çok bence.

istanbulun bu konuda değişik bir tavrı var. Pahalı tabiki ama mesele talep, yani o adam dondurmaya bu parayı verecek aferdesiniz ama değişik insanları bulabiliyor. istanbul için bunun tonla örneği var, aynısını başka bir anadolu şehrinde yapmak çok daha zor, istanbulda nedense para çok hızlı dolaşımda, kalabalıklıktan değil, kültüründen.

mesela ben mado'yu da pahalı bulurum ama orada bile 1 top dondurma 3.5 lira. bence dondurma için bu da pahalı.

Çok.

serez dondurmacısında bile 2.5tl. çokmuş

kemal ustanın yanında bir dondurmacı var kadıköyde. millet kuyruk olur her zaman. orada bile kocaman üç top dondurma 12 tl. bu pahalının da pahalısıymış. dondurmacıların nusreti galiba.

bağdat caddesi pöö labs'de 14 lira.

Çok
Akçayda 2 liraya aldık biz :(

@ruhen hastayim ben

Oranin dondurmalari da bir boka benzese hadi neyse diyecem de, vasat bile degil lan..

Hem de asiri fazla.. 3 tane nogger gommek daha mantikli

çok fazla, 3 bilemedin en fazla 4 olur

Bak Mersin'deyim şu an, bildiğin damla sakızlı dövme dondurmanın kilosu 16 lira. Böyle bir lezzet yok. İstanbul'da dondurmaya verdiğim paraya acıyorum gerçekten.

Pahalı. Önünden hiçbir gün sıra eksilmeyen ve bademli dondurması çok iyi olan Ali Usta'da bile topu 4 lirayken -ki o da fazla- abartı.

@ruhen hastayim ben ali usta o. ayrıca dondurmaları eskiden efsaneydi. şimdi ise aynı güzellikte olmasa da baya güzel.

@mirandaiam nogger ile karşılaştırma olayına girecek, "boğazımdan şekerli soğuk bir şey geçsin yeter" şeklinde bakacaksan nogger ye tabii ki.

Topunun köküne kibrit suyu.

var.

evde dirsek, kaval kemiği, metatarsal kemiklerini kıran arkadaşlarım oldu barfiks uğruna.

tavana sabitlemezseniz risk çok.

spor salonuna yazılın.

forum.donanimhaber.com şöyle bir demir bulursan daha kıyak olur. yıllarca bunun gibi bir demir kullandım. o zamanlar 75-80 kiloydum. ayakları tavana değdirmeli sallanma mı dersinn, ayakları demire bağlayıp kafa üstü sallanma mı dersinn hepsini denedim hiçte birşey olmadı.

Bu modeller duvarin dis cephesine baski uygulayarak saglamlik izlenimi veriyor ancak ilerleyen zamanlarda milimetrik bir cokme bile kotu sonuclar dogurabilir.Duvarin dis cephesinde kullanilan malzemenin kalitesi falan devreye giriyor bence tum bunlara hic gerek yok.Problem yaratmayacaksa duvara monte edilenlerden almani tavsiye ederim.

Ben kullanıyorum ve güvenilir buluyorum.

Olursun. Mantıklı. Doğru söylüyorsun. Ama sonra taraftarlık falan kalmıyor, takım tutmaz olunabiliyor.

Gs, fb, bjk'dan sonra millî takım'da karar kıldım. Yerli devlerin hiç biri bana sevimli gelmiyor, yabancı takım taraftarı zaten değilim, olamam.

Takım tutma doğuştan gelir değişemez. Aynı cinsiyet gibi. değişirse barındırmazlar seni tribunde her an başka takıma dönebilir imajı uyandırırsın

takım tutma doğuştan gelirmiş güldürmeyin. doğduğunda da futbolun her şeyini biliyordun zaten.

futbolu izleyip de eğlence, zaman geçirme vs ötesine azıcık dahi taşıyan en ufak fanatiklik çok itici, iğrenç. bu kafalar yüzünden 15-16 sene önce takım tutmayı da futbolu takip etmeyi de bıraktım. istediğin gibi de tuttuğun takımı değiştirirsin.

@washe

Bir süredir takip etmiyorum yani 2011 den beri. 10-11 sezonu şehir dışında (Edirne) olmama rağmen neredeyse 13-14 fb maça stada gittim. Sonrasındaki şike olayı ve olayın sakız gibi uzaması sebebiyle takip etmeyi bıraktım.

Çünkü futbolcu profesyoneldir, taraftar duygusaldır. Ayrıca futbolcu sürekli takım değiştirirken tek bir takımı tutabilir, bir takımda oynamak diğer takımı tutmaya engel değil. Gider tuttuğu takıma golünü atar, sonra eve gider üzülür mesela.

değiştirebilir mesela benim galatasaraylı bir arkadaşım fenerbahçeye 6-0 yenildikten sonraki gün ben artık beşiktaşlıyım demişti.

şu an fenerbahçe kapatılsa ben takım tutmam. değiştirmek bir yana. bu ayrı bir şey ya. onca yıl destekleyip sonra başka bir takım tutuyorum diyemezsin. içinden gelmez. onu demen için ya çocuk olman lazım ya da fazla ilgilenmemen lazım.

Takim degistirilmez, takim dogustan gelir. Takim namustur, sereftir, takimini degistiren seferini kaybetmistir, ruhunu şeytana satmistir, tuttugu takima gonul veren bla bla bla..

Degisir degistirdim, gezi olaylarina kadar fenerbahceliydim ama geziden sonra carsinin yaptiklari sayesinde besiktasli oldum.

Bilmiyorum da takim turmak kimlik gibi biraz. Nasil benim adim ahmet degil berke artik demek garip duruyorsa ben artik fenerbahceli degil besiktasliyim demek de oyle geliyor bana.

Sen oyle desen de sosyal cevren kabul etmiyor, etmez. Garip geliyor dusununce ama durum bu. Takim tutarken de oyle secme bi sansin olmuyor cocuklukta. Hep bi hangi takimlisin sen goygoyu sorgusu var. illa bir takim secmen gerekiyor. Ailen cocukluk arkadaslarin tv medya, artik sosyal medya bir takimi senin icin on plana cikariyor ve onu benimseyip yoluna devam ediyorsun. Bu da her yeni girdigin ortamda cevrende senin kimliginin bir parcasi olmaya basliyor.

en çok gb'ı türk telekom veriyor. 5gb internet + 1000dk 29tl, 7gb+1000dk 39tl böyle gidiyor 50-60 liralara 10gb veriyordur herhalde. (yalnız ev telefonu ve/veya ttnet varsa bu fiyatlar geçerliymiş, öbür türlü 5-10 lira artıyor)

bi ara 29tl'ye 8gb + 1000dk kampanyası vardı kaçırdım ben. Yine öyle bişey olursa geçerim belki diyorum.

Vodafone'da 20 gb var diye hatırlıyorum. Araştırmak lâzım.

tt çok vermesinin yanında bazı yerlerde verimli çekmiyor. gerçi aynı sorun turkcell ve vodafone'da da olabilir.
velhasıl kullanacağın yer sabitse ve hattını taşımayı düşünüyorsan bulunduğun yerde internetin verimli olup olmadığını bir araştır.

Adamın adına soyadını ve emlakçıyı arat internette; haklarında bir şeyler yazılıp yazılmadığına bak. Sosyal medya hesaplarını incele. Komşularla ve yakındaki esnafla konuş.

(bkz: ev kiralarken dikkat edilecek hususlar)

sozlesmeyi iyi tani.

Öncelikle tabii ki sahibinden bulmaya çalışıyorsun. Ev ara kat olursa kışın ısıtmak için çok uğraşmazsın. Hele ki altında üstünde yaşlı veya bebekli aile varsa kaloriferi sonuna kadar açarlar. :)

Yeni yapılmış apartmanların betonu birkaç yıl soğuk olur, ev ısınmak bilmez. Apartman en azından 3-4 yaşında olsun, güneş yemiş olsun.

Kira tüfe oranında artar, sözleşmeye şerh düşersin.
En güzel ev sokak sokak gezilerek bulunuyor. Tavsiye ederim.

Evin cepheleri de önemli ama ondan anlamıyorum ben.

apartmandaki insan profiline falan bak. Apartmanda osmanlı tuğrası ya da arapça yazılar varsa genelde muhafazakar tipler oluyor.

kombiyi mutlaka test et. kontrata imzayı attın mı beni ilgilendirmeze getirebilir mevzuyu. Kombiyi çalıştırıp peteklerin ısındığını gör. Peteklerde sorun varsa tutma.

Bekar ve öğrenci olduğunu üstüne basa basa söyle ev sahibine. Sonradan eve karı atıyon demesin.

Evde bir eksiklik gördüysen ev sahibi o eksiği gidermeden evi tutma. Eve bikere yerleştin mi sonradan yan çiziyorlar.

Gürültüye hassasiyetin varsa üsttekilerin ve alttakilerin nasıl biri olduklarını sor.

Evi ara kat tutmaya çalış.

güneş almasına dikkat et.

komşuların arıza tipler olmamasına dikkat et.

tren,tramvay, otobüs sesi geliyor mu ona bak.

yakında inşaat var mı ya da boşaltılmış bina var mı ona bak, 1 sene inşaat sesi çekersin.

alt katlarda çö arabası sesi çekebilirsin dikkat et.

sokak aralıkları az olsun, ses hayvan gibi yankılanır.

börtü böceği var mı o önemli.

evi boya badanalı al öyle teslim et.

sürekli ses olan şeyler var mı ona bak, mesela market, kabzımal.

koku yapan iş yeri var mı?, kebapçı, balıkçı, işkembeci etc.

Kentsel dönüşüme girme ihtimalini araştır bir de. Kentsele girecek evleri öğrencilere kakalamaya çalışıyorlar. Yan binaları da araştır gürültüsü fena oluyor

Sözleşmede ev sahibinin adresi olsun, ev sahibi ortaya çıkmıyor anahtarı teslim almamak için, sonra taşındığında bile her gun içindeymişşin gibi sana borç yazıyor. depozitoyu vermeye yanaşmadıklarında ulaşamıyorsun sonra, oradan paranı yemeye çalışıyor.benimki oyle yaptı. Allahtan kimlik nosundan buldular noterde. Anahtarı teslim ettim emlakçıya diye. Evine noterden ihbar çektim. O da yuz lira,ayrıca ev rutubetten dökülüyor bunlar da makyaj yapıyor, iki ay sonra ev dokuluyor, ev rutubetli mi diye araştır, her ay resimle, dökülen yerleri. Mutfak evyesi düşecek gibi mi onu araştır, yarım yamalak oturtuyorlar duşunce tamir ettirmiyorlar. Çıkma zamanı gelince Depozitoyu kiraya saydır, bir bahane buluyorlar ve mutlaka odemiyorlar çünkü,

cevaplara ilave olarak;
elektrik su doğalgaz sayaçlarını oku kontrata yaz.
güneye bakan evler kışın sıcak olur tam öğrenci evidir.
mutfak, banyo dolaplarını açıp bak rutubet varsa kokusundan anlarsın.
kapıları, pencereleri tek tek aç kapa arıza varsa kontrata yaz.
senet isterlerse senedin üzerine kontratın tarihini yazarak kontrat karşılığı verdiğini belirt.

haftada 1 kez sevişmiyorsan çok saçma bir şey.

neden mesela? tamam bilimsel olarak mucize bir şey değil. ama deneyenler ve deneyenlerin süreç notları da ortada. öyle veya böyle bir gelişme bir kalite sağlıyor.

Bence neye gerçekten inanıyorsan o oluyor. Bu kadar.

Doğru diyorsunuz. İnanç en önemli etken. Başta da dediğim gibi bilimsel veri yok belki hepsi plasebo.

ben bunun mantigini anlamiyorum. iliskisi olmayan birinin 150 gun boyunca bosalmamasi korkunc bi sey bence. porno ya da osbir bagimlisi olmadiktan sonra insan neden kasar kendini bu kadar? osbir cekmeyince ozguveniniz artiyosa sorun masturbasyonda degil de daha derindedir bence. bi insan neden no fap challenge yapar yav ilk kimin aklina gelmis acaba.

dinleyince çok saçma gelmiyor bana. bu da bi çeşit oruç. disiplin getiriyorsun hayatına.

Güzel cevaplar geliyor teşekkürler

Deney tasarımı ve regresyon analizi konularına göz gezdir kanka bence

Yazdığın artıların no fap ile zerre alakası yok. Bütün bu başlığı günde iki kere götüme pipet takıp çıkarıyorum diye açsan da yaptığın diğer Aktiviteler pipet olayını o kadar büyük gösterecek ki gözünde yine inanacaksın.

bilimsel dayanağı yok diyenler bu videoyu izleyebilirler. son yıllarda porno hakkında yazılan makaleler ve araştırmalar hızla artıyor. ben de martta nofap'e başladım ve senin saydığın faydaların çoğunu gördüm.

www.youtube.com

sen şuna aseksüelim desene kardeş, nedir nofap falan ya.


sekssiz, mastürbasyonsuz hayat mı geçer. o enerjinin dışa atılması lazım abi insanlar sevişemiyorum diye kılıktan kılığa girip karşı tarafın kuklası oluyor, o derece mühim bir şey insanoğlu için.

başka bir örnek ise; kimi aşırı stresli, kızgın görsek sevişse geçer deriz ve sevişir gerçekten geçer.

bana kalırsa seks, mastürbasyon insanı insan yapan 10 gerekli şeyden biridir. aksi düşünülüyorsa bu çok güzel bir şey değil bilakis aseksülelliktir. doğru partneri bulunca geçecektir. saygılar.

hayatımda hiçbir sınav dönemi olmamıştır ki (ilkokuldan sonra) mastürbasyon yapmadan çalışabileyim. o yüzden o madde garip geldi.

mastürbasyon yapmadan ya da sevişmeden ders çalıştığım bir zaman dilimi varsa, burada ders çalışmak mastürbasyona ulaşan bir araç muamelesi görür bende.

önce mastürbasyon.

mastürbasyon gerekli buna bir şey demiyorum. hele ki düzenli bir seks hayatınız yoksa. değinmek istediğim konu porno ve porno bağımlılığıydı ama net şekilde anlatamadım, benim hatam.

@bohr atom modeli

ödül mekanizmanı öyle oluşturmuşsun bu kişisel bir şey. peki ya daha önce bulunmadığın bir ortamda bulunsaydın, orda da asılacaktın?

@thevalentino

aseksüel falan değilim. bu süreçte yaşadığım zorluklara değinmediğim tabi girişte o yüzden öyle anlamış olabilirsiniz. önceki hayatımda da porno bağımlısı değildim haftada 1-2 izlerdim. internette nofap olayını görünce deneyeyim dedim sadece. kaldı ki yazın 12 saat işten sonra buna ayıracak zamanım dahi olmuyordu o yüzden 150 güne ulaşmam kolay olmuş olabilir. ayrıca insanların ne yaşadıklarını bilmeden onları önyargıyla ".bne, aseksüsel" gibi kelimelerle yaftalamak hoş değil.

@Goldstein

teşekkürler bunlar da epey faydalı;
www.youtube.com
www.youtube.com

@yere dusup kirilan sarap kadehi

kendim de dediğim gibi bir çoğu diğer alışkanlardan veya plasebo etkiler olabilir buna bir şey demiyorum. bir insanın her gün mastürbasyon yapması da bana göre normal. ama bunu her gün porno izleyip yapıyorsa sıkıntı vardır. lakin dopamin beynini o kadar ele geçirmiştir ki farkında bile değildir.

@der meister

madem mantığını anlamıyorsunuz ve ilk kim başlatmış merak ediyorsanız gogıllayıp buna ulaşabilirsiniz. üstte de verdiğim cevapta söylediğim gibi yazın 40 derece altında 12 saat çalışınca değil osbir uyumaya bile hali olmuyor insanın.

@sadakatsiz

vücudumu tanıyorum hocam orada sıkıntı yok. uygun bir sürecim vardı ben de bunu nofap ile değerlendirdim. yukarıdaki maddelerin hepsini de nofap ile kazandım demiyorum. osbir'e ayırdığım zamanı bunlara ayırmaya başladım sadece.

bu ödül mekanizması değil. nasıl ki açken ders çalışıp miden kazınırken odaklanamıyorsan, ya da nasıl ki içerisi çok sıcaksa da klimayı açayım rahat rahat çalışayım diyorsan bu da öyle bir ihtiyaç.

ya da bana öyle oluyordu. her türlü ihtiyaçlarımdan arınıp başlıyordum ders çalışmaya. başka bir ortamda çalışmayı hiç tercih etmedim. hep kendi odamda çalıştım. öyle olsaydı da bir şekilde tuvalette falan hallederdim herhalde. skdajfh

(bkz: the wolf of wall street)

filme güzel gönderme oldu :D

bu konunun ekşi'de hiç konuşulmamasını anlayamıyorum.

plasebo kesinlikle degil. ama belki de herkesin uygulamamasi daha iyi...

@qazwsx
aynen öyle. bazı insanlar cidden uyumak ve kandırılmak istiyor.

açılın ben de yaptım,
toplamda 8 ay falan bir süreç ve sadece meraktan yaptım.
benim aldığım sonuç sadece seksüel düşüncenin önce tavan yapıp-ilk bir ay- sonrasında düşüşe geçmesi bir süre sonra akla seksle ilgili bir şeyin gelmemesi, aseksüelliğe doğru gidiş vs. aslında fena değil kafa oldukça rahat oluyor, karşı cinse cinselliği tamamen soyutlayarak bakabilme yetisi veriyor. sorarsanız ne işine yaradı hiç bir işime yaramadı sadece deneyip gördüm. cildim güzelleşti mi sesim değişti mi valla bilmiyorum. onlar muhtemelen sigara-alkolün hayattan çıkması ile alakalı.

NoFap biraz talihsiz bir isim olmuş aslında. Bu oluşumun temelinde aslında porno bağımlılığı yatıyor. İnsanlar NoFap'i duyunca "ee mastürbasyon da mı yapmayalım yani ?" diye düşünüyor haliyle. Ancak olayın temeli pornoya bağımlı hale gelerek mastürbasyon yapıyor olma durumu.

Pornonun bağımlılık yapıcı bir etkisi olması bilimsel olarak gayet ortada. Ayrıca uzun süre bu şekilde devam edince porn induced erectile disfunction denen olayın görülme olayı da gayet yüksek. Bu da sonunda ciddi krizlere neden olabiliyor cinsel hayatta veya sosyal hayatta.

NoFap denilen olay temelde bağımlılıktan kurtulmak üzerine oluşturulmuş aslında gayet mantıklı temelleri olan bir hareket.

Kimseye mastürbasyon yapma monk ol falan denilmiyor. Yalnız porno bağımlısı haline geldiysen veya PIED varsa, gerçek cinsel hayatın yoksa durum sadece "mastürbasyon yapmak"tan öteye geçiyor. Kişiyi günümüz toplumunda entegre olamamış bir birey haline getiriyor. Kriz durumu ortaya çıkıyor.

Bağımlılık artıyor, sosyalleşme azalıyor, cinsel hayata karşı gerçeklik algısı kayıyor vs. vs. NoFap ise aslında çok basit aslında sağlıklı herhangi bir insanın yapması gerkenleri bir community zihniyetiyle motivasyon haline getiriyor.

Spor yap, hobi bul, sosyal ol, comfort zoneundan çık, pornuyu bırak, kendini geliştir. sağlıklı beslen vs. vs.

Genç yaştaki insanlar aslında bunları tepeden inme bir nasihatla duyunca belki de ciddiye almıyorlar. Sanıyorlar ki Amerikan filmlerindeki gibi hergün bira içip, pizza yiyip, porno izleyip yine de sosyal hayatları olacak, karşı cins ya da hemcinsleriyle cinsel hayatları olacak falan fistan. Ancak bu bir community motivasyonu altında yapılınca işte kendilerini hissedebilecekleri bir aidiyet buluyorlar, her şey daha kolay oluyor.

Eyyorlamam şimdilik bu kadar.

Sizin için güzel etkileri olmasına sevindim ama porno/mastürbasyon bağımlısı olmdıysanız içinizde biriken libidinal enerji kaynaklı gerfinliği nasıl yönetiyorsunuz? Bir kadın olarak saydığınız tüm faydaların (en azından kadınlar için) orgazmın güzel yan etkileri olduğunu bilimsel olarak da biliyorum, kendi hayatımdan da biliyorum. Örneğin, sık orgazm olan kadın dünya ile daha barışık olr, cildi parlar, yüzü güler ve başka bir etken yoksa olumlu ve kendine güvenen bir insandır libidinal enerji birikmiş haline göre. Bağışıklık sistemi daha güçlüdür, vb. Faydaları saymakla bitmez, öyle diyeyim. Libidinal enerji birikenin cildi matlaşır, daha sinirli hale gelir, huysuzlaşır, daha yargılayıcı ve katı olur. Yani tabii 180 derece değil de, önce sonra karşılaştırması olarak. Normalde çok çok yüksek bir farkseğil ama fark elien bir fark.Bazı kadınlarda ise gerçekten çok fark diyor; Dr Jekyll/Ms Hyde gibi değişim olabiliyor.

Kadınları anlattım, çünkü erkeklerde çok da okumadım. Ancak, biriken libidinal emerji Türkiye'nin gerçekten büyük bir sorunu ve tacizin, şiddetin büyük kamçularından biri. Faydasını gördüğünüze çok sevindim ama libido bastırmanın iyi bir şey oldığuna inanmıyorum. Daha doğrusu porno bağımlılığından ya da mastürbasyon bağımlılığınız varsa, ondan kurtulmak güzel ama o aradaki libidinal enerji ne olacak? Bu etkilerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

2016da açılmış konu, kim nasıl buldu, neden hortlarttı...

Konunun uzmanı falan değilim ama birkaç bir şey okumuştum ve madem hortlamış, ben de fikrimi paylaşayım madem.

Öncelikle bence de bu nofap olayı tam olarak mastürbasyonu bitirmek değil de porno izleyerek mastürbasyon yapmayı bitirmeyi daha öncelikli hedefleyen bir şey gibi geliyor.

Ama bunun ötesinde, mastürbasyonu komple bitirmeye çalışmak bana da saçma geliyor. Kaldı ki, bunun öyle bir etki yaratacağını da düşünmüyorum. Bence buradaki sistem, mastürbasyonu kısıtlayarak ya da yasaklayarak insanı çiftleşmesi için zorlamak. Yani red pill ile bağdaştırıyorum ben bunu ve bu nofap olayının sonucu olarak, mastürbasyon yapamayan birey bu ihtiyacını partner bularak giderme yoluna gidecektir daha yoğun biçimde ve eskisinden daha özenli olacak, daha çaba sarf edecektir. E, bu süreçte de haliyle özgüveni de artacak, kendisine de daha iyi bakacak vs. Niye? Çünkü mesele en nihayetinde bu ihtiyacı bir şekilde karşılamak. Haliyle spor da yapılacak, yeme içmeye de dikkat edilecek; pek tabii cilt de güzelleşir, bu yukarıdaki diğer şeyler de gerçekleşir.

bir hort da biz atalım; sözlükten güzel bir entry ile

eksisozluk.com

büyük tecrübelerime dayanarak ayzıyorum. öyle bir marka yok.

tamamen o seriye bağlı.

lcw den alıp 5 senedir giyip hala süper olan tişörtüm de var, hatta pirmarkttan 80 cente rengine tav olduğum tişört bile 2 sene ardından aynı renk.

çok para verip aldığım bir çok üründe renk atması, büzüşme filan oldu. tam tersi süper olanda var.

şuna kanaat getirdim. o seride kullanılan kumaşa bağlı. bir de tek firma üretmiyor sallıyorum lcw belkide 100 farklı yerden alıyor tişörtleri diğerleri de öyledir.

Docker's (benim tarzım değil babam yıllarca giyer)
Lacoste (alıp yaptırmak lazım kesimleri geniş)
Basic ve gömlek için Zara (Kesimini seviyorum)

Colin's

Alıp memnun kaldığım;
Gömlekler
Beymen, Ramsey, Sabri Özel, Sarar, Network, Karaca, Vakko.
Pantolonlar (Kot, Kanvas, Kumaş)
Beymen, Ramsey, Levi's, Wrangler, Damat.
Tişört
Marka gözetmeksizin en sade, basic olan modelleri denk geldikçe alıyorum.

Türkiye de erkek giyim sanş işi. Kurnaz'ın dediği gibi markaların sezona göre kumaşları da kalıpları da değişkenlik gösteriyor.

H&M ve C&A. Mis.

beymenden lcw ye ani değişim..

neyse massimo dutti diyorum ben. ucuz değildir ama gayet kaliteli.

little big
wrangler
columbia
pull and bear
gap

Kurnaz'la aynı fikirdeyim. Ancak özel olarak şunları söyleyebilirim; Colins ve Koton'dan memnun kaldığım ürünler oldu. Pull & Bear çok defa üzdü. Kesimler çok iyi ama kumaşlar, ham maddeler sıkıntılı gibi.

spor konusunda dechatlon.

gap ve pull and bear gayet iyi.
abercrombie, tommy, hollister falan da 5-6 senedir giydiğim şeyler var, en ufak bir sıkıntı yok.

yorumlarda yer alan Ramsey, Columbia gibi markaların kaliteli olduğuna katılıyorum fakat ucuz-kaliteli sınıfına girmiyorlar bence.

Beymen gömleklerimden memnunum. Tavsiye olarak Beymen Business tavsiye ediliyor genelde.Benimkilerde renk atma/solma olmadı
Sararın CCS sarar marka gömleklerinden hiç memnun değilim.
Dockers pantalonlardan memnunum. Son olarak outlette 4 tanesini 200 liraya almıştım.Yeni sezon ürünlerini alırsanız ya da indirimsiz alırsanız 150-250 arası ama

Porsche macan. Dizeli 3.0 motor ama vergisi çok. Benzinli 2.0 motor, ayağı yerden kesiyor. Detaylı bilgi istersen veririm.

m.hyundai.com.tr

Dizeli yok ama değerlendirilebilir.

sunu yeni gordum, inceleyebilirsin
www.seat.com.tr

Renault Kadjar soran insana da Macan olan bir öneri değişikmiş :)

Benim de önerim HONDA CRV.

renault güncel suvlarından iyi para kırdı, kadjar düşünebilirsin. yeni kasa kaşkay ve xtrail de sağlam aletler.

1. jeep-renegade
2. nissan-qashqai
3. vw-tiguan
4.bmw x1
5. audi q3

fiyat sıralamasını gözeterek liste verdim. jeep'le nissan yer değişebilir tabi donanıma göre. ayrıca bu seride birbirine rakip olabilecek iki suv var tiguanla qashqai. son ikisi çok pahalı, yoksa ideal olanları onlar.

Peugeot 2008. Kadjarı hiç denemedim ama ondan ucuzdur diye tahmin ediyorum. Dizel otomatiği güzeldir, yeni modelde vites geçişleri hissedilmiyor.

www.otoruyasi.com

3008 guzelmis ama peugeot a 120000 verilir mi bilemedim

olmadı hep durex alırım.

Evet. Hep durexle oldu hatta. 3 kez filan.

Hiç takmadığım için yaşamadım.

Kondomu yırtan takmasını bilmiyor yasa dikkat etmiyordur.

Pipi ucunda spermin boşalacagi kadar bi alan birakican. Öyle yüzücü bonesi gibi takılmaz Kondom.

Hayir, olmadi

sayısını bilmiyorum ama yaşadım birkaç kere

Takmayi mi bilmiyordum acemilikten artik ilk sevismelerin degisilmez olayiydi. Su siralar pek sevismiyorum, sevisirsem pek kullanmiyorum, kullansam da yirtmiyorum.

kullanim sirasinda olmadi, cikarirken ucundan cekerken yirtildi bi tane OK. durex kullaniyorum genelde ekstra ince olanlardan, bisi yasamadim.
bir de lelo hex diye bisi aldim gelecek ins, ultra kuvvetli ultra ince diyorlar bakalm

ters bir harket esnasında yırtıldı malesef.

İnsanlar aptal maalesef. Kadın erkek diye ayırmayalım. Ha özellikle bu coğrafyada erkek kadını daha çok eziyor, üstünlük kurmaya çalışıyor evet. Ben bilinçli bir insan olarak buna izin vermiyorum, şahit olduğumda göz yummuyorum. Ama feminizmi erkek düşmanlığı olarak gören çok ergen dişi de var. Erkek olmak da bu değil, feminist olmak da bu değil.

feminizm hukuksal alanda kadın erkek eşitliğini sağlamadan hangi ara erkek davranışlarını sınırlama çabasına girişti? birkaç erkeğin ilişkilerinde karşı cinsi bezdirecek davranışlarda bulunması, tüm erkeklerin de içinde olduğu bir mekanizmanın oluşunu doğrulamıyor. eğer her kadın, her hayal kırıklığından sonra kendi feminizmini kurarsa işin sonu iyi yere varmaz maalesef. çünkü ondan sonra yapılan her eleştiri sanki feminizme karşı yapılmış oluyor. erkekler feminizme karşı diye bir algı yaratılıyor.

ayrıca kadına kezban gibi yakıştırmalardan ben de rahatsız oluyorum. sosyal medya çöplüğüne kafanızı pek takmamanız lazım.

Aynisi basima geldi. Uzunca bir sure bana asilan bir arkadasim vardi, karsilik vermedigim icin problemli etiketini de yedim. Ne zaman ki karsilik verdim, tum dengeler degistim. Benden sakladigi sevgilisi oldugu, neden soylemedin dedigimde de" amma abarttin sanki 10 kirk yillik sevgiliyiz, evlenecek miyiz sandin hemen" gibi cumleler duydum. Yani simariklik mi ne bu ismini koyamadim ama adim kezban oldu, o kesin.

bahsettiğin erkek kadın ilişkisi dünyasının tamamı gerizekalılardan ibaret (eşcinseller bir nebze daha akıllı). uzun zamandır cinsiyetsiz varlıklar olarak görüyorum hepsini, bişeyler bişeyler yapan primatlar işte. cinsiyetten öte daha makro sorunlar var verdiğin örneklerde.

sporty@Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için bir mücadeledir.
öncelikle hukuksal alanla sınırlı olmadığını belirteyim. ikincisi durum keşke sizin belirttiğiniz kadar iyimser bir tablo oluştursaydı ama değil. ne yazık ki genel eğilim bu yönde. elbette bu kişisel ya da şahışlarla ilgili bir sorun değil. çünkü bunun bir toplumsal alt yapısı var. dünya erkek egemen bir yer. bizim gibi islam ülkelerinde ise durum daha vahim. bu kadar eşitsizlik ve çarpık ahlak açısıyla yetişen erkeğin mesleğ ve savunduğu şey ne olursa olsun eşit yaklaşabileceğini sanmıyorum. cinsiyet durumlarında erkeğin her zaman elinin altında çıkarıp kullanacağı üstünlük kurabileceği silahları vardır. ben inanmıyorum ki bir erkek bu konuda vicdanlı davranabilsin. bu gücü elinde tutmakla ilgili.

Biri yazmıştı feminizme saldırılıyor ama bir kadın haksızlığa ve şiddete uğradığında da ilk durak feministler oluyor. Bu minvalde bir şeydi. Çok doğru. Kadınların bu konuda gaza gelmemesi gerek. Feministlerle her konuda fikir birliği sağlayamamış olsalar da. Zaten feminizmi de tek bir kalıba sığdırabilmek mümkün değil.
Bunun yanında eşitliğin adaleti sağlayacağını düşünmüyorum bu konuda. Kadın erkek farklı varlıklar.
Erkeklerin de saçma sapan bir dayanışma şekli var. Sivil toplum işleriyle ilgilendiğim dönemde 8 Mart yürüyüşünde erkekler ön safta yürüyememediği için bir dünya tantana çıkarmıştı. Orada şiddete uğrayan kadınlar vardı, ailelerinden insanlar tarafından istismara uğrayan, yakınları öldürülen kadınlar vardı. Haliyle tanımadıkları erkeklerle yan yana gelmekten imtina ediyorlardı. Yine de ayrımcılığa uğradığını iddia eden bir sürü adam oldu. Karşılıklı iyi niyetle başlayan bir girişim kötü bitti. Yani onlar evet çok masum değil.
Yani soruya cevap oldu mu bilmiyorum öyle içimi dökmek istedim.

sadece konuya dikkat çekmek için feminist dedim. aslında. her ne ise kadınlar mutsuz

Abla mısın abi mi muhterem? Arada fark var biraz çünkü.
Hiit bir zorunluluk değil, binlerce ekol, beslenme anlayışı (diyet tipi), egzersiz türü var.

@kargn ablayım dostum

Ablacım türkiyede kadınların göğüs kafesi içe çökük, sırtları son derece zayıf, basen sahibi olmalarından ötürü bacak egzersizlerine soğuklar. Benim önereceklerim bu olumsuzlukları gidermeye yönelik. Uyarsa yazmaya başlayım. Yoksa kardiyoydu makinede karın çalıştırmaydı falan allah ne verdiyse herkes ne yapıyorsa onu yap gitsin.

selam beni mi çağırdın? geldim çünkü^^

abur-cubur yok, yok!
basit şeker yok!
-gel be bir kereden bir şey olmaz? -hayır, yeyeceğim! demen lazım
az yemek var, gerekirse aç kalkacaksın yemekten.
ekmek minimuma inecek, renkli ekmek yenecek.

spor olarak en başta tempolu yürüyüşe geç, yürü alla yürü, sabah yürü, akşam bir daha yürü. bak yarım saat yürü vs. demiyorum, sadece yürü diyorum.

çok kararlı ol. etrafındakiler "kafayı takmış la bu" desinler, garip garip baksınlar sana.

5 kilo verdin mi? isteren hafiften koşmalara başla.

bak yemek konusu çok önemli, abuk subuk şeyle yemeyeceksin, şimdi sana şunu yeme bunu yeme demeyeceğim, neleri yememen gerektiğini bilmeyecek değilsin.

ögünlerin arasına bir bardak ayran at, bir elma at.

sporu yoğun tut, o aletlerde yürüyüşlerin ardından istediğin gibi takıl.

çok dağınık yazdım biliyorum ama ben de programlı değilim.

daha gaza gelmek istersen özelden sana hangi kilolara ne zamanlar çıkmışım diye bir çizelge gösteririm ve ne şartlarda ne yiyerek.

reklamlar: fatsecret diye bir program var, pek işine yarar.

@kargn uyar, yaz.. birilerine hesap vereyim istiyorum, anca öyle adam olucam.
yalnız ben uzun süre koşamam, hiç koşamadım, dizerim/ayak bileklerim 55 kiloyken bile acıyordu:( kiloyu az düzene sokunca bunun için ftr'ye gidicem zaten:(
@apocalypse yaz gözünü seveyim, birileri de çok zayıfken daha zayıf olmamış, kiloluyken uğraşıp zayıflamış olsun ya :(

yav neyse formülü bana da verin bitsin bu çile

@cureforlove paleo diyosun:/ okumam lazım.. yanlış, biliyorum ama işlenmiş gıdalara düşkünlüğüm yüksek korkarım..

ilk önerim iyi bir diyetisyene gitmen. çok pahalı filan değil. tahlillerini sağlık ocağında yaptır, diyetisyenin seansı 65 lira. en azından beni gittiğim.

bunun dışında önerilere gelecek olursak
-beyaz peynir yerine keçi sütünden yapılmış lor peyniri tercih et. üzerine kırmızı pul biber koy.
-kaşar yerine dil peyniri ye
-öğlen yemeğinde mutlaka cacık, ayran, salata ye/iç.
-her iki saatte bir öğünün olsun. misal 8.00 kahvaltı, 10.00 ara öğün 12.00 öğle yem.15.00 araöğün 17.30 ara öğün vb gibi
-spordan 1.5- 2 saat önce az sütlü kahve iç. 1 saat önce 1 muz ye. spordan hemen sonra yarım saat içinde 1 bardak süt iç ve ceviz ye.
- iki öğünde bitki çayı iç
- tabiki bol su iç
- abur cubur yok.
şimdilik aklıma gelenler bunlar.

spor için fitnessblende.com'a bakmanı öneririm. orada başlangıç seviyesi videolarla başla
sonra kendine göre ilerlersin.

(bkz: karatay diyeti)

kesin çözüm bu. dalga geçenleri ciddiye almayın. benim kalbimde kılcal damarlar tıkanmaya başlamıştı bu diyet sayesinde açıldı. Senelerdir reflüm vardı geçti. zayıflatmasının dışında sağlık için bu şekilde beslenmek gerek.

woto.com

Buradan bir arkadaşa yazdıklarımı sana da yazayım. Kilo vermek bir irade ve motivasyon işi öncelikle.


İçinde şeker ve glikoz şurubu olan hiçbir katıyı ve sıvıyı ağzından içeri sokmuyorsun. Gazlı içecekler, ice tea, meyveli soda, reçel, abur cubur, bisküvi dahil.

Tatlı olarak sadece meyve yiyebilirsin. Onu da bir porsiyonu aşmadan.

Canın tatlı çektiğinde bir avuç çiğ kuruyemiş yiyebilirsin. Çiğ fındık, çiğ badem, kuru kayısı, kuru erik, vesaire.

İçinde beyaz un olan hiçbir şeyi ağzına sokmuyorsun. "katık et" lafı yüzünden ekmeksiz yemek yiyemeyen bir millet olduk. Oysa hiç ekmek yemeden çok sağlıklı yaşayabiliriz. Bu alışkanlığı değiştireceksin. En fazla bir dilim tahıllı ekmek.

Zeytinyağı ve tereyağı dışında yağ tüketmiyorsun. Bunları da abartmadan tüketiyorsun. Eğer yiyeceğin bir şeyin içindeki yağ zeytinyağı ya da tereyağı değilse, onu yemiyorsun. (bkz: mayonez)

Bir de pirinç yerine bulgur tercih ediyorsun. Bu kadar.

Bunlar dışında geri kalan her şeyi istediğin kadar yiyebilirsin. Bol su içip haftada 3-4 gün sadece seni güzelce terletecek tempoda 1 saat yürüyüş yaparsan 3 ayda en az 10 kiloyu sağlıklı bir biçimde verebilirsin.

Et sınırsız, sebze sınırsız, tahıl sınırsız. Süt ürünleri, yumurta sınırsız. Sadece yukardaki kurallara uy yeter.

Anlaştık mı?

Bir şeyi ağzına götürmeden önce gerçekten yukarda yasak dediğim şeylerden biri bile içinde var mı yok mu diye dikkat etmelisin. Şişmanlık çok yemekten değil, yanlış şeyler yemekten kaynaklanan bir hastalıktır. Çok şeyler yiyerek, çatlayana patlayana kadar yiyerek de kilo verebilirsin. Ne yediğin önemli. Yanlış şeyleri çok az yesen bile kilo veremezsin, bu da senin direncini kırar, iradeni zayıflatır, "ZATEN VEREMİYORUM" deyip iyice salarsın kendini. Yapma.
"peki şunu ekmeksiz nasıl yiyeceğim?" "peki yemeğin yanında ne içeceğim?" peki yemekten sonra midem ezilirse ne yiyeceğim?" gibi soruların olursa sormaktan çekinme. Hepsinin alternatifi var.

Bu diyeti aç kalmadan devam ettireceksin, sağlığını yitirmeyeceksin. Ama şunu da unutma, birkaç saat aç kaldın diye ölmezsin. Bazen yememen gerekiyor. Mesela akşamları. Kendini sabaha saklayıp sabah güzelce kahvaltı yap. Mis gibi yumurtanı, domatesini, peynirini ye.

Etrafın sağlıksız beslenen insan kaynıyor. Onlara acıyan gözlerle bak. Sen bir yıl içinde onlardan daha sağlıklı olacaksın. İş yerinde sabahları hamur yutarak (poğaça denen zehirden Bahsediyorum) sözde "kahvaltı" yapan dangalakların sözlerine kulak asma. Beni dinle yeter.
Haşlanmış yumurta mükemmel bir besin. Tok tutmak konusunda bir numara. İki tane haşlanmış yumurta, bir miktar peynir, az tuzlu zeytin, domates, salatalık, biber, hepsini ekmeksiz yiyip çok güzel doyabilirsin. Kahvaltı önemli, evden kesinlikle aç çıkma.

Süt ve yulaf ezmesi de yiyebilirsin. İçine ceviz, çiğ fındık, tarçın ve çok az bal koyarak. Müthiş tok tutar.
Et yerken zaten ekmeğe ihtiyacın yok. Bak insanlar sadece alıştığı için ekmek yiyor. Birinin ekmekle yediği eti sen ekmeksiz yiyerek de doyabilirsin. Önemli olan vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri almak. Bunu da en sağlıklı, en az kalorili şekilde yapmak. Öğrenmen gereken çok şey var. Et ekmeksiz yenir. Sebze yemeklerini yanında bulgur pilavıyla (pirinç kesinlikle yok) yiyebilirsin. Bulgur pilavı da yoksa sebzenin yanında yoğurt, salata ve bir dilim tahıllı ekmek. Bu kadar. Emin ol doyacaksın.

Bir kere patatesin hiçbir formunu yemiyorsun. Pizza, pide, tost, mantı, dürüm de hamurdan ötürü yok.

Sakarin koymamanı tavsiye ederim, çünkü kalorisi olmasa da vücutta insülin salınımına sebep oluyor. Kan şekerini yükseltiyor, seni acıktırıyor. Ben çayı şekersiz içiyorum ve gerçekten çok tat alıyorum çaydan. Sen de dene. Gerekirse şekeri azaltarak bırak. Bunu da yapabilirsin. Ama şekeri muhakkak bırakmalısın.

Karpuz yiyebilirsin, ama hiçbir meyveyi "ne de olsa meyve" diye abartmamalısın. Çünkü meyve şekeri var içinde. Haşlanmış mısır da güzel bir atıştırmalık. Yiyebilirsin.
Bu arada angelus'a da sorabilirsin, o benden 10 kat daha donanımlıdır. O da seve seve yanıtlar. :) benim yanlış bildiğim bir şey varsa düzeltir.

Bu arada işlenmiş et de yemiyorsun. Salam sosis yok. Köfteni de kendin yapabilirsin.
Artık fast food'u unut. Esnaf lokantası kovalayacaksın. :) tencere yemeği yiyeceksin fakat pirinçsiz, patatessiz, ekmeksiz ve mümkün mertebe az yağlı olacak.

Ben starting strength isimli kitapla gittim bir süre. Serbest ağırlıklarla çalışmayı öneren bir kuvvet programı ve iyi tarafı, seviyesinin adından anlaşılacağı gibi başlangıç olması.
Bazı temel hareketler var, bazı temel kurallar, bazı anatomi bilgileri. Hangi kas ne işe yarar, bunu bilmek iyidir. İngilizcen yeterliyse exrx.net adlı site kapsamlı ve faydalıdır, egzersizlerle ilgili kasları indekslemişler.
Mesela, erector var sırtta, bu bizi dik omurgalı maymun türü yapan kaslardan. Karın kasları iç organları tutan, genelde izometrike yakın çalışan kaslar. İzometrik mesela, uzama olmadan çalışan kas, bu cins bir aktivite demek. Plank yaz, incele duruşu, oradaki karın kasları izometrik çalışır işte.. Karın kaslarının doğal amacına uygun bir çalışma çeşididir, mekikten iyidir bu açıdan.
Bazı kaslar diğerleriyle ardışık çalışır, çömeldiğinde hamstring kalkmanı sağlayan hareket için quadricepsi ateşleyen sinirleri ateşler.. Bunları bir bacak makinesinde risk almadan, birbirinden yalıtıp çalıştırdığında arada bağlantı sağlıklı oluşmaz, o yüzden ya serbest ağırlıkla ya da aynı formda yapılan ağırlıksız çeşitlemeleriyle squat ve istersen lunge içeren programlara itibar etmelisin.
Bir row hareketini programına uydurduğunda sırtın gelişmeye başlar, bu postürünü düzeltir.
Bak kimse bilmiyor ama türkiyede dik omuzlu, sırtı düz kadın sayısı az, bakmayı bilenler bunu şıp diye ayırıyor, bilmeyenler de seziyor bişeyler ama izah edemiyor. Çekici olan detaylar bunlar asıl.

1 ayda yaklaşık 4 kilo vermen gerekiyor ki bence spor yaparak ve sağlıklı beslenerek rahat verirsin.

Sabah akşam yürüyüş , yüzme , cips kola şeker ekmeği kes , öyle bir verirsiniz ki sizde şaşırırsınız

yoo uçuk değil, yerine göre iki ayda bile verirsin ama ne kadar sağlıklı ya da sürdürülebilir olur onu bilemeyiz tabii. kilo ne kadar fazlaysa o kadar çabuk veriliyor. önemli olan geri almamak, bi yerden sonra bıkıp pes etmemek. 4 ayda 15 kilo gayet güzel verilir.

Disiplinli olursan rahat verirsin ama ilk 1 ay insulin direnci ile uğraşacağından 1 aydan sonra haftada 1-2 kilo şeklinde gitmeye başlar.

Diyetisyen kontrolünde yapılan diyet ile rahat verirsin, spor desteği de olsa tamam

vericem dersen acayip verirsin bence baya da efsane olur.

ortalama günlük 1000 kalori eksik yemen lazım. Metabolizman günlük 2500 yakıyorsa (tombul bir erkek), 2000'lik yiyip +500'lük spor yapman, böylece günlük 1000 kalori eksik bırakman gerek.

Haftada 7000 kalori eder, 1 kilo yağ dokusuna denk gelir. (yağın kilosu 9000 kaloridir, ama yağ hücreleri %80 civarı yağ taşır). Haftada 1 kilo da 4 ayda 15 kiloya denk gelir.

Güzel bir hedef olur 4 ayda 15 kilo. Ancak sonrasında en az 8 ay boyunca o kiloyu korumak için egzersize devam etmen gerekiyor, yoksa hemen tekrar alırsın.

4 ayda 12 kilo verdim. ama koruyamadığım için 7 kilosunu geri aldım maalesef. :( yürüyüş yerine low impact cardio ve hiit yaptım.

oyle hizli verirsen hizli da alirsin cunku cok saglikli bi plan uygulamamis olursun. ya gunde 1 dilim ekmek tarzi beslenip hic bisi yemezsin ya da sporu abartip her gun 3 saatini spor salonunda gecirip bayginlik gecirirsin. sonra 2 yontemden de nefret edersin. halbuki severek yaparsan uzun surede ama kalici verirsin.

Veremeyenler verilmez diyebilirler, iplemeyin. Hic de ucuk bir hedef degil. Zaten 4 ay az da zaman degil. Tabii veremyenler 4 ay cok az zaman diyebilir, yine iplemeyin.
Disiplin varsa verirsiniz, yoksa yok.

Edit: 1 yilda 35 kilo vereni biliyorum. Manken gibi oldu.

www.eksiduyuru.com

Şuraya yazdıklarımı oku.

Saçmalama +1

nefret ederim. cok nadiren canimin baklava cektigi olur ki onu da iki dilim anca yerim. serbet kadar sacma sey azdir. bunu her gun bes kilo seker tuketen bir susko olarak soyluyorum ustelik.

sütlü, şerbetli, çikolatalı hepsini yerim bitiririm. mis.

bende sevmem ve canım çook nadir zamanlarda ister.zaten şekerli hiçbişeyi sevmem nerdeyse

Kalbura bastı favorim. Hazır Tatlıları sevmiyorum baklava da olsa yapay geliyor. Kimseye de demiyorum x i neden sevmiyorsun diye, banane

sevmiyor olabilirsin.

ben de yeni seyleri merak ederim. hele meshur bir yerdeysem en azindan bir denerim. iyi yapilmayan baklava da antep sarma da, adana kebap da... bes para etmez. "ucuz etin yahnisi olmaz" ya da "ucuz etin yahnisi pek(yani sert) olur" demisler. ben de bu kafadayim.

kucuklukten beri tulumba tatlisini ve sekerpareyi baklavadan cok sevdigim icin ailem garipser. ayni o laflari duyardim ben de. fakat onlar anlamazdan gelse de benim icin nedeni basit: o zamanlar para bugunku gibi degersiz kagit degildi. ailem de fiyati daha uygun diye baklavayi cevizli alirdi.(baklava dedigime bakma, uyduruk market tatlisi) ben de tatlinin icinde cevizi pek sevmem. fistik severim. bir de baklava dedigin sirede yuzmemeli, yumusak olmamali: citir olmali sekeri fistigi iyi olmali... neyse bunlar o market baklavasini begenirken ben tulumba ya da sekerpareyi begenirdim. yine de tulumba tatlisina para vermek istemezlerdi. "sireli hamur" olarak goruyorlar onu cunku.

bugun arada sirada da olsa kimseye danismadan kendim gidip istedigim tatliyi yiyebiliyorum sukur. tatli seviyorum diye sabah aksam da yemiyorum. sevdigim seylerin tadini kacirmak istemem. arada sirada ozledigim zaman yerim. begenmeyen de begenmez ne yapalim.

saçmalama +1

hiçbirini aramam, öyle denk gelirse bi tane belki atarım ağzıma. meyveli veya daha hafif tatlıları seviyorum sadece. serbetli tatlılar çok ağır geliyor. bu damak tadıyla da alakalı, acı ve tuzlu şeyleri de çok severim tam aksine.

fazla yiyemiyorum cidden içimi yakar gibi oluyor ama şekerpare severim severim dediğim yemekten sonra 3 tane yiyebilirim.

Nefret ediyorum. Ekmegin uzerine seker dokup yemekten farksiz geliyor bana.. Bayik, sanki saman yiyormuscasina anlamsiz..

Antep fıstığı varsa varım. Yoksa yokum.

Lokmadan girin fıstık sarmadan cikin; şerbetli tatlı sevmem.
Antepte en meşhur tatlıcı nin yanında bir otelde kaldim bir hafta. 1 lokma tadına bakomadan döndüm.
Tatlı kuru pasta da sevmem ben. Yaş pasta da... arada yerim, ikram olursa yarim dilim
Sütlü tatlular dondurmalar favorim.

tatlısına göre değişir. sütlü tatlı tercihimdir ama güzel yapılmış baklava, sarma, kadayıf severim. ama hamuru kızartıp şerbete batırıp tatlı diye sunmalarına sinir oluyorum.

tatlı sevmeyene de sinir oluyorum ayrıca.

ben 3 senedir note 3 kullanıyorum , şu an telefon alsam note 5 alırdım .

batarya için powerbank taşıyabilirsin baya kücük powerbankler yapmaya başladılar.

Ben olsam samsung ya da lg almazdım. Iphone da almazdım. Al bir Xperia X ya da z5, keyfine bak.

@yirmisantim

sony'nin telefonlarını özellik olarak beğensemde tasarımları gözüme hoş gelmiyor. almamamın tek sebebi bu.

Ama yazılım olarak ve sağlamlık olarak gerçekten muazzam. En basitinden söylüyorum, şarj aleti bile bozulmuyor, kablosu Iphone ya da samsungdaki gibi sıyrılıp kopmuyor. Bu sağlamlık, bu malzeme kalitesi telefonda da var. Bence bir şans ver, memnun kalacaksın.

Samsung 3000 liralık telefon yapıyor, yazılım rezalet. Ama sony öyle mi? <3 Evet sony fanman'im. :)

LG kim ne derse desin pişmanlıktır. Asla alma aldırtma.G4 kullanıcısıydım. Şimdiki aklım olsa note 5 alırdım.

@yirmisantim

gittiğimde inceleyeceğim. aklımı çeldin. zira sağlamlık önemli. kibar telefon kullanan biri değilim.

@emre

aklımda yoktu zaten eleman övdü diye fikir almak istemiştim. vazgeçtim bile :)

Ben yinede ayfon se diyorum bak bu kadar kişi diyorsa var bir bildiği

samsung'u geç. 3300 tl'den çıkan telefonun 6 ay sonra 2600 liraya düştüğü firmadan bahsediyoruz.

lg g serileri çok sorunlu deniyor. ısınma, ekran, pil olarak kronik sorunlar çıkıyormuş.

öte yandan mediamarkt, teknosa, gold vs. gibi yerlerdeki satışçıların tavsiyeleri bir kulağından girip diğerinden çıksın. prim almak için size telefon satma yarışındalar. ben şuana kadar hiç teknik bilgisi olan bir elemana rastlanamdım.

sorun yaşamak istemiyorsan (özellikle kronik sorun) iphone alacaksın. tüm cihazlarda veya serilerinde oluşabilecek bir sorun olduğunda ya ücretsiz değişim ya de ücretsiz onarım yapıyorlar.

(git: www.phonearena.com )

Diğerlerini karşılaştırmaya gerek bile yok.
Bu ikisinden hangisini alacağın biraz da senin kullanma şekline bağlı. Ama ortamı donanımhaber forumuna çevirmeden işine yarayacak bir kaç şey yazayım yinede;

- Note'un o not özelliğini yani kalemini kullanacak mısın?
- Telefonu sürekli elinde mi çantanda mı arka cebinde mi taşıyacaksın?(aralarında ki boyut farkı çok olmasa da note'un büyüklüğü bir süre sonra sorun oluyor bu konularda.)
-Batarya konusunda ikisin de kapasitesi aynı, 3000 mAh. Ama s7 nin içi daha yeni ve ekranı biraz daha küçük olduğu için şarjı daha iyi gidecektir.
- S7 daha yeni olduğu için ve o seride üzerine model çıkmadığı için( Note 7 yeni çıktı biliyosun.) güncellemeleri daha uzun süre alacaktır.
- S7 nin kamerasi bir tık daha iyi.

Aklıma ilk gelen bunlar. Başka sorularınız olursa cevaplayabilirim. Şimdiden güle güle kullanın.

ben elektroniğin ciddi ciddi şans işi olduğuna inanıyorum.(lg g4 hariç, o bariz hatalı üretim) ya da insanların çok acayip elektronik kullanma şekilleri var o yüzden birinde bozulmayan alet öbüründe bozuluyor.

samsung'dan nefret eden var, ben orta seviye bi telefonunu aldım o s7 takılıyor yea diyenin yaşadığı takılmayı yaşamadım.

sony iyi diyorlar. Yakın bir arkadaşım nefret etti (z3'ten) sürekli hata veriyormuş yeniden mi başlatıyormuş bişeyler...

ben olsam note 5 alırdım. S7'nin kamerası karanlıkta daha iyi bir not olarak aklında bulunsun.

@bir3iki7

muhtemelen hep cebimde olacak dışarıda da işte de

kalem kullanmayı sevmem telefonda, muhtemelen kullanmayacağım.

pil ömrü önemli benim için. özellikle iş yerinde çok kullanıyorum telefonu. şarja takıp uzun vakitler bekleyemem.

kamera cidden önemli benim için ama bi tık etkilemez sanırım. note 7 mantıksız geliyor zaten. bi telefona 3.600 boşta param olsa da vermem gibi.

cevabın işe yarardı, teşekkürler.

s7 nin tasarımını beğpenmediysen not 5 al. ben beğendiğim için not 7 almayı düşünüyorum.

youtu.be

Semmamme (ulan bu da nasil yaziliyo bilmiyorum) biliyosan bana ogret, ciddiyim.
edit: o zaman horon ogret. seni sevdim, folklor ogretmeni gibi tipin var.

yok yav çirkin değilsin ama bu sıfatla rus teyze götürmeye programlı bıçkın delikanlı imajı çiziyosun, yabancılar belki yer ama türklere karşı ı ıh. saçları kısaltıp sakalı kessen gayet iyisin aslında. yani böyle de iyisin de diyorum ya tarz meselesi, at hırsızıyla kızların bayıldığı piç erkek arasındaki ince çizgidesin.

yaşamak bu değil

www.egonomik.com

aaa sende de tam emrah tipi var. enteresan.

Kusura bakma ama seni hep aletini alenen ifşa eden vatandaş olarak hatırlayacağım... :D

lisede borç alıp, sürekli peşinden koştuğum ama bir türlü alamadığım; emin sen misin oğlum?

@der meister: çevremdekiler her daim at hırsızı diyor. sakalsız ve kısa saçlı da at hırsızı gibiymişim :/
@yirmisantim: çok utanıyorum hatırladıkça :D
@thevalentino: ben de borç verip alamayanlardanım qrdş.

Aile tarafinda var mi multecilik? Suriyeli, irakli falan?

@England: biliyorum, retorik bir soru ama yine de cevap vereyim: hayır, tamamen karadenizliyiz sülalecek.

Her an hap var pıt var ot var kubar var esrar var diyecek gibi bakiyorsun.

Soldaki kebapçının broşürü için, sağdaki arabesk rap.

Sakalsız yok mu?

Acaba sakalı kesip saçı uzatsan ne olur diye düşündüm ama kötü dizi karakteri olurdun öyle.

Sakalsız ve kısa saçla güzel olur sanki.

@Adramelekhh: hala aynı fikirde misin? :)

xxxxxxxxxxxx

Saçlar uzun, sakalsiz versiyonun olmus bence.

saçlarını kesinlikle kısaltma, çene sakal ve onunla birleşmeyen bıyık ikilisini kullan ,)

Uzun saç ve sakalsız bence de iyi.

olm salak mısın cırkın falan degılsın, tarzını otursun gayet yakısıklı olursun ama hıc samsunluya benzemıyorsun dogululara benzıyorsun bende doguluyum benı de karadenızlilere benzetiyorlar yani normal boyle seyler

Sen gecen gun de ifsa yapmistin di mi? Saclari 3 numara yaptir yansin yikilsin buralar demistim, ama uzunken de bebek gibi cocukmussun ya, uzat gitsin kardes.

@liyakat kim uğraşcak onunla ama özlüyor insan.

@nick Bilmem ışıktan öyle gelmiştir.

İfşaya doyamadın :D

üzdün :( sil mi diyorsun ?

Ne haddime

Usta bizim okuldaki mühendislik kızlarının %90'ından güzelsin saygılar

Olm ben sana yakışıklı demiştim ama bu fotolar biraz feminen çıkmış. Yanlış anlama ama bence sakal tıraşı olmamalısın.

@dissendium Sakal çok kaşındırıyor sırf o yüzden kesiyorum.

Erkek güzeli olduğun için bence saçları kestirmen isabet olmuş. Saçlar uzunken çok feminen duruyormuşsun. Canını sıkma, iyi böyle. Hatta 3 numara bile çok yakışır.

@üğpoıuy sapığım da gelmiş hoşgelmiş.

benden güzelsin.

not: bağyanım.

saçlarını uzat :/
man bun'ın yakıştığı ender erkeklerden birisin. ben olsam bu fırsatı sonuna kadar değerlendirirdim.

@köstebek Çok sıkıcı bir süreç ya. Bir de artık ele ayağa düştü, bende varken başka kimsede yoktu etrafımda. Sonra herkes bunu yapmaya başlayıca kestirdim.

Hakikaten güzel bir insan.

Haydaa niye bana tik yok başkan iltifat olarak söylediydim ben.

Uzun saç güzel, ben omzuma kadar uzattım samuraya döndüm kesmek zorunda kaldım

@dannyb art niyet sezdim ama bir tik için birbirimizi kırmayalım :D Saçlar ince telli olunca uzunken çok sıkıntısını yaşamadım aslında. Uzatma süresi sıkıcı.

Yok be başgan ne art niyeti! Derdini anlıyor +1 koyuyorum. Benim tam tersine çok kalın telli saçlarım var uzatma evresinde bonus olamamış fukuşima tazukiye dönüyorum o yüzden bidaha uzatamadım. Yoksa istemiyor değilim ama olmayacak :(

götüm adına iltifatınıza teşekkür ederim deyip topuklarım.

Can dostuma konum gönderip "1 saat içinde seni aramazsam buraya polis gönder" der ortama dalarım. Böbrek mafyasıysa amacına ulaşamaz, gerçekse de pompikleyip taksiye atlar giderim.

Ortamda ikram edilen bütün katı, sıvı ve gazları da geri çeviririm.

"Metruk ne demek abi?" derim.

Tanımadığım insanlarla konuşmadığım için böbreklerim yerinde duracaktır.

Metruk kelimesinin cümle içinde kullanımı için tertiplenmiş bir organizasyon olduğunu düşünürdüm.

bu kadar güzel bir cümle kuran insandan zarar gelmeyeceğini düşünür ama yine de teklifi redderdim bazı ilkelerime ters olduğu için. ama hemen de okuduğumuz kitaplar hakkında tartışmayı teklif ederdim.

www.youtube.com

joe morello take five davul solosu

Grant ateş Naima

@freebird5406_2 şu an spotify'da bunun farklı bir versiyonunu dinliyordum ilk defa :)

edit: dave brubeck orijinali miş galiba.

Offf mobildeyim yanlış çıktı. Giant steps naima

wes montgomery'nin the incredible jazz guitar albümü falan olabilir.

@little big man, orjinalinde saksafonda paul desmond davulda yine joe morello var, iki versiyonu da güzel

www.youtube.com

www.youtube.com

Pembe Panter.

@bollocks44 ben bunu dinlerim artık 1.5 saat.

gece gece dinlemelik dediğin için şu geldi aklıma,
www.youtube.com

sene olmuş 2016 hala linksiz cevap verenler var, üşenmeyin arkadaş.


www.youtube.com
www.youtube.com

gregory porter
www.youtube.com

karsu
www.youtube.com

miles davis
www.youtube.com

www.youtube.com

Miles Davis hayranı olarak In a silent way:

shhh peaceful www.youtube.com

in a silent way www.youtube.com

işlemci 4. nesil. şu an 6. nesil işlemciler var.

Öneriniz var mı. Daha pahalı olmasın ama.

Çamur kere çamur. Üstelik teşhir ürünü. 1000 lira bile etmez.

bin liraya benim 7 yıllık laptopu sattım. abartmaya gerek yok ama ben olsam almazdım.

Öneriniz var mı?

www.hepsiburada.com Bilgisayar

Yaşadığım şehirde 10 mekanın sadece 1 tanesinde ikram fıstık verildiğine şahit oldum.

valla bana gittiğim her yerde , istisnasız verirler, çerezi, söğüşü falan, sanırım 2 tane bira içmekle olmuyor, biraz daha çalışman lazım :) şöyle bi 10u 15i devir :) ilk gittiğin mekanda bekleme zaten.

bunun dışında avrupada bi tek yunanistan ve italya civitaveccia da gördüm . bi biraya fıstık falan ordada zaten ufak şişeler 4.5 euro falandı.

Ben vermeseler de istiyorum. Eğer menülerine "fıstık 5 lira" diye eklememişlerse isterseniz fıstık ya da mısır getirirler.

oha ne 10-15'i, ne ilk mekanı. zaten her seferinde farklı mekana gitmiyorum, keyif için 2-3 bira içiyorum. bi tane küçük esnaf da coşmuş. hadi hepsini anladım, senin garsonun güler yüzlü ben asık suratlı "tip" bırakmayan orço müşteriyim eyvallah da kasada hesap ödemenin nesine takıldın bre adam? sen kasada hesap ödeyen müşteriyi küçümseyen kafadaysan o kafayla o işletmende başarılar sana. sonra ağlamayın müşteri 1 bira içip 2 saat oturuyor diye, oturur tabii sen ergen müşterini müşterini küçümseyip bi yandan da söğüşleme peşindesin o da seni.

@Adramelekhh, çoğu barda fıstık çerez vs. menülerde fiyatlandırılmıyor. öyle gidip en ucuz birayı da içmememe rağmen leş gibi bayat ve kalitesiz üç kuruş fıstığı ikram etmeyip bir de üstüne miktarına ve kalitesine göre hatırı sayılır bir para almalarına uyuz oluyorum ben.

valla arkadaş bilmiyorum mekan sahibi mi ama, sadece içkili mekan olarak değil, lokanta, restaurant köfteci falan, mesela burada çok nezih mekanlarda çok suratsız insanlarla karşılaştığımı biliyorum, mekan sahiipleri herşeyin çok yolunda olduğunu sanıyor.

mesela en son yakın zamanda, edirnede meşhur bi yerdeydik, 3 tane bayan garon karşımda durup yüzüme bakıyordu, bi 5 dakka baktılar ne menü ne bişey, 1.5 metre ötemde duruyolar, pardon dedim sipariş almıyacakmısınız? aldılar falan gerekli miktarda bahşiş bıraktım, kız ağzına soksun o bahşişi dedi ve bende duydum, mekanın sahibi de abimiz, siklemedim tabi böyle olaylarda oluyo, abi hizmet güzelse, insanlar güzelse tip oluyor, ama öteki türlü yapmacık, ne vereyim abime falan filan geçin onları.

10 15 içerim evet, içmeyi seviyorum hele 2 kişiysek falan garanti, zaten abi 5 6 dan sonra otomatik geliyor, istemene gerek yok

hatta bazı yerleratıyorum 5 yerine 6 7 lira diyip bira fiyatına, seni hiç boş bırakmıyor, böyle yerde var. bunlarada denk gelmişsindir eminim

şimdi birayı nasıl ve hangi mekanda içtiğine bağlı. sen her bira istediğinde şişe açmıyorlar. orada fıçısı var adam çeşmeden doldurur gibi dolduruyor. onun da maliyeti çok değil. sıfır demiyorum ama yanında fıstık verirse kazanamaz değil yani. mersin'de mekan vardı hala duruyor mu bilmiyorum 'yer fıstık' adıyla gayet güzeldi. çalışanlarının arkasında 'her yer fıstık' yazısı vardı. yer fıstığı var orada çuvalla sınırsız istediğinde getiriyorlar ve kabukları da yere atıyoruz. fıstık içi değil ama kabuklu fıstık. her yer fıstıkdı yani anlayacağınız.:):)
fiyatlar da abartı değildi. olunca oluyor ama neden bir avuç fıstığı 5 liraya satmak varken adam sana bedava versin? müşterisi var zaten.

herkes sadece kendi onune gelen ikrami goruyor, bir avuc fistiktan ne olacak diyor. senin onune 50 gr fistik koysa ortalama bir mekan olup gunde 100 tane bu sekilde yapsa 5 kg eder ayda eder 150 kg. 14 tl den alsa ayda 2100 tl eder. buda bir asgari calisanin sigortasiyla beraer gideri demektir. cogu mekan 2 3 bira icildikten sonra jest olarak bunu yapabilir. ya da ilk birada bunu yapar ama zaten bira fiyatina yedirmistir onuda. yani o bir avuc fistiktan ne olacak ile olmuyor mekan isletmek, kurusu kurusuna hesaplaniyor her seh ayakta kalabilmek icin. not: bir isletmeci

50lik birayı 15 liradan satıyoruz. Çerezin menü fiyatı 5 tl. Ama benim onu girip girmemem benim zerre umrumda değil. Fakat her müşteriyi merhaba diye karşılayan biri olarak buna bir cevap alamadan istediği gibi gidip bir yere oturup bir de emir verir gibi sipariş verirse, değil çerez ikram etmek o müştetiye servis bile yapmam. Ha tam tersi durumda da 10 çerezi 20 patlamış mısırı 50 kezde turşuyu ikram ederim.

Burda arkadasin demek istedigi musteriyi baglamak. Sen 5 e verecegin birayi 8 e ver ama yanina fistik vs koy o musteri o ikrama tav olur, kendini onemli hisseder yine gelir, 3 icecegine 5 icer. Bu pazarlamanin altin kurallarindan biridir. Omonun yanina limonlu cifi bantlicaksin bu devirde yoksa secenek cok musteri icin. Misal bi corbaci abimiz var corbasi mukemmel olmayan ama icilebilir kivamda olmasina ragmen her gittigimizde masayi onden kucuk kucuk mezelerle oyle bir donatiyor ki, toplasan verdiginin tutari 10 lira etmez ama, cikip da baska corbaciya gitmeyi hic dusunmedik simdiye kadar.

Allah askina yalniz barmenlikten anlayan, islettigi barda musteri baglamayi bilmedigi icin ancak ucu ucuna kar edebilen kucuk esnaflar gelip burda "vergi,algi vs.."diye aglamasin bi zahmet.

Bu arada 10 yil barlarda calistim ama kasada hesap odemenin o.cocuklugu oldugunu yeni ogreniyorum vay arkadas. Mekan kalabaliktir sen garsonu bekleyemeyecek durumdasindir alir adisyonu gider kasada oder bahsisini de tip kutusuna atarsin. Hatta orda cogu zaman barmenle de yuzyuze gelindiginden daha cok bahsis verilir. Ha sen o bahsisi hak etmediysen adami arabasina kadar gecirsen yine alamiyorsundur o ayri.

Duyuru sahibi efendice kendi dusuncesini dile getirmis ve diger insanlarin fikirlerini merak etmis.

Sanki anasina kufur etmis gibi tepki vermek nedir ya? Cebine para koy da gel falan diye konusma hakkini elde edebilecegini dusunecek kadar psikolojik sorunlar mi yasaniyor anlamiyorum ki. Kac yasinda cocuklarsiniz ya da kac yasinda kaldiniz acaba? Hadi aileniz yapamamis ama siz kendinizi buyutemediniz mi?

SORUYU BEGENMIYORSAN CEVAP VERME ASLAN PARCASI.

Soruya cevap:
Maalesef ulkemizde insanlar ac. Bildigin ac.
Bak @oscar hesap yapmis. Kendince nedenini soylemis. Her masaya 50 gram fistik cok fazla. 30 gram hayli hayli yeter. Bu da masa basina sadece 40 kurus gibi bir maliyet olacak. Bugun en kotu yer birayi 9-10 liraya satiyor. Premix'ten verilen biranin (maliyeti en dusuk secenek) maliyetine masa basi 40 kurus ekleyeceksin. Yani bir masada ortalama 4 bira icilse, bira basina 10 kurus eder.
Ama dedigim ve duyuruda da goruldugu gibi insanlar ac; bira basina 10 kurus ek masraf bile cok gelir. Cunku adam gibi isimi yapiyim, musteriyi hos tutuyum, cebime de her biradan 10 kurus eksik girsin diyecek insan sayisi maalesef cok az.

Ona buna orco vb. sifatlar takan, bi' fistiga 5 lira vermiyorsan seni kovarlar diyen, paran yoksa gelme diyen adam bir biranin 10 kurusluk maliyet artisi gostermesine tahammul edemiyor.

Genelde bar/pub isletmecileri burada da goruldugu uzere insana saygisi olmayan, cebi 3 kurus para gordu diye milleti begenmeyen, calisinana esek muamelesi yapan, musterisini sadece para seklinde goren barzolardan olusuyor. Sikma canini bosver. Memleketin kaderi bu.

Bi' soz vardir. Hayati boyunca bir sekilde bir sey satmis hemen hemen herkes duymustur.
işten artmaz dişten artar


Esnafligi, ticareti, isletmeciligi ve her seyden once insanligi ogrenememisler babasina, dedesine sorabilir bu sozun ne demek oldugunu. Neden sadece tutumlu ol degil de isten artmaz denmis bi' ogrensinler.


Not: gayet duzgun ve kibar bir sekilde sorulmus bu soruya bir bar isletmecisi olarak "ya kardes haklisin ama soyle soyle durumlar var, kolay degil" vs. seklinde duzgunce cevap veremeyecek ve karsisindakini kirmak, asigalamak icin salya sumuk akitan birinin burada olmasi beni gercekten rahatsiz etti. O nedenle yazdim bunu.

@bardakigüneşgözlüğü mekanin adini soyle de onunden gecmeyelim bir dahakine.

Fistik olmadi patlamis misir da olumlu. Cok fazla gider kalemi var barlarin evet, bari 2-3ten sonra getirsinler. Her seyin raconu var bunun yok. Bar esnafinin geneli tuttuguna geciren, geciremedigine orco diyen tipler zaten.

Parayı bulmuş işletme sahipleri çok görgüsüz ya. Suratsız esnafla hiç işim olmaz. Popüler olmayan mekanları tercih etmek en güzeli bu konuda. Ben kuruyemiş aramıyorum biranın yanında. Çok seviyorsan yanında götür, kap iste. Verirler. Yada cebinden ye. Kimse bişey demez.

Bu zamana kadar gittigim yerlerde hep birayla birlikte getirdiler cerezleri, bitince yenisini bile getirdiler. Nerelere gidiyosunuz olm cerez bile getirmiyolar?

Ayrıca bahsedildiği gibi fıstığın kilosu 14 lira falan değil. Ben perakende 12 liraya alıyorum, toptan alan 10 liraya bile alır. 50 gram 50 kuruş, biraya 1 lira zam yapsan millet "şurada fıstık da ikram ediyorlar" diye tercih eder. Çirkinleşmenin alemi yok.

Duyuru sahibi, sana katılıyorum kardeşim.

bizde hizmet sektorunde kalite surunuyor maalesef. nezaket, gorgu zaten unutulmus kavramlar. bu bok gibi hizmetin alicisi da hazir ustelik. yuksek hesap odemeyi, cok icmeyi marifet sanan gorgusuz tayfasi da damlamis hemen. o yuzden mudavimlik kafasi iyidir. anlayisiyla, hizmetiyle sana uyan yeri buldum mu yapisican.

yunanistan'da yemekten sonra magnum gibi dondurma Veriyor adamlar. turkiye'de rahat 10tl kitlersin o dondurmaya. orda ikram. sakiz'da minicik sahil kasabasinda o sirada hic musterisi olmayan barda bir sise bira ictim. bir de su. yaninda bir kase cips getirdi kadin. oyle extra bir nezaket sicakkanlilik da gostermis degiliz. sevgisinden yapmadi yani.

vergi vs. gibi dezavantajlari bir kenara koyalim, ikram eden edebiliyorsa demek ki olay hizmet anlayisiyla ilgili. ayni biraya 10tl de verebiliyorsun, 20tl de. 20 veren de mutlu duduklenmekten. ben o parayi mekana veriyorum diyor.

Kadıköy'de Muhit diye bir yer var. Mısır patlatıyorlar makinede. Öyle masaya 1 tane getirme falan değil. Gidip istediğin kadar alıyorsun, istediğin kadar gidip. Bence dünyanın en mantıklı hareketi. Bir avuç karışık kuru yemiş getirip, minimum 5 liradan kitlemek ise tam şark kurnazlığı. Onun dışında mısır-fıstık ikram eden yerler, bittikçe getirenler olduğu gibi, 100 liralık harcama yapsan da fıstığı yine 5-6 liradan kitleyenler var. Çok gereksiz bence.

Kadıköy'de her mekan ağzına kadar dolu zaten. O yüzden hiç bu tip hareketlere girme ihtiyacı duymuyorlar. Oysa ben bir mekan açsam dayarım mısırı, dayarım fıstığı. Hem insanlar susadıkça daha çok içer hem içerken ağızları tatlanır hem de harika bir jest bence.

biranın yanında patlamış mısır?

Para filan gondermezdim ben olsam. Hayır kurumu filan misiniz siz, ne alaka?

2-3 defa gördüğüm kişiye para falan yollamam. Hatta borç para vereceğim kişi sayısı iki elin parmaklarını geçmez.

kredi almıyor mu öğrenciyse? illaki birikmişi vardır. ben inanmadım. ikinci kez vermen saçma olur. verme bence.

Gondermezdim ben de. Ilkinde yapmissiniz insanliginizi.

Evet ikinci kez bunu yapmak biraz şey. Vermezdim para falan.

iki üç kere gördüğüm insana bu iyiliği kesinlikle yapmam. bi de ikinci kez istemiş. tam yüzsüzlük.

hikaye bile kolpa geldi bana. gitsin çalışsın. bir daha yollamazdım.

Kiz uyusturucu bagimlisi olabilir mi temiz bir kiz miydi? Evden kacip, atilip samimi olmadigi insanlardan para tirtiklamaya calismak akilli insan isi degil. Ya cidden cok muhtactır ki oyle gozukmuyor, ya da surekli harciyordur bir seylere. Arkadasinin yaninda kaliyor orada yiyip iciyor. Parayi ne yapıyor peki? Bir de 300 tlnin uzerinden ne kadar sure gecti?

Ben önce dediklerinin doğruluğunu kontrol etmeye çalışırdım bir şekilde. Dediklerini bir şekilde doğrulamadan para göndermezdim. Ortak arkadaşlara falan sordururdum ya da buluşup yemek ısmarlayıp işin aslını öğrenmeye çalışırdım. Kafamdaki 'Neden iş bulmuyorsun' sorusunu orada da sorardım. Ne kadar zamanda harcamış parayı, ne yapmış? İki günde mi, iki haftada mı bitirmiş? Ya da ailesine ulaşmaya çalışırdım mesela. Madem ailesi gerçeği bildiği için kaçıyor; ailesinden saklayacak bir şey yok demektir. Bu şekilde dediğini doğrulama yolları arardım. Doğrulamadan gönderme taraftarı değilim ama ciddi bir konu olduğu için gerçekten uğraşır ve mesai harcardım buna. Kendi önemli olmayan işlerimi bırakır, doğruyu öğrenmeye uğraşırdım. 'Benim de birkaç güne param olacak, o zaman göndersem?' deyip araştırırdım. Kanıt bulamazsam vermek istemediğimi söylerdim.

Eğer doğruysa, kaç kere tanıdığım çok önemli değil, yardım etmeye çalışırdım. Dedikleri doğru çıkarsa, bu kadar zor durumda olmadan benden para istemezdi. Evimi bile açardım uygun durumdaysa ama evdekilerin onayı olması gerek; olmadı, uygun bir ev arkadaşı bulmaya çalışırdım. Çok büyük para vermezdim, veremem zaten ama az bir para ile 'Yapabildiğim bu' falan derdim. Arkadaşlara 'Böyle böyle biri iş arıyor, ne yapabiliriz' derdim. Kısa vadede yorucu ama dediği yanlışsa zaten bu uzun sürece gelemeyecektir.

Biraz angarya ama ipin bir ucunda ciddi bir konu var. Bana konuyu açtığı andan itibaren artık sorumluluğum sayıyorum bu tür şeyleri. Çünkü ipin bu ucundaki risk ağır ve artık bildiğim bir şeyi yeniden bilemez hale gelmem imkansız. Günüme konsantre olamam. Belki beceremem, o kadar becerikli değilim, hayat kurtarıcı olamayabilirim; yapabilsem kendi hayatımı daha kurtarırım ama elimden geleni yapmaya çalışırım.

sıra sana gelene kadar kaç kişi vardır onun etrafında kim bilir. bunu meslek edinen uyanık tiplerdenmiş gibi geldi. ne koparırsam diye bakıyordur.

under my dick november general tadında takılırdım sallamazdım.

hocam sizi tanistiran kisiye anlatın durumu
aramasını istemiyorum deyin.

Sizi s.kiyor.net

şerbet

Önce kan kusup sonra şerbetini iç

Mobil edit: terfilerde hep tulbentten suzun ya da elekten geçirin diye tarif etmişler. Onunla ugrasamam. Böyle blenderli bir şeyler yapılabilir mi? Tarif de verirseniz mutlu olurum...

Yiyin afiyetle, yuksek c vitamini.

Ben kaynatıp azık şeker ekledim. Buz gibi içiyoruz yemeklerde.

@kaptan maydanoz Kızılcık ve tüy ne alaka? Tüysüz bu.

Kızılcık daha çok bizim memleket taraflarında (Batı Karadeniz) olan bir şey. Yani burada bahsedilen Kızılcık oysa ki o sanırım, tadı ekşi olur. Tüylü filanda değildir. Yanlışım varsa benim düzeltsinler :D

blenderli bişeyler olmaz çekirdekler var çünkü.
en pratik olan; dondur biri gelince o çocuğun yanındayken sen mutfakta marmelat yaparsın.
ikinci pratik olan; şerbet yap için.
marmelat oyalar, kevgirden geçirmen lazım.

aklıma bebeğimi sırtıma bağlayıp yemek yaptığım günler geldi :) hey gidi... şimdi arkadaşlarından sıra gelse de birlikte kek pasta yapsak diyorum. bazen de, ama bazen bak, o yapıyor veya birlikte yapıp yiyoruz.
yemek hadi neyse de en fenası duş alamamaktı. biri gelse de çocuğun yanında kalsa ben de yıkansam diye insan yolu gözlediğim günler de oldu. yine de çok güzeldi, hep birlikteydik, şimdi üniversiteye başlayacak, kuş havalandı gidiyor... :/

edit: kızılcık tüysüz olur, erik gibidir kabuğu.

Kızılcık vişnenin yandan yemişi tüy falan yok karıştırdınız siz.

Arkadaşlar kuşburnuyla karıştırmış. Kızılcığın tüyü falan yoktur. Reçel yapar gibi pişirin, çok güzel olur.

kutuda seri numarası varsa belki oradan kontrol edebileceğin bir sayfa vardır.
sahte olduğuna inanmıyorum. içinden ersa ithalat vs yazıyor diyorsun.

bim in sahte urun satabilme ihtimali sifir.hayirli olsun

erse resmi dağıtıcıdır casionun. orjinal ürün yerine sahtesini orjinal diye bim e itelediyseler, ki buna ihtimal vermiyorum evet ürün sahtedir. ama buna kimse cesaret edemez. model olarak saat tutmayan bi model. o yüzden fiyat uygun ve saat orjinal. yüzde 95 orjinal yani.

elde kalanı satmışlar işte. mis gibi casio saat.hayırlı olsun.

Nerden aldıysan söyle biz de alalım. :)
Güle güle kullan.

vay be hangi şube? yıkalım orayı.şimdi gider alırsın hepsini çakal:)sahte o sahte:)

beni de etmiyor da mutlu olabilme ihtimali/umuduyla itekliyorum işte. felaket değil de süreç diye bakıyorum olaya. keşke kuştan böcekten mutlu olsaydım yaa.

şu an öyle hissediyorsun, kendine biraz zaman tanı. minik şeylerle bile mutlu olduğunu göreceksin.

Bazı dönemler böyle hissetmen çok normal. İnsansın, her tür duyguyu içinde barındırıyorsun. Herşeyden önemlisi yalnız değilsin.

Bir tek mutsuzluğu alışkanlık haline getirmemeye çalış. O zaman tehlike. O zaman koca ömrünün büyük bir bölümü mutsuz olarak geçer.

ay ben de aynısı

Güzel bir yemek yemek. Fotoğraf çekmek. Karate'de müsabaka yapmak. Bol çatışmalı bilgisayar oyunu oynamak.

Felaket değil. Sadece bir depresyon belirtisi. Çözümü de var.

durumum uzun yıllardır şöyle:

cdnpix.com

sürekli nötrüm. o yüzden mutsuz da hissetmiyorum mutlu da.

Düşündüm de beni çok fazla şey kolayca mutlu edebiliyor. Aynı şekilde bir haberden etkilenip kolayca uzuledebilirim. Çok çabuk duygu değişimi yaşıyorum. Bir tek stresı alt etmeyi basaramiyorum.

Örnek verecek olursam, bugün kardeşimin doğum günü. Annemler tatilde olduğu için pasta filan beklemiyor. Ben de çıktım şimdi güzel bir pasta aldım, görünce sevinecek diye dusunup mutlu oluyorum.

Dün oje almıştım, rengini beğendim mutlu oldum. Güzel bir diziye başladım bu yüzden mutluyum. Müzik dinleyince, yuruyuse çıkınca mutlu oluyorum. Güzel bir kahve içince, kitaba başlayınca, deniz görünce. Bu örnekler böyle uzar gider. Ben basit şeylerle mutlu olmak gerektiğine inanıyorum. Her zaman da hayatimi bu sekilde yasamaya çalışıyorum.

Sürekli kendini çekiyorsanız arkadaslarinizdan ve akrabalarinizdan uzakta bir köşede durmayi seciyorsaniz hata yapiyorsunuz. Emin olunuz ki cok uzun süre bu davranışı bende yaşadım.kimsenin umrunda olmuyor herkes kendi hayatina bakiyor.
Mutsuzlugunuzla tek basiniza kaliyorsunuz. Ama biraz kipirdansaniz biraz kendinizi zorlarsanız olucak.ama siz nedenler arıyorsunuz.neden aramakla zaman kaybediyorsunuz kendinize nedenler yaratmalisiniz mutlu olmak için.
Armut piser agza düşmez her zaman size gereken armudu dalindan koparmak.
Mutlulugu huzuru kimse altin tepside bulmaz hep bir çaba gerekir.

Yalnizliga kendi halinize kaçmak size daha cok zarar veriyor.bu uykulu hali sizi daha kötü ediyor.hayata karismalisin.bak disarda cok guzel bir hava var insankar herseye rağmen gulmeyi seçebiliyor vazgeçmiyor. Kendinizi her birakisinizda daha kötüye gidecek.

Hayir daha kötüsü bu degil.

Kocasindan bosanmis 39 yasinda 3 cocuk büyüten ve bunu pavyonda Konsomatrislik yaparak hayatini kazanan anne de var.ve her gece pisligin icinde temiz kalmaya savaşan.yasamak icin mucade eden.

Engelli olduğu halde hayati birakmayan bir sürü kardesimiz var.
Önünde tek engel isteksizligin ,bitkinligin ve hayata bıtkınliginiz.
Savaşmak zorundasiniz.Savaşmadan yorulmadan mutlu olunmaz.Huzur öyle kendiliginden gelmez.


Iyi günler dilerim.



Cvp: Hayatin icinde hala savaş vermek.düştükçe kalkmak. Arkadaslarla eglenmek (bir süredir uzaktayim) müzik dinlemek ama eski 45 likten günümüze. Yalniz basina yürümek insanlari izlemek.yeni insanlar yeni hayatlar tanimak. Suan çay içiyorum aksam artik ne eserse aklima.

Ahmet Kaya

spor yap iyi gelir.

Motosiklet sahibi olmak fikri. <3

açık ara en fazla keyif aldığım, en çok mutluluk veren şey kontinental hokey ligi. gerisini tanımam. şu ara sezon başladığı için ekstra mutluyum, dünya yansa skimde olmaz açıkçası.

güzel doğa manzarası ve odun ateşinde demlenmiş çay.
bi de köye gidince çok mutlu oluyom.

izlediğim filmler edebiliyor. mesela az önce star trek into darkness izledim küçük bir sürü ayrıntıyla hem filme hayranlığım arttı hem de mutlu oldum, epey bir eğlendim. (vizyona 3. yeni film geldi de. ona hazırlık olsun diye seriyi al-başa yapmıştım.)

gibi...

Spor 1 Seks 2 Para 3.

Kadinlarin guzel ayaklarina buse kondurmak ve tenis oynamak epey mutlu ediyor sahsimi.

Soru başlıktaymış, bir sürü saçma şey yazmışsın altına.
Kader filmi güzeldi misal.

Mommo Kız Kardeşim

Garden State

snowpiercer söylediğin anlamda etkiledi. politik hemen her meselede filmi hatırlıyorum, şu filmi izleyin diyesim geliyor.

Filth.

Umudunu kaybetme

güzel soruymuş. en etkileyen deyince çocukluğumda izlediğim filmler geliyor aklıma: charlie chaplin filmleri (the gold rush, modern times, the kid), turist ömer serisi, umut, +rosemary's baby. sonraki dönemlerden de jeder für sich und gott gegen alle ve germania anno zero'yu sayabilirim.

incendies

eminönündeki ispark'lara gidip oradaki çalışanlara sorabilirsiniz bence. biliyorlardır illaki.

çekilen yerdeki taksicilere veya esnafa sorun

İkisi de yapıldı hepsi başkasına yönlendirdi.

ben gümüşsuyunda çektirdim arabayı, oradaki dolmuşçulara sordum dolapdereye gitmiştir dedi. gittim aa evet orada yatıyordu.

" PARK 34XXX0000 1550 ye Kısa Mesaj Gönder" diye bir bilgi var trafik vakfının sitesinden çalışıyor mudur bilmiyorum. telefon numarası olarak da 0(212) 275 24 00 bu var.

Bizim de başımıza gelmişti fakat bize çekildiğini esnaf söylemişti. Polisi arayıp çekmişsiniz ya da çalınmış dediğimizde ekip gönderdiler. Gelen ekip çekildiği yeri söyleyip gitmişti. En yakındaki otoparktan çıkmıştı araba.

bu tarfik vakfi resmen sehir eskiyalari. senin arabani cekerler, arabanin nerede oldugunu bilemezsin, cunku online bir sorgu yoktur arabanin nerede olduguna dair. ceza keserler, hadi buna eyvallah, bir de otopark parasi alirlar.

boyle bir vakif, gelirini boyle asagilik bir sekilde elde eder. ne gibi faydasi vardir bilinmez. bu da sadece bu ulkede olur.

icimi dokmek istedim. arabasi daha once cekilmis bir magdur.

Geçmiş olsun. Modern harami bunlar.

bence bozulmaz. hiç denemedim ama

İçine biraz da bal konulunca 4-5 gün dayanmıştı.

normal fıstık acıkta 3-4 saatte bozulduguna gore
havayla teması cok daha fazla olacağı için çok daha cabuk bozulur.

* denildigi gibi ustune yag koyup havayla temasını kesersen bu sure uzar.
** bozulmazdan kastınız ne anlamadım, birayla gelen fıstık bile akşamın sonunda gevşiyor yahu.

Bozulmaz da parçalanma sırasında ve sonrasında bir miktar besin kaybı olabilir zannımca. Almanlar çalışmıştır bunu, bakılabilir aslında.

dediğin şey fıstık ezmesi olmuyor. sadece fıstık toz haline gelmiş oluyor. toz fıstığa da hiçbir şey olmaz taş gibi durur.

Ben 1 günden uzun süre tutmuyorum, yapanlar var da 1 haftada tüketin diyor.

BOzulmaktan kastım besin değerleri kaybı aslında. YOksa tadının fazla bozulacağını sanmıyorum kuruyemişin.

4 gün.

Diğer kızı bırakmadığı için korkak, aldattığı için pislik, başka şeyler de olurdu herhalde ve sonuç olarak hayatımda istemeyeceğim biri olacağı için galiba 2. sevgilisi gibi falan olmazdım, bu durumda bu soruyu yönelttiğin kişi de olmuyorum galiba ama cevapladım yine de:)

Burada sevgilisi olan erkeklerle yatan hatunları mı tespit etmeye çalışıyorsun? Amaç nedir?

Sevgilisi olan erkekle takılan hatunun o erkeği ahlaki incelemeye almaya hakkı mı var ki?

@Adamelekhh +1

2. Sevgili olmak ne ya ahahhaq bunun farkinda olup surduren insani hayal bil3 edemiyorum. Ben iki kere aldatmaya ortak oldugumu öğrendim birinde ogrenince iliskiyi kestim ikincide de direkt dovdum. Hemcinsime yapılan adilikten oturu. Kiz gucu!

genellemeler saçmalık.

birçok insan bir başkasını görene kadar diğer uzuun alışkanlık ilişkisinin aslında bittiğini bazen gerçekten anlayamıyor. bazen bunları da göz önünde bulundurmak lazım. düzenin gidişinde değişiklik yapmak aklına gelmemiş, standartı kabul etmiş birçok insan ayrılmıyor. ama bu da gerçekten ilişki olduğu anlamına gelmiyor. sonra bakıyor ki birini seviyor demek diyor bu olmuyormuş. gerçekten böyle durumlar da yaşanabiliyor. insanları tek tipe indirgememek lazım.

25 yas oncesi olanlar silindi, yas kac

yaş 26 demek ki o arada borçlanmamışım

vay arkadaş boşuna mı ödedik biz ne zmn neden silindi? :O

Valla yeni gordum ben silindigini tam odeme yapicaktim bi miktar

Geçici madde diyor. Kesin silindi mi emin olamadım.

Ayrıca zalımlar askerliğim bittiği gün borçlandırmaya başlayıp işe girene kadar devam ettirmişler. Vicdansızlar ya. :D

nasıl lan nasıl biz boşuna mı ödedik lan olum çıldırtmayın.

Anlaşabildigimizi düşünüyorsam çok da sallamam.

O saydiginiz universitelerden 2 tanesinin diplomasina sahibim. Tanidigim ve calistigim insanlarin cogu o universitelerden mezun.

O sebeple diplomanin bir onemi oldugunu dusunmuyorum, benim icin onemli degil partnerimin diplomasi.

Valla abi benim için önemli, ben aynı anda birbirinden çok uzak iki dalda üniversite okudum, dil öğrendim, iş yaptım falan.

Şimdi 23 yaşında mezun olup işe başlayıp çok afedersin daha 6 ay öncesine kadar ne iş ne hayat deneyimi olmamış kızlar ofislerde canımlı cicimli muhattap olmaya çalışıyo pek sallamıyorum açıkçası.

Ha daha okurken elle tutulur bişeyler yapmışsındır o donanımı kendine kazandırmışsındır ne bileyim elinden geldiğince öğrenmeye açıksındır beraber de keşfederiz balısı derim de öbür türlü zor.

Aslinda kultur seviyesi daha cok onemli. Ornegin kadinlar yazmissin duyuruda bayanlar dememissin. Bunu Anadolu'da insanlar anlamiyor. Universite mezunlari da bilmiyor. Ben cinsiyet esitligini, halklarin esitligini, hayvan haklarini savunurken onun akli karsi komsunun gelininin ne yaptigi gibi konulardaysa arkadas bile olamazsin.

İtü tercih sebebim. Zoru seviyorum.

Önemli değil. Lise mezunu ve benim toplam kitap sayımın en az 20 katı kitaplığı olan hatunlar da tanıyorum. Her neyse. Önemli olan kafaların uyuşması. Espri kabiliyeti.

Bir de ben zaten normalde, ilk tanıştığınızda sevmeyeceğiniz bir tip olurum. Genellikle böyledir. 2. ya da 3. görüşmeden sonra seversiniz ama o süreye kadar dünya görüşünüzü, insanlara yaklaşımınızı, hayatın her şeye rağmen yaşamaya değer olup olmadığını (sizin düşüncelerinizi) çoktan çözmüş olurum. Eğer gerçekten kafa yapısı uyuyorsa diplomayı yırt at. Hayat kısa. Ömür çok kısa.

Bir insanda beni en çok etkileyen şey dolu olması. Bilgili, kültürlü oluşu, muhabbet edebiliyor, espriden anlıyor oluşu ilgimi çekti hep insanların kaşının, gözünün şeklinden ziyade.

Buna karşılık hangi okulda ne okunduğu bence önemsiz. Bu belirleyici bir faktör değil yani. Yani zaten sosyal çevre gereği üç aşağı beş yukarı belli seviyelerde insanlarla karşılaşıyosun ister istemez. Lise terk insanla boğaziçi mezununu kıyasa sokacak bir pozisyonda olacağını sanmıyorum ben kimsenin.

Özetle kimsenin nasıl bir insan olduğunu össdeki başarısı belirlemiyor. Takılmayın böyle şeylere

Üç büyük şehrin kalburüstü Üniversitelerinden birinde bir lisans programı bitirdiyse kâfi. İnsanı asıl pişirip yetiştiren üniversite çevresi, ortamı oluyor. Erzurum makine ya da katü tıp mezunundansa İstanbul jeoloji mühendisliği olsun.

hiç okumadığı halde acayip kültürlü insanlar tanıyorum, öyle olursa sorun etmem. robert/boğaziçi okumuş cühela tanıyorum, öyle olursa tahammül etmem. hülasa eğitim, kültür, zevkler mühim. ama bunu okuduğu okuldan anlamak mümkün değil.

"seviyorsam" herşeyine rağmen seviyorumdur. bir önemi olmaz. birini "aaa mesleği/bölümü güzel" diye sevemem. bu ruhsuzca olur. çıkarcı olur.

En azından bir lisans mezunu olmasını isterim. Üniversite olarak da güzel bir üniversite olmasını isterim tabii. boğaziçi, odtü, itü vs. gibi üniversitelerden mezun olması +puan olur tabii ki.

Kültür, kitap okuma (eğilimi) vs. gibi şeyler de önemli. aslında okusa da genel olarak en az bir fazla şey yapan kadınlar daha çekici geliyor. ne bileyim bir çalgı çalar, şarkı söyler, yemek/tatlı falan yapar (makarna, pilav yapmak değil de yeni şeyler yapmak/denemek gibi) vs.

hani derler ya oturmayı kalkmayı bilecek, erkeğe erkekliğini hissettirecek falan o yeterli, bunun haricinde okuduğu bölüm/okul vs. değil de konuşabileceğimiz ortak konularımızın olması önemli bunu okul değil de kişisel kazanımlar sağlıyor çoğunlukla, çalışıyor/çalışmış olması da önemli.

ben o konuda attila ilhan'a katılıyorum:
www.5harfliler.com

atilla ilhan'ın böyle bir sözü olduğunu bilmiyordum. okuyunca çok hoşuma gitti. yalnız olmadığımı bilmek, üstelik kaptan gibi biri olunca, iyi hissettirdi :) düşüncesine harfi harfine katılıyorum ben de.

skayas +1

trollemek için yazmıyorum ama 3 defadır aynı şeyi anladığım için yazmadan duramadaım. sevgilinin eğitimi diye yazınca how train my dog'daki train'in karşılığı olan eğitim gibi anlaşılıyor. evcil hayvan muamelesi yapmışsın ve başlıkta da bdsm havası estirmişsin.

keşke sevgilinin eğitim durumu şeklinde yazsaydın.

soruna cevabım da şu: eğitim durumu ve öğrenim görülen yer/yerler kişinin karakteri hakkında doneler verebiliyor, o yüzden dikkatimi çeker.

Bunu araştırmam ama kendini belli eder zaten.

erkeklerin zeki kadın sevmemesi başlığında buna ilişkin counter argümanlar var sanırım.

Cahil cühela olmasın yeter, aşırı sinir bozucu. Ama senle aynı yada min. bir alt seviye olması fena değil. Üstü hatun milletinde ukalalığa neden oluyor.

Misal :
Erkek Lisans - Kız lisans = ok
Erkek Y.Lisans - Kız lisans = ok
Erkek Lisans - Kız lise = ok
Erkek Lise - Kız = Lisans = Hatun arıza çıkarabilir ama prensipte ok olabilir.
Erkek Lisans - Kız Doktora = Arıza
Erkek Y.Lisans - Kız Lise = Arıza
Erkek Lisans - Kız ortaokul = Arıza
Erkek Lise - Kız Doktora = aşırı arıza

gibi. Tabi bu tamamen kendi düşüncem ama ortak bir kültür seviyesinde olmak her zaman ilişki sağlığı açısından iyidir.

Öte yandan Atom parçalamayacaksanız hangi üniversiteden mezun olduğunuzun ne önemi var aq?

@thunders etiket meselesi işte. Ayrıca günümüzde erkek lisans kız lise de sorun olabiliyor çünkü nerdeyse yükse lisans yapmayan 2. üniversiteyi okumayan kalmadı aöf maöf.
Peki erkek lisans kadın yüksek lisansa bir şey dememişsin ona ne dersin

benim bu konuda tek önyargım dandik özel üniversitelerden mezun olanlaradır. yoksa isterse sütçü imam'da büyükbaş sağım falan okumuş olsun, önyargılı bakmadığım için uyuşma ihtimalimiz olabilir. kocatepe üniversitesinde işletme okumuş bir kadın tanıyorum mesela; bilgisine, görgüsüne, kişiliğine, her şeyine bayılırım.

linçlik bir durum yok. genel düşünce bu yönde. olaya sadece sözlük çerçevesinde bakılmamalı. bu, ister istemez 20'li yaşların sonlarında, 30'ların başlarında, farklı eğitim seviyesindeki insanlarla beraber olduktan sonra anlamaya başladığın bir kavram. özellikle evlilere kulak verilmeli bir de bu konuda. o yüzden bilhassa evlilerin vereceği fikirlere önem atfediyorum.

Kadına işe mi alıyorsun, ne diploması?

Aklı başında, çocuklarımı bu yetiştirebilir dediğin kadın doğru kadındır.


.

ilgilenmiyorum böyle şeylerle. belki biraz klişe olabilir ama kendini yetiştirmiş bir insan olması önemli sadece. boğaziçi, odtü gibi okullardan mezun biri olduğunda kafamda iki şey şekilleniyor: birincisi, bu kişi akıllı, çalışkan, zaman yönetimi, test tekniği iyi olan biri. ikincisi, bu kişi biraz asosyal, eğitim, iş gibi şeyleri hayatının merkezinde tutup hayattan keyif alma konusunda problemleri olabilecek biri. çoğu zaman ilki oluyor sadece ama ikincisine de rastladım. o yüzden her zaman olumlu bir şey olarak görmüyorum ismi olan okullardan mezun olanları.

@mezarkabul neden öyle dedin? merak ettim eğitimli olması önemli değil mi kadının

@limoncello, eğitimli olması önemli ama bazı eğitimli kadınlar kendi başına buyruk olmayı kendi ayakları üzerinde durmak zannediyor.

böyle bir kavram karmaşası yaşıyor bahsettiğim kitlenin bir kısmı dolayısıyla lise olsun temiz olsun :)

işe almıyorum ki cv isteyim. bu işler kağıt üzerinde belli olmaz. ha evet belli bir bilgi verebilir önceden ama bambaşka bir şey de çıkabilir. o yüzden anlaşıyorsak, etkilendiysem tanımaya bakarım.

kağıt üzerindeki bilgilerden çok hayat görüşü, tarzı, kültürü daha önemli olut benim için.

örneğin, yani sen iki üç dil biliyorsun karşıdaki hiç bilmiyor şimdi bu zorluk çıkartır. olur mu yine olur ama diyelim ki bir şey okudun bir şeye güldün ama paylaşamıyorsun illa çevirmenlik yapıcaksın o zaman o da kötü hissecek sürekli sürekli..paylaşım azaldıkça da ortak nokta çok az oldukça da ilişki olmuyor.

Ayrıca hayat bu herkes her zaman aynı şartlara sahip olamayabiliyor. Kişisel özellikler daha baskın etiketten ziyade bence.

oo boğaziçi mezunuymuş bu yüzden çok etkileyici diyen net ergendir.

@mezarkabul aslında biraz bazı erkeklerin (sözüm meclisten dışarı) özgüvensizliği değil mi yani fazla ses çıkarmasın, şöyle ensesini vur lokmasını al tarzında olsun, kadın okuyunca gözü açılıp kendine güveni gelmesin, haklarını bilmesin gibi gibi.

@limoncello, böyle erkekler de var. ama benim demek istediğim özgürlükçü biri olduğu halde erkek, bazı kadınlar "dediğim dedik çaldığım düdük" modundalar. yani herhangi bir işi ortak yapma derdi olmuyor bu tarz kadınların, benim dediğim olmalı zihniyetini kasıtlı olarak da yapmıyor olabilirler. bunu kendi ayakları üstünde durmak olarak görüyor olabilirler. fakat netice hoş olmuyor maalesef.

en.wikipedia.org

şurda en altta kedi demiş ama gazetenin biri kedi demiş. Belki de hem aynı hem kediden esinlenmişlerdir.

"But if you look into the biology section of the source you will see that his habitat is a forest. He only wakes up to eat which is what bears do. He is huge and fat like a stereotypical bear and he also allows children to bounce on his belly." www.reddit.com

Ayı olmalı ^^

İki ayağı üstünde yürüdüğüne göre ayı olmalı.

Ayı kulağı yuvarlağımsı olur. Sno nun kulaklar dik, kedi kulağı gibi. Tembellik konusunda kedi her türlü alır. Ama cüsse ayı diyor. Bilemedim yine de, kedi de olabilir boş bir teori değil.

ayi degil pokemon ama ayiya benzeyen pokemon. pikachu fare mi ? degil ama kemirgen gibi duruyor. bu da ayiya benzeyen bir pokemon iste. ayi degil, pokemon.

Panda değil mi o?

(bkz: kedidir kedi)

çok iri bi kedi yalnız...

ayı gibi bi kedi.

karar verilen bir süreç değil bu.

erkegim, hoşuma giderse güzel diyorum gitmese umrumda değil.

memesine bakarak

kadınım. hemcinsimde beynimde oluşmuş bazı kalıplar var. temiz cilt, kalın dudak, ince zarif, masum yüz, renkli göz, beyaz ten gibi. ve bazı ünlü güzel isimler de var. bunlara benzeyen, bu kalıplara uyan kişiler gördüm mü bu güzel diyorum, bakasım da geliyor.
yine aynı şekilde sivilceli yüz, çipil göz, uzun burun vs'ler de çirkinmiş duygusu yaşatıyor bana.

Haah tam benlik soru.

Bir kadının güzel olup olmadığına yüzüne bakarak karar veririz. Güzel bir yüz fazla kiloyu, kısa boyu veya memesizliği örtbas edebiliyor. O kadar etkili.

Çıplak görmeden karar vermiyorum.

Bir süre dinleyip, muhabbetine-ses tonuna-tonlamasına falan dikkat ederim.

"gerçek" manada yakışıklılıktan bahsediyorsak ilk görüşte. ama zaman içinde ortalama tipler düzgün karakteriyle kendini yakışıklıymış gibi gösterebiliyor. bu ikinci tipler için zaman gerekli.

@karakteristik @want2die

yani en çok internet, film. arada photoshop, indesign gibi adobe programları kullanmam gerekiyor. bazen canım sıkılınca güncel oyunları oynamak istiyorum.

en önemlisi benim için uzun yıllar dayanabilmesi. en azından bir 5 yıl falan.

bir de masaüstü almam sıkıntı şu an çünkü şehirdışına yurda gidicem.

o fiyata monster tavsiye ederim.

@karakteristik

valla teşekkür ederim çok açıklayıcı oldu :D

İyi ama pahalı.

www.amazon.com

Şuradan fiyat karşılaştırabilirsin.

dün murat gamsız şöyle yazmış ingiltere bir tanıtımdan sonra. aklında bulunsun.

"NDA olduğu için bir şey anlatmam yasak ama şöyle diyeyim bu saatten sonra sakın oyuncu laptopı almayın. Acayip 'şeyler' yolda. Üzülürsünüz."

Otel sorun cikarmaz da, ertesi gun jandarma surprizi yasayabilirsiniz. Bulabiliyorsaniz ev kiralayin, her otel sicak bakmiyor cunku kayit almama mevzularina.

Kolundan tutup götürmezler, para cezası alır.

yollarda kontroller var ayrica

Dün gece İzmir'den Tekirdağ'a geldim yolda 2 kere polis durdurdu kimlikleri topladı plaka sorgusu yaptı nereden gelip nereye gittiğimizi sordu belki sorun olabilir.

adama laptobun modelini sorun.

nvidia GeForce 840M 2GB + 2GB İntel hd graphics 5500 ekran kartı Toplam 4 GB ekran kartı

diyen adamdan laptop almazdim ben :) fiyat sisiktir muhtemelen. pazarlikla baya indirir.

gaming laptop degil oncelikle ürün. sıfır fiyatı ortalama 1700-1800.

@fakyoras neden? anlamadım

Ekranı full HD bile olmayan, işlemcisi u serisi dandik bir Laptop. Afedersin ama s.kmeye çalışıyor. Cacık olmaz. Gaming falan değil.

k555L'miş modeli ne dersiniz?

alma.

Çift taraflı köpük bantlar var. En güzel çözüm budur.

www.hepsiburada.com

ya da bildiğin japon iyi tutar fayans olduğu için