birey olamamış insanların çoğunlukta olduğu cahil ve dolayısıyla milliyetçi toplumlarda sık rastlanan bir şey bu. fark ettiysen biz azerbaycan'ın eurovision başarısını bile sahipleniyoruz, aşı üretmiş bilim insanını mı sahiplenmeyeceğiz?
saygı duymak, gurur duymak, "bizden birileri" olduğu için mutlu olmak ayrı. ona bir şey diyemem. sıfır milliyetçi bir adam olmama rağmen böyle bir başarıya "topraam" imza attığı için ben de mutlu oluyorum ama bunu türkiye'ye mal etmek, bunun üzerinden ego mastürbasyonu yapmak, TÜRKÜYE ŞAK ŞAK ŞAK diye gaza gelmek falan acayip komik.
ya milliyetçilik böyle bir şey abi aslında işte. lisede bir arkadaşım vardı. izleyeceği dizi ve filmlerin listesini yapardı. her şeyden çok buna özenirdi... o filmleri asla izlemezdi. ben de burada bissürü duyuru açarım yıllardır, şunu mu yapiyim bunu mu yapiyim... plan yapmak, kendini önemli hissetmek, bir şeyler yapıyor olduğunu düşünmek insana iyi hissettirir. esasında hiçbir şey yapmıyorsundur ama buna tutunursun işte, kendini geliştiremediğin veya aşama kaydedemediğin için hayallerle yaşarsın. onu yaptık veya yapacağız diye debelenir durursun. elin oğlu çok güzel yaşar, güzel evlerde yaşar; sen gecekondunda "ben de şunu yapmıştım!1!" diye kendi kendine gururlanırsın...
milliyetçilik bundan çok farklı değil. o yüzden şaşırmıyorum. en büyük başarısı ölmeden 50 yaşına kadar gelmek olan çok fazla insan var bu ülkede. hep ezilmiş, baskılanmış, birey olmamış, başaramamış... farkında bile değil. hal böyle olunca almanya'nın imkanlarıyla aşı yapan insanı sahiplenmek, daha doğrusu bununla böbürlenmek normal.
şimdi bazı arkadaşlar, "ulan amma edebiyat parçalamışsın godo" diyebilir, onlara da bi şey diyemem ama bence böyle bu mesele biraz. boş toplum refleksi işte.
0