Arkadan da saldirilarak.

Okçu yağmuru?

kılıç + kalkan olanların saldırı sonrası defans hattını yarması o mızraklıları bitirir. kılıç kadar etkin kullanımı yok. örnek resimde ilk mızrak saldırısında ön safları kaybetseler bile o kayıp %100 olacağını düşünmüyorum.

www.youtube.com

mızrağın sivri ucundan tutup çekerek.
kalkanlarla birlikte ya düşerler ya da mızrağı bırakırlar.
iki durumda iyidir.

bu taktiğe phalanx deniyor. antik yunanda çokça kullanılmış. en büyük zayıflığı da yanlardan ve arkadan saldırıya açık oluşu.

bu düzene kanatlardan süvarilerle saldırmak gerek. arkaya dolaşırsa iş bitti. ama düzen bozamazlarsa süvariler hapı yutar. yamulmuyor isem

uzak menzilli herbişe=catapult + okçu.

Anno 2205 var bildiğim

Anno güzel lakin hayal ötesi bir oyuna benziyor.

banished.
biraz sıkıcı olabiliyor sonlara doğru. atraksiyon tropico kadar değil.

seneye tropico 6 çıkıyor

vikinglerle alakalı bi oyun görmüştüm ama adını hatırlayamadım. steam'de var. ona da bak.

taraflı cevap verecem, geçenkine yazmak istemedim amma ve lakin bu sefer yazıyorum :) hazır mısınız?
1- bm türk tarafının harekatını işgal olarak görmüştür. 20 temmuz 1974'te kıbrıs cumhuriyetinin toprak bütünlüğüne saygı gösterin diye açıklama yapıldı. ayrıca bm güvenlik konseyi ve avrupa konseyi bu harekatı yasa dışı işgal olarak tanımladı. orada bir ülke var ve sen kafana göre gidip ben barış getiriyorum diye işgal edemezsin. sonra abd demokrasi götürecekmiş diye dalga geçersen komik olur (sana değil bu lafım)

2- türkiye işgal ettiği toprakları ilhak edemezdi. zaten haksız bir işgal yaptı bir de ilhak etse bütün dünya tepelerine çökerdi. türkiye işgali meşrulaştırmak için bak ben kendi soydaşlarımı kurtardım abi demek için kuzeyde bir devlet kurulmasını teşvik etti.

3- şöyle örnek vereyim adanın büyük çoğunluğu rumların. adadaki türk nüfusu 2/5 seviyesi civarında. 10 ayda bir kıbrıs federasyonu başkanlığı türkler ve rumlar arasında el değiştirecek diyorsun. yani bu şuna benzer, hdp eşbaşkanı 10 ayda bir başbakan olacak. bunu her aklı başında insan reddederdi zaten. öyle de oldu. her şeyi bizi ab'de istemiyorlar, almanya bizi kıskanüür kafasıyla değerlendirmemek lazım. kim olsa kabul etmez bu planı zaten.

4- aksine kıbrıs rumları tazminat almıştır. önce loizidou davası olmuştu 1,2 milyon eur tazminat ödedi türkiye. sonra kıbrıs hükümeti kayıp binlerce aile ve kuzeyde malları kalan rumların zararını karşılamak için dava açtı ve türkiye 90 milyon eur ödemeye mahkum oldu. tazminat talep edemezsin karşında tüzel bir kişilik yok. istiyorsan eoka'ya dava açabilirsin. kimse engellemiyor bunu. zaten işgal eden sensin. bu şuna benzer, pkk birilerini öldürüyor sen pkk'dan tazminat talep ediyorsun. mantıksız değil mi?

sonuç olarak senin avrupa üzerine baskı kuracak bir kozun yok. işgalin haksız olarak tanımlandı ki öyle de, nüfusuna oranla daha fazla toprak işgal ettin, haliyle müslüman devletler bile tanımadı kuzey tarafını. türkiye'nin yapması gereken eoka'ya karşı kontragerilla çetesi kurup adayı iç savaşa sürüklemek ve bu şekilde ayrı bir devlet kurdurmak olabilirdi. yapılabilecek en ahmakça hamleyi yaptılar, 43 yıldır ada piç gibi kaldı. maraş'ı verse bazı şeyler düzelebilir onu da yapmıyor. türkiye seviyor bu kaos ortamını. türkiye asıl kendi çıkarı için kıbrıs'ta sorun olmasına ses çıkarmıyor. kontrolünde ama piç kalmış kıbrıs, kontrolsüz kıbrıs'tan iyidir mottosu var.

şimdi ben bir kitap okudum, genelkurmay yayınları, 1982 basım, peter oberling diye bir göğurun yazdığı bir kitap.

kitapta özetle söylenen şu;
eoka terör estiriyor, türkiye sabrediyor, arada bir "müdahale ederiz haa" diyip korkutuyor, eoka duruluyor üç ay sonra gene başlıyor.

bm askeri adada belli yerlerde mevzilenmiş, tampon görevi görüyor ama adadaki şiddet ortamına kayıtsız. bm kıbrıs tesilcileri kıbrıs müzakereleri boyunca yunan temsilcilerin çirkefliklerine şahit.

bazı yabancı siyasetçi ve bm kişileri türkiye'nin ne kadar uzlaşmacı olduğuna dair demeçler falan veriyor.

adam bir de bir sürü kaynak göstermiş yazılarında.
yoksa kesin konuşmazdım.
kaynaklardan çoğu yabancı gazeteler ve birleşmiş milletler raporları falan.

ve bence türk askeri adaya inince bu kadar karşı çıkılmadı. devlet kurulduktan sonra karşı çıkıldı. türk askerinin müdahalesi zaten türkiye'nin hakkı, garantörlük anlaşmaları var.

ve türk-rum oranı eskiden beri yaklaşık 30-70.
ve oluşturulan kıbrs anayasası da hep bu orana göre kamu personelinin dağıtılmasını öngörüyor. gayet demokratik.
ve hatta başkan rum, başkan yardımcısı türk olacak, yanlış hatırlamıyorsam; maliye, savunma ve bir başka bakanlıktan birisi türklerin elinde olacak diye hüküm konulmuş.

ancak eoka'nın yanına eoka-b kurulduktan sonra ip kopuyor. türk kamu personelleri uzaklaştırılmış falan kıbrısta rumlardan oluşan bir ordu-polis karışımı bir şey kurulmuş. daha sonra albaylar cuntası'da bu terörü bitirmeyip, destekleyince olaylar büyümüş ve her şey oradaki bm askerlerinin ve bm temsilcilerinin gözünün önünde cereyan etmiş.
en azından peter böyle söylüyor :)

anladığım kadarıyla anket ankaralılar için.

anket mi alırım bir dal diyecektim ama ankara'da yaşamıyorum kardeş.

valla ben gözüme cossacks 3 ve hearts of iron 4 oyunlarını kestirdim, yükledim bilgisayara kaldırmadı pek :))
rise of nations tadında değillerdir veya belki öylelerdir ama bence bunları bi dene.

empire earth

güncel yok sanırım. cep telefonlarına çıkarıyorlar. age of myth seviyorsan tale of dragon diye bir ek paket çıktı en son. bir de seversen command and conquer zero hour da güzeldir.

eski bir laptop soğutucusundan vantilatör yaptım ben, fayda etmez diyordum da beklediğimden iyi çıktı.

Acik havaya cikmiyorum mumkun oldugunca.

60 derece urfa sıcağında su içip günlük hayata devam ediyoruz. Ama klima candır.

Dışarı çıkarken şapkamı ıslatıp çıkıyorum. Evden çıkmadan ince bir şalı ıslatıp buzluğa koyuyorum. 10 dk soğuyunca boynuma sarıp çıkıyorum. Sokakta çeşmeler var bizim şehirde. Sık sık şapkamı ve şalı ıslatarak yürüyorum. Yanıma da donmuş şişede su alıyorum.

Korunmuyorum. Doğallıktan yanayım. Sıcağı sıcağına hissetmek lazım, terlemek lazım, terlerin karışmskflfdnsnsndk

2 günde bir duş alıyordum şimdi her akşam alıyorum. Ayaklarıma soğuk su tutuyorum. Çok fazla hareket etmiyorum böylece vücut ısısından tasarruf ediyorum. Bol su içiyorum. Birde sabır çekiyorum çünkü tam bir kış insanı olarak bu sıcak beni çileden çıkartıyor.

Zorunlu olmadıkça dışarı çıkmıyorum, güneş kremini de ihtmal etmiyorum.

Güneş altında çalışıyorum yani kaçışım yok. En iyi önlem limonlu su, sıcakla uçan tansiyonu düşürüyor. Serinlemek içinse yapabilecek hiçbir şeyim yok :)

eğer yer bulamazsan staj süren boyunca kyk yurtlarında da kalabilirsin.

Hanımeli otel. Bir çift işletiyor.limandan inince sol tarafta kalıyor. İsimleri Hüseyin ve Pelin. Reçellerini falan kendileri yapıyorlar.

ebruli diye apartımsı bir şey vardı seneler önce, manzarası falan pek yok sokak arasında ama güzeldi, onlar da reçelleri falan kendileri yapıyordu, iki katlıydı, on numara kahvaltı hazırlamıştı kadın.
ne zaman ailecek kalabalık kahvaltıya otursak aklıma çocukluğumda gittiğim bozcaada gelir.

böyle uğraşmaktansa aile olarak bir spotify hesabı alın, çok ucuza halledin bu işi.
ha yok ben para veremem diyorsanız youtube'dan indirin işte.
zaten ilk şarkıyı açtığınızda önerilen videolardan yeterince şarkıya ulaşabilirsiniz.

hangi donem istiyorsun?

bir de turk sanat muzigi diye bir tur yok. klasik turk muzigi ya da turk makam muzigi demek gerek.

@teritori

annemin internet paketi 1gb. o da zaten gunluk kullanimina yetiyor. online muzik dinlemeye yetmiyor. sabahları 1 saat yürüyüş yaparken dinleyecek, eskiden telefonunda radyo vardı. şimdi yok ve müziksiz çok mutsuz.

@alperz
örnek verdiğim sanatçılar hangi kategoride değerlendiriliyor bilmiyorum. annem yaşadığımız ilçede türk musiki dernegi korosunda.
siz uygun gördüklerinizi gönderin lütfen. benim o kadar bilgim yok. kendisine supriz yapmak istiyorum.

mesajınıza bakarsanız sevinirim.

tarkan'ın ahde vefa albümünde de güzel şarkılar var.
ben hiç tarkan dinlemem ama bu şarkılarını sevdim.

www.fakenamegenerator.com

bunda sadece isim yanlış sanırım adres doğru çıkıyor.

gelen cevaplara göre fikrimi belirtecem. taşlanmak istemiyorum.

ya da yazayım ya.

ilişkide belli bir seviyeye gelmiş kişiler bence seks videoları çekebilir. bu ilişkiye farklı bir fantezi ve heyecan katıyor bence. benim hoşuma giden bir durum.

yalnız ayrıldıktan sonrası sıkıntı ben olsam silerdim.

Iste bunlari goren kadinlar sizi istemiyor, sonra Turk kizlari neden "kezban", neden erkeklere guvenmiyor... Haklilar bence.

evet yanlış yapmış oluyorsun. bence sen de farkındasın, zaten aksini düşünüyor olsan gelip buraya sormazdın.

ben bir ara bir kızla görüşüyordum, kız fotoğraflar atıyordu sürekli.
sonra bir şey oldu kavgalaştık, ayrı düştük, kızgınlıkla saniyesinde sildim fotoğrafları. sonra da dedim ki "ulan niye sildim ya? bakardım."
lakin silmiş olduğum için de sevindim çünkü silmeseydim, bencil ve kalitesiz bir adam olduğumu düşünürdüm.
ha, diyeceksin ki; şimdi çok mu kalitelisin?
bilmiyorum.
bence sil. o görüntüler sen yabancı olmadığın, birlikte olduğun ve onun güvenini kazandığın içindi. artık her şey eskisi gibi değil. dolayısıyla görüntüleri de silmek gerek.

sadece izliyorsan evet, hayli yanlış.

İzni var evet. Neden sileyim ki onu anlamadım?

Işine geldigi gibi degil de farazi düşünmek gerekir bence bu durumda. Yani şu an o videoları hâlâ elinde tutup izliyor olmani ister miydi bilseydi ? Bu izni sevgili oldugunuz sure icin, ayrilik durumunda silecegini farz ederek mi vermisti sadece yoksa su an bilse de bunu sorun etmeyecek biri mi ? Biraz böyle bakıp ona gore yapman gerekene karar verirsin.

Yanlış. Zannetmiyorum ki bir türk kadını ayrıldıktan sonra videolarının sende durmasını ve senin izlemeni istesin, silmelisin bence.

insan doğası açısından normali, etik açıdan yanlışı yapıyorsun.

Kız ayrıldıktan sonra o videoları sil demediyse izlemenizde hiçbir yanlışlık göremiyorum.

seks videolari ne demek? sizin sevisirken olan videolariniz mi, kadinin sana sanal seks minvalinde attigi masturbasyon videolari mi?

eger ilkiyse rahatca izle, sen de varsin onun icinde. ikincisi icin de karsindakine sorman gerek. bazi insanlar hic onemsemez, bazilari icin cok rahatsiz edici bir durum olabilir. onemsemiyorsa gene sorun yok.

yanlışlık yok burada yanlışlık var yada sil diyenlere aldırma

Çok rahatsız edici bir durum. Yanlış kesinlikle.

video yetmez, aklındakileri de silmen lazım, çok ayıp. rahat ol kardeşim takma böyle şeyleri.

Kopyalayıp başına iş açtığında anlarsın durumun vahametini.
Yaş kaçta buraya soruyorsun bunları?
Klasik olacak ama, yakınların için düşünmediğini başkası için de düşünme..

bu bir kalkismadir.

bu bir yarım kanunsuzluktur.

ekleme: oldu mu şimdi muti? :D

ekleme2: anlaşılmamışsa açayım; kanunsuzluk, kanunsuzluktur.

ağzımızda suyu dolandırıp yutmadan çıkarırsak oruç bozuluyor mu?

4.bp.blogspot.com

yakınlaşana kadar aklın nerdeydi derim. aldatma olarak kabul ederim. otobüs ani fren yapmış da diğer yolcunun dudaklarına o an yapışmış gibi bir durum değil sonuçta.

bariz aldatmadır. böyle bişi yapsa affetmem ayrılırım.

İşte hayatın binary çözümler sunmamasından bunlar hep.

Bir kıza bakarsın hoşmuş yahu dersin, 1 birim aldatmış olursun,
Sarılırsın 10 birim,
Öpüşürsün 100 birim,
Sevişirsin 1000 birim,
Aşık olursun 10000 birim

E doğal olarak farklı tepkiler alırsın/verirsin.

Aldatmadir.

öpüştüyse aldatmış sayılır zaten. fiziki temas yani daha ne olsun. hatta aklında başkası varsa ve bu tür şeyler düşünüyorsa o da aldatmadır bence ama henüz insanların zihnini okuyamadığımız için bu konuda herhangi bir şey iddia edemeyiz.

Aldatma tabi.

çok net aldatmadır

Sana neden adam bedava konaklama versin? Kazancı ne olacak? Federer filan mısın? Baya hayal kuruyorsun bence. Sahil kenarı bir yerde yaşıyorsan oralarda kortlar olur, birileriyle tanısmaya calısıp beraber oynayabilirsin. Anca bu olur.

bakanlık spor kampları gibi oluşumlarla ücretsiz konaklama, ulaşım, alan sağlıyor. benim bildiğim çocuklar için sadece. öyle bir şey vardır belki dedim.

caddebostan sahilde oynayanları izle, muhabbet et, böyle böyle de numaranı ver, mutlaka biri diğer partneri uygun olmadığında arayacak ve duruma göre düzenli veya tek seferlik devam edeceksiniz.

kesinlikle hayal kuruyorsun.
var böyle insanlar ama kolay bulunmaz. babanın arkadaşı olması lazım, o da birkaç kere idare eder seni kendi oynadığı kulüpte.
ben de olsam orda burda tenis oynayan insanlara numaramı verip ara beni görüşelim derdim.
ancak ben iyi para kazanmaya başladığımda kulübe yazılıp rahatıma bakmayı planlıyorum.

bazı şeylerin sonradan çizildiğine dair iddialar vardı ama hangileri onlar emin değilim.

teyit.org'da trumplı kehanetli şeyin aslında orijinal içerik olmadığı, birilerinin değiştirip internette dolaşıma soktuğunu söyleyen bi yazı vardı.

Daha sonra ciziliyor +1

Bir de Trump falan yillar once zaten baskan olacagini soyluyor. Bunlar da bunu ciziyor. Adamlarin 27 sezonluk birikimleri var. 3 - 5 sey tuttu diye her seyi biliyorlar diyemeyiz.

duyuruyu up'lamak istemedim ama yaptım.
özür dilerim.

yapamamışım.

seks yapmanız gerektiğini düşünüyorum

pahalı olur. hiç boşa bel bağlama, pantolonunu da topla bi zahmet böyle duyuru mu açılır :D
mynet'e de güvenme derim :)

@yuvarlanantencereninkapagi sanırım abazan olan sensin ben seks yapıyorum bu haber ciddi bende kişilerin bu haber üzerine düşüncelerini merak ettim bunun üzerine hemen seks yap yazman senin densizliğin hadi ikile

@attirmayin makedonun kafasini kime güvenip kime güvenmeyeceğimi ben bilirim asıl sen pantolonunu topla belli dibin düştü herhalde ben haber değeri olan bir haber olduğu için sordum ama iyi ki sormuşum başlık abazan mıktanısı oldu hahaha

gördüğünüz gibi ciddi cevap yazmak yerine sataşma yapan herkese itinayla ayarını veriyorum bu benim için büyük bir zevk oluyor ona göre yazdığınız cevaplara dikkat edin demedi demeyin

erkekler kadınları biraz daha insan görmeye başlar. kadınlar da kuku avantajlarını kullanarak insan kullanmaktan vazgeçmek zorunda kalır. piyasa da zeki kadınlar cirit atmaya başlar.

AHAHAHAHAHAHAH

gelmesinler, sikerim. asdasgggsd.

@prens zuko bugün açtığım iki ilan ile çoğu kişiyi fena üzdüm çünkü bunlar zavallı ve ezik insanlar çoğu da abazan ve ilanlarım abazan mıknatısı görevi gördü ve bazı gerizekalılar özelden sen neden sadece kendi cevaplarına tik atıyorsun yazdılar bende onlara daha önce ciddi duyurularda açtım yazdım kaldı ki bu ilan da ciddi ve ciddi cevap yazana her zaman tik attım yazdım hatta ben ciddi yazana tik atmakla kalmam özelden de teşekkür ederim bu ilan ciddi çünkü insanların birbirinden umudu kesip robotlarla seksin yavaş yavaş hayata girmesi de hayatın bir gerçeği ve insanların bir kısmının birbirinden umudu kesmesinin işareti ve sen bu ilana harika bir cevap yazdın "erkekler kadınları biraz daha insan görmeye başlar. kadınlar da kuku avantajlarını kullanarak insan kullanmaktan vazgeçmek zorunda kalır. piyasa da zeki kadınlar cirit atmaya başlar." bu mükemmel cevap için tikini de atıyorum özel olarak da teşekkür ediyorum

bu tip şeyler en az 30-40 yıl önce filmlerde işlenmişti
teknoloji ilerledikçe bu tip şeyler daha realistik olacak. ve ulaşımı tabiki daha kolay olacak.
şuan emekleme döneminde diyebiliriz. ancak önümüzdeki 20-30 yıllık süreçte bekar kadın ve erkek için birar robot partner çok revaçta olacak
hatta bunların dışarda gezen tozan türleri yapılırsa kimse gerçek insana ihtiyaç duymaz. hatta 100 yıllık dönemde kadınlar çocuk doğurmak yerine matrix deki çocuklar doğacak.

ben şimdiden hayırlı olsun diyorum.

biz de yatıp kalkıp o tik için mücadele veriyorduk.
pahalı olur işte. nitekim pahalı 10 bin dolar diyor.
kaldı ki yapay zeka öyle seks oyuncaklarına yerleştirilecek cinsten bir şey değil. bunda olsa olsa cücük kadar bir yapay sinir ağı modeli vardır. onu da artık liseliler bile yapabilir.

zaten videosunda siri gibi bir şey diyor. ama siri yapay zeka değil.
yapay zeka hafife alınacak, sekste alta alınacak şey de değil.
o sebeple haber ciddi değil, duyuru da ciddi değil.

@bana her yer cehennem hocam üstadım duayenim nerelerdeydiniz kaldı mı sizin gibiler ya işte budur ya konu çok ciddi ve cevabın da çok ciddi bu kadar ciddi bir konuyu soru olarak sormuşum kimi seks yap yazdı kimi mynete güvenme yazdı kimi anırarak güldü ve bu liseli ergenler kendilerini rezil ettiler ha belki de liseli değiller ama ruhları liseli beyinleri çocuk kalmış siz ise çok bilimsel mükemmel bir cevap yazdınız yazdıklarınıza aynen katılıyorum sağolun varolun saygılar

@attirmayin makedonun kafasini hım ayarı alınca daha bir ciddi yazdın ve yazdıkların hoşuma gitti ve verdim tikini aferin hep böyle ciddi cevaplar yaz saygılar

hocam tikimi alayım lütfen :/

kanka sarmaz bunlar, 31 daha gerçekçi

@doxanikee cevabın sığ ama madem şaka yollu cevap yazdın ve geceye renk kattın ve tikini rica ettin bende kırmadım attım şakacı kardeş kendine iyi bak

sağ elin yerini tutmaz.

Mide ağrıları stres kaynaklı oluyor %90 belki evle, arkadaşınızla yada yükseklikle ilgili sıkıntınız vardır.

Metospasmyl kullanabilirsiniz gaz için

ayaklarını sıcak tut :)

ücreti gönderen tarafından ödenmişse bedava teslim etmiş gibi olur.
alıcı ödemeliyse parayı basar teslim alırsınız.
normalden bir farkı yok.

çünkü anlaşma böyle. senin buradan yolladığını da diğer ülkeler bedava teslim etmiş olur. tabi gönderi başına ücret ödeniyor da olabilir.

karsi odemeli uluslararasi gonderi oldugunu hic duymadim, genelde pesin olarak yollayan verir. o yuzden alicidan bi sey talep etmez kargo ucreti icin. gumruk masrafi ayri tabi

sadece Çin ile anlasmamiz var diye biliyorum, karsilikli ucretsiz.

tam emin olmamakla beraber hoca üzerinden başkasının üzerine ders açılabiliyor. bu da o şekil bir uygulama olabilir.

yani yönetimin bilmediği bir durum olmayabilir. siz şikayet ettiğinizde, ders zaten onun üzerinden açılmıştı derseler şaşırmayın.

bizim okulda da arkadaşımın eşine başka hoca üzerinde ders açılma işi vardı oradan biliyorum.

Bu şekilde bir uygulama var. Ders başkasının üzerine açılıp başkasıntarafından verilebiliyor. Değişiklik yauınlanmak zorunda değil. Bazı formaliteler için yapılıyor ama resmiyette değişmiş olabilir ve üzerinde görünmeyebilir.

biz dersi kadın veriyor daha iyi olur geçeriz diye seçtik, kocası çıktı başımıza. bir de laga luga yapıyor ayar olduk.

yanında polisle git.
ben olsam öyle yapardım.
kavga edersen bu sefer haklıyken haksız duruma düşme olasılığı var, iş büyürse falan. eski ev sahibini de ara o da gelsin veya haberi olsun gelmese bile. aranızda yaptığınız sözleşme falan varsa oku bir daha.

sözleşme yok bir şey yok anlattığınıza göre.
polisle gidin+1 direkt çıkartmaları gerekir.
edit: tekin adamlar değillerse gitmeyin. kavga etmeyin. telefonla konuşun.

ama tabi tekin değillerse nasıl tekinsizliktir? çok mu tekinsiz?

Sözleşme falan hiç birşey yok, gidip konuscam işi yokuşa sürelerse evimi gasp ediyorsunuz kira sozlesmemiz yok polise gidecegimi soyluyceem artik.

avukatınız vs. var ise, daha korkutucu olacağı için, onunla gidin. yoksa da telefon edin, 3 gün içinde çıkmazsanız polisle geliyorum siz bilirsiniz diyin. polis gelir tüm evi boşalttırır sıkıntı yok. çilingirle de açarlar kapıyı ayrıca.

Mafya işleri işte elinde silahla gezen tipler mutahit olanı, is o boyuta gelsin istemiyorum.

yalnız ayarsız tekinsiz tiplerse, böyle üstelersen bu sefer sana sıkıntı olabilir. yani sen onları evden çıkartırsın ama...
bi de böyle düşünmek lazım. malesef oluyor böyle şeyler ve engellenemiyor.

Bugün araciya söyledim polise gidecegimi , evdeki oturanın tavrına göre artık hareket ederim.

hiç bişi olmaz, mahkemeye vermen lazım, o sonuçlanıncaya kadar adam çıkar zaten

en azından bir ülke belirleseniz diğer soruları yanıtlamak daha kolay olur.

forum.donanimhaber.com

almanya, hollanda veya kuzey avrupa ülkeleri düşünüyorum.
mekatronik mühendisliği okuyorum, mekatronik, elektronik, yapay zeka gibi alanlarda yüksek lisans yapmak istiyorum.

saydigin bircok ulkenin son basvuru tarihleri geciyor. senin simdiye kadar evraklarini toplamis ve basvurmus olman gerekiyordu ki eylul'de baslayan doneme gidebilesin. kosullu basvuru yapmalisin. "mezun degilim ama haziran'da mezun olacagim, su ana kadarki transkriptim de boyle." demek oluyor kosullu basvuru.

istedigin ulkelerin okullarindan istedigin bolumleri bul. basvuru icin gerekli evraklari incele. toplamaya basla. cogu ulkede asagi yukari ayni zaten gerekli evraklar. ilk is olarak da ielts veya toefl icin randevu al. o aradan ciksin. kendini aşırı kasarsan gerekli evraklar 1-2 haftaya hazir edilebiliyor.

koçları motive etmek amacıyla bağırıyor olabilir.
hatta bazıları mesela puan kaybettikten sonra koçuna dönüp ondan destek almak ister. koçu da elini yumruk gibi sıkıp yapabilirsin falan der. var yani böyle şeyler.

Tam emin değilim ama sayıdan sonra duruma göre bir sayı daha alırsan o seti almış oluyorsun. Yani hadi al şu seti anlamında denmiş olabilir.

sevdiği oyuncuya desteğini göstermek için ya da ona motivasyon sağlayacağını düşündüğü için seyirciler de bağırabiliyor. come on andy, ajde nole, vamos rafa, allez richard vs. koçlar da bağırabiliyor, arkadaşın dediği gibi. geçen ay tsitsipas'ın babasıyla yan yana düştük istanbul açık elemelerinde, o da yunan olmasına rağmen ingilizce "come on, stef!" falan diye gaz veriyordu.

bende de çok oluyor bu, aynı şekilde kapatıyorum.
çok kez oldu hiçbir sıkıntı görmedim. bir de avg var telefonda arada bir tarıyor bir şey bulunmadı diyor.

ilkokuldan bu yana avukat olmak istiyordum, neden bilmiyorum ailede hiç hukukçu yok.

hukuk fakültesi bitirdim ve avukatlık yapıyorum.

Küçükken öğretmen olmak isterdim, kardeşime derslerinde yardımcı olmak hoşuma giderdi. Sonra ilgimi çektiği için psikoloji okudum ve araştırma yapmayı sevdiğimi farkettim. Şimdi akademisyenim, öğretmenliği ve araştırmacılığı bir araya getirebildiğim için şanslı görüyorum kendimi.

Bireysel çalışmak, başkasına bağımlı olmadan kendi işimi yapabilmek, deli gibi yoğun çalışmamak, devlet atamaları ile uğraşmamak, özel sektör kaprisi ile uğraşmamak, insanlarla daha az kapışıp hayat pazarlığı yapmayacağım bölüm düşündüm.

Mühendislik ve tıpı eledim. Hukuku da aileden bildiğim için biraz uzak durdum. Sanatçı ruhum olmasa gerek ki oraya yönelmedim. Esnaf olma seçeneğim bir şey okumazsam idi, hala aklımda ama hizmet sektörü de zihin yoruyor. İleride müteahhit olurum belki :)

Meslek, diş hekimi

Cok kucukken Ingilizce ogretmeni olmak istiyordum. Sonra liseye baslamadan once bilim insani olmaya karar verdim. Neden bilmiyorum. Liseye baslayinca da genetik okumak istedigime karar vermistim. Okudum, doktorami yapiyorum simdi. Genellikle planladigim gibi gitti diyebilirim.

annem, ablamın tercih rehberinde mekatronik mühendisliği diye bi şey gördü. sen bunu oku dedi. tamam dedim. o zamanlar küçüğüm. rehberin o sayfası hala durur, annem oraya "makedon bunu okuyacak söz verdi" diye not düşmüştü.
aklım basınca araştırdım sevdim. şu an onu okuyorum, bitirmek üzereyim, hala seviyorum. önceleri vali olmak da istiyodum, bi tanıdığımız valiydi, özendim :)
hukuk okumak da isterdim. siyasete de atılmak gibi bir planım var ileride. oy veririm diyosanız sizi de ekliyim listeye.

12 yaşımda "ben ingiliz edebiyatı okumak istiyorum" dedim, ingiliz edebiyatı okudum.
Öğretmen olmak aklımda yoktu. Sonradan oldum.

iktisat okudum, şu an finansal planlama, raporlama ve analiz yapıyorum.

böyle bir şey tabi ki çocukluk hayalim değildi. fen derslerim iyi olmasına rağmen hata yapıp lisede fen okumadım, eşit ağırlık okudum. öss'de "aman ortalama bir bölüme gireyim de, sonra seçerim mesleğimi" diyip iktisata girdim, mezun olduktan sonra denetim şirketine başvurma furyasına katıldım ve finans hayatım başlamış oldu.

mesleğimi seviyor muyum bilmiyorum, fazla mesaisi çok olmasa ehh işte. yaşayıp gidiyoruz.

turkish demesek mi acaba?
bir kesimde önyargı oluşturur mu?
madem dünyaya açılmak niyetindesiniz tasty gibi kısa öz bir isim bulunabilir.
ama bu isim kötüdür demiyorum. güzel. mümkünse kanalın açılışına beni de davet edin :)

valla yukarıda yazdıkların bana yemek kanalından cok porno kanalını hatırlattı. tabi benim için fesat da olabilir

cevaplar icin tesekkurler. biraz muzir bir seyler bulalim istedik
turkuisine olabilir bence :)

Klasiktir ama Yummy olabilir

bunlardan bağımsız ama pot luck benim çok hoşuma gider.

"an informal meal where guests bring a different dish that is then shared with the other guests."

ingilizce türk yemekleri tarifleri için güzel bence.

Niye isminde turkish ariyosunuz, bence bagimsiz bisey bulun.

Gobble koyun adini, hindi sesi, tasty gibi bi kelime ama komikcene.

authentic cooking

hazır satın almak sanıyorum daha ucuza gelir, media markt'ta ben görüyordum her gittiğimde baya büyüktü onlar.
hazır almayıp kendim yapayım dersen astarı yüzünü geçecektir diye düşünüyorum.

Aklin hakli

toyota candır.
kia'nın ikinci el piyasası da zor olur.
corolla kullandık yıllarca tık demedi, kliması yok diye sattık, kia cerato aldık, o da tık demedi ama sattık, corolla aldık daha yenilerden. o da tık demiyor maşallah :D

toyota al toyota, japon iyidir.

Yaris +1

yakit ekonomisi onemli degilse ikisi de ok.
fakat ben olsam cok yakar diye almazdim.

Yarisin bu sene sonunda makyajlı kasası çıkacağı ve yokuş kalkış desteği ekleneceği için fiyatı düşmüş. Ben aldıktan birkaç ay sonra aracim eski kasa olmuş olacak.

Kia rio tamamen yeni 2017 kasa. Tasarımını çok begendim. İçinde iyi hissettim. Daha geniş, rahat.

Açıkçası, hiçbir sorun cikarmayacagindan emin olsam, kararım kesinlikle kia. Markası toyota olmasa diğerini düşünmem.

@kosun kan mevzu var, Yakıt ekonomisi çok önemli değil, haftasonundan haftasonuna çıkacak garajdan araba.

Ustam otomatik araç alakacaksan kia iyi dediydi. Belki fikir verir.

İkisi de 65k bu arada

Ben değilim Rio var 2016 model.asiri memnunum.

Ben de olacak....

@fusha, kia alırsam ilk birkaç yıl ben de aşırı memnun olacağımı bilmiyorum. Endişem, ilerleyen yıllarda üzer mi, bir arıza durumunda muhattabim güvenilir olur mu, vs. Vs.

Sizin aracınız da henüz yeni sonuçta.

5 yıl garanti var kialarda. Gerçi 2+3 ama hiç yoktan iyidir. ben aracı yaklaşık bir yıldır kullanıyorum baya memnunum. arabanın içi segmentine göre baya geniş. Uzun yoksa baya da yakıyor.. yeni kasa daha da güzel. satarken biraz zorlaniriz belki ama onun haricinde bir sıkıntı yaşatmaz bence.

Uzun yolda baya az yakıyor demek istedim telefon azizliği

hocam benim tavsiyem yaris olur.

Ama sizin gönlünüzden geçen rio belli ki. Hiç düşünmeden kia alın derim. Zaten garantisi var ne sorun çıkartacak.

Kia rio üzmeyecektir.

Koreli kia ve hyundai son yıllarda çok atak yaptılar, güzel araçlar yapıyorlar ama toyota benim gözümde daha iyi bir marka. 2010'dan itibaren camry, corolla, land cruiser, yaris, starlet gibi çeşitli modellerini kullanmış biri olarak söylüyorum.
Toyota sadece türkiyede değil tüm dünyada -gavurların kendi deyimiyle- "reliability" ile bilinen bir marka. Güven duyulan bir marka.

Bir de şu açıdan bakarsak, bunlar B sınıfı araçlar. Aralarında öyle atla deve fark yok. Sınıf standartları belli, sadece kia ve toyota değil bu sınıfta araba üreten tüm markalar bu standartlarda araç üretiyor. Kimisinin bir iki fazla özelliği oluyor, kimisinin olmuyor. Bu şartlarda tercih tamamen senin beğenine kalıyor. Ben ne alırdım? Yaris alırdım.

var.

var - araştırma görevlisi

Var. Mühendis

var.
mekatronik mühendisliği ama henüz mezun bile değilim :)

Var ama hemen hemen hiç ilgilenmiyorum. Makine mühendisliği doktora öğrencisi.

Var. Mühendis

var. IT marabasıyım

Vardi. Sildim ama sonra bir site uyeligi icin mecburen yeniden acmak zorunda kaldim. Bombos bir profilim var su anda ama yine de ekleyenden gecilmiyor.
Meslek: yazilimci makine muhendisi

Yok. Kendi şirketimde pazarlamadan sorumluyum.

var - müh

Var, bilgisayar mühendisiyim.

İş ararken de, iş teklifi alırken de kullanışlı. Çevre yapmak vs. çok umrumda değil

Var, bilgisayar mühendisi araştırma görevlisiyim.

Vardı kapattım benim icin bi olayı yoktu.

var ama bizim sektör pek kullanmıyor sanırım

Var. Mühendis

yok-tamirciyim

Yok. Makine mühendisliği okuyorum. Birkaç yıl sonra kayıt olmayı düşünüyorum.

var-memur

var.
çevirmenim.

yok - akademisyenim

Var, mühendisim

muhtemelen tozdur.
temizlendikten sonra taş veya laminantın üzerinde halı olmadığı için tozu tutacak bir şey olmuyor, olduğu gibi her şey çoraba yabışıyor.

valla artik utanir oldum. gelen "sen evi temizlemiyo musun off" diyor. toz demek. hmm. haftada bi siliyorum. sizin nasil soruyu oyle editleyim.

Bana kalırsa vileda temizlemiyor. Mümkünse ellerinle silmen lazim. Haliy veya kilim yoksa da haftada 1 yerleri silmek az gelir. Sürekli toz oluyor cam açık veya kapalı olsun.

ehehehehe. çok tatlı :D

ahahahahah :D süpeeer

kondom parçaları mı onlar?

eh az çapkın değildim gençliğimde :D

fgjgfhgfj gördüğüm en iyisi

abi bunu paylaşmak istemiyordum ama senin ifşanı görünce dayanamadım shjaufyauhfjausfkafla. biraderim sana meydan okuyor,

prnt.sc

@meyal, kaçır beni buralardan :D
@lamira neden herkese aynı fotoğraf? :D
@der meister, birader bey abimize selamlar saygılar :D

kör sinekler... ışığa gelirler, rüzgarsız ortamlara gelirler. elektrikli süpürgeyle çekin gitsin :)
pencerelerinize sineklik de takın.

fruit flydır onlar, türkçede meyve sineği mi sirke sineği mi tam emin değilim.

dışarıda kalan yiyeceklere gelirler, her şeyi dolaba filan koyun. çürük bir şeyler kalmasın kıyıda köşede, kendilerince ölürler.

Copu bosalt. Bilmedigin bir yerde yumurtlamis olabilirler

İlaçlamalısın.

gözümün önünde kırmızı ışıkta geçti bir araç geçen yaz. şehir içiydi.
hemen arkasındaki trafik polisi kırmızı ışıkta durdu.
ben de polisin yanındaki şeritte durdum.
bir süre polisle bakıştık, yeşil yandı geçtik.
ne hoparlörden uyardı, ne peşinden gidip durdurdu.

ceza almalarını sağlayabilirsin ama neden yapacaksın?
yaptın diyelim ne işe yarayacak?
kırmızı ışıkta geçerken birilerine kamyon çarpmalı ki anlasınlar.
insanlar 200 liralık cezayı sonsuza dek ödeyebilirler.

Bulunduğum yerde sürekli bu duruma denk geliyorum. 200 lira da olsa cezasi hiç değilse adamın yaptığı cezasız kalmış olmayacak.

yasal düzenlemeye uygun olmadığı için ihbarla ceza kesilemiyor bildiğim kadarıyla. bir ara whatsapp hattı açmışlardı hatta, sonra bu yasal durum nedeniyle iptal edildi. düzenleme yapılacak dendi ama henüz bir gelişme yok.

ben ikinci şeride polis otosunu park edip fırına ekmek almaya giren memur da gördüğüm için, imam osurursa cemaat sıçar düşüncesini benimsiyorum.
tabi ki cezasız kalmasın isterim ben de böyle böyle bir kişi vazgeçer bu işten ama ümitli değilim demeye getiriyorum.
çünkü şehirlerarası yollarda hız sınırını çok fazla aşıp "arkadan cezayı göndersinler" diyen insanlar da var.

hiiiçç bir b.k olmuyor. copy paste bir metin gönderiyorlar cevap olarak.

benim ailemde kimse yok oynayan. ben de hiç oynamadım.
arkadaşlar oynuyordu artık onlarla da eskisi kadar görüşmüyorum.

yeri gelmişken ekliyim: bugün süper loto'dan tam 14 lira 60 kuruş kazandım.

aklıma da gelmişken yine ekliyim: iddaa da at yarışı gibi bir şey. @lazpalle'nin de dediği gibi kazanmak zor. hele hele ülkemizde döndüğü görülen ve "görülmeyen" şikeyi göz önüne alırsak kazanmak çok çok zor. eskiden adamlar atın dedesinin kaç yarış kazandığına kadar bilirdi ama yine de kazanamazdı. iddaa da böyle bir şey.

Kaybetmek için oynamıştım, paramı 7 ye katladım sonra yarısını kaybettim, kalanı yedim. Geçenlerde aklıma geldi böyle böyle kazanmıştım tekrar oynasam mı acaba diye. İki üç denedim olmadı bıraktım. Elime haydan para geçmedikçe oynamam.

ayda, yılda 1 oynarım. çok fazla bir beklentim yok. para kazanma amacı varsa üstüne çok düşülmesi gerektiğini düşünüyorum.

bahis siteleri tüm analiz ve hesapları minimum riske göre yapar. kısacası düzenli oynayan hiçbir adamın kazançlı çıkma ihtimali yok. illegal sitelerde ufak da olsa kara geçme ihtimali var ama iddaa'da kesinlikle yok. diğer yandan bir iki kere oynarsın şansın yaver gider parayı kaldırıp masadan kaçarsan kazandım diyebilirsin.

Hiç oynamıyorum, mutluyum.

Bagimlisiyim. Her gun oynuyorum. Para kazanmak degil kaybetmemek hedefim. Hobi mesgale beklenti heyecan hepsi bunda.

@brad pitt gibi biraz.
son 1 aydir soyle bi dongudeyim mesela: 5 lirayi 50, 50'yi 250, 250'yi 1500 yapiyorum 1-2 saatte canlidan. sonra 500'er liradan 3 bahis yaparak ilerliyorum. sifira yaklasiyorum, derken 5 liradan tekrar 50.

yapmayın abi oynamayın, gerçekten çok farklı bi kafası var bahis işinin.

vakti zamanında işsiz kaldım kredi kartımı kredilerimi bahis sayesinde ödedim 2-3 ay süresince.

ama bugüne bakarsan 2 ay önce patladım. kredi kartı patladı, kredi çektim onu bile oraya gömdüm.

iddaa oynamayın.

lisede cok oynardım, harçlığımı iddaaya bıraktım cok oldu. Bir keresinde nasıl olduysa şansım yaver gittim tutturmuştum. Miktarları iyi hatırlayamadığım için yatırdığım paraya x diyeyim. Y kadar iddaadan kazandım. Aynı hafta halı saha maçı yaptık. Sağ ayak baş parmağımdan sakatlandım. Çok acı cektım, sağ ayak baş parmağımın tırnağı koptu kopacak. Çorap, ayakkabı giyemiyorum, polikliğine tırnagımı aldırmaya gittim. Neyse ayağım uyuşturulup tırnak alındı. Şu an bile içim bir tuhaf oluyor bunu anlatırken. Neyse odeme için ücreti sordum Y lira dedi görevli. Hafta basında iddaadan kazandığım para. O gun bugundur bir daha bahis oynamadım ve oynamayacağım. O sıralar televizyonlarda sırlar dünyası modaydı. O kadar dalga geçip, geyiğini yaparken kendimi böyle bir olay içinde bulmam da ayrı bir konu.

Bu sene oynamaya basladim. Uzerine kafa yorarsan voleyi vurabilirsin.

belli ligler belli takimlar var onlara oynarim sadece. 20 dolar basliyorum 800 hedef. 820 oldu kasa diyelim 800 cekiyorum. ac gozlu olursan kaybedersin. zamana yayarak oynuyorum ben, 3 ay hedef 800 mesela.

aksam fener - real, cska - oly maci var. 2.5 oran. fener ve cska 150 dolar attim bakalim.

Hic bahis loto vs. oynamam.

Toplamda en az 40k kazandım bahisten ve en son 3 tane limitli bahis hesabım vardı. Uzun vadede para kaybetmeyi becerebilenleri anlamıyorum. Daha fazla hesap olsa daha da çok kazanabilirdim ama sınırlı işte.Pinnacle sports, matchbook gibi yerlerden de kazanabiliyorum ama gelir çok daha düşük diğer limitleyen sitelere göre, bu sebeple daha büyük sermaye gerekiyor. Hala yedekte duran ama zaman ayırmadığım amatör gelir yöntemim.

midem kötü. uyuyamıyorum.

çalışıyordum, kafa dağıtmak için twitter'a bir de buraya bakıyorum. sorun cevapsız kalmasın diye cevaplıyorum.

abi her gece soruluyor bu soru galiba jsfjsk. her gece görüyorum çünkü.

şu an şanlı NHL'de play-off'lar oynanıyor. yılın bu döneminde maç kaçırmayı hiç sevmem, imkânım olduğu takdirde her maçı izlerim. şu dönem de buna gayet uygun. bu yüzden her gece 2'de kalkar, maçımı izlerim. dün pittsburgh-ottawa maçı için kafedeydim, şimdi de nashville-anaheim için geldim.

yurtta kalıyorum, internet bağlantısı stabil olmadığı gibi normalde de yeterince iyi değil. bu yüzden interlek kafeye geliyorum. iyi de oluyor. tost yiyip çay içiyorum. eğleniyorum bayağı. işli güçlü biri olursam eğer bir gün, bu zamanları çooook özleyeceğim.

Başım ağrıyor çok.

Batman'im de. İşe çağırdılar. Hay ben böyle şehrin.. Los angeles'a taşınıcam valla bu gidişle.

Çalışıyorum. Can sıkıntısından cevap yazıyorum.

hastanede çalıştım eve geldim . çok fazla canım sıkıldı hastanede eve geldim eğlenceli zevkli birşeyler yapmak istiyorum . ama bulamadım . bu yüzden keyifsizim. yatak girip uyumadım . oyalanacak birşeyler ararken duyurunu gördüm yazdım

Arkadaşlarla içiyoduk yeni gittiler bi duyuruya bakim dedim. Şimdi de yatıyorum, hadi iyi geceler.

ödevim var, biraz da buraya bakayım dedim, cevap vermiş olmak için.

dersteyim can sikintisi bir bakayim dedim. bi yandan viskimi yudumluyorum. 10dk sonrada sunumum var.

Uyuyordum bu yüzden yazamadım.

Çünkü çalışıyorum, uyumamam lazım. Gece at gibi uyudum zaten ofiste niye uyuyayım asdfgh

uyku zamanı olanlar için iyidir ama benim uykuya zamanım yok.

ahaha sakin ol. geleneksel yöntemde aileler düğünden yaklaşık 6-8 ay önce tanışır. tanıştıktan sonraki iki ay içerisinde söz/nişan gerçekleştirilir, 4-6 ay sonra da düğün/nikah. nişanlılık süresinin uzun tutulması hoş karşılanmaz, çift bir an önce evlensin ve birliktelikleri meşruiyet kazansın istenir. özetle böyle bir kafa yapısı. ama gerçekten sözlenmek ne ya?

Sevgiliyken de yillar oncesinde tanisabilir. Arkadasiz dersin sonra yakinlastik dersin sevgili olduk dersin, kesin bir sure yok aileden aileye kisiden kisiye degisir.

Aileler tanışınca pürüz çıkmazsa 1-2 ay içinde nişan, nişandan 3-4 ay sonra da düğün yapılabiliyor maddi koşullar vs. konusunda da sıkıntı çıkmazsa.

Tanismadan kisa bir sure sonra söz/kız isteme oluyor genelde. Eger yapilacaksa birkac ay sonra nişan, ardindan yaklasik 5-6 ay sonra da dugun oluyor. Ekstra nişan yapilmayacaksa yine tanisma+söz ile dugun arasinda 6-7 aylik bir donem oluyor. Sonbaharda yuzukler takilip yaza dugun gibi. Genel olarak kabaca böyle.

Genelde aileler, gençler evlenme kararı aldıktan sonra tanışır. Bu karar ailelere bildirilir. Erkek tarafı müsaitseniz tanışmak isteriz diye arar, zaman/mekan kararlaştırılır. Tanışmadan 2-3 hafta sonra da söz kesilir. Aileler farklı ve uzak şehirlerde oturuyorsa tanışma-söz-nişan işini aynı anda da yapabilirler. Aynı şehirde olsa bile söz ve nişan bir arada da yapılabilir. Çifte kalmış bi karar bu da. Yok ayrı nişan organizasyonu istiyoruz denirse sözü takiben 2 ay içinde falan yapılır.
Nişandan sonrası için ben 1 yıl bekleyen de gördüm, 3 ay sonra evlenen de.

ben işte bunu anlamıyorum. bunun bir cevabı yok.
ilişkilerde herkes kalıplara göre yaşıyor.

üç ay önce de tanışılır, üç yıl önce de tanışılır. hayat sizindir. ne zaman uygun görmüşseniz o zaman yaparsınız bu işi, diğer işler gibi. bunun bir yasası, tüzüğü yok. geleneksel türk aile yapısını boşverin. hayat sizin hayatınız.

siz evlenip çocuk sahibi olduğunuzda oğlunuzun veya kızınızın ne yapmasını isterdiniz? ne yapmamasını isterdiniz. bütün mesele bu. aile büyükleri, büyük yerine konmayı istiyor. düğünden üç gün öncesine kadar bekleyecek değilsiniz. ciddiyet sahibi insanlarsınız diye düşünüyorum. kalıplarla kendinizi de birbirinizi de ilişkinizi de yormayın.

hayırlı olsun.
bi de şey... yani nasıl desem?.. karşı tarafta güzel kız var mı ya, beni de tanıştırsanız? çok yalnızım da ben.

nasıl olur bilmiyorum. ben önce halasıyla oturdum kahve içtim. sonra başka bir seferde annesiyle kahve içtim. en sonda babası dahil ailesi ile kahvaltı ettim. sonra bizimkiler telefon edip geliyoruz diye haber verdiler. benim ailem onların ailesine misafir oldu. bunlar 3 ay içinde oluyor. başka şehirlerdeyiz. sonraki ay yani aralık'ta isteme oldu. eylülde de düğün var. aranın uzun olması hem biraz maddi durumu toparlamak. hem önemli akrabaların türkiye'de olduğu stratejik tarih olması sebebiyle seçildi. yoksa biz mayıs diyorduk.

yani isteme aralık, evlilik mayıs planlandı ama iştirak edemeyecek akranlar sebebiyle eylül oldu.

Attirmayin makedonun +1

Rahat olun biraz soyle yapilir boyle yapilir kurali yok

İyi niyetinizden ötürü tikledim fakat, kendim için sözü nişanı ne zaman yapayım sorusu değildi. Öyle olsa öyle sorardım. Genel ülkedeki işleyiş nasıl diye sordum.

e herkes de bunun şartlara göre değişebilecek bir durum olduğunu, belli bir kalıbı olmadığını anlatmaya çalışmış zaten. maşallah sorarken fırça, cevaplar verildikten sonra fırça.

çok önemli.

artı puan.

geçirir.

Daha benim kadar iyi yapanına denk gelmedim. Özel ve nitelikli yemekleri iyi yapabilen bir kadın olursa artı puanı olabilir.

Yemek yapmaktan zerre anlamam, iyi yemek yapan sevgilim olursa öper başıma koyarım ama sırf iyi yemek yapıyo diye de diğer adayların önüne geçmez yani :D
Ona gelene kadar ohooo....

artı point

Ben zaten her çeşit yemeği yapiyorum, kendisi de bana asci degil sevgili olacagindan benim gözümde herhangi bir önemi yok.

Ha mutfağa girip ara sıra yardım edebilirse iyi olur tabii. Bunun için de yemek yapması değil, düşünceli olması gerekir.

Artı puan evet ama karşımdakinde en son dikkat edeceğim özelliklerden biri sanırım. Yemek yapmayı bi şekilde öğrenir sonuçta. Önemli olan istek deyip klasiklere bağlayıp uzaklaşıyorum.

kadınım, partnerimin yemek yapması çok önemli. hoşlanmadığım bir insandan hoşlanmamı sağlamaz ama hali hazırda hoşlandığım biriyse bayağı ileri taşır hislerimi.

önemli bir kriter değil.

bir erkek olarak sevgilimin iyi yemek yapabiliyor olmasını isterim.
çünkü ben iyi yemek yapabiliyorum. isterim ki gelsin mutfakta beraber pişirelim beraber yiyelim. fakat bugüne kadar tanıştığım çoğu hatun kişi yemek yapmaktan anlamadıklarını beyan ettiler. beyan esas... yemek yapmaktan anlamadıklarını beyan etmelerinden daha çok, beni yaralayan, yemek yapmaya ilgi duymamalarıdır.

Benim damak tadım kimseye uymuyor ekmek yemem tuz katmam otlarla yaşarım. Muhtemelen ilerideki eşim yemeklerimi yemeyip aç kalacak. Umarım yemek yapmasını biliyordur.

pek önemli değil. olsa güzel olur seviyesinde.

bence de önemli, istekli olup bana yardım etse de olur ama.

Erkek de kadin da yemek yapmayi bilmeli. 20.yuzyilin basinda degiliz, 100 yil gecti aradan herkesin kendini kurtarmayi ogrenmesi gerekli.

çok önemli, çok artı. güzel yemek yapan adamlar çekici oluyor. ayrıca kendine yetebilmek, emek vermek, öküz gibi yatmak yerine bi şeyler yapmaya çalışmak falan, bunların hepsini anlamayı sağlıyor yemek vs. parametreler. yemek yapmayan adamlara asalak paçoz gözüyle bakıyorum. yakın çevremde biri böyle bi adamla o yüzden sinirlendim şu an. benim erkek arkadaşlarımın bir iki tanesi hariç hepsi güzel, özenli yemekler yapardı. yapmayanlarla da tecrübesizken çıkmışımdır. bu demek değil ki herkesten şef performansı bekliyorum. özen göstermesi, uğraşması, zaman ayırması çok önemli. zaten öküz olmayan pratikler geliştirebilmiş bir adam da yemek yapabiliyor oluyor.

İyi yemek yapan tarafın ben olmasından mutlu oluyorum o yemek yapamasın umrumda değil

zerre önemi yok

benim için önemli bir kriter değil. olmasa eksi değil ama olursa da artı tabi.

Ben bi insanın yemek yapmayı bilmemesini tuhaf buluyorum asıl. Benim için bir kriter değil haliyle. Zaten olması gereken bi şeymiş gibi.

iyi yemek yapabiliyorum ancak partnerimden böyle bir talebim olmaz. önceki sevgililerim epey başarılıydı ancak sonuçta yemeği birliket yaptığınız sürece sıkıntı olmaz. tabi sanatıma engel olmaması tercih sebebidir.

ben yokken açlıktan ölecek kadar beceriksiz olmasın, yumurta kırabilsin mesela.
ama onun dışında ben yeterince iyi yapıyorum, onun yapmasına gerek yok.
zaten bu konularda cinsiyetçi olduğum için ben ona yapmak isterim.

kesinlikle hiçbir önemi yok.

ama sorunun soruluş şekli bana kalırsa güzel olmamış. ne demek "diğer adayların önüne geçirmek"? sevgili seçiminde "adaylar" diye bir şey olmaz ki. birini görürsün, aşık olursun, sonra sevgili olursan zaman içinde dersin ki "aa yemek de yapabiliyormuş, ne güzel" ya da "aa araba kullanmayı bilmiyormuş, hay allah"

insanlarla birlikte olmadan önce onları sanki böyle teknosa'dan aldığımız cihazlarmış gibi teknik özelliklerine bakarak değerlendirilmeyin. sonra "bu daha iyi" diye aldığınız ahmet daha yüksek watt'la çalışıyor olur, daha çok enerji harcar. ama onun yanında beğenmediğiniz ali enerji tasarrufludur, az yakar. pişman olursunuz.

Aslında önemli değil, yani dolaptan peynir çıkarıyorsa yeter ve yapıyorsa ne güzel de, bunu tek başına değerlendiremiyorum. Normalde çok yemek yapmasa da olur ama evin tüm işi bana yıkılacaksa, onun 'Hayır, ben yemek yapmam' diye çekilmesini kaldıramam. Fazla fazla yiyorsa, bir tencere dolusu yemek en geç iki günde bitiyorsa, her gün değişik çeşitlerde yemek istiyorsa, iki üç gün aynı yemeği yiyemiyorsa, bu tarz şeyler benim için pek makul değil. O zaman yemek işine el atmasını beklerim. Yani işten gelince ikimiz birden yemeğe dalabiliriz. Ben bir şeyler yapmaya çalışırken o salataya ya da ıvır zıvıra dalabilir de, 'İşten geldim, yemeği yaptım, yarına yemek kalmadı' ya da 'Her akşam ne yapacağımı düşünmekten bıktım' durumu olmadıkça sorun değil. Tabii, ara ara sevdiği bir yemeği yapmak, sunmak isterim ama benzer bir jest de arada olsun isterim. Yapamıyorsa da çok sorun değil; yeter ki hayatın o kısımları müşterek olsun ve mutfak düşmanım olmasın.

beimki harika yemek yapıyor
çok mutluyum

iyi yemek yapabilen erkek, kriter degil ama buyuk arti

seks kadar önemli +1

Benim için hiç bir önemi yok, ben her türlü yemek, pasta, börek konusunda gayet iyiyim. Ha artı puan belki heveslenip de mutfağa girdiğinde mutfağı aşırı batırmaması olabilir, ilgisi varsa destek olurum, onun dışında bir beklentim yok.

önemliymiş aslında

önemli değil, ben yapar doyururum ikimizi de.

Yemek yapmayı severim.
Yemek yemeyi çok severim.
Güzel yemek yapan bir adamı daha çok severim.

Ama sadece olsa iyi olurculardanım, kriter değil.

yemek yemeyi ve mutfakta bulunmayı severim ama maalesef yapma konusunda çok beceriksizim. yaparım ama lezzetsiz olur yani, oturup yemek diye yemezsin. gerçi bu durumda yapamıyor oluyorum, neyse jsfjskls.

aşqımı iyi yemek yapamıyor diye daha az sevecek değilim ama iyi yemek yapabiliyor olması benim gözümde tanrıça mertebesine yükseltir kendisini. ben bir kadın için "bunu severim lan/bununla evlenirim" demişsem, o da beni sevmişse, yemek yaptığı takdirde ondan asla ayrılamam diye düşünüyorum. duygusal olarak KARI GİBİ bi herifim, kaprisim tatavam çoktur ama arpamı suyunu verdiğin zaman dönüp de başkasına bakmam aq öyle bi özelliğim var, evcil hayvan gibi adamım.

o yüzden iyi yemek yapabilmesi müthiş bir artı benim için. yapamıyorsa da canı sağolsun birlikte kıra döke öğreniriz. tahammül edemediğim tek hatun cinsi, "ay ben yumurta kırmayı bile bilmem ki" diyen ve hatta bununla övünen tipler. bunlara günahımı bile vermem, güvenmem. bugün yumurta kıramayan yarın vatan haini olur, terörist olur. iyi yemek yapamayabilirsin, yemek yapman gerekmemiştir vs. ama yenebilir seviyede bi makarna, menemen, basit bi çorba falan yapabil aq yuh.

Düzenli ilişkide, evet.

güzel yemek yapan kızla sevgili oldum.
yemek yapmayan kızla sevgili oldum.
acayip güzel yemek yapan kızla sevgili oldum.
yemek yapmayı sevmeyen, seven, isteyen, istemeyen vs farklı farklı kızlarla sevgili oldum ve cevabım: Zerre önemli değil.

Benden iyi yapmasi onemli cunku ben yemek yapmayi pek sevmiyorum.

Hic onemli degil.

Önemli değil

yakında açılacağı yazıyor.
izmiroptimum.com

Zaten homoyum seçeneğinin olmaması bence olmamış gerekliydi

geçen gün dil öğrenme çetleşme sitelerinden birinde çocuğun biri pek hoş konuştu.
eşcinseldi. başkasına da söylemiştim burda da söyliyim. ulan bir gururum okşandı ki sorma :D
"şşş sus mus" dedim çocuğa ama içten içe de "ulan aslanım kaplanım" diyodum kendi kendime :D

bu bence herkesin hoşuna gider.
iltifat sonuçta.

erkek, 24, evim var, mühendisim :D

UYGUN BİR ŞEKİLDE DİLLERİM.

"hocam buyur" deyip zorla dahil etmedikleri sürece başkalarının eşcinsel ilişkisiyle derdim yok. hemcinsim benden hoşlandığını söylerse de kırıcı olmamaya çalışırım. zor bir şey olduğunu düşünüyorum çünkü. düşünsene abi, hayatın boyunca 100 kişiden hoşlansan bunların belki 90'ı seninle aynı cinsten bile hoşlanmıyor olacak. can sıkıcı bir durum olsa gerek. eşcinsellik zor iş. o yüzden kalp kırmak istemezdim, düzgün bir dille streyt olduğumu ifade edip alkışlarla uğurlardım. bi de nasıl hoşlanmış lan o önemli. beni maskülen bulduysa tamam da "mmm gödü de pek tatlıdır bunun" diye düşündüyse huzursuz olurum. hayvan herif. fatih portakal sesiyle okuyun: terbiyesiz adam!

22E

Kadın, 26.
Hoşuma gider. Şöyle ki, bi erkeğin söylemesinden daha çok hoşuma gider. Ama karşılık veremeyeceğim için üzülürüm. Ben de ona iltifat ederim beğendiysem, ama ileri gitmem.

Kadin guzelse soyle citi piti falan, benim de kafam iyi keyfim yerindeyse sartlar olgunlasirsa neden olmasin :))) höt höt erkeksi lezlerdense hiç şansı yok, "gec oldu bacım" der kaçarım

Söyledi. Cok zorlandim ya. Cunku bir umutlari var, ne olursa olsun. Istersen heteroseksuel ol, yine de ondan etkilenmeni bekliyor. Bir de dusunsene, nasil bir sey basarmis olacak, basarsa, muazzam bir his olurdu herhalde. Hic kadinlardan etkilenmeyyen birini kadin olarak etkilemis! Tanidigim da birisiydi, tepkim yumusacik bir red oldu, ne olacak baska.

Eger bi iliskim yoksa ve bende onu begendiysem neden olmasin derim..bicurious egilimim olabilir..cunku kadin vucudu da her zaman cekici ve tahrik edici geliyor bana.

Benim başıma geldi, teşekkür ettim, çok da hoşuma gitti yalan söylemeyeyim. Herhangi bir ilişki veya temas durumumuz olmadı, hemcinslerimden hoşlanmıyorum. :D

Gadın, yirmbeş.

Bir kere öpebilirim. Sadece o kadar.

Erkek 23.

Çarşı garışır gardaş.

Herkes begenilmeyi sever

öncelikle @fıytfıyt +1

benim de hoşlandığım biriyse çok mutlu olurum deli misin, değilse de söylerim

27K

fıytfıyt+1

herkesin yorumu hoşuma gider denerim vs olmuş. Ne kadar doğru bir genelleme yapacağımdan emin olamadığım için kendi adıma en azından söyleyebileceğim heteroseksüel olan kadınlara senden hoşlandım diye atlama riskini almam. Sizlerin dediği gibi de deneyelim diye karşılık alacağımı da düşünmüyorum.
(Ki bu yorumumu heteroseksüel olarak kendini tanımlayan biri ile 2 sene beraber olan biri olarak söylüyorum. İlk adımı karşıdan beklemek daha garanti oluyor.)

Karşılık veremeyeceğim için üzülürdüm, kadın yanda erkek fark etmez; hoşlanmadığım birinin gelip açılması üzer beni. Hele ki arkadaşsa, arkadaşlık gitti diye daha da üzülürüm.
33k

no, thx.

erkek, 23, ahırım var, at antrenörü

Terasta oturuyorum, sicak sicak esiyor, baileys yudumluyorum, mum yaktim bir de, allaahh ortam. Evin yakininda konser var. Onu dinliyorum, black keys fln caldilar, guzel bayagi, gitmedigime pisman oldum.

@yuzır manzara var mı yoksa bina silüeti mi? black keys iyiymiş. bir de sallanan koltuklu bir terassa mismiş.

salak salak oturuyom ben.
ders çalışmam lazımken...

he ya odaya şimdi girdim ben de. dışardaydım ama alköllü segs ortamından dönüyor değilim, yemek yemeye çıktıydım. para çektim. gece için atıştırmalık bir şeyler aldım.

gece 2'de ottawa-pittsburgh maçı var. yurttaki bağlantı bok olduğu için yakınlardaki bir internet kafeye gidiyorum. orada hüpletmek üzere hazır sandviç aldım. bi tane de şekersiz red bull, uykum gelirse falan diye. konferans finali maçlarını uykulu izlemek istemeyiz değil mi? parayı da o yüzden çektim. kart geçmiyor malum. nakit yoktu hiç. interlek kafeye kartla mı ödiycem. gerçi belki vardır pos cihazı hiç bakmadım ama bence yoktur.

2'ye kadar bi planım yok. interlekte itlik serserilik yapmayı planlıyom. stop a douchebag izlerim belki biraz.

Haginin macini takip ediyorum ben. Disari cikabilecek bir arkadasim yok.

@brad pitt hagi'nin maçı?

hagi'nin teknik direktörü olduğu takım. viitorul. romanya'da son hafta. viitorul kazanırsa şampiyon. dakika 80, 1-0 öndeler. puan kaybederlerse steaua şampiyon olur, 3-0 önde onlar. ben de bakayım dedim ona ama üşendim.

@der meister hagi'nin başarısıyla gurur duyarız. sen nereden izleyeceksin gece sopcast falan mı?

yok nhl resmi sitesinde var direkt. abd ve kanada'da izletmiyorlar yayın hakları tatavası yüzünden ama türkiye'de nhl yayınlayan kanal olmadığından (daha doğrusu bölge bölge yayın hakkı muhabbeti olmadığından) parasını verip izleyebiliyorsun.

tüm sezon sene başında 140 dolardı. ilerledikçe düştü fiyat. normalde play-off paketi 25 dolardan satılır. ben normal sezonun sonunda 4 dolara yakaladım. hatta hokey muhipleri dostlarımla tartıştık bayağı, ben dedim 4 dolara play-off izletmezler çünkü onu ayrıca 25 dolara satıyorlar. onlar da dedi ki yok olum gerçekten 4 dolar. iyi lan dedim aldım. cidden izletiyor. amariganların 150-200 dolara izlediği şeyi 4 dolara izlemiş oluyom uzun lafın kısası. müthiş.

dün odtü'de şenlik vardı. bir sürü arkadaş çağırdı ama o ortama girmek istemedim. onun yerine evde oturdum, kendime güzel bir yemek ısmarladım bir yerlerden. kitap okudum bütün gün. akşam bir ara yalnızlık ağır gelir gibi oldu ama kitaba dönünce toparladım. sonra steven wilson'ın son şarkısını dinledim tekrar tekrar. sözleri başkalarından ve kendimden ne kadar yorulduğumu hatırlattı. bu farkındalığın iyi geldiğini hissettim. saat sabah 6 ve hala iyi hissediyorum. mis gibi bir uyku çekeceğim şimdi. hepinize güzel pazarlar diliyorum.

doğru ya da yanlışlıkla ilgili konuşurken belirli bir cevap yok bence. büyük ihtimal kalanları umursamıyor olması lazım diye düşünsek de, örnek olarak çok borçlu ise kalanlara borç geçmesin diye intihar ediyor olanbilir. ya da bir kanser hastası kalanlara maddi yük oluşturmamak için ve kendi acılarını sonlandırmak için çekip gidiyor olabilir. aklıma hep maddi şeyler geldi tabii başka örnekler de mevcuttur.

intihara hak vermeyen insanların bir kısmı dini inançları yüzünden yapıyorlar. bu da ayrı bir bencillik konusu olabilir.

tamemen teknik yaklaşacağım. bu yüzden ne kadar doğru sorunun cevabını değil de onun yerini alacak şu kelimeyi kullanacağım; intihar eden kişinin bencil olması kesinlikle gerçek. Ölüm, aşk gibi kavramlar, bencilliğin tepe noktasıdır zaten.

yani birisi sizi intihardan sonra bencillikle suçluyorsa, fikri tamamen mantıklı ve gerçektir. şunu da hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim, hareketin doğruluğu ya da yanlışlığını kenara bırakarak, yazılı olarak hamle çalışsanız da intihar eden birisini seven bir kişi için, ölen kişinin bencilliği kesindir.


hayat çünkü böyle birşey zaten, tavizlerden ibaret. sevdiklerin için taviz ver, faydan için taviz ver, hazların için taviz ver.
çalışmak mesela.

onun dışında burada temel yanılgı şöyle; velevki siz intihar edeceksiniz ve ben sizi çok seviyorum, siz öldükten sonra sizi bencillikle suçlamak tamamen hakkım, ve gerekçesi de çok mantıklı.
burada ki nüans tam olarak şu noktada. ben sizi çok seviyorum ama siz beni o kadar çok sevmiyorsunuz, siz zaten beni çok sevseniz benden ayrı olma fikrine tahammül bile edemeyeceğinizden, intiharın fikrini bile ayrımsayamazsınız. yani sevgide ki karşılıksızlık bu yaklaşımın tek acıklı kısmı.

ha onun dışında intihara kalkıştın, konu komşu, arkadaşlar, dostlar, akraba- anne baba kardeş filan sen bencilsin dedi. bunlar popülist yaklaşımlar, hepsi geçsin bunları. skip this.

İntihar etmiş kişiyi istersen sabaha kadar suçla ne değişecek? Sanırım sevenlerinin onlara bu acıyı yaşatmasına sitem ediliyordur en fazla bu da bir yerde doğal veya olası bir ilk tepki sanki....

Ana mesela sanırım intiharı normalleştirme ya da normalleştirmeme sorunu.. Sizin bakış açınız intiharı normalleştiriyor. Yaşamak isteyemen ölmek istiyorsa istediği zaman ölsüne çıkıyor yol. Bu da aslında çok derin sağlıklı bir bakış açısı değil bana göre. Bu düşünce de kızdığınız isanlar gibi biraz kestirip atma oluyor.

ölümden kaynaklanan kızgınlıktır, sitem duygusunun farklı tezahürüdür bence.
tabi ki kimse kimseye hayat vermiyor, hayatını sonlandırırken de kimse kimseye sormak zorunda değil.

ancak şöyle bir şey var; bir oğul arabayla giderken kaza yapmış ve ölmüş ise, emniyet kemeri takmadığı tespit edilmişse, annesi babası, kardeşleri, arkadaşları o kişiye içten içe de olsa, dile getirmese bile kızar. kaza sonucu ölene bile bu sitemler yönlendirilirken intihar edene neden denmesin?

ayrıca yukarıdaki bir yazar borçla ilgili konuşmuş. ölen kişinin borcu, varsa vârislerine geçer. ama tabi, bir maddi zorluk söz konusu ise, daha çok yük olmamak için insan intihar edebilir. söylediği yanlış demiyorum.

intihar çoğu insan eylemi gibi bencilcedir. kendi haklı sebepleri doğrultusunda burada kalmak istemeyen birini zorla burada tutmak da bencilcedir. yani konuya bencillik penceresinden bakarak bir yere varmak zor. ayrıca bir şeyin bencilce addedilmesi onu otomatik olarak olumsuz sınıfa da sokmaz. gidenler gider, kalanlar tartışır. louis c. k.'nin 2017 gösterisinde konuyla ilgili kısmı izlemenizi tavsiye ederim.

Psikotik krizler ve emo ergen bunalımları dışında gerçekleşen intiharlar konusunda: "sorumlulukların var burda, hooop nereye?" türü bir "bencillikle" söylendigini düşünüyorum bu bencil suçlamasının.
Allah korusun sevdiklerimden biri intihar etse çok üzülürüm ama kimbilir ne kadar acı çekiyordu, kimbilir nasıl bir problemi vardı ki böylesine zor bir yola girmek zorunda kaldı? Hasta belki, son anlarını sürünüp yatağa bağlı geçirmek istemiyor? Nasıl bencil diyeyim, hangi yüzle?
"Ölmesine üzülmüyorum da bana bakmakla yükümlüydü, anası babası mürüvvetini görecekti, eve para getirmek zorundaydı, ben özlemek istemiyorum burda kalsın sürünsün ağrılar içinde, ne demek intihar etti!?" gibi bir tepkiye benzetiyorum bencillik suçlamasını.

asıl bencillik, intihar etmeyi seçen bir insanın ardından felsefe yapmaya çalışmak bence. bencil olsa nolur olmasa nolur. yani.

çünkü çok çaylak vardı.

tek sebep benim yazar yapılmamdı. ancak sadece beni yazar yaparlarsa beni kayırmış gibi görüneceklerdi. onlar da benimle birlikte başka çaylakları da yazar yaparak söylentilerin önüne geçtiler. çok akıllıca.

Bu kadar çok çaylak onaylandıklarına göre trol sayısı da artar artık

git

gitmezsen benimsin

gitme bazen gitmemek daha iyi oluyor

Ben hep gittim. Hep de kaybettim. Yine gittim yalnız şimdi durum berabere bazen modum düşük olduğunda kaybettiğimi sanıyorum ama daha uzatmaları var hayatın

Boşver yea gitme.

gitme

@purple rain ya gidersem?

suphe duydugun seyi yapma gibi bi laf vardi. e kalmak da bisey yapmak. ona da supheli baktigina gore..senin icin dogrusu arafta kalmak :p

kesin git

git

@cosmicgadin tam araftayım, çıkamadım :)

Git, Allah yolunu açık etsin.

Git

Git. Hic yapmama pismanligi daha uzucudur.

giideyim miii gideeeeeyiiim miiii
gönül yooksaaa giiitmeyeyiiim miii

git gitmezsen pişman olursun.

Hayat bir mücadeledir. Mücadele etmediğin sürece yaşamış sayılmazsın. Tabiki de her mücadelenin sonunda lütufu keşfedememiş olabilirsin. Eğer gitmek istiyorsan ve gitmemek için bahane arıyorsan git; eğer gitmek istemiyorsan ve gitmek için bahane arıyorsan gitme. Herkesin mücadelesi farklıdır.

Gitme imkanın varsa git. İlerde hep aklında kalacak "Gitsem nasıl olurdu, daha iyi/farklı bir hayatım olur muydu acaba?" diye. Bir de o içinde kalmışlığı hayatındakilere yansıtıp onları da huzursuz edeceksin.

''zorba olmadan hükmetmek'' hükmetmenin kendisi zorbacadır. az veya çok.
demokrasi socratesi öldüren rejim. socrates'in demokrasi hakkındaki görüşleri açık.

para var. ve para her şeyden üstün.

demokrasi diye bir şey de yok

insan hayyan ve hayvan gibi yaşamamız gerekiyor. aynı sürülerde yaşayanlar gibi, güçlü yumruğunu vuracak ortalığı skip atacak. temel hatayı hak, özgürlük, etik uydurarak yapıyoruz. o ilk devrimi hiç yapmayacaktık. demokrasi yok ve olmamalı zaten.

yok. ama varmış gibi hissedebiliyosun. bize de koklatıyorlar işte.

demokrasi ulaşılamayan bir idealdir.
bir kitapta bununla ilgili paragraflar dolusu açıklama yapılmıştı.

seçilmişler, yani seçkinler her daim seçenlerden, yani asil olandan daha az sayıda ve kıymetlidir. bir ülkede seçenlerin sözü ne kadar geçiyorsa demokrasiye o kadar yaklaşılmış demektir.
he ne kadar seçim yapsanız da, protestolarla sesinizi duyursanız da, kuvvetler ayrılığına sahip olsanız da bu asiller yani halk, seçkinlerin idaresi altındadır.
böyle şeyler yazıyordu kitapta.
demokrasinin ulaşılamaz olduğuna çok ikna olmuştum okurken.

Veraset ilamı almanız gerekiyor. Sulh Hukuk mahkemesine başvuru yapın. Anneniz her önüne gelen şeyi imzalamasın. Miras ciddi bir boyuttaysa bir avukata danışın.

Başın sağolsun. Önceki hafta benim de dedem vefat etti. Babamlar da 3 kardeş, bugün 3ü birlikte tapuya gitti, ayrı tapular yaptırdıklarını söylediler. Bildiğim kadarıyla annen olmadan tapu işlerini yapamazlar. Bildiğim bu kadar malesef.

başınız sağolsun.
söyleyeceklerim yarım yamalak bilgime ve çeyrek aklıma dayanmaktadır.

merhumdan kalan her şey altsoya ve eşe ait.
merhumun mirasının dörtte üçü çocuklarına, dörtte biri sağ kalan eşine ait.

tek tapu, kadastral durumu belli olan bir araziye tek bir kişinin sahip olması demektir.
şu anda tapuda, anneanne ve üç kardeşin dörtte birer payı var. miras kalmış olması sebebiyle bu elbirliği mülkiyetidir(medeni kanun'da böyle geçiyor). elbirliği mülkiyetinde tapu üzerinde değişiklik yapmak için 4 paydaşın en az 3'ünün rızası gerekir (çoğunluk). yani anneniz olmadan değişiklik yapılabilir. ya da bu mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi ile ilgili mirasçılardan birinin mahkeme talebi yeterlidir.

kira sözleşmesi için de paydaşların çoğunluğunun rızası gerekir diye düşünüyorum. kira sözleşmei vergiyle alakalı şeyler için gerekli görülüyor. ancak paydaşlardan birisi kira sözleşmesi ile arsayı tamamen kendi kullanımına almak istiyor olabilir.
dediğim gibi uzman değilim.

ekleme: manuel mandalina'nın dediği paylı mülkiyet. yukarıdakinden farkı mülkiyet bir tane değil. kaç paydaş varsa o kadar mülkiyet var ve herkesin arazisinin sınırları belli. dolayısıyla kendi tapusunu satmak isteyen kimseye sormadan satabilir. yapabiliyorsa bina yapabilir. kiraya verebilir veya ateşe verebilir.

inanmayın. çünkü aynı senaryo ile anneannem annemden imza istedi. üstelik "babanın maaşını alamıyorum, sizlerin (yani senin ve kardeşlerinin) imzası gerekiyormuş." denildi. annem de annesine güvendi tabii. imzaladı ve annemin üstüne hiçbir şey kalmadı. ne var ne yok anneannem kendi üstüne geçirdi. sonradan da dayımlara paylaştırdı.

ben bir yandan da kanun falan okuyorum seviyorum bu konuları.
ne olur ne olmaz, okumadan imzalamayın, okuduğunuza da güvenmeyip okuduğunuz metindeki tabirleri araştırın veya bir avukat tutun.
avukat en temizi olur.

bu konuda pek bilgim yok ama bugün haberde kıdem tazminati ile ilgili düzenleme yapıldığına dair bir şeyler söylendi. hala bilgim yok.

avukatlık ücretinin peşin ödenmesi doğrudur. sen doktora gittiğinde parayı peşin mi veriyorsun yoksa iyileşirsen mi veriyorsun?

işini suistimal eden avukat var mı? var. ama bu her meslekte olduğu kadar. işini iyi yapan da vardır kötü yapan da.

yani mesela doktor bir ihmalkarlık yapmışsa, parayı ödeseniz bile hak talep edebiliyorsunuz. kaldı ki ben doğrudan doktora para ödemiyorum. doktor maaşını hastaneden veya devletten alıyor.
veya bir mühendise, garsona, öğretmene çalışmasının karşılığı olarak bir para ödesiniz, eğer bu kişi işten kaçmış, sorumluluğunu yerine getirmemişse işlem başlatırsınız, işten çıkarırsınız, kurum zarar görmüşse şikayetçi olursunuz vs.

başımızdan geçen bir olay şu idi, yıllar önce, satış tarihi kararlaştırılmış avukata bildirilmiş, avukat bize bildirmedi, biz satışa giremedik. babam avukatı şikayet etti, avukat hakim karşısına çıktı ve "basiretim bağlandı" diyip aklandı. ama biz o satıştan zarar ettik.
avukattan beklenen bir işi avukat yapmadı bile.
ama dediğim gibi, şikayetinizi belirttiğiniz takdirde doktor röntgen filmi istemesi gerekirken ağrı kesici verip sizi gönderdiğinde, ve siz daha çok hasta olmuşsanız, röntgen filmi istememiş olması ve haliyle yeterli tedaviyi uygulamamış olması sebebiyle doktordan hak talep edebilirsiniz.

yani biz mağdur olduk ama bu benim kafamı hep kurcalar, bugün de babamın halihazırdaki avukatı peşin ödeme aldı. ama işini yapıyor. babam memnun.

fakat yine de, işini savsaklayacak olanlar için bir mekanizma yok.
mühendis işi savsakladığında işten çıkarıp mesela iki haftalık ücretini ödeyip gönderebiliyorsun ama avukat işi savsakladığında sözleşmeyi feshedip paranın bir kısmını geri alamıyorsun. ben bunu yanlış buluyorum.
ya da şöyle söyliyim; bunu doğru bulmuyorum.

işte biz temyize götürdük işi, avukat ceza almadı, bizim temyize götürdüğümüz satış davasından da bir şey çıkmadı. yaklaşık 30 bin sadece temyizden kaybettik.
gayrimenkulün satışından da ayrı kaybettik. yani değerinin altında satıldı arsa, halbuki biz satışa girip satın alabilirdik ya da daha yüksek bir rakam kazanabilirdik.

demek istediğim avukatın müvekkiline karşı olan bu ilişkilerini belli bir standarda oturtabilmiş mekanizma yok. varsa da yeterli değil.

Su an gecerli olan izni iptal olmaz, fakat eylul ayinda tekrar uzatmak icin basvuracak mi? O zaman sikinti cikabilir, sigortasini kapattiktan 6 ay sonra tekrar acabilir(daha pahaliya ozel sigorta da yaptirabilir), banka hesabindan emin degilim, daha kolaydir herhalde. Ne tip bir oturma izni vardi, ogrenciler icin olandan mi?

siz doğrudan ilgili kurumlardan bilgi alın.
en güncel, en kaliteli bilgi onlardadır.

Common of demons+1

Simdikinde sorun olmaz ama uzatmak isterse sikinti cikar. Zaten banka hesapsiz ve sigortasiz uzatamaz.

İptal olmaz, ama banka hesabını kapatırken elli kere onay alsın, birden fazla kişi hesabını kapatmasına rağmen, açık kaldı arkadaşlarımdan sonra borç ceza etc çıkıyor.

Yok uzatmayacak sadece Eylül'e kadar gittiğinde bir daha giremezse diye korkuyor. Oturma iznini pek bilmediğim için soruyorum

kimse hukuk okumuyor mu yahu çok önemli bi mesele.

efendim avukat arıyorum diye duyuru açtığınızda pek umursayan çıkmayabilir.
siz konuyu biraz açıklarsanız, avukat olmadığı halde o konu hakkında bilgi sahibi olanlar da çıkacaktır.

ayrıca "hukuku" şeklinde yazılır.

sağlam hukukçuya danışmak para ile olur.

samimi gelmez böyle cimli takılar bana. erkek.

erkeğim
kız kardeşim abicim deyince sevinirim :)

Erkeğim.

Hoşuma giderdi.

Ama bizimki adımı kullanıyor.

Rafet el romam - adımla seslendi :((

kuzenimle konuşurken "kuzenciğim/en sevdiğim kuzenciğim/en birinci kuzen/kuzenlerin kuzeni" gibi laflar kullanıyoruz biz.
abiciğim demiyor bana, kuzenciğim diyor. kuzenciğim bir hatun kişi.
önceleri abi derdi, şimdi değişti, zaten yaş farkımız da üç. rahatsızlık verici bulmuyorum.

Öncelikle erkeğim ve kendi abime hiç "abicim" diye hitap etmedim sanırım. Bu biraz yaş farkından (2) da kaynaklanıyor olabilir tabi. Bunu da şöyle açıklayayım; küçük bir kardeşin kendisinden 8-10 yaş büyük abisine abicim demesi çok samimi ve içten durur. Abinin çok şey bilmesi, örnek alınması, onu biraz yüceltme, güvenme, sevgi vb. ile karışık bir çok duyguyu gösterir. Özellikle bir kız kardeşten olması bana hep çok daha hoş gelmiştir. Kız kardeşim olmadığı için sanırım :/ Genelde bu tip bir yaş aralığında abinin kardeşini de sahiplenmesiyle ortaya çıkan, hayat ile ilgili bütün tecrübeyle beraber bir abi olma ve bu tecrübenin yoksunluğunun örtük olarak fark edilmesiyle bir kardeş olma durumu vardır (kardeş yaşı gereği genelde farkına varamaz kendisinin, karşısındakini tanımlar ama). Özetle bu tip diyalektik bir durum yaratıyor bu sözcük bahsettiğim çerçeve bağlamında ve son derece hoş.

Bana gelince de, tabi kişilerden kişiye değişmek kaydıyla, özellikle 5 yaş farkı altındaki abi kardeş ilişkilerinde bunu yakalamak zorlaşıyor büyüdükçe. Çocukken yukarıda bahsettiğim bu diyalektiğin içine girebiliyorsunuz yaş farkının önemi olmaksızın. Yani çocukken çok normal ve olası. Sonradan yukarıda bahsettiğim bu durum içerisinden çıkılıyor genellikle. Bana da böyle olmuştu sanırım ilkokul yıllarımın ortasında. Bir çok şeye çok daha fazla meraklıydım, o yüzden abimden daha çabuk bir şeyleri öğrendim, gördüm vs. Bunlarla beraber de abiyi yüceltme ve onu bir idol olarak görme anlamında (ki yukarıda yazdığım şekliyle, ona hayat tecrübesi anlamında bir örnek alınacak kimlik ve karakter yüklemekten bahsediyorum) ona abicim diye hitap etmedim. Çünkü bir çok şeyde, belki biraz kibirli olmamın da etkisiyle ondan daha yukarı da görüyordum kendimi. Sevgi ve saygı temelinde diyebilirdim belki ama çocuktuk tabi, çok da kavga ederdik. Bende keçi gibi inatçı ve sevimsiz bir tiptim, onun da kendisini gerçekten abi gibi görmesine belki de bilinçli olarak izin vermeyerek abicim demedim sanırım.

Özetle benim durumumdayken ve 15 yaş sonrasında bunu yakaladıysanız ne mutlu size. Kendinizi özel de sayın, sevildiğinizi ve sayıldığınızı kesin olarak bilin, bundan şüphe etmeyin ve bir abi olarak kardeşinizdeki yerinizin çok başka olduğunu bilin. Ben böyle hissetmeme rağmen anlayabiliyorum ki çok da aktaramadım kendi abime bu hisleri.

Daha fazla bir yaş aralığı varsa, dediğim gibi bu aslında doğal bir süreç gibi geliyor bana. Olması gerekenmiş gibi, abilik ve kardeşlik arasında zorunlu bir bağmış gibi. Ve bu doğallık da "abicim" sözcüğüne bir antipati katmıyor tabi ki. Şunu da belirteyim, bu sözcük yerine kullanabilen ve karşılıklı olarak aynı hissi uyandırıp aynı düşünceyi abiye aktarabilecek olan bir kaç sözcük daha olabilir pek tabi. Bahsettiğim bağlamlar ve anlamlarda bence çok güzel bir sözcük.

Edit: Oha, çok yazmışım çok pardon.

Döküm olduğu için pahalı. Diğeri zamanla dağılacak. Parçaları sağa sola gidecek.

İndir kaldırda ses gelecek ucuzdan. Yere bırakınca ezilecek. Kısa ömürlü olacak.

Çok pahalı gelmeyecekse dökümü alacaksın ve bir daha dert etmeyeceksin.

Birisi demir (pahalı olan), diğeri plastik. Boyutları da aynı değildir plastikte aynı ağırlığa ulaşmak için yoğunluk daha düşük olduğundan daha büyük yapmak zorunda kalmışlardır. O boyutlar da dengesizlik yaratabilir bilemiyorum.

49 luktan bende var. bi sıkıntısını görmedim. ha boyutları biraz büyük. 10 kg olan dambıl büyüklüğü 20 kg kaldırıyomuşum gibi. yeniden tercih etsem dökümü tercih ederim ama aynı fiyatta olsaydı. bu fiyatlarla 90 liraya hiç değmez. o 90 liraya git muz az kuruyemiş al badem al daha faydalı.

@error522 inanılmaz kararsız kaldım şimdi. :)

Hocam plastik olan kuzende vardı o sıkıştırmada kullanılan gereçler gevşeyip duruyordu haberin olsun

o 50 liralık olan delta bende var. 3 yıldır falan sanırım kullanıyorum hiç gevşeme dağılma olmadı.
elinde kaldırıp indireceksin darbe almayacak, suya girmeyecek, ısıya maruz kalmayacak.
profesyonel bir şey aramıyorsan bence 50 liralık olandan al kullan, al kullan...
evladiyelik... al gitsin.

vinyl kaplı kum ağırlık alırsan -50 lira olan- işin tamamen şansa kalıyor. üstteki arkadaşın yazdığı gibi dikkatli kullanman gerekiyor. ancak kargo esnasında kutunun içinde sağa sola çok çarparak gelirse eline ulaştığında bile tıpasını patlamış olarak bulabilirsin (arkadaşımda vardı göğüs çalışırken kafama kumlar dökülüyor diyordu)

döküm ağırlıklar vinyl kaplı kum ağırlıklara göre çok daha dayanıklıdır. kum gibi bütünlüğü bozulacak şekilde dökülmez ama, aslında o da dökülür. halıya parkeye temas ettikçe nokta nokta döküldüğünü farkedeceksiniz. ayrıca belli bir süreden sonra koku da yapıyor döküm ağırlıklar.

krom kaplamalı ağırlıklar, dökümün üstünün kromla kaplanması sonucu elde ediliyorç ev şartları için ilk ikisinden daha uygundur. halıyla yerle temas ettiği bölümler krom kaplıdır, kesinlikle dökülmez pürüzsüzdür. ancak krom kaplamalı ağırlıkların da bütün yüzeyi tamamen krom değildir. döküm demirin gözüktüğü ufak alanları vardır. buralar elle temas ettiğinde falan 1-2 nokta arada sırada elinize bulaşabilir.

ev için en uygunu demir üstü vinyl kaplamalı ağırlıklardır. ancak bunlar diğerlerine göre hem çok pahalıdır hem de az bulunurlar.

pahalıdan ucuza->> vinyl demir > krom > döküm> vinyl kum

döküm demiri koli bandıyla saranlar falan vardı ama araştırabilirsiniz :))