Psikolojinin geçerliliği yok akademi kovalamayacaksanız, sadece türkçe terapi yapabiliyorsunuz nihayetinde.(odtü psy, üstüne iki masterdan bildiriyorum sevgiler.)

4 yıl daha okumak gözünde büyümüyor mu? Bi de sinava girceksen en az 5 yıl. Onun yerine yüksek muksek kassan çok mu zor? Soruyorum yani. Soruna cevap değil ama yani

dediğin bölümlerden iyi okullarda okunulursa işletme, ekonomi okuyarak belki gidilebilir.

ancak en iyi mühendislik - özellikle elektronik, bilgisayar, makine - okursan rahat gidersin. Tabi iyi üniversitelerde okumak şartıyla

bu ülkeden ayrılmanın en kolay yolu yüksek lisans ve ya doktorada ayrılmak değil, direkman lisans'ı yurt dışında okumaktır. benim minicik puanla, balıkesir mimarlık tutturan arkadaşlarım; ailelerinin desteği ile viyana teknik mimarlık'ta veya makina'larda okuyup, bir daha ülkeye dönmediler.

Ben Boğaziçi işletme diyorum. Kendimce nedenlerini şöyle sıralayayım.

-Dünyada özel şirketlerin sayısı devlet kurumlarına göre çok daha fazla. Siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler gibi bölümler doğrudan devletle ve doğal olarak devlet kurumlarıyla yakından ilişkili. Bu bölümleri okuduktan sonra özel sektör seçeneği yok gibi. Bu başlangıç olarak sınırlı bir alanı ifade ediyor. O yüzden alanı sınırlandırmamak adına bu ikisini eliyorum.

-Ekonomi diğerleri arasında bana göre en akademik olan bölüm. İçerisinde matematik var. Dünya parayla dönüyor. Kafası çalışan iktisatçılara hep ihtiyaç olacaktır. Ama yurt dışı da siyasette olduğu gibi ekonomi konusunda farklı sistemlere sahip. Türkiye'deki ekonomi anlayışıyla yurt dışındaki ekonomi anlayışı aynı değil. Her ülkenin kendi kaynaklarına, üretimlerine, harcamalarına göre farklı politikaları var. Türkiye'de öğrenilen ekonomi orada işe yaramayabilir. Bu nedenle bunu da eliyorum.

-Sosyoloji ve psikoloji gibi mezun olur olmaz iş bulma şansı tanımayan bölümleri de tavsiye etmem. İyi bir psikolog olmak için mezuniyet sonrasında birtakım eğitimler almak gerekiyor.

Özetle işletme okuyup, gerçekten iyi bir İngilizceyle anında kaçış yapılabilir.

@klar
5 yıl daha okusam mezun olunca 27 yaşında olmuş olacağım. Çok geç bir yaş olduğunu düşünmüyorum. Bizim okulda 30-40 yaşında olup mezun olunca avukatlık yapma planları olan birsürü kişi var.

@rain when i die
Yurtdışında lisans okuyacak kadar param yok. Memur çocuğuyum.

Boşa türkiyede okumak diye bel bağlama .Tek çözüm yolun yurtdısında bir lisans okumak kardesim .

hukuk ortalaman iyiyse bilkent-boğaziçi gibi bir yerde political science tarzı bir alanda yüksek lisans yap, oradan phd'ye gidersin. iyi bir doktora tezi ile yurtdışındaki okullarda asistant prof olarak işe başlayabilirsin.

illaki sıfırdan okuyacağım diyorsan odtü iktisat-psikoloji, boun iktisat-işletme-psikoloji. ama açık söyleyeyim bunlara girersen de amacın yüksek lisans üzerinden yurtdışı olmak zorunda, zira iş bularak gitme ihtimalin tayyip'in yarın kalp krizinden ölme ihtimaliyle denk -bilkent iktisat okuyan birisi olarak yazıyorum-.

Hukuk secersin ama Hukuk Sosyolojisi`nden master yapar gidersin yurtdisina. Öyle bir sinirlama yok. Ben Türkoloji okudum, öyle ciktim. Istedigin bölümü oku.

eksiduyu.ru

eksiduyu.ru

ben bir seçim gününü gözaltında geçirmiştim. komiserin odasında bulunurken bir telefon gelmişti. alkol satıldığına dair ihbar varmış. komiser kontrol amaçlı birilerini göndermişti mekana. ihbar asılsız değilse satan yerler olabiliyor demek ki.

bugün satmanın cezası çok daha ağır, bayağı zor bulursunuz satacak bir dükkanı. Bu arada bugün dışarıda falan içmenin de cezası var ayık olun.

bu kadar önemliyse sizin için önceden alıp ev içerisinde stoklamanız gerekirdi

bi seçimde, marketten ya da bakkaldan değil ama bi mekanda saat 18-19 gibi vermeye başlamışlardı

kasım ayındaki seçimde akşam 7-8 gibi bizim mahalledeki tekellerden biri "kardeş al hemen bas evine" demişti de abd gp'sini bira eşliğinde seyredebilmiştim.

bugün baktım o tekele uzaktan, açıktı. ama gece geç saatlere kadar açık mahalledeki başka bir tekel ise komple kapalıydı.

--------

mekana göre değişiyor. bura izmir konak'ta sahilde bir mahalle.

akşama doğru yasaklar kalkıyor, şuandan sonra, ya kalkmıştır ya da kalkmak üzeredir.

çalışıyorken hak etmişse (kadro derecesi 1-2-3 iken emekli olduysa) emekliyken de alabiliyor. benimkilerin var yani.

yeşil pasaport almaya hak kazanmıştır. emekli oldugu kurumdan yazı ile emniyete gidecek alacak

peki eşi ve çocukları da yeşil pasaporta başvurabiliyor mu?

evet

---

yeşil pasaportumu babam 6 senelik emekli albayken almıştım da 2016 ekimde bitti süresi.

çocukların da alabilmesi için 25 yaşını geçmemiş, evlenmemiş ve çalışmıyor olması gerekiyor.

para falan gelir geçer. yarın öbür gün ne olacağı belli değil. ama elinde yazılım gibi bir altın bilezik olursa, geleceğin insanlarından birisi olacaksın her zaman. bu sıradan bir meslek değiştirme olmayacak senin için.

Ohalde istifa edersen bi daha memur olamazsın.

yazılımı seviyorsanız ve altyapınız varsa kesinlikle değerlendirin bence. 30 yaş gayet genç bir yaş. yazılımcılık da çok yaşlı değil ve hızla gelişen bir şey biliyorsunuz.

bence kurum sınavını beklerken piyasada size para kazandıracak dilleri, kütüphaneleri vs. öğrenin. ufak tefek işler alıp yaparken öğrenmek filan mantıklı olabilir. daha sonrasına bakarsınız.

@ekaterina haklısın. ama 657 için geçerli ben 399'a tabii olarak çalışıyorum.

memurluğa devam et mutlaka. boş zamanında kimliğini gizleyerek, freelance takılarak yazılımcılık da yaparsın.

Memurluk o kadar önemli değil 30 sene daha yazılımcı mı olarak ya da sevmediğin memur olarak mı yaşamk istersin. Bir de işinde iyiysen yazılımın maaş olarak önü daha açık. 30 yaşında olup işletme müh. 20k alan yazılımcı var. 10k altında alan otuz yaş üstü arkadaşım yok gb bir şey. Olanlar yazılımı çok sevmeyip çabalamayanlar. Benim çevrem itülü olduğu için belki böyle ama gerçekler bir yandan da...

Risk budur de istifa et bence. Kamuda hayat yok bir dönem içinde bulundum maalesef 11 ay dayanabildim , istifa ettim sonra.

Şu an yeniden doğmuş gibiyim. Her türlü karnın doyuyor abi boşver milleti ciddiye alma , yazılımda kendi çapında takılsan mutlu olursun eminim, karnın doyar. Zaten memur maaşıyla bir cacık olacağı yok. Herkes tutturmuş memur biriyle evlenirsiniz iki maaş geçinir gidersiniz falan. Sanki herkesin evlenmesi zorunluymuş gibi.

Neyse konudan saptım , mutlu olacağın yer yazılım.Mülakat işleri sakat biliyorsun ki.

10 sene sonunda kamudan istifa ettim.cok pişmanım. su an evde işsiz oturuyorum.
kamuda kalın. görevde yükselme sınavı her sene açılır, bu yıl olmazsa seneye terfi alabilirsiniz. bu arada kamuda istediğiniz yere geçmek için dilekçe verin. peşine düşün...
başta biraz mirin kırın etseler de dilekçesi donen olmaz (özel bir sıkıntısı yoksa) istediğiniz alana kaldırırlar sizi.
bu kadar sene işleyişi az biraz kavramışsınızdır.
memuriyeti bırakmayın. yazılımı açıktan her zaman yapma şansınız var.

balık kraker +1

Ülkenin durumu; işsizlik daha da artarsa ne olacak? Yazılımı her zaman yaparsınız... Macerayı başka mecralarda arayın derim naçizane.

sektörü bilmiyorum duruma göre değişir cevap. sonuçta google'da çalışan adam da yazılımcı web sitesi yapan adam da. ancak yazılım konusunda iyi bir şeyler yapabileceksen bence yap. işsizlikten korkma. gördüğüm kadarıyla iyi bir yazılımcı aç kalmıyor. hem de gayet güzel paralar kazanabiliyor. ama sürünen de var galiba. yani işe göre değişir.

onun dışında 25 yaşındaki birinin amiri olması çok sorun değil bence. işi daha iyi biliyorsa ve egolu biri değilse sıkıntı olmamalı. kurumsal hayatta aynı anda başlanılsa bile sizden yaşta küçük biri sizi geçebilir. nolcak o zaman istifa m edilcek? iyi bir yazılımcı olarak memurluktan daha iyi bir hayat olur gibi geliyor bana. sonuçta dünya'yı şekillerinden artık bu. ama iyi ölçüp tartmak gerekiyor. her şeyden önce senin beklentilerin ve nasıl bir yazılımcı olacağın önemli. google'da çalışmak iyi bir hayat sunarken patron şirketinde sıradan bir yazılımcı olmak memurluğu aratabilir.

Öncelikle herkese cevaplar için çok çok teşekkürler.
@black mamba aslında geçeceğim şirket patron şirketi değil. kurumsal bir yer. arkadaşlarım da var orada. eğer geçersem tabi ki bu işin peşini bırakmayarak sürekli geliştireceğime inanıyorum.

evet. yasaklayarak sadece yer altına gitmesine sebep olup vergilendirilmesine mani oluyoruz. kumar faaliyetlerinde bir azalma olmuyor kesinlikle.

kesinlikle açılmalı,kıbrısa gürcistana para gideceğine ülke içinde kalsın.

mutlaka açılmalı. antalya'daki sera hotel, ofo hotel gibi mekanlar hep kumarhane sayesinde kuruldular. "ooo antalya turizmdir" denmesinin nedeni güzel havadan çok kumarhanesiydi. ha sera hotel mis gibi kumarhanesiz devam etse de ofo hotel mesela şu an sadece bir beton yığını olarak kaldı.

Açılmalı.

Yok. Boyle iyi. Turkiyede'ki nadir guzel yasaklardan.

Açılmalı+1, ama belirli şehirler merkez seçilsin bizim de las vegas, atlantic city gibi kumar merkezlerimiz olsun.

parası olan zaten oynuyor bir şekilde,
gariban adama bu fırsatı verirsen ekmek parasını yer kumarda

anadoluda kalkındırılmak istenen bir şehir seçilip kumar şehri yapılabilir. o zaman konya bile rafahı parayı görüp şehrimiz seçilsin diye kampanya yapar. vergisi alınarak açılmalı bana kalırsa. böyle yer altına itiliyor.

Açılmalı ayrıca iddaa yerine alternatifler olmalı.

turkiyede kalkinacak sehir cok. nevada colunun ortasina las vegas gibi bi para basma merkezi kurmus adamlar. bizde niye olmasin? acilmali bence de.

tavukbanalop + 1
Yasaklayarak ancak ya yer altına ya Kıbrıs'a gönderip vergilenmesine engel oluyoruz.

Açılmamalı. Çünkü bizde kumar entertainment değil, zengin olma aracı olarak anlaşılıyor. Zaten zamanında kaldırılmasının sebebi de o. Kumarhenelerin onunde yaşanan intiharlar vs. O yüzden açılmamalı.

Türkiye ama hükümet seçme şansımız var mı? Burası cennet bir ülke.

ingiltere. insanlar genelde kibar, saygılı ve güler yüzlü olduğu için.

avustralya/yeni zelanda huzur var

@Asilov
gerçekten şu an Türkiye'de 2. sınıf vatandaş olmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Belki siz değilsiniz ama milyonlarca insan 2. sınıf vatandaş sayılıyor, hatta vatandaş değil yok edilecek düşman gözüyle bakılıyor.
İnsanlar dilleri, inançları, etnisite ve cinsel yönelimleri yüzünden yok sayılıyor.

terörün, ırkçılığın ve buna karşılık libfag'lığın, efendime söyliyim cuck'lığın bu kadar coştuğu bir dünyada hiçbir yeri güvenli ve bir yabancı olarak yeterince rahat görmüyorum açıkçası. o yüzden ben yine estonya ve sibirya diyeceğim en başta. estonya hem iskandinav havasına sahip hem avrupa. sevdiğim yerlere yakın. cüccük kadar ülke, zahmet edip de terörist saldırı bile yapmazlar. estonya'da yaşasam mutluluktan ölürdüm aq. sibirya zaten çocukluğumdan beri aşığı olduğum bi yer. koy novosibirsk'e takılayım işte mis.

normal şartlarda isveç'te yaşamayı isterdim mesela ama şu an için thx cnm mülteciden bıçak, sopa, tekmik yemek yahut tecavüze uğramak istesem onu burda da yaparım zaten. ayrıca şimdi "sen isveç'te göçmen olmayacak mısın sanki" diyecek olan libfag'lere sözüm: ben orada toplumun parçası olabilmek, isveççe öğrenebilmek, isveç insanıyla kaynaşabilmek ve misafir olarak girdiğim o yerde elimden gelenin en iyisini yapabilmek için köpek gibi çalışırım. 35 çocuğuyla gidip de milletin anasını bacısını elleyen barzolardan olmam. ha isveçlinin gözünde hepimiz barzoyuzdur sonuç olarak ona bi şey yapamam ama ben kendim insan olmaya çalışırım işte.

Abd. Neden Türkiye'de yaşamak isteyelim ki?

İsviçre'de yaşanır abi. Hatta güzel bir köyünde yaşayacaksın.

İtalya. Birinci nedeni pizza. İkinci nedeni Akdeniz'in en güzel yerinde olması. Üçüncü nedeni de Rönesans.

Irlanda ya da italya. Simdilik.

italya +1 ama bu saatten sonra yurt dışında yaşayacağıma inancım olmadığı için (25 yaş) çabalamayı bile düşünmüyorum.

şu an abd istiyor canım.

kimse isvec dememis tabi ki isvec!

los angeles- california.

Kanada veya Hollanda sanırım.
Nedeni de hukuk devleti olmaları, bir de biri amerika ile diğeri almanya ile komşu.
İklim müsait olsaydı iskandinav ülkeleri de olabilirdi.

genel olarak - marlboro, camel, winston içmiş olarak bahsediyorum- soft paketler biraz daha acımsıdır.

illa ki soft ile box tadı farklıdır. ayni fabrika ayni hasat aynı yerden cikiyormus ama tad cok değişiyor. ben Winston soft icerim, box icemem

camel box ile camel soft arasında dağlar kadar fark varken, bence box çok daha şahane. kahvemsi bir tadı var, mis gibi. soft'tan pek bir şey anlamıyorum.

Sigara üreten fabrikalar açıklama yapmadığı sürece tamamen Placebo etkisi olduğunu düşünüyorum.

2 farklı sigara verelim biri soft diğeri box olsun. bir çok kişi hangisinin, hangi pakete ait olduğunu bilemez.

ilki daha iyi duruyor. senin sorun burnunda :(
burnun üçgen şeklinde ve kalın olduğu için gözlük kötü duruyor. ikinci kötü mesela. biraz daha ince çerçeveli gözlüklere baksana bi nasıl olacak..

@matilda sorma burundan çok çekiyorum :( incelere bakayım bari.

şu an kullandığın gayet iyi bence. boşver değiştirip napıcan.

büyük ve iri burunlarda (bkz: ben :/) gözlük çerçevesi ne kadar ince ise o kadar evladır. hatta çerçevesiz bile olur, daha iyi olur. ondan yakışmamış. küçük burunlu ve kemikli ve ufak suratlı adamlarda böyle kalın irice çerçeveli gözlükler iyi oluyor. ondan kötü olmuş sana.

çerçevesiz gözlük +1 ya da çok ince metal çerçeveler. onları da yuvarlak hatlı değil dikdörtgen al.

Eskisi iyi, yenisi hiç olmamış malesef.

ilki gayet iyi, sağlamsa değiştirmeyin.

tavsiyeden ziyade, bildiğim kadarıyla astigmatı yüksek olanlara çerçevesiz gözlük pek tavsiye edilmiyor, yarı çerçeveli veya ince çerçeveli kullanın astigmatiniz varsa.

Bende yenisini daha çok beğendim

Çinden numaralı gözlük nasıl getirttin ya o kısmı anlamadım ben reçeteli değil mi bu :/

İlki bence de daha iyi

bence ikisi de yakışmamış yeni aldığın gözlerinden ve elmacık kemiklerinden uzakta yer alıyor. şu an kullandığın ise önden bakınca geniş duruyor ama daha iyi diğerinden.

abi çok özür dilerim

neden çıplaksın fotoğrafta?

@kosun lan mevzu var haha hacı banyodan çıkmıştım, aklıma geldi bi duyuruya sorayım ne diyecekler diye :) bir an heyecan yaptım sen yazınca, kıçım falan mı görünüyor diye.

@nundu yok reçeteli değil. ama reçeteli de yapıyorlar.

@fusha aynen astigmat var :/

@yue +1, sadece benim oyum çok çok ince metal(parlak, canlı olmayan, soluk gümüş, altın) çerçeveli dikdörtgen gözlükten yana, çerçevesizden daha iyi olur sanki.

@koşun mevzu var, @mattiadestro, çok güldüm.

ayy 2.foto da neden çıplaksınız beyefendi? Tahrik oldum...

merkür retrosu var eski sevgilisini özleyen şimdikini bırakıyo olabilir.

Havalar güzelleşince kaslı erkekler cıbıl kızlara, cıbıl kızlar kaslı erkeklere geçiş yapıyor. Eş değişimi gibi.

vay amk ben de diyorum neden istisnasız 5 senedir nisan ayında sevgilimden ayrılıyorum... kahpesin dünya

saplar da sap takılmaya devam ediyor, o yüzden bilemem.

Merkür den tüm bunlar. Geri çekile çekile bir hal oldu.

@freya, @dragons

astrolojiye bugüne kadar prim vermedim hiç umrumda da olamadı ama nerdeyse inanıcam şaka gibi..

Bir oku bakalım Nisan ayı yorumlarını. Çok bel bağlanacak bir şey mi bu astroloji ben de emin değilim ama tutuyor işte

11 Nisan 2017 Salı – Terazi Burcunda Dolunay

Bugün saat 09:07 de 21 derece Terazi Burcunda dolunay gerçekleşecek. Dolunay özellikle ilişkilerimize ışık tutacak. Özel ve sosyal ilişkiler, evlilik, ortaklık gibi hukuki zemini olan ilişkiler, anlaşmalar, para ilişkileri, diplomasi ve uluslararası ilişkiler gibi kısaca denge ve uyum içinde ilerlemesi gereken her türlü ilişki ve iletişim konuları yaklaşık iki haftalık süreçte gündemimizi daha fazla meşgul edecek.

Dolunayın açığa çıkarma, sonuçlanma ya da sonlandırma etkisini gerek toplumsal, gerekse bireysel anlamda deneyimleyeceğiz. Tabi bireysel doğum haritamızda gerçekleştiği ev ve temas ettiği gezegenlere göre her birimizde farklı etkilere neden olacak.

Ertelediğimiz, yok saydığımız, üzerinde durmadığımız ya da gizlemeye çalıştığımız konular açığa çıkabilir ve artık sorumluluk almamız, gereğini yapmamız gerekebilir. İlişkilerimizdeki uyumsuzlukların açığa çıkması ayrılıkları getirebilir ya da tam tersi uyumlu ilişkilerde hızlı evlilik kararları gelebilir. Aynı etki sosyal ilişkiler, arkadaşlıklar, ortaklıklar ve iş ilişkileri için de geçerli. Tabi retro gezegenleri de hesaba katarsak alacağımız ani kararların risk içerdiğini unutmayalım. Geçmişte yaptığımız hataları tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek yanlış olacaktır. Kader yanlış zamanda doğru kişiyi, doğru zamanda yanlış kişiyi karşımıza çıkarabilir. Hayli riskli, hayli sürprizli, kafa karıştırıcı bir dolunay dönemi.

Bu dönem zamanla ilgili algımızda problemler yaşayabiliriz. Dünde miyiz, bugünde miyiz karıştırabiliriz. Geçmişte kaldığını düşündüğümüz konular, kişiler önümüze gelebilir ya da geçmişi hatırlatan temalarla karşılaşabiliriz. Karma ve kader kavramları zihnimizi fazlasıyla meşgul edecek. Kadersel olaylarla sınanabilir, hatalarımızla yüzleşebilir, kaybetme korkusu yaşayabiliriz. Diğer taraftan geçmişte yapılan iyicil eylemlerin olumlu hak edişleri gelebilir, gecikmiş adalet gerçekleşebilir ya da kaçırdığımız fırsatlar 2. şanslar olarak karşımıza çıkabilir.

Sağlık açısından ise böbrekler ve bel bölgesi hassaslaşabilir. Böbrek taşları, kum, bel bölgesindeki rahatsızlıklar, bel ağrısı, tutulma gibi sorunlar ayrıca kulak ve gözlerde şikayetler gelişebilir. Özellikle şeker ve tansiyon hastalarının dikkatli olması gereken bir dönem. Şekere bağlı böbrek ya da göz hastalıkları tetiklenebilir, bilinçsiz ve yüksek dozda kullanılan ağrı kesici ve ilaçlar böbrekleri zorlayabilir. Ayrıca güzelleşmek uğruna neleri göze aldığımızı da iyi değerlendirmek gerekiyor. Venüs retro ve Satürn tarafından baskılanıyor. Estetik girişimler için uygun bir dönemde olmadığımıza işaret ediyor.

Genel Olarak;
Ani, beklenmedik, dolayısıyla şaşırtıcı gelişmelerin yaşanacağı, toplumsal hareketliliğin artacağı enerjik bir dolunay dönemi olacak. Sert açıların hakim olması toplumsal gerilimi tırmandırabilir. Liderlerin birbirleri arasında veya ülkelerin üst düzey kurumları arasında yaşanan ancak halka yansıtılmayan gerilimleri gizlemek pek mümkün olmayacak. Şaşırtıcı açıklamalar duyabilir, gizli birtakım bilgilerin açıklanmasıyla paniğe kapılabiliriz. Askeri hareketliliğin artmasını ve çatışmaların şiddetlenmesini bekleyebiliriz.

Para ve maddi kaynaklar konusu fazlasıyla gündeme gelecek, tabi bunlarla beraber para piyasaları, borsalar, bankalar ve kredi kuruluşları da ön plana çıkacak. Krediler, vergiler, sigortalar, primler, fonlar ve faizlerle ilgili önemli değişiklikler yaşanabilir, kredi derecelendirme kuruluşlarının kararları, borçlarla ilgili yapılandırmalar ya da politika değişiklikleri piyasaların çalkalanmasına neden olabilir. Ekonomik alanda uluslararası anlaşmaların ya da iş birliklerinin bozulması ya da ertelenmesi de gündeme gelebilir. Diğer taraftan maddi kaynak yaratmaya ve işsizlikle mücadeleye yönelik kararlı adımlar atılabilir. Kısaca dolunayın önemli konularından biri ekonomik mücadele.

Bu dönem Birleşmiş Milletleri ve insan hakları, çocuk hakları, savaş mağdurları ya da adaletle ilgili örgütleri daha fazla ön planda görebiliriz. Özellikle çocuklar, çocuk ölümleri ve mültecilerle ilgili konularda hassasiyetin artması tabi öncesinde bunu tetikleyecek olayların yaşanması mümkün. Çatışma bölgelerinde kadın, çocuk, sivil ölümleri artabilir, mülteci gemileri batabilir ve çoğu çocuk boğularak ölümler gerçekleşebilir. Gençlerin, çocukların ağırlıklı olduğu yerler örneğin okullar, eğlence mekanları, sinema, tiyatro, alışveriş merkezi, stadyum, eğlence parkı gibi mekanlarda terör, saldırı eylemleri, hava operasyonlarında okulların vurulması gibi olaylarla karşılaşabiliriz. Siyasi kurum ve parlamentolar da risk altında olacak. Plutonun 8. Evden sert etkisi ölüm ve taciz temalarını düşündürüyor.

Uluslararası soruşturmalar ve davalar da gündeme gelebilir. Ancak bunlar daha çok geçmişte başlamış, ertelenmiş ya da geri plana atılmış durumlar olacak gibi görünüyor. Politik nedenlerle, gözden düşürmek, prestij kaybına neden olmak ya da baskı oluşturmak amaçlı olması, liderleri, üst düzey yöneticileri, iş adamlarını ve ünlüleri hedef alması mümkün.

Dolunaylar ölüm ve hastalık temasını daha çok barındırır, Terazi burcu ise sanatçılarla bağlantılıdır. Dolayısıyla sanatçı, sporcu, göz önünde olan ve sevilen kişilerin hastalık ve kayıpları, bununla birlikte kavgalı boşanma haberleri gelebilir. Birtakım bağımlılıkları nedeniyle gözden düşmeleri ya da yasal sorunlarla karşılaşmaları da mümkün.

Dolunay ülkemiz haritasında önemli kontaklar yapıyor. Bildiğimiz, alıştığımız kamu düzeninde, kanunlarda, kamusal alanda önemli değişiklikleri işaret ediyor. Malum konumuz referandum ve Anayasa değişikliğini oylayacağız. Ancak çok fazla gezegen retro ve Güneşle kavuşum halinde olan Uranüs natal Merkür-Satürn kavuşumuna karşıt. Dolayısıyla beklenmedik gelişmeler ve aksaklıklar referandumun önüne geçebilir, hatta referandumun ertelenmesini de gündeme getirebilir.

Referandumdan net ve uygulanabilir bir sonuç çıkmayabilir ya da tamamen beklenmedik sürpriz bir sonuç çıkabilir. Uranüsün erken seçimi gündeme getirmesi de mümkün. Merkürün retro olması ise geçersiz oylar, hatalı pusulalar, oy sayımında hatalar, elektronik sistem arızaları ya da ulaşım problemlerini akla getiriyor. Oyları birkaç kez saymak, ancak yine de emin olamamak, sonucu kabullenmemek ve itiraz etmek gibi etkiler de verebilir. Kısaca gökyüzü kadar akılların da karışık olduğu bir dönemde geleceğimizle ilgili önemli bir karar vermemiz gerekiyor.

Çiğdem ÇİĞDEMTEPE

Şamanın Sözü:
Kendine zaman ayırmak için bütün işlerinin ve sorumluluklarının bitmesini beklersen, bunu hiç başaramayacaksın. Bir iş görüşmen varmış gibi her gün 1 saatini kendine ayır. Bunu büyük bir ciddiyetle yap. Kendine ayırdığın bu 1 saat senin özel zamanın olsun, yapmak isteyip de yapamadıklarını yap, okumak istediğin kitapları oku, meditasyon yap. Yeter ki bu 1 saati kendine ayır. Unutma kendine ayıracağın bu 1 saat senin daha verimli, çevrenle daha uyumlu ve mutlu bir insan olmanı sağlayacaktır.

ek olarak; ben de ayrılık muhabbeti yaşadım, bunu okuyunca şok oldum. :(

2 hafta önce terk edildim

diyanetin sitesine baktın mı? vardı diye hatırlıyorum.

m.dinimizislam.com

Kuran.gen.tr

feyzü'l furkan var tefsirli meal. uygulaması da var telefonlar için.

feyzü'l furkan tarzı, hardcore cemaatlerin tefsirleriyle uğraşma sakın. ha dinden soğumak istersen buyur uğraş.

onun dışında mobil uygulamalar var diyanet vakfı, diyanet işleri, yaşar nuri, edip yüksel gibi adamları ardı ardına ayet ayet okuyabileceğiniz. böylece kafanızda neyin ne olduğu anlaşılır. bendeki uygulamanın adı "ayet bul"du.

ingilizce olarak Wahiduddin Khan'ın çok şahane bir çalışması var. o da tavsiye edilir.

feyzü'l furkan hangi cemaate ait bilmiyorum ancak oldukça iyi bir tefsiri var ve mobil uygulaması da iyi. öyle hardcore'luk bir durumunu görmedim.

hasan basri çantay'ın tefsiri de çok beğenilir.

ismailağa'cılar okur onu feyzul furkan'ı. bence problemi ayette bol parantez kullanması, kendince olayın hikayesini anlatması ve aslında allahın değil de bir şekilde kendi fikirlerini empoze etmesindendir. o yüzden 7-8 adamdan ardı ardına okuyup, kendi yargılarını oluşturman mantıklı.

-------------

bu arada hayatın boyunca anadolu böğründe islam öğretisiyle büyütülürsen normal gelir, ortalama bir izmir'linin hardcore diyebileceği şeyler.

40 m2 o kesin zaten :P uzunluğu genişliği lazım

50m2 var gibi 10x5

Balkon hariç 5 gibi geldi bana. balkonla 8 filan.

Balkonu hariç 6m civarı. Derinlik konusunda kesin birşey söyleyemem. Yapan 1e 5 oranla yapmamıştır herhalde. Eğer absürt birşey değilse 5-7m civarı da derinliği vardır.

4.5-5 m evin kendisi,teras da 3 m.
totalde 7,5-8m buradan görünen uzunluğu.

kapı kısmı 75-80 cm deseniz oradan çıkar.

çocuğun boyuna 1.75 dersek ve oran orantı kurarsak sundurmaya kadar evin ana gövde hali 3.57 metre gözüküyor. yanımda makas vardı da kesicisinde 5 cm'lik cetvel olan. oradan bir ölçü aldım.

Aynı korku bende de var, cevapları ben de izliyim.

Ben evli değilim ama sevgilimle beraber yaşıyoruz gibi bir şey.
Akşam eve geldiğimizde birimiz yemeği yapıyor, diğerimiz sofrayı kurup yemekten sonra bulaşıkları hallediyor.
Temizlik de ortak, beraber girişiyoruz iş bölümüyle.
Çamaşırı ben astıysam o topluyor mesela.
Çok yoğun olacağımız Zamanlarda önceden birkaç yemek yapıp dolabaya da buzluğa atıyoruz akşam pratik oluyor.
Buzluğumuzda her zaman köftedir tavuktur önceden haşlanmış nohut fasulye falan oluyor, yemeğe çok vakit kalmadıyda onları değerlendiriyoruz.

Burada kilit nokta hayatı paylaşırken sorumlulukları da paylaşmak. Öyle her şeyi kadından bekleyen, eve gelince ayaklarını uzatıp hizmet bekleyen bi adamla olmaz :(

Evli degilim ama ayni evde yasadigimiz icin ve calistigimiz icin ornek verebilirim sanirim.

Eve kim erken giderse o yemege basliyor , sonradan gelen de salatadir masa hazirlama toplama islerini hallediyor. Birlikte hallediyoruz. Ne yemek yapacagimizi hep onceden dusunup planliyorum ve son ana birakmiyorum bu sekilde cok kolay oluyor. Salata malzemelerini 2-3 gunde bir topluca yikamak oldukca isi kolaylastiriyor. Temizligi pazar gunleri detayli temizlik olarak yapiyorum hafta ici 1 kerede yerleri silip supuruyorum tekrardan ( kedi oldugu icin haftada en az 2 kez supurmek gerekebiliyor). Haftada 3-4 kez de camasir yikaniyor evde. Ben de yemekten sonra ertesi gun icin hazirlanacak aperatif vs varsa onlari hazirlayip stokluyorum. Bu sekilde halledince hic sorun olmuyor.

Bekar olup yalnız yaşayıp, bunlarla uğraşmak daha zor bence.

Ama hallediyorum yani. Bunlar sorumluluktur, yapmak da gerekir zaten.

Yapamıyorsan yaşama zaten.

Cts pazar çalışmıyorum. Temizlik için haftada bir yardımcı geliyor. Yemek yapma işi tamamen bende. Cts pazar bol yemek yapıp buzluğa atıyorum, çorba, sebze, baklagil vs. 2 saatimi falan alıyor. Hafta içi de buzluğa attığım yemekler ve yanına pratik şeyler yapıyorum, yarım saatte hazır oluyor yemek. Çamaşır, bulaşık, ütü vb işleri de eşimle beraber yapıyoruz.
Bir noktadan sonra oturuyor ev işleri, otomatiğe bağlanıyor.

temizlik icin iki haftada bir temizlikci geliyor. gunluk zaten herkes bir isin ucundan tutuyor. yemek icin pazar gunleri bir iki cesit yapmak mantıklı oluyor, iki uc gun idare ediyor. onun disinda kim erken gelirse o basliyor - birimiz yemek birimiz salata bulasık ile ugrasıyor +1

kilit nokta hayatı paylaşırken sorumlulukları da paylaşmak. +1
yoksa herkes kendi isini tek basına bir sekilde goruyor zaten.

Ben 3 vardiya hanım 3 vardiya çalışıyor.

Hayat müşeterek , eşiniz çalışıyorsa dahada müşterek oluyor.O yemeği yapar ben sofrayı kurarım , o çamaşır yıkar ben asarım.
Haftasonu o yer siler ben cam silerim.İstisna durumlar olur mesela ben hiç tuvalet temizlemem ama hanımda akşam çay kahve çerez işine karışmaz.Ona küçük süprizler yaparım , bazen işten geldiğinde yemeği hazır bulur o mutlu ben onu görünce daha mutlu olurum.Evli değilseniz sevgilinizle bu durumu konuşun.Siz eve para getirip bide akşam yanlız bulaşık yıkıyorsanız eşiniz tv karşısına geçiyorsa sıkıntı çıkar ileride , net.

evlilik insanı yaşlandırır. evlenmeyin.

kabaca neferkitty +1
ama bu ara hamile olduğum için pek bir şeye yardım edemiyorum açıkcası. hele ilk 3 ay mutfağa hiç giremedim nerdeyse tezgah bile midemi bulandırıyordu. sağolsun eşim yemekleri hallediyor. normalde de zaten cam falan silmiyordum temizlikçi alıp o tarz işleri ona yaptırıyordum. bu ara daha sık alıyorum.

genelde en baştan nasıl bir düzen belirlenirse öyle gidiyor. o yüzden en başından bu konuda ortak bir tavır oluşturmak önemli. ayrıca bir de şöyle bir gerçek var ne kadar işler ne kadar bölüşülürse bölüşülsün kadının üzerinde her zaman bir tık fazla yük oluyor. ona da yapacak bir şey yok artık.

Hafta sonu yarım gün ev işi yapıyoruz, bütün hafta yetiyor. Çamaşır bulaşık gün aşırı yıkanıyor. Temizlik ütü, yemek hazırlığı da yarım günde iki elden bitiyor. Evlenmeden önce daha çok uğraşıyordum. Şimdi Çocuk olmasına rağmen daha kısa sürüyor.

ayda bir kadın geliyo 1 ay yetiyo. 2 gün haftasonum var bir de kapı cam silmeyle uğraşamıcam valla. herhafta sadece ev falan süpürüyom yetiyo bana çok da fifi

tavsiyem;

küçük çekirdek ailenizde askeri kimlik hakkınız varsa kullanmanız ve orduevi yakınlarında ev tutarak akşam yemeklerini yemeniz. izmir'de mesela çok pratik bir çözüm yöntemidir bu.

Tek derdin bu olsun :) Cidden bunlar önemliyse sevgilinle ona göre anlaş baştan.
Temizlik için bir kadın tutun haftada bir temizlesin.
Yemek olayı da büyük mesele değil, biraz zayıflamak için akşamları yemek yemiyorum bile, her akşam yemek yenecek diye birşey yok. Bazen çok acıkında dolapta ne varsa; peynir, fındık, fıstık, yoğurt atıştırıp devam ediyorum. Evli olunca muntazam yemek pişmesi gerektiğini nerden çıkardın.
Ayda yılda bir misafir gelir o zaman haftaiçi yemek pişer, haftasonları da hava kötü olur vs zevk için yemek yaparsınız isterseniz.
Evlilik kadını / erkeği düzenli görevleri olan bir varlığa dönüştürmemeli, kadının görevi her akşam temizlik yapıp sıcak yemek pişirmek değildir.

işletim sistemi ne

dns vs ayarı mı var acaba? bir deaktive edin wireless i bir daha calistirin.

sorun bence modeminizde nedir modemin markası ?

delidir yakalayin+1 sorun bence de modemdedir. Ben de evde en az uc asus kullaniyorum problem yasamiyorum.

ayni sorun benim asusta da var. xbox misal hic kopmazken agdan asus surekli kopuyor. cozum bulamadim. takip.

İşletim sistemi windows 10 ve ilginç olan,asus marka laptopu olan bir başka arkadaşım (ve farklı model benimkinden) aynı problemi yaşıyor.

Ama sorun modemde olsa evdeki toshiba laptopum ve akıllı telefonlarda da aynı problem olurdu diye düşünüyorum?

modemde falan değil. bende de var aynısı. salak salak kopuyor. yaklaşık 1 dakika sonra tekrar bağlanıyor. özellikle downloadlarda falan uyuz ediyor insanı.
hocam benim işletim sistemi win10. kırk yere sıfırdan kurdum, düzelmedi. aygıt yöneticisinden bi ton şey yaptım, olmadı.
bu aralar yapmıyor ama yakındır. 2006 model toshibamda da yaomıyor, bunda yapıyor.

asus n53 kasaların intel n1000 kablosuz kartlarında kronik problem var. bilgisayarı açıp, kablosuz kartını çıkarıp takınca düzelse de bir süre sonra tekrar sıkıntı çıkıyor. ya kablosuz kartı değiştireceksiniz, ya da 50 liraya usb kablosuz algılayıcı alacaksınız. ben en son tamir ederken kızıp, wireless kablolarını ana kart girişinden kopardığım için böyle bir çözüm ürettim ve memnunum. hiç kopmuyor en azından.

-----

not: problemim windows 7 kullanırken de vardı. belki 4 senedir var hatta.

Eğer uydunet kullanıyorsan ve hatta netmaster marka modem kullanıyorsan kesin modemin ayarlarından. Ben deli olup ayarları deneye deneye çözmüştüm servisi bile bilmiyordu. özellikle benim bilgisayarım (Dell idi) sürekli kopuyordu, modemdeki wifi gelişmiş ayarlarını kurcala. Wifi kanalına bak değiştir, gerekirse laptopun mac adresini izinliler listesine ekle vs vs. kurcalamak lazım. Böyle sıkıştırma-güvenlik seçenekleri falan vardı onları on off vs yapıp denemiştim mesela.

ha benim sorunum ayrıca superonline'ın verdiği huaweii modemde de, okulun eduram'ında da, turkcell vınn'ın zte'sinde de bulunuyordu yeri geldiğinde.

Uyduruyorlardır kesin.

1 santim zıplarsak yanacağımıza inananlar ile aynı insanlardır. uzak durunuz.

O dönemde beyin bile yok doğru düzgün neyi hatırlayacaklar.

Long term memory 3.5 yaşından sonra oluşuyor öncesinde hatırlanan şeyler hikaye.

sorunun bir adım ilerisini görüyorum ve bunu paylaşıyorum.

youtu.be

rahme düşerken kafamızı yarabilir miyiz?

muhtemelen hiç hoş bir şey değildir o yüzden akıl sağlığı yerinde olan bi insan olmaz o kişi.

eğer hatırlansaydı, sezaryen ile alınmadan saatler önce boynuma kordon dolandığı için "nasıl ölünür?" kafamda bir fikir olurdu. ancak vegas'ın dediği duyma olayına katılırım. anne karnındaki bebekle konuşmak, onunla iletişimde olmak; bağı güçlendiriyor. çünkü çocuk sizi duyuyor.

not: yanlışsam düzeltin biraz önce baktım, 7. aydan sonra beyin bayağı gelişmiş ve tüm duyu organları algılar biçime gelmiş oluyormuş.

Gelişim ve Öğrenme dersi almıştım. Bilmem kaç tane kuramcı duydum hiç böyle bir şey hatırlamıyorum.
Mantıksız geliyor.

1 - 1.5 yaşımı ve o yaşlardan bir çok anıyı net hatırlıyorum. ama daha öncesi yok.

hatta 3-4 yaşıma kadar anneme anne değil de kendi ismiyle seslendim. çünkü herkes bu ismi kullanıyor ben neden anne diyorum diye düşündüğümü hatırlıyorum.

serbestdoviz.altin1.com 3 yıl önceki dolar kuru bu.daha da ucup gidecek bence.

S3 ilk çıktığında çat diye alabilmişken s3üm bozulduğunda 1000 tlye c4 aldım ve telefon 1 yılda aşırı yavaşladı kasmaya başladı vs. Attan inip kaplumbağaya binmek gibi oldu.

Şu anda bu da bozulsa tuşlu telefon alırım herhalde, 5bin tl bir telefona verilmez. Gerçi 2100 tlye i7 işlemcili ssdli dokunmatik Samsung ultrabook almıştım 2013te,şu an aynı özelliklerde ultrabooklar 5binin de üstünde.

Tamamen doların yükselmesi ve alım gücümüzün düşmesi ile alakalı, bu gidişat durmaz bence.

Her yükselişin bir inişi vardır ama inşallah hasarsız olur.

sivri biberde bile alım gücü düştü.

en son telefonumu 2499'a teknosadan 64 gb iphone se olarak aldım temmuz 2016'da. inşallah kaza bela olmaz da önceki 4s'im gibi 4 seneye kadar kullanırım.

-----

sigara 2011'de 6 tl, şimdi 10 tl... beni bu yoruyor.

1 ay İtalya.

20 gün avrupa, 10 gün evde miskinlik

1 ay amerika

japonya <3

7 gün deniz kum güneş

kalan günlerde gitmediğim görmediğim yerleri kapsayacak bir gezi planı.

önce gezi sonra sun-sea tatili tabi

kaç paramız var?

max 15

1 ay abd ya da 1 ay güney amerika. abd ise road trip, güney amerika ise gezgin tarzında.

3 hafta yenı zelanda avustralya tarafları ordan oraya son 1 hafta dınlenme adaptasyon

Amerika ve Uzakdoğu arasında paylaşırdım.

realist konuşursam eğer evde otururum muhtemelen.

iskandinavya taraflarına giderdim vimeo.com

Mevsime göre değişir. 1 ay için aklınızda avrupa varsa interbus ile avrupa , yok ben deniz kum eğleneyim diyorsan tayland kambocya yapılabilir. Yada banal gelebilir ama türkiye turu da olabilir. Ülkemiz güzel.

izni bölebilme şansım varsa bölerdim. zira 1 yıllık iznimi tek seferde harcayıp yazın/kışın herkes tatile giderken iç çekmezdim. para durumu ve mevsimine görede gidilecek yer, yapılacak aktivite değişir tabi. (15 gün avrupa, 8 gün deniz kum güneş, 7 gün kış tatili)

3 hafta karisik yurtdisi, 1 hafta yurtici deniz.

Sınırsız paradan bahsediyoruz sanırım
Önce iki hafta gezi + sonra iki hafta deniz-güneş
İki hafta için bir hafta Arjantin, bir hafta Avrupa'da bir yerler koyardım sanırım. Deniz için Mallorca, Marutius ya da Hint Okyabusu adalarından biri olaun isterdim. Bir hafta da Marmaris, çadır, vb

1 ay full gezi amerika kıtası avustralya ve avrupa uzak doğudan da ekleme yapabilirim.

not:sınırsız para

3 hafta avrupa, 1 hafta ev-aile vs.

1 ay avrupa ve deniz kum güneş. deniz kısmı yunanistan'da

10 gün uzakdoğu 10 gün Avrupa 5 gün deniz güneş kum 5 gün evde dinlenmek

Eğer param varsa Londra'ya gitmeyi ve WB Stüdyolarını gezmeyi çok istiyorum. Mutlaka ona giderdim. İngiliççem pek yok ama bir şekilde anlaşırdım.
Dönüşte de evde miskinlik

ingiltere ve iskoçya.

uçtan uca bir abd seyahati yapmak isterdim.

10 günün bir kısmını likya yolu turlarından birinr katılarak harcarım, geri kalanını da bol gezmeli yeni yerler görmeli bir yurtiçi tatili.

Sonra gelir ve 20 gün evde olmanın tadını çıkarırım. Ben evcimen insanım.

Amerika +1

Bir 4x4 kiralayıp 1 ay boyunca road trip yapmak isterdim.

Bu arada benim de 1 ay iznim var ama ben kararsizim:D

Hep istediğim Kuzey Işıkları'nı görme hayalimi gerçekleştirirdim. Tabi maaşım da önemli bir faktör bu konuda.

3 hafta yurtdışı tatili, birkaç ülke gezisi. 1 hafta da deniz, kum, güneş, içmek vs vs.

Butce 15 demistim. Ağustosta gitmeyi düşünüyorum ya da eylül başı gibi.

Türkiye tatili için ayrıca izin ayarlayabilirim. Kışın için bir haftasını ayırırsam 23 günüm kalır. Bütçe aynı kalıp 23 güne çıkmış olur ozmn.

zamunda ve isohunt deneyebilirsin.

Referans ile alan torrent siteleri var. Yalniz iyi bir ortalaman olmasi gerekiyor. Ortalama da upload/download oluyor. Bu oran 1in altina düşerse atiyorlar. Sana referans olan kisi de etkileniyor bundan. Yani hala ayaktaki torrent siteleri boyle calisiyor. Seeder olanlari aliyorlar sadece. Paylasmayi da göze aliyorsan ozellikle yabancı forumlarda bi ref bulabilirsin.

Ha uye bile olmadan torrent bulabilecegin siteler yok mu var. Fakat torrentlerin kalitesi ve viruslu torrent vb acisindan sikintilar olabiliyor

Zooqle.com

demonoid'e com yerine pw yazarsan çalışıyor. buna ek olarak eski hesaplarınla da girebiliyorsun. thepiratebay de çalışıyor.

asla yok. var diyenler extreme case'leri örnek verecek şimdi, birazdan.

"şöyle olmuştu da şöyle olmuştu, bıdı bıdı."

ama her eden bulmuyor, sonuçta.

sadece o tekil durumda eden bulmuş, gelmiş buraya "karma smarma" diyorsun.

reenkarnasyonun olmadığı gibi karma da yok hacı.

reenkarnasyonu bilmem ama karma yok , zarar gören taraf hep ben oldugum gibi karşı tarafın çok kısa süre içinde başına çok guzel seyler geliyor :)

Bilimsel olarak yok.

yok, züğürt tesellisi

Karma var mı yok mu bilmem ama eden buluyor sen merak etme. Sen sanıyor musun ki karşısındaki insanı bilerek ve isteyerek üzmüş biri, her zaman böyle devam edecek. her zaman manipüle edebileceği birini bulup onu kullanacak. hayır, eninde sonunda o da kendisi gibi birine denk gelip, sana yaşattıklarını yaşatacak.

sana bir iki anımı anlatayım. 3 yıl önce çok sevdiğim, çok önemsediğim bir tarafından kullanıldığımı anladım. ayrıldıktan sonra çıktığı ve çok aşık olduğu bir kız bunun ağzına sıçmış. o beni nasıl kullandıysa, kız da onu öyle kullanmış. çünkü ister istemez karşına senden daha tilki biri çıkıyor.

ayrıca eski sevgilim benle çıkarken başka bir kızla da konuşmaya başlamıştı. beni aldattığını öğrenince anında ayrıldım o da o kızla çıkmaya başladı. ayrılmadan önce de bana o tam kadın gibi davranıyor, bir sürü instagram takipçisi var vs gibi şeyler söylemişti. aradan 8 ay geçti duydum ki kız buna tüm hesaplarını, tüm kıyafetlerini ödetmiş. üstüne onunla birlikteyken onu 4-5 kişi ile aldatmış. sonra daha zenginini buldu da kıçına tekmeyi bastı. zaten öyle bir kızın ona bakmasında bir iş vardı.

son olarak şunu da söyliyeyim, eğer sen bunlardan dersini aldıysan ve artık ne istediğini biliyorsan karşına biri çıkıyor ve sana dünyayı yaşatıyor. iyi ki zamanında o olayları yaşamışım yoksa bu adamın kıymetini bilemezdim diyorsun.

Bence tamamen bakış açısı;

Yaşanılan olaylara kaybettik/kazandık diyebilmek olaylara bakışına göre değişir, yani sen ettiğini bulmak istiyorsan daha sonra yaşadığın tüm olayları bu şekilde değerlendirirsin ve beynin inanmak istediğine inanır. Kahve falındaki her şeyin çıkması gibi bir durum, bunun psikolojide bir karşılığı vardı ama unuttum.

@qazaqwsx uyardı:
(bkz: wishful thinking ) imiş.

eden bulur görüşündeyim ben, en azından birinin bende uğursuzluğu veya ahı bulunuyordur. ancak herkesin ahını alıp, şu an hayatı mis gibi olan kız arkadaşlarım da var mesela. hiç bir zaman da yalnız kalmayacaklardır.

yani hayat da karmalar da hiç bir zaman adil değil.

simdiye kadar ne yaptiysam mutlaka geldi buldu beni. o yuzden var, kesinlikle inaniyorum.

birkaç gün önce okuduğum bir kitapta karmanın asıl anlamının "eden bulur" olmadığı, kararlarımızın ve hareketlerimizin getirdiği doğal sonuçlar anlamına geldiğini söylüyordu budizm çalışan biri. yani, siz eski sevgilinizi aldattınız, sizi de biri aldatacak değil. atıyorum, uyuşturucu bağımlısı biriyle birlikte olmaya başladınız sorunları olduğunu bile bile, o ilişki sırasında yaşayacağınız sorunlar vs sizin karmanız. o seçimi siz yaptınız çünkü, sonuçları da onu getirdi.

bunu bir kenara bırakırsak, en azından uzun vadede acı çektiren insanların derslerini alması benim umudum.

örnek olay olarak da, yıllar önce kız arkadaşına şiddet uygulayan bir hayvanın bir hafta kadar sonrasında bir gece sokakta iki adamın saldırısına uğrayıp cüzdanını vs caldırıp şiddete maruz kalması benim bizzat gördüğüm örneklerden biri oldu.

Karmayı bilemiyorum eğer Sopiro'nun anlattığı şekilde ise doğrudur vardır öyle şeyler. Ama ilahi adalet diye birşey yok.

Yok öyle bir şey. Gönül işlerinde zaten genelde kendi ettiğini buluyor insanlar. Salağa yatıyorlar.

Volkswagen new beetle 1.9 tdi tabiki..

mercedes en iyi marka degil miydi ya? kafam karisti :D

italya'da italyan arabası kullanılır. kesinlikle a serisi gibi farı, tamponu, kapı kolu, aynası pahalı olacak araçlar alma çünkü italyan sürücüleri ve şehri içinde onları sağlam tutman mucize olacaktır.

grande punto, panda gibi modellere yönelmen daha sağlıklı olacaktır.

vw iyi bence. ikinci el bu kadar ucuzsa vergi ve sigortadan para kaybedildiğini söylemişti bir yakınım. bilemedim.

@rain when i die, kaza durumlarinda sigorta karsilamiyor mu masraflari :/

smart al otopark problemin olmaz :)

Mercedes'leri cope atabilirsin. Bence de beetle en mantiklisi.

@cekilmis gayfe ailem gelecek onlarla seyahate cikicaz 2 kisilik araba dusunmuyorum o yuzden :d

ya biri su guzelim mercedes a serisinin hem de bu fiyata niye ideal olmadigini soyleyebilir mi? meraktan soruyorum cunku mercedes in kalitesi tartisilmaz diye biliyordum.

ahahsh abi fiyatlara bak ya su listedekilerin en kotusu trde 15000.

beetle yada a serisi.

erasmus yaptığım şehirde halen insanların 80 model fiat panda kullanmasının bir sebebi olmalı nihanihan :) kasko da beleşe yapılmıyor tabi ki.

herkese anlatırım, bizim ev sahibinin peugeot 307'si vardı (adam belediyenin avukatlarından) ve aylarca arka farı kırık gezdi, tenezzül bile etmedi. ama biz rahatsız olur yaptırırız, sonra da kol gibi girer bize.

-----------

mercedes a serisi'nin ancak günümüz kasası alınası bir otomobil. ancak senin paylaştığın ilk kasaya dudak bükerim. esp takılı olmadan geyik testinde gazeteciler önünde takla atmış bir otomobildir kendisi.

-----------

new beetle'ın ise hem şimdiki kasası, hem daha önceki kasası balondur. sadece tasarımı var o kadar.

o zaman tekrar soruyorum, sigorta karsilamiyor mu zararlari :d

sigorta karşılamıyor mu zararları diye soruyorsun da. ben de diyorum ki 1000 euroya aldığın arabaya 10000 euro kasko masrafı neden yapasın ki. üstüne hatanın senden olmayacağını kanıtlayacaksın da fişmekan da ohooo.

sordum onu burda cok kisiye, yillik sigorta maksimum 1000 euro oluyomus abarttin :d

@nihanihan Avrupa' da tecrubeniz yoksa sigorta cok pahalidir, 17000 poundluk arabaya yillik 18000 pound sigorta odeyen arkadasim var :).

Sozkonusu italya olunca iyi araba vs diye bir secenek yok.italyada ufak araba kullanilir.aksam eve geldigimde oraya gore upuzun zafirayi parkedecek yer bulmam bazen yarim saatimi aliyor.garaj kirasi cok yuksek,zaten yerde yok.mecbur marinaya gidip saat aciyorum,dunya para.panda olur,toyota igo olur,vw ufak olani var o olur.

Mercedes a yi sormussun,ciktiginda da tutulmayan bir kasaydi o,donemine gore yenilik denemesiydi aslinda.
Yasli arabalara girme,bu arkadaslar araclarina pek bakmiyorlar,servis ucretleri,kosullari yuksek buna karsilik En azindan trieste bolgesi icin sunu soleyebilirimki iscilik kaliteleri cok dusuk.bir arabayi kendi servisine 10 sefer yollayip hepsinde sacma sapan sonuclarl geri alabiliyorsun.
Sigortayi kendi bolgen icin sor,uygulama farkliliklari var.serviste sigorta odemeden araci salmiyor,bazen uzun zaman alabiliyor aracini geri alman.bizim mali musavir hergun acip kufur ediyordu sigortaya.

Kemalpasa-Yukarıkızılca köyüne bakabilirsin.Cok modern bi yer.

urla köylerine bakabilirsin. balıklıova falan hem şehre uzak, hem deniz kenarında, hem de medeniyete de bir şekilde yakın.

urla özbek köyü. kışın gidersen daha ucuza alırsın.

çok teşekkürler yorumlar için kemalpaşa ve urladaki özbek iyiymiş. özbekte yer bulsam çok süper olurdu.

kardeş, direkt köye gidip ben arsa alacağım falan deme fiyatları uçururlar, internet üzerinden iyi bir piyasa araştırması yap, köylü kurnazlarının tuzağına düşme sakın.

özbek çok pahalı bir yer bilginiz olsun. ha dediğiniz kriterleride tam karşılamıyor bence, zira özellikle hafta sonları ana baba günü, mahşer kalabalık oluyor.

orada apple storeda odeme yaparken vergi cikiyor. kdv gibi dusunun. apple store sitesindeki foyatlar kdv haric gibi. yani 750 dolar ise sectiginiz telefon 800 civari oduyorsunuz.

abd'de vergi etiket fiyatının üzerine ödeniyor. mesela apple store'da fiyatı 869 dolar görünen iphone'u almak için 869dolar+oranı eyalete göre değişen vergi şeklinde bir fiyat ödüyorsun. ondan bahsetmiştir.

yurtdışından alınan iphone larda uluslararası garanti artık yok. onu da dikkate alın.

Uluslararası garanti satın alıyosun kardeş. Apple care mi ne. Onu da dikkate alın.

Eyalete göre vergisi var sadece o.

Türkiyede uluslararası garanti geçmiyor artık Apple listesinden çıkardı sanırım.

Store'de ödüyorsun ürünü alırken. 649 usd'lik iPhone 6s için toplamda 700 usd ödemiştim. Eyalet vergisi ve %2-3 arası local tax dahil.

Sorgulattığımda amerikadan aldığım apple care'li iphone 6s için iki yıl servis için uygun diyor.

garantiyi çok takmasan da olur. amerikadan alınan 4s'i 4 seneye yakın sorunsuz kullandım.

hem donanim hem dizel otomatik istediginiz icin sifirsa tercih megane sedane diyorum.

ikinci el ise qashqai.

hyundai elantra

Ford c-max

115 bin tl ye haramidere peugeot ta 5008 var tam bir aile arabası ben almayı düşünüyordum maddi sıkıntıdan alamadım. 15 bin tl daha eklerseniz bütçenize peuget 5008 bakabilirsiniz. 2016 modellerini kampanyalı satıyorlar şu anda bilginiz olsun.

@cekilmis gayfe evet yeni elantra da akıyor çok güzel. bakılmalı.

ikinci el geliyor;

-- crossover istersen x-trail;
www.sahibinden.com

-- sedan ise insignia;
www.sahibinden.com

Yazmazsam olmaz dizel manuel ama tank honda hrv.

100 bin verip reno pejo almayin bence.

Jetta, mondeo, superb

1-2 yaşında volvo s60 olabilir.

bir ara CIA filan vardı da halen duruyor mu bilmiyorum. en temizi fb da aratmak.

cıa cogu zaman ozel numara dıyor
fb'dan nasıl aranıyor? @belkider

CIA falan eskidi. "TrueCaller" kullanıyor herkes.

app'a gerek yok onlar senin rehberini çalar. turktuccar numara sorgulama diye google'da arat, işine yarar.

ayrıca;
www.beniarayan.kim

@hopp direk arama yerine numarayı yazıyorsun. facebook'da kişisel olarak değiştirmediysen eğer beni numaramdan bulsunlar seçeneği default olarak seçili.

c4 picasso ile niye arazi yollarına girmek istiyorsun ki? denemedim ama kesinlikle girmem. sadece c4 ile değil, altı yere yakın hiçbir araçla girmezdim.

Arazi dediğim, yazın, o da yılda 4 5 kere yaylaya vs çıkmak. Yollar düzgün ama bazen toprak saha, dik rampa, çukurlar vs.

büyük bir risktir. arabaya yazık edersin. öyle amaçlar için dacia duster almak gerekir. hem üzmez, hem de yüksek araba gayet.

debriyajın robot tarafından kontrol edildiği otomatikleştirilmiş şanzımanların hepsi sarsıntı yapar. kullananlar "vites değişirken arabanın, gazdan ayağını çek" demekteler ancak manuelci olduğum için bilemem.

Mobilde olduğumdan düzeltemedim de, Turbolist şart falan komik olmuş :)

Şaft ile turbosu olacaktı...

Ben olsam PSA grubu araclari asfalttan hic cikarmazdim. Kesinlikle arazi icin uygun degiller. C4 duz model icin konusuyorum, arac tamamen asfaltci. Ham yolda bile korkuyor insan. O gunler icin bir Duster kiralamak daha mantikli. Yazik olur citroya.

C4 ile arazi olayı çok mantıklı değil. yayla yolu derken düzgünse tamam. ama köy yolu gibi engebeli bir yolsa altını muhtemelen vurursun. Yok yol düzgün ama tek kusuru toprak yol olması ise birşey olmaz, ama güven de vermez. Yol bozuksa o araba yola vurulmak için değil.

c4 kullanıyorum, az yayla dağ bayır gezmedim. eğer maksat araziye daha uygun bir araçsa c-elyesse/301 grubuna bakın derim. altı daha yüksek, daha dar olduğu için arazide daha başarılı.

p.s. evet her ikisini de kullandım.

c4 picasso acaip elektronik bir araba. ben olsam asfalttan asla çıkarmam o arabayı.

bosch

@passion ben de öyle düşünüyordum ama kötü diyolar ya :/

bosch aldım ben tam 2 yıl olmadı ama gayet memnunum.

arçelik-beko

Bütçe nasıl? iyiyse ankastre+buzdolabını smeg al, veya ankastreleri smeg, buzdolabını liebherr al.

7 yıl oldu gık demedi kesinlikle boş al alman olan

Siemens/bosch, alternatif hotpoint.

Beko, bosch

Beko - Arçelik bunlar fiyat performans markaları. İkisi de aynı zaten. Arçelik sadece Türkiye içinde satılıyor Beko bütün ülkelere ihraç ediliyor.

Biraz fazla paran varsa Bosch ve Siemens alabilirsiniz.

Çok paranız varsa Miele ve Gaggenau alabilirsiniz

ben lg almistim buzdolabi camasir makinesi bulasik makinesini. 6 sene oldu. sorun yasamadim.
derin dondurucu ve ocakli firin siemens onlar da gayet guzel.

9 yıl bitti, hiçbir beyaz eşyada sıkıntı yok. bosch al.

olmazsa arçelik al. bu iki markanın dışına çıkma da ne alırsan al.

arçelik tek geçerim.

bütçe yeterliyse, özellikle çamaşır ve kurutma makinesi için miele.

her şeyin miele olması bütçeyi zorlayacaksa bulaşık makinesi siemens falan da olabilir.

ama buzdolabı westinghouse ya da GE olsa daha iyi.

Gülhane Parkı'ndayım ama çalabilir misin ki?

çalarım, çalarım.

Lou Reed - Perfect day

Ceviz agaci - cem karaca

kargo - kalamış parkı

şarkı sözü sitelerinde aratabilirsin uygun keywordle.

sarki.alternatifim.com

yabancılar için genius.com'a da bakabilirsin.

blur-parklife

Donna summer - macarthur park

benim aklıma 2 şarkı geldi kalamış parkı söylenmiş. bir de hey johnny park diye foo fighters şarkısı var ancak buradaki park soyad, bir mekan yerine. Merak edersin diye yine de paylaşayım;

www.youtube.com

mfö - milli park
düş sokağı sakinleri - acılar parkı

Asapscience
www.youtube.com
Hatta şu video ile başlayalım mı?
www.youtube.com

every frame is painting

www.youtube.com

çok güzel sinema incelemeleri yapıyor, yalnız son bikaç aydır pek aktif değil.

primitive technology

duyuru tarihinin en iyi postu.
www.youtube.com
up.

www.youtube.com

:)

Preston Jacobs
www.youtube.com

iyi diye pek bir şey söyleyemiyorum çünkü çok ilginç ve hoş şeyler var.

sen çok şey öğrendiğim kesinlikle khan academy.

en ilginçlerden biri
www.youtube.com
Jas. Townsend and Son, Inc bence, 18. yy yaşamı ve yemekleri, kıyafetleri üzerine kanal.

türkçede ise teknoseyir. ben pek anlamam anakart, işlemci etc. ama muhabbetleri çok düzeyli ve kaliteli. ben çok şey bilirim, çok okurum, ama bunların haftalık gündem değerlendirmesi var, o kadar ilginç ve değişik şeylerden bahsediyorlar ki bazen.

takip etmeyen varsa kesinlikle takip etsin az buçuk teknolojiyi takip eden birileri varsa, çok düzeyli ve kaliteli adamlar.
www.youtube.com

paylaşan olmamış, o yüzden whyshy burada olmalı.

www.youtube.com

ayrıca bu kanal da gerektiği ilgiyi alamıyor, kaliteli montaj ve güzel sohbetleri var. Destek olsun, Slothworks ; www.youtube.com

Whyshy yazacaktim ben de. Yariyor kesinlikle.

En beğendiğim youtube kanalı şu: İdris Usta USA
www.youtube.com

Bir tane de ciddili vereyim: Tele1 youtube kanalı
www.youtube.com

Geography now

Mobilden direkt kanal linki atmayı bulamadığım için tanıtım videosunu atayim

youtu.be

Alfabetik olarak her ulke ile ilgili video yapiyor, en son almanya(germany) yaptı. Dun 500 bin sınırını geçti kanal. Arada başka ulkelere gidip oraları çekiyor, bazen de liste falan yapiyo kanal bos kalmasin diye, eğitici güzel bi kanal

minute physics

Almazan kitchen

youtu.be

Techmoan

(bkz: kalt)

www.youtube.com

www.youtube.com


www.youtube.com

2 oldu ama silmeyeyim, ikisi de guzel.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

yol bisikletiyle ilgili güzel ülkemizdeki en yetkin kanal; (Mahsuslu videoları es geçin)
www.youtube.com

yine yol bisikletiyle ilgili uluslar arası ün yapmış en büyük kanal;
www.youtube.com

konu müzik olunca postmodern jukebox ve robyn adele anderson olmadan olmaz :(
www.youtube.com

casey cooper'ın harika davul performansları;
www.youtube.com

eski püskü oyuncakları sevenler için;
www.youtube.com

birde primitive technology var işte. 1 (BİR) olmamış benimkisi.

www.youtube.com
post-rock kanalı
www.youtube.com
bu da bilinmeyen şarkıcılar pek datlı çalıyorlar

çok severim bu adamın araç testlerini;

www.youtube.com

www.youtube.com

In a nutshell
bilim teknoloji insanlik bazende felsefe

www.youtube.com

süper devam.

Dünyadan sesler <3

Whatever yazıp giderim.

paylaşan oldu mu bakmadım linklere; vice
www.youtube.com

geçmiş olsun. tekrar gelmez

Bu aralar çok fazla hırsızlık vakası duyuyorum, cuma akşamı benim arkadaşımın evine de girmeye çalışmışlar. Üstelik 2. Katta oturuyorlar, örümcek adam gibi tirmanmis resmen. Neyse ki o anda uyanmislar da kaçıp gitmiş.

Tekrar gelmez bence, biraz daha rahat olun o yüzden. Bir de güvenlik görevlisi filan yoksa kendi güvenliğinizi sağlamaya çalışın. Kapıya alarm takmak bile caydırıcı oluyor.

Gecmis olsun, cana geleceğine mala gelsin demişler. Alırsınız hepsini tek tek yeniden.

Geçmiş olsun. Biliyorum berbat bir his. Çok daha buyuk sorunlar olabilirdi, neyse ki sadece olan mala olmuş. Üzülmeyin.

insan değil o. muhtemelen aynı mahallede başka evlere de dadanacaktır. Hırsıza kilit dayanmaz demişler ama alabildiğiniz tedbirleri almakta fayda var.Ben 3-5 liralık alarm taktım kapıya dışı beyaz, mıknatıslı mekanizması var kapı açılınca ciyak ciyak ötüyor. Bunun dışında kapıya koli bandıyla bir düzenek yaptım içten, tam kapıdan çıkarken belirli bir yerden tutarak oraya cam süt şişesi koyuyorum, kapıyı açarken oradan tutarak açmazsan veya kapıyı çok zorlar, sarsarsan (o nasıl kelime yahu) cam şişe küüt diye düşüp apartman içinde şangır şungur yankılanan bir "cam çerçeve indirme sesi" çıkıyor, dikkat çekiyor.bu numara "komplo teorisi" ni izlerken aklıma gelmişti, mel gibson reyizin kulakları çınlasın. aynı anda alarm ciyaklıyor gırgır şamata. grafik tablet neydi, bundan bir kaç ay önce wacom un orta boy şeysini alacaktım 250 lira falandı, sonra dolar bir fırladı, 400 lere dayandı fiyatı. kafamı duvara vurarak alçıpanda bir delik açasım var.
3-5 wattlık led ampul alın, elektrik sarfiyatı en az onlar. bir odada yansın ev boşken. geçmiş olsun. , çalanın canı cehenneme.

askeri lojmanı bile soyuyorlar, hem de içeriden birileri o yüzden şaşırmamak lazım (başımıza geldi biliyorum).

e hapishanelerde adamları saklayacak yer kalmadığı ve buna ek olarak hırsızlar da yeterli cezayı almadığı için, içeri dalıp; bir şekilde hemen taşımanın yanında paraya çevirebilecekleri kendileri için verimli eşyaları toplama amacıyla örümcek adam gibi de tırmanıyorlar.

izmir'de 3. ve 4. kat balkonlarına tırmanıp, çıkıp, yakalanmamak için de aynı yükseklikten atlayıp, koşarak uzaklaşan sayko hırsızları da yerel gazete haberlerinde duymuştum.

üstüne bugün izmirdecevirmeradar sayfasında gördüğüm üzere sokaktaki arabaların parçalarını da çalmaya başlamışlar. gördüğü fotoğrafta mercedes c serisinin dikiz aynası dışı hoplatılmıştı. gelecekte aynen new york'un 70'ler kenar mahalleleri gibi arabaları komple soyup taşlar üzerine sabitlerlerse şaşırmam.

motorsiklet de çok seviyor buranın hırsızlar.

---------

erasmus'ta daire kapısını kitlemezdim bile ve ev içinde 6 adet laptopun (6 kişiydik) yanında 6-7 akıllı telefon ve lcd tv vardı. hep güvende uyumuştum. bir de napoli tarafları güvensiz derler.

kötü bir his 3 kere yaşadık ve sadece biri bulundu. evden soğutuyor insanı. geçmiş olsun.

geçmiş olsun. giden maldan ziyade o mahreme tecavüz hissi insanı afallatıyor bir süre. çok iyi anlıyorum.

asıl öfkeyi polisle muhattap olduğunuzda yaşayacaksınız :)

berbat bir histir. Çok çok geçmiş olsun öncelikle tabi ki her bünyede farklı etki yapar ve giden malların ne olduğuda sizin nasıl hissedeceğinizi etkiler.

Bana çok ağır gelmişti 7 sene önce evim soyuldu çok değer verdiğim parayla yerine koyulmayacak saatlerim gitti. teknolojik tüm cihazlar anılar harddiskler çabası.

tahta kapıyı baltayla kırmıştı şerefsiz baltayı da hediye mayetinde yatağımın üstüne bırakmış. :(

çok geçmiş olsun. seni iyi anlıyorum çünkü benim de ps4'üm, tabletim, tüm çizimlerimi yaptığım bilgisayarım (çizim tableti de yanındaydı ama onun ne olduğunu anlamamış, bırakmış), düğünde takılan takılar, ev bomboş kalmıştı ve herşey yerle birdi.

canını sıkma, çalışır alırsın yine. eskiden ipad mi varmış.. :') diye düşün.

Bu ara cidden çok var hırsızlık vakası. Seni mutlaka takip etmiştir eve geliş-evden çıkış saatlerini. Allahtan gece sen uyurken girmemiş. Daha yeni şahit oldum böyle bir olaya, bir yakınımızın başına geldi, gece uyandığında yatağının kenarında hırsızla karşılaşmış, gerçekten korkunç bir şey:/

Bize de bir ay kadar önce girmeye çalışmış, kilidi sökemediği için girememiş. Ama kapıyı mahvetmiş. Alarm taktırdık şimdi içim rahat.

Geçmiş olsun, cana geleceğine mala gelsin.

Geçmiş olsun,

Sabah Rain when i die'ın araba aynası hırsızlığı hakkında yazdığını okuyup aşağı indiğimde aynısının başıma gelmesi de ilginç oldu :(

geçmiş olsun. geçen sene benim de başıma gelmişti, duyuruya yazmıştım ben de. valla bu yazılanlardan sonra kendimi şanslı hissettim. benimki sadece bir miktar nakit para alııp gitmişti, ne bi dağınıklık, ne kilit, kapı kırma vs vakası olmuştu. bende de çizim tableti var, bi de elektronik çello ama seninki daha entelmiş sanırım, benimkiler yerlerinde duruyodu çünkü.
maddi durumun el veriyosa pronet'le falan bi sözleşme yap derim. yok, değilse (benim gibi), eve girip çıkarken son derece dikkat et, benim yaptığım gibi kale kapısı misali her kilidi kitle falan...

Öncelikle geçmiş olsun. Bİrkaç haftaönce benim de evime girdi. Ve küçük boyutta olan bir çok elektronik eşya, para vs çaldı. Polisin yorumu neden güvenlikli sitede oturmuyorsunuz oldu. Şu sıralar çok ciddi hırsızlık sayısı artmış ve bu vakalarla pek ilgilenilemiyormuş yogunluktan dolayı.

Neye ilkbir kaç gün diken üstündeydik. Daha sonra yine binanın kapısı bozulunca (ki hırsızlık olmadan bir kaç gün önce de otomatik kapanan kapı bozulmuştu.Önceden gelip bozmuş olabileceklerini düşünüyoruz.) eve alarm taktırdık bir nebze içimiz rahatladı.

Bu arada bina girişini gören kameralardan hırsızların yüzleri görünür şekilde görüntüleri polise verdik ama birşey çıkmadı. Çıkacağını da sanmıyorum.Yani yakalanır beklentiniz olmasın.

Biz kendimizi en azından evde değildik o zaman psikolojimiz daha çok bozulurdu vs diye avutuyoruz. O yüzden siz de sıkmayın canınızı. Maddi şeyler bir şekilde geri getirilir (yıllarca çalışıp alınan tablet, telefon bilgisayar vs vsnin yarım saat icerisinde birisi tarafından alınması çok kötü bir his kabul ediyorum). Ama evderahatetmeniz için alarm, kapı arkası kilidi gibi ek bir önlem düşünün derim.

Geçmiş olsun. Polis çoğunu adı gibi biliyor ama uğraşmak istemiyorlar.

Ben olsam ben de uğraşmam. hırsızı yakala, başına bela al, hırsız senden önce adliyeden ayrılsın. Girsin 3-4 ay yatıp çıksın.

Güvenlikli siteye taşının...


.

malasef geç kaldınız.

31 mayısa kadar başvurursanız ağustos celbinde gidersiniz

mayıs kaçtı aynen.

peki son güne bırakmam fakat varsayımda bulunup 30 mayıs'ta tecilimi bozdurdum diyelim ağustos celbinde yine de kesin olarak giderim askere değil mi?

en kötü ihtimal orada 6 aylık bir vakit kaybı yetmiyormuş gibi bir de askere gitmek için bekleyerek vakit kaybı yaşıyoruz.

kısa dönemseniz yüksek ihtimal gidersiniz ama son güne bırakmamakta fayda var. siz bozun tecili ağustosta gidicem deyin şimdiden şubede. eğer vazgeçerseniz yine tecil edebiliyorsunuz zaten.

bilmiyorum ama ne yapın edin askere yazın gidin. ben öyle yaptım çok rahat ettim. kışın askerlik tam bir zulümmüş öyle diyorlar.sıcağa çare var ama soğuk adamın anasını ağlatır.

askere gitmek için en güzel celp ağustos ve kasım celpleridir. acemilikte geçen mayıs ve haziran ayları hiç bir yerde çekilmese de bu 2 celpte havaar soğumaya ve ortam sakinleşmeye başlar. ayrıca birliklerde tayin dönemlerinden sonra taşlar yerine oturmaya başlayacağı için kendini göstermeye çalışan fevri komutanlardan çok, birliğine alışmış ve düzen tutturmuş komutanlarla muattap olursunuz.

forumdonanımhaber başlıkları askerlik celp dönemlerini takip etmek için şahane yerler.

Resmi gazetedeki ilanı bekle.

7 derece altına inmiyor bile istanbulda hava. yani kışlığa gerek yok.

edit: şu cevabı soruya cevap değil diye silmiş çok zeki moderatör. kim bilmiyorum ama şu verilen cevabın nesi soruya cevap değilmiş açıklarsa sevinirim.

edit 2: iyice açıklamak lazım galiba bu basit cevabı. şuan istanbulda hava 7 derece altına inmiyor bile. yani kışlık lastikle gezmeye gerek yok. yani yazlık lastiğe geçilebilir. ilk cümlenin genişletilmiş açıklaması oluyor bu da anlamayan olursa diye.

giggs+1, hatta arttırıyorum istanbul için kış lastiğine gerek yok.

edit: biergarten +1 benim cevabımı da soruya cevap değil diye silmiş. tebrik ediyorum kendisini.

7 derecenin üstündeyse hava sıcaklığı kış lastiği yarardan çok zarar getirecektir.

resmi gazete ilanı ne alaka acaba? ticariler için mi?
kışlık lastiğe gerek yok, havalar iyi durumda.

pederbey yazları taktı bizimkine, geldi bence de.

1 numarayı gördükten sonra diğerlerine bakmaya cesaret edemedim :(

ilk ayakkabı hayatımda gördüğüm en çirkin şeylerden biri.

1 numaraya baktım ve kapattım

ne yazık ki öylesin. acilen kendine zevkli birilerini bulup tarzını değiştirmeni öneririm.

2 numarada çıktım.

edit: 2 numara değilmiş ben önce ikinciye sonra birinciye basmışım. anladın sen onu.

toms hariç diğerleri çok kötü. hatta parmaklı olan korkunç. sokakta görsem korkarım yani.

gözlerim kan ağladı 1. ayakkabımsı da. 2. de kanama durdu, 3. de iltihaplı kan aktı

ilki fetiş nesnesi, ikincisi çarık, üçüncüsü terlik gibi.

ancak herkesin hayatına kimse karışamaz noktasında saygı gösteririm bu zevke.

1 fazla saçma sapan. bence giyme. diğerlerine lafım yok.

1in o ayak parmaklari olmasa ustundeki bag gibi kismi sevdim ahjsjs ama overall cok cirkin.

2- cirkin ama fonksiyonel. Asla bayilarak, begenerek almam ama alirim isimi gorsun diye.

3- siradan, toms olmasi pahali kiliyor. Bir de benim ayaklar tarakli, olmuyo oyle seyler.

Kisaca, devilred bizimle deyılsın

leş ayakkabılar

Linklerin hiçbirine tıklamadan söylüyorum: Evet.

Edit: Daha önceki duyurularından biliyorum zevksiz olduğunu. Tıklamama gerek yok yani. Ama yine de tıkladım, 30 kişinin sana 'sakın alma çok çirkin' dediği ayakkabıyı almışsın. Ne diyim şimdi?

1 çok fena, çok çok kötü. Toms klasik çok kötü değil. Diğerini de sevmedim. Zevksiz değil de tarzın çok farklı demek daha doğru.

Üzgünüm ama evet :(

o tomsdan bende de var ama diğerlerinin çirkin oldugunu söylemek zorundayım.....

tam teyze kıyafetleri, hiç hoş değil

Zihnimdeki bir tablo daha hasara uğradı evet.

onun bunun dediğine hiç bakma.

rahat ediyorsan, mutluysan, sıfır sıkıntı.

Toms iyidir de, bir ve iki nedir yahu.

koyde babaannemin giydigi cariklar bile daha estetik.

sen o birinci linkteki garip şeyi cidden aldın mı? ciddi ciddi. vay be.

@shin

Pilates yapmak için aldım ama onu, çok işlevsel :(

valla herkes demiş ama bir de ben diyeyim o ayakkabıyı gördükten sonra az bile bence :D

uzun süre ayakkabı alma lütfen. söyle başkaları alsın.

Bakınca burnum kanadı.

1 numaraya baktıktan sonra gözlerim kanadı diğerlerini göremedim bile:( bunu da kuzenim yazıyor:(

Ilkıni üstüne para verseler giymem. Gerçi pilates için kullaniyormussun, çok rahat diyorsan görmezden gelinebilir.

Ikincisini de beğenemedim. Ucuncusunü görünce 'allahım, ne kadar da kötü bir ayakkabi' demedim.

Kısacası benim tarzım değil hiçbiri ama sen beğenip, rahat edip giyiyorsan kime ne? Belki de ben ayakkabılarımı göstersem sen hiç begenmeyeceksin ki ben çoğunu severek giyerim. zevkler fazla subjektif. Zevksiz demiyorum o yüzden.

ilk yorumları görünce 3ten başlayıp diğerlerine bakamdım...

1 numara efsaneymis
2 numara boylesini gormedim
3 iclerinde en az cirkin olani

zevksiz misin? e...

sanırım milleti ortak noktalarda toplayabildiğimiz çok ender duyurulardan birisi oldu bu

maalesef :(

İçim karardı resmen

Ç Ö P

Ö

P

sondan başa doğru gittim, iyi ki de öyle yapmışım.
1 numara evrensel olarak zevksizlik bence ama diğerleri kişisel zevkler kapsamında makul görülebilir.

Bence zevksiz degilsin. 2 numaradan ben de alacagim. Ayaklarin altini oksuyor resmen mmmmhhhh

Ya, ben ilk ayakkabıyı çok sevdim. Biraz garip göründü ayak dışındaki hali de, giyilmiş hali çok rahat görünüyor. Benim tarzım değil tam olarak, kıyafetlerime hiç gitmez ama spor yaparken giysem 'Anaa, ne güzel ayaklarım var benim' der der bakarım. Bir de böyle çıktığına göre 3-5 seneye moda olur bu, herkesin ayağında görürüz. Herkesin de gözü alışmış olur. Kim Kardashian'ın iki kere giymesine bakar en fazla. İkincisine benzer ayakkabım var ama bu haliyle çok sevmedim. Toms zaten standart bir şey.

Zevksiz değilsin bence, tarz meselesi biraz bu. Ben de şu tarz parlak ayakkabılardan nefret ediyorum mesela.
img2-hotic.mncdn.com
Ya da şöyle bir ayakkabıyı ben giysem komik durur.
img2-hotic.mncdn.com
Daha çok kovboy botu tarzı şeyleri seviyorum, benim de tarzıma o gidiyormuş gibi geliyor.

Ama bu ayakkabıları yakıştıran da yakıştırıyor, arkadaş! Biraz nasıl giyindiğine bağlı. Fasfarklı şeyleri giyen insanlar öyle havayla taşıyor ki, saygı duyuyor insan ister istemez. Sende eğreti duracak şey ona yakışıyor, onda eğreti duracak şey ona yakışıyor. Bunları giydiğin şeye göre zevksiz de olabilirsin ama ayakkabı seçimi gayet normal bir seçim bence.

birazcık.

rahatlık önemli tabiki. skechers iyi de, aynı modelin daha güzel desenleri renkleri olabiliyor. dümdüz birşey. beğenmedim çok. anneme almayı düşündüğüm model hatta.

ilk ayakkabı gerçekten çok kötü.

toms'a laf yok.

bütçeye uygun styling eğitimi verilip, stil danışmanı olunur :P
not: cidden moda tasarım son sınıf öğrencisiyim ciddi olanları beklerim :d

Yukarıdaki 44 cevap+1

onun bunun dediğine bak. bunlar ne ya?
zevkler ve renkler tartışılır doğru. ama bu bildiğin zevksizlik :P

Hehe soru mu bu?

Daima millet, kararımız evet.

1 numara çok korkunç :)

doğru söyle, yakınlarına eziyet etmek için giyiyorsun değil mi bunları? başka türlü bir açıklaması olmamalı

o parayı bu ayakkabılara vereceğine, eski ayakkabılarını giy o parayla da bir öğrenciye başının gözünün zekatını ver senden iyisi olmaz.

şöyle söyliim, bütün kadınlar şu an 1 numarayı giymiş olsa, insanlık 70-80 sonra tamamen yok olurdu.

kesinlikle zevksizsin, üzgünüm.

şu 1 numara günümü güzel yaptı. onla markete gidiyorum hep kafamda.
2 kötü
3 iyi :(

zevkli diyemem devilciim

uzun süredir yalnızım, bazen keşke beraber olduğum biri olsaydı diyorum ama uğraşmıyorum, uğraşmak da istemiyorum. zaman kaybı falan diye düşünmekten değil içimden gelmiyor.


erkek.

Blue eyes white dragon +1
Tam olarak durumumu yazmış ki bence çoğunluk böyle düşünüyor.

@bonisnocetquimalisparcit

benim de dikkatimi çeken durum bu. fiziksel etkenlerden de bağımsız olarak çok fazla insan bir ilişkiye sahip değil. yalnızlıktan kastım bu. yoksa arkadaşları var, iyi hayatları var, ilgi alanları var. bilemiyorum, belki de kendimize öyle konfor alanları yarattık ki, insanlar kendilerinden uzaklaşıp "öteki"nin alanına geçmek için bir neden görmüyor. yukarıdaki arkadaşlar da zaten böyle bir fikirde. "içimden gelmiyor" demişler.

Bir yıldır yalnızım. Kümseyi istemiyorum da. 30 k

istediğim beni istemez, beni isteyeni ben istemem. ilişkide kimseye güvenmem, kimsenin de bana güveneceğini sanmıyorum.

otomatikman da yalnız oluyorum böylece.

benim çevremde öyle. sebebi;
y kuşağının bencil bireyler olmasından olabilir.
sosyal medya sayesinde iyinin daha iyisi olduğunu görmek ve o kişiye ulaşmanın günümüzde kolay olması olabilir.

geziden önce "mrs.. mr.."
geziden sonra bilmeyen biri rehberde kolay bulsun diye "annem, babam"

ikisi de ad soyad

anne: annem
baba: babam

Anaaam - bağaaam

orange coffee +1
Geziden öncesine dayanıyor gerçi ama temel sebep aynı.

Önceden ad soyad, sonrasında -anne, -baba.

blue eyes +1

annem/babam

anne - yok
baba - pater familias (roma hukuku aldıktan sonra yani yaklaşık bi 10 senedir falan)

Annem
Babam

annem- annem
babam- emekli ve öfkeli

Annecim/babacım

annem, babam.

annem - mother
babam - father

siri salağı annem ve babam kelimelerini anlayamıyordu.

Annem/babam.

Mama
Papa


Sebebi de yurtdisinda yasiyor olmam. Bir sey olur da ararlarsa bulsunlar diye. Ama ikisinin de ingilizcesinin tarzanca-cat pat oldugunu dusundugume arada "arasalar da bi ise yaramaz ki??" diyorum