Fatura tutarın çok düşük değilse ve daha 7 ay var ise her şekilde 120 tl'yi geçer, geçmemesi için ya taahhüt süresinin başında ya da sonunda olacaksın.

Hesap olayı da şu şekilde, faturanın üzerine bakıyorsun, orada bir indirim tutarı yazar. Taahütünün başından beri şuana kadar toplam indirim tutarını oradan hesapla, ondan sonra ödediğin faturalı 7 ile çarp kalan taahhüt tutarını belirle.

Cayma bedelin bu iki tutardan düşük olanı olacaktır. Bazılarında ayrıca cihaz kirası ve kurulum bedeli vs. de isteyebilirler. Olay budur.

windows 10 ve wifi adaptörünüz varsa interneti yayabilrsiniz. mobile hotspot diye geçiyor.

wifi ile bağlısınız ya adaptörünüz var işte onu kullanın diyorum yani. masaüstülerde defalut wifi olmaz ya hani.

hocam
ethernet kablosu ile interneti odaya kadar getirin
odada tp link modemi
dagitici - repeater olarak kullanarak
bir ag daha olusturun
pc de wifi adaptor oradan kullansın
telefon da oradan kullansın

bir alternatif
ethernet i bilgisayar a kadar getirin
bilgisayar ethernet ile baglansın
bilgisayara takılı wi fi adaptorden internet i telefona verebilirsiniz
ama bilgisayar kapanınca internet gider
modemi kullanmamıs olursunuz

@ozdek @kingcyrax

şöyle ki ethernet ile getirmek çok meşakkatli. sığınak gibi bir yer duvarlar kalın falan. wifi adaptörü 5 metre usb uzatma kullanarak odadan çıkarıp internete bağlanmayı başardım. ama o interneti odaya da yayarak telefonu bağlamak, gerekirse tvyi bağlamak falan gibi şeyler yapmak istemiştim.

o zaman
minik bir ethernet ile
pc den cık modeme gir
modemi repeater olarak kullan
sonra pc den agi ac
ethernet ve wifi yi beraber sec
bu baglantıları köprüle deyin

windows 10 kullanıyorsanız, wifi adaptörü olmadan da interneti paylaşabilirsiniz. (windows 7'de de olur ama onun için komut satırı ile uğraşmak gerekiyor.)

Windows 10'da sağ alt köşedeki bildirim tuşuna basın, orada seçenekler arasında mobil etkin noktayı göreceksiniz. ilk kullanım için o tuşa sağ tıklayın ve ayarlara gidin, ayarları da tamamladıktan sonra dilediğiniz gibi wi-fi yayını yapabilirsiniz.

hocam
adam kasada wi fi ile ilgili bir şey yok diyor
o yüzden wi fi adaptoru olmadan paylastıramaz
sen yap hocam dedigimi- takıldıgın nokta olursa yazarsin

@kingcyraxi, valla kasada hiç wi-fi yok diye birşey okumadım, benim anladığım bilgisayarın olduğu yere kadar erişimi olan bir wi-fi yok, öyle de olunca wi-fi adaptör ve 5m uzatma ile bağlantıya ulaşmayı başarmış. kasa üzerinde wi-fi bağlantısı olmadığına dair bir bilgi yok.

Eğer, bilgisayarda adaptör harici başka wi-fi imkanı yoksa eldeki ekipmanlar ile şu şekilde bir deneme yapılabilir:

TP link modem repeater modunda modem ile uçtaki bir odanın orta noktasında bir yere kurularak, mevcut wi-fi hattının arka taraftaki odaya erişmesi sağlanabilir. Böylece bütün cihazlar bağlanır. Mevcut modemlerin neredeyse hepsinde bu özellik mevcut ama tabi kesin de konuşmamak lazım

İkinci seçenek ise ek ekipman ile olan:
www.hepsiburada.com
powerline adaptör alarak, kablo döşemeden, intereti yüksek hızla arka odaya wifi veya ethernet bağlantısı sağlayacak şekilde ulaştırabilirsiniz.

Biraz geç olacak ama tahminlerine göre;
- Hattınız yeniyse bu hatayı verebilir.
- Hattınız yeni olmasa da son aylarda fatura ödemelerinde çeşitli gecikmeler yaşamış olmanızdan kaynaklı bu hatayı verebilir.
- Yukarıdaki herhangi bir seçenek mantıklı gelmediyse son aylarda sık sık başka bir aboneye lira (kontör) ya da başka servisler transfer yaptıysanız sistem bunu ticari iş ki yapıyor bu yoksa diyerek izin vermiyor olabilir.

Tabii en başta dediğim gibi tüm bunlar birer tahmin. En net ve doğru bilgiyi operatörünüzün müşteri temsilcisi verir. Bence acilse ya da kafaya taktıysanız arayıp öğrenin.

Faturanız geldiyse ve daha ödememişseniz de bu hatayı alabiliyorsunuz. Vodafone'da daha son ödeme tarihi gelmediyse bile aktif bir faturam var ise hata verip, uygun değildir mesajı alıyordum.

Senin benim kullandığım programları kullanmıyor adamlar. Özel güvenlikli yazılımlar üretiliyor üst kademe için.

Cisco'nun Webex yazılımını kullandı.


en.pingwest.com

Isterseniz siz de deneyebilirsiniz ücretsiz olarak.
cart.webex.com

Tabi aynı webex değil, cisco'nun pek çok farklı seviyelerde güvenlik önemleri var.

Sorunu biraz daha anlatır mısınız?

Normalde araç çubuğunda teams aktifken üzerine sağ tıklarsanız, çık komutunu görürsünüz. Aktif değilse de saat simgesinin oradan sağ altta yine teams simgesine sağ tıklarsanız çık yapabilirsiniz.

i.ibb.co

sağ tuş->çık

Bu başlıklarla bir tablo yapıyorsun. Oturtmuşsun zaten kafanda.

Sıra No da ekle istersen. Sonra bu başlık kısmına bir filtre oluştur. Ay ile limitli kalma yılı da yaz lazım olacak tabi.

veri tablosu var mı sıfırdan mı yaratacaksınız? biraz daha detay lazım

Örneğin bir hücrenin içine açılan kutu olarak ayları eklesem. Ocak ayını seçince de X Ajansına ait talepler sütunda hemen düşse.

@kablelvuku, veri tablosu şart değil mi, nasıl yapmalıyım peki :/

tam olarak ne yapmak istediğinizi örnek excelle anlatırsanız daha iyi yardımcı olabilirim

www.ssyukle.com

Şunun gibi, Ayları bir hücre içine ekleyip, seçilebilir olmasını sağlıcam. Ocak ayını seçince hangi ajans hangi markalarda talep açmış görüntüleyebileyim.

Ya da daha kolay bir öneriniz varsa da dinlerim tabii.

Pivot table işinizi görür

Sanki sadece tabloda filtreleme yapsan yetecek gibi. Ya da ben sorunu anlamadım.

Şunlara bir bakar mısın? Videoları çok incelemedim, ama filtrelemenin sorunun çözümü olup olmadığu yada sorunun ne olduğu hakkında bir bilgi verebileceğini düşünüyorum.

peakup.org
www.youtube.com
www.youtube.com

Pivot ile yapabildim cidden. Çoook teşekkürler :)

80 bin euro yer alacağız dediğiniz bir yeri satın alacaksınız yani değil mi? o zaman o sizin olacak yani risk yok. neden kiralayamıyorsunuz?

risk 120 bin euro da mı? bu 120 bin euro ileride satılırsa ne kadar edecek? 20-30? 100? Bunu da yazalım bir kenara.

ilk başta risk ettiğiniz 120 bin euro yılda ise 30 bin euro kar görünüyor. vergi öncesi mi vergi sonrası mı bu kar?
eğer gerçek capital at risk olarak bakarsam 4 yılda gerçek yatırımım geri dönüyor. gayet iyi bir oran.

eğer tüm harcadığım rakama bakarsam %15 gibi bir getiri oluyor ki yine iyi bir oran.

yani ben buna yatırım yapardım. ama business plan'ı incelemem lazım.

<8 yıl iyi kabul edilir

10 yila kadar kabul edilebilir

3. Dünya savaşı çıksa bile yıkılmayacaksa gerçekten ve bahsettiğiniz rakamlardan başka gerçekten hesapta olmayacak masraflar çıkmayacak da ve tek birikiminizi yatırıP tek kazancınızın olacagı iş bu değilse mantıklı olabilir. Atıl yatırım olarak mantıklı.yok öyle değilse 200 bin euroyu bir yılda ikiye katlamıcak hiçbir iş ticaret değildir.

1,5 milyon yatırım ile aylık 20 bin tl kazanacağım ve işin batma riski yok. 1 saniye bile düşünmem, bunu yılların işletmecisi olarak söylüyorum. Ticarette karlılıktan daha önemli kriter sürekliliktir benim için. Şimdiden hayırlı olsun.

@ozdek kiralama opsiyonu yok ne yazik ki. evet risk 120 nim euroda. ileride satilsa cok az para eder, etmez bile 20-30.

vergi sonrasi verdigim sayilar. tesekkurler

acikcasi yazdiklariniz pek gercekci durmuyor. isletme gideri 15 bin euro nasil olabilir?

bir kisinin calismasi asgari ucrette maliyet olarak 24000 euro yillik almanyada. polonyada 7000 euro yillik, ki en dusuk onlar neredeyse.

kim calisacak burada? akraba ya da siz calisacaksaniz yillik 18000 euro(sirket maliyeti 25 bin, kisinin eline gecen 18 bin filan) gelirden olacaksiniz.

İş fikrinizi değerlendirmemizi istiyorsunuz ama ne olduğunu yazmamışsınız bile. Eğer, açıkladığınızda değer kaybedecek veya sizin yatırım yapmanızı engelleyecek bir konu ise o yatırımdan kesin olarak uzak durun. Bu tür gizli olması gereken yatırımlar aşırı risklidir. Siz yatırımı yapıp ortaya çıktığınız anda, daha büyük bir yatırımcı gelir ve piyasayı toplayıp gidebilir.

Hadi açıklanmaması kısmını geçtik diyelim, valla tebrikler daha önce bu kadar risksiz bir iş duymadım, keşke bu kadar risksiz bir iş olsa. Mükemmel bir açık bulsanız, pazarınıza 240k euro yatırım ile kimsenin giremeyeceğinin bir garantisi yok. Girişim demek risk ve bu riske göre pozisyon almak demek.

Bu türde tek garanti işler, bir devletin içerisinde adamın olup bilmem kaç yıllık yaptığın sözleşmeler olacaktır ki, onların bile bir daha ki yönetimde kesin devam edeceğinin garantisi yoktur.

80'lerde bakkallar, marketler asla batmaz derlerdi, sonuçta herkes yemek almalı.
90'larda petrol istasyonları asla batmazdı.

İşin özü iş ne olursa olsun, çıkış planınız her zaman olsun, daha karlı bir şekilde elden çıkarabilmek ve bu durumda tutmak birinci planınız olsun. Ardından da her zaman elinizde yedek akçeniz bulunsun.

Ayrıca, Euro kullanan ülkeler için bu rakamlar oldukça küçük kalıyor, ortaklık olarak ortak başına düşen para değilse, bu paralar ile iş yapılması çok gerçekçi görünmüyor.

ROIC'i euro cinsinden %15 olan bir iş varsa hiç durma yap derim. Tabi bu dediklerin gerçekse. Ama ne ödenecek vergiyi ne de reinvestment yani her sene sadece işletmeyi aynı şekilde tutmak için bile gerekli olan yatırımı dikkate almamışsın.

Verdiğiniz bilgilere göre olur, çok da güzel olur.
Türkiye'de ise süper olur.
Tek olumsuz yanı aylık gelir hep sabit mi kalacak?
Evet öyleyse bunu artırmanın yoluna bakın.
Ortak lazımsa haber edin.

duygusuz romantik cok dogru bir noktaya parmak basmis ama tik koymamissiniz.Isin sadece pozitif tarafina odaklanmak isteyen riskleri gormezden gelmek isteyen biri imaji olustu bende.

windows ise remote desktop alabilrisin. anydesk, teamviewer kullanbilirsin.

helenart +1
soruyu sormanızdan ötürü size tavsiyem teamviewer kullanmanız olacaktır.

kişiseli seçin iki bilgisayarda da ama uzun süre bağlı olunca ticari kullanmıyorsun di mi diye mesaj verebilir dikkate almayın.

bağlantıyı koparıp tekrar bağlayın devam edin.

ben günde 8 saatten fazla kullanıyorum bazen en fazla olan bu. ama yakında yasaklarlar hesabı ehehe.

teşekkürler şu an kullanmaya başladım. bu ücretsiz sürümünde herhangi bir sınır var mıdır günde birkaç saat kullanmam gerekecek.

sürekli kullanırsan ticari kullanım uyarısı verebilir. Tamamiyle ücretsiz olsun isterseniz, tightvnc gibi birşeyler kullanabilirsiniz.

www.tightvnc.com

veya zaten aynı ağda iseniz hız ve performans problemi olmadan windows'un kendi uzak masaüstü programını sıkıntı ve sınır olmadan kullanabilirsiniz.

Windows 7'de kullanılamıyomuş galiba windows'un uzak masaüstü programı.

teamviewer ücretsiz sürümünü çok kullanırsanız ticari kullanmayın diye bazen bağlantıyı kesiyordu. tekrar bağlanıp devam edebiliyorsunuz. şu anda son durumu nasıl bilmiyorum ama.

sozlesmede ne kadar surede iade edilecegine dair bir ibare yok ise 3 ay sonra parayi yatirmalarini kabul et bence

aynı şey midir bilmiyorum, uçak biletim iptal oldu uçuşlar iptal olduğu için; ancak normalde 2-3 günde geri yatıyordu yatmadı. dur bakayım dedim websitesine istisna bir durum mu var, sözleşme kısmını açıp okumadım bu şekilde olağanüstü durumlarda (işte salgın) 3 ay sonra iade edilir gibi bir şey yazıyordu, sözleşmeye atıf yaparak açıklama koymuşlar oraya herhalde insanlar telefonları kilitlemesin diye.
sizinki de 3 ay, ondan dedim.

Şu anda bütün tur şirketleri operatörleri iadeleri geciktiriyor çünkü yüzbinlerce kişi aynı anda iade istiyor. Eylüle kadar iade ödemesi yapmam diyen var. Bankadan olumlu yanıt gelmezse, sıkıntı etmeyip bekleyin derim.

Havayolu şirketleri ile ilgili olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü koruyucu karar aldı (aşağıda). Korumak derken bizi değil tabiki şirketleri. Yani oradaki durum biraz farklı olabilir. Turizm alanında böyle bir karar duymadım, ama adamlar açıkça şimdi istiyorsan mahkeme yolunu arşınla diyorlar ki, ödeme süresi en azından aynı sürede olacaktır.

Bununla birlikte şimdi 3 ay erteleyen, o 3 ay gelince bir 3 ay daha erteler o ödemeyi.

www.resmigazete.gov.tr

(1) COVID-19 salgını nedeniyle 5/2/2020 tarihinden itibaren uçuşun iptal edilmesi durumunda, bu iptaller sebebiyle uçuşu icra eden veya etme taahhüdünde bulunan hava taşıma işletmesi 8 inci, 9 uncu ve 10 uncu maddelerde yer alan hükümlerden uçuş yasakları kalktıktan sonraki iki ay sonuna kadar muaftır.

(2) COVID-19 salgını nedeniyle uçuşu iptal edilen yolcunun, hava taşıma işletmesinin boş koltuk durumuna bağlı olarak istediği bir tarih için bilette değişiklik yapma veya bileti açığa alma hakkı vardır. Yolcu, açığa alınıp kullanılmayan biletin iadesini uçuş yasakları kalktıktan sonraki iki ayın sonrasında hava taşıma işletmesinden alabilir.”

Zaten tam olarak 60-60 bölemezsin, C için 50 gb aıyr kalanı otomatik D ye atar sistem küsüratlı olarak.

120'yi bölmeyin bence. Zaten bölmenin getireceği büyük bir artı yok artık. Hatta Windows yavaşça şişeceği için böldüğünüz miktar yetmemeye bile başlayabilir.

120 ise hiç bölme +1

hic bolme nedir ya? Yarin obur gun adamin bilgisayari coktugunde kisiel dosyalarini geri getirecek misiniz?

kişisel dosyaları koruma yöntemi hala diski bölmek ise zaten hiç bölmesinler.

yaklaşık olarak yarı yarıya böl.
d sürücüsü yedek ve arşiv yeridir.

duz kullanici icin yari yariya da olur, ama biraz daha C agirlikli yapardim ben 70 50, 80 40 vs. 120 gb sana yetmeyecekse sen duz kullanici degilsindir zaten, agir programlarin vardir. Bu arada ssd ler harika, c dolsa bile bilgisayar kolay kolay yavaslamiyor

ocak ve şubatta aldığın maaşları yaz, altına da son maaşını yaz. oradan kontrol edersin 3 aşağı 5 yukarı.

@bruce internetteki brutten nete hesap yapan sitelerde baktim ama tutmuyor ve baya fark var. Cozemedim gitti.

ocak şubatı eklediğinde fark çıkmaması lazım, diğer parametereler öyle çok etkilemez. istersen özelden söyle ücretleri ben yardımcı olayım.

maaş ve üstüne pirimler eklenince ışık hızında en üst seviye gelir vergisi dilimine geçmiş olabilirsin. Bu durumda kesinti çok fazla olabilr.

İlgisiz olabilir ama, covid nedeni ile alınan raporları düşününce:
Geçen ay içerisinde doktor raporu kullandıysanız, sanırım 3 günü geçince, bu tutar sizin maaşınızdan otomatikman kesilir ve yaklaşık 1 ay içerisinde maaşınızın kalan günleri için ilgili para SGK tarafından ziraat bankasına yatırılır. Bu tutar da normal maaşınızdan biraz daha düşük olabilir.

www.turkiye.gov.tr

yarı yarıya düşme olmaz. diğer arkadaşlarında da durum aynı ve onlar için de garip ise işyeri bir kesinti yapmış demektir. işyerine sorman gerekiyor.

Diger arkadaslar gecen sene de boyle almislar ve normal karsiliyorlar, ben ise bir sacmalik oldugunu dusunuyorum.

Bu durumda iş yerinizden bordronuzu isteyin, ki zaten size her ay veriyor olmaları lazım. Oradan bakınca olayın ne olduğunu anlamak çok daha kolay olabilir.

kelime kelime okumadım da kimse yazmamış galiba.

"bordro" deniyor o kaynağa. işyerinden bordrolarını istersen, kalem kalem ne verilmiş, ne kesilmiş orada yazar.

neden şirket kasasına gidiyor? şirket sizinse siz kendi hissenizi satıyorsunuz demektir. bu satış karşılığı parayı da siz alırsınız.

evinizin %51'ini satınca para nereye gidecekse şirketi satınca da aynı durum oluşur. Tabi bu normal bir satış için bu durum böyle. Ama söz konusu şirkete yatırım yapmak isteyen kişiler, sizin sermayenizin (para, know-how veya başka bir bilgi) yanına sermaye koyarak şirkete ortak olmak isteyebilirler. Bu da sistemde görünen bir ortaklık seçeneğidir.

YKB denetleme için 2. ya da 3. bir firmadan hizmet alıyor olabilir mi?

Banka sandığı+1

4a’da çıkmıyor. Bankadaki görevlerimiz ancak hizmet birleştirme yapılınca yansıyor ne yazık ki; sebebi munzam/emekli sandıklarına bağlı olarak çalışıyor olmaz.

O değil de 4a'ına nasıl bakıyorsun? Burada bir gariplik yok mu?

sandık kesin bilgi.

Her bankanın kendi sandığı vardır. SGK’ya doğrudan bağlantı yoktur.

Önce kullanım ve bakım kitapcığına bakmalısın. farklı bir cihaz bu.

Kullanım kılavuzunda temizliğe ve bakıma yönelik herhangi bir bilgi yok. Kendimce bir şeyler bulabilir miyim diye bakınıyorum işte.

sirke ve limon tuzu karışımı sorununu çözer ama ürünün yapısını bilmediğim için zarar verir mi bilmiyorum.

öncelikle bu tür ürünlerde şebeke suyunun kullanımı problemlidir. Mümkünse kaynatılmış su, o mümkün değilse bile daha yumuşak olduğunu bildiğiniz bir paketli suyun kullanılması daha doğru olacaktır.
İkinci olarak, 1/10 gibi bir oranda seyreltilmiş sirkeli su ile temizlik yapabilirsiniz gibi ama malzemeyi görmeden bunu söylemek de zor. Ama temizlemeyi minimum gerektirecek şekilde kullanmanız daha anlamlı olacaktır, suyunuzu değiştirin.

Sirkeyi arada bir kullandım ama (bir yerlerde önerilen resmi veya gayriresmi temizleme yöntemiydi bu) pek işe yaramadı.

Şebeke suyu kullanmama konusunda ise son derece haklısınız, ancak kimi zaman elden pek bir şey gelmiyor.

“Belki ileride deneyecek olur” notu: “İyot” yasaklılar listesinde (firmanın yalancısıyım)

portal vaya portal 2 oynamak olabilir. Problemleri birlikte çözmek oldukça zevkli olabiliyor.

stardew valley. bağımlısı olursunuz.

curve fever önerebilirim, biz arkadaşlarla çıldırdık bu salak oyunu oynamaktan

Paketlenmiş gıda zararlıdır.
Bi de kızattma yapacağım diyorsunuz x2 kanserojen
Kendin doğra patatesleri az yağla fırınla ye işte.
Sağlıklı beslenin artık ne olur

patatesi baharatla karıştırıp fırına vermek çoğu zaman kötü sonuç veriyor, çok denedim.

şu tarifle normal kızartma yerine en iyi sonuca ulaştım, artık böyle yapıyorum:
www.youtube.com

Dondurulmuş ürünlerin sağlıklı ya da sağlıksız olması konusunda arada kalmış biri olarak söyle söyleyeyim.
Dondurulmuş patatesi haftada bir kere kahvaltıda tuketiyorum. Sifir yağ ile fırına atıyorum ve öyle tuketiyorum. Dondurulmus patatesi yağda hiç kızartmadım. Normal patatesi sıfır yağ ile fırına atinca çok güzel olmuyor ama ben onu da yiyorum. Normal patatesi bir guzel yaglayip baharatlayip, susamlayip firina atarsan en guzeli oyle oluyor ama yagin dibine vuruyorsun. Dondurulmuş patates zaten yağlı olduğu için ekstra kızartmıyorum. Böylece zararlı ise de en aza indirgemeye çalışıyorum. Eyyorlamam bu kadar.

"paketlenmis gida zararlidir" gibi cok cok muglak ve bilincsiz bir sekilde kavramlardan bahseden kisiyi ciddiye almanizi önermem.

paketlenmis gida duruma göre evinizdeki hazirlanan cogu üründen daha sagliklidir.

paketlenmis hangi gidayi aldiginiza göre degisiyor. bahsettigimiz sey icerisindeki zararli maddeler olan ürünler degil.

dondurulmus ürünlerin cogu evdekilerden daha saglikli. eger soguk zincir bozulmadiysa bu gecerli. taze cogu ürün maalesef güvenlik kontrollerinden pek gecmiyor ya da eksik geciyor. dondurulmus ürün üreten cogu firma mecburen bu önlemleri ve kontrolleri yapiyor.

gelip salliyorum hazir soslardan bahsediyorsak kisisel olarak pek kullanmiyorum icerisindeki maddeler nedeniyle.

kizartmayi hayatimda hic evimde yapmadim, son 15 senedir ailemden ayriyim, evime bugüne kadar kizartma yag sokmadim. firinda yapiyorum yaparsam. eve 2-3 senede 1 kg tuz, senede 1 ya da maks 2 kere 750 gr zeytin yagi, senede 1-2 kez 1kg seker giriyor.

@duygusuzromantik +1
Eğer ne aldığınızı bilirseniz, paketli gıdalar bazen evde yapabileceğinizden daha sağlıklı olacaktır. Tabiki herşey için geçerli değil. Ama yine aynı şekilde kesinlikle zararlı demek de doğru değil.
Donmuş patateslerin çoğu patateslerin doğranarak IQF'de hızlıca dondurulmasından ibaret olan ürünler. Bu ürünler için alınan patatesler özel olarak sözleşmeli üretilen tam olarak kızartmalık ve istenilen testlerden geçen ürünler oldukları için çoğunlukla iyi de sonuç vereceklerdir.
Bu arada dondurulmuş patates ürünlerinin bir kısmı da kaynatıp dondurma, yağlı çıtır kaplama ve baharatlama gibi işlemlerden geçerler. Bunları da kendi tercihinize göre sağlıklılık durumuna göre değerlendirebilirsiniz.

Fırında patatesler kuruyor kızartmayla aynı tadı vermiyor diye şikayet eder bir çok insan. Bunun fırın kalitesiyle de ilgisi var. Buharı fanı olmayan fırınlar tatmin edici sonuç veremiyor. Bunu çözmek için fırın torbası kullanmanızı öneririm. 2 orta boy patates için 1 torba ideal. İstediğiniz baharatlarla ve çok az yağ kullanarak yapabilirsiniz. İçi yumuşak dışı çıtır nefis patatesler için benim önerim 1 tatlı kaşığı sirke, 1 tatlı kaşığı limon suyu ve 15-20 gram kadar tereyağı :) fresh bir tat isterseniz maydanoz, koyu bir lezzet isterseniz de sarımsak öneririm. Sirke ve limon tadını negatif etkilemez, kıvamını istenen yumuşaklığa getirir. Sevgiler.

agam bak şimdi hamburger köftesine ekmek konmaz. soğan da konmaz. hamburger köftesine sadece kıyma tuz ve karabiber konur.

zeytinyağında kızartmayın boşuna ziyan olur. defalarca kullanılır ama ziyan yani. ayçiçekte kızartın :(

tears +1

kızartma döküm tavada yağsız olarak yapabilirsiniz. sakın sıvı yağ falan kullanmayın. kendi yağında kızarır.

köfte şeklini verdikten sonra asla yoğurmadan üzerinde tuz karabiber ekin ve döküm tavaya atın. yağ koymayın sakın tavaya.

şimdi işler karışmakta.
1- hamburger köftesini tuz ve karabiber koyarak yapabilirsin. Ekmek içi, yumurta vs. konmaz. Ama daha lezzetlendirmek istersen, worcestershire sosu veya biraz dijon hardalı katabilirsin. Onlar da yok ise, sana ev yapımı worcestershire sosu tarifi de vereyim. bir tavada bir soğan 1-2 diş sarımsağı az yağda düşük ısıda iyice kavur. Sonra bu karışımı rondo veya benzeri bir aparatın içerisinde 1 tatlı kaşığı pekmez, 1 tatlı kaşığı sirke(elma sirkesi), yarım tatlı kaşığı hardal, yarım tatlı kaşığı barbekü sosu, tuz ve karabiber koyarak iyice çek sos haline getir. Bu sor 750gr -1kg kadar kıymaya yeter. Bu arada kıyman iri ve tek çekim olsa çok iyi olur. Isıyı iyi dağıtan bir sıcak tavada, tava türüne göre az yağlı veya yağsız olarak pişir. Afiyet olsun.

2- Kızartma işlemi oldukça sıcak bir işlemdir. Sızma zeytinyağı o sıcaklıklara pek dayanmaz, özelliğini kaybeder. Yazık olur önermem. Riviera da bir yere kadar. Ev için en iyisi ayçiçek yağında kızartmak. Donmuş patates kullanmayacaksanız. Patatesleri doğradıktan sonra soğuk tuzlu suda bekletin. Sonra iyice kurulayıp kızartın. Patatesleri kurulamadan kızartmayın, su ile yağın buluşması hoş olmaz. Yağı da işiniz bitince mümkünse yağ süzgeci, tülbent veya en azından bir süzgeç ile süzerek bir kavanozda saklayın, yağın yanmasına neden olmaz iseniz, böylece kullanım süresini oldukça uzatabilirsiniz.

Ben sanırım acıkmışım, kalkıp bir şeyler yiyeyim.

Ayçiçek yağını 4 5 kez kullanırım. Sonra gider o. Zeytinyağı fabrikanız yoksa yazık

tears +1 ama bu kaliteli ve yağlı et için geçerli. ince çekilmiş, yağsız, kalitesiz bir eti böyle yaparsan zevk alamazsın.

şurada gayet güzel bir tarif bulabilirsin. kanalı kurcala, burgere dair ufkun genişlesin.
www.youtube.com

Zeytinyağında patates olmaz. Zeytinyağı yanan bir yağ diye biliyorum. Defalarca kullanima gelmez bence.

Zeytinyağını ben şöyle kullanıyorum:

yağ + isteğe göre tuz, kekik, pul biber vs. bi karışım hazırlayın. Patatesleri bu karışıma bulayın. Sonra da kızartmak yerine fırına atın. Bence tadı daha güzel oluyor, daha sağlıklı, hem de daha az yağ kullanmış oluyorsunuz, böylece yağı kaç kere kullansam derdiniz olmuyor.

Eğer soğan halkası da kızartacaksam ayçiçek yağını 2 kere kullanırım bi daha kullanmam, onu da süzerek. soğan halkasının üstündeki pane dökülüyor, yağın içinde kıtır kıtır oluyor ve yanıyor.

patates için de 3ten fazla kullanırsam kullanılmış yağ ile kızardığını rahatlıkla ayırt edebilirim. hayatta yemem.

etten daha önemlisi bence ekmek ayrıca veya en azından et kadar önemli. kendiniz yapamazsınız çok zahmetli ama iyi bir burger ekmeği alın derim.

www.carrefoursa.com

şuna baya iyi diyorlar böyle bir şey alın uno falan almak yerine

doğrudan sok. hatta içinde beklet yarım saat. paketleri erisin iyice çıksın mikroplar.

nickname ve entry uyumu daha once hic bu kadar yuksek olmamisti, muhtemelen troll ama, yine de guldurdu

yüzey üstünde 17 gün yaşaması sizi ilgilendiren bir durum değil, önemli olan kaç saat içinde sizi hasta edebilecek miktardan düşmesi onu da 5-6 saat olarak söylüyor uzmanlar genelde.6-7 litre çok çok fazla ve genelde yapmak istiyorsanız sabunlu su çok daha fazla öneriliyor.

Saçmalamayın yahu, yürüyüp giden bir şey değil bu. Çok istiyorsan;
1- Taze sebze mevyeleri biraz sirke eklenmiş suda yıka/beklet. (Saf sirkeye koyma tabiki.)
2- Kutulu ürünleri çamaşır sulu veya bulaşık deterjanlı bir su/bez hazırlayıp sil. (Burada da çamaşır suyu ve deterjanın oranı cidden az olacak)
3- Paketsiz ekmek gibi bir ürün aldıysan da, fırını 60-70 derece gibi bir sıcaklığa ısıt ve ürünleri içerisinde bir kaç dk beklet.
4- İlk dokunurken, ister eldiven kullan, istersen de hemen sonrasında ellerini iyice yıka, gereksiz yerlere dokunma. Derinden içeri geçmiyor, olay alakasız yerlere, gözüne yüzüne dokunup virüsü yaymamak.

Ve tebrikler bir kaç tahtayı eksiltmeyi başarmışsın, onları yerine koymak için de kendini sakinleştir ve sana huzur verecek bir şeyler ile ilgilen.

6-7 litre çamaşır suyu çok fazla, 5 litre suya 1 kapak hadi 2 kapak çamaşır suyu yeterli

trol soruna bakıp belki ciddi cevap arayan olur diye yazıyorum;

poşetleri daire kapısının dışında merdivene koyduruyorum. direkt ardiye/balkon falan varsa oraya koyun, plastikte 48 saatte gidiyordu zaten.

sabunlu su+kolonya sprey öneriyorum.

sana acik konusayim, kendini garantiye almak icin kolonya ic, tavsiyemdir

poşetler doğruca balkona, kalsın orda en azından 6 saat. ambalajlı ürünler için sabunlu su ile güzelce silmek yeterli. kullandığınız eldivenleri de ellerinizdeyken çıkarıp çöpe atmadan sabunlu suyla yıkayın. eldivenlerden sonra elinizi de yüzünüze gözünüze değdirmeden sabunlu suyla yıkarsanız bu kadarı yeterli okuduklarımdan çıkardığıma göre.

illa çamaşır suyu kullanacaksanız da 1'e 10 ölçekten fazlası zararlı diyor doktor arkadaşım.

ve evet bu anksiyeteyi kontrol etmenin bir yolunu bulmalısınız.

Bu kafayla çok yaşanmaz zaten. Geçmiş olsun size. Tavsiyem çamaşır suyunu direkt için.

yakında çamaşır suyundan zehirlenenleri daha sık göreceğiz gibi. şu kanallar yüzeylerde kalan virüs olayını pek abartmasalar bari.

uk tv'lerini de izliyorum adamlar dışarı çıkmayın, sosyal distance'a uyun, toplu taşıma kullanmayın, hastanelere yığılmayın, gereksiz panik satınalma yapmayın diyor.

bizim tv'lere bakıyorum. virüs havada ne kadar kalır, yüzeyde ne kadar kalır, korona testi nasıl yaptırabilirim, öksürüyorum hastaneye gideyim mi falan gibi sorulara cevaplar arıyorlar.

kafamız gerçekten güzel ülkece.

"bu arada virüsün yüzeylerde 17 gün kaldığı gösterildi."

www.gazeteduvar.com.tr

iller ve dağılıma dair herhangi bir resmi veri yok

Göremiyoruz, ama sanırım bugün ya da yarından sonra online olarak sayıları ve illeri paylaşacaklar.

kablosuz ile uğraşılmıyor, üstüne üslük, bir kaç istisna haricinde, en iyi markaların bile çoğu ürünün pili kısa sürede ömrünü tamamlıyor veya performansları sürekli kullanım için yetersiz kalıyor.

kablolu alın ama moser 1400'ün gerçeği pahalı sahtesi çok ve sahtesi gerçekten 5 para etmiyor. Philips HC3100'ü önerebilirim, aralık ayında almıştım, sık kullanırım oldukça memnunum.

Not:Yalnız aralık ayında 140TL'ye almıştım, şimdi fiyatı bayağı bir artmış görünüyor.

Panasonic traş makineleri de iyi. Hem ucuz hem de kalitesi iyi. Teknosadan almıştım 3 sene önce hala kullanırım

var

var

gecici olacagi ongoruldugu ve planli yapildigi icin icin hayir.

Bu devirde kıtlık zor. A ürünü yoksa, B var.

Gerçi belli madde ve ürünler özelinde eksiklik çekebiliriz ama yine de kıtlık denmez buna.

Kıtlık ne demek konusunda akıllarda soru işareti var galiba kıtlığın bu devirle ne alakası var hele hele gecici olarak öngürülmesi ve planlı yapılması akıllara seza

Olur niye olmasın 3 ay önce korona salgını mı vardı bi bakmışsın kıtlık da gelmiş.

kıtlık neden olabilir bunu düşünürsek cevaba ulaşırız.

temel gıdada kıtlık olmaz.

makarnacılar birliği başkanı milleti makarnaya boğarız dedi. o olmaz.

tüm sanayi kollarında tanıdığı olan biri olarak diyorum ki,

her fabrika harıl harıl çalışıyor. esnaf harici kapalı yer yok.

Arazi veya semavi bir afet olmadığı sürece, yani tarlalar bağlar bahçeler ekildiği sürece kıtlık olmaz Allah'ın izniyle.

2020 yılında bir metropolde aç kalmak imkansız.

valla corona dan sonra et fiyatları uçmaya başladı. kıtlı olmaz ama her şeyi alamazsın alım gücü yerlere inebilir. bazı yiyecekler kolonya gibi olabilir.

Kıtlık demek üretimin hiç olmaması demek tarım ve hayvancılık bitmiştir yani, bugünlerde yaşanacak tek sıkıntı alım ve ulaşım güçlüğü olur, o da fiyattan yada arayıp bulamamaktan olur.

şu an en az 70 milyon insan 2 haftadır evinden dışarı çıkmıyor ve öküz gibi yemek yiyor. asıl kıtlık nakitte olacak. 2 hafta daha böyle giderse insanlar taş kemirecek.

yiyecekte kıtlık olacak bir durum yok, gıda fabrikaları ile çalışan birisi olarak hepsi harıl harıl çalışıyor diyebilirim.
Ancak, ciddi bir ekonomik sıkıntılar olacak, o kesin.

Teoride İstanbul, pratikte kısmet

06 plakaysa daha çabuk satılır. plaka önemli.

şu aralar her yerde zor. Satışlar durdu resmen.

ankarada ulaşım kolay potansiyel alıcıyla buluşmak da daha kolay olur.

Genclerin bir kısmı gayet hafif bir şekilde atlatabiliyor ama sizinki mevsimsel grip de olabilir.

covid'in en belirgin semptomları ateş, öksürük ve nefes darlığı fakat aynı belirtilerin görüldüğü 3024298 hastalık daha sayılabilir. o yüzden kesin bir şey söyleyemeyiz. özellikle genç yaş grubu ve ek hastalığı olmayanların büyük kısmı covid'i daha hafif atlatabiliyor. kesin hastanelik olacaksın diye bir şart yok yani.

Bunu öğrenmeniz arkadaşlarında dediği sebepten pek mümkün değil. Nefes darlığı biraz ayırt edici sadece

En az 3 gün boyunca hiç düşmeyen ateş demişti bi doktor, 3.günden sonra hastaneye gitmek gerekiyomuş.

bu seneki grip de fena idi, aynen dediğiniz şekilde, kasım-aralık aylarında bütün ofiste sıra ile hepimizi gezdi. Virüsü alan 4-5 gün evde yattı, kendine gelemedi.
Ayak parmaklarım bile ağrıyordu...
İşin özü grip de olması çok muhtemel.

maske * işe yaramıyor ki? tam tersine virüs yuvası gibi bir şey oluyor. istiyorsanız kaynak da gösterebilirim bin tane. lütfen takmayın.

çok takacağım diyorsanız, gözlüğü sabunlu bırakmanın işe yarayacağını okumuştum. ancak takmayın. lütfen takmayın.

not: *sağlık personeli değilseniz ve hastayla birebir temasta bulunmuyorsanız.
www.who.int

Hocam o maskenin bir kenarında içinde tel olan bölüm var o kısım yukarıda olacak şekilde bağlayacaksın sonra teli de burun kemerine göre bastırıp iyice oturtacaksın. Üst taraf tam kapanıyor böylece. Kenarlardan da hiç gelmesin diyorsan üst bağları da sıkıca bağlayacaksın.

Önereceğim yöntem işe yarar mı emin değilim, ama yine de yazayım.
Nefesinizi hızlıca maskeye verin, daha doğrusu üfleyin (mümkünse ağzınızdan). Evet, önerim bu kadar. Bu yöntemle, soğuk havalarda bisiklet sürerken, ağzımı (hatta yüzümü) kapatan boyunluk gözlüklerimi buhar yapmıyor. Gerçi ben havayı boyunluğumdan geçirebiliyorum, her ne kadar polar kumaştan olsa da. Maskede de işe yarar mı emin değilim.

Not: Ayrıca normal ile sert şekilde nefes vermek arasında sıcaklık farkı da meydana gelir. (“Hohlamak” ve “üflemek” gibi, anlatabildim umarım)
Not 2: Havayı maskeden dışarıya atarken, dudaklarınızın maskeyle yapışık olması gerekir yalnız.
Not 3: Önerdiğim yöntemini korunma yöntemine etkisii (olumlu veya olumsuz) var mıdır, bilmiyorum.

abi şunu anlamıyorum. ingilizcem beni yanıltmıyorsa bu linkte diyor ki: başlık; "medikal maske yeni tip coronavirüsten korur mu? cevap; "öksürük, ateş, nefes darlığı probleminiz varsa maskeyi takın ve sağlık kuruluşunu arayın. bu semptomlar yoksa takmanıza gerek yok, çünkü hasta olmayan insanları koruduğuna dair bir kanıt yok". yanlış anlamışsam düzeltin.

peki bu coronavirüs nasıl bulaşıyor o zaman? bulaştıran, enfekte olan adam ateşi çıkmış öksüre tıksıra dolaşmıyor di mi? yani şu kyk'dan kaçan hacılar mesela ateşli, öksürüklü değiller. yurtdışından gelen yolcular, otobüsten kaçırılan kız falan ateşli öksürüklü değil. madem öksürmeden, ateş çıkmadan bulaştırmıyorsa bunlar niye tehlike oluşturuyor? çünkü tehlike oluşturuyor.

kendini sağlıklı zannederken, henüz virüs taşıdığını kendi bile bilmezken, hani kuluçka falan diyorlar, 14 gün diyorlar bildin mi? o durumdayken bu virüs bulaşıyor. ben mi yanlış biliyorum?

ben iş gereği ben evde duramıyorum, evde kalamıyorum. illa çıkıp mükelleflerime gidiyorum, çarşı pazar içindeki dükkanlara, kaç kişinin çalıştığı fabrikalara giriyorum, insanlarla muhatap oluyorum. nispeten gencim, 41 yaşındayım. çok uzak olmasam da risk grubunda değilim, kaparsam atlatabilirim.

ama 84 yaşındaki babacığım evde. o bir yere çıkmıyor. ama benim adam açlıktan ölmesin diye en azından alışveriş yapıp adama götürmem lazım. götürünce bi merhaba naber iyisin di mi falan demem lazım. tokalaşıp sarılmasam da, ağzının içine girmesem de yakınına yaklaşıyorum ve yaklaşırken de "acaba ben bu virüsü kaptıysam ve henüz belirti vermediği dönemindeysem, aldığım nefesten, yanlışlıkla tıksırmamdan virüs kapmasın istiyorum.

bunun için bu cerrahi maskeyi taksam, adamı benim potansiyel olarak taşıdığım ihtimaline karşı virüsten korumuş olmaz mıyım? yoksa nasıl olsa linkteki teyzenin dediği gibi ateşim yok, öksürmüyorum diye gidip doya doya sarılayım mı adama?

ben sağlık personeli değilim, kendi mantığımla ilerliyorum, bu nedenle şu yazacaklarım da öyle değerlendirilsin. yarın bir doktor gelip tam tersini söyleyebilir ama benim inandığım corona dinim şöyle;

14 günlük bir kuluçka süresi var evet ve semptomlar bu süre dahilinde ilerliyor. ateş varsa test yapıyorlar çünkü hem testler çok az, hem de korkan insan çok fazla. bu süre zarfında sen öksürüp ağzını kapamadığında (toplu taşımadaki amcalardan teyzelerden bahsediyorum), virüsü yayıyorsun.

sen toplu taşımada 348203 saat geçiriyorsan evet bence enfekte olursun ve maske takman lazım. bu hastaya bakıyorsun kapsamına girebilir. ancak sanıyorum ki adam suratına hapşırmadığı takdirde (yani elinle bi yeri tuttun ve buraya daha önce adam hapşırdı, öksürdü ve sen elini ağzına burnuna soktun?) maskeye gerek yok.

yine de maske taktın, bilmem kaç saat veya dakika sonra maskeyi dikkatlice imha etmek gerekiyor. sokakta bir kadın gördüm, indirdi maskesini, burnunu temizledi ve geri taktı. noldu, abla elini burnuna götürmüş oldu ve olay sonunda sahip olduğu el, virüslü.

benim corona dinime göre.

ben 29 yaşındayım, annem babam 60 küsürlü yaşındalar. ayrı evlerde yaşıyoruz ve ben onlarla görüşmüyorum. çünkü biliyorum ki onları hasta edebilirim ve şu an onlara bakacak hastanelerde yer yok. hasta edeceğim zaman da gelecek, herkes hasta olacak. ancak bu süreci iyice uzatmalıyız ki, hastanelerde annelere babalara yer olabilsin.

benim de daha geçen gün homeoffice oldu işim. ancak gitmemek gerekiyor. geçen haftasonu bütün arkadaşlarım sanki il dışından gelmişim gibi bana sarılmak istediler. işin korkunç yanı herkes birbiriyle sarıldı öpüştü. bunlar da 30'lu yaşlardaki nesil.

"üzgünüm, corona var."

çok basit aslında, kimsenin de bunu yadırgayacağını sanmıyorum. başka yere gidince eller hep yıkanmalı, 2 metreden daha fazla yaklaşılmamalı, ortam hep havalandırılmalı. yurt dışı kontağı varsa asla asla gidilmemeli.

babana çok selamlar, ancak yanına 2 metreden fazla yaklaşma lütfen. böyle bir risk varsa evet evin içinde takılmalı maske ve dediğim gibi onun süresi araştırılıp maske imha edilmeli. ben gerçekten annemi babamı düşününce gözlerim doluyor. evet sende virüs olabilir ve ona bulaştırabilirsin. zaten böyle olmadı mı italya? önlemler için çok geç olduğunda yapacak hiçbir şey olmuyor maalesef. gerçekten umreden dönenlerden sonra olduğuna inanıyorum bütün bu sorunların.

umarım hepimiz sağlıkla bugünleri atlatabiliriz.

Sürekli maske takmak bir işe yaramıyor, ve hatta takarken maskeye dokunursanız maskedeki nemin de sayesinde virüs edinmeyi kesin hale getirebiliyorsunuz.
Kendinizden emin olamayacağınıza göre, içinizin de rahat etmesi için, babanızın yanına giderken takın ve sonrasında hemen atın derim ben.

gözlüğün buğulanması ile ilgili tel detayı yukarıda söylenmiş. maskeyi olması gerektiği gibi yüzünüzle arada boşluk kalmayacak şekilde taktığınız zaman böyle bir sorun yaşamazsınız. hava maskenin içinden değil de etrafından geçebiliyorsa aynı boşluktan virüs de içeri girebilir dikkat edin.

maske kullanımıyla ilgili bir kaç şey söylemeye geldim ben esas olarak. hasta veya sağlıklı bütün insanlar "olması gerektiği gibi" tüm detaylara riayet ederek maske kullansa dünya daha güvenli hale gelebilir elbette fakat maskeler tek kullanımlık ve her kullanımda sadece bir kaç saatlik ömrü var. herkes 3-5 tane alsın döne döne kulansın gibi bir şans yok ve bu yüzden de kaynak sınırlı. tüm hastanelerde maske krizi mevcut şu an. ayrıca el yıkamak gibi zaten her daim yapılması gereken bir olayı virüsten korunma önlemi olarak bile uygulatamadığımız insanların maskeyi kullanabilmesi mümkün değil. evet maske yüze takıp geçilen bir şey ama göründüğü kadar basit değil ve yanlış kullanımda hiç maske kullanmamaktan daha tehlikeli hale gelebilir. düzgün bir el hijyeni olmadan maske kullanmanın hiç bir anlamı yok örneğin. tüm otoritelerin zaruri durumlar haricinde maske kullanılmamasını önermesinin nedeni bu 2 durum aslında. covid için konuşursak şu an maskenin birinci kullanım amacı hasta veya hastalık şüphesi bulunan kişilerin damlacık yaymaması. densizin biri gelip suratına öksürmediği, hapşırmadığı, tükürmediği sürece rutin eylemlerde (yolda yürürken mesela ya da özel araçta tek başına yolculuk yaparken) sağlıklı kişiyi koruyacak bir etkisi yok. ha siz işiniz gereği farklı farklı insanlarla yakın mesafeden iletişim kuruyorsanız risk altındasınız demektir ve o zaman konuşurken vs. yayılacak damlacıklara, tükürüklere karşı önlem olarak maske kullanmakta fayda var. tabi maske kullanmanın detaylarına dikkat ederk. şüpheli veya hasta kişilere evde bakanların, her an hasta ile karşılaşma olasılığı bulunan sağlık çalışanlarının kullanması zaten zaruri.

Genel olarak gerek yok deniyor ama...

Genc insanlarin bu virusu hafif atlattigi hatta hic belirti vermeden sadece tasiyici bile olabildigi biliniyorsa..

yasli bir insani korumak amacli onunla iletisim kurarken maske ve eldiven takilir bence.

Ücretinden ziyade siz yaptırıp yaptırmamaya karar veremiyorsunuz zaten.

Söylendiği gibi istek ile yapılan bir test değil.

ateşiniz 38,3°C üzerindeyse yapılıyor sanırım sadece

uzak durun..

ben bakanlığa satacak olsam. el altından niye satayım.

el altından sana bana satacakmış.

tamam bakanlığa satiyorsa sana bana satmakla niye uğraşıyor? kanitlasin bakanlikla anlaştığını.

who cares +1

@who

şu anda bakanlıktayım diye dünyanın en saçma fotosunu attı az önce.

şöyle bir haber var bu herhalde adamın elindeki

www.dailymail.co.uk

Çiftlikbank'tan daha az inandırıcı

Kesinlikle yalan. Neye göre doğrulamasını yapmış pozitif ve negatif sonucun? Türkiyede bu testleri kendi bünyesinde yapabilecek üretici olduğunu düşünmüyorum.

çiftlikbank daha inandırıcı +1

alın hocam stoklayın. bakanlıktan önce siz alırsanız bakanlığa satabilirsiniz sonradan. size büyük favor yapmış arkadaş belliki. alabildiğim kadar alırdım ben olsam.

Bakanliktan foto atmis hahahshshah

Bence siz de dalga geciyosunuz da hadi neyse.

m.turkish.alibaba.com

www.ntv.com.tr

haber oldular cidden.

uzak durun, yukarıdakilere katılıyorum. Getirenlerin eline patladı.

www.foxnews.com
www.thesun.co.uk
economictimes.indiatimes.com
thefederal.com
www.middleeasteye.net
www.haber7.com

dünden beri ben de bu konuyu merak ediyorum. Alacak gibiyim ama emin olamıyorum.
Tecrübeli suserlerden fikir bekliyorum.

kasa yönelik değil de fit kalmaya yönelik diyelim.

ben disiplinli yaparken 3 ayda baya toparlamıştı beni. şu aralar tekrar başladım.

200 TL senelik atla deve değil. kıyılabilir bir tutar.

@zoque filtrelerde dumbbel barfiks seçenekleri varmı paralı yapınca.pek bi artısını göremiyorum paralı üyeliğin.özel coach var sadece

barfiks var, dumbell seçeneği yok. aslında o tekli antrenmanlar kısmındaki antrenmanların kombinelenmiş hallerini getiriyor sana sadece.

senin dediğin üzere, coach geliyor sadece :)

her kafasına esen yaptıramaz ki, hastalığın baş belirtilerini taşıyor olman lazım.

şu rehberde detaylı izahı yapılmış. referans hastane bilgisini içeren tablo da mevcut.
hsgm.saglik.gov.tr

4 hastane var

tuzla
bakırkoy
hasekı
samatya olması lazım sonuncusu

@mayeskuel tuzla değil kartal olması lazım. sonuncu samatya.

112'yle gidin lütfen.

korona için test yapılan insan sayısı çok az, geçtiğimiz haftaya kadar Türkiye'de uygulanan testlerin kişi başına oranı 1 milyon kişi de 20 adet civarıydı. Yani yurtdışından karantina gerektiren yerlerden gelmediyse, açıkça teması yoksa ve ölüm döşeğinde değilse pek de fazla insana test yapılmıyor.
Test uygulama oranları şuan için Güney Kore için 1 milyonda 3.000, İtalya için 1 Milyonda 500 civarında, Amerika da ise 1 milyonda 2-5 seviyesinde geziyor.

Sonuç olarak, şuan toplu bir test uygulaması ve her olduğunu düşünene bir test uygulaması bulunmuyor.

teciliniz ne zaman bitiyor?

küçük bir not, bedelli eğer bakaya, kaçak durumuna düşmezseniz yararlanabileceğiniz bir seçenek.

@cursor

yok hocam daha tecilim var. zaten yaza kadar bir iş bulamazsam askere gideyim diyorum.

Askerliği çıkar sonra kendini bulursun

çevrenizi geniş tutmak önemli. Bir arkadaş network'u yaratacaksınız.

Şirketten kimsenin tanımadığı birini almaları yüzde 1-2 falandır herhalde. İlan açılır, içeriden biri bizim de şöyle bir tanıdık var der o dediği işe alınır.

bizim ailede çevrede iş yok demek ki :)

Beni şirkette kimse tanımıyordu geçen ay girdim, eski şirketinden referans dahi istemediler-ki bu sektörde deneyimim yok. Yani tabi ki tanıdık işi kolaylaştırıyor ama şart değil. Hem sizin benden çok deneyiminiz varmış.

Tavsiyelerime gelecek olursak; her gün 10 yere falan başvurun. İlle tam istediğiniz gibi bir yer olması şart değil, mülakat görmüş olursunuz, ısınırsınız. Bunun dışında sizin alanınızda başvurular nerelerden yapılıyordur bilemiyorum ama kariyer net ile sınırlı kalmayın. LinkedIn, istediğiniz şirketlerin siteleri, başka kariyer siteleri, iş dünyasıyla ilgili yayınlar yapan sitelerde ilanlar olabiliyor bazen onları araştırın, üniversitesi izin Facebook veya başka bir platformda kariyer grubu varsa oraya girin vs. Son olarak ben katıldığım bir sertifika programı sayesinde işe girdim. Eğer birkaç aydır iş bulamıyorsanız bu da bir opsiyon olabilir. İlle uluslararası tanınan pahalı bir sertifika olması şart değil, ilgi duyduğunuz bir alandaki sertifika programlarını araştırın belirli kursların.

kariyer yerine linkedin de aramaya devam edebilirsin.

fake.

porno izlemeyen var mı? İnternetle mail ile içli dışlı olan biri porno da izliyordur. ya tutarsa hesabı yapıyorlar işte.

fake + 1

böyle durumlarda içinizin rahat etmesi için mail içeriğini Google'da aratın benzer sonuçlar çıkacaktır. ya tutarsa diye gönderiyorlar.

gerçek olma ihtimali olsaydı maile ek olarak ellerinde olan görüntüden ufak bir parça paylaşırlardı, o yüzden içiniz rahat olsun.

büyük fake








'tir insallah:)

benim burda esas kafamı karıştıran mailin bana kendi kendimden gelmiş gibi görünüyor olması. yani karşıda bir muhatap yok. maili gönderen benim gibi görünüyor. bunu nasıl yapabiliyor?

@aziz dostum jack
mail içeriğini değil de başlığı arattım çıkmadı. mailde görüntü varmış gibi bi satır vardı ama ek var mı diye gelen kutusuna taşıdım bi görüntü falan yoktu ekte. avast kurdum telefona tarattım bişey bulamadı. işin kötüsü bahsettiği adres telefonda kurulu olan bi adres ama herkesle paylaştığım ya da bir yerlerde kullandığım mail adresim değil. nerdeyse hiç bir yerde kullanmadım o adresi.

fake çok kişiye geliyor.

valla sana kendi kendine mail atmış olarak göstermek oldukça kolay bir durum. onu çok kafaya takma yani. şirket mailinde SPK, DKIM vs. kurulu değilse onları hallet.
kontrol için: mxtoolbox.com

Gerçek olabilme ihtimali mevcut.

Ama diğer yandan basit olana doğru ilerlememiz gerekiyor. => fake olasılıkla.

E mail ile kendi kendine atmışsın gibi olması kafalarda soru işareti yaratmış olabilir.

50 saat ne zaman doluyor?

Ayrıca sen porno izlerken senin görüntünü alsa ne olur ki? Suratın var sadece? Sesleri eklese, yani montaj denir.

@conta

50 saat işte 48 saat sonra falan doluyor. izlerken masturbasyon yaptığın görüntüler var diyor da açıkçası gerçek de olsa montaj denip geçilebilir bişey çıkacaktır muhtemelen ortaya diye düşünüyorum ben de.

Keşke senin görüntülerin de bende mevcut, birazdan Cd-rom'unu açıp kapatacağım diye cevap yazsaydın :))

@conta ahahahaha cevap veremiyorum ki mail benden helmiş görünüyo

eski spamlerimi tarayıp bana gelen maili de buldum. Tahminen aynısıdır. Yani bayağı Fake. Bana bunun gelen ingilizce versiyonları da var.

Merhaba!

Fark etmiş olabileceğiniz gibi, size hesabınızdan bir e-posta gönderdim.
Bu, hesabınıza tam erişime sahip olduğum anlamına gelir.

Seni birkaç aydır izliyorum.
Gerçek şu ki, ziyaret ettiğiniz yetişkin bir site aracılığıyla kötü amaçlı yazılım bulaştı.

Buna aşina değilseniz açıklayacağım.
Trojan Virüsü bana bir bilgisayar veya başka bir cihaz üzerinde tam erişim ve kontrol sağlıyor.
Bu, ekranınızdaki her şeyi görebildiğim, kamerayı ve mikrofonu açabileceğim, ama bunu bilmiyorsun.

Ayrıca tüm kişilerinize ve tüm yazışmalarınıza erişebiliyorum.

Virüsten koruma yazılımınız neden kötü amaçlı yazılım algılamadı?
Yanıt: Kötü amaçlı yazılımım sürücüyü kullanıyor, antivirüsünüzün sessiz olması için imzalarını her 4 saatte bir güncelliyoruz.

Ekranın sol yarısında nasıl mastürbasyon yaptığınızı gösteren bir video yaptım ve sağ yarısında izlediğiniz videoyu görüyorsunuz.
Farenin tek bir tıklamasıyla, bu videoyu sosyal ağlardaki tüm e-postalarınıza ve kişilerinize gönderebilirim. Ayrıca kullandığınız tüm e-posta yazışmalarınıza ve mesajlaşmalarınıza erişim gönderebilirim.

Bunu önlemek istiyorsanız, 950€ tutarını bitcoin adresime aktarın (bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız Google'a yazın: "Bitcoin Satın Alın").

Bitcoin adresim (BTC Cüzdanı): 1GURjqmtYNWe9WRekyu6RizEJq6wd5Q8Vg

Ödemeyi aldıktan sonra videoyu sileceğim ve beni bir daha asla duymayacaksınız.
Sana ödeme yapman için 48 saat veriyorum.
Bu mektubu okumakla ilgili bildirim haberim var. Zamanlayıcı, bu harfi açar açmaz başlar.

Bir yere şikayette bulunmak mantıklı değil çünkü bu e-posta bitcoin adresim gibi izlenemiyor.
Hiç hata yapmıyorum.

Bu mesajı başka biriyle paylaştığınızı fark edersem, video hemen dağıtılır.

Saygılarımla!

@cursor
birebir aynısı değil ama çok büyük oranda benziyor ekranın yarısı sen yarısı porno detayı da dahil. sadece bendw bilgisayar mouse falan demiyo demek ki baya bildiğin fake. teşekkür ederim.

@cursor'un yazdığı mail üç dört ay önce sürekli geliyordu,phishing maili dikkate almayın.

bir kişi bile 950 çok ben ucuza hallederim demediği için hayal kırıklığına uğradım. mesaj atarsan enpara hesabımı gönderiyim bu işi 100 usd'ye çözeriz. kesin garantili.

ginsengi olan birinden duyduğum ve gördüğüm kadarıyla, baya zahmetsiz bir ağaç. tek istediği bol su ve ışıkmış. sürekli balkonda tutuyorlarmış, bol güneş ve yağmur iyi geliyormuş.
yine de daha iyi bilen birileri varsa yazarlar.

twitterdan tohummedeniyetine ulaşın

Ya bir şey soracağım, onlar dilimlenmiş haşlanmış yumurta mı, muz mu?

@conta :)) altında mantar çıkmış demişler...

Bitki bile olsa canlı bakmak çok emek isteyen bir konu. en iyisi çalışanların ailesinden evinde bu tür bitkiler ile ilgilenen birisi var ise gönderin, ağaçta kurtulsun, siz de.

@cursor, ahahaha doğru valla

Ya ama muz dilimi gibi durmuyor mu? Belki dedim mineral olsun diye koymuşlardır iyileştirmeye çalışırken

Bende de ayni türden var, yaklaşiķ 1 metre boyunda. 6 aydir kendisiyleyim ve aldigim ilk andan itibaren hassas bir bitki diye oyle cok korkutmuslardi ki bi cok bilgi edinmeye calismistim ilk haftalarda.

Öncelik olarak mutlaka güneşi direkt almayan ama aydinlik bir yer olacak.
Belirlendigi yer asla degismicek (yoksa 1 ay icinde kel kalacak sekilde tekrar yaprak dokup yeni yere adapte olmaya calisiyor. Bunu yasadim)
3 ayda bi gubrelenicek
Sulanirken(haftada 1 kez 6 bardak su dokuyorum ben) tabandan su alacak sekilde sulanip bikac saat sonra tabanindaki fazla su dokulecek. Ust toprak ve yaprak kismina fisfis yapilabilir haftada 2 3 kez ama agac kokune asla su gelmicek.
Mantar olusmaya basladigina gore tahminim yeteri kadar isik alamiyor veya fazla ve yanlis sulama yapiliyor. Toprak da bu sebeplerle bozulduysa, yeni toprakla ve dogru yontemlerle bakilarak cok daha hizli toparlanabilir.
Bunun disinda bonsai satan yerlerden (ben ikeadan almistim) ekstra bilgi/yardim da alabilirsiniz.

Tam olarak soruyu anlamadım ama endüstriyel diskkere depolama yapıyorlar. Sas tipindeydi galiba en çok kullanılanı.
Asil merak ettiğiniz konu nedir? O limitleme de tahminimce Raid dir. 2 hdd nin bir tanesi diğerinin kopyası gibi bir şey (farklı tipleri var)

baya yüksek miktarda veri var nasıl sığıyor

bayağı yüksek miktarda hdd kullanılarak. Kaldı ki bir de yedeklemeler vs. nedeni ile oldukça fazla veri oluşuyor.

:)
Örnek foto. Oradakilerin hepsi tek bir disk ve o Bir sıra görünen unitelerden de bolca oluyor.


www.google.com

Datanin ebatı ile ilgili bir teknoloji yok diye düşün. Bu isim teknolojisi güvenliğinde hızında dağıtımında vs. Yoksa 3 GB ihtiyaç için minimum yine 3 GB lik diske ihtiyaç var

Goodman +1 ama o kısma girmek istemedim :)
Sonuçta disklere kaydediliyor yani

Arşiv amaçlı soruyorsan: en.wikipedia.org

kulak arkana niyetlenmişlerdir :)
şaka biyana 2017 sonrası iş değiştirmelerde brüt maaşı eksik gösterdiniz diyip vergi cezası kesmeye başladılar.

ben gitmedim henüz, beni de çağırdılar. sonuna kadar gitmemeyi planlıyorum. nasılsa iptal olur ya da af gelir.

Ben 2014 yılından itibaren aynı firmada çalışıyorum.

Korktum işin açıkçası. Bir iki kere bets10 falan oynadım ama sonra yasa çıkınca oraya da bulaşmadım. Dedim acaba ondan mı arıyorlar. Ki kaldı ki oradan da aldığım para maksimum 200 - 300 TL. :)))

paparadan yatırılmıştı

görüş için geldiler ise gitmenin sizin için bir problemi olmaz, hatta ileride oluşabilecek problemleri de engelleyebilir. Belki kurumunuz ile ilgili de bir durum olabilir.
@hosein iş değiştirmede ortaya çıkan basamak farkı için cezalar vs gelmeye başladı evet. Hatta yazdan beri geliyor parça parça ama bu durumdan pek bir kurtuluş olmuyor. Eğer siz görüşe gitmezseniz ve belge vermezseniz, vergi takdir kurulu doğrudan hakkınızda karar alıyor ki bu sefer ceza ve ödeme miktarı daha da artabiliyor. Ondan sonra ceza ve ödeme tebliği geliyor, vaktinde ödenmezse de direk e-hacizi koyuyorlar. KYK ödemeleri gibi davranmıyorlar ve gözünün yaşına bakmıyorlar.
Etraftan çok kişiye geldi, gidip görüşenler, ilgili dönemlerde eğitim harcaması gibi indirebileceği harcaması bulunanlar veya işi takip edenler, uzlaşma ve taksitlendirme ile bir şekilde hallettiler. Kulak arkası yapan bir iki arkadaşın da e-haciz ile uğraştığını duydum.
olayı takip edin, uzlaşma, taksit, indirim vs. haklarınızı kaybetmeyin.

mükellef veya yakın zamanda ev, araba alıp satmadıysanız bilgi isteme amacıyladır. İstenilen bilgiyi verirseniz ceza kesilmez

Vergi denetim kurulu ücret basamak vs. Konularla ilgilenmez. Bu işler vergi dairesinin işleri

Yakın zamanda ev aldık. Ancak ev annemin üzerine ama ikamet eden ve krediye kefil olan benim. Bu durumda da bana böyle bir istek gelmesi normal mi. ?

Bundan dolayı çağrılacağınızı sanmıyorum. Çalıştığınız yer ile alakalı olabilir .

Passport geçerli. En fazla formaliteden birkaç soru sorarlar ama sorun olmaz.

birçok ülke 3 aydan az süresi kalmış pasaportla girişe izin vermez.

Bunun icin disisleri bakanligi > konsolosluk islemleri kismina bakabilirsiniz.

Bitisine bir ay kalmis pasaportla giremezsiniz, bu kesin.

tamamen bilmediğimden soruyorum, eğer geçerlilik süresi içerisinde kullanamayacaksam bu geçerlilik süreleri neden var?

bence de sorunsuz geçebilmen lazım sonuçta vize alman gerekmiyor.

bi arkadaşımla beraber israile gittik - gri pasaportunun süresinin bitimine 1 ay vardı.

Gecerlilik suresi en az 3 ay olmali.

Sebebi vizesi girebiliyor olman orada sinirsiz kalabilecegin anlamina gelmiyor vizesiz girip 90 gun gezebilirsin sonra donmen lazim diyor. Yani 3 ay esprisi oradan geliyor

bazi ulkeler 30 gun izin verse bile 6 ay gecerli pasaport istiyor yanioldu ya gidemedin vs vs isi siki tutuyorlar

Bitime 1 ay kalmis pasaportla hiçbir ulke seni almaz +1

Gri pasaport ozel hizmet pasaportudur onun durumu farkli dedigim normal bordo ve yesil pasaportlar için gecerli

Sıkıntı çıkma ihtimali yüksek, makedonya 90 güne kadar kalmanıza izin verdiği için en az o kadar sürelik veya daha fazla süreli pasaportunuzun olmasını isteyebilir.
Bununla birlikte vizesiz giriş olduğu için her durumda girebileceksiniz diye bir durum yok. Sınır Polisi/Sorumlusu sizi pasaport süresi veya başka bir neden ile vize almış olsanız veya ihtiyaç duymasanız bile reddedebilir.

www.hepsiburada.com

İlgin için sağol. Neden bu modem? Diğerini kötü yapan şey nedir?

ikisini de kullandım bu bin kat daha iyi

size fiber modem mi lazım router mı lazım? Bu ikisi de fiber modem değil, fiber modemden alacağı bağlantıyı dağıtacak routerler.

11-21 Mart olan seyahat zaten 10 gün yapıyor, kaldı geriye 5 gün. 27 Mart-2 Nisan ise 5 günü geçiyor. Seyahatlerden birisini kısaltıp Schengen bölgesinde kalacağınız toplam süreyi en fazla 15 gün olacak şekilde planlamalısınız.

günü doldurursanız sorun yaşamanız mümkün. bence riske atmayın, lyonu 1- 2 gün kısaltın

duration of stay tek giriste kalabileceği süre değil mi? multi olduğuna göre cıkıs ve tekrar giris yaptığınızda sıfırlanıyor diye biliyorum.

Duration of Stay Schengen bölgesinde kalacağınız toplam süre, her girişi çıkışta sıfırlanmıyor. Eğer yanılmıyorsam, vize 6 aydan uzunsa o zaman 180 günde bir sıfırlanıyor sadece.

"On the other case, if you have a double-entry visa, with a visa valid from January 1 to March 1, and a duration of stay of 10 days, then you can enter the Schengen Area twice within this period. You are still not allowed to remain more than 10 days during both trips. If during the first trip you stay 7 days, then in the second trip you can stay for three days at most. If you make just one trip and spend 10 days in any of the member states, then you have no right to enter the country despite of the fact that you visa is still valid."

www.schengenvisainfo.com

Bu arada 11-21 Mart arasi 10 degil 11 gun yapiyor, bilginiz olsun.

Yukarıdaki bilgiler doğru ikisini giriş çıkış günleri dahil 15 gün yapamıyorsanız, yeniden vize almanız gerekecek.

beni su an yiktiniz.

abi 'karakoly' ve 'adili büro' yazmış adam ya

sahte olabilir.

karakolu ara sor varsa bi durum düşer kayıtlara yoksa hırsızlık için zemin hazırlama olabilir.

numarayı da arama sakın.

hem karakolda adli büro olur mu bilmem, emniyet müdürlüğü mü orası aldi büro olsun?

yurt dışına cenazeye gidip iki gündür haber alınamayan arkadaş ölü bulunup telefonda en son sizinle olan iletişimi görüldü ise, ifadeye çağırıyor olabilirler

Boyle not olmaz. Sahte.

sahte bence de, yanlis hatirlamiyorsam boyle ptt kagidi gibi bir kagitlar oluyor kapiya biraktiklari. uzerinde bir sayisi bilmemnesi olan, fakat e devlet sizden sorumlu polis memurunu ogrenip bunu sorabilirsiniz, bence hemen kagidi atmayin, hirsizlik mi nedir ogrenirsiniz.

bir de uyanık ol, kendini polis olarak tanıtıp, sert mert yapıp eve girip gasp, soygun yapmaya çalışaibilirler. neler neler duyuyoruz görüyoruz aklında olsun yani.

arayın sorun derim. hatta avukat arkadaşınız varsa o arasın sorsun.

Aradım bahsedilen karakolu, "Evde bulamayınca kapıya not bırakıyoruz, yarın mesai saatleri içinde gelin" dediler. Geç saatlerde aradım, telefonu açan memurun neden çağırildigim bilgisine ulasma durumu yokmuş.

son yazdigin bilgiye istinaden:
sasirtmadi, ama uzuldum, mahzun oldum. Ne dandik, ne boktan ulkede yasiyoruz ya..
Eve gelen emniyet gorevlisi boyle mi not birakir? Saka gibi..

harbi nota bak:D gercekse saka, degilse gene saka gibi.

karakola gidince "ben bunu mahallenin çocukları şaka olsun diye yazdı sanmıştım memur bey eheheh ciddiymiş meğer" falan desen ne güzel olur başına bir şey gelmeyecekse. gerçekten ciddiyse acı bir durum, her gün girdiğin binanın adını doğru yazmaktan bari aciz olma be.

polisler böyle not bırakmıyor kapıya, küçük kağıtlar var hazırlanmış onları bırakıyorlar. Siz gitmeden önce tekrar arayın karakolu

hahahah süper ya ben olsam giderken sözlük falan götürürdüm

Aradığımda soyledim zaten, notun üzerinde yazılanları da okudum (polis memurunun ismini de söyledim), "doğrudur" dedi adam.

Nota bir kalp cizmedikleri kalmış, haklısınız ama ben daha çok neden çağrılmış olabilecegimi merak ettigim için açmıştım başlığı. Başına daha önce böyle bir şey gelmiş olan var mıdır, diye.

gerçek miymiş bu? ben de merak ettim ne diye çağırmışlar.

Böyle not mu olur diyenlere istinaden, aynen bunun gibi notlar bırakıyorlar. Bana da gelmişti çok benzeri, bir kere de posta kutusuna böyle bir not atmışlardı.

Seninle ilgili bir şey değildir büyük ihtimalle, yoksa gelip alırlardı. :) Birisi seni tanık yazmıştır ve mahkeme de bulunman için tebliğ yapıp kağıt verirler ya da etrafta bir olay, hırsızlık, kavga olmuştur. Onun için ifadeye çağırırlar.

Sen git de sonra uğraşma.

Bu arada, bu raddeden sonra, öyle çok düzgün hazırlanmış bir polis notunu kapımda görürsem, kesin dolandırıcılık derim. Dolandırıcılar inandırıcılık için çoğunlukla çok daha iyi hazırlık yapıyorlar.

peki bu kağıdı arkadaş almamış olsa ne olacaktı? ne bileyim eline ulaştığına dair bir belge olması gerekmez mi? en azından ptt ile göndersinler? ben ciddiye almazdım.

Böyle not değil de beni karakoldan yelefonla aramışlardı. Askerlikten sonra bakaya nedeniyle ödediğim ceza askerlik şubesine yansımamış diye dava açmışlardı. Yani bi gözden geçirin notu yanlış daireye bırakmadılarsa. Bir de benim numaramı bulamayıp amcamı falan aramışlardı saçma sapan

Her türlü sebep olabilir. Ve evet böyle not bırakıyorlar çünkü sizin mahallenizden sorumlu bir sivil memur oluyor. adamın önüne yığıyorlar dosyaları, garibim kapı kapı dolaşıp ifade için davet ediyor.

ne olabilir konusunda fikrim yok. kavga olmuştur, biri sizi şahit göstermiştir vs her şey olabilir.

Eksisozlukteki bir entry m için şikayet gelmiş. İfade verdim.

Sonrasi icin bir gelisme oldu mu merak ettim ? Entry icerigi neyde, gercekten hakaret var mi sence ? Yazarsan biz de ayni hataya dusmeyelim.

Polisi arayıp ihbar edin net sahte

edit: yorumlara bakmamıştım oha

haci abi doktorayı yurtdışında yap, o zaman sana kimse karışamazlılığının yüzdesi yükselir.

@dedim oyle bir sansim yok ne yazik ki :~(

yurtdışında master olduğundan doktora ya girersin ama kadro vs zor bence.
doktorayı bitirsen benim bildiğim kadarı ile anadolu'da random bir yere gidersin ama gittiğin yer liseden hallice bir yüksek okulda olabilir.

1- Doktora boyunca maaş alacak mıyım?
Doktora farklı, araştırma / öğretim görevliliği farklı. Maaş almak için araştırma / öğretim görevlisi veya para ödenen bir projede çalışan burslu öğrenci olman gerekir, belki bunlara bir kaç seçenek daha eklenebilir ama sonuç olarak doktora yaparken maaş almak diye bir durum yoktur. Maaş almak için diğer sayılan durumların kovalanması gerekir. (Bunların bir kısmı için de yanlış hatırlamıyorsam yaş sınırı bulunmaktadır.)

2- uni'den hic bir hocamla her hangi bir iliskim kalmadi, bu onemli midir? evet ise neden?
Yani hem evet hem hayır. Bu durum biraz da başvuracağın yerin durumuna göre değişiyor. Bazı üniversitelerde çok önemli, bazı üniversiteler de ise biraz... Maaş yani yukarıdaki seçeneklerden birisini istersen hocanın önemi daha da artıyor tabiki.

3- doktora bitti diyelim yar.doc. olarak ataniyor muyum bir yere sonra? atanamassam ne oluyor, kayiyor mu hayatim?
Doğrudan atanmak diye bir durum yok, kadro arayacaksınız artık nerede çıkarsa veya umarım çıkarsa. İzmir - İstanbul - Ankara dışında olan ve ingilizce eğitim veren vakıf üniversitesi bulabilirseniz belki şansınız artabilir ama devlette kadro bulmak oldukça zor. Yukarıda da dedikleri gibi, kadro daha kolay olsun diyorsanız, doktoranızı yurtdışında yapmayı deneyin.

4- mulakat vs asamasinda torpilim cartim curtum yok yine de kabul alir miyim doktoraya yoksa o isler de yas mi biraz?
Doktoraya kabul ile maaşlı iş farklı şeyler, bundan bahsetmiştik. Durumlar okuluna göre değişir ama doktoraya kabul almak için daha az zorluk çekersiniz. Maaşlı bir durum için ise, burası Türkiye, pek çok üniversitede bahsedilen pozisyonların çoğu ne yazık ki kişiye göre açılıyor, bu nedenle tanıdık önemli olabiliyor.

5-yds, kpss vs. girmedim hic bir seye, girmem gerekir mi avantaj saglar mi?
KPSS'nin bir durumu yok, ama doktorayı ingilizce yapacaksan büyük ihtimalle YDS veya benzeri gerekecektir. Bununla birlikte iyi bir dil puanın olursa, yabancı dilde eğitim veren üniversitelerde, maaşlı pozisyonlar için bir şansın olabilir.

Bildiğim kadarı ile durumlar bu, daha güncel bilgiye sahip birileri var ise, onlar da ekleme-çıkarma yapacaklardır.

1- a)Bir üniversiteden doktora için kabul almanız size sadece doktora öğrenciliği hakkı tanır. Maaş almazsınız. Şans ile alakası yok.

b) Eğer doktorada size danışmanlık yapacak hocanın bir projesi varsa ve sizi projeye bursiyer olarak alırsa burs alma imkanınız olabilir.

c) Doktora yaparken aynı zamanda maaş almanız için araştırma görevlisi veya öğretim görevlisi olmanız gerekmektedir.

c-1) Araştırma görevlisi olmak için üniversitenin kadro açması ve sizin başvuran kişiler arasında 1. gelerek atanmaya hak kazanmanız lazım .
c-2)Öğretim görevlisi olmak için bkz. c-1)

2-Doktora yapmak istediğin üniversitede tanıdığının olmaması bence pek sorun değil. Başvuru öncesi gider önce anabilim dalı başkanı ile konuşur derdini anlatırsın. Geçmişinden bahsedip doktora yapmak istediğini belirtirsin. Tanışmış olursunuz.

3-Doktora bitince bir sonraki seviyeye otomatik olarak geçilmiyor. Şimdi bu konuya biraz değineyim.

Diyelim ki araştırma görevlisi oldunuz. Bu arada araştırma görevlisi olmak için yüksek lisans veya doktora yapıyor olmak şartı aranır. Yani lisansüstü eğitime başladınız ve daha sonra araştırma görevlisi olmaya hak kazandınız ve göreve başladınız. Sizin atamanızı 50d maddesi gereğince yaparlar. Bu ne demek? Araştırma görevliliği süreniz doktora sürenizle ilişkili demek. Doktora biterse araştırma görevliliği de biter(Maaş alamazsınız artık). Doktora süresi en fazla 6 yıldır. Siz 6 yıl dolmasına rağmen doktorayı bitiremediniz diyelim. Bu adam doktorayı bitiremedi biz buna maaş vermeye devam edelim bitirince keseriz DEMEZLER. 6 yıl dolduğu anda görev süreniz dolmuş olur ve maaşınız kesilir.

Diğer bir senaryo olarak öğretim görevlisi olduğunuzu düşünelim. Öğretim görevlisinin araştırma görevlisinden farkı ders verme yetkisine sahip olmasıdır(Zaten bu amaçla istihdam edilirler). Öğretim görevlilerinin yüksek lisans veya doktora yapmak gibi mecburiyetleri yoktur. Sadece ders verirler veya laboratuvarda görev alırlar. Siz eğer öğretim görevlisi olmaya hak kazanırsanız aynı zamanda doktora da yapabilirsiniz. Fakat ders yükünüz ne olur onu şu aşamada bilemediğimizden doktoraya ne kadar enerjiniz kalabilir onu da bilemeyiz. Öğretim görevlisi olarak doktora yapıyor olmanız amirinizi ilgilendirmez. Yani size bu adam doktora yapıyor ona fazla ders vermeyelim gibi bir düşüce içine girmez(Ortamına göre değişebilir bu). Neyse siz öğr. gör olarak doktora yaptınız ve doktoradan mezun oldunuz. Sadece isminizin başına Dr. sıfatı gelir o kadar. yine eski adı ile yar doç yeni adı ile dr. öğretim üyesi olmazsınız. dr. öğr. üyesi olmak için tekrardan açılan ilanları takip etmeniz ve ilana başvuran kişiler arasından birinci gelerek atanmaya hak kazanmanız gerekir.

4-Ben torpilsiz geldim şimdiki konumuma. Torpil yok demiyorum, var ama yerine göre(insanına göre) değişiyor bu durum.

5-Yabancı dil sınavları ve ales akademik kadrolar için gereklidir. Girmeniz gerekir. Fakat kpss devlet memurluğu için gereklidir, akademik ilanlarda geçerli değildir.

tam tersi bitcoin takip edilemeyen bir para. yani o cüzdandaki bütün transactionları görebilirsin ama bu takip edebildiğin manasına gelmez. mesela adam o cüzdandaki parayı başka bir cüzdana attı ya da bir borsaya attığı anda artık işler karışıyor.

bitcoin in olayı takip edilememesi, ya da normal yollardan takibinin çok zor olması.

@orpheus @cursor

cüzdan olaylarına biraz baktım da.. asıl merak ettiğim şu: polise gidiyorsun o cüzdan koduyla, polise verince polis blockchain, xapo vs gibi sitelere mail atıp geri dönüşüm alamıyor mu? kardeşim şu cüzdanı isteyen adam şantajcı bana bunun bilgilerini verin dediğinde?

bu siteler mi vermiyor bilgileri yoksa o cüzdan kodundan polis nereye dahi başvuracağını mı bilemiyor?

benzer olayları çok duyuyorum. geçen sene Florida belediyesi 500 bin dolara yakın para ödedi dosyaların kilidini açmak için. virüs gibi bir dosya bulaşması ile başlıyor. yani bi güvenlik sorunu.

bitcoin aslında yarı-gizli bir sisteme sahip. transaction geçmişini takip edip tüm ağı görebilirsin. para hangi adrese gitmiş vs. eğer ucunda trading sitesi gibi fiat (kağıt para) ile işlem gören bir siteye varmışsa ve bu site dava açtığınızda mahkeme kararının yaptırım uygulayabileceği bir ülkede ise bilgileri alabilirsiniz. hesabın kime ait olduğu öğrenilebilir.

ama dediğim gibi bu bitcoin için geçerli. tamamen gizli zcash gibi coinler de var ki takibi olmuyor bildiğim kadarıyla.

www.govtech.com

@makbur cüzdan için siteye gerek yok hatta internete bile gerek yok offline cüzdan yaratılabilir. Nakite çevirmenin de türlü türlü yolu var. Polisin yapabileceği hiçbirşey yok

bitcoin hesabı açmak için blockchain.com btcturk binance gibi aracı sitelere ihtiyacın yok. Bir yazılımcı olarak okuyarak kendi cüzdan oluşturucu programımı yazmıştım. Açılan bitcoin cüzdanının kime ait oluğu herhangi bir yere kayıt olmuyor (aracı site ve borsalarla açıldıysa onların sistemine kaydoluyor). Hatta bir cüzdanın (karışık harfler numaralar bütünü) açılmış olduğu ve başkasına verilmemesinin de bir kontrolü yok. Aynı cüzdan iki kişiye birden açılırsa ne olacak sorusu akıllara geliyor. Bu olasılık onyüzmilyonda birmiş asla olamazmış falan. ben de denemek için saniyede ortalama bir cüzdan açıp içini kontrol eden program yazdım, aşağı yukarı bir gün boyunca çalıştı, hiç birinin içinde bir satoşi bile bulunamadı. Ama çok daha hızlı bilgisayarlar olsa teknik olarak saniyede bir değilde saniyede bin tane veya milyon tane cüzdanı kontrol etse bunun karşısında hangi sistem durabilir. Asıl soruya gelelim. Adamların izini nasıl bulacaksın bu anlattığım şekilde açılmış cüzdanlar kullandılarsa?

@sttc @tuyra @kahir ekseriyet

siz diyorsunuz ki gizlilik için şu şu coin'e çevirmesi lazım; bunun için binance gibi bir borsaya sokması gerekmiyor mu cüzdanındaki bitcoin'i?

binance vs telefon onayıyla çalışıyor banka gibi, yani velev ki şantajı yapan kişi cüzdanını kendi bilgisayarında vs yarattı, sonra o bitcoin'i borsaya yolladığında bitcoin takip edildiğinde şu borsaya şu hesaba gitti diye gözükmüyor mu?

yani demek istediğim şu, şantaja uğrayan kişi polise başvurunca, polis adamın şantajcıya yolladığı bitcoin'i takip edip (misal btcturk'ten yolladı diyelim) izini sürerek hiç mi bir iz yakalayamıyor?

(cahilliğim için kusura bakmayın lütfen muhtemelen epey saçma akılsız sorular soruyorum ama bu olay kafama çok takıldı)

takip edilebilmesi cüzdan sahibinin kim olduğunu bulmakla alakasız. borsa da nakite çevirmenin tek yolu değil. bugün tırt türk webmaster forumları, facebook coin gruplarında bile yüzlerce insan var hiçbir şey sormadan coini nakite çeviren. internet kafeleri, kuyumcuları falan saymıyorum. onlarca exchange, mixer servisi var iki tanesine soksa zaten bitti gitti istediğin kadar takip et.
cüzdan araba plakası değil istediğin kadar aç kimse kardeş sen kimsin hayırdır demez.

o halde son bir soru:)

arkadaşın şantajcıya yolladığı bitcoin'i biz takip edemez miyiz? yoksa aldığımız sadece bitcoin'in geçmiş işlemlerini mi görebiliriz?

Cüzdandan cüzdana transferleri takip edebilirsin ama ne işe yarayacak ? Coini aldım sonra gittim yüzyüze bozdurdum ve bozdurduğum kişiye transfer ettim. Bakacaksınız bu durumda nasıl bulacaksınız ? Zaten her işlem için yeni bir cüzdan önerilir ki çoğu insan da böyle kullanır. Mixerlara hiç girmiyorum bile, coini binlerce parça halinde farklı yüzbinlerce cüzdanda dolaşıma sokan sistemler bunlar.

beylikduzugunlukkiralikev.com.tr/gunluk-kiralik-ev-genelge/

şöyle bişey buldum
genelge hakkında bilgi

evde hayvan gibi seks yaparlarsa komşular çıldırabilir.

@OrangeYellow çıldırmaları önemli değil yasal olarak bir güç uygulayabilirler mi onu soruyorum aslında.

vergi kaçırıyor ya da günlük *fuhuş için ev kiraliyor derler. günlük kiralıklara savaş açıldı galiba eskisi kadar ilan görmüyorum.

Normalde kimlik kaydi alip gelir vergisi vermeniz gerekiyor. Bu kalemler uzerindne yuruyebilirler.

Evinizi söylenen şekilde kullanmak normalde ticari işleme giriyor. Bu nedenle aslında ticari işletme için gereken bütün izinleri almanız ve bunun için de bütün kat maliklerinden izin almanız gerekiyor.

Bir çıkar yol olarak, nispeten uzun süreli kiralamalara izin verip, 1 ay mesela. Her kiraya çıkan ile de belirli süreli kira sözleşmesi vs. yaparsanız belki biraz korunabilirsiniz. Ki günlük vs. kiralayanlar da bu şekilde kendilerini güvenceye almaya çalışıyorlardı.

Bu sefer de hem uğraşınız çok artar (farklı dillerde belgeler, taahhütnameler vs.), hem de bir şikayet durumunda sizi koruyacağının da bir garantisi olmaz.

Sonuç olarak evet şikayet edebilirler ve evet kafaya koyarlarsa hukuki yaptırım uygulatma yoluna da gidebilirler. Burada asıl soru sizin nasıl korunabileceğiniz ki, o da pek kolay görünmüyor. İsterlerse sizi bayağı yıpratabilirler.

Uyku merkezleri bence

rem demek ruya gordugun uyku demek.

yatmadan evvel meditasyon dene

www.youtube.com

Uyku laboratuvarı olan bir hastaneye gideceksin. Ama tabi direk böyle ararsan bulamazsın, hastanede bir göğüs hastalıkları uzmanına gideceksin onlar da seni oraya sevk edecekler.

Örnek: www.ataturksanatoryumu.gov.tr

ilk olarak akıllı bir bileklik alıp kaç saat derin uykuda kaç saat hafif uykuda geçirdiğinizi öğrenip bu bilgi ile doktora gidebilirsiniz.

mi band 4 akıllı bileklik işinizi görecektir.

doktor olarak göğüs hastalıkları bakıyor bu işe. Onlar gerekli görürse uyku testine alıyorlar.

Bütün üniversiteler yapmıyor mu?
Adı "Bilim sınavı" olan.

parasıyla değil mi kısmına gülüyorum sadece :)

bu arada bilim sınavına girmeden önce de bazı mezuniyet şartları olabilir. Onları kontrol ettiniz mi?

belli olmaz politikalarına bağlı. çok başvuran yoktur, sözlü mülakat varsa orda dersiniz girmek istiyorum diye tabi samimi iseniz kabul edebilirler.


@wolfg yapmıyor.

Inditex'te kara listeye niye girmiş onu anlamadım ben. İş teklifini kabul etmedi diye olmasa gerek?
Inditex'te çalışmadıysa oranın kara listesine girmesi de saçma. Olayı netleştirmen lazım.

Zara tr'nin üst düzey yöneticileri çok tuhaf insanlar, 3 tanesini bire bir tanıyorum; kalanları da aldıkları kararlardan tanımış kadar oluyorum bir süredir. Birisine takma durumu şaşırtıcı olmaz onlar için, o yüzden ihtimal vermiyor değilim bu kara liste olayının "basit sebeplerle" gerçekleşmesine ama ateş olmayan yerden duman da çıkmaz; arkadaşının ne yaptığı da önemli.

Listeden çıkma konusunda yardımcı olamam ama, baştan söyleyeyim.

@bruce sadece teklifi kabul etmedi baska bir olay yok :)

teklifi kabul etmedi diye kara listeye alacaklarını sanmıyorum, kabul ettim diyip sonradan saçma bir bahane ile reddettiyse belki ama şu haliyle pek mantıklı gelmedi. nereden anlamış kara listede olduğunu?

Kara listede olduğunu içerden birisi söylemedikçe bilemez ama zaten iş teklifini reddediş de sistemde görünür.
Yani kara liste uygulaması genel o kişinin başvurularının hiç görülmemesini sağlar, spam gibi düşün.
diğer türlü de görseler dahi bu bizi daha önce reddetmiş diyerek öncelik sıralamasında geriye düşüyor olabilir.

işsizliğin bu kadar düşük olduğu ve eleman bulunamayan bir ortamda sadece iş teklifini reddettiği için insanın kara listeye alınacağını düşünmüyorum.

sonuçta adama ihtiyaçları var. ortalıkta işe muhtaç olan insan sayısı az. niye kara listeye alsınlar? birinin ayağına bastıysa ve not düştülerse zaten geçmiş olsun.

@ozdek aynı dünyada mı yaşıyoruz? yoksa anlamadığım bir mizah mı var?
"işsizliğin bu kadar düşük olduğu" "ortalıkta işe muhtaç olan insan sayısı az."

@cursor sen harbi yazar mısın?

(bkz: ironiyi anlamayan nesle aşina değilim) oku bence.

işyeri için izin veriyor olmanız gerekiyor ondan dolayı imza istediler. binadaki herkesin izni olmadan olmuyor.

Sebebi şu:

Alt kısmınız servisse içeride mutlaka tamir atölyesi vardır. Ve oldukça ses gelir.

Klima ve buzdolabının içine yanıcı bir gaz basıyorlar. Bunun yangın ve patlama riski her zaman var.

Arızalı elektronik ürün geleceği için her zaman elektrik kaynaklı yangın riski mevcut

Devamlı ürün giriş çıkışı olacağından dolayı araçların gürültüsü patırtısı çok olacaktır.


Bu gibi durumları yaşayacağınızdan dolayı ev sahibi kendini güvene almak için size o kagıtı imzalıyor. Sonra mahkemeye verip cayma hakkınız olmasın diye.

Ayrıca bu durumları yaşadığınız zaman belediyeye polise şikayete gittiğinizde servis bu makamlara imzaladıgınız kagıtı gösterip sıyrılacak. Çünkü bu adam bu evi alırken burda bir servis oldugunu biliyordu ve bunu bilerek aldı diyecek. Sizin de eliniz baglı olacak.. Bu arada Ev sahibiniz yaman bir çakalmış

diğer arkadaşlar güzel izah etmişler, onlara ek söyleyeceğim tek şey bu. neden şimdi?
evi satın aldınız mı? aldınız. bundan sonra ev sahibi ile ne gibi bir ilişkiniz olabilir? bu kısmı anlamadım. bunu satış esnasında ya da satmadan evvel istemiş olsa anlarım.

ayrıca alırken fark etmediniz mi kamyonları? keşke evi almadan bir kaç komşu dairenin kapısını çalıp selam verip soru sorsaydınız: apartman ile ilgili bir sorun var mı? ortak olarak benim yükleneceğim bir sorumluluk olacak mı? mantolama, asansör, boya, çatı gibi tüm kat maliklerinin planladığı ortak bir tamirat işlemi planlanıyor mu?

artik oldu bittiyse iyi tarafindan bakin. deprem olursa bina tam olarak gocmez, beyaz esyalar tasir binayi. sanki? salladim biraz.

işyeri izni ile alakası yok, o zaten önceden kat planına işlenmiştir, sadece ilk seferde gerekir. evi alana yeniden sorulmaz.

diğer arkadaşların dediği doğru. Risk, ses vs. için kendilerini güvence altına almak istiyorlar.

içine bastır ama bu sefer de evin tavanına sıçrama riski var.

matkap var mı?

parçalayıp içine düşürmek en fakir çözümü. süzgeç lazım oluyor sonrasında mantarı içmeyi sevmiyorsanız.

bir yerden vida tornavida ve kerpeten buluyorsun.

mantara vidayı geçirip kerpeten ile çekiyorsun.

vidam yok sadece anahtar, rotring500, bıçak var sivri ve delici

şişenin dibini ayakkabının içine sok. tabanını ise duvara vur. bunu önce yavaştan hızlıya doğru yap. kıza artistik de yapma

ısıt.

@sen ne anlatiyon la +1 her zaman işe yarar

halloldu teşekkür edeirm

yav 100 gram yoğurdu falan niye sayıyorsun kardeşim? onlar hava civa. 150 gram tavuk demiş... :))

sen o tavukları yarımşar kilo yap. ve yağlı tarafından ye. kalça falan mesela.

Böyle çok çabuk sıkılırsın bence, her gün pirinç yeme mesela bulgur ye, gainer tozlardan kullan, pekmez fıstık ezmesi tahin de ekle ara öğünlere ya da shake yap, zeytinyağı aynı şekilde salatanın üzerine gezdirsen bile iyidir. ağırsağlam'ın kilo almayla ilgili videolarına da bi göz atın.

@alperz yemek yemeyi çok sevmiyorum. 200 gr tavuk bile zor geliyor :( süte falan da o yüzden abandım. diker bitiririm diye.

yarımşar kilo tavuk çok değil mi ya? amacım şişmek değil brad pitt'in fight club'daki hali yeter akslşdkas

Sindirim sistemin bir günde bu kadar laktozu tolare edebiliyorsa süpersin kardeşim. Bir de mil dediğin ml olmasın?

Kaloriden çok proteine odaklanmanı öneririm. Ağırlığının 1.5 katı kadar protein alsan yeter.(70kg isen 70x1.5=105gr protein) Yoksa yağ oranın da artar. Gainer toz kullan miden yorulmasın.

youtube'a gainer karışım yaz, fıstık ezmeli yulaflı bir sürü shake tarifi çıkıyor. 1000 cal falan gömersin... yahu bir de günde 1 lt süt nedir abi ahaha. fındık fıstık olayının da farkındasın, yükte hafif kaloride ağır. ordan devam et işte. yer fıstığı candır. dev bi kase bitir kabuklusundan. mis gibi. yoğurtu sayacak kadar cal hesabına gerek yok.

süt ürünlerini kaloriyi arttırmak için koydum. shake hazırlarım onda sıkıntı yok da yeterli mi bu liste shake ekleyip sütü çıkarınca?

Yerinde olsam daha çok bakliyata yer verir.süt ürünlerini çıkartırdım.vücudu asidik bir ortama sokuyorsun.kas ağrıların iyileşmez ve recovery olamazsın maalesef. tavuk-pilav badiciliği yetersiz bir beslenmedir.ben böyle büyüdüm kas yaptım diyenleri önemseme. alternatif sevdiğin şeyleri ye. meyve ye. asıl zararlı olan süt ürünlerini eklemişken hiç meyve eklememiş olman şekerin fruktoz olanı da kötüdür sözünü duyup benimsemiş olmandan kaynaklı diye düşünüyorum. ama kesin tavsiyem açık görüşlü akıllı birinden uzaktan eğitim al.badici tayfadan alma. onların da tek bildiği tavuk pilav. ayrıca protein eklemiş onları sentezleyecek yeşillikleri eklememişsin. karaciğerine yazık.bunun sonucu bol sivilceler ve sulu yağlı bir form.

akşam yemeğine gel: 1 kilo tavuk göğsü(tereyağlı ızgara yaptım), yarım kırmızı lahana, üç havuç, 100 gram mayonez.

1- yandex
2- moskova'da şehir merkezinde bozdur yoksa kazıklanırsın.
3- yandex çeviri, offline başarılı
4- düşük, takılacağınız yerlere göre değişir. turistik yerlerde anlaşırsınız ama diğer yerlerde zor.
5- geceleri dikkatli olun, ulaşımda taksi tercih edin, kimseye para (özellikle dolar) göstermeyin.

Tamamdır ancak Moskova merkezde Ruble bozduracaksam, oraya gidesiye kadar (taksi, otobüs vs.) ne kadar lazım olur. Türkiye'den hiç ruble almadan gitmek çok tehlikeli geliyor. Gereksiz yere kazık yemek ise aptalca. Nedir bunun ortası sizce?

1 google maps. (bolgenin haritasını indirerek)
2 orada değiştirirsin dolari. Az bir miktar moskovada havalaaninda bozdururdin oncesinde. Ortasi bu.
3 google translate

2- bunun icin bazen makineler oluyor ondan yapabilirsiniz veya bankamatikten para cekince havalimani komisyonlarindan daha uyguna mal olabiliyor bilginiz olsun
4- bir kac rusca kelime ogrenmeye gayret etmekte fayda var genelde ingilizce pek bilinmiyor mesela gidip 10lu bilet alacaksaniz desyat-rusca on diyince metrodaki ablaya anlayabiliyor

havada karada anlarım. Amerikan, UK aksanları, Avustralya, Hintliler şuana kadar hiç biri ile sorun yaşamadım. Tabi bu durumlara hintlilerin, gallilerin vs. kendi ürettikleri kelimeler ve yerel dillerinden gelen deyişler hariç.

bu kaç yılda oturdu peki? 1 yıldır günde 2 saat listening yapıyorum. çok yol aldım diyebilirim. ancak bir türkün konuştuğu karmaşık bir konuyu bile anlayabilirken ana dili ingilizce olanların günlük konuşmasını bile anlayabiliyorum.

TR de okudum ve yaşadım ama; anadolu lisesine ortaokulda girdim, o zaman hem hazırlık okuduk, hem de fen matematik dersleri hep ingilizceydi, lisede de benzeri bir durum vardı, üstüne odtü. bunun ardından da hep yabancılar ile çalıştım, TR bir Türk şirketindeki ilk işime 30umdan sonra girdim. Kısacası zamanla ve süreklilik ile oturuyor hepsi.

Bununla birlikte şanslıydım derslerime hep native olanlar girdi, hem de farklı aksanlardan, bu da fazlaca etkiledi. 18 yaşındayken de şimdiki kadar belki daha iyi anlayabiliyordum.

havada karada benim için biraz fazla olur, telsiz konuşmalarında falan çuvalladığım oluyor ama çok çok spesifik bir konu veya acayip bir terminoloji söz konusu olmadığı takdirde %85-90 oranında anlarım. 5-6 yıldır "ne diyor anlamıyorum" durumunu hiç yaşamadım sanırım.

ingilizce konuşulan bir ülkede bulunmadım, bu seviyeye 15 yılda geldim. ilk 5-6 yılı saymayabiliriz çünkü daha dili yeni yeni öğreniyordum, pek bir halt bildiğim yoktu açıkçası.

buna rağmen ben ingilizcemi en fazla "fonksiyonel" sayıyorum, "çok iyi" değil. ama bugün çoğu insan b1 ingilizcesiyle çok iyi konuştuğunu iddia ediyor. özgüvensiz ya da mütevazı davranıp kendi bilgimi küçümsemek yerine o yüzden ben de artık sıka sıka gidiyorum, sorana "çok iyi, her türlü yardırırım" diyorum.

yazıyorum da anlayamıyorum grubundanım. tabi bu iş hayatımın çoğunun ingilizce yazışmaktan ibaret olmasından kaynaklanıyor. maalesef dizi vs. izleyecek hiç zamanım yok. aynı şekilde speaking de sürünüyor.

Günde iki saat İngilizce konuşan Türk dinliyorsanız yanlış yoldasınız. İngiliz dinleyin, Amerikalı dinleyin, İngilizce programları İngilizce altyazıyla izleyin ama altyazıyı sadece anlamakta zorlandığınızda takip etme alışkanlığı edinin.

Farklı ülkelerden olup da İngilizce konuşan ne kadar çok insanla iletişim kurarsanız o kadar kolaylaşıyor. Ben bir AB projesine katılıp bir hafta boyunca 7-8 ayrı ülkeden konukla aynı otelde kalınca "okuduğumu anlıyorum ama konuşarak iletişim kuramıyorum"dan çıkabildim çünkü konuşmak ve anlamak zorundaydım.

Sonrasında konuşmaya devam ettikçe ilerliyor. Şansıma, pek Türkçe bilmeyen ve sık görüştüğümüz bir arkadaşım var, bir de eşimin işi dolayısıyla sık sık yabancılarla vakit geçiriyoruz, çok başka başka ülkelerden insanlar var ama ortak dil İngilizce olduğu ve hepimiz sürekli İngilizceye maruz kaldığımız için bütün aksanları anlıyoruz. Öğrenciyseniz Erasmus, AIESEC gibi topluluklara dahil olun, öğrenci değilseniz daha zor ama mümkün olduğunca farklı aksanı dinlemeye çalışın.

1 yil cok kisa bir sure. kesinlikle daha uzun surer.

Ben de ingilizce dinleme yapıyorum ama geçen bir ingilizle konuştum, sürekli tekrar eder misiniz demek zorunda kaldım.

Ben de İngilizcemin çok harika olduğunu söyleyemem ama yabancı bir ülkede hiç sırıtmadan yaşamımı kolaylıkla sürdürebileceğime inanıyorum. Bazen turistler falan yol soruyor onlara yardımcı oluyorum.

Bir de özellikle Amerikalı ve İngiliz spikerlerin konuşmalarını çok iyi anlayabiliyorum. O vakit içimde bir mutluluk yükseliyor. Kendimi kaç yıllık native gibi hissediyorum. Ama gerçekten onların konuşma kalitesini çok seviyorum.

Bunun içinse özel olarak çalışmıyorum. Çünkü çocukluğumda İngilizce' ye olan ilgim bayağı yüksekti. O zamanlar temelini attım BBC English ile falan. Sonra video oyunları, yabancı diziler, internet falan derken bugünkü seviyeye geldi.

youtube'daki birçok video'yu x2 hızda anlayabiliyorum.

listening kasmanın en iyi yolu podcast dinlemektir.

Berat albayrak sorusu da senindi. Orda da deginmistim 5, 6 yasinda baslicaksin turkiyedeysen. Herkesin bu imkani olmuyor tabii. Olup hala dogru duzgun konusamayanlar da oluyo bi de. Ilgi ve yetenek de onemli yani.Sen baya azimli gozukuyosun. Ama 1 senelik bir surecten bahsediyosun. Gec ve kisa maalesef. Imkanin olursa en azindan 6 ay yurt disinda bi kursa git bence. Belli yastan sonra dil ogrenmek o dilin ulkesinde mumkun oluyor senin istedigin seviyede. Bu noktada da gene kisinin ilgisi vs devreye giriyor. Bu konuya bu kadar yogunlasmisken yurt disina cikmayi zorla iyi ogrenirsin sen bence. Onun disinda turk, ispanyol vs anadili ing olmayan insanlari dinlemeyi birak. Kulagina bosuna girmesin. Bolca oku ve dinle. Dinledigin seyler de konusu agir olmayan seyler olsun ya da asiri hizli konusanlari es gec. Motivasyon dusuklugu olur bosuna. Ve kendine bi native en speaker hoca da bulabilirsin ayrica yurt disina cikamayacaksan online falan..

mikrodalga için uyumlu ve güvenli kapalı kaplardan kullanman lazım

microwave safe yazıyor bu yeterli mi? tchibo'dan aldım.

Yemeğe bağlı olarak kapağı ısıtırken atabilir ya da iyice yapışır vakumlanmış gibi, kapağı açmakta zorlanırsınız. Kapağı örtün ama tam oturtmayın/kitlemeyin. O şekilde ısıtın.

kapağı tam oturtmayın

Microwave Safe olması kabın kapağını kapatabileceğin anlamına gelmez. Kabın alt kısmı ısıya dayanıklı iken, kapağı uygun olmayabilir. Zira örnek olarak
www.tchibo.com.tr bu sette veya bir aralar yine tchibo'dan aldığım çok bölmeli silikon kapta da mikrodalgaya koyarken kapağını açık tutmanızı söyler. Bununla birlikte,
www.tchibo.com.tr
gibi bazı ürünlerde kapağını kapalı tutabilirsiniz. Bu tür ürünlerin çoğunda, buhar kaçışı için küçük delikler olur veya basınç artarsa kapak kendisini atar.

o zaman hem kapağı tam oturtmuyorum hem de kapağın üstündeki hava tıpasını açık bırakıyorum. teşekkürler herkese :)