Giriş
(9)

haftada ikin günde yabancı dil ögrenilir mi?

all girls dream
Belediye almanca a1 kursu açtı haftada iki günmüş. 3 saat dedi görevli ama iki sinıf olacakmış o zaman haftada 3 saat ediyor neyse bu kadar saatte ögrenilir mi? önce bi heveslenmistim ama saat az gelince yetersiz gibi geldi
Belediye almanca a1 kursu açtı haftada iki günmüş. 3 saat dedi görevli ama iki sinıf olacakmış o zaman haftada 3 saat ediyor neyse bu kadar saatte ögrenilir mi? önce bi heveslenmistim ama saat az gelince yetersiz gibi geldi
0
all girls dream
(26.06.21)
Öğrenilir de, ne kadar sürer önemli olan o. Kurs 1 yıl sürecekse güzel bir seviyeye gelinebilir. Güzelden kastım profesyonel seviyede olmasa da 'derdini anlatacak kadar' öğrenmiş olursun.
0
himmet dayi
(26.06.21)
@Himmet dayı

gorevli 1 yıl dedi ama a1 olduğu için çok emin olamadım a1 nasıl 1 sene sürecek orayi çok anlamadim :) haftaya başlıyor netlesir heralde
0
🌸all girls dream
(26.06.21)
haftada iki günde yabancı dil öğrenilmez de kursun amacı zaten temeli vermektir, yoksa haftada 15 saat kurs olsa da belki hızlı aşama kaydedeceksiniz ama kendiniz emek vermezseniz devamı gelmeyecek. araba sürmek gibi düşünün. kursa gidiyorsunuz, eğitmenden ders alıyorsunuz, ehliyet için sınava giriyorsunuz vs. ama sonrasında ehliyete hiç dokunmayıp arabaya binmemek veya istanbul'dan adana'ya gitmek sizin elinizde. bunu yaparken eğitmene ihtiyaç duymuyorsunuz, kendinizi geliştirdiğiniz için mevcut bilgilerinizin ve tecrübenizin üstüne koyarak devam ediyorsunuz.

haftada üç saat bir dilde aşama kaydetmek için az bence ama birincisi hiç yoktan iyidir, ikincisi siz bunun üzerine kendiniz koyabilirsiniz. eğer bir dili iyi öğrenmek istiyorsanız zaten koymanız gerekecek.

belki vardır ama ben hiç c1-c2 dil kursu görmedim mesela... sanırım olsa olsa çeviri veya daha farklı alanlar için kapsamlı kurslar vardır. çünkü genelde b2'den sonra kursa çok gerek olmuyor, ondan sonrası kişinin kendisine kalmış.
0
der meister
(26.06.21)
almanca ingilizceden daha zor bir dildir ve emek ister, kurs dışında da çalışmalar yapmanız gerekir
0
nahtoderfahrung
(26.06.21)
çok iyi olur, çok da güzel olur. tabii ki sadece 3 saatle uzman olmazsınız ama temeli atarsınız. üstüne kendiniz koyarsınız. yarın bir gün goethe'deki kurslara giderken temel kurslara para vermemiş de bir tık bile olsa ileri dereceden kursa kayıt olabilirsiniz. her türlü denemeye ve gitmeye değer yani. güzel bir başlangıç.
0
dnzbrs
(26.06.21)
Kalan günlerde, günde max 10 dk şeklinde tekrar etmen gerek hangi dil olursa olsun. 10 dk aşılmamalı ama atlanmamalı.
0
kaset
(26.06.21)
ileri seviyede öğrenilmez. hobi olarak öğrenilir. ben haftada 10-14 saat arası ispanyolca öğreniyorum ve yavaş geliyor bana
0
aweamadeus
(26.06.21)
Soyle dusun, iyi universitelerin hazirlik kisimlarinda ogrenciler her gun 5-7 saat arasi ingilizce ogreniyor ve 1 senein sonunda anca yarim yamalak ogrenmis oluyorlar.
Git tabi hic yoktan iyidir ama "kurs bana almanca ogretecek" diye bir beklentiye girme.
0
hot potato
(26.06.21)
Goethe Enstitü de haftada 2 gün 3 er saat Almanca görürken gayet yeterliydi.Ödevleri vs anca yetiştiriyorduk zaten.Daha hızlı kurlar da vardı.Bir kuru geçmek 4 ay sirüyordu bu tempoyla.Burada saatten daha önemli olan kursun yani dersin içeriği,öğretenin kalitesi ve hatta sınıftaki diğer öğrencilerin öğrenme arzusu.Siz bu 3 saatte grameri kapıp kalan zamanda kendi kendinizi motive edebilirseniz ve aceleniz de yoksa bence yeterli.
0
arenas
(26.06.21)
(6)

Biontech aşısının yeterli testleri yapılmadı mı? Yaş, genetik rahatsızlık?

winston insani
MerhabalarAlmanyada yaşayan eniştem bugün türkiyeye geliyor. Aslında kendisi "aşı karşıtı" biri değil ama bu covid aşılarının yeterince testlerinin yapılmadığını, almanyadaki bazı durumlar nedeniyle kendisine ve çocuklarına aşı yaptırmadığını, uzun vadede size etkilerinin olabileceğini, benim (30 ya
Merhabalar

Almanyada yaşayan eniştem bugün türkiyeye geliyor. Aslında kendisi "aşı karşıtı" biri değil ama bu covid aşılarının yeterince testlerinin yapılmadığını, almanyadaki bazı durumlar nedeniyle kendisine ve çocuklarına aşı yaptırmadığını, uzun vadede size etkilerinin olabileceğini, benim (30 yaş grubu) zaten riskli grupta olmadığımı ve yaptırmam gerekmediğini, ayrıca bu aşılardan bazı insanların genetik rahatsızlıklara sahip olduklarını söyledi.

Bunlar ne kadar doğru? Yani ben mesela üniversitelerin veya araştırma gruplarının bilimsel makaleleri dışındaki bilgilere inanmıyorum.
0
winston insani
(24.06.21)
almanya ve eniste keywordleri az cok fikir veriyor. yuzmilyonlarca kisiye yapildi bu asilar. milyonda 1 kiside yan etkileri oldugu, gelecekteki yan etkilerinin ne olacaginin bilinememesi zaten herkesin bildigi seyler. asi karsiti olmak sacmak. olmasa ne olacak her gun daha hizli bulasan yeni bir varyant cikiyor. omur boyu evde hapis yada hastane koselerinde surunmek mi istiyor.
0
buenosdias
(24.06.21)
yeni bir aşıdan çekinmeyi anlıyorum elbette ama bu konuda kafanızı karıştıran kişinin "almanya'dan gelen enişte" olmasını tuhaf buldum açıkçası. yani aşı konusunda onun söylediklerinin ne ağırlığı var ki kafanız karıştı? yok eğer bugüne kadar karışık idiyse neden eniştenizin söyledikleri rahatsız etti?

gerçek şu ki aşıda her zaman risk var ve bunu aşıyı yapanlar da reddetmiyor ama bu hem çok düşük (aşırı düşük) bir ihtimal olarak görülüyor hem de aşı olmamanın doğurabileceği sonuçlar daha ciddi görünüyor. olursunuz olmazsınız, makul bulursunuz bulmazsınız ona bir şey diyemem ama konu hakkındaki tavrınızı bence almanya'dan gelen eniştenin hiç mi hiç etkilememesi lazım.
0
der meister
(24.06.21)
Test yapacak vakitleri olmadi, olsa da zaten anlamiyorsun.
10bin kisiye vurdun iki tanesi kalp krizinden gitti, asidan mi oldu yoksa denk mi geldi bilemezsin.

ilk raporda asidan sonra apandisit olan hastalar vardi, asiyla apandisitin ne alakasi var dimi. Yok ama denk gelmis iste.

Zaten bariz yan etkiler cabuk cikiyor, asilardan biri pihtilasmaya sebep oldugu icin su an kimse onu olmak istemiyor avrupada.
0
divit
(24.06.21)
tipta hicbir sey 100% degil. Operasyonlar/mudaheleler faydali oldugu dusunuldugu icin yapilir, hicbir seyin kesin ise yarayacagi ve yan etki riski olmadigi falan dusunulmez. Faydalar, risklere agir bastigi icin yapilir, bu asi da oyle.

Amcanizin bu mantikla trafige falan da cikmamasi lazim mesela, neticede arac suruculeri her gun patir patir ölüyor.
0
hot potato
(24.06.21)
iki doz aşısını da olan birisi olarak "zaten riskli grupta olmadığımı ve yaptırmam gerekmediği" kısmını çok da haksız bulmuyorum. çevremde de var bu düşünce sonucu aşı olmayanlar.

ben bugüne kadar sayısız aşı olan biri olarak bunu da onlardan birisi olarak gördüm ve oldum aşıyı.
0
sabenburak
(24.06.21)
bir tane yazar sozlukte ilgili basliga yazmisti. mrna'li asilarin yan etkileri bilinmiyor ama ilerde kadınlarda rahim ile ilgili sikintilar ve adet duzensizlikleri olacagini soylemisti. durumun soyle de bir gercegi var, aşı karşıtı olarak algılanmasın ama ilk aşı olanlar aynı zamanda kobay oldular. ben de Türk aşısını bekliyorum mesela.
0
evimin paspasi
(24.06.21)
(14)

Aşı hakkı gelip olmakta kararsız olan var mı?

Bartebly
varsa sebepleriniz ne?biraz daha beklemek kötü mü?
varsa sebepleriniz ne?

biraz daha beklemek kötü mü?
0
Bartebly
(23.06.21)
Okuduğum tüm yabancı kaynaklar sonrasında, şu ana kadar olan aşı geçmişine de baktığımda endişe edilecek bir şey olmadığını gördüm. Bununla birlikte, aşı olarak toplum bağışıklığı kazanılmasına fayda sağlanmış oluyor. Beklemenin çok anlamı yok özetle, aksi halde mevcut aşılar da etkisini yitirebilir görünüyor (karamsar bakan doktor yorumları bu yönde).
0
lcha
(23.06.21)
Hicbir sebep yok. Olun lutfen.
0
invictae
(23.06.21)
ben varım. hakkım olduğuna dair mesajı az önce aldım hatta.

kesinlikle aşı karşıtı falan değilim ama çok sağlıksız yaşadığım ve zaten dokunsan devrilecek bir halde olduğum için aşıyı olunca küt diye kalpten gitmekten çok korkuyorum. nitekim dedem kalp krizi, kuzenimin arkadaşı (yaşı 30 bile yoktur) felç geçirdi aşıdan kısa süre sonra. yakınımda böyle iki örneği bizzat görünce çok korktum. aşıların genel olarak güvenilirliğinden yana elbette ki endişem yok ama işte ben o az sayıdaki talihsiz insandan biri olmaktan bayağı korkuyorum en başta sağlık durumum dolayısıyla. ha öte yandan baktığında aslında aşıyı ilk benim vurulmam lazım çünkü covid-19'a yakalansam çok yüksek ve en iyi ihtimalle hastanelik olurdum. gerekenden iki saat az uyusam hasta oluyorum, bu bağışıklıkla yere çalardı beni valla govik.

tüm bunları yazdım ama olacağım ben yine de önümüzdeki hafta. "bilim insanları diyorsa vardır bir bildikleri" diyorum, artık milyonda bir görülen bir yan etki ya da komplikasyonla öleceksem de ne diyeyim sonsuza kadar yaşamayacağız sonuçta bir şekilde hepimiz öyle veya böyle gidiyoruz jdkfkl

son olarak şunu da ekleyeyim: bizim gibi, aktif bir aşı karşıtlığı propagandası yürütmeyip yalnızca kişisel endişeleri olan insanlara gerizekalıymışız gibi davranan kitleden nefret ediyorum. gerçek şu ki aşılar hakkında siz de hiçbir şey bilmiyorsunuz, biz de hiçbir şey bilmiyoruz. bu bizim uzmanlık alanımız veya işimiz değil. düne kadar sağlıklı diye az yağlı, şeker deposu "light" ürünleri kapış kapış alıyordu millet, kimse de çıkıp bunun zararlı olduğunu söylemiyordu. ben şahsen bu aşıyı geliştiren bilim insanlarına güvenme taraftarıyım ve bu yüzden aşı olacağım ama bundan korkan insanlara da "SİZ GERİZEKALISINIZ SOYUNUZ KURUSUN İNŞALLAH" tavrını aşırı çirkince ve saçma buluyorum. sanki kendi geliştirdi aşıyı. eleştirilebilecek ve nefret edilebilecek tek kitle bence herhangi bir yetkinliği olmadığı halde deli gibi aşı karşıtlığı yapanlar.
0
der meister
(23.06.21)
ben ilac almadan atlattim bu hastaligi. devlet dairelerine giris yasaklanmadigi surece olmayacagim. boyle bir yasagin da gelecegini sanmiyorum. ama anne ve babaya yaslarindan dolayi yaptirdim. ben duzenli c vitamini alip, spor yapiyorum, asiya ihtiyacim yok ve daha once gecirdim.

lakin faz 3 bitip, asi nihai olarak cikarsa, degerlendirme yapicam tekrar
0
müptezel dostoyevski
(23.06.21)
@müptezel dostoyevski
Ben de aynı durumdayım. bu sebeple kararsızım.
0
🌸Bartebly
(23.06.21)
olmani gerektirecek bir tane bile durum yok, faz 3 bitene kadar beklemede kalmak en sagliklisi
0
müptezel dostoyevski
(23.06.21)
ben varim emziriyorum risk almak istemiyorum. emzirmiyor olsam ciktigi an gidip asi olurdum ama onu da belirteyim.
0
in vino veritas
(23.06.21)
Faz 3 çalışması bitip sonuçları yayınlanalı yıl olacak, hala faz 3 diyenler var. Çok ilginç geliyor bu bana. COVID'in bıraktığı hasar riski aşının riskinin bayağı üstünde görünüyor şu an. Daha dün COVID geçirenlerde nörolojik hasarların kalıcı olabileceği gösterildi. Dolayısıyla korkulması gereken esasen COVID geçirmek. Herkesin kendi kararı olabilecek bir durum değil malesef bu. Tereddütü olana salak gözüyle bakmıyorum ama bilmiş bilmiş konuşup tamamen yanlış bilgi yayanların kendini "farklı". hissederek, ego tatmini yaptığını düşünüyorum. Bu karakterlerin iflah olmayacağını düşünüyorum. Son iki cümlem bu duyurudaki arkadaşlara değil kesinlikle, zırcahil aşı karşıtlarına, alınma olmasın.
0
evrim halkasi
(23.06.21)
biontech'in etkilerinden 3 yıldan önce emin olamayız diyenler doktorların kendileri. ama sanki hiçbir şey olmayacağından eminlermiş gibi herkese yapılıyor olması beni endişelendiriyor.

bir de biontech aşısını olduktan sonra şu rahatsızlığım oldu, bu sıkıntım oldu gibi şeyleri çok duyuyorum. almanya'da yaşayan akrabam aşı sonrasında kalp ritim bozukluğu yüzünden hastaneye yattı.

bu iki sebepten biontech olmak istemiyordum. şansıma geçen hafta bana aşı hakkı geldiği günün ertesi günü sinovac randevuları açıldı. sinovac olmayı tercih ettim. koruyuculuğunun daha düşük olduğunu söylüyorlar ama vücuduma güvendiğim için pek önemsemedim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.06.21)
Şubat ayında aşı hakkım geldi. Hamileyim, doktorum aşı önermediği için olmadım. Ama olmak çok istiyorum
0
suicides underground
(23.06.21)
Ne manyak insanlar var. Adam aşının etkilerini 3 yıldan önce bilemeyiz yazmış. Sanki covid'in 3 yıl sonraki etkilerini biliyoruz anasını satayım. Hastalıktan ölen sayısı 4 milyona dayanmış, kuzenim aşıdan sonra kalp krizi geçirdi yazmış adam.

Yani hiçbir şekilde insanları öldürdüğüne dair kanıt olmayan aşından korkup 4 milyon kişiyi öldüren hastalıktan nasıl korkmuyorsunuz anlamıyorum.

Olabilidğim gün oldum ilk dozu, ikinci dozu da yakında olucaz inşalla
0
noluyo yaa
(23.06.21)
ben de hiç hasta olmadan geçirdim ama olmamam imkansız zira fellik fellik gezdim, maske takmadım doğru düzgün.

aşı da olmayacağım eğer bir zorunluluk getirilmezse.

ne idüğü belirsiz şeyi olmam. ben ilaç bile içmiyorum Allahâ şükür. anca çok zorda kalırsam.
0
alt4y
(23.06.21)
Aşının faz 3 çalışmaları bitsin öyle olurum diyenler lütfen googla'a biontech phase 3 yazıp neredeyse bir sene önce makalelerde yayımlanan faz 3 çalışma sonuçlarına bakabilirler. Bu faz 3 bitsin muhabbetinin kaynağını inanılmaz merak ediyorum çünkü biteli yıl oldu??

Aşının 3 yıl sonraki etkilerini bilemeyiz diye bir şey yok. bu aşıdaki mRNA zaten kısa süreli bir molekül. Kısa süreli etkisi olursa olur, olmazsa uzun vadede etki göstermesi beklenmiyor. Ama bilimde kesin konuşmak için elinde veri olması gerektiği ve henüz 3 yıl geçtiği için de kesin olarak sonuç yok diyemiyor bilim insanları. Kısacası uzun vadede sorun olma olasılığı yok gibi bir şey.

Aşıdan sonra kalp ritmi bozukluğu oldu yok bu oldu şu oldu vs diyenleri de anlamıyorum. covidi ayakta geçiren birinde bile bir iki ay sonra kalp problemi olabildiği bilinen bir durumken ve aşıdan sonra böyle bir durumun oluşması belkii milyonda bir iken (virüsteki risk çok daha yüksek) hala aşıdan sonra ritm bozukluğu oluyomuş, bu oluyomuş vs demek çok tuhaf geliyor. Yani alooo virüs daha tehlikeli zaten kalp ritm bozukluğundan korkuyosanız.

Kısacası biontech buluyorsanız olun. Ben sinovac oldum sağlık çalışanlarına ilk açtıkları zaman, temmuz ağustos gibi 3. doz için biontech vuracaklar diye umuyorum. Gidip laps diye uzatıcam kolumu vurun dostlar diye.
0
nundu
(23.06.21)
@noluyo yaa +1

Covid'in olası uzun vade etkilerinden daha çok endişe duyuuyorum ve bana bir şey olmayacaksa dahi (oldukça sağlıklıyım, beslenme, spor vs. her şey yolunda) sevdiklerime hastalığı taşıyıp onların rahatsızlanmalarına sebep olmak istemiyorum.

Aşıdan dolayı başıma bir iş geleceğini de düşünmüyorum, çok hassas bir bünye bir dünya kronik hastalığım olsa yine aşıdan önce covid'den korkardım :)
0
chicha_v2
(23.06.21)
(22)

yumurtaya alternatif ne olabilir şeker sınırındaki bir şüşko için?

der meister
"şeker sınırındaki şüşko" kısmına dikkatinizi çekmek isterim. mümkünse glisemik indeksi düşük, proteini bol, hatta bi' de hazırlaması yumurta kadar olmasa bile kolay/fazla vakit almayan gıda(lar) önerebilir misiniz? yumurtayı çok severim ama haftanın yedi günü yemek istemiyorum. öte yandan yemek rep
"şeker sınırındaki şüşko" kısmına dikkatinizi çekmek isterim. mümkünse glisemik indeksi düşük, proteini bol, hatta bi' de hazırlaması yumurta kadar olmasa bile kolay/fazla vakit almayan gıda(lar) önerebilir misiniz?

yumurtayı çok severim ama haftanın yedi günü yemek istemiyorum. öte yandan yemek repertuarım pek geniş olmadığı için öğle saatlerinde saydığım kriterleri karşılayan sağlıklı bir öğün hazırlamakta zorlanıyorum.

hani işte nasıl dört yumurtayı haşlayıp hap niyetine yutabiliyorsak o tarzda çok vakit almayan, temel bi' şeyler arıyorum. var mı böyle ikinci bir mucize besin?
0
der meister
(22.06.21)
Lor.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(22.06.21)
@forvet, hocam "baklava ye kahvaltıda belki daha çabuk geberirsin" desen daha az canım yanardı :(( hiç sevemedim loru acayip tatsız tuzsuz bi şey ama belki baharatla falan gidebilir belki, teşekkür ederim.

@konetsu, kırmızı eti fazla tüketmemem gerekiyor şu an için sağlık durumumdan dolayı. tüketeceğim zaman da akşam yemeğinde yemeye çalışıyorum. bana daha ziyade böyle sağlıklı ve basit kahvaltı lazım. intermittent fasting yapıyor ve karbı elimden geldiğince az tutmaya çalışıyorum. keto benim asla yapabileceğim bir şey değil açıkçası, aşırı zorlar ama ne yiyip içtiğime baktığım için genelde 70-80 gram civarında kalıyor karb zaten.
0
🌸der meister
(22.06.21)
verdiğin cevapla ilgili olarak yazıyorum:
karbonhidrat için 70-80 maalesef çok yüksek, onu tekrar gözden geçir bence.
çok bol yeşil yapraklı sebze, protein olarak da lor tarzı peynirler, yumurta, beyaz/kırmızı et, yoğurt tüketirsen bence dengeyi bulursun.

senin durumun için doğru olan şey aslında omad.
dr. eric berg'ün youtube kanalını yalayıp yutarsan gerisi çok kolay.
0
blatta hiberna
(22.06.21)
@blatta hiberna, eric berg'ü yıllardır takip ediyorum ama keto kısmı bana çok ağır geliyor. günlük 60-70g karb düzenli değil bu arada. ketosise girmemi engelleyecek kadar çok tükettiğim için öyle bir rakam verdim. yani çoğu gün 50'nin altında kalıyor ama ketosise girip de çatır çatır yağ yakacak boşluk vermiyorum fazla. çünkü doğrusunu söylemek gerekirse keto yapmak istemiyorum. bıraktığım an geri şişeceğimi biliyorum ve ömür boyu ketoyla yaşayacak motivasyonum ve disiplinim yok. ben daha ziyade "IF + düşük karb + sağlıklı yağ + bol protein" formülüyle ilerlemeye çalışıyorum. şimdi diyeceksin ki "ulan zaten keto bu" ama işte ben üç gün karb yemeyip bir gün iki patates yesem keto işi bitiyor.
0
🌸der meister
(22.06.21)
ama öbür türlü de o iki gün yemediğin, karb'ı düşük tuttuğun günkü emeklerine yazık.
keto dediğin makarna, pilav, ekmek, patates ve şeker sınırındaysan meyve yememek.
illa guacamoliler falan yapmak zorunda değilsin ki.
türk tipi her zeytinyağlı (barbunya, fasulye pek yememen lazım gerçi) ya da tencere yemeği zaten keto.
o kadar da atla deve değil yani.

herhangi bir protein yanına salata, cacık falan yemek ya da en kötüsü bir tavuk şiş, et şiş yemek (yanındaki iki kaşık bulguru dahil bile etsen olur) yeter, oldu bitti işte.

ekmek diye tutturuyorsan da protein ekmekleri var, ondan ye.
biraz pahalı sayılabilir gerçi ama olacak artık o kadar.
hadi omad yapma, iki öğün ye ama en geç beşte, hadi bilemedin altıda ye.

şeker sınırındaysan zaten patatesi hayatından çıkart düzelene kadar.
bir de çok fazla su iç, o kadar işte.
0
blatta hiberna
(22.06.21)
Polonez'in hindi fümesi güzel. İşlenmiş et ama haftada 1 yemenin çok fazla zararı olmaz herhalde.. Yanına da ceviz veya avokado, peynir zeytin.

Peynirli cevizli/bademli avokadolu yeşillikli kahvaltı salatası olabilir yine.
0
gmzo
(22.06.21)
hah işte bundan söz ediyorum... o yazık olma kısmı benim canımı çok sıkıyor. psikolojik olarak müthiş bunalıyorum ve keyifsiz hissediyorum. sağlıklı olmak için yaşam tarzımda değişiklikler yapmam gerektiğinin farkındayım ki bunu yapıyorum zaten. buna hiç itirazım yok. yani "niye börek yiyemiyorum kardeşim allah allah" şeklinde bir isyanım yok ama haftalar veya aylar boyunca patatese bile el süremeyecek olma fikri delirtiyor beni. "böyle hayat mı yaşanır" diyorum. şimdi mesela bunu aylarca yaptım, her şey çok güzel... sonra birinin doğum gününde bir dilim pasta bile yiyemiyorum. yiyince tekrar ketosise girmek için 3-4 gerekiyor falan. ben bu tarz bir beslenme düzeniyle başarılı olacağımı hiç düşünmüyorum açıkçası. IF ve olabildiğince düşük karb yetmez mi, niye illa keto :(
0
🌸der meister
(22.06.21)
neden illa keto?
çünkü kilo verme sürecini yarıya yarıya azaltır da ondan.
yani iki sene gırtlağına hakim olup sürünüp sürekli üzerinde kilo verme ihtiyacının getirdiği baskıyla yaşayacağına, altı ay temiz bir keto ve if kombosuyla konuyu bağlarsın.

ondan sonra arkadaşının doğum gününde bir dilim pasta yediğinde haldır haldır ketoya girmeye ihtiyaç duyacak bir kilon da olmaz.
istiyorsan haftada 1-2 öğün cheat edersin ve bu seni şeker sınırına getirmez.
çünkü o sıralarda kilonu vermiş, sağlığına kavuşmuş ve otomatikman hareketi artmış bir insan olursun.
kızların ilgisi, "ya şu gömlek de ne güzel durdu üstümde" etkisi derken, zaten kendi kendini kontrol edebilmeye başlarsın.

metabolizman da her anlamda düzeleceği için zaten bünyene bir dilim pastanın edeceği etki de şimdiki gibi olmaz.

bu süreçte insana kendini en güçlü hissettiren şey, en sevdiği şeyi yememeye direnmek oluyor.
2-3 gün açlık hissedeceksin, sonra zaten acıkmıyorsun bile.
sık dişini, gir ketoya.
düşündüğün kadar zor değil.
patatesler kaçmıyor, hayatının sadece birkaç ayı yemeyeceksin, onlar orada duracak.

gerekirse kendine patates hedefi koy, altı ay sonra üç porsiyon patates kızartması yiyeceğin günü düşünerek yaşa.
yani patates aşkını hedefe dönüştürsen bile motive olursun.
0
blatta hiberna
(22.06.21)
şimdi sen böyle yazınca çok mantıklı geldi aslında ya, ben ketoya mafya üyeliği muamelesi yapıyorum resmen, 3-5 ay düzgünce yapıp sağlıklı kilona indikten sonra git yiyorsan yine patates ye allah allah, niye bu kadar dramatize ettiysem.

eric berg hocamın zaten hastasıyım, senden de böyle bir motivasyon gelince şu an bunu denemeye karar verdim. dediğim gibi ben zaten şu an büyük ölçüde keto besleniyorum, sadece ketosise girip girmediğim konusunda bilgim yok, çünkü aktif olarak karbonhidrattan uzak kalmaya gayret ediyorum. o açıdan açıkçası zorlayacak bir şey de yok. yalnızca gerçekten çok sevdiğim canım papateslerime bir süre veda etmem gerekecek jdfdkf.

umarım 3-5 ay sonra buraya daha sağlıklı, daha mutlu, bir ayağı çukurda olmayan birisi olarak gelebilir ve cevaplar için teşekkür edebilirim. şu zamana kadar "amaan gencim daha hallederim" diye ciddiye almadığım için hep motivasyon sorunu yaşamıştım ama artık doktorun da uyarısıyla umarım bir şeyleri değiştiririm. LET'S GO FAT BOI
0
🌸der meister
(22.06.21)
dünyada kıtlık çıktığında bile insanlar patates yiyebildiler.
yani onları tüketmek için acele etmene gerek yok.

yap mis gibi ketonu.
et salata dendiğinde de çok abartma.
marulu, rokayı kesmeden kuzu gibi kemirsen o da salata oluyor.
at fırına mantar üstüne mozarellayı, yoğurtlu patlıcan salatası yap, yoğurtlu semizotu ye, köfte yanına cacık ye, hepsi keto işte.

kabak dolması bile keto, bas yoğurdu ye.
(içine pirinç değil bulgur koyarsan daha iyi tabii ama olsun)
yani normal ev düzeniyle bile keto yaparsın.
baktın canın istiyor, haftada 1-2 öğün öğle saatlerinde iki kaşık da bulgur pilavı ye etin yanına.
omad yap, yapamıyorsan öğlen proteinini ye, akşam çorba, sebze, yoğurt vs. kombinasyonu yap.

dediğim gibi 5'ten 6'dan sonra yeme, kilon fazla olduğu için muhtemelen vücut kitlene göre 4 litre falan su içmen gerekebilir.
onu iç, zaten o su sana kilo verdirecek.
bağırsaklarını da o çalıştıracak.
seni tok tutan da o su olacak.
kaç litre su içmen gerektiğini bir diyetisyenden ya da internetteki hesap makinelerinden öğren, o hedefi tutturmaya gayret et.
ilk başlarda su mide bile bulandırıyor ama sonra alışıyorsun.
suyu içmeye alışınca da sabahları limonlu ya da elma sirkeli su iç bir bardak.

ilk 3-4 gün açlığa, su içmeye alış, sonra gerisi gelir.
yavaş yavaş geliştirirsin.
iki öğün başlarsın, omad'a geçersin, sonra tek gün atlamalı bile yaparsın kendiliğinden.
hatta buna alışıp o kiloları verip kendini iyi hissetmeye alıştıktan sonra o hedefindeki patatesi yediğinde, "e bu muydu yani?" falan dersin.

yaparsın.
0
blatta hiberna
(22.06.21)
blatta hiberna süpersin. beni de gaza getirdin durduk yere.

yancı olarak şu keto önerilerini bir listelemeni istesem. mozeralla mantar hiç aklıma gelmemişti.
0
absel
(22.06.21)
Buraya çok güzel öneriler yazılmış kilo vermek isteyen ama motivasyonunu sürdüremeyen biri olarak takip etmek istiyorum. Umarım der meister gibi motive olabilirim. Cevabım silinmesin diye örneklerim:

Domates rendesi ile pişirilmiş beyaz peynir
Hindi fümeye sarılmış cevizli karabiberli lor
Tabi benim için bunlar yumurtanın yerini tutmuyor. Ama yumurtayı belki aynı şekillerde yediğiniz için bıkmışsınızdır. Kabak rendesi veya mantar ile yapmayı deneyin. Çok güzel oluyor.
0
curukturpkokusu
(22.06.21)
kendi yaptıklarımdan örnekler vereyim:

-bildiğimiz cacık ve haydari.

-bildiğimiz, balıkçılardaki yoğurtlu patlıcan salatası.

-fırında mantar üzerine mozzarella (üzerine kırmızı toz biber)

-fırında graten türü şeyleri beşamel soslu değil, süt içine atılmış kaşar ya da mozarellayla yoğunlaştırıp bir kıvam vererek yapabilirsiniz.

-sumaklı maydanozlu soğan (kebapçılardaki)

-turşu (özellikle lahana).

-yoğurtlu, sarımsaklı semizotu.

-zeytinyağlı her türlü sebze ama dr. berg bezelye ve bean yememek gerektiğini söylüyor, o yüzden daha çok enginar, pırasa falan tercih edin.
pırasa pirinçsiz de oluyor.
enginar istanbul usulü zaten dereotlu yapılır ya da patatessiz, sadece havuçlu yapabilirsiniz.
pişmiş havucun gi'i nispeten yükselse de, ince ince doğrarsanız porsiyon başına 3-4 ince dilimden bir şey olmaz.
bean meselesi yüzünden piyaz olamıyor maalesef.

-kabak mücver (bir kilo kabak içine atılan iki kaşık undan bir şey olmaz, olur diyen badem unu kullanabilir, tadı alınmıyor zaten)

-patlıcan biber kızartması.
domates sosundan yoğurduna kadar keto, sadece derin yağda kızartmasanız daha iyi, yarım parmak yağda çevirirsiniz.

-sotelenmiş soğan, kapya/çarliston/bell pepper, mantar ve ıspanak.
wok tavada söylediğim sırayla kavurun, tavanın altını kapatıp bir avuç mozarella atıp karıştırdığınızda kremalı gibi oluyor tadı.

-şekersiz coleslaw mümkün.
dr. berg'ün dediğine göre çiğ havuç yemek keto'ya aykırı değil.
normal limonlu havuç rendesi de salata olarak yenebilir.

-mayonezi evde yapabilirsiniz, çok kolay oluyor, sossuz kalmayın.
hardal da ketoya engel değil, aklınızda olsun.
ayrıca acı seviyorsanız tabasco falan da kullanabilirsiniz, ki acı faydalı bir şey.

-humus (nohut tüketimi bazen sakıncalı olabiliyor, çok abartmayın bunu)

-az bir cevizle girit ezme (lor, ceviz, maydanoz, zeytinyağı) yapabilirsiniz.
badem ve fındık keto için pek uygun değil, o yüzden ceviz içiyle daha iyi.

-şakşuka

-karnıbahar rendesinden yapılan "körili" pilav.
karnıbahar rendesinden yapılan pizzalar olmuyor maalesef, ama pilav çok başarılı oluyor.
çok kavurun, içine biraz et ya da tavuk suyu ekleyip çekmesini bekleyin, en son köri ve zerdeçal atın, karnabahar demezsiniz.
görüntüsü pek hoş olmayan bir lapaya benzese de, lezzeti etin yanında falan gayet iyi oluyor.

-fırında ya da ocakta közlenmiş bostan patlıcanı ikiye bölüp içini mozzarellayla ve çeşitli baharatlarla (ve mesela maydanozla) falan karıştırıp yine üstüne kaşar ya da mozzarella koyup tekrar fırına verebilirsiniz.

-tencere yemeklerinin hepsi ketoya uygun.
kabak dolmasından ıspanak yemeğine, kapuskaya kadar.
sadece dolma gibi şeylerin içine pirinç değil, bulgur koyun, onu da az koyun.

-fırında üstü her türlü peynirli her türlü sebze yapılabilir.
mesela patlıcan, üzerine domates, üzerine mozarella gibi.

aklıma gelenler ve benim kendi diyetimde yaptıklarım bunlar.
ayrıca mozzarellalı ve badem unlu çok basit hamur tarifleri var youtube'da.
onlarla sarımsaklı ekmek veya pizza yapabilirsiniz.
bir de bol yumurtalı cloud bread denen bir şey var.
bunların dışında, hazır olarak da mestemacher protein ekmeği de keto'ya uygun.

o ekmeklerle hardallı, evde yaptığınız mayonezli, didiklenmiş tavuk göğüslü ya da hindi/et fümeli, domatesli falan sandviçler de yapabilirsiniz.
0
blatta hiberna
(22.06.21)
Çok güzel tavsiyeler gelmiş ama bu Dr. Berg dediğiniz adamın gerçekte doktor olmadığının farkındasınız di mi :( ne bileyim konuya vakıf biri değil yani, burada iki makale okuyup benzer site kurup aynı işi yapabilir herkes.

Bu arada ben bi dönem intermittant fasting ve aşırı sıkı olmayan bi low carb diyetle 6 ayda 12 kilo vermiştim tam pandemi öncesi (Ekim 2019-Mart 2020). 87'den 75 civarına düştüm. Hatta 73'e doğru gidiyordum ki pandemi başladı ve eve kapandım, kahvaltısız sistemimi sürdüremedim, hareketsiz kaldım derken şu an itibariyle 81-82 civarındayım yine :(

Yani keto falan iyi güzel de, bence aşırı kasmadan güzelce dikkat edip, bol su içip, hareket ettiğin zaman fena olmayan bi ilerleme kaydediyosun.
0
nundu
(22.06.21)
@nundu:
eric berg yerine jason fung da koyulabilir, youtube'da popüler olan ve if/keto öneren herhangi bir doktor da.
aşağı yukarı aynı şeyi söylüyorlar.
verilecek kilosu 20 üzeri olan insanlar için dediğiniz şekilde kilo vermek pek mümkün ve kolay olmuyor.
çünkü işin önemi insülini yükseltmemek.

siz eminim daha fit olmuşsunuzdur ama 6 ayda 12 kilo çok az bir kilo bu tip durumlar için.
fena olmayan ilerleme değil, sağlık nedeniyle keskin ve hızlı bir değişim gerekiyor.
çünkü 20+ (hatta 30, 40, 50, 60+) kilosu olan insanların metabolizmaları, insülin dirençleri, hormonları da ona göre çalışıyor.

ve dolayısıyla bu süreçteki kişilerde kramplardan, hormon dengesinin bozulmasına, diyabetten insülin direncine, ishalden kabızlığa bir sürü şey de oluyor ya da diyet sürecinde bunlar yaşanıyor.
benim diyetisyenimin çözemediği kramp sorunumu eric berg çözdü mesela.
sirkeli su içmeye başladım, kramplar geçti.

kendi adıma, if ve ketoyu destekleyen bir diyetisyenim olmasına rağmen asıl kiloyu diyetisyen sayesinde veremedim.
çünkü barbunya yememde sakınca olmadığını düşünüyordum mesela.

konuya vakıf değil demek biraz haksızlık olur yani.
0
blatta hiberna
(23.06.21)
elinize sağlık, muazzam öneriler. kopyaladım, sakladım.

iki sorum var:

- patates haşlansa bile olmuyor mu?
- hardaldaki şekerde sıkıntı yok mu? şekersiz bulamamıştım bir zaman.
0
absel
(23.06.21)
@absel:

patates maalesef olmuyor.

hardalın şekersiz olanları var.
genelde yabancı ve biraz daha pahalı markalar oluyor ama var.
daha şekersiz olanlar dijon hardalları oluyor anladığım kadarıyla.

edit:
içeriğine baktım, en ulaşılabilir olan delizia'da yok mesela şeker.
0
blatta hiberna
(23.06.21)
belki 10 yıldır burada yazıp çiziyorum, bu kadar verimli ve birden fazla kişinin faydalandığı duyuruya az rastladım. emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.

benim boyum 178. hayatımın ilk 20 senesinde tartıya çıkma ihtiyacı bile hissetmemiş, ne yediğine asla dikkat etmemiş, hentboldan tutun buz patenine kadar farklı farklı en az 5-6 sporu yapmış biriydim. kiloma hiç bakmıyordum ama gayet fit ve sağlıklı biriydim işte.

ne olduysa üniversiteye başladıktan sonra sakatlık, fiziksel aktivitenin durması, depresyona bağlı AYU GİBİ YEME vs. derken sadece altı yıl içinde (tahminen 67-75 aralığından) 115'e kadar çıktım ve doktorlar bile artık "birader sen de abarttın artık dur istersen" demeye başladı.

o yüzden hiç ama hiç alışık olmadığım halde artık her şeyi saymak ve dikkatli olmak durumundayım. blatta hiberna'nın dediği gibi iş bu noktaya gelince ve şüşko olunca hiçbir şeyi normal yapamaz oluyor insan. çıkıp yürüyeyim desem bir hafta eklemlerim ağrıyor diye ağlıyorum. mümkünse bu durumun da tabii ki sağlıklı fakat mümkün olan en hızlı şekilde sona ermesini istiyorum çünkü böyle yaşamaya devam ettiğim her gün vücudumu perişan ediyor ki yaşadığım iğrenç değişimi tecrübe etmeyen birinin anlaması mümkün değil, umarım hiç kimse anlamak zorunda da kalmaz zaten.

ben bu gece başlıyorum. mevcut düzenim dolayısıyla ketosise girmemin maksimum birkaç gün süreceğini ümit ediyorum. bu duyuru bizler için milat olsun, şüşkoluk eski günlerin yorgunluğu olarak kalsın.
0
🌸der meister
(23.06.21)
iyi gidersen 3-4 gün içinde ketosise girersin.
hadi bir hafta olsun.

girdiğini de anlarsın zaten merak etme.
ben ketosise girdiğimde, akşam 10'da buzdolabı temizlemiş, küvet ovmuştum enerjiden ne yapacağımı bilemeyip.

bir de yukarıda yazmamışım ama kendi deneyimimden yola çıkarak, olabildiğince erken yatıp olabildiğince erken kalkmak çok önemli.
uykusuzluk dünyada iştahı en çok açan şey.

gün içinde uyumadan, gece olabildiğince uzun uyumanı tavsiye ederim.
gün içinde uyumak insülin dengesini ve hormonları şaşırtıyor biraz, uyanınca acıkıyorsun.
0
blatta hiberna
(23.06.21)
blatta peki sen bu idrar çubuklarından kullanıyor musun? kullanıyorsan önerebileceğin ve güvendiğin bir marka var mı? sanırım aynı zamanda kandaki glikoz oranını gösterenleri de varmış bunun. o açıdan ekstra faydalı olabilir diye düşünüyorum. acon mission expert gözüme çarptı mesela, şu: www.hepsiburada.com

işimi görür mü bu?
0
🌸der meister
(23.06.21)
valla ben hiç kullanmadım ama beni en çok fitbit motive etti.

diyete başladığım günden itibaren nabzım, uyku puanım, uykudaki oksijen seviyem her gün birer ikişer değer değişti.
şimdi bu süreci izlemek eğlenceli geldiği için acaba açlık kan şekerini falan da ölçüp iyice delirsem mi diyorum.

eğer motive edecekse al, öyle şeyler işe yarıyor.
0
blatta hiberna
(23.06.21)
Ben de takipte kalmak adına bir iki yemek önerisi yazayım:

//1 kabak rendesi ile 2 yk bulguru az yağda (sarımsak da olursa süper oluyor) pişirip üzerine yoğurt & toz biberli yağ gezdirmek (opsiyonel)
//karnıbaharları az yağda kavurup (az miktarda haşlama da olabilir) üzerine yoğurt & toz kırmızı biberli yağ ile çakma mantı oluyor, az kıyma da kavurursanız mantıyı hiç aratmıyor.
//etlerin yanına pilav yerine küçük doğranmış brokoli kavurulup içine çok az soğan tozu eklerseniz sürekli haşlama yemenin verdiği sıkıntıdan kurtulabiliyorsunuz.
//makarna seven biriyseniz Shirataki Noodle veya Konjac Noodle gibi ürünlerden tüketebilirsiniz.
//kerevizin rendelenip tavada çok az öldürüldüğü ve yeşil elma rendesi & yoğurtla karıştırıldığı bir salata hem doyurucu hem fresh bir alternatif oluyor.
//salataları köz kırmızı biber ve turşu ekleyerek farklılaştırabilirsiniz
0
ruz
(23.06.21)
(2)

10 sene önce falan youtubeda bir adam vardı?

disco
böyle saçları uzun gibi gri gibi bir adamdı yavaş konuşuyordu dişlerinden bazıları eksikti 40-45 yaşlarında falandı. telsizi radyosu vardı eski tip mobilyası kitapları vardı. hafif şizofren miydi deli miydi neydi o adamın adı kimdi bir türlü hatırlayamıyorum. çok önemliymiş gibi bir şeyler anlatıyor
böyle saçları uzun gibi gri gibi bir adamdı yavaş konuşuyordu dişlerinden bazıları eksikti 40-45 yaşlarında falandı. telsizi radyosu vardı eski tip mobilyası kitapları vardı. hafif şizofren miydi deli miydi neydi o adamın adı kimdi bir türlü hatırlayamıyorum. çok önemliymiş gibi bir şeyler anlatıyordu.

edit : @der meister teşekkür ederim :)
0
disco
(19.06.21)
der meister
(19.06.21)
tipik denizci tripleri, tanidigim butun denizciler buna benzer. 10-15 sene okyanusun ortasinda gecirince baski balata siyirmaya basliyor..
0
cooperr
(19.06.21)
(7)

96 kg bir erkeğin, kilo vermek için ihtiyacı olan motivasyon

yamuhu
Evet o motivasyonu buldum sanırım.Geçenlerde arkadaşla sohbet ederken şöyle bir diyalog geçti Ben ona çayı şekersiz içmesini tavsiye ettim ilk 3 5 gün tadının berbat olduğunu sonrasında ise çayın şekersiz haliyle harika birşeye dönüştüğünü gün gün hissediyorsun dedim.O da bana; madem öyle bende sana
Evet o motivasyonu buldum sanırım.

Geçenlerde arkadaşla sohbet ederken şöyle bir diyalog geçti

Ben ona çayı şekersiz içmesini tavsiye ettim ilk 3 5 gün tadının berbat olduğunu sonrasında ise çayın şekersiz haliyle harika birşeye dönüştüğünü gün gün hissediyorsun dedim.

O da bana; madem öyle bende sana şöyle bir tavsiye de bulunayım.
Akşam 18 den sonra hiçbirşey yeme ilk 3 5 gün açlıktan kafayı yicen ama sonrasında bünye açlığa alışacak.

Evet evet evet aradığım motivasyon cümlesi bu sanırım.

Açlığa alışmak
Cidden artık ağlayacak vaziyetteyim ben ki askerde 53 kilo idim
Diyet spor karbonhidrat protein vs konular bana Çince öğrenmek kadar zor geliyor acilen musluğu kesmem lazım.

Gerçekten aradığım şeyi buldum galiba kendimi açlığa alıştırma evresine girdim. Misal şu an öyle açım ki ama yemiyorum. Ölmem ya ;)
Sizin çok dolu dolu bir motivasyon kaynağınız var mı? Bu arada lütfen beni kötü anlamda eleştirmeyin kendime göre tutunacak bir dal buldum çünkü
0
yamuhu
(19.06.21)
X saatten sonra yemek yememek açlığa alışmak falan çok saçma tavsiyeler aslında mantıklı bir tabanı yok. Kilo almaya neden olan şey gün içinde aldığın toplam kalori fazlası, 18'den önce kalori takibi yapmadan yiyen biri çok rahat şişmanlayabilir ya da gece 12'de yiyen ama kalori takibi yapan biri çok rahat kilo verebilir, yemek yediğin saatle kilo vermenin ortak bir noktası yok. Ha motivasyon oluyorsa o ayrı tabii.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(19.06.21)
"Bu arada lütfen beni kötü anlamda eleştirmeyin kendime göre tutunacak bir dal buldum çünkü"

Cümlenin nahifligine binaen yazıyorum. Neden eleştirecekmişiz ki, gayet güzel bir şey yapıyorsun.
Motivasyon olarak da aynada kendini beğendikce motivasyonun artacak. Sporu ihmal etme ama.
0
ozgurluk savascisi
(19.06.21)
ben de 3-4 haftadır saat 7'den sonra hiçbir şey yemiyorum ve ciddi egzersiz yapıyorum. bunun dışında her gün fast food devam. buna rağmen kilo veriyorum, zaten 1 senedir her gün günde 45 dakika yürüyüş yapıyordum ve 2 sene önceye kıyasla trigliserid 10 kata yakın azalmış, kolesterol sınırda ama yarıya inmiş. :D

yer fıstığı ezmesi kankam oldu, glisemin endekslere bakıyorum genelde besinlerde. metabolizmam hep hızlıydı ama kötü bir yılda yaklaşık 30 kilo almıştım.
0
passion rules the game
(19.06.21)
Açlığa alışmak temel motivasyonun olmasın. Çünkü aç kalıp klio vermek sağlıklı olmayabilir çoğu zaman. Bir diyetisyenle görüş, sana uygun bir program versin. Yemek yiyerek kilo verirsin. Hiç aç kalmadan hem de. Öğle yemeğinin tokluğu henüz geçmeden, tok karnına akşam yemeği yiyorsun ve kilo veriyorsun. Üstelik yediğin şeyler de bildiğin köfte, balık, tavuk, sebze yemeği, çorba, yoğurt vs. Öyle haşlanmış brokoli yemiyorsun sürekli.
0
himmet dayi
(19.06.21)
intermittent fasting olayini arastir derim. karbonhidrati azaltip onun boslugunu saglikli yaglar ve proteinle doldurmaya calis. 5 senede neredeyse 50 kilo almis bir seker bagimlisi olarak buna dikkat ettigimin ikinci haftasinda tank gibi hissedip deli gibi kilo vermeye basliyorum.

acliga alismak diye bir sey yok, bu haliyle cok yanlis bir sey yapiyorsun. ac dolasmak iskence. surdurulebilirligi de yok. iki ay direndin diyelim eee insan ac yasayarak nasil saglikli ve mutlu olabilir? senin yapmak istedigin sey surekli yemek istemeden yasamak. onun icin kan sekerini hizli yukseltmeyen (glisemik indeksi dusuk) ve saglikli yiyeceklere yonelmek, mumkunse vucuda gunde 15-16 saat dinlenme araligi vermek (boyle beslenince bir sure sonra acikmiyorsun gercekten) lazim. daha dogrusu boyle guzel bir yol var kendimde uyguladigim.

yoksa sen sabah ve ogleden sonra yarim ton yemek yiyip de gece kendini ac birakirsan sadece eziyet etmis oluyorsun kendine.

o yuzden "fazla yememe" kismi guzel ama ac kalma dusuncesi yanlis. vucudun ihtiyaci olani vereceksin ki isini yapsin. sen ac kalirsan kan sekerin manyak olur, surekli yemek istersin, ustune kaloriyi cok kesersen vucudun da yag yakmayi birakir. dengeyi bulmak gerek.
0
der meister
(19.06.21)
kilolu olmak kadar tehlikeli bir şey de sağlıksız kilo vermek.
aç kalarak kilo verdin diyelim nereye kadar böyle sürecek?
valla sana bunlar zor gelse de az biraz doğru beslenme nedir araştırıp öğrenmelisin. atom fiziği değil neticede. çok ince detaylara girmeye de gerek yok.

ara öğün yapmayarak, kesinlikle tek tip beslenmeyerek (misal sabah akşam yulafla beslenen tiplerden olmamak), tıka basa ihtiyacından fazlasını yemeyerek, endüstriyel gıdalardan uzak durarak, basit karbonhidrat alımını en düşük seviyeye çekerek ve kardiyo yaparak bir insan hem yağ yakar, hem sağlıklı olur hem de psikolojik olarak kendini iyi hisseder.
0
lazpalle
(19.06.21)
Çok iyi yapıyorsun, ben sana hoşuna gidebilecek tavsiyemi de ekleyip takdir edip çıkayım.

Yemek yerken zevk almamak odaklı besleniyorum. Son 10 8 senede edindiğim bir özellik.

* Haşlanmış yumurtayı baharatla yemek.

* Sulu yulaf

* Çiğ sebzeler.

* Tuzsuz yağsız limonlu salatalar.

Özetle: Hiç düşünmeden yemek, bulduğun şeyi mideye indirmek ancak onu bir projede, bir tarifte kullanmamak. İşlemeden yemek her şeyi.
0
Etanglement
(19.06.21)
(5)

Euro 2020 sehirleri

kuehles blondes
Selam, UEFA nin sacmalamasi sebepli maclar eleme grubu stayla farkli ulkelerin sehirlerinde oynaniyor. Ama bazi milli takimlar kendi ulkelerinde oynuyorlar. Cok asiri sacma degil mi? Neden boyle bir sey oldu?
Selam,
UEFA nin sacmalamasi sebepli maclar eleme grubu stayla farkli ulkelerin sehirlerinde oynaniyor. Ama bazi milli takimlar kendi ulkelerinde oynuyorlar. Cok asiri sacma degil mi? Neden boyle bir sey oldu?
0
kuehles blondes
(15.06.21)
Oynanabildiğine şükrettiğimiz için gözümüze batmıyor.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(15.06.21)
Avrupa Şampiyonasının en saçma mevzusu.


Kaleci Saçlı Forvet +1
0
put it in your appropriate place
(16.06.21)
platini denen ahlaksiz yuzunden. biliyorsun normalde bir ulkede olur, o ulke de oylamayla belirlenir. baktilar turkiye kazaniyor ve baska aday yok, bize vermemek icin boyle sacma bir ayak yaptilar, "butun avrupa'nin turnuvasi olsun" hesabi. hatta sanirim sus payi olarak birkac mac bize de teklif edilmisti ama biz tam bir turnuva ev sahipligi yapmak istedigimiz icin reddettik. cunku bu turnuvada mac verseler daha 10-15 sene bir sey vermezlerdi "siz zaten euro 2020'de mac aldiniz" diye.

ha su da var ki bu tip organizasyonlar artik cok maliyetli oluyor ulkeler icin. o yuzden 10-15 yil sonra ya altyapisi tamamen oturmus cok buyuk ulkeler (fransa, almanya, ispanya vs) done done ev sahibi olacak ya da bu yeni formata alismamiz gerekecek. belki 12 sehir ev sahipligi yapmaz ama iskandinavya veya balkanlar olabilir mesela 3-4 ulkeyle. cunku artik kimse o kadar stat, altyapi yapmakla ugrasmak istemiyor. mali acidan cok ciddi kulfet.
0
der meister
(16.06.21)
euro 2020 de bunu ilk defa denedi. sanki corona olacağı biliniyormuş gibi ülkeler seçildi. şu an pandemiden dolayı pek kimse karşı çıkmıyor. bence de saçma ama asıl sebebi şu tek ülke olarak euroyu almak büyük yatırım gerektiriyor ve euro yapıp ekonomik yüke girmek istemiyor ülkeler. uefa da bu sebepten ülkelere grupları paylaştırdı.
0
mikahakkinen
(16.06.21)
Tam bir doğru cevap verilmemiş. Şimdi şöyle ki;

EURO 2016 ev sahipliği oylaması sırasında çok iyi durumdaydık. Statlar yapılmış durumdaydı, devlet de kaynak güvencesi vermişti diğer giderler için. Fransa ile başabaştık ve Platini'nin ittirmesiyle sadece bir oy farkla Fransa'ya kaybetmiştik.

EURO 2020 adaylık döneminde ise Avrupa'da ekonomik kriz vardı. Çok iyi hatırlıyorum, kimsenin şampiyonayı yapacak durumu yoktu, aday çıkmadı, çok büyük ihtimal bize vereceklerdi ama bizimkiler hem EURO 2020'ye hem de 2020 olimpiyatlarına aday olunca ve UEFA'nın "Aynı yaz iki turnuva birden olmaz." demesine rağmen "İkisini birden yaparız, sıkıntı olmaz." deyince ve ilk oylama olimpiyatlar değil de EURO 2020 için olduğu için de biz turnuvayı alamadık, sonra olimpiyatları da alamayınca hem şiş hem kebap yanmış oldu. UEFA da çaresiz bir şekilde tüm Avrupa'ya dağıttı turnuvayı. Biz bu turnavada rol almak istemedik çünkü EURO 2024 veya 2028 veya kaç olursa kendi başımıza yapmak istiyorduk turnuvayı, bu turnuvada şehirlerden birisi olursak o adaylığın tehlikeye gireceğini düşündük. EURO 2024 oylamasından önce ise yeni bir kriter olarak aday ülkelerin insan hakları sicili konuldu ve böylece bu oylamada da Almanya'ya kaybettik.

Yani bence EURO 2020 cepteydi ama olsun, tribünler dolmayacaktı, ülke ekonomisine beklediğimiz katkı olmayacaktı ama bundan sonra da insan hakları sicilinden dolayı ve krizde olan ülkelerin tekrar ortalığa çıkacağından dolayı alma şansımız gözükmüyor. Nitekim geçen sene (pandemiden sonra bile olabilir) İtalya, birçok stadın eskiliğinden dolayı ülke genelinde bir stat atılımı yapacağını duyurmuştuk. Bizim gibi yıkıp yıkıp yeniden yapacaklardı. E bu durumda da İtalya yerine bize vermezler zaten.
0
hlot
(16.06.21)
(17)

ik'ya bunu sorayım mı

aydonno
merhaba, yeni bir işe girdim. ofis istanbul'da, ben değilim. çalışacağım departman şu an evden çalışıyor, ben de bir süre istanbul dışındaki evimden çalışacağım. iş görüşmeleri de online oldu. şimdi benim şirket bilgisayarını almam lazım, o yüzden istanbul'a çağrıyorlar. yaşadığım şehir istanbul'a ç
merhaba, yeni bir işe girdim. ofis istanbul'da, ben değilim. çalışacağım departman şu an evden çalışıyor, ben de bir süre istanbul dışındaki evimden çalışacağım. iş görüşmeleri de online oldu. şimdi benim şirket bilgisayarını almam lazım, o yüzden istanbul'a çağrıyorlar. yaşadığım şehir istanbul'a çok uzak ve uçak biletleri çok pahalı (gidiş dönüş en az 600 tl) sırf bilgisayarı almak için bu kadar para harcamak istemiyorum. sözleşme imzalamadık henüz, yazılı teklif geçtiler onu kabul ettim sadece. sözleşme için de gitmem gerekiyor olabilir bilmiyorum, o konuda bir şey demediler. evden çalışmamız ne kadar sürecek, bu şekilde devam etme olasılığı var mı vs. diye sormuştum "biz sizi istanbul ofisi için işe alıyoruz biliyorsunuz, zaten bilgisayarı almak için gelmeniz gerekecek" demişti.

bilgisayarı buraya gönderseler diye düşünüyordum ya da yol masrafını karşılasalar. makul bir istek mi sizce. nasıl sormak lazım onu da bilmiyorum çekiniyorum biraz, iki kere buraya gelmen gerekecek bilgisayarı almak için demişti çünkü ik.

napim
0
aydonno
(15.06.21)
Yol masrafını karşılamaları gerekir ya, keyfinizden gitmiyorsunuz İstanbul'a. Hatta ideal koşullarda otelinizi de karşılamaları gerekir. "Ödeyecek misiniz" diye sormak yerine şey diyebilirsiniz belki, "Bileti siz mi alıyorsunuz yoksa ben aldıktan sonra bana geri mi ödeniyor? Peki kalacak yer nasıl oluyor?"

Hazır sorarken gelmişken sözleşmeyi de halleder miyiz diye de sorun.
0
kobuzchu kiz
(15.06.21)
"biz sizi istanbul ofisi için işe alıyoruz biliyorsunuz, zaten bilgisayarı almak için gelmeniz gerekecek" demişler size, ben bu durumda gelmenizi beklerim, uçağı da ben karşılamam.
0
benaslinda
(15.06.21)
@kobuzchu kiz, ilk görüşmede "ben istanbul'da değilim nasıl olacak" gibi bir şey demiştim, kalacak yerin vardır ama herhalde dedi, ben de var dedim. onu istemem zaten gerek de yok da, hiç o toplara girmeye niyetleri yok gibi o yüzden çekiniyorum yol masrafını istemeye. @benaslinda gibi düşünüyorum yani.
0
🌸aydonno
(15.06.21)
Çalışacağınız yerin sizin ikametinizr yakın bir şubesi vs varsa en azından çevre ilde oraya gönderilmesini rica edin zimmetleri evrakları orada imzalarsınız yoksa da sorun sormaktan zarar gelmez bence
0
Diskirminant
(15.06.21)
ben sizin istanbula tasinmanizi bekliyorlar gibi anladim. yolu karsilamalari istenir normal bence.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(15.06.21)
ctrl + f yapip kargo diye arattim bir sey cikmadi. niye kargoyla yollamiyorlar? herkes icin en basit cozum.
0
hot potato
(15.06.21)
@eksi sozlukte eksiyen adam, istanbul ofisi için işe alıyoruz demesinin nedeni şu aslında, ben devamlı olarak evden çalışma ihtimali var mı diye sormuştum, onun üstüne dedi eylül'e kadar evdeyiz ama sonrasında ofise geçiyoruz (bizim departman geçmeyebilir ama belli değil) yoksa şu an için taşınmamı beklemiyorlar.
0
🌸aydonno
(15.06.21)
@hot potato, ya ben de ilk onu düşündüm ben niye kalkıp gidiyorum bir bilgisayar almaya, kargoyla yollasınlar diye ama onu sormaya da çekiniyorum çünkü iki kere dedi ik buraya geleceksiniz bilgisayarı almaya diye.
0
🌸aydonno
(15.06.21)
IK dusunmemis olabilir veya useniyor olabilir. Acik acik yaz: "Ben baska sehirdeyim, kargoyla yollayabilir misiniz" diye. bakalim ne diyecekler. Ise girmissin bir kere zaten, bu gibi seylerde asiri tereddutlu olmana gerek yok.
0
hot potato
(15.06.21)
"iş"inin bir kısmı, hatta senin gibi yeni işe başlayan birisi için çok büyük kısmı, istanbula gitmektir. bilgisayar bahane, seni kanlı canlı görmek istiyor olabilirler, giyimine veya konuşmana filan bakabilirler.
bunların hepsi iş görüşmesidir.
tavsiyem istanbula bilet al git, şirkette işini gör,en son müdürüne veya ik'ya "bilmediğim için soruyorum, ulaşım bana mı ait?" diye sor. gerisi kendiliğinden gelir zaten.
ayrıca şu devirde uzaktan çalışabileceğin bir iş bulmuşsun, 600 liraya da pahalı deme sana zahmet.
0
etna
(15.06.21)
Bence covid sebebiyle seyahat etmek istemiyorum, kargo ile gönderme imkanınız olur mu diye sor. Yok derlerse yolu karşılıyor musunuzu sorarsın.
0
teutonic-terror
(15.06.21)
Bence ilk işe girişte onlar teklif etmediği için hoş bir intiba bırakmaz bu talebiniz. İstanbul'da olan bir pozisyon olduğunu söylemeleri de zaten nasılsa İstanbul'da bir düzen kurmanız gerekecek bunlara takılmayın gelin alın gidin anlamında biraz da.
0
prodeq
(15.06.21)
etna bu nasil bi zihniyet ya, bu zamanda is bulmussun 600 liraya cok deme ne ahahaha bize is verdikleri icin sevgili patronlara tapalim da istersen sonucta bize haftada 40-50 saat calisma karsiliginda peynir falan alabilelim diye para veriyorlar.

gormek istiyorlarsa gelmeni istiyoruz yuz yuze goruselim seni gorelim desinler, ergenler mi bakiyor ik islerine?

patron ya da ik'ciysan zaten sasirmam da maasli bir calisan olarak bunlari yaziyorsan cok uzucu gercekten
0
der meister
(15.06.21)
Ben de IK'cı olarak şöyle cevap vereyim;

*İstanbul ofis için işe aldığımız kişilerin pandemiden sonra istanbul ikametli olmalarını bekliyoruz. Bunun için herhangi bir yardım yapılmıyor, taşınma vs. anlamında.

*Eylül'e kadar evden çalışıyoruz ve hangi şehirde olursa olsun; tüm bilgisayar, sözleşme, ihtiyacı olan her şey evine gönderiliyor.

*İstanbul ikametli olmasını bekliyoruz derken, istanbul içerisinde ofise gitmesi gereken bir durum olursa taksi masrafını karşılıyoruz.

Bu durumda siz istanbul'daymış gibi hareket etmelisiniz bence ancak diğer arkadaşların söyledikleri gibi, sormaktan zarar gelmez. Bana biri böyle bir soru sorsa "aa ne garip adam, iş bulmuş bi de yol masrafı istiyor" demem ama şirketin uygulaması yoksa da bunu rahatça söylerim.

Bence sorabilirsiniz yani :)
0
zartanyan
(15.06.21)
Şirket bilgisayarını zimmetleme yapmadıkları için kargoya vermiyor olabilirler. Nihayetinde zimmet imzasını atıp o şekilde teslim alacaksın.

Kargo aşamasında bilgisayarın kaybolması büyük problem olabilir. Bilgisayarın maddi değerinden ziyade şirket bilgilerinin ele geçirilmesi vs açısından. Bu durumda zimmeti çıkmamış bilgisayardan kim sorumluysa onun başı ağrır.

Benzer bir durumda (aslında tam tersi, istifa süreci) kargoyla gönderme imkanım olur mu diye sorduğumda noter eşliğinde zimmet imzası, birsuru bir şeyler veya noterden vekalet verdiğim başka biriyle gönderebilecegimi söylemişlerdi.

Dümdüz kargo kabul etmiyorlar.
0
materyalist imam
(15.06.21)
pozisyon normalde uzaktan calisilan bir pozisyon degil. pandemi sebebiyle gecici olarak uzaktan calisiyorsunuz. normal sartlarda olsaydi ise baslarken istanbul'a tasinmaniz gerekecekti. nasil ki tasinma masraflarini sirketten istemiyorsaniz, ucak yada konaklama parasini da sirketten istemeniz absurd olur.

normalde uzaktan calisilan bir pozisyon olsaydi taleplerinizde hakli olurdunuz.
0
crucio
(15.06.21)
@der meister
Hayaller Paris hayatlar Muş
Sen olması gerekeni yazmışsın, ben olacak olanı yazdım.
0
etna
(16.06.21)
(11)

O paraya yurtdışında sürünürsüncüler

phiphi
Selamlar, genel olarak ekşi’de 3 bin euro amsterdam vs 11 bin tl istanbul, 3bin euro münih vs x para izmir gibi saçmasapan troll başkıkları gördüğümde hep 3 bine -3,5 bine orada kötü yaşarsın ama 11 bin tl’ye istanbul’da kralsın gibi entryler görüyorum ve bana aşırı saçma geliyor kesinlikle katılmıy
Selamlar, genel olarak ekşi’de 3 bin euro amsterdam vs 11 bin tl istanbul, 3bin euro münih vs x para izmir gibi saçmasapan troll başkıkları gördüğümde hep 3 bine -3,5 bine orada kötü yaşarsın ama 11 bin tl’ye istanbul’da kralsın gibi entryler görüyorum ve bana aşırı saçma geliyor kesinlikle katılmıyorum.

Mesela şu başlık : eksisozluk.com

adam 3250 euro ile münih’te seyis gibi yaşarsın demiş. paraların net olsuğunu düşünürsek ya bu almanyada ortalama maaş 2.3 civarı bir şey değil mi zaten ? veya amsterdamda 3k ile yaşanmazcılar var. bunlar hayatında yurtdışı görmediği için veya yaşamadığı için sallıyor mu ben mi kaçırıyorum birşeyler ?

tek kişi kiraya 1200 euro verse yiyebileceği aylık para 800-900 euroyu geçmez gibi ya. hayır 4-5 aylık bi tecrübem oldu ordan da biliyorum fakir de yaşamadım da bu arkadaşlar mı fazla lüks yaşıyor ? ve hani aylık 800-1000 euroyu salt kendine ve ihtiyaçlarına harcadığı zaman dışarıda da yer içer, üst baş da alır, dolabı da sürekli dolu olur, gezer de.

Bu ekşidekiler biraz sıkıyor mu ? Bana 2300-2400 net ile avrupa’da yaşanmayacak şehir yok gibi geliyor. hele kiraya 700 falan verilen durumlarda 2’ye de yaşarsın gibi gayet iyi.
0
phiphi
(12.06.21)
Hem de çok sıkıyorlar. aylık 2500 euroya bile gayet güzel şekilde yaşanır.
0
omuriliksorunsali
(12.06.21)
*kşi denen aptal yuvasını herhangi bir konuda dikkate almak büyük hata. oraya ben de gidip şimdi amsterdam'da 5k'dan aşağısına maymun gibi yaşarsın yazarım, halbuki yakınından geçmedim şehrin. bunların alayı kolpacı, kompleksli tipler. arada düzgün tek tük bilgi veren çıkar ama onları da ara ki bulasın.

böyle bir durum olursa ben o şehirde yaşayan insanlara ulaşıp onlara durumu anlatıyorum, kendi masraflarını vs.s oruyorum elimizin altında internet var sonuçta, ekşi başlığında şov yapan tiplerin yazdığına güvenmek anlamsız. onlara kalsa ayda 20 bin euro da para değil.
0
der meister
(12.06.21)
Biraz degil baya salliyorlar hocam.

Begenmedikleri parayi oranin yerlisi bile anca kazanabiliyor.

Bu tarz seyleri yazanlar ya beyni yok fikri var türevi kisiler ya da baba parasi yiyip, neyin ne oldugundan habersiz ergenler.
0
Avoiding The Puddle
(12.06.21)
seyis gibi komikmiş :D

net 3200 euro alan bildiğin ortalamanın üzerindedir almanya'da bekarsa çünkü kazandığın paranın %40'ı falan gidiyor vergilerden.

sizin yaşam seviyenize bağlı ama 2000 eurodan fazla kazanıyorsanız çok rahat yaşarsınız her şehirde.
0
bohr atom modeli
(12.06.21)
Yukarıdakilerin hepsi +1
Muhtemelen kendileri yurtdışına çıkamadığı için kimse çıkamasın isteyen tipler bunlar
Der meister'in dediği gibi herhangi bir konuda ekşi'yi ciddiye almayı bırakalı çok oldu. Hele ki son yıllarda sırf atıp tutmak, gömmek için yazar olan tiplerden sonra
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(12.06.21)
özetle büyük ve pahalı metropollerde 2500 civarına çok rahat, daha küçük yerlerde 2000 civarına çok rahat, ucuz b sınıfı avrupa ülkelerinde 1500’e rahat yaşanır gibi.

en büyük sorun kira gibi.
0
🌸phiphi
(12.06.21)
Bir cogu da daha once o ulkeye turist olarak giden tayfa onlar. E adam turist olarak gitmis, sehrin merkezinde turistik yerlerinde takilmis, haliyle restoranindan, pubina, kafesine hep turist tarifesinden gormus fiyatlari, kira, ev desen merkezi yerlerin, sehrin gobegindeki yerin kirasini baz aliyordur bu saf:) Ruya gibi bir turistik gezi yapiyor, deli para harciyor adam sonra kalkiyor o paraya yasanmaz diyor. Yani adam 365 gun turist gibi, zenginler gibi sehrin merkezinde vs yasanacak diye dusunuyor bunu soylerken:)
0
neverletyougodown
(12.06.21)
İngiltere’de 4k£ maaş idare eder demişti biri bir defasında. Ne desen boş. Yok öyle bişey. Almanya özelinde 2350€ kazanıp 1150’sini direkt birikim hesabına atan tanıdığım var
0
avatar is back
(12.06.21)
Londra için bilgi vereyim, 3000 sterlin net ile zone 2 bölgede yaklaşık 2000'i ev+faturalar, 500'ünü yiyeceğe vererek, geri kalan para ile gezerek konforlu biçimde yaşayabilirsiniz. Bu bahsettiğim kira maliyeti de nispeten lüks sayılabilecek 1+1 bir ev için. Kişiye göre kısılabilir.

Ekşide 4000 liradan fazla maaş alanları linç edip aşağılıyorlar zaten çok sallamayın.
0
nehara
(12.06.21)
Bir kısım var; yurtdışı hakkında bilgisi sifir. Kıskanclik da var.

Bir kısım var; hayati zenginlik olarak görüyor ve yurtdışına cikacaksan illa luks hayat yasaman gerektiğini dusunuyorlar. Öyle yaşamayacaksan ne anlami var diyorlar. Hayatımda duyduğum en saçma sapan düşünce ama böyle. Bu insanlara göre yurtdışında altında bmw, villa falan yasamazsan yasamiyorsun.

Neyse yalniz bir şeyi hesaplamak önemli; ben Fransa'da orta büyüklükte bir şehirdeyim. Su anki hayati stockholmde yaşamam için 3500 Euro lazım. Yani o maaş şehirden şehire acayip değişiyor. Ama Türkiye'deki gibi çalışan 2bin müdür 10bin alıyoru bekleyenler daha cok bekler.
0
logisticsmanager
(12.06.21)
Asgari ücret alanlar bile Avrupa'da normal bir hayat sürebiliyor. Türk insanı için mesela paradan ziyade ırkçılığa maruz kalmamak olmalı.
0
Gabriel
(12.06.21)
(8)

Kitapları ikinci kez okumak...?

anatomik
Özellikle lise zamanında okuduğum ve şu an çok erken okuduğumu düşündüğüm kitapları tekrar okumak istiyorum. Özellikle Albert Camus, Sartre ve Dostoyevski başta olmak üzere. Sadece bu yazarların bazı kitaplarını tekrar okusam bile 20-30 kitap eder minimum.Ancak bir kez okuduğum kitabı tekrar okumak
Özellikle lise zamanında okuduğum ve şu an çok erken okuduğumu düşündüğüm kitapları tekrar okumak istiyorum. Özellikle Albert Camus, Sartre ve Dostoyevski başta olmak üzere. Sadece bu yazarların bazı kitaplarını tekrar okusam bile 20-30 kitap eder minimum.

Ancak bir kez okuduğum kitabı tekrar okumak da çok mantıklı gelmiyor çünkü hali hazırda okumadığım ama okumak istediğim yüzlerce kitap var aklımda.
Ortalama 20-30 kitabı tekrar okumak mı, yoksa okumadığım ve okumak istediğim kitaplara yönelmek mi?
Zaten iş güç malum, gün içinde 1-2 saat kitaba ayırabildiğim gün sayısı bile çok az.
Tekrar okumak istediğim kitap sayısı 8-10 olsa yine tamam, sıkıntı değil. Ama bu şekilde tekrar okumak istediğim en az 30-40 kitap var, az da değil.
Mesela Dune serisinin filmi çıkmadan önce ikinci kez okudum geçenlerde, çok sevmeme rağmen onu okurken bile aklımda "lan boş yere ikinci sefer okuyorum, yeni kitap okusaydım keşke" düşüncesi oluştu.

Ne yapmalı?
Sesli kitap olarak dinleyeyim diyorum ama atıyorum Albert Camus'nun Düşüş kitabı da sesli olarak aynı tadı vermez mesela bence.
0
anatomik
(12.06.21)
Yeniden oku. Hepsini değil belki ama en sevdiğin ve sevmediğin 2-3 tanesini seçebilirsin.

Hem zaten kesin kaçırdığın şeyler vardır, boşa gitmez, hem de mesela önceden çok sevdiğin bir kitabı şimdi sevmeyebilirsin, o da nasıl değiştiğin hakkında fikir verir kendi kendine. Güzel bi feedback oluyor bence.
0
plutongezegendegilmi
(12.06.21)
Ömür az kitap çok :)

Sesli kitaplar için ben de sen gibi düşünüyordum ama kuyucaklı yusuf'u dinledikten sonra fikrim değişti. Önceden okuduklarını sesli kitap olarak edin bence. Hiç bilmediklerini okursun.
0
antihero
(12.06.21)
Ben olsam yenilere öncelik verirdim. Daha önce okuduğum ve tekrar okumayı istediğim kitapları da keyif için okurdum. Örnek olarak bende Harry Potter kitapları var. Bu kitapları istediğim zaman açıp okuyorum zaten. Hatta en baştan başlamadan, direkt istediğim bölümleri ya da istediğim kısımları okuduğum da oluyor. Bir de kitap konusunda mükemmeliyetçi davranmak kitaptan alınan keyfi kaçırıyor. Bu yüzden ben katı bir planlama yapmadan, bir kitap bittikten sonra "şimdi hangi kitabı okumak istiyorum" sorusunu sorarak karar vermeyi daha mantıklı buluyorum.
0
dissendium
(12.06.21)
Valla olay kitap okumaya ne gözle baktığına göre değişir. Böyle bişekil yarış olarak görüyorsan ya da ödev olarak görüyorsan tekrar okumak istememen doğal. Yok bişekil mutlu ediyorsa ve zevk alma olarak görüyorsan bu sefer de beğendiğin kitabı/yazarı tekrar okumak istemen doğal çünkü riski minimize ediyorsun.
0
j r r tolkien hayrani
(12.06.21)
Ben hiç çekinmeden okuduğum ve çok beğendiğim kitapları bir süre geçtikten sonra tekrar okuyorum. Evet kitap çok ama yeni kitabı beğenmeme riski de var. Eskiden okuduğum, cok hoşlandığım ve çoğu kısmını unuttuğum bir kitabı neden tekrar okumayayim ki?
0
aslil
(12.06.21)
plutongezegendegilmi +1

Mutlaka en çok yeniden ziyaret etmek istediğiniz 2-3 kitap vardır, araya onları alabilirsiniz. Öbür türlü içinizde hep ukte olarak kalacak. Annem de kendimi bildim bileli tekrar Dostoyevskileri okusam, en son üniversitede okumuştum deyip duruyor ama hala icraata geçmedi. Yine de hep içinde bu istek var.
0
peki madem
(12.06.21)
çok güzel bir kitap bir daha okunabilir. güzel bir film bir daha izlenebilir. ben ikinci kez bir filmi izlemeyi hiç tercih etmezdim. bayağı yüksek sayıda film izledim ve sonra dönüp bazı sevdiğim filmleri yeniden izledim ve fark ettim ki bu aslında beni çok eğlendiriyor çünkü kaliteli içerik.

yeni şeyler deneyimlemek tabii güzel ama güzel şeylerin de tekrar tadına varmak da güzel. ikisini de yapmak lazım. hayat zaten tüm güzel kitapları okumak için çok kısa. en azından bize çok hitap edenlerin tekrar tadını çıkarabiliriz.
0
bohr atom modeli
(12.06.21)
tamamen aynı şeyleri düşünüyordum seninle. en sonunda eskileri okumaya karar verdim. hayatımda yaptığım en doğru şeylerden biri olabilir. suç ve ceza'yı 14 yaşında okumuştum mesela. o zaman bile çok sevmiştim tabii ki ama tekrar 25 yaşında okuyunca şok oldum resmen, "ben bunu g*tümle okumuşum" diye düşündüm.

yıllar geçtikçe biz de değişiyor ve gelişiyoruz. bazı eserlerde her zaman farklı bir şeyler bulabilmek, farklı bakış açıları geliştirebilmek mümkün oluyor. bu yüzden tadı damakta kalan, yıllarca unutulmayan, geri dönülmek istenen bazı romanların tekrar okunmasının faydalı olduğu görüşündeyim ben.

ha tabii bunu abartıp yeni şeyler okumamak da güzel değil ama sonuç itibariyle "ne yapsam?" diye düşünüp hiçbir şey yapmamaktansa eski bile olsa okumak iyidir.
0
der meister
(12.06.21)
(4)

Masabaşı işte çalışan 26 yaşında bir erkeğin 3 ayda verebileceği maksimum kilo ?

caner555
İşten sonra herhangi bir aktivitem yok. Sağlığımı bozmadığım sürece verebileceğim maksimum kilo kaç olur?(119 kiloyum)
İşten sonra herhangi bir aktivitem yok. Sağlığımı bozmadığım sürece verebileceğim maksimum kilo kaç olur?
(119 kiloyum)
0
caner555
(09.06.21)
Tam olarak benden bahsediyorsunuz. Ben de masa başı çalışıyorum ve 26 yaşındayım. Yeme içme düzenime biraz dikkat ederek ve haftada birkaç gün tempolu yürüyüş yaparak 6 kiloya yakın verdim 3-4 ayda. Herhangi bir diyet yapmadım. Biraz daha zorlasam kendimi 10 kilo verirdim muhtemelen.
0
her seye atarlanan adam
(09.06.21)
İşten sonra birazcık yürüyüp (hazır havalar da güzel), bazal metabolizmanın %80'i civarında kalori alarak ayda 2 kilo çok rahat verebileceğini tahmin ediyorum. 3 ayda 6 kilo yani.

Ben 1 senede 95'ten 75'e düştüm mesela böyle.
0
plutongezegendegilmi
(09.06.21)
Bizim ofiste bir kız var 19 kilo verdi diyetisyene giderek
0
pislick0
(09.06.21)
bos dusunce balonu ve alperz +1

kendini ac birakmadan disiplinli ve uygun bir diyet yaparsan uc ayda 20-25 kilo bile verirsin. fazla olunca daha hizli gidiyor cunku, en azindan baslangicta.

benzer noktada surekli donup duruyorum ve intermittent fasting yapip ne yedigime dikkat ettigim zaman bir ayda 7-8 kiloyu cok rahat veriyorum, neredeyse sifir spor bu arada, zaruri aktiviteler disinda yuruyus filan da yok.

zor olan kisim iradeyi gosterebilmek zaten, onu yapinca kilo her turlu gider.
0
der meister
(09.06.21)
(16)

Saat kaçtan sonra yemek yemiyorsunuz?

dissendium
Saat kaçtan sonra yemek yemiyorsunuz? Yaşınızı belirtirseniz iyi olur. Belirtmek zorunda değilsiniz. Yeme içme işini kaçta bırakıyorsunuz? Yemek yerken kendinize sınır koyuyor musunuz? Beş poğaçadan fazla yemeyeyim, geç saatte kola içmeyeyim, üst üste tatlı yiyecekler yemeyeyim gibi. Ya da bu hafta
Saat kaçtan sonra yemek yemiyorsunuz? Yaşınızı belirtirseniz iyi olur. Belirtmek zorunda değilsiniz. Yeme içme işini kaçta bırakıyorsunuz? Yemek yerken kendinize sınır koyuyor musunuz? Beş poğaçadan fazla yemeyeyim, geç saatte kola içmeyeyim, üst üste tatlı yiyecekler yemeyeyim gibi. Ya da bu hafta mutlaka sağlıklı bir yemek yiyeyim, meyve yiyeyim gibi şeyler düşünüp bunları uyguluyor musunuz?
0
dissendium
(06.06.21)
öyle bir kısıtlama yapmıyorum. hatta demin pirinç pilavı ve patlıcan oturtma ile yoğurt yedim. yaş 36.
yemeden önce kararsızdım. sonra dedim ki aklımda kalacağına midemde kalsın.
0
sutlu nescafe
(06.06.21)
yemeği öğlen 12 ve akşam 6 arasında yiyorum, 2 öğün olarak. öncesinde ve sonrasında kalorili hiç bir şey tuketmiyorum.
0
nahtoderfahrung
(07.06.21)
rafine şeker tüketmiyorum

net bir saatim yok ama gece yemek yememeye özen gösteriyorum

33 irkek
0
hedep
(07.06.21)
Genelde 6'dan sonra bişey yemem. Meyve veya içinde rafine şeker olan herhangi bir şey yemiyorum. Yapay olarak işlenmiş hiçbir şey yemiyorum (örn: kimyasalla kurutulmuş et yemem, ama doğal yollarla kurutulmuş yerim gibi). Peynirimi, zeytinimi, ekmeğimi genelde kendim yaparım, sebze, et, yumurta vs. organik alıyorum.

Bunların istisnası: dışarıda yerken her zaman seçme şansım olmuyor, ortama uyuyorum.

Bi de bugün 6 bardak soğuk kahve içmişim mesela, o tarz şeylere takılmıyorum. Yani "doğal" olduğu sürece np gibi.

29 E
0
plutongezegendegilmi
(07.06.21)
Doktor tavsiyesi yeme içme işini yatmadan 3 saat önce bitirmem yönünde. Gastritim var. Ben 1 saate düşürebildim.
0
auroraaurora
(07.06.21)
çok zayıf olduğum için kendimi kısıtlamıyorum, ne zaman ne istersem yiyorum. yaş 24.
0
rose parks
(07.06.21)
1 mayıstan beri kilo vermeye çalışıyorum. son bir hafta biraz gevşettim ama sabah ağırlık idmanı, 12-1 gibi günün ilk öğünü, akşam 7'de de günün son öğününü yediğim bi sistemim var. yediğim süreyi kısıtladığımda miktarı kontrol etmek daha kolay oluyor benim için. sonuç alıyorum :)
0
reavelyn
(07.06.21)
19. 3 haftadır geceleri yemek yememeye çalışıyorum. Pandemi başından beri haftada en az 3 4 gün geceleri sürekli abur cubur yiyorum ve genel olarak rahatsız olmaya başladım, kilo almam bunun sebeplerinden biri. Tam olarak kesemesem de abur cubur yemeyi bırakmaya çalışıyorum, tek istisnam dondurma :( Sebze yemeklerini çok sevmediğim için salata yemeye daha fazla yöneldim birkaç haftadır. Ara öğün yerine ceviz yiyorum.
0
black holes in the sky
(07.06.21)
İlk öğünü genellikle 12’den sonra yiyorum. Çoğu zaman 2’yi hatta bazen 3’ü bile bulabiliyor. Böyle olunca erken acıkmıyorum ve akşam yemeği saat 8 civarına kalıyor. Çok çok canım istemedikçe akşam yemeğinden sonra bir şey yememeye çalışıyorum.
0
ms brownstone
(07.06.21)
İşk öğünü 11 den sonra, son öğünü 7 den önce yemeye çalışıyorum.

Bazen dayanamayıp meyve yediğim oluyor akşamları. O yüzden almamaya çalışıyorum.

Yemek düzenim yok akşamları dışarıdan söylüyorum. Ama ev yemeği söylemeye, sağlıklı ızgara söylemeye çalışıyorum. Haftada en az 2 kere bozuyorum
0
zimbirik
(07.06.21)
ne zaman acikirsam o zaman istedigimi yerim.

ne yapacam her seye dikkat edecem de 150 yasina kadar tek basima mi yasayacam.
0
dio
(07.06.21)
18.30’da akşam yemeğimi yiyerek kapatıyorum midemi. En geç 19.00. Ertesi gün 13.00 veya 14.00’a kadar da bir şey yemiyorum.
Evet kısıtlama yapıyorum. Örneğin ilk öğünümde meyve porsiyonlarıma dikkat ediyorum. Yarım elmadan/armuttan fazlasını yemiyorum. Onun dışında her hafta sebze ve bakliyat pişirmeye özen gösteriyorum. Pilav/makarna gibi şeyleri iki ayda bir belki yiyorumdur.

24K
0
ruhen hastayim ben
(07.06.21)
Ağırlık günleri Carb backloading yapıyorum. Antrenman sabah sonra yükleme günün kalanında Low carb.

Kondisyon günlerinde hep low carb. Genelde akşama doğru her türlü lean proteine dönüyorum ama.

Sabah 5’te kalktığımdan akşam 8-9 gibi en geç yemeyi kesiyorum uykuyu bok etmesin diye.
0
arnold schwarzeneger
(07.06.21)
intermitten fasting yaptigim icin 8 gibi en son.
0
baldur2
(07.06.21)
21'den sonra yemiyorum.
40+
0
SiyamkedisiZorro
(07.06.21)
"haydaa ulan durduk yere ölücez şimdi" diye düşünüp insan olmaya karar verdiğimde genelde şöyle yaşamaya çalışıyorum,

en başta intermittent fasting. kahvaltı zaten sevmem. öğlen 12-1 gibi, sonra akşam 5-6 gibi bir öğün. bitti gitti. tabii ayı yavrusu olduğum için gerekli enerjiyi alabilmek adına protein ve sağlıklı yağ yönünden zengin, karbonhidratı az öğünler tüketmeye çalışıyorum böyle yaptığım zaman. o açıdan çok sağlıklı olmasa bile genel olarak düzgün öğünlerim oluyor. bol bol salata, zeytinyağı, kuruyemiş, yumurta, yeşil yapraklı ve serseri sebzeler vs.

kola ve tatlı benim için her zaman çok ciddi bir sorun oldu, sigarayı bıraktım bunları bırakamadım. becerebilirsem şeker tüketimimi "ayda bir gofret" seviyesine çekmek ve su, ayran, maden suyu vs. dışında hiçbir içecek tüketmeme isteğim var. bunu yapmaya çalışıyorum genelde.

tamamen kendi adıma konuşuyorum elbette ama benim için sağlıklı, sürdürülebilir ve ideal yaşam özetle budur: yetecek kadar yemek, işlenmiş üründen mümkün olduğunca uzak dur, ayu gibi yeme IF yap vücudun 15-16 saat kendini yenileyecek zaman bulsun, çok ağır olmamak kaydıyla antrenman yap, neblim bol bol yürü ve bir sporda kendini geliştir, su iç, pis şeylerden uzak dur ama arada mantı falan görünce de affetme, robot değiliz sonuçta. bence 30 günün 25'ini sağlıklı geçiren bir insanın ara sıra geceleri kola içme veya tek oturuşta karpuz bitirme hakkı olabilmeli, çok etkilemez herhalde, en azından 50'li yaşlara kadar.
0
der meister
(07.06.21)
(11)

uzun süreli, mutlu evliliklere denk geliyor musunuz?

cosmicgadin
En az 15-20 yıllık evli, birbirini görmekten, vakit geçirmekten keyif alan, mutlu çiftler var mı etrafınızda? Bunlar nasıl karakterler? Ve nasıl bir ilişkideler? Duygular sizce bir süre sonra kaçınılmaz olarak daha çok sevgi, saygı, minnet benzeri duygular mı?
En az 15-20 yıllık evli, birbirini görmekten, vakit geçirmekten keyif alan, mutlu çiftler var mı etrafınızda? Bunlar nasıl karakterler? Ve nasıl bir ilişkideler? Duygular sizce bir süre sonra kaçınılmaz olarak daha çok sevgi, saygı, minnet benzeri duygular mı?
0
cosmicgadin
(04.06.21)
Arkadasim var 12 yillik evli ikisi de muhendis acayip mutlular, cocuklari da var.

Eleman devamli aldatiyor ama kadini bilmiyorum.
0
divit
(04.06.21)
Benim üniversiteden hocam var. 50 yaşında falan vardır. Gezmeyi, yemek yemeyi falan çok seviyorlar. Maddi durumları falan da çok iyi. Kızı New York'da okudu. Sürekli bi yerlerden foto atıyorlar tatillerde. Yani öyle bir yaşamda mutsuz olmak çok da mümkün değil gibi.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(04.06.21)
ben uzun senelerdir beraber olup hala sevgili gibi olan çift görmedim hiç. ya asker arkadaşı gibi oluyorlar ya da mutsuz.
0
levybroo
(04.06.21)
Sadakat. İnsan vakit geçtikçe daha fazla mı talepleri oluyor ya da gençken gözü mü kör oluyor çözemiyorum. Sanırım karakterle ilgili. Uzun ilişki iki tarafın karakteriyle ilgili. Belki de hoşgörü, sınırsız bağlılık. Sınırsız bağlanmak ne kadar zor? Cidden zor mu
0
bigbadabum
(04.06.21)
Valla ben kısa süreli mutlu evliliğe de denk gelmiyorum
0
aquarium
(04.06.21)
var. çok nadir ama. çoğu ilişki mutsuzluğa mahkum gibi görünüyor. o mutsuz insanlar da "canım cicim aylarınız geçsin de göreyim sizi:):):):)" veya "aman diyim evlenmeyin" tarzı garip propagandalar yapıyorlar. onlar zavallı diye herkes zavallı olmak zorunda değil. ama dediğim gibi, çok az denk geliyorum gerçekten birbirini seven mutlu çiftlere. mutluluktan kastım da her günün güllük gülistanlık geçmesi değil bu arada. her ilişkide zorluklar olur tabii ki.
0
aweamadeus
(04.06.21)
Annem ve babam 38 yıldır evli. Tabi onlara sormak lazım ama çok mutlu görünüyorlar. Bana sorarsanız hala birbirlerine aşıklar. Karakter olarak ikisi de karşısındakini dinleyen tipler, yani üste çıkmak için saçmasapan konuştuklarına şahit olmadım hiç. Tartışıyorlar ama konuşup anlaşıyorlar bir şekilde. Tartışıkları şey de "sen şöylesin böylesin" gibi suçlama değil de doğrudan sorun ile ilgili oluyor. Ayrıca kıskanç değiller. İkisi de kendine zaman ayırıyor, boş zamanlarında kendi arkadaşlarıyla takılıyor.
0
fotrsapka
(04.06.21)
var. 70'li yaşlarına yaklaştılar, ellerinde büyüdüm diyebilirim neredeyse ve şu yaşıma kadar birbirlerine ters bir söz söylediklerini bile duymadım. çok kibar insanlar ama dışarıdan bu kadar sempatik görünmelerinde sanırım kadın tarafının payı büyük - gerçekten dünya tatlısı ve iyisi, "ne bakıyon" deyip kavga çıkarabilecek tarzdaki birini bile yumuşatabilecek kadar klas bir insan. ben çocukken evlerinde gittiğimde bile huzurlu hissederdim (kendi ailemde ciddi bir sorun olmamasına rağmen) ve çocuk aklımla bile derdim yani, "buradaki insanlar gerçekten mutlu" diye. yaşım 30 olacak neredeyse, fikrim hala değişmedi :)

yalnız açıkçası ben bu "evlilik mutsuz eder" görüşüne de katılmıyorum. bugün mutsuz olan, evliliğine söven insanların çoğu ayrılsa emin olun ertesi gün eşini özler ve ister. belki tamamen alışkanlıktan, belki tamamen sevgisiz bir şekilde olur ama yine de ister. birlikte yıllar geçirmek, bir ilişki inşa etmek kolay iş değil. ayrıca kusura bakmayın ama çoğumuz da tırt insanlarız, evlenmeyince çok daha dolu ve süper hayatlar yaşayacakmışız gibi davranıyor bazıları. bana tuhaf geliyor. sanki çok mutlu olacaklarmış da evli oldukları için mutsuzlarmış gibi... değişik. tabii kişiden kişiye değişir bu, bazı insanlar gerçekten yanlış evlilik yapıyor ve evlenmese daha mutlu yaşayacak gibi oluyor.

bunu niye yazdım? "uzun süreli mutlu evlilik"ten çok dışarıdan mutsuz görünen ama bittiğinde tarafları çok daha üzücü bir hayata iten birliktelikleri daha sık gördüğüm için. bence aynı evde yaşadığın, hayatını paylaştığın bir insanı daima aynı tutkuyla sevmek mümkün değil. tabii ki yeri gelecek "ulan bu ne biçim insanmış" bile diyeceksin. gelgelelim çok ciddi veya temel problemler yoksa bir arada 15-20 yıl geçirmiş insanlar ayrıldıklarında daha mutlu olmuyorlar. en azından şahsi gözlemim bu yönde. YÜCE RABBIM her insanın gönlüne göre, nasıl mutlu olacaklarsa öyle versin.
0
der meister
(04.06.21)
Benim annem babam 27 yıldır evli. Baya anlaşıyolar. Annem hiç üste çıkan bi tip değil. Babam baskın ilişkide. Annem de daha çok kabullenici olunca anlaşıyolar, birbirlerinin dilinden anlıyolar. Liseli aşıklar gibi değiller ama anlaşıyolar. Tabi tartışma oluyor ama annem küsüyor o durumlarda, kavga çıkarmıyo. Sonradan geri barışıyolar.
0
turuncu tonlarda
(04.06.21)
Gördüm annemin halası ve eniştesi. Ama şöyle bir şey var, onları herkes severdi. Zaten aşırı iyi insanlardı. Karı koca öğretmenlerdi. Enişte zaten aşırı ünlü bir kimya öğretmeniydi Samsun’da. Herkese yardım etmişlerdi karı koca. Annemle babamın da evlenmesine ön ayak olmuşlar. Çok sıkıntı da çektiler. En son enişte mide kanseri oldu. O tonton göbekli hoş sohbet adam eridi 40 kiloyla vefat etti. Bir yıl geçmeden hala da vefat etti. Birbirlerini çok seviyorlardı aşk evliliğiydi zaten uzaktan akraba olsalar da. Ölümüne de dayanamadı kocasının peşinden gitti. Halen daha onları atakumda evlerinde hayal ediyorum ben. Hiç ölmemişler gibi. Çok minnoşlar halen daha. Duygulandım.
0
Arkabi08
(04.06.21)
31 yıllık evli olan annem ve babam. Bence 15 yıldan sonra daha iyi anlaşmaya başladılar. Birbirlerini seviyorlar, düşünüyorlar. Ayrı hiç kalamıyorlar. Çoğu zaman yeni evlenmiş gibi takılırlar sarılıp film izleme, el ele yürüyüşe çıkma, başbaşa yemek vs.
Nadiren tartışırlar onda da annemin sitem etmesi babamın susması şeklinde oluyor. Annem baskın bir karakter ve yaş olarak da babamdan büyük. Babam da çocuk ruhlu bir insan. Tamamliyorlar bence birbirlerini.
0
Benyinegulerim
(05.06.21)
(13)

Aşı tercihi

dissendium
Merhabalar. 20 ile 30 yaş arasında olanlar, aşı sırası size geldiğinde hangi aşıyı tercih etmeyi düşünüyorsunuz ve neden?
Merhabalar. 20 ile 30 yaş arasında olanlar, aşı sırası size geldiğinde hangi aşıyı tercih etmeyi düşünüyorsunuz ve neden?
0
dissendium
(03.06.21)
seçim tercihi olmayacağını düşünmekle beraber biontech. vize sorunu yaşamamak için.
0
duyurukullanıcısı
(03.06.21)
Yasim belirttiginiz araligin uzerinde ama yine de cevap vereyim, siram geldiginde mumkun olursa BioNTech olacagim.
0
invictae
(03.06.21)
2-3 ay önce olsa sinovac derdim de şimdi tereddütsüz biontech diyorum. koruma oranı daha yüksek, ilk dozda dahi kaydadeğer bir koruma sağlıyor, mutasyonlara karşı da etkisi olduğu belirtildi, bir de ağustos'ta ingiltere'ye gitme olasılığım var sinovac'ı tanıyacaklarını sanmıyorum.
0
signore
(03.06.21)
Ben de seçme şansım olursa Biontech seçerim.
0
buff
(03.06.21)
Biontech'ciler, ilerde çıkabilecek yan etkilersen korkmuyor musunuz ?
0
vizivozo
(03.06.21)
anneme biontech aldık, oldu da. ben de olursam biontech.

Tüm avrupa + ingiltere biontech vuruyor vardır bi bildikleri.
0
phiphi
(03.06.21)
Koruyuculuğu daha az ancak Sinovac daha güvenilir.
0
pro9it9is9
(03.06.21)
onceligim biontech ama siram gelince tursu suyu bassalar bile umrumda degil artik yeter ki salsinlar bizi biktim kendim icin degil ben zaten asosyalim de insanlik icin istiyorum sokaga cikilamayan bir dunya mi olur yeter la
0
der meister
(03.06.21)
Cin asisi olcam, eger tercih hakki verilirse.

almanlara guvenmiyorum.
Asiyi ugur sahin olmak istemedi beni killandirdi.
Volkswagen skandalini daha sindiremedik.
2 yil alman sirketinde calistim projelerde cok kolpa isler yaptilar ayar ettiler beni.

Cin'de en kotu ihtimalle musluk suyu vurulmus oluruz o da oldurmez.
0
divit
(04.06.21)
Bu aşıyı Sadece türklere yaptırıyor olsalar hadi şüpheye düşeyim derdim ama dünyada onlarca ülke gözü kapalı biontech i seçmişken ve sinovac yalnızca tr seviyesinde üç beş ülke tarafından talep edilmişken sinovac olamazdım.
Biontech 1. dozu oldum 2 hafta önce.
0
somethinginthewayshemoves
(04.06.21)
israil ve bahreyn vakalarına bi göz atın derim. ona göre aşınızı olun, geniş ölçekli iki örnek.

ben biontech düşünüyorum.

twitter.com
0
false pretension
(04.06.21)
Tam simdi ustteki grafige bakiyordum, denk geldi.
iki grafik ayni olcekte bile degil.
Bahreynin tepe noktasi digerinin normali gibi.
Zaten vurduklari asi da sinovac degilmis. Baska bir cin asisiymis.
Ulke baskani aciklamasini okudum ramazan bayrami nedeniyle ve test sayisini artirmalari nedeniyle sayilar cosmus.
Zaten nufuslari da 1.5 milyonmus.


Bu medyatik doktorlar niye istatistik manipulasyonu yapar hic anlamiyorum.
Adam nerdeyse sayiyi artiriyor diyecek.
0
divit
(04.06.21)
Belki kötü bi tesadüf ama çevremde son bi ayda biontech aşısi olup kalp krizi geçiren 5 kişi oldu.yaslari 50 ve üzereydi.
0
essoist
(05.06.21)
(8)

şimdiki gençler manowar, iron maiden, duman, pearl jam falan dinliyor mu?

proletarier aller lander vereinigt euch
bu liste çok uzar aklıma gelen birkaç örnek yazdım. ben 2012'de lisedeydim en son o zamanlar bile azdı şimdi nasıl durumlar?
bu liste çok uzar aklıma gelen birkaç örnek yazdım. ben 2012'de lisedeydim en son o zamanlar bile azdı şimdi nasıl durumlar?
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(30.05.21)
Var var olmaz mı hiç.
Bir kaç yıl önce Camel gelmişti. Onda bile gençler vardı çok şaşırmıştım.(evet tür farklı ama gecelerin dinleyip bileceğine ihtimal vermemiştim)
0
kisa
(30.05.21)
Valla değişik türden grupları yazmışsın, yani yelpazeyi oldukça geniş tutmuşsun. Elbet dinleyen vardır.
0
j r r tolkien hayrani
(30.05.21)
Bence dinleyen bir kitle vardır mutlaka. Zira Iron Maiden ben lisedeyken de (2008-2012 arası) eski bir grup konumundaydı, metal en popüler müzik türü değildi ama bir şekilde denk gelmişim dinlemişim demek ki. Ben aynı şekilde şimdi de olduğunu düşünüyorum genç dinleyicilerinin.
0
evandro roncatto
(30.05.21)
var tabii ki, çok var da duman'ın alakasını pek anlayamadım açıkçası. piercing takıp bira içince asi ve bohem olduğunu sanan kadıköy ergenleri her daim popüler tutuyor bu tarz arabesk rockçı grupları, popülerliği kaybetme gibi bir durum söz konusu değil.
0
kedimedi
(30.05.21)
aynen ben de 2012'de liseden mezun oldum, o zaman benim çevremde metal dinleyen bir tane adam yoktu. norm ender, şehinşah vs. herkes repçiydi. o açıdan çok yalnız kalıyordum müzik konusunda.

benim birader 2003'lü, lise 3'e gidiyor. o sağlam metalci, sabah akşam metalika aşağı megadet yukarı. davulumuz yok ama bagetlerle kah havayı döverek kah yastıklara vurarak çalmaya çalışıyor vs. bildiğim kadarıyla arkadaş grubunda da dinliyorlar. b1 ingilizcesiyle lyricstranslate'te her türlü metal çevirisini türkçeye çevirmeye çalışıyor arsız jdfdj. ha bizim zamanımızda olduğu gibi "METALCİYİM!1!! METAL!!1!" şeklinde kimliği biçimlendirecek ölçüde bir tutku olduğunu sanmıyorum, malum yeni nesil çok daha fazla şeye maruz kalıyor, dikkatleri kolay dağılıyor o yüzden bizim kadar değillerdir diye düşünüyorum.
0
der meister
(30.05.21)
Şu an gençler spotify weekly digest ne önerirse onu dinliyor. İndie rock hepsinden popüler.
0
westblack
(30.05.21)
2010-2019 arası istanbul dahil avrupa'da farklı ülkelerde yaklaşık 12 iron maiden konserine gittim, başka grupların konserlerine ya da başka festivallere de gittim, gözlem üzerinden yazabilirim, gördüğüm kadarıyla gençlik çılgın atıyor gayet konserlerde/festivallerde. manowar, pearl jam falan bilemiyorum tabii, iron maiden hala epey aktif olduğundan ve farklı pazarlarda görünür durmaya devam ettiğinden genç kitlelere ulaşıyor hala ve birçok nesil tarafından seviliyor dinleniyor. metallica da aynı sebepten dinleniyordur gençler tarafından sanırım hala.

genelde gördüğüm, bu saydıklarınıza yakın tarzların yeni grupları/sanatçıları gençler tarafından dinleniyor, tarzı dinleyenler eskilerini de öğrenip dinliyordur tahminim. festivallerde ya da konser öncesi ortamlarda çalan şarkıları biliyor gözüküyorlar genelde. ghost mesela genç takipçisi bol, ya da gojira, baya genç bir kitlesi var bildiğim. epica falan da bilinip seviliyor gördüğüm. benim bilmediğim yeni bir sürü grubu bilip seviyorlar mesela. muhtemelen yenileri bildiklerinden eskilerin klasiklerini de bilip dinliyorlardır.

ek olarak bu tür müziğin dinleyicisi genel toplamın içerisinde her zaman az kalacaktır diye düşünüyorum. yani etrafımızda az olması popüler edilmemesiyle alakalı. "pop" başlı başına bir silip süpürücü. insanlar önlerine ne servis edilirse istemsizce ona dönüyorlar. heavy metal ya da yakın türler ne zaman "popüler" oldu ki tam olarak, belki nwobhm dönemlerinde olmuştur, onda bile dünya çapına michael jackson gibi yayılamazdı sonuçta. grunge da akım olarak popüler olmuştu mesela, o da sattı yani bir dönem ve dönemi bitti aslında.

yani dinleyici kitlenin az olması normal, oranla baktığınızda da şimdi de azdır ama bence var iyi kitleler. ama tabii ki ana akım değiller, @kıyıyavurandildolar'ın belirttiği gibi.
0
nimberjack
(30.05.21)
açılın genç geldi. evet dinliyor efendim. türkiye seçim sonuçları gibi örnek verirsek ise şöyle bir tablo çıkıyor ortaya

akp - indie
chp - rap
iyip - rock
hdp - metal
mhp - pop

yani evet. böyle bir tablo var. açıkçası gayet normal. hiçbir zaman ana akım olmadı zaten metal. ama dinleyen dinliyor bir şekilde. gençler arasında en dramatik düşüş gösteren pop müzik. y kuşağının aksine çok az pop müzik dinleniyor. hatta dalga geçmek/eğlenmek için dinlendiği oluyor :P
0
xaloc
(30.05.21)
(15)

bire bir tanıdığınız en zengin insanın geliri & serveti ne kadardı?

avatar is back
istanbul'a geldiğimden beri bambaşka bir dünyayla karşılaştım. meraktan soruyorum tamamen.geçen tanıştığım bir adamın istanbulda 2 oteli, 8 tane çok sağlam kiralı dükkanı olduğunu söyledi. tahmini aylık 400-500bin tl kira + otel geliri var sanırım. ortak arkadaşım da "tahminen 700 milyon lira civarı
istanbul'a geldiğimden beri bambaşka bir dünyayla karşılaştım. meraktan soruyorum tamamen.

geçen tanıştığım bir adamın istanbulda 2 oteli, 8 tane çok sağlam kiralı dükkanı olduğunu söyledi. tahmini aylık 400-500bin tl kira + otel geliri var sanırım. ortak arkadaşım da "tahminen 700 milyon lira civarı parası var demişti.

sizin çevreniz de en uçuk örnek ne? mesela tanıdığı (uzaktan 1 saatlik falan bile olsa) max zengin aylık 10-15bin lira gelirli olan var mı (geçen seneye kadar bendim bu haha)
0
avatar is back
(29.05.21)
Yazının başları bi kenara ama son paragrafta fakirliğe övgü var resmen :)

Edit: Sirf bunun edit'i icin desktop surume gectim. 10-15 bin az para demiyorum kimse yanlis anlamasin. Ama ulke sartlari da belli.
0
msb
(29.05.21)
Beylikdüzü'nde bir sanayii sitesinin tamamına sahip birini tanıyorum, arazi ve içindeki yapıların tamamı ona ait. geçenlerde çalıştığım fabrika kira sözleşmesini yeniledi
1 aylık kira bedeli 500.000 TL ve bizim gibi epey fabrika var.
0
yamuhu
(29.05.21)
Yakın bir arkadaşımın eniştesi ve ailesi, eski deutsche bank orta dogu sorumlusu ve isvicrede ozel bir bankanın başı su an, gelirini ve ailesinin varlıklarını duyunca rengim atmıştı, ülkeye borç verecek düzeyde gelirleri var.
0
mirty
(29.05.21)
öyle tanışma falansa iskandinavya top50 30 yaş altı en zenginlerden arkadaşım var benimde.

bence soruyu size bir faydası dokunmuş diye sor.
0
duyurukullanıcısı
(29.05.21)
benimki alanında populer bir akademisyen. bazı top üniversitelerde akademisyenler ciddi anlamda çok para kazanıyorlar. yani aylık 60k dolar gibi. belki daha fazla kazananlar da vardır ama benim tanıdığım bu kadar kazanıyor. tabii bu bir söylenti, şu kadar kazanıyorum diyecek hali yok ama populer ve tanınan biri olduğu için mümkün.
0
Sour
(29.05.21)
sakıp sabancı'nın makedonya versiyonunu görmüştüm. hani burada yazmak sadece parmaklarımı yorar. sen hesap et.
0
evimin paspasi
(29.05.21)
Yüzlerce bitcoin, altcoin, zort coin, vs kripto parası olan tanıdığım var. 2013 yılında btc-e trolbox’ta tanışmıştık. ben bırakmıştım kripto işlerini o devam etmişti şimdi dolar milyoneri. gerçi hala Beşiktaş’ta bir apartman dairesinde oturuyor. Arabası gayet sıradan bir 320i. dükkanları, daireleri var, deposu var orada mining de yapıyor yani pasif gelir de o biçim ama ruhu fakir galiba.
0
zoghurt
(29.05.21)
rakam veremeyeceğim ama hem entry'lerimde hem de burada ara ara bahsettiğim ukraynalı bir abi var. sovyetler yıkılınca devleti soyup yolunu bulan oligarkların yerel versiyonu gibi düşünebilirsin. kuzeninin fabrikası mı ne vardı, çin'den boya ithal ediyorlardı, o tarz bir şey. bu da orada yönetici olarak çalışıyordu ama o işin teferruatı. "maaşımı kuzenim veriyor" diye şaka yapıyordu.

kiev'de şehrin dışında üç katlı villaları, iki arabaları vardı ve SÜREKLİ yurtdışına çıkıyorlardı.

siz nasıl tanıştınız dersen ben adamın eşiyle workaway.info'da tanıştım. bunlar "biz zengin ve elitiz, ukraynalılar köylü, yabancı arkadaşlar edinmek istiyoruz" kafasındaydı jdfjdjk ingilizce geliştirmek istiyorlardı falan öylelikle gitmiş bulundum, çok güzel ağırladılar yediler içirdiler. yıllar içinde defalarca görüştük öyle. yeri geldi kışın bahçelerinde kar küredim, yeri geldi içip içip uyudum bi şey bile yapmadım.

şahsen tanıdığım en zengin adam oydu sanırım. lüks yaşamıyordu ama para şifresi yazmış gibiydi yani "aman o bizi aşar" dediği bi şey yoktu, işi çıktı diye sabah kalkıp amerika'ya gidebilen bi adamdı. düşününce çok tuhaf geldi ya 21-22 yaşında başımıza neler gelmiş, şimdi bakkal selamımı almıyo
0
der meister
(29.05.21)
sadece patronlarım var :)

biri eski büyükşehir belediye başkanıydı. sanırım en zengini o idi.
0
naksidil
(29.05.21)
Aylik gelirinin $100.000 uzeri oldugunu tahmin ettigim 4-5 kisi taniyorumdur herhalde..

Aylik geliri asgarinin 5-6 kati olmayan adam orta direk bile degil zaten..
0
cooperr
(29.05.21)
Valla sanırım milyar dolar seviyesinde serveti olan biri ancak her gördüğümde dalasım geliyor. Adam da oldukça saygılı, kibar gibi ama sevmiyorum ben öyle zengin kişileri. Milleti deli gibi sömürmüşlerdir bu hale gelmek için.
0
j r r tolkien hayrani
(29.05.21)
eski patronum var 40 kusur dairesi var, 7-8 subeli supermarketi var. Ama asiri cimri, isciyi somurur, kimseye guvenmez, herkesi ondan caldigina dair paranoyakligi var, muhasebeci, mudur, isci herkes caliyor, yan gelip yatiyor diye dusunuyor adam, bir de kendini hep daha ust seviye adamlarla kiyasliyor, yani para mutluluk dogru orantili olarak lineer sekilde gitmiyor ya da gidiyor ama bir yere kadar sonrasi zarar kisisine gore. Ama bunun parasini y-z kusagi ogullari cok pis yiyor Ibizalarda, Las Vegaslarda alem yapiyorlar
0
neverletyougodown
(30.05.21)
arkadasimin kayinpederi, uzun yillardir enerji sektorunde. yurtidisinda kendilerine ait adalari var :)
0
tahtakafa
(30.05.21)
birinci dereceden birkaç akrabamın yurt dışında ortak olduğu yiyecek imalathanesi var. kişi başı aylık gelir 50 bin eurodan fazladır diye düşünüyorum.
0
biravekahve
(30.05.21)
Yurtiçi ve dışında 140 tane şubesi olan özel okulu, üniversitesi vs olan birini tanıyorum.

Yıllık 120 milyon lira burs verdiğini açıklamıştı geçenlerde. Servetinin 2 milyar dolar olduğu söyleniyor.
0
lancelot du lac
(30.05.21)
(13)

fiziksel olarak yaşlandığınızı ne zaman hissettiniz?

dokunmakalbime
artık eskisi gibi hızlı koşamıyorum, erken uykum geliyor gibi hafif semptomlar değil de, eskisi gibi dinç değilim, çok hareket edince şuram ağrıyor gibi şeyleri soruyorum.
artık eskisi gibi hızlı koşamıyorum, erken uykum geliyor gibi hafif semptomlar değil de, eskisi gibi dinç değilim, çok hareket edince şuram ağrıyor gibi şeyleri soruyorum.
0
dokunmakalbime
(23.05.21)
Halı saha maçında anladım. Koşmaya devam etsem bayılacaktım. Oysa fişek gibiydik. Arka arkaya 2 maç yapardık.
0
alicandan
(23.05.21)
Gençlik heyecanı da vardı tabi ama eskiden seks için şehir değiştirir, nefes almaksızın cima ederdik. Şimdi masturbasyon için bilgisayarı kalkıp almaya üşenip, uyuyorum.
0
allah yazdiysa bozsun
(23.05.21)
pandemiden sonra anladım. bldiğin on yıl yaşlandırdı beni merdiven çıkamıyorum
0
photo85
(23.05.21)
istedigim gibi iki gunde gobek eritemedigimde anladim
0
ala09
(23.05.21)
Ben bisiklet turunda daha 27 iken dizi parcaladim, duzelmiyor. Surekli sizim var. Ortapedistim 18-20 yasindan sonra spor yapilinca bir sekilde dizlerin zarar gorebilecegini, Tanri´nin pek de bu konuda pek de iyi bir is cikarmadigini soyledi. Dizler dandik yapilmis.

Bunun disinda fiziksel aktiviteye bagli olarak daha dinc ya da daha kirilgan hissediyorum. Bence hissetmekten cok, biraz akillanip, kendini deli dehset yormamak fiziksel ve de ruhsal "olgunluk" gostergesi. 19 iken yarin ne kadar basimin agriyacagini, yorgun olacagimi dusunup ve tartip ona gore davranmazdim.
0
buf-e kür
(23.05.21)
performansla ilgili çok sorun yaşamıyorum sanırım. yüzme gibi sakin nefes kontrollü sporlarda daha iyi bile olabilirim ama bu hayat tarzımın da yaşla beraber değişmesinden olabilir, bi de arkadaşlar da yaşlandı kimle kıyaslayacaksın. bir tek şu, eskiden neredeyse donsuz gezerken şimdi arabanın klimasından çarpılıp iki gün ağrı çekiyorum.
0
engelbert humperdinck
(23.05.21)
35 yasimdayken falan oldu: bizim apartmanin sokaga acilan dis kapisi kilitli kalmis. gayet dusunmeden yandaki duvardan sokaga atladim. atladim dediysem duvarin yuksekligi belime geliyor max. atladiktan sonra ayaklarimin yere degmesiyle, nasil denk geldiyse sirtimda omurgamin ortasinda bir simsek cakti, nasil bir aci. canim hic tatli degildir ama bagiracaktim neredeyse. orasi hala ara ara sizlar. bu kadar basit bir fiziksel aktiviteden zarar gorebilme ihtimaliyle karsilasinca kendimi ilk kez dede gibi hissettim.

bir de 1-2 sene once uzuuun zaman sonra ilk defa düştüm. belki de ilk ergenlikten beri falan ilk defa, baya takilip dustum.

aman yarabbi yetiskin koca adamken dusmek ne pis bir seymis... cocukken gunde 50 kere duserdik farketmezdik bile. topallamadan yurumem iki hafta aldi. yaralar maralar rezalet yani.
0
robokot
(24.05.21)
20-26 yaş arasında istikrarlı bir şekilde acayip kilo aldığım için benim değerlendirmem çok isabetli olmayabilir zira bi' nevi hızla yaşlandırmış oldum kendimi ama 24-25 yaş civarı gerçekten "böyle yaşanmaz" demeye başladığım aralıktı.

20-24 arasında sigara da içiyor olmama rağmen lazım olduğunda hala aygır gücüm olduğunu hissediyordum. konser olsun, gezi olsun, başka bi etkinlik olsun vs. yani "oha ben fiziksel olarak bu kadar güçlü müydüm?" sorusunu sorduğum oluyordu, "hala gençmişiz be heheyt" diyordum.

25 ve sonrasında ise sigarayı bırakmama rağmen dizler başta olmak üzere çoğu yer bitti, düz yolda devrilir hale geldim. fiziksel acı çekmeden ne zaman hareket ettiğimi hatırlamıyorum bile.

kısmetse işte şu kiloyu bi verip bakıcam tekrar, tamamen şişkoluktan mıymış acaba yoksa 25-26 yaşından sonra gerçekten de ne kadar uğraşırsan uğraş ağrı sızı kalıcı mı oluyormuş.
0
der meister
(24.05.21)
29 yaşında majör spor sakatlığı geçirdim ama 35’e kadar doğru düzgün etkilemedi. 35’ten sonra aynı sakatlığın etkisini bütün vücutta hissetmeye başladım. Keskin bir kırılma yok ama yavaş yavaş eskisi kadar hızlı recover olmadığımı hissediyorum.
0
arnold schwarzeneger
(24.05.21)
Yaş 36, erkek kişisi olarak cevap yazayım;

Vucüt sinyal vermeye başladı. Geçen sene farkettirdi.
0
put it in your appropriate place
(15.06.25)
naçizane şimdi ben gibi ihtiyar dostlarıma umut ışığı olacak bi şey söyleyeyim tam aksine: 23-24 yaşındayken "artık genç değilim yau" demiştim. sonra bi konsere gittim moshpit'li filan. o gece dedim "vücutta bi şey yokmuş aslında, kafa yavaşlamış". daha sonra 20'lerin sonunda baktım gerçekten merdiven çıkarken bile zorlanıyorum, dedim aha kaçınılmaz son geldi, emekliliğe de daha çok var piiii. sonra fiziksel olarak ağır bi işe girdim, iki hafta geçti geçmedi, vücudumdaki kasların adeta uyandığını, uyandırılmış hücre gibi sağa sola sataşmaya başladığını hissettim.

diyeceğim o ki spesifik bi sağlık sorununuz yoksa ÇOĞUNUZ yaşlı değilsiniz arkadaşlar. "nasıl değiliz şerefsiz 19 yaşındaki adamla 30'dakinin performansı aynı olur mu?" demeyin. hiçbi şey yapmayınca profesyonel sporcu bile çöker zaten, o vücudun kapasitesinin düştüğünü göstermiyor ki.

ha eskiden maraton koşardım şimdi yarısında tıkanıyorum diyenler vardır ona bi şey diyemem, onlar zaten yaşıtlarının yüzde 99.9'undan daha sağlıklı ve dinç insanlar, onlar gerçekten "gerileme" görmüş olabilir.

amma çoğunuz vücudu kullanmadığınızdan dolayı hamsınız sadece. 3-5 ay dikkat edin, 19-20 yaşındakinden daha ayu ve aygır olmazsanız benim adım da mark değil.

velhasıl hayat yolculuğunda muhakkak "ulan bitmişiz he, eskiden yapıyoduk şimdi yapamıyoruz" dediğiniz pek çok şey olacaktır ama bu fiziksel kapasitenizin düştüğü anlamına gelmiyor. BAŞKA BİR SAĞLIK SORUNU OLMADIĞI TAKDİRDE 50 yaşından önce yaşlandığını söyleyen kişilere gördüğüm yerde omuz atacağımı bildirir, sağlıklı ve keyifli pazarlar dilerim. iyisiniz iyi.
0
mark greg sputnik
(15.06.25)
30 yasindan sonra hafif semptom dedigin seyler basladi ama bence onlar hafif semptomlar degil. futbol oynarken yorulmak ve kosamamak bunun ilk belirtisi.

erken uykum gelmiyor da ortalama 6 gibi kalkiyorum ve buna bayiliyorum. bugun 5'te kalktim mesela. dun 11'de yatmistim.

@mark greg sana katilmiyorum ve laflar hazirladim. profesyonel sporculara bakarak vucudun ne zaman yaslanmaya basladigini anlarsin. 30 yasindan sonra sporcular sapir sapir dokulmeye basliyor ve cogu kariyerini noktalamak zorunda kaliyor. 35'ten sonra neredeyse hic yok ozellikle kendine bakanlar ve longevity kasanlar disinda. onlarin da performansi cok ciddi dusuyor.
0
antikadimag
(15.06.25)
Eskisi kadar uzun yol yürüyemiyorum. Zaten bu yüzden araba kullanmayı öğrenmek zorunda kaldım. Arabalara karşı ilgim sıfırdı birden tavan yaptı.

Ayrıca sabah zor uyanıyorum ve multitasking olayı da azaldı
0
runaway
(15.06.25)
(8)

Şu ana kadarki favoriniz hangi ülke? (Eurovision)

msb
Benim Finlandiya, ikinci Rusya sanki...
Benim Finlandiya, ikinci Rusya sanki...
0
msb
(22.05.21)
Geç açtım, Rusya'yı yakalayamadım, izlediklerim arasında şimdilik Litvanya ilgimi çekti, favorimi duruma göre editlerim.

Edit: video özetlerinden Rusya ilginç geldi, iyi puan alırlar herhalde ama benim favorim Litvanya hala ilk beşe kesin girerler tahminimce.

Bi daha eurovisiona gelmem editi: yazıklar olsun:)
0
candanag
(22.05.21)
Azerbaycan da iyiymiş ya
0
🌸msb
(22.05.21)
İzlanda <3
O olmazsa Litvanya.

Edit: + İtalya
0
kobuzchu kiz
(22.05.21)
İzlanda tatlıydı. Sonra Ukrayna, Azerbaycan.
0
ryhmer
(22.05.21)
izlanda

şimdi italya çıktı onlar da iyiymiş...
0
late viper
(22.05.21)
Azerbaycan ve italya favorim, bonus isvicre
0
helena
(23.05.21)
Benim birincim izlanda.

Diğer hoşuma gidenler:
Belçika
Finlandiya
Portekiz
0
king lizard
(23.05.21)
çok bariz bir favori seçemedim, güzel şarkılar var.

ukrayna çok orijinal ve sayko. hoşuma gitti.

litvanya'ya bayıldım. sanırım bir numaralı favorim onlar.

italya ve finlandiya güzel ama çok çok özellikli gelmedi bana. üst sıralarda olmaları lazım ama birinci olmazlarsa şaşırmam.

rusya fena değilse de tarz olmak için biraz fazla zorlamışlar gibi. ukrayna'nın aksine onlar o "denişik" havayı tam oturtamamış sanki. yine de güzeldi.

isviçre çok çok iyi ama duygusal ve hüzünçlü bi şarkı olduğu için çok göz önünde olmasını istemiyorum hehe.
0
der meister
(23.05.21)
(5)

İngilizcesi İyi Olanlar İçin Bir Grammer Sorusu

melonsucker
Selam,Kolay gibi görünmesi sizi yanıltmasın."In the past centuries" hangi tense'i alır? Perfect mi past mı?Agricultural practices such as irrigation, crop rotation, fertilizers, and pesticides were developed long ago but … great strides in the past century.Boşluğa gelecek olan fiil make ama hangi te
Selam,

Kolay gibi görünmesi sizi yanıltmasın.
"In the past centuries" hangi tense'i alır? Perfect mi past mı?

Agricultural practices such as irrigation, crop rotation, fertilizers, and pesticides were developed long ago but … great
strides in the past century.

Boşluğa gelecek olan fiil make ama hangi tense'de?
0
melonsucker
(20.05.21)
bence porfek
0
der meister
(20.05.21)
Past centuries dediğine göre geçmiş yy'lardan bahsediyor, içinde bulunduğumuzdan değil. Late century deseydi perfect olurdu.

Edit: böyle dedim ama şuradaki örneklere bakınca perfect de oluyor gibi. Over ile past arasındaki nüansa basmadı ama over'ın biraz daha - den beri anlamı taşıdığını söyleyebilirim.
dictionary.cambridge.org
0
Jux
(20.05.21)
"Agricultural practices such as irrigation, crop rotation, fertilizers, and pesticides were developed long ago but have made great strides in the past century."

Diyorum ben.
0
peki madem
(20.05.21)
"Even if agricultural practices such as irrigation, crop rotation and the use of chemical fertilizers and pesticides were discovered long time ago, there has been tremendous progress over the past century."
0
makarnavodka
(20.05.21)
FIDOW kuralını belki duymuşsundur. for, in, over.... the last/past century/years vs. gibi cümleler kuruyorsan cümlenin zamanı present perfect oluyor.
0
olutaklidi
(20.05.21)
(8)

ayrıldığınız sevgilinize dair anket

istanbul kanatlarimin altinda
1. ne kadar süre birlikteydiniz? 2. ayrılma sebebinizi puanlayın: 1-“kırgınlıklarımız vardı” seviyesi ve 5-“bitmeyen kavgalar/aldatma/şiddet vs vardı.” seviyesi olsun. 3. ayrıldıktan sonra görüşmeye devam ettiniz mi, yoksa onu hayatınızdan temelli sildiniz mi? 4. neden?
1. ne kadar süre birlikteydiniz?
2. ayrılma sebebinizi puanlayın: 1-“kırgınlıklarımız vardı” seviyesi ve 5-“bitmeyen kavgalar/aldatma/şiddet vs vardı.” seviyesi olsun.
3. ayrıldıktan sonra görüşmeye devam ettiniz mi, yoksa onu hayatınızdan temelli sildiniz mi?
4. neden?
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.05.21)
hangi ayrıldığımız için cevaplıyoruz? istediğimiz sevgiliden başlayabilir miyiz?

1-3,5
2-ilişkideki beklentiler değişmişti, o ciddi bir adım atmak istedi ben ondan bağımsız böyle bir şeye hazır değildim. konuşup anlaşarak ayrıldık, o yüzden 0,5 diyorum
3-ayrılalı 3 seneyi geçti, hala konuşuruz, pandemi öncesi görüşüyorduk da nadiren de olsa.
4-tamamen arkadaşça, ortak ilgi alanlarımız üzerine olan görüşmelerdi bunlar. insan olarak çok sevdiğim şefkat duyduğum biri. değer verdiğim, bu dünya için biraz saf ve temiz biri. bence insan olarak dünyanın onun gibilere ihtiyacı var. bundan dolayı üzüntüleri kırgınlıkları oluyor. dert anlatır, dinler akıl veririm, o da benim bu yanımı sever, bana akıl danışır.

insanların karşısına böyle güzel bahsedebileceği -hele ki uzun süren eski bir ilişkiyse- kaç kişi çıkıyor? benim ondan sonra, en az onun kadar sevdiğim başkaları çıktı karşıma ama hiçbiri insaniyet namına onun kadar "iyi insan" değildi. iki insan arasındaki ilişkiye sevgililik, arkadaşlık, akrabalık olarak bakmaktan ziyade; daha üst anlamda, insani ilişki olarak bakabilmek lazım. ona bu anlamda bakıyor ve "güzel insan" olarak tanımlıyorum. böyle baktığımda iletişimde olmaktan mutlu olduğum biri, bu yüzden.
0
Jux
(17.05.21)
1) En son ilişki yaklaşık olarak 7-8 ay sürdü.
2) Puanım 3.
3) Burası saçma, corona olayları yüzünden ayrıldıktan sonra bile bir süre daha aynı evde yaşamak zorunda kaldık :D
4) Ee çünkü Corona.
0
j r r tolkien hayrani
(17.05.21)
1) 15 ay civari

2) genel olarak 2 diyebilirim. ciddi bir sorun yoktu. niye terk edildigimi hala anlamadim acikcasi, herhalde tirt buldu beni ama bunu anlamak icin bir sene gerekiyor muydu bilmiyorum.

3) gorusmuyorum tabii, sevdigim halde sktir edildim ne goruscem bu saatten sonra
0
der meister
(17.05.21)
Hangisi olduğunu söylememişsin ki :)
En çok sevmiş olduğumu söyleyeyim;

1- 1 sene
2- 1 puan
3- görüşmedik, hiç haberim yok.
4- yüzde yüz benim mallığımdan kaynaklandı. Hadi yüzde 98 diyelim.
0
kaptan maydanoz
(18.05.21)
Eşimle tanışmadan önceki son sevgilim:
1- 1 sene
2- ayrılma sebebimiz puanlanamayacak kadar ilginç
3- görüşmedik öldü mü kaldı mı haberim yok.
4- o.ç olduğu için
0
suicides underground
(18.05.21)
1. ne kadar süre birlikteydiniz? 5.5 yıl
2. ayrılma sebebinizi puanlayın: 1-“kırgınlıklarımız vardı” seviyesi ve 5-“bitmeyen kavgalar/aldatma/şiddet vs vardı.” seviyesi olsun. 0
3. ayrıldıktan sonra görüşmeye devam ettiniz mi, yoksa onu hayatınızdan temelli sildiniz mi? Sildim.
4. neden? Beni aldattığı için.
0
stewie
(18.05.21)
Şu anki sevgilimden önceki,

1. 1 seneyi geçmişti
2. 1 - Birbirimize uygun olmadığımızı gördüm. Öyle büyük kavgalar olmadı ama çok üzüldüm.
3. Hayır sildim
4. Görmeyi kaldıramıyordum o zamanlar ama şu an tamamen nötrüm.
0
jazzabel
(18.05.21)
1- 6 ay birlikteydik
2- 5 puan. Bitmek bilmeyen kavgalar. Diken üstünde dolaşmaca. Bugün ne sorun yaşayacağız vs.
3- Bir-iki telefon görüşmesi oldu. Sonra tekrardan beni her yerden engelledi.
4- Valla o engelledi. O yüzden ona sormalıyım.
0
Amory Lorch
(18.05.21)
(10)

Turkiye ligine play-off sistemi niye gelmiyor?

freedonia
Senelerdir niye birbirimizi yiyoruz? O mac satti, o tesvik aldi, beriki otekinin eski hocasi, oteki kiralikmis zaten, o niye oynamadi o niye cezaliydi, o niye sakatti, yok bize fazla motive oldular, karsi takim hedefsiz niye boyle mucadele ediyor falan bir milyon tane cop tartisma, gerilim gereksiz
Senelerdir niye birbirimizi yiyoruz? O mac satti, o tesvik aldi, beriki otekinin eski hocasi, oteki kiralikmis zaten, o niye oynamadi o niye cezaliydi, o niye sakatti, yok bize fazla motive oldular, karsi takim hedefsiz niye boyle mucadele ediyor falan bir milyon tane cop tartisma, gerilim gereksiz yere. Lig bitince yapin bir play off birbirlerini yenip sampiyon olsunlar iste. Fikstur Sansi faktoru de minimuma inmis olur, biri kisin -10 derecede Sivas deplasmanina denk gelmis, biri agustosta Sivas deplasmanina gidiyor. Ayni sey mi? Anadolu klupleri desen zaten ayri tez konusu kume dusucez diye M.city'e donusen mi ararsin, hedefsiz kaldi diye Cemisgezekspora donusen mi? Yayinci da parayi goturur deli reklam heyecan olur. Kimse kimseye de dusman olmaz, herkes kendi onune bakar, ipler elimizdeydi rakibimizi play off da yenemedik, sampiyonluk gitti, hata bizdeydi derler kapanir olay.
0
freedonia
(17.05.21)
Hakemleri suclarlar bu sefer de.
0
baldur2
(17.05.21)
Uygulandi ve verim alinamadi bundan.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(17.05.21)
Çünkü çözüm olmaz. Bu sefer de kaybeden taraf hakemi suçlar. Sonuçta bizim 80 iq taraftarlarımız için kaybettiklerinde suçlanacak yer bitmez. Zeka geriliği ve cahillik sorunu çözülmeden ülkede hiçbir şey çözülemeyeceği gibi futbolla ilgili kronik sorunlar da çözülemez.

edit: baldur2 +1 (ben yazmaya başladığımda cevabı yüklenmemişti)
0
bluntaf
(17.05.21)
@baldur2 @bluntaf VAR geleli bir standard oturdu, cok komik, skandal karar yok bence artik. Elbet vardir da Azaldi yani eskisi gibi yok.Kaldi ki ligin en iyi hakemleri olacaktir son raddede. Olmadi disardan getirirsin ne olacak? Ligin en onemli maci sonucta cl finali, yari finali yoneten hakemi bastir parayi getir
0
🌸freedonia
(17.05.21)
"var geldi skandal karar yok" mu? ofsayt çizgisi haricinde bir standardizasyon getirmedi var. kararı verenler aynı kafada olduğu sürece hakem tartışması bitmez.

ben daha çok ligi zedeleyeceği yönünde düşünüyorum. 3 büyüklerin ilk 4'ü garanti gibi bişey, şampiyonluk için zorlamaz kimse, play-off'lara saklarlar kendilerini.
bir de derbiler hep gergin geçiyor, oyundan ziyade başka şeyler ön planda bizde. o gergin atmosferi göze almak isterler mi bilemedim.
0
Jux
(17.05.21)
@freedonia Ben hakemler kötü kararlar veriyorlar/verecekler demiyorum. Kaybeden taraf hep suçlayacak bir şey bulur diyorum. İsterse yapay zeka olsun hakem yine hakeme söverler.
0
bluntaf
(17.05.21)
@ Jux Ezbere ilk 4u sokmak yanlis ya, adam 20 puan liderden geride kalmis hala bu adamin sampiyonluk icin play offa girmesi absurt olur. Belli kural getirilir atiyorum 4 puandan az farkli liderlikte play off oynanir, katilacak takimlarin icin max fuan farki 8 olmalidir falan
0
🌸freedonia
(17.05.21)
çünkü çok saçma bir sistem. bunu bir ara 2. sınıf avrupa ülkeleri yaptı ama onların da çoğu vazgeçti.

olay şu: basketbol, abd sporu. bu spor abd'den alındığı için de onların sistemini kullanıyor avrupa. futbol ise ingiltere (ya da avrupa sporu da diyebiliriz) sporu. avrupa'da düşmeli, çıkmalı bir sistem var, ezelden beri play-off falan yok. sistem bu, şampiyon olman için tüm lige karşı iyi olman lazım.

tam anlatamadım şimdi ama yıllardır basketboldaki sistemin futbola uyarlanmaya çalışılmasına da uyuz oluyorum. abd'de mesela başlarda futbol maçları 90:00 olunca bitiyormuş, uzatma falan yok, atağın ortasında bitiyor. basketboldan kalan bir alışkanlık. sonra bunun saçmalığını anladılar ve vazgeçtiler.

bir ara şey tartışması da vardı, futbolda da basketbol gibi oyuncular girsin çıksın vs. saçmalık.
0
hlot
(17.05.21)
"play-off amerikan işidir" görüşüne tamamen katılmıyorum çünkü doğası gereği hızlı oynanan, skorun her saniye değişebileceği (buz hokeyi, basketbol, hentbol vb.) sporlarda kültürden bağımsız olarak play-off sisteminin daha adil olduğunu düşünüyorum. avrupa kıtasında futbol kültürünün payıyla play-off uygulamasına sıcak bakılmadığı doğrudur ancak bu uygulamanın yapıldığı çok sayıda lig var. aklıma bir çırpıda gelenler belçika, hollanda, bulgaristan, yunanistan. önümüzdeki sezon olmayacak ama ukrayna da son yıllarda yaptı bunu. italya'nın alt liglerinde çok absürt bir play-off sistemi vardır mesela, 20 takımlı ligde sezon sonu ununu eleyip eleğini asan takım sayısı 5-6 falandır; gerisi ya play-off yapar, ya play-out yapar, ya düşer, ya yükselir...

türkiye'de neden yok kısmına gelirsek, öncelikle nasıl bir sistem istediğimiz önemli. sadece ilk sekiz takımı kapsayan (ilk dört şampiyonluk grubu, takip eden dört avrupa grubu) şeklinde bir play-off mu söz konusu yoksa amerika'da olduğu gibi birinciyle sekizincinin eşleştiği türde, daha kapsayıcı bir sistem mi?

ilki takım sayısı dolayısıyla türkiye'de makul değil. 18-20 takımla oynanan ligde zaten en az 36-38 maç yapıyorsun. günümüz futbolunda maksimuma yakın ama ideal kabul edilen lig uzunluğu budur zaten. bunun üstüne maç eklersen avrupa başarısını unut. o tempo dünyadaki elit 15-20 kulüp haricindeki her takımı perişan eder. avrupa'yı geçtim ligde bile pek verimli oynayamazsın.

diğer türlü play-off sistemini de adil bulmuyorum futbol için. bence tam aksine 35-40 maç oynadıktan sonra iki maçla elenebilecek olmak çok saçma ve adaletsiz. bu sezonu düşün... beşiktaş şampiyon oldu. sezon sonuna doğru adamların sağlıklı 13-14 futbolcusu kalmıştı, oyuncu değiştirmek isteseler etki yapabilecek kimseyi sokamıyorlardı. bu takımı sen play-off'a soksan, sekizinci bitiren karagümrük'le eşleştirsen o eşleşmede karagümrük muhtemelen beşiktaş'ı parçalardı. adil mi peki bu? kesinlikle değil. beşiktaş 40 maç boyunca ligin en iyi takımlarından biri olmuş, karagümrük ise yaya yaya kendini sekizinci sıradan atmış play-off'a. gerçi bu argüman da çok tutarlı değil çünkü play-off olduğu zaman takımlar normal sezonu pek iplemez; bu da koskoca 40 maçlık sezonda çoğu maçın keyifsiz ve heyecansız geçmesi demek de neyse ona girmeyeyim şimdi.

ayrıca olası bir play-off ağacında birinci beşiktaş sekizinci karagümrük'le eşleşirken beşinci sivas ile altıncı hatay oynardı. 40 maç yapıp liderliği almışsın. sezon sonu 3-5 sakat oyuncun var diye lig sekizincisine yenilip elenebiliyorsun. bu tablo yaşanırken hatay ve sivas yarı final için oynuyor...

bu adil mi şimdi? basketbolda olabilir. çünkü dediğim gibi basketbol doğası gereği acayip hızlı bir spor. her hücum için set çizebildiğin, başarının saniye ve puanla ölçüldüğü bir oyun. buna mukabil futbol kadar yorucu olmayan, profesyonel sporcuların bir haftada 3-4 maçı çok fazla zorlanmadan çıkarabildiği bir oyun. hal böyle olunca takımların birbiriyle 5-6 kez karşılaştığı, birbirini test etme fırsatı bulduğu bir sistem orada keyifli olabiliyor.

aynı şeyi futbola uygulamak imkansız. olmaz yani. takım sayısının az olduğu liglerde şampiyonluk grubu/kümede kalma grubu şeklinde uygulamalar yapılır ama bu da heyecanı arttırmaktan çok aslında maç sayısını arttırmak için yapılan bi şey. yani mesela bazı ligler var adamlar 14 takımla oynuyor. şimdi el oğlunun 35-40 maç yaptığı yerde sen koca bir sene 26 maç yaparsan geride kalıyorsun. hem gelirler az, hem çağdaşlarının gerisinde kalıyorsun. az top oynuyorsun, az para kazanıyorsun. bu yüzden napıyor bu ligler? normal sezondan sonra ligi ortadan ikiye kesiyor, play-off diye altı maç daha oynatıyor (üstteki yedili birer kez kendi aralarında, alttakiler de aynı şekilde) ve 32 maça çıkarmış oluyor.

kısacası sporun ve oyunun doğası, ekonomik sebepler, avrupa'da yerleşmiş futbol kültürü gibi pek çok farklı faktör var işin içinde. yoksa play-off avrupa futbolunda zaten yaygın aslında son yıllarda ama hem tarzı farklı hem de uygulanma amacı. kimse xspor son 5 hafta maç satmasın diye bu kadar köklü değişiklik yapmak istemez, pire için yorgan yakmak gibi bi şey olur.
0
der meister
(17.05.21)
play-off, avrupa futbolunda yaygın falan değil. büyük 5 lig zaten hiç bulaşmadı. portekiz hiç bulaşmadı. hollanda bir ara avrupa ligi için play-off yapıyordu, onlar da vazgeçti. rusya hiç bulaşmadı. anca bulgaristan, yunanistan, romanya, belçika gibi bazı ligleri çok geri kalmış ülkeler yapıyor bunu -ki onlar da kimi zaman normal sisteme dönüyor, sonra play-off sistemini değiştirip tekrar uyguluyorlar. onlar da kendi ülkelerinde sistemi oturtamadı. bence hepsi klasik sisteme döner bir süre sonra.

play-off sıkıntılı iş. normal sezonun değerini düşürüyorsun. zaten dediğin sorunların hiçbirine çözüm olmaz play-off sistemi. kimse de "hata bizde" deyip kapatmaz olayı.

bu konu muhafazakarlık da içeriyor tabii. ben şahsen 100 senedir böyle oynanagelmiş ve böyle de zevkli olan bir şeyin değişmesini istemem. niye her şeyi nba'e uyarlamaya çalışıyoruz? onlar futbola uyarlasın. her şey paraysa avrupa süper ligi'ni de destekleyelim o zaman?
0
hlot
(17.05.21)
(4)

20 takımlı lig

tempor
futbol bilgim çok iyi olmadığı için şunu cevaplayamıyorum.teknik direktörler, yorumcular bu yıl 20 takımlı ligin çok zorlu ve yorucu olduğundan bahsediyor.benim bildiğim avrupada almanya hariç tüm ligler senelerdir 20 takımla oynanıyor.ayrıca adamların bizden daha çok kupa karşılaşması ve (maalesef)
futbol bilgim çok iyi olmadığı için şunu cevaplayamıyorum.

teknik direktörler, yorumcular bu yıl 20 takımlı ligin çok zorlu ve yorucu olduğundan bahsediyor.

benim bildiğim avrupada almanya hariç tüm ligler senelerdir 20 takımla oynanıyor.

ayrıca adamların bizden daha çok kupa karşılaşması ve (maalesef) avrupa serüvenleri devam ettiği için avrupa maçları var fakat kimse orda serzenişte bulunmuyor.

Premier lig'te neredeyse her gün bir maç var. bizim sorunumuz nedir?
0
tempor
(16.05.21)
cevap soruda gizli aslında. onlar yıllardır böyle zaten alışkınlar. üstelik daha kaliteliler yani bu zorluğa ayak uydurmak zorunda oldukları için kondisyonları vs. daha iyi. bizim milyonluk eşekler normalde haftada 1 maç yaptığı için zorlu geçecek dendi bu sene.
0
fff02561
(16.05.21)
Şöyle ki 20 takimli lig olur. Onceden planlarsin, covid vs olmaz 2 sene sonra vs olacak dersin.
20 takimli lig olmasinin sebebi oy getiren anadolu sehri takimlari düşecekti, devlet müdahale etti böyle.
Kısacası plansiz, ligin gelecegini düşünerek degil maksat birilerinin gönlü hos olsun denilerek alinan bir karardi.
Antrenorler icin; lig daha az bir sürede daha cok mac ile bitti. Buna ek covidli futbolcular vs derken zaten zorlanan kadro daha da zorlandi. Altyapi oyunculari ile maca çıkan takimlar oldu.

Bu arada premier lig ile Türk ligini karsilastirmak mantiksiz. Bizim hicbir seyimiz avrupa ligi kivaminda değil. Tek yayın geliri bu kivamda ama o da biter yakinda.
0
logisticsmanager
(16.05.21)
en büyük sorun covid-19 nedeniyle zaten iyice ağırlaşan fikstürün maç sayısının arttırılmasıyla içinden çıkılmaz hale gelmesi. bu süreçte imkanı olan ülkeler takım ve maç sayısını azaltmaya çalıştı. hem bu süreci sağ salim atlatabilmek hem de olası erteleme durumlarında fikstürü fazla sıkıştırmamak için... biz ne yaptık? takvimin tamamen bozulduğu, futbolcuların üç ay yatıp sonra bir ayda 8 maç yapmak zorunda kaldıkları abuk bir dönemde ekstra maçlar koyduk. bu açıdan hem sporcu sağlığı hem de organizasyon planlaması anlamında lüzumsuz, anlamsız bir iş oldu. tabii bu sezondan bahsettiğini varsayıyorum, yoksa ligin önümüzdeki sezondan itibaren 20 takımla oynanacak olmasında bence hiçbir sakınca yok. olması gereken buydu.

ligdeki takım sayısı belirlenirken çok sayıda faktör göz önünde bulundurulur ama bunların en önemlisi tabii ki kulüplerin geliri ve dolayısıyla ligin kalitesidir. türkiye zibil gibi profesyonel takımı, yüksek nüfuslu onlarca şehri olan bir ülke. burası isviçre değil ki 16 takımlı lig yaptığında 4-5 takım çok geride kalsın... süper lig gayet de 20 takım kaldırır. avrupa'yı yakalamak, uluslararası organizasyonlarda başarılı olmak istiyorsak bu tempoyu ve seviyeyi kaldırabilmemiz gerekiyor. her sezon dört maç daha fazla oynamak kulüpler açısından da önemli bir gelir kalemi oluşturabilir ayrıca.

şu ana kadarki süreçte sıkıntı yukarıda yazdığım şeylerdi. ertelemelerin, belirsizliklerin olduğu; daha kısa zamanda daha fazla maç oynamanın gerektiği bir ortamda takım sayısını arttırarak yükü ağırlaştırmak br nevi yangına körükle gitmek oldu.

onun dışında "süper lig'de niye 20 takım var?" diye sormak eleştirel anlamda bence anlamsız olur çünkü dediğim gibi süper lig rahatlıkla 20 takım kaldırabilecek bir lig. daha fazla maç, daha yüksek tempo, daha fazla temsil (şehirler ve kulüpler açısından). gayet güzel bence.

ben asıl bu "lig 14 takımla oynanmalı"cıları hiç anlamıyorum. la üç büyükler, trabzon zaten dört takım etti. b*şakşehir'i de ekle beş. bak koskoca ülkeyiz. dokuz tane takım kaldı geriye. böyle lig mi olur? profesyonel takım sayısının bir elin parmağını geçmediği isviçre miyiz biz, niye 14 takım olsun ligde? aynı bir avuç takımın oynayıp durduğu lig kime ilginç gelecek? adana demirspor'un, samsun'un, kocaeli'nin, alanya'nın vs. olmadığı ama üç büyüklerin dönüp dönüp aynı 7-8 takımı tokatladığı ligden ne hayır gelir?
0
der meister
(16.05.21)
Esas sorun bizim ligdeki ahlak, is disiplini sorunu, mental sorunlar. Oyuncularin mac secmesi, bir oyuncunun bir mac 10 uzerinden 2 oynarken, sonraki mac 10 uzerinden 8 oynayabilmesi. Istikrarsizlik, tembellik de var. Mis gibi sezon aslinda seyirci baskisi, stres yok, 5 oyuncu degisikligi hakki var. Avrupa'da zaten ilk turda elendiler
0
neverletyougodown
(16.05.21)
(10)

Yeni baslayan iliskide ufak tuhafliklar

karanlik yanim
Yeni iliskiye basladigim kadinla ilgili, kendisini cok begenip sevsem de, kafama takilan bazi seyler var. > Durduk yere bende “daddy issues” denilen seyden var diyor, babasiyla problemli, bu yüzden ailesinin geri kalanindan da uzak. Bu diger insanlarla iliskilerini nasil etkiliyor sorusuna kacamak y
Yeni iliskiye basladigim kadinla ilgili, kendisini cok begenip sevsem de, kafama takilan bazi seyler var.

> Durduk yere bende “daddy issues” denilen seyden var diyor, babasiyla problemli, bu yüzden ailesinin geri kalanindan da uzak. Bu diger insanlarla iliskilerini nasil etkiliyor sorusuna kacamak yanit veriyor.

> Iliskilerde fevri olabiliyorum, kafama yatmayan birsey olursa aniden cok soguyup arkama bakmadan uzaklasabiliyorum gibi birseyler söylüyor arada bir, gecmis iliskilerden örnekler veriyor.

> Su ana kadar beni haketmedigim sekilde iltifatlara bogup göklere cikariyor. Sürekli ne kadar mükemmel, ne kadar da asmis bir insan oldugumu ima eden seyler söylüyor her 10 dakikada. Sakaya falan vuruyorum ama iltifatin dozunu da ayarlayamadigini hissediyorum.

Bu seyler birbiriyle baglantili mi bilmiyorum, ama biraz tuhaflik hissediyorum, bu is bir yerde patlayacakmis hissi veriyor nedense. Varsa yorumlarinizi alirim.
0
karanlik yanim
(14.05.21)
Psikiyatrist değilim ancak borderline olabilir mi diye düşündüm.
0
pro9it9is9
(14.05.21)
herkesin kendine göre sorunları var aslında, kimse "geçmişsiz" değil. ama kendine çok net tanımlamalar koyan biri bundan da kolay kolay vazgeçip daha iyi olabilirmiş gibi gelmedi bana. yüzde 80 bir yerde patlayacak. ilişki başlı başlına zor bir şey zaman zaman iyi günü var kötü günü var anlaşamayıp hır gür birbirinize girdiğiniz dönemi var, hele sağlıklı bir psikolojide olmayan biriyle zor.
0
barisa
(14.05.21)
Şöyle bir olay olabilir. Diyelim kavga ettiniz. Üzüldü. Sen de diyelim çocuk gibi onunla ilgilenmedin. Daddy issues denen şey yüzünden seni suçlayabilir. Benimle ilgilenmedin gibi.

İkinci durumda da kavga ederseniz uzun bir süre konuşmayabilirsiniz. Çünkü soğuyunca her şey başa döner. Aranın düzelmesi zaman alır. Bu çok sık olursa yorucu olabilir.

Üçüncü durum da heyecandan. İlişki yeniyse taraflar o anki heyecanla böyle davranabilir. Bu durum zamanla normalde dönebilir.
0
dissendium
(14.05.21)
kız önceden uyarmış işte.

aynı şey başıma geldi birden fazla kez. "her gün mü böyle hoş bir hanımla tanışıyorum canım, birbirimizi sevmişsek yoluna oturturuz bi şekilde <3 <3" diyerek görmezden geldim. hepsinde bir süre sonra sanki hiç tanışmamışız gibi terk edildim djfjdk.

ben yol yakınken geri dön derim. "iyi de kızdı yahu, acaba denesek nasıl olurdu?" dediğin düşünce can yakmaz, bi süre sonra da gider. ama işte kendini verdiğin bir ilişki biterse belki yıllarca üzülüyor veya travma yaşıyorsun. kafana yatmıyorsa hiç girme bence o topa, bu tür problemlerin kendi kendini çözdüğü veya ilişki sırasında yok olduğu sanırım neredeyse hiç görülmemiştir. bugün görmezden gelirsin, yarın büyüyerek seni yutar o sorun.
0
der meister
(14.05.21)
Üçüncü madde için (bkz: love bombing)
Tuhaflık hissediyorsanız kızın aşırı ilgisi samimi olmadığındandır belki.
0
kobuzchu kiz
(14.05.21)
daddy issues var diyorsa kacarak uzaklas. sana bir dost tavsiyesi
0
nibba
(14.05.21)
Bence ilginç olmaya çalışıyor. Daddy issues'ün bile ne olduğunu bildiğini sanmam. Her babasıyla arası kötü olanda daddy issues olacaksa yandık. Eğer yeniyse ilişki sen kendin gözlem yapmaya, tanımaya çalış. Ilk baştaki sezgiler yanıltmaz ama genelde.
0
velvetmorning
(14.05.21)
Bomboş bir kız bence. Bende şu varrrrr, bende bu varrrr, ben tehlikeli nasty ve horny bir kızımmmm kafası. İlginizi çekiyorsa devam edin ne diyelim.
0
Hallegadola
(14.05.21)
ailedeki bir sorununu anlatmasi guzel. ancak kacamak yanit veriyor diyorsunuz, yani sizi bos bilgiye boguyor; sizin ne yapmaniz gerektigini, sizinle olan iliskisine yansimasini konusmuyor?

simdi verdigi bu "fevri davranip pat diye giderim." bilgisiyle siz ne yapabilirsiniz? bunu size niye anlatti?

asiri iltifat ve "basip gitme" tehlikesini soylemesi pek uyusmuyor. bir tuhaflik var, dogru hissediyorsunuz. kimse heyecandan on dakikada bir sizi arsa cikartmaz.

bu kadar hizli cikislarin, hizli da inisi oluyor.
0
buf-e kür
(14.05.21)
@velvet+1
Bana da sanki olduğundan farklı bir kişilik çizmeye çalışıyor gibi geldi. Çok kaptırma o yüzden kendini.
0
j r r tolkien hayrani
(14.05.21)
(17)

cumartesi günü şampiyon kim olur?

neoluyokardesimnebutantantana
tahminleri alalım...
tahminleri alalım...
0
neoluyokardesimnebutantantana
(13.05.21)
duygusal bakıyorum ve umuyorum, beşiktaş
0
hooiken
(13.05.21)
Galatasaray.
0
himmet dayi
(13.05.21)
akşamına motorları maviliklere süreriz :) anlaşılmıştır sanırım :)
0
freebird5406_2
(13.05.21)
Galatasaraylıyım, Galatasaray'ın şampiyon olmasını isterim ama büyük ihtimalle Beşiktaş şampiyon olacak.
0
muzmin evli
(13.05.21)
Gs
0
Hallegadola
(13.05.21)
ben hala beşiktaş diyorum. güldük eğlendik ama üst üste üç maçta takılmazlar bence.
0
der meister
(13.05.21)
Iyi gulduk eglendik ama gs sampiyonlugu zor. O yüzden bjk olur diyorum.
0
logisticsmanager
(13.05.21)
Cimbomun olmasini isterim ama aslinda bjk haketti.
Bjk olursa uzulmem, buradan verirlerse buyuk yikim olur. Sergen alsin, Fatih hoca da artik emekli olsun.
0
cooperr
(13.05.21)
galatasaray %80

beşiktaş yense bile tek farkla yener, galatasaray en az 5-6 fark atar.
0
bohr atom modeli
(13.05.21)
fenerbahçe diyeyim de çeşit olsun :D
0
passion rules the game
(13.05.21)
Ben Beşiktaşın berabere kalacağını düşünüyorum, skor da verelim tam olsun 1-1.
Gs 3-1 yener şampiyon olur.
0
Jux
(13.05.21)
bjk'liyim. muhtemelen gs alır gibi.
0
jangbogo
(13.05.21)
Galatasaray
0
2027
(13.05.21)
gs olacak ama beşiktaşlı olarak beşiktaşın kazanmasını dilerdim :/
0
rose parks
(13.05.21)
galatasaraylıyım. maçlar bittiğinde skorların verdiği gazla "tamam haftaya gs bırakmaz şampiyonluğu." dedim. hatta eğer gs şampiyon olursa bir parçalı çekeceğim üstüme. sonra ortalık duruldu, mantıklı düşünmeye başlayınca bjk'nın şampiyonluğunun çok büyük bir ihtimal olduğuna kanaat getirdim. neyse 200 küsür tl cevimde kalır. (:

bjk şampiyon olur.
0
avianthem
(13.05.21)
Göztepe ve Malatya, şampiyonluk stresi taşıyan rakiplerine karşı favori olarak sahaya çıkacaktır. Arkadan gelmenin rahatlığıyla Fenerbahçe galibiyeti alıp şampiyon olacaktır. Bunu haftasonu herkes görecektir.
0
havadakarada
(13.05.21)
kartal
0
zagrebingözleri
(13.05.21)
(6)

Onu O Yapan Şey?

cilekli pasta
Eş olur, sevgili olur, platonik olur.. Onda bir özellik vardır yerini başkası tutmaz tutamaz.Ne mesela sizin için?
Eş olur, sevgili olur, platonik olur.. Onda bir özellik vardır yerini başkası tutmaz tutamaz.
Ne mesela sizin için?
0
cilekli pasta
(13.05.21)
“Robin olmaması”
0
ruhen hastayim ben
(13.05.21)
Her zaman yanında olacağını, arkanı dönsen derdini soracağını, bunları yaparken “of aman” demeyecek kadar sevgiyle/bağlılıkla dolu olduğunu bilmek
0
her giriste sifresini unutan adam
(13.05.21)
Olmadığı için hemen bulamadım oturdum düşündüm. Hiç bir özelliğe bu olmadan olmaz diyemiyorum çünkü sevince her şeyi farklı algılıyor insan.
Birisi için inatçı diyebileceğim şey sevdiğim için karakterli ye dönüşebilir, bilemiyorum.
Bu örnek tabi.
Ama bana ihtiyaç duyması sanırım beni en çok besleyen şey. Bağımlılıktan bahsetmiyorum.
0
kisa
(13.05.21)
öyle biri yok ki özelliği de olsun... :(
0
rose parks
(13.05.21)
o gülüşü ve ses tonu. bana bakışları. hem sayısalcı hem sanatçı olması. muhteşem zekası. bazı tatlı salaklıkları. bazen kedi gibi olması.
0
batlegolas
(13.05.21)
belki ben çok düz düşünüyorum ama birlikte olduğum insanları özel yapan tek şeyin bana duydukları sevgi ve aramızdaki bağ olduğunu düşünüyorum. çünkü mesela ben sevgilimden çok daha güzel kadınlar olduğunu biliyorum, çok farklı yönlerden ondan daha iyi insanlar da vardır muhtemelen. niye birlikteyim? bu genelde "elinde olanla yetinmek"le açıklanır. halbuki bence aradaki bağın kıymeti farklı. ne bileyim ortak esprilerimiz yoksa, bana karşı bir şey hissetmiyorsa, benim onun için bir anlamım yoksa şusu veya busu daha güzel/farklı diye neden anlamlı olsun ki bir insan?

şöyle geçmişe dönüp bakıyorum, çok sevdiğim kadınların hiçbirinde bence "onlara has" özel bir şey yoktu. bundan kastım, başkasında olmayıp onlarda olacak bir şey yoktu. iyi huy misal. iyi huylu kadın mı yok başka? güzellik diyelim... sevgilimden daha güzel kadın mı yok? sevgiyi, birlikteliği özel şey yapan zaten birbirimizle olmamız, birbirimiz için anlam taşımamız değil mi? o açıdan ben sevgi, saygı, güzel vakit geçirme, anlayış, fiziksel uyum vb. gibi herkesin ön plana çıkaracağı kriterler haricinde pek bi şeye bakmıyorum açıkçası.

öff o değil de bu kalp kırıklığını çabuk atlatırım umarım, ne zaman terk edilsem tuna kiremitçi'ye bağlıyom sanki çok romantikmişim gibi, okuyan da cidden düzgün bi adamız falan zannedecek
0
der meister
(13.05.21)
(14)

kim şampiyon oluyor?

wilhelmwasmuss
arkadaşlar bugünkü maç sonuçlarına, ikili, üçlü averajlara göre filan son maçlarda hangi sonuçlarda kim kaçıncı bitiriyor? özet geçebilir misiniz?
arkadaşlar bugünkü maç sonuçlarına, ikili, üçlü averajlara göre filan son maçlarda hangi sonuçlarda kim kaçıncı bitiriyor? özet geçebilir misiniz?
0
wilhelmwasmuss
(11.05.21)
Fener'i geçiyorum. Gs ve bjk puan eşitliğinde bjk ikili averajla şampiyon olur. Gelecek hafta bjk gs'denbaz puan alirsa gs şampiyon.
0
prole
(11.05.21)
Beşiktaş +2 averajla önde. GSnin bu averajı geçmesi ve galip gelmesi lazım. Beşiktaşın da aynı şekilde galip gelip bu averajı önde bitirmesi lazım.
0
olaylar olaylar
(11.05.21)
prole'nin verdiği bilgi yanlış. ikili averaj eşit şu an. beşiktaş'ın galatasaray'a karşı genel averajda iki gol üstünlüğü var. attıkları gol sayısı daha fazla olduğu için eşit averajda da beşiktaş şampiyon olur.

üçlü averajda beşiktaş şampiyon oluyor. hem beşiktaş hem galatasaray kazanırsa da averaja bakacak ama beşiktaş'ın büyük şansı var çünkü beşiktaş tek farklı kazansa bile galatasaray'ın dört farklı kazanması lazım.

ben o yüzden hala beşiktaş'ı çok daha avantajlı görüyorum açıkçası, iki maç üst üste kaybettiler ama bence üçüncüsü gelmez.

fenerbahçe'nin şampiyon olması için diğer iki takımın kaybetmesi lazım. tabii kendileri de kazanacak. ikili ya da üçlü averaj fark etmez hepsinde geride kalıyorlar, o yüzden puan farkı gerekiyor onlara.
0
der meister
(11.05.21)
@der meister bu yeni ikili averaj kuralı ne zaman geldi? deplasman golünün önemli olduğu ikili averaj hangi ara değişti?
0
congratulations
(11.05.21)
fenerbahçe lol
0
austra
(11.05.21)
deplasman golü kuralı iki ayaklı eleme maçlarında geçerli olur genelde. yani bu tamamen lig yönetimine kalmış bir şey, statüyü yazanlar puan eşitliğinde daha fazla galibiyeti olan takıma öncelik verilebileceğini yazabilirler, eğer onaylanmışsa lig o kurala göre oynanır. örneği yok değil.

süper lig'de ikili averajda deplasman golü kuralı yok, sadece toplam gol sayısı dikkate alınır. beşiktaş kendi evinde 2-0 yenmişti. galatasaray da 3-1 yendi. o yüzden 3-3'le eşit kaldıkları için genel averaja bakıyor iş.
0
der meister
(11.05.21)
bjk yenerse şayet, gs nin bjk nin attığı farktan en az 3 fark fazla atması lazım.

özet bu.

edit : 4 müş galiba sorry
0
garavel
(11.05.21)
cevaplar için teşekkürler. peki düşme/kalma maçları için durum ne? kayserinin yenilip, ankaragücü ve gençlerin kazanacağını varsayarsak kayseri, ankaragücü, gençler üçlüsünden hangisi düşüyor?
0
🌸wilhelmwasmuss
(11.05.21)
ankaragucu ve erzurumspor ile dusenler belli oldu artik. Gencler ve denizli gecen haftalarda dustu.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(11.05.21)
sampiyonluk icin de herkes iki takimin da galip gelecegini dusunerek yaziyor. futbolun pisligi bu hicbir sey belli degil. besiktasin kadro problemi buyuk ve eger bugun dustugu hataya duserse (1-1 korumaliydi 10 kisiye karsi) goztepeye puan kaybedebilir.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(11.05.21)
Bu tarz durumlarda gs olur, puana falan bakilmaz 8 gerekiyorsa gs 8 atip bekler.
Hele basinda ft varsa aksi durum dusunulemez.

Not: fb
0
divit
(11.05.21)
Ben de Beşiktaşın kazanamayacağını düşünenlerdenim. Gs'nin winnerlığı da olsa Malatyaya 4-5 atması kolay değil. Ama gerek de kalmayacak muhtemelen. O yüzden şampiyonluğumuz hayırlı olsun diyorum.
0
Jux
(11.05.21)
Gbirliği daha düşmedi.
0
EasyTiger
(11.05.21)
Ayrıca GS'nin şampiyonluğunun hâlâ zor olduğunu düşünüyorum. Sadece çoğunlukla kriz yönetemeyen BJK'nin ayakları dolaşmasından ötürü puan kaybetmesi ile GS şampiyon olabilir bence.
0
ozgurluk savascisi
(12.05.21)
(12)

ABD'ye aşı olmaya gitme fırsatınız olsa

roket adam
şimdi mevcut abd turistik vizem var tertemiz. bir arkadaşım da hatta bu hafta ABD'ye gidiyor aşı olup biraz gezip dönecek. benim de gidip gelecek durumum da var, beni de davet etti. ancak problem şu ki, eşime vize alamıyorum çünkü turistik vize başvuruları kapalı şu anda.böyle bir fırsatınız olsa, t
şimdi mevcut abd turistik vizem var tertemiz. bir arkadaşım da hatta bu hafta ABD'ye gidiyor aşı olup biraz gezip dönecek. benim de gidip gelecek durumum da var, beni de davet etti. ancak problem şu ki, eşime vize alamıyorum çünkü turistik vize başvuruları kapalı şu anda.

böyle bir fırsatınız olsa, tek gidip aşı olup döner misiniz, yoksa eşim olmadan asla mı dersiniz?
0
roket adam
(11.05.21)
eşim gelemiyorsa, ben de gitmem.
0
irene
(11.05.21)
yani eşim olmadan gitmezdim ben. ama bir yandan eşim de durmadan git git derse giderdim.
0
wild honey suckle
(11.05.21)
eşiniz olmadan neden gitmeyeceksiniz anlamadım. gidip aşı olmazsanız belki covid olup ona da bulaştıracaksınız. bir mantığa oturmuyor.

not: eşim aralıkta covid oldu, yanında olmak adına evden ayrılmadım, hastayken odayı bile ayırmadım bir şeye ihtiyacı olur diye. bana da bulaştı tabi. amerika'da aşı olma şansım olsa yarın giderim. fedakarlıkla, dayanışmayla bir ilgisi yok yani.
0
brakgn
(11.05.21)
bu soruyu şöyle formüle ediyorum. eşimin gitme imkanı ve fırsatı varsa ben bu durumda ne derim? tabii ki gitsin, hemen bu illetten/stresten kurtulsun, o arada bir de Amerika'yı gezsin vs vs derim. mutlu ve sağlıklı olabileceği her şeyi yapsın isterim. o halde, ben de giderim. o da bunu istemeli zaten.
0
conanmaverick
(11.05.21)
Şu gün, sadece aşı için gitmezdim.

Bayramdan bir süre sonra muhtemelen parası ile aşı olayını çıkartacaklar. 25-30 dolara isteyen aşısını olacak.

Başka türlü aşı olayını götürmeleri mümkün değil. Para yok. İşin kötüsü, "para yok" ta diyemiyorlar.


.
0
kartallar yuksek ucar
(11.05.21)
aşı için gidilir mi oraya abi ya. tonla param olsa çekmem. ha tatile gidiyorum arada aşı da olacağım dersen ayrı.
0
bohr atom modeli
(11.05.21)
cevremde bircok kisi amerikaya siya gitti esli veya es olmadan, hatta bir arkadasim 2. doz asida beni de cagirdi yanina eslik edeyim diye ucak otel bedava:) sirf yasadigim yerden ucus 16 saat suruyor diye useniyorum.

gidilir tabi ki, gitmeden kapsamli seyahat sigortasi yaptirilir. ilk gun asi olup kalaninda gezilir tozulur...
0
cairo
(11.05.21)
eşim olsa da gitmem ben açıkçası. koronanın muhtemelen perişan edeceği bir şüşko olarak bu virüsten bayağı korkuyorum ama bunun için dünyanın öbür ucuna gitmezdim, kim uğraşacak.
0
der meister
(11.05.21)
sadece aşı için gitmek bana göre yetersiz bir sebep. ama çok sıkıldım kafa dağıtacağım eşim olmasa da arkadaşlarımla güzel vakit geçirebilirim en azından 1 hafta falan derseniz mis gibi tatil olur.
0
ala09
(11.05.21)
Kesinlikle asi icin gitmem. Hatta soyle soyleyeyim.Haziran basinda yurt disindan TRye ucak biletim var. Biraz daha kalsam asi olabilecegim ama asiyi beklemeden TRye gelmeyi tercih ediyorum. Hic bir motivasyon ABD`ye asi icin gitmeye ikna edemez beni
0
turkuaz
(11.05.21)
Ben asi icin giderdim, gayet normal bir fikir. Asla gitmezdim diyenler muhtemelen Turkiye'de de asi olmaya ilgi duyamayan tipler.
0
hot potato
(11.05.21)
eşim olmadan gitmem.
0
basond
(11.05.21)
(10)

Mobil oyun vakit kaybı mıdır

aslil
Merhaba. Telefona ara sira özenip heves edip oyun yüklüyorum ama kısa sürede siliyorum sıkılıp. Vakit kaybı gibi geliyor.Sizce oyun - özellikle mobil oyun- oynamak vakit kaybı mıdır? Biseyler kaçırıyor muyum yoksa?
Merhaba. Telefona ara sira özenip heves edip oyun yüklüyorum ama kısa sürede siliyorum sıkılıp. Vakit kaybı gibi geliyor.

Sizce oyun - özellikle mobil oyun- oynamak vakit kaybı mıdır? Biseyler kaçırıyor muyum yoksa?
0
aslil
(09.05.21)
Yapacak bir işin seni bekliyorken sen onu gozardi edip vaktini mobil oyuna harciyorsan vakit kaybi olabilir belki de, oyun oynamazsan yerine yapacagin is dizi izlemekse vakit kaybi degildir bence. Sonuçta egleniyorsan bence sorun yok.
0
a perfect lie
(09.05.21)
Mobil oyunların hor görülmesinin sebebi "gerçek oyun" olarak görülmemesi. Genellikle düşük kalitede tamamen token, gem satma üzerine programlanmış mobil oyunlar da az değil gerçekten de.

Arada aha ne güzel oyun lan bu diyeceğimiz "gerçek oyunlar" var ama bunlar cidden kaliteli oyunlar olduğu için pc'de başka konsollarda da oynanabiliniyor.

İstisnalar elbette var ama özellikle mobil oyunların eleştirilme, ciddiye alınmama sebebi bu.

~tam da dediğim gibi işte avianthem'in saydığı kayda değer oyunlar mesela bir tanesi psp oyunu, football manager zaten pc gorogoa da ps4, switch'de de yayınlanmış. Düzgün oyunlar konsolda, pc'de de çıkıyo yani ya da en kötü ihtimal çok iyiyse mobil oyun konsollara portlanıyor.
0
hedep
(09.05.21)
kesinlikle vakit kaybi. o sirada bir kitap okuyup veya film izleyip bir sey ogrenebilir, egzersiz yapabilir, yemek, temizlik vs yapabilirsin. ne bileyim uzun suredir konusmadigin bir arkadasi veya akrabayi arayabilirsin. dis ipiyle dislerini temizleyebilirsin. evdeki gereksiz ivir ziviri elden gecirip atabilirsin.

bunlari kendim icin yazdim. su an yapabilecegim, oyun oynamaktan daha kaliteli 200 tane falan aktivite cikarabilirim.
0
hot potato
(09.05.21)
Hiçbir şey kaçırmıyosun. Bilgisayar oyunlarını yine anlarım ama mobil oyunlar gerçek anlamıyla vakit öldürüyor. Bomboş duvara bakarım ama oyun oynamam.
0
IncredibleMau
(09.05.21)
seni hırslandırıyorsa ayırdığın vakit gittikçe artıyor düzenli olarak bağlıyorsa vakit kaybı fakat eğlendirip kafanı dağıtıp yeter diyorsan adı üstünde oyun
0
freebird5406_2
(09.05.21)
batak, king filan var telefonda. tuvaletteyken takiliyorum iyi zaman geciriyor. zaman gecirmek icin oynuyorum zaten, vakit kaybi olarak gormuyorum pek.

eger gun icinde baska seyler yapmak gerekirken oynuyorsan vakit kaybi derdim.
0
fakyoras
(09.05.21)
Vakit kaybıdır. Yapay zeka bu oyundaki etkinliklere göre şekilleniyor.
0
Erva
(09.05.21)
bunun cevabını senin vermen gerekmiyor mu? yattığı yerde 13 saat oyun oynayan kişiyle iş çıkışı metrobüste oyun oynayan kişi bir mi mesela?

yaptığımız her iş bize bir şey katmak zorunda değil. bazen canı oyun oynamak istiyorsa açıp oyun oynayabilmeli insan kötü hissetmeden. sen keyif alıyorsan, gereğinden fazla vakit ayırmıyorsan bence sorun olmamalı.

"zamanımı daha iyi değerlendirebilirdim" diye düşünmek güzel olabilir ama bunun sonu yok ki. her zaman daha iyi ve verimli bir aktivite bulunabilir. robot değiliz, öyle hayat mı geçer?
0
der meister
(09.05.21)
mobil oyundan mobil oyuna değişen hede.

mesela ben şu sıralar telefonda football manager mobile 2021 ile gta: chinatown wars oynuyorum. bunların yanı sıra apple arcade’de inmost, pilgrims gibi oyunlar da var arada göz attığım. her birine ayrı makale yazılır. gorogoa diye bir oyun bitirdim, oyun değil adeta bir sanat eseri. gta:cw de hikayesi ve doluluğuyla, çizgi roman tarzı ara videolarıyla vs. ayrı bir dünya mesela. bunları oynarsan zaman kaybı değil bence. ama tabi şeker patlatmalı, gem’li bilmemneli, okey’i king’i dandik oyunlar evet zaman kaybı bana kalırsa.

aynı şey bilgisayar/konsol oyunları için de geçerli. bir heavy rain, bir last of us, bir assassin’s creed ii, bir mirror’s edge oynamamış adama sorsan “oyun ne yaa çocuk musun aabii?” diye yorumlar yapabilir. cahilliğine ver geç.
0
avianthem
(10.05.21)
Uykudan uyanıp telefona sarılıyorsan, günde 4-5 saatin oyuna gidiyorsa, oyun yüzünden günlük işlerini aksatıyorsan evet vakit kaybıdır. Diğer türlü vakit geçirmek için diğerlerinden farkı olmayan bir günlük aktivitedir.

Haftanın her günü, günün her saatini dolu dolu geçirmemiz gerekmiyor. Özellikle pandemi döneminde hep pompalanıyor yeni dil öğrenin, bol bol kitap okuyun, YAZILIM ÖĞRENİN vs. ama günlük koşuşturmalar, evden çalışsanız bile vücudun yorgun düşmesini veya hiçbir şey yapmadan uzanma isteğini kimse düşünmüyor. Keyfinize bakın kısaca, çok fazla uyaran var etrafımızda, bir şey kaçırmıyorsunuz.
0
chicha_v2
(10.05.21)
(17)

Game of Thrones'cular 8.sezonu neden sevmedi?

jahjah
Merhaba,bu duyuru spoiler içerebilir.Değerli dostlar Game of Thornes'u yeni bitirdim. Normalde hiç izlememiştim lakin boş vakitten 40 gün içerisinde diziyi bitirmiş bulundum.Sorum şu: Son sezon hep yerildi. Lakin ben en çok son sezonu sevdim. Seksin ve cinayetin (kafa patlatmanın gırtlak sökmenin gö
Merhaba,
bu duyuru spoiler içerebilir.

Değerli dostlar Game of Thornes'u yeni bitirdim. Normalde hiç izlememiştim lakin boş vakitten 40 gün içerisinde diziyi bitirmiş bulundum.

Sorum şu: Son sezon hep yerildi. Lakin ben en çok son sezonu sevdim. Seksin ve cinayetin (kafa patlatmanın gırtlak sökmenin göz çıkarmanın) azaldığı bunun yerine insani ilişkilerinin, duygularının, iktidar psikolojisinin ve diplomasinin yoğun olduğu bir sezondu.

Sevmeyen neden sevmedi acaba?

Sevgiler
0
jahjah
(07.05.21)
bence her sezon süperdi, son sezon dahil.
--------------spoiler--------------
sevmeyenler jon snow khalesiyi öldürdü diye sevmedi. evlenip mutlu mesut yaşamalarını bekliyorlardı heralde
0
dafuq
(07.05.21)
Diplomasi dediğin cercei ve yankilerine ölü göstermek, insan ilişkisi ise jon snow ve ejderha karının birbirine aşık olması :D

Hadi seksi geçtim. ilk sezonun oyunları, arkadan iş çevirmeleri, diplomasisi üst düzeydi. Zaten milleti bu tuttu seks değil. Seksin allahı spartacus dizisinde vardı. Seksi geçtik biz.

Bu dizi gerçek hayatta olduğu gibi kötülerin harbi kötü ve adilik yaparak bir şekilde kazandıkları diziyken. Son sezonda izleyicilerin ne kadar sevdiği kör topal ezik karakter varsa dünyanın lideri oldular ve bitti :D

son sezonun hızlı yazıldığı ve çekildi belliydi. her şey çok olduya bittiye geldi, her şey çok hızlı gelişti. 7 sezon boyunca şöyle ölüler ordusu, böyle ölüler ordusu, anamızı laciverte boyayacak ölüler ordusu dediler. Çat diye starklardan biri geldi, 10 dakika içinde köklerini kuruttu ve dünyayı kurtardı :D cercei ordusu 8 sezondur bize anlatılan ölüler ordusundan daha sağlammış :D

Bilmiyorum ben önceki sezonların her bölümünde vay anasını lan derken. sezonlarda hımm diyip geçtim. Yazar takımı zayıfmış, kitabın ekmeğini yemişler işte.
0
eazy
(07.05.21)
@easy

doğru ölüler ordusu mevzusu tek bir bölümde halloldu.

ben de ezik karakterlerden biri olan Sam'i sevmiştim. En kalender abimiz oydu, o geçseydi başa keşke :P
0
🌸jahjah
(07.05.21)
sanırım son sezonun senaryosu sızdırılmıştı. bu yüzden sırf ters köşe yapmak, ortaya yeni bir şey koymak adına bambaşka bir şey yazdılar. o da fazlasıyla zorlama oldu ve karakterlerin yedi sezonluk öyküleriyle, mantıkla vs. hiçbir şekilde bağdaşmadı. bence neresinden tutsan elinde kalan, aptal ötesi bir sezondu. sen hatırlatınca yine sinirlendim şimdi.

böyle deyince de "yauuu ejderhaların olduğu dizide mantık mı arıyonuz" falan diyorlar ki bence çok çok hatalı bir yaklaşım. yahu dizinin kendi evreni, dinamikleri ve buna bağlı olarak beklenebilecek bir tutarlılık düzeyi var.

son sezon bunu bence tamamen çöpe attı. neredeyse her karakter için onlara hiç uymayan, izlediğimiz yedi sezonu adeta boşa çıkaran saçmasapan roller yazıldı. bu yüzden hiç sevmiyorum ben. şey düşün mesela, yedi sezon boyunca hastalık derecesinde detaycı, soğukkanlı, tüm ülkeyi peşine takıp polisle adeta dalga geçen bir seri katil izlemişsin... bu adam sekizinci sezonda parmak arası terlik ve palmiyeli gömlekle çıkıyor ortaya, "baba sıkıntı yapma yaaa :))" falan diyerek dolaşıyor, aha böyle gevşek clubber berke tarzı bi adam (gevşek clubber berke dostlarım alınmasın, seri katil profiline uymadığı için bu bağlamda yeriyorum sadece). o ölçüde bir tutarsızlık ve saçmalık oldu bence sekizinci sezon, "ulan bu şimdi böyle olduysa biz yedi sezon ne izledik?" dedirtti.

olay örgüsü açısından belki dışarıdan bakınca çok saçma görünmüyor olabilir ama yedi sezon boyunca hep diken üstünde, "bir şeyler olacak" beklentisiyle bekleyen izleyici için oldukça öfkelendirici ve anlamsız bir sezondu. bence 40 gün içinde bitirmiş olmanın da etkisi var. biz yıllarca izledik, 10 bölüm için koca sene bekledik, heyecanlandık falan sonra önümüze koya koya bu saçmalığı koydular.

bu duyuru vesilesiyle de tekrar kafam girsin bu rezillikte pay sahibi olan ekibe. püü.
0
der meister
(07.05.21)
ilk 6 sezonda yaşanan gelişmeler ile 7-8 sezonlarında gerçekleşenler çok tutarsız.
Bran Stark neden three-eyed raven oldu ve onun 'vision'larının kime ne faydası oldu?
Tahtın gerçek varisi (Jon Snow) nasıl görmezden gelindi ve Bran Stark başa geçti?
Night's King'in amacı neydi? Niye güneye geldi? İlk sezonlarda White Walker'ların basit birer zombi olmadıklarını biliyoruz. WW'lerin hikayesi neden bir anda çöpe atıldı?
WW'ler ile olan savaş zaten tam komedi... Saçma sapan olaylarla dolu bir savaş.
5 bin yıllık duvarı yıkan ejderha Jon Snow'a mavi ateş üflerken Jon Snow ufak bi kayanın arkasına saklanıp hayatta kalıyor. Hhahahaha.

Daha onlarca saçmalık sayarım son sezonla ilgili ama düşündükçe sinirleniyorum. Güzelim diziyi p*ç ettiler.
0
himmet dayi
(07.05.21)
der meister in dediği o sızan senaryo bu arada harbi iyiydi haa sağlamdı. Bu diziye yakışan senaryo oydu işte. Ama yine dediği gibi sızınca bu aptal pembe dizi senaryosunu yazdılar.
0
eazy
(07.05.21)
Seks, cinayet kısmına girersek; bence öyle bir ortamda ne olması gerekiyorsa o oluyordu. İkili ilişkiler, ittifaklar, politik hamleler, suikastlar... Dizinin adı Taht Oyunları zaten ve hep iyiler kazansın değil güçlünün hayatta kaldığı, duygusallığa yer olmayan bir tablo çiziliyordu. Bence bu hem gerçekçi hem de kendi içinde de oldukça tutarlıydı.

Son sezonda ise sanırım dizinin sızdırılması da bir etken olarak çok oldu bittiye getirildi. Oyuncular bile (John Snow'u oynayan aktör mesela) "Böyle bir son çekileceğini duyunca çok şaşırdım" demişlerdi. Bunun dışında oldukça saçma, göze batan şekilde ilerledi, mesela ilk aklıma gelenler:

SPOILER

1. White Walkerların derdini, neden Bran'a ulaşmaya çalıştıklarını bilmiyoruz. Ayrıca Arya tarafından elebaşları öldürülünce hepsi hop diye ölüverdi birden.

2. O geceki kuşatmada da keza Winterfell gibi bir kalede savunma yapıyorsun. Her türlü savaşta çarpışmış, türlü türlü savaşçı, kılıç ustası vb. var. Sen gidip atlıları ölüler ordusunun üzerine salıyorsun. Normal şartlarda korkudan gidilmez zaten. Kapkaranlık bir ortam.

3. Gene o geceki kuşatmada Sam Tarly'nin bile adeta kılıç ustası olup vurdukça vurması. Ölülerle kapışmanın dehşetini geçtim, insan zaten yorulup bitkin düşer.

4. Daenerys'in keçileri kaçırıp oraları buralarıp yakıp yıkması. Sonra da çok yüzeysel bir şekilde öldürülmesi.

SPOILER

Herneyse... Sonuçta Red Wedding gibi, Ned Start idamı gibi bölümler olan bir diziyken çıtayı çok düşürdüler. Bile bile lades dediler ondandır benim son sezon tatminsizliğim.

Dipnot: Sızdırılan senaryoyu ben hala bilmiyorum, bir bakayım merak ettim.
0
burka
(07.05.21)
dostlar sızan senaryo nasıldı ki? nasıl bitiyordu onda :P
0
🌸jahjah
(07.05.21)
der meister artıbin. gözlüklü şisko kitabı yayımlasaydı bunlar olmazdı. ben yazdığına eminim.

sızdırılan senaryoyu nerden bulurum, bakmamıştım o zaman şimdi ben de merak ettim.
0
malwethiel
(07.05.21)
arkadaşlar final sezonu son kitaba göre yazılmadı mı?
0
🌸jahjah
(07.05.21)
son kitap yok ki? çıktı da benim mi haberim olmadı? Beşinci kitap dance of dragons sonrası yok. Son kitabın adı winds of winter mı ne olacak uydurmuyorsam. yedi ve sekizinci sezonda kitapların sonrasına geçti, sözde gözlüklü şişkonun fikirlerini alarak senaryoyu yazmışlar.

umarım bu bilgiler benim hayal ürünüm değildir, öyleyse bilenler düzeltsin.
0
malwethiel
(07.05.21)
www.nme.com

doğruymuş, bence kesinlikle yazdı hala daha yazmaya çalışıyorsa iyice skandal. ya da baktı dizi uçtu gitti yazmasam da olur demiş olabilir. şimdi targaryen prequel'i falan öyle yürür zaten. gece gece sinirlendim yine. neyse ben daha dance of dragons'u bitirmedim zaten onu okurum artık yenisini yazsa da okur muyum bilmiyorum.
0
malwethiel
(07.05.21)
5. Sezona kadar kitaplara uygundu ama işte seri henüz tamamlanıp bitmediği için (jon snow’un öldüğü yerde bitiyo kitap şu an yenisi gelmedi) george martin’in yapımcılara pasladığı birkaç fikirle yazdılar 6-7-8’i. Affedersiniz b*k gibiydi 3ü de. Yani sızdırılan 8. Sezon senaryosu olsa iyi olabilirdi. Okuyun okumadıysanız internetten.

Çıkacak kitap TWOW = the winds of winter
İnş yayınlanıcak GRRM ölmeden
0
helena
(07.05.21)
son sezonlar öncekiler gibi derinlikli değildi be ağbi. evet her ne kadar civcivli olaylar yaşanmaya devam etse de dizi kitabın önüne geçtiği sezondan sonra birden olaylar hızlandı, altı doldurulmaz oldu, oldu bittiye geldi. popi dizi senaryosuna döndü tüm GoT loreu. Bi de önceki sezonlarda sevilen karakterler olduğu için insanların o sezonlara bakış açısı daha sıcak olabiliyor.
0
olutaklidi
(07.05.21)
her şey çok hızlı oldu, son 2 sezon apar topar bağlayıp kapatalım şeklinde işlendiği için uyuz oldum ben şahsen.

zati son 2 sezonda jrr martin tamamen çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam, ve bu fazlasıyla fark ediliyor.
0
yuto
(08.05.21)
çünkü insanların heveslerini kursaklarında bıraktılar.

tl;dr: builup'ını çok sağlam yaptıkları hikayelerin payoff'unu ya inanılmaz tırt yaptılar ya da hiç yapamadılar.

en çok merak edilen; kendi dilleri, espri anlayışları, kültürleri, motivasyonları olan others hakkında hiçbir soru işaretini gidermediler. craster'la nasıl anlaştılar? bebeklerle ne yapıyorlardı? dişileri de var mıydı? ilk bölümün başında waymar royce'u tuzağa çekmek için o kadar uğraşmalarının sebebi neydi? ordu halinde ilerlerken sam'i gördükleri halde neden dokunmadılar?

sonra o dünyadaki en zeki insanları mallaştırdılar. little finger kendi kendini kapana kıstıracak biri miydi? varys o kadar salak mıydı? tyrion bile ölüleri dirilten yaratıklardan kaçmak için winterfell'in kabristanına saklanmak gibi 5 yaşındaki çocuğun yapmayacağı hatalar yaptı. bütün diziyi at. bi tek bu insanların small council'deki konuşmalarını izleyerek koca kıtanın nasıl idare edildiğini anlıyorduk biz. son sezonlarda hepsi zekalarını yitirdi.

tywin'in sonunu asıl getiren doran martell'le birlikte koskoca dorne bozuk para gibi harcandı dizide. young griff ve tayfası zaten hiç yoktu. mirri maz duur(khal drogo'yu zombileştiren) ve qyburn'ü(mountain'i zombileştiren)eğiten kişi olan marwyn de yoktu. sam'e ejderhaları asıl yok edenin maester'lar olduğunu da kimse söyleyemedi tabii. euron greyjoy ise böyle aktarılacağına aktarılmasaydı çok daha iyiydi. kitapta valyrian çeliğinden zırh giyen, dany'i az kalsın kölesi yapacak olan büyücüleri gemisinde birbirlerine yediren, resmen tanrı olmaya çalışan adam "jamie'yi pıçakladım ehe ehe" diyerek öldü.

kehanetler tamamen unutuldu sonra. magi the frog'un cerceri'ye söylediği üç kehanetten ikisi tutmuşken üçüncüsü olan valonqar unutuldu. quarth şehrinde quaithe'in dany'e anlattığı kehanetlerin yarısı boşverildi. azor ahai'den tamamen vaz geçildi.
0
sinek kral
(08.05.21)
ya son sezonda beklentiyi tavan yaptılar ama o beklenti ile izleyenlere bomboş geldi. Örnek olarak miğfer dibini tokatlayacak savaş sahnesi yaptık dediler izledik karanlıktan savaşı görmedik ayrıca savaş o adamların asla yapmayacağı tam bir taktik faciasıydı. O kadar savaş görmüş adamlar böyle aptalca taktiklere la biz napıyoruz demedi. kurgu zayıftı son sezonda alıştığımız derin ilişkiler oyunlar yoktu. boşboş muhabbet doluydu.
0
basond
(08.05.21)
(4)

Su ingilizce cumle nasil bir cumledir ya?

speedy
Konu anlasilsin diye tum metni verdim de soru son cumleye yonelik aslinda.Sky news kanalinin youtube'da bir video alti aciklamasindan. Manchester United's Avram Glazer refuses to answer after European Super League protestDespite being asked several questions, Avram Glazer did not engage and drove of
Konu anlasilsin diye tum metni verdim de soru son cumleye yonelik aslinda.
Sky news kanalinin youtube'da bir video alti aciklamasindan.

Manchester United's Avram Glazer refuses to answer after European Super League protest

Despite being asked several questions, Avram Glazer did not engage and drove off without saying anything.

It came after a fan's letter awaits a response from the family about the actions of the club over the failed European Super League refocused fans desire for the family to depart.

The original apology saw Mr Glazer's brother, Joel, "apologised unreservedly" to fans following the club's withdrawal.

Son cumle the original apology saw diyerek nasil bir cumle yapmislar oyle ya. Yapi hakkinda ve tercume hakkinda her tur bilgiye minnettarim. Tesekkurler.
0
speedy
(05.05.21)
"Mr Glazer's brother, Joel saw the original apology." demek istiyor. Haber siteleri bu tarz yazıyor genelde. Ama ben de çok emin olamadım şimdi.
0
himmet dayi
(05.05.21)
See'nin witness anlami da var.
This stadium has seen many thrilling football games.
The twentieth century saw dramatic changes in most areas of life.
Burda da diyor ozur metni, ozur yazisi Joel'in ictenlikle acikca ozur diledigine taniklik etti, ozur diledigini gosterdi.
0
neverletyougodown
(05.05.21)
see'nin anlamı burada "yol açmak", ile sonuçlanmak" gibi. açıkçası aramama rağmen sözlüklerde bu anlama çıkabilecek bir karşılık bulamadım ama haber metinlerinde sıkça kullanılan bir kalıptır. mark's departure saw us all scrambling for a new solution mesela, mark gitti ve biz yeni bir çözüm üretmek için uğraşmak durumunda kaldık, mark'ın gidişi sebebiyle böyle bir sonuç doğdu gibi.

bence cümlede kafa karıştırıcı kısım "apologized" kısmı. apologize olması lazım normalde. o da sanırım tırnak içindeki ifade, kullanan kişinin söylediği şekliyle bırakıldığı için orijinal bırakılmasından kaynaklı.

cümleyi basitleştirecek olursak söylenmek istenen,

"the original apology saw mr glazer's brother, joel, apologize to fans"

yani orijinal/ilk özür, glazer'ın biraderi joel'in de taraftarlardan özür dilemesine sebep oldu/bunun yolunu açtı/buna vardı gibi.

***

edit:

merriam-webster'da "to be the setting or time of" gördüm. en uygun bu düşer sanırım. türkçeleştirmek cidden zor, o kısmını diğer arkadaşlara bırakayım. bir şeyin vaktinde olmak, bir şeyle denk düşmek gibi yani. burada kullanıldığı anlam o.
0
der meister
(05.05.21)
@der meister hocam ozur dileyen Joel Glazer. Bu adam super league coktukten sonra ozur mektubu yayinlamis, www.skysports.com

Bunun kardesi var bir tane Avram Glazer. Asil sahibi bu galiba. Who is the real owner of Manchester United? diye google'a yazinca bunun adi cikiyor. Bu hala aciklama yapmamis, gazeteciler soru soruyor cevaplamiyor diyor.

Yani senin dedigin original apology ozur dilemesine neden oldu diye bir sey yok. Benim dedigim witness dogru bence.

Bir de senin dedigin "to be the setting or time of" tam taniklik etmek witness'a denk geliyor su yuzyil su olaylara taniklik etti falan, witness=see ordan da kurtariyor bence
0
neverletyougodown
(05.05.21)
(25)

Hala korona geçirmemiş kimler var aramızda?

pati
Son zamanlarda bakıyorum duyuruda herkes korona olmuş/geçirmiş.Hala korona olmayan kaç kişi kaldık merak ettim.Edit: maşaallah diyelimEdit 2: çalışıyorum ve yasak olmadığı zaman geziyorum, hiç eve tıkılmadım.
Son zamanlarda bakıyorum duyuruda herkes korona olmuş/geçirmiş.
Hala korona olmayan kaç kişi kaldık merak ettim.

Edit: maşaallah diyelim
Edit 2: çalışıyorum ve yasak olmadığı zaman geziyorum, hiç eve tıkılmadım.
0
pati
(20.04.21)
ben geçirmedim ama haftasonu yapacağım otobüs yolculuğu sonrasında burayı editlerim muhtemelen :D
0
istanbul kanatlarimin altinda
(20.04.21)
ben de olmadım ve gitgide bunalıyorum çember daraldıkça
0
passion rules the game
(20.04.21)
ben ve ailemden kimse olmadı. en yakın işyerinde ve komşularda oldu şimdiye kadar. arada önemli süre yakın temas kurduklarım da oldu. 3 kez falan farklı sebeplerle test yaptırdım ama hala negatifim. genlerle alakalı bir şeyler olduğunu düşünüyorum.
0
reanarchy
(20.04.21)
ben de olmadım. yazın 3 ayımı hep hastanelerde geçirdim, şimdi de her gün iş saatlerinde toplu taşıma kullanıyorum ve iş gereği adliyede oluyorum. aşırı da dikkat etmiyorum yani, tek kat maske takıyorum, işim bitince dezenfektan sıkıyorum o kadar.
0
Olric
(20.04.21)
Ben geçirmedim. Ben ki her sene ağır bir grip geçiririm ve alerjik rinitim var. Bir senedir maske takıp dokunduğum yerlere dikkat ettiğim için, kalabalık ortamlara hiç girmediğim için ve işe kendi aracımla gidip geldiğim için nezle bile olmadım. Hatta alerjim bile iyileşti.
0
Tutkun
(20.04.21)
ben de geçirmedim.
evden çalıştığım için genelde evdeyim, haftada 1 markete gidiyorum sadece.
evden çıktığım anda çift maske takıyorum aylardır.
normalde kronik sinüzit, farenjit, alerji hepsi var, her kış en az 2-3 kez antibiyotik kullanırdım, bu kış hastalanmadım.
0
la lykia
(20.04.21)
Ben de olmadım ama çok ciddi derecede eve tıkılmış durumdayım 1.5 senedir. Ufak bir iki tatil ve kayak dışında gerçek manada evim dışında kapalı bir ortama hiç girmedim.
0
roket adam
(20.04.21)
ben. nerdeyse her gun metro, otobus, minibus kullaniyorum. sokaktayim. ama olmadim henuz.
0
buenosdias
(20.04.21)
ben geçirmedim. gerçi geçtiğimiz yılın şubat ayından bu yana en az üç kez birkaç gün yataktan çıkamamalı, ateşli, sırt-bel ağrılı rahatsızlıklar yaşadım ama farklı zamanlarda yaptırdığım iki test negatif çıkmıştı. "covid geçirsem ölürdüm" diye düşünüyorum, o yüzden farkında olmadan geçirmediğim kanaatindeyim.
0
der meister
(20.04.21)
Ben ve ailem bir çok kez birinci derece temaslı olduk ama henüz hiç birimiz korona olmadık. 2019un sonunda abim askere gitmişti, yurt dışından askerliğe gelen çok varmış birliğinde. Askerde hasta oldu, aşırı derecede ciğerden gelen öksürük, halsizlik, kanlı gözler vs. Zaatüre olabilir dediler o zaman. Askerden gelince (bedelli :)) sırasıyla hepimiz hastalandık ama onun kadar şiddetli değildik. Belki o dönem geçirmiş olabiliriz diye düşünüyoruz.
0
cometome
(20.04.21)
Ben. Maske var, mesafe elimden geldiğince.. entübe olurum altıma bez bağlarlar korkusuyla her şeyi askıya aldım. Son 1 senedir tek sosyal aktivitem market alışverişi. Virüsü kaparsam yakarım bu gezegeni!
0
IncredibleMau
(20.04.21)
Ben olmadım. Evden zorunlu haller dışında çıkmıyorum. Kimseyle görüşmüyorum.
0
suicides underground
(20.04.21)
Ben geçirmedim. Tek yaşıyorum. Her gün metrobüs + otobüs kullanıyorum.
0
ceketimi alip cikcam
(20.04.21)
Ben de geçirmedim. Birkaç ay önce mecburi 2 saatlik otobüs yolculuğu, geçen ay da bir ay içinde iki uçak yolculuğu yaptım yine bir şey olmadı şükür.

Belki semptomsuz atlattım bilmiyorum ama kendimi hiç kötü hissetmedim. Normalde soğuk algınlığı vs. olurdu o bile olmadı bu sene artık maskeden mi sürekli evde olmaktan mı bilmiyorum.
0
chicha_v2
(20.04.21)
Bu süreçte evlendim, nikah yaptım, ev için zibilyar kere alışverişe çıktım, balayı ayağına akdeniz şeridini gezdim, öğretmen olduğum için günlerce yüz yüze eğitim verdim, küçücük salonlarda seminer ve eğitimlere katıldım, totalde 2-3 kere toplu taşıma kullandım, uçağa bindim, evime girip çıkanlar oldu, hatta covidli bir arkadaşla karantina dolayısıyla 20 gün aynı evde kaldım. 4 kere test oldum 4 kere negatif.

beni incelesinler bence bu işin çözümü bende gizli.
0
wild honey suckle
(20.04.21)
ben olmadım. mart 2020 -haziran 2020 evden çalıştık. haziran -ekim arası ofise döndüm. o dönemde mağazalara girip alışveriş de yaptım, öğlen arasında abartmadan cafe/restoranlarda yemek yedim. yazın bir kere uçağa bindim, tatil yaptım. ekim'den beri evden çalışıyorum. bu esnada hiç dışarıda oturup yemek yemedik. toplu taşıma bir kere kullandım. zorunlu olduğu için doktor ziyaretlerim oldu, hatta ameliyat oldum.
0
nzessia
(20.04.21)
Ben de olmadım. Bildiğim kadarıyla olmadım en azından.

Burnumuzun dibine kadar da geldi hastalık aslında, eşimin kızkardeşi hamileyken geçirmiş ki o aralar aynı arabaya bindik, beraber yemek yedik vs. Geçen hafta çok yakın arkadaşlarımız pozitif çıktı, test yaptırmalarından bir gün önce "sahile gidelim hava alalım" dediğimizde "pozitif temasımız var, ne olur ne olmaz gelmeyelim" demişlerdi bize.

Evden çalışıyorum, son bir yıldır toplu taşıma 3-4 kez kullandım. AVM'ye veya market manav vs dışında bir mağazaya en son ne zaman girdiğimi hatırlamıyorum bile artık. Tatil yapmadım, dikkat ettiğine güvenmediğim insanlarla bir araya gelmedim, tedbirler gevşedi ben gevşemedim. Zaten evcimen insanım, sosyalleşme davetlerini reddetmek için güzel bahane oldu, oturuyorum işte evde.

Edit: Bak unutmuşum, geçen yaz bir nikaha ve nikahtan sonra meyhanede 20-30 kişilik yemeğe katıldım. Bir yıldan fazladır sanırım 2 kez dışarıda oturup yemek yedim, biri bu nikahtı.
0
kobuzchu kiz
(20.04.21)
geçen sene şubatta baş ağrılı, sümüklü, kırıklı falan bir hasta oldum ama korona mıydım bilmiyorum. iki gün gibi kısa bir sürede toparladım, emin olamıyorum o yüzden.

eksisozluk.com

bıyıklarımı, sakallarımı, elimi devamlı ağzıma götürürüm, öyle dezenfektan mezenfektan işlerine de hiç girmedim. maskeyi binalarda mecbur takıyoruz tabii de, bulunduğum ülkede sokakta bile zorunlu olmasına rağmen sokakta takmıyorum mesela. haftanın 3 günü de komple işe gidiyoruz.
0
chezidek
(20.04.21)
Geçirmedim. Evden çıkmıyor değilim. 3 kere uçak yolcuğu yaptım, hatta bu perşembe yine yapıyorum. kalabalık ev ortamlarında takıldım. Mekanlara girdim çıktım. toplu taşıma kullandım ama hala geçirmedim. Veya geçirdim belirti göstermedim onu bilemiyorum :D

Maşallah herkese <3

*Haaa bir kere de ameliyat oldum :D
0
eazy
(20.04.21)
Bizim eve de girmedi neyse ki. Eşimle birlikte evden çalışıyoruz. Market alışverişini internetten yapıyoruz. Ayda 1 belki anne baba ziyareti yapıyoruz.
0
chavezding
(20.04.21)
Geçirmedim veya belirtisiz geçirdim. Önlem olarak sadece toplu taşımaya zorunlu haller dışında binmedim onun dışında hafta sonu dahil neredeyse her gün insanlarla temasım oldu.
0
iwasbornonamountainside
(20.04.21)
Bildiğim kadarıyla geçirmedim. Bir yıldır zorunluluk harici evden çıkmadım. Geçen hafta okullar kapanana kadar da bir ay boyunca haftanın dört günü yüz yüze ders verdim. Aşıyı bekliyoruz bir umut.
0
sadakatsiz
(20.04.21)
her yere girip çıkıyorum, maske, mesafe gibi önlemleri de gerçek bir endişe duyduğumdan değil, "dostlar alışverişte görsün, linç yemeyelim" diye uyguluyorum. henüz hastalanmadım.

benim tavrımın doğru olduğunu savunmuyorum ama bazı insanlar kara veba, ebola salgını varmışçasına para, poşet filan dezenfekte ediyorlar. onları da anlayamıyorum.
0
filteria
(20.04.21)
Önlemlere pek önem vermem, dezenfektan kullanmam, spor salonu, yazın full havuz, avm, kafe, restoran her şey var. Hala olmadım. Olacağımı da düşünmüyorum.
0
zoghurt
(20.04.21)
ben. ailemden de kimse geçirmedi çok şükür. çalıştığım yerde de bizim departmanda kimse geçirmedi. toplu taşıma kullanmadım hiç geçen seneden beri, az da olsa gezdim bu süreçte ama hep dikkat ettim hijyenime. arkadaşım pek yok :( sanırım o yüzden...
0
theseachange
(20.04.21)
(5)

Üniversiteler Önümüzdeki Sene Yüz Yüze Eğitime Geçer mi?

top_secret
Şimdi öncelikle ne "okullar açılsın evde sıkıldık" grubundanım ne de "ne açılması virüs var virüüs" grubundanım.Bugün sınav için üniversiteye gittim. Baktım her yer yemyeşil, kuşlar cıvıldıyor ama bomboş. 3 tane çarşısı var ama dükkanlar kapalı. Üzüldüm biraz sanki bir hizmet varmış boşa gidiyormuş
Şimdi öncelikle ne "okullar açılsın evde sıkıldık" grubundanım ne de "ne açılması virüs var virüüs" grubundanım.

Bugün sınav için üniversiteye gittim. Baktım her yer yemyeşil, kuşlar cıvıldıyor ama bomboş. 3 tane çarşısı var ama dükkanlar kapalı. Üzüldüm biraz sanki bir hizmet varmış boşa gidiyormuş gibi geldi.

Diğer yandan geçen sene 2 yıllık bir üniversite kazanan biri hiç okul yüzü görmeden mezun olacak.

Hatta biraz bencil davranıp "bir bölüm patlatayım uzaktan filan bir şekilde alırım diplomamı" diye düşündüm.

Bunların yanı sıra okulları açmak inanılmaz bir hareketliliğe sebep olacak ve virüs daha çok yayılacak.

Sonuç olarak sorum şu;
(evet biliyorum hiç birimiz karar mercii veya müneccim değiliz)
Şu anki durum, geçen seneden bu seneye kadar ki yaşananlar, aşı ve aşılama hızı/tedarik durumları vs. değerlendiğimizde,

Üniversiteler en erken ne zaman yüz yüze eğitime geçer?
0
top_secret
(19.04.21)
aşı krizi olacak gibi görünüyor. tahminim seneye bahar.
0
Cruyff
(19.04.21)
Aşıda hızlanırsak 2022 bahar, aksi durumda 2022 güz.
0
Jux
(19.04.21)
100% acilir at fava bekle.
0
lycoxin
(19.04.21)
ben geçileceğini düşünüyorum. şu an türkiye için ciddi bir aşı sorunu var okulların açılması eylül'ü buluyor, hatta biraz geç açılmasına da karar verilebilir, ekim veya kasım'da açılıp bir yıllığına takvimde değişiklik yapılabilir mesela. o zamana kadar hem virüsü kapanlarla hem de aşıyı olanlarla artık en azından durumun "okula gidilebilir" hale geleceğini düşünüyorum, buna inanmak istiyorum. virüsle mücadelede 4-5 ay çok uzun zaman. iki ayda nereden nereye geldi.

bi de gelişmiş ülkelerin bir bölümü yaz sonuna kadar büyük oranda bitirecek gibi bu aşılama işini. o sayede bizim gibi gariban boylara daha fazla doz gelebilir diye düşünüyorum bir ihtimal.

ben "yaşlı" bir üniversite öğrencisi olarak ortamın derdinde değilim. tam aksine para harcamadan anamın yanında oturup, hırkamı giyip çay-kahve içerek üniversite okumak fikri hoşuma gidiyor. gençler gezip tozmak, üniversite ortamı görmek istiyor. benden geçti onlar. buna rağmen ben bile çıldırma noktasına geldim, böyle hayat olmaz olsun. umarım okulların açılabileceği seviyelere geliriz, yoksa perişan olduk demektir. evde okuduğumdan ben bi halt da anlamıyorum zaten açıkçası, okul varken hiç değilse iki insan yüzü görüp sohbet mohbet ediyoduk. bilgisayar başında evin içinde iyice maymun olup çıktık aq böyle okul bitse ne olur.
0
der meister
(19.04.21)
bu sorunun cevabı sputnik V aşısı ve virüs mutasyonlarına bağlı. şöyle ki,

sağlık bakanı'nın açıklamalarından anladığım kadarıyla, yaz aylarında biontech aşısı türkiye'ye gelmeyecek (gelse de çok çok az bir miktar gelcek) ayrıca çinli sinovac'ın aşı üretimini arttırmak için ek süre istemesi haberlerine de bakılırsa bu yaz rusların sputnik v aşısı ülkenin kaderini belirleyecek. Ayrıca aşılara dayanaklı mutasyon varyantlarının oluşup oluşmama durumu da belirleyici diğer neden.
0
makarnavodka
(19.04.21)
(14)

Insanlar nasıl bu kadar kolay ateist olabiliyor?

sanguine
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu biraz önce burda bi başlık görünce o da tetikledi. Ben musluman bir bireyim ama bu bir din ya da İslam güzelleme postu değil. Aklımdaki şeyin herhangi bir inançla da alakası yok aslındaBen yobaz olmayan, pek dindar da olmayan bir ailede büyüdum. Hiçbir zaman karisil
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu biraz önce burda bi başlık görünce o da tetikledi. Ben musluman bir bireyim ama bu bir din ya da İslam güzelleme postu değil. Aklımdaki şeyin herhangi bir inançla da alakası yok aslında

Ben yobaz olmayan, pek dindar da olmayan bir ailede büyüdum. Hiçbir zaman karisilmadi din konusunda, babam ramazan haric alkol kullanırdı, annem kapalı olmasa da namaz kılmaya çalışır dönem dönem. Bense inanç konusunu daha içimde yaşadım hala da öyle. Zamanla ibadet kısmından neredeyse tamamen uzaklaştım, dışarıdan inançsızlık olarak görünse de temelde tembellik tamamen.

Yaratıcı inancım hep oldu hala da var. Durum şu ki özellikle babam öldükten sonra ben aşırı derecede ölümden, ölüm sonrasının belirsizliğinden ve hiçlikten çok korkar oldum. Halbuki babamla aramız daima çok kötüydü. Ama onu özlüyorum, öldükten sonra dünyanın bitmedigini, onun hala yaşadığını görmek istiyorum.

Birkaç ayda bir çok depresif rüyalar görüyorum, ilk zamanlar hep babamın ölümünü tekrar tekrar görürdüm, rüya başında canli olurdu, ben gerçekten yaşıyor hissederdim, rüya sonunda ölürdü ve ilk seferki gibi derinden bunu hissederdim
Neyse ki bu eskisi kadar sık olmuyor. Şimdi kendi ölümümu veya ölüme yaklastigim anları görüyorum. O mutlak yalnızlık, hiçlik, belirsizlik, karanlık beni çok ama çok yoruyor, bazen uyandığımda çok zor kendime geliyorum. Eşyaların, yakinlarimin, ailemin, kedimin yıllar sonra artık olmayacağı anları görüyorum. Kedimden önce öldugumu görüyorum. Çok basit bir şey, mesela çok abartı da gelebilir, bir milyar yıl sonrasını hayal ediyorum.

Ölüm bu kadar ağır, kalıcı bir vakayken, benim açıkçası delirmememin sebebi mutlak iyi bir yaratıcıya inanıyor olmam. Yoksa ben ölüm olayını kaldiramazdim. Her şeyin geçici ve boş olma ihtimali bana çok ağır geliyor. Inancli olduğum icin ihtimal olarak kabul ediyorum elbette. Inandığım dinin gereği gibi yaşamıyor olsam hatta günah kabul edilen davranışları alışkanlık haline getiren bir yaşam tarzım olsa da bu beni inanmaktan alikoymuyor. "Öbür dünya" olarak cennet duslemiyorum bu arada yani ajandamda cennet gibi bir utopyada yaşayabilmek için inançlı olmak yok. Belki reenkarnasyon, belki paralel evren, belki başka bir konsept, ama bir şekilde hayatlarımızın boşa gitmedigi ve ölüm sonrasına aktarilabildigi ve en önemlisi mutlak iyi bir yaratıcı tarafından bunların orkestra edilmesi. Dunyadaki kötülüğün çokluğunu da kaldıramıyorum çünkü. Bu da çok ağır geliyor, inançlı olmamdaki bir sebep de bu kadar kötülüğün karşısında mutlak güclu olan mutlak bir iyinin varlığına duyduğum ihtiyaç ve güven.

Dinlerdeki çelişkileri cok kafama takmıyorum, üzerlerine düşünmüyorum, açıkçası beni alikoymuyor da. Yaratıcının varlığına gölge düşürmuyor benim icin en azından, diğer her şey teferruat gibi geliyor. Çünkü mutlak iyi yaratıcı düşüncesi beni çok rahatlatıyor. Böyle olmasindan memnunum ve değişmeye niyetim yok. Bilim ölüm sonrasina ilişkin yaratici kaynaklı olmayan bir veriye ulaşsa bile. Her türlü bir yaratici olmak zorunda inancındayım.

Merak ettiğim, herhangi bir yaratıcıya inanmayan insanlar bunlari başa çıkılması gereken bir şey olarak görmüyorlar mı? Ya da bakış açınız nasıl?
0
sanguine
(11.04.21)
Armağan Çağlayan’ın programına bir hayat kadını konuk olmuştu. Şöyle bir cümle kuemuştu: Ben hep Allah’a inanıyordum ama ben 9 yaşındayken amcam bana tecavüz ederken Allah neredeydi?

Bir insan böyle ateist olabiliyor işte.

Öte yandan ben babam ölünce kendimi öldürmeye kalkıp akıl hastanelerinde yatarken halam “ Allah sevdiği kulu olduğu için abimi yanına aldı.” Diyip acısını hafifletebiliyor. Sanırım inanç böyle zamanlarda insanın tutunacağı tek dal oluyor. İnanmayınca başa çıkmak çok zor.

Eşim inançlı bir insan. Buranın ahir zaman olduğunu, burada yaşadığımız kötü şeylere karşılık ahirette ödüllendirileceğimize inanıyor. Kötü bir şey yaşadığımızda o “ vardıe bir hayır” diyor. Ben ise küfürler edip saydırıyorum.
0
suicides underground
(11.04.21)
dindar ailede büyüdüm. annem dünya tatlısı iyi bir insandır, babam ise görünüşte modern fakat esasında maalesef bazı konularda fazlasıyla bağnaz biridir. yine de asla şiddet yanlısı bir adam değil. ben buna rağmen niyeyse ışid militanı gibiydim çocukken, çok vahşi ve negatif fikirlerim vardı. 12'nci yaşıma bastığımda beş vakit namaza başlamıştım örneğin. kimsenin benden böyle bir talebi yoktu ama ben çok mutlu ve gururlu hissediyordum.

yanlış olmasın ama sadece üç sene sonra mı ne ateisttim. hiç kolay değildi. doğru bildiğin, inandığın her şeyin yanlış olduğunu düşünmeye başlıyorsun... çok zor. gecelerce ağladığımı hatırlıyorum. aradan geçen yıllarda internette sürtmeye başlamış, üstüne "abiler" ortamlarında bulununca dinden acayip soğumuştum ben. hayatımda din istemiyordum, inancımı sorgulamaya başlamıştım ama "nasıl ya, ulan allah olmasa bu kadar adaletsizlik, ölümden sonrası vs. ne olacak?" diye deliriyordum. çok ciddi bir kriz yaşamıştım kendi içimde. dindar çevrede büyüdüğüm için ayrıca zor olmuştu. o insanların içinde, belli bir kültürle büyümüşsün. tamamen inançsızlık bunlardan da tümüyle kopuş demek, sevdiklerinle bile ister istemez arana bazı konularda mesafe girmesi demek.

zamanla oturdu. ölüm, adaletsizlik gibi konuları aşabilmiş değilim. canımı çok yakıyor ama sonuçta yaratıcıya inanmıyorum işte, ne oluyorsa oluyor, benim yapabileceğim bir şey yok diye düşünüyorum. üzüldüğümle kalıyorum. "ölüm çok zor, bununla baş edebilmek için sonsuzluk hayal edeyim" demenin manası var mı? olduğuna inanmıyorum. "keşke olsa" diyorum bazen ama aklım inanmıyor sonuç olarak.

olmasını istediğim şeyle olduğuna inandığım şey farklı. ben de tabii ki adalet olsun, sevdiklerimizle ikinci bir şans elde edip sonsuza dek mutlu yaşayalım isterim ama öyle bir şey olduğuna inanmıyorum. bu üzüntüyle, mutsuzlukla değişecek bir şey değil. trafik kazasında kolunu kaybeden, bu yüzden çok üzülen birisi kolunun tekrar çıkacağına inanır mı mesela? böyle bir şeyin makul olduğunu düşünür mü? o hesap. "keşke olsa" diye düşünüyorum ama olmayacağını biliyorum, benim için öyle bir ihtimal yok.
0
der meister
(11.04.21)
Ben inançsız biriyim

"Dinlerdeki çelişkileri cok kafama takmıyorum, üzerlerine düşünmüyorum, açıkçası beni alikoymuyor da. "

Demeni anlıyorum, bunlar bana yetiyor çok da sorgulamıyorum deyip böyle bir hayat yaşayabilirsin, bazıları da bunlara takılıp sorguluyor bu yönde bir inanç ya da inançsızlık içinde bir hayat sürüyorlar
0
freebird5406_2
(11.04.21)
inandığımız din kültürümüzle ilgili. ben şöyle düşünüyorum; ormanda doğup büyüseydim islam diye bir şeyin i'sinden haberim olmayacaktı. bana doğal olan inançsızlık gibi geliyor.

dünyada sayısız din var. hangisine inanacağımı bilmiyorum. hepsini öğrenmem mümkün değil ki.

senin için inanmak, bir şeylerle başa çıkma yöntemi olmuş gibi. benim için öyle değil. bunu nasıl aştığıma gelirsek, sanırım bilimle çok haşır neşir olmak gerekiyor. evrende ne kadar ufak bir şey olduğunu fark ettiğinde, insana ve dünyaya dair yüklediğin anlamlar değişmeye başlıyor. ama gerçek bir farkındalıktan bahsediyorum, yoksa lafta herkes farkında evrenin büyüklüğünü :)
0
nathanieltroy
(11.04.21)
> ve en önemlisi mutlak iyi bir yaratıcı tarafından bunların orkestra edilmesi. Dunyadaki kötülüğün çokluğunu da kaldıramıyorum çünkü. Bu da çok ağır geliyor, inançlı olmamdaki bir sebep de bu kadar kötülüğün karşısında mutlak güclu olan mutlak bir iyinin varlığına duyduğum ihtiyaç ve güven.

Üzgünüm ama inancınıza göre tüm bu kötülüğü, adaletsizliği orkestre eden bir yaratıcı var. Mutlak güçlü ve olmuş ve olacak her şeyin kontrolüne sahip ise, burada acı çekenlerin acı çekmesini istiyor. Burada acı çektirenleri, acı çektirmeleri için yaratmış ve kendi yaptırdığı şeyler için sonrasında cezalandıracak.


Çelişkilere takılmamanız da tuhaf geliyor ama sizi sorgulamayacağım konumuz o değil. Agnostiğim ben, başka hiçbir inancı mantığım kabul etmezdi. Elimizde yeterince data yok ama mutlak güçlü ve iyi niyetli bir yaratıcının olmadığını bilecek kadar kanıt var.
0
aguen
(11.04.21)
insanlar bir gün uyanınca ateist olmaya karar vermiyorlar, bir şeyler oluyor etraflarında, bu okuma da olur, sohbetde olur başına gelen kötü bişiyde olur iyi bişiyde olur ama bişiyler olmaktadır.

yani kimse bir gün uyanınca karar vermiyor, herkesin ayrı ayrı kendine ait süreçleri var.

ölüm bu kadar ağır diye başladığın paragraf senin için inanma ihtiyacını oluştururken benim için ise iyiki inançlı biri değilim dedirtiyor. yine herkesin bir olayı kendi içlerinde nasıl yaşadığı da değişiyor. aynı olayı aynı anda yaşayan (diğelim araçta iki kişi var ve kaza yaptılar) biri inançlı olurken diğeri ateizme yönelebiliyor. her ne kadar bu olay ayrım noktası olarak gözükse de kişiler için anlamları farklı.
0
selam
(11.04.21)
geçen yıl covid türkiye'de gündem dahi değilken korkmaya başladım, ciddi ciddi öleceğimi düşünüyordum. 30'a yaklaşıyorum ama çocukluktan beri inancım olmamasına rağmen ilk defa ölümü düşündüğümü farkettim ve gerçekten başa çıkmak çok zor. covid'e kadar sanki ölüm denen şey çok uzak bir gelecekte olacaktı, düşünmeye değer değildi. bir anda ölüm yaklaştığında çok savunmasız hissettim, deliksiz uyumaya alışkınken her gece uyanır oldum.

covid korkum 3-4 ayda geçti ama o zamandan beri yaşlılık ve ölüm fikrini aklımdan çıkaramıyorum. yaşlı birini görünce aşırı üzülüyorum, yaşayacak ortalama kaç yılı kalmış onu düşünüyorum vs. seinfeld'de bir sahne vardı, george 85 yaşında bir adamla konuşuyordu ve "nasıl çıldırmıyorsun ölmekten korkmuyorsun, ben bu yaşımda kafayı yiyorum nasıl bu kadar rahat olabilirsin" falan diyordu, öyle hissediyorum birebir. www.youtube.com

bir inanca sahip olmayı isterdim, her şey daha kolay olurdu ama benim için olanaksız, o yüzden başa çıkmak zorundayım. ilerleme kaydetmeye de başladım aslında. milyarlarca yıllık evrende, dünyada rastgele aşırı evrimleşmiş bir türün üyesiyim, 70-80 yıl yaşayıp öleceğim. doğmadan önce nasılsam, öldükten sonra da öyle olacağım. fazla kurcalayıp bu 70-80 yılı kendime zehir etmenin anlamı yok. çünkü bu işin bir çözümü yok. çözüm olmadığı için dinler halen bu kadar yaygın. çözüm olmadığı için benim sana önerim boşver, inançsız olmak için zorlama. günlük yaşantıya etki etmeyen, yalnızca ölüm sonrası belirsizlikten kurtaran inanç bana kalırsa faydalı.
0
signore
(11.04.21)
kimse için kolay olduğunu sanmıyorum açıkçası. ama asıl zor olan inkar içinde yaşayıp çocuk yaşta aklımıza yerleştirilmiş korkuların hayatımıza yön vermesine izin vermek. ateist olduğumu anladığım zaman sadece "kaybettiğim" yıllarım için üzülmüştüm.

çok küçük yaşta babamı kaybettim ve onu tekrar görme fikri dilimle söylesem de aklımla ikna olmadım bir şeydi. bir taraftan da dindar ve dini konularda tatlı sert bir şekilde baskı yapan bir ailenin üyesi olmanın getirdiği yerleşmiş ve sorgulanamaz davranış ve inançlar vardı. babamı tekrar göremeyeceğime de kılmadığım namazlar ve örtmediğim başım yüzünden cehennemde yanacağıma da aynı anda inanabiliyordum ve bana göre bu arada kalma durumu çok daha yorucu.

evrimle, fizikle ve tarihle biraz içli dışlı olunca aradığım cevapları buldum ve artık çok huzurluyum.

var oluşumuza bakışım da gözlemci olduğumuz yönünde. sonsuz ve kaotik bir evrenin içindeki inanılmaz küçük canlılar olarak 70-80 yıllık, adeta komik uzunluktaki ömrümüzde, etrafımıza bakıp gördüklerimizle ilgili sorular soracak kadar zeki olmamız bence sürecin anlamlı bir parçası olduğumuz anlamına gelmiyor; sadece şaşkınlıkla, bazen hayranlıkla ve merakla seyrediyoruz.
0
confusedyus
(11.04.21)
dinler için antroposentrik diyebiliriz. yani evrenin merkezinde insanın olduğu görüşüne dayalılar. halbuki evrenin sonsuzluğuna baktığımızda insan denen canlının çok önemsiz bir varlık olduğunu fark ediyoruz. evreni geç, kendi gezegenimizdeki bile diğer tüm canlıları yok sayarak tanrının dünyayı ve evreni insan için yarattığını düşünmek bana mantıksız geliyor. bu meseleye gelene kadar zaten evrim diye bir şey var üstelik. ama siz çelişkileri kafama takmıyorum demişsiniz zaten.

boşluk duygusu, dünyanın geçiciliği için de şunu söyleyebilirim: dünyanın ya da hayatımızın geçici olduğuna inanmak iyi bir şey değil aslında. hem bizim için, hem de toplum için. dünyanın geçici olduğuna inandığın için yaşarken istediğin şeyleri yapmıyorsun, kötülükleri sineye çekiyorsun (öteki tarafta cezalandırılacak nasılsa düşüncesiyle), bir şeyleri düzeltmeye çabalamıyorsun. bu dünyanın tek gerçeklik olduğunu kavradığında ise kendi anlamını yaratma şansın ortaya çıkıyor. elimizdeki dünyanın tek dünya olduğunu fark edip onu iyiye götürmek için çaba sarfetmek isteyebiliyorsun mesela, böylece de hayatın bir anlam bulmuş oluyor.

elbette inançsız insanlar (ben mesela) ölüm ve boşluk duygusunun etkisiyle zaman zaman depresyona giriyorlar. ben de düşünüyorum ölümü. ama bunun doğanın bir gerçeği olduğunu kabullenmeye çalışıyorum. bu noktada da bir savunma mekanizası, araç olarak kendime yaşama amacı bulmaya çalışıyorum. bunu elinden kaçırdığın an depresyona girme olasılığın yüksek. bazı insanlar ise hiç düşünmüyor, sadece anı yaşıyor, hayattan keyif almaya çalışıyor. ben öyle olamıyorum.
0
isabella was a ginger
(11.04.21)
Ben bu kavramların artık olmadığını kabul ettiğimde çok rahatladım. Ölümle ilgili bir derdim yok. Evrende belli bir zaman aralığında gelip gidecek varlıklarız. Öncesi ve sonrası simsiyah yokluk. Zaten hiçbir şeyin farkında olmayacağım. Benim için ölümden sonra hayat olması daha korkunç. Hiç ölememek demek. Sonsuza kadar yaşamayı asla istemiyorum. Zamanım geldiğinde gitmem lazım.

Adalet konusunda zaten dünyanın adaletli olduğunu düşünmüyorum, adaletli olması gerektiğine inanmıyorum. Bu konuda başa çıkmaya çalıştığım bir nokta olmadı ama sizi anlıyorum. Annemle din konusunda konuşurken, herhangi bir yaratıcı olduğuna inanmazsam, bazı şeyleri yaratıcıya havale edip öbür dünyada çözebileceğime inanmazsam ben deliririm yaşayamam demişti. Biraz da içsel rahatlatma sağlıyor. Bana da dinlere inanmasan da bari karma gibi şeylere inan kafan rahat etsin diyordu ama yok ona da inanamıyorum.
0
jazzabel
(12.04.21)
Aslında çok basit, sen inanmak istiyorsun. Bir yaratıcının olması fikri seni rahatlatıyor. Allahın olmadığı kanıtlansa bu sefer de budaya taparsın muhtemelen. Bu kötü bir şey olmak zorunda değil, insanlığın doğasında olduğunu düşünüyorum ben. Ama sen de söylüyorsun, dinin çelişkili tutumu seni içindeki inanma güdüsünden alıkoymuyor. Anlattığına göre konunun Müslümanlıkla da alakası yok sanırım, ibadet ve kapanma konularına da uzakmışsın zaten. Demek ki inanmaya ihtiyacın var.

Ateistler ise içlerindeki inanma güdüsüyle başa çıkabilmiş insanlar oluyor genelde. Ya bunu görmezden gelip üzerine düşünmüyorlar(senin yaptığın gibi) ya da enine boyuna düşünüp olmadığına ikna oluyorlar.
0
Jux
(12.04.21)
Ölünce tamamen her şeyin bitmesi fikri beni korkutmuyor çünkü o kadar önemli görmüyorum kendimi. Çok uzun bir hikayenin bir harfinin bir kenarıyım anca, ölsem nolur ölmesem nolur?

Ama işte öbür dünya var, öbür dünyada cezasını çeker, öbür dünyada sınanır diye bu dünyada o kadar çok kişinin kötülüklerinin yanlarına kar kalması, asıl öbür dünya inancına nasıl bağlanabiliyor insanlar diye düşündürüyor.

Ayrıca öbür dünya var, ölümden sonra hesap var diye iyi olan kişilere de mesafeli yaklaşırım. Korkudan iyi davranmak çok tehlikeli bir şey bence.
0
whoosie
(12.04.21)
Soruyu gece görünce uzun uzun yazmaya üşendim, şimdi biraz yazayım. İnsanlar o kadar kolay ateist olmuyor bence. Eğer az ya da çok inançlı bir aileye doğduysanız ateist olmamak, büyürken öğrendiğiniz inanç sistemini sorgulamamak daha kolay. Ölen sevdiklerine bir gün kavuşacağına, bir gün bütün iyilerin-kötülerin adaleti bulacağına, koruyan kollayan yaratıcıya... inanmak daha kolay.

Sizin yaşadıklarınıza benzeyen şeyler yaşadım. Annemi kaybedeli 1,5 sene oldu, sık sık rüyamda görüyorum, bazen hayatta, bazen değil, bazen ölmüş ama bir yanlışlık olmuş da geri gelmiş. Ama sığınacağım bir inanç yok. Cenazeden sonra insanlar "huzura erdi, allah yanına aldı, biz de yanına gideceğiz, kavuşacağız, sen bol bol dua et" gibi *teselli* sözleri söylerken içimden çok sinirleniyordum çünkü bir yandan bu söylenenlerin benim için hiçbir anlamı yok, bir yandan da o inanca sahip olmalarını kıskandım çünkü sevdikleri birini kaybettiklerinde güç alabilecekleri (bende olmayan) bir şey var. Ama yok işte, bazı şeyleri kolaylaştırır belki diye "inanayım ben de" diyemiyorsun.

İnsan merkezli düşünme açıklamasına da katılıyorum epey. Evrenin merkezinde değiliz, varlığımızın bizden başka kimse için önemi yok. Bunu kabul edince hayat daha kolay.
0
kobuzchu kiz
(12.04.21)
Direk basliktaki soruya cevap degil ama default olanin inancli olmak gerektigi dusuncesi de nereden geliyor?
0
turkuaz
(12.04.21)
(7)

Babanıza ayıp olmasın diye cumaya gidiyor musunuz?

south park in kapusonlu uyesi
Bunu bir arkadaşımdan duydum. Kendisi 30'una merdiven dayadı ve ailesiyle yaşamıyor. Ailesini ziyaret ettiği günler denk gelirse ayıp olmasın diye babasıyla cuma namazına gidiyormuş. Bunun dışında kendi başına gerçekleştirdiği bir dini pratik yok. Ben din konusuna çok uzak olduğum için bana çok gari
Bunu bir arkadaşımdan duydum. Kendisi 30'una merdiven dayadı ve ailesiyle yaşamıyor. Ailesini ziyaret ettiği günler denk gelirse ayıp olmasın diye babasıyla cuma namazına gidiyormuş. Bunun dışında kendi başına gerçekleştirdiği bir dini pratik yok. Ben din konusuna çok uzak olduğum için bana çok garip geldi, sık yapılan bir şey mi?
0
south park in kapusonlu uyesi
(11.04.21)
sutlu nescafe
(11.04.21)
Evet, yaptığım oldu. Kendi isteğimle de gidiyorum. Evdekilere ayıp olmasın diye de gittğim oldu.
0
scholes
(11.04.21)
Ayıp olmasın diye oruç tutan arkadaşım var.
0
allah yazdiysa bozsun
(11.04.21)
Sutlu nescafenin paylaştığını paylaşıcaktım. Onu yapıyorum.
0
elitoangelito
(11.04.21)
arkadaşım salı günü gelip bir hafta bende kalacak. oruç tutacak. inanmayan bir insan olarak ben de tutacağım. niyetli miyetli değil de yemeyeceğim işte. o yanımda açken yiyemem.

ha namaza gider miydim? gitmezdim. napcam içimden şarkı söyleyerek eğilip kalkacak mıyım? namaz kılmasını bilmiyorum.
0
batlegolas
(11.04.21)
Evet bayramda bir çok defa hem babamla hem dedemle gittim. Bir vakit geçirme aktivitesi olarak görüyorum bunu normalde hayatta namazla falan işi olmayan biri olarak. Üzmemek için yaparım.
0
roket adam
(11.04.21)
dindar ailede büyümüş bir ateistim. lisedeyken mecburen gidiyordum. bana kalsa asla gitmem ama o zaman aynı evde yaşıyoruz, her anlamda tamamen aileme bağımlıyım, haliyle pek sesimi çıkarma lüksüm yoktu. yine de babam hoşlanmadığımı bildiği için fazla ısrar etmezdi, özellikle 13-14 yaşımdan sonra üstelemedi kendisi dindar biri olmasına ve beni de komünist olmakla suçlamasına rağmen.

şu an ayıp olmasın diye gitmeyi düşünebileceğim tek etkinlik cenaze namazı olur. bi' de mesela annemle yaşıyorum, ramazan'da o oruç tutarken yemek yemem evde. yiyeceksem hazırlaması, yemesi, bulaşık yıkaması vs. gözden uzakta kendi kendime hallederim. bunlar haricinde bir şey yapmam. sağolsunlar onlar benim bir yetişkin olarak bu konudaki görüşlerime/isteklerime saygı duyuyor, ben de onları namaz kıldıkları için hortumla dövmeyerek hoşgörümü gösteriyorum. güzel güzel anlaşıyoruz.
0
der meister
(11.04.21)
(12)

haftada bir tatlı yemek zayıflatır mı?

ardt
böyle şeylere de pek inanmam aslında ama geçen gün bir programda uzman konuşuyordu, son 6 aydır sağlıklı besleniyormuş, sadece haftada bir gün kendisini serbest bırakıyormuş ve o bir günü de sağlıklı geçirmektense o gün tatlı yemenin kendisini daha fazla zayıflattığını, bunu kendisinde gördüğünü söy
böyle şeylere de pek inanmam aslında ama geçen gün bir programda uzman konuşuyordu, son 6 aydır sağlıklı besleniyormuş, sadece haftada bir gün kendisini serbest bırakıyormuş ve o bir günü de sağlıklı geçirmektense o gün tatlı yemenin kendisini daha fazla zayıflattığını, bunu kendisinde gördüğünü söyledi, "bunu burada söylemem doğru mu aslında bilmiyorum ama" (gülerek) dedi.

böyle bir şey var mıdır? mümkün müdür?
0
ardt
(06.04.21)
43 kilo birisi olarak, yok şunu yiyeyim mi yok şu içmeyeyim mi gibi soruları aşırı saçma buluyorum. açacaksın netten hesaplama programlarını, şu an boyun kilon yaşın ve günlük ortalama aldığın kalori miktarı neyse yazacaksın. sana zayıflaman için alman gereken kaloriyi söyleyecek. ona uy yeter. ister su iç ister bira, ister tatlı ye ister tuzlu ye, gereken kalori miktarını geçme yeter.
0
rose parks
(06.04.21)
psikolojinin zayıflamaya etkisi var.
uzman muhtemelen bunu söylemek istemiştir.
daha önce de bir doktor bana, "aklına çok takılıp gece uykularına girecek kadar canın isteyecekse, onu ye çünkü kilo vermene engel olur" demişti.

yani eğer bir yandan olması gerekeni doğru şekilde yapıyorsanız, vücut zaten o ritme giriyor ve haftada 1-2 öğün o düzen içinde öldürücü bir etkiye sahip olmuyor.
tam aksine, o öğünler sizi mutlu ediyorsa, motivasyonunuzu bozmuyorsa zararı değil, faydası oluyor.

o yüzden cheat day ya da cheat ettiğiniz bir öğün olabilir diyette.
herkesin yapısı farklı.
ben cheat olayının dozunu ayarlayamadığım için 30-60-90 günlük challengelar yapıyorum.
canım bir şey isterse, "x tarihinde yiyebilirsin, bugün değil" diyorum ve bu bana iyi geliyor.
bazen de o gün o öğünde onu yemek daha iyi gelir.
kişisel bir tercih ve yapı meselesi.
0
blatta hiberna
(06.04.21)
rose parks,

yani bir kişi günde 2000 kalori altında kalarak kilo verebiliyor ise bir sene boyunca sağlıksız beslenmesi ile sağlıklı beslenmesi arasında bir fark yok öyle mi? sürekli hamburger, kumpir, çikolata, baklava yiyen kişi ile sebze, tavuk, et balık yiyen kişinin vücudu 2000 kalori altında kaldığı sürece aynı olur yani?


bu arada haftada bir tatlı yemek zayıflatmayabilir ama kilo da aldırmaz hemen.
0
elorelia
(06.04.21)
bence mumkundur. bilimselini bilemyecegim ama vucut duzene girince onu nasil yakacagini da bilir diye dusunuyorum. duzen sanirim isin sirri burada.

bir haber vardi, adam her gun sadece mc donalds yiyerek bir ayda 10 kilo veriyor.

buldum: www.independent.co.uk
0
yoggi
(06.04.21)
Selam. Kadrolu kilo verici olarak bence böyle bir şey var. Yalnız olayı iki şekilde değerlendirmek lazım:

İşin birinci yönü gerçekten tatlı yemek kilo verdirdiğinden falan değil kesinlikle. Diyet yapıp başarılı olanlar çok iyi bilirler ki bu işin özünde sabırla devam etmek vardır. Ara sıra yapılan cheat dayler insanların diyette daha uzun sebat etmesini sağladığından uzun vadede başarı getiriyor olabilir. Ben ihtiyaç duymadığımdan yapmadım hiç şahsen.

İşin ikinci ve asıl sorduğun yönüne gelince, cheat day kilo vermeyi hızlandırmaz. Zaten bunu yapmasının tek bir yolu olabilir: Bazal metabolizmayı hızlandırmak. Tabii ki bu konuda da yapılmış deneyler var ve cheat daylerin bazal metabolizmayı hızlandırmadığı anlaşılmış durumda. Şu an link arayıp bulacak vaktim yok maalesef ama ararsanız kolaylıkla bulursunuz. Uzman arkadaşın söylediği şey hayalden ibaret yani.

Ben her ne kadar cheat day yapmıyorsam da pazarları kalori açığı vermeden, hatta biraz kalori fazlası alarak beslenirim. Kendimi fiziksel ve psikolojik olarak çok daha iyi hissetmemi sağlıyor.
0
son feci skilacci
(06.04.21)
Bak ben 39 yaşındayım, ülkenin açık ekonomi modeline adım attığı yılları yaşadım. Yani öncesinde ülkedeki fabrikasyon gıda üretimi çok daha sağlıklıyken ithal edilen malzemelerin ucuzluğu sebebiyle glikoz şurubudur bilmem çin tuzudur vsdir, hepsi girdi ambalajların içine ve tabi bir süre hiç bilmeden gayet güzel bol bol yedik bunları, bu şekilde büyüdüm.

Şimdi dikkatimi çeken bir şey var; regl dönemimin dışında tatlı yememek şeker ve tatlandırıcı almamak iyi geliyor ama regl öncesindeki beden gerilimi bana tatlı yemeyi bütün bir öfkeyle emrettiğinde ben zaten irademe sahip çıkmakta bile iradesiz kalıyorum ve o paketli tatlı gıdaları yiyorum. Eskiden inat edip yemiyordum ve reglim zaten geciken bir yapıyken iyice gecikiyordu çünkü stresim artıyordu. Dikkat ettim reglden önceki son 3-4 gün (bu süre sanırım benim bedenime mahsus, başka bedenleri bilemem, bilemeyiz) canımın çektiklerini suçluluk hissetmekden yediğimde regl çok daha kolay geliyor. Bende böyle bir olay var. Kilo da almıyorum. Buna bi dikkat et. Psikoloji çok önemli ve çok etkili.

İlla kıllanıyorsan titizlik basıyorsa inatagramda yutubda çok güzel doğal tatlı tarifleri var. Alıyor medine hurmasını kakao ekliyor inceltilmiş fındıkla bi karıştırıyor of. 3 malzeme yav. Fındık kakao hurma. Yap ye. Haftada bir. Korkma şundan, o senden korksun.
0
1bir1bir1
(06.04.21)
@rose parks konuyu o kadar güzel özetlemiş ki.
Bir de makroları dengelemekten bahsetseymiş tam olacakmış.
0
Mirket
(06.04.21)
Kilo vermek ASLA ve ASLA, buyuk harflerle yaziyorum, giren kalori/cikan kalori duz mnatigina indirgencek kadar "basit degil"! Yedigin seylerin carb, yag, vs dengesi, dogal mi rafine mi tukettigin, ne-neyin yaninda kolay sindirilir, neyi hangi saatte yemen gerekir, ne tur fiziksel aktivitelerde bulunman gerekir, hormonal dengelerin nasi vs vs etkileyecek pek cok sey var. Insan bedeni komplekstir o nedenle "amaaan ben x kg olarak hic takmam alinan veerilen kalorileri not et yeter" ya da "haftada 1 gun bile tatli yesen sistemin allak bullak olur tum emegiin bosa gider"cileri hiiiiic kale almayin derim.

3-5kg gibi bi rakamdan bahsetmiyorsak, once gidip bi endokrinologa gorunun hormonlariniza kan degerlerinize baksin, sonra da dogru duzgun bi universiteden diploma almis isini bilen bi diyetisyene danisin.

her insanin yapisi, genleri farkli. dolayisiyla her insanin yiyip icip kilo verecegi liste farkli. bazi yiyeceklere karsi intoleransinizin olmasi bile kilo vermeyi sekteye ugratabilir.

internette tavsiye verme yasi 9-12lere dustugu icin gidin uzmanina dannisin.
0
e mice
(06.04.21)
Konunun uzmanı değilim ama "aldığın kalori ihtiyacından düşük olursa zayıflarsın" gibi basit bir mantıkla çalışmaz insan vücudu.

Vücudun ihtiyaçlarını doğru karşılamazsan bilinçaltı şöyle davranıyor: "sanırım dışarıda bir kıtlık var, ben en iyisi bulduğum besinleri depolamaya başlayayım."

Tebrikler, artık yağlı bir insansınız.

Bu bilinçaltı anne karnında başlıyor üstelik. Anneler hamilelik döneminde "aman fazla kilo almayayım." diye kendinin ve bebeğin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenmezse anne karnındaki bebeğin bilinçaltı da benzer şekilde davranıp "sanırım dışarıda kıtlık var." diyor ve doğar doğmaz obeziteye yatkın bir bünye ile yaşamına devam ediyor.

özetle rose parks'ın söylediği kadar basit bir şekilde "sağlıklı" kilo veremezsin.
0
himmet dayi
(06.04.21)
kilo alıp vermek çok sayıda faktöre bağlı kompleks bir süreç. "haftada bir gün tatlı yiyerek kilo vermek" diye bir şey yok, bu çok eksik ve yanlış yönlendirici bir ifade.

diyelim ki ben ideal kilomun 50 kilo üstündeyim. çok sağlıklı beslenmeye başladım, yediğime içtiğime dikkat ettim fakat evden dışarı bir adım atmadım. 7 kilo verdim bu süreçte. bu durumda "hiç hareket etmemek kilo verdiriyor" diyebilir miydim? el oğlu buna cherry picking demiş ne güzel, bi' nevi işine gelen veriyi dikkate almak.

gerçekte olan nedir peki? tatlı yediğin halde zayıflayabilirsin. bunu zaten tartışmaya açmak bence yersiz; tatlı yiyen herkes şişko olsaydı dünyada sağlıklı insan olmazdı. önemli olan rutindir. sağlıklı yağ ve protein tüketen, bol bol sebze ve yeşillik yiyen, sürekli fiziksel olarak aktif yaşayan birisi tatlı yedi diye kilo almayabilir. aynı şeyi evden çıkmayan 120 kiloluk biri yaparsa kilo alabilir ama.

kilo vermenin matematiği bu kadar basit değil. kişiden kişiye bile değişiyor bu. örneğin 167 boyunda, 70 kilo olan bir kadının kilo vermek için ihtiyaç duyduğuyla 180 boyunda 120 kilo adamın ihtiyaç duyduğu aynı değil. birine deli gibi kilo verdiren şey diğerinde hiç işe yaramayabilir. mesela inşaat işçisi her gün bir ekmek yiyip bir litre kola içse de zayıf kalabilir ama oturduğu yerde her allahın günü kek börek yiyen bir şüşkonun karbonhidratı ciddi anlamda azaltmadığı sürece İSTİKRARLI VE SAĞLIKLI kilo vermesi zordur.

vücudun temel prensibi herkes için aynı ama yaşam tarzı, beslenme tarzı, mevcut sağlık durumu, mevcut kilo vs. bunlar çok önemli şeyler. eğer kilo vermek istiyorsan yapman gereken şey öncelikle vücudun çalışma prensibini anlamak, sonra da tükettiğin besinler konusunda bilgilenmek. son olarak da uygulanabilir, sürdürülebilir bir beslenme tarzı oluşturmak.

gerisi hikaye. yok işte tatlı yedim şöyle oldu, bilmem ne otunu bacağıma sürdüm böyle oldu vs. bunlar yalandır, yalan değilse de en fazla bir ay sonra bırakacağınız düzenlerdir.
0
der meister
(06.04.21)
cheat meal veya day popüler. 30 gün boyu aynı değerlerde besin almak yerine arada şaşırmtak için öneriliyor bazı yerlerde
0
ShadowOfMoon
(06.04.21)
Onların tatlı yemek dediği o gün beş dilim baklava yemek değil. Hindistan cevizi, yulaf, bal gibi şeylerle yapılan uyduruk tatlılar. En fazla sütlü irmikli bi şey.
0
oyokbuyoknevar
(06.04.21)
(8)

herkesçe bilinmeyen 3 film önerisi

EasyTiger
isterken ben de kendimce bırakayım. Hazır sokağa çıkma yasağı var, film izleyelim :)Dersu Uzala (1975)Being There (1979)Sleuth (1972)Teşekkürler
isterken ben de kendimce bırakayım. Hazır sokağa çıkma yasağı var, film izleyelim :)

Dersu Uzala (1975)
Being There (1979)
Sleuth (1972)

Teşekkürler
0
EasyTiger
(03.04.21)
dersu uzala mi az bilinen film oneriniz gercekten?
0
der meister
(03.04.21)
Evet. İsterseniz anket yapalım.

Çok filmle içli dışlı olanlar bilir tabii
0
🌸EasyTiger
(03.04.21)
gridlock'd

ilk aklıma geleni yazdım
0
mirty
(03.04.21)
Being there candır.



The plagues of brasleu

Mystic Rover

True romance
0
deer hunter
(03.04.21)
The invitation
Madeline's madeline
Ship of theseus
0
Jux
(03.04.21)
Eric rohmer’in altı filmlik six contes moraux serisi
0
kojonotsuki
(03.04.21)
togo
bone tomahawk, brawl in cell block 99, dragged across concrete(aynı yönetmen)
locke
the hunt
wind river
shin godzilla (bir canavar filminden daha fazlası)
0
sinek kral
(03.04.21)
God on Trial
The Painted Bird
Graduation(2016)

Daha önce rastlamamıştım bu filmlere. Elbette sinemaseverler çoktan izlemiş olabilir hepsini.
0
ruhen hastayim ben
(03.04.21)
(13)

günlük 6 saatlik uykuyla verimli olabilir misiniz?

asaf
her gün 22:00-04:00 saatleri arasında uyusanız yeterince dinlenmiş hisseder misiniz? verimli olabilir misiniz?
her gün 22:00-04:00 saatleri arasında uyusanız yeterince dinlenmiş hisseder misiniz? verimli olabilir misiniz?
0
asaf
(02.04.21)
günlük 6 saat uykuyla verimli olabilirim ama 4'te uyanırsam verimli olamam.
0
elorelia
(02.04.21)
22’de uyumayi basarabilirsen olabilir. 4 gercekten erken ama ozel bi sebebi yoksa havanin biraz daha aydinlanmasina yakin yapsaniz daha iyi olur belki.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(02.04.21)
6 saatle verimli olunur ancak güneşi görerek, güneş ışığıyla uyanmak biyolojik saatimize yardımcı oluyor. Bunun bilimsel açıklaması vardı tam ifade edemedim ancak güneş ışığıyla uyandığımızda daha enerjik vs oluyoruz. O yüzden 4'te uyanarak zor.
0
turkce konusan uzayli
(02.04.21)
güneşten önce uyandığımda vücut olarak değil ama kafa olarak bütün günüm rezil oluyor. çok zor benim için.
0
roket adam
(02.04.21)
uzaylının dediği sirkadyen ritim.

yazın belki yeter 6 saat ki az uyuyorum hep, imkanım olsa 8'den az uyumam.
0
passion rules the game
(02.04.21)
İş akademik mi, fiziksel mi? Ayrıca kaça kadar çalışacaksınız 4 te kalkıp?
0
ykyt
(02.04.21)
Youtube'da videosu olan bir nörolog en az 7 saat, uygunu 8 saat diyordu. Gerekliyse videoyu da bulabilirim.
0
Mirket
(02.04.21)
asla. ucuncu gun dusup bayilirim muhtemelen.
0
der meister
(02.04.21)
Evet sirkadyen saat önemli. Bir süre saat 11 gibi yatıp 05:30da kalkıyordum. 6 saat uyuyor gibiydim ama hafta sonunu zor getiriyordum. Bir de hakikaten bedensel iş mi, masa başı işi mi? Ya da evden çalışma mı, yoksa arabayla işe git gel gerekiyor mu hepsi etkili.
0
SiyamkedisiZorro
(02.04.21)
Asla. 9 saat standartim, azi sorun benim icin.
0
buf-e kür
(02.04.21)
Olunur. Cunku tam uyunmasi gereken saatleri secmissin. Bunu net soyluyorum cunku bi sure boyle devam ettim. Ilk 1.5 hafta sabah 4te gunesi gormeden zor oldu ama sonra alistim. Yasina gore 6 saat yeterli bir sure. Yasin 50+ ysa tabii en az 8 saat uyumakta fayda var ama orta yaslardaysan ideal uyuma zamanini secmissin.
0
e mice
(02.04.21)
10da yatıp 4de kalkmakla gece 2de yatıp 8de kalkmak arasında büyük fark var
ilki biyolojik saatimize daha uygun
ayrıca uzun bi süre bu şekilde götürmüştüm 10 olmasa da 11 olmadan uykuya dalar 5 te kalkardım
0
megacracker
(02.04.21)
Asla olamam. 8-9 saat uyumazsam uykumu alamıyorum
0
sta
(03.04.21)
(14)

yurt dışındaki youtuberlardan hala bir sey ögreneniniz kaldı mı

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
son zamanlarda gördügüm videolarin özeti:- türkiyede orta karar bir anadolu üniversitesinin işsizlik garantili bölümünden lisans derecesini aldıktan sonra yurt dışına egitime giden arkadaşın "beyin göçü yaptım, neden yaptım" isimli, kemal sunal'ın ben buraya neden ciktim, nasil ciktim, nicin ciktim
son zamanlarda gördügüm videolarin özeti:

- türkiyede orta karar bir anadolu üniversitesinin işsizlik garantili bölümünden lisans derecesini aldıktan sonra yurt dışına egitime giden arkadaşın "beyin göçü yaptım, neden yaptım" isimli, kemal sunal'ın ben buraya neden ciktim, nasil ciktim, nicin ciktim repligine benzer video basliklarini barindiran, "bakın ben nasil beyin göçüyüm öyle" videosu.

- hangi ilde oldugunu bilmedigim universitenin, muhtemelen bir milyonuncu olarak girebileceginiz bir bolumunu 6-7 yilda bitiremeyen hem yazimi hem konusmasi bozuk arkadasin, hasbelkader buldugu turk asilli sevgilisi sayesinde dil kursu amaciyla kapagi attigi ulkeden "benim bir saatlik kazancim vs turkiyedekilerin bir saatlik kazanci" temali, bugüne kadar hic kimsenin aklina gelmeyen müthis bir konuyu barindiran, insanlarin coktandir unutmus oldugu avrupali kazanci vs turk insani kazanci konusunu 1001. kez gözler önüne seren müthis bir basyapit.

- artik 3 milyonuncu kez cekilen araba fiyati, 5 saatlik calismaya aldigim x ürünü fiyati baslikli ama asil basliginin "ulan yazik size be marabalar :(" manasina gelen ve yasadigi yeri fiyatlari, alim gucu disinda hicbir yonuyle anlama, kavrama yetenegi olmayan; aslinda gittigi ulkeye de yuk olan, yalnizliktan ve ise yaramamazliktan kaynaklanan, tutunacak tek dali ulkedeki alim gucu olan arkadasin bol izlenmeli , bulunmaz hint kumasi videosu.

- hayat tecrubesinin olmamasi sebebiyle, aslinda turkler disinda kimseyle cok da derin bir munasebet yasamak zorunda kalmamis, bu sebeple de diger milletlerdeki insanlarin da isteyince/sistemin acigini bulunca ne kadar kotu olabilecegini gormemis veya baska yerlerde de cok kotu karakterli ve sadece kotu niyetli olduklari icin kotuluk yapan zalim karakterli yabanci insanlari tanimamis arkadasin "bu ulkedeki insanlar ne kadar ahlakli vs. bizim insanimiz ne kadar ahlaksiz" konusunu isledigi, gercekleri yüzümüze vuran, yalan yanlis videosu.

- on yillardir yasadigi ulkenin dilinden bihaber oldugu icin yasadigi ulkenin siyasetcilerinin bogazina kadar yolsuzluga karistigini bilmeyen, isverenlerle bazi siyasetcilerin nasil ali cengiz oyunlarina girdigini duymamis/okuyamamis ve dahasi bu yolsuzluklarin ayni baska ulkelerdeki gibi üstünün örtüldügünden habersiz kisinin "sistem dostum... sistem kötü. bak burda adalet tikir tikir ama bizde sistem oyle mi" temali, raki sofrasindan öte konusulmamasi gereken konulari video diye cekmesi.

- turkiyede yasayan biri dese duymamazliktan gelecegim ama en az 2-3 yildir yurt disinda yasamasina ragmen "avrupada enflasyon yok" temali, gittigi carsidan pazardan bihaber ciftimizin, gunluk hayatlarini nasil idame ettirebildiklerini bana sordurtan vloglari. bu arkadaslara yurt disindaki istatistik kurumlarinin enflasyon verisiyle oynamak icin nasil kirk takla attigini anlatmaya gerek yok. aldigi sebzenin meyvenin fiyatini 12-15 ay onceyle kiyaslasa gercek enflasyonu anlayacak zaten.

daha neler neler... herhangi bir konuyla ilgili basvuru bilgisi verir fakat bilgi yanlistir. kendi basina gelen iyi/kotu olayi tum ulkeye geneller, oyle anlatir. yasadigi yerin dilini bilmez; dil ogretme videosunu gectim, 25-30 yasinda gelip ogrenmeye basladigi dille ilgili telafuz videosu yayinlar vs

siz hala bu insanlardan bi sey kapabiliyor musunuz? video altlarinda gordugumu "supersin, buyuksun, muthis video, aslansin/kaplansin" yorumlarini gordukce agzim acik bakakaliyorum ekrana.
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(31.03.21)
günde 2-3 saat youtube'da geçiriyorumdur, bu tarz elemanların birini bile izlemiyorum epeydir. eskiden mahalleye almancılar gelince anlatırlardı ya biz de ziyaaa diye dinlerdik, onun modern versiyonu maalesef. çok yüzeysel, çok sığ, gerçekten eski almancılardan farkı olmayan yorumlar var. çikolata şu kadar tl, bira bu kadar euro, falan filan. klasik almancı sendromu var yani, altta şakşakçı yorumlar da olunca elemanlar iyicene gaza geliyorlar.
0
roket adam
(31.03.21)
bazılarına katılıyorum bazılarını anlamadım.

böyle insanlar, daha doğrusu her türlü insan bazılarımızın çevresinde vardı ama internet yoktu. şimdi o da olunca herkes işte ne popülerse paylaşıyor bir şeyler bu sefer herkese ulaşıyor

şahsen ben izlemiyorum. eskiden denk geldiğim kaliteli bir içerik varsa bakardım da artık pek yok. bu tarz videoları izleyen insanlar sanırım daha yaşı küçük insanlar ya da bu ne diyor diye meraktan bi bakıp geçen insanlar.

yalnız bir şeyi anlamadım. mesela almanya ya da euro böglesinde enflasyon oranlarını nasıl manipüle edildiğini cidden merak ettim örnekler misiniz?
0
AlsterWasser
(31.03.21)
en sevdiğim site youtube ve bir kez bile bu söylediğin videoları izlemedim ve denk gelmedi.
0
dafuq
(31.03.21)
hahaha çok güzel bir duyuru olmuş, eline sağlık. bu elemanlar ilk türemeye başladığında kendimi motive edebilmek için arada bakardım da sonra bıraktım. yurtdışına giden türklerin çektiği her videoya önyargıyla yaklaşıyorum artık. hayat ucuz, et alabiliyolar, biz çok kötü yaşıyoruz... tamam. öğrendik o kadarını. gerisi? yok.

ha gerisi olsa da izlemem zaten artık, burada üç kuruş paraya şeriatçıların içinde yaşarken almanya'da yaşayan insanların videosunu izleyip boş boş hayallenmeye gerek yok. insanı üzmekten, kötü hissettirmekten başka bir işe yaramıyor. almanya'da iki aylık gelirimle araba alabileceğimi öğrensem ne değişecek mesela benim için? sadece üzüleceğim. o yüzden bakmıyorum artık hiç.
0
der meister
(31.03.21)
izlemeyin iste, surekli izliyorsunuz ki hep bu tarz oneriler geliyor karsiniza cikiyor, basin dislike'i gecin. Enes baturun videosu altinda da cok iyi yorumlar vardir ya da varos saka sosyal deney videosu ceken ergenlerin video alti da kayniyordu. Yurt disinda toz pembe bir hayat yok bir kere, gercek gocmen tutunma mucadelesi veriyor dilinden, kuralina, trafigine, ozlemine, kendini kabul ettirmeSI, entegrasyonu bir suru sorunu vardir, orda dogup buyuyenler ayri onlarin rahat bir hayati var. Gitsin hayatini yasasin madem yurt disinda, ciddi ciddi video cekip youtube kanali acan, Turkiye soyle Turkiye boyle diyen kisi bos insandir zaten.
0
neck_and_neck
(31.03.21)
bahsettiğin videoların tamamı yurt dışı ve göç içerikli videolar anladığım kadarıyla.
herkes buradan bir parça bilgi kaparım kafasıyla seyretmek zorunda değil. göç psikolojisi çok başka. insanlar sadece empati yapmak için, bi parça destek bulmak için seyrediyor olabilirler. sizin yaptığınız değerlendirmeyi başkaları da yapıyor ve yapmalarına rağmen seyrediyor olabilirler.

bir de bakışın çok modernist. insanlar sırf para kazanmak için bu başlıkları bu içeriklerle açıyor da olabilir. sadece dertleşmek için dilleri döndüğünce anlatıyor olabilirler. herkes istediğini yapsın, siz izlemeyin???
ayrıca çok seyrediliyor ki yapılıyor, seyredenlerin daha doğrusu bu ilginin neden kaynaklandığını fark etmiyor olabilirsin. tv dizilerini de oturup 3 saat seyreden milyonlar var. toplum bu demekki. biz kitlelere yabancılaşıyor olabilir miyiz?
0
rewlack
(31.03.21)
hahah hepsi aynı şeyi çekiyor orası öyle. Ben izlemiyorum sadece kendim de Kanada planı yaptığımdan birkaçını izledim zamanında.

Ben gidip Türkçe video çekmelerini çok saçma buluyorum (ben açsam İngilizce kanal açıp yabancı komünite ile muhabbet kurmaya çalışırım, para kazanacaksan parayı da dolar olarak kazanmalısın Türkiye'den gelen reklamla ne olacak ki) fakat sonra şeyi düşündüm, bunlar orada arkadaş da edinemiyorlar. Aslında yalnızlığın verdiği bir şey o kanallar. Bir yandan anadillerinde sosyalleşip bir yandan kısmi hava atıyorlar işte.

İzleyeni varsa bize bişey düşmez ama. Yapsınlar. Gerçekten diğer insanlara yardımcı olmak istiyor da olabilirler. Ama ben yine de Türkiye'den gidip Türklerle muhatap olmanın mantığını anlayamayacağım :D çünkü eminim yorumlarda "nasıl giderim" diye full yol haritası isteyen vardır.
0
nhk ni youkosu
(31.03.21)
bir de bu insanlar giderken yani 5-10 yıl önce hatta 2-3 yıl önce bile böyle mecralar çok azdı. sırf bu nedenle bile ben gidince bunun kaynaklarını oluşturucam demiş bile olabilirler. bunu da hatırlayalım.
0
rewlack
(31.03.21)
www.youtube.com

sunu kapmaktayim su anda.
0
camussar
(31.03.21)
Cok tukettigimden midir nedir bilmiyorum ama belki de arada cikan anketlerini doldurdugum icin isime yarayacak videolar sunuyor. Bu bahsettiklerinizden farkli seyler izliyorum. Bazen konu basligi ayni olabiliyor ama anlatan kişinin doyuruculuğu ile de alakalı bir durum.
0
evimin paspasi
(31.03.21)
Daha çok katıldığım bir duyuru olmamıştı. Ben de yıldım harbiden amk. Bunları yapanlar bir de trde gerçekten berbat ünilerde okuyan, avrupaya gidince bi bok olduğunu sananlar.

Geçen polonyada okuyan bir kızın videosunu izlemiştim. Polonyada okuyan arkadaşlar zaten trde barajı geçemeyenler. Kız öyle bi anlatmış ki sanırsın türkiye çok büyük bi değeri kaybetti ve polonya gerçekten süper bir ülke. Bunlara da gitmeyen, yaşamayan inanıyor sadece bence. Ki zaten üni öğrencilerinin bile tamamını toplasan yüzde 1-2yi geçmez bunu tecrübe edenler.
0
mg3929
(31.03.21)
bu tip boş içerikleri alıcısı çok malesef. bu durum dizilerde sürekli yalıların, malikanelerin ve süper lüks araçların kullanılması ile aynı güdü var. erişemediği şeylerin etkisinden kurtulamıyor insanlar.

kısa yoldan para yapmak isteyen çöp içerik üreticilerinin de hedef kitlesi direk bu kitle zaten. arkadaşlar yazmış ama tekrar yazmamak elde değil, devamlı olarak; et, market, araba
fiyatları dışında yok uber,lift kaç para kazandım gibi saçma salak videolar hepsi.
0
ada meltemi
(01.04.21)
Cogu iyi niyetli gibi, ama cogunlukla verdikleri bilgilerde inanilmaz hatalar var. Zaten izleyenlerin ezici cogunlugu goc etmeye calisan tipler oldugu icin korler sagirlar birbirini agirliyor.

Birkac defa uyardim yorum yaparak yanlis bilgi veriyorsunuz diye ama direk tersliyorlar sonra da takipici linci basliyor zaten. Insanlari gocten sogutmakla suclayanlar falan var, hatta biri gecen bana "siz ozellikle negatif konusuyorsunuz insanlarin oraya gelmesini engellemek icin" diye cevap yazmis. Kafalara gel..
0
cooperr
(01.04.21)
en sonunda zorla kanal actiracaklar bana, gidip sirf arka sokaklari cekip yayinlayacam, disaridan super gozuken g8 tayfasinin dar gelirli muhitleri ne durumda gorsunler.

isim geregi bazen belediyeye is yapiyoruz, dar gelirlilerin yerlestirildigi evlere girip cikmam gerekiyor. Oyle manzaralarla karsilastim ki, fotograf cekip yayinlasam afganistan zannederler. Rezillik.

ama abiler oyle bir anlatiyor ki, sanki millet agaclardan para topluyor. Mevzuyu anlatiyorsun, imkansiz, yalan soyluyorsun diyorlar. en buyuk argumanlari da "en azindan orada araba ve elektronik ucuz". Evet, zaten ac kalinca araclarin lastiklerini kemiriyoruz, sonra laptoptan da bir isirik aliyorum tatli hesabi :/
0
cooperr
(02.04.21)
(4)

"Said that"ten sonra kullanılan zaman kipi hakkında

mikro patlama
Ölen kişiyle ilgili olarak, "Nel's mother said her son leaves behind three children."denmiş. Bu kullanım doğru mu? "has left" olmaz mı?
Ölen kişiyle ilgili olarak,
"Nel's mother said her son leaves behind three children."
denmiş. Bu kullanım doğru mu? "has left" olmaz mı?
0
mikro patlama
(29.03.21)
bazı durumlarda illaki tek bir seçenek olmak zorunda değil. "i was been a teacher" diyemezsin mesela, bu kesin olarak yanlıştır ama bazı durum ve ifadeleri farklı şekillerde veya zaman kipleriyle ifade etmek mümkün olabilir.

bu örnekte bence kullanım doğru. alternatif olarak ben "left" derdim açıkçası, adam ölmüş gitmiş zaten artık has'lik bir durum yok.

mesela "eşi ve üç çocuğu vardı" gibisinden ifadeler için de simple present kullanırlar genelde, "he is survived by..." şeklinde. başka tense görmedim ben. dediğim gibi bana sorarsan senin yazdığın örnekte left de olabilir, kimsenin itiraz edip "yok yau yanlış, böyle denmez!" diyeceğini sanmam; en fazla nedir, genel kullanılan kalıptan farklı olur. ama has left'i benim gözüm tutmadı, perfect gerektirecek bir durum görmüyorum bu cümlede.
0
der meister
(29.03.21)
ikisi de doğru kullanım bence. yeni öldüyse bu kişi, o an olmakta olan durumdan bahsetmek için geniş zaman kullanılabilir.
0
isabella was a ginger
(29.03.21)
Tablolar burada var.

www.perfect-english-grammar.com

www.ef.com

Kurala göre "left" olmalı.

"leaves" yanlış olmayabilir. Bilgi hâlâ doğruysa present simple kalabilir denmiş ilk linkte.

"has left" linkteki tablolara göre yanlış ama kullanıldığı durum varsa bilemem.
0
dissendium
(29.03.21)
Burda tense'in degismeyecegi durumlari guzel anlatmis: 7esl.com Report Something Immediately basligina giriyor sanirim sizinki. Haberi yeni duymus aninda aktariyor olmali
0
neverletyougodown
(29.03.21)
(10)

Gorilleri sever misiniz?

aretwoane
Goriler çok akıllı canlılar, siz de sever misiniz?
Goriler çok akıllı canlılar, siz de sever misiniz?
0
aretwoane
(28.03.21)
Uzaktan
0
olaylar olaylar
(28.03.21)
severim. genel olarak zaten çok tehlikeli, aşırı büyük veya sinek-böcek tayfasından olmadığı sürece her türlü hayvanı sevimli buluyorum. imkanım olsa oturup sohbet etmek isterdim. hayvanların bu olayı üzüyor zaten beni. konuşamıyor arkadaş. anca el kol yapıyor. onu benim kardeşim de yapıyor birader, bari elinde çubukla yere falan bi şeyler yaz ne bileyim. keşke onu becerebilseler. ama hayvana kızmak da yanlış tabii, ne yapsın, o kadarına yetiyo demek ki. ben çok mu akıllıyım, değilim. olduğu kadar.
0
der meister
(28.03.21)
maymungilleri oldum olası antipatik buluyorum. goril yine nispeten ağırbaşlı kendi halinde de şu maymun, şempanze vs'leri hiç sevmiyorum. sevimsiz ve şirret oluyorlar. gözler ferfecir güven vermeyen ifade falan
0
iggy pop
(28.03.21)
maymun familyasini ben de cok itici buluyorum, hele o kambur duruslari, vucut yapisi falan aci cekiyorlar gibi hissedip rahatsiz oluyorum nedense.
0
neverletyougodown
(28.03.21)
çoğu yabani hayvanı uzaktan seven biriyim ama maymun ve türevleri genelde pek sempatik gelmiyor bana. Yine aralarında en sevdiğim Goril ve Orangutan olabilir. Daha oturaklı ve ağırbaşlı geliyor. Ama bu şempanze gibi olanlar yaramaz insan gibi, onlar itici geliyor bana.
0
nundu
(28.03.21)
Bana da figür olarak sempatik geliyor, yaban hayvanlarına zararsız olsalar bile yaklaşıp alanlarına girmem prensip olarak fakat bir yandan bir gorilin eline dokunmak isterdim
0
freebird5406_2
(28.03.21)
the square filmini izledikten sonra sevemiyorum
0
superb
(28.03.21)
severim. insana çok benziyorlar.
0
dafuq
(28.03.21)
Maymungillerin hiçbirini sevmem. İnsansı halleri garibime gidiyor.
0
inawen
(28.03.21)
ben de tam tersi, insansı hallerini çok ilginç buluyorum ya maymun ailesinin. goril de uzaktan güzel tabi de yakından korkutucudur muhtemelen.
0
ravenclaw
(30.03.21)
(10)

Milletimiz hakkı olmadığı halde neden Türeci ve Şahin'i sahipleniyor?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba arkadaşlar,Bu Biontech Corona aşısı geliştirildiğinden beri Türkler hiç hakkı olmadığı yerde Özlem Türeci ve Uğur Şahin'i sahiplenip duruyor. Bu bilim insanlarına geçenlerde Alman hükümeti devlet nişanı verdi başarılarını onurlandırmak için. Bizimkiler o zamandan beri övüp duruyor. Yahu adam
Merhaba arkadaşlar,

Bu Biontech Corona aşısı geliştirildiğinden beri Türkler hiç hakkı olmadığı yerde Özlem Türeci ve Uğur Şahin'i sahiplenip duruyor. Bu bilim insanlarına geçenlerde Alman hükümeti devlet nişanı verdi başarılarını onurlandırmak için. Bizimkiler o zamandan beri övüp duruyor.

Yahu adamlar Almanya'da, Türkiye ile neredeyse hiçbir bağı kalmamış, adamlara hiçbir destek vermemişsin, ülkende tutamamışsın veya ülkene dönmelerini sağlayıp hizmetlerini kazanamamışsın. Adamlar el olmuş artık. Oturup "Biz nerede yanlış yaptık?" diye düşünecekleri yerde kendilerine ait olmayan bir başarıyla övünüyorlar. Neyin kafası bu? Yanılıyor muyum? Siz ne düşünüyorsunuz?
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(24.03.21)
Biz buna milliyetçilik diyoruz. Zaten temelde hastalıklı bir düşünce bana göre.
0
himmet dayi
(24.03.21)
İki yüzlülük, üç kağıtçılık vs vs

Bizde genel olarak bir başarı elde edince herkes sahiplenir, ama o yola gelene kadar söverler, döverler, sallamazlar. Bu her durum için geçerli. Klasik Orta Doğu Kafası diyoruz biz buna
0
paramolacak
(24.03.21)
Belli bir kesim pek sahiplenmiyor yalnız, onların ajan olduklarını iddia edenleri bile gördüm.
0
kedimedi
(24.03.21)
Dogru ama bunu yapan tek millet biz degiliz..herkes kendine bir pay cikartma pesinde.
Anormal hareketler degil bunlar, ders cikartmak onemli.
0
cooperr
(24.03.21)
Ben onların gerçekten Türk olduklarını filan sanmıyorum. Gerçekten Türk iseler de, kendi vatanlarında terörü destekleyip körükleyen bir ülkeden devlet nişanı alabilmeleri ve hâlâ bu nişanı taşıyabilmeleri sebebiyle zaten Türklükten çıkarlar benim nazarımda. Bunu bir Alman yapsa yahudilikle suçlanır.
0
1bir1bir1
(24.03.21)
milliyetçi bi insan değilim, milliyetçilikten hoşlanmam.

ama mesela bu aşıyı bulan bilim insanları aynı şekilde Almanya'da yetişmiş Türk değil Yunan, Bulgar, Macar, Hırvat, İspanyol, Norveçli vs herhangi bir millet olsa, o ülkenin insanları gururlanırdı. Ortak kültür ve tarihe sahip olduğun birinin başarısıyla gururlanmak evrenseldir. Bence bu "Biz niye gururlanıyoruz, hakkımız yok" anlayışı da birazcık kendimizi ezmeyi sevmemizle alakalı.
0
nundu
(24.03.21)
birey olamamış insanların çoğunlukta olduğu cahil ve dolayısıyla milliyetçi toplumlarda sık rastlanan bir şey bu. fark ettiysen biz azerbaycan'ın eurovision başarısını bile sahipleniyoruz, aşı üretmiş bilim insanını mı sahiplenmeyeceğiz?

saygı duymak, gurur duymak, "bizden birileri" olduğu için mutlu olmak ayrı. ona bir şey diyemem. sıfır milliyetçi bir adam olmama rağmen böyle bir başarıya "topraam" imza attığı için ben de mutlu oluyorum ama bunu türkiye'ye mal etmek, bunun üzerinden ego mastürbasyonu yapmak, TÜRKÜYE ŞAK ŞAK ŞAK diye gaza gelmek falan acayip komik.

ya milliyetçilik böyle bir şey abi aslında işte. lisede bir arkadaşım vardı. izleyeceği dizi ve filmlerin listesini yapardı. her şeyden çok buna özenirdi... o filmleri asla izlemezdi. ben de burada bissürü duyuru açarım yıllardır, şunu mu yapiyim bunu mu yapiyim... plan yapmak, kendini önemli hissetmek, bir şeyler yapıyor olduğunu düşünmek insana iyi hissettirir. esasında hiçbir şey yapmıyorsundur ama buna tutunursun işte, kendini geliştiremediğin veya aşama kaydedemediğin için hayallerle yaşarsın. onu yaptık veya yapacağız diye debelenir durursun. elin oğlu çok güzel yaşar, güzel evlerde yaşar; sen gecekondunda "ben de şunu yapmıştım!1!" diye kendi kendine gururlanırsın...

milliyetçilik bundan çok farklı değil. o yüzden şaşırmıyorum. en büyük başarısı ölmeden 50 yaşına kadar gelmek olan çok fazla insan var bu ülkede. hep ezilmiş, baskılanmış, birey olmamış, başaramamış... farkında bile değil. hal böyle olunca almanya'nın imkanlarıyla aşı yapan insanı sahiplenmek, daha doğrusu bununla böbürlenmek normal.

şimdi bazı arkadaşlar, "ulan amma edebiyat parçalamışsın godo" diyebilir, onlara da bi şey diyemem ama bence böyle bu mesele biraz. boş toplum refleksi işte.
0
der meister
(24.03.21)
kesinlikle katılıyorum. almanya'nın övünmesi lazım, bizim değil. almanya için tam bir gurur tablosu. orada yetişen göçmenlerin dünyayı değiştiriyor, bence onlar için müthiş bir başarı. bizim için hiç bir şey.
0
roket adam
(24.03.21)
Ben birsey paylasmam ama asinin bulundugu gunden beri haberlerini paylasiyorum. Sebebi yabanci ev arkadaslarim (alman, yunan) asiyi turk bir cift bulmus dedi, ilk onlardan duydum.
Hem hosuma gitti, hem de almanya'da yetismis, kaliteli insanlar ama yine de kendilerinden gormuyorlar sanirim. Turk asilli falan bile demediler.
0
durgunfoton
(25.03.21)
Size katılıyorum. Adamların türkiye ile türklükle alakası yok. Köken olarak olsa da bu başarının sebebi almanyanın eğitim sistemi ve bu araştırma için gerekli zemini hazırlamış olması. Onların övünmesi gerekiyor.Türkiyenin övünmesi bence komik duruyor.
0
turuncu tonlarda
(25.03.21)
(11)

Açık İlişki

yeteramadenedimherseyi
hello. açık ilişki veya friends with benefits hakkındaki düşünceleriniz nedir? daha önce bu tarz bir ilişki yaşayan oldu mu? Olduysa tecrübeleri nasıl oldu acaba?şimdiden teşekkürler.
hello. açık ilişki veya friends with benefits hakkındaki düşünceleriniz nedir? daha önce bu tarz bir ilişki yaşayan oldu mu? Olduysa tecrübeleri nasıl oldu acaba?

şimdiden teşekkürler.
0
yeteramadenedimherseyi
(23.03.21)
Astarı yüzünden pahalı, düz ilişki daha az sorun yaratıyor.
0
epistemic_regress
(23.03.21)
ons dısında hiçbirini yaşamadım , yaşayabilirm gibi de gelmiyor. fakat bazen acık ilişkiye bile sıcak bakan ancak tamah etmeyen biri omlayı istiyorum. yani rahat olmayı, kafaya takmamayı, kıskanmamayı.
0
blacksky
(23.03.21)
Bu ilişkileri istemeden, adını koymadan da olsa yaşadım. Tanınlamaya falan da çalışmadım. O sevgilisini anlatıyor sen sevgilini anlatıyorsun ya da eşini vs. Sonra sevişiyorsunuz sonra dertleşiyorsun sonra tekrar sevişiyorsun ismi yok ama. Tanımlama yok teşebbüs yok. Öyle.
0
tarden
(23.03.21)
hiçbirini bizzat yaşamadım, açık ilişki yaşamış birisiyle birlikte oldum "kapalı" bir ilişkide. gerçi sonradan aldığım duyumlara göre galiba ben kendi kendimi kandırmışım, kendisi benimleyken de pek kapanmamış, sadece benim haberim yokmuş. yine de günahını almayayım, elimde somut delil yok aldatıldığıma dair.

sıkıcı bir cevap olacak belki ama ben "yaşayan yaşasın, herkesin hayatına kimse karışamaz" diyeceğim. kendimce bir mantık çerçevesine oturtabiliyorum bu anlayışı. bir insanın ömür boyu hiç flört etmemesi, bunu isteyip özlememesi, her 2-3 günde bir sevgilisiyle/eşiyle sevişip de bundan hiç sıkılmaması vs. bana düşük ihtimal geliyor. o yüzden insanların neden açık ilişki isteyebileceğini anlıyorum.

öte yandan ben kendim bu tarz bir işe girişebileceğimi hiç zannetmiyorum çünkü duygusal, kırılgan, özgüvensiz bir insanım. sevdiğim insanın hayatında başkalarının olması, bana ayırabileceği zamanı onlarla geçirmesi vs. bana göre değil. hayatımda biri olmasa da olur evet ama varsa eğer "benim" olsun istiyorum ben, diğer türlü çocuk gibi mızıldanırım sürekli. olmaz.

açık ilişkide taraflar birbirinin ne yaptığını bilir bu arada, bir üstte arkadaş "sen sevgilini aldatıyorsun" falan demiş de biriyle birlikteyken başkasıyla ondan gizli bir şekilde birliktelik yaşamak "açık ilişki" değil aldatmak oluyor lol ne alakası var açık ilişkiyle bunun.
0
der meister
(23.03.21)
genelde sonrasında sevgiliye kayıyor, en azından bende hep öyle oldu. benden kaynaklı da olabilir. duygu yaşamayı seviyorum çünkü.
0
roket adam
(23.03.21)
açık ilişki yaşayan biriyle bir süre takılmıştım ama sadece seks odaklıydı. fwb şeklinde yürüyen bir ilişkimde karşı tarafın artık yoğun duygusal hislere sahip olması nedeniyle boka batmak üzereyken ben başkasından hoşlanmaya başlayınca direkt olarak sona erdi.

bir taraf duygusala bağlıyor sonunda çünkü bu kadar uzun süre takılıp hala seks yapma isteği oluyorsa zaten hem arkadaşlık hem seks olmuş oluyor ve bunun da ilişkiden çok bir farkı kalmıyor gibi. sonra da "e niye adını koymuyoruz bunun"a geliyor olay.

3-4 fwb daha oldu hayatımda, bunlar iki tarafın da yavaş yavaş hevesini kaybetmesiyle kendiliğinden sonlandı. kimse sevgili olalım moduna girmedi. en ideali bu bence.
0
bohr atom modeli
(24.03.21)
F*ckbuddy, friends with benefits, one night stand hepsinde oldukça fazla tecrübem var. Çok güzel tecrübelerim de var, sıkıcı olanlar da. Tecrübem şu yönde: Bunları yaşadığım kadınların arasında konuyu sevgililiğe doğru itmeye çalışmayan olmadı. Belkim benim şanssızlığımdır fakat benim tecrübem böyle. (Bu arada harika bir adamım demeye çalışmıyorum.) Bunun dışında herşey güzeldi. Bulgar, Ukraynalı, Rus, Alman, İngiliz ve tabiki çoklukla Türk kadınlarla yaşadım bunları. Yaşlar 18-35 arasında değişiyordu. Farklı mecralardan veya gerçek hayatta tanıştık. Yaşanmasını tavsiye ederim. Sıkılınca da bırakırsın. Yaşım 37 bu arada.
0
twelfth
(24.03.21)
Yaşamam, yaşayamam, gabe+1

video.uludagsozluk.com
Tam olarak bu çizgideyim.
0
Hallegadola
(24.03.21)
FWB: Yapan yapiyor, gayet de guzel yuruyor. Kisisel deneyimim de hep olumluydu, genelde taraflardan birinin monogamik iliskiye girmesi ile bitti. Bu arada duygusallasip sevgili olmaya calisma konusunda sadece kadinlara bok atmayalim. Gayet erkekler de o moda girebiliyor.

Acik iliski: Bir suru formu (Tam acik, bir taraf acik, cuckold, swinger vs...) var ve TR "Elalem ne der acikhava hapisanesi" oldugu icin insanlar gizli sakli yapiyor. O yuzden hic yokmus gibi geliyor.

Her insan iliskisinde oldugu gibi iletisim ve ne istedigini biliyor olmak onemli. FWB isteyen insan aslinda sevgili istedigini ama sevgililigin belli kisimlarindan korktugunu kabul edememis biri olabiliyor.

Acik iliskide de kisi dusundugunden daha kiskanc oldugunu fark edebiliyor ama iliski bir kere acildigi icin dertlerini icine atip patlamaya baslayabiliyor. Acik iliski dusunen bir ciftin bol bol konusup fantazi yapmasi, ufak ufak denemeelerle baslamasi, rahatsizlik olan yerde durup analiz yapmasi felan lazim ama o kadar iletisim kurabilmek de kendi icinde bir basari.
0
cleric
(24.03.21)
twelfth +1

denizcilik mesleğinde olan benim için gayet normaldi bir aralar, her seferinde başa sarıyorduk. hep beklerim ederim ciddi olalım diyen kadınların %99'u beklemiyordu.
0
Northern Mariner
(24.03.21)
Türk insanının olayı biraz çarpık bu konuda. Millet harmandalı büyüdüğü için ons'den evliliğe giden kişi az değil.
Bazen de taraflardan biri veya ikisi tribe girip duygusallaşıyor ancak burada gözden kaçırılan bambaşka bir mesele daha var.
Mesela biri ile FWB ilişki yürütüyorsunuz, bir duygusallık yok, temiz temiz seksinizi yapıp keyfinize bakıyorsunuz, insan neden durduk yere tribe girsin, hep duygusallaştığı için mi? Hayır. Bu anlatacağımı yaşamadım ancak böyle bir olay kuralım, FWB gidiyor, keyfine gerçekten leş bir tiple/tiplerle ilişkiye giriyor. Bunda da bir sıkıntı yok, istediğini yapsın tabi, ancak bu noktada o da tribe giriyor. İçinden bir şekilde kötülük yapmak istiyor, bundan keyif alıyor, her insanın zihninde bilinçsizce fayda maliyeti olayı vardır. Hiç dürüst ve etik olmayan davranışlarda bulunabilir ve tamamen keyfine sizi kötü hissettirmeye çalışabilir. Başta toparlayıp anlatabileceğimi sandım ancak konu derin. Kendi tecrübelerime gelirsek ben herhangi bir sorun yaşamadım, her şey gayet güzel gitti, denk gelmesi lazım.
0
ckisc
(24.03.21)
(7)

sosyalleşiyormusunuz

dafuq
pandemi sebebi ile evdeyiz genelde.ne kadar sosyalleşebiliyorsunuz?işe gidenler işyerinde sosyalleşiyorlar. başka nerede?evden çalışanlar nasıl sosyalleşiyor? sadece aile fertleriyle mi?
pandemi sebebi ile evdeyiz genelde.
ne kadar sosyalleşebiliyorsunuz?
işe gidenler işyerinde sosyalleşiyorlar. başka nerede?
evden çalışanlar nasıl sosyalleşiyor? sadece aile fertleriyle mi?
0
dafuq
(22.03.21)
sadece aile fertleriyle. hem iş hem de okul online olduğu için hiçbir sosyal aktivitem yok. ben zaten hayat normal akışındayken bile pek sosyal değildim, şimdi ağzımda maskeyle ailem dışında kimseyi tanımadığım bir yerde çıkıp da gezmek fikri bile heyecanlandırmıyor. arada bacaklarım açılsın, yürümeyi unutmayayım diye parka falan çıkıyorum sadece. internet üzerinden genelde haftada bir kez falan görüştüğüm iki arkadaşım var, biri zaten yurtdışında, yüz yüze bir daha ne zaman görürüm bilmiyorum.

şahan'ın gözüne dondurma saplanan adam skeci vardı, o geldi aklıma. "sosyal ayat sıfır, eş dost sıfır, ekonomik ayat sıfır, kişisel özgüven sıfır yerlerde"
0
der meister
(22.03.21)
Yürüyüşe ve markete bile çıkmıyorum. Tanıdığım iki kişi genç yaşta covidden vefat etti. Hiçbir kuvvet beni dışarı çıkaramaz. Dışarı çıkmayı hiç özlemedim. Böyle iyiyim.
0
suicides underground
(23.03.21)
işe gidiyorum (iyi ki!). evde otursam kafayı yerdim. belki de korona manyaklarından biri olurdum.

onun dışında tam korona öncesinde ehliyet ve araba almıştım, mobilitenin çok faydası oldu, 2020 yazında hafta sonları kamplara gittim. sosyalleşmeyi ve organize etmeyi çok seven sosyal kelebek bir arkadaşım da kamp yapmayı seven akadaşlarını bir araya getirerek bir kamp grubu kurdu ve grup büyüdü, o vesileyle bayağı insanla tanışmış oldum. yasakların kalkmasıyla tekrar organizasyonlara başladık.
havalar ısınsa da çimlerde takılma sezonunu açsak diye bekliyorum.

not: korona olmadım, birlikte çalıştığım ekipten de kimse olmadı.
0
pati
(23.03.21)
Sosyalleşemiyorum. Sadece büyük kardeşim ve çocukları bize gelirlerse onları görüyorum ve anneannemle teyzeme gidersek onları görüyorum. Onun dışında markete pazara gidersem 2 insan yüzü görüyorum. O kadar.
0
1bir1bir1
(23.03.21)
Salona gidiyordum. Eve ekipman kurunca o da kaldı. Gittiğim 1-2 sportif aktivite ortamı var. Onlar dışında bitti sosyal hayat.
0
arnold schwarzeneger
(23.03.21)
Arkadaşımla sahilde yürüyorum. Başka kimseyle görüşmüyorum.
0
jazzabel
(23.03.21)
Sadece açık havada (sahil, park, orman) ve güvendiğim 2-3 kişiyle bir araya geliyorum. Bunun dışındaki arkadaşlarımla arada online buluşmalar yapıyoruz.
0
fotrsapka
(23.03.21)
(5)

Bu ülkedeki rezilliklere katlanamıyorum artık..

kostüm çok güzel prenses misiniz
Bu sabah İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi haberiyle uyandım. Twitter'dan gördüğüm kadarıyla siyasal islamın neferleri çok mutlu. Şiddeti meşrulaştırmak ve kadınları sindirmek üzerine kurdukları o meşhur türk aile yapısını devam ettirebilirler artık. Zaten sözleşmeyi kimsenin salladığı da yoktu,
Bu sabah İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi haberiyle uyandım. Twitter'dan gördüğüm kadarıyla siyasal islamın neferleri çok mutlu. Şiddeti meşrulaştırmak ve kadınları sindirmek üzerine kurdukları o meşhur türk aile yapısını devam ettirebilirler artık. Zaten sözleşmeyi kimsenin salladığı da yoktu, şimdi iyice rahatlamışlardır.

17 yaşındaki Gizem'in bıçaklanıp hayattan koparılması, Serpil Palalı ve kızı Serap'ın bir pislik yüzünden katledilmesi haberlerini de yeni gördüm bu sabah. Her gün bu haberlere uyanmaktan bıktım artık bıktım.

Canım o kadar sıkkın ki. Ben bu ülkede bir kadın olarak yaşayamıyorum artık, nefes alamıyorum sanki. Her tanıştığım, görüştüğüm insan acaba bana zarar verir mi ya da beni öldürür mü diye düşünmekten bıktım. İçimi dökmek, biraz da yalnız olmadığımı görmek istediğim için yazıyorum. Özellikle duyurunun kadınlarına soruyorum, nasıl hissediyorsunuz? Bu bataklıkta nasıl hayatta kalabiliyorsunuz, karşınızdaki insana nasıl güvenebiliyorsunuz?

Böyle nereye kadar gider bilmiyorum. İçim kapkaranlık. Çok dağınık yazmış olabilirim lütfen kusuruma bakmayın.
0
kostüm çok güzel prenses misiniz
(20.03.21)
Gidebiliyorsanuz böyle bir imkanınız varsa ülkeyi terk edin, benim olmadığı için gidemiyorum ama olsa giderdim. Onun dışında ülkenin düzelme ihtimali yok, yani bugün gereken adımlar atılsa ortalama refah düzeyine erişmek için bile en az üç jenerasyon geçer, yani bizim yaşadığımız ve yaşayacağımız koşullar bunlar, ya bunu kabullenip devam etmeli ya da gitmeli, başka bir çözüm yok.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(20.03.21)
Haberi öğrendiğimden beri yüreğimde bir ağırlıkla Twitter'daki birtakım kadınlara kibarca İstanbul Sözleşmesi hakkında birkaç şey anlatmaya çalışıyorum, belki anlarlar da hemcinslerine karşı bu saldırganca tutumlarına son verirler diye. Yazdıklarıma karşı hakaretler havada uçuşuyor; ülkeden defolup gitmemizi salık veriyor bir kadın, diğeri bana ''Sen de mi dönmesin?'' diye soruyor. Mutsuzum, ülke her geçen gün daha da kapalı bir havaya bürünüyor. Mutsuzum, kadınlar bile ataerkiyi o kadar kanıksamış ki bu düzeni içselleştirmeyen hemcinslerine hakaret etme hakkını kendilerinde görüyor.

Güvenemiyorum karşımdaki insanlara, kadınlar da dahil. Artık erkeklerle olan ilişkimi en alt seviyeye indirdim, o herkese karşı tatlı ve neşeli tavırlar içerisinde olan güler yüzlü ve kibar kadın değilim. Mesela 2019'un sonunda en yakın arkadaşım olarak gördüğüm, çok güvendiğim adamın tacizine uğradım. Beni aylarca tehdit etti, onlara anlattığımdaysa beni suçladı ailem. Kimsesizliği, çaresizliği çok derinden hissettim. Daha önceden de tanıdıktı bu his ama bu kez betona çarpmış gibiydim.

Yalnız olduğumuzu, onların gözünde tek vasfı erkekleri mutlu etmek için bir lezzet olarak gönderilme olan kadınlar olarak değersiz görüldüğümüzü biliyorum bu ülkede. Ben gitme planları yapıyorum açıkçası şu noktada. Çok zor benim için bu karar; ama bir yıl da sürse, on yıl da sürse gitmeye kararlıyım. Artık bu ülke insanı için hiçbir şey yapmayacağım; emeğimi, zamanımı, değerlerimi başka ülke halklarının gelişmesi için harcayacağım. Beni, bizi buna mecbur bıraktılar.

Kusura bakmayın, ben de böyle dert yanma gibi uzun uzun yazdım. Moralim bozuk geceden beri, kafam çok dolu.
0
kedimedi
(20.03.21)
türkiye çaresiz ve mutsuz insanların ülkesi.

ya bir yolunu bulup gideceğiz ya da 30-40 medeni/gelişmiş ülke dışındaki milyarlarca insan gibi hayatımızın hiçbir kıymetinin olmadığı, hayatta kalmaya çalışarak geçirdiğimiz saçmasapan yaşamların sonucunda öleceğiz işte.

biz bu kadar gelişmişliğin kıyısında olunca hep onu yakalayabileceğimize inanarak büyüdük. en azından kendi neslim için konuşuyorum, 90 sonrasında doğanlar, özellikle 90-95 aralığı. ergenliğimizde nispeten rahat bir türkiye gördük, en azından genç bir insan için. ekonomi bu kadar kötü değildi, memur çocuğu erasmus'la avrupa'yı görebiliyordu vs...

oraya bu kadar yakın büyüyünce "biz de onlar gibiyiz" diye düşündük. onların standardına erişebiliriz, onlar gibi yaşayabiliriz sandık.

halbuki atatürk'ün hatrına bir müddet ayakta kalmış, sovyet tehlikesine karşı amerika'nın kucağına oturunca hürmeten "birinci dünya ülkesi" sayılmış dandirik bir ülkeyiz, ötesi değil.

bunu sindirmek kolay değil ama sanırım yapmamız gereken şey bu. ya kaçıp kurtulacağız ya da bazen "çöl maymunu" gibi ifadelerle hakaret ettiğimiz insanlar gibi kimse için önemi olmayan hayatlar yaşayıp öleceğiz.

egomuzu kaybetmezsek akıl sağlığımız gidecek çünkü. en azından ben öyle düşünüyorum.
0
der meister
(20.03.21)
Realistik bir yorum yapacağım: ülkedeki rezilliklere fazla odaklanma, kendi hayatına odaklan derim. Aşırı politize olmuş bir hayat yaşarsan burada çok ciddi mutsuz olursun. Kendi hayatına bakacaksın. Her tanıştığın görüştüğün insan sana zarar verir mi düşünüyorsan psikolojik destek alma zamanın gelmiş demektir, o şekilde yaşanmaz. Yerinde olsam bu konulardan, gündemden kendimi uzaklaştırırım bu denli etkileniyorsan.
0
roket adam
(20.03.21)
Bana bu iş artık it dalaşına döndü gibi geliyor. Adamlar sırf karşı tarafı daha da çileden çıkarmak için imza attığı, ismi Istanbul olan anlaşmadan çekiliyorlar

"üstelik bunu da hukuka göre yine yapmıyorlar. hamurabi kanunlarına göre yönetilen babil kabilesi bile şu anda bizim yönetimden daha hukuksaldı eminim. ceza hukuku prof. adem sözüer : "anayasa madde 90: usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz
anlamı#istanbulsözleşmesi
yürütme tasarrufuyla feshedilemez
yetki gaspıyla tbmm devre dışı bırakılamaz""

Yukarıda yazılanları ekside gördüm, işlemin hukuki bir geçerliliği var mı belli değil. Sanki millet Twitter'da birbirini yesin, iyice kutuplassin, seçimlerden önce oylar belirginlessin diye yapılmış gibi. Nereden baksan saçmalık. Bu noktadan @roket adam a katılıyorum, şu ortamda politize olmanın kimseye çok büyük bir faydası olmayacaktır.
0
epistemic_regress
(20.03.21)
(2)

opera tarayıcı kullananlar

benoyledemekistemedim
programı silmeye çalışıyorum ama penceresi bir türlü kapanmadığı için program çalışır vaziyette görünüyor. silemiyorum. penceresi nasıl kapatılır?
programı silmeye çalışıyorum ama penceresi bir türlü kapanmadığı için program çalışır vaziyette görünüyor. silemiyorum. penceresi nasıl kapatılır?
0
benoyledemekistemedim
(14.03.21)
Ctrp shift esc yaparak gorev yoneticisinden kapatilabilir
0
fakyoras
(14.03.21)
"penceresi kapanmıyor"dan kastınız nedir? bastığınızda kaybolmuyor mu yoksa pencereyi kapattığınız halde uygulamanın çalıştığı yönünde uyarı mı alıyorsunuz?

ctrl + alt + del yapıp görev yöneticisini seçtiğinizde orada opera'yı görebiliyor musunuz? görüyorsanız oradan "görevi sonlandır" seçeneğine tıklayın, tamamen kapatır.

eğer yanlış anlamıyorsam siz programı kapatmak yerine sadece pencereyi kapatıyorsunuz, o yüzden arka planda çalışmaya devam ediyor.
0
der meister
(14.03.21)
(8)

Çocuk neden sevgilisi olmadığını belirtti sizce?

namidigerkokuc
Üniversiteden, eskiden hoşlandığım kişiye geçen gün kafamı karıştıran bir meseleyle ilgili mesaj attım(yanlış anlaşılmasın yürüme falan yok). Sevgilisi var sanıyordum(ki eskiden vardı, ayrılmışlar), o yüzden inşallah kıza saygısızlık olmaz falan diyerek başladım. O da cevabı yazdı, sonra da ayrıca b
Üniversiteden, eskiden hoşlandığım kişiye geçen gün kafamı karıştıran bir meseleyle ilgili mesaj attım(yanlış anlaşılmasın yürüme falan yok). Sevgilisi var sanıyordum(ki eskiden vardı, ayrılmışlar), o yüzden inşallah kıza saygısızlık olmaz falan diyerek başladım. O da cevabı yazdı, sonra da ayrıca birlikte olduğum biri yok yazdı. Şimdi bu kişi birlikte olduğu biri olmadığını niye söyledi? Sırf 'kiza saygısızlık olmasın diye' dediğim için ve bu yanlış bilgiyi düzeltmek için mi. Yani ortada yanlış bilgi olmasın diye mi?
0
namidigerkokuc
(13.03.21)
Sen özellikle belirttiğin için o da doğal bir şekilde açıklamasını yapmış. Yürümemiş.
İlla yürüyeceksen yürüyebilirsin.
Özellikle birinin yürümesine engel olmak istesem ben hiç girmezdim o konuya boş bırakırdım.
0
megalomaniac
(13.03.21)
bana da sadece bilgiyi düzeltmek için demiş gibi geldi. yani ben onun yerinde olsam düzeltirdim karşımda kim olursa olsun. ama bu size ilgisi yok demek değil tabii, onu söyleyebilmek için daha çok veri lazım :)

hem biz niye yanlış anlayalım, yürümek istersen yürürsün, kime ne?
0
isabella was a ginger
(13.03.21)
şimdi açıkçası
"sana yürüyebilir miyim müsait misin?" diye yoklama yapmışın
o da
"buyur açığız" diye dönüş yapmış.

kıza saygısızlık olmasın diye başlamak pek masumane değil.
ben birine mesaj atarken "kocana saygısızlık olmasın" yazmıyorum
çünkü aklımın ucundan bile geçmiyor
0
summatinyourteeth
(13.03.21)
Ahahah :D yukarıdakiler +1

Kıza saygısızlık olmasın demek "musaitsen yürüyeceğim" demektir.
0
Benyinegulerim
(13.03.21)
"Müsaitim yürüyebilirsin" demiş. "kırmızı don giydiğini tahmin ediyorum" diyen birine "hayır haki renk seviyorum" diyerek bilgiyi düzeltme ihtiyacı hissetmem. Özellikle haki renk don giydiğimi bilmesini istediğim biri değilse tabi..
0
IncredibleMau
(13.03.21)
sevgilisi olduğu varsayımıyla "kafanı karıştıran bir meseleyle ilgili" mesaj atıyorsun, üstüne "yenge hanım kusura bakmasın" diye ekliyorsun ve bu soruyu mu soruyorsun cidden?

"ben onu yokladım, o da bu cevabıyla bana yeşil ışık mı yaktı" diye sormuş olsan daha samimi olurdu bence. duymak istediğin şeyi söylememizi istiyorsun.

ve tebrikler, duydun: kesinlikle yeşil ışık yakmış, boştayım, görüşelim demiş.
0
der meister
(13.03.21)
ya biriylr konusurken sevgilisine atif yapmak "baska" hangi alaka olabilir? dermeister+1
0
ala09
(14.03.21)
der meister +1

"sevgilin var mı?" diye sormuşsun o da yok demiş.
0
himmet dayi
(14.03.21)
(4)

Turkce'de boyle bir kullanim var mi ya?

freedonia
https://youtu.be/fOixiVLNzzM?t=143 Tepkisini almaz gecti diyor. Tepkisini dikkate almadi anlaminda kullaniyor sanirim. Almaz gecti falan boyle bir kullanim var mi gercekten ya yoresel agiz vs hic rasladiniz mi?
youtu.be Tepkisini almaz gecti diyor. Tepkisini dikkate almadi anlaminda kullaniyor sanirim. Almaz gecti falan boyle bir kullanim var mi gercekten ya yoresel agiz vs hic rasladiniz mi?
0
freedonia
(10.03.21)
Adam yıllarca yurtdışında yaşadı. İspanyaya gittiğinde yaptığı şey adapte olmak adına dil öğrenmek ve sadece o dili konuşmak oldu. Bence o kadar normal.
0
rm
(10.03.21)
şöyle bir şey de varmış, ilgisi var mı bilmiyorum da:
eksisozluk.com
0
gkhncnzdgn
(10.03.21)
yurtdışında yaşamakla alakası olduğunu sanmam ya, adam türkiye'de doğup büyüdükten sonra 23 yaşında mı ne gitti ispanya'ya. türkiye'ye sadece yaz tatillerinde gelen almancıdan bahsetmiyoruz ki.

ben daha önce hiç duymadım, belki yerel veya kendi ailesinde kullandığı bir şey olabilir.
0
der meister
(10.03.21)
Öyle bir kullanım duymadım, olduğunu da sanmam. Varsa bile bence çok rahatsız edici. Yine de neticede Nihat Kahveci'nin Türkçesinden bahsediyoruz. Çok bir şey beklememek lazım.
0
stronzo
(10.03.21)
(12)

yapmadan ölseniz üzüleceğiniz şeyler?

matilda
Var mı sizin de yani kesin vardır ama ben çok büyük şeylerden bahsetmiyorum. Mesela ben Dexter'ın 9.sezonunu izlemeden ölürsem ya da GTA VI'yı oynayamadan ölürsem, ölürken kesin aklıma gelir ve çok üzülürüm hatta vaktim varsa bi de bunlar için ağlarım ve kocama falan vasiyet ederim benim yerime izle
Var mı sizin de yani kesin vardır ama ben çok büyük şeylerden bahsetmiyorum.
Mesela ben Dexter'ın 9.sezonunu izlemeden ölürsem ya da GTA VI'yı oynayamadan ölürsem, ölürken kesin aklıma gelir ve çok üzülürüm hatta vaktim varsa bi de bunlar için ağlarım ve kocama falan vasiyet ederim benim yerime izle ve oyna falan diye. Yazarken bile duygulandım. Sizin böyle düşününce küçük ama yapmadan ölseniz üzüleceğiniz şeyler var mı? Hem belki listelerimize de ekleriz daha çok üzülürüz :D
0
matilda
(05.03.21)
www.instagram.com şöyle takılmadan öleceğim için çok üzülüyorum.
0
turkce konusan uzayli
(05.03.21)
Büyük ırk kedilerden birini kucağıma alıp sevip öpmeden ölürsem mezarımda ters dönerim vallahi. Bir kaplan yavrusunu sevsem ne olur ki:(
0
suicides underground
(05.03.21)
Yazmak için giriş yaptım; Belçika' da bi' maraton var 3 bira markasının düzenlediği. Bi' bira fabrikası içinde başlayıp diğerinde bitiyor. Önümüzdeki yıllarda katılmayı planlıyorum, hayal değil hedef diyeyim. Yapamadan ölürsem cidden üzülürüm.
0
kumandanim
(05.03.21)
kuzey ışıklarını canlı görmek
0
amugochi
(05.03.21)
@Mor bembombom

Kemer - Adrasan civarları denizden gün doğumu izleyebilirsin
0
freebird5406_2
(05.03.21)
yurtdışında yaşamak. çocukluğumdan beri almanya ve rusya'nın bende yeri hep ayrı olmuştur ama "burada yaşamak isterdim" diyebileceğim ülke sayısı hayli fazla. çok fark etmez.

benim için bu durum sadece "türkiye'de yaşanmaz" ile açıklanabilecek bir şey değil. küçük yaştan beri isterim. daha 9-10 yaşındayken artık ne gördüysem, ne olmuşsa norveç diye tuttururdum mesela. yağmur yağınca çok hoşuma giderdi, "norveç'te çok yağıyomuş, demek ki burası şimdi norveç'e benzedi" diye düşünüp mutlu olurdum. konu yaşam standartlarıyla, ülkenin geldiği noktayla alakasız. 15 yaşındayken ne bilecektim siyaset falan? yine de avrupa'da yaşamak istiyordum.

işin komik yanı iyi düzeyde ingilizcem var, rus dili ve edebiyatı öğrencisi olarak birkaç yıl içinde rusçam da hayli düzgün olacaktır diye tahmin ediyorum. almanca oturup çalışmadım ama temelim var. peki buna rağmen elde ne var? sıfır. ne yapıyorum? hiçbi şey. iş güç, tecrübe? yok. çimenlere uzanıp puşkin şiiri okumuştum bi kere okulda arkadaşlara, video ve fotoğraf çekmişlerdi, gülmüştük. yeteneklerim bununla sınırlı. türkçeyi doğru konuşamayan fırıncı gidip isveç'te pizzacı açıyor, biz ankara'da ezik ezik dolaşıyoruz. bazen diyorum keşke çocukluğum daha çetin koşullarda ve aile ortamında geçseymiş, keşke "az buçuk kültürlü, yabancı dili olan ama başka bir şey beceremeyen beyaz yaka adayı vasat üstü anadolu lisesi öğrencisi"nin yurtdışına çıkma şansı EN DÜŞÜK tip olduğunu zamanında öğretselermiş bana.

bunun acısını ve bir nevi ezikliğini çok hissediyorum. yurtdışında yaşayacağıma da inanmıyorum açıkçası ama inancımı kaybedersem hayatımı çok negatif etkiler, bir sürü şeyden keyif almamaya başlarım. o yüzden aklımın bir köşesinde "belki olursa" diye düşünmeye devam ediyorum.

bu arada yanlış anlaşılmasın, "gidince hayatım kurtulacak" veya "burası bok, orası süper" şeklinde bir yaklaşımım yok. kısa süreli seyahatlerimde türkiye'yi özlediğim, yurtdışında olduğum için çok zorlandığımı hissettiğim, beynim yabancı dilde iletişim kurmaktan pelteye döndüğü için farkında olmadan aralara türkçe kelimeler serpiştirdiğim, gece 2'de hatay dürüm videosu izleyip ağladığım oldu hahaha. doyçland'da market fiyatları ucuz diye hayatın güllük gülistanlık olduğu şeklinde bir yanılgıda değilim.

diyorum ya merak işte, böyle büyüdüm ben, bunu yapamazsam eksik hissedeceğim. "bir an önce çıkıp gideyim" diye hiçbir şeyde istikrar sağlayamadım, iş verseler "yeaaa ben buraya alışırsam konfora alışırım, bi daha gitmek istemem" deyip reddedecek oldum hajdfdjdk tam bir gerizekalıyım. artık 75 yaşında, boş cüzdanla, elimde bir kağıt parçası ve sadece yabancı dil bilgimle avrupa'da iş ararım jdfjdk. dili bilsem nolcak başka bi numaram olmadıktan sonra, almanya'da herkes biliyo onu sonuçta.

kusura bakma lütfen yine bütün negatifliğimi ve pisliğimi duyuruya saçmış oldum, beni çok rahatsız eden ve üzen bir konu olduğu için yazdıkça yazasım geldi djfdkd
0
der meister
(05.03.21)
kısa süreliğine de olsa fil bakıcılığı yapmak.
evet.
0
rewlack
(05.03.21)
İyi derecede bağlama çalmayı öğrenmeden ölürsem çok üzülüceğim valla.
0
etna
(05.03.21)
aydan dünyaya bakmak. muhtemelen mümkün değil ama olsaydı süper olurdu.
0
das ende der welt
(05.03.21)
Sigarayi birakmadan olursem cok uzulurum. Hatta sirf bu üzüntüden olebilirim.
0
Kirmizibavul
(05.03.21)
bu başlığı gördüğümde

beni seven, sevdiğim biri ile çoluklu çocuklu dertsiz tasasız rahat bir yuva kurmadan üzülürüm demek istedim.

deyip, gidiyorum.
0
rain when i die
(05.03.21)
Rio Karnavali.
Yasliyken de olur, zamaninda gidemedik derim en azindan:) www.youtube.com
0
neverletyougodown
(05.03.21)
(7)

tatlı krizi

kakamelsokoban
selam arkadaşlar. malum karantina sürecinde bir takım gereksiz kilolar alındı. sıkıntıdan kendimizi yemeğe verdik, insan içine girmek istemediğimiz için spora, yürüyüşe gidemedik hareket azaldı. ama artık aktif şekilde işe döndüm ve bu durumu kazanca çevirip yeniden eski hareketliliğime dönüp kilo v
selam arkadaşlar. malum karantina sürecinde bir takım gereksiz kilolar alındı. sıkıntıdan kendimizi yemeğe verdik, insan içine girmek istemediğimiz için spora, yürüyüşe gidemedik hareket azaldı. ama artık aktif şekilde işe döndüm ve bu durumu kazanca çevirip yeniden eski hareketliliğime dönüp kilo vermek istiyorum.

haftasonu evdeyken kahvaltı ve akşam yemeği şeklinde 2 sağlam öğün yiyoruz.

günlük rutinim haftaiçi için şu şekilde. kahvaltı yerine 1 bardak sütlü filtre kahve, öğlenleri 1 saat yürüyüş, öğleden sonra 2 gibi 1 bardak süte 2 yemek kaşığı yulaf ve yarım yemek kaşığı çiya tohumu, 4 gibi ikinci bardak sütlü kahve, sonrasında yarım saat daha yürüyüş.

akşam yemeğini ufak kızıma sofra adabını öğretebilmek için atlayamıyorum bayağı çorbalı, salatalı, ana yemekli bir sofra kurup yiyoruz. ama ekmek yemiyorum hiçbir öğünde.

buraya kadar iyi ancak akşam yemeğinden sonra birden tatlı krizi başlıyor ve o tatlıyı yiyene kadar yerimde duramıyorum resmen. aklımda tatlı yemekten başka bir şey olmuyor, başka şeylere odaklanamıyorum. yemezsem de başım falan ağrıyor. o tatlıyı bir şekilde yedirtiyorum kendime. yoksa rahat edemiyorum.

öncesinde çok tatlı yemezdim ama karantinada evden çalışınca sıkıldıkça kızımla kek, kurabiye vs yapa yapa tatlı yiyebilme limitim yükseldi. eskiden 2 kare sütlü çikolata yesem ay bayılcam derken şimdi gayet rahat çikolatalı muslar, pastalar 2 3 dilim kekler kurabiyeler yiyebiliyorum içim bayılmadan.

kendime yeniden tatlıyı unutturmam lazım, her akşam böyle yemeye devam edersem aldığım kiloları veremediğim gibi yenileri de eklenecek üstüne.

canım deliler gibi tatlı istediğinde bu isteği bastırmak için ne yapmalıyım? özellikle de pms döneminde bu işi kalıp kalıp çikolata yemeden nasıl çözebilirim?

cevap yazanlara şimdiden teşekkürler...
0
kakamelsokoban
(03.03.21)
yulaf, sut, seker, yiyorsaniz pilav, makarna turevinden karbonhidratlari cikardiginizda insulininiz kendine gelir ve en gec 1-2 hafta icinde o krizler ortadan kalkar.

Arti kahvaltiyi zaten atliyorsunuz hepten yok sayin. oglen sacma sapan yulaf ve sut yiyeceginize ya sebze yemegi, et yemegi yiyin veya ogleni de atlayip direkt aksama cekin olayi.

Ayni seyden ben de muzdariptim. Insulin direnci denilen seyi aralikli oruc + keto ile kirabilirsiniz ancak. karbonhidrat almaya devam ettiginiz surece o dongu kirilmiyor.


12 kilo verdim keto ve gunde tek ogun duzeniyle aralikli oruc ile.
0
2oda1salon
(03.03.21)
Hurma, tahin, kakao, keçiboynuzu ve tozu, elma. Bunlarla ölmeden kurtulursunuz, krizi bastırırsınız.
Mesela hurmanın içine ceviz koyup üstüne tahin dökebilirsiniz.

Elmaya kakao veya keçiboynuzu serpebilirsiniz. Keçiboynuzunu kemirebilirsiniz. Tozundan türk kahvesine katabilirsiniz.
0
jalapeno
(03.03.21)
Bi de sütü azaltmalısınız. Sütsüz filtre kahveyi içip sütlü yulaf daha iyi. Yulafın fazlası saçma sapan olabilir, kararındaysa (2-3 yk) kökten kesmeye gerek yok bence.
Ekmek yemiyormuşsunuz zaten.
0
jalapeno
(03.03.21)
yangina benzinle gidip tatli krizini meyve falan yiyerek sozde bastirmaya calismayin.

meyve de yasak olmali.

Edit: hurma falan da yok.
0
2oda1salon
(03.03.21)
senin çözümün krom pikolinat.
0
false pretension
(03.03.21)
sırf tatlı aşkından obez olmuş biriyim. yemeği ölçülü yemeyi başarabilirim ama bir günümün dahi şekersiz, kolasız vs. geçmesi benim için imkansızdı. bu yüzden asla kilo veremiyordum çünkü takdir edersiniz ki neyden kısarsanız kısın bir oturuşta sadece şekerden 1000 kalori alınca insan hem şüşko hem de çok sağlıksız kalmaya devam ediyor. krizlerimi şöyle ifade edeyim bu arada: bayağı dünyam başıma yıkılıyor, utanmasam ağlayacağım. inanılmaz agresifleşiyorum, pisleşiyorum. sigarayı bırakırken çok daha az zorlanmıştım. öyle korkunç bir istek.

lafı uzatmayayım, ben bu problemi en azından şimdilik ketojenik olmasa da onun sınırlarında gezen bir düşük karbonhidrat diyetiyle çözdüm. şüşkoluğumdan mütevellit kalori hesabı da yapıyorum ama genel prensibim karbonhidratı 100 gramın altında tutmak. normalde karbı azaltınca kudururdum, sebebi onun yerine bi şey koymamakmış. artık sevdiğim bir insana sarılacak olsam onun üstüne bile zeytinyağı, köy tereyağı veya kuruyemiş döküyorum.

intermittent fasting'le beraber bu bana inanılmaz yardımcı oldu. acıkmıyorum, canım şeker de çekmiyor. ara sıra sırf can sıkıntısından ve eski alışkanlıktan dolayı vuruyor tabii ama asla eskisi kadar şiddetli değil. bir gün yemek yemesem aramayacak hale geldim.

keto çok çok sıkı bir diyet olduğu için uygulaması zor olabilir (ki ben de uygulamıyorum zaten) ama bence intermittent fasting tarzı bir şey (kahvaltı-akşam yemeği değil de öğle-akşam yapsanız olur mesela, veya kahvaltıyı çok seviyorsanız kahvaltı-öğleden sonra ikilisi de iş görür) çok yardımcı olur. üstüne bolca protein ve sağlıklı yağ alırsanız yoluna girer diye tahmin ediyorum. ilk günlerin zor geçmesi muhtemel tabii ama açıkçası ben ilk üç gün bile neredeyse hiç zayıf/kötü hissetmedim, güzeldi.

özetle kan şekerini fazla oynatmamanız ve insülini yoluna sokmanız lazım ki bunun en iyi yolu sık sık yememek ve karbonhidrattan uzak durmak. öte yandan vücuda ihtiyacı olanı da vermek lazım, o yüzden az sayıda öğün fakat protein & sağlıklı yağ yönünden zengin besinler şahane olur.
0
der meister
(03.03.21)
2oda1salon, ne ketoda ne aralıklı oruçta yasak var. Yasakladıkça cazibe artar, klasik.
Meyveyi minimuma indirebilir ama kime göre yasak ki yani. Meyve yemesin, bir avuç yulaf yemesin, diyetten farkı ne. Aralıklı oruç zamanımda canım deli gibi meyve çekiyordu, yememem lazım kafasından çıktım ve az az yiyerek rahatladım. Canı şeker istiyorsa ölsün mü. Bir porsiyon tatlı yiyeceğine hurma yesin, elma yesin. Katılmıyorum bu katılığa.
0
jalapeno
(03.03.21)
(4)

İnternet yorum

dissendium
Facebook, Instagram, Twitter, YouTube, Reddit gibi yerlerde çok kişi tarafından beğenilen iyi bir espri, iyi bir yorum yaptınız mı? Yorumunuz neydi, kaç kişi beğenmişti?
Facebook, Instagram, Twitter, YouTube, Reddit gibi yerlerde çok kişi tarafından beğenilen iyi bir espri, iyi bir yorum yaptınız mı? Yorumunuz neydi, kaç kişi beğenmişti?
0
dissendium
(28.02.21)
Reddit'te iki farklı sub'da iki farklı postum 1.5k upvote almıştı. 3000 karmamı o upvotelara borçluyum desem yeridir.
0
sydney
(28.02.21)
StackOverflow sayılır mı bilmiyorum ama o var. Reputation'ımın %80'i tek cevaptan geliyor :D
0
plutongezegendegilmi
(28.02.21)
reddit'te 1000 üzeri upvote alan dört yorumum var, gördüğüm maksimum 13.8k oldu tek gönderide. onun dışında 100'ün üstüne çıkan onlarca vardır, toplam yorum karmam 87k. ilginç veya komik bir şey yok, kalabalık sub'larda takıldığım için böyle.

mesela askreddit'te henüz 20 cevap olan bir başlığa yazdın diyelim. 3-5 upvote aldın. o başlık eğer patlarsa 24 saat içinde belki 100 binden fazla görüntüleme alıyor. bir kere yukarı çıktıysan da zaten gören upvote'ladığı için kolay kolay düşmüyorsun.

30 kişinin takip ettiği sub'da dünyanın en iyi esprisini de yapsan bi şey olmaz ama kalabalık bi sub'da "aynen kanka doğru diyon" yazsan 5 bin upvote alırsın.
0
der meister
(28.02.21)
Youtube da 348 beğeni aldığım bir yorum var. Bu otelde kuzey korelilerden başkası kalamıyor ilk biz kaldık yorumuna karşın video içinde küvetin üstünde ingilizce uyarı yazısını belirtmiştim yorumda.
Kör değilsen görülecek bir ayrıntıydı ama:)
0
Unde bach canim
(01.03.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.