soru nick uyumsuzluğu :(

Özetle, anlamlı birşeyler bulup onlara bağlanarak, anlamsız şeylerin yarattığı olumsuz etkiden kurtulabilirsin.

yalnız olmadığını, pek çok insanın böyle hissettiğini düşün ve hissettiklerinin aksine davranmak için kendini zorla. yaşamak için kendini zorla. sen istemediğin sürece hiçbir psikolog seni düzeltemez, hissettiklerini değiştiremez. www.ted.com

sağlıklıyım diyorsun, görüntüm iyi diyorsun, maddi durumum iyi diyorsun... ne duruyorsun, helva yapsana modunda, şükredip hayata devam et başkan. başka karıya kıza yürü. ne bileyim yüce tanrı facebook diye bir şey yaratmış, ekle birkaç kişi konuşmaya başla. iletişim çağındayız, hiçbir şey göründüğü kadar zor değil. üstelik senin durumun iyiymiş bir de. kilo da vermişsin.

zemin harika, hava şartları müsait, çıkıp top oynamıyorsun. ramazan diye sıkıntı yapmazsan eğer çak iki bira, tak kulağına müziğini, ak hocam dışarı, nedir yani?

inan hiç gerek yok...

hiç bilmediğin bir yere tatile git tercihen yurtdışı olsun. farklı bir ortamlar her zaman işe yarar

bu akşam gitar soruları aldı yürüyor :) geçen şurada cevaplamıştım (git: 966477)

@freebird5406_2 genel olarak Cort x3 önerilmiş. İkinci el fiyatları uygun duruyor ama manyetigi vs bozuk/hasarli cihaz da kaptirabilirler sanirim. O yuzden bir bilenle almak en iyisi olacak.

cort x2 x3 x6 gibi modellerin farki nedir acaba?

(git: 967926) 

merhabalar, cort x serisi gitarlar önermişer de mesela neye göre önermişler

hep çalmak istediğin şarkılar hangileri ? hangi grupların müziğine yakın şeyler çalmak istiyorsun

cort x serisi hakkında çok bilgi sahibi değilim, ama daha çok post-rock, metalin türlerine uygunlar

x2 x3 x6 arasındaki fark manyetiklerinin özellikleri ve gitarların genel kalitelerine göre değişiyordur

ben squier kullanıyorum çünkü fender alacak param yok, red hot chilli peppers, dire straits gruplarınınkine yakın sıcak ve gevrek tonları çalmayı daha çok seviyorum :)

metal gitarıyla blues da çalınır ama çok keyif vermez, bazı müziklere bazı gitar türleri daha uygun

dinledigim tarz degismekle beraber iron maiden'dan children of bodom'a genis bir yelpazem var (idi) yasla beraber steve vai dinliyorum :)

o zaman cort ibanez jackson markalarının modelleri işini görebilir, bu markalara aşina arkadaşlar sana daha çok yardımcı olabileceklerdir

bir ara cort kx-5 modeli almayı düşünüyordum, manyetikleri hem single hem humbucker olarak kullanılabiliyor, bu da hem sert hem de yumuşak tonları alabilmeni yapabileceğin müziğin yelpazesinin genişlemesini sağlıyor

bütçe nedir?

@nodrap ikinci elde 300 civarı

bu durumda ben de seni izninle şuraya almak istiyorum: (git: 865244).

buraya yazabileceklerimi aşağı yukarı oraya yazmışım önceden. sorun olursa buralardayım.

300 liraya alacağın gitarla ilerleyemezsin. verim alamazsın saza küsersin, kalır öyle. bence bütçeni en az bir iki katına çıkarmaya çalış. en azından alete daha bir şevkle sarılırsın.

www.youtube.com

voice of the soul www.youtube.com

kronolojik olarak favorilerimi yazayım: zombie ritual, pull the plug (bu ikisinin live in la versiyonlarını daha bi severim), together as one, trapped in a corner, out of touch, the philosopher, spirit crusher

her albümden birer şarkı yazmayı planlamıştım ama şahsi favorim olan individual thought patterns albümüne torpil geçtim.

scavenger of human sorrow
spirit crusher (illaki)
flesh and the power it holds
the philosopher

human - flattening of emotions

ayrıca albümün 3. şarkısı "su getir kezban"ı bilmeyen death dinleyicisi olamaz!!!

Caiz değil, başlama.

kıvırırsın yap gitsin.

patenin yaşı olmaz yahu, önceden yapmışlığın da varmış zaten sorun yaşamazsın bence pek.

yalnız ben buz pateninde ısrarla yanlış bastığım ve "o kadar para verdim ulan" deyip bauer patenlerimi (bauer, dikkatinizi çekerim) giymekte direttiğim için sağ ayağımı sanırım geri dönüşü olmayan şekilde zedeledim. kıkırdağı falan skip atmışım. böyle bilgisizlik, hıyarlık yapmayacaksan başla bence. bu arada benim patenler bauer'di.

birden beni tanıyan biri biraz çarpıtarak trol bişiler yazıyor heralde dedim. ben 9 yaşındayken paten kayarken düşmüştüm ve ön dişlerimi kırmıştım. koca yaz küçücük kız cadı gibi kırık dişle dolaşmıştım. üzücüydü. sonrasında tüm hayatım dişçilerde geçti. marmaranın bir dönemki pedodonti asistanlarını ben mezun ettim diyebilirim. lisede çoğu kere dişlerim çat diye çıktı mesela.cesaret edemiyorum artık. travma olmuş heralde. onun yerine kendimi bisiklete verdim o da kesmiyo tabi. cesaretin varsa kıvırırsın nolcak.

Evet arkadaslar kararımı verdim,

Kıbleye doğru hafif slalomlarla kayma kariyerime kaldığım yerden devam edecegim.

Bütün iman gücünüzle yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

caizn't.

ilişkiyi salla. macbook'u kurtardın mı onu söyle

Naptin da kirdi acaba cok merak ediyorum. Iliski kurtulabildigine gore oyle bisi yapmis olman lazim kirmasi hakli olsun.

Eski başlığa link versene merak ettim.

2. kişi varmış, 1. kız da onu öğrenip kırmış, hepimiz ayrıl dedik, ayrılmış ve 2. ilişkiyi kurtarmış.

başka açıklama bulamadım.

madem barıştın, diğer elektronik eşyalarını sigortalat. bir kere kıran, ikinciye hacemat eder.

ben ilişkiyi kurtar demedim, benimki yapsa ben de onu camdan atardım demiştim.

dediğim gibi, sigorta konusunda allianz iyi.

eğer ilişkiyi kurtardım derken sorunları çözüp ilişkiye devam etmekten bahsediyosan. önceki duyuruya gelen cevapları yanlış okumuşsun demektir. eğer öyleyse trollsun zaten muhtemelen.

www.vatanbilgisayar.com

arkadaşım spor salonunda kullanmak için bundan aldı. kullanım itibariyle kablo derdi olmadığı için aşırı derecede pratik ve görünüşü de çok şık. tavsiye ederim.

fiio x1'e haricen kart alman lazım. aletin dahili hafızası yok. ben de 1 hafta önce fiio x1 mi alsam diye dolaşıyordum ortalıkta. çünkü sandisk clip+'ımı kardeşime vermek zorunda kalınca ben de mp3 çalarsız kaldım.

ikisi arasında kaldım, tercihim yine sandisk sansa clip+ oldu. 170 liraya satılıyor sanalpazar.com'da. açıkçası fiio x1'e 500' yakın para vermeyi yemedi.

@mr rosebud
kulaklıkla kullanmayı duşunuyorum.
@mermize
Sansa'yı da çoğunlukla kartla kullanacağım zaten, ama şuanda da sansa ağır basmaya başladı bende de :)

Sherlock, izlemediysen

(bkz: a young doctor's notebook)
(bkz: the lost room)
(bkz: the booth at the end)

a young doctor's notebook+1

a young doctor's notebook +1
(bkz: angels in america)

fargo

utopia

under the dome

Under the Dome ve Utopia mini dizi değil yalnız.

The lost room
Fargo
Gangland Undercover
True Detective (Yeni sezon geliyo ama karakter olaylar vs sıfırlandığı içi mini seri olarak söylüyorum. Ha ilerde olaylar ibrleşirse bilemem)

the it crowd, pisman olmazsin

Dune, fargo

the lost room
flashforward

en başta 'angels in america' ve 'the lost room'

ardından;
unsere mütter unsere vater
band of brothers
a young doctor's notebook
mildred pierce
olive kitteridge

mermize +1

unsere mütter unsere vater

evet
bali kullandım
lazım olunca, koli felan yapıştırıyorum.

aseton kokladım memur bey.

Madde(tdk)= Uzayda yer kaplayan (hacim) kütlesi olan tanecikli yapılardır. Evet bu tanım zarfında kullanmayan yok sanırsam.

1-hayır.
2-bilmiyorum.
2-ben hep 50 liralık kullandığımdan sıklığını bilmiyorum.

hayır
hayır
hayır

sigara bile içmiyorum

ama puro içmişliğim var sayılır mı :)

Bali kullandım kardeş.

1. evet
2. ecstasy, ot, bally, çeşitli haplar
3. artık kullanmıyorum

madde gibi kullanıldım olur mu? şaka şaka.

1-evet
2-çakmak gazı
3-bıraktım.

1-evet
2-iki üç başlıca erişimi kolay olanlardan
2-bi buçuk iki senedir kullanmıyorum ama iki ayda bir arkadaşlarla topluca kafa dağıtmalık kullanıyorduk zamanında

1) od madde sayılıyorsa evet
2) od
3) kullanmıyorum, 1-2 kere denedim sadece

dumanlı mumanlı şeyleri hiç sevmiyorum ama lsd olsun, efendime söyleyeyim türlü türlü haplar olsun getiren olursa keyifle atarım :(

1-kullandım
2-ot diye tabir ettiğimiz esrar.
3-3-4 ayda bir denk gelirse kullanırım.

1-evet
2-arkadaşın zipposunu gizli gizli kokluyorum.
3-arada

hayır

1 - evet
2 - nargile
3 - 10 gunde 1

çay bağımlısıyım
*ciddi*

evet
şeker
3-4 ayda bir

1-hayir

kola kullanıyorum ben. günde 3 litre.

evet
ot
denk gelirde uzatılırsa.

belescilikle alakası yok lan, aradıgım bi sey degildi hepsi bu, beleşcilik hikayesi icin;

arkadaş işlettigi pastanenin kapısında dikilirken adamın biri 5 metre öteden dumanı çekiyor, tam bizimkinin önünde veriyor dışarı. ayar oluyor ibne. düşüyor adamın peşine, adam nereye bu oraya. bi müddet adam önde bizimki arkada dumanı koklaya koklaya gidiyorlar, adam en sonunda dönüp arkasını hayırdır birader ne takip ediyosun diyor, bizim manyagın cevabı;
''abi bi duman alayım mı be''

Isırmak için çok gaza gelmeye gerek yok ki, içgüdüsel zaten o. Hayvanlar hep ısırıyor örneğin. İçgüdülerini bastırmayınca ısırıyorsun yani. Ben ısırıyorum. Bunu gaza gelme olarak görmediğim için: "d.hiçbiri".

d. sana ne monako

a

ısırmadan olur mu yahu? coitus'tan bahsediyorsun hacı ısırmasız bir coitus, köpüksüz bira gibin olur.

şiddetine göre değişir. sert ısıracaksa olmasın.

yani, şiddetine göre a veya b.

B. Aslında abartmazsa sıkıntı yok. Ama abartmayanı görmedim

kız sert seviyor,mesajı alıp sende yardırcan...

Şiddetine bağlı. Minik minik ısırmalar iyidir de, hart diye girişip ısırıyorsa, canım acıdığında o ana kadar zevk alırken birden ayılıyorum, zevk geri kaçıyor, dünyaya dönüyorum. Sert ısırıyorsa uyarırdım.

opera.

chrome

mozilla

Chrome

internet explorer

Firefox <3

chrome rulezzzzz

chrome ve opera

safari

macbookta trackpadden geri ve ileri yapmaya bayılıyorum, vazgecemiyorum

ev-safari
iş-chrome

chrome görünümlü firefox. hiç çökmüyor.

i.imgur.com

2 hafta önce çökmüş en son.

6.0 sürümünden beri firefox kullanıyorum. Çok şükür chrome kullanmadım. Son 4 yılda en fazla 5 kere çöktü. Onlar da 30 sekme açınca.

pale moon

ff'ın optimize hali. hem tasarruflu hem de istediğin şekilde özelleştirilebiliyor.
chrome çok bellek tüketiyor. memnun değilim.

eski opera'cıyım. eski sürümleri gibi olsa yine kullanırım. vivaldi de iyi, operacılar yapmış. denenebilir.

jerom (chrome)

mozilla firefox. vazgeçemediğim tek browser.

işte chrome, evde firefox.

Chrome

krom

comodo chromodo.

opera

doğru duymuşsun beats en iyisi zaten adamlara yetişemiyorsun sürekli yeni ürün çıkarıyorlar.Bence sen beats al

beats neye göre en iyisi?

bence grado en iyisi

dostlar:

beats 400 TL
grado da 600 TL civarlarında yanılmıyorsam.

daha makulu yok mudur bu meretin ?

marley modellerine bakabilirsin. 100-250 tl bandında. görsel olarak da hoşlar.

marshall a bak

en iyisi diyorsan 1500-2000 seviyelerine bile çıkarsın. kaç paran var?

Sennheiser modelleri de var uygun fiyata. CX-300 II iyidir.

Shure SE215-CL

House of Marley EM-FE023-SM

Sony MDRXB60EX

Brainwavz M2

ucuzların arasında en iyilerinden biri urbanears. kransen modelini 4-5 aydır kullanıyorum, memnunum.

Sennheiser +1

CX 3.00 (200 TL)

www.sennheiser.com.tr

Dikkatsizler için edit: Başlıkta "en iyi" demiş ama soruda "en iyi Fiyat/Kalite oranına sahip" demiş.

shure se425 kullanıyorum. hayvan gibi memnunum. ama bütçeni haydi haydi aşar. grado da keza. evet en iyilerinden biri ama para meselesi.

bünyene en uygunu cx-300 II gibi duruyor. ama bulablirsen uygun fiyata shure se215 de uyabilir.

brainwavz bana cazip gelmedi hiçbir zaman.

Sennheiser cx 400-ii vardi bende coook memnundum. O bozuldu baska sennheiser aldim simdi. Ses olarak ciddi kalite ama dayaniklilik konusunda pek memnun degilim.

eksisozluk.com

(bkz: xiaomi piston 2)
(bkz: vsonic gr02 bass edition)

bozuldu gitti. yat uyu sabah kahvaltı yaparsın

Sahurda Ezan Okunurken Yemek Yenir Mi?

Bilerek veya bilmeyerek ezan boyunca yemek yemeye devam eden birisinin orucu tehlikeye girer.

Yani bu kişi oruca niyetlenmemiş gibi olur Yani kalbi niyetlense bile, fiiliyatıyla orucunu açmış olur Yani yemeye veya içmeye devam etmekle niyetinin gerçekleşmesini engellemiş olur.

bozulmaz.
ağzındaki yemeği bitirebilirsin ama daha sonra yeme.

Saat 4.30 a kadar yolu var bir şey olmaz. (bkz: )www.suleymaniyetakvimi.com

merhaba. google a ağlıyordu yazsana.

sence kainatın yaratıcısı senin ezan okunurken lokma çiğnemene takılır mı cidden? bu kadar mühim misin?

benim bildiğim ezan okunduğu andan itibaren yiyemezsin. o an ağzında idiyse, tükürmen lazım. çıkaramayacağın noktadaysa yutacaksın, o sorun olmaz. ama ezanın ne zaman okunacağı belli. her an ezan okunabilecek durumdayken sen yemeye devam ediyorsun, o yanlış. orucu bozmasa da orucun sıhhatini bozar gibi. ulan ben güzel dini eğitim almıştım aslında, atayizlik yapacağıma nihat hatipoğluculuk oynasaymışım keşke.

hala ezandan 45 dakika sonraya kadar yiyebilirsin diyenler var. eminim bir grup böyle, bir başka grup da ezan saatine kadar yiyordur. ama sorsan kitap apaçık gönderilmiş. daha oruç saatini bilmiyor adamlar.

bildiğim kadarıyla ezan bitene kadar devam edebilirsin.

not: yatırım tavsiyesi değildir.

der meister hakli. ezan okunmaya basladigi anda birsey yutamazsin. agzindakini tukurmen lazim. yutarsan kaza gerekir.

diyanetteki memurların hesaplandığı saatte okunan ezana ne bakıyorsun ki; kitapta apaçık ufuk çizgisi zfiri karanlıkta belirene kadar ye yazıyor ezan okunurken çık dışarı bak her yer zifiri karanlık. o çizgi okunduktan 1 saat sonra çıkıyor neredeyse.

evet ezan saatlerini dikkate alma, doğru olan ufuk çizgisi aydınlanmaya başlamış mı. ışıksız bir sokakta eline siyah ve beyaz ip alıp birbirinden ayırt edebilecek kadar gün aydınlanmışsa yeme içmeyi kesmen gerekir. ülkemizde imsak erken okunduğu için saatlerin bir geçerliliği yok. ben çok gez ezandan sonra kalktım, baktım hava hala karanlık yemek yiyorum.

bilip bilmeden "tutma bırak zaten bozuldu" diyen arkadaşlar bunun vebalini nasıl alıyorlar anlamıyorum.

abi siz hangi coğrafyada yaşıyorsunuz ya? vaktin gelip gelmediğini anlamak için sabahın 5'inde iplikle sokağa mı çıkmamız lazım yani? şu an dünyanın herhangi bir yerinde güneşin doğuşunu görme ihtimaliniz ne kadar sizce? o imsaklar eğlencesine basılmıyor di mi?

Ezan okunduğu anda, daha bir şey yenmez, yutulmaz.

ezan sonuna kadar vaktin var diye biliyorum. ben öyle yapıyorum en azından. söylenenlerin bir kısmına da katılıyor, ezan başladı ya da bitti diye ağzındaki lokma bitmediyse, tanrının senin orucunu kabul etmeyeceğini sanmıyorum.

o kadar da değil. akıl var, izan var yahu.

@der meister, şu çağda eline iplik alıp sokağa çıkacak halin yok zaten. çıktığını farzedip iki rengi birbirinden ayırt edebilecek kadar yeterli aydınlığın olduğuna kanaat getirirsen vakit bitmiştir.

"kanaat getirirsen"

ezan okunurken devam edebilitiz diye birsey yok. muezzinin biri 30 saniyede okudu ezani oburu uzatip 15 dakikada okudu diger adamin sucu ne? ezan vakit girdiginde okunur. ezan basladigi anda vakit girmistir bisey yenilip yutulmaz. mantik tersi seklinde olsaydi o zaman aksam ezani okunup bitene kadar kkmse bisey yemezdi ezan bittikten sonra orucunuzu acardiniz.

iplik mevzusuna hic girmiyorum. sene olmus 2015 metropollerde yasayan insanlar devasa binalarin ve de sehir isiklarinin ortasinda imsagin kesip kesmedigini anliyorlar. senin bunu yapabilmen icin onunde ucsuz bucaksiz bi ufuk cizgisi olmasi lazim. bi gun kalkin dag basinda kamp yapinda gorun hava ne zaman aydinlanmaya basliyor.

edit: diyanetin haksız olduğunu farzedin. %1 ihtimalle diyanet haklı olsun. yarım saat fazla oruç tutmakla sen bişi kaybetmiyorsun ama diyanet haklıysa tüm oruçlar çöpe gidiyor sen kendi "aklını" kullandığın için. niyet önemli falan değil yani. kurallar var, çizzgiler var kafanıza göre tutup sonra önemli olan niyet diyemezsiniz.

Niyetle alakalı bu durum. Kimse kesin birşey söyleyemez yani. Allahla senin aranda bir durum. Oruç biraz tehlikeye giriyor ama hocalara göre.
Ben olsaydım bozulmadığını varsayıp tutardım. Mümkünse de ezan okunurken yemezdim sabahları.

EZANI ALLAHMI OKUYOR?

Küçükken ben de allah okuyor zannederdim. Bi gün camideki mikrofonu farkedince herşey değişti tabi.

sosyal medyayi ne kadar etkin kullandigina gore degisir (fb, twitter, instagram) cok etkin kullanmıyorsa takip etmistir o da takibine geri donmustur filan olabilir, ama buralardan takip edip ya da etmeyip dibine kadar stalk yapıyorsa rahatsiz olabilirim.

rehberinde olmasi normal sanirim,

telefonda konusmasi ve mesajlasmasi, reel gorusmesi ve ayni evde kalmasi, bunlar benim icin ayrilik sebebi.

aynı evde kalması ne la? yuh ebesinin amı
bunun bir level ilerisi threesome diyim sana..

Aynı evde kalması huzursuz eder. Diğerlerinde bir problem yok. Eğer flörtleşir bir durum varsa eski sevgilisi olmasa da rahatsız eder tabii. Ama normal arkadaşlarsa ben de ikisini arkadaş olarak görürüm. Hatta ve hatta hiç beraber olmadığı bir kadını kıskanma olasılığım daha yüksek. Sonuçta eski sevgilisi ile ayrılmalarının bir sebebi var, belli ki uyuşmamışlar. Bir merak olmaz yani ortada "onunla olsam nasıl olurdu" tarzı. Zaten sevgili olmuşlar, görmüşler ki olmuyor.

donut noktayı koymus. abartmayın arkadaslar.

s....im öyle sevgiliyi bunlar olamaz


rehber olur, telefonda konusmasi msjlasmasi olur. abartalim reel gorusmesi olur. daha da abartayim mi? ayni evde kalmasi olsun.

biz abartmadık sevgilin biraz abartmış olabilirmi?

modernlik bu değil. bu bildiğin godoşluk.

yıl olmuş 2015 aşın artık bunları arkadaşlar. ben selam gönderiyorum benden de, sonuçta sevgilinin bugüne gelmesinde payı olan birisi. yıldönümlerinde falan hep beraberiz hatta..

not: afc ajax

valla uyuz olurdum ama surdurdu yani cok sagolsun.

ilk seferde terk etmem gerekirdi.

modern bireyler olarak sessiz kalman lazım. ne de olsa modernlik bunu gerektiriyor.

modern değilim. hayatını sikerim.

merhaba. sen çok üzülürsün. asarım keserim diyenleri siktiret insan istiyo ki, ismini bile unutsun benden evvelsini hatırlamasın.

çok seviyorsan dilini ısırırsın, gözün dolar "tamam ya n'olcak ki" dersin ama kendinden yersin. salla abi kendinden verme o kadar. sen kendini yerken biri arkandan "vay mal vay" diye arkadaşlarına anlatıyor olacak.

sanırım erkeksin, kızın hayatından ödün vermediğinden fazlasını vermemeye çalış. sevildiğin kadar sev. bu kimi kırar ki? değil mi? ne ektilerse onu biçsinler.


ama gör bak nasıl kırılıyorlar.

Donut +1

Kabul edilemez seylerden biri bana gore. Kesinlikle istemem. Ne sosyai medya, ne tel vs...

"saygı" diye bir şey vardır dostum. saygı duyarsın yani... insanlara, çevrene ve en önemlisi kendine.

modernlik ise hepimizin edinmesi gereken bir gerekliliktir.

ama modernlik adı altında yapılan şeylere gözardı etmemek lazım.

bunun modern olmakla alakası yok. aç lugata bak yazıyor mu bunlar.

sıradan olmamak adına yapılan şeyler sizleri karaktersizliğe sürüklemesin.

aynı eve kadar sorun yoktu da orada bi dur kardeşim

afedersin sikerim öyle modernliği
modernlik buysa yoluna devam etsin ben mağaramda devam edeyim.

Edit: cevapları okumamıştım diğer herkes +1

götünü keserdim.

bu bağlamda donut+1 hayat memat meselesi önemli bir konu olmadıkça eski bilmem nesiyle ilişkide olasını istemezdim bana göre gereksiz ben de olmam zaten

Madem eski sevgilisiyle, yattığı biriyle görüşmek istiyor o zaman bana saygısı, sevgisi kalmamış deyip olaysız terk ederdim.

"Görüşmene izin vermiyorum, olmaz öyle şey" vb. demezdim kısacası. Kalbim kırılırdı. Direkt ayrılırdım daha fazla zarar görmemek için.

@sour
Sosyal hayatta pek küfür etmem ama böyle konular fazla hassas olduğum konular :)
isim vermeden küfür etmek bazen rahatlatıyor

erkeklerin hepsi genelde aynı tepkiyi veriyor da, ee bu arkadaş kalalımcılar kim? kadın düşüncesi genel olarak zaten bu hani çevremde dursun, arada msj atsın kısvesini "ama o kadar şey yaşadık"a gizliyorlar. sanki biz hiç uzatmalı ilişki oynamadık, ne olduğunu bilmiyoruz.

sen ben akp'ye oy vermiyoruz kim veriyor olm? kim bu kızlarla arkadaş kalanlar?

çok modern ve geniş bir insanımdır. ama eski sevgili en hassas noktalarımdan biri. tepkim çok büyük olur, ayrılığa kadar yolu var.

kadın düşüncesi genel olarak zaten bu hani çevremde dursun, arada msj atsın kısvesini "ama o kadar şey yaşadık"a gizliyorlar.

Bunu ( "ama o kadar şey yaşadık") diyen kişi sevmiyordur, aklı eskisindedir.

Ne bileyim böyle çocukken beraber büyüdüğü, hayatının kötü dönemlerinde ona destek olmuş biri filan olması lazım hakikaten arkadaş kalmak istemesini anlayabilmem için. O zaman derim ki onunla arasında sadakat var, değerli bir şey var (onu aileden biri olarak görüyor gibi); böyle bir şey olmadıkça eski sevgiliyi/yattığı birini hayatında tutmak istemesi benim için kabul edilemez bir şey. Tabi o zaman da deliler gibi kıskanırdım o insanı, aralarındaki "şey"i o da ayrı.

Onun bana yapmasını istemeyeceğim şeyi ben de ona yapmayacağım için hayatımdan çok kafa insanları çıkardım çünkü öyle gerekiyor, yani doğrusu bu.

arkadaş kalalım diyen erkek/kadın,eski sevgilisiyle iletişimi kesmeyen erkek/kadın hala umut besleyen insandır.

Burada şimdi yok ben öyle değilim/eski sevgilim öyle değil hala arkadaşça görüşüyoruz rererö diyecekler ama gerçekler böyle.

ben bu kadar geniş olmaya karşıyım galiba ya. tamam ilişki saygı üzerine kurulu falan filan da ilişkinin sonu genelde o karşı taraftaki eleman yüzünden oluyo teyit edildi. iletişimi koparmaya gönüllü olmayan sevgili empati de kuramıyosa huzur kaçar zaten bi yerden sonra. ne bileyim ya insan sonradan hep pişman oluyo sesini çıkartmadığına böyle şeylere. ben o kadar modern olmayıvereyim ya olmaz öyle iş.

kara murat benim. sevdiğim biriyle daha yeni bu konu yüzünden tartışma yaşadım ve çok üzgünüm ama ben daha da "abartacağım". karşımdaki kişi insan gibi insan olduktan sonra ve bana güven verdikten sonra isterse aynı yatakta yatsın, umurumda olmaz. farazi konuşmuyorum, tecrübe ettiğim hisler bunlar. sadece karşılıklı bu güveni hak edecek iki insanın bir araya gelmesi zor. hak edenlerin ciddi bir kısmı aha buradaki eğilim yüzünden arada kaynıyor. bazıları bunu hak edecek insan olmasına ve bunu bilmesine rağmen karşısındakine o şansı tanımıyor. denk gelmesi çok zor ama imkansız değil. insanları tanıyın yeter.

reelde görüşmesi, evinde kalması dışında bence sorun yok. fb, instagram, twitter filan önemli değil bence.

şubatsonrası +1

ciddi ilişkiyse ya da artık eşse olmaz tüm mecralardan silinmeli tüm ilişki kesilmeli ve görüşülmemeli. doğru olan budur.

güzel çalıyorsun. beach house için bekliyorum hocam.

zebra ya da myth varsa, kardeşimsin (:

Güzel yayındı, teşekkürler.

hayır elbette

Not necessarily. Uyuz, sıkıcı, ukala, bencil vs birçok seçenek mevcut. Sevilmediğiniz konusundaki kanaatinizin ne kadar sağlam bir dayanağa sahip olduğu da ayrı bir konu. Belki yanılıyorsunuzdur.

ergenlik döneminde değilseniz çok kötü insanlar da değilse sevmeyenler evet.
fedakar insanları herkes sever.

Kötü değil muhtemelen onların istediği yolda değilsiniz anlamına gelir. Bu da olumlu olabilir.

ortada bir sıkıntı, bir sıkıntın olduğun anlamına gelir.

kötü olmasan bile ortada bir sorun olmalı kimsenin seni sevmemesi için. kimse tarafından sevilmiyor olmayı konuşuyoruz, çoğunluk tarafından değil.

mekdanılsta ayın elemanı seçildim.

sigarayı bıraktım

paralel evren tarzı, hayatı baştan alsam oluşacak 1000 ihtimalden en iyi 10 tanesinden biriyimdir muhtemelen. emin olamadım ama bak şimdi düşününce. beni geçen bayağı ben de vardır aslında.

mülakatta bu cevabı vermem tabi, işe almaktan vazgeçip akıl hastanesine sevk ederler.

hangar 18'in sololarının yüzde 80'ini çalabiliyordum 20'li yaşlarımın başlarında.

bir de morrissey'e dokundum.

sordulardı bana da yüksek lisans demiştim, bilime/insanlığa katkı yaptım falan diye gazladım, benden başka kimse (tez danışmanım dahil) okumadı muhtemelen tezi ya neyse :)

Şu ara ki en büyük başarım bağımsız denetçi belgesi almaya hak kazanmış olmam. Anlık bişey ama mesaj bugün geldi mutlu etti soruyu görünce direkt bu aklıma geldi. :)

yedinci sınıfta, ilçe çapında doğalgaz konulu kompozisyon yarışmasında ikinci olmuştum. belediye başkanı falan tebrik etmişti, fotoğraf makinası almıştım ödül olarak. şimdinin fiyatıyla 100 lira falan ediyodu. bi de ilkokulda deneme sınavında okul üçüncüsü olmuştum, aslında çok da büyük başarı değilmiş ama o zaman herkes gaza gelmişti. tebrikler, hediyeler gırla.

bi de şu anki işimi başarı sayabilirim sanırım. patronla 16 yaşındayken görüşmüştüm, firma 18 yaşından küçük çalıştırmadığı için yatmıştı iş. adam iki sene beni bekledi, doğumgünümden 10-12 gün önce mail attı "seninle çalışmak istiyoruz" diye. "istenen adam" oldum, bi nevi wonderkid efendime söyleyeyim hot prospect.

bunları saymazsak tek başarım hayatta kalmak. bunları mülakatta söylemem tabii. mülakatta sorarlarsa cevabım yok :p

aman aman bir başarı görmüyorum ben hayatımda, 22 yaşında mezun olup işe başlamak, evlenmek, ev almak, araba almak bunlar hayatın akışında matah şeyler durumun imkanın varsa yaparsın elde edersin.

psikolojik sorunum hiç olmadı. kafamı koyduğum gibi uyudum her zaman. bir kere bile başım ağrımadı.

gerisi hikaye..

arabayı iyi kullanmak.

doğmuşum.

Annemin çizmeme yardım ettiği resimle okulda birinci olmuştum, 6. sınıftaydım.

Çevremdeki insanlara rağmen duruşumu bozmadım. Kendi doğrularımı savundum. En güzel eş ve çocuğa sahip oldum

Aşağıdaki sözleri gerçekten bir işe alım görüşmesi sırasında bana yöneltilen en büyük başarınız nedir sorusuna yanıt olarak vermiştim.

+ Bu soruyu yanıtlamam durumunda kendi hayatımı limitliyor ve şimdiye kadarki bileşenlerle ulaştığım nokta hakkında önyargılı bir bakışın altına kendi rızamla girmiş oluyorum.
Benim için diplomalar, ünvanlar ya da para kazanmanın başarı sayılmadığını ve başarımı ölçümleme yetkisini kimseye vermediğimi, yalnızca başvurduğum işle ilgili uygun niteliklere sahip olduğumun değerlendirmesini mümkün kılan sorulara yanıt vereceğimi belirtirim.

- Yani, en büyük başarım diye bir başarınız yok öyle mi?
+ Görüşme bitmiştir. Özgeçmişimi arşivinizde tutmamanızı rica edeceğim. İyi günler.

Kapıdan çıktım. Koridorda peşimden geldi. Topuklu ayakkabı yüzünden benden uzundu. Biz sizinle çalışmak isteriz dedi. Ben de ben istemem dedim.
Neden diye sordu. Çünkü dedim, çünkü bu sadece bir iş görüşmesi ve iş tanımıyla hiç ilgisi olmayan bir sorgulamaya giriyor bu şekilde sınırlarımı algılamaya çalışıyorsunuz, ben de bundan hoşlanmıyorum. Sizin yöntemleriniz, inançlarınız, hayatınız nasıldır bilmiyorum ama benim hayatımla kesişmiyor.

Çalışmadım onlarla. Bu bir başarı oldu benim için.

ben olsam ev, araba vb. maddi bir başarıdan ziyade kendini gerçekleştirmeye yönelik bir örnek verirdim. örneğin 20 yaşında interrail için çalışıp, para biriktirip, 1 ay avrupayı dolaşmak bana göre daha kıymetlidir.

aslında zebercet'in psikolojik bir karakter olarak ele alınması yusuf atılgan'ın edebi yönünün zayıf olmasına sebebiyet vermez tam tersi güçlendirir. suç ve ceza'da raskolnikov da psikolojik olarak ele alınmıştır. horoz dövüşlerine gelince aslında zebercet'i daha da yalnızlaştırıyor.

yusuf atılgan'a fazla büyük anlamlar yüklendiğini ben de savunuyorum, zira iki romanı üzerinden konuşuyoruz her zaman. ama anayurt oteli de gerçekten çok iyi bir roman. kaldı ki filmi de o denli güzel. çok da yermemek gerekiyor diye düşünüyorum bu kertede.

camus tadı alınan bir adam atılgan. aylak adam pek öyle olmasa da özellikle anayurt'u bu dediğime uyuyor.

okudum ben beğenmedim, sürü psikolojisi had safhada insanlar güzel diyorlar diye okuyanlar hemen sazan gibi atlıyor güzeldi diye.

yazarlara büyük anlamlar yüklemeyelim tabii de anayurt oteli on numara romandır.

kitabın kıymetini anlamak istiyorsan hemen ardından ayfer tunç'un dünya ağrısı'nı oku, anayurt otelinin çakması gibi. düşün, roman o kadar iyi ki, bir türk yazar diğer türk yazarın romanından "esinlenmiş". normalde batılı yazarlardan konu seçer yazarlarımız. ama maalesef dünya ağrısı o kadar yapay ki anayurt otelini öpüp öpüp başına koyarsın. yusuf atılganın az lafla aslında ne çok iş başardığını anlarsın, edebi zayıflık dediğin şey bir anda on numara psikolojik analiz haline gelir.

herkes beğendi diye beğenmek zorunda değilsiniz.

genel gözlemim bazı insanlar okurken eğlenmek istiyorlar, bazı eserler eğlenmek için değil. bol aksiyonlu holywood filmi vs sanat filmi gibi düşünün. ancak herkes sanat filmi sevecek diye bir kural yok.

kitap özeline gelirsem, zebercet'in yalnızlığı anlatılıyor değil mi? o zaman o adamın sıkılmışlığını/bezmişliğini/yalnızlığını damarlarımızda hissetmemiz ("öff okurken içim şişti") gerekmez mi? bu durumda yazar amacına ulaşmış, başarılı diyemez miyiz?

@cemallamec: mesela nasıl yalnızlaştırıyor? zebercet tam tersine bir karakterde olsaydı bu sefer aynı olay için "bakın, yalnızlığını gideriyor" mu diyecektik?

@mermize + @littlejack: diğerini de okudum ama onda en azından aşırı ters gelen durumlar yoktu en azından. mesela daha ilk günlerden zeynep ile yatması ve zeynep'in hem ilkinde, hem de ikincisinde hiç ses çıkarmaması ve doğrudan rıza göstermesi gerçekçiliği alıp götürüyordu, bu da es geçilmemesi gerekiyor bence.

@paltar yuyan masin: tabii ki başarılı ama dediğim gibi, bana zayıf gelen yönleriyle, yazarın belki de romana gölge düşürecek taraflarının olup olmamasını ele almak idi. mesela yazar atılgan'ın bu romanı için neden "sayfalarca eski ayrıntılarda boğması yersizdi" ihtimalini düşünmüyorlar da "geçmiş olayların izini her ne kadar içselleştirse de sonunda zebercet'in geleceğini şekillendiren etkenlerdi" diye kestirip atıyorlar kolayca?
ayrıca zebercet'ten öncesi zebercet'in geleceğini nasıl etkileyebilir kısa vadede? bunun gerekçelendirmeleri çok basit değil mi?

romanı incelerken şunu da göz önünde bulundurmak gerekir;
yapılan bu analizlerdeki fikirleri yusuf atılgan düşünmemiş olabilir. hatta yapmak istediği şey de bu analizlerin tamamen dışında olabilir. bu romanları büyük yapan böyle analizlere açık olmasından kaynaklanıyor. roman yazıldığı anda artık yazarın bir ürünü olmaktan çıkar. yusuf atılganla konuşuyor olsaydın da romanı tartışabilirdin. yani yusuf atılganın roman üzerine söyledikleri roman hakkındaki gerçeklikler değildir. tabi ki tamamen yazardan kopar demek istemiyorum, bu sadece bir inceleme yöntemi.
romanın üzerine söylenebilecek bu kadar derin bir içerik oluşturması yusuf atılganı büyük yazar yapar. inceleme bu noktada profesyonel bir şeydir. ben bu anlamları çıkaramadım o yüzden bok gibi olmuş demek kolaya kaçmak olur. romanı anlamadığınız anlamına da gelmez tabi ki. diğer büyük romanlar üzerine yapılan incelemeleri de okursanız aslında o kitap hakkında aynı yorumları çıkarmadığınızı da görebilirsiniz. okuyucu odaklı bakacak olursak kitaptan ne aldığınız önemlidir.

romanları daha profesyonel değerlendirmek isteyenler için tavsiyem;
berna moran - edebiyat kuramları ve eleştiri

70'lerin soul etkili disko sarkilari bunlar. Daft Punk'inki de onlarin modernize versiyonu.
Earth, Wind & Fire olur
www.youtube.com
Kool & The Gang olur
www.youtube.com

Bob McGilpin abi olur
www.youtube.com

Daha yeni seyler icin Jamiroquai olur
www.youtube.com

Boney M olur zorlaninca
www.youtube.com

Donna Summer vereyim
www.youtube.com
Hatta onun daha guzel hali
www.youtube.com

Yasasin groove!

jamiiiryooo :)

süpersin aychovsky. çok teşekkürler :)

evet evet, modjo.

lady (hear me tonight)

(git: www.youtube.com

Canım sağolasın çok vaktimi alıyorlardı derim :)

Gözüm seğirir sinirden.

yenilerini aldırırdım.

Parasi neyse verir alir.

önce intikam sonra şutlama. ucuz şeyler değil bunlar, hele de maddi durumun kötüyse çok sıkıntı oluşturur tamiri vb. aynı benzer seğerse bir şeylerini yoket sonrada terket

Taktir edersiniz ki maddi durumunuzun iyi olmadığını o da biliyordur. Sevgiliniz sonuçta. Eh, zorda kalacağınızı da tahmin ediyor olmalı. Sonuç = size verdiği değer.

blood for blood.

kıt kanaat*

kısasa kısas. kafasına sık.

tartışmayı o noktaya getirecek konu neydi önemli ama şu var ki ben adamın macbook unu kıracak raddeye gelecek kadar gözüm dönmüşse çok ciddi bi onursuz harekete maruz kalmışım demektir ve kendim o ilişkiye devam etmeyeceğim demektir zaten.
eğer devam etcekse de zaten kendisinin teklif etmesi lazım zararı karşılamayı.

makyaj malzemelerini çöpe atar en sevdiği bluzu elbiseyi keserdim ;_;

ps neyse de macbook sıkıntı aga

kırk kanaatsa sıkıntı büyük. Ödetirdim.

seviyorsan sorun olmamasi lazim. canin sagolsun der gecersin.

camdan atardım onu. birisi benim gitarıma hallenmişti bir kavga anımızda da, aklını alırım dedim de bırakıverdi elinden.

kızardım abi baska ne yapacan? muhtemelen küfürlü şekilde kızardım ama sonra ayrılırdık 10 yıl daha birini bulamadan dolaşırdım etrafta.

2 güne barışırsınız bişi olmaz.

1) KIT kanaat

2) kavga ederken aşırı sinirlenip etraftaki eşyalara zarar veren öfke kontrolsüz insanlara uyuz oluyorum. barışır, aynısını aldırtır sonra da tekmeyi basarım.

true blond+1
bugün bu kadar kıymet verdiğin eşyalarını kıran, yarın bigün burnunu çeneni kırar.
öfke kontrolü sorunu var demek ki. Olmaz öyle insanla, bile bile lades.

İki sol direk, bir sağ kroşe.

Tartismayi da yaz bi daha düsünelim.

konusuna göre değişir. hatun cinnet geçirmiş?

kadını erkeği yok bu işin.

kadınım ve sevgilim bir şeye sinirlenip playstation'ımı kırsa ben de kafasını kırarım. bir de üzerine mac'imi kıracak?! camdan atarım kendisini.

sorun şu ki, neden yaptı? sen haklı bir sebebi olduğunu düşünüyor musun? bunlar önemli.

benim gidip sevgilimin bilgisayarını camdan atmam için bana çok feci bir şey yapması lazım. gis'e katılıyorum bu konuda da, sevgilimin bilgisayarını kıracak hale gelmem için onunla bir daha görüşmeyecek/ayrılacak kadar kızmış, sinirlenmiş, hatta delirmiş olmam lazım.

Parasini isterdim vermezse ayrilirdim. Saka degil, meblag buyuk.

ulan kadına el kalkmaz, siklet farkı var kadınla doğuşulmez diyom ama benim preysteyşınımı kıracak var ya torpido gözüne sokarım öyle kızı. "seviyosan sorun olmaması lazım" diyenleri de anlamıyorum. lan o sevmiyo mu, severken pleysteyşın'ı kırmış ama? ben de onun kafasını kırayım, sorun olmaması lazım? allah allah.

ben şiddet yanlısı bi insan değilim. sevgilim ne yaparsa yapsın gidip herhangi bi şeyini kırmam. ama gelip benim pleysteyşınımı kırarsa hah işte o zaman kafasını patlatırım. ateş çıkana kadar duvara sürttürürüm o kafayı. derisini yüzerim. hain.

kırdığı şey öyle eline geçirip fırlatabileceğin bi şey değil. öyle olsa sorun etmem. ne bileyim o an elinde bardak vardır onu duvara çarpar eyvallah, "sen ruh hastası mısın beybisi" deyip sakinleştiririm falan da play station ulan. gidip bunu kaldırmak, fırlatmak, kırmak için manyak olmak lazım. kısasa kısas, kana kan, dişe diş. FAYT

Kafasini kirarim. Oyle sevgili mi olur? Nereden buluyorsunuz boyle adamlari?

yalnız milletin tikini vermiyosun gelip başka bişeyini de kırcaklar sdfs

geçmiş olsun, yani evet malın mülkün bir önemi yoktur, bugün olur yarın olmazlar; ama bu malın nasıl yok olduğu önem taşıyabilir. Yani ne bileyim macbookonuzu taşırken düşürüp kırar, "canın sağolsun senden değerli mi" der geçersin, ya da işte sakardır felan, bunlar maddi durumunun önemi olmaksızın tolere edilebilir/edilmesi gerekir şeylerdir.
Ama tartışma esnasında sinirlerine hakim olamayıp bu kadar eşya kıran bir insana halk arasında "histerik" denir, duygularını ve öfkesini bu kadar kontrol edemeyen bir insanın tedaviye ihtiyacı vardır. Bu konuda tartışmanın sebebinin hiç bir önemi yoktur, haklılığın da öyle. Bir de bu yoğun öfke nöbeti geçtikten sonra "ama" lı çokça cümleleri olabilir, siz de anlayış gösterirsiniz. Bir sonraki öfke nöbetinde kırılan şeyin kafanız olmamasına dikkat edin.

Ruh hastasına bak, suratına yapıştırırdım sağlam bir tane.

aynısını alacak. özür dileyecek.

sinirden çıldırırım heralde. macbook'umu hemde. kesinlikle parasını almadan ayrılma.

kavga sırasında kazayla mı oldu yoksa intikam alma amacıyla bilerek mi? ona göre değişir işte.

Ciddi sinirlenirim öyle böyle değil. Ama bir şey yapmam sanırım. Alıştım değişik ölçülerde sinir krizi geçirmesine ama çok olurdu o. Yine de bir şey yapacağımı sanmam.

Parasıni isterim ve sepetlerim
öfke kontrolü olmayan insandan uzak duracaksin

maddi durumu iyi olmayan adamın evinde maccbook ps nası olsun ziya.

www.youtube.com

mekbukunu kırdı ama seni selebriti yaptı;
www.eksiduyuru.com

KIZIN SANA VE SENİN SAHİP OLDUĞUN DEĞERLERE SAYGI GÖSTERMESİ GEREKİR. OYUN OYNAMAYI SEVİYORSAN BOKUNU ÇIKARMADIĞIN SÜRECE SAYGI DUYMAK ZORUNDA. BU DUYGUYU KARŞIYA GEÇİREMEZSEN BİR DAHAKİ SEFERE EŞYALARIN KAFANDA KIRILIR. ŞAHSİ TAVSİYEM KIZA YOL VER HA YOK DİYOSAN YAŞA DA GÖR .)

Yarınki zirve ney ki?

yarınki zirve şu:

www.eksiduyuru.com

duyuru zirvesi. limona eklemedik

hayır.

amcan ya da dayınla da gidebilirsin onlar da yoksa bir komşunuz falan. erkek olmalı yani.

Oluyor. Olup olmadığını da kim onaylayacaksa artık.

Olur tabi neden olmasın. Bir büyüğün olsun yeterli, kadını erkeği yok. Cinsiyetçiliğin de luzumu yok. Sadece erkekleri insandan saymak ne kötü.

edit: eğer babayla barışmak istiyorsanız iyi bir bahane olur. Yok istemiyorsanız ve sadece anne ile gitmek uygunsuz olur düşüncesiyle istemeye istemeye çağırıcaksanız diye o açıklamayı yaptım.
babanızla neden küs olduğunuzu ve aranızdan neler geçtiğini bilmiyoruz tabi ki de, dışarıdan bu konu üzerinde fikir vermek yanlış geliyor bana. Ne yaşadığınızı siz bilirsiniz.

küsme sebebinizi bilmiyorum ama bence bu bahaneyle barışabilirsiniz de.

arkadaş şahsi görüşlerinizi sormamış ki. bana göre de erkek şart değil ama toplumda maalesef genel kanı bu yönde erkek olacak illa vefat falan olayı yoksa. küslük olması da -1000 puan tabii o başka bir konu.

yani istemeye gidilecek aileye bağlı. bizde olsa önemli değil, zaten anaerkil bir aileyiz :D

neden küstünüz bilmem ama çağırmak iyi olur gibi geldi bana ilerde pişmanlık yaşamamak için belki.

edit: ben illa erkek olsun diye çağırmak iyi olur demedim, anlatamamışım gibi geldi :D siz belki keşke olsaydı derseniz diye ilerde dedim. ama dönülmeyecek bir meseleden görüşmüyorsanız olması gerekmez.

çağrılmaz. gerek yok çünkü. baba olsaydı da bir şekilde yanında olsaydı. ben de senin durumunu yaşadım, o yüzden o durumu çok iyi biliyorum.

durumu anlatırsın sevgiline. o da gider lisan-ı münasiple ailesine, senin babanla olan durumunu anlatır. ayıp değil, günah değil. insanlık hali bu. bazı babalar böyle. çekip gidiyor...

ben de kız istemeye gittiğimde baba ile görüşmüyordum ve çağırmak aklımın ucundan bile geçmedi babamı. en büyük eniştem (teyzemin eşi) ve aile efradından yaşlılarla gittik. hiç de sorun olmadı. ne eksikliğini duydum, ne de burada olsaydı dedim. annenin yanında erkek bulunsun yine de. adet biraz da böyle zira.

ben gittiğimde babam da vardı, küslük müslük de yoktu ama kızı başkası istedi bana :) babamın mesai arkadaşı uzun boylu gür sesli bir ağabeyimiz. kızı da zaten dayısı verdi.(istedi-verdi falan biraz kaba tabirler ama n'apalım) böyle oturaklı ve düzgün konuşan herhangi bir aile büyüğü olabilir bence. baba şart değil. ayrıca benim neredeyse bütün kuzenlerime kendi babam gidip kız istemişti. kişinin öz babasının orada olup olmaması bana sorarsanız çok önemli değil.

gerek yok hacı, rezil eder.

Usülen büyük birisi olması lazım başında bu enişten bile olur. İstemiyorsan sırf kız isteme için barışmak zorunda değilsin.

Album album gidiyorum

Skin O' My Teeth
This Was My Life*
Countdown To Extinction*
Psychotron*
Ashes In Your Mouth*

Cryptic Writings
Secret Place*
Trust*

Endgame
44 Minutes*
The Right to Go Insane*

Hidden Treasures
No More MR Nice Guy*
Problems*

Risk
Insomnia*

Rust In Peace
Holy Wars The Punishment*
Tornado Of Souls*

Super Collider
Cold Sweat

The System Has Failed
Die Dead Enough*
Tears In A Vial*
Back In The Day*
Shadow Of Deth*

The World Needs A Hero
Disconnect*
Promises*
Dread And The Fugitive Mind*

Th1rt3en
13

United Abominations
Washington is next!*
A tout le monde*

Youthanasia
I Thought I Knew It All*

* rust in peace
* sweating bullets
* symphony of destruction

edit: ha bi de "1000 times goodbye"

Çok kıyıda köşede kalıyor ama The Scorpion da güzeldir.

Metale yeni ısınan biri isen, önce risk albümü, sonra kriptikraytingz. Sonra erken dönemden yardir gitsin.

risk albümü baştan sona. özellikle crush 'em ve imsomnia.

ayrıca cryptic writings'den use the man.

rattlehead.

She-Wolf

Trust dinle. girişi yeter

orion, four horsemen, seek and destroy..
(bkz: zaaaa)

holy wars şaheserdir

trust introsu yeter

kuş gribi kimseye tavuk yemekten bulaşmıyor. hasta hayvana direkt temasla bulaşıyor. tavuk yemekle gribin bir bağlantısı yok. tavuk piştiği sürece gribin yaşayabileceği bir ortam da kalmıyor. sorun yok o yüzden. yiyorum ben.

ben gripten ziyade artık tüm tavuklar konvensiyonel diye almıyorum. çiftlikte hapla, yeme 40 gün büyütüp kesiyorlar. hiçbir markaya da güvenim yok açıkçası.

bazı insanlar organik diye alıyor bazısı kasaplardan köy tavuğu diye alıyor ama bana mantıklı gelmiyor. sözde köy tavuğu satıyorlar 20-30 liraya ama aylarca gezecek, sahibine yem, bakım yükü yapacak hayvanı kim bu kadara satar.

Tavuk pişirip yemekle kuş gribi geçmezmiş.
Ancak yumurta aldığınız zaman, yumurtanın dışını yıkamak gerekirmiş.

Yemeyin hocam alayı antibiyotikli.

Haftanın 4 günü yarım kilo kadar yiyorum.

ben tavuk ve balık dışında et yemem. balık pahalı olunca haliyle tavuğa abanırım. çok severim, her gün olsa da yerim. bana bir şey olmuyorsa kimseye olmaz.

çiğ yeme dostum, için rahat olsun.

tabii ki alıyoruz. neden almayalım ki?

abi en kötü zamanda bile gram kesmedim hiçbir şeyi. ne kuş gribi, ne deli dana olaylarında. organik sevmiyorum, o antibiyotikli tavuklar bana oldukça lezzetli geliyor. katkı maddesi de varsa var.

iki ay evvel check-up yaptırdım, şükür turp gibi çıktım. yemeye devam. çiğ olsun, çiğ yerim.

balık da, kırmızı et de tavuk etini öttürür tabi ama artık o kadar ilacın, antibiyotiğin yanında ne veriyolarsa hayvanlara, benim de sık sık canım ister oldu tavuk. kesin bi bit yeniği var amk, en az tercih ettiğim et nasıl oluyo da eve en fazla giren et oluyo bilmiyorum asjdf

offf cehalet boyu aşmış burada....45 günde kesim ağırlığı için hayvan ıslahı konu başlığınız araştırın.

antibiyotik kullanımı 2000'lerin başından beri yasak. kullanan şirketi öttürüyorlar. yurtiçi ve yurtdışı tüm ithalat vs iptaline kadar yolu var.

yem katkısı kullanılıyor yalan yok. hormon değil tabi ki onlar. pharmaton, solgar gibi bişiy ama vitamin mineral değil aminoasit (Çoğunlukla Metionin) ve mineralden oluşuyor.

köy tavuğu-organik diye bir şey yok 3-4 yaşındaki şi bitmiş yumurtacı tavukları 100 katına enayilere pazarlıyorlar (eskiden afrikaya tavuğun tanesi 0,5 liradan satılırdı şimdi enayilere 15 liraya kilosunu satıyorlar).

tabi köyden gidip alanlar da var... -şu aralar newcastle disease coştu köydekiler aşılatmadıkları hasta tavukları kakalayacak enayi arıyorlar. bugün çatalcadan 2 tanesi geldi bize mesela kesip satsak bişiy olur mu diye ağız yolluyorlardı- bilindik markalardan şaşmayın tavukta.

avian influenza diye bildiğimiz kuş gribi uzun süreli kontaminasyon haricinde insanlara bulaşmaz. raad olun.

tavuk alırken dikkat edilecek husus aldığınız ortamdaki sıcaklık. süpermarketlerdeki üstü açık tezgahlardan alıyorsanız sıcaklığına dikkat edin. içerisine elinizi sokun +4 gibiyse alın. bağzı mahalle arası süpermarketler (mesela ifa, show) elektrikten kısmak için dolabı düşük ayarda çalıştırabiliyorlar. sonra evde merhaba salmonellosis, merhama campylobacter...

bilgiyle kalın. ezbere konuşmayın...

ailenizin "atarlı" veteriner mikrobiyoloğu :)

@unique hint kumasi

budur hocam. vuruyorum gözüne gözüne market davuğunun. yemeyen yemesin :)

www.youtube.com
Birkaç kere daha paylaştım burada. Bu videodan sonra yemiyorum mümkün olduğunca, bir yere yemeğe gidince önüme konursa mecburiyetten yiyorum.

sevgili six packsiz özür dileyerek bu dingilin videosunu ne diye paylaşırsın anlamıyorum. adamın en ufak bir bilimsel kanıtı yok bu konularda. hatta kesin veri bile yok çünkü çalışmaların sonuçlanması için çok erken dönemler bunlar...

adamın temel bilimler bilgisi yok denecek kadar az... sayısız defa tezkip yedi özür dilemek zorunda kaldı akıllanmadı medyatik maymun... böyle adamları adam yerine koyan medyanın suçu sizin değil...

ayrıca kulağınızdaki cep telefonu, kullandığınız bilgisayar, sokağa çıktığınızda maruz kaldığınız güneş... hatta bazı virüsler de kanser yapıyor... kanserojen olmayan ne var acaba? peki ya genetik faktörler? tavuk eti kanser yapıyor demek cahilliğin dik alasıdır! yavuz dizdar denen dingilde bayrak taşıyanıdır. her platformda kendisi ile kapışırım! gerçi kendisi pek çıkmıyor bu tarz olaylara ama neyse... kaçtığı neyse bilemedim...

teşekkürler cevaplar için.

@unique hint kumasi, tartışmak manasında sormuyorum.sadece bilgilenmek maksadıyla soruyorum. bu piliçlerin yürüyemediklerini food inc. adlı belgeselde de belirtmişlerdi. var mı acaba böyle bir durum?

saygılar

unique +1500

keskinoğlu bu suçlamalardan o kadar bunalmış durumda ki doktorları diyetisyenleri çağırıp demo yapıyolar fabrikalarında. yavuz dizdar'ı da çağırdılar, adam da gitti, gezdikten sonra da beğendiğini söyledi. aradan 3 gün geçti yine aynı faso fiso devam. adam da bi yerde haklı, bu işten para kazanıyo :D daha fazla bu adamın adını anıp değerli vaktimi kaybetmek istemiyorum :)

ailem yem ve gıda katkısı işinde. hatta yemde daha çok tavukçuluk diyelim. o bi ton para bayılarak aldığınız probiyotikler 20 sene önce ineklere veriliyordu. yeni yeni insanlara geçti. yemlerdeki katkılarda vitamin ve mineral ağırlıklı. şirket sırrı olmasa 1-2 premix formülü paylaşırdım :D

eve her zaman tavuk almayı sürdürdük. beypiliç ve keskinoğlu gerçekten iyi markalar.

kimse hiçbir şeye tabi ki mecbur değil. ama sokakta yaşayan kedi köpeğin içler acısı durumunu normalleştirmeye, "sokak onların doğal ortamı" düşüncesine ve bunların uzantısı olarak yardım edilmesini tuhaf bulup yadırgayanlara karşıyım. kimse bir şey yapmak zorunda değil ama insanlar kendi yaptıklarının sonucu olan şeylerin farkında ve bilincinde olmak zorunda, hem doğa hem de kendi dışındaki canlılar konusunda.

sevmek zorunda değilsin, yeter ki kötülük yapma.

ben de bazen yardım ediyor ve seviyorum ancak şunu da anlayabilmiş değilim...neden sokakta hayvan var....buradan şimdi cevaplar gelir...işte bakmıyosunuz atıyosunuz felan...ancak bu durum insanın olduğu her yerde olabilir değil mi? hollanda'da sokak hayvanı gibi kavram yokken neden bizde var...bence hayvanları sevenler ve sevmeyenler birleşsin bütün sokak hayvanları için bir şey kurulsun her 2 tarafta mutlu olsun...çok garip gelmiyor mu size...insan büyüklüğünde köpekler geziyor sokaklarda...

genel bir cevap vermek gerekir ise hiç bir şey yapmamak bir seçenektir ve asla yargılanamaz...

1'le 2 arasında gidip geliyorum ben de. ama daha çok 2, ağır basan taraf.

son dönemin en büyük trendi hayvanatapar olmak. böyle arkadaşlarımın çoğunu facebook'tan da engellemiş durumdayım. bunun dönemsel bir trend olduğunu düşünüyorum. cani falan değilim, 10 yıl kedi bakmış bir adam olarak söylüyorum bunu.

ebonni eth atc +1
Ayrıca bu durum tamamen insanın içinde bitiyor. Hayvanları seviyor, yardım ediyorum çünkü böyle mutluyum. 2.durumda olanlara karışamam, 3.durumda olanın karşısındayım her daim.

Hatchiko'yu izlemeyi yeni bitirmişken bu duyuruyla karşılaşmak...

Sevgi de şefkat de insanın içnden gelir, zorunluluktan yapılmaz. Zarar verme, kötülük yapma durumu da öyle, o da içinden gelir, kimseye zorla kötülük yaptıramazsın. Hiçbir şey yapmama, umursamama da öyle, o da insanın içinden gelir. Bunun başka canlılara değer vermemekle, kendine çıkar sağlayandan başkasını sevmemekle ilgili olduğunu düşünüyorum.

Gözünün önünde çöpten yemek arayan kedileri doyurmak, gözleri üzgün bakan köpekleri sevmek içinden gelmiyorsa zaten gelmez. "Mantıklı, bilimsel, felsefi açıklamalar"la olacak iş değil bu. İlla ki bir açıklama istiyorsan da "çevrene duyarlı ve faydalı olmak"la başlayabilirsin. Felsefenin temeli sorgulamak. O hayvan neden orada aç, ben neden onu doyurabilecekken doyurmuyorum diye sorgulayabilirsin.

Bir de şu 3. durumun karşısında olduğunu özellikle belirtenler de ilginç. Bir de karşısında olmayın bari... Nasıl insanlarsınız anlamıyorum.

dünyada yaşadığı habitata saygısı olmayan tek canlı insandır. şu an tabiri caizse yaşadığımız yerin içine sıçıyoruz.
kendimiz çok kötü bir sona doğru gidiyoruz, hayvanları da beraberimizde götürüyoruz.
ben sokakta gördüğüm bütün hayvanlara yardım etmeye çalışıyorum, yemek veriyorum, su veriyorum, yaralı varsa veterinere götürüyorum. iyilik olsun diye değil, acıdığım için değil, onlara olan saygımdan dolayı.
insanlar o kadar kibirli ki, bütün doğanın kendileri için yaratıldığını düşünüyorlar, hatta uzayın bile:) oysaki doğa bir denge halinde her şeyden güçlü, biz sadece doğanın ufacık bir parçasıyız. hatta parça olmaktan da çıktık, şu an dünyanın virüsleriyiz.
bu yüzden dünyadaki hayvanların çektiği eziyetlerden kendi türümü sorumlu tutuyorum. kedi, köpek değil, bütün hayvanları koruyup kollamalıyız, onlara en azından bu kadar saygıyı borçluyuz diye düşünüyorum.

(bkz: wu wei)
2. seçenek her zmn her koşulda mantıklı bir karardir.

ayrica hayvanseverler bu hayvanları evlerine alip kisirlastiran degil mi? hormonlu mamalar verenler degil mi? iyilik yaptiklarini düsünüyorlar ama hayvanın dogalarını bozanlar bunlar aslında. avlanan hayvan mama bekler oluyor.

insan olmak bu hayvanları sevmeyi gerektirir mi:Aslında net cevabı hayır.Senin vicdanına kalmış.

hiçbir şey yapmamak: sokakta gördüğünüz kedilerin hepsi aman da aman hanimiş tarzında değil. sokakta yaşayan canlıların büyük çoğunluğu ya insanlar ya da diğer hayvanlar tarafından şiddete uğruyor. bu olmasa bile sağlık koşulları, açlık, susuzluk, barınma gibi imkanlara sahip olmuyorlar/olamıyorlar. Üstelik bütün bu başına gelenlerin sebebi biziz. Sokaktaki canlıları bir kenara bırakalım aynı şekilde evsiz ve sokakta donarak ölmeyi bekleyen insanlar hakkında vicdanınız biraz olsun sızlıyorsa aynı şeyin kat be kat daha fazlasını bu canlıların da yaşadığını fark edebilmemiz gerekiyor.

sevmek zorunda değilsin. zarar vermemek zorundasın. zor durumda bir hayvanı görüp yardım etmeyecek vicdana sahipsen o da senin bileceğin iş. daha geçen bir hayvanı kör olmaktan kurtardım. şimdi doğurmuş üç tane minik kedisi var torun seviyoruz apartmanın bodrumunda.

@ebonni eth atc ya kusura bakmayın ama gazete felan okuyan insanlarız tabii ki bunu ben gözümle görmedim ama okudum ve basından edindiğim bilgiyi paylaşıyorum...inanıp inanmamak sana kalmış...bunu başka yerde sorgularız...

ya ben kedilerle büyümüş felan bi adamım bugüne kadar beslediğim hayvanın sayısı yoktur...mütevazi olmamak gerekiyomuş demek ki...illa adama muhalefet yaptırcaksınız...

kusura bakmayın ama beslemek zorunda felan değilim...ne münasebet....zarar vermeye tabii ki karşıyım ama allah aşkına bu "aşırı" hayvan sevgisi bi süreden sonra amacını aşıyor ve bir nevi faşizme doğru gidiyor... "ben biliyorum, böyle yaşıyorum ve bu doğruyu herkese empoze etmeliyim" tarzıyla yaklaşarak bi yere varamazsın...ayrıca kalkıp konuyu insanlara yardım etmeye bağlamanda gerçekten çok ilginç...özellikle metropol hayatında gettolara, gecekondu insanlarına bilmem kimlere yardım edebilecekken kaçına yardım ediyosun merak ediyorum..tabii ki yeterince etmiyosun çünkü bu insanların dürüst bilmem ne olduğunu düşünmüyosun...sonra da gayet elitist ve üstten bakan bir tavırla önce insanlara yardım edin sonra hayvanları düşünürüz şeklinde karşındakini ezmeye çalışıyosun...

yo adamım yo buna izin veremem....tekrar ediyorum hayvanlara yardım etmek zorunluluğu kimse için geçerli değildir...yardım etmek tamamen insanın vicdanıyla ilgilidir ki taktir edersin buna da bizler karar veremeyiz...

avrupa ve abd'de sokağa atılan hayvanlar için bir süre bekleniyor. sahiplenilmezse ÖLDÜRÜLÜYOR. işte bu nedenle sokak hayvanı yok! yardım etmeyi iyilik yapmak olarak gören zihniyet yardım etmesin zaten. neden zorundayız kısmına gelirsek hayvanların yaşayabileceği bir alan var mı? insan için hapishaneye eşdeğer barınaklara neden tıkılsın bu hayvancıklar? hiçbir şey yapmamak herkesin işine geliyor zaten. hasta sokak köpeğini kovalamak kolay ama ilçe belediyesi veteriner işlerini çağırıp hayvanın tedavisini yapılmasını istemek zor ve daha medenice olduğu için işine gelmiyor insanların. bugün her derenin, su kaynağının etrafına beton döküp ıslah ettiğini söyleyen yönetimler varken hayvanların yaşayacağı doğal ortamı gösterebilir misiniz? beton yığını arasında kapıya su koymak zorundayız. evde yemeyip çöpe attığınız yemeği çöpün kenarına koymak çok mu zor?

evdeki hayvana hormonlu mama verip kısırlaştırıyor diyip saldıranlar da kendi yarattıkları çok kaznma hırsıyla kirlenmiş dünyada hamburger, döner, dürüm vb. beslenip göbek büyütüp çok kazandığı parayı spor salonuna yıllık premium üyelik yaptırıp ancak gitmeyip çok çalışıp kilo almaya devam edenler. oysa ki biz sokakta zor durumda kalan hayvana başının çaresine bak, bu senin doğan, sana hormonlu mama vermek istemiyorum demeliydik!

Köpekten korkarım, kedileri de sevmem. Evcil hayvan hiç beslemedim ve ömrüm boyunca da beslemeyi düşünmüyorum. Bir hayvanın getireceği sorumluluğu , maddi yükü üstlenmeyi, bokuyla, çişiyle, kokusuyla uğraşmayı istemeiyorum. Sevimliler kesinlikle ama uzaktan uzaktan. İlginçtir, ailem de çok düşkündür hayvanlara ama bana pek sirayet etmemiş bu durum.

Senn seçenkelerden 2.si, hiçbir şey yapmayan kategorisindeyim sanırım. Zorda vs.. bir hayvan görürsem yardım ederim tabii ki ama çıkıp da mahalledeki kediyi köpeği beslemem. Hatta geçenlerde belediyeye şikayet ettim köpekleri. Gece otoparka giremiyorum korkudan, daha aydınlık diye caddeye parkediyorum arabamı.

Kimse hayvanları sevmek, korumak zorunda değil. Zarar vermedikten sonra da kimseyi ilgilendirmez bu durum. Hayvan sevmeyen, insan da sevemez diyen agresif ve itici hayvanseverlere de çok gıcık oluyorum.

Sevgili -sebebini anlayamadığım şekilde agresif- hayvanseverler;
Saydığınız şeyleri ben de biliyorum. Ben sıradan bir birey olarak bina dikmiyorum, yol yapmıyorum, her yeri betonlaştıran partilere de oy vermiyorum.
10bin yol önce kediyi köpeği de ben evcilleştirmedim. Şimdi sorumlu neden ben oluyorum?

Ayrıca bu hayvanlara yaşam alanı bulmak çok da zor değil. Neredeyse her ilçede birer milli park var. Bunlar hayvanlar için doğal yaşam alanı olarak düzenlenebilir. Küçücük barınaklardan bahsetmiyorum. Kilometrekarelik alanlardan bahsediyorum. Buralarda yaşayabilir bu hayvanlar. Neden şehirde yaşamak zorundalar ve ben, (elcolerico olarak) neden bunlara bakmak zorundayım.

Bakın ölsünler gitsinler demiyorum. Devlet baksın diyorum. Neden bana sorumluluk yükleniyor ve ben neden kendi halimde yaşarken birden suçlu konumuna düşüyorum? Çok saçma değil mi?

zorunda değilsin. derdini anlatamayan bir canlının- neden sokaklardalar, bizim payımız nedir, devlet ne yapmalı vs tartışmaları ilk aşamada benim için önemli değil- açlığı susuzluğu sevgiye ihtiyacı vs gibi şeyler seni vicdanen ilgilendirmiyorsa yürür yoluna devam edersin. ben iyilik yaparım, yapmayana karışmam, kötülük yapanın da kendi ailem bile olsa ağzına sıçarım net.

"Yani bu hayvanları kışın soğuktan, yazın sıcaktan koruma sorumluluğu neden insanlara yükleniyor?"

betonlaşma vs sonucu doğal ortamların yok edilmesini gerçekleştiren insanoğlu olduğu için sorumlusunuz, sorumluyuz. zorunlu musunuz, değilsiniz.

şu anda evimizde 5 tane annesine araba çarpan 7 günlük dahi olmayan yavru kediler var, ben severim hayvanları, öyle deli içli dışlı olmam ama şu anda diğer odada kutunun içindeler, hatun besliyor, bana da "al beslesene sen de, çok farklı bir şey" dediği halde yapamadım, çünkü korkuyorum ölecekler diye, incecik ayakları var, gözleri kapalı, yalnız kaldıkları an deli gibi bağırıyorlar, bir şeyden haberleri yok, anne sıcaklığı gitmiş, anne küvezde yaşam savaşı veriyordu en son, sakarya'daki evimde bir köpeğim var, ona bir şey olursa kendime nasıl gelirim bilmiyorum.

2. seçenekteki insanlarla bir sıkıntım yok, bir ağacın altına bir kap su koyabilir ama şu yaz günlerinde, dokunmasın, ama ne bileyim, penceresinde o koyduğu sudan içen bir hayvanı görse bir şey hissetmez mi? iyi hissedebilir, bence deneyebilir.

kendimi görmeyi çok seviyorum. işyerim de dahil her yerde ayna bulunduruyorum kendimle kesişemeyince içim rahat etmiyo. çeşit çeşit manyak var işte

pek bakmam

her baktığımda bi şaklabanlık yapasım, bi gülesim geliyo benim. hiç ciddi durup da ulan bugün de öyleyim, şöyleyim diyemiyorum, hep bi gülme geliyo asdfs

zaman, zaman.

hayatımın hiçbir evresinde ihtiyaç olmadıkça bakmadım. amk, kendini bilmek güzel şey.

not: tipsiz sporluyum :(

Demirci adam elde olmadan bakar.

asansöre binince sadece

gece 2 gibi.

Bakıyorum ama ay ben ne güzelim gibilerinden değil. Tipimi kafamda normalleştirmek, kendimle daha barışık olmak için bakıyorum. Bir de genel anlamda faydalı bir aktivite olduğunu söylüyorlar ama test edecek kadar düzenli bakmadım.

çok sık el yıkıyorum, gitmişken bakıyorum haliyle.

bakıyorum. güzel buluyorum kendimi çoğu zaman.

zorunlu edit: sakal.

zorunluluk harici bakmam, korkarım hatta gece falan bakmaktan. şeker adamın laneti

psikolojik bir tahribat, zorlama varsa suç, diğer türlü 22 sene cezayı hakedecek ne var ben anlamadım.

18 yaşında olsa suç teşkil etmeyecek miydi bir de? insanlar 16 yaşında sevişmeye başlıyor bizde bile. olayın pedofiliyle zerre alakası yok.

o yaşlarımızda bizim de aklımızda fikrimizde olan şey seksti. 22 yıl nedir anasını satayım. varg kilise yaktı, adam öldürdü bu 23 yıl hapis cezası aldı.

this is fuckin' insane man...

abi haberi okudum, hiç de öyle tecavüz gibi durmuyor yahu. 17 yaşında üç erkek öğrenci var, bu hocayla ilişkiye giriyor bu üç kişi. 17 yaşındaki insan da seksin ne olduğunu az çok bilir, zira illaki sevişmiştir amerikanya gibi bir memlekette. bu üç adamın üzerinde olayın herhangi bir psikolojik tahribat yarattığına zerre inanmıyorum.

22 yıl nedir abi bir de...

Olay hakkında bilgim yok, sadece şunu söyleyip kaçıyorum:
Öğrenciler kız öğretmen erkek olsa aynı tepki mi verilecekti acaba?

lan elleri öpülesi öğretmene 22 yıl hapis vermişler. hep kıskançlıktan oluyor bu. bizim de şöyle kütür kütür grup seks meraklısı hocamız olsa baş tacı ederdik. 17 yaşında hangi çocuğun psikolojisi bozulacak bu durumdan. çocuk ihtiharın eşiğinde olsa o hocayla seviştikten sonra düyanın en mesut adamı olur ama anlamamış mahkeme durumu. 18 yaş limiti kalkmalı bence, 16 filan olsun en azından.

22 yıl ne la? Sürün ülkenizden bize yollayın o karıyı, bu kadar insan okuma aşkıyla dolar 2 senede profesör dolar ülke. 22 yılda ziyan olacak karı ya :(

Olayın tecavüzle ne alakası var anlayamıyorum. Tamam erkeklere kadınların tecavüz edebilceğini anlıyorum da bu videonun o haberle ilgisi yok gibi çünkü çocukların consenti var? Ha pedofili dersin, o tartışılabilir.

six feet under. uzerine yok cunku.

sfu +1

shameless da olabilir.

edit: dawson's creek vardır bizim ergenlik dönemimizden. one tree hill, oc tarzı. onların öncüsü.

six feet under'ın metini çok duydum. Hatta bi kaç bölüm izlemiştim sonra nedense devam edememiştim ama listemde hala. Onun dışında var mıdır başka önerileriniz?

Shameless izliyorum.

six feet under +bir milyon

claire her ağladığında ağladım demiş miydim?

gilmore girls

psrenthood yazmaya gelmiştim, bitti zaten :(

aile dizilerinden bildiğim "brothers and sisters" var. eski bir dizi.

yenilerden "the fosters" var, bir de "switched at birth"

ödüllü bir dizi "transparent"

battlestar galactica. (yenisi, eskisi değil.)
adama'ya saygı duyacaksın, starbuck'a aşık olacaksın.
ahan da buraya yazıyorum.

Tüm bölümleri izle izlemediysen, aynı ekibin yaptığı diğer işleri izle ben de özledim, beş kardeş, mutlu ol yeter, bana masal anlatma, ekibin sosyal medya hesapları vs. Bir yerden sonra işin bokunu çıkardıklarını görmen gerekiyor.

aynı şeyleri 7 numara için hissediyordum zamnında. baya bildiğin boşluğa düşmüştüm.

Unutabilen var mı? Yaz geldi, yine baştan başladım. 500.ye izliyorum herhalde.

yok. eski sevgililerimi bile unutmuşum, l&m'yi mi unutmayacağım.

ben hiç izlemedim ama ekibimdeki bir eleman o kadar çok anıyor ki, artık ilk fırsatta seyredeyim bari diyorum. sürekli diziden replikler kullanıyor, sürekli açıklıyor, artık fenalık geldi.
bayramda oturup seyredeceğim dedim, ağlamaklı oldu, keşke ben de ilk kez seyredecek olsam, çok şanslısın falan dedi.
biraz manyak olduğundan şüphe ediyorum.

@acccra bütün bölümleri birkaç izledim. Dediğin dizi ve filmleri de izledim. Ama olmadı doymadım :)
@tiny penny evet manyağız; ama sen çok şanlısın lan harbi :'(

dün akşam beş kardeşlerde aksakallı dedeyi gördüm. gözlerimden yaş geliyordu az kalsın

izlemedim bile ahakshs. izlememde.

aynıyım, ama ben son sezonunu izlemediğim içiçn avantajlıyım.

hiç izlemeyi düşünmüyorum ki, gerçekten bitmesin benim için :)

bu arada dün Beş Kardeş'te ak sakallı dede göndermesini bekliyordum oldu :)
önceki bölümde de erdal bakkal vardı.

hep bir gönderme oluyor, gülümsetiyor,
bazen de "ulan niye bitirdiniz şu diziyi" dedirtiyor.

ben de varım! yalnız değilsin.

ben de aynı durumdayım, resmen bir dönemi efsaneleştirmişti bu dizi. soğuk evde kat kat hırkayla saalerce bu diziyi izleyerek kaç ay geçirmiştim. Kendimi de L&M den bi karakter gibi hissediyodum sanki. burak aksak yeniden bir dizi çekse de hepimize çare olsa.

Yalnız farkettim ki herkes izleyemiyor bu diziyi, bazısını cidden sarmıyor mu artık bilmiyorum ama sıkıyo adamları devam edemiyolar.

Dünki bölümü izlememiştim. Çok pis spoiler verdiniz olum :(

Benim gibi manyakların olduğunu öğrenmek rahatlattı; ama biliyorumki böyle olanların hepsi güzel insanlar.
Burak aksak konusuna katılıyorum. Filmi çok güzeldi. Bi dizi daha yaparsa belki unutturur bize. Bi de bi ara toplanıp kireçburnuna mı gitsek. Tek gidersem ağlarım diye korkuyorum :)

her gun yatarken aciyorum. onlar uyutuyor artik beni. yuzumde salak bir gulumseme ile... hatta bolumleri arasinda tercih yapamadigim icin excel'de 1 ile 103 arasinda numara generate ettirip oyle karar veriyorum. 104'u niyeyse yok sayiyorum hep. cok ozluyorum gercekten!

@chunksia abi ben de her gece onla uyuyodum azalttım bu aralar. Bakalım tamamen bırakabilecek miyim.

Fidye, saglik sebebiyle oruc tutamiyorsan fukaraya bunun karsiliginda verdigin paraya deniyor.

Onu biliyorum. Fidyenin anlamını sormuyorum zaten.

zekatın ramazan ayında verilmesi şart değil. malvarlığının üzerinden bir yıl geçmişse ramazanı beklemeden vermek gerek hatta.

fitre yerine fıtır sadakası diyen de var, belki onu da duyduysan farklı bişey sanmış olabilirsin.

hayır. fidye, bir hastalık, bir musibet yüzünden oruç tutamadığın günlerde verdiğin bir şey. tam emin değilim ama gün başına 15 tl'den açılıyordu fidye. tabi zenginsen gücün nispetince artırabiliyorsun.

fitre, bayram namazına kadar vermen gereken ramazan ayı sadakası. bunun için de diyanetin belirlediği bir alt limit var. tabi bu da yine gücün nispetince doğru orantılı.

zekat, sadece ramazan'la ilintili bir şey değil. her yıl malının 1/40'ını gibi bir oran olmalı (emin de değilim) fakirlere dağıtmanla alakalı o. islam şartı zaten bu. yine yine yine, eğer durumun el veriyorsa.

Fitre, herkesin verebileceği bir günün karşılığı, fidye ise oruç tutamayacak durumda olanların tutamadıkları gün sayısı*x lira olarak verdikleri para oluyor sanırım.

Zekat 80 gram altından veya karşılığı bir paradan fazlasına sahipseniz ve bunu 1 senedir elinizde bulunduruyorsanız, bu paranın 1/40'ını fakir fukaraya vermek zorundasınız. Yani diyelim ki hesabınızda bir senedir 10bin lira var, 80gram altın şu anda 8bin TL civarında, demek oluyor ki 10bin /40 = 250TL zekat vermeniz gerekiyor. Zekat başka zamanlarda da verilebilir ama Ramazan'da yapılan ibadetler daha sevap olduğundan çoğu insan zekat vermeyi Ramazan'a denk getiriyor.

Fitre fıtır sadakası diye de geçer. Sanırım sizin dediğiniz küçük tutar şeyin adı fitre. Oruç tutan mükellefe faydası, onun bu ibadetini tamamlamak, oruçluya yakışmayan davranışlarla zedelediği ibadetinin eksikliklerini telafi etmektir. Diyanetin belirlediği fitre miktarı bu sene kişi başı : 11,50TL

Fidye is oruç tutmaya gücü yetmeyen veya hasta / yaşlı olan kimseler oruç tutamadıkları için fukaraya günlük iki öğün yemek ücreti üzerinden para verirler, bu fidye diye biliyorum.

edit1: Zekatta bahsedilen miktar net olmalı yani borçlarını vs. düştükten sonra elinde kalan para 80gram altında fazla olmalı.

mermize, tamam, ben de o şekilde biliyordum ama fidye ve fitre parası aynı geçiyor internette. ve yine internette ramazan'ın en çok sorulan soruları fitre ve zekat diyor.

fidye alt limiti 11,5 tl, fitre ayrı ise ona da bakalım dedik, o da 11,5 tl diyor.

o yüzden karıştırdık.

işte fidye ve fitrenin parası aynı olsa da, niteliği farklı. biri oruç tutsan da, tutmasan da vermen gereken bir şey (fitre); diğeri (yani fidye) oruç tutuyorsan vermek zorunda olmadığın bir uygulama. dediğim gibi hastalıktan, musibetten dolayı tutamıyorsan, onun parasını bir fakire vermek yani bahsettiğimiz şey.

fitre ramazan ayında fakire para verince oluyor. fidye için de birini kaçırıp ailesini arıyorsun. polisi karıştırmayın diyorsun.

fidye zaten özürden dolayı tutamadığın gün için normal bir insanın bir günlük yiyeceğine verdiği düşünülen miktar. onu da diyanet belirliyor işte her yıl. aynı olması bundan.

cool story bro

serin hikaye birader

önemlidir.

serin öykü kardeş.

Çocuk tatmin edememekten değil STD'den korksun.

aynen insan korkuyor. bu gerçekle yüzleşmemek lazım herhalde bazen. sanırım mesele ruhun orospu olmaması.

En baştan alalım; doğduk, büyüdük ve fıtratımız gereği bazı ihtiyaçlarımız oluştu.

Tecrübelerime göre;
Normalde insanın doğası gereği, en uygununun ergenlik bitiminde kişinin eşini bulması olarak görmekteyim. Günümüz sosyal hayatı gereği, bir kişiyle hayatı birleştirmek yaşça geç zamanlara tekabül ediyor (okulu bitirmek, iş hayatını düzene koymak vs. 30lu yaşları buluyor).

Tabi ki hayvanların da duyguları var fakat, bir insan için seks, sadece fiziksel zevk ve soyu devam ettirme değildir. İnsan için seks; ruhların eşleşmesi, tamami bir birlikteliktir. Bir insanın seksten zevk alabilmesi (yani seksi başarabilmesi) için ya tamamen hayvani düşünerek fiziksel zevke odaklanması (ve bu durumda karşı tarafın tatmin olması önemli değildir) ya da partneriyle ruhsal ve bedensel bir bütünlük hedeflemesi gerekir.

Diyeceksiniz ki bir kişiyle hayatı birleştirmeye niçin bu kadar taktın? İnsan bu ihtiyacını herhangi ve farklı kişilerle gideremez mi? İlla evlilik mi olmalı? İşte en can alıcı noktaya burada geleceğim.

Asıl parmak basmak istediğim konu şudur ki; bir kişiyle birlikte olduk, bazı tecrübeler edindik ve o kişiyle ilişkimizi kestik, sonra birileriyle daha olduk, birileri daha, birileri ve bir çok kişiyle daha birlikte olduk. Bu kadar çok kişiyle birlikte olduk, en son edindiğimiz tecrübe nedir?

Şahsen benim edindiğim tecrübe şudur; insanlara dokunduk, onların tepkilerini gördük, insanların uzuvlarını beğendik... Sonra, bir başkasıyla olduk, bir hareket yaptı, aaa bu hareketi o da yapmıştı, o da aynı şekilde gülümsemişti, aa onun da kalçası böyleydi, aa onun da kolları böyleydi, aa onun da boynu böyleydi ve şu an örnek veremediğim, sizlerin de aklına gelen bir çok şey seks sırasında aklımıza geldi, nasıl odaklanacağız? Birlikte olduğumuz herkes, birlikte olduğumuz herkesi hatırlattı bize.

Şahsen benim psikolojim bozuldu bu tecrübeler doğrultusunda. Ben her konuda doğaya uygun hareket etmeyi tercih ederim. Kişinin, birlikte olduğu kişi sayısı çoğaldıkça bir insanın tek eşli olması gerektiği sonucuna varması gerektiğini düşünmekteyim.

Dediğim gibi, günümüz sosyal yaşam düzensizliğinden dolayı ihtiyaçlarımız doğrultusunda biz dokunmamamız gereken kalplere dokunmaya belki devam edeceğiz, taa ki hayat eşimizi bulana kadar...

Sorunun net cevabı olarak: Benim düşüncelerim doğru ise; 50 kişiyle birlikte olup, hala bu sonuçlara varamayan kişi, seksi amaç değil, araç olarak kullanmaktadır ve binlerce kişiyle de olsa o sadece sürtünmekten zevk alacaktır(ta ki birisi ona gerçek seksi öğretene kadar.)

genç osman - gökyüzü masmavi
cenk taner - izin vermedi yalnızlık
starsailor - love is here

üç albüm de yol için ideal gelir hep bana.

benim için yol şarkıları ya beirut'tan gelir ya calexico'dan.

beirut'tan (bkz: the flying club cup)
calexico'dan ise (bkz: feast of wire)

Olmaz. Toprakla al abdesti.

kamyonu devirdikten sonra gusul abdesti al, gec. fazla takma. niyet hepsinden onemli.

durum yok derken, durumu açıklasaydın iyiydi. ama doğrudan bakarsan konuya, cünüplük hali en fazla bir namazın vaktinin çıkmasına kadar devam edebilir. yani namaz kazaya kalmayacak kadar sürebilir.

orucun bozulmaz. gusletmen önerilir ama şart da değildir. malum ağza su kaçması olayı da var, günü böyle geçirebilirsin.

yine de gusül abdesti alman daha bir iyi olur.

İkisi de kimyasal; biri katı diğeri sıvı. Ama duş jeli daha hijyenik.

Hassas citler için olan bir sabun. Duş jellerinin içinde genelde daha ağır kimyasallar oluyor.

İngilizce biliyorsan "shower gel vs soap" diye ara Google'da. Bir sürü karşılaştırma göreceksin.

malzemesine, markasına ve içeriğine bağlıdır herhalde.

www.sebamet.com

kalıp sabun

haci sakirden sasma ...

El yapımı sabunlar, şu köylü teyzelerin yaptıklarından aldım ben. Duş jeli kullanmayalı seneler olacak neredeyse. Çok da mutluyum, cilt kuruması da yapmıyor.

ikisini de kullanıyorum. sabun + duş jeli yapıyorum.

zararlı olmalarıyla ilgilenmiyorum. bunlara gelene kadar...

Sabun cildi kurutabiliyor. Ananemin eli egzama oldu sabunla çok yıkadığından.
Ben de sabunla yıkandığım zaman cildim çok kuruyor, banyodan çıkınca hatır hutur kaşınıyorum.
O yüzden duş jeli kullanıyorum. Dove veya Niveanınkilerden bir zarar görmedim.

loccitane önerebilirim.

hacışakir bildiğin düz kalıp sabun işte.

Ben dove sabun seviyorum temizlenmiş hissi veriyor. Bi de rossmanndan sprey duş köpüğü aldım yumuşacık güzel kokulu tavsiye ederim.

Sabun diyorum ama bende Axe dus jeli var. Canim istediginde onu kullaniyorum, ayrica cok guzel kokuyor.

Bebeler icin yapilan duş jellerini oneriyorum.

Abdulla marka zeytinyağlı sabun ve ipek hanım Çiftliği sabunları.

müdür hemen git baktır. bu lanet şey tekrarlaması çok kolay olan bir şey malum. umarım tekrarlamamıştır ama iltihap, cerahat diyorsun; sanki ona yakın gibi de duruyor.

tez vakitte git hallet. allah belasını versin o hastalığın!

uzun vadede doz kesmemeye başlayıp gecede 10 tane atmaya başlayan tanıdığım vardı, iğrenç ötesi bir insana dönüştüğü için görüşmeyi kesmiştim. sonradan kokain, mdma vb şeylere bulaştığını duydum.

bir iki arkadaşım daha bu bahsettiğim kadar olmasa da düzenli kullanıcı haline gelip sonradan kendilerini kurtarmışlardı, bir tanesinde bipolar bozukluk başgösterdi ciddi şekilde.

"bir negatif yanını görmüyorum" diyen insandan kork derim tecrübelerime dayanarak, ben böylesiyle bir iki kere konuşuyorum gözünü açmak babında eğer aynı kafada devam ediyorsa ilişkimi kesiyorum yavaş yavaş. kafaları açıkken çekilmez, kafaları iyiyken hiç çekilmez hale geliyorlar genelde.

bildiğim kadarıyla extacy beyindeki yorulma kanalını uyuşturduğu için kişi günlerce dans etse bile yorulduğunu anlamıyor. mesela en basitinden 2 gün boyunca aralıksız hoplayıp zıpladığınızı düşünün, buna ne beden dayanır ne beyin. biz bir gün uyumasak perişan oluyoruz adamlar bunu attıktan sonra kaç gün uyumadan zımba gibi dolaşıyorlar.

@timmie; amfetamin, kafein vb. bir sürü bokla kesilmiş mdma olan ecstacy yerine artık hapların kesmemesinden mütevellit "saf" mdma'i kastetmiş olabilirim di mi canım benim? erowid vb. siteler kamu kullanımına açık, konu hakkındaki bilgiler belirli bir zümreye ait değil yani.

bir kaç cümle yazıdan insanlarla ilgili yargılara varmak hoş değil, kimin neyi nasıl nitelendirdiğine bu kadar çabuk karar verme bence.

bir de "objektif yorum" diye bir şey yoktur, yorum dediğin şey doğası gereği subjektiftir.

bu konuda sayfalarca konuşulabilir, (hem teknik bilgi hem de tecrübelerime dayanarak, istersen de mesaj atabilirsin)

fakat şöyle bir durum var. bir süreden sonra bu tarz müzikleri çalan yerlere artık "şeker almayacaksam neden gideyim ki" olur. gidilmek istediği için de mutlaka o alınır. konuşulan şeyler onlarca etkene göre değişir tabii ki de, yaş, kullanma sıklığı, ortam hatta nereden aldığı ve içindeki etken maddelere kadar.

başka şeylere de başlar durumu tamamen kişisel merak ile ilgili. çok emin olarak söyleyebilirim ki gittiği ortam, club vs. değişmeden ben ecstasy kullanıp sonra bırakanı görmedim. az insan çünkü sadece alkolle yetiniyor. o bilince umarım varır.

rutine bindirirse bedeni çöktürür. ayda yılda bir yapıyorsa, yapmasa daha iyi tabi ama, kalıcı etkisi olma ihtimali çok düşük. bağımlılık yapmıyor, psikolojik olarak en azından hastaya düşürmüyor. irade meselesi bu. biri gelir alır kullanır, bir daha almamak isteyebilir. her insan böyle değil tabi. ama 'bizim bir arkadaş' böyleydi. 4-5 ayda bir gibiydi o. bir de sırf bunu aldı diye kalkıp kokain alan ne duydum, ne gördüm. o başka bir şey. başka bir boyut. ex dediğin şeyin, kokainle bağıntısı yok. bunu aldım, hadi onu da alayım olayı yok yani.

negatif yanını her kullanımının sabahında görebilir. o gün iptal geçer. vücudun kendini toplaması 1 günü, fazla alındıysa 2 günü bulabilir. canı ne yemek ister, ne ağzının tadı olur, ne de mutludur o gün. çünkü beyin, bir gece önceden tüm seratonini salgılamıştır. dolayısıyla o seratonini depolamadan da eski haline kolay kolay dönemez.

öneriyor muyum, hayır. fakat ayda yılda birse bu, o kadar da üstüne varma derim.

Bunun feedback'ini vereyim, hatun bi tatile çıktı, koptu gitti. Mesajlarıma bile cevap vermiyor. Böyle insanlara yaklaşmayın.

arkadaşın malmış.

ecstasy ile müzik iyi gider de, türkiye'de adam akıllı ecstasy satan yer zaten yok.

müziği de sevmiyormuş kafa yaşamayı seviyormuş.

dizinin sonunda ölüm tarihleri yazıyordu. ben gerçek olduğunu düşünüyorum. tabii ki kesin bilgi değil, yayma derim.

fakat müthiş bir mini-diziydi. bu kadar iyi olmasına gerek yoktu.

MHP hayatımda gördüğüm en tırt siyasi oluşum, sanki 80 tane Deniz Baykal bir araya gelip meclise girmiş gibiler siyasetle uzaktan yakından bir ilgileri yok. Eminim çok mutlu değillerdir.

benim listemdekiler çok mutlu. bahçeli ne yaparsa doğru kabul ediyorlar. aynen akplilerin tayyip e takındığı tavır gibi. mhpliler akplilerin laciveritymiş bunu çok iyi anladım.

not: hdp teröristtir ama bu müzakere yapılmamalı demek değil.