeye meraklı değil. bakın 2 haftadır pendik sahilde hayvanlara mama vermeye devam ediyoruz, mama verirken bekçiler, polisler hiç birşey demedikleri gibi, teşekkür bile edenler oldu.

besliyorum hocam evcil hayvan. 12 yaşında köpeğim var. bunu yazarken o da yanımda şu an. yere gazete serdim. gazetenin altında şilte koydum, onun da altına naylon serdim. yapacak birşey yok. köpeğim olmadığını nasıl uydurdun pes doğrusu. sokağa çıkma yasağı sokağa çıkmanıza yasak getiriyor...

hypathia teşekkür ederim.
veteriner arıyoruz kustu mustu derim artık.

feromon boklarına azar azar yapmasa ufaklıklar sorun yok zaten.

superfluid; iri kıyım bir oğlan bizimki. keşke gazeteye vs. yapsa emin ol en çok ben isterdim bunu ama gerek ihtiyaç giderme, gerekse fiziksel hareket fazlasıyla önemli.

suprise elimden geldiğince mama mevzularına yardımcı olmaya çalışıyorum ama bu kültür.
neredesin bilmem ama burada polislerle kanlı bıçaklı olduk. sanarsın köpek gezdirme bahanesi ile sokakta uyuşturucu ticareti yapıyorum muamelesi görüyorum.
şikayet edecek bir yer olmaması cabası.
adamlar iki gün önce köpek gezdirmek yassah! diye yalan kararname çıktı dedi ve gelip kovmaya çalıştı. karşısındakinin ezebileceği biri olmadığını anladığında 2-3 polis daha tünedi başıma. işin huzursuz/rahatsız edici yanı bu.

afedersin bok yoluna yarın gezdirirken bilmem kaç lira ceza yiyesimde yok.

herkese fikirleri için ayrı ayrı teşeggür ediyorum

hayal aleminde yaşamayın.
sokağa çıkabilecek vatandaşların tanımı tek tke yapılmış
www.milliyet.com.tr

bu tanımlamada evcil hayvan gezdirenler çıkabilir diye bir madde yok.
açık olan veterinerler sizin evcil hayvanlarınız için değil ticari değeri olan çiftlik hayvanları için açık.

eğer denerseniz zaten oturduğunuz muhite göre vatandaş ihbar eder,
eğer ekip gelirse her şekilde ceza yazar.

Çıkarın abi bir şey olmaz. Ekip gelirmiş ceza yazarmış hikaye hep. Birkaç kere işim düştü polisi aradım, bazılarında gelmediler, geldiklerinde de 1 saati geçti gelmeleri. Öyle bizim komşu köpeği çıkarmış falan diye biri ihbar etse falan zaten gelmezler.

2 gün sabredin bir şey olmaz siz köpek gezdirmek istersiniz bir başkasıda çocuğum hava alsın der böyle böyle ipin ucu kaçar yasak herkesi kapsıyor.

çocuğuna hava aldırmakla köpeği tuvalete çıkartmak aynı şey diye düşünenler de varmış.
her konuya çocuk meselesini sokuşturmak anlamlı değil.

hayvana işkenceyi geçtim, orta ya da büyük ırk bir köpeğin çişinin miktarını bilmiyorsunuz herhalde.
öyle gazeteyle olacak iş değil o.

kapının önüne çıkartıp iki apartman ileri geri yürüyeceksiniz şansınıza güvenerek mecburen.
mahalledeki uyuz polisler diye bahsettikleriniz dışında kişisel olarak biraz sorunlu olanlar dışında hiçbir polisin de buna ceza keseceğini sanmıyorum.

sonuçta sokakta yalnız olacaksınız ve kimseye bir şey bulaştırma veya kimseden bir şey taşıma ihtimaliniz yok o süreçte.
hayal alemiyle ilgili değil, son derece gerçekçi bir durum.

komşulara sorsan?

komşular güzel fikir. apartmanda kimse ile muhabbetim olmamıştı, galiba artık tanışma vakti. Ev yapımı maske koruyucu değil deniliyor. çok güvenemiyorum.

Bazı marketlerde girişte maskesiz olanlara ücretsiz veriyorlar, tabi denk gelmedim hiç
Birde yakında eczanelerde ücretsiz dağıtım olacakmış edevlet vs basvuruları iptale düştü

ben markete gidiyorum 2 gündür, marketlerde bir sürü maskesiz insan görüyorum, kimsenin bişey dediği ya da maske verdiği falan yok.

mantık olarak, devlet maske satışını yasaklayıp ben dağıtıcam dedi.

ptt dediler iptal ettiler
e devlet dediler iptal ettiler
şimdi eczanelerden dağıtılacak diyolar, eczanelere maske falan geldiği yok şu günlerde.

tahminime göre ilacı, aşısı çıktıktan sonra vermeyi düşünüyolar.

o yüzden çok kasmadan git. polis molis çıkarsa karşısına bana akıl verme maske ver de geç

çoğu marketin girişinde veriyorlar artık.

epttavm den alınan başvurular iptal edilmedi. E-devletten başvurular hala devam ediyor ptt teslimlere başlamış. Buna ek olarak eczaneler kanalıyla maske dağıtımına geçildi bir kaç güne dağıtım başlar.

www.trthaber.com

kapıya getiren marketleri kullan.
karfur ve migros mesela. birçok küçük markette başladı kapıya getirmeye.

şimdilik çözümü migros sanal markette buldum.

Ben 2 gün önce markete girmeye çalıştığımda içeri alınmamıştım. kimse maske de vermedi.

Maskeler geliyor. Bana geldi bu sabah pttden

yoo? bence izinden erken çağırmak için bir bahane

bu devirde her gerizekalidan boyle duyumlar cikiyor. 2 hafta once de bi yakinim, arkadasin amir dayisina yazi gelmis. sokaga cikmak yasaklanacak. kimseye soyleme demisti. onaylanmis bir bilgi olarak ayin 23'u mu ne diyolardi onun icin. duruma gore karar verilecek.

@cesario +1
1 aydır her haftasonu sokağa çıkma yasağı geliyor ve çok sağlam istihbarattan geliyor.
yalan dolan, yani tabi ki gelebilir ama istihbarat olayı yalan dolan.

www.hurriyet.com.tr

şu haberi o şekilde yorumlamış olabilirler.

En son 3 hafta once saray basdanismaninin kuzeni vermisti bu bilgiyi. He deyip gecin.

esas kulis sendeymiş hocam. sana sormak lazım

Sokağa çıkma yasağı gelmeyecek arkadaşlar. Bir istihbaratım yok ama mantık kurarsak ülkede ekonomi kötü, gelişmiş ülkeler halkına maddi destek sağlarken türkiye bağış topluyor ve üretim kayıplarını karşılamak için patronlara dağıtıyor. Ayrıca atabilecekleri adımlar hala var. Mesela akşam 9dan sabah 6ya kadar sokağa çıkma yasağı ilan ederler genel bir yasaktan önce, veya belirli mahalleleri ve ilçeleri karantina altına alırlar büyükşehirlerde.

Kısaca akşam çıkıp da “gece 12den itibaren tüm vatandaşlarımızın zaruri ihtiyaçları dışında evde karantinada kalması zorunlu hale getirilecektir” diye bir açıklama yapacak durumda değiliz. Olması gerekir mi? Gerekir ancak mümkün değil

edit: ahahah tam olarak öyle yaptılar, ama sadece haftasonu

Böyle bir kulis bilgisi yok.

Fısıltı gazetesine değil resmi açıklamalara itibar ediniz.

patronun istihbaratı sağlammış saygılar :D

Saygı sunmaya geldim. O kadar emindim ki kendimden. Abiye/ablaya saygılar hürmetler

tukurdugumu yalamaya geldim:)

sonunda birisi tutturacaktı o da sizin patron oldu. jackpot :)

üst düzeyle çalışıyorum. istihbarat cumhurbaşkanlığından geldi.

Gelmedi.
Sipariş verilebileceği duyurulduğu akşam her iki platformdan da sipariş verdim.
İstanbul'da dağıtıma başlanmış diye haberlerde gördüm. Öncelik verilmiş olabilir.

www.google.com

valla bize gelmedi öyle bişey bekliyoruz ama yok hala hayretler içersindeyim

hayır, eczaneden alınacak kodla falan diyorlardı, son durum ne bilmiyorum.

evet, bizim maskelerimiz kargo yoluyla bu sabah itibariyle geldi ancak getirme sıralamasının neye göre yapıldığı hakkında bir fikrim yok.

gelmedi ama erken geldilerse zili duymamış olabilir miyim diye şüphelenmedim de değil.

hem epttavm hem edevlete başvurdum.
geleceğine inanmıyorum, sıkıntıdan başvurdum.
bu kadar hızlı dağıtımı ancak noel baba yapabilir.
bir marketten 50 tane almıştım, duruyor evde. lazım olmuyor pek, bana 6 ay yeter.

Gelmedi ama 2 yerden maske geldi

1) Antalya Organize Sanayi işyerlerine ücretsiz maske dağıttı.
2) Antalya Konyaaltı Belediyesi evimize kadar ücretsiz maske getirdi.

Buradan kendilerine sevgilerimi saygılarımı iletiyorum.

ıslak mendille maske yapma videoları var. Islak mendille yapıp zaruri ihtiyacını görebilirsin sonrası da Allah kerim artık bakalım.

adı üstünde "sokağa çıkma yasağı"
1,5 km kolluk kuvvetlerine yakalanmamaya bakacaksınız. ya da dayılar size gelecek.
3150 tl ceza yazmasalar bile 300 küsür lira idari ceza yazıyolar.

Dayıların da var çocuğu. Onların da riski aynı.

bu haberlerde hep gösteriyolar ya, istanbul için konuşuyorum bu arada.

hani kimse dışarda değil, herkes maske takıyor, çocuklar ve yaşlılar evde. marketlerde herkeste maske var falan.

bu olay semt semt değişiyor.

bu gün alışveriş için 1 haftadan beri çıkmıyordum ve yaklaşık 1 saat dolaştım dışarda.

2 3 markete gittim, eczaneye gittim, diğer alışveriş için yerlere, atmye falan gittim

markette maske takan yok, kimsenin bişey dediği yok. yaşlısını da çocuğunu da gördüm. son derece rahat çarşıya pazara çıkıyolar.

yani bu olay medyanın aşırı bastırması ile alakalı, haberleri izleyip de öyle sanma yani, göstermelik olduğunu düşünüyorum.

yapacak bir şey yok, arabaya koyup götüreceksiniz. 1.5 km'de de yakalanmazsınız herhalde. yakalanırsanız da 300-400 tl artık.

gerçekten akıl alır gibi değil ama, çocukların sokağa çıkması yasak, okullar kapalı ama anne-babaları hala işe gidiyor çünkü bunun önüne devlet bir engel koymadı. çocuklara nasıl bakılacağını düşünüyorlar kim bilir...

Konuyu bulunduğunuz yerin kaymakamlığına danışın istisnai olarak izin verirler diye düşünüyorum sonuçta sizin mazeretiniz var.

bir şey olmaz hocam
gerekirse saklayın cocugu
üstüne bir şey örtün
yetişirsiniz

Yarın Boschfren alabilirsin, tüpraş da olabilir, ya da karton

Altın soluksuz bir şekilde baya arttı yuzde 20 civarı galiba , ons tarihi zirvesine yakın ve 1450 lerden 1700lere cıktı inip alış fırsatı vermedi(son haftalardaki çıkışta), dolar desen öyle 6.30 lardan geri döncek diye baya satan oldu 6,80 lere geldi.

Satan pişman oluyor bu son haftalarda ama almaya da cesaret edemiyoruz :)

-En kötü senaryo ons altında 1400 beklentisine devam edenler var , Nisan ayında ay sonunu 1500 altında bekliyorlar teknik olarak. Dolarda da düzeltme bekliyorlar :) Olmaz ya işte ikisi aynı anda olursa 1400 ons 6.2 dolar yaklaşık olarak gram altın 280e düşüyor. Bu senaryoda 11bin civarı zararın oluyor 20 günde :) kulağa bile çok saçma geldi

Boschfren almışsındır inş. Aldıysan 3500 lira civarı kardasın.

Bugün 5000 lira yapar kar, gün sonu satarsın

Altın uzun vadeli yatırıma uygun bir yatırım vasıtasıdır kısa süreli ufak hesaplar düşünüyorsanız tavsiye etmem. Uzun vadede yukarı yönlüdür.

www.ibb.istanbul
www.ibb.istanbul

hepsi mezarlıklar müdürlüğüne bağlı.

Büyükşehirlerde büyükşehir belediyesine bağlı.

sağlık bakanı ekrana mı çıkmıyor? Adam nerdeyse her akşam basın toplantısı yapıyor, 24 saat canlı yayın mı yapsın?

Ben hiç bütün kanallarda virüse çare bulunmuş gibi konuşulduğunu duymadım; hala çok dikkatli olalım, izolasyon lazım, İstanbul'a başka önlemler alması lazim diyor çıkan doktorlar. sağlık bakanı daha dün 1 saate yakın basın toplantısı düzenledi. Her gün çıkmasına ne gerek var ki?

Sağlık bakanı her gün basın açıklaması yapıyor ayrıca twitterdan sürekli olarak süreç hakkında bilgi paylaşıyor daha ne yapsın? Ben hiç bir tv kanalında,gazetede veya herhangi bir basın platformunda virüse çare bulundu veya benzeri şekilde bir açıklama dinlemedim/okumadım tam tersine aşının bulunması için en az 1 yıllık süre olduğunu açıklıyor uzmanlar.

bütün haberler dedigin ahaber, faucci aşı icin iki yıldan önce zor diyor, alman saglik bakanı bundan sonra normal yaşama dönmeyi unutun cok uzun süre öyle bir sey olmayacak diyor, ahaber ve trt tüm dünya türkiyeyi kiskaniyor diyor. bulunan tedavinin ne oldugunu söyleyeyim. sıtma icin kullanılan ateş düsürücü tedavinin corona'yi tedavi etmedigi ama etkilerini azalttigi söyleniyor. trump, mal bulmuş mağrip gibi bu tedaviyi övüyor, bunu kullanacagiz diyor. fransizlar, bu tedavinin kalp krizi riskini cok ciddi sekilde artirdigini söyleyip yasakliyor. bu arada ilac firmalari bir sürü deneysel tedavi yöntemi buluyor ama bunlarin hepsinin bir yerlerde denenmesi gerekiyor. fransizlar, afrikada deneyelim orada insan çok diyor. tahmin et bakalim, bu ilaclarin denenecegi insanlar başka nerede çok?

TRT izliyorum şimdiye kadar "dünya Türkiye'yi kıskanıyor" "virüsün tedavisi bulundu" gibi bir açıklama veya benzer bir ifade duymadım. Aynı şekilde ne cnntürk'te ne ntv'de veya haberturk'de benzer ifadeler duymadım. Ahaber izlemiyorum ama onlarında böyle buna benzer bir haber yaptıklarını sanmıyorum. Şahsi görüşüm koronavirüsle mücadelede dünyanın en iyi ülkelerinden biriyiz.

Banka basina mevduat limitini asmiyorsaniz sikinti olmaz.

Banka basina 150 binden fazla var mi?

@ozdek Hayır fakat neden olmaz? 150 binin altındaki yatırımlar devlet güvencesinde mi?

bankalar batsa bile 150 bin tl'ye kadar bireysel hesaplarda (ticari hesaplar hariç) bulunan mevduatınız devlet güvencesi altındadır.

tmsf.org.tr/tr/Tmsf/Mevduat/mevduat.sss

bigpara.hurriyet.com.tr

150 bin tl Türk Lirası cinsinden olmak zorunda değil, toplam 150 bin tl'ye kadar tekabul eden döviz, altın hesapları da sigortaya dahil.

2001 krizinden sonra türkiyede yapılan en önemli yapısal reform bankacılık alanındaydı. BDDK bu zamanda kuruldu vs. vs. bu devirde kolay kolay banka batmaz. şuan ki anormal durum diyelim uzadı büyüdü bankalar batmaya başladı zaten o zaman paranızda daha fazla şeyleri dert etmeye başlarsınız.

ayrıca arkadaşların dediği gibi mevduatınız devlet güvencesinde. ama ortam film seti gibi vahşi batıya dönerse o güvence de yalan olur :)

bankalar batacak noktaya gelirse o paranın zerre değeri olmayacak zaten. vahşi yaşam koşulları geçerli olacak. (bkz: arjantin) devlet 150k'ya güvence verse nolur vermese ne olur ya. hala devlete güvenen var mı?

o raddeye gelirsek 1000 tlye ancak orta boy pizza alırız heralde.

garip bir şekilde türkiye'de bankacılık sistemi biraz sağlam. 5-6 aylık böyle durgunluklarla batmaz.

Mevduat güvencesine pek güvenmeyin açıkçası. Alırsınız o parayı ama kaç sene sonra alırsınız o belli olmaz :)

Diğer taraftan Türkiyede banka zor batar. BDDK ülkedeki nadir iyi regülasyon üreten kurumlardan biri. Yani eğer bankaların batacağı seviyeye gelirsek, ondan önce diğer kurumların %95'i falan batmış olur zaten paraya pek ihtiyacınız kalmaz.

Talasas haklı
Batsa da battığında artık bankaya da ihtiyaç duyulmayacak bir seviyeye gelinmiştir.

90'lı yıllarda 10 yılda 22 banka hortumcular tarafından batırıldı ayrıca kamu bankalarıda hortumlanıyordu zararı devlet karşılıyordu bankalara güven yoktu. Daha sonra BDDK kuruldu 2001 2002 ve 2003 yıllarında bankacılık sektöründe ciddi yapısal reformlar yapıldı bu sayede 2009 küresel ekonomik krizinde batılı ülkeler ciddi şekilde etkilenirken Türkiye daha önce aldığı tedbirlerin meyvesini yedi. Günümüzde Türkiye'de bankacılık sektörü çok büyümüş durumda her yıl Türkiye ve dünya genelinde yüzlerce yeni şubeler açılıyor çok yüksek kar sağlıyorlar ve dünya genelinde direkt indirekt bağlantıları var olası bir krizde bile aylarca hatta yıllarca dayanacak durumdalar. Ayrıca ekonomik krizlerin aynı zamanda fırsat anlamına geldiğini unutmamak gerekir.

Kendi sitesinde yazıyor tek tek. Oradan bakın en sagliklisi.
Plaka mühim.. Plaka da vida deliği varsa kalırsınız.

farlar, park lambaları, fren lambaları kısaca yanması gereken bütün ışıkları kontrol etmelisin. bir kere bu yüzden dönmüştüm. sırf rahatlığımdan bakmadım. ilkyardım çantası, yangın söndürme tüpü vs kontrol ediliyor. egzoz ölçümü yenilenmesi gerekiyorsa önce ona giriyor araç. bunun ekstra ücreti var.

yangın söndürme tüpü son kullanma tarihi

Yangın söndürme tüpü
Yedek lastik

1. Farlar, lambalar kısacası plaka aydınlatması dahil bütün aydınlatmaların çalışıyor olması lazım. Ayrıca renkli ampüllerin (fren, sinyal) renginde olması lazım.

2. Ön takım ayarı (rot&balans)

3. Lastikler yeni olmalı

4. Emniyet kemerleri çalışır durumda olmalı

5. Cam fıskiyeleri çalışır durumda olmalı

6. Frenler sağlam ve sağlıklı çalışıyor olmalı

Bu saydıklarım aklıma gelen ağır kusur sebepleri. Muayene öncesi aracınızın rot balans sistemini kontrol ettirin. Aydınlatmalarınızı ve latiklerinizi kendinizde kontrol edebilirsiniz. Frenlerinize güvenmiyorsanız fren testi yaptırabilirsiniz.

Yangı tüpü ve ilk yardım çantası kesinlikle şart değil, olmadığı not ediliyor hafif kusur sebebi, bunlar yok diye muayeneden kalmazsınız.

Sizin bireysel olarak yapmanız gereken tek şey aydınlatmaları kontrol etmek, tümünün çalıştığından emin olun, yanmayan ampül varsa gitmeden değiştirin.

Aracınızın yaşı 15+ değilse frende vs kolay olay sorun çıkmaz, ön takımda ciddi bozukluk varsa muayeneye gitmeden siz de fark edersiniz zaten.

Muayeneye hazırlık, ön muayene gibi kavramlar saçma ve para tuzağı, zaten bir eksiğiniz varsa ve ağır kusur sebebiyse 1 ay içinde bunu düzletip geri gelmenizi istiyorlar, 2. muayene de ücretsiz.

Ödeme nakit oluyor. Kart yok.

Bir de kimliğin olması gerekiyor yanında. Komik ama ben oradayken yarım saat içinde 3 kişi geldi, kimliği yanında yok diye işlem yapamadı.

Kimlik dediğim, nufüs kağıdı, ehliyet veya pasaporttan herhangi bir yeterli. Hiçbiri yoktu bu insanlarda.

Ayasofya'nın bulunduğu alanda daha önce tapınak yer alıyordu ayasofya bu tapınak kalıntılarının üzerine inşa edildi kazı alanları o döneme ait ayrıca latin istilasında zarar gördü ve farklı dönemlerde bir çok defa restorasyonlardan geçti yüzlerce yıllar boyunca. Toprak altında kalmamasının sebebi terk edilmeyip hala kullanılıyor olmasından kaynaklanıyor. Terk edilmiş, atıl vaziyette kalan yapılar zamanla toz toprak taşınmasıyla kullanılmadıkları için toprak altında kalıyorlar.

o arada binbir türlü ihale yapılıyor. corona hükümetin işine geldi. kimsenin ülkenin finansal gündemiyle alakası kalmadı. siyasi de öyle. herkes corona muhabbetine takıldı. zaten pimpirikli milletiz. duyuruda da göreceğin gibi insanlar psikopat derecede bilinçsiz. bu paraların nereye gittiğini, bundan öncekilerin de nereye gittiğini sormadığımız gibi sormayacağız. dolayısıyla bu işler de keriz silkeleme. zekatını ramazana saklayanlara da çağrı yaptı reyiz. şimdiden yapın diyor zekatı bu yardım şeyine :))) yani yine cepler dolacak ^^

"Şeysi" değil milli dayanışma kampanyası o. 100 milyar TL'lik ekonomik paket reel sektöre yönelik destekleri içeriyor Milli dayanışma kampanyası ise sosyal yardımları kapsıyor. 1 milyar TL veya 5 milyar TL meblağın ne önemi var adı üstünde kampanya gönüllü toplanan para. Böyle bir zamanda gündemde kampanya olmayacakta ne olacak?

bu kampanya yardım vs. amaclı değil, asıl amac hükümetin tabanını ve çevresini konsolide etmeye çalışması ve acizliğini gizleme çalışmaktır.

ilk başta umudum vardı, kötümser bakmıyordum. çünkü getireceği sonuçlar en çok onları etkileyecekti kriz ortamında. ama 3-5 gün içinde o umudum da kırıldı, umreden elini kolunu sallaya sallaya gelenleri gördükten sonra.

ben kayıtsız şartsız hükümet karşıtı bir insanım. akp'nin yapacağı herhangi bir iyi hareketin altında art niyet ararım. kimse de inandıramaz beni bunların insana, ülkeye faydalı bir iş yapacaklarına. altında kesin bir art niyet vardır. 2009'dan beri ilk defa br konuda kendilerine güvenmek istedim, cidden dedim yani başarsınlar ben de göt olayım. onda da sıçıp batırdılar.

şu anda bişey hissetmiyorum, diğer her konuda olduğu gibi bu konuda da millete faydası olmayan şeyler yapıyorlar, 10 gün önceki "şeytan görsün yüzlerini" moduna döndüm. ne açıklama okuyorum ne de izliyorum. herkes kendi başının çaresine bakacak, kimseden bir şey beklemeyecek.

Güzel başlayıp hızlı batırdılar.

Türk insanına tavsiye ile bir şey yaptıramazsın. Sadece umreciler mi, yurt dışından gelen hiç kimseye doğru dürüst bir önlem almadılar. Umreden 15 bin kişi zaten gelmişti, kalan 5 bini karantinaya alındı.

Doğru zamanda doğru önlem alınmadı. 'Şahsım' aksini söylese de durum bu maalesef. İlk vaka sonrası artış sayılarına bakarsak durumun en kötü olduğu ülke Türkiye. 'İtalya gibi olacağız' deniyor. İtalya bizden iyi durumda.

Çok şey yazdım ama sildim, halkı kötümserliğe sevkediyor diye hakkında işlem yapıyorlar. Sıçtılar, sıvıyorlar, tüy dikmesi kaldı.

Değersiz hissediyorum. Kendi başımın çaresine bakmaktan başka bir yolum yok. Devletin önderliğinde toplumun bir ferdi değil, devlete rağmen toplumun bir ferdi olarak görüyorum kendimi.

Başarılı bulmuyorum yönetim sürecini. Hükümetin salgına karşı takındığı tavırla dalga geçen caps'lerin ne yazık ki haklı olduğunu düşünüyorum.

Önlem almak noktasında geç kaldılar. Avrupa'dan gelenler de, umre'den gelenler de karantinaya alınmak noktasında geç kalındı. insanlara güvendi devlet ama toplum durumun ciddiyetinin farkında değildi. bir kaç ünlünün dışarı çıkıp gezmesi laf olduktan sonra, yine laf olsun diye onları evlerine davet ettiler.

haklarını yemeyelim, çabalayanları vardı içlerinde. ama durumun ciddiyetini önemsemeyenler ya da kendini özel sananlar güvene bomba koydu.

açıklamalara güvenmiyorum. daha ne olsun. şeffaflık denilen şey palavraymış.

Başarılı buluyorum. Hükümet olarak ellerinden geleni yaptılar yapıyorlar kriz yönetimini oldukça şeffaf ve eksiksiz yönetiyorlar. Bu krizi dünyada en iyi yöneten ülkelerden biriyiz Hükümetin aldığı tedbirler sayesinde virüsün Türkiye'ye girmesi 3 ay ötelendi bu süre zarfında bir çok tedbirler alındı diğer ülkeler tedbir alma konusunda çok geciktiler ve hatta ihmalkar davrandılar avrupa ülkeleri yüzlerce insan öldükten sonra Türkiye'nin 1 vakada aldığı tedbirleri almaya başladı.

Yanıtlarınız için teşekkürler arkadaşlar. Aslında sadece nasıl hissettiğinizi merak etmiştim ama paylaşımınız için teşekkürler.

hiçbir şey hissettirmiyor. bugüne kadar ne fayda gördük de pandemi zamanı bir fayda görecektik. boş boş konuşuyorlar, herkes kendi ohalini ilan etsin ne demek arkadaşım? şeffafız, ülkemize üç ay korona girmedi ne demek? apaçık yalan söylüyorlar, nasıl olsa kimse kanıtlayamıyor yok derler kim bilecek. süreci de iyi falan yönetmediler. devlet vatandaşına nasıl yardım edeceğini açıklayacak diye beklerken devlet vatandaşından yardım istedi ya daha dün akşam. kocaman bir şaka bütün bu olanlar. yazıma bir şey hissetmiyorum diye başladım ama sanırım gerçekten çok sinirliyim. insanlar kara kara faturamızı kiramızı nasıl ödeyeceğiz diye düşünüyor, hala televizyonda her yerde süreci nasıl iyi yönettiğimiz konuşuluyor. sıçayım sürecine ya.

Hükümet diye bir şey yok tek adam ve onun bekası var, önce bunu kabul etmemiz lazım.
Her şey bu kişinin iki dudağı arasına bakıyor. İktidarda kalmaya devam edebilmek için sürekli savaş çıkartarak gencecik askerleri ölüme gönderdiklerinde neler hissediyorsam (Ne kadar çok ölüm, o kadar çok oy zihniyetiyle), pandemiye karşı olan tutumlarında da aynı şeyi hissediyorum.

turkiye'nin iflas ettigini hissediyorum. bu durumda, is yok guc yok, ekonomi durmus, devletin vatandasindan para istemesi kasada tek kurus yok demektir. herkes basinin caresine bakacak, suc oranlari artacak muhtemelen ilerki surecte, abd ile birlikte tum dunya resesyona girdiginde fakirlik ve aclik tavan yapacak.

Güzel başlandı ama muhtemelen bazı kaygılardan dolayı zamanında bazı adımlar atılamadı.

Bence: Bir aşamadan sonra, yurt dışından gelen herkes 2 hafta karantinada kalmalıydı. Hadi onu kaçırdık, 2 hafta bir sokağa çıkma yasağı ilan edilip, hastalar tespit edilmeliydi.

Bilim kurulu, elinden geleni yapıp uyarıyor ama hazinede para yok. İnsanları eve kapatırsanız, neyle besleyeceksiniz. Herkes stok yapamadı...

Kısacası hükümet : "Durum vahim, herkes başının çaresine baksın. Ben de para yok" diyor.


.

Fazla bir sey hissettirmiyor cunku profilleri cok net ve tam olarak kendilerinden bekleneni yapiyorlar.

tse3.mm.bing.net
tse1.mm.bing.net

Ama bu tutuma verilen tepkiler yok mu, iste onlari okuyunca gozum donuyor.