arenada 6 davetiyem görünüyor ama ben de gönderemiyorum. ama turktorrent olursa mail adresini mesaj atarsan yollarım.

mail adresini verin göndereyim.

dostlar talebim geçerlidir. streak hocam sağ olsun turktorrent i bana yolladı. varsa arena-tr arkadaşım için istemeye devam etmekteyim. bulduğumda belirticem.

saygılar.

bende de var ama yollamayi denemedim hic bi mail adresi atin ben de deneyeyim.

bu arada tavsiye etmem dizilerden baska bisey yok hepsi de youtibe da var zaten. ama yine de isterseniz denerim.

yok, alma bence. bir kadın olarak çok hoş bulmuyorum erkekte kot ceketi.
edit: çok özendim kısmını atlamışım nedense. özndiysen al ve giy tabii ki, hiç başkasının lafına bakma.

al bence gayet hoş duruyor.

1.bp.blogspot.com (temsilidir)

sarışın değilsen alma.

guzel bir modelse neden hos durmasin ki? biraz arastirip alin bence. hem yukarida da soylenildigi gibi siz seviyorsaniz baskasina ne?

istenmeyen evlat +1
çok yakışmış al bence.

Al tabi kot ceket e antika diyenleri yakısmıyo diyenleri gördüm levis dan bi ceket aldım hepsinin agzı acık kaldı bence tam baharlık bi giysi görenlerde bana cok yakıstırdı güzel bi model bulursan yapıs bence
Not :esmerim

kot ceketi kadinlar artik pek sevmiyor nedense aslinda ben de cok severim hatta mavi ve siyah rengi hep bera er almisimdir. farkli farkli olsun diye ama son 5 6 yildir almadim. pek sevilmiyor diye.

subtitle workshop ile zaman ayarı yapablirsiniz.

sinemapol.com muydu neydi gir 720p ya da 1080p ikisi de mevcut altyazi da gomulu. ister indir ister seyret.

indirme tarayici eklentileriyle filan yapiliyor. indir butonu yok yani.

ha bi de bsplayer da izlerken ctrl ye basip oklarla saniyelik zaman ayari yapiliyordu. ama uzun sure kullanmadim. online izledigimden hep.

divxplanet'e de bak. hangi release izliyorsun?

- dönence (barış manço'ya ithafen)
- kardeşim (basit ama akılda kalır diye düşünüyorum)
- zeytin (zeytin dalı logolu)
- eğlence sepeti (alışveriş sitesi gibi oldu)

ay dönence benim de aklima gelmisti inanir misin<3 ama bi yandan baska dönmeceyi cagrisabiliyor falan gibi iste.
digerleri de olmaz gibi:/ yani dagitim yapip toplayan yardimli kurum olmasina uygun olmasi gerekiyor ve tabiki cocuklara daha cok. 'sevgi evi' falan gibi seyler de olmaz mesela.

bu arada burada daha önce de sordum ve gelen cevaplar: oynayabil, paylasim kardesligi, kutu kutu pense, oyuncak kütüphanesi olmustu. ne yazik ki onlar da olmiyi.

ben en son ambalaj konsepti üstünden gideyim 'karton kutu' olsun en kötü diyordum bilirkisiye sordugumda kargo sirketi falan gibi itici oluyor, rastgele 'kiki' flan gibi isim düsünebilirsin dedi.

bide ben olmaz olmaz falan gibiyim de daha cok secenek istedigimden hep, bana kalsa hepsi olur neden olmasin:/

isim hakkı mevzusu falan olmasa toy story olabilir pekala.

Türkçe ise "Aldım Verdim" olabilir. aldım verdim, ben seni yendim.

"aldım verdim" çok güzelmiş, çok beğendim.

aldım verdim +1

evet aldim verdim iyiymis. biri de 'elden ele' demisti ama o minibüs cagrisiyordu, baska anlama gitmesi üzer.
toy story olmaz direk oyuncaklarla ilgili kismi ele aliyor cünkü.
telif derdim yok bu kurum gercekten acilmiycak, sadece diploma projem:))))))) tasarim falan kismini yapicam da isim olmadan olmuyor kalan süre göz yasartici.

toy story bence daha çok kitap ismi gibi. olabilir. fikrime laf ettirmem! :)

madem diploma projen daha fazla öneri isteyip kafanı karıştırma. en çok aklına yatanı kullan gitsin. Aldım verdim karışılıyor gibi istediğini.

değişmatik
dönüşmatik
oyunkitap

aklima okuyinca bunlar geldi:)

logo icin cok uzun bir isim istemiyorlar, akilda kalici, basit, amacina uygun falan olsun istiyolla. güzel istekler tabi bunlar da cikmayinca cikmiyor.

not ediyorum yazdiklarinizi hep. duyuru ilk sayfadan ucunca cevap gelmez olcak yazmiycaksiniz korkusuyum, bol bol yazin hep mcks;))

"okuncak"

geldi benim aklima, fikir iste :)

bu saatten sonra kısa anlatımlı kitaplar işini görür. videoda 40dk da anlattığı şeyi sen okuyarak 10 dk da öğrenebilirsin.

issey miyake güzeldir, hoştur.

yazları çiçek meyve kokuları kışları odun kokuları iyidir.

kışın: willderness
yazın: marketten ne bulursam hoşuma giden niveanın güzel kokuları var. yazın ucuz kokular alıyorum çünkü çok kullanılıyor. duş al sık duş al sık o kadar para vermek akıllıca değil.

Yasini tarzini bilsek daha saglikli tavsiyeler verebiliriz.

yaş 32.. klasik bir tarzım yok, daha çok spor kıyafetler giyiyorum.. öyle hergün parfüm sıkan biri değilim ama bir yere giderken de lazım oluyor..

bang bang. tavsiye ederim.

kenzo +1 ve onun kadar çok bilinmeyen Mont Blanc'in Presence modeli.

yazın diesel for life.
kışın tom ford.

Apple EarPods

store.apple.com

Tek geçerim.

Hedefimin altında bi kulaklık ama bu. Daha üst düzey bi kulaklık almayı planlıyorum.

asdasda himmet dayi naptin sen.

dinlediğin müzik türüne göre değişmekle beraber phonak pfe 112 olabilür

tavsiyeyle kulaklik alinmaz. kulakliklar cesit cesittir. ayni paraya satilirlar ama

bazilari kaliteli ama ses seviyesi az muzik dinletir

bazilari yuksek sesli ama daha az kaliteli muzik dinletir

bazilarinin tizleri iyidir

bazilarinin basslari iyidir.

hatta muzik turune gore kulaklik alan var.

en guzeli gidip kendinize uygun olani kendiniz secmeniz.

Kulak içi kulaklıkları denemek gibi bir şans olmuyor malesef teknoloji mağazalarında.

evet o yuzden ben de 5 yildir kulaklik alamiyorum:)

adamin bana super abi bunu gozu kapali al dedigi kulakligi deneme sansim oldu orda tesadufen. 300tl lerde bi fiyati vardi. tam anlamiyla fiyaskoydu. telefonun kendi kulakligi daha iyi gibiydi. adamin onerdigi kulaklik neredeyse orijinal kulakligin yarisi seviyesinde ses veriyordu tamam kaliteli ses verdi ama zaten ben o kadar kisinca normal bi kulakliktan da o sese yakin ses aliyorum. mesele yuksek sesi kaliteli vermesi.

o yuzden denemeden alma denetmezlerse de git 30 40 tl ye ortalama bisey al.

o kadar parayi salak bi kulakliga kaptirmak cok kotu olur. isin kotu yani cevremde de oyle kulaklik alan filan yok. senin varsa en azindan onlardan deneyebilirsin.

technofi'da ki üyeler arada bir buluşuyor, denemek isterseniz buluşmaya katılabilirsiniz. türkiyede bulunmayan aletler, cidden pahalı kulaklıklar oluyor.

Şuradan alalım seni.

www.head-fi.org

Dinlediğin müzik türü, yahut sevdiğin ses karakteristiği (sıcak-soğuk, analitik-eğlenceli) ile bütçenin kesiştiği -en azından- 5-6 modeli çıkarıp ayrı ayrı incelemelerine göz atarsan, kafanda baya birşeyler şekillenecektir.

eşim sapıklık derecesinde akg ye düşkün, gerçekten başarılı, deneme mevzusu da sıkıntılı, deneyebildiklerimiz genelde denenmekten patlamış kulaklıklar oluyor, yine yorumlara ve teknik özellikleri yorumlama kabiliyetine kalıyoruz maalesef.

arkadaşın da dediği gibi techno-fi'ye bir göz atın. 2.ellere de bakabilirsiniz. dinlediğiniz müzik türünü yazarsanız daha yardımcı olabiliriz.
pfe112 önerilmiş mesela, iyi kulaklıktır öneririm ben de fakat bass istiyorsan seni tatmin etmeyecektir, flat bir kulaklıktır çünkü. eğer bass kafa değilim diyorsan rockit sounds r50 önerebilirim. fiyatı da uygundur. düşünürsen technofiden selçuk beye ulaşıp sıfırını alabilirsin.
onun dışında bütçeni 400e kadar çıkarabilirsen ath-im02 önerebilirim. efsane ck10 yükseltmesi bile deniyor bu kulaklık için.
ama dediğim gibi, dinlediğin tür önemli burada. çünkü bu kulaklıklar analitik. dinamikler gibi bass vermeyeceklerdir.
jazz, metal, klasik müzik dinliyorsan al. techno trans r&b hiphop gibi şeyler dinliyorsan tatmin olmayabilirsin.
ama yine de söyleyeyim, rockit sounds r50 için en azından, dinamik sürücülü kulaklıklara alışmış biri için bassları az gelse de, aslında olması gerektiği yerde olması gerektiği kadar vurur.
frekanslar birbirinin önüne geçmez ve flat bir ses alırsın. bir düşün derim

Shure marka bir kulaklık kullanıyorum son 3 yıldır. 240 liraya almıştım sanırım. Model beğenirsen satın alman için aldığım adamın numarasını verebilirim (istanbul) benimki 215 modeliydi sanırım. Ebay de en son 100 dolar civarlarındaydı.

yumruğu

"amirim izin ver yumruğumla öldüreyim."

alkislarlayasiyorum.com

başparmak!
bu kavrama yeteneğidir ki zekayla birleşince üretmeye, icatlara, ilerlemeye yol açar:)

Disleri, ciddiyim. Enfeksiyon ve zehir olumcul duzeyde.

Kadınlarınki meme :p
Fiziksel olarak hassas tutuş sahibi olmak olabilir. Her şeyi bu sayede yapmışız.

dişleri.

evet bi de meme. karpuz kıranlar var. kalp kıranlar var.

triceps efenim

dili

dili efendim. dili kullanmayı bilirsen herşey çözülür. herşey.

ter kokusu kesinlikle. toplu taşıma aracı eziyet oldu. sezonu çok erken açtılar.

ozgur irade, gerci o da bi yanilsama sayilabilir ama insan sadece kendini tatmin etmek icin kotuluk yapabiliyor.

ya da bir gun olecegini bilmek de olabilir, ozgur iradeye veya ruha inanma ihtiyaci da bunun sonucu olarak ortaya cikiyor zaten. adini koyamadim ama kotuyuz abi. cok luzumsuz yere kotuyuz hem de.

eller

aklı ve dilidir.

akli ve dusunebilmesi.

Evrimsel anlamda Uyum ve adaptasyon yeteneği. Soğuk havaya koyarsın kendine buzdan iglo yapar, sıcağa koyarsın ağaçlardan gölge yapar, ormana koyarsın yağmurdan korunmak için bi şeyler yapar. Böylece her ortamda hayatta kalabilir. Zeka deme demişsin ama bunu yapabilmesinin sebebi de akıl ve mantıklı düşünme yeteneğidir.

kesinlikle dil.

baş ve işaret parmağı...

Uyum ve adaptasyon yeteneği +1

sibirya tundralarından sahra çölünü kadar hemen her yerde, hemen her türlü tehlikeyle başa çıkabiliyor insan. dili de kopsa, dişleri de dökülse, geçtim parmakları kolu da kopsa bir şekilde buna da uyum gösteriyor ve kendini yeni duruma adapte edebiliyor.

ttnet'ten uyarı geldi artık paylaşamam deyin.

ben olsam aynen bunu söyler vermezdim.

bizim dairenin sahibinin oğlu üst katımıza taşındı. ben internet çektim eve. baktı ooo internet alırım bir dal kabloyu uzatsana dedi. hayır cezası büyükmüş dedim reddettim pezevengi. vermeyin internetinizi. internetin fakirlikle ne olayı var ki, ekmek değil su değil. siktiret kardeşim, yasakmış sistem üzerinden neti paylaştığımız görünüyormuş filan de kapat konuyu.

kimseye internet şifrenizi vermeyin kardeşim. ayrıca porno filan dahi izlese kullandığı bilgisayarın mac adresinden tespit edilir. senin başın yanmaz o yönden korkma. ama tavsiyem verme internetini ekmek değil su değil aq. internetsiz yaşasınlar.

ben olsam vermezdim. dediğin gibi saçma sapan sitelere girer, sonra sen uğraşırsın. bazen de ayıp olur diye düşünmemek lazım.

hayır verme. sen oldukça insani yaklaşmışsın her konuda.
@tütün kolonyası zaten yazmış.

Verme derim uyarı geldi diyin

Aynen ben de vermezdim. İnternet çok mübrem bi şey değil internetsiz yaşayabilirler. Zaten anlattıklarına bakılırsa gayet de yardımcısınız, veteriner ücretini herkes ödemez.

Ttnetten uyarı geldi paylaşmak büyük suçmuş veremem cümlesine benden +1

Bazen iyi niyetli olmak için uğraşıyoruz evet ama suistimal etmeler, sanki mecburmuşuz gibi davranmalar başladı mı ona bi dur demek lazım. Fiber işi bunun yolunu açmış, sizin dışınızda şifre değişmiş tekrar vermeyin. Mecbur değilsiniz en nihayetinde. Öyle gibi olmasına izin vermeyin derim.

Ver la ver. Nolacak yahu. Amma büyütmüşsünüz. Sınırsızsa ver işte. Sebeplensin garibanlar.

benim komşum birkaç günlüğüne kullanmak üzere rica edip istemişti, düşünmeden verdim direkt. hayatıma herhangi bir etkisi de olmadı. yalnız arada yine giriyorlar, ödemeyi mi unutuyorlar faturayı napıyorlarsa. ama çok da umrumda değil, bir gün benim internetim kesilirse, ben de kendilerinden şifreyi isterim, olur biter. ama tabii senin durum biraz daha farklı gibi. devamlı kullanım adına verir miydim şu an kararsızlığa düştüm.

bizim alt komsu istedi. ama ortak olalim dedi. 60tl oduyorum her ay 30tl getirdi verdi valla. oyle olsa ver derim de bu tip kimil zararlisi insanlara sinir oluyorum. maddi durumu yok evde kedi besler neti sigarayi baskasindan otlanir. eminim ikisi de gunde 1 er paket sigara iciyordur. ben olsam hayatta vermem. ha zamaninda para almadan yine bi komsuma vermistim belli bi sure.

bence de uyari geldi deyip vermeyin. hele ki bu saatten sonra takip ediliyoruz her yerde durduk yere basiniza bela almayin.

biz önce bahane bulup isteyen tipleride biliriz ama sana yem atıyor anlamıyorsun kardeşim alınteri, alınteri sen her ayın sonunu getirmek için savaşırken onlar senin verdiğin internetle elini ovuşturup belki kelime yapıyorlar arkadan neyse alıp sana verirde ücretini geri çevirisen büyüklüğün ortaya çıkar öyle fake atıp çalım atmak basit kabadayı yöntemleri sen ona verirsin oda başkasına verir zincir olur sonra birde ekonomisini düşünen insanlar zorunlu ihtiyactan dolayı paylaşmı isteyen veya verenler var onları severim dayanışmanın en basitinde anlaşanlar en zor olaylarda bile dayanışmayı kolaylaştıran tiplerdir. iyi varlar ama ben karşılaşamadım apartmanda

vermezdim heralde.

ben olsam veririm. interneti çok yavaşlatacak iş yapmıyorlarsa (torrent vb)

Vermeyin. TTNET loglaması yani kullanıcıların yaptığı işler girdiği siteler DSL hattı kimin üzerineyse onun profiline kaydediliyor. İnternetinizi kullandığınızda algoritmik reklamlardan da anlaşılır zaten. İlgiye isteğe arayışa göre reklam çıkar. Sonuçta hat sahibinin kimlik fotokopisi var TTNET te. Şuanlık büyütülecek pek bi şey yok ama yakındır. Parasından filan değil sırf bu yüzden vermeyin bence.
Güveniyorsanız o ayrı.
Ayrıca bu yazdıklarımdan dolayı beni tanıyan burada olan arkadaşlarım çok gülecektir. Çünkü Ben de komşularımın internetlerini kullanıyorum. İzinsiz habersiz. Ama ben öğrenciyim :D Biraz da alanımdan dolayı bilgiliyim. VPN kullanarak Bilinçli kullanıyorum. İnternetlerini yavaşlatmıyorum.

bu kadar yardım etmenize rağmen ortada hala daha bir "sorgulama1 varsa, karşı taraf sizi sömürüyordur net.

ben birinden internetini isteyeceğim, yararlanacağım, daha sonra o kişi şifresini değiştirecek ve gidip yeni şifre ne diye kapılarına gideceğim?

bence paylaşmadığınız için hiç vicdani olarak rahatsızlık hissetmeyin. neticede iyi niyetinizin sömürülmesine izin vermeyerek de aslında iyi bir şey yapmış oluyorsunuz, böyle düşünün.

Veremem demek neden bu kadar zor? Neden bahane uydurman gerekiyor?

Ben olsam vermezdim ve vermedim zaten 2 komşu sormuştu.

Bu ne korku yahu ? Internet ne zaman korkulacak birşey oldu bu kadar. Verin şifrenizi. Birşey olmaz. Durumu kötü diyorsunuz,akşamları dışarı çıkıp gezemeyen insanlar bırakın internet başında vakit geçirsin.ayrıca savcılıktan falan başınız belaya girmez. Ben Twitter'dan yıllardır saydıyorum "devlet büyükleri"ne,başıma birşey gelmedi. Insanlık ölmüş yahu.

En basitinden..

www.cumhuriyet.com.tr

Böyle bir olay olduğunda mesul kişi internet sahibidir.

EDİT: Haber linki ekledim.

verdim, şifreyi değiştiremedim (değişince ona da geliyorlar, nasıl buraya geldik anlamadım) onlar internete asıldıkça modemi resetliyorum vazgeçiyolar.

@tutun kolonyasi olaya noktayı koymuş zaten. ekmek değil su değil. bi arkadaş "parası neyse verelim" cümlesine bozulmuş ve yüzde yüz haklı. paran varsa git bağlat o zaman, amına koduğum godoşu ya. tamam sakinim :/

paylaşın. tekelci şerefsiz servis sağlayıcılarına kazıklanıp duruyoruz zaten.
bi garibana faydanız olsun. ama internette sorun oluşturacak davranışlarda bulunmamasını da tembihleyin.

izmir i biliyosan maliyet cikardiysan en az en az 2 ile carp. hatta istanbulda ofisi actigin yere gore 3 le de carpabilirsin.

izmirde kalifiye eleman az ama bukursan da yillarca calistirirsin maasini filan duzgun verirsen. ist. oyle degil ama herkes her an daha da yukselmek istiyo biri cikiyo senden 200tl daha fazla maas veriyo adam oraya kayiyo istanbulda gider cok oldugundan bi calisana fazladan 200tl cok para yani.

bunu is yapmak icin mi yoksa arastirma filan gibi bisey icin mi soruyosunuz bilmiyorum ama eger illa istanbul da olmanizi gerektirmeyecek bi isse yapacaginiz is. istanbuldan bile izmire yerlesmek isteyen sizin kriterlerinize sahip calisan bulabilirsiniz. eger ist. sart degilse izmirden sasmayin derim ben.

11 yil izmirde 17 yil da ist. yasadim. ara ara da iki yere gidip gelen biriyim.

çok şey istemiş olmazsınız. ancak bu dedikleriniz maliyeti öyle hop tahmin edilecerek verilebilecek şeyler değilki. tahmin edilse bile size bir yol göstermez zira şu sordupunuz soru, düşündüğünüz şeyle alakalı her konuda çok acemi oldugunuzu gösteriyor.

ne işi kuracaksınız. hele istanbulda. ne demek ingilizce bilen bi çalışan? insan neden sizin yanınızda çalışsın? ne iş yapacak? ünvenı ne olacak? yol ve yemek bir de. süper :)

Tesekkür ederim @ergen. Ne demek istediğimi çok iyi anlamış ve cevaplamışsın sağolasın. İşi ben kurmayacağım kuracak olanları izmire ikna etmeye çalışıyorum.

@mahone sen de sağol yinede.

ford fiesta

kia ceed.

fazla yol yapmayacaksanız dizel hiç almayın zaten. gereksiz masraf. senelik 10 bin kilometre mesafe için benzinliye göre 10-15 yılda kendini sıfırlıyor. benzinli daha mantıklı yani.

fiesta ya da polo önerim.

Honda Jazz al hocam. Memnun olmazsan başta kendiminki olmak üzere yedi göbek sülalemin adını değiştiririm.

İki ay önce aldım ultra memnununm. (otomatik)

jazz +1

model tavsiye etmeyeceğim ama benim gibi, "fazla kilometre yapmayacağım, yapamam ki zaten ben" diyerek benzinli araba alıp pişman olan çok insan gördüm. bu aşamada iyi düşünmek gerekir der kaçarım.

volkswagen polo tatlı bir arabadır.

kesinlikle ford fiesta gecen bi arkadasa daha onerdim burda.

hayata devam edin. bir şey kazanmadınız.

Bu sefer de bu numara aradı:
0212 985 01 35
"Digiturk 'den arıyoruz...." filan dedi.

bi daha ararsa olu taklidi yapin.

Annem konuştu. Anneme, "eşinizin numarası var mı ? sizi ne zaman arayalım" filan dedi.

Ben tv seyretmiyorum ama arada stv 'yi seyrediyorum(beşinci boyut, iki dünya arasında, şefkat tepe, hıyanet sarmalı, ötesiz insanlar, oktay usta, macereacı vs. diye gidiyordu) beni niye ararlar ki ?

herkesi arayıp kandırmaya çalışıyorlar.

(bkz: tinder)

Çünkü sen kafaya takıyorsun, rahat olman lazım, doğal ve normal yaklaşman laızm, kasarsan sıkıcı olursun çok..

ayrıca ağzın laf yapsın, tip olmadan çok sevgili yapan var bu sayede.

Bunun malesef genel gecer bır "yol"u yok. Bıraz sans ısı. Tabı sıze dusen kısımları da var. Kızların etrafında soguk soguk tavır takınıp, hıc sevecenlık gostermezsenız, hıc gırısken olmazsanız bu bıraz zorlasıyor. Cevrenızde hoslandıgınız bırılerı varsa, onunla ıletısıme gecmeye calısın. Hoslandıgınız kımsenın olmaması mı sorun, yoksa acılamamanız mı, yoksa sureklı reddedılmenız mı? Bu da onemlı. Kımse yoksa, zorlamayın. Dogru kısı elbet cıkacaktır bır yerlerden. Sureklı rededılıyorsanız, ya yanlıs kızlara takılıyorsunuz, ya da yanlıs taktıklerı uyguluyosunuz. Acılamıyosanız da, karsınızdakının de en nıhayetınde sızın gıbı bı ınsan oldugunu, ocu olmadıgını ve de acılırsanız ıyı ya da kotu ustunuzden bı yuk kalkacagını dusunun. Dunyanın sonu da degıl.

bende aynı durumdayım, hatta dışarı cıkmama olayı bende de var sanki beni anlatmısın. ne yazık ki bu yasa kadar olmadıysa bundan sonrada zor, hani sinirini bozmak gibi olmasın ama yapacak olan cok daha önce yapmıs olurdu. maalesef geri kalmıs adamlarız.

önce kafanı bi değiştir.sevgili yapılması da ne demek.Bunu o kadar kafana takmışsın ki artık iyi kötü ne olursa olsun biri olsun demek üzeresin.ondan sonra hatun seni donunda sallar durur.önce biraz kız arkadaş edinmeye çalış sevgilin olmayan muhabbet edebildiğin tanıştığın tanışacak olduğun kızlara da potansiyel sevgili gözüyle bakma.Zamanla hiç bi çekici tarafının olmadığını bile düşünüyor olsan ya kızlar sana birini zorla ayarla ya sen olnlardan birinden hoşlanırsın sonra senin de bir sevgilin olur gider. zaten o kadar da menem birşey olmadığını farkedeceksin.o yüzden gram dert etme kendine 27 sine kadar eline kadın eli değmemiş çok utangaç konuşmayı beceremeyen arkadışım şu an her hafta biriyle takılıyor.zamanla olur herşey sorun etme bence.işini gücünü okulunu yoluna koy gerisi çok kolay gelir.

lego mu yapıyosun ?
sevgilin olması için sevmen sevilmen lazım-kendini severek ve saygı duyarak başla bunun içinde kendine yatırım yap sosyalleşebilecek ortamalra gir ortak zevklerin olduğu zaman bi kızla sevgilik durumun başlamış oluyor.
salak salak evde klavye başında takılma.

"açıkçası arkadaş da istemiyorum, bir sevgilim olsun yeter bana."

Bunu dedikçe sevgili bulamayacaksın, bulsan bile yine işler yolunda gitmeyecek üzüleceksin.

Kimseyi hiçbir şeyi çok büyütmemeye çalış(şu an ne kadar yapabilirsin bilmiyorum ama) Kızlar ne istemiyor biliyor musun? Sürekli kendisine bağlanacak adam. Yaşayıp görmeni çok isterim zaten deneyimlemeden atlatmak da ego'nda bazı şeyleri açık bırakır. Neyse, sen tek başına da mutlu olduğun zaman(ya da arkadaşlarınla) bir kız gelip senin hayatına dahil olmak isteyecek. Diğer türlü, birinin gelip senin hayatını "daha iyi" yapması çok daha zor.

Başkalarını siktir et. Sen daha seçicisindir, ya da sosyal çevrende kafana göre kız yoktur bir sürü değişken var. Şans da çok etkili tabii, ama sen bulduğun şansları "ağzın laf yapmadığı ve çekindiğin" için yok etmiş olabilirsin. Şans biraz da senin değerlendirmene bağlı bir şey. Ama laf yapmama olayına da çok takılmayabilirsin bence. Ben bazı kızlarla konuşmak istemiyorum sıkılıyorum ama eski sevgilimle 10 küsür saat aralıksız muhabbet ettiğimiz oluyordu. Sorun cidden sende mi yoksa kafana göre kişilerle konuşmanda sorunun var mı? Bunu düşün, duruma göre çözüm üret.

Nasıl kolay sevgili bulunur? Kolay değil ama, sen hobilerine vs seni mutlu eden şeylere yönel. Mümkünse bunlar seni sosyalleştirecek-çevre oluşturabilecek şeyler olsun. İnsanlarla tanıştıkça ve "aşırı yalnızlığını" attıkça şansın artacak.(diyorum, tamamen kişisel bir görüş)

abi sen kibrista degil miydin? okulda 80 kusur milletten insanin oldugu bir okuldasin. yabanci kizlarla takil, ingilizcen cok mu kotu? onlarin da iyi olmayabilir cok kafaya takma. nijeryali, rus acayip kizlar var gozlerini acarsan. sinifta falan bile vardir mutlaka. turkce ogretirsin hem :)

gitar çal

bir arkadaşım vardı 22 yaşında ve o da senin gibi şeyler söyleyip duruyodu. bi çocukla tanıştılar o da 22 yaşında ve hiç sevgilisi olmamış. şu an birlikteler. kafaya takma yani olacağı zaman olur.

ekstra olarak zeka, espri, abartıya kaçmayacak özgüven, hobi, boş gezenin boş kalfası olmamak, boş konuşmamak, güçlülük vs kadınların genel olarak hoşlandığı şeylerdir.

haa bir de: 1- 4.bp.blogspot.com

2- mentalfloss.com

yahu gunumuz kizlarina ragmen olmuyosa yapacak bisey yok.

bi kere ciddi dusunmeyecen simdiki genc kizlarin kafa gec basiyo 20 lili yaslarin baslarindaki bi kiza ciddi biseyler dersen kiz kacar ha 20 lerin sonunda deli tavuk gibi pesinde dolanirlar o ayri. oncelikle sevmedigin seyleri bile seviyomus gibi yap bi kafeye gidip at sidigi gibi bira ic saatlerce o kapali ortamda takil mesela hatunlarla. onlarin dedigi seyleri onayla onlar gibi ol mutlaka biri cikar.

yalnız böyle karanlık ucuz biralı leş leş ortamlardan kız kovalamakla hobiler ve sosyallik üzerinden kız kovalamak arasında fersah fersah fark var. biriyle ilişkin seks etrafında döner biriyle düzgün ve seviyeli bir ilişkin olabilir mesela.

Kafaya takilacak bir sey degil, yasin da daha genc zaten. Liseden itibaren surekli birileriyle cikan insanlara bakip da kendini kotu hissetme. Once kendine bak, spor yap, hayatini kaliteli hale getir. Ogrenciysen sosyal ortama girme ihtimalin calisan bir insana gore daha fazla. Rahat ol, kasma, girdigin ortamlardaki kizlarin hepsini potansiyel sevgili gozuyle inceleme. Tip olarak aman en guzelini en mukemmelini arama. Anlasacagin, etkileneceginbiri elbet cikar karsina. Baslayinca da aha da hayatimi gecirecegim kadin diye atlama iliskiye, carpilirsin yoksa.

3bardak un 4yumurta

bence satma sattigina degmez. 0 i 600tl lere satiliyo nette. senin isteyecegin 400 500tl bana sorarsan degmez. cihaz hala iyi durumda sadece pes fifa atsan bile yazin 500tl den daha degerli bi alet. kaldi ki oyun cikmaya da devam ediyo.

bende de xbox360 var. oynamiyorum ama satmiyorum da. dantes inferno, splatterhouse, forza horizon gibi bi dunya oyun var. hala da oynanir hepsi.

ya orası öyle ama bu yaz sonunda yüksek lisansa başlama ihtimalim var thkü'de, o yüzden hiç şansım kalmayacak oynamak için. iyice değerini kaybetmeden elimden çıkartayım bari diyordum.

700 edebilir olmadı 650.

forum donanımda sat hocam

oyunlar gayet güzel en az 800 e eritebilceğini düşünüyorum. hatta ayrı ayrı satarsan daha karlı olur. sadece ilk 5 oyununu 250 desen satılır move set desen 100 kağıt makinenin ederi 450-500 guitar hero gitarı ve oyunu da 70 diyelim. (en kötü ihtimaller)

bu oyunlarla direk dükkanlara bile satabilirsin donanımhaber üzerinde. elindeki oyunlar çok iyi adamlar ordan da kazanıyo..

alete ayrı oyunlara ayrı fiyat belirleyerek toplam fiyat söyle. 500 alet, oyunlar da 50 şer liradan 750 iste mesela. direk 750 yi ps3 e vermiş gibi hissetmesin alan.

Kokusuna bak eksi mi? Tadi rahatsiz etmiyosa yenir. Eksimisse ayran da yapabilirsiniz guzel olur. Salata olayi da, oyle yapacagiza direkt salatayi yarin yapip yiyin bence.

normalde yenir de bu yogurdun saklama kosullarina vs bagli. dogru saklandiysa yenir. burada senin saklamandan bahsetmiyorum yani sevkiyat sirasinda gunese maruz kalmistir vs. gunu gelmeden bile bozulabilir ama su anda tadi vs iyiyse bi gariplik yoksa bugun de yenir yarin da oburgun de.

yenir. yarin da yenir. ustunde kuf yoksa, tadi iyiyse yenir. eksimeden bahsedilmis ama bu market yogurtlari tam anlamiyla eksimiyor bence, daha cok acimtrak bir tat oluyor bozulunca. yani tadi iyi degilse at gitsin, yogurt sonucta o kadar pahali birsey degil.

yoğurt ekşiyince de yenir. yani ben yiyorum, ekşi hali daha bir güzel oluyor. ekşi yoğurdun ekşi ayranı olur. yenir yani.

Siz o yoğurtların son kullanma tarihine bakmayın. Bırakın buzdolabını, içindeki o koruyucu kimyasal maddeler varken dışarıya tezgahın üstüne bile koysanız bozulmuyorlar artık.

yenir

angelus +1. Zaten sağlıksız bir şey.

*piyasaya hakim olmak
*doğru ürünü almak
*ürünü zamanında eksiksiz temin edebilmek
*ürünü makul fiyatlara temin edebilmek

yetkilendirme olmalı ve bu yetkilendirme yönetim kurulu onaylı olmalı.

misal: diyecek ki 10.000.-TL'ye kadar olan satın alma işlemleri satın alma birim müdürü onayıyla yapılır,

10.000-100.000 arası ilgili birimin bağlı olduğu genel müdür yardımcısı.
.
.
.

böyle devam edecek işte.

sonra diyecek ki;

50.000'e kadar olan satın almalarda birim müdürünün uygun görüşü ile doğrudan satın alma yapılabilir.

50.000 üstü için ihale açılır, en az üç teklif alınır. bunlar klase edilir, yine tabi uygun olan satın alınır makam hangisini uygun görüyorsa. ya da doğrudan en ucuzu neyse de olabilir şartları sağlayan.

istisnalar tanımlanır bu dökümanda. yani mesela teknik gereklilik varsa ihale açılamıyorsa genel müdür onayı ile ihalesiz alım yapılabilir. (örneğin voip için mevcut cisco altyapısı vardır, yeni bir ofis açılacak 50 tane telefon alınacak gidip cisco'dan alacaksın mecburen)

acil durumlarda ne yapılması gerektiği istisnaları tanımlanır.

şimdilik aklıma gelenler böyle.

bu arada bu satın alma şirketin genel satın almasıyla ilgili. hammadde tedariki falan için ayrı birim olması gerekir diye düşünüyorum ama satın alma biriminin içinde olacak dersen onun için tamamen ayrı süreçler tasarlaman gerekir bence.

ham madde üzerinden anlatıyorum:

pazar araştırması yaparsın önce. hangi malzemeye ihtiyaç varsa olacak şekilde onları üreten firmaları bulursun. en az üç firma olmalı ki karşılaştırma yapabilesin. (adamlar tekelse yapacak bir şey kalmıyor zaten, sadece fiyat için pazarlık yapabilirsin.) gidersin, yerinde incelersin firmaları. numuneler alırsın, senin firmanda test edilir o numuneler. hangisinde karar kılınırsa o firmayla fiyat anlaşmasına geçilir. fiyatta anlaşılırsa ne ala, olmadı sil baştan aynı prosedür.

sarf malzeme için de aynı basamaklar uygulanır.

termin süresi uygunluğunu da de eklemek gerekli pek tabii, istediğin ürün istediğin zamanda gelemezse iş aksar, işin aksaması da para kaybı demek. kimse buna izin vermez iş hayatında. izin vereni de işinden ederler.

kabaca böyle. bilgi eklemek isteyen olursa ekleyebilir.

*bir malı almadan önce en az üç yerden (atıyorum 10 bin lira üstüyse 5 yerden) teklif almak
*onaylı tedarikçi listesi oluşturmak
*tedarikçinin sahip olması gereken uygunluk ve kalite belgeleri
*termin süresinin uygunluğu

ilk cevapta genel anlamda satın almacının özelliklerini yazmıştım ama satın almanın ayrıntıları sektöre göre değişiklik gösterebilir.

öncelikle yapılan proje bi şartnameye tabidir. yapılan her imalat alınan her malzeme bu şartnamedeki şartları sağlamalıdır. diyelim ki bi ürünün satın almasını yapacaksın. elinde satın alma ile ilgili standart bi sunum olmalı. yani istediğin ürünü ve ürünün taşıması gereken şartları anlattığın dosya. bu dosyayı hazırlarsın ve piyasada sana bu ürünü temin edebilecek düzgün firmalara yollarsın yani teklif istersin. bu alınan ürüne göre değişir bazen fax çekmek yeterli olurken bazen dosya yollarsın. bazen de o kadar ciddidir ki her firmayla gidip bizzat görüşürsün.

firmalar sana tekliflerini ve ürüne göre numune ya da daha önceden yaptıkları projeleri anlatan/gösteren içerik yollayabilirler. sen bunları alırsın ve proje müdürüyle değirlendirirsin. (her birim o projenin müdürüne bağlı oluyor zaten) bi firmaya karar verilir ve ürün getirtilir.

daha basit bi işlem mesela kırtasiye malzemesi alınacak. istenilen malzemeler listelenir ofis malzemesi satan firmalara faxlanır adamlar sana fiyatlandırır faxlar gidip ucuz olana tamam yollayın dersin adamlar yollar.

satın alma kısmının sadece teklif isteyip ürünü alma gibi kısıtlı fonksiyonu yoktur. örneğin inşaat sektöründe senden belli boylarda belli işlemlerden geçmiş demir istediler. (uçları kıcrılmış ya da ortadan belli yerlerinden kıvrılmış gibi) sen de gittin teklif istedin adamlar teklifi verdi. tamam deyip siparişi vermek yerine şöyle bişeyi farkedebilirsin. aynı demiri normal haliyle daha ucuza alıp kendi imalathanende demirci çalıştırarak işlemleri yaptırınca bu demirler sana daha ucuza mal olabillir. o noktada yine proje müdürünle değerlendirme yapıp duruma göre hareket edilir.

yazılmış zaten ama belli tutara kadar yapacağın satınalmalarda seni özgür bırakabilirler ya da her satın almada proje müdürünün onayı gerekebilir.

sen 26'lık al. kız arkadaşın 20 civarı alsın.

salcano şehir bisikleti modelleri gayet iyidir. bende mostar ve alanya var.

bir de hepsiburada dışında diğer sitelerde daha ucuza bulursun aynı ürünü.

Salcano CITY FUN 60
Salcano CITY FUN 60 LADY
bakabilirsin...

maşaları biraz kötüdür ama bu fiyata iyi bisikletler.
jant boyu önemli değil, 29er de kullanır isterse 1.56 boyla bisiklet kendine uygun olduktan sonra.
önemli olan kadro boyudur, 14-16 inch xs-s kadrolar uygun olur herhalde.
sadece boyla yaklaşık tahmin yapılır, bacak boyu, kol boyu gibi etkenler de işin içine giriyor ama genelde profesyonel değilseniz bacak boyuna göre almak yeterli olur.

ne onemi var spor amacli almayacaksaniz. duzenli binmeyecekseniz hic o kadar arastirma yapmayin.

ikinize de birer tane bisan paradise. pufur pufur gezin. hem de evladiyelik.

fan bi kere asiri tozlandiysa acip yaglaman gerekir. bunun baska cozumu yok 1 yilda 1 acarim islemci ekran karti fanini soker makine yagi ile yaglar geri takarim alet sessiz calisiyo ve cillop gibi oluyo.

temizlemek zorundasınız formatlık işi yok onun fanlar, çıkışlar dolmuş, hatta termal macunu işlevini yitirmiş olabilir.

burada nasıl söküleceği anlatmış eliniz yatkınsa deneyebilirsiniz.
www.youtube.com

@argent dawn Video icin tesekkur ediyorum model farkli olsa da cok ise yarayacagini dusunuyorum, acip halledecegim. Icini actigimda thermal macunun islevini yitirip yitirmedigini nasil anlarim basit bir yolla?
@ergenpezeveng Acar makina yagi ile yaglarim dedigin kisim sadece fanin donme eksen cubugu degil mi?

evet dogrudur. zaten fan ve cubuk var. orda bantli bi stikir oluyor genelde. onu kaldirinca eksen cubugunu gorursun 1 2 damla damlatip elinle dondur pervaneyi. sonra sticker i yeniden kapatip montajlayin. iyice de tozlari filan temizleyin. demirlerde kalanlari filan. sorun kalmiyor.

çoğu fan yağsız çalışır yağlamanın faydadan çok zararı da olabilir bilemedim.
terman macun 1-2 senede bir yenilenmesi gereken bir şey aslında. işlemci üzeirndeki fan/bakır çubuk sökülür işlemci ortaya çıkarılır eski macun temizlenir sonra ince bir tabaka halinde yenisi sürülür güle oynaya kullanılır.

burada sökülmeyle beraber termal macun aplikasyonu da var
www.youtube.com

@argent dawn cok haklisin fakat bizim milletimizde mekanik birsey gordumu hemen yaglama istegi var duzelecek gibi, biraz arastirmanin ardindan daha cok hak verdim sana tesekkurler

bir tip yağlanmıyordu hangisiydi emin olamadım o yüzden yazmadım şimdi yazıyorum:
brushless yazıyorsa yağlayın ballbearing yazıyorsa yağlamayın.

bazi kaynaklar yasakliyo. orda da yaziyolar kaynak gostererek dahi alinti yapilamaz diye. alinti yapacaginiz yerlerdeki cesitli yetkililere sormaniz en kantiklisi.

alinti yapmak icin de dediginiz gibi cumle icinde kullanilabilir ama yazinin sonunda alinti yapilan adres varsa link ve o aljnti yapilan icerigi hazirlayanin adi soyadi filan paylasilmalidir. genelde alintiyi duzgun yapinca sorun cikmaz ama dedigim gibi bazi yerler kaynak gosterilse dahi alinti yapilamaz diyo. ordan basiniz agriyabilir.

Audi a3 al

yeni mazda 3
son kasası çok güzel olmuş

ben de mazda3'e baktim simdi. gidip bakcam yakin zamanda.

onceligim 0 olmasi yonunde, a3 fazla kacar :)

Pardon sıfır kısmını atlamışım

corolla alabilirsin. dizel.

+1 @ergenpezeveng

uzun süre bineceksen sıfır al masrafsız 5-6 yıl binersin. ama 2 sene sonra yenilerim diyorsan sıfır alma değmez. satarken fiyat çok düşüyor. zamanında sıfır duster almayan aileme üzülüyorum şimdi. arabanın fiyatı artıyor her geçen gün. 3 yıl önce sıfır alındığı fiyata 2. eli satılıyor sanırım şu an.

1-nerde kullanacaksınız
2-ne sıklıkta ne kadar km yapacaksınız
3-kalabalık mısınız? taşıyacağınız yük durumu?
4-araçtan beklentiniz nedir?

mesela fiestalar var yeniler motor hacmi düşük baya da iş görür. paranızın bi kısmı da cebinizde kalabilir. yok ben daha büşük bişeyler isterim derseniz focuslara bakabilirsiniz. neden ford tavsiye ettin derseniz motorları baya iyi ve yedek parça olayından nette pek şikayet duymadım.

araba alacak birisine direkt şunu al bunu al demek çok saçma bence. nasıl kullanılacağı nerde kullanılacağı önemli belki de çok daha ucuza alacağınız bi araba işinizi rahatlıkla görecektir.

allahını seversen o kadar parayı c segment bi arabaya dökme. ne olursa olsun.

opel astra.

golf al kafan rahat olsun.

sırasıyla golf, leon, giulietta seçeneklerini değerlendirirdim.

1- genellikle sehirici kullanim, ara sira sehirlerarasi.
2- pek fikrim yok ama cok fazla kilometre yapacagimi sanmiyorum.
3- kalabaliklik yok. normal kullanimla maks 2 kisi. ama ara sira misafirler olabilir.
4- klasik bi kullanimim var. cok fazla seri kullanmam ama rampalarda bogulmasini da istemem. 150'yi pek gecmem.

5- 5-6 yil kullanirim heralde diye dusunuyorum, o yuzden sifir olsun bizim olsun, sorun cikarmasin derdindeyim. golf iyi aslinda bu acidan ama dsg sanziman baya problemliymis ve servis pek aracin arkadasinda durmuyor galiba.

artı bir ekleme daha yapayım. bir araba alacaksanız ilk düşüneceğiniz şey ben bir kaza olursa bu arabanın içinden sağlam çıkabilir miyim olsun. o yüzden çoğu zaman ne kadar yüksek segment araba = o kadar güvenilir araba. sıfır golf alacağına 2008 model passat al, eski olsun, kaçmasın, biraz fazla yaksın ama arabanın içinde güvende ol.

dediğim gibi 65 bin lira c segment bir arabaya vermek için çok para bence. golf, molf uzak dur bunlardan. audi a3, bmw 1.16 vs vs. ikinci el.

benim sahsi gorusum sizin ihtiyaclarinizi kucik hacimli motora sahip sehir ici oldugu icin de ufak bi araba gorecektir.

yani fiesta gibi bi araba isinizi gorur. ustelik elinizdeki mebla da donanimli bi secenegini almaniza olanak veriyor.

araci uzun yillar kullanacaksaniz donanimli almaniz cok onemli bence. bi ust segment alip bos araba alacaginiza bi alt segment alip iyi donanim alin derim ben. mesela cam tavan. arac takip sistemi hiz sabitleme. otomatik park ve sehir icinde tehlike aninda otomatik frenleme secenekleri cok isinizi gorur. ve 5 yil sonra bunlar her aracta standart olunca sizin aracinizda da bulunur ve satarken modeliniz eski olmasina ragmen iyi fiyata satarsiniz.

monitörün üstündeki auto tuşu o işi halletmeli. ya da aspect ratio gibi bir ayar varsa onu 4:3'ten 16:9'a getirmelisiniz.

yok ona basınca sadece parlaklığı ayarlıyor kendiliğinden. gıcık oldum ekrana ya.

monitor crt monitor ise menu ayarlarindan oynamistir. menu dugmesine uzun sure basinca kendini otomatik duzeltmesi lazim ama bazen daha kotu ayarlara donebiliyo bu durumda bu ayarlari manuel olarak yapmaniz gerekir. crt monitor kulkanmayali uzun zaman oldu tam ayar ismini veremeyecem ama kurcalayin renk ayarlarindan baska ayarlar da vardir.

bizdeuygun.com

ben bu siteyi kullaniyorum. cok da memnunum. ama teknoloji urunu biraz sans isi 1000 kisi alir bi tek sende sorun cikar. geri kalani memnunum der.

korkutmam istemem ama aya parmağımdaki iltihap yüzünden ateşlendiğim çok geceler oldu. acillik bir durum olmasa da can sıkıcı. iltihap oluşma ihtimali var ve tedavi gerekli o durumda.

oha iki alt dişi birden mi çektirdi? Yemek açısından baya sıkıntı olabilir o evet. Ben geçen hafta sağ alt 20lik dişimi çektirdim, öncesinde 4 gün iltihap vb olmaması için antibiyotik kullanmıştım(doktor verdi) çekim sonrasında da bitene kadar kullandım. Kız arkadaşınız böyle bir şey yaptı mı?

ateş, şişlik vb varsa iltihap göstergesi olabilir, arayıp yarın gidebilirsanız tekrar gidin ya da bir ilaç adı alın derim

o dişçiye gitsin, o çekilen yirmiliğin içine karanfil koydursun.. diğer türlü geçmez o ağrı. karanfille anında kesilir ağrı.. tabi bildiğimiz kuru karanfil değil bu, o yüzden dişçiye gidin mutlaka..

daha önce ben de yaşamıştım o ağrıyı, bi gün sonra gittim, karanfil şey etmişti. çok şaşırmıştım ağrının hemen kesilmesine.. =)

Ben de Salı günü birebir aynısını oldum. Benim iki değil bir tanesi çekildi sadece. Biraz da zor oldu. Salı günü çektirdim ve hala ağrım var. Üzgünüm ama benim 3 günüm çılgın ağrılarla geçti. Hala da ağrım var. Bugün de ilaçlarla katlanabildim anca. Ben de Arveles kullanıyorum. 4-5 saatte bir günde 4 taneyi geçmeyecek şekilde Arveles alıyorum.

Oraya hiç temas etmesin. Dişlerini fırçalarken orayı fırçalamasın. Bana hekimim demişti ki içinin kan dolması ve o kanın pıhtılaşması gerekiyormış. Böyle iyileşiyormuş 20'lik diş. Ben hala çok sert şeyler yemiyorum. Yerken sağımı hiç kullanmıyorum. Oraya bir süre yemek parçası falan gitmemesi gerekiyormuş.

Bu arada ben de tamamen hekimimden ve burada yardımcı olan birkaç diş hekimliği öğrencisi yazar ile konuşmalarından edindiğim bilgileri yazıyorum. Yoksa diş hekimliğiyle alakam yok onu belirteyim. Benim 5. günüm oluyor, hala çok ağrım var. Kanama 3 gün sonra devam ederse sıkıntı var demektir demişti bana yine hekimim. Ama ağrı sizi yanıltmasın. Bakın Salı diyorum, hala ağrım var. Dün daha azken bugün çıldırttı ama şu an hafif sızlamalar var mesela.

Edit: SAKIN içine kendiniz bilmeden karanfil falan koymayın. Hekiminize gidin çok dayanılmaz ağrı varsa. Onlar içine sıvı ilaç gibi bir şeyler koyuyor. Ben kendisiyle görüştüğümden beri biraz daha azaldı ağrılarım ama hala var.

@asya arkadaş demiş zaten normal karanfil değil diye. dişçilerin kullandığı öjenol içeren -karanfilde de yoğun miktarda bulunan bir aromatik bileşik ağrı kesici özelliği de vardır- geçici dolgu maddesini kastediyor.

yarın ilk iş dişçiye ozaman :) 2dişin aynı anda çeklimesinin sebebi hatun kişinin dişçi korkusu zar zor ikna ettim

@asyamaris diş hekimi bana karanfil olduğunu söylemişti ama tabi yumuşak, jel gibi bi kıvamı vardı. belki de teknik olarak bi ismi vardır ama detaya girmek istemediğinden karanfil demiş olabilir. yani benim burada bahsettiğim, yemeklerden sonra ağzımıza attığımız o küçük karanfiller değil.. =) 3-4 gün durduğunu hatırlıyorum. Sonra erimediği için kendisi aldı yeniden..

@evilinacloset: evet biliyorum ondan bahsettiğini. belirtme sebebim iyi gelebileceği düşüncesiyle dişinol tarzı bir şeyi hekime gitmeden kendilerinin uygulamaması içindi. 5 gündür ben de aynı şeyle uğraştığımdan hekimimle bugün telefonda görüştüğümde bu tedavi yöntemini bana da anlattı ama gerek görmedi. tabi bu benim için geçerli. bence hekiminizle görüşün ama ağrılar oluyor yani. 5. günümde hala ağrı çekiyorum.

@biz siz onlar: elbette onlar zaten koyulsa başlı başına acıdan öldürür, anladım ben sizin kastettiğiniz şeyi. :)) dediğim gibi arkadaşların yanlış bir şey yapmaması açısından.

bende de vardi bundan hatta panik olmustum dis oldugunu bile anlamadim. sozlukten disci bi arkadas yardimci oldu sag olsun. 4 5 gun cikana kadar agridi ama firsat bulup cektiremedim. simdi de iyice cikti hatta katur kutur kullaniyorum o disi de cok ta iyi oldu:) gecenlerde oburi de cikti. fircaliyorum filan tas gibiler masallah:) insallah cektirmedim diye basima bi is gelmez herkes cektirmis nedense.

valla kullanmadım ama ikisi de arıyo sürekli o kadar konuştum ki. bana dsmart daha uygun geldi. yanında internette veriyo. üstelik belgesel kanalları + formula + nba + sampiyonlar ligi daha ne olsun her şey var. ama digitürk daha pahalı ve film kanalı diyo ama bakıyosun iyi filmleri kirala diyo. bi keresinde digitürk ü olan kuzene gitmiştim harry potter ölüm yadigarları part2 vizyonda. kiralama seçeneği var. ama biz 1. part ı izlemedik. dedik ikisini de kiralayalım. bi baktım part1 yok. abi olacak iş mi yani part2 var adam evinde birbirinin devamı yani part1 izlenmezse 2 izlenemez adam koymamış. yani böyle böyle saçmalıklar çok digitürkte.

ha bu fiyatlara verdikleri hizmet tatmin eder mi ikisi de bi halta yaramaz. en güzeli sınırsız iyi bağlantılı net i bağlatacan eve torrent youtube dizi film siteleri. ve canlı yayın linkleri ile istediğini izlersin.

d-smart kullanıyorum ancak kanal içeriği tatmin edici değil.
digiturk alın bence.

ikisini de kullandım, halihazırda digiturk kullanıyorum. önce şunu söyleyim ikisi de aynı şeyin farklı renklerini temsil ediyorlar.
dsmart, formula1 ve şampiyonlar ligi için, digiturk, moviemax, ligtv ve belgesel kanalları için tercih edilebilir.
maçla muçla işim olmaz sadece belgesel izlerim ben dersen kesinlikle teledünya tavsiye ederim.

dsmart da var, digiturk de.
her türlü digiturk derim.

teledünya da kullandım bir ara, ondan da memnun kalmamıştım.

öğrenci yoğunluğu olan yerlerde yeme içme kafe gibi işler çok para getirir. mesela çiğ köfte işinde de çok para var. mesele işini iyi yapmak. ev yemekleri yapan bi yer açarsanız ve yemekleriniz güzel ortam temiz ve fiyatlar abartı olmazsa herkes sizde yemek için kuyruğa girer. önemli olan şey mekanı seçmek yeri seçmek.

ya da özgün şeyler tasarlayan resimler yapan sanatçılar var. onlarla anlaşarak kaliteli baskılı tişörtler yapabilirsiniz. kendi çizimleri olduğundan patentte alırsınız. eğer karikatür çizimler ya da modeller beğenilirse yok satarsınız. patent olduğundan başkası da basamaz. mesele iyi bişeyler çizen biriyle anlaşabilmek ve bunları uygun fiyattan verebilmek. sırf özel üretim diye 90-100 tl den satarsanız kimse almaz. burası tr. şartlar belli 30-50 tl arasında güzel tişörtler olsa başka yerde de bulamasalar sizin mağazanızdan alırlar.

bunun gibi bi çok şey yapılabilir mesele işinizi iyi yapmak.

Kahvaltıcı aç bence.

Lokasyonu olarak nerdesin bilmiyorum ama beşiktaş ta kahvaltıcılar sokağı diye bi yer oluştu. Farklı bi ambiyansla müşteiriyi çekersen, iş tamamdır.

Kahvaltıcı fikri fena değil aslında. Ümraniye'de oturuyorum burada epey plaza da var tutar mı acaba :/

Bütçenin hepsini harcamadan bile açabilrisn bence kahvaltıcı. Çok para gideceğini sanmıyorum o kadar, bi şansını dene derim. Aa yer de önemli, iyi analiz yapmak lazım.

xperia z1 compact

LG G2

eşinin telefondan beklentisi ne? uygulama vs kullanmayan sadece tarayıcıyı kullanıp bazı yerlere girip basit uyygulamaları kullanan biriyse 1500-1600 tl bütçe çok fazla daha az harcayıp ihtiyaca yönelik iyi bi telefon alabilirsiniz.

samsung s4 ve samsung note 2 öneririm mesela. özellikle note 2 büyük ekran bataryası iyi ve s5 ile bi çok özelliği aynı. ekranı hd değil ama 720p bana sorarsanız yeter.

uygulamayla filan işi olmaz derseniz fotoğraf yönü iyi olan bi lumia alabilirsiniz. belki fotoğraf çekmeyi seviyordur. tarayıcısı filan da iyidir.

htc de premium kalite malzeme sunar ama eski modelleri bile pahalı ve batarya performansı pek de iyi sayılmaz.

sony xperia kısmına gelirsek çevremde kullanıp da mutlu olan kimseyi görmedim.

lg g2 güzel ama sanal tuşlar ekranı küçültüyor. 5 inç ekran oluyo 4 inç gibi rakamları salladım.

benim tavsiyem samsung un önceki jenerasyon modellerine bakın. özellikle 1000-1100tl ye alacağınız note2 baya iş görür. paranız da cebinize kalır.

ne olduğu belirsiz android telefon alacağına kullanması çok kolay, imajı on numara iphone 5c al gitsin.

hem apple sattığı ürünün arkasında duruyor hem de eşinin gözündeki algısı çok daha yüksek olur LG'ye, Nexus'a göre..

eşin teknoloji hayranıysa -> android
sadece işimi görsün diyorsa -> nokia lumia iyidir
ve hem işimi görsün hem de yorulmayayım diyorsa -> iphone

Eşim çok teknoloji hastası değildir, uygulamalarla çok işi olmaz. Fotoğraf ve video çekmek istiyor. Lumia veya xperia Z1 gibi geliyor bana sanki. Fotoğraf yönü iyi olan Lumia ne olabilir dersiniz?

lumia 1020 fotograf konusunda baya iyi. donanimi da guzel microsoft destek verdigi surece yeni surimleri rahatlikla alir.

tarayici ile facebook twitter rahatlikla kullaniliyor tarayicisi cok iyi. bunu neden dedeim lumialarda akicilik vs iyi ama facebook twitter gibi uygulamalar android ve iostaki kadar stabil degil. tabi ki ileride duzelebilir. esiniz fotograf videoya onem veriyorsa baya mutlu olacaktir.

twitter.com buna baksana. ben her canım sıkkın olduğunda buna bakıyorum. boşver boolum :')

1- bir yerlere ödeme yaptıysan iyi hatırla.
2- kasayı tam devraldığından emin misin.
3- senden başka kasanda işlem yapan varsa, onlar bir yere ödeme yapmış olabilir.
4- senden başka kasayı açan varsa, onlar almış olabilir.
5- kamera varsa o günü güzel bir inceleme. atladığın bir detay olabilir.
6- müşteriden para almayı unutmuş olabilirsin.

aklıma gelenler bunlar. inş. bulursun.

pos ile yapılan satışlarda, müşteri ile sohbete dalıp, ödemeyi almayı unutuyorum bazen. öyle bir şey de olmuş olabilir..

ne iş yapıyosun nerde çalışıyosun bi düşün kafanı kullan. zamanın da ben de benzer bi işde çalıştım açığım çıkıyordu ama bilerek yapmadığımdan bazı açıkları kullanıp açığımı kapatıyordum. cebimden ödemiyordum. çünkü kasa tazminatı filan da almıyordum. vicdanen de rahatım o yüzden. sen de biraz kafa yor. büyük bi firmaysa ve haklarını tam vermiyorsa tüm şartları zorla. ama tazminatını vs veriyorlarsa kasa tazminatı yani. ödeyecen başka çaren yok.

ilk bisiklet 20 kilodur büyük ihtimal, ikinci 7-8.

markası, bisiklet üzerindeki aksamın kalitesi ve en büyük etken de bisikletin ağırlığı olabilir.
ucuz olan bisikletin kadrosu alüminyumken muhtemelen diğer bisiklet carbondur

3150tl olan: 11,9 kg diyor
269 tl : 14kg

edit: pahalı olanda bu özellikleri
Frame : PRO RACE ALLOY 7005 DB HYDRFORMED TAPERED
Fork : ROCKSHOX XC30TK QR COIL 100MM + POPLOC
Headset : FSA ORBIT N°57B 1 TAPERED
Bottom Bracket : SHIMANO PRESS FIT KSMBB7141A
Crankset : SHIMANO FCM552 24x32x42 HOLLOWTECH II 10S
Stem : EASTON EA50 8° 31,8 75MM (S), 90MM (M), 100MM (L,XL)
Seatpost : EASTON EA50 31.6x350
Handlebar : EASTON EA30 LO 31,8x20x635
Front derailleur : SHIMANO KFDM59110L6 DEORE 10S
Rear derailleur : SHIMANO RDM670 NEW SLX SHADOW 10S
Brakes : SHIMANO BRM395 160MM
Shifters : SHIMANO SLM591 DEORE 3x10S
Saddle : SELLE ITALIA X1 WHITE/RED
Wheel : MACH1 SUBZERO + SHIMANO RM66 32H
Sprocket : SHIMANO HG62 11-34 10S
Tires : SCHWALBE RACING RALF 26x2.1
Weight : 11,9 kg
Size : S,M,L,XL

ben o kadar da ayıramıyorum,
bu yaz bisiklet alıcam, iyi bisiklet* olsun istiyorum
duyuruyu takipteyim

iyi bisiklet:

1-hafif olacak.
2-gobek ve cant aksami iyi olacak
3-vites arka attrici vs gibi parcalarin ust duzey olmasina gerek yok. duzgun kullanirsan hepsi ayni. ama agirliklari da model arttikca hafifliyor
4-amacina uygun bisiklet alinmali

yazlikta sahilde duz yolda bineceksen bisanin vitessiz kontra fren agir bisikletleri bile isini gorur hem de agir olmasi daha fazla efor sarfetmeni ve ter atmani saglar.

ama yok ben asfaltta binecem ama km de yaparim 150 200 km binerim diyosan yol bisikletlerine ve yaris bisikletlerine bakman lazim.

yok ben ormanda arazide gidecem yollar cakil cukur diyosan kalin tekerli sehir bisikleti ya da dag bisikleti almalisin.

ayrica uzerinde amortisor olan bisikletleri tavsiye etmem. hele ortasinda da amortisor varsa kacin. hem ekstra enerji harcarsiniz hem de cok cabuk curuyor o parcalar.

bayağı bir soru sormuşsun. iki bisiklet arasındaki farktan başlayayım:

bir kere lapierre ithal, tunca yerli. fiyat ayrımının başlama noktası burası.

kadrolara gelirsek tunca hi-ten kadro kullanmış. hi-ten bisikletlerde kullanılan en ucuz çelik çeşidi. bisiklet kadrosu çelik olmaz mı? olur. ama çelik kadro kullanan firmalar inanılmaz kaliteli alaşımlar üretiyorlar ve o ürettikleri çelik kadrolar da efsane oluyor zaten. ama artık kalmadı sanırım pek. hi-ten bunlarla kıyaslanacak bir çelik değil. su borusu da derler, o şekilde anlayabilirsin hi-ten'in ne olduğunu. lapierre ise alüminyum kullanmış kadrosunda. alüminyum kadrolar çelik kadrolara göre daha hafif ve gelişen teknoloji sayesinde alüminyum kadrolar da çelikler kadar sağlam artık. hi-ten'i çelik kabul etmiyorum burada, alüminyumla hiç kıyaslama.

maşalara gelelim, tunca büyük ihtimalle yine hi-ten'den imal düz bir maşa kullanırken, lapierre amortisörlü, orta seviye diyebileceğim bir maşa kullanmış.

jantlara bakarsak tunca'nın jantları hakkında bilgi yok ancak onların da herhangi bir mahalle bisikletçisinde 20-30 liraya bulabileceğin jantlardan olduğunu tahmin ediyorum. lapierre'in jantları mach1 subzero çemberler ve shimano göbeklerden oluşmuş. şunu söylemem lazım ki lapierre'in jantları da iyi değil fakat her haliyle diğerlerinden iyi oluyor tabi. burada iyi kıstasımız tahmin edebileceğiniz gibi hafiflik ve sağlamlık.

gidon, gidon boğazı ve sele borusu tunca'da en ucuz şekilde imal edilmiş, muhtemelen yine çelik. lapierre'in bu parçalarının hepsi easton marka. itiraf etmem lazım ki lapierre'de kullanılan jantın da bu parçaların da markalarını daha önce hiç duymadım. ya o kadar kaliteli değiller ya da türkiye'de tercih edilmediğinden bilmiyoruz.

-edit: easton gayet ünlü ve iyi bir markaymış lan, ben ritcheylere bakmaktan başka bir şey görememişim.-

tunca'nın hiç bahsedilmemiş olan selesi ve lapierre'in selle italia marka selesini de geçtikten sonra lapierre'in en büyük farkı atacağı kısma geliyoruz.

tunca çin'den gelen sunrun marka bir vites seti kullanmış. aynı markayı zamanında kullanmış biri olarak vitesinizi istediğiniz dişliye atmanın pek kolay olmayacağını söyleyebilirim. atmadığı dişliler de olacaktır muhtemelen. öte yandan lapierre'deki shimano deore/slx kombinasyonu vites setiyle vites geçişlerini hissetmezsiniz bile. bunlar shimano için bile üst düzey sayılan parçalar iken sunrun dediğimiz marka shimano sis kadar bile iyi değil. ayrıca sunrun marka rublemi pedala asılarak kırmıştım ama henüz shimano ruble kıramadım, kırana da rastlamadım.

son olarak frenleri kıyaslayacaktım ama bir gülme aldı. tunca'da markası belirsiz bir v-fren var. aslında çok da fark etmez markası diye düşünüyorum, fren pabuçlarını değiştirince hepsi aynı olurmuş gibi geliyor. lakin lapierre'de hidrolik disk fren var, yine shimano marka. bunun rahatlığını ve performansını kullanmadan hayal etmeniz güç.

lastikleri unutmuşum. tunca'nın lastikleri yine muhtemelen markasız, bisikletçilerde 20-30 liraya bulunan lastikler iken lapierre schwalbe racing ralph kullanmış.

son söz olarak, üst düzey bir bisikleti bir seferliğine sürmeniz benim bu anlattıklarımdan çok daha güzel bir şekilde anlatacaktır bu ikisi arasındaki farkı.

daha genel konuşmamız gerekirse bisikletler hakkında, büyük oranda @ergenpezeveng'e katılıyorum. kullanım amacınıza göre bisiklet alın. sahilde sürmekten başka bir işiniz olmayacaksa bütün bisikletler size aynı tadı verecektir. tek derdiniz iki teker üzerinde olmaksa, keyif için sürüyorsanız ucuza kaçmanız bile iyi belki. paranız cebinizde kalır. specialized marka, 8.5 kilogram bir dağ bisikleti görmüştüm bir ikinci el ilanında. sadece sahilde kullanılmıştır yazıyordu. bu çok garip bir durum.

bir de bilmeyenlerde çok amortisör daha iyi algısı oluyor. çok amortisör öncelikle çok ağırlık demektir. ihtiyacınız olmayan amortisörü taşımayın boş yere. bu sebepten sadece asfalt yol için tasarlanmış bisikletlerde amortisör yoktur. ama şehir içinde kaldırıma inip çıkma, bozuk yola girme gibi durumlarınız olduğu için, ve bu bisikletler konfor bisikleti olduğu için şehir bisikletlerinde genelde amortisör olur.

bu duyuruyu açmış olmanızdan hareketle, orta amortisörle işiniz olacağını sanmam. dağ bisikletlerinin bile çoğu tek amortisörlüdür çünkü orta amortisör ön amortisörden bile fazla enerjiyi emer. bu da yokuş çıkarken daha fazla yorulmanıza, düz yolda son hızınızın düşmesine sebep olur. çift amortisörlü bisikletler yok mu peki? var. onlar da genelde şöyle işler için kullanılıyor: www.youtube.com

custom olmayanlar da fazla tüketiyor.
customlarda çok fazla sistem uygulaması var. çoğu gereksiz.
ve senkronizasyon çok şarj yer. gmail hesabınız özellikle. calendar'dan picasa'ya kadar dakikada bir senkron yapmaya çalışır. custom romda yapılması gerekenler;

-rootlayıp gereksiz sistem uygulamalarının kaldırılması.
-kurulu hesapların gereksiz senkronizasyonlarının kaldırılması.
-aydınlatma sürelerini ve seviyelerini düşürmek
-enerji tüketimi düşük bir modem yüklemek.

@oraletarya
enerji tüketimi düşük bir modem nedir nasıl yüklenir

soruyu yanlış anlamışım.

cihazda kullanmadığınız uygulamaları kaldırabiliyosanız kaldırın. kaldıramadıklarınızın güncellemelerini kaldırın belleklerini silin ve devre dışı bırakın.

kendi yüklediğiniz uygulamara da bakın zararlı şeyler olabilir.

gps erişimini tüm uygulamalara açmayın yoksa sürekli senkron olmaya çalışırlar her uygulama ayrı ayrı bağlanır bu da şarjı etkiler.

pil ömründe ekranın açık kalma süresi ve telefonun uyanık kalma sürelerini karşılaştırın ekran kapalı olduğu halde telefon uykuda değilse sorun var demektir. bişeyler telefonunuzu uyutmuyor.

genelde güncellemeden sonra androidde bu tür şeyler oluyor. telefona format atmanız sorunları çözebiliyor.

clean rom'lar tercih edilirse sorun kalmayacaktir. rom aciklamasinda onlarca kullanilmayacak uygulama gorunuyorsa tercih edilmemeli. stabil ve temiz romlar aksine enerji tuketimi konusunda yari yariya iyilestirilmistir.

@crvena zvezda, modele ve versiyona göre telefonların şebeke modemleri var android'de. Misal benim UCLF6 çok iyi bir şarj süresi sunuyordu. sonraki sürümler ile uclc5 geldi. bunun tüketimi çok fazla. xda'dan modeline ve sürümüne uygun modemler elde edip recovery ekranından flaslayabilirsin.

bernardo (züccaciyeci)

metro turizm

kvk

Metronet.

(bkz: teleservice)

McDonalds, Burger King, Digiturk ilk aklıma gelen bunlar.

www.sikayetvar.com

yurtiçi kargo

www.sikayetvar.com

buradan en çok hangi markalar şikayet almış bakabilirsin.

cevabım garanti bankası.

(cevapları kontrol etmeden yazarsan böyle olur. m e l t e m daha önce yazmış.)

Pegasus

metro turizm, yurtiçi kargo, bütün bankalar, sony

arzum, istanbul bilişim, atasun optik, burulaş, aras kargo.

mng kargo, digiturk

finansbank - garantibankası

aral game - digitürk

(bkz: dominos pizza)

hiç yıldızımız barışmadı kendisiyle ve yalnız da değilim.

garanti bankası

karaca home

metro turizm

digiturk

kuryenet.harbi cok kotuler.

aktif ileti

MADO
Metro Turizm
Pamukkale Turizm
Yurtiçi Kargo
Garanti

Benim top5'im de bu şekilde

Digiturk net.

ne kadar günah o kadar ateş gibi bi anlamı var bence.

ateşine dayanabileceğin kadar günah işle diye bir söz de vardı.

bir hocamiz vardi "cehennemle atesi bagdastirmayin orda korkulariniz karsiniza cikacak" derdi. yani mantikli aslinda cogu insanin korkusudur ates o yuzden cehennem dendigine aklimiza gelen ates oluyor sanirim.

Bana da sanki tanrının aktif olarak insanları cezalandırmayacağı, cezalandıranın insanın kendisi olacağı gibi geldi.

Sebep şu olabilir;
Cehennem olup olabilecek en kötü yer diye tasvir edilir dini kitaplarda, ancak bu kadar kötü yere gönderme işlemi de tanrıyı kötü yapar (tabi hümanist bakış açısıyla). Belki de bunu bertaraf etmek amacıyla, cehenneme gitmek kişinin sorumluluğundadır gibi bir mesaj verilmek istenmiş olabilir.

Not: Agnostiğim.

bence demek istiyor ki cehenneme şerefsiz, hırsız, katil, düzenbaz, orospu çocuğu, nerde pislik bi şey var onlar gider. sen de oraya gidersen ne olur, haliyle çok üzülürsün. overthrower'ın dediği gibi, "allah çok kötü" dedirtmemek için, "allah bi şey yapmıyo ki, yaptığının karşılığını veriyo bak seni oraya koyuyo, bi şey yok ki orda hehe, siz yapyıosunuz her şeyi" diyorlar.

bence böyle. belki.

insanların işledikleri günahlar cehennem odunu ya da ateşi. ne kadar günah işlersen o kadar ateşini götürüyorsun. başkasının günahını üstlenmiyorsun. başkası seni kurtaramaz demek istiyor...

Bana böyle ilk görüntüdeki değil de ikinci görüntüdeki olacak diyo gibi geldi. Herkesin günahı kendine; kimisi o şekil yanar, kimisi bu şekil yani:

i.hizliresim.com

ateşe dayanabileceğin kadar günah işle de demiş büyükler. ne kadar günah, o kadar ateş mantığı.

@pandispanya

ahahahaha, ellerini ısıtmak ne demek yaa ahsafdgf

:D ne bilim ya o da az günah işlemiş işte anca o kadar ahah

orada ateş olmayacak, günahların yanında ateş(veya başka bir formda) seninle gidecek, sana onlar çektirecek demek. O başka formun da vicdan olup için için yakacağından şüpheleniyoum.

@pandspanya günah dolu nü çalışmanı alkışlamakla birlikte cehenneme ateş olarak götüreceğini bilmeni isterim.

Tabi ki cehennemde ates vardir.inanlar icin bir ayet der ki "cehennemin yakiti insanlar ve taşlardır" insanlar oraya ates goturmezler.cehenneme gidenler isleikleri gunah kadar yandiklari icin oyle bir tabir kullanilmistir

Ne kadar günah o kadar ateş.

Kutuba yakın insanlar için cehennemde sadece donmak varmış. Bizdekinin ve arapların tam tersi. Ateş de cennette olacakmış diyorlar.

cehennemde ates olmayabilir. kuran da insanlarin anlayabilmeleri icin tasvirler kullanilmis. orasi baska bi alem baska bi boyut. o yuzden belki de bizim su anki halimizle algilayamayacagimiz bi yer. bu nedenle de cehennemin kotu ve insani acitacak bi yer aldugunu anlatmak icin kullanilmis bi benzetme olabilir ates. hatta cezadan kasit fiziksel bi ceza da olmayabilir. tamamen algilayamadigiz turden seyler olabilir belki de tahmin ettigimiz gibi ateslerde yanmaktan irin icmekten vs daha kotu seyler vardir bilinmez.

simdi herkes kendi atesini goturur olayi da su yani kafanda canlandirinca illa orda yanacam gunahim su kadar sevabim su kadar diue dusunme. belki de yasadigimiz seyleri farkli boyutlardan gorunce akil almaz acilar yasayacaz. mesela su anda insanin vicdani var bazen biri birini oldurur vs. bi suc isler vicdani rahat etmez hergun olmekten beter olur. bi zaman sonra kendini oldurebilir. bu tarz bi aci da olabilir. ama orda kurtulusin yok tabi. ve kat kat agir olabilir.

yani sen ne yaparsan nasil yasarsan ona gore cezalandirilirsin. ceza ise sembolik sekilde anlatilmis. gittiginde bam baska biseyle karsilasabilirsin. hayal ettiginden daha korkinc olacagi kesin ama onu diyim. bi ihtimal de aslinda herseyin cok basit olmasi kuramda yazanlarin aynen olmasi. ama bence oyle degil. zamani gelince goruruz artik:))

herkesin cehennemi kendine diye yorumlayasım geldi.

gmail ve chrome ile birlikte kullanıyorsanız eklentiler dahil her şeyi yedekliyor gmail. istediğin her bilgisayarda kendi browser'ını kullanabiliyorsun oturum açarak. diğer browserlarda ise sık kullanılanlar menülerinden içe/dışa aktar seçenekleri var.

Sene olmuş 2014 xp daha iyi değil. Bilgisayar çok eskiyse o başka tabi. Win7 driver sorunu çıkartabilir. Tarayıcı için de ben firefox'da şunu kullanıyorum:addons.mozilla.org

sık kullanılanlar yöneticisi gibi bir şey var, bütün sık kullanılanları bir arada görebildiğiniz yer. tarayıcının içindeyken sık kullanılanlara tıklayın görürsünüz. orada dosya menüsünden export / dışa aktarı seçin, klasörü belirleyip tamam deyin. tek bir html belgesi olarak bütün sık kullanılanları oraya listeler varsa kategorilerle beraber.

xp desteği bitti zaten ileriki sürümlere bakın.

hangi tarayiciyi kullaniyorsunuz? chrome kullanmiyorsaniz. pc ye chrome kurun. ayarlardan ice aktar gibi bisey olmasi lazim. ice aktar deyip kullandiginiz tarayiciyi secin. sonra bir gmail hesabi alin. chrome kullanirken oturum acip tanimlayin. her seyiniz yedeklenir. zaten chrome kullaniyorsaniz gmail tanimlayin.

pc nizin benim pc mden eski olacagini sanmiyorum. bence win7 kurun. ben bile sorun yasamiyorum.

benim pc: p4 3.0 islemci 2gb ram.

win7 kurarsaniz bi cok driver i kendi bulacaktir ve win.old klasoru de baya is goruyo. yedek alma derdiniz olmuyo. formattan sonra oyun save leri dahil herseyinizi alip isinize yaramayan sistem dosyalarini silersiniz.

Tarayıcı olarak firefox kullanıyorsan yedek almak için mozbackup kullanabilirsin. Bu program ile yer imlerini, kayıtlı şifrelerini, eklentilerini, tarayıcı geçmişini vb. yedekleyebilirsin. Ayrıca thunderbird kullanıyorsan onun da yedeğini alabilirsin..

mozbackup.jasnapaka.com

tempolu yürüyüş yapabilirsin gün 30dk yada bir saat. kalp atışlarını hızlandırmak yağ yakımını hızlandırır.
ekmeği kes komple. ekmeksiz de doyarsın merak etme. salataya aban, yağsız olsun, sirkeyi nar ekşisini falan dök ye. akşam 5-6 dan sonra bişey yeme. acıkırsan bi tane meyve yada yine salata.

Çay şekeri dahi tüketmedim derken çay şekerini/sofra şekerini zaten tüketmemen gerekiyor, bu ekstra bir özellik olmamalı. Ekmek fazla, 4 dilim ekmek mi olur boşuna karbonhidrat alımı. Ekmek yeme. O iki haftalık süreçte verdiğin 1 kilonun yağ olduğunu düşünmüyorum ben; muhtemelen ödem atmış su kaybı yaşamışsındır, onun sonucudur o 1 kilo. Zumba nedir ne değildir bilmiyorum, doğru düzgün kardiyo antrenmanı yapıp nabzını yükselt ve yağ yakımı yap. Bu koşu olur yürüyüş olur yüzme olur bisiklet olur kürek olur ip atlama olur. Bunlardan birini seç hangisi uygunsa. Ayrıca iki günde bir de olmasın bu her gün yap. Neticede çok büyük kas antrenmanı yapmıyorsun dinlenmene gerek yok.

yapacağın ne varsa yap lakin bunların yanında su içmeyi ihmal etme. yalnız su içmenin incelikleri var. su moleküllerinin fiziksel olarak hareketli olması faydasını artırmakta. su içmeden önce suyu haraketlendirmek gerekiyor. durgun su içmemeye çalış. damacanadan alıp içebilirsin. hazır şişede alıyorsan sallayıp içebilirsin. su içeceğin zaman hepsini birden içmek yerine azar azar içmekte fayda var. her seferinde bir çay bardağı kadar içmen yeterli olacaktır. günlük tüketimi biliyorsundur zaten. sabah aç karnına veya yemeklerden önce falan kısmını herkes biliyor. o kısımlara girmiyorum. sadece su içme şeklini dediğim gibi yaptığında normalden fazla ayda 1,5 kilo vereceğini garanti ediyorum. sonuç almaz iseniz verdiğimiz tavsiyeyi hiçbir bedel ödemeden geri alıyoruz. bilginize

Ekmeği kes, zeytinyağlı salata ye. Et ye. Ara öğün yapma.

diğer önerileri bilmem de, bahsi geçen beyaz ekmek değil ise lütfen "ekmek yeme" tavsiyelerini dikkate alma.

"12.b vitamini eksikliği yapar, kronik yorgunluktan tut da şizofreniye kadar yolu vardır"

Ekmegi buraya yardim 4 dilim diye ama 2 gün öyle gelişimdir herhalde. 2 dilim kadar yiyorum zaten. Günde 2 litreden fazla iciyorum. Benim anladigim aslinda su yahu ben zaten normalde deli kalori aliyormusum su an çok çok az aldigima gore otomatikman zayiflamam gerekmez mi?

yalilacaklari yapmissin zaten. ama bunlari kardiyoyla desteklemen lazim.

1- belinde, ayak eklemlerinde vs sorun yoksa ip al ip atla. pahali bisey alma 5 6tl ye satiliyo en fazla ben 3 tl ye almistim.

2- bunu yapamiyosan bisiklet sur. yavas yavas basla sonra hizlandir. mesele klap atisini hizlandormak. ama kendini de cok zorlama bunu dengeli yapmalisin. yorulmalisin ve her yerinden ter akmali diye basitce aciklayim yani 20 dk gezip terlemeden eve girme.

3- bunu da yapamiyosan yuruyus yap. tempoyu hizlandir gittikce ve yine kalp atisin hizlansin biraz terle. zamanla yuruyus basitlesir alisirsin bu kez ufak ufak kosmaya basla.

painte gir "resize" ikonu var yukarıda, orayı tıkla bir pencere açılacak.
orda yüzde olarak küçültebilirsin. ama 2 yüzdeyi de eşit küçült yoksa fotoğrafın şekli bozulur.
yani birinde 50% küçülktüyorsan, diğerinde de 50% küçült

uzat/eğ ile yaparsan paint pikselleri çok bozuyor. onun yerine paintte "ctrl+a" sonra da "ctrl+w" yaparak oran bazında küçültme yapabilirsin.

bu işlemi birden çok dosyaya yapmak için microsoftun bir tool u var. powertoyz diye aratırsanız gelir. direk sag tıklama menüsüne girer. çok basit ve kullanışlıdı tavsiye ederim.

paintle yapma da, hani microsoft ofice'in bir resim görüntüleyicisi var ya ikonu koyu pembe olan. resmi onda aç,edit picture seçeneği var orta-üst bölümde
oraya basınca, sağ frame açılacak, resize seçeneği var orada da alttan ikinci satırda.
orayı kullanarak yapabilirsin

Supersiniz! Tesekkurler herkese.

yeniden boyutlandir. oraya girince pkisel degil de yuzde olarak secili kalsin yuzde kac istiyorsan pat diye kucutur yazip enter yapica. baska programlara hic gerek yok.

orjinal kozmosun ilk bölümünde var. teorik olarak tabiki, daha kendi güneş sistemimizden çıkamadık ki karadeliğe ulaşıp tatbiğini yapalım.

eksisozluk.com

kara deliğin kütlesi ve sahip olduğu kütle çekim enerjisi bunda etkilidir.
biraz karmaşık bir konu ama en basit haliyle şöyle diyebiliriz; boyutları büyük kara deliklerin çekim kuvvetleri küçük kara deliklere göre daha azdır. büyük kütleli kara deliklerin yakınlarında kütle çekim enerjisi düşük olduğundan zamanın yavaşlaması, maddenin veya ışığın bükülmesi vs. durumlar daha bir ihtimal dahilinde oluyor.
fakat tabi bunlar hep teori.

en azindan benzeri yasandi. karadelik degil ama uzaydaki astronotlar bize gore daha gec yaslaniyor. karadelik etrafinda da zaman yavaslar. hatta kara delige girersen zaman durur. biz senin goruntunu sabit olarak goruruz. tabi bu bize gore. oradaki fizik kurallari farkli isliyor olabilir. yani sen aslinda durmuyo olursun ve hayatina devam edersin. tabiki ongorulere gore karadeligin icinden sag cikamayiz. en azindan bizim bildigimiz anlamda olamayiz.

antik.eksisozluk.com

Giriş yaptıktan sonra "ben" kısmı altından görünebiliyor ama zamanın ötesidekiler kısmı bi süre önce kalktı. "çok kötü" şeklinde oylananları göremiyorsun.

Eskiden tam olarak anlaşılıyordu, ama şimdi dolaylı olarak anlayabiliyorsun. Mesela bir haftanın dikkat çeken entrtlere girmesine rağmen beğenen entrylerinin sayısı artmıyorsa bu entrynin kötü oylandığı anlamına gelir.

karma puanın düşüyo bi de. anlık anlayamazsın zaten de belli bi zaman sonra anlaşılıyo en çok ilgi gören entry belli ki baya - lenmiş. ama bence sallama o şeyleri. ben bakıyorum adamın karma puanı 500 600 ne yazmış lan diyorum. tamamen boş şeyler yarısı bkz. filan. genelde bayan yazarların karmaları yüksek oluyo ama içerik boş. en çok onlarda dikkatimi çekti. bi keresinde birinin nickaltına baktım yazdıklarını okumadan güne başlayamıyorum filan demişler ulan ne yazıyo dedim bi baktım bakmaz olaydım ya. neyse çok takma bunları düşündüğünü yaz.

@ergenpezeveng henüz birkaç yüz tane entry olduğu için karma yok bende ama tespitinde haklısın. he karma olsa da düşmüş kalkmış pek umursamam zaten :)

daha önce de sorulmuş bu soru. anlaması kolay. en beğenilenlerdeki entrylerin sayısı sabit kalıp, oylanan entrylerinin sayısı artıyorsa eksileniyor demektir.
ayrıca bayan yazar olman bir şeyi değiştirmiyor. fikirlerini yazdığında eksileniyorsun.

Karma puanı hemen düşüp çıkmıyor. Onlar ara ara hesaplanıyor. Editleyecek kadar süre tanımıyor karma. Ama diyelim ki en beğenilen entry'leri 100 tane. İnsanlar oylamış oylamış o entry'yi hala 100 tane. Normalde + olsa o oy, 101 yazması lazım. Demek ki - diye düşünülebilir.

firefox + video download helper plugini
(denedim çalışıyor :D)

firefox'u kaldirmistim, bakayim tekrar:)

tr.savefrom.net

internet download meneger var ama en pratiği firefox.

adam bu işe başlamadan önce fakirdi. öğretmenlik işinin yanında araba yıkama şirketinde de çalışıyordu. baktı bu işte iyi para var, para tatlı geldi ve devam ediyor.

hayy paranin goxunu seveyim..para var huzur yokk!

tam olarak sorunun cevabını son sezonun son bölümünün son beş dakikası cevaplıyor..o dokunuş o bakışlar..

cevap son bölümde dostum :)

tatava yapma izle geç diyorum. tek beklentin aksiyonsa sıkılabilirsin tabi. karakterler ön plana çıkıyor bu dizide.

dizi yavaş gidiyor ama gerçekçi ve sağlam adımlarla gidiyor bence bırakmayın.

sorunuza gelirsek adam ezik bir hayat yaşamış kendi çağında bir öğretmen klasik bir yaşam, ev iş okul para derdi vs. bi noktadan sonra gücü hissedince hayatı hissedince bırakamıyor

son bi is daha:)) hep o son isler zaten.

bi de baya oara yapiyo ama heo boyundan buyuk islere kalkistigindan buyuk oynuyor kazandigi kadar kaybediyor da ama boyle basit degil diziizleyince mantikli yani.

bi de dizi abi mantikli ama dizi olarak mantikli yoksa gercek hayat dersen hic bi dizi izlenmez:))

adam hayatında heyecan istediğinden kötü işlere girmedi. gururundan girdi. eski sevgilisiyle onun kocasıyla ortak iş yapmış bu eskiden. onların karşısında kendini ezik hissediyor. onlardan tedavisi için borç almayı kendine yediremiyor. bakıyor ki uyuşturucuda iyi para var, o işte iyi de, o yüzden yapıyor.

sonra da güç sarhoşu oluyor işte.

biz onun sarhoş oluş sürecini, değişimini, dark side'a geçişini izliyoruz.

ben pison break ciyim hacilar daha heycanlii

ayni durum bende de vardi. note2 kullaniyorum. hergun hata raporu yolladim em az 10 15 kere. gecenlere 30 kusur mb lik bi sistem guncellemesi geldi halloldu sorun. tabi cihaz y.disi cihaz turkleri ne kadar iplerler bilmiyorum. o yuzden ben hepnparalel ithalat alirim. ama avrupadan gelen olacak.

xboxpirate.eu

internette ufak bi arastirmayla cozebilirsin. ben fw cihaz kullandigim icin jtag olayini bilmiyorum malesef. ama konuyla ilgili turkce icerikler mevcut.

tek cd olan oyunları yüklerken sıkıntı yok ama çift cd olanlarda napıcam bilemiyorum.

xboxpirate.eu
tek klasör içinde 2 tane dvd klasörü olacak

demek ki insanların duyguları körelmemiş. ağlayabilen insan özel insandır.

"askolsun sana cocuk askolsun"

romantik devrimci diyorum ben bunlara. gülüyorum da valla bu ifadeyi gördükçe. zerre üzülmediğine adım gibi eminim bunu yazan kişinin.

gerçekten ağlayacak bişeyleri yok. -mış gibi yapıyolla ya da pek şiddetli olmayanı şiddetini artırıyolla.
aynaya baktığında kendini aslan gibi gören sarılı kedi fotoğrafı vardır, illa ki görmüşündür internette. sosyal medya kediye kendini aslan gibi gösteren, yani gerçekliği çarpıtan, abartan.. bir şey. soruya da pay biç işte.

ben de iğreniyorum açıkçası. burada onların yaptığını yapıp, o kadar kötü bir insan olmadığımı ve pek çok şey için üzüldüğümü söyleyeceğim. berkin'in vefatı da, pamir de çok çok üzdü beni. ama "ah be çocuk... nereye gittin..." gibi aptalca şeyler yazma ihtiyacı hissetmedim. çevremdeki diğer insanlar da hissetmedi.

bunlar çok acı şeyler ve insanların, hazır düşüncelerini dile getirme imkanı varken, bunu yapmasını anlayabiliyorum ama sözlük bu konuda cidden iyice saçmalamaya başladı.

100 kişi yazıyorsa, ben ancak 10 tanesinin iyi niyetli ve insani duygularla yazdığına inanıyorum açıkçası. gerisi hikaye. bütün gece uyuyamamış, sabaha kadar ağlamış, kedisine bir şey olsa bir hafta kafayı yiyormuş... iyi de bunun pamir'le ne alakası var? sen çocuğun yasını mı tutuyorsun, kendi reklamını mı yapıyorsun? sürekli kendinden pay biçmeler, gereksiz ve zorlama empati çabaları... gerizekalı değiliz, çok belli oluyor yani kimin vicdan mastürbasyonu yaptığı kimin iyi niyetle yazdığı.

ha bunu belirlemek, konuşmak bizim işimiz mi? değil. bana ne, istiyorlarsa sabah akşam ağlasınlar ah be çocuk diye. ama ben gördüğüm zaman ifrit oluyorum, bunu yapan tipleri samimi bulmuyorum, kusura bakmasınlar. insanlık ya da duygusallık sözlükte "nereye gittin çocuk... :(" gibi 3. sınıf duygusallık numaraları yapmayı gerektirmiyor.

işsizlik. işsiz olmasa bir şekilde sosyal medyada fazla zaman geçirmek.

bundan dolayı bir kısmı cidden üzülürken, diğer bir kısmının sadece kendi reklamını yapmak için biraz fazla saçmalaması.

bir kısım sadece yazacak birşeyler olsun diye bile yazıyor olabilir.

samimiyetsizlik.

bi de kafa yapisi. mesgul olmak icin bi olay ariyolar. o gunun olayi neyse onun hakkinda konusuyorlar. 3 gun sonra unutuluyo hop baska bi mevzu.

olayin yapmacik oldugu surdan belli mesela bugun bi olay hakkinda yazmis. 2 hafta sonra baska bi konuya yogunlasmis millet. ama bugun yasanan olayin bi benzeri de yasanmis. o gun ne meshursa millet ona yaziyo. gecen sefer benzer olayda yazilanlar vs. hepsi hikaye yani. cunku ayni olay bi baska gun yasaninca gormezden geliniyo. elde halihazirda yazacak bisey oldugu icin ona yogunlasiyo millet:)

kimin imanlı kimin imansız olduğunu belirleyenlerden sonra şimdi de kimin üzülüp üzülmediğini tespit edenler çoğalmış. kim hangi kelimeyi kullanırsa kullansın arkadaş, size ne ya. ne bu herkesin her şeyini eleştirme hastalığı. bi dönsün herkes kendine baksın önce de ülkecek girdiğimiz şu bok çukurundan kurtulalım.

O degil, sizin karsi tepkinize karsi bende de bir karsi tepki olustu mesela. "vicdan masturbasyonu" diyenin agzina plastik terlikle vurmak istiyorum.

Simdi bir sonraki de bana gicik olsun, boyle zincirleme gidelim.

@rectoa, iyi de bunun sonu yok ki? olay damdanakan'ın dediğine geliyor. şimdi siz bana uyuz olacaksınız, başkası gelip size uyuz olacak, böyle kahvedeki amcalar gibi "BEYLER SAKİN" diyerek, her şeye yorum yaparak günleri tüketeceğiz.

ben gördüğüm tablonun iğreti ve fazla yapmacık olduğunu, insanların çoğunun samimiyetsiz davrandığını düşünüyor ve bu duyuruda da bunu belirtiyorum. bu benim kişisel fikrim. buna takılman, "her şeyi eleştiriyosunuz siz de" demen anlamsız o yüzden bence. bana eğreti geliyor, beğenmiyorum. bu kadar basit.

insanların yapmacık ağlaklık yapma hakkı olduğu gibi, benim de bunu beğenmediğimi söyleme hakkım var sanıyorum? çoğu kişinin yaptığı şey, yarın hatırlamayacağı bir olay üzerinden vicdan mastürbasyonu yapmaktır. bana göre. size göre de değildir.

olan bir şeyi tartışmakla yoktan drama var etmek bence farklı şeyler.

kavanozu ayarla resmi uygun boyutlarda bas ve kes. resmi pvc kaplat. kenarlarını sınırdan kes. sonra kavanozun içini bulanık suyla doldurup onu da içine o şekilde koyacan.

içindeki su farklı gibi sanki? normal bulanık su degil gibi

yok canım bildiğin su içine bulandıracak bişeyler at. ketçap sık hem kırmızı kırmızı daha güzel olur:) o değil de suyun içinde zamanla değişik mikroorganizmalar üreyebilir. odandayken bi gece şişeyi kırıp kulaklardan içeri girebilirler dikkatli olmak lazım:))

İçindeki sıvı ile iligli dün şöyle bir duyuru vardı, belki yardımcı olur.
eksiduyu.ru

www.instructables.com gıda boyası

rehber...sol seçenek tuşu(menun solundaki)...içe aktar/dışa aktar

chrome da bende de sorun var. hatta genel olarak videolar sorunlu. video açınca takılıyor vs. özellikle hd video izleyemiyorum. ama firefox ta yağ gibi akıyor. yani yapacak bişey yok.

1- kablolu bağlantı imkanın varsa kabloyla bi dene bakalım bağlanacakmı sorunsuz olarak.

2-başka bi cihazla bağlantını kontrol et belki de modeminde sorun vardır.

3-kablolu bağlantıda da sorun çokarıyorsa ve internetin varsa laptopta donanım sorunu var demektir. eğer kablolu da bağlanıp wifi de bağlanmıyorsa driver lara bi daha bi bak ya da bazı modemler bazı cehazlarda sorun yaratabiliyor o tür bişey olabilir. tabi ki yine laptop un kendin de de sorun olabilir.

note 3 alırdım android işletim sistemini daha kullanışlı buluyorum ve samsung galaxy note serisi ile baya başarılı

5s derdim ben.

3 jenerasyondur iphone kullancısı olarak genel sıkıntılarını dile getireyim. şarjı çok yiyor. şöyle ki günde 1-2 kere şarj ediyorum. sık kullanıyorsan sıkıntı yaratabilir.

application açısından da önde iphone fersah fersah önde. keza jailbreak ile apayrı bir cihaz haline geliyor iphone, gerçi android sistemlerde de custom rom'lar mevcut. onları hiç kullanmadığım için bilemeyeceğim.

jailbreak yapılıp swipeselection yüklenmiş bir iphonenin önüne ne geçebilir diye hep düşünmüşümdür.

aylık en az 20bin falan kazansam iphone alırdım yeni seri çıktıkça değiştirirdim. iphone yeni ios güncellemeleriyle ölüyor ancak android özellikle xda'daki custom rom desteğiyle gidebildiği kadar gider s1 için bile hala rom çalışmaları var samsung desteği kesmiş olsa bile.

tabiki de note3 kiyaslanamaz bile. su am elimde de note2 var. amacin buyuk ekran ve nete girmekse facebook twitter skype watsapp youtube filan. bunlar icin o telefonlara verecegin paraya yazik. bi iki jenerasyon oncesinin amiral gemileri de isini cik iyi gorur. note2 htc one filan note serisinin bataryasi guzel ozellikle note2 hala en iyisi. illa ikisinden biri diyosan da note3 al bence.

www.youtube.com
elegant universe =) türkce altyazı mecvut

teşekkür ederim:)

bilimde paralel evren(ler), varsayımsal olarak "olası evren"leri kapsayan bir terim. çoklu evren olarak da geçiyor.

ama kurguda paralel ve alternatif farklı veya aynı anlama gelebiliyor.

paralel evren daha çok başka bir evrenle aynı veya farklı zamanda bulunan benzer bir evren kastediliyor. burdan "alternatif gerçeklik" olayına da girebiliyoruz.

alternatif evren ise aynı evrenin farklı versiyonu gibi. aynı evrende olayların farklı gidişatı gibi yani.

M kuramının sonucu çıkan paralel evren. (membranların çarpışarak aynı ya da tamamen farklı sonsuz sayıda evren üretmesi)
Wheeler'ın gecikmiş seçilim deneyinden sonra ortaya atılan, evrenin geçmişine yönelik olansa alternatif evrendi galiba. yanlışım var mı?

evet doğru bir tespit ama bunlar varsayımsal şeyler tabii.

wheeler'a göre insan bilinci sadece şimdiyi ve geleceği değil geçmişi de değiştiriyor. sonsuz sayıda da alternatif varmış.

temelde aynı ama teorilerde ufak farklılıklar olabilir.

San Andreas daha geniş bir haritaya sahip, daha çok eğlenebilirsin. O yüzden San Andreas derim, ben San Andreas'ı satın aldım.

Jailbreak yap bedava. Ben öyle san andreas oynuyorum şu an çok zevkli

San andreas daha güzel. PCde de iOSte de.

Enpara ile alırsan yarısını iade alırsın bu arada.

vice city o kadar cok oynadim ki harita artik kucuk geliyo her yeri biliyom cunku san andreas o kadar zevkli degildi o yuzden haritada hic gitmedigim yerler bile vardir. ama sa da bisiklete binip gun batiminda sokaklarda bisikletle dolasmak cok zevkli bence. o bisikletin lastik sesi insana huzur veriyo:)

Bence san andreas super, vice cityi oynamadım. Ama surekli oyundan atıyo, hatta bazen daha hiç açılmadan çıkıyo, o açıdan biraz sorunlu, aklında bulunsun.

Açıkçası başka bir bölüm olsaydı bir nebze kpss'ye devam et diyebilirdim kendimce ama gazetecilik gibi bir bölümde (bildiğim kadarıyla Türkiye'de işsizlik oranının en yüksek olduğu alandır kendileri, %19 ile) Doğan'dan Milliyet'ten staj teklifi geliyorsa ohoo... Bu teklifi değerlendirmeyi bundan 4 sene önceki o idealist halinize borçlusunuz gibime geliyor. Yani ben karar verirken hep bu şekilde düşünmüşümdür. 4 sene önceki ben'e saygı duyduğum için bile değerlendirirdim, kpss kaçmıyor sonuçta.

Ve sonradan aklıma geldi, parasız çalıştırsalar ve yol verecek olsalar bile Doğan'da staj nedir ya? CV'n gün yüzü görür, rahat bir nefes alır yemin ediyorum.

Siz ne yapmak istiyorsunuz önemli olan bu. Stajı gözünüzde çok büyütmeyin derim, staj süresi biter bitmez sizi kadroya almak gibi bir niyetleri olduğunu sanmıyorum - radyo tv mezunuyum, cnnturk'te staj yaptım- yani staj yapıp yaklaşık 2 yıl kadar da stajyer konumda çalışmaya devam edeceksiniz çok yüksek ihtimalle. Sonra belki kadrolu olurdunuz. Kpss yolundan devam etmek aklınıza yattıysa hiç bozmamanızı tavsiye ederim.

Mutluluklar.

yoo iyi yapmışın harbiden hakkını vererek kpss çalışıyosan iyi. boşver. özel sektörde sürünürsün ya ne acelen var alternatif yolları zorla. özel sektör en son iş...

fikrimi kendimden örnek vererek beyan edeyim. fen edebiyat fakültesini 3. senemde bıraktım. hep güzel sanatlar istemiştim, imkan olmadı, ama içimde kalmasını istemediğimden 3. senemde okulla beraber garsonluk, mağaza çalışanlığı gibi birsürü işi götürerek para biriktirdim ve yine okul devam ederken biriktirdiğim parayla güzel sanatlara hazırlık için bir atölyeye gitmeye başladım. güzel sanatlar da benzer şekilde özel sektörde neredeyse hiç yeri olmayan bir iş. piyasası bile yok. istediğim okul olmadı ama yine de bir güzel sanatlar fakültesine girdim, istediğim okulda misafir öğrenci olarak 1 sene geçirdim. tam "ulan bi bok olmayacak bu işten aç kalıcam amk memur mu olsam hocalık mı kassam" demeye başlamıştım. güzel sanatlardayken birsürü yere staj başvurusu yaptım ben de -bu arada çizgifilm öğrencisiydim. iş-staj başvurularından ümidi kesip üds müdese kasmaya başladığımda iş başvurularımdan birine yanıt geldi, 2 senedir de o işyerinde çalışıyorum ve çok mutluyum, iyi ki hoca falan olmadım profların bilmemnelerin bi tarafını yalamak zorunda kalacaktım maaştı düzenli işti deyu. diyeceğim şu; eğer gerçekten kpss ile biryere girdiğin zaman aklına "ulan o staja gitse miydim keşke bi deneseydim" fikri düşecekse, git stajını yap. sonra tekrar kpssye girme şansın var nasılsa. ama kpss ile yerleştikten sonra staja-özel sektöre dönmek daha zor olacak çünkü alıştığın bi düzen olacak ve bir süre sonra monotonluktan-yorgunluktan istesen de denemeyeceksin. pişmanlık yaşayıp yaşamayacağına karar ver, sonra yardır. denemediğine pişman olmaktansa denediğine pişman olmak benim herzaman tercih ettiğim şeydir.

son olarak 7 yıldır üniversite öğrencisiyim-hala mezun olamadım, 3 tane üniversite gezdim, 2 senedir maaşlı sigortalı çok sevdiğim bir işim var ayrıca 25 yaşındayım. yaşıtlarım ne yaparsa yapsın. hiç de pişman değilim.

Esasında bende de "yapmadığıma pişman olacağıma, yapayım da gözüm arkada kalmasın" mentalitesi hakim. Ama galiba yapmazsam pişman olmucam, şu sıralar "beyaz eşya taksidine gireyim" düzlüğüne erişmiş durumdayım. Birazcık da memuriyet kolay geliyor, başarması da yapması da kolay "sınava çalışırım, kazanır atanırım" durumu var. Özeldeki kendimi birilerine ispat etme çabasının olmaması galiba böyle düşündüren. Teşekkürler bu arada cevaplar için.