Yüz yüze görüşmediğiniz biriyle flörtleşmeyin.

@limonlu cola

Birini güzel bulmamak sığlık mı? Karakteri süper olabilir bu tamam ama fiziksel çekimde lazım.Ayrıca kendi begenilmeme durumlarımı da kattım olaya dikkat edersen, olabilir bu da.

Sen niye kaçtın cola?

klasik insan beklentileri tuzağına düşüyorsun. fikirleri veya yazdığı birşey ilgini çektiği için fiziksel olarak da güzel-çekici olacağına inanıyorsun. buna göre yatırım yapıyorsun-beklentiye giriyorsun. çünkü böyle olmasını ümit ediyorsun. ama hayat gerçekleri bu tavırla örtüşmüyor.

Görmedigin insanla flörtleşmeyeceksin +1 bunun sığlıkla falan alakası yok.

bana kalsa uzun konusma süreçli internet tanışmaları güzel, daha iyi tanışılabiliyor. fakat insanların beklentiye giriyor olması, kafalarında bir şey çizmeleri ve onla uyusmayabilme düşüncesi bende fobimsi bir şey olusturdu. ve bu sığlıkla yüzleşmek. bu yüzden internet üzerinden flörtleşmiyorum.

Çok normal bi durum, kırar mıyım acaba düşüncesiyle ekstra bi çaba göstermene gerek yok. Karşındaki iletişim kurmadıkça başlatan sen olma o iletişim kurduğunda da birkaç kelamdan sonra karşı tarafı cevap vermek durumunda bırakacak şekilde yazma zamanla soğur muhabbet. Baktın uzuyor bahaneyle sen uza er ya da geç o da uzaklaşır. Uzaklaşmazsa da demek ki yalnızca görsel olarak uyumsuz değilmişsiniz o zaman kırma korkusu olmadan muhabbeti sonlandırabilirsin.

etkilenmek için nasıl bir cümleden fazlasına ihtiyaç varsa, fiziksel olarak beğenmek için de bir fotoğraftan biraz fazlasına ihtiyaç var.

beklentileri çok olan ve acelesi olan için internet uygun bir mecra değil bence de.

valla aynen insanın bir anda yazası konuşası gidiyor :D benim 2 güne muhabbeti kestiğim oldu öyle durumlarda. karşı tarafı eminim çok üzmüştür bu ama benim de buluştuğumuz an bir anda yüzünde acı bir ifade çöken tinder eşlerim oldu. internet pişmanlık ya.

Falza uzatmadan fotoğraflarınızı görün birbirinizin.

Siglikla da uzaktan yakından alakasi yok. Realist olalim biraz.
Fikirleri yasam, yasam tsrzi, hayata bakis acisi hosuna gidiyor diye tipini begenmedgin kisiye katlanmak zorunda misin? Ne kadaer da erdemli yahu insanlar.. Gercekten bu kadar erdemli misiniz yasarken de?
Güzellik/yakisiklilik son derece onemlo bir kriterdir, kabul etsek de etmesek de. Biz insanlar buna gore birini begenen ya da begenmeyen yarstiklariz ama nedense bunu kabul etmek istemeyiz, inkar etmeye calisiriz, secimini yaparken bu kriteri hesaba katani ayiplariz.
Guzellige onem vermiyormus gibi yaparak prim yapmaya calisiriz. Kendimizi bile guzellige onem vermeme konusunda kandirmaya calisiriz.

Gercekten merak ediyorum, sigliktan bahseden insanlar konustuklari kadar erdemli mi gercekten diye.

Fotoğrafını göstermeyi geciktirenlerle iletişimi kısa kesiyorum baştan.

"Ben seni arkadaş olarak görüyorum"

Tamam siz erdemlisiniz o zaman, ama digerleri sig falan degil, Bildigin normal insanlar. Sadece kriterleri sizinkinden farkli.

Şu fotoğraf yollama mevzusu hala varmış ona şaşırdım ben asıl. Normalde iletişim çok iyiyse bir şekilde buluşuyorsun zaten ya da bana hep böyle denk geldi bilmiyorum. Gerçi iyi bir iletişim esnasında birisi fotoğrafımı istese gülüp geçerdim, yollamazdım da. Çünkü bahsettiğimiz iletişim karşımızdakini görmeden başlamış ve seyri de beklenenden iyi gittiği için, yeri geliyor bu İLETİŞİMİ "daha" gerçek bir ortama taşımak isteyebiliyorsunuz. Olduğu yerde bırakmak da mümkün, zira her güzel iletişim daha gerçek olmak zorunda da değil.

Buluştuğunuzda zaten cinsel bir çekim olacaksa olur. Hazırda iyi bir iletişim de var. Hileli açılar, üzerinde oynanmış veya tarihi belirsiz fotoğraflar ile birisini değerlendirip, güzel olan kısmı pek umursamıyor insanlar anlaşılan. Fotoğrafta iyi görünenin gerçekte karşılaşılan ile pek alakası olmadığı gibi, zıttı da pekala olabilir. Ellerinin, kokusunun, gülüşünün veya sesinin bizi etkilemeyeceğinden emin olmak çok mu kolay, bilemedim.

Alerjik reaksiyon gibi görünüyor. Yarın sadece beyazını veya sadece sarısını ye bakalım, hangisinde oluyor onu öğren.

Not: doktorun d'si bile değilim.

bazen bana da benzer bir şey oluyor (maksimum bir yumurta yerim), hani ayva yersin tıkanırsın ya haşlanmış yumurtada aynı öyle tıkıyor, nefes alamıyorum.

Yumurta bir tane yesen bile sıkıyor.3-4 tane yiyince olur tabi.

Sarısını yemezsen böyle hissetmezsin bence

Su içiyor musunuz? Bir de doktor kontrolünde yiyin bence

Su çok içerim. Yumurtasız günüm geçmez çocukluktan beri. Ama kızarmış tabi. Haşlanmış yumurta yiyince oluyor.

Haşlanmış yumurtanın gaz yapan bir yiyecek olması hasebiyle, gaz sıkışması yaşıyor olmanız kuvvetle muhtemel. Alerjiniz olsa kesin bi yeriniz kaşınır ya da kabarırdı.

Psikolojik olabilir

Takım elbise + beyaz / mavi gömlek + duruma göre kravat

Takım elbiseyi giy geç..

Haftasonu Ikea kalabalığı çekilmez.
Bugün git, rahat halledersin.

cep telefonu uygulamasını indir. mağazanı seçip ürünlere bak bir yandan. ardından listeye ekle. mağazayı ziyaret ettiğinde işlerini inanılmaz hızlandıracak. ayrıca uygulamadan seçtiğin ürünleri almak zorunda değilsin, rafa gidince muadillerini görüp tercih edersin. hem stok durumunu da görüyorsun. indirimler varsa anında görebilirsin.

cok rahat halledersin bugun

Bence rahat rahat alırsın

Bence yetmez :) yani 6'da tam orada olacaksan evet...

Ben markafoniden parfüm almıştım, barkodundan orijinal olup olmadığını ve son kullanma tarihini bir şekilde sorgulatabilmiştim ve teoride orijinaldi. Ama kokusu aynı parfümün sephora'dan alınmış versiyonundan çok farklıydı. Yeni sezon ürünlere yer açmak için ya da son kullanma tarihi yaklaşan ürünlerin stoklarını tüketiyor olabilirler.

Orijinal

checkcosmetic.net

Bende de var o durum... Kontrollüsündür.

Bi de benim mideye vuruyor. Yani sarhoş olayım diye aşşşırı içtiğim geceler oldu. Daha da içeyim de bi kere şu hatırlamama durumunu yaşayayım dedim ama midem blokladı bi yerden sonra. Sarhoş olamadan içmeyi bırakmak zorunda kaldım.

(bkz: Alkol dehidrogenaz)

Ben bu durumu genellikle çevremde sahip çıkmak durumunda kalacağım insanlar varken yaşıyordum. Belki de kendine böyle bir sorumluluk yükleyip kontrolü elden bırakamıyorsun.
Güvendiğin 1 arkadaşınla oturup şişenin dibine git bakalım bi de :)

İçki ile aram yok, hiç aramam. Ama arkadaş ortamında rakı, şarap vs şişeleri gömmüşlüğüm çok. Lakin hiç sarhoş olmam. Bendeki etki aynı @Icha gibi mideme vurmasıdır. Kusar rahatlar ve uyurum. Lakin sarhoşluk nedir hiç tadamadım ben de. Otokontrolü yüksek bir insanım ondan diye tahmin ediyorum. Evde bile içsem güvenli ortamda ıhhh asla sarhoş olmam. O yüzden de "e madem bana bir şey yapmıyor ne diye hamallığını çekeyim?" derim ve içmeye gerek duymam.

Karaciğerin sağlamlığı ile ilgili bu durum. Bilimsel kısmını bilmiyorum ama karaciğerin sağlıklı ve güçlü ise sarhoş olmuyorsun.

vücut yapısı, kas durumu ve kilo da etkendir.

Benim yaptığım çıkarım şu yönde alkol içerken fazla hareket etmez, fazla konuşmaz ve seri bi şekilde içersen yamultur. Haricinde hareket etmek ve konuşmak bence alkolün etkisini daha az yaşatıyor. 1 Saat içinde 15, bünyene göre 20 shot tekila içersen bence istediğin kafaya ulaşabilirsin.

aktif spor yapıyorsan, alkolu vucuda alma hızını iyi ayarlıyorsan kolay sarhoş olmazsın. demek istediğim şu 2 birayı hızlıca içip hafif sorhoşluk hissedince ara verir vucudun tepki vermesi için zaman bırakırsan ve sonra içmeye devam edersen alkol toleransın çok daha yüksek olacaktır. insanlar pek umursamıyor sarhoş olmayı keyfini çıkarıyor. bunların üstüne çoğu zaman sarhoşluk bahane oluyor, yapmak istediğini yapıyor veya biraz da olsa gündelik hayatını unutuyor.

3-4 şişe veya 3-4 duble zaten çok bir şey değil aslında. mesela almanlarla beraber bira içsen pek kolay ayakta kalamayabilirsin :)

baklava > kureyşoğulları

Daha önce bir kullanıcıya mesaj olarak yaptığım öneriyi buraya olduğu gibi yapıştırıyorum:

"Kesinlikle İmam Çağdaş'tan uzak durun. Ekşici tabiriyle "abartılmış bir balon" ya da "overrated" :) Karagöz caddesinde Piknik Kebap vardı, salaş bi yer, direkt dürüm veriyorlar. Köşem Kebap diye bir yer var, onların ciğer şişi (cağırtlak/cartlak kebabı) iyidir. Çulcuoğlu başarılıdır. Farklı bir tat isterseniz "beyran" deneyin mutlaka. Beyran için de Metanet'i öneririm. Kelebek ve Yesemek de başarılı restoranlardandır.

Baklava için tartışmasız Koçak. Alternatif yine Karagöz cd.'de Ünlüler Baklava da başarılıdır. Seç Turizm'in Seç Baklavaları vardır, otogarda satıyorlardı eskiden, tereyağ tadını yoğun seviyorsanız onlarınkini de önerebilirim.

Kalenin oradan girip Karagöz Caddesinden çıkabilirsiniz, Bakırcılar Çarşısını da gezmiş olursunuz. Oradan yürürken Yeşilsu'ya gelip bi mola verebilirsiniz, Yeşilsu'ya yürürken sol tarafta bir ara sokakta 5-6 tane eski Antep evi vardır, onların hepsi kafe olmuş durumda, öneririm, otantik bir ortamları var. (Papirüs ve Beyoğlu Cafe)"

kebap: çulcuoğlu (eski çarşıdaki yeri)
baklava: çelebioğlu
kadayıf: erçelebi
küşleme: halil usta (öğlen)
şöbiyet: zeki inal

Baklava: Ayıntap diyorum ben de...

İmam Çağdaş.. Hiiiç gerek yok.

Beyran: Metanet
Katmer: Zekeriya...

öncelikle hoşgeldiniz.

imam çağdaş'a misafirlerimi götürürüm çünkü standart bir lezzet vardır yemeklerinde pişman olmam ancak kendi başıma dur hele imam çağdaşa gideyim demem. o yüzden gidersen denemiş olursun ama antepliler olarak orayı lezzet olarak aramayız.

çulcuoğlu denmiş. doğrudur lezzetlidir ama sadece adana ve kıymasından uzak durun. onun dışında lokum gibi etleri vardır. dürüm için piknik kebapta güzeldir.

beyran için metanetten şaşmayın.

baklava içinse tuğcan otelin yanındaki zeki inal'ı öneririm. adam her gün kapasitesinde ürün çıkarıyor bitince dükkanı kapatıp çıkıyor. o yüzden genelde akşama kalmaz kapanır.

Sanirim market metro idi, yaninda kusleme yapan biyer var, adini sanini hatirlamiyorum ama lezzeti hala damagimda. Bi de yemek disinda bi yer goreyim derseniz zeugma muzesini tavsiye ederim.

eksisozluk.com

off hala zekeriya usta diyen var meh. bu cevabımı bi arkadaşa yazmıştım aynen kopyalıyorum.

efenim bilinen yanlışlarla başlayalım önce, katmer nerede yenir? sorusuna zekeriya usta diyenlerin ağzına kürekle vuruyoruz, zekeriya usta bozdu arkadaşlar, istanbul'dan gelip oraya gittiniz diye en iyisi orası sanmayın lütfen, abdo bile daha iyidir zekeriya'dan ama ben size en iyisini önereceğim AKŞAM SİMİT, anneler parkına gidiyorsunuz ibrahimli'de AKŞAM SİMİT'İ buluyorsunuz, burası antep'in yeni yüzü, tarihi bi şey yok ama sizi garanti ederim yiyebileceğiniz en iyi katmeri burda yersiniz, ayrıca peynirli poğaçası ve su böreği ve kol böreği de(istanbul'dakiyle alakası yok böreklerin) çok güzel bence gitmişken tadına bakın.

Kahvaltıyı yaptık peki şimdi napacağız, seçeneklerimiz müze gezileri olabilir; kale'nin civarına giderseniz oyuncak müzesi var, atatürk'ün geldiğinde antep'te kaldığı ev var, yemek müzesi var, bi de kızılay taraflarına gelirseniz bayazhan'ın üst katı gezilebilir, asıl seçeneğimiz ise zeugma müzesi (çingene kızı orda işte). Şimdi burda ben şunu öneririm, eğer arzu ediyorsanız buraları görmeyi önce gidin ilk saydığım müzeleri gezin sonra gidin öğlen HALİL USTA'da küşleme* ve kebap yiyin. HALİL USTA'dan da çıkıp Zeugma müzesini gezin.

Oooo akşam oldu bile, akşam da gelin TAHMİS KAHVESİ'nde birer menengiç kahvesi (türk kahvesi opsiyonel o da olur, ben sevmem mesela) için. Bu menengiç'ten sonra hala açsanız İMAM ÇAĞDAŞ'a gidiniz ehueheh, lahmacun, ali nazik, adana ve yine küşleme* kebap kişisel tavsiyelerim, Kebabın üstüne de efenim 1 fıstık sarma (a.k.a. dolama), 1 kare baklava ve 1 şöbiyet olacak şekilde 1'er tabak tatlı isteyiniz, kesin yiyemezsiniz de paket yaptırırsınız üzülmeyin. Şimdi bu basic antep turu, ilk gelene bunu yaptırıyoruz biz.

*Küşleme normalde baharatsız geliyor, çok et tadını sevmezseniz baharatlı istediğinizi belirtiniz.

eğer seveceğinizi düşünüyorsanız beyran deneyiniz, adres yine eski çarşı civarı METANET BEYRAN SALONU.

Şimdi detaylı ek bilgilere geçelim;

tatlı için ek adres KOÇAK BAKLAVA (çağdaş mı koçak mı sorusu adeta bir canon mu nikon mu sorunsalına dönüştü, hangisi iyi yorum yapmıyorum artık), künefe yemek isterseniz ERÇELEBİ KÜNEFE, çok acaip şekilli kadayıflar yemek isterseniz (muzlusu bile var abv) ÖZİKİZLER KÜNEFE'ye mutlaka uğrayınız.

Ciğer vs. için adres yine kale civarında LÖKÜS CİĞER, emek mahallesi akın bulgur'un yan sokağına girince URFA TİKE CİĞER. (bunlar ciğeri küçük küçük ve urfa usulü yaparlar.

Arkadaşlar tost demiş, tostçu erol değil de sanayide tostçu kadir öneriyorum, fıstığı künefeye nasıl döktüğüne youtube'dan bakalım youtu.be lol. Da bunlar iki güne sığmaz, tost yemeyin ya 2 gün gidince, aşağıda sucuk önerim var onu alın kendiniz yaparsınız aynısını, olayı orda bu tostların.

Tüm bunların dışında minik üç öneri; akşam simit'te yenen katmerden sonra birisine valove çikolatanın yerini sorun, fıstıklı cuplarından, fıstıklı makaronlarından mutlaka deneyin veya alın istanbul'da yersiniz, bunca zaman biz makaron mu yemişiz ya dedirtme garantili makaronlar. Bu makaroncudan da çıkın yine çok yakın kuzucular şarküteriye gidin ve kasap sucuğu alın, pınar maret haltetmişler, bi daha onları yemek istemeyeceksiniz ^^. Son olarak da tahmis kahvesinden çıkınca yine birisine sorun, size GÖRAL KURUYEMİŞLERİ'Nİ göstersin, burdan ceviz sucuğu, fıstıklı muska, antep fıstığı falan alın, istanbul'da oturup tv/film izlerken yersiniz, güzel olur.

Evet bir turumuzun daha sonuna gelmiş bulunuyoruz, afiyet olsun, iyi gezmeler, fazla yemeyin. ^^ Ek sorular için olveyz yeşillendirebilirsiniz, tşkler.

*: İmam çağdaş bir simgedir, ilk defa gittiysen bi yiyeceksin sonra 2. , 3. seviyelere geçebilirsin :D

1 bardak pirinci yıka, sonra kapta üzerine tuz koy ve sıcak su dök. Pirinç böyle en az yarım saat beklesin.

Sonra pirinci tekrar yıka... Ardından teflon olması tercihim, bir tencereye tereyağ vs. koy, varsa arpa şehriye ile kavur. Yoksa yağ hafif eriyince pirinci de içine koy, 3 dakika filan kavur (pirinç yanmasın, sadece biraz pişsin) Sonrasında 1,5 su bardağı tavuk/et suyu, yoksa da normal kaynamış su koy. Eğer normal su koyduysan içine bulyon at bi tane..

Sonra bi süre yavaşça karıştır (orta ateşte) Sonrasında su kaynamaya başlayınca ve pirinç hizzasına iyice yaklaştığında, altını iyice kıs, tencerenin kapağını kapat ve bekle. arada çaktırmadan kontrol et. Pirinçlerin arasındaki boşluklar belli olunca (yani suyunun iyice çekildiğine emin olduğunda) altını kapat. Kapakla tencere arasına bi bez ya da kağıt koy ki nemi emsin. Yarım saat kadar böyle beklesin, afiyetle ye.

Tatlı zehir gibi bir şey aslında.. Kilo vermeyi bu kadar istiyorsan, yediklerine de dikkat edebiliyor olman gerek.. Psikolojik değil de, ilk plaanda diyetisyene bu durumu anlatıp ondan destek alabilirsin bence.. Olmazsa psikologa gidersin.

öncelikle tatlı isteğini bastıracak ama daha doğal ve/veya az kalorili şeylere yönelmk mantıklı geliyor. protein barları beni kesiyordu mesela.. kuru kayısı, incir, fındık badem, ceviz de gayet güzel atıştırmalık olabiliyor.

Aynı şey bende de vardı.. Bir süre senin gibi yaşadım üzerine bira da çok içiyordum..O kadar çok kilo aldım ki...

Ancak şu an bunun tam tersi resmen hayatımdan şekeri %80-90 oranında çıkardım.

Şimdi öncelikle gün boyunca ne yediğin önemli..Gluten içeren veya yapay veya hatta doğal şeker içeren glisemik indeksi yüksek şeyler yersen kan şekerinin ritme oynadığından dolayı otomatikman tekrar yemek istiyorsun. Şunu unutma eğer içinde şeker bulunan şeyleri yersen tekrar yemek isteyeceksin..Dolayısıyla gün boyu tamamen doyurucu yararlı kalorilerle dolu ve şeker olmayan glisemik indeksi düşük şeyler yemen gerekiyor. İlk 2 hafta evet zorlanacaksın ama sonra kan şekerinin akışı düzene girince o şeker krizleri ortadan kalkacak.

Proteinli şeyler yemeye bak yanına brokoli gibi glisemik indeksi düşük ama doyurucu yeşil sebzeler bolca ye. Gün içinde bol su iç ve atıştırmalık olarak kavrulmamış kuru yemiş ye. Genel taslak olarak söylüyorum. Canın şekerli bir şey istediğinde zaten kuru üzüm incir falan gayet yeterli gelecek merak etme. Örneğin akşam eve geldin yemeğin yanında beyaz ekmekte yedin diyelim..Zaten otomatik olarak kan şekerin peak yapıp sonra birden düşeceği için evet sonrasında tatlı çekecek canın..Diyelim pirinç pilavı yedin aynı durum..Ancak diyelim ki ızgara et yedin yanında bol yeşil yapraklı sebze yedin. Ekmek vs. yok zaten. Doyacaksın ve o tatlı krizi olmayacak. Vucudun hemen bir günde buna adapte olamayabilir ama inan çok kolay.

Hamur işi, fast food, yapay şekerler içeren abur cuburlar yediğin sürece bunları uyuşturucu bağımlısı gibi yemeye devam edeceksin. Şeker uyuşyurucu gibi bağımlılık yapan bir zehir. Bunu unutma. Zaten yukarıda yazdığımşekilde beslenince kalori açığı oluşacağı için kilo da verirsin.

Özellikle bilinenin aksine fazla kilo durumlarında kilo vermede beslenmenin etkisi spordan yüzde olarak daha fazladır. O yüzden hayatında yeme alışkanlıklarını ciddi anlamda düzene sokman gerekiyor :)

Ben gün kurusunu bu dönemlerde daha çok tercih ediyodum 3-4 tane ilaveten de bir avuç ceviz/badem/fındık gibi kuruyemişler tüketmeye gayret ediyorum.

Özellikle şuson dönemlerd emevsim geçişleri midir nedir canım inanılmaz tatlı istiyor benim de ama başlayınca devamının geleceğini biliyorum, şeker eroin gibi,

Diyetisyeninize gitmeye devam ediyorsanjz bu konuda ona açık olun, söyleyin ne istediğinizi eminim bir orta yolu vardır.

Ama dediğim gibi kendizi işlenmiş şekerden belli bir dönem uzak tutarsanız en etkili sonucu alırsınız.

hipoglisemi vardır bence şekerin tam tersi kan şekerinin düşmesi olayı.bence bir polikliniğe sabah aç karna git ve baksınlar.

merhaba. günde hiçbir şekilde şeker almıyorum. çok mutluyum bu sebepten:)

artık paketli gıdaları da unuttum... hatırlamıyorum bile.

bunda kendi hayat felsefem ve annemin diyeti de etkili oldu. istersen onun zayıflama diyetini yollayayım, şeker yerine neleri yediğini görürsün.

mailini yollarsan beleşe yollayabilirim! :)

Sekeri tamamen keseceksin. Tadini unutacaksin. Uyusturucu bagimliligi gibi. Bir muddet sonra canin istemiyor. Birkac haftayi buluyor ama. Tatli yedikce yiyesin gelir cunku, acikir durursun.
Bu arada kuru meyveye falan da a abanma, onlar da aciktirir seni, tatli yemis gibi olursun.
Tatli yemedigin zaman karnin durduk yere zirt pirt acikmaz. Sadece gercekten aciktigin zaman acikirsin. Dolayisi ile gun icinde aldigin kalori miktari da azalir.
Ben sekeri biraktigim zaman gunde 3 ogun yiyorum sadece. Cunku fazla acikmiyorum artik. Kendimi zorla tutup mutsuz da olmuyorum. Gerceken canim abur cubur istemiyor.

Polaroid kamerayı kastediyorsun sanırım.

Evet ben de beğeniyorum, dedemin vardı ben küçükken, aynı senin gibi Life is Strange'e başlayınca aklıma düştü, hatta sordum da cevabı hatırlamıyorum LOL şimdi yine aklıma düştü. İnternette satışları vardı hala ancak epey pahalı (kartuşları falan da) (döviz kuru yüzünden)

Edit: Duyuruyu ilk okuduğumda link yoktu, o yüzden giriş cümlem o şekilde oldu.

Aynen ya... Dedemin varmış böyle bi makinesi ama vefatından sonra bulamamışlar. Keşke bulunsaydı da saklayabilseydim dedim geçen gün :/

Ben de seviyorum. Bir ara bütçe ayırabilirsem fujifilm den alacağım.

Bir arkadaşım evinde duvara bir pano yapmış, her gelen misafiriyle foto çekip, çıkınca yapıştırıyordu, çok hoşuma gitmişti fikir.

Bizde vardı ben küçükken, hala da vardır belki. Güzel şeyler ama kağıtları pahalıydı, idareli kullanmak zorunda kalıyordun :(

ben de bayılıyorum.

1-2 yıl sonra daha güzel bir sosyal ortamım olunca alınacaklar arasında.

çok hantal ve gereksiz bence, 30 yıl önce oldukça mantıklı ve güzel olabilir. ama şu anda oldukça gereksiz ve sadece eğlence amacı içeren bir şey.

ben sevmiyorum bunu alınca kendini sanatsal aktivitelerde boğulacağı hissende olan insanları, var böyle etrafımda 3-5 kişi çünkü. makinayi boynuna asmadan önce tikilikten ölecek ama makinayı boynuna astığı anda farklı tavırlarda oluyorlar.

kimseye bu doğru şu yanlış deme durumumuz yok ama bunun yerine eve yazıcı alırım.
www.vatanbilgisayar.com

www.vatanbilgisayar.com

bir de photo paper olur kenarda. çekerim fotoyu 20 saniye sonra çıktı elimde. hem de daha güzel. dilerseniz polaroid stayla çıktı alabiliyorsunuz zaten.

insanlar agresif.
bir de kendi içlerine dönmediklerinden, içerideki öfkeyi sürekli oraya buraya yansıtıyorlar farkında olmadan.

iç huzurları yok ve çok fazla zihinde yaşıyorlar.
ruhta ve kalpte yaşama konusunda kapalılar.
o yüzden hep "bu dünya"dalar.

blatta hiberna +100

ic huzur cok onemli, insanlar kendilerini ve yasamlarini oldugu gibi kabul edip bu durumla iclerinde baris yapabilmis degiller. bircok kisi sorunun bu oldugunun farkinda bile degil.

bu herkeste sinir, hirs yaratiyor. orada tepkisi sana degil aslinda, adam belki ailesiyle hic saglikli iliski kuramamis, hep sinirlenmis icinde kurmus kurmus ama sana atar yapmak rahatlatiyor. kahvesi soguk diye kizan tip belki cok kilolu oldugu icin butun yasamina kizgin ama farkinda bile degil gibi gibi.

bir de herkes sinirli oldugu icin herkes her seyi ustune alinip atar yapmaya calisiyor.

Bence insanların gerçek derdi yok. Ha bir de sevmeyi bilmiyorlar, hatta hiç sevilmemişler. Başka bir açıklaması olamaz bunun.

Kahvenin soğukluğundan şikayetçiysem rica ederim değişir. Oraya 3 kuruş maaşa çalışan adamdan hıncımı çıkarmaya çalışmak çok anlamsız geliyor bana da. Böyle tiplerden de uzak durmaya çalışıyorum. Geçen bi mekanda arkadaşın rakısına su koydular diye olay çıkardı. Yani ne olacak sek içiyorsan, ben o rakıyı içerim sen yenisini doldurursun. Adama öyle yüklendi ki, çok üzüldüm. Adamcağız iyi niyetle servis yapmaya çalışırken suçlu oldu anlayacağın.

Ben kıyamıyorum şahsen, öyle gerilmek hem karşımdakini üzer hem de beni. Bunu bilmek bile sallamamam için yeterli.

yürütürüm, sorun değil başka bir sürü şey var.

erkek.

çok seviyorsam, çok aşıksam yürütebilirim.
ama bununla ilgili bir burukluk da taşırım içimde.

bir de, yapmama nedeni nedir?
o önemli.

iğrenme falan gibi şeylerse yürümez ilişki elbette.

ilişkiyi de yürütürüm, evlenirim de, nolcak atla deve değil ki, onu da yapmayıversin..

hem benim de (her ne kadar iğrenmesem de..) pek sevdiğim söylenemez o_0

-erkek-

Kadınım, yürütürüm yürütmesine; zaten oral seks çok da aradığım bir şey değil ve klitoristen uzak tutmaya çalışıyorum zevki. Oral olacağına, arabada beş evde onbeş olsun da; 'Benden neden tiksiniyor bu adam. İltihaplı mıyım ben' diye bir kendimden şüphelenirim; güvenim düşer.

Ön sevişmeye "aşağılanma" olarak bakan bir kezo ya da kamilse bırak bakir ölsün. Karşılıklı birbirini tatmin edemeyecekseniz sevişmenin bir anlamı yok. K

sekste oral seks arayışım 1/10 filandır ama özellikle yapmayana denk gelince höst oluyorum. diğer durumlara bakarım, genel olarak ağır basıyosa evlenirim nolcak.

k

böyle birine denk gelmedim. sanırım yürütmezdim.

e.

evlenmem. onu bile yapmayan kadın ömür boyu misyoner ister herhalde. hiç çekemem.

e.

Yürütürüm, evlenirim. Ama götünü dönüp yatmıyorsa... Oral yapmıyorsa da bi zahmet ilgilensin, ilgilenmiyorsa o fena...

Kadın...

Aklında soru işaretleri varsa yaptırma derim :)

Ben kendime özel tasarlattım ve 2 dövmeci 4 farklı tasarım sonrasında son haline geldi dövme. Hiç pişman değilim. Belki de en basit olanını yaptırdım ama olsun mutluyum bununla...

Sen burada fikir olarak mı destekçi arıyorsun tasarımcı olarak mı onu da söyle istersen :)

Yaz soru işaretlerini, yardımcı olur okuyanlar.

kürek kemiğimin etrafına yaptırmak istiyorum ama o bölgede çok sivilce çıkıyor benim. ilk sorunum bu diğeri de yazı yazdırcam yazıyı seçtim ama nasıl bir şekilde yazılacak üzerine hiç düşünmedim. İkinci sorunum da bu

Sivilce sürekli çıkıyorsa ve bundan rahatsızsan, daha da dikkat çekici bir hale getirirsin dövme ile...

Yazıyı seçtiysen, nasıl yazılacağı konusunda gittiğin dövmeci seni yönlendirir bu arada. Benim arkadaş da yazı yazdırdı, dövmecisiyle karar verdiler.

Kardeşim 93 doğumlu. Ona yapıyolardı bu muhabbeti. Ama anadoluda durumun değiştiğini sanmam.

uzun zamandır görmedim ama uzun zamandır akraba/insan içine karışmadım da. yine de çagılı çengili sünnet düğünü de aynı b.kun laciverti ki hala yaygın.

Yöresel bir olay muhtemelen. Balıkesir'de büyüdüm. Ne kendi dönemimde, ne sonrasında böyle bir olay görmedim.

baya eskilerde kaldı, hala yapıldığını sanmıyorum.
hala yapanlar da "erkekliği insanlığın en üst seviyesi olarak gören" tiplerdir, hayatta tek başarısı ve övüneceği şey pipisidir. pipili bir çocuğu olduğu için de gurur duyar sığ bir şekilde.

bu sadece erkeklere mi özgü ki?
benim annem de hadi göster kukunu diyordu ben de indirip gösteriyordum asdfggh

Bizim buralar Paris. Öyle bir şeyi hiç görmedim.

elo+1 erkek çocuğunun donsuz rahat rahat dolaşabilmesi olayından kaynaklanıyor küçüklükten beri.
zaten sünnet düğünü mentalitesi devam ediyorsa zihinler çok da değişmemiş

istediğin gibi çek. ana akım izleyici kitlesi sevmez o tarz filmleri ama. o yüzden doğru kitleye izletmelisin.

Ya ben çok severim durum kesit öykülerini. Bana anlat istersen :) Samimi yorum yaparım :)

buraya yaz ki yorum yapalım. ne çekeceğini bilmeden yorum yapmak zor.

kısa filmlerde izleyici kitlesi farklıdır. o kadar çekme isteği varsa çekin. kime ne ki? siz kendiniz için yapıyorsunuz bunu.

ben bunu model uçak, araba hobisi gibi buluyorum. ben çok severim, çok hoşuma gider minyatür şeyler. ama bazısı "eee ne ki bu, gerçeği müzede var, uçmuyor kaçmıyor öyle duruyor" der, adam kendince haksız değil, bazen bana bile saçma geliyor, minyatür araba, uçak ne ki aslında. ama benim hoşuma gidiyor, arada vınnn, vınn diye masada oynuyorum kimseye çaktırmadan.

en son batman arabaları buldum, ara ara markete filan gidip hot wheels kutularını karıştırıyorum çöpte yemek arar gibi.

şunu ikisini buldum geçende
s-media-cache-ak0.pinimg.com

s-media-cache-ak0.pinimg.com

Ménilmontant (1926, Dimitri Kirsanoff)

hatta linki: www.youtube.com

Buzdolabında muhafaza etseniz dahi 3 gün geçmiş, açıkçası tüketmeseniz daha iyi olur.

Ilk kez bugun acdiysaniz muhtemelen sorun olmaz. Onceden acildiysa bozulmus olmasi gerekir. Bozuk sutun tadi dayanilabilecek bir tad degil. Tadinda sikinti hissetmiyorsaniz icin

açalı çok oldu, şu büyük şişelerden
tadı iyi gibi, bilemedim

Bekledigin cevap bu mu?
Ic gitsin kankacim kocamana adamsin bi bardak sutten ne lur hem bak tadida iyiymis,:))

birazini kaynat, sut kesildiyse - yogurt gibi sacma bir hale geliyor - bozulmustur. kesilmediyse ic.

ahah yok yahu öyle ezbere olmaz , içip de yaşayan var mı mesela :)

İçme

@kassiopeia, deneyeyim sonuçları yazarım kardeş

hocam git yeni süt al iç. bu kadar zor olmasa gerek, beş dakika gidip almak.

dersen ki maddi durumum yetersiz, zehirlendiğin zaman hastaneye gidiş, tedavi, ilaç vs masrafın 2 liranın kat kat üstünde olacaktır.

Sylr +1

pastorize sütler açıldığı günden itibaren iki gün içerisinde tüketilmeli. ben 2 gün bile tutmuyorum en fazla bir gün sonra tüketiyorum. bitmediyse çöpe.

içme.

ben tadı bozulana kadar içiyorum valla sütü açtıktan sonra 10-15 gün durduğu bile oluyor kapağı kapalıyken. şimdiye kadar bişey olmadı :)

Öldü heralde?

ahah ölmedim arkadaşlar ama tırstım sayenizde :))
gerçi ekşimiş sütten peynir yapılıyormuş keşke biraz daha
bekleseydim :)

Önerim: Spordan hoşlanmaya başlasın ve youtubeda pilates videolarına eşlik etsin.

Plank yap.

Ne kadar dayanabiliyorsan o pozisyonda dur, sonra yavaş yavaş süreyi arttırırsın.

ben burpee önerdim ama yok yani sevmiyor sporu

isten eve tempolu yurusun

yürüyüşün karın kasına etkisi var mı ya?

spora alisir vucudu, genel olarak biraz daha fitlesir. yag yakar.

Yutupta Walking at home videoları izleyip eşlik etsin

eyvallah haşmet hocam

bence bulaşık deterjanı.

bulaşık deterjanı

Camsil?

Sorunuza tam cevap degil ancak marketlerde gozluk temizlemek icin ozel mendiller satiliyor (islak mendil gibi) onlardan da alabilirsiniz.

kezzap kesin çözüm.

sakin boyle seyler kullanma suya tutup sonra kendi beziyle sil. bulasik deterjani uzun vadede mahvediyor

gozluk cami icin ozel spreyler var onlarla temizle. ben kullaniyorum gayet guzel oluyor camlar mis gibi net

camsil veya beyazlatıcılı diş macunu daha makul geldi.

Içinde yumuşatıcı kimyasal olmayan bulaşık deterjanı öneriliyor.

Gözlük temizleyici mendiller de olur ama silmeden önce camın tozdan arındırılmış olması lazım. Öbür türlü mendille silerken tozları cama sürtüp çizme riski var

optik gözlük camlarında kaplama vardır. detarjan gibi maddeler bu kaplamaya zarar verebilir.

daha kaç verecek ki zaten? maaşa oranla çok tabi.

sürekli işteyse, evde vakit geçirmiyorsa çok.

650 kiradan daha ucuzunu bulamaz heralde değil mi?

ayrıca ile ile yaşama şansı yokda veya şansı var da istemiyorsa yapacak bişey yok yine.

maaşın 3te 1inden daha az işte bence tam. çoğu insan en az maaşının 3te 1ini veriyor.

Bence normal.

sadece para olarakta düşünmeyin, evet para önemli tabi ama tüm gün işte çalıştığınız yorgunluğunuzu atacağınız ve haftasonu veya tatillerde dinleneceği, kafayı dinleyeceğiniz bir yer. O yüzden hayat kalitesi için sevdiğiniz bir ev olmasına da biraz dikkat edin bence

Maaşımın yarısını eve veriyorum. O nedenle bu kişi baya şanslı.

2500-3000 civarı alıp da iki kişi kalarak 700-800 tl veren bir sürü insan var etrafımda. Yalnız kalarak 650 tl İstanbul'da ancak ücra köşelerde mümkün ama diğer şehirlerde olsa bile bu kişi verdiği kira çok değil bence.

Şehir bursa

normal bence

bence de normal ama birikim yapmak istiyorsa ev arkadaşıyla beraber eve çıkabilir, kira masrafını düşürebilir böylece.

eskiden o parayı alırken ev arkadaşım vardı 300 lira kira veriyordum. ev arkadaşıyla kalsın.

bana göre altın oran 3/1 dir. Ev kiran maaşının 3 te 1ini geçmemeli. Dolayısıyla normal bence.

700-1000 arası 7 yıl sağlam kalacak makine zor. uluslararası firmalara bak, tavsiyem samsung. adamların arge bütçesi, arçeliğin toplam bütçesinden fazla.

:) Genç.. bu devirde 7 yıl sağlam kalacak makineyi bulamazsın. Bak sorun bütçede de değil; yok öyle makine.

Avusturyada en ucuz diye beko almistim 6 sene once, hala calisiyor, bir kez bile servis gelmek zorunda kalmadi. O zaman 249€ya almistim. (Euronun 2.15-2.20 oldugu guzel zamanlar...)

Elektronik esya sans isi, samsung ne aldiysak elimizde kaldi mesela. O yuzden artik almiyoruz.
Arcelik bence hala oldukca iyi marka, butcen de ona el veriyorsa neden olmasin.

bu arada, 7 yıl sağlam kalmaz derken, komple ölür demiyoruz. Birkaç yeri bozulur, yaptırırsın, devam eder. ama komple de ölebiliyor, bir önceki makinemin beyni yandı durduk yere, tamirine değmez fiyat çıkardılar tabi ki.

paraya kıyıp miele alın, 30 yıl da gider.

Miele +1000.

Ancak bu tür "şimdi aşırı kalitesiz üretiyorlar" gibi genellemelerden çok, servisi iyi mi değil mi diye bakmak lazım. Böyle bakınca da Arçelik alınabilir. Bende Siemens var, hatırladığım kadarıyla 12 yıldan fazla oldu, ha bozuldu, bozulur bu, bozuluyor filan derken hala çalışıyor, bir kez bile servis gerektirmedi.

paraya kıyıp miele alıp 30 yıl kullanmak yerine, 1000 liralık makine alın, en az 5 yıl gider. en boktanı bile dayanır. daha uzun giderse ne ala. daha uzun gitmezse çöpe atıp yine aynısından alın. bir o kadar daha kullanın. paraya miele için kıyacağınıza bu şekilde kıyın.

biri 1000 lirayken miele 1500 olsa tamam anlarım, paraya kıyın derim de, arçelik 1000 lira ise miele 3000 lira. üç tane arçelik makine alıp eskidikçe çöpe atsanız yine anca miele ediyor. ondan da uzun kullanılır.

bence miele falan almayın. en dandiği 5 yıl götürür. o saatten sonra allah kerim. zaten teknoloji ilerleyecek, sıkılacaksınız, aynı ürünü 30 sene kullanmak istemeyeceksiniz. hanginiz 30 yıl önceki miele makineyi kullanıyor hala?

marka öneremem ama arçelik almamayı önerebilirim.
insan alırken fark etmiyor, içi şaka gibi küçük 1000 civarına almıştık 2 kişiyiz her gün doluyor makine. sonra arçelikte çalışan bi arkadaşım tebrikler en kötü ürünümüz bulaşık makinesidir bizim niye almadan önce bana sormadın aldırtmazdım dedi. i rest my case.
10 kişilik aile için markadan çok içinin genişliğine bakarak gezerek al.

abi bosch al. bizim evde her gün çalışıyor, 9. seneyi devirdi.

bir de teferruatlı aletlerden kaçınır özelliği az elektroniği kısıtlı makina alırsan sıkıntı olmaz, neden olsun? 6233 al geç.

1000 lira bütçeyle miele önerenleri de çok dinleme. o paraya endüstriyel makina alır kasa kasa tabak yıkarsın.

her yil milyonlarca urun satan bir marka hakkinda buradan dogru bilgi alamazsiniz bence. o kadar fazla satilan bir marka ki, memnun olan kadar olmayan da var ve bu cok normal. ben mesela yaklasik 7 yildir arcelik bulasik makinesi kullaniyorum, bir kere servis cagirmadik. annem son aldigini 10 yili askin kullaniyor sanirim. bugune kadar tum ailemin tum beyaz esyalari arceliktir, hic sorun yasamadik. ama dedigim gibi bambaska deneyimi olan da olacaktir zira cok satilan bir marka. bence sizin icin onemli olan ic hacmi genis olsun ve servis agi genis olsun, yedek parcasi ucuz olsun.

6233 kullanıyorum. Öncesinde de annemlere bir önceki modelini almıştık. Gayet memnunum canavar gibi makine

Bütçeye göre sırasıyla miele, siemens, bosch, profilo.

Ek şerit uygulaması kaldırıldığı için trafik arttı diye biliyorum.
Biraz sıkıntı ama bavul yoksa online check-in ile yetişirsin sanırım.

Trafiksiz zamanda 1 saat 10 dakikada filan gidiyor ammaaa Cuma iş çıkışı olacağı için riskli. Ben yerinde olsam bir önceki otobüse binerdim. Riske değmez.

Çok zor. Bir önceki otobüse bin deneme bile.

Çok zor.

Trafiksiz zamanda taksi ile "20 dk".

Otobüsle olanı da söylemişler zaten.

bence yetişirsin ama yüksek performans gerek; benim tercihim metro ile son durakta (pendik) inip taksi ile havalanına geçmek olurdu.

ben de yapmamıştım bi deneyim

bilader sen burayı ciddiye mi alıyorsun? yarısı kopipeyst yarısı götten uydurma bir yer işte.

@alperz hayır ciddiye aldığımdan değil, kaçırdığım bir şey mi var merak ettim

bunu kadın olarak ben yapıyorum ama eller kalp şeklinde değil asidşlas
img03.blogcu.com
şöyle.

küçükken yapmışlığım var bunu.

ne kadar su tutabiliyoruz görmek, suyun ısıtıcı gücünü biriktirip vücuda bi anda kavuşturup eğlenmek, suyun fiziğini anlamaya çalışmak. hiç bilemiyorum altan..

Dünyada 3 milyar erkekle yapılmış anket sonucunda bu çıkmış demek. Vay anasını!

7'deki başıma geliyo her gün :/

Çünkü bunların çoğu reddit, buzzfeed gibi sitelerden araklama uyduruk şeyler. Bizi yansıtan orijinal içerik ekşi sözlükte oluyor.

bunu kadın olarak ben de yapıyorum.
yapıyordum daha doğrusu, son zamanlarda hiç yapmadım galiba.

yok böyle bir şey. dikkat çeksin, siteye millet gelsin diye uydurulan şeyler işte. keşke kimse girmese şu aptal sitelere.

1 3 ve 4'ü yapıyorum ya. AHAHAHAHAHA.

ya eleman kendisini yazmis +1, kizlara yaranmaya calismis.
ya da onedio cosmopolitan olmus

ben yapıyorum her banyoda :D

su öküz gibi biriktikten sonra şlap diye ses çıkartıp yere düşüyo çok güzel ses çıkıyo da bunun cinsiyetle ne alakası var kadınlar yapmıyo mu bunu?

4 bende var. en keyif aldığım huyum

Sadece 1i yapiyorum. Digerlerinin alayı saçma

yapacak liste bulamayıp saçmalayan yeni bir onedio sıçmığı afedersiniz.
9 dışında yaptığım hiçbir şey yok. onu da herkes yapar.

1 adidas sanirim

Başka tişortum varsa 1 adidas. Yoksa 3 lcw

1 kaliteli marka

Düz pamuk tişört ise LCW, dri-fit/ climacool tarzı bir kumaşsa Adidas.

3 lcw

3 lcw. lcw artık kötü bir marka olsa da tshirt'leri hala dayanıklı. adidas ise rip-off peşinde.

3 lcw...
3 farklı tişörtüm olurdu.

3 lcw

3 lcw

tişört için. örneğin pantolonda yapmam onu.

1 adidas

Ucuz ve fazla sayıda olacağına, kaliteli şeyden bir tane yeterli, işimi görür.

eşya az olsun öz olsun

1 adet kaliteli.

Lcw değil de yakın başka bir marka deseydin o markanın 3 tişörtü derdim ama lcw ürünleri artık iyice kalitesizleştiği için (birkaç yıkama sonra yer bezine dönüşüyor hemen hemen bütün ürünleri) biraz da mecburen 1 adidas diyorum.

Bir tisorte 75 lira veremem elim gitmez :(

3 lcw alirim ya her türlü

evde, orda burda falan giymelikse 3lcw, dışarıda giymelikse 1 adidas.

3 lcw

3 lcw

75 liralik adidas tisortten hayir gelmez.

3 lcw.

3 lcw olacağına 2 defacto olsun. çok daha mantıklı :)

1 tane kaliteli alırım. Almış olmak için ucuz şey almıyorum. Az öz iyi olsun

3 lcw

1 levis tişörtü.

Erkeklere sormuşsunuz ama bir kadın olarak dayanamadığım kokulardandır oje kokusu, hiç sevmem. Kadınlar için genelleyebilir miyiz bilemedim.

Belki meslekten kaynaklı, emin değilim ama ciddi anlamda severim bir erkek olarak. Su gibi aseton kullandığım oluyor aralıklarla çözücü olarak, yıllarca böyle devam edince bağımlılık yaptı herhâlde.

Gerçi küçükken tırnaklarımı yediğim için verilmişti oje gibi bir şey, durum daha da beter olmuştu. Sanırım sorunun cevabı net bir evet.

Çok hoşuna gittiği için arada kardeşinin ojelerini açıp koklayan bir arkadaşım var, erkek kendisi.

ben de erkek değilim, ama oje kokusu sevmem.
yani ellerim sürekli ojelidir genelde, kullanırım ve sürerim ya da "oje kokusu!" diye ortamdan uzaklaşmam, ama özellikle sevdiğim bir koku değildir.

Leş gibi kokuyor.

oje kokusunu da severim aseton kokusunu da.

hayattaki en kötü kokunun tanımı benim için. başıma ağrıyı bir bıçak gibi saplıyor. bu arada öyle sürülürken falan değil sadece. o ojenin kokusu oje çıkana kadar elden yayılıyor. korkunç, mide bulandırıcı, tiksindirici geliyor bana.

bütün bunlara ek olarak bir de pis geliyor. ojeli el bana pis geliyor yani. uzun tırnak zaten yeterince pis gelirken bir de oje... fatality + flawless victory gibi bir şey benim için.

kokusunu seviyorum, benzin istasyonlarındaki kokuyu da seviyorum

Erkek olarak yeri geldiğinde (karşı tarafa) sürecek kadar severim.

duyuru balici kaynıyormuş. ben de severim, imkan olsa yanımda taşır açar açar koklarım.

Babam nefret ediyor mesela hatta tıkandığıni filan iddia ediyor. Millet alışveriş poşeti saklar babasından, ben oje surerken köşe bucak kaçıyorum.


Kardeşim de pek hoşlanmıyor. Erkek arkadaşımın konuyla ilgili yorumuna denk gelmedim.

babam hoşlanmıyor. annem hoşlanmıyor. ben de hoşlanmıyorum. inatla sürmeye devam ediyorum. saygılar.

Babam nefret ediyor oje kokusundan

ne normal oje ne kalıcı oje kokusu çekilicek gibi değil ailece nefret ederiz

Kadınım oje severim ama kokusunu sevmem. Bayılacak koku mu kalmamış.

Valla nefret edenini de seksi bulanını da tanıdım. Ne çıkarsa bahtına.

bir erkek olarak oje, tiner, uhu (404 gibi olandan), tutkal, bali ve favorim benzin kokusuna bayılırım. özellikle benzin istasyonlara gelindiğindeki o muhteşem benzin kokusunu ciğerlerime çekmek... ohhhh mis. sevgililerimin ojelerini ara ara açıp koklardım.
sanırım mühendis olmasaydım tinerci olabilirdim.
ama bazı arkadaşlarımın oje kokusundan rahatsız olduğunu duydum

Babam nefret ediyor. Bizi zehirliyorsun git başka yerde sür diyor. Gitmezsem kızıyor.

ben sevmem, çevremdeki erkekler limoncello nun anlattığı modda.

bence fena değil kokusu

Normalde şikayet eden biriyim,işsiz olduğumda ya da iş ortamından memnun olmadığımda yapıyorum bunu.

Bir arkadaşım var, o her şeye sahip olmasına rağmen her şeyden şikayetçi. Çalışma şartlarına göre gayet iyi para kazanıyor, üstüne param yok modunda geziyor (ailesiyle yaşıyor) bi üstüne ders verdiği oğrencilerinin ailelerinden para alıyor.

inanılmaz etkileniyorum. sürekli çok önemli bi işi olan insanları da eklemeli bence bu listeye. muhakkak yapmaları gereken çok önemli ve kritik bi şey vardır ve sonsuz o konudan bahsederler ve bizim hayatımızdaki her şey sinek büyüklüğünde gelir onlara.

ben sürekli hasta olduğum için (yani, gerçekten, sürekli) normal hayatımı hastalığa göre ayarladım ne kendi ne çevremdekilerin modunu sağlık durumumla belirlememek için düzenli çaba sarf ediyorum. hiç istemem yav freya da ne enerji emdi denmesini :')

hayır.

Uzak durmakta fayda var. Enerji tasarrufu ^^

Valla böyle insanlardan uzak durmayı tercih ediyorum. Şikayet etmem, neşeliyimdir, yoluma bakarım. Zor olan kişilerle de arkadaşlığıma bi mesafe koyarım, kafam rahat eder.

Uzak duruyorum benimde canımı sıkıyorlar

Dert dinleme huyum yok.

her yerdeler. seni etkilemelerine izin verme. direkt söyle. arkadaşlar moral bozmayalım, yeri değil vs gibi.

Surekli sikayet eden mutsuz insanlara uyuz oluyorum:D

yaşam tarzı şikayet etmek olan insanlar enerjimi düşürür, uzak dururum ya da kendi enerjimi korumaya çalışırım.

her şeye sahip olduğunuzda şikayet etme hakkınız yok, ama sorunlarınız varsa şikayet etmeye hakkınız var diye bir şey de yok.
bu zaten öyle de gelişmiyor.
düşük frekanslar bunlar, dolayısıyla onun gereğini yapıyorlar.
hangi durum içinde olduğunun önemi yok.

hatta enerji vampiri denen bir şey vardır, kendini yükseltip, sizi çökertir.
onlar daha da tehlikeli.

ama bir dostumun derdi varsa, günlerce bile dertleşir, çözüm bulmasına yardımcı olurum.
ya da sevdiklerimin arada bir bana deşarj olmasına izin veririm.
bunlar farklı şeyler.

sürekli şikayet eden insanlardan şikayet ederek etrafına negatiflik saçan insanlar modumu çok düşürüyor :)

kısırdöngü çok ilginç bir şey. aslında kendinden şikayetçi insanların sürekli şikayet edecek başka şeyler bulabilmeleri çok ilginç. kısır da çok ilginç bir yemek. mideyi ekşitiyor ama sonra. allah belasını versin kısırın :(

not: burada demek istediğim aslında siz, negatif insanlardan kolayca etkilenmenizden şikayet ediyorsunuz. bunu da kabullenemediğiniz için suçu bu insanlara atıyorsunuz. kendinizle yüzleşmeye davet edilirseniz tik vermeyerek cezalandırırsınız.

şikayet ettiğiniz negatif insanların yaptıkları şey de aynen bu. sadece onlar belki daha sık yapıyorlar.

sorun sizde değil yani, bazı insanlar çok rererö :))

Off yarama tuz bastin. Etrafimda her gun ayni seylere surekli ve yuksek tonda soylenen/sinirlenen hatta ofkelenen insanlar var. Bazen nefes alamayacak gibi oluyorum, bazen de hic sallamiyorum, galiba benim moduma gore de degisiyor uzerimdeki etkisi. Guzel bir dille soylemeye calisiyorum bazen de, "ya neden bu kadar takiyorsunuz, size yazik kendinizi yoruyorsunuz vs." Ama boyle gelmis boyle gider yani

Ben gercekten keyifliysem enerjim yüksekse hiç umrumda olmuyor açıkcasi. Dogrudan bana yönelik negatif bir tutum gormedigim surece baskalarinin kendi mutsuzluklarindan, şikayetlerinden kolay kolay etkilenmiyorum.

en güzeli umursamamayı öğrenmek. gamsız adam mutlu adam derim hep. takmadan devam et. ned demek gülümseyince kendimi suçlu hissediyorum? moralini yüksek tutmaya devam et, gülümse. tek geldik tek gideceğiz. gülmeden olmaz.

Operasyonunda çalışan arkadaş yoğunluktan dolayı ayrıldı. Ama Migros retail sektörü ve kurumsal bir firma. Eğer diğer yer bu kadar kurumsal değilse Migros'a yürü derim. Maaşı daha az bile olsa önünü daha fazla açar diye düşünüyorum.

Son iki senede çalışma şartlarının kötüleştiğini duydum. Migros eski Migros değil artık.

Bir erkek nasıl böyle bir kadınla evlenmeyi düşünür?
"Bunu elimde bu kadar kolay idare edebileceğim için ve bana muhtaç olduğu için de evlenmek istiyorum, olmazsa da tekmeyi basarım boşanırız"
Bu ne lan. Mantığına sıçayım ya.

Neyse olaydan bağımsız sorulara yanıt vereceğim:

1- Aşkın gözü kör etmesinden ziyade, aile ya da çevre baskısı da etken olabilir buna.
Aman "evde kaldı" demesinler diye düşünüp isteyebilir.
2- Hayır.
3- Maddi olarak da diğer açılardan da birbirimize yakın olmamızı, arada çok fark olmamasını isterim.

Kalitesizlik akıyor.


1- Kadının çok aşık olduğunu sanmam o da idare ediyordur.
2- Düşünmeyi düşünmem
3- %50 etkili olur.

insanlar çok tuhaf varlıklar.
hastaların çoğu, aslında bilinçaltında iyileşmek istemez.
kendilerini bile bile olmayacak ilişkilerin içine atarlar.
sadece "ben bu ilişkiyi bir yere bağladım, bir sonuca ulaştırdım" diyebilmek için kötü giden bir ilişkiyi evliliğe dönüştürebilirler.
bu şekilde ilişkilerin içinde olanların çoğu da kendi egolarıyla ilişki içindedir.

linç edilebilirim, ama özellikle erkekler kontrol edebilecekleri kadınları istiyorlar.
bunun özgüvenle, egoyla ya da kuracağı ailenin sağlamlığını düşünmekle ilgisi olabilir.
sağlamlıktan kastım, mutlu ve güçlü temellere dayanan bir sağlamlık değil.
"yarın öbür gün bir bok yediğimde yakalarsa, yuvam dağılmaz" tarzı, kendini garantiye ve güvenceye almaya yönelik bir sağlamlık.
o yüzden kadının kılının, tüyünün önemi olmuyor.

kadın erkek ilişkisi er meydanıdır.
tamamen performansa dayalı, tarafların kendilerini dişil ve eril yanlarıyla birlikte açık ettiği bir ortam.
bu, erkeklerin kültürel ve sosyal avantajlarını kullanarak belden aşağı oynama yöntemi aslında.
ama bunu bilinçli olarak yapan da var, farkında olmadan yapan da.

ilişkilerin temelinde, herkesin sandığının aksine ego ve bencillik var.
senin amacına uyduğu sürece, karşındakinin adı, sanı, kimliği önemsizdir.
önemli olan, senin amacına ve aradığına uymasıdır.
çünkü temelde sevgi olduğunda, risk alınır.
herkes riskten ve belirsizlikten kaçar.
yargılamamak lazım, çünkü bu insanın temel dürtüsü.
o yüzden kolaya kaçılmak isteniyor.
ama aslında daha zor olanı yapıp, hayatlarını mahvediyorlar.
evlilik, ilişkiler, hayat böyle yaşanmaması gereken bir şey.

bir ilişki, insanı mutlu etmeli, onu maddi/manevi/kültürel/sosyal/ailevi/ruhsal/zihinsel/fiziksel/duygusal anlamda beslemeli.
ilişkiler beslendikçe büyür.

anlattığın şeyle ilişkilendirmek gerekirse; evlilik söz konusu olduğunda, (günümüz için konuşuyorum) ortada çoğu zaman sevgi olmadığından, kadın da, adam da kendi kendini tatmin ediyor aslında.
odak noktası evlenmiş olmak, ilişkiyi sonuca bağlamış olmak, başarmış (?!) olmak.

1. aşk gözleri kör eder, ama durumun böyle olduğunu sanmıyorum. önemli olan evlenmiş olmak.
2. asla. ama çoğunluk değiştirebileceğini, çekip çevirebileceğini düşünür ya da öyle düşünmek ister.
3. ailelerde kültür farkı varsa yüzde 90 etkiler. onun dışındakiler tartışmaya açık.

1. Kız erkeğe göre düşük seviyeymiş işte. Ya köpek gibi aşık oldu, ya da daha iyisini bulamayacağını düşünüyor. Bunun gibi çok örnek var. Esas soru; Bir erken nasıl böyle bir kadınla (hiç ciddiye almadığı) evlenmeyi düşünür? Beraber güzel vakit geçirdiklerini kabul etmek zor, erkek açısından...

2. Muhtemelen hayır.

3. Etkili. Zaten başta o insandan etkilenmeme bile etkili. Benden çok daha düşük maddi durum, sosyal statü veya toplum içindeki konuma sahip birini pek ciddiye alacağımı düşünmüyorum, işler zorlaşır. Benden çok yüksekse de kendimi ezik hissetmemek için tercih etmem.

olaya genel bakış açım;

(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)

2- hayır.

3- eğer bu olaydaki erkek maddi durum olarak iyiyse kadından iyiyse, bu 3. soruya hayır diyenler de kısmen de öyleler işte. para, para para.

maddi duruma göre evlenilmez, kafaya bakılır kafa yapısına. kafa yapın uyuşmuyorsa karşındakinin istediği kadar maddi durumu, sosyal statüsü olsun cicim ayları geçer, seks biter kendinizi avukatın muhasebecisinin karşısında avukat ücreti bulurken görürsünüz.

bazı insanlar oldukları gibi gözükmez. birlikte olmak istedikleri insan nasıl bir insan istiyorsa onun gibi davranırlar. belli bir süre sonra yavaş yavaş gerçek yüzlerini göstermeye başlarlar. ama başta ustalıkla bir başkası gibi davrandığı için kişi ikileme düşer bu kişi başta davrandığı gibi mi biri yoksa bu kişi şimdi davrandığı gibi mi? eğer kendisi hiçbir zaman ustalıkla bir başkası gibi davranmadıysa ki büyük olasılıkla davranmamıştır, olayı anlamlandıramaz.

birlikte olduğu kişi eskisi gibi davranmamaya başlayınca ve artık sözleri hareketleriyle çeliştiği zaman kişinin aklında iki ayrı gerçeklik oluşur. ama bir şey hem siyah hem de beyaz olamaz, bu ikilem cognitive dissonance oluşmasına yol açar: en.wikipedia.org

artık kişinin iki seçeneği vardır: ya onun taklit ettiği gibi bir insan olduğunu seçmek ya da onun şimdiki halinin gerçek olduğunu seçmek. bu seçim yapıldıktan sonra kişi birlikte olduğu kişinin bütün hareketleri için kafasından nedenler, mazeretler yaratır ve yaptığı bütün her şeyin olmasını istediği kişinin yapacağı hareketler olduğunu düşündüren inandırıcı bir gerçeklik yaratır.

arkadaşının birlikte olduğu kadın arkadaşını senin onu gördüğün gibi göremiyor. belki duyuruyu açıp okumuştur ve ne garip insanlar var diye düşünmüştür. o yüzden o adamla evlenmek istiyor. kendisi için maddi durum, sosyal statü önemli değil, bahsettiğin gibi biriyse adam.

Geçen gün bir kadının ropörtajına denk geldim. Kadın ekonomik özgürlüğü olan, dışarıda görsek dayak yediğini anlayamayacağımız, Nişantaşı bacısı ayarında bir kadın. Kocasından yıllarca dayak yemiş, en sonunda boşanmış ama o zamana kadar yediği dayaklar da buradan köye yol olmuş. Kadın 'Ayrıldıktan sonra ayıldım, ne yaptığımı anladım' diyordu. 'Ben kendimi aciz bir kadın olarak görmedim ki hiç! Ben kendimi hep güçlü ve savaşçı bir kadın olarak gördüm. Kocamın kötü zamanlarında benim yardımıma ihtiyacı vardı, içindeki canavarı iyileştirmek için bana ihtiyacı vardı. Sevdiği halde içindeki canavara karşı koyamıyordu. İkimiz canla başla o canavarla uğraşıyorduk. Üstelik diğer kadınlardan üstün görüyordum kendimi, çünkü diğer kadınların eşleri ile birlikte savaştıkları şeyler yoktu. Ben eşimle birlikte madalyonun diğer yüzü ile savaşıyordum. Kendimi çok güçlü hissediyordum.' diyordu.

Sonra düşündüm, ben hiç dayak yememiştim ama 'güçlüyüm ben, dayanacağız' dediğim bir ilişkim olmuştu. Birçoğumuzun içine aşık aşık girdiği ve aşığız diye bir ton saçma şey yaşadığımız ve ancak ayrılınca kafamıza dank eden, 'Ben salak mıymışım ki' dediğimiz şeyler olmuştur. Sadece kadınlar değil, birkaç istisna hariç hepimiz öyle saçmasapan şeyler yaşamamışızdır.

İnsan ilişki içinde birden böyle şeylerle karşılaşmıyor. Yaşadığımız her şeyin bir işareti oluyor ve yavaş yavaş geliyor. O işaretler de öyle alenen 'Ben seni döveceğim' diye olmuyor. Örneğin, bu kadına kocası ilk tanıştıkları zaman 'Sinirli bir insanım ama kötü biri değilim, kin tutmam. Bazen parlarım, hıncımı eşyalardan alırım, bazı şeyleri kırdığım olur ama hemen sönerim' demiş. Kadın tabii bunu söyleyince dayağı hayal edememiş bile. Nereden aklına gelsin. Hepimizin çevresinde aniden parlayıp sönen; kötü kalpli olmayan, kin tutmayan ama saman alevi siniri olan insanlar vardır. Onlardan biri gibi düşünmüş. İlk zamanlar öyleymiş de, hep alttan almış. Alttan alınması da o kadar kötü durumlar değilmiş. İlk dayak yıllar sonra gelmiş. Bir süre sonra bu durum ona normal gelmeye başlamış ve aslında dışarıdan farklı olduğunu görmesine rağmen bunu çekmeyi üstünlük saymış.

Hatta şurada Zihni Göktay'ın eşiyle yapılmış bir ropörtaj var.
www.sabah.com.tr
Zihni Göktay kadın için "Sevinç benim hayatımın ABS frenidir. Zararlı olaylara karşı beni frenledi. Sevinç, hayatımın freni. Olmasaydı, ben belki ölmüş olurdum" diyor. Kadına 'Evlilik nedir' diye soruluyor, kadın 'Mücadele etmek! Bunun zorluklarını yaşadım. Ama kocadan kocaya, ondan ona gezmektense savaş verdim. Ben mücadeleci bir kadınım' diyor. İnsan ilişki içinde buna alışıyor, bunu normalleştiriyor; kaçmayıp savaşmayı bir gurur ve güç meselesi haline getirebiliyor. Adam içip karısına kötü davranmış, arada aldatmış. Kadın 'Hiç aşık olmadım, zaman içinde sevdim' diyor, ona rağmen vazgeçmiyor mücadeleden. Bu toplum baskısı ile de açıklanabilir, ki 'Kocadan kocaya koşmadım' diyerek bunu da doğruluyor zaten ama kadının bununla gurur duyması tek başına toplum baskısı ile açıklanabilecek bir şey değil. Öyle olsa kendi başarısından bu kadar gururla söz etmez, suçu komple topluma atan cümleler kurardı.

Dolayısıyla
1. Aşktan öte, kadın ilişkisi için o kadar çalışmış ki, bırakıp gitse emekleri boşa gidecek ve bunu kendine yediremiyor olabilir. Adamla başa çıkmak gurur kaynağı haline gelmiş de olabilir. İçine de atıyor olabilir, belki bir noktada içinde düdüklü tencere yaptığı duygular patlar ve rahatlar. Her insanın da gücü bir noktaya kadar. O zaman boşanabilirler.

2. Öyle bir durumda olmayı istemem. Şimdi buradan ve her şey tıkırında iken 'Hayatta olmaz. Bir kere benim kendime saygım var şekerim' demek kadar kolay bir şey yok; umarım o zaman fark ederim de yapmam öyle bir hata.

3. Evsiz ya da müzmin işsiz, tembel değilse çok da etkili olmaz. Aslında şu açıdan etkili olacak şeyler var. Örneğin, bir ressam ile benim evliliğim çok saçma olur. O benim dünyamı anlamaz, ben onun dünyasını anlamam. Hayata bakışımız çatışır ama 'Ressam bu, hayatta olmaz' diye de bir şey söyleyemem.

sadece birkac bakis acisi birakip kacacagim.

*enteresan, adam neden asagilik degil? surekli yalan soyleyen, pornocu, asagilik kompleksli, ezik, insanlari kullanan, evlenecegi kadinla ilgili sagsa solda konusup kilini tuyunu anlatan, kadina tekme basmaktan bahseden bencil bir adam. himmmm...

*siz nasil boyle bir adamla arkadaslik edebiliyorsunuz? bunu suclamak icin yazmiyorum, sadece farkli gozlerden degerlendirebilin diye. yani ayni mantikla sizin boyle asagilik bir adamla dostluk kurmaniz da garipsenebilir.

*kadini asagilik yapan ozellikleri anladigim kadariyla saf olmasi, zeki olmamasi, guzel olmamasi, epilasyon yapmamasi ve aldatilmaya goz yummasi. bunlar etrafinizda cokca gorebileceginiz seyler. sadece guzeller birbiriyle ciftlesmiyor. aptallar da evleniyor. bircok adam aldatiyor, bir cok kadin bunu biliyor ve goz yumuyor.

yani ortada 3 unlemlik bir durum yok aslinda. herkes kendi hayatini yasiyor iste. herkesin kendi dogrusu, yanlisi, deger yargisi, hedefi var. bu kiz da evlenmek istiyor gibi gorunuyor. evlenmemis kadina toplumun yaptigi baskidan bikmis. kendini oldugu gibi Kabul eden birini bulmus evlenecek. bu kadar. anneleriniz de babalarinizla boyle evlendi.

Gerçekten çok değerli yorumlar gelmiş. Herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Öncelikle birkaç konuyu açığa kavuşturmak istiyorum, sonra tek tek cevap yazacağım.


Arkadaşım dediğim lafın gelişi bir ifadeydi, uzun süredir görüşmüyorduk ve sosyal medyada ikimizin de aktif olmaması sebebiyle de herhangi bir iletişimimiz yoktu. Uzun bir süredir beraber yaşadığını ve evlenmeyi düşündüğünü duyduğumda çok şaşırdım. Çünkü karakter olarak hiçbir şekilde bir kıza uzun süre bağlanabilecek birisi değildi, bu konuda geçmişi de epey sabıkalı. Hala da öyle olduğunu gördüm. Evlenmeyi düşündüğü kadının ismi ve birkaç ayrıntı şekilde tanımıyorum ve görmedim. Ancak onca olaya rağmen beraber yaşamaya razı gelmesinin, üstüne üstlük evlenmeyi düşünmesinin hiçbir mantıklı sebebi olamaz.


@mutekebbir Adamın neden evlenmeyi düşündüğünü @blatta hiberna güzel bir şekilde açıklamış bence. Kolay kontrol edebilecek olması, istediği zaman boşanabilecek olması ve aile baskısı ön plana çıkıyor. Tabi bunların anlamsızlığı ve mantıksızlığı konusunda seninle hemfikirim.

@Icha Katılıyorum. Kalitesizlik bu durumu ve iki kişinin de karakterini açıklayabilecek güzel kelimelerden biri.

@blatta hiberna Gerçekten de ilişkilerde herkesin ders çıkarılması gereken sözler. Saygıyla eğiliyorum.

@long live rock n roll Kadının düşük seviyede olduğu %100, adamın da ondan aşağı kalır bir tarafı yok bence. Daha iyisini bulamayacak olması onun açısından mantıklı olsa da, böyle saçma sapan bir evliliğe adım atması hangi açıdan bakarsan bak kabul edilebilir bir şey değil.

@blue eyes white dragon Maddi durum olarak kadından iyi ama orta halli diyelim. Ne evi geçindiremeyecek kadar fakir, ne de rahatlık içinde yaşayacak kadar zengin. Maddi duruma göre evlenilmemesi gerektiği yorumuna katılıyorum.

@cikis yolu Bazı kişiler illa kafasını duvara vurarak gerçeklerin farkına varabiliyor dediğin gibi.

@aychovsky Verdiğin örnek gerçekten de çok doğru. Olaya dışardan bana biri olarak benim gözlemimle, kendisinin yaşadıkları mutlaka bire bir örtüşemez. Ancak dediğim gibi kadının hem bu kadar uzun süre beraber yaşamasının, hem de evlenmeyi kabul etmesinin hiçbir mantıklı sebebini göremiyorum.

@jimicik Adamın karakteri hakkında yazdıkların su götürmez bir gerçek. Zaten devamlı görüştüğüm bir kişi olmadığını ve onun açısından evlenme sebeplerini de yazdım. Günümüzde okumuş,etmiş kendi kendine yetebilecek ekonomik özgürlüğü olan bir kadının böyle bir adama bu kadar körü körüne bağlanabilmesi ve gerçekleri yok sayması benim garibime giden şey. Hiçbirimizin annesinin ve babasının böyle bir evlilik ilişkisi içinde olduklarına ve olabileceklerine ihtimal dahi vermiyorum. Herkes kendi adına konuşsun.

1- Cunku kadinlar evlenmek ister.
2- Kadinlar dusunur. Erkekler de dusunur. Kendini kandirir insanlar.
3- Insanlar evlenmeye hep romantizm yasayip mecnun gibi asik olarak mi karar veriyorlar saniyodunuz?

Banka şubelerini denesen?

para sayma makinesinden geciyorsa sikinti olmaz bence. bir deste 100 dolarin arasina sikistirip oyle topluca bozdurabilirsiniz.

Dolar atmsine yatırabilir belki hesabın varsa. Olursa bi 50 papelini alırım.

bankaya git. değerinin altında alırlar. sadece 300 dolarsa üzüleceğin bir kaybın olmaz.

enparanın dolar alan atmleri var onlara sok.

Aaa evet dolar atm süper fikir. Tüm bankaların döviz atmleri var. Bi bankada döviz hesabı açtır, sonra gidip atmden yatır. oldu bitti.

amerikan merkez bankasına durumu bildir değiştirirler :)
adamın birinin dolarları yanmış, fed'e yazmış böyle böyle oldu diye onlar da değiştirmişler parasını. atm de almayabilir neticede.

Uff zenginmissin :)

Valla ABD de sadece para yirtik mi degil mi diye bakiyorlar, ustu yazili/yazisiz, boyali/boyasiz onemsemiyorlar. Ama Turkiyede killik yapabilirler. En kotu havaalani doviz burosu..

Herkese teskkur ederim. Az önce paraları nemlendirip üzerine domestos döktüm ve tamamen eski haline döndü. Aklınızda bulunsun.

Keynote filan neyse de Prezi biraz sıkıntı malesef. Kurumsal sunumun da olsa gittiğin her yerde açamayacaksın vs. dert olacak.

bende bedava pilotaj eğitimi arıyorum arkadaşlar bilen eden varsa yazsın bir zahmet.

not: boeing 747 eğitimi için soruyorum.

kusura bakmayın salça oldum duyuruya.

bu arada kimse kesmezse ben bedava keserim hiç sorun değil dostum.

uçak biletimi bedavaya bana verirsen bende gelir bedavaya keserim saçı. jöle bilem sürerim şekil yapıp. ronaldo stayla, beckham stayla ne istiyosan yaparım makasım elverdiğince.

bedavaya ev veren varsa pm pls.

Bedavaya akşam yemeği yapacak birisini arıyorum.

not: etli olsun

(PS: kel bırakılmaya itirazın yoksa, arkadaşın 5 yaşındaki kızı kuaförcülük oynamaya bayılıyor)

110 m2 2+1 ev
2 haftada 1 geliyor
130 tl veriyoruz
temel temizlik işlerini yapıyor toz al sil süpür ve 1 baba büyük iş yapıyor
mesela bu hafta perdeler öbür hafta mutfak dolapları öbür hafta camlar gibi gibi.

türkmenistanlı bir türkmen geliyor bana. her hafta yarım gün, 50-60 TL veriyorum. evim lüçük, ben de tek yaşıyorum, halı büfe falan yok. 3-4 saatte bitirip gidiyor.

nerdesiniz, yakınsanız yönlendirebilirim, boş vakti var bildiğim kadarıyla.

100 m2 3+1 ev
130 tl.
2 haftada 1 geliyor, bizde kedinin tüylerinden evde koltuklar halılar kaplanıyor resmen.Onları temizlemekle geçiyor zaten günün yarısı, o yüzden çok aşırı detay temizlik değil,standart süpürme silme toza ancak yetişebiliyor kadın.

İki haftada bir 140 lira. 3+1 155 m2 ev.

Genel temizlik yapılıyor. Banyolar vs temizleniyor. Bir gelişinde camları siliyor, diğer gelişinde ütü yapıyor.

140 m2
Haftada 3 gun yarim gun geliyor (10 gibi gelip 2-3 gibi cikiyor)

Her geldiginde baska is yapiyor, biz ne dersek. Kimi zaman bir gun sirf utu, kimi zaman yemek de pisiriyor. Hem temizleme hem yerlestirme.

Yarim gunluk 65 tl veriyorlar ama kisi aslinda temizlikci degil tam. Yani tavsiye vb edemem :D

170m2
hafada bir geliyor 140tl

genel temizlik ve ütü (ütü çok olmuyor)

camları her hafta silmiyor cam silmediği hafta fırın buzdolabı temizliği ya da halı silme oluyor

öyle çok detaylı temizlik yetişmiyor sabah 9 aksam 5.30 arası

130 m2 3+1 ev
Ayda 1 geliyor. 140 veriyoruz.

Temel temizlik + cam (ayda 1 perdeler vs.)

130 m2 2+1 ayda 2 kere geliyor günlük 150 tl

Evin metrekaresinden ziyade oturduğunuz muhite göre değer biçiyorlar, bir de uzun süredir aynı kişi geliyorsa daha ucuz oluyor. Geçen seneye kadar bana haftada bir gelen yardımcı hanıma 130 TL veriyordum. Yaşlandım, torun bakacam diye ayrıldı. Binbir nazla 150 TL'ye birini buldum, Ocak'tan beri 170 istiyor (yuh!). Yer Erenköy, 140 m2 3+1
170 değil ama 150-160 bizim buraların normali.

Visko yastık almalısın. Mesela:
www.kilimmobilya.com.tr
www.modayat.com.tr

bahsettiğiniz visko yastıklardan o şekilli olanında aldım ancak alçak geldi. Biraz yükseği olsa güzel olacaktı ama baktığım hepsi alçak. Diğerini (kilim) bilmiyorum. Yükseklik alçaklık nasıl nasıl değil bilemiyorum.

Boyun ağrısı vs. nedeniyle visko yastık aldım Yataş.. bir de spora başladım. Ağrım sızım kalmadı. Tavsiye ederim.

@Icha : yastığın linkini gönderebilir misiniz?

iki yastık kullan. yani normal bir yastığı arkaya koy, üstüne visko koy, ama şu şekilde değil tabii www.contributionmanager.co.uk biraz açılı dursun, sen üsttekini istediğin gibi ayarlarken yastığın yukarısı alttaki yastık tarafından desteklenmiş olsun.

@freya : mantıklı, bunu deneyimlemişliğim var ancak uyurken deli gibi uyuduğum için sonrasında biri dağda biri bayırda buluyor kendini. Aslında birbirine dikerek de bu halledilebilir. Hımm... düşüneyim bunu. :) Teşekkürler.

Visco reflü yastığı arıyorsun sen.
urun.n11.com

Bu da olmazsa kırpıntı visco alıp iyi bir yorgancıya siparişle diktireceksin.

@oguz altun usta bu hiç olmaz. Boyun kısmı yok bunda. Boyun kısmı bombeli olsa belki.

Aynı marka değil ama tipi buna benziyo benimkinin: www.markafoni.com

Nivea vs. için bir şey diyemem ama yüz köpükleri geneldir. Makyaj temizleme için değil cilt temizliği için kullanılıyor.

Ha bana kalırsa, biraz daha kaliteli bir şey alabilirsin. Nivea pek güven vermez bana.

genel kullanılabilir bişi ama tavsiye etmem, benim cildimi aşırı kurutuyor.

sıfır
bir insanla birlikte olmak çok daha farklı geliyor. hiç mastürbasyon yapmıyorum. ilişki sırasında kayganlaşmasına yardımcı olmak için yaptığım oluyor o kadar. küçük çocukken (13-14 yaş) çok yapardım ama. etkisi vardır belki

İstediğim halde moda girememe durumum olabiliyor nadiren. Sonuç olarak da kasmamayı tercih ediyorum. 2>1 (yani ilişkiye girmek yerine masturbasyonu tercih etmek hüzünlü bir durum olur, partneri değiştirmek gerekir böyle bir durumda :) ) Hoşuna giden yöntemler içgüdüsel olarak keşfediliyor heralde, insan kendini keşfetmeye sürekli devam eder zaten...Evet biriyle birlikteyken de neyi ne istediğini bilmek işe yarar.

Insanin icinde olacak o. Seni anliyorum yani yapacak pek bir sey yok. Ilaci 2 duble cakmaktir olsa olsa.

"ciddi ilişki düşünmüyorum, seninle vakit geçirmekten çok hoşlanıyorum"a getirin muhabbeti işte. iş yapar, mesajı alır.

Sözle değil de hareketle bunu göstereceksin. Daha yakın oturmaya, iltifat etmeye, elini beline atmaya falan izin veriyorsa esprilerle ortamı güzelleştirdikten sonra istersen bize gidelim diyebilirsin. Arada çekim olması lazım.

Dürüst ol, kalbini kırma kimsenin.

"Ben ciddi ilişki istemiyorum, takılmak-eğlenmek güzel ama fazlası olmaz" demekten zarar gelmez. Eğer karşındaki ciddi düşünüyorsa, mesajı aldı almadı derdin de olmaz yoluna bakarsın.

10 dk sevişecen diye milletin ahını alma durduk yere.

türkiye şartlarında en iyisi yine sevgili ayağı ciddi düşünüyoruz ayağıdır anca öyle kızlar sevişir seninle vicdanları rahat eder kendilerini kullanılmış hissetmezler değerli hissedelerler. niyork manhattında yaşamıyoruz sonuçta.

abi kadınlar insan. bu piyeslere falan gerek yok, oturup konuşup da çözebilirsin.
bir şeyler söyleyip, lafı "iyisin hoşsun ama ben ciddi bir ilişki düşünmüyorum. bilgin olsun"a getireceksin. bu kadar basit.
kız bu duruma sıcak bakarsa olaylar gelişir, bakmazsa ikiniz de devam edersiniz.
kimse kimseye ciddi ilişki diye yanıp tutuşmadığı için sapık damgası da vurmaz.

senin bi şey söylemene gerek yok emin ol kadınların %99u tavrından beden dilindne senin ne hissettiğini zaten biliyor.

neden seks ile sonuçlanmıyor kısmı seni konuyu o noktaya getiremediğin için değil. karşındaki kız seninle sevişmek istemediği içindir. aksi halde en utangaç kız bile olsa
konuyu oraya getirecek yolu buluyor.

Burada kadınların ve erkeklerin verdiği cevaplara bakarak söylüyorum:
-En garanti,kestirme yol mağlesef hala sevgili ayağı.

Bize gelsene film falan izleriz. Burada ki falan senin aradığın şey.

tutku heyecan merak özlem saygı

Fedakarlık

merhamet

Sevgi
Mutluluk
Heyecan
Gerilim
İştahsızlık :)

Aşkın içinde hayat var, ölüm var.

Doktor Nazım'a der ki: Aşık olursan 3 yıl yaşarsın, aşık olmazsan 10 sene ve Nazım 3 yıl 4 ay sonra ölür. Ömrünün son anına kadar aşıktı cenazesinde 3 kadın onun için ağlıyordu tabutun başında.

aşık olmadım sanırım ama aşk deyince aklıma ilk olarak heyecan geliyor.

Tekrar eden döngüleri saydam bir biçimde görüp çıkamamak geliyor aklıma.

vefa
çokluk
birlik
bolluk
bereket
huzur
anlayış
kavrayış
sadakat
hoşgörü
rahatlık
anlam
sebep

uykusuzluk

Ben bunu ev tadilatinda anladim.
Tamamen her ayrintisi sana ait olan bir sey bunlar da.

cevap veriyorum.

(bkz: kızların bir kez evleniyorum şımarıklığı)

Valla ben bi kez evleniyorum modunda olmadım, düğün harcamalarını gereksiz bulurum ama çoğunluk bi kez evleniyorum modunda olduğu için insanlar da ona göre sana prenses gibi davranıyorlar. İhtişam, görkem, şatafat ve ne kadar para harcandıysa o kadar değerli olacağın algısı var.

Bir de küçüklükten beri gelinlik düğün evlilik hikayeleriyle hayalleriyle büyüyoruz çevremizin etkisiyle...

Saçma geliyor ama genellikle ailenin gazlaması da var. Çevremde cafcaflı düğün yapan herkesin anası babası buna vesile oldu biraz da...

Benimkiler oldum olası "saçmalık" olarak nitelendirdikleri için ben de düğünleri saçma buluyorum.

walla nişan düğün kına gibi etkinliklerden şahsen tiksiniyorum. toplumun abuk subuk beklentileri herkesin yapması yönünde çok direndim ama yine de kaçmayı başaramadım çünkü aileler histeri krizlerine girdi. en azından masrafları minimum düzeyde tutabilmek için elimden geleni yaptım . tüm bu etkinlikleri inanılmaz anlamsız ve gereksiz buluyorum. kadın olarak kendini değerli hissetmenin çok daha farklı yolları var abuk subuk düğün nişan gibi seramoniler anlık goygoydan ibaret.

Bende öyle bir heyecan yoktu, tam tersine üzerimde stres olarak kendini gösterdi çoğunlukla. Annem ve kayınvalidem çok heyecanlılardı, onların kafasındaki kına gecesi, düğün vs konseptinden uzak olmam taraflar arasında sorun yarattı. Orta yolu bulmak adına düğün yapmadık, kına gecesi yaptık. O kına yakılma anından falan nefret ettim, kendimi kurbanlık koyun gibi hissettim. Hele ki sürekli ortada göbek atmamın beklenmesi falan, işkence gibiydi.
Benim heyecan duyduğum tek konu müstakbel eşimle yeni bir hayata başlayacak olmamdı.
Neyseki bitti de kurtulduk:)

Şurada brüt maaşı net maaşa çeviren uygulama var.

www.verginet.net

Buradan hesaplayıp buna göre bir yol izleyebilirsiniz.
Eğer şu an net maaşla çalışıyorsanız hali hazırdaki ücretinizden kesmek yerine üzerine eklemeniz gerekiyor. Zira brüt maaşta size ödenen maaş üzerinden vergileriniz düşülüyor.

hayır anlatamadım sanırım.

Diyorum ki, şu anda 10x maaş aldığımı varsayalım. Ücret beklentim sorulduğu zaman söyleyeceğim rakam kaç olmalı ki kabul edilebilir olsun?

Örnekte ben 10x kazanıyor olmama rağmen, ücret beklentimi 9x olarak yazdım. "Açlık yapmış olmayalım" diye düşünüp böyle yaptım ama şimdi düşününce biraz saçma geldi.
Kabul edilebilir oran nedir mevcuttaki maaş ile bildirilecek beklenti arasındaki?
Sorum bu.

Yanlış yapmışsın. Bir şeyler ekleyip yazman lazım o miktarı.

Kariyerinin ilk yıllarında olan bir insan için, iş değiştirdiğinde %30 civarı maaş farkı olmazsa çok değmiyor iş değiştirmeye. Biraz tecrübeliler için o oran %10-20 civarı. Bir de senin yazdığın rakam üzerinden pazarlık yapar çoğu firma. Dolayısıyla 10x kazanıyorsan 12x yazman ve en azından 11x için pazarlık yapman mantıklı olur.

Tabii şu anki işinden bir an önce kurtulmak için canını dişine takıyor konumda değilsen... İşinden memnunsan ve %20 maaş zammı olmayacaksa iş değiştirmenin çok bir manası yok. Her değişiklik risktir neticede. Üstelik yeni işe başlayacağında en az bir yıl zam almazsın.

yanlış yapmışsın, herzaman daha yüksek beklentin olmalı, onlar seni alacaksa zaten ya arayıp verebileceklerini teklif ederler, ya da senin istediğini verirler.

az yazdın diye bunu alalım demezler

İş değişimlerinde ortalama %20-30 artış istemen gerek. Ha maaşın zaten ortalamadan daha yüksekse (iyi kötü bunu kestirebilirsin) o zaman %15 filan isteyebilirsin. Düşüş beklentisi biraz saçma olmuş :) İşten kovulacak heralde ondan bizi zorluyo diye düşüneceklerdir :)

Olur tabi ya neden olmasın

git

kız rahatsız olacaksa olmaz, yani ailesiyle karşılaşman kız açısından uygun olacak mı?

Git. Ailesi olsa ne olur? Normal arkadaşısın sonuçta. Ha ben dayanamam ağlarım dersen gitme abest olur

Yok yok ağlamam:)
İşte şüpheye sokan da insanlara belli olmaz, hiçbir şey açığa çıkmayacak olmasına rağmen kız ne biliyim kızadabilir içinden ya da belirtedebilir, belki de hoşuna gider. O yüzden karar veremedim gitti. :)

ne aileler var ya manyak mısın? kızı zor durumda bırakırsın.

Ailesi sana mı soracak "KIZIMIZI NERDEN TANIYOSUN DELİKANLII!!" sfgjkş
Kıza sorarlar, o da söyler yani sıkıntılı bi durum yok bence.
Git ama "ben de şuraya gidiyorum" deme, şehirdışına gitcek haberim bile yok diye düşünür kız.
Arkadaşı uğurladım, şimdi eve dönüyorum diyebilirsin. İşler ilerleyince de o gün oraya nasıl niye gittiğini açıklarsın uzuuunn zaman sonra :))

Yok şunu söylemeyi unuttum, ailesi varsa da kız o an sürpriz yaptığımı bilecek, sadece ailesi olduğu için ailesi anlamamasına yönelik bir yalan sadece, kız her türlü sürpriz olduğunu bilecek.

ailesini biraz taniyorsan nasil insanlar oldugunu git cunku evet ne aileler var

Arkadas.ugurladigini soylersin. Az ayrinti=basarili yalan.

Bunu ciddi olarak soruyorum.kabul ettigine gercekten inandin mi??

@astrid uçak biletleri alındı kardeşim.

O zaman ikinizde birbirinizi bulmussunuz.bi kere görüstügün bi insanla tatile gitmek icin gercekten catlak olman lazim..bu kafayla mutluluklar

O, arkadaşı ile dilediği gibi gezer, sen de yanlarında çanta olursun.

yanıt vermeden önce, biletleri kim aldı?
oradaki masrafları nasıl ödeyeceksiniz?

seninle ilgileniyor olsa yalnız kalmayı tercih ederdi. sürekli arkadaş gruplarına dahil etmek friendzonun kralıdır.

o tatile sevgili olma - yakınlaşma beklentisi ile gidiyorsan sonuç hayal kırıklığı olur. giderim eğlenirim yanımda da bir arkadaş olur diyorsan keyfini çıkar.

not:masrafları sana yıkmasına izin verme.

yanlarında erkek bulunsun diye çağırmış. friendzone'da gibisin maalesef.

Yahu neden bu kadar gömmüşler ya..

Gidin tabii.. Kısa bir tatil olduktan sonra eğlenmeseniz bile birbirinizi iyice tanımış olursunuz. Ha kız sana o gözle bakmıyorsa bakmaz ama sen de daha hızlı anlamış olursun.

umarım yurtdışı tatil sponsoru olmamışsındır.

paraları kim verdi?
Kızın arkadaşı niye geliyor

giderken bel bölgesine bir teneke çakarsan sevinirim. sonra müge anlı'da böbreklerimi çaldılar diye görmek falan istemiyorum. anneme, bak bu çocuk internettendi diye anlatamam da inanmaz bana.

Los Angeles - Las Vegas o kadar da uzun bir rota değil. Bence 12 gün bol bol yeter.

San Diego'ya inmeni isterdim ama sanırım konu dışı olacak o bile.

Santa Monica çok tatlı bi yer oraya gidersin.

Dolar haşırt olmasa outletlerde alışveriş yap derdim :)

Universal Studios'a gidebilirsin.

las vegasta otel fırsatları oluyor. forumları falan karıştır bulursun. biz 2 kişi bellagio'da kalmıştık. yanında 100 dolarlık mı ne buffet fişi vermişlerdi. böyle kampanyalar oluyor. ucuz kalmak istiyorsan pazar günü giriş yap. en pahalı günler cuma ve cumartesi.

Las vegasa gidiyorsan grand canyona kesinlikle ugra..arabayla 3saat falan suruyodu sanirim..sabah erken saatlerde yola cikarsin..gun batimina kadar kalsan yeterli

Aha @astrid söylemiş adı aklıma gelmemişti. Grand Canyon'a kesssinlikle git.

1 gün Universal Studios
1 gün Six Flags (dönemine göre)
1 gün Sea World (san diego)
yetmezse 1+ gün disneyland
Vegas'ta mutlaka 1 show (varsa david copperfield)

1 gün hollywood + beverly hills + santa monica (los angeles)
1 gün seaport village + coronado island + uss midway + meksika sınırı (san diego)
1 gün grand canyon (para bolsa las vegas'tan helikopter turu da yapılabilir bir kaç saatlik)
2+ gün las vegas (otellerin içi, önündeki showlar vs)

Yemelik tavsiyeler
Phillipe's (los angeles - sadece öğlen)
bronx pizza (san diego)
hot n juicy (las vegas) + otel açık büfelerinden birini mutlaka dene
fogo de chao (las vegas)

Alışveriş
Las Americas Outlet (san diego - meksika sınırı)
Ontario Mills
Victoria Gardens
Las Vegas Premium North
Las Vegas Premium South

Canının sıkkın olduğunu, biraz içersen neşeleneceğini düşünüyorlar. Bir de tabii ortak hareket etme güdüsü. Mesela 4 kişi guitar hero oynamaya gidiyorsun, aradan bir kişi "yok ya ben oynamak istemiyorum, izleyecem" derse diğerleri baskı yapar oynaması için. Bunun gibi, onlara dahil olma hevesi.

@ugpo zaten oyle bir durum yok, yine hep beraber guluyoruz, muhabbet ediyoruz vs. Uzak kalma durumu yok yani

arkadaşların biraz manyak. içmeyene ısrar edilmez.

:D ben yapıyorum bunu.

Nedenine gelince, tam bilmiyorum açıkçası. Sanırım ilkin iştirak güzel oluyor aktivite esnasında, o yüzden yanımızdaki de bize katılsın istiyoruz. İkinci olarak da, bu biraz kişisel bir sebep, ben utanıyorum alkolikliğimden :) İçmeyi çok severim, çok da içerim (içerdim ya da); böyle yanımda biri olup o da içince sanki aklamış gibi oluyorum kendimi. Sırf kendi keyfime değil de bir grup aktivitesi olarak içilince geçerli bir bahanesi varmış gibi hissediyorum.

alkolün sebebi senin de kendileriyle aynı kafada olmalarını istemeleri olabilir yoksa ayık olan taraf ertesi gün sen şöyle yaptın xD diye anlatabilir. asıl ilginç olan aç olmadığını söyleyen birine yemesi konusunda ısrar edilmesidir.

aynı frekansı yakalamak istiyorlar işte. alkolün bazı insanlara yaramadığını anlayamıyorlar.

bazısı da tam tersi, biraz içince herkesi kafası güzel gibi görmeye başlıyor. onlar daha iyi.

Çünkü insanlar farklılıklardan hoşlanmazlar. Senin tercihin ne kadar mantıklı ve sağlıklı olursa olsun eğer çoğunluğun tercihinin dışındaysa ve hatta tekse doğal olarak yadırganır.

Elin boş kalmıyorsa kimsenin karışmaması lazım. Mesela ben alkol almasam da soda filan alıyorum. Sorana da cin tonik diye dalga geçiyorum.

içki kültürüne sahip olmayan birer mal oldukları için.

hocam alkol masasında herkes -senin de bildiğin gibi- aynı kafada olmak ister. şahsen ben de normalde alkol alıp da o an içmeyen birinin masada olmasını istemem. eğer hiç alkol almıyorsa sorun etmem ama.

bence adamlar haklı.

Ayık adam sarhoş kafayla çekilmez. Bunun tersi de geçerlidir.

ben pek kokusuz vajinal akıntı görmedim. Büyük ihtimalle normaldir, kişiden kişiye değişmekle birlikte.

koku nasıl? yani şimdi nasıl anlatayım. vajinal akıntı illaki kokulu olur ama ekstra rahatsız edecek bi koku varsa hastalık belirtisidir. senin değil de kızın anlaması lazım bunu.

koku varsa sıkıntı vardır, doktora gitsin. doktor bi arkadaşım demişti bunu. bi de rengi sarıya dönükse hastalıktandır.

rengi önemli

yediklerinden de olabilir, enfeksiyon da olabilir. sadece kokuyu degistiren enfeksiyonlar vardi, diye hatirliyorum.

temastan once eller, agiz ve penis temiz olmali. fazla tahris halinde durulmali. beraberlikten sonra isemek de iyi sey... yoksa sikinti sikinti gezersiniz.

Koku rahatsız edici bir kokuysa, yani insanda pislik veya sorun düşüncesi uyandıran türde bir kokuysa ya alerjidir ya mantardır ya kız ayaklarını üşütmüştür ya da bir hastalık vardır. Yoksa normal akıntının da kokusu olur ama, o koku insanın temiz teninin kokusu gibidir, temiz bir kokudur, kendine mahsustur.

Akıntı şeffaf veya beyazsa sıkıntı yok ama sarı/yeşil gibiyse hastalık belirtisi olabilir. (Ciddi bişi diye düşünmeyin, üşütünce bile etkilenir)

Koku konusunda da normalini değişiğini kız arkadaşın bilir. Yani "normalde böyle kokmuyordu ama şimdi bi farklı" diyorsa doktora gitsin alsın ilacını.

Renkte bir sıkıntı yok saydam. Kendisi ısrarla bişeyim yok diyor ama eski kız arkadaşlarımdan böyle bir koku almamıştım. Bu biraz keskin bir koku. Ama bayağı ıslanıyor.

Tadılmayacak derecede kötüyse bir rahatsızlığı olabilir. Ama yukarda da söylendiği gibi akıntı (discharge) kokusu yediğinden içtiğine, stres durumuna, hormonal dalgalanmaya kadar birçok sebepten etkilenebilir. Bir kadınınki seni rahatsız etmezken diğerininki edebilir. Ten uyumuyla da alakalı. Çok rahatsız etmiyorsa alışmanı tavsiye ederim. O koku pek değişmez. Onu seviyorsan kokusunu da sev. Yoksa da ayrıl ne bileyim.

ağır bir koku varsa, enfeksiyon, mantar yada rahim içi yaradan olabilir. bunların tedavi ve ilaçları farklı olduğu için mutlaka bir doktora görünsün. kadınlar bazen fark edemeyebiliyor bu kokuyu. koku körlüğü yaşayabiliyorlar. 15 günlük tedavi ile geçecek türden oluyor çoğu. bu arada ilaç kullanımı sırasında cinsel hayatınıza bir ara vermeniz gerekecek :)

Israrla bir şeyim yok diyorsa üstün gitmeyin boşuna. Kişisel bir şey bu, nasıl her insanın ter kokusu farklıysa bu da farklıdır. Kendi belki daha önce gidip muayene olmuştur ve bir şey yok cevabı almıştır.

cihatci misin

şu an 7 ülkeye bir "ban" söz konusu. Türkiye dahil değil.
Bu "ban" 3 ay sürecek. çok tepki var devamı gelmez görüşündeyim...

Tatile gidenlere sorun yok... Yerleşik takılanlar için büyük dert.

uçağa binmekte vs sorun yok.
girişte mantıklı şeyler söylersen sorun olmaz.

sen tasarlayabilirsin. ablam kendisi tasarlamıştı mesela. davetiyeciye tasarımını gönderiyorsun ona göre fiyat verip basıyor

ama jpeg olmaz sanırım adobe kullanman lazım. vektörel çizim olacak yani yoksa kötü olur.

bi de çok pahalı oluyo :( ben yaptırmadım hayalimdekini katalogdan seçtim

biz kendimiz yapmıştık, photoshopta tasarladık, çıktı için ozolitcilerden yardım aldık. kendimiz süsleme püsleme işini yapıp dağıttık.