<a href="hizliresim.com"><img src="i.hizliresim.com "></a>

Güncel

Aynısından bulunabilirse kısmi değişim yapılabilir. Bu parke laminat parke gördüğüm kadarıyla. Sistre cila falan yapılamaz buna. Şişince onarılamaz.

sabahattin ali'nin telif hakkı şuan yok bildiğim kadarıyla belli bir süreyi geçtiği için bir çok yayınevi sabahattin ali kitaplarını basmaya başladı.
bunun sonucu farklı fiyatlarda ve yayınevleri tarafından basılmış eserleri önümüzdeki günlerde daha çok görebiliriz.
Eğer devlet sabahattin ali'ye özel olarak bir telif koruma yasası çıkarırsa ancak bu durum değişebilir.
ancak kanunen şuan o kitaplar kamunun malı. daha bir çok yayınevi basıp ucuz fiyatlara satacaktır.
sanırım sitem eden kişi bundan muzdarip.

Bkz. Az bilinen efsane duyarlar. Bu eleman da bunu yapiyor.

sebep? baktım bahsettiğin hesabın doğru dürüst takipçisi bile yok random birisi tepki gösterse ne olacak göstermese ne olacak anlamadım.

Kim bilir, "sebep?" derken? Takipçisi var veya yok adam yayınevi çalışanı veya sahibi. Merakımı cezbetmesi için binlerce takipçisi mi olsun illa. Ayrıca ben ekşide görüp paylaşmadım ama ekşide de gündem olmuş.

tepki göstermiş diyorsun ya sebebi neymiş yani niye tepki göstermiş neyine tepki göstermiş hangi sebeple?

Ben de henüz bir fırsat yaratıp buraya gidemedim ama burada yersiniz: www.ayaspasaruslokantasi.com

istanbul'da yemedim ama çok seviyorum şahsen, acayip güzel. açıkçası bizim mantıdan çok farklı sayılmaz, yani yiyince "mmm çok ilginçmiş, farklı bi kültür farklı bi yemek omg ufkum genişledi" durumu olmaz ama güzel tadı. bana mantıdan daha hafif geliyor. bas üstüne tereyağını smetanayı göm gitsin mis.

@der meister, Ankara'da yiyebileceğim bir yer biliyor musun?

Rus manitası diye okudum asdfghjk

ne olduğunu bile bilmiyormuşum.. izmir'de nerede yenir acaba?

maalesef türkiye'de bilmiyorum, ben ukrayna'da yemiştim.

Pelmeni.
Rus-ukrayna-belarus-polonya ortak yemegi sayilir. Pirogi diyolar polonyada.

Ozbek mantisi benziyorsa eger artik her yere ozbek lokantalari aciliyor, onlara sorabilirsiniz.

ayaspaşada yedik ama tadı rusya ve ukrayna daki gibi değildi, ankara'da hiç yok malesef.

ankarada rus arkadaşın varsa yaparlar anca :) benim var :)) borş yapmışlardı mesela, mantı da yaptırayım

reklam çıkışları ile doğru orantılı satış yapmanız gerekir. ha diyince sipariş almanız gerekir ama eksiklikler olabilir sitede. kullanıcı deneyimine dair
seo ile adwords veya sosyal medya reklamlarının alakası yoktur.
siteyi atın izlenimlerimi paylaşayım. bu şekilde ne söylesek lafta kalır

ne kadar bütçe ayırdınız reklamlara atıyorum 5000tl reklam yapıp hiç satış yapmıyorsanız bir problem var demektir.

3 hafta hiç de az bir süre değil. öyle uzmanı falan değilim ama başka markalar reklam vermeye başlıyorlar 1 haftada satışlar coşuyor, bir kesiyorlar anında yavaşlıyor.

ne kadar reklam yaptığınız ve kimlere ulaştığınız da önemli.

adwords ü başlatalı 3-4 gün oluyor. bende acemiyim henüz, süreci yaşayarak öğreniyorum. o yüzden anahtar kelime seçimlerinde, kelime başı tekliflerde falan temkinli olmaya çalışıyorum. birden uçup gitmesin bütçe diye. 243 tıklama, 19b gösterim, ort. maliyet 0,57 toplam bütçe 130tl google da.
sosyal medyada ise, 3 haftada 500 tl civarı bir para harcadık sadece. 4 ayrı kampanya oluşturdum, orda da erişimler gösterimler ortalama 25b civarı..

o istatistiklere göre satış yapmış olman gerekir. az değil çünkü
sitede sıkıntılar olabilir, insanlara ters gelen güven vermeyen
adres paylaşın, bu şekil kimse sağlıklı bilgi veremez

mağazada çok sıkı bi sözlükçü arkadaş var, buralarda da olabilir. özelden atıyorum siteyi

google analyticsten trafiği kontrol edin. insanlar siteye gelip alışveriş yapmadan çıkıyorsa doğru kişilere ulaşamıyorsunuz, doğru anahtar kelimeleri kullanmıyorsunuz demektir. hedef müşterinizi doğru kurgulamalısınız..

Süreci yaşayarak öğreniyorum demişsiniz boşuna para yakmadan learndigital.withgoogle.com sitesine bir gözatmanızı öneririm.

Bana da atabilir misiniz site linkini.

İstatistikler güzel satış olması gerekli ben açtığımda senden düşük istatistikle satışa başlamıştım link at bakalım hocam

Link gönderirseniz bakmak isterim.

seo için en az 6 ay

adwors içinde aşırı bütçelerle başlamayın. kademe kademe.

ama e-ticaretle kazanmanız için önce iyi bir harcama yapmanız lazım. sonra kazanca dönüşecektir.

Hangi mamayı veriyorsunuz? Bol tahıllı bir mama ise çok yemesi gerekiyor.

Örneğin benim kediye temizmama versem 70-90 gr, brit care versem 35-50 Gr vermem gerekiyor. Dolayısıyla ben de çoğu zaman brit care veriyorum :)

vet-life hairball yiyor. zaten başka mama yiyemez kronik kabız. hangi mamayı verirsem vereyim durumu bu. miyk miyk miyk.... :(

Anlayamadığım mama kabı doluysa neden yemek yerine mamaya bakıp miyavlıyor? Yani kabı dolu herhalde değil mi? Boş ise normal çünkü kedi mama kabı hep dolu olmalı. Ama kilo problemi var diye azar azar veriyorsanız ondan olabilir. Bir de mama kabı dibinde kalanları yemiyorlar pek yenilensin de istiyor olabilir.

mama kabının dolu olmasına imkan yok. bittikçe doldursam günde bir kilo mama yer. saati var. iki ögün yiyor. 60 gram yemesi gerekirken pis boğazlığından 100 gr falan yiyor ama hala istiyor.
edit: mama kabının dibi mi? :) 10 saniye içinde bitiriyor. eğer bir tane bir şeyin altına kaçtıysa onu çıakrıp bir tane bile olsa yiyor

mamasını şu tip yemesini yavaşlatacak şeylerde vererek tokluk hissi yaşamasını sağlayabilirsiniz:

www.zooplus.com.tr
www.zooplus.com.tr
www.kolaymama.com
www.hepsiburada.com
www.petburada.com

bunun dışında bizimki de çok miyavlıyordu yemek için.çözümü yemeğini dört minik öğüne bölmekte bulduk (sonuncusu gece yatmadan olmak üzere). tabi evde herkes çalışıyorsa bu biraz zor ama sabah, akşam, geceyarısı gibi üç öğün yapılabilir. bir de mamayı azaltın ama çok kısmayın. örneğin mama kutusu üzerindeki aralığın alt ucundan vermeyin. sonra bazı kedilerde sürekli yemek düşündükleri için salgıları artıyor, kusma olabiliyor.

edit: zaten 100 gram yiyor demişsiniz, görmemişim.

aslında ne kadar çok öğüne bölersem o kadar takıntı yapıyor. es kaza birgün fazladan bir iki tane vereyim. bütün gün mama istiyor. bir daha versem bir daha istiyor. ne kadar çok bölersem o kadar çok istiyor. aç olduğunu düşünmüyorum

Bizim mama kabı sürekli mama dolu değil, üç veya dört öğün veriyoruz biz de.

Bir de biz de üst limitten veriyoruz mamayı bu arada. Yani brit care verdiğim zaman 50 Gr veriyoruz. Bir de arada sırada iki mamayı karıştırıp veriyorum. Hatta zaman zaman üçüncü bir mama da ekleyip verdiğim oluyor. ( Genelde sanabelle oluyor bu mama da )

anladım. kediden kediye davranış değişiyordur o zaman. ama o oyuncak gibi mama kaplarını tavsiye ederim cidden. çok kiloluysa hareket etmiş olur biraz. özellikle top olanlarda.

kedim mamaya obsesyon geliştirdi. :(

Of benim kedimin aynisi. Tanistiralim.

neredeyse 10 seneye yakındır çayı şekersiz içiyorum.
zordu. ilk başlarda çok zordu hatta. çay bile içemiyordum tadını sevmiyorum diye. ama sonra şekersiz içe içe alıştım. şimdi şekerli çayın tadını alsam midem bulanır.
işin sırrı ısrar ve birden kesmekte. azaltmak işe yaramıyor.

Bitki cayiyla basla. Bitki caylari daha kolay iciliyor sekersiz. Oradan normal caya gec.

Birden kes +1

10 sene önceki benim durumum bu. Kahveyi, bilumum bitki çayını şekersiz içen ben çayı bir türlü şekersiz içmeyi başaramamıştım. Bir süre aspartam kullandım ama bir türlü tatlı isteğimi yok edemedim. Ben de tatlı eşliğinde şekersiz çay içebiliyordum. Sonra karar verdim ve pat diye bıraktım. 2 sene hiç şekerli çay içmesem de aslında şekerli çayın tadını özlediğimi düşündüm. Artık o da kalmadı. Kolay değil ama başarıyor insan.

Şekersiz çaya alışmak gerçekten çok kolay değil, sigara kadar zordur belki de ama alışınca çok güzel oluyor. Hatta şekerli çaydan çay tadı gelmiyormuş demeye başlıyorsun. Bir hafta boyunca zorlayarak şekersiz içersen 8. Gün rahatça şekersiz içersin bence.

Earl Grey, Tirebolu 42 gibi çaylar şekersiz güzel gider. Ne kadar şeker kullanıyorsan attığın şekeri az karıştırarak işe başla sonra daha da az. Yavaş yavaş alışırsın. Ayrıca tarçın çubuğu şekerden daha güzel tat verir.

yavaş yavaş azaltmak en güzeli, 2 şeker 1 buçuk şeker 1 şeker yarım şeker sonra hiç. ben bu şekilde bıraktım 11 yıl evvel.

ben ilk başladığımda çok acı geliyodu ama yine de zorladım kendimi. 1-2 haftada alışmıştım. 10 seneye yakın olmuş =)

ben de ufak ufak azaltıp bırakan tayfadanım. en temiz yöntem bu.

Ben de yavaş yavaş azaltmıştım. Önce ilk bardak şekerli ikincisi şekersiz içtim. Ama zaten az şeker tüketen biriydim pek zor olmadı. Çayınız çok demli olmasın, belki limon katabilirsiniz ilk başlarda. Şekeri de azar azar miktarı düşürün. Bence rahatça bırakabilirsiniz onzaman.

birden kes 1 hafta sonra alışırsın.

ben şekersiz içerim çayı kahveyi ama bazen enerji ihtiyacım olur çaya kahveye şeker atarım hatta bol miktarda atarım.

insan alışıyor1 haftada o kadar zor bişey değil.

Direk kesmeli. Arkadaslar guzel oneriler vermisler. Cay kültürü edinmeye odaklanmanızı tavsiye ederim. Çay doğada nasıl, ne şartlar yetişiyor? Herbiri birbirinden farkli caylari alip ictigimizde neden ayni tadi almayiz bunun uzerine gitmek gerekir. Dogalligi kesfetmek gerekir. Doganin sundugu bir bitkinin tadina saf haliyle varmak varken neden tadini baskalastiran birsey ekleriz ki? Demleme cesitlerini arastirin. Cam bardak porselen bardak icime nasil etkilerde bulunuyor bunlari anlamaya calisin. Siz bunlara odaklanirken bir bakmissiniz cayi sekersiz iciyorsunuz.

universite doneminde bir karton bardaga 7seker atan biri olarak ben alistiysam herkes alisir.

onceleri azaltarak birakmaya calistim. cok anlamsiz geldi. bir kuplu hali de tatsiz sekersiz hali de tatsiz, madem oyle hic atmayayim dedim. baktim hic keyif almiyorum, aman icmeyivereyim dedim, baktim caysiz da olmuyor. aylar suren surecten sonar alistim. sabredince oluyor.

azaltarak birakmaya karar verirsen kup sekeri kolayca ikiye bolmenin yolu sekere nefes uflemek. o zaman pit diye kiriliyor seker.

10 yıl kadar önce birden bıraktım, başlarda zor oldu ama alışınca şekerli iğrenç geliyor.

ben 10 - 20 şeker atıyordum eskiden. sonra günün birinde şekerden aşırı tiksindim. sağlıklı olmak istedim. şeker çok tiksinç beni güçsüzleştiren zaralı iğrenç bişey gibi geldi. sonra birden şekersiz içmeye başladım. halen şeker sevmiyorum. iradeyle alakalı sanırım

direk küt diye bırakacaksınız. ilk bir kaç gün zor ve acı gelir ama enkaz altında kalmışssın da başka birşey yokmuş gibi direneceksin. kısa süre sonra 1 şekerli çayı içemezsin.

ben de tatlıyı çok seven biriyim ama çay konusunda zorlanmadım pek. artık atmayayım dedim bitti.

siz de birden kesin. başlarda yanında gün kurusu kayısı, kuru üzüm falan tüketebilirsiniz. sonra onlara da ihtiyaç duymazsınız.

okul zamanı finallere çalışırken çok 3'ü 1 arada tüketirdim. ilave şeker atmazdım hiç. bir gün 6. ya da 7. yi içerken şekerinden midem bulandı. bitiremedim. bundan sonra çaya kahveye hiç şeker aramadım.

sigaraya ara verdiğim zamanlar da her zaman çok abartıya kaçtığım, mide bulandırdığı zamanlar oluyor. istemsizce kesiyor vücut. doyuyor sanırım.

Yanlış bilmiyorsam kedinin dışkısını bir gün kumda beklemesi sonucunda ortaya çıkıyor ve insan temas edince bulaşabiliyor. Yani çoğu hayvan sever her daim temizliğe dikkat ediyor olmalı ki gündeme fazla gelmiyor bu tarz problemler.

forum.donanimhaber.com

geçiyormuş ama çok korkutucu.

temizlik ürünlerine dirençli deniyor :(

Lütfen güvenilir kaynaklardan okuyunuz. eksisozluk.com

Okudum.

1000 kediden 3unde varmis.
Bulasinca da %10 hasta ediyormus.

Bence bayagi kotu. Donanimhaberdekini okuyunca daha da urktum.

yoğuşmalı değil de hermetik olmasın o? evet bacalı ya yasaklandı ya da yasaklanmak üzere tam emin değilim ama var böyle bi şey. hermetik alırsanız borusunun direkt dışarı verilmesi lazım. yani ya mutfakta cama yakın olacak ya da balkonda.

Bacalı yasakmış. Yoğuşmalı harici kombi kalmadı sanki?

Bu arada merak ettim. Eski kombi demirdöküm mü? Kol deyince o olabilir dedim.

Bacalı yasak, hatta Ankara'da karta gaz yükleyemiyorsunuz kombi bacalı ise

ne tür alırsanız alın, zamanlayıcı özelliği olan bir kombi alın mutlaka. illallah ettim buz gibi eve gelmekten/buz gibi sabahlara uyanmaktan. kombi aç kapa petekleri aç kapa derdi olmadan istediğiniz saatte kendi kendine çalışan, durması gerektiği saatte duran, oturmasını kalkmasını bilen kombiler muh-te-şem.

örnek olarak ablamda Buderus marka var yüzyıllardır kullanıkları, çok özeniyorum. Kombi balkonda duruyor ama kontrol paneli içerde bir duvara monte edilmiş, tüm ayarlarını ordan yapıyorlar. Aradaki fiyat farkına kesinlikle değecek şey.

taurina'nın dediği içerideki kontrol paneli kombinin standart bir özelliği değil.

o cihazı, kombi çok eski bir model değilse ayrıca alıp, bütün kombilere takabilirsiniz.aldığınız kumandanın sitesinde uyumlu kombiler yazıyordur, oradan kontrol edebilirsiniz.

ha belki kombiyle birlikte onu da standart olarak satan bir marka vardır bilemiyorum.

Tamamen şansa bağlı,
Göndericiye fiyatı düşük göstermesi için mesaj atmanız işi kolaylaştırır ama

takılır limit 22 euro zaten.

Satıcı bedeli düşük gösterse bile paketin büyüklüğünden şüpheleneceklerdir. Her halükarda gümrüğe takılır.

düşük fiyat yemezler 158 parça diyor. vergisini öder alırsın artık yüzde 20 gümrük vergisi olur

Türkiye'den iki kişi yorum yapmış ve gümrük konusunda yorum yapmamışlar, puan olarak da beş puan verdiklerine göre takılmamış demek ki.

Ben zamanında 25 Euro Luk bir şey almıştım sonra 22 Euro olayını öğrendim, satıcıya mesaj attım, göndermediyseniz fiyatı ucuz yazın diye. Satıcı da biz ürünü gönderdik ama zaten üzerine 10 dolar yazdık, hep böyle yapıyoruz diye mesaj attı. Ürün elime ulaştı neticede.

tam olarak şok eskipazar içiyorum. hatta beypazarı fazla sert geldiği için onu tercih ediyorum. yumuşak içimli olarak uludağ var.

1-beypazarı
2-st.pellegrino

beypazarının reklamı yapılsa pelegrinoyu geçer

Beypazarı varsa onu tercih ederim, yoksa kızılayı arar gözüm. Hiçbir bilgim yok hangisi iyi ya da kötü.

Beypazarı.

beypazarı tabi ki.

Beypazarı

Kizilay limon hastasiyim 7 senedir

Uludag +1

sarıkız tombul şişe, ama her yerde yok

beypazarı ve kızılay.

Beypazarı ve Kızılcahamam Çamlık dönüşümlü, Kızılcahamam'ın geğirtmesi diyaframa kadar iniyor gibi, bence başarılı.

Sarıkız + 1

Beypazarı

akmina seviyorum.

Beypazari iciyordum ama sanki tadi degisti yazdan beri

Kızılay'ın afyonkarahisar olanı değil de erzincan olanını içiyorum.

Sırma ve Kızılcahamam

Sırmayı migros ve bim mağazalarında bulabilirsiniz.

avşar.afyon yöresine ait.ufak tombul şişe.

tabi ki tercüman. tahammül edilemeyecek kadar uzamıyor.

kendi tercumanlari vardir, herhangi bir tercumana verilecek is degil bu. ayrica cok yuksek ihtimalle simultane ceviri yapiliyor, yani erdogan turkce konustugu sirada tercuman ingilizce olarak aktariyor. sira sira degildir.

ingilizce ve arapça görüşmeleri ibrahim kalın çeviriyor, diğer dilleri de dışişleri bakanlığı'nın kadrosundaki 7 sülalesi incelenmiş en güvenilir tercümanlar yapıyor. onlar da ani durum ve görüşme durumu olması durumuna karşı 24 saat külliye'de görev yapıyor.

Eskiden Emrullah İşler idi Arapça çevirmeni. Sonra vekil hatta başbakan yardımcısı oldu. Yani güvendiği tanıdığı kişiler tercümanlar. Emrullah hoca aynı zamanda Ortadoğu da danışmanıydı Erdoğan başbakanken.

Yeminli olmasına gerek yok, yemin sadece noter işlemlerinde gerekli.

Girebilir. Girmişliğim var.

Gece kalmayacak ise istemiyorlar.

Kalacak ise evet bilgi ve kimlik istiyorlar ama hele büyük otel ise kimin nereden haberi olacak tabi.

5 dakka için bile içeri girse kimliğini alıyordum ben resepsiyonda.
ulan bide kimlik vermek istemeyenler oluyodu çıldırıyordum
sanki ben koydum kuralı git devletle kavga et

buyuk bir otelse lobiden ya da otoparktan beraber cikabilirsiniz. resepsiyona sorarsaniz kimlik isterler cunku listeler emniyete bildiriliyor, almak zorunda.

Sürekli yapıyorum. Lobi görmüyor.
görürse ne mi olur dersin ? 1.hadise ikinci giren kişinin parasını alır (senin ödediğin paranın tutar kadar) 2.hadise kayıt dışı birini odaya aldığın için polis çağırır.

not: büyük otellerde sürekli lobideki personel değişir, gündüz başka akşam başka personel olur. personel değiştikten sonra odaya birini alırsan yakalanma riskin daha az olur.

sunniler dısında mezhepcilik yapanı da gormedım ben de.

Bilgili değilim ama onların sevmediği, çocuklarına koymadıkları isimler var. İsmin onlardan biriyse sorun çıkabilir belki. (sanırım Ömer ismi o problemli isimlerden biriydi)

ben de mayısta gidicem. yazılanları takipteyim.

Guney azerbaycan kelimesinden hazzetmezler.

Poşet köylülerini hiç sevmiyorum. Poşet diye kıçlarını yırtıyolar kasada. İyi oldu

25 kuruş fazla hem de çok fazla. Bir kilo poşet 6 lira posetcide,en az 100 poşet falan yapar o da yani market kicimiza kazığı atıyor 24 poşet alıyorsun 100 poşet parası veriyorsun . Üstelik amacımız poşet satın almak da değil yan kazik.

Meselenin çevreyi korumakla alakası olmadığı için insanlar tepki gösteriyor. Poşet 25 kuruş ama 15 kuruşunu devlete veriyoruz. Neden?
Sağlıksız poşetleri parayla satmak yerine, doğada çözülebilen poşetler üretilse mesela. Daha sağlıklı bir çözüm olmaz mı? Ya da file vs. Kullanımını artırmaya çalışsalar.
15 kuruş deyip geçmeyin devlet vatandaşını silkeleyecek bir yer daha buldu. Insanlar buna tepkili biraz.

poşet kalitesi artacaksa desteklerim, bu haliyle desteklemiyorum. her zaman 1 poşet fazla isterim kasadan, çünkü eve gidene kadar yırtılıyor poşetler, çift kat yapıyorum mecburen.

fikir guzel, pratik kotu.

ben zaten genelde kendi cantamla vs giderim ama 25 kurus cok fazla. 10 kurus falan olmasi gerekiyordu bence.

Amaç eğer çevreyse tamamen plastik posetleri yasaklayip kumaş kese kağıdı yada fileye gecilsin

Destekliyorum, 25 kuruş az bile bence, insanlar nedense poşet almak zorundaymış gibi yorum yapıyor komik duruma düşüyorlar.
Bakın çok basit; poşet almazsanız kimseye para gitmez, mükemmel bir şekilde çözüldü sorun. yaklaşık 7 senedir beklediğim bir gelişmeydi, lise yıllarımda farkına vardığım bir sorundu, annemi fazla poşet almaktan vazgeçirebilmiştim o yıllarda artık herkes mecburen vazgeçecek :D
Uzun yıllardır elimde taşıyabileceğim şeyler için poşet almazdım ben, çok mutluyum.

Ne demiştik almazsak kimseye para gitmez, parayı almaya kalktıklarında da her türlü alıyorlar zaten. Şu ülkede devlete verdiğim vergiler için çok acıyan birisiyimdir, sigara içen arkadaşlarıma bile verdiğiniz vergiye acıyorum ben diye dalga geçiyorum, yani devletin soygun yaptığı yerde başka bir opsiyon varsa onu uygulayın derim.

25 az, 1 tl falan olmali.

Dogada eriyen poset diye bisey yok, parcalanip dogaya karisiyor. Sonra baligin icine girip oradan da tekrar sana giriyor.

Avrupa bunu yasakladiysa bir bildigi vardir. Yalniz bu kadar yayginlasmadan yapilmasi lazimdi.
Carrefour ilk acildiginda paraliydi(saglam buyuk poseti vardi) hem de asiri yuksek bir fiyati vardi, bi kere kazigi yiyince evden goturuyordun. Sonra o da bize uydu beles verdi.

Keşke 5 lira olsa

kesinlikle evet, karsi cikanlar neden karsi cikiyor anlamiyorum, 25 kurus da gayet ideal, zaten amac poset satmak degil, insanlari az poset kullanmaya mecbur birakmak.

olay güzel. ama 25 kuruşa da doğru düzgün kalın poşet vermeliler ki fazladan bir kaç bir şeyi tek poşette taşınabilsin az poşet kullanılsın. aynı dandik ötesi poşetleri verip, fazladan para almak da fırsatçılık çünkü.

Tamamen yasaklanmalı ve sorun kökten çözülmeliydi, insanlar cebinde veya çantasında file taşıyabilir ve market içi malzemeler de eskisi gibi kese kağıdına koyulabilir.

25 kuruş çok az, parasını verir yine alır bizim milletimiz. İlk poşet 25 sonrakiler 1 lira olabilirdi.

Poşet kullanımını azaltacağı muhakkak, kampa ve pikniğe gittiğimde ormanda daha az poşet görmeyi ümit ediyorum

Kesinlikle evet+1 hatta pet şişe yerine cam şişede su satilsin sadece.
Zero-waste şehir hayatı için zor ama en azından kullanimin sınırlandırılması mümkün. Ne demis ekolojik kaygıları olan atalarımız? Reduce-Reuse-Recycle

Her konuda Avrupai olanlar, Avrupanın bu özelliğini neden almak istemiyor diye sormuşsunuz.

Peki bende size bir kaç soru sorayım, izninizle.

Bizim gibi ortadoğu çukurundan sıyrılamamış, medeniyet anlamında gelişmek için gelişen bir ülke de adama sormazlar mı, senin hangi yönün Avrupa ile aynı seviyede de poşet konusunda onlarla aynı şeyi uygulamaya çalışıyorsun diye? Asgari ücret mi eşit? Halkın refah seviyesi mi eşit? Bilime, teknolojiye, temel malzemelere, hobilere, kültüre, sanata aynı oranda erişebiliyor musun da kendini poşet konusunda Avrupa ile kıyaslayabiliyorsun?

Madem poşet konusuyla Avrupa'ya bir adım yaklaştık. Bende halk olarak derim ki, bir Alman işçisinin yaşadığı refah seviyesinde yaşamak istiyorum. Haftasonları uğraşabileceğim hobilerim olsun istiyorum, e tabii bunun içinde temel yaşam maddelerini aldıktan sonra maaşımdan biraz yüksek miktarda para kalmalı. Ya hadi hobi olaylarını geçtim, ulan bir alman yahut herhangi bir Avrupa ülkesi vatandaşı 40-45 ayda ortalama bir araba (ki oranın ortalama arabası bizim ülke de lüks) sahibi olabiliyorken, ben burada en aşağı 140-150 ay çalışıyorum.

Madem Avrupa ile boy ölçülecek, devletin kendine yarar sağladığı konularda değil, halkın yararına olan konularda düzenlemeler sağlanmalı.

Çevreci duyarcılara da bir şeyler yazmak istiyorum. Devletimiz çevreyi, ekolojik dengeyi düşünseydi, poşetleri kökten yasaklayıp, fileli modellere geçiş için kararname çıkarır, güneş panellerinden üretilen elektrik için mecburi ve külfetli lisans saçmalığı yönetmeliği çıkarmazdı.

Yıllardır Avrupa'da olan bizde neden yok dediğim uygulama. Çevre için bunun gerçekten yapılması lazım, bizim insanımız maalesef 3 5 tane poşet alıyor 2 küçük parça için. 25 kuruş da çok değil gayet normal bir fiyat. Zaten amaç poşet kullanımının azaltılmasını teşvik etmek, pahalı olsun ki sen almayasın. 5 10 kuruş olsa kimse umarsamaz.
Burada devlete gidecek paradan ben de hoşnutsuzum, keşke bilsek ki o para gerçekten çevre için harcanacak saçma sapan israf edilmeyecek ya da çıkarlar için kullanılmayacak...

Bir Avrupa ülkesinde yaşıyorum ve genelde sırt çantamla gidiyorum alılverişe ve bir büyük torbam var aylar önce satın aldığım. Bunlar büyük alışveriş için, torba da sağlam, yırtılma diye bir şey yok. Önceden de yanımda bir küçük bez torba taşırdım olur da ufak tefek şeyler için markete gidersem diye. 2 süt bi paket ekmek vs sığacak bir şey.
3.5 yıldır buradayım ve en fazla 20 defa falan poşet almışımdır marketten onlar da hazırlıksız gittiysem vs. Oysa İstanbul'a tatile gittiğimde çok market alışverişi yapmamam ve ara sıra bişeyler almama rağmen iki haftada 10 poşet falan kullanıyorumdur.

Kısaca; uygulama güzel, fiyat iyi, devlete güven yok

Ya şurda devlete para veriyoruz diyenler vermek zorunda mı? Kafana silah mı dayıyolar kardeşim poşet al diye. Şaka mısınız nesiniz. Adam poşet alma, daha az poşet al, poşet arzı azalsın diye uğraşıyo. Bundan devletin kar etmesi de benim gücüme gitmiyo. Bu çomarlara böyle böyle öğretecekler insanlığı. Hükümet burada risk bile alıyo bence.

Akp’nin en sevdiğim iki icraatından biridir bu. Sigara yasakları ve zamları ile poşetin paralı olması.

Ne kadar komik duruma düşüyor arkadaşlar yahu, utanmadan hesap kitap yapıp pahalıya satılıyor demişsiniz :))

Maksat caydırıcılık arkadaşlar farkında değil misiniz hala? 25 kuruşun 15i devlete fslanı filanı uğraşmayın, gidin bimden veya başka bir yerden ömürlük alışveriş poşeti satın alın 4 küsür liraya birkaç tane. Sonra onları kullanın bütün alışverişinizde.

Yahu paralı olmasaydı bile bizim vatandaş olarak az kullanmamız lazımdı poşeti.

@delay hocam kimse biz torba torba poşet alıp doğaya salacaz, çevrenin anasını ağlatacağız, gelecek nesiller için bok gibi bir dünya bırakacağız demiyor ki; 25 kuruşa satılacak olan poşette neden devlete 15 kuruş veriyoruz diye sorguluyoruz. Yoksa poşetin parayla satılması değil meselemiz.
Adamlar poşet başına aldıkları 15 kuruşla kendi ceplerini dolduracak siz diyorsunuz ki kafana silah mı dayıyorlar poşet alma diyorsunuz. Hadi ben almayı düşünmüyorum almadım. 80 milyonluk bir ülke. Hiç poşet satılmayacak mı?
Mesele poşetin parayla satılması değil. Bana sorarsan satılmasın tamamen yasaklansın.

İyi oldu, çok da güzel oldu. İyi ki 5 kuruş, 10 kuruş gibi sembolik bir ücret değil. 25 kuruş en azından caydırabilir insanları fazla poşet alma konusunda. Hatta 50 kuruş olsa bile yeridir.

maskeli balonun maskesizi Bro o zaman devlete vermediğin para için mi burda tartışıyoruz?

Bana diyolar ki “poşet 25 kuruş, 15’ini devlete vericez, alıp almamak sana kalmış”

Ben de 15 kuruşum devlete gitmesin istiyosam almam. Çok takmıyosam alırım. Çevreciysem zaten poşet bedava olduğunda da almazdım. Yani ortada beni ilgilendiren bi şey yok.

Eskisinden daha iyi bi şey var ama. Poşeti tümden nasıl kaldıracaksın? Parayla sattığında bile çomarovskiler tantana yapıyo o kadar alışveriş yapıyoruz, poşet bile parayla diye.

Adamlar kendi cebini doldurmak için poşetten gelecek paraya mı kaldı? Bi gss daha çıkartır, trafik cezalarını arttırır, kdv’yi yükseltir, niye doğrudan elini cebine sokup riske girsin ki? Kdv’yi %20 yapsa kimsenin ruhu bile duymaz. Daha çok para kazanırlar.

Ben burada amacın “la naapsak da vatandaştan daha çok para alsak” olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa da buna katılmak veya katılmamak da senin elinde. Çok basit. Poşet alma. Paran adamların cebine gitmesin madem öyle.

@delay bence burdan gelecek 15 kuruşun bile hesabını yapıyorlardır. Dediğim gibi benim derdim poşetin parayla satılması değil. Bunun devletin attığı çevreci bir adım olarak görülmesi. Ben diyorum ki çevre, doğa vs. Adamların umurunda değil. Gelecek 15 kuruşun hesabını yapıyorlar.
Ve evet yılın ilk günü benim, senin devlete vermeyeceğimiz paranın tartışmasını yapmayalım. Mutlu yıllar dilerim :-)

İlla ki yapıyolardır, orası ayrı ama burada iyi olanı da görmek gerek. Bence sigaradan alınan vergiden hiçbir farkı yok. İkisine de sonuna kadar köstürebilirler. Hatta poşet 1 lira olsun, 90 kuruşu devlete gitsin. Sigara içiyorum bu arada günde 3 tane de olsa.

Zihniyet olarak evet öyleler. Çevreyi çok taktıklarını ben de düşünmüyorum ama bu uygulama sonuç olarak çevreye daha az zarar verecek. “Finito giocare resultante importante” demiş ünlü bir Türk düşünür :)))

Mutlu yıllar. :)

@maskeli insan, belli ki siz tatli bir insansiniz, hala iyiniyetle sorunu anlatmaya calisiyorsunuz ama karsi tarafi dinleyip yeni bir sey ogrenmek yerine sadece kendi hakliligini ispat etmek icin iletisim kuran insanlarla bunu yapmak zor.

yine de ne konustugunu bilmeden aklibasinda insanlara comar diyip aslinda kendisi hakiki comar olanlar icin avrupa, amerika veya avustralya bu isler boyle yurumuyor diyerekten baslayayim.

bir kere burada birisi zaten yazmis, cevre konusunda herkesin bildigin o yesil ucgenin manasina, orada 3lu bir motto vardir. reduce, reuse, recycle. yani azalt, tekrar kullan ve donusturerek kullan. simdi turkiye'de zaten cogunlukla plastik posetler bu amacla kullaniliyor. neden? cunku turk halki zaten marketten aldigi posetleri tekrar kullaniyor, cogunlukla da cop poseti olarak. hepimiz gormusuzdur, cop bidonlari genelde beyaz market posetleri ile tika basa doludur, bunlarin cok azi gercek cop torbasidir. peki aynisini neden elin avrupalisi amerikalisi yapmiyor? cunku onlar icin market poseti eve geldikten sonra cok bir ise yaramiyor, onlar da coplerin nasil atildigina dair duzenlemeler var. kafana gore istedigin posete evin butun copunu karisik bir halde doldurup atamiyorsun. turkiye'de kac evde copler geri donusume tabi oluyor veya buradaki super! cevrecilerden kaci evinde coplerini ayiriyor, farkli cop konteynerilerine atiyor ve buna uygun cop torbasi kullaniyor? bilip bilmeden cevrenize cemkirmeden once yarim bilgili doktorun candan, yarim bilgili imamin imandan ettigini unutmayin, biraz ogrenmek amacli okuyun, birileri hirsiz ugursuz bir hukumeti elestiriyorsa bilin ki bir sebebi vardir, okuyup ogrenmeye calisin.

buradaki amac bellidir, ayni yetmez ama evet kampanyasindaki gibi yarim akilli bir iki entelin gonlunu celmek, bu hamlenin hicbir cevreci amaci yoktur. cevreci amaci olan hukumet elektrikli arabalarin vergisini dusuk tutar, gunes enerjisi kulanimini kolaylastirir, tutup da nukleer santral kurmaz.

bir de cevre konusunda duyarli olanlari, kendi tuketimlerini sorgulamaya cagiriyorum, yapabileceginiz en akillica hamleyi soyluyorum, ideal olarak vegan, olmadi bari vejetaryen olun. araba yerine bisiklete binin, toplutasim kullanin. birisinin parmak sallayarak sizi caydirmasina gerek kalmadan yaninizda bez poset veya katlanan poset tasiyin. akli basinda olan insanlar bunu zaten yapiyor.

Şaka gibi insanlar var burada hahahahahahah

Benimle aynı şeyi söylüyo ama bana tepki veriyo :))))))))

Hayır, öğren, bilgilen deyip de yazıda bi şey yazmamak, oradan buradan örnek vermek de ayrı bi olay. Hem anlamamış, hem yanlışlayan bi şey söylememiş, hem de karşısındakini suçlamış.

Hahahahah bu kafayla zor ya. Ülkede nükleer enerjiyi de bunun gibi zekalar eleştirdiği için kulak asılmıyo olabilir. Ben olsam ben de sallamam. Doğru söylese bile bozuk saat muamelesi yaparım.

@mavicorap, işler böyle yürümüyor dediğiniz ülkelerde nükleer santral yok mu?

Akp'nin yeni keriz silkeleme uygulaması. Çevrecilik ayağına kendilerine yeni gelir kapısı yaratıyorlar. Pek bir yararı olamayan popülist bir yaklaşım. Bu yüzden desteklemiyorum.

@fusha nukleer enerji dunyanin her yerinde tartismali bir karar, ayrica su anda yeniler pek insaa edilmiyor, zaten biliyorsunuz bir kere acildi mi nukleer santrali kapatmak diye birsey yok, sadece kullanmama secenegi var, yoksa nukller atik gomulu olarak hep orada yuzyillar boyu kaliyor, olabilecek herhangi bir dogal felaket, savas vs de bu aciga ciktigi anda butun bu tartismalar anlamsiz oluyor. yani eninde sonunda ortada bir musibet var, fakat buna nasil yaklasilacagi konusunda farkli ekollerin farkli gorusleri var, mesela tabiiki akepeliler bu fikri destekliyor.

bence bizim icin en kritik farki su, felaket olana kadar hersey cok guzel fakat sonra o santralin bulundugu ulkenin ne kadar guvenlik uygulamalarini takip ettigi acayip onem kazaniyor, daha fazla birsey soylememe gerek var mi turkiye acisindan? bizim milletimizde bu cahillik bu inat oldugu surece ben hicbir turke nukleer santral konusunda guvenmiyorum, kendimi ve sevdiklerimi emanet etmek istemiyorum, hele ulkemin ve dogal kaynaklarimi hic hic emanet etmek istemiyorum.

bu konuda farkli bilgileriniz varsa benimle paylasin, benim okuduklarim ogrendiklerim bu isi bilenlerden dinlediklerim sonucu ben bu sonuca ulastim.

Bir aylık ücretsiz veriyor zaten adamlar. Neden birisi iki saat size hesabını versin ki bu durumda? Şifre değiştirme zahmetine değmez valla :)

@fusha Buldum, demek ki hayata pozitif bakan yardımsever insanlar da var.

benim olsaydı ben de verirdim perfectum'a hesabımı , ne olcak ki? kaç zamandır yüz yüze bakan insanlarız sonuçta.

O zaman düzeltiyorum, ben vermezdim. Vermem de bende paranoya var çünkü

@killerbee Sağol canım. Düşünmen yeter.

yok böyle çok insan var onu belirtmek istedim.

birbirimizi tanımıyoruz diye böyle iyilik bile sayılmayacak şeyler bile yapmayacakmıyız?

duyuruda bana o kadar çok yardımcı olan insanlar oldu ki, ohoo teşekküre bi başlasam günler sürer. kaldı ki hiç birini tanımıyordum, sonra tanıştık kaynaştık tabi *-*

duyuru dediğin bir avuç insan zaten :)

Ben de verirdim bulamasaydin. Burada bari “normal” olabilelim.

Bulamasaydın verirdim, uzun zamandır gördüğüm kişi, yeni hesaplı birisi istese gözümün aşina olmadığı vermezdim.

@lynda ve @Boris Çok teşekkürler ikinize de, düşünmeniz bile yeter.

baska bir uyelik olsa ben de veririm gecici sure uyeligimi ama Fusha'nin dedigi gibi zaten ucretsiz olarak kendinin de olusturabilirdin bir sey icin hesabimi vermek garip gelirdi, dusunurdum ve sorgulardim neden hesap acmiyorsun diye.

Evet, ama daha az mama vermen lazım. Yoksa çok çabuk göbeklenirler.

Hangi mamayı kullanıyorsunuz hocam?

Kısırlaştırılmış kedi mamalarının tek olayı kalorisinin düşük olması zaten. Haliyle aynı kaloriyi almak için daha çok yiyorlardır. Yavaş yavaş azalacaktır kısırlaştırılmış kediniz için. Ama diğeri yine çok yemeye devam edecektir. Dışkılaması fazla olur ama normalden fazla kilo almaz yavru olan.

Ritalin ? :)

Var da ders çalişma konusunda pek yardimci olabilir miyim bilmiyorum :d

ben ezber yapmayı merak ediyorum. nasıl ezber yapıyorsunuz. tıp okumuyorum da tıp öğrencileri nasıl çalışıyorsa o şekilde ezber yapsam iyi olur. oturup çıkardığınız notları ezberliyor musunuz? sonra bunları düzenli olarak tekrar mı ediyorsunuz? ezber yapmam gereken sözel dersler var.

kedideki lösemi insandaki lösemiden değil. yani kan kanseri falan değil.
bunun yanında bende 3 kedi var ve lösemi yaptırmadım hiç. size kalmış. zten sokaktan gelmiş kedi. emin değilim ama lösemi zaten bulaşmışsa bulaşmışyır.
karmaların sürelerni bilmiyorum. aslında yılda bir ama ilk kez yaptığı için mi böyle sık bilmiyorum. benimkiler büyük. unuttunm küçüklük aşılarını.
yine de 1 yaşındaki kedi için karma aşı sayısı çok sanki?
kuduz yılda 1 kez. ve yasal olarka mecbursun.
başka vettren de bilgi al. hangi şehiresin?

Karma iki defa yapılıyor ilk başta

şehir eyüp/istanbul. karma 2 defa yapılıyor diye okudum ben de, fakat bana verdiği takvime göre karma 3 de var. başka bir veterinere görünmekte fayda var o halde. öneriniz varsa açığım.

Acana > N&D

Teşekkürler @her gece yeminler ediyorum,

sana şu şarkıyı armağan ediyorum :

www.youtube.com

:)

y kurnazlık yapmaya çalışmış, x'in fikri daha adil.

X mantıklı

y'nin dedigine uysaydin 150 lira harcayacaktin. uymadin 150 lira cebinde kaldi.

bu gibi durumlarda senin dedigin makul. yani indirim bolusulur adilce. y kisisi is bilmezin tekiymis.

Elbette indirim bölüşülür, işin oluru budur.
Zaten faturada dahi oransal olarak yansıtılacaktır indirim, Eğer x o pantolonu iade ederse 150 lirasını geri alamaz.

X haklı, yüzde bir milyon.

Böyle durumlarda farklı şeylere mahal vermemek için hiç girişmemek en iyisi. Ben istemiyorum falan demek bazen işe yarayabilir.

yakın zamanda yine çılgınlar gibi mama araştıran biri olarak maddi durumuma göre ilk tercihim nd pumpkin oluyordu, sonra sanabelle. ikisinden birini 2 kg alıp yanlarına biraz daha uygun fiyatlı 3 kg tahıllı mama alıp karıştırıyordum. bunun için alternatiflerim advance, proplan ya da matisse.(üçünün de somonlu versiyonu mecvut.) bu ay öyle olamadı maalesef çünkü kg fiyatı daha uyguna gelsin ve her ay mama almayayım diye bir kampanya denk getirip 10+2 kg proplan somonlu aldım. golosi de olabilir belki çok kötü bir mama değil ama somonlu dediğinin içinde aslında tavuk oranı somon oranından fazla ama mamanın adı somonlu. temizmama'ya ise elimi bile sürmem.

Ben şu an sanabelle + temizmama kullanıyorum. Mamalar bitince n&d + temizmama/golosi düşünüyorum. O yüzden temizmama karşılaştırmasını sordum. Teşekkürler.

bonnie alın. kuzulusu var. kedilerim bayılarak yiyorlar. kilosu 100 liraya 50 liraya mama ile batarsınız hele benim gibi 2 kediniz varsa. bonnie kedilerin çok sevdiği mamalardan. keşke micho gibi daha iri yapsalar da kediler daha keyifle yiyebilse.

(kedilerimi yavruyken sokaktan sahiplendim aşı için veterinere götürdüğümde pahalı mamaların çoğunun işe yaramaz ve reklam olduğunu söylemişti. Kendisininde aynı mamaları sattığını çünkü insanların yabancı olunca kaliteli olduğunu düşünüp para harcamaktan çekinmediğini anlatmıştı. Şimdi 2 yıl olacak o günden beri avrupaya gittiğimde mama fiyatlarını görüyorum. ülkemin durumu cidden üzücü.)

Valla veterinerin söylediği şeyi işin ehli bir başkasından daha duydum. O da kafamı kurcalayan başka bir konu zaten. Şimdi yavru benim kedi. 4 aylık, yavruyken iyi beslensin diye riske giremiyorum şimdilik ama ileride mama mevzusunu tekrar araştıracağım hocam

Tabi ki N&D.

N&D.

Güncel.

N&D

It besliyorum ben de. Sizin bahsettiginize ek olarak artik kalan ev yemekleri, yumurta, yogurt, salata allah ne verdiyse artik.

hiç bir şey kullanmıyorum. yaş mama bile çok nadir veriyorum, malt hiç kullanmadım.
kendi yediklerimden veriyorum arada, durmuyorlar çünkü yemeğin içine giriyorlar.

Ben de yaş mama yazdım ama onu da çok nadir veriyorum. Ayda bir gün fakat biraz büyüsün iki haftada bir vereyim diyorum.

ne kadar takviye kullanırsanız o kadar arsızlaşıyorlar :) kedilere ve köpeğe normal kuru mama veriyordum. temizmama, tazemama gibi yerlerden ekstra fiytlarla günlük üretimler vermeye başladım. mama seçmeye başladılar. yaş mama verdim kuru mama yemez oldular. tavuk, et vs alıp haşlayıp vermeye başladım yaş mama yemez oldular. şimdi akıllandım arada ödül olarak veriyorum bunları. bazen çiğ yumurta ılık süt karıştırıp veriyorum.

Yaş mama midesine dokunduğu için vermiyorum. Kuru mama ve maltlı ödül yiyor. Haftada 1 yağsız ton balığı yiyor. Ağız ve diş sağlığı için de ödül veriyordum. Kendisi çok seçici. Denemediğim marka kalmadı, sadece Reflex'inkini yiyordu. Bir gün veterinere götürmek için taşıma çantasının içine koydum ödülü. O günden beri yemiyor zilli. Trixie marka misvak veriyorum, onu ısırmıyor pek; ama güzelce oynuyor. Bir de her daim çimi oluyor.

Haftada 2-3 kere malt, haftada bir de ıslak mama veriyoruz biz ama verdiğim ıslak mamanın sahiden kaliteli olmasına dikkat ediyorum. Cok seviyor islak mamayi,heyecanla kuyrugu sallayarak mama kabına gelmesi bile mutlu ediyor beni. Onun dışında başka ev yemekleri vs yemiyor zaten.

Vitamin sorduğumda 'zaten sağlıklı bir kedi, ekstra bir şeye gerek yok ama ara ara balkabagi püresi ya da kefir verebilirsin' demişti veterinerimiz. Balkabagini sevmedi; aklıma geldikçe 1-2 tatlı kaşığı kadar kefir veriyorum.

Ha bir de küçükken bazı şeyleri öğretmek için gerçek et parcalarindan olan ödül maması alıp veriyorduk. Büyüyünce bıraktık.

Var. Bitkisel D3, L-Carnitin, Taurin ve b12. Bunlarin hepsi bir takviye tozunda mevcut zaten. (Bu saydiklarim kuru mamada da ek olarak varlar hep.) Ev yemegi verdigimde ekliyorum, eksik olan hicbir sey kalmasin diye.

Bunlar disinda kuru mamaya "golden paste" (kediler icin yapilabilir mi bilemiyorum.) ekliyorum ara sira. Taze baharatlari ya da berryleri saymiyorum takviye olarak.

Evcil hayvan sagligi, insan sagligina gore cok az bilgiye sahip oldugumuz bir alan. Dun Taurinin Golden Retriverlerde sagliksiz oldugunu destekleyen bir calisma gordum. D vitamini desen, olcumu tam olarak yapilamiyor bunun. Cok dert etmemek lazim o nedenle.

ben köpeğime sarımsaklı, ev yapımı yoğrut, haşlanmış kırılamayacak boyutta dana kaval kemiği, sarımsaklı pirinç lapası.

etli tüm yediklerimizden nasibini alıyor sıpa.

aradığın bende olabilir. google'da radyo sineması ntv podcast yazarsanız istediğiniz şeye ulaşırsınız. türk ve yabancı sinemaya ait filmler mevcut

şöyle bişey bulmuştum. film sayısı çok fazla olmasa da böyle bişey aslında. senin dediğin gibi de bakayım bi.

listentoamovie.com

benim bahsettiğim programda can doğan arada bir konuşuyor, betimlemeler vs yapıyor. onun dışında sürekli filmi dinliyorsun fakat ingilizce olsun diyorsan maalesef bilmiyorum

benim aradığım yorumlu bişey değil. doğrudan film neyse o işte.

anladım, maalesef bilmiyorum. ama yine de bir göz atmanı tavsiye ederim.

hocam o filmi ara ac dinle
ama evet telif hakkı vs. izinsiz yayınlıyorlar yayınlayanlar

black mirror

Peaky blinders

Belgesel: Treasures Decoded - The Story of God with Morgan Freeman.
seyler.eksisozluk.com

Belgesel wild wild county

lilyhammer
paradise p.d

lilyhammer
the crown
atypical
good place

dark, bates motel

Dirk gently. Çoook güzel

Black Mirror
Stranger Things
The Rain
Dark
Ozark
Sense 8
Chef's Table
The Sinner
House Of Cards
The Crown
Vikings
The Last Kingdom
Peaky Blinders
La Casa De Papel
Glow
Better Call Saul
Dark Tourist
Breaking Bad
Spartacus
Suits
Madmen
Anne With An "E"
Atypical
Safe
Lost In Space
Mindhunter
Punisher
Manhunt:Unabomber

ezel

Dogs of Berlin
Dark

alias grace

hot girls wanted

Bojack Horseman. Netflix'in en iyi dizisi.

Tepedeki Ev'i izledik, beğendik.

muhafız diyen olmamış?

kuş yiyen kedi görmedim.kim olsa müdahale ederdi.

kedinin yemegine mani oldun. kus yasiyor olsaydi hadi kusu kurtardin dicem. kus olmus zaten birak bari kedi karnini doyursun.

Kedi şok olmuştur kesin. Napiyo bu insan evladı demiştir. Mamayla beslense de, yediği önünde yemediği arkasında bile olsa, kuştur faredir şakır şakır avlayip çatır çatır yiyor bu küçük joneverler. Fıtratı bu, elleşmeyiniz bi dahakine.

Düşünsenize, belgesel izliyorsunuz geyiğin boynu aslan ağzında, kenara bi yere götürüyor hop karşısına bi insan çıkıyor ağzına terlik sallayarak aslanı kaçırıyor. Sonra ölü geyiği de alıp çöpe atıyor...

O kuşu çöpte başka kedi bulup yemiş olabilir, avcı kedi insansal seçilime uğramış oldu sadece.

O kediyi bulun ve mama verin yarın

Duruma uzuldum ama bunu yapan ilk kisi ne yazik ki siz degilsiniz. Birkac ayda bir, duyuruda biri kedinin yemegini elinden aldigini itiraf ediyor. Hatta olu kusu elinden alip bir de tavuk veren biri vardi gecenlerde. Onerim hayvanlarin dogasini yeterince zaten tahrip ettik daha da zarar vermeyelim.

ultra zoom kameralarla muhtemel

Benim dediğim kısım kaçmış bu arada. Benim dediğim sahnede bir arı ve fare vardı. Farenin yuvasındaydı ikisi de. Ve sanki dizi setiymiş gibiydi sahne. Farenin uzun yuvası içten değil de yandan çekiliyordu. Halbuki o kısımda toprak olması lazımdı vs vs :(

Kamerayla

Hesap makinası

hocam ortamları kendileri hazırlıyorlar. yer altındaki tavşan, fare, gelincik vs için.

muhtemelelen içeriye gopro koyuyorlardır.

hayır daha fazla ama internette olmayabilir.

Üstelik o 12 bölüm esas Sıdıka da değil. 97'deki bölümler daha iyiydi diye kalmış aklımda...

Ben de aradım 97'deki bolumleri bulamadım. Youtube'a yuklenen 2003 yilindaki sidikaymis.

Yahu ATV yi sel basmıştı ya zamanında onun gibi Sıdıkayı yayınlayan kanalı da mı basmış anasını satayım :(

Merhaba, öncelikle teşekkürler.

Sahiplenecek kişiye iki aylık mama ve kumu ben gönderebilirim.

işte sen ne kadar köklersen fatura da o kadar ısıtacak.

55 e indir. Biraz da kalın giyin 100 lira fazla geleceğine 50 lira fazla gelsin :)

60 köklemek değil ki? yine gayet ekonomik olur. 75 ve üstü sıkıntı.

ayrıca evin soğuk olmasından dolayı hasta olmazsın merak etme. 18 dereceye kadar sıkıntı yok. ondan aşağısı sıkıntılı. onu da 3-4 kat giyerek çözebilirsin.

yani hiç abartı ısınma parası ödemeden kışı geçirmek mümkün.

60a kökledin diyelim. yine de hasta olursan ne olacak? köklemek çözüm değil.

Eğer ısıtıyosa kökle tabi ki. Bizim bi ev vardı mesela 70'e de getirsek aynı sıcaklık 30'a da getirsek aynı sıcaklıktaydı, hep buz gibiydi.
İşe yarıyosa yak, şurda yakacağın 2-3 ay bişey.

(bkz: yakarsa kombiyi zenginler yakar)

Doğalgaz sayacınızdaki değeri kaydedin veya izleyin 1 m3 gaz için 1,4 TL ödeyeceksiniz. 24 saatlik tüketime bakarsanız günde ne kadar harcadığınızı görürsünüz.

Ayrıca en sonki faturanızdaki son okuma değeri ile güncel sayaçtaki değeri farkını 1,4 TL ile çarpın bu ay ne kadar yaktığınızı fatura gelmeden görmüş olursunuz.

Edit: Doğalgazın metreküpü 1,45 TL olmuş güncelleme oldu herhalde zam değildir o.

gecen ay 1 gün 1-2 saat yaktım 20 lira fazla gelmiş, fena koyacak bu sene

duygudur bence... zeka maymunda kargada da var

Insani insan yapan dusunebilme kabiliyetidir. Dusunen hayvan oldugumuz icin digerlinden ayriliyoruz.
Aslinda insani insan yapan fisne suyu.

vicdan. vicdan varsa bir insanda, pek çok olumsuz özellik ve davranış kendiliğinden ortadan kalkar zaten.

zekası yüksektir ama vicdan sahibi olmadığı zaman, o zekayı nasıl kullanacağı muamma.
çok duygusal olabilir ama vicdan sahibi değilse duygularının etkisiyle hatalı, başkasını ciddi şekilde kırabileceği davranışlarda bulunabilir.

gibi gibi.

Ben de tam bu konuyu işliyordum öğrencilerimle. "Human Ingenuity" diye araştırabilirsiniz. Ben zaten bütün hafta bu konuyu konuştuğum için "evet/hayır" diyerek geçeceğim, ama "sizce ne?" diye fikir almak için değil de, gerçekten cevabı bilemediğiniz veya karar veremediğiniz için soruyorsanız, bu konsepti derinleştirmeye çalışabilirsiniz.

duygu dediğimiz şey beyin yapısının yeterince kompleks hale geldikten sonra eriştiği nörolojik kapasite sonucu ortaya çıkan biyokimyasal tepkiler. işin ucunda gelişmiş beyin var yani, kabaca zeka. düşünebilme, muhakeme edebilme yeteneği vs. hepsi gelişkin beyin ve nörolojik yapı sayesinde oluyor.

kendi yaşam alanında hayatta kalabilmiş her canlı aslında kendi şartlarına göre çok zekidir. evrim sürecinin tüm "challengelarını" başarıyla atlatabilmiş ve an itibariyle yaşayabiliyorsa bu canlı da belirli bir zeka ve yeteneğe sahiptir. ancak insanoğlunun geliştirdiği zeka bu durumu da aşıp kendi yaşam alanını genişletebilme ve diğer tüm canlılara karşı "üstünlük" sağlayabilme avantajına sebep oldu. bu da insanoğlunun standart bir hayvandan farklı olduğu düşüncesini geliştirmesine neden oldu. "insanı insan yapan" tabiri aslında bunun güzel bir örneği.

tabii ki arada fark var ama ben farklı açıdan yaklaşıp aslında insanı insan yapan şey 2 ayak üzerinde yaşayabilmesidir diyeceğim.

Tolkien+1

phoebe+1

kalp, gönül, vicdan, kulluk bilinci

Anthropology 101

1- Bipedalizm
2- Karşıt Başparmak
3- Ebeveyn Yatırımı
4- Et diyetine geçiş
5- Ateşin kontrollü kullanımı
6- 3 Boyutlu ve renkli görüş
7- El göz koordinasyonu
8- Sosyal Yaşantı
9- Lisan

insanı insan yapan diğerlerinden bir adım önde olma istemesi, hırstır. binlerce yıl önce bile komün hayatında avlanan hayvanın daha lezzetli, daha iyi tarafını yemek için mücadele etmiştir insan. bu hırstır, bencilliktir. hayvanlarda da öncelik, otorite olayı vardır ama bu daha iyisi olsun diye değil, önce karnını doyurmak, önce çiftleşmek için.

Soyle alalim: www.youtube.com

homo sapiens sapiens
düşündüğünü düşünebilen insan

yildizi yildiz yapan nedir? gunesi gunes yapan nedir? gezegenleri gezegen yapan nedir?

insan evrenin bir parcasidir. yildizlarin urunuyuz. evrenin sirrini cozun, insani o zaman cozersiniz. insan bunlardan bagimsiz degildir.

insani insan yapan seyin ne oldugunu bilmiyorum. igne deliginden bakip tanim yapmak pek mantikli gelmiyor bana.

youtube'da bbc'nin "what makes us human" adinda kisa videolari var. izlemenizi tavsiye ederim. detayli degil ama iyi.

benim bilgime gore, cortex ve consciousness
yani kendinin farkinda olma ve beynin bunu yapabilen kisminin gelismis olmasi.

irade. seçenek görüp tercih yapma gücü. korteks gelişimi

insanı insan yapan kurgulama becerisi ve kurduğu bu kurguya inanmasıdır.
bu sayede zorlukları aşabiliyor, bu sayede birbirimizi (çoğu zaman) boğazlamadan birarada yaşabiliyor, bu sayede belli bir amaç uğruna hareket edebiliyoruz...
yıkıcı yanımızı törpülemek için kurduğumuz uygarlık ve yasalar da hep bu kurgulama becerisinin ürünü.
besin zincirinin tepesinde olmamız ve doğadaki diğer hayvanlarla kıyaslanamayacak kadar rahat ve konforlu bir hayat sürmemizi de gene birarada yaşayabilme hünerimize borçluyuz.

O burun kiviranlari et pisirip oyle besliyorlardir ya da restoranlar artiklarini getirip birakiyordur. Hakikaten ac olan kediler her turlu mamayi ve hatta tavuk suyuna batirilip verilmis ekmekleri bile silip supuruyor. Kaliteli mama vereyim diyorsaniz illa jest olsun diye bilemiycem :)

Alisirlar merak etme.

Temizmama.

Temizmama mito

Osmangazi sacma

Hangi yol o? körfezi dolaştığı yol mu? 21 km olmaması lazım çok daha uzundu.

Belki saçma gelecek ama ben köprüden geçme ihtimalim olduğunda geçiyorum. Diğer alternatifleri eliyorum. Kendi kendime " zaten kullanmasam da cebimden çıkacak parası kullan bari " diyorum :)

Gidiş dönüş feribotla git köprünün tek yön ücretinden daha ucuza geliyor. Hem de deniz havası alırsın.

ben geçmiyorum körfezi dolanıyorum o tarafa giderken. süre olarak 15-20 dk anca farkediyor.

Siz delir mısınız ya. Hicbir akli basında yol iz bilen adam köprüden geçmez.

Harita bilginiz de yok sanirim

Kutahyaliyim asla kopruden gecmem biraz once babamlari kutahyaya ugurladim vapurla yalova oradan kutahya yapacaklar

vaktiniz yoksa mecburen köprüden geçeceksiniz. neredeyse 1 saat tasarruf.
vaktiniz varsa topçular eskihisar feribotu. gidiş dönüş alın bileti ucuza gelsin.

Körfezi dolaşmanıza gerek yok malum son yakıt zamları sebebiyle maliyet eşitlendi. köprü rekabeti sebebiyle de feribot ucuzladı.

@basond harita bilgimiz yok ki burada soruyoruz işte : )

@clones evet, yandex.navi nin yalancısıyım. bana da saçma geldi.

pendik-yalova yapıp yalovadan devam etmeye karar verdim.

bence dene ya, olursa güzel olur olmazsa da biraz gezmiş olursun, kendini deneyimlemiş olursun :)

süreç zor. dlr-1 , crm falan derken baya zor iş. olmama ihtimali ağır basıyorsa boş ver.

ingilizce işin zaten en basit kek kısmı.

Deneyin bence, daha sonra "neden denemedim?" diye pişman olma ihtimalinizi göz önünde bulundurun.

Sen gitme

Ben olsam giderdim.

*ney değişik yapardiniz
Olacak soru (mobilde düzeltemedim)

Mesela bir süreliğine kargoyu bedava yapabilirdim

Yenilikçi olması lazım. Örneğin e-kitap da satmalı, tabi e reader da satmalı. Türkiye'de bulunmayan ve sevilen bir ürün getirebilirse iyi olur mesela. Dnr kobo'yu getirmişti. Birçok insan amazondan vs alacağıma gider dnr dan alırım dedi. Siz de böyle bir şey yapabilirsiniz.

Kutu oyunu tasarımı ile ilgili bir yarışma yapabilirsiniz. Yani bizden de tabu Monopoly tarzı bir oyun çıkması için bir yarışma yapın. Birinci seçilen ( oylama net üzerinden olabilir) oyunu siz basın, sonra kazanana bir ödül verin. Kazanan hem küçük bir telif alır bir de ödül. Bu da sizin reklamınızı iyi yapar bence.

Mutlaka e-kitap olmalı ve bunu diğer satıcılar gibi basılı kitap ile aynı fiyata değil gerçekten uygun fiyata sunmalı.

Düzgün bir e-reader satışı yapmalı ve arkasında durmalı.

Hizmet kalitesi yüksek olursa her türlü iş yapar. Kitaba para veren insan bilinçlidir. İyi hizmet alırsa mutlaka geri dönüşü olur.

21.30

Bu aralar 21:30

bim 21:00
a101 21:30

21:30 kesin bilgi.

Ben de öyleyim biraz, biriyle bir araçta saatlerce konuşmadan gidebilirim mesela.

sal gitsin. bugün iş yerinde kahvaltı vardı. 20 kişilik bir ekip toplandı. herkes gülüyor eğleniyor ben bir köşede çay içtim oturdum. en fazla da "evet" dedim. müdürüm geldi dedi "ne yabani herifsin amk". öyleyim. herkesi sevemiyorum.

Ben de tam tersiyim. sizin gibi olmak istiyorum. demek ki aslında her türlüsü normal, nasılsak öyle mutlu olmaya bakalım bence.

valla bu durumu ortadan kaldırmaya çalıştıkça insan daha da geriliyor. en güzeli kendini olduğun gibi kabul etmek. ben öyle yaptım. ağzım laf yapmaz, ayrıca soğuk nevalenin tekiyim. konuşmuyorsam konuşmuyorum. ben buyum yani, bitti gitti. oh.

sen de kabul et, için rahatlasın.

valla benim için sıkıntı değil bu durum. ama kablelvuku'nun müdürü gibi insanlar zorlaştırıyor işi biraz. yoksa ben alıştım zaten.

Paris daha büyük şerefsiz, Helen biraz kader kurbanı. Yani en nihayetinde dönemin şartları nedeniyle istemediği bi evlilik yapmış sonra Paris'e kapılmış, Paris bi prens olarak yaptıklarının ne büyük sonuçları olacağını biliyordu, buna rağmen yaptı.

paris çok mu iyi? başkasının karısına sulanıyo, kadının aklına girip onu kaçırıyor.

Al birini vur ötekine.

Olimpos Dağı’ndaki üç tanrıça, Hera, Athena ve Afrodit, Nifak Tanrıçası Eris’in ortaya attığı ve üzerinde "En güzeline" yazan altın elmayı paylaşamaz. Bunun üzerine baştanrı Zeus, altın elmanın kime verileceği konusunda Truva Prensi Paris’i hakem tayin eder. Üç tanrıça, kendisini seçmesi için Paris’e çeşitli rüşvetler önerirler: Hera güç, kudret ve iktidar vaat eder; Athena bilgeliği ve aklı; Afrodit ise dünyanın en güzel kadını Helena’nın aşkını vaat eder.

sonuç olarak bütün suç eşeğin aklına karpuz kabuğu düşüren afroditte dağılın beyler:)

Paris hikayedeki kötü adam. Helen'i ayartıyor. Tamam eyvallah da Helen de "aa evliliğim kötü, o zaman bu elemanla kaçayım" demiyor. Aphrodite'in etkisi ile gidiyor Paris yoluna. Paris'in Aphrodite, Athena ve Hera ile olan "Altın Elma Güzellik Yarışması" olayının sonucu o da.

Peleus ve Thetis'in düğününe Eris (kavga/karmaşa çıkarma tanrıçası) davet edilmez. Eris de düğünü basar. Ortaya bir altın elma atar. En güzel olana gibi bir şey yazıyor elmada. Athena, Aphrodite ve Hera elmanın kendi hakları olduğunu iddia eder, en güzel kendileri olduklarını düşündükleri için. Zeus'a karar vermesi için baskı yaparlar. Zeus da "taraf olup diğer kadınların düşeceğime, ölümlü bir adama kitlerim görevi" der. Paris'i seçer bu konuda. Seçmesinin sebebi de geçmişte Ares ile olan bir olayı var Paris'in o.

3 tanrıça, Hermes ile birlikte yeryüzüne gelir. Paris'in karşısına çıkar. Hermes olayı anlatır, hepsi vaatlerini sunar, kendilerini en güzel seçmesi ve elmayı vermesi için. Hera, ona avrupa ve asya topraklarının kralı olmayı vadeder, Athena ona savaşta güç ve bilgelik vadeder. Aphrodite ise en güzel kadının (insan olan) aşkını sunacağı vaadinde bulunur. Paris de artık abazan olduğu için mi yoksa ergen olduğu için mi bilmem, Aphrodite'i seçer ve altın elmayı ona verir. Spartalı Helen'in, Truvalı Helen olmasının hikayesi böyle başlıyor.

ekleme: yazıyı bir ara yarıda bıraktım o sırada @moderniko yazmış bile. :D

şu sıralar pico tavsiye ediliyor. herkes memnun. ben ise smok allien kullanıyorum ve memnunum.

dikkat edilecek şey şu, sigarayı bırakanlar genelde mtl (sigara içimi) tercih ediyor. ben dl (nargile içimi) tercih ediyorum.

mtl, sigara hissini daha çok hissettirir, yüksek mg nikotin kullanarak daha az likit tüketiminiz olur.

dl, daha keyiflidir, bol buhar vardır, düşük mg nikotin tercih etmek daha iyi olur, dolayısıyla daha çok likit tüketirsiniz.

en önemli noktalardan biri likit bence. Kendiniz yapabilirsiniz ilerde, şimdilik güvenilir markalardan tercih edin.

en çok bilgi edinebileceğiniz site: esigara.eu dur fakat şu sıralar site ile uğraşıyor devlet, sürekli yavaşlıyor vs. eski adı esigaram.us idi.

sormak istediğiniz şeyler olursa özel mesaj atabilirsiniz. fiyat konusunda lütfen araştırmanızı iyi yapın, kazıkçı çok var piyasada.

iqos araştır.

Elektronik sigara için marka model çok önemli değil. Başlangış setleri zaten pico, ijust s, alien, revenger vs. esigara.eu forumuna üye ol. Orada satış yapanlar güvenilir insanlar. Pil dahil her şeyini oradan alabilirsin. Ama ben pillerimi pilsitesi.com'dan alıyorum. Ne olur ne olmaz, pil işi tehlikeli olabiliyor.

Önemli olan likit seçimi. Forum'da likit satanlar da var. one hit wonder, dinner lady, cuttwood, eliquid france gibi premium likitler kullan. Bunlar gerçekten çok sıkı denetimle üretim yapan yerler. Amerikan pasajı, Doğubank vs yerlerde bunların çakmaları da çok. Ucuz olsun diye sıvı sabunda kullanılan gliserinle likit yapanların tuzağına düşme. Elektronik sigarayı ucuz olsun diye değil daha az zararlı diye kullan.

tiryaki olup bırakmak isteyenlere papağan gibi hep aynı şeyi söylüyorum amacım sadece ekstra bir fikir vermek. pod mod'ları da araştır. temel mantığı e sigara ama nikotin konusunda daha başarılı. yani e sigara ile nikotin alamazsın vücuduna alırsın da sen aldığını bile anlamazsın o yüzden güçlü iraden yoksa özellikle pod mod araştır. cunku e sigaranın en önemli olayı ağzına bir şey alma ihtiyacını gidermesi o ağzın boş durmasından doğan sigaraya meyletme olayının önüne geçmesi.

pod mod'lar hakkında çok fikrim yok ama e sigara ile sigarayı bırakmış biri olarak likit çok önemli diyebilirim. mesela bütçenden başlayalım, ilk başladığın zamanlar çok içeceksin günde belki 6-7 ml belki daha fazla tüketeceksin bu da iyi likit markalarında ortalama 10 liraya gelecek günlük. yani sigara ile aynı para. bunun bir de yatırımı var; mod, atomizer, coil falan. iyi para çıkacak cebinden yani. hazır coil ile kullanılabilen bir şey olduğu sürece gerçekten önemli değil başlangıç seti çok fazla. ha elimden gelir dersen telini pamuğunu kendin taktığın atomizerlerden de alabilirsin rba diye geçer bunlar ama yeni başlayan biri için büyük risk çünkü bırakma döneminde e sigara seni yarı yolda bırakmamalı.

en zor süreç ilk 1 ay zaten, sonrasında inanılmaz azalıyor sigara içme isteğin. burada iyi bilgi güncel bilgi bulman zor. esigaram.us forumuna üye olup bir de oraya sormanı tavsiye ederim.

edit: sigara bırakmak isteyene iqos önerenleri gerçekten anlamıyorum.

parayı zaten şu anda sigaraya da veriyorum zaten, yani şu an giderim hiç önemli değil. bilirsiniz aslında benim derdim sadece nikotin değil, derdim aynı zamanda el alışkanlığı. hani bilirsiniz bir yerden bir yere yürüyeceksinizdir ve halbuki daha yeni içmişsinizdir sigara ama yine de çıkarır bir tane yakarsınız. yani işin el doldurma ve psikolojik kısmı. yani içeyim üfleyeyim duman çıkarayım bana yetecek gibi geliyor şu an, tabii ki irademi de kullanarak.

söylediğiniz siteye üye olup oradan da soracağım. ama aramızda varsa yine de siz bilenlerden fikirlerinizi almak, markaları modelleri alışveriş sitelerini öğrenmek istemiştim. yani kısacası benim yerimde olsanız (başlangıç seviyesi) ne alırdınız ve nereden alırdınız kısmını öğrenmek.

Uzun zamandır kullanan biri olarak yardımcı olayım. İlk olarak smok alien sürpriz cihazdır. Ne zaman bozulacağı belli olmaz. Foruma girersen görürsün bozulma rekoru alien’dadır. Ama problemsiz kullanan da çok, şans işi. Eleaf pico canavardır. Henüz sorunlu pico görmedim. Benimkini kaç kere düşürdüm, çarptım hala sapasağlam. Ufak iyi bir moddur. Dezavantajı tek pilli olması.

Her gün şarj etmekle uğraşmamak için tavsiyem çift pilli bir mod alınması yönünde. Önerim yosta livepor 160. Pico gibi sağlam basit bir cihaz. Fiyat-performans oranı en iyilerden biri.

En önemli yere geldik, atomizer. Mtl (mouth to lung) yani sigara içimi atomizer almak şart. Dl (direct lung) yani ciğer çekimi atomizerler, sigaranın verdiği boğaz vurumunu veremiyorlar tıpkı nargile gibiler. Bu yüzden sigaradan alınan keyif alınamıyor ve tekrar sigaraya başlanabiliyor.

Yeni başlayan biri için mtl olarak önerim aspire nautilus 2 atomizerdir. Hazır bobinle (coil) çalışır. Haftalık olarak değiştirirsiniz. Dezavantajı hazır coille çalıştığından masraflıdır ve kendi sardığınız tel-pamuk gibi kaliteli içim sağlamaz. Hiç telle pamukla uğraşmayayım derseniz bunu alın.

esigarayı en iyi şekilde kullanmak için sarılabilir bir atomizer almak gerekir. Sarması çok kolay. Youtube’dan izleyerek rahatça yapılabilir. Fakirs troya-ion, digiflavor siren 2 gibi atomizler kurulumu kolay keyifli içimlidir. Taifun, kayfun, skyline, gus phenomenon gibi 100-120 euro fiyata satilan üst düzey denilen atomizerler de var ama hiç kullanmadım.

Likit olarak da tütünlü likit veya sade nbase öneririm. Pastane ve meyve grubu likitleri arada keyif için içiyorum. Sigaradan hemen sonraki dönemde limonlu cizkek aromalı bir likit içildiğinde sigaranın acı tadı aranabiliyor. Tavsiye isterseniz yazarsınız.

Pil olarak da tavsiyem sony vtc 6. Yanına da nitecore i2 gibi bir şarj aleti alınırsa iyi olur.

genel olarak sargın iyidir. değişik tatlar, aromalar denemek içinse zaman höşmerimleri var yeşilli caminin orada. afiyet olsun.

Ben en çok zaman'ı beğeniyorum. Klasik olanın yanısıra damla sakızlı olanı da çok güzel.

zaman ya da sargın alabilirsiniz ikisi de güzeldir. Merkezde neredeyse her yerde var.

siz birinin buradan size arabasını kiraya vereceğine inanıyor musunuz gerçekten ? hani cidden bir umudunuz var mı =)

Hele Kayseri'de :)
Araç kiralama firmasına vereceğiniz paranın iki katı para verseniz bile kabul eden çıkmaz. Diyelim ki 5 gün için 2000 lira teklif ettiniz, arabada 10000 liralık masraf yapmayacağınız ne malum?

Garentadan isim degistirseniz ya da ikinci sofor ekleseniz olmuyor mu?

Sozlesmeyi iyi okudunuz mu? Sonucta arkadas sakatlanmis. Keyfi bir gelememe degil bu. Buralardan bir seyler cikar belki.

Kayseri firmasında çalışıyorum. Bizim şirketteki elemanın birisi araç kiralama işinde. Ona yarın bir sorayım. 20 akşamı arabayı alıp 24 sabahı verecek şekilde mi olacak?

@etna evet öyle. Çok teşekkürler şimdiden.

Soruya cevap değil ama belki bilmiyorsunuzdur diye söylüyorum, ilk bir ay ücretsiz netflix.

Netflix'ten izlemek için üye olman şart. Ve evet ilk 1 ay ücretsiz.

soruyu mu anlamadim acaba, mumkun olsa netflix neden hesap satsin, kim neden hesap icin para odesin?

torrent morrent ile olur anca.

Lisans olur, yl olur öğrenci bulun. Doktora öğrencisi de olur hatta. Hepsinin danışana ihtiyacı oluyor. Hem sizin hem onların işi görülür.

Üniversitelerin yüksek lisans/doktora öğrencileri süpervizyon eşliğinde çok düşük ücretlerle danışmanlık veriyor. Yakınlarınızdaki üniversitelerde klinik psikoloji yüksek lisansı olanlara bakın.

ankara ve istanbulda bazı belediyelerin ücretsiz böyle hizmetleri var.

Yururken degil ama baska zamanlarda dinliyorum. Bu aralar favorilerim:

insitome.libsyn.com
feeds.feedburner.com
evolutiontalk.libsyn.com

Cenk-erdem dinliyorum bir de psikoloji günlüğünden ilgimi çekenleri dinliyorum

Gerisi hikaye.favorim bu son zamanlarda. Bir de başkomser Nevzatın hikayelerini dinliyorum. Gerçi bu radyo tiyatrosu.

ben gitmezdim. abartmıyorsun.

ben olsam gitmem

yapılan büyük saygısızlık. bence de gitmemelisin.. gurur inciten hareketler bunlar.

işe çok ihtiyacım varsa yani diğer her yerden umutsuzsam ve yanlış olmasına rağmen annem mahcup olacaksa giderdim.

bence git. gurur yapacak durum değil. belki adam diyecekki ne kadar istekli 2 gündür geliyor deyip alacak.

Hicbir sekilde gitmezdim.

Gitme.
Bayi hiyarlar bu gibi durumlarda karsi tarafin gururunu kirarak psikolojik üstünlük elde etmeye calisiyorlar.
O ise o adam sayesinde girsen ileride cok mutsuz olabilirsin.

gitme hocam.

Gitme boşver. Çok çok iyi bir firma da değilse salla. Annene de durumu anlat. Gereksiz ego tatminleri, ya da aşırı düşüncesizlik. Her türlü fail.

Çok zor durumda değilsen gitme, s.ktiret. Hangi gün sorarlarsa da başka bir yer daha varmış, orasıyla görüşüyorlarmış desinler.

siz olsaniz gider misiniz diye sormussun, ben olsam ben de gitmem. ama dogrusu bu diyemem. gideyim mi diye sorsaydin gitme diyemezdim mesela.

Blue serenity +1

bu sorunun cevabı işe ne kadar ihtiyacın olduğuna göre değişir. bu soruyu sorabildiğine göre gitmeyedebilirsin.

Bence herkes biraz siyah dusunmus. Adamin beklememesinin sebebinin ne oldugunu bilmiyoruz. Cok sacma bir insan degilse muhakkak mahcup olmustur. Benim de daha once bir is gorusmesi icin 1 saati askin gelen kisiyi bekletip, en sonunda katilamadigim oldu. Ama bu dusuncesizlikten degil, mecburiyettendi. Sonrasinda da ozurlerimi ilettim.

Zaten su anda calismiyorsunuz bir vakit sikintiniz yok, bence gitmelisiniz.

Ayrica istanbul icin 30 km yol gitmenin bir onemi oldugunu sanmiyorum. Artik alistik bu yol katedislere.

Ha bugun de gidersiniz ve orada olmazsa ya da gercekten keyfiyetten sizi beklemediyse zaten calismazsiniz kimse sizi zorla calistirmiycak sonucta. Ama gitmezseniz bence ufacik bi soru isareti bile ilerde pisman eder.

Ozet: gidin. :)

acımdan gebersem yine de gitmezdim.

Gitmezdim. Ac kaldiysam giderdim sadece.

giderdim ya, o ne bok ki ona gurur yapcam. git bi öğren, ne işiymiş neciymiş. gerçi biz yıllarca önce bi amcaya gittik okul yıllarımızdı yaz tatilinde çalışacaktık, adam bize 2 saat nasihat verdi, çalışanlarına nasıl göz açtırmadığından filan söz etti ve onları bize müze gezer gibi fabrikasını gezdirerek gösterdi, gerçekten hepsi götünden soluyordu, ikna olduk. sonra bizi karanlık izbe bir yere götürüp kalacağımız yer olduğunu belirtip burası sizin gibi kızlar için saray dediydi. arkamıza bakmadan kaçtıydık.

abartmıyorsun. ben olsam aşırı sinirlenip kesinlikle tekrar gitmezdim üstüne de annemle kavga ederdim ne biçim insanlarla muhatap ediyosun beni diye, ama doğrusu bu değil. doğru olan bugün tekrar gitmek olur, çünkü dünkü görüşme neden iptal oldu bugün gitmezsen asla öğrenemeyeceksin.

Bu işlerde gurur olmaz.

Ayrıca bilinmeyen çok fazla parametre var.

Adam kim bilir ne dertlerle uğraşıyor fabrikada ve senin geleceğini unutmuş bile olabilir. Telefon gelince de odaklanması gereken işini bırakamayacağı için yarın gelsin dedirtmiştir. Beklesin dedirtip hiç görüşmemesinden daha iyi değil mi?

Bence kesinlikle tekrar gitmelisin. işsizlik psikolojisi ile abartıyorsun bence.

tek seçeceğim o ise, giderdim; değilse gitmem.

insani ilişkilerde özellikle yönetim kademesindeki egoist kişiliklerin çok daha duyarlı olması gerekir. tabii onlardan böyle bir davranış beklemek de biraz abes kaçıyor. insan çok narin bir varlıktır. iş insan için, para da.

ama yine de git derim. gururu geçici bir süreliğine rafa kaldır.

Müeeser
Yeniay

Dört satır
Haiku ol-
maz

La casa.

oz

farklı bir tarz: "utopia"


not: lütfen duyuruyu silme.

Oz +1
The wire
Westworld
Homeland

oz ve the wire ile de boşalırsınız artık

www.filmlerinsesi.net

senin ilacın;

(bkz: emmanuelle )

Oz (seninle dizi zevkimiz aynı hemen hemen)

Oz a başla bana teşekkür edeceksin.

the mentalist benim için.

ve shameless, o dediklerinizin hepsini yaşatan bir dizi :P

teşekkürler hepinize. oz'a başlıcam galiba.

gönül isterdi hepsini izleyebiliyim ama zaten dizileri çok yavaş izlyen bi insanım. oz da 6 sezonmuş, bi seneye biter artık asmdkjas.

derhal mindhunter izle.

La casa de papel bir sezon (netflixden izlersen iki sezon) şiddetle tavsiye ederim :)

Vücut kendine geliyor sanırım. Vitamin hapı vs belki işe yarar. Spor vs de işe yarar bence. Bol bol su tüketin.

sifarayı bıraktıktan sonra yerine birşey koymak gerek bence en azında spor olur hobi vs. bir alışkanlık başka bir alışkanlık yer değiştirecek

Bu saydıklarınız gerçekten soğuk algınlığı olabilir.

Öksürük, balgam cikarma, nefes daralmasi, burun tikanikligi normaldir. Süresi değişir. Hafif tempo koşu tavsiye ederim.

Yerine birsey koyma konusuna katilmiyorum. Yerine koyma bagimliliktan kopma suresini uzatir. Kaynak : allen carr

hocam gırtlakda küçük tüyler var, kirleri dışarı atan. sigara onları işlevsiz kılıyor. sigarayı bıraktığınızda o tüylerin üstündeki katran tabakası yavaş yavaş yok olduğu için tekrar çalışmaya başlıyorlar dolayısıyla pislikleri atıyorlar. öksürüğün sebebi bu. tüylerin adı c li bişeydi unuttum. cialis diyeceğim : ) ama değil.

sağolun arkadaşlar, ballı limonlu su ile toparlamaya yardımcı olunabiliyormuş.
@tukenmez adam : cialis deme sen yine de hahaha

tamam demedim, doğrusu "cilia" . çok da yakınmış aslında. :)

Ben. 8. Yilimi 1 nisanda devirdim. Yoksunluk icin yerine biseyler koydum ben, demli cay olabilir, soguk su olabilir veya bir sakiz...
Ama benin icin asil itici guc esim oldu, o donemde mustakbel esimdi tabi. Sigaradan daha fazla kiymet verdiginiz birsey bulun ve motivasyon olarak kullanin.

Bıraktım, başladım. Bıraktım, başladım. Kendime kızdım baya. Nasıl da iradesiz birisin sen diye. Yine bıraktım, başladım. Sonrasında dedim ki ulan bir tane daha içersen yazıklar olsun sana. Sonra bıraktım. 6 yıldan fazla oldu içmiyorum. Ama bir yıl önce de elektronik sigara aldım. Nikonsiz likitler yapıyorum ve buharlıyorum :) ara sıra nargileye giderdim şimdi onu da yapmıyorum.

Ya benim gibi inatçı olun ya da elektronik sigara ile bırakmaya çalışın. Birçok kişiye faydası oluyor duyduğum kadarıyla.

Allen Carr Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu isimli kitabı (internette pdf beleş dahi var) yatmadan evvel okumuştum. O dönemde domuz gibi kilolu olduğum için ayrıca spora (bisiklet) başlamıştım. Yardımcı bir ilaç, bir başka şey kullanmamıştım. Gerçekten hiç zorlandığımı hatırlamıyorum.
O sigarayı çok seven sigarası ile tanımlanan salaklardandım bu arada.

e sigara çözüyor ama onu nasıl bırakacağım onu bilmiyorum :) sigaradan daha güzel çünkü, daha da zararsız ama bunu da bırakmak lazım illa ki.

Sigaea bırakma polikliniğine giderek bıraktım. 1 yılı geçti ilk zamanlar canın istiyor ama engellenemez bi istek değil. Aklını başka birşeye verdiğin anda unutuyorsun. Polikliniği önerebilirim size.

aradığın cevap olmayacak belki ama en azından yapabileceğine olan inancını kuvvetlendirebilir diye söylüyorum: görebileceğin en ama en iradesiz insanlardan biri olarak (öyle ki şeker tüketmeyi bırakamadığım, basbayağı kola içmeden durmayı başaramadığım için hayvan gibi kilo aldım) birkaç denemeden sonra bırakmayı başardım. en azından şimdilik. 2 ay oldu.

kışın okuldaki sigara odası tarzı bi' kapalı alanda içiyorduk. ben orada öldüğümü hissetmeye başladım birkaç gün sonra. oradan çıktığımda temiz havayı ciğerlerime çekince "ulan ne güzel bi şeymiş bu aslında" diye düşünmeye başladım.

sonra eve geldim o gün. bok gibi kokuyor içerisi. yine yaktım. bir sürü yaktım o akşam üst üste. her yer duman. daralıyorum, doğru dürüst nefes alamyorum. akşam dışarı çıktım, parka gittim. göle karşı birkaç tane daha yaktım. baktım son dal.

dedim ki tamam, ben bu boku bugün kesinlikle bırakayım. üstüm, evim, ağzım leş gibi kokmasın. bu yoklukta ayda 300-350 lira bu iğrenç şeye vermeyeyim. aha böyle şu an yaptığım gibi (parkta) geniş geniş nefes alabileyim, ciğerlerime hava falan gitsin.

o akşam son sigaramı içtim. şansım şuydu: dönemin bitmesine birkaç gün vardı ve tatilde zaten yurtdışındaydım ve yanına gittiğim kişi evi geçtim bahçesinde bile sigara içirmezdi. gerçi o iç dese bile ben yine içmezdim. normalde okuldaki yakın arkadaşlarımın hepsi sigara içtiği için uzak durmam çok zor oluyordu. birkaç gün dişimi sıktım, sonrasında zaten çevrem değişmiş ve dikkatimi farklı şeyler çeker olmuştu. 20 gün kadar istesem de içemeyeceğimi bildiğim için (daha doğrusu kendimi buna şartladığım için) bıraktım gitti.

gittiğim yerde bir paket sigara 4-5 lira falandı bu arada :) defalarca önünden geçtim "tekel"in, birkaç kez "alsam mı lan" diye düşündüm ama kaçtım hemen. velhasıl bende bu şekilde gelişti - kötü kokmamak ve nefes alabilmek için bıraktım. daha 23 yaşında olduğumu düşündüm, yaşamak istediğime karar verdim. beklediğimden çok daha kolay oldu.

ha sigara içmeyi özlemiyor değilim bazen ama onsuz da gayet yaşanıyormuş, onu görmek işimi kolaylaştırdı. hatta "stresi alıyor" diyordum falan ama sigarayı bırakınca daha verimli olduğumu fark ettim. eskiden 10 dakikada bir yaktığım için her şey bölük pörçük oluyordu, kafamı verip de 30 dakika boyunca bir şeye odaklanamıyordum. şimdi daha iyi.

para ile inanc kimde bilinmez derler :) bir de mesela bir kafe 50bin kazanirken baska biri 2bin net yapmayabilir

Para elektronik sigara işinde :) likit satanlar, cihaz satanlar, yedek parça satanlar köşeyi döndüler:) belki o konuda da video çekerler :)

ne bileyim çok uçuk geldi. ayda 40-50 bin lira ciddi rakamlar. mesela üst düzey yönetici, adı duyulmuş bir doktor anca kazanır. bu mesleklerdekiler de tabii kazanabilir ama röportaj yapılan insanlar o kadar para kazanan insanlar gibi durmuyor. kazanılsa da adı duyulmuş bazı dövmeciler kazanır bence mesela.

bu konuyu birde bir kanalım ana haberlerinin sonunda işliyorlar. Benimde çok ilgimi çekmişti. Fakat onun konusu düşük maliyetli çok kazandıran işlerdi. Mesela pilavcılık ya da istiridye mantarı gibi..
Bu haberleri izledikten sonra pilavcı açmayı bile düşünmüştüm. Hesaplayınca, günde ortalama 5 liradan 100 tabak pilav satan biri, ayda yaklaşık 5000-7000 arası kar edebiliyor. Ama tabi her işin zor yanı vardır eminim :)

Tanıdığım bir psikolog 60 bin lira kazanıyor ayda.

Bir de şu var klüp sahipleri muhtemelen haraç veriyor birilerine. Pilavcılar falan da veriyor olabilir.

videoların hepsini izledim. Bende başta şok oldum ondan sonra mantıklı geldi açıkcası.

kimse ne kazandıgını tam olarak soylemedıgınden dolayı bize enteresan geliyor.. kendi işini yapan ve müşterini olan insan İstanbul'da bu rakamları kazanıyor zaten yoksa bunlar range rover falan nasıl alacakta binecek. Beni tam olarak ikna eden video dilenci cocuklar oldu. Çoğumuzdan çok para kazanıyorlar ://