7-7:30 arası

6.30 - 6.45, 7bucukta evden çıkıyorum :|

Pzt Çarş: 7:50
Salı Perş: 6
Cuma: 8:55

4.30'da kalktım. Sabah koşusu sonrası 7'de işteydim.

7:00

Kahvaltımı evde yapacaksam; 6:30
İş yerinde ise; 7:00
8 gibi de evden çıkıyorum.

9

09:14, gerisi blue serenity ile aynı.

1,5 aydır 6:30 :(
eski işimde 8:00 de kalkıyordum.

05:00 da

5.30 kalkış
7.00 işbaşı

üç yıldır bu işteyim, hala alışamadım. her sabah kendime 9-6 iş arayacağım diye evden çıkıyorum.

8'de kalkıyorum, 8:30'da evden çıkıyorum. Spor günleri 7'de kalkıyorum.

haftaiçi her gün 6:10

07.45'e ayarlı saatim ama 07.30'da uyanmış oluyorum.

8:30 ta alarm calmaya basliyor. 9 gibi kalkiyorum 9:40 gibi evden cikiyorum. 10:40 gibi iste oluyorum.

mesaim 8:30 'da başlıyor ben yataktan 8:30 'da çıkıyorum 9:00 'da iş yerinde oluyorum. 10:00 'a kadar da kahvaltı edip çay içiyorum, anca açılıyorum.

hakkınızı helal edin.

memurspor

4:45 kalktım. namaz kıldım. kerahati geçirdim 6:10 geçe tekrar uyudum. 8 de kalktım kocamı yolcu ettim. tekrar uyudum. 10'da kalktım.

8.50 de kalkiyorum mesaim de 9 da basliyor :)) 9.20 de masamin basinda oluyorum.

6:45 uyanıyorum, 7-7:10 gibi yataktan kalkıyorum. 8:40 işteyim.

5'te.

8de evden çıkıyorum ruh halime göre 5,6,7 7:45 oluyor kalkışım.

6.15 kalkış
7.15 işe varış
7.30 mesai

beni ağlatacaksınız...

5.45'te çalıyor alarım, 6 gibi kalkabiliyorum anca.
temmuz'da taşınacağım, 6.30'da kalkacağım.
mesai 8'de başlıyor.

kahvaltıyı evde yapmak istersem bu saatler daha erken olacak.

7 30 da uyaniyorum 7 45 de cikiyorum

9da işbaşı. 8.10da kalkıyorum:(

alarm 6:50'ye kurulu. ama 7'yi 10 geçe gibi yataktan kalkıyorum genelde.

7-7.30 arası

Servise 7.20'de biniyorum. 6.30'da uyanıyorum, giyin hazırlan kahvaltı evden çık servis durağına yürü tam yetişiyorum.
Bazen arabayla gidiyorum, o zaman 8.30-9 arası çıkıyorum.

8:20

10:00
Zaten yürüyerek 10dk

ilaç, antrenman ve beslenme desteği alıyorlar profesyonel ve kişiye özel olarak.

Adam önceki halinde çok iri. İriliği de kaslı ve yağlı oluşundan geliyor. Önceki bir filminde de bayağı vücutluydu adam. Yani 6 ayda yağ yakma odaklı bir çalışma yaptığını düşünüyorum. O yağları yakınca da alttaki kaslar belirginleşiyor. Hiç kassız olsaydı 6 ayda o hale gelemezdi, kas yapmak çok daha fazla zaman isteyen bir şey. Her insanın yağ yakma kabiliyeti farklı. Biri yaptı diye herkes yapacak diye bir şey de yok yani.

Çok tartışılmıştı bu adam. Zaten kendisi bi aralar boyle kasliymis ama ortak kanı ilaç kullandigiydi. Tabi ki antrenman beslenme de var.

Normalde doğal yoldan 1 senede 2-3 kilo kası ancak inşa edersin, o da genç yaşlarda iyi beslenir iyi çalışır iyi dinlenirsen. Yani 20 yaşındaki bir insan bile doğal yoldan bu kadar kas inşa edemezken 50 yaşında çok düşük testosteronla hiç mümkün değil. Onun dışında, buna yakın bir kütleyi doğal yoldan ancak 5 senede inşa edersin, bunun kadar demiyorum ama buna yakınını. Bir de bu dönüşüm sanırım film içindi. Yani öncesinde de kas kütlesi var, onun üstüne yağlanıyor, sonra o kadar yağı 6 ayda yakıp hiç kas kaybetmeden tekrar kas inşa ediyor. Muhtemelen normal bir insanın bir haftada ürettiği testosteronu bir dozda almıştır adam.

ilaçlı. 6 ayda genç de olsan o kadar az yağla o kütleyi yapamazsın.

Steroid vardır. Genç yaşlarda steroidsiz de yapılabilecek bir vücut ama tabii ki 6 ayda değil.

Bence edin. Kardeşsiniz sonuçta; kanlı bıçaklı düşman değil.

Etmelisin tabiki boyle durumlarda kusluk olmaz.

ben olsam etmezdim, eğer barışmak gibi bir çabam yoksa eniştemi de aramazdım. dostoyevski diyordu sanırım; insan ailesini sevme mecburiyetinde doğmuştur, ama hayat öyle bir yer değil. hayat-doğa karşılıklı. nasıl yerçekimi varsa, bilgisayarı mesela yere bıraktığında düşüp kırılacaksa, sana maddi zarar verecekse, insan ilişkileri de öyle. karşılıklı, insanlar birilerini kırmadan(kavga etmeden) önce bu sorumluluğu alabileceklerine emin olmalılar. herşeyin bir karşılığı var, bana has değil doğada bile. tanrı bile neredeyse böyle çalışır.

Ara bence de. İleride suçlu olursun :D

şimdi bu arama konusu aile diplomasisinde aşırı ciddiye alınabiliyor zaman zaman. aradın diye başırcak değilsiniz. ama aramaman herhangi bir zaman ve ortamda senin aleyhinde ortaya atılabilir: "evladım oldu bi kere arayıp tebrik etmedi bile!" şeklinde.

öte yandan; bence ara ve normalleşmek için de fırsata çevir bunu. karşılıklı hatalar var diyosun. o zaman daha soğukkanlı davranarak bu işi bitirbilirsin. maraz çıkacak kadar samimi olmayıver. illa başına bi iş gelince mi koşucaksın ?

Ara, yeğeninin yüzüne bakamazsın sonra. Enişteyi de ara. Sevin enişteleri.

Bu sorun resmen benim hayatımı anlatmış, erkek kardeşimle hiç görüşmüyorum birçok sebepten dolayı hayatımdan çıkardım. Buna rağmen çocuğum olursa beni arar mı, eskisi gibi görüşür müyüm diye düşünüyorum bazen çünkü çocuğun illa ki senden haberi olacak ve seninle küs olduğunu bilmesini istemeyecektir ablan. En azından bir abla olarak ben böyle düşünüyorum, eğer aranızdaki çok büyük bir mesele değilse kesinlikle böyle bir durumda aramalısın.

doğum ve ölüm küslük kaldırmaz. kesinlikle arayın. siz haklı olsanız bile aramazsanız direk haksız duruma düşersiniz. hepsini geçtim yeğen bu ya alın bir kucağınıza öpün koklayın

öncelikle yorumlarınız için teşekkür ederim.

-şu konuya açıklık getireyim. ablamla kavgalı olmam kesinlikle yeğenimle arama buzlar sokacağım anlamına gelmiyor. bir dayı olarak yapmam gereken neyse görevim neyse yaparım. ve sevgide, koruyup kollamada, kesinlikle maddi manevi hiçbir konuda bir şeyini eksik etmem. bu husumet ablam ve benim aramdadır. yeğenim kesinlike bu olayların dışındadır. yeğenimle olan ilişkimde ablamı ilgilendirmez. o ne kadar annesiyse ben de o kadar dayısıyım. kaldı ki ne o ne de ben bu noktada problemli insanlar değiliz. sorunun ikimiz arasında olduğunun farkındayız.

-tebrik edip etmeme arasında kalmamın sebebide; insanlar küs oluyor. kötü veya iyi günlerde arıyor(ölüm anında, bayramda seyranda vs.). bu bana biraz sadece aramak olsun diye aranıyormuş gibi geliyor. her ne kadar öyle olmasada samimiyetsiz, top benden çıksın vb. düşünceleri taşıyormuş gibi. her ne kadar görüşmüyor olsakta onun anne olmasına ve bir yeğenimin olmasına sevindim.

aslında 2 defa es geçtim, üzerime de vazife değil ama yine de içimde tutmayıp yazma gereği duydum. bu son bahsettiğiniz şey, teoride mükemmel pratikte imkansız.

siz sanırım doğru ve gerçek kavramlarını ayıramıyorsunuz. İnanın ablanızla gerçekten papaz olsaydınız yiğeninizle de papaz olmuş olacaktınız. bunun aksi örnekleri çok çok azdır. Çünkü insanlar çokcana değerli ya da haklı olana değil sevdikleri ve onlardan gelenlere kıymet verirler. Hayat böyle çalışır.


onun dışında soruya da alternatif bir cevap olsun; aradığınızda soğuk konuşmayın, o biraz çocukca olabilir. gayet normal ve bütün heyecanınızla sevinci paylaşın o zaman. Ve bu bir işaret olsun(devamı gelsin), barışmak adına da ilk adımı atın ve takip edin, işe yaramayacaktır rahatsızlık duydugunuz şeyler temelinde değişmeyecektir ancak ötelenecek belki önemsizleştirilebilir hal alacaktır. bu yüzden aradığınızda soğuk konuşup ya da sadece telefonla arayıp ondan sonra hiç hal hatır sormamazlık yapmayın. yineliyorum, işe yaramayacaktır ama sizin karakterinizin uygulaması gereken davranış modeli bu. (bence)

hocam küslük ayrı bu tarz durumlar ayrı.
bazı arkadaşlar atıp tutmuş arama etme diye, sen onlara aldanma.
kuzenim ile teyzesi (benim de teyzem tabi :)) 10 yıldır konuşmuyorlardı.
gün geldi kuzenimin düğünü oldu, bu teyzem düğüne geldi, şakır şakır eğlendi ve kuzenimle görüşüp çok içten bir şekilde tebrik etti. düğünden sonra yine konuşmamaya devam ettiler :)

ablanla aran her ne kadar kötü olsa da bunun sonsuza kadar süreceğini bilemezsin. insanler en mutlu ve en üzgün anlarını bütün dünya ile paylaşmak isterler ki sen bütün dünya değil kardeşisin.

sen üzerine düşeni yap ve ara. kadınlar doğum sonrası çok hassas ve duygusal olabiliyorlar. bakarsın her şey bir anda düzelir :)

edit: ne araması yahu, al çeyreğini git yeğeninin yanına. ablanı da gör ve tebrik et. sokaktaki adam gibi tebrik etme kardeşi gibi tebrik et. daha sonra dediğim gibi isterseniz konuşmayın.

Ara, hem aranız yumuşar. Aile içinde haklı-haksız olmamalı. Sen hamle yaparsan o da belki tartışmanızla ilgili haksız olduğu konular varsa, mevzuya daha objektif bakar.

kesin ara.

Tabii ki tebrik et, hatta uzakta değilsen, git yeğenini de gör. Barışmak ve konuşmak için illa ki başınıza bir hastalık, felaket gelmesini beklemeyin

Bence aramak olmaz, direkt hediyeniz ile evine gidin. Bizzat tebrik edip bebeği de görün.

ablaniza hediyenizi, tatlinizi alip gidin. aramayin. yanina gidin.
bunu da yabanci gibi degil aileden oldugunuzu belli eder sekilde yapin.
sonra isterseniz gene konusmazsiniz.

istanbul'da öyle bi durum olamaz da erzurum'da içmek gibi bir çılgınlık yapmazdım.

İçki içme derdinde değilim de ben daha çok su içerken ters ters bakan tipler, sıcakta oruç tuttuğu için siniri tepesinde kavga edecek yer arayan, açlıktan yarı uyuyan hiçbir işi düzgün yapamayan insanlar, meydanlarda iftar çadırı kalabalıkları, açlıktan ağzı kokan tipler falan görücem diye mutsuzum.

istanbul'da özellikle son birkaç yıldır hiç fark edilmiyor ramazan. hatta mekanlarda veya moda, caddebostan gibi sahillerde de içki içme oranında da bi değişiklik görmüyorum hiç. tabii biz merkezdeki, doğru dürüst yerlerde yaşıyoruz. mutlaka sıkıntılı semtlerde sorunlar oluyordur.

yine de farklı şehirler için dedikleriniz doğru, o anlamda "bakalım gene hangi şehirde ne olaylar olacak" diye düşündüğüm oldu geçenlerde.

Bazı şehirlerde su bile tehlikeli. Geçen sene ya da iki sene önce Erzurumda bir kadın avm önünde sigara içerken bir ton tantana çıkarmışlardı.

Eğer istifa etmeseydim çalıştığım okulda bende sıkıntı çekecektim büyük ihtimalle. Cuma namazına tek ben gitmezdim erkeklerden bir gavur olmadığım kaldı öyle diyeyim.

Keşke Türkiye de olsam diyorum. Özledim. Ayrıca bu ramazan dayak haberleri de sıkıcı ve abartılı. 20 sene İstanbul da hiçbir tepkiye denk gelmedim ben. Anadolu da da farklı olduğunu sanmıyorum

valla ben ramazanda ege bölgesine tatile gidiyorum her şey çogzel orda.

Ramazan ayından nefret ediyorum. İnançlı iken oruç tutmak zorunda kaldığım ve akşama kadar aç susuz dolaştığım için hiç sevmezdim. Şimdi ise ailemin yanında oruç tutuyor gibi yapmak hiç hoş olmuyor. Arefe günü eve gideceğim için sadece bir gün rol yapacağım.

Ankara'da da belli semtler dışında sorun olmuyor. Bizim okulda da tutmayan birsürü kişi var. Yemekhanede bayağı kişi oluyor. Geçen sene ramazanda okulda içmiştik yine bir şey diyen olmadı.

bende tiksinti yaratıyor.

Ramazanda her sene tatile giderdim mis gibi ucuz olurdu ama şimdi Mayısta başlıyor.Kötü oldu bu

karşılıklı saygıyla halledilebilecek şeyler. ben sorun olarak görmüyorum. ben oruç tutmasaydım insanların önünde su içmezdim. çekilir bir kenara içerdim.

Türk filmlerindeki gibi benim karşıma geçip nihooo hooo haaaa diye sabahtan akşama tependen aşağı su döksen etkilenmem
Ve hatta zayıf bünyeli de bir insanımdır
Anlatmak istediğim oruç böyle bir şey kimsenin yediği içtiği kimseyi ilgilendirmiyor neden böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor bir kaç kendini bilmez yüzünden anlamıyorum
Ya da maksat bu vesile ile kutsal saydığımız ramazan ayına mı saydırmak

her sene "yine mi ramazan geldi ya öf" diyorum.

bazı çomarların insanları ramazan üzerinden taciz/tehdit etmesine ve saldırmasına uyuz oluyorum.

bunun dışında ramazanla veya oruç tutanlarla bir problemim yok.

Hic cekinmiyorum. Ramazan benim icin problem degip. Oruc tutmuyorum, tutana da karismiyorum.

"karşılıklı saygıyla halledilebilecek şeyler. ben sorun olarak görmüyorum. ben oruç tutmasaydım insanların önünde su içmezdim. çekilir bir kenara içerdim."

işte böyle düşünen insanlara uyuz oluyorum. adam sanıyor ki benim karşısında lıkır lıkır buz gibi suyumu içmem ona saygısızlık, sen ne diyorsun su şişesini götüme sokarım istersem. işin kötü yani bu adam açık açık laf da etmez anca ters ters bakar rahat rahat kavga da edemezsin.

proletarier aller götüne soktuğu su şişesi ve küfürlü ağzıyla tahammülsüz bir topluma nasıl dönüştüğümüze ayna tutuyor. tesekkür ediyoruz kendisine.

Çocukken severdim Ramazan'ı. Annem dışında oruç tutan olmazdı; ama iftar sofrasında bir araya gelmenin tadı başkaydı. İftara misafirler gelirdi. Biz misafirliğe gelirdik.
Şimdiyse davulcunun gecenin köründe uyandıracağı gerçeği dışında olumlu veya olumsuz bir şey çağrıştırmıyor. Yalnız yaşamanın etkisi sanırım.

Su içene bile saldırırlar + "of yine mi" diyenlere +1

2 yıldır içsel bıkkınlık, hayat gailesi yorgunlugu, insanlardan tiksinti duyma gibi nedenlerle tutamıyorum, tutasım gelmiyor. Kimseye karısmıyorum, yorum yapmiyorum ama gelip karışan, "ehe ehe cehenneme gidicen ama, niye tutmuyon yoksa aklın mı yok mesul değil misin ehe ehe ehe" diyen yavşaklardan iyice tiksindim.
Su bile içemeyeceğim ortalarda, ki insanların yüzüne carpma durumum da yok ama hemen laf edip sindiriyorlar.

Bu dönemde ergen ateizminin zirve yapması bazen yavan oluyor, evet.

Valla ben yer icerken kimseden gizlenmeye calismiyorum. Kalkip da mudahale eden ya da laf soyleyen olmadi.
Guneydogu ve anadolu illerinde de yaptim bunu.

ramazanla da oruc tutanla da bir derdim yok ama duzenin bozulmasi biraz geriyor beni. hemen rutinimize donelim istiyorum. bu yilbasi coskusu icin de gecerli, sevgililer gunu icin de.

insanlarin aclik kaynakli mala baglama hali geriyor beni. trafikte extra tehlike yaratiyorlar. saga sola bakmadan yola atliyorlar. asiri bir sinir oluyor. dokunsan kavga edecek. iftara yetismek icin seni arabasiyla cigneyebilir. oyle bi tahammulsuzluk. bir de -mis gibi yapanlarin sahteligini farkedince kotu oluyor. yani serefsizin teki olup da ramazanda bir ermis olmus havalarina giren tipler.

iftar saati yollarin boslugu guzel ama.

Reebok kullanıyorum, cok memnunum. Dry Fit mi ne öyle bir tür. Bir çok markaya kıyasla kumaşı daha derli toplu.
Under Armour da güzel.

oysho ve h&m kullanıyorum baya bir süredir.
Ama farklı kumaş yapılarında modeller var,şunlar gayet sıkı örneğin.

www.oysho.comılı-tayt-c1010072016p100893986.html?typeCategory=0
static.oysho.net

www2.hm.com gri kırçıllı

edit: bir de oysho'daki taytlar mankenler üzerinde baya düşük belli duruyor.
ben gayet göbek deliğime kadar çekiyorum sdhjgd yani orada gözüktüğü gibi durmuyor.
Neden bilmiyorum ama özellikle bence o şekilde fotoğraflamışlar.

Tchibo'dan aldım çok memnunum
Ayrıca oysho +1

ben de gevşek taytlardan hoşlanmıyorum. her markanın gevşeği de var, sıkısı da. ama internetten almanı tavsiye etmem, fotoğraflardan dokusunu kestirmek bayaa güç oluyor, onlarca sipariş verip iade ettiğim oldu. ama şöyle bi genelleme yapabilirim; karışık renkli nike ve reebokların hemen hepsi gevşek dokulu yapılıyor.

ben rastgele puma almıştım bi tane, en güzel o toparlıyor. bir de victoria's secret'dan aldım son, o da çok iyi çıktı. sıkı olduğu halde hiç naylon hissi vermiyor, tok bir kumaşı var. bir de normalde l giyiyorum, spor taytta m hatta bazı markalarda s iyi oluyor. bedeninden bir küçük sipariş ver internetten alacaksan.

Çok sıkı bir tayt koşuyu zorlaştırabilir. Rahat olsun, gerekirse üstüne şort giy.

Lassa.

Ayrıca Goodyear çok pahalı değil o ikisinden de daha iyi, ben 250'ye aldım tanesini.

Her turlu petlas.

Petlas direkt fiyat-performans markası.

geçmiş olsun.

yine de en güvenli hastaneler devlet hastaneleri. içi boşaltılmamış olanlar. gerekirse üç beş farkını verip hocaya (prof) muayene ve tedavi olun. devletten şaşmayın bence.

Paça corbasına ek olarak jelibon da yiyin abartmadan.

hocam geçmiş olsun

üniversite hastanesi görüşüne ben de katılıyorum. tereddütte kalınan durumlarda doğru seçenek onlar.

Balıkesir'de özel hastane olarak Sevgi var. Tam bir ticarethanedir. Bence de üniversite hastanesi dışında alternatife yönelme.

gecmis olsun. oncelikle paca, kemik, ilik vs. +1
balikesir'de mi yasiyorsun? ordan gecerken mi oldu kaza?
rontgen cekilmistir saniyorum. o bandajin duzgun yapilmasi cok onemli. ameliyata ihtiyac olup olmadigi bir kac gun gectikten sonra belli oluyor. o bolgede odem varsa onun biraz inmesini beklemek gerek.

devlet hastanesine hem guven hem guvenme. her yer bir degil. ama yerinde olsam baska birkac yere daha gorunur ameliyata gerek var mi, bandaj iyi yapilmis mi vs. emin olurum.

Bebek'ten başla.

ortaköy'de köprünün ayağından bebek sahile kadar uzanıyor. hatta oradan da devam ediyor. nereye kadar bilmiyorum ama.

Ortaköy - Bebek arası (bebek starbucks'a kadar olan kısım) İstinye-Tarabya kadar güzel değil bence. Çünkü araya bir sürü yapı giriyor. Macro Center / Ağaoğlu / Reina vs.

Bebek sahilden başlayıp ikinci köprüye kadar olan (balta limanına kadar) kısım daha iyi olabilir.

bebek'ten yürümeye başladığın zaman fatih sultan mehmet köprüsü'nün altından başlayarak baltalimanı polis evi'ne kadar olan kısımda deniz kesiliyor. evler, hastahane falan var. kaldırımlara da araçlar park ediyor, o kısım biraz sıkıntılı o yüzden. bence yürümek için en ideal kısımda yürümüşsün sen. biz genelde istinye-çayırbaşı arası yürüyoruz. avrupa yakası için en ideal yürüyüş yolu orası bence.

Rumeli Feneri.

Rahmi Koç müzesini tawsiye ederim.

mobil olduğum için burdan ekleme yapıyorum. masumiyet müzesine gitmeyi çok istiyordum sanırım oraya gideceğim. o civarlarda başka bir tavsiyeniz varsa alırım.

masumiyet müzesi cihangirde diye hatırlıyorum. oradan taksime çık. tünele doğru yürü. st. antuan kilisesi var gs lisesini geçince solda. oraya gir dolan bi mum yak. sonra galata kulesine doğru yürü. kaptır in aşağı karaköy, eminönü falan dolanırsın.

ordan karakoye inip balat'a gidebilirsiniz.

Random takıl. Bi yere mutlaka gidersin

özet geçilecek bi durum yok kısacık yazmışsınız

iş bulmadan ayrılmak paranız olsa bile mantıklı değil. sabredin biraz. gerekirse izin alın. o arada da iş arayın.

İş bulup ayrıl ancak yeni iş yerine 1 ay sonra başlayabileceğini söyle. Tatil programı yaptım diyebilirsin.

bu kadar yipratmaya gerek yok bence 1-2 hafta tatil iyi olur. ben oyle yapardim

5-6 ay geçindirecek dediğin para pratikte seni maks 4 ay götürür. acil bi ödeme çıksa daha da kısa... iş bulmadan ayrılma.

Sektör de önemli, iş bulmak kolaysa sektörünüzde olabilir. Gene de sabredebilirseniz bulup ayrılmak daha mantıklı tabii.

5-6 ay geçindirecek paran yine kenarda dursun. boşuna harcama. önce kendini sağlama al,sonra ayrıl. zaten tazminatın falan da yok, iş bulduğun gün ceketini alır çıkarsın. stres yapmana da gerek yok zaten kafanda işi bitirmişsin. salla gitsin patronu da.ölmüş eşek kurttan korkmazmış.

önce tatile çıkmayı dene 1 hafta falan,

sonra oluyor mu olmuyor mu diye tekrar düşün, sonra tatilin verdiği enerjiyle yeni iş bul devam etmek istemiyorsan..

@interview with the vampire ve @fin eve izin alabilsem çok iyi olurdu ama 1 gün izni bile zor aldım. tatil iznini 1 yıl dolmadan (kasım sonu) hayatta vermez, bir de tatilde olunca bile mailler durmuyor, sürekli laf sokucu, gıcık gıcık mail atıyor adam.

o zaman ne kadar çabuk iş bakmaya başlarsanız o kadar iyi edersiniz.
gerçekten bırakırsanız pişman olursunuz eğer iş bulamazsanız. piyasada ne olacağı belli değil.

is bulup ayril

O patron denen yavsaga 1 dakika daha katlanma. Cikacagini söylediğinde birazdaha dur isleri topla diye yalvarmaya baslar bu serefsizler sakin ola ki 1 dakika fazla durma. Şimdiden isleri yavas yavas yap mesaiye kalma bahane bul. Ne yapabilir ki en fazla bu saatten sonra :D iş bulmadan ayrilsan da bir sekilde oluyor bosver o tecrubeyle bulursun ama temmuzda falan ayril o zamana kadar is ara ayrilinca direk temmuz sicaginda denize atlarsın. Simdi sezon acilmadi daha

İstanbul'da iseniz çıkın gitsin. Her yer iş kaynıyor zaten.

merry shelly

küçük hesaplar yapma. hemen istifa et. 7 - 8 ay dinlen, gez toz. başka şeylere odaklan. sonra iş aramaya başla. iş konusunu hayatının merkezine alarak yaşamak çok aptalca.

İş bul önce. Yeni şirketle işe başlamadan 2 hafta tatil yapmak konusunda anlaş.

Bir erkek olarak hayır

Not: serde odunluk var

avel avel bakıyorsa gözü takılmıştır böyle bi yandan arkadaşlarıyla konuşup bi yandan arada fıtı fıtı bakıp duruyorsa kesiyordur.

Bakmamak için çok kasıyorsa asıl mevzu.

Önce yere, sonra bana bakıyorsa aslında bana bakıyordur. Eğer yakınındaysa göz bebeklerine bakabilirsin. Sana bakıyorsa göz bebekleri büyüktür. Bir şey düşünüyorsa göz bebekleri küçüktür. Yanındakilerle konuşurken ses tonu değişebilir. Kızlar genelde daha ince konuşmaya başlıyorlar. Eğer heyecanlılarsa çarpıntı nedeniyle sesleri donuklaşıyor.

bi kadın olarak ben de ayırdedemiyom ne olduğunu o kesişmelerde. benim de serde odunluk var :-/

Soldaki daha çok hoşuma gitti.

Tek saatin bu olacaksa sağdaki.

Sağdaki

Soldaki tartismasiz

Daha katı bir diyetle.

Bacak çalışmayı bırakırsan eskiye döner.

Yapilan arastirma var mi hic bilmiyorum da. Bende de oluyor o. Video ya da fotografta daha cok etkilendigim, gercekte o kadar da cezbetmeyen seyler.

Tam aksi daha cok oluyor gerci.

fotoğraf gerçeğin hissiyat olarak yakınından bile geçemez. soruyu mu yanlış anlıyorum acaba.

gerçeğin yerini hiçbiri tutmuyor

estetik yanından bahsediyorum.
Bir tepede durduğunuzu düşünün ama biraz kayalıklı, az ışıklı falan aslında o kadar da bayılmıyorsunuz o gördüğünüze (belki o manzaraya alışkınsınız ondan ya da başka bi detaydan) ama aynı manzaranın bir de fotoğrafını görüyorsunuz o daha güzel geliyor size (bu da belki açısından ışığından vs)
Bir şekilde fotoğrafın gerçeğe üstün geldiği anlar olabiliyor. Araştırması yapılmış mı merak ettim.

bir fotoğraf birçok sebeple gerçekten daha etkileyici olabilir. direkt belirttiğiniz durum üzerine bir araştırma olmayabilir, ancak konuya ilginiz varsa genel okumalarla bir sonuca varabilirsiniz.

ilk aklıma gelenler;
- walter benjamin / tekniğin olanaklarıyla yeniden üretilebildiği çağda sanat yapıtı
- susan sontag / fotoğraf üzerine
- roland barthes / camera lucida
- john berger / görme biçimleri

öncelikle gerçekte gördüğünüz manzara ile fotoğrafı asla birbirinin aynısı olamaz. fotoğraf karesinin yansıttığı gerçekliğe fotoğrafçının yorumu katılır. yani düşünülenin aksine, fotoğraf makinesi gerçekliği birebir yeniden üreten bir aygıt değildir. fotoğrafçı hem çekim esnasında lensi kullanma biçimiyle, hem de sonrasında dijital ortamda veya karanlık odada kullandığı post processing yöntemleriyle ışık, renk gibi konuları yorumlayabilir. bunun yanı sıra kimi noktalara odaklanabilir, kimi noktaları kareye dahil ederken kimilerini göz ardı edebilir, karenin içerisinde kendi yorumuyla bir kompozisyon oluşturabilir.

bunun yanı sıra, bir fotoğrafın gerçeğinden daha güzel gelmesi belleğin bir oyunu olabilir. bellek, sanılanın aksine statik bir yapıda değildir, yani deneyimlediklerimizi ve gördüklerimizi oldukları gibi kaydederek beynimizdeki bir rafa kaldırmayız. tam tersine dinamik bir süreçtir, canlıdır, geçmişi sürekli yeniden kurgular. biraz da bu yüzden aynı fotoğrafa bakan iki kişi aslında aynı şeyi görmez. bellek, mekanik bir sürecin ürünü olan fotoğrafı bile yorumlar ve belleğimizde bulunan kodlara göre gördüklerimiz ve fotoğrafın bize hissettirdikleri değişebilir. fotoğraf bir bütün olarak veya içerisindeki bir detay ile bir anıyı canlandırarak gözümüze "güzel" gelebilir.

bunun yanı sıra, fotoğraftaki bazı detaylar açıklayamadığımız birtakım sebeplerle olduça etkileyici gelebilir. örneğin barthes, bu durumu "punctum" kavramı ile açıklar. punctum, bir fotoğrafta herhangi bir detay olabilir: bir çocuğun kıvrılmış çorabı, bir kadının belindeki kemer.. bu ögelerin bizi neden etkilediğini anlayamayız, ancak bu detaylar fotoğraflardan fırlayarak bizi deler, geçer.

üzerinde çok fazla konuşulabilir. fakat o anın içerisinde bir görüntüyü deneyimlemek bir şeydir, geçmişteki bir anın kesitini deneyimlemek başka bir şey. arada çok fazla parametre ve dinamik bulunuyor, estetik bunlardan yalnızca biri ve bana sorarsanız en zayıfı.

adettendir diye cevap vereyim; gerçek görüntü
soru da cevaplar da çok hoşuma gitti. mobilden ancak böyle takip edebiliyorum. yazılacak diğer cevapları merak ettim çünkü.

Ne kadar güzel olursa olsun henüz hiçbir fotoğraf beni ağlatmadı. Ama gerçekte (Arada sırada) mesela manzara o kadar hoşuma gidiyor ki bayağı gözlerimi yaşartıyor.

Çekim teknikleri, filtre vs. ile bir mekan olduğundan daha güzel gösterilebilir.

İnsanlar konusunda yapılan araştırmalar var. Filtresiz fotoğraflarla, videoları karşılaştıranlar ezici çoğunlukla videoda gördüklerini çekici bulmuş. Buna açıklama olarak da kişinin tavrını, havasını görmek gibi etmenlerin olduğunu söylüyorlardı. Ancak işin içine çekim hileleri veya filtreler girince sonuç değişebiliyor tabii ki ama şartlar eşit olduğunda hareketliliğin daha çekici olduğu söyleniyor. Hele ki üçüncü boyuta geçmenin daha da etkili olduğu vardı çalışmanın devamında.

Manzara için de durum aynıdır diye düşünüyorum. Güzel bir manzaranın havası fotoğraftan hissedilenez ya da bir degşetin kendisi fotoğrafından da dehşetli olabilir ama çekim ayarlanmamışsa. Bunun dışında, en kabak örneklerden biri Cinque Terre resimleri imiş sanırım. İlgili resmi bulamadım ama bir "hayaller-hayatlar" durumu vardı.

special thanks to @gmzo & @aychovsky :)

bahsettiğin yazarları ve kitapları biliyorum. ama hepsini okumuş değilim, diğerlerine de bir bakayım.

Bence almamalısın.

Ben de bu yalnız bırakma olayı yuzunden alamıyorum:/ dogru duzgun ilgilenilmeyecekse hayvana bence de yazık

gunde en az bir saat disari cikarabilecek misiniz? olene kadar birakmam esyalarimi parcalasa da evi tuy icinde biraksa da diyorsaniz ve de sahiplenmeyi dusunuyorsaniz, barinakta omur boyu kafeste kalmasindansa sevgi dolu bi yuva cok daha iyidir onun icin.

Kedi sahiplenin bence. Gezdirmesi yok, köpek kadar ilgi istemiyor.

Almayıp sahiplenmelisiniz bence ama uzun süre yalniz birakmamalisiniz

@tahin pekmez yoğurt +1

Yavru alma, barinaklardan buyugunu al. Yavru kopek cekilir gibi degil, cisi kakasi ogretene kadar canin cikiyo. Bi de azgin bisey cikarsa felaket. Gidip yetiskin bi kopegi almak cok daha iyi oluyo(biz iki kere yaptik bunu!)

almayın. tuvaleti bile ayrı sorun olur sizin için. kesinlikle almayın

Bakamayacaksaniz almayin, cocuk gibi dusunun. Insanlarin bakamayacagi kadar cocuk yapmasi seni rahatsiz etmiyor mu? Kopek de bircok acidan cocuk gibi, ilgi gerekiyor. Bir de asiri hareketli hayvanlar, neredeyse her gun gezdirmen gerekecek.

Evde yalnız kalmayacak olsa, barınaktan ya da sokaktan alırsan sevaba girerdin. Pet shop işi her türlü falso.

onu her gun gelip alip gezdirecek birini bulmalisiniz, hatta mumkunse ekstradan evde onunla kalsin biraz oynasin. emanet edebilir misiniz baskasina bilmiyorum. tabi bir de butceniz onemli. ya da is yerine yakin bir eve tasinip, oglenleri eve gidebilirsiniz. bence evin buyuklugunun kopegin buyuklugu ile bir iliskisi yok, eger kangaldan bahsetmiyorsak.

Bazen evet, bazen hayır.

Sana mesajda bahsettiğim kişi ile Swarm'da tanıştık biliyor musun. Anlayabiliyor musun?

Direk kafası seks olan da var, direk seks bekleyen de var. Normal, duygulu, sırf sevgili edinme amaçlı girenler de.

Fakat olasılığın çok düşük, sevgili bulma. Geneli fuckbuddy arar.

"düzgün" bir iliski istiyorsan, dogmamis cocuga don bicmeyi birakman gerekiyor. iliskinin dogal akisi şöyledir, birisi ile tanisirsin, birlikte vakit gecirirsin, sonra birseyler kipirdanirsa temaslar başlar öpüsme sevisme, sonra hop sevgili oldunuz, sonra baktınız o kadar güzel gidiyor ki hersey, lan niye ayni evde yasayip tek kira vermiyoruz ki, pazarlari da birlikte uyanip kahvalti yapariz hem diyorsunuz, sonra evlilik, sonra boşanma.

birisi ile "sevgili olmak" üzere tanisma fikri bu döngüye aykiri. hele internetten tanıstıgın arkadasin hakli olarak beklentisi bir an önce sonuca gitmek, aradaki tüm bu romantik "özel" kısımları yaşamasına gerek yok.

sen sevdigin hayati yaşa, mutlu oldugun sekilde vakit gecir. başkasi da senin yaptiklarini yapmaktan keyif aliyorsa, bir sekilde bulusursunuz. evet en başa geldik, hayati akışına birakmak lazim. hayat sen istemesen de akacagi yere akiyor.

Edinilebiliyor sevgili evet, hatta su ara bende sansimi deneyecegim oyle bir platformda <3

Arkadaşlık sitelerindeki profiller çöp suyu gibi. "slm bayan tanısalımmı"dan öteye gidemezler.

Sözlük çok bozmasına rağmen (Anti Klişe Timi gelmez umarım) yine de bu arkadaşlık sitelerinden bir nebze daha iyi.

İnternetten sevgili bulunmaz demiyorum, muhakkak bulunur. İki sevgilimle de internetten tanışmıştım, hele birisi unutulmazım oldu. Ama bunun için sadece internete bel bağlamamak gerekir. Bu yüzden hobilere, kurslara, yeni insanlarla tanışmaya elverişli etkinliklere devam. :)

Online Dating genellikle kısa vadeli ilişki beklentili bir ortam. Az sayıda uzun ilişkiye "gerçekten" niyetlenenlerden birini denk getirmek istiyorsa bir kadın, seçiciliğini düşürmek zorunda. Yani gerçek hayattaki 5/10'luk kızın 7/10'dan düşük erkeğe burun kıvırması sanal dünyada mümkün değil. Başta da dediğim gibi, "gerçekten" uzun vadeli ilişki arıyorsa.

karşında ki insanın ister sanal,ister reel hayatta olsun ne isteigini kavrayabilmen için biraz onunla zaman gecirmen veya ona bu şansı vermen gerek.ben hep doğru ve seviyeli ilişkiler aradım vakti zamanında bulmuşluğum ve sevgili olmuşluğum da var.kimi seks ister kimi ciddi ilişki ister.doğru insanın nerde karsına cıkacagını bilemezsin.misal benim en yakın arkadaşım okey sitesinde tanıştıgı kızla evlendi şimdi mutlular 5 yasında cocugu bile var.şahsi fikrim sanala fazla bulaşma önümüz yaz,sosyalleşmeye bak ve bu sevgili konusunu kasma gerisi inan kendiliğinden gelir.

Ancak ülkeye giriş yaparken yanlarında getirebilirler.

ben sırf bu tarz şeylerle uğraşmamak için kendi saçımı kendim kesiyorum.

Uzun süre çıkmıyor yanak kılları öyle alınınca. Hatta azalıyorlar. O yüzden yaygın olan o. Zaten ısıttığı şeyi sürüp çekiyor, hijyenik değil denebilecek bir işlem yok.

açıkçası bu muhabbetler ancak dandik berberlerde olacak şeyler. düzgün berberler böyle şeylere pek girmiyor, bu olaylar bana para koparmak için farklı yöntemler gibi geliyor.

@asilov +1 ayni dusuncedeyim. Şöyle bakım yaptirmam gerekse giderim bu işin ehli bi yere her şeyiyle yaptiririm, kiydiriktan mahalle berberisin sen, hayir adami da seviyorum aslinda ama sıra beklerken millete sir yaparken görünce ciddiye de alamiyorum :(

@adramelekh onla ilgili hijyen sorunum yok da ateşten çok hoşlanan biri değilim, yakinimda istemem ateşi yani, sir mir de acitir bence. Zaten sakal dolayisiyla haftada ya da iki haftada bir gidiyoruz berbere alsin işte eli değmişken makineyle..

leş ortam derken siz nasıl berberlere gidiyorsunuz onu anlamadım. ağda vs olayı hiç de leşlik değil bence. ben de berberde çok vakit geçirmeyi sevmediğim için hiç girmiyorum o işlere ama yaptıranlara da lafım yok.

hacı hijyenik değil diye saçını yıkatmadığın yerde onu da yaptırma zaten.

@dedim dedim

Gecen seneye kadar luks denecek berbere gidiyodum orda da yikatmiyodum, hijyen aslinda yanlis oldu sadece kafami baskasinin yikamasini sevmiyorum :D bi de ev ortaminda gidip banyo yapmak daha iyi yani. Şimdi ki berberim de mahalle berberi ama adam kaliteli oyle keko bi tip değil, musteriler de nezih. Temizliğinden şüphem yok ama işte yikatmak falan sacma geliyo eve geçince yikatirsin ne gerek var

@nundu
ev yakınsa öyle tabi benim ev ile berber arası 2 saat yıkamasa da aynı parayı alır. yıkamada önemli olan ne şampuan kullandığı ben bazılarının köpek şampuanı kullandığını bile duydum. benim ki lüks mekan eski de berberim olduğu için söylüyor içinde ne olduğunu.

kıl tüy mevzusu şöyle makine ile aldırsan iki haftada çıkar o ağdadan yaptırsan 6 haftada çıkar mesele o. ağda yaptırınca kızlar teklif ediyo. kesin bilgi. yayalım.

Ağdadan para almıyor bile benim gördüğüm yerler. Tuzak muzak değil bence. Ateş olayı gelenek ben de hiç anlam veremedim ama siz de çocukluğunuzdan beri bu insanlar gibi öyle yöntemlere alışık olsanız siz de normal bir şekilde yaptırırdınız.

Mesele hijyen değil sizin kültürünüz ve alışkanlıklarınız bence.

At hırsızlığını kabullenmek istemeyen adamlar için o hizmetler.

Kedi köpek besle.

seyahat et. tek basina olup olmaman onemli degil. yeni yerler gorup yeni kulturler ogrenip illa ki yeni insanlarla tanisirken mutlaka hatirlanacak ve seni hatirladikca mutlu edecek seyler yasarsin.

kod öğren. php falan öğren bence yazılımcılık cidden hayat değiştiriyor.

"İnsanlar eğleniyor" diye düşünmenin sebebi muhtemelen sosyal medya. Sosyal medyaya ara vererek başla.

Duyurunun bir onceki ve sozlugun son zirvesine katildim. Duyuruda kimseyle tanisamadim ve konusamadim ama sozlugun zirve iyiydi bayagi. Ha ileriye yonelik smimiyet olmadi ama kendimi tebrik ettim hasta ve yorgun halimle, bin turlu sikintiyla gidebildigim icin.
Duyurudan da guzel insanlarla tanistim.
Akisina birak biraz ama bu tur etkinliklere de katil bence.
Dun gece de 90lar programina takildim yine, sabah erken is olmasina ragmen gece 2 civarina kadar.
Ortamin yas olarak en buyugu ve bir baltaya sap olamamis ama kuyrugu dik.
Rahat ol...

İnstagram facebook kapa önce. Sosyal ol. Seçici isen biraz eşiğini düşür. İnsanlar senle arkadaş olmak için yanaşıyor mu? Yanaşmıyorsa sende sorun vardır. Onu düzelt.

@duru arsnova hiç bir sosyal medya hesabım yok.
@bir ileti paylastim evet insanlar yanaşıyor zaten arkadaşlarımda var ama onlarla vakit geçirmek istemiyorum. Sürekli kafe kafe geziyorlar gereksiz boş muhabbetler, o ne demiş şu ne yapmış şeklinde.
@ norek yazılıma ilgim var zaten bilgisayar mühendisliği okumak istiyordum ama başka mühendislik seçtim. Ancak yazılım daha da asosyal yapmaz mı?

@cesario dil öğrenmek istiyorum zaten ama bu yaz mümkün değil gibi. Çoğu şeye ilgim var ama gerçekleştiremiyorum.
En çokta bu her yeri gezen insanları kıskanıyorum ama yapabilmem için paramın olması gerek.

dövüş sporlarını tavsiye ediyorum. benim de pek arkadaşım yok, bir kız arkadaşım var bir de birkaç dostum. hayatımda düzenli yaptığım şeylerden biri spor, kendimi inanılmaz iyi hissediyorum, antrenman günlerini sabırsızlıkla bekliyorum. oradaki sosyal ortam da benim için çok güzel, salonun dışında o insanlarla bir iki kez görüştüm. buna rağmen mutluyum, saygı görüyorum, salonun müziklerini de ben getiriyorum :)

elimize geçen fırsatları değerlendirmek lazım, her ortama her insana ihtiyaç yok ama temkinli bir şekilde de sosyal çevreni istediğin yönde geliştirebilirsin. ben sporla ilgili çevremden memnunum onlar da benden memnun. müzikle ilgili çevre sıradaki hedefim. senin de elinde senin için özel olan, seni heveslendiren şeyler vardır. onlara yönelip, o alanda yetkin insanları arayabilirsin. sanatla uğraşabilirsin, resim ya da enstrüman kursuna gidebilirsin mesela vs. yavaş yavaş karşına istediğin tarzda insanlar çıkar. yine de unutma problemlerini önce kendi içinde halletmek en iyisidir, seni daha güçlü kılar. erteleme, emek ver, sonunda başarılı ve mutlu olacaksın umarım.

Hocam yazılıma sadece sosyallik açısından bakma. Kendini işe yarar hissetmen, hayatına achievementlar katman, bir şeyler öğrenerek üretkenlik göstermenin hazzını yaşaman açısından yazılımcılığı tek geçerim. Hayatımda tanıdığım en yetenekli, en akıllı, en üretken yazılımcı da (aynı zamanda ortağım olur) ekonometri okuyordu okulda, yeterli miktarda php öğrendiği gibi okulunu bıraktı ve birlikte iş hayatına atıldık. Hayata baktığın pencereyi genişleteceğine hiç kuşkun olmasın.
Ha yok derdim sosyallik diyorsan ben onu anlayamamışım yazdıklarından.

tam anlattıgın gibi yaşıyorum ama ben mutluyum :)

Ufak ufak keşfe çık, büyük hedefler koyma kendine. Git bugün eve farklı bir yoldan dön bakalım.

Eskişehir

İzmir kesinlikle

antalya tabi ki...

Dublin, havası güzel.

tartismasiz yozgat.

İstanbul'u beğenmeyen bir izmirli olarak başta tabi ki izmir. Onun disinda gidip gorduklerimden antalya ve özellikle çanakkale. Hafif sakin bi yer istiyorsaniz canakkale mükemmel

burdur

Türkiyede izmir, yurt dışında amsterdama yerleşmek gibi bir planım var, eğer beceremez de dönersem doğduğum büyüdüğüm istanbula gelmek yerine izmire yerleşeceğim.

viyana

turkiye'de izmir avrupa'da londra.

Ankara

çok net, izmir. hatta karşıyaka

İzmir, yalova, muğla'nın kıyı ilçeleri, Antalya ve Mersin olabilir.

nokta atışı yapacağım: kocaeli ilinin gölcük ilçesinin... değirmendere semt mi, ney? orası. türkiye'yi karış karış gezmiş biri değilim; muhakkak daha güzel ve yaşanası yerler vardır ama ben değirmendere'yi çok seviyorum. direkt bağımın olması bunda önemli tabii ama bağı olmasa bile değirmendere'ye gelip de burayı sevmeyen birini görmedim.

istanbul'a da yakın yani çok mevzu istiyorsan arabaya atlarsın 2 saate gidersin mesele değil. havası nispeten temiz. insanı iyi sayılır. sosyal imkanları var. en azından benim için. buz pistinden tenis kortuna bissürü şey var. istanbul'da gidecek olsan ya cüzdanı bırakman gerekir ya da 50 hafta önceden rezervasyon yaptırman. sahili var mis gibi, sıkıldıkça in anasını satiyim. ne çok sakin ne de çok kalabalık.

mis gibi yer yav. çok seviyorum keratayı. türkiye'de yaşamayı istemiyorum uzun vadede ama yaşayacak olsam ve imkanım olsa değirmendere'de oturup izmit'te çalışmayı düşünebilirdim mesela ama maalesef alanım buna müsait değil. mühendis olsam mesela gebze'de, izmit'te çalışır, her gün gidip gelirdim o yolu. çok koymazdı. amma lakin ki yabancı dilciyim, değirmendere'de nabıcam amk rusça çeviri mi yapıcam.

Herkes izmir demiş; ama bu şehirde iş olanakları çok kısıtlı.

Kışın Ege'de bir çok yer olabilir.

bu öyle aranınca bulunan bir şey değil ki, bir gün çıkar karşına merak etme.

aşk diye bişey yok ki. Hoşlanma ve ardından sevgiye dönüşmesi var. Aşkta aşırı hoşlanıp ayarı kaçırmak oluyor. Insanın dengesini bozuyor. Saçma sapan bişey. Boşver gitsin. Hoşlandıklarınla ilgilen ve aşk umma. Bak neler olacak.

bu konuyu kafana takmadan yaşamana bak.

Kendi ayarında insanlara yönel.

Kas inşa etmek isteyen bir insanın "Ben yemek yiyemiyorum" deme lüksü yok ne yazık ki, mecbur yiyeceksin, günde 3000-3500 hatta 4000 kalorilik yemek yiyemiyorsan kas da olmuyor bunun hilesi yok. Bu belki motivasyon olabilir.

+1 angelus

menemen tarzi yapmayi dene. ben beyaz peynirli tereyagli yiyorum, lezzetli oluyor yumurta.

Off benim de bi sakatlığımdan dolayı kas kütlemi arttırmam ve sürekli spor yapmam lazım ama sizin gibi yemek yiyemiyordum. Kendini kasacaksın yeni şeyler deneyip kendine uygun olan tadları bir şeyleri karıştıra karıştıra bulacaksın. Ben yumurtayı haşlamıyorum da omlet yapıp bol yeşillikle yiyorum mesela.

Yavaş yavaş arttır aldığın kaloriyi. Birden yüklenme. Öğün öncesi basit karb alımı iştah açar.

Makrolara, protein hesaplarina fazla takilmamani oneririm yani temel olarak yapman gereken karbonhidrat ve sagliksiz yaglardan olabildigince kacinip lif ve protein icerikli beslenmek illa bes yumurta yicem diye kendini kasma alternatifler uret mesela kuruyemise yonel.İstah icinde cin biber onerebilirim.

Mekanı pazartesi akşamı saat 7 gibi mutlaka gör, o an kalabalık değilse hiç olmaz.

havalandırma sistemi, tatil günlerinde(resmi, dini bayram vs.) genelde hangi saatlerde çalışıyorlar. bence bu ikisi önemli

Kısısel program yapıyorlar mı mesela o Önemli

Haftaiçi 08-24 haftasonları 08-20 arası açıkmış, resmi tatilleri sormadım. Kişisel hem çalışma hem beslenme programı yapıyorlarmış, zaten kafana göre çalışmıyorsun dedi. Olmadı pazartesi 7'de gitmeyecek şekilde program yaparım, ne biliyim 8 gibi falan giderim daha sakin olur.

Yakınlık 1
Havalandırma 2
Keko azlığı 3

squat rack, power cage var mı?

Gideceğin saatteki halini gör.

sporty +1

ek olarak deadlift yasak gibi salakça kuralları var mı diye de sormak lazım

gulia <3

510 beygirlik beyefendi.


sevismek istemem.

Birinci ile zaten seviştiğimden ötürü yine 1 diycem. Kızlar neye hasta olur onu bilemem.

1 karizma
2 yakışıklı

Bmw bence de. Sevişmek ahah istemem+1 :)

yaaauuuv illa ki de her şeyi talihsiz serüvenler dizisindeki anlatıcı gibi açıklattırmayın abicim :)))) sevişmek burada bayılmak, çok hoşlanmak anlamında kullanılmıştır.

2

jülya için böbreklerimi satmayı düşünüyorum.

1

Bimmer severim ama 3 serisinden sokaklarda adım başı mevcut. Alfa daha farklı. Ondan amacına daha kolay ulaştırabilir.

alfa

Eğer dişi bir araba olsaydım alfa görünce ıslanırdım

adam ilişki istememiş, seks istemiş. sen sevmek istemişsin, güvenmek istemişsin ama o yanlış insan bunu kendine anlatamamışsın.

o zaman yalancı bir de bu adam. ben sevgililerimden baskasıyla beraber olmadım diyen biri bu. 2 kişi yani.

önceki duyurularınıza baktım. bazen insan tüm işaretlere rağmen karşıdakine değil kendine inanmak ister. bu biraz da karşıdakinin bir öyle bir böyle davranmasından kaynaklanır tabi. bir de insan içini herkese bu kadar açmamalı. ben de açmamaya çalışıyorum artık oluyor mu bilmiyorum ama insanlara güvensizliğinizden falan bahsetmeyin. isteyen sizinle yaşayarak öğrenir nasıl biri olduğunuzu.

"yine de koynundayken yine bana travma yasatmazsın insallah dedim" şu cümle üstüne herkes kaçar. Bi ay beklemiş adam, tam keyfini çıkartacak muhabbete bak. Sonra erkekler çok Öküz. E siz de çok delisiniz be canım.

Hayatının sorumluluğu sana ait. Başkalarına yüklemeye çalışma.

ikinizde de suç var.

şu duruma bakarak karşı tarafa kötü insan diyemeyiz.

İki taraf da problemli. Ama 6 aya rağmen birbirini tanıma-anlama noktasına gelemediyseniz bence şansınızı zorlamayın. Üzülmesin kimse yok yere.

evde wi-fi benim de. 6 gb paketim var. spotify ı telefonda pek kullanmıyorum, video ayda mobilden en fazla 2-3 tane izlerim. 6 gb nin 2 gb sini kullanıoyurm genelde. vodafone öyle bir şey yapmaz. telefonundan bak kontrol et. arada uçuk fark var mı yok mu diye

Ben de bu ay 7 gb 1 haftada yedim saka gibi

Bende 3gb var çoğu zaman artıyor. Kontrollü kullandığım için hiç böyle bir şey başıma gelmedi. Telefon ayarlarından hangi uygulama ne kadar veri kullanmış bakabilirsin, ona göre kontrol sende olur.

Instagram'ın videoları otomatik yüklemesi kotanın ırzına geçiyor.

kemik suyu içmek enerji vermez. genel olarak kaliteli beslenmeli ve iyi uyumalısınız. saat 11-12 gibi uyuyup en az 7-8 saat uyumadıktan sonra ne yerseniz yiyin çok enerjik olamazsınız. en azından bende öyle. önce bir doktora görünmeli kan değerlerine baktırılabilir, açlık ve tokluk şekerine baktırılır.

hiçbiri değil de hava değişimi bile olabilir.

kemik suyu için düdüklüde 4-5 saat çok rahat yeter. annem hatta 2-3 saat falan kaynatır yani.

Kemikleri önce 1-2 saat normal tencrede kaynatıp yüzeyinde biriken siyah köpüğü alıp sonra düdüklüde 4-5 saat kaynatmanız lazım. Eğer siyah köpük kısmını almazsanız bulanık olur. 2. aşamada suyu değiştiren de var esas ilik kısmı 3 veya 4. saatten sonra çıkıyor zaten, içerisine defne yaprağı ve karabiber de koyarsanız daha güzel olur. Düdüklüden çıkınca kemiklere vurarak ilik kısımlarını çıkarın ve rondodan geçirip suyuna karıştırın. Kavanozlara ya da kullan-bitir ölçülerdeki kalıplara bölerek buzluğa atın.

Kemikleri alırken kırdırın, iliklerinin çıkacağı bir yer olsun. Düdüklüde 3-4 saat kaynatın. zaten ilik eriyerek suya karışmış olacak ya da kolay çıkabilir durumda olacak. Direkt enerjiden ziyade sağlıklıdır kemik suyu.

Kaynattıktan sonra kemiğe yapışık kalmış kıkırdak vs. varsa onu da sıyırıp suya ekle. Hepsini beraber blender ile karıştırırsın sonra.

çok önemli.

artı puan.

geçirir.

Daha benim kadar iyi yapanına denk gelmedim. Özel ve nitelikli yemekleri iyi yapabilen bir kadın olursa artı puanı olabilir.

Yemek yapmaktan zerre anlamam, iyi yemek yapan sevgilim olursa öper başıma koyarım ama sırf iyi yemek yapıyo diye de diğer adayların önüne geçmez yani :D
Ona gelene kadar ohooo....

artı point

Ben zaten her çeşit yemeği yapiyorum, kendisi de bana asci degil sevgili olacagindan benim gözümde herhangi bir önemi yok.

Ha mutfağa girip ara sıra yardım edebilirse iyi olur tabii. Bunun için de yemek yapması değil, düşünceli olması gerekir.

Artı puan evet ama karşımdakinde en son dikkat edeceğim özelliklerden biri sanırım. Yemek yapmayı bi şekilde öğrenir sonuçta. Önemli olan istek deyip klasiklere bağlayıp uzaklaşıyorum.

kadınım, partnerimin yemek yapması çok önemli. hoşlanmadığım bir insandan hoşlanmamı sağlamaz ama hali hazırda hoşlandığım biriyse bayağı ileri taşır hislerimi.

önemli bir kriter değil.

bir erkek olarak sevgilimin iyi yemek yapabiliyor olmasını isterim.
çünkü ben iyi yemek yapabiliyorum. isterim ki gelsin mutfakta beraber pişirelim beraber yiyelim. fakat bugüne kadar tanıştığım çoğu hatun kişi yemek yapmaktan anlamadıklarını beyan ettiler. beyan esas... yemek yapmaktan anlamadıklarını beyan etmelerinden daha çok, beni yaralayan, yemek yapmaya ilgi duymamalarıdır.

Benim damak tadım kimseye uymuyor ekmek yemem tuz katmam otlarla yaşarım. Muhtemelen ilerideki eşim yemeklerimi yemeyip aç kalacak. Umarım yemek yapmasını biliyordur.

pek önemli değil. olsa güzel olur seviyesinde.

bence de önemli, istekli olup bana yardım etse de olur ama.

Erkek de kadin da yemek yapmayi bilmeli. 20.yuzyilin basinda degiliz, 100 yil gecti aradan herkesin kendini kurtarmayi ogrenmesi gerekli.

çok önemli, çok artı. güzel yemek yapan adamlar çekici oluyor. ayrıca kendine yetebilmek, emek vermek, öküz gibi yatmak yerine bi şeyler yapmaya çalışmak falan, bunların hepsini anlamayı sağlıyor yemek vs. parametreler. yemek yapmayan adamlara asalak paçoz gözüyle bakıyorum. yakın çevremde biri böyle bi adamla o yüzden sinirlendim şu an. benim erkek arkadaşlarımın bir iki tanesi hariç hepsi güzel, özenli yemekler yapardı. yapmayanlarla da tecrübesizken çıkmışımdır. bu demek değil ki herkesten şef performansı bekliyorum. özen göstermesi, uğraşması, zaman ayırması çok önemli. zaten öküz olmayan pratikler geliştirebilmiş bir adam da yemek yapabiliyor oluyor.

İyi yemek yapan tarafın ben olmasından mutlu oluyorum o yemek yapamasın umrumda değil

zerre önemi yok

benim için önemli bir kriter değil. olmasa eksi değil ama olursa da artı tabi.

Ben bi insanın yemek yapmayı bilmemesini tuhaf buluyorum asıl. Benim için bir kriter değil haliyle. Zaten olması gereken bi şeymiş gibi.

iyi yemek yapabiliyorum ancak partnerimden böyle bir talebim olmaz. önceki sevgililerim epey başarılıydı ancak sonuçta yemeği birliket yaptığınız sürece sıkıntı olmaz. tabi sanatıma engel olmaması tercih sebebidir.

ben yokken açlıktan ölecek kadar beceriksiz olmasın, yumurta kırabilsin mesela.
ama onun dışında ben yeterince iyi yapıyorum, onun yapmasına gerek yok.
zaten bu konularda cinsiyetçi olduğum için ben ona yapmak isterim.

kesinlikle hiçbir önemi yok.

ama sorunun soruluş şekli bana kalırsa güzel olmamış. ne demek "diğer adayların önüne geçirmek"? sevgili seçiminde "adaylar" diye bir şey olmaz ki. birini görürsün, aşık olursun, sonra sevgili olursan zaman içinde dersin ki "aa yemek de yapabiliyormuş, ne güzel" ya da "aa araba kullanmayı bilmiyormuş, hay allah"

insanlarla birlikte olmadan önce onları sanki böyle teknosa'dan aldığımız cihazlarmış gibi teknik özelliklerine bakarak değerlendirilmeyin. sonra "bu daha iyi" diye aldığınız ahmet daha yüksek watt'la çalışıyor olur, daha çok enerji harcar. ama onun yanında beğenmediğiniz ali enerji tasarrufludur, az yakar. pişman olursunuz.

Aslında önemli değil, yani dolaptan peynir çıkarıyorsa yeter ve yapıyorsa ne güzel de, bunu tek başına değerlendiremiyorum. Normalde çok yemek yapmasa da olur ama evin tüm işi bana yıkılacaksa, onun 'Hayır, ben yemek yapmam' diye çekilmesini kaldıramam. Fazla fazla yiyorsa, bir tencere dolusu yemek en geç iki günde bitiyorsa, her gün değişik çeşitlerde yemek istiyorsa, iki üç gün aynı yemeği yiyemiyorsa, bu tarz şeyler benim için pek makul değil. O zaman yemek işine el atmasını beklerim. Yani işten gelince ikimiz birden yemeğe dalabiliriz. Ben bir şeyler yapmaya çalışırken o salataya ya da ıvır zıvıra dalabilir de, 'İşten geldim, yemeği yaptım, yarına yemek kalmadı' ya da 'Her akşam ne yapacağımı düşünmekten bıktım' durumu olmadıkça sorun değil. Tabii, ara ara sevdiği bir yemeği yapmak, sunmak isterim ama benzer bir jest de arada olsun isterim. Yapamıyorsa da çok sorun değil; yeter ki hayatın o kısımları müşterek olsun ve mutfak düşmanım olmasın.

beimki harika yemek yapıyor
çok mutluyum

iyi yemek yapabilen erkek, kriter degil ama buyuk arti

seks kadar önemli +1

Benim için hiç bir önemi yok, ben her türlü yemek, pasta, börek konusunda gayet iyiyim. Ha artı puan belki heveslenip de mutfağa girdiğinde mutfağı aşırı batırmaması olabilir, ilgisi varsa destek olurum, onun dışında bir beklentim yok.

önemliymiş aslında

önemli değil, ben yapar doyururum ikimizi de.

Yemek yapmayı severim.
Yemek yemeyi çok severim.
Güzel yemek yapan bir adamı daha çok severim.

Ama sadece olsa iyi olurculardanım, kriter değil.

yemek yemeyi ve mutfakta bulunmayı severim ama maalesef yapma konusunda çok beceriksizim. yaparım ama lezzetsiz olur yani, oturup yemek diye yemezsin. gerçi bu durumda yapamıyor oluyorum, neyse jsfjskls.

aşqımı iyi yemek yapamıyor diye daha az sevecek değilim ama iyi yemek yapabiliyor olması benim gözümde tanrıça mertebesine yükseltir kendisini. ben bir kadın için "bunu severim lan/bununla evlenirim" demişsem, o da beni sevmişse, yemek yaptığı takdirde ondan asla ayrılamam diye düşünüyorum. duygusal olarak KARI GİBİ bi herifim, kaprisim tatavam çoktur ama arpamı suyunu verdiğin zaman dönüp de başkasına bakmam aq öyle bi özelliğim var, evcil hayvan gibi adamım.

o yüzden iyi yemek yapabilmesi müthiş bir artı benim için. yapamıyorsa da canı sağolsun birlikte kıra döke öğreniriz. tahammül edemediğim tek hatun cinsi, "ay ben yumurta kırmayı bile bilmem ki" diyen ve hatta bununla övünen tipler. bunlara günahımı bile vermem, güvenmem. bugün yumurta kıramayan yarın vatan haini olur, terörist olur. iyi yemek yapamayabilirsin, yemek yapman gerekmemiştir vs. ama yenebilir seviyede bi makarna, menemen, basit bi çorba falan yapabil aq yuh.

Düzenli ilişkide, evet.

güzel yemek yapan kızla sevgili oldum.
yemek yapmayan kızla sevgili oldum.
acayip güzel yemek yapan kızla sevgili oldum.
yemek yapmayı sevmeyen, seven, isteyen, istemeyen vs farklı farklı kızlarla sevgili oldum ve cevabım: Zerre önemli değil.

Benden iyi yapmasi onemli cunku ben yemek yapmayi pek sevmiyorum.

Hic onemli degil.

Önemli değil

2. kadın daha çekici bence.

2

kadinim ama 2

ikisini de beğenmedim ama illa biri anama ana diyecekse birincisi desin, daha güzel. ikincisi esmer değil ki siyahi direkt. benim ilgimi çekmiyo siyahiler. uzakdoğulular da çekmiyo. en fazla orta asya olur. şu orta asya ve doğu-orta avrupa'nın beyaz hatunları mmmm üzerine tanımam. gerisi hikaye.

2.
1.si şaşı gibi biraz

2

1. Ginger severim.

tam beklediğim gibi cevaplar. çoğunluk 2.'yi seçiyo. benim gibi beyaz ten manyağı da çıktı bi tane, der meister, güzel :)))

tamam 2'nin yüzü daha hoş ama bence 1 daha çekici ya. beyaz olsun tipsiz olsun.

battal kardeşimle 2 oldu. :)

sağdaki esmer ten pek sevmem ama diğerine göre daha iyi

0

abi benimki beyaz ten manyaklığı değil aslında, yani esmer falan da olur ama böyle melez-siyahi olmasın işte. yanlış anlaşılmasın bu tamamen zevk meselesi, AFRİKA'DAN GARI MI ÇIKAR YAV diyor değilim. nasıl ki bazısı kıvırcık saç sever, ben de beyaz tenli at gibi hatunları seviyorum. siyahiler, mıymıy ağlayıp duran pikselli capon karılar hoşuma gitmiyor.

2

2 çünkü 1 olmamış.

2

2 numara tabi ki. 1 numara gözlerimi o saç modeli ve korkunç kaşlarıyla kör etti :(

1 belki kötü çıkmıştır? kötü bakıyor ondan.

Sanki adaletsiz bir çekm olmuş. Esmer olduğun gibi ya da daha güzel, kızıl olduğundan kötü çıkmış.
Bu fotoğrafta 2'yi seçerim.

2

ikisi de değil

2

boydan da bi foto alsak daha sağlıklı cevap verebilirdik aslında asşdlka

1.

jilet. kaşınır.

tıraş köpüğü ve çok bıçaklı jilet kullan.
uzarken biraz batma olur, kaşınır.

Kılları çıktığı yönde jiletle tıraş et. O zaman batmaz ve kaşınmaz. Tersten kesme.

kuru kuru almayın sakına tahriş olur.
Eğer gratis ya da watsonsa giderseniz kadınlar için satılan traş köpüğüne benzer şeyden var ismi "gillette satin care shave gel" fiyatı 10tl olması lazım onu alın sürün ve kılların çıktığı yöne doğru alın ardından nemlendirici krem sürün. Sonuç; pammık gibisiniz.

tüy dökücü

Makine daha iyi olurdu.

Uzarken kaşınacak her türlü. Holter takacaklarsa yada eforluya ireceksen makina olmaz bence. Jilet yada tüy dökücü.

Vücut şekillendirmenin en efektif yolu ağırlık çalışmak. Sadece koşu ve yüzme yaparsan da şimdiki halinden daha iyi görünürsün tabi. 16 metre havuzla o işi becerebilir misin muamma yalnız.

farklı grup dersleri mevcut ise deneyebilirsin, ilgini çeken seni zorlayan, direnç sağlayan özellikle vücut ağırlığı ile çeşitli hareketler içeren dersler olabilir. Bazı spor salonlarında basketbol alanı falan da oluyor. Kas gelişimi açısından olmasa da yağ yakımı açısından bunlar yardımcı olabilir.

geçen yıl 122 kiloydum, boyum 186. ağırlık kaldırmayı sevmediğim için fitness yaptım iki ay falan, saatlerce koşmama rağmen ancak 5 kilo verebildim, sonra da geri aldım zaten. dört ay önce ağırlık kaldırmaya başladım, diyet de yaptım, uzun süreli koşu yerine de hiit yaptım, şu an 87 kiloyum. yani 4 ayda tam tamına 35 kilo verdim. sizde nasıl olur bilemem ama benim için ağırlık kaldırmak kilo verme konusunda daha efektif oldu.

100 kiloyla koşmaya başladığında ya da hoplayıp zıplayıp bir şeyler yaptığında dizlerini eklemlerini bağlarını tendonlarını eline alırsın, herhangi bir fitness seviyen olmadığı için zaten koşamazsın da, diyelim ki koştun, o zaman kalp krizi de geçirebilirsin misal, 5 ayda 20 kere gittiğine göre seni hiç spor yapmamış biri olarak kabul edebiliriz bu anlamda. Yani vücudun bu ağırlıkla bu stresi kaldırmaz. Onun dışında, kardiyo ile kilo verdiğinde, kas kütlende bir artış olmazsa, vücudun havası alınmış zeplin gibi pörsük bir şey olur. Ha bu ağırlık çalışsan da olur ama daha az olur, yani kaybedilen yağ kütlesinin yerine bir şey koymak lazım ki vücudun biraz toparlansın, bu da kas kütlesiyle mümkün ama bunlar ekstra disiplin işi tabii yapamıyorum diyorsan yapacak bir şey yok. Bir de sadece kardiyo ile yağ yakarsın ama illa ki kastan da gider biraz, bu işi en bilinçli yapan adamda da kas kaybı oluyor kardiyoda. Yani salt kardiyoya girişmek riskli biraz. Dikkat ettiysen yüzme ile ilgili bir şey söylemedim çünkü o da kardiyo. Elinde imkanın varken ağırlık çalışması yapmalısın.

Ben katilmamistim ustunden 6 sene gecti hic pisman olmadim hatta su hayatta verdigim en dogru kararlardan biriydi bence :D

@vegas ne güzel konuşmuşsun.

Katılmadım. Aklıma bile gelmiyor.

Ortamın varsa git cok güzel eğlenirsin yoksa balo dediğimiz şey pek aman aman birşey değil bana göre.

Suada'da yapılıyorsa pişman olabilirsin. Gerçi ben de katılmayı düşünmüyorum 3. sınıf olmama rağmen ama Suada'da olsa kesin giderdim. Ortam iyi olur gibi. Türkiye'deki üniversiteli gençlerin içi çürümüş. 4 yılın sonunda bile kendilerine birkaç saatlik ödül vermekten korkuyorlar. Çok düşünmeden gidebilirsin. İş hayatına başlayınca çok ararsın bu günleri.

Uni mi lise mi onu belietmemişsin ama ben ikisine de katilmamistim hiç pişman değilim katilsam sıkılırdim

Onun yerine samimi olduğun insanlarla vakit geçir bir gün daha iyi. Tek kelime etmediğin tiplerin yanında kasılmaya değmez.

katılmadım eksikliğini hiçbir zaman hissetmedim.

Ben de katılmadım. Zerre kadar da pişman olmadım. Aklıma bile gelmedi zaten sonra hiç.

Ben nerdeyse herkesi tanıdığım için çok eğlenmiştim ki rezil bir organizasyondu. O gün çok aksilik yaşadım ama tatlı dertler bence. Gidip içip dans edeceksin işte arkadaşların gidiyorsa güzel geçer niye gitmeyesin ki.

katılmadım. hiçte eksikliğini hissetmedim. gayet arkadaşlarım da vardı sosyaldim de ama yok gitmemiştim. biraz yalan o ortamlar..genelde üniversite arkadaşlıklarının yalan olduğu gibi..

kesinlikle olursun.
askerlikteki bir toplu takılma/fotograf çektirme olayına inat edip takılmamıştım çünkü askerlikten nefret ediyordum!
ne olabilir ki en fazla. katıl, takıl, eğlen. sixtir et!

biz yakın arkadaşlarla(5-6 kişi) sınavlardan sonra çalgılı bir meyhaneye içmeye gideceğiz. baloda insanlar grup grup takılıp herkes ayrı telden çalacaktır emin olun. ben de bizim mühendislik fakültesinin balosuna katılmadım zerre de pişman olmadım. kep atma töreni falan yeter.

Ben katıldım, çok güzel de eğlenmiştim. Kendi arkadaş ortamımla gayet güzel eğlenmiştik, yine olsa yine giderim, katılmasam üzülürdüm, bir kere yaşıyoruz o kadar da detaylı düşünmeye gerek yok, istiyorsan, yakın arkadaşların gidiyorsa git, en kötü ne olabilir ? Sevmezsen erken ayrılırsın.

Aman her gün sanki çok samimi ortamlardayız da bir gece samimiyetsiz ortama girince incilerimiz dökülücek. Yaptığın için pişman olmazsın en fazla "aman ne boktandı çok sıkıldım" dersin ama gitmezsen aslında nasıl olabileceğini asla bilemeyeceksin.

Ha okuldan hiç doğru düzgün arkadaşın yoksa gitme tabi patlarsın

Gittim fakat keşke gitmeyip o parayla bi' gezi ayarlasaydım diye çok düşündüm yakın arkadaşlarımla ve pişman olmuştum ben de :)

katılmadım, 15 sene geçti üstünden pişman da değilim, bi daha olsa yine katılmam.

katılmadım, pişman değilim. ama üniversitedeki ortamı zaten sevmiyodum. arkadaş grubun varsave gidiyolarsa gitmek mantıklı olabilir. ben şu an hç biri ile görüşmediğim ve o zaman da görüşmeyeceğimi bildiğim için sallamamıştım.

katılmadım. 9 sene oldu, pişman olmadım.

Bitirdigim hicbir okulun mezuniyet torenine/balosuna/kinasina katilmadim. pisman degilim.

mezuniyet kinasi diye bir kavram varmis gercekten. degisik...

olmazsın
20-25 sene geçti hala görüştüğüm arkadaşlarım var
pişmanlık olmaz

Okuldakilerle ortamın varsa git tabi.

katılmadım, hayatımda verdiğim en iyi karardı. ileride bir gün cb olmayı düşünürsem mezuniyet fotosu bile yok diye mızmızlanacaklar ama olsun. sanki uzaya roket gönderdik, bir de kutlamasını yapıyoruz?

cevap: hiç pişman olmazsın arkadaşım.

pişman olurum diye katıldım ama keşke katılmasaydım dedim hiç gerek yokmuş.

katılmazsan çok büyük ihtimalle hiç pişman olmazsın. iyi ki de gitmedim dersin. ama katılırsan da pişman olmazsın gibime gelioyor, güzel geçiyor çünkü ben hiç sıkılmamıştım. gelirsin, masalar önceden ayarlanmış olur, masana oturur içersin, sarhoş olunca kalkar oynarsın. düğün gibi bir konsepti var. sonra oradaki eğlence bitince reina'ya sortie'ye falan geçilirdi ama artık reina malum, ne yapılır bilmem. gerçi sizinki suada'da olduğu için bir yere gidilmez herhalde, gece 3e kadar içip dans edersiniz.

ben lise mezuniyet balomu hiç sevmemiştim. bence hepimiz 18 yaşına göre çok kasıntıydık, makyajlar saçlar falan. çünkü balo çırağan'da yapılmıştı. giydiğim elbise bile koca kadın elbisesiymiş şimdi düşününce. ne gerek varsa. ama üniversite mezuniyet balosunu çok sevmiştim. en yakın arkadaşlarım katılmamasına rağmen ben katıldım, çok sıkılıcam diye düşündüm ama hiç öyle olmadı. balonun sonunda da alkolün verdiği yetkiye dayanarak okulun en yauşuklu çocuğunu kapmıştım, bana göre çok çok fazlaydı ve büyük sürpriz olmuştu ikimize de, heheh. ons olarak kaldı ama hayatımın sonuna kadar anlatırım muhtemelen bu hikayeyi.

Bir lise 2 de uni mezuniyet balosuna katıldım. Uni'lerden birinde samimi bir avuç arkadaşım vardı, üstelik o dönem mezun bile olmayacaktım, ama yine de çok eğlendim, iyi ki gitmişim.
Sorduğunuza göre çok arkadaşınız yok ve sosyal anlamda çekingensiniz. Pişman olacağınız şey aslında mezuniyet balosuna katılıp katılmamak değil onca sene arkadaş edinememek olmalı...

Lisede de üniversitede de katılmadım. Hiç pişman değilim. Sahte sahte insanlarla eğlenebileceğimi düşünmüyordum çünkü. Keza benim yakın arkadaşlarım da aynı fikirdeydi. Biz gitmedik topluca.

olmazsın.

ben sıcakları sevmem soğuk ortamı daha çok severim.
sıcak sıcak diye gezenler klimalı ortamlarda takılan insanlar
edit:etkilenmemek pek mümkün değil dışarıda

güneş şemsiyesi al. bir de yani gadınsın, şort mort askılı bilmem ne giysene ben erkeğim giyemiyorum da sen niye giyemiyorsun?

@cekilmis gayfe şort askılı giyince güneş daha çok yerini yakıyor o çare değil. Bir de istanbulda yaşıyorum taciz edilmek istemiyorum. Diz hizası elbise bile giyince ökü gibi bakıyorlar. Şortla askılıyla tacize uğramak istemiyorum.

@basond e o zaman ne anlıyorlar yazın gelmesinden klimayla takıldıktan sonra. Öf ya herkes i böyle peki hemen bıyıklarım filan terliyor mesela :)

elbise giy mesela püfür püfür essin işte. bi de güneşin alnında dolaşmamaya çalışacaksın zaten.

Ben çok terlemiyorum ya bayılırım sıcağa isterse 50 derece olsun gelsin yaksın oh.

Çok çok bunaldıysam o gün spora gittiysem falan eczanede termal su sprey satılıyor. Onu sıkıyorum geçici bir serinlik hissi geliyor.

Soğuk limonlu su çok ferahlatıyor beni sıcaktan bunaldığımda.

Bunun dışında eğer tarz kaygısız yoksa spor kıyafetler giyerek hem rahat olabilir hem de tacizden uzak kalabilirsiniz.

Mesela Adidas'ın climacool kumaşlardan yapılan tişört ve şortları var. Ya da Nike'ın dri-fit'i var aynı şekilde. Efil efil esiyor resmen. Bunlar pahalı gelirse Decathlon'dan da benzer çözümler bulabilirsiniz. Önemli olan kumaşın hava geçirmesi, üzerinize yapışmaması ve hafif olması.

Mesela:

m.ebay.com

gölgede dur. esen yerlerde dur. bol giyiyormuşsun zaten. çok mu hareketlisin? mesela yürürken hızlı hızlı mı gidersin? biraz hareketlerini yavaşlat.

Arabanın klimasını köklüyorum. Dışarıya sabahın köründe ya da akşam çıkıyorum. Gündüz çıkacaksam havuz ya da deniz içindir.

tercihen likralı, ter tutmayan, güneş korumalı tekstil ürünleri. fileli outdoor ayakkabı. kaliteli çorap. stick deodorant kullanımı.

Heralde okuduğum en saçma duyuru olabilir. 5 senelik sevgilinin yalan söyleme huyunun olup olmadığını bilmiyorsun ve bu testi buluyorsun, şahane gerçekten. Bence kesin aldatmıştır aynen ahahah xD

osuruk testi efso olmuş asdgfasdfsdf
evet çok kıskanan tipler aldatmaya yatkın olur da seninkinin durduk yere günahını almayalım. aldatan kişi memesini ısırtmaz bence, dikkat eder.

"kendim çok nazik biri olduğum için yara yapmak bir yana morartmam bile"


sen yatakta o kadar nazik olmayaydın şimdi bu duyuruyu açmayacaktın belki de :/


geçmiş olsun.

dertli osurugu diyebilecek kadar yakin olan ve 5 senelik ilişki icinde oldugun kadinin olasi bir meme yarasi durumunda iki kere farkli sey soylemek zorunda kalacagi kadar cekinecegini dusunmuyorum.

aldatmistir tahminen.

acımasızca sigmişler kardeşim.

Kil donmesidir. Memede kil kkadin icin utanilacak bir sey oluyor. Soyleyememis, bask bir sey uydurmustur. Belki azıcık hakiki sessiz bi osuruk kacirdin, agzindan ses cikarmaya calisirken. Onu da bir dusun tart, ondan sonra itham et insanlari. Osuruk isi sinsi.

"Nazik biriyim morartamam bile" bence her şey burda gizli. Sen kız gibi davranmışsın :( muhtemel suretle de birileri senin eksikliğini doldurmuş

Onu ağzına osurarak cezalandır. Sert ol biraz.

yengeyi çaya batırıp yemişler :(((((

'nazik biri olduğum için yara yapmak bir yana morartmam bile'
olum nasıl insanlarsınız ya

35 yaşındayım c, d ve e olabilir

43 yaşındaki bir arkadaşım 25 yaşında bir kızla evli

a-b-c- yaş 32

b-c olur belki d

c.

30,
26-40 (c, d, e)

31; b+c ideal benim için de onlar için ideal olur mu bilemedim

26-30

32 yaşındayım. b ve c

Farketmez. Yaş en son plandadır.

b

22-26
ya da
26-30

ben 35'im

36 yasındayım @asilov un dediğinine imzamı atıyorum

b

@gram altın, erkekler genç kadınları becermek ister demişsin. emmanuel macron 39 yaşında karısı 64 yaşında. e hadi bunu da açıkla ?

emmanuel macron kıllı tüylü çomar bir türk erkeği de değil ki. dünyalar yakışıklısı ve tam bir entelektüel.

ben kadınım ve erkek olsam ve yaşım 30 + olsa 18 yaşında çıtır,gözü açılmamış, seksi bende deneyimleyecek, bekaretini sadece ama sadece benim bozacağım, bekaretini sadece bana teslim ettiğine emin olduğum bir kıza nikah kıyardım.

bekareti benden önce bozulmuş, başka erkeklerin altına yatmış bir kadına gelinlik giydirmezdim. çıkardım yatardım ama gelinliği haketmediğini düşünürdüm. b ve b'den yukarıdaki kızların çoğu bakireliklerini yitirmişler. çok kötü bir devirdeyiz.

tek bildiğim c'nin altına inmek intihar olur.

@cutie pie dalga geçmişsin ama ben doğuştan erkek olarak dünyaya gelmeyi çok isterdim. şans = erkeklik bence. erkeklerin hem biyolojik hem de sosyal anlamda biz kadınlar karşısında ezici üstünlükleri var.

o yüzden biz evde kalmış kız kurusu olurken, onlar karizmatik müzmin bekar oluyor.

31 yaşındayım, c şıkkı uygun gibi bana.

b-c. 35.

b) 22 - 26

(bkz: decathlon)

Decathlon +1
Tam tarif ettiğiniz tarzda ayakkabılar mevcut.

Asics Outlet.

decathlon demeye gelmiştim benden önce demişler zaten :)


decathlon balon olmadığı için tavsiye edilir genelde. fiyatı çok uygundur çok şıkdır ve gerçek spor ayakkabısıdır.

Decathlon'daki ayakkabıların çoğunu çok çirkin buluyorum. Kinetix falan alırım aynı hesaba gelir. Yani çok kötülemiş gibi olmayayım ama bu kadar vasat tasarım yapmak için para falan almak lazım bence.

Sadece spor ayakkabısı da aramıyorum, günlük giymelik "spor ayakkabı" da almak istiyorum ve haliyle onda da aynı sorun mevcut. Decathlon'dakiler çoğunlukla sporda giymelik ayakkabı ve günlük giyime gitmezler. Diğer bilinen markaların spor için üretilen ayakkabılarından günlük giyim için de uygun olanları oluyor ama decathlon'da hiç yok nerdeyse. Hepsi "spor ayakkabısı".

Yani ayağa giyecek bir şeyler her türlü buluruz da azıcık şık olmasına önem veriyorum açıkçası.

Numaranı bil trendyoldan markafoniden al. Ben 300 altında aldım hep nike ayakkabılarımı.

Valla piyasadaki ayakkabıların çoğu 150 liradan fazla etmez ama kurdan vergiden dolayı şiştikçe şişiyor fiyatlar. 300 lira altına aldım diyorsunuz da, 250 lira da çok. İki tane farklı renk alayım deseniz 500 lira.

Adidas, Nike, Skechers

son 5 ayakkabımı amazon almanya dan aldım. hepsi skechers. amazon olmasa 300-400 lira verip de giyemezdim.

son gümrük üst limitinin 30 euro'ya düşürülmesi gümrük vergisi vermek durumunda bıraksa da hala buradakinden uyguna geliyor(*) kargo bedava fırsatları ile falan.

*=(3-4 ay önce aldığım ayakkabılar 120-200 tl arası iken şimdi aynı ayakkabılar gümrük vergisine tabii olduğu için 180-250 tl arası bir fiyata geliyor)

Ben hep mağazalardan alıyorum. Nike, Adidas, Boyner vs. Daha bugün aldım Boyner'den bir çift. Her aldığım ayakkabıdan sonra internet fiyatlarını görünce bi enayilik hissi çöküyor üstüme ama internetten spor ayakkabı almak istemiyorum nedense hiç. Güvenemiyorum galiba. Sonuç olarak mağazalara para bayılıyorum her seferinde. :/

ben boynerden alıyorum. yarın da geçerli olan bi indirim var. reklamsa uyarın. boynerin internet sitesinde geçerli. 600 liralık alışveriş ödeme ekranında 400'e düşüyor.

Boyner+1 çok güzel indirimler oluyor bi de hopi indir ordan da baya paracık vs kazanılıyor. Bi de adidas mesela sezon sonu %50 indirim yapar + internet sitesinden ilk alışverişte %15 indirim var. geçen sene çok güzel bi ayakkabı aldım bu şekilde 200 liraya, normal fiyatı 485 miydi neydi.

en son istanbul optimum adidastan almıştım 149du galiba. bi arada n11den nike bi ayakkabı aldım o da 139du sanırsam.

Deposite outlet İkitelli'deki Nike mağazası var. Pazartesi günleri yeni mallar geliyor aynı gün kapışılıyor.Fiyat baya ucuz dışarıya göre

lescon internet sitesinden aldim en son.
çok çeşit var.

muz yi.

Muz yarına kadar kurtarmaz beni :)) doping bulmam lazım dağa tirmanacagiz yahu

redbull?

Evet redbull olabilir. Sporcular doping aliyor ondan arıyorum aslında :)

Kompleks karbonhidrat yüklemesi yap. Yani pilav patates ne bulursan ye, bu kaslara ve glikojenlere sonradan kullanılmak üzere enerji depolar. Enerji jelleri var, yanına bunlardan stokla, tükenme dönemlerinde kullanırsan işe yararlar ama tüm bunlar işin hilesi, acısı sonradan illa ki çıkar ortaya. Yetersiz fitness seviyesiyle uzun dönemli olarak bu işlere girmek doğru değil, kalp krizi de geçirebilirsin tendonlarını da koparabilirsin, bunlar hep risk.

Enerji jelleri eczanelerde satılıyor mu? Kullanımı nasıl acaba

Eczanede var mı bilmiyorum, sporcu ürünleri satan yerlerde bulursun.

ben böyle bir şey yapmanı tavsiye etmiyorum.
illa yapacaksan da karbonhidrat yüklen, sürüş günü protein de al ve bisiklet üzerinde ağzın hiç boş durmasın. muz, tadımca ve enerji jeli, ne bulduysan heybene yükle ve sürdükçe atıştır.

bunlar belki turu bitirmene yardımcı olacak ama ne yaparsan yap acı çekeceksin. kendini çok zorlama, gerekirse gruptan geri kal hatta gerektiği yerde turu bitir, eve dön.