-1,5

-erkek, kısır

- kuduruk olduğu için sadece kırık bir dişi var o da öyle kalacakmış şimdilik, yemede içmede sıkıntı yaratmıyor

-royal canin sterilised kullanıyorum, fazla tuz kısır erkek kedilerde böbrek sorununa yol açıyor. başka hiçbir şey versem de yemiyor zaten kuru mamasına alışık.

bu arada hill's science'ı denedim 2 gün ağzını sürmedi resmen, yemedi onu.
acana'yı da sevmedi ve yemedi.

edit: kedisi olanlar şunu okusun mutlaka:))))

onedio.com

8 aylık, dişi, kısır değil, belirgin bir problemi yok, manyak olması dışında, kayınpeder veteriner olduğundan mamaların seceresini tutamadım açıkçası, çok fazla var, bir tane italyan marka var, onu deli seviyor.

-2 bucuk
-erkek, kisir
-saglik problemi yok
-proplan'in kisir kedi mamasiyla besleniyor.

5 aylık,
dişi, kısır değil,
hastalığı yok
Hills kitten mama kullanıyor. Valla çok sevmiyor bence tadını yaş mamaya bayılıyor. Hills a/d yaş mama için ölüyor :) mamasını değiştirmeyi düşünüyorum. Tadı daha hoşuna giden bir mama bulmak istiyorum. Ekonomik olarak da çok zorlanıyorum. Aşı periodu bitmediği için maddi olarak zorlanıyorum. Farklı bir gdosuz mama öneriniz olursa özelden yazın lütfen.

-5 yaşında
-dişi, kısır
-sağlık problemi yok
-acana ile besleniyor.

-1,5 1,5 0,5
- e,d,d
- hepsi evet
-erkegin tek gozu yok.
-mito kedi mamasi veriyoruz ancak genelde ya tqvuk cigeri ya da taslik yiyorlar. Ekmek icini islatip cigerlerle veya taslikla mikserden gecirip veriyoruz. Mamalara pek sicak bakamadik.

-3yaş, 2yaş, 9 ay
-erkek, dişi, erkek
-kısır, değil, değil (biri hep hastaydı kısırlaşamadı, öbürü de bu ara kısırlaşacaktı ama hastalandı kısırlaştıramıyoruz)
-saymakla bitmez, tüy problemi var, normalde domuz gibi ama bu ara üşütmüş
-böbrek özel mamalar, sindirim sistemine özel mamalar falan çeşit çeşit veterinary serisi mama yedi büyük oğlum, kızım rc kittenla büyüdü, oğlan yetişkin maması yedi hep çünkü ha sahiplenildi ha sahiplenilcek diye mama almamıştık ona, şimdi de dana kadar oldu. şu an para bulabilirsem n&d alıyorum, bulamazsam bonacibo. bonacibo yemeye başladığından beri büyük oğlumun bütün sorunları geçti, ki kendisi üriner sistem özel mama yerken böbreklerden hasta olan bir çocuktu. zibil gibi farklı mama yediler yani. daha aklıma gelmeyenler de vardır.

-2
-dişi
-kısır (9 aylıkken yaptırdım)
-biraz memeler kısmında sarkması var, onun önüne geçemedik. onun dışında yok)
-sokak kedisiyken sosis ve sokak mamasıyla, eve alınca royal canin kitten, 1 yaştan sonra da royal canin kısırlaştırılmış 37 ile.

-9 10
-D E
-ikisi de evet.1 yaş civarlarında.
-Yok. Böbrek değerlerine yeni baktırdım. Ortalama hepsi. Yaşlılar o yüzden umarım böyle gider.
-İkisini de aldığımda 2'ser aylıklardı. İkisini de ilk başlarda royal canin kitten ile besledim. Sonrasında çok uzun süre Fit32 ile besledim. İkisi de ortalama 5-6 yaşlarında kilo almaya başlayınca Royal Canin kısırlaştırılmış kedi ve indoor cat mamasını verdim dönüşümlü olarak. Son bir senedir Hill's Mature kısırlaştırılmış ve Hill's Mature Light veriyordum. Son 2 aydır tavsiye üzerine N&D tahılsız ile besliyorum. Şimdilik iyi gidiyor.

-2
-erkek
-kısır
-yok
-bonacibo (yoğurt, tavuk ciğeri, yaş mama, balık vs. veriyorum)

6, Dişi, kısır, sokakta yediği dayakların dışında bir sıkıntısı yok, Temizmama'nın light mamasını kullanıyorum

2,5 - 2,5 - 2,5

e - d - d

kısır değil - kısır - kısır

hastalıkları yok

micho

diyet uygulamıyorum, ayrıca bütün gün istedikleri gibi eve girip çıkabiliyorlar.
bu mamayla bahçeye gelen 3-4 kedi daha besliyorum, onlarda da bir sıkıntı yok.

1) 9, 10 tam yaşını bilmiyom sokakdan almıştım ve zate 3/4 yaşında bişiydi
2) dişi,
3) ameliyatlı ama ben yaptırmadım mahalleli yaptırmıştı önceden
4) iki üst çene dişi kırıldı, birde pire var üstünde başka bir problemi yok diye biliyom.
5) fit32 alıyorum 1 ayda 2 kilo yiyor bazen 3'e çıkıyor, çok kilo alırsa 1 ay rejime sokuyorum daha az mama veriyorum.

-7 aylık
-erkek
-daha değil :)
-yok
-royal canin baby cat ile başladık, kitten'a geçtik. yaş mama da royal canin ve gourmet gold parçalı(kıyılmış değil). günlük 3 tane ödül maması olarak malt kisses( kıl yumakları için)

7,5 yaşında erkek. kısırlaştırıldı. ciddi bir pankreas ve böbrek problemi geçirdi. daha öncesinde imkanım oldukça profesyonel mama alıyordum ancak kötü dönemlerimde malesef whiskas fln kullandım. artık sadece hill's k/d kullanıyorum. ciddi bi tedavi ve bu mamanın ardından toparlandı çok şükür.

-8-9 aylık kesin yaşını bilmiyorum sokaktan aldım, 5 yavrusu var onlar daha 20 günlük
-dişi yavrular 2 dişi 3 erkek(yuvalandılar)
-emzirme bitince kısırlaştıralacak bizle kalması kesin olan dişi yavru vakti gelince kısırlaştıralacak
-annenin kronik ishali var şu anda veteriner emzirdiği için antibiyotik vermek istemiyor, yoğut ve reflör ile biraz hale yola koyduk ama pazartesi tekrar gideceğiz veterinere, bakalım.
-Royal canin kitten kuru+yaş ve bizden tırtıkladıkları, yavrular sadece anne sütü

* Kedim 1 buçuk yaşında.
* Dişi
* Evet, ben yaptırdım. 150 tl. ameliyat masrafı oldu.
* Kısırlaştırma öncesi veterinerin önerisiyle bir ilaç vermiştim. O ilaçtan sonra çok kötü oldu, ölecek diye korktum hatta. Sonra toparlandı. Onun dışında hiç hastalanmadı. Bir arada pirelendi, çok kaşındı falan. Bu aralar sapasağlam, gül gibi yaşayıp gidiyoruz.
* Catshow diye bir markanın kısır mamasını alıyorum. Yaş mama da karışık, uygun, hesaplı ne bulursam.

kedi canlı mı?
yeter.

Büyük bir kedi sahipleniyorsanız eğer mama alışkanlığı nasıl onu sorabilirsiniz. Günde 1 mi 2 defa mı yemek yiyor?. Hangi mamayı kullanıyor?. Kısırlaştırıldı mı?. Tuvaleti için ne tür kuma alışık? Silikon mu bentonit mi?. Bentonit ise iri mi ince taneli mi?. kapalı tuvalete mi açık tuvalete mi alışık? Hangi oyuncakları ve ne tarz oyunları seviyor?

huyunu suyunu sorcan , çok miyavlarmı misalen, halı mı koltuk mu tırmalamayı sever, akşam tek başına kalabilir mi yoksa illaki senle mi yatacak vs.

birde tabii sağlıklı mı, aşıları en azından iç/dış parazit ilaçları ne durumda, biti piresi var mı? kaç yaşında/aylık? vs.

var, önce kendine soracaksın:

- ben 10 yıldan fazla buna bakabilecek miyim?
- koltukları, halıları, sandalyeleri tırnaklarıyla parçaladığında, bunu kabullenecek miyim?
- evlenip bebeğim olduğunda tüyleri, vs bebeğe zarar verir endişesi taşıyacak mıyım?
- dışarıdan pire, hastalık vs getirdiğinde onu iyileştirmeye çalışıp kendim de pire vs ile uğraşacak mıyım?
- yeni doğmuşsa tuvaletini bir süre evin içerisine oraya buraya yapacak, belki çişini de yapacak, bu koku kolay çıkmayacak, tuvalet alışkanlığını kazandırana kadar sabredebilecek miyim? ileride canı istediğinde istediği yere işeyebilir, yine buna katlanabilecek miyim?

-vs...

insan kendi çocuğu olduğunda, benzer şeyleri hiç takmıyor. kedi olduğunda, başkasına verme, satma, hiç olmazsa sokağa atıverme çok kolay. herşeye rağmen o sorumluluğu gösterebilecek misin?

gibi...

kuyruğuna bak. Bazı kediler var pofuduk tüyleri altında kuyruklarını saklıyorlar.Dikkat buyurun ve bu tür kedilerekarşı kendinizi savunun.

fak dı mörfi

edit: ya da Screw the murphy

who the fuck is murphy?

ingilizce'de de murphy's law diye geçiyor.

screw you murphy! güzel olur bence. fuck çirkin olur.

murphy is my bitch

murphy my ass

say my name muphy! say my name!

only murphy can judge me?

1.5 yıldır lg smart-led tv kullanıyorum, film/dizi izlemek ve altyazıyı ayarlamak çok basit. uyumlu olmayan altyazıyı +0.5, -0.5 seçenekleriyle ileri geri alabiliyorum hatta. lg öneririm ben.

philips o kadar iyi değil. lg. 4k'nın şuan için anlamlı olduğunu düşünmüyorum. tabi netten 4k film falan indirirseniz bi anlam ifade edebilir ama düşük boyutlarda ne anlamı var 4k'nın?

samsung var bende hatırlamıyorum seçeneklerde altyazı rengi varmıydı ama hiç ihtiyacım olduğunu hatırlamıyorum yaw? neden renginin değişmesi o kadar önemli bir kriter senin için?

@Selam hakli, renk degistirmek cok onemli bir sey degil. Ben tum renklerde denedim ayrica, beyaz haric hicbiri rahat okunmuyor.

@selam ve signore
benim için sarı altyazıdan başkası yalan. aile de alıştı, "altyazıyı sarı yap" diye uyarıyorlar.

sonuç:
LG 49UF8507 oldu, memnunum.

şuan ki düzen mantıklı diyosun yani?

Müfredatı ben de öğrenemedim ama başka şeyler kazandım. Ama bu demek değil ki benim çocuklarımda da aynısı olacak.

Önemli olan analitik düşünme yetisine sahip, sorgulayıcı, öğrenmesini bilen kişiler yetiştirmekte. Yoksa programlama da öğrenilir, dil de.

malesef diploma faydasız da olsa en önemli etiket günümüzde. işinde ne kadar iyi olursan ol en az lisans mezunu değilsen siktiri çekerler her yerde. Kendi işini yapacaksa bilemem ama o da çok kolay iş değil. Öncelikle tecrübe kazanması lazım, tecrübe kazanabileceği yerlerin de ilk soracağı şey diploma.

O dediginiz sey yalan oluyor genelde. Simdi adini unuttugum birkac unlu kisi dediklerinizi yapmisti, faydasi olmuyor.

Ortaokul-lise-universitede insanlarla iletisimi - hayat sartlarini ogreniyor insanlar. Bana gore en onemli beceriler de bunlar.

Ornegin kafesteki bir kusu dogaya salarsaniz yasayamaz, sizin cocugunuzun basina da bunlar gelebilir.

Bu arada sizin cocugunuz ehliyet bile alamaz bu dediklerinizi yaparsaniz, hatta zorunlu egitime karsi geldiginiz icin hakkinizda islem bile yapilabilir.

bence de okulda doğrudüzgün eğitim verilmiyor katılıyorum ama ben zaten eğitim için değil sosyalleşmesi için göndermek istiyorum. dışarıdan ne öğrenmek istiyorsa yine kursuna gidebilir ama oralarda okuldaki kadar sağlam arkadaşlıklar edinemez.

tüm bunları okula devam ederken de yapabilir. 20 yaşına kadar 4 dil olmazda 2 dil olur filan. okul hayatının insana kattıklarını da yabana atmamak lazım.
hem bakalım çocugunun yazılıma ilgisi olcak mı?

home schooling diyosun. bilmiyorum riskli gibi biraz. yazilim falan eyvallah da dadi falan olmadan ozel ders falan goturemezsin bence. ha bi de madem adam gibi yetismesini istiyosun direkt yurtdisinda baslat ilkogretime en guzeli o.

O kadar hoca özel ders vs imkanınız varsa yurtdışına yollayın.

amacım zaten bunları direkt olarak yaptırmak değil. sadece en iyi yolu çizmek istiyorum. yazılım konusunda da elbette tercih onun olacaktır. yurtdışında okutmak en mantıklısı gibi duruyor.

pardon ama bu dediklerini okula giderek de yapabilir. hem okul avantajları olur hem de öğretmek istediklerini öğretebilirsin. tabii çocuğa zorla yaptırman imkansız, onun da ilgisi olması şart

evde eğitimde de yine okul müfredatı uygulamak zorundasın, sınava giriyor ona göre sınıf geçiyor

mantıklı guzel.

ozel okul denen sey iste bu yuzden var.

ve fakat bu kadar imkanla yurtdısına goc edın. burdan dunya ınsanı cıkmaz.

yahu resim yapmasını öğretin, bir enstruman çaldırın, okçuluk öğretin, spor da yapsın,

çocuğunuza bu dediklerinize yoğunlaştırırsanız hayattan soğur, bırakın çocukluğunu yaşasın, sevdiği şeyi yapsın, tabi ki yönlendirebilirsiniz ama bu kadarı fazla

ayrıca üniversiteyi bir şeyler öğrenme yeri değil, bir şeyleri nasıl öğrenirimi öğrenme yeri, yani survival bir nevi, mezun var mezun var kimi bomboş gidiyor ki mi dağıtıyor ortalığı, girdikleri dersler aynı halbu ki

eğitim sistemi sıkıntılı evet ama her bireyin yaşamı öğrenmeye hakkı var, karantina da büyütmek acı sonuçlar doğurabilir...

çocuk android ise neden olmasın?

çocuğu yarışa atı gibi yetiştireceksin bu gidişle.

Çocuğuna kitap okumayı öğret, okuma alışkanlığı ve spor yapma alışkanlığı kazandır gerisi gelir

bir bakimdan güzel düsünce olabilir, ilerde de egitim sistemi düsüncenize benzer bir sekle evrilecegine inaniyorum. Ama bunu izole bir bicimde kendi cocugunuza yaparsaniz cocugunuzun asosyal veya yasitlariyla iletisim problemi yasama riski ile karsilasabilirsiniz. O yasta cocuklar genelde belli basli ortak paydalarda bulusuyorlar ve genelde de bu ortak paydalar okulda sekilleniyor. Bir cizgifilm kahramani olabilir, ya da bir sarki olabilir, bir oyun olabilir vs. Diger cocuklar kendi sosyal muhabbetlerini yaparken sizin cocugunuz bu muhabbetlerden bi haber olabilir ve entegrasyonu sorun olabilir.

Benim önerim daha yumusak bir gecis olabilir, yine yasitlariyla okula gidebilir ama okul disindaki saatlerde sizinle birlikte yabanci dil gelistirici etkinlikler, bilgisayar yazilimi ile ilgili eglenceli aktiviteler yapabilir. Burada bunlari oyun seklinde sizinle, (ayrica bundan sizin de zevk almaniz gerekiyor, görev bilinciyle yapilacak seyler degil). Siz cocugunuzu devlet okulundan alip izole bir ortamda yine baska bir hocanin (bu hoca da yine bu müfredatin ve kafanin hocasi olacak) sistemi altina sokarsaniz cocugunuzu bir ambalaja kapatmis olursunuz.

Almanyada buna benzer bir egitim sistemi programi icinde calismistim (en.wikipedia.org), bu ögreti de yine cocuklari hayata hazirlamayi ön gören bir egtim metodolojisi uyguluyordu. Büyükler günlük hayatlarinda ne yapiyorsa cocuklar da benzer isler yapiyordu, bir ev arkadasi gibi. Bulasik yikamaktan evin tamirat islerine kadar, bilgisayar yazilimi yapmaktan kano, yelken gibi aktivitelere kadar. Ama bunlar ailecek hep birlikte yapilmasi gerekiyordu ve bu aktiviteler sizin hayatinizin bir parcasi olmadan olmasi imkansiz. Cocugunuz ne yaparsaniz yapin size ve cevresinde gördügü insanlara benzeyecek, onlar ne yapiyorsa onu yapacak, meraklarini sizin ve arkadaslarinin meraklari üzerinden gelistirecek. Siz ona ben keman calmam, ama al bu keman sen cal, hocan da seninle ilgilensin derseniz cocugunuz ilerde iyi bir kemanci olsa da bu sizin basariniz degil cocuga o kemani sevdiren hocasinin basarisi olur. En güzeli mevcut egitim sistemi yaninda (her ne kadar büyük oranda eskimis olsa da cocuklarin sosyallestigi en önemli ortam hala okullar) cocuklarla ortak zevler olusturmak, dil ögrenmek, doga yürüyüsleri, cesitli sporlar, sonra yavas yavas bu zevkleri beraber tadacagi arkadaslariyla bulusturmak kisaca bi oranda arkadas olmak.

teoride güzel ama pratikte saçma bence

ortaokul, lise ve üniversitede hiç bir şey öğrenmemeyi başarmanızı kutluyorum.

tebrikler.

proje çocuk.

çocukla ilgili plan yapıyorsunuz ama gözden kaçırdığınız bir nokta var. bu onun hayatı.
kendi hayallerinizi çocuk üzerinden gerçekleştirmeye çalışmanız mantıklı mı? belki o çocuk yazılım öğrenmek istemiyor?
eğer bu tarz eğitimi çok doğru buluyorsanız kendiniz öğrenmeye çalışabilirsiniz? ama çocuk üzerinde deney yapmayın.
etrafımızda çokça görüyoruz. ebeveynler çocuğun hayatını en küçük detaya kadar planlıyor. 3 yaşında yüzmeyi, 4 yaşında fransızcayı, 5 yaşında keman çalmayı öğrensin vs.
Robot değil ki bu. Çocuk. yetenekleri, kapasitesi, ilgi alanları sizin hayallerinize uygun mu?

@mea :D

pamukta fasulye yetiştirmek gibi. hasatı toplamadan göçüp gidecek.

Ayrıca çocuk sahibi biri olarak yazıyorum. okulu bırak kreşte bile 1 senede öğrendiklerini ben 5 sene anlatsam kreşin yanına bile yaklaşamazdım eğitim konusunda.

avrupa ve amerikada homeschool dedikleri olay, bence gayet mantıklı eğer sizin altyapınız buna yeterli ise. tc de okula çocuk gönderilmez.

1) doğmamış çocuğa don biçmenin bu kadarına pes.

2) çocuğun ne olacağına ebeveynin karar vermesinin bu kadarına pes. belki ressam olacak?

3) çocuk 4 yabancı dil ve 10 programlama dili bilse bile mevcut sisteme göre "ilkokul mezunu" oluyor. dezavantajlarını irdeleyin.

4) dünya insanı yazılım ve yabancı dille olunmuyor. bu çocuk nasıl sosyalleşecek? nasıl sıradan ilişkiler kuracak? okula gitmek sadece eğitim için değildir. ben üniversitede mesleki olarak 3 şey öğrendiysem, hayata ve insan ilişkilerine dair 300 şey öğrendim.

5) düzene karşı gelmenizi ve alternatif yaratmaya çalışmanızı anlıyorum. ama bireysel çözümler maalesef çözüm değildir. "birey, toplumsal bir bireydir." çocuğunuzu istediğiniz kadar yalıtın, içinde yaşadığı toplumdan en fazla bir kaç adım önde olabilir. bu da kendini dünya insanı sanıp yalnızlığa mahkum olmasına neden olabilir. alternatif yaratmak istiyorsak, düzene karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz.

dışardan bakıldığında mantıklı, hatta benzer sistemler için bkz. homeschooling. ancak çocuğunun türkiye'de doğup büyüyeceğini göz önünde bulundurduğumuzda çocuk herhangi bir şekilde ehliyet alamayacak mesela. çünkü türkiye'de homeschooling kabul gören bir sistem değil. bu ufacık bir örnek. ayrıca bu sistemin en büyük eksilerinden birisi de çocuğun "okul"da edindiği sosyal ortam. bunu bir insanın hayatından çıkardığınız zaman aslında insanlığı çıkartmış oluyorsunuz. ne kadar başarılı ya da bilgili olursa olsun insan ilişkileri olmadıktan sonra yaptığınız iş öğretimden öteye gitmez. eğitim dediğimiz ise informal yollarla yapılır. bu yüzden ben tavsiye etmem.

ben de arar ara çocuğum olursa tanımadığım etmediğim, yeterliliğinden emin olmadığım öğretmenlere emanet etmektense kendi olanaklarımla gerekli eğitimi veririm diye düşünüyorum ama ihmal etmemek gereken bir şey var, o da okulun eğitimin yanı sıra insan ilişkileri ve sosyallik de kazandırması. bunu ne şekilde telafi edebilirim bilmiyorum.

mantikli; ama her mantikli sey iyi degildir. bence kasma.

olur hocam çok da iyi olur çok da güzel olur. ben de senin gibi düşünüyorum ama önce o imkana ulaşmam lazım. bir de ben liseden ya da ortaokuldan sonra okutmamaya teşvik etmeyi düşünüyorum. kendisini dışardan istediği gibi geliştirsin, eğitim sisteminde sürünmesine gerek yok. eksiklik falan denmiş çevre denmiş ama ben de bi üniversteli olarak etrafımda sadece çok sayıda yarış atı, hayatla ilgili sıfır tecrübeye sahip mal insanlar görüyorum. ağır bi tabir oldu farkındayım ama kötü niyetle ya da milleti küçümsemek adına söylemiyorum. adam sözde üniversiteli ama eğitilmemiş, hep öğretilmiş, 2 dakika oturup düşünmekten aciz.sosyal medyayı az biraz objektif kullanan biri de zaten farkeder bu durumu. bizim neslin çoğu böyle, ben çocuklarımın böyle olmasını istemem. en azından meslek için değil kültür için okusun, kendi için okusun illa okuyacaksa da üniversiteyi, tarih, dil, sanat gibi bölümlerde.

Çocuğu sosyal hayattan izole edip kendi sisteminizde eğitmeye çalışmak o çocuğu asosyal bir ruh hastası yapmaktan başka bir işe yaramaz.

proje çocuk diyenler, asosyal olacak diyenler, ben çocuğu alıp eve kilitleyeceğim demedim ki?

çocuk dil öğrenecek. çıkıp sokaklarda oynayacak zaten. bizim yaptığımız gibi. yahu okul düzeninden memnun olmayan bir ben miyim? lisede üniversitede bir şey öğrenmedim diyorum bazı akıllılar laf sokmaya çalışıyor. sen öğrenmişsin işte. olay senin için kapanmış.

ben çocuğu asosyal olmak yerine tam tersine, dünya insanı olması için teşvik ediyorum. daha önce de yazdım tekrar yazıyorum. ben oradan bakınca sığ birine mi benziyorum? çocuk yazılım öğrenecek! diye birşey demiyorum elbette.

ressamda olabilir, başka bir şey de. yada alaylı mühendis bile olabilir. biz gidip üniversitede öğrenmedik yazılımı vesaire.

kendisi araştırıp yapar. yada neye ilgi duyarsa.

değinmek istediğim nokta. 12-13 yıl eğitim alıp sonra ekşiduyuruya gelip kpss ile ilgili duyuru açmasın.

edit: ayrıca eğitimi ben vermeyeceğim. ben o donanımda değilim ki vereyim. yine dışarıda alacak(kurslar vb).

projeniz için bir şey demiyorum da çocuğum çıkıp sokaklarda oynayacak hayalinize ne desem şaşırdım :)

nerde yaşıyorsunuz? hayallerde mi? 2015 yılında köyler dışında sokakta "oynayabilen" çocuk kaldı mı?

@mea maxima culpa

siz dük torunusunuz galiba? adana'nın merkezinde yaşıyorum. çocuklar dışarıda oynuyor. hatta bazen rahatsız bile oluyorum seslerden filan. bizde durum böyle.

siz sosyalleşmeyi bir cafeden başka bir cafeye gitmek olarak algılıyorsanız bir şey diyemem elbette. ama 2015 yılında halen çocuklar sokakta oynuyorlar.

daha çocukta yok ortada. merak etme güzel kardeşim. ne olduğunu anlamadan zaten 10 yaşına geliyor.. vaktin var.. belki dediğin gibi dünya insanı olur belki olmaz...

liseyi bitireli 15 sene oldu hala lisedeki arkadaşlarımla o günleri konuşup eğleniyoruz. lise aşklarımızı konuşup kederleniyoruz. düşünsene senin çocuğunun böyle bir şansı yok. ve ben bu ortamın olmadığı dünyanın ta mk.. Çeyrek alıp üniversite arkadaşının düğününe gidemeyecek. :)

hem diyorsun ben bunları yapacağım hemde diyorsun hemde çocuk istediğini yapabilir.. bize istediğimiz bölümü okumamıza izin vermeyen anne babadan ne farkın kalır...

mantıklı mı? diyorsun mantıksız diyenlerin cevabını beğenmiyorsun. cevap verenler içerisinde benim gibi çocuk sahibi insanlarda vardır eminim.. duyuru açarken ne düşündün acaba millet beni gazlasın diye mi? kpss bir yana emin ol çocuğun 20 sene sonra gelip buraya hiç kimse iletişim sağlayamıyorum diye duyuru açacaktır. senin bir anne/baba olarak yapman gereken tek şey çocuğuna insan sevgisini, dünya sevgisini anlatmaktan öğretmekten başka bir şey değildir. kendi çocuğuma sadece bunu öğrettim. (oyun parkına gittiği zaman etrafı temizlemeden oyuna başlamıyor bile.. ne mutlu bana)

nerede bireysellik varsa orada başarı vardır. çocuk senin bize vazife değil geri kalan...

ha birde İngilizceden geri kalan diller hobidir benim için.

dük torunu olsaydım şatoda otururdum. şatonun sayısız bahçesinde ve korularında çocuklarım oynardı.

bildiğin cadde üstü apartmanda oturuyorum. ne bizim burada ne de tanıdıklarım içinde sokağa çıkabilen çocuk yok. çocuklar evde bilgisayarda oyun oynuyor.

@dokuzonbeş

cevabı beğenmeme gibi bir şey yok. tik attıklarıma bakarsanız beğenmeyenleri de tiklediğimi görürsünüz ama bazı arkadaşlar trollük peşinde.

ayrıca her şey o anki duruma göre şekil alıyor. biz şimdi lise aşklarımızdan bahsediyorsak onlar da başka bir şeyden bahsedecekler.

ne demek istediğimi anlayan arkadaşların olması sevindirdi beni.

@mea maxima culpa

tamam o zaman "bizim buralarda yok" diceksin. hala sokakta oynayan çocuklar var haberin olsun.

onlarda derken sadece senin çocuk. neyse...

senin demek istediğini anlıyorum. kısmende olsa belki hak veriyorum.. ama ütopik bir şey...
iktisattan anlar mısın bilmiyorum ama şöyle örnek vereyim.. yüzlerce binlerce iktisadi teorem var ve neredeyse hepside haklı.. ama tek geçerli olan var hepsi kapitalizm içerisinde..

allah kolaylık versin...

çocugun ne istediğini,onun ne sevdiğini sormayacaksın yani ?
ben şimdi bilgisayar mühendisiyim ve ailemin yönlendirmesi ile oldum. keşke ailem beni sevdiğim şeyleri keşfedebileceğim şekilde yönlendirseydi diyorum,çünkü bilgisayar mühendisliğinden nefret ediyorum.
saygılar.

Neden okula giderken öğrenmiyor? Neden okula gönderirken öğretmiyorsun?

Ayrıca bence bunların yanında en az bunlar kadar kazanması elzem olan bir şey var ki, spor ve egzersiz alışkanlığı, beden disiplini.

Ben olsam mesela, erkek çocuğumu muhakkak futbolcu yaparım. Ankaragücü'nde oynasa bile 35 yaşında bir sporcu olarak emekli olur ve hayatının sonuna kadar kendisine, ailesine yetecek parayı kazanmış olur.

orta okul mezunuyum o ben çocuğuma böyle eğitim vereyim dediğiniz şeyi ben tek başıma yaptım amma velakin okulun sadece ders işlenen hocaların olduğu bir yer olmadığını çok sonra anladım okulda sadece verilen dersler ile eğitim almıyorsunuz kendi kendinizi pek çok konuda eğitiyorsunuz, sevgilinize nasıl davranacağınızı nasıl kız arkadaşınızın olacağını sosyal ilişkilerniizi nasıl yürüteceğinizi arkadaş seçimlerinizi vb. her şeyi kendi yaş gurubunuzdan insanlarla yaşayarak öğreniyorsunuz.

evet evde eğitim güzel ama o genç yaşta yine yaşıtlarımla okulu kırıp (sorumlulukdan kaçma, gizli kapaklı bişi yapma) adaya gitmek, piknik yapmak, bir kızı öpmek, iki bira içmek ve yakalanmadan geri dönmek bunun heyecanını nasıl vereceksin evde?

arkadaşlarını senin anlatmana göre mi seçecek? işini senin yönlendirmenle seçecek? ne farkın kaldı ki o beğenmediğin eğitim sisteminden? onu öğrensin bunu öğrensin, belki çocuk ressam olacak belki müzisyen olacak belki şair olacak belki başka bişi, ama sen fabrika çıkışından itibaren zaten bir tasarım içine girmişin ne farkın var okuldan?

çocukları kendi yaş guruplarından ayırmayın böyle saçmalıklara girmeyin, ben girdim şimdi pişmanım ama bu benim tercihim oldu ailemin imaknsızlıkları yada çabaları ile değil dolayısı ile vicdanım bu konuda temiz, senin çocuğunun da aynı vicdanna sahip olacağını nasıl garanti edeceksin? hayatı boyunca seni suçlarsa misalen?

ya o da kiraya verirse böylelikle herşey bir döngüye girerse:))

Senin kiracın kirayı ödemezse yasal bir yolun kalmaz sanırım, hakkın olmadığı için.

ev sahibi öğrenirse evden atar. benim kiracım bunu yapsa ben hem evden atar hem de tazminat davası açardım. abonelikleri yeni gelen üzerine yapamaz. ödemezse sana kalır ihale. fuhuş yapar yine sana kalır ihale, fuhuşa yer temini suç çünkü vs vs. yeni kiracıyı iyi bulman lazım. iyisi mi evden çık en temizi. kiracıya ev mi yok...

ev arkadaşı alsan daha kolay değil mi? anladığım kadarı ile planın şöyle bişi;

1000 liralık evde 600'e oturuyorsun, eşyası ile birlikte 1200'e kiraya vereceksin 600 lira cebine aylık kalacak?

böyle yapacağına 400+faturalar de (+100 lirası eşyalar için) daha düşük kar ile garantili iş yapmış olursun?

Bunun cevabını büyük usta erkan can, gemide isimli filmde vermişti.

Sikerler kamil, hepimizi sikerler.

Bu şekilde ev kiralayıp içini dayayıp döşeyip el altından günlük kiralayan bir tanıdığım vardı. Evin gerçek sahibi tazminat davası gibi bir şey açtı galiba adam şuan borç batağında.

linux/bsd için cat *.csv | sort | uniq > big_csv.csv şeklinde yapabilirsin uzun sürecektir

bildiğin dos. en pratik, en kolay en hızlı dos üstünde birleştirebilirsin.
dos penceresini açtıktan sonra cd komutu kullanarak csv lerin olduğu klasöre git.
bütün csv leri birleştirmek için copy *.csv birlesik.csv yap enter de zaten birleştirilsin mi diye soracak. evet dersen o klasörün içinde birlesik diye bir csv dosyan daha olmuş olacak.

tabi bu komutlar yazar duplicate data'ları. ben yoktur diye tahmin ederek şeyettim.

Arkadaşlar, cmd prompt'ta copy işe yaramıyor, out of memory diyor. Dosyalar 1gb'dan büyük.

yönetici olarak çalıştırmayı deneyebilirsiniz. ama @osurdum'un da dediği gibi duplicate data'lar sıkıntı çıkartır bu komutta. aynı sütünda aynı veri varsa birleştirmede kayıp yaşarsınız.

windows için mümkünatı yok mudur bu işlemin? i7 3.0ghz 16 gb ram makinam var. SSD kullanıyorum. Ne diyorsunuz üstadlar? Linux'ü hiç kurmadım ve de kullanmadım.

Herkese teşekkürler.

Maalesef win7 altında çalışan bir çözüm henüz bulamadım. ücretli yazılımlara bakıyorum, bulursam paylaşırım.

Slm,

Bu konuyla ilgilenenler varsa...

EmEditor diye ücretli bir yazılım buldum. Windows altında istediğim herşeyi yapıyor.
İşte Bu! ;)

Selamlar,

onlar çoluk çocuk. bilim milim felsefe bioloji ilgilerini çekmez.

şehri anlat.
büyük bir kentte nasıl yaşanıyor, insanlar orada ne yapıyor, hayat taşradan ne bakımdan başka. bence bu çeker ilgilerini.

Onlar çocuk tabii ki bilimden anlarlar.
Bence hiçbir şekilde dine falan girme. İnsanla alakalı olarak da dün bir markette gördüm, tübitak'ın kısa dergi şeklinde kitapları vardı. Çok güzellerdi onlardan alabilirsin. Ya da önümüzdeki ay ben alıp sana gönderebilirim.
Ben senin yerinde olsam teklonojiyle alakalı şeyler anlatırdım, gösterirdim.

uykusuz yada penguen dergisinin çocuk diye bir dergisi var bir sayısını al bi bak belki orada ilgilerini çekecek bir konu bulursun.

benim için bu konu uçaklardı, uçaklar nasıl uçar vs. 3 ncü sınıfta izlemiştim. o zamandan bu zamana meraklıyım uçaklara falan.

Nap et felsefe'yi de araya kat. Düşünmeyi, sorgulamayı öğrenen bilimi de öğrenir.

Çocuklara bir şey anlatın ama interaktif de olun. Bol bol sorular sorun, bir şeyleri cevaplasınlar. Mesela teknoloji nedir diyin, en sevdiğiniz bina hangisidir diye sorun, sizce dünyanın en büyük ülkesi neresi diye sorun (örnek tabi bunlar) ondan sonra anlatacağınız konuları anlatın. Ayrıca teşekkürler böyle bir işte gönüllü olduğunuz için.

Bana da cok tanidik geldi ama cikaramadim bulursam editlerim.

sanki dream theaterın ya da pentagramın bir şarkısı gibi geldi tam bilemedim ama bana da tanıdık geldi

girişi metallica gibi geldi bana ama ismini çıkartamadım şimdi

kocum benim dizi jeneriği??

benim aklıma bunu getirdi:

hatırla sevgili
www.youtube.com

nakarat kısmı özellikle

yok malesef bunlar değil, koçum benim epey benziyor ama

şunun nakaratına benziyor gibi sanki yoksa ben mi abarttım?

www.youtube.com

youtu.be

şuradan itibaren sonuna kadar bir dinleyin sonuna kadar pek benzemiyor ama çıldırıcam.

@proletarier malesef:/

@advo bana da baya andırdı, aradığım o sanırım ama, tam benzeyen bi şey olmalı gibi geliyo

selam uzaylı biz dostuz derim.

takımları nerede bunun, kuyruğu var mı, am mı lan o, vb sorularla anatomisini incelerim.

hemşerim naber derim, sonuçta dunya da uzayda e bizde uzaylıyız. mustafa topaloğluna büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum birde.

Once bi sekilde iletisim kurup bana zarar vermeyeceginden emin olduktan sonra gider sarilirim heralde.

disi erkek farkmaz, yavsarim. o kadar da zeki bir yasam formu degilse evlilige ikna etmeye calisirim. bir sekilde kurtulmak lazim buralardan.

kurtar beni diye bağırırım. belki anlar.

Taş atarım

mikecek halim yok, bakar bakar giderim..

Ben kaçarım ya. Korkarım yani. Hele ki Shyamalan'ın signs ındaki uzaylılardan sonra acayip tırsıyorum ben.

şey yapmaya çalışırım. yani şey.

Büyük olasılıkla altımı doldururum korkudan.

örgütlerim, leninizm öğretirim ona.

nerelisin diye sorarım sonra da verdiği cevaba aldırmaksınız neresinden derim

sevisirim

proletarier iyi noktaya temas etmiş, pavyona satılabilir aslında.

Nasıl seyahat ediyorsunuz diye sorarım. Fizikçiyim.

Adamlar ceplerinde 1 cent olmadan yapiyor bu isi

O nasıl oluyor?

Mars'a bile gidersin kalan parayla.

ben bir ayda 1000 euro'ya avrupayı gezdim, ulaşım masraflarını da eklersen, 15-20 bin euroya dünyayı çok rahat gezersin.

Bir de ben konuyla ilgili birkaç blog okumuştum böyle bir planım olduğu için. Çoğu ortalama 20/30 bin dolarla bu işi hallediyorlardı. Keyfine göre bu fiyat artabilir de düşebilir de tabii. Yani şöyle söyleyeyim: Planını programını buna göre yapıp 1 sene önceden uçak biletlerini alıp bilet fiyatlarını çok cüzi miktarla çeken insanlar vardı. Her şey planla programla ucuz seyahatin inceliklerini keşfetmekle alakalı biraz.

O paraya saniyede 7,5 kez Dunya'nin etrafini dolasir, bir de 7 takla atarim ben.
Saka bir yana, o parayla cok rahat yapilir Dunya turu. Hatta iki kisi Dunya turu bile yapilir istenirse.

gezerken üretirsen çok daha ucuza bile gezersin.
örn. müzik aleti çalmak.

dünya turu için sıkıntı para değil zaman bulabilmek

gezersin tabi hem de bir kaç kez. couchsurfing kullanırsan çok çok daha ucuza gezersin

www.baskaturlubirsey.com

hatta direkt şöyle vereyim, www.baskaturlubirsey.com -> "13 ayda yaptığımız harcamalar kişi başı 33 bin TL civarında"

anasını ağlatırsın öyle diyim

neden bir guvenlik sorunu olsun?
sonucta bu bir web server. yanilmiyorsam raspberry e linux kuruluyor zaten. yani baska bir bilgisayardan farki yok.

ama su da var, dropbox ta tutabilirsin datalarini, githubda tutabilirsin, heroku da tutabilirsin. onlar da bedava, ayrica bi webserver a ihtiyacin kalmiyor.

ama diger turlu de bi guvenlik sorunu falan olmaz.
tutorial lar vardir kesinlikle bu isler ile ilgili. birebir izlersen halledebilirsin diye inaniyorum

o aylık yüz hit tek seferde siteye girmeye çalışmaz ise sorun olacağını sanmam. tek sorun evinizdeki internetin upload hızıyla ilgili olabilir. sitedeki içerik hd video vb. yüksek veri transferi hızı gerektiriyorsa çin işgencesi haline gelebilir ziyaretçi açısından.

eğer milyon dolarlık yatırımın yapmadıysan güvenlik kısmını pas geç derim, zaten static içerikler için generatorler var pythonda falan, içerikleri onunla üretirsin, sayfan komple static serve edilir yorumları da disqus'a bağlarsın olur biter.

mail kurmana gerek yok, o kadar komplike bir durumun yok anladığım kadarı ile, mail server'i ne yapacaksın ki?

asıl mesele server'in ipsini takip edip sürekli güncelleyecek bir yol bulman dyndns gibi yani, birde dns servisi alman lazım bunları hallettikden sonra sorun olmadan çalıştırırsın, bu arada dışarıdan da oldukça fazla saldırı alacaksın böylece en azından gerçek dünyadan işler nasıl dönüyor sistem yöneticisinin görevleri nedir, nasıl güvenlik sağlanır vs. gibi pek çok şeyide tecrübe etmiş olacaksın bence süper bir fikir.

bu domainden kullandığımız aktif bir mail adresi var. mailserver kurmadan başka türlü halledebiliyorsak o da olur.

1- garip bi alet. vakum gibi, acıtmıyor aslında, 1 saniyeliğine "ahhh" dersin o kadar.

1. Acımadı ama gıdıklamıştı beni, çok huylanmıştım. Dendiği gibi vakumlu bir şey. O vakumlu şeyle genel bir temizlik yaptı, ince ayarı da ucu l şeklinde olan bir çubukla tıkır tıkır kaşıyarak yapmıştı kulak içimi.

1) acıtmaz gıdıklar ama doktorlar öyle normal kulağı temizleme taraftarı değiller, o kulak kiri dediğimiz sarı yağı aldıklarında tozlar bu sefer de kulak zarına ve etrafına yapışıyor ve ileride çok daha büyük zararları oluyor, gidipde azarlanabilirsin yani. doktorların tavsiyesi eğer ulaşamıyorsan dokunma şeklinde hatta çubuk yüzünden kulak zarına zarar verenlerle dolu bir sürü insan var, serçe parmağınla temizlediğin kadar diyor doktorlar.

2) cevapsız.

1- kulak temizligi icin baska bir yontemde: once doktor bir kulak damlasi yaziyor sana, sen onu bir sure kullaniyorsun. zaten o damla kulaktaki kirleri ymusatiyor. sonra'da doktora gittiginde kalkan kirleri alet ile kaziyarak aliyor.

bir cok doktor kulak temizligine karsi ve zararli diyenlerde var. temizlenmesi gerekiyorsa anlattigim yontem daha iyiymis.kbb uzmanina sorarsin.

1) acitmiyor. aleti kulagina sokuyor hup diye cekiyor cihaz. sokarken biraz hirpalaniyor bana oyle olmustu.
2) Burberry'de bulursun.

Sakin bulasma ! Vebadan kaçar gibi kaç !

1 aylık maaş farkıyla gayet güzel özel sağlık sigortası yaptırabilirsin aile boyu senelik. arkadaşın bu dedikleriyle beraber çalışma yerinde görece huzurluysa senin de gitmemen için bir sebep yok bence.

@bubezleeb: yaklaşık 10 yıllık arkadaşım ve beraberce kurumsal firmalarda çalıştık. en rahat çalışma ortamım burası diyor.

mevcut is yerinde kalirdim. esin ve cocugun da varsa "hükümet yanlisi", "insaat sektöründe", "maasin yarisini elden veren" bir firma icin; özel saglik sigortami, kafamin rahat oldugu, terfi olacagim isi birakmazdim.
maceraya girecegime, dogru bildigim yolda emin adimlarla ilerlerdim. herkesin kendine kalmis tabii.

çalıştığın yer gırtlağına yapışıp namaz kıl demiyorsa sana ne adamların inancından? sen gidip "pis hükümet yalakaları ölün geberin" demiyorsan onlara ne senin siyasi görüşünden?

özel sağlık sigortasının bi olayı yok, yaptırırsın sen de. hiç durma, arada boru değil 4-5 bin lira fark var.

not: siyasi görüşünü hayatının her alanına yansıtan, sağcısı, solcusu, nihilisti budisti, faşisti alayından nefret ediyorum.

yarısı oradan yarısı elden muhabbeti ve inşaat sektörü olması ciddi risk. inşaat sektörü, hele bu piyasaya yeni giren hacı hoca mafyası çakallık yapmaya çok müsait. yerinde olsam kurumsal şirketinde devam ederdim. aman.

iki gün sonra 'veremiyom maaşını yapıcak bişi yok' dese göt gibi kalırsın afedersin.

değiştirme

değiştir bence.

ben inşaat sektörünün sonunu hayırlı görmediğim için değiştirme derim.

Mevcut şirketin de inşaat sektöründe ise o paraya iş değiştirilir.
Eğer mevcut şirketin farklı bir sektörde ise olay tercih meselesi.
Şunu unutma ki akp sonrası inşaat sektörü ciddi bir gerilemeye girecek.

onların paracıklarını badem bıyıklı yiyeceğine yerine sen ye, hatta bin lirası ile her ay nesin vakfına falan gönder özel sağlık sigortasını kendin de yaparsın en az 2 bin lira kardasın.


not: ben kısa vadeli yaşayan biriyim dolayısı ile uzun vadeli hesaplar yapmıyorum

büyük firmada yedek kulübesi yerine anadolu takımında 10 numarayı giy.

eğer 32bit kullanıyorsan debian 386 için derleniyor, ubuntu 686 için dolayısı ile optimizasyonu daha iyi ubuntunun, 64bit için bildiğim kadarı ile farkı yok.

ancak şöyle bir şeyde var, deb,anda paketler eski olabilir bu uygulamanın kullandığı paketlerde yapılan optimizasyonlardan faydalanamayacağın anlamına gelir ancak güncellemelerde kırılma yaşamazsın, öte yandan sid her zaman hızlı yenilenir ama kırılmalar olur zaman zaman.

eğer linux'da iyiyim dert olmaz diyorsan debian'a bir şans ver derim, yok değilsen ubuntu ile devam et.

ha birde ubuntunun kullandığı dağıtıma özgü arabirimleri debianda bulamazsın onu da belirteyim.

anlıyorum. teşekkür ederim.

64 bit kullanıyorum. geçmişte merak edip birkaç linux dağıtımı kurup denedim ama tecrübeli sayılmam. openfoam'ı henüz öğrenme aşamasında olduğumdan 14.04 lts işimi görüyor şu an. ancak ileride güçlü bir bilgisayar üzerinde ciddi bir çalışma yapacak olduğumda ne kullanırsam daha iyi olur diye merak ettiğimden sordum.

çeşitli fikirlere açığım.

İstiklal taksim derken virgülü unutmuşum mobilden düzenleyemiyorum da. İlla taksim tarafı olarak düşünmeyin lütfen.

leman var durock bar'ın sokağında. bira 9-10 filan. sakin, içeride sigara içilebiliyor.
galatasaray lisesinin sağından girince 30m sonra "kafka" var yine aynı şekilde.

çay simit sarayında bile 2 lira, en ucuzu oradır sanırım. Haftasonu da o taraflarda alkollü gürültüsüz mekan yoktur

urban statition var sessiz sedasız, kafe/bar arası bişi, rock'nrolla var biraz seslidir ama müzikleri iyidir rock/glam seviyorsanız

sessiz olarak mihrimah sultan var falan ama ucuz değildir, ucuz olarak da kahveci mustafa amca's jeans var -ismi makara ama ismi olmadığı için böyle deniyor- orası olabilir ama çok sessiz diyemem, tabure üstü çay kahve içersiniz de ben çok severim. ara kafe var nispeten sessiz sakin ama gene ucuz sayılmaz. cihangir tarafında social var orası da çok ucuz değil ama sakin. firuzağa kahvesine gidersin orası da ucuz ama gürültülü :D aslında haftasonu her yer gürültülü söyleyeyim de.

kadıköy taraflarını çok bilmesem de bir arkadaşım için bakıyorduk -gene böyle sevgiliyle falan takılmaca idi :D - lal var, orası güzelmiş. şu duyuruma da bak derim belki işine yarar: (git: 804358)

hangi semt ve belediyedesiniz? kısırlaştırılması çözüm olabilir, çünkü özellikle belli dönemlerde daha enerjik oluyor kısırlaştırılmamış köpekler ve saldırganlık eğiliminde olabiliyorlar. kısırlaştırıldıklarında bu durum ortadan kalkıyor, aynı zamanda kuduz aşıları da yapılıyor bu işlem sırasında. birçok belediye ücretsiz kısırlaştırıyor sokak köpeklerini

belediye çankaya/ankara. semt çayyolu. aslında baya etkin belediye. ücretsiz aşı falan yapıyorlar. köpeklerin kısırlaştırılmasından yana da sorun yoktur bence.

ama civarda inşaat çok. bence inşaatları bitirdikçe üçer beşer bekçi diye diktikleri köpekleri atıyorlar sokağa. bu yüzden belediye kısırlaştırarak sorunu çözemiyor olabilir. denetim gerekiyor. bunu belediyeye nasıl anlatsam, anlarlar bilmiyorum.

ama her köpeğe yetişemeyebilirler, o yüzden siz iletişime geçin. olduğu gibi anlatın, kesinlikle toplatılmasını öldürülmelerini vs istemediğinizi, sadece kısırlaştırılmalarını saldırganlıklarının azaltılmalarını istediğinizi belirtin. bildiğim kadarıyla çankaya belediyesi duyarlı bu konuda.

küpeliyse kısır demektir bu arada. aynı zamanda açlık da onlarda saldırganlığı tetikliyor, olabildiğince köşeye bucağa mama neyin koymaya çalışabilirsiniz.

Valla belediyeye intikal ettirmemenizi tavsiye ederim çünkü Çayyolu'nda belediye bir süredir katliam peşinde, acayip zehirlemeye başladılar hayvanları. Öyle arayıp da toplatılmasın, öldürülmesin ama çözüm bulunsun falan demeniz de bir boka yaramaz. Kimse ona çözüm bulmakla uğraşmıyor belediyelerde, direkt ya öldürüyorlar ya da toplayıp barınağa gönderiyorlar, ki barınakların durumu da ortada.

Siz hayvanlara zarar vermeden bize zarar vermelerini nasıl önleyelimin peşindeyseniz dediğiniz gibi ses çıkartan aletler olabilir ya da sopa taşıyabilirsiniz yanınızda. Vurmak için değil elbette korkutmak için. Su da dökebilirsiniz olası bir saldırma falan durumu olursa ki saldırı da zor ihtimal, genelde korkutmak için hamle ediyorlar. Onun dışında belediye bu işin çözümü değil.

benim bir arkadaşımın da benzer bir fobisi var ama sizinki kadar çok değil, her ne ise yeni taşındığı muhitte köpekler sürü halinde geziyorlar diye bir düdük almış dediğine göre öttürdüğünde insanlar duyamıyorlar ama köpekler kaçışacak yer arıyorlarmış o derece korkuyorlarmış belki işinize yarar böyle bişi. eleman anahtarlığında taşıyor ama kolye gibi de asılabilir istenirse.

Bunu çok düşünmüşümdür. Şuan inançlı biri değilim ama ozaman muhtemelen muhteşem araştırmalara girişip birine inanmaya başlardım. İnsanların içlerinde bir boşluk olur ve bunu doldurmaya çalışırlar hayat boyu. Muhtemelen odurumda bunu yanlış yerlerde arayıp çok dindar biri olurdum.

"çılgın mısınız lan bunların gerçek olabileceğine nasıl inanabiliyorsunuz?" derdim. hıristiyanların afrika'da kabile kabile gezip, dinlerini pazarlamayı nasıl başardıklarını, ne anlatıp da kanmalarını sağladıklarını hep merak ederim mesela.

etrafta ibadethaneler varsa ve biz fanusta yaşamıyorsak öyle bir şey mümkün olmayacaktır. onu geçtim, insan ille düşünür "nereden geldim, nasıl var oldum" diye; ister dini, ister biyolojik bir sebebe dayandırsın bunu, ille düşünür orijinini.

cık, olmamış bu soru.

ben tüm hayatını fiziğin "eylemsizlik" kuralına göre yaşayan biri olarak bişey yapmaz aynı devam ederdim muhtemelen. böyle gelmiş böyle gider hesabı.

böyle bir şeyin var olması zaten fazla ütopik. önemli olan bu koşullar sağlandığında ne düşündüğümüz. okul kitapların hangisinde yazıyor ki erkeiği tanrı çamurdan yarattı, kadını da onun sol kaburgasında diye? biyoloji kitaplarına ne yazıyorsa o. zaten telvizyonda ve dışarda bu konuda insanları manipule etmeye çalışan o kadar çok insan var ki. işte bu soruda bunların hepsini görmezden geliyoruz. odaklanmamız gereken sonradan kendi çabamızla öğrendiğimiz dogmalara ne kadar bağlanıyor olduğumuz.

dinsiz devam.

Ben agnostiğim. Fakat çevremdeki dincilerden yola çıkarak net bir şekilde şunu söyleyebilirim, bu kişiler çok kesin bir şekilde kendilerine anlatılan dini yoksayar, inananları yanlış yolda olmakla suçlarlardı.

Sadece o dinin mensubu ailede doğdu diye o dine mensup inananların %90'ı. Yani koyu bir şekilde savunma yapan bu kişiler mensup oldukları bu dinin kitabını bile okumuyor genelde.

Örneğin anne ve babam. Babam tamamen müslüman ailede doğup onun kültürü ile büyümüş birisi. Bayram hariç namazı yok. Annem kuran'ı birden fazla kez okumuş, namaz kılan biri. Annem eskiden babam gibiydi. Sonra böyle oldu. Agnostik olduğumdan ikisi ile de kavga ettim. Adeta saldırdılar. Fakat en serti babamdan oldu. Hakaretlere vardı. Babam hristiyan ya da ateist bir ailede doğmuş olsaydı birebir aynı şekilde onu savunacaktı. Annem de babam da kötü insan ya da yobaz. Değiller. Türlerinin (müslüman oluyor bu bizim toplum için) başarılı birer örnekleriler.

İnsanların yapıları böyle. Çoğunluk sorgulamadan ilk verileni kabul edip, sonradan sorgulamaya ve yeni gelenlere karşılar. Bunun ırk ve coğrafya ile alakası yok.

e böyle toplumlar var hiçbir şeye inanmayan adam bir şekilde başka bişiye inanıyordur, ahlak, iyilik, kötülük vs gibi ona devam eder. oo biri dedi cehennem diye bir yer varmış hepimiz yanacakmışız ben namaza başliyim pazarlarıda kiliseye giderim buda dan af dilerim falan diye düşünmüyor onlar.

açık konuşayım, o yaşa kadar hiç duymayıp ondan sonra duysam "voaaa" der ve etkilenip karıştırırdım biraz. dinin hiç olmadığı bir yerdeysem eğer, dinin sebep olduklarını da bilmezdim ve dolayısıyla "allahuakbağğaarr" diyerek kafa kesen müslüman imajı oluşmazdı kafamda, veya ramazan'da yemek yediği için dayak yiyenler...

fazlasıyla mistik ve ilginç bulduğum için kesinlikle incelerdim. karakter olarak birilerine yaslanmaya, daha "güçlü" bir şeye ait veya onun korumasında hissetmekten hoşlanmaya yatkınımdır. dolayısıyla "olm allah varmış lan" deyip bir dine mensup olurdum gibime geliyor, mevcut karakterimi göz önüne alırsak.

işin açığı, çok dindar bir ailede büyümeseydim yine hala "sözde" de olsa müslüman olurdum diye düşünüyorum. ancak çocukken din hakkında çok fazla şey okumak ve görmek zorunda bırakılınca, bu dincilerin cartların curtların kamplarına ve okumalarına falan gönderilince zamanla soğudum ve nihayetinde istifamı verip çıktım.

türkiye gibi bir coğrafyada yaşıyorum. o konuda sıfır olsam bile allah'ın günü beş vakit ezan sesi duyuyor ve cami görüyor olurdum. ister istemez de gider sorardım bu iş neyin nesidir diye.

bir şekilde inanma ihtiyacı, dayanılacak bir kudret aramaya iterdim kendimi de 25 yaş da çok uç bir örnek olmuş. bari 15-16 deseydin.

zorlamayım, bu coğrafyada yine müslüman olurdum. gevur ellerinde doğsaydım da kuvvetle muhtemel gayrimüslim olacaktım.

yanlış bilmiyorsam islam'a göre din size tebliğ edilmediği zaman sorumlu değilsiniz, yani dinden kitaptan hiç haberi olmayan biri ahirette soruları köprüyü falan pas geçebilecek

www.youtube.com
işte bu ilk kabilelerdeki gibi olmak isterdim, konuyu bilmemek en güzeli o yüzden durduk yere biri bana gelip dini anlatsa, sorumluluk altına soksa ben de kuran okuyup yukarıdaki olayı öğrensem bir dini seçmeden önce beni dinle tanıştıran kişiyi ateşe verirdim ondan sonra da birini seçip kaybolan yılların korkusuyla yobaz olurdum ondan sonra din kardeşimi yaktığım için pişman olup tövbe eder bu sefer de inanmayanları ateşe verirdim

25 yaşına kadar değil de bayağı bir yaşıma kadar ben de dinle ilgili bir şey görmedim. Çocuklar arasında oyunlarda konuşulmazdı, evde de konuşulmazdı. En yakın cami de uzaktı, çok ezan da duymazdım. konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'in dediği gibi çok da bir açıklama almazdım sorsam bile. Açıkçasoı Taş Devri, Casper falan varken de ilgimi çekmezdi ve umrumda olmazdı hiç. Çevremde de çok inançlı insan yoktu. Sadece bir komşumuzun kızı "Okula gidiyorum" demişti, defterinde "İmanın Şartları" falan yazıyordu. Anneme sormuştum, "Niye Ayşe ile bizim derslerimiz aynı değil" diye; o da "O Kuran kursuna gidiyordur" demişti. "Peki, o da ona gitsin" diye de sallamadım.

İlkokul öğretmenimiz ateistti (bunu bir 10 yıl sonra anladım), ortaokulda din dersine Coğrafya, Fizik öğretmenleri falan girer, bizi boş bırakırlardı veya kitap okuma dersleri olurdu; sessiz sessiz kütüphaneden aldığımız kitapları okurduk. Lisede ise Müzik öğretmeni giriyordu, o da solcu, sendikalı ve ateistti. Hafta sonu senfoni orkestrası konserlerine ve konçertolara gidersek Din 5 gelirdi, gitmezsek 4. Orta Öğretim Başarı Puanı önemli olduğu için giderdik. Sonrasında da bize akımları, bestecileri falan anlatırdı öğretmen. Genelde onu da dinleyen olmazdı da, benim hoşuma giderdi. Lise sondayken, bu sefer Matematik öğretmeni girdi derse. O da "ÖSS'ye çalışın hadi" der, bırakırdı. Bu konuda sadece bir yaz tatilinde 10 dakikalık bir konuşma geçmişti yaz tatilinde arkadaşlarımla. Bir arkadaşım "Ben inanmasam da olur bence, hayatımda bir şey değişmez" demişti, başka bir arkadaş "Yok, ben inanmak istiyorum" demişti. İkisine de katılanlar katılmayanlar oldu; sonra yakantop oynamaya devam ettik, konu da orada kapandı.

Sonuç olarak, üniversiteye geldiğimde din bilgim "Günde 5 kere ezan okunuyor. Bazı insanlar oruç tutuyor, bazı insanlar tutmuyor. Tutana da tutmayana da saygı göstermek gerek"ten öte değildi. Açıkçası merak etmemiştim de, umrumda değildi. Hayatımda bir boşluk hissetmedim, "Nereden geldik, nereye gidiyoruz" sorularının cevaplarını bilmesem bile bu tarz tartışmalar ortaokul-lise yıllarımda bazı derslerde yapılmıştı ve birtakım belgeseller izlenmişti. Aldığım cevap tatmin etmemişti ama açıkçası alternatiflerinden daha mantıklı geliyordu. O da bir sonuca bağlanmadı ve bağlanmasını beklemiyorum da.

Diyelim ki şu saatten sonra elime bilcümle kutsal kitaplar geçti. İki şey yapabilirdim sanırım. İlki makale hakemliği yapan insanım, kitapları da oturur değerlendirirdim. Büyük olasılıkla "Bu nereye dayanıyor", "Kaynak göster", "Kanıtla" gibi çizgiler çekebilirdim. İkincisi ise, ki büyük olasılıkla bunu yapardım, okur okur, "Bunun burası güzelmiş, şunun şurası güzelmiş. Dur bakayım bunlar nasıl oluyor" bilcümle dinlerden bir aranjman yapardım.

Simdiyle ayni olurdu. Zira dediginiz durumu 17 yasimdayken kendi kendime uyguladim. En bastan arastirdim, dusundum, sorguladim ve secimimi yaptim.

çocukluğumun net hatırladığım kısımları var, o zamanlar ben animisttim. islamcılar, hacı dedem, anam babam, laik tcnin din hocaları, zorunlu din müfredatları vs cayırtı yapmasaydı bildiğin şamanist olurdum o kadar zamanda.
muhtemelen şimdiki gibi ateist olmazdım. ya da çok geç evrelerde olurdum. ama kurumsal tektanrılı dinleri pek benimseyeceğimi falan sanmıyorum.

bahçeniz varsa bahçe en güzeli yoksa şu saatlerde yakınlardaki bir parka gömebilirsiniz.

Öncelikle başınız sağolsun... Bu saatte park fikri güzel ama polis vs sorun çıkarabilir. Evinizin bahçesine ya da bir yakınınızın evinin bahçesine gömebilirsiniz

Keşke bahçemiz olsa ya da bahçeli bi yer. Yok hiç.

Araban varsa arkasına at bir kürek yol kenarına ya da çevrenizde eğer toprak parçası kaldıysa oraya en olmadı belgrad ormanına gömebilirsin.

Öyle saçma imkansızlıklar içindeyim ki, anlatamam. Yarın çıkabilirim ancak. içim uzağa gömmeye el vermiyor. Geçse şu his.

uzgunum. zamanla azalabilecek bir aci. ne soylenecek ne de duyulacak bir seyle azaliyor. kafanizi mesgul edecek ortamlarda bulunmanin belki faydasi dokunabilir. yer konusunda, yakinsaniz, yildiz parki'ni onerebilirim. biz oraya gommustuk. tanidiklardan da oldu sonralari oraya gomen. bir de toprak atmadan once kirec dokun demislerdi bize. oyle yapmistik. diger hayvanlar filan eselemesin diye galiba.

başınız sağ olsun. Tuzla'da bir hayvan mezarlığı var diye biliyorum.

(bkz: tuzla aydınlı hayvan mezarlığı )

maçka parkı'na gömdük. umarım hiçbir kötü şey olmaz. orda huzurla uyur kedim. çok üzgünüm. teşekkür ederim.

başınız sağolsun.

güzel ama düzenli olması çok daha faydalı olur. sağlıklı beslenme gibi mevzulara girip bi de düzenli olarak bi branşla uğraşırsanız on numara olur. ben koşu bandında 2 kilometre yürüyorum. ama tavsiyem germe hareketlerini de yapmanız. ben şurdakileri haftada 3 gün yapıyorum: www.acrorun.com

ortada hiçbir sebep yokken spor yaptım :))
spor yapmayanlar ilk başladıklarında abartmamalı.

ben de çok spor yapabilen biri değilim. 6 km normal mi, fazla mı bilemiyorum açıkcası ama sanki fazla gibi geldi bana. yani çok yürümüşsün. düzenli spor yapan arkadaşlar daha doğru bilgi verir.

çok güzel bir şey yapmışsın.

ancak bu akşam ve yarın ortada hiç bir şey yokken her tarafın ağrıyacak. hazırlıklı ol. c vitaminli aspirin, duş ve dinlenme iyi gelir bu durumlarda.

6 km normal-orta gibi. duzenli spor yapan biri değilim hatta hiç diyebiliriz. 6 km çok rahat yürünüyor sonrasına da ağrı bırakacak bir mesafe değil bence.

spor yapmıyom ama yürümeyi severim, yazın 25 km falan yürüyom

Bugün hiç tanımadığım bir spora merhaba dedim.

6 km iyi fena değil de, yalnız şöyle bi durum var; devamlı yürümezsen sen durduk yere bacak ağrısı çekmekle kalıcaksın.

ben spor falan yapmıyorum da, yürüme huyum var, iş çıkışları falan spor olsun diye değil de yürümeyi sevdiğimden yürüyerek gelirim falan, ya da öyle yürümeyi severim yani.

tempolu, planlı programlı yürümediğimden bana kendimi rahatlamak dışında pek faydası olmuyor.

6 km yaklaşık 40 dklık bir yürüyüş işte hergün yapmanız gereken normal bir yürüyüş bu zaten.

ben ne bileyim la? ben senin kuklacın mıyım la? nereye yürüyeceğine de sen karar ver la.

bugün yine bunun benzeri bir şey yaptım.

aşil tendonumun kopma ihtimali var mı?

house of cards, the killing, fargo, tavsiye ederim...

Dexter

The wire

(bkz: blue mountain state)

Dexter
House MD

Banshee

house of cards +1
the killing +1 cok aksiyonlu ve akici degil ama heyecanli ve surukleyici

mixology 1 sezon ve bölümleri 20 dakika. çok da ilginç bir konusu var.

true dedective de fena değildi

fargo'yu izlemelisin

şunları sevmeyebilirsin ama yine de yazayım:
sopranos, oz, the wire

shameless

kedi yıkanmaz

nasıl yani?

kedi yıkanır yıkanmasına da onlarla değil. evcil hayvan şampuanları var özel lütfen onları deneyin. onlar yoksa bırakın kendini temizlesin bugünlük lütfen kimyasal sürmeyin

kediler yıkanmaz, hele hele kimyasallı şeylerle hiç yıkanmaz o kendisini yalayacak sen deterjan yalamak ister misin?

çok istiyorsan ıslak bir bezle sil deterjansız olanından sonra o kendini yalayacak zaten.

Kedinin tükürüğü sterildir ve zamanla kendini yalaya yalaya temizler. İç ve dış parazit aşıları yapıldıysa, hijyen açısından başka bir şey yapmanıza gerek yok şu an için. Belki hafif nemli bir bezle silebilirsiniz tüylerini, patilerini falan. Bir de gözlerinde çapak, iltihap gibi şeyler varsa ılık çaya batırılmış pamukla temizleyebilirsiniz.

yıkamanızı gerektiren bir aşırı durum yoksa, yıkamayın, sağlıklı beslenip güvenli bir yerde olunca kendisini mis gibi yapar zaten o. aşırı durumla kastım ishal olup boka bulanması, çamur birikintisine düşmesi ya da domates çorbası tenceresini devirip turuncu domatesli kedi olması falan.

dostlar yıkanmaz diyorsunuz da kedi sokağa atılmış ve yarı yıl kadar sokakta yaşamaya çalışıp becerememiş bir kedi. çok üzülüyor vucuduna yapışmış kirleri gösteriyor.

kedi kendi kendini yalayarak temizleyen bir hayvan. köpek gibi değil. kendini temizler ve kokmaz. o yüzden de yıkanması gerekmez.

bir de suyu seven kedi de çok azdır. ayrıca bu mevsimde kedi hastalanabilir yıkanırsa.

ille de yıkayacaksanız da kedi şampuanı almanız lazım. bebek şampuanı ile yıkayanlar var, ama kedi şampuanı kullanmayıp doğru mu yapıyorlar bilmiyorum.

Islak kedi mendili+ kedinin kendini yalamasi + fircayla tuylerini taramak.
bunlardan sonra mis gibi olur.

evet, arkadaşlar yazmış. kedileri yıkamak derilerinin üstündeki yağ tabakasına zarar veriyor. tükürüklerindeki maddelerle yalanarak çok temiz oluyorlar zaten.

bir tek tüyleri çok uzun ve dilleri küçük olan İran kedilerinin kendilerini yalayarak temizleyemedikleri için yıkanmaları gerekiyor.

eve aldığınız kedi 1-2 gün içinde eve alışacak ve saatlerce yalanacak. o kadar çok yalanacak ki siz şaşıracak ve bıkacaksınız. ayrıca tuvaletten sonra popolarını da yalayarak temizlerler genelde.

yapışmış kirleri mi gösteriyor afdasdfasdgasdf

tüylerinde topaklanma keçeleşme çamurla rastalaşma varsa, bir adet nemli bez bir de kedi tarağı(yoksa 1 milyoncudan ince dişli erkek tarağı arka cebe koymalık oluyor ya) alacaksınız. nemli bezle silip, o tarakla taraya taraya açacaksınız tüylerin yumaklanan kısımlarını. zaten yıkasanız bile çitilemekle falan da açılmaz o tüylerin dolaşıklığı rastalığı.

çok huylanıyorsanız tüylerdeki yağları dahi temizleyen kuru şampuanlar var.

böyle kokulu pudra gibi. fırçaya döküp fırçalıyorsunuz kediyi mis gibi oluyor.

Merhaba. Öncelikle çok iyi insanlar olduğunuz için teşekkür ederim.

Cevapları çok agresif buldum, nedenini de anlayamadım. Sanki kediyi çamaşır makinesine atalım demişsiniz.

Ben de yıkamayın diyeceğim. En kötü ihtimalle, olması gereken sürede yıkayamayacağınız ve kurutamayacağınız için hasta olabilir, çok üzülürsünüz, kendinizi suçlarsınız. Havalar soğuk.

Bunun dışında, kedinin kürküne kimyasal değmesi de doğru değil, mide asidi ne kadar yüksek olsa da o kimyasalları yalaması da hoş değil.

Kirli olmasından rahatsız olmasını çok iyi anladım, içim de yandı. Durumu kötüyse, yazıldığı gibi, hafif nemli bir bezle silerek, yapışmış şeyleri de ellerinizle nazikçe toplarayak yardımcı olabilirsiniz. Onun dışında, yine yazıldığı gibi, kendini yalayarak halledecektir ve pırıl pırıl olacaktır zaten.

Yok, illa suya batsın diyorsanız, veterinere götürün, profesyoneller yıkasın. Ama bu soğuk havalarda yine de riskli.

olay @semender ile alakalı değil. kedilerle ilgili çok yanlış bilgi var.

geçen senelerde iş yerinin orada yaşaya küçük yavru sokak kedisini "iyilik olsun diye" kışın ortasında tuvalet hortumu ile soğuk su ve bulaşık deterjanı ile yıkayıp, çok iyi bir şey yaptım diye duyuruya yazan arkadaşlar okuduk burada. zavallı yavrucağın sokak kedisi olduğunu ve evine de almadığını ekleyerek olayın vahametini tekrar gözlerinizin önüne seriyorum.

o yüzden abartıyor olabiliriz evet.

kediyi 3 gün evde tutun, 4. gün üstünde badana varsa onu bile yalayarak yok eder.

yıkamayacaksınız. hele hele insan temizliğine yönelik kimyasalları değdirmeyin bile. küçük değilse bu banyo seansı elinizin parça pinçik olmasıyla sonuçlanır. küçükse ve illa yıkanacaksa özel kedi şampuanı ile çok iyi ısıtılmış bir banyoda banyo biter bitmez kurulamak ve (cumartesi için yazıyorum) pazartesi sabahına kadar evde kalmak şartıyla yıkanır. ama yıkamanıza da gerek yok. o kendini temizler.

bir yıkamayın da benden.

kedinin üzerinde yapışmış, sertleşmiş şeyler varsa size biraz güvendikten sonra basit bir plastik tarakla taramayı deneyin. hoşlanmazsa ısrar etmeyin. yavrular bayılıyor ama büyükler tepki gösterebiliyor. al bezi büyüklüğünde bir havluyu ıslatıp silebilirsiniz. çok rahatsızsanız sokaktan gelmiş olduğu için kuru şampuanlar var hayvanlar için ondan alın. pudra gibi uygulayıp kuru havluyla silin tertemiz olur. tabii sorasaında nemli bir havluyla üstte kalanları alın ki diliyle vücuduna almasın. ama bunlarla uğraşmak yerine sıcak bir yere minder koyun karnı doyunca keyifle kendini temizler zaten.

hayvan şampuanı konusunda ısrar eden arkadaşlar çok haklı. insan ve hayvanların deri ph'ları farklı. kediniz hassas bir kediyse kaşıntısı egzamaya bile dönüşebilir.

ekleme: insanın derisinin ph 5.5 civarı, kedilerinki 7 civarı. insan için üretilmiş bir şampuan kullanmayın. bir kereden bir şey olmayabilir ama cilt hassasiyeti olan bir kedi olabilir sizdeki. bir yıkama uğruna kediciğin kaşınma ve yaralarla uğraşmasını istemezsiniz sanıyorum.

Bir defaya mahsus yıkayabilirsin bence. Biz de kedimizi sokakatan aldığımızda bebek şampuanıyla yıkadık. Daha sonrasında gerek kalmıyor zaten, o kendini temizliyor. Dalin ya da johnson&jonson iş görür.Yalnız kafası yıkanmaz. İyice havluyla da kurulayıp, saç kurutma makinasının düşük ısısında kurutup, kaloriferin yanına bırakın. Bakın :) (git: )www.youtube.com

O vucutta 50'lik biranin promil sinirini gecmesi bile cok zor.

Alkolün insana etkisi cinsiyete göre değişiyor. Kutu kola (330 ml) büyüklüğünde bir bira erkeklerde %20, kadınlarda %25-30 etkisi oluyor.

Alkol vücuttan bir saat sonra atılıyor. 2 tane 50'lik bira siz de yaklaşık 40 promile denk gelir.

-bu aralar SUDGE eğitimi alıyorum da, bu konularda çok bilgiliyim :)

Neden soruyorum yazayım daha net olsun :)
Dün gece akşam 8 civarı yarım kadeh şarap içtim..
Sonra 22:30 - 00:00 arasında olacak şekilde de bir 50'lik bira..

Polis çevirdi, 0.06 promil çıktı, "biraz alkol almışsınız" dedi..
Sonra "başkası olsa ehliyete el koyardı" dedi..

Limit 0.5 diye biliyordum.. Sonra 0.05 diye öğrendim kafam karıştı..
Riske girmek istemem daha fazla..

@quaker

Başkası olsa ehliyete el koyardı filan yok öyle.

0.06 = 6 promil eder ve ehliyet alınmaz. ticari araç kullanıyor olsaydınız (doblo, taksi, kamyonet) 0.20'yi geçerse alınır ehliyetiniz. hususi araçlarda bu sınır 0.50 promildir.

Ben hala anlamıyorum..
Alette 0,06 yazdı..
Neden polis benim ehliyete el koyar normalde dedi?

Eşim "bu sanırım para istiyo" falan dedi o sayıdan sonra ehliyeti alırım deyince..
Ben de "yok canım olur mu öyle şey iyilik etti yasal sınır 0.05 heralde" dedim..

Erkek misiniz kadın mı?

Erkek :)
(Bi an kadın olup 1.90 boy ve 80 kilo olsam, acaba eşim nası bi tip olur dedim hehe)

Bu arada polis 01:30 da çevirdi..

Yok öyle bir dünya. Kaydı tutuluyor bu ölçümlerin. "başkası olsa"sı yok bunların. Eskiden "çorba parası" için ellerinden geleni yapıyorlardı. Şimdi ise kota doldurma zorunluluğundan ondan önce her şeye ceza yazmaya çalışıyorlar.

Ceza yazacak bir şey bulamadıysa, ceza alacak bir şey yoktur. Ceza yazamayınca korkutup "çorba parası" almaya çalışmış ya da canı sıkıldığından öylesine takılmış olabilir. Türk polisi sever böyle şeyleri.

Boy-kiloyu görünce erkektir herhalde dedim sonradan. polis bildiğin size yürümüş galiba. :)

Adamlar zaten ceza yazacak insan avındalar, siz 60 promil olsanız affetmezlerdi. geçen hafta trafik polisine sormuştum: -alkolmetreye üfledikten sonra geri dönme şansımız var mı?- diye -kesinlikle yok o bilgiler kayıt altına alınıyor- demişti.

Ha ceza kısmını söylemedim tabii..
Aptallığım, aracım 3 yılı daha doldurmadı, ama muayeneyi kaçırmışım. 3 hafta geçmiş üstünden..
Bunun için 88 lira cezayı yedim, cezayı yazarken de işte bu muhabbet geçti..
Hattaa "0.06 yasal sınırın nerdeyse 10'da biri değil mi" falan diye sordum..
Pek bir cevap gelmedi..

O zaman beni hakkatten iyi yemişler.. 0.06'yla alırdık ehliyeti diye tehdit eden 0.5'i görse nezarete koyarmış.

bence birdaha içipde yola çıkma demek istemiş sanki tehditle karışık uyarı bence

sürekli telefonla taciz etmen gerekir randevu alabilmek için.

instagramla filan olmaz bu işler.

internet sitesi online satış,belirli kişilere kişisel emailler,instagram,twitter da firma isminle bir hesap.

kaleler saraylar vs demişsiniz de fiyat skalanız ne kadar acaba? 10.000tl'ye ürün mü üretiyorsunuz? bunlar için çok güzel bir siteniz olsun.. kişiye özel veya kuruma özel üretim yapıyorum diyin.. özellikle otellere yoğunlaşın.. instagram,twitter'dan sizin gibi üretim yapan firmaları bulun takip eden sizin müşteriniz olabilecek kişileri belirleyin.. öncelikle size bir müşteri portföyü lazım.. isimler telefonlar mail adresleri..

firmadan kimi aramalı kısmı ise..
kimi arıyacağınızı bilmiyorsanız öncelikle info ya bir mail atın ertesi gün 'ben bir mail atmıştım ama cevap alamadım' diye arayın kime atmanız gerektiğini sorun.. o kişiye mail atın.. ertesi gün 'size mail attım lakin cevap alamadım' diye arayın fikrini sorun..evet uzun sürebilir ama yapılması gerekiyor bu telfon işlerinin..

bunun gibi şeyler işte..

hangi şehirdesiniz?

Rakiplerin illaki vardir onlar ne yapiyor onu bi arastirsan?

Hedef kitleniz oteller,villara ise sade ama şık bir web sitesi ve katalog lazım önce bence.
zira web sitesi benim için çok ufak seylerde bile önemli,dandikse ya da yoksa direkt ikinci plana atıyorum.
Firmaları arayıp özel üretim xxler (üretiminiz neyse) için kiminle iletişime geçebilirim diyip mail adresi alabilirsiniz öncelikli olarak.
Olayınızı anlatırsınız katalogla beraber.

Biz mobilya satısı yaparken dergilerle iletişime o şekilde geçmiştik.maison française,evim vs mail atıp görüşmüştüm ki çok ilgileniyorlar.
Hedef kitlenizle alakalı ise dergi olayını da reklam manasında düşünebilirsiniz.
Aylık size dergi konularını gönderiyorlar,uygun ürününüz varsa dekupe ya da dekorlu görsellerini iletiyorsunuz,değerlendirip alıyorlar dergiye.

İnternet sitesi oluşturuyordum zaten, hayata geçince tekrar bu başlığa yazacağım. Düşüncelerinizi almak istiyorum. Teşekkürler güzel insanlar.

hocam 344 lira veririm dediğin işlemcinin fiyatı 450 Dolar. İyi misin?

Yazicioglu?

ikinci el söylemeyi unuttum sanırım..çalışır durumda olması yeterli..

fiyatlar okuldan alındı..değiştirme imkanım yok..cebimden ödeme imkanım da yok.. işlemciler alınıp satılmayacak eritilip değerli metallerine ayrıştırılacak..kısacası geri dönüşüm..dediğim gibi bu bir ar-ge projesi..benim konuyla ilgili bir alakam yok..tüccar değilim..sizden alıp başkasına satmayacağım..

intel ile iletişime geçin o zaman. intelin eskiden sattığı işlemci sayısı, ürettiğinin 10'da 1'i kadarıydı. yani üretilen 10 işlemciden 9'u defoluydu. bu oran zamanla gelişse de hala defolu ürünler üretiyordur. içindeki metali ayrıştıracaksanız işlemcinin çalışmasının mantığı nedir tam olarak anlayamasam da intel yardımcı olabilir belki bir ihtimal. ne de olsa akademik proje.

Bir kisi baskasina girmesede asik olabilir de olmasa daha ii tabii...

Birinde yasamak var digerinde yasamaya dair hayaller.

Cogu insanin dusundugunun aksine ask tek kisiliktir. Aski iki kisilik yapan sey emektir sevgidir. Yoksa herkes kendi icinde yasar askini.

zor is. kafa yormayin bence. binali yildirim'in dedigi gibi siyirirsiniz. :)))

Asıl tek taraflı olan aşk. Öylesi daha acı çünkü.

Ben kabullenirim, cikar dedi cikarttim.

Ben kabullenmezdim. Saçma bu durum. Hayatımdan cikarma istenseydi tamam derdim.

Öleni gömerler genelde, yoksa kokuyor. Olmaz yani o is. Dargin ve kavgali ayrilmamak ayri, iletisim halinde olmak ayri.

bana hayatından çıkart diyeceği bir durum olmaz (ilk sevgilim yaşıyor mu haberim yok, sonraki de o bana ulaşmadıkça yine haberim olmaz) kavga-kıyamet olmasa da bittiyse bitmiştir, benim gözümde durum bu.
karşı tarafın böyle bir ilişkisi varsa beni zorlayacağı kesin...çok şey yaşamış olması çok sevmiş filan olması hiç sıkıntı değil ama sevgililik başka dostluk başka benim gözümde, bunu algılayıp kabullenmem baya zor olur, mümkünse de olmasın. İlişkilerde sapla samanın birbirine karışmasını hiç sevmiyorum.
yine de büyük konuşmuyorum dikkatini çektiyse :) farazi konuşuyoruz, başımıza gelmeden bilemeyiz.

Çıakrtılması gerekir. Bunu kabul eden muhtemel bir kavgada boynuzlanmayı kabul etmiş demektir.

kabullenirim ayol ne var. o kadar yakın arkadaşsa ben de tanışırım hatta. hayatımızda olması herkes samimi ve iyi niyetli olduktan sonra bi sorun olmaz. benim de arkadaş kaldığım insanlar var. kimse tapulu malımız değil öyle şunu çıkar bunu şeyap diye.

o tarz bi eski sevgilin hayatında olduğu sürece gerçek bi ilişkin olamaz. ben mesela görüşmeme karşı çıkan herkese atarlandım vs vs. zamanı gelecek ve sen artık hayatında gerçekten biri olsun isteyeceksin ve kendin o kişiyi hayatından çıkaracaksındır. bende böyle oldu.

memelerini gördüğüm biriyle arkadaş olamam. dolayısıyla ne kabul ederdim, ne de ben eski sevgiliyle görüşürdüm arkadaş olarak.

Hepsini yaparsın. Yenisi Windows 10 ile uyumlu gelecek sanırım, daha kolay yaparsın belki.

bokunu çıkartmayalım inşallah, photoshop ney la, bi kısmına ok bi kısmına not ok.

@selam: fotoşop dediğim misal. sadece ayda yılda bir kesme biçme işlemlerim oluyor tamamen keyfi. olmasa da olur yani.

olup olmayacak kısımleri belirtirsen sevinirim.

raspi türevi cihazların amacı zaten bilgisayarlara alternatif olsun diye değil,öğrencilere programlamayı,kod yazmayı desteklemek.

Iman zikirdedir :)

Ben de ceker yada sallarim ozellikle de keyfim olmadigi zamanlarda stressimi azaltiyo.

Tesbih cook eski bir gelenek ha elinde telefon metroda oyun oynuyon ha tesbih cekiyon/salliyon bisi degismiyor

İşte dedelerimizden alışkanlık, mahalle köşelerinde çekirdek kola tayfası, vakti zamanında boş beleş abilerinden, kahvelerde bir baltaya sap olamamış ama gözünde adam gibi görünen kişilerden öğreniyorlar, sonra da alışkanlık yapıyor. elinde tesbih asıp dolaşan adamla ne türlü bir muhabbete girebilirsin ki ? Sen düşün gerisini.

Yaş meselesi değil, bi yerde aksesuar. Misal benim tesbih koleksiyonum var. Lakin ben oyle imameden tutup sallamam çekerim tesbihi ya da parmaklar arası sıra atlattiririm.
Stres için sözde kullaniyorum ama pek stresini aldığı söylenemez ya da stresim tesbiihle gecmiyir.

sallıyorsa artistliktendir, imanla, zikirle alakası yok. Tespih islam nişanı değildir, sembol de değildir, bildiğin boncuk tuvalete de girebiliyorsun elindeyken.

ezik karakterli ve çirkin insanların bir tür delikanlılık gösterisi işte.

babam da yapıyor ve çıkan o sesten tiksiniyorum. sigarayı bıraktıktan sonra başladı, onunla ilgisi olduğunu söylüyor. özellikle genç erkeklerde görünce çok gülüyorum. askerde acemilikte kültürlü, seviyeli, mantıklı arkadaşlarım usta birliğinde uzun dönemlerle bi araya gelince bi anda tespih sallamaya başladı. anladım ki bu bi delikanlılık, ağır abilik, erkeklik göstergesi.

Ülkü ocaklarında ilk hafta oryantasyonda öğretiyorlar sanırım. Tabii böyle "bıçkın delikanlı imajı" ya da kurtlar vadisicilik için çevirenler de vardır.

Sigarayı bırakanlarda çekirdek falana dadanmamak için el alışkanlığına yönelik olarak sallayan da gördüm.

Bir de mesela ortada tespih görürsem ben de 1-2 çevirebilirim ama tespihim falan yok, olsa da alıp sokakta çevirmem.

Sehir efsanesi dedikleri sey olur mu acep?

Modern mit derken neyi kastediyorsunuz bilmiyorum. Ama semiology'de mit, kabaca soyluyorum, isaretlerin olusturdugu, kulturel derinligi olan, siklikla anlatilan hikayeler gibi bir sey. Ornegin kovboy miti, evlilik miti gibi.

ayfon 7 nin saydam olacağı bir mit mesela. ayfon 3 ten beri her çıkan ayfona aynı mit hatta.

Star wars. Biraz postmodern mi oldu ?

mesela çin mallarının kalitesiz olma söylemi ya da otomotivde alman üstünlüğü için mit haline gelmiş diyebilir miyiz?

Kelimenin asil anlamini f_d yazmis. Simgeler, olaganüstü kisilikler ve olaganüstü olaylar olacak. Anlatilan hikaye bir kültürün ortaya çikisini ve özelliklerini ôzetleyecek, açiklayacak. Dini kitaplardaki Adem - Havva, cennetten kovulma bir mitdir örnegin. Gilgamis destani bir mitdir. Türklerin Orta Asya'yi terk etme hikayesi, Asena (kurt olani, dans öz degil) bir mittir. Kelimenin asil anlami bu. Efsane, yani.

Mitler sözlü kültür ürünü olduklari için kusaklardan kusaklara söylenerek aktarilmislardir. Kelimenin daha çok kullanilan ma tûrev anlami da buradan geliyor. Herkesin bir gerçek kabul ederek söyledigi seylere de "mit" deniyor. Almanlar araba yapmayi bilir vs.'ye mit demek mümkün, ama buradaki anlam asil anlami degil.

Hangi baglamda sordugunuzu ben hala anlamadim. Guncel konusmada her turlu mit dersiniz orneklerinize. Detayli bilgim yok ancak sosyolojik tanimlara bagli kalmak isterseniz bana cok uygun ornekler olmadi gibi geliyor.
Daha guncel ornek vermek gerekirse "ozgurlukler ulkesi", "boy band", "34 beden kadin", "mutluluk" amaci gibi seyler olabilir. Fark olarak hem hikayeleri fazla, hem de bircok imgenin birlesmesinden olusuyorlar.

Soru hem klasik anlamda mit olsun, hem de modern olsun ise, ben Star Wars'da israrliyim. :-)

tor browser indir, blogspot, tumblr vb. sitelere yükle,
bu arada bu tür içerikler için korsan partinin bir çalışması var, azcık para bağışı yapabilirsin.

eğer içerik legal ve özel değil ise wikileaks'in black hole'una gönderebilirsin misalen.

hidemyass kullan

abi bilale anlatır gibi anlatır mısınız?
ben youtube a yükleme yapacağım. Tor yüklemem yeter mi sadece
mümkünse ücretsiz olsun

tor browser yükle.

tor browser'den youtube kaydol. Ondan sonra yükle.

tor yeterli yani?

İndir bir ücretsiz vpn, bağlan, oradan da Tor browser üzerinden Youtube'a gir, yeni üyelik al ve yükle gitsin.

Kısacası hem Tor hem de Vpn kullanmış, riski trilyonda bire indirmiş olursun.

https olmasına dikkat et. sonuçta youtube bu google'a bağlı. Google ve facebook'un nsa ile nasıl iş birliği içinde çalıştığını biliyoruz. youtube isterse seni exit node'dan bulur tor kullansan bile. https kullanmaya dikkat et sen yine de. https + vpn + tor yaparsan seni bulmaları için fbi/cia'in ödüllü aranılan listesinde falan olman lazım. Yine de tor web browser yerine tails'i kurmanı öneririm. Bu meret Tor'un işletim sistemi ve tüm ağ i2p üzerinden akıyor.

Not: dosya yüklemek için java veya flashplayer gerekiyor olabilir youtube'a. Java ve flash kullanmak kim olduğunun tespiti konusunda karşıdakilerin işini çok kolaylaştırıyor.

Ucretsiz vpn den uzak durun o servisler bosuna ucretsiz degil.

Tor zaten icinde https everywhere eklentisi ile geliyor dolayisi ile zate https olacak baglantilar.

Youtube yukleyeceksen oncesinde temiz bir google hesabi acman lazim sonrasinda youtube hesabi.

"Revenge porn" yükseleyeceksen yapma. Korsan parti sevmiyor öyle seyleri.

bana sormadılar. zaten kurulun karşına çıkarsan 5dkda herşey hallolacak.

arkadaşım obezlik+düz tabandan dolayı ilk başvurusunda elverişsiz raporunu aldı. aynı soruyu buna da sormuşlar, bu da; "dürüst olmak gerekirse istemiyorum komutanım" demiş. sonuç olarak yırttı adam askerlikten.

ayn yollardan kuzenim geçiyor. "içinde bulunduğum sağlık şartları belli, sağlığımı riske atmak istemiyorum" tarzı bir şey söylesin diye düşündük biz. hoş, direkt olarak istemiyorum desen de bişey olmaz, elinde o rapor varken zorla bir yere yollayamazlar seni.

o soruyu hayır dersen seni askere göndermek için değil, evet dersen isteği doğrultusunda askere almak için soruyorlar, hayır de geç korkacak bişi yok.

atla git.
yol arkadaşım.co gibi bi adres vardı
duyuruya ilan ver şurdan şuraya gidicem ama beni alabilir misiniz diye
hediye ile uğraşma.sevgilin senin gelmendense hediye alamadığına üzülüyorsa da terk etmen için neden olur

çiçek çikolata? sevgililer gününü beklemeden birde.

Fransizkalanadam, bahsettigi faccebook daki ortak begeniler :)

Walla ben cok onceleri begenilerimi kaldirmistim abuk subuk post reklamlar geliyo diye, birde bulundugun alan olayi var ayni alanda bakiyorsan zaten sana yuksek ortak alanlari bir kere gosterdi onlar bitti siralamaya gore gosteriyor artik yapacak bisi yok

izmirde 6-7 lira dediğin gibi yerlerde.

işkembe çorbasından nefret ederim ama temiz yapan bir yer o parayı hakediyor. yapımı epey zahmetli.

izmir arkadaşın dediği gibi 8-10 düzeylerinde. keza kokoreçte "aynı bokla uğraşıldığı için bu fiyat aralığında. istanbul farkı.

abi ne kadar temiz yaptıklarını da bilmiyorum. açıkçası 2-3 farklı yerde girdim ama fiyatı görünce kalktım çünkü aşırı yüksek geldi.

burada karışık, beyin, paça sizin belirttiğiniz fiyat aralığında.

Akhisar'da 5 liraya en kralı var. İster kelle paça iç, ister işkembe. Daha iyisine de hiç denk gelmedim.

ben çocukluğumdan hatırlıyorum (sene 90 falan), annem uykuluk almak istediğinde kolay kolay bulamazdı, ancak önceden tanıdık kasaba sipariş vererek alabilirdi, çünkü çoğu kasap bunları atardı, ya da cüzi miktara isteyenlere verirdi. çünkü o zamanlar pek talep yoktu sakatata. ne olduysa oldu, ben de bilmiyorum bi anda kırmızı et piyasasını geçti şu an. uykuluğun kilosu 35 tl falan sanırım şu an. keza diğer sakatatlar da müthiş bi şekilde talep görüyor. ama biraz nüfus, talep ve şehirle de alakalı. misal ailem ayvalık'ta yaşıyo, oraya gittiğimde meyhanecilerin olduğu bi sokak var (bkz: tenekeciler sokağı), orda bi tane efsane bi esnaf lokantası var, burda yiyemeyeceğin kadar güzel işkembe çorbasını 2012'de falandı sanırım 2 tl'ye içmiştim. tarihi tam hatırlamıyorum ama aynı dönem g.saray'daki cumhuriyet işkembecisi'nde 8 tl idi fiyat.

arkadaşlar ben de aslen istanbullu değilim, memlekete gittiğimde ucuza ben de içiyorum işkembeyi ya da evde yaptırıyorum. benim merak ettiğim sadece bana mı pahalı geldi. yani istanbul'da olan birisi ya da siz de istanbul'da olsanız 12-15 lira size de fazla gelir miydi onu merak ettim.

benim yorumdan sonra bunu yazdığın için cevap veriyorum; evet, 15 tl bir çorba için çok yüksek bi miktar. ha bouillabaisse falan olur, o zaman tamam dersin ama orda burda ucuza içilebilecek, ya da yapması da çok zahmetli ve masraflı olmayan bi çorba için çok para. fakat şöyle de bişey var; bu pahalılığı minimize etme yolları var, misal sultanahmet, çemberlitaş gibi yerlerde 5 liraya da hiç fena olmayan çorbalar (kelle-paça, işkembe vs) içebilirsin, veya kurtuluş'ta isen çukur ciğerci diye bi yer var, 5 ila 8 lira arasında değişen fiyatları var, ya da beyoğlu'nda murat kelle paça diye bi yer var, benim içkili günlerden sonra muhakkak uğradığım yerlerden biridir, -yani can-ı gönülden tavsiye edebilirim- 10 liraya içebilirsin. evet belki yine pahalı ama yine de % 20-30 civarı daha düşük bi ücretle de aynı lezzeti bulabilirsin.

@reso aga
yok hocam ben senin için demedim farklı şehirlerden arkadaşlar yazmış, fiyatların değişken olduğu aşikar. herkese cevaben söyledim onu. lakin buna rağmen fiyata takıldım o yüzden özellikle yazdım. tavsiyelerini not aldım, o taraflara gidince uğrayacağım mutlaka. ben de bir kaç yer buldum ama senin söylediklerin daha sık uğradığım yerler sağolasın.

işkembenin kilosunu 4-5 lira olduğu düşünülürse kesinlikle pahalı. zaten çoğu lokanta asıl parayı çorbalardan kazanır. Bir kase çorbanın maliyeti taş çatlasa 50 kuruş tutar.

@bay b - rica ederim, yorumun sonuna smiley koyacaktım, unutmuşum, serzeniş gibi olmuş, kusura bakma.

Acik secik ifade edeyim ki pahali icmiorum o yuzden :) ucuz olsa cok severim sakatati

iletir ancak camdan ses alacak mekanizmayı onun içine yerleştirmen için boyutu büyütmen gerekir.

oradaki mesele camın sesi iletmesi değil. camdaki titreşimler ile resonans yapan bir emt dalga ile camdaki titreşimi okumak. bu metod da zor, pahalı ve kalitesiz, ama uzun menzilli. tam casusluk faliyetlerine uygun. ama kamerada saçma, zira pahalı ve kalitesiz.

E hadi zoom yapacan mercegi oynatacan, yada elini kamerada yerini degistirecen camdaki bu gurultuyu nasil temizleyecen daha sonra?

Camdan ses almak lazer mikrofonla oluyor. Akustik mikrofonla olmuyor. Ayrıca ses de öyle sandığın gibi duyulmuyor. Bok gibi. Ancak işte ne konuşulduğunu anlarsın.

Nasil bir ceviri? Programin kendisi ile ilgili bir ceviri ise bir takim kurallari bilmen lazim oncelikle yok makalelerin cevirisi falan gibi duz ceviri ise kelime basi x kurus, iki yada uc harfli kelimeler haric sekilde fiyat verebilirsin tabii hangi dilden hangi dile cevirecegin onemli turkceden ceviri yapacaksan kelime dusmesi yapmazsin ama ingilizceden olursa o iki harfliler falan kelimeye etki eden gramatik seyler oldugundan dusersin.

Uygun fiyat verirsen hic kelime dusmesi olmaz. En azindan ben boyle anlasirim cevirmenle aksi halde calismam ama benimkisi bireysel dusunme sekli, hic calismadim sadece boyle sartlar sunardim diye didim

herkesin cc'si var ama herkesin paypal, payu vs. hesabı yok.

paypal tamamda payudan da ödeme yapabilmek için payu hesabı mı gerekli?

müşteri açısından: (git: 876102)
(bkz: iyzico), (bkz: payu) okumuşsundur sanırım. payu için müşterinin hesabı olmasına gerek yok.

Iyzico kullaniyorum memnunum. Zaten iyziconun magento entegrasyonunu da biz yaptigimiz icin ihtoyaca gore degistirip gucelleyebiliyoruz kaynaklari.

güzel zevkli bir dizi. tavsiye ederim. kendine has bir tarzı var...

çok iyidir. kendine bağlar.

Nasıl başlamalıyım? Onu izlemeden önce şunu izle mini dizi tarzı bi olayı vardı sanki?

En güzeli burdan bakmak: eksisozluk.com

Gerçi ben mini dizileri webisode'lari falan pek izlemedim. Eksikliklerini de hissetmedim. Tamamlayici filmleri izledim sadece, Razor mazor..

Ve evet, eğer bilim-kurgu severseniz, kesinlikle çok şey kaciriyorsunuz.

güzel dizi ben sevdim. izlediğim hiçbir dizi için şöyle efsane, böyle çok seviyorum diyemiyorum ama izlenir. 2 defa baştan sona tekrar izledim.

vercingetorix izleme sırasını içeren bir entry linki vermiş. doğrudur muhtemelen. kontrol edemedim üşendim. extended versiyonu olan bölüm ve filmlerin extended olanlarını izle mutlaka.

aksiyon, dram, entrika, bilim kurgu

doyuyorsun ağzına kadar.

Hicbir sey kaybetmiyorsun bence

herkes bağlar diyor da benim ev arkadaşım, yakın dostum bsg hastasıydı. defalarca "oğlum izle lan" dedi. hiç canım çekmediği halde sırf o herif hatrına dizi bitirmişliğim var ki bu fedakarlığı kimse için yapmam yani. yok abi bsg'yi izleyemedim ben. yapamıyorum. zerre sarmıyor. hatta bana benzettiği bir eleman vardı dizide, onu göreyim diye sırf hani zorladım kendimi yok ya. ilgimi çekmedi.


ben izlemediğim için ne kaybediyorsun sorusuna cevap veremeyeceğim ama oturup 1 saat izle derim. fanı olan bir arkadaş hangi sırayla başlaman gerektiğini söyleyecektir. ben şu sanırım mini dizi zımbırtısıyla başlamıştım 2 bölümlük mü ne, bu sarışın karı falan var adam var orası. hiç ilgimi çekmedi aq uzaylı muzaylı acayip acayip.

Bence baya şey kaçırıyorsun. İlk sezonunu bitirsen bırakamazsın daha gibi geliyor bana.

Cok acayip felsefi bir sorunun dizisi ve dizi icinde de demokrasidir komun hayatidir cok siki bir elestiri ve inceleme var izle derim ben.

kesinlikle izlemelisin.

işletim sistemleri windows,ios linuziunix gibi ayrılır. flash mobilde çalışmaz diyemeyiz sadece iosta çalışmıyor oda apple firması ios işletim sistemine flash desteği vermediğinden. .net çünkü kodlar önceden paket halinde yazılmış ve kullanılması kolay. linux tercih edilir çünkü windowsun aksine linux kullanan sayısı azdır o yüzden hacker grupları linux için virüs yazmazlar aynı zamanda linux oyunları düzgün çalıştırmaz iş yerinde kullanım için bir avantajdır. ama linux windows gibi al kurdum git takıl bunda şeklindede pek yürümez bilgi işlemden sorumlu ekibinin linuxu bilmesi gerekirki çıkacak sorunlara çözüm bulabilsinler. tabi bu herkezin yapabileceği şey değil o yüzden eğer firma sahibiyseniz linux bazlı işletim sistemi kullanmak istiyorsanız bilgi işlem ekibinizi iyi seçip iyi paralar vermeniz gerektiğini unutmayın lütfen :). nereden geldi kısmına wikipediadan ulaşabilirsin uzun uzun yazmaya gerek yok. nereye gider kısmı ise hiç belli olmaz :D.

toparlama için çok teşekkürler.

firma sahibi olaydım iyidi tabii ;P

Quora ya uye ol

Linuxda virus yoktur demek yanlis olur.

Bu bilgileri ne kadar sure icinde ogrenmen gerekiyor bu onemli ne kadar yuzeysel olacak hangi duumda kiminle tartisacak ne tur kararlar alacaksin buna gore degisir cevaplarin windowsunda iyi oldugu alanlar vardir belkim duruma gore misalen

eğer orjinal diskten(dvd, blu-ray vb) altyazıyı çıkartıp koyarsan illegal, kendin yaparsan illegal değildi diye hatırlıyorum.

Ceviri yapmak serbest riplemek illegal birinde senin emegin var digerinde ise bir baskasinin.

Paraşütle atlamayla ilgili bir klüpteyim

Var.

- Lisemin mezunlar derneği.
- Taraftarı oldugum spor kulübü(dernek statüsünde türkiye'de).

pozitif yaşam derneği.

Çmo

Akut var. Gerçi henüz aktif üye değilim.

elektrik mühendisleri odası

-Hur ve kabul edilmis masonlar buyuk locasi
-altin safak hermetik cemiyeti
-evcil hayvancilik is adamlari dernegi
-haysev
-tekstil-sen
- devrimci işçi sendikaları konfederasyonu tekstil işçileri sendikası
-teksif
Bitte.

kocaeli doğa ve hayvan severler derneği

LKD

Öncelikle arabanın konulduğu yerin iklim koşulları önemli. Nemliyse parçalar korozyona uğrayabilir. Aşırı soğuk ya da sıcakta da, bileşenlerdeki kauçuk parçalar esnekliğini yitirebilir. (kayışlarda gergi problemi çıkabilir, çatlayabilir vs.)

Lastikler iner ve balansları bozulur, akü biter, açık alanda bırakılacaksa kuş pisliği gibi aşındırıcılar birkaç gün içinde temizlenmezse boyayı bozabilir, depoda bekleyen benzinin oktanı / mazotun setanı düşer.

her gün motoru 20 dakika çalıştır. yoksa biter o motor.

bu durumda her gelişinizde araba kiralasanız saha uyguna gelir gibi hocam.

yorumlar için teşekkürler. almaktan vazgeçtim. ihtiyaç durumunda bi kaç günlük araç kiralamak daha mantıklı. :(

kiraya verin arabayı siz yokken, masrafları kiralama şirketinde olacak şekilde size aylık 1000 lira getirisi olur, arabanız boş boş yatmaz kredisini öder falan. yada kuzene, yiğeninize babanıza /eişinizin babasına falan emanet edebilirsiniz

@selam

o tarz konularda çok takıntılıyım. araç kiraladığım yerlerde aracın halini görünce (aracın içinde olan bakımsızlık) kendi aracımı vermeyi düşünmem. eşe dosta emanet etmek güzel fikir, bunu çevremle konuşup düşüneceğim. tekrar teşekkürler.

ayvalık çok çirkin yer
dünya turuna çıkın bence öyle bir şansınız varsa.

@matematik koyu : o kadar para yok, domestik takılmak gerekiyor. Sizin hatrınız için altınoluk olsun.

Daha bakir koylara git. Altınoluk'ta ne yapacaksın.

abi soruyu tam anlamadım. 35 yaşında malulen emekli olsanız ne yaparsınız mı diyorsun sen, yoksa 35 yaşında malulen emekli olsanız bunu yapar mısınız mı? ya da planımı nasıl buldunuz mu? hangisi?

benim yapacağım iş değil bu ama kulağa şirin geliyor, yani seni mutlu edecekse yap tabii ne güzel işte. sen ne yapardın dersen fikrim yok valla evde yatardım yine bi şey değişmezdi.

elde birikmiş varsa birde kadın erkek ne olursa dert çekebilecek muhabbetkar biri varsa hakkat bi köye falan yerleşirim.

gökova taraflarında bi köye yerleşir yazları kıyafet satar kışları da yapacak bişeyler bulurum. evimin bir bahçesi olur ve orada kendi sebze meyvemi yetiştirir herkesi misafir eder büyük sofralar kurarım akşamları...

Amelelik yapa yapa bisikletle tr turu. Götüm yerse bisikletle dünya.

sen mi tıkladın sen tıklamadan mı indi? sen tıklamadan indirdi ise en azından bir şekilde nereye indireyim diye sorması gerekmezmiydi? (nasıl yapılıyor bu bilgisayara habersiz indirmeler onu arıyorum ne zamandır da o nedenle soruyorum)

unlocker programını indirin kurun sağ tıklayın unlock deyin bir şey bulamazsa delete diyin unlocker'dan bir de antivirüs varsa eset mesela virüs diyip silip karantinaya alacaktır.