Ne gibi ilave masraflar hocam?
Sene de 1 defa bir defter parası alınır o da ortalama 200-250 TL isterler.

Hocam o bahsettiğiniz meslekler aynı meslek zaten. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir tek bir meslek.
Yanlış anladıysam soruyu :)
Çok fazla iş yükünüz yoksa ayda 100 liraya tutacak Muhasebeci bile bulunur. Paraya takılmayın çok düşük ücret ile defter tutanın çok mükellefi olabılır. Muhasebeniz çoktaa sağlam tutukmayabilir.

"serbest muhasebeci" unvanı kaldırıldı. artık tüm muhasebeciler "serbest muhasebeci mali müşavir" unvanı ile çalışıyor.

arada hiçbir fark yok.

sürekli olarak en az 2k encryption yapan ve anonim olarak açan vpn servisleri var. takibi neredeyse olanaksız. buraya yazmıyorum, merak eden mesaj atsın.

bunda rahatsız olacak bir şey yok ki. polis zaten güvenlik sağlıyor. simdi de internet güvenliği konusuna el atmış oldular.

Çare vpn

Şöyle ki; evrimi toptan reddeden din bilimciler de var, evrimi kabul edip, evrimde yaşanan süreçlerin (ilk hücrenin oluşması, türlerin değişimi, ilk insanın yani homo sapiens sapiens'in oluşmasının) tamamen tanrının 'ol' demesiyle olduğunu düşünen din bilimciler de var.

Adem - Havva geyiği de dediğin gibi ilk homo sapiens sapiens'e islam dinine göre Allah ruh üfleyerek Adem ve Havva'yı yaratmış oldu gibi bir şey. Adem ve Havva hiçbir dinde çok spesifik olarak tanımlanmadığı için elbette bu derece yoruma açık.

Benim şahsi düşüncem evrim ve hatta diğer tüm bilim alanları ilerledikçe dini bunlara göre yorumlamaya çalışıyorlar. yani özetle evrim diye bir teori ortaya atılmamış olsaydı dinin bu gibi dertleri hiç olmayacaktı.

Hiç bir bilgisi olmayıp "ne maymunu lan biz maymundan falan gelmedik" diye atlayan müslüman din kardeşlerimi samimiyetsiz ve itici buluyorum.Belki haklılar, belki değiller ama neyi neden söyledikleri hakkında en ufak bir fikirleri yok. üstelik bu kişilere "e o zaman hz.adem ile hz. havva nın çocukları ensest miydi? diye sorunca derin bir sessizliğe bürünüyorlar.

mustafa hoca:
www.youtube.com

mehmet hoca:
www.youtube.com

şu über uzun video:
www.youtube.com

siz-siz-adem ; adem-siz-siz yani kuran'da ayetlerde gramer olarak da bir mantık, bir düzen var yani siz-siz-adem: çoğul -çoğul devam ediyorsa adem de çoğuldur, çoğul bir ismi ifade etmek için bu kullanılmıştır diyor.

Şu akıldan çıkarılmamalı: Allah keyfi iş yapmaz. "Hah bu zamana kadar kardeşi kardeşe helal kılmıştım, bundan sonra ensest ilişkiyi yasaklıyorum" demez.

Ya bu dindarlar bir hoş insanlar. Kendilerine gelen bir tane kitap, arkadaş insan bir tek kitabı 1400 yılda anlamayı beceremez mi yahu?

Anlatılan hikaye gayet açık; Adem ve Havva yasak meyveyi yer ve Allah'ın emrine karşı gelirler, sonra da cennetten kovulurlar. Bu kadar basit.

Bakara 31-37 gayet tane tane anlatıyor. Kuran, Adem'e tekil şahısla hitap ediyor.

Al-i İmran 33'de Hz.Adem, Hz.İbrahim ve Hz.Nuh ile beraber tekil şahıs olarak anılıyor.

Al-i İmran 59'da yaratılış bakımından Hz.İsa Hz.Adem'e benzetiliyor. İkisi de tek kişi.

Maide 27'de Hz.Adem tekil olarak anılmış ve iki oğlundan bahsedilmiş. Acaba birsürü Adem ve Havva var ve hepsinin iki oğlu mu var? Hiç mi bir veya 3 oğlu olan yok? Hepsinde mi iki oğlan arasında kavga ve adam öldürme var?

Enam 98'de Hz.Adem'i tarif ederken "tek bir nefesten" ifadesi son derece açık. Onlarca kişiden "tek bir nefes" diye bahsedilmesi mantıklı mı?

O arkadaşına söyle, azcık inandığı dinin kitabını okusun. Biraz bari okusun!

bazı ayetlerde ben, bazı ayetlerde biz, bazı ayetlerde o demesi
www.youtube.com

din ile bilimin çelişkili olması bir hurafeden ibaret. çözümü çok basit. kulaktan dolma, sağdan soldan duyma iddiaları bir kenara bırakıp hangi dini inceleyecekseniz o dinin varsa kitabını, felsefesini önce bir didik didik edersiniz. sonra bu dinin iddiaları bilim ışığında incelersiniz.
bilim deneye dayanan bir oyundur. tekrar tekrar denenip gözlemlenemeyen konularla ilgilenmez. çelişkili olmak ayrı, alakasız olmak ayrıdır. din gayet bilim süzgecinden geçirilerek incelenebilir, örneğin insanın topraktan meydana gelmesi, ölüp toprak olup sonra tekrar meydana gelmesi vb.

@awd:

daha ibadet biçimleri dünyanın her yerinde uygulanamayan, oğlak ve yengeç dönenceleri ile çelişen kuralları olan din, nereye bilimle çelişmiyor?

tüm dünyaya hac ibadetini koyarken bin sene mekke'ye medine'ye ulaşım olmadığını bilmeyen din nereye bilimle çelişmiyor?

dünyanın yaşını 6-7 bin yıl olarak açıklayan din nereye bilimle çelişmiyor?

götünüzden bilim tanımı uydurarak olmuyor o işler, daha bunun evrim karşısında çöken hükümleri var, dünyanın 6 günde yaratılmış olması, canlıların yaratılmasının bitmiş olmasına karşın oluşan ve kaybolan türler var, var oğlu var.

zorlama bir yorum bence. böyle bir şey olsa kuran'da açık açık yazardı. evrimi inkar etmek artık imkansız olduğundan yavaş yavaş ortaya çıkan iddialar olarak görüyorum.

Ben hiç bir zaman dini kitaplar bilimsel kitaplardır demedim.her din bir iddiadır, her iddiayı bilimle irdeleyin dedim. Bilime tapanları, bilimi mutlak gerçek kabul edenleri de anlamıyorum, sadece şunu söyleyeceğim, daha düne kadar "parçalanamaz" dediği, "parçalanamaz" diye isim koyduğu atoma bir süre sonra ay çok pardon parçalanabiliyormuş, aa hakketen parçaları bile parçalanabiliyormuş diyen bilimin sistematiğine sokayım parmağımı.Bugün size imkansız gelen bir şeyin yarın mümkün veya anlamlı gelmeyeceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, hayranım (!) Siz neyin derdindesiniz diye sorası geliyor insanın. Modlardan pirenin küçüğü olanı galiba benim cevap yazmamı bekliyor "tartışma başlatıcı içerik" ve "cevap bu değil" bahanesiyle yorumumu silmek için. Ayın ikiye bölünüp geri birleşmesi bilimsel olarak hiç bir şekilde mümkün değil diyeni de ilk kez görüyorum. ay dedim de aha bu da son sözüm olsun iyi geceler
upload.wikimedia.org

Ben amcama teyzeme giderken yanlışlıkla şarap alsam, gelecek karşılık şöyle bir şey olur
thesavagelifestyle.com

edit: gerçi yok amcam yapar bunu, teyzem "oo parti başlasın" falan der ama yine de almam yani.

elitlikle ne alakası var, belki bilmezsin ama eskiden millet birbirine giderken rakı, şarap, cin, votka da götürürdü, masa altından içilirdi.

az içilen ailelerde böyleydi yani.

bunu geçtim benim annem babam içmez ama ben bile türkiyeye ziyarete gelince şarap, rose getiriyorum onlara, yılbaşında açıp içiyolar. geçen sene teyzemlerle içip sarhoş olmuşlar hatta ueaheuhaueha :D

kafalarında amerikan dizisi yaşıyorlar gibi geliyor böyle cevap verenler bana. ya da çok elitler. teyzeme giderken şarap alcam ha adsdsdfsd

yetişme çevresi diyelim.
benim ailem ve çevrem alkol kullanmıyor ki misafirliğe giderken alkol falan almak asla aklıma gelmez.
Ama bazı ailelerde bu normal karşılanıp ooo bilmemne şarapları bayılırım ne iyi etmişsiniz diyebilir.

Elitlikle alakalı olmadığını düşünüyorum.

Ben fularla dogmusum. Isin sakasi bir yana sarap seven sarap raki sevene gotururum elitlikle alakasi yok.

bir de böyle şeylerin elitlikle ne alakası var onuda anlayamıyorum. alkol ile elitlike ne alaka?

O eskiden ne zamanmış acaba 1987'den beri yaşıyorum daha bir gün birine giderken içki götürüldüğünü duymadım. Alkol bayramlarda ikram edilen likörle sınırlıydı gayet. Teyzeme giderken şarap götürsem alır kenara koyar bir derdin mi var evladım falan der heralde :D Teyzeye, amcaya giderken çikolata, baklava, şöbiyet veyahut kuru pasta falan götürülür.

teyzeye göre değişir. keşke şarap götürebileceğim zihniyette bir teyzem olsaydı.

elitlikle ne alakası var ya?

yeitştirilmeyle alakalı bu.

herkesin ailesinin aklına sırf baklava börek gelecek diye bir şey yok. kimisi alkol de tüketiyor, amcası teyzesi. götürürsün şarap. elitlikle ne alakası var anasını satayım onu çözemedim. sanki şarap dediğin şey 200-300 lira bir şey.

baba tarafına kesinlikle olmaz ama anne tarafına şarapla gidebilirim. bunun elitlikle olan ilgisini de anlayabilmiş değilim.

amcama teyzeme bi şey almıyorum, teyzem günlük hayatında pek içmiyor amcama da çok pahalı bi şey almak lazım bütçem yetmez. ama arkadaşlarımın ailelerine güzel bi şarap alıyorum giderken uygun bir aile ise. bence güzel bir "size zahmet verdim" hediyesi.

Yapilmayan her aksiyon ve davraniz bizim Ülkemizde elitlik olarak veya baska bir sey olarak algilaniyor. Yaptigim zaman da oluyor. Kafama esip farkli seyler yaptigim da oluyor. Bunu ne icin yapiyoruz? Kendimiz sevdigimiz icin mi yoksa hani "ELALEM" bizi boyle gorsun olarak mi?

Cogu atraksiyon siradan geliyor. Lyon'da nehire karsi hem muzik hem de alkolumu alip kendimi dinlesem, cok mu farkli biri oluyorum? Ben de bunu anlamiyorum. Çok sığ hayatlar yasayanlar olabilir de yani verilen tepkileri anlamiyorum gercekten.

amcama giderken şarap alırım, ama teyzeme giderken almam. elitlikle değil, o kişilerin değerleri, yargıları, zevkleri ile alakalı bir durum.

misafirliğe giderken içki götürmek nasıl elitlik oluyor anlamadım, birincisi pahalı bir şey değil ikincisi çok az kişi tarafından tercih edilen böyle manyak ritüelleri olan zor bulunan bir şey değil. sanki gergedan boynuzunda sunulan mavi balina yüzgeçi falan anasını satayım... misafirliğe gidilen yerde içki seven varsa viski rakı şarap artık ne bulduysan onun sevdiği pek tabi götürülebilir, götürüldüğüne de şahit oldum ki vedat milor vb akrabam yok.

bizdeki durum; amcama götürsem güzel güzel güler oo azizim ne zahmet ettin yahahahaha der ve misafirlik sırasında uygun ortam olursa ikram eder teyzeme götürsem tövbe tövbe oğlum bu ne?! der ben gittikten sonra çöpe atar eve gusul abdesti aldırır

abi şu elitlik mevzusuna ayrıca çok takığım ben ya.

anadoludan gelmiş, üç kuruş parayla düzgün okullarda okumuş dil öğrenmiş, iyi eğitim almış ve sonunda dış işleri bakanlığnda çalışan, elçi olan vs. insanları "monşerler, elitler" diye yaftaladılar.

yetmedi, yetim bir ailenin fakir çocuğu atatürk'e bile elit yakıştırmasında bulundular.

bazısı eline para geçince alkol içer, güzel yemek yer, et yer ne bileyim sinema tiyatroya gider.
bazısı eline para geçince baklava börek yer, 2 ekmek değil 5 ekmek yer.

arada elitlikle alakalı bir fark yok. yaşam tarzıyla alakalı bir fark var. ve onun adı elitlik değil.

Anladığım kadarıyla bunu yapan zaten yok, laf olsun diye söylenen şeyler işte.

sarabi elitlik gostergesi saymamakla beraber ne kastettigini anliyorum. geleneksel aile yapisinda pek karsilasilmayabilir. ama duyuruda yas ortalamasi cok kucuk. yani ben amcama goturmem sarap ama burdaki cocuklarin aile yapilari benim aileme oranla daha modern.

ayrica seker hala zehirdir, sarap ters kacarsa kestane olur.

bir de samimiyetsiz olmak icin nasil bir sebebimiz olsun onu da anlamadim?

bizim köydeki (aksaray) evin bahçesinde şarap yapmak için üzüm ezme havuzu var. topraktan dedem yapmış. bilmemkaç dönüm bağ duruyor, meşe fıçılar duruyor.

şarap bizim babamızdan dedemizden gördüğümüz, ne alakası var elitlikle?

Elitlik göstergesi mi şarap, bilmiyorum da, öyle bir yere giderken şarap almak özel bir durum olmadıkça aklıma gelmez. Bir kere konferansa şarabı ile ünlü bir yere gitmiştim, danışmanım oranın şarabını seviyordu; ona şarap getirmiştim. Rakı almışlığım var ama, ailecek elitlik skalasında 'Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un' derecesindeyiz. Henüz Caruso'ya evrilemedik. Keza Bruce Springsteen'ler falan çok uzak.

Havalar buzlu. Kar Beylikdüzü'nden İstanbul'a giriş yaptı. İstanbullular 'Hani kar' diyorsa, yarım saate gelecek, uyarayım. Bir de bulgurcuk denilen cinsten yağıyor. Don desen don değil, kar desen kar değil; ikisinin arası. Kayıyor yürürken vıjt vıjt.

Herkesin samimi olup olmadığını bilemem. %100 samimiyet beklemiyorum da, insan kendini anlatabilmek, aktarabilmek ister. Belki arada sırada birtakım abartılar vardır en fazla ama samimi olduklarına inansak en fazla birkaç kişinin yalancı çobanlığına inanırız sanırım. Samimi olmamak için bir nedenim yok. Buraya söyleyemeyeceğim şeyi, herhangi bir başka kişiye ya da kendime bile söyleyemem sanırım.

@aychovsky ben de danışmanıma makedonya'dan gelirken şarap getirmiştim gayet de mutlu olmuştu. Ama danışman başkaa akrabalar başka. Aslında şöyle bir şey var, benim ailem geleneksel türk ailesi, mesela bir hocamızın dedesi profesörmüş, babası da aynı şekilde, bunlar önemsiz şeyler değil, hayata baktığınız pencere değişiyor. Benim çocuğum olursa biz bu kuşağı daha yeni başlatacakken onlar 3-4 kuşaktır daha farklı bir yaşam tarzı içindeler. O yüzden de farklılar, devilred de burda bunu sormuş, duyuruda da böyle insan pek yok esasen nadirdir.

Elitlik durumu ise şöyle, elitler kendilerine elit demelerine pek bozulmuyorlar da daha ziyade elit olmayan insanlar bazı insanların böyle nitelendirilmesine feci öfkeleniyor gibi. :D

Amcama falan giderken sarap degilde raki aliriz yani bizde boyle

bizim sülalede yemez mesela. tam tipik muhafazakar türkiye ailesi.
alırlar o şarap şişesini götüme sokup evden kovarlar, öyle diyeyim.

eskiden annanemle misafirliğe giderken likör alır götürürdük ev sahibine. elit de değiliz.

bir fincan kahve ile film izlemek 1+

normalde bu aksam yemegine cagrildiginda giderken yaninda sarap goturme olayi zaten sarap icilen evde olur, yani mantigi sudur, siz yemek yapip benimle paylastiniz sagolun varolun, bu gece icin ben de hep beraber icelim diye bir sarap aldim, yani o sarap o aksam beraber tuketmek icin alinir, bir cesit tatli goturme olayi gibi, boylece bir sozsuz iletisim de olur, yani aldiginiz sarap sizin zevkinizi, karsi tarafi ne kadar tanidiginizi, maddi durumunuzu, o geceyi ne kadar onemsediginizi gosterir.

Ben varoşum fazlasi ilede serseriyim. Manyakligimida hali altina supurmeyelim.:)

Ben rakı alıyorum.

şarap götürmekte bir sey yok ki. nedir yani? koko mu goturuyosun töbe töbe.

içecektir lan şarap.

Yahu arkadaş, elit kelimesine ne takılmışsınız. Soruda ciddi bir elitizmden bahsedilmediği açık, espri de yapılmayacak anlaşılan. Adetleriniz genelden çok mu farklı diye sormuşum işte.

elit deyince niye sülalesine sövülmüş gibi tepki veriyorsunuz ki? elitlik iyi bir şeydir. allah allah. enteresansınız valla. yobazlıkla şunla bunla alakası olmayan bir ailede büyüdüm yine de bizde kimse kimseye şarap getirip götürmez yani. yapan varsa da normal türk aile yapısından biraz farklıdır, demek istenen bu. ayrıca şarap severim. keşke getiren olsa da içsek. bu kadar savunmaya geçilecek ne varsa.

Kugulu park

artık şehir merkezinde falan pek kar kalmadığı için ayaş, beypazarı, kızılcahamam tarafları diyorum.

hacettepe - beytepe kampüsü

Gölbaşı ve İncek

Aslinda dogumdan sonraki 3 ay bebek icin anne karninin devami niteliginde. Disarida olsa da kucuk hanim/bey hala annesinin karninda oldugunu saniyor ve bazi refleksler falan genelde bu surenin sonunda kayboluyor.

2-3 ay.

Yüzde yüz hijyeni hiçbir otel sağlayamaz diye düşünüyorum ama genel olarak kullandığınız havlu, bornoz, çarşaf vb. şeyler yıkanıp kontrol ediliyor, en ufak bir kusur bile olsa ıskartaya çıkarılıyor ve tekrar kullanılmıyorlar, hatta bazı oteller bir sefer kullandığınız şeyleri ikinci kez yıkamadan yenisi ile değiştiriyor.

otellerde güçlü enzimli temizlik maddeleri kullanılıyor genelde.

hatta ürünlerin çoğunun beyaz olma nedeni o, farklı renkte olsa ağarırlar. beyazda farkedilmiyor.

hee %100 temiz değildir ama sandığından temizdir.

Hayatımda hiç otel havlusu kullanmadım. Yastık kılıfı da genelde götürüyorum yanımda ama götürmediğim olmuştu sanırım. Küveti doldurup içine yatmayı kendi evimde bile yapmam. Neden bilmiyorum ama her zaman pis gelmiştir bana banyodaki her şey. Hayatta temas etmem oralara bu şekilde.

Hijyen konusunda daha buraya yazamayacak kadar çok takıntım var malesef ama söz konusu oteller olunca çok da abarttığımı düşünmüyorum. Sonuçta her ne kadar her gün temizlense de belki binlerce insan geçiyor o odalardan ve ne şekilde bir temizlik yapıldığını bilmiyoruz. Temizleyen kişi tutup da banyoda kullandığı bezle komidini de siliyorsa falan isterse günde 100 kere temizlensin o oda, içim rahat etmez yine.

J r r +1

isim geregi otellerde cok kaliyorum. artik hic umursamiyorum, ciplak ayakla geziyorum odada.

sadece 3 yildiz filan olursa bazen odadaki mobilya vs cok pis olabiliyor, onlari kullanmiyorum ama 4,5 yildiz ise temiz bence gayet.

bana kalırsa evdekinden temizdir.

bir müşterim otellerin havlularını çarşaflarını falan yıkama işi yapıyordu. çamaşırlar endüstriyel makinalarda hayvan gibi kimyasallarla yıkanıyordu. deterjana elle temas etmek yasaktı, o derece. sonra yine dev gibi makinalarla kurutulup otomatik ütüleyip katlayan sistemle poşetlenip otele gönderiliyordu.

ben evde o kadar temiz yapamam, o derece.

otellerin kullandığı temizlik malzemeleri falan hep en sert olanlarından. bu yüzden birçok otel temizlikten sonra odayı havalandırmadan veremez. yoksa kokudan duramazsın odada.

kimse de kullanılmış havluyu tekrar müşteriye vermek gibi saçma bir risk almaz, o havlunun yıkanması 1 lira değil. oteli öttürürler afedersin.

küvet falan olaylarını bilemiyorum.

Hayatının belirli bir döneminde öğrenci yurdunda yaşamış birisi olarak, o dönemde hijyen takıntımı minimuma indirdim, mutluyum. Onlarca otel ve hostelde kaldım, çok ucuzundan çok pahalısına kadar. Hepsi yurttan çok daha temiz olduğu için gönül rahatlığıyla kullandım. Ara ara, "lan pis mi acaba" düşüncesi aklıma geliyor, yurdu düşünüyorum ve düşünce geri gidiyor.

hijyen takıntım olmadı, rahatsızlık verecek bir durumla karşılaştığımda da "kalmıyorum" dedim çıktım.

Eğer takıntın varsa şurada nasıl test edeceğini görebilirsin :

www.youtube.com

konu hakkında az buçuk bilgiliyim.

şöyle söyleyeyim otellerin uygulamak zorunda olduğu bazı temizlik standartları var. çoğu konaklama işletmesi bunlara uyuyor, uymak zorunda. bi defa o kullanılan ürünler evlerde kullanılan ürünlerden çok farklı. en az 3 çeşit temizleyici kullanılıyor ve yüksek ısıda yıkanıyor. hatta bunlar çoğunlukla, personelden bağımsız olarak çamaşır makinelerin ayarıyla ve sistemi ile oluyor. makine hangi üründen ne kadar kullanacağını hesaplıyor. ona göre temizleyici ve su ısısını ayarlıyor. sonrasında yine yüksek ısı ile kurutulup, ardından yine yüksek ısılı silindir ütülerden geçiriliyor. ayrıca kullanılan çarşaf ve yastık kılıfları yine oteller/hastahaneler için kullanılan ürünler. yani çarşaf ve yastık kılıfları için çok endişe etmenize gerek yok. (ama yastığın kendisi için veya yatak üzerine serilen dekoratif örtü ve yastıklar için endişelenebilirsiniz)

ancak, çoğu konaklama tesisinde kullanmaktan kaçınmanız gereken ürünler var tabi :)

onun dışında klozet, küvet gibi sabit materyaller için de yine otel ve hastahaneler için özel ürünler kullanılır. bu ürünlerinde kullanım standartları vardır ve ilgili personeller gerekli eğitimleri alıp, uygulamak zorundadırlar. ancak personel yapması gerekeni tam yapmaz ise işini savsaklar ise ve bu fark edilmez ise o noktada yapacak bir şey pek olmaz.

özellikle bu ürünler materyale(kuvet, musluk, fayans vb.) uygulandıktan sonra bekletilmesi gereken ürünler (örn; x klozet ürünü, 2 dk ürün bekletilmeli). çoğu bu aşamada dezenfekte ediliyor. yani çok fazla insan kuvvetine/müdahalesine gerek kalmaması için özel geliştirilmiş ürünler.

yani çok kabaca bunları söyleyebilirim.çok
tavsiye olarak ise, özellikle uluslararası zincir otelleri tercih edersiniz, bu konularda daha az kaygılanabilirsiniz. çünkü bu oteller her yıl en az 1 (genelde haberli ve habersiz olmak üzere 2, daha önce geçememişse, her ay) defa denetimden geçer ve tesisler yine uluslar arası standartlara uygun ürünler kullanmak zorundadır. bu ürünler oldukça pahalı ürünler olduğunu unutmayın. e bu yüzden de bazı işletmeler maliyetlerini düşürmek için daha az etkili ya da daha az ürün kullanabilir.


kusura bakmayın çok hızlı yazdım, arada kopukluklar olabilir sorunuz varsa elimden geldiğince cevaplayabilirim.

dediğim gibi tercihleriniz uluslar arası zincir oteller olsun her zaman.

bir de standart olarak insan gibi kullanılan odalarda temizlik açısından pek endişeniz olmasın. standartlar normal insanların kullandığı odalar için gayet yeterli merak etmeyin. ama bazı insanımsılar eğer düzgün kullanmaz ise her oda için standart olan temizlik süresi aşılır ve odalar yetişmeyebilir. bu durumda işiniz biraz personele kalmıştır. ( odalar tek tek kontrol edilir şefler tarafından, ayrıca yönetim de arada teftiş yapar) gözden kaçma ihtimali her zaman vardır.

bu da burada dursun, çok dertliyim ama neyse.

ayrıca lütfen kimse bu yazdıklarımı 'bir otelcinin itirafları' gibi görmesin . ben de misafir olarak(mesleki deformasyon) bir çok otelde konakladığım gibi çalıştığım işletmede de kaldım. neyin ne olduğunun gayet bilincindeyim.

tekrar ve tekrar söylüyorum yıldız sayısına değil (yıldızı bakanlık verir ancak hijyen denetimi yapmaz, yıldız denetimini de en az 4 yılda bir yapar), çok uluslu zincir otellere bakın.

ben çok da sallamıyorum görüntü düzgünse/temizse tamamdır

Bir kere iki yıldızlı bir otelde odadaki sehpanın tozunu ben almıştım ve banyo çok paslı olduğundan duş almamıştım, onun dışında temiz görünüyorsa benim için sorun yok.

kaldığımız yerler fena değil aslında. zaten görüntüde pek kusurla karşılaşmadım.

verilen cevaplar oldukça tatmin edici. içim rahatladı gerçekten, teşekkür ederim.

@mohito otel tarafını dinlemek daha mantıklı. müşteriler iç dünyayı bilemez pek. o yüzden yorumların kıymetli.

Ne kadar miktar para, Palandoken'e giderdim ben olsam yetiyorsa. Off sogukta ates basinda fln oturmaca. Kayak fln. Enfes

Bin liraya yakın bi param var. Kayak olmaz ayrıca. Kardan pek hoşlanmıyorum. Gezeyim göreyim kafasında biriyim bi de.

Lykia yolunu yürümek benim bahar planım. Emre ertegün'ün yol notlarını buraya bırakayım belki faydası olur likyayoludestek.blogspot.com.tr

Bu mevsimde gidersen bu konuda yine bilgi alışverişi yapabiliriz daha önce deneyimlemedim

Baharda hep sınavlar falan var asla vaktim yok. Zaten yazın daha iyi bişey yaparım diyip parayı harcamam muhtemelen

Kar sevmiyorsun fakat ocakta kars da güzel oluyormuş, ani harabeleri

Bir de eğer restorasyon çalışmaları bitip ziyarete tekrar açılmışsa urfa göbekli tepe görülebilir

Likya yolunu yazın beraber yuruyelim. 1 ay boyunca.

Yazın çok sıcak olur. Bi de yazokulundan kalan zamanımda asyada bi yere gitmek istiyorum ve öyle planlıyorum şimdilik.

türkiye yerine vizesiz bi ülkeyi tercih et bence.

termal otellerin bir haftalık programları oluyor, onlara git. hem doğada yürüyüş falan yaparsın, masaj yaptırırsın, kaplıca hamam derken yumuş yumuş olursun.

hatay tarafı falan aslında tam şu ara gezmelik, ama malum sebeplerden öte pek mantıklı değil gibi.

www.facebook.com İmece evinde yakın zamanda yangın çıkmıştı, yeni ev için yardıma ihtiyaçları olur diye düşünüyorum, birlikte bir şeyler inşa etmek iyi gelebilir.

şöyle bir şey vardı: ormanevi.tumblr.com

tatuta çiftliklerine bakabilirsin.

ya da huzur izlanda seeds.is

Tam bir açıklama getiremeyeceğim ama

Kitaptaki çözümde bir hata yok diye düşünürsem, matematiksel olarak uymaması aslında varsaydığın gibi bir doğru orantı olmaması olabilir.

2. grafikteki eğri lineer gözükmesine rağmen aslında değil ise dediğin şekilde çözülemez diye düşünüyorum.

kitap demek istiyor ki, bu %3 artış lak diye oluyor, ama talebin değişimi öyle değil, kademe kademe oluyor. dolayısıyla zaman içinde bakmak lazım.

integralle işi çözmek istemediği için de saçmalıyor. [delta(P)*delta(Q)]/delta(Q) yapmış aslında, ama oldu olacak delta(Q)'ları sadeleştirmemiş.

kpss ise böyle çözülüyor, ezberle geç.

burç yok astroloji yalan.

konu hakkında uzman görüşüm yok, o yüzden bir şey söyleyemiyorum. ama bu hesap twitter.com bu konuda eğitimli biri, ona danışabilirsin. Cevap aldığında bana da iletirsen sevinirim.

bir ozelligi yok, bilimsel dayanagi sifir. inanc yani.

Astrolojinin gerçek olup olmadığı konusunda bir yorumum, görüşüm yok. Daha önce araştırmıştım, o doğrultuda yazdım aşağıdakileri.
Popüler medya-basında anlatılan bilgiler astrolojinin çok fazlasıyla çarpıtılmış bir şeklidir. Astrolojiyle ilişkilendirilen "yukarıdaki neyse aşağıdaki odur (ve tersi)" diye bir söz vardır. Burada evrendeki döngüsel şeyler kastedilir. Yani birçok şey döngüsel bir çizgide ilerler ve tekrarlanır. Dolayısıyla bu döngüsel şeyler arasında bağlantı ya da paralellik olabileceği iddia edilebilir. Astroloji insan hayatındaki döngüselliği (doğum-ölüm) gezegen hareketleriyle ilişkilendirir. Burada marstan bir takım gizemli ışınlar gelip insanın hayatını belirlediğini değil, sadece döngüler arasındaki paralelliği kastediyorum.

Doğum anında (ya da herhangi bir anda) gezegenlerin her birinin konumundan oluşan görünüme doğum haritası deniyor. Gezegenlerin her biri farklı hızla döndüğü için herhangi bir andaki birbirlerine göre konumları (bildiğim kadarıyla) benzersizdir. O yüzden herhangi bir anın haritası ya da gökyüzü görünümü tamamen o ana özgüdür. Bu haritaya da zaten astronomi verilerinden ulaşılıyor.
Başka sorunuz varsa mesaj atın, yalnız başta dediğim gibi ben astrolojinin ne savunucusuyum ne de düşmanı.

yildizname vardir.

dogum ani neden onemli ?

gezegenlerin o anki konum, çekim gücü vs. ona göre sizdeki elementlerin de değişimi, ruh hali vs. detaylanıyor. Nuray Sayar'ı takip edin.

gezegenlerin doğum anındayken bebeğe uyguladığı çekim gücü karakteri etkiliyorsa, o an doğumhanede bulunan doktor ve ebelerin konumu da aynı şekilde etkilerdi.

bomboş, aslı astarı olmayan konular bunlar. kafanı daha yararlı bir konuya yormanı tavsiye ederim.

Yalan dolan. Barnum effect deniyor o özelliklerin tutmasına.

doğum anında marsın sana olan kütleçekim etkisinin odada dolaaşan sivrisinekten daha az olduğunu biliyor musun?

herhangi bir dayanağı yok, tamamen yalan dolan. elementleri etkilediği falan da yalan. tamamen fasa fiso.

soru haklı, kütleçekim seni anne karnında etkilemiyor da, doğduğun an niye etkiliyor? hiçbir mantıklı sebebi yok elbette. burç meselesi kahve falından farklı değil, tamamen safsata.

not: lazımsa fizikçiyim.

Dişlerini fazla değdirmezsen bence sorun olmaz

ben trompet çalıyorum, dişlerden ziyade dudaklara güç biniyor.
yaşın 20 üzeri ise hele hiç problem yaşamazsın.

Hayır.

Estonya Ermenistan Kazakistan

@der meister'ın güzel hatrı için edit:

ukrayna aslında sscb'nin bir parçasından çok bağımsız bir devlet gibi davrandığı, kendi dışişleri bakanı olduğu, sscb'nin yanında bm üyesi olduğu,... için onu saymamıştım. eğer tamamını sayarsanız, elbette rusya-ukrayna ikilisi başta gelir.

der meister'ın güzel hatrı için cevabımı rusya ve ukrayna olarak değiştiriyorum. Bu durumda bu ikisinin yanına yazılmaya değecek bir üçüncü bulamıyorum.

ukrayna en başa yazılmalı tartışmasız, diğerlerini bilmiyorum. bu arada sscb cumhuriyeti dersen rusya'yı da sayman gerekir çünkü sscb ile rusya aynı şey değil. rusya, sscb'yi oluşturan cumhuriyetlerin en büyüğü. pratikte elbette ki rusya'nın dediği oluyordu ve merkeziyetçi yönetimle "sscb rus olsun" anlayışı güdülüyordu genel olarak ama sscb ile rusya aynı anlama gelmiyor yine de. bu şekilde bakarsan 1 rusya 2 ukrayna olur. "sie amk şoparı rusya sayılmaz" dersen 1 ukrayna olur. diğerleri konusunda cidden fikrim yok, denk görüyorum şahsen.

babilbaligi estonya demiş ama estonya, letonya ve litvanya'nın sscb'nin parçası olarak anılması kısmı karışık biraz. yanılmıyorsam uluslararası arenada bu ülkeler sscb'nin parçası olarak kabul edilmiyor hiçbir zaman. sscb tarafından işgal edildiler şeklinde şeyapılıyor.

ukrayna her şartta birincidir ama, tartışmaya açık dahi değil. köyden hallice estonya nasıl ukrayna'nın önüne koyulur yahu? bugün rus olarak bildiğimiz çoğu düşünür, yazar, aydın vs. aslen ukraynalıdır. stalin paket yapmış adamların milyonlarcasını, ayaklanmasınlar diye yapmadığı şerefsizlik kalmamış. plan yapmayın plan tutmaz ukrayna'da. bölemeyeceksiniz...

Yarım altın en iyisi.

yeni doğan bebeğe altın künye takmak genellikle mümkün olmuyor. 3-4 yaşlarına kadar sıpalar kollarında tutmuyorlar. elbette sizin yeğen bir istisna olabilir, ama bence anlayacağı zaman kendisine hediye etseniz daha iyi olabilir.

yerinizde olsam altın takarım. bir ihtiyacını görür. hediyeyi 2 yaşından sonra doğrudan kendisine alırım. anlıyor sıpa.

valla aranız çok uzak/açık falan değilse yeğene niye yarım altın alıyorsunuz? tam alın. çocuğun ihtiyaçları görülsün

yarım altın iyidir. satar ihtiyaçlarını görürler lazım olduğunda.

ilk doğum gününde künye vs alırsınız.

Benim kızıma da almıştı yengemler sağ olsunlar. Tabii ki takamadı, büyüyünce de koluna olmuyor. E hatırası da var, satmadık, öyle duruyor. Taksın istiyorsanız, kızsa kolye alın, büyüyünce takar, oğlansa saat alın büyüyünce takar. O zamana kadar ohoo diyorsanız, yarım altın.

böyle bir aparata gerek yok. şöyle anlatayım aynı firmanın iki farklı modelini aldım. (aeg-electrolux) makinelerin kurulumuna gelen servis iki model var bu aparatlardan, biri tepsili biri bilmemne diye iteledi. Allah tan ucuz olanı sipariş verdim. 1 ay sonra aparatı getirdiler, herhangi bir yerde 5 liraya alacağın demir parçasını sana iteliyorlar. taşındım şu an makineler üst üste duruyor ve ben demirleri takmadım canavar gibi çalışıyor.

bir de muhtemelen düşerse garanti dışı kalıyor dersen ben de sana şöyle diyeyim, alttaki ürün başka bir firmanın ise zaten garanti dışı diyorlarmış :)

uzun oldu kusura bakma, kısacası "alma, gerek yok" olacaktı.

@pisekar takmaya gerek yok demissin ve dusmesi durumda sadece garanti durumunu dikkate almissin. makinalar yuksek devirde calistigi durumda birinin ustune dusme ihtimali var. Ozellikle cocuklar makina calisirken seyretmeyi seviyorlar.

Alttaki ve üstteki makinenin markası aynıysa aparatı montaja gelen servisten temin ediyorsun. Alttaki makine farklıysa aparat için servise biraz dil dökmen gerekiyor. Arıza durumunda başları ağrımasın diye takmak istemiyorlar.

tam ters durum için (çamaşır makinası bosch, kurutma arçelik) arçelik'in aparatını servisten alıp servise taktırdık. herhangi bir sorun yok.

maaşınızın bir bölümünü elden alıp bir bölümü bankaya mı yatıyor ? internetten satış yapıyor musunuz ?

Çalıştığın iş yeri vergi denetiminden geçiyordur, buna istinaden çağırmışlardır. Seninle ilgili değildir yani.

mükellef, herhangi bir nam ve isim altında vergi ödemekle yükümlü olan demektir. sen de maaşlı bir çalışan olarak gelir, damga vb. vergisi ödediğin için mükellef sayılırsın. dahası, gümrük vergisi, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, vb. vergiler için de inceleme yapılması imkanı vardır.

bu vergilere konu faaliyetlerin varsa (yurtdışından yüklü bir sipariş getirdiysen, vb.)

diğer bir ihtimal de, çalıştığın kurumlardan birinin inceleniyor olması. maaşının miktarı, açıktan para alıp almadığın gibi hususlar sorulabilir.

bir de yakın zamanda (son 5 yıl) konut veya araba alım-satımı yaptıysan, bunlarla ilgili araştırma olabilir. aldığın evin bedeli, ne kadarının bankadan ödendiği, gayrimenkul/araç satışı kaynaklı ödenmesi gereken vergiler sorulabilir. ticari faaliyet kapsamında bir alım-satımın olup olmadığı (yılda 3 arabadan fazlası vb.)

sorulan konuların detaylarını hatırlamadığını, belgelerin evinde olduğunu söyleyip belgeleri getirmek için süre isteyebilirsin. konunun detaylarını öğrendikten sonra bir smmm veya avukat ile görüşebilirsin.

bu gibi bilgi isteme görüşmeleri genellikle sizin değil de başka birinin incelenmesi dolayısıyla olur. sonuçta da söyledikleriniz yazılı olarak imza altına alınır. imzalamadan önce mutlaka okuyun ve düzeltilmesini istediğiniz konuları düzelttirin.

1 ve 3 hakkinda diyebilecegim bir sey yok. Onun disinda vergiyle alakali ne olabilir? Baska bir gelir kaynagin var mi / oldu mu hic? Uzerine vergisi odenmemis emlak vs olabilir mi? Online bir seyler satmis olabilir misin sık sık? 2. el falan... HEsabina gecmis yuklu bir para? Belki de isverenin inceleniyordur...

birisi yersiz şikayet etmiş de olabilir.
bence git öğren
eğer ciddi birşeyse, (olabiliyorsa) ifade vermek için zaman iste.
araştırıp avukata danışıp öyle verirsin cevabını.

TEşekkürler herkese,

Maaşı hiç elden almadım,
Ev aldım (6 sene önce-mortgage olduğundan kayıtlı ve düzgün oldu her şey)/araba aldım ama zaten o da aynı şekilde kayıtlı
İnternetten aatış ya da ek gelirim olmadı

Vergi ile ilgili çalışan birkaç kişiye sorduğumda da "seninle ilgili olsa vergi dairesi bakar, müfettişler 3-5 binlik işlerle uğraşmaz" dedi.

Bakalım merakla bekliyorum detayları, gideceğim görüşmeye.

Dediğiniz gibiyse bence bir yanlışlık vardır. Görüşmeden sonra neyle ilgili olduğunu da yazın, merak ettim ben de :)

Ölmez o bölüm.
Başka bi ayrıntı olmalı kaçırdığın.

senin zamanın?
kapasiteler arttı, okullar arttı, diğer bölümlerin kapasiteleri arttı yani her şey değişti.

Bana kalırsa eczane eczacılığı öldü. Mesleğin içinden biri olarak diyorum bunu. Artık büyük şehirlerde iyi bir yer bulabilmek, eczane açabilmek çok çok zor. Bir sürü saçma sapan yere eczacılık fakültesi açıldı artık. Her yıl binlerce mezun veriliyor. Ben lisedeyken hatırlıyorum İstanbul ve Ankara dışında çok az fakülte vardı. Onlar da Ege, Anadolu gibi iyi yerlerdi yine. Şimdi Ağrı'da bile fakülte var. İstanbul'daki ve Kıbrıs'taki özel üniversitelere bizim hocalar gidiyordu. Oralar böyleyse kim bilir Ağrı'da, Erzincan'da falan eğitim nasıldır.

Saçma bir bölüm. Çalışan beyinlere kullanmayacakları bilgiler verip %99unu zengin esnaf yapıyorsun. Okunur yine de.

ölmedi.
ama para kazanan mezun yüzdesi azaldı.

öldü.

yakında 50 binin altına da düşer. tek müşterili bakkal gibisin, en büyük müşterin devlet ve ödeme yapmadığı zaman açıktasın. eczane açmak hariç pek iş alanı yok, olanlar da vasat.

genel olarak da en iyi üniversite ile en kötüsünden mezun olan arasında fark yok. o yüzden puanı yüksek olan kimse istemiyor.

e-arşiv faturası yeterli.

bizim şirket e-arşiv faturaları gösteriyor. sorun olmuyor.

zaten e-arşiv faturası varsa başka bir fatura kesilmemiş demektir.
yani faturası yoktu sonradan size mail olarak e-arşiv faturası gönderildi.
her zaman normal fatura yerine geçer.

Gecen hafta itibariyle bulundurmaya basladim. Jenix aldim montun cebinde duruyor. Denemek icin bir kere siktim baya etkili.

Umarim kullanmama gerek kalmaz.

Çelik jop var kapanıp açılan ama biber gazı da almayı düşünüyorum hatta alıcam kesin.

Arabada ve çantamda bulunduruyorum. Ayrıca x-ray bulunmayan yerlere gideceksem bıçak taşıyorum.

Malum, ortaçağda yaşıyoruz.

arabada biber gazı+levye, evde biber gazı+levye+bıçak+silah bulunduruyorum.

19mm glock var arkadaşım kuyumcu 100 liraya dükkana ortak yaptı beni

çantamda biber gazı var arabada da ufak elektroşoklar varya el feneri görünümlü onlardan var. ha bunlar var ama acil bir durumda aklıma getiripte kullanableceğimi zannetmiyorum.

hayır, tabancam var. www.dhresource.com

Uzun süredir araştırıyordum, bunların akıllı olanları çıkmış. Işık ve ses yapıp saldırganı kaçırıyor belki sıkmaya bile gerek kalmaz bu durumda. Bir de bastığınız an istediğiniz yakınlarınıza otomatik olarak konum gönderiyormuş başı şurada belada diye. Umarım kimse kullanmak zorunda kalmaz ama bu kadın cinayetleri ile birlikte ne kadar çok sayıda manyak olduğunu gördük ülkemizde :(

Şok cihazı, Muşta; biber gazı. Beyzbol sopası var. Arabada bunlar.

evde haydar, cantada caki

bu insanlar bu düşüncelerini ulu orta söyleyemiyorlar, sosyal medya kullanımının artmasıyla ortaya çıkmaya başladılar, aslında aramızdalardı; daha kolay oluyor çünkü klavyenin arkasından yazmak. kendi ortamları değilse söylemiyorlar bu düşüncelerini ama varlar, hem de çoklar.

Çevremde böyle biri yok çok şükür. Ben bizimkilerden çok yabancılara ayar oluyorum. Hadi bizimkilere çomar deyip geçiyorsun, Amerikanın bilmem ne eyaletinde çölün ortasında yaşayan adam yeni yıla güzel başladık diye yorum yapınca sinirleniyorum ister istemez. Sadece Türkiye'de değil, dünyada düşük zekalı çok insan var. Özellikle şu olayda Amerikalıların ne kadar cahil olduklarını gördüm. Birçoğu bildiğin köylü ya. Moron seviyesinde yorumlar yapıyorlar.

eskiden beri varlardı. 1- siyasal islam cesaretlendirdi 2- sosyal medya

Kıskançlık sanırım. Kendisine yasak ilan edilmiş şeylerin başklarının yaptığını görmek, bilmek, engelleyememek filan. Bİlmsel sosyoloijk açıklama olsa da netleştirsek.

su testisi su yolunda kırılır diyen namuzsuzlar bunlar..! evinde oturup bir müslümana yakısır bir sekilde yeni yılı karsılamazsan gider gavur ozentisi gibi içki içersen ..oh olsun ! ..

haber.sol.org.tr

@dissendium, hocam amerikalı falan elin adamı. zaten bi bağımız yok. milliyetimiz bir değil, vatanımız bir değil. ne derse desin de, bu insanlarla aynı vatanda yaşıyoruz. aynı havayı soluyoruz. bu bana daha çok koyuyor.

Kimsenin çevresinde yok. Sadece sosyal medyada görürsünüz. Çoğu da fake hesap. Hiç röportaj gördünüz mü böyle birisini? Ki bu sosyal medya da dünyanın her yerinde abartı olur. Ama bu insanlar nasıl bu kadar acımasız oluyor diyenler başka insanların ölümüne sevinen kişiler.

ben (bir müslüman olarak) sevinmiyorum. hiç bir sekilde sevinemem. ama senin de müslümanlara bakış açın pek iyi degil. buna ne diyelim?

@1adam, müslümanlara bakış açım iyi değil derken hocam? ben de bir müslümanım. bakış açımda da en ufak bir sorun yok. ben müslümanlar ile ilgili bir açıklama yapmış mıyım acaba, kastettiğim insanları yanlış mı anladın yoksa?

Var. Bir akrabam "biraz da zenginler olsun" dedi.

her iki tarafta da böyle insanlar var. pkklılar var, chp'liler var, akp taraftarları var. hepsinden de tiksiniyorum.
pkklılar kayseri patlamasında bu şeyleri paylaşmışlardı en son.
chp'liler de meclis başkana küfür edip ölmesi ile ilgili bir entry debeye girdiydi. hemen sözlük tarafından silindi.
akp'lileri de dünkü olayda gördük en son...
iktidarıyla muhalefetiyle hiç birimiz sağlıklı değiliz.

@olkol özür dilerim. yazindan durumu farkli anladim o zaman. malum her müslümanı deaşla bir tutan da var.

@1adam, problem değil hocam. yanlış anladığını düşünmüştüm ben de zaten. herhangi bir dine mensup insanları kastetmedim ben. herhangi bir siyasi görüşe de. savunmasız insanların ölümüne sevinmek olayı benim dert ettiğim.

Taa 99 depreminde yazliktaydik. Alisverise gitmistik. Uzerimizde askili bluz sort falan, yazlik yer. Yanimizdan kapali kadinlar geciyordu. Kadinlardan bir tanesi "deprem musluman yerlerini vurdu, buralari vursaydi ya "demis. Yengem duymus. Kavga etmeyelim diye gectikten sonra soyledi bize.
Ayni mantik bence. Yani askili sort giyiniyoruz diye olumu hak ettigimizi dusunuyorlar.

-zenginleri kıskanma
-alkol alan insanlardan nefret etme
-siyasal islamın getirdiği cahillik
-son 1 ayda yapılan noel günahtır

ışid'e açıktan destek olanların bu memlekette %50 oy aldığına inanıyorsun da, reina'da katliama sevinen olduğuna mı inanmıyorsun. kabaca aynı kitle işte.

ayda 300 sayfa ve üzeri çıktı alıyorsanız, epson l serisine bakın derim. yandan mürekkep yüklemeli olduğu için kartuş olayı uygun fiyatlı oluyor. fotoğraf baskısı da kağıt kalitesine bağlı, yine aynı markanın fotoğraf kağıtlarını alırsanız, fena olmuyor.

edit: işte o seri: www.hepsiburada.com

yeterli kalitede çekersen olur. düşük çözünürlükte çekersen detaylı qr kodlar okunamayabiliyor.

kaliteli birşeyle çekmen lazım her bir pikseli önemli.

çıkarsa onlar seni bulur zaten dert etme.

ikramiyelerde vergi yok.

hayır, milli piyango idaresine gidiyorsun, onlar anlaşmalı bankaya transfer ediyorlar. vakıfbank diye hatırlıyorum.

bankadan yetkili bi abi de orada oluyor zaten, hesap yoksa açıyorlar.

sonra istediğin yere transfer edersin. ama tahsilat mp'nin anlaşmalı olduğu yere olacak.

hayır, ikramiye çıkmadı.

bildiğim kadarıyla banka hallediyor o işleri zaten. sen bileti onlara veriyorsun onlar da parayı senin isminde bir hesaba yatırıyorlar. bu süreçte ve sonrasında "paranız bizde kalsın" temalı bir sürü konuşma yaparlar zaten. ankara'ya falan gitmene gerek yok diye biliyorum yani.

bir duyuru vardı bunla ilgili. adım adım yazmıştı. ilk noterde biletin sana ait olduğuna dair belge çıkartırsın. sonra bankaya verirsin bileti onlar halleder tarzında açıklanmıştı orada da.

Bu konu #116711 numarada derinlemesine ve ciddiyetle işlenmiştir.

www.eksiduyuru.com

son aylarda değil son yıllarda bi artış var.

oha toplum içinde sarılan öpüşen insan kaldı mı? bu yobazlar hepsini bastırdı sanıyordum.

yok öyle bir şey

izmirdeyim ;)

Şort giyen kadını tekmeleyen çomarları serbest bırakırsan, halk da "ahlaksızlık" olarak gördüğü herşeye müdahale etme hakkını görür kendinde :(

@proletaier +1, Ben Türkiye'de sevgilimle toplum içinde öpüşmeye cesaret edemezdim :(

Ben hiç denk gelmedim. Ben sevgilimle mucuk tarzı minik öpüşüyorum yanaktan öper gibi. Ama onun dışında sarılmaca hep var. Biri dese valla ağzına sıçarım. Kimse ahlak bekçim değil. Annem, babam karışmıyor onların ne haddine

yok öyle bir şey. istanbul'dayım gayet öpüşüyorum. kimse höt demedi şu yaşıma kadar.

not: fatih gibi yerlerde öpüşmüyorum. metro, vapur öpüşüyorum.

ben denk gelmedim. bu nasıl bir rahatsızlık veriyor ben anlayamıyorum.

ben öpüşen birilerini görünce çok mutlu hissediyorum insanların mutluluğu ban yansıyor gibi geliyor.

ben hiç denk gelmedim, herkes çok rahat benim gittiğim yerlerde

bir kere uyaran birini gördüm. onu da etraftakilerin yardımıyla tekme tokat dövdük. pis daldık, ağız burun girdik. o yüzden katılmıyorum. etrafımda insanlar gayet öpüşüp koklaşıyorlar.

bir daha göreyim, bir daha dalarım.

hiç denk gelmedim ben de

opel astra hb

alfa guli

scirocco

toyota corolla

fluence

seat leon fr

en iyi araba yoktur. olsaydı herkes onu alırdı. beklentileri en fazla karşılayan araba vardır. Senin beklentilerin ne? Bu soruya verecek bir cevabın yoksa gözüne kestirdiğin herhangi bir volkswagen i al.

fluence , focus

Bu hafta fluence a bindim. Konsol filan cok kalitesiz geldi bana.

Focus

O paraya pejo 508 1.6hdi allure alır mis gibi binersin. Ama beklenti önemli.

cevaplar için teşekkür ederim arkadaşlar. 2012 steyşın megan aldım dizel.

Doğru ama yanlış.

yanlış.

bir tanidigim: koruyucu madde yoktur denen bir üründe, katkı maddesinin oldugunu ya da katkı maddesinin olmadigi belirtilen bir üründe koruyucu madde oldugunu anlatmistı. evet gıda ürünlerinin ambalajlarinda algı yönetme adina cümle oyunları yapiliyor bence de. dogruluk payın var.

yanlış. "domuz eti veya domuz katkılı ürün içermez" deseydi dediğin şekilde düşünebiliriz. yani x veya y içermez demiş olacaktı. ama öyle demiyor. x ve y içermez diyor. x de içermez. y de içermez.

programlamayı fortranda gördüysen yaşın 40+, ve programlamayı unutmuşsun.

AND (VE) DOĞRULUK TABLOSU

A B ÇIKIŞ
0 0 0
0 1 0
1 0 0
1 1 1

sevgili @kimlanbu

ben de zaten ona ters bir şey yazmadım. lütfen bir daha okuyunuz. o kadar yaşlı değilim. heheh. bizim okul biraz antikaydı. belki hala öyledir.

şunu da belirtmek isterim, fortran programlamanın babasıdır.

Mübarek kardeşim abdesti al bekliyorum hadi.

uyarı için sağol @bam ama bil ki o etin tamamını mühendisler yemiyor.

teoride doğru ama

bi kişi de dememiş ki bunun programlamayla ne alakası var?

bknz: lisede falan gösterilen boolean matematiği - cebiri
en.wikipedia.org

Kafayi boyle seylere cok yorma delikanli

0 = domuz yok
1 = domuz var

if (x == 0 && y == 0) // eger domuz eti VE domuz katkisi yok ise
etHelal = true; // domuz eti yoktur, et helal

simdi yukaridaki "if statement" i cesitli durumlar icin calistiralim.

TEST1:
x = 1 (domuz eti VAR)
y = 1 (domuz katkisi VAR)
Bu durumda x == 0 saglanmayacagi icin "false" olacaktir. bu durumda program akisini burada kesecek ve asla "if statement" govdesi yani "et Helal" calismayacaktir.

TEST2:
x = 1 (domuz eti VAR)
y = 0 (domuz katkisi YOK)
Bu durumda x == 0 saglanmayacagi icin "false" olacaktir. yukaridaki gibi bu durumda da program akisini burada kesecek ve asla "if statement" govdesi yani "et Helal" calismayacaktir.

TEST3:
x = 0 (domuz eti YOK)
y = 1 (domuz katkisi VAR)
Asil olay tabi bu testte. x=0 bu durum "true" verir yani domuz eti yok. program daha sonra AND ifadesine bakar. Eger and var ise derki "tamam ilk ifade true" ama bu AND yuzunden ben ikinci ifadeye de bakmak ZORUNDAYIM. iknci ifade y==0 degil 1 yani false. demekki domuz eti yok ama domuz katkisi VAR. program 3. testte de "if statement" govdesi yani "et Helal" calistirmayacaktir.

TEST4:
x = 0 (domuz eti YOK)
y = 0 (domuz katkisi YOK)
bu durumda x==0 ifadesi true verecek. AND nedeniyle ikinci ifadeye de bakacak. y==0 da true verecek ve "if statement" govdesi yani "et Helal" calisacaktir. Muslumanlar guvenle yiyebilir.

Eger AND (&&) yerine OR (||) olsaydi Test4 un yaninda Test2 ve Test3 de TRUE verecekti. Muslumanlara haram olmasina ragmen domuz etli veya domuz katklili veya her ikisini birden iceren et yedirmis olacaktik.

"bohr atom modeli ve m e b bu duyuruya cevap vermedi." dersek ne oluyor? birimiz cevap verdi, diğerimiz vermedi gibi mi oluyor yani? hmmm.

@meb

öyle dersen eğer, ikisi de aynı anda vermedi ama biri verip biri vermemiş olabilir anlamına geliyor.

2016 giderayak efsane duyuru+cevap çıkartmış oldu, hehe.

Bence de atom kardeş, programlamacı/matematikçi değilim, avukatım ama bir avukat olarak sözleşmede yer aldığında da aynı şekilde yorumlanacağını söyleyebilirim. Bu taahhüt, ikisini de aynı anda içermediği anlamına gelir. Ha, içerir içermez bilemem ama olur da üründen bu ikisinden biri çıkarsa ürün sahibi kolaylıkla paçayı kurtarabilir.

yani olması gereken şuydu:

domuz eti VEYA domuz katkılı ürün içermemektedir.

@emrahday

program yazmayı bildiğine şüphem yok fakat programı tümdengelim bakış açısıyla yazıyorsun. yani sen anlatılmak isteneni ele alıp o şekilde kurguluyorsun. oysaki yalnızca ve komutu temelinde bir program yazacak olsan

"tamam ilk ifade true" ama bu AND yuzunden ben ikinci ifadeye de bakmak ZORUNDAYIM."

kısmını eklemezsin.

aslında @supermatik doğru bir noktaya değinmiş ama ben biraz hikaye katmak istediğim için programlama pnömatik hidrolik olaylarına girdim. eheh.

Ben ikna oldum. Sübhanallah kardeş.

yanlış.

mantıkta ve ile bağlanan iki önermeden biri yanlışsa, bağlı önerme de yanlıştır. veya ile bağlanan önermelerden sadece biri yanlışsa, önerme doğrudur. teo grünberg'den aldım, iddialıyım.

fortran da istisna değil; www.tutorialspoint.com

and: Called Logical AND operator. If both the operands are non-zero, then condition becomes true.
or: Called Logical OR Operator. If any of the two operands is non-zero, then condition becomes true.

domuz falan bilmem, onun dersini almadım.

@emrahday+1

""tamam ilk ifade true" ama bu AND yuzunden ben ikinci ifadeye de bakmak ZORUNDAYIM."
kısmını eklemezsin. "

Hayır eklersin. çünkü And(ve) nin çalışma mantığı budur.

www.dersnotu.gen.tr

ali ve ahmet erkektir (doğru)
ali ve ayşe erkektir (yanlış)
fatma ve ahmet erkektir(yanlış)
fatma ve ayşe erkektir(yanlış)


ali veya ahmet erkektir (doğru)
ali veya ayşe erkektir (doğru)
fatma veya ahmet erkektir(doğru)
fatma veya ayşe erkektir(yanlış)


yine de farkındalık yarattığın için teşekkürler :)

Dedigin dogru da ambalaja o yaziyi yazan adamlar senin kadar zeki olmadigindan kurdugu cumlenin o sekilde anlasilabilecrvini bilmiyor. Soylemek istedigi " domuzla ilgili hicbir sey yok".

"mantıkta ve ile bağlanan iki önermeden biri yanlışsa, bağlı önerme de yanlıştır. veya ile bağlanan önermelerden sadece biri yanlışsa, önerme doğrudur. teo grünberg'den aldım, iddialıyım."


yahu kusura bakmayın da siz okuduğunuzu anlamıyorsunuz galiba? önerme olumsuz olursa ne olur?

olumsuz önermeyi doğru kabul etmen gerekiyor. burada yok = olumlu olmuş oluyor. siz neyi bildiğinizi de bilmiyorsunuz galiba.

kafanızda ezbere belirlediğiniz bazı şeyler var ve bunların dışına çıkamıyorsunuz. ezberci olmayın biraz bu ezberleri uygulamaya dökmeye çalışın.

ben de bir olumlu bir olumsuz olursa bu olumsuz olur diyorum zaten. yani olumsuz burada domuz etinin ve domuz ürününün "var olması" oluyor.

allah allah, bunu anlaması neden bu kadar zor?

ali ve ayşe örneği veren arkadaş, kendi örneğinden gideceğim.

ali ve ahmet kız değildir önermesini doğru kabul ediyorum. bunlardan biri yanlış olursa önerme çalışacaktır evet.
ali kız değildir ama ahmet kızdır önermesi de ali ve ahmet kız değildir önermesini sağlıyor zaten.
ali kızdır ama ahmet kız değildir önermesi de "ali ve ahmet kız değildir" önermesini sağlıyor zaten.

bu önermeyi sağlamayan tek durum var o da ali kızdır ahmet de kızdır önermesi.


e ben farklı bi şey mi dedim yukarıda?

önce sakin.

peki, adım adım yapalım:

"domuz eti 've' domuz katkılı ürünler içermemektedir." =1

(domuz eti ve domuz katkılı ürünler içermektedir)^(-1) =1

[(domuz eti içermektedir) veya (domuz katkılı ürünler içermektedir)]=0

bunun olmasının tek yolu;

domuz eti içermektedir =0 (yanlış)
ve
domuz katkılı ürünler içermektedir=0 (yanlış)

benim dersini alıp öğrendiğim mantık bu, başka türlü nasıl anlatılır bilemiyorum. Bilsem çalışırım, ama benden bu kadar.

her ne kadar Müslüman arkadaşlara yardım için yazmışsın, ama söylediğin yanlış.

saygılar.

@bohr atom modeli
sen matematikte yada mantıkta olmayan "ama diye bir literatür soktun araya tebrikler

@explorer

demagoji yapmak yerine yanlış algıladığını itiraf etseydin bilime bir adım daha yaklaşmış olurdun.

işaretler ya da kavramlar ana fikrin açıklanmasında kullanılan yardımcı elemanlardır. veya yerine V koymak sizi daha bilimsel yapmaz. ben savunduğum fikrin daha iyi anlaşılması amacıyla bazı şeyleri gündelik hayatla benzeştirdim.

birazdan gelip "ahmet diye kız olmaz ki" demezsin umarım.

@bohr atom modeli

"tamam ilk ifade true" ama bu AND yuzunden ben ikinci ifadeye de bakmak ZORUNDAYIM."
bu cumlemin arkasindayim

bu durumda "zorundayim" ifadesini ekleyebilirim cunku programlamanin temelinde AND var ise if block icinde her ifadenin kontrol edilmesi zorunlugi vardir. eger OR var ise bu zorunluluk yoktur, sadece biri true verirse digerlerini kontrol etmez zaten.

Tumdengelim yaptigimi dusunmuyorum cunku bu "zorundayim" benim kendi ifadem degil, programlama ile ilgili bir olguyu ortaya koymak icin yazdim.

Bunun yaninda sorulan sorunun gecekten cok kaliteli oldugunu dusunuyorum, cunku cok multi disiplin, icinde iki temel bakis acisini barindiriyor bir taraftan matematik/mantik/programlama ama diger taraftan turkce/dil bilgisi. soruyu okuyunca "evet buyuk bir acik" dedim ve algoritmayi yazdim. aslinda ilk bastaki yargim tezini programlama acisindan ispatlamakti. ama yazdikca programlama acisinda cumlede VEYA yerine VE kullanmak mantikli oldugunu gordum. Ama dedigim gibi bu programlama acisindan bir de olaya dil bilgisi acisindan bakmak lazim. programlama acisindan VE olduguna guvenim yuksek, diger taraftan dil bilgisi konsunda cok iddiali deglim ama cumleyi ilk okudugumda sanki bir VEYA kullanmak gerekli gibi hissettim ilk basta. beynim beni yaniltmis olabilir. O konuda bilen biri cevaplarsa ve dil bilgisi acisindan VEYA ise turkcenin matematiksel celiskisini ortaya koyar bu soru, ve cok iyi bir nokta olur. keske bu platformda sorulan her soru bunun gibi olsa, icinde din icerigi ile beraber ilgi cekici oluyor.

Herkes yazmış benim neyim eksik.

AND ile OR'u karıştırmışsın. X AND Y = 0 ifadesinde hem X hem Y sıfır olmalı. X OR Y'de ise birinin sıfır olması yeterli.

Aradığımız popstar siz değilsiniz.

fularımı aldım geldim ama bomboş bi tartışma gördüm. şimdi bütün müslümanlar ateist mi oldu sayende güzel kardeşim, tebrikler çok güzel düşünmüşsün.

aslinda bir taraftan matematikcilerin/muhendislerin iletisimde neden cuvalladigini gosterecek bir soru bir taraftan. eger bu cumleyi muhendis bakis acisiyla ben yazsaydim "domuz eti icermemektedir 've' domuz katkılı ürünler de içermemektedir." derdim ve patrondan cok uzatmissin fircasi yerdim.

Domuz eti içermektedir -> a
Domuz katkılı ürünler içermektedir -> b
&& -> ve
|| -> veya
! -> tersi

Bana kalırsa ifadede bir muğlaklık var ancak mantıktaki karşılığının !(a && b) olması gerekiyor. Yanlış düşünme ihtimalim tabii ki mevcut ve mantık çerçevesinde bu görüşün yanlış olduğunu ifade edene saygı duyarım.

Eğer ifade !a && !b olsaydı(domuz eti içermemektedir ve domuz katkılı ürünler içermemektedir) bohr atom modeli yanlış söylüyor olacaktı. ancak ifade böyle değil.

!(a && b) ifadesinin mantıktaki karşılığı a || b demektir. Bu da cümle olarak şuna karşılık gelir: Domuz eti içermektedir veya domuz katkılı ürünler içermektedir. Bu durumda ikisinden birisini içeriyor olması ifadeyi hala doğrular nitelikte oluyor.

simdi "@bohr atom modeli" uyarisi ile tersten baktigimda bir acidan "hicbirsey yapmadim" cumlesindeki kaosa benziyor bu cumle de. sanki turkce de "hicbirsey yaptim" demek daha mantikli gibi. haddime degil ama belki de bundan sonra turkce de matematikteki gibi mantik parantezi kullanmak gerekir.

(domuz eti 've' domuz katkılı ürünler) içermemektedir.

bu cumledeki parantezleri karsilayacak bir dil isareti var mi bilmiyorum, ya da virgul ile bir sekilde bu anlam karmasasi cozulur mu fikrim yok.

@bohr atom modeli demogojiyi sen yapıyorsun.
sorunda programlama demişsin denklem demişsin sonra da matematiksel cavaplara atarlanmışsın.
unisex isimlerle gidersek

deniz ve bilgin erkek değildir dersem sen ne anlarsın bundan?

denizin erkek, bilginin erkek olmadığı durumda en baştaki önerme ile aynı mı oluyor?
denizin erkek olmadığı,bilginin erkek olduğu durumlarda en baştaki önerme ile aynı mı oluyor?

sevgili @explorer

evet o alttaki iki önerme de üstteki yargıyı doğruluyor. problem?

@bohr atom model ozaman derleyicilerimiz farklı çalışıyor diyelim.

:)

ya olay domuz etinden mantık eksenine doğru kayıyor fakat mantık göreceli bir olay değil ki. sen mantığın bittiği, dilin başladığı noktayı kestiremiyorsun. ya mantık çerçevesinde bakıyorsun ya dil çerçevesinde, yalnız ikisini birlikte kullanma noktasında sıkıntı çekiyorsun.

sanıyorum en iyi açıklamayı @saygılarefendim yapmış. teşekkür ederim.

@j r r tolkien hayrani

evet, özel mesajla ona bunu anlatmıştım aslında. 1'i olumlu ya da olumsuza uyarlama noktasında farklılık var sadece.

bu mantıkta çok şey değiştirmeyebiliyor ama dile uyarladığımızda çok farklı bir şey ortaya çıkıyor. o yüzden burada domuz etinin var olmasını 0 kabul etmemiz gerekiyor. zaten müslüman bakış açısına göre de bu false kabul edilyior. bağıntının kurulma amacı bu.

ve / veya kullanması gerekirdi. resmi evraklarda birden fazla değişken varsa bu şekilde kullanılıyor ki iki değişken de geçerli olsun.

konunun logic ile alakasını çözemedim.konuya dil bilgisi açısından bakarsak bir yanlışlık göremiyorum.

egitim masraflarinizi karsilamak istiyorum.

1789 Devrimi'ni siyasi tarih üzerinden ayrıntılı bir şekilde anlatan en önemli eserlerden biri Schama'nın Citizens'ı muhtemelen. Onu öneririm. Türkçe arıyorsan, Devrim'in siyasi tarihi üzerine ayrıntılı yer vermiş bir eser bilmiyorum.

Türkçe olarak kısmen ihtiyacını Server Tanilli-dünyayı değiştiren on yıl karşılayabilir

Tanilli demeye gelmiştim, candanag+1 diyorum.

Bir de Fransız İhtilali'nden portreler diye bir kitap vardı o da Tanilli'nin kitabıydı galiba.

rss teknolojisi çok kullanılan bir teknoloji değil, birçok sitenin de rss feed'i yok. feed olmayınca neyi okuyacağını bulamıyor tabi yavrucak okuyucu, ne yapsın?

Google Reader gibi çok popüler olan servisler kapatılınca rss kullanımı da iyice düştü. Ayrıca rss okuyucu kullanan insanlar genelde siteye tıklayarak ziyaret etmiyor, bunu fark eden webmasterlar da çaktırmadan desteği kesti.

@babilbaligi, işte niye yok diyorum ben de :)
sanırım @creepy'nin dediği önemli bi etken olabilir.

tamam bu eski teknoloji, sosyal medya kanallarından takip edeyim desem, her makaleyi sm'da paylaşmıyorlar?

2.

tabiki 1

@ravenudon: neden tabi ki?

2.

1. iki çok yaşlı işi gibi geldi nedense değil de aslında ama :D

1 daha hoş ama o fiyat eder mi bilemedim.

2

2

2 numara feci su alıyor ve tabanı dağılıyor. ayrıca derisi ince, ayağı sıcak tutmuyor. hareket halindeyken de pek rahat değil, tabanı tam düz olmadığından tuhaf oluyor. kışın almak için hoş değil.

1 nedir ne değildir bilmiyorum.

2.

lütfen 1. almayın.

ben kararsız kaldım, eşim 1.'yi almış benim için. :)

@lemmiwinks çünkü 2 numara çok bakım gerektirir, çok çabuk tozlanır, yağmurda leş olur, kuru bezle silemezsin, ıslak bezle düzenli silmen lazım.

yumuşatıcı içmek seni bozmazsa içilir. ya da deterjan. ben olsam içmem.

Bosver.

Hediyeyi hangi siteden aldıysan o sitenin müşteri hizmetleri ile görüş

aynısı başıma geldi. tarihler bile aynı. kargoyu iki adım yerden 1 haftadır teslim edemediler, ben de siparişi iptal etmek zorunda kaldım. şubeye gidip almaktan başka seçenek gözükmüyor ki ben de işten güçten dolayı gidip alamadım. adamlar aleni biçimde insanlarla dalga geçiyorlar. Olmaz tabi ama umarım en yakın zamanda batarlar.

benim de üç tane kargomun üzerine yattılar. 444 99 99 bu numaradan müşteri hizmetlerine bağlandım. buradan ilgilendiler. siz de aynı şeyi deneyebilirsiniz.

Bu esnada saticiya da mesaj attim. Adamin da bir sucu yok ki ertesi gun kargoya vermis. Birsey diyemiyorum. 444 lu numarayi arayacagim. Tesekkurler.

adamın bir suçu yok demeyin
arayın "yurtiçiyle gönderdiğiniz bilsem zaten almazdım, teslimat yaptıkları görülmüş mü, dalga mı geçiyorsunuz?" deyin
işe yarıyor.

Çağrı merkezinin şubelerle iletişimi yokmuş, bizzat çağrı merkezi söyledi bunu bana. Allaha emanet o kargo artık.

ben şeye şaşırıyorum ya. e-ticaret firmalarının yurtiçi kargo takıntısına.

aras kargo, sürat kargo vb. kargo firmaları yurtiçinden ciddi manada çok daha ucuz fiyat teklifi veriyorlar. hatta ups kargo ile yurtiçi kargo arasında bile 15-20 kuruş oluyor genelde en fazla. ama inatla yurtiçi kargoyu terich ediyorlar.

cidden çok acayip ya.

biz e-ticaret işindeyken, şikayet gelen hiçbir kargo firmasıyla çalışmamaya karar verdik. en son ups'e yöneldik. adamlar aras kargodan bile daha ucuz teklif vermişti. 0 şikayet.

e-ticaret sitelerinin ciddi bir problemi bu. kargo konusunda "bana ne abi" kafası.

Hocam şubeye gidip beyinlerini s.keceksiniz, başka yolu yok.

İki hafta kadar önce başıma geldi benzeri bir durum yurtiçi'yle. Kargoyu getirdik diyolar getirmiyolar, şubeye gidiyorum dağıtımda biz getiricez size diyolar ama gelen giden yok. Günler geçti. Sonunda şubeye gidip 1 saat uğraştım, kargoyu aldım. Olay da şu; bana gelen paket bilmemnerenin merdiveninin altına düşmüş bulamıyolar, bunu da bana söylemek yerine günler boyu dağıtımda ayağı çekiyolar.

Nefret ediyorum yurtiçi kargo'dan, nefret. Tüylerim diken diken oluyor adını dahi duyunca.

Satın aldığınız siteyi darlayın. Satıcının ağzına tükürün, benim elime geçmedikten sonra a.k. senin verdiğin kargonun falan dersiniz. En azından belki iade ederler de paranızı geri alırsınız.

Saticiyi darlamama gerek kalmadi adam benden cok ugrasti zaten. Dun saat 4 bucukta dagitima cikmislar, annem de malesef bi o gun evde degildi... ve evde yoktunuz notunu asmislar kapiya gitmisler. 7 gun evde oturup gelmeni mi bekleyecektik...
Bugun sansima is yeri bi guzellik yapti 3te cikacagiz da o kagitla gidip alacagim.
Bir daha da ozel bir gun icin asla internetten alisveris yapmam. Ben dersimi aldim.

özel bir gün ise ups kargo gayet kullanışlı.

Kargo şubesi ile paket teslim edilecek yer uzaksa, dağıtıma falan çıkarmıyorlar, direk geri iade oluyor bence. n11'den aldığım benim paketim de iki defa teslim edilemediği için geri döndü. Dediğin gibi insan evladıyla konuşacak bir numara olmuyor, telesekretere bağlıyor. İşin garip tarafı Yurtiçi kargonun elemanı beni cepten aradı, ben merkeze geldim ama çok dağıtımım var, bulunduğunuz bölgeye çıkamayacağım (merkeze 1km uzaklıkta bir yer) burada teslime edebileceğim bir yer varmı diye sordu. Ben de merkezde tanıdığım yok, adrese teslim etmen lazım dedim, acelesi yok yarın da teslim edebilirsin dedim. Sonrasında kargom satıcıya geri gitmiş, arayan kişinin cebini geri arıyorum, açmıyor. Yurtiçi kargoda o sisteme girilen bilgilere aldanmayın, prosedür gereği birşeyler sallıyorlar.

donanimhaber foruma bunu yazdım, n11 ile ilgili bir şikayetim olmamasına rağmen forumu takip eden n11 bana anında mesaj attı ve telefon numaramu isteyip irtibat kurdu, ilgilendi, konuyla ilgili oalrak beni tam 7 kez arayıp bilgilendirdiler. onlara benim satıcıyla ilgili bir problemim yok, adam ikinci kere ürünümü gönderdi yaptırımınız varsa Yurtiçi Kargo'ya söyleyin dedim, onlar da kargo ile ilgileri olmadığını istersem satıcıyla bu konuyu görüşüp başka kargo şirketiyle göndermesini sağlayabilirsiniz dedi. Sonuç olarak amazon.de 'den satın aldığım ürün İstanbul'a 6 günde ulaşırken, yurtiçi kargo sayesinde İstanbul'dan alınan ürün Sakarya'ya teslim edilemiyor.

İstanbul'da merkezi bir bölgedeyim aynı gün farklı kargo ile iki ürün alıyorum, satıcılar aynı gün kargoya veriyorlar ama Yurtiçi diğer kargodan bir gün sonra teslimat yapıyor. Hem yavaşlar, yavaş olmadıkları yerde de kargoyu keyfi olarak teslim etmiyorlar.

en büyük suç satıcının çünkü yurtiçi kargoyla çalışıyor. inatla satıcıyı savunmuşsun ama baş suçlu satıcı. neyse sorunun hallolmuş (gibi) gözüküyor hadi bakalım.

bir de ikea'ya bakın. 120 liraya gayet düzgün ve yeter boyutta masalar var.

Bauhaus'da 30 liraya masif plakalar var. bir tane masif plaka al.
5-6 liraya kalaslar var, 1-2 tane kalas al ve ayak ölçüsünde kestir.
ayakları plakaya yapıştır, sonra ince matkap ucuyla del ve deldiğinin bir büyük boyu vida ile vidala.

50 lirayı bulmaz, uzun süre de kullanırsın.

ikea +1

80*60 ölçülerinde bir masa yaptım kendime çünkü arzu ettiğim ölçülerde uygun bir şey bulamamıştım zevkime göre. Koçtaş'tan kestirdim. Kenarlarına bant çektirdim. Uzun vida aldım. Toplamda 80-90 TL gibi bir şeye denk geldi. Çok da memnunum şu anda kendisinden. Yalnız şarjlı vidalama makinesi bayağı gerekli bir şey bbu proje için.

3 kere okudum anlamadım. Biraz daha açık anlatır mısın sorunu?

abi daha nasıl açık anlatiyim bak düşeyara yazıyorum veri gelmiyor ama veri burada aslında bunu nasıl anlıyorum, ctrl f de iki kere aratabiliyorum. yani bir tane yok. bi eşi var anladın mı? ama düşeyara yazarken o eşi gelmiyor

VLOOKUP yapacağınız (düşeyara) kolonları convert text to column 'dan convert edip deneyin. Şöyle ki; düşeyara yapacağınız sütünu seçin ardından önce alt tuşuna sonra "A" harfine sonra da "E" harfine basın. Açılan ekrana finish deyin (tamam yada bitir herhalde türkçesi) Bunu her iki sütuna da yapıp düşey arayı bir daha deneyin.

ikinci tabloda düşey ara yapacağınız zaman arayacağınız verinin mutlaka ama mutlaka ilk sütünda olmasına dikkat edin
sayfa 1 de düşey ara kullandığımızı varsayalım verilerimiz ise sayfa2 olsun burada şuna dikkat ediyoruz;
sayfa 2 a sütünu yani ilk sutun arayacağımız değer ile başlamalı
=DÜŞEYARA(A1;Sayfa2!A:B;2;YANLIŞ)
umarım anlatabildim
kolay gelsin

formüşlde tablo dizisini seçerken f4' e basarak sabitlersen sorununun çözülecek gibi.

=VLOOKUP(A4;$C$4:$D$14;2;0)

düşey arada aradığın değerin aratılan tablodaki ile aynı olması gerekir.
başında sonunda boşluk vs olup olmadığınaı kontrol edebilirsin

sirke bu durumlarda etkili diye biliyorum ama neden zorundasınız ki? freecycle, özgür dönüşüm gibi facebook gruplarında insanlar fazla eşyalarını sahiplendiriyorlar. buzdolabı verildiğini gördüm daha önce. bir şansınızı deneyebilirsiniz. yani ne kadar temizlerseniz temizleyin sizin ulaşamadığınız yerlerde mantar, küf vs varsa yiyeceklere etki edebilir.

bozulmuyor mu öyle?

Oha çamaşır suyundan ötesi yok (ev için konuşuyorum). Kapağını açık bırakıp çalıştırmadan bir kaç gün bekletin. Zaten temizlemişsiniz başka da bişey yapmicaksınız.

zorundayız kısmı ilginç geldi bana. esir mi tutuyorlar, tehdit mi ediyorlar nedir yani.

bahsedilmiş başka çok yerde insanlar ürün satıyorlar. bunu geçtim tr fiyatlarından emin olmasam da 500-600 liraya sıfır makineler var. 200 küsür litre olur en az, hemde küf müf olmaz.

bu küflerin ve mantarların bazıları çok çok tehlikeli olabiliyor.
en.wikipedia.org

izopropil alkol bul, onunla sil. duruladıktan sonra üstüne asetik asitle sil. sonra güzelce durula. yenisinden daha temiz olur.

sirke küf türlerini öldürüyormuş onunla da sil.

oncelikle bu varos icme kulturunden oturu seni tebrik ederim. viski ile sarabi kiyaslamak, bir siseyi sirf icmis olmak icin les gibi icmek vs. fakat bu sadece senin degil, tum ulkenin olmayan icki kulturunun sonucu.

parani adam gibi bir saraba yatir, iki kadeh adabiyla ic, yanina da peynir tabagi yap (turkiye icin heralde eski kasar gider) .

ya da takma kafana bu kadar, al bi kopekolduren "keyfine" bak.

@no christ requires vedat milör müsün kardeş sen? benim keyfim böyle viski ile şarap karşılaştırması da sormadım... gider varoş kültürümle glenfiddich alır da içerim bana koymaz da bu tavrı anlamadım.. ucuz olsun kafam kırılsın istiyorum sadece

@adaletin eli ucuz viski sınıfında göremedim onu..

kafa kırsın ucuz olsun içimide güzel diyorsan
vat69 viskilerin köpek öldüreni.
pasiflora gibi içilir bu ne be açık çay dedirtir, şişe sonu "mahmut abi yararlanmadınız dimi benden" modunda bırakır.

olayı bohemliğe vs adabıyla içmeye bağlamaya gerek yok.
memlekette cila kavramı/zihniyeti varken içmek için de içilir. hatta yılbaşı içip sıçmak için en ideal gündür.

şarap vs. viski duellosunda yer ve zaman önemli faktörler ama sen viskiyi seçecekmişsin gibi geliyor

hocam benim çok sevdiğim ucuz bir şarap vardır. ''idol'' adı. yerine göre 25-30 liraya satılıyor ve içimi oldukça keyifli.

ayrıca epey güldüm yahu duyuruda geçen muhabbete. :)

mesaj at talisker iç, yeni yıla Skye' da gibi gir :)

bir şişe viski içmek çok zevkli değil, bir şişe şarap içmek daha zevkli. iyi şarap diyorum. şahsi cevap tabi.

Değil

dikkat edersen aslında diger partiler yok sayilmiyor. o dedigin diger partiler, halkı yok saydigi için bunlar oluyor.

evet demomrasi bu tam olarak. ama bu demokrasinin iyi birsey oldugu anlamina gelmiyor elbette.demokrasinin bug'u. yarimin bir fazlasi kimdeyse suleyman odur.

yani yüzde 10 barajı olan bir ülke için bence demokrasi anlamında hiçbir sıkıntı yok.

çoğunluk ne derse o olur bu ülkede. hatta fikriniz %10'a yayılmamışsa aslında siz yoğğğsunuz.

iyi de hdp "barış konuşmaları"nı sürdürecekseniz başkanlığa destek veririz dedi. prensip olarak bir karşıtlık yok.

bunların yok saydığı gerçek chp seçmeni ve barajı aşamamış başka bir sürü partinin seçmeni.

chp de artık chp olmadığı için bunlar böyle kolay olabildi zaten.


baykal'ın bu adamın seçilebilmesi için önünü açması demokrasi miydi?

atatürk ve 6 okla alakası olan bir partinin başına, siyasi partiler yasasının çanak tutuculuğuna güvenerek, bunlarla alakası olmayan bir yalancının geçmesi ve kendi gericilerini partinin her yanına doldurması, ergenekon kumpasını umursamazken o kumpasta tutuklananları parmakla gösteren nazlı ılıcak'ı umursaması ve karşısındaki koyunlara alkışlatması demokrasi mi?

demokrasi ne, temsili olarak seçtiğin parti başkanına kendi partinin program ve tüzüğüne uymayışının hesabını bile soramamak veya "kim bu posteri çöpe attı" diye şikayet edince disipline mi sevk edilmek?

yanlış anlaşılmasın, çok karşıyım getirilmek istenen sisteme de yeni anayasaya da, ama bir partiye başka partiler yıllarca aslında maşa olurken ruhun duymamasına olmayan demokrasinin yapabileceği hiçbir şey yok.

bu ülkede demograasi var kardeşim, reis ne diyorsa o! işte o kadar!

değil.

diğer yandan, şu an yapılan da anayasa çıkarmak değil zaten. ufak bir değişiklik. dandik bir başkanlık sistemi getirmeye çalışıyorlar.

tabi bu değişiklik referanduma gider, sandıktan ne çıkarsa o.

Yıldızlar genelde optik teleskoplarla keşfedilir. Gözlem evleri gözlem yaparken fark eder yeni yıldızları. Yıldızların içerdiği element türleri ve miktarları yıldızın yaydığı ışınlardan anlaşılabiliyor diye biliyorum. Dalgalar enerji taşıdığı için bunları doğrudan maddeyle karşılaştırmak zor. Lisede okuduğum kadarıyla geçmiş yıllarda esir madde denen ve uzayın her yerini kapladığı düşünülen bir madde olduğu düşünülüyordu. Ancak deneysel olarak bunun doğru olmadığı kanıtlandı. En azından şimdilik uzayda fark edemediğimiz maddesel varlıklar yok. Çünkü bunların bir şekilde iz bırakması gerekirdi.

sorunuzu tam anlayamadım. o yüzden anlayabildiğim şekilde cevap vereceğim. çok alakasız bir cevap da olabilir, kusuruma bakmayın.

direk başlığa cevap: mümkün.

"Bunlar soyut şeyler değil elbette ama sormak istediğim şu ki radyo dalgasından, morötesi ışından oluşan gezegen, yıldız gibi bir şeyler bulmak mümkün mü? Ya da zaten keşfedildi mi?" gezegen ve/veya yıldızın tanımları, taşıması gereken özellikler az çok belli. dediğiniz şeylerden oluşmuş bir ŞEY'i tanımlasalar bile "gezegen" olarak nitelendirilmez diye düşünüyorum. ama yanılıyor da olabilirim.

"Yani maddesel bir varlığa sahip her şeyi illa ki duyu organlarımızla algılayabileceğimiz fikri çok saçma geldi bana" duygularımızla algılayamadığımız birçok şey mevcut. maddenin tanımı ortada. ancak bu tanıma uymayıp da hayatımızın her anında olan şeyler de mevcut. görmediğimiz, duymadığımız, kokusuz, dokunamadığımız... ancak bu hissetme araçlarını o "şey"lere uygulayamıyor oluşumuz, o "şey"lerin olmadığı anlamına gelmiyor. bu tür "şey"lerin varlığını keşfedebilmek/kanıtlayabilmek için uzun yıllar bilimsel çalışmalar yapmak, yeni keşifler yapmak, yeni(ya da varolan) bilgileri ortaya çıkarmak ve bunu insanlığın anlayabileceği düzeye indirgemek gerekiyor. buna dair örnekler verilebilir ancak burada yazmak uygun olmaz.

"uzay boşluğu" dediğimiz uçsuz bucaksız karanlıklara da anlam verebilecğeimiz günleri bilim gösterecektir diye ümit ediyorum.

en basitinden mikrop ve bakterileri düşün, herhangi bir duyumuzla algılayabiliyor muyuz? gerekli aletleri yapmadan önce(mikroskop vs.) bunlardan haberdar değildik. şu anda da henüz üretmediğimiz aletlerle ileride bir gün keşfedeceğimiz birçok maddeye maruz kalıyor olabiliriz.

yani pek tabii ki mümkün. insanoğlu değil evrenin, dünya'nın bile çok minik kısmında var olmuş bir canlı türü, "algılama" yetisinin gelişmişliği ondan önce var olmuş "şeylerin" çokluğuna vurunca çok düşük kalıyor. yeni girdiğimiz bir işe alışmak için çalışanları tanımak, sürekli gelenleri bilmek, yazılı olmayan kuralları öğrenmek lazım; bunlar için de zaman lazım. henüz bu dünya için bile çok yeniyiz, keşfedecek çok şey var.

@kafir anlamamakta haklısın biraz karışık olmuş soru. sormak istediğim elbette gezegenin, yıldızın tanımı ortada ama niye illa görebildiğimiz şeyler bu tür oluşumlara gidiyor, kalanlar var mı ya da niye yoktu. Yani doğru anlamışsınız.

Bir de ek olarak şunu söylemek istiyorum. Fizikte tutarlılık denen bir kavram var. Bu kavrama göre uzay için geçerli olan kanunların her yerde aynı olması gerekiyor. Buna bir nevi süreklilik diyebiliriz. Nasıl ki İstanbul'da elmayı elimizden bırakınca yere düşüyorsa aynı kanun Ankara'da da geçerli olmalı. Buradan yola çıkarak biz yakın uzayda böyle bir madde keşfetmediysek uzayın tutarlı olması gerektiğine dayanarak binlerce ışık yılı uzakta da böyle maddelerin olmadığını söyleyebiliriz. Ben bu yüzden şu ana kadar hiç karşılaşmadığımız şeylerin keşfedileceğini sanmıyorum. Çünkü kanunlar uzayın homojen olduğunu, yani her yerin aynı özellik gösterdiğini kabul eder.

Bu konuda güzel bir söz var. "Uzayda hayat yok demek, okyanustan bir bardak su alıp balinalar yoktur demektir." Daha büyük gezegenler, daha küçük yapılar tabii ki keşfedilebilir. Ancak tahminlere göre "çok enteresan" şeylerle karşılaşılmayacak. Örneğin proton ve nötron kuarklardan oluşur. Kuarklar atom altı taneciklerdir. Bunlar tabii ki yeni keşfedilen şeyler. Ama onların yeni keşfedilmesi onları "enteresan ve farklı" yapmaz. Çünkü kuark da maddedir. Madde dışı bir şey değildir.

karanlik madde ve karanlik enerjiyi arastirabilirsiniz.

kisa bir giris okuma onerisi:

spaceplace.nasa.gov

maddeyi oluşturan yapı taşlarının tekil hallerinin hiçbirini (atomu ve ondan ufak olan ne varsa) istisnai haller dışında (birbirine mümkün olduğu kadar yakın bulunmak) beş duyumuzla algılayamıyoruz zaten. elektronları, nötrinoları, nötronları, falan algılayamıyoruz. onca çeşit atomaltı parçacıktan bir foton var algılayabildiğimiz, o da belli frekanslarda (bahsettiğin tayf meselesi). bir de kuvveti algılayabiliyoruz (dokunma). bunun dışında bazı spesifik moleküllerin kokusunu ve tadını alabiliyoruz, o kadar.

toplam 43 çeşit sub-atomic particle çeşidinden sadece birini algılayabiliyoruz. geri kalan 42 bizde yok. Bunları yayan birçok kütle var, bayası keşfedildi. En eğlenceli hikayelerden biri LGM1 ve LGM2'nin keşfi. Bir bak, galiba soruna cevap olacaktır.

Maddeyi duyu organlarımızla doğrudan algılayacağımız fikri 300 yıl kadar önce elektrik keşfedilince çökmüşütü, yaşıyor mu fala? emt radyasyon var mesela, hiç hissetmediğimiz.

ben her gece serum fizyolojik damlatıp nose fridayla çekiyorum

yeğenim bir yaşına basacak, bir yıldır da lazım oldukça kullanıyorlar. bir zararıyla karşılaşmadık henüz. yalnız zırt pırt değil çok lazım oldukça kullandıklarını belirteyim. zaten serumu bebişin burnuna sıkınca bağırıyor, kızıyor filan o esnada çıkıyor bizimkinin sümükleri. çok derinde olanlar için otribebe.

1 aylık bebekte kullanılmaz, uzak durun. bu arada doğru düzgün çocuk doktoru bulsanız iyi edersiniz.

O burun aspiratörlerinin pompa şeklinde olanları var, hortumlu olan biraz tehlikeli. Biz pompalı olanını izotonik sıvı ile kullandık ama sadece nezle olduğunda ve burnu çok tıklandığında. Siz yine de doktora danışın.

Bir de bir aylık bebek çok küçük, biz o kadar küçükken kullanmadık. Nefes almasında problem varsa hemen doktora.

o burun aspiratörlerinin zirvesi Nose Frida. ucu çok ince değil, zarar verme ihtimali düşük. haznesi geniş, kartuş masrafı yok. gayet başarılı bir tasarım.

serum fizyolojik damlatıp bebeği dik hale getirip akanları sildikten sonra kalanını çekiyoruz. yapacak başka bişey yok maalesef. doktora götürün tabi, doktor da soğuk buhar verip az büyük aspitatörle çekiyor. 15. günden beri kullanıyoruz (2 yaşında) bir zararını görmedik.

Hocam merhaba, özellikle sizin başlıklarınızı takip ediyorum. Çok evhamlı bir ebeveyn olduğunuzu düşünüyorum. Siz evhamlı olursanız çocuğunuz da evhamlı büyür; bu da özgüvenine yansır diye düşünüyorum. Sağlıcakla. :)

bizim ufak kızımız da 1 yaşını geçti, arada yapıyoruz. serum fizyolojik damlatıp çekiyoruz. yardırın bir zararını görmedik. yazık cocuk sümkürmesini bilmiyor. yardımcı oluyoruz işte elimizden geldigince.

ışınlanma, farklı gezegenlere kolonileşme

daha makul olanlardan 3d hologramik iletişim de ilginç olabilir

algı ile ilgili bişeyler bekliyorum. Elon musk çabalarının sonuçlarını.

bi elbise beğendiğimizde iki parmak hareketiyle şak onu üstümüzde görebilme.

rüyaların görüntülenebilmesi, geçmiş bilgi ve tecrübelerin bir başkasından başka birine aktarılması.

Zihin okuma

bitmeyen pil...

Beyin nakli

Tüm duyuları kontrol altına alabilen sanal gerçeklik muhteşem olurdu. Yani dokunma, hareket, ivmelenme vs. dahil gerçek olup olmadığı ayırt edilemeyecek şekilde.

yazılı kitap içerisinde control+f yaparak kelime aramak.

zaman gezisi insanları mutasyona uğratma

vücuda takılacak chip sayesinde tüm dünya dillerini anadil gibi konuşabilmek.

ölüyü diriltmek. evet, en ürkütücüsü bu olurdu.

necromancy

* 3d yazıcıların yaygınlaşması, herkesin evinde 3d yazıcı olup her ihtiyacın buradan karşılanabilmesi
* bütün dünyanın ortak bir para birimi kullanması ve bunun da kripto bir para birimi olması
* kısa mesafeli teslimatların drone'larla yapılması

aslında bunlar bilimsel değil teknolojik gelişmeler. ama yazasım geldi.

realistik olarak

bilgisayarların tamamen ortadan kalkıp cloud üzerinden performans sıkıntısı olmayan bilgisayar.

sürücüsüz araçların standart olması ve sürücü kavramının tamamen yok olması.

insanların bebeklerinin özelliklerini seçebilmeleri.

omurilik zedelenmesi, sinirlerin zarar görmesinin ardından tekrar işlev kazandırılması.

biyonik özellikler kazanmamız. örneğin gözlük takıp 1 km uzağı görebilmek.

Sarji 10 giden akilli telefon.

insandan daha iyi düşünebilen yapay zeka ve singularity.

Hasta yada eksik vücut organlarının ameliyat veya implant gerekrirmeden yenilenmesi. Misal eksik dişlerin doğal yollarla yenilenmesi, yada vücudun yeni bir böbrek üretmesi.

yediğini sindirebilen, gazı olmayan, burnu tıkanmayan bebek.

insanda tıkanmayan burun, yüksek ahlak ve empati yeteneği.

dünyaya yetecek kadar temiz enerji.

bunlar bana yeter, başka bişey istemem.

evet. bilgisayar ekranı daha geniş.

Evet kullanıyorum, tlf ekranı ne kadar büyük olursa olsun gözlerimi yoruyor.

Gün içinde ofiste, akşam evde telefonu elime almıyorum desem yeridir. Sadece dışarıdayken çok lazım olursa kullanıyorum.

evet caps yapmak telefonda zor iş

1 yılı geçti, sürekli tablet kullanıyorum. e-imza lazım oldukça açıyorum bilgisayarı.

ben tam aksine telefon kullanmıyorum neredeyse. sadece aramalar ve gerçekten çok lazım olursa başka şeyler için. onun dışında whatsapp için bile web.whatsapp'i kullanıyorum. telefonda yazı yazmak kadar nefret ettiğim başka bir şey yok. bilgisayar başında zombi gibi 3 gün geçirebilirim ama telefon olmasa 3 gün dönüp bakmam. allah belasını versin telefonun.

bir şey üretmek için değil zaten mobiller, telefon ve tablet tüketmek için. siz de zaten bir şey üretmeye ihtiyaç duymuyorsanız bu ürünler daha kullanışlı olabilir.

ben hiç sevmiyorum telefonda bir şeyler yapmayı. ek olarak kulaklık olmadan hayatta telefonda konuşmam, kulağa dayayıp konuşmak çok saçma geliyor. telefonu genelde ailemle, sevdiklerimle filan konuşmak ya da iş için kullanıyorum. onun dışında yoldaysam ancak bir şeyler okurum reddit, duyuru etc. evde genelde pek dokunmuyorum.

bilgisayar kullanıyorum mobili asla tercih etmiyorum.

Ben masaüstü bilgisayardan aldığım zevki hiçbir şeyden alamıyorum.

@kurnaz: Tablette word, excel, outlook çalışıyor. Google docs var, Google Drive var, birçok program için birçok alternatif var. Pdf editlemek daha kolay, çizim programlarından cad programlarına kadar var. Şarjları bilgisayara göre uzun gidiyor, kendinden sim kart ile bağlantı imkanı da var. Kalem dahi mevcut. Üretmek için ideal cihaz.

Ha siz şeker patlatırsanız, o sizin sorununuz.

Sadece birseyler izlemek icin aciyorum bir de kurgu montaj photoshop falan yapacaksam. Onun disinda mobildeyim.

@babil

tablette word excel pp gibi şeyleri sadece tabletten kullanan varsa sanırım windows ödül filan verir adama. bende bundan dolayı windows tablet aldım asus transformer dışarıda ufak işleri halledebilmek için. bu işlerde 1. sıraya tableti koyup iş yapan adam ciddi işler çıkarmıyordur. sadece surface var aklıma gelen böyle kullanılabilecek tablet. o da tablet değil aslında, bilgisayar.

pdf editlemek notebook ya da bilgisayarda tablete göre kat kat kolay. he çok extreme şeylere ihtiyaç duymayan adam için klasik tablette daha kolay olabilir o başka.

bir kaç alanda tabletin başarılı kullanımı var, sanat, grafik çizim gibi ama cad için tablete geçen firma tanımıyorum ben.

dediğim gibi bende windows tablet var, bunu mobilde 2cil kullanımda kullanıyorum, şeker patlatmak ne demek bilmiyorum ama tableti iş için 1. sıraya koyan tek bir şirket bilmiyorum.

Xiaomi Mi5
Oneplus 3

bu ikisinden birini tavsiye ederim

Xiaomi Mi5 falan bozulsa burda yaptırabiliyor muyuz?

İthalatçı firma garantisi oluyor bildiğim kadarıyla

yaptırabilirsin, ithalatçı garantisi oluyor, en az 2 yıl garanti vermeden satış yapamıyorsun zaten türkiye'de.

xiaomi'nin bütün telefonları f/p açısından başarılı, boyutuna tipine göre karar ver bakıp. illa yeri yurdu belli olsun istiyorsan gm5 plus iyidir.

GM 5 plus

samsung j5'de cok iyi. sirf androidde havalar nasil diye 1800lik iphone 5s'i kuzene verip 1 haftaligina 850 liralik j5 kullandim.5s'le karsilastirinca

eksileri=goruntu kalitesi
artilari=fm radyo + kart destegi + harita destegi + buyuk ekrani + tek tusla tum ekranlari kapama

www.hepsiburada.com

şu an bu kampanyada var. world cüzdanla 100 lira da ordan puan geliyor.

@cursed, sayfaya ulaşılamıyor?

Iphone 4s kullananlar bile hala memnu sayilirim telefonumdan diyor. O zaman cikan androidler du an kullanilmiyor. O yuzden yuksek kapasiteli iphone tavsiye ederim.

Iphone 5 kullaniyorum. Gecen yasadigim priz olayi disinda cok memnunum.

amuzende+1.

bimcell 6 gb falan olması lazım

aveada 10gb var. On Numara HY 600 yazıyor, detaylarını bilmiyorum.

sendeki işlemci 4.cü seri. vatanda 3900 olan 6cı seridir. çok para etmez. belki hddsi bozuldu.

muhtemelen hdd'de bad sector var. ssd takviyesi büyük fark yaratır bu durumda.

www.alcpu.com

linkini verdigim programi indir cpu sicakligini izle eger donmalar yuksek sicaklikta gerceklesiyorsa cpu yeterince sogumuyor demektir. Bunun icin de ya fan'i temizle ya da degistir derim.

Senin bilgisayar günümüz koşulları için gayet yeterli. Performans sıkıntın parçaların yetersizliği değil başka bir şey, arkadaşların dediği gibi sabit disk olabilir.

www.vatanbilgisayar.com Makine burada. Özellikler aynı görünüyor.

Hdd değiştirme yapabiliyor muyuz bunlarda ?

Yeni bilgisayar alma bence de ssd tak gayet iyi donanimin. Z510 ssd upgrade yaz youtube'da bulursun nasil takildigini.

Bence ssd tak, windows'u ve programları sıfırdan kur, termal macunları yenile, fanları temizle. slot varsa 8 daha ram çak. Bir de kullanıyorsan pilini sıfırla. Hepsi için 500 lira çıkmaz cebinden.

bi 4-5 sene daha kullanırsın. o kadar para verdiğine değmez.

hem üretilmiyor hem de açık açık dördüncü nesil diye yazmışlar. vatan bilgisayar sağlam kazıklıyor gibi geldi bana.
shop.lenovo.com

ssd takarsan güzel olur. belki kendin bile değiştirirsin.

anneden sütü çıkaramıyor olabilir mi?
bu arada süd zehri alır demeden geçemeyecem kusura bakma :D

Bebek sutu anneden cikaramiyor degildir zaten pompaya bahsettiginiz miktarda cikiyorsa bebegin cekis gucuyle doyacagi miktar geliyordur. Biberon ufaklik icin kolay oldugundan tercih ediyor daha az efor sagliyor. Mumkunse biberon icin anne memesine yakin bir model secin. Hic kullanmadigim icin oneride bulunamayacagim ama dr bana illa sagdigim sutu vermem gerekirse kasikla vermemi ve biberona alistirmamami soylemisti. Anne memesini zor bulup zaten mama gelecek diye reddedebiliyormus ufakliklar.

Ayrica 20 gunlukse artik gaz sancilari baslar ondan da huzursuzlanir.

bebekle pompa ayni mi :) cekis gucleri farklidir hocam, afiyet olsun ufakliga. ayrica bebekler de emme bi memnunuyet gibi bisey, doysa da takiliyordur anne kucagi mutlu mesut

Meme emerken yoruluyor vatandas

pompa bebeğin emiş gücünden daha zayıf çekiyormuş sütü. dolayısıyla bebek kendisi emerken kısa sürede doyuyor olabilir.

yorulduğu için arızaya bağlıyor olabilir. emmek yorucu is...

emerken hava yutuyor, gaz yapıyor olabilir. (aslında biberonla daha çok gaz olur)

biberonla gelen sütun akışı memeden gelen akistan farklıdır. memeden gelen süt fazla tazyikli geliyor olabilir. rahatsız ediyordur, biberon akışına alismistir.

tavsiyem biberon yerine kaşığa alıştırın. ama anne sık sık emzirdin en güzeli. anne için çok yorucu oluyor ama vücut dengeye en kısa sürede öyle geliyor.

bebeğim çok düşük kilolu doğdu. uzun süren sarılık oldu. hastanede hemşireler (devlet hastanesi), her ay takibini yapan doktoru (ozel hastane)bana hep bebeği besleyemedigimi, mama başlamam gerektigini söyledi. ustelik memelerimden sutler oluk oluk akiyordu. saginca biberonlar doluyordu.2 kere mama verdim. sonra vazgeçtim. sürümü gerekirse sağıp kaşıkla içirdim.

sadece kendime güvendim. üstelik size yazdıklarımı o zaman bilmiyordum ve kendi annem dahil sorabileceğim kimse yoktu.
pek çok gun bebeğim aç kaldı diye ağladım. üstelik sarılığın uzaması bu durumu doğruluyor diye düşünüyordum.
ama aglasam da sızlasam da elim mamaya gitmedi.
ben ne zaman istersem bebek ne zaman isterse sadece emzirdim.

şimdi oğlum 8 aylik. biraz yavaş oldu ama akranlariyla normal kiloya ulaştı. ek gıda başlasa da favorisi anne sutu hala.
ek gıda başlangıç sürecinde devam sutu de aldim (ek gıdaya karaitirmak icin) çeşit çeşit mama aldim. hepsini ben yedim.
bebeğim ağzına sürmedi. asla biberon kullanmıyor. suyu bardaktan içiyor.

ek gıda olarak da ben ne yersem onu tüketiyor.

senin derdinin ilacı tomris'in emzirme notları. bybo tayfasına takıl derim ben.

20 günlük bebeğe sütü biberonla vermemeye çalış mümkün oldukça.Alışırsa işin çok zor olacak.Bizim de 6 aylık çocuğumuz var bebeğin illa emmesini istediğimiz için bazen günde 2 defa doktora bile götürdük alışana kadar.Aklıma gelen ihtimalleri yazıyorum.

-Memede mastit benzeri sertlikler varsa öncelikle onları gidermen lazım.O sertlikler süt yolunu kapatıyor bebek kolaylıkla sütü çekemiyor sinirleniyor ağlıyor olabilir.Hele bir de biberonun kolay çekişine alışmışsa işiniz daha da zorlaşır.Süt memede uzun süre kalmamalı.Gerekiyorsa sağ.

-Her kadının meme ucu farklıdır.Meme ucu çıkıntılı değilse bebek yakalayamıyor olabilir ucu.Çok değişik emzirme pozisyonları var internetten inceleyin.Mutlaka size ve bebeğinize uyacak bir pozisyon bulursunuz.

-Bebek aşırı acıkmışsa sinirliyse memeyi istemiyor olabilir.Aşırı sinirliyken artık son noktaya gelmişse emzirmek için ısrar etmeyin.Şırınga ile verin sütünüzü sakinleşince meme verirsiniz tekrar.

-Bizimkisi uykudan ilk uyandığında emmeyi seviyordu.Bebeğinizin ne zaman rahat emdiğini keşfedin.

sakal'ın hamburgerini çok beğenirim.

Bigos'un Godzilla'sı çok lezzetliydi. Şimdi nasıl bilemem.

Big bang seviyoruz

ev yapimindan kastin ne? mcdinalds ve burgerking harici sanirim. oyle bir dunya yok ama
big bang > big baker > bigos

Bence big bang overrated, en azından benim pek hoşuma gitmemişti.

Armada hmbrgr fena değil. Çok da iddialı değil ama.

Piel roja.

Big banginkiler mc be burgerkingilerin cok otesinde ama ev yapimi tadini verir mi bilmem. Keza evde yapilan iyi bir hamburger yemedim