decathlon'daki ürünleri inceledim ama direnç bandlarının el tutacağı ve kapıya asma aparatı yok.

ikinci linkteki ürünün direnç/esneme özelliği yok.

ondan alternatiflere düştüm malesef.

kesinlikle ilk attıklarından alma, bende var işe yaramaz. düz hareket yapınca yerinden çıkıyor elinde kalır 2. antrenmanda bende öyle oldu. hiç sağlam değil

Decathlonun direnç bantları dan bende var. Bir ucunu barfikse düğüm atarak kat pulldown ve kollar düz bir şekilde aşağı çekme yapıyorum. Bent over row da yapılabiliyor ama bu hareket bana rahat gelmedi bantla. Barfiksiniz varsa öneririm. Bir ayağınızı banda geçirip destekli barfiks de çekebilirsiniz.

İkinci linkteki ürüne sahip değilim ama australian pull up da dahil olmak üzere (ki bu da barfiks çekmeden önceki alıştırma hareketi gibi) birçok hareketi yapabilirsiniz, youtube'da trx için bir yığın antrenman videosu, aylık program vs var.

Medikal bir satıcıdan ürün almanızı tavsiye etmem, onlar daha rehabilitasyona yönelik ürünler olabiliyor (gerçi kg olarak direncini vermiş, doğruysa iyiymiş). Esnekliği, lastiklerin fırlayıp fırlamaması da önemli. Denenmiş, yorumlu ürünlere yönelmenizi öneririm.

teşekkürler @slh.

linkteki ürünleri biraz daha araştırınca dandik olduklarına ikna oldum. almayacağım kesin. başlığı daha sonra okuyacak biri olursa da alınmaması gerektiğini belirtmiş olayım burdan.

ne kadar iyi ısınsam da kendimi çok kolay sakatlayabilme potansiyelim var. o yüzden barfiks gibi egzersizlerden uzak duruyorum. daha az ağırlıkla risksiz antrenmanlar peşindeyim.

muhtemelen decathlon'a yöneleceğim veya daha ucuz muadilini bulabilirsem onlardan alacağım.

benimkilerin hepsi hem kendi isimlerini, hem de anladığım kadarıyla birbirlerinin isimlerini biliyorlar.

Evet tabi, ismini bilmeyen kedi de mi var :)

evet ayrıca mama su falan da biliyorlar

Adını söylerken bir de bir yerlerden yemek kokusu alıyorsa koşarak ve konuşarak geliyor.
Yanımızda uyuklarken adını söyleyince kuyruğunu hafif hafif oynatarak tepki veriyor.
Hayırı anlıyor, daha bugün eşim bana "hayır" dedi bir şey için, kedi yanımızdaydı ve söylene söylene arkasını döndü gitti :(
Birkaç kere de bana MAMAAA diye bağırarak koşmuşluğu var.

Bilebilir ama aynı vurgu ve ses yüksekliğiyle başka bir kelime söylediğinizde de geliyor mu?

@slow like honey hayır gelmiyor. Üstelik adını söylediğimde direkt yüzüme bakıyor. Başka şey ile seslendiğimde bakmıyor bile. Deneme yaptım. Psikolijideki Pavlov gibi tepkisel koşullamayla kediye öğrettim. Mama verdim pekiştireç olarak ;)

Bizimki de 3 aylıktan beri bilir ismini. O yanımızda uyurken seslenmeden cümle içinde 'tesla' geçse bile kulakları kıpırdar, sonra da gözünü açıp bakar. Bunun dışında 'gel, sisttt, mama ve hayir' kelimelerini de biliyor. Arkadaşlarımız kedi değil bu köpek galiba diye dalga geçiyor da bebekliginden beri ben surekli konuşuyorum onunla uzun uzun. Ödül maması vs de ise yariyor.

Benim ikisi de biliyor ismini. Bir tanesi seslenince dönüp bakıyor, tepki veriyor ama çok nadiren kalkıp geliyor. Diğeri arka odadan falan bile olsa koşarak ve konuşarak geliyor. Bu ikinci bahsettiğim inanılmaz konuşkan bir kedi zaten, hiç susmuyor gibi bir şey! Hatta şey düşünüyorum, aslında baya bizim dilimizi çözmüş vaziyette ve anlamlı şeyler de söylüyor ama dili dönmediği için mauvv, miyavv falan diye çıkıyor onlar :)

aşırıya kaçan bir sey goremedim, herkesin yapmasi gereken seyleri yapiyosunuz. yumurtalari yikamak hariç. oyle yapinca bakteriler çogaliyordu sanki

(bkz: okb)

Kasik olayi da pek normal degil ama hadi bi nebze.

Ama oyuncak ciddi takinti belirtisi bence. Ev senin bile degil.

Onun disindaki protez tirnak, supurge, yumurta durumu bende yok mesela ama garip bulmadim duyunca.

Kaşığı ve oyuncak toplama isteğini ben OKB belirtisi olarak yorumladım. Her gün evi süpürmek de çok normal bir şey değil bana kalırsa, yapacak işiniz olmadığı için yapmıyorsanız. Psikolog değilim.

Her gün silme süpürme işini robot süpürge yapıyor. O kadar işsiz değilim.

oyuncak toplama işi fena rahatsız edici.

Normalin bi tik ustu.

Oyuncak toplama dışında bence doğru olanı yapıyorsunuz. Ben de bu nedenle halı kullanmam. Kaşıklık da kullanmayın çekmeceye koyun. Ayrıca elbette tavuğun kıçından şey buzdolabına koyulmadan önce yıkanır. Ben korona olaylarından sonra sebze ve meyveleri de bulaşık deterjanı ile yıkamaya başladım. Sizin gibi ev arkadaşım olsun isterdim.

yumurta ve halılar hariç bir şeyinizi göremedim. temiz titiz olmak bence çok güzel bir şey.

halının faydaları:

1) kışın sıcak tutar
2) halı olmazsa tak tak düz zemine adım atmak dizlerinize şok etkisi yapıyor ve içindeki sıvı azalır zamanla. halı bu şiddeti emeceği için iyidir.

Okb +1

Obsesif kompülsif bozukluk deniyor buna. Kimi insanda temizlik hastalığı şeklinde gösterir, kimi insanda saçma ritüeller gibi..

okb falan değil yahu amma abartmışsınız. okb öyle bir şey değil.

yumurtayı ben de yıkarım. birçoğuna bok bulaşmış tüy yapışmış oluyor. niye boklu kabuğa elleyip yumurtayı bokla tüyle kırayım ki?

ağzı açık duran bardağı, uzunca süre açıkta durmuş çatalı kaşığı ben de sudan geçiririm. servisleri masada duran lokantalarda tabağı bardağı ters koyarlar, heaa bütün lokantalar da okb o zaman öyle mi?

terliğin altı toz olunca rahatsız olmak da anormal değil. halılı evlerde o halıda cidden toz toplanıyor. yani robotumuz yok ama elektrikli süpürgeyle süpürünce ayı gibi toz çıkıyor. boşaltıp tekrar süpürsen yine çıkıyor. ben anlamadım. yani ben buna takmıyorum ama taksam takarım, çok cins bir huy gibi gelmedi bana.

halısız ev daha çok kirlenmiyor. halılı evde terliğin altındaki tozu halıda yürürken halıya sildiğin için terliklerin altı temiz gözüküyor, toz yok sanıyorsun.

okb olsa yemekten bir şey çıksa yemeği yemeye devam etmeyi bırak, daha bir şeye elini sürmezdi.

bizim evde (annemlerde) her gün süpürge çalışıyor, yumurtalar da kapalı kaplarda bekleyip kırılmadan önce mutlaka yıkanıp kurulanıyorlar çünkü önceden yıkandığında gözenekleri açılıyormuş ve mikrop üretiyormuşmuş.

ek olarak, evde bulaşıklıkta bulaşık beklemez. mutfak havlusu ile kurulanıp kaldırılır :) ben sıkıntılı bir şey göremedim ama türk aile yapısı belki, etrafımda çoğu evde böyle. her gün yatak çarşaflarını silkeleyip tekrar takan insanlar var. o biraz garip geliyor.

Eger o kasiklik normalde kullanilmiyorsa ve uzun sure gecmisse aradan temiz olsa da yine yikarim veya silerim, cekmecede dursalar bile. Ama hergun zaten yikanan catali kasigi 10 dakika acikta durdu diye yikamam.

Robot supurgem olsa hic durdurmam.

Normalsin.

Bana göre normalsin, artik okb isen ben de öyleyim demektir :D

Tezgahtaki kasiklikta maksimum bir gün bekleyen bulasik temizdir.
Ben kuzenlerime gittigimde aynisini yapiyorum genelde ama aile icinde oldugu icin garip karsilanmiyor :D
Kullanmadan hemen önce ben de yikarim, neticede tavugun götünden cikan seyin temizligine güvenemem :D
Ben uzun tirnaklardan hem tiksiniyorum hem de korkuyorum. Zaten nasil moda oldu hic anlamadim.
Robot süpürgem olsaydi iki güne bir calistirirdim, sacli bir insanim dökülüyor.
4 senedir halisiz evde yasiyorum, hali olsa silkeleyemem, yikatmaya veremem ve cok toz topladigini biliyorum. Resmen halisiz hayat temiz hayatmis ben bunu anladim.

Benim temizlik takintim yok sadece düzen tertip seviyorum, isimi kolaylastiriyor. Canim istemedigi icin haftalarca toz almadigim, evi süpürmedigim de oldu. Sadece ev düzenli ve temizken icim aciliyor.

Deneyerek bulman lazım bunu.
Aynı yemeği önce 180 derecede 15 dakika dene. Sonuç değişmediyse ısıyı ve süreyi değiştirerek dene.
Ayrıca düşük ısının faydası yemeğin içinde pişmesi olacaktır, yüksek ısının faydası yemeğin içindeki suyun kaybolmayacak olmasıdır buna göre belirle. Et pişirirken yüksek ısı daha iyi olur ama sebze veya pasta olursa düşük ısı daha iyi olur.

bizimki mini fırın olduğu için sanırım kolay ısınıyor. Ben tarif 180 derece diyorsa mesela 150 derecede yapıyorum. Tarihteki süreyi tutmuyorum zaten arada bakıyorum olmuş mu diye.

Yapilirken surekli takip edin, bir de turbo mu calistiracaksiniz, alt isi mi ust isi mi vs bu modlar da onemli.

Hangi calistirma modu hangisinde yariyor internette yazar genelde.

Birkaç nedeni olabilir.

En olası neden fırınınızın üst ısıtıcı ızgarası kapalı değil açık olabilir yani rezistansı görüyorsunuzdur. Eğer pişirdiğiniz şeyler bu tele yakın olursa aşırı hızlı kurur ve hızlı pişer. Fırın iç ısısını ayarlamaya odaklı olduğundan o aletler 200 diyorsanız 200+ bir değere bile ulaşabiliyor bazen. Bizim fırın yaşlandı mesela son 1 yıldır o tepedeki ızgara kısmı gereğinden çok ısınıyor. Bu nedenle üst ızgara açık fırını ısıtıp (200 diyorsa 220 yapıp ısıtın derim çünkü kapağı açınca ısı kaçıyor ve ızgara tekrar hızlıca o ısıya çıkarıyor üst ızgara olmadan ısı o sıcaklığa hızlı ulaşmayabilir. fırına attıktan sonra yine 200e indirebilirsiniz) üst ızgara kapalı fırına atın atacağınız şeyi. Kaç dakika diyorsa yarısı veya 2/3 süre üst ızgara kapalı pişirin son kalan sürede ızgarayı açın. Bu özellikle üst kurumasını bizde baya engelliyor. Bizim de ızgara açıkta ve dediğim gibi yıl geçtikçe artık ayarlarına bir haller oldu. Bu bizde işe yarıyor. Bir de ızgaraya yakın değil zemine yakın koymak çözüm olabilir (zemine değil dikkat).

-Diğer neden fırının içinde yeteri kadar nem yok olabilir. Eğer çıtır bir şey yapmıyorsanız ve özellikle kabaracak bir şey yapıyorsanız fırınınızın altına bir borcam ile kaynar su koymanızı öneririm. Fırını o su içerideyken ısıtın. Ve kapağı çok açık tutmadan içeri atın. Fırın içi nem oranı yükseleceğinden bir nebze sorununuzu çözebilir.

-Diğer diğer neden fırın iç termometre yanılıyor olabilir. Siz 180 yapın 15 dakika sonra bakın. İstediğiniz pişmişlikteyse alın. Yok daha varsa üzerine tüm pişme süresinin %20si kadar ek süre verin bir daha bakın. istediğiniz pişmişliğe gelene kadar bekleyin.

-Diğer diğer diğer neden ısı iyidir fakat siz uzun tutuyor olabilirsiniz. Yine gözle kontrol etmekte fayda var. Fırınlar nevişahsınamünhasır aletler. Huyunu suyunu deneyerek öğrenin. Sonra zaten pek değişmez o huy su. Alışırsınız. İlk başta biraz emek vermek gerekiyor. Alıştığınız alet huy değiştirdiyse sanki ilk alınmış gibi sıfırdan tanışmakta fayda var.

-Diğer diğer diğer diğer neden eğer poğaça gibi bir şey yapıyorsanız sıcak ortamda yumuşak görünmesine rağmen çıktığında sertleşiyorsa üzerini nemli bir bezle örtmeyi deneyin. Üzerine ben çıkardığım gibi fısfıs ile su serpiyorum. Siz elinizle fırça ile vs. serpebilirsiniz. Üzerine nemli bez örtün sonra ve dinlenmeye bırakın. Bunun birden fazla nedeni var. Fırından çıkmasına rağmen yaptığınız şey kendi ısısı ile pişmeye devam ediyor. makarna yaparken suya tutma benzer nedenle yapılır pişmesi dursun diye. Siz yaptığınız şeyleri suya tutamayacağınıza göre ya erken çıkarıp pişmesini dışarıda tamamlayacaksınız, yada hafif su yardımı ile hararetini alacaksınız (aman çok suya boğmayın). Üzerine nemli bezle kapayınca özellikle hamur işleri için güzel bir ortam sunmuş oluyorsunuz. Yumuşamaya başlıyor dışları.

Yukarıda bahsini ettiğim nedenler aslında tarifi aldığınız kişi için de geçerli. Sizin fırınınız ile onunki birebir belli olmadığından o kendi fırının huyu suyuna göre tarif veriyor. Bu noktada uyarlamak size kalıyor biraz.

Aklıma gelen bir kaç olası neden bunlar. Vaktiniz ve malzemeniz varsa deneme yanılma ile aletinizi bir dinleyin. Bir noktada uzlaşacaksınızdır.

Afiyet olsun şimdiden

fırın termometresi edinin. fırın muhtemelen dediğiniz gibi çok ısınıyor, gerçek sıcaklığını öğrenin.

Bence papagan oldurebilir yavru sercegi.

Ben de öldürür diyorum. Niye yanına koymayı düşündünüz ki? Papağan yeni mi yumurtaladı, bakar diye mi? Ayrı bir kafes alıp koymanızı öneririm

Bilmiyorum ki, belki ikisinden biri bakar dedim. Yumurtlama da olmadı. Tecrübe etmedim böyle bir şey. Benim kedi doğum yaptı mesela, başka bir yavru kedi var bizim bahçede, onu emzirmiyor ama mama kabından mama yemesine izin veriyor. Diğer kedileri kovalıyor ama.

ya tamam da kedi ve papagan cok farkli. kedi cok daha evcillesmis bir tur, ayrica memeli hayvan ve anac icguduleri daha yuksek. kedi getirip yakaladigi fareyi kapina birakir tesekkur etmek icin ama papagan oyle bir hayvan degil.

Hocam ben önce eyleme girisip sonra soru sormadım burada. Bilmediğim için soru sordum ve faydalı cevaplar aldım. Cevaplara uyarak doğrusunu yapıyorum şu anda. Amacına göre kullanıyorum işte duyuruyu. Bilmediğimi soruyorum.

Sakın, gaga yapıları farklı, anlaşamazlarsa papağan serçeyi öldüremeden serçe papağanın gözünü falan oyar. Yapma.

- omuzlar için pike push up önerebilirim.
- sırt çantan falan varsa ağırlığı çantaya atıp sırtlanıp şınav çekebilirsin (weighted push up)
- Youtube a "push up variations" yazıp çıkan birkaç videoda alternatifler ilham verebilir (wide grip, clap, decline/incline, offset...).
- One legged squat ile bacaklara direnci artırabilirsin.
- Ağırlık arıtabiliyorsan yine alacağın pozisyona göre pullover tavsiye edebilirim.
- Glute bridge ekleyebilirsin kalça için.
- dumbbell ağırlığı yüksek olmasa da one dumbbell clean-squat-jerk hareketlerini prg.a katabilirsin.
- core bölgesi için plank versiyonlarını (flat-decline-side) belli süreler ile ekleyebilirsin.

* enseye çekişi gerekli görmüyorum, yine de sen bilirsin.

fazla ağırlığın olmadığı için lunge yapabilirsin, kalçayı da biraz çalıştırıyor. jump squat ya da split squat jump da yapabilirsin ama çok yapmak dizlere zarar veriyor.

glute bridge alternatifi olarak koltuğa boyun ve omuzlarını koyarak hip thrust yapanilirsin (glute bridge benim boynumu ağrıtıyor).

dambılların boyutu romanian deadlift yapmaya daha uygun oluyor normal deadlifte göre. ağırlık az olduğu için single leg deadlift diye bir var, ona bakmanı öneririm, ama tehlikeli midir bilmiyorum, benim yaptığım bir hareket değil.

şınav da çalıştırıyor ama triceps hareketi olarak oturarak/ayakta triceps extension ya da yatarak skullcrusher yapabilirsin.

Süt vermeyin. Mama bulamıyorsanız şimdilik ciğer tavuk vs haşlayıp verebilirsiniz.


Bana mucize gibi geldi.

Mama vardi zaten evde, sokak kedileri icin hep vardi ondan verdim. Su verdim, sütle suyu karistirdim onu verdim simdilik.

Allah ol derse olur kardeşim. Onun kaderinde bu yazılıymış

doğum yapan kedilerde olabiliyor.
doğum yaptıktan hemen sonra yavrularını bırakıp zaten mama aramaya ya da avlanmaya gidemediği için uzun süre aç ve susuz dayanabiliyorlar.
ama hep olan bir şey değil tabii ki, sadece böyle durumlara karşı dirençleri artıyor.

süt vermeyin +1
sadece su yeterli.

acaba su için idrarını mı içti? gerçi kedide böyle bir davranışı pek hayal edemiyorum. sizin aklınıza gelmeyen bir besin kaynağı yoksa (filerde fare vardır vs.) yavrularda zihinsel gibi bir durum ortaya çıkmış olabilir, doğumun son evresinde besinsiz kaldılarsa. aslında veteriner görüşü almakta fayda var, belki besin desteği gerekebilir gelişimleri açısından.

Yarin yuksek proteinli mama alip vericem. Yavrular yeni dogmus gibi, oyle 10 gunluk falan değiller. Bayagi da hareket ediyorlar.

Kilerde sifir besin vardi maalesef. Posetleri falan yirtmis, sanirim yemek aramak icin. Kemirilmis karton parcalari var bir de :/

Zaten bazi yerlere kakasini yapmış ama kilerde hic koku da yoktu, zaten ne yedi ki koksun

su için idrarını içmez ama doğumdan sonra plasentasını yiyor.
bir şekilde idare etmiştir ama belki üç gün daha görmeseniz ölürlerdi.
yemekten çok su önemli süt verebilmesi için.
yani ucu ucuna yakaladığınız kesin.

Yanlışlıkla 3 gün yavru bir kediyi aç susuz bıraktım. Birsey olmadı ama kahrolmustum.

kilo verirsin. kas yapıyorsan kaslardan yeme ihtimali var onun için protein almak önemli. yağdan yesin mümkünse.

bunlar 1500 kalori etmez. youtube'da 1 saatlik antrenmanlara bakarsanız 650-700 kalori ediyorlar.

Internette bulunan bilgiye göre 1.6 km kosmak 100 kalori, kısacası 20km falan kosmak lazim 1500 kalori için.

Bahsettiginiz program o bahsettiginiz kalorilerin yanindan bile gecemez. 1 saatlik antrenman ile 1500 kalori olsa kilolu insan kalmaz :)

ben de izmirdeyim, makarnalar raflara yerleştiriliyor ve çok kısa sürede tükeniyor. alım gücü düştüğü için nispeten daha uygun olan migros markalı ürünler daha çabuk tükeniyor diye düşünüyorum ben.

@denef o benim de aklıma gelmişti ama diğer büyük marketler hala kendi ürünlerini yine aynı fiyata satabiliyor.

çabuk tükeniyordur. iki aydır markete gitmedim ama sanal marketten migros markalı ürünler de sipariş veriyorum geliyor.

migrosun kendi ürünlerinin bir çoğu gerçekten güzel. diğer marketlerle arasındaki fark bundan olabilir. makarnaların yerleştirildiğine tanık olduğum için ısrarla migros savundum burda :)

Benim de dikkatimi çekti. Aynı şekilde süt de yok. Bence tükenmeyle alakası yok diğer makarna ve sütler full ama Migros sıfır mı ? Farklı saatlerde gittiğimde durum hep aynı.

Benim tahminim ürettirdikleri üretici tek markaya çalışmıyor. diğer firmaya kapasite sözü varsa ve bu dönemde diğeri arttırınca, Migros’ta arz sıkıntısı olmuştur.

ucuz olduğu için migros ürünleri çabuk bitiyor. migros süt alabildiğim oldu bu dönemde sanalmarketten (kalmadığı da oldu). makarnasını sevmediğim için almayı denemedim. ama başka ucuz ürünler de kalmıyor (örneğin iyilik paketli ekmek). kürdan ve fırın kağıdı bulamadık bu sefer, uzun süre maya ve susam yoktu vs.

izmirdeyim, öyle bir seye denk gelmedim.

Ekim'de market markalarına bir kısıtlama geldi belki onunla alakalı üretimleri düşmüş olabilir
"Yeni düzenleme ile zincir marketlerin kendi markalarıyla sattıkları ürün oranı kısıtlanacak. Marketlere yöresel ürün satma zorunluluğu gelecek. İndirim marketlerinin açılması ise semtin nüfusu, gelir durumu, market sayısı gibi kriterlere göre belirlenecek. Böylece esnafın rekabete karşı korunması sağlanacak."
(git:www.hurriyet.com.tr )

istanbul'dayim; bizim gittigimiz subede raflar hep dolu hatta gecen hafta gunluk sutu denemek icin migros marka aldim. pastorize sut de sadece pinar ve migros kaldigi icin migrosunkini tercih ettim.

makarnalari vs bilmiyorum, hic almadim ama sut urunlerinin, salcalarin, deterjanlarin vs cogunu da raflarda goruyorum.

bitiyordur.
istanbul beylikdüzü ve bahçeşehir'de hiçbir sorun yaşamadım.
hiçbir marka maya yoktu en son. o kötü.

O yapısal olarak öyle. Bizim kedilerimizden biri de incecik hafifcecik. Üstelik erkek. Dişi kedimiz de hafifti ama biraz strese girince kilo aldı. Üçüncü kedimiz kilolu dombili biraz. Hepsi aynı stresi aynı anda aynı süre boyunca yaşadılar (eve misafir kedi geldi) hepsi kendi yapısına göre tepki verdi. İncecik kedimiz hiç kilo almadı. Dişimiz azcık kilo aldı. Dombilimiz azcık zayıfladı. İlginçler yani. Sağlık sorunu yoksa hiç elleme derim.

Yaş mama sevmez demişsiniz, schesir denediniz mi? Benimki de hepsini sevmiyor ama sevdiği bir yaş mama bulunca onu hep yiyor. Kuru mamada denemediyseniz proplanın balıklı kısır mama çeşitlerinden ya da nd düşük tahıllı kısır mamasını deneyebilirsiniz. Balık tavuk haşlamayla ilgili emin olamadım, bizimkine ne yapsak yediremedik o şekilde. Bir de kendiniz yemek yapacaksanız bir yandan kuru mama vermeye devam edin, yoksa taurin yetersizliği çok riskli kediler için. Bir de barf diyette iç organ kemik vs de yemeleri gerekiyor, bunları yiyebilmesi için çiğ olması lazım vitamin mineral eklemek falan zor iş. Takviye olarak verin tavuğu balığı yiyorsa.

Kedi sağlıklı, çelimsiz değil, sapasağlam. Niye kilo aldırmak istiyorsunuz?

Kısır mı bu arada? Kısılaştırınca kilo alıyorlar genellikle.

once veterinere goturun. normalse keyfi davranmayin. fazla kilo once karaciger yaglanmasi sonra bagisiklik sistemi ve kalp hastaliklari demek.

Kısır değil, arada kızgınlığa girip susuyor zaten alıştık, kısırlaştırmak istemedik.
Evet sağlıklı olduğuna şüphe yok da sadece görüntü olarak zayıf olması bizi biraz üzüyor bakınca psikolojik olarak :) Tamam obez de olmasın ama biraz daha toplu durursa daha iyi hissedeceğiz. Zayıf ve sağlıklı veya obez ve sağlıksız değil de orta kiloda ve sağlıklı olsun bizce yani.

Dışarı çıkmadığımız için veterinere götürüp danışamadım ama acelesi yok, bir ara onun denetiminde ilerleriz olmadı.

şu aşırı çirkin fotoşoklarını yaptığın beyaz kedi o senin miydi ya? deri ceketli ve beyaz ceketli 2 fotosu vardı sanki?

bazı kediler öyle valla benimki de günde 6-80 gram arası mama yiyor hala 4 külo deli gibi hareketli belki ondandır? kaka çiş konusunda da kız arkadaşımın 6 küloluk kedi azmanı günde 1 defa azıcık sıçıyor benim kız günde 3 posta.

kısırlaştırılmayan hayvanlar stres yaşıyor her döngüde, beslenme düzeni bozuluyor, iştah az oluyor. kanser, rahim iltihabı gibi hastalıklar için de koruyucu kısırlaştırma, hatta tamamen önlüyor mesela rahim iltihabını. bunlar öyle milyonda bir hastalıklar da değil.
bence önce kısırlaştırın.

@proletarier aller lander vereinigt euch, ahah yok hayır o kim bilmiyorum

@not dark yet, hmm olabilir. Erkek kedide kolay da, dişi için operasyon biraz daha zorlu olduğundan hiç yeltenmedim ama güzel bir yer bulursam kısırlaştırabilirim.

A bu arada şimdi hatırladım, veteriner en son, bu yaşa kadar kısırlaştırmadıysan biraz daha bekle zaten menopoza girer demişti.

size bunu bir veteriner mi söyledi? kediler menopoza girmez. şaka yapmıştır diye düşünmek istiyorum.

not dark yet +1
tahıllı mamayla kilo alsa da verse de beslemeyin, böbreklerine yazık.

tahılsız n&d'nin kilosu da 70 lira değil, 50 civarı.
acana daha pahalı, onu vermek zorunda değilsiniz.
n&d fazlasıyla kaliteli.

yaş mama yemesin zaten, kısırlaştırıp kuru mamasını değiştirin.
kilo alabilir de, almayabilir de ama genel sağlığı için gerekli bunlar.

@not dark yet, gerçekten mi :/ Veterinerdeyken kasada duran önlüklü kişi söylemişti. Belki de değildir, bilemedim.

@blatta hiberna, n&d bakmıştım zaten ama tekrar bakayım. Kurlardaki yükseliş yüzünden çok fena arttı mama fiyatları ya

paketli halde almak zorunda değilsiniz.
iyi bir petshop bulun, çoğu n&d tahılsız portakallı balıklı ve kuzu etli narlıyı bir kiloluk paketler halinde satıyor artık.
daha ekonomik olabiliyor ya da bir kerede 200-300 vermek yerine, bir kilo alabiliyorsunuz.

ambalajlı bir buçuk kiloluk almak aşırı pahalıya geliyor.
5 kiloluk ya da daha fazla almak da tek kedi için pek mantıklı değil zaten.
onlar 5-10 kiloluk açıp kilo kilo paketledikleri için daha rahat oluyor.

petlebi kullanmaya başladım. zamanında teslim aldım. sorunsuz.

ben uzun süredir petburada'dan alıyorum. memnunum, herhangi bir sorun yaşamadım. ürün çeşitliliği açısından en iyisi burasıdır sanırım. çoğu petshop sitesinden de uygun fiyatları. ama markamama'ya baktım bugün bu ay aldığım her şey orada da mevcuttu ve bir tık daha ucuzdu. gelecek ay orayı deneyeceğim sanırım.

hepsiburada ve n11 falan da kullanıyorum.
ama petmekan ve petburada'dan düzenli aldığım şeyler var.
kum için temizmama.

mama için markamama ve n11 bazen kupon indirimiyle güzel olabiliyor.. ama aksesuar için araştırırım ihtiyacım olduğunda. görmediğim yeni aksesuarlar çıkmış mı diye bir arayışım olmadı. temel ihtiyaçlarla idare ediyorlar, bir de kedi dediğimiz şey öyle yönlendirmeyle "bu yatakta yat, bununla oyuna" falan şeklinde çalışmadığı için gereksiz geliyor.
tabii görüp ne tatlı keşke alsam oynasalar falan dediğim şeyler de oluyor ama daha önce attıkları kazıkları hatırlayıp almıyorum.

Kum ve mama: pet burada. Kum reflex sari kutu kullaniyoruz. Koku problemini en aza indirdi.
Canta: en son ferplast atlas 20 modelini aldik. Genis ve saglam. N11 kullandik.
Mama kabi: ikea’nin plastik kaplarindan aldik. Ayrica bir kac tane de cesitli petshoplardan alinmis porselenlerimiz var.
Tirmalama: ikea cirtcirtli modeli aldik.
Yatak: nerede ucuz bulursam. Yumusak tercih ediyorlar yatak icin o yuzden nerede pofidik bulursam.
Kum kabi: hepsi burada. 2 kedimiz var biri baya iri. O yuzden en buyugunu bulunca aldik.

hiç biri.
yoğurt satılan toprak kaplar hem sağlıklı hemde kullanışlıdır. plastik olmasın yeter.

çelik olanlar paslanıyor. seramik daha iyi.

Ben gecen sene terasin altinda on on iki buyuk saksida farkli domates yetistirdim, hic domates almadim disaridan.

Acemiler icin buyumus ancak meyve vermemis fide alin derim. Domates cok isigi seviyor ama yukaridan hic yagmur yememesi lazim. Balkonun ustu kapaliysa harika olur.

Bir kere iyice gubreleyin, domates gubreyi seviyor. Isirgan otundan inanilmaz etkili bir gubre yapimi sekli var. Bu konuyu arastirin.

Cok sulamayin.

Dusen, yesil kalmis domatesi camin onune koyup kizartin, atmayin sakin.

Biberde basarisiz oldum ben gecen sene cok gec diktigim icin. O konuda yorum yapamayacagim. Salatalik da hic yetistirmedim.

Ben geçen sene biber yetiştirdim. 1 Şubat'ta tohumu ektim yanlış olmasın temmuz muydu Ağustos muydu ilk meyveyi almam (kızarması çok sürdü). Bu dediğim acı biberdi, tatlı biber daha çabuk büyür ama yine de çok ürün almanız zor tohumdan yetiştirirseniz. Fide almanızı öneririm. Domates daha çabuk ürün veriyormuş, ben de fideyi son yerine aktardım bugün, bakalım meyve alabilecek miyiz.

Biber iki tane konabilir dediğiniz saksılara (acı biberde 3 tane bile konur) ama domates ve hıyar için (domates bodur varyete değilse) 1 saksıya 1 tane daha uygun olur sanırım.

1-Hıyarın (meyvenin) cinsine göre, yetiştirme ve gübreleme/sulama yöntemine göre farklılıklar olur. Profosyonel tarım yapanlar belirli bir kg aralığı verebilirler ama biz hobiciler için rakam vermek çok zor.

Sezon boyunca çiçek açtığı sürece o çiçekler meyveye döner, hobi olarak yaptığımızda tek ya da iki seferde hasat olmuyor pek. Meyve büyüdükçe koparıyoruz küçüklerin büyümesini bekliyoruz.

2- Sebzenin türüne göre sıra aralığı 40-60 cm hatta bazen 80-100 cm kadar açık olmalı, çok sık dikim yapılmaz. Fideyi diktiğinizde "ulan aralar çok boş kaldı" diyebilirsiniz ama bu fideler büyüyünce dolacak o boşluklar.

Toprak litresi çok önemli, 30x30 çok küçük bir saksı. Tek tek her sebze/meyve için kaç litre saksı gerekli yazan bir liste vardı, bi aramayla bulunabilir. Yanlış hatırlamıyorsam hıyar için 20 litreydi mesela.

3- Gübre hesabı çok önemli, iyi geliyor diye gübreye hesapsız dayanırsanız hiç meyve vermeden dev gibi bitkiniz de olabilir, meyveler gereğinden fazla irileşip yarılabilir de.

Aslında gübrenin de ince hesabı var, gram gram. Bu sene ben 5 lt suya ilk zamanlar bir kapak, 3-4 hafta sonra 2 kapak, daha sonra 3-4 kapak 20-20-20 gübre atarak çalkalayıp haftada bir kez gübreli su veriyorum, kapak hesabını aşağı yukarı gramajı hesaplayarak yaptım.

Aslında şimdi aklıma geldi, bir iki tane fideyi test için ayırıp daha yüksek oranda gübre verip deneyeyim sonuçları.

Son olarak tohum çimlendirmek için çok geç kaldınız, hazır fide alıp dikmek için en uygun mevsim. Ben tohumdan çimlendirip yetiştiriyorum fidelerimi.

mümkün herhalde. belçika’daki arkadaşımın çocukları anadillerinin yanında türkçeyi de öğreniyorlardı. kreş çağı geldiğinde ingilizce de eklendi.

Mümkün değildir demiyorum ama Rus annesi, türk babası ve gürcü bakıcısı olan komşumuzun çocuğu derdini onlara anlatamadıkça/dediklerini anlamadılça sinirlenir, sürekli ağlardı. Psikolojisini de etkileyebilir bu durum yani. 2 dile indirme şansları varsa (mesela Rus nine Almanca biliyorsa vb.) indirmelerini öneririm.

annesi rus babası türk olan bir yakınımın çocuğu 4 yaşında ve hala konuşamıyor.

annesi rusça babası türkçe konuşmaya çalışıyor. önce bir dili öğrenmesi şart çocuğun.

Benim eşim Rus. Kızım İngiliz okuluna gidiyor. 3 dili de mükemmel konuşuyor ama İngilizceyi 6 dan sonra öğrendi. Hele Rusça, Türkçe 2 dil konusunda hiç sıkıntı yaşamadı. Çevremde de arkadaşlarım da var hiç sıkıntı yaşamadılar. 4 yaşında hala o çocuğun konuşmaması hiç normal değil.

cocukla o dili konusan insanlarin tutumuna bagli. istikrarli bir bicimde cocukla sadece kendi dillerinde iletisime gecerlerse, cocuk 3 dili de cok iyi ogrenir.

buyuk ihtimalle yasadigi ulkenin dilini ve evde konusulan (anne-babasinin kendi aralarinda konustugu) dili anadil seviyesinde ogrenir, ucuncu dili en iyi ihtimalle cok iyi konusur, ama anadil seviyesinde olmaz gibi dusundum.

birden fazla dili (cok iyi seviyede) konusanlarda cogunlukla 'contextual knowledge' diye bi sey oluyo (terimin ismini tam hatirlayamadim). ornegin cocuk masallari, oyunlari alaninda almanca, bilim alaninda ingilzce, politikada alaninda fransizca anadil seviyesinde oluyo, ama butun diller butun konularda anadil seviyesinde olmuyo.

yanii, ailenin dil bilgisi, tutumu ve yasagidi yerin etkisi cok buyuk. gercekten anadil seviyesinde iki dil konusan sadece bir kac insan tanidim, uc dile daha hic rastlamadim.

Esim fransiz, ben türk. Cocuk olursa ben Türkçe o Fransızca konusacak. Aramızda ingilizce konusuyoruz zaten oradan da 3-5 bir şey kapar ama asil okulda ogrenir. Bunlari yapinca ileride Rusça da ogretirim.
Erken yaslarda daha cabuk ogreniliyor bu kesin ama cok kolay degil, sabirli olmak lazim.

çevremdeki benzer bölümlerde okuyan boğaziçililer hep okurken staj yapıyorlardı, oralarda ya da başka yerlerde iş bulmada sorun yaşamıyorlardı. ama iş-staj tecrübesiz mezun olma

Tam tersi karantina bittikten sonra toparlanma başlayacak karantina sebebiyle şu an bir çok iş yeri kapalı piyasada yavaşlama var ülkelerin hudutları kapalı dış ticaret yavaşladı. Turizm durma noktasina geldi. Şu an için Türkiye'nin resesyona girmesi pek olağan gözükmüyor fakat salgın ne kadar sürer şartlar ne getirir meçhul belirsizlik var herkes canının derdine düşmüş durumda.

Sizin mezuniyetinize daha 1 yıl var boğaziçi siyaset mezunu işsiz kalmaz muhakkak kurumsal bir şirkette iş bulursunuz ama alanınızda iş bulabilir misiniz onu bilmem. Tavsiyem yüksek lisans yapmanız ve yabancı diliniz yoksa yabancı dil öğrenmeniz. Ayrıca sosyal gruplara katılıp çevrenizi genişletmenizi tavsiye ederim.

@kveldulv staj yaptım erasmus'a gitmeden önce, önümüzdeki sene için gel bizimle çalış dediler ama çok aşırı çalışmak istediğim bir yer değil. alternatif düşünüyorum sürekli.

okudugun alanda is bulamazsin,okulda öğrendiklerini unut sadece öğrendiğin ingilizce işine yarar,diploma+ingilizce sayesinde ahim sahimda olmasaiş bulabilirsin

kreatin+1
maalesef cok dogru universite fakat cok yanliş bölum, uzgunum, hayal kirikligina ugrama yuzden fazla, uluslararasi ilsk mezunu olarak soyluyorum bunu..
simdiden ne yapacagina karar vermeye calis..
eger meraki sabrin ilgin varsa en iyi opsiyon akademik kariyer..
tonla universite var, koc bilkent olmasada (ayrica olabilirde niye olmasin) 2. 3. sinif vakif universitelerinde hocalik icin önün acik..
yoksa kpss kassan zor, torpil isleri falan..
ozelde ,siyaset mezunu olarak maalesec ise yaramazsin, yani patron bakisi bu..
bildigin herseyi unutup sadece ingilizcenle kastiracaksin.. yapan arkadasim var, koc uluar mezunu olup big four a girmisti ama cocuk yuruyen beyindi herkes ayni degil..
kolayliklar ve basarilar dilerim ama isin zor

çevremdeki mezunlarına bakarak söylüyorum bu bölüm mezunlarının ciddi bir kısmı akademisyen oldu. bence bu biraz ilgiyle alakalı. hepsi de akademisyenliği severek yapıyor. ama bu bölümden mezun bilkent'li birini biliyorum beyaz yakalı oldu. öyle zor mor da değil. second tier bir okuldan big4'da çalışan da var. seçeneğin çok yani. buradaki karamsar yorumlara bakma. sonuçta hangi iibf'de meslek öğreniyorsun? sağlam stajlar yaparsan da kurumsal bir yerde sağlam şeyler yapabilirsin. ilk aklıma gelen pegasus'un ceo'su buradan mezun. (şimdi damlarlar önceden yazayım tamam herkes ceo olmayacak biliyorum.)

Medyadan yürü işte. Medya sektörü bu krizden zarar görmedi, iş bulursun.

our planet baya iyi.

spor dünyasından gelsin:

drive to survive

docuseries:

abstract art of design
explained
sex, explained
the mind, explained
ask the doctor
the story of god
the story of diana
genius of the ancient world
genius of the modern world
don't fuck with cats
the beginning of life
follow this

documentaries:
the truth about alcohol
period end of sentence
gaga: five foot two
the mask you live in

kaplan kral sansasyonel bir şey arıyorsanız. the great hack de güzeldi.

II. Dünya Savaşı'nın En Önemli Olayları (Renkli)

Into the Inferno (bu dayının tüm işleri izlenmeli)
Valley Uprising (bunu izledikten sonra dağcılık ile ilgili birçok belgesel izledim)
Tickling Giants (favorim bu)
Struggle: The Life and Lost Art of Szukalski (son izlediğim)

Expedition Happiness
Wild Wild Country
ted bundy

bonus: belgesel değil ama Comedians in Cars Getting Coffee

Cuba and the cameraman

tek dumbbell'le yapabileceğin hareketleri yazıyorum. eminim daha da vardır.

alternating front raise (ayakta dururken öne açma)
bütün curl'leri tek dambılla yspsbilirsin (hammer curl, concentration curl vb)
tripod fly: youtu.be
tripod row: youtu.be
single arm row (sandalyeye falan tutunarak, hem normal geniş tutuş hem de dar tutuş;yani avucun vücuduna paralel şekilde ya da vücudunun yanına bakacak şekilde)
dumbbell snatch: www.youtube.com
dumbbell power snatch: www.youtube.com
dumbbell hang snatch: www.youtube.com
single leg dumbbell calf raise: www.youtube.com
plank pull-through: www.youtube.com
overhead situps: youtu.be
russian twists: youtu.be
unilateral kickback: youtu.be
single dumbbell decline floor press: youtu.be
unilateral floor fly: youtu.be
single dumbbell floor press: youtu.be
hex floor press: youtu.be
unilateral face pull: youtu.be
single dumbbell press:youtu.be
unilateral delt fly: youtu.be
unilateral rear delt fly: youtu.be
dumbbell halo: www.youtube.com
dumbbell swing: youtu.be
push up press: youtu.be
dumbbell pullover
dumbbell tricep extension
dumbbell goblet squats
unilateral lunge&press: youtu.be
dumbbell grip hold: tutacak kısmında değil de ucundan dayanabildiğin kadar tutuyorsun dumbbell'ı, grip strength için.

Bununla ugrasacaginiza bodyweight programi yapsaniz daha iyi bence.

4 5 kere istanbuldan ankaraya geldi. değişim yok. 1 günde geliyor

kargo firmaları ekstra eleman işe aldılar. aşırı yoğunluk var. şu anda adam bulup çalıştıramıyorsun. getir vb. aynı. biraz geç gelir.

Biz un aldık getirmediler. Normalde olmuyordu bizim bölgede eve geldik bulamadık olayı.

evimin dibindeki kargo gelmedi 2 gündür, yurtiçi, yürüyerek gidip şubeden almak da istemiyorum bir umuttur yaşamak diyip evimde bekliyorum hala

Eskiden daha hızlı gibi,yeni elemanlar almışlar.genelde günlük ulaşıyor alınanlar.

şansa bağlı tamamen. ama sürat kargodan uzak dur. mümkünse aras'tan da.

Geçen oscar töreninde görmüştüm. Sakal bırakmış, biraz da göbek yapmış. 47 olmasa da 40 gösteriyordu. Genleri sağlam demek ki. Yoksa çok sağlıklı bir hayat yaşadığını düşünmüyorum.

Hakan peker sen misin?

Bazilari genetik olarak genc gosteriyor bu da onlardan olabilir

ben botoks falan yaptırdığını düşünüyorum yaşlandıkça yüz ifadesi donuklaştı.

antioksidan tarzı çok fazla sayıda ve pahalı destekler var.
bunların hepsini alsan ayda 2-3 bin tl tutar sanırım
(benim araştırdığım kadarı ile)
onun dışında hafif spor ve bol su içmek.
stressiz yaşam, temiz hava, temiz gıda.

seriable.com

Adamin nicki slim zaten. Kiloca Slim oldugun surece her zaman gencsindir. Vucudu yaslandiran, cokerten kilodur. Japonlar niye dunyanin en uzun yasayan milleti saniyorsun, adamlarda boy yok kilo yok, slim dogup slim olarak oluyorlar cunku

10 yıldır hep aynı benim aşkım, bebeğim, hayatımın erkeği. yaşlanmıyor çünkü o mükemmel genlere sahip. evleneceğiz biz.

yo yo hayır, karantina devrelerimi yakmadı.

tam tersi bu seneki halini gördüğümde (Oscar törenlerinde sanırım) "Oha inanılmaz yaşlanmış son 4-5 yılda" diye düşünmüştüm. Baya yaşlanmış ya baba havası gelmiş adama..

Ben bir bölüm izledim bu kadar sıkıcı bir şey nadir izledim. Son 3 bölüm daha iyiymiş dediler de yani... izlenmez. Akşam yemeği yerken televizyonda denk gelsen göz atarsın da, açıp da netflixten izlenecek bişey değil yani.

Bence değer. İlk bölüm bence de sıkıcıydı ikinci bölümü de izleyin hala beğenmiyorsanız izlemeyin.

işin uzmanı değilim ama okuyunca çok normalmiş gibi hissettim. 2 hafta böyle bir işlemin etkileri için (kısırlaştırma) kısa gibi geldi.

soruyu okuyunca reset tuşuna bas diyesim geldi. şaka bir yana, bizim kısırlaştırdığımız kedilerde böyle şeyler hiç olmadı. veterinerde yaşadıkları travma oluşturdu muhtemelen. üstüne varmayın, kendi haline bırakın, kendisi fabrika ayarlarına dönecektir.

Bence de 2 hafta kısa bir süre. Önceki duyurunuzda bahsettiğiniz üzere bu kedi dişiyse, çok daha kısa bir süre hatta (erkeklerde operasyon daha kolay olduğundan). Bir süre serbest bırakırsanız, yavaştan normale dönecektir.

Bir de daha önce dişi kedilerin kısırlaştırıldıktan sonra sevgi pıtırcıklığının geçtiği, nemrutlaştığını okumuştum. Onu da göz önünde bulundurabilirsiniz.

Bahsettiğin kedi yüksek ihtimal dişi. Evet dişi kediler önceden sevgi yumağı iken, kısırlaşınca daha bir nalet oluyorlar. Atarlı erkek kediler de kışırlaşınca süper minnoş oluyorlar. Yani mesele testosteron her zamanki gibi :)

Benimki de ne yazık ki böyle oldu 6 yıl oldu düzelmedi :(
(Erkek birey)

benim dişi kedide hiç böyle şeyler olmadı

çocukluğumdaki kedimizin ameliyatı başarısız geçmişti yani annemler biraz küçükken kısırlaştırmışlar, veteriner adam da tecrübesizmiş yumurtalıkları bile bulamamış, bir de üstüne yaraları iltihap kapınca her gün pansuman yapılmış vs. hayvan hayatının sonuna dek karnına sırtına patilerine değdirmedi. yalnızca başını, boynunu falan sevebiliyorduk (ama sevecendi yine yani çağırınca gelip kucağımıza otururdu. ama istemediği yerlerine dokununca önce tıslar devam edersek tırmalardı.

sizin kedinizin ameliyatı iyi geçtiyse bu kadar büyük çapta bir travma yaşamadığını tahmin ediyorum, bence zaman içinde düzelir. bu aralar daha çok ilgi gösterin, yaş mama verin, konuşun, bence trip atmayı bırakır.

Değil tabi ama yapan var

ya o da bir şey mi. böcek, iguana, kertenkele, yılan, kirpi, gecko, kaplumbağa vs satanlar bile var.

bunlara orman bakanlığı bakıyordu galiba. kedilere kim bakıyor?

kedi ve kuşu özellikle kuşu doğadan tutup evcil diye satıyolar bir tanesine denk geldim ve az fiyatta değil 1000 tl yani keşke olsa da tamamen kaldırsalar satışlarını yazık.

site için nasıldır bilmiyorum, linki de görmedim zaten ama petshoplarda kedi ve köpek satışı yasal. yalnızca kadıköy belediyesi'nin kararıyla kadıköy'de yasak. bu soru ne zaman sorulsa herkes yasak diyor ilginç bir şekilde.

instagramda çok satan var maalesef. Tam bilgi sahibi değilim ama bence yasak, öyle kalmış aklımda

ben yine de ilgili siteyi cimere şikayet ettim.

Şikayet sonrası gelen cevapta yasak olduğunu ancak online satışlarda işlem yapılabilmesi için bulunduğum yerdeki siber suçlara yada savcılığa gidip bizzat başvurmam gerekliymiş... Yine şaşırtmadılar.

Bilgi vereyim buraya da.

fikir yurutorum hacmi fazla.

spagetti dedigin ipince kesilmis bisey. lazanya bildigin lavas gibi bisi.

Şimdi a101de var bu ara 10 tl. Made in italy.
Yerli lazanya hiç görmedim. Gurbetçi makarna her zaman pahalıdır.

Migrosta şu üçü görünüyor bende, muhtemelen üçü ithal ürün (italya'dan). İthal olması sebebiyle pahalıya satılıyor yani, barillanın diğer makarnaları da var ithal olan onlar da benzer fiyatlı olmalı.
İthal olsa da neden bu kadar pahalı diye sorarsan, sürümden kazanabilecekleri bir maliyetle gelmediği için kar marjını yükseltiyorlar muhtemelen.

Veronelli Lazanya 500 G
17,25 TL

Arbella Gurme Lazanya 500 G
14,75 TL

Barilla Lazanya/ Lasagne Sade Makarna 500 G
19,60 TL

turkiye'de yenmediginden. yoksa ayni miktar lazanyanin spagettiden farkli olmasini gerektirecek bir uretim asamasi yok.

cok satilmadigi icin de yapan yoktur tahmin ediyorum. o yuzden ithal. bir de ithal edilirken yukarida bahsedildigi gibi talep az oldugu icin de kar marjini yuksek tutuyorlar. niche bir urun saniyorum hala.

ama lazanya guzeldir. bilinirliliginin artmasini firinda makarnanin yerine gecmesini gonulden diliyorum.

Ben yüzey alanı çok olduğu için daha fazla yer kapladığı için diğer makarnalara göre daha az miktarda üretilebiliyordur eşit sürede diye tahmin ediyorum.

bir paket lazanyayı ben her seferinde en az 4 kişilik yapmama rağmen 3 seferde filan bitiriyorum. fiyat olarak pahalı görünebilir ancak öğün başına makarna ile aynı fiyata geliyor.

Kilo ile kıyaslayın arkadaşlar. Pahalı olmasının sebebi Türkiye de yaşamamız. Yoksa hamur aynı hamur. Üretimi spagetti den daha kolay, hızlı.

Saçmaymış bu kadar pahalı olması, her makarnanın temel hamuru zaten lazanya teknik olarak, daha sonra kesiliyor ve şekilleniyor. Evde kendiniz yapabilirsiniz

teciliniz ne zaman bitiyor?

küçük bir not, bedelli eğer bakaya, kaçak durumuna düşmezseniz yararlanabileceğiniz bir seçenek.

@cursor

yok hocam daha tecilim var. zaten yaza kadar bir iş bulamazsam askere gideyim diyorum.

Askerliği çıkar sonra kendini bulursun

çevrenizi geniş tutmak önemli. Bir arkadaş network'u yaratacaksınız.

Şirketten kimsenin tanımadığı birini almaları yüzde 1-2 falandır herhalde. İlan açılır, içeriden biri bizim de şöyle bir tanıdık var der o dediği işe alınır.

bizim ailede çevrede iş yok demek ki :)

Beni şirkette kimse tanımıyordu geçen ay girdim, eski şirketinden referans dahi istemediler-ki bu sektörde deneyimim yok. Yani tabi ki tanıdık işi kolaylaştırıyor ama şart değil. Hem sizin benden çok deneyiminiz varmış.

Tavsiyelerime gelecek olursak; her gün 10 yere falan başvurun. İlle tam istediğiniz gibi bir yer olması şart değil, mülakat görmüş olursunuz, ısınırsınız. Bunun dışında sizin alanınızda başvurular nerelerden yapılıyordur bilemiyorum ama kariyer net ile sınırlı kalmayın. LinkedIn, istediğiniz şirketlerin siteleri, başka kariyer siteleri, iş dünyasıyla ilgili yayınlar yapan sitelerde ilanlar olabiliyor bazen onları araştırın, üniversitesi izin Facebook veya başka bir platformda kariyer grubu varsa oraya girin vs. Son olarak ben katıldığım bir sertifika programı sayesinde işe girdim. Eğer birkaç aydır iş bulamıyorsanız bu da bir opsiyon olabilir. İlle uluslararası tanınan pahalı bir sertifika olması şart değil, ilgi duyduğunuz bir alandaki sertifika programlarını araştırın belirli kursların.

kariyer yerine linkedin de aramaya devam edebilirsin.

Çeşitlilik ve hizmet açısından ben petburadadan memnunum.10-15 kglik mama alıyorsanız ve zamanında tüketemiyorsanız bilemem ama onun dışında mamanın sktsı geçmediği sürece endişe etmenizi gerektiren bir durum yok, az bir vitamin kaybı olur sadece. Bu tazelik algısı temizmama etkisiyle mi geldi bilmiyorum ama bunlar son derece işlenmiş, katkılı, paketli ürünler. Hani tazecik bir ekmek yemek gibi bir durum olmuyor her iki şekilde de hayvan için.

markamama’dan memnunum tavsiye ederim.

@show like monkey tazelik bayatlıktan kastım son kullanma tarihi dolmak üzere olan mamanın gönderilmemesi. Petburada'ya bu bakayım teşekkürler

En son siparişimi petlebi'den verdim. Ondan öncesi tanıdık bir petshop'tan. :/

kampanya yakaladıkça alıyorum. dün aşağıdaki linkteki mama 240 liraya düşmüştü. 2 tane aldım hemen.

www.gittigidiyor.com

Trendyol. N&D alıyoruz, en uygun fiyat orada oluyor.

Şu anda fiyat olarak benim aldığım ürünlerde en iyi olan petburada. Ben 10-15 kiloluk mama almıyorum ama, aylık alışveriş yapıyorum. Alışveriş yaptıkça bir sonraki alışverişte kullanabileceğiniz puan birikiyor. Ürün çeşitliliği de iyi.

Zaman içinde kullandığım site değişti, ilk başta petbesinleri'nden alıyordum, sonra zooplus, onların fiyatları artınca petburada. Bu tip petshop sitelerinin hizmetlerinden hep memnun kaldım. Ama n11, Hepsiburada gibi yerlerde farklı ürün gönderme,kötü paketleme gibi sorunlar yaşadığım için oralarda indirim olsa da söylemiyorum artık.

Ben genelde en ucuz mamayı hep gittigidiyor'dan buluyorum. Pro Plan alıyorum. SKT diye arayınca son kullanma tarihinin de yazılı olduğu ürünler çıkıyor zaten. Ona dikkat ederek alıyorum.

@spirit çuvalla gönderen işte bu satıcı, fiyatı uygun oluyo ama her defasında stres oluyorum aha bu sefer patlak gelicek kesin diye.

migros zaman zaman güzel fiyatlar yapıyor.

haysev aklıma ilk gelenlerden.
ayrıca göksu evleri hayvanseverleri var, ama onlar sahiplendirme yapıyor mu bilmiyorum.

ikisini de facebook'tan takip edebilir, irtibat kurabilirsiniz.

edit:
hayvan sahiplenmenin tek yolu barınak değil.
başka yerlerden de yuvaya ihtiyacı olan hayvanları para vermeden sahiplenebilirsiniz, duyuru sahibi de bunu soruyor zaten.
hayvan barınakları, özellikle yedi kule maalesef biraz fazla talepte bulunabiliyor.
kapanmasına 2 saat kala yetişmeye çalışan insanlara hayvan sahiplendirmemeleri gibi örnekleri biliyorum.
yani barınaktan sahiplenince her zaman 1-2 saatlik iş olmuyor.
haysev gibi gruplarda da zaten yuva arayan bir sürü hayvanın ilanı var.

yedi kule hayvan barınağı hem de gidip köpeğin davranışlarını görebilirsin. Hemen hemen her türden köpek var

barınağa bakmak neden iş yoğunluğu olsun? 2 saatlik iş. barınaktan almanızı dilerim. orada ölüp gidecek bir canlının hayatını değiştireceksiniz.

nasıl bir köpek aranıyor?

Yanlış anlamayın ama yoğunluktan barınağa gidecek vaktiniz olmuyorsa muhtemelen köpek bakacak vaktiniz de yok. Köpek bakmak zor, ciddi emek, zaman, sabır ve para isteyen bir iş.

Dostum virüs daha yayilmadi ve o maskeler 1 2 kullanımlık , aylarca süreceğini düşünürsek , ortalama dünyaya yayıldığında 1 milyar kişi etkilenecek desek ortalama 7 ay sürecek desek ve her insan 2 günde bir değiştirse, kabaca önümüzdeki günlerde 100 milyar maskeye ihtiyac var

şu sıralar Çin'de düşündüğünüz gibi bir üretim yok hatta çoğu kobi de şuanda üretim yok fena halde nakit sıkıntısı yaşamaya doğru gidiyorlar. Virüs düşünüldüğünün çok üzerinde bir etki ile ekonomilerini etkiliyor. Çoğu kişi işe gitmiyor nasıl üretim olsun. Beraber iş yaptığımız bir kaç fabrika da üretim tamamıyla durdu. Sizin söyledikleriniz normal durum için geçerli şuanda Çin ve bazı asya ülkelerinde olağanüstü durum var.

Çin'de hayatın pek olduğu gibi ya da eskisi gibi devam ettiğini söyleyemeyiz. Bazı okullar ikinci dönemleri başlatmadı, hatta bahar dönemini iptal eden okullar vardı. Yer sokağa çıkma yasağı, ve sokağa çıkışa sınır getirilen kentler mevcut. 10-15 gün önce Instagram'da Çin'de yaşayan bir Çinlinin ülkede yeterli maske kalmadığına dair bir paylaşımını görmüştüm. Ek olarak 1-2 gün önceydi galiba, Çin'de yaşayan bir youtuber videosunda vatandaşlara sınırlı sayıda maske verilebildiğinden bahsetmişti.

Eğer Çin yurtdışından maske satın almazsa yakın zamanda değil ama bir süre sonra maske konusunda ciddi sorun yaşayamaya başlayacaktır. Çin'de özellikle büyükşehirlerde maske kullanımı bu salgın hastalığının öncesinde havakirliliğinden dolayı yaygındı diyebiliriz. Bir de salgına tedbiren halkın daha fazla maske talep etmesiyle bu maske konusunda sıkıntı yaşayabilirler.

Ülke içersindeki maskelerin satışı konusunda da endişeleri olabilir. Sonuçta hastalıkla ilgili yeterli veriye tam anlamıyla sahip değiller. Henüz hastalığın görülmediği ya da yaygın olmadığı bir ülkeden tıbbi maske almak ülkedeki mevcut maskeleri kullanmaktan daha güvenli.

Türkiye'den Çin'e maske satışı ile ilgili düzgün kaynak bulamadım. Haber sitelerinde Türkiye'den Çin'in yanı sıra birçok Avrupa ülkesine de maske satışı yapıldığı/yapılacağı yazıyor. Dünya Çin ile ticareti neredeyse kestiği için Çin'den maske alamayacakları için başka ülke/ülkelerden maske alacaklardır.

Birde Türkiye'de piyasadaki maskeleri stokluyor olabilirler. Sadece bir iki gün ile bizdeki maske satışları ve fiyatları katlandı.

Abi millet deli gibi alışveriş yapıyor çinli alışveriş sitelerinden. Geliyor da. Demekki üretim var. Milyar adet maske dediğin bir konteyner eder etmez. Koca çin bunu üretemiyorda bizden adedi “en az” 1.5 liraya satın mı alacak yani? Çünkü üretici adedi 1 liraya veriyor şu an. Alan adam da en az %50 kar koyar çine 1.5 a verir. Bunun nakliyesi ıvır zıvırı var... çindeki üretim tesisleri de bu açığın farkındadır harıl harıl çalışıp adedi 0.2 cent e üretiyorlardır kendi kendilerine? En kötü hükümet el atar çalıştırır fabrikayı. Arada mali olarak dağlar kadar fark var çünkü, makas açılacaktır da.. hatta geçen youtube ta bir video izledim adam çinden bilmem kaç bin dolarlık ürün sipariş etmiş daha yeni onları inceliyordu. Virüs var ama kargoyla bulaşmıyor vb diye goygoyunu yaptı hatta. Ki bu en tırt örneği. Ben de çinli bir siteyle muhattabım bu ara, adamlar virüsten hiç bahsetmiyor, nasıl alıcan kaç tane yapalım vb soruyorlar.

Bir toz maskesi satıcısı olarak söylüyorum, tüm maskeler Çin'e gitmiyor. Dünyanın her ülkesi için ihtiyaç şu an. Türkiye'de bile kullanmak isteyen çok.

Babam Çince rehber ve bu virüs ilk duyulmaya başladığında Çinlilerle tura çıktı. Turistler de tur lideri de bulabildikleri her yerde maske pahalı da olsa stokları bitirmişler. Çin'de ihtiyaç çok olduğu için çok pahalıya satıyorlar sanırım. Bu maskelerin günlük olarak değiştirilmesi gerekiyor, insanlar panikle stokluyor ve üretim de Çin'in birçok yerinde durmuş durumda. Aliexpress'teki ilanlardan gerçekten alabiliyor musunuz bilmiyorum, belki bu yüksek korumalı olanlardan değildir.

Her üründe ziplock olmak zorunda değil, nitekim hepsinde de yok. Yani ziplock'u olan mamalari vardır fakat her mamada olmayabilir. Advence turkiye distributoru petgarden, onları arayip sorarsaniz en hiz oyle ogrenirsiniz.
Edit: simdi farkettim o sarı sey ziplock degil mi iste? Siz yirtmissiniz sanirim onu acarken

hocam bunu satan adam nereden bilebilir, hb nereden bilebilir ki fabrikadan öyle çıkmış paket. iki üç tane mandalla çözülecek sorun için, bilmiyorum. kırtasiyeden birkaç tane kilitli poşet alıp parçala parçala koy içine hocam cidden ne bu kadar dert ettiğine değer ne bu kadar internet harcadığına.

@denek hayatım
hepsiburadanın yokuş yapması hiçbir şey olmamış gibi davranması canımı sıkıyor, en ucuz ürünlerde bu özellik varken advance'de böyle bir sorun yaşamak da ayrı.

Tüketici haklarına çok önem veren bir insanım, ben bunun için bir mesai harcıyorsam bu şirket için bir geribildirim ve bunun bana bir dönüşü olmalı diye düşünüyorum.

Aslında ziplock kısmı küçük bir bölümde siz paketi yanlış açmışsınız. Daha doğrusu boydan boya açmış olduğunuz için sorun yaşıyorsunuz normalde paketi bir köşesinden (ziplock sarı olan kısım) açmalıydınız. Muhtemelen paketin açılma çizgilerini de onun hizasında kapsayacak şekilde yarım ay gibi yapmışlardır. Sadece o kısmı açıp mamayı oradan döküp tekrar sarı kısımları çıt diye kapatmanız gerekiyordu. Bu tarz bir mama paketine denk gelmediğiniz için sanırım dikkat etmemişsiniz. Ben de aynısını tecrübe etmiştim sinir bozucu oluyor ilk an ama paket hatalı görünmüyor. Kilitli buzdolabı poşetlerinden alıp 3-4 pakete bölerseniz sorun yaşamazsınız.

paketi yanlış açmısınız gibi duruyor daha çok.
geri kalanlar için denek + 1

@kucukne
teşekkürler, evet haklısınız maalesef,
bu şekilde hiç düşünmemiştim, demek ziplocktan bile tasarruf etmişler :) Daha önce aldığım hiçbir kedi mamasında bu sistem yoktu, fermuar vardı, cırt cırt vardı, bu ilk defa başıma geliyor.

bu sistem en güzeli bence. ucundan açıp döküp kapatiyorsun.

Paketi yanlış açmışsın+1

Bu arada o mama advance değil proplan

@slow like honey
güzel detay...

eğer temiz ve güvenilir bir yerse bence hiç uğraşma.

hiç ugrasma kardesım. sen bunları evde yapsak 20 tl tutar. evde yapılan yemek çok kişi olunca maliyeti düşer.

Bir sefer yapıp 4-5 için yersen daha ucuza gelir. 10 liralık nohutun 600-700 gramını pişirsen 7 lira diyelim. Yağı, salçası, soğanı ve tuzu ile 10 lira eder. Çok rahat 5 öğün çıkar. Bi de yanına yarım kilo bulgur, bi kase yoğurt olsa bence 25-30 lira civarında edecektir en az 5 öğün bedeli. Ki 700 gram nohut 5 tabakla da bitmez. Bayarsın diye 5 öğün diyorum.

4-5 öğün yersen*

evde yemek maliyet açısından dışarıya göre sözü bile edilemeyecek kadar karlı. örneğin 100 liralık pazar alışverişi seni 1 hafta idare eder. ama dışarda onu 1 günde eritirsin.
pirinç pilavı uzun zaman beklemez tadı kaçar. ikinci defa ısıtayım desen çok zahmetli tüpte ısınmaz kurur. benmari usulü ısıtırsın uğraştırır. fırını düşük dereceye alıp ısıtırsın o da olur. makarna da öyle ama bazı yemekleri ısıt ısıt ye. örneğin kuru fasulye yap 3 gün ye. durdukça tadı güzelleşir. bazen teyzeler yaprak sarıp satıyor. onları keşfet pişir at dolaba 1 hafta ye.
daha acemiysen yemek konusunda evde yaptğını hiç sevmez sürekli dışarda yemek istersin ama zamanla evdekinin tadı da çok hoşuna gider.

benim düşüncem tamamen dışarı bağımlı kalma arada kendinde yap.

maliyete sürekli dışarda yemek yemenin uzun vadede oluşturacağı sağlık sorunlarını da ekleyin bence.

pazar günü 3-4 günlük yemek yapabilirsiniz. kalan günlerde dışardan çözebilirsiniz. ortalama yakalamış olursunuz.

@phoebe hocam dışardaki dediğim de ev yemeği zaten. Kadınlar yapıyor ve sulu yemek+pilav+cacık şeklinde oluyor. Sağlık probleminden kasıt kalitesiz kullanılacak malzemeler mi?

bu konuda bir iki cümle söylemek artık hakkım diyorum :D

tek kişilik yemek yapmak başlı başına zor.

Günü birlik yapsan verdiğin emeğe değmez,
3 günlük yapsan hem 3. gün aynı yemeği yemek istemezsin hem de yemek 3. gününe gelmiş olur.

malzemeleri azıcık azıcık alman lazım. 1 yada 2 yemek yapacak kadar malzeme alman da daha sık dışarı çıkman anlamına gelir. pazardan alacaksan adamlar az vermek istemez, sıkıntı, süpermarketten alman gerekir. 1 kişilik yemek yaptığın için az malzeme kullanacaksın, çoğu kez az malzeme satın alamayacağın için dolapta bir şeyler pörsüyecek.

malzemeleri alacaksın, taşıyacaksın, hazırlayacaksın, pişireceksin, bulaşıkları yıkayacaksın, bulaşıkları yeniden rafa koyacaksın. bunların hepsi = ZAMAN. artı bir de yorgun argın eve geldiysen yemek yapma kolay bir şey değil. hele aç karna hiç yapamazsın. basit gibi geliyor değil mi ? sırf burası için bile 10 tl verilir yani.

kimi bulaşıkları elde yıkaman gerekecek, aksi takdirde her gün bulaşık makinasını daha dolmadan çalıştırman gerekir. kesme tahtasını, bıçağını vs. hep elde yıkarsın her gün.

10 tl'ye iyi fiyat bulmuşsun, eğer yemek yapmak senin için özel bir zevk değilse her akşam gitsen ayda 300 tl yukarıdaki işlerle uğraşmaktan çok çok daha iyi derim ben.

edit: ayrıca evlilik <3

@six packsiz, evde yaparken örneğin tatlı yapacaksın, şekeri az, yağı, tuzu az katıyorsun sağlığını düşünerek. dışarda yapanlar basıyorlar bol bol hepsinden kalitesini bir yana bırak onların derdi pazarlama şeker ne kadar bol olursa tat o kadar iyi hesabıyla ürün çıkarıyorlar. ama sen bunu evinde daha azıyla da ayarlayabiliyorsun. örneğin dün revani yaptım, 4 su bardağa 3,5 su bardağı şekerdi tarifte. ben onu 2'ye indirdim. güzel de olmuş hani. dışarda yeseydik 2 katını yemiş olacaktık.

Hiç uğraşma hafız. Doğraması pişirmesi bulaşığı vs. Ye geç dışarıda.

bu fiyata yemek yapan yerde kullanılan yağlar sıkıntılıdır muhtemelen. örneğin pilava margarin konulur genelde. ya da kızartmada palm yağı vs.

tek seferlik yaparsanız zarar ediyorsunuz, 2-3 günlük yapınca kara geçebilirsiniz ama aynı şeyi yiyip durmak... :(

her türlü ev daha ucuz ama onun için de aynı şeyi yemen lazım sürekli çünkü sen bir yemeği tek öğünlük yapamazsın yaparsın da bi anlamı olmaz. baal demiş 4-5 öğün yersin ucuza gelir ama orada biraz daha fazla çıkar cebinden bu sayede her gün farklı yemek yiyebilirsin vaktin de sana kalır. ha temizlik ve kalite bekleme tabii.

akrabamızın otelleri var kızartma yağlarını satıyorlar, toplu yemek yapan yerlere.

arkadaşlar aynı yemeği defalarca yemekten söz etmedim elbette. örneğin kuru fasulye yaptınız o akşam yediniz ertesi gün dışarda yiyin. bunun gibi bozulmayacak türde yemekler yapıp atabilirsiniz. sürekli dışarda yemekten iyidir. örneğin yaprak sarması kolay bozulmaz.

mercimek çorbası...dışarda mercimek çorbası 10 lira.

Herkes ortada gibi. Dur bakaım düşünelim biraz :)

keyfiniz yerindeyse evde yapin. yorgunsaniz zamaniniz azsa o sokaktaki joker gibi dursun. onu da tuketmeyin birden.

pilav gayet de 3 gun ustuste yenebiliyor. biraz su serpmek gerekiyor sadece isitirken. makarna zaten kolay ve arada bir mutlaka kendi sosunuzu yapmak isteyeceksiniz.

evde yemek yapin yani ozetle.

Bemcd dışardan yiyin. Ucuz bi yerdr dr yaşıyorsanız maliyeti kesünlikle daha iyi. Biz 2 kişiyiz. Yüzde 90 oranında dışarda yeriz. Baya güzel yemekleri 2 kişi 30 40 lira arası öderiz. İçecek çay vs her şey dahil. Evde bazen yrmek yapalım deriz. Manava girip çıkmamız en az 20 lira. Az biraz et al 20 lira. Bunu pişir, yıka uğraş. Dışarısı daha iyi.

Ek olarak eğer bi yemek yapıp 3 gün yiyrbilirim diyorsan o zaman evde yap. Geçemn sene tek iken yapıyordum bi tava 3 gün yiyordum. Daha az maliyetli oluyırdu.

İyi de niye sadece ya sürekli dışarda yiyeceğim, ya da sürekli evde yiyeceğim der gibi düşünüyorsun ki? Bazen dışarda yenir, bazen evde yapılır. Sanki bir kere evde yapmaya başlayınca dışarda yiyemiyormuşsun gibi konuşmuşsun.

Ayrıca 10 liraya yemek olmaz. Çok maddi sıkıntı çekmiyorsan 10 liralık yemeği her gün yememeni tavsiye ederim.

@synesthesia Aslında şöyle. Normal menü fiyatı 14 tl ancak ben anlaşma yaparsam 10 tl oluyor. Yani anlaşırsam 15 günlük peşin veriyorum öyle yemek alıyorum v.s.

Erkek olsa kızgınlık dönemine girdiği için bunu yapıyordur diyeceğim.

Veterinere sordunuz mu bu konuyu hiç?

üzgünüm ama hiçbir şey.
kumunu günlük temizleyin, mamasını, suyunu eksik etmeyin bir de misafir vs. geldiğinde strese sokmayın hayvanı.
tüm bunlara rağmen yine işeme ihtimali var.
veteriner antidepresan verdi son çare olarak bir de bunu deneyelim demişti ama vermedim ilacı kediye.

kısır mı?
değilse kısırlaştırın, kızgınlık dönemlerinde yapmaya daha meyilli oluyorlar.
bunun dışında veterinere götürün.
arada bir sistit gibi bir şey oluyorsa, ki dişi kedide anlamak zordur, polar ve toprak gibi yumuşak yerlere çiş yapmak isterler.
yani normalde yaptıkları yere yapmazlar o zamanlarda.

eğer idrar yolu enfeksiyonu ya da sistit değilse ve alışkanlık haline getirdiyse biraz zor.
ama arada bir böyle yapıyorsa muhakkak nedeni vardır.

bir de, normalde bir kediye iki kum kabı gerekir.
çünkü birine çiş, birine kaka yapmayı seviyorlar.
bir kum kabı daha koymayı deneyin.

kedilerde strese bağlı olarak etrafa işeme çok sık gerçekleşen bir şey ve tek çözümü sabır ve gözlem gerçekten. bitkilerin topraklarının üzerine büyük taşlar koyun 2-3 tane naftalin ekleyin, polar battaniyeyi etrafta bırakmayın, hatta etrafa genel olarak kedinin işemek için kullanabileceği bir şey bırakmayın. kedinin işediği her şeyi imkanınız varsa yenisiyle değiştirin, bitkilerin topraklarını mutlaka değiştirin.
fiziksel bir problem olmadığını varsayıyorum, siz acaba çocuğu bilmeden strese sokuyor olabilir misiniz? belki sıkıştırıyorsunuz, ya da evde örnek veriyorum yüksek yerlere çıkmasına izin vermiyorsunuz ya da girip güvende hissedebileceği kutu vs gibi bir alanı mı yok çocuğun acaba? bunlar da çok önemsiz gibi görünen fakat aslında kedilerde stres faktörünü doğrudan etkileyen şeyler.
bu arada veteriner hekime gidip kedinin kontrollerini yaptırdınız mı? idrar yollarıyla ilgili bir problem de çıkabilir.

Teşekkürler, önce bir veteriner yapmalıyız sanırım. Sonrasında diğer adımlara geçeriz.

Kutu vb bişi yoktu gerçekten, bunu ayarlayalım.

Bir de yüksek yerlere çıkmasına izin vermemek demişsiniz, evet yemek masası ve mutfak tezgahına izin vermiyoruz. Ama çıkmasa daha iyi değil mi? :)

Kısırlaştırma yapılmadı, daha ilk kez yeni kızgınlık geçiriyor.

Selamlar,

Kumu değiştirmeyi deneyin bir de. Kokulu kum kullanıyorsanız sevmemiş olabilir.

hırçın mı peki?

@neskafe,kumu kokusuz, toparlanan kum. Oraya da yapıyor çişini kakasını, her gün temizleniyor. Benden hijyenik valla

@surprise, çok sakin yumuşak huylu bir kedi.

yüksek yerlere çıkmasıyla ilgili:

kediler yüksek yerlerde bulunmayı sever. örneğin tepesine çıkabileceği bir dolap varsa izin vermiyorsanız verebilirsiniz ya da çıkamıyorsa yanına biraz daha alçak bir şey koyarak çıkmasını kolaylaştırabilirsiniz. alternatif olarak kedi tırmalama ağacı alabilirsiniz (bunlar normal tırmalamaların birkaç katlı olanları) ve pencere önüne koyarak orada vakit geçirmesini sağlayabilirsiniz. alternatif olarak 2-3 tane aynı boyuttaki koliyi üst üste yapıştırıp bunların aralarına ve dışına küçük pencereler açarak kendi kedi evinizi yapabilirsiniz.

tüm bunlar hayvanınız sıkılmasını ve stresini azaltacak şeyler. ama çiş konusunda faydalı olur mu bilemiyorum, bu konuda deneyimim yok.

kısır değilse ondandır yüzde 90 ihtimalle.
dişi kediler erkekler gibi fışkırtma eylemiyle koku bırakmaz, ama onların da hormonlarında bir tetiklenme oluyor.
bir şekilde koku bırakabiliyorlar yine de çiş yoluyla.
ya da mesela daha çok sevilmeye düşkünlük gibi bir cilveli hal olabiliyor.

yükseğe çıkmayı severler, basamaklı kedi yataklarından/evlerinden alırsanız mutlu olur.
ama şu süreçte çiş konusuyla direkt ilgisi olduğunu sanmıyorum.

Teşekkürler herkese yorumları için..

Bende 8-9 veririm. Bişey yapamıyorum, vaktim yok. Ama odanın birine bir kutu koydum, sürekli ayırıyorum kurtulmak istediklerimi.

Belediyelerin koyduğu giysi kumbaralarına atsanıza?

Marie Kondo'nun kitabı tam size göre. "Derle, Topla, Rahatla" ismi. Onu okuduktan sonra 7-8 torba eşyayı elden çıkarmıştım.

Bir de Instagram'da minimalizm, sadecilik gibi etiketleri ve hesapları takip edebilirsiniz. Az eşyayla yaşayan insanlardan tavsiyeler, evlerinin fotoğrafları. İnsan hevese geliyor.

yemek: soğuduktan sonra direk çöp
kıyafet: tinerci gibi görünene kadar giyerim
ayakkabı: tinerci gibi görünene kadar giyerim
elektronik: tamamen bozulsa bile içinden işe yarar birşey çıkar diye atmam tutarım.

0. gereksiz şeye tahammülüm yok, hemen atarım. yaşlanınca gerekli şeyleri atan annelerden olucam.

gıda:ikinci günden sonra atıyorum yemekleri genelde. ama eve denemek için bol miktarda değişik gıda da alınıyor. onların tarihi geçmiş oluyor çok sonra fark edip atıyoruz.
kıyafet ve ayakkabı: kıyafet konusunda istifçiyim. çok şey almasam da giymediğim şeyleri kime vereceğimi bilemiyorum, atmaya da kıyamıyorum. ayakkabı çok az sayıda aldığım için yırtılmadan atmasam da çok göze batmıyor miktar olarak.
ıvır zıvır eşyalar: süs eşyası, anahtarlık, kedi oyuncağı gibi şeyler bütün evi kaplıyor ve atmaya kıyamıyorum.
elektronik: birine vermediğimiz sürece bozulsa da atmıyoruz.

kendime ortalama 6/10 veririm. ama annem babam daha da istifçi; değeri olmayan macera romanları, çok çok eski spor eşyaları, bedenlerine olmayan giysiler vb. hiçbirine kıyamıyorlar. onlar 8-9/10 diyebilirim. ben arada elimde torbayla atıyorum bir şeyler ama o kadar çok şey var ki yeterli olmuyor.

kablo istifçisiyim. bir kaç koli kablom var ve atamıyorum, kıyamıyorum. satsam satılmaz. öyle duruyor hepsi. kablo harici hiç bir şeyi tutmam, lazım olanları düzenlerim.

5 puan veriyorum kendime.

giysilerim işim gereği yazlık-kışlık şeklinde ayrılmıştır.

çalışacağım yer yazlıksa, 1 büyük boy valize sığar.

çalışacağım yerde kış mevsimiyse, onlar da 1 valize sığar.

bu kıyafetlerin haricinde, ekstradan,

mont, jean, ayakkabı çeşitlerim vardır. bir nevi yedeğin yedeği...

son 3 yıldır azalttım. "giymediğim", yedek olarak da giymeye "ihtiyacımın" olmayacağı her şeyi ama her şeyi elden çıkardım. (ama nadir olarak, şu da var: 1 bere iş görürken, bazen 5 tane berem olabiliyor, ama muhakkak kullanırım...)

kıyafet konusu bu kadar.

takı konusunda, gerçekten az ama öz kullanıyorum. 1 yüzüğümü en az iki yıl kullanırım, rahatlıkla outdoor hariç, her şeyle kombinleyebilecek bir sistem kurdum kendime. az ama öz olması çok önemli bu konuda. velev ki eskaza kararan olursa, direkt atıyorum. çünkü onu asla meclis ortamında kullanmayacağımı biliyorum. bye bye.

takı harici birkaç şapka ve fular, şal durumu kurtaran ya da tarz katan aksesuar olarak yetiyor.

bozulan şarj aletini, elektroniği direkt atıyorum. aradığımı anında buluyorum bu sebeple. seyahate çıkarken de çok rahatlıkla hazırlıyorum her bir detayımı.

eski yani uzun süre dayanmış, ama bozulmamış elektronik varsa, atmam. ben kullanmasam misafire lazım olabilir diye düşünür, saklarım. saç düzleştiricisi gibi...

çok küçük gelen, çok bol gelen hiçbir şeyi kesinlikle tutmam.

yırtık kıyafeti ev giysisi yapmam. kumaşları keser, bağ bahçe işinde fide bağlarım.

yırtık, patlak, rengi solmuş çorabı direkt atarım. hastane, misafirlik durumunda en en en sevmediğim şeyin başına gelmesini direkt engellemiş olurum. dolaylı olarak, istifçilik yapmaya da imkanım bile kalmaz.

makyaj malzemesinde, kozmetikte kırılan, bozulan, akıtan, bulaşan şeyleri tutmam. şişesi biten ürünü atarım, sadece küçük şişe varsa, seyahat boy olarak kullanabileceğim, onları saklarım o da nemlendirici, şampuan ve duş jeli için 3 tane yeterli oluyor.

Dış parazit dedikleri şey ense damlası zaten. Zararı olacağını düşünüyorum. Kedi pirelendiyse vakit kaybetmeden yaptırmanızı öneririm.

Iyi bi markaninkini yaptirin yeniden.

Düzeltiyorum. 1 hafta önce yapılmış dış parazit. Gene de yaptırmalı mıyım ?

1 hafta önce yapıldıysa yapılmamalı, özellikle de yavruysa. Bizimkinj sokaktan aldığımızda piresi vardı ama veteriner olur da evden atıldıysa ve kısa süre önce dış paraziti yapıldıysa diye aşıyı yapmadı. 15 gün sonra yapalım dedi. Biz de eve gidip kediyi yıkadık, 15 gün idare ettik. tamamen geçmese de yıkamak büyük oranda azaltıyor. Pirelerin bizi ısırması ya da evi basması gibi bir durum olmadı.

Bizim kedi de dıs parazit damlasının ayı dolmadan pirelenmişti. Çareyi ilaçlı banyo ve ardından kaliteli bir pire tasmasında bulduk. Iki aydır rahatız.

En iyisi veterinere danışmak tabii.

çok sevimliler :)

mevsimsel olabilir mi acaba? bizim kedi de bu aralar yemeğini bitiriyor, bir yarım saate miyavlayıp mama istemeye başlıyor.

bir yandan veteriner hafif rejime sokun da dedi, porsiyonları da hafif azalttım (çok az günlük 1 gr yerine 950 grama düşürdüm) onun da etkisi olabilir, ama daha önce de azalttığım olmuştu ve böyle arsız arsız mama istememişti.

Şeker hastası olabilir . Umarım deildir.

bu ara bizimkiler de öyle +1,
biz sabah 7 akşam 7 veriyoruz mamayı. birkaç hafta önce bir tanesi oldukça kilolu olduğundan porsiyonda azaltmaya gittik (dediğim de toplamda belki anca 10 gr ). şu an mama 7.30da bitmiş oluyor, diğer öğünün saati yaklaşmaya başlayınca (2-3 saat kadar varken) yalvarmalar başlıyor.
kış moduna geçtikleri için daha fazla yemeğe ihtiyaç duyuyolar, ama biz de tam bu ara mama azalttık ondan diye düşünüyorum.
aşırı yeme ihtiyacı mevsimsel yani bence, öyle sanıyorum.

şeker hastalığı ihtimali dışında iki öğün sıklık bakımından az geliyor olabilir. biz mamasını günde 4 öğüne bölerek veriyoruz en az bu şekilde acıkıyor. evdeki herkes çalışıyorsa belki otomatik mama kaplarından alınabilir belli saatte bir mama veren. bir de mamayı birden çok azaltırsanız psikolojik olarak safra salgıları (sanırım buydu adı) falan artıyormuş, bizimki geceleri kusmaya başlamıştı biraz sıkı bir diyet denediğimizde. komşunuz gerçekten çok mama verdiyse birden kısmamaya dikkat edin derim.

ikinci bir ihtimal olarak mamasının markasını değiştirmeyi düşünebilirsiniz, bazı mamaların porsiyonu küçük oluyor.

son olarak can sıkıntısından yiyor olabilir. ben arada bir göğüs tasmasıyla parka götürüyorum kedimi oraya kadar kutusunda taşıyıp. ama ben buna 8-9 aylıkken başlamıştım, 4 yaşında bir kediyi buna alıştırmak kolay olmayabilir. farklı oyuncaklar denenebilir, hareketli toplar vs oluyor, benim kedimi baya peşinden koşturuyor (pawise marka). onun dışında oltalar ilgisini çekmiyorsa içinde çan ya da top olan oyuncak fareler oluyor onlardan deneyebilirsiniz. bir de can sıkıntısını önlemek için pencere önüne bir kedi ağacı koyar ya da oturup dışarıyı izleyebileceği bir yer oluşturursanız daha az sıkılır.

mama istemeyen kedi gormedim ben :) yemek yemek ve uyumaktan baska napiyolar ki zaten.

siz gene iyi sabır gösteriyormuşsunuz. bizimkisi buzdolabının önünde bir iki miyavlayıp biraz da oyunbazlık yapar yapmaz, dayanamayıp hemen veriyoruz.
galiba biraz şımarttık. :)
bence bir sıkıntı yok gibi.
hatta sizin yaptığınız daha doğru.
bu arada canavarlara bayıldım, bayıldım! ne de güzel uyuyorlar. :)

çoook tatlılar yaaa maşallah -totolarını kaşıyınız plz-

benimki de van kedisi ama kısır ve ultra yaşlı. geçen senelerde çok kilo almıştı, sonra mamasını değiştirdik veteriner önerisiyle, az yemeğe başladı mamadan -daha sağlıklı bir mama- ama şimdi de aşırı zayıfladı o yüzden yine mama değiştireceğim, bir senedir falan yiyor sanırım. mamadan da kilo alıyor olabilir. ne veriyorsunuz? biz brit care angel veriyorduk yaşlı kediler için, pahalı ama az yedirdiği için yetiyordu. şimdi değiştireceğim biraz kilo alsın diye ama işe yarar mı bilemiyorum :/

Merhabalar, herkese teşekkürler cevaplar için.

Birkaç hafta öncesine kadar Proplan somonlu yetişkin maması veriyorduk, sonra tahıllı ND aldık şu an. İkisini de severek yiyorlar. Ne versek yiyorlar gerçi taze fasulyeden böreğe kadar :D

bunlar bizim gibi bir oturuşta bir öğün yemiyorlar. daha çok atıştırma tarzı denecek şeklde saatte bir oturup az miktarda yiyerek besleniyorlar (bu şekilde 10-15 öğün yiyorlar ama). sık sık az vermek bir çözüm olabilir.
bir de evdeki yemekten artanları vermeyin. insan yemeklerini sindiremezler.

merhaba. neden az veriyorsunuz ki? :D bu sentetik mamalarla zaten kilo problemi olacak seviyede şişmanlamaları çok zor. özellikle kemik yapısı bakımından da çok iri kediler değillerse sorun olmaz diye düşünüyorum. ecnebilerin internetteki obez kedileri haricinde, gerçek hayatımda çevremde hiç öyle problematik derecede şişman kedisi olan kimse görmedim.

ben de sabah çıkarken ve akşam döndüğümde veriyorum. normalden azıcık daha bol koyun gitsin bence, dert ettiğinize değmez. tam yetişkin bir kedide 6 kilo civarına kadar idare eder her türlü.

bu arada, naçizane, kedilerinizi kısırlaştırmanızı da tavsiye ederim. ne kadar ertelerseniz rahim kanserine yakalanmaları ihtimali o kadar artar.

Where would you touch on me? İlla bu kalıpla kullanacaksan böyle olabilir. Ama günlük dilde daha uygun bir ifade vardır mutlaka

where would you touch me tam olarak "nereme dokunurdun" oluyor, "bana nerede dokunurdun" değil. ingilizce'deki kalıp böyle, türkçe düşünmeyin.

bana nerede dokunurdun demek istersek nasıl deriz? biliyorum saçma bir cümle ama merak ettim.

ilk sorun zaten o anlama geliyor bence. yani "where would you touch me?"

ikinizin söylediği farklı :(

slow like honey +1

bana nerede dokunurdun demek istersek yine aynı cümleyle diyebiliriz (ama evet biraz saçma olur)

olabilir. başka veterinerlere de danışın. 6-7 aylıkken kedisini kısırlaştıran arkadaşlarım oldu, sizin gibi mecburen. sorun da yaşamadılar. erkek kedi için yapılan operasyon nispeten daha basit derler ki mantıklı. sorun olmaz herhalde. ama ameliyattan sonra da bıçak gibi kesilmesini beklememek lazım. bir süresi oluyor.

erken değil ya, benim oğlan da o civarda başlamıştı, veterinerlere danıştım sağlıklı bir çocuksa sorun olmayacağını söylediler, kısırlaştırdık.
domuz gibi çocuum maşallah.

dayanabildiğiniz kadar erteleyin, oyun vs ile ilgisini başka yöne çekmeye, enerjisini atmaya çalışın. bazı veterinerler 1 yaşından erken ameliyat yapsa da erken kısırlaştırılan erkek kedilerde kanalları yeterince genişlemediği için tıkanıklık kristal falan daha çok görülüyormuş. bir de biz kedilerimizi genellikle kuru mamayla beslediğimiz için yeterince su içmiyor olmaları muhtemel, bu da bu boşaltım sistemi hastalıklarını tetikliyor. kısırlaştırma ameliyatı öncesindeki tahlilde bir değer yüksek çıktı. veteriner bunun susuzluktan olduğunu söyledi, su pınarı almamızı önerdi, onunla daha çok su içiyor. ben 15 aylıkken kısırlaştırdım kedimi.

susuzluk konusu çok doğru ama bahsettiğiniz erken kısırlaştırma kanal tıkanıklığı meselesi biraz tartışmalı.
"male cat early neutering urinary blockage" gibi bir arama yaptığınızda okuyabilirsiniz. benim anladığım genel kanı bu tıkanıklık olasılığının her kısırlaştırılmış erkek kedide arttığı ancak kısırlaştırma yaşının etkili olmadığı yönünde. 2 aylık kadar kedilerde uygulanan işlemler için yine de böyle bir çekince var galiba.
pekçok yerde kısırlaştırma için 6 ay sonrası uygun görülmüş.

@not dark yet, haklı olabilirsiniz. bu konuda çok okuma yapmadım açıkçası, bana veterinerimizin söylediğini yazdım.

anladığım kadarıyla yurtdışında sıklıkla 1 yaşından çok önce bu ameliyat yapılıyor ama orada genel olarak uygulanan beslenme tarzı da farklı olduğu için (daha sık/günlük yaş mama veriliyor genellikle, hatta sırf yaş mamayla ya da barf vs besleyen de var) ben böyle bir risk almak istemezdim, en azından bu konuda makale okumadan bu yaşta kısırlaştırma yaptırmazdım. Gerçi araştırmada kullanılan kediler de yaş mamayla besleniyor olabilir.

catvets.com&Neuter.pdf

tinyurl.com

Bizde öğlen yemek çıkıyor ama et ve biber yemediğim için makarna ve pirinç pilavından başka bir şey pek yiyemiyorum, ayda 4-5 kez evden getiriyorum. Evde ne varsa peynir kutularına koyup getiriyorum. Öyle yemek termosum fln yok, peynir kutusu candır. Sebze yemeği oluyor genelde, bazen bakliyat olabiliyor. Hafta sonu bolca yemek yapıyorum zaten, her akşam uğraşmıyorum.

pazar günleri marul, salatalık, havuç vs gibi sebzeler, mısır ve sevdiğim birkaç şeyi daha yıkayıp kurutup doğrayıp hazırlıyorum. Sonra bunları sulu şeyler alta (mesela domates), marul yaprakları en üstte kalacak şekilde kavanozlara koyuyorum. Eğer marullar kuruysa ve hava almayacak şekilde kapatırsanız, rahatlıkla kararmadan duruyorlar. Ben de sizin gibi vejetaryendim uzun süre, bazı sağlık sorunları nedeniyle yeni yeni hayvansal ürünler tüketmeye başladım. Eskiden nohut, mercimek, fasülye vs gibi salatayla karıştırılabilecek şeyleri ayrı bir kapta götürüp iş yerinde karıştırarak tüketiyordum. Şimdi et, tavuk vs gibi şeyler götürüyorum ama temel sistem aynı yani.
Ayrıca akşam evde ne yersem ertesi gün de öğle yemeğinde yemekten rahatsızlık duymuyorum.
Tabii ben yemeği biraz "ölmemek için yapılması gerekenler" kategorisinde gördüğüm için önemsemiyorum pek. Aynı zamanda keyif almak da istiyorsanız tatmin etmeyebilir.

goturuyorum. ama haftada dort gun. bir suru yemek kabi almistim ama onlar kadar pratik olmasa da cam saklama kaplarini tercih ediyorum. minik bir lunch bag aldim. haftalik planim su sekilde:

pazar aksami, pazartesi ve sali yiyecegim yemegi hazirliyorum. sali aksami da, carsamba ve persembe yiyecegim yemegi hazirliyorum. cuma sosyal gunum. arkadaslarimla ogle yemegi randevularimi bugune koymaya calisiyorum, hem bu sayede sosyal programim sekteye ugramiyor, hem de kendime o gun izin vermis oluyorum. bir nevi cheat day gibi yani. istikrar bu planlamayla geliyor. siz de gunlerinizi secin, programinizda o gunlere hazirlikli olmak icin, bir onceki aksama aktivite olarak yemek hazirlamayi koyun.

vegan yemekler konusunda cok bir bilgim yok. agirlikla vejetaryen besleniyorum, bence turk mutfagi bu konuda cok basarili. ama siki bir vegan diyeti uygulamaya kararliysaniz zilyon tane site, blog, instagram sayfasi var. degisik seyler denemeye ve gerekli malzemeleri bulmaya (arama ve satin alma) imkaniniz varsa haftada bir saatinizi bu kaynaklara bakip yemek secmeye, malzeme listesi cikarmaya ayirabilirsiniz. sonra da haftalik alisverisinizi yaparsiniz.

bence ogun planlamak cok keyifli bir is. motivasyonlu bir insan oldugunuzu gosteriyor, bir yerden sonra bu duzen oturdugunda kendinizi baska konularda da (spor, sosyal hayat, alkol, diger) disipline etmenize yardimci oluyor.

Maalesef artık çok düzenli değil. Artık dışarıda çok kolay vegan yemek bulabiliyorum.

Ancak ilk veganlık yıllarımda, üniversite 3 ve 4. sınıflarda düzenli götürüyordum. Minik bir termos-yemekliğim vardı, içine kendi yaptığım sebzeli böreği koyuyordum ya da tahıllı bir salata. Her zaman meyve koyuyordum. Atıştırmalık kuru meyve ve kuruyemiş de çantamda olurdu. Mecburen istikrarlıydım. Aç kalıyordum aç. Tüm gün kampüste kalıp, tez yazmam, dil sınavına hazırlanmam ve normal ders yükünün de altından kalkmam gerekiyordu. Üniversitede bulabildiğim vegan seçenekler: soğuk ve pörsümüş Ankara simidi ya da çiğköfte idi.

Biraz yük taşımaktan sakınmamak gerekiyor. Ben küçük bir cam kavanozda bitkisel sütümü koyup götürüyordum staj yaptığım yere.

Masterda bol bol smoothie taşıdım, her sabah yanıma alıyordum.

Yazın işe götürdüğüm pirinç kağıdına sarılı atıştırmalıklar bayağı yaratıcı oluyordu. Tahin soslusundan, grill sebzelisine kadar her türlüsünü denemiştim. Hem doyurucu hem de lezzetlilerdi. İnternette çok tarif var: www.ilovevegan.com

Bence işin sırrı, hep aynı şeyleri yememeniz ve çeşitlilik yaratmanız.

Ben çalışırken sefer tası almıştım 3 katlı onunla götürüyordum. ama bunun her akşam yıkaması, doldurması falan var. eğer üşeniyorsanız bir gün oturup 5 günlük yemek hazırlayıp bu yükten kurtulabilirsiniz.

www.reddit.com adresinden ilham alabilirsiniz, arada vegan yemekler de oluyor. genelde insanlar pazardan yemekleri hazırlayıp her gün için bölmeli plastik kaplara koyuyor. ama başka cam vs. kap da ayarlanabilir tabi.

cam saklama kabinda goturuyorum, kapagi kilitli bir sekilde sizdirmayan. onun haricinde soda, meyve, cikolata falan gotururum.

eski kız arkadaşım her gün sandviç getirirdi işe.Dışarda yemeyi sevmiyordu ve çok çabuk doyuyordu.

Bence mücver en güzel vejetaryen yemeği:) yoğurtla beraber koyabilirsiniz.
Peynir ekmek salatalık vs. de olur. kahvaltı gibi
Mantarlı domatesli makarna
Havuç-kabak-patlıcan-domatesi küp küp doğrayıp azck yağda kızartma yapıp yoğurt ve ekmekle beraber koyabilirsiniz.
Hellim peynirini kızartıp salatanın içine karıştırabilirsiniz.
Hazır falafel satılıyosa ondan alıp pilavla birlikte koyabilirsiniz. Hazırı yoksa kendiniz de yapabilirsiniz çok zor değildi galiba.
Fırında beşamel soslu haşlanmış karnabahar/brokoli(buna haşlanmış tavuk göğsü de ekliyolar bazen ama siz vej. versiyonunu yaparsınız)
Sandviç en mantıklı şey aslında, kaşar-hellim-marul-beyaz peynir, canınız ne isterse koyarsınız ve çok doyurucu olur.
Patates püresi ve balık/mantar da yiyebilirsiniz balığı bıraktıysanız Brüksel lahanası haşlarsınız.

sahiplendiğiniz bir can var ortada. sigara bu işin bahanesi değil. sigarayı bırakıp daha uygun fiyatlı mamalara yönelin. kediye mamanın en kalitelisi, sana sigara ama para yok... nasıl bir kralsın sen hocam bize de öğret.

aldığınız mama ucuzmuş ama bir öneri: daha ucuz kum alın. ben bir kuma 38 lira vermiyorum mesela. 10 litresi 15 liraya kumlar var hepsiburada'da bulabilirsiniz.

kedinizin hayatiniza olumlu etkileri sigarayi birakmanizla percinlenecek.

hayvaninizi, yani sorumlulugunuzu aldiginiz bir cani beslemek icin birtakim seylerden feragat etmeniz sart.

umarim bir an once sigarayi birakir, ve is bulursunuz.

3-4 aylık olduysa, annesinden kardeşlerinden ayrılmıştır muhtemelen.

alın, bir veterinere götürün gerekli aşıları yapılsın.
mama kabı, su kabı, kum kabı, kum ve mama yeterli.
sonra evinize götürün, beraber yaşayın.

6. aydan sonra fiziksel durumuna göre kısırlaştırın.
evden hiç çıkarmamanızı tavsiye ederim, ömrü daha uzun olur.

sokaktan eve ilk geldiğinde aşırı tepkiler verebilir, korkup saklanabilir, miyavlayabilir, dışarı çıkmaya çalışabilir.
sabırlı olun, birkaç güne normalleşir davranışları.

güle güle büyütün, mutluluklar.

@blatta hiberna, "evden hiç çıkarmama" kısmına katılmıyorum. Evinizin durumu müsaitse dışarı çıkıp gelmeli hayvan, öteki türlü evde esaret altında mutsuz oluyorlar.

parazit aşıları yapıldığında totosundan kurt dökülebilir, iğrenmemek mümkün değil. Bir kaç gün içinde bitiyor.

@msb:
gayet mutlu oluyorlar.
kedilerin doğası asfalt ve çöp konteynerleri değil.
hele İstanbul'da her zaman köpek elinde kalma ve ezilme tehlikesi varken.
üstelik dışarıya çıkan kedi her zaman daha sık hastalanır.

blatta hiberna +1

kediler evde son derece mutlu olabilir, ilgi gostermeyi eksik etmezseniz

1 yaşına kadar kaliteli bir yavru kedi maması verin (proplan vb).

tüy yumakları için malt macunu ya da kedi çimi alın.

söylenenlere ek olarak kedi taşıma kutusu almalısınız. evde sıkılmasını önlemek için oyuncak (oyuncak fare veya kedi oltası) alabilirsiniz, enerjisini atar. biz ilk aylarda aşı vs. masrafı çok olduğu için almamıştık, evdeki yumak, top vs ile idare etti. ama sonra aldığımız oyuncakları çok sevdi.

yakınınızda park, bahçe veya doğal alan varsa hazır küçükken alıştırıp göğüs tasmasıyla çıkarmanızı tavsiye ederim. buraya kadar kedi kutusunda götürebilirsiniz. kedimi aldığımda 4 aylıktı ve sokağa alışık olduğu için dönem dönem dışarı çıkmak istiyor, arada parka götürüyorum. kediniz huysuzluk etmeyip tasmaya izin verirse bu eve tıkılıp kalmaması için güvenli bir yol olabilir. tabi tasmayla köpek gezdirir gibi gezdirmiyoruz, o ne yöne giderse onu takip ediyoruz. panik olmaması için sessiz sakin saat ve yerleri seçiyoruz (etrafta köpek falan olmasın, yakından geçen araba seslerinden de ürkebilir).

balkonunuz varsa tohum ya da fide alabilirsiniz, çiçek, yeşillik, kekik, maydanoz falan onlarla uğraşabilir.

Bulmaca seviyor mu? Anneme bulmaca dergisi alıyorum. Bayağı bir oyalanıyor.

Sesli kitap dinlemekten hoşlanır mı ki?

hobi değil ama sosyal sorumluluk yapsa olmaz mı acaba? bizim de bir ablamız var, sokak çorbacıları derneğinde bize yardıma gelir. uzun süreler yürüyemediği için çorba dağıtımına katılmaz ama mutfakta çorba yapımına yardım eder. annenizle benzer süreçlerden geçen biriydi. gençlerle bir arada olmak ve tanımadığı insanlara yardım etmek ona iyi geliyor gibiydi.

tabletten bir şeyler izleyebilir özellikle ilaç alırken

Kedigillerin doğası bu. Problem olarak görmemek ve kedinin tabiatını değiştirmeye kalkmamak daha uygun olur kanaatindeyim.

Sabah su bardağının onda biri akşam onda biri yaş mama ver, kuru mama ise her zaman tabakta yeterince olsun.

yaş mamayı haftada 1 80 grlık olarak veriyordum ben. kuru maması hep tabakta ama çok yiyip obez olur diye korkuyorum. biraz obur bir kedi gibi geldi ya da ben ilk kez baktığım için bana öyle geliyor :D

İçme suyu vermenizi öneririm, klor sağlığa zararlı. Eğrr musluk suyu verecekseniz 1 gün ağzı açık şekilde beklettikten sonra verebilirsiniz. Hatta imkanınız varsa daha çok su içmesi için su pınarlarını araştırmanızı tavsiye ederim (Drinkwell vb.).

Mamasını 10 aylık olana kadar kısıtlamamamızı önermişti bizim veteriner (gelişim çağında olduğu için). Ondan sonra kedinizin hareketlilik seviyesine ve onu hangi kiloda sabit tutmak istediğinize göre bir gramaj belirliyorsunuz paketlerin arkasında da yazar. Mesela biz 70-80 gr veriyoruz. Bunun için mutfak tartısı kullanabilir ya da kullandığınız mama markasının ölçü kabından alıp (veteriner ya da petshoptan) onunla ölçebilirsiniz ya da buradan marka çeşit falan yazarsanız tartıp bardakla ölçüsünü söyleyen çıkabilir.

ısırma konusu kısırlaştırana kadar devam edecek muhtemelen. bunun için de büyümesini beklemek gerekiyor. ama ısırdığında kızın, sadece elinizi çekerseniz oyun olarak algılayabilir.

Doğası bu birazcık +1. Yine de her ısırdığında odayı terk etmeniz bu hareketin sizin için iyi olmadığını ona öğretir ama biraz uzun sürer.

Doğası bu evet ama oyunu bu olmaktan çıkarmak da sizin elinizde. Yani kedi ısırmalı ama elinizi değil. Öncelikle elinizi daha cazip hale getirmeyin. Yani kaçırmayın. Ne kadar ısırırsa ısırsın elinizi kaçırmayın. Elinizi ısırdığında diğer elinizle hayvanı durdurun. Atın dövün demiyorum. Yani hop, bir dur bakalım der gibi. Avuç içinizi duvar olarak kullanın. Trafik polislerinin dur demesi gibi. Oyun oynarken hayvanı sevmeyin. Oyun oynarken araya bir şey koyun. Örneğin kedi oltası. Elinizle oynatmayın asla. Elinizi sadece kediyi sevmek için kullanın. Devam ederse arkanızı dönün. Kediler de birbirine bunu yapar. Arka ayaklarıyla hafifçe iterler hatta.

Severken de yaparlar bazen. Siz severken elinize yeltenince sevmeyi durdurun. Isırmaya devam ederse, oynamayın. Siz oltayla oynarken, oltaya değil elinize atlarsa oyunu hemen bırakın. Böyle böyle 2 ayda kapar.

Ek olarak kedinin tabiatı diye bir şey yok artık evde. Yani o ev kedisi artık. Doğada avlanıyorlar da bu hayvanlar. Ama evde mamayı siz veriyorsunuz. Doğası bozulmasın diye eve çekirge ne bileyim kertenkele salmıyorsunuz sonuçta, avlasın diye. Elinizi de ısırmamayı öğretebilirsiniz. Ama kediler direnir. Direnen hayvanlardır. Anlasa da inadına yapar. O yüzden sabırlı olun.

Kedilerde çok sıkıntılı bir durum bu. Eğer son zamanlarda böyle olmaya başladıysa ya ergenliğe girdiği için olabilir yaşı itibari ile ya da eliniz ona artık oyuncak olarak gözüküyor. Tamamen ısırma huyu geçmez kedilerde ( en azından benim yetiştirdiklerim gördüklerim kadarıyla :) )

Öncelikle ona ısırabileceği bir oyuncak bulun. Her sizi ısırmaya çalıştığında önce ses tonunuzu bağırmadan ama otoriter bir şekilde hayır deyin her defasında. Sonrasında ile oyuncağını verin. Hemen düzelecek bir şey değil yalnız bu ama sabırlı olun her defasında böyle yapın. Ayrıca elinize kolonya sürebilirsiniz kokusundan hoşlanmadığı için yaklaşmaz.

Eğer bunlara rağmen hiç çözüm olmuyorsa kulağının ucuna fiske vurun. Bakın dövün ya da sert yapın hayvana demiyorum. Acıtmayacak şekilde fiske vurun ki bu olaydan hoşlanmadığınızı anlasın. Ama bu en son tercih olsun.

Günde en az 1 saat onunla oyun oynayın. Sıkıldığı için de yapabilir. Hırçınlaştırmayacak şekilde onu oyun oynayın enerjisini atsın.

Mama olayı içinde temiz su her zaman kabında olsun. Asla musluk suyu kullanmayın ilerde sıkıntılar yaratabilir. Mama paketlerinin arkasında genelde kaç gram tüketmeli olduğu yazar kedinin kilosuna göre. Sürekli mama kabı dolu olmasın. Mama kabı sürekli dolu olduğunda enerjik olur. Genellikle oyundan sonra yemeklerini verin. Her zaman az bir şey mama kabında maması olsa da mama verme işlemini günde iki ya da üçe bölüp verin. Ayrıca iki haftada bir scheiser, matisse gibi kaliteli bir yaş mama vermeniz sağlıklı olur. Kış aylarında haftada bir yapabilirsiniz.

Yemek olarak ne veriyorsunuz?

Annesi çevrede olabilir mi? Bazen yemek aramaya falan gidiyorlar, birkaç saat olmayabiliyorlar. Anneyi bulamazsanız veterinerden ya da petshoptan kedi için süt tozu alıp şırınga ya da minik biberonla beslemeniz lazım. Birkaç günşükse gözleri açılmamıştır, o yaşta belli aralıklarla beslenmesi, tuvaletinin yaptıeılması falan lazım.

www.youtube.com
böyle beslemiştik zamanında.

Siringalikla verebilirsiniz sutu biberonu almiyorsa

Anne yok maalesef, neredeyse 1 gündür miyavlıyordu bulunduğu yerde, az ileride de kardeşini bulduk hatta onu da himayeye almıştık ancak 3-4 farklı veterinere gitmemize rağmen maalesef kurtaramadık 2 kardeşi de. Vücut sıcaklığını koruyamamışlar dışarıda kaldıkları süre boyunca. Cevaplar için çok teşekkürler.

Bu başlığa gelen arkadaşlar için bilgi: benim gibi 2-3 günlük bir yavru bulursa veterinere götürün mutlaka, 24 saat açık vetler bulunuyor büyük şehirlerde. Bulunamıyorsa sıcak su torbasıyla ısıyı sağlayıp, tuvaletini pamuk yardımıyla yaptırabilirler. Yemek için de şırıngayla ya da özel biberonla ciğere kaçmayacak pozisyonda tutarak yavru kedi süttozunu kullanabilirler.

Tam bir yaşındayken - 2015 - 150 lira

2012, 6 aylıktı. 150 TL idi o zaman

15 aylık-2018-kan tahliliyle birlikte 400 tl

kisir disi?

Kediler karınları aç olmasa bile mutlu olunca yer heyecanlanınca yer korkunca yer, her duygu durumunda yemek yer. Tahriklerine kapılmayıp günlük vermen gerekenden fazla vermediğinde bu duruma alışıyorlar bir süre sonra.

ölçüyle vermekte yarar var. benim kedim hakikaten acıktıkça gidip atıştırır, mama kabını hep dolu bırakırım ama her kedi bir değil. kısırlaştırılmış mama verirsen biraz daha iyi kilo kontrolü yapmış olursun.

kısır dişi evet. tahriklerine kapılıp vermiyorum işte, sürekli ağlayan bi hayvan oluyor normalden az verince de.

ben bunun can sıkıntısıyla ilgili olduğunu düşünüyyorum. özgürce dışaeı çıkıp gezen kedim hiç fazla yemezdi. şimdi yoğun trafikli bir yerde oturduğumuz için şimdiki kedimiz ymeğe daha düşkün dönem dönem sizinki gibi sürekli bağırdığı da oldu. burada önemli olan hayvanı birden katı bir diyete sokmamak. mesela bazen mama üzerinde yazan çok az oluyor 65 gr falan gibi. gerekirse bir tık fazla vererek (çok anartmadan, %20 gibi vererek ve bunu günde 3 4 öğüne bölerek hayvana yemek kıtlığı olmadığını hissettirmek. bazen veterinere gidince kediniz kilolu deniyor birden kısınca hayvan açlık moduna giriyor. bizim kedi bu yüzden bir ara açlıktan vücudu bir salgıyı fazla salgılıyormuş, kusuyordu.

ama kediniz obezse kesinlikle kilo vermesi için gerek mama kısıtlayarak gerekse oyun oynatarak bu durumu düzeltmeye çalışmaşısınız. kesinlikle miyavlıyor diye serbest bırakmamak lazım. obezitenin yol açtığı hastalıklardan ölen çok kedi oluyor.

Bunun maması var ölçekle veriyorsun hayvana . Zaten bol bol vereyim dersen sen aç kalırsın öyle de bir fiyatı var

isimleri tam tersini çağrıştırsa da brit care brit premium'dan daha iyi bir mama,kuru mamalarının çoğunda taze et var, yaş mamalarındaki et oranı da daha yüksek (premium'da iç organ, artık vb. et yan ürünleri ağırlıkta)

annesi atmıştır belki de.

Yaa hiç mi merdiven hiç mi olanak yok keşke yerine koyabilseniz=( kuşlar hakkında bilgim yok ama Kedilere yem olur annesi gelene kadar korusanız=(

itfaiyeyi çağırın. gelmek istemezlerse ısrarcı olun

tüylenmişse annesinin görebileceği kedilerin zor ulaşabileceği bir yere koyabilirsiniz. tüylenmemisse eve alip baksaniz bile yasama sansi cok cok düsükmüs, instagram'da @birddetective boyle bir yazi paylasmisti. ona da sorabilirsin geri donus yapacaktir.

Annesi almadiysa cevrede yoksa gidip alin. Kediler yer. Annesinin ulasabilecegi bir sekilde balkonda tutun. Ya anne alir yada gelie durur birkac gun. Sonra ucar zaten.

Bırakın ellemeyin kardeşim. Bozmayın doğanın dengesini. Kedinin rızkına engel olmayın.

bu arada güvercinler yavrularını taşıyamıyorlar. annesi gelir alır diyonuz da, kedi değil bu. genelde yavru ölene kadar başında bekliyorlar öterek. veya başka yüksek bir yere yürüyerek gidebilecek gibiyse orada biraz bakmaya çalışıyorlar ama akıbeti sonuçta "dız" oluyor...

Evet ya, kuş taşıyamaz ki=( naptınız? inşallah vicdanlı bir itfaiye gelip yuvasına koymuştur.

Why isn't the queen selected by election?

Why isn't the queen elected?

@hoy potato'nun dediği doğru çünkü elect zaten oyla seçmek anlamına gelir. @reanarchy'nin söylediği ifade biraz gereksiz uzatmak oluyor cümleyi.

gereksiz uzatmak degil, direk yanlis.

cat chow çok çok kötü bir mama. ilk içeriği de tahıl sanıyorum. purina one bir tık daha iyidir.

brit care nasıl 30 tl altı oldu anlamadım, brit premium kullanmış olabilir misiniz?
matisse öneriyorlar, fiyatı o civarda ya da bi tık üstünde olmalı. normalde proplan nd advance sanabelle gibi mamalar önerirdim ama bunlar bütçenizi aşıyor.

yok brit care 30 tl üstü zaten ama ortalama 33 34 tl civarına geliyor kilosu indirim zamanları. marka değiştirmişken biraz daha ekonomik seçenekler de araştırayım diyerek 30 tl altı dedim.

matisse çok gördüm fakat araştırmadım ona da bir bakayım.

imkan varsa proplan alabilirsin. bizimki nefessiz yutuyor light olanını :)

ben kullanıyorum epeydir. bir kaç aydır zayıfladı ama mamayı epeydir kullandığı için mamaya yormuyorum. kan testi de yapıldı. bişi çıkmadı.

Bizimkinin hem tüy sağlığına iyi gelen hem de iştahla yediği mamalar nd düşük tahıllı mamalar. Eğer 5-10 kiloluklardan alırsanız fiyatı da nispeten makul oluyor, 33-35 lira arasında değişiyor kilosu, bütçenizi biraz esnetme olanağı varsa denemenizi tavsiye ederim. Bu arada biz hep n11deki petshoplardan aldık hiçbirinde de sorun yaşamadık.

1- Götürürsün, aşısını karnesini falanını filanını eksiksiz halledersen sorun olmaz
2-Bebeğim yok bilemiyorum
3-Tüy döküyorlar, insanın kıl dökmesi gibi düşün, haftada 1 tarıyorum o işi öyle halleniyoruz, kediyi tencereye sokmadığın sürece yemeğinden kıl çıkmaz
4-Alıştırılma meselesi, bizim ki tırmalama tahtasını tırmalıyor, ayda 1 tırnaklarını kesiyorum oda sorun olmuyor
5-Arkadaşıma bırakıyorum

Bonus: son paragrafta ki düşüncenizden dolayı tebrik ederim

hamilelikle ilgili toksoplazmayı araştırabilirsiniz (detayları bilmiyorum, bir yerde dışarı çıkan kedilerde olur falan demişler). hamilelik döneminde bunu bir risk olarak görüp kediyi atanlar oluyor. ama annem bana hamileyken bu test yapılmış mikropla daha önceden zaten temasta bulunduğu ortaya çıkınca sorun olmamış.

bütün kediler tüy döker ama tüy uzunsa dökülen tüyler daha belli olur.

tırmalama konusunda eğitim kediye göre daha zor olabiliyor, bu riski göze almanız gerekir sahiplenecekseniz. perdeleri yırtması, yemek çalması falan olabilecek şeyler.

tatil için kedi otelleri var ama kediye bakabileceğini düşündüğünüz akraba arkadaş vsye bırakabilirsiniz.

1) gerekli asilari vs yaptirinca yaninda goturebiliyorsun.
2) bizim bebegimiz yok ama bebekli ve kedili aileler biliyorum. kediler durduk yere agresif olmaz. evde kediyi sinirlendiren birisi yoksa bos yere gelip saldirmaz, bebege hic saldirmaz
3)aksine uzun tuylu kedilerin tuyleri daha fazla dokuluyor, yada uzun olduklari icin daha cok goze batiyor. duzenli temizlik ile cok bir sikinti olmuyor. bizim kedi mutfakta tezgahta dolasir, sofraya cikar, yemekleri koklar vs. simdiye kadar hic yemekten tuyu ciktigini gormedim.
4)yapabilecegin cok birsey yok. tirmalama tahtalari vs var. onlardan alabilirsin ama yine de kedi nereyi isterse orayi tirmalar. genelde koltuklari tirmalar. tirmaladigi noktalara tirmalama ortulerinden koyarsaniz koltuklar saglam kalir. bir de tirnaklarini sivriltmek icin tirmaliyor. eger duzenli olarak(haftada 1) tirnaklarini kesersen tirmalayamaz.
5) mamasini suyunu vs verdikten sonra kediler yalniz kalabilir. her gun yada iki gunde bir mamasini suyunu verecek, biraz oynaycak birisi eve gelse yeterli aslinda. ama bu biraz kedinin karakteri ile alakali normalde kediler icin bulundugu ortami degistirmeyin, yeni ortamda daha cok stres olur derler ama mesela bizim kedi gece yalniz kalmayi hic sevmez. bir kere 2 gunlugune yalniz biraktik kedi depresyona girmisti. hicbirsey yememis, saga sola kusmus vs. biz gelince de 2 gun trip atti bize. simdi hic yalniz birakmiyoruz. bakicisi var, bir yere gidecegimiz zaman bakicisina birakiyoruz. 2 gun, 2 hafta, 1,5 ay neyse artik orada kaliyor geri donunce aliyoruz.

Benzer bir konu vardı geçen başka bir sitede. Orada kedili anneler cevap yazmışlardı. Hemen hepsinin veteriner hekimi ve kendi hekimleri aynı şeyleri söylemiş. Aşıları düzenli yaptirilirsa ve dışarı cikarilmazsa kedinin anneye de bebeğe de bir zararı yok. Bir de çiğ et yememesi gerekiyormuş. Bizim veteriner hekimin de evinde hem kopek hem kedi var ve eşi ikinci çocuklarını doğurdu geçen. Sohbet etmiştik mesela hiç böyle bir riskten bahsetmedi.

Kedi olan bir dairede kalmistim 3 gun. Mutfak ve salon birdi. Üç gün yemek yaptık, kedi masada tezgahta vs gezdi ama hiç tüy cikmadi. Çok tüy döken bir kedi sahiplenip yemeği de ona yaptirmazsaniz tüy çıkacağını sanmam.

Mekan degisikligi kediye iyi gelmiyor diye biliyorum. Bu durumda kısa tatillerde anahtarı bir yakina bırakmak ve onun arada gelip mama su işini halledip kedi ile biraz vakit geçirmesi daha mantıklı bence.

Yurtdışı olursa alır goturursunuz, arkadaşlar yazmış zaten.

1) yurtdisina alıp götürmekte sorun yok; her ülkenin kendine ait prosedurleri var, birkaç ay önceden ayarlama yaptıktan sonra sorun olmayacaktır. Ben isvicre için araştırdıgimda çip takılması ve 3 ay önceden kuduz vs gibi birkaç aşının yenilenmesini talep ediyorlardı.

2) iç/ dış parazitleri yaptırdıktan, kediyi çiğ etle beslemedikten sonra hiçbir sorun olmaz. Toksoplazmanin iyi yıkanmamis yeşil sebzelerden geçme riski cok çok daha yüksek. Toksoplazmanin gecmesi icin kedide bu parazitin olmasi, esinizin tuvaletini temizledikten sonra hic elini yikamadan yemek yemesi gerekiyor. Etrafımda hamileliğini kedili evde gecirmiş bir sürü kadın var; hiçbirine bir şey olmadı şimdilik. Bebeklerde de bir sorun yok, aksine hayvanla birlikte büyüdükleri için iletişim kabiliyetleri çok daha yüksek. Bizim kedi bebeklerden korkuyor mesela, eve geldiklerinde kaçacak delik alıyor. Yeğenimiz kuyruğunu, bıyıklarını çekiyor; patisini uzatmaya bile yeltenmiyor.

3) mevsim geçişlerinde tuy dokuyorlar tabii ki. Kaliteli mama, iyı bir süpürge, düzenli tarama, kurutma makinesi dortlüsüyle bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz ama mevsim geçişlerinde tuy dökme artışını kabul etmeniz gerekiyor en baştan. Bizimki mutfağa girmiyor. 2 yılda yemekten tüy cikma sayısı 1, onda da kediyi sevip mutfağa gelip tabaklara direkt yemekleri koyan erkek arkadaşımın üstünden düştüğüne adim gibi eminim.

4) bizim kedinin tirmalama huyu yok hatta biblolarin yerinden oynadığıni bile bilmem. Tirmalamasi için kucukken tirmalama tahtası, kutusu aldik; onlara alistirdik. Ayda bir de tirnaklarini kesiyorum, sıfır sorun.

5) anahtarı ablalarimiza bırakıyoruz genelde. Gelip mamasini, suyunu verip birazcık sevip gidiyorlar. Mekan değişikliğinden hoşlanmadığı için evde kalması daha iyi oluyor.

2. soru için : bizimki bir müddet bebeğin ısırmasına bile müsade etti baktı olacak gibi değil pati atmaya başladı. ancak tırnaklarını çıkarmadan yumuşak yeriyle vuruyor.
şu aralar uyurken gidip üzerine yatmasına sıkıştırmasına bir şey demiyor. ne zaman ileri geri itip çekmeye çalışırsa o zaman patileyip gönderiyor.

1. Kedinin sağlık durumuna, karakterine ve gideceğiniz yere göre değişir. Avrupa'da daha fazla şey (kuduz aşısı, kan testi) istiyorlar. Bir de havalimanındaki kontroller (kutusundan çıkarıp kucağınıza alıp kontrolden geçmeniz gerek), uçak yolculuğu vs. hayvana eziyet. Eğer kedi kutusuna girmeyi ve kutuda yolculuk etmeyi sevmeyen bir kediniz olursa yolculuk günü hayvana işkence gibi gelecektir.

Bizim pisi böbrek hastası, günde beş farklı ilaç alıyor. Yolculuk etmeyi hiç sevmez. Hastalığı nedeniyle sakinleştirici verilemez, tansiyon ve kalp sorunları da var. Ben hayvana eziyet edip risk almaktansa aileme bırakmayı tercih ettim. Zaten sekiz küsür yılın ardından artık onlar da ufaklığı evin en küçüğü olarak gördükleri için pek bir sıkıntı olmadı.

Saksıların derinliği çok az. Yetersiz kalır.
Muhtemelen göndereceği toprak da toprak değil torf olacak.
Bir yerlerden bahçe toprağı ve yanmış gübre bul. Torf besinsizdir, bitkilerin cılız kalır, gelişmez.
Bir de madem mahçen var, direkt bahçeye diksene. Saksı neden?

pahalı a101e bime geliyor hem toprak hem saksı daha uygun. ben maydanoz dereotu ve fesleğen saksıya diktim oluyor.

biber hariç tüm mahsülleri bu saksılarda yetiştiriyoruz derinliği yeterli.

daha ucuza bulmalısın ama saksıları biraz pahalı.

saksının yanındaki hediye toprak denildiği gibi %99 ihtimalle torf çıkacak. torfa karıştıracak bahçe toprağı bulamazsanız tekzende yaprak marka torf karışımı toprak da içeriyor. biber için daha derin saksı alsanız daha iyi olur ama bunu kullansanız da ürün alırsınız. naneyi ayrı bir saksıya dikmeyi unutmayın, çok yayılıcı olduğu için başka bir bitkiyle birlikte dikerseniz diğer bitkiyi boğar.