Haftalık kart alabilirsiniz yukardaki arkadaşın verdiği linkte bulabilirsiniz. çevredeki başka şehirlere gitmek dağ göl görmek isterseniz Bayern ticket seçeneklerine bakabilirsiniz. Bir hafta kalmışken Münih çevresinde de bir iki günlük gezi planlamak keyifli olabilir

Bir de arkadaşlar gitmek istediğim yere hangi aktarmalarla gidebileceğimi gösteren bir app önerebilirseniz çok sevinirim.

@bitanisanseversin Münih çevresinde bir gezi için nereyi tavsiye edersiniz?

Google maps toplu taşıma seçeneği, size güncel kalkış saatleri ve yürüyüş bağlantıları dahil gösterecektir. Dilerseniz hareket başlangıç saatinizi değiştirerek ona göre de bir rota alabilirsiniz.

Bağlantıları kendiniz planlamak için network map'i istiyorsanız yine @edmond'un ilettiği sitede haritalar da mevcut.

Mac'e windows kuramazsın.

hangi sistemi kullanıyorsan ondan devam et derim ben.
telefonda sistem geçişleri bir şekilde alışılıyor ama bilgisayarda alışmak daha uzun sürebiliyor.

ayrıca mac'e windows kuruluyor.
yani en son kuruluyordu boot camp ile.

M1 ve M2 chipler de boot camp çalışmıyor. Bu şekilde windows kuramazsınız. En stabil yolu parallels ile o da biraz tuzlu ve yine bütün Windows programlarını çalıştıramıyor.

Windows kurulumu Intel chipli maclerde olduğu kadar basit değil.

mac bence karsilastirilmaz windows ile siradan kullanici icin. cok fark var mac lehine.

cok teknik bir is yapmadigin surece windows gerekirse cloud uzerinden halledersin islerini.

direkt işinle alakalı bir şey yoksa m2 al. ben 6-7 ay önce m1 aldım, çok memnunum ama yeni nesil her zaman iyidir (bütçe sorunu yoksa tabii)

gecen hafta m2 macbook air aldim
dunyanin en inanilmaz aleti
fan yok bi kere. sarji inanilmaz uzun gidiyor ve 1 kilo

herhangi bi windows bilgisayarla kiyaslamak hakaret bence

MacBook Air M1 ve M2 gerçekten çok beğendiğim güzel aletler.
Ama Huawei Matebook da onlara yakın bir güzellikte düzgünlükteki nadir cihazlardan.

Her şekilde M1 bir MacBook, Matebook'tan daha üstün ama işletim sistemi değiştirmek sizin için sıkıntı olacaksa değiştirmenize gerek yok.

5 bin TL para koyup alabilirseniz Macbook'u Matebook'a göre birkaç yıl daha uzun kullanabileceğinizi düşündüğüm için değiştirmenizi tavsiye ederdim.
Ama Windows'un lazım olacağını düşünüyorsanız Macbook ile Windows açmanın yolları olsa da bilmeyen biri için uğraşılmayacak kadar zahmetli ve masraflı. Öyle bir imkan yok gibi düşünün.

Valla o kadar çok düşünmeye gerek yok. Şirket kurulurken alt sınır şartlar ile kurulmuş. Sonrasında bir iş yapılacaktır veya bir ihaleye gidilecektir, veya yıl sonu şirket karı yüksek gelmiştir vs vs bunun için de arttırıma gidilmiştir. Sermaye arttırımı rutin bir olgu, ihtiyaca göre düzenlersin.

Kıçı kırık bir şirketi var muhasebecim sermayeyi 2m ye çıkarmamı istiyor.
10 bin aylık mutfak masrafı değil normal bir şirkette. 2m de çok bir para değil.

ödenmiş sermaye mi, yoksa ödeme taahhüdü mü verilmiş.

Taahhüd verildiyse, kredi çekmek için sermaye makyajlaması yapılmış olabilir. Geçmişte bir müşterimizin bu hareketinden şüphelenip açık hesabını kapatmıştık. 1 yıl sonra iflas etti.

Sermaye artırımına gitmeseydi 10 bin olarak kalacaktı işte, şirketin tüzel kişiliğine ait esas sermaye 10 bin lirayla kısıtlı kalacaktı. Bedelli ve bedelsiz artırım şeklinde iki farklı çeşidi var bu yöntemin. Şirketin hisse ortakları kendi ceplerinden kaynak aktarabilir, hisse değerlerini artırabilir. Bu iş tabi şirket genel kurul kararı neticesinde yapılır, düzgün yapılmazsa genel kurul kararları için iptal davaları da açılabilir ilgili üçüncü kişiler tarafından. Ticaret kanununa bakabilirsiniz, anonim şirketlerde sermaye artırımını düzenleyen temel hükümler diye googlelarsanız daha net olur kavraması, kanun her zaman en iyi kaynak işlerin detayını öğrenmek için.

ist havaalanında kimsenin ayakkabısını çıkartmıyorlar, görmedim.

aslında genelde öyle zaten öteceği belli olan bir şey değilse geçtikten sonra öterse çıkarttırabilirler. yoksa sorun olmayabilir.

ama onun dışında benim metalsiz normal spor ayakkabıya yakın botumu bile daha xrayden geçmeden çıkarttırdıkları da olmuştu. cinnet sebebi.

zorunlu olmadıkça uçağa botla gitmemeye gayret ediyorum ne olacağı belli olmuyor.

Son zamanlarda gittiğim havalimanlarinda ayagini bir cihaza sokuyorsun, oradan bakiyorlar.
Birinde dz komple bir cihaza giriyorsun, gene cikarma yok.

hayatımda toplam 20-30 uçuş yaptım. sadece kiev havalimanında bir kez botlarımı çıkarmam istendi, sene 2015 ya da 2016. onun dışında hiçbir yerde çıkarmadım.

metali olunca çıkartabiliyorlar, uygulama yurt dışında daha fazla.

11 eylul doneminde manyagin biri ayakkabisinda patlayici ile ucaga bindigi icin amerika'da her havalimaninda var bu uygulama.

Cikartiyorlar ama her zaman degil. Simdiye kadar her sene en az 2-3 kere cikarttirdilar Avrupa´da da Türkiye´de de bir yerlerde.

Sayısız kez uçağa binmisimdir, özellikle yurtdışı uçuşlarında hem Türkiye'de hem de başka ülkelerde bot giydiysem illa ki cikarttirdilar; en son İstanbul havalimanında yine cikarttirdilar.

İstanbul (atatürk) ve Eindhoven'da (geçen ay) çıkardım, italya'da hiç çıkarttırmadılar.

bazen denk geliyor ozellikle bot varsa.

Bana da neredeyse hep cıkarttırıyorlar. O yüzden uçağa binerken spor ayakkabı giyiyorum.

5-6 sene kadar önce esenboğa'da çıkarttırmışlardı. ayakkabıları çıkarıp galoş giyerek tekrar geçmek iğrençti :) . benim botun bağlama yerleri metaldi ama. daha sonrasında o tip bir ayakkabıyla girme deneyimim olmadı. belki hâlâ devam ediyordur.

Son 1 ayda istanbul havalimanından 3 uçuş yaptım. Bot olduğunda direk çıkarttılar. Botumda öyle metal parçalar da yok.

Bot ve çizme varsa pek es geçmiyorlar. Ama spor ayakkabılar sorunsuz geçebiliyor.

hosts dosyası bilgisayarı hızlandırmaz, aksine şişkin bir hosts dosyası yavaşlatır. her network isteğinde sistem kullanacağın düzgün bir reklam engelleme eklentisine göre daha fazla işlemci kullanacaktır.

onun yerine hosts dosyasını boşaltıp, chrome'a ublock origin kurman daha yerinde ve verimli olacaktır. ublock origin piyasadaki en hafif ve hızlı reklam engelleme eklentisidir. hosts dosyasından daha verimli olacağı ve daha az işlemci kullanacağı kesin.

@pwnography 10 sene önce bir forumda birisinin yaptığı rastgele bir yorum 2023 yılında mutlak doğru gibi geçerliliğini korumayacaktır (ha 10 sene önce için bile pek doğru bir yorum değil bence)

benim söylediğim, kendi kullanımlarım sonucu edindiğim tecrübeye dayalı. senin gösterdiğin 10 sene öncesine ait yorum ise tecrübeye değil varsayımlara dayalı gibi görünüyor. kafadan sallama yani.

öncelikle oradaki soruda cevaplar tamamen adblock plus üzerine verilmiş. adblock plus gerçekten ram ve işlemci canavarı bir eklentiydi. ancak ublock origin çok farklı bir yöntem kullanıyor ram ve işlemci kullanımı hafifletmek için. filtre listelerini direkt kullanmıyor, bir nevi "compile" ediyor.

şimdi oradaki bazı argümanlara bakalım:
"Host blocking will also tend to be faster because it's implemented in the operating system using a lower-overhead language (C or C++), compared to a JavaScript-based ad blocking extension."
günümüzde webassembly teknolojisi kullanıldığı için argüman geçerliliğini kaybediyor: madewithwebassembly.com

"if you're on a lower-end computer, host blocking could be significantly faster."
tecrübe değil varsayım üzerine kurulmuş bir cümle ve benim tecrübelerime göre yanlış. Şişkin bir hosts dosyasıyla bilgisayarınızı bir DNS server'a çeviriyorsunuz. Her network isteğinde o kadar şeyin arasında bilgisayarınız bir de DNS server görevi yapmak zorunda kalıyor bir nevi. Bu da "lower-end computer"lar için kötü bir şey. Ben şişkin bir hosts dosyası kullandığımda her yeni bir siteye girişimde işlemci pik yapıyordu ve site açılmadan bekliyordum öyle full işlemci kullanımı ile. Çünkü verimsiz bir yöntem. Reklam engelleme eklentilerinde böyle bir şey olmaz çünkü kontrolleri verimli hale getirmek için sürekli optimizasyon vs. geliştirmeler yapıyorlar.

Hosts dosyası ayrıca bir eklenti gibi filtre kurallarını otomatik olarak güncelleyemeyip geri kalacaktır. Ya da soruyu soran arkadaşta olduğu gibi yanlış engellemeler olacaktır. Bu yüzden hosts dosyası kullanmak oldukça saçma. Hosts dosyası yerine DNS server kullanmak daha mantıklı illa ki eklenti kullanılmayacaksa. Bir sürü DNS serverlar var reklam engelleme özelliği de sunan. Mesela Adguard DNS, mesela NextDNS. Hosts dosyası yerine bu DNS serverları kullanmak daha mantıklı çünkü aynı şey, ama fark şu: hem bilgisayarınıza DNS server olma yükü verip yormuyorsunuz (hosts dosyasıyla yapılan şey bu), hosts dosyasına bakma ve işleme işini DNS server sizin yerinize yapıyor, hem de onlar hosts dosyalarını sürekli güncellediği için güncelleme ve geri kalma durumu olmuyor. Bu yüzden DNS server yerine hosts dosyası kullanmak aşırı saçma, hele "lower-end computer"lar için bilgisayarı boş yere yavaşlatmaktan başka bir şey değil.

hosts + ublock origin şeklinde kullanmak da saçma. çünkü bir kere hosts dosyasında yer alan her şey ublock origin tarafından zaten engelleniyordur, boşa ekstra yük. ikincisi ublock origin hosts dosyalarını da destekliyor direkt ona filtre olarak eklenebilir. üçüncüsü yukarıda dediğim gibi illa bir sistem geneli host filtreleme tabanlı çözüm aranıyorsa dns server kullanmak hosts dosyası kullanmaktan her zaman daha iyi. dns server işini kendi bilgisayarınıza yük etmek yerine dns server'a yük etmelisiniz.

Host dosyasına hiç gerek yok +1, zira artık windows xp döneminde değiliz. Özel yönlendirme durumları hariç host dosyası amaçsız olacaktır.

Chrome'a alışık olabilir. Bizimkiler de aynı durumda, ama Chrome'a bağımlı olduğu sanmıyorum. İlk olarak chrome'dan kurtulmanız lazım ki bu konuda olmaz diyerek peşin hükümlü olmayın.

Brave browser chrome ile yapı olarak aynı ve çok daha az kaynak tüketiyor. Brave kurarak ve chrome'da bulunan yer imleri ve şifreler gibi içeriği brave'e aktararak chrome belasından kurtulabilirsiniz. Ardından brave'e ublock kurmanız sizin için daha da destekleyici olacaktır.

Evde babamın kullandığı neredeyse 20 yıllık pc'yi aynı işlem ile hala ayakta tutuyoruz.

pihole gibi bir çözümle network seviyesinde bu engellemeyi yapmanız daha mantıklı olur.

android telefondan ios'a geçtiysen konuşma geçmişi geri gelmez. bunu yaptığını iddia eden programlar var ama hiç denemeyi düşünmedim.

Drive'dan iPhone'a nasıl yapılır bilmiyorum ama Drive'dakini bir Android'e yükleyip oradan iPhone'a aktarabilirsiniz.
Eskiden olmuyordu, artık ek bir program kullanmadan WhatsApp üzerinden yapılıyor bu taşıma.

@michael_knight +1

parayla satılan ek program ile oluyor, pandemi başında böyle çözmüştüm. yıllardır şu durumun değişmemesi de tam bir saçmalık.

programla değil direkt iphone un kendisi buna izin veriyor artık.
sadece sıfırdan kurarken androidden yedekle seçeneği çıkıyor.
www.apple.com

mesajlaşma içeriğini yedeklemiyor görüntü vs oluyor

evet. sonra igdaşınızın onayını almış bir firmayı proje çizdirmek için çağırıyorsunuz. sonra onlar bütün süreci üstleniyor. firmanın onaylı olması burada önemli.

Gaz borularının üzerini mutfak dolabı vs. bir şey ile kapattıysanız hiç proje işine girmeyin derim. Boruların açıkta olmasını istiyor igdaş. Hazır tesisat varsa bir tesisatçıya peteği ekletip geçin derim.

Evet sistemin yeniden uzman bir kuruluş tarafından gözden geçirilmesi ve hesaplanıp çizilmesi gerekir ancak petek ekletmek için igdaş'tan izin almanız gerekeceğini sanmıyorum. Zaten en başta da sizin ısınma hattınıza bakmıyorlar. Onların ilgilendiği, kombi ve ocağınıza kadar giden hat ve bu ilgili makinalara bağlantının düzgün çalışması ve bütün bu işlemlerin onaylı kuruluşlar tarafından yapılması.

Ancak, öncelikle petek eklettiğinizde oluşacak basınç farkı için kombinizde de bir değişiklik, ekleme gerekecek diye bakmanız gerekecektir. Kombi değişecekse de işte o zaman igdaş'tan izin almak gerekebilecektir.

Ayrıca asıl önemli olan eğer bina merkezi ısıtma ise, bu değişikliği yapmadan önce kat malikleri kurulundan izin almanız gerekebilir, buna göre de ödediğiniz ısınma payı değişebilir. Eğer merkezi ısıtma sistemini ısı pay ölçer ile kullanıyorsanız da, payınız zaten ısı pay ölçere göre belirlenmeye devam edecektir ancak petek eklemenin mevcut sistemin sağlığı açısından nasıl bir durum oluşturacağı ile ilgili olarak rapor istenebilir.

süreyle işin yok. ilk giriş yapacağın ülkeden alman gerekiyor.

en uzun kalacağınız yerden almanız gerekiyor.

www.eeas.europa.eu

uzun kalacağın yeri karıştırma derim.
ilk giriş yapacağın yer bence daha önemli ama aksini söyleyen prosedür varsa onu uygula.

Diğeri daha uzun derken birinde 2 gün diğerinde 2 ay kalacaksan ikinci ülkeye de başvurmayı düşünebilirsin ama aralarındaki fark o kadar çok değilse ilk gireceğin ülkeye başvurman daha iyi olacaktır.

@ yeninesiltupcu toplam 9 gün 6-3 olarak düşünüyorum

O tür süreler için hiç gerekli olduğunu görmedim. İlk girdiğin yere başvurmak en iyisi

En son beni Hollanda’da ziyarete gelmek isteyen arkadaşımın planı şöyledi:
3 gün Viyana, 3 gün Berlin ve 4 gün Hollanda. Avusturya’dan başvurdu dediler ki siz Avusturya’dan değil Hollanda’dan başvurmalısınız. Kağıt üzerinde seyahat planını değiştirmek yoluyla meseleyi çözebildi.

Yukarıda gönderdiğim dosya resmi evrak. Burada yazan kişiler eğer ilgili vize kurumlarında çalışmıyorlarsa maksimum olsun olsun 8-10 vize başvuru deneyimine sahiptirler. Bahsettiğiniz özel durumu deneyimleyenlerin sayısı çok daha azdır. Dolayısıyla yerinizde olsam kurallar neyi gerektiriyorsa onu yaparım. Hele bir de ret oranlarının bu kadar arttığı bir dönemde daha dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum.
Şimdiden bol şans.

@ but that was just a dream çok teşekkürler

yukarıda daha uzun süre kalacağınız yere başvurursanız olur denmiş ama yazdığımı yinelemek istiyorum. ilk giriş yapacağınız yere başvurmalısınız. he istisna olur geçersiniz veya ülke sizi kabul eder ona bir şey diyemem ama bir tane memura denk gelirsiniz sizi uçağa bindirmeyebilir veya ülkeden geri çevirebilir (tecrübeler internette mevcut, araştırın)

öbür türlü atıyorum ben isviçre'ye gitmek istiyorum ama isviçre çok zor schengen veriyor diyorum ki italya'dan alayım. italya'dan alıyorum sonra isviçreye gidiyorum kapıda diyorlar ki sen italya'dan giriş yapman lazım. ben de diyorum ki isviçrede az kalıcam aga italya'da daha uzun süre kalcam (10 günlük de otel rezervasyonu gösteriyorum) sizce bunu yerler mi? :))

@mr.goodcat bunu söylerken mantık yürütüyorsunuz anlıyorum ancak resmi bilgiler söylediklerinizle uyuşmuyor. Dilerseniz kaynak gösterebilirsiniz.

home-affairs.ec.europa.eu

Burada açık olarak belirtilmiş birden fazla ülke ziyaret edilecekse nereden başvurulması gerektiği:
if you intend to visit more than one Schengen State, the Consulate of the country where you will spend the longest period.

@but that was just a dream

kaynak dışişleri bakanlığı sitesi. duyuru sahibi vermiş zaten. havalimanında pasaport ve vize kontrolü yapan gerek kontuar görevlisi gerek polis memuru gerekse uçak kapısındaki 2. kontrolü yapan görevlinin biri bunu referans göstererek sizi almazsa hiçbir şekilde derdinizi anlatamazsınız. ben bu uyarıyı yapmıştım açıkçası. o avrupa sitesini kimse sallamaz. emin olun.

Bu hikayede Yunanistan ne alaka? Konuyla ilgisi ne? Ben anlamadım heralde :/

Su anki pasaportundaki Schengen vizesi Kasım 2023’te bitiyorsa yapacak çok birşey yok.

Eğer Kasım 2022’de yani önümüzdeki ay bitiyorsa yeni pasaport alıp yoluna devam etmen en mantıklısı.

kolay çıkıyor diye vizeyi Yunanistan'dan almaya çalışmayacaksan sıkıntı yok ki?

İtalya'ya başvurman mantıklı gibi görünüyor zaten, onda sorun olmaz.

Pasaporta basmazlar normalde damgayı, yanında bir kağıt verirler ona basarlar ama niye öyle oldu sizin?

O çift pasaport olayı şöyle oluyor. Çok gezen bir adamsın, 10 yıllık pasaportun var. Ama pasaportunda damga basılacak sayfa kalmadı. O zaman süresi bitmeden yeni pasaport alıyorsun. Ama eski pasaportunda geçerli vizeler var. O zaman eski pasaportunla birlikte yeni pasaportunu da yanında taşıyorsun. Eski pasaporttan vizeye bakıyorlar, yeni pasaporta damga basıyorlar.

Yeni schengen almak için ancak seyahat sürenizin, vize bitiş tarihinden sonraya denk gelmesi lazım. Atıyorum vize şubatta bitiyordur. Siz şubat sonu gidip mart başı dönceksinizdir. O zaman yeni vize almanız lazım.

Ama kıbrıs damgası pasaportta varsa schengen vizesi alma prosedürü nasıl bilmiyorum bir danışın acentelere. Çünkü KKTC tanınmıyor AB tarafından. Sadece yunanistan değil, AB üyesi bir ülkenin problemi olduğu için tüm schengen bölgesinde etkisi olabilir. O yüzden sorun.

Kktc damgası varken yunanistan’a giremiyorsunuz? Yani 2. Pasaportu Yunanistan’a giriş için kullanacaktım ama oraya ayrı Schengen basılmıyorsa eğer sıkıntı oluyor, çünkü şu an Schengen vizem Kktc damgalı pasaportta, aslında Kasım 2022’de bitiyor. Ama ikinci kere İtalya’dan başvuracağım için daha uzun verilir diye düşündüm, mesela şubat’tan itibaren geçerli 1 senelik vizem olsa yine olmuyor. Anlatabildim mi?

Kktc tamamen benim hatam, acil bir durum için (kardeşimin okulu) gitmek durumunda kaldım ve eski kimliği artık kabul etmiyorlardı; dolayısıyla pasaporta damga bastılar.

Kktc damgasının yunanistan dışında negatif bir etkisi yok bu arada. 2 kere sorunsuz schengen aldım. Girişlerde de sıkıntı olmadı.

eksisozluk.com

iki pasaport alabilirsin, bir sonraki vizen de yenisine basılır. Yenisi ile devam edersin. Eski vizelerini diğer pasaportun üzerinden görebilirler. Yeni deftere geçince vize geçmişimiz de sıfırlanmıyor sonuçta.

galeriler yapıyor bunu. ne kadar güvenilir orası ayrı konu.

Galerici işte abi bu. Bütün galericiler sadece kendilerinin aldıkları arabaları satmazlar, bu şekilde de araba satarlar.

neredeyse tüm galeriler bunu yapıyor,

Bu şekilde ticarete konsinye araç deniliyor

Hangi amazondan geliyorsa oraya yaz belki onlar imana gelip fiyatını düşürürler yine 1000 TL ye alırsın burada suistimal edildiği için hangi Avrupa ülkesinin amazonundan geliyorsa onun chat kısmına yaz burdakiler hintililerden beter.

Bu tür durumlarda amazon zararı karşılayabiliyor. Ancak bu çoğunlukla kendisinin sattığı ürünlerde oluyor. Yine de doğrudan danışmanız yerinde olacaktır.

Bir de kargo durumu amazon dışı göndericilerde hele yurtdışında her zaman doğru çalışmıyor. Tekrar kontrol etmelerini isteyin, gümrükte de takılmış olabilir.

Sizin ürünün satıcısı; Amazon Germany'mi?

Amazon Germany diye geçiyor ama şu an onda satış yok DVD Spain diyor

arkadasin gercekten satin aldigindan eminsiniz degil mi?

valla hangi okul, hangi bölüm olduğuna göre bayağı bir değişir bu durum. Bazı okullarda 10 ders bile zaman almak dışında pek sallamaz, ama belli okul ve bölümlerde 3-4 ders ötesi hayal olur.

Bu arada eğer 8 ders hiç yapılamayacak bir şey olsaydı danışmanının bir dur ne yapıyorsun diyeceğini düşünüyorum. Bu nedenle bölümünüz için 8 dersin bir problem olmadığını tahmin ediyorum.

Duyulan haliyle çok zor, ancak derslerden ne beklendiğine bağlı tamamen. Ben kendi deneyimimden yola çıktım. Yüksek lisans ve doktora dersleri genelde sunum hazırlama, makale yazımı üstünden yürür. Bu sunum ve makalelerin de belli bir zemine oturtulması gerekir kaynakçanızda kullandığınız yayınlar önem taşır. Lisansla kıyas yapmak doğru değil. Düzgün bir sunum hazırlamak aman aman zor demesek bile zaman alan bir iş ve sizde de bu zamandan son derece kısıtlı bir miktar var.

Haftada 4 gün ders olacak diyorsunuz, yani bazı günlere birden fazla ders düşüyor. Bu sunum dönemleri de büyük ihtimalle üst üste gelecek ve siz bir de çalışıyormuşsunuz.

Ben kendi okul deneyimimle kıyaslayınca nasıl olup da bu işin içinden çıkılacağını anlamadım. Ancak başta dediğim gibi, derslerde sizden ne beklendiğine bağlı daha çok. Yüksek lisansınızı aynı yerde yaptıysanız orasıyla bir kıyas yapıp, onun biraz daha üstü bir tempoya kendinizi ayarlayın. Ekle sil geçmediyse bence düşürün ders sayısını.

Benim zamanımda toplam 8 ders alınıyordu. Ben 4-4 iki dönemde bitirmiştim bazıları ona bile hızlı demişti çünkü millet 2 yılda bitiriyor ders dönemini.

Tabii aynı zamanda çalışıp çalışmadığına göre değişir. Ama 8 çok bence.

edit: fakat bazı hocalar bazen iki haftada bir ders yapabilir veya size bişeyler dağıtıp Şu haftalar gelin sunum yapın diyebilir vs. o tür şeyler belki seni rahatlatabilir. Hocalarla konuşsan iyi olur gibi.

@akhatenan
Evet yükseği de aynı yerde yaptım. Bizde de makale/ ödev+ sunum şeklinde ilerledi hep. Bu tempoyu biliyorum. İsim de az biraz benzer olduğu için biraz pratik kazandığımi düşünüyorum. Sanki zor olur ama olur gibi geliyor ama etrafımda herkes ölürsün filan şeklinde tepki verince tirsmadim değil:/

okul, bölüm, derslerin zorluğu, hocaların beklentileri vs. en önemli kriterler.
bunları bilmeden verilecek her cevap yanlış olacak.
en mantıklısı bu dersleri daha önceden almış birisine sormak.
ancak dersler kolay değilse çok zor bir dönem olacağı açık.

Ben de Hacettepe'de doktoradayım. Sizin 7 doktora dersi alma sebebiniz tam olarak nedir. 2 YL + 8 doktora dersi almanız yeterli toplam AKTS'yi tamamlamak için. Bütün dersleri doktoradan almasanız da olur.

4 dönem içerisinde AKTS'lerinizi tamamlamanız gerekiyor. Aynı zamanda 1 dönem de doktora yeterlilik sınavına hazırlık dersini kodlayarak ek bir dönem daha alıyorsunuz. Yani yeterliğe kadar 5 döneminiz var. Ama doktora yeterlik sınavına hazırlık dönemi öncesi 2 dönemde dersleri bitirip kalan iki dönem de boş geçiremiyorsunuz diye biliyorum.

Bölüm hocaları çok zorluyorsa farklı enstitülerden mesela Siyasal'dan Ruhtan hoca veya Mete Kaan Kaynar'dan da ders alabilirsiniz ki çok keyifli geçiyor.

4-3-2 şeklinde alarak 1.5 yılda bitirdim. Alan işletme. Öğr. Gör. olarak çalışıyorum aynı zamada. En yoğun geçen dönem son 2 dersi aldığım dönemdi. Makale yazma ya da haftalık aşırı ağır dili olan ing makaleler okumak ve çevirmek perişan ediyor. Ve bu yoğunluk tamamen hocaya ve sizden beklentisine bağlı. Hatta dersi kaç kişiyle kiminle aldığınız da önemli. Ben bir dönemde 8 dersi asla almazdım.

Kendimce zorluk sıralamasını da yapayım hadi.

Yeterlilik>tezi yazmak>Doktoraya kabul alabilmek>bir dönemde 8 ders alıp geçmek?>bir dönemde 4 ders alıp geçmek>tez izlemeler>mezuniyet işlemleri

Bu www.jam-software.com
ya da şu windirstat.net
yardımcı olur.

Yapmışsınızdır ama yapmadıysanız önce çöpü boşaltın.

ccleaner
www.ccleaner.com
Ve yine sürücüdeki dosyaları boyutlarına göre görmek için belirtildiği gibi
windirstat.net

Yalnız harddisk boyutunuz belirttiğiniz kadar küçük ise her şekilde sorun yaşarsınız gibi geliyor.

Büyük ihtimalle eski windows sürümleri büyük yer kaplıyordur. Standart windows temizleme aracını çalıştırın, ancak sistem dosyaları bölümünden eski windows sürmlerini temizle seöeneğini de işaretleyin.

Sonra önerilen diğer programlarla derin temizlik yaparsınız

Bir de bazen temp klasörü içerisinde durdukça şişen bir dosya oluyor, adını unuttum. Onu kontrol edin, bazen bazı programlar çok fazla şişiriyor bunu.

Teşekkür ederim cevaplar için. Bilgisayarım ekranına girince boş alanda farklılık oluyor. Bazen 400 mb, bazen 150 mb.. çoğu programı zaten d’ye yüklemiştim.

-tahmin-
İlk oturumu kendi üniversitenizin ağından yapmalısınız, zira şimdi düşünüyorum benim okulumdan başka bir okul uzantılı mail ile oturum açmak mümkün değil gibi geliyor bana.
-tahmin-

Eğer wifi listesinde içinde eduroam geçen başka ağlar görüyorsanız onlara bağlanmayı deneyin. Bir de şöyle bir şey var:
it.cornell.edu

eduroam ile sistemdeki her üniversitede kendi kullanıcı adı ve şifreniz ile sisteme giriş yapabilirsiniz. Yani @ işaretinden sonrasını da kullanmalısınız evet.
Ancak, eduroam bağlantılarını çoğu okulda normal bir wifi ağına bağlanıyormuş gibi gerçekleştiremiyoruz ve bazı ayarların yapılması gerekiyor.

Bunların arasında @mikro patlamanın ilettiği linkteki gibi auth type'ın PEAP ve auth config in mschap olması standart gibi bir durum diyebilirim.

Bir de bu tür durumlar için eduroam sisteminin bir konfigürasyon programı var, onu da yüklemenizi öneririm. Kurumunuz için ilgili ayarları otomatik olarak sağlayacaktır.

cat.eduroam.org

Ayrıca kendi üniversitenizin ve ağına bağlanacağınız üniversitenin eduroam ile ilgili ayarlarını da web sayfalarından bulabilirsiniz.

Almanya'dan örnek olarak RTWH-Aachen'ın eduroam bilgileri

help.itc.rwth-aachen.de

boyle bir usul falan yok, ekstre tercihini yabanci para olarak yaptiysan oyle gelmesi lazim bankayla gorus ama ekstre kesildikten sonra artik duzeltmeler diye dusunuyorum.

edit: duyuruyu yanlis okumusum pardon, boylece yeni bir sey ogrendim :)

ödeme tarihini geçince TL'ye çevriliyor fakat bir kısmını ödeme (minimum) işi döviz ekstresinde var mı hatırlamıyorum. Dövizlerde %100'ü ödenecek gibi bir şey diyorsa o sebeple olabilir.

Ben bir kere son gününe kadar ödemeyi unutmuştum direkt "borcunuz TL olarak aktarıldı" diye mesaj gelmişti.

Evet. Uygulama böyle.
Ödeme tarihi geçince, kalan tutat tl ye çevriliyor. Misal, tamamını ödemiş olsaydınız, böyle olmayacaktı. Ya da hiç ödememiş olsaydınız, tamamı çevrilecekti.

İnce ayrıntıları var. Mesela ekstrelerinizin hem dolar hem tl kesilmesini talep etmek gibi. Ama bunu zaten önveden talep etmek gerekirdi.

@mahone +1 Döviz işlemlerinde asgari yok, minimum ödeme %100 ve ödenmez ise çevriliyor. Hatta bankalar arasında eğer gününde ödenmez ise günlük kurun %1 fazlası ile hesaplayıp çevirenler var. Bu yine iyi.

Örnek Vakıfbank:
Yurt Dışında Yapılan Alışveriş : Yurt dışı alışveriş ve nakit çekim işlemleri USD/TL cinsinden ödenebilir. Dönem Borcunun son ödeme tarihinde ödenmeyen kısmı, son ödeme tarihinden bir gün önceki TCMB döviz satış kurunun %1 fazlası ile çarpılarak Türk Lirası'na çevrilmekte ve o dönemin hesap kesim tarihinden başlamak üzere eksik yatırılan tutara faiz işletilmektedir. Yabancı para birimi cinsinden ödemeyi tercih edenler için, asgari ödeme tutarı, dönem borç tutarı kadar hesaplanmaktadır.
TL cinsinden ödemeyi tercih edenler için işlemin Banka’ya ulaştığı tarihten bir gün önceki TCMB döviz satış kuruna %2 ekleyerek TL'ye çevrim yapılmaktadır.

Kargo ile ilaç getirtemezsiniz. Ama bu ilacın belirttiğiniz ticari markası türkiyede bulunmasa da, nistatin etken maddesi içerikli diğer ilaçların farklı ticari markalar ile Türkiye'de bulunacağını sanıyorum. Muadillik durumunu doğrudan bir eczacı ile görüşebilirsiniz.

macos konusunundan emin değilim ancak genelde brother tavsiyesi veriliyor yazıcı konusunda.

murekkepli yazici: bunlarin tankli ve tanksiz olanlari var.

kullanim farki, tanksiz olanin kartusunu cikariyorsunuz ve yan sanayi murekkep ile doldurabiliyorsunuz. orijinal kartus 250 tl civari(daha pahali da olabilir). bir kartusu yan sanayi murekkep ile doldurdugumda 300 sayfa cikti almistim. murrekkep dolumu sirasinda eliniz biraz murekkep olabilir. ayrica doldurmak icin kitler var. kartusun uzerini deliyorsunuz ve siriga ile basiyorsunuz.

tanksiz yaziciyi tankliya donusturme kiti de satiyorlar. ugrasmak isteyen bu yola da gidebilir.

tankli yaziciyi cok fazla cikti aliyorsaniz alin. cok uzuza geliyor. soylenen problem, uzun sure kullanmayinca tanksizda oldugu gibi murekkep donuyor. bu problem asiliyor fakat elimiz yine murakkep oluyor. biraz pis yani.


lazer yaziciya gelelim. bu en hizli ve elimizi ayagimizi kirletmeden cikti aldigimiz yontem. bunlarin yan sanayi tonerleri satiliyor link. bu toner ile 1000-1200 sayfa arasi cikti aliyordum. orijinali pahali tabii. yan sanayi dolu toner 100-150 tl

tam burada toner tozu giriyor isin icine. bazi tonerler cipli oluyor. cipli toner kotu. yazici illa cip istiyor. cipsiz toneri insan, toner tozu alarak doldurabilir. fakat toner tozu cok kucuk partikuller icerdiginden nefesle istemeden de olsa cekmek sagliga zararli diyorlar.

Çipli Tonerle, Çipsiz Toner Arasındaki Fark! www.texttoner.com

samsung lazer yazici almayin cipli. yazici olmasi gereken fiyattan cok ucuz ise toneri pahalidir. tonerde gecirirler iste.

doldurulabilir toner ozelligi olan(cipsiz) brother marka, daha once onerildigini gordugum yazici:

wifi`siz: www.akakce.com

wifi`li: www.akakce.com

sanirim tarayici ve fotokopi ozelligi yok bunda.

bunun yan sanayi tonerini de satiyorlardir diye dusunuyorum.
hep yan sanayi demisim. muadil diyorlar, oyle aratin.


neyse son olarak "cok kazanan ve para algisini kayybettigini" soyleyen birinin, aylardir bir yazici secememesine dayanamayip yazayim dedim. kolay gelsin.

en iyi lazer yazıcı toneri ve dolumu en kolay bulunan ve yapılan yazıcıdır. Yoksa toneri çipi derken o iş yazıcı maliyetini geçer ve yeni dertler ekler. Yazıcı lazerde inkjet de olsa en önemli kısmı toner ve mürekkebi.

Bu yüzden aşağıdaki siteden satın almasan da, sattıkları yazıcılara ve dolan tonerlere muadil tonerler bak. Zira bunlar piyasada toner dolumunu en kolay halledebileceğin modeller olacaktır. Ondan sonra alacağın yazıcıya karar ver.

www.bitmeyenkartus.com.tr

Brother var evde, ios ve macte hic sorun yok. Hep wireless uzerinden yazdiriyoruz. Toneri 25 pound mu neydi, baya uzun sure gidiyor ama sadece siyah rengi var. renkli cikti feren modelleri de vardir herhalde

Peki iki lambadan biri sürekli yanmak zorunda mı olacak?

Vaviende mantık sizinkinin tam tersidir, lamba bir tane anahtar iki tanedir.

Sizde lamba iki tane anahtar bir tane. Bu yüzden iki yönlü bir anahtar olmalı, elektronikte ve araç elektriğinde çok kullanılan bir anahtar tipi, ama ev elektriğinde kullanılan bir türü var mı hiç aklıma gelmedi.

Biraz bakalım internetten, merak ettim.

Edit: Belki motor yönü değiştiren bir yöntem kullanılabilir.

Edit 2: Nasıl aklıma gelmedi ilk başta, panjur anahtarı olabilir. Hatta tam da bu iş için sanki.

dediğiniz gibi anahtar ve araya eklenecek vavien anahtar ile yapabilirsin. Vavieni bağlarken normalde iki anahtarı birbirine bağlamak için kullanacağın kontakları lambaları bağlamak için kullanacaksın.

Ama tabi bu durumda aynı anda ikisi yanmayacak, dediğin gibi sen ana anahtarı açınca sadece vavienden seçili olan lamba yanacak.

aradaki elektrik düğmesini komutatör anahtar olarak koyabilirsiniz. bu sayede 2 lambayı ayrı ayrı veya aynı anda yakıp söndürebilirsiniz. anladığım kadarıyla 220 tek hat olarak çekilen kablodan daha sonra ek yapılarak ikinci bir lamba eklenmiş. eğer böyleyse ek yerinden komutatör anahtarı bağlayabilirsiniz.

komutatör anahtar görseli www.sektorumdergisi.com

bir normal anahtar ve buna bağlayacağınız bir vavien anahtar ile lambalara bağlantı yapınca olur gibi. aşağıda çizdim.

www.hizliresim.com

Evet, yapmak istediğim surprise'ın çizimindeki gibiydi. Teşekkürler herkese.

ehü ehü şekil doğru isim yanlış. doğru cevap komütatör olacak.

@bravoteam,@izole Komütatör anahtar benim istediğim işi yapmıyor. Bana iki anahtarlı bir düzen lazım. İkincisi (tek düğmeli) sadece gerektiğinde diğer lambaya geçiş için kullanılacak. Vavien buna uygun gözüküyor.

programın genel bug ı var.
bazen sana gelenler değil de özellikle senin gönderdiğin mesajlar çıkmayabiliyor. Zaman da geriye doğru da daha az mesaja erişilebiliyor ve bazı ek dosyalara üzerinden biraz süre de geçtiyse hiç ulaşılamıyabiliyor.

Bu yüzden eğer göremediklerin kendi gönderdiğin bir şeyler ise, başka birisinin tekrar sana göndermesini iste. Eğer eski bir dosya veya görüntüde indirilemiyor hatası alıyorsan, yine aynı dosyanın tekrar atılması veya bilgisayarın temp klasörlerinde daha önce indirildiğini umarak aramak dışında bir çare kalmıyor.

b1.tiiny.site

bu adresten bakabilirsiniz umarım işinize yarar

s2.dosya.tc

bu belki tam istediğiniz değil, işinizi görebilir.

her zaman vardır.

ayrıca, öncekilerin statüsü şuan alacağınızdan farklı olabilir. (iş, turistik, eğitim vs.)
sponsorlarınız veya maddi durumunuz (iş durumu vs.) farklı olabilir.
Almanya'nın vize politikaları son aldığınız döneme göre farklı olabilir. vs. vs.

sonuçta hepsi bir önceki ile aynıysa, önceki vizeniz boyunca giriş çıkışlarınız uygunsa ve vize süresi dahilinde kullanıldıysa, evet 1 yıl veya daha fazla verilebilir. Öncekiler şirket sponsorluğunda iş seyahatleri içinse ve bu sefer turistik vize başvurusu ise 1 haftalık da verilebilir. Almanya'nın vize polikalarında veya mevcut konsolosun görüşünde bir değişiklik olduysa yine hiç multi de vermeyebilirler.

Hepsi bir ihtimal. Başvurmadan bilmenin de bir yolu yok ne yazık ki.

Ancak, bu ihtimaller dahilinde pek tabiki önceki vizelerinize benzer bir sonuçla uzun süreli bir vize almanız daha yüksek bir ihtimale sahip.

piyango biraz

answers.microsoft.com

ucuza satılan lisanslar OEM olarak adlandırılan, bilgisayar üreticileri veya toptancıları için onlara daha uyguna satılan ve kutulu satılan bilgisayarlarda kullanılmak üzere dağıtılan lisanslardır. üreticilerin elinde kalan, satılan bilgisayarda kullanılmayacak olan lisans anahtarları ucuz yollu olarak gösterdiğiniz sitelerde satılıyorlar.

aldığınız lisansın çalışma garantisi yok veya belirli bir süre sonra devre dışı bırakılmayacağının garantisi yok. zira microsoft kullanılmasını tavsiye etmiyor ve yarın bir gün oem lisanslar için ek bir denetimle hepsinin fişini çekebilirler.

"Bu anahtarların bazıları lisansların daha ucuz olduğu diğer ülkelerden elde ediliyor. Buna gri piyasa anahtarı da denir. Örneğin Windows lisansları bir zamanlar Çin'de çok daha ucuzdu. Buradan alınan anahtarlar, ülkemizde de uygun fiyatlarla satışa sunulabilir.

Ancak bu en iyimser senaryomuz.

Çeşitli internet sitelerinden satın alacağınız lisans anahtarları çalıntı kredi kartı numaraları ile satın alınmış olabilirler. Bir kişi çalıntı kredi kartı numaraları ile anahtar satın alıp, bunları üçüncü parti satıcılarda satmayı düşünebilir. Kredi kartlarının çalındığı bildirildiğinde ve ters ibrazlar gerçekleştiğinde Microsoft, bu anahtarları devre dışı bırakır. Ancak satın aldığınız kişi tabii ki de bir para iadesi yapmayacaktır.

Bazı lisans anahtarları öğrenciler için sunulan ancak çeşitli sahtekarlıklarla elde edilenlerden oluşabilir. Diğerleri tek tek satılmaması gereken toplu lisans anahtarları olabilir."

bir kısmı lisans kodu üreten programdan aldığı kodu veriyor :D tutmaz ise bir tane daha

çok teşekkür ederim cevaplar için. valla hocam anladığım kadarıyla biraz kazı kazan. ama 5000 tl lik lisans alacağıma. 20 tl lik iki kere kazı kazan oynamak daha mantıklı :) yani harcayacağım meblağ 200 tl 300 tl olsa çöpe gitse üzülürsün. ama 20 tl gofret parası.
tabi denetime tabi şirket kurum vs de kullanılmaz.

Microsoft o 20 liraya satılan lisansları geçerli saymıyor aslında. Tespit ettiklerini de iptal ediyor.

Şuraya bakabilirsiniz; www.howtogeek.com

Yani crackli windows kullanmaktan bir farkı yok bunun. Çünkü en başta bu ucuz anahtarlar hiçbir zaman sizin elinize geçmemiş olmalıydı. Şu anda windows'un mevcut değeri ms store'da ya da teknoloji mağazalarında satılanlar. Sistemin ederi aslında o. Haliyle siz ister 20 liraya alın ister onu da vermeden crack yapın aynı şey.

Neden ucuzu varken pahalı olanı alayım ki sorusunun cevabı bunla ilgili. Çünkü orjinal windows kullanmanın bedeli 4-5 bin lira civarında. Eğer o 20 liralık ürün anahtarlarından aldıysanız, yasal olarak tanınan bir sürüm kullanmıyorsunuz demektir, bu da sizin seçiminiz. "Torrent'le indirebilecekken neden streaming platform kullanayım ki" demekle aynı olur bu.

Kargolarsın.

Arada kurcalayacak kimse çıkmaz ama olur kaybolur,çalınırsa alan kurcalar.şifrelerini koy gönder.

Gümrüklük bir işin yok güzelce balonlu ambalaja sar.dhl,fedex gibi bir yere git kişisel olarak gönder.postane seçeneğide var,nispeten ucuz olur.

ülkeye cep telefonu kargolamak sıkıntı, ikinci el bile olsa almayabilirler. cep telefonu için paketin açılma ihtimali %60-70 falan, telefonun kurcalanması ve gümrükte kalması da %50 ihtimal.

Kozmetik ürünleri. Ordinary ürünleri çok ucuZ. Ya da mesela:

www.walmart.com

www.hepsiburada.com

Kozmetikler yükte hafif parada ağır olabilir ama kolayca nakite dönüştürmezsiniz.

En mantıklısı elektronikler.

kozmetikler başta mantıklı görünse de, elinizde bir satış alanınız yoksa zaten o işi yapmıyorsanız satmak sıkıntı. İşi yapanlar alırsa da senin oradan aldığın paraya gider. Hemen elden çıkması zor.

Elektronikler, ekstrem sporlara dair ürünler en iyileri

Yükte hafif pahada ağır ve piyasasi olan iPhone daha ne olsun :)

nerde gözüküyor. sgk işe giriş çıkış bildirgesi kısmında mı?
yoksa eylül ayı gözükmediği için mi bu kanıya vardınız

@jelly +1 buradan kontrol ettiniz mi?
www.turkiye.gov.tr

evet, buradan da kontrol ettim çıkış gözüküyor. şirket ismine bi şeyler ekleyip tekrar çalışıyor gösteriyor ama. bu durumda senelik izin ve ya diğer haklar gitti diyebilir miyiz?

maalesef bazı firmalar bunu bilerek yapıyor.

maliyepostasi.com

31 ağustos'ta şirketin A işyerinden/şubesinden çıkış yapılıp, 1 eylül'de AYNI şirketin B işyerine/şubesine girişiniz yapılmış olabilir. eylül ayını henüz görmediğinizden girişi göremiyorsunuzdur. örneğin adam mühendis, şirketin merkez ofisinde sigortalı olur. şirket ihale alır, ümraniye'de inşaata başlar. mühendis de o inşaatın işinde çalıştığı için mühendisin sigortasını o iş için açılan şantiyeye naklederler. iş biter, şantiye kapanır, mühendis hop tekrar merkeze. mühendis şirkette oturduğu masadan hiç kalkmıyor olsa dahi yaptığı projeye göre o projenin şantiyesine nakledilebilir. bu yasal olmayan bir işlem değildir. tam tersine, olması gerekendir.

bu şekilde AYNI şirketin farklı şubeleri arasında yapılan nakillerde izin hakkınız, tazminat hakkınız, kısacası özlük haklarınız sıfırlanmaz.

çıkışınızın yapıldığı şirketin vergi numarasına bakın, tekrar girişinizin yapıldığı "bir şeyler eklenmiş" şirketin de vergi numarasına bakın, aynı ise endişe etmeyin. aynı değil ise yasal haklarınızı arayabilirsiniz.

@kibritsuyu teşekkürler açıklamanız için.

kovulursan kıdem tazminatının, diğer haklarının az olması için yapılan iş yeri çakallıklarından biri.

yakın zamanda şirketin yapısında, sizin çalıştığınız yerde bir değişiklik oldu mu? şirket isminden ziyade, şirketin sicil numarasının sonuna -0 ya da -1 gibi rakamlar ekliyorsa, şirketin bir dosyasından (şubesinden) diğerine geçmişsiniz demektir. pratikte sizin için fark eden bir şey olmaz. (eğer iki dosya da aynı şehirde ise).. eğer şehirler farklı ise, o zaman tazminatızı vs alarak şirketten ayrılma şansınız var.

jumbo'nun iade politikasını kontrol etmek lazım. Ama fiziki mağazalardan alınan ürünlerin koşulsuz iadesi ile ilgili olarak, bir kanun maddesi bulunmuyor.

Ancak tabiki sizinki gibi ayıplı ürünleri iade edebilirsiniz. Bunun için de ayıplı olduğunu gösterecek kanıtları sunmanız gerekiyor.

var ben değilim bi arkadaş. onun dönen arkadaşları da var.

genel olarak çevre yüzünden mutsuzlar. yani arkadaş çevresi/ilişki vs. buradaki kadar rahat bulamıyorsun.. özellikle erkekler için ekstra zor sevgili bulmak, arkadaş çevresi yapmak vs. yapsalar da burdaki gibi olmadıklarını söylüyorlar.

sonuçta buraya alışmışız her türlü işimizi kolayca halledip güvenecek insanlar bulabiliyoruz. orda daha zor haliyle.
birine bi şey emanet etmek bile zor.

Genelde kuzey ülkelerine gidip de sosyalleşememekten şikayet edip dönenler var.

Bi de kendi işini kurmak için dönen tanıdıklarım var.

Dönenlerin hepsi erkek.

Ama orana vursan %10'un altındadır yani.

var aslında. azımsanamayacak ölçüde var.
mutsuz veya beklentisini karşılayamayıp dönen de var aynı durumda olupta kalmaya devam edenlerde. tıpkı burası gibi düşün.

aslında tamamen subjektif bir konu bu. gittiğin yerin kültürü, çevre, senin alışkanlıkların, beklentilerin, beklentilerinin gerçekleşme potansiyeli vs herkesin kendi içerisinde yaşadığı ve bileceği bir durum bunlar.

sonuçta bir yere kısa süreki turistik amaçlı gidip kalmakla orada kalıcı olarak yaşamak kesinlikle iki ayrı denklem.

gördüğüm kadarıyla, çift olarak gidenler büyük ihtimalle dönmüyor. ama yalnız gidenler dışa dönük tipler değilse orada daha da izole oluyor ve bunalıyorlar.

Daha geçen gün bunu konuştuk arkadaşlarla.

Bence orada mutsuz olan çok ama ulan girdik bir yola düzelir zamanla diyerek mutlu taklidi yapıyor veya sessiz sedasız dönüyor bir kısmı. Ama herkes başarı hikayesi anlattığı için bu arkadaşlardan haberimiz olmuyor. Çevremden giden yakın arkadaşlardan ciddi ırkçılığa uğrayan da oldu, işler planladığı gibi gitmeyip mecbur dönen de oldu (burada oldukça başarılıydı, cv de hayvan gibiydi ama çalışma iznini orada hallederim dedi halledemedi).

Ben de gitsem bir şekilde tutunurum gibi geliyor ama burada da keyfim düzenim yerinde. Seçim sonucuna göre yol çizeceğiz artık eşimle.

Konu komşu akraba eş dost çevresi içinde yetişmiş, o curcunayı yaşam tarzı olarak benimsemiş, çekirdek aile yapısı veya yalnız yaşamayı özümseyememiş herkes oralarda mutsuz oluyor.

Bir de bildiğim kadarıyla Kanada'da yaşam hiç de hayallerimizdeki gibi değil. Oraya gidip mutlu olanı tanımadım henüz.

Buyrun benim, hatta döndüm. Ama Euro kazanmaya devam ehe :d (olmasa da dönecektim)
Keywordler türklerin kredisi bitik, racial profiling, nepotizm (tr x10, ev ararken bile ama sadece sana, o ülke vatandaşına değil), türk entelektüel insan eksikliği, obsesif bireyselcilik (babası yatalak olsa bakmaz, itinin bokunu temizler vs), leş gibi hava (min 6 ay gri hava güneş yok), kendi dilini konuşamamak (bir süre sonra ing ce konuşmak içinden gelmiyor), orta ve kuzey Avrupa'da sense of humor bildiğin yok (güldükleri şeyleri duysan oturur ağlarsın), kan emici hükümet (%45 vergi) bunun bana karşılığının neredeyse sıfır oluşu (çocuğum bedava okula gitmez, sosyal yardım almam.. yol yapıyor ama sgsgs), tr den 5 gömlek leş sağlık sistemi (Berlin'de bir cildiye randevusu 3 ay sonraya veriyorlar)

Tanıdıklarımdan kimse yok.

valla yok değil var. çift olarak da dönen var, tek başına kadın erkeklerden de var. (Ama dönen kadın sayısı benim etrafımda da düşük.)

Üniversite arkadaşlarımdan çoğu artık yurtdışında yaşıyor. Ve çevremden de çok giden-gelen oldu. Ama tabi gidip dönenler de az değil. Öyle sadece kuzeye ülkelerine gidip de değil.
Slovenya, çekya, ingiltere, avustralya, irlanda, romanya, isveç, finlandiya, peru, dubai, arjantin, singapur, malezya, japonya, hollanda'da (bunlar şimdilik hatırladıklarım.) yaşayıp dönen arkadaşlarım var. Bunların hepsi 25-40 yaş aralığındaki insanlar. Kimi oraya alışamadığından, kimi ailesi için, kimi kendini yalnız hissettiğinden, kimisi çocuklar hastalanınca sağlık sistemine erişemediğinden, kimi de yemeklere alışamadığından geri döndü. :) Bazılarının zaten baştan planı yurtdışında iyi bir para ve iş bağlantısı yapıp sonra gelip Türkiye'de yaşamaktı ki bu planlarını yapanlar da var.

Ama tabi dönenlerin bir 10 katı kadarı da yurtdışında. Hallerinden memnunlar mı dersen, yani büyük ölçüde evet.

Ülke değiştirmek yabancı bir yere gitmek gerçekten zor bir durum. Ancak yapılmaz da değil. Tabi bazı şeyleri, değişiklikleri ve sana orada yabancı olarak davranılmasını göze alman gerekiyor.

Bir kere buradaki durumun oradaki yaşamı göğüsleme ihtimalinin temel unsuru oluyor. Yukarıda saydığım ve yurtdışına yerleşen arkadaşlarımın çoğu, burada kamuda veya özelde iyi işlerde halleri vakitleri yerlerinde olan insanlar. Tabiki gittiklerinde o ülkede buradaki standartlarının biraz düşeceğini bilerek gittiler. Ancak bazen düşünceleri planları orada gördüklerine uymadı ve geri geldiler. Ki dönenlerin büyük kısmı bu gruptan. Bazıları da oradaki yaşama tutundular.

Bununla beraber, Üniversitenin hemen sonrasında gidip yerleşen arkadaşlarımın büyük kısmı orada kaldılar. Doğrusu farklı zamanlarda bunlarında bir kısmı buraya tekrar dönmeyi düşündüler. Ama Türkiye'de yukarıda anlattığım grup gibi, bir iş güç, ev düzen durumu olmayınca büyük çoğunluğu bu dönüşü yapmadı uygun imkan bulamadı. Mesela birisi doktorasını bitirmiş üzerine 5 yılı da aşkın süredir İsveç'te çalışıyordu. Vatandaşlığı bile almıştı. Dönüşü için uygun işlere alanlara baktık, çalıştığı alanı karşılayacak düzgün hiç bir iş bulamadık ve o da bu fikirden sonunda vazgeçti. (biraz da vazgeçirdim diyebiliriz.) Bir başkası ise çalıştığı şirketin Türkiye ofisine geçti, ancak globalde de bir bilinirliği ve pozisyonu olduğu için zaten olmazsa başka bir yere geçerim bileti her zaman elindeydi ki, o da 1 yılı dolmadan avrupaya döndü.

Konuyu gereksiz uzattım. Ama sonuç şudur ki, evli-bekar-çocuklu farketmeksizin giden çok, dönenler de görece az da olsa var. Ülke değiştirmek büyük bir karar ve bazı insanlar bu büyük değişimi iyi yönetemiyor, alışamıyor, buradaki rahatını özlüyor ve dönüyor. Kimisi için gecenin köründe çıkıp boğaz kenarında midye kokoreç yeme rahatlığı bile başka hiç bir şeye değişilmiyor.

Benim açımdan ise artık Türkiye'de ne kadar yıllardır süren işim, hayatım ailem olsa da, 40 yaşıma merdiven dayamışken ne olursa olsun eşimle ailemle birlikte çıkıp gitmek, gerekirse orada en basit işlerden yeni bir kariyer kurup başlamak var. Burada yaptım orada da yaparım, bir şekilde de aileme bakarım. Ülkedeki bu karamsarlıkla 40 yıla yakın yaşadıktan sonra, neresi olursa olsun, bir şekilde hayatımızı da kurarız. En azından çocuklarım hayatlarını gülümseyerek geçirsin diye her şeyi göze alırım. Ki umarım yakında da terk-i diyar eyleyip gideceğiz.

edit: bir de link ekleyelim.
www.youtube.com

var evet, benim de iki tanidigim var, dolar uzerinden guzel paralar kazanmalarına rağmen, orada refah düzeyleri iyi olmalarına rağmen bunalmış durumdalar. sosyallesemedikleri icin, buradaki dostlukları özledikleri icin. ama ne var, bir kaç senedir oradalar ve orada biriktirdikleriyle ciddi yatırımlar yaptılar turkiye'de, turkiye'de olsa 20 senede alacaklarını, oradaa 3 senede aldilar. simdi donecekler, ne olursa olsun, cunku ruh sagliklari etkilendi artık. bu bahsettigim iki çift.

orada doktora yapanlar henüz bitirmedi, bence is şartlarına bakmak lazim. bekar bir arkadaşım orada kalmayi kafasına koydu ve ordan biriyle evleniyor, is arıyor simdi. donup de turkiye'nin derdini çekmek istemiyor.

bence bu olay kişiliğe ve yaşanılan yere gore değişiyor. erasmus doneminde de alisamayan insanlar vardi gidip yurtdisina, ben de gittim ama o kadar cok sosyallesmistim ki, buradakileri ozlesem de, fakirlik icindeki refehim daha iyi geliyordu.

bu soru arada bir soruluyor.

uzundur disarda oldugum icin cok donen arkadasim oldu, bence yurtdisinda tutunma orani hic de tahmin ettiginiz kadar asiri yuksek degil.

sebepler genelde aradigi parayi bulamamak, meslegini icra edememek, aile ozlemi, arkadas ortami ozlemi, vatan hasreti, dil bariyeri, kultur bariyeri, vs.

benim çok fazla asyalı arkadaşım var özellikle çinli, bunlar olmasaydı ben de yapamazdım, çünkü kuzeylilerle arkadaşlık ve samimiyet çok zor oluyor. kötü niyetle falan uzaktan yakından alakası yok, ingiliz elemanla house of dragon konuşuyoruz adam sadece yorumunu yapıp fikir belirtiyor güzelce konuşulup bitiyor. ama bizim taraflar ya da asyalıya bu konuyu açınca "oo sen biliyor musun yav onu, izledin mi got'u müthişti valla ya" muhabbeti oluyor. biz hep bunu gördüğümüz için acayip sarıyor. ee bir de bize çok benziyorlar, özellikle kuzeyli ülkelerdeki (almanya uk dahil iskandinavları saymıyorum bile) insanlarla samimiyet zor oluyor. ama small talk dedikleri şeyler de çok keyifli oluyor o başka. tabi en başa dönersek, tr gibi kafelerde oturup 3-5 arkadaşın dertleşmesi, sohbet muhabbet etmesinin tadı başka yerde yok. ortak dert ortak ülke vs. ben elin iskoçuyla neyi dertleşebilirim ki? adam ingiltere'yi yağmurlar iskoçyaya göre daha dik yağıyor yürürken rahatsız oluyorum diye sevmiyorum diyor hhaah şaka mı bu?

tüm bunların yanı sıra, bir çok kişi tr'de ki ortamını özlüyor emin ol. çok iyi ortamı dahi olsa herkes kesinlikle özlüyor. kimisi parası iyi diye, aile kurduğu için vs kafası rahat takılıyor o kadar

insan yaşadığı yerin kötü yanlarını görmeye başlayan, eski kötü şeyleri de unutup romantize eden bir varlık. İş hayatı bile böyle. Başta güzel gelen yer sonra kötü gelmeye başlar ama kolayca çıkıp başka iş de aramazsın çünkü orada 'yine de' rahatsındır. Ülke de bunun büyüğü.

Dönmek isteyen tanıdıklar oldu ama genelde Türkiye'ye tatil için bile gelseler birkaç haftada ülkelerine dönmek istiyorlar o romantiklik hemen geçiyor yani :D

Her ülkenin farklı olayı var. Kiminin sağlık sistemi çok kötü, kiminde sosyal olamıyorsun.

Bu arada gidip dönmek, eğer vatandaşlık alınarak ve/veya online iş devam ettirilerek dönmekse bence kaybetmek değil. Benim mesela kafama estiğinde Avrupa'ya gidebileceğim bi pasaportum olsa Türkiye'de yaşamam daha rahat olur. Böyle birini tanıyorum, Kanada şirketine çalışıyor Kanada vatandaşı ama İstanbul Suadiye'de yaşıyor. (sosyal ortam burada daha iyi) Sadece çalışma saatleri biraz ters diyebiliriz.

en buyuk sebebi yalnizlik, izole olmak, aile ve arkadas ozlemi.

cok iyi paralar kazansan bile bu hayat degil diyorsun, omrumu mu boyle mi tuketecegim diyorsun ve yemisim parasini diyip basip gidiyorsun. zaten geri donenler pisman olsa tekrar yurtdisina cikarlardi, parayi kendi ulkende de kazanirsin.

Benim cevremde dönen var ama dönenlerin içinde hiçbir şekilde başarılı olup dönen yok. Gördüklerim "gidelim belki kaliriz" diye mastera gidip kalamayanlar ve Türkiye'de dandik işlerde calisanlar.

Onun dışında cevremde yok. Mutsuz olan denk gelmedim ben.
Zaten bana göre Türkiye'de iki hafta geçirip "bıktım" demeyen kişinin dönmesi olası. Ben iki 1 haftadir buradayım, hafiften insanindan bıktım hemen ki tatildeyim. Ülkeye dönüp yaya geçidinde durdugumda arkadan kim carpar diye korkmamayi ozledim =d
Bu arada şu sağlık konusu açılıyor ama Türkiye'de ekstra para vermeden devlet hastanesinden randevu almanin denenmesini tavsiye ederim. Türkiye'de sağlık kapitalizmi olduğu için parası olan tedavi oluyor, parasız aylarca beklemek zorunda.

Türkiye'deki duruma bağlı olarak değişiyor. Türkiye'de samimi arkadaş çevresi olan, ailesine düşkün, iyi para kazanan kişiler genelde dönüyorlar. Bu kişilerin gitmesi mantıklı değil zaten. Evlenmiş çocuk yapmış birinin gitmesi de mantıklı değil. Gidilen ülkede evlenmek ancak o topluma tam olarak girebilmeyi sağlar.

Türkiye'de evini arabasını almış biri için hiç mantıklı değil gitmek. Hiçbir şeyin yoktur. Sevgilin, arkadaşın yoktur o zaman git. Bir de Türk insanı yalnız kalamıyor. Sokakta bile biriyle selamlaşmasa yalnızlık hissedenler var.

Mesela bir kişi gidip de hala bu sitede takılıyorsa, sözlükte takılıyorsa, türk dizisi izliyorsa bir sorun var demektir.

ben varim.
sosyallik konusunda ben asosyal bir insanim ama ben bile zorlandim cünkü Tr'de istedigim zaman yalniz kaliyordum ama burada tamamen yalnizsin. ilk baslarda zordu ama simdi arkadas cevrem var o kadar da sorun degil.

ben dönmeyi düsünüyorum ya da almanya disinda baska bir yere gitmeyi, cünkü burada benim basarima tebrikler diyen bile olmadi, yemin ederim. benim aldigim ödülün daha azini alan avrupalilara (italyan, alman, franisz)'oscar goes too..' diye parti yapmislardi. ben bunlardan daha basariliyim ama bana aptal gibi davraniyorlar.
yasadigim ayni seyleri dogu avrupali arkadaslardan da duyuyorum. anladigim kadariyla caliskan olan balkanlilara ya da bize falan bir görmezden gelme durumu var sebebi din mi? tarih mi? bilmiyorum. ama bir Hintli'den Arap'tan duymadim.

bunun yanisira hastaneye isim düsecek diye korkuyorum, sigortam olmasina ragmen. kanser olan bir alman arkadasa cok gec randevu verdiler, sevgilisi Türk ve Tr'e gittiler ameliyat olmaya. babam ve hocam bel fitigi ameliyati oldu. doktor degilim ama burada danisman hocama acik ameliyat (eski) yapmislar.

irkcilik var dedigimde de kesinlikle bir kanitin yoksa kabul etmiyorlar. kültür farkliligi diye gaslighting yapiyorlar.

Almanlar, benim cevrem bavyearali, problemli insanlar, Türkiye'ye tatile gelmis olanlar cok iyi davraniyor ama digerlerinin Tr ile ilgili her sorusu bir asagilamayla karisik ölcme sorusu. bunu tarif edemem. mesela sizin ülkenizde bisiklet yolu var mi?, var diyorum. inanmamis bir bakis atiyor. beni cok yordular. Mister Erdogan lafini duymaktan cok yoruldum, zaten Tr ile ilgili haberleri bunlardan aliyorum. Türk doktorlarin almanya'ya gelmesi de hata bence baska ülkelere bakmalilar. yazilimcilarin yine iyi kötü bir uluslararasi cevresi olur calistiklari yerde ama onlarin cevresi yine hos olmayacaktir diye düsünüyorum, burada gördüklerimden sonra.

Cevrende yurtdisi cok güzel diye instagramdan falan hava atan arkadaslarin varsa pek inanma. okul ortamindayim, yurtdisina cikan egitimli Türkler en az buradaki tuhaf almancilar kadar sorunlular. cok azi düzgün. cünkü yurtdisina gelince kendilerini sinif atlamis zannediyorlar. garip garip tavirlara giriyorlar. sen zaten arkadas olmak istemiyorsun. bu ögrenciler arasiinda benim gördügüm uyum saglamayip yine de kalanlar, hava atmaya calisanlar genelde ailesinde para olan ama üniversite mezunu olmayanlar.

benim bir sebebim de saat sekize kadar calisip eve gidiyorum, ama Tr'de sekizden sonra avm'e gidip alisverisimi falan yapiyorum. burada haftasonum da kalmiyor. sonra yaz yok.

ve bu geri dönüp dönmeme cok kisisel birsey. benim Tr'de durumum iyi, ama aile problemim olsa falan heralde geri dönmeyi düsünmezdim. Ben yalnizlik hissetmiyorum, büyük bir özlemim de yok sadece basarili oldugumun kabul edildigi bir yerde yasamak istiyorum, görmezden gelindigi almanya da degil. belki baska bir grupta olsaydim bunlari düsünmezdim. Para konusunda burada kiradan dolayi zaten elimde birsey kalmiyor :).

@coma da guzel bir noktaya parmak basmis.

yani sen guzel bir uniden mezun olmussun, yuksek lisans yapmissin, ya da doktorsun, avukatsin diyelim. bu doneler yuzunden insanlar sana ekstra saygi da duymuyor fazladan ilgi, alaka veya hayranlik da beslemiyor.

yani senin yuksek lisans yapmis olman sana olan bakislarindan bir fark yaratmiyor, cunku onemsemiyorlar bu durumu, olay paraysa kaynak ustasi muhtemelen senin yaptigin beyaz yaka isten daha fazla para kazaniyordur, adam sana niye ekstradan saygi duysun ki? bu da turkiye'den giden okumus beyaz tayfayi biraz afallatiyor, degersiz hissettiriyor. toplumda ustunmus gibi goremiyorlar kendilerini. bu da bir neden.

En yakin arkadasim amerikadan donuyor yari maasa burada calisacak ki kendisi tanidigim en modern profilli insanlardan biridir.

Baska bi arkadasim kisa bi sure izlanda isvec falan takildi ise baslama surecini tamamlamadan geldi.

Cok ornek var aslinda yakin cevremde.

Bir de benim gibi gitme firsati olup gitmeyenler var. Hepsinin sebebi su bence, belli bir gelirin ustundeyseniz turkiye gercekten cennet. Haberleri kapattiniz mi direkt avrupa.

Evet alkole ve teknolojiye cok vergi oduyoruz ama kiraya €300-400 veriyoruz, avrupada cok cok daha pahali kiralar oradan dengeleniyor gibi

Cok var...

Sosyal olarak uyum saglayamadiklarini düsündüler. Kariyerleriyle ilgili bir durum degildi.

Bir tanesi cok yanlis bir sehir secti. Almanya´nin kuzeyine yerlesti. Cok sosyal bir insandi ve cevre edinemedi.

Digerleri iyi sehir secimi yaptilar, cift olarak geldiler ve kabuklarina cekildiler. Sosyal hayatlari tatmin etmedigi icin geri donduler. Cift olarak uyum saglamak bence daha zor. Zaten derin insan iliskileri cok zor kurulurken, cift olarak gelip korunakli alanindan cikip yeni insanlar tanimak ve surekli cabalamak zor. Zaten iyi isi olan ve her yerde iyi kazanan insanlarin "vazgecme" esikleri daha düsük olabiliyor bi ´de.

Ayrica burada kalip, kendince baska alternatif gormedigi icin kalmaya devam eden ve her gününü kendine cehennem eden insanlar da var. Bir tanesi benim calistigim bakanlikta. Sürekli stres ve kaygi icinde. Bu halindan dolayi tatile bile cikamiyor, sürekli kendini yetersiz goruyor. Dil sorunu pek yok, ancak kültürel olarak asla ayak uyduramamis.

Gordugum kadariyla yalnizlasan insan cok. Bu lanet hale girmek Türkiye´dekinden cok daha kolay Avrupa´da. Kendi kendinize yetemediginiz durumlarda hemen bir ayaginiz depresyona düsebiliyor.

50-60 yasina gelmis, hayat mucadelesinden bikmis cok yitik insan var. Türkiye´dekilerle de cok iyi iliskiler kurmamislar ya da iliskilerini kesmisler. Dönmüyorlar da, öyle ruh gibi geziyorlar.

Ben gidip olmuştum ama artısı eksisi tartınca çok pişmanım bi yol bulamadıgıma kalmak ıcın arkadaşlar.. ilerki mesajımda açıklıcam neden dönmesi mantıklı.

geri dönme sebeplerimden birisi öğrenciydim orda ve sistemi çok iyi bilmiyordum. halen belki bilmiyorum biriniz aydınlatabilir.
örnegin hastane mevzusu : sağlık sorunu oldu bende kafama göre hastaneye gidip tedavi göremiyordum.
mesela herşeyin kuralı var.
bi doktoru görmek için başka doktorun izni gerek.
bide randevuyu ekle buna ne zaman görücen belli değil yani.
hastanelerde gidersen soruyorlar böyle extrem durum var mı mesela araba kazası yada binadan düşme kan kaybı vs. yoksa 8 saat hastanede sıra beklersin şaka demiyorum oturup 8 saat bekleyip ananızı .... diyip eve dönmüşlüğüm var.

ikinci problem sosyallik insanlar robotumsu ve sokakta yürüken birisinin bana tokadı patlatmaması sorunu :

bundan kastettigim şu mesela istanbulda yürüyorsun kafana saksı falan bile düşebilir ama yaşadığım ülkede hiç extrem durum yok hayat çok sıkıcı gelmeye başlamıştı.
git mesela ora marketten 1 tane kalem al 25 cent ver odedıkten sonra fişi alma tamam yandın. adam fiş soruyor almıyor lan daha az önce kapıdan cıktım dıyorsun yok kardesım fiş diyor. Düzenden darlandım bide.

şimdi TR deyim neden geri gitmeye çalışıyorum onu açıklıyayım.
arkadaşlar ben homesick yani hasret yaşadığım için birde geri geldim.
ulan bir geldim TR de ekonomik kriz oldu herseyi 20x pahalanmış ve çevremde herkes yaşam savaşı veriyor.
arkadaşlarım dediğim insanlar evlenmiş yada taşınmış kalanlarda otlakçı olmuş ulan cebimden selpak çıkartıyorum bi tane versene sigara çıkartıyorum bir dal versene falan
bunlar basit örnekler parfüm sıkıyorum aaa iyi parfümmüş kanka evde fazla varsa banada getirebilirsin. alım gücü kalmamış hiçbirisinde bunu farkettim.
bide istanbulda gezdim falan sonra baktım gezecek bi yer kalmamış hep aynı yerde geziyorum anladım ki nereye gidersen git herulkede bi yere kadar sonra bitiyor.
birde TR de şöyle bi sıkıntı yaşadım psikologa gitmek zorunda kaldım abi televizyon izlemiyorum bazen yemek yerken acık oluyor bu ne ya herkes birbirini kesiyor dogruyor devlet nasıl bu haberlere ızın verıyor anlamadım. pskiolojim bozuldu resmen.

çok pişmanım ama bu sefer gideyim düzgün bir iş bulup para biriktirecegim istanbula geldim diyelim kadıköyden aşşagı bi yere tasınmıcam avrupa yakası pislik resmen birde türk bulması zor herkez multeci galiba.

Var çok var bunalıma girip intihar edenler bile var yurtdışından kasıt ABD varsayıyorum.

Şu beyaz yaka saygı muhabbetinden aklima geldi ki aslında yurtdışında yasamanin kisiden kisiye nasıl değiştiğini gösteriyor;
Ben boyaci, cilingir, araba tamircisi, polis, itfaiyeci gibi kişilerle muhabbet ettim. Cevremde beyaz yaka olup böyle kişilerle evliler var. Sebebi bu kişilerin genel kültür seviyesi ile Türkiye'deki karşılığının kültür seviyesinin apayri olmasi. Tabi Türkiye gibi olani da vardir ama genellersek apayri. Ha bu arada bunlarin hepsi çok para kazanmaz, misal tamirci, kaynakci cok kazanır goygoyu var ama birinin yaninda çalışan hiç de çok kazanmaz.

Bir örnek de şu; birgün ofiste cezayir kökenli bir Fransız arkadaşla oturuyoruz, bir adam geldi selam verdi vs. Ne yaptığımi sordu is olarak dedim iste tedarik zincirinde satın alma vs. Adama sordum, adam ben finansta calisiyorum dedi. Sonra gitti. Arkadaş bana "bak bu adam finans direktöru, sana sadece finansta calisiyorum dedi hiç oyle direktörum lan ben diye takilmadi. Bizim ülkeden gelmis olsa gururla söylerdi ama bunlarda böyle" dedi. Kısacası kültür farki. Bizde belediye başkanı kendine özel tuvalet yaptirir, burada doktor sırasına girer.

bu konuda bir entry'm var.

eksisozluk.com

entry'nin ana metnini şöyle kapadım:

"ha döner miyim türkiye'ye. açıkçası bir kaç kere teklif edildi ama maaşı ve şartları beğenmedim. bir iki tanıdık türkiye'de daha mutlu olursun dese de mutlulukta parayı cebe atmanın etkisi var. daha önce türkiye'de aynı işi yaptım demiştim. eski sevgilim hayatımda olmasa yarrak mutlu olurdum mesela."

şubatta yazmışım entry'yi. şimdi eylül.

neler değişti mesela?

araba aldım, daha fazla gezebiliyorum, bir iki takıldığım kız / erkek arkadaş var, kafamı rahatlatabiliyorum. daha fazla olursa, daha ciddi ilişkiler içerisinde olursam daha da mutlu olurum. hala çıyanlarla uğraşıyorum. daha bir ay önce evde bir tane daha öldürdüm. bir de yavru gördüm koltuk altında. ben de evin parke - duvar birleşim noktalarına kotherine sürüp, 1 ay tatile geldim türkiye'ye bakalım haftaya cuma dönünce ne kadar ceset göreceğim.

-----

bu arada türkiye'ye dönmeme konusunda daha kararlı oldum bu bir aylık tatilde de. abi antalya, izmir, aşırı kalabalık geldi ki ben 3 sene antalya'da (1998 - 2001) ve 19 sene izmirde (2001 - 2020) yaşamış biriyim. insanlar üstüme üstüme geliyor. her yer trafik. antalya izmir yolu duble yol olmasına rağmen bok gibi (romanya otobanları ciddi iyi bence). yurt dışında sakin bir şehirde yaşayınca, türkiyede her şey üstüne üstüne geliyor. sadece aile yanında, sevdiklerinin yanında tatil yapıp döneceksin. mutsuzluk her yerde mutsuzluk zaten. bunu konforlu yerde yaşamak lazım.

------

edit: eğer döneceksem operasyon biter, işsiz kalır ve 2 ay içerisinde tekrar çalışma izni çıkaracak bir şirket bulamazsam dönerim. sike sike dönerim yani. kendi kararım olmaz.

-----

edit 2: haziranda ağır bir depresyon geçirdim (gelir bana zaten ara sıra). 2-3 hafta kendimi kesecek, balkondan atlayacak kıvamdaydım. temmuz'da bir kızla bol bol gezdim, yalnız olmadığımı anlık hissettim, toparladım. temel sorun yalnızlık aslında.

bir iki sey ekliyeyim:

"Vasıfsız gidenler genelde dönüyorlar." bence hatali yorum bu, tam tersine cogunlukla tutunanlar onlar. kaybedecek bir seyi olmayan her isi yaparimci tayfanin yolunu bulma olasiligi daha yuksek. zira arada bir haberi yapilan "cebinde $20 ile geldi, yogurt krali oldu" ya da " 10 sene kacak calisti, sonra calistigi dukkani satin aldi" gibi haberlerin kahramanlari genelde boyle tipler. sikinti ceken cogunlukla egitimli tayfa.

bir baska gordugum olay, "buralar cok iyi" diyenlerin net olmadiklari bazi konular var cogunlukla. adam mesela oranin yerlisi bir hatunla evlenip gitmis, ben 3 ay icinde hemen is buldum diyor, ama isi hanimin yada onun cevresinin buldugundan bahsetmiyor. Ya da yurtdisina yuklu bir miktar parayla cikanlar var, adam gider gitmez guzel bir muhitte daire kiraliyor, altina arabasini cekiyor, sonra buralar super diye sosyal medyada yardiriyor.

ozetle surec uzerine agir bilgi kirliligi var sosyal medyada su anda. Kendi yasadigim ulke ile sozlukte yazilanlarin arasinda atmasyon bilgi malesef cok. bir de fanboylar var, adam basina ne gelmis olursa olsun kotulememeye, reklamini yapmaya yemin etmis, ne desen tersini soyluyor.

eger siz "rahatımızı da bozmak istemiyoruz açıkçası" kafasinda iseniz sallayin derim oguzcum.

Buzlukta değilse bozulmuştur. Çok normal. Çöpe gidecek :(

ucu hafif şekilde bile küflense tamamını atmanız gerekir

küf görünmese de aşağıya doğru ilerler ve atmanız gerekir. et küfü tehlikelidir.

Biz bilemeyiz. Bazı firmalar net çalışır bazıları brüt. Görüştüğün kişiyi arayıp sor mutlaka. Söyledikleri maaş brüt ise ve yeterli ise bilemem tabii.

brüt ve net arasında dağlar kadar fark var. Ara konuş sor mutlaka

bu öyle duyuruda cevabı aranacak soru değil. mutlaka arayıp sormak lazım.
ama sektörü ortalaması ve kafandaki maaşın %50 üstündeyse brüttür.

brüt söylemişlerdir, net olsa özellikle maaşlarımız net diye belirtir.

sen brüt diye kendini ayarla. net çıkarsa durduk yere mutlu olursun, ne güzel.

Malum ortamlardan indirdiğim dosyada türkçe dahil 28 tane altyazı var. Hbo'nun bu altyazilqr.

streaming sistemleri altyazıları çoğunlukla bulundukları ülkeye göre açıyorlar. Ayrıca Türkiye'de bulunmayan bir dağıtıcı/sağlayıcı olarak türkçe altyazı yatırımı yapmıyor olmaları da çok olası.

Türkçe olsa bile bulunduğunuz ülkede (Hollanda sanırım) açık olmayabilir. Bu konuda da müşteri ilişkilerine şikayet yazıp Hollanda'da Türkçe altyazıları ulaşılabilir kılmalarını istemek dışında bir çare yok.

vpn ile amerika'ya baglanip denedim, suruyle altyazi geldi, turkce de vardi. amerika'da turkce altyazi olup, bu kadar cok turk olan hollanda'da olmamasi ayri bir sacmalikmis. musteri hizmetlerine yazacagim ama sonuc cikacagini sanmiyorum.

numaralı gözlüğünü 6 senedir kullanıyorum çok memnunum. Hatta o yüzden gidip güneş gözlüğünü de Lacoste aldım bu yaz. Ondan da memnunum bi aydır kullanıyorum.

İşçiliğinden kastınızı bilmiyorum ama kalitesi gayet iyi gözlüklerin. Numaralı gözlüğü 6 senedir uyku hariç taktığımı düşünürsek, biraz yıpranması var tabii ama hala daha sağlam nazar değmesin :d

Güneş gözlüğünün de kalitesi iyi geldi kullandığım sürede.

Lens konusunu bilemiyorum ben numaralı gözlük kullandığım için camları lacoste'un değil Nikon cam kullanıyorum.

Ama genel olarak oldukça tavsiye ederim Lacoste'u gözlük konusunda. Bu sene olmadı seneye numaralı gözlüğümü de yenilemeyi düşünüyorum. Yine Lacoste alırım muhtemelen.

Ne persol ne de lacoste tabiki kendisi üretim yapan gözlük markaları değiller. Başka bir firma onların lisansı alarak üretim yapıyor.

Bu alanda dünyanın en büyüğü Luxotica; Ray-Ban, Persol, Chanel vs. vs. onun kullandığı markalar ve lüks markalar gözlük pazarının %80'nine yakını bu şirketin elinde.
www.luxottica.com
Öyle ayrı bir işçilik de bekleme, bütün markalar üç aşağı beş yukarı aynı. Ama tabi her marka için ayrı bir tasarım çizgisi takip ediyorlar. Sonuçta, adamlar aynı yerlerde fasonda üretim yapıyor bize de markasını satıyor.
www.luxottica.com

İkinci sırada, Safilo var. Dior ve Fendi falan da bunun kullandığı markalar
www.safilogroup.com

Üçüncü sırada ise, marchon var. Lacoste'da işte Marchon'un lisansını kullandığı markalar arasında.
www.marchon.com

Ben kendim Safilo ve Marchon'un üretim kalitesini daha çok beğeniyorum. Ama sonuçta hiç birinin derdi kaliteli ürün satmak değil, bir kaç dolara üretilen çerçeveleri üzerine lisanslı marka takıp bize saplıyorlar. O yüzden öyle işçiliğine falan bakmanı önermem.

Yıllardır persol de lacoste da kullandım. İkisinin çizgileri de, kaliteleri de yakındır bence ve ikisini de severim. Ama persol kendime aldığım ilk güneş gözlüğümdü ve kaybettiğimde en çok üzüldüğüm de o idi, bu nedenle yeri bende ayrıdır.

İşin özü paran var ise hangisini beğenirsen al, hepsi neredeyse aynı.

bende güneş gözlüğü var lacoste iyi gibi.

Eğer imkanınız varsa taşınacağınız yerde insanlar hangi firmayı kullanıyor onu bir araştırın. Lokasyona göre çok değişebiliyor kullanıcı deneyimi.

Hız konusu ise sizin ihtiyaçlarınızla ilgili. Streaming platformlarında ultra HD içerikleri takılmadan izleyebilmek için 25+ bir bağlantı hızı iyi olur.

Kablonet varsa hiç bir şeye bakma.

Kablonet'in olduğu yerde ADSL seçeneklerine bakmazdım. Hız olarak benim için 50 altı oldukça sıkıntılı geliyor. Ama tabiki kullanım şekilleri de kişiden kişiye değişiyor.

Streaming olacak ise 24 yetersiz kalabilir. Zira 24 maksimum değer her zaman almanız da mümkün olmayacak.

kablonet ile fiber internet arasında ne fark var ki? fiberler de kendi kablosunu döşemiyor mu?

Fiber derken? Sokağa kadar gelen fiberden bahsediyorsan, yani fiber altyapıdan, o neredeyse bütün merkezi yerlerde bulunuyor. Şimdi asıl soru şu;
Senin evine telefon kablosu ile gelip ona bağlı modem ile internet sağlanacaksa o ADSL/VDSL'dir
Kablonet, evine kadar, TV'ne de bağlanan koaksiyel kablo ile gelir.
Fiber ise evine kadar yada bazı yerlerde binana kadar fiber ile gelir. Bina içi dağıtım da fiber ya da network kablosu ile olur (CAT6 vs.)

ve evet bunların hepsinin arasında fark var. yukarıda saydıklarının fiber altyapılı ADSL olduğu tahmin ediyorum. Bu durumda da kablonet en azından benim için daha mantıklı bir seçenek olacaktır. Çoğu durumda kablonet altyapısı oldukça iyi çözüm sağlıyor.

Bu arada tabiki komşuların görüşleri de önemli.

Ben ilk defa ehliyet alırken randevum dışında bir daha sıra numarası almıştım gittiğim yerde. Bir şansınızı deneyin.

yüzde bir milyar uzatırlar.

Ehliyet için öncelikle aile hekiminden yada hastaneden sağlık raporu alman gerekiyor yenilemek için. Daha sonra randevu alınıyor

Sağlık raporu almadan alamıyorsunuz. +1
Rapor almaya gitmeden önce de alttaki formu doldurmalısınız.
www.turkiye.gov.tr

Bknz. ehliyet yenileme süresinin 2 yıl daha uzatılması

Ben demiştim demek için geldim :)

www.hepsiburada.com

sonra dua edersin bana..

Bence bir dermatoloğa git. Sebebini araştırsın, kan değerlerine baksın.

Saç dökülmesi diye homojen sebepli herkese yarayan ilaçlı bir sorun yok.

Hele ki erkek tipi dökülme ve aile geçmişinde olan bir şeyse hiç uğraşma.

ön edit: cinsiyet kadınsa doktora gidin mineral vb. şeylere bir baksın önce.

erkek tipi saç dökülmeyi engelleyen tek şey finasteride gibi hormon baskılayıcı (prostat ilacı) almak. Doktor kontrolünde dikkatli almazsan üreme sistemini de bozabiliyorsun :)

kılcal damarları biraz genişletsin daha dolgun olsun vs. dersen "kullandığın sürece" Minoxil iş görüyor.

Kendi durmumu baz alıyorum, ve tabiki tıbbi bir tavsiye değildir.

Aile geçmişinde olan erkek tipi saç dökülmenin bir çözümü yok. Ancak hormon baskılayıcı ile süreci uzatabilirsin veya diğer minoxil vs türleri ile ilaca bağımlı olacağın şekilde kullandığın sürece saçlarını gördüğüm kadarı ile bir nebze yoğunlaştırabilirsin.

Önce dermatologa giderek dökülmenin nedenini öğren, erkeksen ve ailende var ise de, hiç diğer geçici çözümlere para gömme zira sonuç büyük ihtimalle aynı kapıya çıkacaktır. Bir de süreçte o kadar paradan olma. Hepsinin yerine en kesin çözüme git ve saçların seyrelince git ektir.

ben teknolojik tafaını açıklayayım: dlp adı verilen bir yazılım var, kvkk kapsamında kullanılması önerilen ve yerine göre mecbur tutulan bir ürün. bu yazılım tüm mail, teams vs iletişimini izliyor. tüm dlp ürünlerinde de özellikle kendi şahsi mailine gönderme, gmail gibi public mail sistemlerine mail gönderme, şirket içi yazışmayı external adreslere forward etme noktasında uyarı verecek default kurallar var. eğer şirketinde bu tarz bir sistem varsa (bunu sen anlayamazsın, it bilgi verebilir sadece) kesinlikle yakalanırsın. o bilgisayardan çıktısını alman durumunda da alarm verebilir.

tavsiyem --> ekranın fotoğrafını çek. en temiz yöntem bu.

Avukatıma bu soruyu sorduğumda "email'lerde şirketin gizli ticari bilgileri yoksa zaten sorun olmaz. Ama varsa bile sizin amacınızın ticari sır değil, kanıt toplamak olduğu açıkça belli. O yüzden sorun olmaz, rahatça gönderin." demişti.

Aktardığım bilgiyle ilgili bir yorum yapmanız talebim yoktur, bilginize.

@roket adam, bu sahsi mailime sorunlu konularin maillerini iletme isini neredeyse 2 senedir yapiyorum, bahsettiginiz gibi bir program olsa simdiye kadar bir sekilde basima bir is gelirdi herhalde dimi, yoksa pusuya yatmis bekliyorlar midir?

“Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.“

@mevsimler, cok tesekkurler, bu durumda michael_knight'in da dedigi gibi maillerde bir ticari sir vs. olmadigina gore basima bir sey gelmeyecegini anliyorum.

bu işin en yasal yöntemi e-tespit. Tabi biraz külfetli oluyor diğer seçeneklere göre.

e-hizmet.tnb.org.tr?

bazı firmalar sürekli olarak izliyor (mesela bankalar bu konuda aşırı katı), bazı firmalar legal bir sorun olmadığı sürece hiç bakmıyor bile. dediğin gibi de olabilir, bir mahkeme vs durumu olunca masaya koyuyor da olabilirler.

tuketici.btk.gov.tr

120 gün sonra kapanıyor.

ikinci bir nokta, kargo gümrüğe takılabilir. Telefon gibi cihazları yurtdışından göndermek büyük problem.

Gümrüğe takıldığı yetmez gibi; ardiyesi, muayenesi, kayıt ücreti falan derken aynı hesaba gelir.

kargo ile gönderemezsiniz.geri gönderirler kargoyu ayrıca size masraf çıkarır.
Sadece yanınızda getirip verebilirsiniz.

ayrıca sadece kaydedilen pasaport ile hat sahibinin aynı kişi olması gerekiyor.

Bir keresinde bulunmuştum orada isviçre için. Sanıyorsam direk zaten indiğinde pas kontrol vs işleri hallettikten sonra kapılar vardı, neresiyse gidiyordun o kapıya. Ama diyorum ya hayal meyal.

Ha birde ek olarak yanlış yönlendirmiyim, ben başka bir schengen ülkesinden geçtim belki o yüzden böyledir.

fransa yakın zamanda transit vize şartı getirdi türk yolculara. onunla ilgili bir şeyse eğer ona bir bakın derim, ben detayına vakıf değilim, yanlış yönlendirmek istemem.

Basel Havaalanı, Uluslar arası havaalanıdır. Havaalanı çıkışında 3 tane kapı vardır. Karşı, sağ, sol. yönleri hatırlamıyorum ama 3 kapı 3 ülkeye çıkar. oradaki görevli polise sorarsanız hangi kapıdan çıkacağınızı söyler.

support.euroairport.com

The transit is possible; travellers must, however, satisfy German entry criteria, as well as any entry and transit restrictions applicable in France or Switzerland, as the case may be.

freiburg'a gidecekseniz zaten almanya kapısından çıkmanız lazım. fransa ile ilginiz yok ki

denklik.yok.gov.tr

denklik muglak bir konsept ve ulkeden ulkeye degisir.

atiyorum klinik psikolog meslegi bir cok ulkede master gerektirir. Haliyle bir cok durumda turkiye'den alinmis diplomaya ek olarak diger ulkedeki cesitli egitimleri sinavlari falan gecmen gerekir o meslegi icra edebilmen icin.

ote yandan atiyorum bana hayatimda kimse cikip isletme lisans diplomani, ekonomi yuksek lisans diplomani goster demedi. haliyle farkli ulkelerde calistim ama "denklik"im yok mantik olarak, cunku ortada regule edilen, isi bildigimi kanitlamam gereken bir meslek yok.

@hot potato +1 denklik ülkeden ülkeye, meslekten mesleğe değişir. Ama evet en temelinde dersler ve eğitimin uyumlu olması gerekiyor.

aynı soyadına bakıyorlar, eşiniz değil kızkardeşinizde olablirdi. aileler random 2 kişi secmektense random aynı soyadılı grup daha kısa sürüyor.

@burchak: Esim hala eski pasaportunu kullaniyor, o yuzden soyadlarimiz ayni gozukmuyor. Yani boarding pass'lerde ikimizin soyadi farkli yaziyor

şans bunun bir formülü yok, eğer overbooking nedeni ile ekonomi dolduysa ve business hala boş ise alabilirler. Kararı veren check-in bankosu ve supervizörü.

Yalnız garip olan online check-in var ise over-booking olayından etkilenmezsiniz. Bankoda check in bekleyenler için bu durum geçerli olur normalde.

THY yönetimindeki birisi ile isim-soyisim benzerliğiniz olabilir mi? :)

@yeninesiltupcu: LinkedIn'den gordugum kadariyla benimle ayni isimde bir THY yoneticisi yok :)

Google'dan arattim, surada bir liste mevcut: www.americanexpress.com

Yazigina gore erken checkin yapan daha avantajli oluyormus. Sitedeki listede erken checkin disinda sadece 9. madde bana uyuyor olabilir. Daha once de business upgrade'lerim oldu ama son 3 ucusun 2'sinde olunca Duyuru'da bir sorayim dedim :)

Yurtdışı uçuşlarında bir kaç kez denk geldim. "50/100/150 euro'ya businnes upgrade isteyen var mı" diye dolanıyorlar, birisi mutlaka atlıyor. Sizin durumunuz hakkında bilgim yok ama muhtemelen elite/elite plus bulamadılarsa tamamen şans.

normal sartlarda upgradeleri oncelikli olarak elite plus--> elite--> classic plus--> classic seklinde yaparlar.
gateteki kisiler genelde yapamiyor, counterdakiler yapabilir diye biliyorum. ama yukarida yazdigim kural onceliklidir. o da yoksa kafalarina gore yapiyor olabilirler.
soyadindan ote, pnr'a bakarlar.

help.ryanair.com:~:text=Adding%20a%20musical%20instrument,extras%20and%20select%20'Musical%20equipment.

@mg3929 burayı okudum tabii ki ama anlamadım. bilet alma sayfasında bagaj bölümüne gelince 63 dolar para istiyor her bir kişi için.

Musical instruments that are larger than the cabin baggage allowance need to be checked in. If you wish to carry musical instruments onboard the aircraft, an extra seat must be purchased. To book this extra seat the word EXTRA must be entered as the first name and ITEM SEAT must as the surname.

Şöyle bir uyarı da veriyor.

yazdığına göre evet ekstra ücret vereceksiniz ve ek bir koltuk satın alacaksınız. Koltuk da EXTRA ITEM SEAT adına olacak ve enstrümanlar da bu koltukta seyahat edecek. :)

yahu bu nasıl dolandırıcılıktır,

bilet ücreti 42 dolar, enstrümanlara niye 63' dolar alıyor onu anlamadım.

Help sayfasında 20'kg kadar ücretsiz yazarken bilet alma sayfasında başka yazıyor.

adamlar böyle para kazanıyor. az eşya, yeme-içme ve özel bir durum olmadan gidiyorsan iyiler. Ama sizinki gibi enstrüman falan varsa ücret tutarları diğer havayollarını zorlamaya başlıyor.

Ben manda sutuyle karistiriyordum normal sutu, daha yogun bir yogurt oluyordu.

@respect

nispeten daha doğal ve yoğurdun probiyotik içeriğinin daha fazla olmasını istiyorum. Normal market yoğurdu ile mayaladığımda bir espirisi kalmıyor gibi geliyor.

Activia Sade ile mayalıyorum, oldukça iyi oluyor. Sütü 41-42 derecede tutuyorum.

probiyotik maya ile yaptığın yoğurtlar sünme yapar. Neredeyse hepsinde durum budur.

AOÇ KÖY YOĞURDU MAYASI, bunu deneyebilirsiniz.

Bazı üniversitelerin Ziraat Fakultelerinin satış noktaları var. Google'dan aratabilirsin. Bir arkadaşım onlardan aldığı mayayla mayalıyormuş. Yıllarca aynı yoğurttan devam ettiriyorum. Deneyebilirsin.

www.youtube.com


Emir'i izleyerek yap, olacaktir

Jersey irki inek sutuyle mayalayin

Sütü uzun süre kaynatıp (fazla suyunun buharlaşması için) yoğurt makinesi kullandığımda ne maya kullanırsam kullanayım güzel oluyor.

Abi küçülür de kontrollü bir küçülme değil o denk getiremezsin istediğin şekilde.

Peki o zaman ayağımdayken güneşe koysam, ayağımın şeklini almaz mı?

crocslar gunes altinda kesin 1-2 numara kuculuyor, o yuzden ben hep 1 numara buyuk aliyorum yoksa tek sezon zor giyiyorum.

Hocam ağzı yüzü yamulur internette baya örnekleri var tipsiz bir şey olur, girme o işlere bence. Yani belki ayağında sürece yayarak bırakırsan olur da bir anda güneşe bırakayım küçülsün dersen olmaz o iş.

güneş altında sadece küçülmüyor, tipi kayıyor. :D

Susturucuyu söküyorlar daha fazla ses çıkarsın diye. Bahsettiğiniz gibi beğenmiyorsan camını kapat tipleriyle pek karşılaşmadım. 40 yıllık motorcular bile tepkili aleti modifiye edip sesi arttıranlardan. Polis denk gelirse ceza yazar ama pek fazla da uğraşmıyorlar anladığım kadarıyla. Yani şikayet vb olursa ya da polisin o gün görevini yapası tuttuysa belki ceza yer o kadar. Sonra aynen devam.

Bu arada çok kibarsınız, motosiklet sevenleri vb tenzih etmeye lüzum yok. Motorlu herhangi bir araç sonuçta. Yere yatık beyaz şahin apaçisi neyse egsozu patlatıp gezen apaçi de aynı.

Cogu aslinda yasal sinirda sadece gaza fazla abandiklari icin o ses cikiyor.
Ayni yuksek desibeli arabayla ben de cikarabiliyorum 5bin devirde kullanarak, zaman zaman motorda da gazi fulleyip yapiyorum az yakiyor cunku.

Tabi benimkiler e5 ustu yok tecrubesi, mahalle arasi yapmak adilik.

Belki %5'in falan egzozu deliktir ya da modifiye etmistir.
Pek ugrasan kalmadi bu islerle.
Modasi gecti.

verilmiyor, alanlar ses yapsın diye modifiye ediyor ve yüksek devirde kullanıyor. e güzel ülkemizde pek kontrol de olmayınca aklına esen istediği gibi davranıyor.

egzos yaptırıyorlar yada yapılmış egzosları takıyorlar, kimi motorlar özellikle harley davidson'lar fabrika çıkışlı gürültülü özel bir şey yapmalarına gerek yok.

motorcuyum bende uyuz oluyorum. birde aralardan geçicem diye sürekli korna bik bik.

hukuki olarak limitler var ve yasalar gereği yurt içinde satılan araçlar bu düzenlemelere uymak zorundalar, uyuyorlarda ancak daha sonra sahipleri tarafından parça değiştirme gibi işlemler yapılıyor.

çok nadir zamanlarda polis denetleme yapıyor ellerinde yeterince sayıda desibel ölçer aletleri yok sanırım

İzin verilmiyor +1

Belli bir yasal ses limiti var DB olarak, 80-90 arası bişeydi. Onun üstü yasak, polis sık sık uygulama yapar ve alet olmadığı için kulağına güvenerek ceza keser. Bu durumda ses limitini aşmayan ama farkındalık için performans eksoz kullanan bilinçli motorcu da yanar.

Aynı apaçilik GTI, Tofaş, Golf vb tayfasında da var. Dükkanda oturuyorum, caddeden kafa ütüleyerek geçen eksozların çoğu arabacı tayfaya ait. Ama bu tabi bölge ile alakalı, kafa ütüleyen eksozların çoğu motorlardadır.

Çok güneşte veya UV kaynağının yakınında kalmıştır. Tarih çok ama sıcaklık nedeni ile verimli tarihi biraz daha geri çekilmiştir. 3 yıl geri çekilmez tabi. Bu nedenle tavsiye değildir ama bir şey olacağını sanmıyorum.

doğrudur.

Eğer AGT Kurye ile teslim edilecekse ve akşam 9dan sonra sipariş verecekseniz, ertesi gün gelme ihtimali çok düşük. Amazon kargoya veriyor evet ama AGT getirmiyor. Eğer Kolay Gelsin ile gelirse ertesi gün gelme ihtimali çok daha yüksek.
Ama geç saatte sipariş verirken ertesi gün kapınızda yazıyorsa genelde AGT ile gönderiliyor ve ertesi gün gelmiyor.

Bu arada agt ile ilgili çok şikayet var ama izmirde bugüne kadar agt ile de birçok kargo aldım kolaygelsin ile aynı performanstaydı. Karşıyaka bölgesi için konuşuyorum.

Agt mi kolay gelsin mi oldugunu nerden anlarım?

O kargoya verilmeden anlaşılmıyor maalesef. Seçenek sunmuyor yani amazon. Ürün paketlenip kargo aşamasına gelince siparişlerim kısmından görüyorsunuz hangisine verilmiş.

Bugüne kadar bir günde teslimat dedikleri kolay gelsin, aynı gün teslimat dedikleri agt ile geldi.

Genellikle ertesi gün ulaşıyor kolay gelsin (İstanbul dışına da) ama bazen geç kargoya verildiğinde bir gün sarkabiliyor.

amazonun bu olayına hastayım. akşam 10 da aldığım ürünün sabah 10 da kapımda olduğunu bilirim. kesinlikle doğrudur.

Şehir de önemli tabi, iç anadolu ise evet gelebilir ama ertesi güne de sarkabilir. İstanbul ise çok büyük ihtimalle gelir.

www.tcddtasimacilik.gov.tr

Ek bagaj ücreti ödemeniz gerekebilir. Vagon girişlerinde bagaj bölmesi var ama 150 cm sığar mı emin olamadım. Gerçi o bölmeler çabuk doluyor, kalan bagajları vagon girişine yığıyorlar. Koyacak yer bulursunuz bir şekilde.

ek ücret öderim gerekiyorsa, ama bir şekilde bu aletle peronda başbaşa giden trenin arkasından bakmayacağımdan da emin olmak istiyorum.

hardcase gitarla filan bu trene biniliyorsa, bu da sığar sanki...

Bir ara koli ile binmeye izin vermiyorlardı. daha doğrusu sadece valizleri ve eldeki küçük poşetleri kabul ediyorlardı. Koli, çuval vs. ile YHT'ye binilemiyordu. En iyisi en yakın gara gidip sormak.

köy ise her kargo gitmiyor olabilir. bir de adresten alman deneyimi genel de sube ilgili bir durumdur. sube ile gorusurseniz daha net sonuc alirsiniz bence.

Firma değil şube +1

Şubeye göre değişmekle birlikte yurtiçi kargo online şube çok iyi

Hocam telif kesin çıkar da yaptırımı ne olur o telif sahibiyle alakalı bir durum videoyu da kaldırtabilir geliri varsa ona da el koyabilir.

valla telif sahibi ağrıtmak isterse uğraşabilir. Göz göre göre telifli bir ürünü o şekilde yayınlamak tabiki kanuna aykırı. Basım, kopyalama, çizim hakları kime aitse onlar direk hak sahibi olurlar.
Ama ne zaman olur ya da şikayette bulunurlar mı, iş bu bilinemeyen bir değişken.

Böyle bir şey yapacaksanız, kendinizin çizim ya da animasyon yapmanız lazım.

yazıları powerpoint sunusu gibi kendin yap. yazdıkların gözüksün. hatta arada ufak animasyonlarda olabilir.

telif içinde yayım yılı 20-30 yılı geçmiş kitapları aktarırsan sorun olmayacaktır.

kitaplarda telif 70 yıldır. kitap sahibi vakıf filan kurmuşsa telif devam eder.
kitabın basımını yapmış firma da telif sahibidir.
youtube de çeşitli efektlerle telif sorununu aşarsın fakat asıl telif sahibi başını ağrıtır.

merhaba,
alandan biriyim.
sorun kesin çıkar.

özgün içerik (masal) üretin, kitaba ne gerek var ki? fonda da ister yazı ister size ait veya stok illüstrasyon aksın.

model isimleriyle vereyim:
1- Citizen BX1000-06L Eco-Drive World Time
2- Citizen AT8110-53E World Chronograph A-T
3- Seiko SPL057 Worldtimer
4- Citizen Eco-Drive Calendrier Quartz BU2020-02A
5- Citizen Eco-Drive World Chronograph A-T AT8020-54L
6- Casio EQS500DB-1A1 Edifice Tough Solar
7- Citizen JY8078-01L Promaster Skyhawk A-T

Baska dijital saatler de var fakat gorselden hareketle metal ve analog olmasini istersin diye bunlara bakmani oneririm.

@depresif çocuk 'un gönderdiği linklerde en büyük benzerlik arkadaki dünya haritası görselleri gibi gözüme çarpıyor. Biraz gezindim ama buna benzer bir tasarım bulamadım doğrusu.

PS: ben de meraklardayım, cevap gelirse takipte olacağım için yorum bırakıyorum.

imzaladığın sözleşmeyi bilmeden görmeden bir yorum yapılabilmesi pek mümkün görünmüyor.