gitarla alakalı enteresan bir anım var benim, yazayım bari.
bir arkadaşım var, tekstilci, adamın durumu falan bayağı bir iyi.
derken bu müziğe merak saldı, sene 2007 de müzik üstüne tanıştık falan, benim ufaktan home stüdyom falan vardı. gitarlar, klavyeler, ses kartı, monitörleri ıvırları zıvırları, kontrabas falan.
neyse 2010 da bu özel yapım gitar yaptırmaya başladı bi arkadaşına, 5 tane falan. neyse üstünden de 2 3 sene rahat geçti. gitarlar en sonunda bitti.
internetten yazışıyoruz iki de bir. 5 tane gitar var, 3 klasik, 1 akustik(1 tanesini göremedim ben) klasiklerin birini gitmiş ceviz yaptırmış, ötekini gül yaptırmış, abzürt abzürt tonlar çıkıyor gitarlardan :)
bir de bi akustik var, jumbo akustik diyor. bakıyorum bakıyorum o kadar güzel gözüküyor ki, tam benlik, fisherman'ın en iyi preamplisini falan taktırmış, etrafına sedef yaptırmış, ağacın rengi,tonu , deseni falan süper.
ufaktan ufaktan arkadaş beni gazlamaya başladı, akustiği satayım sana, bak bu parya bunu bulamazsın, pazarlık mazarlık 400 dolara kadar düştü.
ya diyorum bu adam neden bunu 400 dolara satıyor, üstündeki preampli hemen hemen o kadar.
merakıma dayanamadım atladım gittim istanbula yanına.
neyse, gitarı getirdi kucağıma bi verdi.
abi ben 180 küsür adamım, 4/4 kontrabas çalıyorum, gitar kucağımda sağ elim tellere erişemedi. kolum gitarı kavrayamadı, gitmiş bu jumbo jumbo diye, 20 cm kasa kanlığı yaptırmış, yetmemiş bir de yüksekiğini de büyük yaptırmış.
7 yaşında çocuğun eline akustik gitar verilmiş gibi kaldım öyle :)
senelerce durdu o gitar, sonra ne yaptı bilmiyorum. gitar ortadan kayboldu hehehe
ton efsaneydi hakkaten, al gitarı çık sahneye, tesisata gerek yok, davulcuyu da bastırırsın, saksofuncuyu da ama 2 kişi lazım, bi kişi akor basarken ötekisi ritim atacak :D
0