Bana msj atsana.

Bu mobilden ben atamiom

sanat sepet bir yetenegin var mi? cizmek olsun, ne bileyim enstruman / beste olsun... el emegi goz nuru bir seyi begenmeyecek kisinin dogum gununu kutlama zaten. ama vakit harcaman gerek.

@robokot

Ah keşke olsa buraya yazmazdım zaten:) Başka tavsiyeniz?

Borc al bilader, anne baba dayi amca kardes arkadas

Konu gayet mesru, yoldan birini cevirsen sana borc verir.

kırmızı uçan balon ve brownie üstünde mum. klasik, basit ve şık bir kutlama bence. hiç kutlamamaktan bin kat iyidir.

0134556(0) -> 7! / 2! = 2520
0013456(5) -> 7! / 2! = 2520

ilki icin, basta sifir olamaz. her rakam 2520 / 7 kere basta = 360 eledik.
ikincisi icin, iki sifir var 360 * 2 = 720 eledik.

sonuc: 2520 + 2520 - 360 - 720 = 3960

ben de @nicorobin gibi buldum.

Teşekkürler ben de cevabın yanlış olduğunu düşünüyordum. Çözümü yanlışmış. Şıklarda 3960 yok ama biz de 3960 bulduk.

bu normaldir. bir süre ağrı yapabilir. tedavi bitti mi? kanalların içi doldurulmadıysa, doldurulduğu zaman yine ağrı yapabilir.

ufak hassasiyetler olabilir bir kaç gün. aşırı ağrınız yoksa 3 gün kadar bekleyin. sonra gidersiniz.

tedavi bitti. tedavi dediğiniz zaten yarım saatlik bir süreçti...
gittim koltuga uzandım. bu kadar. başka bişey yok.

bir de 5. dişime bi sivrilik vermiş. onu anlayamadım...sicrilik verirken 4. diş ile aralık olusturmus ve dolgu malzemesi belli oluyor. bunun kapatılma yolu var mıdır?

ayni sey bende 3 aydir var. kok ucunda lezyon olusmus, 6 ay icinde gecebilme ihtimali varmis, gecmezse kok uclari kesilecekmis ameliyatla veya dis cekilecekmis. pffs.

muhtemelen geçici dolgudur o, 2.seans tedaviniz tamamlandıktan sonra yavaş yavaş geçecek ağrı hissi

2. seans falan söylenmedi bana?

agrir. tedavinin yapildigi kanallarin acildigi gun (hepsi henuz acilmamis olsa bile) inanilmaz travma oluyor diste yani normal agrisi.

Tavuğu alır almaz bölüp fazlasını buzluğa atıyoruz, sütün en küçüğü 200 ml, şahane boy. Ekmek yine küçüklerinden alıp buzdolabında saklıyor, hatta fazlasını buzluğa atıyoruz. Özetle, fazla olan her şeyi pişmeye hazır tek seferlik porsiyonlar halinde buzluğa atıyoruz.

fazla yapıp birkaç gün yiyebilirsin ya da birkaç misafir ağırlayabilirsin :)) en kötü derin dondurucuya, buzluğa vs at gitsin.

Tek yaşamıyorum fakat beslenme listem olduğu için kendime uygun ürünleri sadece kendime kadar alıyorum.
Şimdiye kadar bu konuda sıkıntı yaşamadım.
Mesela marketlerde 1 litreden küçük sütler var görüyorum yarım litre şöyle: online.yunusmarket.com.tr
Ekmeğimi dilimlettiriyorum fırına ve sürekli kapalı tutuyorum bayatlamıyor. Paketteki ekmeklerden de alabilirsin.
Mantarı da diğer sebzeleri meyveleri de ben pakette değil açık olarak alıyorum ihtiyacım kadar dolduruyorum poşete.
Et tavuk ihtiyacımı da kasaptan hallediyorum. Bazen az az alıyorum bazen toptan alıyorum yemeklik yemeklik ayırttırıp buzlukta tutuyorum.

Tavuğu paket olarak değil de parça olarak kasaptan almayı deneyebilirsiniz. Alacağınız miktarı ayrı ayrı paketletebilirsiniz. Kendiniz alır almaz parçalara bölüp buzluğa atabilirsiniz.

Sütün en küçüğü bir litre değil tabii ki.

Ekmeği buzdolabında tutuyorum ben, daha uzun dayanıyor. Bir iki günden sonra kızartarak yiyorum.

Mantar paketlerindeki mantarları genelde bir kerede en fazla iki kerede kullanıyorum. Zaten pişirince küçücük bir şey kalıyor. Eğer yemekte kullanmayacaksam kalanını hafifçe kavurup salataya koyuyorum.

Ben her şeyi kullanacağım kadar alıyorum. İki tane kabak, bir tane patlıcan vs gibi. Bir şeyden fazla kaldıysa atıştırmalık olarak onu tüketiyorum, misal salatalık, biber gibi şeyleri bir kavanoza koyup işe götürüyorum aralarda yemek için. Yemeği iki kişilik yapıyorum. Bir gün akşam yemeğinde yiyorum, ertesi gün öğle yemeğinde yiyorum.

Valla ben öküz gibi yiyorum. Spor yaptığımdan almam gereken kalori ve protein miktarı fazla olunca sıkıntı olmuyor. Olsa bile eti buzdolabı poşetlerine bölüp buzluğa atıyorum yiyecegim kadarını çıkartıyorum.

digerleri konusunda haklisin ama tavuk gogsu icin falan marketin kasabina "bana ordan 2 parca tavuk gogsu verir misin" dersen hazir paketlerden birini aciyor (veya acilmis oluyor baskasi tarafindan) ve istedigin kadar veriyor. istersen dograr bile.

Buzluk kısmını kullan.
Bir de tek çeşit yemek yapıp bir kısmını buzdolabına eğer mümkünse biraz da buzdolabına kaldırıyorum ben.

faydalı şeyler öğlen iş yerinde çıkıyor, oradan yiyorum. salata ayran meyve falan onları öğlen yediğimle yetiniyorum. bazen meyveyi yanıma alıyorum sonra yiyorum. evde yemek pişirmiyorum, ne emeğe ne malzemeye değmiyor. haftasonu kahvaltımı yapıyorum sadece.

Akşamları bazen geçiştiriyorum, kuruyemiş, çiğköfte, bazen lahmacun, pide, bazen kebap.

Ekmek kullanmıyorum, kahvaltı dahil tüketmiyorum.

Tavuk alıp yiyene kadar gidip tavuk dürüm yiyorum güvendiğim temiz yerde 5-10 liraya tamamdır.

Evde pişirmenin tek kişi için uygun olduğunu düşünmüyorum. Hesaplı olması için en az 2-3-4 kişiye yemek pişirmek bence mantıklı sadece.

buzluk hayat kurtarıcı oluyor genelde ama mantarı atma buzluğa sakın atma nolur atma, mahvoldu garibim buzlukta. bir de bağzı ürünleri pişirip buzluğa koymak da işe yarıyo misal yeşil fasulye. aynı malzemeyi iki farklı yemekte kullanabilirsin. bir de çok yapıp iki gün yiyen arkadaşa katılıyorum. hem bir sonraki öğün için zahmete girmiyorsun hem de aldığın ürünü tüketebilmiş oluyorsun

halk ekmek'in tekli paketlerde minik ekmekleri var.
daha planli olursaniz, sadece yemek pisireceginiz zaman ona uygun alisveris yaparsaniz, bir sey bozulacak gibiyse onu da hemen bir sekilde pisirip tuketirseniz sorun kalmaz.

2

2

homo sapiens çene yapısı 2 zaten

Alt dişler çeneden dolayi üst dislere gore arkada.

içim rahatladı :)

normali 2. baska bir sey olursa derecesine gore tedavi / ameliyatlik oluyor. alt cenenin cok arkada olmasi da mumkun tabii onun da derecesine gore tedavi / ameliyat durumlari olabiliyor.

derin kapanış

1 olursa çemçük olursun.

1 sakıp sabancı lan?

Lol. Derin kapanışmış.

1 anormal, 2 bir yere kadar normal. Belki çenen aşırı geridir, varsa endişen git bir hekime.

2 ama normale göre daha gerideymiş benimki, tedavi görüyorum düzelmesi için.

2

benimki de 2. durumdaki gibi.

peki o zaman bilumum kafatası görselinde ve modelinde niye hepsi şöyle abicim?

www.medicalrehberi.com
tinyurl.com
encrypted-tbn0.gstatic.com


google görseller'e kafatası yazın bakın, alayı üst üste. gerçeği de, tıp fakültesinde kullanılacak birebir olması gereken modelinde de hepsi üst üste??

kibritsuyu,

www.healthandcare.co.uk

Buradan da birçok çeşide bakabilirsin.

boneclones.com

Male asian skull hariç hepsi olması gerektiği gibi.

açıkçası ben de @kibritsuyu'nun dediği sebepten sordum. ölü kafa tasları bile düzse, benim de mi üstüste olmalıydı diye merek ettim :/:)

2

Neyi anlamiyorsun mesela? Hangi kavramlari anlamadigini yazabilir misin?

Kavramları anlamıyor değilim, bütünü anlamakta sıkıntı çekiyorum

Yine de birkaç kavram sorduğunuz için yazayım:
Ortak benlik
Politik bütün
Genel istem

Yani mesela şu ne demek(kitaptan alıntı yapıyorum):

“Toplumların ilk günlerinde cumhuriyetin başları kurumları kurar, sonra da kurumlar başları yetiştirir.”
ya da
“Adam öldürünce ölmeye katlanmamız bir katilin kurbanı olmamak içindir.”

Bu paragrafları okurken beynimdeki imbikten geçirip altında yatan düşünceyi özümsemem gerekiyor ama yapamıyorum

Tercüme kötü olabilir. İngilizce bilginiz iyiyse o dilde okuyun.

Yani okurum bunu anladığımı sanarım muhtemelen de bir şeyler anlat diyen birine 2-3 cümleden fazla bahsedemem..

vedat günyol fransızca aslından çevirmiş

Hasan ali yücel klasikler dizisinden bu kitap tercüme sıkıntılı değil bence bende problem var..

Yanlış değerlendirme ama eğer bu iki cümleyi anlayamıyorsan bence soyutlama becerin çok yüksek değil. O konuya eğilmelisin. Zira paylaştığın iki cümle de anlaşılması çok kolay cümleler. Öyle eserler var ki, bir sayfa boyunca tek bir cümleyi anlayabilmek mümkün değil. Örneğin Hegel'in eserleri.

Hegel’in anlaşılabilir bi tarafı yok ki Hegeli örnek vermişsin, anlamış gibi yapılabilir tabi o kısım ayrı.. JJR ile Hegel karşılaştırması yapmak elmayla hindistan cevizi yağını karşılaştrmak gibi bişey..

Soyutlama becerimi nasıl geliştirebilirim o zaman?

Hadi ilk cümleyi anladım..
İkinci ne demek istemiş??

“Adam öldürünce ölmeye katlanmamız bir katilin kurbanı olmamak içindir”

bir de bağlamı bilmeden nasıl kolay diyebiliyorsunuz bu cümleye anlamadım..

Soyutlama düzeyi ve tartışmayı derinleştirme açısından Rousseau basit düşünürler arasında yer alır. Bundan dolayı en başta okunması için önerilen isimlerden.

İkinci sorduğun sözü anlamamışsın, sözleşmeye işaret eden bir söz değil mi? Gerçi tam geçtiği bağlamı okumak gerekir, sonuçta aforizma çıkartmıyoruz. Toplumsal sözleşme ile kurulan 3. tarafın (devlet ya da genel istemin temsilcisi) üzerimizde sözleşmeyi ihlal nedeni olan "adam öldürmeyi" uygulamasına izin veriyoruz. Çünkü onu uygulamasa, sözleşme bozulacak ve hepimiz doğal duruma geri döneceğiz. Gerçi bu çok Hobbesçu bir doğal durum ve güvenlik okuması gibi oldu. Dediğim gibi bağlamında değerlendirmek gerekir.

Yukarıdaki yorumlardan @kitap gibi sessiz'e katılıyorum. Soyutlama kabiliyetini yükseltmek için bolca nitelikli eser okuman, üstüne düşünmen ve notlar alman gerekir. Uzun süren ve zahmetli bir iş ama başka bir yolu yok ki.

Canını çok da sıkma tabii, bu tip okumalar birikimle ilerler. Mesela daha sonra daha fazla birikimle bu metinlere dönüldüğünde "aa burada Locke'a üstü kapalı cevap vermiş" ya da "bunu söyleme sebebi muhtemelen kendisi ile Hobbes arasına bir mesafe koymak" vb. diyebiliyor oluyorsun. Metin gizli bir şekilde tartışma halinde olduğu diğer düşünürlerle daha iyi anlaşılmış oluyor.

"Canilere verilen ölüm cezası da aşağı yukarı aynı açıdan ele alınabilir: adam öldürünce ölmeye katlanmamız, bir katilin kurbanı olmamak içindir."

İnternette şu sekilde buldum gerisindeki cumleyi. Boyle ise, birini oldurunce kisas olarak idam edilmeyi kabul etmemiz, kendimizi korumak icindir. Yani idam/olum cezasinin varligi caydirici bir seydir. Bu ceza oldugu icin onun kurbani olmaktan kurtulabiliriz. Ama tabii onunu arkasini tamamiyle okumak lazim paragrafi. Baglamindan koptugu icin yanlis da olabilir yorumlamam.

>bir de bağlamı bilmeden nasıl kolay diyebiliyorsunuz bu cümleye anlamadım..

bahsettigin kitap nedir konusu nedir ve baglam konusunda bir fikrim yok ama benim ilk aklima gelen, toplumla falan ilgili bir konuysa: idam cezasina ok diyorsak, bu kendimizi koruyacagini dusundugumuz icindir. yani adam olduren oldurulsun diyoruz boylece biri bir gun beni veya bir sevdigimi oldurmek isterse onun icin caydirici olabilecegini dusunuyoruz. (istatistiklere baktigimizda caydirici olmuyor gerci ama o ayri bir mesele)

bunun negatif yani da devlete seni yargilayip oldurme yetkisi vermek. bir yerde ben idami destekliiuyorum dersen devlete ve devletin adaletine canimi ortaya koyacak kadar guveniyorum demis oluyorsun bir yerde.

Bağlamından bağımsız "“Adam öldürünce ölmeye katlanmamız bir katilin kurbanı olmamak içindir”" cümlesinden anladığımı söyleyeyim:

Toplumla bir sözleşme yaparız. "Ben sizi öldürmeyeceğim, siz de beni öldürmeyin. Ben, sizin beni öldürmemeniz için, kimseyi öldürmeyeceğim. Böylelikle kimse de beni öldürmesin" Bu toplumla yaptığım bir gizli/açık bir sözleşmedir. Eğer ben birini öldürürsem, birinin de beni öldürmesine dolaylı olarak izin vermiş olurum. Bu toplumda anarşi yaratır ve herkes sözleşmeyi bozduğu için ortalık katillerle dolu olur. Oysa ben "devlet eliyle öldürülme" cezasına katlanarak toplumdaki bu düzenin bozulmamasına katkı sağlıyorum. Devlet öldürmezse, bunu katil yapar. Herkes kendi hukukunu kendi işletirse düzen ortadan kalkar. O nedenle devlet dediğimiz bir "toplum sözleşmesi" yapmalıyız. Bu bir gün bir katilin kurbanı olmamamız için gereklidir. Birini öldürürsem, devlet eliyle öldürüleceğimi bilmem, dolaylı olarak beni katilerden korur. Bu korku ile benim kimseyi öldürmeyecek olmam da, başka birilerini benim maktulüm olmaktan korur. Özetle; devlet/toplumsal sözleşme bireysel empatinin toplum tarafından örgütlenerek içimizdeki hayvanı dizginlemenin bir metodudur.

bence iyi gelecek şey cuma günü olan olayı buraya anlatman. altına da yazarsın böyle böyle çok kötü hissediyorum içimi rahatlatın diye. arada zıt tipler yazıyor ama genel yardımcı olur insanlar.

meditasyon videoları var youtubeda. hangi konuda istersen. kabullenme, öfke, şevkat, özgüven, endişe, stres, şükran vsvs.

sevdiğin insanlarla vakit geçirmeye çalış. spor yap.

sakın @charlotte blanc ın dediğini yapma.

Bak ben yaptım ne oldu : eksiduyu.ru

insanı daha çok üzüyorlar.

Ama seni anlayabilecek birine yazman rahatlatır seni yada konuşman

@charlotte zaten çoğu şeyi yazıyorum buraya ama bu yazıp paylaşabileceğim bir şey değil ne yazık ki. dünyam tersine dönmüş gibi hissediyorum. kimsenin yardım edebileceği bir şey de değil zaten, "aksiyon alınabilecek" bir şey değil çünkü.

ben sinirlenince hep şu şarkıyı dinlerim beni sakinleştirir;

www.youtube.com

bu ne yea rap dinlemem ben diyip geçme. dinle. sözlerini okuyarak dinle.

sorun çözülmeden tam anlamıyla geçmeyecek bu durumunuz fakat zamanla daha sakinleşirsiniz. onun dışında uyumak ya da bir yakınınızla paylaşmak da biraz daha iyi gelebilir.

kulaklıkdan yüksek sese müzik dinlemek kafanı meşgul edebilir.

dusunduklerini bir kagida yaz. sonar yirt at.
aklina baska bir sey gelirse gene yaz yirt at.
yaz yani. yazdiklarini altini cize cize oku.
ama attiktan sonra aklini isine yonlendirmeye de biraz zorlaman lazim.

dikkat et, SSRI tipi bir antidepresan kullaniyorsan sari kantaron icme. beraber tehlikeli oluyorlar.

@hosein iş yerinde bir problem yaşadığımı nereden çıkarttın? yaşadığım şey iş hayatımla ilgili değil.
@acemi "kocam" var. derdim o da değil.

şahane sığsınız tebrikler.

geçen hafta da falanca kişi bunu dedi filanca kişi beni kıskanıyor demiştin, ondan önceki hafta yine benzeri bir duyurun vardı. ya doktorunu değiştir ya da işten ayrıl.

Olayı yazma sakın. Bak yazmadan bile süper zekalar sinir katsayını arttırmaya başlamışlar. Gölge boksu yap. Bir müddet sonra gülmeye başlıyorsun.

en iyisi.

ben de Ak parti'liyim ama karı kız ortamlarında solcu gibi takılıyorum.

İşinde gücünde mutlu biri derim.
Susmak özellikle kasıyorsa pragmatist derim, ilgisini çekmiyorsa öyle şeyler aferin derim.
Apolitik olmak kötü bir şey değil.

ne şiş yansın ne kebap şiarını benimseyen, bir orta yolcu olduğunu düşünürüm. insanı, insan kılan en önemli şey karakteridir. bir karakter sahibiysen, herkes seni sevmez bu olağan bir durumdur,kötü bir şey değildir. fakat hal,hatır,çıkar,istek doğrultusunda susuyorsan,bulunduğun kabın şeklini alıyorsan diyecek pek bir şey kalmıyor.


ak partili olup karı kız ortamlarında solcu gibi takılanlardan da olabilir. yalnız sol ne desek onu da açıklayamaz, üzücü. kavramsal olarak ''sol'', devrim öncesi 16.louis'in meclisinde, kralın veto yetkisinin kaldırılmasını isteyen ilerici kesimin mecliste sol kanada oturmasından geliyor.

kazayla veya bilerek bilgece bir sey yaptigini dusunurum.

din ve politika oyle herkesle tartisilmaz. gerek yok, sadece zarar getirir.

"sağcıyla sağcı, solcuyla solcu gibi" davranmak omurgasızlığı gerektirir.

lüzumsuz yere slogan atmamak başka şey.

her duruma uymaya çalışan, her devrin adamı olan yavşak bir omurgasız diye düşünürüm. insanın herkesle tartışmak istememesi başka bir şey, siyasi bir tarafı olmaması başka bir şey, nabza göre şerbet vermesi başka bir şey.

Apolitik değil, omurgasız o. Apolitik olsa duramazsın.

Kimsenin kimseye politik olmak gibi bir ödevi yok. Umurunda değildir sağ sol belki de.

Sağcının yanında sağcı, solcunun yanında solcu olmak baya karaktersizliktir. Anlattığın kadarıyla bahsettiğin insan baya bulunduğu kabın şeklini alan biri.

Öteki taraftan bilmediği konuda fikir belirtmemek, karşısındakinin görüşünü düzgünce dinlemek erdemdir. Siyasete bulaşmamak, siyasi bir fikre sahip olmamak ayıp değildir.

sanat seks sinema doğa yemek gibi şeyler varken "ahparti çoheyi, kınıyorum doğru bulmuyorum, vatanım begaaası, selöcan zımmey zımmey" gibi tırı vırı şeyler sallamıyor. aynı ben.

Bu apolitik olmak degil. Rüzgar nereye eserse o yöne gitmek.

Ben görüsmezdim böyle biriyle.

Popüler siyasi gündemi takip etmemek, siyasilerin görüşlerini takip etmemek, gündelik hayatında siyasi konuları konuşmaktan hoşlanmamak gayet doğaldır.
Bu futboldan hoşlanmayan erkek muhabbetine benzemiş. Zorunda mı? Elbette değil. Faka ülkede öyle bir hal var ki, politik olmak zorundasın. Yeni tanıştığın insanla edecek muhabbetin kalmadığında "bilmemne partisi çok sorunlu" diye muhabbeti devam ettirmek zorundasın. Akraba buluşmalarında, akşam yemeğinde seni dolduran, sinirlendiren tüm haberleri izledikten sonra, konuları tekrar açarak akrabalarınla kavga etmek zorundasın.
Değilim arkadaşım, hoşlanmıyorum! Seçimde gider oyumu veririm. Geri kalan ömrümde siyasetle bizzat ilgilenmediğim, siyasi kurumlarda rol almadığım sürece, popüler siyasi konuları konuşmaktan kaçınırım.

Pişman olmamak için. "Yapmadım ve öldüm" yerine "yaptım ve öldüm" demek daha güzel. Hayat evrendeki en nadir şey. Böyle bir şeye sahip olmuşken neden keşfetmeyelim ki?

derler ya, ölene kadar yaşayacaksın.
tüm olay ölene kadar zaten.

güzel bi hayat için ölmeden önce ölmek lazım, asıl doyum veren hayat o zaman başlıyor.(dini yorum değildir, ego ve benlik açısından bakınız.)

Ee ne yapsaydi adam ? Dunyayi gezmis para kazanmis ne guzel işte. Ölene kadar dolu dolu yaşamış. Hayatı kaçırıp ömür boyu hırstan beslenmek başka, ölecegin zamana kadar en iyi sekilde yasamaya calismak baska şeyler.

olup gidicez ondan. bir hayat var tecrube etmek istiyoruz biseyleri olup gitmeden once.

KASMIYORUZ!

godot'ya ulaşmak için.

bahsettiğin pek anlatmak istediğin şeyle uyuşmuyor ama anladığım şekilde cevap vermek gerekirse;

hiç ölmeyeceğini düşünüyor, mezara götüreceğini zannediyor.

Gazetelerde olumsuzluk bulundu, fakirler şokta yazisini gormek istemiyorum

ya birader sen troll müsün yoksa çocukken ağır hastalık falan mı geçirdin? ciddi ciddi soruyo musun bunu? bi tane hayatımız olduğu ve alzheimer olana kadar belki önümüzde 30-40 sene olduğu için "kasıyo" olabilir miyiz? öleceğiz diye hiçbir şey yapmayalım mı, yorganın altına saklanıp ağlamamız mı gerekiyor?

bu sorunun cevabı şimdi ölelim o zaman a gider. sahip olduğumuz tek değerli şey hayatımız ve kalan süremizi güzelleştirmeye istediğimiz şeyleri yapmaya çalışıyoruz. istediğimiz şeylerin bir amacı olması gerekmiyor.

"hayatın bir değeri yoktur ama ondan başka bir şeyimiz de yoktur."

20 sene 30 sene diye net rakam veremem ama aramızdan bazılarının ölümsüzlüğü görebileceğini düşünüyorum. O zaman ölüme yüklediğimiz bu aptal arabesk edebiyatı kademe kademe bırakacağız.

evet aynen o yuzden

instagram o onerileri bir kac kaynaktan derliyor, icinde arama gecmisi de olabilir, cevredekilerin begendikleri vs. de olabilir. arama gecmisini temizleidkten sonra cikip cikmadigina bakmak lazim.

bence insanlarin ozeline girmemek lazim yine de.

elinde o kadar veri bulunan yapı dünyanın en düz mantık öneri sistemini kullanmaz.

Soruya cevap değil ama belki bilmiyorsunuzdur diye söylüyorum, ilk bir ay ücretsiz netflix.

Netflix'ten izlemek için üye olman şart. Ve evet ilk 1 ay ücretsiz.

soruyu mu anlamadim acaba, mumkun olsa netflix neden hesap satsin, kim neden hesap icin para odesin?

torrent morrent ile olur anca.

Adobe indiricen malum ortamlardan

stop motion studio var, araştır, kullanışlı bulursan 2 usd'cik.

google: opentoonz

zaman lazım dediğini yapmaya, basit bi şey olsa yardımcı olunur ama sanmıyorum birinin yapacağını. fiverr.com gibi sitelerden makul bi ücrete yaptırabilirsin.

al sana daha netini temizledim ama pantolonu duzeltmeye ugrasamadim cuvalla idare etsin.

i.hizliresim.com

@robokot; teşekkür ettim :)

Kredi çekip iş kuracaksın yaratıcı olup yeni şeyler yapacak iyi reklam yapacaksın aynı başarıyı devam ettirirsen iş alır başını gider. Aklıma başka bir ihtimal gelmiyor. Kısacası ticaret dışında zengin olma ihtimali yok. Ayda 50bin maaşın olsa da bu seni zengin yapmaz.

Zengin olmayı iste tabii ki lafımız yok; ama onun yerine finansal bağımsızlığını kazanıp hayatını idame ettirecek bir paranın her ay düzenli akışını sağlamaya çalışmak ilk etapta daha gerçekçi. Yani bir anda 2 milyon tl istemektense her ay 3-5 bin gelir sağlayacak bir iş modeli oluşturabilirsin.

sana hiçbir şey yetmez.

doyurulamazsın gibi geliyor.

Tek hedefin gerçekten para ise zengin koca bulmayı deneyebilirsin.

zengin koca şansını zorla

10 üzerinden 8.5 ve üzeriysen abime alalım seni :D

Zengin koca olayını direkt eliyorum diyorum,yorumlar hep bu yönde.Para sırf bana ait olsun istiyorum dostlar,baskasının parasını harcamak istemiyorum. İlk bastaki gibi yaratıcı fikirleri beklerim.

oncelikle "kisa yoldan koseyi donmek" degli de, uzun vadeli duzgun bir plan yaparak gerceklestirme ihtimali var.

oncelikle buyuk para kazanmak icin, buyuk para kazanma firsatlarina yakin olmak gerekiyor. bunu sans oyunlari veya alti bos hayallerle degil de gercek yoldan yapmak istiyorsan; dogru alanda kendine yatirim yapman gerekiyor: egitim ve sosyal cevre.

kendi egitimine yatiracagin para, dogru yerlerde ve dogru egitimlerde bulunursan; oldukca hizli bir sekilde ilk girisi yapmana yardimci olacaktir. meslegini veya yasini bilmiyorum ama hemen her meslekte yeterince kendine yatirim yaparsan kendi ismini marka haline getirmen mumkun olabilir. uzun vadeli olan bu plan, surekli cok calisarak isinde en iyi olmani ve is disinda da cevreni genisleterek yeni firsatlara yakin bulunmani gerektiriyor.

universiteden 22 yasinda mezun olup, okul boyunca kendini ilgi alaninda surekli gelistiren ve mezun oldugunda iyi bir yerde sadece kurumsal bir sirkette masa basi oturmayip da cesitli sirket disi iliskiler de gelistiren birisi aldigi is tekliflerini de dogru degerlendirdiginde takriben 30 yasinda 10-15k arasi maas alarak kendi uzmanliginda disaridan proje gelistirme imkani sahip olabilir. buradaki 10-15k zengin edecek olan rakam degil, belirli bir hayat standardini korumasini saglayacak olan rakamdir. bunun yani sira disarida kendi gelistirdigi isleri (bir nevi ticaret) yaparak (ornegin disaridan bir projeye danismanlik, bir yazilim gelistirme, mimari bir projenin bir cizimi, benzer isi yapan arkadaslariyla ortak bir projeye giris vb.) yaparak 50-100-200k is basina para toplamaya baslayabilir. bunlari da duzgun ve istikrarli bir sekilde yaparak, birikimi dogru yatirim araclarinda koruyarak(katlamaya calismak kaybetmeye sebep olabilir) takriben 35-40 yasinda 2m para biriktirmesi muhtemel. burada onemli olan, firsatlari dogru degerlendirip risk yonetimini kusursuz yapmasi gerekiyor.

bu hedefe kisa yoldan ulasmaya calismanin yollari da mevcut elbette, gercek olanlar da oluyor; lakin bir cogu ne kadar kisa vadeli ise gerceklik ihtimali de o kadar dusuktur. zira para kazanma hirsi guzel ama bunun icin "ne gerekiyorsa yaparim" diyen insanlar cogunlukla dolandiricilarin aradigi kisiler oluyor.

kisisel tavsiyem, dogru bir isi seviyorsan ve tutkuyla bagliysan o is alaninda en iyisi olmayi hedeflemek parayi hedeflemekten daha dogru bir yol. en iyisi oldugunda zaten oldukca fazla para kazanmaya basliyorsun. dogru sekilde kendine yatirim yaparak hem mesleki bilgi ve tecrubeni hem de cevreni gelistirip nihayi olarak kendi markani olusturman.

ps. bu arada ayda 50k ile zengin olunmaz denmis, cok daha aziyla dahi dogru birikim ve yatirimla mumkun. para yonetmeyi ve para cevirmeyi bilmek para kazanmayi becermek kadar zor ve ayri bir is.

is kuracaksin. bu baskalarini da calistirdigin zamanla buyuyen bir is de olabilir, revacta bir yetenegin varsa bireysel is alip sonuna erdirdigin isler de olabilir. ortaklik da olabilir. ne kadar revacta ve az kiside bulunan bir bilgi birikimin varsa sansin o kadar fazla. donerci acabilecek birikimi olan binlerce kisi var. ama atiyorum finansin belli bir dar alaninda tecrube sahibi yetkin bilgisayar programcisi cok cok az var. sende ikincisinden varsa, dogru cevre ve baglantilari kurup once kucuk sonra buyuk sonra da tecrubeyle dev projeler alabilirsin.

is kurmak risklidir. cogu is belli bir miktar kapital ister. o kapitali banka sana vermezse calisip biriktirmek zorundasin (veya sana guvenen biri yatirim yapabilir projene, karsiligini da ister haliyle). isini dogrultamazsan o para batar. uzun sureler de kar edemeyebilirsin o yuzden basini sokacak ev karnini doyuracak yemek olayini cozmen lazim hepsinin yaninda.

basarili bir is kurmak da yaraticilik ve bir kac farkli alanda bilgi birikimi ve belli bir kisilik istiyor.

2 milyon TL ile yapıp 1 milyon TL yapamayacağın ne var mesela.

Le Casa de papel izleyip o parayı nasıl kazanacağını öğrenebilirsin bence.

aslında zor değil. kendine bir hedef seç. kim nasıl zengin olduysa aynısını yap sen de olursun. ama 1. bu hedefi seçmek zor 2. nasıl yapıldığını öğrenmek. 3. olarak şu var ki bu yapmak istediğin sınıf atlamak aslında. bu da gerçekten zor. ama yine de imkansız değil.

bence zenginleri örnek al. mesela abin bankacıysa atıyorum bir bankanın üst düzey yöneticisi nasıl olunur bunu araştır. bu yolda ilerle. zengin olmak aslında planlı bir şekilde çok çalışmayla elde edilebilir bir yere kadar. diğer türlü gelişi güzel çok zor.

kendi isini kur. bir yerde calisarak olmaz bu isler. tabii kendi isin derken, gece gunduz calisacaksin demek oluyor. bir yerde calismak kolay.

ayrica hedefin para ise bence cok yanlis bir hedef. para bir yerden sonra hicbir anlam ifade etmiyor. onemli olan yaptigin isin anlami ve felsefesidir. topluma kattigi seydir.

@tomcruise

En iyi ihtimalle 50-60 yıl daha buralardayız.Yaptğım işi sevmem tabi önemli ama topluma kattıkları pek umrumda değil açıkcası.İşimi seveyim;karsılıgını alayım ve illegal olmasın yeter.

koca (pref. müteahhit)

kocam demen, evlilik cüzdanınızın olması şart değil metreslik daha kârlı göte tekmeyi yiyene kadar.

@Sour

ifşa olmak istemediğim için bilgi vermedim ama haklısın bu bilgiler ışıgında yere basan tavsiyeler almak biraz zor.Yine de cevaplar yardımcı oldu.

Millet alibaba'dan telefon kabı alıp satıyor instagram'da. Bok gibi de para yapıyolar sanki yani. 5 cent'ten daha ucuzua aldığı kabı 20₺'ye satsa ohoooo. Ama çok uğraşlı bir iş ıncıklı cıncıklı. Zengin etmez ama kısa vadede eğer aldıklarının tamamına yakının satmayı başarabilirsen -konteyner'ın yarısından fazlasının elinde kalıp zarar etmen %90 falan- biraz para kazanabilirsin.

Kendi işini kurman lazım, o da sermaye gerektirdiği için böyle ufak oturduğun yerden yapabileceğin şeyler yapabilirsin ancak gibime geliyor başlangıç olarak. Daha sonra ne yapacağın senin uzmanlığına kalmış.

yurtdışında, düzgün bir ülkede (almanya-abd-fransa-kanada vs. gidip çek cumhuriyetinde çalışırsan çok önemi olacağını sanmıyorum) 5-10 yıl çalışırsan buraya dönüşte alacağın paralar baya ciddi.
ya da expatlık. geçen günlerde bir şirket expat arıyordu tr için. 5 yıl deneyimli adama tr için şartları ev, araba, sigorta, yıllık 40bin euro.

kısacası yurtdışına yaşamınızı taşırsanız bırakın 5-10 yılı, 3-4 yıl bile çalışıp dönseniz burada 10 yıl kariyer önde olursunuz. 2 milyon tl vs çok bilemem ama izmir'de bir firmada expat olarak yurtdışından getirilen türk bir müdür var. 10 bin euro+ her şey. mercedes, villa, kredi kartı, bütün masrafları. eli cebine gitmiyor.

ben bu iş kurma vs olaylarından anlayan biri değilim. beyaz yakayım. bu kafayla önerebileceğim tek şey bu.

saglik ozellikle ruh sağlığı çok önemli bir kere, bir de o dediğin 60 senelik hayatın neresinde olduğun.

bence sen hiç bir zaman zengin olamayacaksin fakat asıl istediğinin zenginlik olmadığını 5 bilemedin 10 seneye anlayacaksın :)

Ticaret yapmaktan başka şansın yok, ya da tüm dünyaya satabileceğin bir fikir/icat.

Şunu da unutma, zengin olmak mutlu etmiyor insanı. Huzurlu ve mutlu olmak çok daha ucuz aslında.

Ha bir de 2 milyon lira ile zengin olunmaz, düzenli gelir yoksa o 2 milyon bir iki sene içinde erir.

Alamaz mıyız bu parayı geri binmesem?

ne zaman aldin bileti cok oldu mu? hemen bankayi ara. charegeback olayi vakit gecmediyse olur. gerci odeme hatasi varsa gectiyse de ayarlanir.

@robokot, bankayı aradım. Provizyondaki işlemi ancak firma kapatabilir diyor. Firmaya da iptal etmelerini, etmezlerse chargeback yapacağımı, hiçbir şekilde uçuşu kabul etmediğimi ve kullanmayacağımı anlatan bi' mail attım.

Alalı 1 saat falan oluyor.

Yarın aramayı da düşünüyorum firmayı.

ha alali bir saat olduysa hallolur. provizyon asamasindan sonra cozulmedi o zaman banka halleder cok takma kafayi.

ulasabiliyorsan firmaya telefonla da ulasmaya calis.

geçen sene 112yi aradım. hatta tam bu zamanlarda olabilir. babam için aramıştım. annem için de 29 nisanda aramıştım.

3 yıl önce araba çarpmış bir kedi için 153'ü aramıştım sadece. Onun dışında benim de aramama gerek kalmadı bu numaraları.

otobus yasli teyzeye carpinca 112 aradim 10 sene once. 5 sene once de sikayet amacli 155 aradim, gurultu sikayeti icin. ambulans da polis de cok hizli aksiyon almisti.

valla yasim senden buyuk, bir kere cocukken heyecan olsun diye aramistim gerizekali oldugumdan. hemen kapadim.

sanırım 4 sene önce aramıştım 112'yi. ilk arayışımdı, sonrasında da aramadım daha. yolda yürüyordum. ara sokak demeyeyim ama "huzurlu sakin mahalle" tarzı bir yerdi, pek insan yoktu. iki araba çarpıştı. çok şiddetli bir kaza değildi ama çarpılan arabadaki adam dışarı çıkamıyordu ve kafası kanıyordu bayağı. aradım hemen. iki dakika bile geçmeden bir sürü insan toplandı zaten, kapıyı bir şekilde açıp adamı çıkarttılar dışarı. diğerinde bir şey yoktu. birkaç kişi daha aradı 112'yi. baktım en az 20-30 kişi birikmiş, gereken yerlere de haber verilmiş, yürüdüm gittim.

Cok şükür ki hiç aramamadım.

altı yedi sene önce bir akşam annemin evinin balkonunda otururken bir genç kızın çığlık attığını duydum. Baktığımda ileride bir kızın bir arabadan inmeye çalıştığını, bir erkeğin de her defasında uzanıp kapıyı kapatarak kızı çektiğini gördüm. Hemen 155'i aradım. Arabanın modelini sorduklarında bu konuda hiçbir fikrim olmadığı için üstündeki logoyu tarif etmiştim. Garip bir şekilde bir dakika gibi bir sürede bir ekip arabası önünü kesti. Olay neydi bilmiyorum.

geçen yıl 31 nisan'da annem için 112'yi aradım.
iki hafta önce de arkadaşımın çekilen arabası için 155'i aradık.

112'yi bir kaç defa aramıştım. 155'i aramıyorum. Polislere gıcığım.

Hayatım boyunca aramadım umarım aramama da gerek kalmaz.

155i surekli kaldirima parkeden arabalar yuzunden ariyorum.

En son "kuehles hnm bugun zaten 3 kez aramissiniz" dedi "hala ayni araba duruyor ki dorduncuyu de ariyorum" dedim ben de.

3 yıl önce trafik kazası yaptığımızda 155'i aradım.

Bir-iki hafta önce inşaat sesi yüzünden 155'i aradım.

Bizim apartmanın yanında bir müzikhol var ve Allah'ın her günü sarhoş narası, kavga gürültü eksik olmuyordu. Arada silahlar patlıyordu. Yine bir gün böyle bir gümbürtü koptu sabahın beşinde. Uykumdan sıçradım. Baktım elinde pompalı tüfekli biri kendi arkadaşları ile deli gibi bağırıyor, bir yandan da ateş ediyor müzikholün kapısında. Ben de hem önceki günlerin sinirinden hem de can güvenliğinin bu denli hiçe sayılmasından dolayı 155'i aradım. Olayı anlattım, plaka verdim vs. Camdan izliyorum polis gelecek diye. Sonra bir daha aradım. Zaten olan olmuş herkes dağılmış, polis anca lütfedip gelebilmişti.

Zaten çok geçmeden de mühür vuruldu o müzikhole. İçkiye ve içki içemeye düzülen methiyeleri gördükçe daha bir ifrit oluyorum bu olaydan beri.

Bu olay geçen sene oluyor.

4-5 sene önce lisedeyken karşımızda oturan yaşlı komşumuz fenayım diye kapımızı çalmıştı, evde de yalnız olduğum için o sırada ben 112'yi arayıp eve kadar eşlik etmiştim.

112'yi 3 gün önce, 154'ü 2 hafta önce, 155'i 7-8 ay önce aradım.

112 babamın rahatsızlanması,

154 hızlı giden minibüsü şikayet,

155 gürültü şikayeti.

Şükür hiç işim düşmedi, aramadım. Umarım da düşmez,

Geçen yıl eve geldim arka kapının önünde bir araba var. Ev tarafındaki arka kapısı ardına kadar açık. Valla aklıma direkt cinayet falan geldi. :) polisi arayıp plakayı verdim. Pencereden de bakıyorum bu arada. 10 dakka sonra karşı komşunun kapısı açıldı meğersem misafir aracıymış çocuk kapatmadan inmiş arabandan adam da kontrol falan etmemiş. :))))

2015 yazindan metrodan ciktim tramvaya dogru yuruyordum, uzaktan gordgum kadariyla engelli bir vatandas ile otobus soforu arasinda tartisma vardi, sofor el kol salliyor araya birileri girmeye calisiyor falan. daha yaklasirken aradim olay var diye. sonrasinda zaten sofor iyice abartti otobusle adama carpti, adam kafasini vurdu, sofor kacmaya calisti biz tuttuk, sonrasinda polisler geldi, o ara isim vardi devam ettim yolum

2 sene önce, bir hırsızlık meselesi için 155'i aradım araç yok, gelemeyiz dediler. karakol ev arası 500 metre var yok.

112'yi 3, 155'i de hayatım boyunca sadece 2 kere aradım. İstanbul'un her günü ayrı kıyamet aslında düşününce daha fazla aramış olmam gerekiyor ama birileri arar uğraşır nasıl olsa diyerek sıyrılıyoruz.

112 - 7-8 ay önce bayılan ayılmayan arkadaş için aramıştım.
155- Sık sık arıyorum. Trafik güvenliğini tehlikeye atanları şikayet etmek hobim. Whatsapp hatları da var çekip çekip yolluyorum.
154- Yıllardır öyle bir numara yok, 155'i arayacaksınız.
110- 6 sene filan oldu. Okul yanmıştı. 10 sene falan önce de başka bir yangın için aramıştım.
156- Geçen yaz bir sarhoş sürücüyü şikayet etmiştim. Nereye polis nereye jandarma bakıyor bilip ona göre şikayet ediyorum. Hiç affetmem.

iki numarayı da çok kez aradım.

en son bir hafta kadar önce (belki o kadar da olmamıştır), gece 12 civarı, otobüs durağında yerde yatan bir vatandaş için aradım 112 ve 155'i.

112'den, olay yerinde kalmamı, ayrılmamamı söylediler. muhtemelen madde bağımlısı vatandaş bir süre sonra kalkıp gitti. sonra geri döndü, dönüşte polis ekibi gelip gbt ve üst araması yaptı ona. sonra da bırakıp gittiler. yanlarına gidip benim 155'i aradığımı söyledim, beklemem gerekip gerekmediğini sordum, "yok" dediler; ben de ardından gelen otobüsüme binip eve doğru yola çıktım. yolda 112'den aradılar, "niye ayrıldınız" diye. böyle böyle diye anlattım, hımm peki dediler, kapandı konu.

Hiç.

155: geçen ramazan sabah 5'e çalışmaya başlayan komşu inşaat için aradım en son. çözdüler. genellikle araba bulup binince erkek olan tipler tarafından taciz edildiğimde aramışımdır.

112: hiç.

155 bir kere aradım.

alsancak'da belediye otoparkına arabayı bıraktım, parasını verdim. garip, fişi de atmamışım.

gece 1 gibi arabaya gelirken 2 kişi geldi. iyi akşamlar park ücreti alıyoruz vs. ulan zaten ben arabayı bırakmışım, çıkıp gidiyorum şimdi.
dedim ben zaten ödedim.
sonra aradım polisi zaten. 10'dan sonra ücretsiz belediyenin yeri için, arabasıın çıkartan adamdan para isteyen tipler, kim bilir neler yapar.

6 ay kadar önce 112 yi aradım bonzai içmiş biri kafayı elektrik direğine vurdu boynu kırıldı zannettim. ilk arayışımdı inşallah adama yardımı olmuştur.

Okunuşu: forvo.com

Chat sitesi: socketio

Soket.io ve react kullanarak nasil chat sitesi yapacagini anlatan milyon tane youtub videosu var. Hepsini izle, 10 saat sonra isin temelini kavramis olursun.

Bence mars en temizi.

Ne Yapacaksın iş meslek ne? Romanya da Avrupa İsveç de.

Eğer kalifiyeysen, kesinlikle ve açık ara ABD.

calismayi seviyorsan abd
vergiler az, hayat ucuz, standartlar yuksek. ama issiz filan kalirsan sosyal devlet olmadigi icin isin zor.

@Jimmy McNulty

aslında psikoloji 3. sınıftayım ama turizmle ilgili bi alanda çalışıcam. otellerde tur şirketlerinde vb. ilk iş başvurularım bu yönde olacak.

yetenekler ve bikimin acisindan "ortalama" biriysen kesinlikle avrupa. sosyal devlet, insan gibi yasarsin.

yok ben kendi alanimda bir rockstarim maasim senelik $200k dan baslar dersen amerika olur. bana gore ortalama birinin amerika'daki hayati kabustan ibaret. $30-60k arasi maasla amerika'nin yasamaya deger bir yerinde maastan maasa emeklilik icin birikim yapamadan ve hasta olmamak doktora gitmek zorunda kalmamak icin dua ederek yasayacagima istanbul'da yasarim.

Daha Yakın olduğu için kesinlikle Avrupa

@robokot o maaşlar için abd neden zor? sağlık ve eğitim pahalı bunu biliyorum. ama hayat daha ucuz değil mi? yani en azından türkiye'ye göre daha ucuz değil mi?

yani "in the middle of nowhere" gibi bir yerde yasamak istiyorsan hayat pahaliligi ortalama maas alan ortalama biri icin turkiye'deki kadar asagi yukari cok da ucuz degil. ve sosyal guvence yok gibi bir sey. yani net negatif.

duzgun bir yerde yasamak istiyorsan ise hayat istanbul'dakinden yerine gore en az bir 2 ila 4+ kat pahali (alim gucune oranla).

ve bu yerlerin hic biri turkiye kadar guvenli de degil suc orani vs. acisindan. yani turkiyeyi hic sevmeyen ve kacma niyetinde olan biri olarak diyorum bunu.

avustralya ve kanada da göz önünde bulundurulmalı.

avustralya'da mesela (melbourne için konuşuyorum) saatlik minimum 18-20 dolar civarı kazanıyorsunuz. bu bahsettiğim garsonluk, bulaşıkçılık gibi mesleklerde. paylaşımlı olarak çıkacağınız bir evin masrafıysa size haftalık max 300 dolar olur. hesabı siz yapın.

not: avustralya'da yaşamıyorum ancak bu yıl taşınacağım için çok fazla araştırma yaptım.

@robokot yurtdışına çıkmadım o yüzden tek bildiğim internetten öğrendiklerim. doların artması, vergiler türkiye'yi daha zor bir yer haline getirmiyor mu? abd'de 50k bir maaş türkiye'deki herhangi bir yaşamdan daha iyi olur diye düşünmüştüm. sonuçta burada doğru üzgün kırmızı et bile alamıyor insanlar. 100 bin liraya orta sınıf araca biniyorsun. orada 10 dolar bir ürün burada 40-50 lira en az. alım gücü çok düşük. doğru düzgün ev almaya kalksan kolay değil. abd'de bunlar daha kolay değil mi? sağlık ve eğitim hariç tabii.

iste orada kiralar da pahali, toplu tasima yok gibi bir sey cogu yerde. o maas brut, vergisi var, bunun icinde genelde sosyal guvence ve emeklilik ile ilgili bir sey dahil degil. sigorta cok pahali, ve faydalanmasi genelde cetrefilli ve sirf deductible odemeleri bile bel buker ihtiyacin oldugunda. aylik sigorta masrafini, ve emeklilik birikimine giden parayi da dus, maas kus kadar oldu zaten.

san francisco gibi bir yerde kiralar en en iyi $3000 den basliyor aylik 1 oda. 2-3 oda falan duzgun bir yer dersen aylik 5-6000$. Tabii SF gibi bir yerde yasiyorsan maasin en en az $120k falan olmasi lazim startupinda calisip arabanda uyumuyorsan.

daha ortalama yerlerde de maas ile giderler arasinda benzer bir denge mevcut ozetle. yani maastan emeklilik yatirimi + ozel sigorta + kira + zorunlu araba vs gibi kalemleri dustugunde kalan parayla hayat standardin buradan genelde dusuk eger kalifiye isinde ilerlemis biri degilsen. bir de orada dedigin gibi egitim pahali, onu gerceklestirmek icin ozel kuruluslar ve devletten borc almak zorundasin ve onlarin odemeleri de bel bukuyor - iflasla falan o borcu uzerinden de atamiyorsun mutlaka bir sekilde odemek zorundasin.

guvenlik de problem. belki gozunde buyutmuyorsun ama en gosterisli sehirlerinde dahi amerika'da suc orani turkiye'de buyumus birinin tecrube ve dahi hayal ettiginden cok daha yuksek.

anladım. teşekkürler.

evden yaptım. internetten çalışıyorlar ya bunlar.
evet yaptım da olabilir.

haydaa benim de kafama takildi.

evden yaptim dese mantikli olur ana sonunda kesinlikle n demiyor t sesi var. nevdet gibi bir sey diyor herkes de duyuyordur.

ragga oktay soylemis sanirim twitteri falan varsa sorulabilir belki

Bir sey olmaz girebilirsin MRa ama yine de soyle. Ozellikle MR cekilecek yere yakinsa falan goruntuyu etkileyebilir sadece onunla ilgili bir sey yapmak isteyebilirler. Yani haberleri olsun. Ama sana bir etkisi olmaz. gecmis olsun!

Cevabı bilmiyorum ama MR'dan sonra bilgilendirirseniz öğrenmiş oluruz

@robokot tesekkur ederim. :)

Bir sey olmadi arkadaslar, siz benim gibi paranoya yapmayin. Insulin pompasi, isitme cihazi, kalp pili vs gibi seylerle girilmiyormus ama.

abd alır.

@susadım çeşmeye varmaz olaydım Rusya da hiç fena değil, uydu sistemleri olsun, askeri gücü olsun. Arkasında Çin destekçisi de var.

rusya'nın parası yetmez özetle.

en.wikipedia.org

Rusya çok güçlü, Amerika çok çok çok güçlü, ha ikisi de birbirini işgal edemez, zaten öyle bir amaçları da olmaz. Ama diğer ülkeler karşısında da Amerika daha güçlü.

abd mevcut dinamizmiyle 2-3 nükleer bomba yese bile kısa sürede gücünü toparlar. ruslar sibirya ve uralları kaybettikleri anda belarus'tan farksız olurlar, ki amerikalıların nazilerin aksine rusya'ya hem doğu hem batı cephesinden saldırma olasılıkları var.

ABD bilimsel ve teknolojik anlamda gerçek güç. Rusya ise bilim ve teknoloji konusunda ABD'den geride kalmış bir ülke. ABD'nin başına şu anda bir şey gelse, dünyanın ilerlemesi durur, öyle diyeyim. Birincisi, askeri güç, doğrudan ülkedeki eğitim kurumlarıyla ve araştırma merkezleriyle ilgilidir. ABD'nin MIT, Caltech gibi üniversiteleri, NASA gibi misyon ve vizyon açısından zirve yapmış kurumları varken, ABD'nin askeri anlamda herhangi bir ülkeden geri kalabilmesi söz konusu bile olamaz. Çünkü bir tankın zırhını oluşturan kompozit malzeme, bir füzenin yazılımı, bir uçağın motoru tam da böyle yerlerde geliştiriliyor. Ne kadar bilim varsa, o kadar askeri güç var. Türkiye'de mesela bilim olmadığı için adamlar çağ dışı kalmış tanklarla operasyona gidiyorlar. Türkiye gibi ülkelerin zaten hiç şansı yok. Rusya'nın bilim ve teknoloji anlamında ABD'ninki kadar sağlam bir temeli yok. Bu yüzden de gelişmişlik olarak Rusya ABD'den geri kalıyor. Tutum olarak Trump tam bir cahil. Bu adam nasıl başkan oldu hâlâ anlamadım. Putin Trump'tan daha akıllı ama o da zaman zaman gaza geldiği için aptal olarak değerlendiriyorum. Nükleer silahları oyuncak zannediyorlar. Fizik ve kimya bilmedikleri için nükleer silah konusunda bu kadar sallayabildiklerini düşünüyorum. Zaten biraz beyni olan biri nükleer kelimesini bu kadar sık kullanmaz. Caydırıcılık böyle bir şey değil.

Amazon ile iletisime gectiniz mi? Kendileri de ugrasmak istemediklerinden kalsin yenisini yollayalim diyorlar bazen.

Live chat çalışmıyor maalesef.

hangi ulke sektor nedir?

baska adaylara bagli.

Kesinlikle diğer adaylara bağlı. Biraz garantici yurtdışındakiler, ilk üç gibi bir şey yapıp birinci numaradan başlıyorlar. Ondan dönüş yoksa hayır demeyip umut verdikleri ikinci adaya gidiyorlar.

Edit: Avrupa

Son 2 deydi. Haftasonu düşüyüp arayacakmis. Almanya arge

Yabanci adaylarla alakali olmakla birlikte sen gercekten guven vermissen potansiyel tasidigini gosteren sekilde, sansin az degil. Cok karamsar olma.

Ay hadi inşallah

bilet için tek pnr numarası varsa, frankfurt gidişi de iptal olmuştur zaten.

Hayir bilet iptal degil, Cezayir seyahati iptal, vize cikmamis.

Almanya'ya gidersin ancak İstanbul'da bavulunu Almanya'ya kadar bağlamalarını istemen lazım.

Bir de dönüş konusu sıkıntılı olabilir. Cezayir-Frankfurt bacağını uçmayacağını hava yoluna belirtmen gerekebilir.

Aktarmali biletle aktarma hava alaninda inip biletin geri kalanini yakmak genelde hava yollarinin hos bakmadigi bir davranis. donus bileti varsa mesela onu yakabilirler. yani normalde, evet, arada inip gidemiyorsun. yine de gozealinip yapilacaksa sadece el bagaji olmali yoksa valizler cezayire gider her turlu.

DOnus biletini iptal ederler. Havayoluyla saddce cezayir kisimlarinin iptali icin konusmay dene

yani tabii yasadisi ama yerel isler yari amator oluyor zaten. bir sey olmasi icin hak sahibinin bundan haberdar olmasi lazim avukat tutmasi lazim dava acmasi lazim aylarca kovalamasi lazim, lazim da lazim.

sende bu kadar para var ve bize soruyorsun? bu kadar parası olan adamın ufku da geniş olur bağlantıları da.
silinmesin diye cevap. şu arkadaşa bir tweet at. kesin cevabı o bilir.
twitter.com

edit: ben troll olduğunu düşünüyorum ama varsayalım ki var. her yerde uluorta sorup dolandırıcıların eline düşme.

@lazpalle ne alakası var, lotodan kazananların hepsinin ufku geniş mi oluyor? allahın kekolarına çıkıyor paralar.

dolar mi tl mi?

maalesef TL. param her geçen değer kaybediyo : (

1 milyon lira mi?

1-2 sene götürür seni orta direk bir sekilde. o arada calisirim yolumu bulurum dersen ise yarar tabii ki. culsuz gitmekten iyidir. kendine bir ev tutarsin, ikinci el bir araba alirsin. tabii once is bulup vize falan kovalamak lazim.

perspektif acisindan: kalifiye bir elemanin yaklasik 2 senelik falan maasi eder o para.

@robokot şimdi şöyle bir şey mi var. oraya alışıp iş bulunca uzun bi süre çalışınca oturma izni mi alınıyor.

vize almak icin once is bulacaksin daha oraya gitmeden. buldugun sirket sana sponsor olacak. trump geldiginden beri biraz zorlasti o isler sanirim gerci. is sahibi oldugun surece oturma iznin olur o asamada. 5 yil orada calisip (6 aydan uzun ulkeyi terketmemek sartiyla) naturalization icin basvurabiliyor olman lazim. evliysen (amerikan vatandasina) 3 sene.

Vize işini bir şekilde halledebilirsen mümkün ama vize almak için bir yolun yoksa zor.

1M dolar (Bazı eyaletlerde 500k dolara inebiliyor durumsal olarak) yatırım yaparsan vize alabiliyorsun. Bu parayı harcamış olmuyorsun ve kazanç da getirebilir ama tek masrafın bu olmaz emin ol.

1 milyon tl paran varsa ve yaşın kaç bilmiyorum sen bunu soruyorsan sen nerde kurarsan kur batırırsın.

Uuu beybi! Arsa al ahahah şaka bi yana yaparsın yahu.

yeşil pasaportum var bi boka yaramaz değil mi @robokot @cleric

mümkün

for the record

nasıllll

yesil pasaport vize islerinde kolayliklar saglayabilir pek bilmiyorum o konuyu. bence 1 milyon lira carcur edilecek bir para degil. napican gidicen orda kira yemek falan derken bir kac senede carcur olacak. ciddi bir plan proje is imkani falan olsa ok de...

1 milyon lira iyi degerlendirilirse buyuk bir hayat garantisi olabilir. eger su an ne yapacagini bilmiyorsan ve doviz fiyatlarindan panikliyorsan sakinlesene kadar parani bir kenara park et. Bunun icin ne yapabilirsin? doviz sepet, altin, hisse, belki bono ve emlak falan seklinde böl parayi dursun bir sure kafan rahat. hayatina ne yapacagina karar ver o arada.

Avrupa'da bazı ülkeler oradan gayrimenkul alınması karşılığı oturma izni veriyor bunu düşünebilirsin.

robokot

şu an yapacağım tek şey vadeye atmak. bono tahvil hiç anladığım şeyler değil.altına dövize atsan şu an tepe noktalarını yaşıyorlar riske girilmez. emlak alsan kiracıyla uğraş. ticarete girsen batma ihtimalin var falan filan. gitmek istiyorum bu ülkeden

ok anliyorum, o zaman en kolayi bir okula kaydol, egitim ile yurursun rahat. ama niyetin buysa zaten doviz alacaksin bu parayla.

bu arada bu para tek bankada duruyorsa da buyuk risk, bankaya bir sey olursa sanirim en fazla 100bin lirasi devlet garantisi altinda.

@robokot

doğru diyosun bizim paraya dolar üzerinden bakacak olursak edeceği 250 bin dolar ancak. bankaya bişey olması mümkün müdür yani bahsettiğimiz bankalar teb, finansbank gibi büyük bankalar. zaten onlar da batarsa türkiye batar hepimiz biteriz ne bileyim. en iyisi devlet bankalarında muhafaza etmek ziraat halkbankası vs.

hey corc versene borc eğitim fiyatları ne kadardır ortalam bir yıllık dolar olarak ? kanada da olabilir sizin içinde konuşabiliriz = )

@corc, kanada'da elektrik fiyatlari hakkaten o kadar pahali mi? Amerikada ortalama bir evin 300-500$ arasi elektrik faturasi odemesinin normal oldugunu biliyorum (tabii onlarin evleri bizimki gibi apartman dairesi de degil) ama 1400$ fenaymis. Kanada dolari mi bu? cok buyuk fark yok gerci.

Turkiye'de 1400$ karsiligi elektrik faturasi gelse bir eve gazetede elinde faturayla boynu bukuk fotografin garanti. "Faturayi gordu sok oldu" haber. "Faturayi gorunce bir yanlislik olmasi gerektigini farkeden emekli S.D. (64) -Evde elektrik yanmasin diye televizyon bile acmayiz. Yetkililer parayi odememiz gerektigini soyluyorlar, benim boyle bir durumum yok. Devletten bir cozum bekliyoruz.- dedi" seklinde herhalde.

@robokot

ama kardeş orda asgari ücret 20 bin dolar vardır yani :D

Bir kısmıyla vizyon alın.

@rahip jinick satan bi yer var alalım

@ThomasJefferson

teşekkürler oda mantıklı araştırıcam.

usa çok büyük bir yer, pahalı yerleri de var, ucuz yerleri de. ona göre düşünmelisin, ama ben olsam paraınb hepsi ile über xl araçları alır übere girerdim, 6 dene araba alsam, her biri bana 5 bin lira bıraksa 35 bin lira aylık gelir eder, 5 ayda bir yeni araba alınır o paraya,

**amerikada da malum trump var, kanadayı düşün..

önce bir dil okuluna gidip orada yaşarken araştırmak daha gerçekçi olur şayet paralar canlıysa.

Yeni zelanda ile avustralya kardes ulkeler sayilirlar. O konuda bir absurdluk yok.

Şirketin Avustralya'da olması önemli değil ki. Proje için seni bir yıllığına Yeni Zelanda'ya göndermekten bahsediyor. LinkedIn sahte hesapları siliyor bir de.

Edit: Özel eğitim programı kısmını dikkate alarak böyle dedim ben. Şirket eğitim verecekse yine de bir yerlere gitmeniz gerekebilir.

Boyle durumlarda gonderinin bir kismini kopyalayip basina ve sonuna " ekleyip google'da aratirsan scam olup olmadigini gorebilirsin.

www.rankia.com

beni bir yilligina gondermek degil anladigim, bir seneligine is yapmam kimyasali tedarik etmem, cunku en sonunda sizin suanki isinizi etkilemez tarzi bisi diyor.

kopyaladim hem icerigi hem mail adresini bisi bulamamistim.

Şöyle ki çok yüksek maaş teklif edecekler yıllık 150 bin dolar görüşme için seni yurtdışına cagiracaklar pozisyonda yönetici ve senden görüşme için yol parasını bir hesaba yatirmaniz istenecek ve siz görüşmeye gelince size parayı ödeyeceğiz diyecekler. Çünkü biz masraf yapıyoruz sonra insanlar görüşmeye gelmiyor diyecekler. Sonra sana Western union hesabı verecekler. Anlayacağın dolandirilmak uzeresin

+1 seyyar satici

cok dusunmene gerek yok, gerceklermis gibi konusmaya devam et kaybedecegin bir sey yok. herhangi bir asamada senden ön ödeme isterlerse 100% dolandiricilik. Turkiye'de isliyor mu bilmiyorum ama sana para yollayalim senin onun bir kismini bilmemkime yolla derlerse o da dolandiricilik. onun disinda ilgilendikleri kimyasal madde kontrollu basa bela olabilecek bir sey degilse, senin cebinden para cikmadigi risk almadigin surece bir sey olmaz.

feyk bence.

detayları iste, firma ismini al, direkt firmayı arayıp böyle bi pozisyon ilanınız var mı diye sor.

au/nz'de is basvuru surecinde sizden bir ucret istenmesi cok abes olur.
is gorusmesi genellikle skype uzerinden olur, yahut kendileri bir program access'i gonderirler.
gonderil email biraz kuskulu gozukuyor. firmayi inceleyebilirsiniz, dogrudan arayip (skype vs.) verilen iletisim bilgilerini kontrol edebilirsiniz. adim adim ve temkinli ilerleyip sansinizi deneyebilirsiniz.

yukarıda "öde" sözcüğü geçiyor: "hayır ödemem, ne kadar ödücem?, zaten param az"
aşağıda "bedava" sözcüğü geçiyor: "ne ? bedava mı ? iyiymiş ya! al al al!"

6 al 5 ode daha ikna edici. 5 alana 1 bedava olunca 5 almaya raziyim bana yetiyor +1 israf da olabilir o kadar da onemli degil gibi dusundurtebilir. 6 al 5 ode alinca 6 almaya raziyim, biri de bedavaysa ne ala diye dusunurum. bunun testlerini marketting vs. sirketleri ölümüne yapmislardir eminim sonuclarina bakmak lazim.

sayilarin degismesi tabii ki fark ettirir, 2 al 1 ode olursa bir tanesini bedava almis oluyorum (teoride) yani %50 bedava. 6 al 5 ode olursa %20 civari bedavaya geliyor. Yani oyle yargilarim kafamda.

bu ikilemde benim tercihim su kampanya(lar)dan yana olurdu

2 al 1 ode ya da
1 alana 1 bedava.

güneyli çocuk +1

bedava daha cezbedici.

bedavali

İcinde olumlu seyler gecen seyler hep daha iyidir. Bu cati 5 sene sizdirmaz yerine bu cati 5 sene garantilidir gibi. Kotu bi ornek oldu ama oyle yani ozetle gubeyli cocukun dedigi gibi

Icinde "bedava" kelimesi gecen.

Yani anlıyolar bence ya. Ama işte napıcan. Yemiş gibi davranıyolar. Bi sıkıntı olmaz.

oho ben ne yalanlar söyledim. yalan söyleyip üst üste üç gün izin almışlığım bile var.

sal gitsin takılma.

Duyuruya söyleyeceğim yalanı yazarken bile gerilip düşük cümle kurup, iki kere şimdi yazmışım. Düşünün :D

Çok yaptım bende hastaneye gitmem lazım, randevum var diyordum kimse de olmaz diyemiyordu.

sal gitsin. Onlar yeni eleman baksalar sana “aaa biz yeni birini mi bakıyoruz “ diyecekler?

dikkat cekerse ceksin bu kadar gerilme hocam. 2 gun sonra proje yoneticisi oldugunda sana da yalan soyleyip is gorusmesine gidecekler, oyle dusun rahatla :D basarilar

Banka kapanmadan uğramam gerekiyor bir imza için de.

@cakabo devamı gelmesi açısından kronik bi hastalık gibi bişey uydurmayı düşündüm aslında. O yüzden ilacım bitti falan muhabbeti :/

bisey olmaz, profesyonel hayat bu sana verilen her hakki sonuna kadar kullan. koca sirket kendi cikari icin sana yalan soylemekten cekinir mi? cekinmez, sen de cekinme.

blabla gec kalmanin dibine vurdu, gec kalanin onde gideni bayrak sallayani oldu demis.

Angarya bilgi: Crescendo Italyanca bir muzik terimi, sesin siddetlenmesi, yukselmesi anlamina gelir.

gec kalmadnin degil de genel olarak "yukseldi" son zamanlarda anlami var.

Mesela "prices reached a crescendo of late" son zamanlarda fiyatlar baya yukseldi.

cok tsekkurler.
"has reached a crescendo ile "has reached a crescendo of late" arasında bır anlam farklılıgı olup olmadıgını merak etmistim cok araştırdım ama bulamadım. sanırım @robokot un dedigi gıbı crescendo sözcugune vurgu yukluyor fark bu.

2 senedir kullanıyorum ve çok memnunum.. atıyorum steam'de download hız garantisi veren 2 firmadan biri.. 16 mbit tarifemde saniyede 1.7 mb download yapıyorum.. bu 20 senelik internet hattımda gördüğüm en iyi hızlardan bir tanesi.. upload hızlarını da yükselttiler.. vdsl modem almak istemediğimden fiber paketini deneme fırsatım olmadı..

arıza kaydını online hizmetlerden destek bildirimi olarak ulaştırdığın anda sorunun 24 saat içinde çözülüyor.. en son 1 hafta önce ankastre kutumda iyileştirme yapıldı oradan biliyorum.. başvuru sonrasındaki gecikmeler türk telekom kaynaklı..

benim size şahsi tavsiyem türk telekoma bulaşmayın çünkü aynı altyapıyı türknet kullanıyor.. peki neden türknet? benim bu soruya cevabım şu şekilde;

son yıllarda akk vb. gibi kısıtlamalara karşı en iyi duruşu bu firma gösterdi.. ve tüm abonelerinden akk'yi kaldırdı.. bu kadar ayrıntılı yazmamın sebebi "iyiki abonesiyim" diyebildiğim ender firmalardan bir tanesi.. bu adamlarla çalışmaktan dolayı mutluyum.. şirketin başındaki adam ülkedeki internet kullanıcılarının nasıl çile çektiğini biliyor ve bunu düzeltmek için elinden geleni yapıyor.. uzun vadede altyapı tekeli ortadan kalkarsa daha iyi işler başaracaklarını düşünüyorum..

turk.net

bu davet kodu sayesinde sende bende 1 ay ücretsiz internet kullanabiliriz..

yine diğer arkadaşların önerilerini de dinler, son kararını verirsin..

şimdiden hayırlı olsun..

@synche
yarın başvurmaya karar verirsek kodu kullanırız. Teşekkür

6 aydır kullanıyorum bir kusurunu görmedik. müşteri hizmetleri olayı hariç orası biraz sıkıntılı ama halledilmeyecek kadar da değil.

ben taahhüt istemedikleri için bağlattım ve gayet memnun kaldım. kırılmalar, takılmalar elbette ki oluyor ama ttnet kadar değil. yalnız kapattırması için fax istiyorlarmış diye duydum. bir de bana bedava diye bağlattırdıkları telefona bu sene her ay 10 lira yazmaya başlamışlar. kendim kullanmadığımdan neyin nesidir ilgilenmedim.

edit: ayrıca ttnet'in sizi kendi dns'sini kullanmaya zorladığını düşünüyorum. ttnet kullanırken fareli siteye bağlanmakta sıkıntı çekmedim. şimdi vpn'siz imgur'a bile giremiyorum.

1 buçuk yıl kadar kullandım. başlarda çok memnundum. ne zaman ki teknik problemler yaşamaya başladım, memnuniyetim orada sonlandı.
Adamlar teknik problemleri çözemiyor. aslında çaresiz\yetersiz kalıyorlar. altyapı türktelekom'un olduğu için, sorun bildirince buranın personeli çözmek için geliyor.

e turktelekom personelleri de ona göre çözmeye çalışıyor her sorunu. kendi aboneleri değilsin sonuçta.

aylarca, abartmıyorum aylarca sorun çözülmesini bekledik. 1 yıl kadar 3 mbps hızda kullandım. en sonunda pes edip turktelekom'a geçmek zorunda kaldım. şimdi aynı altyapı aynı sistem biri 3 mbps, diğeri 24 mbps.
bence iyi niyetli bir firma. ama altyapısını kullandığı firma belli. komşularınıza, aynı bölgedeki insanlara sorun, sorun yaşamıyorlarsa bağlatın, yoksa bağlatmayın. çok uğraşırsınız.

iyi biliriz, korkarak degismistim ttnetten ama baya menunum.

TTNET'in altyapısını kullanıyor, yani bağlantı kalitesinde bir fark yok.

Ama taahhüt ve kota olmaması bir avantaj. Bağlan beğenmezsen bir faks ile aboneliğini bitirebiliyorsun.

2 ay kadar oldu. simdilik bir sorun yok. musteri hizmetlerine ulasamamak sikinti ama sitesinden form doldurunca donus yapiliyor.

taahhut vermemek guzel bir sey. sevmiyorum oyle dayatmali isleri.

ufak bir duzeltme yapalim, ttnet altyapisini evden bagli bulundugunuz sebekenin kutusuna kadar kullaniyor. sonrasi kendi sistemi.

bunun güveniliri garantilisi olmaz ki. neticede hepsinin yaptığı tahmin. 1.01 oranlı barcelona siirt köy hizmetleri maçına garanti der trilyon basarsın, siirt bi gol atar hepsi batar.

iddaadan para kazanılmaz, zevk diye oynayın. yoksa eldeki de gider.

hiçbir yerden bulamazsın :D

kendin deneyip, kendin goreceksin... yoksa para kaptirirsin

Öyle bir şey yok

İnternetten oynayacaksan NBA maçı söylerim.

yuksek lisansa kadar gelmis adamsin bir dusun: oyle bir sey olsa dunyada fakirlik diye bir sey olur muydu? surekli ve kesin kazandiran kumar diye bir sey olsa, onu da bilen biri olsa hayatinda bir gun calisir miydi?

Bulursun. Twitter'dan mesela. Tabii ki hiçbiri yüzde yüz garanti vermez. Hatta yüzde 50 bile değil şansın. Yine de ben takip ediyorum güzel denk geliyor bazen. Birçoğunun ücretli grupları var ama onlara girmeye değmez. Twitter'dan takip et yeter. Gruplarına üye çekmek için twitter'dan maç paylaşımı, rollingler yapıyorlar. Onlar arasında kendi güvendiklerine oyna.

Ne oluyor böyle olunca; birisinin güvenerek seçtiği maçı bir de sen kendince değerlendiriyorsun. İkinci bir güven testinden geçirmiş oluyorsun yani.

Tabii bunlar için yurtdışından oynamak gerekiyor, Türkiye'de pek bir şey kazanamazsın. Geçen gün verdikleri, sonrasında tutan bir kuponu oynamıştım. Oynamadan önce de iddaa'da oranları ne oluyor diye baktım. Ben kombine olarak 3.8 orana oynarken, iddaa'da aynı maçlar 1,55 ediyordu.

Ayrıca fırsat oranları yakalabilirsin. Geçen hafta mesela K. Erciyes - Bağcılar maçı. Ev sahibi oranı 7.7, deplasman 1.1 oran olarak açacakken, iddaa yanlışlıkla tam tersi açtı 15 dakikaya düzeltti. Orada yazılınca farkettim ben de mesela.

Benim takip ettiklerim;

PapiFallon, BeautifulBets, 7JRodri7, yuksekoran kullanıcı adları bunlar.

İnternetten oynarim buyuk ihtimalle zaten hepsine bakarim da

@akatreil yurt disindan nerden oynayabilirim peki?

-godaddy'de ilk yıl için 5 lira.

-hayır.

@want2die yandexe neden giriyorum? o kismini anlamadim:(

ben simdi diyelim xxx@gulelim eglenelim.com diye mail adresi aldim, bunu ipad'de ya da outllok'ta kuramiyor muyum?

profesyonel is icin dusunuyorum. tesekkurler.

namecheap kullan. godaddy falan bulasma.

@honfleur,

Domainin mailini yandex'e yönlendirince mail adresin yine site adresine ait oluyor, @yandex vb olmuyor. Elinde yalnızca alan adı olsun yeter, hosting almadan da yapabiliyorsun bunu, beleş. @want2die onu anlatmış.

Aga profesyonel için de yandex uyar. Ne firmalar var 700-800 çalışanlı, mail server'ı olarak yandexi beleş kullanıyorlar. Ben de dediğin gibi [email protected] tarzı mail adresi almak için giriştim bu işe; yandex süper.

1-Önce domain alıyorsun. Parasıylan.
2-Bedava hosting sitelerinden birine, tercihen hostinger.web.tr üye olup bu hosting sisteminden nameserver olarak yönlendireceğin adresleri alıyorsun.
3-Domain aldığın yere gidip, ayarlardan benim sitemi şu şu şu nameserverlara yönlendir diyerek, 2. adımda aldığın adresleri yazıyorsun.
4-24 saat kadar bekledikten sonra yönlendirilmiş oluyor.
5-Yandexte kurum.yandex.com.tr adresine girip mail adresi için kaydettirme işlemine başlıyorsun.
6-Yandex sana içinde senin sitene özel bir kod olan html verecek, hosting hizmeti aldığın yere gidip kök dizine bu dosyayı attığın zaman her şey tamam. 1000 adet mail adresi açabilirsin artık.

Suyu soğutmamak için arada açıyorsun, gideri de suyu da.

Evet keyifli açıkçası özellikle kışın.

Ama öyle her hafta yaparsan bir olayı kalmıyor. Özlemek lazım.

Zahmeti keyfine degmiyor.

hoş kolulu materyal, köpürtücü vs. bilmem ama sıcak suyu doldurup küvette uzanmaya bayılırım.

Bu soru acı acı güldürdü beni.
Evlenmeden önce küvetimiz vardı, çok sevdiğim bir şeydir küvette keyif. Annem&babam su harcadın vs diye vırvırlanırlardı.
Evlendikten sonra ilk taşındığımız evde küvet yoktu duş vardı. Sırf o yüzden az Yalova'ya gitmedik keyif yapalım diye.
Kendi evimizi aldıktan sonra ilk yaptırdığımız şeylerden biri küvetti. Ne var di sıcak su sorun olduğu için kışın soğuk oluyordu, yazın da küvette uzun kalamıyordum afakanlar basıyordu.
Evimiz yeniden yapıldı, sıcak su artık sorunsuz var ama ev küçüldüğü için küvet koyacak yer kalmadı.
Çok mutsuzum bu konuda, Allah başka dert vermesin :)

ben ki hayatımda küvet doldurmuş adam değilim. oğlan oynasın diye bazen doldururuz gemi falan yüzdürür, coppidi cuppidi falan yapar eğlenir.

yeni taşındığımız evde jakuzi var lan jakuzi. ama banyo bildiğin apartman dairesi banyosu, jakuzinin etrafı duşakabin falan.

lan dedim yıllarca duyduk şu zıkkımı, doldur gir lan içine. doldurdum, köpük möpük koydum, yattım içine, çalıştırdım aleti de. lan iki büklüm bişey, zaten yatamıyorsun ki içine. bacakları toplayıp uzun oturma pozisyonu. öyle olunca bi tek affedersin g.tün suyun içinde, aşşaadan da su fıskırıyo g.tüne g.tüne. yatayım dedim, ayakları havaya dikmek gerekti. duşakabini kapatırsan daracık yerde tabuta girmiş gibi içim daraldı. duşakabini açıyon, suyu devirdaim ettikçe köpürüyo allah köpürüyo zaten. ağzına kadar köpürdü doldu, taşacak amk aleti.

çocuk oynasın eğlenir dedim, 6 yaşındaki bebe korktu, sevmedi.

keyif meyif almadım. hayalim de böyle köpüklü sıcak jakuziye uzanıp viski yudumlamaktı, olmadı.

Ben duş alırken küveti iki kez dolduracak su harcıyorumdur tahminen, o kadar çok su gittiğini sanmıyorum küvet doldurma işlemi için, havuz değil sonuçta.

Eski evimizde vardı küvet, galiba üç kere falan yaptım bunu. Çıktıktan sonra sıcak sudan bacaklarım çok kaşınmıştı. Bir de biraz pimpirikliyim rahat olamıyordum, ileride kendi küvetim olursa denerim tekrardan.

Çok keyifli oluyor. Küçükken arada bir yapardım küveti doldurup. Zaten su dolana kadar banyo az bir şey ısınmış oluyor ve öyle dışarıda kalan uzvun üşümesi diye bir şey olmuyor eğer ev aşırı soğuk değilse.

Jakuzide yapılınca keyfi başka oluyor ama, öyle söyleyeyim. Sığmama gibi bir dert de olmuyor onda.

Artık küvet falan yok tabii, o yüzden yüzyıllardır yapmadım, onu fark ettim şimdi.

var. böyle bir keyif yok. sırf bu yüzden termal otel gibi bir yerden devremülk aldım, gidip önce masaj yaptırıp sonra yasemin kokulu sıcak suyun içinde uyukluyorum. insan gerçekten keyif alıyor. bütün banyo buhar dolduğu için üşüme gibi bir durum olmuyor.

durduk yere hatırlatan kötü arkadaşlar olmasa daha da güzel olacak :P

Cok severim. Grip olacagimi anladigim vakit okaliptuslu-naneli bir karisim da yaparim.

Yanimda soguk mineralli su bulunduyorum, cunku 20 dakikadan daha uzun kaliyorum ve cok su kaybediyorum. Beyaz sarap, bira ya da nadir olarak kopuklu sarap da eklenir buna ozellikle haftasonuysa. Su sogusa da, buhar nedeniyle banyo bayagi sicak oluyor ve banyo giderini birkac dakika acip biraz sicak suyu son ayar yaptiginizda yetiyor. Sirf banyo keyfim icin sarap bardagi tutacagi, suya dayanikli hoparlor, dergi okumak icin aparat aldim. Küvetsiz eve karsiyim.

şahsen çok severim. büyüdüğüm evde ve daha sonra yaşadığım evlerde hiç küvet olmadı. ilk olarak bir iş seyahatinde keşfettim bu olayı, otel odasında hem küvet hem jakuzi vardı, manyak gibi bir ona bir buna girdim günlerce :) otel odası bakarken ilk kriterim artık odada küvet olması, ayrıca bazı otellerin spalarında özel odalar var bu şekilde küvetli, masaj sonrası geç küvete yat uyu keyif yap :)

ucuz etin yahnisi pek olur.

www.jacuzzi.com

Bir uzva duş başlığıyla alttan su tutmak kadar zevkli olmasa da zevkliydi. Ancak içme suyu bulamayanlar aklıma geldiği için ikisini de(artık küvetimiz de yok ya neyse) deneyememekteyim.

Başkalarının da söylediği gibi buhardan dlayı uzuv üşüme olayı yok. tek başına kitap okuyabilirsin ama o ortamda fena uyku yapıyor bende, 2.sayfaya geçemiyorum. müzik dinleyip keyif yapabilirsin; şarap, bira viski vs içebilirsin. Ha bunların yanında tek değilsen zaten canın sıkılmıyor. Biz bahçeden topladığımız çiçek yaprakları ve gratis gibi yerlerde satılan yağlardan 3-4 damla ve limon sıkıyorduk suyun içine. insanın her yeri bebek poposu gibi oluyor yemin ederim, ah eski güzel günler. :)(

Tek başına yapılmıyor. Geniş rahat ve temiz banyoda partnerle güzel şeyler oluyor. sadece sevişmekten bahsetmiyorum. suyun sıcaklığını güzel ayarlarsan, seks sonrası ıslak ve çıplak sohbet gibisi yok.

(hareketlenmeyin hemen ahlaksızlar)

Yani banyon klasik türk banyosuysa şöyle: www.projepedia.com

olmaz. 3 dakka girersin sonra tuhaf tuhaf napiyom ben amk diye dusunmeye baslarsin.

ortamin şöyle olsa ama: d.neoldu.com

yapılır.

Bayılırım. Olsa da girsek.

evrim yanılmaz.

www.youtube.com

mümkünse karşına da sevdiceğini alacaksın, bi şişe beyaz şarap.. feel like a champ.

Sahsen ben hic keyif almiyorum. Hatta rahatsiz oluyorum.

banyonun yan duvarını yıkıp kullanılmayan yatak odası ile birleştireyi düşünüyorum ben jakuzi için. masraflı iş, bakalım kısmet.

hangi çıkıntılardan bahsediyorsun bilmiyorum ama,
(bkz: aerodinamik)
(bkz: tasarım)

aeorodinami denen muabbetten.

dümdüz yolda giderken arabanın camını açınca araç daha fazla yakıyor. ne kadar fark edeceğini sen düşün. Bu çizgiler yakıt tasarrufu + aerodinamik + görsellik için var.

uçaklar o "çıkıntılar" sayesinde havalanıyorlar :) kanatları dümdüz yapsalar nasıl olurdu ? Elini camdan çıkar, bir yere paralel, bir de dik tut, farka bak.

ne kadar farkettirebilir ki dedigin sey uzun yolda benzin masrafini %50 farkettirebilir ekstrem durumlarda. aerodinamik onemli. tam dedigin sey ne bilmiyorum ama kozmetik olanlar var aerodinamik sebepli olanlar var.

borcunu ödeyerek başlayabilirsin.

hesap numarası vs yok , hatta telefonu bile yok şuan elimde sadece face ve insta var bir şekilde iletişime geçmeden borç ödeme şansım yok , ha numarasını başkasından alıp faturasını öderim ondan habersiz sonrada mesaj atarım ne bilim fatura ödemekte çok tuhaf değil mi

geç abi iletişime sana borcum vardı kusura bakma geciktim ama şimdi ödeyeceğim de sonra da nasılsın vs diye iletişimi ilerletirsin işte baktın cevap vermiyor salla gitsin hiç değilse parası kalmamış olur konuyu kapatırsın.

bence "merhaba, dilerim iyisindir, sana borcumu ödemek istiyorum, lütfen müsaade et" gibi birşeyler karalayabilirsiniz.

+1 @e haliyle

"hala kılıbık, sevgilinin köpeği modda takılıyor musun len kerata ne iyi anlaşırdık heyt be" diye ekle ki degistigini daha duzgun bir adam oldugunu da anlasin.

Uyuşturucu yüzünden adamdan borç alıp odemiyosun. Ve sevgilisi senle gorusturmuyor diye laf ediyosun. Birine borcunu ödeyecek olsan bunun bin yolu var. Telefonunu bulup cebe havale bile yapabilirsin.

arayı toparlamasanız da borcunuzu ödeyin.
Arkadaşınız ve sevgilisi yine de sizinle görüşmek istemezse de anlayış gösterin. "Uyuşturucu ile alakalı bir durumdan" borç isteyen kişileri çevresinde tutmak istemeyen insanlara, haksızlık ediyor muamelesi yapamazsınız neticede.

kılıbık mılıbık, adamın sevgilisi haklıymış işte :)

Sopiro +1

sorun uyuşturucuysa onlar beni ikiye katlar , kız elemanın tüm çevresini değiştirdi kendi çevrsi daha felaket olmasına rağmen , benim hayatım boyunca bu çocuğa yaptığım tek yanlıştı, kızın evini tek başıma yazın ortasında taşıdım , tek yanlışta kızın etkisi ile numara silmek ne bilim tuhaf

Yıkarım genelde rahat edemiyorum öyle

Ben de yıkıyorum ama aslında doğru olan yıkamamak, macunun oluşturduğu film dişler üzerinde bir süre kalınca daha etkili oluyor.

diş macunu yenmek için değil ki, neden yiyeyim?

Yıkarım, aksini düşünmek bile garip geldi.

ama shameless'da fiona hiç yıkamıyor. tükürüp yoluna devam ediyor. peki buna ne diyceksiniz?

diş fırçalamak, dişte bulunan artıkları çıkartmak demek. o artıkların tekrar ağzın içine yerleşmemesi adına ağız güzel bir biçimde birkaç kez çalkalanmalı ve daha sonra tükürülmelidir.

Yıkanır. Shameless dizisi bildiğim kadarıyla pek hijyene önem veren karakterlere sahip değil.

cok yikardim simdi cok az yikiyorum. ideali yikamamak, onu ogrenince dayanabilecegim kadar az yikamaya karar verdim.

Yıkıyorum.

yıkıyorum ama sonra listerine ile çalkalıyorum.
yalnız şu kısım kafamı kurcalıyor; bu macunlar diş beyazlatma vs. gibi olayları yapacağını söylüyor ya, biz o macunu yıkayınca dişte kalmıyor, kalıyorsa da az kalıyor. 2 dakikalık fırçalamada mı ne fayda sağlayacaksa sağlıyor?
bana sanki macunlu bırakılmalı gibi geliyor bu yüzden, bırakılsın ki artık mineyi mi kuvvetlendirecek, beyazlatacak mı ne yapacaksa yapabilsin.

Filmlerdeki herseye inanma, adamlar ayakkabiyla giriyor eve die biz de girmiyoruz:)

yıkanması gerekiyor. ancak gargara yapıldıktan sonra yıkanmaması lazım.

diş macunu da sonuçta bir deterjan kategorisinde temizleyici. kimyagerler daha doğru bilgi vereceklerdir. o yüzden ağızda kalmasını sağlıklı bulmuyorum. her daim çalkalarım.

dis macunu deterjan kategorisinde bir temizleyici degil. agizda tutulmasi saglikli ve dogru olandir. kesin bilgi yayalim.

Yıkamıyorum, tükürüp devam ediyorum.

ya buna bir diş hekimi cevap verebilir mi? yani hayır yıkamayacaksınız deseler bile ben bir iki çalkalarım yoksa midem bulanır:) ama en azından sorunun doğru cevabı çıksın ortaya.

evet çünkü diş macunum mavi her yerim mavi kalır çalkalamazsam.

mide gibi yavaş yavaş genişletiyorlar işte sınırı.

Simdi soyle bir durum var, iki ulke kurlari arasindaki fark, HIC BIR negatif veya pozitif OLAY olmasa dahi iki ulkenin reel enflasyonlari arasindaki fark kadar oynar. Bu onune gecilemez bir durumdur. Bunun icin spekulasyona veya ulkelerden birinde iyi / kotu bir gelisme olmasina gerek yok.

Bu durumda 4.11 son 1 senede dolar / tr nin tam olmasi gereken yer zaten. Aylardir dolar cok cok ucuzdu. Su anda olmasi gereken araliga geldi diyebiliriz asagi yukari, bundan sonra ne olacagi onemli.

edit: bir de son 1-1.5 senede dolarin globalde %10 deger kaybetmesini unutmamak lazim, ruzgar yine bizden yone esti yani. Dolar endeksi 90 degil de 100 olsa gecen seneki gibi, su anda dolar 4.52 civarlarinda olurdu. Euro / TRY ile dolar / TRY grafigini karsilastirin, asil olay euroda oldu cunku onlarda bir deger kaybi globalde yasanmadi.

Daha önce ne kritik eşikler geçildi... MB'nin müdahale edecek imkanının kaldığını düşünmüyorum.

Bavuracagin programin sayfasina girip basvuru kosullarina baktin mi ne istiyorlar?

Egitim dili Almanca mi? Dendigi gibi sitesine basvuru kosullarina bakmak lazim. EU disi ogrencilere olan ekstra yaklasimlarini ogrenmek lazim (EU ici odemeler farkli EU disi odemeler daha pahali oluyor genelde). Dil yeterlilik hangi dilde ne kadar istiyorlar? Yani once gireyim sonra ogrenirim seklinde olamiyor zaten, egitim dilini onceden ogrenip sinavini verip ispatlamak veriyor. Tiyatro oldugu icin giris sinavlari vardir muhtemelen? Nasildir, ne istiyorlar giris sinavlarinda? Sitelerinde falan yazmasi lazim hep.

tiyatro gerçekten çok spesifikmiş, ne isterler bilemiyorum.
kabul konusunda: tabi ki mektup iyi olur. ama burslu master bulmak çok zor. yine de tiyatro olduğu için belki daha başka vakıflardan filan sanat bursu oluyordur bakmak lazım.
normal master'a gidecek bir insan gibi düşünelim seni atıyorum işletme masterı gibi, esas konu şu:
sen gidince orada part çalşabilirsin, çalışsan da iyi olur. ama ilk vizeyi alırken ayda 600*12 ay gibi bir hesap yapıp senden 7-8 bin euro gibi bir parayı bankaya yatırmanı, bu parayı ödeyebilecek birini garantör göstrmeni filan isterler. bunu unutma.
dil: lisanslarda mesela şartlı kabul olabiliyor. 1 sene dil okuyorsun önce. ama tiyatroda programlar nece hiç bilmiyorum.

Merhaba,

Bahsettiginiz üniversite, eger Almanca seviyeniz üst düzeyde degilse direkt kabul vermiyor. Ikincisi, cok uzun süren bir not esitleme süreci var(bkz: Anerkennung/ Bewertung ausländisches Volbildungsnachweise zum Studium an der Validation). Notlarinizi yolluyorsunuz ve onlar kendi sistemlerine gore sizin transkribinizi gozden geciriyor ve bitirme notunuzu hesapliyorlar. Bu islemi bazi universiteler normal basvuru sureci icinde halledebilirken, Mainz bahar aylarinin basinda Anerkennung icin basvuru yapilmasini istiyor. Sonra aldiginiz sonuc ile, normal basvuru surecine geciyorsunuz. Tavsiyem baska bir üniversiteden önkabul alip, dil ogrenirken bu surecte istediginiz üniversiteye basvurmaniz.

Yari zamanli calismaniz, ancak dil sinavini verip normal ogrenci statüsüne gectiginizde yasal olarak mümkün. Kolay gelsin.

ben de durumun genelini özetleyeyim hocam;

-öncelikle denildiği gibi dil şartı. ingilizce ise ielts'den minimum 6 istiyorlar genelde, almanca ise c1 seviyesi isteniyor genelde ki sizinki tiyatro olduğu için aksan ve akıcılık çok önemli olduğu için c1 kesindir sanırım.
- bunlar yoksa bu seviyeleri belegeleyebilecek kadar dil okulu şartı isterler. "biz seni kabul ediyoruz okulunla ve notlarınlar ama önce dili hallet" deyip ön kabul/şartlı kabul verebilirler.

ön kabulu alırsan;

önce dil okulu buluyorsunuz(danışman firmalar da kullanabilirsiniz), sonra dil okulu ve ön kabul yazısı ile vize başvurusunda bulunuyorsunuz. vize şartlarından biri "bloke hesaptır". ortalama 8000-9000Euro arasındadır genelde. bu parayı önden yatırıp blokeletiyorsunuz. sonra kalacağınız ay başına taksitlendirip size geri ödeniyor bu para.(amaç her ay size düzenli gelir gelmesi)

dil okulunu geçip, istenilen dil seviyesine gelip sertifikayı alınca bu sertifikayla okula başvuruyorsunuz ve kesin kayıt kısmına geçiliyor. sonraki 1 sene için yeniden vizeye yada vize uzatmaya başvuruyorsunuz. "bloke hesap" olayı sonraki sene için de olacak tabi ne yazık ki. ama iyi tarafı kesin kayıt yaptıktan sonra kısa süreli çalışma izni de almış olacaksınız.

dil okuluna gerek duymazsanız; üst paragraftaki şeyler direkt geçerli. önce kabul alıyorsunuz, o kabul ve dil belgelerinizle konsolosluğa başvuruyorsunuz, bloke hesap açıyorsunuz. vizeniz geliyor ve gidiyorsunuz.

evet okulların harçları ucuz ama dışarıdan gelen öğrenciler için bloke hesap, dil okulu, kalma, yeme içme derken yine baya masraf çıkıyor.

okula kesin kayıttan sonra masrafınız azalıyor ama. en azından okulun yurdunda kalabilir, oranın yemekhanesini kullanabilir ve ücretsiz toplu taşımadan yararlanabilirsiniz. ama dil okulu için gittiğinizde bunlar olmuyor ve çalışamıyorsunuz da.

bu arada lütfen soruyu sonra silmeyin, baya yazdım başka okuyan da olursa onlar da kendilerinde bir şey bulabilirler bu yazıda :)

senin park etmene engel değilse bırak etsin. uğraşmaya değmez bence. görmezden gel ya da öyle kabul et adamı.

Ne hakkınız var ki?
Park yasak mı oraya sadece evinizin onu diye mi istemiyorsunuz

burada sinir olacak ne var ki ? adam hatalı park etmediği sürecr istediği yere park eder. apartman önleri yönetimce bölüştüürlmediyse siizn aparrman önüne de park eder. size mi soracak nereye park edeceğini ? adam yüzde yüz haklı dostum

Bu arada yönetim park yerini bölüstürüremeye bilir. Yönetim planında park yeri ile ilgili bir karar varsa yanılmıyorsam onu yoksayamaz

abi sen daha travmatik gibisin kimin arabasini golgeye aldigindan sana ne?

Turkiye ilginc bir yer hakkaten. Yani bana hak olarak verilmis yere arabami her gun parkettigim icin camindan bakip bakip bana bilenen "ba ba ba babasinin yeri sanki, gidip dovsem mi lan" diye dusunen birinin olma ihtimalini farketmek degisik duygulara surukluyor insani.

site içinde her yer serbest ancak bu adam sürekli aynı yeri babasının gibi kullanması rahatsız edici. tabi ki park yeri benim değil ancak sitede sadece bu kişi yapınca göze batıyor.

O zaman kendinize hakim olun. Adamı dövmek yerine nasıl daha sağlıklı düşünebilirim diye çözüm arayın. Buna normalde sinir olunmamalı çünkü.
Daha doğrusu sinir olursunuz da adamı dövmekten bahsedecek kadar sinir olmak fazla.

Adam sorunlu sen daha sorunlusun.

park yerleri serbestte size batmasi cok tuhaf gercekten, istedigi yere parkeder; sizi baska strese sokan nedenler var sanirim, o yuzden batiyor adamin parki

emekli albay mısınız?

ikinizi üst üste koyup dövmeli o park yerinde hem de.

sana ne ki nereye park ederse etsin eğer ortada ayrılmış park yeri yok ise.

senin evinin salonuna park etsin bence.

bence gayet normal bir hareket yapmakta kendisi. park etmenin serbest olduğu her yere park edebilir aracını.

Dovebilecegini nereden biliyorsun? Takir takir saydirirsa gorursun gununu.

erken geldiğin birgün aracını bahsettiğin yere park edip adama karşı psikolojik savaş başlatabilirsin.

ben de olsam sırf size gıcıklık olsun diye bahsettiğiniz yerlere park ederim, nasıl bir hak görüyorsanız gölge yerler üzerinde.

hadi adam işsiz güçsüz canı sıkılıyor uğraşıyor, da sanane afedersin. yer sana ait değilse, tapulu malın değilse ne karışıyorsun. bir de döveyim mi diye soruyor, adamla uğraşana kadar bir dön kendine bak. şu 3 günlük dünyada neden böyle saçma işlerle uğraşıyorum ne derdim var benim? diye bir sor kendine.

mika, cok merak ettim ya hadi adami dovmeye karar verdin diyelim indin asagiya, ne diyeceksin adama? arabani niye site icinde hakkin olan yere parkedip duruyorsun lan falan mi diyeceksin? nedir?

veya site yoneticisine gidip ne diye sikayet ettin? Bu adam site sakini arabasini siteye parkedip duruyor golgeye koyuyor falan mi dedin?

@mikahakkinen

elalemin seninle en ufak bir alakası olmayan araba park etmesine takmış birinin gelip bizi pozitif bulmaması da süpermiş ha. senden pozitiflik aktığı için ters etki yapmıştır bizde adsdfghjklş.

tam olarak neye kızdığınızı anlamadım. bazı insanların takıntılı olması ve bundan hoşlanmamanız mı sorun? birisi size "o adam sıkıntılı" dedi ve siz "bundan bana ne?" diye mi düşünüyorsunuz, mesela? bunlar adamın değil, sizin sorunlarınız; buna dikkat etmenizi tavsiye ederim. adam takıntılı sadece... benim hayatımda da park yerine her gidişinde "bak işte, aptala bak, nasıl koymuş arabayı..." diyen biri vardı ve ben sadece çatacak yer aradığını düşünüyordum. esas sorun bir aptalın aptal arabasını aptalca park etmesi değildi, yani... belki böyle şeyler kendimize bile söyleyemediğimiz esas sorunlarımızın göstergeleridir. belki, adama size ne kadar bunalmış olduğunuzu görmeniz için bir fırsat yarattığı için müteşekkir olmalısınız...

@robokot anlaşılmayacak bir şey yok. adam akşama kadar tek ağacın altına araç koymak için yaşıyor. sürekli inip arabasını siliyor. olaya benim ağacın altını kendimin olarak görmem değil, adamın kendi yeri gibi görmesi. örneğin o ağaç altına başka biri koyunca hiç kafa takmıyorum. takıntılı insanlardan irrite olduğum için tüm sinirimi o adam yükledim.

@sen git ben geliyorum ne yapmam lazım? herkesle didişip ben haklıyım diye tartışmam mı lazım?

Cevap. ağacın altına bulgur, kuş yemi vs dökün. yaz aylarında kuşlar ağacı yuva beller. takıntılı amca kuş boku sevmediğinden arabasını başka yere park eder.

size hak veren ilk kişi olayım.

güzel bir yeri sürekli kullanması kanunsuz olmayabilir ancak rahatsız edici ve sosyal yaşama aykırıdır. bunu anlayabilmeniz için şöyle düşünün. 2 arabası olan komşunuz evinizin önüne sürekli park ediyor. park yeri bulmanız zorlaşıyor. 3 arabası olan... 4, 7, 14... bir manyak kiralama firması 1000 arabasını sizin bulunduğunuz ve çevrenizdeki tüm mahalleleri kendi arabasıyla dolduruyor. semtinizde park yeri bulamıyorsunuz. yasak mı? değil. rahatsız edici mi evet.

@mikahakkinen

Dediğini yaparsan daha da negatif gözükürsün. Eldeki veriler:

1. Sitede adamın teki arabasını sürekli ağaç altına park ediyor.
2. Bunu yapmaması için hiçbir engel yok.
3. Bu seni rahatsız ediyor.
4. Adamı dövmek istiyorsun.

Adam belli ki takıntılı; ama sen kesinlikle asıl sıkıntılı olansın burada. Çok net bir şekilde şu soruya cevap vermeni istiyorum: "Sana ne?" Cidden, niye seni geriyor? Niye sana hiçbir zararı olmayan bir davranış senin için adamı dövme noktasına götürecek kadar sorun oluşturuyor?

edit: bir de böyle durumlarda adamın tipine bakıp dövebileceğini sakın düşünme. bana dışarıdan bakan herkes "ne tatlı, ne sakin adam," der. Neredeyse beş yıla yakın kickboks yapmışlığım var. En son bu şekilde tipime bakıp beni alacağını düşünen adam beş dakika boyunca yanındakiler tarafından ayıltılmakla uğraşıldı. Mahkemelik olacaktım yabancı diyarlarda. Sana da önerim sakın bir insanın tipine bakıp gidip dövmeyi falan düşünme. Hiçbir şey olmasa, silahı çıkarıp çat diye dizine sıksa ömür boyu seke seke dolaşırsın. Aman diyeyim.

ona lazer yazıcı hediye edin.

olmaz.

ya programlama ogreneceksin (odeme: zamanin), ya birine yaptiracaksin (odeme: para).

App store'a uygulama koymak icin de senelik odemen gereken 100$ civari bir para var. ama yukaridakiler yaninda bir sey degil o yani.

benim dayı oğlu da nobel kazanmak istiyor ama okuma yazma bilmiyor, böyle bir şey olabilir mi

app yapmak icin bir bilgin olmasin, ustune ucretsiz olsun :) oyle bir dunya yok ne yazik ki

appinventor.mit.edu

Adamla dalga geçmişsiniz ama var böyle bir şey.

www.mobincube.com

Yok, eşiniz ile eğlenmiyorsanız zaten ömrü çok uzun değildir o evliliğin.

yahudi+1

Genelde erkekler yapıyor bu ayrımı...

Var tabiki. Evlenilecek kadınla eğlenilemeyeceği önyargısına da hemen neden kapılınıyor onu da anlamış değilim. Evlenilecek kadınla eğlenebiliyor olmak da gerekir. Ama temel amaç bu değildir. Çünkü evlilik deyince işin içine aile olmak ve çocuk sahibi olmak da giriyor benim için. Sadece eğlenebildiğim kadınla bu yola asla girmem..

Bu ayrıma karşı çıkan kadınlar, kendilerine acaba 20'li yaşlarımda beraber olduğum her erkekle evlenmeyi düşünür müyüm diye sormalılar.. Senin mantığa oturtmaya çalıştığın karşı cins değerlendirme algoritmasını karşındaki kadın içgüdülerine dayanarak 0,23 saniyede işletiyor, sonra da erkekler böyle bakıyor kadınlara hayvanlar diyor.

oysa hanımefendi için 20'lerinde işsiz serseri ile takılmak çok mantıklı iken 30'larda işsiz adamla evlenen göremiyoruz.

Eğlenemeyeceğim kadınla evlenmem. Cinsellik de dahil.