[]

Bu ülkedeki rezilliklere katlanamıyorum artık..

Bu sabah İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi haberiyle uyandım. Twitter'dan gördüğüm kadarıyla siyasal islamın neferleri çok mutlu. Şiddeti meşrulaştırmak ve kadınları sindirmek üzerine kurdukları o meşhur türk aile yapısını devam ettirebilirler artık. Zaten sözleşmeyi kimsenin salladığı da yoktu, şimdi iyice rahatlamışlardır.

17 yaşındaki Gizem'in bıçaklanıp hayattan koparılması, Serpil Palalı ve kızı Serap'ın bir pislik yüzünden katledilmesi haberlerini de yeni gördüm bu sabah. Her gün bu haberlere uyanmaktan bıktım artık bıktım.

Canım o kadar sıkkın ki. Ben bu ülkede bir kadın olarak yaşayamıyorum artık, nefes alamıyorum sanki. Her tanıştığım, görüştüğüm insan acaba bana zarar verir mi ya da beni öldürür mü diye düşünmekten bıktım. İçimi dökmek, biraz da yalnız olmadığımı görmek istediğim için yazıyorum. Özellikle duyurunun kadınlarına soruyorum, nasıl hissediyorsunuz? Bu bataklıkta nasıl hayatta kalabiliyorsunuz, karşınızdaki insana nasıl güvenebiliyorsunuz?

Böyle nereye kadar gider bilmiyorum. İçim kapkaranlık. Çok dağınık yazmış olabilirim lütfen kusuruma bakmayın.

 
Gidebiliyorsanuz böyle bir imkanınız varsa ülkeyi terk edin, benim olmadığı için gidemiyorum ama olsa giderdim. Onun dışında ülkenin düzelme ihtimali yok, yani bugün gereken adımlar atılsa ortalama refah düzeyine erişmek için bile en az üç jenerasyon geçer, yani bizim yaşadığımız ve yaşayacağımız koşullar bunlar, ya bunu kabullenip devam etmeli ya da gitmeli, başka bir çözüm yok.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (20.03.21 12:40:13) 
Haberi öğrendiğimden beri yüreğimde bir ağırlıkla Twitter'daki birtakım kadınlara kibarca İstanbul Sözleşmesi hakkında birkaç şey anlatmaya çalışıyorum, belki anlarlar da hemcinslerine karşı bu saldırganca tutumlarına son verirler diye. Yazdıklarıma karşı hakaretler havada uçuşuyor; ülkeden defolup gitmemizi salık veriyor bir kadın, diğeri bana ''Sen de mi dönmesin?'' diye soruyor. Mutsuzum, ülke her geçen gün daha da kapalı bir havaya bürünüyor. Mutsuzum, kadınlar bile ataerkiyi o kadar kanıksamış ki bu düzeni içselleştirmeyen hemcinslerine hakaret etme hakkını kendilerinde görüyor.

Güvenemiyorum karşımdaki insanlara, kadınlar da dahil. Artık erkeklerle olan ilişkimi en alt seviyeye indirdim, o herkese karşı tatlı ve neşeli tavırlar içerisinde olan güler yüzlü ve kibar kadın değilim. Mesela 2019'un sonunda en yakın arkadaşım olarak gördüğüm, çok güvendiğim adamın tacizine uğradım. Beni aylarca tehdit etti, onlara anlattığımdaysa beni suçladı ailem. Kimsesizliği, çaresizliği çok derinden hissettim. Daha önceden de tanıdıktı bu his ama bu kez betona çarpmış gibiydim.

Yalnız olduğumuzu, onların gözünde tek vasfı erkekleri mutlu etmek için bir lezzet olarak gönderilme olan kadınlar olarak değersiz görüldüğümüzü biliyorum bu ülkede. Ben gitme planları yapıyorum açıkçası şu noktada. Çok zor benim için bu karar; ama bir yıl da sürse, on yıl da sürse gitmeye kararlıyım. Artık bu ülke insanı için hiçbir şey yapmayacağım; emeğimi, zamanımı, değerlerimi başka ülke halklarının gelişmesi için harcayacağım. Beni, bizi buna mecbur bıraktılar.

Kusura bakmayın, ben de böyle dert yanma gibi uzun uzun yazdım. Moralim bozuk geceden beri, kafam çok dolu.
  • kedimedi  (20.03.21 13:14:16) 
türkiye çaresiz ve mutsuz insanların ülkesi.

ya bir yolunu bulup gideceğiz ya da 30-40 medeni/gelişmiş ülke dışındaki milyarlarca insan gibi hayatımızın hiçbir kıymetinin olmadığı, hayatta kalmaya çalışarak geçirdiğimiz saçmasapan yaşamların sonucunda öleceğiz işte.

biz bu kadar gelişmişliğin kıyısında olunca hep onu yakalayabileceğimize inanarak büyüdük. en azından kendi neslim için konuşuyorum, 90 sonrasında doğanlar, özellikle 90-95 aralığı. ergenliğimizde nispeten rahat bir türkiye gördük, en azından genç bir insan için. ekonomi bu kadar kötü değildi, memur çocuğu erasmus'la avrupa'yı görebiliyordu vs...

oraya bu kadar yakın büyüyünce "biz de onlar gibiyiz" diye düşündük. onların standardına erişebiliriz, onlar gibi yaşayabiliriz sandık.

halbuki atatürk'ün hatrına bir müddet ayakta kalmış, sovyet tehlikesine karşı amerika'nın kucağına oturunca hürmeten "birinci dünya ülkesi" sayılmış dandirik bir ülkeyiz, ötesi değil.

bunu sindirmek kolay değil ama sanırım yapmamız gereken şey bu. ya kaçıp kurtulacağız ya da bazen "çöl maymunu" gibi ifadelerle hakaret ettiğimiz insanlar gibi kimse için önemi olmayan hayatlar yaşayıp öleceğiz.

egomuzu kaybetmezsek akıl sağlığımız gidecek çünkü. en azından ben öyle düşünüyorum.
  • der meister  (20.03.21 13:20:26) 
Realistik bir yorum yapacağım: ülkedeki rezilliklere fazla odaklanma, kendi hayatına odaklan derim. Aşırı politize olmuş bir hayat yaşarsan burada çok ciddi mutsuz olursun. Kendi hayatına bakacaksın. Her tanıştığın görüştüğün insan sana zarar verir mi düşünüyorsan psikolojik destek alma zamanın gelmiş demektir, o şekilde yaşanmaz. Yerinde olsam bu konulardan, gündemden kendimi uzaklaştırırım bu denli etkileniyorsan.


  • roket adam  (20.03.21 14:19:09) 
Bana bu iş artık it dalaşına döndü gibi geliyor. Adamlar sırf karşı tarafı daha da çileden çıkarmak için imza attığı, ismi Istanbul olan anlaşmadan çekiliyorlar

"üstelik bunu da hukuka göre yine yapmıyorlar. hamurabi kanunlarına göre yönetilen babil kabilesi bile şu anda bizim yönetimden daha hukuksaldı eminim. ceza hukuku prof. adem sözüer : "anayasa madde 90: usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz
anlamı#istanbulsözleşmesi
yürütme tasarrufuyla feshedilemez
yetki gaspıyla tbmm devre dışı bırakılamaz""

Yukarıda yazılanları ekside gördüm, işlemin hukuki bir geçerliliği var mı belli değil. Sanki millet Twitter'da birbirini yesin, iyice kutuplassin, seçimlerden önce oylar belirginlessin diye yapılmış gibi. Nereden baksan saçmalık. Bu noktadan @roket adam a katılıyorum, şu ortamda politize olmanın kimseye çok büyük bir faydası olmayacaktır.
  • epistemic_regress  (20.03.21 17:08:01) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.