Proje henüz onay almamıştır
Muteahit topraktan satış yapmaya başlamıştır
Normalden fazla kat çikilmistir vs vs
Krediye uygun olmamasının sebebi tapuyla alakalıdır. Banka üstüne ipotek koyacağı bir tapu olmadan kredi vermez.

ortada henüz bir villa olmadığından. son fotoğrafa bakarsanız, henüz kaba inşaatın dahi bitmediğini görürsünüz.

fiesta bakabilirsin dizelleri az yakar
edit:otomatik kısmını atlamışım evet otomatiği yok doğrudur.

1.3 multijet lere odaklanabilirsin.

Bu 4 kosulun bir arada saglanmasi cok zor. 2011 mitsubishi colt geliyor aklima, bir de easytronic sanzimanli 1.3 cdti corsa, dualogic sanzimanli 1.3 multijet punto. Bunlar da tek kavramali yari otomatik oldugundan pek mantikli gelmiyor bana acikcasi.

accent blue en akıllıca seçenek. başka arasan da bulamazsın o paraya. al

www.sahibinden.com

2013 model otomatik fiesta var bende. yakin zamanda yurtdisina tasinacagim icin satma arifesindeyim.

birsürü araba var bu şartları sağlayan, citröen c-elyesse 1.2vti, skoda citigo 1.0, fiat panda, mitsubihi attrage (yamulmuyorsam bu cvt şanzuman olabilir) ilk gözüme çarpanlar.

bence az yakan benzinli ufak arabalara odaklan.

şu sıcak demiri iki kişi döver ya, kılıç veya çekiç filan yaparlar. iki kişi karşılıklı çekiç vururlar.
olmam mı?

kalın sac kaynağı.

hem görüntü açısından eriyik demir falan süper. hem işin kendisi uzun sürüyor. hem de öyle yoğun bir iş değil, sohbet etmeye falan uygun.

Cepheye iskele kursunlar. Sonra yanlış yere kurdukları için söktürülüp öbür tarafa kursunlar.

Tamamen app'in ne yapmasi gerektigi ile alakali. Ne dense yalan olur. Duzgun is yapan biri kontagi $2000 ile acar, ne istediginize gore ust siniri yok (isletme maliyetleriyle beraber yuzbinlerce dolari bulup gecebilir). Appin kabaca ne yapmasi gerektigini yazarsaniz daha makul bir ortalama cikarilabilir. Benim sahsen $2000 e yaptigim app de oldu $40000 e yaptigim app de oldu. Bir tanesi 2 haftalik bir isti digeri 3 aylik ama uzmanlik isteyen bir alandaydi. degisir yani.

7000 liradan aşağı app yapan adam yarım yapar ve yarım bırakır. bu en basit, en az iletişime sahip app olur.

yukarı çıktıkça fiyat artar.
pazarlama maliyetleri için ayda 1000 liradan fazla para çıkarmalısınız yine en asgari olarak söylüyorum.


bu 7000 lira da tek işletim sistemi için.
ios için 12000 verdiysen, android için de 6000-7000 lira daha bayılırsın. (web service i yazılmış olacağı için, 2. nin maliyeti düşecektir çünkü)

Bir yazılım patentinin (Tr) toplam maliyeti 5000 civarında. Ulke sayisi arttıkça maliyet artıyor.

Acikca ISID bile sasirmistir bence bu duruma. Simdiye kadar her videoda hedef ulke karisirken, buyuk tepkiler verilirken bizde boyle sumenalti edilince, beklemedikleri bir tepki olmustur.

Benim daha büyük bir sorum olacak, neden hdp hiç sesini çıkarmıyor? Ölen askerlerden birisi Kürt asıllı er ve ışid Hdp görüşünün baş düşmanı. Şimdiden ortalığı ayağa kaldırması gerekirken ağzına bile almadılar. Gerçekten çok şaşırdım buna.

Not : Heparspor

ortalığı ayağa kaldırınca ne olacak? Terör örgütü işte karşındaki.Terör örgütünü protesto etmek neye yarayacak.

@turkuaz
cihat zamanında düşman yakılabilir diye fetva veren ebu hanzala kod adlı yaratık kimsenin aklına gelmiyor mesela. hdp'li milletvekilleri tutuklanırken bunlar neden terör destekçisi sayılmıyor? kamuoyu bu olayı bilse, tepki gösterse devlet bunlara reaksiyon göstermez mi? yoksa bunlar "birkaç öfkeli sunni genç" mi?

"ışid terör örgütü değil" diyen adama %50 oy veren ülke bunun nesini tartışacak? kanıksanması daha doğal geliyor bana. rüzgar eken fırtına biçecek, ya ne olacak? ne diyelim tartışıp?

@bahadır çok naif düşünüyorsun. Normal bir İşidlinin Türkiyeyi tehdit etmeden dinden,cihattan,gayrımüslimlerden bahsettiği herhangi bir videoyu hemen her AKP seçmeni destekler,tasvip eder.Kimsenin itiraz edeceği yok.

Ayrıca yakma olayı olmamış gibi davranılsa ne olacak davranılmasa ne olacak.Işid ile Suriyede savaşıyoruz zaten.Neden düşmanın askerini yaktığı videoyu insanların gözüne sokmak isteyesin ki.Psikolojik bir zaafiyet yaratır bu.

başlıkta patır patır silme ve uçurma var dikkat edin

baslikta ucurulanlardanim arkadaslar.
daha 30 tane entry girmisken, sirf o basliga her gun entry girdim diye ucuruldum. entryler formata vs uygundu. ucurma sebebi de yazar profili yeterli degil. hahaha.
millet bildigin o basliga entry giriyor diye ucuruluyor ve bircok entry siliniyor.

oha burda da sansür var sanırım yukarı çıkmıyo başlık

olayı sadece internet kullanan bizler biliyor, ben eş dost ve bakkal, berber vs sordum haberleri yok, söylüyolar ama haberlerde duymadık olsa tv de görürdük filan diyolar.

görseler de inanmayacaklar ya da takmayacaklar. yani onlardan size fayda yok. bunu ne zaman anlayacağız acaba.

uçurulmalara çaylak yapmaya devam ediyorlar. alakasız entrylerini nedensiz silip çaylak yaparak tehdit ediyorlar.

halihazırda türkiyenin durumu, oradaki askerlerin psikolojisi, daha önemlisi onların ailelerinin psikolojilerini düşünen bir insan zaten bu videonun yayılmasını istemez. ben haber yapılmamasını doğru buluyorum.

izledim, feyk değil. bunu iddia edenler ile askerleri yakanlar arasında fark görmüyorum.

Ben de izledim, fake gelmedi.

ben sadece fotoğrafı gördüm, neredeyse başlık ilk açıldığından beri takipteyim ama videoyu görmedim. liveleak'e baktım orada da yok, hangi siteye yüklemişler?

ben sadece konuşmaları izledim. fake olup olmaması önemli değil. fake olsa da adamlar bunu daha önce yaptı. şimdi hala yapıyor olabilirler. bilmediğimiz ne işkenceler vardır hatta. önemli olan hala bunu yapabilecek güçte olmaları ve bir türlü sonu gelmemesi.

Twitter da isid diye arama yaparsaniz video cikacaktir. Bana fake gibi geldi davranislar vs tabi bilemedim uzmanlar vs daha iyi aciklayacaktir. Tabi tsk nin da bir aciklamasi sart.

gece haberi okudum fakat yavaşlatma sebebiyle videoyu izleyemedim. sabah ilk iş videoyu aramak oldu.

izleyip de izlemeyin diyenleri dinlemeden ısrarla aradım buldum ve izledim.

şu saat oldu gözüm açıkken bile gözümün önünden gitmiyor.

evet istedikleri insanlara bu korkuyu verebilmek ama elimde değil. sinirlerime hakim olamıyorum.

biraz müzik açtım. maalesef açtım.

sorunun cevabına gelirsem. bu mahluklar bu olayı yapabilecek potansiyelde. bu da yeterli. bu video fake olsa yarın esir düşen askerimiz için bu videonun gerçekleşmeyeceğini iddia eden yoktur sanıyorum.

ben en cok sona dogru soldaki askerin surekli arkadasina ve arkasina bakmasindan etkilendim. sozlukte biri yazmisti, gercekten oldurune kadar defalarca video cekiyorlar, bu da onlardan biri diye baslatiyorlar en son olduruyorlar diye. gercekten oyle gibi geldi bana, yani onlar da beklemiyorlar.
aktroller degil ancak turkiye'nin ciddi bir kisminin, bence %80'inin olaydan haberi yok.

adamlar ışid'e tır tır silah gönderdi, ışid yöneticilerini açık cezaevine koyup firar edince "kaçmış sayılmaz" dedi, ışid türkiye yöneticisini serbest bıraktı, ışid yöneticilerini üniversite hastanesinde tedavi ettirdi falan filan.

şimdi iki asker yakıldı diye bu kadar destekten vazgeçecek halleri yok heralde. zaten terör örgütüne bu kadar destek verdikten sonra seçimden birinci parti olarak çıktıklarına göre bence haklılar. halk ışid ile olan muhabbetlerini destekliyor diye düşünüyorum.

o askerlerin biri fethi şahin, diğeri sefter taş.

eksisozluk.com
eksisozluk.com

2015'te esir düşmüşler. o zamandan bu yana neler çekmişlerdir bir düşünün. fake değil yani.

biraz önce izledim videoyu
buna sahte diyenler çok tehlikeli insanlar, bunlardan kurtulmamız lazım.

ışid için insan yakmak cgi kasmaktan daha kolay. ölenler ne zaman öldürüldü, gerçekten tsk mensubu mu falan diye sorulsa anlarım da montaj, kurgu demek komik. zira adamlar çatır çatır fantastik infaz videosu yayınlıyorlar zaten. bilgisayar oyununa döndürdüler işi.

ben ışid'in hesaplarında gördüm videoyu ama tamamını izleyemedim. birine de göndermeyi düşünmüyorum çünkü çok korkunç gerçekten. vahşeti ve korkuyu fiziksel olarak hissedebiliyorsunuz izlerken.

fake olduğunu ben de düşünmüyorum ama iddiaları görünce beynim otomatik (yönlendirilmiş olarak belki) askerin erdoğan'a yüklendiği kısmı irdeledi ilk.
ölmeden önce böyle bi tavra bürünmüş olması ve konuşma tarzı biraz ezber ya da zorla söyletilmiş gibi geldi. haklı olduğunu düşünsem de bunlar aklımdan geçmedi değil. ha ne kadar önemli o ayrı, neticede yakılarak öldürüldüler.

şunu görünce hayattan iyice soğudum:
i.hizliresim.com

Aktrollere boşa mı maaş veriyolar
Sahte diyecekler tabi

işlerine gelmeyen her şey sahte, yalan, montaj.. şimdiye kadar böyle yönettiler bu ülkeyi.

ışid yanlısı dediğiniz kim? Fetih Şahin mi? Öyleyse bu bilgi nerede mevcut?

e suriye politikaları geldiğimiz noktada patladı. gerçekle yüzyüze gelince dansöz gibi kıvırıyorlar.

bakın yakın zamanda "fırat kalkanı çok süper oldu, artık geri çekiliyoruz" diyecekler. pyd de iki kantonu elini kolunu sallayarak birleştirecek.

aktroller dışında kimse sahte demiyor.

sahte olması için ortada bir sebep yok çünkü.

fake diyemeyenler de şöyle:
i.hizliresim.com
yöntemlerle akıllarını gerçekten uzaklaştırmak istiyorlar. akılları almıyor. kendileri de biliyor ne olduğunu.

kesinlikle bmw.

vw grubunun araçlarını ve mantelitesini sevmiyorum. bmwye de çok büyük sempatim var.

1- 60 bin liraya 0 kilometre dizel manuel vitesli citröen c-elysee alabilrsin. konfor fabia/polo kadar olur, ama iç mekan ve bagaj geniş olur. araban daha az yakar, daha sorunsuz olur. 20 bin liran cebinde kalır, 3-4 kere birer hafta tatil yaparsın, sana bi hayrım dokunmuş olur (şaka tabi) 1.2tsi motora göre yakıt tasarrufu açısından baya fark eder.

2- 80 bin liraya citröen c4cactus ya da pejo 2008 alabilirsin. yüksek, geniş, ferah bir araban olur. otomatik vites konforu az şey değil, arabaların ikisi de güzel görünüyor bana. ferah araba seviyorsan, sunroof falan istiyorsan güzel olur. dezavantajı biraz hızlı değer kaybetmesi olur, uzun süre binmeyi düşünmüyorsan (+5 yıl) değer kaybı yüksek olur. bunları 1.6 hdi motor alırsan yine 1.2 tsi motora göre daha az yakar.

3- 2008 5.20 alabilirsin, 2 sene keyifle binersin. 2 sene sonra elden çıkarıp model yükseltmen gerekir, yoksa masraf başlayabilir. ola ki başlamazsa süper olur, ama erken başlarsa seni pişman edebilir. riski yüksek, konforu da yüksek. ama diğer seçeneklere göre %20-30 fazla yakıt tüketir.

ayda 2.000 kilometre az değil.

güle güle bin, kaza bela olmasın, gerisi önemli değil :)

hocam, pek fransiza girmek istemiyorum acikcasi. simdiye kadar hep alman kullandim, yine almandan devam etme niyetim vardi. o yuzden ya bmw, ya da mercedes diyordum. daha once passat kullandim ama ikinci el passat yerine bmw'yi tercih edesim var.

cogunlukla tek kisi kullanacagim ama aile efradini da nispeten uzun yolda 4 kisiye kadar desteklese iyi olur.

e60 ın sağlamlık açısından genelde övülmediğini söylemeye geldim.

not: bmwsporluyum.

Fabia çok küçük ve rahatsız. Bmw mantıklı bence

Bir de geçen bakarken mitsubishi'nin 1.2 motorlu cvt vitesli arabayi 50.000 lira civarina verdiğini gördüm. Bi bak istersen.

8-9 yasinda bmw tavsiye etmem, butcen kisitliysa batarsin. illa bmw diyorsan, 320d derim, en fazla 3-4 yasinda ve dusuk km bak, 3-4 senede sen biner basina bela acmadan satarsin...almadan isini bilen bir ustaya mutlaka goster, ozellikle yag kacaklarina ve sogutma sistemine baksinlar (bmwsporluyum)

10 sene tepe tepe binecem kardesim, basim agrimasin yagini suyunu koyarim o kadar diyorsan (bkz: japon)

zıbın . Babanın tuttuğu takımın lisanslı ürünlerinden olabilir.
çeyrek altın
pembe tonlarında bere, eldiven ama şirin olsun biraz. Gerçi hepsi şirin oluyor:D
patik olabilir.

ayakta tutan oyuncaklardan herhangi birini alabilirsin; market arabası, sürmeli oturaklı kamyon, minik masa tipli ilgi çekici oyuncaklar, vesaire. hem bebeğe faydalı olur.

Bunları zaten herkes alıyor ya bi dunya akraba, yarı üvey kardeşim, yurt dışından filan ilginç bisiler alabilirim, o yonde tavsiye olursa daha iyi olur.

kehribar bileklik

rubik küp al, görür görmez çözüyorsa bir dehanın keşfine neden olursun, alıp mal mal bakıyorsa yemeye çalışırsa normal bebek olduğunu anlar aile.

doğum belgesi ile sgk'ya gidin. üzerinize alın.

yine sgk'ya gittiğinizde sorun.

eşiniz çalışıyorsa "doğum yardımı" olarak da adlandırılan ama bildiğimiz rapor parası olan parayı alacak. doğumdan öncesine ayrıldığı tarih ve doğumdan sonra ise başlayacağı tarihe kadar olan kisimlar şeklinde 2 kerede hesaba yatar para. ortalama 4000 lira civarıdır.
yine eşiniz çalışıyorsa süt parası olarak 113 lira hesabına yatar.
bu paraların tamamı ziraat bankasına yatar. hesabınız varsa kotrol edin yoksa kimliğinizle başvurarak sorgulayın.

ayrıca bulunduğunuz ilçede sosyal hizmetler müdürlüğüne gidecek eşiniz. (acelesi yok 3 ay falan gecerli)kimlik fotokopisi ve rada verilen bir formu dolduracak. ptt'ye 300 lira çocuk yardımı yatacak.oradan kimlikle çekeceksiniz.

eğer eşiniz çalışmıyorsa sizin hesabınıza süt parası yatar.
çalışmadığı için haliyle doğum parası yani rapor parası yoktur.
çocuk yardımı aynı şekild e onun adına geçerli olur. başvurmayı unutmayın.

edit: eşiniz memursa muhtemelen bunlar maaş hesabına yatar. (çocuk yardımı haric)
kurumsal şirketlerde de maaş tam yatar, şirkete ödeme yapılır şeklinde bir uygulama olabilir. kurumsal bir yerde calisiyors a önce şirkete danışın.

sağlık ocağına bildirin, aşılarını takip etsinler. olur da siz atlarsanız, arayıp hatırlatıyorlar. zaten çoğu ücretsiz. takibi başka yerde yapılıyor olsa dahi aşıyı sağlık ocağında yaptırmakta fayda olabilir.

isterseniz belediyeye gidip aile cüzdanınıza işletebilirsiniz. ben işletip eşime gösterdiğimde sevinip duygulanmıştı.

devlet falan çok şey değil de, her gününün tadını çıkarın, yavrunuzu bol bol koklayın. hızlı büyüyor sıpalar. güle güle büyütün.

eşlerden biri iş yerine çocuğun kimlik fotokopisini götürüp çocuğu agi'ye eklettirsin. 19-20 liralık bi fark var ama olsun, kendi emzik parasını çıkarmış olur velet.

Güle güle büyütün hayırlı olsun. Benim için bir kez koklayın :)

Buna bi isim verilmişti ama unuttum. Çok hassas olunuyor işitme konusunda. Tinnitus değil neydi bişeydi. Hatırlayan vardır.

var, annem bazen yün ipliklerle birşey yapıyor birbirine sürttükleri zaman çıkardıkları ses içimi kemirir

www.facebook.com

evet evet ben de bu sesi duydukça sinir krizi geçiriyorum.

Bu hani kartvizitlerde, kitap ayraclarinda falan hologram efekti veren bi yuzey vardir ya sağından bakarsan farklı solundan bakarsan farklı gorsel görürsün, ona tirnakla dokunsam ya da başkası dokunsa bildiğin çıldırıyorum anlatirken bile sinir krizi gecirdim resmen..

Ağız şapırtısı.

(bkz: iğrilti)

Tırnak törpüleme

Parmagi parmaga surtunce cikan ses. Agiz sapirtisi.

Ağız şapırtısı. Kesinlikle tiksiniyorum. Yanımda kulak tıkacı taşıyorum bildiğin. Kesinlikle katlanamam.

Yemek yerken ağıza götürülen çatalın/kaşığın dişlere değmesi sonucu çıkan ses. Karşı taraftaki kişiyi boğasım geliyor.

ben tercüme bürosunda çalışıyorum bazen muhasebesel evrakları çeviriyoruz orada hiç legal name görmedim ben hep trade name gördüm.


asdsdf tercüme bürosuyuz da olmamış düzelttim o kısmını :D

Legal name: Türk hava yolları anonim sirketi
Trade name: Türk hava yolları
Brand name: thy

alerjiye benziyo ama geçmiş olsun :( öğrenince duyuruyu editleyin lütfen.

doktor değilim, babayım.

süt egzaması olabilir. korkulacak bir şey değil. anne sütünden dolayı olur.

veya kıyafetlerin yıkandığı madde alerji yapmış olabilir.

takviye gıda alıyorsa içeriğindeki bir şey de alerji yapmış olabilir.

Yikadiginiz sabundan bile alerji olmus olabilir digerlerini arkadaslar yazmis zaten tekrarlamayayim.

bana kalırsa bu alerji ya da egzema.

bir doktora başvurun, ıslak mendil, sabun, deterjan falan kulllandığınız ne varsa artık kullanmayın. bebeğin herşeyini sadece suyla temizlemeye başlayın. popo temizliği için de sadece su ve pamuk kullanın.

geçmiyorsa muhtemelen egzemadır.

bebeklerde bunlar olur, telaş yapacak bişey yok. bir haftaya kalmadan geçer.

bazı kalıplaşmış yapılar sözcüğün ilk anlamını taşımaz. türkçe'de de çokça örneği var bu ayrı incelendiğinde başka, bütün halinde bambaşka şeyler ifade eden kavramlar. konuşma dilinin şekillenmesiyle alakalıdır mutlaka.

ha ama her şeye bin çeşit alternatif kelime sunup da buna özel bir isim geliştirmemiş olmaları benim de merak ettiğim bir şey. belki de vardır ama bilmiyorumdur.

dilciler, edebiyatçılar daha doğru bilgi verir.

bence privacy private'den turemis bir kelime. bunun da turkcedeki karsiligi hususi olabilir bence. Hususi kelimesi ayni private gibi hem ozel kisi (ozel-tuzel kisilik) hem de mahrem anlamlarini tasiyor.

Biraz yanlış bakıyorsunuz bence olaya. Özel okullar sonuçta birine ait. Koç Üniversitesi'nin bir sahibi var. Bu yüzden ona özel okul diyorlar.

Private kelimesinin etimolojisine bakacak olursak,

Private (adj.)

late 14c., pertaining or belonging to oneself

14. yüzyıl sonrasında birine ait olma anlamında kullanılıyor.

Private school da birine ait olan okul anlamına geliyor.

Hatta Latincesi olan Privus ise "one's own" demek.

Yine birinin sahip olduğu bir şeyi belirtiyor.

www.etymonline.com

Aynı mantıkla özel okul binasına girince sahibinin özel hayatına dahil olmuş mu oluyoruz?

Ingiltere'de ozel okullara "public school" deniyor, ama "herkese acik" anlaminda degil de, "public"den birine ait anlaminda. Karsiti ise "state school". ABD'de ise "private" burda bahsedilmis olan anlamda, karsiti "public" ise herkese acik anlaminda public. Bana kalirsa "private/state" kullanarak bu sorunu cozmeli anglofonlar.

var zaten merak etme.

Keske olsa, keske...

Tabii ki isterdim. Söz konusu bile değil. Cennet, cehennem, din olaylarını bir kenara koyuyorum.

tanrıya gerek yok. bu dünyada kötülüklerin karşılıksız kalma sebebi, nasıl olsa tanrı verecek cezasını diye kabul edilmesi.

eğer bir tanrı olsaydı en büyük cezayı kendisi çekmeliydi.

Eğer tanrı varsa ve hala tüm bu kötülükler oluyorsa yok benim dediğime uymadı dedeleriniz ondan bu haldesiniz vs kafasındaysa siktirip gidebilir.
Br lafına uymadıar diye cocuk tecavüzü gibi bir şeye izin veriyorsa çok kibirli. Varsa ona güvenip inanmamak için zilyon sebebim var.

Zorunlu aciklama: tanridan kastim evrensel ahlak ve vicdan kurallarina bagli 100 de yuz adaletli bir ust varlik, yoksa elbette isidcilerin kabul ettigi degil.. (Bir an icin boyle bir varligin olabilecegini kabul ederek yuruyelim)

tabii ki isterdim. hani cenneti cehennemi geçtim ölümsüz olmak demek bi nevi bildiğin. e zaten bundan ekmek yiyor bu kadar.

Bir tanrı değil de, aklımdaki (ve muhtemelen pek çok sorgulayan kişinin aklındaki) soruların yanıtlarını bilmek isterdim. Evren, yaradılış, varoluş, yaşam gibi bizi fazlasıyla aşan şeylere dair beni bilgilendirebilecek bir varlık, artık adını sen koy fikri belki içimi biraz rahatlatabilirdi :)

ı-ıh. adı bile ortalığı bu kadar karıştırmaya yetiyorken, gerçekten var olduğunu düşünmek...

iyi böyle iyi.

iyi olursan seni kollayacak en kotu olumden sonra ihya edecek, kotulerin ayagini dolastiracak bir varlik olsa? tabii ki super olurdu. zor zamanlarda icimiz huzurla dolardi falan hos seyler bunlar. zaten kimseye zarari olan bir insan degilim yani karli cikardim bu isten. He bana tapinin da tapinin diyen bir megalomanyak tanridan bahsetmiyorum tabii (modern dinlerdeki), bahsettigin adil "cool" tanri olayi guzel olurdu.

"evrensel ahlak"ın da tanrı kadar varsayımsal olduğunu belirtmek isterim.
want2die +1

asadfghj isterdim tabi ki. zaten 2-3 günde bir yok olacağım aklıma geliyor üzülüyorum. bunu başkasının sonsuza kadar azap çekmesi için ya da alacağım ödüller için değil sadece yok olmamak için isterdim ama.

fasulyek +1
Istemezdim. Varolan kotuluklerin yapildiktan sonra cezalandirilmasini, ornegin bir cocuk tecavuzcusunun o cocugun hayatina sicip sonra da bunu cehennemde yanarak odemesini istemezdim; cocuga olan olmus oluyor, o hayat yine mahvoluyor, ustelik bunun faili de cezasini olumden sonra cekerek ruhunu bu suctan 'arindirma' sansina erisiyor. Daha iyi bir alternatif degil bu.
Bir de, (belki de fazla iddiali bir soylem olmasina ragmen) eger ki varsa bir tanri, ben onun varolmadigini dusunurken daha guvende. Cunku yaniliyorsam ve butun bunlar boyle bir varligin planinin bir parcasiysa, korksun benden.

Tabi lan manyak mısın? Süper olurdu.

Mesela bu memlekette şehir merkezinde tekbir getirerek 37 insan diri diri yakıldı. Hem de gupegündüz.

Şimdi düşün; bu katillerin her birinin evine ertesi gun yıldırım düşse. Burnu boktan kurtulmasa bu sürü üyelerinin. Süper olmaz mı?

Ya da mesela milyin dolar rüşvet var evinde. Çat diye evi sel bassa. Paralar sel sularıyla aksa gitse. Aynı anda ufak da bir trafik kazası falan.

Ama oyle olmuyor, yapanın yanına kar kalıyor hep.

tanrının canı sıkılıyormuş biz ona tapalım diye bizi yaratıp irade vermiş biz de ortalığın amına koymuşuz...
eee şimdi bu mu ya da bizi solucanları biz nasıl görüyorsak öyle gördüünden sorunlarımızın hiç önemi yok. burada biz acı çeksek savaş olsa binlerce insan ızdrap içinde olsun ama bana tapın pls.........

tanrı = sonsuz yaşam gibi olacaktıysa cidden isterim, ne güzel biraz burda biraz orda sonsuza kadar yaşar giderdik.

metaspill, metalden ve dökmekten salladım ingilizce metal+spill birleştirip. dökme demirin anlamı başkadır elbet

bu da logon olsun hadi hayırlı olsun i.hizliresim.com

hidrodöküm.

şehir neresi? merak ettim de. atölye gibi bişeyiniz olacaksa arada gelip kendi dökümlerimizi yapabilir miyiz? saygılar.

İş güvenliğinde sınıf önemli. Kuzenim direkt bu bölümü okudu. ÖSYM'nin yaptığı sınava girip C sınıfı iş güvenliği uzmanı oldu. Kurstan sonra sınava çalışmak gerekli. Staj yaptığım fabrikada az işçi çalıştığı için iş güvenliği uzmanı yoktu. Sadece bir kurumla çalışıyorlardı. Büyük yerlerde çalışmak için sınıfın iyi olması gerekli diye düşünüyorum. A sınıfı gibi. Yapılabilir bir şey. Saçma değil.

Bir de ek olarak söyleyeyim. Küçük işletmelerde genel müdür bile işçilere baret takmayın diyor. Onlara göre gereksiz çünkü. Genel müdürün bile bu şekilde rahat olduğu ülkede iş güvenliğini kim takar o da ayrı bir konu.

duyuruyu gasp etmek gibi olmasın ama bi dershanede rehper öğretmenlik yapıyorum iyi sınıflardaki çoluk çocuk endüstri müh. için uğraşıyor. Ne biçim bi ülke olduk lan biz.

başka hiç iş bulamıyorsan mantıklı. başka herhangi bir iş bulabiliyorsan mantıksız. bence iş aramaya inan.

sürekli insan hataları ile uğraştığın, işverene bildirsen dahi sorumlu olup olmadığının belli olmadığı tuhaf bir iş. gerizekalının teki bir iş yapıyor, senin başın ağrıyor.

gece sıcak yatağında uyuyorsun, koş hamit abi öldü diye seni arıyorlar. biz ağzında sigara ile gazaltı kaynak yapan milletiz, işin insanları eğitmek olduğu için inanılmaz zor bir iş. sorumluluğu aşırı ağır. karşılığı yok gibi.

2011'de iş güvenliği uzmanı belgemi aldım. o iş yapılmaz dedim ve bıraktım. başlarım öyle işe.

paraya ve işe ihtiyaç durumuna göre iki seçenek var önünde:

1- paran ve zamanın varsa (bir süre daha çalışmasam da olur diyorsan) isg üzerine yüksek lisans yap, direkt b sınıfı oluyorsun. daha kolay ve yüksek maaşlarla iş bulabilirsin.

2- acil iş bulmam gerek diyorsan isg üzerine kitaplar alıp çalışmaya başla ve ilk sınava gir. tamamen ezber sorular, iyi çalışırsan halledersin.

acil iş bulma gerekliliğim yok ama bunaldım biraz. anladığım kadarıyla hevesle tercih edilecek bir iş değil bu?

E dostum bunlar hep yerli!?

iflas masasına kaydedilir. alacak sırasına göre ödenme ihtimali küçük de olsa var.

bizim şimdiki muhasebecinin eski şirketten 15 sene öncesinin parasıyla 18.000 tazminat alacağı yanmış.

İcra İflas Kanunu m.206
Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız
bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere kaydolunur:
Birinci sıra:
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem
tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem
tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması
maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan
her türlü nafaka alacakları.

İcra ve İflas Kanunu’nun 206. maddesine göre, işverenin iflası halinde, işçi alacakları; masa mallarının satışı sonucu elde edilen paradan, rehin alacakları, masa alacakları, devlet alacakları ve özel yasalarla ayrıcalığı kabul edilmiş alacakların ödenmesinden sonraki ilk sırada bulunmaktadır.

uygulamada yalan olur.

basket şortu, spor t-shirt. içine de spor atlet. hareketler esnasında belin açılırsa fena üşüyor.

eşofman-tshirt

Tayt. Erkek de tayt giyer abi ben koşuya çıkarken her zaman giyerim, ayıp değil merak etmeyin.

patentli ürünlerin patent hakkını bireylere vermezler. Ancak kurumsalsan ve yeterliysen alabilirsin.

Diyelim ki garfield ürünleri yapmak istiyorsun. Bugün çok güzel şekilde ürettin ve sattın. Yarın garfield'in gözü biraz yamuk oldu, "yaa bişi olmaz, satayım gitsin" dedin. yarın kaşı, öbür gün kuyruğu yamuk oldu. Bu tip hatalı veya sapmalı ürünler piyasada yaygınlaştıkça garfield o ülkede prestij kaybetmeye başlar. Patent sahibi de senin yüzünden zarar etmeye... Yani sen standardı yakalayamayacak bir kişiysen marka için tehlikeli oluyorsun demektir. Bu yüzden çok sistematik değilsen büyük markalardan patent hakkı alamazsın.

şu kadar söyleyeyim, arkadaşımın annesinin "şirinler" diye bir anaokulu vardı, şirinler 3d olarak vizyona girince tekrar popüler olunca adını değiştirttiler.

Bilinen bir karakterse dikkat ediyorlar.

Ayrıca ebay'den bak bakalım, yapmak istediğin karakterin lisanslı ürünleri var mı ? Eğer varsa zaten o tren kaçmış.

Ayrıca oyuncak şirketine sunacağın maket tarzı, hareketli bir parçası olmayan bir modelse internette hazır modellenmiş halleri zaten var, sana neden para versinler ?

senin olayın telif hakları ve marka tescili, patent ile ilgin yok. sana dava açarlar, piyasadan kaldırırlar. yaptığın bütün yatırım çöpe gider.

1) dava açarlar.
2) danıştığınız bazı insanlar "onların marka tescili yok, gel o karakteri sana şekil markası olarak tescil alalım." diyebilirler. olmaz. hem markayı hükümsüz kılarlar, hem de ürünleri toplatabilirler.
3) patent ile ilgili bir konu değil bu. patent buluşlarla ilgilidir. konu telif hakları ve (belki) marka ile ilgili bir durum (babilbaligi'nin dediği gibi).
4) bunun yasal olan tek yolu, karakterlerin lisans hakkını almaktır. bildiğim kadarıyla bazı büyük firmalar, lisans haklarını türkiye'de belirli bir firmaya veriyor. bu firma da aracı olup, başka kullanıcılara lisans veriyor. öyle bir durum söz konusu olabilir. firmaya mail atın, lisanslı olarak oyuncaklarını üretmek istiyorum, şartlarınız nedir diye sorun.

Vakit ayırıp cevapladığınız için hepinize teşekkür ederim :)

Divanyayi'nin kardeşi.

olursa kazara olmalı. riskli olursa daha heyecanlı.

erkeğin baba olması için 34-35 yaş en iyisi bence.
hatta bazısının 40'a kadar falan beklemesi bile mantıklı.
sonuçta babalık biyolojik anlamda annelik gibi bir şey değil.
1-2 yıl hiçbir şey kaybettirmez, tam tersine kazandırır erkeğe.

bence 3 yıl çok uzun.
ama evliliğin ikinci yılında olabilir.

ben de ilk yılı karı-koca geçirmenin daha iyi/sağlıklı/doğru olduğunu düşünüyorum.

çiftlerin yaşına bağlı,
özellikle kadının ama burada sizin yaş sıkıntılı.

evlenir evlenmez yapın.

İlişkisi evliliğe doğru giden yalnızca çok az kişi evleniyor. O evliliğe giden kısım biraz evcilik oyunundan ibaret :) haddime değil belki ama, bu soru için daha çok erken. Zamanla göreceksiniz.

İmza: türk kadınlarından bıkıp, sonunda moskovaya yerleşen kamil.

hiç bir zaman

Olmalı-olmamalı tadında bir şey söyleyemeyeceğim ama ben de kız arkadaşın gibi düşünüyorum. Öncesinde sevgili ile birlikte yaşanıyorsa daha erkene alınabilir ama onun dışında evlilikte baş başa bir miktar geçirmek evliliğin tadına varmak için ya da iki taraf insan gibi anlaşabiliyor mu yoksa bu evlilik bitmeye yazgılı mı onu tespit etmek için gerekli gibi geliyor bana. 1 sene, 1 buçuk sene bir şeyleri oturtmak için kısa bir zaman, çocuk yapmak da gerçekten çok önemli bir karar, dolayısıyla ben 2-3 sene geçsin taraftarıyım.
Bu arada ikinizin de yaşı çok genç. Erkek için 34 daha olgunlaşmanın yeni yeni tamamlanmaya başladığı bir yaş, o yüzden hiç geç değil baba olmak için. Bence erkek için 35+ daha uygun hatta.

Zaten beraberseniz bir suredir, evliligin tadi iliskiden nasil farkli olacak ki:/
Yani bence biraz dogru dusunuyorsun, 1,5-2 sene diyin, tam olsun3 seneyi gec buldum ben de.

Her ilişkinin dinamiği farklıdır ama ben de mümkün mertebe geç çocuk sahibi olunması gerektiğinden yanayım. Hayatınızı yaşayın ve olabildiğince geç anne-baba olun çünkü bu işin geri dönüşü olmayacak.

Kaldı ki 34-35 yaş gayet normal, neden geç olsun?

29 yaşındayım, yeni evlendim. En az 2-3 sene çocuk istemiyorum ben de:( Aslında genel anlamda çocuk istemiyorum. Öyle bir içgüdüm yok.

Bu arada 34 erkek için geç değil.

Daha genç olsaydım birkaç yıl kendimizi tanımayı isterdim ama şu anki yaşımda evlensem ertesi gün çocuğu yaparım.

Bence kız arkadaşınızın fikri daha mantıklı. çocuk olmadan önce 2-3 yıl gezip dolaşıp keyfini çıkarmak lazım. çocuk olunca hayat tamamen ona endeksleniyor. en basitinden ilk zamanlarda sabaha kadar uyutmuyor, işe kan çanağı gözlerle gidiyorsun. bu en basiti. daha neleri var neleri. kısacası çocuk büyük sorumluluk ve aslında yaştan ziyade bu çocuğu yetiştirmeye, bakmaya hazır mısın değil misin, bu sorumluluğu almaya hazır mısın bunu insanın düşünmesi lazım.

eğer yaş konusundan bakarsak kadının yaşı daha önemli tabii ki. 34 yaş geç değil normal bile sayılır. benim babam ben doğduğumda 34-35 yaşındaydı. erkek 40 yaşında bile baba olabilir yani.

ama dediğim gibi yaştan ziyade esasen iki tarafın da bu sorumluluğu almaya hazır olduğu zaman en uygun zamandır.

Arkadaşlar şu nokta da önemli. Ben çocuğumla aramda çok yaş farkı olmasını istemiyorum sorun bu. Yoksa tabi ki bazı insanların geç baba olması gerek. Ben mesela 22 yaşında baba olmak istemezdim o olgunluğa sahip değildim. Ama 35 ve sonrası da geç olacak. çocuk 20 yaşına gelince ben 55 olucam :/

20-55 arasındaki yaş farkı eskiden büyüktü, çünkü millet 60 yaşında ölüyordu. Şimdi azıcık kendine bakarsan 80 yaşına kadar kafan sapasağlam kaliyor. Sen 80 yaşına gelene kadar insan ömrü olur 90 zaten.

Ben de evliyim 3 yıldır, yaşım 31. Hiçbir zaman çocuk düşünmüyorum.

32 kadın. evliyim. cevabım hiçbir zaman.
bu zamanda bu ülkeye çocuk mu yapılır.
neyse bari ille yapacaksanız hayatınızı yaşayın biraz, kaçmıyor çocuk. kadın tarafı haklı.

e 1 sene sonra olsun diyorsan hemen hamile kalacak? 9 ay sürüyor zaten hali hazırda yapımı :( kadın yaşı olarak 32den önce olmasa daha iyi gibi geliyor bana.

hesabı diğer tarafa göre yapmak daha mantıklı. şöyle ki,

siz ailenizin desteğine ihtiyaç duymamaya ne zaman başladınız? yani ne zaman tam olarak kendi ayaklarınız üzerinde durdunuz? bu yaşa X diyelim.

anne/baba olmak istediğiniz yaşa da Y diyelim.

Kaba bir hesapla sizin çocuğunuz da size (X+Y) yaşına kadar ihtiyaç duyacak. O yaşa kadar çocuğunuza destek olmayı kabul ederek hesap yapın derim.

Bu "Hayatınızı yaşayın, 2 ila 3 yıl sonra yapın" diyenlerin büyük çoğunluğu 2 yıl sonra çocuk yapmak istemeyecek haberin olsun, kadınlar artık eskisi gibi değil, çoğu çocuk gibi bir şeyin sorumluluğunu almak istemiyor, bir süre sonra tahammülsüz bir hale geliyor çocuklar konusunda, 1 tane sevimli bebek görüyorlar tamam ama ondan daha fazla yaramaz ve ebeveynlerine işkence yapan çocukları gördükçe çocuk fikrinden uzaklaşıyorlar, ha bir de klişe "bu lanet ülke ve dünya üzerine çocuk mu yapılır" olayı var, o başka bir şey, "dünya ne zaman harika bir yer oldu ki?" diye sormak lazım kendilerine, dünya içinde tek hakim olgu "kaos"tur, biz kaos içinde doğduk büyüdük, onlar doğacak olursa farklı bir biçimi ve derecesinde var olacaklar sadece.

Orta yolu bularak hareket etmelisiniz, ama bu konularda illa taraflardan biri gönülsüz oluyor.

çocuk erkeğin hayatında çok bir şey değiştirmiyor para vs düşünmezsen. ama kadının hayatını bitiriyor. kız arkadaşınızın fikri daha önemli .

23 /kadın 30 dan önce kesinlikle çocuk yapmam gibi geliyor.

doğrusu, birlikte yaşamak istediğinizde birlikte yaşamaya başlamanız, çocuk sahibi olmak istediğinizde de çocuk sahibi olmanızdır.

tamamen iki kişinin şahsi tercihlerine bağlı ve keyfi bir şeyi böyle yaşa bağlayıp standartlaştırmaya çalışırsanız mutsuz evliliklere ve ayakbağı gibi görülerek yetiştirildiğinden ilgi budalası olmuş mutsuz çocuklara sebep olursunuz.

bu ülkede çocuk yapmak?

20 aylık evliyim 29 yaşındayım eşim 10 aydır çalışmıyor çocuk yapmak için tüm şartlar uygun ama bu ülkede çocuk yapmak çocuğa yapılmış bir terbiyesizlik gibi geliyor bana.

kendim yaşamaktan zevk almadığım bir ülkede bir başka canlının keyif alabileceğini düşünmek biraz ahmaklık gibi.

İyi de abi 30 sene önce de bu ülke yaşanılabilecek harika bir ülke değildi hiçbir zamanda olmayacak. Siz neden evleniyorsunuz ? Mutlu olmak için. Çocukta bir mutluluktur. Eğer bu ülkede yaşıyorsanız ve evleniyorsanız bir mutluluk peşindesiniz demektir. Evleniyorsanız da çocuk yapmak gayet normal. benim fikrim bu.

28 yasındayım. Eşimle evleneli 1 yıl oldu. Geçen burada duyurmuştum. Eşim şu an hamile 2 aylık :)

Çocuk 20 yaşındayken sizin 51 ya da 54 yaşında olmanız çok bir şey fark ettirmeyecek ama 27-30 yaşında yeni evliyken gezmenin, dolaşmanın, eğlenmenin tadını çıkarmamak bence eşinizi daha çok üzebilir.

4 sene sonra normal

En az 2 sene sonra bence. Evlilik içinde de birbirinizi iyice tanıyın.

Tarafların önceki yaşantılarına bağlı olarak değişir. Özgürlükle ve birbirleriyle ilgili yeterince doyuma ulaşmışlarsa hemen olabilir. Ulaşmamışlarsa ulaşana kadar 2-3, hatta 5 yıl sonra falan bile olabilir. Gerçi bana kalırsa bu ülkedeki çoğu insan hiçbir zaman çocuk yapmamalı.

Cocugu sonraya ertelemeden evvel, smear testi vs. yumurtalik rezervi ve spermiyogram testine baktirdiktan sonra beklemenizi tavsiye ederim. Bir doktor arkadasim 27 yasinda menapoza girmek uzere oldugunu tesadufen ogrendi ve esinin de azosperm oldugunu fark ettiler. Su an bebekleri oldu fakat bu sureci yasayinca pismanlik duyulabiliyor, keske beklemeseydik vs. gibi. Testlerden sonra karari vermek de iciniz rahat bir sekilde size kalir yine.

yaşlar erken değil, geç de değil. annenin istemesi daha önemli.

bu olayı dexterda görünce araştırmıştım ve öyle bişey olmadığını insanı pat diye bayıltan bişey bulunmadığını öğrenmiştim. kaldı ki öyle bişey olsa bile kullanılması çok riskli olur. düşünsene adamı bayıltmaya çalışıyorsun adamın üzerinde hayvan gibi mont var atıyorsun bayıltıcıyı montta kalıyor veya atıyorsun düşüyor. e adamda mal değil sıkar kafaına öldürür o anda yani.

şok cihazları var ya taser mı ne deniyo hani, boynuna yaslayıp basınca cazzt diye elektrik verip bayıldıyor. onun kablolusu var. tabanca gibi, sıkınca namlusundan iki tane elektrot çıkıyor, ucu elindeki tabancaya kablolarla bağlı, adama saplanıp cazzt diye veriyor elektriği. ama işte çıplak dene denk getirip saplayabilmen lazım, monttan geçmez.

Boz ayıyı bile anında bayıltan ilaçla insan bayılmaz mı yani? Belgesellerdeki var ya. Kollar açık adamın, boynu açık, belki bacakları da açık. Mümkün değil mi?

ayılar hemen bayılmıyor yerine göre yarım saat bekliyorlar belgeselde özet geçiyorlar

silah çekip vurabileceğine emin olsan, normal kurşun da iş görüyor. sıkıntı, rehine elinde olduğu için vuramıyorsun. vurabilsen bayıltmana gerek yok zaten, bırak ölsün it.

Böyle bir silah var mı bilmiyorum ama olsa iyi olurdu. Salonda başka siviller de olduğu için riske atmak istemediler diyorlar ancak diğer taraftan belki adamı öldüren polis de bu işin içinde. Katil canlı yakalansaydı konuştururlardı.

Gaz konusuna katılıyorum. Belki adama sis yaratacak bir gaz atsalardı etrafını göremezdi ve panik olurdu, bu esnada siviller kurtarılırdı falan. Bilemedim. Her türlüsü risk.

İyi etmişsin, yarasın.
Yalnız vize işi uzayabilir.

Konsolosluktan 3 gün sonraya randevu alman, krediye onay almadan daha zor olacak muhtemelen. Vize mevzusu şu süreçte biraz uzar. Hem yılbaşı da geliyor.

Vize 1 haftada cikar. Iyi tatiller.

Kufre gerek yok gezmeyip ne yapacaksin.

şimdi küfür edip kötü olmaya gerek yok, krediyi öderken sen edeceksin zaten yeteri kadar. bankaya kaptırdığın toplam maliyeti (faiz, masraf, sigorta, vb.) hesapla, sonra başla küfür etmeye.

ha giren girmiş zaten, eğlenmene bak. en azından tadını çıkar.

güle güle git gel. hakettiğini düşünüyorsan neden olmasın. herkesin tatile ihtiyacı vardır.

iyi etmişsin, para bekle bekle nereye kadar. bizim için de gez.

şunu da araştır: araç karmaşık bir araç mı? örneğin hyundai accent x3 kasası basittir. hyundai servisinde çalışmış olmanı gerektirmez. kafası çalışan herhangi bir usta bu aracın bakımını yapabilir. ama alfa romeo'lar için ustasını bulmak şart. çünkü detayı çok.

dostum lancia yanlış bilmiyorsam fiat'in bir kolu. o arabayı ben de beğeniyorum ama cidden satarken çok zorlanırsın. galeriler dışında pek alıcı da bulacağını sanmıyorum. allah korusun acil bir para ihtiyacın olur, ederinden çok daha altına verirsin güzelim arabayı. mesela geely bunlara iyi bir örnektir. tutmadı türkiye'de, herkes satayım da kurtulayım düşüncesinde.

ayrıca çoğu arabanın facebook'da sayfaları oluyor, onlara bi bak derim. sana araba tavsiye etsek de bi ton araç var ama kriterleri belirtmen lazım.

1- "ikinci el piyasası zayıf" demek, "arabaya bok atmak istiyorum, diyecek bişeyim yok" demek. zaten alırken ucuza aldığın için satarken de zararın olmuyor. ben "piyasası olmayan 3-4 arabayı gününde sattım.

2- hayır, vw grubu arabalar kaliteli olduklarından değil, ilave vergi olduğundan pahalı. millet de pahalı olunca bişey sanıyor. daha donanımlı olanı al geç, takılma.

3- sen kullanıcı olarak bir şanzumanın yarı otomatik mi tam otomatik mi olduğunu söyleyemezsin. tam otomatik daha dayanıklı oluyor, o kadar.

4- hayır, neredeyse bütün dsg'lerde sıkıntı çıkabiliyor. o şansına kalmış.

5- lancia fiat grubu olduğu ve fiat motoru (1.6 mjet) kullandığı için motor parçalarını her zaman rahatlıkla bulursun. bu arkadaşın kullandığı motoru doblo da kullanıyor, her ilçede ustasını ve parçasını bulursun. kaporta parçalarında zaten fazla sıkıntı olmaz, bir şekilde bulunuyor.

6- lancia genelde alfa romeo karşısında tutunamadı, bir de alfalara bak derim. onlar bence daha güzel.

sonsöz: beğendiğin, hoşuna giden ve donanımlı olan arabayı al. doğru şekilde satarsan her araba satılıyor.

lancia Türkiye piyasasından çekildi. Sıfır olarak lancia marka araç satılmıyor. Bu bir sorun. Çok uzun süreler bineceksen alınabilir ama çabuk sıkılan biriysen, ileride değiştiririm diyorsan bir daha düşün bence. Özellikle çok km yaparsan veya kaza falan yaparsan satman çok zorlaşır.

Mekanik ve yürüyen aksam parçalarını bulmakta sıkıntı yaşayacağını tahmin etmiyorum ama kaporta parçalarını bulmakta zorlanabilirsin.

Son olarak ben fiat bravo veya alfa giulietta yı tercih ederdim.

Herkese teşekkür ederim. Çok yardımcı oldunuz

2015 şubat a7
2015 ağustos a8

a7 düzünü alma sakın 2016'sını al alıcaksan. fiyat farkı da iki ayrı mağaza olduğu için kaynaklanıyor sanırım. hepsi burda değil bünyesindeki mağazalar satıyor.

samsung a8 kullandım. telefon fena değil. büyük telefon istiyorsan bak derim.

p.s. bence fiyatı yüksek, o fiyata daha güzel telefonlar yok mu yahu?

yıl ve mağaza farkından dolayı. A7 kullanıyorum, alırken 2015i 1200, 2016sı 1700 liraydı.

modeller yıla göre değişiyor yani. ama bunu belirtme gereği duymuyorlar satıcılar. mağazadan almak daha mantıklı o zaman sora sora.

yok aslında a7 2016 distribütör garantili yazan sağlam bi siteden al. ya da ne model alacaksan garantisini belirtir zaten. distribütör garantili olan yerden al 200 lira cebinde kalsın.

Kötü yerin işletmecisi de endüstricisi de zor iş buluyor. İyi yerin emdüstricisi de işletmecisi de iş yapıyor. Çok satış müdürü gördüm makine müh elektrik müh mezunu. Olay yetkinlik ve karizmada bitiyor bence.

endüstri mühendisliği bir yama gibi destek gibi bir şey ya benim nazarımda. adamlar her şeyi yapıyorlar ya bütün yerlerde çalışabiliyorlar. pişmanım endüstürücü olmadığım için

do day +1

birkaç endüstrici tanıdığım var her yerde çalışıyorlar. okulda ne öğreniyorlarsa artık baya geniş iş olanakları. haliyle böyle çok alanda çalışmış biri tecrübesiyle işletmecinin önüne geçebilir belki.

endüstriciler genellikle çok daha iyi matematik biliyor. işletmeciler genellikle hiç matematik bilmiyor. e hesap yapabilen, tahmin yapabilen para kazanıyor.

@babilbaligi'na katilmamak elde degil

Konum neresi? Vamos ehh 1200 1400 tl bandındadır. Ben panora macteyim 2000 üstü olması lazım ama baya iyi bence

macfit mi ?

bunlar çok kalabalık oluyor diyorlar o yüzden hiç bakmadım.

bu verdiğiniz fiyatlar yıllık mı ?

konum olarak yenimahalle ye yakın olsa iyi, iş çıkışı arabayla geçeceğim, o yüzden 10-15dk lık mesafeler uygun

Macfit değil onun daha kompleks olanı ama yenimahalle civarına alakasız olur diye düşünüyorum kentparkta mos var gezmeden anlamak zor bence vakit ayırıp gidin aynen yıllık fiyatlar

Ankyra.

anteras'da gymfit plus var 1500 civarı fiyat

Vamos is yerime 10 dk, is çıkışı gidince çok sorun olmaz o taraflar. Hem trafiğe takılmamis olurum.

Antares te uygun bana aslında, gündür nasıl bir yer? Avm de olan salonlar pek iyi olmuyor genelde ama?

ankara'da sports international açık ara en iyisi.

vamos üyesiyim. fiyatları ucuzdur ilkbaharda 1250tl ye abone oldum. Hizmeti de fiyatına göre. Ben sadece basketbol oynuyorum, diğer alanlarını kullanmıyorum. O yüzden hizmet hakkında fazla yorum yapmayım ama soyunma odaları dar ve duşları bakım istiyor. Havuzu bir ara kullanmıştım ve iyiydi.

vamosta kalabalık durumu ne acaba ?

aksam 5.30-7 civarı ve haftasonu için

0

değişim olmaz. interbank'ta birim işlem 1 milyon dolar zaten ve en az 5-6 tane 1 milyonluk işlem yapmadan kur oynamaz.

1 milyon liranın şuan için dolar karşılığı 300 bin civarı. Bu miktar da, doların değerini değiştirmeyecek kadar ufak bir miktar.

Peki diyelim 10 milyon lira bozduruldu. O zaman ne kadar oynar kur?

it depends bacanak

bir milyon mu:)))))

şunu hatırlattı bu soru:
www.youtube.com

bir milyonun makro ekonomik etkileri olacağını düşündüren sefaletimizin de abv

dünyadaki dolar rezervini bulup 1 milyonu o sayıya böl. fikir edinirsin

10 milyon dolar da farkettirmez. Diyelim ki fiyati etkiledin suni bir islemle. O anda piyasanin konsensusu o fiyati uygun gormuyorsa baskasi (baskalari) karsi islem acar ve fiyati olmasi gereken seviyeye geri ceker. 10 milyon dolar da pek bir sey yapmaz hele gun ici piyasalar acikken.

Perspektif olarak soyle bir sey diyeyim: global forex piyasasinin gunluk hacmi trilyonlarca dolardir. Ne vatandasin bozdurdugu ne de aldigi dovizle fiyatta ciddi bir hareket olmaz.

10 milyon dolarlık işlem yaparsan ve senin arkandan 5-10 kişi daha yaparsa 1-2 kuruş oynar.

Selam. Öncelikle güle güle büyütün.

Evet doğru. Ama ben de doktorum bana da güvenmeyebilirsiniz.

doğru.

eşinin ilk kızı kalbi delik doğmuş. takip edilmis 1 yılın sonunda kapanmış.

oğlumuzda da gebelikte kalp kapakciklarinin biri diğerinden büyüktü. normale döner dediler ama ille de pediatri kardiyalogu görsün diye de direttiler. adam iki dakika baktı, normal bu doğumdan sonra 1 yaşına kadar toparlanır dedi. hatrı sayılır bir miktar da ödeme yaptık.
doğumdan sonra yine görüşmek ister mısınız dediler, istemedik. çocuk doktoru üfürüm vb muayenesini yapıyor zaten.

oğlum şimdi 8 aylik.
hareketliliğinde büyümesinde bir sorun yok. hala götürmedim kardiyolaga.
her ay düzenli olarak çocuk doktoru muayene ediyor zaten.

Üfürüntü denen sesi duydu ise bir çocuk kardiyaloğuna görünün. Çoğu bebekte 1 yaşına kadar delikler görünüyor zamanla kapanıyor. Bizimkinde ilk kontrolde 3mm vardı, bir yaşında tekrar kontrol edildi kapanmıştı.

Korkmayin ufurum o, benim de varmis 1 yasinda gecmis.

bizimkinde de vardı, 9. ay civarı kapandı. ufak bir deliktir, zaman içinde kapanır.

1 yaşında kontrol ediyorlar, çok büyük ihtimalle geçmiş oluyor.

her bebekte olmasa da bazı bebeklerde doğuştan kalp deliği oluyor. bunların da çok büyük kısmı büyüdükçe kendiliğinden kapanıyor. 10 gün sonra tekrar bakalım dediğine göre önemli bir şey yoktur. içiniz rahat olsun.

He benim sipagettimde de vardi 6 ay kontrolunde kapanmisti. Iciniz rahat olsun.

satırarası
paragraf

dragoman
dilmaç

BabelFish/Babil Balığı'na ne dersiniz?

Türkçe mi istiyorsunuz yoksa dil fark ediyor mu söylememişsiniz. Ben olsam sözlükte başlıkları kurcalar yazar nicklerine göz gezdiririm. Çok orijinal şeyler oluyor.

la mer
m kare (yani m üzeri 2 matematikte vary a üslü sayılar)

sentaks

babilbaligi+1.

sadece babil tercüme diye var, ama babilbaligi diye yok.

google translate:)

dolmakalem :P

kim kazandi?

belki şuradan www.turkiye.gov.tr

Ticaret sicil gazetesinde yer alacağını düşünüyorum.

Ticaret odasi kaydindan bulunur

öyle şey olmaz, isteyen girer.

Yabancıdan kasıt nedir? 12 den sonra Polonyalı birisinin apartmana girişi yasaktır ise ağır milliyetçi bir yöneticiniz var demek ki; diğer türlü yabancıyı zaten anlamadım, apartmana giriyorsa demek ki bir tanıdığı vardır ve tanıdığı olduğu için yabancılık statüsünden çıkmıştır artık; hırsızlara bir uyarıysa onların bunu umursayacağını düşünmüyorum zaten.
Tabii ki mümkün değil böyle bir kısıtlama eğer ki apartmanca toplantı yapıp totaliter bir rejimde uzlaşmadıysanız. Orası senin özel mülkiyetin ve diğer insanların alanlarını gasp etmedikçe istediğini yapmakta hürsün

Eyvallah
@ordinov iyi güldüm haklısın:)

öyle bir şeyi yasaklayamaz apartman. kafalarınca işgüzarlık etmişler. senin getirdiğin adam sana yabancı değil mesela. zaten kural orada kırılıyor.

o zaman onların misafirini de sen tanımıyorsun, getirip sana tanıştırıyorlar mı?

Hocam altına gamalı haç da çiz bari tam olsun. Pazarlamacı, dilenci girişi yasaklayanı gördük de bunu görmemiştim. Değişik kafalarda sizinki. Olmaz öyle şey.

Şimdi benim sizin apartmanda hiç tanıdığım yok. Hiç işim de yok. Tamamen yabancıyım. Gece 12'den önce sizin apartmana giriş yapmama izin vermek anlamında mı asmışlar, anlamadım.

Bizim manyak yoneticinin apartman kapisini kilitleme uygulamasi olmustu, gece misafirim evine donecek asagida kaldi otomatige basiyorum falan sonra uyandim olaya, mecbur inip actim.
Sabah yımışak yımışak uyarınca düzeldi.

"Yabancı değil Frank De Boer" diyip Frank De Boer'ı sokabiliriz sanki.

Bence kötü niyetle yazılmamıştır. Yabancıdan kasıt, sen de dahil apartman sakinlerine yabancı olandır.

russki standart.

turkiyede satilanlar gurcistanda uretiliyor. oradan alinan orijinal olur.

mamont vodka
www.richardgrangerwines.co.uk

Beluga.

beluga+9999

Putinka

Russian Standard.

"karsi taraftaki ben olsaydim nasil olmasini isterdim" ahlaki. "bana yapilsaydi, etkilenecek taraf ben olsaydim nasil olsun isterdim?"

robokot un dediği gibi bireysel vicdani ahlak. Sebzelerden bitkilerden gerekeni alabilecekken, TTabağıma damak zevki uğruna gelen hayvan parçalarının sahibi hayvanın çektiği acıları hissedebilmek mesela.

agir kantci'yim. acin okuyun; zamanim yok, anlatamam.

robokot'un dediğinin adı rasyonel ahlak değil mi? ben akıl yoluyla bulunan ahlaka yakınım. düşünerek, empati yaparak, sonuçlarını inceleyerek.

yoksa toplumsal, dini falan diye birsürü şeyi kılıfına uydurmak mümkün.

galaxy a3 diyorum.

lumia bakın. annemde var bir tane koca ekranlı. kolay ve kullanışlı.

asus zenfone 2 laser 5,5'

babam kullanıyor.

Asus pişmanlıktır. Şarjı çok çabuk bitiyor, ekranı kronik olarak sorunlu. Uzun araştırmalarım sonucu Lenovo K5 Plus diyorum, başka bir şey aramanıza gerek yok. Lenovo diyorum, çünkü fiyat performans ürünü ve de IBM garantisi altında.

Samsung Galaxy J5. nedeni yazmazsam "tık" yokmuş. babam kullanıyor. ekran ve tuşları büyük.

yeni adet çıkmış, cevabı veren bir önceki cevaba laf geçiriyor. bebe misiniz arkadaş...

Samsung almanızı önermem. Samsung'un piyat performans ürünleri üst seviyedeki ürünler. A3-A5-A7 vs. ürünler kesinlikle parasını hak etmeyen telefonlar. Daha düşük paralara çok iyi fiyat performans ürünleri alınabilir. Bir de LG ve General Mobile'dan da uzak durmanızı öneririm.

Asus +1

Babam kullanıyor. Gayet memnun.

o fiyat aralığında sıfır sony bulunabilir, şarj olarak da en iyisi sony sanırım.

çünkü arap seviyorlar

Akpliler terimi yanlış akp li insan düşünmez çünkü biat eder. Bu düşünce tek bir kişiye ait bir düşünce herkes farklı bir tonda söylüyor. Sebebine gelecek olursak umrunda değil adamın neden çünkü halk zaten alışmış adam daha fazla cebime nasıl koyarım derdinde. Ne uğraşacak türbanmış, terörmüş. Medya da yazmaya ağına göre sorun kalmıyor geriye.

abi adamlar 2 gün önce polislere inşallah şehit olursunuz diyen adamlar. ölüm kimin sikinde ki? bu işin sonu gelmez türk-kürt kan davasına dönmesi, süregelen şiddet dalgası ve nefret akp'nin iktidarını daim kılacak.

Adamlar arapperest cunku

Sence? Başkanlık teklifi verildiği gün başladı bu bombalar patlamaya. Sence tesadüf mü?

Diğer yandan halep'te kurtarmaya çalıştıkları it sürüsü sonra kulllanmak istedikleri savaşçılar. Adamlar lazım yani sonra. Onun için o kadar onemli onlar için...

Senin geçmiş duyurularına bakınca tüm derdinin Araplar olduğu gözüküyor. O yüzden algıda seçicilik yapmışsın

bu yasanan olayları suriyeden ayri düsünerek anlayamazsın. parcalari bir araya getirmelisin bütünü görmek icin. sadece araplara takinti yapmaya gerek yok.

dikkat dağıtmak, iç desteği canlı tutarak dış politikada hamle olanaklarını geliştirmek.

Bizde devlet algısı da farklı biraz aslında. Yani devlet halkını değil, öncelikle kendisini düşünüyor ve düşündürüyor. Devlet halkın hizmetkarı olmalıyken, bizde halk devletin kulu, kölesi konumunda. Halkın kendisi de bundan gayet memnun. Dolayısıyla ülke içindeki olaylarda ölenler de bu bakış açısına göre devlet için ölüyor. Devletin çıkarı neyse o önemsenir, gerisi unutulur. Devletin asıl görevinin halkın yaşama hakkını korumak olduğunu bilmeyen bir milletiz biz, bu yüzden devlet yetkilileri istedikleri gibi gündemi rahatlıkla yönlendirebiliyor. Devlet ne derse odur. Devletin çıkarı milletin yaşamından önemlidir bu topraklarda.

bunlar müslüman, bunlar Sünni, bunlar çocuk sever, bunlar kelle sever, bunlar düşük iqlu, bunlar yerli ve milli, bunlar vatan millet sevdalısı, bunlar arapperest.

bunlar kısmını malum tonlamayla bunlaaaaaaaarrrr diye okuyacaksın.

insanların tıbbı geliştirerek yeni nesli koruması doğa dışı yollarla yaptıkları birşey değil ki, doğal bir süreç olan evrimin sonuçlarından biri.

dolayısıyla bence bir tuhaflık yok.

bozduk zaten daha ne bozacağız? bundan sonra yok ederiz artık.

edit: hayatta kalmamız ve çoğalmamız değil yaşam tarzımız doğanın dengesini bozan. yaprakta fark edilmeyen böcek tonlarca yağ salmıyor okyanusa.

doğadaki denge bozuluyor doğru ama doğal seçilim de oluyor.

doğal seçilimin örneği için bugün savaş olan ve olmayan yerlere bak. zayıf olanlar daha hızlı eleniyor.

doğanın dengesinin bozulması ya da doğanın tehlikeye düşmesi gibi bir şey yoktur. Her ne olursa olsun her şey doğanın bütünlüğünün içindedir. İnsanın yaşayabileceği optimum doğal düzenin bozulması gibi bir durum olabilir, bu da doğanın çok umrunda olmaz. Doğa, ormanlar ya da hayvanlardan daha büyük bir şeydir, bir süreç gibi falan aslında. Yani abartılı atıyorum, tüm insanlar yok olsa da tüm eğrelti otları yok olsa da doğal süre içerisinde yine kendi düzenine kavuşur doğa.

Yani "dogal denge" var olan sey zaten. insanin tibbi gelistirmesi de dogal, yaptigimiz bazi seyler uzun vadede zararimiza bazilari yararimiza olacak.

dedigin seye bir ornek: modern tip oncesi kafasi normalden fazla buyuk oldugu icin dogum esnasina hem kendini hem annesini oldurecek cocuklar bugun sezeryan ile doguyor yani gen havuzuna ekleniyorlar. bunun sonucu olarak gelecekte annelerin dogal yollarla doguramayacagi bir gelecege gitmemiz mumkun (dogal dogumlarin riskinin giderek daha cok artmasi; bel kemikleri dar kadinlarin, kafasi buyuk cocuklarin artmasi). yapilan bir arastirmada bu surecin coktan baslasigina deginilmis gerekirse link bulurum.

tabii ki bunun bir alternatifi yok; siz gen havuzunu zehirliyorsunuz diye anneleri ve cocuklari olume terkedecek degil insanlar. o yuzden bu surec de dogal evrimin bir parcasi.

bence insan nüfusu etkeninden çok insanların bilimi/sağduyuyu çeşitli insanın yaşam zorunlulukları gibi(su, yemek, sıçmak) görmesi gerekmekte. şuan teknoloji şu saydığım zorunlulukların önüne geçmiş bulunmakta, bu zaten insanın kendisine zarar bir durum. şüphesiz, insan çevresine fayda sağlaması için kendi sağlığını ve ruhunu iyi bir seviyede tutmalıdır, yoksa her şey bir gün biter kanımca.

@Sour, diger dedigin seyler tartisilir olsa da insanlarin 35 yil yasamasi olayi yanlis. Bir donem "ortalama" omur o kadar olsa da insanlarin genelde o kadar yasadigi bir yanlis anlasilmadan ibaret. Her 2 bebekten sadece birinin 1 yasini gorebildigi, Her 10 cocuktan dordunun 10 yasini gorebildigi bir donemde alinan ortalamadir o. 10 yasini gecen kisilerin %90 ve fazlasi aynen bizim gibi bir ömür beklentisine sahipti. Yani insanlarin 35 yasina gelince yaslanmasi ve olmesi gibi bir durum yok, sadece ölen bebek ve cocuk cok cok cok fazla oldugu icin ortalamayi dusuruyor olay o. Bebekligi / cocuklugu atlatanlar aynen bizim gibi yasiyorlardi.

İnsan türü arasında doğal seçilimin yaşanmadığını düşünüyorum ben de. Tıbbın gelimiş olması, yüksek doğum oranları vs. Kendimizi doğal seçilime bıraksak, şu an daha zeki ve güçlü varlıklar olurduk diye düşünüyorum. Tıp, teknoloji ve artan nüfus oranı sayesinde zayıf ve zekası düşük olan bireyler de hayatta kalıp üreyebiliyor, genlerini aktarabiliyor (bunu tabii ki bütün duygulardan arınmış şekilde ve bilimsel yönden bakarak söylüyorum, yoksa belki benim de doğal seçilim ile elenmiş olmam gerekirdi).

Diğer taraftan, tıp ve genel olarak bilim de insan aklının bir ürünü, yapacak bir şey yok.

Doğa illaki dengesini bulacak. Doğada nüfusu aşırı artan canlılar bir şekilde dengelenmiştir ve dengelenecektir. Sadece nasıl olacağı sıkıntılı. Savaşlar, açlık, kıtlık, susuzluk, doğal afetler vs. Önlemini zamanında alsak bunları yaşamaya gerek yoktu.

"konuşmak zorunda mıyım" kafası. konsoloslukta iş yapmak bunun için zor. kesin vardır da, gıcığına yok demiştir. derdini güzellikle anlatmayı, alttan almayı dene.

kolay kolay çalışan bilgisi de vermezler, ne bilsin sen hakikaten oradan mı arıyorsun, in misin cin misin...

Konsoloslukların hepsi böyle maalesef.

Konsoloslukta calisanlarin neredeyse hepsi iyi derecede turkce biliyorlar.senin yapman gereken telefonu actigi anda sadece turkce meramini anlatmandi.aynen onun yaptigi gibi merhaba surdan ariyorum boyle bir konu vardi de ona birak gerisini.

@babilbaligi, yok zaten ben adama ulaşsam buraya gelmeniz lazım diycem, orada çalıştığını kanıtlaması lazım onun işinin de görülmesi için. bi daha arayıp duptıs'ın dediği gibi direkt dalayım konuya madem.

EDİT: işe yaradı harbiden duptıs, eyvallah!

Marketler o ürünleri kendisi üretmiyor. Misal Migros marka tonbalığını Migros için Dardanel üretiyor. Diğer ürünler için de benzer yöntemler vardır muhtemelen. Ben kalitelerinde çok büyük farklar olduğunu düşünmüyorum.

fark yok.

İyi firmaların fason ürünlerinde üretim kalitesi değişmez, içerik kalitesinde ufak değişikliklee olur ama bir çok marka fason ürünlerde kendi orjinal ürürünü kullanabiliyor, esans, vizkozite değiştirip a değil b markası basabiliyor, başka firma için ekstra formül bulmak daha pahalı :))

Her üründe geçerli değil bu, ama biz bi keresinde aynen böyle yapmıştık bir fason üründe almanyada.

interested çok resmi. çok seni seçtim pikacu. çok firmamız sizinle ilgilenmektedir.
I like you. kısa basit öz.

Tercihim; I like you.

ikisi arasından "i like you". bunlar haricinde "i'm into you".

ilki daha ziyade iş başvurusu yapan insana söylenir gibi. ikincisi hoşlandığımız birine söylense daha iyi olur.

Dacia Duster diyeceğim ben. Sıfır 4x4 en full ü 72.000 tl. Güzel arabadır.

Duster +1
Kendim kullanmadım onu söyleyeyim. Hem çevremde hem internette kullanan insanların yorumları çok çok iyi, Saffet Üçüncü baya beğenip şaşırdığını gizlememişti, bir de bunların Off-Road etkinlikleri oluyor. Bazen sadece Duster'lardan oluşan ekipler kendi aralarında yapıyorlar, bazen de karışık markalarla yapıyorlar. Youtube'da karlı parkurda saplanıp kalınca bir Duster tarafından kurtarılan markalı SUV'ları görebilirsiniz. :)

pejo 2008 ve c4 cactus bozuk yollara dayanacak arabalar değiller. yerinizde olsam toyota hilux bakardım. olmazsa dacia duster.

www.sahibinden.com

ah canim yazik. ama normal. yani normal bebek icin de normal. devamli yatan bebek icin 10 kere normal. gecer. zaten kuvezdeyse doktor kontrolundedir de, yine de normal birsey. gecmis olsun kucuge.

@beriberi +1.

geçmiş olsun. sıkça yaşanana bir durum, kısa sürede düzelir. küvezde kontrol altından kalması çok normal. endişelenmeyin.

oncelijle cok gecmis olsun, umarim en kisa zamanda cikar ufaklik evine. doktorlar bu sorularinjza cevap vermiyorlar mi ? ever bu normal ya da degil bir sey demiyorlar mi ?

selamlar,

gayet normal. ilk hafta kontrolünde geçmiş olur. büyüyünce anlatırsınız, sen ilk 2-3 gün süt falan alamamıştın diye.

geçmiş olsun.

Maltepe Ankaray'dan çıkınca tam karşıda var servis iyi orası (küçük sokağın üzerinde).

cepa lydia servis

cepa +1.

Herkese teşekkürler, cepa lydia'da 5 dakikada halloldu gerçekten:)

ehli sünnetten olan, son bir kac haftada olanları da gördükten herkes beddua eder. suriyeden iyi haberler gelmiyor.

Keko olmaları. Klasik sunni şii kavgası. İran esad falan random saldırıyor millet ölüyor diye.

Dönemsel onlar çok takılma. Daimi dualar ve beddualar,
Değişken dualar ve beddualar olmak üzere 4 ayrılıyor.

Malum şahış ve etrafındaki vefakar cefakar fedakar insanlara daimi dua,
Amerika ve israle daimi beddua,
Değişken olarak dua ve beddualar; rusya, iran, ırak, suriye, putin, esad, fethullah vs. olarak tablo haline getirebiliriz.


Dönemsel yani:)

Haberlere göre hastaları halepten türkiyeye taşıyan konvoya şii milisler saldirip yaralı insanları öldürdüler. Muhtemelen iranın desteklediģi gruplardır diye irana saydırıyordur.

İran Türkiye'nin ezeli rakibidir dolayısıyla hemen her konuda çıkarlarımız çakışır.

Gördüğüm kadarıyla AKP'nin gençleri bu konuda CHP'nin gençleri kadar cahil değiller. Onlar gençlerini bu konuda hazırladıkları tarih dersini andıran belgesellerle çatır çatır eğittiler eğitiyorlar. 15 Temmuz tarih konusunda yaptıkları kitlesel eğitimin karşılığını açık seçik aldıkları tarih oldu. Son derece tarafsız yazdım.

En son olarak İran Halep'te Türkiye'nin aracılık ederek sağladığı ateşkesi defalarca bozarak insanları boğazlattı. Ayrıca bu sabah 4-5 yaşlarında bir çocuğa yapılan işkence görüntülerini televizyonlarında yayımladılar. Görüntüler iğrençti Danimarka'da bile insanlar sokaklarda gösteriler yapıyor. Avrupanın dikkatini çeken insanlık dramından da haberiniz yok anlaşılan.

Yani an itibariyle İran'ın işlediği insanlık suçu dünyanın konuştuğu bir boyuta ulaştı. Siyaseti AKP CHP'den ibaret zannedenlerin boş gözlerle seyrettikleri bir konu bu.



Sürekli olarak karşıt fikri savunan medyayı da eşit sürelerle izleyin. Bu başkalarının aklıyla değil kendi aklınızla düşünmenizi sağlar. Aksi taktirde gelişemez güdük kalırsınız.

@Sour'ın dediği doğru. Şii'lere küfreder Akp'nin başındakiler. Çünkü mezhepçiler. İran da Şii egemen bir ülke zaten. Şii milisler Suriye'de Halep'e saldırdı ve Esad'la birlikte sanırım orayı alacaklar. İşte medya tarafında çocukları öldüroyorlar diye lanse ediliyor şu an. O yüzden küfrediyor muhtemelen. Ama diğer arkadaşların da dediği gibi, Atatürk olsun, Edison olsun, Mahatma Handhi olsun, Şehit polisin oğlu olsun... Akp'li yöneticilerden biri herhangi birine yardırıyorsa, Akp'li vatandaş da yardırıyor. Recep Allah'a küfretse bunlar da küfreder.

klasik sünni-şii çatışmasının suriye üzerindeki gerilimi+ rusya'yla ara düzelince rusya'yı eleştirmek yemediği için birikmiş enerjiyi oraya kanalize ettiler.

Elde bir deste kağıttan bize düşen birkaç tane var. Zamanı gelince atıyoruz, işi bitince geri alıyoruz. İşimize gelince müttefik oluyoruz, işimize gelmeyince lanetliyoruz. İran çok rerorero ise burada fetonun saldırısından kurtarıp hapisten çıkardığımız iran asıllı 'işadamlarımız' neden iranın net düşmanı abdye gittiklerinde yargılanıyorlar? İranla yaptığımız ve zamanında işimize gelen, içimizi ferahlatan bir takım ticaretlerimizdendi galiba.

iran suriye'de zafer kazandı. biz hezimete uğradık.

çekemiyorlar.

Ne icin lazim?deminde uzun sasi sormustun ama soyledigin araclar kombi kamyonetlerdi.amaca gore soylemek lazim.biz sprinter kullaniyoruz misal,tek teker 3,5 ton

kamyonetlerdi ama diğerlerine göre uzun şasi bi doblo cargo var örn bide doblo cargo xl var gibi

doblo combi maxi alın. uzunluk gayet başarılı, koltukları katlarsanız içine 6m profil sığıyor. normal zamanda da insan taşımak için de kullanırsınız.

web tasarımcılık, bilgisayar programcılığı ve programlama dillerini bilmek bizim burada işe yarıyor.

teknik ressam ol, ekmeksiz kalmazsın. bir de gideceğin ülkenin yerel dilini bilmek işi büyük oranda kolaylaştırıyormuş.

Dİl çok önemli.

birde akademi ve sanat yerine daha çok zanaata dayalı işler olursa kesin iş bulursun. Bilgisayar programcılığı da dahil.

dil + uzmanlasma.

alanina hakim olacaksin, ne is olsa yaparim abiciler her yerde var.

okul öncesi öğretmen, motor ustası, kaynak ustası, berber, kuaför, muslukçu, bilgisayar tamircisi, boya badana ustası,... zanaat kıymetli, yazılımcı adamlarda fazlasıyla var.

bulundugunuz yerden ayrilabiliyorsaniz guney amerika turu ya da asya
bulundugunuz yerden ayrilamiyorsaniz dil kursu/dil gelistirme, mesleginize iliskin sertifika programi, yuzmeye devam, diger iller gezilebilir, ilgi duydugunuz bir hobi kursu, ilk yardim kursu, stklara gonullu destek.

www.eksiduyuru.com

işe gitmeden nasıl 4000 lira kazanılır eğitimleri ver.

tam dayaklıksın sana şuradan s*ktir git demek istiyorum. bilirsin belki o karikatürü, hah işte tam oradaki adam işte benim...

kendine bir konu belirle. örneğin astronomi ya da gastronomi. o konuda popüler yazıları okuyup, kendin bir şeyler yazmaya çalış.

semt neresi?

geocaching'e başla

aylık 1000 tl'sini bana verirsen benim işlerin birazını sana yaptırabilirim.

@füt

Etiler

istanbul'u semt semt gez, youtube'a video yap. bi 4.000 de ordan kaldır.

malum zat şamda cuma namazı kılacaktı şimdiyse geldiğimiz noktada halepte cenaze namazı kılınıyor cihatçıların.

burdan giden silahlar, petrol ticareti vs. bunlar da işin parasal nedenleri.

Bunlar ezelde beri Şii olan bölgeleri sünnileştirmeye çalışıyorlar, zamanında Osmanlı ataları İran'ı sünnileştirmeye çalışıyordu bunlar da Suriye için aynı şeyi isteyip oradaki terörist cihatcıları destekliyorlardı ama olmadı, olmadığı için üzülüyorlar işte yoksa sivil halk falan kimsenin umurunda değil. Sivil halk zaten cihatcıların tecavüzüne uğruyordu işkence görüyorlardı öldürülüyordu, o zaman hiçbirinin sesi çıkmıyordu. Suriye ordusu bölgeyi ele geçirince Halep'te katliam varmış gibi gösterilmeye başlandı, bizim çomarlar da tepki göstermeye başladı haliyle.

kankaları halep'te hezimete uğradı. kıstırıldı. oradan kurtarıp fırat kalkanı harekatında tekrar kullanmak istiyorlar.

www.aljazeera.com.tr

dertleri de bunları tahliye edebilmek. esad ordusu da esir alıyor ya da öldürüyor. bu zavallılar da çaresizce bağırıp yalan dolana sarılıyorlar.

"esad iki haftaya gider" diyen bi arkadaş vardı, esad kaldı o gitti. bunlar da o hesap. nasıl bir tesadüfse, kimi destekleseler tarihe gömülüyor.

suriye'ye tır tır silah gönderenler, silahlar patladığında ağlıyor, yersen...

adam 9'da gidiyor 5'te çıkıyor, ona aydınlık tabii ki :)

şöyle de bir durum var, türkiye'nin doğu batı arası saat farkı 1 saat 15 dakika yaklaşık. bu da senin için karanlık olan saatlerin kayseri'deki biri için aydınlık olması ile sonuçlanıyor.

enerji bakanlığının bu kararı almasındaki en büyük etken de bu araştırma olduğu söylenir. ama bence bakanlık zaten kararını vermişti buna kılıf olsun diye böyle bir "araştırma" hazırlattı.

tam metni de var elimde bunun, fazlasıyla zorlama olmuş bence...

rektörü cb kafasına göre atayınca, "hükümet neylerse güzel eyler" kafası standart geliyor.

yalakalık ve biat artık birinci şart bu ülkede herhangi bir kamu kurumunda yönetici olabilmek için. onun için bana normal geldi. herkes iktidardan yana bir yalaka olduğunu ispat etmek zorunda. ne kadar saçma olsa da.

durun bakalım şikayet artınca bir inceleyeceğiz demişler, bir ümit belki düzelir bu durum.
www.hurriyet.com.tr

ya güneşi sabah zaten kimsenin kullanmadığı / uyuyor veya yolda olduğu saatlerde kaybettik, ancak akşam hava 4te kararmaya başlamıyor, herkesin ofiste / uyanık olduğu saatlerde daha çok gün ışığı var aslında. ha evet biz o saatlerde içeride olduğumuz için pek manası yok ama herkes beyaz yaka değil böyle de bir gerçek var.

sabah karanlıkta işe gitmekten nefret ediyorum ama akşam havanın daha geç kararması da hoşuma gidiyor, içimdeki acele hissini azaltıyor. durum böyle olunca çok şikayet edemiyorum.

ama bu kararın veriliş nedenini hatta verilmesini gözümde mantıklı kılmıyor sadece diğer ülkelerle saat farkını düşünerek.

İTU gibi bir kurumda biat ve "şakşak" nadir bulunur dostlar.

Şaşırtıcı fakat kış saati uygulamasının kaldırılması ile "gerçekten" güneşi daha fazla göreceğiz. Biraz okuyun, çok az araştırın, illa ki anlayacaksınız. Sorularınız olursa bana da sorabilirsiniz. Mesleğim pek alakadar değil yalnız uygulama yürürlüğe girdiğinde biraz okuyup, az da araştırdım.

Herkes maaşlı köle degil

yani 8.5 milyon, onun da en fazla 6 milyonu güneş göremeyen köle.

11 yıl çalıştım, birkaç ay önce istifa ettim.

Nasıl ki eski Türkiye ve yeni Türkiye varsa, eski İTÜ ve yeni İTÜ de var. 2012'de atanarak başa geçen rektör, kendi döneminde 200'den fazla kişiyi attı ve toplamda 200'den fazla kişiyi aldı. Bu arada toplam 1000 küsur akademisyenden bahsediyoruz. Atılmalar önce asistanlardan başladı, bir kısmı gerekçe gösterilerek ama çoğunluğu gerekçe gösterilmeden atıldı. Kadro alanlar da kendi tanıdıkları oldu. Aynı şekilde, 'Inbreeding'i önlemek için Stanford, Yale gibi üniversitelerden akademisyen getirileceği açıklanırken; Fatih Üniversitesi'ndekileri kadroya aldı. Birçok Öğretim Görevlisi, Yardımcı Doçent ve Doçent'e asla yükseltilmeyecekleri söylendi. Okulda Doçentlik sınavını geçmiş araştırma görevlisi kadrosunda insanlar var ve 'Siz o kadroyu boşuna beklemeyin' deniyor. Bu yüzden istifa edip başka yerlere giden akademisyen sayısı da az değil.

Örneğin, şu yeni İTÜ'nün bir icraatıdır.
eksisozluk.com

Rektöründen dekanına kadrolaştılar artık. Örneğin, çalıştığım fakültenin dekanına cemaatin ileri gelenlerinden birinin oğlu kılıfına uydurularak getirildi, profesör kadrosuna atandı ve her zaman seçimle gelen Bölüm Başkanlığı makamına, sıfır oya (ya da yalan olmasın, bir iki oy olabilir) rağmen atanarak Bölüm Başkanı oldu. 15 Temmuz'dan sonra hepse girer sanmıştık, başına bir iş gelmedi. Farklı cemaattenmiş ama babası Türkiye'de çok kişinin isminin bildiği merhum bir yandaş. Bölüm için Yardımcı Doçentlik ilanları adrese teslim çıkıyor; 17 kelimelik 5 başlıkta ilan açılıyor ve Google'dan arattığında dünyada o konuyu bir kişinin çalıştığını anlamak çok zor olmuyor. Kadronun kimin, hangi yancısı için açıldığını anlamak 10 saniye alıyor.

Bölüm Kurullarında çoğunluğun aldığı kararlar yanlı bölüm başkanları nedeniyle dekanlığa bile ulaşmadan yok oluyor. Kurullar boşuna toplanıyor, yönetimde kim varsa onun kararı geçerli ve ezici çoğunluğun kararı gün yüzü bile görmüyor.

Bu yazı da yeni İTÜ yönetiminin elinden çıkmadır. Çalışanların çoğunluğu bu görüşle aynı fikirde değil tabii ki ama bu tarz açıklamalar sürekli yapılıyor, ilki değil bu. Yılda en az 3-5 kere bu tarz açıklamalar yapılır. Herkesin siniri yerinden oynar ve 'Ben buna katılmıyorum' dersin ama ancak Facebook'taki arkadaşların bilir.

İTÜ'de biat kültürüne gelince; yönetimin her kademesi yandaşla sarılı olduğu için biat etmeyenlerin sesi çok zor çıkıyor. 2012'de her şey daha yeniyken bu iş Asistan Dayanışması ile başladı. Çok destek aldı ama bir o kadar da destek vermediler. Çünkü kısmen haklı gerekçeleri de vardı. Bir hikaye vardı ya 'Önce şunlar için geldiler, şunlardan olmadığım için sesimi çıkarmadım. Sonra bunlar için geldiler, bunlardan da olmadığım için sesimi çıkarmadım. Benim için geldiklerinde ses çıkaracak kimse kalmamıştı' diye, İTÜ'de de tastamam böyle oldu. Asistan Dayanışması'nın zayıflatılması, üyelerin tek tek atılarak başka işlerde çalışmaya başlaması ve o arada destek çıkılmaması sonucu İTÜ artık bitiyor. Ses çıkaranlar var ama bireysel sesler çıkıyor genelde. Öğretim Üyeleri Derneği'nden ara ara bir iki karar çıkıyor ama genelde o da 'Kınıyoruz' seviyesinde kalıyor. Mobbing'deki yükselme sağlam.

İTÜ'de çalışmak nasıl? Eski İTÜ cennetti. Kaç gece okulda kalarak çalıştığımı ve bundan çok zevk aldığımı bilirim. Ki okula gidip gelebilmek için 4 saat yol yapardım her gün, saat değişikliği olayından önce sabah ezanından öne çıkardım. Şimdi olsa zannediyorum sabah ezanından 1.5 saat önce yola çıkmam gerekecekti. Her neyse, İTÜ'de herkes birbirinin ailesi gibidir ve asla yalnız hissetmezsin. Hani insanlar iş arkadaşlarını sevmez ya, iş arkadaşlarım ailemdi benim. Yeni İTÜ'de bile kalan bir avuç insan birbirine sahip çıkıyor. Şu an sıralamalarda İTÜ'den kat kat daha iyi görünen bir üniversitede çalışıyorum ama ne oradaki gibi bir işbirliği ruhu var, ne kimse kimsenin arkadaşı, ne de o derece iş birliği var. İTÜ, Türkiye'den soyutlanamaz; Türkiye'de bilimin ne derece ilerlemesine izin veriliyorsa İTÜ ancak onun suyunu sıkabiliyor. Proje yapıyorsun enerji ile ilgili, bütçe ezan okuyan robota veriliyor. Ayrıca, Türkiye'ye hala girmemiş birçok teknoloji olduğunu buraya gelince anladım. Bu teknolojilerden Türk akademisyenlerin haberi yok henüz ve bu yüzden çalışmaya başlamamışlar. Başlasalar bile elinde somut örnekle deney yapamadıkça sonuç alamazlar ve bunlara da bütçe verilmez. O yüzden, Türkiye bu konuları çalışmaya başlayınca zaten atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak. Belki Türk akademisyenler de belki geç kaldıklarını bilip o konuya hiç bulaşmayacaklar ve bu alanda Türkiye ilerlemeyecek. Ondan sonra da 'Türk tipi akademisyen', 'bir şey üretmiyor ki' olacak.

İTÜ'ye geri dönelim; şartlar böyle olmasa, Türkiye'de bilime yatırım yapılsa ve deseler ki 'Sabahın 5'inde işe geleceksin ve 20 saat kalacaksın', gıkımı çıkarmam, koşa koşa gelirim. Şu an kendimi geliştirebileceğim ve gerçekten geliştirebildiğim bir yerdeyimi ama yeni İTÜ'nün bile beşte biri kadar mutlu değilim iş yerinde. Tabii ki işe eğlenmek için gitmiyoruz, o yüzden şikayet edemem ama insanı işine bağlayan şeyler vardır; burada onları özenle aramak gerekiyor. İTÜ'de onlar gözünün önündeydi.

İtü sistem karşıtı değildi ama bilim taraftarıydı eskiden :(