ya bugün benim de başıma aynı şey geldi.
yardımcı olmaya değil takip etmeye geldim ne yazıkki :/

Aşağıda saydıklarıma ben gitmedim ama Instagram'da işlerini takip ediyorum, alarından birini seçip gideceğim bu ay bir ara. Fotoğraflarda iyi gözüküyorlar ama bilemiyorum tabii: (insta hesap isimleri)

erkanesennn
ilkersimsekofficial
sadikestiren
sinanserma

ombre önerilerine burdan bakabilrsn www.bayanguzellik.com güzel kuaförler daha iyi yapıyor bu ombreleri

Gitmeyince devamsızlıktan kalınıyor mu?

bende tam 6 aylık üye oldum yeni yeni başlıyordum ki bu olay çıkınca bıraktım şimdilik

Gitmiyorum. Riskli geliyor. Evde yoga ve burpee ile geçiriyorum bu süreyi.

Firstatan istifade edip yazılmayı düşünüyorum. Şöyle bi kac ay rahat rahat spor yapalım

bıraktım.

Ben de üyeliğimi dondurdum.

Mantıklı değil tabii ki o kadar ter, nefes vs. içinde yer almak.

bıraktım.
tabiiki.

Soruyu unutmuşum. Sizin çevre ne alemde ?

ya dün otobüste yere şaşal düşürdü öndeki kadın. su şişesi salındı durdu tabii, baya bir turladı, kadın da şişesini arıyor. dedim ki şurada ama alacak mısınız? ayy evet dedi ve aldı.
diyeceklerim bu kadar.

@jimjim delirmek üzereyim....

@Cesario ee tabi ki ondan da korkuyorum. Bu fıldır fıldır gezen arkadaşın anneannesi var çok yaşlı ve umreden gelen arkadaşları %99 vardır hadi dedim senden onlara bulaşmasın da onlardan sana bulaşsın bundan korkmuyor musun ? Dedim. Tepki yok..

@üğpoıuy elini yıkayan hasta olmayacak gibi bir algı yaratıldı bu bile büyük bir problem. Gerçekten çok zor.

E haklı bence. Hiç dışarı çıkmadan nasıl yaşayacaksın? Mutlaka bir yere gitmen gerekecek.

@black mamba keyfen geziyor iş güç sebebiyle değiş tamamen keyfi ve kalabalık ortamlara giriyor. Girmek zorunda değil. Bu bir toplum sağlığı meselesi.

Siz naptiniz peki? Stok yapip eve mi kapandiniz tamamen?

Hafta ici ise giden bir suru insan olacak; herkes evden calismaya gecmedi.
Inanmazsiniz merdiven alti yerler de degil calistiklari sirketler.

Insanlarla mesafenizi koruduktan (cok kalabaliklara girmedikten sonra yani), temizliginize ve gidaniza da (bagisiklik kuvvetinize) dikkat ettikten sonra sorun yok bence de.

He bi hafta gelir is alevlenir iyice ve sokaga cikma yasagi falan gelir o zaman disari cikanlara yonelik su anki tavrinizi takinabilirsiniz tabii.

Ama su an anlamsiz buldum bu tavri.

@Flipsflops stok filan yapmadım. Eve de kapanmadım. Zorunlu olan işlerimi yapıyorum sadece ofiste tek çalışanım dolayısıyla orada kimsenin bana bulaştırma ihtimali yok. Toplu taşıma da kullanmıyorum ayrıca.

Şuan dışarı çıkanların anlamadığı şey şu ki bu virüs şuan ülkede var ve yayılıyor. Neden sokakta bir kahve içme uğruna toplu alanlara girilip bu risk alınıyor ? Neden herşeyde son ana kadar her şey en kötü olana kadar beklenip sonrasında ciddiye alınıyor önlemler. İyice alevlenmesi demek bir sürü insanın ölmesi ya da hasta olması demek. Bu olana kadar herkes keyfi gezmelerini en azından azaltsa ne olur ? Sadece kendilerini değil toplumu tehlikeye atıyorlar.

İki kişi arasında minimum mesafe şartını koruyabilecek şekilde şöyle bir yürüyüşe çıkmak, temel ihtiyaçları gidermek için dışarı çıkmakta elbette bir sorun yok ama kafeye oturayım, dur bir şurayı gezeyim diye sağa sola dolanmak biraz akıl eksikliğinin belirtisi.

Ayrıca virüsle alakalı onlarca araştırma ve makale okudum ilk çıktığı günden beri. Ben hali hazırda birçoğumuzun çok önceden virüsle tanıştığına ve şu an taşıyor olduğuna kanaat getirdim. Virüsten kaçınma gibi bir durumun olduğuna da inanmıyorum şu saatten sonra. Bu işin okulunu okumadım ama yapılan matematiksel modellemeler ve hesapların belli bir doğruluk taşıdığına inanıyorum. O yüzden virüs sizdeymiş gibi yaşayıp karşınızdakinde de varmış gibi uzak durun.

Cunku insanlar bencil. Genc nufus "ben hedef kitlesinde degilim" deyip daha ileriki yasta olan annesi babasi ninesi dedesi vsyi ya da bagisiklik sistemi zaten zayif olan insanlari dusunmuyor. Virusu kapip tasiyici olabilecegini idrak etmiyor galiba sorun burda.

Etrafimdakiler ne yapiyor bilmiyorum ben pek insan icine giren biri degilim ama biz ailecek cok mecbur kalmazsak ve market disinda disari cikmama karari aldik :D

@desdenova34 bunu anlatmak istemiştim... teşekkürler...

@superfluid evet bunu bile düşünüp idrak edecek muhakeme yeteneği yok. Kaldı ki bugün hong kongdaki bir hastanenin enfeksiyon uzmanı açıklama yapmış. Hastalıktan ölünmese de kalıcı hasar bırakıyormuş. Nefes darlığı başlıyormuş sonrasında. Spor bile yapamaz hale gelmiş atlatanlardan bazıları. Bunlar da hafife alınacak şeyler değil. Kaldı ki kimsenin mi yaşlı anası babası yok gerçekten anlamıyorum.

twitter.com

Mümkün olduğunca çıkmamaya çalışıyorum ama cuma avm’ye gitmem gerekiyordu. Girdik zaten bomboştu, tüm kasalarda hijyenik temizleyici sıvılardan vardı, hemen işimizi halledip çıktık.
Yalnız umreden gelenlerin karantinaya alındığı doğru değil malesef. Komşumuz öylece geldi yani karantinaya falan alınmadı dün gelen kafile. Kadın kendini boş eve tek başına karantinaya aldı, çocuklarıyla bile görüşmüyor ama herkesin böyle bi imkanı yok, herkes bu kadar bilinçli de değil...

Dün alisveris merkezine gidip alisveris yaptim. Buyrun sorulari alayim :ddd

dün bir programda izledim halka sorular soruluyor doğru bildiğimiz yanlışlar vs gibi halk %60 bilinçli geldi ve gayet iyi bir rakam.
Ancak bazı cevaplar gerçekten korkutucuydu.

Ooo linc var geldim. Üniversite mezunuyum elit semtte dukkanin var. Umurumda dahi degil. Göktaşı çarpmasını daha cok umursuyorum o kadar söyleyeyim. Hicbirsey olduguna dair inancim yok. Bir bok oldugu yok. Toplumsal histeri. Seneye bu zaman adini dahi hatırlamayacaksınız.

akşam gs bjk maçı var. kahveler full ne bilinci ya herkes şaka sanıyor.

@Esinsin bizimkiler de öyle Yavuz Dizdar, Canan Karatay falan dinleyip biz zaten genciz, temizliğimize dikkat ediyoruz, iyi besleniyoruz deyip takmıyorlar. Onlarla aynı fikirde değilim ama haklı olmalarını gönülden isterim.

toplum gençleri çok düşünüyordu sanki bu zamana kadar. gençlerin toplum sağlığını sallamamasi da gayet normal. hedef kitle çok da umurumda değil. spora da giderim bara içmeye de. hedef kitle selametle ölebilir np.

Selam ben de cahilim ve linç yemeye geldim.

Yurt dışındayım, mümkün olduğunca evden çıkmıyorum. Fakat eve kapanmak çözüm değil. Ne yapacaksın bir sene boyunca zorunlu ihtiyaçlar haricinde evde mi kalacaksın? Ne yaparsan yap bu virüs her yere yerleşecek artık. Şu an yapılanlar yayılmayı yavaşlatma amacıyla yapılıyor. Fakat çok uzun süre bu uygulama devam edemez. Enfekte kişi sayısını zamana yayıp sağlık sistemine bir anda yüklenmeyelim deniyor fakat bu aylar ve belki de yıl alacak bir süreç. Hatta belki daha fazla. Bir sene boyunca bu önlemler devam ettirilirse çok büyük bir ekonomik çöküş yaşanır.(ki zaten bu işin en büyük etkisi her şekilde ekonomik olacak) İki ay sonra kapıları açıp her şeyi normale döndürmeye çalışırsan da vaka sayısı yine patlayacak ve yine aynı döngüye girilecek. Bir ay boyuna Avrupa'dan uçuşlar durduruldu şimdi. Bir ay sonra her şey normale mi dönecek? Mecburen uzatılacak bu süre.
Yapılabilecek tek şey ekonomik çöküşü göze alıp her türlü aktiviteyi minimuma indirmek; eve kapanan halkın sadece zorunlu haller durumunda dışarıya çıkmasını sağlamak ve hastalığı tam da bu anlarda kapıp eve götürmesini bekleyerek yavaş yavaş tüm ülkenin hastalığı geçirmesini sağlamak. Kaldı ki hastalığı geçirmenin bağışıklık kazandırmadığı yönünde bilgiler gelmeye başladı.(birkaç örnekten böyle bir genelleme yapılır mu bilmiyorum tabi)

Dün ankara tunalı civarında arabayla geçtim tıklım tıklımdı özellikle seğmenler tarafına doğru insanlar biralarını vs kapmış parktalardı.Benim arkadaşlar da bugün buluşmaya çağırdı gitmedim ama yarın işe gidicem mesela.Dönüşte markete gitmem lazım.Sonrasında terzide kıyafetlerim var onları alacağım yani hayat bir şekilde devam etmek zorunda.Bireysel olarak temiz biriyimdir evim de temiz ancak bunun yeterli olduuğunu kesinlikle düşünmüyorum.Biraz kaderci olmak lazım sanki çünkü gün içinde ister istemez birçok insanla muhatap oluyorsun.Bilemezsin ki yurtdışından mı gelmiş, umreden mi gelmiş vs vs

Uzman hekimler (enfeksiyon hastalıkları) bunun işe yaramayacağını defaatle söyledi. Oytun Erbaş gibi alanı dışında oldukça çok konuşanlar bunun faydalı olduğunu söylüyor tek.

virüse etkisi olmaz.
yapsan güzel, olur fena olmaz.

Sen yap hocam. Uzmanlar yapmayın dedi ama sen yap.

Tuz dediğin şey sodyum; sirke dediğin de temelde asetik asit içeren bir meyve suyu. Sodyumun ve asetik asitin bir virüse karşı öldürücü etkisinin olması mümkün olabilir mi? Bence olamaz. Yani koronaya iyi gelse teknik olarak HIV'e de iyi gelmesi lazım, böyle söyleyince ne kadar gereksiz olacağı daha iyi anlaşılabilir.

Tuzun da sirkenin de kimi bakteri ve virüslere karşı antiseptik etkisi var (ama hepsine değil). Hiçbir şeyi önlemese tonsiliti önlemeye yardımcı oluyor. Yapın.

3-4 ayı var daha.

eylüle doğru diye tahmin ediyor ve daha da uzamamasını umuyorum.

Cinde aralığın sonunda başlamıştı ve bugünlerde bitti gibi. Mart sonuna bir şey kalmaz. Yani üç ay sürdü.

Bizde de iki ya da üç ay sürecektir tahminimce. Mayıs-hazıran gibi biter.

Panik haftaya daha da artar. Vaka Sayısında en az 5 kat kadar artış bekliyorum bir kaç gün içinde. (Bunun için tek dayanağim diğer ülkelerde de böyle başlamıs olması)

medyascope'da dinlediğim, adını hatırlamadığım bi uzman eylül-ekim gibi dedi.

onumuzdeki 2 3 hafta top yapar avrupa'da sonra durulur ve azalir, ama biter diyemeyiz, azalarak devam eder kisa kadar. ama hayat belli olcude normallesir mayista.

kaynak: mabadim

Eylül diye düşünüyorum ben de. Virüsün yeni merkezi Avrupa. Önümüzdeki 2-3 ayda burada maksimum etkiyi gösterip azalarak bitecek bence. 2021'de aşısı çıkar.

tr için soruluyorsa daha başlamadık, yakın zamanda bir ohal gelebilir.

Aşısı, ilacı çıkınca biter. Panik halimiz nasıl kaybolur diye sorarsan Gündeme daha önemli bir şey çıkarsa, haber kanalları korona dışında bir şey sunarsa etkisi azalır. Sürekli sosyal medyada korona ile ilgili yazılar gördüğümüz için paranoyak olduk.

selam,
bu kitapta; mutlu prens(kırlangıç kırlangıç küçük kırlangıç...), harika fişek (düğün öncesi şenlik, fişek falan konuşuyor) , bencil dev , bülbül ve gül, bir de değirmenci-hans'lı öyküler var. hatırladığım kadarıyla denizde geçmiyor hiçbiri.
başka bir detay hatırlıyor musunuz ona göre bakayım?

selam.
hikayeler şeklindeydi. bahsettiğim hikayede esmer tenli bakımlı zengin bir gemi sahibi vardı. bu gemi sahibi kendisine kirasını vermek istemeyen bir kaptanla tartışıyordu. kaptan buna saldırıyor ama başaramıyordu. gemi sahibi bundan parayı zorla alıyordu.
bir de hatırladığım. bir adam borcunu ödemek için kaptanla kumar oynuyordu. adam bir kaç el kaybedip bahsi arttırıp kaybettiklerini kazanıyordu. bunun yasak olduğunu billiyordu ama kaptan sabrediyordu. böyle 2-3 kere kaybettiklerini kazandı ama en son bahsi arttırıp kaybetti. ve kaptan buna bahsettiğim notu verdi. her gün uyandıktan sonra bu notu okumasını şart koştu.
hikaye denizde geçmiyor da olabilir. ama gemi vs. hatırladığım net detaylar. kafamda canlanan sıcak bir iklim. yaşlı bakımlı güçlü zengin bir ders verici adam/ onu dolandırmaya, parasına yatmaya çalışan bir iki adam/ kum/ güneş :D
lütfen doğru kitap olsun. yoksa şimdi bir de bu kitabı bulmak zordunda kalacağım:):)

üzgünüm, başka kitap :(
mutlu prens elimde, göz attım ama böyle bir hikaye yok.
ama merak ettim, bulursanız bana da yazın hangi kitap olduğunu.
lord arthur'lu kitabında mıydı acaba :/

aaaaaaaaaaaaa şu anda kötü oldum. şimdi son 1 yılda okuduğum kitapları hatırlayıp onları gözden geçirmem gerek :):)
çok teşekkür ederim en azından artık doğru yerde arayacağım:) bulursam yazacağım kitabı.

Tübitak bursunun doktora bitirilmesi şartıyla geri ödemesi yok. Bunun haricinde Tübitak ve ilgili enstitülerinde işe başlarsanız bursunuz iptal ediliyor. 2208'i yüksek lisansta bu şartla almıştım, şimdi 2211 burslusuyum aynı şartlar bunda da olduğu gibi geçerli.

Hayır.
2211 bursu (yurt içi doktora) sadece -belirtilen sürelerde- doktorayı tamamlayamazsanız geri ödeniyor. Tel şartı bu.
Ayrıca yurt dışına gidip orada tamamlamayı isterseniz; ek bir sözleşme yapıyorsunuz orada da olsa bitireceğim doktorayı diye. Eninde sonunda tek şartı bir yerde bir şekilde doktorayı tamamlamanız. Ve tezde tübitaka teşekkür etmeniz.

Evet etmelisiniz, her yerde 2 hafta karantina öneriliyor. Başkalarını tehlikeye atmamalısınız, insanlar da rahat olarak katılamayacak.

(bkz: red wedding) teması varsa iptal etmezdim

Ben öyle kalabalık bir ortamda bulunmak istemezdim. Davetli olsam gitmezdim büyük ihtimal mesela. Hele başka bir şehirden geleceksem falan asla.

kesinlikle evet.

resmi nikahi ertelemezdim, ama dugun dernegi iptal ederdim.
guzel olur, tasarruf.

kimse gelmez ki. mis gibi bahanesi de var gelmeyecek olanin.

az takı gelir ağlarsınız, iptal edebiliyorsanız edin.

nisanda arkadaşın nişanı var, zaten gitmek istemiyordum, korona ile gitmeme bahanem oldu şimdiden öyle söyleyeyim. katılım az olacaktır

Ertelerim, gozunun yasina bakmam.

arkadaşın nişanı ertelendi. ertelenmeli bence.

fitness büyütmez ki.
popo olsa olsa şekil alır bazı hareketlerle.
işin özü foto teknikleri ya da atadan gelme malzeme.

Fitness değil body building büyütür

Instagram modelleri biraz estetik ve silikon kullanıyor. Diğer bölgeler kassiz, kocaman kalça olayı sporla imkansız.

Ama Body buildingle kalçayı belli seviyeye getirmek mümkün.

Kalçanın dış yüzeyi iki parçalı küçük bir kas grubundan oluşur, yüzeyinde de büyük bir yağ tabakası var. Büyürse bu küçük kas grupları büyür, o kas grubu da diğer tüm kas parçalarında olduğu gibi erkekte büyür kadında çok fazla büyümez, erkekte büyür dediğim de biceps kasından bir tık daha fazla büyür o kadar çok fazla değil, yani instagram’da gördüklerinin büyük bir kısmı cerrahi müdahale, yani silikon protez vs. Öyle olmayanlar da genetik olarak yağlı kalçası olan milletlerden ama onlar da genel olarak yağlı oluyorlar. Misal bir Avrupalının nispeten zayıf bir fizikle büyük kalçalı olması, ekstra olarak geniş bir leğen kemiği yoksa imkansız, leğen kemiği genişse onda da zaten büyüklük yanlara doğru olur. Durum böyleyken böyle ne yazık ki.

peki etrafta nasıl bu kadar büyük popo var o zaman! :D
nedir yani biz de bilelim :D

@veranerede,
bence hormonların da etkisi var, doktor değilim ama östrojen bu tip yağlanmaları/şişkinlikleri arttırdığı için şekil almasında etkili.

Fitness değil body sayesinde. Çalışma + genetik. Kendinde olmayana squat rack monte etsen yine olmaz

eğitimle ilgili karar verilmesi gereken tonla konu var ama açıklama yakın gibi görünüyor.

henüz bilemiyoruz ama muhtemelen ertelenir bu hızla giderse. ya da sınav salonlarında araları açarlar.

WHO'nun söylediklerini dikkate alırsak bu virüsün yayılması çok ciddi oranlara varacak. Öyle olur ise iptal/erteleme olabilir. Ama şu an Türkiye'de 1 kişide test sonucu pozitif ve henüz salgın olarak değerlendirilmiyor. Bana pek inandırıcı gelmese de devletin tutumu bu şekilde olduğu için ertelenmez gibi geliyor. Ama o tarihe kadar ne olacağı belli değil. İtalya'dan bildirilen vaka ve ölüm sayıları çok fazla. Çin'de bile bir günde ölüm sayısı 150'ydi en fazla. Dün İtalya'da bir günde 186 kişi ölmüş.

sürecin hızına bağlı.
italya güzel bir örnek bence.
muhtemelen burası için de iki seçenek var;
1. hastalığın bulaşıcılığı yavaş ilerleyecek, önlemleri (karantina, toplu buluşma yasağı okul tatilleri gibi) geç alacaklar.
2. hızlı ilerleyecek, ölümler başlayacak, yaz tatilinden önce süresiz erteleme kararı çıkacak.

tr. artık hastalığın çıktığı son ülkelerden olduğu için 2. seçenek durumunda diğer ülkelere göre daha hızı aksiyon alır gibi düşünüyorum.

bi kaç haftada tamamen değişebilir.
bence sadece eğitim hayatı için genel olarak bu tip belirgin önlem alındığında ekonomik olarak ciddi bir sarsılma yaşanacağı için olabildiğince geciktiriyorlar. çok mantıklı bir şekilde sürecin yönetileceğine dair inancım yok.

ekpss 2020, 20 eylüle ertelendi.

on numara. sen nasılsın?

gergin, haberleri takip ediyorum :/
sen?

Berbat. 2020 ne kadar kötü başladı, her günü ayrı ayrı üstümden geçiyor adeta.
Sen nasılsın?

Kötüyüm ya maalesef.
Herkes iyidir umarım

İyiyim ben. Biraz yalnızım bu ara. Hedeflerim var. Onlara yönelik çalışıyorum. Sorumluluklarımı yerine getirince mutlu oluyorum.

Spor da yapıyorum ki inanılmaz bir etken bu iyi ruh haline. Tek sıkıntı korona yüzünden gym den tırsmam. 1 hafta daha korka korka gideceğim. Vaka sayısı atarsa bırakır parkta bahçede koşmaya başlarim herhalde.

vasati (._.)

havaların ısınması beni de mutlu ediyor ama salgın/kötü haberler vs. biraz canımı sıkıyor.

Kötü :/ Salgın durumu, fakültenin alacağı kararlara bağlı olarak tezimin durumu beni oldukça düşündürüyor ilk etapta. Tam da zamanında (!) çıktı bu virüs yaa!

basim agriyo ya. kroniklesmeye basladi

kötü. işsizlik, taşınma derken fena yoruldum.
kendimi yalnız hissetmemde duygularımı pekiştiriyor.

psikologa gitmiyor ne demek? neden gitmiyor?
psikologa gitsin.

sabah bir öğlen bir akşam 3 duble rakı.

motosiklet alsin, ordan oraya motorla gitsin.

psikologa gitmiyorsa bence kacin kurtarin kendinizi :(

e psikolog? psikoterapi??
düzenli spor salonu ya da yüzme, hokey, tenis gibi düzenli gidebileceği başka bir spor uğraşı olabilir.
yogaya da ancak düzenli giderse verim alabilir.

bir de psikologsuz olmaz.

psikolog (devlet hastanesinden bahsetmiyorum) pahalı bir seçenek. psikiyatriste gitse de beş dakika içinde doğru düzgün dinlemeden hemen antidepresan vs yazar diyerek ben olsam ben de gitmezdim.

sırf gerginliğini atmak için alakası olmayan işlerle uğraşması da bana göre saçma, yani sırf gerginim diye yogaya yazılsam, gitmesi gelmesi vs derken daha da gerilirim kendi adıma..

sevdiği ve ilgilendiği şeylerin üzerine daha çok zaman harcaması daha mantıklı olabilir.

Isini degistirsin ya da illa ordan oraya gitmesi lazimsa biraz optimize etsin sectigi yollari. Ya da trafigi degerlendirsin. Mesela podcast ya da sesli kitap dinlesin yoldayken. Falan filan.

Babamda vardı bu sorun. Annem zorla psikiyatriste gönderdi. Şimdi pamuk gibi :) mantıklı düşünüyor. Kendi de değişimi farkında. Psikoloğa değil psikiyatriste gidecek önce, dürtü problemi var mı bi bakacaklar.

çok az.

www.youtube.com
şöyle bişey var, en azından risk gurubunda olmayanlar takmasa daha iyi sanki.

%10'u takıyor sanki. metrobüste orda burda 100 kişide 10 kişi vardır maskeli görülen.

sabah ankara çankayada markete gittim bu sabah yaşlı teyze ile bir genç takıyordu sadece. kalabalık değildi market, kolonya hariç herşey vardı.

Metroda takan görüyorum.

@jimjim çok uzun video izleyemiyorum, ama doktorlar takmaya gerek yok diyor. Ama 1 metrede aksıran tıksıran virüs sahibi varsa bulaşma olabiliyor. Bana çelişkili geldi kafam karıştı. Siz biliyor musunuz?

Acıkınca hisse senetlerini mi yiyeceksin?

ben de senin gibi düşünüyorum. ekstradan da hiçbşr şey yapmadım.

Sen gibi düşünüyorum
Edit: bana niye tik atmadın ni? Sebebi neydi?

salgın olduğu zaman insanlar evden çıkmayacak. kendine bir şey olmasa bile evdeki, yakını yaşlı, düşük bağışıklığı olan, virüsü atlatamayacak insanlara taşımamak için çıkmaycak.

market çalışanları, kamyon şoförleri, kasiyerler evde kalacak. bir o kadar insan evden çıkmayacak zorunda olmadıkça, evde yemek yiyecek, restoranlardaki kuryeler manyak mı salgın varken çalışsın.

salgın başladıktan sonra marketler dönmeyecek. italyada çinde vs olan bu,

başta abartmayanlar ise iş işten geçtikten sonra maske bulup bir yerden market market dolaşıyor aç kalamamak için.

@malheiros günlük hayatta büyük bir etkisi olacağını düşünmediğim için acıkınca her gün ne yiyorsam onu yiyeceğim. Soruda zaten bunu yaparken doğru mu düşünüyorum yoksa herkesin görüp benim kaçırdığım bir detay mı var diye soruyorum.

yayılma hızı şimdiye kadar rastlanan virüslerden çok yüksek. tüm dünyaya yayılmış bir virüs var sizce de ekstrem bir durum değil mi? üstelik tedavisi yok.
iyileşen hasta sayısı da paylaşılıyor sonuçta? ayrıca özellikle altı çizilmese bile genel sayıdan, ölenleri çıkarırsanız iyileşenleri* bulursunuz.
*iyileşip tekrar yakalanmayacakları ya da uzun vadede ne olacakları belli olmadıkları için de hastalığı atlatan hastaların sayısı "iyileşmiş" olarak verilmiyor olabilir.

medyanın abartması da vardır belki ama belki de ilk defa abartmaları gereken şeyleri abartıyorlar. abartmayan iran'ın durumu açık mesela :/ buna ne diyorsunuz?

kaos ve tedirginlik ortamında mantık, rasyonelite aranmaz, market yağmalamaları bununla ilgili.
peki basit bir maske üretiminde bile ihtiyacı karşılayamayan ya da bunu fırsata çeviren insanlığa ne diyeceğiz? bu tip sosyal durumlar; stokçuluk, fırsatçılık vs de kaosu besleyen şeyler aynı " yeea bişey olmaz raad olun" diye demeçler veren kafalar gibi.

eyorlamam bu kadar
sevgiler.

virüs çok bulaşıcı. önlem alınmadığı takdirde nüfusun %60-70'ine bulaşabilir. hastaların %2-3'ü ölebilir. %10 kadarı yoğun bakıma ihtiyaç duyabilir. bu sayıların ne anlama geldiğinin farkında mısın? italya, iran ve çin'de olanları görmüyor musun? hastane hizmetlerinden hiçbir şekilde faydalanamadığında, karantinaya alınıp da evinden çıkamadığında hangi markete gidip de ne satın alacaksın pardon?

abi ciddi soruyorum siz şaka mısınız? kaç gündür sürekli aynı geyik, yok abartılıyor bilmem ne. milyar dolarlık organizasyonlar çatır çatır iptal ediliyor, herkes teyakkuza geçmiş durumda, bir siz mi akıllısınız? insanların %90'ı "ölürüz" diye korkmuyor zaten. başkasına bulaştırırız, ciddi sorunlar yaşarız, ortalık karışır diye korkuyor.

hiç mi haber takip etmiyorsunuz, hiç mi dünyadan haberiniz yok? türkiye de italya gibi olursa markete gidip alışveriş yapabileceğini mi sanıyorsun gerçekten?

Bence insanlar hükümetin bir şeyler sakladığını, güvenmediklerini ve bir süre sonra da bir anda genel sokağa çıkma yasağı, karantina ilan etme olasılığını göz önünde bulundurarak makarna falan almışlar. Mesela ben de hiçbir önlem almadım ama bakıyorum, Fahrettin Koca ilk zamanlarda acayip rahattı, havalimanlarına termal kamera konmasına gerek yok dedi, ertesi gün kamera ile yolcuları izlemeye başladık dedi falan. Şimdi yarın da sokağa çıkmayın derse, ekmek bile bir süreliğine zor bulunabilir.

market talan etmeye falan tabii ki gerek yok ama tüm dünyayı etkileyen bir salgın tehlikesinde temkinli olmak, önlem almak iyidir.

ben domuz gribine yakalandım mesela, 6 aydan fazla sürdü tamamen iyileşmem. devlet hastanelerinde sıralarda bekleyecek takatim ve zamanım olmadığı için medicalparka verdiğim paranın kendi bütçeme göre haddi hesabı yok. yüksek ateş ve halsizlikten bayılıp kafa travması geçirmem ve o 6 ayda bunun içinde ayrıca tedavi görmem de bonus oldu. o dönem iş için çok sık seyahat ederken, domuz gribi salgını var diye bana temkinli ol diyen arkadaşlarıma nolcaek yaeehhh ehi ehi diye gülüyordum ben.

bir de hastalığı nispeten ŞİMDİLİK az ölümle geçiren (bak ÖLÜMLE diyorum) almanya, belçika gibi ülkelerin insana, kendine, birbirine saygısıyla ; medeniyetiyle üzgünüm ama çok sevdiğim canım ülkemin insanlarını bir tutabilir miyiz? mağara adamı gibi insanlarla aynı havayı soluyoruz, kimse kimsenin göz yaşına bakmaz.
mesela sen yakalanmasan bile virüs taşıması olası bir kişinin önlem alıp,seni beni düşüneceğini mi sanıyorsun?
hastanelerde yeterli hizmeti ve teknolojiyi alabilir misin?
hastalığın seyriyle ilgili ya da genel olarak güvenilir bilgiye ulaşabileceğini mi sanıyorsun?
üretim ve ekonomi konusunda tamamen dışa bağımlı olmamız, uzun vadede nelere sebep olabilir tahmin edebiliyor musun?

Küresel bir resesyon bekleniyordu ekonomide virus süreci hızlandırdı. Bist için ayrıca yabancı çoktan gitti. Virüs bahanesi oldu. Endekste rekor rakamlar verenlere de virüs mazeret oldu. Bist ülke durumu ile uyumlu mu bakmak lazım iyice kumarhane oldu.

Bence de aşırı abartıldı. Aynı dünyaya milyara bir olasılıkla çarpacak göktaşı haberlerinde insanların "kıyamet geldi hepimiz ölcez" paniği gibi oldu. Ama bu panik süper ötesi cehaletten mi yoksa millet kendine eğlence mi arıyor aşırı sıkıcı hayatlarında tam çözemedim.

Yani risk var önlem ve tedbirler alınmalı ama bu denli abartmak komik duruma düşürüyor. GErekli önlemleri alırsın halkın paniğini dindirecek açıklamalarda buunursun somut veriler gösterip olur biter. Şimdi üstlerinde durmayacak bilimsellik (!) ile oraya buraya dezenfektan sıkmakla halkın paniği dinmiyor çünkü halk cahil. Gerçi ne kadar biliçlendirirsen bilinçlendir yine cahil. Bi 15-20 senedir cahiliz mesela aşırı şekilde. Neyse konu başka yerlere gidecek :D Ama şu anki medyaya yansıyan durumu abartı.

Ben de abartıldığını düşünüyorum.

Abartıldığını düşünmek önlem alınmasın demek değil. Salgın durumunda karantina mı olacak, dezenfektan mı dağıltılacak ne yapılacaksa yapılsın tabi. Yanlış hatırlamıyorsam Tayvan'da yaptılar, tek ölümle kurtuldu adamlar. Yani durum çözümsüz falan değil, o zaman ne paniği bu? Konuyu öğren, kendini koru, otoritelere çözüm için baskı kur, yeterli.

Ama 20 yaşında adamların market yağmalaması mallık. Maskeyi "bana hastalık bulaşmasın" diye takmak mallık. Üstelik bu mallık bu ürünlere asıl ulaşması gereken kişileri engellediğinden ve/veya stokçuluğa/fiyat artışına vs. yol açtığından zararlı da.

Abartılmadığı ve panik olunmadığı durumda süreç daha rahat atlatılır. Medya 3-5 tık fazla alıcam, sosyal medya ünlüsü 5-10 takipçi kasıcam diye gazlıyor milleti, bu yaptığı kime ne zarar veriyor umrunda değil.

Ben de cok abartildigini dusunuyorum.

Hukumet onlem alsin tabii ama orada da tum dunya onlem aliyor, dur biz de harekete gecelim mantigi var aslinda.

Evler, is yerleri ne halde kimsenin ilgilendigi yok mesela. Niye deprem, global sorun degil, kimse niye harekete gecmiyorsunuz diye ulkeyi ayiplamaz.
Bir suru insan belki yeni evde oturuyor ama curuk binalarda calisiyor.
Neden bu konuda harekete gecilmiyor mesela?

Insanlara gelince millet felaket senaryosu seviyor. Siradan, mutsuz hayatlarina heyecan geliyor galiba. Ne zannediyorlar acaba, sokaga cikma yasagi mi gelecek. Deprem sonrasi da yok her yer hastalik kapacak, yok aclik olacak vs yaziliyor.

Tamam en kotu senaryolar hep dusunulmeli ama bu bizimki baska bi sey. Felakete duyulan aclik.

Cehalet diz boyu yani.

Hicbir seyi efektif yonetmeyi bilmiyoruz turk toplumu olarak.

gerçekten fazla abartılıyor bence, her yerde felaket tellalı gibi açıklamalar var. İtalya öldü bitti falan diyorlar ama geçenlerde öğrendim ki ölenlerin yaş ortalaması 81.5'muş. Yani virüs öldürmese 3-5 gün sonra eceliyle gideceklerdi belki. Ölenlerin çoğu da bence bu kaos ortamından etkilenip, stres yüzünden bağışıklığı iyice zayıflayanlar. İddiam odur ki insanların böyle bir vürüsün varlığından haberi olmasa, sıradan soğuk algınlığı vb. sansalar ölüm oranı en az yarıya düşerdi.

galeyana gelmek, panik olmak başka şey. ciddiye almak başka şey.
bence abartılmadı.
italya'da dün 180 kişi ölmüş coronodan. bak bir günde. ve daha ne kadar ileri şekilde yayılacağı belli değil. günde 500 ölüme mi çıkacak düşecek mi belli değil. sizde bir etki yaratmıyor mu bu?
yaşlılardı zaten ölecekelerdi ne saçma bi bakış açısı. yaşlılıktan (coronadan önceki gibi) ölümler durdu mu sanki? bunlar üzerine eklenenler. bir diğer önemli nokta da yakalanan;enfekte olan kişilerin bir de taşıyıcı olması.
yaşlı yaşlı kendi halinde köşede ölmüyor, sana bana da bulaştırıyor.

google maps ile gezdim ama göremedim.

bit.ly

tam moda'da degil de kadikoy'den en saga dogru gidip o yoldan moda'ya cikarken (tramvayin geldigi yolu diyorum) soldaki binalardan birine benzettim. gideli 2 sene olmustur ama sadece goz asinaligi benimkisi.

sanki asuman'ın yanındaki binaya benziyor
bina çok tanıdık ama yerini kestiremiyorum

Nedense bana daha çok caddebostani hatirlatti :( dikkatli bakacagim dolasirken

temel ihtiyac maddesi, yarin oburgun dunya yangin yeri olup marketler kapanirsa gotumuzu neyle silecez diye

ölürsek medeniyet içinde ölelim diyorlar.
ya da wc kağıdı biterse sırf bunu almak için dışarı çıkıp sonra virüs kapmak istemiyo olabilirler.

Çünkü virüs dışkı yolu ile de yayılıyor. Toplum iyi taharetlenmezse önü alınamaz. Adamlar sabahtan akşama kadar temizlik temizlik diyor zaten

espriyi anlamadım
ama ciddi soruyorsan hastalığın kendisi hijyensizlikte avlıyor.

Avustralyada tuvalet kağıdı bitmiş, marketlerde yok. Sebebi tamamen çinden ithal ediliyomul vs. Ordan yani bu muhabbet

Bu ecnebiler götlerini yalnızca suyla temizleme işine pek alışık değiller. Senin benim gibi mabadı parmaklayarak yıkayan evropalı bulamazsın. bizim için gerekli bir stok malzemesi değil.

Pedagog ya da gerçekten anlayan biri değilim fakat arkadaşın mantıklı bir yaklaşımda bulunmuş, sen belki iyi niyetlisin ama etraf iyi niyetli olmayan insanlarla dolu, çocuk bu davranışını "demek ki zararsız bir olay" şeklinde kodlayıp yarın bir gün aynı şekilde yaklaşan pedofili birinin peşinden de gidebilir, ebeveyni her zaman yanında olmuyor, ortam kötü yani gerek yok bu kadarına.

Benim çocuğuma biri şeker verse o an belki kibarlıktan bir şey demem ama sonrasında kiyameti koparırım. Aldığına bin pişman ederim. Siz belki iyi bir insansınız bilemiyorum tabi ama binbir türlü insan var. Bu alışkanlık haline gelirse yarın bir gün baskasi bu zaafını kullanabilir. Bence yapmayın yaptığınız yanlış. Bu arada yurt dışında bu tür hareketler çok sakat basınıza iş bile alabilirsiniz.

Yaptığın çok gereksiz bir hareket bence devam etme, zaten şeker zararlı. Benim çocuğuma versen yedirmeden çöpe atarım.

bir baba olarak çocuğuma herhangi bir gıda maddesi verilmesine karşıyım. bilemezsin neye alerjisi var, sonrasında etkisi ne olacak. ayrıca pedo endişesi de var. gereksiz gerginlik. başka sevmediğim olayda çocuktan izin almadan, yakınlık kurmadan çocuğu sevmek için yaklaşanlar.

angelus + 1

bir anne olarak bırakın şeker verilmesini çocuğumla benden izinsiz iletişime geçilmesine bile karşıyım. insan seven bir çocuk değil basıyor yaygarayi. ayda yılda bir dışarı çıkıyoruz sonra kavga kıyamet oluyor.

yazılanlar dışında,

çocuklara niye şeker veriyorsunuz, şeker zararlı bir şey. belki ailesi o güne kadar vermedi.

Güzel birşey yapıyorsunuz fakat ülkemizde yanlış sonuçlara sebep olabilir bahsedildiği gibi, bence en güzeli annesine vermeniz, böylece annesi yanında olmadan kimseden birşey almaz

Yaptiginiz baya sacma bir sey.

Psikolog olarak konusmam gerekirse, (sekerin zarari vs girmeden) yabanci kisiler tarafindan cocuga bir sey verilecek ise her zaman öncelikli olarak cocugun gorebilecegi sekilde anne ya da babaya verilmelidir. Guven cemberi hem bozulmaz hem de Cocukta "anne ve babanin onayi"nin onemi ve guven hissi pekistirilir.

angelus +1

çocuğun bir birey, ama kafası henüz basmayan bir birey olduğunu unutmamak gerekir.

hocam yanlış anlama da bu yaptığın bana aşırı ve gereksiz wholesome geldi. yani, allah başka dert vermesin de, sokak hayvanları için bir kap su koysan insanlığa daha fazla katkın olur. çocuğa zaten bakan var, onu mutlu eden var.

@goochie goochie

güzel havalarda bisikletimle izmir'den urla'ya gidip geliyorum.. bir keresinde yol üstünde migros'a girmiştim, pek insan olmuyor öyle şehirdışındaki marketlerde.. neyse marketin kapısından çıkarken bisküvi paketini açıyordumki dışarıda bir kadın kucağında çocukla birisini bekliyordu.. çocuk elimdeki pakete öyle bi baktı ki, ben direkt annesine paketi uzattım ve isterseniz bir tane verelim dedim.. annesi paketten bir tane bisküvi alıp çocuğa verdi.. farkında olmadan doğru bi hareket yapmışım demek ki :)

Siz iyi niyetlisiniz ondan şüphemiz yok.

Şunu söylemek isterim ki, çocuk istismarı vakalarında istismarci çocuklara mutlaka bir şey İkram ederek onlarla iletişim kuruyor. Yurtdışında çocuklara Patates kızartması ısmarlayarak istismara hazırlayan bir adamin vakasini okumuştum. buna sexual grooming deniyor hatta.

Aman diyeyim beni yanlış anlayamayin siz böyle yapıyorsunuz diye değil, sizin gibi iyi niyetli bir insandan buna Alişan bir çocuğun yarın öbür gün kötü niyetli birinin tuzağına düşmesi çok olası.

Uzun uzadıya yazdım ki bilinclenelim, daha dikkatli olalim

hepinize ilginiz ve yazdıklarınız için teşekkür ederim.
sorduğum soru dışında da bir çok cevap gelmiş. bunları da iyi niyetli cevaplar olarak değerlendiriyorum. yoksa bazılarına sinirlenip uzun uzuun cevap vermem gerekirdi:)
ekstra belirtmem gerekiyor ki ben yaptığımın doğru olduğunu savunmuyorum. sadece doğru olduğunu sanıyordum. yani geçmiş zamanda...
artık yanlış olabileceğini düşündüğüm için doğrusunu öğrenmek adına sizlere sormak istedim. ben bu fiili savunmuyorum, soruyorum:)

@strobist
Evet bu guzel bir ornek olmuş (:

@cahs
Maalesef şu an yaşadıgımiz donemde cocuklara gereginden de fazla mesafeyi ogretmek gerekiyor sürekli koruma icgudumuzu pekistirerek.. sizin bunu sorarak ogrenmek istemeniz cok guzel bir hareket. Farkli yerlere cekmeden guzelce yorumlayarak veya tartisarak cevaplamak da bi o kadar onemli.

bilirkişi olarak yazıyorum;
çocuğun karar alma, özel alan ve güven alanı/güven kavramı oluşumunda zararlı olabilecek bir duruma sebep oluyorsunuz böyle.
ailesinden izin alıyor olmanız bir şey değiştirmez (yok bir de almasaydınız :)

bunların dışında çocuğa yakınlı kurma/iyilik aşılama gibi bir yaklaşım açısında da metasal bir yerden ilişki kurulduğu için bir kat daha yanlış.

şeker yerine cebinizde çocuklara soracak güzel sorular, anlatacak minik espriler, kısa konular bulundurabilirsiniz.

her şey yolunda gibi.
neden daha fazla iletişime geçesiniz ki?
illa da ölü ozanlar derneği filmindeki gibi bir ilişkiye gerek yok sanki.

saçmalamasına olanak tanıyın dersin böyle bir ortam olması gerek.
yargılamayın, zaten yargılamadığınızı varsayıyorum.
zor soruları siz açıklaın, sıra ona gelince tek başına çözebileceğinden emin olduğunuz soruları ona bırakın ki yapınca çok bişey yaptığını sansın, kendisiyle gururlansın.

bir de maalesef aileye çok iş düşüyor, sizi sevmeleri yetmez. çocuklarıyla başbaşayken sizi yüceltmeleri gerek ki çocuk sizi rol model alabilsin, bu da biraz şans.
çocuk size ve dolayısıyla düşüncelerinize/yönlendirmelerinize kulak versin. yoksa bu profiller sizi rakip belliyor.

sizinle genel olarak ispat sürecine girecek yani elde edemediği başarılar, çözemediği sorular falan olursa hemen çözdüklerini parlatarak size sunacak. ya da bundan düşük aldım amaaaa şundan (resim dersinde mesela) çok yüksek aldım, karamürsel sepeti değiliz yani triplerine girecek.

kötü polis ve otorite kesinlikle siz olmayın. düzenli çalışmasını, soru çözümünü denetleyecek biri olmalı evde. ama kesinlikle katı durmalı, esnememeli. ama yani oooyy annesinin cücüşü diye gezinen model annelerle zor tabi.

bir de iyi sonuçlar elde ettiğinde tebrik edin ama fazla yüz vermeyin, pozitif sonuçları aile bilsin o yaşta çocuklar hemen seriyorlar yoksa. öz çalışma sıfır.
kolaylıklar.

sorduğun soruların şeklini değiştirebilirsin. soruları gururlu asi ergen üzerinden değil de, konular üzerinden sormak daha mantıklı olabilir.

"seni zorlayan konu var mı? " yerine "bu hafta işlediğiniz konular içinden en zoru hangisiydi?"

gibisinden bir yaklaşım işe yarayabilir. bu konuda uzman birisi değilim, kişisel görüşüm sadece.

konuyu doğal akışında ilerletip benim de en sevdiğim ders filancaydı, bana kolay geliyordu ama falanca konuyu bir türlü anlayamıyordum, sınavlarda oradan yanlış yapıyordum. şu formülü/ prensibi tam anlamamışım ondan oluyordu, kimseye de demedim ama falanca kişi bana gösterince ne kadar kolay bir yeri kaçırdığımı anladım tarzı bir hikaye ile onun sizinle empati yapmasını sağlayın. işe yarıyor.

Yapamadığın soru var mı sorusunu değiştirin demeye geldim ben de. Dersin seyrini yazıp verebilirsiniz mesela 20 dk konu anlatımı, 20 dk örnek soru çözümü, 15 dk öğrencinin getireceği sorular gibi. Kesin her hafta en az beş soru getir onları çözelim demek mesela.

Bir de yapamadığın drğil de en uzun süredr yaptığın sorular denebilir belki zora da yok diyebilir. Ama illa ki bazı soruları 40 saniyede bazılarını 42 saniyede çözüyordur.

aranıza mesafe koyun o zaman. ama küt diye değil yavaş yavaş.
yaş kaç? her adımınızı neden bilsin? anlatıyorsanız tüm detayıyla biraz da sizin suçunuz.
çok büyütmeyin ve bu diyaloglara çok anlamlar yüklemeyin.
empati yapıp alttan almak için ikinizden birinin muhtemelen daha erken öleceğini hatırlatın kendinize. şu anın şu anki "varlığın" kötü bile olsa tadını düşünün.

benden bir şey istiyor. çözüm bulmaya çalışıp çözümümü anlatıyorum. anlattığım şeyde her kelimede her cümlede soruyor hı? hı? hı?

iliski terapisi sanki sadece romantik iliskiler icin gerekliymis gibi bir algi var ama bence uzman yardimi boyle konularda cok buyuk farklar yaratiyor, hatta anneniz duygu dusunce yapisi olarak boyle bir basamaga hazir degilse siz ilk olarak kendiniz iyi bir klinik psikologdan destek alabilirsiniz, ozellikle ofke yonetimi konusunda bilgili gorgulu olan birinden, inanin uzerinizden buyuk bir yuk kalkacak, gecen yillara aciyacaksiniz.
ve de en onemli kisim su ki, cozum var, orada disarida bir yerde bir cozum var ve boyle hissestmeye devam etmek zorunda degilsiniz. duygulariniz, tepkileriniz kiymetli ve anlamlandirabildiginiz noktada huzur geliyor.

ben psikolojik sebeplerden ziyade yapısal sebepler üzerinde duracağım.

-çok hızlı ve özensiz anlatıyor olabilirsiniz. daha tane tane ve kendinizi kasmadan anlatın.
-annenizin işitme problemi olabilir. bunu tespit etmek çok zor olmasa gerek.
-sizin seviyenizde anlama kapasitesi yoktur. çok teknik/detaylı anlatıyorsunuzdur, bilgileri işlemesi zaman alıyor olabilir.
-bunların dışında başka bir rahatsızlığı da olabilir.

hınkırmak.

burun temizlemek.
kaba çünkü argo.
sümkürmek bir argo çünkü sümük-ürmek gibi bir söz türetimi yok.
yani sümük demek kaba değil yoksa.

kayızlamak, boş yapmak, mortlamak gibi argo kategorisinde bir sözcük.

katiyen kaba degildir. o fiilin en duz ve en formal ifadesidir.

"sümkürmek bir argo çünkü sümük-ürmek gibi bir söz türetimi yok" net cehalettir. Katiyen itibar etmeyiniz.

sumkurmek kaba bir kelime degildir. argo da degildir. bkz. argonun tanimi

sumkurmeyi ifade eden baska bir kelime de yok saniyorum. burun temizlemek ile sumkurmek birebir ayni sey degil. hinkirmak sumkurmekle ayni sey ama fazla bilinmiyor, yerel bir ifade.

gidin.
değer, tabiiki değer.

Türkiye’de 13 bin çok iyi bir rakam. Büyük ihtimalle 2 sene içerisinde terfi, maaş zammı vs. gibi bir durum da olur. Her iki seçenek de kötü olmaz gibi duruyor. Bence ailenizin düşüncesine göre şekillendirin kararınızı

Ben gitmezdim. Maaşın çok iyi. Rahatını bozmaya gerek yok.

gelecekte abd'de yaşama ve çalışma imkanı doğurması bakımından ben olsam kesinlikle giderdim. ama siz sadece master yapıp dönerim kafasındaysanız gitmeyin zira burda mevcutta kazancınız iyi.

Savunmada çalışıyorsanız kesinlikle gidin. Değilse de gidin gerçi ama savunmada 2 sene fazladan tecrübe sizi bir yere götürmeyecek. En kötü ihtimal dönünce (gitmediğiniz senaryoyla) aynı yerden devam edersiniz.

Orda kalamazsan buraya geldiginde maas acisindan bi artin olmicak.

Modasi gecti demek sacma ama fark yaratmiyor o master derecesi artik.

Bilindik bi yerde calisiyorum.
Masterim var. Sirket profili bu konuda yari yariya ama master hikaye maas konusunda kimsenin umurunda degil.

Hedef buraya gelince daha cok paraysa yani gitme. Bosuna 300k kaybetme, bosuna para harcama oralarda.

Yok orda kalmayi zorlamaksa asil hedef:

Orda kalma sansi kucuk baya ama o kucuk sans icin bile kesinlikle giderdim ben olsam.

Kariyerinize ABD'de devam etmek istiyorsanız MBA yapmaya gitmeden de makine mühendisi olarak iş bulabilirsiniz. H1-B süreci epey zahmetli ama iki yıl sürmez.

Ben olsam sadece kalburüstü bir üniversitede iki yıl geçirmenin katacakları nedeniyle (network, CV'ye katacağı değer vs.'den bahsetmiyorum) giderdim.

ben isi saglam olanlara kuzey amerika'yi tavsiye etmiyorum.

"abd'de mezunlar yillik 100k aliyormus" serin hikaye, boyle safsatalara inanmayin, istisnalar olabilir ama cogunluk malesef boyle maaslari uzun seneler goremiyor. muhendislik ayaga dusmus vaziyette, arz talep dengesi bozulali cok olmus.

ben olsam bir yandan calisirken bir yandan tr'de duzgun bir yerde MBA yaparim. MBA'in olayi zaten network. yurtdisinda MBA yaptin diyelim, doneceksen baglanti acisindan sana bir katkisi yok. kalacaksan baska.

CV falan ilk birkac iste onemli, sonra CV'ye falan bakan yok ya, ne bildiginden cok daha fazla kimi tanidigin onemli...

@ el cevap - eywallah, hadisenin farkinda olanlari tek tuk olsada gormek guzel :o)

ben de cooper'a katılacağım tek bir yer hariç.

"CV falan ilk birkac iste onemli, sonra CV'ye falan bakan yok ya, ne bildiginden cok daha fazla kimi tanidigin onemli..."

buna katılmıyorum. tr'de kariyer bir noktada tıkanıyor işte orada tabi ki kimi tanıdığın çok önemli ama iş terfi noktasına geldiğinde, pys'nin iyi çalıştığı şirketlerde elit bir mba çok öne çıkarır.

Türkiye'de çalıştığınız yere geri dönme şansınız varmış o zaman gidin mutlaka ama geri dönerim kafasıyla gitmeyin.Kalıcı olacak gibi giderseniz psikolojik olarak, kariyeriniz de iyiymiş madem iş bulursunuz orda da sanki.

mba in modası geçti de çok iyiymiş ya ahaha. mba yi bilmiyorum ancak türkiye de ben genel olarak hiçbir master programı bitirmenin işveren gözünde bir manası olmadığını düşünüyorum. biz daha o seviyelerde bir ülke değiliz. master okumaya ya da btirmeye gerçekten yurtdışında değer veriliyor kendim bizzat yaşadım.

arkadaslar, iki sayfa kagida zaten yazabilecekleriniz sayili. piyasada biraz da isim yapmaya basladiysaniz pek kimsenin CV'ye falan baktigi yok, zaten olan olmus calismaya baslamissin. son isime CV falan yollamadim, onlar aradilar dusunurmusun diye, tamam konusalim dedim zira bulundugum sirkette mutlu olsam bile yine de mulakatlara mutlaka girerim piyasa takibi icin. konustuk gittim, CV falan almadim yanima. iki proje bastim goturdum onlar ustunden konustuk, 2 gun sonra teklif yolladilar. CV'ye bakip ne yapacak atiyorum 10 sene tecrubem var diyorsun zaten karsindaki salak degil sen konusurken notunu veriyor.

"master okumaya ya da btirmeye gerçekten yurtdışında değer veriliyor" - valla benim de deneyimim o sekilde olmadi. okulu bitirdim mulakatlara giriyorum, 10 mulakata girdim 5 tanesinde " yuksek yaptigin icin almayacaz" dediler. o nasil oluyor ya diyince kitap kurdu aramiyoruz dediler yolladilar. simdi calistigim sirkette 1100 kisi var, benim bolumun basindaki adamin onune doktorali, cift masterli falan CVler gelince cope gidiyor. zaten yonetici takiminin icinde doktorali falan adam yok. CEO, CFO gibi buyuk baslarin alayi duz muhendis zaten. yuksek palavra ya zaten hakkiyla yapan az. (bkz: cok da sey yapmamak lazim)

"bu yaşta o maaş, oh maşallah" diyerek söze başlıyorum.

sonra hayretle soruyorum:
"git ya, ne duruyorsun, hemen git, tabii git" diyenler acaba burada 13 bin maaş kazanıyorlar mı ve/veya abd'de herhangi bir şey başarmışlar mı?
vallahi vebaldir, bekara karı boşamak kolay da, böyle işkembe-i kübradan sallanmaz!

hayat senin, gönül senin; burada kalıp da buruk hissedeceksen gidebilirsin.
ancak şimdiden bu standardı yakaladıysan ileride çok daha güzel imkanlar seni bekliyor gibi geliyor bana.

Giderim, okurum, buraya donup guzel para kazanirim mantigindaysaniz gitmeye degmez ama giderim ve hayatima orada devam ederim diyorsaniz gecirdiginiz her gun cok buyuk kayip.

Yok bunu bildim, bu değildi. Söyleyen kızın ismi Gülşen di galiba.

skeci bilmiyorum ama kesin şu hızdır oynayan: www.instagram.com

müşteri hizmetleri, öğrenci işleri memuru gibi bomba tiplemeleri var.

cevabı bilmiyorum ama hadsafha'nın linkini verdiği kız sanırım yeryüzündeki en itici insanlardan biridir.

aslı inandık'ın instagram hesabına bakın.
kendi yarattığı bir tipleme o.
sayfasında örnekleri mevcut.
mustafa bey iyi günler

Dışarıdan tabi daha ucuz. Dolabın bol olduğunu varsayarsak ve kahvaltı 2 kişilik olacaksa

-ekmek
-b.peynir
-parmak sucuk
-yumurta
-zeytin-
-domates
-salatalık
-kaşar/ya da başka peynir

50-60 TL’yi geçmez bunlar.

bugünkü menu, (3 kişilik),
1.patatesli yumurta (4 tl patates, 4 tl yumurta, 7 tl peynir, 4 tl taze soğan , maydanoz , dere otu) (19 tl)
2.2 simit (4 tl)
3.Peynir (28 tl)
4.Zeytin (6 tl)
5.seker domates (3tl)
6. salatalık (2 tl)
7.kahve (14 tl)
Toplam maliyetim 76 TL oldu. Buna istediğim marka istediğim ürünü seçmiş olmam etkili. Hafta için maliyetim genellikle yulaf ezmesi, yoğurt, ananas (veya bir meyve) ve çay olduğundan haftasonu kahvaltısı daha pahalı oluyor. Fakat dışarda etmekten çok daha ucuz olduğu tartışılmaz.

her gün kahvaltı yapıyorum.
toplu aldığım için kişi başı 20-25 civarı.
misafirim gelecek, özel bir kahvaltı olacaksa 30-35 arasına çıkıyor

dışarısı kesinlikle daha pahalı.
yumurta organik,
iyi beyaz peynir,
bazen ikinci bi çeşit peynir; eski kaşar vs
siyah-yeşil zeytin
sebze
muz,
avokado
misafir varsa simit vs fırın işi şeyler
belki fındık ezmesi.

reçel ve şarküteri tüketmiyorum.

Memrise - Busuu - Duolingo üçlüsünün ücretli sürümlerini denediniz mi? Bir de İngilizce'niz ne düzeyde?

b2 biraz zor ama duolingo gibi uygulamalarla b1'i görürsünüz.
seviye yükseldikçe o seviyeyi aşmak daha zor biliyorsunuz, bu şartlarda b1 civarına gelince biraz özel ders, istanbul veya ankaradaysanız italyan kültür öneriyorum 1-2 kur. daha sonra yine özel ders.
bol bol konuşun, konuşma klüpleri bulun ya da online olarak yaratın.
her gün basit seviyede okuma yapın gündelik haberler, mizah sayfaları gibi. ve de çizg film gibi belki daha ileri yaş (10-12) animasyonlar seyredin italyanca ve alt yazısız. (ya da dili ve alt yazısı italyanca olacak şekilde)

tatile güney italyaya gidin pratik yaparsınız =)

youtube video film falan izleyin. italyanca müzik dinleyin, ben fabri fibra ile öğrenmiştim =) radyo dinleyebiliyorsanız faydalı olur o da. a2'de iseniz biraz gramer biliyorsunuzdur zaten gramer çok önemli değil, konuşma pratiğiniz gelişsin. Congiuntivo falan kasmayın.

duolingo da fena değil bu arada.

@leo, duolingo denedim, ama Türkçe-İngilizce-Italyanca kargaşasına pek dalmak istemiyorum. İngilizcem B2 seviyesinde.

@jimjim bulunduğum yerde italyancaya ait bir kurs yok, özel ders verebilecek biri de yok. nişamlım var, italyan kendisi, o biraz gösteriyor fakat italyan düşünce yapısıyla öğrenmek hayli zor. okuma yapıyorum, basit konuşmalar yapabiliyorum, italyanca konuşulunca belli bir parça anlayıp anlam çıkartabiliyorum ama konuşma konusunda akıcı olmak istiyorum. kelime bilgisi geliştirmek istiyorum daha çok.

@kvelduty, nişanlım Sardunyalı :) İtalyanca müzik her gün dinliyorum, sağolsun :) kelime konusunda geliştirmek istiyorum daha çok kendimi. konuşma konusunda vs.

merhaba, sizle kullandığım ve çok faydalı bulduğum bir yöntemi paylaşayım. "l'italiano secondo il metodo natura" adlı bir kitap var. bu kitap hiçbir konu anlatımı olmadan, en basitten cümlelerden karışığa doğru size bir metin sunuyor. siz basit cümleleri çöze çöze farketmeden seviyenizi ilerletmiş oluyorsunuz zaten. kelime bilgisi ve gramer aynı anda gelişmiş oluyor doğal olarak. bu kitabı sesli olarak okuyarak ve notlar alarak çalışırsanız çok faydalı olacağını düşünüyorum.

O tip kitaplarla cok ilerleme kaydedilmez bence, kpss'nin dil sinavina hazirlaniyormus gibi ogrenilir. belki okuma anlama b2'ye gelir (zor) ama konusma, dinleme, yazma a2'de kalir o eski usul turkce kitaplarla.
italki.com gibi bir siteden ozel ders alabilirsiniz.

okulunuzun kaydı belediye sistemine yapılmamış olabilir hangi okul? benzerini bazı öğrenciler yaşadı.

Beyaz masayı arayın, istanbulkart'la ilgili bir bölümü var. 153.

bu dönem kayıt yenilediniz mi?
e devlette aktif öğrenci olarak görünmeniz gerek, belki kayıtlısınız ama pasif konumdasınız?
eğer öğrenciliğiniz aktifse belgenizle birlikte iett'ye gidip kontrol ettirin.

Beşiktaş çarşı civarında takılabilirsin, renkli derbilerde oraları sessiz olur.

caddebostana gidip maç bitiminden 10 dakika önce eve geçebilirsiniz. en fazla 20-30 dakika çekersiniz.

bırak arabayı dostum, atla trene dolmuşa, in göztepede. Orada Books & Coffee diye bir kahveci vardır, konsepti anlayacağın üzere kitaplar ve kahve. Ya kendi kitabını götür oku, ya da ordan bir kitap seç beğen oku. Okurken de bir yandan güzel kahveni yudumla... Cadde üstünde olmadığı için cadde curcunasından etkilenmiyor.

en güzeli ev ya boşver dışarısını.. tak kulakligini film izle veya müzik dinle veya sesli kitap dinle.

e adalar?
burgaz falan ama..
arabayı bırak.

sorun cekinmeyin, kadinin yaptigi terbiyesizlik. siz hakkinizi olani istiyorsaniz, ezdirmeyin sakin kendinizi.

bir dahaki sefere de, paranizi her ders sonunda elden alin :/

Esas böyle nadir soran insan olarak hata ediyorsunuz. Parasının peşine düşmeyene kazık da atarlar sallarlar da. Biraz net ve kararlı şekilde isteyin bence

Tekrar tekrar arayın, sorun. Anlaşılan üzerine yatmaya çalışıyor. Devamlı istemekten başka yolu yok.
Siz ihtiyacınız olmasa neden ders veresiniz? Asıl utanması gereken o.
Hoş bir yöntem olmayabilir ama, daha önce bir kişiden alacağımı elde edemeyince, onun arkadaşına mağdur olduğumu duyurup rezil ederek borç verdiğim paramı geri alabilmiştim. Dinsizin hakkından imansız gelir.
Öğrencinin babasına ulaşabilir misiniz mesela?

Öğrencinin annesiyle babası ayrı. Babasının da numarası var ama beni annesi tutmuştu ders vermem için. Babasına soramam bu durumda :/

"tekrar merhaba, yolladım dediniz ama sanırım unuttunuz, ben de öğrenciyim ihtiyacım olmasa sizi sıkmam. Tekrar kontrol eder misiniz lütfen"

diye bir mesaj at, maalesef tatlı dil ile almaktan başka çaren yok.

Dekontu isteyin. Madem yollamış.

Alacağım varsa herkese sorarım.yok öyle hem hizmet al hem parasını ödeme.gerekirse sürekli ara,mesaj at baktin olmuyor babasını ara durumu anlat.kimse keyfinden çalışmıyor.hakkini bırakma.

Bundan sonra da her ders sonunda nakit olarak al.senin gibi çalışan zaten yoktur.bunun usulü ders sonu nakit almaktır.

Dekont iste +1
Nakit al +1

eft yapıp ismi falan eksik, yanlış girdiyse geri gelmiş olabileceği gibi sallıyor da olabilir. gönderdiğinize dair dekontu gönderin de ben bankayla iletişime geçeyim askıda mı kaldı acaba diyerek bir yokla bakalım.

Dekont iste yoksa babasına başvuracağını söyle bence.

Dekont iste. Sizin de ogrenci oldugunuzu ve bu alacaginiza gore harcama yaptiginizi acilen odemeyi almaniz gerektigini soyleyin.

Sizi oyaliyor cok net. Bir daha eft yapiim derse, gerek yok ben geliyim elden alirim diyin

Her ders sonunda elden alinir ozel ders parasi. Hata yapmissiniz :(

Merhaba, yazdıklarınızdan cesaret alarak dekontu istedim. Dekontu siz gönderin ben bir sorun varsa bankaya sorarım, dedim. Tekrar kontrol etti para gitmemiş, tekrar yollayayım hemen, dedi. Teşekkür ettim ben de. Yarın sabah bakacağım para yattı mı yatmadı mı, yatmadıysa tekrar ısrar edeceğim.

Teşekkür ederim, yazdıklarınız cesaretlendirdi beni.

Bundan sonra ders sonlarında elden alacağım :(

eft yapıyorsa adınızı/soyadınızı yanlış yazıyor olabilir.
siz her halukarda arkadaşların dediği gibi ısrarcı olun, takipte kalı ama kadın göndermiş ve bir hata olmuş da olabilir.

Bugün gelmezse tekrar arayıp "acaba isim soyisim ve iban numarası mı eşleşmiyor, bir yanlış yazım olabilir size tekrar mesaj atayım iban numaramı" diyin.

Hakketen bir numara ya da harf hatasından geri dönüyor olabilir.

kuehles + 1
Özel derste ders bitimi o dersin parası nakit alınır. Değil 4 hafta 6 hafta, iki üç dersin parası birikince bile maraz çıkar orda. Siz pasif davranmışsınız kadın da oyalıyor. Üzerine düşmezseniz alamazsınız.
EFT yapmak o kadar zor bir iş değil. İsim Soyisim ve IBAN, bu kadar basit. Bunu zaten internetten mesajla gönderiyorsunuz o da yazıp yolluyor. Kadın sizi oyalıyor, gevşemesine imkan tanımayın.

Merhaba, dün akşam yolluyorum hemen demişti, bugün sabah saatlerinde hesabıma düşmedi para yine. Kadına mesaj attım tekrar, düşmedi adımı yanlış mı yazıyorsunuz, diye. Kira günümün geçtiğini de ekledim. Gönderdi parayı, aldım yani.

Eğer bi kahvehanede olsaydık herkese çay ısmarlardım ama hayali olarak ısmarladım farz edin :) teşekkürler.

En az program sayısı olanı, çünkü hep aynı programda kullanacaksınız zaten :)

kaç kişilik evde kullanılacak?
tek başına yaşayan biri için büyük kapasite çok saçma oluyor, makine dolmadan çalıştırırsınız gereksiz olur.
ayrıca çok programlı olması her koşulda çok önem arz etmiyor, standart 2-3 program yeterli.
direkt marka/model öneremeyeceğim ama makinenin fırça tipi iyi olmalı. bir süre sonra o fırçalar yumuşayıp/aşınınca bulaşıkların lekelerini yeterince sökemiyor.
bir de filtresi iyi olmalı makinenin.

son olarak alanın uzmanı değilim ama neden beko? :/ beko ne ya.

Program sayısından çok fonksiyonları kullanışlı olabilir diye düşünüyoruz. İki kişi kullanacağız. Filtre ve fırçayla ilgili bilgim yok hiç. 2-3 programlı bir makine de olabilir yani aslında, kapasiteleri pek farklı değil zaten. Beko ve arçelikteki makineler tıpatıp aynı, önereceğiniz başka marka varsa tercih edebilirim. Ben de miele almak isterim tabi ama malum bütçe bir de.

Bulaşık makinesinde fırça var mı ya? :/ iç tasarıma bak bence. Benimkinde çatal kaşık konulan şey sabit mesela. Arkadaşınkinde hareket ediyor istediğin gibi ayarlayabiliyon.

www.arcelik.com.tr

bi tık daha iyi olsun dersen

www.arcelik.com.tr

Fiyatlar dahil arçelikle aynı tüm özellikleri, sadece ön panel az biraz fark ediyor. Makine aynı, 3 programlı veya 4 programlı beko ile aynı program sayısındaki arçelik makinesi kullanım kılavuzuna kadar aynı. Teşekkür ederim cevaplar için, anladığım kadarıyla programlar ve fonksiyonlar genel olarak pek önemli değil gibi.

Ben Profilo BM6480MG modelini kullanıyorum. Bekarken almıştım. Altı programın sadece 2 tanesini kullanıyorum.(Ekonomik ve güçlü. Hassas modu, hızlı modu filan çok çok nadir kullanıyorum.) Program olarak az olsun. Parası da ona göre oluyor. Ayrıca fonksiyonlarının olması iyi bir şey. Mesela bendekinde, yarım yükte yıkama(Sadece üst sepeti yıkıyor), fazla hijyen, güçlü yıkama var. Bir de plastik leğeni bile yıkayacaksanız çatal kaşık bölmesi için üçüncü rafa sahip olanlar var. Onlar kullanışlı oluyor. En azından sepet gibi yer kaplamıyor. Bir de raflar ayarlanabilir olsun. Fırın tepsisinden çiğ köfte tepsisine kadar bulaşıkları yıkamanız mümkün.

üretim yerleri farklı oluyor.
bu tekstil değil gıda sektöründe bile böyle; aynı markanın şok'ta satılanıyla migrosta ya da macrocenter'da satılanı da farklı.

mango'nun tr pazarına sürdüğü kazaklarla ingiltere'ye sürdüğü kazakların malzeme kalitesinden tut işçi kalitesine kadar farklılık var birebir aynı üründe dahi.

Ayakkabı imalatçısı bir arkadaşım söylemişti sahte nike, adidaslar ile gerçekleri arasında kalite farkı yok diye. Bahsi geçen nike, adidaslar patentli olarak Türkiye'de üretiliyor sahte değil ama eski kalite yok.

nike tekstil grubu dışında hiç bir ürünü türkiye'de üretmiyor. tr'de üretilenlerde basit tişörtler ve eşofman altları, kalan grup çin/vietnam/kore menşeili ürünler.

aradığınız nike grubu ürünleri INN Street tarzı mağazalarda satılanlar ise onları online mağazada bulamazsınız. nike.com.tr ürünleri türkiye, rusya ve doğu bloğunun bir kısmına ürün sevkediyor bu yüzden tüm ürün gamı eklenmiyor. hatta nike.com, nike.cn üzerinde çok daha farklı ürünler görebilirsiniz, bir çok ülkeye gelmiyor.

İster Türkiye olsun ister Vietnam, Pakistan patentli üretilen nike. adidas vb. lerin replikalardan hemen hemen farkı yok. Kullanılan hammadde aynı.

1 daha iyi gibi ama ikisi de gri alt ton barındırıyor sanki.
Daha kahve olmalı bence.

duvarların rengine bayıldım bence parkeni daha sıcak tonlarda seçmelisin. seçeneklerden ravello olanı beğendim ancak açık renk parke ömrü kısaltıyor, saç teli, toz vs hepsi hd kalitesinde görünüyor uyarmak isterim. yerinde olsam ahşap görünümlü,sıcak bir ton tercih ederdim. güzel günlerde otur.

adslmodem +1 kesinlikle o fotoğraftaki duvar rengi ile zemin uyumu çok daha hoş.

Ikisini de begenmedim.
Parke ornegi alip eve goturme ihtimaliniz yok mu? Bazi yerlerde depozito karsiligi parke ornegi veriyorlar ki uyumlu mu degil mi bakin.
Grili seviyorsunuz diye bunlari secmeye calistim.

Agt olacaksa sitelerine girdim,
Agt tibet
Agt akdeniz mese
Agt pamir
Agt silyon mese
Agt meric
Agt sorento

www.agt.com.tr

yo dostum yo!!!!111bir

büyük bir hata yapıyorsun. duvar rengi olarak o tonu seçtiysen zemini de aynı şekilde sıcak bir ton seçmelisin.

duvar için attığın fotoğraftaki zemin renginin öyle olmasının bir nedeni var. o tarz ahşap, bir ton sıcak veya soğuk renklerden bakmalısın bence. gri-beyaz tonlar hayır dostum hayır. bunu yapmamalısın lanet olsun dostum.

iki parke de çok kötü.

duvar fotoğrafında attığın parke sadece güzel.

gidip örnek almak aklıma gelmedi açıkçası, bugun de koçtaşa gittim daha sıcak olarak
benfica meşeyi buldum, ..
www.koctas.com.tr

@kuehlas blondes bakıyorum şimdi önerilerinize, hepinize teşekkür ederim :)

kötü bir haberim var bunlar parke değil.
laminant parke farklı şeyler.

seçeneklerin ikincisini beğendim.

ama bu açık tonlar şık ve ağır durmuyor bence. kestane tonları daha hoş olabilir.

dil kursu

biraz detay verebilir misiniz? kursu is hayatinizda kullanmak istiyor musunuz, sadece hobi mi? ilgi alaniniz var mi?

amigurumi, ahsap, porselen, aromaterapi, isaret dili, yabanci dil, photoshop, fotograf, deri isleme, ukulele, diksiyon, excel, doulalik, astroloji, prof. makyaj, pastacilik, bicak yapimi

dil
yoga, pilates, dans
belki bir enstürman çalmak
koro; boğaziçi caz korosu gibi (ya da magma falan) güzel korolar var istanbul'da

ebru, kaligrafi

hayır. Gene Pegasus'tan alırım kafama uygun bir bilet bulursam.

hayır

Pegasusu tercih etmeye devam edicem.

uzun zamandır etmiyor idim bundan sonra da etmeyeceğim. THY varken pegasus'a gerek yok.

bir kere kurumsal bilet nedeni ile bindim. yol boyu seyyar satici dinlemekten daral geldi. bir daha da binmedim. binmem. gerek yok.

biletleri iptal ettik, tam tutarı iade ediyorlar şu an. ileride çok mecbur kalmazsan seçmem zaten pek beğenmiyorum pegasus'u, bazı uçuşlarımda saatleri ve sabiha gökçen'den kalkıyor olması daha uygun gelmese hiçbir zaman tercih etmezdim.

hic etmedi. Burada kusur varsa, daha cok kulede gibi gorunuyor.
thy'nin mevcut yonetim ekibi dikkate alinirsa, pegasus daha guvenilir bir sirket olarak gorunuyor.

hayır. pegasus ile bir kere uçmuşluğum var o günden beri bakışım aynı, benim gözümde imajları çizik.

etkilemedi. tercih ederim.

politik bir sebeple sabihayı boğmaya çalışıyorlar. değişmedi.

Etkilemedi, pilotaj ya da kule hatası genel kanı. Bu da firmayla olan ilişkimi etkilemez. zaten alternatifi de thy.
Bir de su uçakta bir şey satma konusuna olan tepkiyi anlamıyorum, pegasusla kaç kez uçtum hepsinde yalnızca 1 kez satışa çıkıldı. Ryanairle uçmuştum iki kez, zırt pırt gelmişti onlar mesela.

zaten sevmiyordum, tercih etmem demiyorum kaza bu olabilir.

pegasusa hemen kayyum atanıp başına badem bıyıklı bir yandaş getirilmesi lazım.

bir önceki pistten çıkma vakasında pegasus tüm sabiha uçuşlarını iptal etmişti. o gün avusturya'dan sabiha'ya uçağım vardı. havalimanı yakınında yemek+kahvaltı dahil çok güzel bir otel ayarladılar, gönlümü kazandılar. yandaş olmamaları da tercih sebebi. bende kredileri yüksek hala.

pegasus'un kusurunun düşük olduğuna inanıyorum

zorlu bir bodrum havalimanı inişinden sonra son birkaç yıldır gerilmeye başladım uçuşlarda. pegasus'la da defalarca uçtum bugüne kadar ama dün artık 3. pistten çıkma haberini görünce hemen iki tane uçak biletimi (şansa alalı 24 saat olmamıştı) iptal edip yerine THY'den aldım. mantıklı bir karar değil tamamen psikolojik ; yalnız uçacağım ve gerilmeye yer aradığım için. bir süre sonra tekrar devam ederim muhtemelen pegasus'la uçmaya.

pegasus’la hic ucmadim, bundan sonra da tercih etmeyecegim.

bu olay pegasus'a bakışımı etkilemedi.

kullandığım rotalarda pegasus hep çok daha cazipti. makul olduğu sürece tercih etmeye devam ederim. "ucuz olduğu için kaza yapıyor, çünkü kalitesiz" fikrine katılmıyorum.

ben çoğunlukla thy ile nadiren de pegasus ile uçan biriyim. yine aynı şekilde tercih etmeye devam edicem.

Hayır, etkilemedi. Hatta 8 Mart günü biletim var.

etkiledi fakat binmeye devam edeceğim.çünkü en ucuzu o maalesef.haftaya uçuşum var.

hayir hic etkilemedi, planli ucusum var ayni guvenle binecegim

etkilemedi, otostop cekmeye devam edecegim.

hayır, tr'ye bakışımı etkiledi. daha çabuk gitmek istiyorum.
ölü sayısının saklanmaya çalışılması, hala gerçek bilgi duyurulmuyor.
kurtarma çalışmalarında yetersizlikler (saat gece yarısı 1de hala enkaz kaldırma çalışması vardı)
hastaların taşınması. aprona ambulans alınmamasından bahsetmiyorum boyunluk falan takıp bir sürü kanlı yaralı insanı iett'yle taşıdılar.

ve herkesin tepkisizliği
resmen depresyondayım dünden beri.

yazın kamil koç otobüsünden insanlar gündüz herkesin gözü önünde yanarak ölürken de aynı moda girmiştim.
ülkenin ayağa kalkıp isyan etmesi, şiddet anlamında söylemiyorum ama kurumları taşlaması falan gerek. sadece pegasus değil politikaları gereği her iki hava alanları ve yöneticileri, ulaştırmacılıkla ilgili tüm sorumlu kurumlar, tv kanalları vs.

kendim de dahil tiksiniyorum artık bu toplumdan ya.

Hayir, hicbir sekilde etkilemedi.
Etkilemesi de asiri mantiksiz olurdu.

Eskiden onceligim degildi Sabiha uzak oldugu icin ama AHL kapandigi icin degil Pegasus tercih etmemek, ilk tercihim Pegasus'tur.

Etkilemedi.
Ilk tercihim hicbir zaman pegasus degildir ama her zaman sabihadir, o yuzden genelde pgs oluyordu.
Ama son tahlilde en ucuzu hangisiyse onu tercih ediyorum genelde. Pgs nin thyden Daha pahali oldugunu da cok gordum.

Neyse sonuc olarak etkilemedi.

En genç filoya sahip olduğu için tr deki en güvendiğim havayolu şirketi idi. Ancak kısa zamanda 3 kaza yapmasının tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Thy de 737-800 gibi kısa uçakların kuyruğunu sürten kaptanları da gördükten sonra yine mecbur ucuz olduğu için Pegasus.

hayır, taksiciler bu şekilde eğilimlerini değiştirebilecek profilde esnaflar değiller.

bitaksi kullanın derim
hizaya getirmek mümkün değil bence de

olamayız.
iflah olmaz bir grup taksiciler.
korsan öneriyorum. belki bi nebze bitaksi.

bence ibb halkı da yanına alarak taksi duraklarını top ve tüfek ateşine tutmalı. taksiciler öldürülmeli, kalanlar da zindana atılmalı. taksi-i cedit adı verilen, daha önce taksicilik yapmamış, temiz pak delikanlılardan oluşan yeni bir esnaf grubu oluşturulmalı. Eski araçlardan temiz ve yeni olanlar bu gruba tahsis edilmeli.

Böyle olsa, biz bunu "hayırlı olay" diye anardık.

Dilko tarzı dil kurslarını kesinlikle tavsiye etmiyorum. Kadıköy dilko'ya kayıt olmak gibi bir hata yapmıştım.

Üniversitelerin dil kursları var. Haftaiçi akşam ve haftasonu yarım gün olarak. Bunlara bakabilirsiniz. Belki işinize yarar.

Goethenin yeni kursiyerler için kayıtlarının 5 şubat(bugün) olması lazım. Sabah erken saatte gidip sıra alacaksınız. Ben memnunum goetheden(not: başlangıç seviyesinden başlamadım)

Tömer varsa düşünebilirsiniz bence fiyatları çok uygun oluyor goethe’ye göre .
Tabi belli bir seviyeye geldikten sonra goethe çok çok daha iyi olur

Goethe dururken başka yerde neden kurs arıyorsunuz anlamadım?
kadıköy'e de şube açtılar üstelik.

özel ders için yine kadıköy'de (34710 ilan'dan bulun) alman göçmeni bir hoca var, ondan ders alırsınız, dünya kadar ders veriyor grup/sadece konuşma vs.

ayrıca tüm dil kurslarında A1.1 için para vermek biraz yazık bence. dualingo, youtube vs bir şekilde ilk kuru kendiniz halledin. en azından A1.2'den devam edin.

ayrıca ders programı mantığı konusunda yanılıyorsunuz. ders, manavdan domates almak değildir. çok olunca doğrusal olarak çok öğreneceksiniz anlamına gelmez, bu büyük bir yanılgı. verim önemli.
goethe'ye gidin, tarihi tutmazsa taksim şubesine bakın o da olmazsa gs'da ya da boğaziçi'ndeki kurslara bakın, hocalar genelde aynı oluyor.

Goethe, galatasaray uni kurslari be avusturya kultur merkezi kurslari tabi

o kadar ciddi.
para akıp gidiyor resmen.

yasanir elbette, ama elleri siki olmali ve iyi planlama yapmalari gerekir. Tasinmasalar, mumkunse ayni maasa tasrada kalsalar daha iyi. neden Istanbul'a geliyorlar?

rahat yasarlar

yaşanır da sadece yaşanır yani. pek para biriktirilmez, allah korusun sağlıkla ilgili ekstra harcama vs çıkarsa zor duruma düşülür.

ama mesela aileleri zengindir, gerektiği durumda arka çıkabilecek birilerine güveniyorlardır. o zaman sorun yok.

3 kişi mi 7500 tl ile geçinecek yoksa eşinin de maaşı var mı? Bu önemli.

Çocuk dediğin zaten maaşının yarısını götürüyor. Ben zorlanırdım.

Yasanir ama epey sikintili olur. O civarlarda yasamak icin kira+fatura bi 3500'u cikar bi kere. Kaldi 4000. mutfak masraflari, cocugun giderleri vb... Para gercekten su gibi gidiyor istanbul'da. Disari cikilmayacaksa falan belki idare edilebilir ama o kadar.

Araba da varsa biraz zor. Toplu tasimayla gidilip, harcamalara dikkat edilirse olur.

Cocuk kucukse yine iyi ama okula vs gidiyorsa hepten zor.

Tek başıma o paraya anca geçiniyorum. Kira yok, fatura yok ona rağmen anca geçiniyorum. Lüks harcamam da yok. Biraz giyineyim biraz yiyeyim diyince hemen bitiyor. Haftasonlaeı dışarı bile çıkmam. Geçen gün ağlayasım geldi ben böyleysem millet çoluk çocukla nasıl geçiniyor diye. Yani geçinirler yine elbet atıyorum ben kıyafet alıyorum onlar almazlar. Ucu ucuna anca olur.

Kira vermiyorsa, çocuk da devlet okuluna gidiyorsa yaşanabilir. Sadece yaşanır ama.
Ve evet durum çok ciddi.

geçinemez net. istanbulda her adımın para. yaşam alanının daraltman lazım.

eğer borçları yoksa (borçsuz insan yok ama)

kira 2500
mutfak (cocuk dahil ) 1250
faturalar (en iyi ihtimal) 750
harcama esktra (dışarda yemek, kıyafet vb) 800
araba varsa yakıt ve masraflar 1000

böyle yaşarlarsa yaşayabilirler

7500 net ise bahsedilen muhitlerde ucu ucuna yasarlar o da cocuk devlete giderse ve borclari yok ise buyuk bir harcama cikarsa patlarlar. metropollerde kari koca calismak lazim artik tutunabilmek icin eger eger bireylerden birinin maasi cok cok iyi degilse.

bahsettiğiniz semtlerde bu gelirle yasamak cok zor. kiranın daha uygun olduğu bölgelerde yasayıp her gün toplu taşıma çilesi çekilerek olabilir.

yasanmaz.

biz ( anne-baba ve 2 yasinda bebe) 9.000 ile beceremedik ki 3 sene oncesi dolar henuz 3 tl idi.

ustelik ev kira degilken, araba ve benzin sirketten olmasina ragmen. her ay basabas yada ekstra bir masraf cikinca eksiye dustuk.

7500 ile sikinti yasamalari muhtemel, yasanmaz mi? yasanir. ama surekli bir kisma, gitmeme, yapmama, idare etme durumu ile.

tek maaş mı var?
15.000 gelir olursa ancak.

evet, o kadar ciddi.

Bu sorunun bi cevabı yok. Fark ettiysen herkes farklı bi cevap vermiş. Yaşam standardına, çocuğunu nasıl yetiştirmek istediğine bagli. Söyle örnek vereyim Benim 5000tl maaş alan bekar arkadaşım vardı Maltepe’de oturuyodu ve yetmiyor diyodu iyi bir geçişle 10bin lira alıyor suan. Beşiktaş’ta oturuyor ve yine geçiremiyorum diyor.

Umarım anlatabilmişimdir.

Kıt kanaat

2 hafta sonra bulgaristana gideceğim 1 haftalığına hangi ülkeden ne lazım birilerine aldırıp kargo ile göndermesini istesek çokmu maliyeli olur ?

Bulgaristanda dm market var orda bicok ceait var arkadasima aldirmistim ben de

dönüş yapıp mesaj atanlara çok teşekkür ederim. mod ekibine de aynı şekilde çok teşekkür ediyorum. şuanda iletişim kuruyoruz, umarım en kısa sürede uygun olacak arkadaşla konuşup ilaçları getireceğiz. herkese iyi günler dilerim.

Glocalzone programini deneyin

Takviyelerin adlarını yazar mısın? Sorarım yarın eczaneden

selamlar,

neye ihtiyacınız var, fransada bulabiliyor muyuz?

Merhaba. Eşimin ailesi 18 şubatta londradan istanbula gidecek. Buradan tedarik edebileceğim bir şey varsa yardımcı olmaya çalışırım.

merhaba, 25'inde ingiltere'den dönüyorum. varsa yardımcı olurum.

merhaba,
facebook'ta türkiye interrail sayfasına yazabilirsiniz.
çok daha hızlı dönüş alabileceğinizi tahmin ediyorum.

burada reçete ettirme şansınız varsa, gümrükten vergilerini ödeyerek istediğiniz gıda takviyesini yurtdışından direk sipariş edebilirsiniz.

modulasyona özellikle böyle yardımcı olduğu için çok teşekkür ediyorum. annem çok mutlu oldu sadece bu yardımınızla bile. bilirsiniz dopamin bu tarz mutluluk durumlarında stresin azaldığı zamanlarda daha çok salgılanıyor. bu güzel umut, mutluluklar bile bize büyük destek oldu. yoğunluk içinde dönüş yapan arkadaşlardan en uygun olan kişi/kişiler ile irtibat kurmaya çalışıyorum. dönemediğim, geç dönüş yaptığım herkesten özür diliyorum. herkese çok çok teşekkürler. iyiki varsınız. annemden de selamlar :)

dönme değil de 20 gün kadar sonra 3 günlük bir ingiltere seyahati olacak. o dönemler işini görüyorsa ben de yardımcı olabilirim londradan bulabileceğimiz bir şeyse.

istediginiz takviyeleri aile hekimine yazdirip iherb uzerinden siparis verebilirsiniz. yillardir bu sekilde yurt disindan takviye alabiliyorum.

surecin nasil oldugunu yazmis bir arkadas:

eksisozluk.com

bu hafta roma, önümüzdeki ay sofya’da olacağım. Buralarda bulunabilen bir şeyse getirebilirim.

3 hafta sonra İngilreden İzmire gelecegim. İlac detsylarını paylasırsanız yardımcı olabilirim

oda'ya üye olmak, imza yetkisi veriyor size. yaptığınız işte bu gerekliyse devam edin, yoksa faydasız tabiiki.

kaydini dusurme bence ne zaman lazim olacagi belli olmuyor. 3 sene once bir ihalede lazim oldu mesela 15+ yillik tecrubeyle neredeyse ihaleyi kendim bile alabilirmisim. Sirket aidat borclarimi odemisti ama yine birikmeye basladi. Maksimum 5 yillik aidat alabiliyorlar o yuzden 3-4-5. yillarda bir baski hissetmek normal.

ben bir ara delft ve utrecht gibi şehirler için iş, phd başvurularında bulunmuştum ve baya yükselmiştim hollandada yaşama fikrine, bir süre almanyada yaşamış biri olarak hollanda nedense bir tık daha göçmen karşıtı gibi gelmişti ama yaşam standartlarını vs. düşününce benim hiç takılacağım bir konu değil.

neden tercih etmeliyiz derseniz, benim tercih nedenlerim şöyle olurdu; zaten türkiye şartlarını artık konuşmaya gerek yok, kuzey amerika uzaklık zaman farkı vs. nedenlerle çok zor, benim için yaşanabilecek en mantıklı yer avrupa. İspanya, italya, portekiz bize benzer yaşam tarzları ve akdeniz kültürleri nedeniyle çekici ancak iş ve dil konuları sıkıntılı, bu yüzden en mantıklı ülkeler ingiltere, almanya, hollanda, iskandinav ülkeleri (fransa da dil konusunda zorlar gibime geliyor.).

ben 1 2 ay eindovenda kuzenlerimin yanında kaldım kış mevsimiydi. iskandinav ülkelerinden pek bir farkı yok. göçmen karşıtlığı mevcut tabi ki. ve çok sıkıcı bir ülke.(amsterdam hariç) kışın sokaklarda in cin top oynuyor. sadece cuma ve cumartesi akşamları hareket var. sakinliği seviyorsanız süper ancak biz akdeniz insanıyız bize ters. eşim doğa manyağı bir insan olmasına rağmen kuzenimin evinin manzarası güzel olmasına rağmen, direk ben bursa yaşayamam dedi. ben de düşündüm kesinlikle bize göre değil. şartlar sakinlik ingilizce seviyeleri artıları. eksileri göçmen karşıtlığı ve sakinlik. almanya ya da ingiltereyi seçmenizi öneririm. fransızlar ingilizce bilmez ve dışlar. italyanlara daha dışlayıcı ama italya güzel. ingiltere olabilir.

Ben ne almanya hollandada ne de iskandinav ülkelerinde asla yapamam. O insanlar o kadar mesafeli ve soğuk geliyor ki bana. Litvanyada yaşadım bir süre, evet ilk aylar bir büyü içinde olunca insan pek farkedemiyor insanların ilişkilerini fakar zaman geçip alışınca anlıyorsun ne kadar ‘buz’ olduklarını. Portekizde yaşıyorum. Geldiğim ilk günden beri hiç yabancılık çekmedim. Bana hep türkiyenin 90lı yılların sonunu hatırlıyor..Bende ticari kafa var kendi işimi yapıcam düşüncesi varsa portekiz fırsatlar ülkesi. Girer bir yerde çalılırım diyorsan asgari ücretle yaşam kalitesi trden farklı değil. Ama mühendislerin iyi maaş aldığını duymuştum. Lizbonda bir arkadaşa 2,500 vereceklerdi. Asgari ücretin 650 euro olduğu yerde 2500 çok çok iyi para. Asgari ücret düşük olduğu için market fiyatları da düşük. Avrupanın en ucuz ülkelerinden. Düşünün bir değerlendirin derim.

Almanya’nın elenmesi? Almanya’nın çok büyük bir kısmında hava koşulları çok çok daha iyi Hollanda’dan. Güneyine gidin. Güneşli güne doyun. Öğrenci şehirlerine bakın. Çok kültürlü olduğu için ırkçı olaylar daha az yaşanıyor.

Avrupa’da yükselen bir aşırı sağ var. Hollanda’da var bu, Almanya’da da. Geleceğin ne getireceğini pek bilmiyoruz. İngiltere’nin şahsen Almanya’ya oranla ırk bazlı ayrımcılıkta, sosyal hayatta birçok şeyi aştığını gözlemledim. Almanya’da da çok kötü değil durum. Favori göçmenleri biz değiliz, orası doğru.

bu aralar yurt dışında yaşama fikrine biz de çok yükselmiş durumdayız. avrupa ülkelerinde yaşayan yakınlardan bilgi topluyoruz. kendi seyahatlerimizden edindiğimiz tecrübeler de var. bana göre bir göçmen olarak avrupa'da en rahat edilecek ülkelerden biri hollanda. iş imkanı, kolay göçmen alması, her alanda sanayisinin büyük olması dolayısıyla biz almanya'yla çok ilgiliydik ama almanca bilmeyen göçmene toplum içinde ikinci sınıf insan muamelesi yapılması, devlet dairelerinde ingilizcenin işe yaramaması gibi sorunlar yüzünden ıstırap dolu adaptasyon süreçleri geçiren yakın tanıdıklarımız var. giriş seviyesinde almancam var, geliştirmeye çalışıyorum ama öyle lanet bir dil ki kolay kolay öğrenilmiyor da.

hollanda'da ise ingilizce bilmen çoğu şeye yetiyor. ikinci dil olarak ingilizce bilme oranı en yüksek avrupa ülkesi (%70 civarında), kırsalda yaşayan yaşlılar dışında neredeyse herkes ingilizce biliyor. en yakın arkadaşımın kardeşi den haag'da yaşıyor, biz de gidip bir süre kaldık. okulda hollandalılar bile kendi aralarında ingilizce konuşuyor. bürokraside de ingilizceyle iş yapılabiliyor. kendin çabalamıyorsan kolay kolay ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüyorsun. kesinlikle daha rahat, daha açık fikirliler. medeniyet açısından avrupa ortalamasının üstündeler.

akdeniz ülkeleri daima daha içine kapanık, daha ırkçıdır (ispanya, italya), iş imkanı da örneğin bir almanya'ya göre çok kısıtlı zaten. siz bence seçenekleri 1-hollanda, 2-almanya olacak şekilde güncelleyin. iklim yüzünden almanya'yı elemeniz tuhaf olmuş. kocaman ülke, her iklim var. gittiğiniz bölgeye göre değişir o.

Almanya'yı sırf iklimden elemedik,
dil önemli bir kriter.
ayrıca daha önce farklı şehirlerine çok defa turistik amaçlı gittik, atmosfer vs yaşamak için can attığımız bir ülke olamadı :/

Almanya icinizi acmadiysa Hollanda da acmayacak bence, ikisi arasinda derin farklar yok. Bir de turist olarak gezmekle surekli yasam arasinda cok fark var. Iki durumdaki memnun kalma parametreleri cok farkli.

Su, hurma. Unutmazsam bi de düdük ve fener alıcam.
Benimki enkazda kalma çantası bu arada, kaçarken alma çantası değil.

Su, çorap, battaniye, uyku tulumu, tuvalet kağıdı, ped, travel kit (içinde seyahat boyu şeyler ve çakı vs var). Para, araba anahtarı, pasaport vs şeyler günlük kullandığım çantada. Bunlar çıkarken almak için. Yatağımın yanında su ve düdük var, allah korusun gece ev yıkılırsa diye. Telefonlar da yatağımın yakınında duruyor.
İlkine ilkyardım malzemesi ve yiyecek de koymam lazım aslında.

basım yılına göre değişmekle beraber ayrı yarıya indirimli olabilir. nadir bir kitapsa daha pahalı da olabilir ama d&r da varsa sorun yoktur.

Online kitapçılar ile pasaj karşılaştırması yaptım ama pasaj pahalı geldi ve kalitesi hoşuma gitmedi.

yok.
akmar daha ucuz değil.
d&r mı kaldı ayrıca.
idefix ve kitapyurdu öneririm. kampanyalarını takip edin.

İnternetten kitap siparişi her zaman daha ucuza geliyor.

İdefix ile D&R aynı bu arada. İkisi de Turkuvaz medya grubunun.

olamaz

Abiler bence de olamaz. Ama dün cidden ikisini de elime aldım. Ve daha ağır. Arkadaşa verdim o da dedi.

ikisi de 194 gram diyor apple kendi sitesinde belki diğerinde kaplama kapak falan vardır yada cam koruyucu

e tartsanıza dijital tartıda?

pili şiştiyse öyle hissettirmiş olabilir.

Ağır. Kırmızıya boyamak için önce astar atıyorlar. Siyahta astar yok.

Kırmızı her zaman ağır çeker.

Çünkü soy denilen olgu erkekten geçen bir olgudur. Vahşi doğada bile erkek soyunun devamı için dişileri döller sonra yoluna bakar gider.

Ataerkil düzen.

avrupada buna izin vermeyen tek ülke türkiye, aile birliginin bozulacagi ve kayitlarda sıkıntı yaşanacagini ileri sürüyor. temel sebep ataerki ve eril devlet anlayisi.

çünkü orta doğu.
patriarka ve ataerkillik.
soy devamıyla falan ilgisi yok. pek çok ülke, evlenince kullanmak için çiftlere (ve çocuklarına) 3. bir "yeni" soyadı seçme şansı sunuyor.

eril dilin ülkemizde ki yaygınlığından dolayı.
öyle ki, bu zihniyete "bilimsel bir kılıf" oluşturmak için vahşi doğadan misaller veriliyor. deniliyor ki, "döllemeyi erkek yapar, sonra da yoluna bakar gider".
vahşi doğada ki hadiseleri model alacak olursak, varacağımız yer vahşilik olur; insanlık değil.

Sınıfa sorular sor ara sıra, siz me düşünüyorsunuz diye kişi kişi.
Hatta isimleriyle sor, hoşlarına gider. Ama amaç katılım olsun, konuşalım yanlış/saçma cevap verseniz de olur rahat olun minvalinde destek ol

Konuları açıklayıp arada bir örnek ver
Biraz yazdır önemli yerleri

Ara sıra konudan yola çıkıp anı vs bi takım anektodlar anlat.

dersin çok hızlı anlatılmasını hiç sevmem ben. hoca sanki soru sorulmadan elindeki notları tahtaya geçirip bir an önce kaçmak istiyor gibi geliyor. anlattıklarınızı mümkün olduğunca örneklendirmeniz güzel olur. çok fazla teorik bilgi bir noktadan sonra havada kalmaya başlıyor. arada sınıfa göz atarsanız konunun ne kadar anlaşıldığı belli oluyor zaten. öğrencileri soru sormaya teşvik ederek uzatabilirsiniz dersi.

bizde genelde çok sevilen hocalar derste aralara alanlarıyla ilgili/ilgisiz ufuk açıcı bilgiler sıkıştıranlar oluyor. bunlar siz derse ısındıkça olacak şeylerdir. dönem sonunda öğrencilerden feedback alırsanız yardımı dokunur daha sonrası için.

nice derslere :)

Aralarda karikatür göster

Stres bilmediğini dusundugunden. Ama onlar senden daha çok bilmiyor.
Hızlı anlatma plansizligindan. Dersi parçalara bol ve kendine göre konu-fıkra, konu-turku,konu vs diye ayarlama yap süreye göre. Bu zamanla oturacak rahatladiginda

Ara ara sınıfı gezip sorular sor, sohbet gibi ama fikirlerini dile getirmeler için teşvik et, esprili ol ve isimleri akılda tutmaya çalış. Böyle hocaları severdik :)

1. Stres bir yere kadar iyi. Bin kez anlattığım derse girerken bana da oluyor. Büyük hocalarda da çok görüyorum. Bunların bazıları anlattıkları konuyu literatüre sokan insanlar :) İşinizi yapmaya engel olursa konuşuruz.

2. Sanırım konuların siz anlatır anlatmaz kavranacağını, bu yüzden hızlı geçebileceğinizi düşünüyorsunuz. Araya açıklayıcı örnekler serpiştirin mutlaka. Sorular sorun, bir şeyleri yorumlamalarını isteyin. Ders sonunda ufak bir tekrar yapın. Göreceksiniz ki bazen birden fazla yoldan aynı şeyi anlatmanız gerekecek, ders saatleri yetmeyecek.

3. Derse katılmalarını sağlamak için çok zorlamanız gerekebilir. Eğitim sistemimizin bir sonucu olarak pasif kalmayı seviyorlar çünkü konuşmazlarsa azar işitmeyecekler, daha güvenli :) Derse katıldıklarında "bunu bilmiyorsan bu işi bırak", "buna da bu yorum yapılmaz ki" gibi laflar etmeyin, bir daha katılmazlar. Sordukları sorularla alay etmeyin. Kısa da olsa cevaplayın, yanlış yorumların değerli olduğunu ama başka açıdan düşünürse farklı yorumlayabileceğini filan anlatın. Sordukları sorular için bu da size ödev olsun demeyin, dersten sonra soranı dövmesinler.

4. Çoğunlukla dersleri birikim edinmek için değil, sadece geçmek için aldıklarından, sizin dersinize gelmeden önce almış olmaları gereken bilgileri alamamış olma ihtimalleri çok yüksek. Hap gibi verebildiklerinizi verin, veremedikleriniz için kaynak önerin ve her fırsatta bu tür bilgileri hatırlatın.

5. Dersinizi alıyor olma sebeplerini iyi açıklayın. Her konudan önce ve sonra o konuyu niye öğrendiklerini anlatın. Konularınız arasında ve konularınızla diğer dersler ve hayat arasında bağlantılar kurun.

6. Sınıfta bin kez anlattığınız, ders notu dağıttığınız, sınavda mutlaka çıkar dediğiniz şeyleri sınavda yapamazlarsa üzülmeyin. Ters köşe yapılmaya fazla alıştırılmışlar sanırım :)

7. Rahat olun ama taviz vermeyin. Mesela ödevleri 10:30'da toplayacağınızı bildirdiyseniz 10:31'de gelen ödevi almayın. Öğrenci başlarda işine gelmese de prensipli hocayı sever ve kendini ayarlar. Siz de sözünüzde durun. Şu gün size şunu yapıp vereceğim dediyseniz geciktirmeyin. Dersi ciddiye aldığınızı görürlerse onlar da ciddiye alır.

8. Zorunlu değilseniz slayttan anlatmayın. Slaytı sadece tahtaya çizimi zor olan görseller için kullanın. Açıklayıcı videolar filan da gösterebilirsiniz. Tahtaya yazın, çizin. Sözel ders ise can alıcı noktaları yazabilirsiniz.

9. Fırsat oldukça kürsüden inip aralarında gezin. Bu hem derse katılmalarını sağlar, hem de şunu gösterir: "tahtada dersin konusu var. bakın yanınızdayım, sizin tarafınızdayım, gelin hep beraber şunu halledelim". Derste eğlenmeyi unutmayın. Eğlenmeden yaptığınız iş bir süre sonra çok zor gelmeye başlar. Eğlencenize sınıfı da katabilirseniz o ders tadından yenmez.

10. Bazen olmayacak. Emin olmadığınız şeyleri anlatmayın. Bilmiyorum, emin değilim demekten korkmayın. Kısa bir şeyse o anda internetten veya yanınızdaki kaynaktan bakın. Uzunsa bakıp bilgi vereceğinizi söyleyin. Bu da öğrenciler için iyi bir derstir.

11. Belki ilk bunu yazmam lazımdı ama dersi geç bitirmeyin. Konu yetişmezse sonraki derse kalsın ama öğrencinin ders arası özgürlüğüne mani olmayın. Sınıfa beş dakika filan gecikebilirsiniz (çok gecikmeyin), özellikle sabah derslerinde öğrencilere toparlanma fırsatı vermiş olursunuz. Sınıfa girer girmez ders anlatmaya başlamayın. Havadan sudan konuşun. Sınavlarından konuşun. Sorun yaşadıkları dersler için küçük tüyolar verin.

12. Başlarda belki planlamanız gerekecek, sonra kendiliğinden gelecek ama derste sürekli ders anlatırsanız uyutursunuz. 20 dakikada bir filan araya başka laflar karıştırıp uyandırmanız lazım.

13. Birebir görüşüyor bile olsanız öğrencilerle kimse hakkında dedikodu yapmayın, politik, dini, hassas konularda konuşmayın, sır vermeyin. Öğrenciye güvenin, üniversite düzeyindeyse meslektaşınızı yetiştiriyorsunuz. Güvenmeniz lazım. Bir yandan da eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın. Öğrenciler olayları işlerine geldiği gibi değiştirip size aktarabilirler. Özellikle resmi işlerde eyleme geçmeden önce aslını astarını öğrenin. Bunun ayarını zamanla kurarsınız. Aralarında size "başka yollarla" yaklaşmaya çalışanlar olabilir. Belki bu hoşunuza da gidebilir ama sakın, aman diyeyim :)

14. Not verme kısmı işin en tatsız tarafı. Neyi nasıl notlandıracağınız belli olsun ve kağıdını görmek isteyen öğrenciyle birlikte kağıdına bakın. Niye o notu aldığını anlasın. Çoğu sadece şansını denemek için kağıdına bakar ve aslında sınav kağıdında ne olduğundan habersizdir. İşin not kısmında çok dikkatli ve herkese eşit olmanız şart. Bu hem olması gereken bir şey hem de öğrenci not değişikliği için mahkemeye giderse tüm kağıtlarınız incelenecek. Hem içiniz rahat, hem de eliniz sağlam olsun. Her dönem sonu not isteyenlerle karşılaşacaksınız. Olabildiğince sabırlı olun. O notu niye aldığını anlatabiliyorsanız konuyu çok uzatmaya gerek yok.

15. Tüm hayatınız o ders olmasın. Öğrenci görüşme saatleriniz belli olsun (olabildiğince öğğrencilerin diğer dersleriyle çakışmasın) ve bu zamanlarda odanızda öğrencileri bekleyin. Gelmezlerse gönül koymayın ama bu saatler dışında da büyük bir zorunluluk olmazsa o ders konusunda öğrencilerle görüşmeyin. Ders hakkında e-mail'lerine cevap vermeyecekseniz tüm konuşmaların görüşme saatinde olacağını ve e-mail ile iletişim kuramayacaklarını ilk derste söyleyin. Sadece bazı konularda e-mail ile iletişim kurabileceklerini söyleyebilirsiniz. O zaman bu tür bir e-mail gelince çok vakit geçirmeden cevaplayın.

Aklıma gelenler bunlar. Anlattıklarımı uygulamadan da hocalık yaparsınız. O zaman büyük ihtimalle çok daha rahat edersiniz ama içinize siner mi bilmem. Bu soruyu soranın içine sinmez gibi geldi de bu kadar şeyi yazdım :) Başarılar dilerim :)

ustad, bana kalirsa bu konudaki en iyi cozum cok sayida pratik yapmak. evet, en kolay yol bu degil ve cok zaman aliyor ama daha etkili bir yontem ben bilmiyorum. bir de tavsiyem, dersten bir saat once dideral alman. daha sakin kalirsin.

Şimdiden başvur bi zararı olmaz, çalışıyor musun? birisi mi sponsor iş için mi gidiyorsun öyle hadi ben geldim demekle olmuyor

tatil icin gidiyorum. kendi isim var. yurt disina calisiyorum yalnizca, dolayisiyla hesabimda doviz cinsi para var, bunun bir etkisi olur mu bilmiyorum ama...

Su an basvur. Erken degil.

Henüz almadiysaniz başvurmadan önce gidiş ve dönüş uçak biletini almanız gerek.

Önce pasaport çıkar. Daha sonra vize işlemleri için gerekenleri konsolosluğun sitesinden okuyup tamamla öyle başvur.

Barcelona için haliyle İspanya'ya schengen vizesine başvuruda bulunmanız gerekecek. Şu ana kadar birçok schengen vizesi aldım ama İSpanya'dan değildi, her ülke farklı/ ekstra belgeler talep edebiliyor, o nedenle ilk önce onları araştırıp liste yapın. Ayrıca, vize başvurusu için de hemen randevu alın çünkü ilk randevuyu 2 hafta sonrasına bile verebiliyorlar. Mümkünse Ocak ayı içinde başvurunuzu yapmış olacak şekilde randevunuzu alın, sonra evrakları toparlamaya başlayın.

Benim schengen vizesi için genel tavsiyem ise;
- mutlaka gidiş dönüş uçak biletinizi gösterin (bir çıktısını alıp dosyanıza koyun),
- Kalacağınız süre boyunca konaklayacağınız yere ilişkin rezervasyonlarınızı veya faturalarınızı gösterin (bu aşamada ben genellikle kolayıma geldiği için Booking üzerinden geçerlilik tarihi uzun olan fake rezervasyonlar yapıp dosyama koydum hep. Airbnb'den oda kiralarsanız onu belgelendirebiliyor musunuz bilmiyorum, onu kontrol edin),
- Gösterebildiğiniz kadar çok para gösterin (farklı hesaplarınız varsa hepsinin son 3 aylık - genellikle öyle talep ediyorlar ama kontrol edin - dökümünü ekleyin),
- Onlar talep etmeseler bile 4-5 satırlık bir seyahat yazısı hazırlamanızın faydalı olacağını düşünüyorum (işte şu şu tairhler arasında Barcelona'da size detaylarını ilettiğim otelde turistik amaçlı olarak konaklayacağım. Serbest meslek erbabıyım, vergi levhamı dosyada görebilirsiniz, seyahati kendim finanse edeceğim vb. Şayet yabancılarla iş yapıyorsanız ve başka seyahat ihtimalleriniz de varsa bence kısaca onları da anlatıp uzun vize verilmesi konusunda yardımlarınızı rica ederim vs diye yazabilirsiniz.)

Vardığında kiosko’dan burger ye.sadece bunun için bile gidilebilir.
airbnb sıkıntı olmaz.
Bisiklet kiralayıp sürmek zevkli
Tek gidiyorsan couchsurfing etkilinliklerine katılabilirsin.
Free Walking turlar da var, onlar da güzel
Yürümeyi seviyorsan bol bol kaybolmaya hazır ol :D
Mimarlığa özel bi ilgin yoksa gaudi’nin iki binasına gitmezsen bişi kaybetmezsin çünkü 30 ar Euro güzel para.

çok güzel bir tercih yapmışsın, tebrik etmeye geldim. iyi tatiller şimdiden.

bu aralar başvur işte, booking'ten bedava rez. yapan yerler var, oradan konaklama seç sonra iptal edersin. rez. ingilizce olsun, adın görünsün.

bir yere yeni gelen biri için hem karşılamada hem uğurlamada ayağa kalkılır.

Sevgi/saygı varsa ayağa kalkarım. Öylesine biriyse yarım kalkar tokalaşır geri otururum.

saygi cercevesinde ayaga kalkilmali, ama bazen elini uzatma ve ayaga kalkma tam senkron olamiyor o yuden hafif g*tunu sandalyeden kesip dogrulur gibi de yapilip el sikilabilir.

burada murat ayip etmis, oturan kisi kadinsa kalkmadan da tokalasabilir, kadinlara ozel pozitif bir ayrimcilik var burada...

Ayağa kalkıyor gibi yapmak yeterli. Ya sırayla tokalaşıyordur ya da tokalaştıktan sonra oturacaktır. O yüzden kısa tokalaşmalar için hafif bir kalkış yeterli. Ancak özel durumlarda tamamen kalkmak gerekibilir. İş hayatı olabilir ya da özel durumlar..

ben ne yapardım... 1-2 hafta için çok ısınmanın, vs.nin parasının lafını yapmazdım. adam olan zaten teklif eder.


ama 3 ay niye geliyor yazın? evlendiniz mi : )

bu işin sonu yaş diye düşünüyorum. baştan önlem alın. selamlar.

hocam teklif etmesinde sıkıntı yok zaten teklif etti. ben kabul edeyim mi onu soruyorum. ben ne yapsam karar veremediğim için biraz geçiştirdim. iyi biri bi falsosu yok ama işte ben hep yalnız yaşamak istemiştim uzamasından korkuyorum.

şu anki konaklamada çok sorun olmayabilir; yakın arkadaşınızsa. yani 2 hafta için fatura ortaklığı yersiz olur.
yakın arkadaş değilseniz, böyle bişeyi nasıl teklif ediyor? size ne misafirden?

ama yazın ne alaka? normal bir kira veriyorsanız talep edilemez bir şey bu. yok eğer sembolik bir kira veriyorsanız ya başka eve çıkacaksınız ya da kabul edeceksiniz.

hocam daha kimse yakın arkadaşım değil çok. yeni birkaç hafta oldu işe başlayalı ilçeye geleli. ama ona rağmen baya yardımcı falan oldu yani onu söylüyorum. normal biri olsa zaten alırım kirayı ama işte hem ev bulmaya yardımcı oldu hem ev sahibi amcası vs. kira da normal kontratım var normal bi kira ödüyorum.

Ilk ve son sefer olmak uzere 2 hafta da kalsa kira vs istemezdim. Size yardimci oldugu icin borclu da hissediyorsunuz anladigim kadariyla, vicdanen hesaplasmis olursunuz.

Ama bir daha boyle bir teklifle gelirse cok net reddederdim, hele 3 ay gelebilirim seklinde size sormadan plan yapmaya calismasi kabul edilebilir degil.

@logic hocam en mantıklısı bu gibi evet tam olarak anlamışsınız durumumu. 2 hafta maks. sıkıntı olmaz diiyim o zaman. peki kira vs teklif edecek muhtemeln doğalgaz vs. kabul edeyim mi gerek yok mu diyeyim. ev arkadaşlığına dönüşmesinden ya da altlı üstlü olduğuumuz için kafası esince yatıya gelmesinden korkuyorum.

Istemiyorsan, hemen söyle. Yaza da annemler gelecek de.

Ben olsam misafir oldugunu vurgular, gerek yok derim.

Kiraya vs ortak olursa, yine kiraya ortak olmak suretiyle evinizi otel gibi kullanmakta sakinca gormeyebilir. Net olmakta fayda var.

Kesinlikle ortak yapma ve onun misafir oldugunu belirt. Ortak olursa ev arkadasligi gibi düşünür. Kafasina gore davranir istediginde cikar gelir. Sende kalirken de asla kendi evin gibi kullan vs deme. Yazin 3 ay kalirim ne demek ya bence biraz suursuzluk. Yazin ailem gelmeyi duusnuyor yanima de laf arasinda. Yalniz yasamayi ne kadar sevdigini vurgula. Insallah anlar laftan biraz yuzsuz gibiymis.

Kilidi değiştir de yazmıştım ama silinmiş

yaza annemler gelir diyemem zaten altlı üstlüyüz anlar yani. kilitleri de değiştirmek çözüm değil adam yabancı değil ev sahibi sayılır.

Sen de o bahane oldugunu istenmedigini anlasin nolucak. Nefret ediyorum boyle suursuz insanlardan. Ben direkt kendi evimde siginti oliyim istersen apartman sizin diye derdim. Devremulk yapmaya calsiiyo evini. Ama bana cok iyilikleri oldu dedin diye bahane uret dedim.

zaten normal ev sahibi kiracı ilişkisi olsa siktiri çekerim hocam. ama işte eşya taşımadır yataktır yardım etti. hem de iş arkadışıyız sonuçta yüz yüze bakıyoruz. olmaz başka kapıya diyemem. en azından 2 hafta için demeyeceğim yani. kira vs. vereyim derse de kabul etmeyeyim misafirsin diyeyim artık. tekrar kalmak istediğinde ne bahane bulucam onu da bilmiyorum ev 5 oda 4'ü boş

Abi yardım etmişse eyvallah da bunun anlık olarak karşılığını vermek zorunda değilsin. Gel 2 hafta kal de, kiraya faturay falan da sakın ortak etme. 3 ay sende kalırım muhabbetini açarsa da açık açık 3 ay çok uzun kral ben ev arkadaşlığından çok hoşlanmıyorum, yalnız kalmak istiyorum o yüzden kusura bakma de.