öyle bir şey olmaz tabii ki. bilgisi olan adam mı kalmayacak, niye birisi mecburiyetten çıksın?

ben şimdi çıksam uzayda bir yaşam formu görsem, biyolojik veriler hakkında hiç bir bilgim yokken o yaşam formuna sadece bakar kalırım. gitmem kimseye fayda sağlamaz.

Bir şey olmaz. Apollo 13 mürettebatından bir kişi kızamık olduğu şüphesiyle uçuştan 2 gün önce görevden alınıp yerine başka biri atanmıştı. Yani bir problem olmuyor mecburiyet varsa başka biri gidebiliyor ama böyle bir proje varsa astronotlar zaten eğitimli oluyorlar yolculuk yapacaklarmış gibi.

Arkadaşın sorduğu; astronot olmayan, astronot eğitimi almayan biri çıkarsa ne olur?

Götümden sallıyorum ama yer çekimsiz ortamda yaşamaya hazırlıklı bir vücut geliştirmek amacıyla o sporları yapmamış biri çıkarsa, ölmese de biyolojik sorunlar yaşayacaktır. Mide bulantısı, baş ağrısı, uykusuzluk vs gibi.

ben de cekedini alıp hoop uzaya çıktığını varsayıyorum. astronot kıyafetsiz uzaya çıkıldığında vücudun şişerek patlayacağına dair bir yazı okumuştum seneler evvel.

jetlag olur her şeyden önce. sonra iklim değişikliğinden kabız olabilir.

Farazi sordum la, adamlar netdeyse NASA'nın içtüzüğünden örnekler getirip "öyle çıkamazsın" demeye getirmişler. diyelim ki çıktım. Diyelim ki bir sonraki rokete kaçak olarak bindim.

Velev ki çıktın... Ünlü olursun

İlk aklıma gelen:
Uzay aracı ile giderken üzerinize çok büyük g kuvvetleri binecektir, savaş uçakları yahut akrobasi uçaklarında olduğu gibi. Bu anlarda bayılmamak için bir takım kas ve nefes egzersizleri yapmak gerekiyor. Siz daha araçtayken bayılırsınız ve uzun süre baygın kalırsınız.

Kalkış anında daha yüksek olmak üzere yolculuk esnasında 5 G'lik bi kuvvete maruz kalırsın, eğitimli astronotlar bu durumda sağa sola kusuyorlar, fiziki olarak çok fazla etkilenmiyorlar ama sen astronot kıyafeti giymediğin için etkisi biraz daha fazla olur. Bir de bir yere kendini bağlamazsan aynı nedenle kafanı gözünü sağa sola çarpıp araç içinde bu nedenle ölebilirsin. Bunları atlatıp yörüngeye ulaşırsan eğer dışarı çıkmadığın sürece bir şey olmaz. Problem kalkıştan yörüngeye oturana kadar yani. Tabii ortam yerçekimsiz olduğu için uzun süre o ortamda kalırsan kaslarında problem olabilir, astronotlar egzersiz yapmana izin vermezse, ki kaçaksın vermeyebilirler, kaslarının bir miktarını kaybedebilirsin ileri aşamalarda.

uzun mesafe otobüs yolculuklarının şehir efsanesiydi. yok, bagaja binmiş eleman istanbul'dan, antalya'ya kadar bagajda kalmış.

sen de böyle kaçak binsen, yörüngeye oturduğunda yamulmuş olursun.

diğer astronotlara bela olursun. herkes işi gücü bırakır senle uğraşır. bulantı kusma, tansiyon sorunlarını geçtim, nasıl işeyeceğini bile birinin göstermesi lazım. vakumlu tuvaleti kullanmayı bilmiyorsan bütün bokun sidiğin yemek yeyip yaşadığın yerde serbestçe dolaşır. yani orda rutinlerini bile yeniden öğrenmek zorundasın. o yüzden aylarca eğitim alıyorlar.

hepatit a ve b aşılarını tabii ki yaptırın. eczaneden 50 liraya alıyosunuz, ikisi 100 lira. aile hekiminiz yapar aşıyı. yalnız hepatit a aşısı 0. ve 6. aylarda olmak üzere 2 doz, hepatit b aşısı 0., 1. ve 6. aylarda olmak üzere 3 doz yapılır, haberiniz olsun.

kronik rahatsızlığınız varsa (kalp gibi, hiv gibi) doktorunuz reçete yazabilir belki.

hastanelerin acil servislerinde de yapıyorlar ama uygulama nasıl bilemiyorum. hani direkt gidip ben aşı yaptırmak istiyorum mu demeniz lazım yada başka birşey mi bir gidip sormak lazım. bildiğim kadarıyla ücret de çıkmıyor.

önce bir baktırman lazım diye biliyorum belki dirençlisindir hepatit için. kan testi yaptır. aşıyı eczaneden alıp sağlık merkezi ya da hastaneye gidiyosun sonra.

Deneyimsizlik kısmını atlatmak kolay değil ama iş arama sürecinde kendine güven önemli. Her şeyden önce görüşmelere özel olarak hazırlanmak, görüşmeye gidilen şirket hakkında bilgi edinmek ve görüşme sırasında iyi bir performans sergilemek kesinlikle sizi ön plana çıkartır. Deneyim yoksa bile staj, gönüllü projelere katılım ve iş alanına göre değişen benzer çalışmalar da işe yarayabilir.

o kadar diyoruz mezun olmayın diye...

sana tek tavsiyem, bekle... buyuk fırma dısında kırıntı yerlere girme...

@anonymice e katılmıyorum. Teknik anlamda en fazla yararlanabileceğin bu küçük bir şirket de olabilir, nereyi bulursan gir bence. Özellikle gireceğin yerdeki takım liderleri çok önemli. Eğer donanımlı bir takım liderine denk gelirsen şirketin küçük -büyük, kurumsal -kurumsal olmamasına bakma. Girip o lideri sömürmeye bak, bu işler ancak boyle. Zaten sonrasında (iyi bir yere girmek adına) 100 defa yer değiştireceksin merak etme.

bu arada iş görüşmelerinde afallamayacağın yalanlar söylemeni de öneriririm. mesela ben ingiltere'de dil kursuna gittim. gezdim durdum orda sadece okul dışında. ama iş görüşmelerinde "ücret beklentisi olmadan okulun kütüphanesinde çalıştım, kitapları düzenleyip bilgisayara giriyodum, takipleri yapıyodum okuldan sonra" falan. böyle bi şey hiç olmadı halbuki :) maksat kendini gönüllü olarak işlere atılan, çalışkan biri gibi göstermek. aynı şekilde üniversitede arkadaşlarla dergi benzeri bir yayın hazırladığımızı, orada yazılar yazdığımı ve onları öğrencilere ulaştırdığımızı vs anlatıyodum. halbuki bi kez fanzin gibi bi şey çıkardık sadece, basit bi şeydi. yani sözün özü, biraz yaptığın basit işleri abartacaksın, kendini bu şekilde satacaksın. hele annenin babanın kendi işi varsa kesin onu kullan. orada çalışıyorum yardım ediyorum falan diye. iyi kötü bi şeyler yaptığını düşünsünler.

ille kafama göre bir şirkete giricem diyip aylarca işsiz kalmak insanı buhrana sürüklüyor. kendini yetersiz görmeye başlıyorsun, özgüvenini kaybediyorsun. bu da görüşmelerde performansına yansıyor. böylece bir kısır döngüye girmiş oluyorsun. aynı süreci 1 sene yaşamış biri olarak tavsiyem, iyi kötü bir yerde para kazanmaya başlayıp iş aramaya devam etmek. ben ilk işimde asgari ücretin biraz üstünde maaş alıyordum (mühendisim). 3 ay sonra aynı sektörde daha iyi bir firmaya, 1 yıl sonra kafamdaki gibi bir işe girdim. ama ilk işi kabul etmesem ikinciye de giremeyecektim. hatta görüşmeye bile çağırmayacaklardı. ilk işte şartların çok kötü olabileceğine kendini ikna et ve biraz sabret.

bölümünle ilgili büyük bi firmaya git para almadan ya da az bi paraya çalışmayı teklif et 2 sene sonra cv ne yaz rahat iş bulursun orda bile kalabilirsin.

şöyle bir şey gibi geldi bana

türkçeden ingilizceye çeviren birisi yanlış çevirmiş gibi. hani direk kelime kelime çevirmiş ortaya bu çıkmış gibi. happen başka bi anlamı yada kullanımı varsa bilmiyorum.

vurgulamak için.

forum.wordreference.com

happen to be şans eseri olan şeylerde kullanılıyor. ya da tesadüfen olan şeylerde. yani öyle bi amacı olmadığı halde bi anda politikacı oluvermiş kocası.

hayir, kocasi oyle tesadufen politikaci olmamis.

burada olmusu var gibi.

yani oncesinde politikacilara yakin olan birisini ariyorlar gibi bir konusma geciyor. o da diyor ki, bak, burada ben varim. ya da sen politikadan ne anlarsin gibisinden bir laf ediyorlar. o da diyor ki, icindeyim ben.

yani sunun gibi

"e benim esim politikaci, ve ben de politik mevzular uzerine calisiyorum"

kalipta da herhangi bir hata yok.

"Böyle de bir durum mevcut" anlamı katmak için kullanılıyor. Vurgu yani.

-What do you know about buildings anyway?
-Well, I happen to be an architect.

Diyaloğun içeriğine göre değişir tabii ama hafif ironi kullanarak karşı tarafı alçaltma durumu var.

alcaltma olmasi sart degil, bir politikacinin yardimina ihtiyacimiz var denildiginde verilmis bir cevap da olabilir.

ama dedigin de olabilir, yukarida da yazdigim gibi, "sen politikadan ne anlarsin?" diye soruldugunda da verilmis bir cevap olabilir.

Diyaloğun içeriğine göre değişir demiştim zaten. Önü arkası bilinmeden tam olarak ne anlam verdiğini en fazla tahmin edebiliriz. Gerçi benim tahminim yine de karşı tarafı alçalttığı yönünde olurdu. Cümle öyle bir hava veriyor.

'Görünüşe göre' anlamı katıyor.

balstyrko
muddy waters
pinetop perkins
chinawoman
blonde redhead
slawa przybylska

ermeni müziğini tavsiye ederim, çok çok güzeller.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

reno reklamından keşfettim. tam uzun yol şarkısı:

www.youtube.com

çok klasik vs. okudum ama "dijital kale" en ciddi manada heyecanlandıran, kitap mı okudum film mi izledim anlamadığım oldu. bir oturuşta bitirdim kitabı. rekorumdur. yemek bile yemedim.

yurtta idim o zaman. sabah ders çalışmak için erken kalkmıştım (05:00). biri masamın üzerinde unutmuş. "bu ne amk" diye sayfasını çevirdim. öğle yemeğine çağırdılar. sonra akşam yemeğine.. sonra yatmıyo musun dediler.

kitabın sahibi gelir, kitap almaya gitmeye kadar meraktan dayanamam diye bitirdim ertesi gün oldu.

Gecenin Sonuna Yolculuk

sybil çok iyi bi kitaptı, psikolojik rahatsızlıklara ilginiz varsa kaçırmayın.

veronika ölmek istiyor

Yabancı-Albert Camus / Tek solukta okunacak kitap, insanı afallatan cinsten

Yüzyıllık yalnızlık-Gabriel Garcia Marquez / Bilinen, tanınan, efsane roman. Anlattığı dünyaya insanı tamamen çekiyor.

Bir de yeni ve yerli bir roman yazayım.
197 Gün-Sultan Tarlacı / 600 sayfaya yakın bir kitap ama zevkle okunuyor. Hem bilgilendirici hem de hiç sıkmıyor okurken.

Serenad
Ask
Sultani oldurmek
Dijital kale
ucurtmayi vurmasinlar
Bin muhtesem gunes

Paha bicilemez istanbul diye ntv'de cikan bir program vardi. Bur bolumunde oralari gezmislerdi, oraya bakabilirsin, hem gitmeden biraz gormus olursun.

bulgar kilisesi zaten sahilde. ilk ona git. demir kilise olarak da geçiyor, hemen görürsün sahil yolunda.

ekümenik patrikhane de sahile paralel bi sokakta, yukarılarda değil. haritandan kontrol et. yukarılara tırmanmadan önce oraya uğrayabilirsin.

Yemegi nerde yiyeceksiniz? O eksik kalmis.

olabilir. ama cilt doktoruna görünmende fayda var. bazı testler istiyolar, asıl ordan anlaşılabilir neden olduğu. ona göre tedavi edilir gerekirse. yaşın genç olduğu için tedavisi mümkün oluyor.

ergenlik çıkışı bir sallantı oluyor saçlarda. olması gereken yoğuluğa inebiliyor. ama eğer erkek tipi dökülmen varsa, ki bu saçın belli bölgelerinin zayıflayıp dökülmesi diğer bölgelerin normal kalmasıyla belli olur, nedeni genetiktir ve tam çözümü yoktur. yapabileceğin en iyi ve en kolay şey, henüz saçlarını kaybetmeden düzenli ilaç tedavisine başlamak olur. gittikten sonra geri gelmez çünkü. oral ilaçla uzun süre saçlarını koruyabilirsin. finasteride ve dutasteride ile tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan deneyler var, gerçekten mevcut saçını korur. topikal ilaçlar dökülmeye bağlı olarak yeterli gelmez genelde. yine de kan testi yaptır, muhtemelen bir şey çıkmayacak ve doktor minoxil önerecek. doktora finasteride'i sor. istersen kullan diyecek. doktor tavsiyesiyle başlarsın. yan etki görürsen dutasteride'e geçersin. geçmiş olsun.

İçim ürperiyor yazılacak her şeyi yazmış, bazen sorularda şu tip cevaplar oluyor, bişeyle uğraşma ileride saç ektirirsin, o çok yanlış bir düşünce, ileride ne kadar çok saçını korumuş olursan yanına kar, saç ekimi bir mucize değil, kafandakileri korumak en iyisi, onlar dursun artı saç ekimi de yapılır.

Bir de ailenize bakın, özellikle anne tarafında saçlar nasıl, varsa dayılarda falan.

Seyrekleşme varmış ama şu fotodakiler bana çok gözükmedi, dökülme haricinde saçlarda incelme de var galiba, içim ürperiyorun yazdıkları incelmeye de çare olur, saç telleri kalınlaşınca kafanızdakiler de daha çok gözükür.

Bu uzun ve zorlu yolda sabır dilerim.

24 yaşındayım 6,7 yıldır her banyoya girdiğimde o resimdekilerin 10 katı saçım dökülüyor. ilk dökülmeye başladığında çok korkmuş doktor doktor gezmiştim. hepsi saçma sapan şampuanlar yazıp vermişti. ama hiç biri işe yaramamıştı. saçlarımda daha bir açılma olmadı. bu iş tamamen soya bakıyor. saç yapın ailede hangi tarafa çektiyse %99 senin de kaderin aynı oluyor. moral bozucu ama doğru maalesef. kafaya takılmayacak bir mevzu değil. çok can sıkıcı. eminim bir sürü şampuan, losyon, ota, bitkiye para yatıracaksın. şunu sakın unutma "kelliğe çare yok". belki özel laboratuvarda geliştirilmiş teknolojiler vardır ama onları piyasaya sürseler saç bakım sektörü çökerdi di mi ?

bayılırsın altına işersin

olur.

hiç bişey yiyip içmemen lazım. bi de niye sakız çiğnemek istiyosun ki?

aç karnına sakız çiğnersen, ne verirsen ver; kusarsın

sabah sabah agiz kokusu olmasin diye doktora gidene kadar. biraz takintiliyim da ondan.

dişini fırçala?

oruç tutmayacaksın hacı, kan vereceksin, fırçalamadan bişey olmaz :)

muhtemelen açlık kan şekerinize ve kan yağlarınıza bakılacak. sakız da şekerinizi yükselteceği, insulin oranınızı değiştireceği bu da kan yağlarınızı doğrudan ve dolaylı olarak etkileyeceği için sonuçlarınız olması gerekenden farklı çıkacak. dolayısıyla evet etkisi olur...

bence sabah dişlerinizi bile fırçalamayın. zira diş macunundaki çeşitli maddeler de aynı etkiyi yapar.

bırakın ağzınız koksun ya. bir şey olmaz

feodal moruk doğru yazmış bu çok sık rastlanan bi durum bayılıp altına kaçırmak. aç vereceksen kan verdikten sonra hemen meyve sularına yönel ve en az 20 dk hiç ayağa kalkma, sonra rezil durumlar oluşmasın

Valla benim suana kadar ogrendigim sey exten next olmaz. Belki cok kiro bir tabir oldu ama durum bu, hele ki iki kere yakaladim diyorsun, siktiret zamanini verdigine degmez.

Aklında soru işareti var gibi duruyor dolasıyla git otur konuş ama karşı taraftan bir barışma talebi olursa bunlardan bahset, güveninin sarsıldığını ve inancını yitirdiğini söyle. Dolasıyla hemen kanma, temkinli yaklaş. Bu süreçte ona bir şey vaad edemeyeceğini de söyle. Seni gerçekten seviyorsa güvenini kazanmak için çabalar zaten.

Yok umrunda değilse görmezden gel.

Bir de belki gidip görüştüğünde, ''gözümde büyüttüğüm şey bu muymuş'' bile diyebilirsin. Bence gidip kendi duygularını tartmalısın ama tutup da kollarına atlama.

yok soru isareti yok aslinda kafamda. sadece insanlik adina oturup konusmak daha mi iyi olur diye dusunuyorum. yaptigi sey kabul edilemez, onu yeterince uyarmistim. zaten kotu bi hayatim oldugunu biliyodu. bilmiyorum, cok iyi niyetli dusunuyorum galiba. okuyup sallamamak en iyisi sanki.

Sırf onun için gideceksen boşver görmezden gel.

cevabı aslında yazdığın paragrafın satırlarında... yine de söyleyeyim. bu işlerin ilacı görmezden gelmektir. vur kıçına siktirsin gitsin. büyük sözü dinle sayın arkadaşım.

hala seviyorsan ve barışmaya niyetin varsa buluş, konuş.
kesinlikle barışmam diyorsan cevap bile verme.

''İlişki hatırı'' diye bir şey yok genelde, ilişki hatırı kelimesine sıkıştırdığımız karşı tarafa kıyamamak ile kafa karışıklığından ibaret. Ha iyiniyetle harmanlanmış olması da cabası. Varsa bile bunu düşünüp dertlenmesi gereken taraf sen değilsin sadece, aynı zamanda o da ve anladığım kadarıyla pek de düşünerek hareket etmemiş.

''Ne isteyip istemediğimi biliyorum ve ben bu adamı istemiyorum, yaptığı şeyi hak etmiyorum veya yaptığı şeyi yapan biriyle olmak istemiyorum.'' diyorsan, asla buluşma. Mesajla ayrılmak, telefondan bağırışmak hepsi önemsiz detay bunların. O ilişkiler devam edip tekrardan bittiğinde mesajla ayrıldığına üzüldüğüne üzüleceksin inan ki.

Geri kalan senin kararın, ne yapman gerektiğini söyleyemem. Ama sanırım yukarısı sana yön verecek kadar nettir.

Kız sendeki zaafiyeti görmüş, oyuncak etmek istiyor.

mesajın dahi tamamını açıp okuyamamandan kendini ona yükümlü borçlu gibi hissettigin anlamını çıkartıyorum.aslında çok onemli bir ip ucu.zaten ayrılmışsınız ona ne borcun var? ayrıca aldatılma şüphesi çok ciddi ve bence aşılması zor bir durumdur.doğruysa zaten aldatan hatalıdır, doğru değilse zaten ilişkide güven unsuru oturmamıştır.telefonda ayrılmayıp çay sohbetinde ayrılsan daha mı mutlu huzurlu olacaktın?saçmalama.çok belli hassas ve zayıf bir insan olduğun.yaklaşma bu ilişkiye tekrar.bırak gitsin.

İlişkinin hatri olsa sana bunları yapmazdı zaten. Yalnız kalmış, yokluyor. Gormezden gel, o zaman kıymete binersin. Zira aksi olarak ne yapsan üzüleceksin emin ol.

hala seviyorsan ve barışmaya niyetin varsa buluş, konuş.
kendini aşağılamadan..

herkes ikinci bir şansı -bazen- hakeder.

acıma.
içini rahatlatacak.
canını yakacak.

mutlaka doktora görünsün. yani acildeki doktordan çok normal servise. çünkü doktor hem alerji testinin önemini anlatıp, gerekiyorsa isteyebilir hem de semptomatik etkisi olan (yani şişleri indirecek, babanızı rahatlatacak) yardımcı ilaçlar verebilir.
alerji testleri her zaman tam olarak ne olduğunu bulamayabiliyor. ama bu durumda da doktor rahatsızlığın nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatabilir.

gönül koyun, kolundan tutup sürüyün ama mutlaka götürün derim ben.

Tansiyon ilacı kullanıyor mu?

@lim5 evet ama onunla ilgisi yokmus. kullanmayi biraktiktan sonra da oldu cunku.

oral, seksin basit bir parçasıdır.

oral sekse bu kadar anlam yuklendigini duymamistim hic. bence de basit bi parcasi seksin.

ben sadece birlikte olduğum, değer verdiğim, düzenli olarak seviştiğim kişiye oral seks yaparım. bana birisi "oral vereyim abime" derse ses etmem ama. oral varsa şudur, oral yoksa budur şeklinde bir konsept yok kafamda.

Oral sekks biraz overrated.
izmirimuh +1

Öbüjmek gibi bir şey bence. Tek eşli birisi olduğumu düşünüyorum ama öbür türlü de yaparım yani ne var ak.

Oral seks dendiği gibi seksin bir parçası. Ama iştahla yapmam için, kadını çok beğenmem lazım. Yoksa görev icabı dili sokmadan sadece klit'te takılarak yapıyorum.

Hastalık riskine açık olmasını yorumlamadım.

Kadınlar arasında bu tür aksiyonlar karşılığında duygusal bir "bedel" bekleme olayı var. Ama eskisi kadar yaygın değil.

hayır.

Tokatlayan arkadaş haklı olmasına rağmen 3 ay hapis cezası aldı ve yattı. Çavuş da arkadaşa vurduğu için para cezası ödedi.

uzman cavus mu
kıdemli bas cavus mu?

ben de çavuştum kimseyi tokatlamadık bize de tokat atan olmadı

Evet. Bölük komutanı asteğmen idim.

eğer senin üstünse ceza alırsın, çok içimden gelen anlar oldu ama yemiyor, öyle kolay değil. En fazla bizim bölükten birisi çılgın bir cesaret gösterip "amına koyarım senin" dedi. Çavuş haksız olduğu için görmezden gelindi.

istanbul'da bir gününü adalara ayırsın bence. büyükada veya heybeli.

onu söyledim ben de ilk olarak. istanbul'da yapilacak sey bulunur ama disarilari pek bilmedigim icin oralar daha önemli su an.

sapanca.

ağva, maşukiye, abant, uludağ

anadolu kavağı(tavsiyem bu), adalar, şile

Saros körfezi - 3 saat ve dünyanın en temiz sularından biridir.

sözlük goygoyu o ya.

dısaridaki hava pek oyle demiyor ki sözlüge bakılırsa her secim akp baraj altında chp iktidardı. sözlügün salak internet solculari oynayacak yeni bi oyuncak buldu hepsi o.

Sırrı out Selo in...

Ortamlarda HDP'ye verdim desinler boşver :)

Iyi muhalefet evet. Bircok sebep olabilir. Benim en onemli sebebim; Azinliklari gercek anlamda savunan ve TUM azinliklar icin soru onergeleri verebilen tek parti. Veganlar, hiv pozitifler, travestiler dahil. Cogunuzun umrunda olmayan insanlar icin bir seyler yapiyolar. Gonlum cok rahat hdp'ye oy verecegim.

Ben de şaşırıyorum cidden.. Bu kadar "ortayolcu"nun bir arada bulunduğu bir platformda HDP entrylerinin bu kadar destek alması enteresan.

hdp'nin mecliste en iyi ve en etkili muhalefeti yaptığını görmemek için kör ya da art niyetli filan olmak gerekiyor. açıkçası bana göre başka muhalefet yapan parti bile yok. o yüzden nathanieltroy +1 diyorum. benim de oy verecek olmamın tek sebebi bu.

@advocatusdiaboli evet ne kadar kotu bi soz degil mi? "Ne mutlu turkum diyene" kadar en az mesela. Hdp ve hdp'liler her seyiyle kusursuz degil, aksine fazlasiyla sorunlari var ama chp, akp, mhp gibi pislige batmis, tarihi yolsuzluk, ayrimcilik, cinayet, soykirim, inkar dolu partilerle isim olmayacak acikcasi.

Bir de hdp'nin faaliyetlerini televizyondan takip edersen lgbt ile ilgili yaptiklarini pek goremezsin, biraz arastirmalisin. Selamlar. @advocatusdiaboli

saçmalıyorlar

hdp'nin gelişini hazmedemeyenlerin bir araya gelip mastürbasyon yaptıkları bir başka duyuru.

son zamanlarda pohpohlanmıyor. hdp cb seçimlerinden beri bu desteği arkasına aldı. seçimler yaklaştışça üzerinde daha çok konuşuluyor, siz de yeni pohpohlanmaya başlandı sanıyorsunuz.

bdp bölgesel bir partiydi, hpd bütün ülkeye hitap ediyor.

evet iyi muhalefet yapıyorlar. gece gece 20 kişiyle meclis kürsüsünü nasıl işgal ettiklerini gördük. bu sadece bir örnek.

"sadece ekşi'de böyle goygoy yea, dışarda hiç de öyle deeel tmm mı" diyenlerin böyle demesinin tek sebebi şu: bir insanın çevresi genellikle aynı politik görüşe sahip oluyor. aynı muhabbeti cb seçimlerinde de yaptılar. "%6yı geçemez yeaaaa" dediler, sonucu gördük. 8 haziranda yine göreceğiz. sırf barajı geçmesi için hdp'ye oy verecek o kadar çok insan var ki, bütün duyduklarımı tek tek yazsam "algı yaratmaya çalışıyor yeaa" derler bu sefer.

@nathanieltroy
hangi parti soykırım yapmış ve neyi inkar etmiş anlamadım ben. İroni yapmıyorsan ki yapmadığını varsayıyorum bir açıklar mısın lütfen.

Abilerim, aablalarim, simdi bir atasozumuz var " otu cek kokune bak" kimsenin fikrini elestirmiyorum. Kok size sikinti vermiyorsa ota da boka da yonelebirsiniz.

Havaalaninda sikinti olmaz canim. Ama mutlaka hazir ordayken bi belge al orada 2 yildir yasadigina dair. İkametgah gibi bi sey. Turk buyukelciliginden falan alabilirsin sanirim. Hicbi seyi kabul etmiyolar ve resmen kanitlayamiyosun Turkiyede yurtdisinda bulunmus oldugunu.

2000 azmis, 5000 7000 lik borclu arkadaslar vardi yurtdisinda. yapacagin ilk is konsolosluga gidip ikametgahini aldirmak. hatta ilk ciktigin tarihten itibaren beyan et, 2 sene once. baska turlu 1 ay daha calisirsin orda odersin artik.

Arkadaşların haklı, gerçekten de can acıtıyor ve pahalıya da patlıyor ama 40 yılın başı yapılan bir aktivite olarak çok zevkli bir şey. Parayı önceden ayırdıktan sonra bıdı bıdı edeceklerini sanmam.

Onun lazerlisi vardi ingilterede. Onu arastirsana bi. Can acitmaz ve 15 dk falan suruyor. Tadinda oluyor eglencesi.

aychovsky, bizimkiler para kismindan cok can acitma ve eglenmeme kismina takilabilirler zaten, diger arkadaslarim bana 'sen bu ufak tefek halinle bir kere mermi ye, oyun boyunca bir daha yerinden kipirdamazsin, o derece canin acir' dediler. sahiden o kadar da acitiyor mu yahu?

Lazerliye laser tag deniyordu galiba. Bulabilirseniz, laser tag oynayabilirsiniz. Şöyle bir şey varmış.
www.lasertagturkiye.com
(Bu arada Google'a "laser tag istanbul" yazarak yaptığım aramadan çıkan ilk sonucu buraya kopyalayıp yapıştırmanın da haklı gururunu yaşıyorum)

Paintball acıtıyor bayağı bir tazyikli. Ben bir de şort giyerek gitme çılgınlığında bulunmuştum, morara kızara ve çürükler içinde döndüm. Sen benden de minyonsun, gerçekten canını acıtabilir. Gerçi acılı macılı çok eğlenmiştim ben, mızmız değillerse onlar da eğlenirler de, arkadaşlarını sen daha iyi tanıyorsun.

Can yakıyor doğrudur. Bilmiyorum yerine göre değişiyor mu korumalar falan bir kere gittim ama baya hissediyosun yani. Mermiler bitiyo haliyle ama öyle korkunç paralar değil ya bi adam parası aranızda toplayıp baya bi mermi alabilirsiniz oyun arasında. Biz öyle yapmıştık yağı bol bulan Arap olmuştuk yani havaya falan sıkıyoduk o kadar dert etmeyin mermi olayını.
Çok süper çok kafa harika adamlarla gitmen lazım yoksa piç oluyo o oyun.

O kadar acıtmıyor yahu çok abartmışlar. Zaten bir kere vurulduğunuzda o elin sonuna kadar dışarda bekliyorsunuz. Kesinlikle gidin, ben ilk gittiğimde 2.5 saat oynamıştım ve doyamamıştım.

cok guzel gercekten, ekstra mermi sart oluyor adamlar 2bin-3binlik topu satiyor siz aranizda paylasiyorsunuz daha karli oluyor, ben baya eglenmistim, bir eli 5'e karsi 1 olarak kazaninca doruga ulastim hatta. benim koluma gelmisti biraz kan toplayip moramir gibi oldu ama 1 hafta icinde gecti ciddi birsey degildi.

ben de kendi ekipmanlarımla oynamak istiyorum. birkaç marka belirledim ama hangi paintball işaretleyiciyi seçeceğime karar veremedim. Aşağıdaki listede Tippman Custom 98 hoşuma gitti ama tavsiyeniz nedir ?

www.armorion.com

50/50.

Soul kitchen aradigin film. Iyi seyirler.

rush
whiplash
birdman
prisoners

@want2die abi/abla 50 lirayi ben vericem ama hahah

50 Tl sizden alacaklar anladığım kadarıyla. Beni de çağırıp fotoğraf çekmişlerdi. Çağıran eden yok hala bekliyoruz öyle.

hem ben yakışıklı olacağım, hem de üstüne 50 lira teklif edecekler? sümüğümü fırlatırım lan üstlerine, 50 lira neymiş?!.. asdds

haha ya ben de 50tl yi onlar vercek diye dusunuyorum. 50ne ya dicektm bi de senden aliyolarms:D

Caps koymam utanirim shdjd

parayi niye sen veriyon harbiden?

Ajanslarda isler boyle yuruyomus. Mankenlik okuluna aliyolar sonucta, her onune gelen basvurmasin diye heralde. Annem bebekken goturmus beni, o zaman da ucretliydi diyo.

siyah bant koyacaksa buraya yuklemesine de gerek yok zaten.

ben gittim zamanında, sonra baya bi iş için çağırdılar ama çok nadir elemelerine katıldım, elemeye az katılınca iş de çıkmadı tabii.. 3-4 yıl geçti, anlaşmam da bitti. nerden estiyse internete koymuşlar. adımı googlelatınca nerdeyse en üsttte çıkıyor ahaha sanırsın fotomodelim :) Genelde fuar market broşür işleri için çağırıyorlar. bi kere yurt dışında yayınlanacak çikilop reklam çekimi elemesine çağırmışlardı ahaha... dizi oyuncusu olucam, başrol benim kafasındaysan çok şansın olmaz, ama öğrenci adamım 3-5 kuruş kazanayım diyosan git. En kötü ihtimalle profesyonel çekim fotoğrafların olur, gri fonlu :)

imzalanan sözleşmeye dikkat edin, sonra başka bir yere gidemezsiniz.
iş de vermezler, kalırsınız ortada

sonrasında götür canım. sen de kan veriyosun sonuçta. aslında ekstradan bi şey yapmana bile gerek yok bence.

nathanieltroy +1

sonrasında götür.

Ameliyat sonrası.
cicek kolonya. Klasiktir zaten.

Sonrası kolonya

Sonrasında götürülür, 1 çift havlu, erkekse gömlek tişört, kadınsa bluz de götürülüyor bizim buralarda.

www.youtube.com

(bkz: orijinalinden daha iyi olan cover'lar)

bi ders için çektirdiğim 200 sayfalık renkli fotokopi, yaklaşık 90 lira felan vermiştim. normal bişeye versem bu kadar koymaz o bastırdığım kitabı bi kere açıp okumadım. acayip koymuştu niye renksiz çıkartmadım diye 2 gün tribe girmiştim. öğrenciye 90 lira her türlü koyuyor da bu apayrı koymuştu :d

annemlerin zoruyla bi gömlek aldım ama hiç sevmedim aslında ve bi kez bile giymedim. ucuz bi şey de değildi üstelik.

Yoğurt makinesi.

geçen saat aldım 1,300 liraya evde biyerde takmıyorum

dvd player. bir kere bile kullanmadim.

Ay yüzeyinden Sea Of Tranquility manzaralı arsa. Domates yetiştirecektim :/

Sıkı itiraftır.

Lisede iddaadan 5 liraya 90 lira kazanmıştım, gidip aynı bir patron gibi 250 kontör aldım, sony ericsson k300i telefonumla wap'tan phonerotica'ya girdim, iki tane 128*96 piksel çözünürlükteki erotik video için 150 civarı kontörümü yedim. Zor yıllardı.

saçımın rengini değiştireceğim diye kuaföre gittim, beş sene evvel toplamda bin liraya yakın para verdim, yanmış ve mecburen kısacık kestirilmiş saçlarımla kalakaldım en sonunda. kuaför sucks!

Stilistlik kursuna gitmiştim, 2006 civarında 3 bin lira falan vermiştim, bütün çalıştığımı kursa veriyordum ve eğitim çöptü resmen. Hala içim acır.

Dvd player +1

Kaz tuyu uyku tulumu, Dagci cantasi, kask vs. Bir haftalik yemesi, icmesi, ekstra harcamasiyla birlikte bir yurtdisi gezisi parasi kadar gitti hepsine. (Kullanacak zamanim yok malzemeleri:)

Columbia'nin fileden yapilmis gereksiz ayakkabisi.

O gun musait miyim diye bakmadan aldigim ucak, konser vs. biletleri.

taksim beşiktaş civarında bi yere götürme bu bir, para vermek istemiyosan çok pahalı görünümlü restorantlar var fırsat sitelerinden al bu da iki üçü dördü yazmıyım istersen

kadıköye geçin kafkaya gidin.

asmalımescit'te tavanarası var. bak burayı kaçırma, süper romantik ortam ve uçuk olmayan fiyatlar. genelde turistler olur.

Ben cok keko buluyorum. Madem rahat etmek istiyorsun, en rahat ayakkabini giyebilirsin. Ayagi kokan bir insanin bunu yaptigini dusun. Hic hos olur mu?

ben de çıkarıyorum valla.koku salmıyorsa çoraplar çıkar bence de :)

hayır. rahat ayakkabı giymeye dikkat ediyorum.

çıkaranlardan da rahatsız oluyorum.

e ama bir suru ayakkabimiz yok ki havaya gore giyiniyoruz botlar da cekilmiyor o kadar saat. ve sonucta ayaklar sisiyor, velhasil bence rahat ayakkabi giymek ayakkabiyi cikarmanin yerine gecmez ama bugunku yolculugumda cikarmicam yanimdaki rahatsiz olmasin madem.

çıkarmıyorum, bence de rahatsız edici ayrıca.

(bkz: şehirlerarası otobüste ayakkabı çıkarmak)

çıkarmam.

Ayakların korkmuyosa çıkar. Kim ne karışır. Hayatında bu daha gormeyecegin tipler avam dese nolacak ki avamlik da değil yani.

avamlık diyenler lütfen aristokrat ingiltere'deki kütüphanelere bi gitsin. ortalık çorapla ordan oraya gezinen insanlarla dolu sjdkf ama ben yine de çıkarmam, kapalı ortam, kokar belki diye.

ya galiba kokuyor sjshbshs emin degilim bot sonucta ve havlu corap falan var illa ki kokmustur. demin cikardim tirsip geri giydim.

Yol uzunsa yanımda çorap goturuyorum. Ayakkabılar poşete yeni çoraplar ayağa koku falanda olmuyor.

en mantiklisi buymus

çıkar ayakların kokmuyorsa ben çıkartıyorum. kadınım avamım seksiyim

kesinlikle hayır. çıkaranların da büyük çoğunluğunun ayağı kokuyor.

valla cikardim iki saattir misil misil uyuyorum. ayagimin kokmadigini kesfettim. ve bunun bir gereklilik oldugunu dusunuyorum valla cikarmadan duramazdim avamligin gozu kor olsun

Ne giyersem giyeyim hiç çıkarmadım, kendime ayıp geliyor da, yapanı da yargılamıyorum. O kadar kolay değil yola çıkmak ve ayak şişmesi. Özellikle belirli yaşı geçenlerin çıkarması daha sağlıklı bir şey bence. "Hollanda'da da yapıyor millet aynısını" seviyesine getirmek istemem ama bir gün onlarda ve bizde aynı şeyleri yaptığımızda neden arada bir his farkı olduğunu anlamak istiyorum.

Çok uzun zamandır şehirlerarası yolculuk yapmadım ama yaparken çıkarmazdım, ne ayak kokusu ne de avam bulma nedeniyle değil, ayaklarım o kadar şişerdi ki çıkardığım ayakkabıyı tekrar giymek imkansız olurdu o nedenle. Koku olmuyorsa etrafın ne düşündüğünden ziyade rahatlık önemli bence.

elbette. üstüme battaniye örtüp, yastığımı da yanıma alıyorum hatta. Yolda sigara içmek için inecek olmasam pijama giyerim. Ayıplar bakışlarla karşılaşmak da eğlenceli geliyor.

Ayaklariniz pamucuk pamucuk ve temiz, pofidik ve yumusaksa neden olmasin, digerleri hakkinda yorum dahi yapmiyorum, baskasini rahatsiz etmeye ne hakkimiz var?

çıkarmıyorum çıkaranlar da sözüm meclisten dışarı barzo geliyor bana.

yanımda tanıdığım biri ile yolculuk ederken sorun olmuyor da, tanımadığım biri varken çıkarmıyorum.

bot varken de çıkarmıyorum giymesi ayrı dert çıkarması ayrı dert... zaten bütünleşiyorlar bi noktadan sonra.

hangi dagin ayisisin?

yani boyle soylerdim eger birisi cikarsaydi yanimda.

hayır. kötü bir hareket. ama yasalara göre anneysen, yaşlı teyzeysen çıkarabilirsin iznin var.

Ben de çıkarıyorum. Evet çok barzo bi hareket. Benim çantada hep bi çift yedek çorap oluyo en kötü ihtimal onu giyerim. Ama bazılarınınki harbiden kokuyo ya. Dayı bi çıkarıyo ayakkabıları bottan aq midem bulanıyor

8 saatlik uçak yolculuklarında terlik&çorap veriyorlar çıkartın ayakkabınızı diye. yani yaptığın sağlıklı bir şey. tabii bu dediklerim kokmuyorsa geçerli, bundan böyle önlem olarak diğer arkadaşların dediği gibi kullanılmamış temiz çorap götürebilir veya ayakkabıya sıkılıcak fısfıslardan alabilirsin.
iyi yolculuklar.

ben terlik giyiyorum otobüste. 14 saat sürüyor yolculuk, deli miyim çorabın, ayakkabının içinde 14 saat beklemeye.

Okuldan geldim ödev yapmam lazım ve uykum var hüfff sen?

nerdeyse hiçbi şey yapmadım. yarım saat dışarı çıkıp geldim. birazdan da babaanneme gidicem doğumgününü kutlamaya.

Spora gittim,cikista arkadasimla kahve ictim simdi evdeyim.sanirim hasta olucam.

gece çalıştım, o yüzden 4'te falan ancak uyuyabilmiştim. akşamüstü 4 gibi uyandım, odamı topladım biraz. dikiş masası ve adını bilmediğim bir spor aleti odanın orta yerinde duruyordu. spor ya da dikiş için kullanmıyordum, başka işlerde lazım oluyordu. onları dolaba yerleştirdim. belim arızalı olduğu için bayağı uğraştırdı. dikiş masası çok ağır bi' şey. demirli memirli böyle her yeri. eski usül. kanlı piç. lanet olası. boğa boku.

sonra masamı toparladım, laptop'u masaya yerleştirdim, tesisatımı kurdum (klavye maus falan yani) ve dota akşamıma başlıyorum birazdan. çok güzel maçlar var. bugün günlerden asus polar. üst üste iki maçları var. onları izliycem. dotaseverler kaçırmasın derim, siz de izleyin,

www.twitch.tv

sen nasılsın naptın?

hocayla tez çalıştım.gece az uyuduğum için odanın kapısını kitleyip uyudum.biraz daha tez çalıştım.şimdi duyurudaki bir arkadaşın sorusuna baktım.
şimdi yine ders çalışıcam

yarın iki tane vize var. ders çalışıyorum.

Bi okula deneme dersleri için gittim, tek derse giremeden başka şubemizden hocamız gelecek diye yolladılar. 2 nisan şakası galiba :/

okula gittim geldim. her zamanki gibi.

yaa ne güzel hepiniz öğrencisiniz. işten yeni geldim. evi b*k götürüyor toparlamam yapmam lazım ama sadece kahve içebiliyorum.

ders çalışanlara ödev yapanlara kolay gelsin.
ben de işten geldim 5:30 da, tvde işte benim stilim açtım,
masanın üstüne laptop ekipmanlarını yaydım, tablet mouse kalem vs. çizim yapmam lazım ama bikaç haftadır bir ağırlık var üstümde, yapamıyorum..

sporu da aksatıyorum psikolojik nedenlerden dolayı. evliyseniz karı dırdırı çekilmeyecek bişey.. bol sabır diliyorum herkese.

çizim yapamayınca bu sefer Heroes of the storm mu oynasam diyorum, onu da açınca zart diye saat 11 oluyor.
iştahim kapalı yemek de yiyemiyorum. dün iyiydim bugün kötü. hayat çok dalgalı.

bir de bugün saat 9da süreyyapaşaya alerji testi yaptırmaya gittim. saat 2 de işimi ancak bitirebildiler. çalışanlar gerizekalı (doktorlar hariç). yönlendiremiyorlar resmen.

kolum da delik deşik oldu. iki hafta sonra bi de gıda testi olacak. kabus gibi yine o hastaneye gidicem.

canım hiçbir şey yapmak istemiyor ya iyi ki haftasonu yaklaştı. bok gibi hissediyorum kendimi.

@der meister o mnakodumun dikiş makinaları çok ağır evet annemlerin evinde de var öyle eşşşşoğlueşşek ölüsü gibi. 3 kişi kaldıramıyosun yerden o derece.

son olarak: hastanede sırada beklerken "saline" sanırım tuzlu su demekti dedim. sırada başka bi ergen kız eliyle şöyle tiki hareketi yaparak "yalnız tuz SALT olacak T ile yazılıyor." dedi. İngilizce biliyorum canım, saline serum demek dedim. daha da ağzını açamadı.

vize haftası geldi malum ders çalıştım ve devam edeceğim yemek arası verdim şimdi.

Sınava girdim. Herkesin berbat gecmis benim iyi geçti. ustune arkadasim disarda yemek ismarladi. Simdi de eve yuruyorum.

Valla ayıptır söylemesi neredeyse bütün gün seviştim. Sonra da temizlik yaptım. Arada yemek yedim bi de.

Cumartesi sınavım var ve ders calısıcam diye okulu da gitmedim, tüm gün evde zamanı doldurmak için abuk subuk seyler yaptım
Sınavı olanlara basarılar, calısanlara da kolay gelsin

işe gittim, geldim, spora gittim, tekrar geldim. şimdi buradayım.

sıkılıyorum ve mutsuzum. sen nasılsın?

sabah işe gittim, yazılı sorularını fotokopi çektim ve onları düzenledim, öğleden sonra engelli bir öğrencimiz var okula gelemediği için evine derse gidiyoruz, O'na gidip 2 saat ders anlattım.. eve geldim bir arkadaşımızın çocuğuna ders çalıştırdım, o gidince dünden kalma çorbanın yanına salata yaptım yemek yedik, eşim yorgunum deyip uyudu ben de mutfağı toparlayıp bilgisayarın başına oturdum. çok detaylı yazmış oldum ve yazdıklarımı okuyunca ne kadar sıkıcı bir hayatım olduğunu tekrar gördüm, keşke bu soruyu sormasaydın:)

işyerinde fransızlardan aldığımız araçlarda 8 yıl sonra sıkıntı çıktı,onların müzarekeleri sürüyor.hasar tespiti,arızanın giderilmesi,raporlanması durumu var.en kısa sürede bütün filonunda elden geçmesi gerekiyor mecburen.eve gelince de müzik dinleyip hafta sonunu bekliyorum işte.

arkandan bi tas su Dokelim gittiğin gıbı geri gel diye.

hadi hayırlısı.

becerebilirsen geri gelip bi haber et de olabiliyormuş diyelim biz de :D

(bkz: #21514641)

neden ki? ben aklıma takılan ve cevapsız her şeye burdan yardım alıyorum. hayatımı kolaylaştırıyor yani duyuru. sözlük falan neyse de, duyuru hesabı silmek neden? pişman olma sonra da bak şunu soracaktım diye. neyse vardır geçerli bi nedenin hehe. güle güle.

ismin ersin değil :) genelde akşamları konuşmak istiyen var mı diye bişey linki atıyon da ben nasıl kullanıldığını bilemediğimden bişey yazamamıştım.ifşadan da hatırlıyom tipini biraz.çok mu zaman harcıyorsun ki? ondan mı gidiyorsun ?

@nathanieltroy @high hopes

sözlük hesabım yok zaten. çok vakit gidiyor evet :) gitmese de yani bilgisayarı açar açmaz burayı açıyorum direk, saçma.

Senin gibi gidiyorum yok duyuru şöyle duyuru böyle diyen adamlar (sen böyle diyorsun demiyorum) patır patır geri geliyor.

özendim sana.umarım gelmezsin

Hiç laflamışlığımız yoktur senle ama birileri "Gidiyorum" deyince üzülüyorum ben. "Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür" hesabı, varlığın güven vericiymiş, buranın bir rengiymiş demek ki. Tüh, gideceğine ben pişman oldum şimdi.

1) Irkçılık ve faşizm.
2) Hakaret olarak kullananlar yavşağın önde gideni.
3) Diğerlerinden bir farkı yok.

dünyadaki konumlarına bakarsak araplar dünyanın en aşağılık insanları. yahudiler ise en üstün ırk konumunda. ermeniler de boş beleş bir millet işte.

1 ırkçılİK
2 ağır yavşak
3 evet

1. Aşağılamak ve itibarsızlaştırmak söylemlerinin hepsini uygunsuz görüyorum, söyleyen kişinin basit/sığ düşüce yapısında veya art niyetli olduğuna kanaat getiriyorum.

2. Söylemlerde haklılık payları varsa bile tüm ırka mal edilmemeli, içlerinde o tür davranmayanların da olduğu unutulmamalı. Eleştirinin kişiliğe/ırka vb yönelik değil davranışa/duruma yönelik yapılması gerekiyor.

3. Evet. Bütün insanlık için aynı çerçevede değerlendirilmeli.

1) mide bulandırıcı. araplar, ermeniler, yahudiler hepsi tüm halklar kadar onurlu insanlar ve türkiyedeki bu ırkçılıktan çok rahatsızım.
2) hakaret olarak kullananlar yavşağın önde gideni.
3) evet.

1. Cahillik ve ırkçılık. ayrı ayrı ya da birlikte olabilir.
2. Hakaret olarak kullanılması zavallıca.
3. Kürtlük de sayılır ama diğerlerinin aksine bu çoğu zaman gerçekten kürtlüğü aşağılamayı kasdetmekle ilgili.

1. dört yıl gibi ama üstünde yazana bakmak lazım.
2. öyle ya da böyle kesin değildir ama daha iyi koruyanı hiç yapmamak.
3. var, ikisi için de.

1-üstünde yazan tarihtir, son tarihe kalmamak önem arz eder her şeyde olduğu gibi.
2-kesin değildir. hiv kan ve tükürük yoluyla da bulaşır.
3-var, iki tane üstüste takarak üstesinden gelebilirsin. korumayı üstlendiği herşey için risklidir.

2) evet kesin koruma sağlar. hiv korumalı ilişkide bulaşmaz. hiv pozitifle ilişkisi olan hiv negatif sayısız insan var dünyanın her yerinde. evlenip çocuk bile yapabiliyolar ve ne eşleri ne çocukları hiv'le enfekte olmuyor. demek ki koruma sağlıyormuş. zaten tedavi gören bir hiv pozitifin vücudunda virüs neredeyse sayılamayacak kadar azalıyor, bunun anlamı bulaştırıcılığı nerdeyse yok denecek kadar az. bu arada hiv tükürük yoluyla bulaşır diyen arkadaş kaynak göstersin. hiv sadece cinsel sıvı ve kanla bulaşıyor.

3) iyi bir prezervatif kullanırsanız yırtılmaz.

hpv testi yaptırabilirsin belki. daha ayrıntılı bilgi için hivveaids.com adresinde hpv bölümü var, oraya da sorabilirsin detaylandırmak istersen. ama korkacak bi şey değildir bence daha önce de olduysa.

Daha önceki de hpv olmuş olabilir, erkekse uzun süre semptom vermeden kalabiliyor. Lezyonun geçmesini beklersen testlerde çıkmaz, geçmeden hemen doktora gidip kesin teşhis koyması için ısrar edin bence, hpv varsa partnerinize de geçer.

hpv de herpes de geçiyor her türlü kaçışı yok

başkasının kıyafetini falan giydiysen ordan bulaşmış da olabilir. tabi bu bi ihtimal. soğutarak ya da yakarak tedavisi var.

hpv varsa korunmayla da bulaşma ihtimali var maalesef , o konuya da değineyim yanlış bilgi olmasın.
o yüzden mutlaka doktora gidin.

Sigorta var. Ben cildiyeye mi gideyim üroloji mi ? Anakarada bu test yapılmıyor gerçi öyle bir sıkıntı var. Saldiniz içime şüpheyi.

person of interest.
american horror story.

game of thrones,lost,fringe,oz..

ama kesinlikle prison break öncelikli.

sherlock. vakit kaybetmeden izle.

Ya abi. Hala tum zamanlarin en iyisi house md yi izlememisler var.

Amerikanin selenasi bbad i izlemissin ama :/

izlediğin dizilerden 2 tanesini çok beğenen biri olarak house m.d. ve lost izlemeni tavsiye ederim. ben olsam önce house'u izlerim.

black mirror
utopia
house +1
the americans
fringe +1
friends
scrubs

house beni hiç sarmadı. 7-8 bölüm izledim her bölüm bambaşka bir olay oluyor, sürekli dahiyane bir çözüm buluyorlar her seferinde. kimse ölmüyor o kadar süperler ki herkesi kurtarıyorlar. çok samimiyetsiz geldi bana. ayrıca ilerleyen bir konu istiyorum ben. oz baya çekici geliyor nasıl bir şey azıcık detay verebilir misiniz?

Bucur cadi.

izlediğin tarza yakın benim bildiğim en iyi diziler prison break ve lost. lost çok bozdu muhabbeti falan var ben de o yüzden başlamamıştım şimdi 1 ayda 5.sezonun ortasına geldim. çok bozdu, finalde sıçtı dalgasına bakmadan mutlaka izle bence, en azından şimdiye kadar bozmadı. :)

bu tarz hariç hangi dizileri izlemeliyim dersen spartacus, game of thrones, shameless, vikings, the walking dead mutlaka izlemen gereken dizilerden.

edit: the wire'ı unutmuşum, o da mükemmeldi.

true detective dene

24
person of interest

how to get away with murder
black list

daha içini yakan bir aşk acısını yaşamamıştın, laylaylom takılıyordun diyor.

Peki ama ay tutulmasi ne alaka? Neyi kaciriyorum? :/

bence 2 anlamı olabilir;

1.si ay tutulmasının burçlara ve dolayısı ile insan psikolojisine etkisini kastediyor olabilir.ne kadar bilimseldir bilinmez ama ntv'de bir yazıda insanı hassaslaştırdığı ve gerginleştirdiğini yazmış.

www.ntv.com.tr

2.si ay tutulmasının değil de ayın gelgit etkisinden, kendine bir çekip bir uzaklaştırmasından bahsediyor olabilir.

özet olarak da henüz aşık olmadın o yüzden hassaslaşmadın; aşık olup da acı çekince ay tutulmasından bile etkilenir insan ama senin maşallahın var, henüz aşkın ne olduğunu bilmiyorsun diyor.

yani bence:)

haddindne fazla anlam yüklüyor olabilir misiniz:)

Bin yılın bir başında olacak bir şey olmuş, yani ben sana aşık olmuşum hani senin bu durum hiç umurunda değil, halbuki olağan dışı bir şey olmuş insan biraz etkilenir bu aşktan diyor.

@Dahili meddah: sarki genel anlamda muthis ve sozleri cok anlamli. O yuzden anlamlandirmak istemistim. Sezen hanim pek bos laf soylemez cunku boyle sarkilarda :) neyse tesekkurler, boylece cozmus olduk :)

arkadaşlar güzel tahminler yapmış. ancak ille de anlam aramayın bazı yerlerde kafiye oysun diye de yazılmış olabilir. her aşık ille de ay tutulmasından sarsılacak diye bir şey yok bence :)

metrobüsle söğütlüçeşme. orda inince hemen minibüsler kalkıyor zaten, pendik'e gidene bineceksin. hızlı tren garının önünden geçiyor zaten. 1 buçuk saat falan sürer heralde toplamda. garanti olsun 17:20-17:30 gibi çık bence metrobüse yakınsan.

örgütlü olarak Kürt ulusculuğunun ve milliyetçiliğinin varlığı yahut da Kürt bağımsızlığı, dili vesairesi için silahlı-silahsız mücadelenin varlığı son 3 yılda ortaya çıkmış birşey değil ki lakin?

ben Türkiye'de iken de, kendimi bildim bileli bilip sorana da söylerim etnik kimliğimi örneğin. çevremdekiler de farklı değildi. dilleri git gide unutulan halklar ona karşı yol arıyorlar ama onun da Kürtler ile alakasını, ben en azından, göremedim.

kürtlerin değerlerine sahip çıkması olayı geri kalan kesim tarafından "helal olsun adamlar nasıl kültürlerine bağlılar" olarak değil "adamlar ülkeyi bölüyorlar" olarak algılandığı için dediğin yönde etkiye sahip olmadı, büyük ölçekte. yoksa tabii ki kişisel olarak "kürtler gibi olamadık asimile oluyoruz" diyenler vardır.

ben bunun sebebini diğer etnik kökenlerin kürtler gibi dışlanmışlık yaşamamasına bağlıyorum. bir çoğu da asimile olmaktan dolayı şikayetçi değil zaten, umurlarında bile değil çoğunun.

@baba jo çoğunun oldukça umurunda tam tersine.

onun dışında, başka halklar ve diller için de sorunlar vardı Türkiye'de - bilinmemesi onların yok olduğu anlamına gelmiyor.

Bu oyunlar işe yaradı, doğru.

İnsanlar günlük hayatta hiçe sayıldıkça bir yere ait olarak bir şey olmak cazip gelmeye başladı. Takım tutar gibi.

Şu unutuluyor: Buradaki herkes karışık. Herkesin etnik kimliği var.

Azınlık olarak ortaya çıkmak isteyenlerden farkımız bu kimliklerimizi kullanmamak.

Aslında bize dedikleri şu: "Çıkarlarımız gereği sizin gibi üst birleştirici bir kimlik istemiyoruz. O yüzden etnik kimliğimizle ulus kimliği elmayla armutu eşitler gibi eşitlemeyi başaracağız, algıyla oynamaya devam edeceğiz ve uluslararası finansmanımız vedahi stratejistlerimiz mevcut."

edit: bir de şu var, "öze dönüş" yanlış bir ifade bana kalırsa zira herkesten önce hititler, frigler, iyonlar, asurlar, urartular vs ondan önce de kimbilir kimler vardı ve kendilerini hangi isimle anıyorlardı.

www.eupedia.com n1c1 yüzdesini diğerleriyle kıyaslayabilirsiniz.

buradan anladığım şu: daha karışmış olan herkes bu toprak üzerinde daha saf olan diğer herkesten daha eski. (homojen karışmış mikser içeriğine yeni bir sebze attığınızı düşünün.)

bu toprakta ne kadar kalındığı, azınlığın çoğunluğa farklı gibi görünen ama aynı olan ölçekte*farklı tercih yaptırabilmek adına söz sahibi olmasında bir etkense eğer - kendilerine azınlık diyenler böyle yapmaya çalışıyor- o zaman kendi tartışmalarında yenilirler. ama bunun bir önemi yok. siyaset ve tarih pazarlama işidir zira.

-editleyeceğime gönder yapmışım herhalde ki ikinci kere göndermişim, düzelttim-

evet. kürt hareketinin bu anlamda olumlu bi katkısı olmuştur. ama sadece ona bağlanamaz, dünyanın her yerinde insanlar zaten kendi kimliklerine sahip çıkıyor artık. çağın getirdiği bi şey bu. üst kimlik birleştirici olmaktan çok ayırıcı bi şey oldu hep. tersini iddia edenler bana bi tane ermeni kökenli general gösterebilir mi? veya yahudi kökenli savcı? peki birileri bana neden azınlık okullarında müdür yardımcılarının ve tarih öğretmenlerinin türk kökenli olarak atandığını açıklayabilir mi? hem de yazılı hiçbi kural yokken? masallar gerçek olsa keşke, pek de eşit vatandaşlık falan yok.

turgut özal aşiretten gelme ve kendini kürt kökenli olarak tanımlayan biri diye biliyorum.

tayyip erdoğan'ın rum ve gürcü kökenleri olduğu söyleniyor, ne kadar doğru bilmiyorum.

arkadaşlar anlamıyor. bu ülkede saf Türk diye bir şey zaten yok. yani masalı siz dinliyorsunuz. bir yerlere gelmiş herkesin birkaç kökeni var. bunu kabul edip böyle şeyler söyleyemezsiniz. kabul etmeyip söyleseniz anlayacağım.

Nasıl ırkçı bir kafa arkadaş. O zaman ben de size Orta Asya Türk'üne benzer bir ordu komutanı gördüğünüzde siz de bana haber verin, diyeyim. Ya da devletli.

Kayda geçirilmedik diye etnik kimliklerimiz mi olmayacak, ne sanıyorsunuz siz.
Kendimize Türk diyen bizler zaten sizin kadar Anadolu geni taşıyoruz.

Kaldı ki gen ölçümüyle verilmiyor vatandaşlık hakkı. Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyorsan, vatandaşısın. Üzerinde doğmuş ve nüfusa geçmişsen vatandaşısın. Nüfus cüzdanında sadece bir din hanesi var. O da olmasa şahane olacak*.

Kısacası bu ülkede herkesin seçme seçilme hakkı anayasayla koruma altında. Boş boş konuşmayın lütfen.

Girmeyin o zaman meclise, bari doğru konuşun da gam yemeyelim. Hıncınızı resmen halktan çıkarıyorsunuz. Asıl azınlık kafasıyla başa gelip yönetenler mahvetti bu ülkeyi. Sanki bunlara oy verenler biziz. Sanki darbe döneminde coşanlar bu halk. Bu ülkenin bir gerici grubu vardır, her şeye alet olur çünkü ancak alet olarak geçinebilmektedir. Tek derdimiz bu olmalıyken nelerle uğraşır hale geldik.

Ben daha fazla tartışmak istemiyorum. Bir yere gelemem bununla. Gürcülüğümü ve Kürtlüğümü zerre umursamıyorum açıkçası.En yaygın dili herkes konuşsun isterim ama. Konuşsun ki arkamızdan dolap çevirmesinler. Tercümede kayıplar olmasın. Hatta bütün dünya bir dili konuşacak olsa, o dil ne olursa olsun, o dili de kabul ederim.

turgut özal'ın kürtlüğü ne zaman konu olacak diyodum ben de :) valla bu ülkede tansu çiller de başbakan oldu ama türkiye'de cinsiyetçilik, kadına karşı ayrımcılık ve şiddet olmadığını iddia eden de yok heralde? turgut özal başbakan olduğunda kürt kimliğiyle değil, siyasi kimliğiyle ön plana çıkardı kendini. kürt olarak değil. tansu çiller'in tavırları, giyimi, üslubu, vs hakkında da bi şeyler okumuştum, o da keza bir "kadın" olarak başbakanlık yapmadı.

tayyip erdoğan'ın rumluğu ve gürcülüğü en fazla onu karalamak için iddia edildi. yahudi olduğu da söylendi, ermeni olduğu da. yani "olumsuz" olabilecek ne kadar yafta varsa kullanıldı. kendisi de "bana afedersiniz rum, ermeni dediler" diye ne kadar büyük hakaretlere maruz kaldığından dert yanmıştı... aa pardon, başbakanımız bile ırkçılık yapmaz ki bizim halbuki, biz çok eşitik :)

sorun insanların hangi etnik kökenden geldiği değil. elbette ki herkesin geldiği bi etnisite vardır. araştırılsa ben japon da çıkabilirim, brezilyalı da. konu kendimizi tanımlamakla ilgili. kendini türk olarak tanımlamak bi tercihtir ancak türk olmadığını net bi şekilde bilen biri de zorla türk olduğunu söylemek durumunda değil.

haklarımızı seçme ve seçilmeye indirgeyip sorduğum soruları milyonuncu defa havada bırakıyosunuz. çünkü cevap veremezsiniz. o zaman eşit vatandaşlık haklarından da bahsetmeyeceksiniz. diyeceksiniz ki, biz rum, ermeni ve yahudi vatandaşlarımıza güvenmiyoruz, onlara karşı tedbirli ve ayrımcı davranıyoruz (devlet geleneğinden bahsediyorum). bu kadar basit.

kimse ekonomiden türkleri temizlemek için 6-7 eylül gibi saldırılara girişmedi yanlış hatırlamıyosam? veya din görevlisi olmak isteyen hiçbi müslüman genç bunun için yurtdışına gitmek zorunda kalmıyor yanlış bilmiyosam? halbuki azınlık mensubu bi genç ruhban okulu olmadığı için ve üniversitelerde ilahiyat dersi islam üzerine olduğu için din görevlisi de olamıyor türkiyede. tabi bunlar çok basit mevzular, aman nolcak canım değil mi? cumhuriyet kurulalı kaç sene geçmiş, halen böyle saçmasapan sorunlar varsa bi zahmet o ülkede ırkçılık, ayrımcılık, insan hakları problemleri olduğunu da kabul etmeliyiz.

ben de siz o çirkin, mantık dışı, her yerde de kullanılan klişe argümanları ne zaman dizeceksiniz diye bekliyordum.

istatistiki olarak buradaki herkesin zaten kendisini bir sürü kimlikle tanımlayabileceğini anlattıktan sonra daha konuştuğunuza göre zaten algıda seçicilik probleminiz var demektir. yani örnek sıkıntısı hiç yok. hepimiz her yerdeyiz. ha bir savcı, bir devlet adamı, bir ordu komutanı ben zart zurtum diye dolansa epey gülerdik sanırım. öyle dolanmak isteyenler anlayamıyor ama bunu.

bu ülkede sayılabilecek o kadar çok hak yeme ve vahşet olayı varken* ve bunların nedenleri gün gibi ortadayken 10 olaydan azınlıklara yöneltilmiş birini seçip konuşmakta istediğiniz kadar özgürsünüz.


havada kalan tek şey sizin kavram karmaşanız. medeniyetleri çatıştırın, çelişkileri yağdırın, her hak yenmesini baz alarak ayrı devlet kurun ne de olsa 1980 vb size oldu, maraş size oldu, yanlış ayıklayacağımıza bölündükçe bölünelim, hiç uğraşamayacağım.

comptrol'dan özür dilerim. istek olursa cevabımı silerim, soru içeriği saçmasapan bir hal aldı. *yaka silk*

Türklük bir üst kimlik filan olmadı ki hiç. O milliyetçilerin yanılsamasıdır :)

@sevgi, ayni ulkede yasadigimizi gosteren ortak payda diyeyim o zaman. Usa'deki gibi dusun, adam hispanik ama amerikaliyim (da) diyor.

dün hıristiyan roma vatandaşı olanlar bugün müslüman türk vatandaşları. veya ortodoks ermeni olanlar sünni kürt etnisitesinde devam ediyor. dini bağlardan ziyade bir üst millet şemsiyesi altında yaşamayı tercih ederim. türkiyelilik terimi maalesef tutmadı. türk sözcüğü de milliyetçi olmayan insanları ürkütüyor.

@godoşu beklerken: dna ile ilgili saptamalarının yanlış olduğunu düşünüyorum. en saf olan dna grupları anadolu'da çok daha eskidir. birçok dna sonucu görmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bazı bölgelerde türk diyerek tanımlayabileceğimiz genetik miras sıfırdır nerdeyse. ancak, milli kimlik genetikten bağımsız bir şey, eğer kafatasçı değilseniz. yani bugün birisi çıkıp dese ki ben kendimi ermeni hissediyorum ve bu kültürü yaşıyorum, ermeniyim. ona hayır değilsin diyebilir misiniz? tam tersi de doğru.

@burya: hayır, elbette buna hayır demem. ama hepimiz diyebiliyorken o da şunu diyebilsin isterim "ulusum Türkiye Cumhuriyeti'dir, ve ben Ermeni Türk'üyüm** Yani keşke vatandaşlık ve etnik kimlik yanyana barınsa, Russian-American der gibi. Neden birbirini dışlıyor ki. Bunların kategorisi farklı.

ben kafatasçı hiç değilim, etnisitenin özgürlükler konusunda bir kriter olduğunu düşünenlerin buna meyilli olduğunu düşünmekteyim yalnız*. çok zorlama bir düşünce tarzı sürekli empoze edilmekte.

dna konusunda gelince, katılmayabilirsiniz. bunlar zaten düşünce, açıkçası saptama demem. ancak o zaman bana birinin hiç alınmadan, bir öğrenciye açıklar gibi açıklaması ya da bir yönlendirme yapması lazım:

anadolu'da ciddi frekanslara sahip genlere bakarak karma olanın saf olandan daha yaygın olduğunu düşünmem, safın bu coğrafyada en eski olduğunu düşünmek için o zamandan bu zamana içevlilik olması gerektiğini düşünmem neden yanlış?

konu elbette gen değil. vatandaşlık hakları üzerinde inatla ondan durdum. etnisiteden bahsedince, "neye göre?" sorusu devreye giriyor yalnız. o devreye girince "senin etnisite anlamında kendine azınlık diyebilmen ve buna dayanarak somut ayrıcalıklar talep edebilmen için benden çok başka özellik ve haklara sahip olman gerekiyor" diyorum. e etnisite kelimesi de genlerle alakalı*. vatandaşlıkla ilgili haklarda etnik kökenin ulus kimliğiyle eş tutulması çok garip geliyor bana bu yüzden.
---
bu arada bana mı öyle geliyor yoksa üst kimlik ifadesini üstün kimlikle karıştıracak kadar saçmalayan kimseler mi var. yoksa onlar şovenizmle milliyetçiliği de mi aynı şekilde karıştıyorlar? comptrol+1 bu arada. aynı şeyi çok söyledim zamanında, çamura yatan çok oldu.

Aslında etnisitenin dna ile ilgisi yok. Dna açıkça etnisite belirtmez çünkü. Etnisite ortak değerler, ortak kültür ortak bir tarih anlayışından gelir.. Ama türkiyede din bazlı etnik kimlikler de yaygın, sadece Türkiye'de de değil, bir Ermenistan Ermenisi Müslüman bir Ermeni'yi dışlar zira Ermeni dediğin Ortodoks Türk dediğin Müslümandır bu mantığa göre..

@burya:

teşekkür ederim cevap için. anlamadığım bir-iki şey var yalnız.

sosyolojik olarak terimin denotation anlamında tanımı üzerinde anlaşıldı mı?
anlaşılmadığını varsayıyordum ben açıkçası. sosyal şema olduğu da tartışılan bir şey değil mi bu?


bu sübjektiflikle nasıl bilimsel olunuyor?

bunun objektif olabilecek tek yanı ırksal da demeyeyim gensel etnisite olmuyor mu? en azından bir gözlem söz konusu oluyor çünkü. zaten halk da bunu ilk olarak bu anlamda almıyor mu?

aslında çok güzel bir noktaya değindiniz. işin garabeti bence zaten burada. hayatımda bu kadar sentetik bir kavram görmedim açıkçası.

bugün kendimi x dinine ait yarın z dinine ait tanımlayabilirim.
bugün x dilini konuşabiliyorken, yarın bir dili sırf ona ait olabilmek için öğrenmeye kalkabilirim.
bugün x olmak, yarın y olmak isteyebilirim.


yapamayacağım tek şey kafatasımın yapısını, tenimin rengini vesairi değiştirmek. ve bu da vatandaşlığımla hiç alakası olmayan, üzerinden tanımlanmak istemeyeceğim bir şey olur.

etnisite kavramında bir bilimsellik var mı/ yok mu?

yoksa onu neden kaale almak zorundayız?

Etnisite kavramı zaten tartışmalı bir kavram.. Ama şunu söyleyebilirim genetik bir etnisiteyi kesin olarak belirlemez.. Ama şu da kesin bugün Türk olarak tanımlanan genetik bağlantı bazı bölgelerde çok zayıf belki de hiç yok.. Ama o kişiler türküm diyorsa Türktür ötesi yok.. Ermeni kökenli aleviler veya kürtler de var aslında..O da ayrı bir tartışma konusu

artık hiç şaşırmıyorum böyle saçma salak şeylere. sonuçta dinci bi ülkede yaşıyoruz öyle değil mi? adını kemal kolayım deselerdi kanala ödül bile verilirdi yani.

daha önce de kanal d ye olmuştu böyle bir şey.

www.medyafaresi.com

sözlükteki başlığını da buldum: (bkz: 17 ağustos 2007 kanal d baskını)

ahsflajskdfhds alevilere goz kirpmis hokumetimiz. malum secimler yakin.

çok çok saçmaymış. ihlal falan yok tabii ki.

@ inheritance in da verdigi ornekte oldugu gibi boyle seyler ulkemizde yasaniyor ve konuyla ilgili yasal limitler var. resmiyeti gecip kendi fikirlerimize gelirsek, gorunurde masum birseymis gibi duruyor fakat ben de bu tip seylerin toplum muhendisligi alanina girdigini ve sakincali buldugumu soyleyebilirim.
daha bir kac ay olmadi charlie hebdo saldirisi, evet hepimiz kinadik verilen tepkinin siddet buyuklugunu. ancak charlie hebdo nun islama hakaretleri henuz olmus birsey degildi. adamlar onlarca kez tehdit almislar. belli ki yaptiklari yayin kimilerinin kutsal saydiklarini incitici seylerdi. ancak her seferinde ifade ozgurlugu savunmasi yapildi.
yasiniz belki yetmeyebilir, ullkemizde bir guner umit vakasi yasandi. isteyen arastirabilir. ifade ozgurlugu elbette muhim fakat insan olcup tartmali ne soyledigini. en azindan bir arkadasin ile konusurken onun veya ailesinin bir yanlisi bile olsa nezaketen susuyorsun, ya da lisan-i munasip ile ikaz ediyorsun.
biraz dagittim konuyu ama son bir sey daha var: ulkemizde bu tip hakaretler yeni degil, kizim seni ali ye vereyim mi diye bir sarki/turku var. her seferinde kizim seni x e vereyim mi kalibi icerisinde hulefa-i rasidin in ismi sayilarak sonunda isimleri ile kafiyeli olumsuz bir hukum veriliyor. hz. ali ye, alevilere, inanclara saygisizlik yeni birsey degil. burasi turkiye. insanlar camiye gitmiyorlar, farzlari yerine getirmiyorlar ama kutsallari konusunda da laf soyletmiyorlar ilginc bi bicimde.bu taraz hassasiyetlerin en azindan televizyoncularca gozetilmesi daha iyi olur.

@manimani cok nazik bir uslupla anlatmis neden rahatsiz olunabilecegini ve mevzu da derin ama sunu eklemek isterim;
ali ulkemizde en cok kullanilan isimlerden biri. aliveli 49 50 diye tekerleme var, burda da mi toplum muhendisligi var mesela? ya da ayse kadin fasulye var, ayse hz. muhemmed'in eslerinden birinin adi ama pazarda fasulyeye ayse kadin deyince kimse rahatsiz olmuyor. yani toplum muhendisligine iki turlu bakabilirsiniz. 80'lerde bu tarz durumlar yasanmis sikca ama artik bambaska bir donemdeyiz. siz gidip ayiya ali dedi deyip cezayi basarsaniz, alevileri onurlandirmis olmazsiniz, ayrismayi keskinlestirirsiniz. bu da toplum muhendisligidir. kimsenin farkinda olmadan izledigi bir seyi, bir sivrizeka farkedip isguzarlik yapiyor ve ordan nemalanmaya calisiyorlar.

Arama yaptiklarinda dalga falan gec aramazlar. Ben erkek olarak kadin taklidi yapiyorum, MERABA BEBIS BEN SEDA falan diyorum. Hem guluyorum biraz hem de sizofren oldugumu dusunup aramiyolar

Sms'ler için: Android in en son versiyonunda sms göndereni blokluyorsun, ondan sms geldiği gibi başka bir yere kaldırıyor, hiç sana bildirim dahi gelmiyor. Eğer androidin son versiyonunda değilsen de markette sms geldiğinde bildirim dahi yapmadan silen veya görmeyeceğin ayrı yere saklayan programlar var. IOS'u bilmiyorum ama illaki orda da vardır.

Aramalar için: Truecaller diye bir program var, onu yükle, telefon çaldığında kendi database inde kim olduğunu taratıyor, sen daha açmadan ekranda "Finansbank" (298 kişi bu numarayı spam olarak belirledi) diye yazı çıkıyor. Çok sık arıyorsa da spamlıyorsun, kara listeye alıyorsun, yine daha seni uyarmadan direk yüzüne kapıyor.

sms'ten kurtulmanın mümkünatı yok. sms'lerle ilgili yasa çıkacak yakında.ondan sonra bu kadar problem olmayacak sanırım.
bir de mağazalara telefon numaranı verme.

sms blocker diye bir uygulama kullanıyorum, hiç spam mesaj almıyorum bir yıldır. şiddetle tavsiye ederim.
aramalar için de 850li hatları hiç açmıyorum. kalan nolar için bir daha aramasın gibi bir işlem uygulanabilir.

Android'te sms blocker gibi bir şey kurmana gerek kalmıyor, özellik kendisinde var zaten.

bi soru da benden: spam sms göndereni, sadece numarası gözükürse engelleyebiliyoruz, bunu biliyoruz zaten. sms "hede hödö mağazası" adıyla gelince engelleyemiyoruz, bunu engellemenin bir yolu var mı android'de?

biraz ingilizce biraz turkce falan konus tasak gec biraz. hem senın sınırın bozulmaz eglenırsın hemde vazgecerler bı sure sonra

@3200 arkadaşım tek tek numarayı engellemiyorsun bu programla. kendi kendine bütün gelen ve gelebilecek olan smsleri otomatik engelliyor.

@black sabahat yani aynen senin dediğin şey bu uygulama. sen engellemiyorsun numarayı. o algılıyor. ister no olsun ister firma ismi sana o mesajı göndermiyor. ayrı bir block listte tutuyor.

operatörünüzün internet sitesinde bulunan "tüketici şikayet hattı" sekmesine girip, tek tek hangi servis numaralarından sms aldığınızı belirterek " bu bu servis numaralarından reklam alıyorum ve iptal edemiyorum. Belirtilen servis numaralarındaki aboneliğimin iptalini, tarafınızca iptali mümkün değilse hangi yolla iptal edeceğimin tarafıma bildirilmesini talep ediyorum" diye bir yazı yazın.

gereken dönüşü yapacaklardır.

selam.

textra diye bir uygulama var android'de.
sms uygulaması yerine onu kullanıyorsun.
hem güzel özellikleri var, hem sade, hem kullanışlı.

ayrıca hem numaraları hem de XX TİCARET şeklinde gelen sms'leri
spam olarak belirleyebiliyorsun.
ben öyle yaptım, bir haftadır tık yok :)

spam filtresi nerden nasıl yapılıyor ya? bende dominostan bıktım. numara olmadığı için engelleyemiyorum.

Andoridin kendi sms kısmında da numaranın yanı sıra, XX TİCARET veya PİZZA HUT diye gelenleri engelleyebiliyorsun.

ya tek tek numara isim engellemeye kasmayın. "sms blocker" bu işi otomatik yüklediğin an kendi algılayıp yapıyor. algoritması nedir bilmiyorum ama doğru çalışıyor. hiç gerçek mesajı blockladığını görmedim. spamde karar veremediği olursa çok nadr sana soruyor sen bu spam diyorsun bir daha çıkarmıyor.

çok hayat kurtarıcı bir şey. uğraşmayın androidde tek tek no blocklamaya

sms gelen firmayı arayıp iptal ettirebilirsin %80' inde işe yarıyor.

Benim telefonumum bir rakamlı değişiği, 536'lısıbir adet telekız hattı imiş. Çok sayıda mesaj alırdım, aramalar da gecenin 1-2'si gibi olurdu ağırlıkla. Yönlendirmeye başlamıştım artık "536'lı olanı arayacaksınız" diye. Bazıları özür dilerdi, hatta "Ben de gencim, ihtiyaçlarım var. O yüzden arıyorum, yoksa aramam" diye açıklama yapan, "Evli, nişanlı mıydınız; enişteye ayıp olmamıştır umarım" diye özür dileyen kadar da "Olsun, madem sen çıktın, seninle konuşalım", "Sen onu benim külahıma anlat or.spu" diyen de olurdu. Ben de oflar, puflar, çok kapatırdım. Çok küfretmezdim, küfredince gaza geliyorlardı çünkü.

Biraz özel bir numara olduğu ve bana torpille karışık bir hediye olarak geldiği için değiştirmek istemedim. Hatta daha sonra aynı numaraya 5000-7000 TL arası teklifler geldi hattım için. Belirli bir şehrin plakası çok tekrar ediyordu, o şehrin ileri gelenleri satın almak istiyordu daha çok. Ama benim için değerli olduğundan satmak istemedim hiç.

1-2 yıl çok arandı, ondan sonra da sanırım telekız hattı kalktı veya numarası değişti, azalarak bitti aramalar.

büyük ihtimalle bir dolandırıcılık vakası.

Amca buyuk ihtimalle sallamis.

Karakola gidip alınmamış olması hikayenin zayıf yönü gibi geldi bana. İlla kaymakamlıklarda falan bu tip düşkün&ihtiyaç sahibi insanlara yardım eden bir bürüm vardır diye düşünüyorum. Ben olsam kesin inanmazdım.

östrojen kokusunu iyi alan bir dolandırıcı gibi geldi bana.

Hiç belli olmaz neyin ne olduğu .hüküm zahire göredir biz insanlar için . Yok yalancı ise o yaşıyla ,hayrını görmesin o paranın.

geçmiş olsun. dolandırılmışlar.

bu tip memlekete dönmeye çalışan insanlara yönelik uygulamalar var. beyaz masa idi galiba, başvuru yapılınca dönüş bileti bedeli tutarında ödeme yapılıyor.

yani amca iyi rol kesmiş diyelim.

amcaya kimse para vermese nereye gidiyormuş? bilet parasını toplayınca gittiği yerden niye vazgeçiyor? amaçsızca mı binmiş tramvaya? kalplerdekini Allah bilir lakin amca o zaman ben bilet almaya ineyim değilde bu gösteri çok tutunca diğer tramvayda da aynısını deneyeyim demiştir.

Geçmiş olsun. Çok klasik bir hikayeye kurban gitmiş sizinkiler. "Şuradan geliyorum, yanlış durakta indirdiler, dönüş param yok" ve "İş bulurum diye geldim ama olmuyor, memleketime döneceğim" hikayelerine bizzat rastladım. En ilginç olanı Ankara'da Orman Bakanlığı önünde sırtında elektrikli testereyle yolumu çeviren adam olmuştu. "Memlekete döneceğim" diyordu ama para vermezsem kesecek gibi duruyordu.

Kısaca iyi niyeti suistimal deniliyor buna. Neyse, aynı amcaya yakında başka bir yerde rastlayacağınızdan eminim.

Dolandırılmış sizinkiler. O değil de 50'serden 250 lira dolandırıcı olmasa bile çok zaten dönüş parası için.

Üniversitede ilk yılımı hatırlattı bana olay, arkadaşımla dolmuş bekliyorduk, durak tam hastanenin önündeydi, bir tane kadın geldi, üstü başı dökülüyor, elindeki parayı gösterdi 5-6 lira açığı kalmış, hastaneden çıkmış eve dönecek parası yokmuş, yardım edebilir misiniz dedi. Biz de arkadaşımla güya tamamladık paranın üzerini. Okuldan mezun oldum, işe girdim kaç yıldır çalışıyorum, arada o kadını görüyorum o durakta, hala eve gidecek parayı denkleştiremedi.

nawar, sadece donus parasi degil tabii biraz da yaninda para kalsin diye vermisler de ben amca sizi keklemis olmasin deyince de hepsi birden 'yok canim zar zor yuruyordu, yasli basli adam yalan mi soyleyecek?' dediler bana. taksideydik, taksici amca da 'sen ne diyorsun, yasli adamlari 5-10 lira icin dovuyorlar bile' dedi. ben de 'iyi, peki madem' deyip konuyu kapatmistim.

O amcayı Nusrette gördüm az önce,lokum yiyordu. Geçmiş olsun.

Ahahahah iyi carpilmislar. Babamı da dolandırmıştı birisi benzer bahaneyle - ki kendisi 50 senedir İstanbul da. Babama yol param yok diyince, birlikte gitmişler otogara bilet almis "parayı versem belki dolandiricidir" diye düşündüğü icin. Adam daha sonra bu bileti firmanin diğer şubesinden iade edip parasini almış .

Neyse artık dolandırıldıklarının farkına varırlar da bi daha klasik şekilde dolandırılmazlar umarım. Yüzyıllardır uygulanıyor bu yöntem yani. Kimbilir kaç yüz lira topladı başkalarından da.

Sürekli paraya dikkat çekmesi ele veriyor. Bastıra bastıra para para diye bağırıyor. Bu da paralı değil de mi demek nedir ya?

Bi de kirayı verecektim şu kadarı bulamadım ev sahibi evden atacak yalanı var. İki gün sonra da bununla gelirler bilginiz olsun.

%100 dolandırıcı. en ufak şüpheniz olmasın.

ya istanbul'un bu yönunden nefret ediyorum işte. cok buyuk ihtimalle dolandırıcılık. ama annenler de haklı, muhtemelen kendi şehirlerinde(anadolu oldugunu varsayıyorum) böyle bi olay gorseler gerçeklik ihtimali cok cok yuksektir.

amca gerçekten memlekete dönme kafasında olsa kendini bi şekil harem'e ya da esenler'e atıp, yardım istese daha mantıklı olurdu. ama kimbilir belki de o tramvayla esenler'e gidiyordu. bize söylenene göre davranmakta bir beis yok, annenler bi hayır yapmıs Allah kabul etsin. gerisi onun sorumlulugunda. ama bi dahaki sefere bikaç vurucu soruyla hikayenin gerçekligini sorgulamalarını önerebilirsin.

oddyseus, ben de ondan suphelendim zaten. bildigin duygu somurusu yapmis gibi gelmisti.

Amcanin cevabinin ilk 2 cumlesinde kolpa oldugunu anladim.

"sanırım biz dolandırıldık" diyecek halleri yok elbette, embesil gibi hissederler o zaman. Tabii ki "çok ihtiyacı vardı" diyerek vicdanlarını rahatlatacaklar. Keşke bana verselerdi, çok sıkışığım şu aralar.

Bas bas bağırıyor ben dolandiriciyim diye.

bu şekilde dolandırıcılık vakalarında istanbul'da patlama yaşanmakta. bizim dükkana günde 5 tane geliyor. geçenlerde de sahil yolunda giderken trafiğe takılmıştık. orada da iki tane yaşlı başlı kadın arabaların arasında bu şekilde dolaşıp para istiyorlardı. bir ara haberi de çıkmıştı televizyonlarda dolandırıcılık diye.

kendimi yerlerine koyuyorum ne yapardım diye: hadi polis gerçekten yardımcı olmadı otogara gider orada otobüs firmalarına olayı anlatır yardımcı olmalarını isterdim. öğrencilik dönemlerimde benzer durum başıma geldiğinde 3'te 1'i parasına evime dönebilmiştim otogardan. 50 tane firma var illa ki biri yardımcı olur.

olan olmuş üzerine bir bardak soğuk su iyi gider. ama duygularına yenilmesinler bir dahaki seferlerde çünkü bazen gerçekten çok inandırıcı olabiliyorlar. istanbul iyiden iyiye kurtlar şehrine döndü :/

benim de başıma geldi.

şişli adliyesi henüz oradayken, önünde bir yaşmaklı yaşlı deyze. 2 liran var mı oğlum, davaya geldim, şimdi karşıya gitcem param yok ühü ühü dedi. verdim 2 lira.

ertesi gün yine aynı yerdeydi. yanına gittim, utanmıyor musun beni kandırmaya dedim, kaçmaya başladı. kadınla koşturmaca yaşadık kısa bir süre. yakaladım. verdi 2 liramı geri, yoluma gittim.

işte yanlış. adam için "oh suyundan da koy" olmuş. şimdi feminiz ablalar beni taşa tutacak ama bu dilendirilen, mendil sattırılan çocuklar, bu tip acındırma ile dolandırıcılık ya da dilendiricilik yapan kişiler hep kadınların suçu.

hani bu gibi durumlarda duygularına yenik düşüp besliyorlar hep sistemi kadınlar. tabii ki sadece kadınlar değil ama oran dersek en iyimser hali ile %85-%15 olur. kadınlardaki bu "iyilik"ten faydalanıyorlar haliyle o bölgede dilenciler artıyor, anneniz ve arkadaşları gibi dolandırılan sayısı artıyor, mendil satan ya da dilenen çocuklar artıyor.

geçmiş olsun.

az kalsın ben de inanacaktım ama " kızım bu da parasız değil mi" kısmı çok fena ele veriyor. baya baya annenizin arkadaşlarını hem maddi hem manevi sömürmüş.

bigun motosikletle giderken yolun kiyisinda refujlere dayanmis bir ihtiyar amca gordum. gittim yanina, noldu diye. bisey yok eve yuruyom yoruldum dedi. o sirada bi de araba durdu. amca gel birakalim falan filan. amcayi zor bela ikna edip bindirdiler arabaya. ben de arabayi takip ediyodum nolcak diye. az gidip durdu araba. ihtiyar indi, yok ben yurucem, beni boyle gormesinler, kiziyolar bana fln. diyo. araba gitti, ben de motoru park edip amcaya eslik edeyim dedim. yuruyemiyo cunku, az gidip dayaniyo bi yere. bi ara oturduk anlatti biraz, evde buna kotu davraniyorlarmis, parasi yokmus, karni acmis fln. az bi para verdim. biraz daha yuruduk, seni gormesinler, kizalrlar bana dedi, biraktim ben de. evet, dolandirici olabilir, ama olmayabilir de. hatta belki ayni amcadir :) ama hava gercekten cok soguktu ve bu sogukta o yasta biri icin dolandiricilik yapmak bile zor. sor bakalim annengile, uzerinde kahverengi kircilli bir pardesusu var miymis?

%99.9 dolandırılmışlar :( daha önce bu hikayeyi çok duydum böyle bir dolandırıcılık çeşidi var hatta aynı durumu birisi daha yaşamıştı duyuruda o da yazmıştı ama şimdi kimdi hatırlayamadım.

benim günlüğüm 250 tl diil amk, ne biçim para kaldırmış dayı. kıdem var tecrübe var tabi, tazminatlı maaş :)

geçmiş olsun
klasik bi numara

ben okurken amcaya bildiğin üzüldüm. sonra "kizim bu parasiz degil mi?" sorusunu görünce de tiksindim.

ben de dolandırıcı diyorum.

neyse, halen iyi insanlar var ki dolandırıcılar da para kazanabiliyor... geçmiş olsun.

ağva diyorum, göl kenarı diyorum, pansiyon, oteller diyorum. olur diyorum.

sapanca gölü kenarında rakı balıklı, bungalovda kalıp natürköy'de kahvaltı etmeli versiyonunu yapmıştık benim sevgiliyle. tavsiye ederim.

büyükada bence. kışın sessiz, sakin, huzurlu. yapacak bi şey yok tabi öyle ama pazar sabahı erkenden kalkıp mis gibi doğada gezmek çok güzel. hem de masrafsız.

ağva +1.

yalova taraflarında dağ evleri var güzel, sakin ve ormanın içinde.

begendim ben

renkleri çok güzel, altın sarısı ve beyaz uyumu.. :p

ben de beğendim.

Sadece yürüyüş için patika ayakkabısı biraz lüks kaçar ama onun dışında güzel.

Ayakkabıyı aldım, cevaplar için teşekkürler.

ben de vodafone'a öyle yolladım sınavı. bi yandan güzel bi uygulama tabii, zaman kazancı herkes için ama dediğin gibi 2-3 kişi bile çözebilirsin. hiçbi garantisi ve güvencesi yok. ama zaten o testler çok da bi şeyi kanıtlamıyor diye düşünüyorum, daha önemlisi mülakatlar.

bu sadece bir aşama sonra mülakatla anlarlar zaten durumu, geçen kariyerden bir yazılım firmasına başvurdum sql den 3 soru sordular başvuru ekranında. yazılımcı bi çok arkadaşım vardı direk sorabileceğim lan kendim yapim dedim.. yazılımcıda aramıyorlar proje yönetimi için az çok anlayan mühendis arıyorlar.. yalan yanlış yaptım mülakat için görüşmeye çağırdırlar.. karşı taraf anlıyor bence vardır bir filtreleri.

daha çok yapabileni çağırıyorlar değil de yapamayanı çağırmıyorlar çok ekstra bir özelliği yoksa diye düşünüyorum

bu tip sınavlar aday ne kadar zeki olabilir diye değil, acaba ne kadar gerizekalı olabilir diye yapılıyor. başkasını yerine sokup sokmamanız pek de önemli değil yani.

zamanında kuzenim 5-6 farklı kurumun bu tarz mülakatına girmişti, cümbür cemaat kasıyorduk falan, durumun yukarıdaki gibi olduğunu öğrenmiş işe girdikten sonra.

kadınlar çiçektir, çiçekler su ister reklam sloganı kadar mal değil. bence ne anlatmak istediğini gayet güzel anlatıyor bu arada, narin korunmaya muhtaç ve güzel bir koku ve görüntüden ibaret nesne değiliz diyor bunu da çok bilindik bir kalıbı yamultarak yapıyor.

hayır, çok kullanılmış olduğu için kulağa sıkıcı gelebilir artık ama ilk gördüğümde gülmüştüm. ana teması da kullanılışı da çok hoş.

senialan'ın yazdığı şekli çok kötü. bence "kadın kadındır, çiçek babandır zaaaa xd" çok daha başarılı bir slogan olurdu. sonra "anan" yerine "baban zaaa" kullanılırsa da iyi yürünürdü oradan bence.

belirteyim bu arada ironi vs. ile yazmadım gerçekten bu şekilde düşünüyorum. neticede güzelce anlatılan laftan anlayan, etkilenen insan değiliz. bu şekli daha akılda kalıcı.

kadın haklarını savunan sloganların yarısını ironiden anlamayan mal nesil anlamıyor, yarısı da kadın hakkı makkı savunmak istemediği için feminist shit, başarısız espiri gibi alaşağı etmeye çalışıyor. fakat bu espiri değildir. gerçekliğine, cürretine inanamadığınız, sindirmek istemediğiniz için 'şaka', 'mal şaka' diye değerlendiriyorsunuz.

koşun genelleme:
kadın haklarını savunan kadınlar ortalamanın üzerinde zekaya sahiptirler. vizyon problemi yaşayan, analitik zekadan mahrum, hala kabul gören zihniyetin anlayışı, temel kırıntıları arkasından düşünen abidik gubidik kitlelerin hedefi olacaklardır fakat bir taraflarında da değildir.

tamamıyla feminen zırvalarından birisi.

"kadınlar çiçektir." lafını yanlış anlamak için özel olarak alınganlık kasmak gerek ya. çiçekleri düşününce benim aklıma dünyaya kök salmış ve de insanlara ihtiyaç duymadan yaşam döngüsünü devam ettiren güzel ve bazen muhteşem varlıklar olduğu geliyor. çiçek denildiğinde evde vazoda veya saksıda duran çiçeği öncelikli olarak düşünmek nedendir, bilmiyorum.

bu sloganı atan kadın kadın-erkek eşitliğine inanmayan erkeğe pezevenk diye hakaret de eder. işin ciddi derecede ironisi de bu noktada.

Mal tabii ki, saçma sapan bir şey.

Arko Nem'in "Tüm kadınlar çiçektir ve çiçekler su ister" reklamından kaynaklanma bunlar. Cildim kuru ve çiçeğin su istediği gibi cildim de krem istiyor, bu iki iki dört kadar net benim için. Bu reklamı izlediğimde ben de eys of speyds gibi düşünürdüm, hatta insanlara ve güzel olan her şeye "gül gibi, çiçek gibi" falan da derim.

Ama burada kötü niyet aramanın da yerinde olabileceğini düşünüyorum. Çiçek deyince narinlik, kırılganlık, zarafet ve yüzeysellik de akla gelmeyecek şey değil. "Bakıma ihtiyaç duymak" da bangır bangır alt metinde bağırıyor bir yerde. "Biri gelip seni sulamalı" diye bakan da olabilir. Bu bakış açısına bu slogan layıktır ancak. (Araya ekleme: Yine de "Çiçek babandır" denmesi içimi rahatsız ediyor. "Anandır" dense de "Babandır" dense de bir fark yok benim için. Eğer çiçek bir aşağılama lafı ise, anne ya da babanın aşağılanmasının ne farkı var ki. Ataerkil düzeni yermek için ata tarafını yermek içime sinmiyor. "Kadın kadındır, çiçek parktadır" gibi bir şey benim daha çok içime sinerdi)

Kendi kafamda çiçeğin oluşturduğu algıya göre ise kadın erkek, topluca çiçeğiz. Hepimiz bu dünyanın ürettiği ayrı ayrı rengi, şekli ve kokuları olan güzellikleriz, herkes kendine özgü ve eşsiz. Art niyet sezmiyorsam, ben çiçek olmayı kabul ediyorum açıkçası, babam da çiçek, abim de, annem de.

Değil.

hayır değil, bu sloganı mal yapan size göre nedir?
başarılı bir slogan bu; herkesin anlayabileceği kadar basit, akılda kalıcı, dikkat çekici, eğlenceli ve gönderme yaptığı yer net. içeriği de, slogan hali de doğru.

evet son derece mal bir sloganmış şimdi gördüm.

derinlemesine inmeyeceğim de bunu diyen kadının iltifat, iki güzel söz hak etmediğini düşünüyorum. sanki hakaret edilmiş ha. kadını güzel bir varlığa benzetmişler, çıkmış "babandır" diye atar yapıyor.

sen çiçek değilsin tamam. sen kadınsın. ama benim karım benim çiçeğim. benim annem benim çiçeğim. babam da belki bir çiçek değil ama bir ağaç, bir çınar.

bunu anlamayacak kadar sığ isen sen ne çiçeksin, ne ağaçsın. sadece art niyetli bir kadınsın ve hiçbir iltifatı, hiçbir güzel sözü hak etmiyorsun.

bence "bakıma muhtaç"tan çok narinlik, kırılganlık alt metni içeriyor. içersin, kötü mü bir kadın için narin olduğunu düşünmek. "kadın erkek eşittir" mottosu sadece insan hakları için geçerli birader. kadın da erkek de eşit haklara sahip denmek isteniyor. kadın erkek fiziksel güç olarak, dayanıklılık olarak eşit falan değil. bunu kim iddia edebilir? bu bir kadının niye zoruna gidebilir? demesi kolay. git inşaatta nakliyede çalış bakalım madem kırılgan, narin denmesi zoruna gidiyorsa?

o yüzden narin ve güzel bir varlığa benzetilmek bir kadının gücüne gidip atar yapıyorsa, o atarlı slogan, mal bir slogandır.

çok başarılı çünkü insanların ayarlarıyla oynuyor, şimdiye dek alışık oldukları fikri sarsıyor

ikincisi bir şeyi eleştirirken çıkış noktamızı da belirtirsek ona göre yorumlar alabiliriz

mesela

bu slogan çok mal "çünkü" kelimeler küçük uyumuna uygun değil
bu slogan çok mal "çünkü" kafiyeli değil
bu slogan çok mal "çünkü" başka yerde kullanıldı çalıntı

herhangi bir sebebi olmalı, ya "bence" çok mal, ya "bana" çok saçma geliyo diye eleştiri olmaz

her şeye doğrudan saçma, mantıksız etiketi yapıştırıyoruz da ondan şey ettim, kişisel değil vincent :)

kibritsuyu +1000

bu ülke 'böyle yapsan ne değişecek yea'cılarla dolu olduğu ve bu nedenle her konuda başkalarına bağımlı, sıfır üretken, ara eleman ülkesi olmaya devam ettiği için, ideolojik altyapısı da bu hımbıllıktan 'bu kadar ufak şeylerin kıymeti olmayacağına' ve biraz analitik düşünmenin 'gavatlık, elitistlik, fularlı entellektüellik' olduğuna falan hizmet ettiğinden, muhtemelen altındaki ideolojiyi hor görecektir.

sloganı mal bulan adam bu fikrini 'kadına çiçek babaya çınar ağacı' diyerek temellendiriyor(!). kalan random shit vecizeleri okumaktan gözlerim yandı. hamiş: bu slogan zaten bu sloganı mal bulanlar için bulunmuş. bu kadar çok mal bulan çıktığına göre yerine ulaşmış. tebrik ediyorum mucitlerini.

aychovsky +1

valla tekrarlamak gibi olacak ama yine de belirtmeden edemedim: kibritsuyu +1

Degil, asil orijinal slogan sacma niye erkeklerin cildi cilt degil mi neme ihtiyac duymuyor mu, guzellik ve zerafet sadece kadinlara mi ozgu ya da sacmalik

Bütün feminist sloganlar gibi bundan da gerizekalılık akıyor. Loser kadınların kendi kendine gelin güvey olması çok komik.

Kadinlar cicektir sozunde bir terslik bulamiyorum. Eger isterseniz, bircok şeyden - olmasa bile - art niyet cikarabilirsiniz. Bu da oyle. Cicegin zayiflik kismina vurgu yapilmiyor kadina ithafen soylendiginde, cicek guzelligiyle estetigiyle on plana cikan bir obje, zayifligi acizligiyle degil.
Dolayisiyle burada vurgu yapilan sey KESİNLİKLE zayiflik degil. Gidip de evinize, bahcenize "dur soyle hassas, zayif aciz bir obje alip koyayim" dusuncesiyle cicek almazsiniz, "soyle renkli, guzel, estetik, goze hos gozuken gos bir sey alayim" dusuncesiyle cicek alirsiniz. Boyle sacma sapan fikirleri ortaya atabilmek nasil mumkun oluyor? Art niyet ise kadina cicek denmesinden bu anlami cikartmakta. Kadinin kendisine cicek gibi hos, estetik ve narin diye iltifat edilmesine ihtiyaci yoktur, o tamamen ayri bir konu.
Ayrica babalara laf gidiyor boylelikle simdi ne yapacagiz?

Birazcik mantikli ve gercekci dusunmek lazim. Cicek fiziken guclu ve saglam degildir ama estetik yonden ve pozitif enerji verme yonunden epey gucludur. Bir kadin da fiziken zayiftir, bu da doganin bir gercegi. Yani cicek gibi fiziken zayif ve hassastir ama guzeldir, cekicidir. Bir kadini bilek guresinde kolaylikla yenersiniz ama bir kadindan mutlaka daha zekisinizdir diye bir sey yok bir erkek olarak mesela. Simdi, bir kadinin kollarinin gucsuz oldugunu iddaa etmekte hicbir sakinca yok o halde. Cunku bu tabiatin gercegi. Bir kadinin cicek gibi kirilgan ve guzel oldugunu ifade etmekte de sakinca yok. Yasadigimiz evrende kadin erkegin birbirinden ayrildigi bir cok nokta var, saglamamiz gereken sey ikisininde daima esit haklara sahip olmasi. İkisinin de birbirine ustunluk sagladigi noktalar var, bunlari kurcalamanin hicbir anlami yok.
Eger ters anlamlar cikartmak isterseniz, kadin ve erkek uzerine soylenen ne varsa tamamina yakinindan her birinden bir suru ters anlam cikartirsiniz, eger isterseniz bunu rahatlikla tlyaparsiniz. Ben yapabilirim mesela.

su içerek, ekmek yiyerek belki? bir süredir devam eden bi şikayetinse bu mutlaka gastroentereolojiye git.

doktora giderek

"kağıt üzerinde aynı ama telaffuzda farklı" demişti meksikalı bir arkadaşım, ama karşılaşınca anlaşırlar.

Yazım ve telaffuzda kimi farklılıklar oluyor ancak bir İspanyol ile bir Meksikalı gayet rahat anlaşabilecek durumda.

Bir örnek: İspanyolcada sık kullanılan "ll" harfleri İspanyolcada "y", Latin Amerika İspanyolcasında "ş" olarak okunmakta.

bazı yörelerde "s" yi bile "h" gibi okurlar.

yazımda da farklı seste de farklı bazı kelimeler de farklı
ama anlaşırlar

Aynı dil telaffuz farkı olduğu gibi kelimeler de farklı anlamlarda kullanılabiliyor. Bir ülkede çok sık kullanılan diğerinde tedahülden kalkmış gibi algılanabiliyor. fiillerin kullanımları özellikle de mecazi anlamda kullanılanlarda farklılık mevcut ki bu latin ülkeleri arasında da farklılık gösterir.

En bilindiklerden örnek:
pollo kelimesinin okunuşu: poyo, pojo, poşo okunuş örneği
Coger: taşıta binmek zamanlar birisine binmek gibi argo tabire evrilmiş Latin Amerika'da.

fark var tabii ama daha çok aksan farklılığı. yine de anlaşıyolar gayet kübalılar, meksikalılar, kolombiyalılar.. mesela türkiye'de yahudiler de ispanyolca konuşurlar, ladino daha doğrusu ama ispanya ispanyolcasını pek anlamazlar.

KRaldan fazla kralcılık durumu.

Ahmet davutoğlu arayıp 4. kürsüsü ekleyin dememiştir ama yarışmayı yapan dallamalar dalkavukluk yapıp adamın gözüne girmek için eklemişlerdir bence

Tek yorumum: aksjskdklsjfdk

ya gereksiz bir haber, küçücük kızın üstünden siyaset yapılıyor, babasına istediğinizi diyin ama çocuğu haber yapıcak ne var?

ayrıca yarışmayı yapan organizasyonun dalkavukluğudur o.

@yatagants abi ben hayatımda 4.lük kürsüsü görmedim. böyle bir olay elbette haber yapılır. dalkavukluğa bende katılıyorum ama.

yatagants +1

Eğer seyretmediysen; Le fabuleux destin d'Amélie Poulain www.imdb.com

(bkz: 50/50)

www.imdb.com

konusunu okuyunca dram gibi olabilir ama aslında komik diyalogları olan, bence çok sıcak bi film. ağlaklık, bayağı bi dram yok içinde.

yes man

little miss sunshine

seeking a friend for the end of the world

hokkabaz

groundhog day

begin again

once

yes man
Le fabuleux destin d'Amélie Poulain
little miss sunshine
hokkabaz
groundhog day
once

bunları izledim. once mesela çok sıcak bir film.hokkabaz da cidden öyle. amelie zaten kült film artık.

diğer önerilerinizi değerlendireceğim.

buffalo 66
vavien

interstate 60

her canım sıkıldığında açar izlerim, hatta birazdan yine izleyeceğim sanırım.

ferzan özpetek: mine vaganti

müzeleri, sergileri gez muhakkak. londra demek sanat demek.

alışveriş için primark'ı kaçırmıyosun. belki çok kaliteli değil ama özellikle kadınsan veya anne, kız kardeş, kız arkadaş gibi kişilere hediye alınacaksa primark cennet gibi bi yer. oxford street'te mevcut baya büyük mağazaları. genel olarak oxford street alışveriş yeri zaten.

ulaşım için bi şey diyemiyorum, belki değişmiştir sistem ama metroyla gidemeyeceğin hiçbi yer yok. kalacak yerin zone 1 veya 2'de ise çok daha rahat olur.

simcard kesinlikle al, londra büyük bir şehir, iyi bir data planıyla rahat edersin.
ben oradayken LYCA almıştım, sonrasında gittiğim tüm ülkelerde lyca almaya devam ettim :P kontörlü alacağın için simcarda para vermiyorsun, benim tavsiyem eğer orada bir tanıdığın evinde kalacaksan internetten sipariş et, hem böylece mikro makro falan da seçebiliyorsun. sen gitmeden o varsın diyecektim ki pee bu haftaiçi gidiyorsan varmaz tabii.
www.lycamobile.co.uk

bak burada data planları var, 10 sterline 2 gb alabiliyorsun: www.lycamobile.co.uk

ben 12'ye 3 gb almıştım sanırım, 3 hafta boyunca gayet yetmişti.

UCUZ YEMEK: subway, pizza hut. pret a manger subway'e oranla pahalı.
kessinlikle ben's cookies ye, hatta bana da getir :D oxford st'te vardı.
eğer zamanın varsa bir günlüğüne oxford'a git gel, megabus ucuz şehirlerarası biletin adresidir.

şu entrydeki söylenen her şeyi yapmaya çalış. bundan daha iyi bir rehber bulamazsın.

eksisozluk.com

özellikle tavsiye edilen veneuzella yemeği pek bir harikaydı.
lübnan yemeği yiyeceksen de fattet moussaka'yı tercih et, diğer fattet çeşitleri çok tahinli.

müzeler çok iyi, tek tek anlatmaya gerek yok. ilgine göre gidersin. eğer biraz tarih merakın varsa national portrait gallery'deki tudors sergine aşık olmuştum.

premier lig maçlarına bilet bulmak zor, şansımıza kupa vardı, anca ona gidebildik. haftaya arsenal-west ham ve crystal palace-qpr var. zorlamak istersen crystal palace'i öneririm. arsenal'e bilet bulacağını pek zannetmiyorum.

ulaşım konusunda 2 seçeneğin var. 1. oyster card, 2. travelcard. oyster akbil'in londra versiyonu. travelcard ise sınırsız ulaşım hakkı veriyor. bol bol gezerim diye düşünüyorsan travelcard al, yoksa oyster. travelcard alıcaksan zone 1 ve 2yi kapsaması yeterli olur. haftalığı 32 pound gibi bir şeydi. ikisini de bilet makinelerinden alabiliyorsun.

elektronik müzik sevmiyorsan fabric ve minister of sound'a gitme. girişte 20 pound veriyorsun, içeride de içkiler çok pahalı. londra gece hayatı erken bitiyor. publar 12 gibi, gece klüpleri 3te kapanıyor. (sadece fabric, minister of sound gibi belli başlı klüpler geç kapanıyor. onlar da 6da.) klüplere akarım diye düşünüyorsan erkenci olmakta fayda var. sağlam sıra oluyor. 11-11.30 gibi sıraya girmeye bak.

şansına sevdiğin bir grup çıkıyorsa kesin koko'ya git. herkes çok sevdi, bir tek ben gidemedim herhalde :( denk getirirsen sağlam partiler de oluyor. onun dışında the roxy fena değildi. the borderline'ın müziğini çok sevdim. onun dışında binbir çeşit bar var. bir tanesini özellikle önericem. adı the world's end. punk çalıyorlar, atmosferine bayılmıştım.

bir sabah kesinlikle covent garden'da kahvaltı et. londra'da geçirdiğim en özel andı. biz crusting pipe'ta yaptık, lokasyonu nedeniyle covent garden'da zaman geçirilecek en uygun mekan.

ucuz yemek için herkes pret-a-manger'ı övüyor ama ben subway'ı önericem. 5 pound'a 30 cmlik sandviç alabiliyorsun. 2 öğünü kurtarıyor.

1 gün ayırabilirsen herkes brighton'ı çok övüyor. ben gidemedim, bari sen git. :( edinburgh istersen ora hakkında da öneriler verebilirim.

sakın turkcell'den paket alma. yurtdışına gideceğin zaman her zaman o ülkenin sim cardını satın al. ingiltere için bence en uygunu vodafone. gidince şu aşağıda gösterdiğim 10 poundluk paketi al. 500 mb paket verecek. google maps londra için olmazsa olmazlardan. şehir çok büyük, elinde harita ile altından kalkamazsın. ayrıca istersen ekstra 5 pound verip 50 dakika türkiye'yi arayabiliyorsun.

www.vodafone.co.uk

Fatih, Balat biraz turistik ama yine güzeldir, Sultanbeyli az turistik, Kuzguncuk, Üsküdar sahil, Moda.

adalar turistik ama mevsimi değil, o yüzden çok kalabalık olmaz. özellikle hava kapalıysa.

fenerbahçe, kalamış civarı çok güzel, gittiğini sanmıyorum.

anadolukavağı da turistik aslında ama öyle abartı değil. yazmamışsın hem.

kanlıca, kandilli, çengelköy gibi boğaz semtleri olabilir.

tevrik fikret'in evi var aşiyan'da, on numara manzara ve huzur var orda. hemen yanında aşiyan mezarlığı'nda münir nurettin selçuk, orhan veli gibi önemli değerlerimizin mezarları da var göstermek istersen.

Yillar once bana da oldu. Buraya sormustum ben de. "Cok killisin demek" demislerdi. Halbuki o kadar killi biri de degilim. Bi daha boyle bi sey olmadi.

tabana kıymık gibi bir şey battığında cilt dengesi bozuluyor ve oluyor böle kıl uzamaları.

halıdan battaniyeden kıl girmiş olabilir. eşimin ayağından da çıkarmıştık. cam parçası girmiş gibi ağrı yaptı iğneyle deştik kıl çıktı. kökü falan da yoktu.

uzman neyin değilim ama zamanında şöyle bir şey okumuştum: adamın parmak ucunda kıl çıkıyordu. bunun sebebi, oraya deri nakli yapılmasıydı. normalde kıl çıkan yerden nakil yapmışlardı yani, o yüzden çıkmaya başlamıştı orada da. normal şartlar altında o bölgenin artık dokusundan mı yapısından mı bilemem, kıl çıkaramayacağı söyleniyordu.

ayak tabanı olsun, parmak içleri olsun buralarda kıl çıkması normal bir şey değil bence. atıyorum Y denen şey çıkarıyordur kılı, bu bölgelerde Y yoktur. o yüzden kıl çıkması anormaldir. öyle düşündüm ben. ama tek bir tane çıkmışsa bilemedim, kök kopması gibi bir şey de hissetmedim demişsin garip. bilemedim.

Bir kere oldu. Zaten zor yürüyordum o kıl iyice zorlamıştı beni. İğneyle deşip çıkarttım. Bir daha da olmadı.