barınak ve sokak opsiyon olmamalı ev kedisi için :(

maddi destek olsak ve 2 turda götürseniz yavruları?

@whatyouget henüz 3 aylık olmadıkları için kuduz aşısı yaptıramıyorum :( kuduz aşısı olmadan da uçağa almıyorlar.

barınaklar çok mu kötü? gidip görmedim hiç.

@duyulması gerektigi kadar mama verecek bulurum da kumunu temizleyecek bulamam :/

bu arada ev arkadaşım da var ama hayatta elleyemez kedilere de kuma da. 4 gün yalnız bırakmıştım eve döndüğümde her şey rezil olmuştu.

barınak demek ölüm demek. barınaklarda (avrupa standartlarında ve ilaçla uyutma olmasa bile) bir anne kedi üç yavruyu birden koruyamaz. ikisi oradaki diğer kediler tarafından öldürülür. adalara bırakmak çok kötü olsa da barınağa oranla çok daha iyi olur ama çözüm olmaz. en temiz çözüm bir arkadaşınızın da sizinle gelip iki yavruyu da onun taşıması.
arkadaşınıza alacağınız gidiş dönüş bileti veteriner bakım ücretinden daha ucuza gelir.
not: kum temizleme için bir öneri, biri kapalı, biri açık iki kum kabı alınır. açık kum kabına iki tane battal boy çöp torbası ağzı kabın dışında kalacak şekilde yerleştirilir (iki tane birini delebiliyorlar). içine de kum boşaltılır (ufaklıklar var. bentonit kum kullanın). 3-4 günde bir de o torbalar kuma hiç dokunmadan çöpe atılıp yeni torbalar konur.
evde kedim var ve iki yıldır kürekle kum temizlemedim. kumu kirlenmişse torbayla atıp yenisini koyuyorum.

@tururo anlatamadım sanırım o kısmı. 2 aylık kediyi almıyor pegasus. şu an parasını düşünmüyorum zaten. sokağa bırakmak istemiyorum. ya baştan alıştıracağım ya da hiç bırakmayacağım. sokağa bırakırken de en güvenilir yer adalar gibi.

ev arkadaşım o poşeti düşünüp atacak biri değil. odasına bile girmesini istemiyor kedilerin. ayağına gelince kovuyor vs.

tururo+1
ne kadar kalacaksınız memlekette? ona göre birkaç farklı leğen/kaba koyun kumları, ev arkadaşınız kürekle almasın, poşeti komple alıp atsın. koroplastın kedi kumu torbası var, onlardan alın, arkadaşınız rahat eder torbayı bağlarken falan.

@dijalli ah keşke. ama dokunmaz. yaparım dese bile yapmaz. kız kendi yaptığı yemeğin tenceresini bile yıkamıyor. yavrulara yazık.
2 ay. belki 1,5.

Madem hepsine bakmayı düşünüyorsunuz, 2 ay bir şekilde idare edilebilir diye düşünüyorum. Uçağa binerken karneye bakanların çoğu anlamıyor bile ne aşısı olup olmadığını, ama diyelim ki anladılar. Kabine bir taşıma kabına 1 anne 1 yavru alınabiliyor.

Geriye iki yavru kalıyor. Bence veterinerinizden yavrular için karne çıkarttırın ve kuduz aşısının etiketini yapıştırın, imzayı da siz atın. Kimse takılmaz başka birşeye. soran olursa yaptırdım, işte buda aşısı dersiniz.

Bir uçağa 2 evcil hayvan alınabiliyor ya iki tur yapacaksınız yada bir arkadaşınız sizinle sonraki uçuş vs. gelecek. Para sorunu birşekilde destek olunarak da çözülebilir.

Ben defalarca taşıdım, bazen karneye vs hiç bakmadıkları, ilave ücret ödemediğim oldu.

1.O ev arkadaşıyla o kedileri eve tıkmak büyük problem
2. kedi otelleri, veterinerlerde konaklama ücreti verip dönüşte alabilirsiniz.(Bence en güzeli)
3. Facebook'unuzdan arkadaşlarınıza, okulunuzun facebook sayfalarına ücreti karşılığında kedi bakabilecek var mı diye sorabilirsiniz.
4. Kedileri yuvalandırmak (anne kediyle birlikte) çok zor. İnsanlar yavru kedi düşkünü, büyük kedi istemiyorlar (benim deneyimim böyle,siz yine de şansınızı deneyin). Ama sütten kesilmemiş yavruları da annesinden ayırmamak gerek.

Önce 3 sonra 2 sonra 4 seçeneklerini sırayla deneyin.

Ya da en temizi kedileri yanınızda götürün. 2 aylık kediler (dışarıyı görmedikleri için) bu sıcakta zorlanırlar.

www.miyavkedipansiyonu.com

Burayla bi iletişime geçseniz. Forumlarda iyi şeyler okudum hep. 3 yavru ve anneyi aynı odada ağırlarlar. genelde 15 günü geçmesini istemiyorlar ama durumunuzu anlatın, ücret alın, gerekirse burada yardımcı olalım.

blablacar gibi yerlere bak belki araçla gidip hepsini yanına alabilirsin.

@freya işte aradığım cevaplardan biri. çok mantıklı. bi bakayım.

pet nakil yapanlar da var. yalnız sizin de birlikte gitmenizi vs. kabul ediyorlar mı ayrıntılarını bilmiyorum.

ya hamile kediyi sokaktan almadınız mı zaten? yani anne kedi hali hazırda sokağa alışık. yavrular da sahipsiz değil, anneleri var başında. emzirdiği yavruyu hayatta bırakmaz, ölümüne korur. havalar da sıcak, yavrular en uygun zamanda doğmuş. kaldı ki kuru mama yiyebilecek kadar da büyümüşler. yani anneyle beraber sokağa bırakmanın hiçbir zararı olmaz.

ben bu kedilere dönünce bakmaya devam edeceğim diyorsan da evinin yakınına koliden güzel bir ev yap. önüne mamayı suyu koy. anne kedi oraya alışınca başka yere gitmez zaten. arkadaşına da birkaç günde bir o yuvanın önüne mama bırakmasını söyle. en azından o kadarını yapar herhalde. döndüğünde anneyi de yavruları da koyduğun yerden alırsın.

yanlış anlama ama bir de bu soruların cevabını hayvanı eve almadan önce düşünmek gerekiyor. yaz tatiline gideceğin belliymiş, şimdi o kedicikleri cennete de koysan terk edilmişlik sendromu yaşayacaklar. sokağa ne kadar alışık olursa olsun ev hayatına geçen bir hayvan, geri sokağa salınınca epey afallıyor.

ailenin veya hatır koyabileceğin birisinin özel aracı varsa yakıt parasını verip kedilerinle beraber yolculuk etmen en mantıklı olanı. 2 tane kafese koyarsın, veteriner de uyuşturucu iğne vurur, en az 7-8 saat sorunsuz gidersiniz.

@karasin işte aradığım eleştiri!

sonradan ne yapacağım diye alınmayan kedilerle dolu sokaklar. anne kediyi bırakmak gibi niyetim olmadı. hatta yavruları da. hepsine de bakarım. aşısız kedileri kabul eden bir firma çalışsaydı eğer hiç düşünmeye gerek yoktu.

ailemin arabayla gelip alma ihtimalleri vardı, babamın iş yoğunluğundan yalan oldu. okul bitmeden döneceğim. çünkü annem hasta vs.

yani öngörülemeyen şeyler olabiliyor hayatta. 4 yavrudan birisi evde bakımla ve veteriner kontrolünde bile öldü. sokakta yaşayamazlardı. kaldı ki anne de hamile kaldığında yavruydu.

yani pişman değilim aldığıma. çözüm arıyorum. beyin fırtınasına geldim cevabımı da aldım.

teşekkürler @freya. blabladan bir hayvansever buldum. kardeşimi de ayarlayıp onunla göndereceğim sanırım. dönüşte her şey daha kolay olacak.

Sonradan ne yapacağını düşünmeden alıp geri sokağa atmaktansa hiç almamak daha iyi zaten. Doğal seleksiyonda da bırak dördünden birinin ölmesini dördünden biri yaşarsa iyi.

Neyse, götürmenin yolunu bulmuşsunuz zaten.

aşı ve antibiyotikleri bazıları için kaldırsakda doğal seleksiyona katılsa

@karasin haklı ama su noktasına katılmıyorum. Anne kedi yavrulari sokakta maksimum 2 ay kollar, onda da hepsini kollayabilir mi; ben hiç denk gelmedim. Ha bir araya gelince gene koklasmalar sirnasmalar oluyor ama genelde anneler yavruları bırakıp kafasına göre takılıyor. Onun için yavru değil çünkü artık.

nası mide ya? kusasım geldi.
sabah salatalik domates peynir öglen karniyarik firinda aksam izgara tavuk biraz da kısır. Kola icmeyeli 3 yıl oldu.

lightsa bir şey olmaz yarasın.

2 paket bimdeki lily stars dan yedim çok pişmanım.

olan olmuştur artık. afiyet olsun.

sabah iki dilim ekmek ve bir yumurta, öğlen kıymalı makarna ve salata, akşam patates kızartma ve şimdi de çayla bisküvi :(

çocukken çok kola içmekten bağırsakları kuruyan ve lavman kullanmak zorunda kalmış iş arkadaşım var..çok içme bence ...

sabah çorba ekmek
öğle 2 dilim börek çorba türlü ve komposto
akşam 1 tane cart dor dondurma

Afiyet olsun.
Sabah yumurta zeytin ve jambon. Arada biraz kiraz. Sonra biraz cikolata. Aksam barbunya, yogurt, salata. Biraz once de bir suru sarma :(

Oha be 2 bardak kola bile çok vallahi. yazık olmuş. 2 ay içme kola. sonra canın istemeyecek zaten.

Oha
Sabah tahıllı tost ekmeği arasına beyaz peynir ve ıspanak
Öğlen yok
Akşam yoğurt

Gün içinde 5 tane de kahve içtim. Yemek yemek için vaktim yok resmen.

7 litre su içemem be, damacana kola falan mı çıktı yaw

Sabah 1.5 paket bisküvi. Çay da olunca hayvanlık yaptım.

Sonra biraz mantı ve bi tane enginar dolması.

Bi de limonlu soda.

Bi litrede ben ictim,allahtan light:)))genel kahvaltilik attim agzima sabah ,az ama ceyrek ekmek yedim,sonra ciktim.bi white choc mocca ictim oglendi.su soda ictim.bi uere gittim cay ictim,ordan ciktim az pilav doner kurufasulye yedim.sonra dido framboazli gordum alip yedim.arada gene su soda vs ictim eve geldim.salata bolca,korili tavuk,avakado yedim.dun bide cok guzel hurma almistim.onlardan atistirdim gun icinde.saglikli beslenmeyi seviyorum.asla doymak icin yemem.

Yiyemedi.

Yoo biz hep keten tohumu, corek otu.........

yarın karnın ağrıyacak.
öğlen bir porsiyon köfte akşam da pirinç pilavı ve salata.

kola çok içmeye alışınca zor bırakılan, ama bir süre içmeyince de hiç aranılmayan bi şey.

sabah kurabiye çay
öğlen körili tavuk,makarna, salata,kemalpaşa tatlısı, arada kahve
akşam menemen, gazoz
şimdi yine tatlı

Trolluyorsun. Yok gercekten ictiysen - muhtemelen sismansindir - hep oyle kalacaksin bu gidisle:)

Bugunu soyle gecirdim:
Sabah biraz peynir-zeytin-domates.
Oglen yayla corbasi ve karpuz.
Ogleden sonra bir sutsuz nescafe.
Daha sonra 1 dilim pasta.
Saat 3-4 arasi biraz zeytin ve ekmek.
Aksam 450gr yagsiz dana eti biraz da karpuz.

Off canım nası kola çekti ya!

Ben sabah bir tost, öğlen 4 tane kuru patlıcan dolması, akşam da nektarin ve haşlanmış mısır yedim.

O kadar kolayı nasıl içtiniz yahu? Sahiden su içilmez o kadar.

Ben sabah yumurta, peynir, zeytinle kahvaltı. Öğlen yeşil mercimekli salata, akşam da taze fasulye-pilav ve cacık yedim. Az önce de yarım dilim çilekli-şeftalili kekle beraber çay içtim. Arada da 2 fincan kahve.

bu arada asıl soruya cevap:

sabah bir simit
ardından şu kinderin harika kinder max'ından yedim
öğlen sütlaç
akşam nohut-pilav-revani
şimdi de meyve ve dondurma

Millet ciddi ciddi ne yiyip içtiğini paylaşıyor :/

@ damdanakan

demekki şişkosun, yazmaktan kaçınıyosun :/

8 oldu bu arada...:(

light icerek en iyisini yapmissin. bir sey olmaz (oldu)

ben bir bütün sığır yiyip üstüne 45 tane bira içtim. yani 22,5 litre ediyor
not: biralar light

İnstagramda yemek fotosu paylasanlara sabahlara kadar sallarsiniz siz bi de :// he çok suskoyum, obezim ben. Dünyaları yedim bugün.

Sabah süt+cornflakes
Öğlen patlıcanlı et biraz salata biraz erişte
Öğlen yemeğinden 3 saat sonra falan akşam yemeğim sayılır sanırım tavuk makarna ve salata yedim.
Ardından çikolata.
Az öncede karpuz ve kavun yedim.

sabah menemen, beyaz peynir, domates
öğlen yoğurt
akşam balık, biraz yeşillik, soğan
yemekten sonra yoğurt

hala epey tokum, bi şey yemem artık kahvaltıya kadar.

8 km koştuk geldik şimdi tavuk şiş yiyecez, heyecanla onu bekliyoruz :D

Midem bulandı yahu bu ne?

Sabah:

Bir yumurta
Lor peyniri
Salatalık
Bal
Tahin-pekmez
Ton balığı
Zeytin
Tereyağı

Sonrasında tüm gün totalde(saat veremicem)

Taze fasülye
Sezar salata
Yoğurt

Badem
Fındık
Kruvasan

Meyvelerden:
Çilek
Kivi
Kavun
Ananas
Kiraz
Erik
Muz

İçecek

3 lt su
Süt
Maden suyu
T kahvesi

7'den sonra yemek yemedim.

olmaz umarım. sabah 1 gevrek 2 dilim kaşar çay. Öğleyin domatesli kaşarlı tost, ayran. öğleden sonra büyük boy çikolata.. Akşam kuru fasülye, pilav, yoğurt. şuan çay.

beyefendi siz yemek yememişsiniz adeta zıkkımlanmışsınız .

az önce bir büyük tabak mantı yedim. tatlı ne yesem diye düşünüyorum. by

--- spoiler ---

eksisozluk.com

--- spoiler ---

..........spoiler............
..........spoiler............
..........spoiler............
ikinci sezonda güneye giderken ordusunu karaktersizin şatosunun olduğu köprüden geçirmesi gerekiyordu. lavuk (walder frey karaktersizi) kızlarından biriyle evlenmesi karşılığında izin verdi. nikah savaştan sonra olacaktı.
gerzek robb güneyde başka kızla evlendi. yetmezmiş gibi önemli bir savaş öncesinde de destekçisi bir kuzeyli lordu (karstark) iki esir lannisteri öldürdüğü için idam ettirdi. öldürülen adamın askerleri de geri dönünce geri çekilmek zorunda kaldı. geçeceği yoldaki şatonun sahibi karaktersizle zaten evlilik yüzünden papaz olmuş, lannisterlar intikam istiyor. ordusunda hain (roose bolton tabii ki) var. karaktersiz para karşılığı pusu kurup öldürdü bizim gerzek robb starkı ve çevresindekileri.

sözü tutmamayı geç, düğüne kendi resmi karısını getiriyordu.. robb baya bi aptaldı ya. iyi oldu. lannisterlar selamını iletti :)

Donanmada aktif denizaltilar var.

Askeri amaclar disinda su alti arastirmalari icin kullaniliyorlar.

Türk donanmasına ait aktif denizaltılar var tabi ki. Ben Kocaeli'de oturuyorum. Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı burada. Ben körfezde gördüm bir iki kez. Genellikle sefere çıkıyorlar ve uzun süre sonra dönüyorlar. İlkel gibi görünmelerine rağmen çok stratejik araçlar. Olası bir savaş durumunda tespit edilmeden günlerce saklanabiliyorlar. Hele ki ABD'nin ürettiği nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar aylarca denizlerde kalabiliyor. Yine Kocaeli'de denizaltı müzesi var ama hiç merak edip girmedim içine. Girenler içinin çok dar olduğunu söylüyorlar. Örneğin yattığın zaman kafanın üzerinde 15-20 cm boşluk oluyormuş. Denizaltılar balistik füze taşıyabiliyor. Bu Ege'deki bir Türk denizaltısının İran'ı vurabilmesi demek. Onun haricinde torpidolar sayesinde gemileri batırabilirler. Savaş dışında lojistik destek amacıyla kullanılabilir.

savaş gemisinden savaş dışında kullanım alanı olmasını bekleyemezsin. sualtı araştırmalarında kullanılanlar 2-3 kişilik sivil denizaltılardır. arama-kurtarma, sat- sas komandolarının operasyonlarına katılma gibi dolaylı görevleri olabilir.

www.dzkk.tsk.tr

şuan 13 faal denizaltımız var, ayrıca kendi denizaltılarımızı üretiyoruz. 2020 yılına kadar yenileri suya inecek.

ikinci dünya savaşı sonrasında nükleer denizaltılar ön planda. kendi enerjisini üretiyor bunlar. los angeles class submarine yazıp araştırabilirsin. tabi yanıbaşında nükleer çekirdek olması bir o kadar aptalca. okyanus aşırı görevler için ideal. ayrıca harpoon denilen sudan karaya füzeler mevcut bunlarda. bizim yeni denizaltılarda da var bunlardan.

1-dünyadaki bütün donanmalarda aktif denizaltılar var. görevleri de gemilerin görevleri neyse o. ancak bunların nükleer güçlü olanları nükleer füzede taşır.
ayrıca araştırma denizaltıları da var. bunlar diğerleri gibi iri olmasalar da çok daha derine dalabiliyor ve su altı araştırmalarında kullanılıyorlar. titaniğin keşfinde bunlardan kullanıldı.
2-yok.
3-nükleer denizaltı der geçerim. ikinci dünya savaşı dönemi denizaltılar belirli zamanlarda su üstüne çıkmak, sürekli yakıt ve su ikmali yapmak zorundaydılar. ancak güncel denizaltılar nükleer güçle çalışır, tüm görev boyunca gerekirse su üstüne hiç çıkmayabilirler. yani ikinci dünya savaşı denizaltıları ile şimdikiler arasında devasa bir teknolojik uçurum var. eğer istanbuldaysan rahmi koç müzesinde ikinci dünya savaşı dönemi amerikan tench sınıfı uluç ali reis denizaltısını gezebilirsin. 1944 te yapılmış ve japonlara karşı savaşmış.
not: pardon müze bölümü gözümden kaçmış :/

çanakkale'de birkaç kez görmüştüm yüzeye çıkmış halde

1)tr.m.wikipedia.org:Türk_Deniz_Kuvvetleri_denizaltıları
Ay gür ve preveze sınıfı aktif şuan
2) uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıyordu Meksika kartelleri, araştırma, denizaltı hatların tamiri Vs var gayet kullanım alanı
3)elbette gelişti özellikle son zamanlarda nükleer olmayan ve atmosferden bağımsız (uzun süre sualtında kalabilen yakıt hücresi Vs kullanan) denizaltılar için araştırma geliştirme sürüyor nükleer olmayıp 15gün gibi süre sualtında kalabilen denizaltılar hali hazırda var ve özellikle almanlar Hindistan Çin Vs bu süreyi uzatmak için uğraşıyor. Nükleer denizaltı için ise maliyet ve ısı imzası düşürmek için uğraşıyor nükleer güç sahipleri. Olayı gizlilik olunca ister istemez teknolojik gelişimini sürdürmek zorunda haliyle. Valla donanması olan her ülkenin öyle veya böyle var denizaltısı.

demez..hiç bir sorun olmaz.ama sen bence macaristandaki işin peşini bırakma derim.konsolosluk nezdinde veya büyükelçilik nezdinde başvurularda bulun.eğer pasaportta tahrif yok ise bunu kanıtla,bilirkişi veya uzman firma raporları al.ve bu işin peşini bırakma.

Oha. Iyi de sistemde senin vizen vs gorunmuyor mu da okunamayan damgadan dolayi kacak muamelesi yapiyorlar? Gotu boklu macarlara bak sen. Cok sinirlendim.

@letheavendangered sormayın, 3 gece dandik bir yerde kaldığım, işlerim aksadığı ayrıca uçak biletlerinden zarar etmem yetmiyormuş gibi bir de burada yeniden pasaport ve vize ile uğraşacağım.

hayir nasil olabilir boyle bir sey ben anlayamiyorum. oradaki turk konsoloslugu da mi yardimci olmadi? bu kadar da manuel degil ki bu isler. elektronik sistem neden var o zaman? gerci siz de sormussunuzdur da bunlari ben yazili dusunuyorum su anda.

peki daha önceki işlerde, herhangi bir modifiye gerçekten var mıydı?

çok geçmiş olsun. skyonlife'in dediği gibi peşini bırakmayın işin. boşa suçlanmışsınız. haber olsanız yeridir.

sözlükte sürekli saçma sapan şeyler için rezalet başlığı açanlar bunu gördü mü acaba.

Yaptığın her harcamayı belgele, işinle ilgili kayıplar için iş yerinden uyarı kınama vs. gibi çakma bir belge iste, oğlunun ve eşinin yaşadığı psikolojik sıkıntıları belgelemesi için doktor raporu al, ikinci shengen başvurunda da sıkıntı yaşarsan bunu belgele ...vb bir dünya belge topla.
Bu işin peşini bırakma çooook yüklü bir tazminat ve sonsuza dek shengen sahibi olabilirsin. İyi bir de avukat lazım tabiki.

@letheavendangered 72 saat boyunca telefon yasakmış, kimseye haber de veremedim. Eşim Türk konsolosluğuna ulaşmış Türkiye'ye döner dönmez, onlar da biz de ulaşamayız 72 saat boyunca demişler. Eşim her gün arayıp sormuş ama bir sonuç alamamış. Konsolosluk görevlileri merak etmeyin deyip teselli etmişler. Daha sonra konsolosluğa ulaştığımda çok yardımcı oldular. Hemen gerekli belgeleri hazır ettiler.

@tavukbanalop modifiye yoktu.

70lerde yaşansaydı belki normal gelirdi bu olay ama herşeyin elektronik sistem üzerinden yapıldığı günümüzde gerçekten komik olmuş. Adamın eşi ve çocuğu normal yollarla ülkeye giriyor ama kendisi pasaporta sahte damga basıp kaçak yolla giriyor nasıl yapıyorsa artık. Resmen kötü niyetli yaklaşmışlar.
Ben de bu olayın peşini bırakmamanızı söylüyorum. Budapeşteye inişte havalimanında hem resmi giriş kayıtları var hem de havalimanının güvenlik kamera kayıtları var. siz her şekilde haksızlığa uğradığınızı ispatlayabilirsiniz.

edit: giriş damgasında modifiye mevzusunu da hiç anlamadım ayrıca. giriş damgası giriş damgasıdır neyi modifiye ediliyormuş, saçmalık resmen.

vize vermeyebilirler. şu anda schengen bölgesine kaçak giriş nedeniyle ceza almış durumdasın. bu işin sonu mahkemede biter gibi gözüküyor. Profesyonel bir hukukçuya danış derim.

Geçmiş olsun öncelikle size ve ailenize.
1- Öyle herşey artık elektronik sistemde değil malesef. Star Wars kadar teknoloji ilerlemedi ilerlese bile bu gibi bir çok işlem siber tehtidi için mauel düzenlenir.

2- Paranı al, işin peşine düş derdim ama boşuna zaman ve para kaybı yaşayacak ve sonunda da bir sonuca ulaşamayacaksın.

3- Konsolosluk görevlilerini bulabilmenize sevindim. Genel olarak kendilerine ulaşamıyoruz da yurt dışında. Malum rusya olayı ile ilgili iş adamlarının mahsur kalmasındaki tutumlarını hatırlayın derim.

Bence hans zimmer e de yaz. Senin icin cektigim sikintilara bak de, olene kadar konserlerine bedava giris hakki versin.
Hukuki konuda arkadaslara katiliyorum, ama macaristan konsoloslugu biraz pasif kalmis gibi geldi. Sirbistan konsolosunun trenine gec kalan gazeteciye kendi arabasini verip yetistirdigini biliyorum

bu tip durumlarda dunyanin butun konsolosluklari kendi ulkesinin vatandasina yardimci olur, turkler haric.

Dostum sonuna kadar uğraş peşini bırakma.

şu an üstünde feci biri damga var. "kaçak giriş yapmış adam" olarak gözüküyorsun tüm ülkelerin gözünde. bu, tüm vize işlemlerini etkiler gelecekte.

dava aç, işin ucunu bırakma.

abi dünyanın en komik şeyi ya.

sanal gerçekliklerle uğraşıyor insanlar. ama devletler prosedürlerde o kadar ilkel ki, pasaportunun gerçek olduğunu kanıtlayamıyorsun.

şu pasaportların hepsini ortak bir database üzerinden kaydettirip giriş çıkışları buranın üzeirnden yaptırmak ne kadar zor olabilir ki ya? şaka gibi. gerçekten şaka gibi.

eğer arkadaşların tavsiyesi ile işin peşini bırakmayacaksanız hava alanı ve gümrüğe ait kamera kayıtlarını yasal yollardan isteyin, kameralarda illaki görünüyorsunuzdur. pardon demek zorunda kalırlar.

bence ne olursa olsun işin peşini bırakma. hakkındaki kararı kaldırmaya bak. macarlar inanılmaz dengesizler türklere karşı. bi sefer az kalsın belçika oturum kartına rağmen beni de sınır dışı edeceklerdi ortada hiç bir sebep yokken. bütün biletler vb. her şeyi dosya olarak hazırlayıp konsolosluk aracılığıyla peşini bırakma.

Norton ghost kullanip belli yerleri periyodik yedeklemeye programlayabilirsin. Komple diski de yedekliyor istersen.

dropbox'tan bir iki bazı şeylerin ortadan kaybolduğuna şahit oldum. mümkünse google drive kullan.

Masaüstü PC kullanıyorsan, iki aynı boyutta harddisk alıp RAID 1 ile bağlayabilirsin birbirine (windows içinde yapılabiliyor), böylelikle bir harddisk bozulsa bile diğer harddisk'indeki verileri kaybetmezsin

bir sitede vs vardi, amazon-dropbox-googledrive vs'si yapmisti, her ucunde de dosyalar kayboluyormus ara sira :( en azi dropboxtaydi yanlis hatirlamiyorsam.

google drive'in da ucuz olma ozelligi var, sifirdan acacak olsam google drive acardim.

@stavro, halihazırda nero BackItUp kullanıyorum ama düzenli şekilde (mesela aylık vs) yedek alacak yer her zaman olmuyor. en son işte 2013'te yedek almışım, büyük ihtimalle dosyaları yedekledikten sonra o yedeğe geri döneceğim. ama her seferinde dosyaları yedek alma işi sıkıntılı. düzenimi oluştursam o iş de kolay olacak, "anaam şu klasörü almayı unutmuşum" derdi falan olmayacak.

@allezz, yok ben şişmelerden kurtulmak için format atacağım. sorumun amacı "formattan sonra eski düzenimi kolayca oturtabilmek için nasıl bir yol izleyeyim?" idi. raid bu durumda işimi görmez.

hard diski 4e böldüm. biri oyun, diğeri çalışma dosyaları, üçüncüsü de oyun ya da programların kurulumu için gerekli setup dosyaları. son bölümde tahmin edebileceğin gibi işletim sistemi olan partition. alet kasılmaya başladığında desktoptaki gerekli dosyalar, sık girilen siteler ve mail klasörünü alıyorum. kalanı formatla temizleniyor zaten.
online drivelara güvenilmez. hem o şirketin politikasına bağlısın hem de internet olmazsa olmaz.önemli dosyaların elinin altında olması daha iyidir (paranoyak yaklaşımlar için bu üç partititon ikinci bir hdd üstünde tutulur ve bu hard disk düzenli olarak kontrol edilirse hard disk bozulması da pek bir sorun yaratmaz.

ben hep tam backup aldım ama, "incremental backup" mı ne vardı seçenek olarak mesela haftada bir "yeni eklenen dosyaları-programları" eski backupa ekliyor. O güzel sanki.

Reddit'te çok övmüşlerdi Veeam Endpoint Backup kurdum onunla yapıyorum ben.(ücretsiz, eskiden Acronis kullanıyordum) Şimdiye kadar Veeam ile hiç geri almadım nasıl bilmiyorum ama iyidir herhalde, bi açılış diski oluşturdum sıkıntılı durumlar için.

Tarih klasörleri oluşturabilirsin. Örneğin 06.2016 diye bir klasör açarsın, o aydaki tüm belgelerini ona atarsın. Sonra o ay bitince o klasörü geçici olarak flasha kopyalarsın. O klasörler bir dvd edecek kadar olduğunda hepsini şifreleyip rar yaparsın. Sonra o rar dosyalarını da yandiske atabilirsin. Rarlı dosyaların kolay kolay gideceğini sanmıyorum. Arşiv niteliği taşıyan dosyaları da aynı şekilde dvdye at. Sonra dvdleri hddye kopyalarsın. Pcdekileri silersin.

Köpeklerin beyninin biraz daha küçüleceğini öngörebilirim sadece.

bu sorunun cevabı aslında bizde gizli.

biz varolursak bambaşka, yok olursak bambaşka durumda olur.

Rusya'da sokak köpeklerinin metro kullanmayı öğrendiklerini okumuştum. Sahibi selfie çekmeye hazırlanırken poz veren köpekler de var. Kediler zaten instagram bile kullanıyor. Şimdiki kediler, köpekler atalarına göre çok daha zeki. İleride zekaları yine artacak ama varoluşsal özelliklerini daha da kaybedecekler gibime geliyor ama öyle olmayabilir de. Çünkü kuyruğunu çeken bebeği duvara iten kedi de var.

kediler aynı kalır.

@dissendium

Aslında bir kaç makalede evcilleşen hayvanların atalarına göre beyin kapatisesinin küçüldüğünü ve daha "az akıllı" olduklarını okumuştum. Sebep olarak bu hayvanların ana dürtüsü olan yemek ihtiyacının avlanmaya gerek duymadan insanlar tarafından karşılanması.

bir organizmanın ana dürtüleri bir yemektir iki üreme. birinci olarak avlanma dürtüsünü yok ediyoruz, saati zamanı olan bir beslenmeye alıştırıyoruz, ikinci olayı hadım ederek çözüyoruz ve elimizde sadece yemek için yaşayan, yaşamak için yiyen bir hayvan kalıyor. Sonuç olarak beyin kullanımı minimuma düşüyor.

Ve giderek mala bağlıyor hayvan. Kendi düşüncem bu yönde.

geçen gün babam, köpekler konuşmaya başlayacak gibime geliyor, demişti. tam üzerine bu duyuru güzel oldu.

hiç bir şey bilinmez. ilk olarak insanın 100000 yıl sonra varolması bile neredeyse imkansız. evcil hayvanlarda (evrim süreçleri daha hızlı) insandan daha çaplı değişimler geçirecekler.
yani bu günkü kediler ve köpekler o zamanki çevreye uyum sağlamış canlılar olacaklar. insanla ilişkileri de muhtemelen olmayacak çünkü büyük ihtimal insan olmayacak.

bi dakika bi dakika evet ekmek elden su gölden yaşayarak avlanma dürtüsü yok olabilir, fakat kısırlaştırarak diğer nesle zaten sevişme dürtüsü yok olmuş şekilde geçmiyorki daha doğrusu geçemiyor.insanlarla ilişkileri enseye tokat kıvamına geleceğine inanıyorum.ulan bi video var idi, köpek askerden dönen sahibinin kokusunu mu alıyor napıyor daha eve gelmeden çılgın atıyor köpek, eve girince üstüne atlıyor falan, yok böyle bir zeka arkadaş, bu nasıl sadıklık.kesin bir şeyler olacak bak kesin.

market soyup, yankesicilik yapacaklar.

bence;
insanın hala var olacağını kabul edersek en belirgin biçimde evcil kuşların artık uçamayacağını öngörebiliriz. daha iri hale de geleceklerdir. hem uçamamaktan hem düzenli beslenmekten ötürü. gaga yapıları, pençeleri de değişecek, sivri gagalar yok olup tutunmak için sert tırnaklı pençelerini de kaybedecekler. yani bugünün muhabbet kuşlarıyla yarınınkiler arasında çok ciddi farklar olacak. birbirine neredeyse hiç benzemeyecek. ev ortamında beslenmeye devam edilirse eğer tüylerde de değişim olacak. daha az renkli, hatta renk pigmentlerini kaybetmiş beyaza yakın gri kuşlar olacak.

kedilerin ve köpeklerin ise en başta diş yapılarının değişeceğini düşünüyorum. köpek dişi gibi parçalamaya yarayan keskin dişleri kaybolabilir ya da yuvarlak hale gelebilir. dişleri bizim bugünkü dişlerimize yakın hale gelecek. artık bir şeyleri parçalamıyor kuru ya da ıslak mamayı löp löp götürüyorlar. daha az hareket ettikleri için özellikle kediler bugünkü gibi çevik olmayacaklar. ışık kirliliğinin artması ve 100 bin yıl sonra şehirlerin daha ışıklı daha gürültülü olacağını hesaba katarsak, görme duyuları da zayıflayacaktır. yani gece görüşüne daha az ihtiyaç duyacaklar. geceler zaten daha aydınlık olacak onlar için. bu da gözlerinin değişmesine, gece göz parlamasına gerek kalmamasına, bu ek özelliği kaybetmelerine ya da zayıflamasına neden olacak. aynı şekilde aşırı gürültü, hassas kulakların kendisini korumak için daha az duymaya yönelmesine neden olacak.

beyinleri küçülse de daha gelişmiş bir beyne sahip olacaklar. alet kullanmayı, sebep-sonuç ilişkisi kurmayı biraz daha geliştirecekler. şehir ortamında doğal yiyecekleri dışında da beslendikleri için ve diş yapıları da değişeceğinden bitkilerin bir bölümü de beslenmeleri arasında yer alacak. bugün bile sebze yiyebiliyorlar. gelecekte rutin olarak sebze de yiyecekler. bu da mide ve sindirim sistemlerinin değişimine neden olacak. midedeki değişim beyne direkt etki eder. gittikçe insana benzer bir metabolizmaya sahip olabilirler. çok aşırı uçta ise sebze sindirimi, ileride geviş getiren kedi-köpek ile karşılaşılmasına bile neden olabilir. tamamen koşulların nasıl gelişeceğine bağlı.

Oglum sen evrime unaniyor musun? Bak gorurlerse bilimsel(?) camialarindan atilirsin. Papaz eriklerini imam eriklerine ceviremezsin hepimiz Hristiyan olmak zorunda kaliriz Allah korusun.

Evcil hayvanlar doğal seçilimle üremesine izin verilmeyen, genelde insan eliye zorla seçilim yaptırılarak çiftleştirilen canlılar olduğu için doğal bir evrim sürecinden bahsedemeyiz. İnsan eliyle bin bir takla atarak üretilmiş "saf kan" denilen cins köpeklerin birbirinden farklı olmasını geçtim, hepsi aynı ana babaya uzanan aynı cins köpeklerin bile 100 yıl önceki haliyle şimdiki halleri çok farklı. Örneğin 100 yıl önceki pitbull ile şimdiki çok farklı, çünkü daha kaslı, daha güçlü olanları çiftleştirmişler.

Bana sorarsan hicbir tahmin yurutemeyiz. Beklenmedik seyler de olabilir. Hatta hicbir degisiklik de olmayabilir, belki de 2 milyon yil gecmesi gerekecektir.

kırılmadı.

Sol el bilegim kirildi.
Cok pis bir aci ama cok da tuhaf ayni zamanda.

Ama en cok rontgen icin duzlestirmeye calistiklarinda acidi. Ahh hala da ondan ala aci cekmisligim yoktu.

yerinde duramayacağın bir acı

kırılsa duramazsın.

Ayagim kirildi. Kirilinca aciyo ama sonra gecio. Zaten lafi var kiriksa iyi catlaksa duramazsin diye

Bilegim bi kac defa kirildi. kirikarim duzgun kiriklardi anladigim kadariyla ki oyle duzeltme yerine getirme falan filan olmadi, olduysa da oyle canim cikmadi yani.. Neyse asil mesele kiriklarin hicbirini rontgene kadar anlamadim yani sicagiyla anlasilmaz mevzusu dogru, zaman gectikce agri ve siame oluyo

kırılmış 1-2 ay sonra fark ettik. doktor bölgeyi bulup bastırınca acıdı, yoksa acımıyordu

ben de bisikletten dusup sag el bas parmagimla bilek arasindaki kemigi kirmistim. hastaneye kadar veya sonrasinda onunla ilgili hicbir aci hatirlamiyorum. asfalt yanigi cok feci bir sey asfalt yanigi varken baska yerinize canli dikis atsalar dahi hissetmezsiniz. ki onu da yapmislardi.

kırılan yere göre değişir. hareketli kemiklerin olmadığı bir yer (mesela burun köprüsü ya da kaburga) kırılırsa kemikler yerinden oynamadığı sürece acı hissetmezsin. ancak kaynayana kadar çok şiddetli ağrı çekersin. bu tür kemik kırıklarında kırılan kemikler sinirlere baskı yapmadığı için acı vermezler ama kaynama sürecinde ağrı yaparlar (her iki örneği yaşadım. ikincisinde kalp krizi geçiriyorum sanmıştım).
hareketli kemik kırılmaları ise acı yapar. bileği kırılan bir arkadaşımın acıdan haykıra haykıra ağladığını gördüm. düşman başına.

3 hafta önce kaza sonucu koprucuk kemiğim kırıldı, öyle bağırtacak kadar acı hissetmedim. Sızladi fakat bayaa

7 yaşındayken sol kolumu çok ciddi şekilde kırdım. öyle ki bilek dirsek arası kemik deriyi yırtıp çıkmıştı. 2mm yandan kırsam atardamarı keseceği için hayatımı kurtarmak adına kolumu kesmeleri gerekebilirmiş. kırdığımın hemen ardından kolum davul gibi şişti iç kanamadan ötürü. hastaneye götürdüler arabada tümsekten geçerken kolumun çok acıdığını hatırlıyorum ama normal şeyler bunlar. hastane doktor hemen ameliyat demiş babam güvenmeyip yedikule ermeni hastanesine götürmüş. doktorlar alçıya almış hemen. doktorun babamla konuşurken şunu dediğini hatırlıyorum: çok doğru kararla buraya getirmişsiniz o iç kanama geçiren kola neşter vurduğun an hayatını kurtarmak için kolunu kesmen gerekir kanamayı durduramazsın. babam o gün hayatımı kurtarmış kısaca..

geçen sene de yaklaşık 60km ile viraj aşağı sola eğimli yolda ilerlerken yerdeki kumdan ötürü sola düştüm ve sol omzumu çatlattım. ilk başta şoka girdiğim için idrak edemedim ancak kolumu yukarı kaldırmaya çalışınca ağrdığını farkettim ve doktora gittim. fizyoterapi ile sorun çözüldü

benim de sol el bileğim kırıldı. önce anlamadım, eczaneye gidip kas gevşetici krem aldım, sürüp yattım. ertesi gün kalktığımda bütün kolum simsiyah bi renge bürünmüştü. morarmıştı ama siyaha yakın bi mor.. korktum tabi, hastaneye gittim, kırık olduğu tespit edildi, alçıya alındı. herhangi bi acı hissetmedim, sırf o morarmasından tedirgin olmuştum bi de alçının durduğu süre boyunca işemek, giyinmek, saç toplamak, tırnak kesmek gibi eylemler oldukça zorlamıştı.

fakat ciddili kazalar yaralanmalar hariç, böyle küçük ölçekli acılar konusunda tırnak çektirmenin üstüne tanımam.

Motosikletten düştüm. Kalktım motorun hasarına baktım, var biraz hasar ama sürülebilecek gibi atladım arkadaşların yanına gittim. Meğer köprücük kemiğimi kırmışım onlar farketti.

Yani o an hiç acısı yoktu. Ama iki sene geçmesine rağmen hala şınav çekerken zorlanıyorum.

çok aşırı bi acı ağrı olmuyo ama görüntü hoş değil
kırık olsa duramazsın olayı da yalan, baya duruyosun
en dayanılmaz ağrı açık ara böbrek ağrısıdır

maşallah diyelim hiç kırılmadı.

Çok düştüm ama kırılmadı, nazar değmesin.

Hali saha macinda sol ayagimin en kucuk ikinci parmagi (soldan ikinci. baska nasil anlatilir ki lan bu!?) kirildi iki sene once. Parcali kirik vardi. Igneyle uyusturdu, botatel falan takti doktor. Aci hissetmedim kirildiginda fakat cok tuhaf bir sikinti duydum. Soyle ki, tek ayak ustunde sekince kirilan parmak cok fena sallaniyordu. Aradaki boslugu hissedebiliyordun yani.

Iki kolum da farkli zamanlarda kirildi. Tarif edilemeyecek kadar guclu bir agri. O yuzden tarif edemem.
Bu zamana kadar yasadigim en kotu aci kol kirilmasi, digeri de bobrek sancisiydi.
Dusmanimin basina gelmesin diyeyim kisaca.

Edit: Bir de kirilan yere ve kirilma sekline gore de durum degisiyor. Ilk kirildiginda aninda muthis bir agriyla kivranmaya basladim, acidan midem bulanip ogurmeye basladim falan. Diger kolum kirildiginda ise ilk anda bir sey hissetmedim, sonradan agrimaya basladi. Kipirtattigim an agriyordu.

12 yaşındayken iki ayağımın üstünde dururken kolumu kırmıştım. Hem çıkmış hem kırılmıştı. Büyük beceri. Düştüğüm yerden 10 dakika kalkamamıştım. Çok çok büyük bir acı değil ama tarifi zor. Ağrı gibi daha çok. Ama çok büyük bir ağrı gibi.

şükürler olsun ki hiçbir yerim kırılmadı.
hep korkmuşumdur bir yerlerim kırılacak/kırılır diye.

kalbim kırıldı. çok ağır bir acı. tarifi yok.

her ikisi de önemli. kedilerde aneeler güçsüz gördükleri yavrulara sırt çevirebilir. mümkün olduğunca annenin koynunda tutun ve meme emmesini sağlayın.en önemlisi şu. kokunuz yavruya sinmesin.
not: meme emerse kendine gelir ve yaşar. yalnız anne yavruları sütten kesinceye kadar çok iyi besin almalı. sütü hepsine yeterse emzirir. ama süt yetersiz olduğunda en güçsüzden başlayarak yavruları eleyecektir.

randevuya son 3 gün içinde alın derim.

ben son vizem için 15 gün önce aldım herhangi bir sorun olmadı. önemli olan hesabında para olması.

sorun olmuyor, bende birkaç defa 1 hafta önceki tarihle götürmüştüm.

banka hesap dökümü 5-10 dakikada alabileceğiniz bir şey. o yüzden mümkün olduğunca güncel olması sizin yararınıza.

sorun olmaz

30 gün öncekini götürdüm. dövdüler çok fena.


şaka şaka 1 yıllık verdiler.

kaç alman lazım yani en önemli bilgiyi vermemişsin. yıllar derken ne kadar yıllar önce, 3-5 sene mi 20 sene mi?

en iyi kaynaklar cambridge'in ielts hazırlık kitapları bence.
ielts-simon sites de güzel.

geçilmesi gereken sınır en az 5.5 ama bu çok zor değilmiş sanırım. toelf notu için de 4 sene diyebiliriz.

"ingilizce biliyorum" diyen herhangi biri en az 6-6.5 alir IELTS ten. Listening ve reading ozellik cok kolay.

Writing icin ielts simon orneklerine goz atmak ve gunluk hayatta ingilizce bir sey yazmiyorsaniz, birkac deneme yapmak yararli olur.

Speaking icin de ne tarz sorular geliyor ve nasil cevap geliyor diye bakmak yeterli.

TOEFL a girmedim ama IELTS cok kolaydi.

@odad teşekkürler. toeflda speaking makineye konuşuyordun kayıt ediyor şeklindeydi. ielts in olayı bambaşkaymış sanırım.

ben toeflda 55 60 gibi saçma salak skorlar alıyodum. kursu bırakıp 1 ay ieltse evde çalıştım 6.5 aldım. örnek teşkil etsin

İngilizce bilmiyorum. Listening 5.5 speking 6 aldim. Listening kisminda yaridan sonra konusmayi da kacirdim ustelik.
Ornek teskil etsin.

ielts toefl a oranla daha kolay bir sınav değil. zorluğu hemen hemen aynı düzeyde. kolay algısını uygulama farkı yaratıyor. toefl internet tabanlı bir sınav. yaklaşık 2-3 saat bilgisayar başında oturuyorsun. kimisi reading yaparken kimisi listening kimisi de speaking yapıyor. iyi bir kulaklık yoksa yandınız. ielts de her bir chapter beraber başlayıp beraber bitiyor. aralarda dinlenme fırsatınız oluyor. listening beraber yapıldığı için dikkat dağılması da olmuyor haliyle. en büyük farkı speakingte. karşınızda sizin gibi biri var ve normal sohbet havasında konuşuyorsunuz. akıcı konuşup soruya göre cevap verin yeter.ancak burada sınavı yapan kişinin ruh hali önemli. keyfi yerindeyse tekleye tekleye konuştuğunuz speakingden 5 (3 olmalıydı), canı sıkkın bir examinerdan sorulara düzgün cevap verip yavaş ve akıcı sayılabilecek bir speaking ile 4,5 (en az 5,5 olmalıydı) almak mümkün. sabah 9:30 10:00 saatlerini tercih edin. kan şekeri yüksek, sınavı yapanlar henüz dinç oluyor. ya da en son kişi olun. iş günü bitişi de olumlu bir his.
writing için gireceğiniz sınav modu önemli. eğer academic mod a girecekseniz academic yazı kurallarını bilmeniz lazım. ama bunu da ielts ile ilgili sitelerden (cokponcik de söylemiş) ielts-simon gayet iyi.
çalışması çok zor değil. bol bol ingilizce kaynak okuyup bbc dinlerseniz gayet yararlı olur.
not: 5,5 çok rahatlıkla geçilir. o not gündelik inigilzce konuşma notudur.

ielts toefldan kolay bir sınav. listening için girin de bakın ne saçma sorular var. yok marketten içeri gir sağa dön orda terziyi bulcaksın vs. toeflla aynı deyip güldürmeyin.

en iyi calisma yontemi bence Cambridge'in IELTS kitaplarini cozmek, hem soru kalitesi guzel, sinavla birebir ayni formatta ve de okuma parcalari gayet ilgi cekici

ben 7. kitabi cozdum sadece sinav nerdeyse aynisiydi.

www.buch.de

(google'a yazinca bu sete cok kolay bir sekilde ulasilabiliyor)

herkese teşekkürler. o zaman cambridge'ın son 1-2 kitabını alıp bakıyoruz, akmarda vardır diye tahmin ediyorum.

dediğim gibi 5.5 geçilmesi gereken sınır ancak bir kabul olayı olduğu için ve sınav da bence bayağı gereksiz pahalı olduğu için mümkün olan en yüksek notu almak önemli.

@tururo ayrıca teşekkürler, sınav içeriği hakkında bu derece ayrıntı bilgim yoktu. bu iyi oldu.

5.5 havada karada alırsın merak etme.

cd si olan bir arkadaşına rica et. onun bilgisayarında usb den kurulan win 7 hazırlayıp format atarak w7yi kur.
not: usb en az 4 gb boyunda olmalı.

www.microsoft.com

Ürün anahtarı ile iso'yu indir.

www.microsoft.com

Bununla da bir belleğe yaz, usb'den boot ederek formatla bilgisayarı.

Yaa nasıl güzeller.
Kediler cansız yavruları et parçası olarak görüyorlar, afiyetle yiyorlar. Normal, tüm kediler yapar bunu. Protein lazım ama dimi :)
Bu arada zamanı geldiğinde sahiplendirmeyi düşünürseniz, bizim oğluşa tatlı bi hatun alabiliriz :)

kedilerin evcilleştirilme öncesinden kalan içgüdüsü. anne tüm gücünü güçlü olan yavruları için harcamaya programlı. güçsüz yavruları bu şekilde elimine ediyor.
ayrıca;
bir nick var benden iceri +1 protein süt için olmazsa olmaz.

bir de şimdi onun yanında siz varsınız ve plesentayı veya canlı olmayan yavruları gömebilirsiniz yahut oradan uzaklaştırabilirsiniz. fakat doğal şartlarda yani kendi doğasında yapsa idi bu doğumu canlı kaynaklı bütün atıklar anne icin de yavrular icin de enfeksiyona yol açabilirdi. kendi kendine gömmek için de yeterli enerjisi olacağını sanmıyorum o halde. işte bunlar hep kendi başına hayatta kalma yöntemleri.

ve elbette, sağlıkla büyüsünler. :)

Masallah cok guzeller. Sahiplendirmek ister misin? Bitanecigini bana vermez misin?

tam emin olmamakla beraber, mouse işinde modelden ziyade marka önemli sanıyorum. ağzım yandı oradan biliyorum. microsoft veya logitech'ten aşağı düşmemek lazım.

logitech +1
m127mi neydi benddeki. kablosuz vs. güzel mouse.

bütçe iyi bir mouse için düşük (oyun oynanabilecek mouse diyorsun). iyi bir markanın (microsoft olur, logitech olur ama razer olamaz çünkü bütçe yok) kablolu mouseu kontrol edilerek alınır. oyun oynayacaksan mouseun ele iyi oturması önemlidir.

a101'e microsoft gelecek

2.kez a4 tech x7 aldım ben kasım ayında. ilkini 4 sene kadar kullanmıştım. oyun için de normal kullanım için de uygun bir alet. fiyat da 70 tl falan.

o paraya yok.

marka onemli evet ama her markanın her modeli iyi ya da her modeli kötü diye bir şey de yok... logitech evet belirli bir standarttadır ama markanın tüm ürünleri de iyi değildir kısacası... 20 liralık kablosuz mouse da var logitechden ve en fazla 20 liralık bir mouse kadar iyi... ama gidip razer'a bakarsan alt modeli olmayan orta-üstten başlayan bir marka.

100 lira bütçe biraz az kalıyor aslında. iş görür bir şey alırsın ama oyun oynanabilecek dersen üstüne çıkman daha doğru olur bu bütçenin.
www.amazon.com 173 liraya geliyor mesela. bestseller konumunda kalitesini kanıtlamış gerçek bir oyuncu ekipmanı. 100 lirayı vermişken çıkılamayacak bir fiyat değil bence. yıllarca da kullanacağını düşünürsen 3 yıl kullansan aradaki 73 lira günlük 5-10 kuruşa filan gelir herhalde :D

türkiyeden almadım ben de mesela kendi deathadderımı.

bir de illa ucuz dersen şöyle bir şey var www.amazon.com kendim kullanmadım denemedim bilmiyorum ve çok iyi olamayacağına eminim enazından ama fiyatına göre 3000+ da yorumda genelde olumlu olmuş. bestseller listesinde denk gelmiştim kendi deathadderımı alırken.

şuradaki sharkkın aynısı sanırım redragon zaten www.youtube.com
www.amazon.com

ben kapatmıyorum.

Ama bilgisayarı kasmadıkça bir etkisi olacağını da sanmıyorum. gerçi şimdi aklıma geldi, eskiden de bazı sitelere girerken safariyi tamamen kapatıp yeniden açardım, mesela ekşisözlükteyim ve aynı ekrandan uludağsözlüğe gireceksem eğer öyle yapmaz, sedat uludağsözlüğe gireceğimi anlamasın diye önce safariyi kapatır sonra yeni safari açar öyle girerdim.

hakikaten bu zekayla bu yaşa kadar iyi gelmişim.

Önemli bir şey yapmadan önce oturumu kapatıp tekrar açıyorum ben, tüm işlemler sonlanıp yeniden başlamış oluyor, uzun süre oturum açık kaldığında da 1 dk içinde yapıyorum öylesine, hani bir mantığı var mı derseniz mesela bir hata olacaksa da minimuma indirmiş oluruz.

bilgisayarın işlem gücü, ram miktarı, hard disk hızı v.b. bağlı.
eğer bilgisayarın eski ya da güçsüz bir modelse olumlu etkisi olur (sadece hız olarak). kopyalamayı çok daha hızlı yapar. ama yeni, güçlü bir modelse pek bir etkisi olmaz.
yalnız şöyle bir şey var. açık olan programlar bilgisayarın kilitlenmesine sebep olursa veri kaybı yaşarsın.

kapatıyorum çünkü çok eski ve çok yavaş bilgisayarım. birkaç işi aynı anda yapamıyor.

işlemciye ihtiyacım var ise kapatıyorum, misalen büyük uygulamaları derlemek (chromium falan) yada video encode etmek gibi, geri kalanda kapatmıyorum.

yil 2016. 15 sene once kapatiyorduk.

amerikan iç savaşı gibi görünüyor.

Amerikan iç savaşı olması lazım.

amerikan iç savaşı
film önerim de cold mountain, glory, gettysburg, the colt, biraz ucundan gangs of new york, yerlilerle yapılan savaşlarla birlikte iç savaşı da gösteren kurtlarla dans filmi de olur.

merhaba. en sevmediğim konu he, bide beyzbollu filmler. öncelikle bu soruyu sorduğunuza göre kardeş kardeşe neden kıyıyor onu anlamak için biyografi seviyorsanız 2012 yapımı lincoln ü tavsiye ederim. ardından arkadaşların filmler netlik kazanır.

merak etme unutmamıştır. istediğin gibi arayabilirsin. hatta araman hoş olur.

arayıp hatırlatmayayım düşüncesinin yanlış olduğunu bir kaç kez deneyimledim. aramak daha iyi karşılanıyor.

Aranmali bence

böyle bir örnekte hissedilen sıkıntı sizin halen orada çalışıyor olmanızdan kaynaklanıyor.iletişim kurduğunuz taktirde her iki tarafın aklında "seçilmiş kişi ile seçilmemiş kişi konuşuyor" olgusu belirecek. erdemli bir insan da bundan rahatsızlık duyar zaten. tavsiyem eylemsiz kalmamanız yönünde olurdu. iş yerinin personel değerlendirme kriterlerine bok atarak aramanız kötünün iyisidir bana göre.

Elbette araman daha iyi olur.

aranızx iyiyse arayın. bu dönemlerde destek olmak iyidir. ama kötüyse aramanız pek iyi olmaz.

haklısın, ayıp etmişler. bunları müdür yardımcısına söyleseydin keşke.

haklısın.

hakliyken haksizimsilasmissiniz. memlekette efendilik de oyle cok iyi bir fikir degil, ama "herkes oyle yapiyor." da iyi bir savunma degil.

mudur mu neyse, "nazim gecer." diye dusunmus. cok da takilmayin.

gecmis olsun.

Zaten herzaman işini ciddiye alan iyi insanlara sıkıntı olur. Çünkü diğer çirkeflere izin vermeseler kıyamet kopar ama sana vermeseler tıpış tıpış işine gidersin. Herzaman senin durumunda kalırdım.
İyiler herzaman ezilir

e haliyle'nin söylediğine biraz katılıyorum. Herkes öyle yapıyor argümanı ile kendini savunmak çok etik değil. Herkesin işi savsaklaması, kafasına göre takılıp izin yapması senin için bir model olmamalı. Sen yine işini hakkıyla yapmalısın. Başkasının yanlış davranışı senin yanlış davranışını aklamaz. Sinir bozucu bir durum olduğu bir gerçek izin istediğinde mırın kırın edilmesinin ama sen de görev bilincini hissetmişsin demek ki, kalkıp gitmişsin işe. Gittikten sonra da sen niye geldin dediklerinde ayarladım geldim diyip kestirip atsan olurdu. Zaten gitmişsin yani, daha da tartışmaya girmenin çok anlamı yokmuş.

e haliyle'ye memlekette efendilik çok iyi fikir değil kısmında katılmıyorum ama. Efendilik her yerde iyi fikirdir. Ezeni ezmek, herkes yapıyor ben niye yapmayayımcılık düzene ayak uydurmak oluyor biraz. Sen eğer etik bilince sahipsen, bir şeyleri doğru yapmak istiyorsan, onun da ötesinde kötü ve yanlış gördüklerini değiştirmek istiyorsan efendiliği diyelim elden bırakmamalısın. Ve eylemine yansıtmalısın.

Haklı-haksız konusunda değerlendirme yapmayacağım. Canını sıkma, geçmiş olsun.

Haklisin. Ancak bugune kadar hic sorun cikmadi simdi niye cikti diye dert yanmanin da manasi yok. Abartilacak bisey gormuyorum. O anda oyle bir soz soylemistir ne bileyim cani sikilmistir v.s. Zaten olay tatliya baglanmis. Kafaya takmaya dahi gerek yok. Unut gitsin.

önceden belli bir şey ise o gün değl bir kaç gün önceden haber vermeliydin.
haksızsın

kimse ses etmiyor diye keyfi izinler alınırsa birinde patlayacaktı o da sana denk gelmiş. geçen kardeşim dişlerine tel taktıracak diye izin istedi bizim bi eleman. yani bu kadar yüzsüzleşmemek lazım. bu çocuğun annesi babası var. babasının kendi işi. izin alma gibi bir derdi yok. annesi ev hanımı paşamız da bu zirvede bulunmak için izin istiyor. yani sizde öncekilerin acısı çıktı muhtemelen.

Herkes çatır çatır izin alıyorsa senin gibi adamın bir dediği iki edilmemeli. Hele kalkmışsın gitmişsin mahcup olmaları özür dilemeleri lazım.

@fasulyek önceden söyledim ayaküstü haberleri vardı problem olmaz demişlerdi ben yine de teyit için aradım o gün.

bence en başından beri haksızsın. izin istemişsin anlattığına göre de seninle alakasız bir sorun yüzünden vermek istememişler. ama müdür yardımcısı bunu bir şekilde tolere etmiş. sen işe gidip adamı zor durumda bırakmışsın. sesin yükseltilmesi işi daha da kötü yapmış. kötü bir tecrübe.

gerek yok

küfür, tehdit falan etmezsen suç teşkil etmez.

temiz bir dille vur joker.

Uzun saç konusuna neden takıyordu bilmiyorum ama öğrencilerin gezmesi, sigara içmesi ve kağıt oynamasından şikayet ediyorsa iyi bir hocadır.
Öğrenci profili bu olabilir mi yahu?

Sizin onu sevip sevmemeniz önemsiz, onun da öğrencilerini sevip sevmemesi önemsiz, öğretmenlik görevini düzgünce yaptıysa mesele yok.

Bunca yıl sonra mesaj atmak istiyorsanız bu onun tarafından onanmamış olduğunuzu hissetmenizle ilgili olabilir.

Bizde de Turgut Özakman uzun saç sevmezdi. Bir gün "o asiyim vs. tutumunu gerçekten tutarlılıkla hayatta da yerine getiriyorsanız dilediğinizi yapın ama yalnızca bir imajsa sahiden boş işlerle uğraşıyorsunuz" demişti.

hocayı rahatsız etmek istiyorsan at.

ama ben bilgisine saygı duyduğum bir hocayı her ne kadar sevmesem de rahatsız etmek istemezdim. etrafta o kadar kalitesiz hoca varken bilgili hocaların değerini bilmek lazım.

ben olsam atma derim. takıntılı biriyse verdği cevaba takıntın artacak cevap vermezse gene takıntı yapacaksın. ama mesajın içeriğini bilemem yyapıcı yani tatlı dille bunu belirteceksen yap o zaman :D 10 yıl geçmesine rağmen unutmadıysan sen kaptırsın adama bence :D

dediğin sınırlar içinde kalırsan bir sorun olmaz ama öyle bir mesaj varsa akademik kariyer planını ya da üniversiteyle beraber çalışan bir şirkette kariyer düşünceni sıfırlamak olur.
boş veeeer

ne demek gerek yok senı 10 sene sonra rahatsız edıyorsa ısım cısım buyuk harflerle at o maılı

kendı duygularına saygı duy

şu durumdaki fıkraya düşebilirsin. c12.haberself.com

Dediğin gibi bir hoca ise ya hiç okumaz ya okudukran sonra ben demiştim zaten gerizekalı bu çocuk der siler mesajı

aradan 10 yıla yakın zaman geçmesine rağmen niye hala üzerinde duruyorsunuz? bence siz de takıntı yapmışsınız :) ben olsam atmazdım mail. suç teşkil edeceğinden filan değil. 10 sene önceye takılıp kalmaz hayatıma devam edip 10 sene önceki adamı çoktaaaan unutmuş olacağım için

ben hiçbir olumsuzluk yaşamadım bu hocayla. sadece aklıma geliyor bazen sinirim bozuluyor. bundan ibaret.

1 yaşına kadar yapılan aşılar hangileri?

karma ve iç parazit

kediler için iç ve dış parazit dışında, 3 zorunlu aşı var. karma - lösemi ve kuduz. karma ve löseminin her yıl tekrarlanması gerektiğini söylüyorlar.

belki bana kızanlar olur, bakış açınıza göre de değişir, ancak ben, evdeki kediler için, ilk yıldan sonra, iç - dış parazitin yeterli olacağını düşünüyorum. evde 3, evin önünde 7 kediye bakıyorum ve benim kediler için izlediğim yol bu şekilde.

hayır.
tüm aşıları eksiksiz yapılmalı. kedi meraklı bir hayvan. fırsatını bulduğunda dışarı çıkacaktır. ayrıcakarşılaşacağı başka hayvanlardan da kuduz kapma ihtimali var. zorunlu aşılarını aksatmayın.

hayır. tüm aşılarını yaptırın.

Sen dışarı çıkıyorsun, ayakkabılarına kediler sürtünüyor, köpek elini yalıyor, belki de farketmeden bir hayvan dışkısının minicik bir parçasına basıyorsun vs. o hastalıkları eve taşıma riskin var, o yüzden yaptır bence.

Karma aşının üç yılda bir yapılması da kafi diye biliyorum. Benim veteriner hekim lösemi ve kuduz yapmıyor çünkü kedilerim hiç dışarı çıkmıyor. Üstelik bir çok ülkede de lösemi protokolü yok. Kedin evden dışarı çıkmıyorsa sadece iç ve dış parazit ilaçlarını uygulaman yeterli olur. Pire çünkü sokaktan eve taşınıyor maalesef.

On altı yaşındaki kedime de ilk iki senesi hariç hiç aşı yaptırmadım, sokaktaki çocuklarla da oldukça içli dışlıyım. hiçbir problem yaşamadım.

hayır yeterli olmaz.

Balkona bile çıkmayan kedime dış parazit bulaştı. Elbisemizle biz taşıyoruz. Üstelik aşısını 2 ay geciktirdik diye oldu, yani önceden aşısı vardı, sıradaki aşıyı aksatmıştık sadece.

yeterli olur diye bisey yok, her aşının tamamı yapılacak.

Migren bende uyumakla geçiyor.

Kuzenimin migreni ciddi boyuttaydi. Hastanelik oluyordu atak gecirdiginde. Gecenlerde ameliyat oldu. Kafasindan 4-5 kesik acip sinirleri mi gevsetmisler ne yapmislar. Kesin cozum diyorlar, insallah ise yarar. 6 ay surermis sonuclarini gormek.

Uyku duzenine dikkat, asiri alkol almiyorum. Kapali alanda yuksek sese fazla maruz kalmamaya calisiyorum.atak geldiginde ise mumkun oldugunca karanlikta ilacalrimi alip uyumaya clisiyorum.

kesinlikle stresten uzak dur.
özellikle sinirlenme sal gitsin yani.
akşam sonra migren vurur.

Uyumak en iyi çözüm. Ama yoğun stres altindaysaniz bazen o bile geçiremiyor. Uzun vadede hayatinizdaki stresi azaltin. Ben migren yüzünden çok stresli işimden ayrilmak zorunda kalmistim.

Dideral

açılın baş ağrısı uzmanı geldi.
öncelikle migren ile alakalı her şey kişiden kişiye müthiş değişiyor bunun için önce migreniniz olduğundan emin olun.
doktrolar her baş ağrısına migren deyip geçmeye çok yatkın.
ne olursa olsun bir beyin mr'ı çektirin ve sorunun başka bir sebepten olmadığını doğrulayın.
PS: MR radyasyon vs. içermeyen bir teknik vücuda bir zararı yok gönül rahatlıyla çektirebilirsiniz.

Migreninizin olduğunu varsayarak;

1. Düzenli kullanımda atak sayısını ve şiddetini azaltan ilaçlar var, genellikle sibellium ile başlanır olmazsa dideral ile devam edilir; denemeye değer, lakin bu ilaçlar kesin çözüm değil, ayrıca sayfalarca yan etkisi var. başarı oranları mucizevi sayılmaz.

2. Atak başladıktan sonra iyi gelen ilaçlar var en yaygını migrex, başın ağrıdığında aldığında kana geçmesiyle atağı %99 keser ama aynı zamanda uyku getirir vs.

3. Uyumak diyen arkadaşlar şiddetli migren ağrısı görmemişler onları boşver, zaten migren atağı sırasında uyuyabiliyorsan migreni dert etme.

4. Migreni tetikleyen şeyler listelerini fazla ciddiye alma, dediğim gibi kişiden kişiye müthiş değişen bir durum bu. yine de fazla uyku(10 saat +) aşırı alkol gibi durumlar en çok kabul görenleri, kendi vücudunun ne zaman bu atakları başlattığını zamanla öğrenebilirsin. örn: benim için 12 saat uyuyunca 24 saat migren garanti

5. Kendini tanıdıktan sonra hayat düzenini buna göre ayarla, fazla içme, az uyu, bol su iç. Stres sürekli söylenmiş ama tekrar etmeden edemeyeceğim kafanızın rahat olması lazım. dert tasa = deliler gibi migren.

6. kafanıza takılan olursa mesaj atın, migren + beyin tümörü ile her türlü ağrıyı tattım aydınlatırım

hekim değilim, sadece migrenle ilgili biraz baktım.

denmiş, yine tekrarda fayda var. başağrınız gerçekten migren mi, tanı aldınız mı.

tanı aldıysanız, neye bağlı migreniniz var.
örneğin kadınsanız, adete bağlı hormon değişimi ve vücudun su toplaması migreni tetikleyebiliyor. bu duruma bağlı olduğu zaman yapabildiğim kadar su içiyorum. adet önceside günde 3 litre su içtiğimde başağrısı çekmediğimi gözlemledim.
genelde günlük sıvı alımınız yetersizse buna karşılık vücudun tepkilerinden biri başağrısı oluyor zaten.
şimdilik önerim sadece bu.
geçmiş olsun.

1-migrenin kesin bir çözümü yok. ama atakları seyrelten ve şiddetini azaltan ilaçlar var. bu ilacı da bir nörolog doktor yazabiliyor.
2-migren tetikleyicileri kişiden kişiye farklılık gösterir. bende kahve tetiklerken iş arkadaşımda krizin şiddetini azaltıyor. onda tetikleyenlerden biri ise çay. bunları öğrenip hayatınızdan çıkaracaksınız.
3-soğuk, sessizlik ve karanlık şiddeti azaltır. bu herkeste aynı. ağrı başladı mı doktorun verdiği migren ağrı kesicisi (başka ağrılarda vir işlevi yok. sadece migren) içilip sessiz serin karanlık bir köşeye çekilmeli.
4-hayat rutin yaşanacak. öyle sevinmek, kızmak, her dakika bir aksiyon yok. ne kadar rutin o kadar az kriz.
geçmiş olsun.

Ilacli tedaviyi doktor -agri kesiciye abanmadigim surece- onermedi. Mr da cektirdim, doktor migren teshisi koydu.

Ben de majezik ile idare ediyorum. Cok sik kullanmamaya gayret ediyorum agri kesiciyi. Kesinlikle kendimi ac birakmiyorum, ac beklersem kurtulusum yok.
Uyumak kesinlikle ise yaramiyor bende yalniz. Agri vurdugunda uykuya dalmam mumkun degil zaten o agriyla, uyuyabilsem de kalktigimda agri hala devam ediyor, tabi biraz artisla birlikte. Ama dedigim gibi, tam bir nobet gecirdigimde KESINLIKLE uyuyamiyorum.

Bende tetikleyen baslica 2 sey var:
1- Ac kalmak
2- Fazla uyku
Bu ikisi istisnasiz tetikliyor ve agri kesici kullanmadan kesinlikle gecmiyor.

Ayrica isyerinde asiri yogun olup strese girdigim zamanlar da agrimaya basliyor ama aclik ya da fazla uykugun yaptigi kadar siddetli agri degil ve birkac saat sonra gecebiliyor bazen.

Siteyi acamadim ama cocuklar icin kullanilan citlerden sanirim. Bende de var terasa cikmasin diye kullaniyorum ama atliyor uzerinden malesef.
Annem tesanin cirtcirtli sinekliklerinden kullaniyor. Gerci onu da atlayinca yerinden cikartiyorlar onu da. Sineklik sart gibi sanki.

Çitler bildiğin bahçe için çit olduğundan camda kaba duracaktır. Tel bir sinekliği (ama çat çut takılmalı olmayan) raptiyelerle çerçeveye sabitleyebilirsiniz. Google'a cat proof window yazıp görsellerden fikir alabilirsiniz.

static01.nyt.com

en garantisi bu ya :(

Çelik sineklik. hem sizi sinekten korur hem de kediyi aşağı atlamaktan korur.
not: çelik sineklik olursa tırmanabilirler.

sokağı ister, alışmıştır o durmaz. eğer sağlıklı, bakıma ihtiyacı olmayan bir kediyse güzel bi kedi evi yap, zincirle bahçe demirleri vs varsa sabitle. ailen de arada mama versin.

Ailem arada değil günde 10 öğün yemek veriyor nerdeyse :) yemek konusunda sıkıntı yok ama problem barınmada. Şöyle ki, ailemin evi bahçeli. Bahçede ona evde yaptım başka kedi geldi yattı bizimki açıkta kaldı. Bizimkine başka bi tane yaptım, diğer kedi geldi buna yattı bu sefer bizimki yine açıkta. Bi kedi ona yaptığım yuvaya yatarsa yatmıyor bida. Yani sıkıntı nerde uyuduğu.. yemek o bahçede olduğu sürece hep var ama soğukta nerde yatıp kalkıyor bilmiyorum, akşam olunca gidiyor hep.. bende sırf bu yüzden aklım kalıyor diye evime götürmek istiyorum. Durmazmı ya hiç bi şekil? :(

çok zor. çünkü karakteri oturmuş, sokak şartlarını öğrenmiş bir kedi bu. karakterini değiştiremezsiniz. bahçeye koyacağınız dışı naylon içi altta strapor üstünde de kullanılmayan eski giysiler olan bir kutu onun için evden daha rahat olacaktır.
eve kedi alacaksanız iki dişi yavru (2-3 aylık) alın. istediğiniz gibi eğitebilirsiniz ve sorun yaşamazsınız.
not: yaklaşık 4 yıl önce sokaktan ameliyat sonrası nekahatı için alınan dişi eve yamandı ve evdeki delikanlıyı kovdu.

mis gibi olur. kedilerimden biri 1.5 yaşına kadar sokaktaydı mesela, şimdi gayet mutlu mesut.

Bahçede bi kedi daha var. Ağzını kesmiş bi yerde zamanında, şekli şemali kaymış biraz, erkek. Benim kıza yuva yapıyorum, bu sıfatsız geliyor yatıyor dediğim gibi sonra kız kaçıyo hemen. Ki sıfatsız kalmıyormuş normalde, yemeğini yiyip ( bu arada sıfatsız cama vurup yemek istiyor, hatta iki ayak üstünde cama yaslanıp içeri bakıyor bi yandan bi eliyle camı tıklıyor ) gidiyormuş, sırf kız geldikten sonra gece yatmayada başladı. Yatsın yatmasınada kız var o diye kaçıyor :( adada evimiz, zaten kedi çok var, bahçeye yuva koyuyorum bi bakıyorum hiç görmediğim bi kedi gelmiş yatıyor, çok kedi var sokakta.

mutlusismankedi, hiç kaçma girişiminde bulundumu kediniz? En çok camı açık unuturumda 4.kattan atlamaya kalkışmasından korkuyorum ev konusunda..

hemen hemen her kedide var ama o. 5 kedim var, sokak kapısını açık gördükleri an kaçma istekleri başlıyor. kediye özgü merak o. ama pencerelere tente yaptırmayacaksanız hiç kedi almayın eve. o pencerelerde tente&sineklik şart. insanlık hali bu çünkü unutuyorlar falan mutlaka atlama düşme vakaları oluyor.

Kiradayım bakırköyde, o yüzden camlarda tente-sineklik olmamasına rağmen yaptırmamıştım. O zaman eve getirmeden önce o işi halletmem gerekicek. Çok teşekkür ederim herkese cevapları için :)

tente-sineklik için sakın normal sineklikleri tercih etmeyin. onlar kedi ağırlığını çekemiyor. en iyi tercih çelik sineklik yaptırmak. tenteyi yapan adama evde kedi olacağını söyleyin o anlar.

Teşekkürler uyarı için :)

Yok.

beklentilerini düşürürsen daha mutlu olursun.

ben tam senin söylediğin gibi biriyim ama hiç bir faydasını görmedim bu özelliklerimin.

sorumluluk sahibiyim bilmiyorum ama diğer özellikleri taşıdığıma inanıyorum

i.hizliresim.com

ben öyle düşünmüyorum. iş hayatına ilk girdiğimde iş ortamında dostluk olmaz demişlerdi. Öyle harika arkadaşlarım, dostlarım oldu ki inanamıyordum... :) ha bununla birlikte "yok artık bu kadarını yapmış olamaz" dediğim kişiler "o kadar"ından fazlasını yaptılar. kimisi de uzun zamandır aynı yerde çalışmamamıza rağmen hayatımda çok önemli bir yerde dururlar. Belki de biz insanlara çok şey yüklüyoruz, kalıplaştırıyoruz. Neyse bence varlar... beklentilerine göre daha rahat görebilirsin bence

Zartanyan bunlara bir örnektir. Adam gibi adam.

Nawar +1

Varlar ama görmüyorsun, umursamıyorsun. Sonra da "herkes kötü ümm :((" diye sızlanıyorsun. Yapma.

ben varım ama yüzüme bakan yok. çok isteyen varsa haftsonu buluşalım

çevremde böyle insanlar olduğu müddetçe hatayı kendimde arar, kendime kızarım.

Var ama böyle insanlar kendileri gibisini bulamadıklarından sürekli hayal kırıklığına uğratıldığından boyuy değiştirip artık bu özelliklerini sadece güvendiği hak ettiğine inandığı yakın çevresine açan, dışarıdan diğer insanlara soğuk ve umursamaz görünen kişiler haline geldiler. O yüzden denk gelmiyordur.

@nice tnetennba

kendime neden kızacağımı anlayamadım. herkes herkesi en başından biliyor yani bu dünyada, öyle mi? ya da hiç kötülük görmeyecek kadar şanslıydın.

@devilred aksine çok insan çıkardım hayatımdan. her birinde kendime kızıyorum demek istemiştim. bir noktadan sonra gerçekten de benim sorunum olduğunu fark ediyorum. bir değil iki değil sürekli arıza tiplerle uğraşacak noktaya gelmişsem safın tekiyimdir, ders çıkarmam gerekiyordur. lafım size değil direkt olarak ama biraz da özeleştiri yapmak lazım diye düşünüyorum.

var ama herkese hakettiği gibi davranıyorlar.

dediğin gibi insanlar sürekli istismar edilip kazıklanıyorlar. bundan dolayı da bu özellikleri törpüleniyor ve sürüye uyuyorlar.

tururo +1
benim diyeceğim şeyi o demiş. Hayatın/yolun başındakiler daha dediğin gibi olabilir, sonra işler değişebiliyor.

Ben varım. Bu özelliklere sahip arkadaşlarımda uzakta lanet olsun!

Herkes kendini böyle zannediyor ama dışardan bakmadıkları için farkedemiyorlar öyle olmadıklarını. Onun için bence bunların hepsini her durumda taşıyabilen bi insan yok. Duruma göre de değişiyor gibi çünkü.

Ben varım galiba. Bugün birinden çizgi roman aldım kargo ile geldi parasını da hemen EFT yaptım, ki kendisi aslında 2 haftadır kargoya verememişti.

beni kazıklamaya çalışanı kazıklarım. bana dürüst olana dürüstüm. yazdıklarının hepsine sahibim ama hak edene sadece. dengeyi tutturmak zor oluyor. karşımdaki insana göre konuşmamı bile değiştiriyorum.

Hadi hepsi olmadı ama yalan söylemiyor ve bencil değil diyelim o da olumlu. (Kendi ozelliklerim değil, böyle biri varsa gelsin baş tacı edeyim kendisini)

Bir şirket düşün, güçlü bir şirket olsun. X malı üretiyor fakat satış çok düşük, mal kar getirmiyor, bu durumda bu mal ne kadar daha üretilmeye devam eder? Ya çok sınırlı üretim olmalı da tamamen üretimden kalkmalı öyle değil mi? İnsan da aynı şekilde. Karakter dediğin şey para etmiyor. Para etmeyen şey talep görmez. Talep görmeyen şey de azalır doğal olarak.

10 numara ust bostanciya gidiyor, ordan baska biseye binilebilir

22 senelik atasehirliyim daha caddebostana toplu tasimayla gidemedim :/

10 numeroyla bostanciya gidip ordan dolmusla gidiyoruz biz.kadikoyden gitmek cok uzatir yolu.

Üstbostancı durağında inip tekrar toplu taşıma olabilir mi?

Ya da 19larla sahrayideite inip oradan er2ye binebilirsin. Ancak cok sik gecmez er2. Bir de gz2 var. Ona da cemenzardan ya da goztepe benzincinin oradan binebilirsin. Bagdat caddesi goztepede iner biraz yurursun. Bir diger secenek de otobusten minibus caddesi goztepe duraginda inip goztepe benzinciden biraz asagi yurumek kosedeki seracinin oradan taksi dolmusla yine goztepe bagdat caddesine inmek. Bu arada sanirim artik atasehirden minibus caddesine minibusler de calisiyor.

Ust bostancida inip sahile yuruyup 4 numaraya binebilirsiniz.

kısa yol yok onu unut. bostancıdan bağdat caddesi ya da minibüs caddesini de düşünme oraları saat 9:00-21:00 arası kilitli (bostancı e-5ten caddeye çıkmak yarım saat 45 dakika sürüyor. hızlı yürüyüşle 6-7 dakikada yürürsün o yolu). anca kozyatağından ethem efendi caddesi başına otobüsle gelip cadde boyunca aşağı yürüyebilirsin. en kısası bu.

Saat 6 gibi çoıkıp 7 gibi varmam lazım. Trafik olur sanırım.

Burdan göztepe yapıp ordan selamşçeşöme parkı fşlan aşağı yürüsem olmaz mı.*

kısa mesafe değil o dediğiniz yer, o da olabilir :)

1

Iki gun once ilki basildi. ^^ Ay canim nasil reklamini yapmak istiyor da linc korkusuyla yapamiyorum :( Sen de yaz bari?

benim yok. ^^

4 tane mesleki dergide yayınlanmış yazım var sayılırsa.

3 sci. iki tane de bitmeye yakın var. 2016 sonunda 5 sci olur.

3 sci, 1 tane daha kabul aldı, 3 tane review'da ama daha onlara revision gelir durur daha. En az 1-2 yılları var.

23

11

henüz 2 submitim var ama bu yıl benim yılım olacak :)

1. Yıl sonuna kadar uc tane daha olur diye umuyorum.

lisans tezi sayılıyovmu abiler? :(

7 tane sci.
2 sci + 1 uluslararası hakemli kabul edildi basım aşamasında.
1 tanesi de dergiden dergiye dolaşıyor.

İlk 1 hafta zor olur ama alışacaksın lens çıkarmaya. Ben acemiyken tırnağımla çeker alırdım ara sıra yırttığım olurdu ama daha kolay olurdu. Daha sonra direkt almaya başladım. 1 hafta uğraş sonra iki lensi çıkarman 1 dakika sürmeyecek.

Ben banyoya girerken çıkarmıyorum ama gözüme direkt su tutmuyorum. Uyurken çıkartıyorum çünkü gözüm kuruyor lens yapışıp rahatsız ediyor, kuru lensi çıkartmak iyice zor oluyor.

@once evet hocam alışmam şart.takıp-çıkarma eziyeti dışında gerçekten 2 gözle etrafı görmeyi özlemişim.banyoya girdiğimde şampuan gözüme filan gelirse diye garantiye alayım dedim ancak beceremedim işte.muhtemelen dün gece lensle uyuyunca ondan bugün çıkaramadım.yani gözüme dokunuyorum ancak lensi bulamadım bir türlü.fazla da dokunmayım mikrop kapar diye ısrarcı olmadım.umarım dediğiniz gibi herşey kolay olur :)

Gerçi gözümde lensi unutup havuza girmişliğim de var bir kaç kere. Yine de suyla fazla temas ettirmemek en iyisi.

1) Banyo yaparken ben genelde çıkarıyorum. Çünkü su tuzlu/klorlu olduğundan gözüne kaçarsa acıtıyor. Banyo yaparken bir de gözüme su kaçmasın diye uğraşmak eziyet olur. Çıkarmadığım zamanlar da oluyor tabi.

2) Gece lens ile yatmak beni aşırı rahatsız ediyor, %99,99 çıkarıyorum. Göz bu sonuçta ufak bi hata geri dönüşü olmayan şeylere sebep olabilir.

Ayrıca ilk bir hafta zor olur ama sonra alışırsın, dert edilecek şeyler değil.

1-gözlükçünün ne dediği önemli değil. mümkün mertebe hem uyurken hem banyo yapmadan önce çıkar. bi gün başka yerde kalırsın uyursun önemli değil ama göz sağlığını uzun vadede sıkıntıya sokarsın. kullandığın marka öyle müthiş bi marka değil. (benim ki çok müthiş sanki)

2-ben ilk lensimi gözlükçüde takmıştım. ayna karşısında lensi çıkaramadan yarım saat daha sonra tekrar takmak için hiç abartmadan 1 saat kadar harcadığımı hatırlıyorum. zamanla alışıyosun. korkak olma. kendini alışturmaya çalıştır. gözün belki en başta çok ağrıyacak çok kızaracak bu deneme işlemleri sırasında ama alışacaksın. endişelenme.
6 gün hiç çıkarmadan olmaz. yani aslında pratik olarak örneğini gördüm. soft 59 model kullanan bi arkadaşım neredeyse hiç çıkarmıyordu lens eskiyene kadar. hatta 5 ay falan çıkarmadığını biliyorum. o biraz enteresan biriydi zaten ama muhtemelen bir kaç seneye burnunun dibini göremeyecek. gözlerimiz her şeyimiz. lütfen bunun sağlığına dikkat et.

aynı lensi kullanan biri olarak söylüyorum yapma. mecbur kalmadıkça lensle uyuma, banyoya girme. bir süre sonra gözünde kuruluk hissetmen olası.

1 haftada öğrenirsin takmayı çıkarmayı. şu gözlükçülerin ürün satmak için söylediği her şeye inanmayın. lensle uyunmaz. banyo yapmadan önce de çıkart. yok ben lensle banyo yapacam diyorsan da gözlerini fazla açma.

lens takmaya birkaç günde alışırsın, aşırı beceriksizsen de birkaç haftada... kendin çıkarıp takmaya devam et.
özellikle ilk günler takıp çıkarmaya alışmak için hergün çıkar derim ben.

takıp çıkarırken çok zorlayacağından lenslere zarar vereceksin, belki yırtacaksın belki yamultacaksın belki de sadece mikro çizikler olacak ama her türlü o lensim ömrü kısalacak. hatta taktığında batma-yanma yapacak yıpranmış lens. o yüzden günlük lens al ilk ay için bence zarar görse de kullan-at olsun yani. aylık lensi iki günde çöpe atma.

maddi durum iyiyse sürekli olarak günlük lens kullanmak daha güzel, ben öyle yapıyordum lasik öncesi. ama silikon hidrojel olanlardan olması şartı ile. ucuz günlük lensler boktan oluyor.

gelelim yatma-banyo-deniz-havuz olaylarına...

lensle yatmak genelde pek sıkıntı olmasa da tavsiye edilmez. mümkünse çıkar. ama mecbur kalırsan, solüsyon yoksa, birine yatıya gittiysen vs. de çok takmana gerek yok kafaya kalabilir... ben üşengeçtim genelde haftada bir çıkarıyordum mesela ama üşenmesem hergün çıkarmak daha iyiydi...

duşta hiç çıkarmadım lens kullandığım 3 yıla yakın süreçte. hergün duşumu aldım ve her seferinde o lens gözümdeydi. gözüne su kaçırmadıkça sorun olmaz. ama kaçırırsan sıkıntı olabileceğinden yine üşenmeyip çıkarman daha iyi...

deniz ve havuzda mutlaka kaliteli bir yüzücü gözlüğü ile su sızmayacağına emin olarak kullanabilirsin. zaten lens şart havuz ve denizde görebilmek için. numaralı gözlük kullanılamaz.

1-bu lensine göre değişir. çıkarmak iyi tabii ama bazı lensler özel durumlarda bir aya kadar kalabiliyorlar (her lens değil. bu noktada bir doktora danışman daha iyi olur. banyoda da lens gözüne kaçan sabuna karşı iyi bir tepki vermediği için çıkarırsan daha iyi.
not: bir haftadır lens takıyorum ve iki hafta daha duracak ancak bu lensi bizzat göz doktoru seçip verdi ve göz kanlanması, batma hissi v.b. durumlarda göz hastanesinin acil servisine başvurmamı söyledi. doktor onay vermeden böyle bir işe kalkışma.
iki soruda aynı cevap.

Acuvue oasys i lens kullanmaya baslamamin 8. Senesinde deneyim demistim ama cikarmakta zorlanmistim baya. Takarken de zorlanmistim. Yani normal, hele bir de yeni baslamissin, ohoo takmam yarim saat cikarmam da o kadarimi aliyordu :)

Ilk 5 senemde filan her gece cikardim, dus/havuz/deniz cikardim.
Simdi hala cikariyorum geceleri ama havuz/denizde yuzucu gozluguyle kullaniyorum ya da unuttuysam gozlerimi sikica kapatip kafami cok az suya sokuyorum. Su ana kadar sikinti yasamadim ama su hic kacmadi.


Cikarmak icin yukariya dogru bakarken lensi ucundan gozunun asagisina cekip oraya sikistirip ordan alabilirsin baslangicta. Sonra takarlen de cikarirken de aynaya bile ihtiyacin kalmayacak.
El temizligine dikkat et. Elimi yiladiktan sonra lens takip cikaracaksam hep kagit havlu kullaniyorum, normal havlularin uzerinde ufak parcaciklar parmak uclarima yapisiyor ve bazen lense yapisip gozumu acitiyor filan.

Onun disinda airoptix de deneme lensi alabilirsin istersen. Belki ondan daha memnun kalirsin. Ben acuvue oasys hic memnun kalmamistim. Ama deneme yanilma bu :)

Bildigim kadariyla 15 gun sebep gostermeksizin cayabiliyorsunuz. Ancak urun islemci fani olunca o altindaki sogutucu yapiskan zimbirti zarar gorduyse sorun cikartabilirler. en saglikli bilgiyi varan musteri hizmetlerinden alabilirsin.

Vatan'ın sitesine göre sadece değişim yapılabiliyor ya da ürün bedeli kadar hediye çeki veriliyormuş. Fakat fanın termal macunu bozulduğu için almayabilirler. Fan hızına müdahale eden aparatlardan alarak biraz devrini düşürüp sessizleştirebilirsiniz (çok yavaşlatırsanız soğutma yapamaz, işlemciyi yakmayın).

ilk 15 gün için teoride evet pratikte hayır. türlü cambazlıklarla o ürünü değil geri almak, değiştirmemek için uğraşacaklardır. 15 gün geçtikten sonra geçmiş olsun.

internetten almış olsan çok daha rahat olurdu ama fiziksel mağazdan alınca sıkıntı. paketten çıkınca gitti o.

yamulmuyorsam; ilk 15 gün sebep göstermeksizin olayı sadece internet üzerinden alışveriş için geçerli.

uzaktan satışta yani internetten alışta cayma durumu var. Bunun için de ürünün zarar görmemesi gerekli falan filan.

Hem fiziki mağazadan aldığın hem de kullandığın için, malzeme bozuk olmadığı takdirde cayma durumun zor.

Bu arada fanın sesi için, fiziksel fan kontrolorü ile ya da büyük ihtimalle bios üzerindeki fan ayarları ile ya da yine bilgisayardan anakart yönetim yazılımın ile düşük rpm'de çalıştırmayı deneyebilirsin. Eğer sistem, max soğutmada çalışıyorsa, neredeyse bütün fanlarda ses duyman normal.

cayma hakkı sadece uzaktan alışverişler için, mağazadan alınca ayıplı olmadığı sürece iade mağaza inisiyatifine kalmış bir şey.

Hepinize cevaplar icin cok tesekkur ediyorum.
-Fanin devirini azalttim, 2200 den 1200 e dusurdum, sogutmasi hala guzel, bu sekilde kullanmak benim icin sorun degil
-Vatan i henuz aramadim, degistirmezlerse de cok uzulmeyecegim. yinede sansimi denemeyi dusunuyorum

tekrar parasetamol içebilirsin.

günlük maximum parasetamol dozajını aşma. ateişini düşürmek ibuprofen içeren ilaçlar kullanabilirsin. advil vs.

@cozemedim günlük parasetamol dozajı nedir?

Kafaya göre antibiyotik kullanımı yapmayın bence. Özellikle grip vakalarında antibiyotiklerin hiç bir işe yaramadığını söylüyor doktorlar
Geçen gribe yakalandım. Dr antibiyotik falan vermedi. aslında hiç bişey vermedi. Yattım bol bol.
39lara çıktı ateş 2 gün ama sonra düzgün beslenme vs geçti.
İlaçların pek bi esprisi yok
Yine de Dr a görünmekte fayda var

hastasın. acile git. doktor uygun ilacı yazar

Hastasın da acil hasta değilsin. Acile gitme. Parasetamol icebilirsin. Ilık bir duş yap bir de.

acillik bir durum yok. kadınsanız bir, erkekseniz iki tane parasetamol atın, ılık bir de dus alın. yarın sabah aile hekiminize gidersiniz.

ilaçların prospektüslerinde günlük alabileceğiniz max. doz yazıyor.

Zamanla gecer. O disari cikmak istedikce sevdigi bir oyuncakla ya da yas mamayla falan aklini dagitip unutturun, biraz sabir lazim ama geciyor. Benim kedim de boyleydi, simdi kapiyi acik bulursa kacar ama evin icindeyken hic yalvarmiyor disari cikmak icin.
Uyku suresinin artmasi da yasinin gelmesindendir, caninizi sikmayin artik yavas yavas sakinlesmeye baslayacak yavru kedi oldugu zamandaki enerjiyi beklemeyin :)

oyuncak +1
2.kedi
yaş mama +1

Ne oyuncak aldıysam bir kere oynayıp bir daha yüzüne bakmıyor, ben onu oynatmaya çalışırken ondan fazla oynuyorum. :) Yaş mama da ara ara alıyorum tabi ama yedikten hemen sonra tekrar teras kapısının önüne gidip maov maovvluyor. Ben de diyordum ki acaba kediotu mu denesem...?

ameliyat edilmedi sanırım. hanım arkadaş istiyor. insan yaşına vurursan 19-20 yaşında delikanlı.

Mart yaklaştığı için sokak tecrübesi olan kedileri evde tutmak normalden de zor oluyor 2 buçuk sene beraber yaşadığım kedimden biliyorum :D Bir veterinere gidip kısırlaştırmanın işe yarayıp yaramayacağını sorabilirsiniz.

sokak görmüş kedi sokak ister. eğer imkan varsa arada bir ona da değişiklik olması ve mutlu olması için, ödül mahiyetinde dışarı bırakabilirsiniz. (kişisel fikrim)

eğer trafiğin içinde bir eviniz yoksa, bahçe varsa vs bu çok daha kolay olur. 15-30 dk kadar sizin gözetiminizde bile dolansa yeterli olabilir. biz benzer yöntemler uyguluyoruz.

kedi illa dışarı çıkmak için kendini yırtmıyorsa tabi. o ayrı bir konu. belki de evde olmaktan memnun değildir...

kendinizle özdeşleştirerek bazı çıkarımlar yapabilirsiniz, empati yani. hapsedilmek hoş değil, hapiste ve askerde bile hava aldırırlar insana.

Ben diyorum ki, istiyorsa gitsin. Hatta defolsun

kısırlaştırılmadı mı? eger operasyonu gecirmediyse bu sevdadan vazgecmez (dogal olarak) ve hapis hayati ona iskence olur. Zaten yasi gelmis evin her yerine koku birakmaya da baslar yavas yavas.

kısırlaştırmadıysanız bu zamana kadar çok normal. 1.5 yaşında erkek bir ev kedisinin kısırlaştırılması lazım. yoksa dışarı çıkmaya devam edecektir, kendine eş arıyor hayvan.

Kisirlastirmadiysaniz kisirlastirin. Sonra bi gogus tasmasiyla beraber gezebilirsiniz. Ben oyle yaptım.

Fiyat bandı?

samsung s5 al başgan.
ucuz.
sd takıp yuruyebilirsin.
hızlı.
bataryası 1,5-2 gün götürüyor.
batarya şarj aparatı alabilirsin. bataryan bittiginde değiştirip %100den devam edebilirsin. 60 tl bir şeydi.

Fiattan ziyade
3-4 gb ram
min. 32 gb hafizali,
5 - 5.5 inc ekran
arayisindayim

En ucuzu g4
Benim onerdigim z5 premium(madem para onemli degil)

Ama android disindaki platformlari da katacaksak
6S Plus 64gb veya 128gb

androidin yanına bile yaklaşma. iosdan sonra işkence gibi gelir.

sözlüğe bakıp almaya kalkarsan alamazsın.

(bkz: ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi)

tecrübelerime dayanarak bimeks için iyi diyebilirim. aldığım bi ürünü sorgusuz sualsiz hemen başka bir marka ürün ile değiştirmiştim. o yüzden memnunum diyebilirim.

Laptop monster, hem daha ucuz
Desktop inventus

vatandan alma. bilgisayar kullanma hevesini öldürür. servis dersen formalite icabı var. bilgisayarla ilgili sorunu yetkili servis ilgilenmediği için çalıştığım yerdeki bilgi-işlem çözdü.
bilgisayarda problemliydi gerçi; lenovo.
(bkz: vatan bilgisayar)
(bkz: lenovo)

msi'in kendisinden 2 adet 6000tl'Lik laptop aldık,geldiklerinde birinin işlemci fani calismiyordu mecbur geri yolladık.biraz sans işi nasil gelecegi.

şans işi +1
şu an kullandığım 3 yıllık emektar msi'ımı hizlial.com dan almıştım.bi sorun yaşamadım.

hepsiburada

master slave ayarı usb ye takarken farketmez anakarta iki tane ide disk takarsan yapman gereken bir ayar . sen yinede master olduğundan emin olmak istiyorsan diskin üzerine bak.orada jumper ayarları yazar şekilli olarak

www.chip.com.tr burada da anlatıyor

öncelikle geçmiş olsun. yapmaman gereken bir şeyi yapmışsın. manyetik disklerin bulunduğu kesim kesinlikle "açılmaması" gereken bir mekanizma. ciddi bir veri kaybına kendini hazırla.


gelelim bu hard diskleri nasıl açabileceğine. master slave olayı eski anakartlarda geçerli bir sistemdi. yeni anakartlarda buna gerek duyulmuyor. zaten eski hard disklerin çoğunda jumper hangi pine takılacak gösteren bir diyagram bulunur (google dan "jumper ayarı" ile bulunan görseller).
ilk önce cd ya da usbden çalışacak bir win xp hazırla. verileri kurtarılacak hard diski makineye tak. bilgisayarı açıp bios üzerinden usb ile açılmasını sağla. eğer hard disk yönet (ingilizce win ise manage) kesiminde görünmüyorsa yapabileceğin bir şey yok demektir. görünüyorsa çeşitli veri kurtarma programlarıyla deneme yapabilirsin.

not:unutmadan ekleyeyim. eğer anakart eskiyse yani usb üzerinden başlatamıyorsan bu yöntem işe yaramaz. hard disk marka-modeline göre jumper ayarlarını internetten bulman lazım.

allah'ım küçücük!!!! yazık yavrum kıyamam. tam bir survivor, maşallah ve allah sizden razı olsun.

ben arkadaşlarla paylaşacağım.
bu arada, bu yavrucuğu günde kaç kere beslemek gerekiyor? yani çalışan birisi de sahiplenebilir mi?

evet gerçek bir survivor.ben uzak olduğum için alamadım, alamıyorum bari sahip bulmasına yardım edeyim dedim :)

insallah inek sutu vermiyorsunuzdur, zira ozellikle yavru kediler inek sutunu sindiremiyor ve besin anlaminda bir faydasi yok, zarari var. pet shoplarda kedi sutleri var ondan vermelisiniz. yine toz seklinde ilik su ile karistirip kedi biberonu ile veriyorsunuz. muhtemelen su anda tuvalet yapmayi da bilmiyordur, yemegini verdikten sonra, ilik suya bandirilmis bir bez ile sanki annesi kicini yaliyormus gibi poposunu siliyorsunuz, boylece o da tuvalet yapmasi gerektigini anliyor, siz de altini temizliyorsunuz. cok veya az beslerseniz ishal olur, besleme araliklarini cok acmayin. allah kolaylik versin zor bir surec. fakat beberk oldugu icin siz birini bulana edene kadar iyi bakmazsaniz, kalici hasar olur, bu ara biraz ozen gosterin bu canin kurtulmasina...

bunu yemek olarak satsalar alır yerdim amaniiin. evde kedi bakmak çok kolaydır bu arada yemeğini suyunu veriyorsun takılıyor öyle.

bu kedi çok küçük. süt vermeniz yeterli olmaz. şu anda ona gereken sahiplendirilme değil de bir süt anne. bu arada sakın inek sütü vermeyin. olabiliyorsa kitty milk, olamıyorsa inek sütünü veterinerin söylediği biçimde karışımlarla verin. bir de bunun yanında her gün çişini yaptırmanız lazım. yoksa zehirlenebilir.
kolay gelsin ufaklığın da şansı bol olsun.

üzülerek söylemeliyim ki bu mevsimde doğan kedilerin kaderi büyük oranda ölüm. doğal seleksiyondan korunacak bir koruyucu aile bulamazlarsa (ki bulsalar dahi zor) çoğunlukla ölüp gidiyorlar. Bu kedilerin normal kızışma vakti mart, doğumu da mayıs. havalar soğuyana kadar normal seyrinden giden bir kedi 6-7 aylık oluyor ve kışı atlatıyor. ancak bazen anne kedinin ilk jenerasyon yavrularının tamamını kaybetmesi sonucu yeniden kızma dönemine girmesi ya da tecavüze uğraması sonucu böyle mevsimlerde de doğum olabiliyor. bu mevsimlerde doğan yavruların doğal şartlarda hayatta kalma şansı yok. ev ortamında koruma altına alınsa da çok yüksek değil maalesef. ayrıca bu yavruları sahiplenen kimsenin hayat boyu alması gerekiyor. öyle kışı atlatayım sokağa salarım kısmı hikaye. çünkü diğer kedilerle sosyalleşip bir hiyeraşi zincirinin parçası olmayan, annesinden sokakta yaşamanın püf noktalarını öğrenmeyen kediler, yazın sıcağında da sokağa atsanız 1 hafta içinde ölür. o yüzden ömür boyu sahiplenemeyecekseniz hiç başlamayın daha iyi. ya da sahiplenin. alışır bir daha bırakamazsınız belki, bilemedim.

kendini riske ettiğine değmez. gider aşını olursun. dördüncü aşının yapılacağı gün kedi hasta değilse o aşıyı olmana gerek kalmaz.

ilk aşıyı oldum ya.

beni de kadıköyde bir kafenin kedisi kendisini beslemeye çalışırken tırmalamıştı, baya baya da kanattı falan. hala hayattayım.

tırmalama ile kuduz bulaşmaz. sadece normal çizilme ile bulaşabilecek tetanoz bulaşabilir. kuduz ise şehir merkezlerinde rastlanmayan bir hastalık. zaten rastlanıyor olsa karantinaya alınır o bölge. ısırıldıysanız ve içinizin rahat etmesini istiyorsanız aşı vurulun.

Afedersiniz ama Beşiktaş'ın neredeyse bütün kedilerini öpmüşümdür.
Herhangi birisi kuduz olsaydı benden bulaşmış olurdu.

türkiye'de kuduz yaygın değil. kedi tırmaladı diye aşı olmayın. kuduz görülen yer anında karantina bölgesi ilan ediliyor ki bu bile çok nadir. küpeli köpek tırmaladı diye kuduz aşısı yapan DOKTOR var. cahillikten, hayvan düşmanlığından başka bir şey değil.

mr monk

Dexter tabii ki.

house md
lie to me

pirison birek

doctor who
fringe

doctor who
dexter
house md
ucune +1 verdim
ve enteresan gelecek ama ben shameless tan cok keyif aliyorum, her bolumu +0.4 iq ile bitiriyorum :)

house md

john thackery md

tom kane (boss dizisi)

donald draper

Will McAvoy (the newsroom dizisi, gerçi bu dizideki herkes ayrı zeki)

tywin/tyrion lannister

mr robot

un illustre inconnu

Sheldon cooper <3 dadsaasdaas

Sherlock gibi diyorsan elementary var. Gibi değil bildigin sherlock holmes'un us versiyonu gibi.

Forever.
House.
Endgame.

Ben de o tarz severim ve en iyi sherlock alternatifleri bunlar. Aklıma gelmeyen varsa eşitlerim ama.

American hustle
Lucky number slevin
Runner runner

Psych diye bir dizi vardı.
Doctor Who +1

Monk + 1

old boy'daki plancı pezevenk..

Mentalist dememiş kimse. Buna ilave olarak da house md+1

(bkz: die hard 3 with a vengeance)
(bkz: jeremy irons)
rol de şu; (bkz: simon gruber)

jonathan creek

white collar

Kertenkele

yeşil soğan ise her salataya gitmiyor ama bazılarına çok güzel tat veriyor

+1 taze soğanı severim ama salatayı trollüyor hiç sevmem salatada

Ben de hiç sevmem salata da.

sevmem

taze soğan ise salatada sevmem ama kuru soğan ise kesinlikle olmalıdır bence.

Yakışır severim.

marul salatasının olmazsa olmazıdır.

yeşil soğan ile zeytin yağı birbirine değmeden salata olmaz benim için

Her türlü yerim ama kuru soğan daha güzel olur

yesil sogani seven ama salatada yemeyenlerdenim ben de

ivit

Yeşil de olur, salatada kuru soğan daha iyi.

Kuru soğanı ben de severim salatada.

sadece patates salatasında. diğerlerine yakışmıyor.

Beyaz kismi ozellikle hastasiyim.

bayılırım.

sevmem, yeşil soğan daha güzel.

tuzla öldürülse olabilir bazı salatalar için

okumadım hepsini ama sanırım yapmamışsın.. hard diski çıkartıp başka makineye takmayı denedin mi?

tçık yapmadım ama şu saatte yapmam da mümkün değil. anca pazartesiye deneyebilirim. format atmayı düşünüyorum ama iki bilgisayarda da aynı sorun olduğu için işe yarar mı bilemiyorum.

sevimli bi piç, güzel seçim.
bunun tüyleri ileride başına bela olur. araya kaçan diken vb şeyleri kopartabilirsin tırnaklarınla. kopan tüyler pek canlarını acıtmaz. patileri yıkayabilirsin en azından. komplesini yıkama havalar soğuk.

bırakırsan hayatta kalma şansı epey düşük. aralıkta bu kadar küçük kedinin yaşaması dahi mucize zaten.

mahalleli olarak yardımcı olmaya çalışayım; öncelikle bir pire damlası iyi olur acil tarafından (tabii kaç aylık bilemiyorum, çok küçük olabilir henüz). hemen kum kabı ve kum edinmelisin, kum kabı kapalı olursa iyi olur, silika kum yerine diğer topaklanan kum daha uzun süreli kullanıyor. ve tabii tarama fırçası. şimdi evin sıcaktır nispeten, uyandıktan sonra azcık dolanır oynar sonra kendi kendini temizlemeye başlar zaten; sakın yıkayayım falan deme hasta olur. tüylerindeki şeyleri temizleyebilirsin çok çekiştirmeden, ama tüyleri kendi arasında topak olmuşsa açması biraz dert oluyor çok fazla uğraşma onları kendi temizliyor.

pırıl pırıl olması 2/3 gün alır (kendi kendinin temizliğini yaparak) eğer hiç temizlenmiyorsa bilmiyor demektir, çok hafif nemli bir pamuk yada bez parçası ile aynı yeri 5/6 kez silebilirsin (ıslak değil nemli) böylece annesinin onu yalamasını simule ediyorsun.

süt ve süt ürünlerinden çok fazla vermeyin diyorlar bilemiyorum.

yarın akşam derken saat kaçta mesela? eğer aracın yok ise veterinere götürmende yardımcı olabilirim gün içi ve akşam müsaitim yarın, var ise maltepe'de bir kaç tane veteriner var, bir google araması ile bulabilirsin hemen.

bu arada initial masrafın yaklaşık 100/150 lira arasında olacaktır, kum kabı, kum, mama, damla vs. için.