iyi etmişsiniz.
kişisel verilerimi paylaşmak istemiyorum.

şirketle gizlilik anlaşması imzalamıştım verdikleri ücreti de o nedenle gösteremem diyin bir daha sorarlarsa.

Belki gelir vergi dilimini devam ettirmek için istemişlerdir diycem ancak senin dediğin amaçla istemeleri aşırı saçma

@mirty, nasıl yani dostum?

Cok karışık bir konu, şöyle bir link bırakayım oradan arastirabilirsin, yanlışım varsa bilenlen düzeltsin bahsettiğim konu brüt maaş üzerinden anlastiysan geçerli; www.google.com

mirty +1

cok karisik bir konu ben detayini tam bilmiyorum ama yil icindeki is degisikligini bildirmemenin gelir vergisi acisindan bir cezasi varmis.

bazi ik lar bu sureci calisan yerine takip ediyor bazi ik lar sadece calisani bilgilendiriyor islemler calisanin sorumlulugunda oluyor.

ik yetkilinize danisabilirsiniz belki bu sekilde.

direkt reddet verme bordroyu, rewlack+1 gizlilik anlaşmasını öne sür verme.

Ayrıca mirty`nin bahsettiği olay çok tartışmalı bir konu, ben şimdiye kadar tüm işlerimde sıfırdan başlattım vergi hesaplamasını, kümüle matrah hesabını kabul etmedim. Hiç kimse de bir şey sormadı etmedi vergi cezası falan yemedim. Eğer çok yüksek brüt maaşlı- 50 bin TL üstü- biri değilsen zaten maliyenin radarına takılman çok zor. Israr ederlerse vergi beyanı benim şahsi sorumluluğum-vergi matrahımın yükselmesini istemiyorum de gene bilgi verme, bitti gitti.

cevaplar için teşekkür ederim. şunu eklemeyi unutmuşum, ben maaşımı net üzerinden alıyorum brüt almıyorum. vergi falan değil bana sorarsanız mesele.

Ön not: eğer ücret araştırması gibi bir şeyler gevelediler ise, istersen bordronu verme zira saçma bir istek, ama kümülatifin devam ettirilmesi ile ilgili olarak aşağıda bazı öneriler ekledim.

net üzerinden alsanız da fark etmez. (ben de hayatım boyunca net ücret üzerinden anlaştım/çalıştım) Üstelik net ücret ile çalışıyorsan, kümülatifini devam ettirmek senin için bir zarar neden olmaz hatta altta anlattığım durum nedeni ile avantaj sağlar, yeni çalıştığın şirket daha fazla vergi ödeyeceği için onlara dezavantaj yaratır.

Bir sene içerisinde birden fazla işveren ile çalıştıysanız ve bu işverenlerden en az ikisinden aldığınız brüt ücret, o sene belirlenen alt sınırı aşıyor ise o zaman takip eden yılın mart ayına kadar kendinizin beyanname vererek toplam gelir (kümülatif) nedeni ile arada oluşacak basamak farkını ödemeniz gerekir. (Bu arada bu beyannamede eğitim ücretleri falan düşülebiliyor, bu nedenle bu tür harcamalarınız var ise ödeme de çıkmayabiliyor, ama her durumda yine de beyanname vermeniz gerekiyor.)

Maliyenin radarına girmez de demeyin, şuan bu durum oldukça otomatik ilerliyor ama geriden geliyor. Bu nedenle ben geçen sene iş değiştirdim maaşım da yüksekti bana gelmedi demeyin, eğer SGK sisteminde görünüyorsa, 1-2 yıla geliyor. Kural eski bir kural ama 2019'dan beri bayağı bir sıkıştırmaya başladılar. Benim de aralarımda bulunduğum pek çok kişiye 2016'dan beri yapılan iş değişikliklerinde eğer kümülatif devam ettirilmediyse ve vergi farkı çıkıyorsa, vergi dairesi tarafından borç çıkarıldı. Geriye doğru 5 yıl için de vergi daireleri ara ara bu uygulamayı yapıyorlar, küçük büyük bakmıyorlar. (Benim durumumda 2017 yılı için barajı 350TL ile aşmıştım.)

Bu nedenle bu konudan bağımsız olarak, iş değişikliklerinde bu problem ile karşılaşmamak için veya karşılaşsanız bile size çıkacak vergi borcunu düşürmek için kümülatifinizi yeni şirkette devam ettirmeye dikkat edin.

Bu arada belirttiğim sınır, 2020 yılı için 40.000TL civarında olması lazım ve her yıl güncelleniyor. Bu tutar aldığınız brüt ücrete göre hesaplanıyor, net ücretinize değil.

havalar hâlâ soğuk, bozulmamıştır.
zaten tadından, kokusundan anlaşılır.
bozulan pilav ekşir hemen.

kokularında bir sorun yoksa bir şey olmaz.

Evde kombi yanıyorsa ya da kombi kapalıysa bile mutfak buz gibi değilse tavuğa güvenmezdim ben olsam.

yemeğin bozulması aslında üreyen bakteri miktarına ve bakterinin üreme hızına bağlı diye biliyorum. yani bozuk yemekten kastımız besin zehirlenmesine yol açacak yemek ise.

bahsettiğiniz yemekte, özellikle tavuk yemeği olduğu için bakteri ürediği kesin.

ama ne kadar bakteri üredi ve o miktar sizi ne kadar rahatsız edecek? bu soruların cevapları dış etkenlere ve bünyeye göre değişebilir.

atıyorum x birim bakteri üremiştir, ben yesem tüm gün tuvaletten çıkamam ama siz yeseniz 1-2 ishal ile atlatırsınız.

besin zehirlenmesine yol açacak kadar bakteri üremediyse kokudan anlaşılmayabilir de.

bence de tavuk yemeğinde riske girmemek lazım, besin zehirlenmesi riskini göze almayın covid-19 varken. hem bünyenizi sarsar, hem de serum vs gerekirse hastaneye gitmek gerekir o da başka bir risk.

tavuk yenmez pilava bir şey olmaz.

Tavuk yemeği bu durumda riskli, tavuk suyu ile yapıldıysa, pilav da riskli.

Attım ikisini de :')

valla ben de sizin gibiydim, neredeyse hiç öksürdüğümü hatırlamazdım. Kaldı ki kaç kere, bronşit, faranjit geçirdim. Amma velakin covid-19 olunca öksürmenin ne olduğunu öğrendim.

Neyse ki o da zamanla geçiyor.

Eczanenin kalfasi varsa ya da apartman gorevlisi varsa onlar getirip kapiya birakabilirler.

Soruya direkt cevabim yok, eczaneye gitseniz bile disaridan, belli mesafeyle isteyin ilaci. Ya da oncesinde telefonla arayin, disariya biraksinlar gerekirse vs.

Evine yakın 2-3 nönetçi eczaneyi ara aralarında bir tane vicdanlı vardır evine getirirler diye düşünüyorum. Kimse yardımcı olmuyorsa eldiveni giy, 3 katlı maskeyi tak kendin git (ytd).

Şöyle hüzmetler var ama ben kullanmadım
www.google.com.tr

Bazi ezcacilar cirakla gonderiyor.

kaymakamlığı arayabilirsiniz. vefa destek grupları getiriyordu sanırım

Ulak uygulaması kurye aracılığıyla çeşitli ihtiyaçları ulaştırıyor müşteriye. Muhtemelen halletmişsinizdir bu saate kadar ama aklınızda olsun.
Geçmiş olsun.

eczacılar her türlü ulaştırır, getirir. kötü esnafa rastlamadım eczacılarda. çevrenizdeki herhangi bir tanesini arayın yeter.

eczasi getirmez ise paket servis yapan bir rest ara siparis ver, bir de evden cikamiyorum kurye gelirken eczaneden su ilaci alabilir mi bahsis de vericem de. kesin yardim ederler

aynı durumda iken yakındaki eczaneyi aramıştım bana kalfası ile göndermişti. Hatta ödemesini bile karantinadan sonra aldılar.

rar'da 30mblık bölümlere ayrılabilir.

yazdır/pdf olarak kaydet şeklinde yapıldığında düşüyor mu?

pdf var, pdf var. komple taranmış sayfalardan oluşan bir pdf mi? yoksa bir kısmı seçilebilir metin, bir kısmı resim olan bir pdf mi?

reduce file size'ı hangi app'te denediniz? macos preview genel olarak iyi sonuçlar veriyor.

dosyayı rar ile ikiye ayırmak yerine, 100 sayfalık pdf'i , 50 sayfa ve 50 sayfa olacak şekilde ikiye ayırsanız?

Alttaki siteler bana PDF sıkıştırma konusunda iyi sonuçlar verdi, siz de deneyebilirsiniz.

pdfcompressor.com
smallpdf.com
www.ilovepdf.com

www.adobe.com

7zip uygulaması winrara göre daha fazla sıkıştırıyor.
pdf'in yapısı sıkıştırılmya uygun değilse yada pdf yapılırken zaten sıkıştırma uygulandıysa ne yapsanız sıkıştıramazsınız.

eski cihazlara çok elzem değilse batarya almak pek mantıklı değil. orjinal olmayan bataryalar zaten kısa ömürlü. orjinalleri üretilmiyordur. eski orjinal bulsan da raf ömrü var. durduğu yerde ömrü azalmıştır.
ben olsam pirizde kullanmaya devam

aynı durumda 11 yıllık bilgisayarım var. perpa'da 200 tl civarına batarya bulabileceğimi söylemişlerdi, ama orjinal olmaması bilgisayara daha çok zarar verir diye düşündüm ve almadım açıkçası.

yavaştı benimki de. bilgisayardan anlayan arkadaşıma verdim. format attı, güncel windowsu yükledi. başka neler yaptı bilmiyorum ama şu an hiç performans sorunu yaşamıyorum.

Laptop bataryaları, aslında şarj edilebilir batarya bloklarından oluşurlar. Ve eğer diğer ekipmanlarında sorun yok ise bu batarya blokları bir elektronikçi veya kendiniz tarafından aynı özellikteki yeni batarya blokları ile değiştirilebilir.

Örnek olarak şurada görebilirsiniz.
www.instructables.com

şimdi merak edip baktım, 2009 model laptopuma 2018 yılında pilburada.com dan almışım bataryayı, orijinal olmamasına rağmen sorun yaratmadı, hala %70 e yakın performansla kullanıyorum bakabilirsiniz sizde. Retro marka. (o zaman 95 tl - şimdi 158 tl)

Şimdikini kaçırdım ya, hazırlanmadım da zaten.

Tezli için güzel bir kasıcam diğerine. Ama o zaman da bahara kalacak gibi duruyor.

Askerliğe yaka paça alırlar mı bilemedim 2 ay beklerler herhalde :D

Veya Eylül'de tezsize başvurup sınava girdikten sonra tezliye de çevirebilirim sanırım öyle de oluyor.

Askere hemen almazlar da, en son durumda kaçak durumuna düştüyseniz hiç bir yere kayıt yaptıramıyordunuz.

Bu nedenle siz bahar dönemini beklemeden, güz döneminde bir tezsiz yüksek lisansa kayıt yaptırın derim ben. Bahar dönemine kayıt yaptıramayabilirsiniz, iyi araştırın.

papara ile tek seferde en fazla 200 TL olmak üzere yuzde 1 komisyon kesiyor.

Binance TR üzerinden EFT ile yatırmak en uygunu. Komisyon ile uğraşmazsınız.

binance tr ama onay beklemekle uğraşıyorum hala.
para yatırdım ama doğrulama olmadığı için parayı çekemiyorum ya da aktaramıyorum.

öncelikle bir pastil kullansın ve bal-zencefil ve limon ile yapacağı çayı içsin en basiti bu. Ne kadar az öksürürse, tahriş olması da o kadar azalacağı için zamanla rahatlayacaktır.

Bir diğer nokta, aile hekimi ile konuşsun. Aynı durumda idim, covid ilaçlarım bitince, öksürüğümü azaltmak için aile hekimim öksürük şurubu yazmıştı ve o biraz daha iyi geldi.

her ne kadar covid olmasa da öksürük illeti çekmiştim birkaç sene önce. şurdakileri denemiştim geçmişti. www.eksiduyuru.com

Kekik çayı ve kekik (kekiğe dair her şey, hakiki olmak şartıyla) çok çok çok iyi gelir.

Zeytin yaprağından yapılan çay. Kekik çayı, elma sirkesi ile gargara.

Bizim komşuların en çok önerdiği şey bunlardı.

Boğaz kısmına ve sırt kısmına kekik yağı sürsün/sürdürsün, ardından oldukça sıcak bir tülbent ya da havlu ile bu alanları kapatsın öylece uyusun geceleyin.(terleme,kaşınma,yanma olabilir doğaldır)

valla doktora sorunca klasik öksürük şurubu vermişti. özellikle akşamları veya hızlı hareket ettiğimde (maskenin de etkisiyle) baya bi öksürük oluyordu hastalıktan sonraki haftalarda. şurup fena gelmedi bana, krevaldi benimki.

Quermax Plus Quercetin'e bakabilirsiniz. İlaç değil vitamin, bizim doktorlar önermişti.

birkaç yık önce geçmeyen bi öksürüğüm olduğunda şu 3 yöntem işe yaradı :

1. Siyah turpun üstü yuvarlak kesilip içine bal konur alta tabak konur ve delinir ordan bal akar, o balı yiyince baya iyi olmuştum.. yutupta videosu var.

2. eczaneden aldığım prospan adında bitkisel şurup da iyi gelmişti.

3. ısrarla kesilmeyen öksürüğüm için dr son olarak astım fısfısı vermişti. cidden ciğerlerimi resmen sakinleştiriyordu o fısfıs. çünkü gece öksürük atağıyla uyanıp nefes alamıyordum.

Kolon vardır kolay delinmez, elmas uclu darbeli matkapla delmen lazım.

betona deği de içindeki demire denk gelmiş olabiilirsin jhshjsd. 5 cm çarpaza kaydır

Taşıyıcı delmeye çalışıyor olmanız kuvvetle muhtemel.

kolon vardır icindeki demire denk gelmişssin. fazla da zayıflatma kolonu. elinle sertçe vurdugunda tok bir ses geliyorsa kolondur.

Demir muhtemelen bence de. Orayı zorlama roket. Onun yerine montaj silikonu dene istersen.

kolon yoksa ki tahmin ediyorum yeni yapilan binalardan, onlarda her duvar zaten kolon vazifesi goruyor. o yuzden dikkat edin ve yonetici ile gorusun derim.

peki ne yapayım arkadaşlar, hayvan gibi 4 delik açtım yetmedi 2'şer cm üstüne 4'er delik daha açtım. şu an bir sürü delik oldu ahshshs.

şöyle bir şey iş görür mü bunu yapıştırmak için
www.amazon.com.trş-Yapıştırıcı/dp/B08F7TDDX5/ref=sr_1_1?__mk_tr_TR=ÅMÅŽÕÑ&dchild=1&keywords=montaj+silikonu&qid=1617216596&sr=8-1

www.hepsiburada.com

Aynısı başıma geldi tavana kum torbası asarken :) Benim matkap şansa demire denk gelmiş, deliğin içini temizleyip telefonun flaşını tutunca içeride matkapla cilalanmış bi demir parıltısı görüyorsan matkabı 2 cm yana kaydırıp denemelisin. Daha fazla kaydırma şansa diğer demir denk gelebilir :)

Diğer delikleri kapatmak için az miktar alçı işini görecektir.

Bir diğer ihtimal de matkabın watt'ı yetmiyordur. Daha yüksek watt'lı darbeli matkaplarla deneyebilirsin.

Yapıştırıcı link'i açılmadı ama Bauhaus vb gibi yapı marketlerde ya da nalburlarda çivi yerine geçen yapıştırıcılar mevcut.

Roket, ürünü göremedim ama montaj silikonu, montage kit yazan ürünler iş görür. Beton gibi oluyorlar donunca.
Kuruyana kadar sabitt şekilde tutabileceksen olacaktır.

Büyük ihtimalle kolonu delmeye çalışıyorsun. Delme :) daha da fazla kolona zarar verme

4-5cm değil, kolon dışında bir yeri delmeyi dene, iki delik açacağım diye binaya zarar verme. 41 katlı binada destek için büyük bir ihtimalle bir ekip vardır, kendin kolonların yerini tespit edemiyorsan, onlardan rahatlıkla destek alabileceğini düşünüyorum.

linki şimdi açabildim. evet bu işini görür.
bununla duvar kadar aynalar yapıştırdık :D

o aparattaki vida delikleri var ya, duvara doğru ittiğinde o deliklerden azıcık taşsın silikon. vida başı gibi düşün. azıcık taşsın, parmağınla bastır yeter. sonra bırak kurusun. üzerine yük gelmeden önce 24 saat bırakıyordum ben.

@roket sağın soluna üstüne ya da altına değil. çapraza. yapmadıysanız çapraza atın, demiri de delmeyin lütfen.

Japon arabası alsın, tamir-servis çok uğraşmasın.
Hatta Hibrit ya da dizel Toyota Yaris alsın.

Hoşuna giden arabayı alsın, 500x de güzel görünümlü bir araç. Canın sıkılırsa istediğin zaman satarsın.

40-50 yaşını geçtikten sonra toyota alırsın.

toyota honda iyidir.

Toyota iyidir. Ama herkes yapamaz toyota ile (kisisel begeni. Ben misal corolla cok begeniyorum) Honda da son yıllarda kalitede düşmüştü ama son kasalari bilemiyorum. Mazda iyidir ama Türkiye'de sikinti.
Hyundai/kia iyidir ama bu arabalari Avrupa'da sattiran garantileri (hyundai 5, kia 7) ama bu garantiler Türkiye'de yok o yüzden çok da kârlı olmuyor.

Bir de arabayi alip iki sene sonra değiştirecek biriyse arabanin piyasasi da önemli. Ha arabayi 8-9 sene kullanirim diyorsa bu nokta denildigi gibi piyasa falan değil, sorunsuzluga bakmak lazim.

yasim 40, neden kimse bu fikre destek cikmamis anlamadim .) fiatin marka algisi bende dogru bir noktada degil derken galiba bu hepimizde boyle. ama araci cok sevdim ve belki tecrubeleriniz vardir bu aracla ilgili diye sorma ihtiyaci hissettim ikinci eli 180 civarina alinabiliyor.

parası çoksa hoşuna giden araba, parası azsa yerli araba alsın.

bende 500L var çok memnunum al gitsin mis gibi araba.

Araba almak tamamiyle beğeni işi. Japonları önermemin nedeni diğer arabalara göre çok daha az sorun çıkartmaları ve daha önemlisi sorunlarının büyük oranda çözülebilmesi. (ya da bende yarattıkları algı böyle :) )
İlk arabamı alıyor olsam, sorun çıkartmayacak veya herhangi bir durumda küçük bir problem ile beni üzmeyecek bir araba alırdım.
İkinci eli de iyi olsun ki; biraz araba kullanıp kendimi çözünce, isteğime göre yeni bir arabaya kolayca geçeyim derdim.

hocam ilk arabasını 3 senedir süren biri olarak soyluyorum
tek arıza baskı balata degisti

symbol 2012

fiat araclarinda servisi parcasi ulkemizde uygun diye biliyorum bu yanlis mi acaba? benı tek dusunduren boyle gorece buyuk bır araba yerıne hatchback bır arac bana daha kolaylık saglayabılır mı dusuncem zıra acemılık atılacak bu arac ıle ama begenırsemde senelerce kullanırım dıye dusunuyorum

Hocam sıkıntı olmaz, beğendiysen al gitsin. HB ile bunun arasında aşırı bir büyüklük farkı yok, alışırsın.

500x güzel araba. bizim müdür kullanıyor.

ama eğer ilk arabanı alacaksan ne kadar usta olduguna göre değişir. kolay park etmek için daha ufak bir araba al istersen.

hocam bunların güvenlik soruşturmasında çıkıp çıkmayacağı hukuki bir mesele değil ki. bunları daha çok polisler ve güvenlik soruşturmasını yapan diğer birimler bilir.

ben size hukuki olarak yalnızca şunu söyleyebilirim: hagb adli sicil kaydında görünmez. zira ortada açıklanmış bir hüküm yoktur. ama güvenlik soruşturmasını yapan birimler illa bu bilgilere erişebiliyordur.

fetö üniversitesi'ne 17 aralıktan sonra gitmeniz sıkıntı olabilir. ama dediğim gibi hukukçuların bileceği mesele değil bu.

@jangbogo +1 Bir sorun ortaya çıkıp da dava açarsan o zaman hukuki bir konu olabilir ama şuan pek öyle görünmüyor. Büyük ihtimalle bir şey olmaz ancak yine de burası Türkiye, bu nedenle anlattığınız durum için kesin olarak konuşabilecek birisi olacağını sanmıyorum. Kaldı ki 2-3 yıl sonra işe alımda ne şekilde bir soruşturma olabileceğini hiç birimiz tahmin edemiyoruz.

fikir paylaşımları için herkese teşekkürler. fikirleri olan başka arkadaşlar olursa lütfen çekinmeyiniz üşenmeyiniz.

saygılar.

Birçok üniversitede eğer ortalamanız istenen şartı taşıyorsa (>=2.00 gibi) normal alabileceğiniz (30 kredidir) krediden %50 daha fazla kadar kredide ders alabilirsiniz.

Bulunduğunuz üniversitenin eğitim, öğretim ve sınav yönetmeliğini iyi okuyun.

Okuldan okula değişir. Lisans yönetmeliğinize bakınız. 48 akts aldığım dönemler olmuştu.

Üniversitenin Lisans Eğitimi Yönetmeliğine bağlı. Her Üniversite'de farklı uygulamalar mevcut

AKTS sayısı üniversitenize göre ve sizin genel not ortalamanıza göre değişir. Ama sanırım sistem size 42 akts veriyor maksimum. Bu muhtemelen ilgili yönetmelik gereğidir ve danışmanınız bu konuda herhangi bir değişiklik yapamaz.

Çoğu okulda "sistem" izin vermese bile danışman onayı + dilekçe ile epey bir iş hallolabiliyor. Eski sistemde 144 kredi ile mezun olunan bölümde 75 krediyi tek senede vermiştim ben.

Tam gün de yarım gün de oluyor; size kalmış.

Devlet çoğunlukla yarım gün, özellerde size kalmış.

Sirket degistirirken eski is yerindeki total vergi matrahini soylemis miydin muhasebeye? Bir ara bu is degisikliklerinden dolayi insanlara patir patir ceza geliyordu. Ilk 6 ay bir yerde calisip vergi oranin yukseliyor, sonra is degistirince yine sifirdan basliyordu. Eski sirketimde baya birine ceza gelmisti.

Muhasebeye eski is yerinizden ayrilirkenki kumulatif vergi matrahini soyleyin ona gore sey yapsinlar bence. Net kazanilan durumda nasil oluyor bilmiyorum. Brut kazanilirken ust vergi diliminden baslatiyorlardi.

Brütten nete geçmek ile doğacak vergi borcunun bir bağlantısı yok.
Ancak bir takvim yılı içerisinde 1'den fazla işveren ile çalıştıysanız ve o sene için belirlenen alt sınırdan fazla geliriniz var ise, işte o zaman takip eden takvim yılının mart ayının sonuna kadar vergi beyannamesi vermeniz gerekecektir.
Uzun süre çok kontrol edilmeyen bu durum için geçtiğimiz yıllarda çok kişiye sonradan vergi uygulaması yapıldı.
2. işyerini kümülatif gelirinizi devam ettiriyorsa, vergi kaybı oluşmayacağından sizin için pek bir sorun olmayacaktır. Ama yeni iş yeriniz sizi isterse 0 kümülatif ile en düşük vergi diliminden başlatabileceği için, son hesaplamada vergi borcunuz da oluşabilecektir.

Birden fazla iş yerinde çalışanların beyanname verme zorunluluğunu internette aratırsanız pek çok bilgi bulabilirsiniz.

turk net, 100 mbit sınırsız kotasız, 85 civarı alabiliyorum, fiyatı da 95 tl idi sanırım.

vodafone - 100mbit sınırsız - 60 civarı alıyorum. fiyatı da 100 civarı.

sol altyapılı 100mbit vodafone fiber sınırsız 109tl. tam 100-110 mbit kesintisiz geliyor.

Türksat sınırsız 100 mbit akşam 19- 24 arası 25 mbit. Ve tüm tc kanalları 89 tl.

Vay be Telekom bizi kertiyor sizin bu ücret ve hızlarınızi görünce.

bu devirde 100mbit alti eziyet olur.

isine malesef yaramaz ama 300mbit - $50us (yurtdisi)

200/10 superonline fiber 160-170 civari bisey sanirim

edit: fiyat icerisinde tv+ da var soylemeyi unutmusum.

Sabahcilar ne diyor?

@Mistyimage +1 100mbit kablonet.

Yalnız buradaki örnekler, çok da yol gösterici olmuyor. Zira hepsi için temel kısıt altyapının olması. Anlaşılan o ki herkes yaklaşık aynı fiyatı veriyor (80-100TL) amma velakin hız için mevcut altyapısını hangi teknoloji ve hıza izin verirse onu kullanıyor.

superonline, sabah 06:00 - 18:00 arası 25 mbps, 18:00-06:00 arası 100mbps, tvplus da içinde 70 lira

Ben sana sindi teklif edileni oduyorum trnet. 16 hiz 90 fatura fiber. Bu ay son. Simdi bana da bir ust modeli soyleyecekler. Her sene biruste cikartiliyorsunuz. Asagı inis yok.

turknet, 35 mbit sınırsız, 32-33 alıyorum, 85 tl ödüyorum

Raporlu olduğun gün için sgk primi ödenmez. Olması gereken durum, sorun yok. Ama maaşında kesinti yapılmadı öyle değil mi?

Evet, evet, maasimdan da kesinti yapilmis@Arthur

Bizim iş yeri iki güne kadar alınan raporları maaştan kesmiyor. Ama sgk primi kaç gün raporluysan o kadar kesilir. Ben bu şekilde biliyorum. İş yerinden iş yerine fark ediyor olabilir.

sgk 3 günün altındaki raporlar için ödeme yapmaz. fakat iş göremezlik raporu kaç gün olursa olsun, 1 gün bile olsa, maaşınızdan kesinti yapıp yapmamak işverenin tasarrufundadır.

yani "madem sgk ödemiyor, o zaman maaştan da kesilmez" diye bir şey yok. raporlu olarak gelmediğiniz günün parası pekala kesilebilir.

kısa süreli raporlarda ödeme işveren inisiyatifine bağlıdır ve bu şekilde uygulama yapan işverenler de bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu kadar kıt ve sınırlı düşünen işvereniniz olması durumunda, bence sizin de insiyatif kullanıp, yeni bir işveren edinmek için görüşmelere başlamanız gerekmektedir.

Cok tesekkur ederim arkadaslar, sirket bir IK sirketi tarafindan SGK yaptiriyor ve odeme yapiliyor, buyuk ihtimalle o 3. parti sirket bunu yapti ve bizim ana sirketimiz yabanci oldugu icin cok detaylarina vakif olmadi. Cok tesekkur ederim yanitlariniz icin!

Beni de aile hekimi hem kardiyoloji hem de göze sevk etti. Ben de gittim özel bir göz hastanesinden rapor aldım. Kardiyolojiye uğramadım bile. Sıkıntı olmadı.

Her özel hastane vermiyor bu raporu. Özel hastanede yaptırdığın işlemler için para alacaklar. Ama bana aile hekimi bunları yaptır bana geri gel demedi. Devlette bu işi ucuza ma zor bir şekilde halledersin. Özelde pahalı ama hızlı.

Üç bölüme sevk etmesinin bir sebebi var mı, keyfi mi? Keyfiyse aile hekimini değiştirip deneyebilirsin. Sebebi varsa (mesela gözlerin gerçekten bozuktur, uzman göz doktoruna sevk etmiştir) hastaneye gitmen gerekecek. Daha önce başıma gelmişti, şuraya bırakıyorum:
eksiduyu.ru

diğerlerine ek olarak, 3 bölüme sevk etmesi Apne gibi 3'lü heyet raporu isteyen bir hastalık için ise, o zaman devlet hastanesinden heyet raporu almanız şart olacaktır diye biliyorum. Bu nedenle, sevk nedeni de önemli.

Orhan osgb diye bir yerden bir saatte tüm raporları almıştım.

@pati, göz hastalıklarına, kardiyolojiye, iç hastalıklarına sevk etti. Uzağı çok iyi göremediğim için göz hastalıkları sevkini anlıyorum. Kardiyolojiyi sistemde görmüş. Spor geçmişim olduğu için birkaç kez gitmiştim yine rapor almak için. Onu görmüş olabilir. Bir sorunum yok. İç hastalıklarına anlam veremedim. Kan tahlili yaptır dedi. Aile hekimimi değiştirsem de sevk geçerli olmayacak mı?

Hmm bu durumda yeni aile hekimi de iç hastalıkları dışındakilere sevk edebilir. Bende olmamıştı, enabızda her şeyim herkesten gizli, göz bozukluğum da yok (anlamsız yere, tamamen keyfi olarak sevk etmişti ilk hekim).

Bazıları sadece kendini sağlama almak için de sevk edebiliyor. Yukarıda da söylendiği gibi geçmiş hastane başvurularınıza ve e-devletten doldurduğunuz bilgi formundaki bilgilere göre de bunları seçebiliyorlar.

Şöyle bir aparat duymuştum deneyebilir ya da araştırabilirsiniz. (Ben denemedim bu konu ile ilgili de bir tecrübem yok)

dormio.com.tr

Ön not CPAP kullanan bir ileri derecede bir Uyku Apnesi hastası olarak tecrübelerimi yazıyorum, tıbbi öneri değildir.

Horlama ile ilişikli yazdığınız için eşinizin apnesinin yoğunlukla Obstrüktif Apne şekilde görüldüğünü tahmin ediyorum. Bu tür apnelerde, nefes yolunun durumuna göre ameliyatlı tedavi veya sadece yatış şekilini düzenleyerek bile apne-hipopne indeksi'nde (AHİ) düşüş görülebildiğini doktorlarımla pek çok kez konuşmuştum. Bununla birlikte CPAP tedavisi zaten en yaygın tedavi. Bu arada Ameliyat veya diğer tedaviler uygulansa bile Ağır seviyedeki AHİ değerinin yok olmasını sağlamaz, yine büyük ihtimalle CPAP gerekecektir.

Diğer seçenek olan Merkezi Uyku Apnesi görülüyorsa (bende olduğu gibi) o zaman, ameliyat çözümü pek mümkün olmuyor, CPAP bile belli bir noktaya kadar destek oluyor. Ama yine de kişisel tecrübeme göre çok korkulacak bir durum yok, uyku durumunuzu kontrol edeceksiniz, CPAP'i mümkün olduğu kadar kullanacaksınız, gece boyu oksijen değerlerinizde ciddi düşüşler olmuyorsa normal hayatınızı yaşıyor olacaksınız. Ancak tabi yaş ilerledikçe dikkati arttırmak gerekecektir.

CPAP alınacak, bunun için öncelikle dediğiniz gibi yeniden hastaneye yatması lazım. Hastaneye yatmadan önce de bir medikalciye giderek, CPAP maskelerine ve makinelerine bakabilirsiniz. Zira maskeler burun ve tam yüz olarak çeşitlilik göstermekte ve kullanımı kişiden kişiye değişmekte. Ve ben CPAP ayarı için uyku polikliniğinde yatacağımda hangi tip maskeyi tercih ettiğimi bana sormuşlardı. Mümkünse çoğu kişinin kullandığı gibi sadece burun için olanları kullanın derim ben, kendi tecrübelerime dayanarak. (Ancak dediğim gibi bu durum oldukça kişisel). Zaten burnunuzdan hava basılırken, ağzınız kolay kolay açılmıyor. :)

CPAP cihazlarında da teknik olarak çeşitler bulunur. Auto-CPAP(APAP), CPAP ve BiPAP, bunların farklarını netten araştırabilirsiniz. Ancak zaten hastanede yatışınızın ardından Doktorunuzun size yazacağı rapor hangi cihazı kullanmanız gerektiğini söyleyecektir.

Son olarak, olurda CPAP alırsanız, bence SGK üzerinden almayın, şimdi burada yazmak için uzun bir konu ama gücünüz varsa, gidin kendinize güzel bir makine alın. Nemlendirme fonksiyonu olsun, çalışması stabil olsun, bilinen markalardan birisi olsun vs. Maskeyi de yukarıda belirtmiştim makineden ayrı olarak seçmeniz gerekiyor ve maskeyi değiştirmeniz gerekeceğinde ileriki yıllarda SGK üzerinden alabilirsiniz.

Ayrıca ek not: SÜRÜCÜLERDE ARANACAK SAĞLIK ŞARTLARI İLE MUAYENELERİNE DAİR YÖNETMELİK'te aşağıdaki gibi bir hüküm vardır. Periyodik ehliyet muayenesinde kişi Apne hastası olduğunu bildirmelidir. Hoş bunu söyleseniz bile bazı sağlık ocaklarının uyku hali hissetmiyorsan çok önemli değil diyerek rapor verdiklerini duyabilirsiniz.

(5) Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu ile ilgili olarak;

a) Ağır derecede apnesi olanlar (AHI>30/saat) veya orta derecede apne (15<AHI<30) ile birlikte gündüz uyuklama hali tespit edilenler tedavi görmeden sürücü belgesi alamazlar.

b) Uyku apnesinin kontrol altına alındığı veya tedavi edildiği; en az bir uyku sertifikalı doktor (göğüs hastalıkları, psikiyatri, nöroloji, KBB uzmanı) ve bir KBB uzmanı olan üçlü heyet tarafından tespit edilen kişilere sürücü belgesi verilebilir. Hastalığın şiddeti, tedaviden alınan cevap, hasta PAP tedavisi uyumu gibi faktörler dikkate alınarak; ikinci grup sürücü belgesi sınıflarından alıp alamayacağı ile ambulans, resmi veya ticari araç kullanıp kullanamayacağı raporda belirtilir.

c) Vücut kitle endeksi (VKE) 33 ve üzerinde olan kişilerden şikayetine bakılmaksızın tüm gece polisomnografi testi istenir.

ç) Tanıklı apnesi ve gündüz uyuklama hali olan kişilerden vücut kitle endeksine bakılmaksızın tüm gece polisomnografi testi istenir.

Almanca, Arapça, Fransızca, ingilizce ve Rusça dillerinde sınav yapılıyormuş şuradan baktığıma göre.
www.osym.gov.tr
Normal şartlarda almanca seçecek birinin almanca sınava girmesi beklenir ama benim zamanımda ingilizce puanıyla da almanca seçiliyordu. Şimdi nasıl bilemedim.

eskiden herhangi bir dilden aldığın puanın yeterli olması yetiyordu. Şuanda da bir değişiklik olduğunu sanmıyorum.

ben şöyle biliyorum: iyi üniversiteler var, mesela ilk 5 gibi (hangileri olduğu internette yazıyor olması lazım). bu üniversiteler dil puanının almanca sınavı kısmı ile alıyorlar. yani almancadan iyi yapmalısın.
diğer üniversiteler direkt ingilizceyle alıyorlar. bu ilk birkaç üniversite dışındakiler yani. ilk yıl hazırlık oluyor, hiç bilmeyen insan da girebiliyor yani. hazırlıkta öğreniyorlar. sonra yıl yıl almanca tercümanlıkta ilerliyor bu öğrenciler mesela. yani hepsi bilmiyor girerken.

benim girdiğim yıl böyleydi. belki değişmiştir, umarım yanlış bilgi vermiyorumdur.

Ulkeden ulkeye kosullar degismekle beraber genelde goturulebiliyorlar. Avrupa'ya daha rahattir. Kuduz asisi, titrasyon filan isterler. Ulke + evcil hayvan goturme seklinde aratarak tecrube etmis kisilerin yazilarini okuyabilirsiniz

Aşılar, karne, kuduz testi gibi prosedürler ok ise ve tehlikeli tür olarak tasnif edilmemiş ise sıkıntı olmaz.

Yalnız bu prosedürler vakit alıyor, bir arkadaşım bayağı bir uğraşmıştı. Eğer aklınızda öyle bir fikriniz var ise, pet pasaportu çıkartıp bütün prosedürlerini hazır tutmaya bakın bence.

Ülkeye özgü. Avustralya kesinlikle kabul etmiyor

cursor +1 Kedi için epey araştırdım. Bazı aşamaların gidiş tarihinden 2-3 ay önce yapılması gerekiyor.

Havalimanında bir sürü prosedürü var (x-ray vs.) Her havayolu şirketi sizinle birlikte uçmasına izin vermiyor (gerçi zaten sizin ufaklık biraz iri :))

Bazı şirketler kargo bölümüne kabul etmeden önce sakinleştirici gibi şeyler veriyor. Ata verilecek dozu kediye veren bir sürü beyinsiz var.

Ben en sonunda kargo bölümüne vermeye kıyamadığım için yerleştikten sonra arabayla götürmeye karar vermiştim.

köpeği aileye emanet edip, önden gidip yer yurt işlerini halledip ondan sonra arabayla taşımak bana da mantıklı gözüktü. benim muhtemel destinasyon almanya gibi gözüküyor. paper work u önden hallettikten sonra bir problem olmuyor anladığım kadarıyla. teşekkürler hepinize.

Aynı sebepten dolayı biz de üst kat dublex ev arıyoruz. Geçen yıl aynı sebepten en üst kat bir eve taşındık fakat evimiz kentsel dönüşüme giriyor. Bundan sonraki üst kat dublex olsun diyoruz. Abimler böyle bir evde oturuyorlar çok mutlular sıfır gürültü. Ama teras gündüz çok güneş alıyor akşam da çok esiyor esmeyen günlerde teras keyfi baya iyi oluyor. Hiçbir olumsuz durum yaşamadılar şu güne kadar.

Aynı sizin gibi nedenlerden ve deprem korkusundan yeni eve taşındık kiracı olarak.Ev yeni yapım(10yıllık) ve ytong denen hafif malzeme kullanılmış.Ama yalıtım inanın eski evden daha kötü.Ev ısınmıyor,böcek sorunu var,fansız balkonlar tüm kış boyunca içten buğlanıyor,günde 3 kez cam siliyoruz.Tüm sesler duyuluyor,bırakın altımdakini üstümdekini,2 kat alttaki çocuğun zıplamalarını duyuyorum.Müteaahhit herşeyinden çalmış.Hadi biz kiracıyız,çok darlanırsak gideriz de satın alıp 10 sene bu evlere taksit ödemek...
İmkanınız varsa (biraz tuhaf gelicek ama) o evde bir hafta on gün yaşamadan satın almayın.

1- son 3 yılda 3 ev değiştim Ankara’da (Bağlıca) burada evler hep yeni, en eskisi 2 yıllıktı, hepsinde (şu an oturduğum da dahil) ciddi ses yalıtımı problemi var. Terlik sesi hala geliyor. Düşünün ki şu an oturduğum ev 2020 yılında yapıldı ve aylarca üst kattan çocuk sesi geliyor sanıyordum (koşuşturma sesleri falan), çıktım konuştum ve çocukları bile yoktu. Ses iki üst kattan geliyormuş.

2- teraslı evde ısınma çok ciddi sorun, yaksan bile ısınmayabilir.

3- Aradığın kriterlerde Etimesgut iyi bir seçenek değil. Muhakkak iyi bölgeleri vardır araştırmak gerek..

4- Bence siz komşu alın ev değil, komşular anlayışlı olursa (en azından alt ve üst komşunuz) siz de rahat edersiniz. Öte türlü benim gibi gece 01.00’da çamaşır makinesi sesi eşliğinde uyuyup sabahları çocuk seslerine günaydın dersiniz.

5- mutfaktan gelen koku ve banyodan gelen su seslerini de komşularınıza sorun, bunlar da ciddi sorunlar doğurabilir.

5 yıllık yeni binada oturuyorum. binanın ısı yalıtımı çok iyi, ancak ses yalıtımı çok kötü. bunların ikisi aynı şeyler değillermiş, yeni bilgilendim size de bahsedeyim.

ses yalıtımı için odaların aralarına bondex sünger malzemesi konuluyor.
www.turkishacoustic.com
kalınlığı 38 mm. bunun üzerine de alçıpan kaplanarak ses yalıtımı sağlanmış oluyor. ama yeni binalarda da bundan kaçınabiliyorlar çünkü bu odaların her uygulama yapılan duvarından yaklaşık 4 cm eksilmesi, odanın bayağı bir küçülmesi demek.

komşularım çok tatlı, herkes ses konusunda dikkatli ve kimseden bir şikayetim yok ama evet bizde de eşya çekme sesi, insan sesi vb çok duyuluyor. binayı yapan inşaat şirketine bu ses olayını söylediğimizde evlerimize bu ses yalıtımını yapmamızı önerdi :')

Ülkemizde yeni evlerde bile ses yalıtımı bulmaz çok zor. Zorunlu olmadığı için neredeyse hiç bir müteahhit firma bu işlere girmiyor. Çoğunlukla ısı yalıtımını bile var diye göstermek için öylesine yapıyorlar, bir işe yaramıyor.

Ve hatta tünel kalıp ile yapılan yeni evlerde, eski evlere oranla ses yalıtımının çok daha kötü olduğunu, sadece yukarıdan değil, diğer postlarda da söylendiği gibi alttan yandan, her yönden ses alabileceğinizi söyleyebilirim.

Bu nedenlerle binanın yeni olması sizi aldatmasın.

Dokuz aylık evde oturuyorum. Ara katım. Şöyle söyleyeyim artık hangi daireden geliyorsa ışık açma kapatma sesini bile duyuyorum. Yukarda birileri non stop koşuyor ama non stop. Masalar çekiliyor gece 12de süpürge yapılıyor, apartmanda bir deli var sürekli kop kop müzik yani cidden deli apartmanı gibi.
Bir sonraki evim kesinlikle dubleks üst kat olacak ama sanırım onda da ısınma büyük problem. Hayırlısı bakalım.

Ha bu arada asıl bomba bizim apartmanda şöyle bir mallık var , benim yatak odamın yan dairesindeki bitişik oda salon. Wow cidden.

herkese cevaplar için teşekkürler. anlaşılan çoğu kişi bir şekilde bundan dertli. şu hayatta ev dediğimiz mekanlarda dinlenebilmek bile lüks hale geldi. keşke komşu almak gibi bir seçeneğimiz olsaydı :)

belki gürültücü biri olsaydım, kitap okuma veya sessizlik gerektiren bir iş yapmasaydım, takıntılı olmasaydım, kafayı koyar koymaz uyuyabilen biri olsaydım yaşar giderdim ama maalesef öyle değilim. o yüzden tüm dezavantajlarına rağmen üst kat araştırmalarıma devam etmem lazım.

Cola Zero

limon suyu

- Kalorisiz uludağ tonik
- Kalorisiz uludağ gazoz + limon

Votka'nın kendisi zaten oldukça kalorili, onu kalorisiz bir içecek ile içmek ne kadar anlamlı olur bilemiyorum. Bence nasıl seviyorsanız öyle için gitsin, yoksa hem kalori hem de yağ bağlayıcılığı nedeni ile neyle içtiğiniz kalori bakımından çok da fark yaratmayacaktır.

@cursor, Alkol yüksek kalorili olmasına rağmen ne protein ne karb ne başka bir şey vücut için zehir o yüzden hemen sindiriyor ama onu sindirirken başka şeyleri sindiremiyor bu yüzden alkolle kalorili hiçbir şey yenmez, içilmez. Uzun süre kalori saydım alkolü hiç yazmadım ve hiç etkilemedi hesabımı ve içiciyim yani az içmiyorum. Ama tesekkur ederim cevabiniz için.

Maden suyu+limon suyu+sıvı stevia

light ice tea

sade soda + taze limon suyu

tonik + taze limon suyu

soda ve limon versiyonu oldukça yaygındır aslında.

Baskı balata bitme noktasına gelmişse güç aktarımında sorun oluyordur.

Baskı balata manuel vitesle alakalı değil miydi, çok cahilim, pardon bu noktada.

Mobildeyim düzeltemiyorum.
Otomatikte de baskı balata değişik şekilde de olsa var ancak sorun bundan kaynaklı mı emin olamadım.

Ancak motor bağırmasına rağmen arabanın ivmelenmesi aynı ölçüde değilse mutlaka aktarımda bir sorun vardır diye düşünüyorum.

güç aktarımında problem olduğu açık. Gaz pedalı ile ilgili olması çok muhtemel değil, hem olmaz, hem de zaten motorun yüksek devirde çalışıp bağırdığını kendin söylemişsin.
Ayrıca arabanın motorundaki yıpranmanın durumunu biliyor musun? ya da bir bakımdan geçti mi? Ve de bu arabanın fabrikasyon 0-100 hızlanma değeri ne? bunlara göre değerlendirmen lazım.

Ayrıca eski Volvo'larda çoğunlukla yarı-otomatik araçlar gördüm. Bunlarda da baskı balata olur. Ki sizin her durumda motor ve şanzımana baktırmanız gerekiyor.

Teşekkürler, baktiracagim en kısa zamanda. araba kalktiktan sonra, yani 2 den sonra ok gibi, orada sıkıntı yok. İlk kalkışta problem ancak hizla giderken de gaz pedalından gerekli tepkiyi alamıyorum. Bunu terse çevirmenin bir yolu var mı acaba?

her arabanın dinamiği ve sürüş mentalitesi farklıdır. Daha güçlü bir motoru var diye Volvo'dan Subaru tipi bir dinamizm beklemek çok doğru olmaz. Her şey motor gücü değil.

Volvo kullanıcısının. 2007 yılı öncesi Volvo S60 ve S40 modellerinde kronik şanzuman problemi var. Ancak bu problemi muhtemelen ilk sahibi yaşamış ve yaptırmıştır. Volvo çok seri kalkan bir araç değil ama dediğiniz kadar da değil. İşe öncelikle şanzıman yağı no değiştirerek başlayabilirsiniz.

Volvo kullanıcısıyım demek istemiştim :)

Araç modeli ve yılını tam yazarsan internetten bakalım tork konvertörlü otomatik mi yarı otomatik mi diye?

Yarı otomatikse model, bu belirtiler baskı ve balata problemidir.

Vites geçişlerindeki kararsızlık şanzıman karakteriyle alakalıdır.

İcat edilemez bence

2- 1900'e gittim, ben yokum nolacak

geçmişe seyahat mümkün değildir.
eğer mümkün olsa şu an gelecekten gelen ve ben şu zamandan geliyorum bık bık bık diye böbürlenen bir sürü yurdum magandasıyla muhattap olurduk.

1) ne farkeder? devletler şirketler ile şirketler devletler ile çalışıyor. Kar odağında kim olacaksa onun kontrolünde olur.

2) bu pek olacak bir şey değil.

3) geçmişe gitmek pek çok teorik ve pratik nedenle pek mümkün değil. Ama geleceğe doğru hızlanmak daha olası.

1) Özel girişim icat eder bence.

2) Zamanda geçmişe gitmek teorik olarak Einstein-Rosen Köprüleri ile mümkün. Bu da o kadar teorik ki yani pratik olarak bir halta yaramıyor desek abartmış olmayız. Henüz kara deliğin varlığını bile yeni görüntülüyoruz. Bu kara deliğin bir solucan deliği olduğunu anlamamız lazım önce. Öyle olduğunu kanıtlasak bile bir kara delikten (ya da solucan deliğinden) kurtulabilmek için sonsuz enerjiye ihtiyaç var. Kütlesiz ışık bile kara delikten kaçamıyorken bizim zamanda geriye gitmek için kara deliğe girip diğer taraftan sağ çıkabilmemiz şu an imkansız gibi görünüyor. Ama "bozma kardeşim, eğleniyoruz şurda." diyorsan bilim kurgu olarak düşünürsek, evet bitcoin alırdım. Bir de TKURU falan alırdım. Çünkü bu ikisinin ne zamanlarda hangi fiyatlara geldiğini çok net hatırlıyorum. Bir yere bakmama gerek olmazdı. Bir de önemli maçların sonuçlarını hatırladığım için bahisten de para kırabilirim. Ama bunun zaten yapılmışı var. Bkz: Geleceğe Dönüş 2

3) Geleceğe gitmek teorik olarak zor değil. Herhangi bir şeyi rölativistik hızlara çıkardığında zamanda ileriye gitmiş oluyor zaten. Geçmişe gitmek, özellikle bir makine ile geçmişe gitmek yukarıda da bahsettiğim gibi şu an bence mümkün değil. Işığı, kara maddeyi, kara enerjiyi vs. daha iyi anlayabilir de bunları kullanabilirsek o zaman sonuçlar değişebilir. Şu an 'sonsuz enerji' diye bir şey olmadığı için bırak kara delikten çıkmayı, kütlesi olan bir cismin ışık hızına ulaşması bile imkansız.

Not: Bu soruyu daha önce sormuş muydun, yoksa ben dejavu mu oldum?

Sormuştum himmet dayı, kendimce bir şey denemek için

bana mümkün gelmiyor çünkü zaman diye tanımladığımız şey aslında dünyanın güneş etrafındaki yer değiştirmesi yani zaman kavramı tamamen insan uydurması bir olay.

geçmişe gitmek olmayacak öyle olsa gelecekten gelenler olurdu. ama geleceğe gitmek olabilir bekleyip görelim.

@basond

Einstein'ın kemikleri sızladı şu an. Zaman evrenin bilinen 4 boyutundan biri. Bizim ölçüm olarak kullandığımız kavramdan çok daha farklı bir şey.

Biz aslında şu anda belediye otobüsüne bindiğimizde bile zamanda yolculuk ediyoruz. Kazandığımız hızdan dolayı zaman durağan birine göre daha hızlı ya da yavaş akıyor (neden hızlı ya da yavaş olduğunu açıklayacağım). Ancak bu değişim o kadar az ki nihai bir sonuç yaratmıyor. Biz örneğin saniyede 100 bin km hıza ulaşabilirsek o zaman önemli ölçüde bir fark ortaya çıkar ve böyle bir araç ile zamanda ileriye gidebiliriz. Ama gittiğimiz yerden geri gelemeyiz. Bir de geleceğe dönüş filmindeki gibi paralel bir evrenden bahsetmiyoruz. Yani geleceğe gittiğimizde oradaki yaşlı halimizle karşılaşmıyoruz. Zaman bizim için çok daha yavaş akacağından bizim için 1 yıl geçtiğinde durağan kişiler için (atıyorum) 30 yıl geçmiş olacak. Zamanda 29 yıl ileri gitmiş olacağız.

Otobüse bindiğimizde durağan kişilere neden zaman daha yavaş ya da hızlı akar? Yani yavaş akması normal de, neden hızlı dedim? Bu da tamamen nereden baktığına bağlı. Yani ben otobüse binip bir yönde 90 km/sa hızla gidiyor olabilirim ama dünya güneşin etrafında, güneş de samanyolu galaksisinin kütle merkezi etrafında hareket ediyor. Dolayısıyla otobüste bir yöne giderken, durakta sabit olarak bekleyen birine göre bağıl hızım daha yavaş olabilir. Bu da zamanın benim için daha hızlı akacağı anlamına geliyor.

Şunu da ekleyeyim; geçmişe gitmek teorik olarak mümkün. Yani "geçmişe gitmek mümkün olsa birileri geçmişe gelirdi" demek çok mantıklı bir çıkarım değil.

Einstein-Rosen köprüsü ile geçmişe gidilebileceği düşünülüyor. Bundaki mantık da şu; bir kara delik düşünün. Uzayı öyle bir büküyor ki, uzay dokusu ikiye katlanıp diğer tarafından 'beyaz delik' denilen bir çıkış oluşuyor.

Görsel: www.fizikist.com

Şimdi şöyle bir senaryo uyduralım; diyelim ki güneşin yüzeyine bir gezegen çarptı ve güneşin o bölgesinden bir parça kopardı. Biz bu olayı dünyadan, yaşandıktan yaklaşık 8 dakika sonra gözlemleyebiliriz. Çünkü dünya ile güneşin arasındaki mesafe yaklaşık 149,6 milyon kilometre. Diğer bir deyişle 8 ışık dakikası. Şimdi; bu olay yaşandı ve biz gördükten sonra 10 dakika zamanda geriye gidebildiğimizi düşünelim. Güneşe bakacağız ve olayın yaşanmadığını göreceğiz ve saatimize baktığımızda 2 dakika sonra bu olayın yaşanacağını söyleyeceğiz. Ancak bulunduğumuz mekanda zamanda geriye gitmek imkansız. Bunun yerine Einstein-Rosen köprüsü sayesinde evrenin başka bir yerine, güneşte yaşanan olayın görüntüsü henüz oraya ulaşmamışken gidersek o olayı gözlemlemediğimiz için geçmişe gittiğimizi söyleyebiliriz.

Görelilik kuramı diyor ki; ışık hızına yaklaştıkça zaman daha yavaş akmaya başlar. Işık hızında zaman durmalıdır. Şimdi biz ışık hızıyla gidip -atıyorum- 10 dakikada varabileceğimiz bir yere, ara bir geçit kullanarak 5 dakikada gidersek buna zamanda geriye gittim diyoruz. Ancak zaman ve mekan birbirinden bağımsız olmadığı için o gittiğimiz yer aynı yer olamaz. O yüzden pratik olarak bilinen bir yerdeki geçmişe gitmek mümkün olmasa da teorik olarak evrenin başka bir yerinde aslında yaşanmış bir olayı yaşanmamış olarak gözlemleyebiliriz.

@himmet dayı
hocam ben kuantum görelilik vs gibi konularla ilgiliyim ama böyle ilkel görmek beni mutlu ediyor.
teşekkürler detaylı cevabın için hepsini okudum.

Einstein'in teorisini tam anlayalım önce
zamanlar arası seyahat "maddesel boyutta" mümkün olabilir.
yani bir atom belki karadeliğin bir ucundan diğer ucuna kadar gidip zamanda yolculuk yapabilir.
ama insan veya herhangi bir insan yapımı bir madde/alet yapamaz.
Işık yapamıyor öyle düşünün, o yüzden "kara" delik.

Zaman
youtu.be

Geçmişe dönüş
youtu.be

ovpn profili içinde, size verilen diğer 3 sertifika içinde yazanlar toplanıyor zaten. openvpn'e ovpn profilini ekleyince otomatik bağlanması gerekli. size ne gibi bir hata veriyor?

ovpn ile birlikte size bir şifrenin verilmesi gerekir, eğer bir şifre konuldu ise. Aksi takdirde zaten doğrudan bağlanacaktır.

Baglaniyor ama veri akisi yok gibi. İlk baglandi asiri yavas da olsa sayfalar arasi gezebildim sonra tamamen gitti baglanti. Bagli gorunuyorum ama veri girisi cikisi yok.

Senin bağlandığın server ile alakalı bir durum olması muhtemel.

server'da problem olma ihtimali neredeyse yok aslında. şirketin database'ine girmeye çalışıyorum.

Pek bir bilgim yok ama şunu hatırlıyorum: Devlet, meskene kurulacak güneş enerjisi sistemi için teşvik veriyordu. Hatta panel kurup fazla elektriği dağıtıcı firmaya satıyor bazıları. Onu araştırabilirsin. En azından kurulum masrafı azalabilir.

bu işlerde tanıdığım tek dürüst kişi (bkz: hüseyin kafadengi)'dir.
başkasından 20 bin fiyat listesi alacağınız işi 10 bine nasıl halledeceğinizi anlatır.
www.youtube.com

12-15K bandındaymış :-) ben de öğrenmiş oldum.
www.solarfirsat.com

30-40 dönüm arsanız olacaksa, evin çatısına falan yapmanıza gerek yok. bir müstakil ev için, maksimum 15kw güç ihtiyacınız olacak desek, dizeceğiniz paneller 300-400m2 yer kaplayacaktır. evinize de en yakın yeri seçersiniz, çünkü hem panelleri zaman zaman temizleyeceksiniz, hem de hırsızlık vb. olabilir eve yakın olması ideal olur.

kabaca hesabını da 0,30$/w panel maliyeti + 0,30$/w akü, invertör, kablolama, işçilik gibi düşünün.

15kw için, 15000 x 0,60$ = 9.000$ gibi olur.

şehir dışında müstakil evde, bir de 40 dönüm arazi içinde elektrik faturanız 600-700 liradan az gelmez emin olun. bu durumda da 7-8 senede sistem kendini amorti eder, sonrasında da bir 7-8 sene daha ek masraf yapmadan evinizin elektrik ihtiyacını karşılar.

eğer öyle bir yerde 15 sene oturmayı planlıyorsanız, bu yatırıma girin. yok, heves ediyorsanız en ucuz sistemi de kursanız zarar edersiniz.

İşin içine ısıtma girdiği zaman olayın rengi değişiyor. Mesela metre kare başına yıllık ısıtmaya giden enerji 90kWh olsa. Evin tamamı için 22500kWh enerji gerecek bir yılda. Yılda 6 ay boyunca ısıtma kullanılıyor olsa. 22500/180=125khW günlük enerji ihtiyacı demektir. Günde 6 saat boyunca tam kapesiteyle elektrik üretiyor olsalar. 125/6=20.8kW buluruz bu da sadece ısınma için gerekli enerji. Tüketimi her gün 125kWh olarak varsaydık ama belki bir gün 150 ertesi gün 100 olacak. Ekstra pay bırakmak lazım günlük toplam elektrik üretimi için.

Bu kadar cevap geleceğini tahmin etmiyordum, herkese çok teşekkür ederim. Hesaplama konusunu biraz araştırayım.

@malheiros,

Silme konusunu hiç düşünmemiştim, dediğiniz daha mantıklı.

Arsayı 5-6 ay içinde alacağım, ondan sonra da evi yaptırmak için birikim yapacağım, muhtemelen 2 yıl içinde taşınabilirim. 29 yaşındayım, bundan sonrasını orada yaşamayı düşünüyorum. Hayalim hep bu olmuştu, işlerim iyi giderse sanırım biraz erken gerçekleştirebileceğim.

şimdi bir kere güneş enerji sistemleri eğer şanslı iseniz yani bulunduğunuz yerin güneşlilik şartları çok uygunsa günde sadece bir kaç saat tam kapasiteye yakın çalışabilirler. Ki bu da yaz günlerinde olur. Kış günlerinde çok daha az kapasite ile çalışacaklardır ki sizin bu aylar çok daha fazla enerjiye ihtiyacınız olacak.

Sonuç olarak; normal şartlarda o büyüklükte bir ev ve ısıtma dahil bir sistem için 30KW'ya yakın sistem gerekir, kışın olacak düşüşü düşünerek, 50KW kurtarır amma velakin ihtiyaç duyacağın akü ve inverter maliyetleri çok çok yüksek olacaktır. Kışın bazen 2 gün doğru düzgün güneş görmeyeceksin, bu durumda paneller sizi kurtarmayacaktır. En iyimser tahmin ile 500.000TL ile kuracağınız sistem bile bazen sizi kışın yarı yolda bırakacaktır ve de Akü değişim zamanları size bir ev parası daha yaktıracaktır. Elektrik gridine bağlı daha az akü ihtiyacı olan ve yıl boyu üretiminiz ile tüketiminizi azaltabileceğiniz 10KW bir sistem (bireysel üretici için sınır bu idi diye hatırlıyorum.) çok daha mantıklı olacaktır.

Yani tam off-grid kuracaksınız, elektrik bağımlı değil, daha çok odun - kömüre dayalı bir ısıtma sistemi ve gerçekten iyi yalıtılmış bir ev yapmayı göz önüne almalısınız.

hesap kitap kısmıyla bir ara ilgilenmiştim çalıştığım şirketin bu konuya ilgisinden dolayı ama projeler ilerlemedi ben de kenara kaldırdım attım. ancak şunu söyleyebilirim. solar ve batarya teknolojisi çok hızlı ilerliyor. o yüzden şu anda enerji ihtiyaç tespitinizi yapın fiyatınızı da alın tabi ama 2 3 sene sonra bu enerji miktarını daha az panel ile veya daha verimli bir şekilde halledebilirsiniz hiç belli olmaz o iş. teknolojiyi takip etmeye devam edin. bir de hem su hem elektrik için kullanılan paneller bile mevcut şu anda ileride daha da gelişir onlar da.

temizlik demiş arkadaşlar temizlik gerçekten önemli. büyük güneş enerjisi tarlalarında bazen bu işi robotlara yaptırdıklarını bile duymuştum.

Benzer durumları yaşadığım için sormak istedim. EMG yapıldı mı veya başka testler yapıldı mı?

Boyun fıtığına benziyor. Kontrol için mr çekildi mi?

Evet Hemen hepsi yapıldı ama sonuç yok tabi cerrahi müdahale için sorunun küçük olduğunu söyleyip fizik tedavi öneriyorlar sadece. Emg’de de bişey çıkmadı kolda ödem var falan dediler geçen sene, başka bi işlem yapılmadı ya da yönlendirilmedik.

Ankara Üniversitesi İbni Sina Prof.İbrahim Aşık önerebilirim. ben ve annem bel fıtığı için tedavi olduk, uzun süre iyi geliyor tedavi.

1 Mart'a kadar demek muhtemelen 1 Mart 23.59'a kadar demektir. Bu sebeple yaptırmanız gerekir ki test olmadan uçağa binrmiyorsunuz. Dolayısıyla havalarında yaptırma ihtimaliniz yok. Yasağın 1 Mart'a kadar olduğu metni paylaşırsanız daha doğru yorum yapılabilir.

Bu tür zorunluluklar, süresi bittikçe yenileniyor bu aralar. Bununla ilgili de bir farklılık olacağını sanmıyorum. Büyük ihtimalle uzatılacaktır. Siz de buna göre düşünüp önlem alırsanız iyi olur.

bu iş ile çok uğraşmış birisi olarak söylüyorum. bu işin çözümü yok. yaptığını iddia eden bir programı denedim o da doğru düzgün getiremedi.

dr fone yapıyordu. iki kere yaptım. tersini de yaptım.

Android'ten İphone'a olan işlemlerde google drive üzerinden yedeklerinizi yüklemeniz pek mümkün değil. Zira ios whatsapp'ın yedekleme alanı olarak gdrive'ı kullanmasına izin vermiyor. Başka bir program vasıtası ile yapmanız lazım ki; bu konuda da drfone iyi görünüyor. Ancak, iş gören bir cracklı versiyonu yoktu, bu nedenle parasını verip almanız gerekiyor. Onun da 20-30 usd arasında bir fiyatı vardı sanırım.

Ters yöndeki işlemler için de (Iphone'dan Android'e) wazzapmigrator ucuza ve sağlam bir şekilde iş görüyor.

www.anadolu.edu.tr

Bu adresten de görüleceği üzere, bütünleme sınavları bulunmuyor. Eğer giremediyseniz ne yazık ki önümüzdeki güz döneminde ve/veya yaz okulunda fazla ders alarak çözmeye çalışmanız gerekecek.

ilk sınavı kaçırsaydınız finallerde toplanırdı ama kaçan finallere çözüm yok. yaz okulu var orada 5 derse kadar alabilirsiniz. bütünleme yok çünkü. instagram, twitter vs kullanıyorsanız oralardan takip edebilirsiniz duyuruları tekrar kaçırmamak için.

@cursor ve @hadsafhada; cevaplarınız için çok teşekkürler. Böylelikle dersimizi almış olduk; neymiş, bu ülkede bulunan bir kurumuna hiçbir zaman sonuna kadar güvenmemeliymişiz. Eşşeğimizi her daim sağlam kazığa baplamalıymışız.

auzef'te bütünleme var.. okul, hem sınav haftasından önce hem de bak bugün son gün çabuk ol gibisinden sms atıyor. ama atmak zorunda mı? bence değil.. bu öğrencinin sorumluluğunda. önümüzdeki dönem için akademik takvimin ekran görüntüsünü alıp onu telefon galerinde favorilere eklemek, sınav için takvimde alarm kurmak gibi hatırlatıcıları deneyebilirsin.

atmak zorunda değil. örgünde okusan paşam gel sınav var diye çağrı merkezinin aramasını mı bekleyecektin? :) haksız olduğunu belirtmek isterim öncelikle.

yaz okulunda toparlayabilrsin ancak. o da online olmama ihtimali var bana kalırsa :( yapacak hiçbirşey yok malesef.

Sinava girmek icin sms beklemen de senin ayıbın bence ilkokul cocugu yapmaz sunu axafsfsf hic kuruma bok atma yani. Cok emin olmak istiyorsan buroyu ara sor.

taşınma tarihini değiştirin birşey olmaz.

eski daireye biri kaydını aldırıp sizi boşa düşürmediyse sorun olmaz değiştirin gitsin tarihi. birden fazla kişiyseniz tüm aileyi aynı seferde kaydetmeniz gerekiyor bunu unutmayın. bir kişi adresini taşıdıktan sonra adreste kayıtlı birileri görüneceği için diğerleri e-devlet üzerinden işlem yapamaz. nüfus müdürlüğüne gitmeniz gerekir bu durumda diğer kişiler için.

eski adresten boşa çıktıysanız zaten olan olmuş. ceza işi nasıl işliyor o kısmını tam bilmiyorum ama bir ara baya düşürülmüştü ceza miktarları.

Tarihi yakın yazın ve sistemin aylardır çalışmadığına tanıklık edin :)

Ben de taşındım ve aylardır yapamıyoruz değişiklik nüfusa gidin diyor. Ben de gitmiyorum, salgın vaktinde en lazım olan zamanda online hizmet çalıştırmamak enfes bişey.

~Adreste kayıtlı biri yok dümdüz hata veriyor, ilk taşındığımda bahsettiğiniz gibi oldu taşımaya çalıştığımda zaten kayıtlı biri var dedi sonra eski kiracı kaydı değiştirdiğinde gerçekleştirilemiyor hatası vermeye başladı.

@hedep kaydınızı taşımaya çalıştığınız adreste kayıtlı birileri vardır muhtemelen o yüzden nüfusa gidin diyordur. yahut benzer bir sorun olabilir. daha geçen gün arkadaşımın ikametini e-devletten taşıdık sorunsuz.

@hadsafhada +1 Adreste başka birisi kayıtlıdır ya da daha önce hiç kayıt açılmamıştır.

Daha yenilerde kendimin de eşimin de adres kaydını e-devlet üzerinden gerçekleştirdim. Hatta elektrik ve su'ya online abone oldum.

soruyu öyle bir sormuşsunuz ki, tanrıya inananların hepsinin büyüye de inandığını ima etmişsiniz sanki.

genel olarak tanrı inancı olmayanların büyüye de inanmadığını gözlemledim. kaldı k, büyüye inanan illa tanrıya da inanmak durumunda değil bence.

ne büyüye ne cine inanmıyorum.

Peki dünyada milyarlarca aktif güvenlik kamerası, fotoğraf makinesi, telefon kamerası varken nasıl hiç buna yakalanmıyorlar

Neden en güncel hikaye 100 sene önceye ve kırsala ait

I want to believe

insanların kendi vicdanlarına güvenmedikleri ve iyi insan olma gayreti gösteremeyecek kadar tembel oldukları için sürekli bir hayali korku unsuru yaratmaya çalıştıkları ve bunlar üzerinden kendilerini hizada tutmaya veya vicdanlarını temize çekmeye çalıştıklarını düşünüyorum. mental rahatsızlığı olanları(şizofreni vb) hariç tutuyorum. ben saçmaladım, kötücül düşündüm, irade ortaya koyarak hak yedim değil de bana büyü yapılmış, cinler etkilemiş filan filan demek daha kolayına geliyor insanların.

bu arada yaratıcının olduğuna inanıp din olgusuna inanmayanlarda var benim gibi.

bir yaratıcının varlığından veya evrenin tesadüf eseri olup olmadığından bağımsız olarak, varolmadıklarından kafa yormuyoruz.

"Tesadüf eseri" çok yavan bir tanımlama. Bir yaratıcının çok büyük ihtimalle olmadığını düşünüyorum, ve eğer varsa bile onun İslam'ın tanrısı olmadığından eminim. "Niye bir şeyler var" sorusu hala açık bir soru, cevabını ise şu an için bilmiyoruz, dolayısıyla "tesadüf" diyemeyiz.

Büyü diye bir şey yok, cinler de yalan. Olsaydı eğlenceli olabilirdi ama, fantastik kurgu severim. Elfler, periler filan da olsaydı keşke.

Ne düşünüyorum? @Phoebe+1, ek olarak da tüm bu antik dinlerin insanlığın çocukluk çağından kalma masallar olduğunu düşünüyorum. 1000 yıl öncesini düşün, birisi ölüyor, "niye öldü" diye soruyorlar ama tıp bilmiyorlar, hücreden bakteriden haberleri yok, "Azrail" diye uyduruyorlar işte. Güzel hikaye, ama gerçek değil.

doğaüstü her şey hikayedir, güldürmecedir. tanrı kavramıyla ilgisi yok bunun. benim tanrım zamanında dünyaya canlı hücreleri bırakıp gitmiş bir uzaylı da olabilir. ama bu onu metafizik bir varlık yapmaz. yanı aklındaki yaratıcı doğaüstü bir varlık olmak zorunda gibi düşünme.

haklarinda ozellikle bir sey dusunmuyorum, bunun yaninda var olduklarina da inanmiyorum.

Aha en sevdiğim konu :)

Bu muhteşem cin'leri 25 yıldır davet ederim bana gelen giden olmadı, inanmıyorum diye mi ? Gördüğüm konuştuğum tüm cin teması olduğunu iddia edenler gerçekten psikolojik olarak hastaydı, sağlıklı olanların ise ciddi anlamda stres altında oldukları, büyük depresyon anlarındaydılar. Bu kadar önem ve güç atfedilen cinler toplu olarak musallat olsalar ya , ha öyle çalışmıyor mu mekanizma ?

Büyü :) Düşün yani , bir kağıda arapça bir şeyler karalıyorsun ve oluveriyor. E o zaman her şeyi büyüyle yoluna sokalım ya da her şeyi bozalım. Dur tahmin edeyim bununda çalışma mekanizması öyle değildir eminim.
Çölden çıkmış yağmur duasının çöle faydasının olmaması gibi he mi :)

Buradan da ilan edeyim var ise cininiz cününüz açık adres vereyim özelden salın gelsin. İnanan arkadaşlara diyecek bir şeyim yok , kafalarına vura vura çıkaracak halimiz yok, yalnız dikkat etsinler hocalar vura vura kafanızdan değil başka yeriniden çıkarmaya çalışıyorlar ''cinlerinizi'' :)

İnanmıyorum, dinlere mitoloji gibi bakıyorum.

Tabiki deli saçması olduklarını düşünüyorlardır.

İnançlı biri hayaletler ve vampirler hakkında ne düşünüyorsa onu düşünüyoruz.

Büyü konusu ilgimi şu şekilde çekiyor: Kuran'da kesinlikle yasaklanmış. Olmayan bi şey nasıl yasaklanıyor?

Oyle sormussun ki sanki her kose basinda civ civ alevli buzlu buyu yapiliyor, cinler gostere gostere aramizda geziyor felan... biz de kafamiza folyo takip inanmiyoruz.

- Bir tanri/yaraticinin olup olmadigi konusunda agnostigim. Elimizdeki bilgiler bize bir sonuc veremiyor.
- Dunyada inanilan tanrilar, dinler, mitoloji ve baska hikayelere inanmiyorum. Inananlarinin gozunde ateistim.
- Butun ateist/agnostikler her seyin tesadufen olustugunu dusunmez. Sadece bilimsel olarak bakarsan, insanlarin kusursuz duzen olarak gormeye egilimli olduklari bir cok olayin matematigine ve fizigine indiginde korkunc bir kaos/duzensizlik/tesaduf var.
- Bu ozelde buyu ve cin hikayeleri bilimsel olarak kanitlanabilir degiller, gozlemlenemiyorlar, hayatimiza onlara inanan insanlarin hareketleri disinda etki edemiyorlar. O zaman inanmam icin bir sebep yok.

benim muhasebecim LUCA diye bir program kullanıyor. Browser tabanlı yani internet sitesinden erişiyorsun.

Bize kullanıcı adı-şifre verdi. Tüm girişleri biz yapıyoruz. Yani ön muhasebe ayrı-muhasebe ayrı yapmıyoruz.

O da bizim işimizi çözmeyecektir.

İhtiyacımız: hesabı düzgün tutmak, e-fatura, mutabakatlar, cari takibi, çek - tahsilat takibi, banka entegrasyonu. Ve pek tabi ki ana şirkete düzgün olarak raporlamak. Yukarıdakiler bunu sağlıyor gibi, ama şikayet oranları da az değil.

Ne kullanacağımıza karar vermiyoruz.

www.trendyol.com
500+ yorum var geneli pozitif.
www.hepsiburada.com
bu da öyle.

hiç güvenemiyorsanız mistore'larda bulursunuz sanırım

yani sadece lambaderde kullanacaksan ve illa wi-fi bağlantısı olması gerekli değilse, osramın uzaktan kumandalı modeli de işinizi görecektir.

www.amazon.com.tr

osram +1

gayet memnunum. değişik bir şeyler arıyorsan povodu youtube kanalına bakmanı tavsiye ederim.

Osramdansa ikeadan alin. Yeelighti bilmiyorum pek ama yorumlara asla guvenmem boyle urunlerde. 80 liraya orijinal diye satilan rayban gozlukkerde de ayni oranda pozitif yorum var.

Osram led konusunda cok kotu.

Bauhausta osram kumandalı 55. İki tane al bozulunca değiştirisiniz. Fiyat faydaya bakın. Sanki Alman malı hepsi çin

Yatırım hesabınızın bağlı olduğu bir hesap olmalı.

Öncelikle @allah yazdiysa bozsun +1

Ayrıca, şubeye gitmeden açma isteğini anlarım da, "Ayrıca yatırım hesabı açacağım bankada daha önce bir kaydımın olmaması lazım." isteğinin mantığını ve nedenini gerçekten merak ediyorum.

Gedik, tacirler vs gibi büyük yatırım kurumlarına bak. Şu an online hesap açanı elbette vardır. Banka ile uğraşmazsın.

Teşekkür ederim.
"Ayrıca yatırım hesabı açacağım bankada daha önce bir kaydımın olmaması lazım." böyle bir durumun olma olasılığı var mı diye merak ettim açıkçası.
Anladığım şu, yanlışsam düzeltin: A bankasında hesabım varsa, o bankada yatırım hesabı açabilirim, eğer Banka Hizmet Sözleşmesi istemezlerse. Sanırım Ziraat istemiyor. Bende Halk var, şubeye gitmemi istiyor.

@1917 teşekkürler.
Banka üzerinden halletmek istiyorum açıkçası. Yatırım yapıp beklemek niyetim. Al satçı değilim.

Osmanlı yatırım tavsiye ederim. Belgeleri indir imzala kargola yeterli. Sonra hesaba eft geçerek istediğin yatırım yaparsın. Komisyon oranları çok iyi.

65 W 20V olup giriş ucu size uyan her adaptör olur. 20V önemli ama, Watt yüksek olabilir biraz.

350 lira nedir yav..
letgo'ya bak uygun bir şeyler bulursun.

ama değerlere dikkat et.

valla 350TL olması benim de gözüme batıyor. Başka seçeneklere bakıyorum, ama arada notebook'un pilinden de olmayayım diye diğerlerini almaya da cesaret edemiyorum. Bir yandan da USB-C adaptör, neden diğerleri de uymasın ki diye düşünüyorum.

Var mıdır acaba benzer bir durumu tecrübe etmiş birisi?

Rimworld tabiki

sim airport

rimworld +1

ben TR'de netflix'te Türkçe - Arapça - Yunanca - İngilizce haricinde yabancı dil seçeneği görmüyorum nedense. Sanırım bizi Yunanistan ve Arabistan ile bir yerde grupladılar.

gerçekten aşırı saçma bir düzenlemesi var:/

Netflix bölgeye göre düzenleme yapıyor ve diğer dillere erişim vermiyor. Ancak Amazon Prime'de böyle bir kısıt bulunmuyor.

tahminim , TR'de ucuz olduğu için Almanlar'ın TR'den alınan hesapları kullanmasını istemiyorlar.

Çok ufak tefek bir şey değilse,, ticari

Çok ufak tefek bir şey değilse, ticari gibi muamele görüyor.

ithalata girer ve ithalat rejimi uygulanır.

Çok ufak bir şey olsada kişisel kullanımın üzerinde olan her işlem ithalata giriyor.gumruk durumuna bakıp hareket etmek lazım.

200 tanesi yan yana durunca "1 birim" malzeme yapar mı?

yani mesela 10 tane mendil bir araya gelince 1 paket selpak oluyor.

Yapmaz. 100 tane ayrı mal gelecek yani. Zaten gümrüğe takılır mı diye sormak istemedim aslında, takılınca ne olacak diye sordum. %20'yi ödeyip kurtulabilir miyim yoksa sen toptan getirmişsin, garanti belgesi nerede ce belgesi nerede derler mi diye merak etmiştim.

getirdiğiniz ürüne bağlı, ama ticari olarak işlem görecektir. Bu nedenle gelecek mala bağlı olarak, garanti belgesi ve satış sonrası hizmet yeterlilik belgesi gerekebilir. Ve tabi bu işlemleri yapmak için de bir ticari işletmeniz olması gerekebilecektir.

Bu durumu doğrudan bir Gümrük Müşaviri ile konuşmanız gerekiyor. (Ben değilim)

200 ürün doğrudan ticarete girer. gümrükçü yardımı olmadan çekmek zor olur.

Kutunun özelliklerini yazarsanız işe yarar bir cevap gelebilir. Yüzük kutusu mu istiyorsunuz, plastik konteyner mi, biraz havada bir soru olmuş.

şunun gibi bir şey mi?

www.direnc.net

duzenledim cevabi; ilac duzenleme kutusu ama linkteki kucuk gibi, daha buyugunu istiyorum.

böyle bir kutu kalıp ister, 1000'lerce yaptırmayacaksanız pahalıya gelir. İkinci seçenek ise 3d printer ama o da pek ucuz olmaz.

3d yazici ile baski yapan herhangi bir yer veya biri size yardimci olabilir.

www.thingiverse.com bu siteye girin, box diye aratin, cikan sonuclardan isinize yarayan varsa onu 3d yazicisi olan birine gonderin size bassin. Facebook uzerinden "ogrenenler" diye aratin, grubu/sayfayi bulun, yardimci olacaklardir.

Bu bahsettiğiniz kutunun hemen hemen aynısı Decathlon’da avcılık/balıkçılık reyonunda satılıyor-du.
Görmüştüm.

İncelemenizde yarar var.

Bunlara benzer alet çantaları var. Alet çantası olarak araştırın belki işinize yarar bişey bulursunuz.

(git: www.tekzen.com.tr)

Genel olarak mano markasının güzel ürünleri var.

@simsiyah @talasas cok tesekkurler, baktim da sizin gosterdikleriniz isime yarar buyuk ihtimal.

işin yokuşa sürülmemesi için sözleşmene bakman ve ev sahibinle konuşman lazım. Haklı olabileceğin kısımlar var, mantıken ihbar süresi kadar önceden bildirim yaparsan sorun olmamalı.

Evet benim kira sözleşmem kasımda yenileniyor, ihbar süresine de uyarsam başka sorun çıkartabilir mi? ekstra para isteyebilir mi, kira sözleşmesinde kefil imzası var gidip ondan para isteyebilir mi?

ev sahibiniz ile konuşun. çok anlayışsız biri değilse en fazla depozitoyu vermezsiniz.

Başka şehir veya ülkeye taşınma, yasadaki haklı fesih nedenleri arasında yer almıyor. Eğer sözleşmenin ilk yılı dolmadan çıkmak istiyorsanız, evsahibinizle anlaşmaya çalışmanız gerekiyor.

@mikro patlama, sözleşmenin ilk senesi doldu şuan 2.sene içerisindeyim ama daha önce sözleşme yenilendiğinde +1 sene daha uzuyor diye duymuştum. 1. sene 2. sene olmasının bi önemi var mı?

bi önemi yok, sözleşme otomatik uzuyor.

Yasal tarafından emin değilim ama uygulamada genellikle 1 yılı dolduran kiracının önceden (mesela 1 ay) haber vermesi halinde evsahipleri karşılıklı sözleşme feshini onaylıyor. Sözleşmenize bir bakın, fesih bildirim süresiyle ilgili bir madde varsa bununla ilgili olabilir. İlk senenin dolması evsahibi açısından önemli çünkü ilk sene dolmadan çıkmak isteyen kiracı kötü niyet şüphesi uyandırır (uzun dönem kira bedeli ödeyip kısa dönem kaldığı için).

kanuni olarak, devlet memuru sayılıyorsanız gelir getirici başka bir iş yapamazsınız. o yüzden de kurumunuz izin vermez, hatta soruşturma geçirmenize sebep olabilir.

herhangi bir kesinti olmaz.aynı aynda 2 işyerinde çalışılabilir...Normalde memurlar ikinci bir yerde çalışamaz ama kadrolular için mi sözleşmeliler için mi bu kural bilemiyorum.

Ayrı ayrı 2 firma sgk primini yatırır.Herhangi bir sorun olmaz

İkincisinde sigorta olmayacaktır, zira 657'de ek yapılabilecek işler için de sosyal güvenlik bağının bulunmaması gerekiyor.
Sözleşmenize ve hangi kanuna bağlı iseniz onun hükümlerine bakmanız lazım.

Sizi kapsamayabilir ama örnek bir bilgiyi aşağıda ileteyim.

www.kamupersoneli.net

Sözleşmeli personel olarak çalışıyorum. Belirli süreli iş sözleşmem var. 657 değil yani.

@overlokçu, herhangi bir kesinti olmayacaksa 30 gün üzerinde sigortalı mı görüneceğim yani? Şu anki işimde sigortam 30 gün üzerinden yapılıyor. İlaveten buradan da sigorta yapılması durumunda 26+4 gibi bir ayarlama yani asıl maaşımdan para kesintisi olmaz mı?

maaştan kesinti değil de, ikinci işin yatan primi sayılmıyor emeklilik hesabında.

çalışanlar var. hatta direkt iş ilanında belirsiz süre iş uzaktan diye not düşülüyor. maaş konusunu bilmem ama oturma izni için zaten oraya fiziksel olarak gitmek lazım.

kendi adıma konuşursam, uzaktan çalıştığım için bayağı bir boş vaktim var. şans eseri iki firma ile anlaştım. ortalama ayda 1 haftayı onlara ayırıyorum. bir maaşım kadar parayı da oradan kazanıyoum.

Ben 2 yıldır öyle çalışıyorum. Valla niye yapmıyor insanlar bir fikrim yok gerçekten.

ben yurt dışında çalışıyorum. yaşadığım ülkenin politikası gereği orada çalışma izni ve sonra oturma izni aldım. taşındıktan 1 ay sonra home office'e geçtik. aslında çok önce bana burada aldığım maaşı türkiye'de alma teklifini vermiştim de, doğu avrupa bürokrasisi.

mantıklı elbette ama tabi o işi bulabilene mantıklı.
arayan çok kişi gördüm bulanlar oldu ama çoğu hala arıyor. ben hallederim, o işi bulurum diyorsan yapıştır gitsin.
Hatta uzaktan yerine keşke hemen gel deseler.

su ara Benelux'te is bakiyorum. cok fazla is ilaniyla hasir nesir oldum. normalde full time olan ama pandemi dolayisiyla home office seklinde calisan sektorlerdeki adam gibi is ilanlardinda gozlerimlerim sunlar:

-pek cok firma kisitlamalar azaldiktan/bittikten sonra (en azindan yari zamanli olarak) ofiste calismani, ve o is yerinde calistigin surece o ulkede ikamet etmeni istiyo.

-ikametinin o ulkede olmasi demek, vergiyi o ulkede odemen, saglik sigortanin ve sosyal haklarinin da o ulke tarafindan garanti altina alinmasi demek.

-ikamet icin de vatandaslik/calisma izni lazim.

eger vatandaslik veya calisma iznin varsa, belki ufak bir ihtimal ortak paydada bulusulabilir, ama diger turlusu zor gibi (ki elbet mumkundur). zira su anda is verenin seni ise alabilmesi icin senin o ulkede calisma hakkinin olmasi gerekiyor.

Bir de bunun ekomik boyutu var. Eger firmalar yogun olarak yurt disindaki ucuz isgucune yonelirse, ulkenin gelir vergisi azalacak ve issizlik artacak. yani acikcasi gelecekte akli basinda bir hukumetin bunu kolaylastiracagini zannetmiyorum.

Benim calistigim sirket ariyor misal ama öyle herkese acik degil. Home office ama cek cumhuriyeti/macaristan/romanya/polonya birinde yasiyor olman lazim diyorlar.

Yani sirketler de öyle gel hindistandan Türkiye'den kim olursan ol gel home office diyemiyor. Bunu tabi normal global endüstriyel sirketler icin diyorum. Yoksa dışarı is yapan yazilimci vs var bir sürü. Ama bordrolu calisan kolay degil.

dedigin gibi o ulkede calisma iznin yok, banka hesabin yok, adresin yok.
sari cizmeli mehmet aga olarak 5000km uzaktan i$e nasil gireceksin? adam seni almak istese bile onune bir suru kanuni engel cikar..

hepinizin yorumlarına katılıyorum.
ben daha çok şu sebep sordum;zaten yakın vadede göç etme planım var, bunu da kendi adıma ancak iş bularak gerçekleştirebiliyorum. e bunu neden şimdiden yapmayayım?

çalışma izni için; zaten blue card alabileceğim bir ülkeyi (örneğin almanya) arıyorum. yani banka, evraklar vs gerekirse en başta bir seferliğine kısa süreli gidilebilir? ikametgâhta bile bir sorun yok bence? bir oda kirala* (veya bu şekilde bir adres göster) eğer sırf bürokrasi içinse.
yani iş verenlere bu sürede türkiyede bulunduğumu açıkça söyleyeceğim neden sorun olsun?

benim vurgulamak istediğim;
1. tr'deki işimde bu bomboş geçen süreç bitecek.
2. yurt dışındaki işler de sonsuza kadar tamamen home office'te kalmayacaklar. bu ikisi bu durumdayken neden şimdiden değerlendirme yapmayayım? hadi gel dediklerinde hem hali hazırda bir kaç aydır o ülkede "çalışıyor" görünürüm. hem de bu süreçte euro kazanır tl harcarım.
resmen cinnyısslıkkghdfjgf :D yani bu kadar temiz bir plan olamaz, olmamalı.
sorun nerede görmek istiyorum :)

oraya gidip baglarsan is bambaska.

ben de yurtdisindayim, bizim elamanlardan birinin annesi hastalandi, irlandaya gitti sene basinda. 3 ay kalip gelecekti, laptop'u aldi uzadi, o arada covid patladi, hatun hala orda. Ne zaman gelecegi de belirsiz. Cloud uzerinden calismaya devam ediyor, saatini azalttilar galiba ama hala parasi burdaki hesaba yatiyor oradan cekiyor.

Bir baska arkadasim yine burda calisiyordu uzundur, biraz kafa izni istiyorum part-time gecirin beni uzaktan calisiyim dedi kabul ettiler ve uzadi, 1 senedir bodrum'da. Yazlikta vodkasini yudumlarken bir yandan part-timr calisip dolar ustunden kazaniyor. Ayda $2000 yapsa zaten koyun agasi gibi takiliyordur.

yazılım işleri genelde yasal olarak orda oturuyor olmamı istiyor.hindistan da aynı

normalde yurtdışında bir şirkette çalışıyorum ve bu sıralar türkiyede evden çalışıyorum. ben çalışma izni çıkararak gitmiştim fakat çalışma izninin çıkması 6 ay sürdüğü için, o 6 ayda türkiyede evden çalıştım. bunun için b2b kontrat yaptık. ben maaş için onlara fatura gönderiyordum, onlar benim maaşı ödüyordu.

çalışma izni ile uğraşmadan hemen başlamak içni b2b kontratın olması lazım. avrupada bir çok şirket b2b kontrata çok sıcak bakıyorlar.

Ozellikle yazilimda yurt disina freelance gibi is yapip yabanci kurdan para alan insanlar var. Pandemi yuzunden insanlarin evden calismak zorunda kalmasi bu konudaki en tutucu sirketlerin bile gozunu acti. Uzaktan adam calistiracak sirketler artacak.

Oteki taraftan uzaktan calisan insan gruplarini efektif yonetmek zor. Birbiri ile vakit gecirmeyen insanlarin is iletisimi de zayif olabiliyor.

Bir de uzaktan calisma olayi sirket ITleri icin guvenlik kabusu. Bu surec icinde verdikleri aciklardan hacklenen cok sirket oldu.

Yillar once bir haber vardi. Bir eleman 20 sene boyunca maasinin onda birine butun islerini Cinden yaptirmis, isyerinde calisiyor numarasi ile gemisini yillarca yurutmus seklinde. Hatirladikca gulerim.

dediğiniz şekilde uzaktan başka bir ülkede eleman çalıştıran bazı firmalar, belki de sizin bulunduğunuz yerde yasal bir varlığı olmadığı için contractor olarak işe alıp, payoneer vb. sistemler üzerinden ödeme yapıyor. fakat bu pek tercih edilen, veya her ülkedeki işveren için uygulanabilir bir sistem olmayabilir.
ha eğer kitabına uygun sizi orada bir elemanı gibi gösterebilecek bir firma olursa tabii neden olmasın, ama biraz uğraştırıcı - fazla kağıt kürek işi var gibi geliyor.

E tabii ki yapabilirsin bunu şu anda? Yapmaman için bir engel yok, bir çok IT firması o şekilde çalışıyor şu anda. En büyük sıkıntın her ay hesabına gelecek parayı açıklaman olacak, onu da gelir vergisi ödedin mi çözersin. Bazı firmalar direkt para gönderiyor, bazı firmalar şirket kurmanı ve fatura kesmeni istiyor, ikinci senaryoda biraz daha kayıt işi var ama çözülür.

Bu arada uzaktan çalışmayı beceremeyen firmalarda zaten çalışmayın. Yıl 2021 oldu, bi firma hala remote olmanın güvenlik açıklarını çözemediyse ya da çalışanlarını uzaktan yönetmeyi son 1 senede hala öğrenemediyse globale falan oynamasın zaten, bakkal dükkanı olarak kalsın.

@cleric evet de o haberde çalışan ofiste çalışıyordu zaten? :D

@gkhncnzdgn, ben bu kadar prosedürel bişeyden de bahsetmiyorum. yani aslında bizzat normal düz göç eder gibi o şirketle anlaşıp, o ülkeden gerekli kartı/vizeyi vs çıkartıp, yani o ülkede yaşasam ne olacaksa aynı mantıkla işlemleri gerçekleştirip, önümüzdeki bu ayları türkiyede çalışarak ve tr'deki işimden de istifa etmeyerek çalışmaktan bahsediyorum.
yani hep remote çalışayım veya şirketin böyle dışarıdan eleman çalıştırma imkanı/tercihi olsun diye de bakmıyorum.. şu anda standart şekilde eleman çalıştıranlar da mecburi home office'te nasılsa.

tamam simdi anladim ne demek istedigini. soylediginin oluru var tabi. hatta aynisini gecen gun ben de kafamdan gecirdim ama vaz gectim. cunku illegal.

ikamet adresinde ikamet etmemek direkt yalan beyan. "ama pandemi, zaten evden calisiyorum" filan bunun illegal olmasini degistirmiyo (ucuslarin olmamasi farkli bir olay, su anda oyle bir durum soz konusu degil zaten).

eger TR yerine baska bi AB ulkesinde yasiyor olsaydin, kanitlamasi zor olurdu. ama ucuncu ulke vatandaslarinin schengen'e giris cikislari kayit altinda. yani yarin bi gun o oturma iznini uzatirken, vatandaslik basvurusu yaparken filan ortaya cikar, cogu zaman da geriye donuk bir sekilde (retroactively) cezai islem uygulanir.

ya iyi de söyleyeceğim?

--yani amacım konuyu uzatmak değil : ) birlikte fikir alış verişi yapalım istiyorum--

bu dediğim durumun önündeki engel ne?
ikametgah sürekli olsun derlerse zaten başta dediğim gibi, bir oda tutarım zaten uzun vadede kalıcı gitmek istiyorum.
şundan ne farkı var yani, farzedilim pandemiden önce çalışıyordum yurt dışında, bu pandemi döneminde git 6 ay home office dediler. türkiyeden çalışacağımı da söyledim. neresi yasa dışı?

hem tr'de (sgk) hem almanyada (yasal vergisini verekek) çalışmanın önünde bir engel var mı?

Yasal önlem; oturma izni yenilemen geldiği zaman bir sınır var o ülke dışında geçirdiğin zaman olarak, misal 6 ay. O 6ay Almanya dışında geçirdiğin gözükecegi için oturma iznin yenilenmez.
Bu arada fransa açısından diyorum; oda tutmak olmaz çünkü senden üstüne kayıtlı fatura istiyorlar. Ha belki internet bağlantır ekstra parasini ödersin her ay oyle cozulur.

Gene ek olarak çoğu firma, normalde remote calismayip simdilik remote yapanlar, calisaninin canının istediği yere gitmesine izin vermiyor. Yani bizde ulkeyi ya da yaşadığın yeri terk edemezsin. Eğer normalde remote calismayan ama pandemi sebebiyle yapan yer senin Türkiye'ye dönüp calismana izin vermeyebilir. Çünkü ben su an evde calisirken üstüme kahve döksem is kazasi oluyor. Ama bunu Türkiye'de yaparsam olmuyor.

Cok fazla dinamik var böyle bir konu icinde.

@logisticsmanager
bunun gibi cevaplar bekliyordum evet, teşekkür ederim.

Hayır. Dondurulmus ürün tekrar dondurulamaz.

Peki bu baliklar Norveç ten gelirken dondurulmuyor mu acaba, biz donmamış şekilde nasıl aliyoruz.

Çözülmüş ürün yeniden dondurulmaz, siz donmamış şekilde aldıysanız, zaten saklama koşulu +4 derece olabilir ve Türkiye'ye de +4 derecede gelmiştir. Veya son paketleme işlemi TR'de yapılmıştır.

Sonuç olarak, çözen gıdaların yeniden dondurulması özellikle etlerde oldukça risklidir.

Şu ana göre elbette artar fakat bir noktada limite takılırsınız ve daha da hızlı koşmak için kilo vermeniz gerekir.

@bagcivan bu limiti ne belirleyebilir? vücut koşullara adapte olmak için yükünü azaltmak zorunda değil mi?

yemeği biraz da mecburen azalttım aslında, çok su içiyorum ve pek iştahım kalmıyor. böyle mi daha fazla yememi engeller acaba?

1- artar, kas kutlen artmaya devam edecegi icin.

2- surekli yiyip antrenman yapsan da performansin artabilir. bundan bir sure sonra performansin daha da artip, cok yemegin sabit kalinca kilo vermeye baslayabilirsin de. yarim saat+ orta tempo, bes dakika tempolu gibi surelere ciktiginda tabii.

son sorun icin: kesin kilo vermen gerekli. ustteki sorularin icin kesin vermesen de oluyor.

boyunun 2.5 metre olmadigini varsayiyorum. oyleyse o kilolar kosu icin ideal.

Koşu süresi ve performansı ters u şeklinde bir grafik izler. Zira vücudun bir de iskelet sistemi ve ortopedisi var ve 108 kilo birisi için sürekli koşmak pek de iyi bir fikir olmayabilir. Basketçiler falan o kilolarda ve sürekli koşuyor diyebilirsin ama onların zaten vücutlarının birçok yerlerinde deformasyon henüz 20 yaşına gelmeden oluşuyor. Bir profesyonel basketbolcunun ellerini, ayaklarını görmek istemezsin.

Performansın artabilir ama bir süre, zira o kilo ile koşarsan eklemlerine ve kaslarına bayağı ciddi yük bindiriyor olacaksın.
Kilo vermenin formülü basit, harcadığından az yemek yiyeceksin. Belirttiğin süreler oldukça az kalori yakar. Yani yemeğini arttırma mümkünse azalt ve bir an önce kilo vererek sporunu arttır.
Pek çoğumuz benzer yollardan geçiyor, hareket etmek iyidir, kalori yakmasının yanında insana bir motivasyon da verir. Ama o kilolarda vücudun geri kalanına verdiğin zararları da düşünmen gerekiyor.

artar ama ben senin yerinde olsa şimdi hız değil mesafe/süreye göre kendimi geliştirmeye çalışırım. koşuya yeni başlayınca ve zorlayınca sakatlık riski çok fazla. ayrıca zorlu koşular sürekliliği olmuyor. zihninde spordan zevk yerine, angarya gibi bir his oluşuyor, ya bugün çıkmayayım diyorsun. o yüzden yavaş yavaş ama uzun mesafe koş. boy kaç bilmiyorum ama hadi 1.90sın diyelim bu sayede 90 altına kadar inersin veya kendine öyle hedef koy. sonra da işte eğer vücusunun elverdiği ölçüde pace kasarsın falan.

70 liralık benzin ibre oynamasi için yeterli olmamıştır belki.

benzini almadan önce depon boşa yakınsa yeni aldığın benzin muhtemelen yedek deponu doldurmuştur. yedek depo göstergeye dahil olmadığından senin ibre fazla yukarı çıkmamış.

bana da aynısı olmuştu.

10 litre benzin yapar, 50-60 litrelik depoda 10 litre benzini manuel ibreyle anlamak çok zor.

Ama sürekli benzer oranda yakıt alıyorsanız ibrenin hareketini bilirsiniz.

Fişinizi almış mıydınız? Bu kadar düşük yakıt alımında çakallık yapacaklarını sanmam, riskli çünkü.

Geçmiş olsun ama böyle bişey olduysa bile yapabileceğiniz bir şey yok maalesef, bir ispatı mümkün değil çünkü.

@tantunisultansuleyman +1 dibe indi ise yedek depoyu da hesaba katmanız lazım. Yedek depoya gideni ibrede göremezsiniz.

depo boşsa , boşa yakınsa, yedek depoyu da hesaba katın. bir de 10 litre benzinle 6 litre benzini ibreden anlamak çok iddialı bir hareket.

Bu arada bir not düşelim, otomobillerde yedek yakıt deposu yoktur. Onun adı genleşme tankıdır. Buharlaşan veya dolumda sıkışan yakıtın aktarıldığı, sonra normal depoya geri akıtılan bir bölmedir.

Normal depodan yüksekte durur genelde, yani yakıt deposu tam doluyken ya da tam dolum yapılırken işe yarar.

Bazı araç modellerinde depo tam dolduktan sonra bi klipse basılarak buraya da yakıt dolması sağlanabilir ama tehlikelidir. Sıkışan ya da buharlaşan yakıt buraya dolamayacağı için tahliyeden araç altına akıtılır.

Bir miktar yakıt kullanıldıktan sona buradaki fazla yakıt normal depoya akacağı için tehlike ortadan kalkar.

Konudan alakasız ama belki birinin işine yarar bir bilgi daha bırakalım;

otomobillerde yoktur ama genelde küçük hacimli ve manuel benzin musluğu olan motosiklerde vardır.

Fakat bu da ayrı bir depo olarak değil de, aynı depoyu iki ayrı seviyeden kullanan musluk ile kullanılır aslında.

Benzin şamandırası bozulmuş olabilir aracın. Benimki bozuk mesela, özellikle az benzin aldığımda ibre bazen değişmiyor ya da bakıyorum bir iki gün sonra kendi kendine olması gereken yere gelmiş.

@John Bloor hocam o zaman asıl düzeltmeyi de yapalım, evet yedek depo yoktur, fiziksel olarak, ancak araçlardaki yakıt ibresinin 0 noktası aslında yakıt tankının sonunu göstermez. Tankın alt kısmı her ihtimale karşı yedek olarak ayrılmıştır bu nedenle halk arasında yedek depo da denir. Ayrıca bir genişleme tankı da vardır anlattığınız gibi.

Firmayı müşteri hizmetlerine şikayet et. 70 liralık yakıt aldım fişiniz var ise fişim elimde diyin. Yok ise fiş almadım. İstasyonu suçlamak için konuşmuyorum. İstasyonun tankındaki Yakıt bitmesine bağlı hava basabiliyor. Ek olarak pompaların yıldan yıla kalibrasyonu yapılıyor. Yapılmamış olabilir kalibrasyon çok etkilemez de.

Sizin şikayetiniz üzerine oraya bir ekip gidiyor kontrol ediliyor plakanızla, hangi pompadan yakıt aldıysanız. Kontrol edip size geri dönüş yaparlar.

Başlıktaki sorundan emin değilim ama izin ücreti dahil oluyor evet. İzin ücreti denilen şey mevzuatta yoktur o aslında sizin normal maaşınızdır ve izin kullanılması gerekir ama kullanamadan çıkarsanız ücret olarak belirtilir. Yani evet matraha dahil. Hesaplama için size yarın bir site gönderebilirim eğer aciliyetiniz yoksa. Google’da aramada çıkmıyor niyeyse adını da hatırlamıyorum ama iş yerinde bilgisayarımda kayıtlı.

İşveren çorap bile verse bedeli üzerinden gelir vergisi kesilir.

@kediyi üzdün çok iyi olur teşekkürler :)

merhaba özelden bilgilerinizi verirseniz yardımcı olabilirim.

www.verginet.net
www.pwc.com.tr

hocam aldım dediğiniz kalem uçlu kalem. doğru link verdiğinize emin misiniz?

@shadowfollower +1 , paylaştığınız kalem; "0,7 uçlu basmalı kalem"

aşağıdaki linkteki kalem ise g2 refill olarak geçiyor.

www.scrikss.com.tr

Linki duzelttim. Yanlislikla ayni modelin versatilini koymusum.

Aldigim bu: www.idefix.com

aşağıdaki mavi veya siyah işinizi görür.

urun.n11.com
urun.n11.com

@shadowfollower: tesekkurler.

Blister ne peki? Tip olarak benimkine cok benziyor ama niye bir yerde G2 bilmem ne yazarken baska yerde Blister yaziyor anlamadim. Bu blister'ler de benimkine uyar mi yani simdi?

ilk olarak tanınan holding nedir?

İlk aramada bulduğum şirketler ise, Borsa İstanbul'da işlem gören; THY, Pegasus, Bosch Fren Sistemler, Anadolu Isuzu vb... daha uzar gider.

www.dunya.com

kçö'yü büyük şirketlere verdiler zaten hep. berberler falan taş yedi aylarca.

Çok var. İsimlerini vermeyeceğim ama türkiyenin pek çok büyük firması kçöden ya yararlandı ya da yararlanmaya devam ediyor.