pek hayra alamet degil gibi. arastir bir bakalim. ama öyle silerek olmaz, sorunu saptamak lazim.

"Based on its routines, the malware tries to hide from the user as it does not have an icon that appears on the device’s screen when installed unlike other previously reported Android OS malware. The only visible evidence of infection is the presence of a folder named Tencent in the device’s memory card. This folder contains the malicious files named v1.log and smsConfig.xml."

kaynak:blog.trendmicro.com

bilgisayara kopyalayıp sil. sorun çıkarsa tekrar taşırsın. muhtemelen kayıt dosyaları.

kendisi bir malware. avast! mobile security kurmayı deneyebilirsin.

Çinlilerin QQ messengerı var. Tencent firma adı genelde tencent diye klasörlüyor. Onun dökümanları olabilir

bilgisayara kopyalamak istemiyorum virüs olabilir

tarattım antivirüsle birşey çıkmadı

çin menşeili bir messenger programı yüklemedim yüklesem bile 5 gb tutmaz

Tencent, wechat'i yapan şirket. wechat kurup sildiyseniz, ondan artan klasördür o. Ama 5gb olması hayra alamet değil.

Kendisini silin ama onun öncesinde telefonunuzdaki değerli şeylerin yedeğini alın, fabrika ayarlarına dönmek zorunda kalırsanız kayıp olmasın.

Bana kalırsa silince ya 1-2 uygulama çalışmaz o kadar.

Tencent arkadaşların dediği gibi Wechat'in klasörü. Wechat'i kurmuş ve baya bir profile bakmışsın büyük ihtimalle, Wechat her baktığın profil sahibinin profil resmini kaydediyor.

play.google.com

Bunun gibi temizlik uygulamaları ile ara sıra temizlik yap, bu tip uygulamaların arkadan bıraktığı gereksiz dosyaları temizler.

kendini geliştirme ve inanç meselesi, yıllarca millet boşuna orda burda sevdiğiniz işi yapın demiyor. sevdiği işi yapan adam her türlü bi noktaya geliyor.

takipteyim duyuruyu, kara kara düsündürtmüyor degil bu konu beni. @douchebag söyle demisti, hangi sektörde calisirsan calis, birinden ucuza alip digerine pahali satmadan yükselemiyorsun, zengin olamiyorsun. zengini birak para kazanamiyorsun. kendisi de birkac hikayesini anlatmisti. onca zaman sonra galiba adam hakli diyorum, douchebag, kürsüye cagriliyorsunuz.

zengin olmak zorunda mısın diye bir dusun once...

sonrasında da rızık Allah'tandır diyelim.

Calisan olarak iyi bir gelir elde etmek istiyorsan Turkiye'yi terket. Duzgun kosullarda calisip iyi kazanan var mi? Var tabii ki ama cok cok az. Bir de 10000 lira kazanan zengin degil, orta hallidir. Yoksulluk sinirinin 3600 lira oldugu ulkeden bahsediyoruz sonucta.

siyasetçi ol :) sonra bu benim hakkım diye kendini kandır. sadece zengin olmazsın, çok zengin olursun.

herhangi bir plaza işinde 8-10 sene tecrübeli insan alıyor o parayı.

danışman, analist, project manager vs. gir bir yerden.

emekten gelen artı değeri sömüreceksin. cevap bu kadar basit.

wiillii,

haklısın. zengin olmak için ticaret gerekiyor. sen değil sermayen çalışacak ki limitinin üstünde para kazanabilesin. başkaları senin için çalışsın.

maaşla çalıştığında, maaşın arttıkça çevren de aynı maaş grubundan insanlar oluyor. gelen maaş bu gruba ait olmak için harcadığın masrafa gidiyor.

mahalledeki bakkal çoğu firmadaki "director" dan daha zengindir. pazardaki portakal esnafı ile maaşla çalışan adam kıyaslanamaz bile.

maaşla çalışanlar eğer partner olabiliyorsa sebat etsinler. örneğin, audit şirketlerinde 12-15 sene dişlerini sıkıp günde 15 saat mesai yaparlar ve şansları da çok yaver giderse şirkete ortak olup yıllık min 1 milyon usd kazanılabilir.

sana tek tavsiyem rızkı allahtan bekle diyen adamların lafına inanma, rızkı allahtan torpili amca oğlundan almadan bi yere gelemez bu adamlar. zengin olduktan sonra paranın bi önemi yok önemli olan mutlu olmaktır diyen bi ünlüden farkı yok. çalış tek çaresi çalışmak. ha doğru şeye çalışırsın veya nasıl sömürürüm diye çalışırsın nasıl çalışıyosan çalış. oturduğun yerden rızık felan bekleme.

üniversite mezunu olup midyeci kadar kazanamamak/@douchebag

zenginlikten kastın 10 bin tl ve üstü ise, ve aileden gelen bir zenginliğin yok ise tek seçenek ticaret. ticaret çok geniş bir kavram tabii.

diğer seçenekler arkadaşların da yazdığı gibi, çok iyi biz mevkide çalışmak. e bu mevkiye gelene kadar da yıllar geçiyor. kolay da değil.

ticaret o kadar kolay mı peki? bence değil. bugün ticaret yapanların da birçoğu çekirdekten gelme. çekirdekten kastım aile olabilir. ne bileyim yıllarca cırmalamış, batmış çıkmış ama sonunda tutturmuş kişiler olabilir.

yani öyle "hadi ticarete gireyim" demeyle girilmiyor. hangi sektör mesela? tesktil mi? elektronik mi? sanayi mi? kozmetik, hizmet, yeme-içme, inşaat... zibilyon tane sektör. hangisinde deneyimin var? işler nasıl yürür biliyor musun? ortama yeni giren hevesli ama bir o kadar da bilgisiz insanları silkelemek için bekleşen çakkalrdan haberin var mı? ha bu arada o çakallık da bir iş. (bu soruları, duyuruyu açan arkadaşın kendisine yöneltmedim yanlış anlaşılmnasın. ortaya söylüyorum, sohbet baabında)

uzun lafın kısası, ben atık öyle, kişilerin sıfırdan kazıyarak zenginliğe erişebileceklerine pek ihtimal vermiyorum. o devir geçti. bitti. ya aileden gelen bir zenginlik olacak, ya da büyük bir vole vurulacak ki zengin olunsun. ha tabi elbet istisnalar mevcuttur, olacaktır da. bunlar benim düşüncelerim.

çok az kişinin uzman olduğu fakat çok ciddi potansiyele sahip bir dikeyde uzmanlık kas. özellikle bilişim alanında muazzam keyifli işler var, max. 10 sene sonra 10 bin lirayı çok rahat geçersin.

mahone arti 1. kosebaslari tutulmus. bize dusen bize bicilen rolleri oynamak.

word dosyasının versiyonu felan değişik olunca saçma sapan şekillere bürünebiliyor, en temizi pdf yapın

pdf - yer tutuyor. düsürürsen kalite düsüyor. textin secilemeyen olmasi muhtemel. ocr gerektirebiliyor.

word - daha az yer tutuyor. uyumluluk sikinti olabiliyor eski bilgisayarlarda.

ben pdfi daha profesyonel buluyorum ancak. bu zamana kadar sahsen pdf ile calistim. digital imzalanan dosyalar da genelde pdf oluyor benim kullandigim/aldiklarim.

şimdiye kadar cv'mi word dosyası olarak göndermedim hiçbir zaman. pdf'e gönülden bağlıyım.

oyle denmesinin sebebi, resume'yi kontrol eden otomatik araclarin bazen duzgun calismayabiiyor olusu. Ama standard bir resume taslagi izemisseniz, pdf veya word olmasi pek bir sey farkettirmez.

premium haricinde illegal yöntem var mi diye soruyor arkadas da, spot parcali sifreli olarak indirmis oluyor. o söylenen tarzda programlar da premium süresinde inen dosyalari cekip kaydediyor.

yani basta gene premium istiyorlar. trial timei kullanabilirsin bu sürede de. tek tek indirmekten daha verimli bir sey degil.

"bence"

entrylerimizde hep anlattik bunlari
eksisozluk.com

git parasıyla al, enpara ile 5 liraya geliyor...

lan mı canın sağolsun.

fadfajdşfajd

olm hem illegal yollar arıyorsun, hem de gelmiş burada atarlanıyorsun. asdfada

ayrıca hakaret etmek ne demek. hiç yakışıyor mu senin gibi ımmm, şey, senin gibi, senin gibi ama işte senin gibi birine?

Ba ba ba sözlük bebelerinde laflara bak he sen adam oldun gören yolunu değiştiriyor ha.?

eyvah asıl sen geberttin beni korkudan şimdi

eyvah nabıcaz şimdi aga yandık :)

silmem kardeşim kalır burda ama bebe arkadaşlarını toplama buraya kendin yetemiyorsan kendi yorumlarını sil ilerle hadi koç ;)

Kaybol be kuzum haydi ilerle.!

hala daha cevap yetiştiriyorsun tamam büyüklerine saygılı ol haydi kızan eğlendirmeyecem şimdi gece gece yorumunu yaptın cevabını aldın bu kadar

Daha neyi kanıtlamaya çalışıyosun?

adfhaifşkaj

arkadaş size bu egoyu aşılayan sistemin içine bok koyayım ya :D

not: ba ba ba derken, şu havuç falan vardı onun babasının yaptığı iğrenç şey mi o?

Murpy sen bu koparmanın büzüktaşı mısın ?

Animal Bak kız başına ne işlere kalkışıyorsun tamam abla bu kadar kızacaksak kapatalım muhabbeti admin siliyor yazdıklarımı bak :)

Murpy ne egosu oğlum evladım kendi kendine olaya dahil olma sende sana takan pardon seni takan yok :D

assert h

pinkpeony!

compadrito

ataturkiye. onun ölüm haberiyle duyuruya bakmıştım ilk. ondan öncesinde sözlükte takılıyordum...

Niye kimsenin aklına compu gelmiyor?

Ilk gelenler; glori, little miss rejectee, ermanen, want2die, assert h, cesario, prinkipodelisi, aychovski...

duşbeg, want2die

Compadrito, douchebag,mea maxima culpa, aychovsky

Want2die. Pandispanya

şimdi bilenler bilir. burada kimler yoktu ki...

öncelikle: atatürkiye

compumaster(ulu manitu)
galdnikov(reyizlerin reyizi)
386 dx
robin
spinapubica
kibritsuyu
deckard
baldur
marlboro insanı
bryan fury
ermanen

bunlar biraz düşününce aklıma gelenler.

neira :/

ataturkiye

pandispanya ve fraise ayrılmaz ikili olduğu için.Biri aklıma gelince otomatikman diğeri de aklıma geliyor.Ne zaman bir tartışma olsa birbirlerini savunuyorlar :)

tabiki cocodancer!

hollowlife

cigerdelen

Douchebag

Kibritsuyu bi de got killarinin fotosunu koyan biri vardi ama nickini unuttum

compu +1. haricinde nicke takilmiyorum.

cecilia

keserek açabilirsin

yamulma ihtimalim yüksek ama sonrasinda termal birlesim yapiliyor. actiklarimin icerisinde sabit bir bölüm yoktu acinca elinde kaliyor her yeri yani. yapabilecegin fise yakin noktadan kesip, klemensle uzatmak, sonra da baska bir fis kullanman, eski yaygin tip vidalilardan birini alip takmak en iyisi. viko vs kullanmistim ben.

yamuluyorsam diye baska cevaplar da bekle ama. benim parcaladiklarim genelde dandik ucuz elektrikli ev aletleriydi. fark yaratabilir ama pek sanmiyorum.

Abi ben bunu 7-8 sene önce allahın dağında bi ilçede bi elektrikçiye yaptırmıştım (sanırım doğru hatırlıyorum). Adama tam 2.5 metre yap abi demiştim öyle yapmıştı.

Şimdi bakıyorum ne ek izi var ne bişi var yani hazır pressli satılan bi uzatma prize ek yapmış desem ek izi yok. Muhtemelen kendi yaptı ama o allahın dağında termal, press vs çok teknolojik kaçar. Yaptıysa nası yaptı? Fişin uçlarını penseyle tutup döndürdüm yok olmuyor zaten parçalayınca baktım arkasına öyle de bir mekanizma değil. Tırnaklı bişi değil. Vida yok. Kesin press . Ama o dağda press?

Yani bildiğin 3 lü (topraklı) elektrik kablosu. 0,75 - 1 - 1.5 - 2.5 gibi .

kesin açılmaz mı? o adam nası yaptı acaba yanlış mı hatırlıyorum? klemensle uzatma olsa izi olmaz mı yine de ?

Eyvallah. Mantıklı. Peki son bi soru sorup kaçayım.

ben bunu uc uca toprak faz nötr aynılarını ekleyip elektrik bandıyla sarmayı düşünmüştüm (amele usulü). üstte arkadaş klemens demiş. O nasıl olur? klemens mecbur dışta kalacak? kablolar için öyle uygun klemens var mıdır? yani en mantıklısını yapmak istiyorum (biraz da öğrenme hevesi). dışta siyah bant güvensiz güvensiz görünmesin.

benim tanidigim elektrikci kabloyu geri takip edip, alete baglandigi yeri acip, orayi yeni hazir kabloyla degistirmisti. bana bunu kendileri hazir aldigini söyleyip öyle fiyat almisti. mesela o kablo 5 metre ama sen 4,5 istiyorsan gene 5lik satin alip kisaltip alete takiyor, fis kismini kendi üretmiyor yani.

öyleydi bir 5 sene evvel. belki daha da erken. ama su an herhangi bir kullanici pevc borulari kaynak etmek icin gerekli ekipmani temin edebiliyor. ben ufakken hatirlamiyorum öyle, baglanti noktasina kadar acar, keser, baglantilara tutturur ya da kirik kismi acar araya 2 baglanti kullanarak ekleme yaparsin. simdi kaynak, isitip yapistiriyorsun.

öyle ise bilemeyecegim. güncel bilgim yok, ugrasmayali yillar yillar oldu.

diger soruyu simdi gördüm, klemens lehim/kaynaksiz ucuz ve güvenilir bir baglanti yöntemi.

sen iki kabloyu alir ciplak elle birbirine sarmal sarar, bir arada tutar cevirir sonra bantlarsan o iki metal birbirine tam olarak degmez. aralarinda mikro bir hava kalir, o aralikta da bir temas eder, bir etmez, etmediginde ark yaratir, ufak kivilcimlar atlar. bu temelde istenmeyen bir seydir.

ilki kablodan her kivilcim ciktiginda ciktigi ve girdigi yer oksitlenir, kararma yapar, yani yanar. bir noktadan sonra iletken direnc kazanir, kayip yasarsin, isinma yapar.

ikincisi ortamda uygun gazla atesleyici gibi calisir, yangina patlamalara yol acabilir.

klemes ise bir plastik iskelet icindeki metal kanal ve vidalardir. vidalarin altina kablo ucunu getirir ve sikarsin. vida bastirir daima ve sikarken yüzeyi zedeleyip materyal icine girersin bu da kivilcim cikma ihtimali azaltir elektrik gecerken. yanmaz kelemensler vs ucuz seyler zaten. ama gene de acikta birakirsan, cok güvenli olmaz. ben kelemensledikten sonra gene sariyor ya da duvar icinde düzgün bir sekilde birakiyorum, cünkü acik metal kisimlar, gene carpilmaya neden olabilir.

Allah sizden razı olsun ya gece gece vallaha uyuyamazdım. Şimdi kafamda oturdu. Yarın ilk iş en güzelinden kabloları alıp yapıcam. Hepinize çok teşekkürler.

yoo. ben hiç kesmedim.

bende pek sallamam. bu ara hangi sınav olursa giriyorum para oldukça.
2012'de çektirdiğim fotoğrafta saç üç numara , şimdi puyol'dan hallice bir saç var. gözetmen hocalardan , bir şey diyen olmadı daha ama hepsi genç arkadaşlardı.

40 50 yaşlarında biri vardı bu sene kpss'de sınav giriş belgesine bakıyor , fotoğrafa baktı bana baktı , sorun mu var hocam dedim , yok dedi . eski tayfa biraz kıl olabiliyor gerçi bu işin resmiyeti nasıl onu da bilmiyorum.

Adana'da bir kız saç rengini mi ne değiştirdi diye almamışlardı sınava.

pazar sınav var sorun çıkarırlarsa yazarım.

sakal sorun olmuyor sınavlarda. görevliler çok şüphelenirse kaşa göze falan bakıyor, zaten aralarında "bir insanın değişmeyen tek yeri gözleriymiş yaa" muhabbeti dönüyor hemen her sınav.

uzun sacla gelen birini tanimadigini iddia etmisti bir görevli gözlerimin önünde. baskalari da araya girip ikna etti adami. insulin pompasini kopyaya tesebbüs olarak nitelendirip almayan görevli var, yanlis bilmiyorsam ailesi saglik durumunu da belgelemisti söz konusu gün icerisinde.

o yüzden, cok subjektif olan böyle kontrollerde ben riske etmeden fotografimda nasilsam öyle giriyorum. aksi durumda pek bir garantiniz yok cünkü.

riske etme. fotografta nasılsan öyle görün.

fotoğrafın ösym tarafından onaylandığı sürece bir şey diyemezler zaten.
misal fotoğrafın 2016'ya kadar onaylıysa istersen evrim geçir, maymuna benze. bir şey olmaz.

Ugrasma ihtimaline degmez.

bir kadın olarak diyeyim, 10 sene önceki kimlik fotomla girmiştim bir ales'e, gözetmen olacak üstün zekayı kendim olduğuma ikna edemedim, üstelik sınavın bir süresi boyunca yanımda durdu, sonuna kadar da uzaktan kesti, sadece gözlüklerim vardı ve fotodaki kaşlarım lise öğrencisi olduğum için kalındı, yoksa hiçbir fark yoktu fotomla, yani göz burun ağız saç rengi hatta modeli falan değişmedi, aynı. en fazla kırışığım vardır yahu! o da on senede ne kadar olursa? böyle ruh hastalarına denk gelebilirsin, dikkat et derim.

sinav oncesi siniriniz bozulabilir. riske deger mi?

benim cevrem bakmiyor. gidip deniyor ya da saga sola sorusturuyor. ancak benim gördügüm bu. yoksa yelpte entry sayisi cok düsük degil ama yelpten bahsedenine ben denk gelmedim. ayni sekilde snapchat(nispeten var da istanbuldaki arkadaslarim manyagi, o derece degil) bir de forsquare falan da denk gelmedim.

gecen bir iki ay önce ahh su almanlar 4sq kullanmiyor ne geri kalmislar diye soru acan biri vardi.

foursquare

Meşhur bence. Ben yelpi orada iken keşfetmiştim.

1- wells ile flash gelecekte birbirinin ezeli dusmani. wells gecmise gideerek flashi cocukken oldurmek istiyor ki flashdan sonsuza dek kurtulsun. ama yaparken bir bakiyor hoooop flashi oldurdugu zaman kendisi de yok oluyor. sonra oldurmekten vazgeciyor. cizgiromanda boyle oluyor. kanimca wells flash i ayni sebepten dolayi oldurmuyor cunku gelecegi degistirmekten korkuyor.

2- gorilin hikayesi cizgiromanda daha fakrli. burada farkli verilmis sanirim. fazla bilmiyoruz ama askerler ustunde deney yapmis bunu biliyorz. deney sebebi olabilir.

3- bu soruyu tam anlamadim. ne ara ilacli viski verdi buna ?

4- wells gelecekten geldigi icin zaten hizli. yani olayi biliyor yeni yetme degil.

5- patlamayi bilerek yapti bence.

Doktor Stern ile ROnnnie ayrıldılar. Sonra farkettiler ki birbirlerine bğaımlılar. O yüzden korumayha aldılar Sterni, General peşinde diye. WElls önce genelrale gidipo sordu olay ne, firestormu istiyorum dedi o da. Sonra anlaştılar, vereceğim dedi Sterni. İlaçlı viski verdi labda kimse yokken ve askerler gleip aldı. Sonra da gidip kurtardı Flash, wells de yardım etti. Tekrar birleşin ama birbirinizin üstünlüğünü kabul edin dedi ve önceki birleşmedeki gibi çekinik olmadı ROnnie bu sefer.

araya kaynayayim. wells ne is? gelecekten mi geliyor, o konustugu bilgisayar ne?

sorduğun soruların hiçbiri tam olarak bilinmiyor şu anda. dizinin güzel tarafı da bu aslında. bir sürü teori üretiliyor lost gibi.

ign'deki flash yazılarını okumanı tavsiye ederim. teorileri falan değerlendiriyor her bölüm sonrası.

link de vereyim burdan bulabilirsin: tr.ign.com

beyti sarma en sevdiğim yemek herhalde şimdi yazınca bile canım çekti ne biçim.

pilav üstü döner :/

ev yemekleri, zeytin yaglilar on numaradir.

biktim amk gurbette, fastfood yemekten. milletin imrenerek baktigi yabanci yemeklerden nefret ediyorum. tek istisnasi birkac meksika yemegi.

ha hamsi tava icin thumbs up!

normal. evet var.

profiterol, cig köfte, meyveli yaz helvasi koskanin, yesil mercimek yemegi. tek oturusta 3 4 porsiyon yerim, sik sik yerim, bikmam.

yesil erik. 4 kilo yemis midesi bulanip sonra gene de devam etmisligim var.

Var, "et". Direk lop et. Kiymali kofteli mofteli seyler degil, kiyilmamis kalip et, steak vs..

haftada mutlaka en az bir kere pizza yiyorum. imkanım olsa her gün yiyebilirim. param olmayınca bile evdeki malzemelerle kendim yapıp yine yiyorum.

benim cuma ve cumartesi yaptığım tek bir yemek var, fırında patates kıyma. bütün hafta cumayı sırf bu yüzden bekliyorum. yaklaşık 2-3 aydır durum bu. eskiden dışarıdan bir şeyler alırdım, unuttum dışarıdan almayı şimdi.

anneannemin yaptığı zeytinyağlı yaprak sarma.... sonsuza kadar yiyebilirim :')))

"inşallah 2,5-3 sene içinde"

gülerim ben buna ancak.

bu şekilde tarih vermesinin sebebi geri kabul anlaşması'nın 2017'de yürürlüğe girecek olması. bu anlaşmanın temelinde de vize serbestisi yatıyor zaten. aslında haksız değil bu söyleminde. ben olabileceğine inanıyorum. vize serbestisi için bir yol haritası çizildi ab ile ve türkiye yapması gerekenleri yerine getiriyor. ülkedeki suriye'lilerin bu anlamda olumsuz bir etkisi olmaz. aradan sınırlar kalkmayacak sonuçta, sadece türkiye vatandaşlarına vize istenmeyecek. geri kabul anlaşması da suriye meselesini ortadan kaldırıyor zaten.


schengen'e girmekle vizelerin kaldırılması arasındaki farkı bilmeyenler lütfen önce onu öğrensin, sonra cevap versin.

mümkün değil. kim alır bizi vizesiz ülkesine. her ülkeyle saçma sapan sorun yaşıyoruz eski ilişkilerimiz bile yok. rezillikler ülkesine döndük adaletsizlikler yolsuzluklar. avrupanın bize bakış açısını çok haklı buluyorum. avrupaya vizesiz giriş anca hayal

cusoon +1. ben olsam almazdım. alırsam da turistik amaçla olduğundan emin olur, geri döneceklerini garantilerdim. en az 20 yıldır almanyada herif, kontroldeyken gelmiş bana tercüme et diyor, gururla ışıldıyor gözleri, 20 yıldır tek kelime almanca konuşmadım. bunu diyen herif yerleşmiş, çocuğu benimle yaşıt. kim bilir kendi kaç senedir burada. zor o vizesiz olayları. hukuken bilmiyorum, ama ben mevcut düzende bunun istenen bir şey olacağına inanmıyorum.

olay vizesiz yerlesim degil. vizesiz seyahat. oyle cantasini alan gidip yerlesemeyecek, calismaya baslayamayacak. sadece kisa sureli seyahatler icin vize istenmeyecek. olur yani. olmamasi icin bir sebep yok.

Belki 30 sene sonra.
Bugün vize kalksa 1 haftada 1 milyon kişi göç eder avrupanın çeşitli yerlerine.

olabilir. olmazsa zaten geri kabul anlaşmasını iptal edecek bizim taraf.

30 yaşından küçükesen ve de vaktin varsa bulaş şu avrupa birliği projlerine.... millet para kazanıyor burdan. benim vaktim yok yapamıyorum vakti olanlar yapsın.
burda link. avrupa birliği herşeyinizi karşılıyor.
www.salto-youth.net

bence mümkünatı yok. seyahat için olması bir şey değiştirmiyor. avrupa içinde pasaport vize denetimi yok denecek kadar az. schengen bölgesi içinde adamlar peşinde gezmiyor. ben pekala tatile çıkıyorum deyip almanya'daki dayımın yanına yerleşebilirim. kaçak çalışabilirim. milletin başına bela olabilirim.

hadi kendi halinde sakin bir memleket olsak neyse, böyle bir şey bir ihtimal olurdu da memlekette bu kadar suriyeli, ışid'ci varken mümkünatı yok avrupalılar almaz bizi.

gerçi biraz salak onlar da sanki fazla saflar, her şey beklenir bunlardan.

evet yapmalısın, kaslardaki zedelenme ve sakatlık riskini minimale indirmekte.

spor sonrası en iyi soğuma yöntemi strectching bu yüzden.

www.fitday.com

laktik asitle başa çıkmanın en iyi yolu soğuma ve esneme. ne ağrın olur ne yorgunluğun.

kas yırtılmalarını önlemek bildiğim kadarıyla.

2 neden var bildiğim. dahası vardır da benim bildiğim bunlar.

myosin ve aktin iç içe geçmişken büyüme devam ediyor dinlenme fazında. eğer esnemez isen kas dağılımını yani hacmi homojen yaymıyorsun. bir de spor sonrası laktik asitin kastan ayrılmasını kolaylaştırıyor. hele de hamlaşmış bir kas için zorunluluk. sonra 2 gün gülemiyorsun, hareket edemiyorsun.

Uzun vadede sakatlıkların en büyük düşmanı. Ama spor öncesi statik esneme yapma.

ben çok seviyorum yahu

hilelik bir durum yok. rengi harika tadı harika

bonus: haftada bir şişe nar ekşisi bitirmişliğim var. limonu ısıra ısıra yiyebilen ekşiye tapan asla tuz ve asla acı biber tüketmeyen her yemeğe sumak koyan biriyim.

hmmm sanırım pek normal değilmişim :D bunları yazınca soruna cevap da vermiş oldum

normal.

haftada minimum 1 kilo yiyorum birkac aydir. bu ay alamadim, düzgün bulamadim.

ben tek tek soyuyor, her dilimin kabuklarini da soyuyorum. kabuklar isi acilastiran kisim.

olsa da yesek...

@dreamstate +1. maydonoza 1 limon, limon sikip shot atmak, balik porsiyon basina 1 limon, "kemal kükrer" nar eksisini dikmek, sulugözleri 10ar 10ar agza atip o yamisma hissini elde etmek, papaz ve henüz yeni yeni olmaya baslamis kütür kütür erik sevmek, seftalinin sert ve hafif eksimsi tadini sevmek, limonu mandalina gibi soyup yemek, eksi mandalina arayip bulmak.

elbet devami vardir da ben bayiliyorum greyfurta.

suyunu çok severim. tek başına sert geliyor. 2 greyfurtu, 1 portakal suyuyla karıştırıp içiyorum.

Çok fena ama ya.
Niye böyle duyuru açıyorsunuz 3vde de yok

Granny2 Smith elmaya talim !

en sevdiğim. turuncu olanını tuzlayıp yemek. oyyyyyyyyyy

insanlar ikiye ayrılır, greyfurt sevenler ve sevmeyenler. bu iki grup birbirinden sonsuza dek ayrı kalmalılar.

ben sevmiyorum. bana göre normal olan benim.

Ben sevemedim ya. Ben de duyuru açmıştım greyfurt nasıl yenir diye ama olmadı yani. İnternetten bir sürü tarif denedim falan. O acılığını alamadım.

üstüne pudra şekeri koyuyorum süper oluyo
küçükken nefret ederdim ama tek yaşamaya başladığım, tamamen yalnız olduğum ve kesinlikle hasta olmamam gereken bir dönemde "vitamin sağlık mağlık" gerekcesiyle yemeye basladim sonra da mudavimi oldum

greyfurt ekşi değil, bitter denilen şeyden. acı. kabuğu da acı, kendisi de.

ben çok seviyorum. sadece meyveyi yemek istiyorsan kabuğunu ve o dıi beyaz zarını soy yemeden önce. Aynı şekilde soyup, dilimlersen salataya falan da çok yakışıyor. ben güzelim greyfurta limon falan ekleyip tadını heba etmeme taraftarıyım.

kek falan yapıyorsanız evde limon yerine greyfurt kabuğu <3

detoks görevi de var aslinda, hizla kilo verdiriyor ve vücuda direnc kazandiriyor. ben genelde cay gibi kullaniyorum, bir parca greyfurtun suyunu büyük bira bardagina sIkIyorum, o parcayi da icine atip üzerine kaynar su döküyor ve cay gibi iciyorum. sari greyfurtun tadini cok sert bulabilirsin, ici pembe olan da var sarisindan daha az aci ama "daha hafif" degil. sen de greyfurta basla bence.

En sevdiğim meyve. Hastasıyım.

öncelikle soğanı ben seçerek alırım ve hep minnoşlarını seçerim. orta boyumsu olanları.

önce tam ortadan ikiye bölüyorum.

onu kestiğim tarafındaki daire tahtaya gelicek şekilde koyup. uzun bir bıçakla üstünü sıra sıra ince ince kesiyorum.

sonra 90 derece çevirip aynısını tekrar yapınca minnacıkk parçalar oluyor.

ben çok küçük doğrarım.

tahta yoksa ya da o an canım öyle istediyse de yine ikiye böldüğüm soğanı sol elime alıp dairesi üste gelicek kısımda yine önce bir sıra. sonra diğer sıra elimde tutarak kesip. sonrasında daire tarafından yatay küçülterek o ilk kestiklerime dik kesiyorum.

edit:

gözüm çok nadir yaşarıyor.

bonus: her yemeği soğanlı yaparım istisnasız. ve fazla fazla soğanlı tereyağlı yaparım. soğan <3

önce paralel, sonra dikine

2.bp.blogspot.com

->

www.mediterrasian.com

~

gözlerim yaşarmıyor pek, kabuğunu soyup ikiye böldükten sonra suya tutup bekliyorum biraz belki o yüzdendir ama sanmıyorum arada bi yaşarıyor ama ahım şahım abartı bir yaşarma olmadı hiç. belki keserkenki duruş ile alakalıdır soğan bir miktar önümde oluyor vücudumdan ve dolayısıyla başımdan, yani saldığı bi gaz varsa fln gözüme doğru gelmiyor direkt

lens de ise yariyomus sanirim.

soğan keserken sakız çiğneyin böylelikle gözünüz yaşarmaz diyorlar dene bakalım

önce yarım santimlik halkalar, sonra onları uzun çubuklar haline getirip yan yana diziyorum ve zırh ile girişiyorum.

sakiz yalan. tek gercek deniz gözlügü.

5 kilo sogan soymak durumunda kaldigim bir tarihte, burunlu, dalis gözlügü ve snorkelle soymuslugum var. ne menem, ne pis bir soganlardiysa, 1 tanesi 30 metrekarelik mutfaktaki herkesi aglatmayi basarmisti.

Musluğu açın. Yemekteyiz'deki Hasan söylemişti, anneme denettirdim birkaç kez işe yarıyor sanırım.

Soğanın alt tarafını (kökünü) dağıtmadan keserseniz çok daha az yaşartır.

Gordon abimiz uygulamalı olarak gösteriyor: www.youtube.com

Tam dibinde mum yakıyorum. Çoğu zaman işe yarıyor, bazen yaramıyor.

sogan cok goz yakarsa, bunu dikerken cok osurmuslar denir bizim buralarda :)

her sogan yakmaz mesela, cinsine gore degisiyor. sokaktaki manavdan aldigim olduruyor adami, salya sumuk agliyorum resmen. diger marketten aldigim da hicbisey yok.

gozlerimi yakacak bir sogansa kafami tam soganin ustunde degil de biraz geride tutuyorum. biraz da hizli kesiyorum ki etrafa dagilmadan bir ance bitsin.

Minik bir robotum var genellikle onda parçalatıyorum. Elde doğramak ya da rendelemek gerekirse de artık eskisi kadar gözüm yanmıyor. Soğanlar değişti onun için desem pek doğru olmaz çünkü aynı soğanı çocuklar doğrayınca gözleri haşat oluyor. Zamanla alışılıyor sanırım. Doğrama tahtasında doğrayınca daha az yanar, mesafe artıyor ya.

Ne yaparsam yapayım yok blender bozuk olduğu için el é mahkum.
Soğan güzel ama ince ve küçük soğan parçaları mi gözüm mü
ikileminde kalmayıp gözümün görüp kesebileceği en ince yi kesip bırakıyorum ve hatta her yarım da bir pencereden kafayı uzatıyorum soğuk hava çarpsın da gözlerim kendine gelsin




Ama

Soğan dogramadan önce bi parça extra yoğun çikolata alıp damağa yapıştırınca gözler daha Az yanıyor

Mesela eti kara gurme gibi

Yeni keşfettim
soğan acısı onu keşfedene kadar en iyi çözüm

Soğan yakıyo mu gözü ya??
Not: Lens kullanıyorum :)

soğanı ikiye böldükten sonra sudan geçirin, daha az göz yaşartıyor böyle.

Soğanı kullanmadan önce bi kaç saat dolaba at. Gözünü yaşartmaz

Kafama şeffaf poşet geçiriyorum :)

biraz muslugu aciyorum, evet israf ama gozum yanmiyo.

ortadan ikiye kesip yıkıyorum, vitaminiyle birlikte (varsa) acısı da gidiyor :) çok nadir yaşarır gözlerim.

cok acıysa lımon sıkıyorum ben

benim aşırı yanıyo, burnum filan da akıyo

musluk+1
ve ağzıma metal bir kaşık alıp onu emiyorum, en çok o işe yarıyor sanırım.

lens işe yarıyor evet ama lens kullanmayan birinin işine bu bilgi nasıl yarar bilemedim :)

dilinizi bi kuple dışarı çıkararak sadece ağızdan nefes alıp verin.

hıhı

klise bi laf bi olayi yok yani

www.youtube.com


(bkz: serbest cagrisim)

Ya hani kadin erkegin kaburgasindan yaratilmisti ?

@aeflot di mi hahcı bunu erkeğin söylemesi lazım değil mi

kürt değilim, hdp'li değilim, hdp'ye vereceğim.

chp-bdp'den nefret etmeme rağmen bu ikisi arasında gidip geliyorum.

önceki seçimlerde çok düşünmüyordum, hangi partiye oy vereceğim belliydi ama bu seçim için ciddi ciddi ölçtüm tarttım.
vardığım sonuç; halimiz içler acısı. hiç çekincesiz desteklediğim bir parti değil ama en azından kime oy vereceğime karar verdim.

henüz karar verebilmiş değilim. Hangi partinin ne bok yiyeceğini kestirebilsem aklımda biri var ama pek güvenemiyorum.

chp

ben pek takmıyorum seçimleri artık. özellikle 30 mart'ı yaşadıktan sonra insanların seçimler konusunda bu denli beklenti içerisinde olması şaşırtıyor beni. gidip sabahlara kadar sandıkların başında da beklesen sonucunda o ülkenin içişleri bakanı kalkıp da gecenin köründe ysk'ya gidebiliyor ve biz de oturmuş hala saf saf kime oy versek diye düşünüyoruz. yani herkes oyunu versin tabii ancak gerçekçi olursak senin için zorsa işlemler pek değmez o uğraşa.

ekleme: bu arada en azından şu son dönemde artık muhalefet partilerine laf etmekten vazgeçmeliyiz sanki. sabaha kadar insanlar direnmeye çalışıyor mecliste. şu anda muhalefette aksayan bir şeyler varsa bunun sorumlusu vekiller değildir kesinlikle.

oy vermeyecegim. en guzeli su:

www.youtube.com

Mhp

hdp.

hiçbir koşul altında oligarşinin elini güçlendirmeyeceğim, meclis ve içindeki düzen partilerine oy vermeyeceğim, oy verilmesini engellemek için çaba harcayacağım ve yıllardır yaptığım gibi meclis ve burjuva demokrasisi değil silahlı devrim için çaba harcayacağım.

MHP'ye vereceğim <3




edit: hedepe=pekeke

mhp sekuler olsa islamci olmasa mhpye verirdim ama mhp turkculukten cok ummetcilik pesinde. o yuzden kullanmayacagim bu secim.

daha önce oy kullanamadim, yurtdisinda geri zekali bir sekilde yüksek secim kurulu cok erken kapatti ikametgah tasiyip, kaydolma isini. ilk oyum olacak adam gibi, kime verecegimi bilmiyorum.

tek bildigim sistem bu ve kontrol edilemezken, secimin secmekle pek alakasi kalmadigidir. o yüzden siz kime vereceginizi düsünürken, kedileri trafolardan uzak tutmayi atlamamak gerekiyor.

Ülke insanının ideolojisi acayip kaydı son yıllarda, her şey birbirine girdi cemaat ergenekon fuatavni falan derken hiç beklemediğim insanlar beklemediğim partilerden bahsediyor.

Hiç çekincesiz desteklemek istediğim yok, yine de oy kullanacağım ve hangi partiye oy vereceğimi biliyorum.
Niye oy kullanıyorum; çünkü ne istemediğimi çok iyi biliyorum. Oy kullanmaz isem istemediğimi yaşama olasılığım artacak.
Vicdan meselesi değil de üzerime düşenden yapabileceğimi yapmış olmak.
Gerçek olan şu ki; sandık başlarında oyunlar dönecek, oylar değiştirilecek, görenler bilenler olacak ancak korkup sesini çıkaramayacak. Biz de bile bile sonuçları kabul etmek zorunda kalacağız.
"dürüst seçim yapılana dek oy vermiyoruz" denilip sandıklara gidilmez ise o zaman ben de oy kullanmaya gitmem.

biliyorum, bir önceki seçimde hangi partiye verdiysem ona vereceğim.

ülke geneli de bu halde sanırım, oy oranlarında genel bir değişiklik olmasını beklemiyorum.

yalnız bir şey dikkatimi çekti, linç korkusundan şimdiye kadar kimse akp ye oy vereceğim dememiş. bundan sonra da kolay kolay diyebileceğini sanmam.

ne tuhaf di mi?

biliyoruz ki duyurudan da büyük bir kullanıcı kitlesi akp ye oy verecek, ama bunu açıklamaya çekiniyorlar.

irdelersek eğer akp'nin neden fazla oy aldığının sebeplerinden birini bulabiliriz :)

Oyu kime vermiyecegimi biliyorum.

bugüne kadar emep,hdp ve chp ye oy vermişliğim var. içime en çok sinen her zaman emep olmuştur. bu seçimde de akp'nin elini en çok zayıflatacak olana oyumu veririm diye düşünüyorum.

Tkp

alternatifsizlikten aklımca en makul olana oy verme durumu var yıllardır. kendimce birkaç çizgim var. parti ideolojisi benimsemekten ziyade hesap kitap, en mantıklı hangisi geliyorsa. yani belli.
babam seçilmeyeceğini barajı aşamayacağını bile bile partisine oy verir mesela. hangisi daha iyi bilmiyorum.

Akp

oy kullanamayacağım büyük ihtimalle. çok istememe rağmen hdp'ye oy atmaktan vazgeçtim.

sebep 1) selo recebi alkışladığında iyi ki bu adama oy atmamışım dedim
sebep 2) iç güvenlik yasasını bu kadar hırsla geçirmeye çalışan bir parti ile 30 yılın sorununu çözmeye çalışıyorlar. tecavüzcü coşkunla aşk filmi çekmek kadar absürd bence

Kime oy vermeyecegim belli. Onlara oy vermedikten sonra da kimenoy verecegim pek de bir sey fark ettirmeyecek o de belli. O piti piti yapabilirim.

chp'ye verecegim hos verecegim oyun bir ise yarayip yaramayacagini bilmiyorum ama en azindan akp karsisinda bir seyler yapmisim gibi hissederim. oy kullanmamayi hic aklimdan gecirmedim zira bu pasif sekilde de olsa akp'ye destek cikmak oluyor keza barajin altinda kalacagindan %100 emin oldugumuz partilere oy vermek de oyle. olcup tartip en mantiklisinin chp'ye oy vermek olduguna inaniyorum her secimde.

gonul isterdi ki %1 bile oy alsa istedigimiz partiye oy verelim, demokrasi soleni yasayalim ama basimizda buyuk bir bela var.

hdp

akp ve hdp'ye vermeyeceğim kesin. ülkenin bunlara kalması, insanların teröristleri ümit olarak görmesi cehape'nin ayıbı ama yine de onlara vercem galiba. büyüyünce de sürekli içki içen, kırmızı yanaklı, tonton atatürkçü amca olcam.

chp'ye veririm herhalde ya. kime verirsem vereyim bir halt olduğu yok zaten. akp'yi sildik. mhp'ye karşı değilim ama yakın da durmuyorum. hdp'li teröristlerle heç işim olmaz, seçim yaklaşıyor ya yine başladılar biz çok tatlıyız akp'ye karşıyız yalanlarına. sırrı abeden öğrenmişler bunu da. meclise girme ihtimali olmayan, zahmet edip kendini anlatma gayretinde bile bulunmayan toplumun skim partisi, vatandaşın yrrak partisi gibi oluşumlara da oy vermek istemiyorum.

o yüzden OYUM SARIGÜL

***

ayrıca "muhalefet gibi muhalefet olsa böyle olmazdı" laflarını da geçiniz lütfen... tamam muhakkak muhalefetin yanlışları oldu, zamanında çok pasif kaldılar falan ama açın meclisteki oturumları izleyin yahu. diktatörlükler muhalefetler beceriksiz olduğu için değil, birileri dikta istediği ve baskıladığı için oluşuyor. cehape ya da mhp muhalefet edemediği için değil. ha ama zamanında etselerdi keşke.

sülalem türk alevi. ateist, türk ve özgürlükçü biri olarak hdp'ye oy vereceğim.

LDP'ye vereceğim ben.

Biliyorum.

osman paşaya atasım var.

Iridium kullanıyoruz uydu telefonu, Inmarsat data ve ses sistemlerimiz var ama maliyet olarak pahalıdır.

(git: www.satphonestore.com)

satphone var bı ıhtımal

birkac firma var bu servisi saglayan, uydu uzerinden gsm sagliyor. uluslararasi sularda da sanirim ortak bir sebeke var saniyorum kisaltmasi wws idi cep telefonunda.

uydu telefonlari var da gemilerde özellikle cruiser vslerde sistemler cok daha gelismis durumda. öyle telefondan falan degil, canak vs benzeri alicilarla tüm gemiye wifi bile sagliyorlar. cok stabil bir internet degil tabi, bir de masrafli. bir de hava vs olaylarindan cok etkilenmekle kalmiyor dünya üzerindeki konumu dahi etkiliyor. alakasiz bir sekilde mesela ekvatora dogru daha stabillesiyor. nedeninden emin degilim, öyle bir seyler okumustum, düzenli olarak yükselen hava akimindan temiz kanal olusturuyor falan. ama temel iletisime yeter. ama okyanus ortasinda torrent kurabilir miyiz? sanmiyorum. ha bir de gemiler icin telsiz telefonlar daha verimli (fp tabi) oluyor diye biliyorum. uydu biraz extreme

pesin edit: uzman degilim, yamuluyorsam düzeltin.

@wiillii malesef yanlış bilgi

Okyanuslarda uydu telefonları ve vsat internet sistemleri oldukça verimli çalışmaktadır. Tabiiki hız olarak video seyredilebilecek yada torrent indirecek düzeyde değil ama web sitesi, emailler için yeterli oluyor.

telsiz telefonların kapsama mesafesi sınırlıdır, ancak dediginiz gibi cok temiz hava yakalanır ve verici istasyon çıkışı (yayını) güçlü ise kullanılabilir. Teknik ismi MF/HF radyo telefondur.

titrek

okuldan haberler mi edebiyat mi geyik mi?

İlk gazetemi ilkokul 3. Sınıfta fayton feneri adıyla çıkarmıştım. Çok beğenmişlerdi ismini. Tabi üstünden 20 sene geçti belki şimdi beğenmez kimse.

okul yolu

Biz FENomen diye çıkardık. FEN lisesi olduğu için...

Okulun adını yazarsanız fenomen gibi isimden türeyen şeyler olunca daha bi beğeniyor müdürler

abbyy fine reader

kendisini kullanıyorum sıklıkla, ancak o bu dosyayı iyi okumadı. kaldı ki metin -kopyalanabiliyor- zaten.

Yapıştırırken seçnek yok mu, biçimi koru tarzı?

Bir takım uygulamlar vardır da ben online siteler kullanıyorum pdf i worde çeviren.

biçimi koruyarak da yapıştırılmıyor.

online çeviricilerden en iyi sonuç vereni alıp, word'ün bul ve değiştir komutu ile üzerinde oynama yaparak değiştirdim. şimdilik idare eder. teşekkürler yine de zaman ayırdığınız için.

bir dahaki sefere - nitro pro pdf

hacı evin sana özel olsun ismek neyin varsa git oralarda sosyalleş, cigerdelen'in dediği gibi. anlattığın şey yurt kafası, o tantanayla uğraşılmaz.

yurtdisindayim. tek evim vardi. ortak eve ciktim. son iki aydir evimde yatmadim, oturma izni icin kullaniyorum orayi. herkes cok insancil, son dönemde 6 aylik ev arkadaslarimla ilk defa tanistim. ilginc tipler, ingilizce pratigi imkani seklinde cok pragmatik yaklasiyorum, isindim ama. aksam bara mara devet ediyorlar, alt katimda. önümüzdeki ay bir ara takilacagim bakalim yolun sonu nereye cikacak.

ha ama ben alanlari belli, sinirlari belli bir insanim. yalniz yasamanin keyfi paha bicilemez. yalnizsan önce hobilerinle baslayip spor buddysi gym vs aramanla baslar. sonra ortak meslektas, komsu falan diye devam eder. yani evi düzeni komple degistirmeden önce bir baska yollari denerdim ben olsam.

orda birilerini edin, takil biraz, ortam nasil de, tavsiye eder misin de, ordan hatta bana gezdirsene de, iceri siz.

sonra bakarsin duruma tekrar. belki orda yasamadan böyle iceri sizman da sana yeterli gelebilir. ondan sonra bakariz bir daha.

universite yillarinda bahsettigin ortamlarda kalmis biri olarak soyleyeyim, bence degmez. simdi kafan rahat, tek basinasin ve bu durgunluk hali sikintili. seni gercekten anliyorum ama sunu fark etmen gerek: simdi en azindan kendine ait bir alanin var. komuniteye ciktiginda belli bir sure sonra istemedigin insanlarla sosyal olmak zorunda olacaksin ve bu zorunluluk hali su anki yalnizlik hissinden daha da batacak sana.

sosyal olmak icin meetup, eventbrite gibi sosyal sitelerin kafana yatan toplasmalarina gidebilirsin. kiz/erkek arkadasin yoksa okcupid, pof.com, vs sitelerden sevgili edinerek sosyallesebilirsin (ben oyle yapiyorum).

olmadi, guney california'daysan gel beraber sosyalleselim.

linç edilmeyeyim şimdi burada ama o denli kaçması aklıma kırık olabilir muhabbetini getirdi.
tamam vurmayın!

hergün traş olmak. bunu düşündükçe tüylerim ürperiyor ya.

@platoniclover hergün traş olunca surat alışıyor

ya psikolijk baskı, bi yerde hapis gibi yaşamak adamı korkutuyor olabilir ne var bunda her insan katlanamaz askerliğe bir de her kısa dönem yazıcı falan olmayabiliyor.hakkariye falan giden kısa dönem de var.belki ondan korkuyordur belki silahlarla ilgili tracmatik bişey yaşamıştır.zorlasan 100 tane sebep yazarım şuraya bunlar en basitleri.

he bir de sıçma mevzusu var temiz tuvalet aradığımı bilirim amk kaç kere.

benim anlamadığım avustralyadan niye gelmiş ben onu anlayamadım :/

emir komuta zinciri.
itaat etmeye kosullandirilmasi.
sorgulamanin cezalandirilmasi.
individüel düsüncelerin baskilanmasi, kücümsenmesi.
otorite.
ortamim insani olmamasi.
saglik kosullari.
fikren silah tutmaya dahi karsi olmak.

asarim keserim diye gitmiyor herkes. savasa karsiyken stratejik diye silahlanmak istemiyor. savas bölgesine gitmek istemiyor. kayitlara düsmeyen intihar ve baskin haberlerini görmezden gelemiyor. vicdanina ve kisiligine ters bir eylemin parcasi olmak istemiyor.

sonra kirik oluyor.

he tabi he.

oraya gidip kötüde olsa bir işe başlayıp sonrasında bir şekilde daha iyi koşullarda iş bulmayı hayal etmek,belki birini bulup evlenip vatandaşlık almak vs olabilir.Belki oraya gidip 3 yılda herşey yolunda giderde yerleşirim umudu en olmadı askerlik yapmam 3 senede orda yaşama yanıma hayat tecrübesi kalır düşüncesi.

bazı insanlar kendilerini çok fazla önemsiyor. her biri kendi kurdukları dünyaların efendileri olduğu için askerlik mecrasındaki o hiyerarşik eşitliği hazmedemiyorlar çoğu zaman. adamın distopik filmler arşivi var bi kere yani. askerlik de neymiş?

nickin iyyiymiş:) bazen iş inata biniyor.

etrafımda var öyle 2 3 arkadaşım

bitanesi askere gitmesin diye 3 üniversite bitirdi, onu üstüne yüksek master kastırdı yaş geldi 35 küsüre oyalandı oyalandı en sonunda gitti kısa dönem yaptı geldi, ölümüne korkuyordu.

cdn.acidcow.com

Kusura bakmayın da yukarıda bir arkadaşın saydığı;


emir komuta zinciri.
itaat etmeye kosullandirilmasi.
sorgulamanin cezalandirilmasi.
individüel düsüncelerin baskilanmasi, kücümsenmesi.
otorite.
ortamim insani olmamasi.
saglik kosullari.
fikren silah tutmaya dahi karsi olmak.


Silah ve sağlık (o da bazı yerlerde) dışında hepsi Türkiye'de iş hayatında da olan şeyler.

her insanın kendine has abartılı korkuları var.

korku ne kadar büyükse, kaçma motivasyonu da o kadar büyük olur.

rain when i die gibi ben de hakkari'de yaptım askerliğimi, kısa dönem er olarak, üstelik yazıcı falan da yapmadılar, uzun dönemlerle beraber başlarda 8 sonlarda doğru 12 saat nöbet tuttum.

ben olaya şöyle baktım, elbette istek duyarak falan gitmedim ama, amann nasılsa gidecem, iş hayatı da sayılan psikolojik baskılar açısından askerlikten çok da aşağı kalır bir şey değil diye düşündüğümden, yüksek lisanstır, şudur budur uğraşmaya üşendim, kaçma motivasyonum yüksek olmadı, gittim.

ha gitmemek için yasal yollardan kaçış imkanlarını kovalayanlara ancak saygı duyarım, ki gitmeden önce de böyle düşünüyordum, yalnız askere gitmemek için, işi gücü bırakıp dünyanın öbür ucuna yerleşmek tamamen arkadaşın içindeki korkunun büyüyüp büyüyüp abartı hale gelmesi diye düşünüyorum. tamamen adamın özel korkusuna dönüşmüş işte. olay bu.

korku değil. tamamen kişisel etiğe dayalı bir olay bu. insanı 5 ay da olsa özgürlüğünden mahrum bırakıyorsun ve istemediği şekilde yaşamaya zorluyorsun. bu milliyetçi kafalara takılma yok korkuyormuş yok erkek değilmiş vs vs.

merhaba. balığın öldüğünü anlaması için yapılan işlem i ilk kez duydum. müslümanlar yapıyor ama hoca geliyor konuşuyor mevtayla. şöyle olacaK böyle olacak.

eksisozluk.com

balik öldügünü anlasin diye helva yenir diye biliyorum ben ama, ne dogrulugundan ne de ayin baligindan haberdar degilim. sansimiz denemek istedim. yarismaci arkadaslara basarilar diliyorum.

arkadaşlar balık taze diye sormuş olabilir mi

mevsim gümüş mevsimi bol bol ye tavası enfes olur yağlandı. tekir bulursan ucuza al 20 lira verme. kahverengi mezgit iyidir ona da para verme fazla. yani kısaca balık bol çok para verme :)

büyük balık isterem aga dersen çipura var ama yukardakiler daha iyidir beni dinle tazedir.

taze olduğunu anlamak için gözüne bak solungaçlarına bak elini sür balığa kokla rahatsız olursan alma

dogruluk payi yok. eskiden hep satilsin diye yapildigini sanirdim ama öyle faktörler var ki, tarihi gecmese dahi ortalikta nemlenen stripler cok degisik sonuclar veriyor. önermem.

Virtual drive mevzusunun olduğu dönemden (halen pcde oyun oynayan moruqlar daa iyi bilir) bahsediyor olabilirsin. Daemon tool gibi programların yeterince başarılı olamadığı zamanlarda programın yarattığı sanal cd sürücüsü, var olanın sanal sürücüsüyle çakışıyordu falan.

Gerçekti evet. Bazı oyunlar zorla cd sürücüsünü tarayıp oradan açmaya çalışırdı, haliyle oyun çakmasyon olunca hata verirdi açamazdınız. Az sökmedim ben cd sürücüsünün kablosunu. Belki daha basit bir yolu vardı ama kimse bilmiyordu o zaman, internet de yoktu zaten adam akıllı.

ben de gerçekti diye hatırlıyorum, cd tepsisi çıkar dururdu.

gerçekti. araba yarışlı, atlamalı zıplamalı bir oyun için her defasında yapıyordum o işlemi.

bir keresinde babam yine kadıköyden gelirken korsan oyun getirmişti. oyunu ne yaptıysam açamamıştım ki ulu bir ağabeyimiz rom powerını sök diyene kadar. 1-2 kere yapmışımdır. bayağı sonra 2006 yılıydı sanırım, bir oyunda böyle yapmam gerektiğini biliyordum ama uğraşmamıştım. o oyunu da iso olarak indirip hala oynamadım. vay be

söküldügü durumlar vardi da daemon toolsla benim cözemedigim durum olmamisti öyle.

Windows 95 ve 98 kullanıcıları burada. Daha sonrasında sökmeden çözdüm fakat geç oldu.

Her ne kadar humanizmi doruklarinda yasayan bir hukuk fakültesi ogrencisi olsam da 'evet' derdim. Bu adilere az bile ki cogunluk da evet derdi bence.

Ben hayır'a oy verirdim.

Durun lan Vurmayın hemen. Abi ülke olarak her şeyin bokunu çıkarmak ve bir şeyleri başka şeylerin altında saklamak gibi hastalığımız var. Bugün o orrrospu çocukları idam edilir ama yarın muhalif olan adamın götünde patlar bu ceza.


Medya zaten iktidarın. Rte ne diyorsa aynısını der medya.

Bu ulkeye idam geri gelirse hukumetin oyuncagi olur.

Ama tecavuz+cinayetin karsiligi idam olmali. Humanist degilim. Humanistleri de sevmem.

bu arkadaşlara idam değil işkenceyi geri getirmek lazım.

2-3 dakikada ölüp giderlerse ne olur ki? acısız kansız temiz ölüm. ödül bile olur onlar için.

cevabım çok feci bir şekilde yasalara aykırı oldu. özür dilerim herkesten. ama bu adamların ölmesi değil acı çekmesi gerek.

böyle varlıklar gebersin, onu isterim de idam geri gelirse çok suistimal edilir. caner'in dediği gibi, bugün tecavüzcüyü öldürürler yarın muhalifi. istemedikleri kim varsa tak tak alırlar kellesini. SADECE bu tarz şüpheye mahal vermeyen, suçlunun net bir şekilde bilindiği ve siyasi bağlantısı olmayan olaylarda olacaksa olsun anasını satiyim bu şerefsizleri içerde 40 sene daha beslemesinler, gebersin gitsin hepsi.

idama karşı değilim
ancak sanmıyorum ki türkiyede bu olay siyaset malzemesi olmasın sonra idam geri gelirse siyasi idamlar olmasın vs.
o yüzden evet diyemezdim herhalde ancak yine herhalde evet çıkardı sonuç
medyada yankısı = RTE nasıl algı yönetimi yaparsa o

hayır diyorum, çözüm bu değil.

hayır derdim.
eksisozluk.com
"merhumenin akrabaları, tanıdıkları okuyorsa ilk basamak için müsterih olsunlar. öyle koğuşa bavulu bırakıp yataklarına geçmiyorlar. gördüm, biliyorum. önce karşılama salonuna alınacaklar. kapalı, kulaktan ırak bir mekan. 10-15 görevli ölmeyecekleri şekilde dövecek bunları önce. sonra sürüyerek avluya alacaklar. soyunun diyecekler. çömeltip, domaltıp onurlarını sikecekler önce. sonra vücut taraması yapacaklar. yani makatına bile bakacaklar. işlem bitince koğuşlarına alacaklar. önce izole bir koğuşa alınırlar, sonra normale. normal deyince burada yatanlar, etkili olanlar çoluk çocuk değil. tecavüzcü, çocuk ve kadın katili (namus davası addettikleri kavram dışında) ancak hanımlık yapar."

bu noktada hümanist yaklaşma şansım yok,umuyorum dibine kadar dogrudur yazılanlar.

hayır derdim. insan hakkı kavramında masum suçlu ayrımı yapılamaz çünkü. ha bir de sanki idam gelse tecavüzcüleri mi idam eder bu devlet? sokakta katledemediği çocukları katletmeye devam eder.

Dünün şöyle bir debe'si var.
eksisozluk.com
Eğer durum böyle olacaksa, ölmekten beter olacaklar zaten, o konuda içim rahat.

Ben Hayır diyenlerdenim. Birkaç nedenim var kendimce. İlk olarak, caydırıcı ve önleyici olduğuna inanmıyorum. Bu suçu işleyenler bir şekilde hapse gireceklerini veya biri ceza alacaklarını biliyorlardı. Bunu düşünerek bu suçu işlemediler. Suç işleme anlarında zaten ahlakı, morali ve cezayı düşünerek işlemiyor ki kimse (eğer ihtiyacı dışında işlediği bir suç değilse). Cezanın suçu ne derece önlediği konusunda da birçok çalışma var ve gösteriyorlar ki belli bir cezadan sonra insan kafasında cezayı şekillendiremiyor ve suç için caydırıcılığı kalmıyor. Örneğin, adam için 10 yıl, 20 yıl, ömür boyu veya idam arasında fark yok caydırıcılık için. Hatta şu an okuduğum bir çalışma, "Cezanın büyüklüğünden korkmak cezalandırma süreci ile başlıyor" diyor. Yani yakalanana veya aranana kadar çoğu suçlu cezanın büyüklüğünü düşünmüyor. Suç işlerken aklına ceza gelmiyor. Ek olarak rastladığım bir makale de ağır cezanın suça katkıda bulunan bir yanının da bulunduğunu çünkü ceza çok büyük olduğunda aklın algılayamadığını, beynin somutlaştıramadığını da söylüyor. Bu da bir noktadan sonra aslında hiç ceza yokmuş gibi davranmayı getiriyor.

İkinci olarak, ilk nedenin de devamı olarak köklü bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. Şöyle anlatayım, zamanında Cihangir'de çok içenlerin yola işemesi sorunu vardı. Mahalle sakinleri "İçmesinler, işemesinler" tarzı çözümlerle geldiler. Aynı mahallede oturan bir Alman "Belediye buraya portatif tuvaletlerden koysa sorun olmaz" dedi. Bizim ilk aklımıza gelen ve en kolay çözüm idam. Ayrıca, bu adamların tecavüz nedeni göz döndürücü bir cinsel açlık. Odaklanılan sorunun bu olması gerektiğine inanıyorum. Gerçi bu hükümetle o açlık daha da büyüyor. "Suç cinsel açlığındır" diye algılamayın bunu da, "Bu büyük ve adi suçlar, cinsel açlık kaynaklıdır. Bu sorun çözülmeden, temel bir çözüm bulunamaz" diyorum sadece. İdam etmek ölüyü geri getirmeyecek, acıyı dindirmeyecek, zamanı geri döndürmeyecek.

Üçüncü olarak idamlar zehirli iğne, vb.ler ile yapılıyor ve doktor eli ile yapılıyor. Hangi şartlarda ve kim olursa olsun ilgili insanın hayatını kurtarmak için Hipokrat yemini etmiş kişilerin insan hayatı almasını etik bulmuyorum.

Son olarak idam cezası sadece tecavüzcülerle kalmaz, adalet sistemine güvenmiyorum. İlk başta "Tecavüzcü asıyoruz" derken, bir bakmışız ki düşünce suçluları ağırlıkta.

"Aynı şey senin yakınını başına gelse bunları söylemezsin" diyenler için, doğru, söyleyemezdim. Başımıza bir şey gelse hemen "Boynu altında kalsın", "Sürüm sürüm sürünsün", "Teneşirlere gelesin" diye beddua ediyoruz. "Yaralı olan, yaralar" derdi bir arkadaşım.Yaşanması gereken o zaten, üzüntünün geçiş aşamasının o olması gerekmez mi? O üzüntü ve sinirle bireylerin bu yola gitmesi kadar normal bir şey yok. Ancak bireysel kin ile toplumsal adaleti karıştırmamak gerek.

Haberleri takip ediyorsundur. Sence daha yeni Adalet Bakanlığı'na bağlanan bir yargıya idam gibi bir güç emanet edilir mi?

Düşünsene, şimdi yalan dedikleri Ergenekon Operasyonu sonucu Mısır'daki gibi her tutukluyu "bunlar Balyoz'u, Ergenekon'u planladılar" deyip idam ettiklerini? Olmayacak bir şey mi?

Aynısını bugün Zaman tayfasına yapar cemaatçileri "darbeci" diye sallandırırlardı.

Otobüs durağında yakılan Serap için kaç kişiyi idam ederlerdi sence? Ki olayın üzerinden 5 ay geçti, Serap'a molotof atan kişi MİT mensubu çıktı.

Bir de yanlış kararları düşününce, yani bir insanın suçsuz yere idam edilme ihtimalini düşününce daha da korkunç geliyor bu fikir.

Hepimiz bu haberleri izlediğimizde bu katillerin öldürülmesini hatta işkence görmesini içimizin en derinliklerinde arzuluyoruz ama böyle bir adalet sistemine güvenmek imkansız.

aychovsky +1

Tamamen katılıyorum..

Evet derdim.

her hün öldürmek varken, tek seferde öldürmenin ne güzelliği var.

türkiye gibi tutucu ülkelerde idama karşıyım. onlara her gün cehennem bundan sonra. her gün acı çekip yanacaklar, hapishanenin fahişesi olacaklar, kum torbası olacaklar, tuvaleti olacaklar. baya ağzılarına işeyen var böyle adamların hapishanede Türkiye'de. Günlerce aç susuz kalacaklar, her gün eziyet edilecek bunlara.

Ama mesela burası İsveç falan olsa, idamı desteklerdim. Oralarda da durum tam tersi, ömür boyu bedava yemek, spor imkanı. Tek cezaları özgürlükleri kalmıyor.

Evet.Diğerlerine ibret olsun.Milletin karısına kızına el sürmemesi gerektiğini anlarlar.Bu ülke de 'kadın olmak' suç olmaya başladı artık.

genel olarak idam geri gelsin demek doğru olamaz, gücü elinde tutan haksız yere kendine muhalif olanı idam edebilir.

nasıl zamanında birileri kendi düşüncesinde olmayan birilerini idam ettiyse, şimdi de bunun olmayacağının garantisi yok.

idam geri gelecek ise siyasi suçlular bundan hariç tutulmalı.

idamdan ziyade kısas konusu tartışılmalı;

benim babamı/oğlumu/eşimi öldüren insanın devlet tarafından 10-12 yıl hapsedilip beslenip, sonradan da serbest bırakılması bana yapılan büyük bir haksızlıktır.

benim insan hakkım yok mu?

devlet bu durumda bana sormalı;

- bu kişi senin yakınını öldürdü, kısas yapıp öldürelim mi? ya da ölen kişi için kan paraı/diyet isteyebilirsin. ya da istersen affedebilirsin.

islama ait bir olgu olduğu için (başka dinlerde var mı emin değilim) karşı çıkanlar olabilir, fakat bence kısas dünyadaki en güzel ceza yöntemlerinden biridir.

tecavüzcüler için sadece idam kolay bir kurtuluş olur arkadaşların dediği gibi, önce hadım edilmeli ve sonra idam edilmeliler.

idamına karar verilen kişilere hemen infaz uygulanmamalı ama, temyiz yolu ve avrupa insan hakları mahkemesi yolu da açık olmalı.

hukukcu değilim ama atıyorum bağımsız yabancı bir mahkeme de "tamam bu adam bu suçu işlemiş" diyebilemli.

hayir. aychovsky~+1'imsi.

katilmadigim noktalardan biri cinsel aclik sorunu. cogu sucun veya yanlis düsüncenin altinda evet baska sorunlar yatiyor. ancak cinsel aclik konusuna odaklanilmasi gerektigini sanmiyorum.

yasaklar ülkesiyiz. örf adet vs derken evet bir sürü kazanimimiz var, sicakkanli insanlariz, aile gibi bir yapiyi modern dünyada hala en büyük öncelik olarak görebiliyoruz. ancak bunun yanlis anlasilmis ya da eskiye göre degismesi gereken cok da yönü var. cinseligi tabu yapmisiz. görmeden evlendirmisiz, adama beline kuvvet derken kadina yüklenmisiz, üstüne üstlük toplum böyle giderken, devlet de desteklemis, yeri evdir demis, okuduklari icin gencler evlenemiyor demis, tecavüz eden kürtaja gidenden daha masumdur demis, demis de demis.

cinselligi cözemezsin. bunu su an yapamazsin. büyük düsünüp kafayi degistireceksin. böyle bakan ve baktiran insanlarla sorunun kökü cok daha büyük, hem de gözümüzün hemen önünde. egitim.

komple kafalari degistirmek lazim, sallandirmak ya da kesmek degil.

ayrica evet diyen herkes yarin attigi tweetten yazdigi entryden iceri aliniyorken bir daha düsünmeye vaktiniz olmayacak.

yasananlar inanilmaz aci, akla hayale ya da insanliga sigmiyor, ancak böyle bir yetkinin kimsenin elinde olmamasi gerek. özellikle bagimsiz, adil bir sistemin olduguna herkes gönül rahatligiyla kabul edemiyorken.

bu cok etik degerlerle alakali bir soru ve iki tarafin da hakli sebepleri olur eminim. muhtesem bir munazara konusu zaten bu yuzden "idam cezasi devletlerce uygulanmali mi?" cunku iki tarafin da hem artilari hem de eksileri var.

insanlar genelde hukuk sisteminin makina gibi isledigi, hata oraninin binde bir oldugu sistemlerde bile idam cezasini tartisilabilir buluyorlar. arkadaslar yazmis zaten.

pro:bir devlete bir insanin canini alma yetkisi ne hakla veriliyor? devlet kim ki bir insanin canini almayi kendinde hak olarak goruyor?

con: bir insana baska bir insanin canini alma hakkini kim veriyor?

benim oyum adalet sisteminin saglam isledigi sistmlerde idam cezasi olmasi. zaten idam cezasi verilen insanlarin dosyalari kapatilmiyor. en azindan abd'de oyle. idam tarihleri hep cok ilerisi icin verilir, arastirmalar da devam eder yeni delil bulmaya dair. hatayi minimize etmek icin gereklidir. arastirmak lazim, sucsuzken idam edilen olmus mu diye ancak ozellikle 21. yuzyilda abd gibi bir ulkenin efsanevi hukuk sistemi ile boyle bir hataya dusmedigini dusunuyorum.

turkiyede ise idama karsiyim. adim gibi biliyorum idam gelse once babami sonra beni asar bu pust oglu pustlar. super aciklamis arkadas. milyonlari goturenler temize cikarken. baklava calani asar bu orcolar. bu yuzden turkiyede underground tarzi, vigilantemsi olusumlari daha cok destekliyorum. ancak bu tarz orgutler de genelde maalesef tersten calisiyor. herhalde underground olmaya da orospu cocuklari daha yatkin oluyor denilebilir. hayallerinde adam olduren, iskence eden yatiyor. sen abdi ipekciyi, ugur mumcuyu oldurulmus goruyorsun.

bok gibi ulke. 81 iline de nukleer santral yakisir.

soruyu anlamadim. portatif tasinabilir demek. ama islem sirasinda mi tasinabilir? harici akku sarj aleti mi kastettigin? öyleyse güvenilir marka olmasi önemli. s4 ve ipad icin anker e5 kullaniyorum IQ üzerinden amp degeri ayarlamali. memnunum. 4 defa sarj ediyor gibi görünüyor su an.

edit: o halde cevabim hala ayni: anker serisi IQ tech. E5 16000 mah kullaniyorum. 4teyim ve tek tik kaldi sarji. sarj süresi uzun bu cihazlarin ama bu tarz seylerin cihazina zarar verme ihtimali yüksek eger bozulur, atlarsa vs. o yüzden en ucuzuna kacmamak gerek. 2 temel sorun var. ilki overcharge durumunda kapatmasi gerek. ikincisi de circuitin atlamaya izin vermemesi. samsungun ürünleri de var. ama kalitesine vs dikkat diyorum özellikle.

powerbankleri soruyorum

sony cp-v3 kullanıyorum. s4. yüzde 60a çıkarıyor.

Bu ürün gerçekten iyi bir ürün. Fiyatı da iyi şu anda.. www.bulabilirim.com

şaka mı bu?

Harddisk içindeki yuvarlak diskleri açıp çıkardıysan zaten o diskten hayır gelmez. Normalde toz ile temas etmemesi için sıkı bir şekilde korunuyor o diskler, açmadan o haliyle bi bilgisayarcıya götürseydin belki aynı board ile değişim yapıp tekrar çalışır hale getirebilirdi..

yok neden şaka olsun anlamadım?

yamuluyorsam düzeltin, birebir ayni iki sistemden birinden digerine disk takilarak okutulabiliyordu en son bildigim. tabi uygun kosullarda, tozdan ziyade düsman statik elektrik yamulmuyorsam.

yamuluyorsam düzeltin de yanlis bilmeyelim. ha soruna gelince, senin acman vs bastan sikinti. ama profesyonel veri kurtarma islemleri benzer sekilde yanmis disklerden vs böyle veri cekiyor bildigim kadariyla.

veri kurtarma firmaları diskin içindeki yuvarlak diskleri değil, okuyucu kafaları söküp, birebir aynı olan düzgün çalışan başka bir harddiskteki okuyucu kafayı alıp takıyor. yuvarlak diske asla müdahale edilmemesi lazım. dolayısıyla o hard disk ölmüştür.

aslında elektrik vererek birşeyler kurtarılabiliyor fakat bu işlem seni bir hayli aşar.

1- ataçla iliştiriver. yapıştırmana gerek yok.
2-Ben Almanca doldurduğumu hatırlamıyorum. Emin misiniz Almanca doldurulması gerektiğine? Turistik değil de başka bir form almış olabilir misiniz?
3- sadece banka hesabınızın dökumanı bazen yetmeyebiliyor (tabii içinde ne kadar var o da önemli). üzerinize ait mal vs varsa onları da göstermekte fayda var.
4- kaymakamlıktan da rahatça alabilirsiniz.

merhaba,
defalarca schengen almis biri olarak;

1.şengen başvuru formundaki sağ üstte fotoğraf alanına fotoğraf yapıştırmış oluyor muyuz evrakları verirken?
yoksa zaten 2 tane biometric fotoğraf var istenilenler arasında, onu dosyaya koymak yeterli mi? > dosyaya koymak yeterli.

2.gereken evraklardan şengen başvuru formunun almanca doldurulması gerektiği yazıyor. ama formdaki sorular türkçe sorulmuş? nedir yapılması gereken? (türkçe karekter kullanılmalı mı?) > Turkce doldurun, sorun cikmaz.

3.gelirle ilgili belge derken; 3 aylık işlemi gösteren hesap cüzdanı yeterli mi mesela? > bu kişim en önemlisi, mutlaka son işlem tarihinde bakiye olmasi (kalacaginiz gün ile doğru ortantili olarak) gerekli.
mesela, otel için 1000 Euro ödeyecek, kendiniz için de günlük 100 Euro ayıracak iseniz, 10 gun için 2000 Euro gibi bir bakiye olmasi gerekli.

4.nüfus kayıt örneği almadım hiç. herhangi bir nüfus müdürlüğüne gidip alabiliyor muyum rahatça? evet alabiliyorsunuz.

cevaba ek olarak:

öncelikle ahahahahahahahahaha. yesil pasaportlu herkesten senelerdir nefret ederim. hic cile cekmedikleri gibi, abi sen niye gelemiyorsun, konsoloslukta ne isin var be olm derler.

1-yapistirmasan da oluyor ölcülü kesmesi zor zaten orda delgec gibi bir sey var onla hallediyorlardi.
2-almanca bilmiyorsan isin ne diyorlar kisacasi. almanca doldurman avantajdir. hatta benimle görüsmede almanca konustuklari da olmustu.
3-genelde yetmiyor, mal artidir, asil bankadan döküm gibi bir sey almaniz gerekiyor. parali genelde, hesap hareketlerini gösteren ve sube müdürünün vs imza sirkülerini iceren bir seyler. sayfa basi 10 veren de var, bedavaya alan da subeye göre degisiyordu en son.
4-

bilgilerim güncel degil bir iki sene olmustur ama maksimum. diger yorumlara da bakin. cok kasilan bir sey degil ama özenle yapin. saglik belgesinin aslini görmek istiyorum dedi mi cat diye göstermek lazim. ya da eski pasaportu yaninizda götürün listede yoktu eklememi ister misiniz diyin eger almanyaya daha önce giris cikis yapildiysa. bunlar hep artidir.

Güzel markalı bir çerçeve istiyorsan min 250 tl. Markasına göre 1000-1500'e kadar gider.

çok ucu açık soru hanfendi.
20 liraya da maledebilirsin, 2000 liraya da.

istediğin modele bağlı.

benim gözlerim bozuk. çerçevemi ve camımı yeni değiştirdim. 220 liraya mal oldu.

şu kadar tutar demek zor. en iyisi bir optik mağazasına gidip beğendiğin çerçevenin fiyatını sorman. çok farklı zevkler çok farklı fiyatlara denk düşüyor.

hatta beğendiğin modeli birden fazla mağazada sor, mağazalar arasında bile fiyatlar farklı farklı...

20 liraya plastik çerçeve de var 600 liraya titanyum çerçeve de, çok daha pahalıları da...
söylediğim iki türü de kullandım, bakarken daha pahalıları da vardı markasına göre...
ortalama olarak çok berbat istemiyorsan 200 filan belki.

kullanma. numarasiz gözlük icin dahi muayene gerekir cünkü tek tek esprisi numara degil odak derecesi vs vsdir. cam bu, isigi her türlü kiracak, her türlü gözünün alistigindan farkli hale gelecek. temizlemeye özen göstermen gerekecek vs.

10 yildir gözlük kullanirim, numaralarim da saglamdir. imkanim olsa lense gecer, atarim cöpe. böyle kendi kasinan tarz vs diyenine de ilk defa rastliyorum.

benim genelde kullandigim gözlükler 200-400 araliginda. 20ye de halledilir, titan vs ararsan 2000e de halledilir. cam isini bilmiyorum, organik olsa ayri dert, isiga duyarli desen ayri dert. böyle gözünü bozacaksin, demedi deme.

günes gözlügüne falan kaysan olmaz mi mesela?

2 kişi var 6 yastık var

1 kisi 2 yastik.

2 kişi 6 yastık misafir için vs...

3 asıl 1 yedek.
2 tane benim yatakta kullandığım, bir tane misafir setinde, bir de dolapta yedek. benim kullandığım bir tanesi güzelli, diğerleri ucuz, dandik ve rahatsız edici.

kişi olarak yekten ben.

3 kişi 10 yastik 4 tane kullanilan, 1 tane misafir yataginda, 5 tane de misafir gelirse diye :d

8 tane. Yenileyeceğim ben onları

4 kişi

2 kişi var 9 tane falan yastık var

yanlız adamın 2 kafa yastığı 2 sarılma yastığı bir ortapatik yastık var.

yalnız yaşıyorum, çift kişilik yatağımda 2 yastık, 2 tane de misafir yastığım var. toplam 4 yani.

tek kişiyim 7 tane saydım

2 kişi ve 1 yastık.


şaka şaka tam tersi...

nasıl soru la bu :D

1 kişi 2 yastık

bide büyük yastık var bi tane. gereksiz saçma sapan bişey

bu tip sorulara cevap verirken, duyuru sahibinin açıklamasını beklerim ilk olarak. ee bu yok. sen soruyorsun, olmadı. ne amaçla sorduğunu bilmesem de, cevap vereyim. 20' den fazladır. evde çok kalabalık değiliz. zaman zaman değişiyor kişi sayısı. herkes en az iki yastık kullanıyor. hiç kullanılmamış olanlar var. çok uzun süreli kullanmıyoruz yastıkları. sürekli bir sirkülasyon var.

yastık mı hediye edeceksin, yatıya mı geleceksin?

4 kişi 5 yastık. Fazlalık olan benimki. Ama birkaç tane de her bazanın altında falan var. Benim dediğim sirkülasyondaki yastık sayısı.

1 kişi, 4 yastık.

benim 4. kuzenin 1. bir de kedilerin işeyip mundar ettiği 3 yastık var yıkıyorum yıkıyorum kokusu çıkmıyor atacağım herhalde onları. misafir için 2 tane almam gerekecek.

Kullanılan kişi başına 1 tane yastık. Yedek yastıklar, olası misafirler için saklanan yastıklar ile 10 oluyordur herhalde. 4 kişiyiz bu arada.

1 kisi. 1 yastik. 0 kanepe ve yastigi. 1 sandalye. minimalist ama fonksiyonel ögrenci evi.

1 kişi 4 yastık 2 yatak. ayrıca bonus ekleyeyim. iki masaüstü bilgisayar, iki bilgisayar sandalyesi. hepsi tek odada... hayır, manyak değilim.

biri eski yastığım, biri otelin kendi yastığı, biri sonradan yatakla birlikte aldığım visko yastık, biri de o visko yastığın kılıfı kurutma makinesinden çalındığı için sadece kılıfı için aldığım ikinci visko yastık.

evet, yastık kılıfı çalan insan var... 100 lira civarı girdi durduk yere...

sadece spotify ve "GERZEK" facebook üzerinden baglanmadan kullanamayacagin uygulamalar icin kullandigim hesabim var.

benim ziyaret ettigim kullanicilara öneriyor beni.

stalkerlik cok asagi bir kurum. vazgecin. ne anlami var?

Facebook graf algoritma yapısını kullanıyor. Ve evet, aratmalarda bir şekilde graf oluşturuyor ve sana da ona da öneri olarak gidiyor. Sana öneri olarak gelenlerin bir kısmı da sana bakanlar aslında.

Bizim arattığımız kişiler de bize öneri olarak çıkıyor.

profile- activity log - more deyip orda search kısmına gelip görebilirsiniz aramalarınızı. Ordan silinebiliyor da. Belki silmek iyi gelebilir.

Facebook, gizlilik ihlal olmayhacak dedi ama çok saçma şeyler yaptı. Bir grubun üyelerine bakabiliyordun ya da sayfanın, yaş cinsiyet aratabiliyordun. Şu an bunlar yok ama bu öneri olayı kanıtım olmamakla birlikte oluşturulan sorguların yani aramaların da etkisi olduğunu düşünmeklteyim.

oha lufthansa'da nasıl bir güvenlik sorunu olabilir? sanki aeroflot'un iç hat uçağına bineceksin. mis gibi gidersin işte thy gibi gereksiz pahalı firmalara para kaptırma.

içkiler thy'den güzel, yemekler thy'den kötü. iki kere kullandım, bi sorun yaşamadım.
aktarma sayısından dolayı daha ucuz olabilir.

henüz hiç okyanus ötesi uçmadım, fakat lufthansa çok sağlam hava yoludur. Almanların uçakları düşmez.

(bkz: thy'nin türkiye'den uçanları keriz yerine koyması)

lufthansa ile güvenlik sorunu mu?
yapmayın arkadaşım alman malı bişeyde güvenlik sorunu mu olur :)
THY ile ne farkı var dersen (transatlantik uçmadım ama) yemekleri kötü hostesleri azcık SS subayı ama lounge'ları güzel
aradaki fark 500 TL tabi ki lufthansayı al
bazen öyle fiyat farkı olabiliyor bazı parkurlarda bi de bazen THY türkiyeden alırken daha pahalı oluyor
neye göre fiyatlandırıyorlar fikrim yok

güvenlikten kastım, uçakların eski olması falan. birkaç yerde uçaklarının eski olduğunu falan okudum; ne derece doğru bilemem tabi. bu yüzden sormak istedim

lufthansa'nin tarihinde ölümlü 2 kazasi var, 59 kisi 1974 ve 2 kisi 1993. thy'nin ise toplam 4 ölümlü kazasinda 147 kisi hayatini kaybetmis..

thynin cogu almanya ucusu lufthansa ile ortak ucus. birinden aliyorsun bileti, hop ucakta digerinin logosu, digerinin calisanlari.

bence cok fark yok. hizmet dersen thy bir tik ötede, ancak yanlis bilmiyorsam (?) ucak bakim prosedürleri lufthansanin daha agir, daha güvenli anlayacagin. 3. kisiden falan degil 5. kisiden bilgidir, tam teyit edemem. ama gecen ay thynin kalkista kuyrugu sürtüp, havada 2 saat gecirip, sonra hatali cikistan aslinda hic ucmamasi gerektigi, bu yüzden para cezasi kesilecegi söylenen pilotun varis noktasinin üzerinden geri dönüp istanbula dönmesi.

öküzlük.

kabin ekibinin de panikleyen yolculara dair hicbir sey yapmamasi, pilotun vs bilgilendirme yapmamasi. ögrendigimiz kisilerde thyde calisan birileri, kuleyi arayip bilgi aliyor ki bize ulassin.

euheheheueheu ama yani.

cevap 2: yaslari evet cokmus. 11.3. thy ise 6.2. arastirmaya dair bir bilen yorumu söyle. thy son dönemde cok katladi hacmini. ayni sekilde filoya yeni araclar aldi. bu yüzden ortalamanin düsmesi gayet normal. ancak lufthansa köklü kurum, stabil bir bünyeye sahip. bu yüzden ucaklarimiz genel olarak ayni yas araliginda. ancak ortalamanin cok üstünde bir arac bulmaniz zor. ayni durum emirates thy ve diger filolar icin gecerli degil.

bir baska yerden devam ediyorum alintilamaya. konusan lufthansa basin danismani. almancadan tercüme ediyorum. "ucaklarda yasin etkisini gözde büyütmemek gerek aslinda. önemli olan bakimlarin ve kontrollerin nasil yapildigidir. biz her 5-6 yilda bir her ucaga D-Check yapiyoruz. bu ucagin tamamen parcalanip tek tek test edilip incelenip daha sonra tekrardan bir araya getirilmesidir. cogu firmada bu kontrolleri daha uzun sürede degil, hic göremezsiniz. bu asamadan sonra teknik olarak yeni bir ucaktan daha bile genctir. "

"bunun en büyük kanitini lufthansanin emekliye ayirdigi ucaklarin baska firmalar tarafindan (genelde kargo amaciyla da olsa) alinmasi ve onlarin uzun senelerce sorunsuz calismasidir."

bir de almanyadaki son düzenlemelere göre gürültü ve emisyon kriterleri varmis, "özellikle dikkat ediyoruz" diyor. ancak bu aciklamadan bir önceki sene atmosfair diye bir rapora göre dünya siralamasi 54. bu konuyla alakali da "duyarliligimizi tüm filoyu yenilemekle gösteriyoruz" diyor. "bir baska firma tüm filosunu yenileyerek listede bizi gecebilir, ancak 630 ucakli bir filoyu kisa sürede yenileyebilecek bir firma yoktur" diyor. (30-40 ucak aliyormus her yil.)

zaten a380 bile 400 milyon dolar. hadi onu gectim airbus ana fabrika bile son seriden 25 tane üretebiliyor aylik. adam da hakli ama. "zaten bizim bu zamana kadarki en büyük kriterimiz minimum emisyon degil, güvenilir, verimli(! ki asil nokta o diyor) ve hizli olmasiydi" diyor. (bu kismi bu kadar sert dememis tabi. cakallll)

yetti mi güvenmene? öyle iki haberle kötülemek bence cok yetersiz. kaza oranlarina, verilen incelemelerde bulunanlara (baska ucakla carpistiysa baska, yok motorda ariza ciktiysa baska mesela) hizmete en önemlisi de bakima ve teknik ekibe bakmak gerek. ucak yasi ana kriter degil yani.

cevap 3:ben nerden bileyim o isleri dersen bununla alakali da bir index varmis, ben de yeni ögrendim. www.jacdec.de

nasil hesaplandigini okuyorum simdi, son kazalara kayitlara ölüm ve ucak kayiplarina bakiyorlar genel olarak. tercüme etmek uzun sürer terim vs de bilmiyorum pek. ama genel olarak mantikli bir indexe benziyor.

thy'nin avrupada en çok yarış içinde olduğu şirket lufthansa. en son şikago'ya git gel yaptım lufthansa ile thy kadar güzel. hatta bazı özellikleri thy'den daha iyi. bir tek arkadaşın dediği gibi yemekleri çok iyi değil.

okyanus ötesi hep lufthansa uçtum. Hiç sorun yaşamadım. İşlemler daha hızlı

lufthansa aktariyor genelde, ondandir, yemek disinda bariz bir fark yok, bi de thy nin ucaklari daha gicir duruyor acikcasi.

cunku whatsapp fotografin boyutunu kucultuyor. hem de bayagi.

Tüm telefonlarda öyle.

hep böyle değildi bende sanki, bahsettiğim öyle fotoğraf daha az kaliteli gibi bir şey değil, hani fotoğraf çekerken kamera odaklanamayınca oluşan bi fluluk. yazılar falan okunmuyor o şekilde

O ekranda biraz bekleyince fotoğraf tam olarak yükleniyor ve netleşiyor ben de.

@pavlis. yok onu demiyor sanirim. ben anladim onu. whatsappin crop ve resize mantigindan dolayi da degil o. direkt program ici resim isleyen kisminin yetersizligi. normal uygulamandan cek, sonra ek dosya olarak whatsappten ekleyip gönder. s4te de ayni sorun var. hele sizin telefonlarda yok mesafe algilama zart zurt var. whatsapp oturup her telefona uyan bir resim algilayici mi ile ugrasacak? o yüzden sen kendi uygulamandan cok, whatsappten gönder. whatsapp özellikle noise reduction ve stabilizer yönünden cok kötü uygulama ici cekilen resimlerde.

Normalde kullandığınızdan farklı bir uygulama ile fotoğraf çekmeye çalışıyor olabilirsiniz ve o uygulamanın ayarları bozulmuş olabilir.

ben özellikle dolunay oldugunda sakal traşı oluyorum, bir sonraki dolunaya kadar gidiyor. tavsiye ederim.

kiyilmis koc billuru ile ovalarsaniz cok daha uzun surede cikacaklardir. bunu duymamis olmaniza sasirdim dogrusu.

dolunayda tuyleri alirsaniz uzun surede cikar. ama yanlislikla ulursaniz falan allah korusun. o yuzden ben birden vucudum killarla kaplanmasin diye baska zaman aliyorum. ulursam yanlislikla hayatim kaydi.
o yuzden bence riske girmeyin.

dinçer güner'i takip ediniz efem. kendisi gerçek astrologtur ve zaman zaman "ay aslan burcunda, dolunay zamanı cilt bakımı, zayıflama için harika zamanlardır" gibi yorumlar yazar. tavsiye ederim :)

bi de bu duyurunun yeni halini hiç sevmedim. herkes taşak geçmek için yer arıyor. insanlar bişi soramaz hale geldi.

:D dalga geçenler size tik yok. deneyen varsa sizden ötürü yazmayacak.

Kadınlar kulübünde var boyle bi başlık. Orda da ise yaradığı söyleniyor. Ben de bi ara deneyeyim demiştim ama insan useniyor yani :)

truman, bohr atom modelinin esprisi güzel bence çayımı püskürtüyodum. ama diğerleri cık olmamış.

kıy paraya yapıştır lazeri gitsin.

sir gawain parasından değil ya yaşadığım yerde lazer yok :(

Bunun dolunayın kendisine göre yapmaktansa, kendi dolunayımıza göre ayarlamanın daha uygun olacağına inanıyorum. Örneğin, adetten 4 gün önce ve 4 gün sonrasına kadar çok önerilmiyor. Çünkü o dönemde hormonlar tavan yapıp bilcümle kılı, tüyü fırlatıyor dışarı ve verimli olmuyor. Çünkü ertesi 1-2 gün içinde sonra yenisi çıkıyor. Adet döngüsüne "menstrual cycle" denmesinin bir amacı var, "menstrual" kelimesi Latince "aylık dışarı atma" anlamına gelir. Dolayısıyla buradaki ay döngüsü bizim döngümüz. Bazılarında 3-5 gün kısa bir ay, bazılarında 3-5 gün uzun bir ay olabilir. Yoksa, fiziksel olarak Ay'ın kılımız üzerindeki kütle çekim etkisi ihmal edilebilir bir etkidir. Ben kendi ayıma göre alıyorum, işe yarıyor.

böyle şeylere itibar etmeyin.

ay ışığının yada ayın evresinin kıl büyümesine nasıl bir etkisi olabilir?(bir de manyetik alan denmiş ama bunun da ciddi kanıtlara ihtiyacı var)bunun saçma olduğunu anlamak için bilimadamı olmaya da gerek yok. ha "benim hoşuma gidiyor, kendime bir ritüel uydurayım" diyorsanız takılın kafanıza göre.

dalga geçen arkadaşlar hiç komik değilsiniz. mantıklı açıklaması da var bi kere!

şimdi kıllarımızı uzatıyoruz. uzayınca ne oluyor?
-kurtadama dönüşüyoruz.
peki neden dolunay?
-çünkü dolunayda kurtadama dönüşüm gerçekleşir. biz zaten kurtadam olduğumuz için ters etki yaratarak normal halimize, pürüzsüzlüğe erişiyoruz.

bu da kapak.

Ay'ın manyetik alanının insan vücuduna etkisi, Ay'ın manyetik alanının Dünya üstüne olan etkisi ile aynıdır. Dolunay zamanı nasıl ki Ay'ın bir yüzü Dünya'ya yaklaştığında (Medcezir) denizlerdeki/okyanuslardaki sular çekilir uzaklaştığında sular geri gelir, insan vücudunda da benzer bir manyetik alan olduğu için benzer etkiler gösterir. Özellikle o dönemde su alımı artarsa, ki biliyorsunuz insan vücudunun büyük bir kısmı sudan oluşur, ve vücutta biriken toksik maddeler atılmamışsa huzursuzluk iç sıkıntısı gibi psikolojik değişimler yaşanır fakat o dönemde alınan kılların daha yavaş uzaması daha hızlı uzaması gibi fiziki değişimler olmaz.

şurada 2 yıl kendi yaptığı çalışmalar ve deneyler sonucunda doğru olduğunu iddia eden birisi var deney deyince ciddiye aldım nasa'da çalışıyor izlenimi verdi bana:

kozmikbakim.blogspot.com.tr

neferkitty yorumu yapanın nicki ne çok uzun sayfa bulamadım.

dünyanin manyetik alaninin etkisi senin salonda tuttugun modemden daha cok degil, kulagina dayadigin telefondan daha fazla degil, elektrikli tras makinesi ya da epilatörden daha fazla degil.

hele hele dogdugun andaki yildiz dizilimleri falan, senin dün para üstünü eksik alip icine dert etmis olmandan daha fazla etkili degil üzerinde. ya da cevrendeki diger insanlardan daha etkili degil.

neyin kafasi ya? placebodur etkisi oldugunu iddia eden varsa da. fala inanan astroloji takilan kimselerin zirvasi. delinin biri kuyuya tas atar, ...

pesin edit: ben güldüm kurtadam esprilerine.

markadan markaya degisiyor, sony'lerde üzerindeki ışık sönene kadar.. yaklasik 5-6 saat suruyor 5000 mah.

urun bu arkadaslar

www.troyestore.com

eger IQ vesaire girisi yoksa, ki sanmiyorum, nasil sarj ettiginizle de alakali olarak, telefon adaptöründen sarj atmek bilgisayara rakip sarj etmekten cok cok daha hizlidir örnegin, degisecektir. en mantiklisi ürünün belgelerine falan bakmaniz, yok olmadiysa, toplam mah degeri bölü adaptörün cikis amper degeri yaklasik ama cok yaklasik süre vermelidir.

ama o hesap pek tutmaz, full sarj sirasinda, nedenini benm de cok anlamadigim kimyasal olaylardan dolayi, 90dan sonra sarj etmek zorlasiyor. o yüzden ne bir sey kimse diyemez. benzer ürünler kullandim, anker 5 saatte sarj olurken markasi taninmamis bir ürün 13 saatte sarj oldu mesela. bu yüzden kimse size sayi söyleyemiyor.

kaynak:www.mymili.com

1. Charging starts when the Micro USB port is connected via the USB transfer or the Micro USB tip to the USB ports of Computers, AC adapters coming with the phone.
2. The LED power indicators keep flashing until fully charged and staying on.
Note: that they do not indicate the power volume precisely.

kendi sitesi de 4 saat dese de yandaki yanip sönen isiklar bitene kadar sarj devam edecektir diyor. ancak o bile bu ölcülendirmenin yüzde yüz net olmadigini belirtiyor.

bundan yaklaşık 13 14 sene önce, anneannemlerin bahçesinde bir saat kadar arayarak bulmuştum; bir daha da bulamadım. bir kitabın içinde kuruttum duruyor, iyi hatırlattın eski kolilerden çıkarmak lazım.

7 sene olmuş ben bulalı, kalın bir kitabın arasında kurutmuştum sonra onu unutup hayırsız birine ödünç vermiştim kitabı ve giden gelmiyor malum
nerede bulmuştum kafam güzeldi yeşil alanda bi noktaya odaklandım 10-15 metre gittim eğildim ve yoncayı aldım yanımdaki romanın arasına koydum

benim bulduklarim genelde 5 taneli 4 taneli. denk geliyor. hatta cernobyl bölgesine gecerseniz 10 yaprakli da bulabilirsiniz. nette öyle resimler vardi, dogrusunu bilmiyorum.

15 seneyi geçmiştir çocukken evin bahçesinde bulmuştum. Hatta demir kapının kilidinin içine sokmuştum ne alakaysa. Sonra yalan olmuş gitmiştir muhtemelen.

çok aradım, hala denk gelirse bakarım, bulamadım. ebay'de satılıyordu en son

2 sene önce annemle yürürken apartmanın girişine ekilmiş yoncaların arasında, annem buldu. Kitabın arasına koymuştu duruyosa yollarım fotoğrafını.

Bu bulanlara sans getirdi mi, yani bulunca noluyo hayatlari mi degisiyo, buraya yazabilirler mi?

sen bir göster o eli. egzemaya benzettim ben. bende de var. ilk çıktığı zaman böyle kırmızı oluyor bende de yanık gibi sonra kuruyup pul pul sivilce sivilce oluyor. sen bir göster yarın bi cildiyeciye.

darbe aldın mı hiç oraya?

yok darbe almadım (en azından bilinçliyken), kaşıntı da yok sırf görüntü şu anda.

has, annemde ciddili egzema var benim, yarın gideyim bari doktora neyin.

kesin dermataloga gitmen lazım. çok önemli bişiy olabilir.

Soğuk yanığı olmuş dedi annem eczane yolu görünür

Stilex de olabilir dedi ama eczane iyi dedi

annende de varsa egzema o muhtemelen. annenin excipial ürederm filan kremleri varsa iyi gelir. çok suya sokma bi süre.

egzama gibi.
alerjikte olabilir.

hosgeldin kontakt dermatit. bundan sonra atopic kremler kullanirsin.

her kreme uygun degilsin, kremden sonra ve lnce ellerini havalandirman gerek, asla krem sürüp eldiven takmiyorsun, bulasik eldiveni vs dahil.

cildiyeci iki krem/merhem verdi bir hafta kullan sonra tekrar bakarız dedi.

geçmiş olsun :)

türk dizisi vardı böyle "canın sağolsun" diye

Ölüm meleği deseniz, dead like me derdim ama değil herhalde..

Yok 2013'te başladı galiba emin değilim

www.imdb.com

edit:yok iptal. basarili degildi ama bir suburbia vs tarzi orta kategori komedilerden farkliydi. ama basarili degildi. ilginc gibiydi.

edit2:rica ederim. aklina takilinca insan nasil delirir bilirim.

Az kaldı Ruhsar diyecektim, Wilili cevabı vermiş...

Eki göremiyorum ben?

2 kok 61 sanirim. yanlis ise kontrol ediyim.


> imgur.com

bende mi sorun var bilmiyorum. asagidaki 6-4lügü yukari da ciziyorum. yukaridaki ufak parcaya iki diyip 8 kaliyor 10dan. 10u en saga kaydiriyorum. 8-10-x dik ücgeni oluyor. sonra pisagor. 164^0.5 - 2kök41 oluyor o da.

yok düsünüyorum da 10 ve 12yi iceri alip hala aralarindaki aciyi 90 birakan arkadaslarin hem acilari yanlis hem de hipotenüsleri merkezden gecmiyor. ama benim dedigimde iki paralel alitoyrum ve capraz birlestiriyorum, dedigim hipotenüs merkezden geciyor.

hataliysam beni de düzeltin özel mesajdan, yanlissam öyle kalmasin lütfen.

bence soru hatalı, çemberin kuvveti teoremine göre 2 x 10 = 6 x 4 olması gerekiyor, 4,6, ve 10 sayılarını aynı bırakırsak 2 yerine 2.4 olması lazım.
bu durumda 12.4 luk yayın orta noktasından, 10luk yayın ortasından , çemberin merkezden ve yayların kesişiminden geçen dikdörtgeni düşün
bu dikdörtgenin merkez-yay kesişim mesafesi kenarları 3.8 ve 1 olan dik üçgenin hipotenüsü oluyor ve yaklaşık 3.93
gene çemberin kuvvetinden (r + 3.93) * (r-3.93) çarpımı 24 oluyor, buradan r 6.28 civarında

10+2kok2 diyorum cap

imgur.com

@earthsea

alttaki yatay cizgiyi böldün di mi dikey capla. yani soldan saga ölcülerin sirayla 5-1-4.

simdi dikey capin alt yarisiyla ilgilenelim. maviyle beraber ücgen yapan hani.
kenarlari sirasiyla bu halde (1+4=5)-(3+1=4)-(kök2+5) yapiyor.

2*((16+25)^(1/2)) yani pisagor 12.8062484749 veriyor. senin ölcün olan 10+2kök2 ise 12.8284271247 veriyor. olmuyor ki? oysa cok elegant görünmüstü gözüme. dogrusu ne yahu? kendimden utandim.

2kök37

Şu an çizemiyorum da anlatayım.

10+2'lik doğruyu çemberin merkezinden geçen y eksenine simetrik bir şekilde sola kopyala. 2 tane 12 cm'lik doğru oldu elinde şimdi. Onları alttan üstten birleştir, 12ye 2'lik bi diktörgenin oldu. O diktörtgenin diyagonali çemberin çapı oluyor. O da eşittir kök(12nin karesi + 2nin karesi)

i61.tinypic.com

Resmi de burada

@willie

3'e 1 diye bolmusum benzer ucgenlerin kenarlarini. oysaki 16/5'e 4/5 olacak. ondan hatqli cevap cikti.

fatih+1

2kok37

soylesene abi cevabi
bitsin su iskence.

video formati farkli olmasin daha önce izlediklerinden? bir de uydu sorusu icin dosya ismiyle birebir ayni altyazi dosyasi olustur. otomatik aciliyor olabilir.

son 5 yıldır bilgisyar sandalyelerine karşı koltuk miyonerliği yapıyorum, kıymetim bilinmedi!

hiç zor değil, sıkıca tutmak yeterli. Zaten cihaz gücü tek bir noktaya odaklamak için tasarlanmış, biraz bastırarak kullandığın vakit herhangi bir sorun yok. Nereye ne yapmak istediğini anlatırsan veya fotografını çekersen yardım ederiz. Ama elini korkak alıştırma, atla deve değil.

Sarjli matkap ise iki elinle sikica kavrarsan you can handle. Elektrikliyse daha gucludur, duvar delerken bir kadin icin tehlikeli. eger kullanirsan ilk temasta dusuk devirde calistir, yavas yavas hizlan. Tetige direk sonuna kadar basma. Bilegini burkarsin.

Edit: Koltuk monte etmek icin kullanacaksan hic cekinme yahu:)

zor değil, nereyi delecek olacağına bağlı. öğren, her zaman bu işler için birileri olmayabilir yanında.

çok güç istemiyor ben hep kullanıorum.

Hayırlı olsun koltuğun.
Matkap kullanmak da zor iş değil. Sadece kullandığın alana göre çok pislik çıkartabilir. Misal beton delerken çok toz olmaması için eş zamanlı olarak deldiğin yere süpürge tutabilirsin.

Yapacagim sey duvara ikeanin lack raflarindan asmak. Yalniz bizim duvarlarin bi pisligi var, ev arkadasim ne zaman delik acmaya calissa koca duvarda sansina hep celik gibi bir seye denk geldi. Evdeki alet de elektrikli, boschun bi urunu ama hangi model bilmiyorum. O zaman vaktim oldugunda ilk is duvarlara saldirmak olacak. Tesekkuur! :)

çok güç isteyen bir şey değil.
birkaç tüyo vereyim. işaretlediğiniz yere önce çivi ile kalem ucu girecek kadar bir delik açın. bu şekilde matkabın ucu delmeye başlarken sağa sola kaçmaz. başladığınızda tereddüt etmeyin kontrol sizde olsun. orta kuvvet yüklenin. arada deviri düşürüp matkap ucunun biriken tozu talaşı dışarı atması için biraz geri çekip tekrar yüklenin. son olarak çelik demir o kadar mesele değil de deleceğiniz yerde eğer varsa çeşmelerin konumuna bakarak tesisat borularının yerini az çok tahmin etmeye çalışın. gidip bir boruyu delmek hiç hoş olmaz.

normalde bunun baska aletleri vardir da neyse, cok güclü miknatisin varsa gezin duvar üzerinde. yüzeye yakin metal var mi? ana kolonlardan genel olarak uzak dur, ses yalitimi varsa, iceri disari pek ses gecmiyorsa gene dikkat et, düsük devirde ac, yeri önce hafifce isaretle, sikica tutarak ilk yuvayi ac, delerken dikkat etmen gereken, ilk hamlede cok sabit tutman, sonrasinda da bastirman, bu sirada yamulursa öyle gidebilir, ona dikkat, uygun bas kullan, madreni iyice sik.

ikinci biri elektrik süpürgesi dayayabilir ya da söyle yapabilirsin.
i.kinja-img.com

cok derine gidip gitmemen gerektigine dikkat et, dübelini hazir et, iceri girdikten sonra asla ve asla icerideyken aletin agirligini birakma, ucu kirar ya da yuvayi genisletirsin, icerideyken dik konumunu sabit tut.

eger asacagin sey cok ama cok agirsa duvara 85 derece falanla gir agirligini kurtarsin, ama gerek yok öyle ince seylere normal durumlarda.

baska da bir sey bilmiyorum aklima gelmiyor dikkat et diyecek. korkmaya gerilmeye gerek yok, basit bir sey.

unutmadan su borulari kadar elektrik hatti da mühim.

istanbul anadolu yakasında ise 28'inde veya ayın 30'unda yardımcı olabilirim.

c1b2k3 teşekkürler, ama türkiyede bile değilim.

ayın 3'ünden sonra almanya bielefeld'e dönüyorum, hala şansınız var :D

yok yine çok terste kaldı. bayerndeyim ben :)

hepsine 1000 lira veririm.