yasemin çayı

yarım bardak kola üzerine 2 çay kaşığı nescafe ekle.
5 dakikada 1 yudum al, iki saat boyunca yavaş yavaş ders çalışırken iç.

4 saat sonra tekrarla.

bunu böylece 5 döngü yaparsan yarın geceyi bulursun.

ama karnını da çok güzel sürekli doyurman lazım. aç kalırsan uyku bastırır.

normal değil evi kerhaneye çevireceğini zannediyor götveren.

abi inan adama "bak kardeş seni mağdur etmeyeceğim, demirbaşına zarar gelirse karşılaşayacağım, en az 15 gün önceden çıkacağımı haber verip kiranı da peşin vereceğim. evde de tek kalacağım. bunları sözleşmeye de ekleyebiliriz."

diyeceğim ama hayvanlar fırsat vermiyor ki? "bekar mısın gardaş?" "evet" "o zaman olmaz."

Onlarin ben amk uyuz oluyorum. Hele oyle bi ozguven var ki dalyaraklarda sen sizli bizli kibar konusuyorsun adam sana gardash diyor sizi bizi birak hayvan gibi konusuyor. Ki genelde konusmayi bile beceremiyorlar ama naparsin ev onlarda.

Ev sahibinin de seçici olması gerekiyor. Sonuçta bir şey satıp kurtulmuyor. Devamlı bir ilişki var ve para kazanacak. Sana ev bol ona kiracı bol.

want2die +1

Ona ek olarak evde daha az hasar olur daha temiz daha düzenli olur algısı var. Sözlü güovencenin de hiçbir garantisi yok. Sözleşme bile kurtarmıyor. Bazıları öyle içine ediyor ki evin baştan yaratman gerekebiliyor.

Tabii bunu namus bekçiliği yapanları tenzih ederek söylüyorum.

erzurumdayım.

burada 1-2 sene önce karadayı inşaat skandalı oldu bilen bilir.

ben de hacının tekinin evinde kalıyordum. o zaman 3 kişiydik. ev de merkezi ısınıyor ve inanılmaz yakıt parası ödüyoruz. ayda 700-800 falan...

bu hacı ev sahibi de 220 milyarını bu skandalda kaybetmiş.

iki arkadaşın tayini çıktı ben tek kaldım. kışın ortasındayız.

dayı arada bir gelip yokluyor. baya da yaşlı adam. "sen çıkarsın diye bizim hanım korkuyor. sen çıkarsan biz yakıtı nasıl öderiz diyor..." deyip duruyor.

ben de acıdım, tek odada yatıyorum, 150 metrekare evin 700 lira yakıtını veriyorum. sırf adam mağdur olmasın diye. o da karşımızda oturuyor hemen.

bir gün dayıya gittim, "dayı bak ben çıkıcam ama sen kiracı bulmadan çıkmayacağım. söz, mağdur etmeyeceğim seni." dedim. ama tek istediğim bana 1 hafta önceden haber ver dedim.

adam "oo ne demek tamam ben seni mağdur eder miyim?" falan dedi.

bir gün telefon açtı. işteyim. bana dediği şu: "kiracı buldum 2 gün içinde çık. adam mecburen 2 gün içinde taşınmak zorundaymış..."

neyse kavga-tartışma derken ben kabul ettim. çıktım. baya dindar bir adamdı çıkarken kendisine de karısına da haklarımı helal etmediğimi söyledim. bu da o arada "gel bizde kal." falan diyor... baya bi kötü oldu öyle deyince.

hasılı buranın ev sahipleri orrrrrrrrrrrospu çocuğunun önde gideni. istisnası: ekseri... hepsi değil elbette.

kiracılar yasal olarak çok korunaklı. bekar adamın kaybedecek bi şeyi olmuyor, iki gün sonra kirayı almaya gelen yaşlı ev sahibine "sikerim belanı yavşak kirayı da vermiyorum, evden de çıkmıyorum" dese ev sahibini aylarca avukatla mahkemeyle uğraştırır. bu sürede de kirayı ödemez. mahkeme sonuçlanacağına yakın da hop diye kaçsa gitse. yeniden sana mahkeme açılacak, yeniden avukat masrafı, mahkeme seni bulacak da parayı ödetecek de.. evli adamlar daha günügününe kirayı ödüyorlar ve mahkemeye düşmekten falan da imtina ediyorlar genelde. eve seks arkadaşı getirtme, alkollüyken gürültü yapma, duvarlara çivi çakma ve genel kirlilik vs. bunları söylemiyorum bile.

gençlere, bekarlara, dönemsel işlerle uğraşanlara, sanatçılara toplumun bakışının en uç noktaya geldiği yer sanırım ev arama süreci. daha önce kiracılarla yaşadıkları problemin nedenini algılayamayan ev sahibi ve emlakçıların dümdüz akıllarıyla problemi sadece "kiracının genç, erkek, bekar olması" olarak görmesinin çok ileriye gitmiş bir sonucu bence. kirayı ödüyorsun, depozitoyu ödüyorsun, emlakçının ücretini ödüyorsun, bunları ödemeden kimseye ev falan vermiyorlar. yani en az üç aylık kira çıkarıyorsun cebinden. buna rağmen mesleğini beğenmiyorlar, nasıl yaşayacağına karışmaya çalışıyorlar, eve girip çıkanları takip edip dedikodu yayıyorlar. ulan size içgüveysi gelmek için bir de para mı veriyoruz? koyucam toplumuna da...

(Burada bile bu muhabbeti yapanlar olaya dümdüz bakıyor genellemelere boğuluyor ya ne diyeyim. Bu bakış açısı yüzünden olay ne kadar ileri gidiyor kimse farkında değil mi? Hukuki olarak kiracı daha avantajlı durumdaysa gitsinler hukuki anlamda haklarını arasınlar. Biz neden eve at sokucak muamelesi görüyoruz abi?)

bu gerizekalılığı yapan kafa, aynı zamanda kan vermeye gittiğinde sağlıklı olup olmamanı, kan verebilip verememeni evli olup olmamana da bağlayan kafanın aynısı. olayın içinde de iki çok temel mesele var:

1- önyargı ve ayrımcılık
2- arz/talep dengesi ve ona bağlı olarak tok satıcılık.
3- mahalle baskısı (komşuların rahatsızlığı)

önyargı ve ayrımcılık meselesi bu kan verme konusuyla bağlantılı olan. o kadar beyinsiz yaklaşıyorlar ki, neden-sonuç ilişkisi kuramıyorlar ya da yanlış ve/veya önyargılı kuruyorlar.

arz/talep dengesini want2die demiş zaten. ev sahibi en başta yalnızca evli ve 3 çocuklu profesör tıp doktoruna vermek isteyerek başlayabilir ve 1 yıl boyunca bu adayı bulamadığında önce profesör unvanından, sonra doktorluktan, sonra çocukluluktan, en son da evlilikten vazgeçerek senin benim gibi işsiz güçsüz bekar kıllı zibidiye verebilir. popüler bir muhitte düşük fiyatla istediği kiracıyı bulma şansı çok daha olası olabilir tabii mesela.

komşular ne der, çağımızın vebası. kimi muhitlerde özellikle bu çok ön plana çıkar, mahallenin genel sosyo-ekonomik hali fiyatları belirlediği için buna dönük bir filtreleme/ayrımcılık da yapabiliyorlar.

ben şahsen allem edip kallem edip ev sahibini ikna etmiştim, ne apartmandan şikayet var, ne ev sahibinden şimdilik. iyi ev sahibi önemli, eğer ki bulabiliyorsan uzakta yaşayan bir ev sahibi bulmaya bak. ev alma komşu al meselesinin yaşım itibariyle güncel versiyonu; ev alma ev sahibi al.

yok tam olarak değil, emlak piyasasında fena bir "günlük kiralama" tipi insanlar var. "iyi" bir emlakçı evle ilgilenen insanın
1)evin kirasını gerçekten ödeyebilecek ,
2)komşuları rahatsız etmeyecek,
3)evin amına koymayacak ,
4)evi günlük kiralamaya açıp kerhane olarak işletmeyecek,
bir insan olduğundan emin olması lazım.
Bekar mısın sorusuyla 2,3 ve 4ü istatistiksel olarak güvene almış gibi hissediyordur kendini. Kişisel algılamamak lazım.
Deneyim: 6 ay ev aradım 220 değişik daire gördüm 70 tane emlakçı telefonu var telefonumda. Ayrıca kendime ait başka bir dairemi kerhane olarak işlettiler, binadaki diğer insanlarla papaz oldum.

yaradan rabbim herkeslere mustakbel ya da mevcut ev sahibinden yana benim yasadigim zevki yasatsin. o kadin ki 3 milyara yaptırdığı vestiyerine zarar verecegimizi ima etti, birkaç kalem nasıl dudukleyecegini sıraladı, evin en gunes alan odasına kendi eşyalarını dolduracagini söyledi. 2 ay gecmedi ki gece cocugunu sehirdeki tek çocuk acilin kapısına getirmiş. kimsenin colugundan çocuğundan cikmasin, tabii ki cocuga bakarken hicbir ima, bakişta bulunmadim ama kadının beni görünce suratinin aldığı hal paha bicilemezdi. aylardır ilk defa bunu da burdan itiraf ediyorum.

damarlarda sıkıntı mı var acaba?

bilmiyorum ki, bir doktora görünmek istesem hangi uzmana görünmem lazım? teşekkür ederim.

Ortopedi bence.

damarlarda sıkıntı varsa kalp ve damar cerrahisi/kardiyolojinin alanı.

şekere de baktır. uyuşma ve şeker bağlantılı derlerdi bir ara. ailede varsa şekeri olan. ya da kilo problemin varsa o tarz şeylerle ilintili olabilir. ve elbette dolaşım sorunu olabilir.

kilo sorunum yok. şeker de yok hocam, birkaç ay önce başka bir sebepten baktırmıştım.

kasların zayıfsa belki

hareketsizlikten de olur

b12 eksikliği de yapar.

Bana çok kilo verdiğim dönemde olmuştu kilo alınca çok azaldı.

Kalp damar cerrahisine git,damarlarda dolasim bozuklugu var mi baktir.

Magnezyum eksikligindede olabilcegini duymustum.

sözleşmeyi imzalayıp iptal ettirdiysen cezai bedeli kabul etmiş sayılırsın, öpe öpe ödemek zorundasın. faturayı doksan gün içerisinde ödemezsen yasal takibe başlanır oradan icra vs. işte. mevzu büyümeden ödesen fena olmaz

yani iptal diye bi şey aslında yok.

mrvengeance : "sözleşmeyi imzalayıp iptal ettirdiysen" derken en baştaki abonelik sözleşmesinden mi bahsediyorsun? baştan bu işe girdiysen ne olursa olsun 24 ay o üyelik devam edecek anlamına mı geliyor bu?

elbette, sözleşme sana diyor ki 24 ay bu faturaları paşa paşa ödeyeceksin, yok ödemezsen biz senden x,y,z bedellerini hesaplar ve yine paşa paşa alırız diyor sende imzalıyorsun. sözleşme erişebileceğin bir yerde ise bir kontrol etmelisin.

Türkiye'de bankacılık sektörü çökmez artık. BDDK sağolsun Dünyada sermaye aktif oranı en yüksek bankalar bizde.

enpara'da yine baska birinin hesabında tutabilirsiniz bir kısmını güvendiğiniz

Her banka eşit risktedir şu anda bence ya da hadi bir devlet bankaları bir de akbank, garanti, iş bank, yapı kredi'nin yeri ayrı olsun ama geri kalanların da batıp sizin paranızı iç etmesi zor.

enpara güvenli. ama sen yine de riski böl. bi kısmını (%50) kamu bankasına (ziraate) faize yatır. bi kısmıyla (%10) altın al. (ama bugün yükseldi bugün altın alma)

güvenli.

enpara gibi yapıkredi'nin de nuvo diye bir olayı var. şu an faiz oranı %12.20 ona da bak istersen.

Basvuruda bir sorun olmaz. Puan kesintisi sadece 1 sene once universiteye yerlesenlere oluyor. Mevcut kayit tercihler yapildiktan hatta yeni universiteye yerlestikten sonra bile yapilabilir. Gercekten istedigi ve mutlu olacagi bir bolumse kesinlikle okunur.

Şu an atılma yok diye biliyorum o ayrı durum da:

-puan düşme durumu yerleştikten sonraki sene için geçerli. yani şu an girdiği zaman puanı düşmez.
-her yaşta okunabilir. bölüm/üniversite ve kişisel yetkinlikler ve hedeflerin gerçekçi yaklaşılarak belirlenmesi önemli tabi.

atılma yok, kendisi şu anki okuldaki kaydını sildirmezse, yeni kazanacağı okula her sene para yatırması gerekir.

Başka bir yükseköğretim kurumunda öğrenim hakkı kazanan öğrencilerin katkı
payı ve öğrenim ücreti tutarları
MADDE 7- ( l ) Bir yükseköğretim programına kayıtlı iken tekrar girdiği sınav sonucuna
göre başka bir yükseköğretim kurumuna yerleşen öğrenciler, kayıt yaptıracaklarr
yükseköğretim programına ait katkı payı/ öğrenim ücretine tabi olur.

webcache.googleusercontent.com

getwallpapers.pw

Şu an bana ne kadar büyük bir güzellik yaptığınıza dair tahmin dahi yürütemezsiniz. Vaktinizi ayırıp da yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ederim :)

Bari ben de balık tutmayı öğreteyim. Büyüğünü istediğin görseli Google Görseller sayfasına sürükle-bırak. Sonra en üstte 'Diğer boyutlar' yazan bölüme tıkla. Zaten büyükten küçüğe doğru sıralar.

Bu şahane bir olaymış ya. Google'ın bu özelliğinden yeni haberdar oluyorum. Teşekkürler.

tineye sitesini kullanıyorum. sağ tık olayı için mozilla eklentisi de var. ordan biggest'a göre sıralıyosun.

alakası yok.

değil. ama bi süre öyle zannettiriyorlar.

Şey değil mi ya o :D taksici adam? @

cinayeti kimin işlediğini yazarım üzülürsün. akbabuş değil ama.

78. bölümde açıklanıyor her şey.

her şey behzat'ın kafasında uydurduğu hayaller. aslında behzat şizofren. ne akbaba var ne hayalet. kesik parmakları kesik parmaklı eldiven giydiği için uyduruyor. harun damacana selim lahana eda da tuzluk.

boş boş yaşıyorsun. kendine bir dert, anlamlı bir amaç edin.

herhalde bi süre sonra tembellikle birlikte, kaybedenler kulubunde, rıza kocaoğlu koltuk ve belgesel ikilisinden başka bi bok yapmıyordu ya, hah öyle olacak gibisin.
senin acil hedeflere, hayallere, popoyu kaldırmaya, heyecana ihtiyacın var,

istersen bizde bi çuval fazladanvar, gönderelim?

Gezmen lazim.

Bir an okuduklarımı ben mi yazdım diye kontrol ettim, değilmişim :) O derece aynı görüşteyiz.

Ben kendimi şöyle tanımlıyorum; hayatın kendini, varoluşunu sevmemek. Alışamadım şu bahsettikleri zor olan, can yakan gerçek dedikleri şeylere. İnsanları, siyaseti, eşi dostu, arkadaşlar. Hepsinden nefret eder duruma geliyorum çoğu zaman, çekemiyorum. Bunun depresyonla, psikolojinin bozuk olmasıyla bir alakası yok. Bu tamamen yaşamın özünü, sahteliğini sevmemekle alakalı. Çoğu zaman bir şey yapmak gelmiyor içimden. İnandığım tek şey var; bir çocuğun masumiyeti. Beni en mutlu eden sanırım bu. Sanırım bir gün son raddeye gelirse mutlu bir biçimde intihar ederim.

Bu psikoloji yaşamın belirli evrelerinde oluyor. İnsan ömrü içindeki küçük evrimler bu zamanlar. Bi uçaktan atla belki faydalı olur. Ama öyle arkanda adamla falan değil. Ver parasını yazıl kursuna atla. Yeniden doğmuşa dön

ajdar'a gülüyodunuz bakın şimdi ne oldu...

Rahat batmış,şımarıksın.
Birkaç ay sevişme,işinden istifa et,ailenle uzun Zaman görüşmeyi kes,ondan sonra göreyim seni

+sevgilin var
+işin var
+ailen var

Sen bence Allahtan belanı istiyosun.

Ben yıllarca icmesem aklıma gelmez.

günde 2~3 bardak iyi benim için.
havalar soguk diye bazen bir kac bardak daha içiyorum.
herhalde aramazdım.
demlik demlik içenleri anlamak zor :)

iki gün içmesem ararım. çaya bayılırım, tiryaki bile sayılırım.

hayır.
onlar sadece cay yüzünden mi gidiyorlar dostum azcık saçma olmuş

yılda bir kaç kez içiyorum, oda ikram edildiği zamanlarda bir iki yudum için kalanını bırakarak. tadını sevmiyorum.

ben bikaç saat bulamazsam bayılırım:p şaka bi yana, yurtdısına giderken bile mutlaka poset cay alırım yanıma. olur da bulamazsam korkusuyla. ama 40 yıl kahve içmesem aklıma gelmez.

bi kac haftadan sonra zaten alisilir bence

çay içmeyince gaz oliyi.

Her sabah 1 bardak içerim alışkanlık. Bi kac hafta dayanamam.

1 gün içemeyince arıyorum.

daha az önce 15. bardagimi bitirdim :o

saymadim tabi de yurtdışına çıktığımda ilk öğrendiğim sey siyah cay'in karşılığı oluyor.

aramam. aylarca içmediğim oldu.

hiç çay içmem. ondan bi kaç hafta bulamıcak durum olsam bulamadığımı farketmem bile.

Cay makinem bozuldu, evde caydanlik yok 1 gece dayanabildim bugun gidip yeni cayci aldik ne bikac haftasi :D

Icecegim gunde 1 bardak ama keyif veriyor iste, ariyorum evet.

birkaç hafta mı? bir gün içmesem, burnumda tüter. öyle tiryakisiyim. günde ortalama 10 bardaktan aşağı içmem.

Yemegin ustune 1 bardak icmem lazim. Yoksa midem bulaniyor, yediklerimi sindirememis gibi hissediyorum.

olmasa da aramam

Baş ağrısı yapAr

çay göçü :))
ben de aramam hiç çayı, kahveyi tercih ederim. adaçayı, ıhlamur falan dah alezzetli gelir hep.

2 saat içmeyince ararım bırak haftayı...

çok ararım. çay nerde, ben orda..

Kahvaltı için "Keşke olsa" derdim ama aramazdım. Yine de kahvaltının yanına ıslak, sıvı bir şeyler arardım.

sabah bulamasam öğleye ararım.

bir kaç saat bulamazsam ararım. akşama kadar hiç içmezsem başım ağrıyor.

Onume gelince icerim ama aylarca icmeyim yine de hic aramam.
Kahvaltida cay icebilirim ama soguk icecekler oncelikli tercihimdir kahvaltida.
Bir de cayi tek basina icersem midem bulanir, yaninda atistirmalik bir seyler olmali.

elim ayağım titrerdi, kendimi keserdim.

Özellikle aramam. Güzeli oldu mu içerim.

www.ted.com

Muhtemelen boyutlarla alakali, boyutlar arasinda sikismisti. Hayal edemiyorsun diye kabul edemeyeceksin. Cünkü düz düsünüyorsun. Evrende muhtemelen ayni sekilde, baska bir boyutta yirtilarak olusuyor. Aksi durumlarla alakali düsünceler var, ester var deniyormus eskiden, uzayda bosluk degil göremedigimiz madde var diyoruz. Bir baskasi sicimler var diyor, yogunlugu az madde formatinda degil diyor. Ama genel olarak bir seyin olmamasini kabullenene kadar sen, her defasinda peki onun disinda ne var diye soracaksin, bu isin sonu bitmeyecek.

Bana göre en makul sey boyutlar arasi muhabbetler. Sicimden gir arastirabilirsin. Ama onun disinda karanlik madde vardi o kaybolunca evren büyümeye basladi gibi hayal edebilecegin, böyle kumdan kale deniz gibi modeller arama. Daha bir sürü boyut var diyoruz ne olduguna dair hicbir fikrimiz yok. Space time warp mesela, oysa bir üst boyutta herhangi bir canli icimizi disimizi ayni anda görecek. Muhtemelen gecmisimizi simdimizi ve gelecegimizi de. Hayal edebiliyor musun? Hayir. Ayni sekilde sen de hayal edip fiziki düsünmeyi birak.

s.hawking şöyle düşünüyor: eskiden bana "peki big bang'ten önce ne vardı?" diye soruyorlardı, şimdi ise uzayın genişlediği herkes tarafından bilinen bir gerçeğe dönüştü. artık insanlar uzayın dışında ne olduğunu, uzayın nereye genişlediğini merak etmeye başladılar. onlara verecek bir cevabım olmamasından rahatsız değilim, ama hiçlik kavramını anlayamamaları beni üzüyor.

affiniza siginarak, soyle bir seyi hatirlatti: youtu.be

sordugun soru suna benziyor: bizi tanri yarattiysa, tanri'yi kim yaratti? her zaman, bir seyin daha buyugunun daha guclusunun oldugu inanci.elimde hicbir kanit olmadan, sadece kaba etime dayanarak, evrenimizin sinirinda baska bir evrenin varligi ya da bizim evrenimizin bir yansimasi olabilir. belki de en buyuk hata, evreni-uzayi 3 boyutlu bir uzaya kisitlayarak yapiyoruz. evren kendi icerisinde genisliyor olamaz mi? evrenin sinirlarinin ne sekilde genisledigi hakkinda bilgisi olan var mi? ben fizikci degilim. yani evren, katmanlar halinde genisliyor olamaz.

cok siktim, musadenizi isteyim :)

çok klasik bir söylem var nehirdeki balık nehrin dışında olanları bilemez diyerek.
Bilmek yorum bile yapamıyoruz hiç demek aklımız almıyor. Ancak gerçek anlamda bilmek maalesef şu gün imkansız

iç

olmaz

İç, sıkıntı olmaz:)

diş hekimiyim güvenebilirsin olmaz bişey iç.

netbook kalmadı. ultrabooklar var ama pahalılar.
samsung bilgisayar işini bırakmamışmıydı ayrıca?

YOGA 500

valla şu an kullandığım netbook samsung ama eski galiba :)) benim değil bilmiyorum
işte o ultrabooklar çıkınca netbooklar ucuzladı diyollar :))

ucuz istersen ativ 9, pahalı istersen yoga serisi

Çıkıp tablet olabilen Asus Transformers var bende, gayet memnunum.

soğuğa alışkın olduklarından dirençliler gibime geliyor. kağıt toplayanlar falan da ince kıyafetle geziyorlar

Belediyeler bi kac gunluk misafirhaneye, spor salonuna filan topluyorlar sokakta yasayanlari boyle havalarda.

çok soğuk havalarda belediyeler genelde spor salonlarını vs sokakta kalanlara açıyor. ya da inşaatlara falan sığınıyorlar. evet normalden biraz daha soğuğa dayanıklı olabilirler ama dışarıda da kalırlarsa bu soğukta sağ çıkmayabilirler.
gerçi ölüyor da olabilirler, basın böyle şeyleri pek haber yapmaz.

bizde gidip kalabiliyor muyuz orada diyelim evsiz kaldık? lokasyon verin ankarada gidip kalıcam merak ettim. onuda yaşamak istiyorum. en son banklarda uyuyordum ben fakat rüzgar ve dondurucu soğuk neredeyse hipotermi yapacaktı beni sonra kalktım..

yorumlar bu tip insalnları küçümser gibi geldi (soğuğa alışık , alkol alıyolar flan)hepimiz bu duruma düşebiliriz hayat bu!..

aşağıda belli iller için misafirhane telefon noları var. Herkes bi el atarsa şu telefon numaralarına en azından şu soğuk birkaç günü atlatabilseler...

www.facebook.com

Sen onu bana sor;sabahları kalktığımda üşüdüğümü hissedip bir türlü ısınamamak,ayaklarını çekersin gelmez.etrafında yardım edecek kimse de yoktur.

Soğuğa bünyeleri daha alışkın. Bir de kağıt sarıyorlar vücutlarına mesela. Kağıt soğuğu, rüzgarı falan baya bir kesiyor.

benim tanıdığım bazı evsizler, psikolojik ndenlerle sokakta yaşıyor (mesela bi tanesi, yangında eşini ve bebeğini kaybetmiş memur bi adam, kapalı mekan fobisi oluşmuş, evlerde kalamıyor) bunun gibi akli sorunlar yaşayıp sokakta kalan insanlar var ve bu insanların eşi dostu tanıdığı var, zaten hep aynı yerlerde, muhitlerde takılıyorlar. bu insanların tanıdıkları onları arada sırada yokluyor banyo, traş vs. yaptırıyor. Sanırsam şu havalarda da yokluyorlardır.

hiç kimsesi olmayana belediye bakıyor kalanı başının çaresine bakıyor sanırım. mesela benim ailem Ankara tren garına yakın yaşıyor ve ben garın içinde (görece sıcak) görüyorum geceleri bazılarını.

kalamıyorlar, ölüyorlar.

Acı bir durum, elden birşey gelmiyor. çoğu vefat ediyor bence. kimsenin umrunda değiller çünkü. medya da yapılanlar göstermelik.

kızılay meydanında bir kış sabahı donmuş veya ölüm katılığı falan gelişmiş bir evsizi sallayarak ve yüzüne ensesine sıcak su dökerek ayıltmaya çalışan esnafı polislerin durdurup ambulans çağırdıklarını görmüştüm.

gecen berberde babanin biri ayni yaslardaki ogluyla birlikte yan koltuga oturdu ikisi de ayni anda kestirdi. o sekilde deneyebilirsin. sen de ayni anda kestir saclarini

Doktor, psikolog falan değilim ama bence zorlamamak lazım, belki uzun olması hoşuna gidiyordur.

avm de e bebekte ayrı çocuk berberi var. örümcek adamlı arabalı falan bi koltuğa oturtum kostüm falan giydirip traş ediyorlardı. çocuklar baya eğleniyor görünüyordu

küçük yaşta saçlarının uzun olması saçlarının sağlığı açısından oldukça yararlı. ailede saç dökülme problemi varsa sizin için önemli bir not olabilir diye söyleyeyim dedim.

çok uzadıysa uykusunda az az uçlarından kesin gitsin. kış günü çok kısa kesmeyin zaten.

(bkz: terrible two)

çocuk berberleri ve çocuk dişçileri var şuara çok sevimliler benim bile gidip koltuklarına oturasım geliyor bence onları bir araştırın ve bir yerde okumuştum çocukların ilk saç kesimleri çok önemliymiş ben hatırlamıyorum bile ama ...

kestirme o zaman.

kestirmeseniz olmaz mı?

bu tarihlemenin başlangıcını düşünürsen 0 yılı diye bişey yok sonuçta. yani ilk sene 1. öyle olunca 1. yüzyılı kapsayan senelerde 1-100 ve 100 de dahil tabii 100 sene olabilmesi için. 2. yüzyıl 101-200... bu şekilde düşünürsen 20. yüzyılın ilk günü de 1 ocak 1901, 1900 değil.

1 ocak 2000 21. yüzyıl değil aslında işte :)

Peki 1 Ocak 1900 yılı hangi yüzyıl?

bana soru yanlış gibi geldi.

sonuçta 20 yüzyıldan gün alıyoruz. yaş gibi doğum günün geçince diğer yaştan gün alıyorsun ve teknik olarak üst yaşın içinde oluyorsun.

yanlış mıyım ki?

@traveller 19. yüzyıla dahil

1 Ocak 2000, 21.yüzyıl ise 1 Ocak 1900 neden 20. yüzyıl olmuyor?

@Traveller
1 Ocak 2000, 21.yüzyıl değil işte.

0 senesi diye bişey yok. milattan önce 1 milattan sonra 1 var.
en.wikipedia.org

işte öyle bi istisna vardı, tarih kitabında yazıyordu.

Lise tarih bilgisidir bu hatta dershanede hoca söylemişti baya şaşırmıştım 100 yıllar 1901 2001 gibi yıllarla başlıyor. Hatta 2000'den 2001'e gecilirken milenyuma giriyoruz geyiği tekrar dönmüş haberlerde (ben küçüktüm hatırlamıyorum hocamın yalancisiyim)

ben de 1 ocak 1900 cevabini verirdim ama öyle degilmis:
tr.wikipedia.org

"1 yılı ile başlar ve 00 yılı ile biterler. [...] İkinci yüzyılın başlangıcı 1 ocak 101 tarihidir."

31 aralık 1899'dan 1 ocak 1900 tarihine geçtiğinde henüz 99 yılı tamamlamış ve 100. yılın içine girmiş oluyorsun. 100 yıllık süre 31 aralık 1900 yılında dolmuş oluyor. böylece yeni yüzyılın başlangıcı 1 ocak 1901 yılı oluyor.

ama çoğumuz direk 1 ocak 1900 diye atlardı o sorunun cevabına.

bu ayrimi lisede ogretmislerdi ustune basa basa, bana hala mantiksiz geliyor ama ne yapalim boyle kabul edecegiz.

ya traveller noel ile yilbasi ayrimiyla kafayi bozacagina biraz da buna kafa yorsaydin ya.

ben de izliyordum yarışmaya hatta joker kullandı salağa bak ahuaha 1 ocak 1900 tabii ki falan diye artistlik yapıyodum anneme. ben yarışıyo olsam 30.000 tl'lik sorunuz bu mu yani selçuk bey ahahaha deyip elenirdim heralde. iyi oldu öğrendiğimiz.

annene çıtlatma sen söyle babana

ben kardeşimle birlikte pederi karşımıza çekip "bizi karşına alma. kendine çeki düzen ver" diye uyarmıştık. düzeldi sonra.

Ne var ki babanın sayfasında?

Sonucu tahmin edemedim ama birak takilsin ya bence

sen babana söyle.

çek karşına konuş tabii ki utanır da yapmaz bir daha.

face bence normal gorunen ama ilk firsatta icindeki hayvani disari salan zayif karakterleri saptamak icin muthis bir deney yeri. bizim akrabada cok gordum. internetin i sini bilmeyen coluk, cocuklu, dindar, varos kesimin face'de kadinlarin pesinden kostugunu,

babana söyle yav. direkt söyleyemezsen de 'facebook çok sakat yer, sahte hesap kaynıyor hepsi para tuzağı, inananları da yayınlayıp rezil ediyorlar aman bulaşma' falan de.

hiç karışma. hatta annene yakalanmaması için birazcık öğret işte napıyorsa gizleyebilsin. ama çaktırmadan öğret.

İyi misiniz? Kadın halime babama çapkınlık mi ogreteyim?

@dam bence cinsiyetini bilmiyorlar, kızılması gereken asıl olay sana böyle bir teklifle gelmiş olmaları değil baban erkek olduğu için bunu bir hak olarak görüyor olmaları. Var ya Türkiye hiç değişmeyecek. Kimsede namus yok.

tabiki söyle annene. bilmek hakkı. baban da akıllı olsun

@Traveller: Sorma. İnsanı zorla feminist yapacaklar

ya gerçekten bu vakalar cok sinirimi bozuyor, bari adam akıllı kullanmayı bilseler de sinirimizi bozmasalar. gerçi bizimki kimden ögrenmişse geçmişi silmeyi ögrenmiş.
anneyi üzme, babana ayar çek. ben şöyle yapıyrum, bi dizi falan izlerken takip ya da bilişimle ilgili bişey bahsedilirlen veriyorum hemen coskuyu. bilgisayarda attıgınız her adım gorulebilir, bi sürü dolandırıcı var falan. hatta mesela az önce birinin verdigi onedio linkindeki olayı anneme anlatır gibi verdim coskuyu.
o degil de nedir bu yastaki heriflerin uckurlarıyla derdi?

Antropoz ya da halk arasındaki adiyla azgin teke sendromu. Ya işin kötüsü bir yanim onaylamasa da adamın içinde bulunduğu ruh halini anlamlandiriyorum. Düşünsene 55 yaşına gelmişim, hala çalışıyorum. Hayattan umduğumu bulamamisim, mutsuz bi evliligim, sorunlu çocuklarım var. İşten eve gelip hep aynı yemekleri yiyip hep aynı programları izliyorum. Bırak karimi aldatmayi cinnet geçirip bütün aileyi elden bile gecirebilirdim ben. Sonuç olarak Türkiye çok boktan bi ülke. Ekonomimiz dışa bağımlı. Ofg.

mutsuz bir evliliği varsa boşansın öyle yapsın ne yapıyorsa. yaptığını masum göstermeye çalışmak bu

Annene söyleme de babanla konuş diyorum ben de. Yaptığını haklı çıkarmaz ama dediğin gibi o psikolojide nefes alabilecek bir açık bulunca direkt dalmış. Okey gruplarına falan kanalize et ilgisini :)

sult (1966)
the man with the golden arm
bunny lake is missing
the seconds
videodrome

v for vendette

ip man

society (1989)

Filmin fps'sine göre indirirsen alt yazıyı problem olmaz.

bsplayer kullan. altyazıları kendi bulup otomatik listeliyor, yanında 5/5 yazanlarda senkron kaydığını görmedim.

şuanda cahil olduğumun farkına vardım. fps olayına hiç dikkat etmeden indirdim ben amaan kim uğraşacak modu aktif halde. sadece 720p yazıyordu bu torrent de, altyazı olarak da 720p olanı indirmişim şans eseri. ama onun haricinde bişeye dikkat etmedim..


gomplayer dan memnunum ya bsplayer ı hiç duymadım :(

Devamlı ileri sarmaktan bıkmıyorsun ama iki dakikalık FPS olayına dikkat etme işiyle uğraşamıyorsun :)

gözümdenkaçmış hiç dikkat etmemişim bunca zamandr.

last knights ı indirdiğim linke baktım fps yazmıyormşki:S

forum.donanimhaber.com

720p yada 1080p yazan altyazılar bende %99 oranda 720p ve 1080p formatındakilere uyuyor

filmi indirmeden önce altyazısını kontrol ediyorum ben.

hangi sürümün altyazısı var, birden fazla varsa hangi çevirmen daha iyi ve hatta görüntü kalitesi hangisinin daha iyiyse o sürümü buluyor onu indiriyorum.

@sorumatik baktım ama her film için özelliklerde görünmüyor fps bilgisi.



genel olarak zaten ben en popüler altyazıyı indiriyorum ama, böyle 3-5 tane uyumsuz çıkıyor ve hatta, atıyorum 5tane çevirisi var, hepsini indiriyorum tek tek deniyorum hepsi kaymış halde oluyor.

projeyle uğraşıyorum. 1 hafta evvel proje son raporunu bastırıp verdim, en azından birkaç gün rahat ederim diye düşünüyordum ama herifin beni bırakacağı yok. hâlâ metot denetiyor. mail atmış gecenin 2'sinde.

köyümde toprağım var, gidip çiftçilik yapayım demeye başladım artık.

çalışıyorum. hiç bir zaman uyumayı sevmedim. geceleri ayakta kalmayı istiyorum ve seviyorum.

bu yıl bir süre erken uyuyup uyanma moduna girdim ama yapamıyorum. şu an mutlu mutlu işlerimi yapıyorum ofiste. gelen giden yok telefon çalmıyor. sabaha kadar çizim yapıp sabah belediyeye gidip akşam 17 22 arası uyuyorum.

akşam 6 gibi yemeği yeyince uyumuşum. gece 1de uyandım uykum yok panpa.

oturuyorum. işim yok, geceyi seviyorum, müzik dinliyorum fragmanlara bakıyorum. keyif.

Çalışıyorum.

@disardayim gerçekten özendim diyebilirim, gece 12'yi geçti mi iş güç yapamaz oluyorum mesela, çok mu düzenliyim nedir. günlük 5 saat uykuyla durmak da helal dedirtti, bravo.

babam vefat ettiğinden beri geceleri uyku tutmuyor. normalde uykusu gelince kralını tanımayan uyuyan biriyim uykuya düşkün değilim ama. zor uyuyorum. dahakafayı yastığa koymadan o yolda uykuya dalan biriyken uyuyamıyorum.

Gün içinde çok fazla uyuyup uyandım, zaten geç kalkmistim. Bir de neredeyse hicbi şey yapmadım. Şimdi de yarın sabahki kursu kaçırmamak için uyumamaya karar verdim. Sabaha kadar biraz ders çalışmayı düşünüyorum. Otuz yaşına geldim, hala sınav, hala ders. Hala birtakım önkoşulları yerine getirme gayreti. Bir turlu "yetkin" olamadım. Bu da gecenin depresyonu.

iş iş iş

lobster, dog tooth

memento

inception, old boy, the game

listedekilerin hepsi
letterboxd.com
benim favorlerim;
shutter island
memento +1

donnie darko

Her zamanki tavsiyem, eXistenZ.

Mr.nobody

Predestination

realite

enemy

coherence tabiki

david lynch filmleri

özellikle mulholland dr. ve lost highway

Predestination kesinlikle,ilk 45dksi lan hiç bişey olmadi ki diyip,geri kalan dakikalarda sürekli bir hasiktir çektirme potansiyeli var.ben bittikten sonra da çekmeye devam ettim.

donnie darko
12 maymun
memento

memento +1

The machinist

pi

mindfuck = lost highway

sonuç alamazsın. tek taraflı iptal gibi bi hakları olur genelde. yani indirim olsa bile sırf senin tipine gıcık olduklarından vermeyebilirler.

aramızda toplarız 100 tl nedir yahu. sana bişey olmasın hacu. evet tek taraflı feshedebiloorlar. ilk gördüğünde alacan böyle durumlarda.

genelde sözleşmelere eklerler zaten, tüm hakkı saklıdır, değişiklik yapma hakkı vardır vs. gibi. o sebeple uğrşsan da sonuç alamazsın bu durumlarda.

pek anlamasam da normal şartlarda bir motorun 140.000'de rektefe istememesi lazım. ya aşırı zorlanarak kullanılmış, ya da motor bloku yıpranmaya müsait malzemeden imal edilmiş demektir bu.

alınmaz.

araç hakkında konuşmak gerekirse önden kazası olan bir araç ayrıca araç kayseri plaka ve diyarbakırda satılıyor yani sigortadan alınma bir araç olabilir onun dısında motor konusunda ise hor kullanılan motorlar ortalama 100.000 km uzerınde sapıtmaya baslar eger dıyarbakırda veya yakınında yasamıyorsan fıyatına aldanıp o kadar yok tepme az fazlası ıle bulundugun veya yakınlarına yönel

ben de diyorum bu kadar gayrimenkulü hangi yabancı niye alıyor.

sadece uyuşturucu değil haksız rekabet sonucu vergilendirilmemiş gelir ile kazanılan her mala devletin el koyma yetkisi var.

Lan belki kalp krizi geçiyoruz niye zamaninda yazmiyonuz + 18 oral sorsam iki dakikada 100 cevap gelirdi itneler sizziii sie lan cevaplamayin hih

yaşıyor musun sevgili kardeşim...

Yaşıyorum ama çok ilgisiz hissediyorum hııı...

oralcı arkadaşlara haber verdim, birazdan burada toplanıyoruz, biraz daha dayan.............

Gelin gelin ben size ne fanteziler anlatırım tekleyen kalbim dayanırsa

duyurunun başlığını "oral yoldan..." veya "ağzıma aldığım..." şeklinde değiştirirsen hayatta kalma ihtimalin artar panpa.

ne iş yaptığına bağlı biraz da, çok aranan bir cv n yoktur belki ? yani meslek tanımı olarak.

bir de bende de mesela bazı dönemlerde bakılıyor, bazılarında hiçbisey olmuyor, mesleğinde yüksek dönemler varsa, o dönemlerde bakılır belki

kaç adet ve kaç yıllık iş deneyimin var?

eğer yakın zamanda başvurular yaptığın halde durum buysa üzgünüm ama senin cv bozuk sanırım :(

Kaç başvuru yaptın?

10 15 gibi basvuru var

bu kadar başvuru sonrası hiç görüntülenmediyse bence bi' cv güncelleme yapmalısın sevgili anonymice...

lise mi terk?

gonusmayın lan belki geç güncelleniyor allahallah! :(((((((((((

direk kan gelir.
hayli de, ürkütücü birşeydir gözün kanaması.
uzuvlar kanayınca çok aşırı bir yaralanma değilse, genellikle soğukkanlılığımız koruruz da, iş göze geldi miydi paniğe kapılır çoğu insan.

kitabın adı ne veya senin adın ne kazayla almayayım, içim kalktı..

merhaba. kan gelmez göz sıvısı akar. youtu.be

y şahsı göz kapağını kapatacağı için kürdan o kadar girmez. en fazla 1cm girer. ondan da göz sıvısı veya kan gelmez. kürdan girdiği gibi çıkar. orda da kanlı bir delik kalır.

Gözün beyaz kısmı tahmin edemeyeceğiniz kadar sağlam bu arada. Öyle kürdan falan zırt diye giremeyebilir. Göz bebeğinden girer ama. Girerse merceği parçalayacağı için kişi kesinlikle o gözdeki görüşü yitirir, az bir kanama (Belli belirsiz) ve göz sıvısı akışı olur diye tahmin ediyorum.

Lise biyolojide mezbahadan gelen dana gözlerini kesip incelemiştik.

Arkadaşlar sağolsunlar açıklamışlar ama bu kadar gerçekçi olmak zorunda mı bu kitap hacı ya :S

36 yıl giyinip tepki aldıysa giyinmemeli..

@cembacemba: spor ve fiziğe göre..

vucut tipin hakkinda hic bilgi vermemissin ki. basenin mi var bacaklarin mi kalin gobegin mi var ?

fizik kiloyla belli olmaz ki. belin mi ince? basenlerin mi var? alt bedenin mi üst bedenin mi uzun? çok ayrıntı var.

@cikolata selales: alt beden uzun ve evet basenler var.

kız arkadaşım da sizinle hemen, hemen aynı boyda.
kendisi, ben sevdiğim için ve ona çok yakıştırdğım için zaman, zaman resmi-formal denilebilecek şekilde giyinir. (Ceket, Gömlek, kumaş pantol ya da düz kesim etek ve elbette ki topuklu ayakkabı)
böyle anların dışında da hep casual takılır. tişörtüdür, konversidir vs.
az, biraz fikir vermesi için yazdım.

fotoğrafla gelin bana..

o zaman dar paça, ispanyol ve şalvar pantolondan uzak dur. a form etekler yakışır. üst parçalarını uzun tut. uzun ceketlerle basenlerini kapat pantolon giyeceksen.

alt kıyafetin koyu üst kıyafetin açık renkli olsun. geri kalanı aynada bakıp anlayabilirsin az çok.

az çok tahmin edebiliyorum. bence boydan elbiseler çok yakışır. çok bol olmayan ama çok da dar olmayan. elbisesine göre ayak bileğine kadar olabilir ya da diz kapağı hizasında. kışın ise dar paça değil ama normal paça kot giyebilirsiniz elbiseyle üşürüm derseniz. tayt ve tayt gibi dar pantolonlardan uzak durun derim.

giyimle alakalı olarak çok süslü tüylü şeyler tercih etmeyin bence. bi de saç önemli hepsini süper yapıp saç uygun olmazsa yine kötü görünür. ama uzun ve doğal görünen saçlar her kadına yakışır bence.

boy kilo oranınız da bazılarına göre kilolu gelse de bence değil. kasın dediğin azcık etli olur. sadece sütlaç kıvamında olmasın hepten yeter :) yani fizik olarak beğenilmeyecek biri değilsiniz. sadece boy kilo bilgisine bakarak söylüyorum.

www.google.com.tr

www.google.com.tr


www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

böyle böyle bak işte. bazılarının üzerine şal vs uydurabilirsin.

sen foto at, biz olmuş veya olmamış diyelim, böyle anlaşılmaz ki?

ben beğeniyorum valla :) bana da senin attığın resimlerdeki pantolonlar çok uymadı. bi kere çok dar. hafif bi göbek vardır diye tahmin ediyorum. lcw mağazasındaki hafif kilolu reyon görevlisi ya da müdür gibi olacağını düşünüyorum. çok resmiyetten yana değilim. ama yine siyah gri düz bi boydan elbise iş görür. pantolon ceket manken ölçülerinde hatunlarda güzel duruyor. ben böyle elbise daha çok seviyorum. uzun saç filan.

bu arada lcw mağazası benzetmesi kıyafetler içindi giyerse öyle olur demek istedim :)

youtu.be

kareli giysiler iyi gider. kih hih hi

lookbook'a hashtag'ler girebilirsiniz, kendinizle alakalı. ben sizin için mature yazdım mesela, aklıma başka bir şey gelmedi, çünkü fikrim/bilgim yok. :D

lookbook.nu

marka olarak instagram'da tahtadolap diye bir vintage sayfası var, çok güzel şeyler satıyorlar, bakabilirsiniz.

%10 ambalaj ücreti mi ne kesiyorlar.

kaledekiyalnizlik +1. Ambalaj ücreti kesiyorlar.

Ürünün kullanılmadan, ambalaj, ve aksesuarlarıyla birlikte eksiksiz geri getirilmesi durumunda farklı bir ürünle değişim, tüm Teknosa mağazalarında süresiz olarak kullanılabilecek iade çeki ya da bedel iadesi işlemleri fatura tarihi itibari ile 30 gün içinde yapılabilir. Teknosa, ürün değişim ve iadelerinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda belirtilen esasları, müşteri memnuniyeti açışından alt sınır olarak kabul eder. Detaylı bilgi için mağazalarımız ile iletişime geçebilirsiniz.
www.teknosa.com

Bilgim yok, fikir yürütüyorum. Belki hediye çekine falan dönüşürse ya da başka bir ürünle değişirse tamamını kabul ederler.

Ya da gidip mağaza müdürünün başına çökersen cırlarsan kaçırdığın kadar hediye çekini tanımlayabilirler. Müşteri memnuniyeti rulez.

Müşteri memnuniyetinden yürüyün bence de. Sonuçta aynı firma ürünü hediye çeki ile satıyor vs. Gerekirse çirkefleşin. Ben mağazada ciddi olay çıkarırdım aynı durumda.

mağazadan satın aldıysanız kanuni olarak bir hakkınız yok ama mağaza insiyatifi dahilinde bir şeyler yapılabiliyor sanırım mağazanın kurallarına göre.

teknosayı aradım. ürün kutusu açılmadığı için iade edebilirsiniz dedi. iade edip internet üzerinden almak gerekiyomuş çek alabilmek için. en iyisi öyle yapıyım. 225 tl çek veriyolar :)

O çekin kullanımı da ayrı bi sıkıntı. İyi araştır. Genelde 3 katı harcama istiyor. Yani 675 tl harcarsan 225tl çeki kullanabikiyorsn gibi.

Ürünün para iadesini alabilirsiniz. Alınan bir mal 7 gün (7 diye hatırlıyorum) içerisinde hiçbir mazeret sunmadan iade yapabilirsiniz. Tabi hijyeniklik vs. Gibi niteliği itibariyle iadeye uymayanlar hariç. Hediye çeki falan parayı tekrar harcatmak için direk iade alabilirsiniz yeterince zorlarsanız. Hukukta yeri var..

vestel'in urunlerini arastirdin mi ? bende tv almayi dusunuyorum sikayetvar vb sitelerde hicte iyi yorumlar ile karsilasmadim

hazir iade edebiliyorken bu detayi da goz ardi etme

genelde böyle yaparlar. bi ilaca başladın, onu uzun süre kullanırsın, ama çok fazla yan etkisi olduysa başka türden bir şey yazarlar. citoles ssri, efexor mao inhibitörü.

Efexor sıkıntılı gibi geldi bana. Daha önce paxera kullanıyordum beynimi uyuşturdu matematiksel işlem falan yapamaz olmuştum. Yine aynı şeylerin olmasından korkuyorum.

Cinsiyet?
Evet önemli...

koy kötüne gitsin onların en azından arayıp tebrik etmesi lazımdı yada gelemedim kardeşim kusura bakma demeleri lazımdı. senin aramanı gerektiren bişey yok bence

sana değer veren bir insan için ulaşım zorluğu ya da ekstra bişey çıkması nedeniyle son dakikada gelememe durumu olsaydı, düğünün hemen ertesinde arayıp bildirir ve tebrik ederdi bence.
ben olsam aramazdım, alıngan ve kinci olduğumdan (malesef). ama senin içinden aramak geliyorsa ara, konuşurken laf oraya geldiğinde verdiği tepkiden anlarsın işin aslını.

şimdi düğün denince işin içine takı makı da giriyor. düğünün olduğu dönem takıya ayıracak bütçeleri olmadığı için düğüne gelemedilerse sonrasında da arayıp hal hatır sormaya utanmış olabilirler. aynı zamanda yine takılık bütçeleri yoktur diye tahmin ediyorum, olsa bir şekilde altınını alıp gelirlerdi yanına.

Aranızda herhangi bir sorun yoksa %99 maddi sorunlardır. Düğün demek masraf demek. Maddi durumu iyi olmayan veya belli dönemlerde sıkıntı yaşayan kimseler için de ciddi bir masraf oluyor bence. Hele ki yakın arkadaş ise öyle ufak tefek hediye/para ile geçiştirilmiyor. Sonrasında da gidilse yine bu maddi külfeti var, mecburen ölü taklidi yapılıyor. Ölü taklidi yapan kişi için de kötü ve acı ama mecbur.

Ben olsam ben de aramam.

herkes maddi imkandan dem vurmuş ama en kötü 50 tl takıp sonra hediye alıp durumu kurtarabilirlerdi. ya da zaten samimi olduğunuz için param yok da denilebilirdi. düğünün üzerinden zaman geçmiş belli ki hala aramadıklarına göre pek sallamamışlar.

ayrıca ikisinin birden mi imkanı yoktu yani.

utaniyorlardir aramaya

amaaan takılmayın böyle şeylere. siz de onların düğünlerine gitmeyiverirsiniz olur biter. ben kuzenimin düğününe gitmedim. tebrik ettiğimi de hatırlamıyorum. ama ne o alınganlık etti ne de ben bi küskünlük için gitmemiştim zaten. aramızda sorun etmedik. bazen o gün canın gitmek istemez ve gitmezsin. bence siz de alınganlık etmeyin.

küsmek için düğünü beklemiş diye bi söz vardır.

çağırırsın gelmezler sonuç küsersiniz
çağırmazsın çağırmadığın için sana direkt küserler.

Ellerinin dar bir dönemlerinde evlenmişsen takı törenini dert etmiş olabilirler. Yakın arkadaşsanız en az çeyrek almaları gerekecek, oraya eli boş gitmek sorun olacak. Olay sadece takı değil; herkes takım elbiseli işte çalışmıyor. Oraya gideceği kıyafeti alması gerekenler olabilir. Astarıyla birlikte konuklar için bile pahalı şeyler düğünler. Zamanında bu yüzden kaç kişinin düğününe küfürlerle gittiğimi hatırlamıyorum bile. 50 TL'ye 10 gün geçindiğim dönemde onu birine takmak zul gelirdi. Belki böyle bir nedenden gelmemişlerdir. Sonra da aramaya yüz bulamamış olabilirler. Üstünden zaman geçtikçe de aramak zorlaşıyor. Sonuçta onlarca kişiden birkaç fire olması normal. Bu yüzden kesilmiş arkadaşlıklarım oldu benim de. Sırf bu nedenle ileride takı töreni ve düğün yapmayacağım.

Maddi olmayıp sallamama olasılıkları da var tabii ki. Siz arkadaşı olarak onların durumlarını biliyorsunuz.

bence arayın onları, eşim arkadaşlarının istemesine sözüne nişanına kınasına düğününe mesafe çok uzak olmasına rağmen gitmişti, onlarda birçok şeye gelmediler düğüne sağdıç olmalarını beklerken yabancı gibi gelip gittiler, sonuç hala görüşüyoruz ama ona göre değer veriyoruz, en azından kötü gününüzde yanınızda olmayacaklarını öğrendiniz bu da iyi bir şey..

takı töreninden ziyade bence arkadaşlığın boyutu ve ofis haricinde neler yaptığınız neler konuştuğunuzla alakalı. sonuçta çeyrek 150 lira mı ne. bi de bekar bi adam olarak evli bi adamla arkadaşlık etmek istememeleri normal değil mi? siz karı koca takılacaksınız artık. sen bulaşık yıkayacan falan.

salın gitsin hayatınızdan çıkarın bu tarz insanları.

Böyle insanlar var. Siktir et onları.

adamın canı sıkılmış birisine çatmak istemiş. yoksa kaptan gayet kullanılıyor minibüste.

yazdığından ilk okuyuşumda şunu anladım; kaptan, rıhtım da olur. sanki şoför bey'e rıhtımda da inebileceğini söylemiş gibi.

bence kuruntu yapmışsın.

ben de kaptan diyorum, bunda ayar verilecek ne var anlamadım.

bazı dalyarakların canı sıkılıyor sataşıyorlar öyle siktiret. hayatta söylemeyi en çok sevdiğim söz öbeği "kaptan orta kapı" dır

ayrıca tdk da yazana göre "kaptan" yolcu otobüsü sürücüsü için de kullanılıyor. eğer gönderme bile yaptıysa rahatlıkla mal diye düşünüp geçebilirsin.

öncelikle soruda bahsi geçen ve efsane olup olmadığı sorgulanan ayar cümlesini düzeltelim, millet de benim gibi okuyup okuyup ne diyor bu yahu demesin:

"kaptan rıhtımda olur genç adam"

şimdi soruya cevap veriyorum:

ayar filan değil bu. efsane hiç değil.

Ben de her zaman kaptan derim ve kaptan yerine geçecek bir hitap olduğunu düşünmüyorum. Dangalak sana ayar verip prim yapmaya çalışmış.

Tamamen adamın bok yemesi. Ona ne ki? Artistik yapmak istemiş sadece, ve gayet yersiz olmuş.

Minibüs şoförüne "şoför" diye seslensen çok kaba olur zaten, garsonu "garson!" diye çağırmak gibi. Belki "şoför bey" denebilir ama kaptanda da hiçbir sakınca yok.

efsane değil. amca bunamış.

"kaptan rihtimda olursa alex ne lan o zaman yrrgm?" diye sorabilirdin. ohm.

Adam ağır malmış

adam halkın arasına ilk defa mı karışmış amk dallamaya bak. kendim de dahil olmak üzere türk erkeği kaptan der, kadınlar da şoför bey filan der. adam aranıyormuş.

yok hoca camide töbe töbe
siktirsin

Cips ve çikolata acıkma sürenizi kısaltmış olabilir. Malum karbonhidrat, hidrojenize yağ ve bol bol şeker.

Çözüm protein ve lif ağırlıklı beslenme.

anında insülin salgılatan şekerli şeyler daha çabuk acıkma hissi yaratır. bence su içip kandaki fazla insülin temizlenene kadar bekleyin. yoksa sürekli yemek istersiniz.

ekmeğenen ye

şeker tüketme

psikolojik açlıktan, duygusal açlık demek daha doğru. bazen bana da olur ama çok sürmez, çünkü birden farkederim "ne yesem kesmiycek lan..". sevgisizlikten hep.

Yeme, ben yiyor muyum?

abur cubur yedikten sonra yine de dünyaları yemek istiyorsan bence bir insülin direncine açlık tokluk şekerine baktır kesin bir kusur vardır. çok sağlam bir iraden olmadığını görüyorum. eğer ilaç ile tedavi olmazsan ileride şeker hastası da olabilirsin.

yediğin içtiğin her şeyden sonra dişlerini fırçala.

Kadin olsam seni bulurdum. Herkese senden bir tane gerekli. Seks bu arada onemli bir konu degil. Ispanak da severim seks de ama onemli bir seymis gibi pazarlaniyor. Din engelliyor. Toplum baskiliyor. Hicbiri olmasa seksi kimse kafaya bu kadar takmayacak. Bu arada normalsin. Herkes normal. School of Life'in Are you normal? videosunu izle.

valla bence hevesini alamazsın çünkü bu öyle teknolojik bir alet gibi değil onu alayım bunu alayım hevesim geçsin tarzında bir yapı değil bu. Bitince aynı şekilde yine istiyor adamın canı. Bunun doyum noktası aşık olup bir ömür sevişmek isteyeceğin kadını bulmak.

İlişki sırasında yaşadıklarına gelecek olursak ben bu durumun hep penisi ile yeterli değilse eliyle yapar diye düşünürdüm. Elimle çok oynamam kadınlarda genelde ön sevişmede daha çok arzulamaları için kullanırım ama mastürbasyon yaparak değil. Eğer elinle yaptığın etkiyi penisinle yapabilirsen emin ol daha çok zevk alacaksın. (bu paragrafta yazdığım hiç bir kelime ofansif değildir.)

Seçilme duygusu herkese iyi bir haz verir bu sadece sende değil tüm erkeklerde vardır. Farklı kadınlar ile bunu hayal etmende normal bir durum şeytan bu adamın aklına girer yapmadığın sürece sorun yok bence. Ha zaten yaparsan ulan bu muydu olur.

abi şimdi şöyle diyeyim ama bak iyi oku bu cevabımla tüm sorularına cevap bulacaksın çok ciddiyim: adamım'dan sonrasını okumadım.

normalsin hedefe ulaşma iç güdüsü dünya üzerindeki erkek canlıların %90 nında var.

klavyeye kustum galiba.

bence kendini de fazla onemsiyosun. her paragrafta kendini ovup durmussun, uzattikca da uzatmissin. ogh.

Bence sen @Traveller'ın @ikinci hesap'ısın.

@acemi: Abi cinsel hayatımın 19 yaşında başladığını hesaba katarsan senede 2 kadın bile olmuyor ortalama. Hele ki birkaç tanesi de tek gecelik, yani iyice kesat geçen dönemler var.

@sayns: Kendimi beğeniyorum ama sadece seviştikten sonra egom şişiyor ve özgüven kazanıyorum. Yoksa sıradan olduğumun farkındayım.

@godless frog: Yanlış tahmin. Şimdi o adam da her kimse zan altında bırakmayalım.

Bence gayet normalsin. Erkeklerin bilinci böyle işliyor. Mümkün olduğunca kadını döllemek, kadınların da mümkün olduğunca çocuk sahibi olmak. Hala bu kafada kalıp, atalarının bıraktığı iç güdüleri durduramayan insanlarla ben birlikte olmuyorum. Sen takılmaya devam et, bir kadın çocuk sahibi olmak için seni yakalayacak. Ancak toplum ona evlenmesi gerektiğini söylediğinden evleneceksiniz. Sen güdülerini engellemek zorunda kalacak ve mutsuz olacaksın. O ise bütün sevgisini yarattığı çocuklara verecek. Güdülerinin farkında olursan daha güzel anlar da yaratabilirsin. Ve tabi egonun da farkında olman lazım bu durumda.

Çok sık terkedilen bir kadının fake hesapla yazdığını düşündüm duyuruyu.

durum anlattığın gibi ise, başlık yanlış olmuş. seviştiğimi görmeyi fazla önemsiyorum olabilir.

buarada diğer duyurularına baktım da sanırım bu hesabı sadece kız olaylarını sormak için açmışsın. birde en son bir kız varmış seni 2. adam yapan. nasıl gidiyor işler?

Daha yolun başındasın ama emekli pornocu edasındasın seks yapmaktan ziyade seks yapmak için seçileyim hazzına kapılmak resmen bir liseli egosu dostum sekse paylaşmak,tanımak,özel olmak manalarınıda katarsan emin ol tek seferde yapacağın seksten bu zamana kadar yaptıklarından daha fazla zevk alacaksın tabi bu kafa yapınlada alakalı oturtamazsan bu düşünceyi seks hayatında ucuz kalır hep( kaliteli kadın güzel seks its priceless) ;) bilmem anlatabildim mi?

banka döviz kurlarında alış-satış fiyatları arasında çok fark var, dolayısıyla bankanın internet şubesinden aldığın dolar artsa bile satarken çok kar edemezsin diye düşünüyorum.

enpara kullanıyorum, arada pek fark olmuyor.

faizi düşürmesi gibi bir beklenti yok piyasada onu geç bir kere. ya aynı bırakacak ya da arttıracak. Piyasa beklentisi arttırması yönünde olduğundan, aynı bırakması durumunda yukarı yönlü bir hareket olur. Ama internet bankacılığından bu hareketi yakalaman imkansız çünkü veri açıklanmadan 2 dk önceden itibaren sana öyle bir kurdan satacak ki doları, kara geçmen için ciddi bir harekete ihtiyacın var. Para kazanmak istiyorsan risk budur diyip gün içinde uygun bir seviyeden al dolarını, 14:45'te falan satarsın yerine oturur piyasa.

ulan keşke alsaydık ya, sabah 2,91 olan kur 2,95'e dayandı ve gittikçe artıyor.

@aytekmutlu haklıymışsın hocam :/

3.08 ken faiz artırAmayan tcmb 2.92'de nerye nasıl faiz artıracak?.. zaten fed faiz artırdıktan sonra dediler 2.90'ın altı kısa vadede zor diye. 2.91'den alacaktınız tabi.

2.98 den sattım, 2.91den aldım. şimdi hedef 3ün üstü. ama ordan döndüğünde 3.00 a kadar düşer. ona göre kar edebileceğin 3.05 gibi falan satmak lazım, ama 3.01den dönerse satılmaz mesela. tabi güncel olaylar da önemli.

Uzun vadede pek fazla bir şeyin heyecanlandırdığını söyleyemem ama: sahneye çıkmak çok değişik bir haz veriyor. sergilemek yani bir şeyleri. teşhir gibi değil de performans olarak düşünürseniz sevinirim :D

bir de basketbol oynamak.

bu ikisi tutku gibi bir şey bende, yaşama direncimi arttırıyor.

birileriyle yaratıcı bi şeyler yapmak.

yurtdışıyla ilgili plan yapmak, vize almak vs.
vizemi akdım, bir aya gideceğim, heyecanım duruyor. onun dışında pek yok.

tip alanindaki gelismeler.

Altın ve doların hareketlerini izlemek. Manyakca heyecan vermeye başladı..

para, başarılı olma hissiyatı. ota boka hissetmiyorum ama bunu.

moderatör arkadaşlar bi baksınlar lütfen konu kilit.

Adana dürüm

yeni bir şeyler yapmak. yeni bir işe başlamak. bilmediğim bir yere gitmek ama öyle turla falan değil, kendi başıma. bir şeye sahip olmak, hayatıma sokmak.

Öğrendiğim her şey çok heyecanlandırıyor, hele bir yerlerde uygulayıp sonuç görürsem şampanya patlatasım geliyor. İnsanlık için damla kadar değeri yok, benim için aydaki yerçekimsiz kocaman adımlar. Çocuk gibi heyecanlanıyorum.

yemek.

@rayde yazınca düşündüm, beni yemekten daha çok motive eden çok az şey var.

büyük bir organizasyonda koşmak. mesela maraton, yarı maraton vs.

borsada zincir işlem yapmak ve hepsinin gerçekleştiğini izlemek.

Şehir hayatından uzaklaşıp daha az insanli, daha cok doga&hayvan iceren bir yaşam kurma fikri.

cebinden para çıkmayacak ama atıyorum araban 50binlik ise 48e düştü.

karşı sigortadan para alacaksın cebinden çıkmayacak ama aracın hasarlı görünecek

Gecmis olsun.servis olayini simdilik cozmussun ama aractan anlayan bir tanidik bulursan araci almaya beraber gidin dogru duzgun yapilmis mi kontrol edin.

Araciniz icin kaza kaydi gozukecek ancak hasar kaydi olusmayacak cunku karsi taraf odeyecek bunu.

Ayrica deger kaybi icin sigortaciniz istekte bulunabilir ve 5000 tl ye kadar deger kaybi alabilirizsiniz karsi tarafin sigortasindan.

tum suc karsidaydi ama aracim 10 yasindan buyuk oldugundan, sigortam %10 degerlenme parasi aldi benden. parcalar yenileriyle degisti ya, degerlenmismis :/

çocuğu ile hiç ilgilenmeyen tiplerden çok daha başarılı buluyorum.

Sıfır birikimli; yüksek özgüven, ego sahibi barzolar da bunların eseri...
Çevremde çocuğunu övmeyen çok az kişi var. Konuyla alakası olmadığı halde bir bakıyorsun muhabettin arasına "Benim çocuk 3 yaşında ama yaşıtlarından farklı, diferansiyel denklem çözüyor.", "Efe 1 yaşında ama okumayı söktü, acayip zeki bir çocuk.", "Kızım yedi yaşında yeni gezegen keşfetti." gibi laflar sokuyorlar. Bir gün dayanamayıp birini ayar delisi yapacam o olacak.
2.bp.blogspot.com

hepsi aptal

çocuğu veren, o çocuğu onlardan alır. akıllar başa gelir.

Şu hayatta yapabildikleri tek şeyin o çocuk olduğunu düşünüyorum ki bence onu da iyi yapamıyorlar. Görünce gırtlaklamak istediğim çok alpcan, berilsu var.

uçlarda yaşayan iki tip ebeveyn tipi var, biri çocuğuyla hiç ilgilenmiyor, diğeri de aşırı rekabetten kafayı yiyor, çocuk yarış atına dönüyor. (çocuğumun IQ'su 500 çıktı, çocuğum çok zeki, bizim çocuk üstün zekalı çıktı, vb).

birinci tip komple hayvan tamam da, ikincisi de iyi değil. ben bunu mail yollarken aşağıya "bilmemnere mezunu yük. müh.. ddh. dhdhf. dhfh. bilmemkim bilmemney" diye yazanlara benzetiyorum. hayatta tek övünebileceğin şey bu mu lan, bu mu?

bunun arasının olması lazım. ilk çocuk cahil olurken ikincisi bencil oluyor, ikisi de kötü bence. cahil adamın hem kendine hem başkasına, bencilin de kendi hariç herkese zarar verme ihtimali var.

Ebeveyn cocugunu asiri derecede sever, normali budur. Binlerce yil once de boyleydi. Boyle de olmali.

Hadi tapanlardan olmayalim diye hic ilgilenmeyelim...

Anneniz boyleydi ister kabullebin ister kabul etmeyin. Asiri simartildiniz..

çocuğuna yaptığı kötülük için üzülüyorum.

bir ailenin çocuğunu çok sevmesi ile çok şımartması arasındaki ince çizgiyi bilmesi gerekir. çünkü çocukken hoş karşılanan şımarıklık ilerki yaşlarında saygısızlığa dönüşecek ve bu da hiç hoş karşılanmayacak.

Aman ha sakın laf etmeyin öylelerine. Sizin kıskandığınızı falan zannederler ahahsdfshsg Çağımız gösteriş çağı.

bana yansıtmadıkları sürece sorun yok. bana yansıtmalarından kastım "çocuğum şöyle zeki, böyle zeki, muhteşem" filan demesinler çocuktan da onlardan da soğurum. zaten öyle diyenlerin çocukları da şımarık olur. çoluklu çocuklu tüm arkadaşlarımı listelerimden sildim, dk başı fotoğraf paylaşıyorlar. spamlediler her yeri.

Ben de ozguvenli çocuk adi altinda şımarık veletler yetistirmelerinden cok rahatsiz oluyorum. cocuklarini oncelikle disiplin oz denetim konusunda guclendirseler ozguven de buna paralel gelisecek zaten.
Yani etrafi dagitan cevreye saygisiz belli noktalarda durmasi gerektigini ogrenmemis bir suru simarik sozde ozgur cocuk dolu ortalik.benim cocuguma kimse bir sey diyemez mantigiyla bakan bu ebeveynlere gercekten cok kiziyorum.
Cocugunu sevmek ayri bi sey isterse tapsin ama bu sekilde degil.

çok kötü, bi bk bildikleri yok çocuk yetiştirmek hakkında. bana yansıtmasalar da çocuğuma yansır diye düşünüyorum ben öyle davranmadığım için, ilerde anlar ancak.

çocuğum olmadığı için net bişey diyemiyorum ama dışarıdan malca görünüyor umarım öyle olmam

ebeveynler hakkında bir şey düşünmek istemiyorum da çocuklar için üzülüyorum. fiziksel ve duygusal olarak çocuğu ihmal etmek ne kadar zarar veriyorsa, iyi şeylerin aşırı verilmesi, çocuğa tapmak filan da o kadar zarar veriyor.

@sour
Binlerce yil onceki her sey ile iliskilendirmemize gerek yok. Zaten "cocuga tapmak" cok genis bir tabir, nasil tapmak? Cocuga tapmak 13 yasinda cocuga surat teknesi almak ise aptallik bence de.

onlar yüzünden büyük-küçük ayrımı bilmeyen, ilgi odağı olmadığında yetişkinlerin lafını bölmekten çekinmeyen yaratıklar çıkıyor ortaya, kuzenimden biliyorum.

bu konuda biraz acımasız dusunuyorum ben. bana göre bu, cocuk üzerinden kendini konumlandirmaktir.
''bakın ben yaptım, benim gibi bir insandan baskası beklenemezdi zaten. süper bişiy yaptim ben. benim genlerimi taşıyor''
gibi :)

Gördüğüm zaman inanılmaz sıkıntı basıyor, gösterilen her resim-fotoğraf-videoyu "Ay tatlım ne şekerrrr ne akıllııı ebet ebet" tepkileriyle karşılamakta inanılmaz güçlük çekiyorum. Hafiften tiksindiriyor beni böyle aileler.
Bir yandan da deli gibi korkuyorum, henüz çocuğum yok, acaba hormonlar falan insanın akli dengesini mi karıştırıyor? Çocuğun oldu mu bu moda mı geçiyorsun otomatikman? Allah'ım inşallah öyle değildir, sübhaneke dinimiz amin.

(bkz: süper dadı)

fazlaca gördük bu programdaki minik prens ve prensesleri.

çok biliyosunuz.

Şurada yazıp bu tiplere giydirenlerin aynen o eleştirdiği anne baba tipinde olacağını düşünüyorum. Hatta daha da beteri olacaklar bence.

Tapmaktan kasıt çok sevmekse, o insanlara saygı duyuyorum.

Tapmaktan kasıt "benim çocuğum süper" tavrı ise, gülüp geçiyorum.

Tapmaktan kasıt çocuğunun kölesi olmak, ipleri çocuğun eline bırakmak ve her isteğini yerine getirmek ise, çok üzülüyorum lan. O çocuklara o kadar yazık ki.

23 nisanda niye benim çocuğum arkada duruyo diye kavga çıkarırlar. fotoğraf çekmek için birbiri ile boğuşurlar. nefreti duyuyorum.

boş teneke çok ses çıkarır diyorum. çocuklarından başka başarıları yok. ayrıca bu ailelelerin çocuklarıyla çok ilgilendiklerini de düşünmüyorum. sadece BENİM ÇOCUĞUM blabbla demeyi ilgilenmek sanıyorlar. birisi çocuğundan başarılıysa kendini mağlup hissediyor mesela

Çocuğu sosyal kalkan olarak kullanıyor özellikle yeni nesil anneler.

@eksi sozluk e bir daha geldim'e katılıyorum. Sevmek ayrı, totemleştirmek ayrı. Herkes için söylenmez tabii ama en katı karşıtlarından biri iki yıl önce çocuğu altı aylıkken sabahın köründe "Bugün de altımıza sıçamadık" diyerek hem bebeğinden birinci çoğul şahıs olarak söz etmesinden hem de (belki haklı olarak) basit şeylerden panik halinden dolayı üzülmüştüm. Çocuğu hakkında "Yapamadık, ettik" tarzı konuşan bir kadın için bireyselliğini kaybettiği için üzülürüm. Böyle bir planım yok, istemiyorum da, anaç değilim ama öyle bir gün gelirse, ödüm kopuyor sevgilimi/kocamı sıfıra indirip tüm sevgimi çocuğa vermekten, çocuğa aşık gibi davranmaktan, kocanın aşkını çocuğa yönlendirmekten ama korka korka o hale girebilirim de, belki hormonların yönettiği bir süreçtir, her şey o haliyle daha mantıklı görünüyordur. Belki şu an düşünemiyorumdur.

Bir de belki bu da bir nevi mahalle baskısıdır. Düşün ki arkadaşlarınla oturuyorsun, hepsi çoluk çocuk sahibi. Sen de artık çoluklu ve çocuklu insanlarla görüşüyorsun. Biri çıkıyor "Benimki iki yaşında takla atmayı öğrendi, çok büyük sporcu olacak" diyor. Diğeri çıkıp "Benimki de o kadarken, dünya haritasında ülkelerin yerini ezberledi" deyiveriyor. Sonra ikisi de senin düz çocuğuna ve sana acıyarak bakıyor olabilirler. Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş, kırk kere söylersen inanılır da. İlk başta bilirsin onların abarttığını, sonrasında "Herkes abartıyor olamaz" deyip kendi "normal" çocuğunda bir özellik aramaya başlayabilirsin. O da bir o sosyal ortamda hayatta kalma adaptasyonu olabilir. Herkes çocuğu hakkında bir şey söylerken, seninki aptal olamaz ya! Gavurların "mom's guilt" dediği bir kavram var. Örneğin, işe giderken "Ben ne biçim anneyim, çocuklarımı evdeki bir yabancıya bıraktım, buralara geldim" ya da kırk yılın başı kocasıyla başbaşa bir yere gidip "Çocuğumu kendi zevkim için nasıl bırakırım" gibi mantıklı düşündüğünde gereksiz görünen şeyleri suçluluk olarak yüklenebiliyorlar. Belki, çevrendekilerin çocuğu bu kadar özelken insan içinden "Herkesin çocuğu böyleyken, ben nasıl kötü bir ebeveynim ki, çocuğumun içindeki özelliği diğerleri gibi nasıl çıkaramadım" diye düşündüklerinde suçluluk duyuyor olabilirler ve karşı bir savunma mekanizması da olabilir o sürüye katılmak.

Sonuçta üzücü çocuğa insanüstüymüş gibi davranıp onun sırtına yük yüklemek ama çok kişi yaptığına göre bir kaynağı ve bir nedeni olsa gerek.

statü farkı yüzünden.
sonuçta rütbeleri var. ve toplumda değer görüyorlar
bunun için

1. Artistik
2. Yaşam tarzı. Askerler ömrü boyunca askerdir. Ciddi bi disiplini sağlamak için hayatını komple bu işe adapte etmen gerekli.

Eski erkek arkadaşımın babası parasızlıktan giymiş. Yıl 1989 galiba

belki orduevinde yapanlar için böyle bir zorunluluk vardır.

nikah resmi bir tören olduğu için üniforma zorunlu :(

hayatı boyunca muhtemelen 1 kere evlenecek bir insanın 1-2 saat üniformasını giymesi, ömrü boyunca susmayan doktorlarla bir tutulamaz bence. aklı selim insanları tenzih ederim. asker tanıdığım falan da yok.

türkleri bilmiyorum ama bu gelenek ingilizlerde var. evlenen kişi askerse üniformasını giymeli. yanılmıyorsam hatta kate'le prens evlendiğinde prens de üniformalıydı.

Kuzenim asker uniforma giymedi ama ordu evinde yapmadi dugununu,bu yuzden mi bilmiyorum.

askeri gelenekte olduğu için. burdaki ergenlere bakma sen, herşey artistlikten ibaret değil dünyada.

yemekli mi?

yok, yıl değerlendirme toplantısı bu, gündüz olacak, yemek olacağını hiç sanmıyorum, öyle bir bilgi de verilmedi.

ilk toplantıda bir süzersiniz, sonrakilere ona göre gidersiniz ama ilk toplantı için her halükarda gömlek giymekte fayda var. kot olması bence hiçbir sıkıntı yaratmaz. ama ben olsam pantolonu kumaş olmasa bile kanvas ya da chino giyerdim. varsa yine ceket de. bu kombinasyon hem günlük hem de orta derece resmi bir giyim...

Döpiyes giy.

Kot üstü blazer ceket

övmeyi de negatif eleştirmeyi de bilmiyor olabiliriz :)

bunları yanlış yapıyorsun, bunu da yapmayı bilmiyorsun, bilmiyorsan öğren gibi doğrudan negatif, kötü geribildirimler yerine

1.
2..
bunlar bu işte iyi yapılan, güzel meziyetler

1.
2..
3...
ise gelişime açık noktalar, bu noktalarda benim yapabileceğim bir şey var mı, varsa nasıl yardımcı olabilirim ?

gibi pozitif ve teşvik edici geribildirim verdiğimizde insanlar hemen savunma moduna geçmiyorlar, iyi yaptığımızı düşündüğümüz şeylerin görünür olması hepimizin hoşuna gider, üstüne daha da çok koymaya çabalarız, objektif bir bakış açısı olduğunu hissettiğimizde eksik taraflarımızın da üstüne düşünürüz

beni dostlarım eleştirsin, düşmanlarım övsün isterim. tersi durumu umursamam zaten sktr sus yavşak derim. ama gel gör ki ne dostum ve düşmanım, zira kurtlar vadisi oynamıyor burda.

Eleştiriyi eleştiren de eleştirilen de bilmiyor anlamıyor.

Eğer seni de bu soruyu sorarken birilerini eleştiriyor kabul edersek, edebiliyorsak;

'' Aptal benlikleri .. tahammmül edemiyor, ... yemediği halt kalmayanlar, küçük zahmetlere bile katlanmıyor.. '' diye gidiyorsun,

karşı tarafı eleştirirkenki tavır ve seçilen kelimeler önemli. Eğer çözüme ya da nasıl değiştirilebileceğine, iyileştirileceğine dair bir şey içermiyorsa söylediklerin, ve hakaret sınırına dayanıyorsa, tabii ki kişi haklı olarak rahatsız olacaktır.

Hemen hemen herkes aynı şeyleri söylemiş zaten.

kimi insanlar vardır çok çabuk cesaretlenebilirler ve bu onlara güç verir daha fazlasını yapmak için, bu insanlar için övgü faydalıdır diyebilirsin. yaptığı iş beğenildiğinde daha iyisi ve daha fazlası için uğraşacaktır. kimisi de vardır övüldükçe laçkalaşır, ipin ucunu kaçırır filan.

doğru zamanda ve doğru şekilde her ikisi de faydalıdır yani.

Insanina göre değişir. Sorunlarının farkında olan, kendini zaten fazlasıyla eleştiren kişilere karşı övgü daha çok işe yarar. Adam zaten hep olumsuz şeyler duyuyor. Eksikleri için övün deniyor kimse, yaptığı başardığı şeyler için övün, teşekkür edin olmezsiniz

Ama kişi simariktir, arka tampon kalkikligindan muzdariptir, o zaman elestirin - dilinize kuvvet.

Yes ulan.

yes be annem

çıkmazsa üzülürsün sonra.

çıkmazsa yes diyenlere küfredicem ama.

çıkarsa yes diyenlere para dağıtmayacaksan çıkmayınca da sövme

Et nolcak canin sagolsun 7 sulaleme sov istersen. Bi daha yes!

Aldım ulan! hahayt triryonnar benim artık!

YES AL

baylaşmam hepi benim

sonucu paylas +1

sonucu da paylasmıcam ki ne kadarbencil oldugum anlasılsın.

Ya gorursunuz zaten miaminin nesi meshurdur ne yenir sorularını herhangi pozitif bir durumda.

alma hayallerine yazık.

Yapmasaydın onu

yes

Bilet numaralarını yazacak ve 2 büyük ikramiyeden birisi çıkarsa buraya yazan ilk 50 kişiye 1000'er lira yollayacaksan. YES

tutma ihtimali en düşük şey bilet. no, keyiflik al, gerisi üzer

Yaklasik 200 liralik bir eylem. 200 lira harcamak keyfinize degiyorsa alin.

Or

geçen yılbaşında bizimkilere bir yerden 100-150 bilet geldi. hiçbirine de birşey çıkmadı

nö. o parayla hayır işi yap.

no lan manyak mısın