yıllık izin hak edişin işe giriş tarihinden itibaren sayılmaya başlar, normalde ocakta mı veriyorlardı yeni izni?
çünkü 4 sene 7 aylık çalışansan senin yeni hak edişin zaten mayısta, yani işe girdiğin ayda.

Memur ile işçiyi karıştırmışsın. Ocakta izin yükleme Memurda olur. İş kanunda işler çok daha farklıdır.

İşçiler için yıllık izin çalıştıkları her yıl için o yılın sonunda hak edilir. (Ancak işten çıkışlarda kısmi çalışma süreleri de göz önüne alınır.) Yani takvim yılı değil, sözleşmenin imzalandığı tarih önemlidir.

Ayrıca, işveren aynı olmadığı üzere normalde yıllık izin süresi için hizmet birleştirme de olmaz. Yani yapılmayabilir, tamamiyle işverenin iyi niyetine bağlıdır. İş kanuna göre yıllık izin süre hesabında, o şirkette (veya ona bağlı diğer şirketler - aynı işveren) çalıştığı süre esas alınır. Yani eskiden memur da olsanız, yıllık izin sürenizin alt sınırı yeni iş yerinizdeki kıdem sürenize ve ayrıca yaşınıza göre belirlenecektir. Eğer iş değiştirirseniz yine aynı şekilde baştan başlayacak ve o iş yerinizdeki işe başlama süreniz bütün hesaplar için yeni başlangıç noktanız olacaktır.

Kanundaki süreler:
1-5 yıl arası çalışanlar 14 gün
5 yıldan fazla 15 yıldan az çalışanlar 20 gün
15 yıl ve üzeri çalışanlar 26 gün

Ancak, bunlar alt sınırdır. Pek çok şirket çalışan ile anlaşmasına ve çalışanın genel kıdemine göre bu süreleri bu alt sınırların üzerinde belirleyebilmektedir.

iş kanununa göre kit'te çalıştıysan
bu süreler izin hakkı için ekleniyor
özel sektörde işçi olarak başlayınca bunlar dikkate alınıyor

mesela ben direk 20 gün hak sahibi oldum önceden 5 seneye yakın olduğu için ama

işe şubat ayında başlamama rağmen, yıllık iznimi mayıs ayında yeniliyorlar
çünkü devlette çalışma sürem tam 5 sene değil
sonraki seneler için bunun bi anlamı kalmıyor zaten doldurmuş oluyorum o süreyi

1.yıl şubatta 14 gün, mayıs'da 20 gün hak sahibiyim
sonrakilerde gerek kalmıyor yani

ama kağıt paralar da yıpranıyor yırtılıyor saçılıyor eksiliyor vs
kredi kartlı olan iyi düşünülmüş o sebeple.

metropol al, o kadar paraya değmez. Aynısı sonuçta.

sanal paralı olan çok saçma, keyif almazsın. kağıt paralı olanı al.

Sanal parali olani al. Normalinde kagit parayi say bozdur surekli iskence. Oynunun ritmini bozuyor, ki zaten uzun surebilen bir oyun.

Bu ozellik zaten bir cok telefonda var. telefonunuzun modeli ne?

Kanka ben şöyle yapıyorum. Pil kullanımından WhatsApp i uyku moduna alıyorum. Ben açmadığım sürece WhatsApp uyku modunda. Bana mesaj da ulaşmıyor

@mr.goodcat: General Mobile GM21 Pro. Android 11.
@allah yazdiysa bozsun: Daha önce bu yöntemi denediğimde işe yaramadı. Yoksa o yöntem benim de aklıma gelmişti.

@allah yazdiysa bozsun: Şimdi diğer telefondan mesaj atarak tekrar denedim ama mesaj gayet de iletiliyor (çift tik oluyor) ve bana da bildirim geliyor. Wi-Fi kullanıyorum, mobil veride de böyle.

Bir iki gün önce birisine daha yazmıştım şöyle yapabilirsiniz;

Wp logosuna basılı tutup uygulama bilgileri/veri kullanım ayrıntıları/mobil veriyi devre dışı bırak, wifi devre dışı bırak.

Kullanacağınız zaman açar, işiniz bitince kapatırsınız.

@uvbray +1

uygulama bilgilerinden yapabilirsin.

Pil tasarrufundan google zimbirtirlarini kapatirsan yine mesaj alamiyor.

Bir de netguard uygulamasi var, herhangi bir uygulamanin internetini tamamen kesiyor.
Yapay vpn

@uvbray: yukarıdaki arkadaşların dediğine ek olarak bunu yapmıştım zaten ama olmadı. Hem arka plan verilerini kısıtladım, hem uyku modunda aldım hem de zorla durdurdum ama olmadı.

@divit: Soruda kullandığımı belirttiğim uygulama oydu. Gayet de kesiyor ama dediğim gibi VPN oluşturduğu için VPN tabanlı kullandığım reklam engelleme uygulamasını devre dışı bırakıyor aynı anda iki VPN çalışmasına izin verilmediği için.


Neyse belki benim gibilerine çözüm olur diye buraya da yazayım: Killapps diye uygulama indirdim, WhatsApp'ı seçip onu daima uyku modunda tutmasını sağladım. Ben WhatsApp'a girene kadar da uygulama aktif olmuyor.

Sizin telefonunuzda olur mu bilmiyorum ama kendi telefonumu baz alarak: kablosuz bağlantı ve ağlar (internet acip kapattigim yer) -> veri kullanimi -> ağ erişimi. bende böyle bir yer var ve buradan bütün uygulamalar icin wifi ve mobil veriyi kullanıp kullanamayacaklarini belirleyebiliyorum. o internet kismini bir kurcalayin belki sizde de vardir

swift de iki taraf da kesinti uygulayabilir. Afaki bir rakam ortaya çıkabilir.

Ne kadar da iyi niyetli bir bakış açısı.
1- asgari ücrete ne kadar zam geleceği belli değil ama memur ve diğer işçiler çok büyük oranda o kadar zam alamayacak. Sonuç olarak eskiden asgari ücrette çalışmayan pek çok kişinin maaşı da asgari ücrete dönüşecek.

2- Asgari ücrete yapılacak zam, bize yine daha fazla enflasyon ve zam olarak geri dönecek.

3- Alım gücünü korumak için asgari ücret zam oranının çok daha fazlasına ihtiyacın var. Reel enflasyon şuan konuşulan artış oranlarının 2 katından fazla. (belki 3)

Sanki maaslara zam gelmese hicbir seyin fiyati artmayacak gibi bir algi olusturuluyor ve ahlaksiz tayfa maas artisini sonuc degil De sebepmis gibi yansitiyor.

Fiyatlar arttigi icin maaslar artiyor. Maaslar arttigi icin fiyatlara zam yapilmasi ise bildigin cakallik.

aslında tam olarak da çakallık değil, doğal bir döngü. Ama pek tabiki bundan kötü yararlananlar da var.

Bir işletmen var, 3 ana kalem giderin var diye var sayalım.
1- Kira, muhasebe vs. sabit giderler,
2- Hammadde, ara mamül, mal,
3- personel

Tabi bunlar arasında maliyet üzerindeki en büyük payı çoğunlukla 2 ve 3 alıyor (hatta çoğunlukla 2)
şimdi malum 2deki maliyetler tepe yaptı e doğal olarak da son ürün fiyatları arttı.
ocaktan sonra 3 de artacak e bu da çok büyük fark olmasa da işletmeler için maliyeti arttıracak öyle olunca son ürünlere yine biraz daha zam gelebilecek.

Sonuç olarak saçma bir kısır döngü var. Fiyatlar arttıkça maaşın artıyor, artan maaş maliyeti arttırıp fiyatları yükseltiyor. Bu da böyle sürüp gidiyor.

Türkiye, eskiden uçurumun kenarındaydı. Son faiz indirimleriyle ülkeyi ekonomik olarak uçurumdan attılar. Kafası-gözü yarılarak dibe doğru yuvarlanıyoruz.

Bundan sonra döviz ve zam sarmalı artarak devam edecektir. Durulur diye beklemeyin...


.

Her şeye artı olarak "en az" asgari ücret kadar daha zam gelecek. Bu maliyeti fiyatlara yansıtmak zorunda firmalar. Zaten TÜFE, ÜFE kadar artmadığı için şu ana kadar yapılan zamlar henüz fiyatlara yeterince yansımadı bile diyebiliriz.

Hukuken tam nasıl bilmiyorum ama sanırım belli kriterleri var; mesela çocuk çalışmak için eğitiminden vazgeçmemeli, bir yandan eğitimine devam eden çocuklar için iş eğitimi olumsuz etkileyecek kadar yoğun olmamalı, iş fiziksel olarak çocuğun beden gücünü zorlayacak, zihinsel olarak da gelişimini etkileyecek nitelikte olmamalı.

Emegini para karşılıgında satan kişiye işci denir. Bu tanıma uyan her çocuk işcidir.

Çocuk işçi olamaz diye bir kural yok. Sadece belli işleri belli şartlar altında yapabilirler. Oyuncular da buna dahil.

www.sozcu.com.tr

Bu konudaki yönetmelik.

www.mevzuat.gov.tr

pandemide yemek ücreti verilmemesi haklı fesih değildir, büyük ihtimalle sözleşmede yan hak diye geçiyordur ve yan haklar zamanla değiştirilebilir/iptal edilebilir gibi bir madde vardır.

ücret azaltması olmadan haklı fesih yan haklar iptal edildi diye mümkün değil diye düşünüyorum.

ayrıca size göre haklı fesih neden olan konu işveren tarafından kabul edilmeyebilir ( büyük ihtimalle öyle olacak) onlar kabul etmeyecekler ve dava sürecine geçersiniz. eliniz çok güçlü değilse pek tavsiye etmem.

haklı fesih talebiyle ihbarı beklemeden ayrılabilirsiniz ama dediğim gibi kabul edilmeyecektir.
kıdem tazminatını bile dava sonucunda, belki, alabilirsiniz. başka bir hak yok.
kullanılmayan yıllık izinler çıkış sebebi ne olursa olsun son bordro ile ödenir.

yemek hakkı sözleşmemizde yazıyor ya yemek çıkartılır ya da bedel ödenir şeklinde

yine mi yan hak?

ücretin esas bileşeni olmadığı için yan hak. hangi maddenin altında yazıyor? yan haklar ile ilgili başka madde var mı?

İşveren çalışana kanunen yemek parası vermek zorunda değil. Hiçbir işveren de iş sözleşmesine şu kadar yemek parası vereceğim yazmaz. En fazla teklif mektubunda yazar.

Kıdem tazminatı cepte gibi düşünmüşsün ama öyle bir dünya yok maalesef. Uğraşmak isteyen bir işveren fesih talebini kabul etmeyip karşı ihbar tazminatı davası bile açar.

Gerekçen geçerli bir sebep değil maalesef.

pandemide yemek parası ödenmemesi haklı nedenle fesih sebebidir. daha geçen gün bir arkadaş bu konuda mahkemeden karar aldı.

www.linkedin.com:li:activity:6872110417812983808/


haklı nedenle fesihten sonra kıdem tazminatı ve içeride kalan yıllık ücretli izin haklarını alabilirsin. şirket ödemeye yanaşmaz ise dava açılması gerekir.

Sözleşmeye bağlı, ancak verilen ücret dahilinde sayılıyorsa yemek ücretinin veya sağlık sigortasının veya başka bir ödeneğin kesilmesi ücretin kesilmesi anlamına gelebilir bu durumda fesih sebebine dönüşebilir.
Ancak mesela yapılan yol karşılığı yakıt ödemesi, ofiste / ofis dışında yemek karşılığı ödeme gibi bir durum var ise doğrudan işçiden kesinti yapılmış olmaz.

Sonuç olarak sözleşme önemli

yıllardır yemekhane hizmeti veriliyor
sözleşme üzerinden atıf yapılan metin bu şekilde:

Yemek Yardımı:
işveren, personele öğle yemeği çıkarılabilir. Öğle yemeği çıkarılmayan
işyerinde ve işyeri dışında görev yapan personele, görevinin
başında olduğu her iş günü için, Maliye Bakanlığı’nca belirlenen, hizmet erbabına işyeri veya işyerinin
müştemilatı dışında kalan yerlerde yemek verilmek suretiyle sağlanan istisna tutarı miktarında aylık
yemek kuponu verilir veya aynı miktarda net yemek yardımı yapılır.

Buradan anlamak çok zor, sözleşmedeki yerinden mevcut mahkeme kararlarına kadar bir sürü başka parametre var. Bir kere yemek yardımı diye başlık konmuş.

Sizin eğer kafaya koyduysanız, işi bilen bir avukat ile görüşmeniz gerekir.

ikisi de hayır
1- sadece kayıt yapılan pasaport sahibine ait hat ile kullanılabilir.
2- belirli bir süre bu hat kilidi kalkmıyor sanırım 3 (kontrol etmek lazım) sene sonra bütün hatlara açılıyor ve doğal olarak satılabiliyor.

yeni kural pasaport ile telefon hatti sahibinin ayni kisi olmasi lazim ve ilk 3 sene sadece kayit yaptiran kisi kullanabiliyor, satsan da baskasi kullanamiyor baska hat takinca kitleniyor.

imax tabii. yatak falan hikaye

IMAX net.

Illa sinemaysa imax tabii ki. Yatakli dedigin acin evinizde izleyin ayni sey.

sigorta dediginiz Sgk mi ozel sigorta mi?

Benim ozel sigortam hic karsilamadi simdiye kadar. Sgk'yi bilmiyorum.

Umca'yi bilmiyorum ama sgk birkac ay once bu tip ilac olmayan seyleri komple atti listeden.

Majezik sprey falan hicbirini karsilamiyor.

Özel sigorta diye duydum.

Umca bir ilaç değil, takviye edici gıda. Bu nedenle karşılanıyor olması oldukça düşük bir ihtimal.

Karşılanıyor ise bile çok özel bir durum kendi özel sigortanızın provizyon birimine danışmanız lazım. Eczacılık bir durum yok.

ne alaka karşılamaz tabiki.

"ilaç" niteliğinde ya da tedavi protokolünde olmayan şeyler çoklukla karşılanmıyor. eczacının yalan söylemek için bir sebebi yok, her türlü parasını alıyor.

Geçen gün özel sigortamla görüşmüştüm farklı bir konu için. SGK karşılamadığı halde bizim karşıladığımız birkaç ilaç var diyip Umca’yı da saymıştı aralarında.

acıbadem karşılıyordu ama en son iki sene önce aldım bakmak lazım tekrar, her sene kriterleri değişebiliyor, bazen belli bir boyunu ödüyolra, en küçüğünü mesela.

İsbankasinda calisanlari sigortasi karsiliyordu.

Brüt ise müdür, net ise direktör falansa kazanır. Gayet normal.

kazaniyordur, zamaninda kiracim icin evsahibi hem kiracidan hem esinden bordro almis, bana vermisti, orada gordugum rakam bayagi bayagi iyiydi o yila gore

Mümkün. Tecrübe 10 yıldan fazlaysa kıdemli olarak işe alabiliyorlar. Yaşı 40 50 arasıysa da senior olabilir.

Bir tanıdığımın tanıdığı, öylesine başka şirkete başvuruyor, normalde 4bin tl maaş alırken, ne kadar istiyorsunuz diye sorunca 30bin tl diyor. Kabul ediyorlar.

Cok net ruyasinda gorur.

Kendi isi degilse, direktor falan degilse kimse 30bin maas vermez.
Ios yazilimcisina vermiyorlar o parayi

buyuk bit sirkette kidemli mudur veya direktor seviyesindeyse evet mumkun.

cok buyuk bir ekip ve butce yonetiyor olmasi, kritik kararlar aliyor olmasi lazim.

uzman, sef seviyesinde mumkun degil.

hiç de normal değil. mümkün de değil.

Gıda sektörü ile iç içe çalışan birisi olarak bildiriyorum. Büyük gıda şirketlerinde, Direktör, Ar-Ge Yöneticisi, üretim müdürü gibi seviyelerinde mümkün ve alıyorlar. Ama tabi ancak büyük olanlarda.

yurtiçi uçuşu yurtdışı uçuş ile bağlayınca şartlar değişebiliyor. Kabul edilen bagaj vs. Bir de biletleriniz aktarmalı ise ve aktarmadaki bir uçağı rötar yüzünden kaçırırsanız sizi bir dahaki uçuşa eklerler. Ancak eğer kendiniz ayrı ayrı bilet alırsanız sorumluluk size kalıyor.

Ps: daha önce bir uçuşu için ayrı ayrı bilet alan arkadaşım sonra THY ile görüşüp biletlerini bağlatmıştı ama üstünden çok zaman geçti.

Baglatabilirsiniz buyuk ihtimal, tek sorun bagaj boyutu ic hatlara gore olur. Ucakta ayni firmayla aktarma yapacaksaniz gorevlilere bildirirseniz alana bildirirler, arada uygun vakit varsa ayri alin

bir de antalya - kıbrıs kıbrıs london londra - şikagoa aryın belki daha ucuzdur. bir seferinde brezilyaya uçan bir suser vardı . ist-rio yerine ist-milano milanodan ist a geri gelmişler oradan rio yapmış %30 daha ucuzmuş.

Ben hep ayri aliyorum bu biletleri. Kucuk havaalainindan tek bir rezervasyonda yurtdisi gidis gelis yapmak genelde kazik. Ic hatlar ucusunda valiz daha az tabi, baslarda ekstra para oduyordum zaman icinde tek valiz + carry on'a sigmayi ogrendim. Baglatmakla hic ugrasmadim.

ülke yazmamissiniz ama vize gerekmese bile pasaport isteniyor alman vatandaslari icin. muhtemelen diger ülke vatandaslari icin de minimum sart pasaporttur.

Ukrayna o vize şartlarını, Türk vatandaşlarına uyguluyor. Türkiye'den aldığı oturum iznine değil.
Bir kişinin bir ülkeye girmesi vatandaşı olduğu ülkelerin şartlarına bağlıdır.

1- Ücretsiz
2- Kart sende kalıyor.
3- Ehliyetin var, kimliğin var, ilaveten kimliği eğliyet gibi de kullanıyorsun gibi düşün.

teşekkürler. peki şunu bilen var mı?

annemin de kimliği ve ehliyeti yenilenecek. onlar için gereken paralar bankaya mı yoksa nüfus müdürlüğündeki vezneye falan mı yatırılacak?

bankaya yatacak, pek çok bankanın mobil bankacılığında vergi ödemeleri altında görebilirisin. İlla kendisinin mobil bankacılığı olması da gerekmiyor. Onun TC'sini vererek sen de yatırabilirsin.

evet onu duydum, hatta önceki duyuruma cevap verip eski bir telefona yüklememi öneren arkadaş söyledi.

lakin 2012 model samsung galaxy s3'e yüklenmiyor. çocuğa verebilecek daha yeni bir telefonum da yok maalesef.

Family link google ın kendi uygulaması olduğu için iyi çalışıyor. Ancak güncel android sürümü istiyor bu da sanırım sizin için sıkıntı oluyor.

Root lu olarak yüklenmeyecek bir uygulamanın, telefona o kadar müdahale edebilecek yetkiye sahip olması çok çok zor. Bu nedenle google ın kendi programının ancak işe yaradığını düşünüyorum.

o zaman telefonu root'layıp, güncel android kurup o şekilde kullansak olur mu?

Paket açıkta kalmadıkça olmaz ya… olmaz di mi. Hiç karşılaşmadım. Buzdolabında saklamak lazım o zaman.

bütün diğer kuru ürünlerde olabileceği gibi, güvelenebilir. açılmadan kolay kolay olmaz, amma velakin açtıktan sonra dikkat etmek gerekiyor. siz farketmeden içinde hızlıca üreyebilirler.

açılmadan arkadaşlar :) yani açtığınızda direkt böyle. marketler uygun koşullarda saklamıyormuş, ondan dediler.

bu akşam ben de deneyeceğim. sonuçları burada paylaşırım :)

ekstra beleş protein

Böceklerin senin evinde olup da açık pakete girmediğinden emin misin?

Irmikte falan da sıkça olan bisey. Açılmamış paketten bahsediyorum.

ahhh bunu demeseydiniz iyiydi.

tüylerim diken diken oldu, okuduğumdan beri kaseden çıkıp masada yürüyen bir sürü küçük böcek gözümün önüne geliyor :((

Senelerdir yulaf ezmesi yerim hic bocek gormedim.

yulaf ezmesini yıllardır neredeyse her gün tüketiyorum.

bir sefer bile böyle bir şey ile karşılaşmadım.

huylanacağım bir şey olduğundan genelde ne koydum, ne yiyorum bakarım yani.

burda başka bir durum olabilir hemen yulaf ezmesine laf atmayalım.

gayet normal, zaten bu bakliyatlarin uretimini tasinmasini falan gorsen yiyesin gelmez.

www.sikayetvar.com

Hala diyorum açılmadan bunun olma şansı oldukça düşük, çünkü çoğu temel sterilizasyondan geçiyor amma velakin çok da iyi şartlarda (aseptik vs.) paketlenmiyorlar bu nedenle her zaman bir bulaş riski oluyor. Bu durumda çıkabilir pek tabiki.
Bunu engellemek için baharat ve bakliyatlarda en iyisi ışınlama ama TR'de ışınlanmış ürün sayısı oldukça az. Bu nedenle eskilerin yaptığı gibi; Yulaf, baharat, kuru meyve, bulgur, pirinç bu tür ne yerseniz yiyin, öncelikle böcek ve yabancı madde için kontrolden geçirin.

daha iki gün önce süte döktüğümde görüp poşeti çöpe attım.
bir de sıkıntı önce yumurta oluyor büyüyor, yani o aşamada anlamıyorsun.
sonra o kelebek gibi şeyler oluşuyor.
yulafın rengide bir kaç ton olduğu için görünmüyor.

yulafı açar açmaz tüketmek en az riskli hele bir de açıp bekletirsen büyük ihtimal yiyorsun

böyle bir şey olsa herkes farkeder. çünkü genelde sütle tüketiliyor ve hemen süt üzerine çıkar ufak böcekler.

tadını bozmadığı ve sağlık için zararlı olmadığı sürece sorun değil. yemeden önce ölmemişse bile mideye girdiğinde, o asitle birlikte ölecek zaten.

Arkadaşlar düzgün yerde saklıyorum, evimde bocek yok :) hep yedigim bir sey yulaf. açar açmaz, sktsi gelmemis yeni alınmış üründen bahsediyorum. Durduk yere yulafa laf atma gibi bir derdim yok boyle bir sey olmasa söylemem :D
Her pakette olmuyordur muhtemelen tabii ki, ama cok bilinen bir markaninkinde de aynı şey oldu dün :)

evimde böcek yok desen de bu güve işi çok fena sevdiği ürünlerde ürer ve arındırmak çok zordur. Bir üründe buldun, diğer ürünü de daha sonra aynı yere koyduysan bulaşması çok yüksek ihtimal. Ayrıca o gözde altında veya üstündeki raflarda/dolaplarda başka bakliyat vs var ise onları da kontrol et derim.

Yok canım bunun içine girmez dediğimiz cam kavanozların yanında çıkan güveler ile karşılaştım. Bir keten tohumumu yüzünden bütün bir dolabı baştan elden geçirmek zorunda kaldım. Ayrıca yulafı da çok seviyorlar, dediğin yulaf ile gelmiş olabilir, sonrasında etraftaki başka bir bakliyata geçseler de yulafı yine aynı yere koyarsan yine gidip bulaşacaklardır.

Dediğin gibi yulaf vs bakliyat ürünlerin 0 paketlerinden de çıkabilir ama çıktıktan sonra başta farketmediysen yayılmış olabileceğini de düşünüp kontrol etmen lazım.

güve değil arkadaşım içindeki, yürüyen bir çeşit böcek

cam, klima yada konsola takılan o plastik yada 3M bantlılardan almayın. yerine konsolun üzerine bırakılan kaymayan telefon tutuculardan alın.

söylemek istediğim şunun biraz daha kaliteli versiyonu.
www.mobilcadde.com

3 aydır kullanıyorum çok memnunum.
www.amazon.com.tr

ucuzları pek işe yaramıyor. Spigen +1

Biraz fazla verip şunu alabilirsiniz:

www.amazon.com.tr

2 senedir kullanıyorum. Çok memnunum.
Mıknatıslı olanlar araba yükseltilerden/çukurlardan geçerken fazla zıplarsa telefonu düşürebiliyor.

spigen+1

1. Evet
2. Firmalardan lisans alarak.

@etha Herkesin yapıyor olması, doğru olduğu anlamına gelmiyor. Firma olarak calismayanlara da mutlaka bir şekilde ulaşılmalı yani. Teşekkür ederim.

Evet bir ara radarlarına girersiniz.
lisans anlaşması yapılarak (ilgili şirketler sana lisans vermeyebilir)

posterler için kimsenin laf edeceğini sanmıyorum , sonuçta bedavaya adamların reklamını yapmış oluyorsunuz ama oyuncak ya da el emeği ürünler kısmına girdiğiniz zaman, telif işin içine girer.

@co2s2 posterler konusu sadece sizin tahmininiz öyle değil mi?

evet sadece benim tahminim. sağda solda film afişi vs satılıyor, kimsenin telif ödediğini sanmıyorum.

Etraftaki networklere bağlı olmaya gerek yok sabit duran modemlere olan mesafenizle de yapabilir gibi bunu. Bluetooth ile konum güçlendirme açıksa çevrede kim varsa tarayıp bambaşka bi network oluşturuyor olabilir bu bunlaydı şu şunun yanındaydı diye.

gps'in uydularla yaptığını wifi'lerle gibi düşünürsek dehşet bir wifi ağı var.

Tahminimce bulunduğun yerdeki en güçlü wifi sinyalinin ilişkili olduğu işletmeden buluyordur. O ağa bağlanmasan bile location servisi ortamdaki wifi sinyallerini ve sinyal seviyesini tarayıp analiz edebilir.

telefonda hareket sensörü var mesafeyisadece yatayda değil dikeyde de ölçüyor. iphone gün içinde çıkılan kat sayısını veriyor mesela. google da içinde bulundugun rakımı çok kolay algılayabilir.

Bu elonun uyduları boşuna fırlatılmıyor. Zamanla iyice kendini gösterecek bu tür işler. İnsan belli bir merkeze "nesne olarak" bağlanılıyor.

Google telefonunun gordugu (ve o sirada baglandigi) wifi aglarina bakarak nerede oldugunu tahmin ediyor onceki dataya bakarak.

en yoğun gidilen bar orasıdır. bir nokta üzerinde birden fazla adres var ise, senin daha önceden gittiğin/en eski/en yoğun/en genel/profili en çok yorumlanmış gibi kısıtlara göre önceliklendirip seçiyor.
wifi sinyalleri lokasyon belirlemek için kullanılıyor evet, ama wifinin hangi işletmeye ait olduğunu veya wifinin katını bilmesi çok olası değil.

Bir dahaki sefere bir kat üsteki bara oturup deneyebilirsiniz.

havuzdan hepatit b, c virüsleri kapma şansınız yok sayılacak kadar düşük. aksi halde zaten havuza gitmek bu kadar kolay olmazdı merak etmeyin. yani atıyorum evli olduğunuz kişinin sizi aldatması sonucu hastalık kapma olasılığınız eminim daha yüksek olurdu.

ayrıca test isteyen havuzlar da sonuçta bir sefer istiyor. bu da göstermelik bir durum... havuzun temizliğine dikkat etmeniz ve kriter olarak bunu göz önünde bulundurmanız sizi daha çok şeyden koruyacaktır. havuzun bakımı düzgün yapılıyorsa hastalık kapma şansınız testle alıp vasat durumda olan havuzlardan daha düşük olur.

istek vakfının havuzuna 7 yaşındaki yeğenim 2 yıldır haftada iki gün gidiyor, babası da stil öğrenmek için bir dönem yoğun şekilde gitti. ne çocuğu ne kendisi herhangi bir sağlık sorun yaşamadı ki kendisi de oldukça titiz ve dikkatli bir insandır.

@hypathia
yani nickinizi bile hepatit A diye okuyacak haldeyim :D

istek vakfı bana da güven veriyor neblim kontrollü falandır diye. ama işte ne benim ne de sizin verdiğiniz argüman "ruşen amcanın oğlu sedat da yapmış bişey olmamış" tan öteye gidiyor.

:) işte o kısım da artık sizin kararınız, sizin kaygılarınız. yani mesela covid konusunda endişeli bi insanım, iki sene neredeyse evden çıkmadım, insan görmedim diyebilirim ama bi havuzdan hastalık kapma fikri beni endişelendirmiyor. ayrıca akhenaten in dediği gibi test isteyenler de ilk seferde istiyor ardından herhangi bir takip kontrol yok. yani hastalık riskini hiçbir zaman yok edemezsiniz. ben sadece etrafımdaki birebir tanıdığım insanların yaşadığı konuda bilgi verebilirim. karar size kalmış :))

yıllardır bir sürü şehirde antreman için havuza gittim daha test isteyen bir havuz ile karşılaşmadım.

Sanırım neredeyse hepsi devlet havuzları olduğu içindir. (Üniversite, belediye, Gençlik Spor)

şu ana kadar havuzun kendisinden bir hastalık kapan arkadaşım olmadı, zira antreman yapılan havuzlar, otel vs.nin eğlence havuzlarına göre oldukça temiz oluyor. Sonuçta havuz suyu oldukça ilaçlı ve bir organizmanın içinde yaşaması be bulaşması hiç kolay bir durum değil.

Arada soyunma odasından mantar kapan arkadaşlarım olmuştu, ama bu durumu da uzun bir süredir (15 seneden fazladır) hiç görmedim. Ki bu da doğrudan havuz ile alakalı değil, spor salonunda hijyen riskleri havuza göre çok daha büyüktür.

Test isteyen de düzenli istemiyor ki. +1

Yani ben test yaptırdım negatifim ve havuza devam ediyorum diyelim, 3 ay sonra hepatit kaptım ve havuza girmeye devam ediyorum. Ben dahil kimse hepatit olduğumu bilmiyor ki?

Bence de göstermelik bu havuz kaydından önce test isteme işi.

Ha desen ki xxx havuz işletmesi var, 3 ayda bir düzenli test istiyor. Ona şapka çıkartırım.

valla her yer başka demekki.
benim daha önce gittiğim havuzlarda (ibb) periyodik olarak isteniyordu. hatta çok net hatırlıyorum, kayıtta sıra olduğunda testi şimdi yaptırmayın nasılsa geçerliliği bitecek, sıra gelince yaptırırsınız falan diyorlardı.

valla her yer başka demekki.
benim daha önce gittiğim havuzlarda (ibb) periyodik olarak isteniyordu. hatta çok net hatırlıyorum, kayıtta sıra olduğunda testi şimdi yaptırmayın nasılsa geçerliliği bitecek, sıra gelince yaptırırsınız falan diyorlardı.

konuşma akıcı denmiş geçi ama yine de bir cambly ile en azından cümle yapınızda mı sorun var yoksa kelime terchiniz mi abuk öğrenebilirsiniz gibi duruyor.

dili teknik olarak öğrenmişsiniz, tebrikler zorlu bir eşiği aşmışsınız. Ama bundan sonra kullanmanız gerekiyor. Eğer mevcut iş yerinizde yabancılar ile çalışmıyorsanız, online veya yüzyüze bir ortamda kullanmanız gerekiyor. Ayrıca işinizi yaparken kullandığınız dilin, günlük konuşma dilinden oldukça uzakta kalması nedeni ile teknik konularda yetersiz veya günlük dil sınırları içerisinde kalıyor olabilirsiniz.

Sık sık tecrübe etme şansınız olmasa bile belirli metinleri (mümkünse elinizde nativelerin ses kaydının bulunduğu metinleri) okurken ses kaydınızı alın ve dinleyerek, telaffuzundaki farklılıkları inceleyin.

Yabancilarla çalışıyorum. Zaman Zaman beni anlamadiklarini farkettim. İngilizceyi iyi kullanmadığımi düşündüm tabiiki. Fakat sonra anladım ki, konuşma şeklim onlara karmaşık geliyor. Yabancılar daha direkt anlatıyor biz kültürden mi nedir uzatıyoruz ve dolandiriyoruz lafı. Kendi adıma, basit anlatım, konuyu derli toplu dağıtmadan, aşama aşama ifade ederek çözdüm.

Hollanda’da yaşıyorum. Daha önce abd’de yaşadım. Abd’de native oldukları için aksanlı olsam da beni anlamama gibi sorunlar yaşamamıştım ama burada kendileri de aksanlı konuşuyorlar ve native değiller. Almanlar daha aksanlı konuşuyorlar Hollandalılara göre ama birbirlerini anlamada sorun yaşamıyorlar diller yakın olduğu için. Onlar native olmadıkları için zaman zaman ben onları anlamakta zorlanıyorum onlar da beni anlamakta. Dil konusunda iyiler sahiden ama saçma bir havaları var. Mesela burada bir üni -Leiden- bazı programlar için 113 toefl istiyor. İnanılmaz gerçekten. Söylediği şey özgüveninizi düşürmesin, native konuşulan bir yerde yaşamadan aksan kolay kolay düzelmez. Anlaymamak biraz da onun sorunu açıkçası.

@ya volna+1
Bizim dilin gramer biraz ters oldugu icin direkt olaya girmek yerine once diger bilgileri vs verip sonradan soylemek istedigimizi soyluyoruz. Bu da bazen yabanci dilde kullandigin cumleyde kendini gosterebiliyor ve hal boyle olunca da karsi taraf icin anlasilmaz olabiliyor. Onun disinda dil dedigin kullana kullana gelisen bisey o yuzden elinden geldigince speaking kasmaya calis.

Ben de benzer bir duyuru açmıştım 1-2 gün içinde , oraya da bakabilirsiniz.
Cambly önerildi genel olarak.

Hollandalılar bizden pratik olarak bence de iyi, benim tanıdıklarımda aksan da azdı. Biz daha çok akademik İngilizce öğreniyoruz TR'de okullarda, benim okuduğum üniversitenin İngilizcesinin özel bir adı bile var :))

Çok ekstrem durumlar haricinde vizeyi uzatma yapmıyorlar. Çok ekstrem durumdan kasıt bacağın kırıldı doktor 1 hafta yataktan çıkamaz diye rapor verdi ya da Türkiye'de bir olay oldu bütün havalimanları kapalı vs.

Bir de eskiden tek girişli ve kısa süreli vize verdiklerinde vize başlangıç tarihinden daha geç ülkeye girersen planlarımda değişiklik oldu daha geç gelebildim bunu uzatabilir miyiz dediğinde çoğunlukla uzatıyorlardı ama sizin durumda 1 aylık vize muhtemelen multi giriştir.

Size "Almanya'ya gidince 1 aylık vizeyi yeni pasaportla 3 aya çıkartabilirsiniz." bu bilgiyi idata mı verdi?

cok zor. isik goremiyorum. ne derece mumkun bilmiyorim; ama belki soyle yapilabilir.

turkiye'den pasaporta basvurulur. kardes falan ilgilenir. sonra acenta vasitasi ile yeni vizeye basvurulur.

@10032007 idata değil. Başka bir firma. Ankara'dan.

@dokunma kalbime pasaportu zaten çıkartıp geldi babam.

Benim anlamadığım şey madem buradan bu işlem olmuyor neden ankara'dayken insanları yanlış yönlendiriyorlar? Biraz daha bekleyip yeni pasaportla başvurabilirdi babam. Üstelik başvuru ücreti kişi başı 300 euro'ymuş. Bunu da araştıracağım. Her yerde bu kadar pahalı mı değil mi diye.

@10032007 idata'nın Ankara'daki şubesinin yanında başka bir firma varmış. Onlar yapmışlar tüm işlemleri.

Tahminim aileniz basvuruyu direk yapmayip araya ekstra bir araci firma sokmuslar. Firma da hem kandirmis hem de kaziklamis. Firma musterisini kacirmamak icin "orada halledersin yaa" diyip gecmis diye tahmin ediyorum. Tuketici hakem heyetine felan gidilebilir sirf inadina.

oraya gittikten sonra dedikleri gibi bir sağlık problemi vs olmadıktan sonra vize uzamaz. Bayağı sallamışlar.
Babanız oradayken de burada vize işlemi olmaz. Sonuçta 1 ay sonunda çıkıp yeni vize ile yeniden girmesi gerekiyor.

Sizin kazıkçı aracı firmanın pasaportun süresi hakkında uyarması ve ona göre işlem yapması gerekirdi.

Annenizin 1 yıllık vizesindeki kalış zamanına da dikkat etmenizi öneririm. Bu aracıların verdiği belgeler nedeni ile vize kapsamı uzun olabiliyor ancak süresi kısıtlı oluyor. 1 yıl içerisinde 30 gün veya 180 gün gibi.

Vize ücreti 80 Euro +366TL. 300 Euro istemelerine çüş diyorum.

@cleric evet idata'nın yanında bir büro daha varmış. Bana söylediklerinde tam anlayamadım ve aynı yerlerdir diye düşündüm. Kendileri de bilemedikleri için böyle oldu maalesef.

Bu arada görevli kişiyle konuştum. Söylediğine göre korona'dan önce böyle uzatma işlemleri yapılıyormuş. Hatta istenirse 3 aylık schengen vizesi 5-6 aya kadar uzatılabilirmiş de.

İlk defa böyle bir şey duydum. Arkadaş kendinden o kadar emindi ki ben kendimden şüphelendim.
Tam bir fiyasko. İsimlerini öğrenince buraya ve hatta sözlüğe de yazıp rezalet başlığı bile açabilirim.

2. soruya cevap olarak:

bu bölümlere yks'nin ayt sınavlarında "dil sınavına" girerek girebiliyorsunuz. (tabi öncesinde tyt'ye de gireceksiniz)
tyt : ctesi olan, temel yeterlilik sınavı (genel konular)
ayt : pazar olan alan yeterlilik sınavı. genel ayt sabah, dil-ayt öğleden sonra yapılıyor. (alanla ilgili konular)

girerken o dili ne kadar bildiğinizin önemi yok. sonuçta çince ya da latince de okuma şansınız var.
dil sınavı için 5 tercih seçeneğiniz var. almanca, ingilizce, fransızca, arapça ya da rusça'dan istediğiniz tercih edebilirsiniz. sınav başvuruları şubat gibi açılır.
aldığınız puan yetiyorsa dilediğiniz okulun dilediğiniz dil bölümüne kayıt yaptırabilirsiniz.

1. Tek amacınız dil öğrenmekse hedefiniz öğretmenlik olmasın. Formasyon dersleri, eğitim psikolojisi, öğretmenlik stajıyla falan ne işiniz olacak. Diğer iki bölüm hakkında mezunları daha iyi fikir verir.

Galatasaray Üni’de herhangi bir bölüm yazıp hazırlığı Fransızca okuyabilirsiniz?:)))

- "fransız dili ve edebiyatı mı mütercim tercümanlık mı öğretmenlik mi"
hiç birisi. En iyi seçenek @damba'nın dediği gibi Galatasaray üniversitesinde Fransızca hazırlık sınıfı okumak.
ydb.gsu.edu.tr

Sadece ekran kaydı olacak ise PowerPoint'te (evet MS Office) Ekle menüsü altında ekran kaydı mevcut. Üstüne mikrofondan ses kaydı da yapılıyor.

başka yazılımlar vs kullanıyorum video editliyorum vs vs vs sadece office yok yani

www.apowersoft.com

Onu demek istemedim.

İstediğin programı kullan. O sorun değil. PowerPoint'in içinde ekran kaydı alabileceğin bir bölüm var. İstediğin herhangi bir şeyin ekran kaydını alabilirsin. Söylemek istediğim şey şuydu; atıyorum bi tuşa basınca fare imleci etrafında halka oluşsun, diğer yerler kararsın, yok efendim baloncuk çıksın içinde yazı görünsün vs. Bunlar yok. Onun dışında normal ekran kaydı alınıyor PowerPoint'te

viking recorder lite.

kullandığınız işletim sistemine uygun versiyonu varsa çok başarılı. bir sürü seçeneği var, fps de seçebiliyorsunuz ve tamamen ücretsiz olmasına rağmen herhangi bir kısıtlama söz konusu değil.

bir sürü yazılım var ama ortalama bir kullanıcı için en kolayı zoom yükle kendi kendine bir toplantı başlat, ekranını paylaş ve kaydet.

Sonra bu kaydı (mp4 olarak veriyor) ekip arkadaşlarına gönder.

Şu dönemde hepimiz uzaktan çalışırken zoom yüklü olmayan bir pc kalmadı gibi bir şey sonuçta.

OBS Studio bedava ve her işi görebilecek bir yazılım.

Ders vermek gibi bir amaç varsa Camtasia Studio'nun mouse ve klavye kaydetme şeyleri güzeldi (ama paralı)

Ek olarak, Mac kullanan varsa QuickTime'ı açıp "dosya->yeni ekran kaydı->kayıt yap" ile çok rahat kayıt yapabilir.

Oynatıyor

kendisine takılı olmayan USB'yi nasıl görecek ki cihaz?

Televizyonun arkasına takılan bir usb yi oynatmaz. Televizyona sadece bir hdmi ile bağlanıyor, TVdeki USB portuna nasıl bağlanmasını bekliyorsunuz? Mantıklı gelmiyor.

Mibox ın arkasındaki tek yuva yeterli gelmeyecekse, USB hub alınması gerekiyor.

hayır oynatmaz. tv'ler istemcidir, dışarıdan içeriye veri alma işini yaparlar, dışarıya veri vermek için herhangi bir ayar-program vs yoktur.

tv'ye değil de, pc'ye takılı olanı oynatabilir. o ayrı bir hikaye ya da bazı modemlerde usb girişi oluyor, oraya takınca hem tv'de, hem kutuda oynatmak mümkün olabilir.

kümüle vergi matrahını mutlaka yeni şirkete verin, devlet 2-3 yıl sonra ceza çıkartıyor. kesin bilgi.

burada anlamadığım bişey var. sigortalı olarak çalışıyoruz, pekala sistemden herşeyi görebilirken, maliye bu beyan için niye vatandaşı uğraştırıyolar?

a firması sigorta girişi yapmış, 15 ay boyunca ödemiş, sonra çıkış vermiş, sonra b firması sigorta girişi yapmış.

size de saçma gelmiyor mu?

yeni sirkete vergi matrahini vermek onemli, eski calistigim yerdeki pek cok kisiye ceza gelmisti vergilerini odemedikleri icin :/

turkiye'de is degistirsem veri beyaninda bulunurdum.

@killerbee

gelir vergisinin hesabını şirketlerin muhasebesi yapıyor. vergi dilimi değişince ona göre vergi ödüyorlar devlete. sen şirket değiştirdiğinde yeni şirket yıl içinde toplam gelirinin ne olduğu bilmeden hangi dilime göre vergilendirme yapacağını bilemez. bunu e-devlet gibi bir yerden görebilmesi de kişisel verilerin ihlali demek. sadece senin rızan ile daha önceki şirketten aldığın maaşı öğrenebilmeli yeni şirket veya senin bu bilgiyi vermek istediğin herhangi bir kiş/kurum.

Uzun lafın kısası her şirket herkesin gelir bilgisine ulaşamasın diye böyle bir düzen mavcut.

Şirkete sordum ben bu konuyu, çalışan sorumluluğunda dendi. Sıfırdan en yüksek maaşı yatırıp geçiyorlar.

2022 Mart sonuna kadar beyanınızı verin. Yoksa sonra onlar sizi buluyorlar. Zaten mevcutta eğitim faturalarınız vs. var ise onları düşersiniz.

Erken yatamasanız da her gün aynı saatte yatıp kalkmaya çalışın. Beni az uyumaktan çok bu farklı saatlerde uyuma olayı bitiriyordu, hiç dinlenemiyordum.
Uykudan önce 10 dakikalık meditasyon yapmayı deneyebilirsiniz.
8 saat uyumaya çalışın, olmuyorsa 6 saat ama ondan da aşağı düşmeyin.
Su gibi çay-kahve tüketiyorsunuz muhtemelen. Son çayınızı-kahvenizi saat 16:00 gibi için.
Gün içinde uyuma imkanınız varsa bi' yarım saat kestirin. "Caffeine nap"i araştırın.

uyumak için radyo tiyatrosu dinleyin. 5 dakika sonra uyursunuz.
yalnız çok güzel hikayeler var, onları dinlerseniz meraktan uyuyamazsınız.
App store'da TRT DİNLE uygulaması var. Onu indirip radyo tiyatroları bölümünde "aile" temalı bir hikaye dinleyin. daha yüzeysel ve sakin hikayeler anlatılıyor. İnanılmaz faydalı.
son 2 senedir her gece radyo tiyatrosu dinleyerek uyurum, uyumak için yatağa gitmek bile inanılmaz keyifli.

Uyumadan egzersiz yapin,
Uyku kalitesini olumlu etkiliyor

Önem ve uygulamaya göre:
1- Aynı saatte uyuyun, az da uyusanız vücut bu düzene alışıyor.
2- Vücut düzeni açısından akşam çok geçe kalkmadan yatıp erken kalkıp çalışmaya devam etmek çok daha verimli ve uygun bir durum.
3- Yatmaya yakın zamanlarda, yemek- çay- kahve işlerinden kaçının
4- Yatmadan önce kitap okuyabilir veya önerildiği gibi hikaye-masal dinleyebilirsiniz.
5- Söylendiği gibi eğer vaktiniz olursa gün içerisinde yapılan egzersizler de yardımcı olacaktır.

Hepsinden önemlisi biraz saha düzene girmenize rağmen dinlenmeyi başaramazsanız, öncelikle uyku polikliniğine giderek test olun.

Alamıyorsanız kendiniz de hesaplayabilirsiniz bu seneki toplam gelirinizi, bu bilgi işyeri ile paylaşılmaz ise mart ayında gelir vergisi beyanında bulunmanız gerekir.

E-devletten 4-a hizmet dökümünüzü alın. Oradan alabilirler.
www.turkiye.gov.tr
Veya eski iş yerinizden son maaş bordronuzu isteyin direk. Zaten bordronuzda yazar ve çoktan hazırlanmış olması gerekir.

Gayet gerçek görünüyor.

Adınız soyadınız nadir bir kombinasyon değilse ve mail adresiniz de adınız soyadınızı içeriyorsa bir adaşınız mail adresini yanlış vermiş olabilir, mail gerçek ama alıcısı yanlıştır bu durumda.

edevlet üzerinden vergi dairesine ulaşıyordun ya da telefonla-faks falan bir dene. bakıp söylerler sana nedir diye. çorlu vergi dairesi diye tebligat atıp sahtekarlıktan bişey elde edeceklerini düşünmüyorum.

mail adresin isminle ilikili bişeyse aynı isim ve soyisimden yüzlerce kişi olabilir türkiyede, adam mailini verirken bir harf hatası yapmıştır, hotmail yerine gmail girmiştir vs.

Sizinle aynı isme sahip birisi tebligat sistemine sizin e-posta adresinizi vermiş.

kuzey doğu güneş ne kadar alır ona bakmak lazım.

bankada tadilat vs işleri olabilir soygun olabilir, bunun dışında pek bir fark olmaz. kapısının önüne araba bırakamazsın vs.

Ben aslinda temelde soguk olur mu diye düşündüm yoksa kapali otoparkı var o sorun olmaz ancak soguk olur mu emin olamiyorum.

Kuzey cephe ise soğuk olma ihtimali yüksek. Bir de doğu cephe olduğundan sabah ne kadar güneş alıyor bakmak lazım.

Altta banka olunca akşama kadar belki sıcak olur ama gece sonuçta bankanın ısıtma sistemleri çalışmayacağından alttan ısı kaybı gerçekleşir. Gece iyice soğuk olabilir.

Uygun dediğiniz miktarı doğalgaza verme ihtimaliniz yüksek gibi.

İş yeri üstü evler genelde soğuk olurlar ancak bankalar en iyi ısıtılan iş yerleri arasında gelir. Bu nedenle sıcaklık konusunda bir sorun olmasını pek beklemem.

Bankanın sürekli çalışan jeneratör vb. makine ve cihazı var mıdır? Varsa gecenin sessizliğinde eve uğultu şeklinde gürültü gelir mi?

Örneğin bizim yan apartmanın altında market var. Jeneratör mü fan mı soğutucu mu bilmiyorum. Gece bazen devreye giriyor sürekli vınnnn gibi uğultu sesi geliyor. Gece sessizliğinde çok rahatsız edici.

bodrum katta depo vb. yerler varsa ve oralarda da alacağınız bağımsız bölümün hakkı varsa; bunları sizden önce sırf banka gelsin diye bankaya tahsis etmiş olabilirler. aynı şekilde varsa apartmanın otoparkı oradaki hakkınız için. onun dışında bir problem olmaz. altında kebapçı, fırın, market vb. olmasından kat ve kat iyidir.

ileride bankanın kapanıp yerine market kebapçı vs. açılabilme ihtimalini de değerlendirin bence. kiracı olsanız neyse de satın alıyorsunuz.

banka olması iyidir güvenli olur. aracınız varsa otopark ve giriş çıkış gibi konular sıkıntı yaratabilir.

yazılanlara ek olarak kolon kesmiş olma ihtimallerine karşı da bankaya girip bi incelemenizi tavsiye ederim.

Soğuk olur mu emin olamadım. Bankalar iyi ısıtılır. Kebapçıdan falan daha iyidir. Ama kuzey doğu cephesi ve 1. Kat olması güneş ihtimalini sınıflıyor diyebilirim. Beni bu düşündürürdü.

Ses açısından bir problem olmaz da, bitişik nizamsa ya da 4 daireden fazla daire varsa her katta güneş görmeme durumu var. Gündüz gözüyle gidip incelemek lazım.

kimi zaman arızalarda hırsız alarmı öter geceleri(çok nadiren yılda 1-2 diyelim). Birde gireni çıkanı bitmez bankanın ev önü sürekli dolu olur . Ps. bankalar genelde gece kapatmıyorlar ısıtmayı

Ben İzmit'te 6 sene güney cephe dairede oturdum. 1 senedir de kuzey cephe çatı dublekste oturuyorum. Bir daha asla güney cephe ev bakmam. Aşırı sıcak oluyor bütün gün güneş altında yanıyor ev. Kuzey cephe iyidir.

Butun yanitlar icin tesekkur ederim muhtemelen almayacagim gibi işin gercegi korkuttu biraz

bunun bir metodu yok maalesef

Bir metodu yok. Turistik değil de şirketten ticari nedenli vize talep edersen uzun vize alman daha kolay oluyor.

Avrupanın neredeyse tamamına gitmişimdir. Yurtdışına çıkmadığım ay olmamasına ve son vizelerim 2'şer yıl olmasına rağmen, bir anda zorunluluktan aldığım vizemi sadece seyahat günü kadar verdiler.

Ben de bilmiyorum nasıl oluyor. Annemler her yil geliyor, her seferinde o süre için veriyorlar. Vallaha bir kere uzun verseler de rahat rahat gelseler diyorum ama yok :/

çok geçerli bir sebebin yoksa adım adım artar. önce seyahat süren kadar sonra bir-iki tane 3 aylık, bir iki tane 6ay-1 sene sonra 3 sene diye gider. genelde ilk seyehat harici hep 3 ay veriyorlar.

Fransa’ya daha önce giriş çıkışın varsa, oradan başvur. Büyük ihtimal uzun alırsın.

en son aldığım 2 yıllık multiple. ama tabi iş için alınmış ve aynı ülke için alınmış 5. vizem. 15 gün - 3 ay - 6 ay - 1 yıl -2 yıl şeklinde gitti. hepsi ticari vizelerin.

ilk pasaportumla ispanyaya alıp oraya gitmeden polonyaya gitmiştim ( evet havalimanında 1 saat falan bekledi herkes benim yüzümden ama girdik )

Sonra İtalyadan aldım Romaya girip sonra Franca Nice gidip sonra Amsterdama gidip geri döndüm.

Sonra Sırbistan Arnavutluk Kosova Makedonya var. Bunların hepsi 2. pasaportuma işli durumda.

Antalyada yaşadığım için buradan İdata ile başvurmak istiyorum diğerleri hem pahalı hem online randevu vermiyorlar vs..

Şimdi de Almanya için idatadan başvuracağım. Neler yaptığımı ne kadar vereceklerini açıkladıklarında buraya da yazarım.

Sizce ne olur bu işin sonu :)

Valla benim duyduğum kadarı ile şuan pandemi sürecinde uzun vize verme durumları oldukça azaltılmış. O nedenle bol şanslar.

bence uyku kalitenin neden düşük olduğunu anlaman için bununla alakalı uzmana görünmelisin.

Kahve denedin mi?

Arcallion a bakın bi

uyku için modafinil içerikli ilaçlar var ama psikiyatriste danışmalısınız.

bir de uyku hijyeni konusunu araştırın bence.

Parkinsona yakalanan bir akrabam gençlik yıllarında fırında çalışırken bazı uyku açan ilaçlar kullanıyordu :/

Ben fena tırsıyorum o iddiada ilaç ve takviyelerden artık.

Uyku bozukluğu tedavisini araştırmalısınız bence.

Yukarıdakilere katılıyorum. Kendisi de uyku apnesinden muzdarip birisi olarak, bir an önce uyku polikliniğine gitmeni öneririm.

psikiyatriye gidip modiodal/modiwake yazdırabilirsin.

ancak bu bir çözüm değil. uyku kaliteni düşüren faktörü bulman lazım. biyolojik eksiklikler demir, d vitamini vs... bir de fizyolojik sorunlar var mesela burun tıkanıklığı, horlama gibi.

Uluslararası patentlerin olsa bile, birisi haklarını ihlal ettiği zaman bunu kanıtlasan dahi davaların sonuçlanması yıllar alıyor.

Yapabileceğin tek şey çok hızlı uygulamaya geçirerek rakiplerin seni geçemeyeceği şekilde ayrışmaya çalışmak olmalı. Başka yolu yok.

Bunlar başlangıçta dert etmen gereken sorunlar değil, senin şu anda en büyük sorunun kullanıcı bulmak olmalı.

internet mecrasında koruma sadece finans ile olur. başkası senin siteni kopyalarsa reklam ve teşvik ile ona gidecek olan kişiyi kendine çekersin. dava mı edeceksin? yine para. bu davalardan anlayan avukat zaten euro ile çalışır sana sağlam masraf çıkarır sonunda bunu icra bile edemezsin sadece karşı tarafı engellersin.

twitter, facebook, airbnb, foursquare, uber

bunlar sanki notepad ile yazılmış sonra almış yürümüş gibi gözükse de asla öyle değil. arkalarında çok sağlam, çok sağlam baya sağlam finansal güç var.

o sebeple o parayı harcayacaksanız mantıklı yerlere harcayın da deneyim kazanın en azından.

önemli olan sağlam finans +1
Patent koruması app ler için zaten basit bir süreç değil ve fiziksel ürünlere göre nispeten daha kolay aşılabilir. Tabiki patent alın ama odağınız ürününüz olsun.
twitter ın da pek çok rakibi vardı ama öne ayakta kalmasını sağlayan finansal gücü ve pazara nüfuzu idi.

o yatirim ne fikrin haklarini butun dunyada korumaya, ne de biri hakkini cignerse onu dava etmeye ve davanin sonucunu gormeye yeter.

"biri kopyalamazsa basarabilirim anca" gibi bir is modelin varsa o is modeli iyi degildir.

bugun isteyen herkes yeni bir twitter acabilir, var da ornekleri. mastodon vs. twitter bu konuda hic bir sey yapamaz ismi falan kullanilmadikca.

kopyalanabilir, "ozel sosu" olmayan bir fikirse hizli ve cok iyi deneyim ile mumkun oldugu kadar musteriyi hizli bir sekilde cekmen gerek, baska yolu yok ozetle. dominant calisacagin ulkede isim haklarini al tabii, ama onun disinda fazla para harcama bu "hak koruma" isi icin. zaten fazla paran da yok, 150k dedigin 17000$ para, iyi bir muhendisin 2 aylik maasi dunyada. bu isleri iyi yapabilen yazilimcilar zaten yabanci musterilere yapiyor dolar bazindan (mesela ben), 150000 liraya basit bir mobil uygulamadan otesini yapmazdim mesela. muhtemelen yurtdisi musteriye kendini begendirememis tl ile calisan yerli muhendislerle idare edeceksin. 150k yi gozunde cok buyutme yani, oyle hak korumalar dava acmalar icin paran yok zaten.

ozetle:

1) "format koruma" fikrini unut, oyle bir sey pratikte pek yok. isinin basarisi buna bagliysa bastan iyi dusun. "ozel sos" gerekiyor. kopyalamasi zor bir intellectual property olmasi isini kolaylastirir.

2) 150k tl'yi gozunde cok buyutme, web&app tech startup icin cerez parasi bile degildir, tutumlu ol, maceraya girme. oyle yazilimcilaaar reklamcilaar avukatlaaar kalkinma ajansi calisanlariii vs. para yedirecek kadar bir varlik degil. bu parayla iyi bir MVP yapip biraz traction elde edip yeni yatirimcilar bulmaya bakman lazim.

mobil ve gaming de türkiyede 60'dan fazla startup ile çalıştım,
150 bin tl hiçbir şey. sadece test yapıp bak kullanıcı başı maliyetlerim düşük, kazancım şöyle olabilir diye büyük yatırım çekmek için bir sinyal verebilirsin.

bu iş de ürün kadar reklam çok önemli. monetization&growth pek çok aşaman var. korkutmak istemem ama yapman gereken şu, gizlilik sözleşmesi imzalayacağın ve seni gelecekte destekleyeceğine söz veren yatırımcılar bulman.
marka hiçbir işe yaramaz mobil de. bilgisayar programı telif hakkıdır, patent ayrı bir şey, bulduğun şeyin patentlik olduğunu düşünmüyorum. telif hakkını her zaman ispatlayabilirsin bir yere kaydettiysen (appstore vs.) ama dakikada uygulama çalınıyor, fikir çalınıyor, ilk aşamada buna yetişemezsin (davaya). dolayısıyla mümkün olduğunca büyük ölçekle girmeye çalışman lazım.
ayrıca uygulamanın testini test hesaplarında yap A/B testleri ile önce gör sonra şirket hesabına değiştir.
bu arada reklam teşvikleriyle reklam harcamalarının yüzde 60 ını geri alabilirsin.

üzülerek söylemeliyim ki öyle bir koruma mümkün değil. sadece türkiye'de belki benim bildiğim, çalıştığım 15-20 ajans var sadece oturup app marketlerdeki trendleri önceden yakalamaya çalışıp ilgili uygulamaları, oyunları vs taklit ediyorlar. bunların işi bu. istediğin kadar da dava açabilirsin hiçbir şey çıkmaz bir şekilde senin kaynak koduna erişip sonra doğrudan onu kullanacak kadar ahmak falan değillerse.
150k tl türkiye piyaası için bile çerez parası. son ayrıdıldığım yerin yeni teslim ettiğim projesinin öngörülen haftalık reklam gideri 40k idi. geri dönüşü de bir allah biliyordur. ve burası oldukça küçük bir yerdi sektör için. özellikle tl bu kadar değer kaybetmişken yabancılardan çok saçma bir para akışı var. senin benim için 150k tl büyük para adam için 15k£ bile değil.

doğrudan Ascorbic Acid alacak olursan, kullanırken iyi dozajlama yapman lazım. zira neredeyse her şeyde olduğu gibi bunun da fazlası zararlı veya anlamsız oluyor. Örnek olarak bu ürün 500gr bir gün içerisinde alman gereken c-vitamini ihtiyacın 100mg'dan düşük bu nedenle bu ürün 5000 porsiyon gibi bir rakama denk geliyor. Hadi belirli aralıklarla mevcut c vitamini takviyeleri gibi yüksek oranda c vitamini almak ise, bu durumda da günlük 1gr kadar alman gerekiyor ki bu durumda da bu ürün 500 porsiyon ediyor.

Yani tek başına isen 2-3 yıl gibi bir süreçte belki bitirebilirsin, aile içinse 1 yıldan kısa sürede. Ancak Ascorbic Acid oksidize olabileceği için hava ile buluştuğu andan itibaren özelliğini yavaş yavaş yitirecektir. Bu da çok uzun süreye yayarak kullanırsan çok da anlamı olmayacağını gösterir.

Ayrıca herhangi bir aroma ile birlikte sunulmadığı için tadı ekşi-acı olacaktır.

Bu arada C vitaminin fazlası vücuttan atılır, istediğin kadar kullan yorumları da gelecektir. Ancak bu sonuçta bir asidik bir ürün, fazla ve sık kullanımı sonucunda mide yanması, mide bulantısı, kusma, sindirim sistemi sorunları görülebilir. Yine vücuttan fazlası atılyor demek öyle çok basit şekilde atılıyor demek değildir. Böbreklerinde taş oluşması riskini arttırabilir.

Eğer düzgünce porsiyonlayıp fazlaya kaçmadan, siz ve bir kaç aile misalen 3-5 ay gibi bir sürede kullanabilecekseniz olabilir. Yoksa ucuz da olsa paranızı çöpe atmış olacaksınız.

Kutu - Köpük derken bayağı pahalıya gelecektir o durum, desi büyüklüğü yüzünden kargo parası da yüklü olacaktır. Onun yerine otobüs vs.'ye verip gönderme imkanını araştırsan daha iyi olacaktır sanırım.

beyaz eşya dükkanlarında ikisi de olur. içeri gir "ücreti mukabilinde" de. zaten büyük ihtimal para almazlar.

O ebatta kargo kolisi bulamazsanız marketten 2 koli, bolca patpat işinizi görür. Bağlamayı tel kısımlarının altına ve üstüne bükülmüş karton destekler koyup patpat destekler koyun. Komple patpatla iyice sarın aap ve gövdeyi. Gövdeye uygun bir kutuya gövdeyi koyup yan tarafından veya üstünden artık neresi uygunsa bir delik açıp sap kısmını da karton koliden kestiğiniz parçalarla sarıp paketleyin. Üstüne de müzik enstrümanıdır kırılır falan diye etiket yapıştırın. Diğer türlü büyük bir koliye koyarsanız üstüne koyulacak yükler kolinin ezilmesine sebep olur. Zarar görebilir.

O sap kırılır kargoda. Müzik marketlerden bağlamaların geldiği kolilerden rica edebilirsiniz onlar atılıyor. Ama o sap kırılır yine diyeyim. Kargo'dan ziyade otobüs muavinine 100 lira ateşlemek falan daha güvenli sanırım bla bla car ya da.

marketten, çöp etraflarından koli bulursun da geçen bana lazım oldu.

bizim işimize yarayacak koli tipi 3 oluklu, marketlerden bulabileceğin kutular tek yada 2 oluklu ve korumayacak tipler.

3 oluklu koli satan sadece 1 yer buldum o da aşırı pahalı, o paraya gitar case alırım yani o derece :)

benden sana bi tavsiye bağlamanın ölçülerini al, ona göre marangoza 3x3 4x3 elinde uyguın ne varsa kestir ve dikdörtgen prizma şeklinmde iskelet yap.

bağlamayı güzel paketle, sonra bu ahşap iskeletin içine koy, vidayla falan sabitle, sonra etrafına da koli falan bişeyler sar gönder. ben öyle yapıyorum. bundan sağlamı imkansız zaten.

hatta sadece çıtayı al, al bi testere bi avuç vida, kes kes evde yap oldukça basit.

alta bir kare , üste bir kare, 4 tane de dikine koydun mu bitti gitti.

benim paketleme sistemim şöyle, deli gibi streç filmle sararım herşeyi kat kat, sonra kılıfına koyarım, sonra kasanın etrafını gazete kağıdı vb doldururum sonra kasayı kapatır, tekrar streçle sararım, sonra da koli ile kapatıp kargoya götürüp, 4 tarafına dikkat kırılır yapıştırırım. hiç bir gitarım basım problem yaşamadı bu şekilde

ortaya destek falan attığım da oluyor bazen. akvaryum almıştım internetten o böyle gelmişti o zamandan beri benim sistem böyle :)

üstteki cevaplara katılmakla birlikte illa ben 0 koli alıcam diyosan: www.kolici.com ev taşırken etraftan büyük koli bulamayınca burdan çift oluklulardan söylemiştim, gayet sağlamdı koliler ama bizim kargocular değil koli çelikten kafes yapsan bile kırmayı başarırlar gibime geliyor.

e-hacize kadar yolu var.

Sırasıyla e haciz, (banka hesaplarınıza blokaj)
Haciz
Size kefil olan kişiye e haciz
Haciz

5 yıl odenmezse borc kalkar diyorlar

Doğrudur, kalkar da başka türlü kalkar.

nereye doğru kalkar o önemli

5 yıl ödenmez ise borç kalkar diye bir durum tabiki yok.

5 yıl ödenmeyen bir borcun kalkmasi olsa, kim niye odesin?
Tabiki yok öyle bir durum. Her sene faiz gelir, tek olabilecek belki faiz affı falan olur.

kyk borcu ödenmediğinde tahsilatın yapılması amacıyla vergi idaresine bildiriliyor. o borç artık sizin için vergi borcu oluyor.

5 yılda kalkma fln yok. ben 7. yılımda yapılandırmayla peşin ödedim, yüzde 10 faiz vermiş oldum sadece.

Ya ulkedeki enflasyonu ve faizleri dusununce zamaninda odemek buyuk kerizlik degil mi? Ben oduyorum da...

kalkmaz kamu alacaklarında zaman aşımı 20 yıl gibi çok uzun bir süre.

Ben de yurtdisinda asi oldum. Turkiye'ye gelirkenki ucaga binmeden once check-in icin (THY'nin yolladigi emailde yer alan) register.health.gov.tr adresinden T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye’ye Giriş Formu'nu doldurdum. Doldurunca verdigi PDF'te HES ve QR kodlari var. Ucaga binmeden once bu PDF'i gosterdim, ustune bir de asi belgemi gosterdim. Turkiye'deki ziyaretim sirasindaki ic hat ucuslarinda da ayni sekilde. Simdiye kadar e-nabiz isletmesiyle ugrsamama gerek olmadi.

Instagram fenomeni umitko en son Londra da olduğu aşıyı sisteme işlemişti.mesaj atarsanız bilgi verecektir.

Ayni soruyu ben de arastirdim, sonuc olarak burada bilgi vermisler ama daha denemedim.

covid19asi.saglik.gov.tr

Birkaç telefon ettim ama kimse net bilgi vermiyor 184ü arayın diyorlar alakasız bir şekilde @oligomer teşekkürler ilgili kişiye yazdım

Türkiye'ye gelip @VIPCH'in attığı linkte belirtilen işlemi yaptırmadıkça HES koduna işletemez.

Bunun için @14'ün belirttiği gibi register.health.gov.tr adresinden kayıt formunu doldurması lazım. Bu formun sağ üstünde HES kodu yazacaktır. Ama tabi bu HES kodunu okutunca yukarıdaki işlemi yaptırasıya kadar Aşısı yok şeklinde gözükecektir. Bu nedenle manuel olarak aşı kartı sunacaktır. Ancak 2. aşısı üzerinden 14 gün geçmediyse yine aşısız sayılacaktır. PCR testi alması gerekmektedir.

Ayrıca Yurtdışından Türkiye'ye giriş ile Türkiye içinde seyahatin kuralları da farklılık göstermektedir. Mesela Yurtdışı için son 72 saatte yapılan PCR testi istenirken, yurtiçi uçuşları için son 48 saatte yapılan test sunulmalıdır. Yurtdışından gelirken antijen testi sunabilirsiniz ama yurtiçi uçuşlarda sadece PCR testi kabul edilir. HES kodu sadece Yurtiçi uçuşlarında talep edilir, gibi bir çok fark bulunuyor.

Yurtdışından gelip, bağlantılı bir uçuş ile yurtiçinde uçuş yapacaksanız, yurtdışı kurallarına tabisiniz, ancak yurtdışından geldikten sonra ayrı bir uçuş yapacaksanız yurtiçi kurallarına tabisiniz.

Yurtiçi ve yurtdışı kurallarını aşağıda ayrı ayrı yazıyorum.

Türkiye'ye giriş için aşağıdaki belgelerden birini ibraz etmeleri zorunludur:

1- Varıştan önceki son 72 saat içinde yapılmış negatif PCR negatif sonucu
2- Varıştan önceki son 48 saat içinde yapılmış negatif hızlı antijen test sonucu
3- Seyahat tarihinden en az 14 gün önce aşı olunduğuna dair belge
4- Seyahat tarihinden en az 14 gün önce alınmış aşı sertifikası: Johnson & Johnson aşısı dışında en az iki doz aşı uygulanmış olması gerekmektedir.
5- Son 6 ay içinde Covid-19 enfeksiyonu geçirildiğine dair belge: Pozitif test sonucunun alınmasının üzerinden en az 28 gün geçmiş olmalıdır.

Yurt içi Uçuşlar için aşağıdaki kurallar geçerli:
Uygulama Detayları:

1. Uygulama sadece T.C. Vatandaşları için geçerli olup, yabancı ülke vatandaşları muaf tutulmuştur.

2. Uygulama sadece iç hat uçuşlarını kapsamaktadır. Yurt dışından gelen veya yurt dışına devam edecek olan bağlantılı iç hat uçuşu olan tüm yolcular (T.C. Vatandaşları da dahil ) uygulamadan muaf tutulmuştur.

3. 18 Yaş altı (18 yaşından gün almamış) çocuk yolcular uygulamadan muaf tutulmuştur. (18 yaşını doldurmuş yani reşit olan olan yolcular AŞI veya BAĞIŞIKLIK şartını sağlamıyorsa, PCR testi sunmalıdır.)

4. AŞI: Uçuştan en az 14 gün önce düzenlenmiş 2 doz Covid-19 Aşı sertifikasına ( Johnson& Johnson için tek toz ) sahip olunması gerekmektedir.

5. BAĞIŞIKLIK: En fazla 6 ay önce düzenlenmiş (180 gün olarak kontrol edilir) Covid-19 PCR test sonucu “POZİTİF” olan veya son 6 ay içerisinde düzenlenmiş “İyileşme sertifikası” sahibi olanlar yolcular hastalığı geçirmiş olarak kabul edilmektedir. Yolcunun hastalık sonrası karantinası bitmiş ve HES kodu risksiz statüsüne geçmiş olmalıdır.

6. BAĞIŞIKLIK+AŞI: Süreye bakılmaksızın hastalığı geçirmiş ve uçuştan en az 14 gün önce düzenlenmiş tek doz Covid-19 Aşı sertifikasına sahip olunması gerekmektedir.

7. 4., 5. ve 6. Maddelerde açıklanan AŞI veya BAĞIŞIKLIK şartlarından herhangi birini sağlayamayan yolculardan, Negatif PCR testi talep edilmektedir.

8. PCR Testi, uçuşun kalkış saatinden önceki son 48 saat içerisinde numunenin verilmiş olması gerekmektedir.

9. Sadece PCR testi kabul edilmektedir, antijen veya hızlı testler gibi alternatif testler kabul edilmemektedir.

10. Negatif PCR test sonucunun E-Nabız sistemine yansımış olmasının, yolcularımız tarafından uçuş öncesinde kontrol edilmesi, test yaptırdıkları sağlık kuruluşundan E-Nabız sistemine kaydedilmesini talep etmeleri ve ek olarak fiziki çıktı şeklinde yanlarında test sonuçlarını bulundurmaları tavsiye edilmektedir.

11. Sağlık otoriteleri tarafından aşı olması uygun görülmeyen tüm misafirler PCR testi uygulamasına tabidirler.

12. Yurtdışında aşı olan ve aşı bilgileri henüz Sağlık Bakanlığı sistemlerine yansımamış olan TC vatandaşları aşı sertifikalarını göstererek uçuşa katılabilirler. Health Pass uygulaması üzerinden QR okutarak aşı sertifikası kontrol edilecektir.

13. PCR test sonucu yeni çıktığı için henüz HES uygulamasına yansımamış olursa; test, E-nabız veya HES uygulamasından QR kod okutularak kontrol edilecektir.

14. PCR testi yurtdışında yaptırmış olanlar içinse manuel kontrol yapılacaktır.

15. 12., 13. Ve 14. Maddelerde yer alan istisnalar dışında uçuşa kabul sırasında yapılacak HES uygulamasından yapılan sorgu sonucu dikkate alınıp, onay verilmeyen yolcular manuel evrak kontrolüyle uçuşa kabul edilmeyecektir.

16. AŞI, BAĞIŞIKLIK ve TEST bilgilerinin HES uygulaması entegrasyonu sayesinde tarafımıza ulaşması için yolcunun HES Uygulaması > HES Kod Ayarları bölümüne giderek Aşı Durumu, Hastalık Durumu ve Test Durumu bilgilerinin görüntülenmesine izin vermesi gerekmektedir. Bu izinlerin kapalı olması durumunda kişilerin verileri tarafımıza ulaşmayacağı için , uçuşa kabul sırasında uygun olmayan yolcu olarak görüntülenecektir.

-----
Kaynaklar:

www.icisleri.gov.tr

www.flypgs.com

www.sunexpress.com

covid19asi.saglik.gov.tr

www.sunexpress.com

abim hindistan'da çalışıyor . buraya 2 ay için gelmişti. çok araştırdı orada 2 doz astrazeneca olmuştu .
enabıza işletmek için çok uğraştı ve sonucu bu şekilde buldu .
aşı belgesinin fotoğrafını çekti ve enabız da dosya yükleme ile bu belgeyi yükledi açıklamaya yurtdışında xx tarihte olduğum aşı eklenmesi gibi bir şey yazınca işlem tamamlandı .

Senelik izin borcu verecekler sana. O şirkette 1 yılın dolarsa izin hak ettiğinde önceden kullandığın izinler o haktan düşecek. 1 yılını doldurmadan çıkarsan kullandığın iznini maaşından keserler. Başka işe girdiğinde izin hakların sıfırlanır. Yeni işte 1 yılın dolunca yine izin hakkı kazanırsın. Önceki iş yerindeki eksik/fazla yeni iş yerini bağlamaz.

8 yıl çalıştığım fabrikada işe girdiğim hafta 5 günlük bakım duruşu olmuştu. Yani -5 gün ile başladım, 1 yıl sonunda hak ettiğim yıllık izinden 5 gün düşürülmüştü. Yapacak bir şey yok.

@himmet detaylı açıklamayı yapmış.

@himmet dayi, kesinti dediğiniz şey aslında ücret yatıracakları için sadece yatırdıkları ücreti geri almaları olmuyor mu?

@kanlakarisikyagmur, izin kullanmayı reddedip gitmek istesek olur mu?

Hayır abi, yatıracakları ücret ekstra ücret olmayacak. Sen bu birkaç günde çalışmayacaksın ama maaşın tam yatacak. Senelik izin hakkından düşecekler. Eğer 1 yılın dolmadan işten çıkarsan kullandığın 'ücretli' izin kadar günü çıkarken alacağın paradan düşecekler.

İşveren bakım/üretim duruşu gibi sebeplerden ücretli izin kullandırabiliyor. Reddedemezsin yani.

yıllık izinin ne zaman gerçekleştirileceğini belirleme hakkı işverene ait, yani bu tür bir duruşta verilen izin durumuna itiraz etmek gibi bir imkan sanırım pek mümkün değil.

yıllık oran olması gerekiyor.
hesaplama için kullanabileceğiniz bir araç:
www.hesapkurdu.com

Yıllık, yani 15,78.

Nem aldıysa bozulmuş olabilir, daha doğrusu küflenmiş falan. Nerede sakladığınıza göre karar verin.

acılaşma varsa bozulmuş olması çok olası

Galeta unu eger galetadan yapiliyorsa bu ara aldigim butun galetalarin tadi les gibiydi.

Aci ve yagliydi.
Uretimde motor yagina gecmisler sanirim.
Bunu da alinmayacaklar listeme aldim.

Yeni başlamış, yani ocaktaki maaşınız gibi alacaksınız, herhangi bir yere de gitmenize gerek yok. hayırlı olsun.

Yıl ortasında iş değiştirdiğiniz zaman gelir vergisi kesintisiyle ilgili bizim işyerinden bir arkadaş sorun yaşamıştı. Sonradan ilave vergi çıkarttılar. Yeni başlayacağınız yerdeki İnsan Kaynakları birimi konuyu biliyordur büyük ihtimalle, sizi yönlendirirler diye düşünüyorum.

www.dunya.com

gabe +1 ama bu beyanın sorumluluğu işçiye verildi, şirket bunun peşine düşmek zorunda değil. risk almamak adına kümülatif vergi matrahını beyan etmen daha iyi olur yeni işine. söylendiği gibi bu sebepten dolayı mağdur olanlar oldu. herkesin %100 peşine düştüler mi bilmiyorum tabii, riski göze alıp almamak senin elinde, yakalanırsam toplu öderim nolcak diyorsan bilemem tabii.

3 sene önce işe girince bir arkadaşım beyan etmedi bir sıkıntı olmadı ama 1 sene sonra şirket böyle böyle bir durum var sorumluluk size ait diye mail atmıştı. ha sonrasında yine beyan etmedi üstünden 2 sene geçti bir sıkıntı çıkmadı.

yeni işyerinin devreden kümüle vergi matrahını istemiş olması lazım aslında..

vermedilerse verin, ilerde sıkıntı yaşamayın.

@tangoalfa hangi sayfada bu yazıyor, yardımcı olabilir misiniz.

Sizin için sorun çıkmaması için işin doğrusu sizin son bordronuzu yeni iş yerinize vererek mevcut kümülatif matrahtan devam etmelerini sağlamak. Bu olduğu zaman işveren değişikliği nedeni ile eğer mevcut geliriniz belirlenen barajı aşıyorsa ve beyanname verseniz bile vergi borcunuz çıkmayacaktır. Bu durum @tangoalfa'nın paylaştığı rehberin 22. sayfasında yazar.

Ayrıca, kümütalif matrahına devam edilmesi durumunda, brüt üzerinden çalışıyorsanız evet maaşınız yıl sonunda olduğu gibi düşecektir, verginiz o an bulunduğunuz yüksek dilimden kesilecektir.

Ancak, şirketlerin yeni başlattıkları kişilerin matrahını kaldıkları yerden devam ettirme zorunlulukları bulunmuyor ve kendi vergi kalemleri de arttığı (özellikle net üzerinden anlaşılan durumlarda) ve iş kolaylığı için bazı şirketler kümülatifinizi doğrudan 0 olarak başlatıyorlar.

Bu durumda, maaşınız en düşük dilimden vergilendirilecektir ve elinize yüksek maaş geçecektir. Ancak, eğer iki çalıştığınız yerde de ayrı ayrı olarak kümülatif vergi matrahı olarak belirtilen rehberdeki kazanç sınırlarını aşıyorsanız, takip eden yılda beyanname vermeniz ve aradaki farktan dolayı oluşan vergi miktarını ödemeniz gerekir. Bunun nasıl hesaplanıp, nasıl olacağı yine o rehberde yazar. İki yerden sadece birinde barajı aşıyorsanız beyanname ve ek vergi olayı söz konusu olmayacaktır.

Peşine düşerler mi diyenler için, evet geç de olsa peşine düşüyorlar zira Vergi dairesi için tespiti çok kolay bir durum, bir kaç yıl sonra olsa bile geliyorlar. Ama sizin kümülatifiniz kaldığı yerden devam ettirildiyse veya iki yerden birden aldığınız kazanç sınırı aşmıyorsa zaten vergi kaybı olmadığı için soruşturmazlar. Benim de 2017 yılı kazancım için 2020'de yazısı geldi, uğraştım ama sonuç pek de değişmedi.

Sonuç olarak, bu durumların takibi ve eğer gerekiyorsa beyanname ve ek vergi sorumluluğu çalışanın üzerinde, bu nedenle de şirket insan kaynakları ile de iletişimde kalarak kendinizi güvenceye almanız gerekmekte.

Arkadaşlar bence kimse başım agrımasın diye bunu yapıyor ama 22. sayfada bu yazmıyor.

Örnegin aylımk brüt 9.000 alan biri diyelim ve kasım sonu işten ayrıldı ve 1 aralık'ta yeni bir firmada işe başladı. Bu kişinin vergisi %15'ten başlar.

Bu kişiden 15 yerine 35 falan kesilirse bu kişinin alacagı maası haksız yere kesmiş olunur.

yani tekrar anlatmaya gerek yok sanırım ama o sayfada 1 yıl içerisinde 1'den fazla işveren ile çalışırsanız, kazancınızın sınırlarına göre ek vergi ödeyip ödemeyeceğiniz ve beyanname sonrasında ödeme yapacaksanız hangi matraha göre olacağı yazar. Kimseninin ne kadar aldığını bilmiyoruz, bu nedenle de ihtimalleri göz önünde bulundurmanız için yazdık zaten.

Ayrıca orada ve benim de yukarıda yazdığım üzere eğer yeni geçeceğiniz işyerindeki ve şuana kadar çalıştığınız iş yerindeki vergi matrahlarınız yıl içerisinde her ikisi de ayrı ayrı (ikisinin toplamı değil) 53.000TL'yi aşmayacak ise (2021 yılı ikinci vergi dilimi sınırı) zaten ek vergi söz konusu olmayacaktır. Kümülatifiniz 0 dan da başlayabilir.

Daha da anlamayana açıklaması:

vergialgi.net

Katlar arasi ve en uste besamel sonra biraz ustu pisince almadan 10 dk kadar once uzerine kaşar veya mozzarella ustu kızarınca alıyorum

beşamel, en üste kaşar +1.

Katlar arasına rende mozarella ve beşamel sos. En üste sadece beşamel sos. En üstteki sos yer yer kahverengi olunca alıyorum fırından, nefis oluyor.

Yok mu hic ricotta kullanan?

Ispanaklı mantarlı lazanyada ricotta mükemmel olur. Kıymalı lazanyaya bir de peynir girerse çok ağır oluyor bence.

Ispanaklı mantarlı yapıyoruz biz evde, az beşamel, bol peynir. Evde ne varsa karıştırıyoruz peyniri, ricotta, kaşar, eski kaşar, mozzarella vs vs. en üste parmesan. Mis.

ben hic besamel kullanmam. kiymali sosu biraz daha sivi (yani bol domates püreli) yapip katlara sadece sos koyup en üst katmana da kiyma + labne veya benzeri bir peynir onun üzerine de rende mozzarella koyuyorum cok güzel oluyor. makarnayi barilla'dan kullaniyorum.

beşamel sosuna küçük bir dil peyniri tiftikleyip atıyorum

mamu +1 beşamel sosunu sevmiyorum, bu yüzden pek kullanmıyorum. Aralara ve üstüne dil peyniri, ricotta, mozerella ve cheddar peynirlerinden olanları karıştırıp kullanıyorum.

Başamel sos o lazanya hamuruna "su böreği" kıvamı vermek için kullanılır. Üstüne koyulan rende peynirler de kızarmış görüntüyü desteklemek içindir. Siz başamel sevmiyorsanız, ya da onu yapacak malzeme yoksa aynı kıvamdaki domates sos da iş görür. Sadece dikkat edin, domates sosun kendine özgü bir asidik hali vardır, onu dengelemek için belki bir çay kaşığı şeker koymanız daha iyi olabilir.
Ricotta rende peynir yerine geçmez. Lazanya kıymalı olursa ricotta kullanmazsınız, ama Lazanyayı mesela ıspanaklı, yeşillikli yaparsanız o yeşillikle birlikte (kıymanın yerine) ricotta güzelce kullanılır.

sözleşme yaparak ölmeden önce evini falan devredenler oluyor bu şekilde. ölene kadar kullanım hakkı bende, ölümümden sonra artık bu vakfın gibi. ama tüm mal varlığı konusundan emin değilim.

Rahmetli Zeki Müren örneği var bildiğim, tüm mirasını TEV ve Mehmetçik vakfına bağışlamıştı. Akrabaları dava açmıştı iptali için, ama mahkeme tev ve mehmetçiğe verdi mirası.

Bence sözleşme ile kullanım hakkı ölene kadar kendine kalacak şekilde henüz aklı başında iken mallarını bağışlayabilir. Bu durumda zaten vefat ettiğinde bir mal durumu olmayacaktır.
Artı dedikleri gibi sözleşme ve vasiyet ile de bırakanları duydum, ama bu durum yakınlarının dava açıp pay istemesini engeller mi bilemiyorum.

Evet vasiyetname ile tüm malvarligini vakfa bırakabilir. Vasiyetnameyi noterde yapması daha sonra iptal edilme ihtimalini düşürecektir. Saklı paylı mirasçısı olmadigi için kanuni mirasçıların tenkis davasi açması mümkün olmaz.

İshal var mı, ateş ve şiddetli ağrılar var mı, önemli. İshal varsa acaba şu aralar salgın var ishal ve kusma oluyor insanlarda, ona denk gelmiş olmasın? Ama iştah yok diyorsun...

Yakın zamanda ağır bir olay yaşadı mı, birinin bir lafı ona ağır geldi mi, ağır bir üzüntüsü oldu mu... bunları bir sorgulasan, onlar da böyle tepkilere sebep olabilir.

Bir de mideye bağırsaklara dair tahliller yapıldı mı?

bu aralar salgın var, ondan da şüphelenmek lazım. ben de serumla anca kendime geldim. ishal, halsizlik ve kusma vardı, biraz da ateş. sözlükte başlığı da açıldı. allah şifa versin, tez zamanda iyileşsin.

Benim annem de bir ara çok kusuyordu safra kesesini aldılar geçti. Öyle bir şey de olabilir.

Baş dönmesi vertigo dışında da yaşanabiliyor. Tansiyonu düşüypr olabilir, mineral eksikliği çekiyor olabilir. Soda, sporcu içeceği vs işe yarar.

Mide bulantısı, kusma için ise yorum yapamayacağım.

Salgın var +1,
Eşim ailesinin yanındaydı, hepsi kapmış ve kusmaktan bir hal oldular. Fena bir durum.

Nişanlımın anneannesi de benzer süreçleri yaşadı ama aşıdan önce de korona olmuştu. Korona olup aşı olanlar daha aşının etkisini yaşıyor diye duydum.

O evden çıktığı için şanslısınız.

Avukat ile halloluyor ancak, bizde kacan kirasini odemeyeni verdik avukata ama bizim meblag fazlaydi, eger avukat parasini karsilayacak gibiyse ver avukata yanina birakma kiracinin.. Kac sene sonra alicam o parayi demeden ver avukat ugrassin

petekleri bile götürecek adamı avukata versen avukat masrafı ile kalırsın, muhtemelen adamın kayıtlı parası olmadığı için (bankada falan) onu da alamayacaksın adamın izini bulsan bile.

bir dahaki sefere daha eli yüzü düzgün birine bakın.

Böyle şans mı olur? Ben de kiracıyım, maaşımı alır almaz ödüyorum kiramı. Yani insan gibi çıkıp gitse bu adam sorun değil ama bu nedir? Sözleşme ne için var? Yazılı şekilde mevcut evi sağlam teslim etmesi gerektiği. Adam herşeyi söküp gitmiş. Resmen hırsızlık. Yasal olarak ne yapabilirim bunu soruyorum.. Yol gösteren arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim

malesef durumun hazır form ile çözülecek bir konu değil. avukat desteği şart. muhtemelen bilirkişi ile evde bir hasar-masraf miktarı çıkarılacak buna göre bir takip başlatılacak.

kiracı kadar kira kontratındaki kefil de sorumludur. masrafı kefilden tahsil etme şansınız var. dediğin şekilde konu hırsızlığa kayarsa zaten alacak verecek davasından çıkıp suça dönüşüyor. bu durumda kaçan kiracı hem cezasını çeker hem de bu suçtan kurtulmak için ne yapar eder para bulup sana öder.

Ankastre setiyle kalorifer peteklerini almak demek hırsızlık demek bence, geçmiş olsun diyorum, ben olsam polis, savcılık vs. ihbarda bulunurdum.

Biz geçen seneye kadar kiracıydık yeni evliydik insanların evi zarar görmesin diye eve resim bile asmadık.
Balkonda fayansa az boya damlatmıştık yağlı boyaydı günlerce bulaşık teliyle sildim.

Bunlar nasıl insanlar? bu nasıl bir düşmanlık? aklım almıyor.

dostum işte ev sahibi olmak böyle bir şey maalesef, dediğin gibi dertli birine denk gelmişsin. babamların bir evinde kiracı kirayı ödemediği için mahkemelik olunca mutfak tezgahına kadar kırmıştı çıkarken.

anahtarları acilen değiştir, hemen bir avukatla görüş, acilen davanı açtır, hasarını tazmin ettir, kesinlikle yanına bırakma.

+1 @co2s2

evin demirbaslarini calmis, direk polise giderdim.

Hirsizlik ve mala zarar vermekten sikayetci ol. Ugrasamam deyip Sikayetci olmasan bile emlakciya da haber ver anasini laciverde boyayacagim diye. Biraz tutussun.

benim cevabım silinmiş. şöyle bir şeyler yazmıştım:

bence olay hırsızlık. polise gidin, hırsızlık var diye şikayet edin. adamı yakalasınlar getirsinler.

bunun dışında bundan sonra evinizi kiraya verirken depozito alın. devlet memuru kefil isteyin

o eve girip daha fazla iz yapmadan git hemen dilekçeni ver, hırsızlıktan dava açılsın.

polo bi tık daha konforlu ama bence gerek yok

Almam arabası daha konforlu olur, japon arabası daha dayanıklı olur. Alman parçalar pahalı, japon parçalar ucuz olur. Ama her ikisi de sıfır olacağı için çok da irdeleme birbirine çok benzeyen iki rahat araba.

2021 model yaris beğenip polo beğenmemek değişikmiş ama zevkler tabi. ikisi de küçük arabalar okey ama yaris oyuncak gibi geliyor tasarımı bir tık, polo daha oturaklı sanki.

fiyat olarak hangisi avantajlıysa ona yönelin sadece tipine bakarak alacaksanız.

Bence de yaris in tipi daha sirin ama arabada almanlarin farki hissediliyor. Daha yuksek fiyatina ragmen ben poloyu tercih ederdim.

tok ses takıntın yoksa yaris bence

Yeni polonun bir kere bagaji daha büyük (hatta klasinda lider bile olabilir) ve arka koltuklari da fena değil oturma pozisyonu olarak.
Ama yaris toyota. Kalite olarak her türlü alman arabasindan daha iyi. Hele bir de hybrid olsa tadindan yenmez. Yeni olan bana göre oldukça güzel dizayn edilmiş.

Açıkçası bagaj falan cok lazım değilse yaris güzel.

otomatik vites dediniz ve Toyota kazandı.

güncel durumu bilmiyorum ama son yıllarda vw otomatik viteslerde (DSG) çok sıkıntı yaşattı insanlara.

Avrupa'da Yılın Otomobili Toyota Yaris oldu: www.ntv.com.tr

tok kapı sesi takıntınız yok ise, toyota dertsiz sıkıntısız bir araçtır. Özellikle arabadan anlamam diyorsanız bence cevabınız Yaris olmalı.

Bir Toyota modeli için bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama yeni Yaris cidden çok güzel olmuş.

Ben de önümüzdeki sene hybrid'ini almayı düşünüyorum.

Polo'nun ön tasarımı üretim aşamasında hesap hatası yapmışlar gibi geliyor. Sanki yanlışlıkla kaput birkaç santim daha aşağı iniyor gibi.

Bir de, ülkeye göre değişir ama Yaris'te standart olarak gelen şeyler için Polo'da ekstra ücret ödemek gerekiyor.

polo daha konforlu kesinlikle ama toyota donanım olarak vw grubunu aynı fiyat çerçevesinde geride bırakır.

birde benzinli otomatikte dsg ye göre toyota daha sorunsuz olabilir. dsg de sonuçta düzgün kullanırsanız sıkıntı olmaz. çevremde sorunsuz 3 dsg li araç var.

iç hacim olarak polo sınıfının en ufaklarından. gerek bagajı gerek diz mesafesi fln.

en önemlisi 2. elde polo açık ara ağır basar.

bi öneri polo yerine daha donaımlı ve daha ucuz vw yapımı fabia veya ibizada düşünebilirsiniz.

edit: polo, fabia, golf, octavia kullandım, hala octavia ve fabia var. yaris ve auris test sürüşü yaptım.

Polo yu bilmiyorum ama yaris cok geniş bir araç. Ben toyotayi tercih ederdim

Bu arada otomatik yeni gördüm o zaman bir +1 daha toyota.
Yalniz polo 351 litre bagaja sahip toyota 286lt.
Sinifin lideri 355 ile ibiza sonra toyota. Yaris baya baya düşük bagaj konusunda.
Gene cm olarak bakarsak polo yaristen uzun ve geniş.
Ama yaris bu kasada her türlü polodan güzel gözüküyor.

2 tane sıfır araç. sorun vs olmaz. toyota daha uzun seneler sorun yapmaz.

herkes konfor demiş ama toyota'nın son araçları yani 2021 modellerinde konfor konusuna bi el atmışlar. daha iyi. ben polodan nefret ediyorum. yaris alırdım heralde.

bir de polo 95 beygir, yaris 125 beygir

yaris çok küçük geliyor bana, bagajı neredeyse %25 daha ufak. içi de poloya göre daha demode görünüyor. genel olarak polo daha kaliteli geliyor malzeme olarak da. ikinci el olarak da polo satması alması çok daha kolay bir araç. o yüzden ben her halükarda polo alırdım bu karşılaştırmada. beygir olarak da yaris daha iyi gibi görünüyor ama cvt şanzıman zaten daha yüksek beygir gücünü yediği için performansa yansımıyor bu bg'nin yüksek olması, civic'de de mesela 182 beygirlik bir civic cvt yüzünden 150 beygirlik leon ile birebir benzer performans verebiliyor ancak.

yaris herkesin çok tatlı dediği ama kimsenin almak istemediği bir araç benim çevremde. incelemelere bakılırsa da en çok içine ses almasından şikayet edilmiş www.whatcar.com

yaris yılın otomobili seçildi bu segmentte. Bence net.
Bu arada yeni kasası epey havalı duruyor.
Performansı da iyi duruyor izlediğmi videolarda.

Bu arada boyutuna takılmayın, yarislerin iç hacmi oldukça ferah. Arkada şaft tüneli vb olmadığı için cayır cayır.

Boyut olarak polo daha uzun olabilir ama toyota mühendisleri öyle ince çalışmışlarki aracın içi oldukça geniş hissettiriyor.

Bagaj b sınıfında hep sorun. Ama zaten ne taşıyorsun ki?

Yaris veya dolu paket Corsa da düşünebilirsiniz.

Yaris vs Polo da , Yaris rulez

tamamen subjektif bir yorum. polo. sebebi daha sağlam. benim için en önemli kıstas.

Yaris iyidir, ben de senin gibi Polo sevmiyorum alacak olsam Yaris alırdım.

Eşimin kardeşinde var eski kasa Yaris var, hiç öyle dışarıdan gözüktüğü gibi değil. Arkada otururken bile diz mesafesi, baş-tavan aralığı tatmin edici düzeyde (184 boyum). Kullanırken de keyifli. Şehir içi dönüşler falan çok güzel, manevra kabiliyeti yüksek. Hybrit alırsan yakıt tüketimi de bayağı düşüyor şehir içi, cüzdan olarak da epey rahat edersin.

Kesinlikle yaris.

yaris +1

yaris daha güncel bir model. polo makyajlanacak.

çok teşekkür ederim cevaplar için. ekstra soru ekleyeyim, citroen c3 mü yaris mi :)

Fransız arabaları ile Toyota çok farklı alanlarda, Fransız arabalarında özellik çoktur ama çok arıza yapar, en azından riski çoktur. Öte yandan Toyota'da böyle bir durum olasılığı çok daha düşüktür, üzmez.

Yine Yaris ahahah.

Hafta ortası Fiat, Opel, Citroen gezdik ben de ailenin testçisi olarak ilk arka koltuğa oturdum ve Citroen C4'te bile kafam tavanı sıyırıyordu, C3'e hiç bakmadık o yüzden.

Ben de yine Yaris diyorum. Tercih edeceğim tek Citroen C1 olurdu muhtemelen. C1'i de Toyota ve PSA beraber üretti :)

www.government.nl
www.mfa.gov.tr

@yeninesiltopcu

Bunlara baktım checkmytrip gibi bir özellik de eklenmiş zaten Hollanda tarafından. Bazen pratikte işler karışabiliyor, deneyimlemiş birisi var mı diye sormak istedim. Teşekkür ederim.

Hayatımı mahvetti bu yanık izi. Çocukken dalga geçildi. Büyüdüm sahip olmak istediğim mesleklere mani oldu. Şimdi de askere gidip gidemeyeceğim muamması yüzünden hayatımın seyrini bozdu.

Gitmek istiyorsan alirlar, hatta muayeneye benim gibi montla girersen doktor da gevsekse haberleri bile olmaz.

Sen ozellikle gostermedikce kimse takmaz bunu.

@divit, peki görürlerse? Ya da gitmek istemeseydim?

askerde sen sikayet etmedikce kafan yerinde olmasin yine alirlar. Kimse senin icin o isin pesine dusmez. Gozum bozuk demedikce gozune bakilmaz.
Eskiden boyleydi, en azindan ben gittigimde.

Sen doktora gidip bende bu var dersen o zaman incelemeler muayeneler baslar.
Sonucunda ne olur bilmem, bence cok bir olayi yokmus izin. Sonucta gorunen yerde degil hareketini de kisitlamiyor dedigine gore.

@divit

abi eskiden asker muayenesinde dona kadar soyuyorlardı. Artık soymuyorlar mı?

@eazy, benim muayene doktorun "bişeyin var mı", benim de "yok" demem şeklinde oldu.

O yüzden gitmek istersen gidersin +1

Hocam bu ne ki kimler kimler gidiyor. Ama ne bileyim selam verirken tam yapamazsan fırçayı da yersin muhtemelen.

@eazy artık soyma yok.

@goklerdengelenkarar siz söylemezseniz kimse bilmez bile. doktor 3-5 soru sorup geçiyor.

@divit, direkt görünen yerde. Subay ve polis yapmadılar bu yüzden.

Şimdi şöyle bir olay var. Askere gideceğin zaman E-Devlet'ten sağlık durumunu belirten bir form dolduruyorsun. Bu durumu orada belirtmen gerekir. Eğer belirtmezsen eksik ya da yanlış beyanda bulunmuş olursun. Bunun da cezası varmış tespit edilirse. Bu nedenle belirtmeni tavsiye ederim.

Daha sonra aile hekimi durumunu görünce seni hastaneye sevk edecek. İlgili alandaki uzman doktor uygun bulursa gidebilirsin. Yani burada olay uzman doktora gitmek istediğini söylemende. Ona bağlı bir şey.

Bundan bağımsız olarak herkesin zorunlu görev olarak yaptığı askerlikte bu tip bir durum sorun oluşturmaz. Çünkü görselliği ilgilendiren bir durum yok askerde.

@dissendium askerlikte gorsellikle ilgili durumlar var, sirf gorsel sebeplerle muafiyet saglayan rahatsizliklar var. kisaca kagit uzerinde rahatsizligin muafiyet hakki veriyorsa alirsin. mesela sackiranin butun vucuda yayilan turunun (vucuttaki butun sac ve killarin dokulmesi) muafiyet verdigini 2. elden biliyorum. arkadasim sporcu, uzun, kasli dalyan gibi delikanli. vucudunda herhangi bir kil / sac cikmadigi icin ve talep ettigi icin askerden direk muaf oldu. neden? mevzuat oyle. bu hastalik askerlikten muafiyet veriyor. bunun gibi baska rahatsizliklar da var sadece kozmetik etkisi olmasina ragmen muafiyet veren.

ama sey konusunda haklisin, aile hekimi bakar ve "askerlige elverislidir" diye basar. sen ozel olarak sevkini isteyeceksin, bende bu var ve bu sebeple muhaf olmak istiyorum diyeceksin. surec oyle ilerler.

Silah tutmana engel olmuyorsa alırlar diye tahmin ediyorum. Benzer bir durumda olan arkadaşıma (el bileğini tam çeviremiyordu) askerliğe elverişsiz raporu verdiler.

Saklamanı tavsiye etmem, muayenede saklasan bile acemiliğe gittiğinde soyunup aşı olacaksın, hatta acemilikte komando muayenesine gitme ihtimalin de var, illaki birinin dikkatini çeker.

@goklerdengelenkarar

Subay ve polis yapmamalari normal, orada bin tane muayene oluyorsun. Cok alakasiz seylerden de eliyorlar.
Iz konusu ayirt edici ozellik oldugu icin eliyorlar.
Herkesin ayni olmasi lazim. Bu yuzden kellik de sevmezler ustte ornegi verilmis.

Askere gidenlere sor, sismani kalp sorunu olani vs.. geliyor. Belirtmediyse pesine dusmezler.
Bizde sivilde ayagini kirip bunu gizleyen cocuk vardi, 1 ay sonra agriya dayanamadi itiraf etti gonderildi.

Soylemese zaten ustalikta spor da yoktu idare eder bitirirdi.

Neyse iste en temel olay senin gitmek isteyip istememen.

Belirttiğiniz madde Hastalık ve Arızalar Listesinde Madde 25'te bulunuyor.
Madde 25 D-2. Ameliyatla düzeltilmesi tam olmayan görünümü bozan, gıda alma, konuşma ve çiğneme ile el ayak fonksiyonlarını güçleştiren her türlü doğumsal anomaliler, posttravmatik deformiteler ve yanık sekelleri.

D kodu olduğu için "Askerliğe elverişli değildir" raporu verilebilir. Ama tabi burada durum kurullara ve biraz da sizin isteğinize bağlı. Bunun için sizin ilk muayenenizde bunu belirtmeniz ve sevk istemeniz gerekiyor.

@robokot, adam askerlik yapmak istiyor. Orası kaçmış sanırım. Aile hekimi onaylarsa (ki onaylamaz, mutlaka sevk eder) zaten sorun kalmıyor, askere gidebiliyor. Görsellikle ilgili dediğin durumlar muafiyet sağlıyor olabilir. Benim dediğim görsellik askerde dikkat çekmeyecek düzeyde olan şeyler.

Güzel cevaplar için herkese çok teşekkür ediyorum.

Anlaşışan o ki ben istemezsem girmeyeceğim gibi bir duruödayım. 25. Maddeyi okumuştum. O maddeye göre ben istemezsem almazlar gibi duruyor.

bir kere Hatay'ın merkezi deniz kenarında değil. Deniz kenarında olan ilçelerinde tatil siteleri turistleri bulunur tabiki. Mersin derken de, artık Mersin'in şehir içinde kalan bölgeler biraz yazlık turizmden yıl boyu yerleşik moda geçmiş olsa da özellikle Mersin'in Batı tarafındaki bütün ilçeleri turistiktir.

Ancak buraların da tatil modları, otellere değil, kooperatiflere ve diğer yazlık sitelere dayanır. Bu bakımdan daha çok trakya ve kuzey ege'ye benzer. Daha çok yerli turiste (hatta artık Araplara) hitap eder.

Sizin duymamanızın nedeni yaşadığınız şehir ile alakalıdır. Ankara-Konya ve doğusunda kalan iller için bu iki şehir ege tarafına göre daha yaygın tatil merkezleridir.

TR'nin (devlet ve esnaf) kültür turizmini kitle turizmine feda etmesi yüzünden böyle bence.

Akdeniz / Ege komple kitle turizmine döndü çünkü. Yani düşük kalite, yüksek hacim, geleni denize sokup, kötü yemekler yedirip evine gönderiyorsun, sürümden parayı götürüyorsun. Giden insan kalitesi de baya düştü oralara zaten, anca yerli beyaz yaka, rus turist falan.

Başka yerde yiyemeyeceğin, göremeyeceğin şeyler için Hatay/Antep vs. civarları çok daha iyi aslında. Mersin yine idare ediyor gerçi de diğer taraflarda yatırım sıfır. Antep'te müslüman değil diye turist kovalıyorlardı bi ara. "Büyüklü, beş yıldızlı" diye demiyorum ama düzgün işletilen butik otel bulmak bile dert. Böyleyken turist nasıl gitsin.

Çünkü uzak. Arabayla Bodrum’a gidersin ama Mersin’e gitmezsin. Herkes tatile arabayla gidiyor demiyorum ama sonuçta epey bir 34 plaka kalabalığı var gözde tatil yerlerinde.

Çok uzak ve güvenlik endişesi var. Ana sebepleri bunlar. Antalya - bodrum - çeşme - izmir bunların hepsine sabah yola çıkıp gidebiliyorsun. Hatay'a kaç saat sürer bakmaya korkuyorum.

üç sebep var:

1 - ulaşım
2 - antalya'dan kopukluk
3 - hava durumu

işim gereği sık sık mersin'e gidip geliyorum. deniz ve kumsallar kesinlikle antalya'dan kötü değil. hatta antalya'da göremediğim ufak ufak bir dolu koy var.

ancak ulaşım istanbul'dan çok zor. mersin'de havaalanı yok. mersin'in batısındaki erdemli-kızkalesi vs gibi yerler için adana'dan 2-3 saat yol gitmeniz lazım. hiç pratik değil. arabayla 10-11 saat oluyor. mantıklı değil. edremit körfezi istanbul'dan 3-4 saat, çeşme-kuşadası 5-6 saat, bodrum 7 saat, marmaris 8 saat. kaldı ki bu lokasyonların hepsine uçakla ulaşmak da mümkün. marmaris (ve belki göcek) bana göre arabayla gitmek için son mesafe. sonrasında fethiye ve kaş falan araba için zorluyor. fethiye ve daha aşağı taraflar için yabancı turist sayısı artıyor. yabancı için bodrum ya da antalya fark etmiyor ama antalya'dakiler yerli turisti daha zor çektikleri için daha çok yabancıya yöneliyorlar.

bu nedenle mersin'e gidemiyoruz istanbul'dan ancak antep'ten , kayseri'den, ankara'dan gelen giden çok var.

ayrıca mersin antalya'dan kopuk. coğrafi yapı nedeniyle alanya ile taşucu arasındaki bölgede turizm mümkün değil. eğer alanya'dan sonrası için arazi elverseydi, en azından yabancı turist için bir dolu otel vs olurdu.

son olarak mersin çok sıcak. gece 4'te denize girdim, hamam gibiydi. yerli turist bu kadar sıcak istemiyor. yabancı turist ise hayatında sıcak görmediği için olabildiğince sıcak istiyor.

www.feyizoglu.com

Fiyati efso :)

Sonradan alınan bu tür bir kilitten performans bekleniyorsa biraz tuzlu bir fiyatı olacaktır. Zira bisiklet ve motosikletler için öyle ve scooter için de benzer veya aynı kilitleri kullanmanız gerekeceğini tahmin ediyorum. Bu da bir scooter için değer mi emin değilim.
Bu nedenle bu tür ürünleri alırken, eğer piyasada varsa, martı gibi servisler için dönüştürülen ve güvenlik önlemleri hali hazırda üstünde olan bir versiyon alınması durumunda bu tür güvenlik önlemlerine daha uygun bir şekilde sahip olabilirsiniz.