hayata nasıl baktığına göre değişir.

çoğu kişiye göre evet.

Öğretmenler içinde kıyaslayacaksak değil. diğer mesleklere göre kıyaslayacaksak güzel.

Evet

Kiss here bence ergen işi. Diğeri eh.

hacı muhtemelen bu dövmelerin duyuruda en yakışacağı insan sensin. bu dövmeleri kim yaptırsın duyurudan diye sorsalar sen gelirdin aklıma.

AMA YAPTIRMA.
sen büyüycen çoluğa çocuğa karışıcan, aşk adamısın, aile babası olucaksın. kızın sorucak baba boyundan öpülmesi niye hoşuna gidiyor diycek. ne diyceksin?

ergen işi. yaptır.

@bruce

anana sor kızım falan derim herhalde abi bilemedim şimdi :D

bad boy işi mi ? : evet

ergen işi mi ?: evet

kıro işi mi ?: evet

napim yapıştırayım mı? : sen bilirsin. dövmeyi buraya hatta başkasına çok sormazdım. (keza sormadım zaten)

Soruyorsan kararsızsın ve kararsızsan o dövmeyi yaptırmamak en mantıklısı..ayrıca evden zorunlu olmadıkça çıkmamamız gereken dönemde çok aciliyetliymiş gibi dövme yaptırmaya gitmeniz ayrı bir hikaye..

2 dövme sahibi olarak dövme yaptıracağın zamanı "lan arkadaşlar gidiyormuş araya ben de kaynayayım" diye seçmezsin. oturur 1 sene kadar sindirirsin, ömür boyu vücudunda taşıyacaksın. "ben bundan pişman olmam" dediğinde de yaptırırsın.

ayrıca sadece realistik dövmelerde fikir birliği oluyor "ooo süpermiş" diye. herhangi bir yazı, sembol olunca senin için anlamlıdır yaptırırsın, ama başkası "bu ne lan ergen misin, kıro musun" diyebilir.

bence iki fikir de kötü.

Bir pismanlik daha yasamak istemiyorsaniz yaptirmayin =)

en çok pegem tavsiye ediliyor.

Murat ı önermem yayınları iyi değil bence
Hepsini denemis biri olarak pegem diyorum

Murat yayınları kötüdür ama kurum olarak güzeldir. Pegem almanı tavsiye ederim.

Hafta sonu o hafta yapacağım yemekleri, atistirmaliklari vs düşünüyorum. Sonrasında buna göre alışverişi hallediyorum. Bazı şeyleri (süt, peynir,et vs) aylık alıyorum. Sebze, meyveleri haftalik aliyorum. Pazar gününden çarşambaya kadar idare edecek yemekleri ve o haftalık atistirmaliklari hazirliyorum. Ben et yemediğim, erkek arkadaşım da et çok sevdiği için genelde 2 gün bakliyat vs gibi tencere yemeği, iki gün de ona etli, bana sebzeli yemek hazırlamış oluyorum. Genelde bir ana yemeği iki gün yiyeceğimiz şekilde hazırlıyorum. Cuma gunleri genelde hafif ve basit bir yemek hazirliyorum. Salata malzemelerini önceden yıkayıp buzdolabına koyuyorum. Buzlukta her daim köfte, haşlanmış bakliyat, börek, vs oluyor. Ani bir durumda bunları çıkarıp hazırlaması 5 dk çünkü. Yine buzlukta doğranmış soğan mutlaka bulunuyor. Ispanak yıkayıp buzluğa atıyorum. Hafta sonu için önceden hazırlık yapmıyorum; ruh halimize göre bir şeyler hazırlıyoruz ya da dışarda yiyoruz.

Aklıma bunlar geldi. Kısacası haftalık plan yapıp ona göre alışveriş yapmak her şeyin temeli. Bir de on hazırlık mutlaka yapılmalı.

Sabah ne yapacağıma karar verip öğlen işten dönerken marketten alıyorum malzemeleri. Artan yemekleri de çöpe döküyorum. Isıtıp yemeyi sevmiyorum. Ertesi gün taze yapıyorum.

Açılın yeni evli geldi,

1- 10-15 gün normal değil. Eğer başka ülkede değilseler, efendime söyliyim onlar izmirde siz vanda değilseniz normal değil. artık evlatları evli, bekar değil. keyfiyetten kalma kısmı 10-15 güne çıkmamalı.
2- salonda.

bunların üzerine bir de şu olmalı, siz aa olur mu yol geldiniz o kadar kalın 4-5 gün daha deseniz bile onların 3-4 günde tutması gerek. aynı şekilde siz gelin sizin beliniz ağrır bizim oda da yatın deseniz bile onların yok olur mu evladım biz salonda yatarız demesi gerekiyor. hep büyükler mi saygı bekleyecek, azıcık onların saygı göstermesi gerek bu bağlamda. Çok şükür bizim iki tarafta anlayışlı insanlar.

1+1 eve yatılı misafir gelinir mi yahu!
balkonda yatsınlar.

allah kolaylik versin, kesinlikle normal degil. o kadar kucuk eve yatili o kadar uzun sure gelinmez. cekyatta yatmalilar, bu konuda tavriniz net olsun kesinlikle, önünü alamazsiniz, esiniz de sizin yaninizda durmali bu anlamda.

Manik +1

Ilk seferlik ben olsam hadi neyse derdim cunku 15 gun herkese eziyet. Mesela sabah gir banyoya 1 saat, tuvaletleri gelince illa ki bu boyle olmaz diyecekler. Ama yeni evliligi de bu yuzden yipratmaya gerek yok bence, malum hassas konular.

Ikincisi bence de nezaketen yatakodasi teklif edilir, onlar da vallaha olmaz diyip reddeder. Benim arkadaslarim bile oyle yapiyo evlerine gidince.

Erkek tarafının karadenizli ya da doğulu olduğunu tahmin ediyorum. Gittiği yerde uzun süreli misafirliği bu taraflar çok yapıyor ve onlara acayip gelmiyor.

ben de o kadar kalan misafir istemiyorum. Evimiz küçük ve biz de yeni evliyiz, bir hafta bile kalınmasından sıkılıyorum. Hoşuma gitmiyor.

Ben teklif etmem, istiyorsa oğlu teklif etsin. Ben kendi isteğimle bunun teklif edilmediğinin anlaşılmasını isterim.

@kassiopeia cok tesekkur ederim aslinda benim yasadigim bi sey degil bu. Ben evli degilim. Is yerinde kiz arkadasimin basina geldi bu gecen hafta. Ve kizin yatak odasinda yatiyolar kiz da cok uzulmus bu duruma.

Sunu belirtmeyi unutmusum evi erkegin ailesi almis ogullarina evlenmeden 2 sene once. Muhtemelen bunun rahatlığıyla hareket ediyolar. Kiz cok mutsuz ama kocasi durumu asiri normal karsiladigi icin ses etmemis.

@tessera yok aile canakkaleli. Kiz ve cocuk da istda yasiyor.

insan 1 gün bile kalmaya çekinir 1+1 yeni evli çiftin evinde.

el mecbur salondaki çekyatta yatacaklar. ben yatak odasını teklif etmezdim, orası senin özelin. giyinmek için sabahları uyanıp odayı müsait duruma getirmelerini mi bekleyeceksin, sıra bekler gibi? çekmecelerinde özel eşyaların, özel alanın. yatak odasını hiç teklif etme, 15 gün kalmaya geliyorlarsa sen teklif edersen yatak odasında da yatarlar. 1+1 evde 4 kişi 15 gün, şimdiden geçmiş olsun.

yeni evliyi geç 1+1 evde yatılı misafirlik olmamalı bile bence.

normal değil tabi. hatta mantıksız ve son derece nahoş bir durum. normalde yatak odam mahremim vs diye çıldıran bi kadın değilim ama şu durumda asla yatak odasını vermezdim ve eşimle konuşup bundan sonrası için bu gibi durumların önünü keserdim.

bir kere zaruri haller hariç 10 gün misafirlik olmaz. anan baban da gelse olmaz yani. şehir dışı durumları için bile 10 gün çok. hele hele yeni evlilerin 1+1 evinde.

ama iş eşinde bitiyor. bunun sorun olduğunu o da bilmeli ve kendi ailesi ile sınırı çizmeli.

biz eşimin ailesine araba ile 5 dk mesafede oturuyoruz. zorla davet ederek 2 kere filan getirebildik yemeğe 7 ay içinde.

şimdi yanıtı okudum. arkadaş artık her geldiklerinde ya yatak odasını açarak 15-20 gün kalmalarına boyun eğecek ya da eşiyle konuşacak, bir daha kabul etmeyecek ederse de oturma odasına edecek. başka eve de çıkabilirler madem ev eşinin ailesine ait. kadın tarafının da para kazandığını farz ediyorum.

10-15 gün misafirlik hastalık hariç normal değil.
ama yine de yatak odasında yatırırdım ben, eşimin annesi babası olsa da. nezaket.

kayinvalide & kayinpeder misafirliğe gelmemiş ki kendi aldıkları eve gelmişler. oradaki asıl misafirler yeni evli çift. işe kendi ekonomik bağımsızlığın vb olmadan evlenirsen bunlara da ses çıkarmak zor.

Arkadaslar kiz ofisten arkadasim o da ben de avukatiz. Ekonomik bi sorun soz konusu degil aslinda benim bilmedigim extra bi sıkıntıları yoksa. Kocasi da calisiyor.

Evlenmeye karar verdiklerinde cocugun evi varmis mevcut direkt kiz da oraya taşınmış sadece esyalarini yenilemisler. Cocuk olana kadar idare eder diye dusunuyodu kiz 1+1 e. Daha gectigim yaz evlendiler.

insanların saygısızlık seviyeleri beni her seferinde şaşırtıyor ya. hiç mi düşünmezsiniz kıç kadar eve misafir gelip bir de insanları yatağından ediyorsunuz. hem de yeni evliler. anne babalık her türlü hareketi yapma izni veriyor sanıyorlar. ama burda asıl sıkıntı erkekte. aradaki dengeyi ve iletişimi o sağlamalıydı.

Okurken ruhum daraldı. O kadar uzun süre kesinlikle normal değil.
Hem benim ailemin hem de eşimin ailesinin 2-3 gün kaldığı oldu. Anais +1, yatak odasını teklif dahi etmedim. Misafir odasında çekyatta yattılar.

Evimi yeni aldığımız dönemde, ben daha bekarken, halalarım evimize gelmişti. 2 hafta kadar kaldılar. Hatta 1 tanesi annemden habersiz eve misafir davet etmeye başladı. Ben artık açıktan laf sokmaya başlayınca gittiler. Olay tamamen babamın yumuşak yüzlülüğü nedeniyle oldu. Anlattığınız olayda da arkadaşınızın eşi gibi.

Sonuç olarak arkadaşınız gibi bizim de evimizi babam aldı, şu an eşimle yaşıyorum ama asla anne babalar dışında kimsenin yatılı kalmasına izin vermiyorum. Anne babalar da zaten fazla kalmıyorlar.

Lafı çok uzattım. Halamların yaptığı olay aklıma geldi, içimi boşaltmak istedim :)

Normal degil, çağrılmadan gelmeleri hos degil, 10-15 gun kalmalari cok fazla, salondaki cekyat tabi ki.

Hiç normal degil. Eşinizle konuşun yeni evli eski evli farketmez insanlar da nasıl rahat ediyor anlamıyorum.

madde madde gidecem.

-15 gün anormal.
-haber vermemek anormal.
-yatağı onlara asla verme, alışmasınlar rahatlığa.
-eşine düzgünce durumun absürtlüğünü anlat ama kavga noktasına gelme, düzgünce anlat durumu.

yazmayı unutmuşum. 1 + 1 olmasa bile tüm bunlar anormal.

adam normal karşılıyomuş, arkadaşın avukat hanım da paşa paşa kabul etmiş. bu saatten sonra büyük kavga çıkmadan değişmez o iş.

hadi müge anlıdaki cahil köylüyü anlıyorum da, avukat olup kendini yetiştirmiş kadınlar bunlara nasıl göz yumuyor onu anlamıyorum. o arkadaşının "acaba ben mi yanlış düşünüyorum" diye sana soracak kadar tereddüte düşmesi dahi bana korkunç geliyor. sen bile tereddüte düşmüşsün, bir de buraya soruyorsun. kadın olmadığım için tam olarak anlamam mümkün değil, eminim vardır bir sebebiniz. ancak bu ülkede özgürlük ve insani haklar ancak söke söke alınır, zayıflara pek o haklar tanınmaz. o yüzden ya o kavga çıkacak, ya o abla kaderine razı gelecek. bak bunu normal karşılayan adamla nasıl nikah kıydığına girmedim bile. orası da benim için ayrı muamma.

@windows95 +1 imzamı attım.

başka şehirde yaşayıp, yılda 2-3 kere ziyaret eden aile için uzun süre kalmak normal sayılır.
bizler için olmasa da, onlar için öyledir.

10-15 günlük misafir istisnai durumlar dışında ev beş odalı da olsa zor ve fazla.
ama şu durumda artık gelinmiş, kovacak değiller.

bir de asıl anlamadığım şey, "tabii ki çekyat verilmeli" kafası.
tabii ki yatak odası verilir.
kendilerince size uygun bir şey yapmamış olmaları, size göre sınır ihlalinde bulunmaları saygısızlıkla karşılık vermeniz gerektiği anlamına gelmez.
bir de, geçen ay evlenilmemiş.
geçen yaz evlenmişler, nereden baksak altı aylık evliler, düğünden ya da balayı dönüşünden bir hafta sonra gelmemişler yani.

10-15 gün bu seferlik sesini çıkmadan ağırlarsın, yatağını da verirsin, sonra uygun bir dil ve tavırla derdini anlatır, sınırını çizersin.
bundan sonra ona göre gelirler veya gelmezler.
ilk zamanlarda taraflar birbirine alışma süreci geçirir, olur öyle.
"rahata alıştırmayın" falan demek hoş değil, köpek eğitmiyorsunuz.
zaman içinde düzelir, konuşulur bunlar.
gelen misafire saygısızlık edilmez, neticede anne baba.
gereken hassasiyeti göstermemiş olabilirler, o zaman bu seferlik siz alttan alırsınız.
daha yeni evlilikte biraz da hoşgörülü olabilmek lazım.

adamın normal karşılaması asıl sorun yaratabilecek olan şey.
ama biraz normal bir insansa, 15 gün kaldıklarında adam da zaten evlendikten sonra böyle olamayacağını anlar.
ona göre birlikte bir karar verilir.

10 gün dediğiniz çalışan insan için bir şey değil.
topu topu bir hafta sonunu ayırmış olacaklar aslında.
zaten herkes gün boyu çalışıyor hafta içi.
muhtemelen yıl sonuna doğru bir kere daha gelmeyi planlıyorlardır.
bunda abartılacak bir şey göremedim ben.
katlanılır yani en kötüsü.

@windows95 niye buraya sormiyim ?? Burda bi suru degisik pencereden olaya bakabilen insan var hepsinden gorus almaya çalışıyorum. Evli degilim, evli insanlara da direkt git kocanla kavga et diye carlamam. Dikkatli olurum ciddi konular uzerine yorum yaparken. Direkt bi manifesto yayinlayin arkadaslar buraya su tip soru sorulur bu tip sorulmaz diye.

1. normal değil ama yapacak bir şey yok.
2. kesinlikle yatak verilmez. aklına gelmesi bile saçmalık. niye veresin ki. onlar da istemez zaten böyle bir şeyi

açılın çanakkaleli geldi. çanakkale'nin neresinden? çanakkalenin ilçeleri köyleri = doğu kafası zaten.

kesinlikle normal değil. böyle adamlarla evlenenlere müstahak.

Banyoda yatsınlar. Kız haklı, erkek ve ailesi cahil. Allah akıl fikir versin.

Değil 1+1, 3+1 olsa da 10-15 gün misafir kalınmaz.

Hayır benim asıl merak ettiğim 15 gün içinde nasıl seviştiler? Sevişmedilerse daha fena!

Ne kadar uzaktan gelirlerse gelsinler, okyanus aşırı yolculuk etmediler ya.

Baştan kabul edilmeyecekti kibarca, artık kavga etmeden, küsmeden bu işi çözmek zor.

Ancak aklı başında bir aile büyüğüne çıtlatılır, o da anne babaya "deli misiniz genç evli çiftin evinde 15 gün kalınır mı?" desin.

Misafirlik 3 gündür, 3 günden fazlası zulümdür. İlgili hadisi şerif bir şekilde gündeme getirilebilir :)

@blatta hiberna, sen bunu isveçli bir aile için anlatmışsın gibi ama ben bizim ülkede sınırları çizmek için ne kadar olumlu ve iyi niyetli bir iletişim kurarsan kur buna trip atmayacak aile olduğunu sanmıyorum. bizim ülkede ailesinden tut iş arkadaşına kadar herkeste "kişisel alan" problemi var.

isveçli bir aile için anlatmadım, tam tersine bir türk ailesi için anlattım.

bunu normal karşılayacak adamla evlenirsen, yapman gereken bu.
evlendiğiniz insanın kendisi de, ailesi de az çok bu tarz durumlar konusunda kendini belli eder.
kültür yapısı bellidir.
bunlar belliyken boşuna huzursuzluk çıkmasının anlamı yok.
evlendiğiniz insanları tanıyın.
zaten o adama bu durum normal geliyorsa ve gelip kaldıklarında da bundan rahatsız olup "hakikaten olmuyormuş yahu, bir dahakine söyleyelim" demiyorsa, o adamla kavga da etsen derdini anlatamazsın.

çünkü evlilik tam olarak böyle bir şey zaten.
özellikle türkiye'de.

-meli -mali cevabi yok bence bunun.

ben olsam yatagimi vermek istemezdim. arkadaslarima bile vermiyorum. ancak kendi anne babama, kardesime, yegenime veririm. eger bir saglik sorunlari varsa o zaman dusunulebilir, koltukta yatamayacak durumdaysa yani.

10 15 gun oha! ama gidin de denilmez. yapacak bir sey yok deyip zamanin gecmesini beklerim.

www.youtube.com
bu mu acaba?

evet girişi böyle ama esas devamında uzunca bir solo vardı benim bahsettiğimin

youtu.be

Sadece aşk filmleri izleriz. Filmlere hep inanırız genç kızlar olarak.

Filmlere inanmayan bir genç kızla hiç tanışmadım.

Genelde, hayatın gerçekleri ile filmdeki kurmaca arasındaki farkı da anlayamayız.

Filmin film olduğunun bilincinde değilizdir, bence.

Çünkü, filmin film olduğunu anlamak için frontal lobun gelişmiş olması lazım. O da takdir edersiniz ki genç kızlarda mümkün değil.

Buf-e kür +1 Çok güzel açıklamış.

Keşke erkek olsak da filmleri gerçek sanmasak :(

bu bilim kurgu filmi değil, aşk filmi. insan da daha önce bir tecrübesi olmadan bu filmleri izlerse pek tabi bu hayallere kapılabilir. bu masumluk, saflık'tır. herkesin başına gelebilir. erkek olduğum için tabi kadınları merak ediyorum. ben de titanik izleyip etkilendim bir jack olmak istedim vs. kadınlar da rose olma hayali var mı yoksa daha mı gerçekçiler. bu kadardı soru.

erkekler gerçek sanmaz anlamı da çıkmaz buradan.

İlkokulda izlemiştim Titanic ve türevlerini. Hayatımın hiçbir yılında böyle bir beklentiye girmedim.

Yaşla ve tecrübeyle beraber o masumluk gidiyor, bunun erkeği, kadını yok.

ben güneyli çocuk. ben güneyli çocuk.
günahlarım kadar ömrüm vardır.

belki de bu yüzden 30'a yaklaşırken hala bu filmlerin ve kitapların penceresinden bakıyorum hayata.
belki de bu yüzden hala bekarım.
hayal kırıklığına uğradıkça, gerçek hayat'la filmleri birbirine bu denli uyduramadıkça daha sıkı hayal kuruyorum. daha da gerçek sanıyorum filmleri. böyle hayata böyle hayal.
sonunda ben kârlı çıkmayacağım belki de. karlı çıkacağım anca. üşüyeceğim. ama huyum bu.

sadece aşk filmi izlemeyiz? herkes birbirinden çok farklıdır öncelikle. aşk filminden çok korku filmlerinden keyif alırım mesela ben.

kendi adıma cevaplayayım tabi ki aşk filmi de izlemişimdir. filmdeki tutkulu, aşık erkekleri izleyip etkilenmişimdir, keşke bende bu kadar sevilsem diye içimden üzülmüşümdür. gerçek hayatta aşırı sevilince korkuyorsun bir de filmde öyle olmuyor.

titanicte rose olup jack'ı yaşatmak için çözüm bulmayı hayal etmişimdir, muhteşem gatsby'de kız için sofra hazırlandığı sahnede kıskançlıktan çatlamışımdır, en son joker filmini izlerken jokere sarılıp teselli ettiğimi düşünmüştüm mesela.

filmlerdeki konular hep ekstrem ve mutsuzlukla bittiği için öyle bir beklentim yok, sağlıklı insanlarla sevip sevilme üzerine beklentim. tabi ki film olduklarının bilincindeydim.

Pegem ve çıkmış sorular yeterli bence

paragraf için ezberbozan'ı övüyorlar.

bol bol kitap okuyun, özellikle de deneme okuyun.
iyi denemeydi montaigne geyiği bir yana, paragraf sorularının ana kaynağı denemelerdir. türk yazar için nurullah ataç, yabancılardan ise bu tarzın yaratıcısı montaigne ile başlayın.

şu sıralar öznur saat yıldırım'ın paragraf soru bankasını çözüyorum ben, gayet iyi bence.

Ales tabii ki.

Bu ezberbozanı al pegemin başka bişey çözmene gerek bile yok yeterince güzel soruları var ama ben kavramam çok çözmem lazım dersen VIP serisinden uzak dur yanlış çoğu soruların ona göre git taktiklerle paragraf diye bi kitap vardı sanki onu filan çöz..

Normali bu değil. Ama aileler zenginse gençlerin gözü kara oluyor.

@ elorelia

Arkadaşım özelinde konuşacak olursam, ailesi devlet memuru. Aşırı zengin de değiller. Bu beni daha da şaşırtıyor. Zengin olsalar, göz karartılabilir bir derece.

Evlenmeyi evcilik oyunu sandıklarını düşünüyorum. bunun bir üst versiyonu da, halini gözden geçirmeden yapabildiği kadar çocuk yapma olayı..

6 yıl oldu ben evleneli, öncesinde de 8-9 yıllık ilişkimiz vardı. Şimdi bana da eşime de sorulduğunda, evlenmeden önce her türlü daha kayifliydik diyoruz; ki öyleydi de.. tabi bunda ekonominin etkisi de yok değil. (ikimiz de çalışıyoruz ve iyi denecek bir kazancımız var)

Benim çevremde de aynı durumda olan insanlar var. anlam veremediğim için ciddiye de almıyorum.

Bir yıl sonra para yok diye birbirlerine düşüyor onlar. Boşanmaları uzun sürmez.

@ foolrules, kirmizipilotkalem

Yani ben de evliliğin ciddi bir süreç olduğuna inanıyorum. Sorumluluklar artıyor vs. Yani her şey toz pembe gitmiyordur hep, eminim.

Çevremdeki insanlar bana, "Eee yaş 26'ya geliyor. Birkaç seneye sen de gidersin artık" diyorlar ama ben onlara ekonomik gerçeklerden, her şeyin toz pembe olmadığından bahsedince "Çok üzerine düşüyorsun" diyorlar bana. Yani düşünün, daha işsizim. işim bile yok ve hayat hayvan gibi pahalılaşıyor günden güne.

Yahu bu iş bu kadar kolay değil ki. İnsanlar gerçekten bir tuhaf.

aynı insanlar bebek için de "rıskıyla gelir.." diyorlar ama, bir çöpe muhtaç olsan bunu diyenlerin biri yardımcı olmuyor.. durum ortada.

iş bulmadan, hayatını düzene koymadan evlilik işine sakın bulaşma derim. mutlu bir evliliğim var ancak şimdiki aklımla hayatı yoluna koymayı bırak, belli bir yatırıma girmeden dahi evlenilmezmiş diyorum..

@ foolrules

Çocuk konusunda onu demeyeni dövüyorlar zaten. Ülkenin yarısı öyle düşünüyor neredeyse. Düpedüz palavra.

Yok yok, şu an zaten evliliğin e'si bile geçmiyor aklımdan. Kız arkadaşım bile yok. Nasıl olsun? Hangi parayla gönül eğlendireceğim.

Sağolsun, ailem o konuda desteğini esirgemiyor ama benim 10 liralık şey alırken bile içim acıyor. Bu durumda bir de milleti mi besleyeceğim.

Ayakları yere değmeyen hayalperest insan davranışlarından biri. Çok da üzerine düşünmeye gerek yok.

bırak evlenmeyi sevgili yapmayı bile düşünmem. bunun nedeni parasızlık değil sıkıcı ve işe yaramaz insan gibi görünmek istememem.

bu kadının dişleri ayrık, gözüm oraya takılmaktan hiç bişeyi seçemedi.

giyilir de rengi pek hoş değil.

kadının dişleri +1

ucuzsa alırım ucuz değilse ayılıp bayılmadım

Çöp bence.

John Frank mi bu?
Bu arada çok hoş

geçen burada birinin üstünde görmüştük sanki bunu, erkeksi bir giyim olmuş mu demişti sanırım.
günlük sıradan bir tişört, bir özelliği yok bence.

Rengi hoş değil.

Beşiktaş’ta üniversite kazanmak için dershaneye gitmiyorsan giymemelisin.

Orta - Uzun boylu, zayıf, açık tenli, sarı ya da açık kahve saçlar ile günlük kullanım için uygun. Ancak bunlardan biri bile yoksa, koyu tenli biriyseniz kesinlikle almayın. Koyu tende bu renk daha da boğar. Ayrıca modeli, kesimi, rengi çok para vermeye değecek ve şık görünen bir tişört de değil.

Gecen duyurudaki tshirt bu ya. Orda da ayni cevabi vermistim sevimli ama ucuz duruyo evde pijamanin ustune giy.

yeşil olduğu için ben beğendim.

pijama niyetine evde giyilir sadece.

Bunun kedilisi vardi giyiyorum ben

Anlamı olmayan bir şeyin saklanması da anlamsız geliyor. Halen bir şeyler hissettiğini düşünürüm. Kimseye tamamen güvenmem. Bu durum o güveni biraz daha düşürür. Kimsenin sonsuz kredisi yoktur ve tüm bu tutumlar özneldir.

Anlamı olmayan gelip geçmiş bir şeyi neden saklar ki bir insan? Bu yüzden hoşgörüyle karşılamam.

Tutması neyse de ara ara bakması, ne bileyim çok olumlu değil gibi.

belliki gecmis hala gecmemis, dogru degil, hoşta degil, bir karar vermeli, sen unutma ilaci degilsinki, ha cok seviyorsan beklenirsin, katlanirsin, sabredersin ama o kadar vurgun degilsen adamakilli konusmak lazim gelir

Valla insanlarin anilariyla kurduklari iliskiler degisik degisik
Bazisi hicbir seyo silmeye kıyamaz, bazisi bazi seyleri atamaz. Durup durup bakmiyorsa ve benim gorebilecegim yerlerde mal gibi birakmiyorsa sikinti yok herkesin gecmisi bir yerlerde durabilir. Sonucta o fotograflarda kendisi de var niye silsin. (Ben de hic silip atmiyorum duruyor bir yerlerde ergenligimden beri bir seyler.)

Bilgisayarımda beş sene önceki sevgilimin, telefonumda iki ay önceki sevgilimin fotoğrafları duruyor. İki ay önceki sevgilim, beş sene önceki sevgilimin fotoğraflarına denk gelip silerdi de öyle azaldı biraz.

Ben üşengecim de, istisnalar kaideyi bozmaz.

Tutması için bir şey demem belki gerçekten bir şey hissetmediği için silmemiştir diye düşünebilirim ama bakması ciddi sorun.

o fotoğrafları tutmak tam bir mallık tutan insan da ilerleyemiyor. şimdi bir sebepten eski fotoğraflarıma bakmam gerekti aradan çıktı yine 1-2 tane onları da sildim. ayrılık sebebi net +1

bende hala eski erk.kız. fotoları duruyor hatta beraber cekıldığımız fotolar bile. kimse buna karışlamaz. ben o ınsanlarla bir şey yaşadım tabii ki anlamı var. ne demek anlamı yok. bu benim ilişkilerime gösterdiğim saygıdır. ayrıca ona saklamak denmez. korumak denir. ve silmek saygısızca bir haraket olur.

fotograflara neden baktığı hakkında bir çok fikrim var fakat hiçbiri bi şey kanıtlamaz. bu durumdan rahatsızsa neden baktığını ona ne hatırlattığını sormalı. tutması ıcın ıse yukarıda belirttiğim gibi.

Falanca sevgilin olduğunu söyledi, ne iş? diye sor direkt.

falanca söyledi demesem? falanca ile de arasının bozulmamasını istemem, ayrıca falanca bunu duyarsa bana çok kırılır niye böyle bişeyden benim haberim yok diye.

Sor direkt.
Kimden duydugunu aciklamak zorunda degilsin.

anı yaşa :')

hiçbir tepki verme, aynen devam.

tepki vermemek bir seçenek değil, iş ortamında sevgilisi olan biriyle beraber oldu dedikodumun çıkmasını istemem. bilmiyordum da diyemem ortak arkadaş yüzünden.

oyna devam

Ayni is yerindeyseniz salla. Görüşme

Arkadaşınız sizi zarflamıyorsa ilişkiyi azaltarak kesin

Duygusal bir şey hissetmiyorsan devam et.

bana kalırsa ne olursa olsun yüzleş açık açık sor kimin ne söylediğinin önemi yok doğru mu yalnış mı önemli olan bu sen de tavrını ona göre koyarsın. şunu düşün flört ettiğin kızın sevgilisi sen olsan ne yapardın eğer doğru ise o kızdan kimseye hayır gelmez kardeşim. hıı bi zarf atıldıysa yada sevgilisi yoksa sende ona göre ilerlersin yoluna

empati kurma taraftarıyım bu noktada. sevgilisi varsa takılmak hoş değil diye düşünüyorum

Aynı iş yeri olayı sıkıntılı. Çok ciddi ilişki hariç, iş yerinden flört durumları sakıncalı.

İşinizdeki huzurunuz bozulur, kovulabilirsiniz, hatta bundan sonraki tüm kariyerinizi sıkıntıya sokabilir vs vs.


.

Aynı yerde çalışmak yeterince problem, sevgilisi olan biriyle daha da sıkıntılı ve çirkin. Değmez yani. Kendini düşünerek sor önce. Cevabına göre bakarsın duruma. belki arkadaşın yanlış biliyordur.

yapıştır geç, sıkma canını okşa patlıcanını knk. aynı iş yeri sıkıntı demişler ama artık oldukça hayatın içinden bir konu oldu. plazalar fingirdeşme yuvası.

İş yeri tehlikeli bence. İnsanın başına ne gelirse en yakınından gelir. Eğer sevgilisi gerçekten varsa Ghosting yaparak uzaklaşmak en güzeli.

bu işin içinde iş var bence. sana bunu söyleyen kişinin niyeti başka. ne bilmiyorum ama zarflama durumu var. senin ağzını arıyor bence.

@dafuq, bundan da şüphelenmedim değil açıkçası. bu ortak arkadaşla yan yana oturuyoruz, flört ettiğim kız arkadaşın yanına geliyor ama bana laf falan da atıyor, ben de arada karşılık veriyorum. bu esnada aramızda bir elektrik sezmiş olup da söylemiş olma ihtimali de var, ya da dediğin gibi ağız arama durumu da olabilir.

peki neden ağız arasın? sevgilisi olduğunu bildiğimde ne yapacağımı merak etmesi çok ergence değil mi? 28-29-32 yaşlar.

3. kişi bir sevgili olduğunu biliyor ama kim olduğunu bilmiyor olabilir de bahsedilen sevgili sen olabilir misin peki?

@emcekare olmadi einstein olsun bari, yok hocam başka bir erkek ismi verdi, tanıyormuş hatta bu ortak arkadaş sevgiliyi. "aa öyle mi var mıymış sevgilisi" dediğimde "evet var ama kötü davranıyor, kızı hak etmiyor o çocuk" dedi ortak arkadaş. ilişkileri kötü anladığım kadarıyla.

@IcedFlames, bu çok iyiymiş hahahah. ne yapacağıma karar vermedim henüz ama bunu bir seçenk olarak kaydediyorum bir kenara.

Ortak arkadaşınıza neden güveniyorsunuz ki? İkinizin tanıdığı biri sonuçta. Belki ortalığı karıştırmak sizi bu kızdan uzak tutmak için böyle bir şey demiş olabilir. Ya da sizi denemek, bu kıza ilginiz var mı yok mu diye öğrenmek için demiş olabilir.

Bence kızla konuyu konuşun. Böyle başkasından duyulan şeyleri kesin kabul edip hareket etmemek lazım.

Eğer kızın sevgilisi varsa ve siz de sevgilisi olan biriyle görüşmek istemezseniz görüşmezsiniz. Sevgilisi yoksa da belki eskisi gibi devam edersiniz. Size kalmış.

Bu ortak arkadaşı da saklamayın.

sevgiliinden ayrılmıştır yakın zamanda, bunu herkese ilan etmesi gerekmiyor, belki ortak arkadaş bilmiyordur? biz her gün kahve içip sohbet ettiğimiz iş arkadaşımızın boşandığını 6 ay sonra tesadüfen öğrendik mesela.

bir sormakta yarar var.
eğer sevgilisi varsa, neden iletişimi kestiğinizi bilir en azından.
böylece iş yerinde gereksiz ve gizemli bir gerginlik ortamı da oluşmaz.
durup dururken irtibatı kesmek yanlış olur.
bilmediğiniz şeyler olabilir.

@GoodMorningTeacher, ortak arkadaşı tanıyorum ve seviyorum; ortalık karıştırıcı bir tip değil, bilerek yalan söylemez diye düşünüyorum ama onlar benden daha eski tanışıyor, evine gider dışarıda görüşürler falan.

Sormaya ikna oldum. Nasıl sorayım peki?
"Sevgilin olduğunu duydum ismi de x'miş, keşke söyleseydin"
Nasıl bir giriş?
"x diye birini tanıyor musun :))))" bu çok mu dan?

Yakınır bir üslup mu olsun yoksa fazla net mi?

Dışarıda görüştüğünüz, yemek yediğiniz mekan varsa onu yemeğe davet edin. Yemek sırasında sohbet ederken "senin sevgilin mi var?" diye soru sorun. Zaten yüz ifadesinden az çok anlarsınız bir şeyler.

Acaba nasıl sorsam diye düşünmenize gerek yok bana kalırsa. Sonuçta kıza karşı duygusal bir şeyler hissetmiyormuşsunuz. Üstelik kız sizin sorunuza göre kafasıda farklı şeyler kurabilir.

"Sevgilin olduğunu duydum ismi de x'miş, keşke söyleseydin" derseniz kızın kafasından zaten "Biriyle benim hakkımda konuşmuş. Birisi ona sevgilim olduğundan bahsetmiş. Beni ve sevgilimi soruşturmuş. Keşke dediğine göre sevgilim olmasına üzülmüş." gibi şeyler aklından geçirecek. En iyisi düz sorun. Aldığınız yanıta göre sizde niye sakladın gibi şeyler sorabilirsiniz.

AÇILIN GELİŞME VAR!

bu ortak arkadaş benden sonra bu kızla konuşup beni övmüş, resmen pazarlamış hatta. siz birbirinize çok uyarsınız falan demiş. bunu bana kız söyledi az önce. "ama aynı zamanda bana sevgilin olduğunu da söyledi" dedim ben. BAMM!,
güldü, bir ara vardı ama onunla işler iyi gitmedi ayrıldık. sonra iş yerinde çok asılan oluyor diye soranlara var demeye devam ettim dedi. "e bu kızla çok yakınsınız nasıl söylemedin ona bittiğini" dedim. bitti diye söylemedim ona ama uzun zamandır üzerine konuşmuyoruz, bittiğini anlamış ki gelip beni sana pazarlamış dedi. zaten öyle olmasa benim sevgilim olduğunu düşünse niye gelip seni bana pazarlasın dedi. sevgilim olsa bunu sana söylerdim dürüstçe, gelip sana yürüyen bendim sonuçta ded.

bana mantıklı geldi. ortak arkadaşın benim ağzımı aramak için "sevgilisi var ama ilişkileri kötü" dediğini, yol yapmaya çalıştığını söyledi. bilmem siz ne düşünüyorsunuz...

buradan "ortak arkadaşta bi boklar var" diyen dedektiflere saygılarımı sunuyorum; bundan sonra size gelicem her gizemli konuda heheh

işin içinde iş var diyerek yine haklı çıktım :)

bence kız doğru söylüyor. yürü gitsin

Gercekren var olup olmadığını ogrenmenin baska yolu yok mu belki kiz dedi git buna boyle de ama caktirma diye?

Baskasinin lafi ile yola cikma kiza güzel dille sor yada farklı kaynaklardan bilgi edinmeye calis

Edit güncellemeyi sonra okudum yuru gitsin

Bence de gerçek kızın söyledikleri.devam et

öncelikle sevgilisini olduğunu nereden biliyor. belki kız etrafa böyle bir şey yaydı.

git konuş!!!

Bosch-Siemens aynı fabrikadan çıkıyor diye biliyorum. Bütçeniz ne kadar?

internetten tv aldım. adam kurmaya geldi servis yani. abi ya bunu ne kadara aldın dedi, söyledim. vay bee çok iyi almışsın ya hiçbir bayide yok bu model olanlar da çok fazla fiyat çekiyor nasıl aldın bu fiyata dedi. dedim internet. aaaa valla ben de bunu almak istiyodum da güvenemedim falan. bunu diyen adam benim fıstık gibi sorunsuz tv'mi kurup gitti. sözün özü bayinin insafına kalmak internetten daha kötü sorunlu ürün teslimi konusunda.

bulaşık ve çamaşır makinesi arçelik-beko al geç. buzdolabına göm bütün parayı. yerli üretim bosch'lara da para verme ama gidip de sırf bosch yazıyor diye.

arcelik tavsiye ederim. servisleri yaygin ve daha uygundur fiyatlari muhtemelen. arcelik-beko-grundig bir cok urunumuz var ve hic sorun yasamadik

bütçem ortalama,
bulaşık çamaşır için ortalama 5, buzdolabı da 3-4 civarı diye düşündüm..
ankastre için de 3500 fiyat aldım yine arçelikten

Ben ucuz yollu Altus aldım eğer bütçeniz uygunsa Altus alın. Arçeklik garantili.

buzdolabı samsung çok iyi.

Her şeyimizi bekodan fırınımızı arçelikten aldık. Memnunuz.

bosch çin'de, siemens halen almanya'da üretiyor. ben siemens tavsiye ederim.

daha yeni aldım çamaşır ve bulaşığa toplam 4700 verdim. çamaşır 9 kilo, bulaşık iki programlı.

hangi modelleri aldınız bekoda ve siemenste?

Mal değilsin de o kadar da duygulanmana gerek yok. Anılar senin hayatınla ilgili, ev sadece beton.

Normal bence, ben de öyleyim :( az daha uzun yazsan ağlama hazırlıklarına başlamıştım

Normal

mallık ve normallik bunlarla ölçülmez de, taşınmak zor bir iştir. son 10 senede irili ufaklı 10 kere taşınmış biri olarak seni anlıyorum. ama sevmediğim yerlerden ve insanlardan ayrılırken ben genelde üzülmem, mutlu olurum. sadece yeni eve geldiğimde ilk birkaç gün kendimi özellikle geceleri yalnızken bir tuhaf hissederim ama sonra alışırım.

Çok normal arabamı satarken ciddi ciddi ağlamıştım .ev değişikliğine gelirsek önceli oturduğum yer çok kötüydü, taşındığımda çok mutlu oldum .Fakat insan beyni geçmişi düşününce daha çok olumlu olanlarla nostalji yaptığı için bazen diyorum ki ev çok kötüydü ama bir sürü güzel şey yaşadım orada

Mal değilsin.
15 aylık evliliğim boyinca yaşadığım evden polis ile çıktım apar topar canımı kurtarmaya. Sonra avukatla eşyalarımı almaya gittik öyle özlem doluydum ki evine aşık bir insandım.
Eve bir girdik donuma kadar didik didik etmişler kaynana ve görümceler ne eşyasını çalsak diye. O an bitti gözümde o ev. Başkası sahiplenmişti çünkü.
Kıssadan hisse başkasına ait olacağını düşününce geçer o his.

normal.

aslında böyle olması çok normal, iş yerine getirilen canlı çiçekler %95 iş yerinde kalıyor, kimse ya götürmek için uğraşmıyor ya da götürürsem çiçeği bile aldı bıdı bıdı diye arkamdan laf yaparlar diye düşünüyolar sanırım.

biraz abartmışsın. bazı insanlar için çiçek senin düşündüğün kadar kıymetli bir hediye değil, anlam yükleyemiyorlar. ben mesela yenilebilir hediyeleri daha çok seviyorum açıkçası. :D

+ hayırlı olsun, pazartesi gelip başlayın.
- teşekkürler, bi masama bakıp çıkabilir miyim?
+ neden?
- eski iş yerimde çiçeğim var, ona yer seçmeliyim, yaşatmam lazım da.
+ oldu o zaman, biz sizi ararız.

benim de bir arkadaşım göndermişti de bakamadım ofiste zaten, öldü, sonra da çöpe attım.
arkadaşımı da hala seviyorum:)
bence durum normal

Ablama bi yeni işi için bi de doğum günü için öküz parası verip terraryum mudur ne zıkkımsa ondan aldım bu sene, Bi de güzel bakmalık çiçek aldım. İkisine de bakmamış ölmüş. Bi de bana getiriyor noldu buna diye, ne oldusu mu var güzelim doğayı katletmişsin akp misin sen dedim bozuk attım. Yok daha da çiçek mesela bundan sonra.

Seninki taşıma telaşıyla unutmuş olabilir o daha masum, keza arkadaşların da dediği gibi çok büyütecek bişey yok.

Bi de yakın arkadaş dediğin organizma ne bok yese affedilir türden bi canlı değil mi ya? Yakın arkadaşıma çocuğumu versem onu parkta unutsa diye düşündüm mesela, bu durum hoşuma bile gidebilir. Neyse o başka bir sorunun çözümü.
Kısacası, olur öyle, sen üzüldüğünü açıkça söyle yeter, o affettirir kendini.

yaptığı şey normal. hem çiçeği yaşatmakla uğraşmasını, hem vazoya sahip çıkmasını, hem de her değiştirdiği iş için vazoyu yanında taşımasını bekliyorsun. iyi ki bir çiçek göndermişsin, alt tarafı oturduğun yerden online sipariş verdin o kadar.

Cicek bir yere goturulur mu allansen :/ birakmis iste orda. Omur boyu onla mi yasasin

@dafuq Yakınındaki çiçekçiden gidip özel olarak seçmiştim, online sipariş verdi dedirtmem :D Yanına da bir kaç şey daha koymuştum çünkü, bu arada bir çoğunuz işyerinde kalır işyerinden iş yerine gezirilir mi demiş, bir tek ben mi eve götürüyorum böyle şeyleri diye sorguladım...
Neyse teşekkür ederim normalleştirdiğiniz için bu durumu :D

bende bir anormallik olsa gerek, çiçek de diğer hediyeler gibi bir hediyedir diye düşünüyorum.
ve tabii ki oradan oraya götürülür gerekirse.
ofis ofis dolaşması saçma olabilir, ama evime götürürdüm ben olsam.

vazo çiçeği ayrı tabii, ama topraklı/saksılı çiçekse giderken alması gerekirdi bence.
masasına koysun diye bir obje alsan, onu da bırakacak mıydı mesela?
düşünmüşsün, para vermişsin, hediye almışsın neticede.

ben çiçek çok severim, bir sürü de çiçeğim var evde baktığım.
o yüzden biraz daha duygusal yaklaşmış olabilirim belki.
ne bileyim, sonuçta hatıradır, biraz da sahip çıkılması gerekmez mi?
üstelik canlı.

belki kırılmak falan abartılı olabilir, ama içten içe bir bozulurdum sanki.
bir daha da çiçek falan göndermezdim muhtemelen.

cinsiyet acisindan bakmak lazim.

maalesef kizlar bu tur seylere cok onem gosteriyor. eger karsi taraf erkek siz kizsaniz ikiniz de dogal tepki vermissiniz. daha ileri tasimamak lazim.

Bana gelmis olsa kadina falan vermez eve gotururdum. Cicegi yasatamasam vazoyu saklardim.

Insanlik hali, diyelim ki isyerinde biraktim is degistirdim ve cicegi alamadim, o zaman da alan kisiye karsi cok mahcup olurdum.

Zaten aldiginiz cicek de bu amacla alinir. Yoksa bir hafta dayanip unutulacak bir cicek secerdiniz.

Ben gayet önemserim ya. Çiçeği oradan oraya taşırım, güzel de bakarım. Biri hediye etmiş de olsa, kendim almış da olsam. Hediyeyse daha çok önemserim bırakmazdım yani başka yerde. Çok takılma yine de, senin kadar önem vermiyormuş demek ki.

Çiçek zaten yaşayamamış. Saksıyı oradan oraya taşımaması normal.
Kadınım bu arada. Arkadaşlarıma gönderdiğim "hayırlı olsun" objelerine ne olduğu
na hiç dikkat etmedim.

ben de alınırdım hafiften ama arkadaşıma içerlemezdim. illa bakmak zorunda değil sonuçta, zorla sorumluluk yükleyemem ki hem bak yaşatamadığı için başkasına emanet etmiş falan

Geçenlerde evde on civarı saksı çiçeği biriktiğini fark ettim. Hepsi hediye,hepsi güzel ama bir o kadar da sorumluluk veriyor. Kolay bakılabilenler neyse de bazı çiçekler özel bakım istiyor. Özen isteyen çiçekleri ilgilenen ve işi bilen arkadaşlara verdim. Çiçeği kendime saklayıp soldurmaktansa emin ellere bırakmayı tercih ediyorum. Üzmeyin kendinizi,olay size verilen değerle ilgili değil.

ben de bozulurdum. her şeyin bir hatırası vardır, olmalı yani. gönderilen hediye artık senindir. değer verdiğim/bana da değer veren birisinden geliyorsa, -ki yakın arkadaşlık söz konusu- toplu iğne bile olsa bir yere ayırırım. iş yerimde olmuyorsa evime götürürüm. arkadaşına; ne malmışsın sen arkadaş demek istiyorum.

saksı bitkisi sorumluluk demek (bence).. ben hediye edeceğim kişinin bitkilere ilgisinin olup olmadığını bilmiyorsam vazoda çiçek hediye ediyorum. onun sorumluluğunu almak istemeyebilir. bu durumda arkadaşınızın çiçeklere ve saksılara normalde de ilgisi yoksa saksıyı orada bırakıp hatıralarıyla yola devam etmeyi seçmiş olabilir.

Ben bozulmam zaten çiçek kadar gereksiz bir hediye yok yeni iş hediyesi olarak. Çiçekle karşındakine sorumluluk yüklemiş oluyorsun. Banada hediye geldi izne çıktım 1 hafta. Izinden geldim ölmüş, uğraştım iyileşmedi çöpe attım. Bide çürüyüp kötü koku yaydı.

gordugun gibi cicek alinacak insan var, alinmayacak insan var. sen yanlis kisiye cicek almissin, haybeye incelik gostermissin.

cicek olumlerine cok duygusuz yaklasiliyor ayrica. kedi olsa, mama vermeyi unutur musunuz? gozunun onunde duran sukulente iki fis su fislatmayi hatirlayamamak nedir ayrica.

ofiste duran cicegi olduren tek sey ihmalkarlik degil tabi bu arada. haftasonu ofis bossa klima caismiyorsa sicak kotu geliyor olabilir, yeterince gunes gormuyordur, hem siz hem cayci fazla fazla suluyorsunuzdur vs.

sonuc; herkese cicek alinmaz. kimine kalem, fincan al gec.

Ben bana gelen bazi hediyeyi ayni gun cope atmisimdir. Cicegin senin icin onemli olmasi onun icin oldugu anlamina gelmez, herkesin zevki meraki farkli.

Erkek arkadaşımın aldığı orkideyi ablama verdim. Kimse ölmedi. Bence bu kadar anlam yüklemeyin.

Kot ceket bir tek mini etek ve elbise üzerine yakışan bir şey bence.

Slim fit?

rengi aynı olunca kötü oluyor sadece. yoksa kotla giyilir. bence de siyah kot.

Yikanmali bence.

Yıkanmalı ama yıkamam. Nereye asacaksın nerede kuruyacak. Çok zor.

kolalı olduğu için kir tutmaz. yıkansa iyi olur ama yıkanmasa da olur.

ben bir süredir yeni aldığım her şeyi yıkıyorum.

düşün ki fabrika ortamından gelen şeyin içine gireceksin..

kim bilir o çarşaf belki yere düştü.

evet, yeni kumaşlar belki en çok ilk yıkamada boya atıyor.

pantolonu falan yikamadan giydigim oluyor da carsafi yikardim agzim yuzum degiyor neticede.

Üreten firma onu paketlemeden yıkamaya gönderiyor zaten. O yüzden çok gerekli değil bence. Ama yikamaktan zarar gelmez elbette.

Üstünde yıkamadan kullanmayın yazıyor ama Bi kere yıkamadım hiç birşey olmadı.

kesinlikle yıkayın

Ben aldığım her şeyi kullanmadan önce yıkadığım için oyumu yıkamaktan kullanıyorum. Bir de yıkanınca ne güzel mis gibi temiz temiz kokuyor.

anneler yikar, bekar erkekler yikamaz genelde.
ben belirgin bir kokusu yoksa yikamam.

Bunun duyarla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Hatta bunun duyarlılık olduğunu düşünmüyorum.

Sosyal medyada iki cümlelik bir şey yazmak kolay. Başkalarının samimiyetini sorgulamak hoşuma gitmiyor ama çoğu kez samimiyetsiz geliyor bu mavallar.

sende sorun yok. insanların çoğu poz peşinde.

hikaye hepsi, kimsenin gözlerinin falan dolduğu yok. şov peşinde insanlar. akışa düşmese akıllarına bile gelmez özgecan veya diğerleri.

İnsanlar kendini çok önemli sanıyor ondan. Bayram tebriğiydi, ölüm yıldönümüydü bu tarz şeyler paylaşan insanların hep bomboş olduğunu düşünmüşümdür.

post paylasmayi duyarli olmanin bir gostergesi olarak gormuyorum. bu tur post paylasmak insanlarda bilincsiz aliskanlik olmus. otomotige baglamislar.

duyarli ne demek?

Post paylaşmak ya da paylaşmamak salt ikisinden birini açıklamaz. Başka neler yapıyor, bunları bilirsem yargım olur. Dışarıdan güzel görünüyor diye bir şeyleri anmak, bir şeyleri anmanın değerini düşürmez.

İnsan neyi haiz değilse onu gösteriyor işte. Hayvanseverler hayvanları zerre sevmez, tersi gibi gösterirler; hayırseverler insanları/yardım etmeyi zerre umursamaz, o role bürünürler... Hiçbir şey umurunda olmayan insanlar da her şeyle ilgiliymiş gibi yaparlar. Söz ve icraat hiçbir zaman bir arada olmaz.

10-15binlik minimum

ufak tefek seylere oyle cok para gidiyorki, perde icin kornis taktirmak mesela, yada avize ( basit bise) bunlar icin bile usta matkabi 100 liradan aciyor.

nevresiminden, havlusuna, yorganina varana kadar alacaksaniz bu tarz giderler icin bi 1000 ekleyin,
mutfak icinde 1000(bardak, tabak,tencere, kettle, tost makinasi uuuuuu bi suri kalem var)

15-20 beyaz esya koltuk dolap vs.. 5000 de ivir zivir kalemlerine

2. el dusunurseniz bunun yarisi denilebilir.

Ben 36 yaşındayım ve 11-12 senedir tek yaşamama rağmen şu an yarı eşyalı bir evde oturuyorum, çok memnunum. Sadece salonda iki kişilik bir koltuğum var ve yatağım, mutfak gereçleri ve ütü bana ait. Beyaz eşyalar, gardrop, masa sandalye vs gibi şeyler evdeydi. Kendinizi tanıyıp gerçek ihtiyaçlarınızı belirleyip, biraz da para biriktirene kadar öyle bir seçenek varsa kısmen eşyalı bir ev tutmanız gayet mantıklı olur bence.

öncelikle çok doğru bir karar vermişsin, çok iyi yapıyorsun.

kervan yolda düzülür. en acil zorunlu ihtiyaçları al koy eve, gerisini yavaş yavaş halledersin. fiyatlarına bak, bu zorunlu eşyaların fiyatı + bunun en az %30'u kadar diğer ufak tefek şeyler için masraf olarak düşünebilirsin. fazla paran yoksa beyaz eşyayı ilk etapta ikinci el alabilirsin.

ilk evimi tuttuğumda sadece yatak, ocak, buzdolabı, termosifon ve çamaşır makinesi almıştım. bir de iki tane plastik sandalye, katlanır masa en dandiğinden. salonum bomboştu, koltuk fln yoktu. çok önceden alınan tencere, tabak-çatal, kettle gibi ufak tefek mutfak eşyalarım vardı, onları getirmiştim. perdeleri, çarşaf-nevresimi fln ailemin evinden getirmiştim. sonra para oldukça aciliyete göre aldım eşyaları.

Teşekkürler cevaplar için. Aslında bir süredir alımlarımı çıkarsam yanımda götüreyim diye yapıyordum. İki adet halım, birkaç perdem falan bile var :D

her şeyi ikinci el alırsan bayağı ucuza gelecektir. hatta en başta freecycle, letgo gibi yerlerden neleri bedava edinebileceğine bak. evi de sahibinden tutarak emlakçı masrafını ortadan kaldırabilirsin.

idareten birşeyler almak yada 2.el birşeyler almak isterseniz sahibinden.comda ev dekorasyon bölümünün altında toplu satış diye bir kategori var. tayini çıkan,boşanan vs. komple evi uygun fiyatlara satan çok ilan görüyorum. yada spotçuların 3-4 bine buzdolabı-çamaşır-bulakşık+salon takımı gibi paketleri oluyor. tüm evi olmasa bile belli şeyleri ucuza halledip zaman içinde kendi zevkine göre yenilerini alabilirsin.

Şu ev nasıl duruyor:
www.sahibinden.com

Fiyatından emin olamadım ama güzel geldi gözüme.

Eşya olarak olması gerekenleri ayarlasam yeter bana, sonrasında kendim toplarım daha hoşuma gidiyor bi plan tasarlayıp odamı ona göre dizmek vs.

Bir de zaten 2 sene sonra ankara'da kalmam kesinleşirse ev alırım diye düşünüyorum.

Tekrardan hepinize teşekkür ederim çok güzel bilgiler geliyor :)

ev hem pahalı hem çok büyük. kafan biraz karışık gibi acil karar verme. birde niye harala gürele gidecen ki evden. alıştıra alıştıra çıksan iki tarf için de travmasız olur zannımca.

Sorun şu ki üniversiteden beri çıkacağımı söylüyordum, ciddiye almıyorlardı. İşe girmemden beri de "hayır, çıkmayacaksın" deniliyor anne kişisi tarafından.

Evde gizlilik denilen bir şey yok, odamı kafasına göre karıştırabileceğine inanıyor ve yıllardır anlamasını da sağlayamadım. Temizleyeceğim bahanesiyle karıştırmasın diye eve temizlikçi çağırıp ben ödüyorum artık, bugün yine özel alanımı ihlal etmiş.

sen meslek sahibi olmuş, kendi parasını kazanan, kendi ayakları üzerinde durabilecek kapasitede yetişkin bir bireysen, bu kendi evine çıkma işini tamamen kendi paranla yapabileceksen ve ailenden maddi destek almayacaksan, hiç bekleme çık. aman annem kırılmasın babam darılmasın diye (az önce saydığım koşullara sahip olmana rağmen) ailenin evinde yaşamaya devam etme. insanlar genelde ya gerçekten anne-babayı kırmamak istediğinden, ya da g.tleri yemediği için "annem-babam üzülür"ün arkasına saklanarak evlenene kadar ailelerinin yanında kalıyor, şimdi hangisi daha kötü bilemedim ama sen öyle yapma. sen çık, alışır onlar.

o linkteki ev de tek kişi için aşırı büyük +1

İki kere ev değiştirip taşınmak zorunda kaldığım için az zamanda çok tecrübe edindim.

Öncelikle eve taşınırken bir kira bedeli kadar depozito ve bir de emlak parası ödemen gerekiyor. Sahibinden ev bulmak imkansıza yakın. Kısaca tuttuğun ev için 3 aylık kira parasını başından vermen gerekiyor.

Ardından doğalgaz, su ve elektrik açtırmak için yine 300 tl kadar ödeme yapman gerekiyor.

Evin temizliği, boyası, nakliyesi de cepten para çıkarıyor illa ki.

Aidat ve merkezi sistem gerçeğini de atlamamak lazım.

Maaşın ne kadar bilmiyorum ama şu işlemler bedava bile olsa insanın yaparken canı çıkıyor. Maddiyatsızlık da üstüne eklenirse hayal edemiyorum. İşin zor.

Maaş konusunda sıkıntım yok. Tasarruflu yaşarsam ayda 10000 falan biriktirebiliyorum. Ama tabii gereksiz yere harcamak istemediğim için direk atlayıp çıkamıyorum hemen.

bence pinterestten dayanmış döşenmiş hoşuna giden ev resimleri bulup ona göre hangi mobilyaları istediğine ve istemediğine karar verip liste yap. dediğim detaylar için işine yaramaz ama en azından pişman olacağın ve artık nereye koyacağını bilmediğin çirkin şeyler almazsın. (keşke böyle yapsaydım diye düşünen birinden tavsiye)

yakın zamanda sıfırdan ev kurdum, bazı şeyler ikinci el oldu, beyaz eşya garantili en ucuz sıfır oldu. tv yok. 10 bin.

en az 10bin...evi sahibinden bul mutlaka. ben senin yerinde olsam, öğrenci olmayan birilerinin yanına çıkardım, boş oda ya da eşyalı oda kiralardım. kendi evin için yapacağın harcamayı, daha yüksek kiralı daha güzel bir oda tutabilirsin. gençsin, bunu tecrübe et, seneye de ev tutarsın

Öncelikle eşyaya boğulma.
İkinci el ,spot ,letgo alırsın zamanla.
İlk aşamada 3aylık kira+depozit+emlakçı masrafı+elektrik saat açma bedeli+su saat açma bedeli+dogalgaz saat açma bedeli+ kafadan bunların uatune 500 ile 1000 tamir/tadilat koymak gerek (musluk akıtır,sifon calismaz,)+buzdolabı+camasir +ocak +ütü+çekyat+perde+erzak+temizlik malzemeleri+tencere+tava+tabak vs. +yere bir hali+cama perde+yastık yorgan battaniye.
Minimal bir yasam için gerekenler bunlar.
Hepsini bir anda iyisi almana gerek yok şok,a101,bim takıl..
İlk ayin sonunda gelecek faturalarida unutma..
Hic gerek yok boyle fantazilere ,çık bir öğrenci evine ,zamanla evden gönderirsin veletleri,ilk yatırım maliyeti olmadan eve çıkarsın.

Biraz sıkıntılı bir soru aslında. Bartın ve düzce demesinin mantığı iki ilin de Karadeniz ikliminden dolayı yağış alması olabilir, ki bu oldukça mantıklı. Biliyorsun yağış alan yerde nadasa duyulan ihtiyaç azalir. Ama adana ve düzce de mantıklı çünkü hem Adana'da hem Düzce'de modern tarım yapılıyor hem de Adana'da da sulama imkanları geniş. Bir de Adana'da ve Çukurova bölgesinde çoğu araziden yıldan en az iki defa ürün alınıyor.

Osym'nin böyle muallak bir soru soracağını sanmam, sorsa bile soru kökünde "nadasa bırakılan toprakların ORANI en azdır" gibi bir ifade verir. Hangi yayın bu?

Ha yok ama soruyu tekrar okuyunca bir sorun yok. Alanı daha azdır demiş, evet dediğin gibi Bartın ve duzcenin hem yuzolcumunden kaynaklı hem de Adana'da toprakların bir kısmının yeterince sulanmamasindan kaynaklı olabilir çünkü her ne kadar Adana'da sulama sistemleri olsa da yağış rejiminden ve miktarından dolayı Bartın ve düzce kadar yikanmiyor topraklari. Illa ki tam sulanmayan topraklar kalıyor.

Murat Yayinlari. Bence alanı yerine oranı deseydi daha açık bir soru olurdu. Teşekkür ederim.

tamamen yağış rejimi ile alakalı bir soru.

Adana Çukurova’dan ibaret değil. Karadeniz ikliminden gidersek oldukça basit bir soru.

o kadar ciddi.
para akıp gidiyor resmen.

yasanir elbette, ama elleri siki olmali ve iyi planlama yapmalari gerekir. Tasinmasalar, mumkunse ayni maasa tasrada kalsalar daha iyi. neden Istanbul'a geliyorlar?

rahat yasarlar

yaşanır da sadece yaşanır yani. pek para biriktirilmez, allah korusun sağlıkla ilgili ekstra harcama vs çıkarsa zor duruma düşülür.

ama mesela aileleri zengindir, gerektiği durumda arka çıkabilecek birilerine güveniyorlardır. o zaman sorun yok.

3 kişi mi 7500 tl ile geçinecek yoksa eşinin de maaşı var mı? Bu önemli.

Çocuk dediğin zaten maaşının yarısını götürüyor. Ben zorlanırdım.

Yasanir ama epey sikintili olur. O civarlarda yasamak icin kira+fatura bi 3500'u cikar bi kere. Kaldi 4000. mutfak masraflari, cocugun giderleri vb... Para gercekten su gibi gidiyor istanbul'da. Disari cikilmayacaksa falan belki idare edilebilir ama o kadar.

Araba da varsa biraz zor. Toplu tasimayla gidilip, harcamalara dikkat edilirse olur.

Cocuk kucukse yine iyi ama okula vs gidiyorsa hepten zor.

Tek başıma o paraya anca geçiniyorum. Kira yok, fatura yok ona rağmen anca geçiniyorum. Lüks harcamam da yok. Biraz giyineyim biraz yiyeyim diyince hemen bitiyor. Haftasonlaeı dışarı bile çıkmam. Geçen gün ağlayasım geldi ben böyleysem millet çoluk çocukla nasıl geçiniyor diye. Yani geçinirler yine elbet atıyorum ben kıyafet alıyorum onlar almazlar. Ucu ucuna anca olur.

Kira vermiyorsa, çocuk da devlet okuluna gidiyorsa yaşanabilir. Sadece yaşanır ama.
Ve evet durum çok ciddi.

geçinemez net. istanbulda her adımın para. yaşam alanının daraltman lazım.

eğer borçları yoksa (borçsuz insan yok ama)

kira 2500
mutfak (cocuk dahil ) 1250
faturalar (en iyi ihtimal) 750
harcama esktra (dışarda yemek, kıyafet vb) 800
araba varsa yakıt ve masraflar 1000

böyle yaşarlarsa yaşayabilirler

7500 net ise bahsedilen muhitlerde ucu ucuna yasarlar o da cocuk devlete giderse ve borclari yok ise buyuk bir harcama cikarsa patlarlar. metropollerde kari koca calismak lazim artik tutunabilmek icin eger eger bireylerden birinin maasi cok cok iyi degilse.

bahsettiğiniz semtlerde bu gelirle yasamak cok zor. kiranın daha uygun olduğu bölgelerde yasayıp her gün toplu taşıma çilesi çekilerek olabilir.

yasanmaz.

biz ( anne-baba ve 2 yasinda bebe) 9.000 ile beceremedik ki 3 sene oncesi dolar henuz 3 tl idi.

ustelik ev kira degilken, araba ve benzin sirketten olmasina ragmen. her ay basabas yada ekstra bir masraf cikinca eksiye dustuk.

7500 ile sikinti yasamalari muhtemel, yasanmaz mi? yasanir. ama surekli bir kisma, gitmeme, yapmama, idare etme durumu ile.

tek maaş mı var?
15.000 gelir olursa ancak.

evet, o kadar ciddi.

Bu sorunun bi cevabı yok. Fark ettiysen herkes farklı bi cevap vermiş. Yaşam standardına, çocuğunu nasıl yetiştirmek istediğine bagli. Söyle örnek vereyim Benim 5000tl maaş alan bekar arkadaşım vardı Maltepe’de oturuyodu ve yetmiyor diyodu iyi bir geçişle 10bin lira alıyor suan. Beşiktaş’ta oturuyor ve yine geçiremiyorum diyor.

Umarım anlatabilmişimdir.

Kıt kanaat

kol gibi kasıt nedir? maddi olarak.

Isi pay olcerler bozuk olabilir, boktan bi sistem acikcasi

Maalesef yapamazsınız. Eski evimde iki kişi kalırken geçen ay 460 küsür doğalgaz gelmişti. Bu ay taşındığımız ev ise yine merkezi sistem ama içerden ayarlanabilen bir sistem yapmışlar. Her daire yaktığı kadar ödüyor.

bizim eski iş yerinde tasarruf yapmak yasaktı. daireyi ısıtmazsan binanın soğumasına önayak oluyormuşsun ve o yüzden belirli bir tüketimin altında kalırsan ceza yazıp bu sefer ısıtmadığın yere ısıtmışsın gibi para ödüyordun.
akıl dışı bir iş. her türlü geçiriyorlar faturayı

Evde tek petek açık olmasına rağmen 225 tl gibi bir rakam geldi. Mesela yan komsuların faturalarına baktım. 168-tl,445,tl ve 278-tl gördüm. Şimdi m2 ler üç aşağı beş yukarı aynı, bu arada benim evin m2 si 95 civarı, 168 tl gelen dairede aile yaşıyor ve çocukları var. Isıtılıan alan 120 m2. Petekleri kapattığını sanmıyorum. Nedir bunun olayı ben çözemedim. Küçük daireye çok büyüğüne az fatura gelmesi gibi bir durum sözkonusu

sizin evinizin cephesi diğerine göre daha soğuk olabilir. ayrıca, bir evde 4 kişi yaşarken ısıtmak daha kolay olur. genelde tek peteğin olması kapalı hacimdeki sıcaklık dengesini bozacağından çok yakıyor olabilir.

Çalışmıyorsun en güzel yanı bu. Günde yaptığın iş 1 saat. Gerisi full yatış.

Eğer çalışma/başarma hırsın yoksa ve başka ek gelirin varsa güzel gelebilir.

@crown
hırs konusuna katılmıyorum. Bunun şefliği var, şube müdürlüğü var, uzmanlığı var...

Memurluk öğretmensen zevkli bir şey bence. Öğlene kadar gayet aktifsin. Öğleden sonra gün senin. Canın ne isterse onu yap. Ay sonu maaşın da hem daha fazla.

@ruhen hastayim ben: bu dediğin tarzda öğretmenlik kaldı mı? okul öncesi öğretmenleri olabilir belki, veya sabahçı öğleci durumunda...

gayette yoruluyorlar. iş stresi, teftiş, mobing hepsine maruz kalıyorlar. çekememezlik onlarda da oluyor. psikolojik ve zihinsel yorgunluk olarak aynı bence. ha bedensel olarak daha hareketsizler evet.

@burya, istanbul’dan bildiriyorum, kaldı.

ortama uyumluysan ya da yukarıda sağlam bir dayın varse kralınsın.
geziler! eğitimler, ohh.

@ruhen hastayim ben: sabahçı öğleci olayında evet dediğiniz doğru olabilir ama orada da branş durumu önemli, bir de sabahçılar çok erken kalkmak zorunda kalıyor. bir de istanbul'da öğretmenlik yapmak malum pek de tercih edilen bir şey değil :)

Dünyada bu kadar rahat meslek yoktur bence.
Hiç ama memurluk şöyle ama öğretmenlik böyle diye ağlamasın kimse. Bu ülkede memur sayısı olması gerekenden 10 kat fazla

öğretmenlik için bir şey diyemem ama diğer memurluklar bence fiyat/performans olarak çok iyi. yasal haklarınızın üzerine kimse yatamıyor. suç işlemediğiniz sürece işten kimse atamıyor. hobilerinizle ilgilenmeye zaman var. hafta sonu mesai yok. resmi dini bayramlar cepte.

not: memur değilim.

Açılın memurum :)

Çok güzel bir şey , ek geliriniz varsa mükemmel bir şey. Oturduğun koltuktan fazlasında gözün yoksa tadından yenmeyecek bir şey. Bugün , gelen giden evrak yaz çiz yarım saat ( okullar tatilde) Biraz delidepelek mizacım olduğundan amir,şef uğraşmaz benimle, daha ne olsun. Burada su çok güzel gelsenize :)

Not: MEB'te memurum , tabiatıma uymaması yüzünden işimden ölesiye nefret ediyorum , hanıma söz verdim emekliliğe kadar istifa etmeyip kendimi attırmayacağım diye.

ya bu biraz çalıştığın yerle alakalı. çılgınlar gibi yatan bir kuruma da gidebilirsin, özel sektöre taş çıkartacak kadar çalıştığın bir kuruma da. 4001 memurlar tırnak içinde söylüyorum arkadaşlar alınmasınlar "vasıfsız memur" tabaka olduğundan her türlü görevin verilmeye hazır olduğu insanlardır. dolayısıyla şansına çok iyi bir yer de çıkabilir, çok boktan yer de.

çalışmıyorsun vay şöyle yatış vay böyle yatış diyenler dışarıdan gözlemleyip bir bok anlamadan yorum yapan arkadaşlar. onlara göre tüm devlet kurumları soliter oynuyor ama devlet bir şekilde mucizevi bir şekilde ayakta kalıyor. üstelik 80 milyon kişiye ülkedeki çoğu firmadan çok daha düzenli bir şekilde hizmet vererek.

teknik sınıf(mühendis tekniker vs) olsan, öğretmen olsan yani ne olduğun belli bir memur olsan iyi kötü bir tahminde bulunulabilir konu hakkında ama 4001 üzerinden yorum yapanlar tamamen etrafındaki sınırlı örnekler üzerinden yapıyorlar. bilmem ne beldesinde bilmem ne kaymakamlığının 3. bodrum katında çalışan arşiv sorumlusu da memur. sabah 8 den akşam 5 e kadar gün yüzü görmeden arşivin nemli havasını soluyup evrak arayarak gün geçiriyor.


avantajları şu: özel sektörde az sayıda kurumsal firma hariç alamadığın özlük haklarını burada kimseye ağız bükmeden alabilirsin. maaşın gecikme vs. durumu yok. hastaysan alırsın raporunu yatarsın kimse de vay şu iş vardı vay bu iş vardı demez. kar etme amaçlı kurumlar olmadığı için götüne motor takılmış gibi çalışman beklenmez. sen çalışmak istersen çalışırsın o şekilde.

dezavantajları: büyük ölçüde artık o iş yerine tutsak kalırsın. beğenmediğin bir insan grubu varsa, yöneticini sevmiyorsan, istemediğin bir işi yapıyorsan vs. istifa edip başka bir tarafa kayma olasılığın azdır. tayindir ıvırdır zıvırdır işleri bariz bir biçimde torpil ister. diyelim ki memuriyetinin 5. yılında hoşlanmadığın bir ortam oluştu çalışma ortamında. özel sektördeki gibi istifa edip hadi ben gidiyorum diyemezsin çünkü memuriyette çalıştığın yıllar özel sektörde hanane + puan olarak yazılmaz. özel sektörde tam tersidir. çalıştığın yıllar bir sonraki işini bulmanı kolaylaştırır.


dolayısıyla kıldan tüyden rahatsız olmam, gerekirse etrafımdakileri ignore ederek iş hayatımı sürdürebilirim, ne iş verirlerse yaparım gocunmam dersen fena iş değil. düzgün insanların çalıştığı güzel bir yer de çalışma ihtimali kesin olsa çalışmak isterdim ama aksi durum da söz konusu olabilir. her şey para değil. şansın varsa dene. hoşuna gitmeyen bir iş denk geldiyse, ortamı pek tutmadıysan vakit kaybetmeden istifa et başka yollara sap.

bence evet. ama biraz da şans işi. bazı yerlerde iş yok denecek kadar az. bazı yerlerde de sürekli insanlarla iletişimde olma kısmı zor olabilir. rahat bir yerde ortalama bir maaşla memurluk yapardım ben.

Tapuda memurum, popomuzun üstüne oturamıyoruz, psikolojik baskı çok, cevaplardan görüldüğü üzere memur yatar algısı kırılmadığı için vatandaş işim hemen olsun istiyor, herkes işini çabucak halledip gitmek istiyor, yapılan iş gereği memurun sorumluluğu ise çok fazla, çalışırken çok dikkatli olmak lazım, bir yandan da rüşvet olayı var, rüşvet değil irtikap aslında doğru terim ama anladınız siz onu, yöneticiler yiyici ise memurun işi daha zor, kurum zaten boktan memurun arkasında durmuyor, özlük hakkı vs. desen zaten o da yok, dertliyim dağınık oldu biraz :D

E ayrılmışsınız. İlerle gitsin. Bir daha mı geleceğiz dünyaya.

Yeni tanıştığım kıza ayıp değil mi peki. Sorunum daha çok etik açıdan çünkü.

Yeni kıza karşı duygun yoksa bu yola girerek kendine ayıp etmiş olursun. Ama bir şeyler hissediyorsan devam etmelisin.

Yoo değil ayıp, o kızla anında evlenecek değilsin ki. Flört bu, kimse kimseye taahhüt vermiyor ya da kapağı atmıyor. Kaldı ki şimdikiyle iyi olması eskisini unutmanı da sağlayabilir. Baktın unutmadın, şimdiki de ciddileşti, o zaman durursun. Şimdi durma zamanı değil, biraz kendine çalış.

Anladım teşekkürler güzel argümanlarla geldiniz. Uzun süreli bir ilişkiden sonra o kadar kısa kısa yaşanmışlık oldu ki şu an bir şey hissediyor muyum bilmiyorum :/

"Beynim seni potansiyel partner olarak da görüyor, fiziksel olarak da istiyorum her şey mükemmel ama neden çözemiyorum bu ilişki şu an olmuyor."

Bir kız bu lafı diyorsa anlayın ki ben birkaç farklı erkek bakıp deneyeyim, eğer aradığımı bulamazsam sana dönerim diyor. Biraz oneitis olmuş gibisin. Bununla alakalı yazılar oku ve bu illetten kurtulmaya çalış.

Eğer gidip tekrar eski kız arkadaşınla beraber olursan, kızın gözünde her zaman seçeneği olmayan bir ezik olarak kalacaksın. Bunu da kesinlikle unutma.

ilk kızı unut, sana dönerse devam et. ikinci kızla konuşmaya devam et ve onun yanına 5-10 kişi daha ekle. hiçbirinden bir medet ummayarak konuşmaya devam et. hangisiyle daha iyiysen ona yakınlaş. kıza pat diye aşık olma her şey karşılıklı ilerlesin. bu kadar zor değil.

valla ben yaklasiminizi takdir ettim, turk erkeklerinin genel yaklasimini yukardaki yorumlar gostermis zaten.

ilk iliski icin severek ayrildik demissiniz ama bence kiz zaten sizi sevmiyormus.

ikinci kiz icin, kizin belli ki ilgisi var, eger siz de kendinizden emin olmadan flortlesir ve umut verirseniz bu ayip bir sey evet. olgun ve akli basinda insanlarin yapacagi, belki bir sure kendi kabuguna cekilip, ne hissettigini, ne istedigini dusunup tartmak olacaktir. dolayisiyla ben sizin yaklasiminizi daha saglikli buldum.

bir onceki iliskiyi hazmetmeden baska bir iliskiye atlamak sacmalik ama toplum olarak saglikli kadin erkek iliskisi kurmaktan cok cok uzagiz cunku daha kendi kendimizle saglikli iliski kuramiyoruz. siz aslinda once kendinizle saglikli iliski kurmak istiyorsunuz, ki dogru olan da bu, kendinizi tanimadan ne istediginizi bilemezsiniz ve bazi seyleri hazmetmeden bulundugunuz ani ve iliskiyi hak ettigi gibi yasayamazsiniz.
iliskilerin ciddi bir kismi bir onceki iliskide ne olup bittigini anlamadan bir sonrakine atlayip bir seylerin boslugunu doldurmakla gelisiyor falan filan.

İlk ilişki zaten kız tarafının ben bir pazarda dolanıp geleyim, şu köşede beğendiğim biri de vardı. Baktım hiç bir şey yok piyasada, döner gelirim sana demesi açıkçası. Kız sana dönse bile elde kimse olmadığından dönecek. İkincisi içinde yavaş yavaş ağır bir şekilde ilerle. Güzel gidecek gibi gözüküyor

Cevaplar için teşekkürler. İlk kız (B. diyeceğim bundan sonra) aslında net idi baya ve genelde ben kovalıyordum, ama ilişki olarak daha önce aslında kimseye aşık olmadığımı hissettiren biriydi. Ama hep netti, dürüsttü o yüzden suçlamaları hak ettiğini düşünmüyorum.

Ayrılmamızdan beri bir kez mesaj attı bu ayın başında, ona da geri dönmedim konuşmadık sonra ama duyduğum kadarıyla market dolanmaya çıkmamış potansiyel partnerler vs. Boş zamanlarında eve kapanıp mutlu bir introvert olarak yaşıyor.


Geçtiğimiz ay ben mi haksızım dedim sığ şeyler denedim ama onlar da bana göre değilmiş kesin karar verdim.

Kapanış olarak, bu yeni kız ile (M.) devam ettireceğim ama net bir şekilde baştan söyleyeceğim büyük bir ayrılıktan çıktım, sana saygısızlık etmek istemiyorum ama bariz hissettiğim bir şeyler var, nasıl ilerleyelim sana bırakıyorum diye.

Sanmam

kimse bilemez.. ama insanı yaşatan umutlarıdır:)

Garantisi yok

Yok, olursa da supheyle yaklas. Illa ki bir sey sunmalisin karsi tarafi cezbedecek.

Sanmam +1

Neden olamasin ki olur. Sen de kiymetini bilmezsin, mis.

Yine karşılıksız olmuyor ki. Sen olduğun için seviyor. Senle ilgili bir özellik eksilse belki sevmeyecek.

Oyle biri olabilir mi ya? Anne haricinde :D Ama bol şans bu konuda.

Kismet bu isler

Olacak ama, bu kez de sen onu begenmeyeceksin. Milyon kere test edildi. Oyle.

çok zor

siz kendinizi karsiliksiz seviyor musunuz? dogrularinizla, yanlislarinizla kendinizi taniyor ve elestirebiliyor musunuz? her gun kendiniz ve sevdikleriniz icin daha iyi bir insan olmaya caba gosteriyor musunuz? objektif olarak baktiginizda iyi bir insanin birlikte olmak isteyecegi bir insan misiniz? bunlarin cevabina gore degisir.

Sen kendini sevmiyorsun ki başkası seni sevsin.

geçen yaz elektrik yokken açtılar sorun olmadı

Ocak olması gerekiyor. Elektrik olmasa da olur.

ocak olması gerekmiyor ocağınız yoksa borunun ucuna kör bir tipa takip çağırabilirsiniz

anadolu yakası için;

Çekmeköy ömerli'de güzel yerler var, sırapınar'a bakın derim ama biraz daha tuzludur

Tuzla aydınlı'da iki güzel site var hic istanbul'da gibi hissettirmeyen, tuzla sahile de yakın

hocam 500 600 bin vereceğiniz yere siz de ipinizi koparıp gidiyorsunuz zaten. kendinizi nimetten saymayın çünkü 500 600 bin istanbul için inanılmaz düşük rakam. çok çok ücra semtler var aradığınız gibi. arnavutköy var mesela. ama bebek arnavutköy değil, gop arnavutköy. veya yine aynı çizgide durusu var. ama zekeriyaköy beykoz riva sarıyer istinye konseptinde kulübede kalırsınız o paraya. bahsettiğiniz yerler en ciks yerler ama belirttiğiniz para ciklet parası gibi istanbulu düşününce. yinede arnavutköy ve durusu taraflarına bakın derim. kendi aracınızla gidersiniz, nispeten sessiz sakin yerler.

Kendinizi nimetten saymayın +1

Ulustayım. Millet toplu taşımayla akın akın etmiyor Bebek gibi. Gayet sakin ve nezih. Ama sizin bütçenizin minimum iki katı gerekiyor.

"Mümkünse toplu ulaşım olmasın ipini koparan gelmesin, zaten halihazırda ipini koparanların olduğu bir semt olmasın."
şunu okuyunca zekeriyaköy taraflarını düşünmüştüm ama 500-600 bin liraya bulabileceğinizi pek sanmıyorum. koç üniversitesi yakınlarında 1+1 daireler var onlar olabilir belki o fiyatta.

Baktırdığım = batırdığım

Yani genel kültürden falan yakınsaydınız anlardım ama kendi alanınızdan yakınıyorsunuz. Ne diyebiliriz ki? Matematiği 16 yıllık eğitim hayatınızda halledememişseniz şimdi nasıl bir dokunuş bekliyorsunuz ki bizden?

16 yıldan bahsetmiyorum, lisans eğitimim kötü diyorum.

TUS'u geçemeyen doktor gibi düşün.

Bilen derken? Bu sorunun doğru cevabı yok ki bilen olsun. Tercih meselesi. Ben öğretmenliği tercih ederdim ki ettim de zaten.

Espri mi? Memurluk zaten öğretmenlik gibi birçok mesleğin genel adı.

@aristarkos.
memur denen bir pozisyon var idari ya da hizmet kurumlarında. vhki var, evet memur genel adı.

kağıt kuğut işleri mi çocukların bitmez bilmeyen sesleri mi diye sorayım o zaman.

@iggy pop
4001 memurluk, kağıt isleri MEMUR pozisyonu ve kadrosu.

memurluk 4001 ise bu karşılaştırmada öğretmenlik daha iyi.

Batıda öğretmenlik.

Bu durumda öğretmenlik tabii ki.

Öğretmenlik. Maaşı daha iyi , çok kalabalık bir okul değil ise az ders saati , branş temel dersler değil ise azın azı ders (handikapı , norm fazlası olursunuz) ; şark hizmeti var , gitmemek için yalapşap evlenen çok.Proje okulu ise canınızı çıkarırlar , normal ama kalabalık bir okulsa ders yükü çok olur.

Memurluk. Maaşı düşük, ilçe mem'de görevli iseniz iş yükünüz az ama esnetemeyeceğiniz mesai saatleri var.Uğraşacak şef amir müdür çok. Okulda görevli iseniz ve dik durabiliyorsanız hiç angaryasız sakin bir işiniz olur, öğrenci öğretmen temasınız az olur, mesai saatlerinizi esnetebilirsiniz. Her iki kadronunda şark hizmeti yok , her ikisinde de bulunduğunuz kurumda herkes gelip geçicidir siz ve bina temeli kalıcıdır.
Kabaca böyle , sormak istediğiniz olursa hiç çekinmeyin bilgim dahilinde paylaşırım.

Not : MEB memurum :)

Öğretmenlik.
Binlerce memur öğretmen, öğretmenliğe geçmek için bekliyor

ne memurluğu mesela. ben ders anlatamam ama izinleri ve haklarını düşününce öğretmenlik iyi.

öğretmenliğine göre de değişir. ne öğretmenliği ve nerde öğretmenlik hangi okulda oluşu da epey önemli.
bir ilin sorunlu bir ilçesinde Mİ MAHALLESİNDE Mİ NE öğretmenlik yapan ve iş sonundA canından bezenler varmış.

Bunun tasası sanamı düştü?

Adam ne yapsın siz özel sektörde sürünüyorsunuz diye?

Arkadaşın mecburen kontenjan açılmasını bekleyecek.

arkadaş muhtemelen nişan/söz makasını kastetti.

100 ver hocam.

bence güzel espri ama parayı da vermek lazım. önce makası ver sonra gülüşmeler eşliğinde zarfı da verirsin.

100 lira verirseniz ömür boyu dedikodu malzemesi olursunuz, makbul olan en büyük banknotu vermektir.

200 ateşleyin, kafanız rahat olsun.

100 lira verdim daha da ısrar etmediler güzel insanlar.:) bunu ömür boyu dedikodu malzemesi yapacak kadar saçmasapan insanlarla karşılaşmak kimseye nasip olmasın.

benim nişanda ne kadar vermişlerdi unuttum ya. 100 150 filandı sanırım. bu yetmez ikinciyi ver muhabbeti olmadı. ben olsam 100+50 şeklinde giderdim.

Makas kesmiyor deme potansiyeline sahip bir aileyle dünya evine girmek istediğine emin misin gerçekten? Bu çiğ adetten memnunsan 200 tl ver.

O biraz inecek falan ondan sonra daha guzel oluyor. Bizim bi kiz arkadas yaptirmisti ordan biliyom :d

Guzel olmus, begendim ben.

ya ondan ben de korktum da. ödemden bence şu an tam kapanmiyor evet. bi de 1 haftada oturuyormuş. bu fotoğraf 20saat sonrasında.

Estetik duruyor ama "estetik operasyon" anlamında. Seni reelde görsem "dudağı estetikliymiş" derdim. Güzeli çirkini kişiye göre değişir, ben gözle görüleni söylemek istedim.

8.75/10

dayak yemişsin gibi duruyor. kendi dudaklarım acımış gibi hissettim. ben kalın dudağı pek sevmem. böyle yakışıp yakışmadığı pek anlaşılmıyor. eski halini de bilmediğimiz için. umarım sen beğenirsin. ama sen sen ol sakın kalıcı izler bıraktıracak müdahalelerde bulundurma yüzüne.

Dolgu dudak neredeyse kimsede güzel durmuyor ama yaptıranlar nedense bunun farkında değil.

Yüzünün tamamını görebilseydik daha güzel yorumlayabilirdik. Doğal durmamış bence.

3/10
dudağının normal hali eminim 7/10 dur.

Şuan biraz çok balon ama bikaç güne düzelince güzel olcak bence :) bi de foto biraz kötü.

Acıdı mı biraz bilgi verebilir misin?

20 saate anlaşılmaz ki. Haftaya gel sen bacım o zaman puanlarız. Bir de eski halini atarsan daha iyi kıyas yaparız sanki. Güle güle kullan :)

bu dudak dolgusu silikon mu oluyor ? bu işlerden de hiç anlamıyorum ama tiki bi' kız arkadaşım olmuştu bundan baya bi' zaman önce. öpüşürken dudakları bi' tuhaftı. yani güzel değildi hissizdi. O zaman silikon herhande dudakların filan diye de soramamıştım. Zaten benimle de öyle uzun görüşmedi. Beklentileri farklıydı sanırım, herneyse.

öyle birşeyse öpüşürken çok kötü oluyor.

Eğer o kısmı saymadan sadece resme vereceksek; sol üst taraf yamuk gibi duruyor sanki, ya da fotoğraf makinesinin filtresinden de öyle çıkmış olabilir galiba bilmiyorum bir de sağ alt tarafta yaramsı bi' göçük var. bunlardan 2.5 puan kırarak 7.5 veriyorum.

gerçi 10'dan çıkartmadan gitmiş olsaydım yamuk durması sebebiyle 5-6 filan verirdim. bir de o alt dudak çok şiş görünüyor, ben seviyorum gerçi alt dudağı oradan puan kırmazdım sanırım.


2 farklı yöntemle iki farklı sonuç çıkarttım. Bilemedim şimdi. Ama gönlün kırılmasın 7.5 olan puanlamayı esas alalım. Malum bu tür şeyler kıyasla ölçülür normalde, burada tek kişi olduğu için 10'dan düşerek gitmemiz daha mantıklı. 2 kişi olsaydı 2 si arasında puanlardık o zaman 5-6 arası verebilirdik ama böyle bir durumda 7.5 vermemiz daha adil gibi görünüyor.

benim puanım 7.5'dan 8.

mmm acıdı da. yani uyuşturucu krem sürmüşlerdi. öyle müthiş acıdı. öldüm bittim diyemem. çoğunu hissetmedim. sonrasında da kolay geçiyor. bol bol su içiyorum.

bence yazık etmişsin kendine, güzellik uğtuna böyle zararlı şeyler yapmamak lazım.

ya alerjin olsaydı, şu dudakları şişen bilmemne hemşire gibi olsaydın.

şu an güzel durmuyor çünkü bariz şekilde zedelenme hırpalanma var iyileşmesi zaman alır.

ayrıca bana yakışmış mı diye sorman için öncesini ve sonrasını görüp bir karar vermemiz gerekir.

ya o sertliği geçiyor. mesela ilk zaman aşırı sertti dokunamiyodum simdi sol tarafına baya dokunabiliyorum ve yumusak geliyor.

okudugum kadariyla daha da eriyecekmis o sertlik ve dudaga karışacakmış.

Kaç gün dayanıyor bu

1/10

Cevabımın silinmemesi için daha fazla yorum yapamıyorum çünkü bu dudakları 1 saat önce "kadını seksi yapan unsurlar" başlığında da gördüm ve burada da görünce gülüyorum sadece. Hayırlı işler ablacım.

Üst dudakla bıyık bölgesini ayıran dudak çerçevesi yok gibi, belki de kullandığınız filtreden ötürü öyle görünüyordur.
Muhtemelen müdahale olduğunu anlamazdım ben ama aa ne güzel dudaklar da demezdim. Sorduğunuz için puanlıyorum: 6/10.
M kısmı(?) belirgin dudakları beğeniyorum.

Pigmentasyon da yaptirirsan 8 veririm ben. Pigmentasyona da ihtiyacin var gibi :/

İyice oturunca bakalım. Şimdi iyi gözüküyor ama.

bomboş iş. gerçi gördüğüm örnekleri arasında fena değil ama yine de bomboş iş olduğu için 1/10

O bende de var. Evet onun görevi hangi şartta olursa olsun bana o ürünü getirmek için maaş alıyor ama ister istemez vicdan yapıyorum ben. O durumlarda da fazlasıyla bahşiş veririm.

Hava kotu bile olsa acil ihtiyaclar icin siparis verilebilir bunun icin maas aliyor sonucta ama bahsisi de mutlaka verilmeli diye dusunuyorum.

Ben kuryelerin kötü hava şartlarında çalıştıkları için çok üzüldüklerini düşünmüyorum, kötü hava şartlarında biraz gecikme olunca kendilerine ayı gibi davranan müşterilerle karşılaşınca üzülüyorlardır muhtemelen. Birkaç gün önce böyle bir durumda hava şartları nedeniyle trafik vardı ondan geçiktik özür dilerim deyince ne önemi var hocam canın sağ olsun dedim adam mutluluktan boynuma sarılacaktı nerdeyse, artık nasıl tiplerle karşılaşıyorlar da nasıl muameleye maruz kalıp bu hale geliyorlar sen düşün, yağmurdur soğuktur çok etkilemiyordur bence anlayışsızlık kırıcı oluyor.

Onların işi bu ve bunu bilerek o işi kabul ediyorlar. Ona göre giyiniyorlar, hazırlık yapıyorlar. Bence kendinize dert etmeyin, fazla duygusal bakıyorsunuz olaya :)
Ayrıca kurye piyasası var, bunlar nazlı ve iyi paralara çalışan adamlar. Öyle asgari ücrete çalışanını bulmak mümkün değildir. En azından İstanbul'da durum bu.
Bir de hayatta kolay iş yok.
Hepimiz gerçekten çok zor şartlarda para kazanıyoruz.
Ya insanların, yöneticilerin, patronun ağız kokusunu çekiyoruz akşama kadar ya da hava koşulları ile, trafikle mücadele ediyoruz.
Ne bileyim hepimizin hayatında çeşitli zorluklar var.
Onların yaptığı işin zor tarafı da bu.
Başka birşey yok.

İşte bu yüzden kötü havalarda ve tatil günlerinde sipariş getiren olursa bahşişi kapıyor. Hem kendi vicdanımızı hem de onların moralini bir nebze de olsun düzeltiyor.

şöyle düşün o app olmasa ve sen olmasan adam işsiz kalacak.

Hiç bahşiş vermeyen bir tek ben miyim? Gerçi öğrenci olduğum için söz konusu olamaz ama ben de teşekkür edip hızlıca alıyorum paketi mahçup hissettiğim için. Mesleğini icra etmesinden ziyade herkesin bahşiş verme kültürü olması ve bir tek benim bahşiş vermiyor olma suçluluk duygusu mahcubiyete neden oluyor

glovo'nun hava kötüyken aldığı ekstra bir ücret var, o işime geliyor.
o yüzden genelde yemeksepeti'nden ya da restoranın kendisinden değil de, glovo'dan sipariş veriyorum hava kötüyken.

diğer yandan, çok duygusal bakmamak lazım muhtemelen.
insan üzülmeden edemiyor tabii, ama bu durumda her kış 2-3 ay çalışmamaları falan lazım.
onların çalışmaması restoranlara ve glovo tarzı uygulamalara da yansır.

hatta diğer yönden düşününce, asıl bu havalarda işe yarıyor bu uygulamalar.
hava güzelken herkes çıkıp alışverişini yapar istese.
ama bu havada "ya isteyeyim gitsin" demek daha kolay oluyor.

140 journos bu konuda belgesel çekmişti
youtu.be

zor şartlarda çalışıyorlar ama bu da onların ekmek teknesi
ben mutlaka bahşiş veriyorum

asansörsüz eski bina dolu semtte damacana kuryesi değilse o kadar da yazık değil arkadaşlar.

birincisi, adamın bir yeteneği özelliği olsa yapabileceği daha iyi bir iş bulur onu yapar. Siz paket siparişten vazgeçtiğinizde bu arkadaşlar uzun vadede işsiz kalır. merak edenler için yazayım çöpü yere atmazsak çöpçüler işsiz kalır diyen dayı ile akrabalığım yok.

ikincisi, aslında o kadar da eziyetli bir iş yapmıyorlar. Sipariş için sıraları var, 100 siparişi yüklenip sabahtan akşama paket gezdirmiyorlar, verilen 2-3 paketi yarım saat içinde teslim edip dönüyorlar. Pazarcı esnafı, ispark biletçisi, türlü seyyar satıcı, polis/asker ve belediye temizlikçileri çok daha fazla bu soğuğa yağmura maruz kalıyorlar, onlara kıyasla oldukça iyi durumdalar.

son olarak şunu yazayım, kaşar paketçiler bu soğuk işini avantaja çevirip daha çok bahşiş toplayacakları taktikler geliştiriyorlar ve iyi semtte iyi iş yapan bir paketçi çok güzel paralar kazanabiliyor.

üzülecek bir şey yok yani, rahat olun.

Adamın işi bu ve bu iş karşılığında maaşını alıyor. Bu şartları kabul ederek giriyor işe. O yüzden bahşiş vermeye karşıyım.

aşağı yukarı her kurye çıktığı iş başına ekstra para alıyor; sadece kuru maaş değil yani.

dün yürüyerek getirdi bir kurye,15 dakikalık yol. Yağmur da vardı, bir de kurye kadındı. baya üzüldüm, bahşiş versen dert, vermesen dert...bilsem sipariş vermezdim.

Bende arada vicdan yapıyorum ama uygulamayı kullanmasan kurye çalışmayacak. Adam işsiz kalacak veya işletme çalışmayacak. Onun yerine bahşiş olmasa bile geç getirdi diye kızmamak lazım diye düşünüyorum. Teşekkür etseniz güzel bir davranış.

Mutlaka bahşiş veririm kuryeye, normal zamanda 3-5 bozukluk ne varsa, ama yağmurlu ve zor hava şartlarında 10 liraya kadar çıkarım.

1 lira bile olsa bahşiş verin, her gittiği sipariş 1 lira verse seve seve yapar işini.

yağış olduğu zamanlar çok acil bir ihtiyaç değilse eğer sipariş vermiyorum. çok lazımsa yağmurun dinmesini bekliyorum ondan sonra veriyorum.

böyle durumlarda ben de üzülüyorum ama bahşiş veriyorum. "bahşiş vermiyorum" diyene saygım var, kimsenin cebindeki parayı yönetecek değilim ama "işini yapana bahşiş vermek saçma" zihniyetini anlamıyorum. arkadaşlar, dünya o kadar adil ve güzel bir yer değil maalesef. maaş veriyorlar da az veriyorlar işte. adam belki günde 10 saat trafiğin içinde sürekli baskı altında motor kullanıyor, günde üç tane hata yapsa belki 10 saatini boşuna çalışmış olacak. gün içinde hem trafikte hem de gittikleri yerlerde bir sürü aptal saptal tiple karşılaşıyorlar, sürekli azar işitiyorlar. klasik tabirle "herkes 1 lira verse" bu insanlar maruz kaldıkları terbiyesizliğe karşı en azından daha fazla kazanç elde etmiş, hiç değilse "bunca boka püsüre katlanıyoruz ama hiç değilse elimize güzel para geçiyor" demiş olurlar.

"eee madenciler de zor şartlarda çalışıyor, onlara da bahşiş verelim!1!!" diyorlar böyle deyince... dünyadaki her şeyi, tüm kötü koşulları tek başınıza bir anda değiştiremeyebilirsiniz. bu yüzden yapabileceklerinizden geri durmak zorunda mısınız? evet siz devrim yapmayacaksınız, evet sizin bahşişleriniz dünya kuryelerinin hayatını güzelleştirmeyecek ama tek bir insan için dahi adım atmış olmak, atmamaya kıyasla daha güzel değil mi?

o yüzden ben kendi gtünde donu olmayan bir öğrenci olmama rağmen son 20 liramla 15 liralık sipariş veriyorsam dahi 1-2 lira bahşiş vermeye çalışıyorum, "siparişin üstüne 2 lira daha ekleyemeyeceksen sipariş verecek paran yoktur, dışarıdan söyleme o zaman" diye düşünüyorum. "ayranı yok içmeye, atla gider sçmaya" durumu biraz ama olsun, hiç gocunmuyorum şahsen, kendi adıma doğru olanı yaptığıma inanıyorum.

neyse, çok gaza geldim, bu konu üzerine manifesto yazmanın lüzumu yok, uzatmayayım. kısacası o kuryeler siz sipariş vermeseniz başka yere gidecekler, maalesef yapılacak fazla bir şey yok. angelus'un da değindiği üzere kendilerine iyi davranarak, saygı göstererek, küçük de bir bahşiş vererek sanırım imkân ölçüsünde en iyisini yapmış oluruz.

"bunlar vicdan rahatlatmaya yönelik ucuz hareketler" diyen varsa da kalksın devrimini yapsın o zaman, arkasından yürümeyen şerefsizdir.

yazık değil. sadece sen onlara insan gibi davran aşağılama. adamın işi o. bahşiş konusundada biraz cimriyimdir :)

kötü hissetmenize gerek yok çünkü bu onların işi. bazı şirketler sipariş başına prim de veriyor merak etmeyin. eğer içiniz rahat etmeyecekse bahşiş verebilirsiniz.

Dilenciye para vermem ama her gelen kuryeye 5 lira fix bahşiş verir ayağına sağlık derim. ben de kendimi kötü hissediyorum bazen. ne yapalım hayat böyle işte.

ağır telefon her zaman kaliteli hissi vermiştir. bence şikayet edilecek bir mevzu değil, tadını çıkarın derim. (:

Gayet memnunum. Tok kapı sesi güveni veriyor.

Pro max kullanıyorum 220gr + kap cebimde taş taşıyorum sanki

benim belli. noel tatilinde turkiyeye geliyorum. babamla zaman gecirecegim.

1-2 kilo mandalina alıp dizi/film izlerim, dışarıya çıkmam muhtemelen.

Yok, erken degil. Otellerde yer yok. 27 araliktan 2 ocaga kadar, Rheingau ve Alsass bölgelerinde beyaz sarap tadimlarina gidecegim.

Lapland-Finlandiya’ya gidiyorum. kuzey isiklarini izleyerek 2020ye girmek hayalim ama kesin hava bulutlu olur, goremem.

Her yılbaşında olduğu gibi, kuruyemiş ve kola ile bilgisayar başında oturacağım.

hem iş hem de tatil için uzakdoğuda olacağız.

Öğrenci pansiyonunda nöbetçiyim :’)

Erkek arkadaşımla evimizde kutlayacağız. Bira menüsü hazırlayacağız evde.

Nasi bi yerde olduguma bagli. Luks bi yerdeysem yenisini isterim, salas bi yerdeysem cok takmam.
Genel olarak birden cok degilse takmiyorum zaten ama zirt zirt cikarsa yenisini de istemem, hesap odemem, kalkar giderim zaten istahim da kacmis olur. Oraya da daha gitmem.

Yillar once roberts coffeede boyle bir sey oldu, o zamandan beri ayagimi atmadim o cafelerden birine.

Bana çok denk geliyor. Yenisini istiyorum. Tekrar aynı yere gitmiyorum.

Kenara atıp yiyorum

iskender yerken başıma gelmişti. garsonu çağırıp gösterdim. yenisini getirelim özür dileriz dedi. yok dedim kalsın. sonra kalktım masadan para almadılar

yemekte herhangi bir kusur olduğunda değiştirme veya iptal ettirme hakkınız vardır.
tavuk çok pişsin dedim az pişmiş.
ben medium-rare istedim bu biftek medium gibi.

spigen al geç. ucuz ürün alıp risk almaya değmez.

www.hepsiburada.com

tek çare spigen

Pahalilar kerizsilkeleme elleyerek al ucuz al iyisini anlarsin

Yeni iphone 11 aldım. Ara sokak bir telefoncuda kılıf 25 kırılmaz cam 35 tl. Yer pendik.

Yilmaz Ozdil kardesim, evlenme madem oyleyse. Pisman olmazsin bence.

şikayet etmek yerine ayrıl. böylece gıcık, afra tafra yapan, annesini savunan birisiyle evlenmemiş olursun.

siz kaşınıyorsunuz sonra da ağlıyorsunuz.

Evlilik surecinde giciklasan kadinlarla evlemneye kalkiyor sonra gelip turk kadini neden boyle diye aglaniyorsunuz.

hahahah yılmaz özdil harbiden. evlenme bence de çok sıkıntıysa.

evlilik kadınların zihnine ta çocukluktan beri işlenen bir nevi prenses cosplay'i. bir erkek belki okulu bitirip, askere gidip, işe başladıktan sonra "evlensem olur aslında ha" diye düşünüyor ama kadın bunu yürümeye başladıktan sonra çevresinden etkilenerek planlamaya başlıyor. bu kadar uzun süre tasarlanmış bir plandan sapmayı tolere edemiyorlar.

Ne farkı var, sene başında çevre değişecek mi? Ne zaman istiyorsa o zaman yapsın. Millet iki konusup susar, unutulup gider.

Kimse bunun hakkında uzun uzadıya konuşmaz. Ha konuşsa ne olur çok da fifi. Kendiniz için yaşayın ne zaman isterseniz o zaman kapanın ya da açılın.
Evlenip çocuk doğurduktan sonra açıldı benim ablam.

beklemesin.

dikkat çekmez.
rahat olsun.

dikkat çeker, konuşulur da. hatta hiç beklemediğin arkadaşlardan beklemediğin tepkiler de alırsın. kendi iradenle yapmak istediğin şeyi yaparak bir duruş sergilediğin sürece hiç birinin sana bir etkisi olmaz.

dikkat çeker. Eğer rahatsız olmam diyorsa yapmalı.