Almanyada gordum. Rewe'de.

yalan. var. özellikle probiyotik ürünlerde agir bir üstünlükleri var.

edit:almanya rewe lidl penny hepsinde var.

Tabii ki yalan. İngiltere'de var, başka yerlerde de emin olmamakla beraber gördüm.

İspanya'da bakkal dahil birçok markette gördüm. Hatta alıp yedim de.

İtalya'da gördüm.

londradayım. tescosunda da sainsburrysinde de var

Avrupa'yi gectim Kanada'da var.

Paris'te Danone ofisi bile var.

tamam vurmayın, öldü.

pariste vanilyalısı, armutlusu vardı.

Barselona'da da ofisi var Danone'nin

www.danone.com

the groups development kismina bakin diyerek konuya son noktayi koyuyorum.

images.huffingtonpost.com

ürün cesitliligini de göz önünde bulundurmak gerek.

ben kendimi kullanıyorum, yükleme yaparken dikkatli yükleyip sonradan uğraşmıyorum.
bildiğim bir program da yok, tarayıcı ayarlarından bakıp temizleyin, eklentilerde de yer alabilir uğraşmayim diyorsanız teamviewerla ben de temizleyebilirim

eyvallah , ben öyle yapıyorum. ama bilinçsiz bi kullanıcının makinası denk geldi, ne varsa he deyip kurmuş. , temizle diye verdiler elime , uzun zamandır uğraşmıyodum böyle işlerle.
en iyi optimizasyon programını sormaya çalışmıstım aslında.

adwcleaner iyidir.

ama dikkat etsin adobe cs kullanıyorsa amtlib'leri karantinaya alıyor. onların tikini kaldırıversin.

şu işe yaramıştı: www.superantispyware.com

adwcleaner, jrt ve malwarebytes (antibytes ne yahu. sasirmisim ismini. edit) kullaniyorum malware icin.

superantisypware kullaniyorum spyware ve ad cookieleri icin.

normal sartlarda registry cleaner driver booster olarak iobit advanced system ultimate kurarim. digerleri duruma bagli olarak kurdugum seylerdir ama bu sahip oldugum her bilgisayarda olan, antivirüs, optimizer, uninstaller ve drive booster, startup manager olarak sürekli kullandigim bir seydir.

(bkz: malwarebytes)

metehan01 +1 aynı şeyi yazacaktım ben de. gözünün önüne bakınca spyware/malware başını ağrıtmıyor. 3-4 senedir antivirus/firewall kullanmıyorum hatta windows un firewall güvenlik merkezi hizmetlerini de kapatıyorum. hiç sorun yaşamadım.

kesinlikle fringe ve shameless.

izle mutlaka! :)

person of interest izleyince suc islemeye korkuyorsun.

hannibal, breaking bad falan izlerken "lan nasil olurda yakalanmiyor" diyorsunm

shamless emmy var. tek basina o kadin icin izlenir.

bütün bu tarz dizi sorularına cevabım aynı:

(bkz: sons of anarchy)

shameless, black sails. fringele peron of interest de iyidir

secenekler buysa shameless.

madem person of interest ve fringe seviyorsun o zaman 24 izlemelisin.

beyin yakmalık:

forbrydelsen

www.imdb.com

seçenekler dışında bir öneride bulunabilir miyim? fargo. ilk bölümü izle, sonraki bölümleri zaten izlersin. ve sadece 10 bölüm.

buzluga at donsun cıkar bence

@slalom oha fikre bak... harbi mantıklı yalnız.

buzluğa atıp takır takır soymalısın. makinede çok cıvır, kotun her yerine bulaşır.

Buzlukta dondur +1, denenmistir.

Edit: aslinda buzluga atmasan da olur, uzerinde buyuk bir parca biraz gezdirerek de halledebilirsin.

Ben de benzer bir şey yaşayıp buzluğa atmıştım. Sakız çıkmadığı gibi, buzluğa elbise koyduğumu gören abimin sülaleyi galeyana getirmesi sonucu aileden "Kafasına donunu geçirip dolanmıyor henüz ama yakın sanırım" damgası yedim. Kuru temizlemeci en kesin sonucu verdi.

buzlukta dondur/ sogutucu sprey sik.

sirasiyla etkileri: yüzeysel temizlik. eger dokulu bir kumas ise ve cikartmaya calistiysaniz aralarda kalir, sogutucu sprey ya da yangin tüpü daha net soguttugundan donunca kaziyin, sonra ileri geri citileyin, doku arasindakiler de düssün. (yangin tüpünün hikayesini sormayin.)

eger o bölge daha acik renkli dokular arasinda kaldiysa hala ters cevirin, sakizli bölüme ve arkasina atilacak bez koyun. tersten buharli ütüyü basin, bol buharli. sonra bezlere yapisanlarla beraber cikartin, sonra dondurucu islemi tekrardan.

advanced systemcare'in var boyle bi yan programi. malum yerlerde var.

1-2 kullandim ama ne kadar saglikli bilmiyorum.

+1 she was my baby

Bahsedilen programın adı Driver Booster Free, ücretsizdir ve işinizi görür.

iobit advanced systemcare ultimate ile antivirüs-malware-cleaner-uninstaller-driver booster beraber geliyor. uygun keyle minimum 1 yillik deneme acarsiniz. sonra bakarsiniz. keyler illegal degil dergilerden vs verilmis nete düsmüs lisanslar. ben 6 setupindan kurup lisansi etkinlestirip 7ye güncelliyordum. iyidir yani.

onun haricinde laptop ise hpnin kendi driver kontrol eden support appleri var. ayni sekilde lenovo ve toshibada da var.

bir de nvidia kullaniyorsaniz garanti olarak nvidia geforce experience kurun, en cok degisen grafik sürücüsü zaten. bu birinci parti yazilim cok temiz yapiyor güncelleme isini.

banshee, person of interest

the office(US) olabilir ama sürükleyici değil

shameless'a tekrar basla. how to make it in america ve entourage izle aralarda da.

futurama, community, parks and rec, that '70s show, black books, coupling

community ile kimi tanistirdiysam ilk 5 bölümden sonra ilk 3 sezonu 2 gün icinde izlediler.

bansheeyi cok kisitli vakitte uykusuz kalarak izledim, cok sarmisti beni.

shameless ayip olmus, orda vampire diaries dururken.

persons unknown belki sarabilir.

yas 20 ve altiysa skins catir cutur izletmisti kendini vakti zamaninda.

Luther.

- havalimanının dış hatlar girişinde hemen solda pul satan büro var. oradan alacaksın.
- s.gökçen çok yoğun olmuyor 45 dk önce gitsen bile yetişirsin ama sen yine min 1,5 saat önce orada ol.
- kontuarda görevliden rica ederseniz ve acil çıkışlar satın alınmadıysa olur.
- bavulu kabine alıyorsan ölçüsü ve içine koyabileceklerinle ilgili kısıtlamalar var. havayolunun websitesinden öğrenebilirsin.
- hayırlı yolculuklar.

kendimden süphe ettim sen böyle emin konusunca. benim bildiklerim/yanilma payi dahil olarak:

1-cikis harci cikis pulu adi altinda havalimaninda satilan bir puldan ibaret. oturma izni olanlar ödemiyor, yabanci pasaportlular da ödemiyor. yesil pasaport ödüyor mu emin degilim. ben yapistirmadim, atildi ya da arasindadir simdi bilmiyorum o pul. pulu yapistirmadan pula da damga basabiliyor görevli tarafindan. ama önceden yatirma olayini duymadim bunca zaman atatürk havalimaninda 15 dk önce yaptim siraya girmeden.

2-2 saat önceden gitmekte yarar var. checkin baslangicinda orda olup kafam rahat takiliyorum ben genelde.

3-cikis koltuklarinin ön boslugu genis oluyor koridor dolayisiyla, online check in ya da bilet alirken ayirtanlar yüzünden genelde bos olmuyor. sana ne verecekler derken? kaza olursa sorumluluk var yolu ac bilmemneyi cek calistir gibi. ama olursa zaten cok zor. benim bildigim ucus icin online check in ya da önceden check in sadece el bagaji bulunan yolcular icindir. normal bagaj varsa iki gün önceden yapayim yok benim bildigim. zaten check in ucustan 3 saat önce falan acik olmuyor.

4-bavul ve canta derken? bavul icin kilo limiti vardir genelde, boyut da mantikli ölcülerde olmali. yoksa bulky baggage kapsamina girer. kilo ve boyut bilgileri neyle uctugunuza göre degisir. el bagajina sivi konmasi sikinti cikarttirir. ne koymak istiyorsaniz koyun. buna cevap veremem. nakit, adres bilgileri, indiginiz bölge haritasi public wifi bilgileri vs benim tasidigim seyler buna seyahat sigortam, askerlik tescilim ve ögrenci belgem eklenebiliyor duruma göre. el bagajinin da kilo limiti vardir. genelde bagaj 30 ya da 20 el bagaji da 13 ve 8 limitlerindedir. havayolunda ve biletin arkasindaki bilgilerde yazar.

5-nereye ne yapacaksaniz acil yardim taxi gibi bilgileri edinmeniz temel yabanci dil kelimeleri ögrenmeniz tuvalet exchange vs gibi, adres ve offline harita edinmeniz vs gerekir. bu kadar bilgiyle ne yapacagini da söyleyemeyiz.

6-birsey degil.

not:yamuldugum konu varsa bilen arkadaslar düzeltsin beni.

eyvallah.

@wiilii

şunu demek istiyorum. ben bir bavul yapacağım. bir de çanta alacağım yanıma, bilgisayarımı yanımda taşımak için. uçaktayken de yanımda olsun diye yani.

vardıktan sonra ne olacak derken pasaport polisi vs. gibi davaları kastediyordum. bavul nereden ne yapılacak filan. fransızcam var.

seyahat sigortam pasaportun arkasında zaten. fakat 21 temmuz 28 temmuz arasıymış... onu ne yapcaz? bir de öğrenci belgem te mart ayından. yenisini çıkartmam mümkün değil.

ilaveten;
- pul 15 tl.
- yanına yani kabine alacağın çantada sıvı kurallarına uyuyorsan bilgisayarın telefonun vs. her şeyini alabilirsin.
- indiğin zaman önce pasaport kontrolünden geçeksin. Non-EU citizens bankolarını takip et. Zaten bir sürü Türk olacak seninle birlikte uçan, onlara danışırsın. Pass kontrolden sonra ekranlara bakarak hangi banttan bagajının çıkacağını bulabilirsin.
-öğrenci belgeesi e-devlet'ten alınabiliyor sanırsam.

diger sorulara arkadaslar cevap vermis zaten.

persembe gunu sabiha gokcen'e gidip cehck-in mi yapacaksiniz ben mi yanlis okuyorum? havaalanina gitmenize gerek yok check-in icin, bilet aldiginiz havayoluna bagli olarak internetten de check-in yapabilirsiniz ama o zaman rastgele koltuk verir. illa exit onu koltuk icin gokcen'e gitmek, 3 saatlik ucusla ara kolyuklarda fransa'ya gitmekten daha buyuk eziyet geldi bana. madem bu kadar onemliydi bileti alirken de ekstra para odeyerek istediginiz yerden koltuk alabilirdiniz.

varinca once pasaport kontrolden gececeksiniz sonra bagaj teslime gideceksiniz. de gaulle zaten kucuk bi havaalani, fransizcaniz da varsa pek sorun yasamazsiniz.

pasaport kontrolunde niye geldin, nerde kalacaksin vs gibi sorular sorulur ve gecerli vizen olup olmadigi kontrol edilir. ogenci belgesi ve seyahat sigortasi zaten vize verilirken bakildigindan pasaport polisi onlara tekrar bakmaz.

ben olsam biraz ilac alirdim ve ustume ceket tarzi biseyler. cunku bazen ucaklarin havalandirmasi cok soguk derecede calisabiliyor. bi de sivi ve kesici-delici-patlayici seyler disinda kirilacak. elektronik vs falan esyalarinizi yaninda tasiyin. diger bagajlar cunku surekli atiliyor, carpiyor, dusuyor. ayrica kaybolma ihtimaline karsilik degerli seyleriniz el bagajnizda olsun.

el bagaji icin belirli olcu ve agirlik siniri var. onlara dikkat etmek lazim. bilet aldiginiz havayolu sirketinin sitesinde yazar. easyjet vs gibi ucuz havayollari bilet fiyatini dusuk tutar ama bagajdan parayi giydirir. kontrol etmekte fayda var.

de gaulle sehre cok uzak yalniz, o yuzden shuttle isini iyi ogrenin. taksiler gideceginiz yere gore 40-60 euro arasi tutar. bagajiniz cok agirsa ve paraniz varsa taksi bulun ya da shuttle arastirin. o da yanlis hatirlamiyorsam 15-20 euro idi. yok paramiz kiymetli yukumuz de az derseniz metro baglantisi olan tren vardi.

ögrenci belgesi gibi durumlar benim özel durumumdan kaynaklaniyor. seni kapsamayabilir. ancak yaniniza mümkünse türk kimligi kopyasi almanizi ya da sürücü belgesi gibi sizin türk kimliginiz yerine gecebilecek seyler almanizi öneririm. pasaport calinmasi kaybedilmesi gibi durumlarda avantaj olur konsolosluk islemlerinde.

onun haricinde konsolosluk nerde onu da bilmekte yarar var. hani olur da bir sey olur.

indiginizde kalabaligi takip edin, pasaport ve vize kontrol veznelerine varacaksiniz. dikkat edin ucak aktarmali mi degil mi diye. kalabaliga güvenin derken yanlis yere gitmeyin sonra:) vezneyi gectikten sonra bagaj alimina gidebilir duty freede takilabilirsiniz bir müddet. sonrasinda kapidan cikip taksi ya da toplu tasima kanallarini bulmak gerekiyor. toplu tasima icin uygun tarife veya biletlere bakabilirsiniz. münihte gayet sikinti bir islem mesela.

el bagajina her türlü elektronik alet girebiliyor tek sikinti kindle haric cogu elektronik aleti tablet laptop vs kontrollerde cikarttirmalari. o yüzden ortalarda olsun ulasilabilecek yerlerde.

bu arada kemer ya da madeni cok sey iceren seyler giyip gitmeyin coraba kadar cikarttiklari bir günüm olmustu. bot+telefon+kemer gibi bir hatali kombinasyon mesela.

seyahat sigortasi gene orda hastalandiginizda ya da bir sey oldugunda ulasilabilsin diye. cok lazim veya basiniza bir sey geleceginden degil, ben tedbir olarak tasirim her yolculukta.

diger bir sürü ufak tefek yaptigim is varmis aslinda, yanima azicik ip ya da kemer alirim cantam dagilirsa diye, yagmurluk alirim sirt cantama eger indigim günün hava durumu yagisli gösteriyorsa, toplu tasima araclarinin saat araliklarini ögrenirim, cok basim agridi bu konuda, ilac ve atistirmalik atarim cantaya, telefon vsnin sarjini fullerim, bankamatik icin anlasmali veya daha az islem ücreti alan bankalari saptarim vs vs gibi ufak tefek yaptiklarim var benim genelde. ama dedigim gibi gidis amaci ve kisiye göre cok degisir bu konu. ama fikir vermesi acisindan ben yazayim gene de.

Fransaya kadar olan kismi zaten soylenmis. Bahsedilfigi gibi her sey kolay. Kafandaki tum sorulara yanit bulmak zorunda degilsin Hava alani ve ucus olaylari her kesin yapabilecegi basitlikte yapilmis.

Harcpulunu ucacagin gun alirsin. Polis pasaportuna yapistiriyor ya da yapistirmiyor. Para cirpmak Icin olusturulmus bir sey. Yesil pasaportlular da aliyor.

Check in kuyruguna ilk girerek de alabilirsin o Koltuklari, eger satin alirken ozellikle tutulmadiysa. orasi olmazsa tercihin kanatlardan ileride bir yer olsun. Motor gurultusu bir nebze daha az duyuluyor gibime geliyor benim.

Cdg havaalanindan shuttler var. Yonlendirmeleri takip edebilirsin. Ayni zamanda tren baglantisi falan da var. Nereye gideceksin? Vianavigo.com adresinden nasil gidecegini ogrenebilirsin.

Lazim olabilecek evraklarin her zaman sirt cantanda olsun. Saniyorum ki pegasusla ucuyorsun. Sirt-el cantasi genelde sorun edilmiyor olculer uygunsa. Bilgisayarin tlf vs ve ogr belgesi, kalacgin yer vs gibi belgeler de yaninda olsun. Kimse sormayacaktir o belgeleri ama yine de isini garantiye al.

acil çıkış kapılarına online check-in vs. yapmazlar önceden ayırtmak diye de birşey yok. birşey olduğunda yardımcı olabilecek kişilere verilir o yer ve görevlinin insiyatifine bağlıdır. yani uçuş günü talep edersiniz şansınıza. biz check-in'i geç yapmak zorunda kalmıştık bazı sebeplerden dolayı ve biz istemeden acil çıkışı verdiler.

çıkış harcını bankalardan da yatırabiliyorsun. en az iki saat önce havaalanında olmak lazım.

herkesler yazmış ben de yazayım. (uçuş, seyahat soruları cevaplarken kendim gitmiş gibi oluyorum:P)

- çıkış harcını son güne bırakmayın. bankalardan halledin 1-2 gün öncesinden, kafanız rahat olur. 15tl. dekont verecekler pul değil. katlayıp pasaportun içine koyabilirsiniz. çıkarkenki pasaport kontrolde bakılıyor ona. sonra işiniz bitiyor o dekontla.
- 5de alanda olun.
- uçuş günü yaptırırsınız check-ini. zaten bavulu da vereceksiniz nasılsa. koltukları acil çıkıştan istediğinizi söylersiniz. yapılı genç delikanlılarsanız direkt verirler :P bilet verecekler size ve bagajınıza yabıştırdıkları barkodun bir kopyasını da verecekler. bu bilet kapıda kontrol edilecek / okutulacak. ayrıca koltuk numaranız, kapı numarası ve kaçta uçağa alım yapılacak gibi bilgiler de yazıyor olacak biletinizde.
- bavul için kg. kısıtlamaları var. dendiği gibi. havayolu şirketine ve bilet tipinize göre değişiyor. yanınıza alacağınız çanta için ise boyut kısıtlaması var. laptop, telefon alabilirsiniz elbette. xrayden geçerken laptopu çıkartmanız istenir. başka neler alabilirsiniz: ben sakız ya da nane şekeri alırım. okuyacak bir şeyler, kalem, not defteri, ıslak mendil alırım. kraker-kuruyemiş benzeri bir şey alabilirsiniz, hem uçuşta gerekebilir hem de inince bir yerlere varana kadar acıkacak olursanız diye. bir de chapstick alırım mutlaka da siz onu almazsınız sanırım :)
- vardınız. önce pasaport kontrolden geçeceksiniz. yolcuların akışı takip edin ama ilk önce transitler ayrılır, oraya aldanmayın, devam edin. fransadan transit geçen çok olabilir sanırım. siz non -eu bankolarını arıyorsunuz. orada sıraya gireceksiniz. pasaport kontrol. niye geldin, ne kadar kalacaksın vs. gibi sorular. kaşeyi basar, içeri girersiniz. sonra bavulu alacaksınız. ve bitti. :)

calismalar var da son kullaniciya yansimasi pek hizli gerceklesmiyor. sik sik duyuyoruz iste '120 kat daha hizli sarj olan batarya bulundu' vs haberlerini ama bunlari son kullanici icin ideal maliyete indirmek, boyutlarini kucultmek vs cok vakit aliyor. biraz da pazarlama ve burokrasi giriyor isin icine production seviyesine gelindiginde, can sikici asamalar bunlar.

Şuan için piyasadaki teknoloji buna yetiyor ancak. En son şuna rastladım: www.21stcentech.com
Ama bunun endüstriyel kullanımına daha birkaç sene var.

Başka çalışmalar da oldu elbet. İdrardan enerji üreten biri çıkmıştı hatta bi ara. Kullanılabilir bir düzeyde olması için metrekarelerce alana işiyor olman lazımdı o ayrı :)

Olay tamamen bataryanın boyutlarıyla alakalı. Normalde 6 ay yüksek verimlilikte çalışan batarya da yapabiliyorlar ama o zaman da klasik telefon bataryası kamyon aküsü gibi oluyor. O problem çözülemiyor.

su anda batarya teknolojisi ile ilgili calismalar var mi sorusu her daim evet olarak cevaplanacak. özellikle telekomünikasyonda charging cyclesa bagli düsüsleri en azha indirgemek ve sarj edilme sürelerini minimize etmek üzerine. onun haricinde bagimsiz olarak alternatif pil sistemleri gelistiriliyor.

eger alkislarlayasiyorumdaki mercedes sls amg videosundaki yoruma kanip geldiyseniz cok gercekci degil. cünkü arabalari calistiracak kadar verimli sistemleri seri üretime gecirmek düne kadar mümkün degildi. cep telefonu bataryam bana dayanmiyor diyip düsülmüs bir yorum bence. düne kadar nokia 3310da 750 mah batarya gelirdi ama 300 saat beklem yapardi. simdi wifi acik bluetooth gps 3g 4g lte acik. dayanmiyor. pillere laf atalim. hadi ya?

bir de üretici elbet pilden kisar, agirlik ve kasa icerisinde cok yer kaplayan bir parcadir. ince telefon icin kisarlar, yerden kazanmak icin kisarlar, isinma sorununu optimize etmek icin degistirirler vs vs.

pil düsük verimlilikte degil kisacasi. biz yüksek tüketime aliskiniz. nokia 3310 kullanirken kimse batarya ömrü kisa, verimsiz demiyordu cünkü.

Zaza biraz aciklamis sorunun bataryalarda olmadigini bende akilli telefonlardan yola cikarak soruyu sordugunu dusunerek ekleme yapayim.sorun bataryalarda degil cihazlarin ani gelisiminde.akilli telefonlarin bu kadar buyuk talep yaratacagini ongorebilen kisi sayisi cok azdi.cihazlari ufaltma,daha uzun stand by zamanlari yarisi varken bir anda isler tersine dondu.

Batarya teknolojisiyle alakali calismalar her zaman vardi,son 10 yilda cok daha hizlanmis durumda,incelemek istersen apple son patent basvurusu var yeni batarya sistemleri uzerine anot,katot degisimleriyle daha uzun sure giden pillerle ugrasiyor.genel pil hammaddelerine alternatifler uretiliyor.bununla ilgili grafen maddesi i arastirabilirsin,uzerinde yogun calismalar var.kisaca yapilanlar varolan pillerde degisiklik yaparak daha uzun sure gitmesini saglama,cihazlarin daha az enerji tuketir hale getirilmesini saglama ve yeni piller uzerine kurulu.

ingilizce almanca icin dict.cc var.

genel metinler tr bab la.
teknik metinler icin genis kelime hazinesinden dolayi cafeuni ama org olan, cakma oldugunu bilsem de yeni tasarim cok kötü istedigime erisemiyorum resmen.
geri kalan her sey icin kapi gibi yesil devasa pons sözlük.

genel kullanım için almancadan almancaya büyük wahrig ve duden kullanıyorum.

baştan indirmen lazım.

flash get ya da benzer downloaderlar genelde yarim kalan indirmeyi kalinan yerden devam ederek tamamlar.

sizin durumda gitti o. rar falansa hatta denemeyin bile. video ise bazi bölümler kurtarilabilir gene codece bagli olarak kare kare ama kalan 200ü indirip eklemek gibi bir durum mevcut degil. bastan indireceksiniz.

masa kemirme aliskanligim vardi, agzimi gecirirdim masanin kenarina sincap gibi isirirdim.

gazoz kapaklarının içine tükürüp kuma batırır sonra emerdim. meğer demir eksikliğim varmış ondan öyle yapıyormuşum.

bu aslında garip değil, ama bir dark side var;

kavanozun içine akrep arı solucan ne varsa toplayıp hangisi sağ çıkacak oyunu oynamak.

kedilere sapanla saldırmak, birkaç leşim var.

karınca yakmak, büyük karınca bulup bunu küçük kırmızı karıncaların arasına atıp linç edilişini izlemek.

örümce ağına çekirge atarak örümceğin onu paket yapışını izlemek.

gördüğünüz gibi aranızda bir psikopat var ahahaha

Şu an çok zekiyim o ayrı konuda. Küçükken silgi çöpleriyle dönercilik oynardım. Silgi çöpleri döner olurdu, özenle kağıtların arasına yerleştirip ekmek arası döner yapardım. Ayrıca peynirli çubuk krakeri sigara yapardım, dönerin başındayken. Böyle de bi embesilmişim.

çok konuşuyordum otomatiğe bağlamış gibi, susmuyordum. dolap karıştırma huyum vardı, benden birşeyler saklanıyormuş gibi gizli belgeler bulmaya çalışırdım. çok soru sorardım, meraklıydım. ama temkinliydim aynı zamanda. takıntılarım vardı. bunlardan gizli belge arama huyum dışında gerisi devam ediyor.

çok güldüm ya:D kuzenim 3-4 yaşındayken çakmak gazı icraç ettiğini ve çok zengin olduğunu anlatıp duruyordu, nerden duydu ve niye böyle şeyler düşünüyordu bilmiyoruz hiç. Bu geldi aklıma seninkini okuyunca.

Ben 4 yaşımdayken falan sürekli babama, amcama falan tv deki adamları gösterip ''çok güzeller de miii, huff gözlerine bak :o'' diyormuşum, bana koca bulun gibi isteklerde bulunuyormuşum falan. Babam dışarı çıkarken ''ali bana pazardan koca al'' diyomuşum hatta:D kabus gibi bi çocukmuşum yani ama yine de umutlarını yitirmeden sevmişler beni.

oyuncak "tır" ımı mahalledeki gerçek tırın altına girip oynamam.
Allahtan ben oynarken adam marşa basıp gitmemiş ezilip ölürdüm heralde.

kimsenin hayali arkadaşı yok muydu? heheh. vardı benim. ben birini hatırlıyorum da, annemlerin dediğine göre 2 tane varmış.


sonracıma, alakasız zamanlarda alakasız yerlere saklanırdım. bulunana kadar da çıkmazdım oradan. tabii saklandığımı benden başka bilen yok. kendi kendime saklambaç başlatıyorum gibi yani.
genelde uyuyakalırdım bu saklandığım yerlerde. dolap içi, kapı arkası, masa altı :)


yabancılarla konuşmayı çok severdim bir de. sokakta, dolmuşta, vapurda, alışverişte falan. "annemler kardeş yapmıyor"dan tut da teyzelere "senin niye bıyıkların var" gibi sorular sormaya kadar...

icemint, ben de annemle aynı iş yerinde çalışan bir adama sen hamile misin diye soruyordum, çok büyük bir göbeği vardı. serviste yol boyu soruyordum herkes gülüyordu, annem de içinden bir sussa artık diyormuş. hatta hatırlıyorum adama kaplumbağa mı doğuracaksın deyip gülüyordum. o da beni kafamdan tutup kaldırıyordu :))
senin teyzeye bıyıklı demen gibi. bizim bu acayip hallerimiz de sayılır demi pescador?

lavaboya kolonya dökük yakıyordum, görsel olarak mavi ateş tatmin ediyordu sanırım zihnimi :)

ilkokul 1 de okuma yazma ogrenmeye calisirken ogretmenin evde yapmak uzere "bakmadan yazin cocuklar" demesi uzerine fislere, kelimelerin yazilisina degil de deftere bakmayin olarak algilamam ve gozum kapali yazi yazmaya calismam yazamayip cildirmam aglamam annemlerin, ogretmenin vs gulmekten krizlere girmesi... cok sinir bozucuydu. ne kadar duz bir adam oldugum o zamandan belliymis.

cok hizli kosardim o yuzden mahalledeki cocuklara piclik yapip depar atmaya baslardim kimse yakalayamazdi delirirlerdi. zaten yakalayamayacaksin bosu bosuna kosma babamasoliim in pesinden derlerdi diger cocuklar sinirlenene.

küçükken bi rüya görmüştüm -rüya olduğunu şimdi anlıyorum- evin balkonunun demirleri yok ve ben aşağıya düşmek üzereyim tek elimde tutunmuşum balkonun ucuna sonra diğer elimi de atıp çıkmaya çalışıyorum annem gelip beni çekiyo en sonunda. ben bu rüyayı hep gerçek sanardım sağda solda da az daha düşüyodum annem beni kurtardı diye anlatırdım..

yakalayabildiğim karıncaları yerdim ben

Her çocuk yapar mı bilemiyorum lakin ilkokula giderken abim, ben ve sitedeki arkadaşlarla dolaşırken bazen seslice saçma sapan kelimeler uydurarak ingilizce konuşur gibi yapardık. :D

sürekli saçımı kesermişim. hala da öyleyim, gerilince saç keserim.

ateşe meraklıydım, bizimkiler de kızardı. görmesinler diye somyanın altında oynayıp saçımı yakardım.
7-8 yaşında tek başıma soba yakardım. bi kere tutuştururken elimdeki kağıt alev aldı, ben de elim yanınca içine atmak yerine koltuğun üstüne koydum (en büyük mallığım). koltuk alev alınca da söndürdüm, annem görmesin diye de minderi ters çevirdim.

babamın sigara kutularını kesip kendime define haritası yapmıştım. o zamanlar çok güzeldi marlboro kutusu, kenarlarında renkli kareler vardı, ucunu sivriltip ok işareti yaptım, pusula gibi dönderip yön buluyodum.
bi gün evden kaçıp o haritayla yola düşecektim, ama neye ulaşacağımı bilmiyodum.

teoridefeminist pratiktegeysa'nin ingilizce seyini okuyunca aklima geldi. canim sikilinca sokakta yururken telefonla konusur gibi yapardim telefonu kulagima tutup nasil bir malmisim aq asdkajsgdlajsd.

yildizlardan hep bunlar rock :) merakli ikizler. tam merak da degil. çok bilmişlik gibi. adeta laf sokuyormuşuz daha o yaşlarda..

Balkonun kenarinda emekleyerek yuruyordum, ev 5. kattaydi. Sonralari cambaz gibi ayakta yurumeye basladim. Simdi oldursen denemem oyle birseyi:)
Atesle oynardim, atesle oynamaya bayilirdim, zaafim vardi atese karsi. Bir sise kolanya bir kibrit benim icin herseyden daha guzeldi. Gerci atesi hala cok severim ama artik oynamiyorum:)
Karincalari yakrak oldururdum. Uzerlerine kolanya dokup yakardim. Pecetenin etrafina kolanya dokerdim, ortasina karincalari birakip atese verirdim, pecete yanarak kuculup ates en son karincalari yakardi bunu arkadasimda ogrenmistim. Sinek yakalyip suda bogardim. Bazi sinekleri de yakardim. Bazisini orumcege teslim ederdim.
Ustunu degistiren kadinlari gizlice izlemisligim var 4 yasindayken:) Ayrica 4 yasindayken bir kadini seviyordum ciddi ciddi:)
12-13 yaslarina kadar biryere tirmanmadan gecirdigim gun yoktur, daha cok dolaplar.
Buyuklerin konustuklarini dinler, uzun zaman aklimda tutardim. Daha sonra onceki konusmalariyla celisen seyler olup yalan soylediklerini anladigimda bunlarla ilgili anneme rapor verirdim bana cok kizardi:)
Filmlerde helikopterli sahnelerde pilotlarin hareketiyle helikopterin hareketlerini incelerdim, bir sure sonra artik kokpitte neyin neyi kumanda ettigini ogrendigimi dusunup helikopter kullanabilecegimi iddaa etmeye basladim.
Agzim kokmasin diye agzimi sabunlu su ile calkalardim.
Televizyonda doktor memeden rahatlikla bahsetmesine ragmen ben memeden bahsedince beni susturmalarina cok kizardim, ne sacma is bu diyordum, ayipsa bu adami niye dinliyorlar:)

Edit: @free bird'un yaptiginin aynisini yapardim:)
Birde vidalarini sokup icini acmadigim tek bir oyuncak yoktur, hepsi birgun bu sekilde telef oluyordu:)

Ilkögretime baslamamis ama konusmayi ufaktan cözmüs oldugum aralikta bozuk radyolar, atilmis cd calarlar, her türlü elektrikli elektronik malzemeyi acip nasil calistiklarini anlamaya calisip, eger bozuk kablo veya düsmüs lehim vs varsa tek tek degdirerek ya da hasarli bölgeyi saptayip yalitim malzemesini kaziyip kablolari kemirip bantlayip calistiriyordum. Genelde basarili da oluyordum. Ancak sirf bu yüzden ben nasil calistigini ögrenicem ya diyerek calisan cok sseyi dagitip geri toplayamamisligim var. Bunlar arasinda özellikle bir müzik sistemini prize sokup anne calisiyor dememle annemin kafayi yiyip beni kacirmasi bir olmus. Genelde akülü ya da pilli seylerle oyalamislar beni. En son havyayi kilim üstünde unutup led baglarken haliyi yakmamla bu yönümü bastirmalari bir oldu zaten.

Bana bir sekilde deney tüpü seti hediye getirdi bir kiz laboratuardan. Ben de bunlari alip alip random bir sekilde tuvalette yok cif yok amonyak katkili bilmem ne yok camasir suyu diye karistirip reaksiyon vericekler mi diye bakardim. Babam bir gün yakaladi aldi tuttu karsisina ufak cocuga zehirli gazlar üzerine nutuk cekti. Sonra ortaögretimde cat cut reaksiyonlari ögrendim de iyi siyirmisim gene. Evde sinir gazi bile bu sekilde denk getirilebiliyormus megerse. Iyi ki bir bok yememesim tehlikeli. Bu arada amonyak katkili cifle camasir suyu cok fena köpürüyor bir de eli kolu yakiyor not düseyim deneyecek olursa. Ben tuvalette telefonlar oynamayan nesildim. Ama oturup da siselerin üstündekileri okumaktan sikilip cilginlik yapan cocuktum.

Bir de annem bazen kizardi anlamsiz gereksiz seyler getirdigimde. Sacma sapan oyuncaklar alir flip flop devre var ben onu söküp led baglayacagim falan derdim. Annem cöp toplama eve derdi, ben de o zamanlar bahcesehirdeydik, disari cikar gömerdim eve sokamayacagim seyleri. Posete koyar gömer yeri gelince kazar punduna getirir eve sokardim. Ne kafasiysa.

Annemler bir yandan bastirmak istemisler cok riskli seyler yapiyorum diye bir yandan da desteklemek istemisler cocuk merakli bir seylere yöneltelim diye. Hadi bakalim sonunda ne olup cikicam:/

Kum oyamak icin kullandigimiz kovaya su doldururduk kiz kardesimle, genis yapraklarla yerden karinca alir suya birakirdik, karincalar suya duserdi ve yapraga dogru yuzmeye calisirlardi. Yapraga ulasan karincaya yuzmeyi ogretmis sayardik kendimizi, nacizane bir sertifika toreni yapar tekrar dogaya geri salardik. Boyle boyle onlarca karincaya yuzme ogrettik sanirim.

Bir de saclarimin onunu keserdim(percem) kestigim saclari da (hangi akla hizmet?) annem gormesin diye cope ya da tuvalete atacagim yerde yatak odasindaki komodinin arkasina atardim o anin heyecaniyla. Annem de temizlik yaparken bulur ve kizard. Bir de yetmezmis gibi inkar ederdim. Bu dedigim de 1 dfa olmadi, ayni manyakligi en az 3 kez yapmistim

iyi ben devam edeyim madem. mutfagimizi karincalar basardi surekli. gozlerim miyoptu gozlugu cikartir karincalarin dibine yaklasirdim birbirleriyle nasil iletisim kurduklarini incelerdim oldurmeden once. karsilastiklari zaman yarim saniye falan bir muhabbet eder sonra yollarina devam ederlerdi. farkli teknikler gelistirirdim onlari oldurmek icin, cakmakla yakardim tek tek, suda bogmaya calisirdim sonra daha yogun bir sivi lazim dedim bal, bulasik deterjani, tukuruk gibi seyler denedim. hangisinde ne kadar suruyor olmeleri onu gozlemlerdim. bu yaptigimi herkesin yapmadigini da simdi farkettim evet su ana kadar bu yaptiklarim cok normal geliyordu.

ilkokuda su sisesine ari yakalayip siniftaki kizlari korkutmayi hepimiz yapmisizdir bu arada dimi?

edit: ahahahahah mukrime'nin yazisindan sonra benimki cok anlamli olmus. dogada denge var gercekten..

Bahcede ki butun bocekleri solucanlari salyangozlari toplar kendime masa hazirlar hepsini afiyetle yerdim.
Bi tane hayali arkadasim vardi, ben onun aslinda benim uydurmam oldugunu biliyodum ama annem babam bilmiyor saniyodum. Bi yaramazlik yapinca o yapti diyordum. Annemle babam da hic onun gercek olmadigini biliyoruz demediler yillarca oyle gitti.
Birde kucuk kardesimle butun halilari civiler zemine monte ederdik. Zavalli annem neler cekmisti onlari cikartana kadar.

karıncalarla ilgili benim de bir manyaklığım vardı (utanıyorum bunu anlatırken ama diğer arkadaşlardan cesaret geldi :P)
içlerinden birini yaralar (bazen ikiye böler) sağlamlarin arasında bırakırdım. ölümcül yara değilse kucaklayıp götürürlerdi, taşırlardı. ölümcül yaraysa bakıp, aralarında bişiler konuşup kaçarlardı ortamdan. tek bir karınca yaralı karıncaya rastladığında sürükleyerek götürürdü bazen, bazen de yardım çağırırdı.
ne fenalık. ne canilik.

bi kere kahkül kesmek istemiştim besleme kahkülü gibi olunca o kısmı saç köküne kadar kesmiştim uzadıkça daha da gülmüştü annemler.

Hayali arkadasim vardi, onla takilirdim hep. Evden kacmisim gibi mektup yazip dolaba saklanmistim bi kere, bi kere de yine mektup yazip bi sokak otedeki halamlara gitmistim. Bi de bi donem karincalari bilerek ezdim ama su an dusununce cok uzuluyorum.

Erzincan depremi sirasinda 2-3 yasindaydim. Yere civi cakiyormusum, sallanmasin diye.

Adimi gül olarak degistirmem.

apartmandaki bütün daireleri gezerdim "randevum var" diyerekten bir yarım saat durup giderdim

karşı komşunun balkon demirlerine sardığı bezimsi şeyi boncuklu tabancayla delmek.

dolaptaki tavuk bulyonları ısırıp balkondan aşağı atmak.

yazın balkonlarda salça olurdu millet güneşe koyardı onları. bende sulu tabancayla ıslatırdım onları.

anaokulundayken oyun salonunda saklanıp herkes gittikten sonra eğitimcilerin odasına girip, dolaplarındaki ıvır zıvırı çöpe, sağa sola dağıtmışlığım vardır.

evdeki malzeme çantasındaki eşyaları birleştirerek power rangers yapmaya çalışırdım.

power rangers izleyip anaokulundaki arkadaşlarla kapışırdım.

futbol oynamamıza izin vermeyen komşuların penceresine diğer arkadaşlarla saklanıp boncuklu tabancayla ateş ederdik :D

kitapları güzel ve sürükleyici. Filmleri o kadar iyi değil ama. Sen yine oku da sağda solda çok dillendirme.

Ben de okudum 3 kitabı, yaşım 26 özellikle ilk iki kitap çok güzel ve sürükleyiciydi gerçekten. Filmleri iyi değil diye herkes yargılıyor boşver.

Ilk kitap mükemmeldi

hikayeden mükemmel seyler cikarmis da yanlis seylere odaklanmis bayagi. cok hizli okunuyor bazen bir iki saatlik boslugum olunca alip okuyup kenara atiyordum yeniden. ayni seyi harry potterlara da yapmistim. anlatimi güzel tercümeyi kim yaptiysa su gibi.

ama hikaye ergen, evet.

Ben de okuyorum 2. Kitabi su an. Filmleri de seviyorum.
Konunun cok guzel, anlatimin biraz 18- oldugunu dusunuyorum.
Yas 22

3 kitabı 1 haftada okuyup manyaklar gibi takıntılısı haline gelmiştim. Filmlerinin de her birini 6-7 kere izledim. Yaş 23 / ergen değiliz!

htc one sv

t50

(bkz: moto g)

discovery al.

discovery al, 700 liraya 16gb bulursun.

discovery 16gb. bizzat denedim.

huawei g700
moto g

one plus one - 269 eu
moto g -200 eu
gm discovery - suan bilmiyorum kac.

oppo falan zaten bulamazsin. baska da düsünme.

gm alma.

gm'nin sarj aleti bir süre sonra işlevini yerine getiremiyor. ben yaşadım bu sıkıntıyı, istersen netten de araştırıp bakabilirsin. ama bunun dışında memnun gibiyim.

Alma. Uc güne sikilicaksin.

Ya da o paraya note 2 al. Hem telefonun yenilenir hem ipadden daha işlevsel.

Mini aldım. O kadar memnunum ki anlatamam.

arkadaşlar ne alayım diye sormuyorum zamanlama mantıklı mı diye soruyorum.

Mantıksız tabii ki.

Daha pahalı olmuyor ki hep aynı fiyata geliyor.

Bu sene telefon çıkaracaklar. Yeni ipad gelmez. Retinasız olanı bile inanılmaz işlevselken yeni ipad miniyi beklemek mantıksız. Şu an bunu ipad mini retinadan yazıyorum. Taşınabilirlik olsun, ekranın kalitesi olsun, programlar olsun mükemmel. Telefonu eline almazsın bir daha. Bence al. Ekran büyük olsun diyorsan tepsi gibi air al.

garageband üzerinde yoğunlaşıcam diyorsan; ekran büyüklüğünden kaynaklanan kullanım kolaylığından ötürü ipad air daha mantıklı gibi duruyor.

buyersguide.macrumors.com

fiyat düsürmekten cok son dönemde yenileri azicik daha pahalidan cikarmadilar mi? hem cok düsmez bu nedenden dolayi hem de yenisine de var bayagi.

Faturasız hattıma ne kadar süre yükleme yapmazsam hattım kapanır?
180 günün sonunda tekrar yükleme yapmamışsanız, hattınız dış aramalara kapatılır.
Sonraki 90 günlük süre boyunca yine yükleme yapılmamışsa hattınız dış aramalara kapanır, sadece hattınızdan çağrı alabilirsiniz.
90 gün sonunda ise hattınız tamamen kapatılır ve söz konusu hatta ilişkin Abonelik Sözleşmeniz iptal edilir.

kaynak:www.avea.com.tr

önerim: bir dahaki sefere abonelik sözlesmesine göz gezdirin imzalarken, satin aldiginiz ya da dahil oldugunuz hizmet hakkinda bilgi edinin. cünkü söylenmeyen ya da bilinmeyen bir sey degil, üstelik size bu sürelerde (son 1 ay ve son 1 hafta icinde) bildirim amacli mail/mesaj gönderiyorlar.

www.youtube.com

apple gibi acilmiyor kismini biliyorsaniz bunu da nasil acacaginizi biliyorsunuzdur.

androidde s-voice var samsung cihazlarda, stock kullananlarda genelde ok google tarzi seyler kullaniyor. ben hepsini sacma buldugumdan kullanmiyorum, ne algilamasi iyi türkce icin ne de ise yariyor. sürekli sesime tepki versin diye arkada acmayi da mantikli bulmuyorum.

bir de videoda 14:00a bakin. orda kisisel asistan zimbirtisi diye geciyor cell in diye bir sey.

asistan b var türkçe olarak.

teşekkürler ederim arkadaşlar

emin olmamakla beraber ev ici de gayet nemli, kapat actan sonra orda yogunlasiyor.

bende durum bu en azindan. dolaba konabilecek nem alan ve güzel koku veren seyler var.

banyomun kapisinin karsisinda dolap var ben ne yapayim?

@wiillii: cevabınız için teşekkürler.. bizdeki dolap nemli bir ortamda değil, ev de normal nemli yani aşırı nemli denemez, yani normal bir ev. siz nem alıcı aparatları kullanınca güzel sonuç verdi mi?

bircok nedeni olabilir hocam ama iceriye biraz pirinc koyarsan yavas yavas emer nemi. tabi pirinc heba olur.

nemlenme normal. plastik kap kullanırsanız en azından gıdaların nemlenmesini önlersiniz.

o nem alicilardan ziyade domatesleri paket aldigimda altlarinda olan kartonlari yerlestiriyorum. dolabin kendi cam raflari haricinde islanan nemlenen bir sey yok pek. o da seyrek.

tabi bi de dolabin derecesi kacta. 15te tutmanizla 5te tutmaniz arasinda cok fark var.

@wiillii: tekrar teşekkürler, buzdolabının derecesi en soğuk derecenin 1 kademe altında

benim dolabın en üst kısmında damla damla su bile oluyordu. meğerse kapının lastiği eskidiği için tam kapanmıyormuş kapı. sizin kapı düzgünce kapanıyor mu? yoksa ondandır muhtemelen.

mAh olacak o. akim zamandan yaklasik olarak kapasitesini ifade ediyor. biri 19 defa sarj ederse digeri 30 defa. telefonun 1000 ile 3000 arasidir genelde bunu da göz önüne almak lazim, 30 defa sadece karsilastirma, yoksa oluru yok.

kisa bir bakis sonunda "Depending on how heavy you use your iPhone it could be less then the 1420mAh. Mine for example will only hold 1240mAh, it has 270 cycles on it."

soruna cevap degil farki anlatmak adina. ne kadar yüksekse daha cok defa sarj etmene olanak verebilir ama ayni sekilde kilifin sarj süresi uzar. bir de pil türüne göre kimisi cok hizli kaybediyor, li polymer liion vs degisiyor olmasinin uyum veya kapasitesinin zamanla düsmesi gibi sorunlari olabilir. genelde cok kullanilmadigindan ucuz alternatifleri (2000lik telefona ucuz diye 8lik bir sey alip zarar verme ihtimaliniz var.) bir de 3. link spigen bataryali degil. spigen üretmiyor yanlis hatirlamiyorsam elektronik parcali sistemler. sonuncusu da replacement kilif falan degil.

1500' lük falan almıştım ben 4S 'i yüzde yetmişe kadar dolduruyodu sıfırdan.

Bozuldu sonra, şimdi yenisini sipariş verdim.

dx' ten almıştım, şimdi buyincoins' ten sipariş verdim.

bunlar çok çabuk bozuluyor. çok ucuz ve kalitesiz piller.

ya az da olsa fikri olan biri olarak söylemeliyim ucuz taklitlerini yaparken kullanicinin anlayamayacagi ancak en kolay fiyati kiracaginiz yer bataryadir. ne bilsin alan adam 3000 mi 2500 mü, bu sekilde bir mentalite icine giriyorlar. onun haricinde soketlerde ters temas ile micro usbden duman ciktigina sahit olan biri olarak bu kadar para verilip alinan akilli telefonlar icin bu kadar ucuza kacilmamasi gerektigi düsüncesi icindeyim.

dx ya da alibabada yorumlar güzel olabilir, cünkü 150 dolarlik ürünü 8e alan kisilerde beklenti de bu yönde. o yüzden nette gördügünüz reviewlere videolara bakip da aynisindan aldiginizi sanmayin. önerim harici bir güc kaynagi almaniz, cok daha yüksek degerlere sahip, cok daha makul fiyatlara iyi ürünler bulabilirsiniz, telefonu agirlastirip hantal bir hale de getirmez.

tabi tercih meselesi. ben diyeyim de.

Valla sen kullanım amacı yazmadan bilgisayar tavsiyesi istiyorken boşuna apple fanboylara bok atma bence.

@onexey
sadece internet amaçlı değil tabi ki. öyle olsa bir laptop alır geçerim. aslında duyuruyu açmadan önce yazmayı düşünüyordum ancak yazarken aklımdan çıkmış. güncel oyunları da oynamak istiyorum pek tabi. ancak öyle full ayarlarda oynayayım diye bir derdim de pek yok. kasmasın yeter.

iyi bir hardware donanimi saglamadan oyun olaylari icin imac alinmamasini öneririm.

öncelikle tam bir apple fanboyum, hem de baya hard.

fakat gerçekci olmak isterim ki aldığın 3000 liralık minimum başlangıç imac'i profesyonel anlamda hiçbir zaman kullanamayacaksın. en abuk subuk anlarda doncak, takılcak, seni çıldırtcak. bunu bilmen gerekir.

fakat kullanış bakımından, görsel bakımdan, kalite bakımından olsun harika bir alet. tek sorunu 3000 liralık modellerde donanımsal olarak biraz maldan çalmışlar. bunun için ekstra 1000 lira falan verip işlemciyi, ram i arttırmak daha sağlıklı sonuçlar çıkartır.

öte yandan 3000 liraya dediğin gibi canavar bir makine toplanabilir fakat birisi apple birisi x markası olcak. bunu da göz önünde bulundur.

imza:
yeni nesil imac kullanıcısı.

Oyun oynamak istiyorsan toplama alacaksin. Apple la oyun isi zor. Zaten bahsettigin modelin ekran karti intelin onboard ekran kartindan bir tik yukarda birsey. Apple senlik degil

3.000 liraya internette gezme ve film izleme makinesi almış olursun. aman diyim sakın yapmayın. hele oyun falan oynamak istiyorum diyorsanız büyük hata olur.

macbook alman daha hayrina olur imac'i nabican tasarimci falan degilsen. ssd'li bi macbook ortalama bi kullaniciyi gayet tatmin eder.
ama arkadaslarin da dedigi gibi oyun oynayamazsin. bilmiyorsun galiba bunun olayini; mac icin yapilmis pek oyun yok microsoft'a kiyasla. 3000'e windows makina topla sen.

bu arada not düşüyorum, donanımın (işlemcin - ekran kartın - ramin) iyi olduktan sonra windows - mac farketmeksizin istediğin oyunu-programı çalıştırabilirsin.

2014 yılında yaşıyoruz, 1999 ların hurafelerini aklından çıkar.

teoride ihtiyacin olan tek sey donanim, evet :)
power user olmayan standart kullaniciya 'bak mac'e windows kurucaksin, o kurdugun ikinci sanal makineye gecip oyunlari kurup oynicaksin' demek de kolay ama bu adam onu yapamaz. ve bir bilgisayarda iki isletim sistemi sandiginizdan cok daha dusuk performansli calisacaktir. oyun icin yaratilmamis bu mac/macbook'larin isinma sorununa deginmiyorum bile.

macin tek olayı optimizasyon. ha, 2004 ve öncesi oyunları oynamak istersen al hacı.

Oncelikle Apple ile oyun zor falan degil, apple ile oyun oynamak zor diyenler steam'den haberdar degil demektir. ekran karti iyi bir imac alirsaniz oynarsiniz.

store.steampowered.com

masaüstü alacaksan bilgisayarı,
bence düşünme bile bir i-mac almayı.
Pişman olursun aldıktan seneler sonra,
masaüstünde oyun oynarsın nasılsa.

şiirimden sonra mac alayım deme kırılırım.

adam "güncel oyunları da oynamak istiyorum pek tabi" diyor, steam for mac linki atiyorsunuz. adamin harcayacagi 3000 liranin vebali boynunuza mi olm? windows'a 100 oyun cikiyorsa mac'e 5 oyun cikiyor. indie oyun oynayan, asil amaci oyun olmayip arada takilan biri olsa neyse.

@hjarteblod
AHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAH

MAC'e sadece indie oyun cikiyor oyle mi? Store'u bir gezseydiniz kac tane AAA oyun cikmis gorurdunuz, steam'e ve oyun sektorune cok uzak oldugunuz asikar. Bir de cahil cahil yazip kendinizi rezil etmeyin ya
store.steampowered.com

Buradan daha iyi gorebilirsiniz cikmis AAA oyunlari. GTA V'in, The Sims 4'un, COD: Advanced Warfare'in, Assassin's Creed Unity'nin ve daha bir cok oyunun MAC'e de Windows ile ayni zamanda cikacagini bilseniz, bu yazdiklarinizdan utanirsiniz.

www.youtube.com

pc part pickerdan cok uyumlu bir sistem alir hackintoshu makyajlar, cillop gibi yaparsiniz. illa mac kullanicam derseniz. ya da windows temelli gene hayvan gibi sistem kurarsiniz.

ben apple karsiti degilim, sadece high end segmente oynamayacaksaniz cok verimli degil aradaki fiyat farki. kendi dusuncem.

7 kişi var bende.

2

20 kişi var tam.

Evet gerçekten fazla terbiyesiz ya da fazla agresif, gereksiz tepkiler içine giren bir sürü insan var etrafta. İşte bunlar hep aşırı ego.

Mallar listemde kimse yok, daha yeniyim.

Eksi duyuru?

0. 5-6 senedir rahatsiz eden kimse olmadi.

Sözlükte 100'e yakin. sadece salt troll'leri ekliyorum, politik gorüşü zıt bile olsa eklemem listeye adam davasini anlatiyor duzgun yaziyorsa.

çok sakat var

duyuru + sözlük = 0

belki sorun sizin yazma seklinizde, yazdiginiz sorularda ya da bu konuda sanssiz olmanizda. ben henüz kimseyle ne kavgalik oldum ya da mallara ekledim. bilmiyorum, o kadar aktif kullanmadigimdan ya da fazla agresif cikislari olacagina inandigim bir uslubu varsa cevap vermeye tenezzül etmedigimdendir belki de.

hiç yokmuş bende.
ama evet ilginç insanlar her yerde.

23 kişi var. bunların 5 tanesi aynı kişi.

0

bana (bkz: ne diyorsun lan değişik) diyorsun? ben de sana düzgün konuş diyorum . engel atınca yine suçlu ben oluyorum ha.

senin tanımadığın birine sesleniş tarzın bu mu? sanki 40 yıllık dostunum da senin bana gelmiş. hakaret ediyorsun? öyle olsa bile edemezsin

Dindar troller ve eksibionda millete kufur ettigi için banlanip mesaj kutuma kufurlu mesajlar atan tum yaratiklari Engelledim şu an 71 kişi var. Kafam rahat.

@rock n roll afshsh adam sana sataşmak için unicefi zengin etmiş agshdj
çok güldüm.

@wiillii uslubum serttir biliyorum ama tartışmak istemiyosan mesaj atmazsın. ben niye birine 'ne kadar saçma düşünüyosun, senin gibi biri nasıl müslüman olur, çok cahilsin, adam ol' diye mesaj atmıyorum?

kaldı ki bi kadınla böyle mi konuşulur? klavye delikanlıları...

@jako git başka bir duyurucuya sataş. gerçekten hakaret etmekten memnun olacak insanlar vardır.

ayrıca olayı çarpıtma lan demedim ben. iftira atma bari!

beni daha çok eğlendiriyor böyle tipler ya, sebepsiz gülüyorum falan.

adı üstünde "mal" olan birisini ciddiye alıp sinirleri bozmaya ne gerek var, gülün geçin

baktım bir kişi varmış. sözlükte de öyle sanırım, en fazla bir iki kişi.
doğrudan hakaret etmeyenleri mallara eklemiyorum. tartışmaktan kaçmam, ama hakaret başka bir şey.
ben bir kişinin listesindeyim en azından bunu biliyorum, ama o olay da çok komik geliyor bana halen.

0. (Hem sözlükte hem duyuruda.)

5 kişi varmış.

Ben genelde, böyle sapık/tacizci içerikli mesaj atanları mallar sürüsüne ekliyorum. Hakaret eden olmadı hiç. Ya da benimle böyle boş gereksiz laf dalaşına girenler oluyor, bakıyorum baş edemiyorum mallar sürüsüne ekliyorum.

@yalnux ben de severim tartışmayı, uzlaşamasak bile iyi geceler diler nazik bi şekilde bitiririm de ilk defa 'değişik' kelimesini hakaret olarak algılayıp adam etmekle tehdit eden birini gördüm.

adamlık adriana lima capsi istemek, olası karısının bekaretini internet kullanıcılarıyla masaya yatırmakmış meğersem, ben anlayamamışım.

7ymis. en ilginci yasımı ogrendikten sonra ohh cıtır diyen bi abiydi. ibretlikti yemin ediyorum:DD

sözlük+duyuru = 0

0/0 oynadım ben :)
(dünya kupası bitti boşluktayım :(

bir kisi var bende

ben birilerinin listesinde miyim merak ediyorum

6 kişi

taksimde yaratici hediyeler satan han ve dükkanlarda görmüstüm ama nete ya da yurtdisi fiyatlarina göre tuzluya gelir. gecen 3 eurodan 3 lens aldim bir arkadasa, trde bakmis 50 lira demisler.

Her çalışmada farklı aletler kullanılıyor fakat başlıca aletler, şınav barı, barfix barı, yoga matı. Valla ben bi süre yaptım. Çok kolay bir program değil. Başlarda yarım yamalak yapıyorsun sonrasında vücut alışıyor. Kilo verdiriyor eğer beslenmene dikkat edersen

Aletsiz olmaz yani.

Koşu bandı eliptik falan düşünmüştüm bi an barfix di şınavdı aklıma gelmedi şunlardan almak da yarar var o zaman


E başka alet lazım mı?

İnsanity olan nası dalga geçmion dimi:)

Instanity'nin hocası Shaun T'nin T25 var. çok kilolu değilsen onu yap.

Çivi gibi olursun yeminle.

Kilo çok sabır az tezcanlılık çok


Bana kısa sürede etkili bişiler lazım yoksa uzuuuun vadede benden bişi olmaz hakkaten olmaz

ha bu kafayla seni mutlu edecek bir sey yok adam gibi, hem de su kaybedersin kilo falan degil, belki sikilastirmaya oyna.

p90 yaptım, 10 kilo verdim. p90 için gerekenler dambıl ve yoga matı. başka bir şeye gerek yok.

çok kiloluysan (ki öyle yazmışsın) p90'dan başlayacaksın. ben p90'ı bitirdiğim halde x'e geçemedim. o çok ağır bir program.

protein ağırlıklı beslenip, karbonhidratı kısarsan (tabii bir de yakılan kalori-alınan kalori denklemini tutturmak lazım) hem kilo verirsin hem de kas yaparsın.

ekstra sorun olursa öm atarsın.

su anoreksiyası gibi bişi var hocam. uzun süre içmeyince vücut almıyo. ben de uzun süre çektim resmen kuscak gibi oluyodum su içince. sonra doktora gitmişken bunu sordum cevaben bunu dedi. zorlayıp içeceksin bir süre sonra normale dönüyorsun.

su dışında hiçbir içeceğe tepki yoksa bence tadıyla ilgili bir sıkıntı var. az limon sıkıp içmeyi, çay içmeyi,ayran yapıp içmeyi vs deneyin bence.

doktora gidecekseniz de gastrolog'a gideceksiniz.

pipet sokacaksin böyle firt firt arada cekeceksin. öyle su bulmus danalar gibi köklersen mideni bulandirir tabi. zamanla alisacaksin günde 2nin altina düsmezsen. bende bir ara bir sene icinde günde max 1 litre ile yasadim, 1 sene abarti belki ama en az 8 ayim böyleydi. en son baktim böbrekler idrar rengi falan is yas, basladim zorlamaya kendimi ama öyle hizla icince kaldirmiyor nedense. dedigimi yap sonra baslarsin benim gibi damacanalar dikmeye.

bir de su soguk gibi olacak, sicak oldukca tadi belli ediyor kendini, azar azar sik olacak, yaninda sise gezdiricen, bence arkadasin tatla degil miktarla sikintisi var. o yüzden azar azar cok sik.

evet o çok önemli, eklemeyi unutmuşum... özel mesaj yoluyla da "tatlandır" şeklinde öneriler geldi ancak benim tatla ilgili hiçbir sıkıntım yok. içerken iğrenme, tiksinme durumu söz konusu değil. suyun kendisiyle problemim yok. ama içerken zorlanıyorum işte. yani ihtiyacım yokmuş, hiç lazım olmayan bir şeyi almaya çalışıyormuşum gibi. su içerken gtüme elektrik direği sokmaya çalışıyormuş gibi hissediyorum, zor geliyor. (denemedim)

velhasıl benim derdim sadece içebilmek. yoksa tadıymış kokusuymuş çok şeyapmam.

diğer sıvıları alamasaydın yutkunmayla ilgili problemin olduğunu düşünecektim.
evvel zamandan beri mi böyle yoksa son zamanlarda mı? idrara çıkma sıklığında nasıl?

böyle bir sorun hiç duymadım. ben olsam ostopediste gitmişken sorardim onu da doktor sonuçta.

idrara çıkma sıklığı çok değişken işin açığı. bazı günler çok, bazı günler az çıkıyorum. 1-2 aydır böyle diyebilirim, yani meşrubatı bırakıp su içmeye başladığım zamandan beri. öncesinde, 2 yıl kadar neredeyse hiç su içmedim. 3-4 günde bir bardak içiyordum. su ihtiyacımı hep işte koladan gazozdan pislikten karşıladım.

conta degistirmekten anlar misiniz?

boru anahtarı iste komşudan ve nalburdan teflon al, vanadan suyu kapatıp söküp teflonlayıp tekrar sık. Eğer conta varsa, conta da al, toplam maliyet 3 lirayı geçmez

bir nalburdan teflon bantı al.
binanın girişinden su vanasını kapat.
bir anahtar ile o akan yeri sök.
teflon bantını dış dişli parçaya iyice sar.
sonra anahtar ile söktüğün parçayı yerine tak, iyice sık.

suyu aç.

muhtemelen yapamayacaksın ve eskisinden de çok damlatcak.

tesisatçı çağır. 30-40 liraya falan yapar.

conta işi değil. arkadaşların da dediği gibi boru anahtarıyla orayı söküp, teflon bant veya keten sarmanız lazım.

daha önce hiç yapmadıysanız sızıntıyı kesememe ihtimaliniz yüksek.

peki bunların dışında doğrudan dışarıdan bir madde ile kapatabilir miyim? silikon veya benzer bir şey ile? bu konuda bilgisi olan var mıdır?

teflon bantlık iş değil, teflon bant birbirine geçen iki dişli arasında sızdırmazlık sağlar. muslukların bu kısmında şöyle bir sistem var;

duvardaki bağlantı musluktaki bağlanti kısmına içten baskı yapar, bu iki baskı arasına da boru ölçsüne göre (yarım parmak) büyük conta koyulur. bilindik musluk contası değil.

yani aynı mantık flex hortumlarda da vardır, bilmeyenler bu şekilde anlayabilir.

şimdi senin yapman gereken ilk önce şu;

yüksek ihtimal ile bahsettiğim ara conta ya eskimiştir, yada o sıkılması gerken kısım gevşemiştir.

sen şimdi bir adet kurbağacık bul, ayarlı pense yada boru anahtarı olmasın. bunlarla musluğun o parlak yüzeyine hasar verirsin. sana lazım olan ayarlı kurbağacık dediğimiz anahtar.

resimde gösterdiğin yere göre ayarlayıp hafifce sık, tatlı sıkı. zaten dediğim gibi conta eskimesinden dolayı bir boşluk varsa hafifce sıkıldıktan sonra sızıntı geçecektir.

ama bu geçici bir yöntemdir, en doğrusu açıp contayı değiştirmektir. fiber yada lastik conta olabilir.

zurnanın zırt dediği yer ise musluğun o kısımlarında metal eskimesi olduğu için kılcal çatlaklar başlamış olabilir, sızıntı bundan olabilir. sen sıkmaya yada gevşemeye çalıştığında musluğu komple eline dahi alabilirsin.

dışarıdan sunfix ile kapatabilirsin.
www.sun-fix.com
ama kaba ve yeşil görünür. geçici çözümdür.

genel konusacak olursam disardan kapatamazsiniz eldeki malzemelerle. islak konumda kuruyup katilasacak materyal az. olsa da tamir ettirmenizden pahaliya gelir (muhtemelen). aksi argüman olabilir, ben bildiklerimi genelledim.

Megane 2 reklamı. Yol tutuşu vurgusu reklam müziği ( moby ) falan herseyiyle.

youtu.be

eksisozluk.com

şimdi farkettim sanırım türkiye'de en iyi reklamlardan birisini anadolu sigortanın çalıştığı reklam ajansı yapıyor. ikisinide anadolu sigorta yapmış.

www.youtube.com


www.youtube.com

www.youtube.com yıllardır aklımdan çıkmamış, beko reklamı.

www.youtube.com

Ben genelde Wolksewagen reklamlarını çok yaratıcı buluyorum ama içlerinde en beğendiğim sanırım bu...

youtu.be

Bir de Beko reklamı, seslendirme süper. Okan Yalabık, tebrik edilesi insan...

youtu.be

profilo'nun yeni buzdolabı reklamına bayılmıştım, ne yazık ki "çocuklar da mutluluktan ağladığına göre..." kısmını kestikleri için bir süre sonra reklam tüm güzel etkisini kaybetti gözümde.

www.youtube.com

www.youtube.com - nike possibilities. - tarzi + müzik (the keys future starts slow)

www.youtube.com cekim + müzik. jonathan glazer

www.youtube.com cooks range - hos olmustu bence.

www.youtube.com tarz + twist + müzik

edit:



www.youtube.com

www.youtube.com

the day before - deprem bilinçlendirmesi
www.youtube.com

free - sigara bilinçlendirmesi
vimeo.com

çöp toplama bilinçlendirmesi
vimeo.com

küresel ısınma bilinçlendirmesi
vimeo.com

edit: bir de volvo'nun youtube sayfasındaki videolar da çok başarılı.

edit2: ya bir de türkiyeden bir reklam vardı aklımda banka diye kalmış. günlerin monotonluğundan bahseden bir reklam. kadın otoparkta arabasını vuruyordu sürekli, üste bu dünün vuruğu vs yazıyordu. ofiste kahve izlerinin günleri yazıyordu vs. neydi bu?

pandanın son reklamı haz peşinde... tek geçerim.

citröen c4 robot dance.
www.youtube.com yıllardır en sevdiğim.

www.youtube.com

unutmusum. okulu ekmeyin okulu kirmayin reklami.

www.facebook.com
Push To Add Drama - TNT

www.facebook.com
Walk In Fridge - Heineken

www.facebook.com
Walking Fridge - Heineken

www.facebook.com
Dumb Ways To Die - Melbourne Metro

www.facebook.com
Gareth Pugh - Reklam da sayılmaz ya pek

www.youtube.com

m.youtube.com
m.youtube.com

Hic inandirici degil urune tesvik etmiyo ama baya vurucu ve guzel.

5s kullaniyorum
internet hep acik
aksami bazen goruyor cogu zaman gormuyor.

hep açık akşam eve gelinde %60larda oluyor.
çok sık interneti kullanmıyorum ancak mail gelirse bakıyorum.
iphone 5s

iphone 5s.
gun icinde whatsapp, internette surf, ek$i, foto cekmek gibi aktivitelerim var ama telefon elimden dusmeyen kisilerden degilim.
gunu bitiriyor cogu zaman. hep acik internetim wifi+3g

HTC One, Qualcomm Battery Guru yüklüydü. Evde, okulda wi-fi; geri kalan yerlerde mobil veri açıyordu. Şimdi evdeyim. Kafama göre açıp kapıyorum.

Bu sürelerde internette geziyorum, 2048 oynuyorum. 9gag'e bakıyorum. %50 kalıyor. Geceye kadar onu da bitirip takıyorum.

günde üç kere falan şarj ediyorum ben. wireless hep açık evdeyken. dışardayken de canım sıkıldıkça açıp kullanıyorum, 4s.

genelde yanlış bi anlaşılma var. internetin açık olup olmaması pil gücünden 1 götürüyorsa, ekran açık konumdayken ekran pilden 5 götürür hatta ekran gerektiğinden fazla seviyede parlak ayara getirilmişse 15 götürür 20 götürür.

şimdi akıllı bi insan bu şartlar ortadayken internetin pil sömürüsünü ciddiye almalı mıdır?

internet hep açık,
konum servisleri kapatıyorum ev ve iş yerinde,
müzik dinliyorum hatta unutup netten dinliyorum,
oyun oynuyorum,
skype, mail vs iş için sürekli kullanıyorum.

konumu kapatmazsam akşamı göremiyorum kapatırsam akşam %20 civarında oluyor.

5s kullanıyorum

S3.

gun icinde devamli bilgisayar basindayim, dolayisiyla telefonun interneti genelde kapali duruyor. gun icinde 7-8 kere 10ar dakikaligina aciyorum. uyurken 20 dakikalik bir dizi aciyorum. 2 gun dayaniyor boylece.

s4 - ekran parlakligi en düsük seviyede. clean master her lock screendan cikista autokill yapiyor, wifi her zaman uykuda dahi acik, hücresel kapali, titresim ve bildirim isimlari kapali, whatsapp facebook gmail daima online ve sürekli bildirimlere acik, dr web antivirüs acik, kalan uygulamalar autokille tabi, ana ekranda sadece 2 widget var, biri 12 saatte bir güncellenen hava durumu + saat, digeri ise google calender icin widget.

gün icerisinde en az 3 saat web browser kullaniyorum, mesaj nadir, whatsapp en cok kullanilan uygulama. oyun da oynuyorum ara ara.

discovery var bende de. ışığı full'de. evdeyken wifi bağlı, dışarıda hep 3g açık. arada bi twitter - facebook bakıp kapatıyorum. 2-3 gün gidiyor şarjı.

note 2

sabahtan akşama kadar laptop gibi kullanıyorum evdeysem wifi dışardaysam 3g açık. video filan izliyorum watsap feysbuk instagram messenger twitter youtube aktif kullanıyorum. gece 1 de 2 de şarja takıyorum.

öncelikle,

galeri8.uludagsozluk.com

evdeyken hiç kullanmıyorum. bilgisayarın başında değilsem ama internet lazımsa, mesela maç sonucuna falan bakıyorsam arada, evin ağına bağlanıyorum. dışardayken de sadece müzik dinlemek ve yine internet gerektiren durumlarda bir şeylere bakmak için kullanıyorum. oyun huyum yoktur hiç. nadiren whatsapp ve mesaj, yine nadiren telefon görüşmesi. o kadar.

buna rağmen yalama olduğu için herhalde çok hızlı gidiyor şarjı. htc windows 8x mi ne öyle bi şey.

gm discovery. Internet hep acik hic kapatmiyorum. internette gezinirsem hizli bir sekilde bitiyor. internette cok gezinmezsem bir iki facebooka girmekle birlikte aksami goruyor. 3g acik mi bilmiyorum. Onu nereden anlayacagiz?

5S internet hep açık, 3G'yi arada kapatıyorum. Gün içinde whatsapp ve Twitter'da toplam 1 saat geçiriyorumdur. Onun dışında İnternet'e pek takılmıyorum. Telefonla çok konuşmuşsam geceye bitiyor şarjı, gece bitmemişse ertesi gün öğlene mutlaka bitiyor.

S4 var
Internet hep açık
Gun icinde derste falan da face twitter sözlük duyuru falan baktığım olur.

Eğer akşamı evde gecireceksem 3. Şarjı basarim (normalde 1)

Niye ? Çünkü apartmanda internet yok tv kullanmıyorum, her şey kitap ve su küçük zimbirti.

nexus 4, mobil veri hep açık, normalde 2g lazım oldukça 3g, wifi evdeyken açık. gün içinde serviste, öğlen arasında telefondan dizi izliyorum. gece yatarken uçak modu. normalde günde 1 şarj yetiyor ama diziyi abartırsam 2 şarj isteyebiliyor.

5s kullanıyorum. İnternetim her daim açık. 3g'yi lazım olduğu zzaman açıyorum. Gün içinde internet ve bazı oyunları aktif olarak kullanıyorum. 50-60 mesaj, 1 saatlik de telefon konuşmam var. Gece uyurken, yaklaşık %5-10 arası kalmış oluyor ve öyle şarja takıyorum.

bende de discovery var. tasarruf modu kullandığınız belli.

S3 mini. Cm11 ile sürekli açık internette 20 saat rahat gidiyor.

senin yaptığından daha saçma değil

Hayir gormedik. Duyuruya sormak daha cok hosumuza gidiyor.

gps olayı efsaneydi cidden.

Olabilir, kimbilir ben de neyi bilmiyorumdur. Gerçi google'da kolayca bulunabilecek bir şeyi önce buraya gelip sormak biraz üşengeçlik de değil de adını koyamadığım bir gariplik gibi geliyor.

geronimo kızmak!

olabilir sana göre son derece sıradan şeyler başkasına enteresan olabilir. Ha google a sormak bir adım dururken buraya sormak da biraz komik ama şahsi tecrübelere direk sormak daha faydalı olabiliyor.

parali olsun lan duyuru acmak :D

ben ne yapiyorum? :)

elestiriyorum iste bunlari yapanlari.

ayrica soru soranlara da bildigim kadariyla yardimci olmaya calisiyorum.

Aile degil miydik burada hani, kandiriyor musunuz bizi?!

Ailemiz dururken elin oglu googlea mi soralim?!

basond: abi bak sahsi tecrubelere bir sey demiyorum. benim de 300e yakin sorum var burda. kisisel fikir istedigim zaman ilk basvurdugum yer burasi.

ama patates haslamanin nesi sahsi tecrube allah askina :D "kapagi kapali mi olsun, acik mi kalsin, birisi tencereyi yariya kadar suyla doldur, biri patateslerin ustunu ortecek kadar doldur demis, hangisini yapayim" demis :D bu nedir abi :D

gpsi sormaz kimse diyip gps nedir nasil calisiri anlattim zaten. ne kadar iyi niyetliyim. bir de günlük hayatin kimi "tricklerini" bilmiyorum, mesela gecen kiviyi kasikla soymayi ögrendim, ondan önce sadece yumurtanin iki ucunu acip üfleyerek de 5 sn icinde soyulabildigini ögrendim. yani bazi sorular harbiden de saka gibi, ama biliyorum dedigim seylerden cok daha kolay, pratik seyler oldugunu ögrendigim oldu öyle aptal sorulardan. o yüzden kismen katiliyorum, kismen karsiyim.

ya yumurtalar efsaneydi afsdgafdsa ama cidden bilmeyen bilmiyor, napsın insanlar :p bir de şahsi görüş almak var evet ama ben mesela önüne gelenin blogger olduğu ipsiz-sapsız takımından öneri almaktansa buradan almayı tercih ediyorum. gerçi ben soru sormuyorum pek, cevap vermek inanılmaz hoşuma gidiyor, adeta insanlara akıl vermek için yaratılmışım asdafsd ^_^

Eskiden sanki atomu parcalayip, kuantum fizigi tartisiyordunuz. sacmaligin daniskasi. konsepte uyuyorsa istedigini sorar insanlar. istersem saati bile sorarim sanane.

@osuruklu,

bazi zimbirtilar haslanirken suyu tasirmaz, bazilari tasirir. patates de bunlardan biri, mesela...

ha, soru oyle sorulur ki, sacma cevaplar cagirir; dogrudur...

gps olayi troll ama eksiduyuru niye var o zaman madem google diye bir sey varsa.

Gırgır yapıyorlar. İyi ki de yapıyorlar. Arama motorları var tabii, ama burada karşında bir birey oluyor. Ayrıca o absürt duyurular çok tatlı bence.

o değil de yumurtayı nasıl haşlıyorduk?

patates sorusunu ben sordum. böyle insanların ne sorduğuna karışan, her halta atlayan tipleri gördükçe iyi ki sormuşum diyorum. duyurudan siktir edilmediğim ve boş vaktim olduğu sürece de soracağım böyle soruları.

açıklamak zorunda değilim gerçi ama patates sorusunu niye sorduğumu yazayım: internette baktığım tariflerin hepsinde farklı şeyler yazıyordu. daha önce de hiç patates haşlamamıştım. en iyi, en temiz nasıl yapılır, duyuruya sorayım dedim. çünkü muhakkak patates haşlamış, çok basit cevaplarla işimi görmemi sağlayacak, bunu yaparken yorulmayacak insanlar olduğunu biliyordum. nitekim, cevaplarımı aldım, hatta gülündü eğlenildi falan, sonra ben patatesimi haşladım. bitti olay.

insanların duyuruyu hangi amaçla kullandığına karışmak yeni moda asıl. soru beğendiremiyoruz millete. böyle tiplere inat, google'da cevabı olan şeyleri sırf laf olsun diye duyuruda sorasım geliyor.

hollowlife bence 6 ay önce yazılmış cevapları sileceğine artık kişi engelleme özelliği getirsin, ben sürekli duyuru açan biri olarak çok sıkıldım artık açıkçası "pff her şeyi soruyosun" geyiğinden. soruyorum çünkü canım öyle istiyor. illa kezban tribi attıracaksınız insana.

@sormayın bana sen o musun diye: daha once tabii ki atomu parcalamiyorduk. senin mantigina gore "saldim cayira mevlam kayira" mi olsun. bir kalitesi vardi buranin.

o degil de, hala hatirlarim; karadeniz1111 miydi neydi bir adam vardi, ikinci el "manuel" portakal sikma makinesi ariyorum diye ilan vermisti. troll'u bile bir degisikti duyurunun.

pescador sırayla bütün sebzeler nasıl haşlanır onu sorsun madem.

geçen gün de gömlek nasıl ütülenir diye soran arkadaş vardı.

@pescador: sen miydin o :D

"çünkü muhakkak patates haşlamış, çok basit cevaplarla işimi görmemi sağlayacak, bunu yaparken yorulmayacak insanlar olduğunu biliyordum."

:D sana ben artik hicbir sey demiyorum. arkadaslar acilin, ben daha once patetes hasladim. alskdfjasdl.

kiviyi kaşıkla mı soyuyorsunuz? vay:)
demek ki iyiymiş:)

Pescadora katılıyorum. İnsanların ne sorduğu sizi niye ilgilendirsin? Kime göre neye göre? Evet en basit şeyi bile duyuruya sormak bence çok normal. Ben pilav yapmasını duyuru sayesinde öğrendim, intte bi ton tarif var ama deneyim yok. Canım ister elma nasıl daha iyi soyulur diye duyuru açarım. Gerçek hayat yeterince ciddi, sıkıcı ve kuralcı bari duyuruyu rahat bırakın.

Ben de sürekli milletin sorduğuna karışan böyle duyuruları sevmiyorum napcaz? Neymiş duyurunun kalitesi
Düşüyormuş. Bişeyi de kalıba sokup standart hale getirmeye çalışmayın lütfen.

@tuborg yesili:

iste, bence de en basit şeyi bile duyuruya sormak bence çok normal degil.

cunku bu acizliktir. bunu soran adam acizdir abi. bu kadar basit bir seyi bile kendi basina beceremeyen insan benim gozumde yetersizdir.

pilav yapmaktan bahsetmiyorum, aklima takilan konuyla bu ayni sey degil. yazdigim cevaplari okumadigin da buradan belli oluyor.

kisisel gorus istemek, tecrube istemek, pilav tarifi istemek farkli; "ocakta suyu nasil kaynatiyoruz" demek farkli. sen beni anlamamissin bence.

Neyin acizlik olup olmadığına sen karar veremezsin ki. Kime göre neye göre dediğim gibi. En en en dandik basit şeyi bile sorabilir isteyen sen cevaplamazsın güler geçersin ama yargılayamazsın.

Yazdığın cevapları okuma zorunluluğum olmadığı gibi , mobildeyim. İnsanları çok kolay yargılayan biri gibisin. Gerek yok.
Kalite düştü duyuruda diyosan da takılmazsın ama gelip ayy aciz ya bunu da mı soruyor duyuruya yuh diye kimseyi kendine göre yargılayamazsın.

"cunku bu acizliktir. bunu soran adam acizdir abi. bu kadar basit bir seyi bile kendi basina beceremeyen insan benim gozumde yetersizdir."

iyi de hocam senin gözünde yetersizse biz ne yapalım? duyuru ne yapsın? senin tapulu malın falan mı burası? kapatalım gidelim duyuruyu sen takıl madem, o kadar rahatsız oluyorsan. dediklerinin bir kısmına ben de katılıyorum ama bu ne saçma bir sebeptir yahu. gözünde yetersizmiş. sanırsın site sana çalışıyor.

niye la zevkli oluyo sorun sorun :P

"bana gore" neyin acizlik olup olmadığına ben karar verebilirim evet.

gulup geciyorum zaten o tarz duyurulara, altina cevap yazmiyorum, ya da "kimse boyle basit sorular sormayacak, cit cikmayacak burda" demiyorum ki ben :)

İşte ona sen karar ver ve düşün istediğini ama bu düşünceni genele vurup " ya duyurunun kalitesi düştü böyle sorular ne şimdi vs vs" tavırlarına girmek saçma değil mi sence?

e isteyen istedigi soruyu sorabildigine gore benim de istedigim dusunceyi burda dile getirmeye hakkim var degil mi?

acizlik mi?

duyuruya soru soranlar, duyuruya muhtaç oldukları için sormuyor. duyuru olduğu ve soru sorabilecekleri için soruyorlar.

senin düşüncen biraz temel'in doping alıp, anlaşılmasın diye bilerek sonuncu olması hikayesine benziyor bana kalırsa. duyuru olmasa hepimiz açlıktan, bilgisizlikten ölmezdik. sadece imkanımız olduğu için, soru çok basit olsa bile, kolaya kaçıp burada soruyoruz bazen.

istediğini düşünebilir ve söyleyebilirsin pekala ancak ben genel olarak insanların duyurularını değerlendirenlerin tavrını çok çirkince buluyorum. bana patates nasıl haşlanır sorusundan daha garip geliyor yani birinin bu soruya bkaıp, "bu duyuruya mı sorulur, hmmm" diye düşünmesi.

Bunu " dalga mı geçiyosunuz, cahil misiniz, şaka mısınız" tadında dile getirmen rahatsız edici olan.

Acizler söylemine değinmiyorum.

Hiç mi akıl edemiyosunuz demek çok sivri bir çıkış.daha yumuşak bir üslupla sorsan bunu daha eğlenceli yanıtlar alırdın.3 yıldır duyurudayım sadece ben sana sorduğum komik basit soruları anlatsam baya dalga geçerdin ama seninki biraz tepeden bakmak gibi oluyor.

Yanlız o değil de kiviyi nasıl kaşıkla soyuyorsunuz lan he bide haşlanmış yumurtayı kolay soyma işini nasıl yapıyorsunuz anlatın da bilelim...

evet, duyuru gerçek anlamda "ne biçim" bir yer oldu.

eskiden kalitel insanlar vardı, soru sorduğunuzda işe yarar cevaplar alabiliyordunuz. şimdi "ilgili" cevap gelmiyor. ne yazık ki.

ayrıca eskiden espirili bir arkadaş ortamı vardı. şimdi o da kalmadı.

garip insanlar çoğunlukta. bunu yazmak zorundayım. eskiden severdim burayı ve ciddiye alırdım. şimdi sadece bakıyorum.

tekrar ediyorum, buraya isteyenin istedigi gibi bence sacma sorular sormasiyla benim sana gore tepeden bakarak elestirebilmem ayni ozgurlukte degil mi?

Katiliyorum.

(bkz: needy)

Gereksiz sorularla okunabilirligin azaldigini dusunuyorum zaman zaman.

Ayrica insanlar sorularini bilmedigi insanlara sormaya hic cekinmiyor, hatta bunun en iyi strateji oldugunu dusunuyor nedense. Cogu zaman konuyu bilen guvendigi bir yakini bir telefon uzagindayken bana cok komik geliyor bu durum.

işte bazı tipler ben istediğimi istediğim şekilde konuşurum diyorlar.

en ufak bir eleştiri bile kabul edilmiyor buna.

geçenlerde buna benzer google'da çok basit bir arama ile bulabileceğiniz şeyleri niye soruyorsunuz diye soru sorulmuştu cevaplarda çemkirme doluydu. google'dan arayıp bulacak olsaydık arardık sen ne karışıyorsun babında.

@zekicalik:

www.youtube.com
www.youtube.com

Duyuruyu sevme sebeplerimden biri bahsettiğiniz sorular.
Bakıyorum birisi "bana göre" dünyanın en basit şeyini sormuş. Cevap veriyorum, kendimi işe yaramış ve birilerine yardımcı olmuş hisediyorum.

Anlamak istemiyosun sanırım. Sana neden soruyosun neden sordun demedim, yargılayan taraf sensin ben sorduğun sorunun üslubuna eleştiri getirdim ve aynı zamanda soruna cevap verdim düşündüğüm şekilde bu kadar basit. Eleştiri farklı bişey sen eleştiriyi farklı algılıyosun sanırım sana neden böyle soru soruyosun demedim, senin diğerlerine yaptığın gibi.

Uzatmıcam, tek söyleyeceğim duyuru kalıplara sokabileceğiniz bir platform değil. Bilgi dolu olsun şu olsun bu olsun olamaz. Kitlesine göre şekil alır.

tamamdir, ne demek istedigini anladigim icin ben de uzatmiyorum.

masif ürünleri gayet iyi de sikistirilmis talas plaklardan olusan ürünleri (ki acik ara ucuz olanlar) uzun ömürlü degil, kimyasal kokuyor ve yayiyorlarda. ben sevememistim. bir de iyice parca parca aldiginiz ürünler cok saglam birlesmeyebiliyor.

soru tamamen bütcenize bagli, en babalarini alacaksaniz güzel ürünleri var, evet.

kendi adıma dolapdır, koltukdur, masadır vs. dir almam kesinlikle, amma velakin tabak çanak vb. mutfak, banyo ürünlerini alırım.

niye? hayvanımda ondan, iki günde elimde kalır zaten kuş gibiler, hoplarım zıplarım üzerlerinde.

Elbette ömürlük değiller, ama ömürlük alıp kullanmanın da bitmesi lazım artık, yeter.

Binlerce liraya hayvan ölüsü gibi oturma grubu almıştık. Bıktım amk, ama atamıyoruz. Hanımefendi biraz daha eskimesini istiyorlar.

Şimdiki aklım olsa, birkaç yıl dayanacağını bilerek gider ikeadan ucuzu ve güzelini alırım.

çok dandik şeyler de var hakkaten kaliteli şeyler de var. fiyatına yansıyor genelde.
dolap komidin falan gibi şeyler bence istikbal kelebek vs den daha iyi. düzgün kalite ahşap plakalar kullanıyorlar. şimdiki evimi 5 yıl önce ikea dan yaptım. hiç bir mobilyada problem yaşamadım. sadece katlanır bir masa var o biraz narin.
ofis sandalyesi aldım hiç ucuz falan da değildi ama kullandığım en iyi sandalye.
dandik ürünler zaten orda baktığında anlaşılıyor.

bir mutfak masası aldık açılıp büyüyebiliyor falan masife benzer bir şey alalı kaç sene oldu 3 kere taşındı hala bana mısın demiyor. aynı şekilde sandalye aldık onunla takım plastik dedim dandiktir dedim hala bir şey olmadı kullanıyoruz.
açık raf ünitesi aldım metaldir bu paslanır falan diye laf ettim hala ilk günkü gibi kullanıyorum. hızımı alamadım 3 tane aldım hatta.
şimdi deri koltuk takımı almak istiyorum bu deneyimlere istinaden ama 6 bin tl nasıl veririm diye düşünüyorum.

Ucuz olanlari kalitesiz, kaliteli olanlari da ucuz degil.

f/p açısından iyi. Bütün evi ikea'nın nispeten ucuz malzemelerinden döşedim, evde azman 3 kedi var bir sıkıntımız yok çok şükür. Birleştirmesi de kolay ama ömürlük değil cidden. Bekarlar için ideal.

Hemnes masif dolaplık beğenmiştim, çok pahalıydı alamadım :'(

Şöyle 3-4 sene idare etsin deniliyorsa alınır ucuzları.

alim amaciniza göre degisir bu sorunun yaniti. mesela cok atlamali ziplamali bir seyle mesgul olacaksiniz, (Erkekseniz) takimlari toplayacaktir, giyme amaciniz dedigi gibi yorgunlugunuzu azaltmak ise gene ise yarayabilir, kompresyon giysileri var, kas gruplarini belli bir derece baskiladigindan kramp olusmasini engelledigi, laktik brikimi ise azalttigi söylenir. corap olarak ise yarior, sort olarak ne kadar etkili bilemem, o bölgeyi ne kadar kasabilirsiniz ki zaten.

iPhone 4. Döneminin en inanılmaz telefonu idi.

iphone 3gs (hem taş gibi hem 5'e kadar apple destekliydi)
ericsson t10 'un da yeri ayrıdır

e63.... olsa hala kullanırım, kılım dokunmatiğe.

iphone4

w880i, acayip hızlı mesaj yazardım. temaları güzeldi. 3g görüntülü görüşme vardı. çelikti, sıktı. suda yikadim, yere attım, üstünde zipladim bozabilmek için ama hala yaşıyor.

(bkz: sony ericsson w810i)
5 yıl kullandım, bir kere bozulmadı, sorun çıkartmadı. kamerası 2 mp idi ama boyundan büyük işler başarıyordu. walkman uygulaması ve kulaklığı başarılıydı, zamanına göre internet performansı da iyiydi. küçüktü, şıktı, sağlam bir his veriyordu. o kadar teknolojik cihaz kullandım, bir tek kendisiyle duygusal bağım vardır.

sony ericsson k750i. 10 seneye yakın kullandım. gayet dayanıklı, klasmanına göre fotoğraf çekim özelliği yerindeydi. radyosu mp3 çalma özelliği vs. yeterli düzeydeydi.

samsung galaxy pro b7510
hem dokunmatik, hem qwerty klavye.

samsung sgh e730.

5 seneden fazla kullanmıştım. Kullanımı çok kolaydı ve her ihtiyacımı karşılıyordu. Yine olsa yine kullanırım.

w810i +1
şarjı iyi gidiyordu. menüsü çok iyiydi. ki hala aynı seriden bir telefon kullanmaktayım. hem küçüktü hem de kırılgan değildi.

nokia 3210, sarji 1 hafta gidiyodu :}

nokia 3200
8 sene kullandim. Degistirdigimde sarji hala 3-4 gun gidiyordu, hic bozulmadan hala calisiyordu, defalarca dusurmeme ragmen sapasaglamdi.
eger internet, kamera ve uygulama ihtiyaci olmasaydi hala kullaniyor olurdum.

gecen sene samsung galaxy ace 2 aldim. 1.5 yil oluyor. Bozulmazsa 5 yili zorlarim sanirim.

telefondan beklentiniz telefon olmasiysa tatmin ediyor.
tipi guzel, ekrani uygun boyutlarda, temel islevlerini yerine getiriyor. (telefon, internet, uygulamalar, kamera vs)
kilif bulmak zor oluyor. ama i-phone ve ya en super samsung dan kullanmiyorsaniz ayni sey diger telefonlar icn de gecerli.

6600 idi

s4>samsung chat335>1600. baska da kullanmamisim zaten.

ama ailedekileri sayarsak zirveyi 3310 alir, s4ün arkasinda da Sony ericsson w550i takip eder. az worms oynamadim o telefonda.

Biri de 6630 dememis ya lan. 6600 da iyiydi ama 6630 onun abisiydi nokianin cok sonradan cikardigi modellerden bile akilliydi sarji iyiydi das gibiydi tass

nokia 8110, ilk telefonumdu. o kızağı falan böyle şak şak, anlayamazsınız :p sonra 7110, yine kızak. o zamanlar kızaklıysa-kapaklıysa bir olaydı zaten :D

AMMA hele ki 8800, yok goldu yok deri kaplaması, yok şirokkosu, artesi asfdagdss ne biçim işlerdi ya :D 2 sene öncesine kadar hala nokia kullanıyordum, takıntı hali var.

teşekkürler hocam, ben windows phone 8 kullanıcısıyım nokia lumia 1320, bende bir ebook reader var rengini ışığını her şeyini ayarlıyorsun cok memnunum e-ink gibi oldu alet resmen.

o değil de bak kitaptan bir cümle yazacağım;

sayfa 8 sanırım ilk bölümde,
"yeni bir kamp ateşinden dümdüz yükselecek önce bir dumanı göreceğini umduğu böle bir şeyi beklediği yoktu"

bu ne demek? yani bu yüzden şüphelendim ben

edindiğiniz yere bağlı. çok güzellerde var çok karışıklarda ekşisözlük kitap paylaşım sistemi var ondaki derecelendirilmiş kitaplarda hiç sıkıntı yaşamazsınız.

başlığı yok hocam o kulübün bulamadım?

eksisozluk.com

yerine bagli. cogu kitap ocr ile cevrildiginden dijital formata su olaylar yasanabiliyor:

m <-> ni <-> in

lo <-> b
ol <-> d

ini <-> mi <-> im <-> nn

i <-> l

bu tarz birbirine yakin karakterlerin geciriliminde sikca hata cikabiliyor. sonrasinda bir sürü redaksiyon yapiliyor, cokca denetleniyor, ekside bir sürü (manyak) mevcut, tek tek hata düzeltip güncelleyen. o yüzden iyi ortamdir.


pesin edit: manyak dedigime bakmayin, seviyoruz sizi.

ögrensiyseniz bogazici kampüs karsisinda doruk/durak copyden dhl cok daha makul fiyatlara gönderiliyordu. biz öyle halletmistik. dhlle anlik bildiirm + ertesi gün ellerindeydi.

okul isiyse onemli. dhl ile gonderin, cok pahalidir ama 2 is gunu icinde orada olur akliniz kalmaz. ogrenci kimligi gosterirseniz indirim yapiyorlardi biraz en son.

ptt olmasın da dhl fedex ups iyidir. gider.

dhl ve pttyi tercih etme

uygun ücretini öderseniz, 18 euro max idi en son, bilmiyorum, dhl dedigim yer ana yerlerden biri, aksam 3e kadarki paketler (5 de olabilir) ayni gece ucaga veriliyor, takip kodunu bulmusum da 11 saat icinde ellerindeymis, ertesi sabah 8de elden teslim edilip imzasi alinmis alicinin. (resmi evrak mi diyor ordaki kiz, evet diyince priority cakiyor.)

almanyada fedex ne kadar iyi bilmiyorum da dhl cok yaygin ve hizli. ups de öyle de ups arada sinir bozuyor, paket geldiginde evde yoksan bekle ki bir daha gelsin. ha ama sizin durumunuz belge oldugundan böyle bir sorun yasanmayabilir.

ben almanya gönderilerini tnt ile gönderiyorum, şimdiye kadar bir sıkıntı olmadı.

californication bence aradığın dizi.

edit: shameless izlemedim hiç ama komedi ve çaresizlik deyince direk californication belirdi.

orange is the new black.

californication bir shameless degil, ama kendi hayatini b.k etmeye programli bir herif mevcut evet, ama olaylar ayni absürd ihtimallerin bir araya gelmesiyle olusuyor ve genelde tatliya baglaniyor. o yüzden izlenebilir.

eger yas gene kücükse benim ilk izledigim dizilerden olan skins vardir, ilk sezonu geyik party kizlar mizlar gibi ilerlerken aniden hayatlari darmaduman olur. genclik dizisi olarak oldukca basarilidir. her 2 sezonda bir yapimcinin biz dawsons creek degiliz diyerek casti komple (bir istisnayla da olsa) degistirmesi gayet eglenceliydi. geneli ingiliz kokan, dubstep ve underground müzik seven, absürd, ama yer yer gayet üzen bir diziydi. 6 sezon sonra bitti, 7. sezonda her casttan birkac elemanla özel bölümler cektiler. ben severdim kisacasi.

skinsi us beceremedi, uk izle her türlü. ama shamelessi calip herifler daha da yükselttiler, takdir etmedim degil.

edit:weeds de iyidir. ama fucked up lifes tadinda degil ama gene de bayagi iyidir.

(bkz: shemales) var ona bakin

kesinlikle weeds ve community'i öneririm benzer mizah anlayışlarında.

(bkz: He who builds on the people builds on mud)

Sozunu tutmayana kizacaksin tabi ama biri sana soz verdiginde etrafta sozunu tutmayan insanlarin kol gezdigini goz onunde tutacaksin. Kimseye guvenmeyeceksin.

durum ne?

mesela ödevin vardi yardim edecegim dedi ama sonra isi cikti etmedi ya da unuttu etmedi. kizarsin ama kizmaya hakkin yoktur, herif yardim kurumu degil, isi var gücü var belki. ama kizilabilir duruma göre.

edit:ayar olmakta haklisin. ben dahi kizdim.

Durum şu: yardım istediğim eleman bi profesör. Analizini yapmam gereken bazı reklamlar vardı ve ben bu adamdan sadece nasıl bir yöntem izlemem gerektiğini öğrenmek istedim. Yani "al benim ödevi yap" durumu söz konusu değil. Bunu kendisi istedi ve ben de gerekli doneleri gönderdim.. Ama elemandan hala bi haber yok. Benim ayar olmamın nedeni bu..

Kızabilirsin, çok ayar olurum ben de bu insanlara. Ağzından bir söz çıktıysa yaparsın. Bu yüzden konuşurken dikkatsizce söz vermemeye çalışırım. Rezil bir şey.

mentese icinde oluyor genelde baglanti kablolari (model vermemissin ki) neyse o yüzden o kablolar cikmis olabilir (en iyi ihtimal) kopmus zedelenmis olabilir, hunharca yük binince sökülmek yerine lehimli bölgeyi komple yirtip cekmis olabilir ki bu son dedigimde ekran kismi degismek zorunda kalabilir (en kötü durum). tecrübelerim bu yönde. ekran masrafini kablo masrafini ayri ayri aratip, adamlarin bunun üzerine iscilik koydugu durumda ne kadara patlayagini kestirebilirsiniz. katlamadiklarina emin olun önemli olan. ama kendiniz yapamayacaksaniz ki zor görünüyor, ne deseler razi olacakmissiniz gibi.

@wiillii; hocam öncelikle yanıt için teşekkür ederim.

bilgisayarın modeli; lenovo g550.

bütün ekran 50 dolar (amazonde 46 civarinda) minimum, menteseler ne kadar kolay bulunur kactan satilir bilmiyorum, hani ekranin arkasinda bir kart bulunuyor genelde, o karttan mi anrildi oraya hasaar verdi mi, ekrana isik geliyor ama görüntü mü yok yoksa ekranda ekran acisini degistirince bir anlik görüntü yakalaniyor mu, icerde neye yol actiniz gibi sorular sorular. umarim dis iskelette hasariniz yoktur.

örnek olarak ekranin arka kismindan ne kastettigimi görmeniz icin bunu ekliyorum:
www.youtube.com

ha ama en kötü senaryolar bu, o kablo sökülmüsse ki zordur da sökmesi takilir biter zedelendiyse degistirilir gene tamamdir.

@wiillii; hocam çok teşekkür ederim.

hayır

iTunes.

ödemiyorum

evet

turkcellmuzik den satin aliyorum. parasiz muzik download etmiyorum ama online dinliyorum

bikaç kere spotify

ödemiyorum.

Albüm ve konser dışında ödemiyorum.

hayır. film, müzik hatta merikritos sayesinde kitaba da para ödemiyorum.

Tabiikide evet. Sonuçta bir emek var kaldıki fahiş fiyatlar yok artık 9 liraya albüm alabiyorsunuz. Enpara var ise yarısıda iade

spotify. bulursam ucuza arada albüm cd de alırım.

en son 2005 yilinda galiba mp3 cd'si almistim alsancak'tan.

ne münasebet ya?

iki üç ay için last.fm kullanmıştım baya da memnundum.

dinlemek için aldığım mp3 çalar, cep telefonunun bir kısmı, internet bağlantısına ödediğim para, aldığım kulaklık ve ses sistemi gibi şeyleri sayarsam bunları da müziği dinleyebilmek için aldığımdan müzik için para ödemiş oluyorum...
ama gidip de müziğin kendisine para ödemem, çok eskiden kaset ve cd almışlığım var, ama en son aldığım cd üzerinden rahat bir 8-10 yıl geçmiştir...

spotify'a ödüyorum ama albüm vs. almıyordum, en son dünya yalan söylüyor'un kasetine para vermiştim sanırım. ha bi de konser tabii ki, ona acımıyorum pek.

yerli ise cd alırdım albümü beğenirsem. arabada falan dinlerdim. artık yerli de dinlemediğimden sadece konser.

evet. spotify. müzik için şimdiye kadar tek para verdiğim yer.

Yok, en son müziğe para verdiğimde 1-2 liralik doldurma karışık track cdlerinden almıştım. Konsere falan veririm ama.

evet. deezer, aylık 5 lira.

nope. torrent youtube ve spotify, eger üyelik biter sorun cikarsa hop yeni adresten yeni facebook hesabindan devam.

Spotify.

Bir de plak alıyorum. Issız adamım.

konsere gidiyorum, eğer grup direk kendi satıyorsa o zaman satın aldığım oluyor.

evet. o işte. var mı birinizde? olmadı 3-4 tane yollasa da denesem.

bu dediğin suç, görmemiş olalım.

sana o ilac oldugunu söyleyip sana tic tac satsam, sende ayni etkiyi alirim. (placebo)

o dikkat toplama falan var ya, onlar hep kafada iste. motivasyon bulun, ilac degil.

bir de adderall daha yaygin bu amac icin. ama türkiyede yok. iyi ki yok. böyle sinav sisteminde kesin öldürürdük gencleri overdosedan.

ilaçla dikkat toplamak ney ya.

Ben kullanmam ama başkasında görsem o kadar yadırgamam.

gitmez. gitmesin.

Olur bence erkek için. Fotoğraftaki elemanda da gayet güzel durmuş.

pek olmamış gibi...

kisisel zevk hoslandiysan al ama bana sorsan o cepler falan cok buyuk.
ben daha sade bir seyler arardim

asos'ta deri ya da deri görünümlü çok güzel postacı çantalar var oraya bak derim.

bunun renk tonlarını beğendim ama model hayır.

Gider ama kötü çanta.

feminen duruyor.

Gitmez. Gerci zevk meselesi, kirmizi yesil sari pantolonlar giyiyorlar erkekler simdi. Kimi yakistirir kimi yakistirmaz. Ama erkeksi degil bu canta.

Hem feminen hem de leş

Erkek icin olmasinda sorun yok bu tarzlarin ama canta cirkin, sorun o.

hem güzel değil hem de erkeğe gitmez. rengi de kötü.

canta erkege gitmez arti kusura bakma yarrrak gibi bir model begenmissin dostum.

ben kullanmazdim. erkek.

www.medizinfuchs.de

gibi siteler üzerinden genel fikir edinebilirsiniz. genelde tutuyor sik kullanilan seylerde ise indirim olabildiginden tutmayabilir ama.