Yarışmaya okul adı altında mı katıldınız? Eğer öyleyse sike sike ödeyecekler. Ödemezlerse yarışma organizatörlerine yazıp söyleyin.

Ha yok bireysel katıldınız ve bağlayıcılığı yoksa kimse ödemez. Ağlayın okula.

biz okulun aslında doğrudan içinde olmadığı bir etkinlik için almıştık. Okul görevlendirme yazısı verdi, sonrasında %70 ini ödediler. Öğrenci işleri vb ilgilenebilir.

THY nın İSPANYA san diago (yanlış Yazmış olabilirim) direkt ve çoğunlukla da kampanyalı uçuşu var. Fiyatlar gayet uygun. Bu şehir porto ya çok yakın ordan gayet uyguna kara yoluyla porto ya gidilebiliyor. Bunu bi araştırın.

o değilde portekiz vizesini aldınız mı? İstanbulda portekiz konsolosluğu yok macaristan konsolosluğu veriyor portekiz vizesini, onlarda 6 ağustostan önce randevu vermiyorlar haberiniz olsun. bence kakaonun önerisini değerlendirin, ispanyadan vizeyi daha çabuk alırsınız hem.

fundraising sitesi bulun, tanıdıklardan veya sosyal medyadan bağış isteyin.

life is life
www.youtube.com

edit:final countdown
www.youtube.com

queen we are the champions
www.youtube.com

ya bunlar tam 80 mi 90 mı emin değilim kendim 94'lü olduğum için ashfajk ama çok seviyorum hepsini,

what is love

www.youtube.com

cause you are young

www.youtube.com

modern talking'in her şarkısını severim ama bunun yeri ayrıdır,

www.youtube.com

tanrıçamı sona sakladım,

www.youtube.com

Metallica'nın master of puppets albümü çok efsane olmuştu.
(git:www.youtube.com )

Final countdown neyse ki geçen hafta festival kapsamında canlı canlı dinleme fırsatım da oldu.

you're in the army now
(git: www.youtube.com

dire straits - money for nothing
(git: www.youtube.com

big in japan- alphaville
(git: www.youtube.com

madonna-holiday
(git: www.youtube.com


edit:aklıma geldikçe eklerim buraya

Ta Uzak Yollardan
www.youtube.com

Git
www.youtube.com

Konuşamıyorum
www.youtube.com

Sevince
www.youtube.com

Belalım
www.youtube.com

Sivas Ellerinde Sazım Çalınır
www.youtube.com

hareketli demişsiniz ama ben de bunları paylaşayım dedim.

www.youtube.com

www.youtube.com

the human league - don't you want me

deniece williams - let's hear it for the boy
www.youtube.com

Pet Shop Boys - West End Girls
www.youtube.com

Dead Or Alive - You Spin Me Round (Like a Record)
www.youtube.com

a-ha - Take On Me
www.youtube.com

Erken alamazsınız ama geç alabilirsin.

Mayisin maasini haziranin 14unde almaktan bahsediyorum tam olarak, almisligin var mi? Buradaki kadin mi mal anlamadim ki çok emin konustu

maaşınız ayın son günü yattıktan sonra istediğiniz zaman çekebilirsiniz. İstersen 15 gün sonra çekin geri gönderdik mi diyeceklermiş? o sizin kazanılmış hakkınız.

Ayın son gününden sonra istediğin zaman alabilirsin. Ben hep geç çekiyorum, mesela mayıs maaşını üşenmezsem pazartesi gidip alıcam.

bu değil de puf puf olanlarından var onlardan kullanıyoruz. memnunuz tavsiye ederim.

ben kullanıyorum, daha temiz geliyor bana nedense. ve bardak, tabakla dolap arasına oluşan ses de ortadan kalkıyor. daha derli toplu hissi veriyor.

@kakao, puf puf olanlar yıkanabiliyor galiba. yıkanabilmesi kolaylık sağlar yalnız sabit kalıyorlar mı, malzemeyi alırken koyarken oynama yapacakmış gibi geliyor.

@peanutbutterpuddingsurprise, bunlar yıkanmıyor, silerek temizleniyor değil mi? Bu tiplerin de sabit kalması çok iyi.

@ douchebag, neden gerek yok dedin?

eski evimde vardı, bence ekstra temizlik işi çıkarıyor. bir de plastik şeylerden kaçınıyorum mümkün olduğunca. çekmeceyi temiz tuttuktan sonra pek gerekli değil bence.

ben örtüleri dolaplar temiz kalsın diye değil, çizilmesin diye kullanıyorum. çizilen dolabı temizlemek daha zahmetli yenilemek daha masraflı ya.

@lilybriscoe, haklısın plastik konusu da ayrı bir sorun. kumaş yaptıryım desem kumaşlarda da kimyasal var, plastik kadar olmasa da onlar da pek masum değiller hani. yine de kumaş daha sağlıklı olur tabi.

a olabilir, dolaplarım hiç çizilmedi bugüne kadar o yüzden aklıma gelmedi. çizilmeye yatkın malzemeyse kullanılabilir evet.

ben çok temizlik işi çıkarıyor dedim çünkü sadece üzerinde toz birikmiyor, zamanla yer yer lekeler oluyor, opaklaşıyor o zaman komple yenilemek lazım. bir de hafiften yapışkan bir yapısı var, şöyle üzerinden sileyim olmuyor, illa çıkarıp sağlam temizlemek lazım. çok sevemedim ama bir deneyin madem öyle.

pizzanın parası kuryeden falan kesilecekse öderdim, yok şubeye ya da dominos'a girecekse siksen ödemezdim.

öderdim. 10 dk. için değmez. e sen de kunduz gibi ellerini ovuşturmuşsun. kusura bakma ama sen de fırsata çevirmeye çalışmışsın..

ödemezdim, kuryelik birşey yok.

Ödemedim. Ödemezdim. Kuryeden kesilmiyor ayrıca (kesilirse de kesilsin). Eğer firma olarak bunları taahhüt ediyorsan yerine getirmek zorundasın. Müşteriyi kandırmak bunların yaptıkları.

Acımayın.

@cern de cayci

dominos'un internet sitesinde kuryeden ücret kesilmeyeceği yazıyor ama şimdi bulamadım.

Dominos'a bir defa gel al servisten faydalanmak için gittim. Beklerken sürekli kuryeleri takip ettim. 3-4 kurye vardı ve hepsi sadece bir tane siparişi alıp gidiyordu. Yani bir kurye bir siparişten sorumluydu.

Yoğunluk bahanesiyse daha fazla kurye almalarını önererek parayı ödemezdim sanırım.

yahu arkadasim niye ödüyosun ki? bu olayin bankadan kredi cekip, günü geldiginde ödeyemiyorum cok yogunum, bu seferlik erteleyin demekten hic bir farki yok. banka yapar mi böyle bir sey? hayir...

dominos ne demis, 30 dakika da gelmeyen siparis bedava. sen biliyosun, dominosta biliyo, bu hükme göre siparis verilmis, her iki tarafta razi.

peki neden tutuştular? bunu merak ediyorum. daha önce çalışmış kimse yok mu duyuruda?

Tutuşma falan yok. Parayı almak için bin takla atarlar. Ödemiyorum diyecektin olacaktı bitecekti.

muhtemelen,

şube için bir pizzadan çok o pizzanın geç kalındığının kayda geçmesi önemli. sistemde açık görüneceği için skor sistemi ile %kaç zamanında teslim gibi bir puanlama sistemi var olabilir. bu da şubeyi kötü gösterecektir.

parası ödenmiş hizmetin memnuniyet anketi vardı bir araç servisinde. tam puan vermemiştim bir soruya. kağıdı bırakıp çıktım arabaya giderken arkamdan koştular. aman niye öyle puanladım, neden öyle düşünüyorum. aslında o sebepten bu sebepten vs, değiştirmem için iki saat dil döktüler. puanı değiştirdim de evime gidebildim.

nasıl göründükleri gerçekte nasıl olduklarından çok daha önemli.

sırf bu anlayış yüzünden ödemezdim pizzayı. neyse ki hiç telefonla sipariş vermiyorum

Bir kurye "bizden kesilmiyor" demisti. Almamisti geciken pizza parasini.

ben öyle durumlarda ağrının, en azından biraz, geçmesini bekliyordum. kuflex diye bir kas gevşetici hap vardı, akşamları yatmadan ondan alıyordum. bir doktora ya da eczacıya danışmadan ilaç almayın tabii.

zamanla gecer. cok cok kotu degilse git.

Eger sadece oturup kalkma gibi durumda agri varsa gidip kosu bandinda yuruyus yapabilirsin, kas gruplarina yuklenme sakatlanirsin yoksa agridan hareketi duzgun yapamazsin cunku. 2-3 gune gecer. Spor oncesi dinamik sonrasi statik esneme yapacaksin youtubedan arastir. Spor oncesi sade kahve kas agrisini azaltmada bir miktar etkili. Eger yetersiz protein aliyorsan kas toparlanmasi icin whey de kullanabilirsin. Ama bu asamadan sonra zamanla gececek bekleyeceksin.

ilk günlerde ara vermeyin. hatta hiç ara vermeyin spor disiplin işi. zaten en geç yarına geçer.

havataş ile taksim, yine havataş ile taksim'den sabiha yapabilirsin.

ben de sorayım zaman olarak ne kadar sürer trafiğin olduğu saatlerde mesela?

secure drive diye bir firma var. ozel tasimacilik yapiyor. bir kere bunlarla ataturkten sabihaya gittim. 30tl. eger zaman kisiti varsa gayet uygun bir cozum.

www.securedrive.com.tr

trafiğin yoğun olduğu saatlerde AHL-Taksim en az 75 dk, Taksim-Sabiha en az 1.5 saat sürecektir. Bekleme süresini de eklerseniz en az 3-3.5 saat hesaplanabilir.

Oysa ki, AHL-Bakırköy feribot iskelesi :20 dk, Feribot ile Bostancı 40 dk, Bostancı Sabiha arası da 45 dk süreyle garantili olarak geçilebilir.

Geçen yıl Yeğenim Ardahan a atandı. Nisan da evlendi Eş durumundan gelebilmek için. Anla işte...

Kars ve ardahan hakkında bilgi verebilirim. Şu an telefondan yazmak zor geldi. Sabah yazarım.

Posof cok kucuk ama gurcistan'a yakin.

kışın posoftan çıkıp bir havaalanına gitmek istesem yollar çok mu zorlu olur, ek olarak bunu sorayim

"kışın posoftan çıkıp bir havaalanına gitmek istesem yollar çok mu zorlu olur, ek olarak bunu sorayim"

evet

karsta bir havaalanı var ve gayet güzel işler. il merkezi eh işte, güzelleşip serpileceğine aksi yönde hareket ediyor gibi. ama il merkezinde insanı tatmin edecek birkaç mekan vardır. ilçelere gelince Akyaka: ermenistan sınırında karsa altmış kilometre. karsa ulaşım araban yoksa dolmuş veya trenle sağlanabilir. tren 4 -5 yıl önce sabah ve akşam vardı su an ne durumda bilmiyorum. ilçe merkezine gelince; aslında ilçe denemez çok küçük ve hiçbirsey yok sosyalleşme adına sadece öğretmen evi var o da okey ve kağıt oynamak için en fazla. ikamet için lojman, tanıdık felan yoksa kaloriferli ev bulmak çok zor çünkü zaten çok yok.
Arpaçay; karsa 40 km ulaşım akyaka ya nazaran daha kolay ve daha sık. ilçe merkezi olarak akyakadan daha iyi ama yine de çok şey bekleme. barınma şartları akyakadan daha iyidir. hatta kars merkezde kalıp git gel yapabilirsin sırf bunun için düzenli araç seferleri vardır.
digor: akyaka ile aynı ayarda en büyük fark digor da nüfus kürt arkadaşlardan müteşekkil. ama bu durum senin için güvenlik zaafiyeti felan oluşturmaz. sadece bil istedim. ilçede hiçbirşey yok karsa sanırım 50 km felan. ulaşım gün içinde dolmuşlarla sağlanıyor. barınma için uygun konut olacağını sanmam.

ardahan : il merkezi fakat ilçe ayarında ancak var. hava ulaşımı kars üzerinden. şimdi üniversite felan oldu mutlaka etki etmiştir ama ilk gördüğünde böyle ilmi olur dersin. gelelim
posof: ardahanın en uzak ilçelerinden aslında karadeniz coğrafyası özelliği gösterir. yaz aylarında cenneten bir köşe yemyeşil. kışın ulaşım çok zor olacaktır çünük ben yazın gittim birkaç kez o yollar kışın gidilmez. posof insanı da bir gariptir, iyidir ve türkiyenin her yerinde vardır. barınma için çok birşey diyemeyeceğim ama beklentin büyük olmasın.
sonuç olarak bu soruyu niye sordun bilmiyorum ama ben sanki iş gibi bir sebeple seçim yapma durumunda olduğunu anladım. yazım hataları için kusura bakma

atın kıçına kolunu sokup lavman yaptırmak gibi şeyler mi kulağına hoş geliyor yoksa bilim yapmak mı? bu iş süs köpeklerinden muhabbet kuşlarından ibaret değil sonuçta.

hayvanları gerçekten seviyorsan tamam da dendiği gibi bu iş sadece kediler köpekler kuşlar için değil. bi inek de gelecek koyun da belki yılan... çok iyi düşünüp karar vermek gerek.

Burada yazılanlar dahil hiçkimseyi dinleme arkadaşım. Aynı şeyi ben de yaptım ve şu an çok çok mutlu ve rahatım. Aynı tepkileri ben de aldım zamanında. Hiçbirini umursama. Bugün sana o tepkileri gösterenler, yarın istemediğin bir mesleğin ve mutsuz bir hayatın olduğunda yüzüne bakmayacak, sana destek olmayacak. İsterse bizzat ailenden olsun, hiç fark etmez. Senin iyiliğini düşündükleri falan yok. Sen olayı kafada bitirdiysen, yani "ben veteriner olunca mutlu olacağım, şu an burada mutsuzum" diyorsan bir saniye düşünme. Ankara Veteriner Fakültesi en yüksek puanlı yer olmasına rağmen bölüm pek yazılmadığı için puanları gayet düşük. 80-90 binlerle alıyordu değişmediyse. ODTÜ Elektronik'e girebildiysen Ankara Veterinerlik'e zaten oturma organınla girersin. Puanlara aldırış etme. Veterinerlik isteyen tipler senin gibi baskı görüyor, dayanamayıp mühendislik yazıyor. Bölümün puanları bu yüzden düşük. Senin hayatını sadece sen yaşarsın, bir başkası değil. Nerde mutlu olacağına inanıyorsan oraya git. Hiçkimseyi ama hiçkimseyi dinleme.

Ekleme: Geç falan da değil. 3 yılın geçmiş sadece. Benimle aynı durumdasın.

Ekleme 2: Ne sınavı ya, sen sınava da girmeyeceksin ki. ODTÜ Elektronik'e girdiğin seneki MF-3 puanın Ankara Veterinerlik'in o seneki puanından yüksek olduğu için zart diye geçeceksin. Ağustosta veya eylülde olması lazım. Direkt Ankara Üniversitesine başvuru yapıyorsun, sınavsız mınavsız geçiyorsun.

Orada arkadaşınız filan varsa birkaç derse girseniz ziyaretçi olarak.

duyurularından takip ettiğim kadarıyla gerçekten hayvansever birisin. ama sadece kedi köpekle ilgilenmeyeceksin o yüzden iyi düşün derim. Bir de her nedense hobi olarak benimsenen şey mesleğe dönüşünce işkence gibi olmaya başlıyor.

arkadaşların dedikleri çok doğru, evet bu sadece senin kararın ve senin geleceğin. aynen katılıyorum.

ancak geçiş yapmadan önce yukarıda bir arkadaşın da dediği gibi mutlaka geçmek istediğin vet. fakültesini ziyaret et. öğrencilerle konuş. okul ne durumda, hocalar, imkanlar nasıl, memnunlar mı? herkesin bakış açısı farklı olabilir ama sen de bu farklı açılardan topladıklarını kendi düşüncelerinle harmanlayabilir, olumlu olumsuz yönlerini başlamadan görebilirsin.

mutlaka hocalarla konuşup izin isteyip birkaç derse gir.

yani evet hayat ve hayaller senin, onların peşinden git ama bazen hayallerle gerçekler örtüşmeyebilir, en ince ayrıntıya kadar düşünmek iyidir ama gerçek durumu gidip görmek en iyisidir.

dediğim gibi hepsini en ince ayrıntısına kadar düşündüm, kararımı vermeden önce bölüme gittim, öğrencilerle konuştum, hocalarla konuştum hatta bölümün memurlarıyla bile konuştum :) yurtdışı denkliklerini araştırdım, ilerde yurtdışına çıkacak olursam diye.
ilk dönemin ders notlarını alıp onları inceledim, baya baya oturup çalıştım hatta. nelerle karşılaşabileceğimi bilerek verdim yani kararımı aslında, öyle hayaller dünyasında verilmiş bir karar değil.

ohoo o zaman söylenecek bir şey yokmuş zaten :) hayırlı olsun kararın, umarım her şey istediğin gibi olur.

valla yazıp yazıp sildim.
saçmalamıyorsun inan. çok sevindiğimi ve şimdiden kutladığımı belirtmek istiyorum kısaca :)

makine mühendisliğinde 6 yıl okudum.bir sene sonra mezun olacaktım ama tiyatro bölümünün yaş sınırına takılacağım için mühendisliği bıraktım.şu anda dil tarihte tiyatro okuyorum.anam,babam ve çevremdeki bütün insanlar karşı çıktı haliyle.uzun lafın kısası keyfim çok yerinde,verdiğim karardan çok mutluyum.umarım senin için daha da keyifli olur.

yasal ihbar süresini işletiyor iseniz, parasını ödersiniz kalan sürenin ve çıkarsınız. ihbar tazminatı çift taraflıdır.

edit: ne kadardır çalıştığınızı okuduğuma göre, yasal süreyi işletmiyor firmanız. iyilik yapmışlar zaten.

firman zaten 1 ay gibi bir süre vermiş sana. bir hafta için tersleşmeye gerek yok. diğer tarafın işleri hiçbir zaman o kadar acil değildir. hemen başla hemen gel koş derler gidersin bakarsın hiç öyle bir durum yok. o yüzden bence bu firmadan ihbarımı bıraktırmıyolar de bir haftayı öbür tarafa geç başlayarak tatil yap.

6 hafta ihbar kullanman gerekir, 12 yıllık iznini düşsen yine 30 gün yapar. bana verdiğiniz süreden de yıllık izin düşün demek olmaz.

Yıllık iznin varmış kullanabilir ve erken çıkabilirsin ama rica etmişler Anladığım kadarıyla yüzüstü bırakmak olmaz bence 2 yıl ekmek yemişsin neticede...

1 hafta dediğin 5 gün rica varsa kırma bence. belki direktör çabanı görür ilerki işlerinde(iş, referans vs) bir kolaylık sağlar.

arada sözleşme var mı belirtmemişsin ama belirli süreli bir sözleşme yaptıysan ihbar süresi denen bir şey yok. işletme seni mahkemeye verebilir sözleşme bitmeden ayrıldığında. arada sözleşme yoksa bu yazdıklarımı önemseme :)

burası ''aile terapisti'' diyenlerle dolacak.

çocuk olmasa da nafaka denen bi olay var.

hani maddi boyutunu da gözardı etmeyin. karşı taraf evliliğin yürümesine engel olan taraf olsa bile nafaka ödeyebilir abin.

diğer kısımları olayın içinde olmadığım için sağlıklı değerlendiremeyeceğimden bu kısmı belirteyim dedim.

bence araya girme. arada kalırsın sonra sen kötü olursun. bırak aralarında çok afedersin ne bok yerse yesinler. :)

Evliliğin oturması en az 5 yıl. Öyle hemen aile olunamıyor maalesef. Ilk Zorluklarda vazgeçmek kaçmak doğru değil bence. Artık kimse kimseyi çekmek istemiyor işte.

araya girme aman diyim :)

araya girme +3.14

asla araya girme +1903!

araya girme +1
çocuk evliliği kurtarır mantığıyla çocuk yapmasınlar bari.

Araya girmeyin tabi de içinde bulunduğumuz toplumu da göz önünde bulundurarak kadın kişisine destek çıkın. Türkiyede erkek için her zaman daha kolaydır bu olay, kadın yaşar çoğu sıkıntıyı. Bi de bence de evlilik bir yılda oturan bir şey değil.

Şöyle yap böyle yap demeden de boşanma hakkındaki fikrini söyleyebilirsin. Kararın ne olursa olsun ben seni desteklerim gibi...

Boşanmak evet zorlu bir olay. Boşanma sırasında çiftler çok çirkefleşebiliyorlar. Boşanmak isteyen tarafı karşı taraf çok yıpratabiliyor. Ancak eğer evlilik öncesi fazla bir süre beraberlikleri olmadıysa da ilişkinin oturması zaman alır.

Tartışmalarda saygı korunuyorsa boşanılacak bir durum yok demektir. İletişim kurarak sorunlarını çözebilirler.

Pişman olanlar "Daha fazla çabalayabilirdim, benim de hatalarım olduğunu fark ettim sonradan" diye pişman oluyorlar. Onun dışında bir pişmanlık yaşanmaz, nasıl olsa çocuk yok.

cocuk olduktan sonra ayrilmasi cok aci verici bir sey. yani ayrilamiyorsun zaten cocuklari dusundukce ama intihara dogru gidiyorsun bir nevi.
ben olsam, cocuk yapmadan once bir uc-dort sene yasardim. eger bir sene hic kavga etmeden durabilirlersek cocuk dusunurduk.

1. Araya girme.
2. Ilk bikac sene zorluklarla dolu olacak. Etrafimdaki 2536271y3728 ciftte gordum bunu. Klasiklesti artik.
3. Bekara kari bosamak kolaydir derler. Abine soyle. Bekardan akil almasin.

çocuk yokken boşansın eğer sürekli tartışıyorlarsa. çocuk olunca bir an düzeldi sanacaklar, sonra yine boka saracak. yazık. insanların bir imza için yıllarını heba etmelerine gerek yok. hastalıklı ilişkiler ve hastalıklı evlilikleri çocukla taçlandırmak üstüne tüy dikmektir.

küçük sandviç ekmeğine sandviç yapıp götürüyorum ben. bunun dışında meyve, kuruyemiş, mısır gevreği vs yiyorum.

Ne koyuyorsunuz sandavuce?

fazla abartmamak kaydıyla kuruyemiş de yiyebilirsin. ceviz, fındık, leblebi, kaju, fıstık gibi.
tabi bu karnını doyurmak için değil, biraz olsun açlığını bastırıp bir sonraki öğüne kadar idare etmen için bir tavsiye olabilir.

Badem ve Fındık önerebilirim ben de.

taze-kuru meyve
meyveli yoğurt
yarım simit-ayran

filan yiyebilirsin. bence her gün her gün fındık fıstık abanma sonrası malum ;_;

www.haberistanbul.org
şu ekmekten alıp içine domates, peynir, salam koyuyorum, bazen çılgınlık yapıp nutella veya fıstık ezmesi sürüyorum, streç filmle sarıp ofise götürüyorum.

Findik fistik yiyeymiyorum. Acken bunlarla karnimi doyuramiyorum, midemi bulandiriyor. Bulandirmasa da bir avuc bile yiyemeden kesiyor.
Karin doyurucu bir seyler lazim.

Madem kararlısın ve söz dinleyeceksin o vakit diyetisyene git burada yazdıklarını anlat ve o ne derse onu yap.

sen bu kafayla kilo veremezsin

bu konuda uzmanın u su değilim.
bende işe yarayan şöyle bir yaklaşımdan bahsedeyim:

ekmeği tamamen kestim, ama tamamen, yani cumartesi pazar kahvaltılarında bile. aslında buğdaylı hiçbir şey yemedim. şekerli şeyler abur cubur zaten yok (yalan söylemiyeyim, sadece bir gofret bir çikolata yedim galiba bu esnada). sabah kavaltıları tavada yumurta, zeytin, salatalık (hayatımda yemediğim kadar zeytin yiyorum bu aralar. Acıkırım diye korkma, bayağı tok tutuyor. bana peynir pek iyi gelmiyor gibi, ama sende sorun yoksa peynir de olabilir. gün içinde biraz kuruyemiş abartmadan (ceviz, fındık, belki badem), akşamları ton balıklı salata, bulabilirsem balık (maalesef şu marketlerdeki dondurulmuş olanlar), tavuk, veya kırmızı et, mümkünse hep salata türü bir şeyler ile birlikte. Bir de akşam 8'den sonra zinhar birşey yemiyorum. son olarak da arada bir yürüyüş yapıyorum. Ben 1.5-2 ayda 6-7 kilo verdim, halen de vermeye devam ediyorum.

prensip olarak protein tozu, vitamin gibi harici ve şüpheli gıda vs almayı doğru bulmuyorum. zaten herşey sağlıksız, bir de bunlar yüzünden başım belaya girsin istemiyorum. ama bu konu çok derin bir tartışma konusu :)

@sage haklı:
1.77 Erkek
başlangıçta 80 kilo. bu sabah 73.0 görüldü.

tavsiye veren arkadasları kücümsemiyorum kesinlikle yanlis olmasin. ancak siz de boyunuzu, kilonuzu, aktivite sürenizi; ve diyete baslamadan once yediklerinizi yazarsanız; o zaman daha gerçekçi olur.

yani "pilavi kes" mantıksız bir önerme; zira belki bu insan pilav yemiyor 1. belki atıyorum sütlü gıda çok tüketiyor; o zaman pilavi kesmek yerine sütlü gıdaları azaltması daha yararlı olur; vb vb.

diyetisyen önerisi, ne yazık ki her diyetisyenin bu işten anladıgını düsünen temiz kalpli arkadaslarimiza mahsus.

groove cok güzel söylemiş eheh.

yol gostermek kolay; ama "2 ayda" dedigin an iş bitiyor. ek olarak 58 kilo insan 2 ayda 8 kilo verirse, bu saglikli bir şey olmaz + su olur.

yani şöyle diyeyim. dügünden 1 gün once saunaya gir 6 kilo verirsin şaka yapmıyorum. (burada ironi ile olayın "kilo vermek" olmadıgını anlatmak istedim).

1.55 e 58 kilo cok degil bu arada; fiziginden once psikolojini degistir derim. evlilik için de mutluluklar :)

ekmek yiyen biri değilim. yağlı yemekleri sevmem yememeye çalışırım. ama çok fazla fast food ve çikolata yerdim. sadece bunları kestim. ekmek yiyeceksem de tahıllı, buğdaylı falan yedim. 1 ayda 5 kilo verdim. bu süreçte spor da yapmadım. yani asıl önemli olan 'kilo vermeliyim'den çok 'sağlıklı beslenmeliyim' olursa rahat kilo verilebilir.

Karbonhidrat kaynaklarını düşür, protein tozu falan da kullanma. Zaten günlük 60-70 gram protein yetiyor sana. Gıdadan rahat rahat karşılarsın. Ana öğünlerde et&salata tarzı şeyler ye. Sabah tam yumurta ve peynir. Öğünlerin üstüne avuç içi kadar kuruyemiş. Oldu bitti. Buradan sana gramla program verilmez zaten.

Alfabetik Sıralatıp yapabilirsiniz ya da süzdürerek görüp yana kendiniz yazabilirsiniz.

listenin tamamını diğer sayfaya taşıyın, sonra:

data (veri) -> remove duplicates (yinelenenleri kaldır)

ben en kısa böyle yaparım herhalde.

örnek listeden tüm elma, armutları mı çıkarmak istiyorsun yoksa sadece seçili olanları mı? Yani senin örnek listende iki elma var. çıkarmak istediğin sadece bir tanesi mi yoksa tüm elmalar mı?

@sarap dumani,
tüm listeden sadece 1 tane elma, 1 tane armut .. almak istiyorum.

@yons,

anladığım kadarıyla bu 4000 satırı oluşturan 160 farklı kelimenin ne olduğunu tek ve birbirini tekrar etmeyen bir şekilde görmek istiyorsun. yani bu 160 farklı kelime sürekli birbirini tekrar ettiği için sen sadeleşmiş bir biçimde bu 160 kelimeyi görmek istiyorsun diye anlıyorum. Eğer böyle ise cevap; pivot table. Pivot tablo oluşturarak bu dediğiniz listeyi hemen görebilirsiniz. İnternette pivot tablonun nasıl kullanılacağı ile ilgili pek çok örnek mevcut.

"Beynine bir kez hava degmeye gorsun"

en son dün bitirdiğim
pırıl bolel-son dakika

okumaya devam ettiklerim;

Potus ve Beyefendi- Tolga Tanış
Saray'dan Saray'a Türkiye'de Gazetecilik Masalı - Ümit alan
Yalan Yıllar - Can Kozonoğlu
Thomas Mann - Efendi ile Köpeği

The Paris Wife, Paula McLain isimli bir yazardan. Ernest Hemingway ve ilk eşi ile ilgili bir roman. Türkçeye de çevrilmiş.

Knausgaard'ın Kavgam'ını bitirmek üzereyim, çok iyi kitap. Sonra da Dune serisine girişeyim diyorum yaz gelmişken.

en son yabancı'yı okudum, camus'nün. şu an sartre'ın bulantı'sını okuyorum. varoluş kasıyom. zorba, koku, otomatik portakal ve 1984 var evde. bundan sonra 1984'ü okurum sanırım. bunlar bitince de kierkegaard'a dalasım var ama kafam basmaz diye korkuyom.

halit kakınç - struma

Sosyalist Feminist Proje - Nancy Holmstorm

haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu

1q84-murakami

Patrick Rothfus'tan Sessizliğin Müziği'ni bitirdim, şimdi de 11 Doktor 11 Öykü'yü okuyorum.

d.h. lawrence - ak tavus kuşu bu kadar kolay okunan iyi kitap görmedim daha önce.

Bugday gobegini okudum hayatim degisti. Beslenme anlaminda. Iyi ki okumusum.

Poland Betrayed: The Nazi-Soviet Invasions of 1939 (Campaign Chronicles) by David G. Williamson

Beyle bişiymiş tam adı Kindle'ın sitesinden çektim. Tarih kitaplarının adı konusunda yayıncıların bir adım atması lazım artık, cümle gibi amk.

Tess gerritsen - ruh koleksiyoncusu (the keepsake)

Çehov'un öykülerini okuyorum: Köpeğiyle Dolaşan Kadın

simyacı'yı okudum en son. birkaç gün sonra da fareler ve insanlar'a başlamayı düşünüyorum.

En son Marslı ve Cam Çocuk kitaplarına başladım. İkisi de yarım şu an.

Olamayacak olsa hirsa caliskanlik denirdi.

azimli değilsindir. olur. azimle hırs tamamen aynı şeyler değil. hırsın içi daha boş.

Sevdigin seye hirsli sevmedigin seye tembel olursun

olabilir. tembelliğin başladığı yerde hırs biter. :p

Hirs istemeyi kamcilarken motivasyon harekete gecmeyi saglar.
motivasyon eksikliginde olur yani.

Bioxcin

biotin de alıp için. hem içten hem dıştan destek.

@kakao sonra başka tarafımdan çıkarmasın hocam. İlaca karşıyım, doğal bir şeyler arıyorum bakalım.

biotin sart ama.

Ooo 3-4 tel mi? Amma çokmuş ha.

3-4 tel nedir be ya. yaz girdiği için öyle o. hamburger tost yeme, sıcak suyla saçını yıkama, 30 tl civarında iyi bir şampuan al yeter. tamam biotin de alabilirsin.

b12 vitamini takviyesi iyi geliyor.

kaptan belgesi olmadan kullanılmaz. klüpler zaman zaman kurs açarak yat kaptanlığı için sertifika veriyor.

10 liranın fark ettiği aileler için onlar zaten.

o erzak kutuları kendine almak için değil alıp dağıtmak içindir. siz şimdi üşenirsiniz torba torba diyip kutuya koyuyorlar, biraz da indirim yapıyorlar hoop aşırı satış.

sorunun cevabı nick'inde gizli genc adam.

tamam işte bir evin ihtiyacı olacak her şeyi bir koliye sığdırıp ihtiyacı olan ailelere vermek için yapılıyor. Soru nedir?

e onlar da kendi evlerindeki malzemelerden koli hazırlayabilirler, hem de bedava denilebilecek kadar düşük bi maliyetle? misal şu an benim evimde bile hiç açılmamış makarna, mercimek, pirinç vs var, kalabalık bi ailede çok daha çeşit vardır muhakkak. e yanına da 3-5 bişey daha al 10 lira değil 30 lira tasarruf et?

evdeki malzemeleri parasız aldıysan tabii 30 lira tasarruf olur.

arkadaşlar kolilerin dağıtılmak için yapıldığını biliyorum, niye herhangi bi avantaj yok bu durumda onu diyorum. atıyorum carrefour bi koli yapmış 40 liraya, ben eminim kendim tek tek alsam içindeki ürünleri başka marketlerden, başka markalardan falan 30 liraya toplarım. onu diyorum.. avantaj nerdeyse sıfır..

E o yüzden başka marketten gidip daha ucuzunu alabiliyorsun işte? Bim'inki ile Carrefour'unki bir değil, orada 40, burada 35, şurada 30. Ayrıca dolaşıp toplamaya üşenenler için nihayetinde.

olaya başka market olarak bakma. o koli, başka markete göre indirim yapmak için yapılmıyor. o marketteki ürünlerden bol zaman ve az miktarda para tasarrufu için yapılıyor.

yani karfur'daki kolinin içindeki ürünleri, bim'deki ürünlerle kıyaslarsan bim'den teker teker almak tabii daha ucuza gelir. ama bim'deki ramazan kolisi ile, o koli içindeki ürünleri yine bim'den teker teker alsan koli daha avantajlı olur. istiyorsan deneyebilirsin:)

umarım anlatabilmişimdir. kısaca: koli ve içeriğindeki ürünleri aynı markette kıyaslarsan avantajı görürsün. zaten buradaki olay para değil zaman tasarrufu. o kadar ürünü toplamak için kimse uğraşmaz yani. ayrıca, evde bilimum bakliyat var onları koyar bedavaya getiririm düşüncesi oldukça yanlış. onlar o eve bedava girmedi ve yeri doldurulacak her türlü.

Tek tek uğraşmak istemeyenler için hazırlanıyor işte, adam hem infak etmek istiyor hem de uğraşmak istemiyor, bütçe ayırıyor diyelim 200 lira gidip 50'lik kolilerden 4 tane alıyor. Bu tercih meselesi, bence mesela o kolilerin içinde kalitesiz ya da marketin kendi markası olan bir sürü ürün var, en güzeli kendi yediğinden alıp ikram etmek, sen normalde en kalitelisini yiyorsun adama gidip ucuz diye kendi yemeyeceğin bir şeyi alma. Neyse o farklı bir konu tabii, özetle, adam ekonomi yapmayı düşünmüyor amacı yardım etmek.

dolaşıp alabileceğini, hatta uğraşırsan daha ucuza alabileceğini onlar da biliyor? aynı yolu yürüyerek de giderim otobüse biniyorum, diyeti evde de yaparım diyetisyen neden para istiyor, ekmeğin paketsizi daha ucuz paketlisine neden daha çok para vereyim gibi aldığın hizmeti sorgulamadan girmişken kapitalist sistemden çıkıp "sahil köyüne taşınmak lazım abi yeaa"ya kadar varabiliriz. adamlar uğraşmış sana kutu yapmış ona da bir bedel koymuş. beğenmeyen de almıyor.

şimdi ben 10 tane çalışanıma ramazan için yardım yapacaksam market market dolaşıp tek tek toplarsam daha ucuza gelir belki. bence gidip toptancıdan almazsan o da fark etmez ya neyse, ediyor diyelim.

kim dolaşacak? market market dolaşıp ucuzlarından bulup satın alacak bir adam çalıştırman lazım. o adamın ücreti ne olacak? onları adam başına eşit paylaştırabilmek için birini görevlendirmen lazım, kolay nakledilsin diye paylaştırılanları kolileyip paketleyecek adam lazım. onların ücretleri? maliyet denilen şey sadece içindeki bulgurun, mercimeğin fiyatı değildir. market bütün bu hizmetleri de sunup sana birbirinin aynısı ve nakledilmeye hazır koli sunuyor. avantajı bu. illa içinden sürprizli ürün çıkmasına gerek yok.

ayrıca olaya market açısından bakacak olursak, tek tek toplama, ben sana toplanmışını hazırladım, uğraşma diye de hazırlıyor. pahalı da olsa uğraşmamak için alıyorsun. o da marketin kazancı.

meeh ne biliyim ya tatmin etmedi bu fikirler. mutfak alışverişi yapan herkesin en az ayda bi kere yaptığı standart bi alışveriş listesi abi kolinin içindekiler. üşenildiğini hiç sanmıyorum, zaten sürekli kişinin kendi evi için yaptığı bi alışverişin benzeri bu.

edit: ben yazana kadar 13238 tane daha cevap yazılmış, kısmen tatmin oluyo gibiyim asdfs

o paketlerden iş yerleri yeri geliyor 100-200 tane alıp çalışanlarına ya da fakirlere dağıtıyor. tek tek o kadar paket yapmaya kalksan en az 10 tane adam 3 gün uğraşır.

ayrıca o paketlerde markalı ürünler değil çoğu zaman marketin kendi fason ürünleri oluyor. bu da maliyeti düşürüyor.

içerik olarak da absürd geldi bak: (gerçi sadece carrefour'un 1 tane kolisi üzerinden konuşuyorum ama)
tavuk bulyon, puding, kola, brownie gibi hem sağlığa çok zararlı, hem de türk sofra kültüründe olmayan, ramazanla biraz tezatlaşan ürünler içeriyor. misal irmik koymuş koliye, aferin ne güzel ama bi de çam fıstığı koysana, tereyağ koysana? neyle yapıcak adam o helvayı? bi de lüks koli güya..

Ya sanırım gözden kaçırdığınız şu, evet klasik bir mutfak alışverişi içindekiler ama klasik mutfak alışverişi yapamayacak kadar fakir olan çok insan var. Sırf bir aylık klasik alışverişin bütçesini inanılmaz sarstığı insanlar var. Hedef kitle onlar. Alıp komşuya vermelik değil yani (komşu çok fakir değilse tabii)

yardım edecek insanlar tek tek, reyon reyon dolaşıp uğraşmasınlar diye hazırlanmış koliler işte.

fiyat avantajı vs değil mesela, zaman...

ha ben üşenmem, market market, reyon reyon dolaşır kendi kolimi kendim hazırlarım diyorsan o senin bileceğin iş.

ama bunları alan insanlar 1-2 kişiye almıyorlar.

son birkaç yıldır artık şirketler erzak paketi vermek yerine alışveriş fişi ya da kartı veriyor. aileler de gidip ihtiyacı olan şeyleri kendileri alıyor. ki bence bu daha iyi.

mantığı da şu ki işçi oruç tutuyor!? 1 ay boyunca şirkette yemek yenmiyor (bunlar eskiden olan şeyler ama erzak paketi mantığı bu şekilde oturmuş olmalı diye düşünüyorum) bunun yerine ona yemek parası olarak erzak paketi veriliyor.

en tatmin edici ve mantıklı cevap ödülü goes to @kakao!..

şişmanlık ama boya göre de değişir yani şişman biri kilo verebilir ama kısa biri boyunu uzatamaz ama hali hazırda şişman olan daha kötü

Kısa boy

eğer hareketini anlamak için kaymayı (shear) ve eylemsizlik momentini (rotational inertia) hesaba katmak zorunda kalıyorsak bir sorun var demektir. bu ikisini bilmeden de hareketini anlayabilirsek iyidir.

Kadin degilim ama kesinlikle kisa boy diyebilirim. Erkekte fazla kilo, kadinlarda oldugu kadar onemli degil karsi cins icin, net.

Edit: Cozumu var ya da yok, kisa boy daima daha buyuk bir dezavantaj sismanliga gore. Ama sismanliktan sismanliga fark var. Sumocu gibi bir sey isen durum degisir.

Polemik yaratmak gibi olmasın ama şişmanlığın da çaresi yok. Şişman bir insan %90 oranında hayatının kalanını şişman olarak devam ettirir. Üstelik %10'luk bir kurtulma payı varken bunu gerçekleştirememek sanırım daha kötüdür. Bu durumda şişmanlık daha kötü.

dunyanin cevabi en belli sorusunu sormussun. şişmanlığın cozumu var, kisaligin yok. nokta.

cinsiyet ayırt etmeksizin şişmanlık derim. son iki senede 25 kilo almış birisi olarak söylüyorum bunu. şişmanlık insanların nedense ciddiye bile almadığı, sadece estetik kaygıyla gündemine koyduğu berbat bir hastalık. daha doğrusu, problem. şişmanlığın kendisi hastalık olmasa da, şişman birinin yaşam kalitesi ve sağlığı diğerlerine göre çok daha berbat durumda oluyor. benim sigara kadar tehlikeli bulduğum bir şey, hatta belki daha fazla.

kısa boy dünyanın sonu değil. bi' de haklısınız kilo verilebiliyor tamam da "birinin çaresi yok" yaklaşımını sağlıklı bulmuyorum açıkçası. çünkü bu, kısa boyluluğun kötü ya da ayıplanacak bir şey olduğu düşüncesi uyandırıyor insanda ister istemez. kısa boyluluk kötü, utanılası değil. en başta bunda anlaşalım. ikincisi, kilo ha deyince verilemiyor. şişman birinin ideal kiloda ve sağlıklı yaşayabilmesi için (kilo vermesi için demiyorum) hayat düzenini değiştirmesi gerekiyor. genelde yeme bozuklukları psikolojik kökenlidir. bu ne demek? psikolojisi sallantıda olan birinin hayatını komple değiştirmesi demek. en güçlü, iradeli insanlar bile bunda zorlanırken ekstra 30 kilo çeken kodumun şüşkolarını düşünün.

o yüzden bence kesinlikle şişmanlık. ben zamanında çok dalga geçerdim şüşkolarla, "az yiyin amk" dedim ama sonunda kendim gördüm ebeminkini. ömür boyu fit ve sağlıklı olacaksın deseler ben 10 santim kısalırdım seve seve. 1,90 falan da değilim yani 1,78'im. önemli olan boyum değil işlevim. taşsam 1,68'ken de taşım ben, seven öyle sevsin amk bana ne.

güzel kızlar için not: şüşkoyum dediysem tombik tombik, sarkık değilim. göbek var sadece geri kalanım hala seksi. iyi akşamlar.

Sismanlik daha kotu bana gore cunku sisman insan zayiflasa da obeziteden bahsediyorsak kisinin algisi ve aliskanliklarindan kurtulmasi cok zor, yeme bozuklugu ya da psikolojik kompleksleri olmasi muhtemel haliyle sevgili olarak kendi adima zorlanirdim. Saglikli beslenen bir insanim ve yeme bozuklugu olan birisi ile sevgili olmak istemem. Kisa boy ile problemim yok zaten ben de kisayim mesaj atmayin aktif gay'im :p

Ya moruklar çaresi olduğunu biliyorum ben de. Gelecekteki ihtimalleri boşverin. Karşınızda bir şişman erkek bir de kısa erkek var hangisi daha kötü diyorum.

kilo kötü.

"36 hadi bilemedin 38 bedene düşersen belki seninle bir yerlere gideriz" diyen kızları gördü bu gözler. bitiremediği yemeğin tabağını "hadi sen seversin ; şunu bitiriver" diye önüme ittiren kızlara tanık oldu bu yürek.

boyun kısa olsa da fit olduğunda o kadar sıkıntı yaratmaz 185'lik adamlarla gezmediğin sürece ama kilo bambaşka bir olay ; burada bile kilolu insanlar hakkında hepsi birer pislik , dünya üzerinde boşu boşuna yer kaplıyorlar şeklinde düşünen yazarlar var.

kısa boy daha kötü tabii ki.
şişman biri zayıflayabilir ama kısa biri uzayamaz.

biri de şişmanlık desin yahu 1.70 boyla evde mi kaldık yani :(

tamam sisman biri de zayiflayabilir ama nedense ortalik sismandan gecilmiyor. demek ki o kadar da kolay degil zayiflamak. bu kisi arasinda o anki duruma karar verilecekse sismanlik daha kotu bence.

Bence şişmanlık kötü. Hastalık ya da elinde olmayan sebeplerle kilo veremeyenleri tenzih ederim, kimseyi de küçümsediğim yok yanlış anlaşılmasın ancak, şişmanlık genellikle iradesizlikle eşit görünüyor benim gözümde. Kısa boylu ama istediğinde önündeki yemeğe bu çok fazla diyebilecek fit erkeklerin daha karakterli/haliyle daha normal insanlar olduklarını düşünürüm hep.

Bence burada kısa erkekleri yerin dibine sokup şişmanları seçen kızların %99'u net şişkodur. Ayrıca soru şöyle olmalı: sağlıklı mı yoksa sağlıksız erkeği seçersiniz? Bi de böyle düşünün.

Not: 1.75 atletik vücut :)

Sisman erkek daha kotu. Kisa erkek 160 degilse sismana gore yine sansi var. ben kendim zaten kisa oldugum icin benden kisasina denk gelme sansim oldukca dusuk. Ha gelmedim mi, geldim tabii.

İkisi de kötü değil çünkü ikisi de başlı başına bir şey ifade etmiyor. Bir insanda nasıl durdukları önemli. Kişisine göre değişir o yüzden.

Kısa erkeğin fit ve yakışıklı, şişman erkeğin de uzun boylu ve yakışıklı olduğu durumda ikisi de iyi. Bu durumda Tom Cruise kısaya, James Gandolfini (toprağı bol olsun) de şişmana örnek olabilir. Gandolfini bana sorarsan Cruise'a göre çok daha çekici (idi). Ne güzel gülerdi.

kısa boy. kendimen biliyorum. kısa erkek kaybeden erkek.

yasemin

yasemin. bunun sarısı da olur beyazı da. ikisi de muhteşem kokar.

hanımeline de benziyor.

bizim apartmanın bahçesinde de var bundan. sokaktan her geçen bir durup kokluyor, çaktırmadan minik bir dal kopartıyor.

yasemin ve izmir yasemini diye ikiye ayrılır. güzel kokar ama bana ağır geliyor.

yasemin diye bildiğim bitki bu: upload.wikimedia.org

taç yaprakları da yeşil yaprakları da daha sert ve kalın, kokusu da bundan baya farklı.

otobüs. feribotla yalovaya gidiyor diye biliyorum topçulara.

turyol motorları da gidiyor

ne hizmeti? içeriği ne?

Hizmet kime ve ne hizmeti olduğu gerekli.
Ayrıca tutarın kdv dahil en az 1000 TL olması gerekli.

www.resmigazete.gov.tr


şurayı okuyun durumunuza göre giriyor mu girmiyor mu anlayamazsanız karışık gelirse daha detaylı bilgi vererek tekrardan sorun sorunuzu.

bir bankaya kesilen ekspertiz faturası.
@kakao: ona baktım da muhasebeci olmadığım için anlamadım ondan ben.

geç cevap verdiğim için özür dileyerekten, evet tevkifata tabi. yani 850+kdv+kurum harcı olarak anlıyorum. o zaman 1000 tl'yi aştığı için tevkifata tabi oluyor. Oran : 9/10

satış değil ama güzel paylaşımlar var bakarsınız : @fabletics

1 litre süte 1 buçuk tatlı kaşığı salep(bucak salepi), 1 kaşık mısır nişastası ve kafama göre şeker koyup kaynayana kadar karıştırdım. kaynayınca 15 dk daha hızlı çırparak pişirdim. altını kapatınca da karıştırdım :D paso karıştırdım.

ılıyınca buzluğa attım her saat çıkarıp yine karıştırdım. o arada bitter çikolata erittim biraz da kakao attım içine. bi yandan da karamel yaptım. dondurmaları bölüp karameli-çikolatayı karıştırdım. ama en sevdiğim sadelisi oldu.

hazır paketlerden alıp sütle yapmıştım. tavsiye edebilirim.

küçükken yoğurda reçel karıştırıp buzluğa atardım, vallahi çok lezzetli :D

kesinlikle gazoz. marjinal davran :)

Cips

pringles sour cream ya da cubuk kraker

git bir yere gir, pattis kızartsınlar. birayla götür.

Yazık la, he aldık çok güzeldi süperdi deyin
Bohça işini pas geçin bari

Ne kadar lüzumsuz anane varsa sıkısıkıya bağlıyız, çok kızıyorum

Bunlar Saçma Şeyler olsun diye Olmasın. Kullanmayacağın şeyleri alma boşuna. İşte bunlar hep fuzuli masraf.

normalde kulllandığın ve sık biten ne varsa al bir iki göstermelik bişeyler işte.
bu bohçaları istediğin kadar abartabilirsin ama sade tutup kullanacağın şeyler almak da elinde
sadece kozmetik değil, bornoz, iç çamaşırı filan alırken de "bohça" lafını sakın ha ağzına bile alma ne kadar kazık, fantastik ürün var onu kakalamaya çalışırlar.

Kullanmayacağın şeyleri alma, boş yere hem başkasına masraf hem de zarar ziyan, yok çok ısrar ederlerse de normalde kullandığın 2-3 bir şeyi al, illa markalı olsun kaliteli olsun diyorsan da, Boyner'e gidip oradaki güzellik uzmanlarından yardım isteyebilirsin, yalnız ayak üstü kazıklamasınlar bir rimel, bir allık, bir parfüm yeter bitti gitti.

kardeşler düşünceleriniz için eyvallah hepiniz über cool insanlarsınız da ben size bohça yapalım mı diye sormadım. karşıda bunları yapmak bana bişeyler almak için büyük hevesli bir anne var. ben de bu durumda kullanacağım şeyler alayım diye soruyorum buraya hangisi iyidir hangi ürünleri markaları tavsiye edersiniz diye.

böyle şeyleri acayip saçma bulan bir insanım. Tamam eskiden insanların durumu olmadığından vs. geline damada yardımcı olmak maksadıyla biraz da ailenin desteğiyle böyle şeyler alınıp veriliyormuş, ama evlenecek iki olgun insan olarak ikinizin de belli gelir kaynakları olduğunu varsayarsak.. herkes sonucta gidip istediği parfumu vs. kendi başına alabilir. böyle atraksiyonlara girmek niye yani?
zaten biz über cool insanlarsak bizim fikirlerimizden ziyade olayları kaynananızın fikirlerine bırakmak daha faydalı bence.

Almışken en iyisi olsun, Mac al ^_^

www.maccosmetics.com.tr

mac gibi bir yerden temel malzemeleri al. rimel, allık, eyeliner, allık fırçası, fırça temizleyici, kapatıcı falan. her zaman kullanabileceğin tipte ürünlerin en iyisinden al böylece boşa harcama olmaz.

ya alan kişi sakın bohça için olduğunu söylemesin.
tarihi geçmiş malları kakalıyorlar nasıl olsa kullanımı çok sonra olacak diye.
yves rocher seviyorsan gene onu aldır.

www.boyner.com.tr

www.boyner.com.tr

www.maccosmetics.com.tr

www.maccosmetics.com.tr

www.maccosmetics.com.tr

bohçaya koyma fikrine karşıyım ama makyaj malzemesi tavsiye edebilirim.

eğer çok kapatılmaya ihtiyacı olan bir cildin yoksa mac face&body fondoten al

eğer biraz kapatıcılık istiyorsan; make up forever hd primer-fondoten-pudra al

lancome ya da make up foreverdan bir rimel al.

macti sanırım onlarda böyle yan yana bir highlighter bir bronzer palet oluyo yüzünü kontürlersin.

bi allık al(tavsiye veremiyorum bu konuda)

macten nude/pembemsi bir ruj al

make up for ever ın böyle güzel far paletleri oluyo krem/bej/kahve tonlarında bir de far paleti al

kalem konusunda da pahalı marka tavsiyesi veremiyorum.

Bohça için evladiyelik kozmetik üründen ziyade bir tane parfüm bir tane de mac'ten ruj seçebilirsin. Renk olarak "kinda sexy" ve "twig" günlük kullanım için idealler ancak ben bohçaya koyacak olsam kırmızının rujda vücut bulmuş hali olan "ruby woo" ruju tercih eder yanına da şık bir parfüm aldırırdım. Mutluluğunuz daim olsun :)

Hepsi yapıyordur diye düşünüyorum. En son aykar a yaptırmıştım. Setbaşı nda vergi dairesinin sırasında.

@kakao fiyat neydi peki ?

Çok uzun zaman oldu ama şimdinin 1 Lirası gibi bişeydi.

@kakao tamamdır, teşekkür ederim :)

Ahaha 1 liramı @kakao şu anda 7-10tl civarlarında en kaliteli banyoyu osmangazi metrosunun 50mt ilerisindeki cilem foto yapıyor bu arada

başka birine aldırılabiliyor. epasaport sitesinde öyle yazıyor. sss'de...

istanbul'a 7 gğndegünde geliyor, 2 tecrübeye sahibim. bunların 2'si yolda geçiyor kargo'dan takip ettiğim kadarıyla, o yüzden 5 ya da maksimum 6 günde ulaşır bence.

Başkası alabiliyor başvuruda yerime bu alacak diyorsun öyle oluyor aradım sordum diğerlerini bilmiyorum Passaparola

ben eskişehir'den başvuru yapıp aynı gün ankara'dan teslim almıştım. bu bilgi doğrultusunda başvuru esnasında ankara'dan alacağım dersen diğer arkadaş basımdan çıkar çıkmaz alıp kargo yapar, ertesi gün sende olur diyebilirim. tabi mantık yürütüyorum sadece.

Perşembe başvurmuştum Cumartesi gelmişti. Şehir Bursa yıl 2013

Geçen sene izmirden başvurduk, 4. Gün elimizdeydi. Ptt kargo getiriyor.

www.eksiduyuru.com

tam 7 gün sonra gelmiş.

Fen lisesi.net

fen lisesinde yiğit harman olur rekabeti kaldıracak karakterde değilse çocuğun ruh sağlığını bozmayın

yazdığını okumadan direkt cevapladım " bunaltıcı bir rekabet havası oluyormuş" evet.

şehir belirtmemişsin. ama artık fen liselerinin pek bi' özelliği yok, her ilçede fen lisesi var. benim zamanımda izmir fen vb. en iyisiydi. bu gibi liseler olmuyorsa farketmez pek.

zaten son 4-5 yıldır açılan fen liselerinin öğretmenleri anadolu lisesi öğretmenleri. pek bi' fark yok. aynı kalitede insanlar.

etiketi siktiret, çocuk neresini istiyorsa oraya gönder.

her ilçede 1 fen lisesi var 10 anadolu lisesi var ayrıca mufredatları çok farklı.
fen liselerinin pekbi özelliği yok demek çok yanlıştır
etiketi siktir etme, 10 yıl sonra iş ararken düşünün.

valla çocuğun idealiyle uyuşuyorsa şu dönemde en güzel tercih sosyal bilimler lisesi olur.

Şehir Gaziantep. Kardeşim de kararsız, bana soruyor aileden çok benim dediğimi yapacak gibi. Ama ben de bilemiyorum. Ben anadolu lisesine gitmiştim fen ortamını bilmiyorum. Şimdiki arkadaşlarımdan gidenler zorlu geçtiğini söylüyordu sadece oradan bir fikrim var

Fen tabi ki.

zamanın süper liseye yeten puanıyla -ortaokul puanıydı tabii, lgs değil- şimdiki çocuklar fen lisesinde okuyor. adı fen lisesi. süper liselerde anadoluya çevrildi gerçi sanırım.

sıfatlara takılmaya gerek yok diye görüyorum ben. fen lisesi mezunu olsa ne olur olmasa ne olur çocuk hoşnutsuz olduktan sonra. at yarışı gibi biz en iyi okuluz çalışmamız gerek vb. asosyal bireyler yetişiyor.

nerede mutlu olacaksa oraya gönder.

ayrıca etiketi siktiret, ben bi' işveren olarak odtüymüş boğaziçiymiş sallamıyorum.

Benim kuzenim de aynı durumda biz de Gaziantep'te oturuyoruz. Gaziantep Fen lisesi ilk tercihimiz olacak eğer o gelmezse de ikinci merkez anadolu yazacaklar. Başka fen lisesi yazmayın bence merkez mezunuyum ben de çok iyi bir lisedir ama fen lisesi daha iyi.

Ya zaten üniversite etkileyebilir de, lise öyle robert galatasaray falan olmadıkça bir etkisi olacağını sanmıyorum etiket olarak. Kardeşimin seveceği ve iyi ortamı olan bir yer olsun istiyorum. Okulların çevresine göre karar vermek durumunda kalacağız sanırım anadolu fen olayından çok.

Ne olur biliyor musun jangling jack? Gerçekten iyi, işini bilen hocalardan ders almış olur. Vizyonu genişler. Etrafında en az onun kadar zeki öğrenciler olduğu için sınırlarını zorlar. Bir hedefi olur. Öğrencileri en çok etkileyen faktör çevre bence. Arkadaşlarının sürekli ders çalışan, kafası basan zeki çocuklar olacağını bilmek bile yeter. Kardeşim olsa fen lisesine gitmesini isterdim.

yahu tabi ki fen lisesi, defalarca yazılmıs zaten. eskinin eli yuzu duzgun hatta bazen ortalama liseleri hep olmus fen lisesi.
hüloğğğğ

@rakidabalikolsa oo öss ya da adı ne boka değiştiyse, zeka ölçtüğü kısma geldik o zaman. kutucuk işaretleyip, hırs yaparak zeki olmak. güzel bi' şey.

senin o işini yapan iyi hocalar dediğin kişiler vakıf ünileri tarafından kapılıyor abi. ha orada da iş yapmıyorlar. çocuğun çevresinde 3-4 tane nerd oluyor, çalışayım hırs yapayım vs. moduna giriyor sivilceleriyle. ee sonra? 3-4 bin liraya tamah ediyor 30-35 yaşına kadar. 2. bi dil ekleyip dil tazminatı almak vs. çalış babam çalış, oku. kitap oku.

2-3 tane profesör harici intineyşınıl akademik ortamlarda siklenen birisi varmış gibi sallıyorsunuz ya, tapıyorum cidden.

Artık katsayı konusunda herhangi bir engel bulunmamakta, önümüzdeki dönemlerde bir sorun çıkartmazlarsa.

Fen lisesi içerisinde alınan matematik eğitim çoğu Anadolu lisesine göre çok daha üst düzeyde oluyor, ancak burada çocuğun ilgisinin nereye yönelik olduğu önemli. Eğer fenden tiksiniyor, evde deli gibi kitap okuyorsa yapılacak zaten çok belli :) ama fende iyi ve sözel yönünün nasıl olduğunu tahminini yapamıyorsanız fen lisesi daha iyi bir tercih olabilir. Geçiş istendiğinde de fen lisesinden Anadolu lisesine geçiş kolay oluyor, tersi zor.

fen lisesine son sıradan girip yarısını geride bırakıp mezun olmuş biri olarak, öğretmen ve öğrenci kalitesi bakımından kesinlikle fen lisesi. öğretmenlerin bile ilk tercihi fen liseleri oluyor.

rekabet var fakat rekabet sayesinde başarı geliyor kimilerine göre bunaltıcı gelebilir ama ben bile bitirdiysem çok da sorun olmuyormuş.

Jangling jack şimdi seçenekler ortada. Fen lisesine gidebiliyorken teşekkürler kalsın ben almiyim demek nedir bilemiyorum yani. Bence sen baya bi salladın. Zeka ölçmüyor tabi ki sınav. Üniversitede okurken yüzlerce özel ders öğrencim oldu. Gözlemlerime dayanarak yaptığım bir çıkarım sadece. İsteyen istediği okula gitsin tabi.

Fen lisesi tabiki.

fen lisesi var fen lisesi var, fenden iyi anadolular var. verdiği mezunların kazandığı bölümleri karşılaştırın. fen liselerinde öğrenciyi aşırı zorlama oluyor; fakat çok fazla rekabet olmuyor. tabi bu dönemden döneme ve eğitim kadrosunun nasıl davrandığına göre değişkenlik gösterebilecek bir şey.

Ben bi işveren olarak boğaziçi odtü sallamıyorum diyen adam kaç beyaz yaka çalışan istihdam ediyor? Bugün bir kurumsal şirketin yeni mezun ilanı 30bin kere görüntülenip onbinlerce başvuru alıyor. Kalan 100'ü nasıl eleyeceklerini zannediyorsunuz?

Adam da biliyor x lisesi y lisesinin önemli olmadığını ama "almışken en iyisi olsun" diyen müşteri gibi davranıyor. varsa aksini iddia eden çıksın konuşsun.

Ben fen mezunuyum, kardeşim sayılı anadolu liselerinden birine gidiyor. Kardeşimi fene yollamadik çünkü o sayisalci olmasına rağmen fen lisesini kaldırabilecek yapıda değildi. Fen kıytırık fen de olsa zordur. Bilimsel eğitim kalitelidir, aynı hoca meslek lisesine de derse girebilir ama orada aynı eğitimi vermez. Dezavantaj olarak sosyal aktivite azdır. Bunun sebebi insanlarin inek olup ders çalışması falan değil. Kedi ulaşamadığı cigere mundar der hesabı iftiralar bunlar. İnekler genellikle kafasi tek bilemedin iki seferde basmayanlardan çıkar. Bizim sınıfta 5 kişilerdi ve açıklarını kapatmak için çok çalışmak zorundalardi. Neyse, fen lisesi normal mufredattan çok daha fazlasını verir, hocalar alanına hakimdir. Biyolojiyi Campbell'dan, fiziği Serway'den okursun. Eşit ağırlıkçı olursan da hem fen-mat çözebildiğin için farkın olur hem de o konuları halleden edebiyatı bir günde bile halledebilir.

Anadolu lisesine gelirsek eğitim bir fen lisesi kadar yoğun olmasa da kaliteli olabilir. Ayrıca öğrencilere bir sürü sosyal imkan sunar. Amacı bilim insanı yetiştirmek değildir. İyi anadolu liseleri toplumu yönlendirecek bireyler yetiştirmeyi hedefler. Kıytırık olanlar da test falan çözdürür işte. Okullar arasında bakış açısı farkı var. Kardeşime fen lisesi bu yüzden uymuyordu. Anadolu olunca puan boşa gitmiyor. Çocuğu delirtmemis oluyorsun. İleride kimse sana abc lisesinden mi mezunsun diye sormaz belki ama sen o okulun verdiği eğitimi (öğretimi değil) ve anlayışı ömür boyu yansitirsin. Seçim size kalmış.

evine yakın, top 3 anadolu lisesinden birine gitsin çok kasmayın bence fen lisesinden çıkan iyi de 1.sınıf anadolu lisesinden çıkan eşşek olmuyor. hem baskı da yüksek olmuyor çocuğun üzerindeki.

bir fen lisesi mezunu ve şuan da hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi olarak cevap vereyim; kesinlikle fen lisesi. tabi eğer kardeşiniz pozitif bilimlere meraklıysa. ben hep sözele daha yatkın olduğumu biliyordum ama fen lisesini tercih ettim. bir kere, kardeşiniz oldukça iyi bir puan almış belli ki. yine disiplinli çalışırsa hangi liseye giderse gitsin iyi bir üniversiteyi kazanacağını düşünüyorum. ama özellikle sayısala ilgisi varsa kendisi için daha avantajlı olur fen lisesi. çünkü en başta müfredatı farklı. anadolu liselerinde sayısal bölümdekiler haftada ikişer saat fizik kimya biyoloji görüyorken biz dörder saat görüyorduk. ve en azından benim okuduğum lisede eğitim sırf üniversite sınavına yönelik değildi. misal matematikte hep ispatlarla uğraşırdık formülü ezberlemek yerine. bu yüzden üniversitede mühendislik okuyan arkadaşlarım mesela en azından ilk sınıfta hiç zorluk çekmediler. hocalar ezberletmek yerine neden sonuç ilişkisi içerisinde olayları kavramamızı sağlamaya çalışıyorlardı. ayrıca çok iyi tarih ve edebiyat eğitimi de aldım. mesela edebiyat hocamız sosyal bilimler lisesinden gelmişti, orada sorduğu soruları sorardı sınavda. yani tam olarak çok kaliteli bir eğitim alabilme imkanına sahip oluyorsun. ben aldığım bu sözel eğitim sayesinde lysde ilk 1500e girebildim mesela, dersaneye gitmeden.

Fen lisesi. Lisenin adı olur. Daha sonra yurtdışında okumak falan isterse önceliği olur anadoluya göre.

kardeşiniz ne olmak istiyor onu sorsanız önce?

anadoluların kalitesi çok düştü fen.

hangi şehirdesiniz?

fen lisesi mezunu üniversite son sınıf olarak fen liselerinin bunaltıcı bir havası olabilir ama çok kafa olan çocuklar da vardır illaki.fen lisesindeki herkes gece gündüz ders çalışan, hobisiz ,iki kelimeyi bir araya getiremeyen,insani duygulardan yoksun çocuklar değil.

istediği ya da eğilimi olan bölümler neler? tıp,diş,iyi bir mühendislik felansa direkt fen lisesi diyorum tartışmasız.mezunların %60-80 profili bu profil çünkü

bu arada fen lisesi ne kadar uzaklıkta olacak? yurtta mı kalacak? yurtta kalabilir mi? fen lisesinde okuyacam diye her gün 2-3 saati yollarda geçmesin ya da yurtta kalmak istemiyorsa 4 yıl yurtlarda sürünmesin

düz lise kalmadı bütün liseler anadolu oldu. anadolunun bi esprisi kalmadı. fen lisesi hala karizmasını koruyor. eğitim de hala iyi.

Anadoluda harcanır. Orta seviye bi puan yapsan zaten geneline giriyosun ama fen liselerinde öyle değil iyi bi puan yapan girebilir. Ayrıca sistem değişti dersaneler kaldırılınca fen liselerindeki öğrenciler bile özellere geçmeye başladı o yüzden özelleri de düşünün derim.

Düz liseler kaldırıldı anadolu lisesine dönüştürüldü diye biliyorum. Eğer öyleyse anadolunun pek bi albenisi kalmadı. Tabi şehrinizi iyi bilirsiniz. Uzuuun zamandı anadolu lisesi olan kaliteli bildiğiniz yer varsa yazabilirsiniz. Yoksa kesinlikle fen.

Anadolu lisesi var Anadolu lisesi var gerçi artık her yer Anadolu lisesi, Kadıköy Anadolu, hasal, baal vs. gibi hatta Galatasaray da Anadolu lisesi statüsünde bildiğim kadarıyla okullar da var Anadolu olarak normal düz liseler de Anadolu oldu hangisi mesela, geçmişi ve mezunları iyi bir Anadolu lisesiyse onu seçsin zira ilerde fen de sosyal bilimler de seçebilir, ama fen lisesi seçerse ben sosyal bilimler okumak istiyorum derse misal hukuk siyaset bilim, psikoloji gibi dönüşü yok. O yaşta çocuk da matematik-fizik dâhisi değilse o yaşta karar vermesi zor, puanı ziyan olmasın diye düşünmeyin. Fen lisesi de valla istiyorsa gitsin ama alan değiştirmek isterse de zor, zorlu rakipleri olacaktır oralarda çocukları küçücük yaşta yarış atı yapmayın. Anadolu öğretmen liselerini kapatmasalardı ona gönderin derdim kesin zira 24 puan gibi bir avantajı vardı öğretmenlik seçerse, seçmezse de kaybedeceği bir şey yoktu normal Anadolu lisesi gibi. Sosyal bilimler lisesi fikir olarak hoş ama Türkiyede iyi bir eğitim verdiğini düşünmüyorum, çocuk Osmanlıca öğrenicem diye kafayı yemesin

bu arada dediğin gibi 3 büyük şehirdeki fen lisesi ve Robert Galatasaray Üsküdar Amerikan falan olmadıkça çok bi etiket sağlamaz, hangisinde mutlu olacaksa

En yakın liseye gitsin. En önemlisi bu.

Cevaplar ve yorumlar için teşekkürler. Burada yazılanları ailemle ve kardeşimle konuşacağım.

onların dışında çarklar arasında da çok iyidir.

ben de sadece bozkırkurdu'nu okudum ve beğenmiştim. öyle olunca bi arkadaşım bana demian'ı oku demişti ama daha okumadım.

narziss und goldmund uzundur ama fevkaladedir.

baktım sette yok : Demian

edit: yukarda söylenmiş ben okudum. tavsiye ederim.

setin içinde öldürmeyeceksin de varmış. o da harika.

Boncuk oyunu..

Boncuk oyunu demeye geldim denmiş +1 diyorum o vakit.

ilk iki kitap için aynı şeyleri düşünmüşüz. sen knulp'u da al bence. zaten kurabiye gibi, leblebi gibi kitap. kısacık gün içinde okunur mis gibi. konusu da hoştu. aman aman güzel değildi ama sevdiydim.

yer: meclis binası
nesne: yelek
duygu: şaşırma gibi gibi

kutuphane
gozluk bezi
enerjik

Helsinki
Kulaklık
Tereddüt

derslik
sınav kağıdı
gerginlik

yazmaya gerek yok sanırım :), sabah sınavım var da.

leylak tarlası,

kurabiye,

sürpriz anında uzayan o bir saniyelik donup kalma hali.

-köprü

-zincir

-tatmin

Sahil
Sandalye
Mutluluk

havaalanı

parfüm şişesi

heyecan

Vergi dairesi
Papatya
Gerginlik-gerilim

Yer: Müze
Nesne: Cep saati
Duygu: Kin

ev-kanepe-üzüntü

kimyon ve dağılmaması için yumurta kullanabilirsin.

yumurta çok önemli kesinlikle kullan ve az birazda maydonoz

Tabisi de maydonoz, çok önemli.

vay be, yumurta ha :) ufkum iki kat arttı.
ne kadar teşekkür etsem azdır.
kimyon ve maydanoz: tamam.

daha dün yaptım;

soğanı "rendele", maydanoz, yumurta, bir kaşık kadar mısır unu, "ıslatılmış bayat ekmek içi", tuz, kimyon, karabiber ve kıyma tabii ki.. iyice yoğur, şeklini ver, az yağda iyice ısınmış tavada çok kısa aralıklarla çevire çevire pişir, sonra altını biraz kısıp 2 yüz de pişene kadar bekle.. arada birkaç tane de sivri biber falan at.. tabağa da söğüş domates doğra ^_^

edit: ıslatılmış bayat ekmek içini elinde sıkıp süzeceksin bu arada

işin sırrı etinde. hiçbir zaman yumurta koymam, köftelerim de çok güzel olur.

eti dana döşten alacaksınız. marketlerde, kasaplarda çoğunlukla rulo yapılmış halde bulunur. "dana rulo" falan diye de geçer. yağlıdır. ondan çektirin.

soğanı rendeleyin, kıymayla şöyle bi karıştırın, o biraz dursun. sonra ufalanmış kuru ekmek veya galeta unu (ıslatılmış bayat ekmek içi değil, tam tersine kurutulmuş ve ufalanmış ekmek. içi veya dışı fark etmez. içinde belli olmayacak kadar ufalanmış olsun yeter. ekmek yoksa galeta unu da aynı şey zaten), tuz, karabiber, biraz kekik, kesinlikle kimyon ve biraz da zeytinyağı ile yoğurun. yumurta şart değil, yumurta kırarsanız köfte daha sıkı olur. lezzete bir etkisi yok. maydanoz da şart değil, o da köfteyi tatlandırır ama ana lezzete etki etmez. lezzetsiz bir köfteyi şahane yapmaz yani. isteğe bağlı 1-2 diş sarımsak da ekleyebilirsiniz. tadı biraz daha sucuğumsu olur.

yumurta koymazsan dağılır

yıllardır köfte yapar yumurta koymam, avuç kadar hamburger köftelerim bile dağılmaz.

evet yumurta konursa dağılmaz, dediğim gibi et daha sıkı olur. ama yumurta konmazsa dağılır diye bir şey yok. düzgün yaparsanız yine dağılmaz.

Biliyorum köfte harcı kullandığım için linç edileceğim ama olsun. Ben bundan(www.akmanbaharat.com.tr ) kullandım ve ilave olarak yumurta koydum. Hayatımda yediğim en güzel hamburgeri bununla yaptım.

Annem hiç yumurta koymaz. Dağılmaz da. Yumurtayı ilk kez duydum. Ekmek soğan kimyon karabiber maydanoz filan koyuyor işte.

yumurta koymayanlar acaba un koyuyorlar mı? dağılmamayı un sağlıyor olabilir mi? bilmediğimden soruyorum. ben un veya ekmek koymayacağım.

et için de @kibritsuyu teşekkürler. ben standart yağsız dana kıymadan yapmıştım.

galeta unu veya ekmek kıymanın yağını emer, daha homojen dağılmasını sağlar ve cıvık olmasını engeller. harç cıvık olursa dağılabilir. ama bu durumda kıyma yağlı ise pişirirken eriyeceği için yumurta konsa bile dağılabilir.

annem ne yumurta ne de un koyar köfte de dağılmaz ve çok lezzetli olur.

minik donut+1

yumurta, ekmek (galeta, kraker vs) ve maydanoz koymayanların yaptıkları için;

(bkz. ısıl işlem görmüş köfte benzeri ürün)

İyi yoğurmak da önemli. İki yoğurmayla olmaz. Dereotu ve maydanoz köftenin tadını bambaşka yerlere götürür. Kesinnlikle denemelisiniz.

yumurta ve ekmek kıymayı birbirine bağlıyor.
soğanı içine rendeleyebilirsin.

annemin tarifini hatırladığım akadarıyla yazıyorum:
bir bayat ekmeğin sadece içi
yarım kilo tek çekimlik kıyma
bir yumurta
bir küçük rende soğan
bir çay kaşığı kadar tuz
bir tutam kara biber
bir de birkaç dal maydanoz, ince kıyılmış

+ kimyon ve sarımsak opsiyonel.

kıymayı az yağlı alırsan kendi yağında güzel güzel pişer.

bi de nasıl yuvarlıyorsun köfteyi?

@reso aga: buna katılmıyorum. yumurta ve ekmeğin (veya galeta unu) köftenin tadına pek bir etkisi yoktur. daha çok köftenin dokusuna etkisi vardır. o yüzden konmadı diye "köfte benzeri" demek yanlış olur.

maydanoz tercih meselesidir, köftenin tadını lezzetlendirir ama şart da değildir. inegöl köftenin veya hamburger köftesinin maydanozu olmaz mesela.

köftenin tadına etki eden en önemli unsur eti hayvanın neresinden çektirdiğinizdir. ikincisi de soğan, sarımsak, baharat falan işte.

twitter.com

Kullandığın uygulamalardan dolayı. Uygulamaları kaldır takipleri bırak bi daha da her uygulamayı yükleme olmaz bi daha.

mantıklı. lakin franz kafka'nın verdiği linkten twitter izni verdiğim uygulamalar görünüyor. okuma diyor, yazma diyor. bazılarında da direkt mesaj diyor. milleti takip etme izni falan yok.

hem belki kullandığım uygulama tweet atsın istiyor da olabilirim. veya kaldırmak istemeyeceğim bir uygulama bunu yapıyor olabilir. hangi uygulamanın bana elalemi takip ettirdiğini nasıl bilebilirim?

belki lisans alma hakkı kazanacaktir. belirli bir süre faaliyet gösteren şirketler alabilir derlerse bu sirketleri iyi paraya satabilir. bir yerlerden duyum almış olabilir.

(bkz: kara para aklama)

(bkz: paravan şirket)

enerji için teşvik verileceği gibi bir duyum almış olabilir.

paravan olmasın:)

tetriste çubuk bekleyen adam +1 lisans için kurmuştur. Ilerleyen dönemde Sektörün yıldızı iyice parlayınca yüksek fiyatlara satacak belki birisini de kendi falan işletecektir.

@ want2die enerji ihalesinde oluyor mu öyle şeyler?
medikal ihhalelerinde o dediğin olur zira sevgili devletimiz illa her ürün için 3 tane teklif şartı koşuyor. ama çok niş ürünler için o ürünün zaten 1 tane tedarikçisi veya bir tane ithalatçısı oluyor. insanlar mecburen kendi ürünlerine verilen teklif sayısını 3'e tamamlamak için fason şirket kurmak zorunda kalıyor. aynı ürüne bir de yan teklif veriyor fason şirketleri üzerinden. yani rüşvet müşvet yok tamamen prosedürümüzün manyaklığı.
enerjide durum nedir bilmem.

lisans dediğiniz şey 400000tl ve 2000000tl sermaye gerekiyor. öyle fason şirketle alınmaz yani. lisanssız yenilenebilir enerji üretim izni peşinde koşuyordur.

fomara (şehreküstü) meydanından aşağı inerken ortalarda bi yerlerde sol tarafta var bikaç tane.

koordinatları veriyorum : fomaradaki kervansaray'ın arasına giriyorsun bim'e sırtını verip karşıdaki araya giriyosun. 20-30 mt yürüyünce solda.

@kakao adi ne mekanin?

yas: 21
cinsiyet: erkek
durum: kullanmadım

yaş 26
cinsiyet: erkek
durum: kullanmadım.

yaş : 28
cinsiyet : erkek
durum : kullanmadım

yaş: 36
cinsiyet: kadın
durum: kullanmadım.

30 yaşında bir erkekim ve hiç kullanmadım..

aslında kimse DELİ değil bu memlekette :D

toplasan agri kesiciyi bile on nere kullanmisimdir. yas 30.

yaş 26
cinsiyet: erkek
durum: küfür ediyorum onun yerine

33m izm, kullanmadim.

24
erkek
kullanmadım.

29e kullanmadım.

31/ kadın/ 10 sene kullandım

yaş: 28
cinsiyet: erkek
durum: kullanmadım

35+/m/kullanmadim. Bir kere bile

27
kadın
19 yaşından beri düzenli aralıklarla kullanıyorum

yaş: 24
cinsiyet: kadın
durum: bir dönem yaşadığım kötü olaylar sebebiyle anksiyete sendromu çıkmıştı. doktor antidepresan yazmıştı fakat yine de kullanmadım. antidepresanların bağımlılık yaptığına inanıyorum. sarı kantaron denen bitkiden kullandım 1 ay. antidepresanlar vücuda yapay mutluluk hormonu takviye ederken sarı kantaron bitkisi vücudun hücrelerini mutluluk hormonu üretmesi için uyarıyor. daha uzun sürede etki ediyor tabi ki, etkisi de antidepresanlar kadar kuvvetli değil ama benim durumumda biri için yeterli olmuştu ve o dönemi aştıktan sonra da bir daha bu tarz şeylere ihtiyacım olan bi durum yaşamadım.

yaş 20:
cinsiyet: kadın
kullanmadım

29-e
kulanmadım

yaş 27
cinsiyet: kadın
kullandım

28 erkek kullanmadım

arada passifolara içmişliğim oluyor he bir de askerde çok bunalmıştım bi ara bi tane lustral içmiştim(revirciydim) rahatlamış hissetmiştim de o tarz ilaçlar düzenli kullanınca etkili oluyormuş :) placebo olmuşum bildiğin.

26
kadın
kullanmadım.

45/kadın/kullanmadım

Kullanmaya çok yakın olduğum bir dönem oldu ama - süt veriyorum diye kullanmamıştım.

24
k
2 yıldır kullanıyorum.

25
erkek
kullanmadım

21/e/kullanmadim. bilincinde oldugum sürece de kullanmayacagim.

yaş:26
cinsiyet:kadın
durum:kullanmadım

etmem.

söylemek kolay, yapmak zor. o anı yaşamadan bilemeyiz.

hiçbir şey için büyük konuşmam konuşanı da sevmem. o anki olaya/duruma/kişiye/psikolojiye bağlı olarak değişecek bişeydir bu. ki belki onu düşünmene bile fırsat kalmadan yapacağın şeydir.

ederim

hayır.

düşünmeden canını vermek salaklıktır akıllı adam önce bir oturur illa ölmem mi lazım ben ölmeden olmuyor mu diye sorgular.

ederim

hayır.

fakat bu insanlığın yararına olacaksa, olabilir. mesela mars'a gidecek ve ne olacağı şüpheli bir seyahat.

küçükken ejder mızrağı serisinde ' est sularus oth mithas '' diyen sturm brightblade i hiç anlamlandıramış , kürdandan hallice kılıcı ile sırf onurunu korumak için kitiara ve kara ejderinin önüne çıkmasını idiotça bulmuştum.

canlı için kendini feda etmek.. durumdan duruma fark var. sevgilisinden ayrıldığı için canını feda edenler embesildir benim gözümde. lakin fukushima da patlayan nükleer reaktörün sorumluluğunu üstlenip kanser ve radyasyon kaynaklı ölüm % 100 garanti iken santrale girip hasarı indirgemeye çalışanlar kahramandır .

fikir için canımı feda edersem o fikri geliştirme ( en önemlisi bu bence ), savunup yayma fırsatımı da kaybederim , fikrindeyim. galileo gibi "Eppur si muove" (Ama dünya yine de dönüyor) diyebilmek için kimi zaman fikirlerden vazgeçmiş gibi görünmek gerekebilir.

kendim için düşünüyorum da ;
ancak bütün dünyevi zevklerin tadını alıp sıkıldıktan sonra tarih kitaplarında ansiklopedilerde anılmak için hayatımı feda edebilirim.

Canlı ve onur için evet. fikir ya da ideoloji için sikseler etmem.

hayır ben bir şey uğrına yaşamayı daha onurlu buluyorum, ölüm anlık, bir nevi kurtuluş ama onun uğruna yaşamak daha büyük sorumluluk.

"yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde."

demiş nazım hikmet. +1'imle katılıyorum bu görüşe.

fikirler için hayır, canlılar için evet.

Ölümden sonra yaşama inanmıyorum dolayısıyla ölünce yaşamdan daha iyi bir şeyle karşılaşmayacağım. Bu durumda etmem gibi geliyor. Ancak öte taraftan hayatın absürt olduğuna inanıyorum ve yaşamıma/yaşama pek önem vermiyorum. Bundan vazgeçebilirim. Neyin uğruna verebileceğim konusunda da sanırım çok temel bir insan hakkı ihlalini engellemek tek muhtemel senaryo. Yani düşünmek için çok zamanımın olmadığı bir durumda doğru olanı yapma şeklinde bir görev bilinciyle zaten yaşamamın pek de bir anlamı yok diyip yapabilirim sanırım.

fikir, onur vs. için etmem. Yani bugün etmem. Yarın ne durumda olacağımız meçhul.

Bugün için canımı feda edebileceğim tek canlı oğlum.

etmem sanırım. bir fikir, ideoloji veya kişi uğruna ölünecek kadar değerliyse, bu benim yüzümden olmuştur. yani ben bir X kavramı veya kişisi için ölebiliyorsam, onu "uğruna ölünecek" kılan benim demektir. ortadan kalktığım zaman, ona atfettiğim değer de yok olacaktır. o yüzden, ben öleceğime o ölsün amk neden ben ölüyorum? değeri veren, onu kutsallaştıran benim. o değil ki. o ölsün o zaman. kutsal olmak kolay değil öyle.

bir de tabii şey var, bazı durumlarda siz uğruna ölmeseniz de karşıdakine zarar gelmiyor. hani vatanı savunmak için ölmeyip de "bana ne amk" diye kaçarsanız, adamlar gelir orayı alır. ama bir ideoloji için ölmekten vazgeçerseniz, o ideoloji ölmez. daha güzel. heç işim olmaz. kimse ya da hiçbir şey benden değerli değil. i <3 der meister

genelde 15 katını aşmıyorlar.

maaşın 10 katı kadar olması lazım.

bankasına göre değişmekle birlikte ben de maaşın 10 katı diye biliyorum.

Ne kredisi?

İhtiyaç kredisi. Üzerine herhangi bir şey yok.

maaşın 10 katı veriyolar 3-5 ay once denendi.

Bumbo, Eti portakallı bisküvi ve cino diyerek portakal aromalalıları geçeyim ben bir kerede :)

Cino bence de rezalet ufakken de sevmezdim, geçen bulmuş bir arkadaşım şimdi iyice rezil geldi ama efsane mi efsane :D

Eti Turti

sulugöz hala var diye biliyorum. hatta geçen gün gördüm.

ben en çok tasoları özlüyorum.
bir de algidanın ürettiği horoz şeklinde dondurması vardı. vişne ve vanilyalı.

eti'nin sprint denilen bir bisküvi-çikolata tarzı bir şeyi vardı. o artık yok.
eski cino on numaraydı, şimdi kötü olmuş.

Şu cino'yu bir ben sevmedim sanırım. Bayat bir tadı vardı :)

Aquaballs vardı mesela, apabos. Gayet güzel bir koleksiyona sahip olmama rağmen o dönem; nasıl olduysa, hepsi kayıp..

tofita, minimilk (ikisi de tedavulde sanirim ama ben rastgelemiyorum pek)

tombi iyiydi ya la.
bide mantar tabancası vardı.
kaynana şekeri vardı.
9999 in 1 atari vardı.

Biskrem Elmalı, Eti Portakallı

su fışkırtan yüzük.
(git: s-media-cache-ak0.pinimg.com )

patlayan şeker.

(bkz: karamelli çay) çok özlüyorum.

pandanın kırmızı şapkalı, çubukla ittirilerek yenen vanilyalı silindir dondurması.

tombi
yumuyum

Gofredo

cino hala var

bumboyu severdim, turti iyiydi,tombiye katılıyorum, algidanın feast dondurması

kokoşale

Leblebi tozu
patlayan şeker - tekrar var bu
emzik şeker
horoz şekeri
turbo
keloğlan sakızı - çok bozdu şimdi
susamlı halka bisküvi (halk marka çıktı bir ara ama tadı tırttı) [piknik bisküvi imiş google sağolsun]
tüpte çikolata
tipitip ve fatoş
calippo
kesi - kestane şekerli algida dondurma
algida ceviz sultanı, 5-6 sene önce vardı algida'nın kaldırdı, cevizli ve karamelli şahane bir kiloluk dondurma idi.
ülker sütlü çikolata (kutuda ufak ufak)
vita :P
naylon kapta jel bulaşık sabunu
yumiyum
badem kraker
tombi
elvan gazoz
çamlıca gazoz
gündöndü (çay bardağıyla alırdık, kağıdı külah yapıp içine doldururdu bakkal)
susam helvası
portakallı cino (bu var yine ama zor bulunuyor)
altın para çikoalta
ve elbette çokomel !

(bkz: üretimi durdurulan lezzetli yiyecekler)

90 lı yılların yılların başında
- gool - sakızı vardı . içinden futbolcuların fotoğrafları olurdu . tadı çok güzeldi .

haydarili cips. Lays markaydi sanirim

Pandanin panda seklinde olan dondurmasi

jurassic park cipsi,
gofy gofret,
luna,

maaşın 2 katı

daha yeni başımdan geçti , 4 katı

Serbest meslek sahibi olanlarda durum ne?
Benim sabit maaşım yok, bazı ay para kazanmıyorum bile..

bazı bankalar insiyatif kullanabiliyor ama genelde 4 katı.

normalde 4 katı. ama daha fazlasını almak mümkün.

sicil de etkiliyor tabi limitleri.