tabiiki uydunet, teledünya ile beraber.

uydunet ne yaz ki mahallemde yok. alt caddede var. bizde yok.

dilekçe yazın 3 haftada apartmana çekiyolarmış.

alt caddede varsa belki 3 hafta bile sürmeyebilir.

harici bir ses kartıyla denedin mi?

mevcut ses kartının driver, yazılımı kurulu mu? mikrofon panelini kurcaladın mı iyice?

Ses karti driverinin güncel olmamasi nedeniyle imiş. Teşekkürler.

kolay takılabilen taşıyıcı.

malzemesi de alaşım.

patreon?

adam youtube a tutorial koyar mesela, aşağı hemen patreon linki koyar.

ötekisi başka bişey yapar, aşağıya hemen patreon linki koyar, beğendiyseniz destek olun der.

geçmiş olsun kanki, 2 ayda geçmeyen ağrı hiç geçmez, doğru doktora.

Uzun suee oturunxa agriyor dizler. Uzatinca vs biraz daha rahatliyorm is yerinse ayaklarimi birseyin ustune yuksege koyuyorum. Oyle cok bir agri yok bazen geviyor bazen tekrarliyor. Nasil bir agri uzun sure ayaklar yorulunca olusan agri gibi tesekkurler

Kesinlikle ortopediye gitmeniz gerekiyor. Ben de bisiklet surmeye ilk basladigimda seleyi cok asagida tuttugum icin dizim ilk bir kitladi sonra turda agridan pedal cevirmem cok zorlasti. Simdi ne zaman zorlasam biraz agrir, cunku oradaki enfeksiyon tekrarliyormus. Kisacasi doktor "Tanri diz uzerine pek calismamis; 18 yasindan sonra pelte olabiliyor diz." dedi.

Iki aydir dizinizde agri varsa ve bu bisiklete binmezken bile oluyorsa kesinlikle gidin doktora.

doktora geçmeden geçmez o ağrı, arkadaşı bizzat tanıyorum, kendi kendine şifa bulabilen birisi değil

@killerbee ayaklarimiz guclensin spor olsun diye bisiklete binerken sakatlamasam bari. Ama bu agri oldugunda bisiklet sonra mac sonra daha tirmanma zorladim.

Ben de kitlama olmadi. Ama sanirim.koltuk asagida idi biraz.

valla bence sen şansını zorlama, diz için gidersin de beli de zorlama, sonrası kötü biliyosun.

Gidecegim zaten uzun sure olmasi korkuyor su an cok engel degil ama bastan mahvedersem.korkusu

doktora git, bakıp duruma göre egzersiz ve dizlik önerir muhtemelen. öncesinde internetten bakıp evde basit egzersizleri de deneyebilirsin.

Bir de bisikletle giderken yüksek kadans diye bir kavram vardı. Dizlerin bu tür ağrılara karşı incinmemesini sağlıyordu.

(bkz: misanthrope)

Mutsuz olduğu için kendini suçlu ve başarısız hissediyor ve bu sebeple insanlardan uzak duruyordur. Bunun sonucunda muhtemelen daha da mutsuz ve dibe çökmüş bir insan olur.

mutsuzken insanlar hiç çekilmiyor.

zaten insanlar hiç çekilmiyor? daha mantıklı bişey bilmiyorum bundan başka. çogzel yapmış, ben de yapıyorum.

Soruda bir çelişki var...
Mutsuz olan kişi çözümü dışarıda arama çabasına girmez. Yani izole etmek istemesi mutsuz kişiden beklenen bir davranış. Ama sen bunun istisnai olduğunu mu düşünüyorsun?

@benaslindayohum
yanlış ifade etmişim farketmemiştim. "İzole halinden mutlu olmadığı halde" desek daha doğru olur sanırım. Düzeltiyorum.

Hm. Geçen seneye kadar kız arkadaşımdan iğrenç bir şekilde ayrılmıştım ve bunu bir seneden uzun bir süre aşamamıştım. Bu süre zarfında master yapıyordum ama bu konu ve daha birçok farklı nedenden ötürü ilgimi yitirdim. Yoğun bir şekilde spor yapıp çokça film dizi izleyerek aylarımı geçiriyordum. Bir süre yurt dışı iş mülakatlarıyla uğraştım ama istediğim sonucu alamadım. Hayatımdaki tek güzel ve düzenli şey ailemdi ama birçok şeye geç kalmış olmanın rahatsız edici hissi sebebiyle ekstrem bir değişiklik yapmam gerektiğine karar verdim. İş bulup Ankara'dan İstanbul'a taşındım. Hayatım epey değişti. Ailemi özlüyor olsam da tek yaşamanın özgürlüğü ve sorumluluğu hoşuma gidiyor. İnanılmaz dağıttığımdan, her gün ayrı insanlarla tanıştığımdan filan değil. Evde yalnızken birkaç kadeh şarap içmek, arada uzun süredir görmediğim biriyle buluşup konuşmak güzel. Kendimi herkesten izole etmedim ama 2016-2017 arasında görüştüğüm kişilerin %90'ından filan ettim. Kızı ve yaptıklarını hala aklıma takıyorum ama daha az. Geçen uyumadan önce Whatsapp'a yeni koyduğu fotoğrafa 1 saat dalıp gittim mesela ama olur o kadar. Master'ı da gereğinden fazla sündürdüm, tezi sunup aradan çıkarsam bitse gitse diye düşünüyorum ama ilginç bir danışmana denk düştüm. O işi de halledebilirsem bir iki puan daha mutlu olabileceğim.

Çok sebebi olabilir...
Mutsuzluk bakımsızlık getirir beraberinde, bu yüzden bile uzaklaşmak ister insan

Çözümün iletişim halinde olduğu insanlardan gelmeyeceğinin farkındadır, yeni kişiler için arayışa girmeye cesaret edemez

Önce kendi yapımı özetleyeyim, sonra neden bunu tercih ettiğimi anlatayım. Kalabalık bir çevrem vardı, sevdiğim insanlarla beraber vakit geçirmeyi severdim ama yine de yalnız yalmayı sevdiğim şeyler olurdu. Ama “yalnızlık” hissi beni mutlu etmezdi. Ta ki hayatımın en zor döneminde en sevdiğim iki insan beni çok üzene kadar...
Mevcut durumumda tek yaşıyorum, ailemden ve akrabalarımdan hatta arkadaşlarım da uzakta yaşıyorum. Başta nasılsın sorusuna iyiyim demek riyakar hissettiriyordu bana. O yüzden daha az iletişime geçtim. Sonrasında da etrafımda insan varken onlardan beklenti içine girdiğimi farkettim. Beklentiden kastım burada, benim için bir şey yapmaları değil. Bir güzel söz, bir hoş tavır. Kibar insan davranışları yani. Ama öyle olmuyor, herkes o kadar kendi derdine düşmüş ki, benim kafamdaki arkadaşlık tanımından fersah fersah uzaktalar. Bir süre sonra kendi derdimi unutup, bir de onların derdini dert edinmek, bana davranışları karşısında beni yormaya başladı. Onlardan da vazgeçtim. Vazgeçmem beni neden üzmedi? Çünkü asla hiçbir konuda kimseye ihtiyacım olmadı son 1.5 senede.
Dönemsel olduğunu düşünüyorum ama ben. Yeniden güvenmeye başlarsam biraz daha kalabalık çevre beni rahatsız etmez. Şu an mevcut çevrem oransal olarak jack of hearts’ın tarif ettiği ile aynı.

hayırlı olsun, güle güle kullan.

Canavar. Al gitsin.

Kronik arıza var diyollar

Aldım

euro truck simulator 2

biraz büyük gelebilir tabi arabaya nazaran.

store.steampowered.com

oyuncakla araba sürmeyi öğrenemezsin. bir yerden doğan slx falan bul yavaş yavaş öğren.

aynı şey değil hiç bu şekilde vaktini harcama.

bu uçak simülatörüne benzemez. mutlaka gerçek bir araç kullanmalısın.

Otomobili simüle edebilirsin ama gerçek trafiği ve trafikteki öküzleri simüle edemezsin. Sal kendini ormana.

Ben de yapıyorum spor. Ye gitsin bir şey olmaz. İstediğini ye.

yumurta haşla protein. tok tutar

tavuk ızgara en temizi.

2 saat sonra acikmissiniz.
guzelce su icin bence.

yoğurt da iyi olabilir.

ulaşım kara, havayolu?

havayolu

Napoli, Bologna.

ohh ne güzel hayat sana güzel. hollanda mesela takılırsın pafküf

atla git napoliye takıl işte, haftasonu eğlenceli oluyor. soğuk demesen saint malo derdim.

antwerpe de gidebilirsin, takılırsın orada rld, zenciler barı falan hehe

karayolunu da eklersen selanik güzeldir haftasonu takılmak için

Kiev

Fiyat-performans şehri. Sokaklar müze gibi. Abartılacak kadar soğuk değil.

Barcelona :)

gece hayatı da istiyorsan belgrad derdim ama götün donar şu aralar gidersen.

praggggg <3

avrupada nereye gidersen git yapabilirsin bu dediklerini para sikintin yoksa. usumiyim diyorsan guney avrupayi dusun. barcelona, endulus, marsilya, napoli, bari gibi yerleri gozden gecir aklina yatan birini sec git. ben olsam italyayi tercih ederdim cunku yemeklerini seviyorum insanlarini seviyorum.

hayal kurmak?

sen istiyor uyumak, sayacak 50 koyun daha?

sen istiyor uyumak, yükseltecek kan şekerini?

Karanlıkta oturabilirsin. Komple karanlık ve mümkünse sessizlik.

hayal kurmak benlik değil. saçma geliyor.
koyun saymayı sevmiyom, ama tadı güzel. olsa da yesek.

karanlıkta oturunca sıkılıyorum. :(

o zaman şöyle yapalım, tatlı ye kan şekerini yükselt?

3 duble rakı iç. kesin çözüm.

Zestat 30 mg
İlaç tavsiyesi değildir. Sonra bişe mişe olur.

melisa çayı edin yarın. ve madem pc ve kitap yok, bu gece biraz dolabını/odanı düzenleyebilirsin.

Yoğurt

Vücudunuzu yorun. Evde iki üç takla atın, sporvari hareketler yapın, ev temizleyin, yemek yapın, dışarı çıkıp yokuş mokuş çıkın. Yorulunca sıcak bir duş ve yatış.

hâlâ uyumadıysanız, sesli kitap açın okan bayülgen'in sesinden. (youtube) rahatça uzanın ve gözlerinizi kapatarak dinleyin. yarım saat geçmeden uyuyor olacaksınız...

Direkt söyle gitsin.

"seviyosan git konuş bence"

Açılmak diye bir şey kaldı mı gerçekten?
Doğru düzgün muhabbetinizin olmadığı birine kendisinden hoşlandığınızı söylediğinizde işe yarayacağını mı düşünüyorsunuz? Önce bir sevgilisi olmadığından emin olun, zamanla ilginizi belli edersiniz.

ya pike sevgililer gününde saksı çiçeği istiyorum diyorsun, bir de genç kardeşiminiz hevesini kırıyorsun, zaman değişti azizim.

direkt soyle gitsin diyenlere bakma. direkt acilma diye bir sey yok reddi yersin. kizla once bir muhabbet kur. muhabbeti ilerletip numarasini veya sosyal medya adresini almaya calis (veya ekle). ama numarasini veya sosyal medyasini alirken senin ona yazdigini sakin ha dusunmesin. eger bu konuma dusersen senin ona yazdigini anlar ve gozunde degerin duser. yani sen talep eden, o talep edilen oldugu icin havalara girer ve is bozulur. en guzeli dogal olup onunla normal bir arkadaslik kurmaya calisarak yurumek.

Meyve yiyorum,
dizi izliyorum,
üst soy bilgisinde rastlanan tuhaf isimleri okuyorum.

Kendiliğinden düzelmez bir şeyler yapmalısın.

@mutekebbir ne yazık ki benim elimde olan şeyler değil

Her gecenin bir sabahı oluyor mutlaka. Sıkma canını.

hoşlandığım hatunun soyunu düşünüyorum. acaba nereye dayanıyor?
cevap: düzelmez.

@attila geçmiş olsun. Yakın zamanda yaşadım o süreçleri neler hissettiğini anlayabiliyorum bir an önce gelir geçer inşallah

düzelir. güçlenilir. olur...

müzik dinliyom.
www.youtube.com
düzelir. takma.

duzelir :) zaman ver

Angırlanıyorum.

tf2'de engineer oynuyorum, yarına geçer muhtemelen.

haftasonu planı için bilet alıcam, 6.50 uçağı çok erken ama bedava, 8.20 uçağı da saat olarak normal fiyatı da normal ama diğeri bedava, 1.5 saat fazla uyku var arada :)

onun dışında la casa de papel izledim bi bölüm, dedikleri gibi güzel dızıymış.

hayatta sahip olabildiğimiz en önemli şeylerden birisi sağlık, sağlık sıkıntısı yoksa dert etme düzelir.

sağlık sıkıntısı varsa da canını sıkarsan düzelmeye ihtimalini azaltırsın sadece.

aynı işte bakıyorum duyuruya ne var ne yok diye.

sorun nedir? zıplayınca zıplıyolar mı yine *-*

duzeliir rahat ol sen

uyumamaya calisirken, sozluge bakiyorum bi yandan

kötü. ama daha kötüsünden iyi. çok da uzak sayılmayacak bir süre önce daha kötüydü.

düzelir.

her şey her zaman düzelir. Zamanla ve çabayla.

Gecmez, daha da kotu olabilir.

(Yukarida yazdigima uzulmemen gerektigi gibi belki yazilacak diger seylere de sevinmemen gerekli.)

geçmiş olsun, bu kadar üzmeyin kendinizi, biopsi olsun bakalım ne çıkacak.

meme kapatılacak kısmını anlayamadım. yaranın da nasıl bişey olduğunu.

Rahatsizlik ne bilemedim ama sagligin sozkonusuysa gitmemek gibi bir secenek yok.alternatif bir kac doktora daha gorunebilirsiniz ama gidin.bir de aslan parcasi olmus 22 ay ,gayet uzun sure emmis askere gidene kadar emecek halide yok,alacagini almis,kasma kendini bu kadar.acil sifalar.

neyse ki ufaklık yeterince büyümüş. dert etme. diğer memeden emer, emmezse de bırakır muhtemelen. senin sağlığın ve ruh halin bebeğin için dahi sütten daha önemli şu anda. sabırlı olman lazım. lütfen doktora git yarın.

@killerbee 20 gun kadar once mememde emzirmeye bagli oldugunu dusundugum bir yara acildi. Usg falan cekildi. Meme ic katmanda kalinlasma oldugu ve paget hastaligi olabilecegi soylendi. Yara alani genis olacagindan kapanacak meme dedi dr.

Acikcasi emziremeyecegim diye uzulmuyorum. Oglan geliyor aciyor opuyor bam olmus anne diyor agliyor. Ona anlatamiyorum buradan emilmeyecek diye. 10 gundur evde kiyamet halinde. Meme gidecek diye beni tuvalete bile birakmiyor. Haline uzuluyorum. Kendim icin korkuyorum vs vs.

Geçmiş olsun , gidip bir gözükün belki umduğunuz kadar kötü değildir. Acil şifalar diliyorum.

anladım , gördüğüm kadarıyla sadece meme ucu kapanma olayı oluyor, aklıma daha kötü şeyler gelmişti. evet bebiş öteki memede emebilir, zaten büyümüş kocaman olmuş.

siz daha neyin ne olduğunu tam çözmeden bence bu kadar üzülmeyin, kendinizi germyin, evet zor bir süreç, insan canı olunca mevzu, herşey çok ciddileşiyor ama öğrenmek lazım.

bir de bir doktorun dediği, öteki doktorun dediğiyle de uyuşmayabiliyor çoğu zaman.

2 ayri doktorun suphesi ayni maalesef. Ilacla gecerse emzirme yarasi derdik ama gecmezse paget olma riski artiyor demisti.

her ne olursa olsun, bulabileceğin en büyük şifanın kaynağı sensin. senin moralin ve pozitif olman.

bunu lütfen hepiniz idrak edin.

ayrıca senin 1 birim mutsuz olan, bebeğe 2 birim olarak yansır.

Canınız tabii ki sıkkın olur. Kim bir zorluğu “Oh, yaşasın” diye karşılayabilir ki.

Oğlunuz yeterince büyümüş. Ya, o 3-4 ayşık olsaydı şu an. Başlarda zor da olsa mamaya alılanilecek yaşa gelmiş. Şu an zor olsa bile onun için endişelenmeyin. Çok çocuğun biberona, mamaya geçişte sıkıntısı olur. Abim annemin kaşına, yüzüne piskürtürmüş mamayı örneğin; yutmazmış. Şimdi, dana kadar, sağlıklı adam oldu. Anlık bunalımlar geleceğimizi o kadar da etmiyor, gelecek parlak :)

Ama kendinizle ilgilenin. Henüz teşhisiniz yok, hadi olmuş olsa bile tedavisiz hastalıklar değil bunlar. Şimdi sıkıntıda olsanız da, ileride güzel bir gelecek için şimdi bununla mücadele etmek dışunda yolunuz yok. Ki hatta şu anda mücadele edecek bir şeyiniz de olmayabilir! Siz sakin olun, kendinizi önem verin ve kendinize bakın; güzel gelecek sizi bekler. Bu güzel gelecek biyopsi sonrası rahatlayıp çocuğunuz mamaya alıştığında da olabilir. Kaçarak ve inkar ederek çocuğunuzu ve kendinizi bu gelecekten mahrum bırakmayın.

Gecmiş olsun iki oğlum var eaim yaklasık 18 ay emzirdi ikisinide.
22 aylık olmus cocugun için uzulme o alacagını almıs versen 5 yasına kadar hayır demez. Sen sağlıgını düşün

su

kim diyo salgam olmaz diye?? efsane olur

deve sidiğiyle ye o zaman.

edit: haram değil işte kana kana içsin.

salata ve su

birayla taze fasülye bile gider.

Soda+limon

Ben heeer yemegi en cok suyla yemeyi seviyorum. Kola sevmem, ice tea seftali icerim disarda genelde ama su tercihim. Bira falan da yemek sonrasi icmeyi severim yemek yerken su daha guzel gidiyo

Şalgamla da balik gider bence

turşu suyu

beypazarı'nın limonlu c+ maden suyu soğuk olmak şartıyla iyi gidiyo, turşu suyu da aynı şekilde.

soğuk espri de güzel gider bak. bak mesela: deve sidiği iç hahahvahavhahavha. nası iyi dimi? ağzın ortasına vurma isteği uyandırdı?

Kola

kim diyo rakı günah diye?? efsane olur

şalgam niye olmuyo ki +1
zaten başka meşrubat kalmadı su iç madem :/

Limonata içiyorum, ama balığa ve salataya limon sıkmıyorum, çünkü o zaman yoğurtlu iskenderin yanında ayran gibi olur.

aynen şalgam.
ayrıca kola zararlı da nolacak ölmezsin ya.
sanki her gün 3 öğün balık yicen

inciraltında tekne içine odun sobası kurmuş adam, şahap usta, onda yiyorum ekmek arası sardalya vb, civardaki en iyi yapan o, yanında hep çay içiyorum ben, bence çok yakışıyor.

“Bu sitede yazan hersey yalandir” diyor manifestosunda. Cok da sorgulamayin bence.

burada da yok.

in en alta bak ne yazıyor

Bildiğim kadarıyla Sözlük'ü hukuki anlamda zora sokacak şeyler haricinde böyle şeylere müdahale edilmiyor. Konu Yozgat olduğu için kaynağa gerek duymadan nefret kusulabilir, hiç sorun değil. Ama İzmir denilse böyle mi olacaktı? Olsaydı bile oraya göçmüş Yozgatlının birinin yediği halt olurdu. İkiyüzlülük normalleşmiş çünkü.

Yok.

Bu adamlar(ssg, kanzuk) teyit.org sosyal medyadaki yanlış bilgiler düzeltiyorlar diye deli gibi öven insanlar, kendi sitelerinin haline bakmıyorlar mı? çok garip.

başlık taşı diye bi mekanizma var

ssg'nin zerre kadar sözlükle alakası yok, kanzuğa sattı gitti amerikaya.

@killerbee ssg'nin sözlüğü sattığı bilgisi de yanlış, sadece ceo'luğu devretti kanzuk'a. ayrıca kanzuk sadece yüzde 5-10 civarına sahip sözlüğün.

olur olur

tarihler çok net değil, nüfusa geç kayıt olması çok muhtemel.

soayağacımdakilerin 5/6'sının aynı yıl olmasa da aynı günde doğduğunu söylesem? sence mantıklı? aynı aile olsa belki bir mantık bulabilirim ama 4 farklı aile/4 farklı köyden bahsediyorum.

doğum-ölüm tarihlerinde çok fazla yanlış var.

1/7 dogum tarihi gorunenlerin hepsi standart. yani dogum gun ve ayi bilinmeyenlere standart 1 temmuz atanmis dogum tarihleri. bununla ilgli yazi vardi hatta

doğum gün ve ayları aynı olmakla kalmayıp, hepsi 01/07. çünkü o dönemde miladi takvim kullanılmıyordu. hatta kullanılan takvime göre bile doğum gün ve aylarının kaydedildiğini sanmıyorum. sadece yıl bilgisi var. o yüzden sadece yıl bilgisi olanların doğum gün ve aylarına 01/07 yazmışlar. hepimiz kardeş değiliz.

aradaki 11 yaş muhtemelen geç kayıttan olabilir. yanlışlık da olabilir lakin bir dönem için teyit etmek mümkün değil.

Anneanne ile annesi arasında olsa, zamanın şartlarına göre normaldi de erkek olunca iş değişti.

Büyük ihtimalle büyük dede geç yazılmıştır nüfusa. Ama ihmalkarlık ama askerlik vb sebeplerden. O dönemlerde tıkır tıkır işleyen bir kayıt sistemi zaten yok. Büyük Dedenin Doğum tarihi doğru olup, anneannenin yanlışlıkla 10 sene öncesine yazılmış olması bile mümkün.

Bu işlerin önemsenmediği ve kağıt kalemle kaydedildiği zamanlardan bahsettiğimizi unutmayın.

Ya ikisi de 1 temmuz değil bu arada söyleyeyim. Üstüne ananem de baya yaşını gösteren bi durumda.

erken evlensin diye anane büyük yazılmış olabilir?

fiyat uygunsa, oyun da istemiyorum diyorsan gayet güzel.

hdd lazım değilse ssdsi daha büyük olanlara da bakabilirsin.

ben mesela 256 ssd kullanıyorum 5 tane de taşınabilir diskim var 2tb usb hub'ım da var, ihtiyaç duyduğumda takıyorum kabloyu bitti gitti.

Ben de üşendim düne kadar. Dün baktım, insan? "Vay be" diyor. Kimler gelmiş, geçmiş bu dünyadan.

Üsendigimden degil, zerre kadar itibar etmedigimden.

öğrenince bir şey olmuyor. 5 dakika eğleniyorsun işte inceleyip hımm falan diyorsun.

bu arada doğum-ölüm tarihlerinde acayip hatalar var. 90 yaşında ölen büyük nineni 60 yıl yaşamış gösterebiliyor. arada sallamışlar bi şeyleri.

genelde doğma büyüme bodrumluyum deyip kütük çorum çıkarsa diye korkan insanların yaptığı bir eylem. aslında yapmadığı.

osun biz seni çorumlu olarak da severiz, sen üzülme.

Göçmen olanlar daha çok eğleniyor :) Benim yedi göbek aynı il, aynı ilçe, hatta aynı köy. Köyden çıkmamış adamlar :) Kendimi Umut Sarıkaya karikatüründe dedesine "Sen niye çıkıp gezmedin?" diyen eleman gibi hissediyorum :p Yedi kuşak Tokatlı olunur mu ya? Tokat ne anasını satayım, ismi bile tövbe est. Such a sıkıcı hayat.

e-devlet şifremi kaybettiğimden bakamadım.
yenisini gidip almaya da üşeniyorum.

biz yugoslav göçmeniyiz, dedemler falan bilirdi dillerini. baksam mı acaba ben de, ya bana da tokat çıkarsa?

Ya işte ben de belki rum kızı almışlardır, genetik havuz zenginleşmiştir umuduyla sorgulattım da yok arkadaş, hep uzak akraba evliliği yapmışlar. 46 kromozom doğduğuma şükür edeyim, bilemedim ki :p

Öğrenince birşey olmuyor, insanlar merak ediyor işte. Eğer dedeniz ebeniz ve onların akran akrabalarınız sağ ise zaten onlar da söylüyor buradaki kayıtların bir kısmını.

@corç, tc vatandaşlığın varsa tc kimlik numaranda var demektir. ve türk bankalarının internet şubesini kullanıyorsan oradan e-devlete girip bakabilirsin. Ya da -varsa- kardeşlerin bakabilir, aynı kayıtlar çıkıyor sonuçta.

merak önemli bir bu, bir de eğlence çıkıyor insana işte. vay be diyorsun 1876 yılında doğmuş ananenin ananesi, kavala'da bir kasabada falan. baba tarafı ise reşadiye/tokat kalmış orada. 1890'da da tokat, 1956'da da tokat.

Ben de bakmadım.
Ama ablam bakmış ve bugün söyledi. Baba tarafı 1840’tan beri aynı şehir, anneannem bulgaristandan göçmüş. “Biz göçmeniz” geyiğine direkt katkıda bulunabildiğim için mutluyum. Zerre kadar umrumda değildi ablam söyleyene kadar. Hala değil.

ben de bir iki sefer denedim ilk çıkınca olmayınca kasmadım. çünkü bir şey çıkacağını sanmıyordum annem ve babamdan başka, görece yeni göçmeniz çünkü (ben 3.5 yaşındaydım) neyse sonra birileri göçmenlikler de çıkıyor falan yazdıkça merak ettim ne çıkacak acaba diye, sonuçlar da daha kolay alınabiliyoru öğrenince bu sabah denedim, anneannemi de çıkardı. Onun çıkacağını tahmin etmemiştim ama dedem yok maalesef o vatandaşlıktan önce vefat etmişti. Soyumu pek öğrenemedim yani anne, baba, anneanne var sadece :) ben de öğrenmek isterdim aslında

Ben sorgulamadım.

insanlığın gelişmesini ve ilerlemesini sağlayan, uygarlığın kurulmasının en temel sebebi olan şey aslında;

MERAK

Valla ben büyük bi merakla baktım. Hatta anneme dedim. Annemannem de bildiği herşeyi teyit etti. Hey gidi günler, kimler gelmiş kimler geçmiş falan yaptılar. Akrabaların dedikodusunu falan yaptık.

Öğrenince bişi olmasına gerek yok. Öğrendiğiniz her şeyin size yarar mı sağlamasını bekliyorsunuz anlamadım ki?

oyunla ne alakası var karşim. karizma mı oldun bakmayınca. sorun bakmak değil, baktığı değersiz bilgileri paylaşan insanlar. 200 sayfa entry olmuş başlıkta.

Bakmadım, merak da etmiyorum. Bir sure daha bakmam. Vizyon filmleri de sinemaya gidip izlemeyi ya da best seller kitapları okumayı da sevmem. Hatta modayı da takip etmem. Genelde modası geçtikten sonra hoşuma gitmeye başlıyor trendler.

Annemin hayatindaki buyuk bir bilinmez kalkiyor ve ayrica bana da bazi somut faydalari oldu.

Annem 4, teyzem 3, dayim 1 yasindayken annelerini kaybetmisler. Dedem baska bir kadinla evlenmis, bir daha anneannem hakkinda hic konusturmamis evde. Anneannemin akrabalarini eve almamis, cocuklari saklamis; onlara ulasmamasi icin elinden geleni yapmis. Dedem de subaymis. Is geregi bir oraya bir buraya gittigi icin annemler dedemle de pek konusamamislar. Uvey anne pek konusturmamis zaten. Annem 16 yasindayken dedem de olmus. Uvey anneye kalmislar; bakabilecek bir akraba ya yok; varsa da bilmiyorlar. Annem cocukken Kore lafini cok duyarmis sadece.

1996'da anneme banka hesabi acilacakti. Guvenlik icin anneannemin kizlik soyadini istemisler. Hatta o seneler ilk kez annenin kizlik soyadi sorulmaya baslandi. Kadin 1948'de ya da 1949'da olmus. Hicbir bilgimiz yok. Babam "Oraya rasgele bir sey yazsak?" diye sormus; gisedeki kadin "Buyuk suc, olmaz" demis. Birkac gun sonra babam oraya rasgele bir soyadi yazarak teslim etti.

Annem bilmiyor hic akrabalari, teyzeleri, dayilari var mi. Belki kuzenleri var. Bu olaylardan 40 sene sonra, dayimin vefatinda dedemin Kore'de 1.5 yil gecirdigini ogrendik. Annem "Belki Kore'de kardeslerim vardir" diyor. Bu saatten sonra kanka olacagindan ya da borc alip vereceginden degil; buyuk bir bilinmez onun icin. Dusun ki baban evde 1.5 yil yok ve nerede oldugunu ogrenecek kadar konusturmuyorlar seni. "Babam gorevde" diye biliyorsun. Dedemin bu Kore macerasi ile, Samsung'dan bana bazi oncelikler olarak donebilecegini de ogrendim. Simdi o tarafta buyuk bir yapboz parcasi aciliyor ve kimbilir annemin omrunun sonbaharinda neye gebe olur. Annem kac gundur uyuyamiyor, heyecanli. Hala sonuclari bekliyoruz. Annemin sorularinin cevaplarini buradan ogrenemeyecegiz ama belki bize bir baslangic noktasi verir.

Baba tarafim oyle degil. Akrabalar o kadar cok ki, bir noktadan sonra "Haa, vardir oyle biri, tanismaya cok da gerek yok" diyebiliyorsun. Onun soy agacina bakmanin tek heyecani "Dedemin babasi varmis" kadar.

Ogrenince daha degerli ya da daha degersiz olmuyorsun, ama sen olana kadar o insanlarin kimbilir ne hikayeleri var. Bakinca kafamda hikayeler canlandirabiliyorum. Senin gibi birileri bu dunyadan gecmis ve seni yapmislar. Seni yapani merak etmek normal geliyor bana.

Ben henüz bakmadım. Bakmamamın sebebi önemsememek değil ama, çok daha eskiye kadar kayıtları zaten biliyor olmamız.

Ben. Umrumda bile değil banane kim nerdenmiş sanki bi faydaları var

Abi ben anlamiyorum boyle insanlari. Bulgaristan les bir yer. Eleman bulgar vatandasi olup da napacak?

@dilemma

Yarın gel başla derler mi bilmiyorum. Demezler herhalde, ama Şansını denedi. Avrupa birliği vatandaşı olmak cezbediyor insanları

Yani mesela 1860 yılında şu anda bulgaristan sınırlarına dahil bir yerde doğan büyük dedem 1890 yılında edirne'ye geldi diye farzedelim. Çifte vatandaşlık hakkı mı doğuyor? Bulgaristan devletiyle bir ilişkisi yok ki, hukuken nasıl öyle olacak anlamadım.

@dilemma

avrupa birliği diye bi birlik var duydun mu bilmiyorum? yahu ab'ye bağlı herhangi bi ülke vatandaşı'nın avrupa içinde birbirinden farkı yok şu an(ileride değişirse bilemem ama düşük ihtimal). bulgaristan vatandaşıysan git almanya'da, isveçte yaşa, hafız napıyon diyen kimse olmaz

ben hemen hemen tüm avrupa ülkelerini görmüş birisi olarak, bu konu hakkında sadece şunu söylemek istiyorum.

bulgaristan, romanya falan leş ama adamlar çatır çaır avrupa vatandaşı muamelesi görüp, kariyer net gibi yerlerden istedikleri ülkerdeki iş ilanlarına müracat edip elini kolunu sallayarak gidebiliyor.
avrupa olması da şart değil hem.

+1 kusursuz dostlarin dort ayagi vardir

mevzu e-devletten çıktı almak değil. dikkat ederseniz eğer doğum tarihi olarak belli bir tarihten itibaren başlıyor kayıtlar. Turkiye.gov.tr'den alınmış eldeki bu kağıt Bulgaristan, dolayısıyla da Avrupa Birliği için geçerlilik taşımıyor. Nüfus müdürlüklerinden temin edilecek resmi belgelerle ilk adım atılacak. Zaten bu alt soy - üst soy mevzusu nüfus müdürlüğünün kayıtlarından gelmekte. konsolosluklar artık randevu sistemiyle çalışmakta. vize başvuruları yüzünden uğraşırlarken bir de bu vatandaşlık sorgusu/işlemleri nedeniyle adamların iş yükü epeyce yükselecektir. tahminimce şu anki Yunanistan sınırları içinden göçmüş büyük dedelerinize, ninelerinize istinaden yunan vatandaşlığı için boşuna uğraşmamalısınız. adamlar bizden bu kadar nefret ederken vatandaşlık için kapılarını çaldığınızda götleriyle gülerler.. 200 senedir hem anne hem baba tarafından kıpırdamadan kalmış soyağacına sahip olduğumdan keşke sizler gibi olabilseydim diyorum :)

eksik bilgi var. 1913 mübadelesinde göçenler başvuramıyor sadece. Öncesi ve sonrasında sıkıntı yok.

Ben de başvurmayı düşünüyorum çünkü bulgaristan'da yaşamasam bile avrupa birliğine üye bir ülkenin vatandaşı olur sonra gider mis gibi başka ülkede iş bulurum. Mesleğim de geçerli olduğu için şahane olur.

olur olmaz herkesin bunun peşine düşmesi bana çok itici görünüyor(bkz: https://sevdigimkarikaturler.files.wordpress.com/2013/05/gocmen.jpg?w=1400) ama hakkı olan adamın da hakkını almaması için bir sebep yok. sırf ailecek ömür boyu şengen başvuru parasını ödememek için bile uğraşılır.

sözlükte şöyle bir başlık var

eksisozluk.com

Benim favorim : bir ay doğar ilk akşamdan geceden

bülent ortaçgil - memurun şarkısı

dj shadow - six days

tokyo drift film müziğidir ayrıca.

craig david - seven days

goldfinger january?

@roseblood, arada rastlıyorum sana ama o kadar dikkatimi çekmemişti. teşekkür ederim. :)
@bxgx, kaç yıl önce dinledim lan ben bunu? her yerde duyuyodum, ilk defa adını öğrendim. sağ ol.

Alpay - Eylul'de Gel
The Cure - Friday I'm in Love

www.youtube.com

friday night saturday morning
www.youtube.com

sunday morning
www.youtube.com

blue sunday
www.youtube.com

sunday
www.youtube.com

eylül akşamı - bülent ortaçgil
www.youtube.com

eylül akşamı - pilli bebek
www.youtube.com

maroon 5 - sunday morning

Yine aylardan kasım
youtu.be
Six day war
youtu.be

bon jovi - feeling like a saturday night

Queen - In Only Seven Days
Green Day - Wake Me Up When September Ends
U2 - Sunday Bloody Sunday

www.youtube.com
www.youtube.com portishead değil heather nova söylüyor.

Zardanadam - Küçük Şirin Bir Cuma Akşamı
Zardanadam - Mayıs

Ne Güzeldik Oysa Biz -> youtu.be
Boşvermişim Dünyaya -> youtu.be

ebru yaşar cumartesi.

www.youtube.com Queen - In Only Seven Days

youtu.be

yonca lodi-12 ay

zaten hepsi çok uzun süre önceden, bu terör örgütlerinin sitelerinde falan, paçavra önüne fotoğrafı çekilmiş, ismi cismi yazılmış şekilde yayınlanıyor.

ayrıca istihbarat da var, ölenleri de yine bu terör siteler yayınlıyor.

format atmadan zor, taşınabilir bir hddye alıp silmek istemdiğin dosyaları, osx gibi başka bir işletim sisteminde virüs taraması yaptırıp, bu arada kendi bilgisayarını formatlayabilirsin.

silinemeyen dosya yoktur, az harici disk vardır.

ikea

ya da herhangi bir lambaya dimmer takarak ışığı ayarlayabilirsiniz, tabi ki sadece flamanlı akkor eski tip ampüller için geçerli bu yöntem.

Led ya da tasarruflu ampüllerde olmaz.

Aranacak kelime "dimmer"

bu ay bana da biraz geçirmişler. normalin 1,5 katı kadar.
binder bazen mantıklı sorular da sorabiliyorsun.

Herkeste durum ayni, zam geldi.

yüzde 8 zam gelcek diyolardı ama kafalarına göre geçiriyolar işte, ne güzel sesimiz soluğumuz çıkmıyor. geçir babam geçir.

2 aylık geliyor bazı faturalar

sepaş'a dahilsen 2 aylık geldi.

Fark ettiyseniz maleficient'in dediği gibi düzeltirsiniz bence. Fark etmek çok büyük bir eşik.

romalıları örnek al, üzümdür, çilektir falan ufaktan ufaktan gelişir o kendi kendine.

Ben tatsız bulduğum şeyleri yerken ister istemez yavaşlıyorum.

veya

Çok sevdiğim yemekleri de yerken tadını çıkararak yiyorum, acele etmiyorum.

Geçiştirmek için veya acelem varsa kimseyi tanımıyorum.(ki aslında öğünlerimizin çoğu böyledir)

Dolayısıyla her öğün çok beğendiğin veya hiç beğenmediğin bir şey yersen muhtemelen yavaşlarsın.

en önemli kurallardan biri yavaş yemek. ağzınıza küçük lokma alıp onu yurtmadan diğerine abanmayacaksınız.

hızlı hızlı çiğneyip zırt pırt çatalı kaşığı yemeklere daldırmak da hoş durmuyor. ağır ağır bekleye bekleye yiyeceksiniz.

ne yediğin önemli nasıl yediğinden ziyade. sağlıklı beslen, sevdiğin şekilde tadını çıkar yerken. boş ver işin şeklini üç günlük dünya!

Tam kan tahlili yaptirmani öneririm. Bir de minik ara öğünler, ana öğünlerde yavaşlatır.

Asagidaki kulaklik fiyat/performans olarak guzel bence, daha ucuza da bulunabilir belki yurtdisinda veya baska sitelerde
www.hepsiburada.com

kulak üstü istemiyorsun başını ağrıtıyor

kulak içine giren eklentili istemiyorsun,

ne yapalım biz sana? bone audio al o zaman, o da başka yerlerini falan ağrıtır muhtemelen.

longshortreport.com

Kulak içilerle uyuyabilen biri olarak bir şans vermeni tavsiye ederim. Ayrıca yukarıdaki sennheiser fiyat performans olarak gayet iyidir.

hahaha tamam benim ne istediğimi boşverin. önerilerinize açığım :)

Merhaba,

Philips TX1 ve TX2 modellerini ve bulabilirsen de HTC 10 telefonların kutusundan çıkan kulaklıkları deneyebilirsin. Ben HTC 10 kulaklığı ve Philips TX1 i kullanıyorum çok memnunum.

www.philips.com.tr
www.philips.com.tr

soundlink mini ve soundtouch 20 modeli var bende. soundsport ve soundtrue kulaklıkları da var.

biraz fanboy gibi görünebilirim, belki öyleyim bilmiyorum.

soundlink mini'yi amerikadan aldım. türkiye'den o kadar para vermeye gerek yok bence jbl de iş görür daha ucuza.

soundtouch 20 benim bebeğim. yine parasına bakıp alternatif iyi ürünler bulmak mümkün çok, türkiye'de normalden daha pahalı. ama kalitesinden hiç şüphe etmeye de gerek yok. evladiyelik bir ürün. ses çok net.

kulaklıklar hakkında soru yok sanırım, onlar da başarılı, sadece soundsport maksimum ses yüksekliği az geliyor bana bazen.

Gerçekten çok kaliteli. Berrak bir ses ne demek anlarsınız hele ki yüksek seviyelerde bu sesleri sorunsuz duymak insanı mest ediyor.

bose eskiden profesyonel seslendirme aletlerini satardı, o zamandan beri böyl ben bir başkayım havası vardı.

bu günlerde iyice kendisini focal gibi hi fi markaları arasında görmeye başladı. ondan.

bose'nin de beğendiğim über bir sistemi olmadı şu güne kadar, yani fiyatl kıyaslaması yaparak, diğer markalarla.

www.dukkanhifi.com

Bendeki avcum kadar bir sey ama tum odayi ziplatiyor.

çok uçuk kaçık değil aslen fiyatları. rakipleriyle eşdeğer hatta bang&olufsen, bowers&wilkins gibi markalara nazaran daha uygun fiyatlı. neyle kıyasladığınıza göre değişir pahalı olup olmama durumu.

gürültü engelleyici, yani noise cancelling ürünleri bence piyasada en iyi yapan firma bose, zira yıllardır hem havacılık için hem de gündelik kullanım için bu teknolojiyi geliştiriyorlar, bende hem profesyonel olarak işteyken kullandığım (A20) hem de gündelik hayatımda kullandığım (quite comfort 20) iki noise cancelling kulaklık var çok memnunum.

ses kalitesi olarak ele alırsak, Bowers&wilkins p5 kulaklığım var, kesinlikle çok daha güzel ses veriyor.
ses sistemi olarak da Bang&olufsen a9 ve bowers&wilkins a7 kullanıyorum, muadil bose sistemlerden çok daha iyi ve incelemelerde de hep daha iyi puanlar alıyor. benim kullandıklarımdan çok daha iyi modeller de var, 200 bin tl'ye satılan kule tipi hoparlörlerin olduğu uçsuz bir konu bu ses konusu.

kaliteli ses hiçbir zaman ucuz olmamıştır, bose de kaliteli ses için uygun fiyatlı bir giriş markasıdır, pahalı değildir.

öykü
doğa
yonca
nehir

tebrikler.

sulu isimler güzel oluyor
nehir
ırmak
deniz

o kategorinin dışındaki güzel isimler
öykü
bahar
pınar
burcu
zeynep

gözünüz aydın, umarım sağlıklı olur.

tebrikleeer. mutlu, sağlıklı, huzurlu olur umarım.

zeynep
asya

çiçek

meryem

Tebrik eder, ailesiyle birlikte sağlıklı bir ömür dilerim şimdiden.

Zeynep
Gökçe
Ayça

Zerya, kuzenimin adı ve bayılıyorum. Hayatımda daha çok beğendiğim kız ismi yok sanırım.

Maya

Pelin
Mine
İpek
Ece
Deniz
Pınar
Bahar

tebrikler
öykü ismini beğeniriz.

Eylül,Zeynep

biz de kız bekliyoruz. az kaldı :) daha yolun başında İpek'e karar vermiştik. Siz de İpek koyabilirsiniz

rüya
leyla
duru

aslıhan.

Defne
Sedef
Yelda
Elif

Allah analı babalı büyütsün.

Öykü de güzel bak unuttum .

ceylan, ceylanımm.

Yaren (sevgili, dost)
Bahar
Hayat (dirilik, canlılık)
Nükte (incelik, ince espri)

Ek: Allah sağlıklı, huzurlu, kendine ve dünyaya her anlamda faydalı ve uğurlu insan etsin, analı babalı büyütsün bahtını güzel etsin.

ayse

Ezgi

theodora.

duyuruda da var bu isimden bi arkadaş.

bilge

Benim önerim yok da lütfen çocuğunuza farklı olsun diye abuk subuk isimler koymayın. Burda da yazılan isimler arasında ne tip isimlerden söz ettiğimi anlayacağınız öneriler gelmiş. Onlardan uzak durun, bakın bahar, ezgi falan gibi normal insan isimi önerileri gelmiş. Öyle şeylere yönelin. Çocuğun bir gün büyüyüp yetişkin olacağını ve sizin koyduğunuz ismi hep taşıyacağını, telefonda melefonda insanlara söylemek zorunda kalacağını unutmayın.

amber
yasemin
menekşe
zümrüt
yakut

Ela olsun ama a'yı â diye yazdırın, şekil olur.

Burcu

ege
ada
cemre
eylül
şirin
deniz
narin
elif

Ada diyorum. Kızımız olsa ismini Ada koyacaktık, erkek oldu :)

Şimdiden Allah bağışlasın. Sevgiler.

öykü nehir ada falan koymayin. cok demode oldu bu isimler. 2003'te miyiz?

bence klasik bir isim koy her devirde gidecek. bir de tugce gibi gokce gibi yurtdisina giderse kimsenin anlamayacagi telaffuz edemeyecegi seyler olmasin.

pelin
nergis
fulya
mine
bahar
bilge
oya
inci
şirin

sevinçten delireceğiz yazmışsın, ben de mutlu oldum. sağlıkla gelsin bebeğiniz.

Ece
Tebrikler!

Ben kizimin adini Gülce koydum. Siiri de var hatta. Her duyan cok begeniyor. Büyüyünce onun da sevecegini dusunuyorum.

şarapta nasıl tatlar sevdiğiniz çok önemli, burukluk vs. Mesela Sevilen'in premium bir beyaz şarabı var, efsane, etlerle çok güzel gider; beyaz şarap deyip geçmeyin bence.

size şarap marka ve çeşidinin yanısıra, migros ve macrocenter'da şarapta %30a yakın indirim var, oralardan almanızı önerebilirim.

urla vourla. normalde 80-90 bandında satılır, macrocenter'da 66 tl.

buzbağ rezerv
öyle 100tl'lerde falan bana kalırsa çok tat değişmiyor sanırım 60tl bandındaydı bu.

Ağır, oturaklı, asiditesi yüksek,alkol oranı yüksek kırmızı seviyorsanız: Kayra Okuzgozu 2013 cok cok iyi.Turasan'ın Seneler'inden kötü kırmızı çıkmıyor. Buzbag Elazıg Okuzgozu de 100 TL altında iyi kırmızı.

Sarapları cok tanımıyor ama her seyle gidecek, tadı hicbir seyi bastırmayacak eslik edecek sarap icin, iyi bir Riesling işinizi görür. Vedat Milor Mosel şaraplarından getirtti sanırım, onlara bakın.

aah aah bu taraflara gelip litresini 4.5 5 liraya alacağınız şarapları bir tatsanız, kendinizden geçeceksiniz ama imkan yok, 100 lükler havada uçuşuyor salataya sirke diye bile dökmeyeceğim şaraplar için.

Kesinlikle hayır, çok yanlış.

hiç beklemediğin bir anda öyle bir kaza yaparsın ki hayatın kayar. sakın deneme.

Tamam yeteri kadar korktum :D

benim ehliyetimi alkollu yakalandigimda almislardi, 6 ay boyunca ehliyetsiz surdum sorun olmadi hic, cevirme gorunce kacaksin, bisi olmaz, kapan atabilirler ona dikkat edeceksin eger kapana dayanakli lastikler var, onlardan alirsan hic bisi olmaz

Çekilirsem kaçamam ya ben :D hem sen ne kadar iyi sürersen sür bi hayvan önüne atlar çarparsın bu ihtimal çok kuvvetli olduğundan mantıksız geldi şu an. Millet maganda gibi sürmese ehliyetsiz sürerdim ama.

kapana dayanakli lastikler var, onlardan alirsan hic bisi olmaz.
polis çevirirse çelik yelek giy, hiç bişi olmaz.
vurulursan korkma, hiç bişi olmaz.
ölürsen korkma, hiç bişi olmaz.

ne güzel akıl veriyorsunuz siz, maaşallah.

tavsiye etmediğim bir yöntem. araba sürmeyi biliyorsundur ama her şey araba sürmekten ibaret degil. bunun bir de sürme adabı, kuralı falan var. kendi hayatini düşünmüyorsan bari baskasinin hayatini tehlikeye atma. trafikte bir suru araç ve o araçlarda da bir suru insan var.

ehliyetin yokken, kaza yaptin diyelim ? sana benzeyen bir arkadasinin ehliyetini arabada bulunduracaksin boyle durumlar icin, kaza durumunda tak o ehliyet ile doldur tutanagi, hic sikinti olmaz. esas ehliyet sahibi, ehliyetimi kaybettim diyip yenisini alsin kendine, kayboldu diye gozuken sende kalsin.

polis cevirmesinde cikartma ama basin agriyabilir sonra, polis cevirmesinde kacaksin direkt, takip etmezler kolay kolay.

not: plakayi camurla kapla ama sadece son 2 hanesini sadece digerleri okunur kalsin cunku tamamen kapatinca ona da durduruyorlar. kapatmazsan plakanin son 2 haneyi, cevirmeden kacinca plakaya yakalama karari cikartiyorlar

Moruk beni cok cektiler. Bolu'da Hatay'da Izmir'de oha bi dunya yerde cekmisler la.

benim arkdaş galeriden sipariş ettiği bilmem kaç zamandır beklediği aracı teslim aldı, ilk ışıklarda arabanın tavanına at çıktı arabanın tavanı komple çöktü

evet hem de ışıklarda dururken.

önünde at arabası varmış, at ürkmüş geri geri derken hop arabanın üstüne çıkıvermiş.

olmaz olmaz diye bişey yok. ben katiyen alkollü ilken araç kullanmam, ehliyetim olmasa dururken bile direksiyona oturmam.


tam da kasko yaptırmaya giderken olmuş olay, çocuğun babası da trafik polisiydi, artık nasıl yaptılar bilmiyorum, para alabildin mi dedim, yok şikayetçi bile olmadım dedi.

niye dedim? olm adam zaten talikacı, üstte yok başta yok, neyini alcan, canını mı alayım adamın, sağlık olsun dedim geçtim dedi.

sen piyanodan devam et, çıkaramadığın şarkı olursa söyle ben yardım ederim.

Ehliyet yokken cevirmeden kactin diyelim? Polisin takip etme ihtimaline karsi arabada bir tane uzun namlulu tufek ve birkac tane el bombasi bulundurmanda fayda var.
Ayrica kovalamacada seni kistirirlarsa pazarlik gucunu koruyabilmek icin bagajda rehine olarak kullanabilecegin bir cocuk bulundur. hicbir sey olmaz. ben bu sekilde aylarca gezdim ankarada.
kalin ispirtolu kalemle plakandaki Pyi R, Fyi E, 3ü 8 yapabilirsin.cok daha iyi olur.

Gerçekten şaka gibi.
Yukarda arkadaşlar ihtimalleri yazmışlar zaten tekrar tekrar yazmaya gerek yok.

buradaki potansiyel kriminal arkadaşı sakın dinleme. ehliyetsiz kullanma hocam.

tabiki hayır!!!! olmaz olmaz ama bir oldu mu hayatın kararır. ölümlü yaralanmalı bir kaza da haklısındır 8/8 karşı taraf suçludur ama ehliyetin olmadığı zaman direk sana yazılır o 8 puan

Köşedeki bakkala kadar bile sürme

bunu ameliyatlarından önce seni muayene ederek anesteziye onay verecek dohtora sorsana delikanlı?

200 liralık dansözlü mü yine?

anestezide, yaş, kilo, kan değerleri, sigara içip içmemen, bilmem ne hastalıkları geçirip geçirmemen gibi zibilyon tane etmen var, doktor bunlara bakıp karar verecek.

2 ay arayla genel anesteziyle ameliyat olan da var, ekstrem bi durum değil.

ya ben doktora gitmeden fikir edinmek istiyorum, neden tokatlayıp duruyosunuz eğlenmek istedik diye :D

ameliyat kararını veren doktor zaten anestezi uzmanlarına soracak bunu, konsülte edecek. onlar da senin yerine düşünecek.

Tek başına düşünürsek şu kadar sürede şundan fazla genel anestezi olmaz diye bir kural yok. Yeri gelir acil ameliyat gerekir aynı gün içinde de ameliyata alinirsin. Ama cok spesifik bir soru bu, buradan ne dense havada kalır.

hiçbir sıkıntı olmaz, geçmiş olsun.

ben yazıcam birazdan, tostumu bitireyim.

başlığı okumadım ama yakın çevremde böyle bi kaç kişi oldu. ben bndan 6 7 sene öncesine kadar sağlam içerdim, sağlam içkiden kasıt, bira şarap değilde, viski votka, rom gibi sert içkiler tercih etmemdendi. 1.5 litre içmişimdir bi oturuşta belki 20 den fazladır. çok sarhoş olduğum da olmuştur sarhoşluğum etrafa sataşma, dağıtma gibi şeylere sebep olmadı hiç bi zaman, hatırlama sorunu da geçirmedim.

küçükken mahallede bi arkadaşım vardı, yıllar yılları kovaladı, bu çocuğun babası ve abisi alkolikdi, neyse 15 sene geçmiş üstünden başka bi şehirde denk geldik.

takılmaya başladık, lan arkadaş adam içiyor, miktar olark çok, mesela mangal yapıcaz ya, ben mangalı yakarken bi dönüyom arkayı 8 tane bira içmiş , derken tabi sarhoş oluyor, sarhoşluğu pis, etrafa sarar, saçma sapan konuşur, o kadar çok içtiği oldu ki, resmen halüsülasyon gördüğüne şahit oldum, bi gece beni tanımadı, yan yana oturuyoruz terasta, çocukluk arkadaşım, içiyoruz, sohbet mohabbet, derken bi çevirdim kafayı, baktım tam göğsüme ekmek bıçağı geliyor, bastım gittim.

derken korktum olm lan bu ölmesin mk, terastan düşer, merdivenlerden düşer gidip bakayım diye, bişey olmamış neyse, bi kaç böyle olay oldu.

bu adam hatırlamıyor abi ne yaptığını, yani hatırlaması 1 2 gün rahat alıyor. yalan desen, yalan atsa anlarım zaten.

sonra babası ile abisini hatırladım, her gece böyledi, adam içer içer sokakta ona buna saldırır, sabah olur akşam saldırdığı adama günaydın, nasılsın iyimisin, bu ara görüşemiyoruz, bi akşam beklerim der hal hatır sorar gider.

var böyle modeller, 2 3 gün sonra geliyor aklına benim dediklerimin.

lan akşam ne oldu tribi de var. adam sabah kalkıyor, şimdi geçmişteki yaşanmışlıklarından biliyor içince sapıttığını, hatılamıyor da, sabah uyanıyor nötr, hani sıcak ya da soğuk değil, milletin haraketlerini izliyor, izliyor çünkü soramıyor akşam ben ne bk yedim. diye

kim kızgınsa anlıyor ki dün gece onunla arasında bişey geçmiş.

bu arkadaşın babası içki masasında cinayetten gitti, abisi aşırı alkolden komadan gitti uyurken, bu çocukla da uzun süredir görüşmüyorum, çekilmez böyle tipler. ne oldu bilmiyorum ama az çok tahmin ediyorum.

2011 sonbaharı sanırım. o zaman yaşamımın dip noktasındaki, hala sövdüğüm işte çalışıyorum. nasıl bizim eve geldi ama biri limon kolonyası şişesine benzeyen bir şişede votka getirmiş eve. swarowski mi ne adı da. ucuzdu baya, şişe de büyüktü.

akşamüstü kolayla karıştırıp içmeye başladık. sonra diğer arkadaş içmeyi bıraktı galiba. ben de sözlükten bir yazarla mesajlaşıyorum. ingilterede okuyormuş, ben ebaydan bir şey alacağım da o gelirken getirecek falan. sonra bir bardak daha koydum.

hikaye sabah yatağımda normal, azıcık bir baş ağrısıyla uyanmamla başlıyor. çay yapıyorum, bilgisayarın ekranını leş gibi buluyorum. belli ki ekrana hapşurmuşum. sonra sözlük aklıma geliyor, açıp bakıyorum kıza saçma sapan bir şey yazmış mıyım diye. yazmamışım. aksine, yazım kurallarına uymayı da bırakmayarak oldukça düzgün bir dille yazmışım. sonra da getirdi zaten benim şeyleri. ben de doğumgününde ona hediye aldımdı. okuyor mu bilmem, okuyorsa selamlar. ha bu arada kola şişesi de dandik vodka şişesi de neredeyse boştu bulduğumda.

gördüğünüz gibi çok süper bir hikayem yok. şaşırtıcı kısım ise o durumda yazım kurallarını katletmemem olmuş.

bak benimle arkadaşın farklı bir durumunu kıyaslıyayım.

abi ben 6 tane bira içerim, milet 10 kere çişe gider benim çişim gelmez daha altıncıda.

mesela bu alkolik eleman, bi bira içer 2 defa işemeye gider, öyle ki, ya işeycek, ya altına işeycek böyle 10 dakka tutayım, yarım saat idare edeym muhabbeti yok.

adamın böbrekleri vücudu, sıvıyı işleyip alkolü kana karıştırmak için yaratılmış.

abisi de öyleydi.

hafta sonu. 3 şişe beyaz şarap içtim %11.5 alkol oranı var. üstüne 1 bira içtim. bu arada gazinoya gidiyoruz işyerindeki abilerle. en son hatırladığım giderken arabada eski kaşar yiyorduk. gece 2 de bir uyandım kusmuğumun üzerinde yatıyorum evde.

gazinoda 2 bira içmişim bayana içecek söylemişim vs. şişe kırmışım. hiçbişey hatırlamıyorum.

Cok fena ictigim hosafa dondugum gunler oldu. Cok fena dagittigim oldu bircok kez. Ama hicbirinde onceki geceyi hatirlamama durumu olmadi. Ufak detaylar dışında olan biteni hep hatirliyorum ben de.

Uzun uzun anlatacak süslü hikayem yok ama hafıza kaybı yaşamıştım.

geçen yaz 2 kişi stolichnaya elit içtikten sonrak kadıköy'e düşüp, 2-3 bira, 3-4 tekila içmiştik. Sabah uyandığımızda fotoğraf çekilmişiz ama o fotoğrafları ne ara çekildik, orası neresiydi hatırlamıyorduk :)

Herkesin bünye bir değil tabii ancak yazılanlara oranlara bakıyorum, ben her zaman ne içtim diye takip etmem ama bi sefer arkadaşla 1 litre olmeca bitirmiştik, 17 shot yapıyordu kişi başı. Gayet de hatırlıyorum neler olduğunu. Şu blackout olayına gelene kadar ne içmem gerekiyorsa artık... Bir de bu olay 6 sene önceydi daha gençken

binicideri.com

goruntude bozulma olunca timecode ve rec logosunda niye bozulma oluyor ki :O ?

teknik mi? ne tekniği abi?

amatör video kaydı stayla çekeyim yutturayım demişsin? anlatmama değer bir şey göremiyorum, üzgünüm.

orta segment telefon değil o , anca orta segment tost makinasıyla çektim dersen inanırım.

evet elbette ki amatör video kaydı bu, bilmediğimi mi sanıyorsun? aracı süren bendim zaten ve olaylar vakit öldürürken doğaçlama şekilde gelişti. yoksa mevzu izleyiciyi salak yerine koyma değil de daha büyük ve başarılı işler içerikler için ilk adım olması. yani, yapıcı eleştiriler daha faydalı olur açıkçası. yine de tşk.

çekim ve editlemesine dair değil de geneline dair bir eleştiride bulunayım;
(sadece bu video için geçerli değil, çok görüyorum bunu)

yıl olmuş 2018, böyle bir video bozulma efekti gördünüz mü gerçek hayatta bir video izlerken? kocaman vhs kameralara bant kaydı mı yapıyorsunuz allahaşkına
hangi video böyle bozuluyor, hangi videonun köşesinde rec yazıyor başka yerinde timecode sayıyor. film mi kopuyor ne oluyor

yani gerçekçi olmaması bu mantıkla alakalı

düzenleme, videoyu çeken arkadaşımın bu işlerde iyi olduğu söylenen bir arkadaşı tarafından bize sürpriz olacak şekilde yapıldı, açıkçası sadece montaj bekliyorduk biz. demek ki o 'bir arkadaşımın arkadaşı' montajı yaparken şunu da ekleyeyim bunu da derken mevzuyu gerçeklikten bir miktar saptırmış. tamamdır yazdım bunu. teşekkürler

arkadaşın çok başarılıymış ayrıca, 9 yaşındaki youtuberlar arkadaşını cebinden çıkartır orası ayrı.

ha o zaman bundan sonraki işlerde 9 yaşında bir yutubır ile çalışayım. anlaşıldı:)
bunu yapan arkadaşın arkadaşı, öylesine yapmış. hani, kuru kuru olmasın diye eklemiş birkaç efekt. ben, olumlu taraftan bakmak istiyor; aslında yapabilecekleri için bir ön gösterim, pilot olduğunu düşünüyorum. ha yine de ileteceğim buradaki tepkileri. teşekkürler

sen istiyor footage vercek 3bin dolar daha

o duman çıkmadan sonuç alamazsın

ya duman ve güzel et

ya da dumansız ama saman gibi, kayış gibi et

cossss yapacak arkadaş, o duman çıkacak, o kedi buraya gelecek.


15 dakka tavayı ısıttıktan sonra altını kıssan ne olur, kapatsan ne olur, ben olsam hiç kısmam, ne kısıcam. 15 dakka ısıtmışım, bana lazım olan ısı, niye altını kısıyorum arkadaşım?

aspiratör al, çekmiyosa filtresini falan değiştir, yine çekmiyosa yenisini al.

Evde aspiratör var, rahatsız olduğum şey duman değil yanık yağ kokusu.
15 dk ısıttıktan sonra niye kısıyorum, çünkü cast iron ısıyı uzun süre tutabiliyor, mühürleyim derken kömüre dönmesin diye.
Kısıyorum dediğim de induction ocakta 9 üzerinden 6.5 7 e getiriyorum. Yoksa etler mangal kömürünün içine düşmüşe dönüyor.

konunun bilirkişisi illa birazdan gelir fakat ben kendi bildiklerimi söyleyim.
tavayı ısıtma tamam fakat sonrasında kısık ateşe alınmıyor, ayrıca öncesinde döküm tavaya yağ dökülmüyor. eti atıyorsun, elleşmiyorsun. kısa bir süre sonra kendini tavadan ayırıyor zaten. ete ellersen tavaya yapışır. her iki yüzüne 4er dakika bence fazla. 2 ya da 2buçuk dakika dene

@keten prens bi kaç video falan izledim hep yağlıyorlardı, garip şekilde tavanın yan kısımlarını bile yağlıyorlardı hatta. Tabi kullanıkları yağ farklı, yerine bitkisel yağ kullanabilirsiniz dedikleri için döktüm.

Tekrar yağ kullanmadan deneyeyim bakalım. Teşekkürler.

eti dövdürmeyin tabiki. mümkünse biraz dinlenmiş et alın, ya da kendiniz dinlendirin, hafif rengi koyu kırmızıya dönecek gibi olan yani. taze et daha zor pişiyor - mühürleniyor. tavaya yağ dökeceğinize ufaktan eti yağlayın.
kesinlikle himalaya tuzu ya da deniz tuzu alın. karabiber olarak da çekme kullanın.

ben işten geliyorum, ocağı yakıyorum. ilk önce kağıt havluyla etin nemini alıyorum. sonra tuz ve karabiber ile marine ediyorum (yağ kullanmıyorum son zamanlarda çok lezzet katmıyor bence). sonra 3.5 4 dk yüksek ateşte mühürlüyüp afiyetle yiyorum.

Döküm tavayı iyice ısıtın, 15 dakika iyi bir süre. Sonra altını kısmayın.
Yağ koyacaksanız Zeytinyağı koyun. Ya ete koyun ya da tavaya. Ben tavaya koyuyorum ama eti koymadan hemen önce.
Eti mutlaka kurulayın. Hatta marine ettiyseniz bile mutlaka kurulayın. Sonra tuz, isteğe göre karabiber.
Normalde pek tuzlu yemiyor olsanız bile ete tuz koymak önemli bence.
Eti ateşe koyun ve çevirene kadar hiç ellemeyin.

Bir de et olayı çok önemli. Düzgün et olmadan olmuyor. Market etinden pek hayır gelmiyor nasıl pişirirseniz pişirin.

ek olarak şunu da belirteyim et çok önemli. et yapıyorsun saman gibi, aynı pişirmeyi başka etle yapıyorsun lokum gibi. etin kendinde hafif yağ olmalı, tercihen bu yağ bir bölgeye toplanmış değil de kılcal şekilde ete homojen olarak yayılmalı

bir de pişirme öncesi marinasyonda ve pişirme sırasında her baharat konmuyor. baharatlar da yanıyor çünkü. et zaten güzelse tuzdan başka hiçbir şey konmuyor

@killerbee Türkçesini yazdığın için teşekkür ederim.

O ocakta olmaz kısmını pek anlamadım? Bulunduğum memlekette hayatında hiç gazlı ocak kullanmamış insanlar var. Bu yaşlarına kadar hiç yemek yapamamış mı acep bunlar? Bir tür ocak işte, alttan ısı falan veriyor. Valla.

Bir şeyi daha önce senin yapmamış olman, görmemiş olman, o şeyin hiç var olmadığı ya da kullanılamayacağı anlamına gelmez. Mesela markette satılan hazır tatlılar var, plastik kap içerisinde. Atıyorsun fırına 20 dk. da hazır oluyor. Sana göre anaaa bunun dışı plastik fırına girmez, erir bu diyip almamak lazım. Ama adamlar yapmış.

Bu işin olmazsa olmazı güzel et. Bunun için de iyi bir kasap gerekiyor. Dinlenmemiş olan eti almayın.

Döküm tavayı seasoning işlemi için yağlamalısınız. İnternetten nasıl seasoning yapılıyor bir araştırın. Ama tavayı kullanmadan önce yağlamayın. Bu yağı yakmaktan başka hiçbir işe yaramaz. O kadar yüksek sıcaklığa direkt temas eden yağ, sadece yanıp kötü bir yanık kokusuyla tüter. Yanık yağ, tam tersi yapacağınız etin tadını bozar.

Tavayı iyice ısıttıktan sonra altını kısmayın. direkt eti tavaya alın ve kalınlığına göre 3 er dakika iki yüzünü de mühürleyin. Eğer eti medium sevmiyorsanız, birer dakika daha iki yüzünü de döndürün.

Kasaplar genelde steak olayını bilmedikleri için eti ince kesiyorlar. İdeal olan bir buçuk ya da iki parmak kalınlığında olanı. Ona göre kestirin.

Bir de döküm tavada dana kemikli dana pirzola deneyin. Antrikottan daha çok seveceksiniz. Kontrafile, biftek gibi yağsız etler, döküm tavada randımanlı olmaz. En iyi, antrikot, dana pirzola, t-bone, bonfile gibi içinde yağı da olan etler güzel olur.

Tavanızı asla deterjanla yıkamayın ve asla ıslak bırakmayın. Pişirme işi bitip soğuduktan sonra, metal telle ovup suyun altında yıkayın. Daha sonra ocağa alıp üzerindeki su buharlaşana kadar ısıtın. Çünkü döküm demirin içerisindeki kılcal aralarda su, küflenme yapabilir. Sonradan uğraşmamış olursunuz.

kullandigin ocak tipini bilmedigim icin kisma olayina yorum yapamiyorum ama ben klasik ocak kullaniyorum ve tavayi isittiktan sonra kismiyorum. tava isindiktan sonra kisarsan ayni sicaklikte ne olursa olsun kalmayacak, isi giderek dusecek.

ben kanalli dokum tava kullaniyorum ne tavaya nede ete yag/zeytinyagi koymuyorum (marine edilmis et ve tereyagli et pisirmiyorsam eger)

tavani isit etin tavaya gelecek kismina sadece tuz serp ve tavaya bas, az/cok pismis olayina gore 1 yuzu pisirecegin zamani ikiye bol. ornegin 4 dakika 1 yuz pisireceksen eti 2 dakika sonra yan cevir ve 2 dakika sonra (yani 4 dakika oldugunda) cevirecegin tarafin tuzunu serp ve cevir. yine 2 dakika sonra yan cevir ve 4 dakika sonra tavadan al.

herkes eti bir ekilde pisiriyor ama pismeden sonrasida bir o kadar onemli. etin buyuklugune gore buyukce bir parca aleminyum folyo kes, tavadan aldigin eti aleminyum folyaya sar, 3-5 dakika kadar beklet ve sonra servis et.

bir de etin 3-4 parmaktan kalin degilse 4 dakika pisirme. her yuz 2 dakika bence ok.
ekleme, eti pisirirken uzerine karabiber dokmeyin, cunki karabiber cok hizli yanar sicak tavada. illa koyacaksaniz pistikten sonra koyun

Benim evimde de öyle ocak var ayarını 9a getiriyorum tavayı iyice ısıtıyorum o arada etleri hazırlıyorum sadece ete zeytinyağ döküyorum ki yanmasın diye max. 2 parmak kalınlığında olcak etler.

Karabiber ve tuzluyorum az bi şekilde max. 3 dk olcak şekilde her iki yüzünüde pişiriyorum. Ne yağ yanıyor ne başka bişey oluyor mis gibi tel tel et yiyorum.

Yukarıdakilere ufak bir ekleme. Et buzdolabı dışında en az yarım saat beklesin. Nemini kağıt havluyla alın tuz ve karabiber ekleyin.

www.youtube.com

şuradan anladığım kadarıyla asıl püf nokta mühürlemekten ziyade harsız fırında dinlendirmek

abicim gözünü seveyim döküm tavanın hakkını verin nedir bu tavada köfte mı kızartıyorsunuz. ne yağı?
yağ ve döküm tava tam bir oksimoron. tesadüf az önce antrikot yaptım sıfır yağ ile tabi. eksiup.com
döküm tavada yağ ve sabun kullanmayın kullandırtmayın.

efenim, en net bilgiyi ve ekşını tüketici hakem heyetine giderek bulabilirsiniz.

muhtemelen firma sizi oyalamaya çalışacaktır. buna kanmayın, en yakın tüketici hakem heyetine başvurun faturalarla birlikte.

Teknik servis dogru soyler. Rapor versinler verebiyorlarsa. Ayrica evet hakem heyeti candir.

www.youtube.com

yapışık 2 tane fırçaymış yahu abv o fırçanın :))

Bunu tutmak bile beceri ister be. Ihh alma sakın

lincoln, washington, eisenhower/reagan/kennedy

Washington, Jefferson, Lincoln.

Tabirimekruh arti 1.

George W. Bush, Harry S. Truman, Franklin D. Roosevelt

George Washington, Abraham Lincoln ve Franklin Roosevelt

(bkz: founding fathers) geçi burada 4 başkan var

george washington, abraham lincoln, eric cartman

sünger değil de tekzene gidip görerek aşağıda linkini verdiğim şekilde kauçuk olandan alırsan daha korunaklı olur

urun.n11.com

illa bunun aynısı olması gerekmiyor, biraz daha kaliteli izolasyon malzemeleri var.

onun dışında ahşap çerçeve varsa, cam macunları falan eskiyse oradan da soğuk gelebilir ya da çerçevede oluşan diğer boşluklardan. bunun için de belki şeffaf silikon almayı düşünebilirsin.

yukardaki fiyatlar seni yanıltmasın, çok daha uygun olanları var, tekzene falan bi uğra sen.

hey gidi hey, öğrenci evinde kalırken edirne ayazında, soba moba yok tabi, gece uyuduğum odanın camları buğu oluyordu nefesten, sabah kalktığımda bi bakmıştım, o kadar soğukki, camın içindeki buğu donmuş

dün entry'ni görmüştüm yazmamıştım, demekki bir cevapa ulaşamadın.

şimdi devlet hastanesinde muayene olduğunda, doktor sana fizizk tedavi önerdiğinde, normalde rapor veriyolar ben çalışıyorum, evim uzak gelmem gitmem zor oluyor deyince. kimisi de diyor ki, yok yahu senin raporluk bişeyin yok, madem öyle akşama al fizik tedavi saatini diyebiliyor.

o yüzden sen hangi bölümle alakalıysan git, anlat doktora, doktora bey böyle böyle, ben bu kadar idare edebildim, durumum da ortada, fizik tedaviye de devam ediyorum diye, rapor verir büyük ihtimalle.

ama senin o fizik tedavi gördüğün devlet hastanesindeki doktora gitmen lazım

özel hastanede fizik tedavi falan oluyorum dersen devlet hastanesinin doktoru rapor yazar mı bilmem

bu raporlar da iki çeşit oluyor ya sana 10 gün verir bitince gel bi 10 daha vereyim der, ya da uzun süreli tedavi için 20 günden fazla rapor verir buna heyert raporu deniyor, heyete girer çıkar durumuna bakarlar ona göre karar verirler.

benim diyebileceklerim bu kadar.

bi doktora gittin vermedi, bi hastanede 10 tane doktor var, hepsine gider anlatırsın derdini olmadı.

ben özelde görüyorum bu arada. yani göreceğim. evime yakın diye. hem de sigorta varken devletle uğraşmayayım diye.

heyet raporu almam lazım çünkü öncesinde de rapor aldım 1adan fazla. ondan dolayı heyet almam gerekiyoır diye biliyorum.

ortopediyle alakalıyım ama fizyo terapiye mi gitmeliyim ortopediye mi?

Hastanede 10 doktor var da farklı farklı branşlar da mı olabiliyor?

rapor pazar bitiyor diyelim, ben pazartesi işe gitmeyip böyle bir risk alırsam bayağı sıkıntılı olabilir.

öneri var mı peki, cerrahpaşa tıp gibi?

ortopediye gitmen lazım diye tahmin ediyorum ama yanılabilirim, hastanede sorarsın. ortopedide olmuyorsa eğer seni sevk eder zaten fizyoterapiye falan.

devlet hastanesi lazım, üniversite hastanesi özellikle cerrahpaşa gibi berbat ötesi bi hastanede boşuna uğraşma.

son güne kesinlikle bırakma, önceden randevunu al git zamanında.

Özel hastanenin raporunu kabul etmiyorum diye birşey diyemezler. Özel hastaneler de raporu sgk’ya Bildirmek zorunda zaten.

Ayrıca fizyoterapi için rapor vermeyebilirler.

çalmayı adam akıllı öğrenmeden çok para verme çünkü atıyorum fender aldın diyelim, baktın ki sert şeyler çalmayı sevdin, ibanez'e gözün kayar. ibanez aldın, baktın clean tone'a kaydı tarzın, fazla sert gelecek. o yüzden şimdilik ne tarz dinliyorsan ona göre bir başlangıç gitarı al ve piyasada bilinen bir şey olsun ki onu satıp yükseltme yaparsın, satarken kolay olsun. nasıl başlamak istediğini belirtirsen öneriler daha net gelir.

@Bruce

mesela şu paylaştığım şarkılardaki gitar tonları gibi şeyleri çalmayı isterim daha çok:

youtu.be

youtu.be

o zaman bi les paul lazım sana, epiphone les paul standard sıfıra o fiyat aralığına var mı bilgim yok ama 2. elle başla derim ben de.

1000 yerine 1500 ver senelerce çal, o iş zor .

sektördeki marka modeller az çok belli

fender strat, tele, jaguar serisi

gibson lespaul

musicman, jackson, ibanez'in üst serileri örnekler çoğaltılabilir.

nerden baksan bak en az 1000-2000 dolar aralığındadır standart modelleri.

signature, ıvır zıvırı saymıyorum bak.

signature dışında da aşırı uçuk markalar var, mesela prs gibi

o ki yepisyeni başlayacaksın, klavyesi rahat herhangi bir ikinci el ucuz gitarı al. şimdi strat alsan ne olur, jem777 alsan ne olur? dahası, dinlediğin şarkıların helalinden yarısında pedallar var. ya wah var, ya bilmem ne var. sen tonu siktiret, "gitarı" öğreneceğin bir şeye bak. baktın ki öğreniyorsun, o zaman düşünürsün hangi gitarı alacağını.

amma ki bence bunlardan önce/evvela ucuzundan ve, yukarıda da bir yerde dendiği gibi, klavyesi rahat bir şey al. ben akustik ararken "hemi ucuz hemi iyi olsun" dedim, gittim yamaha f310 aldım misal. tamam, sesi güzel. büyük kasa, basları güzel veriyor filan ama klavye öyle sert ki bare bastığım anda baş parmağımın bedenimden ayrılmaya çalıştığı hissine kapılıyorum. telleri de indiremiyorum köprüyü törpüleyip. resmen işkence çekiyorum bazen. öte yandan eski elektro-gitarımın markasını bile hatırlamam ama öyle güzel klavyesi vardı ki otur, saatlerce çal. o derece.

ha, baktın çalıyorsun ve devam edeceksin. o zaman "her albümünü" dinlediğin gruplar varsa o gruptaki elemanların gitarlarının markalarına bak. kolayı bu. esp mi olur, ibanez mi olur, yamaha mı olur görürsün böylece. amma ki şimdi gidip strat alsan malmsteen olmayacaksın, ondan siktiret bu detayları.

gitarla alakalı enteresan bir anım var benim, yazayım bari.


bir arkadaşım var, tekstilci, adamın durumu falan bayağı bir iyi.

derken bu müziğe merak saldı, sene 2007 de müzik üstüne tanıştık falan, benim ufaktan home stüdyom falan vardı. gitarlar, klavyeler, ses kartı, monitörleri ıvırları zıvırları, kontrabas falan.

neyse 2010 da bu özel yapım gitar yaptırmaya başladı bi arkadaşına, 5 tane falan. neyse üstünden de 2 3 sene rahat geçti. gitarlar en sonunda bitti.

internetten yazışıyoruz iki de bir. 5 tane gitar var, 3 klasik, 1 akustik(1 tanesini göremedim ben) klasiklerin birini gitmiş ceviz yaptırmış, ötekini gül yaptırmış, abzürt abzürt tonlar çıkıyor gitarlardan :)

bir de bi akustik var, jumbo akustik diyor. bakıyorum bakıyorum o kadar güzel gözüküyor ki, tam benlik, fisherman'ın en iyi preamplisini falan taktırmış, etrafına sedef yaptırmış, ağacın rengi,tonu , deseni falan süper.

ufaktan ufaktan arkadaş beni gazlamaya başladı, akustiği satayım sana, bak bu parya bunu bulamazsın, pazarlık mazarlık 400 dolara kadar düştü.

ya diyorum bu adam neden bunu 400 dolara satıyor, üstündeki preampli hemen hemen o kadar.

merakıma dayanamadım atladım gittim istanbula yanına.

neyse, gitarı getirdi kucağıma bi verdi.

abi ben 180 küsür adamım, 4/4 kontrabas çalıyorum, gitar kucağımda sağ elim tellere erişemedi. kolum gitarı kavrayamadı, gitmiş bu jumbo jumbo diye, 20 cm kasa kanlığı yaptırmış, yetmemiş bir de yüksekiğini de büyük yaptırmış.

7 yaşında çocuğun eline akustik gitar verilmiş gibi kaldım öyle :)

senelerce durdu o gitar, sonra ne yaptı bilmiyorum. gitar ortadan kayboldu hehehe

ton efsaneydi hakkaten, al gitarı çık sahneye, tesisata gerek yok, davulcuyu da bastırırsın, saksofuncuyu da ama 2 kişi lazım, bi kişi akor basarken ötekisi ritim atacak :D

@killerbee

ahaha iyiymiş. zaten ben de custom yazan gitarlardan uzak durmaya çalışıyorum her ne kadar çok güzel gözükse de.

zındık gibi olmak istiyorsan kuran yak? sdhjksahfjkhfj
zıpkın gibi olmak istiyorsan yeşil çay + limon önerebilirim. alternatif olarak yüzünü soğuk suyla yıkadıktan sonra kahvesi ve şekeri bol bir içecek hazırlayıp enerji saçabilirsin.

temiz hava, yesil elma, yesil cay, su.

Soğuk suyla duş alın ancak hasta olmamaya bakın :)

esneme hareketleri ve zıplamak. laktik asiti dağıtıyor diyorlar.

iki tane redbul iç. sorumluluk kabul etmem.

Kola kahve karıştır dik
Yatırım tavsiyesi değildir

Mümkünse 15dk uyumak.

uyumadan önce rezene, papatya çayı, yoğurt, ayran, süt

Uyumadan önce su ve/veya papatya çayı/doğadanın nefis zencefil ve limon kabuklu çayı.

Uyanınca her şeyden önce su.

Yatmadan önce muzlu fındık sütü içmek sadece vücudu gereksiz sindirim işleriyle uğraştırıp uyku kalitesini bozmaktan başka bir işe yaramaz, aynı etkiyi Nutella yersen de görürsün bir farkı yok, yatmadan önce Nutella yemek ne kadar uyku düzenine iyi gelirse o kadar iyi gelir. Çaylar da belki ilk etapta işe yararmış gibi gözükse de onların da muhakkak bir rebound etkisi olacaktır. Onun dışında sabah da su iç işte.

ben uyumadan önce viski içiyorum üç parmak. dört buzlu. hemen uyku getiriyor.

uyandığımda da ılık su.

uyku sorunun yoksa gerek de yok bir sey icmenize. Sabah limonlu su olabilir veya elma sirkeli su.

İçtiğim bir şey yok ama başka bir tavsiyem var: benim uyku düzenime iyi gelen şey yatmadan önce 5-10dk meditasyon yapmak, kafamı boşaltmak.
meditasyonguru.com

Yatmadan önce (su dışında) yediğim içtiğim şeyler ise midemde şişkinlik hissi verip beni rahatsız ediyor.

İş nasıl bir iş ? Yüksek performans gerektiren programlar vs. kullanacaksanız Pro alın.

Yok ben browsing yapacağım daha çok, yazı yazacağım basit ofis işleri ise macbook Air kurtarır. Gerçi, o da yine canavar gibidir ve taşınabilirlik, kolaylık konusunda kimse eline su dökemez.


PS. Birazdan buraya Apple almayıncılar gelecek.

catia ve solid de, c4d deki gibi çeşitli render motorları ile render alma olayı var mı?

yani cycles gibi falan? daha doğrusu senin işinde var mı? bu konu en önemli şey.

eğer varsa gpu mu, cpu render mi?

orospuya neden seks işçisi deniliyor bende bunu merak ediyorum :d

seks işçisine neden eskort deniyor ben de bunun peşindeyim.

peki ya mektep ve öğretmen?

@for day to break, mantıklı dediğin ama hayatlarını kazanmak için aklını kullanan insanlara "hayat matematisyeni" falan demiyoruz ki? gerçi yine de mantıklı dediğin.

(bkz: euphemism)

Yeni bir hayat sağladığı için olabilir.

politik doğruculuk :D kibarlaştırmaya çalışıyorlar gerçekte ne olduğunu.

"Hayatin sillesini yemis" kadin olduguna vurgu yapmak icin muhtemmelen.

Hizmetçi, temizlikçi yerine yardımcı neden deniyorsa ondan. Kör, sağır demiyoruz da görme engelli, işitme engelli diyoruz...
Zaman olgulara bakışımızı değiştiriyor, yeni olgular getiriyor, değişiklik dilimize yansıyor.

Hayat kadını denmeden önce zaniye, kahpe, fahişe, orospu deniyordu. Hayat kadını deyişi o kadar eksi değil. 60'lar veya 70'lerdir diye düşünüyorum. Seks işçiliği de 80'lerde veya sonrasında 90'lar gibi kullanılmaya başlayan bi söylem. Seks işçisi söyleyimi halk arasında geçmiyor ve sadece belli bi kesim tarafından kullanılıyor.
(Seks işçiliği söylemi üretim ilişkilerini ele alan sol doktirinlere ait bi söylem/tanım gibi düşünülse de seks işçiliği solun özüne aykırı bir olgudur ve dolayısıyla sol söylem değildir.)

insana hayat veriyor. insana hayatını yaşatıyor. oh hayat varmış diyorsun.

ikeadan aldığım masa veya sandalyenin içinden aynısı çıkmıştı. bence bisiklet parçası değildir. dişleri çok kalın, makine parçalarının dişleri daha ince oluyor. ama emin değilim.

mobilya sabitlemek için kullanılan bir aparat o

1714 e benziyor
1711'in de amcasının oğlu, sulak yerde yetiştiği için boyu daha uzun.

sc01.alicdn.com

Mobilya birleştirme somununa benziyor evet, ama fren pabucu ayar videsı vs de olabilir. Bi gözlemle bence frenleri papuçları.

Kedin veya köpeğin varsa nefes alıp verişini dinliyor olabilir, dinlerken de alıp verdiği nefes yüzüne çarpmıştır.

hocam al bi parça tuvalet kağıdı, tek yaprağa böl, pencerenin önüne tut bak, senin hava akımı olmuyor dediğin pencereden aslında nasıl rüzgar geliyor.

dışarda rüzgar vardır, olur öyle, illa bişeye bağlamaya gerek yok.

böyle anlatınca korkunçlu geliyor tabi hehe, tırsmadım değil.

Gerçekten üflüyo olsa bile niye buyutuyorsun birak uflesin. :)

Ben cinlerle dalga gectigim bir aksam (arkadasım kardesine musallat olduklarıni hocaya götürünce gectiğini anlatmıstı) sonrası tek basıma kaldigim evde uykuda (uyanıp ayaga da kalktım) saldiriya ugradim. Basıma gelenleri cevreme anlatamadım. Algısı, iq su, vucut sağlığı normalin üstü bir insanken hic kimseye derdimi anlatamadım.

Son dönemlerde parnormal konular üzerine film izledi veya tartısmaya dahil oldu iseniz algısal farkındalığınız değisiyor. Boynunuza her gün gelen fakat hissetmediginiz esintiyi hissetmeye basliyorsunuz.

ölen bir tanıdığınızı andığınız ya da özlediğiniz oldu mu?

@ kompisko

Yapma bunu :) bu aksam daha cok üfleteceksin.

Bana da oluyor bazen. Mantikli bir aciklamasini bulamadim ama umrumda da degil pek. Vardir bir sebebi.
Esyalarin soguma hizi farklari hissedebilecegin bir hava akimi yapmaz ama.