Noon olur ama pm de denir

Öğlen 12, 12 pm olur.

salı çarşamba perşembe

arkadaşlarla haftasonu program yapsan cumadan hazırlığını yapar ya da yola çıkarsın pazartesi de dinlenme günü olur dönünce

SÇP +1

Ptesi crs prs

Pazartesi, Çarşamba, Cuma güzel. Bir gün çalış. Bir gün dinlen.

Bir de Pazartesi, Salı, Çarşamba olabilir. Odaklanmak daha kolay olur.

SCP +1

salı çarşamba perşembe

Pazartesi, salı, çarşamba çalışırdım :))

Pazartesi, Salı ve Perşembe.

sali, car, pers

Pazartesi Çarşamba Cuma çalışıyorum bu şekilde. Dinlendirici oluyor baya.

salı
çarşamba
perşembe

çarşamba persembe cuma

Pazartesi, salı, çarşamba

pazartesi-salı-çarşamba

salı çarşamba perşembe

Pazartesi, Çarşamba, Cuma

Salı, çarşamba, perşembe. Bu yaz 5 hafta böyle çalıştım. Havalar aşırı sıcak olmasa iyice tadından yenmeyecekti.

Önümüzdeki yaz en azından çarşamba günlerini tatil yaparak geçirmek istiyorum. Haftada üst üste sadece 2 gün çalışmak daha verimli olabilir.

Detaylara baktin mi. Sprite falan sey yapiyor 8 gram seker atip geri kalani tatlandirici ile kompanse ediyor. Meyveli soda demek ki sekerden kacmiyor

aa evet. içindekiler kısmında "tatlandırıcılar (asesülfam K, aspartam)" yazıyor. gramaj tablosunda bunlar yok tabii, sadece şeker, yağ, protein, tuz var.

ne hale geldik artık ya.

edit: fanta'da tatlandırıcı yokmuş. demek dürüst oldukları için bu kadar çok şekerli gözüküyorlar. o zaman hepsi fanta'nın seviyesindedir aşağı yukarı.

sigaranin eskiden reklami yapilirdi, hatta iyi geldigi falan soylenirdi.

yillar sonra da insanlar, eskiden nasil da sekerli yiyorlarmis diyecekler. (saglik acisindan)

meyve suyu da zararli, onun yerine meyve yemek daha mantikli ki olcusunu kacirmak cok kolay.

Meyveli soda diye bir icecek yok zaten. Uzerinde soda falan da yazmaz. Ismi kandirmacadan ibaret.
Hepsi sekerli gazoz aslinda.

Gram farki da kullandigi sekerden kaynaklaniyordur.
Glikoz kattiysa daha az katarak daha sekerli hale getirebiliyorsun(tat olarak).

Avengers end game diyorsun galiba

Evet ama bence o kadar da kosut degil. Stresten egzama cikardim ama yillardir hasta olmadim ben de

birincisi kadinin stresli oldugunu sanmiyorum. stres hastalik yapar. zaman zaman mutsuz olabilir cesitli sebeplerle ama stresli hic degildir.

ikincisi beslenmesini kaliteli seviyede tutabiliyor.

ucuncusu duzenli spor.

bu ucunu kim saglarsa saglasin, genetik olarak hastaligi yoksa, hasta olmasi zor zaten.

tabii ki psikoloji fiziksel sağlığı etkiliyor. artı olarak kadın deli gibi spor yapıyor ve çok iyi besleniyor. vucuduna çok iyi bakıyor yani, dolayısıyla endorfin dengesi yerinde bi insan. özellikle spor ve beslenmesi iyi olan insanlar genelde çok pozitif oluyor zaten.

Depresyonun ve duygudurumun somatik etkilerine inanıp inanmamak diye bir sey yok. Çünkü böyle bir etkinin varlığının bilimsel olarak kaniti var. Ozellikle stresin fiziksel yipraticiligi çok fazla. Şeyma zengin ve kendisi ve kızının da gelecegi hakkında maddi kaygısı yoktur. Pozitif yaşantısı olduğu için kendisi de pozitif. Kendine de bakıyordur bağışıklığı sağlamdır. O yüzden hepsi birbirini etkiliyordur ve evet bu yaşantı onu bazı hastalıklardan koruyordur

Duygu durumun hastalığı etkilediğine kesin inanıyorum. Az ya da çok değişir, başka etmenler de vardır ama duygular baya baya etkili bence.

Ama şu da var bazıları mesela öfkeden beslenir falan. Ama yine de beynin o durumu nasıl değerlendirdiği önemli. Kimi havadan nem kapar, kimi balçığın içinden güçlenip çıkar

hayat şeymaya güzel. her manada. stres yok. para bol. kaygı yok. iyi beslenme, iyi gezme iyi yaşam var. ayrıca zaten kendine çok iyi bakıyordur diye tahmin ediyorum. darısı bize

bunun pozitiflik ile alakasi yok bence. son 10 yilda toplasan 10 gun hasta olmamisimdir. saglikli beslenen, spor yapan birisinin bunyesi de biraz saglamsa hasta olmasini gerektirecek bir durum yok.

crucio +1

Ayrıca Şeyma'nın duygu durumunun çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum, "gelecek kaygısı yok, yediği önünde yemediği arkasında, spor yapıyor o yüzden mutlu ve stressiz" demek de çok düz bir yorum. Bana hiç öyle elindekiyle yetinen birisi imajı çizmiyor, dolayısıyla bizden farklı olsa da stres kaynakları vardır diye düşünüyorum. Partilerken bünyesine aldığı alkol vs.nin de sağlıklı olduğunu sanmıyorum.Bununla birlikte sosyal medyaya herkes goygoy ve mutluluk anlarını koyuyor. Hastayken paylaşmalık hazırda gönderileri vardır Şeyma'nın.

Be pozitifliği yaa. Para koruyor para.

O para sayesinde iyi besin, iyi ve stressiz yaşam, sürekli kontrol ve takip.

Geçen amcam safra kesesi kaynaklı pankreas iltihaplanması nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Amcam değil de şeyma olsaydı ilk karın ağrısında bakılacak, durum anlaşılacak ve bir natibiyotik ile atlatacaktı. Hala hastanede amcam. Garibim 2 ay karın ağrısı çekmiş. Ayaklarımı üşütüyorum galiba demiş (yaz günü).

Bir gğn tamamen kilitlenince acile kaldırmışlar.

Şeyma olsa ilk karın ağrısında durum anlaşılırdı.

Fakir acı çekecek aga. Kural bu.

daha 18 yaşlarındayken tv programlarına katılıp acun gibi birine yanaşıp onunla birlikte olabilen birisi zaten özgüveni yüksek, kendine bir şey dert etmeyen, hayatın tadına çıkaran bir tiptir. arada üzüldüğü şeyler oluyordur elbette ama kafaya takacak seviye değildir bence. zaten kaygılanacak bir şeyi de yok. bizim gibi hergün sabahın köründe kalkıp tıklım tıkış otobüslerle işi gidip akşama kadar it gibi çalışmıyor, kirayı faturayı nasıl ödeyeceğim demiyor. bu bile 7/24 mutlu gezmek için bir neden.

duygu durumu da fiziksel sağlığı etkiliyor tabii, geççen gün ufak çaplı bir mide kanaması geçirdim stres yüzünden. psikolojik sorunlar çoğu fiziksel hastalıktan daha beterdir.

Tapu fotokopisi talep et

En garanti yöntem ufak da olsa bir konut kredisi çekip bankayı da bu işe ortak etmek. Banka yaş tahtaya basmaz.

ev sahibi ile imza için bir araya gelmek için yapılan telefon görüşmesinde kendisine kontrato, kimlik ve tapu ile gelmesi söylenir. bunu kabul etmeyen veya buluşmaya bunları getirmeyen ev sahibi ile de kontrat yapılmaz bu kadar. ayıbı yok günahı yok direkt söyleyin en doğal hakkınız.

Tapu ilk seçenek.
Olmadı dask poliçesini de isteyebilirsiniz üstünde poliçe ettirenin adı yazıyor. Zaten dask poliçesini elektrik ve su aboneliği yaptırırken de kullanacaksınız her türlü lazım olacak yani.

tapu isteyeceksiniz. eğer tapuda başkasının ismi yazıyorsa, tapuyla birlikte noterden alınmış vekalet isteyeceksiniz. kimse bunları vermemezlik edemez. istemek kesinlikle hakkınız.

kira kontratı için notere gitmeye gerek yoktur ama ev sahibi olarak imzalayan kişinin yetkisi olması gerekir.

dask poliçesi +1 evin adresi de yazıyor orada. kimin mal sahibi olduğu da.

ha "bilgisayarda ben de yaparım ya da değiştiririm bu poliçeyi" derecesinde paranoyaksak -ki ben buna tedbir diyorum- o zaman da şu adresten www.dask.gov.tr teyit edebiliyoruz. kolay gelsin :)

ciplak 1 hafta uyu bakalım ne oluyor

Hava akımına maruz kalmak iltihaplı bölgeler için veya eklemler için sıkıntı yaratır. Terleyen biri iseniz rüzgarın yol açtığı buharlaşma bölgede ciddi bir ısı kaybına yol açabiliyor. Hatta genel vücut ısısını da çok düşürebilir. Yaşlılarda iltihap, ödem, eklem rahatsızlıkları, romatizma gibi sorunlar daha fazla olduğu için onlar doğal olarak çok etkileniyor. Ben rüzgara veya esintiye maruz kaldığımda ciddi sinüzit sıkıntısı çekiyorum örneğin 20 yaşımdan beri. Bunun dışında lodos benzeri havalar da ciddi baş ağrısı vs. Gibi sorunlara yol açıyor çoğu kişide.

ateş görünce kendine güvende hissetme gibi ilkel bir içgüdü. cahillik de var tabii, ever rüzgar veya direkt vuran klima hasta edebilir ama hangi koşullarda? bunu bilirsen korkmana da gerek kalmaz. hatta sadece klima değil, kış mevisiminde genel soğuktan korkma da öyle. bin kat giyinenler hasta olurken veya aman buzlu su içmeciler her sene 1 hafta gripten yatarken yıllardır 1 defa bile hasta olmadım.

Yaşlıları sorup kendinden örnek vermişsin. Yaş ilerleyince herşey değişiyor.

Sana 20 derecede bir ruzgar degerse senden isi enerjisi alip yoluna devam eder.

Bu seni 20'ye dusurene kadar devam eder.
Sonunda da ya hasta olursun ya da kaslarin tutulur.

Genclikte vucut kendini hizlu topladigi icin klima onunde bile otursan koymuyor, yas ilerledikce bunu kompanse edemiyorsun.

Hatta vinc operatoru gibi mesleklerde emeklilik sancilidir.

O yaşlılar gençken de korkuyordu. Ateş ve ilkellik en mantıklı açıklama burada.

Geçen bir meme gördüm, hastaların duymak istediği nedenler diye: klimadan, dondurmadan, eltisinin nazarı...gibi basit nedenler işte.

Insanlar korkudan evde pencere bile açmıyor. Duş almiyor. Sonra neden otobüste şurada burada insanlar kokuyor.

Vantilatör kullanmayı bilmiyorlar ve akabinde hep kötü deneyimleri var da ondan. Yerel kültürde bu bilgi eksik.

Ha bir de enseyi nasıl örteceklerini bilmiyorlar. Ense ve sırt rüzgara hassas bölgeler.

1. Vantilaröre arkanı dönmeyeceksin.
2. Beş dakikadan fazla yan da dönmeyeceksin. (Isı düştükçe bu süre kısalır.)
3. Rüzgarı sırtın ya da ensen ıslakken almayacaksın. Bkz: Ter havlusu.
4. Eğer ısı çok yüksek değilse kurtarıyorsa rüzgar göbek deliğine kadar gelecek şekilde bacaklarına önden bakar şekilde konumlandırman yeterli oluyor zaten. Rüzgar çarpıp daha yukarıya da dağılıyor.

Uyarı: Diz kapaklarına çok yakından çok şiddetli ve uzun sürelerle vuran rüzgar romatizma vs. davetiye çıkartabilir.

multinet.com.tr

Devletin vergi avantaji icin belirledigi max limit var gunluk. Su an 25 lira falan galiba. Sirket isterse ust limitten verir, isterse ust limiti asar kalani cebinden verir. Vergi avantaji yani

Nakit verdiğinde gelir damga vergisi sgk kesintileri yapmak zorunda kalıyor

Galaxy s20 fe

Xiaomi sizi üzmüş ama xiaomi mi10t bakılabilir belki :(

S20 FE

Katalog ölçüleri dışında ürün almanız biraz zor.

benim bildiğim yok. ikea standart çalışır. kendileri başka boyut üretmiyorsa mümkün olmaz, öyle bir hizmetleri yok.

dolap kombinasyonu yaptırırken de mesela onların ölçülerine uymak gerekiyor. bir 40 cm'lik, bir 80 cm'lik dolapları varsa, "bize 60 cm lazım" diyerek özel yaptıramıyorsunuz.

imkansız

ikea oyle ozel olculerine mobilya yapmaz. hepsinin imalati icin kurduklari sistemler var elle yapilmiyor zaten. sirf senin icin yeni imalat bandi acmazlar yani. bak marangozdan yaptir demiyorum.

Mümkün, en az 100 bin tane alacaksanız.

birçok suser söylemiş ama bu ne yazık ki mümkün değil. ikea belli ölçüler dışında ürün üretmiyor. özel yapım ürün yok zaten. ancak boyut oynaması yapabiliyorsunuz. o da sizin gösterdiğiniz üründe mevcut değil. 2 boyut var sadece.

evet var, yemeyin :) aldiginiz yumurta tarihi gecmemis olsa dahi cesitli sebeplerle bozulmus olabilir.

2 aylık yumurtayı suya attım dibe değiyordu. O yüzden çok geçerliliği olduğunu sanmıyorum.

Doğru bir yöntem olduğunu sanmıyorum.
Yumurtanın ya da bir nesnenin sudaki durumu özkütlesi ile ilgilidir.

alakası yok

Mantık yürütmeye geldim.

Yumurta kabuğu porozlu yapıda olduğu için zamanla içine hava giriyor. Bu da bayatlamak demek oluyor. Bence o yüzden su üstünde kalıyor. Ama bayatlamakla bozulmak farklı şeyler. 2 günlük yumurtayı güneşin alnında bırakırsanız da bozulur. Ama 1 aylık yumurtayı serin yerde saklarsanız bayatlar ancak bozulacak diye bir şey yok. Bunlar bencesi, sizcesini duymak ve öğrenmek isterim :)

Şu an çalıştığınız yerle konuşup durumunuzu anlatıp zam isteyin. Aynı şartları sağlamıyorlarsa ver elini Ankara.

Durdugun kabahat

İstanbul’dan kaçmak için daha iyi bir sebep olamaz. Aklıma takılan şey o maaşla nasıl geçineceksiniz? İstanbul’da yalnız mı yaşıyorsunuz?

ben olsam kabul ederdim

Yalnız yaşıyorum evet.

Kabul ederdim.

Ankara net ..

ben tam tersi iş imkanı durumunda bile ankara'yı tercih ederdim.

Ailen nerde ? İstanbulda kirada mısın ? Kirada isen düşünme çık gel.
Ailen istanbuldaysa orda kal

istanbulda ailenle yaşıyorsan ve ankaraya geldiğinde kiraya çıkacaksan eğer elinde 3000 tlden çok daha azı kalacak. yani geçinebilirsin ama eğer birikim vs yapıyorsan devam edemezsin. yine de şartlar arasında bütük fark var. cumartesi çalışma olmaması bile büyük lüks. o yüzden kabul edilebilir duruyor.

eğer istanbulda zaten kiradaysan hiç düşünme atla gel.

hic dusunme yabusdur.
sahibinden>emlak>kiralik daire>ankara> filtrele-dogalgaz...

aaa yazmayı unutmuşum arkadaşlar.
evet, istanbul'da kiradayım.
2000 TL'cik ödüyorum.

2000 tl kira ödeyip kalan 1000 tl ile nasıl geçiniyorsunuz? imkansız gerçekten. kesinlikle ankara yolu görünmüş size. hayırlı olsun şimdiden.

ankara sevdalısı olarak durma derim. ankaraya alışınca istanbulun keşmekeşliğinden kurtulduğunuza sevineceksiniz. ben de istanbulu zerre beğenmiyorum.

bu arada, maaşa 4500 yazmışım; ama 4000 olacaktı.

1000 lirayla gecinebiliyorsan(nasil hakkaten) burada kiral olursun kiralll gel gel

Mesai bitmeden evet diye yaz :)

ankara istanbul olayını geçtik ilk çalıştığın yer "kötü" bir iş yeri. mutlaka alternatif bulup oradan ayrıl.

2. iş, şu anki işinizin yarı kadar fazla maaş vaadediyor. ayrıca ankara bir memur/öğrenci şehri olduğu için istanbuldan çok daha az harcayacaksınız. kiralar daha uygun, yemek giderleri daha az. otomatik olarak para biriktirme veya yaşam kalitesinde bir artış olacak.. ben olsam giderdim. baktım sevmedim dişimi sıkar 3-5 sene çalışır para biriktirir sonra istediğim yere giderdim.

spor yapıyorum deyip de asansörü neden dert ediyorsunuz.

basamakları 2şer 2şer çıkarsanız 2. kat olarak düşünürsünüz.

Ohoo cocuklugum gencligim gecti. Hatta tum ailemin de gecti.

Ekstra olarak evimi, sobali idi. O sobanin kovasini asagiya inip bosaltip , komur doldurup tekrar cikartirdik.
Zor muydu zordu. Ama anam babamdan jir gun duymadim bu zorlugu, kaldi ki bizim ustumuzde 2 kat daha vardi.

Simdi 40 yasina geldim. Asansorlu de olsa giris kattan baska yerde oturmam.

Eskiden pek goze batmayan ama simdilerde fiyati ciddi dusuren opsiyon.

alternatif varsa eğer ben tercih etmezdim. birinci katta oturduğumuz için asansör kullanmıyoruz ama market sonrası vs zorluyor.

spora gitmekle vs alakası yok ya hayat kalitesini düşürür bence.

biz de bir ara ev bakıyorduk ve asansörsüz evleri direkt eliyorum. uzun vadeli düşünürsek eğer çocuk vs olması durumunda büyük sıkıntı zaten.

dediğim gibi alternatif varsa asla tercih etmem.

Marketten yüklüce alışveriş yaptınız, dert.
Kargocu geldi, ağır bu çıkaramam diye söylendi, kargocuyla tartışmak dert, inip paketi almak ayrı dert.
Gece dışarıdan geldiniz, sarhoşsunuz, dert.
Dert.

Tek başına işleri hallediyorsun da, yaşlı veya bebekli biri olduğunda dert.
Bir de bazen çok ağır eşyaların oluyor.

Asansörsüz bina ciddi dert. Hadi biri bileğini burktu, ne olacak ?

4. Kat bir sey degil ya. Tasinma masrafi yuksek olur sadece.

yaşlı, hasta, şişko falan yoksa tercih edilebilir tabii ki. 4 kat nedir, spor olsun diye bile çıkılır. bence problem yok.

7 yıldır spor yapıyorum. Asansörsüz evde 4 ay yaşadım hayat kalitem düştü. Spor ile bir ilgisi yok. Kesinlikle tercih etmezdim hem de Antalya sıcağında.

Edit: Asansörsüz 5 kat.

Normal şartlar altında 4 kat merdiven çıkmak çok bir şey değil ama yürümenizi etkileyecek bir sakatlık/kaza meydana geldiğinde o merdivenleri inip çıkmak çok zor olabilir. Benim başıma geldi üçüncü katta çok zorlanmıştım.

Asansörlü binada 3. kat 10 yıl boyunca merdiven çıktım.

Başka bir binaya taşındım geçen sene yine 3. kat fakat merdivenler çok dik. Normalde hadi neyse de bi market alışverişi, ya da büyük bi eşya alındığında bi karpuz olduğunda canlar sıkılıyor yalan yok.

Bisikletim var zemine koymazsam binemiyorum gibi rezillikler de var.
Bi de kuryelerden yediğim küfürler var :D

şuan üzerimde taşımaya üşendiğim 5,10,25 kuruşluk demir paraların olduğu kumbara hayatımda biriktirdiğim tek kumbara olabilir muhtemelen 100 lira falan var içinde

Butun bozuklari hep kumbaray atarim gun sonunda. Her ay 100-150 cikiyor.

Lisedeyken 1senede bir kiloluk kavonozda 200-250 birkirdi. Öğrenci bütçesiyle
Çoğunluk 1lira 50 kuruş

fiziksel kumbara değil de bir kumbara hesabı açtırmıştım. orada 3000 tlye yakın para biriktirmiştim. çıktığım bir gezide harcamıştım.

kumbarada maksimum 200-250 birikiyor. o da günlük ihtiyaçlara gidiyor bir anda zaten.

240 birikti.bütünletmedim henüz.

ilkokulda 3-4 yılda biriktirdiğimiz paramız vardı. ne kadar olduğunu hatırlamıyorum ama kardeşimle hemen hemen aynı miktardı. paramızı birleştirip bilgisayar almıştık. 20 sene falan oldu.

yılbaşından bugüne kadar 183 lira.

(3 ay) 350 TL - Kulaklık aldım.
(3,5 - 4 ay) 560 TL - Ivır zıvıra gitti.

Katlar arasi ve en uste besamel sonra biraz ustu pisince almadan 10 dk kadar once uzerine kaşar veya mozzarella ustu kızarınca alıyorum

beşamel, en üste kaşar +1.

Katlar arasına rende mozarella ve beşamel sos. En üste sadece beşamel sos. En üstteki sos yer yer kahverengi olunca alıyorum fırından, nefis oluyor.

Yok mu hic ricotta kullanan?

Ispanaklı mantarlı lazanyada ricotta mükemmel olur. Kıymalı lazanyaya bir de peynir girerse çok ağır oluyor bence.

Ispanaklı mantarlı yapıyoruz biz evde, az beşamel, bol peynir. Evde ne varsa karıştırıyoruz peyniri, ricotta, kaşar, eski kaşar, mozzarella vs vs. en üste parmesan. Mis.

ben hic besamel kullanmam. kiymali sosu biraz daha sivi (yani bol domates püreli) yapip katlara sadece sos koyup en üst katmana da kiyma + labne veya benzeri bir peynir onun üzerine de rende mozzarella koyuyorum cok güzel oluyor. makarnayi barilla'dan kullaniyorum.

beşamel sosuna küçük bir dil peyniri tiftikleyip atıyorum

mamu +1 beşamel sosunu sevmiyorum, bu yüzden pek kullanmıyorum. Aralara ve üstüne dil peyniri, ricotta, mozerella ve cheddar peynirlerinden olanları karıştırıp kullanıyorum.

Başamel sos o lazanya hamuruna "su böreği" kıvamı vermek için kullanılır. Üstüne koyulan rende peynirler de kızarmış görüntüyü desteklemek içindir. Siz başamel sevmiyorsanız, ya da onu yapacak malzeme yoksa aynı kıvamdaki domates sos da iş görür. Sadece dikkat edin, domates sosun kendine özgü bir asidik hali vardır, onu dengelemek için belki bir çay kaşığı şeker koymanız daha iyi olabilir.
Ricotta rende peynir yerine geçmez. Lazanya kıymalı olursa ricotta kullanmazsınız, ama Lazanyayı mesela ıspanaklı, yeşillikli yaparsanız o yeşillikle birlikte (kıymanın yerine) ricotta güzelce kullanılır.

Ups

Alinmaz bence tavalari parasini hak etmiyor. Ama bicaklar guzel
Mesela

bence tencere-tava fiyatları çok yüksek, fiyatını da hak etmiyor.
aynı fiyatlara çok daha iyileri var.

ama fırın kapları ve diğer mutfak eşyaları çok iyi, o ayrı.

edit:
bu arada fiyatları hak etmiyor derken, sapı elinizde kalmaz bence.
o açıdan değil, yani aynı ya da daha düşük fiyatlara daha iyi malzemelisi var demek istedim.

ben de almazdım. Bardakları güzel ama.

Bence de alınmaz ama maşası mükemmel tam bir f/p ürünü.

Başıma bi'şey gelmeyecekse aldım, yaklaşık 2 yıldır da kullanıyorum. Henüz sapı elimde kalmadı, zamanında aldığım fiyata göre de performansından memnunum.

Bizde vardı tavalarindan hepsini atıl olarak ayırdık neden derseniz sebebi alüminyum olmaları. Alüminyum üzerine teflon kaplama olan bu tavalar sağlık için uygun değil kalkıp tefalin koruyucu kesinlikle icermeden ürettiği belgeli tanesi 200-300 lira olan teflon tavalarini alamayacaksınız teflon tava işine hiç bulaşmayın. Emaye kaplı döküm Tava yada çelik tava alın. Biz evdeki sözde granit denen ama özünde alüminyum üzerine granit efekti basılmış meşhur çeyiz satan tüm markalarda müşterilere pompalanan bizimde evlenirken hataya düşüp aldığımız tüm seti elden cikarip çelik tencere tava seti aldık.

Mac izleyeceksen 120 hz panel onemli. Ama mesafe de cok onemli. 55 inch tvnin max nesafesi 2.5 metre olmali ki yoksa oyun keyfi de cok duser.

Ha dersen ki mesafem 3 metre, 3.5 metre ve degistirme sansim yok o zaman 60 hz panele dusup 65 inc falan bakmalisin

Ben farkli bir yonden yaklasayim. Sirf Android'li diye ekstra para vermeyin. Android versiyonu eskiyor, guncelleme gelmiyor TV'nin butun yazilimi sisip yavasliyor zamanla vs. Ben 5-6 sene once aldim pisman oldum. Onun yerine normal icinize sinen bir televizyon ve Android TV stick (hatta en yeni Google ChromeCast) alip keyfinize bakin.

G1 modeli gallery serisinden sanırım. Duvara monte olduğu için çok mantıklı gelmedi bize. Tabi biz aldığımızda fiyat farkı bu kadar az değildi. Görüntü ve ses kalitesi olarak çok başarılı oled.

İsletim sistemi konusu en onemsiz konu. 5-6 sene onceki android tv'ler zaten rezildi simdi o kadar kotu degil. Zaten 5-6 sene onceki samsung da lg de o kadar iyi degil. İlla yazilim can sikarsa bi mi stick alir gecersin.

Mesafe 2.70
8 yıldır 42 inç lg kullanıyorum.

Ünitede asma çk için 140a110 bölüm var. 65 alır da Öne taşarsam kitaplıkların bir kısmı kapanıyor. 55 montaj alanına sığan maximum büyüklük.

Sizce 55 mi yoksa kitaplıktan yiyerek 65 mi?

Ben 2.50tan ps5 kullanirken bazi oyunlarda ozellikle fps zorlaniyorum cunku detaylari cok iyi goremiyorum(gozlerim hic bozuk degil) bence 65.

edit: bu arada acaba 270 miydi ya benim de dedim üşenmedim ölçtüm benim de 270 ve gerçekten 55 ucu ucuna hatta ufak bence. min 60 ideal 65 bak derim.

Vibram taban çok sağlamdır. Ama kayar. botların çoğunda bu taban kullanılır. Sizin kauçuk tavanlı bir şeyler bakmanız lazım. marka önerisi veremeyeceğim maalesef. Ama internetten alırsanız vibram taban olanlardan uzaklaşın.

Her bot kayar. Gecen kis aldigim botun altinda 2 dil var, acinca civili kisimlar ortaya cikiyor. Sana oyle bir sey lazim

Kauçuk ya da lastik tabanlı bir bot olmalı

Havalı ve pahalı outdoor markalar arazi koşulları için üretilmişlerdir, şehirde kayarlar, kaldırımda merdivende dükkan önünde vs (dükkan önüne fayans döşeyen bir akıl var)

Fakat bu markalara çok para ödediğimiz için beklentilerimiz de artıyor o yüzden üzülüyoruz, şehir kullanımına uygun değiller aslında

hocam hem outdoor botum var hem de cat marka bir bot. arkadaşların dediği gibi outdoor botlar hayvan gibi kayıyor şehir ortamında. tam bir hayal kırıklığı. çok kar olunca giyiyorum sadece. cat marka bot al. altı kauçuk. kaymaz. ayrıca çok sağlam.

Kauçuk +1
Tabanı düz olmamalı, girintili çıkıntılı olması avantaj. Epey önce celal gültekinden aldığım bir botu kar kış kıyamette kullanıyorum, baya iş görüyor, güvenli yürüyebiliyorum. Özellikli bişey değil, normal bot işte ama günlük kullanımda memnunum. Yine alacak olsam öncelikle oraya bakmayı düşünüyorum.

Adidas spor ayakkabım ise yağmurda bile slalom:) hayır normal havalarda bile bugün yağmur olur mu acaba diye araştırıp çıkıyorum, ondan belirttim

Geçen sene aldığım bot karda-buzda kaydırmazken yağmurlu-ıslak zeminde paten üstünde yürüyor izlenimi veriyordu. O zaman aşağıdaki şekilde bir ürün bulmuştum ama almadım :)
(git: www.hepsiburada.com)

botların altına takılan lastik bir aparat var ondan alıp kullanabilirsiniz. tabi kar buz olmayan yerde çıkarmak lazım çünkü altı bildiğin çivili. sarıkamışta askerlik yaparken almıştım bunlardan bir tane, millet patır patır düşerken ben sahilde gezer bigi geziyordum. O zamanlar tchibo'dan almıştım. asker malzemeleri satan yerlerde bulabilirsiniz.

edit: catamenia link vermiş zaten

Bu sitelere guvenecek bir sebebiniz yok. Sikayetvar da parayla olumsuz yorum siliyor.

evet her siteyi göstermiyor. algoritmalarında da problem var sanırım.

Kesinlikle eksik listeliyor. Googledan baktığımda orada çıkmayan ama daha uygun satış yapan web siteleri görüyorum.

Sadece kayıt olan veya popüler siteleri gösteriyor.

bu siteler ayni zamanda yaptiklari yonlendirmelerden komisyon aliyorlar. komisyon vermek istemeyen siteleri eklememeleri mumkun.

palazlandı artık bunlar. para vermeyen şirketi listelemiyorlar.

En vatan çekilmişti galiba bunlardan, akakce yine de küçük kutuda gösteriyor ama link vermiyor.

Evet para kazanabildiği siteleri listeliyor olay bu ve evet direkt bi güvenilirliği yok ama genelde fiyat geçmişi piyasayı görmek için bakıyorum.

ben de birkaç yıl önce aynı fikre kapıldım ve oyun oynamayı bıraktım. zevk almıyorum artık. sarmıyor yani.

Günde 10 saatimi oyuna harcayan bir insandım. Hayatımı heba ettim desem yeridir. 33 yaşındayım, evliyim, çocuğum var, güzel bir işim var. Haftada bir veya iki kere girerim bir el lol oynarım. Arada girer diablo oynarım. Bazen arkadaşlar age of'a counter'a çağırır. Sonuç olarak oyuna ayırdığı vakit güzel eğlenceli ama bir eşim ve bir çocuğum var. İş saatlerinden arta kalan zamanı onlara ayırmak onlarla ilgilenip vakit geçirmek çok daha değerli.

Oyun saatlerine sınır koy haftada bir iki saat idealdir. görüştüğün kişi sayısını arttir, daha sosyal aktivitelere yönel.

Şöyle düşün oyuna harcayacağın saatleri Fransızca öğrenmeye ayırsaydın. Şimdi Fransızca biliyor olurdun.

Katılmıyorum. Oyun bağımlılığı bir gerçek ama abartılmadığı sürece sinemadan televizyondan çok bir farkı yok. Hatta kitaplara daha yakın buluyorum.

Sosyal yanı var, çok küçük de olsa kültürel yanı var ama en önemlisi stres atıyorsunuz eğleniyorsunuz.

Son model oyun bilgisayarım, xbox, quest 2 vs. hepsinde günlük oyun oynarım. Ama işime de gidiyorum, 2 yabancı dil var 3.yü de öğreniyorum, piyano tenis kursuna da gidiyorum sosyal hayatım da var. Yani hayatımı yemiyor.

Eğlenmiyorsanız bırakın, ama uzanıp müzik dinlemekle ya da instagramda feed scroll etmekle aynı derecede zaman kaybı bence.

Oyun bira gercek hayattan kacis. Ben stresli olunca daha cok oynarim.

Ama asil sorun yeni oyunlar.

10 yil onceki oyunlarla bugunkuler cok farkli. Eskiden bi film gibi hikaye izlerdik. Simdi tamamen sizi baglamak ve para harcatmak ustune her sey. Bu da eski oyunculara tat vermiyor

geçenlerde ben de gençliğimi mi verdim diyordum ama aslında kesinlikle aguen + 1, kültür tüketimidir. yine tüketimdir tabii ama şeydir yani evet dizi makulse oyun niçin olmasın. tabii nitelikli iyi oyunlardan söz ediyorum. kitap gibidir doğru.

Video oyunları ödül mekanizmalarıyla, kitap ya da dizilere değil, sosyal medyaya daha yakın. Konu üzerine okumak isterseniz anahtar kelime "dopamin".
Haliniz benim oyunlardan bıktığım zamanlardaki halime benziyor. Bence ara verin ve rahatlamak için başka şeylere yönelin.
Ayrıca, nicki logisticsmanager olan birinin Factorio oynaması... Ek iş olarak mı yapıyorsunuz?:D

Çok büyük bir endüstri olduğu için abartıldıkça abartılıyor. Twitch tayfa başta olmak üzere o kadar çok ekmek yiyeni var ki uyananların sesi çok kısık kalıyor. Arkadaşım F1 simülatörü için 20k harcadı mesela. Kardeşim oyuncu sandalyesi istiyor vs. Sanki herkesin evinde bir konsol olması gerekiyormuş gibi bir hava yaratıldı özellikle son birkaç senede.Vakit kaybından başka bir şey değil. Üstelik bende stres almak yerine stres yapıyor. Fark etmeden berbat bir postürde saatler geçirmek de cabası. Ortaokulda ve lisede çok oyun oynayıp geleceğimle de oynamıştım. Elit bir üniversiteye gidebilecekken Gazi’ye gidince yaptığım hatayı anladım. Arkadaşlarla ayda yılda pes atmak falan neyse de diğer türlü cidden vakit kaybı. Bacanak PS4 Pro verdi bir kez PES oynayıp kapattım. Napıyorum ben yav diye irkildim oyun sıradında djsjsj Yorumum aşırı taraflı ama nefretimi kusmama vesile olduğunuz için teşekkürler.

oyundan oyuna değişir bence. Wow ya da LoL gibi bağımlılık riski yüksek, anlık tatmin yaratıp kedine çeken ve sonuçta asla bitmeyecek döngüye sokan oyunlar bence insana pek bir şey katmıyor ve zaman kaybı denebilir. Sosyal medyaya da benzetilebilir bu açıdan

Ama bi Assassin's Creed serisi, Witcher, Arkham serisi vs belli bi sonu olan, en büyüğünde bile max 100 saatte bitirebileceğin oyunlar hem kültürel katkısı var hem de gerçekten farklı bir dünyaya kaçış olduğu için kitap okuma deneyimine daha yakın olduğunu düşünüyorum. Ki gerçekten sanatsal olan indie oyunlara falan değenmedim onlar ayrı bir boyut.

Keyif alıyor ve saatini kontrol edebiliyorsan sıkıntı yok bence. Yani o sürede dil öğrenebilirsin tabii ama hiç mi kendine zaman ayırmıyorsun ki? Sosyal medyaya ayırdığın zaman, kitap okuduğun zaman, dizi izlediğin zaman vs hepsi kendine ayırdığın zamandır ve beynini boşaltmana yarar. Gerekli olan bunları düzene sokmak.

Cevap vereyim;
- Fransızca zaten biliyorum ki sinavlari da gecerim ama bir ay oturup yazma ve gramer bakmam lazım. Iş hayatında kullandığım şeyler teams falan ama sınavda elle yazi yazdiracaklar falan aliskin değilim. Ama tabiki oyuna harcadığım zamanla cok cok daha iyi Fransızca yapabilirdim.

-genellikle hayatim ile ilgili konu olmus; sabah 7:15 uyanip 8:30'a kadar esneme, köpeğimle oynama/uzanma, kitap okuma, kahve icme hazirlanma ve 8:30'da ise gitmek icin cikmak. Normalden 6 gibi evdeyim, 6-7 arasi köpeği disari çıkartıyorum. 7.30 gibi spora gidiyorum, 9a dogru evdeyim. Yemek yedim falan derken 10'da bosum. Genelde 10-11 arasi boş vaktim var, 11'de köpeği bir 20 dk daha çıkarıyorum. Sonrasi klasik yatmaya gecme.
Olay aslında son 1 aydir haftasonlari resmen güne 5-6 saat bilgisayar basindaydim. Bu hafta sonu bir müzeye gittik falan vallaha ne güzel geldi. Üstüne kutu oyunu oynadik aktivite oldu. Ki oyun yerine baya kitap okudum ve kendimi kötü hissetmedim. Yani aslında cok calisan biriyim haliyle genelde haftaici spora görmediğim günler 2-3 saat dışında günde 1 saat boşluğum var. Haliyle haftasonuna kalıyor dil öğrenme, kitap okuma, gezme vs.

-oyunlar bana göre sanat. Hepsi değil ama bazilari. Misal divinity 2 roman gibi yani. Zaten yeni oyun takip eden biri degilim cok. Oynadığım en yeni oyun death stranding. Onun dışında strateji vs cok oynuyorum. Online "knight online hayat offline" dediğim yillardan beri oynamam :/

-@ganbette; ya ben galiba üretim manyagiyim :) gecen de production line oyununu aldim otomobil fabrikasi kurmak için. Bir dönem de transportation tycoon oynardım. Ruhuma işlemiş fabrika, lojistik =d


Bu haftasonum heralde son aylardaki en güzeliydi. Ya ütü bile yaptım haftalar sonra =d

Anladığım oyunu çok oynamak ne kadar benim gibi haftasonu oynansa bile kötü. Bence ara verip nadasa birakmak lazim. Ben bir 2 ay sonra tekrar gelirim oyuna.

kafa dağıtmak için 1-2 saat oynayıp çıkamıyor musun? o 1-2 saatlik oyunun verdiği kafa dağıtma/haz hissini başka ne verir ki?

@floydian; vallaha fallout new vegas ya da divinity 2 oturunca insanın oynadıkça oynayasi geliyor :/ bilmiyorum 1 saat oyun oynayip kapatmayi en son lgs'ye hazırlanirken yaptim =d

Üniversite sonuna doğru bende de bu tarz bir his oluştu. Baya bir uzaklaştım oyunlarla. Yine de uzun zaman sonra oynamadıysam canım çekiyor. O hafta bütün hevesimi alıyor, eğleniyor ve bırakıyorum. Lol, Forza, COD Warzone, Middle Earth Shadow of War falan oynuyorum ama hepsinde de oluyor bir süre sonra sanki boşa zaman öldürüyormuşum hissi.

Telefonumdan bütün oyunları sildim falan. Sonra dedim ki ulan sanki oyun oynamadığın zamanları çok mu dolu geçiriyorsun? Yoo sosyal medyada falan takılıyorum boş boş. O yüzden böyle düşünüp tekrar yüklüyorum. Bir süre sonra baştakı hisler tekrar oluşuyor yine siliyorum. Böyle saçma bir kısır döngüye girdim.

Mesela bazı kitapların da insana bir şey kattığını düşünmüyorum, okumuyorum. Muhakkak hepsi katar ama saçma sapan hikayeler zaman kaybı gibi geliyor. Böyle daha teknik, tarihi, psikolojik şeyler anlamlı geliyor.

Ben de sürekli şuna harcadığım zamanda dil çalışırdım, sektörümle ilgili şu alanı öğrenirdim falan diyorum. Ama benim beyin şöyle alışmış; yumurta kapıya gelince elle tutulur bir şeyler yapıyor :)

hahah ben de en son divinity 2 bitirdim. o tarz güzel sanatlı hikayeli oyun bitirince şey de oluyor mesela, bir süre artık kısa süreli basit oyunlar dışında oyun aramıyorum. ancak sindiriyorum. ama mesela divinity'yi bitirirken de artık keyiften değil bitsin diye hırs yaptığımdan son questler için sağlıksız biçimde saatler geçirdim yani. kesip atmalı mı diyosun? üzdü.

1/3 oran kira için ideal ama kalan para ile hayat kısıtlı olur haliyle.

%30'dur benim psikolojik sınırım.

ben 1500 verirdim max ama 2000e kadar çıkılabilir. ama sana çok bi şey kalmaz.

bu arada hesap yanlış. toplam 2270 yapıyor ve 3230 tl kalıyor.

devlet abime yaptırmıştım hesabı kontrol etmeden yollamışım pardon düzelttim. 3200 fena değil gibi ya. 1/3 maaş arttıkça daha rahat bir olan oluyor ama şu maaş bandında yüzde 30 daha temiz gibi. ama o aradaki üç kuruş fark da beni ne batırır ne çıkarır bi yandan da.

en iyisi eve odaklanmak galiba. ev önemli valla.

başka hiçbir sabir giderin ve de yüksek bir sigara alkol giderin yoksa 1900 - 2000 belki olabilir ancak daha fazlası zorlar, para biriktirme falan yalan olur. Arada bir çıkan ekstra harcama fena şekilde bütçeni sarsar.

Ben kendi durumumu anlatayım belki faydası dokunur. İstanbuldayım ben, bazı sabit giderleri çıkardığımda(ev giderleri hariç) aylık ortalama 5500-6000 gibi bir para kalıyordu son zamanlarda bana. Aylık 550 tl civarı yemek kartı vardı, evden çalışıyordum yine. Sigara yok, alkol yok, 2250 kira veriyorum. Ay sonuna da pek bir şey kalmıyor diyebilirim.

İstanbul 2000
ankara 1750

Ankara'da cehennemin dibi diye bir yer yok be abi. Kira düşükse hiç kıpırdama bence

Her şeyin fiyatı aşırı yüksek ve yükseltmeye devam ediyor. 2k kiraya versen kenara 100 lira para atamazsin sanki. Ya da para atsan dışarıdan yemek yiyeyim, egleneyim, tatil yapayım lüksün olmazmış gibi.

Böyle durumlarda can sıkıcı da olsa New York tipi yaşam/ ev arkadaşı çok mantıkli geliyor bana. 1 ev arkadaşı olsa hiç fena olmaz.

hocam ankara'da merkezi yerlerde de nispeten ucuza ev bulabiliyorsunuz. örneğin esat tarafında 1000 tl altına bile kiralık evler mevcut. tek sıkıntısı evler biraz eski ve bakımsız oluyor. ama bekar yaşayan biriyseniz çok rahat idare ediyor. ben kişisel olarak çok yüksek kira vermeyi tercih eden biri değilim (şu anki ev kiramın maaşıma oranı %12 örneğin). zira saraya da taşınsanız sizi en fazla 1 ay mutlu edecek, sonrasında o bile yetmemeye başlayacak.

%25'i gecince zorlar.
ben olsam kesinlikle arac almam, mumkun oldugu kadar ucuza yasar kenara para koyarim ve daire almaya calisirim, sonra kira yerine onu oderim.

Aidat dahil max 2000

ev arkadaşı opsiyonunuz yok mu?

Ev arkadasi asla.

Sizin oranlar nasil peki merak ettim.

Hocam 3-4 sene önce bu maaşı alıp 1200 lira kira (Ankara, yüzyıl) veriyordum, beni zorluyordu açıkçası. Şu an hem her şey daha pahalı, hem de 1800 kira diyorsunuz. Aşırı zorlar gibi geliyor bana.

Biz de eskiden votkacıydık, sonra viskiye geçtik. Ev ortamında olunca cinli kokteyl yapıyoruz bi de ama votka içmeyeli çok oldu.

gençler adına konuşamam ama kendi üni çevremde pek yok. parti marti olursa (yani iki sene öncesi) kokteyl olurdu belki votkayla. çevremde içene rastlamadım. zaten kolonya gibi bi şey ucuz olması dışında cezbedici bi yanı da yok

Ben de 25 yaşına kadar doğru düzgün votka ya da cin içmemiş biriydim, şimdi başka bir şey içmiyor durumdayım.

içilmez olur mu hiç

Kaliteli vodka içiyoruz artık. İstanblue ile başlayıp orada kalanlar halen kötü sanıyor belli ki.

Biz de lisede içerdik. Üniye geçince bıraktım :))

Prodeq yanlis tahmin absolut ve smirnoff modaydı o zamanlar. Durumlu bir ogrenciligim ve cevrem vardi. Marka kaynakli degil yani.

ne kuşağı olduğumu bilmiyorum ama 27 yaşındayım, lisede içtiğimiz alkolü yaptığımız serseriliği çoğu üniversiteli yapmamıştır. şargoz, votka vişne, rakı üstüne bira içmek(bu nedir allağaşkına ya) hepsini yaptık hepsini de iyi içkilerle yaptık(kötüsüyle de yapardık mecbur kalsak ama değildik)

şimdiki gençler daha ağır takılıyor gibi geliyor bana.

ben de y kuşağıyım. üniversitedeki cep harçlıklarımızla absolute içerdik, ki zengin falan değildik, devlet ünilerinde okuyan orta sınıf ailelerin çocuklarıydık. şimdiki gençler orta üst sınıftan değilse absolute smirnoff falan içemez. aslında ne içiyorlar, paraları neye yetiyor, onu bile bilmiyorum. zamanında paramız yokken sırf boğazımız ıslansın diye içtiğimiz şaraplar bile 40 tl olmuş.

ben de eskiden votka içiyordum çünkü içkiden anlamıyordum. votkanın en iyisi bile bir şeye benzemeyen dandik bir içki.

cin rom viski falan varken saf alkolü suyla seyreltmiş gibi tadı olan içkiyi içen herkese acırım.

ben de y kuşağıyım bu arada.

şirketin düzenlediği partilerde ücretsiz olarak rakı/cin/bira/votka oluyor. sadece orada vişne votka içiyorum. cin de güzel ama aniden çarpıyor, eğer cin içiyorsam kendimi kontrol etmediğim noktadan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum. votkayla ise çok abartsam bile bir nebze kontrollü ve çok eğlenceli sarhoşluklar yaşıyorum. ofis ortamları için ideal :) lise 1de anneme kızıp (beni anlamıyor diye :D) dolapta bulduğum büyük smirnoff şişesinin yarısını sek(!) içtikten sonra bağışıklık kazandım bence.

her parti dönüşü de votkayı neden daha başka zamanlarda içmediğimi sorguluyorum. bence çok keyifli bir sarhoşluğu var. üniversite döneminde çok içerdik, şimdi çevremde hiç içen kalmadı.

y kuşak +1

sırf meraktan soruyorum 4k yayını işleyecek bir işlemcin var mı? hadi o var diyelim, yeterli upload hızın var mı? çünkü sorunsuz bir 4k stream'i yapmanı sağlayabilecek upload hızını alabileceğin pek bir yer yok türkiye'de. 4k kayıt alabilen bir kamera için 150 dolar çok makul bir fiyat bu arada 150 dolara 4k kayıt alabilen kamera mı var?

4kya gerek var mı gerçekten? çoğu kullanıcı 4k izleyemiyor bile. 1080p 60 fps gayet yeterli canlı yayın için.

Eğer gerçekten konu "en uygun" ise ve elinde 1080p çekebilen bir telefon varsa, epoccam hd isimli uygulamayı kullanabilirsin. Gayet iyi çalışıyor.

oyunu 60p yayınlamak mantıklı da, sadece insan görüntüsünü 60p göndereceksen o da çok saçma. Yani yapabiliyorsanız yapın tabii ama oturan insan (aksiyon bile yok) 25 kare olsa ne olur 60 kare olsa ne olur.

not: Videographer'ım. Görsel efekt, yayın standardı vb. nedenlerden 25 kare üzeri (ABD'de 30 kare) eğer yavaş çekim vb. özel amaç yoksa saçma diyorum. Oyun işi ayrı, onda fark ettiriyor. Kaykay falan kayıyorsan uçaktan atlayıp gopro ile çekiyorsan o da 60 kare olabilir.

sadece tv yayını izlemek içinse hiç fark etmez ama youtube açarım netflix açarım falan filan yani smart özellikleri de ara sıra kullanırım dersen kesinlikle lg

www.hepsiburada.com
ben 2 hafta önce bunu aldım görüntü kalitesi gayet iyi. eğer smart tv düşünmüyorsanız bunu alın bence boşuna 900 lira fazla para vermeyin. ucuz olmasının sebebi monitör tv diye geçiyor.

Filips olan tam bir felaket.

@baal neden felaket? biraz açar mısın? yorumlar bu ürün üzerine olumlu hep. hem hepsiburada'da hem mediamarkt'ta.

Aynısı var bende. Bir kere altyazılarda Türkçe karakter sorunu var. Kendin film indirdin diyelim. Altyazı ekleyip uab den açınca %50 çalışmaz, çalışırsa %25 i harfi ý, ş haydi saçma sapan karakter çıkar. Yıllardır olab sorun, filipsin umrunda değil.

İkincisi kanal geçişleri o kadar yavaş ki tv nin konutu alıp almadığını anlamıyorsun. 10 kere daha basıyorsun tuşa. İnanılmaz bir mallık bu. Çünkü beklene süresi 10 saniye 20 saniye diyemem. Kafasına göre derim.

Üçüncü olarak kanal dizilmiyor. 20 favori kanal var, kitapçığında favori kanallarla çok oynamayın bozulursa servisi arayın diyor.

Evet uydu, smart, wifi bir arada olsun diye bakınca bu tv bu ebatlarda tek. Ama gerçekten berbat bir tv. Çok fazla şey bir cihaza konulmuş, optimizasyon yapılmamış, en aptalcası Türkiye'de sattığı tv ye düzgün Türkçe full desteği koymayacak kadar andaval bir firma filips.

Samsung'tan başkası yalan.

www.philips.com.tr

Buradan bak hocam yorumlara. Herkesin ağzında acı tat. Kötü diyecekler ama diyemiyorlar. Yavaş diyorlar.

Tv yi aldıktan bir hafta olmamışken yaşadığım travma ile açtığım başlık bu

eksisozluk.com


Ayrıca bu altyazıda Türkçe karakter sorunu filips 10 binlik tvlerinde bile devam ediyor. Donanımhaber forumlarında Millet birbirine metin dosyasını notepadde unicode8 den ansi ue çevirmeyi falan anlatıyor.

Bu bana filipsin bize çöp mal gönderdiğini düşündürtüyor. Hakem heyetine gitsem şimdi kazanırım, çünkü Türkçe diye sattıkları tv Türkçe desteklemiyor. Bu bir kusurdur.

vodafone değil, vodafone'a dışardan iş yapan taşeron bir şirket. vodafone işi alış ve işten çıkarma süreçlerine dahil değil. başlık dikkat çeksin diye vodafone yazmışlar.

neden eleştiriliyor kısmına gelince, hem izinlisin diye gönderiyorlar hem de işe gelmediniz diye ihtar çekip kovmaya çalışıyorlar. ondan rezelet başlığı açılmış.

kanun işçiyi koruyacak yeterli düzenlemeleri içeriyor.

kanunun arkasından dolaşıp açıklarını bularak çıkarmıyorsa, işten çıkardığı kişinin yasal haklarını veriyorsa eleştirilecek bir tarafı yok.

çünkü devletimiz böyle buyurdu. özel sektörü destekleyecek hiç bir şey yapılmadı bu dönemde (yapıldı diyene küfür ederim)
işten çıkartmaları engelleyip sözüm ona insanların gelirlerini sabit tutmaya çalışıyorlar falan filan. sanki iki ay sonra çıkartmayacaklar. sözlükteki vodafone olayı, yüklenici firmanın işgüzarlığı sadece.

@walter yok bu olay dışında söylüyorum.

@duygusuz söylediklerinde haklısın ama bu kapitalizm. Şirket en başta o insanları sadece kar etmek için işe aldı ve şimdi çıkarıyor. O insanların çalışması zarar ettiriyorsa çalıştırmasını beklemek saçma.

@black
normal şartlarda değiliz çünkü. olağan dışı bişey var. işten çıkartılan insanlar normalde olduğu kadar hızlı iş bulamayacaklar.
belki yine sokağa çıkma yasakları gelecek, işe gidip çalışmayı bırak iş aramaya dışarı bile çıkamayacaklar. e napsınlar peki?

kar zarar konusunda haklısın ama bu şirketler kabaca; devletin izinleri ölçüsünde karlılık amaçlı kurulmuş yasal şirketler. devlet vatandaşlarını koruma kararı aldıysa (ki bizde inandırıcı değil pek ama) bu şirketler de uymak zorunda bu koşullarda.

pandemi, doğal afet vs haricinde ben de sana katılıyorum.benzer şekilde çalışanlar da bir tık daha fazla maaş bulunca başka yere geçebilir sonuçta. her iki taraftan da garip/tuhaf bulmam. ama şu anda belki gelecek 1 seneye kadar süreç başka.

adamı yalan yanlış bahanelerle çıkardıkları, bu yüzden de hakları teslim edilmediği için eleştiriliyor. bu arada bunlar hep iddia tabii gerçekliğini bilemeyiz. biraz acımasız gerçeklerden bahsedeyim, bu tür kapı kapı dolaşan satışçılar, temizlikçiler, taşıyıcılar ve aklıma gelmeyen başka bazı meslek grupları buradaki çoğu kişiyi suya götürür susuz getirir. öyle çakallıkları vardır ki aklınızı alırlar.

hakkını ödeyen kim acaba?

8 maaşlık işe iade için istenen tazminatlar ödenmiş olsa kimse bir şey demez işten çıkarmaya + kıdem + ihbar + birikmiş yıllık izin.

Simdi misal örnek verirsek fransa bu tarz olaylara tepkinin membahi. Ama ne oluyor? Bunlara tepki göstere gostere hak kazaniliyor.
Misal şirket 1000kisiden büyükse ve seni isten atarsa(ki kafasina gore atamaz, mahkemenin onaylamasi lazim) sana özel bir program oluyor ve 1 sene boyunca aldığın maaşı almaya devam ediyorsun. Sonrasında devletin issizlik maasi basliyor. Bu bahsettigim olay zorunlu büyük sirkerlerde. Ki onun disinda boyle canim istedi attim parasini verdim sanane diye bir kafa yok.
Peki bu nasil kazaniliyor? Oyle her isten atarim diyen şirkete "hakli adamlar zarari var atsin" diyerek kazanılmıyor.

Kısacası bu bahsettiginiz mantik amerika icin guzel de sosyal devlet geçinen ülkede saçmalık olur. Sirket kar yapınca zamlarda artma, kar payi olmuyorsa her zarar/kar dusmesinde de isten cikartma olamaz.

Vodafone olayini okumadiginizi varsayıyorum çünkü doğruysa ve buna tepki gosterilmezse ayip. Ama ülkede mahkeme hukuk olmadigindan sosyal medyadan destek bekliyor insanlar. Yazik.

hiç mutfak tecrübesi var mı? yani bu iş eğitim kadar pratik de gerektiren bir alan. gastronomi okuyan bir arkadaşım okula başlamadan önce de mutfaklarda çalışıyordu zaten ve çoğu kişinin de hep böyle olduğundan bahsediyordu. bence en temizi bi mutfakta yarı zamanlı vs. işe başlasın güzel fikir verir. iyi eğitim kısmını bilemiyorum ne yazık ki.

@floydian dediğinize katılıyorum ancak evde bize yaptıkları dışında maalesef profesyonel bir mutfak tecrübesi yok. fikir için teşekkür ederiz.

ben zamanında çok istiyordum ama ailemin vizyonsuzluğuna kurban gittim. istiyorsa destek olun tabii ama mutfak çok yorucu neredeyse amelelik seviyesinde yıpratıcı bir iş fiziksel olarak ama bunun yanında zihinsel olarak da yıpratıcı sayılır. bunları önden görmesi iyi olur.

ben özel bi okulda aşçılık okuyorum. ismik e gitsem çok daha iyi eğitim alırdım eminim. devleti kazanabiliyorsa süper olur 4 yıllık adam akıllı her şeyi öğrenir ama.

@neira hangi okulda okuyorsunuz acaba? Birçok özelin puanı (Özyeğin, Bilgi vs.) tam burslu halleriyle devletten daha yüksek. Böyle olunca bende devlet üniversitesinden daha iyilermiş gibi bir izlenim bıraktı.

Hayir ama en iyisi birinci oyundur aklinda olsun ve asiri zordur. bence en ucuzu 1 ise önce onu al dene hem en iyiyle başlamış olursun hem beğenmeme durumunda daha az paran gitmiş olur.

Aslında Dark Souls serisi hikayeyi çok açık seçik şekilde vermiyor, çok belli belirsiz veriyor hikayeyi. Dolayısıyla hikayeyi anlamak için araştırma yapmanız lazım. Hikayesi aslında güzel ama geri planda kalıyor. Zaten birçok oyuncu oyunu hikayesi için değil tarzından dolayı oynuyor. Yani ilk oyunu oynamadan da oynayabilirsiniz 3' ü.

Bu arada direk ilk oyundan başlarsanız zorluğundan dolayı çıldırıp bırakabilirsiniz ve tüm seriyi gözden çıkarabilirsiniz.

Aslında Bloodborne'dan zorluğuna dair az buçuk bilgim var.

Her ne kadar aynı yapımcıdan çıksa da ve birbirlerine benzeseler de Dark Souls mekaniklerinin daha kasıntı olduğunu düşünüyorum. Mesela daha önceden ölmüşken ve ruhlarınızı almaya giderken saçma sapan şekilde mesela alakasız bir yerden düşerek ölebilirsiniz. Bu arada konuyla alakalı olarak taze taze şu videoya göz atabilirsiniz:

www.youtube.com

her fincan için 1-1,5 tepeleme çay kaşığı olması lazım.
tatlı kaşığı çok fazla.
muhtemelen ondan köpürmüyordur.

bir de, "bir tur köpük almak" ne demek onu anlamadım.
ilk köpürdüğünde fincanların yarısına kadar koyacaksınız, sonra kaynatmaya devam edip yine kabardığında/köpürdüğünde fincanların üstlerini tamamlayacaksınız.

üst tamamlama kısmı için bir kere kabardığında ateşten kaldırıp tekrar kabartıp koyan da var.

Blatta, onceden oyle yapıyordum yine kopurmuyordu. Annem kahve az geliyordur deyince miktarı arttırdım, yine aynı.

tatlı kaşığı gerçekten çok fazla ama.
bir tepeleme, bir normal çay kaşığıdır normal ölçü.

bir de dediğim gibi kaynatma konusunda mı yanlış yapıyorsunuz acaba?

kisik ateste soguk suyla pisirmeyi denemis miydin?

bir de yazmayi unuttum, eger ozellikle kumda kozde odun atesinde filan gibi reklamini yapip satmiyorlarsa disarda %99 makineyle yapiyorlar turk kahvesini o yuzden de bol kopuklu olabiliyor ama tabii yine de cezveyle de bol kopuklu olur yapabilince :)

ben kahveyi ilk suya ekleyince karistiriyorum bir daha karistirmiyorum.

Çok sevdiğim bir yaşlı teyzenin verdiği tavisyeye göre yapiyorum ben ve köpüklü oluyor bayağı. Cezveye suyu koyuyorum. Üzerine her fincan için 1 tatlı kaşığı kahveyi ekliyorum. Şekerli yapacaksam şekeri de kahvenin üzerine ekliyorum. Esas olay ise hiç karıştırmıyorum. Ne kahveyi koyduktan sonra ne de şekeri ekledikten sonra. Doğrudan ocağa alıp kopurunce fincanlara boşaltıyorum.

Disarida hepsi robusta cekirdek kullaniyor veya karistiriyor. Evde de kopuklu oluyor ama yani su kahve seker atip hunharca karistirip orta kisik ateste hic kopuksuz yapmadim biraz sasiriyorum acikcasi.

bu arada ne tür kahve çektirdin? tchibo'da türk kahvesine uygun kahve yok bana kalırsa(bizim damak tadımıza diyeyim yoksa gayet olur aslında) türk kahvesinin az kavrulmasının da köpüğe etkisi olabilir ve tchibo vs. gibi kahve zincirleri türk kahvesini olması gereken incelikte çekemiyor. bence asıl sebep bu iki şey. mehmet efendi gibi bir kahve alıp denedin mi hiç?

Kaşıkla köpüğü alma olayı birkaç fincan kahve için yapılıyor genelde. Ya da köpüğü aldıktan sonra biraz daha kaynatıp, biraz daha köpük yapmak için. Köpüklü kahve yapabilenle yapamayan arasında yine gözlemlediğim kadarıyla gizemli bir fark yok. Kimisi fincana sakin şekilde döküyor ve köpürmüyor, kimi de bodoslama döküyor ama sıçraatmadan, köpüklü oluyor. Kahve miktarı biraz daha fazla olmalı ama.

Ben önce suyu bayağı ısıtıyorum. Daha sonra 2 çay kaşığı kahveyi yalandan karıştırıyorum. Üzerinde krema gibi köpük birikiyor. Köpükleri aldıktan sonra kahveyi biraz daha pişiriyorum. Acı olmayan, haşlanmamış, bol köpüklü kahve :)

Ben şöyle yapiyorum hiç kopuksuz yapmisligim görülmemiştir:

- oda sıcaklığında su.
- bir fincan için tepeleme 1,5-2 kaşık (ağız tadına göre) kahve
- önce kahve sonra suyu cezveye boşalt
- hiç karistirmadan ocağa koy, kısık ateşte.
- zaten bir aşamada kopurdugunu göreceksin, o an ocağı kapat, cezveyi al, fincanlara dök kahveyi.
- afiyet olsun

ocağınızın ateşi nasıl? çok harlıysa hızlı pişiriyordur. kısık ateşte ve küçük gözde olması iyi olur.

soğuk suyla yapmak iyi oluyor. hatta maden suyu koyanları var (ben aradaki farkı anlamıyorum)
hiç karıştırmıyorum kahveyi pişerken.bir tur köpük de almıyorum. sadece pişince ocaktan alıp fincanın yarısına dek dolduruyorum. sonra cezveyi ateşe tekrar koyuyorum 2 ya da 3 saniye kadar. biraz daha kabarmasını sağlıyorum. (iş yerindeki abla böyle yapıyordu, ondan gördüğüm bir alışkanlık bu da, daha iyi olduğunu iddia ediyordu)

güzel oluyor.

bu arada @caroline'ın tarifi de modern bir yorum olmuş. ilgimi çekti.

Ben ingiltere’de ogrenciyken senelerce yaptim, tek sorun yasamadim. amazon.com’dan hicbir farki yok. Malzeme gelirken zaten artik anlasmali geliyor, yani gumruk vergisi hesaplaniyor, bastan oduyorsun, gumruge takilmadan kapina geliyor. O acidan icin rahat olsun; sadece iade Kismini bilmiyorum, zira hic ihtiyacim olmadi denemedim.

O kadar paran varsa yasasan da koymaz 1 birimlik cogu urunun sana gelisi 3 birim olacak cunku

Fiyat olarak nerelerdeler bilmiyorum ama profilo kullanıyorum memnunum demeye geldim.

beko.

Sakin Vestel almayın da..

arçelik iyidir.

Hangi marka olursa olsun. Kullanma amacınızı belirleyin. Bende bosch var 15 yıldır kullanıyorum. 5 programlı.
Ben 15 yıldır aynı programı kullanıyorum dolayısi ile diğer programlar için fazla para verdigimi anladım.

Şimdi makinem bozulsa, kullandığım programın olduğu en az programlı ve en basit makineyi alirim.

Beyaz eşya şans işi biraz. Çok para verip servisten kurtulamama gibi bir durum olabilecekken , en basit ve ucuzu alıp yıllarca kullanabilirsiniz. Veya tam tersi ucuz etin yahnisi durumu da oluşabilir.

Önceliğinize karar verip almaya giderseniz iyi olur , yoksa magazada hiç kullanmayacaginiz özellikte bir makine alıp çıkabilirsiniz. Bol şanslar.

Viral gibi olacak ama geçen hafta 23 yıl! kullandığımız Bosch marka bulaşık makinesine veda ettik. Yenisini bakıyoruz.

Tek onerim eski her cihazin daha dayanikli oldugu ve bunun yeni uretimler icin geçerli olmadigini unutmayin. Su saatten sonra kimse 15-20 yillik makine yapmaya calismiyor bile ki teknoloji o kadar hizli ki 10 sene sonra enerji sarfiyati sebebiyle bile degistirmek isteyebilirsiniz.

Her zaman yaziyorum; anakartli cihazlardan uzak durun wifi, Bluetooth, dokunmatik vs. Makineyi gorebilme sansiniz varsa gidin bakin. Servis agini ogrenin. Sizin icin onemli program var mi karar verin (hasssas, hızlı yikama, yorgan yıkama vs),enerji sarfiyati ve sesini de dusunun.

Marka bu saatten sonra cok da onemli değil artik bu fiyatlarda uc asagi bes yukarı ayni urun hepsi.

Oturduğun semtte makinasından memnun bir komşun varsa o markadan al. Markaların ne dediğinin bir önemi yok her semtin suyu farklı ,makinalar bazı semtlerin suyu ile baş edemiyor.

Beko A++ 3 programlı aldık, İstanbul Bilişimden iyi bir fiyata. Umarım iyidir.

anakartsız bulaşık makinesi yok artık. hatta genel olarak beyaz eşya yok. vestel hariç yerli üretim dışında hiçbir markaya bakma. ki en iyileri arçelik altus beko. bunları mağazada incele ihtiyaçlarına göre(raf dizilim şekli falan bi de üst raf alçalıyor yükseliyor gibi özellikler işte) hangisi en çok hoşuna giderse tespit et ve en ucuz nereden alabiliyorsan al. istersen mahallendeki kardeşler ticaretten al. kutusu kapalı ve sağlam olduğu sürece nereden aldığının bir önemi yok.

Evet izle

dexter oldukça kaliteli bir dizi izlenmeye kesinlikle değer

bence de dexter izlememek bir kayıp denebilir.

kaliteli, izlenmeli.

açılışı yeter:
www.youtube.com

Keske izlememis olsaydım simdi izlerdim ne guzel. Kesin izle.

spoiler alertimsi

5. sezonda sinirim bozuldu izleyemedim iki kez denememe rağmen ikisinde de 5. sezonda yaşadığım sinir bozukluğu bıraktırdı.

ama 5 sezonu nefessiz izledim.

son birkaç sezonu kötü olsa da izlenmeye değer. spoiler gibi olmasın ama finali da baya bktandı.

Dexter en ama en sevdigim dizi. Keske hafizami sildirip tekrar izleyebilsem. Cok iyi. Mutlaka izlee.

dexter ı severiz ama son sezonlarda bozdu+1

Kakaoyu ham kakao kullanman lazim fayda icin kakao yazmaya gelmistim ozellikle

@floydian evet bulabildiğim zamanlar organik ham kakao kullanıyorum. Baya faydalı namussuz :)

Biraz zerdeçal rendeleyip (bir çay kaşığı gibi ya da biraz daha az) içine atabilirsin içeriğindeki kurkuminden faydalanmak için.

hurma olabilir mi ?

@angelus evet toz zerdeçal ve limonlu ayrı bi karışımım var onu tüketiyorum, ama bu karışımı biraz bozar sanki zerdeçal.

Arada kaynar diye düşündüm ama ayrı tüketiyorsan gerek yok zaten.

@madrigal evet güzel öneri, zaman zaman bal yerine koyulabilir, değişik bi tat olur yakışır.

sade bal yerine propolisli bal koyabilirsiniz. ya da propolisi damla olarak ayrıca ekleyebilirsiniz.

@del piero10 evet olabilir.

@joelskellington, fistik ezmesi koyuyordum sonra çıkardım fındık cevize geçtim :) meyve yerine de proteini yuksek şeyler koymaya çalışıyorum.

Bu karışımın içine gider mi bilmiyorum ama spirulina, kenevir tohumu tozu, matcha tozu, maca tozu ve moringa tozuna bakabilirsiniz. Ben wefood'tan alıyorum. Şöyle yapıyorum:

Tarif 1: Yarım yeşil elma, yarım limon, bir salatalık, bir çay kaşığı spirulina, su.
Tarif 2: Yarım muz, bir tatlı kaşığı fıstık ezmesi, chia tohumu, bir çay kaşığı kenevir tohumu tozu, süt.

Tatlarını seviyorum, bi dahakine moringa tozunu denemek istiyorum.

Ayrıca sakız kabağı tohumu yağı ve buğday ruşeymi için de çok iyi deniyor. Yavaş yavaş bunları da deneyeceğim. :)

@joel, ya baya iyi ogutuyor bendeki, 30'a kadar sayinca tamamen puruzsuz bi icecek oluyor. Arzum Shake'n Take.

@jacque, valla bunlari ilk defa duyuyorum, hepsini arastiricam cok sag ol.

Samsung ikinci eli para etmiyor ama bence de cok iyi kampanya

kampanya çok uygun ve mantıklı görünüyor. ikince el piyasasında apple ürünleri çok değerli. diğerleri "ikinci el" olunca anında değer kaybediyor. applesa uzun süre kullan, samsungsa zıp zıp ol, çok da uzatmadan telefonu satıp üst modele geç derim.

Ben S7 kullanıyorum ve telefon alsam yine Samsung s ya da note serisinden alırım muhtemelen (beeelki oneplus falan gibi android başka bir telefon olabilir). Her şekilde de iphone telefonlara tercih ederim samsungu.

iPhoneların ikinci elde değerli olmasının nedeni muhtemelen marka etkisi. Yoksa 3 yıllık iphone ile 3 yıllık s7 düzeyinde bir samsung arasında şu an performans olarak samsung aleyhinde bir fark olduğunu düşünmüyorum. Ama toplumdaki iphone algısı sebebiyle ikinci eli baya değerli evet.

Kampanya baya iyiymiş bu arada. Bence de kesin al :)

Hande yener romeo degildir herhalde ama ilk aklima o geldi?

Sogan. Kiyma daha kolay piser sogana gore ve sogani overcook yapmak biraz daha zor kiymaya gore.

ben önce kıymayı atıyorum, üzerine çok çok az bir iki yudum kadar belki de su ilave ederek kavurmaya başlıyorum rengi değişip pişmeye başaldığında da zeytn yağı ve soğanı/biberi vs.. ekliyorum. duruma göre salça vs en son ekliyorum.

önce soğan, sonra kıyma. neden bilmiyorum ama türk yemeklerine her zaman soğanla başlanır. ama kıymayı soğanı çok öldürmeden atmak gerek ki birlikte de pişsinler.

kırmızı et pişirirken önce et sonra soğan

beyaz et ve sebze yemeklerinde önce soğan.

'Sıcak ve sulu tencere yemeklerinde soğan, önceden kavrulmalıdır. Kavrulan soğan, içinde bulunan şekerin aromalarını salgılamasını sağlar. Sıvı kaybeder ve dolayısıyla aroması daha konsantre olur, güçlenir.' demiş google amca.

soğanın daha diri olmasını tercih edersen sonradan atmak lazım.

"öğlen kahvaltısında" kıymalı yumurtayı çok severim. nadir de olsa soğanı sonradan atarım.

bir de kıymayı pişerken tahta kaşıkla devamlı tık tık tık diye parçalamak lazım, topak topak olursa bir boka benzemez, püf noktası bu :p

bütçe meselesi tabii ki ama aklıma ilk gelen en iyi alternatif ayrancı oluyor.

Ben de çok bilmiyorum ama birkaç yıl önce ablam Dikmen'de oturuyordu. Kızılay'a 10-15 dakika araçla. Bence çok güzel bir yer.

Ayrancı hoşdere civarı..ama binaları eskidir. Dolmuş hattı üzerinde. Az katlı ufak bahçeli ara sokaklarda çok sevimli evler var direkt caddeden asla tutmayın ara sokak huzurlu olur

Biraz yukarı birlik yıldızda daha yeni binalar var. Dolmuş otobüs yine var çok az uzar yol

Dikmen semti de bir alternatif olabilir.

Muhitte ne aradığınız önemli.
Elit komşu, sakin muhit mi vs yine yazışırız

Pahalı elit : Mustafa Kemal, Hoşdere, Yıldız, Birlik (Çankaya)
Orta elit : Dikmen, Ayrancı, Öveçler (Çankaya), Gazi, Varlık Mah. (Yenimahalle)
Ucuz : Subayevleri, Etlik, Aşağı Eğlence, Güneşevler(keçiören), Kolej, Kurtuluş(Çankaya)
Çok ucuz: Abidinpaşa (mamak)

dikimevi, demirlibahçe

Neden kimse küçükesat dememiş? Yaşlı aile dolu etraf. 1.kattan ve cop kutularından uzakta bir daire bakın. Çünkü çöpler genelde kapı önüne atılıyor, saatlerce orada kalıyor. Ayrancı belki böyle değildir.

küçükesat önerilir. hem ucuz hem merkezi hem multikulti bir semttir

bu android'cilerin emojisi. apple'da farklı. yani androi'de bakarsan böyle çıkıyor apple cihazdan bakarsan senin bildiğin şekilde.

samsung emojisi bu sanırım

benimki de android, xiaomi.
daha önce de lenovo'ydu. ama görmedim onda da.

emojiler unicode karakterlerdir aslında bulunan cihaza göre bu karakterler çeşitli görsellerle değiştirilebiliyor, yani birinin gönderdiği ağlama işareti iphone'da farklı samsung telefonda farklı normal tarayıcıda farklı olabiliyor, yüklü fontlara bile bağlı hatta.

tam olarak aradığınız smiley şu,

www.fileformat.info

melih'in attığı twit de burada

twitter.com

samsungun kendi emojisi. ama mesela whatsappta kullanmak istediğinizde kullanamıyorsunuz, otomatik olarak bildiğimiz emojiye dönüştürüyor.

@aziz dostum jack

evet linke tıklayınca bendeki gibi (normal) çıkıyor.

Buradan aynı emoji nin hangi cihaz ve uygulamada nasıl göründüğüne bakabilirsiniz:

emojipedia.org


Samsung Experience 8.5 arayüzünü kullanan telefonlarda belirttiğiniz gibi çıkıyor,


Experience 8.5 emojileri: emojipedia.org
2018'de experience 9 çıkmasıyla beraber emoji seti değişmiş samsung'un. Şuan Experience'yi bırakıp ONE Uİ ye geçti zaten.

daha geçen lg'nin yine 49 inç 4k uhd modelini 3850'ye aldım burda da danışmıştım hatta modelin adı 49um7100plb, ben teşhir ürünü falan olmadığı garanti olsun diye teknosa'dan aldım ama 3750'ye kadar vardı başka yerlerde. şöyle hızlıca baktım benimkinin çatal ayak bunun y ayak olması dışında ciddi bir fark göremedim. y ayak çok önemli değil diyosanız ekstra 500 lira vermeyin bence.

Soygun

edit: peki google aramasını da biz yapalım senin için. www.gittigidiyor.com

al bak mesela o tv'nin aynısı hatta bir sene sonra çıkan model olduğu için yazılımsal anlamda bir iki iyileştirme ve webos 4.5 sürümü var. kazançtan 100 lira fişeklersin artık.

Çok fazla, alınmaz

Arkadaslar, soygun moygun cok fazla diyosunuz da piyasa bu. Dolar euro kac lira olmus, ucuzunu nasil bulalim?

iyi fiyat n11 de 4299 a var. kupon falan satan bulursan biraz daha iner. aktif kupon var mı n11 de bir araştır.

sorunda ‘ bu paraya alınır mı ‘ diyorsun, bizde çok fazla alınmaz diyoruz cevabı beğenmiyorsun . sorma o zaman reis bu paraya alınır mı diye televizyon güzel mi diye sor madem bizde güzel diyelim.

valla ben de alcaktım almadım sonra uçtu gitti tvler

Amaç kırık bozuk olarak geldiğine kargocuyu şahit tutmak. Yoksa sağlam alıp kendiniz zarar vermiş durumuna düşebiliyorsunuz.

Satıcının inisiyatifine bağlı da bir şey bu. İki defa farklı ürünlerde, açıldığında tekrar satilamayacak, hasarlı çıktı internet alışverişlerinde. Satıcıya yazdım gönderin paranızı iade edelim demişler, gönderdim, paramı da gönderdiler.

Ama meblağ değişince de tavır farklı olabilir tabii.

Kargocu sahit olmak zorunda degil ama kuralsizliklar ulkesi turkiyede yasiyoruz birkac bin liralik bir sey aldiysan mecbur bu kuralsizliga ayak uyduracaksin yoksa surunen yine sen olursun(sonunda hakkini alsan da lanet etme seviyesine coktan geldikten sonra bir anlami da kalmaz)

pratikte o kargocunun yanında açma işi çok da mümkün olamayabiliyor. şubeden teslim aldın misal, seni sallayıp bakmıyorlar bile. adam diğer müşteriye geçiyor.

kapıya gelen de uzun uzadıya seni beklemez muhtemelen ama şüphelenilen bir durum varsa yapılabilse kargocu da şahit olacağı için mantıklı bir hareket olur.

8-9 liraya normal diyorum, daha ucuzunu da görmedim zaten burda, 15 liraya gördüm geçen bokunu çıkarmayın diyip kapattım

bence ikisi de benzerse biri elbette kuşbaşı et kullanmadan 1 tl kar ediyor. diğeri yine kuşbaşı et kullanmadan 6 tl kar ediyor.

maliyetleri 4 tl olsun dedim kafamda ki 3 tl falandır.

artık ne eti kullandıklarını bilemem ama koklattıkları kesin.

iyi o zaman 10 liralıktan alalım. 5 güven vermedi şu an.

bu konuda şehirde biraz önemli gibi. bulunduğum yerde (Samsun) pandemiden önce orta halli bir lahmacun 5-6 lira idi.

@belkider, afedersiniz, her istanbullu gibi dünyayı buradan ibaret sandım. yer istanbul.
diğer şehirler başkadır tabi. Mardin'de tarihî bir mekanda üç kişilik kebap, meze, içeceklere 60 lira dediklerinde, kişibaşı fiyat zannedip "ne uygunmuş" demiştim, 3 kişilik fiyat dediklerinde konuşamamıştık bile :)

8-12 lira normal. Altından şüphelenirim, üstüne fazlaymış derim.

Bugün 2 lahmacun+ayran menüsü söyledim, 20 tl. Normal bence.

Biraz önce 8 tl'den söyledim.:) 7 tl idi, zam geldi 8 oldu.

10 liranın altı alınmaz, imkan varsa evde bile yapılabilir yakında pide fırını varsa malzemeyi hazırlayıp ver onlar pişirmesini yapar böylece ne yediğini bilirsin.

10 liranın altına mahalleye, şehre göre alınır. şimdiye kadar yediğim en iyi lahmacunlardan birini ankara'nın göbeğinde 9 liraya yiyordum birkaç ay öncesine kadar. lahmacunda parasına bakmam iyi olduğunu bilip bilmediğim yere göre söylerim alt limitim yoktur ama üst limitim vardır 15 lira ve üzerini vermem lahmacuna kolay kolay. hele eve sipariş ise asla.

Kimse bahsetmemiş ama lahmacunun boyutu da çok önemli. El kadar lahmacundan bahsediyorsak 5 liraya da güvenilir malzemeyle yapılabilir ama bildiğimiz boyutta ve normal bir lahmacunun büyükşehirlerde 8’den aşağı olmayacağını düşünüyorum.

lahmacun, diğer kebaptı falan kalan etlerden yapılıyo diye biliyorum ya da ekleniyo. 8 diyorum ben de

En son geçen hafta söyledim, 7 liraydı.

9-10 liraya güzel seçenek arıyorsan (Hacıbaşar ataşehir)
14 lira vereyim daha güzeli olsun diyorsan (Dedecan ataşehir)

Belgesel ve sinema kanalları var bunların bir kısmı ek ücrete girebiliyor ama en büyük özelliği canlı yayını durdurup geri alabiliyorsun. Durdur izle, geri al ve sistemin internet üzerinden yayın sağlaması dışında öyle büyütülecek pek bir özelliği yok. Bir de seç izle klasörleri de var tivibuya benzeyen.

bize hediye ettiler tv+'i gayet güzel yayını sırf geri alma tekrar izle yayınları için bile alınabilir. tek kötü yanı net geo yok.

Turkcell superonline dan çok memnunum. Turkcell tv+ dan da memnunum ama öyle aman aman anlatacak bir artısı yok. Yayını geri alma güzel oluyor. TV izliyorum bazen telefondan o da güzel.

Çok birşey istemiyorlar zaten, geri alma özelliği için alınır. Sevdiğim bir programa denk geldiğim zaman alıyorum başına, reklam gelince atlıyorum.

Durdurma ve geri alma dışında kayıt imkanı da var, kayıtlarına mobilden de ulaşabiliyosun ama normalde tv seyretmezken öyle aman aman kaçırılmayacak sunduğu kanallar yok, Sinema 1001 kanalında eski filmler ve festival filmleri oluyor, bu filmlere aynı zamanda seç izle özelliği ile de erişebiliyorsun, yine hem tvden hem mobilden.

kanal geçiş hızı nasıl peki? şu an beni en çok yoran şey

1- durdurma ve geri alma olayının eksikliği çok alışmışım elim hep durdurma tuşuna gidiyor telefon falan çalınca.
2- dahili uydu alıcısı çok yavaş.

Aman aman hızlı değil geçişler ama ben hiçbir muadilinin kanal geçişini bilmiyorum. Bana göre normal.

son bir şey daha sorayım, kampanyada şöyle bi şey var, 25 mbps hız veriyorlar 24 ay taahhüt ile ilk 12 ay 100, sonraki 12 ay 110 lira faturalandırılıyor ancaaak asıl mesele şu ki 18.00-06.00 arası hız 100 mbps diyorlar bu nasıl iş yahu en yoğun saatte nasıl 100 mbps veriyorlar?

oooo avrupa baski u.k. grubunun u.k. adli albumunun plagina hayir demem :)

ille de fransiz olsun dersen de ikinci el dusuk kondusyon ibrahim maalouf olur hani.

cok oldun sen de diyorsan da jacques brel mono kayit der susarim :D

ek not: dinlemeye yeni baslayan arkadaslar yazarsa eger beni es gecin hocam. dusunmeniz yeter.

ben istiyorum, şaşırt beni.

Valla Styx'in Cornerstone'u ya da Chuck Berry'nin Johnny B. Goode'u ilaç gibi gelir şu anda; ne zamandır bulamıyordum. Ücretli olmasa bile bir teşekkürü düşünülür ayrıca.

Bunu düşünüp karşılıksız teklif etmeniz için de teşekkür ederim bu arada.

ben isterim. fakat öyle olmaz, karşılığında ben de sana bir plak hediye etmek isterim.

Ben de isterim. Inceligin icin tesekkur ederim.

Ben de isterim, cok tatli fikir. Ama ben de karsiliginda suprizli bir hediye vermek isterim, kabulse beni de secilebileceklere ekle:)

Ben de isterim. Mümkünse the wedding present-take fountain

cocorosie'nin herhangi bir plağını hediye alsam çok sevinirdim (hepsi varsa öncelik sırasına göre noah's ark, tales of a grasswidow ya da grey oceans). ben de karşılığında sana kitap hediye edebilirim.

ben isterim.

iyi kondisyonda arif mardin - journey albümünü bulursan çoook mabule geçer vallahi.
(bagaja atarım, ücretini de isterim dersen) bir iki tane isim verebilirim.
türkiyeye plak getirteceğiz diye diye canımız çıktı.

ve sen nasıl bir insansın yahu?

Dance me to the end of love - leonard cohen
Chuck berry
led zeppelin
jimi hendrix
rolling stones
beatles
belle & sebastien
steve harley & cockney rebel
Tim booth & angelo badalementi
Herhangi birinden herhangi bir sey’e ok’im. Madem ucret talep etmiyorsun sana en sevdigin kokteyl neyse onu ismarlarim ben de :)

bana bir dalida

ben istemiyorum çünkü plak çalacak ekipmanım yok, olanlara getir fakat bu ince düşüncen için teşekkür etmek istedim :) plak siparişi verenlerin de seçtikleri plakları not alıyorum dinlemek için :) sadece sanatçı ismi değil de sanatçı - albüm olarak seçseniz daha güzel olur :)

jamiroquai isterim ben ama karşılıksız olmaz bir kitap hediye etmek isterim ben de. yok almam kitabını dersen de getirme bana olmaz öyle.

Ben de isterim arkadaşıma hediye etmek icin. Size de kitap hediye etmek isterim okumayı seviyorsanız

Pikabı ve gramafonu olan kız arkadaşıma hediye etmek isterim.

Charles Aznavour... tam da memleketi :)

tesekkurler ince düşünce için..

önce böyle güzel ve ince fikriniz için teşekkür ederim. birkaç ay önce pikap alıp plak dünyasına giriş yaptım. şu an koleksiyonum çok güçlü değil ama elimden geldiğince biriktirmeye çalışıyorum bir şeyler. yakın zamanda da evleneceğim inşallah, benim için o kadar güzel bir ev hediyesi olurdu ki bu. :)

aretha franklin, stevie ray vaughan, king crimson, ghost (b.c.) veya queens of the stone age gruplarından herhangi bir plak olsa başka bir şey istemem. :)

Ince düşünce için teşekkürler efenim

İkinci ele düşmüş müdür emin değilim ama Türkiye de sıfırın dahi bulmak çok zor olduğundan şansımı deneyeyim,

İbrahim maalouf konser plakalarından biri efsane güzel olur. Kendisi yazı yazarken en büyük dostum, buradan plak istemeyip not alanlara da bir tavsiyem olsun. Benim gibi genç bir akademikseniz ve yazma sorununuz varsa ibo her türlü yazdıracak ilhamı verir.

Sevgiler tekrardan teşekkürler

Rosko with john berberian ensemble-music and gibran 1968 abd baskısı lazım bunun.

merhaba,
ben de varım. eğer seçilirsem bi' adet Elvis plağı beni pek mesut eder, teslim esnasında size bi' bira ısmarlamak isterim.
hoçça kalın.

ben de ekleneyim.mj live aid 1986.

bir enrico macias'a hayır demem sanırım :)

Bu iş noldu, kime ne aldınız?

her bim subesinde farkli kampanya olabiliyor, 20 tl den almistim gecen yil, 20 30 tl arasina bulursun bim subelerini gezip

ama tek seferlik sms alcaksan web sitelerinden yap bu islemi onay icin alcaksan 50 kurus 1 tl civarina tek adet

öyle bir hizmeti hangi web sitesi veriyor hiç göremedim?

receive-smss.com

illa Türk numarası olması gerekmiyorsa, al şu numarayı ver sayfayı yenile. Birkaç saat önce kullandım daha.

edit: eğer sadece sana özel olması gerekiyorsa "hushed" uygulaması vardı, ama 7 günlük aylık vs. kiralıyorsun. Yine toptan 40 liraya hat almak daha ucuza gelir. Ama şu an lazımsa o uygulamadan da alabilirsin.

Her şey müthiş sistemli. Duşlar sabah. Akşam koşusu yapmadıysam. Akşam da sabah da seri yıkanıyorum, seri giyiniyorum. Sporculukla ilgili bir şey galiba ve de disiplin. Bornozu galiba bir tek saunadan önce ve sonra icin kullanıyorum. O kadar sıcaktan sonra bile nein tembellik. Ne biçimmişim ya, kendimden soğudum, yazıklar olsun!Mübarek tuğgeneral gibiyim.

Anında giyiniyorum.

Evdeyken bornozla parkeye 20-30 kadar çöküp telefona bakıyorum. Yurttayken de duruma göre yine 15-20 dk kadar oturmuşluğum oluyor. Daha fazla duramiyorum çünkü saçlarım islak havluyla fazla sarili kalinca migrenim azıyor.

Giyinmeden bi sevisiyorum hizli hazir ciplakken sonra hizlica giyiniyorum.

ben de feci gevşek davranıyorum duştan sonra. zaten o sebeple hep gece duş alırım, ya da geniş zamanlarda. sabah hızlıca duş alayım,çıkayım insanı değilim.

Nerde olduğuma bağlı. Evde teksem sadece boxerla dolaşırım ama birileri varsa hemen giyinirim.

Dışarı çıkmam gerekmiyorsa en az yarım saat falan bornozla yayılıyorum evde.

şu sıralar genelde oyalanmadan giyiniyorum ama bornozla uyuduğum günler de oldu.

bornozla takılacak zamanınız var ise, siz dünyanın en şanslı insanlarından birisiniz.

Seri giyinirim. Uyuşukluğu sevmem. Uyuşukluk yapacaksam giyinik hazır halde yaparım.

haftasonu dus aldiysam, en az yarim saat en cok bir saat havluyla bornozla yatakta uzanip telefonla oynarim. sonra eger evde biri varsa ona sacimi taratir ve kuruttururum. sonra da giyinirim.

hafta ici sabahlari dus aldigimdan mecbur hemen kurulanip cikarim :(

ay ben de duştan sonra bornozla uzun süre gevşek gevşek takılmaya bayılırım, yalnız değilmişim.

dus alinca hararet basiyor.Dus alip da hemen giyinip disari cikabilen insanlara imreniyorum.Ben asla yapamam.Motorun sogumasini beklerim

Hemen giyiniyorum.

Hayatım boyunca neredeyse hiç bornoz kullanamadım. Havluyla pıt pıt kurulanıp bir an önce giyinmek isterim, aksi takdirde rahatsız olurum.

bornozla takılıyom ben biraz.

hiç espresso yerine filtre kahve koyduğumu/koyulduğunu hatırlamıyorum çünkü starbucksta her şey biter espresso bitmez. belki o adamlar öyle istemiştir. ayrıca zift gibi filtre kahve demişsiniz de filtre kahve espressodan çok daha hafif olur.

ben üç ay çalıştım havalimanında beş yıl önce falan. gece vardiyasında bir kez bile filtre kahve değiştirmemize izin verilmiyordu. normalde saatte bir değişir ama ziyan olmasın diye. 5 saatlik kahveyi içiyorlardı insanlar. bazen eldeki o panoda gösterilen kahve bitince aynı sertlikte başka kahve koyuyorduk. bize öyle diyorlardı yani. onun dışında şey çok oluyor, light süt biter normal sütü daya gitsin derler. normal süt biter light süt kullanırsın. ama bunu sadece starbucks değil emin ol dünyanın her yanındaki her kahve yapan dükkan yapıyordur. yurtdışında da baristalık yaptığım oldu orada da aynı şey sözkonusuydu.

bu arada bu daya diyen arkadaşlar mağaza müdürleri tabii. üstteki adamlar her şeyin olması gerektiği gibi olmasını istiyorlar.

espresso bittiğinden demiyorum zaten ama belki maliyet olarak daha ucuz olduğu içindir işte o yüzden soruyorum. belki mağaza müdürü dayayın filtre kahve demiştir kim bilir böyle bir şey olabilir mi aslında merak ettiğim o.

tabii ki filtre kahve daha yumuşak da starbucks filtre kahvesinden bol bol koyarsan şurup falan da derken zaten ne olduğu anlaşılmaz bir şey içiliyor.

yok yok espressodan kısalım demezler asla. sözkonusu değil. kovularak ayrılmış biri olarak söylüyorum :D
ayrıca filtre kahve espressodan ayrılır ya. bariz fark olur.

son olarak da şöyle söyleyeyim, gün içinde bazen starbucks'tan kimliği gizli biri gelir ve kahve alır. tadına falan bakar. seni gözlemler notunu verir gider. en azından tadı etkileyecek şeyleri yapmaya çok cesaret edemez kimse. zaten önde çalışan adamın umrunda bile değil. giren çıkan yok ona.

sadece yoğuşmalı kombilerde su damlıyor galiba. birkaç sefer bizim kombidede buz oluşmuştu. normal kombide su gelmiyor bacadan anladığım kadarıyla. duman olayında da sanki aynı durum söz konusu. ama bundan emin değilim.

ek olarak ben evde olmadığımda bile kapatmıyorum. açıp kapatmanın daha fazla gaz harcadığını düşünenlerdenim.

evde olmadığımda kapatmamayı da denedik, daha az yakmadı. bina dışarıdan, bizim daire içeriden yalıtımlı. sabah kapatsak bile akşama kadar ev soğuyor ama buz gibi de olmuyor, çabuk ısınıyor. kapatmayıp bıraktığımız durum, her gün kapatıp açtığımızdan daha çok yakıyor.

benim asıl amacım kombinin verimini hesaplamak değil. çıkan buharın, damlayan suyun bana bir gösterge olup olmadığı.

"bacasından su damlayan kombi daha iyi/kötü yakıyordur"
"bacadan ne kadar az/çok duman çıkarsa kombi o kadar iyi/kötü yakıyordur" gibi çıkarımlar yapabiliyor muyuz? kombi bacasından çıkan buhar, damlayan su bize bir şey anlatıyor mudur?

yani niye onun kombisi çok tüterken, benimki az tütüyor, niye onun bacasından su damlarken benimkinden damlamıyor?

hani mesela araba egzozuyla böyle çıkarımlar yapabiliyoruz. "siyah duman atıyorsa çiğ yakıt atıyor, benzininin tamamı yanmıyor, demek ki az hava alıyor" gibi çıkarımlar yapıyoruz. tıkalı hava filtresini değiştirip, ne bileyim bujileri ateşlemeyi falan ayarlayıp tam olarak yanmasını sağlıyoruz. kombide de böyle bir şey çıkarabiliyor muyuz?

Ben de bu soruya cevap ariyorum. Ayni durum bende de var. Hic buhar yok, su da yok. Karsiya bakiyorum hem buhar var hem su(sarkit olmus)

edit: işte dışarıda hava cok sogukken siz de yüksek ısıda çalıştırırsanız buhar yapar falan diyorlar da, temel sebebi bu olsa da bizdekinin yapmamasının bir sebebi olmalı. 58'de çalışsa da yapmıyor.

önceki 2 duyuruna silinmeden bakmıştım. orada kullandığın ''çakmak,çakarsam ölür''lü üslubunuz gerçekten çok üzücü. bence üslubunuzu ve arkadaş ortamınızı aciliyetle değiştirin.

ama erkek ortamları böyledir? herkesin çevresinde böyle birileri olur ki?

Genellemek cok yanlis. Ayrica neden olmasin? Yalnizca toplum baskisi kadinlarin ozgurce dusunduklerini soylemelerini engelliyor.