1. Stres bir yere kadar iyi. Bin kez anlattığım derse girerken bana da oluyor. Büyük hocalarda da çok görüyorum. Bunların bazıları anlattıkları konuyu literatüre sokan insanlar :) İşinizi yapmaya engel olursa konuşuruz.
2. Sanırım konuların siz anlatır anlatmaz kavranacağını, bu yüzden hızlı geçebileceğinizi düşünüyorsunuz. Araya açıklayıcı örnekler serpiştirin mutlaka. Sorular sorun, bir şeyleri yorumlamalarını isteyin. Ders sonunda ufak bir tekrar yapın. Göreceksiniz ki bazen birden fazla yoldan aynı şeyi anlatmanız gerekecek, ders saatleri yetmeyecek.
3. Derse katılmalarını sağlamak için çok zorlamanız gerekebilir. Eğitim sistemimizin bir sonucu olarak pasif kalmayı seviyorlar çünkü konuşmazlarsa azar işitmeyecekler, daha güvenli :) Derse katıldıklarında "bunu bilmiyorsan bu işi bırak", "buna da bu yorum yapılmaz ki" gibi laflar etmeyin, bir daha katılmazlar. Sordukları sorularla alay etmeyin. Kısa da olsa cevaplayın, yanlış yorumların değerli olduğunu ama başka açıdan düşünürse farklı yorumlayabileceğini filan anlatın. Sordukları sorular için bu da size ödev olsun demeyin, dersten sonra soranı dövmesinler.
4. Çoğunlukla dersleri birikim edinmek için değil, sadece geçmek için aldıklarından, sizin dersinize gelmeden önce almış olmaları gereken bilgileri alamamış olma ihtimalleri çok yüksek. Hap gibi verebildiklerinizi verin, veremedikleriniz için kaynak önerin ve her fırsatta bu tür bilgileri hatırlatın.
5. Dersinizi alıyor olma sebeplerini iyi açıklayın. Her konudan önce ve sonra o konuyu niye öğrendiklerini anlatın. Konularınız arasında ve konularınızla diğer dersler ve hayat arasında bağlantılar kurun.
6. Sınıfta bin kez anlattığınız, ders notu dağıttığınız, sınavda mutlaka çıkar dediğiniz şeyleri sınavda yapamazlarsa üzülmeyin. Ters köşe yapılmaya fazla alıştırılmışlar sanırım :)
7. Rahat olun ama taviz vermeyin. Mesela ödevleri 10:30'da toplayacağınızı bildirdiyseniz 10:31'de gelen ödevi almayın. Öğrenci başlarda işine gelmese de prensipli hocayı sever ve kendini ayarlar. Siz de sözünüzde durun. Şu gün size şunu yapıp vereceğim dediyseniz geciktirmeyin. Dersi ciddiye aldığınızı görürlerse onlar da ciddiye alır.
8. Zorunlu değilseniz slayttan anlatmayın. Slaytı sadece tahtaya çizimi zor olan görseller için kullanın. Açıklayıcı videolar filan da gösterebilirsiniz. Tahtaya yazın, çizin. Sözel ders ise can alıcı noktaları yazabilirsiniz.
9. Fırsat oldukça kürsüden inip aralarında gezin. Bu hem derse katılmalarını sağlar, hem de şunu gösterir: "tahtada dersin konusu var. bakın yanınızdayım, sizin tarafınızdayım, gelin hep beraber şunu halledelim". Derste eğlenmeyi unutmayın. Eğlenmeden yaptığınız iş bir süre sonra çok zor gelmeye başlar. Eğlencenize sınıfı da katabilirseniz o ders tadından yenmez.
10. Bazen olmayacak. Emin olmadığınız şeyleri anlatmayın. Bilmiyorum, emin değilim demekten korkmayın. Kısa bir şeyse o anda internetten veya yanınızdaki kaynaktan bakın. Uzunsa bakıp bilgi vereceğinizi söyleyin. Bu da öğrenciler için iyi bir derstir.
11. Belki ilk bunu yazmam lazımdı ama dersi geç bitirmeyin. Konu yetişmezse sonraki derse kalsın ama öğrencinin ders arası özgürlüğüne mani olmayın. Sınıfa beş dakika filan gecikebilirsiniz (çok gecikmeyin), özellikle sabah derslerinde öğrencilere toparlanma fırsatı vermiş olursunuz. Sınıfa girer girmez ders anlatmaya başlamayın. Havadan sudan konuşun. Sınavlarından konuşun. Sorun yaşadıkları dersler için küçük tüyolar verin.
12. Başlarda belki planlamanız gerekecek, sonra kendiliğinden gelecek ama derste sürekli ders anlatırsanız uyutursunuz. 20 dakikada bir filan araya başka laflar karıştırıp uyandırmanız lazım.
13. Birebir görüşüyor bile olsanız öğrencilerle kimse hakkında dedikodu yapmayın, politik, dini, hassas konularda konuşmayın, sır vermeyin. Öğrenciye güvenin, üniversite düzeyindeyse meslektaşınızı yetiştiriyorsunuz. Güvenmeniz lazım. Bir yandan da eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın. Öğrenciler olayları işlerine geldiği gibi değiştirip size aktarabilirler. Özellikle resmi işlerde eyleme geçmeden önce aslını astarını öğrenin. Bunun ayarını zamanla kurarsınız. Aralarında size "başka yollarla" yaklaşmaya çalışanlar olabilir. Belki bu hoşunuza da gidebilir ama sakın, aman diyeyim :)
14. Not verme kısmı işin en tatsız tarafı. Neyi nasıl notlandıracağınız belli olsun ve kağıdını görmek isteyen öğrenciyle birlikte kağıdına bakın. Niye o notu aldığını anlasın. Çoğu sadece şansını denemek için kağıdına bakar ve aslında sınav kağıdında ne olduğundan habersizdir. İşin not kısmında çok dikkatli ve herkese eşit olmanız şart. Bu hem olması gereken bir şey hem de öğrenci not değişikliği için mahkemeye giderse tüm kağıtlarınız incelenecek. Hem içiniz rahat, hem de eliniz sağlam olsun. Her dönem sonu not isteyenlerle karşılaşacaksınız. Olabildiğince sabırlı olun. O notu niye aldığını anlatabiliyorsanız konuyu çok uzatmaya gerek yok.
15. Tüm hayatınız o ders olmasın. Öğrenci görüşme saatleriniz belli olsun (olabildiğince öğğrencilerin diğer dersleriyle çakışmasın) ve bu zamanlarda odanızda öğrencileri bekleyin. Gelmezlerse gönül koymayın ama bu saatler dışında da büyük bir zorunluluk olmazsa o ders konusunda öğrencilerle görüşmeyin. Ders hakkında e-mail'lerine cevap vermeyecekseniz tüm konuşmaların görüşme saatinde olacağını ve e-mail ile iletişim kuramayacaklarını ilk derste söyleyin. Sadece bazı konularda e-mail ile iletişim kurabileceklerini söyleyebilirsiniz. O zaman bu tür bir e-mail gelince çok vakit geçirmeden cevaplayın.
Aklıma gelenler bunlar. Anlattıklarımı uygulamadan da hocalık yaparsınız. O zaman büyük ihtimalle çok daha rahat edersiniz ama içinize siner mi bilmem. Bu soruyu soranın içine sinmez gibi geldi de bu kadar şeyi yazdım :) Başarılar dilerim :)
0