tesfir dediğin yorum zaten. yoruma mahal vermemek için çevirisini okuman gerek. o da diyanetin çevirisi olur en makul.

diyanetin mealini okuma. içerisinde çok yanlış var. Allah yerine Allahlar diye çevirisi bile var. neler neler.

elmalılı hamdi yazır'ı tavsiye ederim. süleymancılar bunu tercih ediyor.

ekleme: yaşar nuriden falan uzak dur. yaşar nuri kim? onun yerine adnan oktar hocamız hazretlerimiz maşallahlarımız var :D

www.dinimizislam.com

www.dinimizislam.com

Elmalı Hamdi. LYS'de beni yakan adam. bunu tavsiye ediyorum.

yaşar nuri'den niye uzak dursunmuş? adam yıllarını vermiş bu işe. kuranmeali.org'da 25 cevirmenin karsılastırmalı cevirisi var ayet ayet.
mehmet okuyan'ın da katku sundugu bayraktar bayraklı'nın meali, yasar nuri, edip yuksel okunabilir.

bence en iyi türkçe meal yaşar nuri'nin 'iniş sırasına göre kuran-ı kerim meali'.

4 kitap diye bir uygulama var telefona indirip kurabiliyorsun 3 farklı kanynakdan kuran meali tevrat zebur ve 4 incilde var içlerinde ara sıra hepsine göz atıyorum ben faydalı oluyor ayrıca kuran mealleri arasında karşılaştırma da yapıyorum

pekçok kaynağın tavsiye ettiği Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ı alabilirsiniz.

ayrıca nasıl ki şişman bir diyetisyen inandırıcı gelmiyorsa cuma günleri cumaya gitmek yerine sabaya giden değerli hocamız yaşar nuri de inandırıcı gelmiyor bana.

ayrıca yoruma mahal vermemek için tefsirden uzak durmak ise eksik bilgiyle insanı şüpheye düşürür. mesela bir ayette gayri müslimlerin haklarına riayet edilmesinden onlara iyi davranılmasından söz ederken (aynı şehri paylaşan barışçı tebeanın durumu konusunda ilgili ayetler iniyor), başka ayette onları bulduğunuz yerde öldürün diyor (burda bize islamı anlatın diye kandırıp çağırdıkları onlarca silahsız sahabeyi tuzağa düşürüp öldüren, esir aldıklarının da gözlerini dikenle oyup o şekilde çölde ölüme terkeden gruba karşı yani sizi öldürenlere karşı onları bulduğunuz yerde öldürün diyor, diğer gayrimüslimlerle ilgisi yok bunun).

bunu düz mealden okuyan biri "bu ne iş? bi ayette iyi geçinin bir ayette bulduğunuz yerde öldürün yazıyor" diyor, şüpheye düşüyor. tefsir de ise hangi ayetin hangi olay ve durumda indiğini bunun asr-ı saadette nasıl uygulandığını vs. anlatıyor.

+1 Yaşar Nuri Öztürk
www.kuran.web.tr buradan da bazı ayetlerin çevirilerini karşılaştırabilirsin. Farklı kaynaklardan bakmak daha iyi olur.

@yemrem, olaya cok yanlıs bakmıssın. kilolu diyetisyen beslenme sistematigini bilmiyor degil hayatına uygulamıyor demektir. yasar nuri hoca'ya gelirsek adam hayatını kuran'a adamış bi insan. lutfen yorum yapmadan biraz arastıralım. üstelik adam kac defa bu soruyu cevapladı, emevi mantıgının oldugu camiler/cuma mevzuu falan. orda namaz kılıp kendini kurtarmaktansa bi sürü insanın faydalanacagı programa katılması bence hem daha anlamlı, hem de adamın namaz kılmadıgı anlamına gelmez bu. aynı mantıkla, maas alarak imamlık/müezzinlik yapmak da islam'ın ruhuna ters ama nedense kimse bunu eleştirmez.
yaşar nuri hoca'ya cok haksızlık yapılıyor, uslubu sert insanları irrite ediyor biliyorum ama o kadar yobazla, ortodoksla ugrasıyor ki ve hocayım diye geçinenlerin arasında zekasıyla öyle parlayan bi insan ki; ne yaparsa yapsın kızamıyorum.
@efiloglu, faydalandıgın cevaplara tik koysan biz de emegimizin bişeye yaradıgını anlarız:)

canının istediğini seç, aklına takılanları ev sahibine sorabilirsin. mesela benim kalacağım odanın sahibi ben rezervasyon yaptıktan sonra bilgilendirme maili gibi bişey attı. dediğine göre evde sadece perşembe duş alınıyomuş :) bu tarz ufak detayları direk çekinmeden sor. onun dışında rezervasyon kabul edilince mailine fatura yolluyor airbnb. onun çıktısıyla başvurabilirsin vizeye.

kimileri odayı birden fazla kişiye kiralıyor bir nevi yatak kiralama gibi, kimileri tüm evi bir kişiye kiralıyor, hangisini kiraladığına dikkat et, kiralayan kişinin yorumlarını oku mutlaka nasıl bir ev sahibi.

edit yaptım gereksiz kısmı sildim.

ben hem kaldım hem ev sahibi oldum ama hiç öyle rezervasyon için ordan bi belge alıp gitmemiştim. commentlere bak olumsuz bişey yoksa sorun olmaz. ama aklına takılanı da sor.

Ben geçen hafta kaldım utrecht'te airbnb ile ilk defa. Süperdi..Tatlı bir kız arkadaş 5 yıldızlı oteli aratmadı bana..eve geldim anahtarı verdi çıktı gitti, sonra gece geldi falan..Yorumlara bakın arkadaşların dediği gibi olumsuz bişi yoksa direk airbnb yap. Ben de senin gibi düşünüyordum bilgisiz direk giriştim işe çok memnun kaldım. Zaten ev sahibi ile hep iletişim halinde olacağın için sorun olmaz...

peki ödeme ne aşamada ve nereye yapılıyor?

siteye üye olup kredi kartı bilgilerini giriyorsun ve ödeme yapıyorsun. mantık olarak hepsiburadadan kettle almak gibi.

soldaki kırmızıya iyice yaklaşıp geri manevrayla sokman gerek. eğer buna rağmen maviye değiyorsan senin araba oraya girmez demektir.

Hocam öncelikle o araya aracın burnunu sok sonra tam girmeden tam sağ yap.sonraki hamle geri takıp geri geri o araya girmen .Tek yönlü sokakta olduğumdan böyle yapıyorum .

O boşluğa önden girip park edecekmiş gibi burnunu sok. Tabi araba sığmayacak. İleri devam edip burnunu dışarı çıkar. Bu şekilde araba iki kırmızının arasına biraz girmiş olacak ve mavilere doğru manevra yapacak alan kazanmış olacaksın. Bu şekilde yapamıyorsam ben daha uğraşmıyorum. Başka yer bakıyorum.

(bkz: paralel park)

Burnunu sokup ileri devam edecek kadar yer olmayabilir. Hakikaten dar bir yerse oraya park edilmez zaten.

@cekilmis gayfe de acemi anlaşıldı =)

önce burnunu sokup sonra maviye yaklaşmadan oraya parkedemezsin. bunu yaparsan 2 ileri geri manevrada girersin.

kendi arabanın arka kapı çizgisi kadar (senin arabanın yarısı yani) öndeki kırmızı arabanın yanına gel, tam sol yap (yada sağ artık duruma göre) geri geri gir, senin arabanın arka camından arkandaki arabanın yarısı gözükünceye kadar direksiyonu bırakmadan geri gitmeye devam et sonra arabayı toparla (direksiyonu diğer tarafa kıracaksın ) eğer sığmazsa sığmıyor demektir zaten

öncelikle yapacağın şey araba yerine motor almak olabilir güzel kardeşim neden illa araba? motor al rahatına bak :-D

Aktif kullanımdaki php.ini'yi txt olarak bir yere yükle bi bakalım. pastebin'e falan koy. ya da şuraya koy, syntax highlight yapalım.
textuploader.com

sudo find / -iname "php.ini"

Bütün php.ini'lerde değiştir bakalım :D. Web server'ı restart etmeyi unutmuyorsundur inşallah. Normalde okuduğu bellidir, yapılacak ayar da belli ki bunları yapmışsın. Bir de max_execution_time ile max_input_time değerlerini artırmayı dene, belki upload sırasında bu sürelere takılıyordur:

php.net

www.dosya.tc

php.ini'yi yukarıya upload ettim.

execution time ile alakalı olduğunu düşünmüyorum çünkü, 2 saniyede error veriyor. 1mb'ı dahi yüklemiyor.

hatanın apacheden kaynaklanmadığı ne bmalum? max body diye bir bir alan var apachede ona bir bak derim.

sürelerle alakalı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. php.ini'yi upload ettim, yardım edebilecek biri yok mudur acep? :(

PHP sorununa benzemiyor şimdilik, apache gibi.

/etc/httpd/conf.d/php.conf
dosyasında "LimitRequestBody" diye bişey var mı? varsa değeri ne?

Tabi her değişiklikten sonra apache'yi restart etmen gerekiyor.

cevap için teşekkürler @harzem.

fakat, "httpd" diye bir klasör bulunmuyor etc'nin içinde. apache2 kurulu, webmin kurulu. başka bahsettiğin dosyaya nerden bakabilirim?

edit: Apache2 conf dosyasını buldum. Bu arada kullandığım sistem Ubuntu. O yüzden apache2.conf olarak ismini değiştirmişler, son versionunda. Fakat, LimitRequest ile ilgili bir komut göremedim. Kendim ekledim ama nafile :S

Önceki mesajımdaki komutu kullanabilirsin:

sudo find / -iname "php.conf"

Senelerdir Apache kullanmadım ama Apache2 için /etc altında apache2 klasörü oluşturuyordu sanırım, onun içindedir.

bırak eğlensinler. zaten etraf mutsuz insanlarla dolu.

ayda yılda bir gün oluyorsa bırak eğlensinler. her akşam oluyorsa başlarım gencin eğlencesine bizde genç olduk yapmadık böyle diyip, gündüz vakti uygun bir dille uyarma.alkol varsa şikayete gidince çok sıkıntı çıkabilir, unutmamak lazım bu ülkede yazlıkta ses yüzünden ünlü bir oyuncu şikayete gitti diye öldürüldü.

Su an bizim yan dairedeler dedigin arkadaslar.birazdan kapilarini calip nerden geldigi belli olmayan benim icmedigim jageri vericem gomsunler .

saat 12'de kesiliyor sesler biz de mazur görüyoruz o saate kadar.
ama 12.30 da polise haber veriririm.

cevap b.

hocam ara sıra olsa tamam da, her zaman olunca beziyor insan.

c- evlerine gider zili çalarım. balkonda oldukları için muhtemelen duymazlar. kapıya bir iki sert yumruk ya da tekme atarım. her ne kadar eğleniyor olsalar da aralarından en az birinde(muhtemelen ev sahibi) içten içe birisi şikayet edecek bu gürültüyü korkusu olduğundan, kapıya attığım yumruk ve tekmelerden sonra yerinden fırlayıp kapıya gelecektir. balkondaki gürültü tam o anda kesilir. bu sırada mızmızlanan komşular da "hah biri çıktı, haddini bildirecek zıpırlara" diye seviniyorlardır.

kapıya gelen genç arkadaşa; "nabıyonuz la burda!" diye çıkışırım önce. "bu kadar gürültü çıkaracak ne var?"

tabi o an kapıya gelen gençlerin sayısı da artacaktır. ufak bir gerginlik yaşanmaya varmadan cebimden sigarayı çıkardığım gibi; "yakın bakim abinizden birer cüğara" deyip paketi uzatmamla eve girmem bir olur. ondan sonrası gırgır şamata.

bizim burada bi çocuk var, 17 yaşında ama boru gibi sesi var normal konuşması sesli çocuun bağırınca mahalle inliyo (ben duymuyom genelde) ama rahatsız olunca polisi arıyomuş millet.

çok tahammülsüz bir komşuyum, bu eğlence işi rutine bindiyse bir sabrederim iki sabrederim üçüncüde polis çağırırım. kendim muhatap olmam.

bu arada gece 12'den sonrası için konuşuyorum. onun öncesinde eğlensinler tabii hayvanlaşmadan. biz de genç olduk, bir süre sonra millet rahatsız olur diye kısık sesle konuşup kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde kıkır kıkır gülerdik en fazla.

kime nasıl şikayet edilir biliyorum, yöneticiye şikayet et.apartman toplantısı iste şikayetini belirt karar alınmasını sağla.
lince karşı geldim. bu yarı hayvan severlik durumuna sinir oluyorum. sen seviyorsun diye herkes sevmez sorunda değil. evinde besle git bir parka koy yiyeceğini suyunu besle."ivim pislinir ımı bınım" mantığıyla merdivende beslemek bana göre iki yüzlülük. kimse kimsenin hayvanının pisliğini çekmek zorunda değil.
köpeğini park bahçe gezidirip dışkısını parkta bırakanada aynı derecede uyuzum.
hergün evin yakınındaki parka yemek ve bir kap su koyuyorum ama bunu asla ne apartmanın önünde ne de içinde yapmam.

yöneticiniz yok mu, yöneticinizle konuşabilirsiniz.

kedilere de eziyet oluyordur öyle ortalığa işemek, sı.mak... kokularını kapatırlar normalde. giderler toprağa yaparlar bir de kimse bulamasın diye iyice üstünü örterler. kokuları açıkta kalınca onların da içgüdüleri tatmin edilmemiş oluyor, onlara da mutsuzluk veriyor bu durum. ki sizin de kediniz varmış, biliyorsunuzdur.

apartman dışına mama kapları koyarak kedileri dışarıya çıkartabilirsiniz belki? yaş mamaya kesin kanarlar.

belediye de yardımcı olabilir ama belediyeyi karıştırmamaktan yanayım. kedileri alırlarsa kim bilir nereye bırakırlar. ölürler mi kalırlar mı bilinmez.

Önce besleyen insanla konuşun derdinizi anlatın. Havalar ısındı, kediler sokak kedileriyse dışarıda kalabilirler.
Söyleyin bahçede baksın kedilere. Kediler için de apartman boşluğunda yaşamak iyi birşey değil zaten.
Ama hayvanları mahalleden göndermeye hakkınız yok.

Ooo empati alırım bi dal.

Hadiyin len ordan. Saba kimse al hayvanı koynuna birlikte yatın demiyor zaten, hayvanları sevmen için başına silahta dayamıyor. İşte sırf o yüzden çeneni çekip susmalısın.

Neyse kime ne anlatıyorum. Boşver hepsinin mamasına zehir koyup telef et hayvanları, için soğusun ve sonra mutlu bir şekilde uyu.

Kim besliyosa onu bul konus. Mamalarini bahçeye falan koyarak disari alistirsin. Kediler icin de apartmanda yasamak eziyet oluyordur bence. Hayvan çıkmak dolasmak ister sonucta yabani ev kedisi degil.

1 adet legen ve kumla bu sorunu cozebilirsin. Kum pahali bir sey degil. Apartmandan toplanir bu ucret. Kediler temiz hayvanlar. Onlar da bu durumdan memnun degildir. Bu sekilde lanse etmek cok yanlis. Herkes bilir kedi kumu diye bir seyin varligini. Onlari kurtulunacak varliklar olarak gormek cok uzucu.

Hatta söyle biz gelelim hepsini toplayıp yakalım cayır cayır. Oh mis.
Kum falan diyenler olmuş, neymiş kediler temiz hayvanlarmış. Bak bak bak.
Boq kokuo onLaR bikerem Taam mI?
Hepsi ölmeli!! Camooooğğnn!

valla olay bizim apartmanda da var 10 daire apartmanımızda 9 daire de kedi var. herkes hayvansever. merdivenlerde kedi bakılıyordu. aa ne güzel falan dedik mama koyduk.. ama iş çığrından çıktı sonra.. benim kedi ki kendisi evden hiç çıkmaz pirelendi. ses çıkarmadık komşunun bebek arabasına düzenli olarak işiyordu komşu biraz olay çıkardı. en son apartmanda fareler cirit atmaya başladı. ki fare 46 numara ayakkabı kadar bizim eve girdi. kediye saldırdı bana saldırdı. nereden geldi kedi de var falan derken şahit olduk ki kedi mamasına geliyor. onu yemekten şişmanlamış semirmiş. kafayı tabağa gömüp öyle yiyordu ki açık büfe sanki. o yüzden sıkıntı çıktı yasaklandı kimse bakmıyor.

linç etsinler önemli değil benimde kedim var, sokakta ki kedileride beslerim ama apartmana girmelerine karşıyım, kedi evi falan da var etrafta yani, yiğenimle yaptıklarımız falan var sorun aa yazık soğukda üşümesinler sıcakta pişmesinler diye apartmana alınmaları.

@whimsical, yönetici yok, var da yok yani, işlevi yok.


@innerbliss, kaç defa dedik besleme hayvanları apartman içinde diye, birde kendi dairesinin önünde kedi evi yapmış hayvanlar orada yatıyor aşağıda sıçmaya geliyor bende birinci kattayım, bu seneki bi olay değil senelerdir böyle, kimsenin evinin önünde paspas yok kediler sıçıyor üstüne diye, zaten besleniyor hayvanlar dışarıda ama artık apartmanı ev gibi görüyorlar, kovuyorsun iki dakika sonra kapı otomatiğini duydukları anda içeri girmek için koşturuyorlar.

@doksanaltmisdoksan her sabah apartmanın içindeki kedi kumunu temizlemek zorundamıyım? yengem kedilerden tiksiniyor misal bazen kapıdan dışarı çıkamıyor korkusundan o kadın mecburmu kendi evinden dışarı çıkamamaya? kendi kediminkini temizliyorum zaten, çok seviyorsa benim gibi evinde baksın kedilerine.

bende halamda kedi besliyoruz evimizde ama apartmanda başkasını rahatsız etmiyoruz ve ben arkadaşlarım evime geldiğinde utanıyorum apartman pis kokuyor dendikçe sanki benim kabahatimmiş gibi.

sana tavsiyem apartmanda kedi pisliği gördüğün an erinme git besleyenin kapısını çal gel hemşehrim de madem besleyeceksin gel kedin sıçtı kapıma gel temizle de. 1-2-3 sonunda onlarda bıkar. gecenin 3 ü sabahın 5 i fark etmez. ben senin beslemene göz yumuyorum ama sen temiz tutacaksın yoklarmış gibi diyeceksin. bir noktadan sonra bıkacaklardır merak etme yaz geldi dışarı saldık ki biz onları diye sevgi pıtırcığı olurlar

Malesef bazı insanlar kendilerini bütün sokak hayvanlarına bakmak zorunda hissediyorlar. Etraftakilere verdikleri rahatsızlığı da hiç düşünmüyorlar. Bu kedilerin başına bir şey gelmesini kimse istemez ama madem komuşunuz laftan anlamıyor, kedilere dışarda bakmayı kabul etmiyor, yapacak bir şey kalmamış. Belediyeye haber vereceksiniz.

Not: Sokak kedilerini veterinere götürdüğüm için arkasından kedi ambulansı diye lakap takılan biriyim.

belediye kedilere zarar vermez dimi? öldürmez falan yani? seviyorum zillileri sonuçta?

O kısım belediyesine göre değişiyor maalesef. Önceden bir araştırmanda fayda var.

Okudum okudum sonunda dayanamadim. Insanlar ne kadar ego sahibi. Ne kadar olum, oldurme meraklisi. Zaten konu sokak hayvani olunca bitiyor degil mi? Bu zihniyet yuzunden her gun yok testisleri kesilmis yok kafasi kesilmis, yakilmis, iskence gormus hayvanlarla ugrasiyoruz. Bunun bir yasasi hukuku olmadigi surece cok uzucu ki boyle devam edicek. Sonucta insani, vicdanj bir olay.kimde ne kadar tartisilir. Kum onerim bakan kisinin temizlemesinden yanaydi. Sayilari kac tane? Bir de sehir belirtmemissin. Yakip yikmaktan, zehirlemekten daha insancil yollar var. Belediye haber verdiginiz anda en iyi haliyle o kedileri oldururler. Belediyelerin zihniyetleri malum. Sehir belirtirseniz yardimci olmaya calisirim.

@doksanaltmisdoksan, istanbul/maltepe 3 tane kedi var apartmana giren, diğerleri girmiyor pek de bende öldüreyim/atayım arabaya götüreyim taraftarı değilim zaten seviyorum zillileri hatta bir tanesinin kardeşi benim evde, apartmana girip çıkıyordu buda dedim madem apartmanda geziyorsun gel benim evimde gez bundan sonra aldım eve bakıyorum senelerdir ama gücüm birine yetiyor sadece. senelerdir kokusunu çekiyorum (hatta birazda bu yüzden eve aldım kediyi) sıkıldım artık. bizim belediye iyi bakıyor diyorlar buradaki hayvansever insanlar ama yinede emin değilim tam olarak benim istediğim kişinin para cezası falan alması 3/5 kere para cezası alırsa yapmaz artık diye düşünüyorum.

yengem söyleyince gidip temizliyor diyor burada birisi tavsiye vermiş gecenin ne zaman görsen kapısına git diye en güzeli öyle yapayım diye düşünüyorum (giren kedilerde baya sevimli zararsız hayvanlar cırmalama falanda yok.) kişiyi yıldırma daha mantıklı geliyor bana. öncesinde de kızıyordum tam kapının girişinde mama veriyor yengemde çok korkuyor hayvanlardan girip çıkamıyor apartmana diye şimdi kapıdan uzakta veriyor mamayı ama 1 sene sürekli söylendik.

@selam: Ben önceki yazdıklarınızdan komşunuzun laftan hiç anlamayan biri olduğunu anlamıştım. O yüzden belediyeyi aramanızı söylemiştim. Komşuyu ikna edebileceksiniz tabiki en iyisi.

Maltepe belediyesinin topladığı hayvanları öldüreceğini zannetmiyorum. Ancak hayvanlara barınakta kötü muamele edebilirler veya kendi başlarının çaresine bakamayacakları saçma sapan yerlere atabilirler onun için araştırın dedim.

Örneğin Beyoğlu belediyesi kedileri kısırlaştırdan sonra alındığı bölgeye geri bırakıyor. Yalnız size geri teslim edilmesini istiyorsanız takip etmeniz lazım. Yoksa rastgele bir yere bırakıyorlar. Hatta çalıştığım yerdeki insanlara saldıran sorunlu bir köpeği üç kez alıp, her seferinde bir hafta içinde geri getirdiler. Öldürecek olsalar onu öldürürlerdi.

İsteme, kal. Kendine bir hobi filan bul. Ortam edin. Can sıkıntın azalır.

tek başına yaşam iyidir

Bu kadar rahata alıştıktan sonra ailenin yanına dönmek bir anlık yalnızlık hissiyle olur. Git ailenle vakit geçir biraz, izninde orada yaşa, sonra yine yalnızlığı özler dönersin. Yalnızlıktan sıkıldıkça git, sürekli değil.

kaşınma otur oturduğun yerde ...

gitme gitme aile çok kafa sikiyo benim tam tersi durum ankaradan anadolunun bir iline tayyin isteyip ailenin yanına geçme durumum var ama gitmiyecem kafam rahat.

Yapma sakın öyle bir şey. Ne işin var. Dil kursuna falan yazıl. Gez toz.

denizli'de aynı sen gibiydim izmir'e ailemin yanına aynı sen gibi düşünerek geldim. düşün DENİZLİ * İZMİR. şimdi izmir'in amk niye geldim ki diyorum. cmtsi olur araba bende hadi pazara, pazar olur hadi erkenden kahvaltıya. ulan yatmak istiyorum götümü başımı yaya yaya yatmak istiyorum ama anan o elektrik süpürgesini kapını kırıp sokuyor odandan içeri. akşam geç geliyorsun hatta henüz gelmiyorsun -alkol de kullanmıyom öyle çay içmeye falan birilerine oturmaya gitmiş olayım- hop telefon nerdesin gelmiyon mu. pazar gecesi tv ye bi film bağlarım cipsimi alıyım izleyerek uyuyakalıyım diye anam kapıyı açar yarın işin yok mu yatsana der. der babam der böyle düzenin ameke yani antalya gibi yerdesin ben de arkadaşsızlık sorunu yaşamıyo değilim yine takılabildiğim insanlar var ama ilçelere gezmeye bak siktir et ankara'da ne var bokum gibi şehir. düşündüğünü ben yaptım tavsiyem baboy sen yapma :)

kılıçdaroğluna gelene kadar başka siyasetçi yok mu sence istifa etmesi gereken?

Hayır açık bi şekilde söylemişti oyları arttıramazsa istifa edicem diye o yüzden diyorum.

oy kaptırmadım hdp'ye veya akp'ye der, yine başta kalır gitmez o hiç bir yere. başarısızlık diye bişiyi kabul edemiyorlar.

gitmesin ya. dünyanın en iyi insanı bence, çok ağlarım giderse. hdp'ye oy verdim barajı geçsin diye, kılıçdar kalmazsa çok üzülürüm.

eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyin de ak troller vikviklemesin ühü.

hdpye giden rahat bir yuzde 3 oy var. bence etmemeli.

Şu an hemen hemen eski puana ulaştı. Bence de etmemeli. Çok güzel seçim çalışması yürüttü.

Bence istifa etmemeli. Öyle büyük bir kayıp yaşamadı CHP. HDP'ye verilen "emanet oylar" var. Kılıçdaroğlu ile kazandığı ivmeyi başka biri ile kazanır mı bilinmiyor. Kılıçdaroğlu sayesinde değil de Deniz Baykal'dan kurtulunduğu için de bu ivme kazanılmış olabilir :)

Vay on numara sarkilar. ben bir de zz top dan sharp dressed man dinlemeyi seviyorum.

80ler, glam, hair, classic rock.

www.youtube.com

born to be wild :P

@selam nice try ama listede o var :)

o zaman bana gaz verenlerden devam edeyim, seninkiler ile direk bir ilgisi yok ama benzer zevklerin değişik halleri.

mötley crüe - girls girls girls
iron maiden - trooper, run to the hills (dıgıdık dıgıdık)
ac/dc - hells bells, highway to hell, back in black
dream theather - as i am, 6:00,
malmsteen - as above so below
korpiklaani - vodka, happy little boozer, keep on galloping
cindeleralla - The Last Mile, Somebody Save Me,
edguy - mysteria, king of fools
europe - final countdown
deep purple - perfect strangers, highway star
impelliteri - Rat Race
Steel Attack - dragons skull,
Judas priest - Hellion -> electric eye
luca thurilli - Black dragon
thunderstone - Worlds cry
lynam - Rise up
journey - dont stop believing

"BİRAZDAN YÜZ FELCİ OLACAĞIM ÇOK HEYECANLIYIM"

Tükürüklerin yüzüne yapışacak farkındasın mı?

Beni dağ kaldırın.

beetlejuice +1

Ben aaaaaaaaaa diye butun gucumle bagiriyorum. Ama tabi sehirlerarasi giderken, tarlalarin ortasinda. Sehir icinde bagirirsan arabalar birbirine girebilir, millet ates edebilir, pesine ordu takilabilir.

"Ananiziiiii" diye bagir stres atarsin

TAYYİİİİİİİİİİİPPPPPPPPPP

Hüloğ.

"punk not dead"

Freedoooooom! tabiisi..

www.youtube.com

daaa diii daaa diiii daaa diii

hırsız vaarrrr

erkeksen yar... yeyin laaaaaan

oyveotesi.org şöyle bişi buldum ama işine yarar mı bilmiyorum

duvardan nem cekiyor ise kagitta bir sure sonra atar. banyo duvarini onarmaniz gerekebilir.

banyoyu tamir ettirmeden yapacağınız her türlü müdahale en fazla 1 ay kurtarır, sonrasında ya başka yerden yada aynı yerden patlak verir.

banyodan bir yerden su sızıyor duvara.
geçici çözüm olarak şu duvar süsü çıkartmalarından yapıştırabilirsiniz.

zar adam misali bazen ciddi ciddi böyle yapıyorum çıkmazdayken, ikilemdeyken

Sıkıntılarını bilmiyorum ama evet aklıma edeyim diyeceksin. Ama hayat öyle retrospektif bakılabilecek bir şey değil işte. Üzülüyorsan da sağlam üzül, tam üzül. Kim demiş ki hep mutlu olacağız diye?

"Du bakalım, bunun da sonu illa bir yere çıkar herhalde" diyerek.

önerdiğimden değil de, siz ne yapıyorsunuz diye sorduğundan dolayı cevaplıyorum:

valla ben çok çıkmazdayken içiyorum. dağıtıyorum. öyle üç beş gün de değil, olabildiğince uzun süre bunu yapıyorum. hovardaymış gibi böyle oooh takılacak kıvama getirmeye çalışıyorum, tam olmuyor da olduğu kadar. bi süre sonra "mal mısın lan napıyorsun, böyle bu sorunlar çözülmez" diyorum, plan yapmak ya da çözüm üretmek için motive olmuş oluyorum çünkü kendime kızıyorum. eğer bu sürecin en başında o motivasyonu yakalayabilecek olsam zaten yapardım ama o an o güç olmuyor zaten. trambolin gibi kullanıp, olabildiğince yükselebilmek için önce biraz daha dibi göreyim diyorum. işin aslı, o depresif/düşmüş hallerimi de seviyorum. kendimi komple çok seviyorum aslında lan eheh. neyse. böyle işte.

ama yine uyarayım; sakın bunu evde denemeyiniz.

hayırlısı, bundada vardır bi hayır diyorum, tecrübe oldu işte diyorum geçiyor, bir de en güzel rahatlama yöntemi hepimiz aslında aynıyız'ı düşünmek.

sultan olsun

Mazlum

bostik

o değil de kedinin hala orada olmasına çok sevindim :):)
umarım birlikte pek mutlu bir hayatınız olur.

isim önerisini aklıma bir şey gelirse ekleyeceğim. ama kendim 5 yıldır isimsiz bir kediye sahip olduğum için pek de emin değilim :) eşim olsa mercan koy derdi:)

@kaputt çok teşekkürler inanılmaz bi heyecan içindeyim bi an önce eve gidip kavuşmak istiyorum :)

:)) valla kıskanmadım desem yalan olur.. çok da tatlı bu minnoş.
bizim büyük olan bir türlü başka kedi kabul etmiyor, 5 yavru geldi geçti geçen ay evden birini tutamadık onun yüzünden :)

Leyla

A'sı şapkalı olan Efla.

Sesna, audrey, lilith

Nefertiti

ŞEker Hanım
Bulut
Kiraz (kendi kızımın adı bak kimseye önermem ama bu sıpayı sevdim)
Şerbet Hanım
Goflet
Şiraz
KEje

Erkekse tesla, disiyse mona lisa. Kendi kedim olsa direkt bunlardan birini koyacagim ama sahiplenemedim bir turlu :/

ecrin hahhaha
yok yok
piril olabilir
yuki+1
goflet+1

bu tip tam bir KUKİ net

püskevit

çıtııııırrrrr, pıtırrrrr,

sushi
sasha

Minnak olsun

soslu kaşarlı soğanlı dürüm,yanına patates kızartması ve cacık..ayrıca 1lt kola

Kokoreç?

peynir ekmek

kusbasi pide. kazimkarabekirde ki pideci aciktir muhtelemen. tavsiye ederim.

pizza, makarna, tost, (en güzeli kahvaltı tabağı yada meyve tabağı aslında)

ulan naptınız, aklım cıktı:((

işkembe ya da kelle paça badi.

ben de diyorum gece yemek kilo aldırdığı için hafif şeyler söylemişlerdir herhalde...

naptınız ya :( ne kadar kilo aldıracak şey varsa sıralamışsınız.

soruyu sağlık sorusu olarak algıladım nedense. meğersem oburluk sorusuymuş.

Kiymali yumurta gömdüm yeni .

süt

sonraki iş başvurularından arayan olursa referans vermeyiz e getirmiş olabilirler.
ama şu kesin ki tazminat vermemek için ayakta sikmişler

Slcll diye bir sey yok. Arkadaslara gecmis olsun.

sakın ha derim, işten atsınlar, tazminatlarını da alsınlar devletten işsizlik paralarını da.

tazminatın üstüne yatmak için yalanın bini bir para, tabii birde işe iade davasından korkmuşta olabilirler.

özel sektörde kendin istifa ettiğinin etkisi atıldığındakinden daha fazla, niye istifa ettin, ne oldu, cart curt diye tonla sıkıcı soru soruluyor, işten çıkarttılar neden şirket küçüldü, benimle beraber 10 kişi daha çıkartıldı dersin olur biter.

cehaletin bu kadarı ya. denilen gibi tazminat vermemek için ayakta sikmişler. nasıl kabul edebiliyor insanlar bunu anlamıyorum.

ne sicili ya şerefsizler tazminat vermesinler diye kandırmış. ne sicili özel sektörde çok sinirlendim..

@$_SESSION['username'] = $username;
satirindaki @ isaretini kaldirir misin, hata verirse diye onu baskiliyor.

bir de tam bilmiyorum ama:
if( isset($_SESSION[$username]) )
satirinda $_SESSION[$username] yerine $_SESSION["username"] seklinde kontrol etmesi gerek miyor mu

evet "username" olmalıydı, ama onla da çalışmıyor.

session_start()'i requirein uzerine almayi denedin mi?

evet denedim ama o da olmadı.

Ya simdi fonksiyonun true donuyor yani aldigin valid degeri true, if kosuluna yalnizca valid yerine valid=true koymayi denedin mi? Aklima gelen diger ihtimaller: hata almadigina gore ya inputlari alamiyorsun ya da db baglantisi/query sonuc dondurmuyor.
Bir de benim arada ne hikmetse require yerine include kullaninca butun problemlerimin hallolmasi var ki cok sacma, o yuzden bosver. Bi' de yukaridaki if isset session olan header neden? Login olunca session baslayacak $username i kullanacaksin zaten o sayfanin basindaki ne icin?

onları şey diye düşündüm, eğer kullanıcı daha önce login olmuşsa login sayfasına gelmesin başka yere gitsin gibi. ya da şu işe de yarar sanıyorum, username session olduktan sonra başka sayfaya yönlendirme gibi..

tüm kodu pastebin'e falan düzgün şekilde paste et de bakalım, onun haricinde tahmin ediyorum ki php.ini deki ayarların düzgün değil, işletim sisteminin tmp dizinine yada php.ini dosyasındaki session'ların kaydedildiği dizine bir bak, her istekte yeni bir dosya mı oluşturuyor? eğer öyle ise session id'nin hangi yol ile gönderileceğini belirleyen php.ini dosyasındaki session.* ları kontrol et.

hayır.

Kirmizi kurdela mi kalmis

Hayır

evli değilim
evliliğe dair bişey planladığım yok
onu abi/kardeş bağlıyor bizde ve düğün yaparsam muhtemelen bağlanır, çok takılmam herhalde.
bu arada
1-ne ıyyy ne banal adetler bunlar bööyk insanıyım ne de gereksiz örf adet anane insanıyım, arada bir yerdeyim.
2- bekaretin çok da dillendirilmediği (ama milliyetçi muhafazarlıktan da ölen) bir ortamda yetiştim bizde o kuşağa gayret kuşağı deniyor ve daha çok genç çiftin sağlıklı çocukları olsun, gibi bir niyetle bağlanıyor. paket ettik veriyoruz gibi değil.
not: hiç bi cevabı görmediydim :))
kırmızı kurdele mi kalmış diyen arkadaşları da anadoluya beklerim.

bağlamam.

birincisi kırmızı kurdela benim bildiğim "gelin bakire" anlamına geliyor ve bu yüzden benim bağlamam zaten manasız olur; ama bekareti de bu şekilde elaleme duyurma merakı itici.

ikincisi kurdela hediye paketine bağlanır, gelini paketlemeye ne gerek var?

üçüncüsü beyaz gelinlik üzerinde kırmızı kurdela çok zevksiz duruyor. hayal edince bile gözlerim acıyor.

gelinliğe -mesaj kaygısı gütmeden- gülkurusu/lila kurdela filan bağlıyorlar, o güzel oluyor. gelinliğe neşe katıyor. hoşuma gidiyor.

asla, hatta kuzenime takmaya calıstılar gecen sene cıkarttım.

Bağlarım

Asla. Kadınlar mal değildir. Kurdele, yüz görümlüğü falan hiçbiri bana uymaz.

en en en itici gelenegimiz.

sevgilim de ben de muhafazakar aileden gelmekteyiz ancak su an dünyada boyle bir kuvvet yok kırmızı kuşağı taktıracak. ıyy o ne ya, ''ehene mehene sikmediler ki sikmediler ki'' bögk.

edit: erkeğim lan sonradan fark ettim kadınlara hitaben oldugunu, yürümesin kimse :\

asla. mümkün değil. damadın da beline bağlanacaksa belki düşünürüm. ahah

whimsical + 1
(Donut'cim, senden sonra da bwn geliyorum artilama konusunda)
Asla baglamam. Zaten hadi kafama saksi dustu de baglamaya kalktim diyelim, annem babam kafamda parcalarlar o kurdeleyi.

Bağlamam. En basitinden güzelim gelinliğin ustunde cok cirkin duruyor.

evli olup bağlatmamış arkadaşları tebrik ederim.
evli olmayıp bağlatmayacak arkadaşları ise bir konuyu daha dikkate almalarını öneririm.
bu kurdeleyi gelin baba evinden çıkmadan önce baba takar. eğer sizin için sorun değil fakat babanız için önemli ise takın gitsin ne çıkar. lilaya nasıl anlam yüklemiyorsanız kırmızıya da yüklemezsiniz.

benim hatunu alırken ilk başta atar yaptı, kayınpeder beklemiyordu, bir anda boynu büküldü adamın. ben üzüldüm. tak ne olacak aman piyuu diyerek taktırdık .

Bağlamam whimsical +1 ,zaten düğün de başı başına çok saçma bir şey bana göre.

baglamadim, kimse de bagla demedi. deselerdi gene de baglamazdim. ne o oyle hediye paketi gibi.
dunyanin parasini verip en begendigim gelinligi aldim ustelik, bi de onun ustune igrenc gorunecek bi kirmizi kurdela baglamazdim hayatta.

hayır ailem de ben de karşı olduğumuz için ileride evlilik adetlerinden kesinlikle yapmayacağımı bildiğim şey varsa o da kırmızı kurdele takmaktır. ha ama ailem çok isteseydi kırmamak için evde taktırırdım ama asla insan içine öyle çıkmazdım.

Baglamam.
Zaten simdilik evlilikle bir alakam da yok.
Ama olursa bircogu adetten uzak duracagim.

Baglatmadim. Babam sordu, hediye paketi gibi, istemiyorum dedim o da saygı duydu diretmedi.

kırmızı kurdelaları acemi satıyor galiba. :)

bilemiyorum hiç evlilik gelinlik düğün vs hayali kurmadığım için.

ama gelinlikle uyumlu soft tonlardaki tül kurdeleler hoş geliyor,

kırık beyaz gelinliğe popo üstünde kurdele olacak şekilde açık yavruağzı renginde kurdele sevimli geldi

ya da eğer gelinlik iki parçadan oluşacaksa, bel kısmını yine tül den açık pembe , açık lila gibi renklerle kemerimsi yapıyorlar, arkada düğme vs olayı var gelinliği tarlatanla şişiriyorlar ya, hah onu o şekilde atıp güzel mini elbise olarak ortaya çıkıyor falan tepin tepine bildiğin kadar :D

Daha beş yaşındayken annemin gelinlik fotoğrafındaki kurdele üzerinden babamla takmam diyerek kavgaya tutuşmuştum. Saçma bir adet. İslamla alakası yok.

bizim oralarda düğün bitip de çift evlerine gitmeden önce geline kuşak bağlanır, başına da kırmızı örtü örtülür. gelin tüm düğün boyunca kuşakla gezmez yani. normalde ben de bağlamak istemiyorum açıkçası ama ne zaman oralarda bir düğüne gitsem ne yalan söyleyeyim o kısımda çok duygusallaşıyorum. gelinin babası dahil herkesin ağlamasından mıdır nedir bilemiyorum artık. ama o an insan "kız da kimseyle yatmamış" diye düşünmüyor açıkçası, daha çok ailenin küçük kızının artık yuvadan uçtuğunu düşünüyorsun işte. bugüne kadar "ıyy hediye paketi" diye bakamadım hiç o yüzden.

dediğim gibi ben istemem ama ailem üzülecekse de onları kırmamak için bağlayabilirim, atla deve değil sonuçta.

erkeğim, evlenirken eşimin kırmızı kurdele bağlamasını istemem, tek nedeni ise gelinliğin estediğini bozuyor, beyaz üstüne kan kırmızı yakışmıyor, daha başka uygun bir renk olabilir ama o da kendisi isterse, hatun ille de takacam diyorsa taksın tabii ne olacak o ayrı

kirmizi kurdela ortaasya'dan beri, kotu ruhlardan kurtulmak icin amaciyla kullanilan bir aractir, gelenektir. ayni seyi, yeni bebek sahibi olmus kadinlarda da kullanirlar. kisaca bakirelikle ilgisi yoktur, mal degilim vs vs diyeceginize iki gram bir sey okuyun.

belki ben yörük olduğumdan, bizdeki olay ubi dubium ibi libertas'in anlattığı modda...
ayrıca çok da duygusal bir olaydır; bakire kızımızı paketleyip veriyoruz hihoyyyt deniliyor olsa, ağlaya ağlaya takılmazdı o kuşak değil mi?

anadolunun comarlari bakirelik bakirelik diye ad takar ona. onu birakin da neden beyaz gelinlik? bunun sebebi neydi ki? bunu aciklayin bana..ben gidip kirmizi gelinlik giyecegim diyin? iste o beyazlik, temizligi bakireligi vs'yi simgeliyor..

avrupa'da moda olsa, o kirmizi kusagi da takarsiniz birakin simdi bakirelik bidi bidilarini. ayni anlama gelen beyaz gelinligi giyiyorsunuz moda diye..

olm hani zikişmiyodunuz siz.

kadınlara sorulmuş yine bütün kadın düşmanları toplanmış duyuruya.

hayır takmazdım çünkü gelenek göreneklere bağlı bir insan değilim.

bazilarinin isine gelmediginde, aninda kadin dusmani olarak adlandiriyor karsi gorustekileri. ister takin ister takmayin, lakin gtunuzden de anlam uydurmayin. beyaz gelinlik: bakirelik..katoliklerden gecmedir.

sen nasil gorursen gor, budur yuzyillarca uzerine yuklenen anlam. bunun disinda, kirmizi kusak hakkinda konusursak, islamiyet bize sonradan geldi, turklerin eski dininde(samanizmde) kirmizi kotu ruhlari uzaklastirmak icin kullanilir. hatta macaristan ve romanya'nin bir kesiminde, ozellikle geleneklerine bagli macarlarda da bu devam ettirilir. katoligin bakirelik sembolleri - beyaz gelinlik-, bizim eski dinsel/geleneksel -kirmizi kusak- sembollerinden daha tatli tabi ulkemizin kezboslarina.

ubi tamam sen tak kardeş , beyaz gelinliğini de giy, kadınsın sanırım bu duyuruya cevap verdiğine göre. yoksa sırf ''kezboş'' diye yanıt vermek için bile buraya yazmak kadın düşmanlığının çok güzel bir örneği oluyor kusura bakma.

@arene, erkegim, istedigim yere de yorumumu yazarim. burasi kadinlar klubu degil. kirmizi kurdeleye, bakirelik anlami yukluyorsan ve takmamak gibi bir dusunceyle yola cikiyorsan zaten, on tane kirmizi kurdele taksan seni paklamaz..kezbos dedim, cunku kezbossunuz yani bunun otesi mi var. erkek oldumu, baskasina istediginiz sifati yapistiriyorsunuz; kadin oldu mu kezbos dedik mi, mi dert oluyor size. bakirelik olgusunu abartanlar, erkeklerden cok kadinlar..birakin allahi seversen, bana edebiyat okuyorlar burada, yok gelenekci degillermis yok suymus yok buymus..sizin bildiginiz anlamin sonradan uydurulmus bir sey oldugunu yazdim, sonra kadin dusmani ilan edildim..iste bu yuzden kezbansin..

bağlamam. bağlamadım (ama itiraf edeyim bağlamam gerektiği falan da iddia edilmedi, yok bizde zaten). bi daha evlensem yine bağlamam elbet.

düz mantık: internetten sipariş verdiğinde mal sana direkt depodan gelir, tükkan kiralamaya gerek kalmaz.

dükkan kirası yok, eleman masrafı yok daha az kar koyarak satabiliyorlar.
internetten aldığında tabi garantisi vs aynı.

Masrafları daha fazla ama satış hacmi daha çok bu da fiyatlara yansıyor.

Şöyle bir hesap yapalım, bir mağaza açtın 3 bin lira kira var (misalen) en az 2 çalışanın olacak 1500 liradan 3 de onlar, 6 bin aylık masrafı var, gelir vergisi, çöp vergisi, tabela vergisi vs. 7 bin lira de. adam birde mal dolduracak mağazayı, 300 bin de öyle masraf edecek, 3 yılda da masrafını çıkartması lazım diyelim ayda %50 kar ile en az 30 bin liralık satış yapması lazım, ayda satabildiği ürün sayısı ve ürün gamı belli bunu fiyatlarına yansıtıyor adam, bu satışı da yoldan geçene yakın çevresine yapıyor, tüm ülkeye hizmet veremiyor.

diğeri ise ayda 5 bin liradan 3 eleman çalıştırıyor, birde allahın dağında depo tutuyor, 300 bin liralık değil 500 bin liralık mal alıyor ve tedarikçi ile tedarik anlaşması imzalıyor böylece istediği malın en geç 5 gün içinde deposunda olmasını garantiliyor, daha fazla sayıda mal aldığı için alım sırasında fiyat avantajı da var. bir ofis kiralıyor kirası 5 bin diyelim, 3 de 1500 liradan depo görevlisi, depo kirası da 5 bin diyelim,

30 bin yuvarlak hesap masrafı var, çöp vergisi, elektirik, su telefon vs. 35 bin lira olsun, birde kargo firması ile anlaşma yapıyor diyor ki ben sana her ay en az 70 bin liralık kargo vereceğim ona göre fiyat alıyor kargo firmasından. (burada ki olay en az o kadarlık sipariş geçmezse o parayı yine verecek kargo firmasına) sonra adam sitesini google adwords, n11, sahibinden.com, vb. tüm sitelere kayıt ediyor aynı ürünleri farklı sitelere de girdiriyor vs. dolayısı ile farklı kanallardan tüm ülkeye ulaşabilme şansı elde ediyor ne kadar çok yüksek satış hacmine ulaşırsa o kadar hızlı ve fazla mal çekiyor tedarikçiden ne kadar fazla mal çekerse de anlaşmasını ona göre yeniliyor ve alış fiyatını da aşağıya çekiyor, satış fiyatını da aşağı çekerek hacmini arttırıyor, düşük kar marjı ile yüksek hacimde satış yapıyor ve mağazayı her şekilde katlıyor.

Ürün bilinen bir markanın ürünü ise yanında garanti belgeside geliyor, ürün mağazadan aldığın ile birebir aynı ürün kalite farkı olmuyor, çalışmaz ise gidip değiştirirsin yetkili bayii'den.

dezavantajı var, dolandırılabilirsin elbet ama bu mağaza dada olabilecek bişi, bu konuda dikkat edebileceğin hususlar var,
ürünü aldığın yerin telefon, adres bilgileri sitesinde yer alacak ( bir kere arayabilirsin misalen),
eğer sahibinden.com gibi üçüncü bir parti satış alanında ise yorumlara dikkat edeceksin,
kredi kartı yerine sanal kredi kartı kullanabilirsin, böylece habire para çekemezler,
3d güvenlikli alışveriş yaparsın böylece kredi kartı bilgilerin hiç bir zaman sitenin eline geçmez. KK bilgilerine ulaşamazlar.

En büyük dezavantajı kargo firmaları ile yaşarsın o da ürünü onların yanında açmadığın için taşıma sırasında hasar görmüş olabilir (buzdolabı alırsın sağ tarafında ezik olur mesela) ikna edemezsin firmaya vs. ama güvenilir satış hacmi yüksek yerlerden aldığında bu sorunları da daha az yaşarsın.

Ürünü bir süre bekleyebilirsin hemen eline gelmez, mağazadan hemen alabilirsin ama.

n11 deki muhtemelen spotcu.
spotcular genelde en düşük fiyatya sahip oluyor.

hepsiburada da makul bir indirim fiyatı var.
dükkan masrafı vb olmadığından biraz daha ucuz.

@douchebag, kusura bakma.

toplantı odasına gerek yok ancak onun için ortak alanda ayrılmış ayrı bir masa olabilir, çok şart olmasa da.

1+0 tarzı mutfaklı bir yer uygun olabilir.

4 masa, birbirinden bağımsız, biraz aralıklı şekilde 25-30 m2 alana gayet rahat sığar. Masalar dışında neler olacağı da önemli. Mutfaklı 1+0 evler zaten 30-40 m2 civarı bir alan sunuyor ki 4 kişi için bence yeterli. Mutfakta da çay/kahve olayları halledilir. Bunun dışında ofiste başka bir şey olmayacaksa ideal.

İdeal yaşam alanı demişsin, burada idealin tanımını yapman lazım. Mesela çalışanlar ofiste neler yapacak? Neler olacak?

ne kadar ideal bir çalışma ortamı düşünüyorsun? 140X75 bir masa (ortalama, daha küçükde bulabilirsin daha büyükde) karşılıklı 2 tane desen 140x150 75cm aralık diğer masa desen 325x 150 sandalye ve geçiş payı da 100 desen desen 425x250 tek oda 4 kişi, biraz sıkışık olur ama havasız kalır insanlar.

en az 5x3 = 15mt^2 olan bir odası olan bir yer tutmak (yine havasız olur ama), 1 mutfak, 1 tuvalet şart, oda için dolap düşünmedim, her dolap için 45 cm ekle genişliğe. ben olsam tek oda için 30mt2 düşünür (+1 wc,+1 mutfak tabii ki) birde ofis bitkisi alırdım, bazı bitkiler 50 çalışan için oksijen üretebiliyor, çoğu ofiste duran ağacımsı bitkilerin amacı havayı temiz tutması ve oksijen vermesi, böylece çalışanlar daha zinde oluyorlar.

bu arada pl/sql ya. söylemeyi unutmuşum. bir de kolonların birinde indeks bulunuyor sadece

mantıken birşey farketmemesi lazım ama
oracle bu belli de olmaz. execution plan'e bakmak lazım.

sadece tek tabloda index olması ikisinide seq scan'e zorlayacaktır, ikinci sorgu ikinci çalışmada daha hızlı çalışır çünkü tüm datayı rame yüklemeye çalışacaktır eğer sığarsa ikincisi daha hızlı olur.

daha fazla hız için indexleme şart, birde 1 milyonu 12 milyona join etmeye kalktığında oldukça yavaşlayacaktır sistem ikinci sorguda yine rame sığarsa data daha hızlı iş yapar.

her ikiside sürünür ama birincisi biraz daha sürünür düşüncesindeyim.

iki sorguyu da çalıştırıp execution time ölçümü yaparsanız en sağlıklı sonucu alırsınız.

Bünyeye bağlı ama kuvvetle muhtemel, evet.

saatte yaklaşık 5km hız demek. arnold'un dediği gibi bünyeye bağlı ama koşu bandında bu hızla yürüdüğünde noluyorsa açık havada biraz daha iyi hallicesi olur bence, o saatler biraz serinimsi saatler nispeten.

Yürümek beni terletmiyor mesela... Bünyeyle cok alakali

hava sıcak dolayısıyla evet

şehir hangisi, bünye nasıl bir bünye bunlar önemli, elbet terlersin ama ne kadar terleyeceğin yukarıdaki sorulan cevapları ile doğrudan orantılı.

Kokarsın

özal hükümeti dışında gerisi boş, bundan sonra da bi yol olmaz.

ortalık karışacak, bu karışıklıkdan nemalanmak isteyen (yeni) gruplar ortaya çıkacak kimi yerler kan gölü olacak.

zengin zenginleştikçe fakir dahada fakirleşecek. uçurum büyüyecek.
herkes parayla satın alınmış sözde dini liderler etrafında sözde dinlere yönelecek.

ülke yansa, su tutacak hortumu sikmeyeni sikeyim.

RTE oldukten sonra paralel diye bağırıp cagiranlar penisilvanyada el öpmek için yeniden sıraya girecekler

akıllı cep telefonu alacağını düşünerek ekstra batarya ve küçük bi solar panel bulundur derim. insanlara dikkat et. küçük şişede biber gazı, elektroşok cihazı falan olsun yanında.

gideceğin ülkelerin nerelerinde ne var iyice araştır.
medikal bilgin var tamam da dağ başında yaralansan ve kendi kendine tıbbi müdahalede bulunamacak bir durumda olsan bir acil durum planın var mı?
yoksa kurda kuşa yem mi olacaksın? bunları düşün.

bence yalnız gitme, can yoldası iyi olur. beni al yanına:)

açıkçası sıkıntı da burada başlıyor, nereye gideceğim belli değil. sadece başlangıç noktam var o yüzden, sonrasındaki her şeye karşı hazırlıklı olamam, daha genel bilgilere ihtiyaç duyuyorum. acil durum planım şimdilik tek gitmemek, yanıma birisini bulmak. diğer türlü zaten medeniyetten en fazla köy seviyesinde uzaklaşabilirim. uydu telefonu alamam :/

i1.kym-cdn.com

ha bi de gitmeden bol bol serdar kılıc izle:)

rota yok işte en büyük sıkıntı o. bazı yerlerde yürüyeceğim, bazı yerlerde otostop olacak. kısa bir zaman aralığı da olmadığı için alternatif çıkaramıyorum. istanbuldan ankaraya gitmek için bile 50 tane alternatif var neticede. arada gitmeyi istediğim hazır yürüyüş rotaları var likya yolu benzeri. onlar dışında allah ne verdiyse yani.

bu işler biraz şöyle yürüyor, sen tek olarak bir grubun içine karışıyorsun (kamp alanlarında tabii) sonra oradan bir iki kişi ile tanışıp o gruba dahil oluyorsun, birine bişi olursa diğerleri sorumluluk alıyor vs. sonra tekrar büyük bir grubla karşılaşıyorsun ve bölünme gerçekleşiyor. dolayısı ile başlangıç noktasında kafa dengi insan bulmaya bak biraz. yok başlangıç noktası bir kamp alanı falan değilse yanında tecrübeli biri olsun.

yanına alabileceklerin: düdük, pusula al mutlaka, harita okumayı öğren ve gideceğin bölgenin kağıda basılı haritası olsun elinde (kağıt pek çok durumda dijitalden iyidir), gideceğin bölgedeki zehirli bitki ve hayvanları araştır, şüpheye düştüğün her şey için hayır yanıtını kullan. çadır için küçük kürek iyi olur yanında olsun, iyi bir bıçak (odun modun kesersin) sağlam ayakkabı ve çorap, ayağına iyi bak.

bear ı izle. ayrıca yanına survival kit hazırla ve bunu çantanı bütün malzemeni kaybettiğin halde o kiti kaybetmeyecek bir şekilde taşı. bıçak mutlaka olsun netten bakarsın fikir sahibi olursun neler olacağına. boyun cüzdanı al. en son nerede olduğunu bir yakınına belirt .konsolosluğun numarasını, acil durumda aranacak kişileri, allerjilerini ilaçlarını bir karta yazıp pvc kaplat ve ya boynuna as ya çamaşırına iğnele. profesyonel izcilik hayatında öğrendiklerim bunlar

evet.

net ırkçılıktır. insanlık suçudur.

ayrımcılıktır evet diyelim ki Türk ve Sünni bir kızı seviyorsun o da seni seviyor ve evlenmek istiyorsun kızın babası aynı şeyi söylese ne hissedersin. Türk de Kürt de olsa, Alevi de Sünni de olsa insan insandır kişilik önemlidir ama sosyokültürel ve sosyoekonomik yakınlık da avantajdır

değil, ama sen sevdiğin birinden sırf alevi / kürt değil diye vazgeçersen o geri kafalılıktır.

Yanlis ya da dogru diyemeyiz, sizin seciminiz. Ornegin bu benim icin cok sacma bir dusunce ama siz boyle istiyorsunuzdur, boyle yaparsiniz. Butun irklar sizinle evlenmek icin sirada beklemiyordur zaten. Istediginiz kisiyi secmekte de ozgursunuz, istediginiz kategoriden de.

Bana gore asiri derecede sacma bir dusunce meshep vs. olaylarini karistirmak ama ben de sisman bir kadinla evlenmek istemem, ayni sey temelde.

bence net yobazlık. hatta bana yazan alevi kürt bi cocuk vardı, din mezhep işlerinden konusurken ben dindar oldugumdan bahsettim. o da oo beni gören sunni arkadaslarımın hepsi birden dindar kesiliyor zaten falan demişti. oysa ben kendimi asla mezheple tanımlamadım, ve alevilik hakkında ondan cok daha fazla bilgim ve araştırmam vardı. dedigim gibi yobazlık kötü bişiy.
ha bu arada, annem de bazen takılmaya calısıyor kürt damat istemem diye onu da şarlıyorum:) maalesef toplumda onyargılar cok

YANLIŞ.

Geri kafalılık ama ırkçılık değil.

Üstte ırkçılık diyen arkadaşlar sanırım İsveçte yada paralel bir evrende yaşıyorlar.

arada bir kültür farkı oluşuyor bunu düşünerek söylemiş. fakat her durumda geçerli değil bu durum. anlaşabileceğin ve inancının sorun olmayacağı birisiyle neden sorun olsun. bende mesela dindar birisiyle evlenmek istemem.

Tarhana koktu be ortalık.

irkcilik degildir.

kendi tercihi ama o zaman da başkasıyla gezip ona ümit vermicek, duygularıyla oynamıcak, zamanını harcamıcak kimsenin.

Evet geri kafalılık.

Biriyle sırf Alevi diye evlenmemek ne kadar geri kafalılıksa, biriyle sırf Alevi değil diye evlenmemek de o kadar geri kafalılık.

Mesela babanın "Alevi gelin istemiyorum" dediğini düşün, bu durumda ayrımcılık yapmış olur tüm Alevi gelin adaylarını elemiş olacağı için. Burada da yine bir eleme söz konusu.

Bu yanlıştır, doğrudur/baban haklıdır, haksızdır diyemem. Her ailenin değerleri farklı, gelenekler görenekler kolay kolay bırakılamıyor ve illa ki altında yatan mantıklı/mantıksız sebepler oluyor ama geri kafalılık olduğu da gerçek.

baban haklı. çünkü sen kürt alevisin diye senden olmayanlar kız vermek istemeyecekler. bir sürü problem yaşarsın.

Alevi ve Kürt ailelerinde "biz çektik, çocuklarımız çekmesin" algısı çok yoğun anladığım kadarıyla bu konularda. Kafaların uyuşamayacağından, eş tarafının ailesinin bazı konularda baskı yapıp çocuklarının mutluluğunu bozabileceğinden vs. endişe ediyorlar.

Yanlış elbette ki. Nasıl ki ben Alevi damat istemem diye ortalığı yıkan Sünni anneye "sen bir köşende dur bakalım, gençler ne istiyorlarsa o" dememiz gerekiyorsa, aynı şey burada da geçerli. Aileniz evlenmmiyor, siz evleniyorsunuz sonuç olarak. Aile sadece size destek olmakla ve mutluluğunuzu paylaşmakla mükellef.

Bu arada, ırkçılık ney abi? Alevilik ırk mı? Te allam yarabbim, bazen eleştireceğiz diye iyice abartıyoruz sanırım.

geri kafaliliktir orasi kesin ama amerika'da buna anambabam stili irkcilik gibi bisiy diyorlar, yani kisacasi eski neslin kotu niyetsiz onyariglarindan oluyor, yani bir cesit tanisan seversin olayi, tabi bu kavramda kirilma noktasi bu insanlar taniyana kadar yabanci bir kulturden cekinseler de genelde tanidiktan sonra olumsuz bir soz ve eylemde bulunmuyorlar. eger babaniz da bu tipte biriyse sizin de hali hazirda sevdiginiz kisi baski bir millet, irk veya dindense tanistirarak bu gruba girip girmedigini yoklayabilirsiniz. fakat tabi ortada fol yok yumurta yokken boyle bir sey dediyse babaniza biraz kitap okutmanizin zamani gelmis gibi gozukuyor, bilmemek degil ogrenmemek ayip, degismemek ayip, gelismemek ayip. bir de tabi soyle bir olasilik var sizin begendiginiz kizi biliyordur, begenmiyordur, kulp takmak icin bu din mexhep islerini bhane ediyordur veya ayni mezhepten olunca hem senin hem de onlarin daha rahat bir surecte beraberlik yasayacaginizi dusunuyordur. kaygilarinin kaynagini bulup, o kaygilarin yersizligini ispatlamak sizin elinizde...

evet, biliyoruz ırkçılıktır,geri kafalılıktır vs. vs. bunlar sanal dünyanın gerçekleri.

gerçek hayata gelince ;

Adet, gelenek, görenek ve diğer dini ritüellerin farklı olduğu birisiyle evlenmek sizi uzun vadede sıkıntıya sokar. İleri çocuklarınız olduğunda onları yönlendirirken bile sorun çıkar. evlilik zaten zor zanaat, dahada zorlaştırmayın.

zaten bu kafayla alevi olmayan birisi ile sıkıntı yaşar kız ve ailen.

Bence değildir. Biriyle çok iyi anlaştığın halde sırf Sünni diye evlenmiyorsan bu geri kafalılık, yobazlıktır ama Alevi bir insanla daha iyi anlaşabileceğini düşünüp öyle bir insanla evlenmek istemen gayet normal bence.

Benim gördüğüm Alevi aileler çocuklarının genelde kendileri gibi Alevi insanlarla evlenmesini isterler ama bunu bir zorunluluk olarak görmezler.

İstemesi normal.
Ben de kendi kafamdan, benzer geçmişten biriyle evlenmek isterim sadece alevi/sünni meselesi olarak görmemek gerekir. Müzik zevki bile bir ayrımdır öyle bakacak olursak. Herkesin önceliği farklı baban da aleviliği öncelik görmüş hayatında.
Ha tabii zorunlu kıpması ya da sen aleviyle evlenmezsen kötü davranması anormal olur.

Neyse ki para diye bir şey yaratmışlar en "ille de şu" diyen bile susuyor karşısında. Çok gördüm de bu hikayeleri.

Aslında hoş bir şey değil tabii fakat doğru demiş baban. Alevi-kürtsen eğer -ki ben de öyleyim-, sünni/şafii birinden kız almak kolay olmasa gerek. Açıkcası ciddi sıkıntı çıkarabilir kızın ailesi. Yani konuşma sırasında "Siz abdest almıyorsunuz" falan gibi şeyler söyleyip, seni incittiğin farkında bile olmayacak kadar aleviliği bilmeyen insanlarla dolu sünniler. Yani bilmek zorunda değiller ama en azından yanlış bilmeseler daha iyi olur bizim için. Kızın ailesi aydın bir aile ise sorun olmaz tabi ama kaç tane öyle aile var ki? Aleviliğine laf etmeyen, kürtlüğüne laf eder; kürtlüğüne laf etmeyen, aleviliğine laf eder.

Mesela iki amcam var, ikisi de yabancılarla(Türk-kürt-ermeni vs. bu topraklarda yaşayan ırklardan değiller) evli. Birisi hristiyan, birisi sünni. Biz hristiyanla iyi anlaşırken, sünni olanla anlaşma kısmında zorluk yaşıyoruz. Babannem vefat ettiğinde helva kavurdular, o sırada en büyük erkek bendim işte yemeden önce dua okuyalım dedik. Duayı türkçe okuduğum için yarıda kesti, tutturdu arapça oku diye. Kadına diyorum arapçasını bilmiyorum diye, hala inatla arapçasını istiyor.

Yani biz sünnilere karşı herhangi bir baskıda bulunmuyoruz fakat onlar ciddi bir şekilde bizi asimile etmeye çalışıyorlar ve daha da kötüsü, çoğu bunun farkında bile değil. O yüzden hayatının geri kalanını birlikte devam ettirmek istediğin kişiyi seçerken dikkatli ol. İlla "alevi değil bu olmaz" deme fakat kızın düşüncelerini de anlamaya çalış. Hayata bakış açısını, aleviliğe bakış açısını öğren mutlaka.

baban yerden göğe kadar haklı... mutlu olamazsın, aileler hep bir sorun çıkarır. baban ülke gerçeklerini göz önünde bulundurmuş ve sen mutlu ol diye seni yönlendirmiş.

mezhepçi, ırkçı işte.

valla bizimkiler de sunni musluman istediler, dayadim katolik hristiyan kokenli ateisti . evlatliktan men edildim ama fazla uzun surmedi 1 gun sonra düğünü biz yapacaz dediler , simdi torunlariyla abudik gubudik oynuyolar..

niye boş iş olsun canım, yapın tabii ki.

özelden link atarsan, uzman yorumu iletebilirim.

Haftada en azından 2 tane çevirip blogunuza koyabilirseniz, biraz da uzman desteğiyle güzel bir ek işe bile dönüşebilir. Yabana atmayın derim.

adwords getirisi olur niye öyle diyon, hemen olmaz ama olur yani

(bkz: yapma demiyorum hobi olarak yine yap)

(bkz: topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki )

@ucan spagetticanavari bunu mu anladın yani üstteki 3 paragraftan?

(bkz: disaster area)
bu olacak o gün geldiğinde.

müzik dediğin sonsuz sayıda kombinasyon içeriyor, örneğin:

2/4 lük düz ölçüde, 16'lama yani bir 4'lükde 16 vuruş için 2^16 adet kombinasyon var bu tek ses için geçerli, standart davul 8 parça, 8*2^16 (sanırsam olasılık hesabını unuttum) 524288 adet olasılık var, bu sadece ilk mezurda ikinci mezurda da bu kadar var, üçüncü mezurdada bu kadar var, gördüğün gibi her mezurda ihtimal sayısı artıyor, sen standardın dışına çıkıp 8 yerine 12 parça kullanırsan ihtimal daha da büyüyor, örn: 786432, bir parçanın kaç mezur olabileceği belli değil, ihtimaller artmaya devam ediyor.

Bu sadece ihtimaller, birde aynı ihtimallerin (aynı sayıda ki davul setinden bahsediyoruz) farklı boyutlarda ki trampet zil vs. gibi ses çeşitliliğini arttırarak çalındığını düşünürsen, her birinin de hissettirdikleri farklı olacağını düşünürsen ihtimallerin arttığını göreceksin.

Tabii bu davul, gitar gibi şeyler için geçerli, keman, viyola gibi perde demiri olmayan aletlerde do ile re arasında teorik olarak sonsuz sayıda ses var, teorisini boş verirsen ve her bir sesi ikiye değil de 5'e bölersen bambaşka desenler elde edebilirsin (misal kanun denen alet, 5 yada 7 koma var bir telde)

yani müzik sonsuz.

60 metronomluk, (her saniye) ve tek ses için (yani sadece tık sesi var yada yok) her saniyede 16 vuruş için 28211099074560000000000000000 adet ihtimal var diyo python, tabii benim olasılık hesabım yanlış olabilir, 60 üzeri 16 dedim.
bu bir dakikalık ihtimal sadece.

Edit: olasılıkları yanlış hesaplamışım düzelttim.
Büdüt: matematiğim çok zayıftır yanlışım varsa düzeltin lütfen

@selam hocam ona bakılırsa 29 harfle de sınırsız sayıda kombinasyon oluşturabilirsin ama anlamlı anlamsız hepsi birlikte. biz burda anlamlı, güzel şeylerden bahsediyoruz, yoksa sallaya sallaya sonsuz olasılık var tabi. dediğim şey serdar ortaç misali "topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki" değil yani.

örneğin bundan 3 yıl önce selfie diye bi kelime yoktu. ama artık anlamlı. yada önceden thou varmış. ama artık kullanan pek yok. dil nasıl ki değişkense ve evrim geçiriyorsa, insanların sanatsal anlayışları da değişir. beğeni kavramı da değişir. bu da sanatın(bu konuda müziğin) kendisinin evrimleşmesine yol açar.

ya o değil de, gerçekten çok çok eski bir üflemeli çalgıda, en çok aşınan deliklere bakıp genelde blues benzeri bir müzik üflediklerini çıkarmışlardı. kaynak bilim teknikte 10 satır bir habercik. ama henüz gerçekten müziği tüketemedik. bitmez de. tonlar, blok notalar, vokallerin ses renkleri vs derken gerçekten müzik sınırsızlık vaat ediyor gibi.

teoride, her oyunun bir kazanan kombinasyonu vardır. xox, dama, satranç bile hatta. ama bulunamıyor.onun gibi ama daha değişik.

elektrik gitar kaç senelik? akustik davul kaç senelik? metal müzik "müzik"in kaç senesi?

cihazlar da, eserler de herşeyle beraber değişiyor, çeşitleniyor. tabii olan bu değil mi?

kesin vardır bence.

öyle bir türk olsaydı şimdi bir rock bar önünde heykeli dikili olurdu.
woodstock öngörülemeyen bir felaket zaten, hiçbir türk o kadar düşük ihtimallere göre plan yapmaz. karı kız ortamı garantiyse gider.
ha, prodüktör ya da menajer türkler gitmiş olabilir mi? olabilir, ama o da duyulurdu.

beyin firtinasi yapiyorum beyler kafamda
oldugunu dusunmek istiyorum king lizard
bi yandan kargn sen de haklisin ama
soyle birsey var o donemdeki tukiyenin genclik profili de cok farkli

ilhan irem

cptxxx kaynak belirtir misin acaba?

var, ablamın kayınpederi :)

illaki vardır, la türklerin olmadığı yer mi var? 70 milyon tr'de, iki katı yurt dışında neredeyse.

@mirty ciddi misin?

evet

kaynak yok. duymuştum birilerinden eskiden.

kesin vardir. turklerin olmadigi yer cidden yok.

The flash var mesela olur mu? Super kahramanli, siddet de yok denecek kadar az bence. En azindan kanli sahneler vs yok.

Ilk 10 bolumden sonra deli gibi heyecanla bekleyerek izledim ben.

agents of shields, kavgalı dövüşlü sahneler var,
mr. robot, ilerde belki şiddet içerebilir, daha ilk bölümü yayınlandı güzel diziye benziyor, ilk bölümde şiddet yoktu.
daredevil, süper kahramanlı arada dövüşlü ama az dövüşlü
X-files var ama açar mı bilmem gizem falan
lost room eski dizidir yine gizem var işin içinde, şiddet yoktu diye hatırlıyorum
heroes (az şiddet içerebilir),
lost (az şiddetli malum)
Merlin (efsane büyücünün hikayesi ben pek sevmedim şiddet oranı hakkında bilgim yok)
Fringe (belki)


Şöyle bir düşündümde hiç şiddet içermeyen dizi de yok pek sanırım, neyse ben sevdiğim ve aklıma gelen dizileri söyledim tabii siz kendi çocuğunuz için uygun olanını seçersiniz, belki çağrışım yapar diye yazdım bu dizileri.

Mobildeyim, editleyemiyorum ama benim de simdi aklima 'once upon a time' geldi. Masal Kahramanları bir buyuyle bizim dunyamiza geliyor, bir kasabada hapsoluyor filan. Onlarin basindan gecenleri anlatiyor. Ben ilk 3 sezonunu izlemistim ara ara, fena degildi. Belki oglunuz da sever.

the sarah jane adventures? doctor who'nun spinofflarından ama torchwood'a göre daha aile dostu

Öncelikle bu kadar uzun yola çıkmadım,motorla daha çok yurt içinde dolaştım. türkiye-bulg-sırb-macar-avust-alm-hollanda güzergahı yaparsan ortalama benzin fiyatin 3.75-3.85 arası değişir 3500 kmde 550 tl civarı yakmış olursun.Mutlaka çadır bulundur ve onda kal hem ekonomik hem zevkli.Ben yapamadım böyle bir gezi sen inş yaparsın

yol kaç km?
hangi ülkelerden hangi şartlarda geçeceksiniz?
motosikletiniz ne, durumu nasıl?
tek kişi mi?
bunlar önemli şeyler.

Biliyorum önemli şeyler. Tecrübesi olan ne biliyorsa yazarsa seviniiz işte

Oncelikle eksiteker'i sktret, 4 litre güzel bi ortalama, ne icin değiştirmek istiyorsun motorunu? anladığım kadarıyla 200-250cc bandında bir motorun var bence değiştirmene gerek yok hatta nekadar az oynayan parçası varsa o kadar iyi. 250cc ile Türkiye'nin çoğu ilini gezdim. Bu yaz ülke dışına çıkmayı planlıyorum bende 10 gün Romanya tarafina doğru gidicem aşağı yukarı bin euro civarı masraf hesapladim otelde kalicam genelde.

O bir scooter&150 cc ve benzini içiyor. 110 120 yapan motorla 90-100-110 gidince sonuç bu. Cbr mi alsam demiştim yarısından daha az yakıyorlar.

maddi gücün varsa pulsar'ı öneririm bi araştır, bizim klüpte 3 kişide var hepsi memnun

Sele rahat mı sele?

açıkçası ben scooter'la o kadar yol gitmezdin.

motorum yok inşallah bir gün alacağım ama nedense uzun yol için bana chopper'lar daha rahatmış izlenimini veriyor, tabii uzaktan öyle, tecrübeli arkadaşlar daha iyi bilirler.

birde yurt dışına motor gezisi yapanların bloglarından anladığım kadarı ile güçlü bir motor ile çıkmak (en az 350cc) daha mantıklı oluyor, hem uzun süreli kullanım, hem extra yük (çoğunda 20lt den büyük çanta/çadır vs. de var), hemde gidilecek çıkılacak dağların tepelerin meçhullüğü. büyük motor ile biraz daha rahat edilebilir, daha uzun yol gidilebilir.

ikincisi sarsıntısı olmayan motor kullanmak zira sarsıntı insanı yoracaktır, yorulan bünyeden dolayı dikkat dağılabilir ve kaza riski artar, el yabanda kaza yapmak problem olabilir, riski azaltmakta fayda var.

küçük motorların sarsıntısı fazla diyorlar. sanırım burada silindir sayısı önem kazanıyor.

Yakıt o kadar tutmaz fiyatlar tr'de abartı biliyorsun zaten.

Birde geçenlerde 60'larda 70'lerde vespa'sı ile avrupa ve amerika turu yapan bir türk'ün (karadenizli idi sanırım) belgeseli ile ilgili bir şeyler gördüm, bağış topluyorlardı ne oldu bilmiyorum bir bakın istersen.

ben oturmadım hiç ondan bi fikrim yok, ben mesela kle kullanıyorum uzun yola da gözü kapalı çıkıyorum ama yakıt konusunda canımı sıkıyor zaman zaman yoksa onu da tavsiye ederim

Eğer belirli kasiyer bir eleman varsa, bi elemanın 200 lira (bu miktar değişebilir ama genelde 200dür)kasa avansı olur.
Atıyorum maaşı 1200 liradır, artı 200 lira kasa avansı 1400 lira olur. Her günün sonunda zaten kasa sayılır, ve çıkan açık bu kasa avansından kesilir. Mesela ay sonuna kadar toplamda 100 lira açık çıkmışsa, alacağı maaş 1300 lira olur. 200'un üstündeki açıklar da direkt maaşından kesilmeye başlar.
Hatta bazı yerler kasada fazla çıktığı zaman bile para keserler elemandan.

Ama mekanın belli bir kariyeri yoksa kasaya ya müdür bakar, ya da başka bir eleman. Böyle durumlarda da kamera kayıtları incelenir.

Ama bunlar mekandam mekana, patrondan patrona değişir.
Mesela ben baristalık yaparken kasa barın içindeydi ve genelde kasaya ben bakardım. Açık çıktığı zaman patron sadece sorardı haberin var mı diye. Eğer haberim varsa ya da ilgisi olabileceğini düşündüğüm bir durum varsa söylerdim. Yoksa konu kapanırdı. Tabi burda iş güvene de bağlı biraz. Eğer elemana yeterli güven duyulmuşsa, üç beş kuruşun hesabı edilmiyor, en azından bana kimse etmedi.

Fişsiz işlem yapılmadığı taktirde her gün sonunda alınan z raporunu kasa ile karşılaştırmak mümkün.

Kasiyerlik de bir is, bu konuda tecrubeli kisiler calisiyor ve referans ile giriyorlar ise, bir kere yanlis yaparsa (hirsizliktan bahsediyorum tabii) geriye dogru herkesin haberi oluyor ve o referanslari kullanamaz hale geliyor kisi.

Hirsizligin sadece kasa da olmayacagini da dusunmenizi tavsiye ederim, ornegin calisan kisi peceteleri, tabak canak bardak vb. Seyleri de evine goturebilir
Eger tek subeli bir yer ise guven soz konusu oluyor.

Ikinci subede ise guvenilen elemanin guvendigi kisi vb. Sekilde isliyor. Kurumsallastikca yukaridaki gibi kariyer olarak isliyor.

Bununla birlikte hemen hemen her is kolunun aylik belirli bir hirsizlik payi var zaten, bu oran is kolu/kalem urun sayisi ve metrekare uzerinden hesaplaniyor ve bekleniyor. Bu sayi tabii olarak hirsizlik olarak gecmiyor ama pratigi bu sekilde.

Bizde yedigin kaba sicmayacaksin diye bir soz var genelde bu dustur isliyor zaten.

calinmayi asla onleyemezsin. Ben de bir mekan isletiyorum ve her satisa fis de kesmiyoruz dolayisiyla tamamen calisana kalmis. fis kesmek de cozum degil, fisi keser sonra siparis iptal oldu der ama cayi kahveyi goturur atar cebe ruhun duymaz.

Buyuk subeli yerler sunu yapiyor, calinma payi da koyuyor, ayda 20 kazanacagima 18 kazaniiim eyw mantigiyla ilerliyor.

Evi basan bit değildir piredir, bit eve değil vücuda yerleşir.

"Yine" dediğine göre sürekli oluyor herhalde. Bu durumda kaynağını bulsan iyi olacak. Bodrum gibi ortamlarda toz piresi olur. Evin altında bodrum var mı ya da çevrede tozlu, uzun zamandır temizlenmemiş bir ortam var mı?

@hayat,

kedi var evde, dışarıda kedi köpek sevip eve getiriyorum sanırsam oradan benim kediye oradan da eve, birde apartmanda besleyenler var, merdivenlerde başıboş takılan kedilerden de benimkisine geçiyo sanırsam

farklı kaydet seçeneği şu: i.imgur.com

şurada da dosya türlerinin nasıl açılacağı ayarı var: i.imgur.com

Aslında tek istediğim açılan pdf dosyalarını kaydetmeden görüntülemek. her seferinde kaydedip silmek durumunda kalıyorum. Asıl sorunum buydu.

Arkadaşın söylediği yöntem işine yarar, aç kaydet seçeneklerinin çıkmasına yarıyor o. Ama senin asıl aradığın bende sanırım. Foxit reader'ın firefox plugin'i var, doğrudan tarayıcıda görüntülüyor pdf belgelerini. Plugin'i ayrı olarak var mı bilmiyorum, kısaca foxit reader'ı indirip kurarsan yanında geliyor ama.

Hiç aç kaydet bir şeylere gerek olmadan linke tıklayınca yeni sekmede açıyor sana içeriği.

foxit reader indirdim. zipli olduğu için açamadı. izip, p7zip ve winzipedition gibi seçenekler de işe yaramadı.

foxit for mac trial olmayan bir link var mıdır? ben sanırım foxit for mac değil de for windows indirdim.

anladığım kadarıyla tek yapmam gereken uygun firefox eklentisini kurmak.

chrome kullanamam zira uzaktan erişimle kütüphaneye firefox ile bağlanıyorum.

aradığın seçenek şöyle birşey: i.imgur.com

fusion2dx

önizleme yapıyorum ama aynı zamanda kaydediyor :)

podrostok

dediğin gibi bu daha zaman alıcı ama teşekkür ederim

tek istediğim kaydetmeden pdf dosyası görüntülemek

mac ve firefox ile tabi

Şu ana kadar yardımcı olan herkese teşekkür ederim.

ama bu konuda hala önerilerinizi bekliyorum :) bilgisayarım çöplüğe döndü.

Bilgisayarınızın mac olması işi zorlaştırıyor. Biraz baktım da firefox 19. versiyonundan beri yerleşik pdf okuyucuya sahipmiş zaten. Eğer güncel değilse bir güncelleyin, hala olmadıysa addons.mozilla.org bu arkadaş eski sürüm firefoxlara bu özelliği getirmek için yapılmış belki bu yardımcı olur.

Edit: Ayrıca podrostok arkadaşın gönderdiği linke de bir bakın. Şuna: support.mozilla.org

Edit 2: Son olarak da adobe reader'ın plugin i var: support.mozilla.org

addons.mozilla.org şu işini görmedi mi?

birde tam olarak indirmeden açma diye bir şey yok, açabilmesi için o pdf'in bilgisayarına inmesi gerekiyor zaten, sadece ie yada chrome bu pdf'i geçici bir yere kaydediyor ve kapatılırken oradan siliyor. (Hatta eğer ayar geçmezsen ara sıra siliniyor her kapanışta da değil)

Adobe Flash Player'ı güncelledim.
mimetypes.rdf'yi sildim.
pluginreg.dat'ı sildim.
PDF Viewer kurdum.

ama yine OLMADI :) AĞLAMAYA GİDİYORUM.

sonradan aklıma geldi. (bkz: #32288876)

about:config bölümünden pdfjs.disabled anahtarı true olarak değiştirdim :) imgur'da gösterileni zaten yapmıştım. yine olmadı :)

emeği geçen herkese soundcloud.com hediyem olsun

olmadı yapamadık :)

Erkek, kedi, kuzu

taşaklarım

köpeğimiz.

pıttık

kedi

Tavşan ^.^

kesinlikle ayı. bayılıyorum abi ayılara. evde beslenebilen hayvanlar olsa hayatımı ayı ve koala beslemeye adar ve eminim çok mutlu olurdum. kalkmaya üşendiğim için ilacımı düzenli içmiyom ben, koala ve ayıcağızlarımın bir dediğini iki etmezdim. ayı gibisi var mı be?

düşünsene almışsın eline kocaman balığı çıkmışsın bahçeye gidiyosun, bu şekil karşılıyo seni "eyvallah abi yedim ben ya" diyo,

daysgoneby.me

ya da şu koala kardeşimiz misal, sevilmez mi bu,

cdn.isciencetimes.com

kuş

+18, hemen hemen her türlü (soğuk kanlılar hariç) hayvanat cinsi

battaniyem kareli battaniyem değerli.

kedi, köpek

en çok evdeki kedilerimizi seviyorum tabi.

Kedi, sincap, kopek, mirket

kedim. daha çok sevdiğim yok.

edit: kocamı unuttum ya la. ahahah :D

bana da enteresan geldi, bakınıyorum; şöyle bir şey buldum şimdilik dursun bakalım.
www.dailymail.co.uk

ha, bizdeki "alican" falan gibi mi yani iş ciddiyet konusuna gelince?

haber öyle demek istemiş ama doğrulayamadım onu. komik isimler örneklerinde wayne king çıkıyor ama çağrışım yapmadı bana. anlamı vagon sürücüsü gibi bir şeymiş bi de, fwiw.

Konu ile alakasi olmayabilir, hatta bence yok, ama ikinci adi Wayne olan anormal sayida fazla katil varmis diyorlar: www.newsoftheweird.com

Gereksiz bilgiler.

batman? bruce wayne?

Allah rızası için paragraf ve noktalama işareti ekle.

Ayrıca sen ne kadar yirtinirsan yirtin spor saatlerine uymuyo diye bir ay çalışıp iki hafta is aramak pek mantıklı bi davranış değil ve karşıdan is begenmiyosun olarak algılanacak bi durum.

Part bi is bul ve devam et. Bir ay sonra sıkıntı çıkaracak yere hic girme. Tamam ailen üstüne gelmese daha iyi ama onlara tavsiye verecek halde değiliz.

akşamları değilde sabahları spora gitsen olmuyor mu? yani kick box gerçi birden fazla kişiyle çalışman gereken bişi ama bilemedim.

Birde askere gitmek öyle matah bişi değil yaw, eğer komple gitmemek gibi bir şansın varsa onu kullan derim (sanırım kilodan dolayı tecil ettiler, 2 sene daha dayan komple yırt askerlikten) tabii yine de sen bilirsin.

sporla beraber beslenmene de dikkat edersen zaten kilo verirsin ama eğer spor yapmadan kendine hakim olamıyorsan o konuya biraz eğil derim. tabii sporu seviyorsan o başka.

Arkadaşım gidemiyorsan gitme askere :)

Kesinlikle zayıflama planına uy. Ne derlerse desinler zayıfla. Hayatındaki herşeyi etkileyecek bir konu bu. Sadece askerlik için düşünme. Annenin ve abinin cahil ve dar görüşlü insanlar olduğunu kabullen. Bu onlardan nefret etmeni gerektirmiyor. Aranı bozma. Ha de geç sadece. Kulaklarını tıka ve planını uygula.

bir erkek olarak bazen giymeyip çıkıyorum ama organ biraz büyük olduğu için sıkıntı oluyor işte. belli oluyor.

bu yüzden gerekli maalesef ic camasiri

nasıl rahat ediyorsan öyle takıl, dışarıdayken insanlar iç çamaşırı giymiş mi diye kontrol etmiyorum şahsen

edit; pardon bu duyuru altında malafatın büyüklüğünden bahsediyormuşuz:

kardeş 40 cm malafat olunca zoraki giyiyorsun elmahkum :(

organ büyük olunca gerekli oluyor

sacmalamayin arkadaslar, organ buyuk olmasa da gerekli.

iç çamaşırının olayı, yıkaması temizlemesi pantolondan daha kolay olduğundan kaynaklı, pantolunu yıkamak daha zor + pantolon pahalı, iç çamaşırı ise nispeten daha ucuz yıkaması daha kolay bu nedenle tercih ediliyor amma şart değil giymeyeni dövmüyorlar ki bende zaman zaman giymiyorum.

benim bir kere fermuara sıkışmıştı, çok acıdı...

şaka la şaka. giyin çamaşır.

selam arti 1. bu sabah sicarken aklima geldi bu soru. diger turlu devamli kirli pantolonla, gomlekle gezmek zorunda kaliriz aga.

sizin bıngıllar yüzünden kızlar cevap vermeyecek :(

donsuz çıkmam abi. zorunluluk değil elbette ama ben giyiyorum. organ büyük olunca sorun oluyor :))))))))

bakın size donla ilgili çok ilginç bi anımı anlatçam şimdi,

ortaokuldayım, beden dersine eşofmanla gitmeye yeni başladığımız dönemler ilkokuldan sonra. formata yeni yeni alışıyoruz. her beden dersinde en az 5 kişi eşofmanlarını evde unutmuş oluyor falan. ben de çantamı hep sabah hazırlarım, akşamdan hiçbi şey yapmam. o gün yine öyle yaptım, annem akşamdan eşofmanımı koymuş poşete bırakmış yatağın başına. lan yalnız bi sıkıntı var, hiç don yok çekmecede. hepsi kirli sepetinde. yıkanmış tek bi tane bile yok. annem de uyuyor. hay amk dedim giydim pantolonu çıktım.

sonra işte tabii an gelip çattı, kızlar sınıfı terk etti biz giyincez. soyunma odamız yok. önce biz giyiniyoz, sonra biz çıkıyoz kızlar giyiniyo sınıfta. ben geçtim mümkün olduğunca az görülebileceğim bi yere ama üç kişi oturuyoz bi sırada, 30-40 tane erkek var sınıfta, hangi birinden kaçıcan. ip kuşak komple meydanda, hepsi krize girdi nasıl gülüyolar DONUN YOK MU LAN HUAUHA diye.

öyle bi tavır ve tepki beklemiyodum açıkçası, "ne var bunda bu kadar abartılacak amk, sabah akşam birbirinize çektiğiniz otuzbiri anlatmıyo musunuz mal değnekleri" dedim ve protest tavrımı sonraki günlerde de don giymeyerek sürdürdüm. hiç unutmuyorum, bi keresinde faruk'la tenefüste çıktık işte bahçede dolaşıyoz. "donun var mı lan" diye sordu bi anda. "yok ya ne giyicem amına koyim" dedim. herif öyle bi tiksintiyle baktı ki üzerinden 8-10 sene geçti hala unutamıyom.

velhasıl iç çamaşırı giyin arkadaşlar, toplum henüz buna hazır değil. biz türk milletine sövüp ediyoruz ama bizim çocuklar yine iyi ya. amariga'da okuyo olsaydım çok bully'ye maruz kalırdım, ya intihar eder ya okulu bombalardım herhalde. bizim çocuklar o gün taşaklarını geçtiler bi daha da ilişmediler. amariga'da olsa bütün okula rezil olursun, herkes alay eder. çünkü onlarda allah falan yok insanlık yok oralarda. yaşasın türküye

böyle sürekli iç kısımdaki cep/fermuar/düğme yerlerine sürtünmesinden rahatsız ediyor.

ev halimin dışında donsuz hayatım boyunca gezmedim, yukarda belirtildiği gibi götlek arkadaş ortamında donu indirme mevzuları yüzünden gençliğim tedirgin geçmişti. bi de aniden altına sıçma olaylarına şahit olmuştum, özellikle lisede tuvalet kabininde gizli gizli arkadaşla sigara içerken tam karşımda altına sıçmış olması büyük etken.
don = dış dünyanın gerçekleri ile aradaki tampon bölge

hayır değil

Baya testesteron kokutmuşunuz ortalığı

Tabii ki zorunluluk değil, nasıl rahat hissediyorsanız en güzeli öyledir.

Ben giymezsem rahatsız oluyorum, pantullar şortlar falan sert gibi geliyor ve rahat edemiyorum. Psikolojiktir belki bilemedim. Öyle 47 cm falan da değil standart.

Asapscience'ın bir bölümünde kıyafetlerin üretilmesi ile insan ömrünün uzaması arasındaki ilişkiden bahsediyordu.

-- buralar hafiften iğrenç ---

ilk insanlar cıbıl cıbıl dolaşıyorlarmış ya, bu insanlar osurduğunda (ya da hepimiz için geçerli bu) dışkı partiküllerini havaya serpiyormuş. Tabii esvap da olmadığı için bu partiküller havaya karışıyormuş. Oradan da insanlara çeşitli hastalıklar bulaşıyormuş. Bir seferde olan bir şey değilmiş ama yavaş yavaş mikrop püskürttüğünü düşün birinin.

-- buralar hafiften iğrenç ---

Sonuç olarak kıyafetlerle birlikte bu hastalıklar önlenmiş olmuş. İç çamaşırı ile kıyafet ayrımına şimdi gelebiliriz. İç çamaşırı ve pantolonlar (etekler) aynı hızla kirlenmiyor. Örneğin, "Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla"yı ele alalım. Don olmayınca kota düşüyor o damla. Daha bacakları kirlenmemiş kotun ağını bir saatte bakteri kaynatıyoruz. Hem de dış ortamla iletişime daha açık bir şekilde. Ki donlu halle bile ağın kirlenme hızı ile geri kalanın kirlenme hızı aynı değil. Haliyle pek çevreci bir yaklaşım değil. Dolayısıyla don (özellikle pamuklu don) çok sağlıklı bir şeydir. Diğer donlar da gereklidir, neşemize neşe katar.

Sutyene gelince eskiden şöyle şeyler varmış.
www.youtube.com
1500'lülerinkini sevdim ben.
Çok çok gerekli bir şey değil sağlık açısından. Ama kocaman memeleri olanlar için bir destek gerekiyor, yoksa ağrı yapıyor. Bu nedenle gerekli. Onun dışında, toplumsal nedenleri çıkardığımda sağlık için o kadar gerekli olmadığı gibi yanlış seçilen sutyen meme kanserine de davetiye çıkarabiliyor.

Eğitim ve öğretim verebilme teknolojisi olursa çok iyi olur. Şu an yapılanın aksine.

bence simülasyon ve interaktif sunumlar yeterli. yani akıllı tahta olsa yeter gibi. ama içerik lazım işte onu nerden sağlarsınız bilmiyorum.

Sifteo küpleri

özgür olan her şeye varım

Ben deneycilikten yanayım.

Bir öğrenci kimya dersinde bol bol deney yapmalı, tehlikeli gibi olanları öğretmeninin elinden seyretmeli. Fizik dersinde sürtünmesiz ortamı elde edemese bile ışığın çift yarıktan geçişini görmeli. Diğer dersler için de en azından bir simülasyon veya bir görsel ile o konunun mantığını oturtmalı.

Öteki türlü sürekli teorik bilgi bombardımanıyla onları sadece ezberlemeye zorluyor ve sınavı geçtikten sonra unutacak kadar öğretiyoruz.

bir tane process' e bu id' yi gonderebilirsin, process de update eder. ihtiyacin olan sey bir queue implementasyonu. rabbit mq, zero mq, redis' deki pubsub, vs. isine yarar.

edit: sanirim rabbit mq disinda schedule edemiyorsun gonderilen mesajlari. eger rabbit mq ile ugrasmak istemezsen update edilecek id' leri redis(ya da baska bir yere)' e yazip, arkada periyodik calisan bir cronjob ile de bu id' leri 1 arttirabilirsin.

vbulletin forum scripti de aynı tekniği kullanıyor. dediğin gibi daha sonradan cron job ile güncelliyor. tarih zaman da ayarlayabiliyorsun.

fakat daha pratik bir yol arayışındaydım. sanırım söylediğin şekilde olmalı. başka yolu yok gibi gözüküyor. trigger ile bir yan hücrede bulunan değerler çekilerek yapılabilir. konu okundukça yedek hücre aktif olur. trigger her saat yandaki hücre ile senkronize olur. bu istediğimi yapıyor aslında ama sunucuyu rahatlatmak yerine daha da kasıyorum sanki.

farklı yöntemleriniz varsa onları da dinlemek isterim sterimar.

map/reduce yapacaksın bunun için, 1 dakika sonra da update etsen her işlemi yine tek tek update edersen yine aynı yükü sağlamış olursun.

önce tüm kayıtları örnein mongodb'ye satır satır yazacaksın, ardından bir map/reduce çalıştırıp o kayıtları sayacaksın, sonuçları da başka bir tabloya yazacaksın ve ardından bir cronjob benzeri uygulama ile alıp her sayfayı toplam izlenmesine +20/+32 gibi rakamlarla update edeceksin ki işe yarasın, yoksa 30 adet +1 update çalışmanın 1 dakika önce yada sonra olmasının bir önemi yok.

redis yada benzeri bir queue implementasyonu bu iş için pek uygun değil tabii, map reduce destekleyen dağıtık çalışabilen bişi lazım sana.

evet, teker teker guncellemek yerine toplayip daha sonra her key icin bir defa guncellemek daha mantikli. bu durumda @selam' in dedigi yontem mantikli bence. eger mongodb kullanmak istemezsen redis ile de bu isi yapabilirsin. soyle ki:

her request geldigi zaman "rpush pageviews 1" diyerek sayfanin id' sini(bu ornekte 1) redis' deki bir liste kaydedersin. cronjob calistigi zaman "lrange pageviews 0 -1" diyerek butun page id' leri alip, dongu icerisinde toplarsin sonra da hangi sayfanin toplamda kac artacagini bir transaction icerisinde database' e gonderirsin. transaction bitince de lrange komutundan kac eleman geldiyse(165 mesela) "ltrim pageviews 0 165" yaparak ilk okudugun 165 kaydi redis' den silersin. sen redis' e sagdan ekleme yapip, soldan okudugun icin cronjob calistigi sirada eklenen kayitlari silmen gibi bir durum soz konusu olmaz.

github

Github en iyisi.
Bitbucket da olabilir.

Bahsettiginiz, "version control system" olarak gecer. Git ve svn en populerleri. Bunlar muhtemelen bahsettiginiz anlamda bir platform degil, herkesin localine kurdugu sistemlerdir. Uzerine client kullanirsaniz kolay halledersiniz, ancak ilk tanisikliginizsa yine de bir miktar ugrasirsiniz.

Projeni yönetmek için başlıca alternatiflerin Git, mercurial ve SVN. Yeni başlayacaksan github ya da bickbucket tavsiye ederim.

öneriler için teşekkürler arkadaşlar. peki versiyonlama haricinde - o da gerekli olacak -, sadece kodları senkronize edebileceğimiz bir platform öneriniz var mı?

versiyonlama ve senkronizasyon artik bir butun. github uzerinden pylasim yapabilirsniz. Herkes kendi branchinda calisir, bir kisi kodlari merge eder vs vs.

keywordler: git, github, branch, git-flow, pull request, merge

Versiyonlama gerekli olacak degil, gerekli. Versiyonlamasiz bir projeye baslamak cok sacma artik.

yalnız github eğer ücretsiz kullanıyorsanız repository'leriniz public olmak zorunda. bitbucket'da ücretsiz private repo. açabiliyorsunuz.
veya github'a üniversite öğrencisi mail'i ile bi yerden kayıt olunca 1-2 yıllık ücretsiz en düşük paketten veriyordu galiba.

gitlab, github, bitbucket, satırlık yada fonksiyonmluk paylaşımlar içinde gist var.

1-) javascript session, cookie kullanarak ürün idlerini vb client tarafında tutmak
2-) database sepet tablosunda kulanıcı id ile tanımlı sepet sessionu tutmak, json olarak olabilir örneğin

ben olsam 1. yi yaparım kendi serverımı yorucağıma kulanıcının bilgisayarını yorun.

Session, Cookie ve DataBase'de tutabilirsin.

Session'da tutarsan geçici olur. Site browser'da açık kaldığında dahi Session'ın ölme ihtimali var, sepet uçabilir.

Cookie'de tutarsan; kullanıcı browser'da cookie'leri engellemiş olabilir. Kullanıcı sonradan cookie'leri temizlemiş olabilir sepet uçar.

Database'de tutarsan üyelik kaydı oluşturması zorunlu olur. Fakat en sağlamı bu.

Sipariş adımlarına geçtiğinde bir çok bilgiyi Session'da ya da Query String'de taşıyabilirsin. Sipariş tamamlandığında sepeti temizlemen gerekir.

ihtiyaca göre tasarlanır böyle şeyler, Geneli sepet bilgisini oturum'a kaydeder. ancak bu oturumun nasıl çalışacağı değişir, stok tutuyorsan kişi sepete ürünü eklediğinde stok'dan düşersin, son X süre hareket'i olmayan oturumları bulur sepet bilgisini temizler sepetteki ürünleri geri stok'a eklersin. stok tutmuyorsan (üretici isen misalen) buna gerek kalmaz.

Oturum yönetimi başlı başına bir iş, sırf bunun için tasarlanan sistemler (sunucular) mevcut, bunlardan birini kullanabilir veya basit bir site yapıyorsan ve tek makinede çalışıyorsan oturumları dilin varsayılan ayarlarında kullanabilirsin ama birden fazla makinede çalışıyorsan bu bilgileri ya mongodb ya redis yada direk mysql gibi bir yerde tutman gerekiyor.

Yine ileri ileri durumları için her bir aşamanın belirli bir timeout süresi olur, o süreyi geçtiğinde tekrar başa dönersin ama sepetdeki ürünler kalır yine sepette (yada silersin yeniden eklesin işine dersin) tamamen ihtiyaç, durum vs. üzerine tasarlanması gerekir, o hazır dediğin şeyleri de kullanan insanlar deli gibi değişiklik yapıyorlar sistem üzerinde, eski bir atasözünün de dediği gibi "there is no silver bullet"

boşver kalacaksın zaten, hiç kasma bu saatten sonra.

şimdi sen bunu yazdığında aklıma uni'de hocaya sql ne websitelerinde felanmı kullanılıyor deyip soruma hiçbir cevap vermediği günler geldi. hayat bazen okulda zorlaşıyor. halbuki sevsen(sevdiğii söyleyebilirsin) isteyerek uğraşsan ayrıntı teknolojiler olduğunu görürsün.

Veri sorgulama dili. 1 haftada ogrenilecek kadarini ogrettiyse daha bir sey yok, ama bilen birininden ogrenmen lazim, veya internette tonla kaynak var onlara bak.

telaşlanmana gerek yok sql server kur bilgisayarına 1 haftada anca tabloları ve select sorguları fln göstermiştir, aynen internette tonla kaynak var (git: www.verivizyon.com

Matematikte iyiysen (ilk okul, ortaokul matematiği) ve kümeleri hatırlıyorsan eğer SQL dediğin şey çok kolay bir şey. 2 ana komut ile küme oluştursun 4 komut ile de bu kümeler içinde işlem yaparsın.

Küme oluşturma için CREATE TABLE küme_adi (nitelik nitelik_türü); Biz SQL'den bahsederken küme demeyiz de tablo deriz ama matematiksel karşılığı küme'dir.

Kümeyi oluştururken küme içerisindeki veriye göre bir takım nitelikler olması gerekir, niteliklerin bir kısmı sana daha önceden verilir, bir kısmını da sen bulursun örneğin tavuklara ait bir küme oluştur dendiği zaman,
Bunlar sana verildi;
1) tavukların follukları vardır,
2) cinsiyetleri vardır (Horoz veya tavuk)
3) cinsleri vardır, (denizli, paçalı vs.)
Sende bunu ekledin yukarıdakilere;
4) yumurtadan çıkış günleri vardır (vs. vs. vs.)

create table tavuklar_kumesi (folluk_no integer, cinsiyeti string, cinsi string,
dogum_gunu date);

Kümeyi silmek için ise DROP TABLE küme_adı;

Küme işlemleri yapmak için ise;
1) INSERT, veri kümesine yeni veri ekler, örn: insert into tavuk_kumesi (folluk_no, tavuk_adi, cinsi) values (1, "çilli", "tavuk");
2) UPDATE veri kümesindeki veriyi günceller, örn: update tavuk_kumesi SET cinsi="horoz"
3) DELETE, veri kümesindeki verisi siler örn: DELETE FROM tavuk_kumesi
4) SELECT, veri kümesindeki belirli kriterlere göre veriyi getirir.

küme konularından hatırlarsın, büyük bir küme vardır içinde meyveler vardır, sana bu kümeyi çeşitli kriterlere göre alt kümelere ayır, misalen sarı renkli meyveler kümesi oluştur falan derler, sende hemen o büyük kümeden armut, kayısı ve kavunu daire içine alır ve yeni bir alt küme oluşturursun. Bunu SQL'de yapmak için WHERE kullanılıyor, WHERE cinsi="tavuk" Bir kümedeki elemanlardan bir takım kriterlere göre alt kümelere oluşturarak bu yeni oluşturduğun alt küme içerisinde işlem yaparsın. bu işlem insert hariç hepsi olabilir, yani UPDATE, DELETE, ve SELECT

birde kümeleri birleştirmek var, iki farklı kümeyi bir büyük küme haline getirmek örneğin arabalar ve motosikletleri birleştirerek daha büyük olan motorlu taşıtlar kümesi oluşturmak gibi, Bunun içinde JOIN var.

Küme konusunu ne kadar iyi hatırlarsan veri tabanını da o kadar iyi tasarlarsın.

Hadi kolay gelsin, biraz küme konularını çalış küme işlemlerinde kullanılan işaretleri falan hatırla.

Birde Mysql olur, PostgreSQL olur, SQlite olur, mariaDB olur, vs. vs. vs. illaki access olacak diye bişi yok yani, bence sen SQLite yada MySQL kullan sen.

sql, aşktır

tünelde drum club var.ya da o civarda yakup lalik var. ikisi de iyidir ama biraz paraya da kıyarız derseniz kadıköyde şenol küçükyıldırım var.

anadolu yakası için eskiden adı hiphop olan bir yer var, eski hocaları duruyormu bilmem ama benim zamanımda 10 numara yerdi

ahşap olması (bu biraz zor, pahalı olur yani), ağır olması. hafif ise dandik ağaç/sunta/mdf'dir onun malzemesi. Aynı şey metal aletler içinde geçerli.

Şehir?

İstanbul ama orada olmaz su sehirde bulursunuz derseniz ona da raziyim.

Coşkun çok iyidir. Fakat marketlerde satılanlardan değil, onlar gerçekten çok kötü oluyor. Kendi yerlerinden alman gerekiyor. Ben Fatih'teki Malta Çarşısı'ndan alıyorum.

Coskun iyi. Marketten aliyoruz. Ama senin istedigin sucuk mu bilemem.

kayseri'den şahin sucuğu, ama kayseri'den olacak. bi de beğendik'in kendi yapımı parmak sucuğu.

Ben her sene afyonda hayvan kestirip kendi akrabama yaptırıyorum sucuk, bu sene geçti seneye yaptırırken haber vereyim size. katkı maddesi falan yok, eski usul sucuk. Satıcı değilim :)