[]

kıprıs meselesi

peşin not: pek cevap veren olmadığı için duyuruyu tekrar açmak istedim.

şimdi benim birkaç sorum var:

1 - birleşmiş milletler, kıbrıs'ta, yunan katliamlarını görüp, raporlar yazıp, görüşmeler sırasında yunan temsilcilerin çirkefliğine tanık olup türklere karşı sempati beslemişken, kuzeyde bir türk devleti kurulduktan sonra buna neden karşı çıkmışlardır ve türk devleti'nin tanınmaması için (nato ile birlikte) baskı uygulamışlardır? türk devleti'nin tanınmasının doğu akdeniz'de askeri ve ekonomik çıkarları sekteye uğrayacak düşüncesi etkili midir? siyasi ve tarihi sebepler var mıdır?

2 - barış harekatı sonrası, kuzey kıbrıs ilhak edilmek yerine, neden ayrı bir devlet olarak ilan edildi? kıbrıs'ta federal bir yönetime sıcak bakıldığını göstermek veya ileride ortaya çıkacak federatif yapıyı öngören bir çözüm önerisine açık olunduğunu göstermek için mi? türkiye'nin o yıllarda, ve barış harekatı'na kadar olan uzun yıllar boyunca, yaşadığı ekonomik zorluk halinin ilhak yerine ayrı devlet kurma sonucunu doğurduğu söylenebilir mi?

3 - annan planı'nın rumlar tarafından referandumda reddedilmesinin sebebi nedir? türklerin ab'ye girmesini zorlaştırmak gibi bir hesap var mıdır? böyle bir hesap varsa, halkın çoğunluğunun (iyi veya kötü, herhangi bir) çözümden yana değil de türklerin ab'ye girmesinin önüne geçmek için bu kadar yüksek bir oy birliği sağlamasının açıklaması nedir? garantilerin kalkmasını istemeleri ne kadar gerçekçi? kaldı ki; annan planı'nda garantiler de tam anlamıyla garanti değil gibime geliyor.

4 - kıbrıslı rumların barış harekatı'na kadar olan süre içerisinde yaptığı ve birleşmiş milletler kayıtlarında sabit olduğu söylenen planlı katliamlar için türkler bugüne kadar geçen süre içinde ne kadar tazminat talep etmiş, ne kadar tazminat almıştır? tazminat almamışlarsa, bugün tazminat talep edilmiyor olmasının sebebi nedir? hiç olmazsa, katliamlar öne sürülerek, dünya önünde kıbrıs rum ve yunan halklarının diplomatik açıdan baskı altında tutulması gerekmez mi? özellikle avrupa'nın bize karşı yaptığı gibi...

çok sorduğumu ve çok uğraştıracağımı biliyorum.
kafama takılıyor.

teşekkürler...

 
taraflı cevap verecem, geçenkine yazmak istemedim amma ve lakin bu sefer yazıyorum :) hazır mısınız?
1- bm türk tarafının harekatını işgal olarak görmüştür. 20 temmuz 1974'te kıbrıs cumhuriyetinin toprak bütünlüğüne saygı gösterin diye açıklama yapıldı. ayrıca bm güvenlik konseyi ve avrupa konseyi bu harekatı yasa dışı işgal olarak tanımladı. orada bir ülke var ve sen kafana göre gidip ben barış getiriyorum diye işgal edemezsin. sonra abd demokrasi götürecekmiş diye dalga geçersen komik olur (sana değil bu lafım)

2- türkiye işgal ettiği toprakları ilhak edemezdi. zaten haksız bir işgal yaptı bir de ilhak etse bütün dünya tepelerine çökerdi. türkiye işgali meşrulaştırmak için bak ben kendi soydaşlarımı kurtardım abi demek için kuzeyde bir devlet kurulmasını teşvik etti.

3- şöyle örnek vereyim adanın büyük çoğunluğu rumların. adadaki türk nüfusu 2/5 seviyesi civarında. 10 ayda bir kıbrıs federasyonu başkanlığı türkler ve rumlar arasında el değiştirecek diyorsun. yani bu şuna benzer, hdp eşbaşkanı 10 ayda bir başbakan olacak. bunu her aklı başında insan reddederdi zaten. öyle de oldu. her şeyi bizi ab'de istemiyorlar, almanya bizi kıskanüür kafasıyla değerlendirmemek lazım. kim olsa kabul etmez bu planı zaten.

4- aksine kıbrıs rumları tazminat almıştır. önce loizidou davası olmuştu 1,2 milyon eur tazminat ödedi türkiye. sonra kıbrıs hükümeti kayıp binlerce aile ve kuzeyde malları kalan rumların zararını karşılamak için dava açtı ve türkiye 90 milyon eur ödemeye mahkum oldu. tazminat talep edemezsin karşında tüzel bir kişilik yok. istiyorsan eoka'ya dava açabilirsin. kimse engellemiyor bunu. zaten işgal eden sensin. bu şuna benzer, pkk birilerini öldürüyor sen pkk'dan tazminat talep ediyorsun. mantıksız değil mi?

sonuç olarak senin avrupa üzerine baskı kuracak bir kozun yok. işgalin haksız olarak tanımlandı ki öyle de, nüfusuna oranla daha fazla toprak işgal ettin, haliyle müslüman devletler bile tanımadı kuzey tarafını. türkiye'nin yapması gereken eoka'ya karşı kontragerilla çetesi kurup adayı iç savaşa sürüklemek ve bu şekilde ayrı bir devlet kurdurmak olabilirdi. yapılabilecek en ahmakça hamleyi yaptılar, 43 yıldır ada piç gibi kaldı. maraş'ı verse bazı şeyler düzelebilir onu da yapmıyor. türkiye seviyor bu kaos ortamını. türkiye asıl kendi çıkarı için kıbrıs'ta sorun olmasına ses çıkarmıyor. kontrolünde ama piç kalmış kıbrıs, kontrolsüz kıbrıs'tan iyidir mottosu var.
  • cekilmis gayfe  (15.07.17 04:47:41 ~ 04:48:09) 
şimdi ben bir kitap okudum, genelkurmay yayınları, 1982 basım, peter oberling diye bir göğurun yazdığı bir kitap.

kitapta özetle söylenen şu;
eoka terör estiriyor, türkiye sabrediyor, arada bir "müdahale ederiz haa" diyip korkutuyor, eoka duruluyor üç ay sonra gene başlıyor.

bm askeri adada belli yerlerde mevzilenmiş, tampon görevi görüyor ama adadaki şiddet ortamına kayıtsız. bm kıbrıs tesilcileri kıbrıs müzakereleri boyunca yunan temsilcilerin çirkefliklerine şahit.

bazı yabancı siyasetçi ve bm kişileri türkiye'nin ne kadar uzlaşmacı olduğuna dair demeçler falan veriyor.

adam bir de bir sürü kaynak göstermiş yazılarında.
yoksa kesin konuşmazdım.
kaynaklardan çoğu yabancı gazeteler ve birleşmiş milletler raporları falan.

ve bence türk askeri adaya inince bu kadar karşı çıkılmadı. devlet kurulduktan sonra karşı çıkıldı. türk askerinin müdahalesi zaten türkiye'nin hakkı, garantörlük anlaşmaları var.

ve türk-rum oranı eskiden beri yaklaşık 30-70.
ve oluşturulan kıbrs anayasası da hep bu orana göre kamu personelinin dağıtılmasını öngörüyor. gayet demokratik.
ve hatta başkan rum, başkan yardımcısı türk olacak, yanlış hatırlamıyorsam; maliye, savunma ve bir başka bakanlıktan birisi türklerin elinde olacak diye hüküm konulmuş.

ancak eoka'nın yanına eoka-b kurulduktan sonra ip kopuyor. türk kamu personelleri uzaklaştırılmış falan kıbrısta rumlardan oluşan bir ordu-polis karışımı bir şey kurulmuş. daha sonra albaylar cuntası'da bu terörü bitirmeyip, destekleyince olaylar büyümüş ve her şey oradaki bm askerlerinin ve bm temsilcilerinin gözünün önünde cereyan etmiş.
en azından peter böyle söylüyor :)
  • attirmayin makedonun kafasini  (16.07.17 00:52:37) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.