Giriş
(15)

Okuyup çok etkilendiğiniz kitaplar

Sakinolmamlazim
Okuyup çok etkilendiğiniz kitaplar neler?her türden olabilir. ben yerdeniz serisini okuyunca çok etkilenmiştim nasıl böyle bir dünya yaratabilmiş yazar diye...bu duyuruyu da silmeyeceğim daha sonra da isteyen olursa yararlanabilsin diye
Okuyup çok etkilendiğiniz kitaplar neler?

her türden olabilir. ben yerdeniz serisini okuyunca çok etkilenmiştim nasıl böyle bir dünya yaratabilmiş yazar diye...

bu duyuruyu da silmeyeceğim daha sonra da isteyen olursa yararlanabilsin diye
0
Sakinolmamlazim
(18.12.20)
Açlık- Knut Hamsun
Okuduğumda kıştı ve kütüphanede okuyup bitirmiştim, çıkışta karanlıkta yol boyu ağlamıştım, parmak bölümünü hatırlaya hatırlaya. Bunun dışında ise:
Onca Yoksulluk Varken
Katip Bartlebly
Momo
Fareler ve İnsanlar
0
Amaranta ursula
(18.12.20)
daha önce yazılmış olanlardan açlık ve momo için +1 eklemek isterim öncelikle, ben de bu ikisini çok sevdim. momo'yu bitirdiğimde hüngür hüngür ağladım ben çok duygulandığım için, 26 yaşında herifim.

bunlar dışında tatar çölü'nü önerebilirim. tam olarak "ufku iki katına çıkaran ince kitaplar" kategorisinde muazzam bir eser.

onun dışında belki çok klasik olacak bu ama 1984-biz ikilisini de herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
0
der meister
(18.12.20)
Sol Ayağım
Pal Sokağı Çocukları
Satranç
Fareler ve İnsanlar
Martin Eden
Parfümüm Dansı
Alamut
İnsan Ne ile Yaşar?
Oblomov
Hayvan Çiftliği
1984
Uçurtma Avcısı
İnce Memed
Kuyucaklı Yusuf
Cemile (Aytmatov)
Serenad
0
oyokbuyoknevar
(18.12.20)
Körleşme
Dorian Gray in Portresi
Katya'nın Yazı

Eduardo Galeano'nun da tüm kitapları.
Jose Saramago da tüm kitapları ile sayılır ama Kabil en etlileyicilerden.

Panait istriati
0
a perfect lie
(18.12.20)
Vakıf serisi
Androidler elektrikli koyun düşler mi
Kaplan kaplan
Körlük
Kurt kanunu
Rızanın imalatı
Bitmeyen savaş
0
zihua
(18.12.20)
Varoluşçuluk, Jean Paul Sartre

Çeşitli açılardan bana ilham veren başka kitaplar da oldu elbette ancak insan hayatını yorumlama biçimimi en derinden etkileyen kitap buydu.
0
huçi kuçi
(18.12.20)
ince memed
beyaz gemi
toprak ana
gün olur asra bedel
kaplumbağalar
0
Tochinoshin
(18.12.20)
Martin Eden
Fareler ve İnsanlar


Kötü Çocuk Türk'ü lisede okuyunca çok şaşırmıştım ve etkilenmiştim. Çünkü sayfalar boyunca Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses'in arabesk şarkılarıyla hem bu kültürü inceliyor hem sosyolojik çıkarımlarda bulunuyordu. Elimdeki akademik bir kitap değildi fakat çok kişilerce altkültür olarak görülen, içinde kendini façalayan insanların bulunduğu arabeskin böyle kaliteli bir kitapta yer alması ufuk açıcıydı benim için. Sonra arabesk ve aklıma gelebilecek her konu üzerinde çok çeşitli müstakil araştırmaların olduğunu öğrendim, biraz daha şaşırdım :)
0
black holes in the sky
(18.12.20)
Martin eden
Bozkırkurdu
Şato
0
adivar
(18.12.20)
Tutunamayanlar
Sevgili Arsız Ölüm
Yalnızız
Dost-Yaşamasız
0
adivar
(18.12.20)
Engin Geçtan - Hayat
0
ryhmer
(18.12.20)
kara kitap. kabus kadar karanlık bir kitaptı. esrarengiz, puslu değişik bir kitap. en çok etkilendiğim kitaplardan biridir.

diğeri de 1984 tabi ki. cep kitabından koleksiyon versiyonuna kadar bir sürü baskısı var evde.

puslu kıtalar atlası ve suskunlar, ihsan oktay anar’dan.

bir de carn, çarpıcı bir romandı.
0
avianthem
(18.12.20)
tolstoy- hacı murat

ve tabii ki

victor hugo- sefiller
0
konsomatrix
(18.12.20)
Tekrar ettiklerim olacaktır ama

Catch 22
Flowers for Algernon
Vakıf serisi
Kumsalda
Denizler altında 20000 fersah (çocukken aklımı alan kitap)
Yer açın! Yer açın!
Sonsuzluğun sonu
Tembellik hakkı
0
kobuzchu kiz
(18.12.20)
Kesin İnançlılar (Hofer)
Martin Eden
1984
Yabancı (Camus)
Fedailerin Kalesi Alamut (Bu kitaptaki tasvirleri unutamıyorum. Adeta o ortama ışınlanıyordum okurken)
Bozkurtların Ölümü
Ruh Adam (Bayağı enteresan bir kitaptı. Çok fanı değilim ama bazı sahneler etkileyiciydi)
Kürk Mantolu Madonna (Bu kadar ayağa düştüğü hâlde bu kadar kaliteli olacağını düşünmezdim)
Aytmatov’un çoğu kitabı
0
le jeune turc
(19.12.20)
(17)

götüren götürmemiş mi?

Pertev nail
merhaba, kafamı kurcalayan bir durumu sormak istiyorum.şu anda 40 yaş üzeri olan, geçmişte orta gelire sahip insanlar arsa, ev, araba falan alarak şu an maddi olarak çok iyi duruma geldiler. istanbul'da tüm arsalar doldu, herkesin arabası var, ev almak mümkün değil. son yıllarda işe başlamış, babada
merhaba, kafamı kurcalayan bir durumu sormak istiyorum.

şu anda 40 yaş üzeri olan, geçmişte orta gelire sahip insanlar arsa, ev, araba falan alarak şu an maddi olarak çok iyi duruma geldiler. istanbul'da tüm arsalar doldu, herkesin arabası var, ev almak mümkün değil. son yıllarda işe başlamış, babadan bir şey kalmayan gençler bitik durumda. bırakın evi düzgün bir araba dahi almaları en az 5 yıl yemeden içmeden çalışmakla mümkün.

velhasıl, alan almış, götüren götürmüş gibi geliyor bana. satın alma gücünün görece iyi olduğu zamanlar bir daha gelecek gibi durmuyor. reel ücretler yerlerde. ne yapsın bu gençler?
0
Pertev nail
(17.12.20)
valla yapacak bi şey yok.
aynen dediğiniz gibi.
yapacakları tek şey var aileboyu calısıp hayatları boyunca 1 ev sahibi olmak.
0
sizofren06
(17.12.20)
20 yıl öncede aynı muhabbet ediliyordu çok iyi hatırlıyorum. ama haklısın çok daha zorlaştı ve zorlaşyor.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(17.12.20)
onların çocuklarına kalacak. ailesinde mal mülk olmayan bir şeye sahip olamaz.
0
Andrew
(17.12.20)
İş hayatına 2000'lerin başında atılmış olan insanları gözlemliyorum çevremde, çoğunun kafası çalışmıyor. Canavar gibi gençler iş arıyor ama.

Bi tanesi ile sıklıkla muhatap oluyorum, kesinlikle beynini kullanmaması gereken bir işten ekmeğini kazanmalıymış. Galerici tipi var. Ortalarda geziyor bi halt yapıyormuş gibi, tek küpesine tükürdüğüm. Neyse. Onlardan çok daha nitelikli insanlar şimdi iş arıyor velhasıl. Yani, katılıyorum.

KPSS'de bile, 73'ler, 75'lerle 2006'da atanan mimar, mühendis tanıyorum. Şimdi girenlerin 95'i garantilemesi gerekiyor atanabilmek için yazık ki.
0
gayda
(17.12.20)
dünyada yeni nesil için bi şey kalmadı. şanslı %1-2'lik kesim youtuber, influencer falan olup oradan yürüdü. %5-10 kadarı da gece gündüz çalışır, 10 parmağında marifet olur, zaten işkoliktir vs. o şekilde devam eder.

şu an dünyada teknik lise veya üniversite öğrenimi görüp de haftada 40 saat mesaiden sonra "ben yokum eyvallah" diyebilecek lükse sahip, fazla kazandığında ek mesai ücreti alabilen, kazandığı parayla ev-araba alma şansına sahip olan insan sayısı çok az.

durum türkiye'de ekstra kötü diğer yerlerde de çok iyi değil. geçen hollanda için bir tablo görmüştüm reddit'te. maaşlar yıllardır yerinde sayıyor ama enflasyon da düşük zaten, eyvallah iyi güzel ama atıyorum 10 yılda gelir %20 artmışsa aynı dönemde ev fiyatı %200 artmış, bu tarz acayip bir fark vardı.

biz aç karnımızı doyuramıyoruz daha ama dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile artık gençler mal mülk sahibi olmakta zorlanmaya başladı. kanada desen hepsine çinliler çöktü mesela.

parayı sahip eden grup her geçen gün biraz daha güçleniyor, dünyanın her yerinde zenginler daha da zengin olurken insanlar kitleler halinde fakirleşiyor ama neyse biz jeff bezos övmeye, elon musk yalamaya, "çalış senin de olur" zihniyetiyle hiçbir şeyi sorgulamadan yaşamaya devam edelim. kesin tembel olduğumuz için fakirizdir hepimiz.
0
der meister
(17.12.20)
son yıllarda işe başlamış -görece genç- bir insanın hayali, amacı neden ev araba almak olsunki? bunu da bi düşünmek gerek.

ne yapsınlar? göç edebilirler.
0
jimjim
(17.12.20)
''Götüren götürmüştür'' demek çok iddialı hemde haksız bir itham. Bu muhabbet 20 yıl öncede vardı daha eskidende de vardı. Ülkemizde maddi durumu kötü olanlar olduğu gibi maddi durumu çok iyi olan bir çok insanda var. Mesela tacirler, iş adamları, doktor, mühendis, mimar, avukat gibi görece gelir seviyesi yüksek kesimler mevcut. 1980'lerden itibaren Türkiye'de hızla artan orta sınıf var. Bunun haricinde ev fiyatları arzın talebi karşılayamamasından kaynaklı olarak yükseliyor. Merkezi yerlerdeki ev fiyatları artık şehirleşme ve rant dolayısıyla normal insanların alabileceği noktada değil. İstanbul için konuşmak gerekirse İstanbul'da 3 farklı gelir grubu var zengin, orta, fakir ve her sınıfın yaşadıkları semt, o semtlerdeki ev fiyatları, kiraları, temel tüketim ürünleri ve erzak fiyatları farklı.
0
berkan11
(17.12.20)
Ben tam 30 yaşındayım, sakın gösteriş gibi algılanmasın ama benim de evim (kredili tabii ki) arabam (kredisi bitmek üzere) var. İkisinde de ailemin tek kuruş bir katkısı yok. Yani halen mümkün bu tarz şeyler. Her ay çok az da olsa bir birikim yapmak, birikimleri değerlendirmek, sürekli kazancı artırmaya odaklanmak, kazancın agresif bi şekilde artabildiği sektörlere yoğunlaşmak, sonra da devletin dağıttığı negatif reel faizli keriz kredilerini yakalamak şeklinde bir formülüm var, şu ana kadar tıkır tıkır işliyor. Burada kilit nokta şu, cazip olan sektörler çok değişti. Mesela 80'lerde bankacılar, 90'lar ve 2000'lerde inşaatçılar çok kazanıyorken, şu anda bilişimciler nispeten daha rahat bir hayat yaşıyor. Bu rüzgarı da yakalamak önemli.

Ancak yeni nesil müthiş bir negatif propaganda ve "yapamazsınnnn" ile büyüyor ki böyle bir kariyeri hayal bile edemiyorlar şu anda. Ama bu ülkede dediğim gibi kalburüstü bir beyaz yaka sınıfı var ve ciddi paralar kazanabiliyorlar. Hatta internet sayesinde global pazardan iş almanın kolaylaşması ve döviz - tl dengesinin alt üst olması dolayısıyla çok düşük döviz rakamının bile türkiyede iyi bir hayat yaşamaya yetmesi bunu daha da cazip hale getirdi. 90'ların çocuklarının hayal edemeyeceği fırsatlar var şu anda elinizde. Ancak bunu ne bileyim yazılımla uğraşmak yerine ekşide siyaset tartışmak için kullandığımızdan fark edemiyoruz.
0
roket adam
(17.12.20)
Okul okumayıp erken yaşta iş hayatına atılarak bütün fırsatları zorlarsan belki götürme şansın olabilir.

Üniversite okudun ve ilk yılında kazanıp kalmadan bitirdin. Şansın çok iyi gitti hemen iş buldun diyelim. Yaş oluyor 23. Çok özel bir yeteneğin yoksa başlangıçta alacağın en iyi özek sektör maaşı 6-7 bin. Ayda 2 bin kenarı atsan yılda 24 bin yapar. Maaşın arttı ve 50 bin kenarı attın diyelim yine değişen bir şey yok. Bir ev bir araba yemeden içmeden 20 sene sürer en az.

Çevremde 30'larındaki bir doktorun hiçbir şeyi yok. Mühendislerin de aynı şekilde. Ama okumamış ve hayata erken atılmış olanlardan iyi durumda olanlar var
0
kickboxer
(17.12.20)
Kafasi yatirima birikime calisan insan okusa da okumasa da bir seyler sahibi olabiliyor. Burada kilit nokta tuketime ne kadar mesafeli yaklastigin. Kendi adima ortalamanin epeyce uzerinde kazaniyor olmama ragmen birikimmis yatirimmis hic o kafalarda olamadim. Kazandigini gunubirlik harcayanlardandim ama belki bi son 5-6 aydir bir seyler kafama dank etti, olgunlastim sanirim :) 3-5 kenara atiyorum, belki bi krediye vb girerim.
Bu arada alan aldi satan satti fikrine katilmiyorum, yatirimlik arsa hala var, yatirim olanaklari kolay kolay bitmez ama ozellikle yeni nesilde de ogrenilmis bi caresizlik yok degil. İnanmiyor olacagina.
0
msb
(18.12.20)
mesela kickboxer'ın hesabından gidelim. yılda 24k kenara attın, dolara bastın örneğin oldu sana yılda 35k. İki senede 70 bin etti. İki sene sonunda 70 bin üstüne devlet vergi indirimi yaptı ya da düşük faizli keriz kredisi çıkardı, azıcık borçlanıp 100 binlik araba aldın. 2 sene içinde araba oldu mu 200 bin. noldu, 4 senede 200 bin tl servet yaptın.

bu fırsatları yakalayamayan arkadaş ayda 2 bin tl kenara atsam ne olacak dedi, atsa bile 24*4 anca 96 bin kenara koyabildi, onu da evlilikti, gezmesiydi oydu buydu yemediyse. fırsatları değerlendiren vatandaş tam iki katı servete ulaştı. yani bu iş biraz bununla ilgili. ilk aracımı alırken 88 bin tl kredi çekip 134 bin tl'lik bir araç almıştım, 3 sene krediliydi. herkes manyak mısın olum dedi, şu an o aracın kullanılmış ikinci el hali 300 bine gidiyor, hadi 270 olsun. evet ödemek kolay değildi ama kredi faizlerini düşsen bile çok ciddi bi para birikmiş oldu. yeni mezun arkadaşlar bu sistemi biraz anlamakta zorlanıyorlar genel gördüğüm. bir de instagram jenerasyonunun getirdiği acayip bi tüketim hırsı da var tabii. tüm bunları alt alta yazınca, okuyabilenler ve iyi kötü kazanabilenler için dünyanın çok az yerinde olan acayip fırsatlar var bu ülkede. garip boşluklar var yani enteresan bi şekilde.
0
roket adam
(18.12.20)
fakat şu var, mesela yaşıtlarım ev araba aldı belki ama ben deli paralara bilgisayar, kamera, lens yatırımı yaptım. Cidden bilgisayar + kamera + lens'in biraz üstüne 2015'te araba alabilirdim ve o araba şimdi 250 bin falan, elimdekilerin değeri öyle değil :D Elimdekilerle o kadar kazanacak iş de yapamadım. Ama işim gereği bulundurmam da gereken şeyler. E n'apayım şimdi?

Ek olarak gençlerde öğrenilmiş çaresizlik var doğru, fakat ben üniversite okurken iyi bir laptop 2000-3000 liraydı, şimdi en az 8000 hatta daha fazla. Fakat o zaman ilk işe giren biri nasıl oluyorsa 1500-2000 alabiliyordu, şimdi 4000 teklif ederlerse iyi. "Bir şeyler yapabilmek için elde etmen gereken ekipmanlara" bile daha geç ulaşabiliyorsun.

Şu an öğretim görevlisiyim, valla benim 2010'da aldığım ve artık beğenmediğim kamerayı çocuklar sorup "hocam iyi mi iş görür mü" diye getiriyorlar. Çok kötü.

Maaşla çalışan biri de üst yerlere gelse 15-20 bin mi kazanacak mesela? O parayla bile şu an 300 bin olan arabayı, seneye 350 bin olunca alabilecek misin?

Bence gençler temel eğitimi aldıktan sonra para kazanabilecekleri e-ticaret, yazılım, 3d tasarım (bu hep atlanır mesela, mimar arkadaşlarım mimarlık işi bulamadı ama çatır çatır kanadaya 3d model satıyorlar) öğrenmeliler.

Ben 30 yaşında bunlara yeni uyanıyorum.
0
nhk ni youkosu
(18.12.20)
Bu her zaman konuşulur, 10 yıl önce de 20 yıl önce de 30 yıl önce de aynı şeyler konuşuldu durdu. Karamsar olan hep karamsardı, iş bitirici olan hep iş bitirdi. Yakın tarih için Levent Kırca parodileri, uzak tarih için yeşilçam filmlerine bakabilirsiniz.

Benim gençlere nacizane tavsiyelerim;

Aldığını şeylerin fiyatına bakmayacak birikime erişene kadar gereksiz alışveriş ve harcama yapmayın.

Alkol, sigara, gece hayatından da bütçeniz güçlenene kadar uzak durun.

Sürekli para emen, ölü yatırım gerektiren hobiler değil de, para kazandırmasa bile koyduğunuzu geri alabileceğiniz hobiler ile ilgilenin.

Üniversite bittiğinde sizi istihdam etmek isteyenlerin çokça olacağı bir üniversite bölümüne gitmeyecekseniz okul ile zaman kaybetmeyin.

Okumayı sevmiyorsanız, işe yarar bir bölüm kazanmadıysanız, sırf aileden uzaklaşıp üniversite gençliği hayatı yaşamak için okula gitmeyin.

Mutlaka ticareti deneyin, ticaret bilen bir tanıdık/yakın yanında takılın bir süre. O havayı koklayın, küçük de olsa bir sermaye bulup ticareti deneyin.

Eliniz yatkın ise bir ustalık konusunda kendinizi geliştirmeye çalışın, hatta üniversite okumayacaksanız hiç zaman kaybetmeyin ve karar verdiğiniz bir sektörde bir ustanın yanına girip işi öğrenin.

Birikim yapmayı küçümsemeyin, ben inşaatcıyım, bugüne kadar onlarca daire üretip sattım. Hemen hemen hepsini asgari ücretle çalışan ya da biraz üstü maaş alan insanlara sattım.
0
John Bloor
(18.12.20)
Götüren götürmemiş. O zaman da böyleydi şimdi de böyle. Sana bileciğin köyünden tarla almak mantıksız geliyorsa, onlara da senin şimdi tüh dediğin yatırımlar mantıksız gelirdi. Her zaman bir mücadele var, bu mücadelenin bir kazananı bir kaybedeni var. Bu sürekli olacak. Tek değişken zaman. Geri her şey aynı.
0
Frederick Co
(23.12.20)
bu tespitte baya bir haklılık var, "20 sene öncede böyle diyorlardı" diye yazanlar yanılıyor.
bununla ilgili kerim rota'nın nefis bir yazısı vardı, hatta sözlüğe düşmüştü okumayanlar mutlaka okusun derim;
www.paraanaliz.com

ben ilk işe başladığım 2010-2011 yıllarında 10+ yıl tecrübeli uzmanlar 5bin dolar karşılığı tl maaş alıyordu 5bin!
şimdi ben tecrübe olarak o seviyelere geldim buraya aldığım maaşı yazmayayım ama çok komik bi rakam dolar olarak.
hem TL değere karşı müthiş değer kaybetti, hem de özel sektörde maaşlar reel olarak azalıyor sürekli.
yeni işe başlayanları hiç düşünemiyorum bu durumda.
0
nuisance
(23.12.20)
Bu olay tamamen zamanı yakalamakla ilgili. Mesela çok daha önceye gidelim 70 li yıllarda gurbete gidenler kazandıklarını yine köylerinde tarım arazisi alarak değerlendirdiler. Çünkü bildikleri tek yatırım aracı buydu. Daha sonraki nesil metropollere aktı, fırsatçılık ve acımasızlık ve orman kanunları geçerli idi. Bazıları kazandı çoğu arada kayboldu gitti. Şu anda 40 yaş üzeri olanlar o kuşağın devamı beyaz yaka tabirinin ilk temsilcileri hatta. Çoğu ikini bir dil öğrenemedi böyle bir ihtiyaç duymadı. Bilgi bu kadar ulaşılabilir değildi. Mesleki anlamda tercihler dar ve bu coğrafya ile sınırlı idi.

Günümüzde standart olanın kazanma şansı çok az. Babadan dededen kalma meslekler ve uzmanlıklarla yırtmak kolay değil. Bir çok meslek aslında ölmek üzere olan zanaatlar gibi. Araba diye bir şey bulunmuşken dünyanın en iyi semercisi olmak için uğraşmamak lazım. Topraksız tarım çıkmışken iki dönüm tarladan ne kazanırım şeklinde düşünmemek lazım. Babadan dededen şanslı olmayanlar için biraz vizyon ve cesaret gerekli. Artık ortalama donanımda bir insan için kazanmak daha zor ama fırsatlarda eskisinden çok daha fazla.
0
istege bagli sigortasiz
(23.12.20)
türkiye'nin bu konudaki tek sıkıntısı herkesin başarıyı büyük şehirlerde yakalamaya çalışması. istanbul gibi bir şehrin nüfusu 16 milyon arkadaşlar yazıyla "on altı milyon".

100'bine araba alıp 200bine 2 sene sonra satmanız servet kazanmak değildir 100'bin aldığınızda 100bin+2sene'ye satmak demektir. bir şey kazandığınız yok sadece banka hesabınızdaki sayılar büyümüş oldu. hatta amortisman hesabı ve enflasyonu kattığınızda muhtemelen para kaybetmiş olabilirsiniz.
0
nahtoderfahrung
(23.12.20)
(13)

6 kişinin online oynayabileceği bir oyun...

la traviata
Merhaba.Min. 20 yıllık 6 yazlık arkadaşıyız.Hepimiz farklı şehirlerdeyiz.Belli zamanlarda online görüntülü konuşma yapıyoruz.İstediğimiz şey şu ki,hepimizde bilgisayar/laptop var.Zamanında iskambilinden riskine kadar bir sürü oyun oynuyorduk çocukken yazlıkta.Haftada bir kez bir oyun başında toplana
Merhaba.
Min. 20 yıllık 6 yazlık arkadaşıyız.
Hepimiz farklı şehirlerdeyiz.
Belli zamanlarda online görüntülü konuşma yapıyoruz.

İstediğimiz şey şu ki,
hepimizde bilgisayar/laptop var.
Zamanında iskambilinden riskine kadar bir sürü oyun oynuyorduk çocukken yazlıkta.

Haftada bir kez bir oyun başında toplanalım, maksat sohbet tabii ki yine.

* Hangi platformda yapalım bunu? Bir oyun satın alıp onun networkunde mi?
* Online platformlar yeterli mi?
* Önereceğiniz bir oyun var mı?
* Atıyorum oyun 5 kişiliktir, 1i izlemek durumunda olacaktır, o da kabul.
* Sesli chati nereden halledeceğiz, oyun içinden mi, whatsapptan falan mı?

(Bilgi: 1 kişinin bilgisayarı mac, 5 kişinin windows. Bu düşünülerek cevaplanabilir ama gerekirse o 1 kişi de emektar pc'sini çıkarıp kurabilir)

Ps4'te sadece oyun oynayan birisi olarak bu tarz pc oyunlarına uzağım.

Teşekkürler.
0
la traviata
(15.12.20)
don't starve oynayın. aynı anda 6 kişi oynayabiliyordu galiba.
0
sir gawain
(15.12.20)
arkadaşlığınız sağlamsa among us :)
0
passion rules the game
(15.12.20)
steam'den counter strike veya half life alırsınız, cayır cayır oynarsınız. sesli chat'i de discord üzerinden halledersiniz. biz öyle yapıyoruz genelde.

maksat sadece sohbet ise haxball bile oynayabilirsiniz sesi yine discorddan halledip. sarıyor.
0
roket adam
(15.12.20)
among us.

hem arkadaşlığınızı da test etmiş olursunuz.
0
duyurukullanıcısı
(15.12.20)
Makineleriniz sağlamsa battlefield V alın oynayın. İnanılmaz keyifli oluyor takım ile oynamak.

Ekleme: İletişim için biz skype kullanıyoruz. Ama discord da çok yaygın oyun.
0
battal gemalmaz
(15.12.20)
@roket adam +1

Biz de 30 yaş civarı adamlar olarak covid sürecinde bir süre counter oynadık. Telefonlardan discord grubu kuruyorduk. Oldukça zevkli oluyordu.
0
the coon
(15.12.20)
discord kullanmaya karar verdik, bu cepte tamamdır.

oyunun pahalı olmaması gerekiyor. oyuna çok konsantre olmamız gerekmiyor.
herkes her şeyi kaldırabilecek yaşta ve bilinçte. eğlenceli tipler.

pintipanda'da şimdi uno ve risk gördüm. onlar da olabilir.
among us da bir alternatif oldu.

fps tarzi oyun çok istemiyoruz.

başka öneri?
0
🌸la traviata
(15.12.20)
Masaüstü oyun seviyorsanız steam'de tabletop simulator var, içinde çeşit çeşit masaüstü oyun var, catan falan oynarsınız.
0
kobuzchu kiz
(15.12.20)
Minecraft önerebilirim. Fazla basit geliyorsa modlu minecraftı daha da öneririm. Mesela Tekkit isimli modda petrol, güneş enerjisi, çeşit çeşit makineler falan var. Roket yapıp aya falan gidebiliyorsun. Zevkli bir oyun, özellikle çok kişi ile oynanırsa daha da zevkli oluyor.
0
uyecik
(15.12.20)
Killing Floor. Her türlü bilgisayarda çalışır. Ucuz. Oyuncu sayısı ayarlanabilir (maksimum 6 idi sanırım) Hamachi ile kendi aranızda oyun kurup oynamak çok kolay. Farklı karakterler seçip yardımlaşmak mümkün (biri medic olup diğerlerine yardımcı olabilir mesela)
0
bruce mclaren
(15.12.20)
gameranger üzeriden age of empires oynanabilir. ya da steam'de risk var bedava, o da bayağı eğlenceli.
0
bohr atom modeli
(15.12.20)
risk'in online versiyonu bir nevi, at war: atwar-game.com

yıllar önce 5-6 arkadaş deli gibi oynardık bunu bir ara. inanılmaz keyifliydi. kavga dövüş eksik olmazdı herkes birbirini sürekli arkadan vurduğu için. nefis oyundur, çok fazla detayı olmadığı için baş da ağrıtmaz.
0
der meister
(15.12.20)
rocket league
standart 3vs3
oyun içi konuşma/yazışma seçenekleri var.
epic games store üzerinde ücretsiz ancak mac desteği bitmiş.
0
late viper
(15.12.20)
(2)

rusça bilenler

sir gawain
burada ne yazıyor?https://eksiup.com/p/jy447084jdh3
burada ne yazıyor?

eksiup.com
0
sir gawain
(15.12.20)
хочу на пенсию, брось все эту штуку и бумагу в урну.
гарольд, 70 лет. сантехнчк стажем

emekli olmak istiyorum, o şeyi ve kağıdı çöpe at.
Harold, 70 yaşında. tesisatçı deneyimi

yandex çevirinin yalancısıyım...
0
MtKrt
(15.12.20)
"artık emekli olmak istiyorum, bu geyiği ve bu kağıdı artık bir kenara bırakın. harold, 70 yaşında, deneyimli tesisatçı"

bu amca "hide the pain harold" ismiyle meme oldu. onunla ilgili bir şaka. yani artık bu geyiği bırakın (tam anlamıyla "mezara koyun"), bana rahat verin, ben bıktım diyor. bunu da yine kendisi demiyor muhtemelen, işin üzücü kısmı o. adamcağıza cidden bi rahat vermediler meşhur olduğundan beri.
0
der meister
(15.12.20)
(3)

1200 Vuruş Nasıl Hesaplanır?

paramolacak
Merhaba,Boşluklar dahil 1200 vuruşlu bir hikaye yazmam gerek, ben bunun vuruş sayısını nasıl hesaplayacağım? Google amcaya sordum, wordde ki sözcük sayımına falanda baktım ama kafam bu saatlerde bilalinho gibi valla. Şunu şu garibana bi anlatsanız ya size zahmet.Burada yazan boşluklu kısmı 1200 olun
Merhaba,

Boşluklar dahil 1200 vuruşlu bir hikaye yazmam gerek, ben bunun vuruş sayısını nasıl hesaplayacağım? Google amcaya sordum, wordde ki sözcük sayımına falanda baktım ama kafam bu saatlerde bilalinho gibi valla. Şunu şu garibana bi anlatsanız ya size zahmet.

Burada yazan boşluklu kısmı 1200 olunca mı olacak istenilen ?

Edit: Fotoğraf yüklendi
0
paramolacak
(13.12.20)
Boşluklar dahil ne yazarsan sanırım. Hesaplayan siteler var
0
olaylar olaylar
(13.12.20)
wor'deki sözcük sayımı kısmında yazar. vuruş karakter demek. sözcük sayımı kısmında boşluklu/boşluksuz gibisinden detaylı açıklama olması lazım. ben hep oradan bakıyorum.
0
der meister
(13.12.20)
1.151 olan 1.200 olacak işte.
0
himmet dayi
(13.12.20)
(21)

nasil geciyo haftasonu karantinalari

palmtree
Neler yapiyosunuz cok merak ediyorum. Kime sorsam hep bir verimli gecirme laflari, online egitimler, sporlar, hobiler girla ama pek inandirici gelmiyo acikcasi. Hic kimse sadece yiyip icip yatmiyo mu mesela? Benim mesela motivasyonum tamamen bitti bu isler icin artik, pandemi kosullari ciddi zorluyo
Neler yapiyosunuz cok merak ediyorum. Kime sorsam hep bir verimli gecirme laflari, online egitimler, sporlar, hobiler girla ama pek inandirici gelmiyo acikcasi. Hic kimse sadece yiyip icip yatmiyo mu mesela?
Benim mesela motivasyonum tamamen bitti bu isler icin artik, pandemi kosullari ciddi zorluyor beni son zamanlarda. Sizi merak ediyorum, yalniz miyim bu konuda?
0
palmtree
(12.12.20)
Kahvaltı
Ekşi Sözlük
Ekşi Duyuru
Youtube
Counter Strike
Football Manager

ve sıfır bilumum faydalı iş
0
paramolacak
(12.12.20)
sadece internette geziniyor ve tuvalet, yemek gibi zorunlu ihtiyaçlarımı karşılıyorum.
0
candide
(12.12.20)
Maalesef çalışmak zorundayım. Yaklaşık 1 aydır içimde bir sıkıntı var. Yasaklar olmasa da gezmeyi seven bir insan değilim ama arkadaşlarımla buluşup(en azından evde) kafa dağıtmaya ihtiyacım var ama yasaklar var. İşten eve, evden işe.
0
bitchesaintshit
(12.12.20)
Yiyip içip yatan azınlıktan biri benim :/ Gerçekten inanılmaz boş geçiriyorum günlerimi bir süredir, bunun da farkındayım ama değiştirmek için bir şeyler de yapamıyorum. Mayıs ayında pandemi yine erteletmezse hayatımda büyük değişiklikler olacak. Sadece mayısa kadar gün öldürüyorum.
0
ms brownstone
(12.12.20)
bu aralar oyun
0
Tochinoshin
(12.12.20)
kahvaltı
youtube /ekşi/twitter/instagram
oyun/kodlama
akşam maç var
sonra evde muhabbet ya da arkadaşlarla facetime falan
0
ayin yazari
(12.12.20)
Böyle dönemlerde Football Manager oyununu açınca zaman kavramı kendiliğinden kayboluyor zaten çok güzel zaman geçirtiyor.
Bunun haricinde az yemek yemeye çalışıyorum, günlük belirlediğim belirli bir kitap okuma sürem var onu tamamlıyorum.
0
murtiii
(12.12.20)
Asiri yogunum, asiri calisiyorum. O yuzden benim cogunlugu is olmakla birlikte;

Is
Kitap okumak
Dizi izlemek
Ev isleri (temizlik bulasik yemek vs)
Duzenli spor
Ara sira da mini egitimler

Verimli geciriyorum ama
0
mor oje
(12.12.20)
Fl studio
Pugb
YouTube
Sözlük
Yemek
Yatmak
0
olaylar olaylar
(12.12.20)
verimli yaşayan insanların pü allah belasını versin çok affedersin, ben o noktadayım artık.

güya erasmus'tayım. hiçbir şey yapamıyoruz. odadayız işte bütün gün. sadece dışarıda yürüyüş (iki kişi yan yana, daha fazlası yok) ve süpermarkete gidiş mümkün.

dönem muhtemelen çöp oldu. hiçbi şey yok. bomboş, bombok. kendimi geliştirmeyi geçtim ben hayata güçlükle tutunuyorum. o yüzden merak etme ben tam olarak söylediğin şeyi yapıyorum - bi işim var işte online yürüttüğüm, hayata bağlayan tek şey o. dizi izliyorum, maç izliyorum, öküz gibi yiyorum, yatıyorum vs. bomboş bir hayat. yakında ölürüm muhtemelen.
0
der meister
(12.12.20)
Marttaki dönemde dediğiniz gibi bir şeyler yapmaya çalışıyordum ama bu dönem beni de ciddi zorluyor psikolojik olarak. Sabah uyan, dizi izle, kitap oku, müzik dinle, sohbet et, yemek yap, film izle seklinde geçiriyor benimki de. Kitap okumayı, film izlemeyi vs kendimi geliştirmeye yonelik ekstra aktivite olarak görmüyorum zira benim rutinim böyle.

Ama kendimizi geliştireceğiz diye sürekli uğraşmak zorunda degiliz; dönem dönem kendimizi iyi hissetmeyebiliriz. Öyle durumlarda ara vermek, sadece istediklerimizi yapmak da önemli.
0
fraise
(12.12.20)
Aile evinde olduğum için berbat geçiyor maalesef. Pandemiye denk gelmekten daha beter bir şey varsa o da pandemiye aile evinde denk gelmek olur sanırım.
Kitap okuyorum eskisinden daha çok. Tek artısı bu oldu, genel olarak Mart ayından bu yana.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(12.12.20)
Eşimle birlikte evdeyiz. çalışma izinlerimiz var, ancak çalışmak gerekmedikçe evde kalıyoruz. evde de zaman dizi&belgesel izlemekle geçiyor. yalnız değilsiniz yani...
0
amelie poulain
(12.12.20)
Öğrenciyim. Hafta içinden tek farkı canlı derse girmemek ve 12'ye kadar uyumak. Bir de mutfağa girip bir şeyler yapıyorum bazen, iyi oluyor.
0
black holes in the sky
(12.12.20)
sabah kalkıp kahve+ bişiler izleme
biraz kitap okuma
kahvaltı
powernap
duş
kitap okuma
dizi film
akşam yemeği
sohbet muhabbet
0
megacracker
(12.12.20)
yiyip içip yatıyorum. netflix ve ev işi de var.
ama bu hafta sonunu daha doğrusu bugünü çok verimli geçireceğim, çok faydalı şeyler yapacağım. biram ve şarabım hazır, onları şişeleyeceğim :)
not: evden çalışmıyorum, işe gidiyorum, iyi ki de gidiyorum.
0
pati
(12.12.20)
kitap+müzik+film+dergi+gazete+müzik (enstrüman çalma)+ağırlık kaldırma+kanepede uzanma+sosyal medya

bunlardan bir karışım. bazen bazıları sıfır olabilir.
0
tabudeviren
(12.12.20)
süper geçiyor, giresun'da dağ başı bir yerde bağ, bahçe işlerimle uğraşıyorum. kısıtlama yok, maske yok. akşam da kuzinemi yakıp keyif çayı içiyorum.
0
her şey
(12.12.20)
aşırı sıkılıyorum, öyle böyle değil.
0
dnzy 1
(15.12.20)
öğlen 9 gibi kalkınca bi kahve.
netflix veya youtube karşısında eliptikte yarım saat ter idmanı.
kahvaltı
netflix, youtube (duyuru'ya amelie'deki dilenci gibi haftasonları girmiyorum)
öğlen yemeği
ağırlık idmanı (cumartesi çekiş günü, pazar bacağa denk geliyor genelde)
akşam yemeği
netflix, youtube kapanış.
0
onemoremile
(15.12.20)
kahvaltı
dota2
house md
kahve arası
fm
akşam yemeği
dota2
evlilik için ıvır zıvır bakma
fm 20
house md
yatış
0
drako
(15.12.20)
(8)

saç tıraşına 30 liradan az veren var mı?

Tochinoshin
varsa başka berberleri keşfe çıkacağım mahalle arası falan. hiçbiri istediğim gibi kesmiyor zaten cebimden az çıkar en azından.
varsa başka berberleri keşfe çıkacağım mahalle arası falan. hiçbiri istediğim gibi kesmiyor zaten cebimden az çıkar en azından.
0
Tochinoshin
(12.12.20)
25 Ankara
0
ankarakecisi
(12.12.20)
30 dan aşağı zor. istanbul'da normal fiyat 30-40 civarı. 20-25 e yapan yerler çok kötü kesiyor.
0
dekart
(12.12.20)
ağustos sonunda ankara'da 20 verdiğimi hatırlıyorum ama maalesef çok kötüydü. tenten gibi saçımın ön tarafı dikeldiydi, çok salak görünüyordu. talatpaşa bulvarı, eski ziraat bankası'nın çaprazındaki berber.
0
der meister
(12.12.20)
70 liraya a101 den makine aldım cillop gibi tavsiye ederim
0
paramolacak
(12.12.20)
15 tl ye sadece makine ile 3 numara yapiyorlar.
min 30 tl istanbulda duzgun tras.
0
müptezel dostoyevski
(12.12.20)
since 2003
saç + sakal + yıkama 25 tl
15 günü geçmez giderim.
istanbul
0
seyduna6687
(12.12.20)
Bu Pandemi en çok bu konuda yaradı bize bir ara berberler açılmadı biz de internetten bir makine sipariş ettik. Kesim işini de tutturduk. Deneye yanıla öğrendik zaten eşim hep 2 numara kestirirdi. Valla hep hijyenik oldu hem de ayda 2-3 kez 30 ar lira vermekten kurtuldu.
0
kirmizipilotkalem
(12.12.20)
girmeden pazarlık yap. ucuz yapan yerler var. ben de saç sakal yıkama 30 veriyorum. adama borcum ne kadar diye sormuyorum ama direkt veriyorum sadece.
0
jelly bear
(12.12.20)
(7)

Cok kisa ingilizce sorusu

freedonia
Cumle su (gazeteden): Phil Neville's side had tonight been scheduled to play a friendly against Norway at Bramall Lane but Covid issues saw it cancelled. "Covid issues saw it cancelled" cok garip bir cumle gibi geldi ya. Nasil bir yapidir bu, nasil ceviririz?
Cumle su (gazeteden): Phil Neville's side had tonight been scheduled to play a friendly against Norway at Bramall Lane but Covid issues saw it cancelled.

"Covid issues saw it cancelled" cok garip bir cumle gibi geldi ya. Nasil bir yapidir bu, nasil ceviririz?
0
freedonia
(11.12.20)
Neden oldu anlamında kullanılmış. Haber başlığı olduğu için böyle saçma gelen cümleler kurulur.
0
catch the arrow
(12.12.20)
covid sebebiyle iptal edildi
0
der meister
(12.12.20)
daha once gordugum bir tabir degil, bu cumle anadili ingilizce olmayan bir ulkenin gazetesinden mi? bana biraz chicken translate gibi geldi.
0
cooperr
(12.12.20)
çok kullanılmayan bir kalıp. anlamı yazılmış zaten. chicken translate değil. sanırım en yaygın kullanımı mesela işyerinde müdür veya askerde bir üstün "yapılmasını sağla" diyecekse "see it done" diyebilir. bu haliyle çok kesin bir emirdir. yapmazsan götünü keserler. :)
0
kalifiye balta sapi
(12.12.20)
@catch the arrow haber basligi degil ya normal cumle iste.
@cooper Ingiliz gazetesi Metro'dan
0
🌸freedonia
(12.12.20)
got it cancelled'la aynı anlama geliyor herhalde. kelimenin ilk anlamına takılı kalmamak lazım.

şuna yakın olabilir mesela anlamı:

3 Experience or witness (an event or situation)
‘I shall not live to see it’

3.1 Be the time or setting of (something)
‘the 1970s saw the beginning of a technological revolution’

ya da:

6 [no object] Ensure.
‘Lucy saw to it that everyone got enough to eat’

şuradan baktım: www.lexico.com
0
curious mind
(12.12.20)
Cozduk galiba. have sth done, get sth done lar vardi causative denen yapi. Onu See ile yapmis sanirim. Ertelettirdi gibisinden.

see'yi (MAKE CERTAIN) anlaminda kullanmis o dogru sanirim. see verb (MAKE CERTAIN)

C2 [ + (that) ]
to make certain that something happens:
The receptionist said he'd see (that) she got the message.
UK See (that) you're ready by five, or there'll be trouble.
0
🌸freedonia
(12.12.20)
(27)

İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteden kaçar arkadaşınız kaldı?

ms brownstone
Yakınlık derecenizi ve yaşınızı da belirtirseniz çok güzel olur. Ben ilkokul ve ortaokulu farklı yerlerde okudum ve görüştüğüm bir kişi bile yok bu ikisinden. Liseden de sadece bir arkadaşım var görüşüyoruz diyebileceğim ama onunla da saçma bir ilişkimiz var. Bazen aylarca konuşmuyoruz ama bir anda
Yakınlık derecenizi ve yaşınızı da belirtirseniz çok güzel olur.

Ben ilkokul ve ortaokulu farklı yerlerde okudum ve görüştüğüm bir kişi bile yok bu ikisinden. Liseden de sadece bir arkadaşım var görüşüyoruz diyebileceğim ama onunla da saçma bir ilişkimiz var. Bazen aylarca konuşmuyoruz ama bir anda karar verip Fransa’ya tatile gittiğimiz de oldu. Tatilden sonra yine 6-7 ay hiç görüşmedik. Yüzeysel sayılabilecek bir ilişkimiz var yani. Üniversiteden de sadece 2 arkadaşım var düzenli görüştüğüm ki bu ikisi de yıllardır en yakınım olan kişiler. Sürekli arayıp sorduğum sadece bu iki kişi kaldı okul yıllarımdan.

Aslında liseden ve üniversiteden birkaç kişi daha vardı ara ara telefonda konuşup aynı şehirde denk gelebilirsek görüşmeye çalıştığımız ama sebebini bilmediğim bir şekilde hiçbirini arayıp sormaz oldum ve haliyle kimse kalmadı.

Bazen çok uzun yıllardır arkadaş olan insanları görünce kendimi sorguluyorum neden kimseyle ilişkimi devam ettiremiyorum diye ama bir yandan da istemiyorum çevremde fazla insanı. Köklü ve güzel birkaç arkadaşlığım daha olsa güzel olurdu ama üşeniyorum galiba birilerini arayıp sormaya ya da başkalarının da hayatlarıyla ilgilenmeye. Diğer insanların bu konularda nasıl olduğunu da merak ettim. Siz nasılsınız bu konuda? Var mı böyle eski güzel dostluklarınız yoksa benim gibi misiniz siz de?
0
ms brownstone
(11.12.20)
Sıfır, sıfır, sıfır ve sıfır.
0
elorelia
(11.12.20)
0. Aynı insanı senelerce çekemiyorum.
0
ruhen hastayim ben
(11.12.20)
Üniversiteden 3 yakın arkadaşım var; biri en yakin arkadasim hatta. Liseden yok, ortaokuldan görüştüğüm 2-3 kişi var ama farklı bir ülkedeyim artık; çok göremiyorum o yüzden.

Erkek arkadaşımın en yakın arkadaşları üniversiteden; 20 yıla yaklasiyorlar. Bu tamamen denk gelmeyle ilgili bir durum ama bana kalırsa. Ben de is yerinden hiç arkadaş edinemiyorum mesela.
0
fraise
(11.12.20)
İlkokul ve ortaokuldan 2 tane ikisi de aynı kisiler. Numaralarımız var. 3 sene önce buluşmuştuk. Şimdi hiçbirimiz sormuyoruz.

Liseden 2 kişiydi 1' e indi. O biriyle de her fırsatta görüşür buluşur ya da konuşuruz bir şekilde.

Üniversiteden 5-6 kişilik bir arkadaş grubuyuz. Hepimiz dağıldık başka şehirlere ama her fırsatta görüşüruz birbirimizin şehrine gidince. Zaten bunlardan ikisi en yakın iki arkadaşım sayılır. Şu an bile wptan bir şeyler yazıyorlar.

Valla arkadaşlık da emek istiyor diğer birçok şey gibi. Karşıma farklı zamanlarda farklı yerlerde çok sağlam insanlar çıktı. Onlar da beni hayatlarında tutmaya gayret etti ben de onları. Ben arkadaşlık ilişkilerinin kişinin karakteri ile ilgili önemli veriler sunduğunu düşünüyorum.

Edit: 26 yaşındayım.
0
Amaranta ursula
(11.12.20)
orta okuldan 4
liseden 7
üniden 35 kadar
0
ankarakecisi
(11.12.20)
Liseden bir arkadaşım var ama gerçekten yılda bir konuşuruz. Başka ülkede yaşıyor, buraya geldiğinde görüşürüz, hiç zaman geçmemiş gibi muhabbet ederiz. Sonra evine döner hiç konuşmayız. Üniversiteden de arkadaşlarım var birkaç tane ama çok yakın değiliz. Bir derdim olsa onlara gitmem, onlar da bana gelmezler. Tanıdıklık ile arkadaşlık arasında bir durum gibi biraz.

Ben de bazen istiyorum keşke çocukluktan beri gelen, beni kendimden daha iyi tanıyan gerçek bir dostum olsaydı diye. Ama ben de sizin gibi üşengeçlikten kaybediyorum hep. @Amaranta ursula'nın dediği gibi emek istiyor bu işler. Bir de öyle bir insan çıkmadı karşıma hiç.

Hepsine sıfır diye arkadaşlara ek soru: Şimdiki arkadaşlarınızla nasıl tanıştınız?
0
peki madem
(11.12.20)
26 yaşındayım, hala üniversite üçüncü sınıftayım.

liseden bir arkadaşımla lise sonrasında da görüşmeye devam etmiştik, tıpkı senin gibi birlikte yurtdışına falan bile çıkıp konsere gitmiştik vs... belki iki yıl olmuştur, "slm kanka nabıyon" dışında muhabbetimiz yok. o bile en son altı ay önce olmuştur belki. çünkü farklı ülkelerde yaşıyoruz artık, bağ tamamen koptu maalesef. yazsam ne yazacağımı bilmiyorum, öyle bir durum.

üniversiteden çok yakın bir arkadaşım var. aynı bölümdeydik, o sonradan bırakıp gitti ama mesafelere rağmen yazışır ve görüşürüz.

ama sürekli görüştüğüm, bana bir şey olsa 1-2 gün içinde şüphelenecek tek insan sevgilim ve ailem sanırım. öyle beni bir süre ortalıkta görmese "ne oldu acaba?" diyecek bir tane bile arkadaşım yok, iletişimimiz kısıtlı olduğu için bir ay haber alamasa kimse merak etmez.
0
der meister
(11.12.20)
ilkokul ve ortaokul sıfır. liseden 5-6, üniversiteden 4. 24 yaşındayım.
0
candide
(11.12.20)
Ø
0
zagrebingözleri
(11.12.20)
filteria
(11.12.20)
Yaşım 38 olmak üzere. Eğer akşam akşam unuttuğum yoksa (ki sanmıyorum):

İlkokul:
• 0

Ortaokul:
• 1 tane en yakın arkadaş.
• 2 tane çok yakın arkadaş.
• 10 kadar yıllar Facebook sayesinde tekrar irtibat kurup yakınlaştığımız, sık buluşup goygoy yaptığımız ama şehir değiştirdiğim için ancak memlekete döndüğümde görüşebildiğim, Whatsapp'ta çok aktif kullanılan bir grubumuzun olduğu arkadaş grubu.

Lise:
• 1 - Ama ortaokul ve liseyi aynı yerde okuduğum için aslında üst maddeyle birleşik. Lisede okula gelip yeni tanıştıklarımdan bahsediyorum. Çok yakın değiliz. Aslında lisede 7/24 sürekli eküri gezip aramızdan birinin karşı cins olması nedeniyle adımızın çıkacağı kadar yakın olduğumuz 4'lü bi grubumuz vardı ama maalesef zaman içerisinde uzaklaştık.

Üniversite:
• 3 - Hepimiz farklı şehirlerdeyiz ama aynı şehirde olunca görüşüyoruz.
0
kalifiye balta sapi
(11.12.20)
s ı f ı r
0
debian
(12.12.20)
Lise öncesi sıfır. Lisede 10 kişilik bir arkadaş grubuyduk hala görüşüyoruz. Okuduğum lisede hala herkes arkadaş ama en kalabalıklardan biri biziz sanırım.

Üniversiteden 5.
0
jazzabel
(12.12.20)
Aktif görüştüklerim: İlkokul-1, Lise-3, Üniversite-1 sadece yakın arkadaşlarım tabi. Orda burda görüp selamlaştığım ya da arada bi storysine falan cevap atıp lafladıklarım değil
0
eatpraylaw
(12.12.20)
35 K. İlkokul sıra arkadaşımla hala görüşüyoruz.ikiniz de evlendik yakın oturuyoruz sık sık ailece görüşürüz.
Ortaokuldaki kankalarım birbirleriyle evlendiler hala görüşüyoruz benim için süper oldu bi kerede ikisini birden görüyorum.

Aslında tüm ilkokul ve ortaokul arkadaşlarımı sık sık görüyorum. Herkes hala aynı semtte oturuyor.
Liseden herhangi birini yolda görsem tanımam.
0
suicides underground
(12.12.20)
38 e
-orta-lise = sıfır
üniden 3 beş kişi var. onlarında bazıları çıkar ilişkisi işte, bana işleri düştüğü için arar sorar o da olmasa beni aramazlar biliyorum. çocukluktan beri ayrılmadığım bir çok arkadaşım var belki de onlara sebep okuldakiler falan öyle zaman geçirmelik yani.
0
seyduna6687
(12.12.20)
32 E. Lise arkadaş grubumdan aynı şehirde olduğumuz 3 kişiyle düzenli görüşüyorum. Diğerleri istanbul göçtüğü için koptuk biraz. Üniversiteden 2 kişiyle irtibat halindeyim. Biri çok yakın arkadaşım zaten.
0
the coon
(12.12.20)
AA anket ne güzel
Mahalleden 2
İlk okul 0
Orta okul 0
Lise 4
Üniversite 0
0
allah yazdiysa bozsun
(12.12.20)
Ilkokul: 6-7 kadar (pek sik gorusmeyiz ama arkadasiz)
Orta: ilkokulla ayni ekip
Lise: yok
Unv: 4-5 ama benim daha cok universite disi, sosyal cevremdendi arkadaslarim
0
mor oje
(12.12.20)
ilkokul 0
ortaokul 2
lise 3
üniversite 2-3

Önceden bu sayı çok daha fazlaydı. Evlenenler bir şekilde buharlaşıyor galiba. Bir çoğu ile hiç görüşmemeye başlıyoruz. Bir kısmında ise ikinci katip seviyesine çekiliyor muhabbetler. Ortaokul yıllarından kalan arkadaşlarım da evli ancak onlarla aile üyesi gibiyiz şimdilik eşleri aforoz etmediler beni.
0
istege bagli sigortasiz
(12.12.20)
İlkokuldan 1, ortaokuldan 1, liseden 0, üniversiteden 4 (o da zamanla 1-2'ye düşer) hepsi yakın derecede. Zaten yakın olmadıklarımla da laf olsun diye görüşmeyi sevmediğimden kopuyorum direkt.
Yaş 28
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(12.12.20)
28 yaşındayım.
İlkokul 1 (Aynı zamanda ortaokul arkadaşım) Ayda 1 görüşürüz.
Lise 5 Yılda 2 görüşürüz.
Üniversite 2 3 yılda bir görüşür, ayda bir telefonlaşırız.

Bu sayı aslında daha fazlaydı ama son 4 yılda evlenenler ortadan kayboldu veya iş güç derken uzak mesafelere gittiler.
0
Anthony McCarten
(12.12.20)
ilkokul ortaokul kesinlikle sifir. hayatimin en kotu donemiydi ve butun sinif arkadaslarima nalet etmisimdir.
liseden 2 kisi ile iletisim halindeyim. gerci 1 diyelim daha dogru olur.
universiteden 8-10 falan.
0
hot potato
(12.12.20)
Ilkokul-ortaokul-lise: 0
Universite: 2
Yuksek lisans: 2

32/K
0
instant crush
(12.12.20)
32 Erkek kişisi olarak

İlkokul 2 kişi. Birinin ikizi var. Onu saymadım. Öyle çok sık görüşmüyoruz ama arada yazışıyoruz.

Liseden 1 kişi. Arkadaş evlendi. Geçen haftalarda da baba oldu. Bununla görüşüyordum sıksık. Evlenince ve pandemi nedeniyle yalan oldu.

Üniversiteden var bi 5 - 6 kişi. Çoğu evlendi. Bekar 2 kişi kaldık. arada yazıştığımız oluyor. Biriyle de senede 2 defa konuşuyoruz. Bu kadar.

Ulan tek değilmişim. Bi kendim sanıyordum arkadaşsız takılan.
0
put it in your appropriate place
(12.12.20)
ilkokul, ortaokuldan kalmadı. öncesinden kalan çocukluk arkadaşlarım var. liseden arada bir konuştuklarım var.

üniversiteden 4-5 tane var.

25/K
0
muslugubozukhayrat
(14.12.20)
0-0-0-2

üniversiteden iki kişi var, onlardan biri evli. çok nadir görüşüyoruz, karısından izin alamıyor :D

öbürü de başka şehirde (ankara).
hiç görüşmüyorum.. o yazıyor.
0
tabudeviren
(18.12.20)
(8)

Hayalleriniz, Hedefleriniz ve Arzularınız önümüzdeki sene ve seneler

put it in your appropriate place
Yeni yıla girmek üzereken Hayalleriniz, Hedefleriniz ve Arzularınız ne durumda? Senelik olur, uzun vadede olur.Sabah 8 akşam 5 masa başı kurumsal firmada çalışıyorum, sene sonunda 7 yıl bitmiş olacak.Yaş düz hesap 32. Şahsen 40 yaşıma geldiğimde `düz klişe bir beyaz yakalı tipi` olmak istemiyorum. A
Yeni yıla girmek üzereken Hayalleriniz, Hedefleriniz ve Arzularınız ne durumda? Senelik olur, uzun vadede olur.

Sabah 8 akşam 5 masa başı kurumsal firmada çalışıyorum, sene sonunda 7 yıl bitmiş olacak.

Yaş düz hesap 32. Şahsen 40 yaşıma geldiğimde düz klişe bir beyaz yakalı tipi olmak istemiyorum. Aylar sonra bugün ofise gittim, bir dertlendim yav.

Geriye dönüp baktığımda iyi bu hayatı yaşadım diyebileceğim bir hayat istiyorum kısaca. Bir şeyler yapmaya da çalışıyorum.


Kitap okuyan biriyim. Sene 2017 filan. Yaş 28 o zaman. Dedim 35 olduğumda, sahip olduğum tek şeyin kitaplar olmasını istemiyorum. Nitekim de olmadı. Birkaç sene içerisinde elimden geldiğince yaptım bir şeyler. İşte yurtdışı gezmesi olsun, İngilizce olsun, sinmeası tiyatrosu.


Bu sene yalan oldu. Gene bir şeyler yaptım ama ne bileyim, geçen seneyi özlüyorum.

Seneye neler yapabilirim bilmiyorum. Spora gitmek en büyük niyetim. Konuşma bozukluğum var. R, L ve Y harflerine dilim dönmüyor. Pandemi azalırsa bu ikisine odaklanabilirim.

Sizin neler?
0
put it in your appropriate place
(09.12.20)
ana işinden sonra ikinci bir iş öğren. eski sscb eğitim sistemi. ve bu ülkeden nasıl gidebiliyorsan git. 55 yaşındaki yazar tavsiyesi
0
ankarakecisi
(09.12.20)
beyaz yakayım ama kot pantolon tshirt ile işe giden versiyondan, iş beni sıkmamakla beraber 45 yaşımdan sonra dayanabileceğimi sanmıyorum. onun için 45-50 yaş arası için premium tesisat işi yapan şirket kurma hayalim var. sözleşme ile çalışacağız en temiz ve en hızlı işi yapacağız :) şu an da evde elektrik hariç tesisat anlamında kendi başıma yapamadığım hiç bir şey yok, bilgiyi genişletmek için senelerce antreman yapacağım.

kısa dönem hedef ise pandamı sonrası avrupada aynı sene 4-5 büyük rock festivaline katılmak.
0
ludwig boltzmann
(09.12.20)
35'e gelmeden borsadan, çalışmama gerek kalmayacak şekilde gelir sağlamak ve bir veterinerde çalışmaya devam etmek.
0
Amory Lorch
(09.12.20)
ben de beyaz yakayım, teknik bir iş yapıyorum. bizim sektörde (it) acayip büyük bir potansiyel ve para var, bu alanda ilerlemeye çalışıyorum. onun dışında hobi olarak video çekmeyi öğrendim bu sene, bir sürü kitap okudum, spor yapıyorum bisiklet sürüyorum, gezmeyi seviyorum, yazmayı seviyorum. covid öncesi dönemde bol bol gezdim, bir sürü anı biriktirdim, video foto bir sürü şey var. yani genel olarak böyle gitse okeyim yav.

benim tek derdim sevdiklerimin yaşlanması ve onları kaybetmek, onlara güzel bi hayat yaşatmak, onun dışında pek bi şey kafama takılmıyor hayatımla ilgili.
0
roket adam
(09.12.20)
0 hedef, 0 arzu, 0 hayal olarak 2020'yi uğurlayacam.

Bu sene pandemiden bağımsız olarak üstümden geçti.

Bir ton hobim var, uğraş istesem bulur yaparım. Ama keyif almıyorum. Motivasyon diye bir şey kalmadı. Bayağı depresyondayım. Alışverişe falan sarmamdan belli. Sürekli bir şey almak istiyorum ama malum her halt zamlandı.

En son gittim Grogu oyuncağı aldım. Canım sıkıldıkça kafasına vuruyorum, force çekiyor. :p

Yaş 32, iki aya 33 oluyorum. Hayatı kaçırmışsım gibi.

Bu ara popüler olan söylem halimi özetliyor ya. İncinmişim. :D
0
faith no more
(09.12.20)
26 yaşındayım. bir şey kalmadı açıkçası. hep hayal kurdum, hep bir şeyler istedim, en depresif zamanımda bile bir şekilde ümidim vardı. yıllar içinde sürekli başa sardığımı görüyorum. yeni yıldan hiçbir beklentim yok. eğer ölmeyeceksem sanırım sağlıklı olmayı dileyebilirim, çünkü sağlıksız olmak gerçekten zor ve üzücü olmalı. sağlıklı olmak bile yeterince lüks zaten benim için, fazlasını beklemiyorum. beklemek de değil mesele zaten, olmayacağını biliyorum. annem ve kardeşim üzülmeyecek olsa ölmeyi isterdim belki. sıkıldım. bir yere varamıyorum. o yüzden bir şey beklemiyorum artık.
0
der meister
(10.12.20)
Düşününce kabaca iki isteğim var. Birincisi ABD'de sevdiğim bir işi yaparak yaşamak. İkincisi de kendi işimi kurabilmek. Artık 40 yaşında mı olur, hiç olmaz mı, orasını bilmiyorum. Sevdiğim şeyleri hedef hâline getirerek onları değersizleştirmem. Film izlemeyi seviyorum ama bir tane bile izlenecek filmler listesi yapmadım bugüne kadar. Bazı şeyler sırf hayat güzel olsun diye yapılmaz bence.
0
dissendium
(10.12.20)
2020 koronadan bağımsız olarak üstümden geçti +1
Yine de çok şükür sağlıklıyım ve işim var.

Hedef: minnoşumla daha da çok gezmek, biraz daha uzak yerlere gidebilmek. Kışlık ekipman edinip kışın da kamp yapmak. Yabanilik yapmamak ve insan içine karışmak için kendimi zorlamak.

Arzu: kafama göre biriyle tanışsam, hatta ilk görüşte aşık olsak fln, güzel olurdu.

Hayal: lotoyu tutturup istifa etmek :/
0
pati
(10.12.20)
(26)

En sevdiğiniz mevsim hangisi?

dissendium
En sevdiğiniz mevsim hangisi ve neden?Ben kasım ve aralık aylarında yazı özlemeye başlıyorum. Yazın çok sıcak havalarda yaz bitse de kurtulsak dediğim oluyor ama yine de en sevdiğim mevsim yaz.
En sevdiğiniz mevsim hangisi ve neden?

Ben kasım ve aralık aylarında yazı özlemeye başlıyorum. Yazın çok sıcak havalarda yaz bitse de kurtulsak dediğim oluyor ama yine de en sevdiğim mevsim yaz.
0
dissendium
(09.12.20)
Gençken kışcıydım yaşlandıkça yazcılığa kaydım.
0
angelus
(09.12.20)
ilkbahar.

ama o beni pek sevmez.

not. bahar alerjisi
0
AlsterWasser
(09.12.20)
kış.
sonbahar da iyi sayılır.
yağmurlu havalar dışında güneşli ve soğuk havayı da çok severim.
0
blatta hiberna
(09.12.20)
25-30 derece arası güneşli nemsiz hava severim. haziranda yağmur yağıyor temmuz çok sıcak oluyor o yüzden mevsim adı veremiyorum
0
owaki
(09.12.20)
etik sebeplerle yaz (bir sürü insan aç, kışın şartlar zor, yolda işte güçte bir sürü insan var), bitki böcek seven insan olarak bahar ama içten içe sonbahar kış. son bir kaç yıl doğru dürüst kış göremedikçe özlemim arttı galiba. pc'de kardan kıştan kırılan karakterleri oynuyorum, novy urengoy'da yaşayan bir arkadaşım var arada havayı soruyorum resim istiyorum. bir de geceleri severim, çıplak gözle yıldız gözlemi yaparım, kış gökyüzündeki takımyıldızlar daha ilginç geliyor bana.
0
engelbert humperdinck
(09.12.20)
ilkbahar. kendime geliyorum. güzel anılarımın çoğu ilkbahar aylarından.
0
black holes in the sky
(09.12.20)
yaz çünkü hava güneşli, aydınlık ve sıcacık. günler uzun, hava geç kararıyor. akşamları sıcak havada elini koluna sallaya sallaya istediğinizi yapmak, dondurma yemek falan çok güzel ve rahatlatıcı. yaz insana yaşam enerjisi veriyor.
0
rose parks
(09.12.20)
Aslında yaz dışındaki üç mevsimi de ayrı ayrı seviyorum. Her sonbahara ve kışa girişte pinterest kurcalayıp bu iki mevsime hayran kalma huyum var senelerdir. Ama tabii kış hiçbir zaman pinterest’teki gibi geçmiyor ve kışın sürekli aklım sokakta yaşayan hayvanlarda oluyor. Son birkaç senedir doğanın da en güzel renklere büründüğü sonbahar bir adım önde diyebilirim bu yüzden.
0
ms brownstone
(09.12.20)
Ben direkt Mayıs ayını seviyorum. Ne soğuk ne de çok sıcak.
0
himmet dayi
(09.12.20)
yaz. cunku fakirim.
0
misterturist
(09.12.20)
sonbahar. benim için hep yeni başlangıçların habercisidir.
0
theseachange
(09.12.20)
en sevdiğim mevsim açık ara kış.
en sevmediğim mevsim yaz.
ilkbahar ve sonbahar aynı seviyede.
sıcak havalarda dışarı çıkmak bile istemiyorum.
ekim-kasım-ocak-şubat-nisan-mayıs en sevdiğim aylar.
0
seyduna6687
(09.12.20)
soguk ve karli geciyorsa kis.
0
der meister
(09.12.20)
ilkbahar mayıs <3
0
hazen
(09.12.20)
Yaz <3 <3 <3
0
pati
(09.12.20)
Daha önce benim açtığım ankette kış kazanmıştı. Ben sonbaharcıyım.

www.eksiduyuru.com
0
rahip janick
(09.12.20)
artık olmasalar da ilk ve son baharlar
0
naksidil
(09.12.20)
ilkbahar
0
battal gemalmaz
(09.12.20)
Sonbahar
0
Hallegadola
(09.12.20)
Yaz hariç tüm mevsimleri seviyorum.
0
fotrsapka
(09.12.20)
ilkbahar ve mayıs ayı.

önceden müzik festivalleri ve akşamları caddebostan sahili oturmaları başlardı mayıs ayı sonlarında. özledim valla :(
0
violetsky
(09.12.20)
kış, kış bir deeeeeeeeeeeeee aa evet yine kış ^^
0
the guy from batman
(09.12.20)
Yaz. Parlak mavi bir gökyüzü ve tek tük bembeyaz bulutlar ya da sıcak bir yaz akşamı kadar güzel hiçbir şey yoktur benim için.

Kapalı, yağışlı, ıslak ve gri havalardan nefret ederim.
0
catch the arrow
(09.12.20)
yaz

tabiiki!
0
jimjim
(09.12.20)
kesinlikle ilkbahar
0
daisyy
(14.12.20)
yaz baba. resmen yasama sevinci veriyor.
0
baldur2
(14.12.20)
(10)

Anksiyete nedir?

valarmurgulis
Nedir bu herkesin ortak sorunu, somut olarak örnek vererek anlatabilir misiniz? Kelime anlamını biliyorum ama kafamda tam oturmuyor.
Nedir bu herkesin ortak sorunu, somut olarak örnek vererek anlatabilir misiniz? Kelime anlamını biliyorum ama kafamda tam oturmuyor.
0
valarmurgulis
(07.12.20)
doğmamış bebeğe don biçmek (olumsuz yönde)
0
nahtoderfahrung
(07.12.20)
İnsanın ilkel hayatta kalma içgüdüsü, sürekli kötü bir şey olacak kaygısı ve her an tetikte olmanın getirdiği gerginlik.

insanoğlu yıllardır bu temel içgüdüyü bu zamana kadar taşıyor ve hayatı tehdit eden unsurlar(yırtıcı saldırısı, mevsim şartları vb..) ortadan kalkmış olmasına rağmen yerine gereksiz şeyleri koyarak bu içgüdüyü devam ettiriyor.
0
montakristokondu
(07.12.20)
anksiyete bir hastalıktır. çok kötü bir hastalık hem de. insanın hayat kalitesini sıfıra düşürür. şimdi insanların bahsettiği anksiyete bu anlattığım değildir. ufak tefek moral bozukluğudur. anksiyete şiddetine göre ilaç tedavisi ve psikoterapi gerektirir.
0
iddaaci
(07.12.20)
öf. berbat bir şey. kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. ben ağır bir anksiyete hastasıyım. günlük ihtiyaçlarım için gittiğim süpermarkette bile korkuyorum. birisi ters bir şey söylerse, kasiyer beklemediğim bir laf ederse, ya paramı evde unuttuysam... böyle abuk sabuk onlarca korku söz konusu. hiçbir zaman kafam rahat değil. hep bir şeylerden korkuyorum. bazen korktuğum başıma geliyor ve korktuğum şeylerin aslında o kadar da korkunç olmadığını fark ediyorum. böyle olunca daha çok sinirleniyorum.

mesela ben "çıkıp yürüyüş yapayım" diye düşündüğümde aklımda direkt olarak "umarım bıçaklamazlar" düşüncesi beliriyor. "bıçaklasalar hastaneye yetişebilir miyim?" diye düşünüyorum. "ölürsem annem çok üzülür mü? kardeşim ne yapar?" falan gibi düşünceler geliyor aklıma.

şaka yapmıyorum maalesef. bir nevi AŞIRI farkındalık hali diyebiliriz. kafada kötü senaryolar dönüp duruyor. şöyle arkana yaslanıp kahve içecek olsan, "acaba çin amariga'ya savaş ilan etti mi??? ya şu an nükleer bombalar dünyanın bir ucundan diğer ucuna uçuyorsa??" diye düşünüyorsun.

benim tedavi olacak param yok açıkçası, yavaş yavaş kafayı yiyorum böyle. acayip saçma ve lüzumsuz düşünceler olduğunu biliyorsun ama kafa kendi kendine çalışıyor işte, durduramıyorsun. kafasına eseni yapıyor.

sonuç itibariyle çok ürkek, her türlü deneyimden kaçınan, sıradan bir insan için "sıradan" olan eylemler için ekstra efor sarf etmek zorunda olan birine dönüşüyorsun.

inanılmaz boktan bir şey. bazı insanlar öyle topluluk önünde konuşurken heyecanlanmayı anksiyete zannediyor... anksiyete öyle bir şey değil. aslında belli düzeyde anksiyete zaten insana gerekiyor. hepimiz bazı şeylerden korkuyoruz, bazı şeylere karşı temkinliyiz. anksiyete bu "korkaklık" halinin seni tümüyle ele geçirmesi, her şeyden korkar hale gelmek.

ben bazen patronumun yaptığım işi hiç beğenmediği için çok sinirlendiğini düşünüyorum mesela. telefon sessizde. "aramış mı?" diye bakıyorum. aramamışsa bile kendi kendine çok sinirlendiğini, benim de hassas olduğumu bildiği için kalbimi kırmamak adına ses etmediğini düşünüyorum misal. halbuki adam "bak şunu yanlış yapmışsın" derken bile beni öven, her zaman iyi davranan, benimle çalışmayı kendisi istemiş bir insan.

anksiyete korkunç ve bombok bi şey. tüm dünyanın yükünü omuzluyorsun, yatıp uyumak da dahil hiçbir eylemi KAFAN RAHAT gerçekleştiremiyorsun.
0
der meister
(07.12.20)
çok kahve tüketimi tetikliyormuş diye okumuştum.
0
walter white kilikli
(08.12.20)
Anormal bir şekilde kaygılı hissetmek.
Bende belirsizliğe katlanamama gibi durumlar da olmuştu.
Mesela bir süre evde yalnız kalmam gerekiyordu.10 gün boyunca eve hırsız girer diye doğru düzgün uyuyamamıştım.
Uykusuzluktan ölsem de gece uyanıp sabaha kadar ayakta duruyordum.En ufak bir ses duyunca bir daha uyuyamıyordum.

İnsanın hayatını cehenneme çeviren bir hastalık yani, tedaviden sonra demiştim ki “dünyadaki cehennemde yaşıyormuşum.”
0
Fiyu
(08.12.20)
Diger insanlarin normal karsiladigi durumlarda (senin de gecmiste 100% normal karsiladigin durumlarda) biri kafana silah dayamis ve seni oldurmek uzereymis gibi bir vucut / zihin tepkisi verdigini dusun. Bunun sacma oldugunu rasyonel olmadigini tum benliginle bildigin halde bu tepkini durduramadigini dusun. Hatta durdurmaya calistikca kotulestigini dusun. Senin kontrolun disinda, ve seni kontrol eden, beyninin primal taraflarinin kontrolden cikmasi sonucu ortaya cikan bir korku. gereksiz oldugunu bildigin, ama bilginin isine yaramadigi bir teror.

Bunun sonucu zamanla o acilari hissetmemek icin o durumlardan kacmak, normal hayatta fonksiyonunu yitirmek, belki isini - iliskilerini kaybetmek, bazen artik evden cikamayacak duruma gelmek. Kontrol altina alinmazsa.
0
robokot
(08.12.20)
Düzeyleri de var sanıyorum, ben yukarıda arkadaşların bahsettikleri şiddette değil ama daha hafifini yaşıyorum birkaç senedir. Kadınlarda hormonal döngüyle birlikte de zaman zaman şiddetlenip hafifleyebiliyor, benimki öyle.

Yanlış teşhis koyulan (alerjik astım dediler alakası yok) bir nefes darlığım vardı mesela. Meğer kaygıdan dolayı ağızdan nefes alıp verdikçe nefes açlığı oluşuyormuş, tam nefes alamıyormuş gibi hissedip ağızdan daha derin nefes almaya çalışıyordum (esnemeyle mesela), bu da kısır döngüye sokuyormuş iyice. Nefes egzersizleri, yoga, meditasyonla çözdüm.

Sonra mesela uçağa binmekten hiç korkmazdım, korkar oldum. O da uçma anksiyetesiymiş, bağlantılı diğer kaygılı halimle. Uçağa binince özellikle kalkana kadar kalbim atıyor, karnım ağrıyor, ellerim terliyor. Havalandıktan sonra uçak sakin uçmaya başlayınca geçiyor :) Gereksiz bir korku olduğunu bilsem de engelleyemiyorum, alkol yardımcı olabiliyor.

Bazen de mesela sevdiklerime bir şey oldu / olacak kaygısı yaşıyorum, alakasız durumlarda. Atıyorum eşim markete gittiğinde bile gelebiliyor bu korku, halbuki ne alakası var? Bunun gibi şeyler.
0
gmzo
(08.12.20)
Sürekli olumsuz düşüncelere sahip olma. Herşey yolunda gittiğinde bile başına felaket gelecek hissi. İşler yolunda gitmediğinde depresyonla beraber görülüyor bende.
0
ashleybon
(08.12.20)
Babamlarin haylaz ve garip bir kedisi var, 8-9 aylık falan. Kedinin garipliği bir şekilde garip olmadik bir yere saklanıp bulunamaması ve uzun süre oradan cikmamasinda, yani 1 gün boyunca bulunamayabiliyor.

Geçenlerde de bunu yapmış, işte konusuyoruz telefonda, dedim ki ya o girmiştir saklanmıştır bir yere cikar. Ama çıkmamış bir yerden. Ama 24 saat bile geçmemesine rağmen (ki diyorum ya kedinin huyu da bu) 70 türlü senaryo yazmışlar, ölmüş camdan atlamış araba çarpmış, zehirlenmiş, bir şeyden elektrik çarpmış kablo kemirirken ama evin içinde bulamıyoruz, dışarı atladı ama evi bulamıyor... ama o kadar yazmışlar ki annemle beraber dinlerken "e öldü herhalde yapcak bir şey yok" moduna geçtim.

işte anksiyete budur, olmayanı olmayacağı olmuş; ölmeyeni ölmeyecegi ölmüş yapar.

ha sonra kediye noldu, buzdolabının arkasında herhalde sıcak hoşuna gitmiş uyumuş, sabah da uyandırmış bizimkileri.
0
encokbenisevinnolur
(10.12.20)
(9)

Maden suyunun zararı var mı?

dissendium
Üç, dört günde bir meyveli maden suyu içiyorum. Bu şekilde tüketince mideye bir zararı olur mu? Teşekkür ederim.
Üç, dört günde bir meyveli maden suyu içiyorum. Bu şekilde tüketince mideye bir zararı olur mu? Teşekkür ederim.
0
dissendium
(04.12.20)
Ben bir kere sadesi icin sormustum Dr a , günde 3 tane içiyorum diye. Birşey olmaz olursa da böbrek taşı olur demişti.
0
primetime
(04.12.20)
meyveli maden suyu diye bir şey var mı yav, ben onları meyveli soda diye biliyorum? eğer bu bildiğimiz her markette satılan limonlu soda, elmalı soda tarzı içeceklerden bahsediyorsan onların koladan, fantadan pek farkı yok. asitli şeker deposu. baktığın zaman aslında meyve suyu bile zararlı vücuda, fayda için içilecek ya da sağlıklı olduğu düşünülecek bir şey değil.

meyvelilerin şişesi küçük oluyor genelde, genç adamsın 3-4 günde 200ml içtin diye çok bi şey olmaz herhalde ama sonuç itibariyle vücuda zararlı bi şey olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. maden suyu alıp içine kendin limon sıkabilirsin, o da gayet güzel oluyor.
0
der meister
(04.12.20)
asit vucudun ph degerini dusurüyor diye biliyorum. Hastalik anlaminda asiri zarari olmaz ama performans ve iyi hissetme anlaminda zarari olabilir.
0
VIPCH
(04.12.20)
ben doktoruma günde 1 litre kola içiyorum dedim. onu içeceğine günde 2-3 tane soda iç dedi
0
co2s2
(04.12.20)
İçtiğin zararlı fakat maden suyu böbrek prıblemin yoksa faydalı diye biliyorum
0
high hopes of the sozluk
(04.12.20)
Bobrek tasina yol acabilir
0
all girls dream
(04.12.20)
maden suyu diye ictigin sey aslinda gazoz.
0
alperz
(04.12.20)
Annemin eniştesi mide kanseri oldu geçen yıl, bir yılda öldü. Sürekli ama sürekli maden suyu içerdi, mide artık asitten delinmiş. Doktorları hep öyle demiş.
0
Hallegadola
(04.12.20)
O maden suyu değil yapış yapış şekerli bi şey
0
owaki
(04.12.20)
(16)

Bilmediğiniz dillerde sevdiğiniz şarkılar

peki madem
Hiç anlamadığınız dillerde sevdiğiniz, tekrar tekrar dinlediğiniz şarkılar var mı?İşbu soru bir damla Almancam olmamasına rağmen haftalardır sürekli AnnenMayKantereit dinlemem nedeniyle sorulmaktadır.Büdüt: Asıl sormak istediğim soruyu sormamışım. Şarkıları paylaşabilir misiniz?
Hiç anlamadığınız dillerde sevdiğiniz, tekrar tekrar dinlediğiniz şarkılar var mı?

İşbu soru bir damla Almancam olmamasına rağmen haftalardır sürekli AnnenMayKantereit dinlemem nedeniyle sorulmaktadır.

Büdüt: Asıl sormak istediğim soruyu sormamışım. Şarkıları paylaşabilir misiniz?
0
peki madem
(27.11.20)
Ohoo. Bulgarca, Rumence, Sırpça, Gürcüce... çok var. Hatta Türkçeden bile çoktur.

Birer tane yazayım.

Rumence

www.youtube.com

www.youtube.com

Bulgarca

www.youtube.com

Sırpça

www.youtube.com

Gürcüce

www.youtube.com
0
dissendium
(27.11.20)
yok ya, sözlere odaklanıp mutlaka sözleri anlamaya, hiç olmazsa kelime yakalamaya çalışıyorum.

edit: bilmediğim dil veya bilinmeyen bir parça olmasa da bu ara buna sardım: www.youtube.com
bir de şu yıllardır en sevdiklerimden: www.youtube.com
0
pati
(27.11.20)
almanca bir şarkı vardı adını hatırlamıyorum. aşırı slow ve damardı. erkek söylüyordu. "ich liebe dich and genzifo" vardı nakaratında, tüm nakarat aklımda ama yazarsam saçmalamış olurum. hatırlayan varsa yaziversin süper olur valla.
0
diffarentiationation
(27.11.20)
freebird5406_2
(27.11.20)
@freebird5406_2 Múm linki bırakarak can evimden vurdun beni!
0
🌸peki madem
(27.11.20)
Fince ve Almanca leziz şarkılar var ayrıca neden dili bilmem gereksin ki, mırıldanmak/eşlik etmekse sorun yok ezberlerim kolayca
0
owaki
(27.11.20)
@owaki Amacım sevdiğiniz şarkıları öğrenmekti aslında.
0
🌸peki madem
(27.11.20)
Annenmaykantereit denince böğrüme ağrı giriyor. Temmuz'da koronain bok ettiği konseri aklıma geliyor. Şimdi dışarı çıkmayacak olsaydım daha uzun bı liste yapardım ama aklıma gelenler şöyle:

İzlandaca
Ólöf arnalds- eg umvef hjarta mitt
youtu.be

Portekizce
Dead Combo- ouvi o texto muito ao longe
youtu.be

Fransızca
Sam Karpienia- leş voyageurs
youtu.be

Senegalce(?? Bunun dilini anlayamadım)
Ablaye cissoko& Volker goetze- sıra
youtu.be

Arapça
El Far3i- tghayarti
youtu.be

Zazaca
Esrare deyir- gulam
youtu.be

Yunanca
Mana mou i agapi mu
youtu.be

İbranice
Hadag nash- sun
youtu.be
0
Amaranta ursula
(27.11.20)
Fransızca öğrenirken karşıma gelen bir şarkı az çok bişeyler anlamaya başlmaıştım sayesinde. www.youtube.com
çok eğlenceli geldi
Ayrıca,
www.youtube.com
www.youtube.com
0
spacevan
(27.11.20)
portekiz:
youtu.be
0
cooperr
(27.11.20)
dili hiç bilmiyor değilim, temel seviye sayılırsa eğer,

pljuni i zapjevaj moja jugoslavijo: www.youtube.com

dirlija: www.youtube.com

ilkine bayılıyorum. gizli gizli ağlayıp yugoslavya'yı özlüyorum.

dirlija aşırı şirin bir şarkı, dilime dolandı, bırakamıyorum. bu arada türklerin zaten bu şarkılardan bissürü kelime çıkarması mümkün dili hiç bilmeden... hep bizden şeetmişler çünkü hehe.
0
der meister
(27.11.20)
Cevaplar için çok teşekürler yavaş yavaş hepsini dinliyorum. Ben de size Akadca bir şarkı bırakayım: www.youtube.com
0
🌸peki madem
(27.11.20)
Oi Va Voi - D'Ror Yikra çok seviyorum.
www.youtube.com
0
kendi helvasını kavuran zombi
(27.11.20)
Folon Salif Keita
youtu.be
0
ankarakecisi
(27.11.20)
www.youtube.com

ibranice dinliyorum!!!
sürekli, arabada, evde..
0
janderzel zartanyan
(27.11.20)
alfred
(28.11.20)
(17)

lisede nasıl bir insan olduğunuzu hatırlıyor musunuz?

Jux
soru oldukça absürt, farkındayım. ama çok enteresan ki lisedeki jux nasıl biriydi diye düşündüğümde kafamda net bir şey belirmiyor. lise derken, en az 10 seneden fazla bir süreden bahsediyorum.bahsettiğim şey insanların beni nasıl gördüğü, yani dışarıya karşı nasıl bir izlenim verdiğim. şimdiki arka
soru oldukça absürt, farkındayım. ama çok enteresan ki lisedeki jux nasıl biriydi diye düşündüğümde kafamda net bir şey belirmiyor. lise derken, en az 10 seneden fazla bir süreden bahsediyorum.

bahsettiğim şey insanların beni nasıl gördüğü, yani dışarıya karşı nasıl bir izlenim verdiğim. şimdiki arkadaşınıza sizi sorsalar nasıl tanıtır sorusuna cevap verebiliyorum ama o zamankine veremiyorum. elbet bir profil var ama çok genel, sanki o zamanlar düşünce şeklim insanların beni nasıl gördüğüyle alakalı değilmiş ki o zamanlardan aklımda kalan tespitler yok diyorum.

buna özfarkındalık mı diyoruz? sizin özfarkındalığınız yüksek miydi o zamanlar, ergenliğinizde dışarıdan nasıl göründüğünüzü hatırlıyor musunuz?
0
Jux
(23.11.20)
@playing star again, benim de biraz demek istediğim o aslında, kendi duygu düşüncelerimden bağımsız halimi şu an analiz edemiyorum.
ben arkadaş yorumu da hatırlamıyorum işin kötüsü, sanki bunların üzerine hiç konuşmamışız gibi. eminim konuşmuşuzdur, yani bu direkt bir hafızasızlık kaynaklı da olabilir.

soruyu sorma sebebim, acaba ergen olmanın getirdiği bir durum muydu bu özfarkındalık eksikliği, o yüzden sordum. ilkokul zamanlarında nasıl biri olduğumun daha farkındayım mesela.
0
🌸Jux
(23.11.20)
2012'de mezun oldum. başka insanların beni nasıl gördüğünü bilemem tabii ama benim o zamanlar nasıl birisi olduğuma dair net bir fikir var kafamda. yine çekingen, ürkek biriydim ama enerjim ve potansiyelim daha yüksekti. başarılı bir öğrenciydim. küçük ama çok güzel vakit geçirdiğim, çok güzel anılar biriktirdiğim bir arkadaş grubum vardı. kendimi hiçbir zaman "insanlara ilham veren" birisi olarak görmedim, daha ziyade sessiz ve silik bir tipim ama şunu fark ettim mesela: ben buz hokeyini çok severdim. ne alaka yani türkiye'de lise okuyan adamın buz hokeyiyle ne işi olur, di mi? arkadaşlarımla NHL 09'da turnuva yapmıştık, ilçemizde açılan buz pistine kaydolmuştuk, geceleri oturup birlikte NHL izler hale gelmiştik vs... bu açıdan düşününce diyorum ki belki sandığımdan daha olumlu bile olabilir tablo. yani çocuklar benden görüp, duyup buz hokeyini sevmeye başladı. bir arkadaşın hala takip ettiğini biliyorum mesela yıllar sonra.

lisede neredeyse her şey iyiydi benim için. okulda başarılıydım, hemen herkes çok akıllı olduğumu düşünürdü, sağlıklıydım, fiziksel olarak aktif olduğum için at gibi vücudum vardı vs...

bir insan sekiz senede ne kadar batabilirse o kadar battım. sanırım biraz da o yüzden bu kadar net bir fotoğraf oluştu kafamda liseye dair. o zamanlar hayallerimiz vardı, ümitlerimiz vardı. olmayan her şey için "daha çok vakit var" diyebiliyorduk. şimdi ne oldu? iş yok güç yok, iki adım atsak gtümüz çıkıyor, özgüvenin ö'sü yok, bi ingilizceyi kotardık işte başka yetenek-beceri namına hiçbi şey yok. liseden sonra da güzel şeyler yaşamadım değil ama keşke hep lisede kalabilseydim hehe.
0
der meister
(23.11.20)
2012 mezunuyum, maldım. Şimdiki kafam olsa kimseyi siklemez hayvan gibi ders çalışırdım.
0
Hallegadola
(23.11.20)
@jux ilk yanıtına katılıyorum. ortaokulda nası biri olduğumu da başkalarının hakkımda ne düşündüğünü de kesinlikle bildiğimi düşünüyorum ama lise halimi hatırlamıyorum neredeyse özellikle lise1
0
owaki
(23.11.20)
2006'da mezun oldum. Kadayıf olmuşum onu fark ettim. Neyse konuya girelim. Meslek lisesinde okudum. Çoğu şeyi hatırlıyorum. Naif , kibar , içine kapanık falan yazmayı çok isterdim. Ama itin tekiydim. Hiç pişman değilim. Geçen lise hocamla konuştum. Ona tasdik etti hayvan olduğumu.

Lise arkadaşlarımla eşimi konuşturamıyorum. :D İşin kötüsü nedenlerini dün gibi hatırlıyorum.

Bu ara Liseden kalma resimlerinize baktığınızda da hatırlamıyor musunuz ?
0
ycaycayca
(23.11.20)
2000 yılında mezun oldun liseden :)

çok içe kapanık ve çömez bir kopildim. kızlarla konuşmaya bile cesaretim yoktu, hatta kitaplarına notlar sıkıştırırdım cesaretim pek yoktu. gerçi bunda evin en küçüğü olmam etkiliydi, abi baskısı. ev-okul hattında takılırım genelde. anca okulun bitmesine 1-2 ay kala açılmaya başladım o da biraz geç oldu, çünkü herkes okula gelmemeye başlamıştı.

allahtan güzel sanatlara gittimde sonra kendime geldim, yoksa kullandığım oy bile boşa gidecekti.
0
redeath
(23.11.20)
Mezun olalı 30+ sene oldu. Neredeyse dün gibi hatırlıyorum. Bunda lise arkadaşlarıyla ara ara buluşmamızın da etkisi var. Hatırladığım çok daha dışa dönük, sahnelere oynayan bir çocuktum. Zaman geçtikçe törpülendim. Zaman, zalimsin...
0
SiyamkedisiZorro
(23.11.20)
7 yıllık anadolu lisesinden 2002'de mezun oldum. lisedeki halim şimdikine benzer. zehir gibi bir kafa. yaşıtlarımın çok üstünde bir vizyon. yazın bir ayda babamın aylık maaşının üç katı para kazanırdım. inanılmaz bir ticari zekam vardı. gerekirse bu geliri kaptırmamak için çok küçük çapta mafyalık, çetelik işine bile girdim. (normal insana değil, benim işimi zorla elimden almak isteyenlere)
0
stewie
(23.11.20)
insanların nasıl gördüğünden ziyade kendimi nasıl görüyordum diye cevap verirsem,
daha enerjik, neşeli, komik ve vurdumduymazdım.
yaş aldıkça sorumluluklarla beraber tabi hayatın ciddiyeti daha çok çıkmaya başladı bünyede.
0
bigcaptain
(23.11.20)
son derece kapasitesinin farkında bir lise öğrencisiydim, sürekli sorgulayan, haklarının peşinde koşan biriydim. lise arkadaşlarım ne zaman beni görse gram değişmedin sen diyorlar.
0
Phoebe
(23.11.20)
o zamanlar aşırı gevşek ve hiçbir şeyi umursamayan bir yapıdaydım (bunu bir savunma mekanizması gibi kullanıyordum) ve pek farkında değildim ama üzerinden yıllar geçip geriye dönüp baktığında her şeyi daha iyi görebiliyorsun.
hayatın en kazık taraflarından biri de bu olsa gerek.
0
filteria
(23.11.20)
2006'da liseden mezun oldum. Dışarıdan nasıl gözüküyordum bilmiyorum. Kendi düşüncelerimi yazayım.

- Aklı bir karış havada, toz pembe bir hayat yaşayan malım biriydim.
- Asosyal bir hayatım vardı. Yaz tatilleri bilgisayar başında geçiyordu.
- Utangaçtım.
- Erkek kişisi olarak karşı cinsle iletişimim epey zayıftı.

Baya malmışım özellikle lise döneminde. Kendimi iyi kötü bir şekilde kurtarmışım. Özfarkındalık üniversitede hazırlıktayken oluşmuştu. Utangaçlığımdan hocaya soru soramamıştım. O an dedim, bu iş böyle gitmez. Üniversitede pek süper geçmedi tabii ama en azından değişim için bir özfarkındalık oldu.

Üniversiteye 2007 senesinde girdim. Aradan 13 sene geçti, halen değişiyorum. Geriye dönüp baktığımda ne kadar malmışım diyorum hep.
0
put it in your appropriate place
(23.11.20)
8 sene oldu gayet iyi hatırlıyorum nasıl olduğumu. Her şeye ve herkese sebepsiz bir öfke duyuyordum. Tabii bunun nedenini daha yeni yeni anlamaya başladım. Kendimi düzeltmeye de öyle. o zamanlar farkında olsaydım yaptığım bir çok hatayı yapmazdım daha mutlu olurdum diye düşünüyorum ama bu şekilde öğrenmem gerekiyormuş.
0
Sonsuzluk ve Bir Gün
(23.11.20)
peheyy 2013 mezunuyum. sessiz sakin gözükürdüm hocalara ama aslında piçin tekiydim ben de :D hiçbir şeyi ciddiye almazdım o dönemlerde yaa aklım olsa çok daha fazla ders çalışırdım.
0
theseachange
(23.11.20)
Ezik.
0
trixi
(23.11.20)
hatırlıyorum çünkü hiç değişmedim. 2007 lise mezuniyetim.

ama sizin hatırlamıyor olmanız da çok sıkıntı değil bence.
0
disardayim
(23.11.20)
Hatırlıyorum çünkü hiç değişmedim.+1 Gayet aklım başımdaydı, ergen triplerim ya da hezeyanlarım olmadı hiç.
2012 mezuniyetim.
0
Amaranta ursula
(23.11.20)
(4)

Yabancı Futbol Ligi İzlemece

pofudukayi
Sorum şu, tuttugum takim, rakip takim, dunya/avrupa kupasi, sampiyonlar ligi ceyrek final sonrasi falan izlerim. Ama 38 haftali premier ligin herhangi bir macini izlemek beni hic sarmiyor. Bir anket yapayim dedim yabanci lig maclarini izliyor musunuz ?
Sorum şu, tuttugum takim, rakip takim, dunya/avrupa kupasi, sampiyonlar ligi ceyrek final sonrasi falan izlerim. Ama 38 haftali premier ligin herhangi bir macini izlemek beni hic sarmiyor. Bir anket yapayim dedim yabanci lig maclarini izliyor musunuz ?
0
pofudukayi
(22.11.20)
evet, epl'de her hafta en az 3 mac izliyoruz. bundesliga'da da heyecanli olacagini dusundugumuz mac varsa izlemeye calisiyoruz.

stsl'de besiktasin maclarini izlemeye calisiyoruz, bir de derbileri. ama pek cekilmiyor.
0
the end of time
(22.11.20)
izliyorum ama tüm maçları keyif olsun diye izlemiyorum. bazen taktik çalışmak, belli bir teknik direktörün ne yaptığını anlamak için alakasız takımları dönemsel takip ettiğim de oluyor.

süper lig (tuttuğum takım + üç büyüklerden bazıları, o hafta kafama hangisi eserse), la liga, rusya premier ligi + avrupa ligi/şampiyonlar ligi. burada maç kaçırmam, tabii hepsini izlemeye ömür yetmez, günlük seçip onları izliyorum.

onun dışında dikkate değer bulduğum, önemli gördüğüm farklı lig maçlarını da izlemeye çalışırım. dün akşam osijek-dinamo zagreb izledim mesela.

benim kayış koptu ama ben o açıdan istisna sayılırım, işi gücü ya da akıl sağlığı olan bir insan bu kadar maç izlemez, istese de yapamaz. belki bi gün amatörde hoca falan olup eppek parası çıkarırız bakalım.
0
der meister
(22.11.20)
38 hafta premier ligi kaçırmadan izlerim. takip ettiğim takımlar everton liverpool lecister tottenham.

türkiye liginde hiç bir maçı izlemiyorum. Karşıyakayı tutuyorum. Maçları yayınlanırsa izliyorum.
0
mikahakkinen
(23.11.20)
Haftada bir premier ligi maçına bakarım.
0
put it in your appropriate place
(23.11.20)
(6)

Covid-19 tedavisi sonrası ölüm

dulcinea
Merak ettiğim bir şey sormak istiyorum. Hastanede covid 19 tedavisi görüp taburcu olup kısa sürede evlerinde ölen hastalar aslında virüsü yenmemis diyebilir miyiz? Nasıl bir komplikasyon gelişiyor ne sebeple ölüyorlar acaba?
Merak ettiğim bir şey sormak istiyorum. Hastanede covid 19 tedavisi görüp taburcu olup kısa sürede evlerinde ölen hastalar aslında virüsü yenmemis diyebilir miyiz? Nasıl bir komplikasyon gelişiyor ne sebeple ölüyorlar acaba?
0
dulcinea
(22.11.20)
Kan pıhtılaşması ile kalp krizi diye duymuştum doğruluk payını bimiyorum.
0
sekerse tehlike
(22.11.20)
doktor değilim!

sebebi bilinmeyen, covid-19 hastalarında görülmeye başlayan pıhtı atması bir etken. sırf bu sebepten ötürü covid-19+ teşhisi konan insanlar aspirin içiyor. bir nevi kalp krizi. hatta sosyal medyada, covid-19+ hastalarının ölümüne sebep olarak ilaçlar flaan gösteriliyor.

tabiki de akciğerde oluşan iltihap sebebiyle solunum yetersizliği.
0
blue eyes white dragon
(22.11.20)
Virüs kalp kasında hasar oluşturuyor. Bu nedenle iyileşmiş sanılan kişiler kalp krizi ya da ritim bozukluğu ile kalp durmasıyla ölüyor.
Evet, virüsü yenmemiş diyebiliriz.
Covid virüsü akla gelen her organda hasar yapabiliyor. Tabi ki herkeste böyle değil. Bazı kişilerin virüse yanıtı daha ağır oluyor. Allerjik olaylar gibi düşünülebilir.
0
pro9it9is9
(22.11.20)
İyileştikten sonra kalp ekosu ve grafisi, bacak ve sahdamarlari renkli doppleri ve böbrek tomografisi çektirmek lazım. Yoksa ani ölüm riski muhtemel
0
deer hunter
(22.11.20)
bir akrabamız taburcu edilmek üzereyken kalp krizi geçirdi.
0
der meister
(22.11.20)
arkadaşıma aspirin değilde kan sulandırıcı iğne verdiler.
sebebini bilmiyorum ama kan sulandırıcı iğne daha etkili olabilir.
0
aslindasorunumpsikolojik
(23.11.20)
(10)

LGBT Filmi Arıyorum

break your happy home
Etkisinde kaldığınız LGBT filmerini yazar mısınız? Beğendiğim türleri yazayım ki öneriler benzer olsun.Beni Adınla ÇağırTek Başına Bir AdamSense8 (Dizi)HollywoodTales of the City (dizi)
Etkisinde kaldığınız LGBT filmerini yazar mısınız? Beğendiğim türleri yazayım ki öneriler benzer olsun.

Beni Adınla Çağır
Tek Başına Bir Adam
Sense8 (Dizi)
Hollywood
Tales of the City (dizi)
0
break your happy home
(22.11.20)
bahsettiğin şeye benzer mi bilmem ama euphoria dizisinin başrolü trans
0
ayin yazari
(22.11.20)
My Summer of Love
Carol
The Celluloid Closet
0
hot potato
(22.11.20)
parada. sırp filmi bu, türkçe altyazısı sanırım yoktur ama ingilizce vardı.
0
der meister
(22.11.20)
Weekend'i çok sevmiştim. 2011 yapımı olması lazım
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(22.11.20)
Beni Adınla Çağır'a dair en güzel şey bence Sufjan Stevens'ın şarkısı.

Beautiful Thing diye bir film vardı epey eski, onda da The Mamas & the Papas şarkıları filan vardı, Londra'nın fakir bölgelerinde yaşayan kişilerin sıradan hayatları ve güzel müzikler.
0
fadetoreality
(22.11.20)
Pride
C.R.A.Z.Y
Portrait of a lady on fire
Milk
Call me by your name
Weekend
0
pegi
(22.11.20)
blue is the warmest colour
0
anarsika
(22.11.20)
you and me in paradise
(22.11.20)
cheers for fears
(23.11.20)
C.r.a.z.y
Hoje eu quero voltar sozinho

Müzikleriyle aklımda yer eden filmler ikisi de.
0
ruhen hastayim ben
(23.11.20)
(9)

insanlığın çoğu mutsuzken ruh sağlığı bilimleri ne işe yarıyor ?

aslindasorunumpsikolojik
oranı bilemem tabi ama 8 milyar insanın çoğu mutsuz.20 yaş üstünü baz alıyorum, çocukken ve ergenken oto boka mutlu olunan mutluluğu saymıyorum.ruh sağlığı bilimleri (psikiyatri, psikolog falan hepsi işte) neden insanların mutsuzluğuna çare olamıyor ? yada böyle bir amacı ve hedefi mi yok ? gidiyors
oranı bilemem tabi ama 8 milyar insanın çoğu mutsuz.
20 yaş üstünü baz alıyorum, çocukken ve ergenken oto boka mutlu olunan mutluluğu saymıyorum.
ruh sağlığı bilimleri (psikiyatri, psikolog falan hepsi işte) neden insanların mutsuzluğuna çare olamıyor ? yada böyle bir amacı ve hedefi mi yok ?
gidiyorsun psikiyatriye, sinirliysen sakinleştirici veriyor.
uyuyamıyorsan uyku getirici veriyor.
beyindeki kimyasal sorunu başka bir kimyasalla düzeltmeye çalışıyorlar.

psikiyatri doktoru her kapıdan girene $100.000 hediye etsin, mutlu olalım beklentim yok tabiki ama ruh sağlığı bilimleri hiç var olmasaydı insanlık olarak pekde birşey kaybetmezdik gibi geliyor.
0
aslindasorunumpsikolojik
(21.11.20)
Mutsuzluk bir ruh hastaligi degildir. Basina cok kotu seyler gelir, isini kaybedersin, evini kaybedersin, hayatin hayal ettigin gibi gitmez, ailen kotudur, arkadas cevren yoktur - kotudur, romantik hayatta dikis tutturamazsin, kayip yasarsin, ne bileyin hayatta yaptigin yanlis tercihlerin yikici sonuclarina her gun katlanman gerekir vs. mutsuz olursun, dogaldir. bundan dogal bir sey yok. psikiyatristlerin - psikologlarin ugrastigi sey daha cok gercekle direk iliskisi olmayan dusunce bozukluklarinin, örüntülerinin tedavisidir. yoksa objektif sekilde boktan ve zor bir hayatin varsa bu konuda iyi hissetmek icin sana yardimci olacak kisiler degiller.

Her problem beyindeki kimyasal sorundan olmuyor yani. Bazen problemler gercek, hissettirdikleri de.

Son olarak ben psikoloji biliminden hele ki psikiyatriden inanilmaz faydalandim hayatim boyunca.
0
robokot
(21.11.20)
şunu yapsınlar diye somut bir beklentim yok. bir çözüm önerimde yok.
ama ameliyat gerektiren bir sorunum varsa cerrah ameliyat ediyor ve çözüyor.
ameliyatı nasıl yapıyor, neden yapıyor hiçbir fikrim yok ama sorunu çözüyor.

mutsuzluk sorunum olduğunda ruh sağlığı uzmanları kendim ve çevremden (toplasan 10-15 kişi) gözlemlediğim kadarı ile mutsuzluğu çözemiyorlar.
yazılan ilaçların faydaları kesinlikle var, bende faydalandım,
bulandan yazandan allah razı olsun.
mesela imovane ile rahat uyuyorum ama imovane öncesi uyutmayan sorunlar çözülmüyorki. sadece halen var olan sorunlar uykuya dalmamı engellemiyor.

şimdi psikiyatri bilimini amacı diye yazdım.
"akıl hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve önlenmesi ile uğraşan bilim"
çıktı.
mutsuzluk bir akıl hastalığı değilse psikiyatrinin ilgi alanıda olmayabilir.
0
🌸aslindasorunumpsikolojik
(21.11.20)
yani psikoloji bilimi de olabilir farketmez, bir psikolog insani yikici dusunce patternlerinden kurtaracak klinik olarak kanitli teknikleri terapi yoluyla vs. insan uzerinde kullanir. Bundan cok faydalanacak, cozulmemis travmalari vs. olan insanlar var. Ama bir insan %100 saglikli dusunup yine de durumunun boktanligini objektif olarak gorup mutsuz olabilir. Boyle bir durumda psikolog yardimci olamaz zaten, tek faydasi olacak sey sartlarin degismesidir.

edit: bu arada insanligin cogu mutsuz degil onu nereden cikardin bilmiyorum.
0
robokot
(21.11.20)
Bütün insanlar sonunda ölüyor. Bu tıp ne iş yapar kardeşim.
0
ismim ibrahim
(21.11.20)
Soru "dünyada bu kadar doktor varken neden insanlar hasta oluyor" demek kadar tuhaf bence.

Psikiyatri insanı mutlu etmekle değil mental bozuklukları tedavi etmekle ilgilinen bir bilim dalı. Psikolojinin ise çoğunlukla insanı mutlu etmekle ilgisi yok, insanı araştırıyor. Bellek, algı, toplumsal normlar, gelişim vs vs. Sadece küçük bir kısmı yani klinik psikoloji mental bozukluklarla ilgileniyor.

Mutsuz olmak çoğu zaman normal bir tepki. İnsan sürekli mutlu olamaz, mutluluk anlık bir duygudur. Bir gün, bir hafta, hadi belki bir ay mutlu olursun sonra içinde bulunduğun duruma alışırsın ve artık o durum sana normal gelmeye başlar. Sürekli mutluluk veya bir "euphoria" hali de normal değildir.


Ayrıca senin hayatında kötü şeyler olabilir. Mesela sürekli seni döven bir anne baban veya eşin olabilir, aniden engelli kalabilirsin, kanser olabilirsin. Psikiyatr buna ne yapabilir? Bu tip durumlara üzülmekten mutsuz olmaktan daha doğal bir şey yok. Doktor ancak seni bu durumlar karşısında biraz olsun rahatlatan ilaçlar verebilir. Mesela demişsin ameliyat oluyorum ve geçiyor bazı sıkıntılar. Ameliyatla/ilaçla geçmeyen bir ton sıkıntı var onlar ne olacak? Etrafımda bile tedavisi olmayan rahatsızlıkları olan insanlar var bir sürü en basitinden. Psikiyatride de aynı şekilde ilaçla düzelecek şey var düzelmeyecek şey var. Bir bipolar gelir, psikoz gelir her şey yolunda giderse onu gayet düzene sokar doktor ama senin var oluşsal depresyonuna eğer sen iyileşmek istemiyorsan pek de müdahale edemez. Beyninin içine girip senin benliğini değiştiremez. Bunu yapacak teknoloji yok henüz.
0
pembe mezarlık
(21.11.20)
ruh sagligi bilimlerinin amaci "insanlari mutlu etmek" degil. inanilmaz cocukca ve sig bir bakis acisiyla yaklasiyorsunuz olaya.
0
der meister
(21.11.20)
şuan elde olan yöntemler bunlar ileride daha iyi tedavi yöntemleri geliştirilirse daha faydalı olabilir. ben de psikyatr ile tartışmıştım bu ne böyle saksıya çeviriyorsunuz insanları diye valla elden bu geliyor şuan demişti. teknoloji gelişince belki elon musk'ın çipi gibi birşey takılabilir beyne sinyal gönderip duygu durumu düzenlenir falan en azından ilaç içip bütün vucüdü beyni patatese çevirmektense nokta atışı düzeltme yapılabilir.
0
klakie
(21.11.20)
cevapları okumadım, tekrara girersem kusura bakmayın.

ruh sağlığı dediğiniz şey çok geniş bir yelpaze.
hayatın içinde bazı korkularla yaşamak, çocukluktaki travmaların etkisiyle ilişkilerde bağlanamamak da sorun, şizofreni de sorun.
ikisi için de psikologa, psikiyatriste gidiliyor.

psikiyatrinin gerçek anlamda "iyileştirmeye etkisi" konusu bence de tartışmalı.
özellikle anlamadan dinlemeden en ufak şeye ilaç dayatan ve insanın ruhsal bir yanı yokmuş da sadece makineymiş gibi davranan "bilim insanı" kafasında olanlar buna neden oluyor.
bunlar zaten insanı anlayacak kapasiteye sahip olmuyorlar.
diğer yandan, anlamaya yönelik hareket eden, terapi yapan psikiyatristler de var.

insanlarda birkaç sabit fikir ve yanılma var bu konularla ilgili.
teşhisli ve ciddi bir hastalığı ya da sorunu bulunan insanlar dışında sadece ilaçla tedavi diye bir şey her zaman çözüm vermiyor.
ki o insanlar bile ilaç yanında yine terapiyle ilerleyebiliyorlar.

terapi iyileşmenin bazen yüzde 50'den, 70'ten fazlasını bile oluşturuyor.
yani panik atağı olan ilaç alınca hop diye iyileşemiyor.
durumu iyileşiyor ve elbette kimyasal bir destek aldığı için bazı şeyleri aşıyor ama sonuçta panik atağa neden olan travmaları, sorunları terapiyle çözebiliyorsun.
insanlarda terapiye karşı önyargı çok var, bu birincisi.

ikincisini de, danışanı ya da hastası olmadığım, sosyal olarak tanıma fırsatı bulduğum çok meşhur bir psikiyatristle sohbet ederken söylediği bir şey açıklıyor bence.
"bize tedavi olması gerekenler değil, tedavi olması gerekenlerin hasta ettikleri gelir" demişti.
yani aslında sorunları olan insanların büyük kısmı zaten destek almıyor, destek alması gerektiğinin farkına bile varmıyor.
varsa da egosu buna engel oluyor.

herkesin etrafında vardır.
şöyle düşününce bile beş kişi sayarım ailemden ve çevremden.
adamın ya da kadının paçalarından akıyor, yüzünden okunuyor sorunlarının olduğu.
ya bir ilişki yaşarsın bunu görürsün ya da dostundur, arkadaşındır.
hayatın içinde zorluk çeker, bazı tipik davranışları vardır, bağlanamaz, başaramaz ya katıdır ya boş vermiştir, yani dışarıdan görünen bir dengesizliği muhakkak vardır.
ama asla yardım almaz.
düşünmez bile.
çünkü sorunları olduğunun farkında bile değildir.
biraz da yazıp çizen bir tipse, "ben zaten freud okuyorum" falan der, ne diyeceğini bilemezsin.

sorun sizin dediğinizden ziyade, gerçekten kendini iyileştirmek, düzelmek isteyen insanların sayısındaki azlıktan kaynaklanıyor.
0
blatta hiberna
(21.11.20)
"İnsanların çoğu neden mutsuz?" sorusunu yanıtlamak bence daha mantıklı olur.
0
hayirsiz
(21.11.20)
(6)

2021 Yazı

gmzo
Nasıl olacak sizce, tatil, gezme tozma bakımından?Şu an durumlar kötü ama 2020 yazını bile rahat geçirdi insanların çoğu, o yüzden her şekilde 2021 yazında gezer herkes gibi geliyor. Çok fena yurtdışı planı yapasım var, bunaldık iyice yahu :(
Nasıl olacak sizce, tatil, gezme tozma bakımından?

Şu an durumlar kötü ama 2020 yazını bile rahat geçirdi insanların çoğu, o yüzden her şekilde 2021 yazında gezer herkes gibi geliyor. Çok fena yurtdışı planı yapasım var, bunaldık iyice yahu :(
0
gmzo
(19.11.20)
herkese aşı yapılabilecek mi o sıkıntı muhtemelen pasaport kontrolünde aşın var mı diye kontrol ederler.
0
aziz dostum jack
(19.11.20)
2021 yazı, 2020 yazından beter olacak, planlarınızı erteleyin. aşı maşı gelmeyecek o tarihe. bunlar boş hayaller.
0
matilda
(19.11.20)
@matilda, bunu neye dayanarak söylüyorsunuz? ne olduğu bilinmeyen, tüm dünyayı perişan eden virüsün dördüncü ayında bile sınırlar açılıp 2-3 ay boyunca neredeyse her şey normale dönmüşken aşılar çıkmaya başladıktan sonra mı "daha kötü" olacak?

hani yaza düzelmeyecek, yaz için plan yapmanızı önermem vs. deseniz neyse de "2021 yazı 2020 yazından daha kötü olacak" çok iddialı ve abartılı bir ifade değil mi?
0
der meister
(19.11.20)
Türkiye için 2020 yazından bir farkı olacağını sanmıyorum. Altı üstü 6-7 ay sonrasından bahsediyorsunuz, o döneme kadar türkiye gibi bir ülkeye aşı gelmesi, organizasyonu yapılması imkansız, gelse bile bir çok insan zaten yaptırmayacak haklı olarak. Büyük ihtimalle hiç bir şey değişmez ve kısıtlamalar devam eder.
0
roket adam
(19.11.20)
Vallahi meister'a katıldım, bu kadar iddialı konuşunca biraz daha açıklama gerekiyor @matilda.
0
🌸gmzo
(19.11.20)
mayıs ayı içerisinde maske zorunluluğunun artık kalkacağını ve tamamen eskisi gibi olamasak da normale dönmeye başlayacağımızı düşünüyorum.
0
dis kapinin mandali
(20.11.20)
(8)

Covid geçirenler

i ve been mistreated
3 gündür koku alamıyorum. İşkillendim. Bugün teste gittim pozitif çıktı. İlginç olan şey şu ki, hiçbir şeyim yok. Geçen hafta 2-3 günlük, nereden geldiği belirsiz bir bel ve vücut ağrısı, hafta sonu da hafif bir nezle geçirdim. Bunların covid ile ilgisi var mı bilmiyorum. Hepsi geçti. Nefes darlığı
3 gündür koku alamıyorum. İşkillendim. Bugün teste gittim pozitif çıktı. İlginç olan şey şu ki, hiçbir şeyim yok. Geçen hafta 2-3 günlük, nereden geldiği belirsiz bir bel ve vücut ağrısı, hafta sonu da hafif bir nezle geçirdim. Bunların covid ile ilgisi var mı bilmiyorum. Hepsi geçti. Nefes darlığı yok. Ateş yok.

Şimdi merak ettiğim, hastalık semptomsuzken ya da hafif geçerken de paat diye kötüleşebiliyor muyum? Afedersiniz turp gibiyim çünkü şu anda. Böyle başlayanlar genelde böyle mi geçiriyor yoksa her an her şey olabilir mi?
0
i ve been mistreated
(18.11.20)
Ben sifir belirti ile (temasli oldugumdan test yapildi) ogrenmistim pozitif oldugumu. Annemde de vucut agrisi vardi sadece. Oylece gecti gitti. Kotulesmedik hic. 1 ay gecti, herhalde bu saatten sonra da kotulesmeyiz diye dusunuyorum.


Siz de bu sekilde hafif sekilde atlatir gidersiniz umarim. Gecmis olsun.
0
invictae
(18.11.20)
pat diye kötüleşme olayına ben hep semptomlu kişilerde rastladım şahsen. tıpkı gribi ağır geçirir gibi nispeten ağır seyreden semptomlar, istirahat ihtiyacı, iş göremeyecek kadar enerji düşüklüğü vs... sonra daha iyi hissetmeye başlıyorlar, tam "aa toparlıyorum" derken daha da kötüye gidiyor. hatta bunun bilimsel açıklamasını da yapmışlardı, emin değilim ama sitokin fırtınasıydı galiba, bağışıklık sisteminin friendly fire'ı açık unutması şeklinde gelişiyordu. yanlışım varsa düzeltilsin plz, dediğim gibi bu tamamen sıradan vatandaş olarak benim gördüğüm şey, ondan yazıyorum.

onun dışında geçirenlerin çoğu zaten yakalandığını bile bilmeden atlatıyor, o açıdan semptom göstermemek veya hafif atlatmak korkulacak bir şey olmasa gerek.

beni en çok korkutan bu pıhtılaşma dolayısıyla sonradan kalp krizi, beyin kanaması gibi şeyler. maalesef bir akrabamız "aha iyileşti" derken kalp krizinden vefat etti. ben azılı bir şüşko olarak covid kapsam tatava yapmayıp direkt ölürüm zaten o açıdan kafa karışıklığım yok da anam babam için korkuyorum böyle bir ihtimalden.
0
der meister
(18.11.20)
Çok olağanüstü bişey olmazsa böyle geçer gider. Maksimum olacaklar, hafif eklem ağrısı, baş ağrısı, çabuk yorulma.

Evin tadını çıkar bol bol dinlen. Beslenme çok önemli düzenli ve güzel beslen. Kişisel tavsiye olarak ben c vit d vit ve çinko takviyesi aldım. Fakat doktor tavsiyesi değildir bilgi olarak yazıyorum. Su iç bol bol. İyiyim diye yorulma, her şeye atılma hemen. İşe başlamak, sosyalleşmek için acele etme. Alabildiğin kadar rapor al (çalışıyorsan).

Hissetmiyor olsan bile vücudunda "bişeylerin" "bişeyleri" düzeltmeye çalıştığını unutma. Ona yardımcı ol.

Geçmiş olsun
0
infernalcadre
(18.11.20)
Böyle geçer muhtemelen. Ben en fazla göğsümde daralma hissetmiştim. Psikolojik de olabilir, favira(favicovir) etkisi de.
0
kaderimse np
(18.11.20)
Dinlediğim, okuduğum covid öykülerin hepsinde, hafif geçiriyorken, bir kaç gün sonra testi pozitif çıkıp ilaca başlayanların hastalığı kötüleşiyor. Ve bu hastalarda ilaca başladıktan sonra görülen semptomların hepsi, ilacın yan etkileri olarak görülebilen semptomlar.
0
olivia
(19.11.20)
@olivia

ne demek istediğinizi anlamadım. hastalık ilaçlar yüzünden kötüleşiyor demeye mi çalışıyorsunuz?
0
🌸i ve been mistreated
(19.11.20)
@olivia ilaca başlayanlar derken hangi ilaca başlayanlar keşke onu söylesen. Çünkü biliyor olmalısın ki iki farklı ilaç kullanılıyor.

Favicovir (Evet 8 tane içtiğimiz ilaç) yan etkisi olduğu söylenen bir ilaç değil. (istisnalar hariç)
Plaquenil ise yan etkileri olduğu söylenen bir ilaç. Bu ilacı kullananlardan "yav ben iyiydim bu ilacı kullandım yataktan kalkamadım" diyenleri duydum. Ayrıca görme sorunları yaşattığını da bizzat doktorum söyledi.

Kendim bizzat Favicoviri kullandım bir sorun yaşamadım. Fakat plaquenili bilerek kullanmadım.
0
infernalcadre
(19.11.20)
@infernalcadre ve @i ve been mistreated ve merak eden herkes için, bahsettiğim ilaçlar Favicovir ve plaquenil. Planguenil, kullanmaya başlar başlamaz yoğun, geçici ve kalıcı yan etkiler gösteriyor. Favicovir ise kullanırken pek yan etki göstermese de sonrası için ağır ve kalıcı yan etkiler gösteriyor. Üstelik her ikisi de ilaçların prospektüsünde bile yazan uyarılar dikkate alınmadan veriliyor hastalara. Böbrek hastası olduğu tüm kayıtlarda yazan birine asla ve asla verilmemesi gereken bu ilaç veriliyor. Her iki ilaç da Karaciğere hemen ve uzun vadeli büyük hasar verdiği bilindiği halde karaciğerinde kitle olan enişteme verildi. Aynı şekilde tansiyon, kan pıhtılaşması vs gibi konularda yoğun yan etkiler gösterdiği bilinmesine rağmen bu hastalıkları kronik olarak taşıyan hastalara da veriliyor. Covid'den öldüğü beyan edilenlerin hepsi de ilaçları kullananlar. Ve hemen hiç birisi akciğer sorunlarından değil kalp, böbrek,karaciğer sorunlarından vefat ediyor genellikle. Oysaki covid'in saldırdığı yer akciğer bildiğimiz gibi. Bir kaç pozitif olan yakınıma da ilaç getiren sağlık personeli off the record olarak "biliyorsunuz herhalde pek muhteşem ilaçlar değil bunlar, mümkünse bağışıklığınızı yükseltmeye çalışın daha çok" demişler.
0
olivia
(20.11.20)
(9)

Gökkuşağı desenli çorap, takı/rozet vs kullananlar

isabella was a ginger
Bunları kullananları gördüğünüzde direkt bu kişi lgbt herhalde mi diyorsunuz, ne geçiyor aklınızdan? Sizce ne amaçla kullanılıyor olabilir, kimlik ifadesi mi, protesto mu, yoksa hiçbir şey mi?
Bunları kullananları gördüğünüzde direkt bu kişi lgbt herhalde mi diyorsunuz, ne geçiyor aklınızdan? Sizce ne amaçla kullanılıyor olabilir, kimlik ifadesi mi, protesto mu, yoksa hiçbir şey mi?
0
isabella was a ginger
(18.11.20)
Lgbti oldugunu dusunmuyorum. Daha dogrusu "aha bak bunu giymis kesin lgbt bu" demem. Oyle de olabilir ama sirf desenini, rengini begendigi icin de giyiyor olabilecegini dusunurum.
0
invictae
(18.11.20)
rozetler, gokkusagi desen ve renklerinden semsiye vs moda oldugu icin bir sey dusunmem
0
ala09
(18.11.20)
@playing star again+1
0
Amaranta ursula
(18.11.20)
Valla 10 senedir filan kullanıyorum aslında böyle takı süs vs., çok sevdiğim bir kolyem var, hatta dövmemin bir kısmında minik bir gökkuşağı var. Tiktokçu değilim, Tiktok çıkmadan gökkuşağı süslerim vardı :)
LGBT birey değilim, olsaydm da farketmezdi. Gökkuşağı yahu bu. Yağmur sonrası çıkıyor böyle heyecanla fotoğrafını çekiyor, gördük diye mutlu oluyoruz. Avokadolu çoraplar da aksesuarlar da sevimli geliyor, yarın onu da kamyoncular sembolize etse, avokadolu süs takanlar kamyoncu bireydir diye vazgeçmem. Gözüme gönlüme güzel geliyorsa kullanırım, kullananı da yargılamam aynı şekilde.
0
lcha
(18.11.20)
Êvimde, salonumda yıllarca o gökkuşaklı bayrak vardı.

Salonunda lgbti bayrağı olan biri hakkında ne düşünürsünüz?
işte ben hiçbiri değilim.

lgbti birey değilim, aktivist değilim, ergen değilim, tiktok nedir bilmiyorum, gökkuşağını severim ama bende çok aşırı özel bir yeri yok...

olay nedir, yine lgbti olmayan bir arkadaşım yıllar önce onur yürüyüşüne yolu düşmüş, sonrasında bana gelmiş, salonda perdenin yanında tam bayrağın sapını geçirecek bir askı bulup takmış, sonra da almamış:)
zaten renk cümbüşü olan salonumda hiç göze batmaması aksine ortama uyması ve benim de lgbti bireylerle hiçbir sorunum olmaması bir de insanların ne düşüneceğini çok umursamamam sebebiyle yaklaşık 5 yıl orada kaldı, taşınırken atıldı:)

demem o ki, hiçbir şey düşünmem çünkü her şey olabilir.
0
akil kupuru
(18.11.20)
hiçbir şey düşünmüyorum. sevmiş beğenmiş almıştır.

ama çorap, takı, rozet için geçerli bu.

bazı tshirt vb. var ben buradayım diye bağıran, gökkuşağının çok baskın olduğu. o zaman lgbt ile ilgisi olabilir ama bu da umrumda olmaz.
0
tabudeviren
(18.11.20)
hiçbir şey düşünmüyorum yahu, gökkuşağı kimsenin tekelinde olan bir şey değil sonuçta. lgbt olduğu için de kullanıyor olabilir, öyle renkli renkli hoşuna gittiği için de. aklımın ucundan herhangi bir şey geçmez açıkçası gökkuşağı gördüğüm için. çünkü en azından kafamda herhangi bir şeyle ilişkilendirmiyorum şahsen gökkuşağını.
0
der meister
(18.11.20)
Turkiye'de gokkusagi direk lgbt cagrisimi yapmiyor diye biliyorum son donemde degismedi ise. O yuzden sagda solda kullanilir.

Turkiye'de gorsem aklimdan birsey gecmez.
Yurtdisinda gorsem direk lgbt derim.
0
cooperr
(18.11.20)
lgbt hakları savunucusu diyorum.
0
sonsuz
(19.11.20)
(1)

uluslar ligi'nde ligden düşmüştük

duyuru
lucescu'yla b liginden düşmüştük ama şimdi yine b ligindeyiz nasıl oluyor? yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum bişeyler.
lucescu'yla b liginden düşmüştük ama şimdi yine b ligindeyiz nasıl oluyor? yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum bişeyler.
0
duyuru
(15.11.20)
formati degistirdiler ilk sezondan sonra, oylelikle kaldik
0
der meister
(15.11.20)
(9)

Nesine İddiaya girersiniz

MandMs
arkadaş, eş, dost, sevgili, karı, koca, kardeş...aranızda bir iddialaşma olduğunda nesine girersiniz?maddi veya değil, aklınıza gelebilecek tüm alternatifleri paylaşabilir misiniz.
arkadaş, eş, dost, sevgili, karı, koca, kardeş...
aranızda bir iddialaşma olduğunda nesine girersiniz?

maddi veya değil, aklınıza gelebilecek tüm alternatifleri paylaşabilir misiniz.
0
MandMs
(14.11.20)
yemeğine.
0
candide
(14.11.20)
2 bira.
0
Jux
(14.11.20)
Mutfaktan 1 bardak su getirmesine, yemeğine, baklavasına vs. Arada ayakkabı ya da ihtiyaç duyulan başka bir şeye.
0
Amaranta ursula
(14.11.20)
kıyafet
0
heidi'nin dedesi
(14.11.20)
hatay usulü dürüm. papates kızartması ve ayranla birlikte.

kaybetmek sıkıntı değil - ona ısmarlarken kendim de yerim. kazanmak süper. beleşe dürüm. nefis. bütçemi de çok sarsmaz.
0
der meister
(14.11.20)
kahve-bira-yemek üçlüsünde değişir genelde iddianın boyutuna göre.
0
nundu
(14.11.20)
eşimle iddiaya gireriz genelde, ketojenik diyete başlamadan önce sabah kahvaltı için ekmek almaya gitmesine olurdu iddia. şimdi kahvaltıyı tek başına hazırlamasına.
yeğenimle girdiğimizde tatlısına, yemeğine ya da nakit parasına.
0
halanne
(14.11.20)
Bizim bitti artık böyle maddi şeyler. Yemek para falan zaten yaptığımız şeyler olduğu için artık anısına giriyoruz. Samimi yakın olduğun biriyle keyifli yani.

Şöyle oluyor. Kaybedersem istediği bir anım artık onun anısı oluyor. Ben anlatamıyorum artık o anlatıyor falan.
0
Giovanni Pipitto
(14.11.20)
yemek ya da tatlı
0
alt4y
(14.11.20)
(28)

futbolcu adı (yardım :) )

sweetoffice
italyan bir futbolcuydu, birakali cok oldu. sarisin bir karisi vardi hatta; cok ama cok taninan, unlu biriydi ; bir turlu adi aklima gelmedi ve google da bulamadim
italyan bir futbolcuydu, birakali cok oldu. sarisin bir karisi vardi hatta; cok ama cok taninan, unlu biriydi ; bir turlu adi aklima gelmedi ve google da bulamadim
0
sweetoffice
(13.11.20)
İtalyan değil ama christian karambeu dan bahsediyorsun sanki
0
freebird5406_2
(13.11.20)
freebird5406_2; yok hocam o degil; kesin italyan; onu net hatirliyorum
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
Totti cannavaro delpiero baggio ilk aklıma gelenler
0
EasyTiger
(13.11.20)
EasyTiger; yok hocam, tesekkurler ama onlar da degil
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
futbol oynadigi veya biraktigi zamani hatirliyor musunuz peki asagi yukari? hangi yillarda oynuyordu mesela?
0
der meister
(13.11.20)
f. cannavaro, p. maldini, c. vieri
0
emininsel
(13.11.20)
emininsel degil hocam,
der meister birakali 7-8 sene filan olmustur

cok populer, cok goz onunde biriydi; bakalim hatirlarsam yazacagim buraya da
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
italya'nın 2010 dünya kupası kadrosuna bak orada vardır.
0
bohr atom modeli
(13.11.20)
bohr atom modeli; baktim ama yok hocam
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
totti ya da baggio
0
mikahakkinen
(13.11.20)
7-8 yil once birakti derseniz;
Inzaghi, nesta, gattuso, cannavaro

Bunlar hep o yillarda birakti.
0
logisticsmanager
(13.11.20)
christian vieri gibi geldi.
0
drako
(13.11.20)
pirlo diyerek sallamak istedim sadece :)
0
since1907
(13.11.20)
hep italyada oynadı ama italyan olmayan bi futbolcu da ben bırakayım, javier zanetti. eşi de sarışındır =)
0
amour fou
(13.11.20)
bence batistuta'yı italyan zannediyor olabilirsin.
0
ya ben lan neyse
(13.11.20)
herkese tesekkurler ama degil :) ayrica bati-gol'u bilmeyecek biri degilim "ya ben lan neyse" :)
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
ayrica tam yilini hatirlamiyorum, hatirlasam kendim bulurum :) 7-8 den daha fazla olabilir birakma zamani
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
lanet olası cm diyor ve o vakit devam ediyorum. alberto gilardino, di natale, luca toni, marco Materazzi, bonera, massimo Ambrosini, toldo, Peruzzi, de rossi.

İtalyan değil ama italyayla çok özdeşleşmiş biri olabilir mi? mesela claudio caniggia gibi.
0
emininsel
(13.11.20)
roberto baggio? del piero?

elimizdeki tek veri karısının sarışın olması mı? :) işin zor :)

peki neden arıyorsun bu futbolcuyu?
0
hlot
(13.11.20)
camoranesi ? ravanelli ?
0
ismim ibrahim
(13.11.20)
veri yok baska, olsa kendim bulurdum zaten :) karisi sarisin kendi de cok yakisikliydi :) aramamin ozel bir nedeni var buraya yazamiyorum;

emininsel; ahh cmm ah fmmm :D fm yenisi de cikiyor zaten
0
🌸sweetoffice
(13.11.20)
maxi lopez'i italyan sanma ihtimaliniz var mıdır?
0
o sopa bi gun elimize gecmez mi
(13.11.20)
cok fazla tuyo vermissin kanka. Insan, dunyali desen yeterdi. bulurduk biz:)
0
neverletyougodown
(13.11.20)
1) Forvet miydi?
2) Kısa saçlı mıydı (C7 Ronaldo gibi), uzun saçlı mı (Messi gibi)?
0
testudos
(13.11.20)
karısı sarışın peki o nasıldı?
0
nothing in my way
(13.11.20)
@o sopa bi gun elimize gecmez mi; yok hocam sanmam elbette :)

@nothing in my way; sarisin ve cok guzeldi baska detay yok aklimda maalesef :)

@neverletyougodown; haklisin hocam ama veri olsa zaten kendim de bulurdum. aklimda olanlar bu kadar, o yuzden buraya sordum.

@testudos; saclari kisaydi hocam ama cr7 kadar kisa degil, messi kadar da uzun degil; kisa-normal araligindaydi
0
🌸sweetoffice
(14.11.20)
bütün italyan futbolcuların karıları sarışın ve çoğu eski manken, yani ünlü :)
oynadıgı bir takım söylesen hatırlarız belki.

ben de sallayayım bir kaç tane. çok meşhurları zaten saymışlar. az meşhurları sayayım.
bence kesin yazıldı ama sen hatırlayamadın.
delvecchio
cassano
montella
zambrotta
en.wikipedia.org
0
dafuq
(14.11.20)
@dafuq haklisin hocam, zaten eski milli takim kadrolarina filan da baktim ama bulamadim. seninkiler de degil maalesef
0
🌸sweetoffice
(14.11.20)
(18)

alkolsüz veya alkollü restoran

blatta hiberna
merhabalar,bir insan kendi içki içmedikçe, neden gideceği restoranın da alkolsüz olmasını ister?meyhane ya da bar gibi bir yer olsa tamam, zaten bunlar alkollü içki üzerinden dönen mekânlar.yeri geldiğinde küfelik olanlar, kavga çıkaranlar, yan masaya sataşanlar da olabiliyor, o ayrı.normal restoran
merhabalar,

bir insan kendi içki içmedikçe, neden gideceği restoranın da alkolsüz olmasını ister?
meyhane ya da bar gibi bir yer olsa tamam, zaten bunlar alkollü içki üzerinden dönen mekânlar.
yeri geldiğinde küfelik olanlar, kavga çıkaranlar, yan masaya sataşanlar da olabiliyor, o ayrı.

normal restoranlardan söz ediyorum, illa balıkçı ya da ocakbaşı tarzı yerlerden değil.

geriye sadece sokak arası kebapçıları, esnaf lokantaları, fastfood restoranları, mantıcılar, çorbacılar falan kalmıyor mu?
ve bu sosyal hayatı çok fazla kısıtlayan bir şey değil mi?

mesela bir çift olarak giyinip kuşanıp güzel bir ortamda akşam yemeğine (içki içmeden) çıkmayı, bir iş ya da arkadaş toplantısına katılmayı zorlaştırmıyor mu?
yani bir risotto yersin, yanında da su veya maden suyu vb. içersin mesela gibi.

daha önce 1-2 tanıdığımda şahit olduğum bir şey bu.
dini nedenlerle olmadığını söylemişlerdi ama çok didikleyip soramamıştım, anlam da verememiştim.
aşağıdaki duyurulardan birinde görünce aklıma geldi.
amacım kimseyi incitmek değil, samimiyetle sebebini merak ediyorum.

edit:
daha çok yemek yenip hemen kalkılmayacak, bistro tarzı yerlerden bahsediyorum.


edit2:
cevaplar için çok teşekkür ederim.
zaten anlaşılacağını düşünerek "dini sebepler dışında" diye belirtmemek benim hatam tabii ama ben daha çok dini "olmayan" sebepleri soruyorum.
dindar olan, öyle yaşayan birinin restorana, bistroya gitmemesi normal zaten.
0
blatta hiberna
(12.11.20)
Dini neden olabilir, değilse alkol kokusundan rahatsız oluyor olabilirler.
0
fezagezgini_4
(12.11.20)
turkiye'de iken boyle ciddi zengin ama dindar bi musterim vardi, genelde luks kebapciya gidilirdi. icki olmadgina bakma, ickili restoran fiyatina iteliyorlar herseyi.

ayrica risotto'nun yaninda maden suyu icsen bile, yemegin icinde %99 ihtimal beyaz sarap var zaten, fyi.
0
try again fail again fail better
(12.11.20)
Beni mesela bira ve şarap kokusu çok rahatsız ediyor. Migrenim nüksediyor ve midem bulanıyor:/
Bir arkadaşım da dini kaygılardan ötürü gitmediğini demişti.

Edit: @JohnOakley ve @kanlakarisikyagmur+1
Özellikle @johnOkley'in dediği gibi genelde insanlar alkolün etkisiyle sarhoş sapitip çok saçma sapan hareketler yapabiliyor. Birkaç kere sarhoş olmadığını iddia edip mekanda kendini rezil eden arkadaşim olmuştu. Ayrıca bu tipler ısrarla ben sarhoş değilim sarhoş olma eşiğim çok yüksek deyip kendilerini kandırıyor. Bir de sarhoş olma kafası çok farklı haliyle içen karşısındakinin de alkolune eşlik etmesini isteyebilir.
0
Amaranta ursula
(12.11.20)
İçkili restoranların olayı farklı. O yüzden olabilir.

Rakı-balık mekanlarına kimse 1 saatlik bir yemek için gitmiyor. Gidenler en azondan 4-5 saatlik bir 'eğlence' için gidiyorlar. Bu nedenle böyle mekanların gürültüsü çok fazla oluyor. Ortamı da yemek yiyip kalkmak için fazla hareketli.

Ben sadece balık yiyeceksem rakı-balık restoranları tercih etmem.

Bir diğer sebebi de fiyatı olabilir. Normal bir balık restoranda 35 lira vereceğin atıyorum bir kalamar tavaya ortalama üstü bir alkollü mekan 50 lira çekiyor.

Bi keresinde denemek amacıyla evin yakınında bir ocakbaşı restorana gitmiştim. Meğer rakı mekanıymış. 2 tane lahmacun yedim. 50 lira hesapla kalktım :)
0
himmet dayi
(12.11.20)
muhafazakar ailede büyümüş bir ateistim. haliyle çocukluğum hep "alkolsüz" yerlerde geçti. üstelik ben trakya'da büyüdüm hahaha. buna rağmen duyuruyu biraz garipsedim açıkçası... alkol konusunda bu kadar hassas olan insanların yaşam tarzı ve beklentileri zaten farklı oluyor. ayrıca hayır, geriye saydığınız yerler kalmıyor - alkollü içecek satmayan bir sürü restoran var. mesela biz ilçenin en iyi iskendercisine giderdik sık sık. iyi de bir yerdi, pahalıydı. ayran, kola falan satıyorlardı sadece. oturup yemek yer, çay içer, tatlı yerdik. muhafazakar aileler & arkadaş grupları zaten bunu istiyor. onlara hitap eden yerlerin sayısı daha fazla bile diyebilirim.

biz kendi bakış açımızla değerlendirdiğimiz için bize kısıtlı geliyor. mesela ben de şimdi "iyi bir müslüman olarak yaşasam?" diye düşündüğümde acayip sıkıcı buluyorum ama bunun sebebi benim müslüman olmamam. ona inanan, o yaşam tarzını benimseyen insan için bunlar sorun değil. demek ki ona yetiyor, öyle rahat edebiliyor.

kaldı ki bence bu gerçekten hiç dert edilecek bir mesele değil... türkiye'de yaşıyoruz yahu. alkolsüz restorandan bol ne var? asıl "balığın yanında rakı içeyim" deyince zorlaşıyor mesele. ben ankara'da öğrenciyim örneğin, dürümcüden tut da alkolsüz restorana kadar bir sürü yer bilirim ama ocakbaşı falan bilmiyorum örneğin. birilerine sormam, özellikle araştırmam gerekiyor.
0
der meister
(12.11.20)
Ben dine dahil değilim. Ancak içmekten çok hoşlanmam. Kendi keyfim için gideceksen alkolsüz mekan tercih ederim ki sarhoş insanlarla muhatap olmak zorunda kalmayayım. Kalınca incilerim dökülmüyor, ama etrafta içki içen olmadığında kendimi daha güvende hissediyorum ve rahatlayabiliyorum. Içki içenler bağırır çağırır, bazen kavga çıkar, laf atarlar, istisnasız neredeyse hepsi baca gibi sigara içer. Bunlar hoş manzaralar değil. Hele sigara kokusu hiç sevmiyorum. Alkollü adam yanında içince de içme diyemiyorum kavga çıkıyor vay efendim sigara diye.
0
JohnOakley
(12.11.20)
Diğer bir sebep; alkol almayan insan sohbete ayak uyduramaz, kafalar uyuşmaz.
0
kanlakarisikyagmur
(12.11.20)
Benim de çevremde epey bu tarz tip var, alkollü mekanlarda insanların taşkınlık yapabileceğini ve canlarının sıkılabileceğini düşünüyorlar, bi grup insan da alkol değmiş tabaktan yemek bile yemeyecek kadar muhafazakar o yüzden. Try again'in dediği gibi alkol olmayan, ama ayı gibi pahalı olan bir sürü mekan var. Zaten muhtemelen en çok onlar kazanıyordur.
0
roket adam
(12.11.20)
@himmet dayi:

aslında onu demek istemedim.
yani sevgilinle ya da arkadaşınla gidip, uzun uzun oturup sohbet falan edip akşam yemeği yenecek, üstüne kahve içilebilecek herhangi bir yerin de menüsünde içki olabiliyor.
illa balıkçı ve ocakbaşı değil derken bunu demek istemiştim.

big chefs, kırıntı vb. gibi oturup salata yiyip kalkabileceğin, artık bazı avmlerde bile bulunan, ortalama sayılabilecek yerlerde de alkol var sonuçta.
ama ben de her gittiğimde içki içmiyorum mesela.
o tarz daha gündelik yerlerden bahsetmek istemiştim aslında.

@try again fail again fail better:
öylesine bir "restoran yemeği" diye örnek vermiştim, beyaz şarap detayı aklıma gelmedi, doğru.
0
🌸blatta hiberna
(12.11.20)
@der meister:

garipsenecek bir şey yok, duyuruyu dini hassasiyetlerle ilgili olarak yazmadım.
dini nedenlerle gitmeyenlerin nedeni zaten belli.

benim merak ettiğim JohnOakley'in verdiği örnekteki gibi dini nedenleri olmayanların sebepleri zaten.
0
🌸blatta hiberna
(12.11.20)
@b/h

benim aklıma hiç bistro tarzı yerler gelmedi açıkçası cevap yazarken. o tarz mekanlara gitmemeyi tercih etmek bana göre dinle alakalı doğrudan. farklı bir sebep bana saçma geliyor. "hayat tarzı" diyecek olursak zaten o da dinle alakalı. bistroda takılan gençlerin yanında kendini rahatsız hisseden kişi, dinen caiz olmayan şeyler yapıldığı için rahatsız oluyordur. gerisi boş bahane bence.

Bugüne kadar da bistroda kafayı bulup sağa sola rahatsızlık veren bir tipe hiç denk gelmedim. Ayrıca bistrolarda kapalı mekanda sigara da içilmiyor. Direkt barlarda bu yasak delinse de bistrolar içerde sigara içilen yerler değil.
0
himmet dayi
(12.11.20)
dini nedenle tercih etmeyenler migros, carrefour benzeri içki satan marketlere de girmiyor olabilirler. benim tanıdığım kişiler öyle en azından. evin altında kocaman migros var ama oradan alışveriş yapmıyor mesela. hatta migros vb. yerlerden alışveriş yaptığım için garipseyen, oradan alışveriş yapmasan iyi olur diyenler de var. ateist değilim, koyu dinci de değilim ama inancım var.
mekan sahibi, ödediğim parayla içki alacak. o paranın içinde benim param olmasın diye düşünebilir. ama ekmek aldığın fırında içki satılmıyor. fırın sahibi akşam evine giderken 2 bira alacak belki :)
0
sutlu nescafe
(12.11.20)
Ciddi ciddi yemek pesinden kosan bir insansa, zaten nerede olsa yer. Yemek icmek hayatinda onemsiz ise, boyle kurallar koyabilir. Sosyal hayati sinirlayici olarak dusunmuyorum yine de. Baska turlu de sosyallesilir cunku.

Bana da inanmasi guc geliyor ama yemek yemeyi sevmeyen, sofra kulturunden cok uzak duran insanlar da var. Boyle bir insana alkollu mekanlara girmemek bir sorun olmaz zaten.

Travmali (genelde babasi alkolik) arkadaslarimdan birkaci kendilerini huzursuz hissediyor alkol tüketilen yerlerde. Cok yanasmiyorlar aksam yemeklerine. Daha cok kahve icmek icin bulusuyoruz mesela.
0
buf-e kür
(12.11.20)
Bazı Yiyeceklere pişirme sırasında alkol konma ihtimali gitmemeye neden olabilir.
0
yemrem
(12.11.20)
Dini sebeplerle alkollü mekanlarda yemek yemek istemeyen kişilerin gerekçeleri şöyle:

1-) Ortak yıkanan bulaşıklarda alkol kalıntısı kalması.
2-) Havaya karışan ve solunan alkolün de haram olması.

Şaka değil ikisini de duydum ve duyuyorum.
0
pass
(12.11.20)
genelde alkollu mekanlar daha pahalı oluyor.
daha kötüsü alkollu mekanda alkol almıyorsanız genelde garsonlar size iyi davranmıyor hesaptan geçiremeyeceğiz diye.
0
nuisance
(12.11.20)
Benim dini sebeplerle gitmeyen bir arkadasim var, gerekcesi, ilgili mekanlarin kazandiklari parada alkolun payinin olmasi ve bunu haram olarak gormesi; ustune ustluk bu paralarin yine alkol tedarigi icin harcanmasi.

Alkolden para kazanilan bir yerde bulunmasi kendi inananciyla celiskili, kendi harcadigi paranin alkol tedarigi icin kullanilmasi vesilesiyle kendisinin dolayli olarak alkol icilmesine, dolayisiyle gunah islenmesine, neden oluyor ve buna ortak olmak istemiyor.

Alkol kalintisi ya da havadan solunmasindan daha mantikli ve tutarli bence :D
0
taurina
(13.11.20)
İçki içilen yerde bulunmak iyi değil. Sanıyorum ki mekruh idi. Ondan gitmiyorlar.
0
alperz
(13.11.20)
(3)

Bu Masterchef'de 100 bin kişiyi nasıl elemine edip 16 kişiye düşürdüler?

dogu karelyadaki dere agzi
Nasıl bir sıralama ile bu kadar kişi elendi, her şeyi geçtim şu anki jüri mi bu kadar insana baktı?
Nasıl bir sıralama ile bu kadar kişi elendi, her şeyi geçtim şu anki jüri mi bu kadar insana baktı?
0
dogu karelyadaki dere agzi
(11.11.20)
100 bin başvuru olmuş. Bunların bir kısmı daha başvuruda elenmiştir. Kalanını yapımcı tayfası elemiştir. Geriye kalansa sadece 128 kişi. 128 kişi şeflerin karşısına çıkıyor. Yani sadece 128 kişiye baktılar. Sonrasında 3lü elemeler oldu, her 3 kişiden biri seçildi. Sonra o seçilenlerden son 16 seçildi tek tek.
0
jelly bear
(11.11.20)
100 bin kişiyi elemediler ki. o toplam başvuru sayısıdır. bunların içinden belki 1000 kişi mülakata davet edilmiştir. onların içinden eleme yapılmıştır. sonra da jüri karşısına çıkacak isimler belirlenmiştir. 100 bin kişiye tek tek bakmıyorlar yani.
0
der meister
(11.11.20)
tabi ki hepsine tek tek baktılar. somer şef neden o kiloda zannediyosun.
0
makarnavodka
(11.11.20)
(7)

Pandemi psikolojinizi nasıl etkiledi?

asaf
Sb.
Sb.
0
asaf
(11.11.20)
Olumsuz.
0
himmet dayi
(11.11.20)
kotu etkilemedi. hatta evimde geçirdiğim en güzel günlerdi. ama dısarısı içni aynı şeyleri soylemiyoruz tabi.
0
koela
(11.11.20)
çok kötü etkiledi.

pandemi başladığında 25 yaşında ikinci sınıfın ikinci dönemini okuyan bir üniversiteliydim, haliyle zaten gelecek kaygısı ve parasızlık çok ciddi sorun haline gelmişti.

pandemide tamamen eve tıkılmak, en azından hayatta olduğumu hissettiren ufak şeylerin (futbol maçı izleme, okula gitme, hayatın normal aktığını bilme vb.) kaybolması derken kayış ciddi anlamda koptu. kız arkadaşım olmasa kontrolden çıkardım diye tahmin ediyorum.

bir de "başka şansım olmayacak" diye gaza gelerek erasmus'a kalkıştım. muhtemelen bu durum koca bir sene kaybına sebep olacak. buraya geldiğim zaman vaka bile yoktu neredeyse. şu an olağanüstü haldeyiz vakaların kontrolden çıkması nedeniyle. okulla falan işim kalmadı diyebilirim, birkaç hocam sağolsun ödev falan veriyor "bunları yap bari de geç gerizekalı" diye, onlar da olmasa ne olurdu bilmiyorum.

her halükarda beni çok yıprattı. şimdilik babam da hasta üstelik. uzaktayım. ben hasta olsam tedavi olacak param bile yok (sigorta demeyin, sigorta kaç ay sonra veriyor parayı geri). risk grubundayım, kaparsam muhtemelen hastanelik olurum. orada sevdiklerim hastalansa bi şey yapamıyorum. akademik açıdan zaten dağılmış durumdayım, normal şartlarda bile riskli bir bölümdü okuduğum, şimdi yarısını uzaktan-çöp olarak okumuş olacağım.

beni fena yamulttu kısacası. etkilerinin bu kadarla da sınırlı kalacağını zannetmiyorum. ekonomik ve toplumsal sonuçları önümüzdeki yıllarda dünyayı şekillendirecektir. bizim neslimiz ölene kadar bu pandeminin getirdiği şeylerle uğraşmak zorunda kalacak muhtemelen.
0
der meister
(11.11.20)
Başta çok kötü ama uyum sağladım sanırım şimdi iyiyim.
0
jazzabel
(11.11.20)
psikolojimi iyi ya da kötü etkilemedi. sadece bazı alışkanlıklarım değişti tabi. evin dekoratif sorunlarıyla daha çok ilgilenmek, daha fazla yemek yemek, daha çok kitap okumak ve film izlemek vs.
0
makarnavodka
(11.11.20)
Sevgilimle ayri kaldik haliyle zor bi donemdi ayri sehirlerdeydik. Online sinavlar korkunc zorlayiciydi bizim okul iicn. E is desen evden calismada israr ettigim icin muhtemelen yerimi koruyamiycam ofiste.
0
hindistan cevizi
(11.11.20)
Evde vakit geçirmeyi seven biri olmama rağmen beni kötü etkiledi. İlk etapta kilo aldım haraketsizlikten şimdi çok iyi bir diyetisyenle çoğunu verdim gerçi. Aynı zamanda daha üşengeç hissediyorum haraketsizliğe alıştıkça içimden bir şey yapmak da gelmiyor istesem bile. Yalnız yaşadığımdan dolayı kendimi çok yalnız hissettiğim zamanlar oldu lockdownda Avrupa’da yaşıyorum biraz daha farklıydı çıkma yasakları vs. Sıkıntıdan sigaraya başladım tekrar. Sosyal olarak kendimi birşeyler yapmak zorunda ama yapmıyormuşum gibi hissedip aslında imkansızlıktan dolayı olmasına rağmen kendimi suçladığım çok oldu. Derslerin online olması da etkiledi kendimi bir türlü ders çalışmaya veremiyorum ve tüm bunlar birleşince psikolojik olarak beni kötü etkiledi diyebilirim.
0
carmenta
(11.11.20)
(3)

İngilizce level atlama eşiği.

metalstorm
Öncelikle herkese selam burada çok tecrübeli ve değerli insanlar var onlara bir şey sormak ve yardımlarını almak istiyorum.Son 5 aydır hergün istisnasız ingilizce çalışıyorum lakin sanki bir eşikteyim ve atlayamıyorum gibi geliyor. Düzenli olarak memrise'ten vocabulary çalışıyorum. Temek seviye kita
Öncelikle herkese selam burada çok tecrübeli ve değerli insanlar var onlara bir şey sormak ve yardımlarını almak istiyorum.

Son 5 aydır hergün istisnasız ingilizce çalışıyorum lakin sanki bir eşikteyim ve atlayamıyorum gibi geliyor.

Düzenli olarak memrise'ten vocabulary çalışıyorum. Temek seviye kitaplar okuyorum(30 sayfaya kadar). Podcast dinliyorum spotify'dan ve yine grammer çalışıyorum fakat sanki bir eşikte kalmışım gibi hissediyorum. Bazen gündüz çalıştığım kelimeyi podcastte yakalıyor lakin bağlamında anlamada sıkıntı yaşıyorum ha keza okurken cluaseslarda yine bazen durup 2-3 defa tekrar ediyorum anlamlandırabilmek için.

Dil konusu benim için önemli ortalama bir pozisyonda çalışıyorum. Önüme iyi imkanlar çıkıyor lakin bu konu benim için sürekli bir engel teşkil ediyorve bu yüzden maddi olarak ve kariyer açısından çıkmaza girmeme az kaldı gibi duruyor.

Biraz uzun oldu biliyorum. Aramızdaki yabancı diller konusunda tecrübeli arkadaşlardan bu tip tıkanma yada bazı yerlerde plato denilen bu eşik için öneri veya öneriler bekliyorum.
0
metalstorm
(09.11.20)
5 ay cok kisa bir sure. bu sekilde birkac sene daha devam etmen lazim. (level atlamak icin yani, birkac sene daha calis sonra birak demiyorum. hayat boyu ogrenilen bir sey dil)
0
hot potato
(09.11.20)
dili kullanmadıktan sonra sadece "çalışarak" belli bir eşiği geçmeniz mümkün değil maalesef. uygulamaya koymak gerekiyor.

bu tarz duyuruları çok görmeye başladım son zamanlarda. millet takmış bir makale okumaya ya da o tarz şeylere, başka bir şey yapmıyorlar. dil temel düzeydeyken "oturup çalışılacak" bir şey. temelleri öğrendikten sonra kullanmak gerekiyor. kullanırken ek olarak gramer ve kelime çalışmalarına devam edilebilir, ikisi bir arada yapılmayacak diye bir kaide yok.

hiçbir şey yapamıyorsanız reddit gibi bir ortama girip ilgi duyduğunuz alanlarda yazmaya çalışın derim. konuşmak için birilerini bulabilirseniz daha bile faydalı olur.

bi de bu konuda hassassanız o plato düşüncesi muhtemelen hiç çıkmayacak aklınızdan maalesef... ben 10-12 yıldır ingilizce konuşuyorum ama hala hiçbir şey bilmiyormuşum gibi geliyor, bazen sürekli aynı kalıplarla cümle kurduğumu fark ediyorum vs. halbuki türkçede de aynısını yapıyorum ama işte insan detayına girince işin içinden çıkamıyor. ona çok takılmamaya çalışın.
0
der meister
(09.11.20)
Eşik olarak tanımladığınız şey aslında psikolojik bir şey. Bence gayet etkili yöntemler bulmuşsunuz. Şu an beyniniz yeni bilgilerle dolu olduğu için motivasyonunuzu bilgiden alın ve pes etmeyin. Daha öğrenecek çok fazla şey var ve dil öğrenmede bir limit yok. En iyi yöntem eğlenerek öğrenmektir ama gördüğüm kadarıyla kariyer için ağırlık vermişsiniz öğrenmeye.
Size tavsiyem şu olabilir, hedefiniz yine kariyer olsun ama sadece kariyere odaklamayın, İngilizce öğrendiğinizde kişisel gelişiminize kat be kat faydası var yani kendinize çok büyük bir iyilik yapmış olacaksınız. Belki biraz bu şekilde düşünmeye çalışırsanız stres yerine motivasyonunuz daha olumlu bir şeye değişir.
0
sevenay
(10.11.20)
(10)

Antidepresan etkisi gösteren içki var mıdır?

ir mania
Şöyle ki evdeb işe işten eve bir hayatım var bikaç senedir. Zaten introvert biriyim. Sorun şu ki ofiste insanlarla muhatap olmak zorundayım fakat bu insanlar zamanında bana kötü davrandıkları için onları sevmiyorum. Profesyonel destek alsam ilaç kullandıracaktır. Benzer etkiyi gösteren bir içki yok
Şöyle ki evdeb işe işten eve bir hayatım var bikaç senedir. Zaten introvert biriyim. Sorun şu ki ofiste insanlarla muhatap olmak zorundayım fakat bu insanlar zamanında bana kötü davrandıkları için onları sevmiyorum. Profesyonel destek alsam ilaç kullandıracaktır. Benzer etkiyi gösteren bir içki yok mudur? Akşam iki duble atıp sabaha öpüjem janlarım modunda olayım ofise oynayarak kahkalarla gireyim? Ofistekilere dünyanın en iyi insaniymislar gibi davranabileyim.
0
ir mania
(06.11.20)
Bunu içki gibi pahalı ve zararlı bir yöntemle elde etmek zorunda değilsin. İç dünyanla ilgilenip onu havalandırarak, perdesini penceresini açıp içeri güneş ve temiz hava doldurarak, dağınıklığı ve tozu kiri toplayıp süpürüp atarak silip temizleyerek de yapabilirsin. Sadece hayal gücü. Uykuya dalarken ve uyanır uyanmaz 1'er doz.
0
1bir1bir1
(06.11.20)
yoktur. akşam içtiğin hiç bir içki sabaha vücudunda herhangi bi kafa yaratacak kadar kalmaz. ilaçlar öcü değil. herkes kullanıyor sen de kullan doktora gidip.
0
ruby elixir
(06.11.20)
Yok. Hatta booze blues diye bir şey var ki istediğinin tam tersi etki yaratabilir alkol sende.
0
buff
(06.11.20)
@kraltaci

Evet bitmez çünkü böyke bir şey var. Olmayan şeyi söylüyor değilim. Bu anlattıklarımı yapamayacak kadar gerginse bunu ifade eder ve çözümünü ister.

Bak sorun olarak gösterdiği tek şey ne:

""Sorun şu ki ofiste insanlarla muhatap olmak zorundayım fakat bu insanlar zamanında bana kötü davrandıkları için onları sevmiyorum.""

Tamamen duygu durumundan bahsetmiş. Bunu nasıl değiştireceğini veya nasıl -mış gibi yapabileceğini soran bir duyuru. Doktorların ilgi alanı değil. Farkında mısın bilmem.

@ir mania

Sorunu tam olarak anlatabildiysen doktora falan gitme, durduk yere virüs mirüs kapma. İçkiye bilmem neye de sardırma, alışma. Bir psikolog bul çevrimiçi seans al. Öfkelerini hallet. Paran yetmeyecekse ve tanımadığın insanlara dert anlatmak hoşuna gitmeyecekse de gerçek söylüyorum iç dünyana yönel ve kendinle ilgilen. Daha iyi bir teknik yoktur.
0
1bir1bir1
(06.11.20)
Alkol anti-anksiyetiktir. Yani alınca endişe duygusu azalır, dolayısıyla insanlar alkol alınca yükselip, söyleyemeceği şeyleri söyleyebilirler. Ancak bunun yanında alkol bir depresandır da. Özellikle etkisi geçmeye yakın depresif mod yükselir. Dolayısı ile sizin durumunuzda alkol iyi bir seçenek değil.
0
jangbogo
(06.11.20)
içki olarak kabul ederseniz: Sarı Kantaron Çayı
0
superior
(06.11.20)
öncelikle seni akşam içecegin içkinin ertesi günü insan ilişkilerini geliştirebileceğini düsünmende ki naiflikten dolayı sevgiyle selamlıyorum :) ama alkolun olayı o degil.
o dediğin mod eğer "artifical" olarak oluşturulmak isteniyorsa antidepresanlarla saglanıyor. doktora git,gerekliyse ilaç kullanmaktan çekinme.
Eger dünya, özellikle ulkenin durumu buralara gelmemiş(çok kötü) olmasaydı işini değiştirmeyi dusun derdim ama o seçenek suan için çok riskli.
0
bluewhale
(06.11.20)
Yoktur. Düzenli aldığın hemen her şeye bünye direnç gösterir ve hep daha fazlasını bekler. Her akşam bir shot viski içersin rahatlarsın ama bir ay sonra shot falan kesmez.
0
pass
(06.11.20)
bu kafayla varacağın tek yer alkolizm olur.

ilaç kullanmaya niye karşısın anlamadım. adı üstünde profesyonel destek. ilaç işe yaramıyor ya da olumsuz etki yaratıyorsa seninle ilgilenen profesyonel zaten değiştirecektir onu.

alkolü mutluluk aracı olarak görmek ciddi bir sorun olur, bunu hafife almayın.
0
der meister
(06.11.20)
1) alkolün günde yarım kadehi dahi zarar verdiği ispatlandı

2) psikiyatrinin vereceği ilaçlar öcü değil. yüz milyonlarca insana çare olmuş, yüz milyonlarca insan üstünden denenmiş güvenilir ilaçlar. bu ilaçların kullanılmayacak kadar zararlı olduğu iddiası tamamen şehir efsanesi.
kendini rahatlatmak için bu konuda yabancı dergilerde bilimsel yayınları tara. bu ilaçların kalıcı zararı üstüne hiçbirşey bulamayacaksın. ama bak sadece ingilizce ve yabancı dergiler dedim. sözlük falan demedim.

3) alkol alkolizme götürebilir. sürekli psikiyatri ilacı kullanıp kalıcı zarar gören ve bağımlısı olup bırakamayan dünyada tek bir kişi olduğunu sanmıyorum. istediğin ana ilacı bırakabilirsin. zaten doktor yazmazsa eczaneden alamazsın.
0
aslindasorunumpsikolojik
(07.11.20)
(7)

Covid testi

itsnotmeitsyou
Merhaba, daha önce covid testi yaptıranınız olduysa, nasıl yapılıyor, acı hissettiniz mi?
Merhaba, daha önce covid testi yaptıranınız olduysa, nasıl yapılıyor, acı hissettiniz mi?
0
itsnotmeitsyou
(03.11.20)
2 kez yaptırdım. yapılırken acı hissetmiyor. sonrasında bazen burunda sızı oluyor biraz da gözyaşı geliyor. çok abartılacak bir şey değil kısa bi süre rahatsızlık hissediyor insan ama acı vs yok genelde.
0
ayin yazari
(03.11.20)
Çok korkulacak bir şey yok. Stres olmayın. Biraz gıcık ediyor insanı, sonrasında çok hafif bir geniz akıntısı olabiliyor.
0
anten
(03.11.20)
yok acı hissetmedim ama rahatsızlık verici biraz, o çubuğu beynime kadar soktuklarında başım ağrımıştı benim bütün gün. belki testle alakalı değildir de öyle denk gelmiştir bilmiyorum.

korkacak ya da endişe edecek hiçbir şey yok, hemencecik biten bir işlem zaten. burnunuza su kaçmış gibi hissediyorsunuz, o tarz bir rahatsızlığı var, ürkütücü bir şey değil.
0
der meister
(03.11.20)
boğaz neyse de burundan girince felaket. normalde tınlamazdım bile böyle şeyleri acıya dayanıklıyım falan diye gezinirdim ama o çubuğun burundan tabiri caizse beyine kadar gitmesi ve sinüslerimi patlatması ağzıma etti yani. çok acı çektim demiyorum, olay çok sinir bozucu. arkadaşların bahsettiği o geniz akıntısı kanlıydı mesela bende çünkü sinüsümü patlattı eleman. iki üç gün mal gibiydim.
0
Improbable
(03.11.20)
Lafı edilecek bir acı ya da rahatsızlık hissetmedim, aynı şekilde benimle birlikte test yaptıranlar da rahatsız olmadılar, hepimizin sonucu negatifti, acaba düzgün örnek alınamadı mı diye şüphelenmiştik, çünkü testi yaptıranlardan biri hastalığın tüm belirtilerini göstermekteydi.
0
(03.11.20)
3 kere yaptırdım, acı yok
0
sta
(03.11.20)
2 Kere test 1 kerede covid oldum hiçbiri acımadı.
0
paramolacak
(03.11.20)
(9)

Kaç dakika Plank yapabiliyorsunuz?

spacevan
Selam RomalılarNe kadar süredir yapıyorsunuz ve ne kadar yapabiliyorsunuz?Teşekkürler
Selam Romalılar
Ne kadar süredir yapıyorsunuz ve ne kadar yapabiliyorsunuz?

Teşekkürler
0
spacevan
(02.11.20)
Yalancıyı şey yapmıyorlar ya. 2 dk ile açık artırmayı açıyorum :))
0
stewie
(02.11.20)
Covid başladığından beri evde ayı gibi yatıyorum şu an 30sn bile yapamayabilirim. En formda zamanımda 1.5 dakika yapabiliyordum.
0
mg3929
(02.11.20)
duyuruyu görünce denedim.

55-60 saniye arası bir şey oldu. obezim ve markete gitmek dışında bir fiziksel aktivitem yok. sarhoşum ayrıca şu an.

eğer kötüyse sebep zaten ortada. "sktir lan o kadar nasıl yaptın obez ve sarhoşken" derseniz 26 yaşındayım, 20 yaşımdan sonra obez oldum, o zamana kadar aktif olarak spor yapıyordum çocukluğumdan beri. arz ederim.
0
der meister
(02.11.20)
1dk x 3 yarım denge topuyla.

Dirsekler üstünde hareketsiz durulanı 2dk x 3 ama bu anlamsız bir hareket olduğu için yapmayalı çok oldu.
0
catch the arrow
(02.11.20)
Neden dirsekler üzerinde olan hareket anlamsız açıklarmısınız?
0
🌸spacevan
(02.11.20)
Başlığı görünce kronometre ile yaptım. 1,5 dakika. Kadınım.
0
ruhen hastayim ben
(03.11.20)
2.5 dakika haftada 3-4 kez spor yapiyorum son 4-5 senedir.
0
tezek
(03.11.20)
dün gece 1dk 6 saniye yaptım

şu dirsek olayına bir açıklık bekliyoruz yalnız, ben de merak ettim. internette hep öyle gösteriyorlar, yanlış mı yapıyoruz?
0
not sure if serious
(03.11.20)
Yanlış yapıyorsunuz demiyorum ama hiçbir katkısı olmadığına inanıyorum. Plank’ı bir stabilite egzersizi olarak görüyorum. Vücudun uzantılarında hareket olmadan bunu sağlayamazsın. O yüzden öyle boş boş dirseklerin üzerinde durmak ancak enduransı geliştirir. Benim öyle bir hedefim yok. Core kısmım sağlam olsun ki ağırlıkla yapılan hareketlerim düzgün olsun, sakatlık riskim düşük olsun diyorum.

Yine de siz bildiğiniz gibi yapın. Benim kendi edindiğim bilgilerden derlediğim fikir böyle olsun. Uzmanlığım yok tavsiye vermem.
0
catch the arrow
(03.11.20)
(4)

Nasıl motive oluyorsunuz ?

Fiyu
Konfor alanından nasıl çıkıyoruz?
Konfor alanından nasıl çıkıyoruz?
0
Fiyu
(02.11.20)
param bitince mecburen. yoksa çıkaramazlar.
0
der meister
(02.11.20)
dibe vurunca mecbur çıkıyoruz
0
gilly
(02.11.20)
Seyahat. Otobüsle bir yolculuk.
0
mobydick
(02.11.20)
Düşünmüyorum. Aklıma bir fikir geldiği gibi harekete geçiyorum. Belli bir süre ilerleyince emeklerin boşa gitmesin diye mecbur yapıyorsun. Yani, kendimi zor durumlara bilerek sokuyorum. Mesela hiç gerek yokken bir şeyi yapmak için söz veriyorum ya da mesela bir sınavın, eğitimin parasını önceden veriyorum.
0
stewie
(03.11.20)
(8)

Yaratıcının olmamasına ihtimal verme aşaması

namidigerkokuc
Zor bir süreçten geçiyorum, sorguluyorum, şimdiye kadar inandığım şeylerin bir anda yerle bir olma ihtimali bile beni çok etkiliyor. Böyle bir süreçten geçmiş kişiler varsa tavsiyelerini bekliyorum
Zor bir süreçten geçiyorum, sorguluyorum, şimdiye kadar inandığım şeylerin bir anda yerle bir olma ihtimali bile beni çok etkiliyor. Böyle bir süreçten geçmiş kişiler varsa tavsiyelerini bekliyorum
0
namidigerkokuc
(01.11.20)
ben 18-20 yaşlarımda bu süreçten geçtim. aslında önce dine olan inancım azaldı. yaratıcı fikri hala gerçek olabilir diye düşündüm. zamanla o da yok oldu. o süreçte en çok dinleri ve yaratıcıyı sorgulayan kitaplar yardımcı oldu. 10 seneyi aşkındır ateist olarak tanımlıyorum kendimi. açıkçası verilecek çok bi tavsiye olduğunu düşünmüyorum. bu çok kişisel bir konu çünkü, herkes kendi yolunu bulur. araştırma yaparken tam aksine tekrar dine de bağlanabilir insan.

dinden sonra ulus, ülke, devlet gibi kavramları da sorguladım mesela, onlar da dini olmayan kutsallarımız. eskiden milliyetçi biriyken şimdi sınırlar, ülkeler falan inanılmaz komik geliyor. mesela yazın bulgaristan sınırındaki bir plajdaydım, aynı deniz, aynı toprak ama burası kutsal, oraya geçince orası değil :) bunların hepsi insanlığın tarihini araştırıp okuyunca, bazı deneyimlerle insanda farkındalık oluşturuyor bence. zamanla ve okumakla insan kafa yapısını değiştirebiliyor. kendine yüklenmene gerek yok yani. klişe öneriler olabilir ama turan dursun'un din bu serisi, richard dawkins'ın tanrı yanılgısı kitabı ve son yıllarda popüler olan sapiens kitabı yardımcı olabilir.
0
nathanieltroy
(01.11.20)
kulağımıza fısıldanan inanışlar, kurallar ve kabullenişleri her zaman sorgularım.

tanrı ve din benim için standart bir düşünce konstepti. bu konseptin içine girdin mi, her şeyi bu ikisine göre yorumlar ve bu ikisinin sana sorman için hazırladıkları soruları sorar durursun. cevaplar da her zaman hazırdır.

bu yaşam şekli, oldukça tuhafima gitmiştir. bundan çok daha başka yaşam mümkün mü? bunu sorgulamak lazım. psikolojik olarak herhangi bir din, ideoloji, tanrı, parti, ülke, ırk ve millet kabulleniş, propagandaları olmadan bu yaşamı yaşayabilir miyiz?
bunları sorgulamak, oldukça pür bir zihin gerektirir.
0
Leonardo~Da~Vinci
(01.11.20)
Böyle bir süreçten aklının farkında olan herkes geçer.

Tek bir söz söylüyorum sana; inanmak irâdîdir. İnanmak istersen inanırsın, inanmamak istersen inanmazsın.
0
1bir1bir1
(01.11.20)
şimdilik 12.000 yıllık Göbeklitepe, 150 yıllık bilimsel gelişmeler (buhar, makinalaşma),
yaklaşık 2000 yıllık semavi dinler.
bilim her zaman dine 5 çeker diyerek olayı sonlandırayım. :-)
0
ankara06
(01.11.20)
bu süreci yaşadığımda 14-15 yaşlarındaydım ve dindar bir ailede büyüdüğüm için ekstra zor olmuştu. hatta hiç unutmuyorum bak, benim yaşlarımda ateist bir arkadaşım vardı. net hatırlamıyorum ama yaşadığı yer kütahya veya denizli diye kalmış aklımda, adı irem'di sanki. ona yazmıştım. demiştim ki çok zorlanıyorum, doğru bildiğim her şeyin yalan olması fikri beni delirtiyor, ben dindar birisi olarak büyüdüm, allahsız yaşamayı ve öldüğümde toprağa karışacağımı kabullenmeyi nasıl becereceğim? basbayağı psikolojim bozulmuştu, inancımı kaybetmiştim ama inancın getirdiği güç olmadan yaşama fikri deli ediyordu.

arkadaşım da sağolsun "deal with it" gibisinden bi' cevap verip hiç oralı olmamıştı. ismini cismini ondan yazdım zaten, olur da görürsen falan FAK YU, çok kalbimi kırmıştın.

sorunun cevabına gelecek olursak o his zamanla geçiyor. inançlı bir insanın dirayet seviyesine bence asla erişemiyoruz ama inanmadıktan sonra zaten onların yaptığı da tuhaf gelmeye başlıyor. bir nevi kendini kandırma gibi... ben mesela bir yakınını kaybeden dindar kişinin, "cennette kavuşacağız" diye düşünüp sakinleşebilmesini çok kıskanıyorum. bu güçten, bu dayanma gücünden, teselliden yoksun olmak bana hala ağır geliyor. ama artık yaratıcıya inanmadığım için, bunu "gerçek dışı" gördüğüm için eskisi gibi umursamıyorum.

bi de insan din eksenli yaşamaktan, dini düşünceden, o anlayıştaki insanlardan uzaklaştığında bu düşünceleri çok daha çabuk atlatıyor. o açıdan çevreni allahsızlığı yayma kürsüsünden arkadaşlardan oluşturmanı tavsiye ederim. çocukken bissürü öteki dünya temalı mistik hikayeyle manyak olduydum, şimdi her şey çok basit geliyo. inanmayan insanlar daha neşeli ve içinde yaşadıkları dünyayı güzelleştirmeye çalışıyolar çünkü.

o açıdan zamanla alışacaksın diye düşünüyorum, açıkçası pek tavsiyelik bi şey yok, inanmıyorsan inanmıyorsundur, bu kadar basit. o yalnız kalma hissi de dediğim gibi hem zamanla hem de benzer kafa yapısındaki insanların arasında olmakla geçiyor.
0
der meister
(01.11.20)
benim surecim de nathanieltroy'un siralamasiyla ilerlemisti. once din sonra yaratici inancim yok oldu sorgulayarak. sonra millet, irk vs. de gitti, cok sacma cunku milyonlarca yillik bir mechul var bizden once bilmedigimiz ama son 1500 yilindan sorumluyuz cok sacma :).

bilinmez ve kaygi verici durumlarda der meister'in dedigi gibi inanan insanin "allah de gerisini birak" kafa rahatligina ulasmak zor olsa da sirf cehennem korkusundan ya da huri beklentisinden sevap olduguna inandiklari seyleri yapan insanlarin ikiyuzlulugunu gormek de ayni kafaya cikariyor insani aslinda. nasilsa her sey nasil olmasi gerekiyorsa oyle olacak demek de bir yerden sonra o hissi veriyor. tavsiyeyi ne icin istedigini cok anlamadim ama diyebilirim ki bu sorgulamaya kadar geldiysen muhtemelen once deist sonra ateist olursun, sonunda apateizmle noktalarsin sorgulamayi :)
0
in vino veritas
(01.11.20)
kendine çok yüklenme. şuan inandığın şeylere inanmaya devam etmende bir sakınca yok. sorgulamanın kapısına adım attığına göre devamını okuyarak, araştırarak, bilgi sahibi olarak getirebilirsin ancak. insanlar neden dinleri yaratmışlardır bunu iyi kavramak gerek. bunun için dünya tarihi hakkında bilgi edinmelisin. bu sürekli bahsedilen dört büyük din haricinde hangi coğrafyalarda hangi inanışlar var, aralarındaki bağlantılar ve kronolojik sıralamaları nasıl bunlara göz atabilirsin. coğrafya ve tarihi, psikoloji okumalarıyla da desteklemek gerekir tabi. insan psikolojisi hakkında yeteri seviyede bilgi sahibi olmadan yaratıcı nedir nasıl yaratılmıştır gibi sorulara cevap almak da zor olur. evreni galaksileri yıldızları inceleyip astronomiye de dokunmak gerekir. zaten bilim önüne öyle sonsuzluklar sunacak ki, önce muhammedin cinsel hayatını anlatan kitaptan uzaklaşacaksın sonra da insanın yarattığı yaratıcı fikrinden.
Ayrıca; kendimize büyük anlamlar yüklemeye hiç gerek yok. Yaratıcı olsa da olmasa da altı üstü üç gün yaşayacak sonra da toprağa karışıp yok olacaksın.

Seni, yaratıcının olduğuna inandıran sebepler nedir, onların üzerine git.
0
hepbiarayisicinde
(02.11.20)
Caner taslaman in youtube videoları tam size göre.
0
luluki
(02.11.20)
(15)

Türkiye'nin en güzel kadını?

ya ben lan neyse
çok klasik soru ama olsun.yüz olarak. yüz güzelliği...edit: göz önünde olanlardan. yoksa ne güzeller var.
çok klasik soru ama olsun.

yüz olarak. yüz güzelliği...

edit: göz önünde olanlardan. yoksa ne güzeller var.
0
ya ben lan neyse
(25.10.20)
hülya avşar
0
superb
(25.10.20)
pınar deniz olabilir.
0
ismim ibrahim
(25.10.20)
Dilan Çiçek Deniz
0
eazy
(25.10.20)
Arzum Onan
Songül Öden

Kisilikeleri de cok guzel insanlar.
0
a perfect lie
(25.10.20)
selma ergeç
0
der meister
(25.10.20)
Dilan çiçek deniz mi , kadın full estetik ama yine de güzel değil.

Bu soruya Tuba Büyüküstün’den başka cevap yoktur. İnş onun gibi kızım olur ileride.
0
Hallegadola
(25.10.20)
en güzel denebilecek seviyede herkesin kabul ettiği kimse yoktur da, yukarıda görünce belirteyim dedim; eda şölenci'ye ben de bitiyorum. ünlü olmadan önceleri instagram'da yaman bir takipçisiydim, baktıkça içim açılırdı. güzel kadın dediğin öyle olur zaten, baktıkça için açılır, mutlu olursun. başka da böyle biri gelmiyor aklıma ünlülerden. ünlü olmayanlardan var ama yüz güzelliğini takdir ettiğim.
gerçi benim güzellik anlayışım herkese uymuyor ama eda'yı görünce şaşırdım, eklemek istedim.
0
Bruce
(25.10.20)
Sinem Kobal
Tuvana Türkay(estetikli ama çok güzel bence)
Selma Ergeç
Cansu Dere
Bunları saatlerce izlerim...
0
megalomaniac
(25.10.20)
Turk kokenli sayilirsa Elif Aksu cicek gibi kadin. Cansu Dere Azra Akin cok guzeller. Tugba Buyukustun dogal guzel
0
hindistan cevizi
(25.10.20)
Merve İldeniz
www.youtube.com

Hangimiz o kaşık olmak istemedik?
0
boray eris
(25.10.20)
Gönül Yazar 1

Hülya Avşar 2

Türkan Şoray 3

Yenilerin hiçbirinin yüz hatları bu denli muntazam değil bana kalırsa.
0
msb
(26.10.20)
yazilan bazi kadinlari gece görsem korkarim, helen dilan c. deniz, seda sayanin 50 yasinda yaptirdigi estetigi yaptiriyo.
msb+1
+emel sayin
0
durgunfoton
(27.10.20)
Yazılanlara baktım. Benim için sonuç hala aynı, Dilan Çiçek Deniz'in kaşına gözüne 10 tane adam öldürürüm :D
0
eazy
(27.10.20)
gülsen bubikoğlu.

türkan şoray'ın gözlerini çok bayık bulsam da, bugünün insanlarına göre çok güzel tabii ki.

banu alkan'ın gençliği de çok güzelmiş bence.

günümüzdekiler çok silik ve makyaj/estetik güzeli genel olarak.
0
blatta hiberna
(27.10.20)
tuba buyukustun
nehir erdogan
aysin zeren
0
camussar
(27.10.20)
(15)

Korona yasakları gelir mi

dafuq
Sokağa çıkma yasaği veya spor salonu kapatılması gerçekleşir mi sizce yıl sonuna kadar. Malum sayılar artıyor.
Sokağa çıkma yasaği veya spor salonu kapatılması gerçekleşir mi sizce yıl sonuna kadar. Malum sayılar artıyor.
0
dafuq
(25.10.20)
Kesinlikle gelir.
0
diffarentiationation
(25.10.20)
Gelmez diye dusunuyordum fikrim 360 derece degisti son durumla.
Daha fazla sekilde gelir hem de
0
Kittie
(25.10.20)
hayır gelmez hiç bir şekilde gelmeyecek.
0
sting
(25.10.20)
bence gelmez. beyaz çayın kilosu 4 bin
0
ya ben lan neyse
(25.10.20)
gelmez
0
nahtoderfahrung
(25.10.20)
gelmeyecek
0
camene87
(25.10.20)
Gelmez, daha kötüye gitse bile gelmez. Spor salonu işini bilemem ama.
0
infernalcadre
(25.10.20)
kapsamını bilemem tabii ama gelecek. kaçışı yok. ekonomiyi ayakta tutmaya çalıştıkları için olabildiğince geciktiriyorlar ama hastanelerde yer kalmayıp ölü sayısı artmaya başlayınca mecburen önlem alacaklar.

sadece türkiye değil her ülkede aynı kaygı söz konusu. hem ekonominin göçmesinden hem de halkın "eeh yeter ulan" tepkisinden çekiniyorlar. o yüzden aşamalı ve yerel olarak uygulanmaya çalışıyor karantinalar ama pek işe yaramadı şu ana kadar. koptu gidiyor.

***

genel olarak çok evhamlı ve pesimist biriyim bunu kabul ediyorum ama allah seni inandırsın daha ocak ayında "çin'de bazı zatürre vakaları görüldü, değişik bi olay, uzmanlar inceliyo" tarzı haberler gördüğümde kız arkadaşımla konuşmuştum bunu... çünkü şubat'ta türkiye'ye gelecekti. hatta plague inc'de onun adını verdiğim bir virüs yapmıştım. "ya gelemezsen?" diye konuşmuştuk.

o dönemde "virüs gelecek hepimizi öpecek" dediğimde herkes bana işsiz diyordu, "yazık bu mal da kendisi hayatsız olunca tüm dünya dursun istiyo" diye sataşıyodu. gördüler sonra ne olduğunu.

görünen köy kılavuz istemez kardeşim, tablo ortada. millet yasaklardan bunaldı, kimse umursamıyor ve önümüz kış. virüs içimizden geçmezse sürpriz olur.
0
der meister
(25.10.20)
Geleceğini düşünmüyorum ama belli de olmaz. İlk seferinde de gelmez diye düşünüyordum ama ters köşe oldu.

Bu arkadaşın patronlarına sormak lazım, geçen sefer bilmişlerdi.

www.eksiduyuru.com
0
inheritance
(25.10.20)
yahu devlet, okulları açıyor ne yasağı?
0
wilhelmwasmuss
(25.10.20)
Gelmeyecek, en azından haftaiçi için. Yazı geldi bu hafta , idari izinli olup dönmek isteyenler dilekçe verip gelebilirler diye. Birde bu hafta vergi affı çıkıyor ilk iki taksit zorunlu olan. Kapatma verirlerse kim ne ile neyi ödeyecek.

Askerde eğitim zaiyatı olurdu , benim kanımca devlet o mantıkla bakıyor konuya. Bu nüfus yoğunluğunda telafi edilmeyecek ölüm rakamları gelmediği sürece devam.
0
synax
(25.10.20)
yasak getirebilmek için ekonominin iyi olması lazım. GELMEZ
0
ankara06
(25.10.20)
Sadece Türkiye için değil, diğer ülkeler için de aynı şey geçerli; hastaneler dolup taşmadigi sürece mart-nisandaki gibi sert önlemler gelmez. İnsanlar bu sefer virüsten değil, parasızlıktan dolayı sıkıntılar çekecek çünkü. En kötü durumda Fransa modeli gibi gece sokağa çıkma yasağı getirebilirler belki ilk etapta ama daha ağır önlemler birkaç ay daha geleceğe benzemiyor.
0
fraise
(25.10.20)
Nasıl ki dolar alan yaya kalır dedikçe dolar uçuyorsa, yasaklar gelebilir dedikçe o kadar yasak olmayacağından emin olabilirsin. Boş şarjörle sıkarım deyip duruyorlar. Klasik akp menavraları. İlkokul terkler heyecanlanıyor sadece.
0
baal
(25.10.20)
Hiç birşey belli olmaz. Büyük 3-5 sanayici kapatın kardeşim hizmet sektörünü. Bunların yüzünden benim işçiler korona oldu üretim düştü . Yurtdışı mal bekliyor. Falan derse kapanır. Yoksa yarın zombi / uzaylı vs gelse bile kapanmaz
0
ycaycayca
(26.10.20)
(5)

sampiyonlar ligi bahis

baldur2
1- marsilya gruptan cikar mi? ilk macta olympiakos'a yenildi, grubunda manchester city ve porto da var?2- rennes gruptan cikar mi? ilk macta krasnodar ile evinde berabere kaldi chelsea ve sevilla var grubunda.3- zenith st petersburg grubundan cikar mi? ilk macta evinde club brugge'a yenildi, grubund
1- marsilya gruptan cikar mi? ilk macta olympiakos'a yenildi, grubunda manchester city ve porto da var?
2- rennes gruptan cikar mi? ilk macta krasnodar ile evinde berabere kaldi chelsea ve sevilla var grubunda.
3- zenith st petersburg grubundan cikar mi? ilk macta evinde club brugge'a yenildi, grubunda lazio ve borussia dortmund var.
0
baldur2
(24.10.20)
3 hayır diyorum
0
basond
(24.10.20)
1 hayır.
diğer ikisine bahis oynamazdım.
0
de jure
(24.10.20)
üçü de çıkamaz. rennes için düşük de olsa ihtimal var ama marsilya'yla zenit'ten bir halt olmaz. özellikle zenit bomboş bir takım. yenildikleri brugge'de bissürü eksik vardı virüs yüzünden, ona rağmen yenilmeyi başardılar kendi evlerinde seyirci de varken.
0
der meister
(24.10.20)
3 hayır, yani bu takimlara sans verebilmek icin grubun 4. adayini yenmeleri gerekiyor o da olmamis.
0
pofudukayi
(25.10.20)
3 hayır +1
0
since1907
(25.10.20)
(5)

Doktorlar anti depresan çeşidine neye göre karar veriyorlar?

bluewhale
Misal 3 farklı markanın antidepresanlarının 3 de major depresyon ve anksiyete için kullanılıyor. Benim Turkiyede gördüğüm psikiyatristler saatlerce terapi de yapmıyor sorunu anlamak için, yani 2 soru şak diye yazıyor belirli bir ilacı, bu durumda kararlarını ne etkiliyor?
Misal 3 farklı markanın antidepresanlarının 3 de major depresyon ve anksiyete için kullanılıyor. Benim Turkiyede gördüğüm psikiyatristler saatlerce terapi de yapmıyor sorunu anlamak için, yani 2 soru şak diye yazıyor belirli bir ilacı, bu durumda kararlarını ne etkiliyor?
0
bluewhale
(20.10.20)
Benim gördüğüm kadarıyla o 2 soru ve şak diye ilaç yazanların olayı deneme-yanılma.

Önce birini veriyor, 1 ay sonra gel diyor. Memnun kaldıysan devam, kalmadıysan bir de şunu deneyelim.
0
buff
(20.10.20)
benim doktor terapi de yapıyordu, ilacı verirken asistan doktoruyla konuştu. bir ara kitap açtılar :D o kısım komikti.. ama dedi ki doğru ilacı vermek önemli çünkü hepsi farklı hormonlara etki ediyor.. dolayısıyla senin rahatsız olduğun konuları karşılayan ilacı bulmaları gerekiyor... bana yazdıkları cidden doğru çıktı değiştirmek zorunda kalmadık...
0
omonia
(20.10.20)
psikiyatristin işi terapi yapmak değil zaten, ilaç tedavisi uygulamak.

kararlarını neyin etkilediğini bilmiyorum da bana yazdıkları bir ilacı iki hafta kullanmış ve intiharı düşünmeye başlamıştım. psikiyatriste gitmeden önce aklımda öyle bir fikir yoktu - sadece çok bunalmış ve kötü hissediyordum. ben intihar etmek istediğimi söyleyince verdiği tepki gerçekten ciddiydi, bayağı önemsemişti bu durumu. değiştirdi ilacımı. o ilacı da bir sene falan kullandım ve inanılmaz iyi gelmişti bana, tam olarak kafadaki eksik tahtayı yerine çaktığını hissetmiştim, nefisti.

omonia'nın dediği gibi hormonlarla ilgili olsa gerek.
0
der meister
(20.10.20)
çok doktor ve ilaç değiştirdim: bence seçim kriteri falan yok. en iyi ihtimalle deneme yanılma, en kötü ihtimalle ilaç firmalarının bonusları vs.

çok doktor ve ilaç değiştirdiğim için fikrimi ciddiye almayabilirsiniz ama 5 yıl süren bu "tedavi"lerden sonra gerçekten işe yarayan tek şey farklı bir şehre taşınıp (ilaçları da bırakıp) kariyer değiştirmek oldu. şuan o dönemin aksine gayet başarılı ve kazançlı aynı zamanda mutlu ve huzurluyum. bu sırada psikoterapi(ler) de yapılıyordu, o da %100 karavana yani.
0
vizdilva
(21.10.20)
Tecrübe ettiği güvendiği ilacı kullanıyor. Yeni bi ilaç çıkmış mucize olsa bizim doktorlarımız bekler görür 6 ay sonra yazmaya başlar. Psikiyatri de sandığımız kadar çok ilaç yok. 3-5 ilaçla idare ediyorlar
0
gatherer
(21.10.20)
(7)

ermenistan'ın azerbeycan saldırısı

duyurukullanıcısı
saldırının nedenlerini anlatan yabancı bir makale var mı?birde sizce nedenleri nedir?
saldırının nedenlerini anlatan yabancı bir makale var mı?

birde sizce nedenleri nedir?
0
duyurukullanıcısı
(17.10.20)
Saldıran taraf azerbaycan. İlham aliyev rejimi kendisine karşı oluşan iç cepheyi dağıtmak için böyle rezalet bir savaş başlattı.
0
kapitalist gerilla
(17.10.20)
Nedeni Dışarıdan destek alımını sağlamak için Azerbaycan'ın da bizzat kendi sivillerini hedef almasını isyiyorlar. (terör örgütlerinin de sivilleri, askere karşı kalkan olarak kullanması ile aynıdır bu durum)
Nasıl ki bizim aleyhimizde dış dünyada dillendirdikleri ve gerçekte soykırım olmayan 1915 olayları gibi, yaklaşık 100 sene sonra da Azerbaycan tarafından soykırıma uğradık demeleri için en sağlam dayanakları bu saldırılar.

Doğrusu rusya'da olmadan hiç bir şey yapamazlar. İran büyük yoğunlukta barındırdığı azerbaycan Türkleri nedeniyle de denge siyaseti izlemek zorunda . şii bir din adamı bile İran yönetiminin Ermenistan yanında olmasını eleştirdi. Videosu internette var.

Azerbaycan sağ duyulu olduğu ve sivilleri hedef almadığı sürece kazanacaktır hem hukuki hem de siyasi olarak.
.....
Son editten yaklaşık 6 saat sonra gelen edittir:
Bugün azerbaycanın ermenistan'a verdirdiği ağır kayıplardan sonra daha bir 100 sene beklemeye dayanamayan sözde araştırmacı tarihçimiz hemen bir şeyler bulmuş:
eksisozluk.com

Olayın doğruluğunu yanlışlığını bilmiyorum ama zamanlama yine ve her zaman olduğu gibi manidar .
0
Erva
(17.10.20)
saldırıyı ermenistan'ın başlattığını düşünmüyorum. dağlık karabağ'da yaklaşık 30 küsür yıldır nispeten normal bir şekilde yaşayan, ilhak ettiği topraklarda hüküm süren taraf zaten ermenistan'dı. statüko onlardan yanaydı. hal böyleyken kendilerinden hem teknoloji hem de maddi anlamda çok daha güçlü bir ülkeye "sınır hattı boyunca" taarruza kalkmaları ancak kafayı milliyetçilikle bozmuş amiplerin inanabileceği bir saçmalık.

ha takip eden süreçte ermenistan yaptığı iğrenç propagandayla olsun, sivilleri hedef almasıyla olsun kalitesini zaten belli etmiştir ama en başa dönecek olursak saldıran tarafın ermenistan olma ihtimali bence çok ama çok zayıf. azerbaycan'ın başında aliyev'in olduğunu unutmayın. bu adam kendi koltuğunu kurtarmak için durduk yere savaş açabilecek bir tip.

mantık çerçevesinde bakacak olursan ermenistan'ın azerbaycan'a saldırmak için hiçbir sebebi yok. adamlar zaten dağlık karabağ'da. üstelik azerilere karşı çok daha zayıflar. hangi manyak böyle bir durumda savaş çıkarmaya çalışır?
0
der meister
(17.10.20)
Benim de Rusya'nın ses çıkarmaması ve savaşa Azerbaycan'dan çok bizim sahip çıkmamız acayibime gidiyor.
Her zamanki gibi fillerin tepisip çimenlerin ezilmesi gibi.
0
prizmatik
(17.10.20)
BBC gün gün neler olduğunu yazmış
www.bbc.com
0
ankara06
(17.10.20)
Dün gece olan saldırıdan bahsediyorsan; Azerbaycan'in da ermenistan'a saldirmasi için yapıldı. Azerbaycan şu ana kadar ermenistan topraklarına saldırmadi, sadece işgal altında olan artsakh cumhuriyeti denilen ermenistan'in bile tanımadığı yere saldırdı. Bunu pashinyan'in şu açıklamasından anlayabiliriz "rusya eğer azerbaycan ermenistan'a saldirirsa silah yardımı edeceğini taahhüt etti"

Genel olarak soruyorsan bu iki devlet zaten karşılıklı olarak çalışıyorlardı, işgal altındaki azerbaycan toprakları için. Yani Azerbaycan'in bir bahane bulmasına bile gerek yok, uluslararası yasalarca zaten toprağı olan yeri geri almak için yapılan bir operasyon bu ki yapılan sözde ülkeyi kimse tanımıyor. Ayrıca 90'larda yapılan katliamları, 600 bin azerinin mülteci olması vs var. Durduk yere savaş değil yani bu, Azerbaycan'in neredeyse kurulduktan beri amacı işgal altındaki topraklarını kurtarmak, bunu neredeyse tüm azeriler destekliyor. Azerbaycan'in başında Aliyev'in olması da bu konudaki haklılığını değiştirmez.

Bu arada ermenistan 90'larda sadece kendisinin olduğunu iddia ettiği dağlık karabağ'i değil çevresindeki Azerbaycan topraklarını da işgal etti. Harita pbs.twimg.com koyu renkli yerler dağlık karabağ, çevresindeki yerler de işgal altında.
0
austra
(17.10.20)
İlk saldırıyı Azerbaycan yaptı +1

Azerbaycan'ın yaptığı çok tehlikeli bir şey. Ermenistan'ın kaçacağı bir yer yok, bir daha bir 1915 yaşamak istemediklerini de tahmin edebiliyorum. Köşeye sıkışan kedi tehlikelidir. Varoluş mücadelesi veren birinin "aman sivilleri vurmayalım" duyarı göstereceğini sanmıyorum. Hankendi yerle bir edildi, Ermenistan şu an uyarı atışı yapıyor.
0
plutongezegendegilmi
(17.10.20)
(13)

dilenciye vs niye sen deniliyor?

matilda
Bu benim çok dikkatimi çekiyor. Yabancı insanlara "siz" diye hitap etmez miyiz? İnsanlar niye dilenciye ya da karnının aç olduğunu söyleyip yiyecek isteyen insanlara "siz" değil "sen" diye hitap ediyor? Kendimizden daha mı düşük seviyede görüyoruz. Bize "muhtaç" olduklarını hissettiğimiz için kendim
Bu benim çok dikkatimi çekiyor. Yabancı insanlara "siz" diye hitap etmez miyiz? İnsanlar niye dilenciye ya da karnının aç olduğunu söyleyip yiyecek isteyen insanlara "siz" değil "sen" diye hitap ediyor? Kendimizden daha mı düşük seviyede görüyoruz. Bize "muhtaç" olduklarını hissettiğimiz için kendimizi üstün mü tutuyoruz? Ben de bunu yapıyordum ama artık benden küçük değilse (çocuk vs) siz diyorum onlar da insan ve herkes kadar saygı duyulmayı hak ediyorlar. Tabii iş taciz boyutuna girmezse..
0
matilda
(16.10.20)
Bir iletişim kurulduysa, ve kısa bir süre daha iletişim sürecekse samimi hissediyoruz sanırım. Dilenci için değil esnaf ile de, müşteri ile de, yolda yardım istediğimiz bir çok kişiyle de senli benli oluyoruz çoğu zaman.
0
John Bloor
(16.10.20)
dilenciye siz desen yardim etmezsin zaten. o samimiyet kurulmadan yardim etmek de zor insanin dogasi geregi. kaldi ki resmi bir ortam degil de zaten. size gerek yok.
0
baldur2
(16.10.20)
Dilencinin sen ve siz ayrımını gözetecek seviyede ince ihtiyaçları yok çünkü. Onun tek ihtiyacı para. Siz diye hitap edip kafasını karıştırmaya gerek yok bence. Siz hitabı hak edilen bir şeyse eğer bunu hak etmeyen insanlar da olmalı. Siz hitabını kim hak etmiyor sorusuna ben bir cevap bulamadım açıkçası.
0
IncredibleMau
(16.10.20)
ben demiyorum, kimseye demiyorum, garson, hizmetli, dilenci, cumhurbaşkanı ayırmadan siz diyorum. çünkü tanımam etmem. tanımadığım insan samimiyet alanıma girmez. bunun kişinin sosyal statüsü ile hiçbir ilgisi yok. 15-16 yaş altı çocuklarle iletişim kurmam gerekirse sadece onlara "sen" diyorum. o da çocuk yadırgamasın diye. aynı şekilde bana da ilk dakikadan "sen" diyen şahısı sevmem ve olası en kısa sürede iletişimi keserim, çünkü yüksek ihtimalle ya kişisel alan bilmeyen bir sığır, ya kendisini benden üstün gören bir züppe ya da saygı çerçevesini oluşturamamış bir görgüsüzdür. gerek yoktur.
0
fiddler s green
(16.10.20)
Siz ve sen ile muhtaclik arasinda bag kuramadim ben. Birinin bana "sen" demesi sinir bozucu, yardim edecegim varsa da etmem. Dediginize hak veriyorum matilda. Insanin insan olmaktan oturu kazandigi degerler var, ne durumda olursa olsun.

Senelerce gonullu olarak zor durumlardaki insanlarla calistim, cocuklar disinda, kimseye "sen" demedim.
0
buf-e kür
(16.10.20)
genel gözlemim şu, "yoksul" insana sen deniyor. Yaşlı fakirce bi adam düşün, bir de genç zengin. Yaşlıya sen derler gence siz derler. Türkiye'de öyle ilginç bi gerçeklik var evet.

ben de hep siz derim ama böyle olunca uzak-soğuk insan diyorlar.
0
nhk ni youkosu
(16.10.20)
sana gösterilen saygı senin kendine gösterdiğin saygıyla doğru orantılıdır. giyimine tavrına sözlerine dikkat edersen sana saygı gösterirler.

dilencinin pazarlama stratejisi zaten kendini acındırmak üzerine kurulu. durumu 10sa karşıdakine 1 gösteriyor. bankta da oturabilir ama yerde oturuyor vs.
0
sonsuz
(16.10.20)
türkiyede kendinden alt seviyede olduğunu düşündüğü kişilere sen diyor insanlar. garsondur, kasiyerdir, dilencidir... bu tamamen psikolojik. bu kişilere sen diyenler doktora gittiğinde çok yüksek ihtimalle siz der.

almancada da bu sen/siz ayrımı var mesela, doktora gidip sen demezsin fakat müşterilerin garsonlara sen dediği gibi garsonlar da müşteriye sen diyebiliyor samimi görünüyor diye sanırım. türkiyede desen yer yerinden oynar.
0
bohr atom modeli
(16.10.20)
Dilenciler ayda 8-9 bin tl civarı kazanıyor. Yani Türkiye de çoğu insanın gelirinden yüksek. Verigisi stopajı vs. de yok. Ama kendinizi günde 100 kişiden yalan söyleyerek para istediğinizi hayal edebiliyor musunuz? İşte böyle aşağılık insanlar bunlar. "Siz" saygı duyulan insana hitap şeklidir.
0
Mistyimage
(16.10.20)
@bohr atom modeli, Almanya´da bazi sehirlerdeki cafelerde, barlarda "bar kültürü" oyle oldugu icin "senli benli" konusulabiliyor, ornegin Koln´de normalken, Düsseldorf´da bir garson boyle isinden olur. Ancak genelde ogrenci cafelerinde normal bulunur. Ciddi bir restaurantta asla garson senli benli hitap etmez.

Biri size "sen" diyorsa duzeltebilirsiniz, ozellikle yaslilar yaparlar, Almanlar benim gozlemime gore genelde maalesef gocmenlere boyle yapiyor, dille yapilan bir siddet aslinda.
0
buf-e kür
(16.10.20)
dilenciye gelene kadar kimlere sen diyor insanlar, buna mı takıldın gerçekten?
0
der meister
(16.10.20)
"Kendimizden daha mı düşük seviyede görüyoruz."

Bence evet. Ve bence kendimizden de düşük seviyedeler. Bir insanın çeşitli başarısızlık ya da kısmetsizliklerden dolayı hayatta başarılı olamayıp borç istemesi başka, dilenmesi başka. Dilenen adam asalaktır. Ben başarmışım bu hayatta karnımı doyuracak seviyeye gelmeyi, o başaramamış. Hem bu nedenle aşağı seviyede hem de bile isteye dilencilik yapıyorsa zaten asalak olduğu için yine aşağı seviyede.
0
goklerdengelenkarar
(16.10.20)
Türkçe'nin hatalı kullanımı ve bozulmasından dolayı. Tanımadığı bir dilenciye "siz" yerine "sen" diye hitap edenlerin bunu statü farkı oluşturmaktan için kullandıklarından şüphe yok fakat Türkçe'de kendinden yaşça büyüklere ve yabancı kimselere "sen" değil "siz" diye hitap edilir.
0
acebi
(16.10.20)
(5)

green card başvurusunda atlantik danışmanlık hizmeti ile çalışan var mı?

aleyna tilkinin pembe ayisi
Amerika'ya gitmek için green card'a başvuracağım, bu süreçte atlantik danışmanlık hizmeti kullanan var mı? Bu firmanın dolandırıcı mı yoksa samimi mi olduğuna emin olamıyoruz. Başvuruyu kendim de yapabilirim ama tecrübeli firmalar, hatalı olabilecek adımlardan sakınmayı ve daha yüksek şansa sahip ba
Amerika'ya gitmek için green card'a başvuracağım, bu süreçte atlantik danışmanlık hizmeti kullanan var mı? Bu firmanın dolandırıcı mı yoksa samimi mi olduğuna emin olamıyoruz. Başvuruyu kendim de yapabilirim ama tecrübeli firmalar, hatalı olabilecek adımlardan sakınmayı ve daha yüksek şansa sahip başvurular yapabilmeyi sağlıyorlar. Dolayısıyla süreci onlarla yürütüp başarıya ulaşan veya onay alamayan var mı? Bilgilendirirseniz sevinirim.
0
aleyna tilkinin pembe ayisi
(16.10.20)
"ama tecrübeli firmalar, hatalı olabilecek adımlardan sakınmayı ve daha yüksek şansa sahip başvurular yapabilmeyi sağlıyorlar"

Hocam yapmayın allah aşkına ya... Fotoğraf yüklüyorsunuz ad soyad giriyorsunuz neyin hatası neyin şansı? Yapın kendiniz gitsin, bir de boşuna masraf etmeyin; Green Card başvuru danışmanlığı (?) veren her firma potansiyel dolandırıcıdır.

İlla firmayla yapacağım diyorsanız Greencard başvurusunu Hüseyin Bey var onu bulun.
0
vedatchilipeppers
(16.10.20)
bu yaşa kadar gelebildiyseniz green card başvurusunu kendi başınıza tamamlayabilirsiniz.

yok yapamam diyorsanız bana 100 lira verin ben sizin için yaparım, en azından öğrenci sevindirmiş olursunuz.

ayrıca "daha yüksek şansa sahip başvuru" diye bir şey yok hahaha, onu nereden çıkardınız?
0
der meister
(16.10.20)
amerikadan bildiriyorum

daha gc basvurusu yapamiyorsaniz burada surum surum surunursunuz. sakin basvurmayin ve gelmeyin
0
oscar
(16.10.20)
lancelot du lac
(16.10.20)
şaka mı diye baktım da hakikaten böyle bir firma ve yaptığı green card danışmanlığı varmış.

altı üstü biyometrik fotoğraf çektirip form dolduruyorsunuz başka hiçbir şey yok. neyin danışmanlığı yahu?

millete helal olsun valla ekmeğini taştan çıkarıyor. zamanında gmail davetiyesini gittigidiyor'da satanlar vardı.
0
tabudeviren
(16.10.20)
(2)

Ps5 Rusya fiyatı

barabas
nereden bulabilirim? link var mı bir yerlerde?Rusya'dan bir yakınıma getirtmeyi düşünüyorum.
nereden bulabilirim? link var mı bir yerlerde?

Rusya'dan bir yakınıma getirtmeyi düşünüyorum.
0
barabas
(15.10.20)
Российское подразделение компании Sony назвало российские цены на новые консоли PlayStation 5. Итак, стандартная модель PlayStation 5 будет стоить 46999 рублей

sony'nin açıkladığı fiyata göre standart model 47 bin ruble olacakmış. gün itibariyle 4783 lira.
0
der meister
(15.10.20)
www.eldorado.ru
19 kasimda geliyormus
0
hay sikfuck
(15.10.20)
(5)

Senol gunes

kushkush
Normal mi sizce? Bana beyninde tumor olusmus gibi geliyor. Her mac dunya yildizlarini kenarda oturtup kendince mantikli ama gercekte sacma sapan kadro cikarmaya basladi. Bugun lutfedip cengizi koymus bari hayret
Normal mi sizce? Bana beyninde tumor olusmus gibi geliyor. Her mac dunya yildizlarini kenarda oturtup kendince mantikli ama gercekte sacma sapan kadro cikarmaya basladi. Bugun lutfedip cengizi koymus bari hayret
0
kushkush
(14.10.20)
uluslar ligi denen nane hazirlik maclarinin puan verilen hali, sistematige dokulmus hali. Cok abartilacak maclar degil kisaca, bir oyun oturtmak, oyuncu kazanmak onemli olan
0
neverletyougodown
(14.10.20)
uluslar ligi denen saçma turnuva için neden dünya yıldızlarını riske etsin adam? o dünya yıldızları bu maçlarda oynamak istiyor mu mesela? diğer takımlar as kadro mu çıkıyor? ukrayna sakatlıklar ve karantina yüzünden yedek kaleci olarak 45 yaşındaki antrenörü kullandı. ispanya'yı yendiler.

şenol güneş'i sevdiğim için falan demiyorum ama bir teknik direktörün oyuncu seçimlerini uluslar ligi tercihlerinden eleştiren birinin futbolun f'sinden anladığını sanmıyorum, kusura bakma.
0
der meister
(14.10.20)
senol gunes hep boyle degil miydi zaten? ezelden beri kadro oturtmaya calisirken sacma sacma 11le cikardi. adamin tarzi bu.
0
rm
(14.10.20)
yahu hazırlık maçı bu ya.

uefa bu turnuvayı iyi tanıtamadı sanırım, bütün olay bu.

uefa dedi ki: "hazırlık maçı oynayacağınıza gazoz ligi kuralım bari", olay bu. bu lig olmasa şu an hazırlık maçı oynayacaktık.

uluslar ligi'nin eleştirdiğim tek tarafı ise bu yol ile avrupa şampiyonası'na ve dünya kupası'na gidebilme imkanının oluşturulması. halbuki burası kendi içinde ayrı bir şey olmalıydı. hem ciddiyetsiz bir lig kuruyorsunuz, hem içine ciddiyet katıyorsunuz, saçma.
0
hlot
(14.10.20)
uefa bu kıytırık maçlara uluslar ligi adını verdi fena yolunu buldu. bütün ülkeler tribe girdi. gerçek turnuva elemeleri gibi muamele görüyor şuan.

basit hazırlık maçı ideal 11 ler kolay bulunmuyor. biraz sabır. başka teknik adam olsa haklı olabilirsiniz ama şenol hoca o kadar yaşlanmadı. gerçek maçlar gelince zımba gibi takım çıkarırlar endişeye gerek yok.
0
ada meltemi
(14.10.20)
(5)

yurtdışında iş bulsam gidebilir miyim bu dönemde?

nahtoderfahrung
Bunda belirsizlik hakim kafamda, yanlış hatırlamıyorsam covid yüzünden uçuşlar kısıtlı ve sadece oturum izni veya vatandaşlığı olanlar gidebiliyorlar avrupaya. yanlış mı biliyorum? geçen çok samimi olmadığım şirketten birisi avrupada iş bulduğu için istifa etti, nasıl gidiyor oraya? çalışma izni alı
Bunda belirsizlik hakim kafamda, yanlış hatırlamıyorsam covid yüzünden uçuşlar kısıtlı ve sadece oturum izni veya vatandaşlığı olanlar gidebiliyorlar avrupaya. yanlış mı biliyorum? geçen çok samimi olmadığım şirketten birisi avrupada iş bulduğu için istifa etti, nasıl gidiyor oraya? çalışma izni alınabiliyor mu şu dönemde?
0
nahtoderfahrung
(13.10.20)
evet avrupa'ya gidemiyorsunuz şu an. aylardan da mayıs..
0
ozdek
(13.10.20)
vize başvuruları açıldıysa vize alınıp gidilebilir diye düşünüyorum. kaldı ki çalışma vizesinin çıkması bayağı sürüyordu sanki, yani üç ay sürüyorsa mesela belki ocak'ta durum çok daha iyiye gitmiş olacak veya ikinci dalga yüzünden tekrar her şey kapanacak vs. bilemeyiz.

ben eylül'de uzun dönem vizeyle letonya'ya geldim. normalde türk vatandaşları almanya'ya giremiyor mesela güya. bissürü istisnası var bu tip durumların. EU ülkelerinin birinden uzun süreli vize varsa genelde gidebiliyorsunuz. uçuşlar tamamen durdurulmadığı sürece (ki bence artık çoooook düşük ihtimal) vize veriliyorsa gidilebilir.

bence en önemli nokta şu an firmanın vize işlemleriyle uğraşıp uğraşmayacağı.
0
der meister
(13.10.20)
soruya kaynak olayım. öğrenci olarak gidebiliyor muyuz?
0
OrangeYellow
(13.10.20)
çalışma izni vizeleri devam ediyor.
0
ludwig boltzmann
(14.10.20)
Belcikadaki sirketime bu ay bir Turk ve bir Misirli geldi. Bir sekilde is bulup sozlesme imzalarsaniz sureci baslatabiliyorsunuz diye biliyorum. Mudurumun dedigi kadariyla Corona yuzunden ise alimlar az oldugu icin islemleri cok daha hizli olmus bu arkadaslarin.
0
cleric
(14.10.20)
(19)

İlk defa bira içeceklere hangisini önerisiniz?

put it in your appropriate place
Bugüne kadar sadece alkolsüzünü içmiş birine hangi markayı öğrenenisiniz?pilsner urquell, beck's, corona? Ya da miller fazla mı gelir?
Bugüne kadar sadece alkolsüzünü içmiş birine hangi markayı öğrenenisiniz?

pilsner urquell, beck's, corona? Ya da miller fazla mı gelir?
0
put it in your appropriate place
(11.10.20)
35cc Miller
0
Mirket
(11.10.20)
Beck's çok yumuşak içimli bir bira değil. Miller, Corona veya Bud öneririm. Benim favorim Bud.
0
hitokiri kenshin
(11.10.20)
Miller, corona, heineken
0
astrid
(11.10.20)
Weihenstephaner- Migroslarda 2 çeşidini bulabilirsin. Bazı mekanlarda fıçısı da oluyor. İçimi kolay, hafif bir biradır.
0
the coon
(11.10.20)
tuborg amber
0
since1907
(11.10.20)
Erdinger weissbier
0
lemmiwinks
(11.10.20)
Corona olabilir, limonlu.
0
roket adam
(11.10.20)
corona limonlu +1
0
benevolent sun
(11.10.20)
Leffe blonde
0
sacrilegious
(11.10.20)
bi tane bud al bi tane de weihenstephaner ikisini de sevmezsen bi daha da paranı harcama.

edit: ya miller nolur alma. o çok garip bir içecek allah onun belasını versin.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.10.20)
Corona, Bud, Miller ve Weihenstephaner yoğunlukta. Gerçi Miller -1 yemiş. Bakalım hayılırsı.
0
🌸put it in your appropriate place
(11.10.20)
mariachi limon
miller limon
corona limon
bence yakın tatlar hep.mariachi bence daha iyi.gerçi bayadır da içmedim
0
high hopes of the sozluk
(12.10.20)
Corona limon
33 lük bud
0
bigcaptain
(12.10.20)
köröna
0
cooperr
(12.10.20)
blanc bence :) tatlımsı meyvelimsi güzel bir şey.
0
theseachange
(12.10.20)
Corona, Sol, Heineken diyorum.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(12.10.20)
blanc demeye geldim bende :) ama favorim heineken
0
IcedFlames
(12.10.20)
ben light bira öneririm. alkol oranı düşük içimi kolay. birden acı gelmez.
0
bohr atom modeli
(12.10.20)
arkadaşınız ya da iyi anlaştığınız herhangi biriyle, mümkünse yanında yiyecek bir şeyle (kuruyemiş olabilir, cips olabilir) BUZ GİBİ bira içmenizi tavsiye ederim. maksimum verimi bu şekilde alırsınız.

daha önce içmediğiniz için bence hepsi size belli ölçüde "tuhaf" ve "saçma" gelecek. o açıdan bir şişesi 30-35 liraya mal olabilen, çoğunu bulmanın mümkün dahi olmadığı antin kuntin bira önerileriyle şu an vakit kaybetmeyin derim. onları biraya alıştıktan sonra, farklı biraların arasındaki tat farkını anlamaya başlayınca içersiniz. daha çok keyif almış olursunuz.

bir de bira çarpacak, vuracak bir içki değil. fondip yapmaya kalkmadıktan sonra iki şişe biradan bir şey olmaz daha önce içmemiş olsanız bile. o yüzden bence miller gibi sidikten hallice, alkolsüz biradan farkı olmayan şeylere hiç bulaşmayın. efes olur, tuborg olur, bomonti olur, türkiye'de her adamın istediğinde rahatlıkla içebileceği standart biralardan biri bence iş görür. hatta bu ara farklı farklı gidebilirsiniz, bi efes bi tuborg falan.

son soruya cevabım da daha önce dediğim gibi fondip yapmaya kalkmaz ya da %7-8 alkol oranlı güçlü biraları içmezseniz hiçbir biranın bir ya da iki şişesi "fazla" gelmeyecektir, hiçbir şey olmaz.
0
der meister
(12.10.20)
(15)

ne yapmalı (hayat & psikoloji)

amateur
aynı konularda dördüncü kez duyuru açışım oluyor. bu sefer sitem edip cevap aramaktan ziyade biraz içimi dökmek isteğim. biraz dağınık olacak, kusura bakmayın:30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldi
aynı konularda dördüncü kez duyuru açışım oluyor. bu sefer sitem edip cevap aramaktan ziyade biraz içimi dökmek isteğim. biraz dağınık olacak, kusura bakmayın:

30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.

2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.

şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.

bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.

o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.

işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.

*

(parantez)

2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.

*

2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.

tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.

hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.

beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.

*

1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.

*

ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.

o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?

iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.

arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.

iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.

bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?

bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
0
amateur
(08.10.20)
Çok geçmiş olsun kardeşim. Hayat bir anda geçiyor, ne olduğunu anlamadan, geçen yılların ardından bakıyorsun.

Bir kere şu depresif enerjiden çık. Dünyada senden kötü şartlarda yaşayan milyonlarca, belki milyarlarca insan var. Sana 16 yaşıma kadar yaşadıklarımı anlatsam, oturur hüngür hüngür ağlarsın.

Tüm insanlık çıkarcı, şekilci ve bencil. Bu su götürmez bir gerçek. İkili ilişkilerde, hiç tanımadığın bir insanın karakterini önden bilemeyeceğin için öncelikle bir şekil filtresinden geçiyorsun. Şekil şartını sağlıyorsan karakterine, hayat enerjine, uyumuna bakılıyor. Maalesef boy önemli. En azından 1.70 boy yoksa, kadınlar dönüp bakmaz bile. Maşallah kilon da varmış. Öncelikle kilonu versen, en azından bir nebze şansın olur. Bunu ben de utanarak söylüyorum. Kadınları dış görünüşü ile eledikten sonra karşılıklı uyuma bakıyorum. En azından kadınlarda 1.50 bile olsan, kilolu değilsen bu coğrafyada sevgili, eş bulabiliyorsun.

Kiloyu ver. Temiz, düzgün giyin ve bakımlı ol ve şansını dene. Normal adam hoşlandığı 10 kişiden 1’ine adım atıyorsa, sen 7’sine adım at. Bir yerde şansın döner, eminim.

İş konusunda seni tanımadan diyecek pek bir şey yok. Bankacılıkta ömrünün sonuna kadar çalışmayı düşünüyor musun? Öyleyse bu sektörde rahat edeceğin bir pozisyona geçmek için ne gerekiyor? Bunu yapan insanlar hangi aşamalardan geçmiş? Hangi lisansları var? Bu konuya çalış ve azimle peşinden git. Rahatladığın, stresi az bir iş, daha fazla maddi imkanla kendine güvenin artar, ilişkilerde de şansın yükselir.

Bankacılık istemiyorsan, ne istediğine karar ver. Normal mesaiden sonra evde gidip film izleme. Düşün, yatana kadar 6 saatin daha var. Ali Baba’nın kurucusu Jack Ma, normal mesaiden sonra geleceğiniz için yaptıklarınız sizi diğer insanlardan ayırır demiş. İstifa için maddi durumun yoksa, mesaiden sonra istediğin meslek için var gücünle çalış. Daha çok gençsin.

Umarım her şey gönlünce olur.
0
stewie
(08.10.20)
zavalliyim dersen zavallı olur zavallı kalırsın.

sevmediğin işi yapmaya şartlar itibariyle mecbur kaldığın için muhtemelen durumu bu kısmı ağırlıklı görüyorsun da, onu katlanilir ya da katlanılmaz kılan oradan ciktigindaki hayatın, ilişkilerin, yaptıkların. oraya eğil, yani kursa git sosyalles değil dediğim ne yapacağına bak, bir şey ogren bir yerlere git, bir konu üzerinde oku... bu yaptığın ettiklerinden belki bir aşamada bir ise donusme ve bankacılığı bırakma ihtimali neden olmasın.

bir de zayıfla az. kendini bedenen beğenmek için ama kizlar beğensin diye değil, kendini sevmeyeni başkası da zor sever çünkü
0
encokbenisevinnolur
(08.10.20)
Alakasi yok. Hangi kisilik bozuklugundan muzdarip oldugunuz anlattiklarinizdan ve soylememesinden belli zaten. Yine de soylemicekse tani konusuna hic girmemesi gerekirdi. Kisilik bozukluklarinin tanisal gecerliliginin cok dusuk oldugunu da belirtmis olalim. Insanlara degisik geldigi icin bu kadar ilgi cekiyor.
Sevdiginiz seyleri bulup cikarin derim. Mesela istifa demissiniz ama yerine koyacak baskabir seyiniz yok daha bosluga duseceksiniz kabul etseler. Olumsuzdan kacmak yerine olumluya yaklasmayi dusunun ozet olarak. Kendi kaynaklariniz ne seversiniz ne dilersiniz neye ihtiyaciniz var? Bunlar. Siz sadece sivisma pesindesiniz isi birakmak aski birakmak. Intihar en buyuk sivisma zaten direkt hayattan kacis. Olmaz boyle zaten kendinizi oldurmeseniz de olursunuz bi sekilde cok tehlikeli. Iyi ki isi birakmamissiniz cok buyuk intihar riski vardi sonrasinda
0
kushkush
(08.10.20)
sana daha iyi hissettirmeyecek belki ama 26 yasindayim, hala okuyorum, bitince diplomamla bir sey yapip yapamayacagim bile belli degil. yazdiklarini okurken "aaa meslegi var calisiyo" diye dusundum.

kendine cok yuklenme, 4.5 yil ayni meslekte kalip isten atilmadigina gore o kadar da awkward bir adam degilsin demek ki. ekonomik ozgurlugun ve isin olduktan sonra istersen awkward'in allahi ol zaten kime ne? kilo dedigin de verilir, ne olacak?
0
der meister
(09.10.20)
Articulation ina bakacak olursak ortalama üstü zekaya sahipsin bence. Zekanı kullan ve şu durumdan çık.
Herkesin hayatı berbattır, yeterli doğru yerden bakmayı bil. Çektiğin yalnızlık, kafa karışıklığı şişmanlık VS o kadar çok kişi yaşıyor ki bunu. Marifet buradan çıkabilmekte.

Düzenli bir gelirin ve sevmeye hazır bir kalbin varsa, kedi evlat edinmeni öneririm. Onun varlığı kendi halinde uyuması, yalanmasi o kadar mutlu ediyor ki insanı. İşten eve gelme sebebi. Haftasonu erken uyanma sebebi. Ya da onunla birlikte öğlene kadar uyumak.
0
sonsuz
(09.10.20)
Şu aşağıdaki videolara bir bak, kısa 5 dakikalık. kafana uyarsa sonra aşağıdaki kitabı oku.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Jordan Peterson - 12 Rules per Life
0
KaraSakall
(09.10.20)
Hocam hayatın dağınık bir puzzle gibi geldi. ama psikoterapi seansların dışında hiçbir şeyin ucundan tutmamışsın gibi.

Sorunlar ve üzerine düşünülebilecekler şöyle geldi. Hiçbirine cevabım yok,çünkü cevapları sen verebilirsin.
İş: mevcutta bir iş var memnun değilsin, daha iyisi için ne gerekiyor? bu mümkün mü?
Tip: sorun kilodan mı kaynaklı? spora başlama kararı alınabilir mi?
Aşk: bu biraz da şans ama tip toplanırsa gelen özgüven işe yarar
Sosyal çevre: Şehirde sosyal çevre imkanı var mı? Yoksa online olarak yakın büyük şehirlerde birileriyle tanışılabilir mi?
Hobi: ilgi alanları neler? neler öğrenilebilir? el yeteneği var mı ya da spor ya da online bir yetenek vs.?
Psikoloji: uzmanından destek var, süper
0
lcha
(09.10.20)
Kanka nietzsche'nin bi sozu var. Diyor ki:"amor fati". Yani kaderini sev. Simdi sen icinde bulundugun durumdan memnun degilsin. Degistirmek icin ne yapiyorsun? Herhangi bir calisman, bir emegin var mi bu hususta? Yoksa sadece cocuk gibi sizlanmakla mi kaliyorsun? Eger durumunu degistirmek icin elinden geleni yapıyorsan ve ise yaramiyorsan o zaman kaderini sevmeye calisacaksin abi. Ha sunu da soyliyim. Sadece bi tane olmek kakkin var haberin olsun. Çar çur etmemek lazim.
0
Kirmizibavul
(09.10.20)
@Kirmizibavul çalışma, emek gibi şeylerin reelde ne yapmaya karşılık geldiğinden emin değilim.

@lcha dağınık kafayla dağınık yazı yazınca hayatım da dağınık görünüyor, pardon.

iş konusunda yapılabilecek pek bir şey yok gibi. hâlâ yazılım öğrenmek istiyorum, temel java çalışmaya başladım falan ama bu yaştan sonra diplomam bile olmadan yazılımcı olabilir miyim, olası görünmüyor pek. advanced seviye ingilizcem var, ama onu da herkes biliyor artık. açıktan üniversite okuyorum, bitecek bu yıl. ama insanların, örneğin sözlüğün söylemlerine bakacak olursak onu da okumuş olmamla okumamak arasında pek bir fark yok.

tip konusunda kilo bir sorun, ama tek sorun olmaktan çok uzak. keza aşk konusunda da sadece tip değil, benim pısırık, şapşal ve sıkıcı biri olmam da sorun.

şehirde pek çok imkân var aslında. ama sosyal nasıl olunur, nasıl sosyalleşilir pek bilmeyen biri olmam bu noktada elimi kolumu bağlıyor.

hobilere gelince, yabancı dillere ilgim var, ikinci bir dil öğrenebilirim sanırım hobi olarak. ama bu da yalnızlığıma yalnızlık katacak, beni içime kapayacak bir aktivite.

@kushush yok hocam borderline değilim bence.
0
🌸amateur
(09.10.20)
şimdi son verdiğin cevapta kaç kere "ama" yazmışsın. bunu bir farkındalığın olsun diye ifade ediyorum. bahane bulma, ama deme. önce sen kendi kendine yardım et. bu ama'lar senin kendine vurduğun kelepçeler.
0
stewie
(09.10.20)
(git: 1447570) Spora başlaman gerek. Ayrıca İstanbul Psikanalizm derneğine gidip uzunca bir süreç geçirmen lazım. Güzel yaşamak senin elinde. İstediğin şeyleri yapmak veya yapmamak senin elinde. İstediğin şeyleri yapmak için savaş. Spor yapmadğımda ben de uzunca süre depresyondan kurtulamıyorum. Spora başladığımda bütün hayatım değişiyor birden. Beyni çalıştırmadığın zaman negatife yönelir. Yeterli serotonin üretemeyen insanlar da hep negatife döner. Bunu tek sağlayabileceğin yer spor. Kendini disipline edebileceğin bir alan görebilirsin. Kendine güven sorunlarını zamanla aşman gerekecek ve büyük yaralar aldıysan biraz uğraşacaksın onu söylemeliyim. Korkularını zamanla yenebilirsin. Üstüne gittikçe çözümlemeye başladıkça rahatlayacaksın. Başarılı oldukça daha iyi hissedeceksin.
0
sitra ahra
(10.10.20)
Pek çok insanın hayatında zorluklar oluyor. Mesela benimde hayatımda beni mutsuz eden çok şey yaşadım. 6-8 ay kadar antidepresan kullandığım bir dönemde yaşadım fakat antidepresanın çok ciddi vakalar dışında çözüm sunduğunu düşünmüyorum. İnsanlarla iletişim konusunda çoğunluk gibi değilim ama zaten olmakta istemiyorum. Çoğunluğun olduğu gibi olmak zorunda değil. Genelden farklı olunca bu senin yanlış yaptığın anlamına gelmez. Bu konularda Sinan Canan ı takip etmenizi öneririm. Ben antidepresan kullanmak yerine b vitamin kompleksi, balık yağı kullandım. Ayrıca gün içinde hareketli olmak, yürüyüş yapmak, egzersiz veya spor yapmak, meditasyon, namaz kılmak, dua etmek, yoga çok faydalı. Şuanda hayatımda biri var ama yurtdışında ve 8-9 aydır görüşemiyoruz.annem ve babam vefat ettiler. 36 yaşımdayım. 2 kardeşimle konuşmuyoru, 1 tanesi de evden ayrıldı ve ben evde tek kaldım. Bu benim tercihim değildi. Sonuç olarak yalnız, işsiz biriyim. Elbette hayatta yaşadıklarımızın izleri kalıyor. Böylece ben oluyorum. Sevdiğin işi yapmanın psikolojiyi çok etkilediğini de söylemeliyim daha önce çok uzun mesaili bir işte çalışırken yeme bozukluğu ve saç dökülmesi problemi yaşadım, işten ayrılınca düzeldi. Bence sizin şikayet etmek yerine adım atmanız gerekiyor. Hayatınızı sıradan yapan sizsiniz. Benim de çok arkadaşım yok. Ama yalnız başıma bir şekilde mutlu olnaya çalışıyorum. Haftada bir gün bisiklet sürüyorum bu beni mutlu ediyor, hergün yürüyüş yapıyorum günde 10000 adıma tamamlamaya çalışıyorum. kediler besliyorum, onlar bana arkadaş oluyor. Birde mutlu olacağım iş bulursam neden üzüleyimki. Sadece kendimi geliştirmek istiyorum. Kitap okumaya çalışıyorum. Bence siz ne yapmaktan mutlu olduğunuzu bulmalısınız ve işinizi ona göre değiştirmelisiniz. Fakat işten istifa ederek değil çalışırken iş bulul ayrılın. Eminim şimdikinden çok daha mutlu olursunuz.
0
rapisa
(15.10.20)
Ayrıca psikolojik rahatsızlıklarınızla ilgili araştırmalar yapın, neden böyle olduğunuzu anlayıp bunu nasıl düzeltebileceğiniz konusunda yol gösteriyor.
0
rapisa
(15.10.20)
Birde demir, b vitamini, demir eksikliği, mide bağırsak rahatsızlıkları psikolojik sorunlara yol açıyor. Düzenli uyku uyumamak. Mesela saat 11de uyumuş olmak gün içinde kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Sağlıklı beslenmekte psikolojiyi olumlu etkiliyor. Gün içinde 1 kez acıkmış olmak beyin sağlığı için çok faydalı. Yani aralıklı oruç değil ama günde 1 kez 16 saat boyunca bir şey yememek.
0
rapisa
(15.10.20)
Öncelikle geçmiş olsun. Tamamını okudum ama cevapların tamamını okumadım.
Bağırsak sorunları - vitamin mineral eksikleri - düzenli uyumama - hareketsiz yaşam insanın ruh halini ciddi derecede etkiliyor. Psikolojik sorunların spor yaparak geçeceğini düşünmüyorum. Ama bu sorununuzun kaynağı atıyorum D vitamini eksikliği ise vücuttaki eksiği tamamlamanız tedavinizi çok kolaylaştırabilir, ruh halinizi düzeltebilir. Bu nedenle bütüncül tedavi uygulayan bir tıp doktoruna görünebilirsiniz.

Bunun yanında bende arkadaş edinmekte zorlanan biriyim. Bunu aşmak ve kendimi yalnız hissetmemek için aktivite sosyalliğini tercih ediyorum. Yani hobi kulüpleri, aktivite grupları vs.

Ben doğa sporlarından hoşlanan biriyim, bununla alakalı bir derneğe kaydoldum ve her aktivitesine katılım sağlıyorum. Hem vakit geçiyor. Hemde çok derin arkadaşlık kurmasakta bir sosyallik sağlıyor. Haftada bir kaç günümü sıkılmadığım bir aktivite ile doldurduğumda arkadaş eksiğini pek hissetmiyorum.
Doğa sporları, ekstrem sporlar, dans, kitap film kulüpleri, resim kulüpleri, fotoğrafçılık, Müzik aleti kursları, tiyatro kursları, dil kursları, hatta ikinci bir üniversite bile faydalı olabilir.

Benim sosyalleşme yöntemim bu şekilde aktivite sosyalliği. Sana da yalnız hissetmen için önerebilirim.
0
zimbirik
(15.10.20)
(9)

Colalarda gaz yok gibi artık?

Mehmet Ersoz
Coca cola şekersiz 1 LT.Eskiden ertesi güne kadar bile carbondioksiti sürerdi. şimdi açtığım gibi 5 dakika sonra bildigin soğuk suya dönüyor.Acaba masraflardan dolayı daha az filan mı basıyorlar gazı. Eskiden genzi yakardı. şimdi hissetmek bile mümkün değil gazlı olduğunu.yoksa şekersiz olması mı so
Coca cola şekersiz 1 LT.

Eskiden ertesi güne kadar bile carbondioksiti sürerdi. şimdi açtığım gibi 5 dakika sonra bildigin soğuk suya dönüyor.

Acaba masraflardan dolayı daha az filan mı basıyorlar gazı. Eskiden genzi yakardı. şimdi hissetmek bile mümkün değil gazlı olduğunu.

yoksa şekersiz olması mı sorun?
0
Mehmet Ersoz
(06.10.20)
aynen. artık hiç bir şey eskisi gibi değil. hiç bir şey eski tadı vermiyor. sadece kola değil.
0
stewie
(06.10.20)
Her ülke için standartları farklı oluyor. Biraz da ülkenin damak tadına hitap ediyor, biraz da alım gücüne göre üretim sağlanıyor. Amerika standartında 1 litre kola için 7-8 tl vermen gerekiyor. Ülkemizde 4.50 tl civarı olduğunu düşünürsen, yarısı nerede lan bu kolanın dersin :) Şekersiz kolada bulunan aspartamın ne kadar etkisi var bu asit olayına çok emin değilim. fakat uzun süredir coca cola dan keyif almadığımı söyleyebilirim.

Son zamanlarda ŞOK marketlerde olan Crown şekersiz e geçtim. soğuk olduğu sürece keyif veren bir kola 2.35 tl.


NOT: bardağı doldurduktan sonra şişenin havasını alıp kapatın.
0
janavarorion
(06.10.20)
@janavarorion

ne alakasi var abi, kola ithal mi? turkiye'de uretiliyor.
0
baldur2
(06.10.20)
türkiye'dekiler dandik, sekerli su gibi. letonya'da su ana kadar ictiklerim aynen cocuklugumdaki gibi geniz yakan, lezzetli kolalar.
0
der meister
(06.10.20)
@baldurcum adam da ithal değil diyor işte. Sen sanıyorsun bir tane tarif var tüm dünyada onu uyguluyorlar ama öyle değil.

Arkadaş diyor ki atıyorum coca cola amerika fabrikasında 12x cola özü 8x gaz koyuyorlar. Türkiye fabrikasında 7x kola özü 4x gaz koyuyorlar. İngiltere fabrikasında 18x kola özü 9x gaz koyuyorlar gibi gibi.

Bunun çeşitli sebepleri var. Türkiye için öncelikle sebep ekonomiktir muhtemelen. eğer amerika tarifi ile yaparlarsa kola 5 TLye mal oluyorken iken 28 TL ye mal olabilir. O zamanda türkiyede kimse almaz.

Bir diğer önemli sebep damak tadı. Türkler amerika tarifini sevmeyebilir vs. gibi.

Umarım açıklayabilmişimdir.
0
infernalcadre
(06.10.20)
@baldur2, abi ithal olması ile ne alaka anlamadım.

yurt dışı fiyatları ve içindekiler farklı olur diyorum. örneğin algida avrupa'da da satılıyor, ama avrupa da süt oranı %50 iken biz de %10 oluyor diyorum. avrupa standartında türkiye de üretimi yapılsa kıytırık max dondurma 1 tl yerine 2 tl olur.
0
janavarorion
(06.10.20)
@
tamam arkadaslar simdi anladim, sagolun.
0
baldur2
(06.10.20)
Bence coca colanin malum tarifini kaybettiler. Caktirmamaya calisiyorlar.
0
ElfElf
(06.10.20)
Şok'taki Crown Cola Light +1

2-3 gün beklese bile gazı kaçmıyor.

Bence Coca Cola'nın olayı tamamen satış stratejisi. İçine az gaz basılmış kolayı alıyorsun, bir bardak içiyorsun ve ertesi gün çöp! Bizde bu şekilde en azından. Eskiden gazı sağlam basarlardı, son yudumuna kadar keyifle içerdik ama bu şekilde firma kâr edemez, ya da şişesini 10 liraya satması gerekir, o zaman da kimse almaz yine kâr edemez.
0
msb
(06.10.20)
(5)

ekşi sözlük yazarlarının yaptığı iki yüzlülük değil mi?

denklemci
sözlüğün ilk yıllarında yazarlık yapmış. 10 yıldır da sadece okuyucu biri olarak, Bugün dürümcü paşanın torpille adam almasından sonra oluşan tepkileri okuduğum sırada fark ettim. sürekli muhalefet partilerine sessiz kalıyorlar hiç bir işe yaradıkları yok. işler güçleri goy goy diyen bir çok yazarın
sözlüğün ilk yıllarında yazarlık yapmış. 10 yıldır da sadece okuyucu biri olarak, Bugün dürümcü paşanın torpille adam almasından sonra oluşan tepkileri okuduğum sırada fark ettim. sürekli muhalefet partilerine sessiz kalıyorlar hiç bir işe yaradıkları yok. işler güçleri goy goy diyen bir çok yazarın aynı durumda kalınca yönetime karşı hiç bir şey yapmadıklarını hatta yapmamayı geçtim. bu haksızlığa karşı duranlara karşı salak salak espri kastıklarını gördüm. peki bu yapılan iki yüzlülüğün daniskası değildir de nedir. sen daha kendi bulunduğun ortamda yapılan bir haksızlığa dahi ses çıkaramıyorsun sonra kalkmış ülkenin tüm organlarını ele geçirmişlere karşı ellinden geleni yapan insanlara çemkiriyorsun bu nasıl bir kafa nasıl bir düşünce yapısı valla kafam almıyor. a dostlar söyleyin yanlış mı düşünüyorum.
0
denklemci
(05.10.20)
Sonuna kadar katılıyorum.
0
awareim
(05.10.20)
sozluk kitlesinden bir sey beklemene uzuldum... sozlugu ne zannediyorsunuz ki, eli klavye tutan herkesin girebildigi bir ortam. bir ozelligi yok. irkci ve cahil comar dolu.

kaldi ki entry silme ya da hesap kapatma gibi eylemlerin ise yarayacagini sanmam cunku eksi'de nitelik degil nicelik onemli. yazarlarin "hit" otesinde bir onemi yok artik. sen ben hesabimizi kapatiriz, 10 kisiyi yazar yaparlar, yine bir sey degismez.
0
der meister
(05.10.20)
Ben entry lerimi sildim. Sözlük bitmiştir benim için.
0
antihero
(05.10.20)
Abi kadına çok yüklendiler. Alt tarafı aklımıza düşeni yazdığımız bir internet sitesi ya, bu kadar anlam yüklemeye gerek yok. Üzerinden para kazanmıyoruz, maaşlı çalıştığım yer değil, bana ekstra bir faydası yok. 2 geyik yapıyoruz, düşüncelerimizi milletle paylaşıp normal hayatımıza devam ediyoruz. Çok önemli bir şey sanki de kadın instagram'dan açıklama yapmak zorunda kalmış :D

Ben kadının yazar olduğunu görünce hiç tepki vermedim. hımm dedim geçtim. ha 1 kişi fazla ha bir kişi eksik ne değişir. Kadın yazar olmadan önce bile ''kanzuk'un evlenmesi'' başlığında bile ufak bir tebrik etmek yerine yaştan girmişler, şişkoluktan çıkmışlar, sonra hiç şaşmaz para meselesini açmışlar. Bence sözlük yazarları iki yüzlü değil ama memlekette ne kadar hayatından keyif almayan, memnuniyetsiz, hayatını sadece internete adamış varsa toplanmış. Oturup oturup milleti kıskanıyorlar.

Kadın belki aktif olarak bile kullanmayacak. genç kadın evlenmiş ve mutlu 2 geyik yapıp gidecek belki. Demedikleri kalmamış.
0
eazy
(05.10.20)
Ben bu ve buna benzer olaylarda tepki göstermeyen kişiler arasındayım. 15 yıla yakın sözlüğü takip ediyorum, 12 yıldır da yazarım. Webrazzi olayında bile tepki göstermedim. Tepki gösterenlere hak veriyorum ama BENCE genel olarak sözlüğün adil bir ortam olarak görülmesi hatalı.

Sedat Kapanoğlu'nun youtube'daki bi röportajı var.
bkz: www.youtube.com

bunu izlediğinizde göreceksiniz ki ekşi sözlük sedat'ın para kazanmak için kurduğu bir site. adamın şahsi şirketi. istediğini yapmakta da özgür. hiçbir zaman kurumsal bir yapı olarak görmedim. o yüzden kafasına estiği yönde değişiklik yapıyorlar ve bu beni rahatsız etmiyor. umursamıyorum daha doğrusu.

zaten adil bi ortam olsa bi kere gelir dağılımı olur. sözlüğün hitlerinin tamamı yazarların yazıları sayesinde oluyor. adamlar milyon dolarlık şirket oldu ama yazarlara bir kuruşu fazla görüyorlar. hiç öyle bi derdim olmadı şimdiye kadar ama sözlüğün durumu bu.

ekşi şeyler ilk çıktığında bi ağaç ekme olayı vardı, entry başına bi ağaç. o da kaldırıldı artık siteden. çünkü otu boku şeyler'e çıkarmaya başladılar. yok efendim beşiktaş niye yenilmiş. aman ne kadar seçkin bir içerik.

özetle: iki yüzlülük değil. sözlüğü ciddiye almadım hiç. bugüne kadar bir hak iddiam olmadığı için haksızlık olarak da görmüyorum.
0
himmet dayi
(05.10.20)
(1)

Yurtdışı vize durumları

karaca2
Merhaba. Şu aşamada yurtdışına çıkmak istesem vize alamıyor muyum? Örneğin avrupa’da yüksek lisans başvurusunu kazansam gidemez miyim?
Merhaba. Şu aşamada yurtdışına çıkmak istesem vize alamıyor muyum? Örneğin avrupa’da yüksek lisans başvurusunu kazansam gidemez miyim?
0
karaca2
(04.10.20)
durumlar çok karışık ama spesifik olarak gitmeyi düşündüğünüz ülke için bakmanızı öneririm.

ben erasmus öğrencisi olarak letonya'ya geldim. süreç çok sıkıntılıydı. direkt uçuş yoktu, almanya üzerinden gelmem gerekti ama onlar da negatif covid testi istiyordu vs... seyahat yasaklarının kapsamını iyi araştırmak gerekiyor. normal şartlarda türk vatandaşları almanya'ya giremiyor mesela ama istisnası var, örneğin "avrupa birliği üyesi bir ülkeden uzun süreli vizeye sahip olmak" gibi. yüksek lisans için gidecekseniz bu şartı muhtemelen karşılıyorsunuzdur, haliyle sorun olmaması gerekir.

ama dediğim gibi nereye gidiyorsunuz, nereden gideceksiniz, uçuş var mı, başvuru kabul ediliyor mu vs. bunlar önemli detaylar.
0
der meister
(04.10.20)
(2)

süper lig'de seyirci neden alınmıyor alınmalı mı?

baldan kaymak
yurtdışında mesafeli biçimde başladı bazı maçlarda var.bizde neden yok? sizce alınmalı mı? alınsa gider misiniz?
yurtdışında mesafeli biçimde başladı bazı maçlarda var.

bizde neden yok? sizce alınmalı mı? alınsa gider misiniz?
0
baldan kaymak
(03.10.20)
fransa da vardı geri yasaklandı diye hatırlıyorum, yani zaten bu kadar dert var sağlıkçıların başında spor kulüplerine de acımıyorum. ordan gelir elde etmeyiversinler.
0
Golgi
(03.10.20)
alınmalı ya da alınmamalı diyemem, orası beni aşar ama rusya günde 10 bin vaka sınırına dayandığı halde statların yarısını dolduruyor hahaha. ben bunu anlamıyorum. spartak-zenit maçını izledim bu akşam, bayağı aralarda birer koltuk boş bırakarak (kale arkalarında o da yok, herkes aynı yerde kümelenmiş) dolduruyorlar stadı. en az 15-16 bin kişi vardır, muhtemelen 22 bin... bunların bir de aynı metroya bindiğini, toplu taşımada tıklım tıkış taşındığını düşün.

türkiye pandemiyle mücadele konusunda iyi bir konumda değil ama belki deneme amaçlı %10 ile başlanabilir diye düşünüyorum. çünkü hayat çoğunlukla devam ediyor normal biçimde. her sabah metrobüse biniyor o kadar insan.

mesele sadece eğlence değil... futbol kulüpleri ekonominin parçası. batmaları ya da ciddi mali problemlerle karşılaşmaları dolaylı yoldan çok fazla insanı etkiliyor. eğer hayat aşamalı olarak normale dönüyorsa bence stadyumlara da aşamalı olarak dönülebilir. şöyle düşün, koskoca istanbul'da bu akşam 4500 fenerbahçe taraftarı stada gitseydi koronayı çok etkiler miydi bu? zaten milyonlar sokakta, her gün dip dibe... bence %10 iyi. baktın anlamlı bir yükseliş var, yine iptal edersin.
0
der meister
(03.10.20)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.