18-20 ile 25+'nın farkı mı var :)

kızların saçma triplerini stalker modunda bile bu kadar takıyorsan fazla yaşamaz beyin kanserinden gidersin.

edit: zaaaaaa

Sinav donemi cok vakit aldigindan acip acip kapanir o hesap baska hesap vs. evet internet bagimliligi denen bir sey var maalesef.

Sevgiliyle her kavga "gittim, gözün aydın" isyanını beraberinde getirdiği için "varlığımla uslanmayanı yokluğumla adam ederim" mesajı gerektirir. İşte bu gibi durumlarda Facebook hesabı kapatılır ki "eşe dosta ne diyeceğini düşün bakalım, elbet soracaklar sana -hayırdır babuş, Cerensu niye kapatmış profili, kavga mı ettiniz- diye" mesajı itinayla karşı tarafa monte edilir.

20 üstü dediysem 30 ramak kala. hani burdaki kişilerin de yaş haddini göz önünde tutarak yazdım

Kızlarda ömür boyu ergenlik devam ediyor, normaldir.

son verilen cevaba bakıyorum tikli mi diye cevapları gördüm şeklinde yorumluyorum

ben umursamıyorum, adam unutmuş olabilir

tik vermeyene cevap da vermiyorum. öyle.

Tiklere bakmıyorum pek cevap verirken. Ara ara "Aaa, hiç tik yok" dediğim oluyor ama devamında en fazla "Umarım, işe yaramıştır cevaplardan biri" diyorum. Cevap olsun da, illa ki birilerinin bir işine yarar günün birinde. Tiklerin aramızda lafı olmaz.

stream1.gifsoup.com

Tikin önemi yok tabi de 10+ cevap üzerine hâlâ bir tik bile yoksa cevapları sallamıyomuş gibime geliyor ve yorum yapasım gelmiyor olaya. Ama durum önemliyse tabi tikin önemi yok.

sinir oluyorum ama şuna daha çok sinir oluyorum.özel olmayan bir konuda gayet güzel bilgilendirmelerle dolu +20 cevap yazılmış duyurusuna ertesi gün baktım arkadaş tüm duyuruyu komple silmiş:S ne diyeyim ben bilmiyorum artık

duyurunun en gereksiz ozelligi. tiklenmesede olur.

@khiron: nasıl engelleniyor?

cevabımın okunmadığını, okunsa bile sklenmediğini düşündüğüm için üzülüyom. onun dışında olaylara karışmıyorum, herhangi bir anarşik ya da efendime söyliyim protest tavır içerisine girmiyorum. allahlarından bulsunlar. boşver oğlum uğraşma yaaa. suskunluğum asaletimdendir. önce tike bakarım tik mi diye.

ben de aychovsky gibi düşünüyorum. o kişi için bugün cevap bu niteliğinde değilse bile başkasına yarayabilir. o yüzden çok da şeetmeyelim

@der meister ahahaha, nitelik önemli tabi:)

tik mik yalan olum bozdurup harcayamiyoruz ki takilmayin bu kadar.

+rep

adam subjektif cevabı olan bir şey sormuş mesela, insanlar uzun uzun onlarca yorum yapmış, ben de heyecanla yapıyorum. sonra bakıyorum tik vermemiş, okuduğunu belirten bir şey de yok, siliyorum ben de. tik almak için cevap yazmıyor sonuçta insanlar ama tik olayını bilen birinin uğraşıp cevap verenlere bu nezaketi göstermesi gerek diye düşünüyorum.

Sorusuna cevap verdiğim, cevabımın kıymetini bilmiyorsa belki başkası okur da işine yarar diye düşünüyorum.
Yanitik vermek önemli birşey değil ama "cevabını okudum, teşekkür ederim" gibisinden bir anlamı olduğu için tabi hoş bir davranış.

@sour ben tip 2 işte. Tik verilmeyen başlığa cevap yazmıyorum.

tikli guzel oluyo tikiler sizi

bazen ben de vermiyorum

umurumda değil

umurumda değil. ama bilerek tik vermiyorum çünkü canım istemiyor, niye tik atmadı cevabımı sileyim, aynı görüşte değiliz vs. bunlar asıl rahatsız edici tipler bence. gereksiz kasıyorlar diye düşünüyorum.

ben birisi saçma sapan saldırgan bir cevap yazarsa tik vermiyorum sadece. yoksa adam hiçbir karşılık almadığı halde oturmuş derdine cevap yazmış, en azından bir teşekkürü hak ediyor.
bazen birisi soru soruyor, ben onun cevabını bilmesem de /veya başkası benim yazacağımı yazmışsa ileride karşısına çıkabilecek bir şeyle ilgili yazdıysam eğer ve ada sorumun cevabı değil diye tiklemediyse sinir oluyorum :P

valla ben her zaman unutuyorum aklıma bile gelmiyor. benım gıbı bırıdır.

Pışpışlanmak için soru soranların cevap seçmesine gülüyorum sadece.

Daha girdiği mecranın doğasını bile anlamamış zeka düzeyinde ve kendinden başka hiçbir insanın hassasiyetini düşünmeyecek kötülükte insanlar bunlar. Ciddiye almayın, bir daha cevap yazmazsınız hiçbir duyurularına olur biter.

umurumda olmuyor.

bi de alakasız birine tik verip gerisine vermemeye, yarısına verip yarsına vermemeye falan bayılıyorum :D

Umrumda değil.

www.youtube.com

@sour, verdiğimiz cevap eğer soruyu soranın işine yarıyorsa tik koyuyor, buradaki kaide bu değil mi? bu kaideyi anlamamak zeka sorunu değil mi?
burada problem, işe yarar bir cevaba bile tik koymamak.
Bir insan için zaman ayırıyorsanız o da bir tik koyacak kadar zaman ayırmalı.
Verdiğimiz yanıt işe yaramıyorsa tik koysun demiyorum ki ben.

@sour, niyet okumaksa mesele, işine yaradığı halde tik vermeyen insan zaten başkalarının da işine yarayıp yaramayacağını düşünmüyordur. Bu nesnel bir değerlendirme üzerinden niyet okuyabilirim.
Sitenin kullanım temayüllerini anlamamaksa evet düpedüz zeka sorunu.

Unutmadiysam hep tik veren bir insan olarak fazlaca umursamam ama duyuru sahibi aptal saptal yorum yaziyorsa cevabimi siliyorum ki orada fazlaca cevap sayisi ile populer bir duyuru olmasina katkim olmasin. Bilgi icerikli sorularda bu tarz seylere denk gelmedim hic, anket tarzi sorularda oluyor dolasiyla cevabimi silip silmemem de onlarin tik atip atmamalari gibi pek de iplenmeyen bir sey oluyor. Eger soruyu bir konu hakkinda bilgi amacli acip da sadece kendi dusuncesi cercevesinde tarafli bir bilgiye tik geliyorsa nickini kolay kolay unutmam ve bi daha da vakit ayirip cevap yazmam cunku amaclari ogrenmek degil.

@sour, ben tik vermediğinde cevabımızı silelim demedim ki o duyurulara cevap vermezsiniz olur biter dedim. Sonuçta bu seçim hakkına herkes sahip.
Çocuk muyuz biz yahu verdiğim cevabı sileyim falan filan. Ayrıca zekanın düzeyini okumak mümkün olmayabilir ama bir kalınkafalı görünce tanırsınız yahu.
Dediğim dediktir, haklı olmak dışında hiçbir derdi yoktur vb.

Sonuçta, tik vermeyenler hakkında ne hissettiğimiz sorulmuş, sen onu hisseden, şo bacım bunu hisseder, herkesin hissettiği kendinedir, benim eyyorlamam budur.

1200 kalorilik diyetle nasıl düzgün kilo vermeyi düşünüyorsun? vücudunun suçu ne?

@alperz metabolizma hızıma göre diyetisyenin verdiği diyet, o yüzden sağlıksız olduğunu düşünmedim.

protein ve yağ ağırlıklı bir yemek olabilir. peynir+yumurta mesela. inek tulum peyniri yanına da iki yumurta.

Şöyle yapabilirsin; şimdi azıcık bişeyler atıştırıp yarın yediğin kaloriye göre yiceğin yemekten kesersin. Mesela benim arkadşaım öyle yapıyo kendine eziyet çektirme önemli olan diyet değil psikolojin bozulur önemli olan sensin ve o yüzden diyete değil sağlıklı yaşama alışmalısın o da eziyetle olmaz

bence süt içerek geçiştir şimdi. Yarın ödül günü yap, istediğini ye. Ben arada kendime ödül günleri yaparak 30 kilo verdim

rock n roll tuttum tavsiyeni. içimde küçük bir mandıra oluştu şu 3 haftada ama en mantıklısı tarçınlı süt/yoğurt gibi görünüyor. ödül öğününü de yarına bırakmakta fayda var, şu saatte yememek lazım.

az kalsın yemeksepeti kurbanı olacaktım.

Süt olayı genel olarak yetişkinler için, spesifik olarak da diyette olanlar için çok uygun bir besin değil.

@angelus neden? yağsız süt için de mi geçerli?

Süt laktoz nedeniyle sindirilebilen bir besin değil, sadece bebekler için uygun zira bebeklerde laktozu parçalayan laktaz enzimi var. Bizde yok. Biz içtiğimizde sindirilemiyor, o da şişkinliğe ishala neden oluyor. Bu genel problem. İçeriğindeki şeker miktarı protein oranından daha yüksek, bu da vücuda fazladan şeker girmesine neden oluyor. Özellikle gece içilen süt insülin dalgalanması yaratıyor. İnsülin dalgalanması=yağ sentezi. Bu da diyettekiler için zararı. Ayrıca sütün peynirin yoğurdun yağlı olması problem değil, bilakis yağlı tüketilmesi gerekir zaten. Bu yağlar vücut için gereklidir. Yağsız tüketince bu elzem yağları alamayıp sadece şeker yüklemiş oluyorsunuz.

Ben acıkınca haşlanmış yumurta yiyorum.zaten günde 7-8 yumurta yiyorum body yaptığım için.süt içiyorum tavuk yiyorum yakında gıdaklayacağım.neyse dediğim gibi yumurta iyidir.ben her sabah fazladan 1 tane haşlarım akşam onu yerim.üstüne su içince zaten ne iştah kalıyor ne birşey.

Günde 50 tane öğün yenen diyetisyen beslenmesinde böyle durumlar olur. Yağdan yüksek gıdalara yönel böyle hallerde. Az kuruyemiş olabilir.

Bol bol yeşil çay, lifli gıda.

metabolizmayi kendine getirmek nedir?

Spor yapıyorum düzenli

Ertesi gün standart beslenmeye dönünce vücut da normal sisteme dönüyor zaten, ekstra bir şey yapmaya gerek yok. Fakat yine de protein miktarını biraz artırmak iyi olabilir.

Le fantome de lopera, abartma yahu. Kilo almamisim zaten. Sadece biraz abarttigimi düşünüyorum. Senin mantigina gore ufacık cikolata bile yesek direkt yaglanmamiz lazim. O kadar da degil.

Fasting.

direkt et ile değil de et içeren sebze yemekleri ile başlasan?

Ataturk orman ciftligine git.bi tüm kokorec ye. sonrasi gelir zaten.

Bebekler nasıl besinlere alıştırılıyorsa sen de vücudunu bebek gibi yiyeceklere alıştıracaksın. Bir kere kokulu etten uzak dur, kuzu eti falan girme hiç şimdiden. İkincisi eti küçük parçalar halinde yemeye çalış. Büyük bir parçayı ağzına atıp yutana kadar belli ki sıkıntı yaşayacaksın. Bir de haşlama olayına girme, yine kokusuyla ilgili sıkıntı yaşayacaksın belli ki.

doğuştan vejetaryensin yani. amaaan çok kasma et yiycem diye. kokuyosa kokar, yiyemezsin. sağlıklı beslenme derdindeysen vejetaryen beslenme şeklini araştırabilirsin. kırmızı etteki gibi olmaz ama tahıl mahıl bişeyler yiyo onlar protein açığını kapatsın diye. ek besin takviyeleri falan var onlara bi bak. yengem senelerdir vejetaryen, nası yapıyo bilmiyorum kaç yaşında kadın, benden genç duruyo vallahi, yüzü sağlıkla al al parlıyor. o yüzden doğru beslenildiğinde et yememek çok da büyük eksiklik değildir heralde diye düşünmeye başladım.

little, o tur seylere dikkat ediyorum zaten ama yine de eksiklik oldugunu dusunuyorum. proteini tam olarak karsilayamiyormusuz gibi geliyor.

bir de kokusundan da rahatsız oluyorsan pişerken ortamda bulunma, kokusu iyice rahatsız edebilir. pişirip getirsinler önüne.

nezir bir mekanda tavuk döner ile başla olaya.

sac tavuk vs..

ben de aynen senin gibiydim. küçüklükten beri ailenin zorlamasıyla alıştım ancak hala daha eti rahat yiyemem, her eti yemem, çok seçerim.

yiyeceğin et iyi pişmiş olsun, baharatlı olsun, et kokusu ve tadı mümkün olduğunca bastırılsın. homojen olsun, içinde yağ, damar, kas gibi farklı dokular bulunmasın. yanında mutlaka sevdiğin başka bir yemek ye, o yemeği yerken küçük küçük etten alıp at ağzına. ben öyle öyle alıştım, şimdi zorla da olsa yiyorum.

kokoreç ile başlasan?

yani sonuçta ıyyy yenir bu be diyen insalar hastası oluyor sonradan... yerken biliyorum hayvanın neresini yediğimi...

çok cahil cühela bi fikir oldu ama fikir bu da.

Köfte ye.

ben et yemeyi seven bir insan olarak bile çoğu zaman pişen etin köftenin kokusuna dayanamıyorum. çoğu yerde de yiyemiyorum. tavsiyem çok iyi olduğunu bildiğin bir kasaba gidip durumu anlatmak. kokusu insanı rahatsız etmeyen, çiğnedikçe ağızda büyümeyen, yerken ağızda dağılan en güzelinden bi parça et istemek. bunu damak zevkine uyacak bir şekilde pişirmek. bir de yine çok iyi olduğunu bildiğin bir dönercide ( öyle hd döner gibi tırt zincirlerde değil de, kaliteli yaptığını bildiğin bir yerde) döner yemek. güzel bir et döner diğer et çeşitlerine kıyasla daha kolay yenir bence.

koyun ve kuzu eti kokar, yiyemezsin, onları deneme.
tavuklu salata da kötü kokuyor bence.
şinitzel deneyebilirsin belki.
bol baharatlı köfte de olur.

bi de, etli yemekteki etin kokusu tüm yemeğe diner, eti ayırıp yemek nedir? kokusu sinmiş komple ayırsan kaç yazar :D bu noktada sen bana takıntılı geldin bi an. :p

lezzetinden emin olduğun bir yerde köfte ye. köftesiz hayat boş gelecek sonrasında :)

Kanka İstanbul'daysan Alibeyköy'de Sedat dürüm var, soslu lavaşla yapıyor. böyle bir şey yokkk. yedikten sonrada karşısındaki hamama gittin mii tamamdır.

füme et ye soğuk. kuru et de yiyebilirsin.

Döner ya da iskender deneyin bence.

Vejetaryen değilim ama döner, köfte dışındaki etleri yemem, aramam, sevmem. Sebze içinde denemeyin bence bugüne kadar yemediyseniz, ben bile et seven halimle o tip sebze yemeklerini yiyemiyorum.

ben de pek sevmezdim sonra abdullah ustanın lokantasını keşfettim. bir tas kebabı yapıyor kokusu insanı mest ediyordu, ekmeği de fazla tüketmezdim, işbu lokantaya devam ede ede ekmekleri tas kebabın suyuna bandıra 100 kilo ve etobur oldum. allahtan boyum var da kaldırıyorum kiloyu.

O saydığın kebap iskender vs hatta kokoreç hepsinin hayvansal içermeyen versiyonları var.

normal (sağlıklı) beslenme düzenine devam etmen yeterli olacaktır. arada sırada şoklamalar olabilir takılma düne :)

Fasting en ideali.

ben genelde ertesi gün ıspanak, taze fasulye gibi sulu yemekler tercih ediyorum. daha az yemeye dikkat ediyorum.

@arnold metabolizma hızını etkilemez mi?

ahahahahahah

yok bizde bu kadar saçma kural.

Nazi kampında havalar nasıl?

Bizde saçma gibi görünen ama insanın geri zekalılığının sınırı olmadığını görüp adamlar haklı böle yasak koymaya dediğimiz kurallar var.

bizde de saçma şeyler var ama bu kadarı yok. sanane amk istediğim yere koyarım yemeğimi.

İdari işlerin başına emekli albay geçirmişlerdir.

herkese eşit miktarda yemek vermek için öyle yapmışlardır diye düşünüyorum. kötü görüntü bahanesi saçma olmuş.

bütün bölmelere yogurt koy şok olsun ibneler o ne salak iş ahaha

Bizim ofiste hiç kural yok, bazen keşke biraz kural olsa dediğimiz bile yok. Fakat tuvalette 3 dakikadan fazla kalınmasını engelleyen sistemlere sahip işyerleri var, olaya bir de bu açıdan baktığımızda diğer bütün kurallar mantıklı geliyor bana.

askerde bile böyle saçma sapan bir şeyle karşılaşmadım.

olm böyle kural mı olur lan ahaha

ohahaa bu da bomba bi kuralmış. gün geçmiyor ki amk ilkesinde egoist bir patronun yöneticinin ıslak hayllari vücut bulmasın!!

Patron sirketinde olur, yillar once calistigim bir fabrikada patron kapida bekleyip 8:15 den sonra gelenleri ayiriyordu.

bence görüntü açısından değil o uygulama,

yemeklerin eşit miktarda dağıtılması için yapılıyor olabilir.
sevilen bir yemekten çok alınca sonradan gelenlere kalmıyordur.

durum böyle olsa da çok saçma olmuş gerçekten, patron pinti sanırım :)

nerde çalışıyon la hapishanede mi? :)

bence cok basarili. helal olsun dusunene. siz sadece yemegi dusunuyorsunuz; ama bunun arka planinda toparlanma, temizleme, ayiklama surecleri de var.

Patron emekle general mi?
www.eksiduyuru.com
bende bu var :D

yok arkadaşlar eşit koyma ile alakalı değil zaten yemeği başında bekleyen personel koyuyor herkese birer kepçe şeklinde. yoğurt ve meyve gibi şeyleri kendimiz alıyoruz. onlarda zaten yetmeyen şeyler değil. yoğurt her gün çıkıyor. meyvede çok nadir elma portakal gibi adetli şeyler.

mayeskuel
tabldotu çöpe sıyırıp mutfak girişine bırakmak zorundayız zaten. ayıklama gibi bir şey söz konusu değil. kova kova yemek çöpü çıkıyor. kaç kere öneri sundum çöp kovalarını ayırsakta hayvanlara versek diye kabul edilmedi. 120 kişi çalışıyor yaklaşık çünkü.

bi ara ben kendi çöpümü küçük poşete koyup etraftaki kedilere veriyordum. uyarı aldım. patronun hanımı korkuyormuş kediden, alıştırmayacakmışım. (fabrikanın arka tarafında prefabrik evleri var aslında ofis olarak gözüküyor ama lüks bahçeli ev tarzında. arada bir orada takılıyorlar. )

pinman
ha işte aynı bizim patron. zamanında adam dövmüşlüğü bile var imalatta düzgün temizlik yapmıyor diye. patron artı oğulları artı bilmemneleri bir kaç kuşak birlikte yönetiyorlar.

Mobilde olduğum için link veremiyorum ama benim işle ilgili son duyurularıma da bir bak :(

Hahaha böyle saçmasını görmedim bu güne kadar

aga askeriye bu???

hangi işçi kampı o gerçekten ya. çok enteresan.

haci eger arka planda temizleme, ayiklama, geri donusum, tekrar kullanim vs...icin isleri kolaylastiracak birsey varsa onu dusunen adamin ellerini operim. hem herkese uygulattigi hem de o fikri buldugu icin. ha eger insanlari hizaya dizmekten hoslanan bir megolaman'in sebepsiz bir uygulamayisa onun ben taa.

ahhaha, bunkadar sacmasi bizde yok

yue uzgunum teksin :)

çok fark yok. normal bakarım.

eksisozluk.com

Fark yaratacak yaşlarda değilsiniz.

Bizim köyde karısı büyük olan çabuk zenginler diyolla, çekip çevirir seni knk

bizim nasıl baktığımızın bir önemi yok. Ama bu soruyu sorman aklında soru işaretleri olduğunu gösteriyor. çok uzun sürmez bence

yakin bi arkadasim 34, kocasi 30. yaninda kucuk kardesi gibi durmuyorsan neden olmasin. ama eleman bizim kiza sen yaslisin muhabbeti yapmis bi kavgada. evlilik daha cok yeni ne olur bilmem ama bu isler size bagli. sizden bir ariza cikmazsa etrafin ne dediginin bi anlami yok. millet yuzunuze gulup arkanizdan konusur illaki ama seviyorsan kime ne.

sıkıntı sadece rakamlarsa sorun olmaz. ancak akılsa düşünceyse olur.

aslında çözümleme çok basit bu tür şeylerde. "çevre baskısı"ndan çekiniyorsan, ki buraya sorman çekindiği ortaya koyuyor, ilerde sorun olur. yoksa ben maddi manevi arkasında sağlam şekilde dururum diyorsan bir sorun olmaz.

bizim bakış açımızın ne önemi var? sizin kafanıza yatmamış ve ''etraf ne der'' zihniyetinde birisiniz. yol yakınken ayrılın bence, daha az üzersiniz/üzülürsünüz. ifadeniz bile yakışıksız, söyleyecek başka sözüm yok.

büyük deyince ben 40 filan sandım dostum 32-28 gayet fit, fit olmasa da nolcak allasen. 40'ı geçkin olsa dahi tek sorun doğurganlık olur, onun dışında herhangi bir sorun göremiyorum.

ama türkiye gibi biryerde mahalle baskısı vb bunlara hazırlıklı olmak lazım. milletin ağzı torba değil.

Orta vadede pişman olacaksın gibi duruyor.

Yillar gectikce o fark kapanir.

Cevreden cekinmek gayet normal tr sartlarinda. Cok lafini yapmazsaniz zaten kimse de bilmez.

benim babanem de dedemden 4 yaş büyüktü. 1950'lerde evlenmişler bir de. Kimse de "aaa sen kocandan büyük müsün" dememiş. aralarında da mevzusu olmazdı en azından biz ortalıktayken. hiç umursadıkları bir şey değildi.

insanın aklı yaşa göre yol almıyor ki. önemli olan iki kişinin birbirini nasıl anladığı, yaş ne ola ki.

sadece aşk yetmiyor evliliğe. şimdi doğruya doğru kadınlar çok daha erken vücut olarak çöküyorlar ülkemizde erkeklere göre. (hareketsiz yaşamdan dolayı heralde) o yüzden ya yaşıt yada +3,-3 kuralına göre evlenmek en idealidir.

bence de sıkıntı yok panpa. kadın çabuk çöker tezini savunur bu tip ilişkinin karşıtları.

büyük kentte olmadığınız için insanlar ne der gibi bir kaygıyla evleneyim gibi bir düşüncen varsa evlenme. yaşın konuyla alakası yok. çocuk istiyorsan ve hayatın kalanında bir aile ile yaşamak istiyorsan ve bunu şu anda birlikte olduğun kadınla yaşamak istiyorsan evlenebilirsin.

nolacak, zaten aradaki fark o yaşlarda çok farkedilmiyor. eğer her açıdan anlaşıyorsan kafan rahatsa toplumsal baskıyı sikeyim.

olur olur

sokaktavucutgelistirme.com
BİM'dekinin yağ ve karbonhidrat oranı çok az. Yoğurtla karıştırıp içine de meyve doğrayıp ye. Bir öğündür bu kardeş.

Bimdeki lorla suyu karıştırıp shake yapıyorum o bile içilmiyor. Tadı her türlü kötü. İzmirdeyken bi ödemiş peynircisi vardı allahım ne güzel lor yapıyodu adam.

Yoğurt hacı yoğurt. İçine de muz.
Ramazan ayında yarım ölçek protein tozu + 100 gram lor + yoğurt + bir meyve süper bir öğün.

ünal çiftliğinin lorundan göm. fevkaladenin fevkinde.

Simrug, shake mi yapıyosun öyle? bi de bu bim lorunda shake yapınca çok dibe çöküyor katı. Süzgeçten bile geçiyorlar küçük küçük topak gibi dibe gelince hayatta içilmiyor.

kargn, hangi markette satılıyor?

Yok shake yapmıyorum. Önce4-5 kaşık yoğurda yarım ölçek kazein koyup iyice kaşıkla karıştırıyorum. Sonra 100 g lor ve bir adet muzu ya da elmayı dilimleyip karıştırıyorum. Zaten kazein koyunca çok feci güzel oluyor.
Toz alıyor musun?

Alıyorum ama kazein değil. Çilek multipower %100 whey. Definasyona girdiğim için karbı %15-30'a düşürdüm ama proteini arttırma konusunda sıkıntı yaşıyorum işte.

bir de definasyon dönemi için bcaa gerekli midir sizce?

birde kreatin kullanıyordum monohidratı su topladığı için bıraktım. monohidrat olmayan kreatin kullanırsam definasyonda gider mi?

Kreatin su toplamaz. Eskiden sodyum katıyorlardı kreatinine, o nedenle vücut su tutuyordu tuz kullanıyormuş gibi. Şimdiki kreatinlerde öyle bir durum yok. Kreatinin amacı ADP'ye dönüşen ATP'yi en kısa sürede tekrar ATP'ye çevirmek. İstediğin zaman kullanabilirsin, problem yok onda. Monohidrat olması saflığıyla alakalı bir durum, Monohidrat olan kreatin hiçbir kalori içermez. Yani protein karbonhidrat yağ, hiçbir değeri yok. Saf kreatindir. Su tutup tutması dediğim gibi sodyumla ilgili bir durum. Karbonhidratı düşük tutuyorsan yağı yükseltmende problem yok. Yağlı lor yemende de problem yok. Ben karbonhidratı %5/10'a düşürdüğümde 120 gram civarı yağ alıyorum. Oradan hesap et.

Yörsan lor peyniri yağ oranı en makul olanlardan birisi diye biliyorum. Buna karşılık proteini de çok iyi bir oranda. Çağdaş marketler zincirinde satılıyordu en son, inceleyebilirsiniz.

Çok da güzel olur.

ünal çiftliğinin yeri var, istanbul avrupa yakasındaysan, seyrantepede. gitmene değer bence.

git bir kamyoncu bul ve kucağına otur.
böylelikle çok daha sürdürülebilir bir iş yapmış olursun.
bulaşma o kıza yiidim.

Valla kanka büyük ihtimalle senin gibi düşünen bir sürü erkek vardır kızın etrafında. Elini çabuk tut ne yapcaksan. Kendine güveniyosan ufaktan yokla bi yerlere davet et muhabbetini ilerlet ama kanka moduna sokma yalap şalap olma kızla mesafeli ol biraz. Sonra kızın hareketlerine göre karar verirsin zaten. Ama bence fazla bel bağlama o tarz bir kıza. Ben samimi bulmuyorum öyle herkese yakın davranan tipleri. Şahsi fikrim bu tabi.

gönül ilişkilerinde garanticiliğin önemini çok sonra kavradım. sana da tavsiye ederim. aranda ilişki başlayabileceği garanti olan insanlara yönel.

yoksa, friendzone.

Bence kız samimi, herkese mavi boncuk dağıtmak daha başka oluyor sanki. Konuşmaktan zarar gelmez. Kendini kaptırmadan konuş. Olmaz derse kafandan atması kolay olur.

Sansini zorla.

herkes olumsuz düşünmüş de bence hiç beklediğin gibi olmayabilir. herkesle samimi diye herkes ondan hoşlanacak diye bir şey yok bu bir. ikincisi, belki diğer erkekler de senin gibi düşünüyordur ve adım atmıyordur. farkını belli et ve ilgini göster.

Dene ama aşırı ortam gülü olan kızlara çok emek harcanmaz.

Önce bi hediye al veya bir yere davet et ama davet ettiğin yer normalde sevgiliyle gidilecek bi yer olsun, sinema veya güzel bir akşam yemeği gibi. Yani kızı biraz kendine doğru çek, tavırları değişiyor mu kontrol et. Öyle bir anda açılma, kıza ömründe 1000 kere öyle açılmışlardır.

boşver öyle kızları panpa kendini çok kaptırırsın yarı yolda bırakır. mazallah intiharlık bir durum. yarın en yakın arkadaşına sempatik davranır devamlı kavga edersiniz. kızada suç atamayız karakteri öyle. ne biliyim kıskanırsın devamlı.

bana aşık olmasını sevişirken dirty talka malzeme yaparım

en başta o kurumun adının fuck body değil fuck buddy olduğunu öğrenirim.

hiç fuckbuddy'im olmadı lan benim. o yüzden tahmin yürütemiyorum.

hiç olmadı. olsa da muhtemelen aşık olan taraf ben olurdum eminim. terketmeyin lan.

sen beni değil penisimi ve performansımı seviyorsun derim.

Onun problemi.

süre sabit kalsın tempoyu yani mesafeyi arttır. koşmak sana kalmış. 1 saat yürüyüşle başla, ben ortalama 4-6 km ile yürüyorum. endomondo gibi bir program kullanarak eğlenceli hale getirirsin. sonra koşarsın. hiit programlarına da göz at. sağlık için yürü kilo vermek için üstüne hiit yap.

Daha önceden spor yapmıyorduysan direkt koşu kaslara ağır gelir. Yarım saat yürüyüş başlangıç için iyi bence. Çok hareketsizsen daha azla başlayıp her gün 5'er dakika arttırabilirsin. Akşamında bacaklarda ağrı varsa ertesi gün zorlama. Örneğin 30 dakika yürüdüğünün akşamı bacakların ağrıyorsa ertesi gün 15'e indir, sonraki günler 5'er dakika arttır.

sürekli aynı tempoda koş ve hiç bırakma ben 6-7 yıllık milli sporcuyum bugüne kadar öğrendiğim ve herkesten duyduğum tek bir şey vardı o da zorlandığın andan itibaren yaptıkların sana fayda sağlar öncesi hep ısınmadır.Fazla da zorlamamak lazım ağrı hissettiğin an bırak çünkü ağrıda bir vücut uyarıcısıdır.

Minimum yarım saat olmak üzere giderek tempo arttıracağın yürüyüşler yap. İnişli çıkışlı bir parkur seçersen daha güzel. Sonra intervalli koşulara da başlarsın zamanla.

Kıyafet önemli bence. Kadınlar çiçek gibidir derler ya, sürekli rengârenk farklı kombinler giymesi güzel birşey.

duyulmasi gerektigi kadar +1

kıyafet önemli ya. ama aynı şeyleri giyiyor olması sorun değil. yakışması önemli.

özensiz giyinmesin dandik giyinmesin derim. aynı şeyleri giyinmesi hiç problem değil.

Güzel ve sade. Abartı kıyafetler palyaçoya çevirebiliyor kızları.

temiz ve dengeli. hep yeni hep gösterişli giyilmesi elbette göz alıyor ama maddi pozisyonunu zorlayanlar hoşuma gitmiyor.

www.bbcgoodfood.com

buna bakıp "hayır, bunu yemek istemiyorum. ben irade sahibiyim ve bunu yemeyeceğim." deyin ve yemeyin.

alışveriş yapmayın, marketlerden uzak durun. evdeki tüm tatlı türevlerini sokaktaki bir çocuğa verin.

tarçınlı çay kan şekerini düzenliyor, belki tatlı krizine iyi gelir.
olmazsa havuç yersin bi tane :)

www.youtube.com

bunu izle. tatlı krizine girince dışarıdan böyle görünüyor olduğunu düşün, geçer.

1) istediğiniz bir ya da iki meyveyi doğrayıp, üstüne yoğurt ve bol toz tarçın dökün.
2) toz tarçınlı süt için, yanına bir tane muz yiyebilir ya da bu üçünü blender'dan geçirerek muzlu süt yapabilirsiniz.
3) kuru üzüm/kayısı/hurma yiyin.

bunların tatlı isteğini yatıştırma ihtimali tarafımdan bizzat kanıtlandı ;)

Yağ tüketimini arttır. Şekeri katı bir şekilde kes. 1-2 gün dişini sık.

Soguma ve esnemeyi asla es gecme. Agri kesici olayini bilemiyorum. Sauna ve ustune masaj iyi gelebilir.

kamfolin pomat 4 liraya satılıyor. alıp sür, iyi gelecektir.

evet ağrı kesici biraz hafifletebilir. bol su iç.

Muscoril krem ile masaj. Antrenman sonrası bölge başına 30 saniyeden kısa olmamak üzere statik esneme.

iki domates yerine dort, iki salatalik yerine alti, yaninda ceviz ici, yas findik falan... doluyor zaten mide.

yulaf türevleri olabilir. gevrek vs.

Ben doyuyorum. Yanına yeşillik de ekle. Yumurtanın sayısını arttır. Kasap sucuğu da olur güvenilir yerden alırsan. Ve kuruyemiş tabii ki.

Sabah tereyağında 5 tane yumurta pişirip ye, her türlü doyarsın.

Not: Yumurta yemek kolesterolü artırmaz, vücuda besinlerden gelen kolesterolün etkisi %1 civarında. O da iyi kolesterolü etkiliyor.

kaynamış yumurta peynir zeytin salatalık vs. ile ekmeksiz doymak gayet mümkün. zaten o saydıklarımız bir tabak dolusu yiyecek. ben bazen yek yumurta ile öğleye kadar idare ediyorum. uyku daha tatlı geldiği için kahvaltı hazırlamak yerine 1 kaynamış yumurta beni öğleye kadar tok tutuyor. yukarda saydıklarımı yesem akşama kadar acıkmam. alışması biraz zor ama alışınca ekmek, şeker vs. gibi zararlı şeyleri tüketmek vücuda zehir enjekte etmek gibi geliyor bana. yani ekmek yerken ya da şekerli bir şey tüketirken yediğim şeyin aslında çok zararlı olduğunun farkında oluyorsun ve canın istemiyor.

iki kibrit kutusu kadar lor peyniri, 4-6 zeytin, bir domates, iki salatalık, 3-4 tane de yeşil biber beni öğlene kadar rahatça götürüyor. acıkırsam 6-8 tane çiğ badem yuvarlıyorum arada.

yumurta falan da yok ha, sevmediğim için mümkün değil yiyemiyorum.

yumurta, salatalık, yeşillik, peynir.

yumurtayı dilimleyip tereyağını üzerine sürüyorum azcık. salatalık dilimlerini salçaya bandırıyorum.

lifli bişeyler :{

Uzun zamandır ekmek yemiyorum. Ekmek yemeyince daha geç acıkıyorsun ve daha az yemekle doymaya başlıyorsun. Ben de o kitabı okudum ve artık buğday içeren şeyleri de 2 haftadır %90 oranında hayatımdan çıkardım. Farkı farkedeceksin. İnsülin salgılanması çok azaldığı için acıkma hissi çok azalıyor. Az bir şeyle bile doymaya başlıyorsun ve ekmekleri poğaçaları görünce yeme isteği olmadığı gibi tiksinmeye başlıyorsun. Buğday göbeği kitabını herkes okumalı, insanın hayatını değiştirecek nitelikte bir kitap.
Cevap olarak kahvaltıda bol zeytinyağlı domates salatalık yeşil biber yumurta lor peyniri ve diğre peynirler, zeytinler, iyi sucuk, çiğ badem ceviz fındık yediğinde fazlasıyla doyacaksın. Kolay gelsin

bugdayi internetten alip kendi ekmegini yapabilirsin. iyi tohumdan yapilan bugday unu ile kendi yapacagin ekmek hem saglikli olur hem de doyarsin.

bence çok güzel mümkün. ben bir aydan fazladır ekmeği (aslında buğdaylı herşeyi) tamaman kestim. beni en zorlayacak hafta sonları kahvaltısı olacak diyordum. ama alışınca sorun olmuyormuş. ekmeğin yerine omlet pekala gidiyor. peynir, zeytin, ceviz, salatalık süper oluyor. ayrıca ekmekli kahvaltıdan daha az tok hissetmiyorum ekmeksiz kahvaltı yapınca. Tabi sarelle ve bal gibi güzel şeyler yalan oluyor :)

bu buğday kesme işi moda oldu gibi ama benim kilo vermeme bayağı katkı sağladı.

3uc3.files.wordpress.com

Gavursa konuş direk, Türk ise işin zor.

bildiğin kurnazmış bu yahu. ben olsam yakınlarda bir yer bulup çıkmaya hazırlıklı olurdum. 1200 TL bir anda 1500'e yükseltilmez. Bir tane keko gelir 10 ay oturur hiçte kira vermeden cıkar gider. Bunlara bu müstahak işte.

%10 zamlı kirayı ödemeye devam et 1331 lira hatta yuvarla 1300 lira yatır. uğraşsın tahliye davası açsın. kira tespit davası açsın. kazanamaz.

krem peyniri +1 1400TL de anlaşabilirsiniz veya azıcık %10'da diretmeye çalışın belki kavul eder.

not: 1210'de yuvarlamadım 10TLyi bile yatırdımı anlayamadım ev sahibi yerine banka olsa %10 da anlaştığında 10'yi almasan olmaz mı diyemiyorsan bu durumda da dememen lazım.

Kadın bildiğin risksiz yatırım hayali kurmuş. Enflasyon %80 olaydı bir anda, %10'a sadık kalacak mıydı? Ne konuştuysanız onu yap. Resmi enflasyona göre o bile çok.

%10 a devam et.

olmadı, dava bile açabilirsin.

bu arada kira kontratına yazdığımız ibare "minimum %10" şeklindeydi kadının ısrarı yüzünden. bu "minimum" durumu olayı değiştirir mi peki?

Yasal olarak tefe/üfe ortalamasının üstünde artış yapamaz. Bu mart ayı için, 12 aylık ortalamaya göre %7.70, yıllık ortalamaya göre 6.75 yapıyor. %7.70'den fazlasını istiyorsa fiyat tespit davası açması gerekir.

İlave: Kontratta ne yazdığının önemi yok. Kontroat yasa ve yönetmeliklere uygun olmak zorunda. Yasa ve yönetmeliklere ters düşen anlaşma hükümleri geçersidir.

fiyat tespit davası nasıl işliyor peki? yani civarın raicini öğrenmek için mi açılıyor bu dava? yoksa diareyi tekil olarak mı ele alıyorlar?

Ona bu linki atın: www.youtube.com

Şaka bir yana, kibar görünümünün ardında bir çakal yatıyormuş ev sahibinizin. Bu tarz durumlarda kiraya zam oranı çok bellidir pratikte, hele ki eve iyi bakıyor kirayı da geciktirmiyorsanız. Ama sözleşmeye göre olan haklarınızı bir kurcalamak gerek. Belki reste rest şeklinde yaklaşmanız iyi bir yöntem olabilir, "bu kadar ödeyebilirim eğer uymuyorsa giderim" gibisinden. Sonra arasın dursun sizin gibi kiracıyı.

Fazla para istiyor gerçekten. Yalnız emin olmamakla beraber sözleşme bittiği zaman ev sahibinin sözleşmeyi yenilememesi, sizi çıkarma hakkı var diye biliyorum. Avukat değilim, yasalar da değişebiliyor malum, en iyi bir avukat bilir. Ama ev sahibinin istediği rakamı ödemezseniz evden çıkarmaya hakkı var sanırım. (Sözleşmenin bitmediği zaman yok.)

Yerinizde olsam 1350'den yukarısını kabul etmem.

şimdi benim de aklımda aslında 1350 TL vardı, ay sonuna doğru kadına mesaj atıp söylerim diyordum. kadın bugün birden 1500 TL deyince "öh!" dedim.

peki ben bu durumda "size en fazla 1350 verebilirim, üstü beni aşar" desem, kadın bana ne yapabilir? "o zaman veremiyorsan çık evimden kardeşim" diyip çıkarabilir mi hakkaten? ya da başka şekilde uğraştırabilir mi beni? sözleşmeyi tek taraflı feshedebilir mi? fikri olan var mı??

kontratta ne yazdığı önemli değil tefe-tüfe den yukarı zam yapamaz. %10 kibarlık olmuş civar evler falan önemli değil. Genel olarak uzun zamandır oturan kiracılar çevreye göre az verir zaten bu da açıklanan enflasyonun gerçeği yansıtmadığının kanıtı.

Direk bunu söyleyin hocam kovulursanız da gelin ben ağırlarım sizi :))

arkadaşlar hukukta şöyle bişi yok:
"ama kontratta böyle yazmışlar"

ı ıh. yok o.
kontrata "3 yıl süreyle benim kölem olduğunu kabul etmiştir" yazsa, köle olarak yaşayacak mısın? yaşamayacaksın. çünkü böyle bişi yok.

bu sene sanırım tefe-tüfe %8'e falan denk geliyor aşağı yukarı. bunun üstünde 1 kuruş zam yapamaz.
seni asla evden de çıkartamaz bu sebepten ötürü.
1 seneniz dolduysa, kontratın da aynı şartlardan otomatik olarak yenilendi demektir.
ve, yenilenmemiş olsa bile, sen kendin kabul etmediğin sürece farklı şartlardan yeni bir kontrat bile yapamaz.

hukuku arkanıza alın arkadaşlar.
bu ülkenin başka hiçbir şeye ihtiyacı yok. sadece hukuku arkanıza alın.
tefe-tüfe'den 1 kuruş fazla verme. 1400'ü bile kabul etme yani.

Öncelikle o SMS'i silmeyin. Lazım olur.

"Herşeyin yolunda olduğunu düşünüyorum" ne demek? Kibarlık değil bu. Umuyorum de bari.

Haksız insan psikolojisi, genellikle insana yüzyüze veya telefonda konuşmak yerine SMS attırıyor.

Konuya gelirsek, TCMB'nin sözleşmenin dolduğu aydan önceki ay açıkladığı 12 aylık TÜFE oranı kadar artırın. Siz de cevaben buradaki arkadaşların söylediklerini yeni öğrendiğinizi belirterek "hukuksuz iş yaptığımızı anladım, bundan sonra hukuka uygun olarak TÜFE oranında zam yapacağım" deyin. Mis.

Bildiğim kadarı ile kirasını düzenli ödeyen kiracıyı evden çıkarmak o kadar kolay değil. Ya çirkefleşecek, ya da kabul edecek.

ben böyle bi tip sayesinde ev sahibi oldum.

Benim formül şuradaki;

www.eksiduyuru.com

@arnold, yemeğin üstüne spor yapma demişsin de onlarca saat açlıktan sonra yalnızca su ve kahve içip nasıl ağırlığa gireceğiz?

Hafif gireceksin. Kısa tutacaksın.

Olur tabi. Ihlamur falan da yapılır.

çayın demleme süresi kahveden daha uzun. bu nedenle su soğuyacaktır.

bahsettiğim şey yaprak çaylar için. hazır sallamalar zaten 1-2dkda demleniyor. onu da french pressde demlemeye gerek yok zaten.

çok güzel oluyor. evde tek başıma bir iki bardaklık çay yapacaksam sallama çayla uğraşmayıp press ile yapıyorum.

edit: soğuyor falan demişler evet biraz soğuyor ama ben çok sıcak çayı sevmediğim için işime geliyor açıkçası

French Press'te hiç çay demlemedim. Böyle cam demlikler var çay için, küçük ve pratik onlar. Yine çabuk soğuyor.

Demlik bardak kullanabilirsin. Chado'da var mesela, çok güzel. Hatta bana duyurudan icemint hediye etmişti yılbaşı çekilişi dolayısıyla.

olur tabii. kaynar çay sevmiyorsanız süper oluyor.

@whimsical: bu mu dediğin şey?
www.chado.com.tr

Evet, aynen, o. Çok memnunum ben.

Düşünmeyeceksin. Direk dalacaksın.

yarın oruç tut ve dene bakalım

Dusup bayilabilirsiniz bile. Hic girmeyin o ise derim nacizane.

ağır kardiyo yaparsanız sonra kan şekeri öyle bir düşer ki salağa dönersiniz. yapmayın.

illa spor yapacaksanız iftardan birkaç saat sonra falan yapın.

Sıkıntı olacağını sanmıyorum şayet ben ramazanda her sabah kalktığımda evde kendi çapımda hayvan gibi çalışıyordum. İşin güzel yanı midede boş olduğundan vücut harika görünüyordu. Ama ramazanda spor yaptıktan sonra beslenemeyeceğin içi kas kaybetmeyle karşı karşıya kalabilirsin. Hangi sporu yaptığın da önemli tabii.

iftardan sonra yap. ben öyle planlıyorum.

bütün gün susuzluktan geberirsin.

Tehlikeli görünüyor bu iş. iftardan sonra gerekeni yapsan daha iyi .

Ben orucu su ve kahveyle açıp ağırlık çalışıyordum, sahurdan önce de çıkıp koşuyordum. Yoğunluğu düşürerek bu ikisinden birini ya da dönüşümlü olarak ikisini de deneyebilirsin. Yemeğin üstüne spor yapma kesinlikle.

Acikcasi ben hosuma gittigi icin yapiyorum, kendimi oyle daha cok begeniyorum, baska birinin beni oyle daha cok begenmesi icin yapmak gibi bir sebep belki bilincaltimda vardir bilemiyorum ama kendimi daha bakimli hissediyorum. Oje surmemin sebebi de ellerimi oyle daha cok begenmem.

Evet belki de bu biraz sahtekarliktir ama benimle zaten sadece guzel oldugumu dusundugu icin birlikte olan biri zaten olmasin, oturup beni mi izleyip duracak oyle?

Ama kesinlikle dislanma korkusu vs oldugunu dusunmuyorum, en azindan kendim icin. Ayrica her makyaj yapan guzellesiyor diye bir sey de yok, oyle diyeyim.

Cinsiyet ne ?

sosyolojik algıyı bi kenara atamayız. düşününce "yüz boyamak" evet mantıksız, ancak bu bir estetik algısıdır. makyaj "sahtelik" değil, modifiyedir. yüzde boya olduğu bellidir zaten. aaa bu kızın elmacık kemikleri ne güzel pembe pembe demez kimse. onun allık olduğu belldir.
aynı mantıkla topuklu ayakkabı da, güzel kıyafetler de aynı amaçla yapılır. sosyal düzende olan estetik algısında göze hoş, bakımlı, özenli görünmek için yapılır. özenli ve dozunda makyaj çoğu zaman resmiyet göstergesidir. iş görüşmelerine sıfır makyaj gitmek "özensiz" imajı uyandırabilir.
bu tarz sebeplerden dolayı makyaj hayatımızda günümüz estetik algısı gereği yer kaplamaktadır. bunu "sahtelik" olarak düşünmenin diğer faktörlerin gözönünde bulundurulmadığı bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.

daha iyi görünmek için. Mesela estetik yaptırıyoruz, güzel giyiniyoruz, spor, diyet falan. Daha iyi görünmek, hissetmek i çin. Ben pek yapmıyorum. Erkekler de makyaj yapmıyor ama başka şeyler yapıyor. Aynı mantık

ben makyajdan tiksiniyorum. bu yaşıma kadar yapmadım bundan sonra da yapmayı düşünmüyorum.
düğünümde bile yüzüme bişi sürdürmedim bir tek gözüme kalem çekti onu bile zar zor yaptırdım.
maskeden başka bişi değil kadınlar da neden yapıyorlar anlayamıyorum

yapiyorum cunku kendimi daha iyi hissediyorum? kendimi daha alimli ve seksi hissediyorum? not: badana gibi makyaj yapan biri degilim goz kalemi cekerim genelde o da gozleri on plana cikarmak ya da vurgulamak icin. gym de basip basip atlet tisortle dolasmak gibi bir sey bu iste guzelse one cikar.

makyaj beni pek değiştirmiyor. makyajsız çıkarım genelde dışarı. ama makyajı da çok seviyorum, hobi gibi. yani kendime pek yapmam ama sürekli internetten makyaj kanallarını vs takip ederim. işte gider kurcalarım mağazalarda, alırım falan. ama toplasak kullandığım 3 tane sabittir yani. o da kullandığım zamanlar.. benim böyle bir hevesim var, bunu geçelim.

ne zamanlar makyaj yaparım diye düşündüm ama bulamadım. kafama esince yapıyorum galiba. şöyle bir şey var, makyaj ne kadar mucizevi farklılık yaratmasa da bende, yine de bir solgunluğu alıyor. yüze renk geliyor.bir de makyaj "bakım" olarak algılanıyor kimileri tarafından. onun çekincesi de var belki. böyle şeyler işte. ben seviyorum. maske falan da değil abartmayın komik olmuş.

oje de, hoşuma gidiyor. bu kadar basit aslında.

edit: a bir de kandırıkçılar var gerçi :) yani benim yüzüm değişmiyor, ama kimisi hafif makyajla yüzünü acayip değiştiriyor. üstelik de doğal sanılıyor. ona biraz gıcık oluyorum :)

ben çok hoş karşılıyorum. iyi ki var.
kız arkadaşım makyaj yapınca da seviniyorum. insanın kendine, karşısındakine önem verdiğini gösteriyor.

sporla makyaj aynı şey değil ama mantığı aynı. Spor sağlıktan başka daha iyi görünmek için de yapılıyor

ben de bunu anlamıyorum. neden doğuştan gelen güzellik daha değerli bulunur? tanrı'nın sevgili kullarına güzellik bahşettiğini falan mı düşünüyorsunuz? ya da bir kadının güzel olduğu söylenince ama o estetikli neden denir? o estetikli yani güzelliğini tanrı vermemişe mi getiriliyor?

güzellik doğal güzellikse başarı değildir sadece ve sadece şanstır. eğer kişi yapay bir güzelliğe sahipse bu hiç olmazsa onun estetik anlayışının başarılı olduğunu gösterir.

bu bir maske değildir. ben kırmızı oje sürdüğümde aslında tırnaklarımın kırmızı olduğunu düşünen insanlar yok. güzelliğin de bir matematiği vardır ve kimileri bu matematiği çözmeye uğraşır.

ben, çoğu zaman çok etkileyici buluyorum makyajı.
çok gizemli bir cazibeleri var.
belki de, bu dünya'nın asıl gizemi görünmeyende değil, bizzat görünendedir.

Hadi len derler adama :) sanki makyajlı makyajsızı şıp diye bir bilişte bilirmişin gibi. Senin gördüğün badana boya ablalardır ki bu kısımda haklısındır, o ne öyledir.
Fakat nude mu ne zımbırtıysa anlaşılmayanı var, o zaman niye yapıyorsun di mi, maksat anlaşılsın

Bi de ojeye laf etmene çok kırıldım, bak şimdi üzük üzük üzüldük

Araba benzetmesi ne lan, bi de kilometre koymuş falan.. Ne içiyosun arkadaşım ?

Saygılar,

makyaj güzellikleri vurgulamak ve altını çizmek ve kusurları kapatmak için yapılır, bu durumda sorun nedir? Yüzünü palyaçoya çevirenlerden bahsetmiyorum

Fiziksel kusurları düzeltmek yerine gizleme çabası. Kilo vermek yerine kıyafetle kamufle etmek gibi. Ondan sonra ortam loş daha güzel oluyor tabi.

makyajı yüzümüze yapıyoruz. Yüzdeki bir kusur ancak estetik ameliyatla düzelir bu da imkan meselesi. Fiziksel kusuru nasıl yokedelim gizliyoruz. Kilo vereyi m burnumdaki kemer gitsin mi
diyelim

çok zayıf

özür dileyerek "çirkin" demek istiyorum. düşüncem budur.

ilk fotoğraftaki sorun değilde ikincisi kötü baya.

otobüsteki baş örtülü teyzeler ye kızım ye diye yaprak sarması sokuşturur bunun ağzına.

2si aynı kisi bu arada

bacımdır. oturur birlikte dürüm ya da iskender gömeriz, üstüne çayımızı içeriz. böyle olmaz. bu şekilde olmaz...

fotoğraflardan bağımsız olarak güzel bir yüzü varsa ve uzuvları orantılıysa bir adım öndedir benim için.

ama kız güzelmiş. zayıfken ucuza transfer ederim. altyapı önemli.

sonrasında gelişim gösterir sanıyorum. beslerim ben.

aşırı sağlıksız ve çirkin.

(bkz: anoreksik)

bu kız kötü durmuyor bence. ama genel olarak aşırı zayıflık iyi değil.
yine de şişko olmasındansa tercih ederim.

model mi bu? instagramdan takip ettiğim bikaç model var benim de. birini eskiden beri takip ediyorum. ajansa kabul edilmeden önce sürekli donut, hamburger, çikolata resmi paylaşıp duruyodu, şimdi hugo boss'un miu miu'nun defilelerine falan çıkmaya başladı en fazla bitki çayı resmi koyuyo :) kızların bir suçu yok. suç sektörde.

Littlejack merak ettim kimmiş o:P

Bu kız Modelimsi bişey ünlü değil pek girlnah diye ara bulursun

instagram fotoğraflarına baktıktan sonra karar değiştirdim. çok çirkin. iflah olmaz derecede çirkin.

saglıksız. çirkin ya da güzel demeyecegim ama bence bundan hoslananın pedofil olması yuksek ihtimal.

ya çirkin ya da güzel olarak ayırmıyorum. bana sağlıksız geliyor. sağlıksız şeyleri çağrıştırıyor.

aynı şey aşırı kilolu insanlar için de geçerli.

5-6 kilo alsa kıvama gelecek, zayıf severim ben ama iskelet gibi kötü öyle

zevkler ve renkler epey ayrisir bu konuda. ama kabul edelim cogumuz eti budu olmayan insanlari guzel bulmuyor.

Gram kas yok hic begenmem

Atletik qizlar eqlesin

töbe bismillah bişi lan. evlerden ırak

Şişman kızın karşılığı bu değil, evvele bunu söyleyeyim. Yani "Şişko sevmiyoruz" deyince böylesini seviyoruz demek istemiyoruz. O konu biraz daha farklı, o ayrımı yapmak lazım. Bu da en az şişkolar kadar hastalıklı duruyor.

Sağlıksız, çirkin ve yağ fazlalığından çok daha kötü. Tercih sıramda "Dünyada tek erkek kalsam bileklerim kopsa ve tek kadın bu olsa." düzeyinde.

çok kötü bu kadar zayıflık. kas yok. bir deri bir kemik. bir tuhaf oldum ya ikinci fotoğrafta. hastalık derecesinde zayıf.

Biraz kilo aldırırım, şişmandaki deformasyon yok bunda en azından.

Nasıl olsa gelecekte kilo alacağı için dert etmem. Sevişirim de evlenirim de karakteri uyumlu ise ve bu resimlerdeki hatunlar kadar güzelse.

@annebenasikoldum benim dediğim de highhsoul nicki

bayılırım

instagram.com
sanırım bu kız.
dostum zayıf iyidir, hoştur, yazın kokmaz, kışın sıkmaz ama bu zayıf değil ki, iskelet sistemini deri ile kaplamışlar bunun.

et yok bunda hiç. bu takıntılıdır, her yerde yiyip içemezsin, yediğine içtiğine karışır, seni kendisine benzetmeye de çalışabilir, uyuşmak çok zor. yoksa zayıf benim de ilk tercihim her zaman, iskelet olmadığı sürece.

spor hekimine görünün.

Bağlardaki yırtıklar geçmez. Çevredeki kasları güçlendirmen gerek. Fizik tedavi etkili olabilir ama önce bilek konusunda tecrübeli bir ortopedi uzmanı görmeli.

neferkitty'ye bir mesaj atsana. yanlış hatırlamıyorsam onun bileğine de eskiden böyle bir şey olmuş, uzun süre fark edilmemiş sonra ameliyat olmuştu.

peki o corap bi ise yarar mi?

benim de bileğimde benzer ağrılar vardı. ameliyat oldum.

spor sonucu benzer sorunları çok defa yaşamış biri olarak; bağlarda yırtık vs. yoksa bir zaman sonra orayı güçlendirmen lazım, ondan ağrı yapıyor. git koş biraz, yavaş yavaş temponu yükselt, zamanla açılır kasların.

Gazyağı tahtakalede bir tane odun kömürü satan bir yer var. Orada bulunuyor. Sahilden yukarı doğru çıkan sokak bitiminde ilk sağda kalıyor. Kime sorsan mangal kömürü satan bir yer varmış diye yerini gösterir. Ben de almıştım bir ara ama ağzı açık kalınca bozulmuş.

peki ameliyat sadece yirtik varsa mi yapiliyor?

yirtik olsa duramamam gerekmez mi? 4 sene gecti ustunden.

gazyağı istersen kartal merkezde hastanenin yanındaki shell de var. ltresi 3 tl civarında.

Benim ayak bilegimde bag yirtigi dediler megerse tumor varmis 3 doktor da odem diye eve yollamisti, palet kullanirken ve egzersiz sonrasi agri ve kitlenme ile belirti verdi baska da hicbir belirtisi yoktu. En son docent bir hocaya israrci yaklasimlarimla gittim ve supheli kitleyi o gordu mr'da. Spor hekimleri ve ortopedistlerden bag yirtigi diyen olmustu halbuki ayagimdaki tumor nedeniyle eklem stabilitesi bozulmus , ameliyat oldum zaten iyi huylu bir kitle cikti ama ameliyat sonrasi 3 aylik kontrolde bag yirtigi filan cikmadi kaldi ki bag kopmasi olsa oyle alciya filan alinmadan kendiliginden iyilesmiyor, hatta zaman gecerse tek caresi ameliyatla lifleri baglamak. ben bag yirtigi diye habire bilek kaslarimi guclendiriyordum bos yere ama simdi yirtik filan cikmadi buradan da onceki teshislerin hatali oldugu kesinlesti. Suan ayagimsa hicbir sikinti kalmadi onceden surekli burkulurdu simdi stabilitesi cok iyi.Sana tavsiyem bunlari bu kadar anlattim cunku sunu demek istedim:
Mr goruntulerinle birlikte en az 3 doktora daha git, gerekirse hoca farki ver hocaya git, ben cok guvenilir bir doktor buldum gozu kapali teslime ettim en son kendimi, bu ortopedide guvenecek adami bulmasi cok zor cunku. Spor hekimine de gitmisim bag yirtigi deyip pilates bandi onerdi safaggss.
ayagimdaki tumor de 6 cm capinda idi , odem dedikleri sey yani. Bu tumor de travma, burkulma sonrasi olabiliyormus o yuzden ayak bilegi burkulmasi COK ONEMLI bir tablo baska doktorlara da gidin.

@neferkitty valla cok gecmis olsun gercekten. iyi ki ugrasmissin, kurcalamissin. ucuz da atlatmissin.

bana dun acibadem fulya'yi onerdiler. senin doktorun kimdi? deniz algul var bir de. o da ortopedist ve yarisiyor ayni zamanda.

Arkadaslar birkac kisi doktor ismi sordu ben Ankara'dayim oncelikle.
Benim doktorum onkolojik ortopedide uzmanlasmisti ama spor cerrahisi de yapiyor diye biliyorum, ilk gittigim docent ise omuz ve ayak bilegi spor sakatlanmalarinda uzmanlasmisti ve onu da epey arastirarak gitmistim , ameliyatimi yapan doktorumdan iyi olmasin o da cok iyiydi. Bende tumor ciktigi icin onkolojide uzmanlasmis bir ortopediste yonlendirmek istemisti sonra ben de ameliyatimi yapan doktoru buldum. Buna gore isim isteyen varsa ozelden yazabilirim.

(bkz: kardiyo)

youtube vb. video sitelerinde arat, senin istediğin bu.

edit: ayrıca tam istediiğin vücuda sahibim sporla alakam yok fakat ne fazlam ne eksiğim var. duruş konusundaysa emin değilim, doktora gitsen fena olmaz bence.

Sadece omuz ve göğüs çalışırsan kamburluğun ilerleyebilir. Bütün vücut ve özellikle sırt kaslarını çalıştırman lazım. Bence başlangıçta en azından bir kaç ay salona gidip, egzersizleri öğrenmende fayda var.

hepsini boşver. (bkz: p90x)

Isit bence.hafif ılık olsun

soğuk ye.

Soğuk ye lütfen ısıtılmaz o

Kimse söylememiş ama höşmerim sıcak yenmez.

Yazın soğuk yemek daha mantıklı.

Soğuk güzel gider höşmerim.

Afedersin..ben hosmerimi baska bi tatliyla karistirmisim..

söylediğinden daha somut örnekler görmek istersen bugün diyarbakır'da olanlara göz atabilirsin.

Zgrydn +1

Tayyip yerel seçim sonuçlarına göre il/ilçeleri cezalandırdı zamanında. Yine yapacaktır.

ben genel olarak çok hoşuma giden bişey olmadıkça beğenmiyorum. ayda 5 tane like ım ya var ya yok. ama millet gayet planlı kullanıyor o like olayını. aynen buna ayarı veririm ben ya da işim düşer falan gibi bir zihniyet mevcut gözlemlediğim kadarıyla.

Hahah guzel tespit. Bazilari dedigin gibidir kesin, bazilari da cift fotograflarina uyuz olan kitledir ondan begenmiyor olabilirler bir de senin kiskanacagini dusunup cekinenler de olabilir.

"Kaçın lan sahibi geldi" diyorlar.

Gercekten cirkin olsan oyle demez arada sakasina yapiyorum evet ama gercekten cirkin olan birine yapmam

ironik olarak yapıyorum, güzelliğini vurgulamak için. bi ihtimal öyle demiş olmasın :( normalde denmez çünkü. :(

ben olsam "sen çok yiyorsun ama bak hiçbir işe yaramamış" diye karşılık verirdim. patavatsız hödük.

Takıntı yapmışsın.

Yakın bir arkadasinsa elma yedirmeye diretmez. Diretince böyle derse yakin değildir içten içe dinir oluyordur.

Buna zaman sen elma yedigine emin misin falan de laf sokacaksan. Laf sokmayacaksan da onunla bu kadar samimiyeti nereden buldugunu haddi olmadığını falan hissettir.

Ben olsam salak salak konuşma derdim yakinsa zaten gulerdik değilse veya laf sokmak istiyorsa mesaji alırdı.

evet içleri çirkin.

biri bana bunu dese "sende işe yaramamış ama" der gülerdim. çok alınmaya gerek yok.

sevgili mandalina bir erkek olarak gayet açık konuşmam gerekecek galiba, kalbini kırmak hiç istemem ama dost acı söyler, bence arkadaşının sözlerinde haklılık payı olabilir, o kızcağız da en makul bu şekilde söyleyebilmiştir diye düşünüyorum. Bunu önceki duyurularından çıkardım hep, içten içe sen de biliyorsun bunu galiba. Kısaca artık tıp ve teknoloji çok ilerledi, sen elmayı bırak bence bir dizi estetik ameliyatları geçir güzelleş ve en iyisinden bir sevgili yap kendine. Dost acı söylermiş, arkadaşın senin dostundur, diğerleri gibi yüzüne gülüp arkandan yav bu bizim mandalina da ne tipsiz yav diyen ikiyüzlülerden değil. Arkadaşına teşekkür etmelisin.

Ben hariç şirketteki herkesle aynı fikirdesin. Tek başıma klima savaşı veriyorum.

arnold genel olarak üşüyen biri değilim, sıcaktan hiç hoşlanmam, nedense bugün çok üşüyorum.

gece cam açık yattık dondum resmen. o üşümeyle ince bi kazakla geldim işe, işyerindekiler de bugün yanıyo mudur nedir camı kapıyı ne buldularsa açmışlar kazağın üstüne hırka giydim az önce :/

hava uzun zamandır böyle. üşüme bugüne özelse, hasta olabilirsin. ya da olmak üzeresin belki.

douchebag, vitamin takviyesi olarak ne önerirsin ?

pharmaton kullanıyorum ben, tavsiye ederim.

ben donuyorum, gece hala yorganla yatıyorum

aksamları evde üsüorm bazen.

çok sıcak :( klimalar olmasaydı tüm günü soğuk küvette geçirmem gerekirdi!

geceleri ben de üşüyorum ama. gün içinde.

tercih meselesi

bizim patronlar 11de geliyor işe. patron olmak varmış...
gerçi bizimkiler gibi olmak istemem. adam gece üçte kalkıp işçileri seyrediyor kameradan kaytaran var mı diye :/

Arttırıyorum. Ben bu sabah 4.30'da kalktım.

hepimiz para birleştirip patron mu olsak?

Doğru, ben de sabah 8.10'da kalkıp 8.30'da yola çıkıyor, 9 olmadan işte oluyorum. lanet olsun bu düzeneeee! (:

@want2die: O açıdan bakınca çok güzel de. İşte köşe başlarını tutanlar çok daha az çalışarak ihtiyacının çok daha fazlasını satın alabilsinler diye onların yerine de çalışıyorsun.

8.10'da kalkıyorum 8.40'ta işteyim. şimdi onlar düşünsün

cdn.meme.am

azaltiyorum.
sabah 9.10'da kalkiyorum. 9:30'da evden cikiyorum. 9.50 gibi iste oluyorum.
simdi agzima sicabilirsiniz.

arbeit macht frei

her sabah 5:45'te kalkarım, hazırlanır işime giderim. sabah 8'de mesaim başlar, akşam 17:00'de biter (cumaları 16:30). işle ev arası uzak ama İstanbul içinde çalışan insanlardan çok önce evde olabiliyorum, günün güzel kısmı bana kalıyor. enerjim varsa o saatten sonra yapılacak bir sürü şey var. hem zaten bütün gün evde miskin miskin yatsam da en fazla o çıktığım saatten 2 saat önce evde çıkarım bişeyler yapmaya.

sıkıntı yok, çok takmamak lazım, karşılığında para kazanıyorsan bu da diyeti, düzen böyle kurulmuş, çark böyle dönüyor. evde çocuklar açma bekler, poğaça bekler, ps4 oyunu bekler, pizza bekler, bira bekler, jager bekler. nereye bekleyecek bu çocuklar?!!? napsınlar, çukuru kazıp, böyle toprağı kazıp öyle mi beklesinler??

mesaim 7.30da başlıyor. düşününce delirecek gibi oldugumdan bu konuda dusunmemeye calısıyorum.

o da bir şey mi? ben 5.55'te kalkıyorum, 7'de iş başı.

9-6 çalışıyorum ama imkanım olsa 7-4 çalışmak isterdim.
çok uyumak iyi birşey değil. 00.00-06.00 arası sağlam bir uyku bana yeterli.

-----spoiler-----

yeniden kapının önüne oturup bekledim. çalışma hayatında benim canımı en çok sıkan şey "izinli" olma haliydi. günün en güzel saattlerini işte çalışmadan sonra akşam evimize gitmemize izin verilmesi, bir yıl çalışmadan sonra 15 gün denize, yüzmeye gitmemize izin verilmesi, cuma günü kotla işe gelmemize izin verilmesi bana çok saçma geliyordu. kot da, g.t de, deniz de her zaman, oldukları yerde hazır olarak bulunuyordu ama sürekli veya istenilen zamanda bir araya gelmelerine izin verilmiyordu, geleceği zamana ve süreye izin veriliyordu.

-----spoiler-----

(bkz: #35603936)

ben de artırıyorum; 9'da işbaşı var, ben 10.00, 10.30 gibi geliyorum, 11 ay oldu hala kovulmadım

Kodamanlık istiyorsan E60 kasa BMW düşürmeye çalış. Düşük modelli W211 Merc de olur.

X serilerine de bakın. 2003-2006 modeller var ama km si yüksek

özel ders ?

Okullar tatilken pek olmuyor malum

Yaz okulu açılıyor mu calistiginiz okulda. Ona bakabilirsiniz.

Acilmiyor, acilsa da pek onemi yok, yaz ayinda okulumun bulundugu sehirde olmayacagim

profilinizi biraz belirtirseniz sevinirim.

kendine bulmuşken bana da el atarsın diye beklediğim meslekdaşım.
üstelik ücretli ve kpss çalışanıyım;) tam sömürmelik amele yani.

yanlis anlama da, 2 ay tatilin var, gezsene? Yurtdisina fln ciksana?

Yat işte ne kaşınıyorsun.

garsonluk yapabilirsin part time bi cafe de.

Yaz ayinda istanbuldayim

yau öyle işi bulmuşsun gez işte.
bidaa mı gelicen dünyaya?

yabancı dil var turist rehberliği olur mu acaba?

yada 2 ay sıkı bir sporla değerlendirilebilir. yeni eğitim öğretim yılına zinde girmek için fena olmaz.

@dokuzonbeş
spor yapılacaksa düzgün - düzenli yapılmalı. iki ayda yaptığın kaslar-zindelik, on ay oturunca geri gider, boşuna 2 ay ter döktüğünle kalırsın.

babuş bende iki ay yap bırak demedim zaten. hoş iki ay yapıp bırakırsak sanki hapis cezası var. 2 ay uyumaktan iyidir.

şimdi sırf boş boş oturmayayım canım sıkılmasın mı diyorsun yoksa azıcık para da kazanayım diyor musun? bence o para kazanma olaylarına hiç girme 2 ayda hiç kimse hali hazırda işi olan birine iş vermez. senin seçenekler türetmen lazım rehberlik, yaz kursu vs. gibi. ama ben başına hiç dert alma derim mis gibi 2 ayın var işte. gez, toz, ye, iç, eğlen.

bir de öğretmenler için çok güzel yurt dışı olanakları var yaz için (bir iki haftalık seminer tadında) onları araştırsana yabancı dilin varsa. ya da yine öğretmenlerin üye olduğu bazı erasmus sayfalarında (facebook gibi ortamlarda) çok şahane geziler oluyor. yabacı ülkelerdeki okulları falan gezip oradaki meslektaşlarıyla fikir alışverişi yapıyorlar 4-5 gün boyunca. çoook aşırı bir para da ödemiyorsun üstelik.

Uzun zamandır issizsem, ihtiyacım varsa, belli bi hedefe yönelmemissem baslarim sanırım.

4 sene boşuna mi okudum devri değil bence.

Eğer kafana yatmazsa tamam dusunucem der çıkarsın. Sonra da olmadı dersin.

4 sene boyunca okurken seni mezun olunca direk ceo olarak işe alıcaz, ayda 1 gün çalışıp 7372833 bin lira maaş alıcaksın diyen zihniyete sövmen gerekli bu durumda. İlk teklif veya ikinci teklif farketmez, bir yerden başlaman gerekli.

Tanıdık vasıtasıyla görüşme ayarlatmışsın zaten. Pek istemiyorsan sorma bu soruyu, sorduğuna göre kafana yatmış, gir işe çalışmaya başla. Çalışan at yemini artırır.

elorelia+1

Ek olarak: "tamam düşüneceğim" yerine "ben aslında şu şu şartlar olabileceğini, maaşın da şöyle olacağını düşünmüştüm" der (bu konuda pazarlığı yüksekten açmak gerekebilir) sonrasında pazarlığa başlarsınız. Eğer kabul etmezlerse düşüneceğim der, yine bir duruma bakar olmazsa yok sağolun dersiniz.

2. senaryoya hazirla kendini. +prim

boşta kalacağına çalış. boş geçirdiğin her saniye sıkıntı. satış elemanı olmak başta kasar öyle extrovert bi tip değilsen (mühendissen değilsin muhtemelen :) ama insana çok şey katar alt seviye satış işleri. insan idare etmeyi öğrenirsin en kötü ihtimal.

ayrıca satışçılar şirketin gözbebeği olurlar genelde, satışlar iyi olduğu sürece senden iyisi olmaz ama kriz falan çıkarsa boku ilk sen yersin, o da ayrı bi mesele :)

Elinde alternatif yoksa kabul et, daha iyi bir iş bulunca değiştir.

yakın ve samimi arkadaşlarıma atıyorum. ortam müsaitse takılıyorum. bazen sen zayıflamışssın, görmeyeli güzelleşmişsin gibi ucuz şeyler söylüyorum. bazen de duruma uygun daha yaratıcı şeyler. zaten tanışıyor olduğumuz için hoşlarına gidiyor.

ancak tanımadığım birine ya da tanımadığım birilerinin olduğu bir ortamda laf atmam.

erkeğim, saçlarım uzun ve güzeldi. kızlardan da laf atanlar oldu. erkeklerden de. genelde eğitimi ve hayat kültürü yüksek olmayan insanlardı. seviyesiz laf atmalar çok rahatsız oluyor.

Ergenliğin dibinden kum çıkardığım yaşlarda bile yapmadım. Çok saçma geliyor zaten.
Bana yapıldı mı bilmiyorum, çünkü kalabalık ortamlarda sesler kulağımda boğuluyor. Seneler önce bir kere metro merdivenlerinde iki gay "ovvv" gibi bir şeyler dediler. Ama yine kulaklarıma güvenmediğimden iplemedim.

Laf atan insanların ciddi anlamda sorunları olduğunu düşünüyorum. İnsanın laf yemesi için illa çok güzel/yakışıklı olmasına gerek yok, laf atan adamın psikolojisi arızalı olduğu için o anda ilgi duyduğu cinse karşı ahlak sınırları dışında şeyler söylüyor. Tek başınayken laf atanlar genelde küfürlü konuşurken, grup halinde gezenler laf attığında güya kendilerince daha esprili şeyler buluyorlar, her türlüsü yanlış ve rahatsız edici.

genelde sallamıyorum.
Fiziksel olarak bi rahatsız edilme varsa dövmüşlüğüm, bağırıp rezil etmişliğim de var.
Fakat sadece sözse artık sallamıyorum çünkü ORtaokuldan beri sürekli duyuyoruz artık banelleşti.
Hisler ise genelde mide bulantısı şeklinde oluyor, tiksiniyorsun karşındaki insandan. Hele ki bazen laf atanlar yanında karısı varken bile yapıyor, yaşı çok büyük ya da küçük olabiliyor. İğreniyorsun yani durumuna göre.

Başımdan geçen ilginç olay ise: eksisozluk.com

yine yaratıcı laf atmalar arasında:
- balerin misiniz?
- çevreci yeşil motor (yeşil mont giymiştim) [kızsam mı gülsem mi bilememiştim]
vs.

Er kişisi olarak bana hiç yapılmadı ama bir arkadaşım var acayip yakışıklıdır, Kadıköy'de bununla yürüyorduk, iki kızdan yanımızdan geçiyor, bizimkini süzüyorlar tam önlerinden geçerken biri ötekini önümüze doğru itti. Laf atmayı geçtim, kız attı önümüze :)

Laf da atmadım, utanırım zaten.

Igrenc bir sey oldugunu tahmin ediyorsundur sanirim. Bazen cok yaratici seyler cikiyor. Genelde olay yasandiktan sonra unutmayi tercih ediyor insan. Yoksa erkek aklindan komple tiksinecek malzemen olur.
Birkac kere nevrim donup insan kovaladigim oldu. Bir tanesini burada anlatmistim hatta. Tepki verilmesine alisik olmadiklari icin korkup kaciyorlar zaten. Ajjsjd

kung fu 'ya ek olarak bazen tepki verince üste çıkıp hakaret eden de oluyor. O zaman umursmayıp gidecek misin, etraftan kime destek gelecek ya da cvp verip fiziksel bi savaşa mı gireceksin bunlara karar vermen gerekiyor.
bazen sana pis bi laf geliyor si.meli so.malı, ne diyon dayı diyorsun. ne oros.uluğun kalıyor ne hastalığın... o zaman dönüp arkanı gidebiliyorsan olmuşsun demektir.
Ama bazen olmuyor işte, üstüne yürüyen bile oluyor. Bi de bu aşamada fiziksel tacize giren davranışlarda da bulunuyorlar. Üstüne üstlük etraftan koruyan da çıkmıyor bazen, insanlar sorun sizdeymiş gibi bakıyorlar ya da kafalarını çeviriyorlar.

Böyle şeylerle karşılaşınca yanında biber gazı, şok aleti taşıyan bayanlar bile oluyor, var yani.
Biber gazı sıkmışlığım var, laf atan babam yaşındaki sarhoş bi de üstüme yürüyüp sürtününce sırtına yumruk indirmişliğim var. Bunlardan birisi yol ortasında bağırarak beni öldürmekle ve tecavüz etmekle tehdit etti misal.
var da var.
yukarıda da dendiği gibi, erkek zihninden tiksiniyorsun unutmazsan.
zaten kabullendik artık, ayyuka da çıktı, bu coğrafyanın erkeklerinin %70i sapık, bunu göstermekten de utanmıyor.
Sadece sözle tacizde kalsa iyi yine, kötüye şükreder olduk.

Semtten semte çeşitlilik gösteriyor onu söyleyebilirim. Mesela lisem unkapanı civarındaydı, oralarda küfürle karışık bir laf atma tarzına denk geldim çok. (Senin bilmem neyini bilmem ne yaparım gibi.) Beşiktaş'ta yaşıyorum şimdi de, buralarda daha modern yöntemler kullanılıyor galiba. Geçen gün bir binanın asansöründen genç bir çocukla beraber indim. Yani on saniye içinde evlenme teklifi edecek sandım o derece. Beşiktaş'ta gördüğü en güzel kızmışım, gözlerine inanamıyormuş, nerede yaşıyormuşum, nerede okuyormuşum, vs. vs.
Alıştım tabii artık, sallamıyorum hiç.

Laf atan kişinin psikolojisini öğrenmek açısından da şu videonun yararlı olabileceğini düşünüyorum:

www.cumhuriyet.com.tr

djhdsk yolda karsidan karsiya gecerken onumden iyice yavaslayarak gecen(camini sonuna kadar indirmis bakip vay vay yapiyor)" yuru lan gerizekali ne bakiyon" diye bagirip tamponuna tekme atmisligim var.. hareket eden araclara vurmak, helikopterden helikoptere sarjor degistirmek bizim isimiz ;_;

gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalakalıyorum.

geçeceksin

Ohoo dut kurusu diyor yav yazık. Allah insanı açlıkla terbiye etmesin.

Reçelin içinde kullandığın şeker de işlenmiş şeker. Market reçelinden hiç bahsetmiyorum bile. Onun dışında, vücut fruktozu metabolize edemiyor. Yani meyve şekeri de dandik. Onun dışında şekere ihtiyacımız yok; glukoza var. Bunu da sebzelerden rahatlıkla karşılayabiliyorsun. Glikoneojenez konusunu araştırmanı öneririm. Gerçek olan bu yani, gönlün yoksa hiç girme bu işlere.

Pekmez iyidir iyi, kuru meyvedr yenir, meyveyi tabiki yemelisin.
ama tabiki az yiyeceksin tamamen kesme derim

@angelus, derdim zayıflamak degil. sadece kanser ya da diger hastalıklara sekerin davetiye cıkardıgı şeklindeki bilgiye dayanarak saglıklı beslenmeye gecmek istiyorum ama tatlısız da duramıyorum gibi. evet reçelde işlenmiş şeker var o abartılı oldu:) lakin, şeker katılmamıs dogal pekmezler ya da diger dogal şekerler de zararlı mı şimdi yani? e hani meyvelerde bisürü vitamin vardı? onları nerden alaciğik?

Yeşil kabak, domates, biber, bunlar da meyve. Ama az şekerli meyve. Senin "meyve" dediğin çilek, muz vs çok şekerli meyve.

Yani halk arasında "sebze" diye bilinen çoğu şeyde gerekli vitaminler, şekerler vs var zaten.

Sen nefsine hakim olup çok şekerli meyveden, işlenmiş şekerden, pekmez gibi şekerli meyvelerin şekeri süzülerek yapılan şeylerden uzak durmalısın. Ha, duramıyorum diyorsan da azaltacaksın elinden geldiğince.

Ancak "meyve de faydalı" diyip şekerli meyvelere yüklenmek mantıksız. Çünkü kabaktan patlıcana kadar bir sürü şekersiz meyve var, onlar da da ihtiyacın olan her şey var. yani tatlı meyve şart değil, tamamen nefsine hakim olma seviyene bağlı ne kadar yediğin.

Doğal şeker diye bir şey yok. Bu "Doğal" kavramı insanların kendi vicdanalarını rahatlatmak için uydurdukları bir şey fakat en anlaşılır şekilde konuşmak gerekirse; doğal diyebileceğiz en önemli şeker kaynağı şeker pancarı. Bugün şeker pancarı ile elde edeceğin ürün bildiğin sofra şekeri. Tabii o da işlenerek. Yani evindeki küp şekerle en doğal şeker kaynağı olan şeker pancarından elde edilen şeker aynı şey. Hiçbir farkı yok eğer şeker pancarını alıp evinde kaynatıp damıtma yöntemiyle şeker elde etmeyeceksen. Onun dışında, şeker katılmamış pekmez diye bir şey yok. Şeker katılmadıysa mısır şurubu katılmıştır, o daha da zararlı. Ki onlar sanayi tipi pekmezler oluyor. Ev yapımı olanda da sofra şekeri var. Meyvelerde vitamin var tabii yok değil. Günlük 1 porsiyon yiyeceksen sıkıntı yaratmaz, abartırsan en hafif zararı bağırsak florasını bozmak olur. İshalle atlatırsın onu. Fakat gut hastalığına etin değil fruktoz bazlı şekerin, ki buna meyvelerdeki fruktoz da dahil, neden olduğu bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek. Ayrıca fruktozun metabolizması olmadığı için karaciğerde yağ olarak depolanır, yani glukoz gibi vücutta işlenmemektedir. Uzun vadede diyabete kadar problemler yaratır. Meyvelerden alacağın tüm vitamini yeşil bitkilerden rahatlıkla alırsın, o konuda bir problem yok. Ayrıca daha önce de dediğim gibi; vücudun ihtiyacı olan glukozu sebzeler rahatlıkla karşılıyor, başka bir şeye gerek yok. Moral bozmak istemem ama meyvelerle ilgili gerçek bu. Dikkatli tüketmek gerek.

@angelus, şeker katılmamıs pekmez diye bişiy var ama kardiş. biz kendimiz yapıoz yani ordan biliyorum, dut kendi kendine kaynayarak pekmez oluyor. lakin anladıgım kadarıyla yine o da yogun şeker içeriyor, tişikkirlir bilgiler icin:)

Tamam dutu kaynatıp pekmezini yapıyorsun, içine şeker katmıyorsun da dut zaten kendisi şeker kaynağı: Fruktoz içeriyor. Fruktoz glukozdan daha çok sıkıntı yaratıyor vücutta. Çok fazla bulaşmamak lazım.

dozunda tüketmek lazım.

Şeker yememenin yolu şeker yememektir. Azar azar yiyerek bağımlılığı kıramazsın. Yağ tüketimini arttır.

Sağlıklı bir toplumda yeri olmayan insanlar, o yüzden sevmiyorum ben. Kendilerine verdikleri zararı geçtim, çocuklarını da aynı şekilde besleyen insanlığın geleceğini tehlikeye atan tipler hepsi. Şişko bir insan gördüğümde 50 metre ötedeki markete arabasıyla giden bir insan profili oluşuyor zihnimde.

30 kg verdim. şişmanken yaşadığım sıkıntıları, insanlar tarafından yaşatılan mutsuzlukları, hüzünleri anlatsam ağlarsın. insanlar . çok acımasız ve çok cahil maalesef

şişko insan benim için 7/24 diyet yapıp gram gram ne yediğini hesaplayan, yediğinin her kalorisini yakmaya fikslenmiş obsesif kompulsiften daha iyi bir arkadaştır.

hayatımın hiçbir bölümünde kilolu insanlara şurada yapılan muameleyi yapmadım, bununla da gurur duyuyorum. kendim obez değilim, zayıf hiç değilim, ama zayıf olmadığım için bastırılan 165 boy 45 kilo dayatmasının ceremesini çektim. neyse ki ergenlikten sonra özgüvenim oturdu da 154 boy 52-55 kiloyla mutlu mesut yaşadım :)

ama obez çocukların ailelerine bakış açım baya gaddarlık düzeyinde.

İnsanların şekilciliklerinden dolayı.

Çok yakın arkadaşım oldu kilolu ve bana hiçbir olumsuz yargıyı çağrıştırmıyor. Kimse kimsenin estetik yargılarına göre olmak zorunda değil. İradeyi etken kılan güdü ne? Salt sağlık mı? Hiç sanmıyorum. Estetik olarak kabul gören genel geçer kurallar da oldukça etken. bunu kim belirliyor?

Çok şekilcisiniz harbiden. Ben de bu zihniyetten tiksiniyorum.

Yıllardır 36-38 beden aralığında değişen kadın kişisiyim. Ve bana bunu yazmak zorunda bırakan yargılara da nefret kusuyorum.

Gayet kabalık ediliyor haklısın. Nedeni öncelikle cehalet, düşünme tembelliği, ve korku. Çok sık rastlıyorum, çoğu insan şişmanların %99'unun sadece boğazlarına düşkün oldukları için şişman olduğunu düşünüyor. Bir sürü insan boğazına düşkündür, ama metabolizman genetik olarak yavaşsa, ya da hareketsizsen diğerlerinden daha fazla kilo alırsın.

Fazla yiyen insan sağlığı için kötü iş yapıyor kabul, ama insanların büyük çoğunluğu zaten sağlıklarına 100% dikkat etmiyor. Spor yapan, tamamen iyi beslenen, sigara içmeyen, alkol çok az kullanan, uyku düzenine dikkat eden...vs böyle şeylerin hepsini yapan insan zor bulursun. Düşünmüyorlar ki, "O kilo konusunda hata yapıyor, ben de bu." Kendi hatalarını yok sayıp karşıdaki kilolu insanı sorumsuz diye sevmiyorlar. Tuhaf.

Ama en önemlisi bence korku. Farkında olduklarını bile sanmıyorum. Bilinçaltında "ya ben de kilo alırsam?" korkusunun tepkisi. Yaşlılıktan korkan insanlar da yaşlıların etrafında olmayı sevmez mesela.

Şahsen tek bir şeyi kabul etmiyorum, o da çocuklar kilolu olunca. Çocuklar da sağlık problemleriyle kilolu olabilir onlar ayrı, ama ilkokulda bir arkadaşım vardı örneğin, aşırı kilolu, hala daha annesi okul çıkışı çocuğu fast food restoranlarına götürüyordu (çocuğun öyle bir isteği yoktu bile), çocuğun sosyalleşmesi için de keman dersleri aldırdılar. Oysa çocuğu spora yönlendirseler kilo verirdi, daha sağlıklı olurdu.

aşırı kilo insanın bünyesinin dengesini bozuyor hem sağlıksız oluyorlar hem de bazı yerlerde ideal kilolu olanlara engel oluyorlar. otobüste 2 koltuğu kaplıyorlar en basitinden... ( lafım hastalığı olanlar dışında yemek yemeyi alışkanlık edinen ve spora 1 dk bile harcamayan kitleye)

Genel geçer estetik anlayışına fazlasıyla takılmış olan insanların hede hödösü işte. Özgüvenlerine saygı duymak lazım şişmanlara nefret besleyenlere çünkü ekstrem bir durum olmadıkça şişman bir adam kafasına koyup zayıflayabilir ancak o özgüven bombalarının oldu da başına bir iş geldi ve kötürüm olarak kaldılar(tabii kimsenin başına böyle bir kaza gelmesin). O zaman ne hissedecekler?

Zaten toplumumuzun bu kadar nefretle nasıl ayakta kalabildiğini de anlayamıyor, hayretler içerisinde izliyorum. Dışlayınız efendim, onu dışlayın bunu dışlayın bir insanın duyguları, düşünceleri, fikirleri hiç umrunuzda olmasın o zaman sağlıklı toplum hedefimizi başarıyla gerçekleştirmiş olacağız işte. Şekil şukul toplumu.

insanlari fiziksel ozellikleriyle degerlendiren kisilerin karakter olarak zayif tipler oldugunu gozlemliyorum hep etrafimda. siskin bir egolari ama onun altinda yillar icinde biriktirdikleri eziklikleri oluyor. cogu da disaridan kendine hayran gibi gorunse de yalniz, sevgisiz, kompleksli insanlar oluyor. bir baskasini asagilayarak, kucumseyerek kendini yuceltmeye calisiyorlar. birilerinin onlari begenmemesinin acisini baskalarini begenmeyerek cikariyorlar. bu sadece kilo meselesi degil. biriyle sisko diye dalga gecen kisiyi, ay aptal, iy zevksiz, bogk tipsiz, fakir vs. derken de duyabilirsiniz rahatlikla. bunun ne kadar sig bir davranis oldugunu idrak edememeleri ise komik aslinda.

herkes kafasinda ideal ve ideal olmayan ayrimi yapar. ama bunu bahsettigim seyler uzerine kurmak, aksi bir ornege denk geldiginde apir sapir atip tutmak kotu asil. kilo konusu disinda o kadar cok ornek verilebilir ki. mesela kedi sevmiyor diye yerin dibine sokuluyor biri. kediye zarar vermis mi hayir, ama sevmiyor iste. yok ben seviyorum herkes sevmek zorunda. basortusu takiyorsa yobaz diye asagilaniyor. taniyor musun? hayir. belki dunya tatlisi bir insan. icki iciyor, ot iciyor, ise yaramaz. belki topluma senden benden faydalidir, ne biliyorsun. extrem spor yapiyor, gerizekali dusecek olecek. belki ondan keyif aliyor, gerizekalilik bunun neresinde? vs. vs. yani bu deger yargilari meselesine geliyor hep. bana benzeyen sahane, digerleri tukaka.

kilo konusu ozelinde; evet sagligi icin iyi degildir, cartdir curtdur da o gobeginin altinda beni oldurmeye calismiyorsa bana ne? bu ona kotu davranmak icin nasil sebep olabilir anlayamiyorum gercekten. fit bir adam daha cok ilgimi ceker evet ama bu estetik algisi bile sahte aslinda. diger insanlara kibirle, kucumsemeyle yaklasan insanlar kendi evlatlari icin de toplum icin de cok daha zararli kanimca.

insanların fiziksel durumlarına göre kötü davranan herkes teker teker benimkini yesin açık ve net söylüyorum gidin kafanıza sıkın, mümkünse üremeyin.

şu ayrımcılık sigara içenlere yapılmaz mesela. hatta sigara içenler "zararım kendime size ne?" bile der. sorun sağlık değil. o yüzden tembeller, sağlıklarını düşünmüyorlar gibi bahaneleri bir kenara atalım.

ha bir de sisman kotu cunku kendisine bakmiyor, usengec, iradesiz vs. diye birini yargiliyorsaniz, ayni sekilde iradesiz, kendisine bakmayan, sagligina ozen gostermeyen ama bir sekilde sismanlamamis insanlari da yargilamaniz gerekir degil mi? mesela gece gec saatlere kadar ayakta kalan kisileri, kilosunun 1.5 kati kadar protein almamis olanlari, her gun duzenli spor yapmayanlari, gunes kremi surmeden disari cikanlari, sigara icenleri, meyve yemeyenleri, duzenli balik tuketmeyenleri vs. vs.

ön edit: bir çoğunuzun amına koyim, nal gibi olmuş egolarınızı da köpeklere siktireyim.

kilolu bir adamım. 180 boyum var, kilom da 0.1 ton.
sağlıklıyım, en ufak bir rahatsızlığım yok. yemek yemeyi çok severim ve sevmeyenim de azdır.

ama görüyorum ki bu duyuru ahalisi gerçekten halen ergen ve bazı şeyleri aşamamış insanlar.
enteresansınız gerçekten. orada burada şekilcilik diye atar tutarsınız, ırkçılık, dini tercih falan filan dersiniz, sonra "şoşmon odomlo konoşmom". ya aferdesin de sendeki bezelye kadar beyni sikeyim ben. ne kadar hümanist sevgi kelebeğiymişsiniz siz ^_^

Ben şişmanlığın (eğer hastalıktan (obeziteyi hastalıktan saymıyorum yalnız burada), ilaçtan vb. değilse) açgözlülüğün sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunu düşündüğüm için "şişmanlık"tan hoşlanmıyorum.

Şişman insanlara karşı bir sempatim de antipatim de yok ama açgözlü olduklarına dair önyargım var ve onları şişmanlığı tercih ettikleri için anlamakta zorlanıyorum.

Tercih olarak görüyorum çünkü kimse birdenbire şişman olmuyor, o noktaya gelene kadar minik minik kilo alıyorsun. Umursamayınca (çocuklukta anne babanın umursamaması sonucu da olabilir bu tabi) şişman oluyorsun. Bir nevi şişmanlığı tercih etmiş oluyorsun. Tembellik bir tercih.

Edit: Yalnız kime "şişman" dediğimiz de önemli. Ben bayağı sağlıksız olan şişmanlıktan bahsediyorum. Tombişlik ise güzel bir şey.

Edit 2: Ben cevabımı şöyle düzelteyim: Açgözlülükten şişmanlayanlardan hoşlanmıyorum, diğerlerine bu konuda bir şey yapmak istemiyorlarsa kızıyorum. Kalanlara sempatim de antipatim de yok. Birine şişman diye "güzel değil" dediğim hiç olmadı, ama çok zayıf diye "güzel değil" dediğim oldu.

ya bu ne kadar igrenc bi algıdır, önyargılı yaklasımdır?
kilolu insan cok yiyen iradesiz insan degildir arkadaslar. bu işin bisuru faktoru var, genetigi var, hastalıkları var, stres bile kilo yapıyor bazı insanlarda.
bir erkek arkadasım vardı, cocuk 3 yıl öncesine kadar gayet normal bi kilodaymıs ama ben onu tanıdıgımda baya obez sınırına yakındı goruntu olarak. boyu 1.85 falan, kilosu ne kadar bilmiyorum ama en asagı 120-130 vardır. cocukla yemek yerdik, benden az yerdi. baslarda cok samimi degilken, baya saglam yiyordur diye dusunuyodum yok arkadas, abur cubur da yemiyor. sonra biraz daha samimi oldukca, sordum, doktora da gitmiş, kan hormon degerlerinde hiç bi anormallik bulamamıslar. cocuk da bunu inanılmaz stres yapıyordu falan.
o yuzden insanlar hakkında yargıya varmadan biraz daha merhametli olun, bizi hayvandan ayıran özelliklerimizin farkına varın. sadece goruntuye gore insan sececeksek ne farkımız kaldı hayvandan?

Şekilci olmayın millet, insanları dış görüntüleriyle yargılamayın

bir arkadaşım söylemişti, kilolu insanlar bence tam bir salak isteseler kilo verebilirler diye. keşke o gün sırf bunu dediği için kendisiyle irtibatı kesseydim. neyse bence kötü insanlar çok var. empati kuramayan insanlar çok fazla. bir de çok şeyindeymiş gibi kendisine ve çocuklarına zarar veriyor falan diye saçmalıyorlar.

şaka yapmıyorum; tam olarak çiğ insanla olgun insanı ayırt etmek için bu konudaki fikirlerini sorabilirsiniz.

çiğ insan "çok yiyo da kilo alıyo, hepsi ölsün" gibi bir yorum yapabiliyor.

psikolojik sorunlar sebebiyle 110 kiloya dayandığım dönemde etrafımdaki insanların değişimini gördüm. insanların bu kadar su katılmamış orospu çocuğu olabileceğini tahmin edemiyordum. ama maalesef ne orospu çocukları var...

ben halen bir insanı sırf kilolu, şişko, balık etli, dombili, çiko diye sevmediğini iddia edenlerin ilgi orospusu olduğunu düşünüyorum. başka mantıklı bir açıklama yok çünkü.

Dediğin konsepte dahil değilim. Şişmanlık arkadaşlık için bir kriter değil ve nefret duygusu beslemek de saçma.

Ama şişman olduğu için tercih edilmediğinde bundan dolayı sağda solda zırlayan, hatta iradesizliğini toplum beğenisine karşı bir dik duruşmuş gibi pazarlamaya çalışan tiplemeleri dalgaya alırım.

Hele hele "çok güçlü olduğum için erkekler benden korkuyor" balık etlilerini tefe koymak ayrı bir keyif.

@arnold: aga bunun işte zayıflıkla şişmanlıkla alakası yok. bu tamamen karakter. o kadın zayıf olsa "çok güzelim ve bu sebepten hiçbi erkek bana kolay kolay yanaşamaz" diyecekti o kadın.

Tabi, şişmanlık bahanelerden biri. Demek istediğim, zaten konu şişman düşmanlığı değil.

adamlarin kendisine saygisi yok ben niye saygi duyayim ki?

Sismanlara karsi bir nefret falan oldugunu sanmiyorum. Sisman bir kadinla sevgili olmayi reddetmek de gayet normal bir sey, insan neden hoslanmadigi biriyle sevgili olsun ki?

"Arkadas dahi olmam" mevuzusuna bir fikir yurutemiyorum, sisman-zayif, uzun-kisa, sarisin-esmer herkesle arkadas olurdum. Sisman biriyle surekli takildiginda genelde yeme icme aliskanligi da sana bulasmaya basliyor, bu yuzden arkadas olmak istemiyor olabilirler.

"Kimse kimsenin estetik yargilarina uymak zorunda degil" buna zaten karsi cikacak kimsenin oldugunu sanmiyorum, genel estetik algisina pekala uymak istemeyebilirsin, o zaman da karsi cins tarafindan tercih edilmezsin, bundan da sikayetin yoksa kimse icin sikinti yok.

Sisman diye herhangi birini hor gormek, asagilamak dogru degil fakat soyle bir sey var, sismanlik da normal bir sey degil, olmamasi gerken bir sey. Buna kim karar veriyor? Bilim. Bilimle savasirsan tek taraf kazanir, bu sen olmazsin derler. Saglikli olmak zorunda da degil kimse, istediginiz fizige de sahip olabilirsiniz ama bunun normal karsilanmasi beklenmemeli. Tipki sigara kullanimi gibi dusunun, isteyen sigara icmekte ozgur, kimseye karismayiz ama bunun normal de kabul etmeyiz. Sigara icen birinin yakininda oturmak bile istemeyiz sigara kullanmiyorsak.


Ben de bir erkek olarak karsi cinsin hoslanmadigi bir vucuda sahibim ama hicbir zaman kalkip da "yahu niye olaya boyle bakiyorlar ama?" demedim. Benimle dalga gecmedikleri surece sorun yok. Kadin olsam ben de hoslanmazdim. Kendim ise sisman kadindan hoslanmiyorum.

Bir de kilolu olup da sikayet edip yakinanlara (hastalik, genetik vs. sebebiyle kilolu olanlar disinda) cok feci kiziyorum, sinir oluyorum. Sen o kiloya gelene kadar neredeydin, bir gece 100 kilo mu oldun, bir sabah yataktan bu kiloyla mi uyandin?

Sorun şu insanlar bu devirde birbirini çekemiyor.Kıskançlık duyuyor.

Karşısındaki kişinin hayatına, işine-gücüne,sevgilisine-karısına (yada kocasına) bakıyor her şekilde kensinden üstün görüyor ama illa bok atması lazım.Ne yapıyor sahte sempatiklik tavırlarını takınıp güya gülerek "biraz kilo almışız gibi" diyor ağzını büzerek.Bence karşısındaki kişinin kilosunu konu edinenlerin çoğunda çekememezlik var.