Ayarli anahtar al bir tane ,genel islerinde kullanirsin.

papağan pense alabilirsin, boru anahtarı alabilirsin, papağın pensenin büyük olanlarından alabilirsin.

zaten nalbura söylesen sana gösterir.

duş başlığı ve hortumunu bağlayan zımbırtı elle kuvvetlice döndürünce çıkıyor. olmazsa ayarlı pense onu ve daha başka bir çok işini görür.

Papağan pense alacaksınız

bir şeye gerek yok, hepsi genelde tek boy zaten. elle açılıyor tüm parçalar.

Penseyle sökersin rahat rahat. Kirençlendiyse ilk bir tur zorlar belki sonra elle açarsın.

benim benzeri başıma geldi, facebook'a sözlüğe yazdım

genel müdürlük aradı. aradıkdan sonra da çirkeflik yapınca tekrar yazdım bu mecralara, atlayıp şubeye gitmişler müdürü işinden etmişler.


benim durum telefonda sürekli çifkefleşen ve üslubunu haraketlerini git gide arttıran bayan müdür ile ilgiliydi.

müdürün keyfine 23 gün kargoyu şubede bekletti eve göndermed, illa ben gidip alacakmışım şube 10 km uzakta sapa bi yerde, toplu taşıma ile gidemezsin edemezsin, evdeyken geldik bulamadık dediler.

ben de aradım arayınca çirkefleşti, facebook ve sözlüğe yazdım, genel müdürlük aradı, 1 hafta paketi göndertmeye uğraştılar genel müdürlikten yine gelmedi. kadın tekrar aradı küfürler müfüler.

gittim facebooka, siz 1 ayda parası peşin ödenmiş kargoyu getirmiyorsunuz, geri de göndermiyorsunuz, bir de haraket ve küfüler ediyorsunuz.

herşeyi geçtim genel müdürlükten aradzını 3 defa üçünde de bu gün ulaştıracaktınız paketi ben de inandım, saf gibi bekledim 1hafta boyunca.

siz bu işi beceremiyorsunuz arkadaşım, kapatın firmayı gidin çay ocağı açın yazdım.

bunu gördükleri gibi çıktısını alıp atlayıp şubeye gitmişler, kurye anlattı bunları bana, abi dedi bizim müdürü çok fena yaptılar, hepimize yazıyı da okuttlar, müdürü de kovdular dedi.

kafadan sakat olanlar haric; hic kimse durduk yerde baska birinin uzerine yuruyup ona hakaret etmez. sube mudurunun kafadan sakat olma ihtimali var. ancak olmama ihtimali de var. bu sebeple sube mudurunu de dinlemekte fayda var. adama/kadina ne soyledin ki uzerine yurudu? bence sen durustce yazmamissin.

yani aranizda ne gecti, bunu seffaf bir sekilde bilmek lazim.

hakli oldugunu dusunuyorsan, aras kargoya sikayet et. www.araskargo.com.tr
ek olarak musteri hizmetlerini ara ve bildir muduru: 444 25 52

toplumda gerekli mercilere şikayet etme kültürü olmadığı için böyle tipler kaba saba davranmakta beis görmüyor.

dün aras kargo vasıtasıyla şehir içi bir işlemim vardı. kargo 3 gün boyunca ortada yok, en son gönderici şubede araca yüklenmiş yazıyor o kadar. alıcı şubeyi aradım, bize öyle bir kargo gelmedi en iyisi göndericiyle iletişime geçin dediler. adamlar da biz kargoya verdik dedi. gönderici şubeyi aradım fakat telefonlara cevap vermiyorlar. aras kargonun gerekli mercilerine şube hakkında şikayette bulundum, böyle çalışanları barındırmak şirketin imajına zarar veriyor dedim. sonuç kargo bu sabah tam ümidi kesmişken bana ulaştı.

merhaba. şimdi felaket tellallığı yapmak istemem ama bizim eski kedimizin üresi yükseldiğinde hergün kusmaya ve tuvaletinden başka yerlere dışkılamaya başladı. tedavi olmasına rağmen bu hastalıktan kaybettik (yaşlıydı). markette satılan mamalardan vermemenizi tavsiye ederim çünkü bunlar üre, kristal gibi sorunlara yol açabiliyor. sorun tekrarlarsa da veterinere götürün bence. geçmiş olsun.

@slow like honey;

teşekkür ederim tekrarlarsa direkt götüreceğim zaten veterinere. nerden almalıyım mamayı peki, paketli ürünü marketten veya veterinerden almışım, ne farkı oluyor ki? dana etli ve somonlu bonnie'lere bayılıyor, kanatlılarla arası hiç yok. sindirim problemi olabilir diye şüpheleniyorum hep bu yüzden.

sık sık kusuyorsa bu idrarını yapamadığına da delalettir.

eğer sık sık kusuryorsa hemen veterinere gidin mesanesini kontrol etsinler.

whiskas, bonnie , goody, cat chow gibi ucuz, genelde markette satılan mamalar idrar yolları tıkanıklığı, böbrek sorunları vb hastalıklara yol açıyor maalesef. pro plan, brit care, sanabelle, n&d düşük tahıllı gibi profesyonel mama vermeniz lazım. bunlar markette satılmıyor, veteriner ve petshoptan alınabilir ama oralarda pahalı oluyor. petbesinleri.com, zooplus.com.tr gibi online petshoplarda ya da n11, hepsiburada gibi sitelerde daha ucuz oluyor. ek olarak kediniz kısırsa kısırlar için çeşitleri oluyor bu mamaların, onlardan almalısınız.

not: sindirim sorunu da olabilir, bir defalık bir şey de olabilir. telaş yapmayın.

Hicbirseyi yok endise etme,önündeki 20 sene daha basinin derdi olmaya devam edecek.sirtinda kurkle dolasan hayvani klima filan carpmaz...
Hayvan yuttugu killari cikartmaya calismis ama cikartamamis.en yakin parktan bir avuc ot topla getir su dolu bir bardaga koy ve otunu hic eksik etme soldukca tazele.yakininda park yoksa bi kaseye arpa vs ek.onu yesin.
Kedin erkekse ve kisirlastirmissan ozel mama alman gerekiyor yoksa idrar yollari tikanacaktir.erkek kedilerde idrar yollari cok dardir.veterinerde kisirlastirilmis erkek kediler satilan ozel mamalardan almalisin.
Bunun haricinde sacma sapan mamalar vermek yerine diyet ton baligi konservesi al ondan ver.en kucuk kutulardan gunde yarim kutu verebilirsin,daha fazla verme.artani dolapta muhafaza et ama ertesi gun verirken sakin soguk verme once oda sicakliginda iyice isinsin yoksa ishal olur.

kusması çokta anormal değil. tekrarlamıyorsa telaşta etmeye gerek yok. yalanarak temizleniyor, yuttuğu kılları kusması normal. hatta kusmak için ot yedikleri bile oluyor. bunun mamasıyla da bir alakası yok. tekrarlamıyorsa kusmayı unutabilirsin.

ucuz mamalar özellikle kısır kedilerde böbreklerde kum v.b. yapabilir. bu durumda üriner sistem için yararlı olan mamalardan almanız daha iyi olur. bir de kedinizi her zaman aynı veterinere götürün. hem hayvanın geçmişini (aşılar, hastalıklar varsa alerjiler)bilir hem de bu tür mama v.b. konularda yardımcı olur.

maden suyu faydali diye icmiyor ki millet tadini vs. seviyor. seviyorsan deger sevmiyorsan degmez.

o kadar para derken bodrumda falan mı yşaıyorsun? istanbulda 1 tl.

@robokot
tadından başka neyini seviyor? devamı gelmemiş.

@empe
500 ml su 50 kuruş iken 200 ml beypazarı maden suyu 65 kuruş. maden suyu 3.25 kat pahalı normal sudan.

ben para gitmesin deye evdeki suyu temelli kestirdim. suyu mahalle çeşmesinden doldurup içiyorum. kalanını da pet şişelere doldurup balkonda güneşte bekletiyorum sonra da beş günde bir 1 litre su dökünüyorum. geçen sene doğanay şalgam pet şişeye verdiğim parayı da sayarsak bayağı bir ucuza geliyor. bu mantığa göre maden suyu çok çok fahiş bir şey. bence çeşmedeki beleş su dururken musluktan akan ve metreküpüne liralar bayıldığımız suya para vermek çok saçmayken maden suyuna yok yere hele markette satılan ve musluk suyuna göre aşırı pahalı şişelenmiş suyun da 3,25 katı birden harcama yapmak hiç akıl kârı görünmüyor.

bu arada su nerde 50 kuruş?

sade maden suyunun tadı, ferahlığı, yemek sonrası rahatlatma hissi, tuz ve limonla churchill yapabilme olanağı falan güzel işte çok fanteziye gerek yok. Tam bir baba içeceği bence sade maden suyu ama ben çok seviyorum.

Ayrıca 6lı alınca muhtemelen daha ucuza geliyordur.

aklıma kaşık kaşık kemik tozu yiyen ve su içmek için camiye giden birisi gibi canlanıyorsun.

ifşa yapsan da bi görsek şeklini şemalini.

değmez. faydası da yok zaten fasfata. neden diyorsan 35 sene maden suyu içmeden gayet güzel geliştim. sindirim problemi bile yaşamadım. son 5 senedir içiyorum bazen onu da neden içiyorum bilmiyorum.
bizim ülkemizin bir olayı bu maden suyu. bağımlısı çok.
o fiyat farkı da şişeleme vs olayından dolayı. mazot arttı daha zam gelecek suya da maden suyuna da.
aklıma geldi de eve su almam lazım.

Tadını eskiden hiç sevmezdim. Şimdi, aslında bir kaç senedir sadesini kolanın alternatifi ve nispeten zararsız olanı olarak kullanıyorum. Hatta yararlı olduğunu da söylüyorlar ama o kısmına kefil olamam. Aynı niyetle kullanan bir arkadaşım daha var. Tadı alakasız pek tabi. Esasında asit ihtiyacımızı gideriyoruz bir nevi.

maden suyu cam şişede satılma zorunluluğundan dolayı pahalı. kızılay akmina vb markaların "büyük hacimli" plastik şişeleri de var ama tatları cam şişedeki gibi değil. plastik şişede halk dilinde "asidi" az geliyor. cam şişeninse üretim maliyeti, zincir maliyeti, ıskartası vb yüksek. mecburen pahalıya geliyor.

Biz maden suyu bağımlısı değiliz arkadaşlar, günde küçük bir maden suyu içiyoruz ortalama. Almanya-Avusturya tarafına gidenler bilir, insanlar maden suyunu litrelik pet şişede alıp içiyor.

Ben soğuk maden suyunun dilimi ve boğazımı yakmasını seviyorum mesela. Sıcak bir günde dışarıdan eve girdikten sonra hemen bir tane içip ferahlarım.

Piyasayi arttirmak gibi olmasin ama bedenim ruhum soda icin feda olsun. Ne demek sodaya para vermeye deger mi? Bedenimi satarim sodami icerim. Gunde 1 litreye yakin iciyorum. Cok mutluyum. Kopurtmesini seviyorum. Icimini, ferahlik hissini seviyorum. Sarikiz'in sisesini seviyorum. Yesilini seviyorum. Soda bu! Garsonun "sade mi" deyisini bile seviyorum. Soda icin kursun atan da kursun yiyen de sereflidir.

@allah yazdiysa bozsun

O kadar seviyosun ama adini yanliş kullaniyosun :( soda ve maden suyu farklı şey. Doğrusu maden suyu

dizel daha düşük sıcaklıkta çalışır, benzin daha yüksek sıcaklıkta. Dolayısıyla daha yuksek sıcaklık daha kolay aşınır.

binek araçlarda da milyonlarca kilometre yapan ve mucize olarak değerlendirilmeyen benzinli motor bolca var.

sadece sıcaklık yönüyle bakarsanız olmaz. motor üzerinden bir sürü değişken parametre var. ortalama ömür olarak benzinli motor daha uzun ömürlü.

1.0 ve benzeri turbo beslemeli pancar motorlu benzin motorları hariç tutuyorum.

şöyle düşün sarı taksiler bile milyon km yapıp kilometre saatine takla attırabiliyor.

dizel daha düşük sıcaklıkta çalışır ama benzine göre çok daha yüksek sıkıştırma oranına sahiptir. ve genelde turbo beslemeli olur. bu da bi dezavantaj. zaten tüm mekanik ekipmanlarda esas olan şey çalışma saatidir, kilometre değil. şehiriçi 100 bin km ile uzun yolda 300 bin km aynı yıpranmaya sebep olabilir motorda.

pek bilgili değilim ama genel anlamda dizel-benzin kıyaslaması yapmanın çok mantıklı olduğunu düşünmüyorum. onlarca çeşit motor var. soğutma sistemi, yağlama sistemi, sıralı-yatay-v motor gibi envai çeşit değişken var.

yine de 'basit olan az arıza verir' prensibine dayanarak düz atmosferik benzinli motorların daha uzun gideceği kanaatindeyim.

benzinliyi bilmiyorum ama fiat dizel motorlari ticari araclarda 700-800 bin km yapiyor. ozel olarak kullanacaksan bu kadar uzun mesafe katetmen cok kolay degil.

1.2 tsi kullanıyorum mesela şu an, 150.000km'yi geçti araba ve düzenli bakımlar dışında ekstra para harcamadım. Bu motor patlamaya hazır saatli bomba mı yani öyle mi düşünmeliyim?

330i ya da 320d düşünüyorum. Aslında bu kadar yüksek beygirli bir araca ihtiyacım yok ama 316i kullandım 1 hafta boyunca ve o motor o arabaya az geliyomuş hissi uyandırdı bende.

Atmosferik benzin her zaman daha dayanıklıdır.

Ağır taşıtlara bakma sen. Onların motoru 6 litreden başlıyor maksimum çevirdiği devir 3000 vs.

Dizel araçta motor bloğu dayansa bile enjektör ve turbo illa ki arıza çıkartacak ve bunlar zaten benzinli atmosferik rektefiyesi kadar pahalı.

Yüksek km dizel alınmaz diye ortalıkta dolaşan hiç mi eş dost görmedin?:)

Getir 1.6 vti 160bg honda motoru veya efsane corolla motoru milyon km yapar yağ eksiltmeden. Veya w124 e240 e320 gibi araçlar. Ya da getir amerikan bloktan egzantrikli atmosferik v8 motor eskitemezsin. Kırılmaz o motorlar.

Dizelde turbo olmazsa olmaz(var turbosuz eski dizeller gitmez kolay kolay). Turbo demek motor bloğuna ekstra stres eklenmesi demek. Tek kriter de bu değil üstelik.

Yüksek basınçla dizel yakıtı ateşleme olmaksızın patlatmak suretiyle çeviriyorsun motoru.

Benzin daha sarsıntısız daha stressiz bir çalışma sunuyor.

Bak hangisi daha verimli daha iyi hızlı uçar kaçara girmiyorum.

Derdim en az 10 sene arabayı değiştirmeye ihtiyaç duymayacak şekilde yeni bi araba almak. :) Senede yaklaşık 35.000km yapıyorum bu da 10 senede 350.000 yapacak.

Muhtemelen dizele 10 sene binemezsin. Zaten yakında yasaklanacak tüm Avrupa'da. Türkiye de takip eder bu akımı.

Ayrıca 10 sene içinde %99 elektrikli bir araç alacaksın kendi isteğinle.

10 yil uzeri kullanmak istiyorsan dizel vs benzinden ziyade markaya bakacaksin. ayrica kilometre de cok bir kistas degil. istanbul trafiginde 4 saat trafikte kaliyorsun toplamda 100km gitmiyorsun, ama uzun yolda yapacagin 500km kadar motora zarar veriyorsun hatta belki daha fazla. uzun omur denildiginde mercedes'in ismi vardir. 1980-1990 model mercedes arabalar gormek son derece normal. benzinlisini de gordum, dizelini de. mesela sahibinden'de 1990 model oncesi arabalari arattir. 100 aractan fazla ilani olan sadece bmw, ford, mercedes ve fiat var. bmw ve ford 300 civari iken mercedes'in 1300adet ilani var. bu bile bence gosterge. ekstra olarak kilometreyi de min 400.000km yap, karsilalastir

atmosferik benzin kağıt üzerinde en dayanıklısı, onun haricinde kendini kanıtlamış dizel/benzinli motorlar var, çok sorunlu dizel/benzinli motorlar da var.

denildiği gibi dizelde 1.5dci'lar veya 1.3 multijetler kendini kanıtlamış durumda mesela. isuzu da 1 milyon km garantisi veriyodu (ticari) dizel motorlarına.

bakımını düzgün/düzenli yaptırdıktan sonra kronik bi zımbırtısı da yok sa (vw motorları gibi) her araç işini görür bence.

cevirdigi devir de cok onemli.

misal motosikletlerin motorlarinin araba kadar uzun omurlu olmamasinin sebebi yuksek devir cevirmesi. en basit tek silindir motosiklet 9-10 bin devirde redline'a giriyor. 4 silindirle 20 bin devire kadar cevirenler var, bunlar uçuk rakamlar. arabalarda ortalama 4-5 bin redline. halk otobuslerine bakarsaniz 1500-2000 devir, daha alt devirlerde vites yukseltirler.

ilk olarak daha az kimyasal madde içeriyor diyelim.

bildiğimiz gibi sigaranın içinde şaraptan tut fare zehirine kadar bilmem kaç çeşit katkı maddesi var,tütüne yapılan işlem kükürtlemekten ibaret. tabi kükürtülü tütünün de rengi belli oluyor.

benim aldığım tütünün rengi koyu kahverengi senelerden beri aynı tütünü alırım, yani kükürtlü olanı da vardır elbet ama pek zannetmiyorum.

makaronların kalitesinden şüpheliyim bildiğin gibi eskiden merdiven altında üretiliyordu şimdi tekel bandrollü olarak üretiliyor ama hiç bir paket sigaranın kağıdı ve filtresi gibi kaliteli değil.

bazı makaronlar bildiğin defter kağıdı gibi kağıttan yapılıyor.

iyi sonuç almak için ya gizeh marka kaliteli makaron kullanman lazım ya da arap çarşafı denilen süper ince kağıtlara filtre ekleyerek kullanman lazım.,

arap çarşafının da orjinali var adisi var, orjinal olanı çok ince , sahtesi defter yaprağı gibi kalın.

o makaronlara doldurulmuş olanların da çoğunun içinin yarısı boş, o yüzdn kendin doldurmalısın.

ben tekel 2000 severdim tabi 2000 in 2000 olduğu zamanlar sonra askere gittim.

bi arkadaş vardı diyarbakırlı memlekete gitti geri geldi, tütün getirmiş. abi baktım bişey sarıyor bu, istedim bi tane bana da sardı bir içtim, ömrümde böyle güzel içimli bi şey görmemiştim kaldı ki aklına gelen piyasada bulunabilen tüm markalı aromalı, aromasız paket tütünleri, sigaraları da içmiştim(edirneliyim haliyle export ürünlere ulaşmamız çok daha kolay oluyordu)

işte 2005 te başladım hala tütün kullanıyorum, sigara sevmiyorum. içimi hoşuma gitmiyor.

sütten çıkmış ak kaşık değil ama kömür sobası paket sigaralar yanında winnie the pooh kalır.(sarma kağıtlarından bahsediyorum) makaron tütünün doğasına aykırı bence. tam keyif almak istiyorsan elle saracaksın.

@killerbee bildiğimiz gibi demişsin ama nereden bildiğini sorabilir miyim?
sigaranın içinde şarap yok.
fare zehri diye bahsettiğin şey arsenik ise toprakta bulunan kimyasalın bitki tarafından emilmesi şeklinde geçebilir ancak. fabrikada üretilmiş veya elde sarılmış olması ile alakası yok. zaten sigara alakalı ile birçok zararlı madde ya halihazırda tütünün içinde var ya da tütünün yanması ile ortaya çıkıyor. asıl sıkıntı bitkinin kendisi katkı maddeleri değil.

bu güne kadar hangi sigara paketini açıp kokladıysam hepsinden buram buram şarap kokusu geldi, bu tür şeylerle marine ediliyor hazır sigaralar.

www.trthaber.com

Açıkçası daha az sentetik madde içeriyor demek daha az zararlı anlamına gelmez. 10 sene sigara içtim ve ben de sadece tütün içtim, keyifle de içtim, 1 ay önceyse bıraktım.

Şimdi şöyle bir araştırdığımda normal sigaraların tütünden daha zararlı olduğuyla alakalı bilimsel bir veriye pek rastlamadım. Öte yandan sarma sigaraların zararlarını açıklayan çalışmalar mevcut: tobaccocontrol.bmj.com www.ncbi.nlm.nih.gov www.ncbi.nlm.nih.gov

Hele ki o Bitlis tütünü, Adıyaman tütünü gibi açık tütünler ne idüğü belirsiz zehirler tabii. Paket sigaralar yine belli bir standarda göre üretilen zehirler ama o açık tütünler neyin nesi belli değil.

Yine de konu üzerinde bariz net bir cevap var denemez aslında ama böyle bir tartışma var ve şu anda en azından tütünün en az normal sigara kadar zararlı olduğunu söyleyebiliyoruz zannedersem.

dx makinada mı fx makinada mı?

dx makinada 1.5 çarpanda odak uzunluğu 75 mm ye denk gelir. bu da senin kadrajını ufaltır.


konu büyüdükçe uzağa çekilmek zorunda kalırsın, uzağa çekilip kadraja sığdırdıkça bu sefer sığ alan derinliği azalır, istediğin etkiyi alamayabilirsin. dx makinalar için tavsiye edilen portre lensi 35 mmdir. fx makinalar için 50 mm, tabi fx de bir sürü portre lensi var 58 mm, 85mm, 135 mm gibi.

fiyat performans olarak en sevdiğim lenslerdendir.

time lapse, manzara, kedi köpek, obje bi sürü şeyi bu lensle çekerim.

@killerbee d7200 makine. dx galiba, full frame değil diye biliyorum.

evet dx

Mis gibi "Arka planı flu yap kanka" fotoğrafları çekersin.

Guzel portre cekebilirsin. Diyaframi sebebi ile aksam guzel seyler cekersin cunku isik algisi daha iyi. bir seyi insan gozune yakin oranda cekebilirsin.

crop 50mm ile en güzel yapılacak iş portre

freecycle diye bir grup var , facebook grubu oraya bu tür ihtiyaçları olan insanlar yazıyor, takip edersen 1 2 gün içinde verebilirsin ihtiyaç sahiplerine.

-freecycle
-atmaver
-giysi kumbarası (İst)

t-shirt ağırlıklı ama gerekli durumlarda üzerine giyebileceğin ince bir hırka veya gömlek.

gündüz üşütmez ama gece soğuk olabilir.

lokasyon önemli burası gündüz 35 derece, gece 20 ama her gece çiğ düşer 15 dakka duramazsın dışarıda üstünde bişey olmadan, rüzgar da eser tabi, yorganla yatarsın geceleri, bazı yerlerde daha da düşer bu gece sıcaklığı.

kısaca lokasyon önemli.

kisiye gore degisiri 20derece ustu benim icin t-shirt demektir. kimisi 25-26 derecede uzun kollu giyinir. ustune ruzgarlik vs alir.

Bir ince hirka bir de kot ceket tarzi birşey al. Mutlaka bir kapali spor ayakkabi da getir.

Pantolon, tişört, fermuarlı kapüşonlu sweater. Rüzgarlıysa da windjacket denenlerden. Yağmurluysa da waterproof tip ayakkabılar ve yağmurluk ya da şemsiye.

20-25 bahar havası demek. Tişört-şort ve spor ayakkabı/ timberland gibi bir şey demek akşamları üzerine bir sweatshirt almak demek. Bir kot pantolon hayatınızı kurtarabilir. 20 derece üşütebilir

abi evi arabayı satıp bitcoine, mininge onu geçtim çitlik banka para basan insalar gördük hem de 1 değil 2 değil 1000 değil

emin ol belkide yüzbinlerce kişi almıştır.

sene sonunu birak surec yanlis yonetilirse kurban bayramina kadar bile cikabilir, kimse ne olacagini soyleyemez su an...

Biri benim mesela. 6,50 civarına çıkarsa satmayı düşünüyorum.

Dolara girmek yerine faizde tutsaydım parayı daha yüksek faizden getiri olacaktı.

Dolar alan uzun vadede sorun yaşamaz. 2010'da 1400 dolar almıştım 2016'da bozdurdum. 2016-2017'de tekrar biriktirdim.

Dolardaki iniş çıkışlara bakılınca yüksek faiz oranına yatırmakla çok fark olmuyor. Ha 2.40 tan alırsın 8.00'e fırlar o ayrı. Ama onu denk gelirmek mesele. Banka faizleri %20'ye dayandı.

Bence gereksiz risk. Özellikle 50 bin tl altı için zaman kaybı

ogrenciyim, her ay ufak miktar atiyorum koseye. dursun lazim olur. bu ay da almistim. zararda falan degilim.

Dört otuzken yüklü almıştım baya kar ettim allah bereket versin.

Bireysel emekliligimi dolar fonunda tutuyordum. Artık mutlu bir emeklilik yaşayacağım.

6.52 den aldım. 1 aya kalmaz kar ederim. aslında hata ettim. 1-2 saat beklesem 6 ya kadar düşmüştü. :=)

evet doğrusu motoru şanzımandan ayırmak(debriyaj) aksi halde motor deviri arabanın yavaşlamanasını engelleyecek frene basmaya devam edersen motor durup(stop edip) direksiyonun kitlenebilecektir frenler şişip frensiz kalabilirsin buda ayrı bir senaryo.

Vites değiştirirken de direksiyon hakimiyetini kaybetmezsin.

Mahalle arasindaki donusleri kastettim. Hafif virajli yolu degil.

Debriyaja basarsan araç boşa düşer daha da hızlanır (Newton'un Hareket Yasaları Madde 1) Ben o durumda kalsam, biraz mesafe varsa, vitesi küçültebilirsem küçültürüm, küçültemezsem ne bileyim arkamda araç yoksa dururum ya da debriyaj+fren yapıp yavaşlarım, araç varsa o şekilde yola devam ederim ama tek başına debriyaja basmam. Debriyaj, dediğim gibi, tek başına aracı yavaşlatmaz, motor zaten devrini aldığı için aynı şekilde ya da daha hızlı bir şekilde devam eder araç.

Mahalle arasındaki dönüşlerde de kaybetmezsin. Otomobil çift elle sürülmesi elzem bir şey değil. F1 kullanmıyorsun, önerilen çift eldir yüksek hızda kontra yapabilmek için. Yoksa direksiyon tek elle çok daha rahat çevrilir.

mahalle arası yada değil eğer vites değiştirirken kontrolü kaybedeceksen araba kullanmayı daha iyi öğrenmek lazım.

Valla 90 derece donuslerde donus esnasinda vitesi degistirmek zor geliyor. Bana gore en mantiklisi debriyaj ile frene basmak ve yavascana donmek eger donemec oncesinde vitesi kucultecek zaman yoksa veya arabayi durdurup vitesi kucultecek pozisyonda degilsem arkadan gelen arabadan dolayi.

@angelus

Bu arada debriyaja basmayi soylememin nedeni arac yavaslasin diye degil titremesin ve stop etmesind diyeydi. Onerileriniz guzel

arkadaş şaka yaptık, tiklemişsin. deneme sakın benim dediğimi, maazallah kaza yaparsın.

otm. araba al.

surucu kursuna git.

"vitesi kucultmek istemiyoruz direksiyon hakimiyetini kaybetmemek icin", "vites degistirmek zor geliyor". eger bu cumleleri kuruyorsan kusura bakma ama henuz yeterince tecruben ve direksiyon hakimiyetin yok demektir. nsa'da trafige cikman hem senin icin hem diger soforler icin tehlikeli. vites degistirmenin ve debriyaja basmanin nefes alip vermekten farki olmamasi lazim.

@dieis

evet debriyaja her turlu basmak iyidir, durmaya hazirlik saglar

(bkz: yarım debriyaj)

Rica edeceğim araba kullanma fikrini unut. Hayatimda boyle sacma vites degistirmeme bahanesi gormedim. Tecrubelenip iyi bir şoför olacağına inanmiyorum. Tehlike arz etme daha fazla trafikte.

Eleştiriler haklı olsa da araç kullanmaman gerektiği gibi bir düşünce de o kadar saçma.

Zamanla eksiklerini düzeltir doğrusunu öğrenirsin, ama önemli olan kendini çok uzman şoför sananları değil (gerçekten iyi bir şoför olabilir, ama bu iyi bir eğitici olacağı anlamına gelmez) bu işin eğitimini veren otoriteleri dinlemen/okuman/izlemen gerekir.

Virajda vites değiştirilir, yükseltmek düşürmeye oranla daha kolay ve daha zevkli olsa da zamanla ihtiyacın olduğunda düşürmenin de viraj çizgisini bozmadan yapılabileceğini öğrenirsin.

Viraja girmeden önce mutlaka biraz yavaşlamalı, uygun vites, hız ve devir ile viraja girmeyi kendine alışkanlık yapmalısın.

Viraj çizgini bozmadan, sol el ile direksiyonu sabit tutarak ya da viraja uygun kibar hareketler ile kumanda ederek bi yandan da kibar ve akıcı bir şekilde vitesini düşürebilirsin.

neden direksiyon hakimiyetini kaybedesiniz ki. zaten sokak arası donus diyorsunuz fren yapmakta da bir sakınca yok.

Şu kabloyla files.cablewholesale.com

cd girişine bağlıyorsun.

images.monoprice.com

Ya da soldaki DTS ve dolby amblemlerinin sağındaki iki tane jackden biri aux ya da line in girişi ise iki ucu 3,5 olan basit bir kabloyla da bağlanabilirsin. Bazı telefonların kutularından çıkar bu kablo.

para beni bozmaz, 10 milyon tl harcamak için çok aşırı büyük bir para değil. ben mesela amerikada oturma izni almak isterdim, iyi kötü ufak bir daire almak isterdim.

yaşam standartlarını ve gelirini yukarı çekebilirsin bu parayla ama sosyetik mekanlar ve aktiviteler ile tüketilmeyecek bir mebla değil.

bu şekilde yaşayabilmen için sürekli gelirinin olması gerekiyor, sosyete insanlar, iş adamları gibi.

bozmaz aynı şekilde yaşamıma devam ederim.

daha iyi restorana gitmenin, daha konforlu tatil yapmanın neresi "bozmak" oluyor ki? nakit parayla götümü silip fakir arkadaşlarıma zarfta gönderiyor olsam neyse de bu hali parayı iyi değerlendirmekten başka bir şey değil benim için.

daha çok gezerim dünya'yı, mişelin yıldızlı restoranların birçoğuna gitmeye çalışırım. tabii bunun uzun soluklu olması için bir yatırım aracını ihmal etmem.

Değişir tabi. Erken rezervasyonla 5 yıldız olan ama aslında hiçte öyle olmayan tatil yeri kovalayacağıma Rixos premiumda cenneti yaşarım. Mavi yat turu yaparım. Alaçatıdaki sacma sapan lüks beachler beni sarmaz ama. Lüks ama bir yandan da sade ve rafine tatiller olur. Euro kuru çarpmadan Avrupaya giderim. Kıyafetlerim bir tık üst olur, tasarım ürünlerden bolca alabilirim. Teknolojiye ilgim var,onları yenilerim.Ohoo çok şey var. Gurme turlar yaparım. Bunları yapmak beni bozar anlamına gelmiyor. Bolca yardımı esirgemem. Darüşşafakaya özellikle çok yardım yaparım, burs veririm.

2 milyon dolarım olsun mezun olur olmaz amerika-norveç-isveç-isviçreye kapağı atarım, vatandaşlığa kadar yolu var benim açımdan.

2 milyon dolara değişmem. Ben bunu geçenlerde düşünmüştüm, 2 milyon dolar değil de bi' araba listesi çıkartmıştım takriben 16 milyona ihtiyacım olduğunu farkettim. 40 milyar dolardan altına değişmem.

geçende one tower''da yemek yerken üst kattaki dairelerin 1+1'inin 1.3 milyona satıldığını öğrendim. mesela o adam da yemeği benim yanımda yiyecek. işbu yüzden 10 milyon aslında değişmeye değecek bi' para değil.


geçende bi' köylü ile karşılaştık, daha doğrusu adamla tanıştırdılar(gösterdiler) adamın 1 tane gökdelen-apartmanı var. pidecide pide yiyordu, ben de öyle olurum herhalde. 40 milyar dolara kadar para beni bozmaz. 40 milyardan sonra tehlikeli şiir okur, dünyaya dalaşırım büyük ihtimalle, ama 2 milyon çok az.

İstanbula tasinirim. Her gece sunset e giderim. 10milyonu faize koyar 1.8 mn senelik gelir. Senelik sadece 800k yı yerim 1 milyonu altın dolar yaparım.

Benim dünyam mı küçük, bilmiyorum ama 10 milyon TL nasıl para değil Allah aşkına? Herkes kolayca mı erişiyor bu miktardaki paraya da herkes burun kıvırıyor?

Valla benim yaşama tarzımda değişiklik pek olmazdı. İstanbul şartlarında kıytırık da olsa iki ev alırdım. Sonra da Türkiye'yi gezerdim yakın arkadaşlarımla.

Ekleme: Sinirle yanlış yazmışım para miktar/birimlerini. Şimdi düzelttim.

şu an 2 milyon dolarım olsa çalışanı siksinler. parayı düzgünce hesaplayıp muhasabesini yapıp keyfime bakarım.

Gittiğim mekanlar değişmez. Rag and Bone'dan kot ceket-normal ceket falan ve kaban alsam yeter :)

İşten istifa ederim aynı yaşamıma devam ederim.

ilk iş ülkeyi değiştiririm.

yani mantik olarak cok degismem ama mecburiyetten degidirim, cunku EU icinden emlak alip oturma izni alirim. E orada gidecegim yerler de buradakinden farkli olur.

10 milyon sağlam para ona katılıyorum ama bozacak bir para olduğuna katılmıyorum.
Sağlam bir ev sağlam bir yazlık ve 1-2 sağlam arsa yatırımıyla biter.

Bu arada FIRE sistemine göre yıllık maaşınızın 25 katını biriktirince bir daha çalışmanız gerekmiyor.Buna göre 10 milyonu 25'e bölünce 400.000 TL yıllık maaşa tekabül ediyor.Böl 12'ye, 33.000 TL aylık maaş.

Kısaca 10 milyonun varsa sen 33.000 TL maaş alan adama eşdeğersin

Çalışmayı, para kazanmak için akıl ve zaman harcamayı bırakırım. Bu yüzden de hazır param bitecek korkusuyla şimdikinden daha lüks yaşamam, biter çünkü.

şöyle olur,

dolabımı falan yenilerim, çok lüks markalar olmaz, zara falan olur.

onun dışında da yemek yemeyi sevdiğim için lüks yerlere giderim ama her zaman olmaz bu. normalde de bu aktiviteyi seviyorum. onun dışında ev alırdım, yurt dışına giderdim değiştirdim yani hayatımı ama über lüks olmazdı.

10milyon liram degil de duzenli yuksek gelirim olursa degistiririm. 10 milyon TL demek 10milyon harcadiginda paran kalmayacak demek.
10milyonum olsa onemli bir degisiklik olmaz, yatirim yaparim o parayla. Oturup yemeye kalksam 1 yil gitmez o para.
Gerci direkt ulkeyi terk ederim o parayla. Gidecegim yerde krallar gibi yasatmaz ama ulkeyi terk etmeme yeter o para.

enjektör bakımı falan yapıldı mı acaba?

killerbee: hayır yapılmalı mıydı?? 14 model.. bu kadar çabuk mu?

araçta partikül filtresi var mı? rejenerasyon aşamasında olabilir.

Öncelikle bakımı yani yağ ve filtreler değişmeli,otomatik şanzımanın baskı balatasına baktırmak lazım.

Dpf dolmus. Hava filtresi tikanmis.

Rejenerasyona sokun. Duzelmezse dpf temizleteceksiniz. Dpf sivisi 3-4 bin tl falan.

Onun yerine sokturun dpf'i. Ecu'dan da iptal ettirin. Alt devir performansi artar.

farklı bir yerden ucuz mazot aldın mı?

adobe illustrator içinde vektör olarak çiziliyor layer layer.

sonra after effect içinde anime ediliyor.

tabi photoshop içinde çizio yapılan türleri de var.

Shape layer olarak after effects bunyesinde cizebilir ardindan puppet pin yada path lere keyframe vererek animasyonu yapabilirsin. Yada killer in dedigi gibi ai de cizip layerlari ayirarak ae icine composition + retain layer sizes diyerek import edip ustte yazdiklarimi uygulayabilirsin

Ayni zamanda bazi animasyonlarda trim path de gordum orada. Bilgin yoksa bu konularda uzun surer o is ibastan soyliyim

Migrostakinin aynısı sanırım, güzel bu. 40₺ idi yanlış hatırlamıyorsam migrosta da

140 kilo dediği hikaye, migrosta var aynısı 90 kilo yazıyor. git migrosa otur dene.

ayrıca bu biraz irice birisi için oldukça rahatsız.

ön taraftaki demirler aşağıdan bacaklarına batıyor, rahatsız ediyor.

sağlam bişey istiyorsan 40 yerine 140 ver decathlondan al. xl olanlar var.

www.avfoni.com

ben bunlardan gecen sene aldim.(40-50tl arasi birsey verdim) cok rahatlar tavsiye ederim. bircok sandalye denedim popoya felc gecirtir. denemeden almayin

alınacak tek garantili adres; decathlon

www.tekzen.com.tr
bende bunlardan var
yanına yaklaşabilen görmedim konfor açısından

decathlondakiler iyi oluyor

decathlon+1

heyecan aramayın. 40 lira bu dandik şeye vereceğine git 2 yıl garantili decathlon'dan al. vereceğin 30 lira daha fazla.

Ucuz modeller oturduktan belli bir süre sonra bacakların dış kısımları demir aksama dayandığı için acıtıyor ;)

Look what I found on AliExpress
s.aliexpress.com

Bu ürünü al ve her yerde rahatça taşı.

>>>>>>bunların hepsi aynı Çin’den geliyor

><><<><>> Migros’tan alın daha ucuz

>>>>>#}{}} hem de kargo bekleme derdiniz olmaz

4 sene önce Migros’tan 20 liraya almıştım, şimdi abimle kız arkadaşı kullanıyor ve kampçılar. Bahar ve yaz hemen her hafta sonu ve uzun tatillerde kullanıyorlar. İyi dayandı bizimki. Garantiye ihtiyaç duymadık ama öyle denk gelmiş de olabilir.

tavan, hem yer kaplamaz, hem de tepeden tüm odaya üfler.

tavan. klima taktırana kadar yıllarca kullandım. gerektiğinde ters çalışma özelliği ile direkt üflemek yerine tersten üflediği için daha yumuşak bir esinti de oluşturabilir (bazıları direkt rüzgardan rahatsız oluyor)
bunun yanında bütçeye saçma bir tavsiye gibi görünse de imkan varsa klimanın güzelliğini anlatamam :D

5-6 yıl önce tamda bu fiyat aralığında koçtaştan seyyar klima almıştım, 8bin btu'luk. Şuan ne durumdalar bilemiyorum

Tavan vantilatoru rocks.

kaynak yapabilir miyim?

bunlar sadece kendi hizasına mı üflüyor? tam altında mı durmak zorundayız?

İkisini de kullanıyorum, tavan + 1

Yer kaplamaması ayrı bir konu da, iki kule (Tolkien’e selam olsun) denedim. Birinin üflediği kadar ben dudağımla üflüyorum ve “en çok satan”, “ödüllü” bir zamazingoydu bu. Diğerini de merkezi soğutmaya ek gibi çalıştırıyorlardı, öyle yetiyordu. Kuleye olan güvenimi ve inancımı kaybettim. Galiba içindeki pervaneler küçük olduğundan anca kendi çevresine yetiyor. Az kalsın sarılıp yatacaktım kule vantilatöre.

Tam altında durulmak zorunda değil ama salon givi yerlerde uzak köşeye erşmeye ilir.

Bir de soğuk hava aşağı, sıcak hava yukarı prensibi ve çalışma yönü gereği de tam aşağı gönderiyor tavan vantilatörü havayı. Böyle tepene tepene güzel esiyor.

tavan al

Cevaplar için çok teşekkürler. Kullanım alanım yatak odam olacak. maksimum 10 m2lik bir alan. Araştırıyorum ama çok fazla kule tipi çeşidi var. Soğutmalı olanlar falan da çıkmış sanırım.

Tavan da düşünüyorum ama onda da kumandalı olup verim alabileceklerimin fiyatı 500 tl civarı

www.hepsiburada.com
kumandalı olsun diye kasmayın bence
iki ayrı yöne dönebilen bir tane alın

mobil uygulama soruyorsan eğer, ekşi duyurunun mobil uygulaması yok. yapısı eski olduğundan dolayı android, ios gibi uygulama yapılamadığını duymuştum.

bunun dışında sözlük hesabından girdiğin için evet sadece ekşi sözlük nickini kullanarak girebilirsin.

istersen sözlükten linkle gelebilirsin, istersen giriş bölümündeki ekşi sözlük yazarıysanız buraya tıklayın denilen yerden.

açılıp bakılması, fandan kaynaklıysa fanın değişmesini tavsiye ederim.

garantiden yaparlar mı bilmem? hasar vuruk olduğu belli olmuyorsa şansın var.

carpma esnasinda bi kablo oynamis da olabilir fana ucundan dokunuyo olsa öyle ses cikarabiliyor

ben de de 720 var bazen ses yapıyor bazen yapmıyor.. muhtemelen toz ya da kirden kaynaklı diye düşündüm. ama sen yazınca da bi işkillendim. .

Cevaplar için teşekkür ederim
Servise verdim, sonucu yazarım

Guzel duyuru, en sevdiklerim:

Kodlama ogrenmek sacma degil mi? Sacma diyenlere tik var, egitimin onemini savunanlara yok.

Sinop'a gideyim mi? evet diyene tik var, hayir diyene yok.

Ona cicek gondereyim mi? evet diyene tik var, hayir diyene yok.

Otobusteki cocugu beni taciz ediyor ibne diye suclasa miydim? evet diyene tik var, hayir diyene yok.

Su ulkeye vize var mi? hayir diyene tik yok, evet diyene var ve o ulkeye vize yok!

Teşekkür ettiklerinde cevapları siliniyor.

ben kullanıcıya göre cevap veriyorum ya da vermiyorum.

Ya aman bosver

burayı bu kadar ciddiye alma. ciddi bir platform değil.

yani bir süre vakit geçirince kimi ve hangi duyuruları ciddiye alıp almayacağını anlıyorsun.

Acikcasi, kimsenin bana tesekkur edebilecegi aklima gelmedi. O yuzden, cok elzem bir bilgi olmadigi surece ben de tesekkur etmedim mesajla ya da baska sekilde. Tiki de tesekkur anlaminda gormedim; bilgi sorularinda "Bu dogru cevap", yorum sorularinda "Okudum ben bunu" olarak dusundum. Acikcasi, tiklere de bakmadim zaten. Insanlar aliniyor diye tik koyuyorum. Cevap yazarken biraz da icimi bosaltir gibi yaziyorum, o yuzden soran kisiye ben de tesekkur borcluyum o acidan. Ben burayi ciddiye aliyorum bir miktar ama ciddiye aldigim yani tikler ya da tesekkur degil.

burayı ciddiye almak ayrı bir şey, buradaki insanların kibar olmadığını fark etmek ve bunun üzerinden toplumu genellemek başka bir şey. buraya gelmeyi becerebilecek medeniyet seviyesine erişmiş insanlar bile böyleyse sokaktaki insandan bir şey beklemeyelim o zaman.

kibar olmayı bilmiyor insanlar, görmemişler yani, birilerine teşekkür etmeyi bilmiyorlar. teşekkür etmek isteyen mesajla da eder, olay soruya cevap da değil. ayıp olduğuna katılıyorum, öğretilebilecek bir şey olduğunu da düşünüyorum. teşekkür etmek, minnet göstermek çok güzel bir şey arkadaşlar, lütfen teşekkür ediniz insanlara.

Herzamna Konu teşekkür değil orda, yanlış yorumluyor olabilirsini. Soru ve o Soruya verilen cevapların dogruluğu, işe yararlılığı, faydalılığı bence. Ben bu şekilde değerlendiriyorum. Soru bana izlicek bir film önerin ise teşekkür olarak yorumlayıp cevap verenlere teşekkür edebilirsin. Ama soru “şu şu oyuncunun oynadığı bi film vardı yönetmeni şuydu ismi neydi o filmin?” İse gelen cevaplardan hangisi dogruysa onu tiklersin ki okuyanlar da o dogru bilgiyi görebilsin. 5 cevap var 5i de tikli ve ben de duyuruyu o an okuyan biri olarak bilmiyorum o filmi tek tek filmleri mi araştırmam gerekecek gibi..
Herzaman teşekkür bekleme o yüzden :)

erty_ksk +1

Bana genelde ya hiç cevap verilmediği ya da öyle alakasız cevaplar gelmediği için tik atarım her cevaba, teşekkürü de sorumun altına erkenden eklerim daha sonradan sadece teşekkür edilmediği için.
Kendi yazdığım cevaplarda çok takılmıyorum.

Benim en sinir olduğum da yazdığı soruyu çabuk silenler.
Uzun uzun cevap yazıyorum "cevabla" diyorum soru yok.

En son geçen gün iki çok eski arkadaşına kitap almak isteyen birine cevap yazmıştım mesela linkler verdim önerilerde bulundum vs. Bayağı vaktimi aldı yani, bi yolladım soru uçmuş. Delirecektim sinirden.

Kesin bilgi gerektiren şeylerde, doğru cevap hangisiyse ona tik verilmeli bence de (@erty_ksk'nin de vermiş olduğu örnekteki gibi). Ama fikir soran şeylerde de @Traveller'ın dediği gibi saçma davranan tipler hala var maalesef. Eğer sen fikir danışmak için açmışsan duyuruyu, her kullanıcı da kendi mantık ya da zevk süzgecinden geçirerek cevap verecek demektir. Zevklerin uyuşmadığı ya da aynı pencereden bakılmayan cevaplar olacaktır ama bu "Hmm, aynı fikirdeyiz, al sana tik!" demeyi mantıklı hale getirmiyor. Bunu yapan duyurucular da zaten onaylanmak için açıyor o duyuruyu, fikir danışmak istediği için değil.


Ha, bir de ayrıca teşekkür edilmesi gereken cevaplar olduğunu da düşünüyorum. Bazen o kadar önemsiz bir soruya ya da soru soranın bile sanki çok önemsemediği bir konuya o kadar detaylıca cevap veren yazarlar var ki insanın bir tikten daha fazlasını yapası geliyor. (eksiduyu.ru)

www.youtube.com

arpej bu arpej tipik 6/8

pimisini amisini bilmem

yukarıdaki çizgi dediğin notaları bağladığı çizgi mi?

nota değerlerine çalış, böyle çok zorlanırsın.

ilk üç notayı bir metronom vuruşuyla diğerini de bir metronom vuruşuyla çalıcaz değil mi? şarkıda öyle gibi.

dediğim çizgi şu re-sol-si notalarını bağlayan çizgi var ya o ne? basit bir soru biliyorum ama :D

eğer 2 nota bağlı olsaydı yarım vuruş olacaktı ama 3 nota olunca kafam karıştı.

oradaki her bir nota 1/8'lik. soldaki 3 tane 1/8, sagdaki de 3 tane 1/8 gibi.

su videodan da bakabilirsin, oradaki her vurus 1 adet 1/8.

www.youtube.com

her vuruşa bir nota

www.youtube.com

o zaman toplam 3 vuruş bu arpej değil mi? 8-6 ile 4-3 aynıydı sanırım. 7-8 yıl önce az çok biliyordum. tekrar gitar çalmaya başlayım dedim en temel şeyleri unutmuşum.

6 notayı 3 vuruşta çalamazsın

her vuruşa bir nota, metronomun vurduğu aynı zamanda sen de notayı çalacaksın bu kadar.

3/4lük ritim ile 6/8lik ritim aynı değil.


ikitane 3/4lük 1 tane 6/8lik ritim yapar

ama ikisi de farklı ritimler

arada olcu cizgisi yoksa killerbee'nin verdigi bilgi yanlis 2 tane 3/4'luk nota bir 6/8 yapmaz, 6/4'luk yapar

selamlar, söz konusu ölçü, 6/8'lik (altı sekizlik) ölçü. (yani ölçü içerisinde 6 tane 8'lik nota değeri var demek) altı sekizlik ölçü, 2 vuruşlu, ama 3'erli ölçü yapısındadır. (yani iki dörtlükten farkı, yine 2 vuruşlu olmasına rağmen, iki dörtlükteki gibi 2şerli değil, üçerli olmasıdır.) bunun manası, her bir vuruş, kendi içinde 3'e ayrılır. dolayısıyla metronomda alacağınız tempo, (her ne kadar 8'liklere de vurdurabilecek olsanız da..) normalde noktalı dörtlükler için tek vuruş şeklinde olacaktır/olmalıdır. yani her bir noktalı dörtlük değere bir metronom vuruşu, içerisinde 3 adet sekizlik nota.. diğer vuruşta da diğer 3 nota şeklinde çalınır.

üstten notaları bağlayan çizgi ise, tek başına duran çengeli olan sekizlik nota değerinin 3 tanesinin birbirine bağlanışından oluşan çizgiden başka bir şey değil.
yani tek sekizlikte çengel, 2 veya 3 sekizlik yanyana ise böyle üstten veya alttan çizgili şeklinde yazılır.

her bir notanın yarım vuruş olarak düşünmenizin sebebi, 4/4 veya 3/4'lük ölçülerde, yani 2'şerli iç bölünmeleri olan ölçü yapılarında eğitimcilerin size yarım vuruş diye öğretmesinden kaynaklıdır. yani 3/4 lük ölçüde sekizlik değer sizin tabirinize göre yarım vuruş iken, 6/8'lik ölçüde sekizlik değer üçte bir'dir.


ayrıca;
killerbee yazmış, 2 tane 3/4'lük bir tane 6/8'lik yapmaz. 2 tane 3/4'lük bir tane 6/4'lük yapar. keza 3/4'lük ölçü ile 6/8'lik ölçü içerik olarak aynıdır. ikisinde de 3 tane dörltük, 6 tane sekizlik, 12 tane onaltılık değer sığar. farkı iç bölünmeleridir. biri 2'şerli, diğeri 3'erli..


saygılar.

şanzıman ustası zaten 1 2 tane var. belkide 1 tane

o da ikitelli sanayide.

tüm türkiyeden sandıklayıp sandıklayıp o adama gönderiyolar, arabadan tut tıra kadar, kimdir nedir bilmiyorum. ikitelli oto sanayi sitesinde kime sorsan söylerler sanırım, acayip meşhur bir adam.

yanlız öyle sen arabayı götüremezsin, ona şanzımanı söküp göndericeksin.


adamın boyutu şu, bildiğin tüm araç servisleri gönderiyor bu adama. şanzıman sökmek bi derece, otomatik olduğu zaman iyice değişiyor.

Kendi Corsa'm ile yaşadığımı anlatayım size. Benzer bir sorun vardı. Bana da elektrovana, selenoid, pozisyon şalteri falan değişecek dediler. Şanzıman revize olacak dediler. Forumlarda benle aynı şeyleri yaşayanlar, hep bu işlemleri yapmışlar vs.

Neyse bir İngiliz forumunda adam demiş ki, komik gelmesin size ama bu sadece bir sigorta sorunu. Çakmaklık girişinin sigortası şanzımanla bağlantılı. Değiştirin düzelir demişler. 3 tl'ye sigorta aldım benzinciden, değiştirdim düzeldi. Şaka gibiydi. 500 tl'den 5 bine kadar açılan kapıda 3 tl ile kendim halledince kuş gibi hafifledim. Böyle saçma sapan bir şey de olabilir sorununuz. Sensör vs. Yabancı forumlardan araştırın önce.

www.youtube.com

"Gearbox banging. "Check Gearbox" error."

Aynen doğru bir bilgi. Sıcaklığın etkisiyle yağlar termojenik etkiye maruz kalıp yağ asitlerine ayrılarak mitokondriye taşınıp krebs döngüsüyle ATP sentezine katılıyorlar.

nesi saçma bunun abicim? angelus açıklamış işte bilimsel olarak. devam...

işe yarasa çok daha popüler bir uygulama olurdu.

Bizim bir komsu bunu denemek icin gece tek koluna Vicks surup yatmisti, simdi bir kolu incecik digerinde kollar patlican :(

bunlarla uğraşılacağına akşam 1 saat yürüyüş yapılsa kesin sonuçalınır

eda taşpınar sürekli güneşlendiği ve terlediği için incecik. angelus açıklamış sebebini. ben ikna oldum.

Hahaha böyle bir şey olabilir mi? İnanmayınız.

bu aptallıklarla uğraşmaman için sana özet geçiyorum:

bölgesel yağ yakımı diye bir şşey yok. kolunla dambıl kaldırırsın bütün gün, gider baldırlarındaki yağlar erir.
50000 tane mekik çekersin günde, gider yanaklarındaki yağlar erir.

vücudun, metabolizman ilk nereden vermek istiyorsa ordan verir. bölgesel zayıflama aptallıklarıyla vaktini harcama. yağ yakıcı aktiviteler yap.

Şimdi şöyle bir gerçek var... hergun akşamları yaklaşık 8 kilometre yürüyorum bunun son 1-1.5 kilometresini koşuyorum. Tişörte bakıyorum sırt ve biraz göğüs bölgesi ter içindeyken göbek çevresinde zerre ter izi yok dolayısıyla bu bölgede terleme az belli oluyor...bunu artırabilirsem faydası çok olacak göbeğin erimesi için...

Ben küçükken mahallede çocuklar yapardı bunu. Vicks olmayan versiyonunu ama. Yani efsane o zamanlardan beri yaşıyor demek ki. Yaşım 31 bu arada :) Yukarıda da denmiş. İşe yarasa kimsede göbek kalmazdı.

zamanında bunlardan giyip yürüyüşe çıkan amcalar, teyzeler görmüşlüğüm var.

saunaesofmanii.files.wordpress.com

browser değiştir.

tanıdık bulunca rahat edeceğini nereden çıkardın ? gönüllü projelerinin avantajı olmaz sana, ha unilever pg gibi şirketlere girden etki edebilir de, kobi tarzı yerlerde adamın umrunda olmaz

eğer maddi açıdan çok sorunun yok ise ptt sınavını bekle, ya da tanıdıık aracıya sorun olmaz ise git çalış ptt olursa oraya zıplarsın.

antep'in çok pahalı bir şehir olduğnu söylüyolar. bünyesinde barındırdığı fabrikalar ve iş imkanları dolayısıyla.

o maaş sana orada katiyen yetmez, bildiğin sürünürsün, hiç gitme daha iyi.

tanıdığın bulduğu işten kimseye hayır gelmemiştir sana da gelmez.

özellikle tanıdık falan girdi mi işin içine, çok istesem bile hayır diyorum.

global tüm şirketlere, kurumsal tüm şirketlere bir defa cv gönder başvuru yap.

nerden ne çıkar belli olmaz.

2500 tl baslangic icin normal, 2 ay deneme suren var o sirada ptt ve baska isler kovalarsin.

yeni neslin en büyük eksiği bu işte. başlangı.çta 3 / 4 bin maaşla başlayacaklarını sanırlar. dostum sen şu an bi halt bilmeyen yeni mezun mühendissin. şuanda piyasada 2500 tl'ye o işi senden çok daha iyi yapacak teknikerler mevcut.

sana abi tavsiyesi, işi öğrenene kadar verilen maaşa razı ol, işi öğrenip adam gibi yöneteceğin durumda da maaşını kendin belirle.

ek bilgi: elektrik - elektronik mühendisiyim, 8 yıldır çalışıyorum.

ya kardeşim. sen nesin kimsinde 2500 tl maaşı küçümsüyosun şu devirde. sanki boğaziçi bitirdin.

3500 başlıcakmış en az. yok 5000 başlarsın ya. her firma milyar tl kar açıklıyo çünkü çeyreklik.

arkadaşlar şunu atlıyorsunuz.

bu arkadaş ailesi ile beraber a şehrinde yaşıyorsa eğer, 2500 tl ile geçinir.

ama bu iş b şehrinde ise, ev tutması, eşya temin etmesi, taşınması derken kalkıp 1000-1500 tl kirap verip, geri kalan parayla geçinmeye çalışması mantıksız, ben bunun altını çizmek istiyorum. özellikle antebin çok pahalı bir şehir olduğu, ev kiralarının fiyatlarının bayağı bir yüksek olduğundan bahseden arkadaşlarım oldu.

ikincisi işi çalışabilecek şartlardan uzak, aşırı ağır tempolu mobbingli bir iş de olabilir.

siz kendinizi koyun şimdi. referans yapmak için taaa uzak bir şehre gidip düşük maaşın yanı sıra bir sürü risk alıyorsunuz, değer mi? değmez mi?

Yeni mevzun 2.500 idealdir. Biz okulu bitirenlere1.800-2.000 veriyoruz. Ama bizden çıktı bir mühendis, başka bir firma 5.000 verdi, 1 ay tecrübesi vardı işte bizde o kadar.

Sen işe başla, o sırada iş bakarsın.

Meseleyi inceledim ve sizi haklı buldum.

şarkı birol can'ın olduğuna göre

bu şarkıyla uzun süre edirnede meşhur olduğuna göre, tabii ki birol can'ın versiyonu doğru.

ayrıca birol canın şarkısı 93 den beri var 96 da kayıt edildi.

haluk leventin versiyonu çok sonra çıktı

al bu da bonus : www.youtube.com

Tanisalim mi bayan? Cok guzel bi hanfendisiniz

Bunu 38 kilo vermeden önce söyleseydiniz inanırdım efenim

Sen o çok makyaj yapan kız değil miydin ?

Aa önceki halini hatırlıyorum ne kadar güzel olmuuuş saç da değişmiş çok yakışmış çok tebrik ederim :)

tebrikler.

2. foto yürek hoplatıcı

Çok makyaj yapan kız değilim artık hiç makyaj yapmayan kızım @damla sakızlı dondurma

@datnet trt spikeri gibi tane tane konuşurum az ve öz konuşurum ajdjdkks tipim öyleyse bilemem

Bayağı güzel durmuş. Çok az daha versen tamamdır.

Kıyafetlerın cuk oturması ve çevik olabilmek güzel şey, değil mi? :)

@skooma vallahi nasıl bi rahatlık mutluluk anlatamam. 25 daha vermeyi planlıyorum bakalım zamanla göreceğiz.

@meyal saçlarımı çok seviyorum ama yine de teşekkürler

Eski halini hatırlıyorum. İlk foto gayet iyi. Yürünür. :)

tanışalım mı^^

cenabi allah yuzunuzde bayagi bir mesai harcamis. masallah baska diyecek lafim yok

38 kilo nasıl veriliyor matrix’te bug mı vaaar

Hoş :)

Vaziyet alın buralar dolar birazdan

Ekşiduyuru geçici olaraktan ...

Saçı tutan el arkadan başka biri tarafından uzatılmış gibi duruyor.

Ama keyifler yerinde belli ki, güzel.

Marianın bahçesi mi burası?

Bu arada pek hoşsunuz :)

Alaçatı tenha, hepinize teşekkür ederim:)

makyaj seni çok değiştiriyor.

Bayıldımmm

Yaşın biraz büyük duruyor. 27-28 mi?

yakıyorsun karşim.

Harikaymis,

Senin bir kac duyurunu hatirliyorum iliski problemleri uzerine,kesin tespit koyabilirim ki o arkadaslar bildigin beyin yerine findik tasiyorlarmis.allah cirkin sansi versin.

<3 güzel

Arkadaki emmi önemli bir şeyler anlatıyor...

ben sırf merakımdan dolayı kazakistan çölüne giderdim.

orası hakkında en ufak bir bilgim yok, deli gibi fotoğraf çekebileceğm bir yermiş gibi geldi. sırf bu yüzden.

bir de 30-35 ülke gördüm oradan alışkınım.

mühhendisliği bırakmayı.

Kocaeli' nde kurulu bir düzenim, eğlence olayım yoksa ve yurtdışında çalışmak o tecrübeyi kazanmak istiyorsam Kazakistan derdim. Bu tamamen size bağlı bence.

Kazakistan

Yasin da gencse what is stopping you

Şöyle en azından bir 6 ay 1 seneliğine Kazakistan. Homesick gibi olaylar bir 3 4 ay gibi vuruyor öncesindeki yeni ülke yeni kültür olayından çok hissedilmez. O arada iyi para kazanmış olursun, az değil fark 5 katı neredeyse 15bin tl. Baktın olmuyor dönersin. Zaten kıyaslanan da Kocaeli, İstanbul gibi sosyal hayati çok zengin bir yer değil.

meslek,yaş ve iki işin sektörüne bakmadan cevap vermek hatalı.

bu soru çok ciddi bir soru. çeşitli etkenler düşünülmeli. ailenizden ya da sosyal hayatınızdan uzakta yaşayabilir misiniz? mesela askere giden bir çok kişi daha önce ailesinden ayrılmadığı için psikolojsi bozuluyor. ülke içinde hem de.

siz çöle gittiğinizde bir çok şeyden uzak kalacaksınız. aile, sosyal çevre, sevdikleriniz. mesela kendinizi çok iyi işe verebiliyorsanız rahat edersiniz. çalışmak unutturur.

onun için önünüze kartlarınızı alın. mesela ben bu sorudan maddiyatın sizin için önemli olduğunu anladım. eğer öyle ise kazakistan'a gidip mutlu olmaya bakacaksınız. o şekilde yaşayacaksınız. kartlarınızı iyi tartın ve hamlenizi yapın.

not: genel cevap şudur: yaşınız gençse bir iki yıl - bıkana kadar- para biriktirin ve ülkenize dönün. ama gençliğin kaldıramayacağı şeyler de olabilir.

bahsedecek çok şey var da neyse. kolay gelsin.

Tabiki Kazakistan
Sorman hata dostum

Düşünmeden Kazakistan +1.

Karşılaştırdığın yer de Kocaeli, hadi Amsterdam falan olsa insan ancak biraz düşünür.

Öncelikle yaş 32. Teknik ressamım. 7 sene boyunca kurumsal büyük bi firmada teknik ressamlık yaptım. Geçen sene ise Azerbaycan da iş yapan bi firmadan güzel bi teklif gelince orayı değerlendirdim. Orda imalat sorumluluğu verildi. İş bitti. 5.5 aydır filan işsizim. Bu sefer Kazakistan’dan güzel teklif geldi. Hem sıkıldığımdan hem de yurt dışı şantiyesi istediğimden olumlu olarak konuştum. Daha imzayı atmadım ama işin olma durumu %98. Geçen gün yine bi duyuru açmıştım. Tengiz ile alakalıydı bu. Tengizi araştırdıkça acabalarım oldu. Değer mi gibisinden. Bu arada 15 ay gabarda hiç sıkıntısız bi askerlik yaptığım için de, açıkçası yerin durumu çok koymaz diyerek kendimi kandırmayı da deniyorum. Aslında %100 gideceğim gibi ama insan biraz güzel şeyler duymak istiyor filan. Böyle durumlar işte :)

kazakistan. ayrıca 2. türki cumhuriyette çalışacağınız bu işle daha sonraki teklifler için hem tecrübeli hem de aranan biri olacaksınız. bunu değerlendirirdim ben.

kazakistan'da bulunmadım ama rus dili ve edebiyatı öğrencisiyim, hocalarımdan biri kazak, kişisel olarak da orta asya'ya ilgi duyuyorum, oralarda yaşamış-yaşayan tanıdıklarım oldu vs. o nedenle beylik laflar edemeyecek olsam da biraz çemkirebilirim diye düşünüyorum.

şimdi benim anladığım kadarıyla kazakistan'da nereye gidileceği çok önemli. bazı yerlerine 10 bin dolar maaş verseler gitmeyi tercih etmem şahsen fakat astana'da iki sene çalışacak olsam sanırım giderdim, hatta koşa koşa. kazakistan'ın neresine gideceksin, bu önemli.

onun dışında ben kendi adıma kazakistan'ı tercih ederdim şehir çok sakat olmadığı sürece. yurtdışı tecrübesini şahsen her zaman güzel ve olumlu buluyorum. kocaeli'yi çok gömmüşler ama gölcük-değirmendere tarafı bence türkiye'nin en sevimli, en yaşanabilir yerlerinden. öyle bir yerde 3000 lira fena da değil. öte yandan kazak çölünde 3-4 yıl yaşasan deli gibi para biriktirme şansın olabilir veya burada ailen, sevdiklerin vs. için çok sağlam destek çıkarabilirsin. istiyorsan yatırım yaparsın, ev alırsın falan.

ben kazakistan diyorum ama dediğim gibi nereye gideceğin, kişisel tercihlerin, isteklerin vs. çok çok önemli. beni kazakistan'a yollasalar ilk işim bulunduğum yerin astana'ya uzaklığını kontrol etmek, sonra da barys astana'nın fikstürüne ve iş takvimime bakıp "ne kadar fazla hokey maçına gidebilirim" diye düşünerek buna uygun plan yapmak olurdu mesela. 3 bin dolar maaş verecek olsalar gtüm ata ata mutlulukla giderdim. orada seni çeken, sana samimi gelen bir şey olacak mı? kazakistan hakkında ne düşünüyorsun, kendi hayallerin/fikirlerin nasıl vs. hepsi önemli.

bitirmeden tekrar kocaeli'ye çamur atanlara da kızmış olayım. yahu adam kocaeli mi kazakistan mı demiş, almanya veya norveç dememiş. kocaeli cennet değil tamam da sanki kazakistan çok matah ülke.

@der meister
Dediğiniz gibi :) kocaeliyi sevmeyenleri ben de pek anlamam ama bu yıllar yılı yaşayışımla alakalı muhtemelen:) pis havasına da grisine de alışmışız:) seviyorum çok:)
Tengiz tam sınırda ve o dediğiniz merkezlere filan çok uzak bi yer. O yüzden çöl olarak niteledim. Hayat Yok sadece iş var:) ama hayatın olmadığı yerlerde de bulunduğum için kaldırabilirim diye düşünüyorum. En kötüsü geri dönerim diye de kendi içimi ferahlatıyorum:) sağlam mühendis arkadaşlar var bildiğim kadarıyla orda. Herkes bi şekilde para için çıkıyor buralara. Büyük ihtimal karartıp gideceğim.
Herkese yorumlar için teşekkür ederim..

benim çözümüm askerlik modelini değiştirmekle alakalı

kısa dönem 6 ay, uzun dönem 12 ay, asteğmen 12 ay(ben askerlik yapalı çok oldu değişmiştir)

bunun sistemin yerine paralıyı sadece yurtdışında çalışan, oturan gerçekten türkiyede bulunamayacak olan insanlar için çıkartıp, geri kalan askerlik modelini herkes için örnek veriyorum 3 ay/ 4ay şeklinde yaparsan eğer, ne kimse paralı yapmak ister ne de bilmem kaç yıl sırf askere gitmesin diye okul okumakla, yüksek yapmakla, bedelli beklemekle geçer.

hatta bu modelin bin türlü alternatifini de çıkartırsın.

benim askere gitmemdeki kırılma noktası, 18 aydan 15 aya düşmesiydi mesela.

lan dedim 3 ay 3 aydır. gideyim bari.

zorunluluğu yanlış, bedelliyi desteklemiyorum, dediğiniz gibi parası olmayanın ölmesi gerekmiyor.

bedelli hakkı verildiğinde ikinciye düşünmeden yaparım.

bu ülkede ölen öldüğü ile kalır. kimse için bir şey yapasım yok. motive değilim.

Yerden göğe kadar haklısın. Açıktan açığa korkunç bir haksızlık. Fakirsen ölmende bir sakınca yok, paran varsa bu kadar temel bir konuda bile ayrıcalık kazanıyorsun. Belki de hayatını kurtarıyorsun. Siyasetin paranın köpeği olmasını yadırgamıyorum da en azından şehit ailelerinden ciddi bir tepki beklerdim. Benim bir yakınım askerde ölmüş olsa en büyük devlet düşmanı ben olurum. Böyle adaleti de kalkınmayı da Allah kahretsin.

dunyanin isleyis hali, maddenin dogasi sana "haksizlik" olarak geliyorsa evet haksizlik. bence degil. insanlar esit sartlarda dogmuyor ve esit sartlarda yasamiyor. yasamda adalet diye bir sey zaten yok. hani bunu sitem olarak yazmiyorum, adalet canliligin dogasinda olmayan bir sey.

biri doguyor 1 yasinda losemi olup ölüyor, baskasi yasiyor. burada adaletten haktan hukuktan bahsedebilir misin?

zenginle fakir ayni okullara mi gidiyor? ayni sartlarda mi egitim goruyor?

zenginle fakir hasta olduklarinda ayni hastanelere mi gidiyor? devletin ozel hastanelere izin vermesi haksizlik mi? parasi olan da devlet hastanesine gitsin o zaman di mi? profesore gidemesin. yoo gayet, parasi olana devlet sen parani harcayip daha iyi tedavi olmayi secebilirsin diyor.

parasi olana sen daha iyi okullarda okuyabilirsin diyor.

ozel ders vermek serbest, parasi olan derslerde zorlaniyorsa ozel ders alsin diyor.

mulk edinmek serbest, parasi olan evini alsin otursun diyor.

miras serbest, sen calismasan bile baban deden calistiysa onlar ölünce ellerindeki mali al yersin, belki calismana bile gerek kalmaz, babasi fakir olan sifirdan baslasin avcunu yalasin diyor.

bunlar sadece bizim devletimiz icin degil, dunyanin isleyisi boyle. bazi kisilerin daha fazla parasi var, bazi kisilerin daha az parasi var.

parasi cok olanin hayati parasi az olanin hayatindan daha kolay.

bu benim icin maddenin dogasi geregi boyle, aksini hayal edemiyorum. senin icin adaletsizlik olabilir.

kanser olan kisinin parasiyla cok uzman profesore gitmesinin yasal olmasi ile parasi olan kisinin belli bir yukumlulukten muaf olabilmesi arasinda benim icin kategorik bir fark yok. dunyanin duzeni boyle. birine olur digerine olmaz diyemezsiniz. keske herkes zengin olsa dersiniz o bile sacma, fakir olmadan zengin diye bir sey olamaz.

oyle bir sey iste.

robokot
meseleyi mi anlamadin, demogoji mi yapiyorsun anlamadim,
senin bahsettigin sey kazanma ve harcama ozgurlugu,
devlet sana kazanamazsin ve harcayamazsin demiyor, serbest birakiyor,
ote yanda ise bir mecburiyet koşuyor, herkes mecbur ama bazilari haric diyor, yanlis olan bu..
hatta sistem geregi paran varsa da muaf olamiyorsun yaşin geregi..
nerden baksan tutarsizlik, nerden baksan ahmakça..

@alttaraf

Robokot görüşlerini belirtmiş. Tanımam etmem de farklı düşünüyor diye adama hakaret etmek zorunda mısın? Herkes senin gibi düşünmek zorunda değil. Bence o hakaret sözcüklerini geri al. Ahmak falan demen çok yanlış.

Yaklaşım yanlış.

Aynı fakirler asgari ücrete yapılan düşük zamları, yüksek zam vaatlerine tercih ettiler mi? Ettiler.
Sadakaya muhtaç olmayı, onurlarıyla çalışıp maaşları hak etmeye tercih ettiler mi? Ettiler.

Akp'nin oylarını genelde fakirlerden aldığı bir gerçekken böyle bir tartışma yersiz ve gereksiz oluyor.

Özetle fakirler kararını verdi. Bunun üzerine ne denebilir?

Askerlik bi manada ülkeye hizmet. Ama ülkeye hizmet etmenin tek yolu yok. Bedelli parasını verebilecek adam muhtemelen üreten, para kazanabilen ve ekonomiyi döndürebilen biriyken bedelli parasını veremeyecek adam asgari ücretli ya da işsiz, niteliksiz işgücü olan, ekonomiye düz işçi olmak dışında bir katkisi olmayan birisi. Bu durumda ekonomiye katki veren kişinin belli bir ücret karşılığında askerlikten muaf tutulup buna devam etmesi, ekonomiye katkisi olmayan kişinin de 12 ay boyunca niteliksiz iş güçü olarak askerlik yapması bence yanlış bir uygulama değil.

Burada askerlerini korumak devletin görevi. Tehlikeli bölgeye 12 ay askerlik yapan, silah tutmayi 3 4 ay once öğrenmiş adam yerine uzman ve profesyonel askeri gönderirsen askerlik yapan kişileri de nispeten güvenli bölgelerde eğitip askerlik yaptirirsan bence hem asker ölmez hem de sorun çözülür.

Ayrıca bu bahsettiğim askere gidecek kesim genelde temel eğitim, görgü kurallari gibi konukarada eksik kisiler oluyor. Askeriye bunlari öğrenmeleri için de iyi bir firsat. Anadoluda kadınların bu kadar eğitimsiz kalmasinin bi nedeni de askere gitmemeleri, erkekler bi sekilde askere gidip köylerinden ayrilip şehir görüyorlar. O kesim için önemli bi olay askerlik

yoo meseleyi gayet duzgun anladim. sen askerlik mevzusunu kategorik olarak para ile avantaj saglayabilecegin seylerin dışına itmeye calisiyorsun, ama oturup dusunursen kategorik olarak farkli degiller.

Bu alerjin bedellinin kalici degil gecici olmasindan dolayi. Yoksa bu her zaman olan bir imkan olsa boyle dusunmek akliuna bile gelmeyecekti. Ispat istersen: dovizli askerlik diye bir sey var. her zaman var. yurtdisinda belli bir sure calisiyorsan veriyorsun parasini askerlikten muafsin.

Yurtdisinda calisacak kisinin ekonomik profili genelde farkli oluyor takdir edersin ki.

Bu hak onlara her zaman var. Ona haksizlik demiyorsun, belki aklina gelse dersin yine ama aklina gelmiyor, neden? cunku kalici bir sey. Her zaman olan bir sey, senin icin arka planda kaliyor.

Devletin "sen buna mecbursun, ya da parasini verirsin" demesiyle kanser hastasi birinin kendine parasinin yetecegi en iyi doktoru bulma mecburiyeti arasinda ciddi bir fark yok. Bu ornekleri ozellikle verdim cunku bir "mecburiyet" iceriyor ikisi de.

Parasi olan kisi sagligina bakmaya mecbur oldugunda onundeki bu zorlugu daha kolay aşabilir.

Parasi olan kisi askere gitmeye mecbur oldugunda onundeki bu zorlugu daha kolay aşabilir.

"herkes mecbur ama bazilari haric diyor, yanlis olan bu.."

iste diger ornekler de bununla ortusuyor, hasta olan kisi hastaligina care bulmaya mecbur. "bazilari" careyi bulabiliyor, "bazilari" bulamiyor. Aradaki farki yaratan yine maddi durumun.

Ille askerlik diyeceksen, kapi gibi dovizli askerlik var iste, uzun senelerdir de var, aa bu haksizlik diye dolastin mi ortada acaba? Sanmiyorum. Adam yurtdisinda calisiyorsa odeyecek parasi da varsa duzeni vardir dersin karisi cocugu vardir dersin, mantikli gelir. Buradakilerde de ayni durum var.

Hadi bedelli olmadi, askerlik cagim geldiginde parami bastirip okula da yazilabilirim, hop askerligim ertelenir.

Hadi bedelli olmadi, askerlik cagim geldiginde hop yurtdisindan gayrimenkul alir, belli bir fiyatin ustune verilen sinirsiz oturma hakkindan faydalanirim, yine gitmem.

Paarasiyle yuksek lisans yaparim, doktora yaparim.

Para ile bunlarin hepsini yapabilirim, bunlara bas vurabilen kisi "haksiz" mi gozunde? Para kendi devletine direk gidince mi haksiz oluyor?

Para dunyada her kapiyi acar, bunda da acar. Bunlarin hepsine haksizlik dersin ok, ama bazilari normal bazilari haksizlik diyemezsin.

Senin duz mantigina gore o zaman hic bir istisna olmamali, 19 yasina geleni devlet kolundan alip goturmeli, para ile satin alinabilen hic bir sey (ogrencilik, yurtdisinda oturma / calisma hakki) kisinin zamaninda askerligini yapmasina mani olamamali. Boyledir dersen en azindan tutarlisin derim. Ama boyle degil dersen argumanin tutarli degil.

traveller,
o bir sarki sozu ahmet kayaya ait ve ben onu yazan kisiye degil devlet politokasina dedim, oyle anlasildiysa ozur, ama sanirim sadece sen yanlis anladin,
nundu,
tabi butun parasini verebilenler ulkeye katkis olan yuksek muhendisler degil mi?
iclerinde hic Akmutahitlerin cocuklari yok,
nargile cafelerde tesbih cekenler yok,
taksim barlarinda baba parasi ezen ya sa kimlikle gittigi ukrayna sa masaj salonlarinda keyf catan yok...
ornekleri milyara cikaririm..
ama iste bu kafa..

robokot,
azar azar dogru soylemeye calisarak yine ortaya lafi dolandirarak isteyerek ya sa istemeyerek yanlis yola cikmissin bence..
tel den yazdigim icin her argumanina karsilik istedigim uzunlukta yazamiyorum ama,
dovizli askerlik meselesi,
ben zaten yurt disindakilerin oy kullanmasina da karsiyim, norvecte yasayanin attigi oyu bagcilardan kullanan comarin oyuna ekleyip beni burada kimin yonetecegine karar verilmesi zaten yeterince trajikomik, eh buna oy hakki verirsen askerligini de bir sekilde ayarlaman gerekiyor devlet olarak, ona da boyle care bulmuslar, bunun adil cozumu nedir bilmiyorum, uzerine kafa yormak lazim, oy da yok askerlikte yok gibi bir cozum olabilir belki, elbette bunun kac yil falan olacagi ve diger sartlari uzerine konusulur,
ben zaten basta belirttigim gibi zorunlu askerlige karsiyim,
sorun burada bazilarina mecbur kilinip bazilarina ayricalik taninmasi..
soyledigin diger hastane postane islerine gelince..
durum benzerlik bile tasimiyor..
bu ulkede askerlik ehliyet almak gibi birsey degil, yillardir binlerce insan kursunlara geliyor, boyle bir ortamda sen ver parayi olumden kurtul, ustune bir de sampanya patlatirken selfie yap , olende gebersin bana ne diyemezsin..
bir hakki ya herkese verirsin ya hic kimseye vermezsin..
piyango misali adil bir cekilisle yarisi alinip yarisi muaf olsa bile daha hakkaniyetli bir cozum olur bence..

blue serenity
bedelli askerlik bir kanunsa sabitlense kimse askere gitmez ki? bunun yerine orduyu lagvet ayni sey zaten :)

Yaş sınırı olmadan çıkmalı

acemi kusura bakma ama atmissin.

dovizli askerlik icin vatandasliga falan gerek yok, yurtdisinda belli bir sure oturmak / calismak yeterli. alamancilar icin de degil, almanyaya ozel bir durum degil. parasini bastirip oturma izni alabildigin yiginla ulke var AB ulkeleri dahil. paran varsa gidersin takilirsin, sure sonunda parani yatirirsin askerligini yapmis sayilirsin.

zenginler istedikleri gibi kacarlar ogrenci olursun kacarsin, yurtdisina gidersin kacarsin, problem degil. o yakalananlar kitabina uygun yapmayanlar, mecburiyetten degil.

yani "adam orda calisiyor ve cifte vatandas" mevzusu degil vatandasliga falan gerek yok. almancilikla da ilgisi yok. parasi olan icin her zaman olan bir imkan.

sonuc olarak dedigim kapiya cikiyor. dunya'da para her kapiyi acar, varlik her kapiyi acar. Turkiye'deki zorunlu askerlik kurumundan da kitabina uygun parayla her zaman muaf olmak mumkundur. Zamaninda yaka paca gidenler kitabina uygun yapmadiklarindan. Bedelli askerlik aslinda yukarida bahsettigim kadar zengin olmayan kisilere "de" bu imkani gecici olarak saglayan bir zirilti.

acemi, dovizli askerligin "kim icin" cikarildigi umrumda degil, ne icin kullanilabildigi onemli. alamancilar falan tarih dersinde okutulan bir sey artik, dedigim gibi almanya'ya giden iscilere has bir mevzu degil.

bugun yurtdisinda turist vizesi haric bir vizeyle 3 sene yasarsan 1000 euroya askerlikten muafsin. BITMISTIR. Bunu sokaktaki vatandas yapamaz, zengin yapar. Ille gidip fabrikada calismana gerek yok yani. Calismiyorsan issizlik belgesi aliyorsun, o da oluyor. Veya parasini bastir okuluna git, bir yandan okulda calis, zaten mezun olana kadar doldu suren. Paran varsa opsiyonlar sinirsiz. Paran varsa oylesine bir sirket ac, iki kisi calistir (yatirimci vizesiyle git), basinda duruyormus gibi yap kagit uzerinde o arada gez toz, 3 yil sonra muafsin. Yurtdisinda yasamaya hevesliysen bazen bedelliden ucuza bile geliyor.

Bu opsiyon her zaman var.

Yurtdisinda 3 yil yasayan herkes orada zorlukla yasamiyor, duzen bozmamak icin askere gitmekten cekinme durumu evrensel degil. Zaten yurtdisinda takilma meyli olan zengin biri 3 senesini oralarda gecirip 1000 euro cep harcligini devlete fisekleyip (ki o bile yani 8-10 yil odeme hakkin var diye biliyorum) askerlikten omur boyu muaf olabilir. Alamanci malamanci diye bulandirmanin alemi yok, vatandasliga gerek yok, kapi gibi bir opsiyon, her zaman acik, ve parasi olan tonla insan faydalaniyor.

Yurdum milliyetcileri onlara ses cikarmaz ama daha ucuza bu haktan faydalanmak isteyen, maddi durumu kendisine daha yakin olan kisileri kotuler.

yoo bence anlasiyoruz.

>diyorum ki adam zaten 3 yıl(pratikte 4) yurtdışında kalmaya karar verdiyse zaten ülkeyle bir bağı kalmıyor. yani o artık pratikte bir tc vatandaşı değil yeni tabirle expat eski tabirler almancı/gurbetçi. sen bu adama zaten gel askerlik yap desen de gelmez. gelmiyorlar da zaten. oraya master'a giden bile geri dönmüyor. işçi de dönmüyor mühendis de dönmüyor.

demissin, iste oyle bir seyden bahsediyorum. Bir kere 3 yil hayatin cok ufak bir bolumu, bu hakki elde ettikten sonra ulkeye donup normal bir TC vatandasi gibi hayatini turkiye'de devam ettirebilirsin kimse de sana "kardes sen hayirdir?" demez. Isteseler bu dovizli askerlik meselesini ogrencilerde oldugu gibi yurtdisinda yasadigin her sene isvereninden veya sahip oldugun is yerinden bir belge yollayarak erteleme seklinde yapabilirler mi? yapabilirler, ama yapmiyorlar. 3 sene idare et sonra muafsin diyorlar. Istense "yurtdisinda calis, o surede erteleyelim, donersen 1-2 sene duzen kurma tecili sonra yine askere gidersin - ama o surede calistigin ulkenin vatandaslik hakkini kazanirsan, TC vatandasligini da korumak istiyorsan ver parasini muaf ol" denebilir mi? denir, ama denmiyor, parayla kapilar aciliyor. 3 sene ne ki? Benim keyfi 3 senesini yurtdisinda gecirmis tanidiklarim var hic bir baglari da yok orayla yani.

zengin biri icin 3 sene yurtdisinda ikamet etmek neden dert olsun?

senin de anlattigin gibi, zenginin her asamada isi daha kolay oluyor zaten, benim de anlattigim o. bu dunyanin bir gercegi. en basta dedigim gibi maddenin dogasi.

zengin doganla fakir dogan bir degil, hayatin hic bir asamasinda.

askerlik ertelemeyi dusun mesela, muafiyeti birak... askerlik herkese mecburi diyor AMA ogrenciysen erteleyebilirsin.

Liseyi bitirdin, ogrenci olmanin sarti ne? Fakirsen ÖSS (ya da artik adi neyse, yasimizi da belli ettik) de yeterli puani almak.

Zenginsen, devlet özel okula izin veriyor, parasini bastirip o erteleme hakkini sen de alabilirsin. ÖSS'de fakirin aldigi puani almak zorunda degilsin. Devlet istese diyebilir, askerligini ertelemek istiyorsan ozel okula bile gidecek olsan fakirle karsilastirilir bir puan olmak zorundasin, ama demez. Fakir dirsek curutur, zengin okula kayit yaptirir arada gider.

Sizin taniminiza gore bu adaletli mi?

Bu gibi seyleri kategorik olarak bedelli'den ayirmanizin mantigini anlamiyorum acikcasi.

Askerligi bir yere "gitmek" degil de devletin sizden askeri ihtiyaclari icin ucret odemeden bedava is gucu elde etme şartı olarak ele alırsaniz yine ayni kapiya cikiyor zaten: sen bana (devlete) benim senden zorla elde edecegim ucretsiz ekonomik cikardan fazla parayi trink ver o da olur diyor, verebilen veriyor.

tekrar diyeyim, ben canlılığın dogasinda adalet diye bir sey oldugunu dusunmuyorum. o yuzden tum bunlar adaletin belli bir tanimina gore "adaletsiz" sayilabilir. ama adaletin saglanabilecegine inanan sizlerin neyi adaletli neyi adaletsiz gordugunuz konusunda bir tutarsizlik var onu gostermeye calisiyorum.

@blue serenity
neden gitmesin diyorsan bedelli askerlik niye gelsin, herkes gitsin o zaman? cozumun parasi olan gitsin, olmayan gitmesinden ibaret olmamali.

kesinlikle katılıyorum

hayat zaten adil değil denebilecek ve parası olmayana her yer adaletsiz denilerek açıklanacak bir durum değil bu. işin içinde zormalama var; zorunlu askerlik.

örneğin abd'de zorunlu askerlik yok, parası olmayan insan para için askerlik yapıyor. bu da adil değil ama normal

ama türkiyede sorun askerliğin sadece parası olmayanlara zorunlu olması! yani abdde fakir adamın askere gitmemeyi tercih etme hakkı var. ama türkiyede böyle bir hakkı yok.

çözüm zorunlu askerliğin kalkması. nasıl ki diğer tüm devlet kurumlarında patates soymak, postacılık yapmak, şöförlük yapmak için parayla adam tutuluyorsa, askerlikte de bu gibi işler için bedava işgücünden yararlanmak yerine parayla adam tutulmalı.

zaten uzun süredir er-erbaş doğrudan çatışmaya sokulmuyor. o zaman yapılan şey askerlik değil, üniforma ile bedava memuriyet yapmak.

kim ne kurtarsa kardir. her sacmalik baska sacmaliklar doguruyor. firsat esitligine gelince, oyle birsey bu gezegende yok zaten, utopya.

su anda ekranlarda vatan millet sakarya kasan insanlarin alayinin oglu ya curuk almis ya da bedelli yapmis yahu ne diyorsunuz. :)

bedelliyi savunanlar da, adaletsizlik vsr diyenler de kendine göre haklı.

çözüm sistemin tamamen değişmesi.

ya süreler çok kısa olmalı, ya da tamamen askerlik kalkıp profesyonel orduya geçilmeli.

veya bedelli temelli olup, gidenler daha az süreler için gidip maaş almalı.

aslında hepsi aynı kapıya çıkıyor. profesyonel orduya.

26 jant bir dağ bisikleti olabilir. sağlam bisiklet alırsanız aluminyum gövdeli falan bisiklete bişey olmaz ama kendisi ileride değiştirmek isteyebilir(27 jant şehir bisikletleri, yol bisikletleri gibi)

ümit markasını hiç sevmem.

türkiyede güzel markalardan kron var salcano var.(türk malı)

bütçe ne kadar bilmiyorum, onu da yazarsanız iyi olur, ümit mümit bunlar adilikte nirvanaya ulaşmış markalar, sağa yatarsın direksiyonu kırıl eder.

maşallahı varmış arkadaşın, 1.50 çocuk 26 jant sürer gibi geldi bana da. güzel salcano kron sedona yörelerinden bişey alın bence. kadro boyu ufak olsun biraz, o sebeple çeşit olan düzgün bi bisikletçiye gitmenizi tavsiye ederim.

Yerinizde olsam yol bisikletine alıştırırım, yaş çok müsait.

Şöyle bir şeyler vardı;

www.isgforum.net

yazın elektrik telleri sıcaktan salınır, daha çok aşağı iner.

yüksek gerilim direkleri gözüküyor fotoğrafta. biçerdöver de büyük bir araç hatta bayağı uzun yüksek ve geniş.

yüksek geriliim 1.5 2 metreden atlayabiliyor ayrıca.

tele değmiştir+1 atlamayla o kadar çarpmaz diye düşünüyorum.

çalıştığım bir fabrikaya 3 tane boyacı geldi, dış cephe boyası/kaplaması yapıyolar.

tekerlekli iskele ile çalışıyolar.

yüksek gerilim hattına yaklaşk 7 8 metre mesafeleder.

güvenlik kameralarından net olarak izledim.

2 kişi iskele üzerinde, 1 kişi aşağıda iskeleyi iterek kaydırıyor, yüksek gerilim hattına 2.5 metre kala, kolum kalınlığında bir ark çıkıp iskeleye atlıyor.

evet 3 ü de öldü.

adı üstünde yüksek gerilim hattı.

sırf bu atlama olayı yüzünden fabrika gibi yüksek enerji kullanan yerlerde ana şalteri açıp kapatmak için manuel bile olsa en az 5 metre uzaktan kontrol edilebilen sistemler kuruluyor.

alt tarafı bir şalter kaldıracaksın değil mi? ama öyle olmuyor işte.

www.youtube.com

camel box. vegan değilim ama içiyorum. bir hayvansallığını görmedim.

dünya üzerindeki marka sigaraların hemen hemen hepsi 2 ya da 3 markaya bağlı olduğundan dolayı, sanıyorum ki tütün içmekten başka şansın yok.

ben 15 senedir tütün içerim, bunun bir kaç sebebi var, en önemli olan hiç bir sigaranın tütün kadar keyifli bir içime sahip olmaması.

sigaranın hayvan testlerinde kullanıldığını da ilk defa senden duydum. hiç aklıma gelmeyecek bişeydi.

@killerbee maalesef sigara kullanımının etkilerinin araştırılması için hayvanlar pervasızca kullanılıyorlar. yıllarca gün içerisinde belli saatlerde doğrudan veya dolaylı yollarla sigara dumanı solutuluyor hayvanlara.

tütün tedariğini nasıl sağlıyorsunuz? internette baktım ancak yine bir takım firmaların paketli ürünlerine denk geldim. hani bu firmaların da o deneylere katılmamaları için bir sebep gelmedi aklıma.

@zgrydn kesin bilgi mi? yayalım mı? :) ''bir hayvansallığını görmedim.'' deyince espiri yapıyormuşsunuz gibi geldi de

abi her yerde tütüncüler var, çeşit çeşit tütünler var. bunlar açık kilo hesabıyla ya da hazır sarılmış olarak satılan tütünler.

bildiğin ruhsatlı, vergi veren dükkanlar satıyor yani, boş sigara filtreleri de bandrollü.

o senin karşına çıkan paket tütünler, sigara tütünü, pipo tütünü yine büyük sigara devlerinin ürünleri.

benim dediğim türkiyede yetişen tütünleri satan yerler.

Sigara ile veganlığın altında yatan prensipler pek uyuşmuyor aslında. İçmemek gibi güzel bir seçeneği es geçmeyin derim.

Tütün de sarsanız saf marijuana da içseniz izin içtiğiniz sigara dumanı, sigaranın izmariti vs. de hayvanlara direkt ya da dolaylı zarar vermiyor mu? Bu bir paradoks değil mi?. Sigaranın da daha faydalı olduğunu savunmuyorsunuzdur, seviyorum neden bırakıyorum diye düşünüyor olabilirsiniz, ama veganım dolayısıyla daha sağlıklıyım diye takılıp (burada lafım direk sana değil genel konuşuyorum) binbir türlü sağlıksız şey tüketmek bir ikilem değil mi? İnsanlar (sadece veganlar değil ama "prosumer" diye tabir edebileceğim aldığına dikkat eden kişiler) sadece ürünün eline geçen kısmını düşünüyor, aa bu kağıt FSC sertifikalı, aa işte üstünde VeganOK yazan ürünü alıyorum, ama kimse de ürünün satın alımından sonra çevreye etkisini düşünmüyor. Aldığın geri dönüştürülmüş kağıdı tekrar normal çöpe attıktan sonra, vegan sabunun packaginginin doğada çözünmeyen materyal olduktan sonra ne önemi kalıyor dükkana gelene kadar geçirdiği,ya da hatta dükkana götürülene kadar olan sürecin...

Görünce düşüncelerimi belirtmek istedim, amacım kızdırmak vs değil. Tütün konusunda zaten yukarıda cevap verilmiş.

@mirafiori aslında söylediklerine katılıyorum. sağlıklı yaşam için vegan olanlarla ilgili söylediklerine bir şey diyemem, ben sağlık için olmadım. daha doğrusu bu yolu tercih etmemde etik bir takım kaygılarım var.

şöyle ki doğaya olan zararımızı tamamen ortadan kaldırmamız mümkün değil. aldığımız nefes dahi sömürü sisteminin devamlılığı için katkı sağlarken benim amacım zararımı elimden geldiğince minimalize etmek. bu noktada da beslenmek için hayvanlara zarar vermemeyi tercih ediyorum. herhangi bir kozmetik, temizlik ürünü kullanırken de hayvanlar üzerinde deney yapılmayanlarını tercih etmeye çalışıyorum.

bu noktada da sigara konusuna gelirsek; bağımlıyım. evet sigarayı bırakmam kişisel anlamda olduğu kadar doğa için de sağlıklı bir tercih olur ancak kısa vadede bırakabileceğimi düşünmüyorum. bu yüzden de madem bir zararım söz konusu, bari bu zararı minimum düzeye çekeyim kaygısı içerisine girdim.

evet sorun yaşayacağının garantisini veririm.

tıngırdayacağı için işini görür ama bas gitar amfisi de alman lazım. azimli biri değilsen ve biraz zorlandığında vazgeçeceğini düşünüyorsan al, denemeden bilemezsin. yok, ben başladığım işi bitiririm diyorsan biraz daha kaliteli modellere yönelebilirsin. ileride hoşuna giderse, devam ederim diyorsan değiştirirsin çünkü zevkini baltalar biraz öğrendikten sonra.

Bu model iş görmez, ibanez veya cort'un başlangıç modellerine bakabilirsiniz. Azimliyseniz öğrenirsiniz internetten.

evet yeni başlayan arkadaşların bir kısmı cort alır, 2 hafta sonra satmaya çalışır.

sorduğunda ya ibanez alacaktır ya da yamaha.

tabi küçük bütçeli baslar için böyle 500 dolara kadar.

parası olan da ton derdine düşer. fender alır olmaz, müzikman alır olmaz, ken smith alır olmaz, fodera alır olmaz, mtd alır olmaz, f bass alır olmaz.

sonra bakar ki, sade enstrumanla olmuyor, enstruman kadar hatta daha da fazla para gömmek gerekiyor bastan düzgün ton alabilmek için.

avalonun enstruman preamplileri vardır mesela ufacık kutu 2000 euro. üstüne bas bas amfisi alırsın, efekt olayına girersin oo bas parasını geçti bile.

tabi ne çalacaksın o da önemli, ben rock metal çalarım dersen precision tonlar hoşuna gidebilir, nispeten ucuz bir tondur.

ya da gövdesi sağlam bir bas alırısn, ileri doğru nortstand manyetik takarsın, ne bileyim mike pope preampli alırsın, böyle de olabilir.

öncelikle cevaplar için teşekkürler.
bulduğum en ucuz ibanez marka gitar (urun.gittigidiyor.com) 1200 lira civarı. tamamen amatörce bir kullanım için bu kadar iyisi (ve nispeten pahalısı) gerçekten gerekli mi ikna edemedim kendimi. tavsiye verenler ehil kişiler belli ama bu kadar yüksek fiyata göre hazırlamamıştım bütçeyi (ve evet, üst modellerin yüksek fiyatlarından haberdarım).
işin bir de amfi yönü var ki orası daha karışık. evde kendim duyacağım şekilde çalmak için amfiye ihtiyacım var mı cidden? hepsi hepsi ucuz ve eğlenceli bir hobi istemiştim :)

müzik mi ucuz hobi? bence çok yanılıyorsun.

doların durumu ortada. sx markası dışında hemen hemen tüm bas ve ekipmanları yabancı üretim.

bası bi yere bağlayıp çalamazsın amfiden başka, hadi irig gibi bişeyle tablete bağladın, bu sefer sağlam kulaklık lazım.

bence akustik baslara bak, onlarda amfiye ihtiyacın olmadan da çalabilirsin.

ibanezin aynı fiyatta akustik basları var.

ikinci yol ise şu bi tane bas processörü alıp, bası ve kulaklığı buna girip çalışmak. bas prosesörleri de ucuz değildir.

yani sana 1200 lira bütçe yüksek geliyorsa, bu dediklerimin hiç birisini yapamazsın, akustik bastan başka.

www.youtube.com

bu videoda da elektronik olarak bağlamış.

Arkadaşlar söylemiş şahane tavsiyeler vermiş geç kalmışım. Ben de öğrenme işine el atıyım o zaman elimden geldiğince.

Scottsbasslessons.Com
Talkingbass.Net
Studybass

Bu adamlara bir bak. Scott ın YouTube kanalı artık çok dandik o yüzden derslere bedava ulaşmak istersen de harici diskini al gel yardımcı olıyım.
haydi dikkat et kendine.

Sx, squier veya cort ikinci ellerini tavsiye ederim. Ekipman işinin sonu yok ama bu markalarla çok iyi sahnelerde çalan bascılar biliyorum. Aldıktan sonra bi luthie ye sap ayarı yaptırmanı tavsiye ederim.

Kulaklık ampfisi olarak da vox amplug şiddetle öneririm.

İkinci el daha iyi bir marka bass al. Cort Curbow al mesela.

Bass gitarda ton çok önemli, diğer gitarlara nazaran öğrenirken de önemli çünkü kulağın başlarda kötüyken düzgün ses alamazsan kendini duyamama sorunu yaşarsın. Slapler patlar düzgün ses vermez vs.

Bassta amfi aşırı aşırı kalite olmak zorunda değil elektro gibi. Ufak bir amfi ve kulaklıkla çözersin. Efektör, pedal vs gerekmiyor zaten. Yani elbette var bass pedalları distortionları ama yaygınlığı çok fazla değil.

Youtube'dan baka baka guitar pro tabları ile çala çala öğrenilir. İnternet yaygın değilken internet kafeden tabların çıktısını alır çalışırdım öyle öğrendim. Gerçi son 6 senedir dokunmadım gitara.

öncelikle eğer bulunduğun yerde imkan varsa bas gitarı olan bir stüdyoya girip birazcık kurcala bence.

maalesef doğru söylüyorlar. trendyol elbiselerinde kemer aksesuar olarak ekleniyor ve gönderilmiyor dikkat etmek lazım. ücretsiz iade edebilirsiniz.

bu arada link ölmüş bakamadım. ama yaşadığım için biliyorum bu durumu.

aynından bir tane daha sipariş edin, bunu direkt gönderin. uğraşmaya üşenmezseniz de bekletin, diğeri kemer ile gelince tekrar arayın, fotograflayın. ekteki kemer aksesuar niyetine çekim için taktırdıkları kemerlerden değil çünkü haklısınız.

kendi markasıyla olan ürünlerini çabuk gönderiyorlar, ikisi de kemersiz olursa iade etmeye hala vaktiniz olur.

İade ederdim ben olsam.
Dedikleri şey olabiliyor mağazalarda da denk geliyoruz elbiseye kendileri bir kemer uydurup koyuyorlar vitrine alırken ayrı ayrı alıyorsun tamam ama bu elbisede kemer elbisenin parçası her iki rengine de baktım.
Hem bu elbiselere başka kemer ayarlamak zor hem de kemersiz kullanmak şık durmayabiliyor.
Ve bir de ona uygun kemer ayarlamaya çalışmakla uğraşmaya değmez, saçma sapan iş yapıyorlar.
İade etmek en kolayı.

Linki açamayanlar için:

hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com


Tekrar sipariş etsek kemerli gelir mi acaba? Hatta pembesini de söyleyebiliriz ama iadede sorun çıkartırlar mı? Bu sefer de bu elbise kemersiz demesinler :)

iadede sorun yaşamazsınız. bence içiniz rahat eder bir tane daha sipariş edin o da kemersizse yapacak bri şey yok onu da iade edersiniz ya da o şekilde kullanırsınız.

edit: linkleri şimdi açtım yazıldığı gibi bu ürünün kendi kemeriymiş gibi gerçekten. bana gelende daha harici bir kemerdi. bunda bence kesin bir daha sipariş verin yine kemersizse iade. ama kemerli gelebilir bu sefer.

iade et. kemer aksesuar değil bildiğin elbisenin kumaşından ve tonundan. yani elbesenin kendi parçası.

hani başka bir kemer takarlar aksesuar olarak anlarım da bu %100 kendi kemeri.

Bence de kesinlikle yalan. Çünkü bu şekilde ayrı satılan kemer olmaz. Hatta bahsi geçen şey kemer bile değil, kuşak.

biçok kere kemerli bi elbisenin kemerinin ayrıca satıldığını gördüm. yani trendyolmilladaki bu çakallığın farkındayım. ama bu elbisede benim bile aklıma gelmezdi. aynı kumaştan yapılmış bi kuşak bu. bence de iade edin.

Bu elbisenin kendi parçası değil mi ya? Dalga mı geçiyorlar.

Değilmiş, bir küçük bedeninden sipariş verip deneyeceğiz.

Yeniden sipariş verip işi karmaşıklaştırma.
Ekran görüntüleri al, açıklama dahil. Hatta sayfayı kaydet.
SOnra da tüketici mahkemesine gideceğini söyle. Ya indirim yapmalılar ya da kemeri de yollamalılar.

Aksesuarları dahil değildir diye belirtmeleri gerekirdi. Firmanın iç terminolojisini bilmekle yükümlü değilsiniz.

Kemer deri olsaydı onlar haklı derdim ama bildiğin elbisenin kumaşından kemer.
Yuh yani...

burfak haklı. kimse firmanın terminolojisini bilmek zorunda değil.

@dissendium şarkı söylemek gibi bir niyetim yok ki
nasıl bir ilişki var sesle anlayamadım?

ben de 0 bilgiyle selim ışık'ın youtube videolarıyla öğrenmeye çalışıyorum. bakalım becerebilecek miyim :D

istiyosan al bi yerden başla bence. en azından içinde kalmamış olur.

Klasik gitar eğitiminde genelde pop şarkıları üzerinden gidiliyor. Klasik eser çalmak istiyorsan özel ders alabilirsin. Şarkı söylemek gibi bir niyetin yoksa seçeneklerin azalıyor demek istiyorum.

elektro, amfi, efekt(processor mü alırsın, analog tek pedal mı alırsın bilmiyorum) al başla evde takılmaya.

apple cihazın vars(ipad, iphone, mac book pro gibi) i rig, guitar rig alarak, amfi ve efekt masrafından kurtulabilirsin.

ses ile gitarın herhangi bir bağlantısı yok itibar etmeyelim böyle cevaplara.

ukulele ve gitar nota düzeni olarak farklı o yüzden ukulele öğrenmen sadece el yatkınlığı kazandırır sana. hepimiz önce klasik sonra elektro ile başladık. ama şimdiki aklım olsa ben elektro ile başlardım.

oturup klasik müzik yapacağım demiyorsan direkt elektro ile başla.

hangisinin sesi hoşuna gidiyorsa ve kendini hangisini çalarken görmek istiyorsan onu seç. Bu video özellikle hoşuna gittiyse demek ki elektrogitar istiyorsun. Ben youtube'dan öğrendim 10-12 sene önce, o zaman bu kadar fazla tutorial video da yoktu. 2 senede bu videodaki seviyeye geldim. Elektro çalmak istiyorsan elektro ile pratik yapman lazım, klasik ile yapmanın faydası olmaz.

geçen hafta a7 serisine 3 er binlira zam geldi.

6500ler bile body 6500 tl oldu

dolar 4.83 bu gün.

kısaca elektronik alınacak zamanları çok çok gerilerde bıraktık.

ikinci el a6000 alınabilecek en mantıklı seçenek bence, zaten giriş seviyesi olduğu için hevesle alıp satan çok var, temizlerini bulmak zor değil; kit lensle beraber 2000 lira civarına bulabilirsin.

giriş seviyesi dedim ama profesyonelliğe giriş; amacı fotoğraftan para kazanmak olmayan her kullanıcıyı tatmin edecek bir model.

Hımm alırsak büyük bi ihtimal 2. El almayız :/a600

tahiryildiz.com

bunun dışında boot camp a windows kurmak ve parallel dekstop kullanmak var.

parallels ile win7 düzgün çalışır. Bootcamp macos performansını da düşürebilir.

fiyatlara bişey olmuyor da, satışlarda azalma yaşanıyor.

evlerde de öyle.

Kriz çıkarsa ve sen bugün 80k olan arabanı 1 ay sonra 90k'ya satabilecek isen, bunun nedeni arabanın durduğu yerde prim yaptığından değil, devalüasyon olduğundandır. Eğer satma planın varsa bugün sat ve aldığın parayı da, işte yatrım tavsiyesi değildirlere bakıp işte bir şeyler yap.

döviz olarak düşer, tl olarak çıkar. ikisinin arasında kalır.

sadece kare içine aldığın kulaklar mı lazım?

malzemesi nedir? bakır mı? üstündeki tellerin malzemesi ne?

kalınlığı ne kadar, eni boyu ne kadar, tam şekli nasıl, düz mü ? L şeklindemi.

o karta benzeyen kulakların bağlı olduğu şeye nasıl sabitlenmiş? malzemesi ne?

fotoğraf çok sıkıntılı.

Oradaki devre elemanı ne? Transistör değil sanırım. Switch mi? Entegre mi? Arkasını çevir bir de öyle bakalım.

tinerle çıkmaz, raspa ile kazıman lazım sonra da kalın zımparayla zımparalaman. sonra duruma göre inceyle geçmen. zımpara makinası falan alsan bile pek işe yaramaz aşırı güçlü bir makina alman lazım. baya da güç ister

raspa dediğim bu 1.bp.blogspot.com

yağlı boya ise böyle.

ahşap gibi emici bir zemin olmasaydı, git boya sökücü al derdim, 5 dakka sonra tüm boyalar pul pul kabarırdı.

ahşab boya sökücüyü emer, üstüne yaptığın boya tutmaz, sorun çıkar diye boya sökücü demiyorum.

edit: ahşap boya sökücü diye bir video buldum

www.youtube.com

bu adam boya değil vernik söküyor. boyadan kastım yağlı boya benim.

son çözümüm kalın zımpara ile üstteki boyayı inceltip tekrar boyamak. boyayı tamamen sökmen hem çok zor, hem çok enerji ister, çok toz toprak çıkar bir de gereksiz. boyanacak seviyeye indirsen yeterli.

Seninki su bazlı silikonlu duvar boyasıdır, yere dökülen kapıya sürülen vs.

İlk bulaştığı anda kurumadan ıslak bezle silinen bu hıyar kuruduktan sonra çıkmıyor.

Sıcak su, yeşil sert yüzeyli bulaşık süngeri ve sabır/güç ile yavaş yavaş çıkarabilirsin.

boya eğer kemik kadar sert boyalardan değilse eğer, al maket bıçağını kazı.

diplere yaklaştın mı tek bıçaklı permatik al onunla devam et.

ya da

zımpara takozu ve 3 tane zımpara al kalın orta ince, öyle de takoz vasıtasıyla diğer yerlere zarar vermeden çıkarabilirsin hafif hafif.

alarm çanları çalıyor dikkat edin.

yapılan araştırma ve istatisliklere göre(psikolog arkadaşlar net olark cevaplar)

intahar edecek insanların büyük bir kısmı en az bir defa dener başarısız olur.

asıl önemli olan kesinlikle uyarı yaparlar, kimisi üstü kapalı, kimisi açık.

sizin ki alenen ve defalarca defa söylüyor. en kısa zamanda harakete geçmeniz lazım.

killerbee, evet hocam peki napabiliriz ama? buluşmak, konuşmak bi şeyi değiştirmiyor. radikal bi müdahale lazım.

Şimdiye kadar 4 intihara meyilli kızla arkadaş oldum. Dördünün de intihara meyilli olmasındaki ana etken aile sorunlarıydı. Özellikle babaları. Annesinin babanın tarafını tutması. Bu yüzden aile kurumuna karşı ön yargım bile oluşmuştu.

Yine de ailesiyle annesiyle bizzat konuşmanız daha iyi olur. İntihara meyilli olduğunu bilirse eskisi gibi laf sokamaz.

iyi bir erkek arkadaş edinebilirse psikolojisi düzelir hayata yeniden bağlanır.

mor bembombom, psikologu bilmiyor intihar düşüncelerini çok uzun süredir gitmesine rağmen. klinik olaylarından falan çekiniyor. kızı sürekli isteyenler var ama kız istemiyor. annesi laf sokuyor evde kaldın başıma falan diye. halbu ki alakası yok okuyan 21 yaşında bi kız bu daha ne evde kalması. kliniğe falan yatacak olsa "başımıza bi de bu iş çıktı" falan diye tepki verme ihtimali var annesinin. hiç istemiyor kız.

guneyk, biz de onu düşünüyoruz ama kendini değersiz görüyor sürekli ödünler veriyor. bi sorun olduğunda hep hatayı kendisinde arıyor. bitiyo ilişkiler o yüzden. güzel bi kızdan bahsediyoruz bu arada fiziksel olarak hiçbi sorunu yok. isteyenleri var zaten sürekli.

ben ne yapabileceğinizi bilmiyorum, psikolog değilim sadece bu durumun altını çizip sizi uyarmak istedim.

mor bembembom psikolog, benim arkadaşım da psikolog, onun demesine göre türkiyedeki psikologların büyük bir çoğunluğunun fiyasko olması gibi bir durum da var.

mor bembembom da katılır buna, o yüzden psikoloğa gidiyor falan deyip güvenmek olmaz, görüldüğü üzere yerinde sayıyor ve daha kötüye gidiyorsa; demek ki psikologla alakalı bir sıkıntı var ya da psikiyatriste de başlaması gerekiyor.

bazı ruhsal problemler(arkadaşımın anlattığı kadarıyla biliyorum) hem psikoterapi, hemde psikiyatrinin ortak çalışmasıyla tedavi edilebiliyor.

dediğim gibi en önemli şeylerden birisi psikoloğu acaba gerçekten psikolog mu? yoksa para alıp sömüren şarlatanlardan mı?

ayrıca ben şimdi kendimi o kızın yerine koydum, psikoloğa gidiyorum geliyorum sürekli, terapi görüyorum anlatıyorum.

lan arkadaş sen psikolog olarak benim bu intahar durumumdan anlamıyorsan, ne diye oturuyorsun o koltukta?

benim tanıdığım psikolog ve psikiyatrist insanlar mı aşmıştı bilmiyorum ama vücud dilinden bir çok şeyi sezebiliyolardı, üstüne konuşma da eklenince, senin bişey anlatmana gerek yok, sen sohbet et, adamlar çat diye koyuyor teşhisi.

adam bildiğin analiz ediyor ya, sadece konuşmasını dinleyerek.

psikoyatra da yonlendirilmis zaten. ilac kullanmis defalarca ama ise yaramamis. ayrica psikolog bi kere evine goturmus bunu yalnizken onda kalmasi icin. orada onun ogluyla tanisip sevgili olmuslar. psikologun buna izin vermesi cok sacma geldi. 3 yildan fazla ayni psikolog.

tamam işte tahmin ettiğim gibi.

sen de bana hak verirsin.

İstanbul psikolog önerisi alabilirim arkadaşlar. şu an biz kızı kliniğe yatmaya falan ikna edbileceğimizi sanmıyorum. psikologa bu durumdan bahsetse zorunlu olarak yatırma gibi bi durum söz konusu mu?

Bu arada psikolog falan değilim ama kızın ailesinden uzaklaştırılması gerekiyor bence. Çünkü ailesiyle yaşadığı sürece intihar riski daha da artıyor. Okuduğundan ve 21 yaşında olduğundan bahsetmişsiniz. Bence şu anki durumunu da düşünerek yarı zamanlı bir işte çalışması daha güzel olabilir. Hem ailesinden daha fazla uzakta kalıp onların o gereksiz sözleriyle canını sıkmaz hem de çalıştığı için bir işe yaradığını düşünebilir. Greenpeace, Lösev, Unicef gibi yerler de onun için güzel bir yer olacaktır.

Bu arada psikoloğun evine götürmesi ne alaka ki? Oğluyla sevgili olması falan? Yani bir insan hastasını neden evine götürür ki aklım almıyor. Psikoloğu hiç mi hiç gözüm tutmadı.

erkekte biraz çocuksuluk ve enerjiklik, kadında da biraz olgunluk olursa birbirlerine uyum sağlayabilir. diğer türlü mr and mrs no

36 yasinda adam icin 23 resmen cocuk. Olgunluk farki var ciddi anlamda. Olmaz.
30Erkek.

Arada cok fazla yas farki var, olmaz diyorum ben.

K, 28

olmaz o iş. 23 yaşındaki kişi her şekilde gezip tozmak hayatını yaşamak isteyecek. 36 yaşındaki kişi -genelleme yapıyorum evet- daha sakin bir kişiliği olacağı için ona uyum sağlayamayabilir.

13 yaş çok ciddi bir fark.

kadın ile erkek arasında 20 küsür yaş farkı olan bir evliliğe şahit oldum. 40 sene evli kaldılar. fakat aralarındakini aşktan çok "mantık evliliği" olarak nitelendirdiler hep.

özetle. ciddi bir şey çıkması çok zor o işten.

bunun k 23 e 38 versiyonunu sormuştum buraya bir ara. o iş olmadı. olmaz yani. başlangıçta kuşak farkı, ilerisi için de fiziksel etkiler nedeniyle olmaz.

@hep mutlu
Son cümle +1
Sonra da aldatır belki.

Bir kadın neden bu yastakilere bakıyor anlamak güç. Sanırım sevgiliden ziyade baba gibi koruyup kollayacak, şefkat gösterecek birini arıyorlar.

Olmaz knk.
22-K

maksimum 10 yaş en iyisi kız 26 olsaydı ya da sen 33 olsaydın daha iyi olurdu.

ama 23 resmen çocuk falan değil, eğer cidden olgun düşünen biriyse. fikir ve görüşlerini hayata nasıl baktığını görmen gerek

gayet de olur. 23 yaş neden çocuk olsun abartmayın ya insanlar üniversiteden mezun oluyor o yaşta. 36 da yaşlı değil aynı şekilde. uzun süreli bir şeyse illa ki sıkıntı olur ama hangi ilişkide olmuyor ki zaten? kısa süreliyse zaten sıkıntı yok.

not: iki tarafın da (özellikle kadının) yaşanacak ilişki için istekli oluğunu varsayarak yazdım tabi.

olur olur, bal gibi olur.

34E

"yrs old" diyen bu ikisinden birisiyse olmaz.

Olmaz
37 m

Olmadı tecrube konuşuyor olmaz o iş. Yaş farkindan değil kizin yasindan dolayi. Çocuktum çocuk gordu sahiplenemedi. Arada yaş farki varsa bile kizın 25+ olması gerektiğini düşünüyorum. Hatta alt sınır 30 a doğru kayabilir. Bir de şunu eklemek isterim kız için ilk heyecanlar adam için çoktan sönmüş demektir aynı enerjiyi yakalamaları da zordur.
K 27

erkek 36

ben 27 yaşındayken bile çocuk gibi geliyordu 23 yaşındakiler.

36 yaşında adam bırak ilişkiyi falan katlanabiliyorsa eğer nirvanaya ulaşmıştır.

bu arada 23 ile 26 yaş arasında çok büyük bir uçurum var(kadınlar için geçerlidir, yatırım tavsiyesi değildir.)

Kızın yapmak istediği, heyecanla tutkuyla yaklaştığı çoğu şeyi adam çoook önce yaşamış ve hevesini almıştır. Sevgilisinin kendisiyle aynı heyecanı paylaşmadığını gören kızın hevesleri kırılır, zamanla agresif ve isteksiz görünmeye başlayabilir.
Kısaca, olmaz.
27, K

ol-maz.

çocuk büyütmeye doymuşsa olmaz. doyamamış hala babalık yapmak istiyorsa sevgilisine gayet güzel olur.

33 E

Olmuyor biliyorum. Git biraz hayatın tadını çıkar iki ilişki daha gör öyle gel demek lazım.

cevaplar için teşekkürler.

1-en az 25 yaş kadın için olması gereken yaş. öncesine ben de sıcak bakamıyorum. 25 yaş üzeri bir kadın için ise erkeğin yaşının bir önemi yok. (bana göre)

2- cevap veren arkadaşlar 36 yaşı dünyanın sonu olarak görecek yaşta da değiller niye böyle çok uzakmış gibi gördünüz anlamadım.

3- jenerasyon aynı olmayabilir ama aynı yaşam standartları ve koşulları içinde büyümüşlerdir 80 ler ve 90 lar. anlaşılmayacak bir nokta yok.

@gameof madem senin için sorun yok, madem senin için her şey normal o zaman neden bu soruyu sordun anlamadım. Olmaz. Bunu 30 yaşında bir insan olarak söylüyorum. Son olarak 25 yaş üstü kadınlar için erkekte yaşın önemi yok demişsin ama kesinlikle var. Davul bile dengi dengine.

olur. tecrübe ettim. çok güzel olur.
ama erkeğin içindeki çocugu öldürmemiş olması, genç görünüyor olması, kızın da şımarık ergen olmaması gerekiyor.

@iamcool bu soruyu daha çok tecrübe yaşayanlar için sorudm. olur da kardeş biz yaşadık oldu/olmadı gibisinden.

ben sadece fikrimi yazdım.

kişilere göre değişmekle beraber oluru var.

Böyle bir ilişkim olmadı ama şu anda aynı bu yaş aralıklarında bir arkadaşımızın sevgilisi var. Aynı ortamda girdiğimiz muhabbet etmekte gerçekten zorlanıyoruz. Yaş farkından ziyade nesil farkı diye açıklıyorum ama ben bu durumu.

K, 32.

benim için kadın ve erkek sevgili olmanın yanısıra çok ama çok iyi arkadaş olabilmeliler. uzun soluklu ilişkileri gözlemlediğimde, aralarında sağlam bir arkadaşlık / dostluk ilişkisi de görüyorum. demem o ki, arkadaş olabilir misiniz 13 yaş küçük biriyle? kesişen küme ne olacak/olabilir?

Bilmiyorum. Haklı olabilirsiniz. O yaştaki birisinin dünyadan, yaşamdan beklentileri fazla olabilir..

eski kayınbiradarim ve karısı bunlar. kız 20 yaşındaydı adam da 36 evlendiklerinde.
adamın geçmişi vukuatlı, bir boşanma, sayısız nişan atma vs. kafasına göre takılmayı seven, gezmeye tozmaya bayılan, kimseyi takmayan minimum derecede sorumluluk sahibi bi adam. kendisine karışmayacak, istediği gibi yönlendirebileceği, salak bi kız lazımdı ona, buldu evlendi. hemen de çocuk yaptılar. çocuğa anne baktı bunlar hayatını yaşadı. tek dertleri gezip tozmak yiyip içmek ve milyorlarca fotoğraf paylaşmak.
bazı şartlar altında olmaz değil. ama bazı şartlar altında.
K,31

Gayet güzel olur. 23'ten bile küçükken 30 yaş üstü hanımlarla uzun süreli ilişkilerim olmuştu. Kız ergenliğini atlatmışsa ve genel kültürü belli bir seviyedeyse hiç zorlanmazsınız.

Olgunluk farkı eğer erkek gerçekten olgunsa dolayısıyla ne yaptığının farkındaysa ilişkideki bağlılık faktörü açısından dev bir avantaja dönüşür. Kızımızın erkeği kaybetmesi de zorlaşır.

Ayrıca erkeğin kızın toyluklarını hezeyanlarını tölere edecek olgunlukta olması da ilişkinin devam etme olasılığını arttıran bir faktördür. Zannedilenin aksine iki ergenin bir kapta durması daha zordur. Fakat burada yazdıklarım erkeğin gerçekten kendi olgunluk yaşına (onun için bu yaş her kaç olacaksa) erişmiş olmasıyla mümkün.

İki İstisna:
1. Kız başına buyruk asi bir tipse yürümez. 2. Cinsellikten romantizm kaçışıyla uzak duran sorunlu bir tipse olmaz. Olgun erkeği bu kadar fakir bir cinsellik kesmez. Aşırı romantizm beklentisi, cinselliği romantizm eldiveniyle tutmaya çalışmak ciddi sorun belirtisidir. Hatta açık seçik yetersizlik kanıtıdır da diyebiliriz.



Not: Eğer bahsi geçen erkek bu yaşta hala Türkçe içine "yrs old" şeklinde ingilizce sokuşturan bir ergen sözlük yazarıysa. Bahsedilen olgunluk farkı yok hükmünde yer alacağından faydası da görülemeyecektir. İşte ilişki bu durumda yaş farkından(!) bitebilir.

yrs olda niye bu kadar takıldınız? halbuki o yaş gurubu jargonuyla konuşmaya çalışmıştım.

Türkçe konuşulurken gereksiz şekilde yabancı sözcük kullanımı özentilik bu da ergenlik sayıldığından olgun yaşta fena halde utanılır ve yapılamaz. O kusuru işleme lüksü belli bir akıl yaşından sonra kalmıyor. İşte bu nedenle belirtilerden biri olarak gösterdim.

Kendim bu sitede hatta kendi bilgisayarımdaki herhangi bir metinde dahi gerçek kişiliğime dair doğru düzgün ipucu vermiyorum. (www.eksiduyuru.com) Her yaştan her telden yazıyorum fakat seninkinin amacını ve gerçeklik payını bilemem.



Olgun erkek genç kız ilişkisi 90'ların ortasına kadar kesin standart kabul ediliyordu zaten. Toplumsal kurallardan biriydi diyelim. Feministler ilk önce sermayeyi akabinde de medyanın tamamını ele geçirince tüm diziler ve filmlerde bunu aşağılamaya başladılar ve nihayetinde toplumsal normlarla oynandı. Toplum zaten koyun sürüsü ne versen onu yiyor. (Koyunla "haa evet" diyenler kastedildi.) Ardından eşit yaş ilişkisi geldi ve boşanma oranı %50'lere fırladı.

Bunlardan haberinin olmaması ve kişiliklerini gerçek amacı beyin yıkamak olan (tümü) dizilerle oluşturan bir ergen topluluğuna gelip danışman gibi değişkenler bende haklı olarak bazı sorular oluşturdu.



Yukarıda açıkladığım toplu beyin yıkamayla ilgili biraz daha açıklayıcı cevaplarım ve başlıklarım da oldu. Feminist egemen moderasyon tarafından sessiz sedasız silindiler. Bu da oyunun bir parçası. Kritik başlıklarını benim yaptığım gibi yedeklersen iyi olur.

Bence, ele geçirilmiş medya tarafından beyni yıkanmış toplumun tepkisinden tırsıp nabız yokluyorsan girme bu ilişkiye. Yok kişiliğin tek başına ayakta durabilecek kadar güçlüyse ve kızı da motive edebileceksen sorma bunlara.

Karşındaki kişiden daha ilk günden başkalarını dinlemeyeceğine ve onları ilişkiniz hakkında konuşturmayacağına dair söz al.