dünyadaki bütün ülkelerde, müslüman olanlar hariç, bütün diyetisyenlerin, beslenme uzmanlarının, gastronomi ve dahiliye uzmanlarının herhangi bir şartta herhangi bir hastalığa iyi gelmesi için, gündüz 12-15 saat boyunca yemek yememeyi, gece yataktan kalkıp yemek yiyip tekrar yatmayı önerdiği bir beslenme programı var mı? faydalı bir şey olsa gündüz uzun saatler aç ve susuz kalmak akşam geç saatlerde yemek yemek metabolizmamın daha iyi işlemesini sağlıyor olsa, beslenme programları bu şekilde yapılırdı.
zaman ın haberine gelelim:
Oruç tutmak, fazla yemenin getireceği sağlık problemlerini ortadan kaldırıyor. obeziteyi engelliyor demiş. iftarda ve sahurda, bütün gün toplamda yiyeceği yemeğin daha fazlasını yiyen insanları, hele bir de bütün gün oruç tuttum diye tatlıya, tereyağlıya 10 çeşit yemeğe abananları düşününce.
Oruç tutarken özellikle yağların yıkılmasıyla ilgili enzim sistemleri adeta antrenman yaparmış gibi uyarılmakta böylece daha hızlı yağ yıkımı yapabilecek hale gelmekte. Enzimlerin, bu aktif ve uyarılmış hali oruç bittikten sonra da bir süre daha devam edebilmektedir. Oruçluyken karaciğer normal zamanda yapmayı bıraktığı veya azalttığı bazı faydalı metabolik aktiviteleri tekrar yapmaya başlar. Bunlardan birkaçı diğer maddelerden glikoz oluşturmak (glukoneogenez), karaciğerde depolanmış bekleyen glikoz depolarını kullanıma sunmak (glikojenoliziz) ve yağ depolarının yıkılarak kullanımını hızlandırmaktır.
bu yazılanlar, yanlızca günlük harcanan kaloriden az kalori vücuda alındığında sözkonusu olur. aç kalınca karaciğer vücuttaki yağları yakarak enerjiye çevirme ihtiyacı duyar, ancak dün iftarda 3000 kalori aldıysanız ve bugün toplamda 1500 kalori harcadıysanız bir faydası olmaz. bu bahsedilen fayda bütün diyetlerin dayandığı, günde harcadığından az kalori almak mantığıdır, ancak bu halde vücuttaki yağ enerjiye çevrilir. üstelik oruç halinde uzun saatler aç kalmak vücudun yokluk moduna girmesini ve alınan besinleri daha fazla yağa çevirip depolamasını getirir.
Beyin normal zamanlarda sadece glikoz kullanırken oruç dönemlerinde yağların yıkılması sonucu oluşan keton cisimlerini kullanmayı yeniden hatırlar. keton cisimlerini kullanmayı yeniden hatırlaması nasıl dandik bir tabir ama olay şu, hücreler normalde karbonhidrat(şeker) yakar, yakacak şeker bulamazsa (örneğin diabet halinde şeker hücrelere insülinle alınmazsa) yağ yakılır, yağlar da yağ büyük parçacık olduğu ve direk yakılamadığı için keton haline bölünür öncelikle.keton cisimlerinin kanda artması faydalı bir şey olmadığı gibi, ketonun kanda fazla bulunması zaten iyi bir şey değildir ''Aşırı miktarda keton oluşumu, vücuttaki hassas kimyanın bozulmasına ve kişinin diyabetik komaya girmesine neden olur.''
geri kalanlar da tamamen yanıltıcı.örneğin vücudun susuz kalması böbrek yetmezliği nedenleri arasındadır bu gayet bilinen bir şey, yani su içmeyince böbrekler harıl harıl çalışır çok faydalıdır demiş zaman gazetemiz ama, yeterince su içmeyince böbreklerin toksinleri atabilmek için ıkınması bir böbrek yetmezliği sebebi.
eğer yeterli sıvı almazsanız vücudunuz “histamin” salgısını artırıyor. Histamin akciğer damarlarını ve uzuvlarımızdaki damarlarını büzerek sıvı kaybını önlüyor ve böylece beyine daha fazla kan gitmesini sağlıyor. Fakat bunun karşılığında histamin mide asit salgısını artırıyor, nefes daralması yapıyor, tansiyonunuzu yükseltiyor mesela, yani hipertansiyonu olan insana bak işedikçe tuz atmaya devam ediceksin ama yeni tuz almayacaksın, iyi gelecek denemez.
doktor değilim ama, az buçuk bu böyle midir diye her maddeye bakıp, mübarek ramazan dışında doktorlar ne öneriyor, neyden kaçınmayı söylüyor bakıp değerlendirebilirsiniz.
0