yuva araya ve gerçekten ihtiyaç içinde olan o kadar çok sayıda sokak kedisi, evde atılmış zavallı var ki beklediğiniz kabahat.

şöyle yapıyorsunuz. kedini yanına gidiyorsunuz. onunla vakit geçiriyorsunuz. karşılıklı hoştlaşmanız oluyor mu bakıyorsunuz.

deli olana alışıyorsun. bizim de hatunla var öyle manyak bir kedimiz, hareketli her şeyi radar gibi tespit edip pısıp avcı pozisyonunda bekliyor, atlıyor da hareketli olan nesneye, haliyle sevgilimin de benim de ellerim cırmık içinde ^.^ korkunuz varsa sakin huylu bir kedi alın derim, sonradan yuvasız kalmasın.

iki tane alın. birbirleri ile tepişip enerjilerini oraya harcasınlar.

kafiri kafire kırdırmak diyorum ben buna.

Korkum yok. Aksine kedilerle oynamayı çok severim. Hatta sahipleri hayvanları azdırdığım için benden şikayet ederler. Üstüne kediler de beni çok sever. En yabanisi bile yarım saat içerisinde gelir kucağıma oturur. İlginç bir durum.

Ama insanın kendi evinde beslemesi ayrı bir şey. Bir defa alıp sonra da ömrübillah birlikte olmak gerek hayvanla. O kadar hareketli bir kediye bakmakta zorlanabilirim.

Ama sonunda eğer annemin arkadaşının kedisini alamazsam, dediğiniz gibi sokaktan bir tanesini seçmeyi düşünüyorum. çok seviyorum şerefsizi, bir ay kadar baktım, fena bağlandım deyusa. Hiç bir eski sevgilim ayrılıkta bu eşşolusu kadar zorlamamıştı beni.

Aslında annemin kediyi sahiplenmesi süreç içerisinde oldu. Hayvan önce evin çevresinde yaşamaya başladı, sonra bahçeye çöktü, en son da eve. Tamamen kendi iradesiyle karar verdi. Bir yandan sokaktaki kediye sormadan alıp eve tıkmakta haksızlık gibi geliyor açıkcası. Vicdanen hep bir rahatsızlık hissedermiyim diye endişe ediyorum. Ama bir kedi almam da lazım. Belki sahiplendirilen kedilerden bir tane seçerim. Hem huyunu suyunu da söyler bana vermek isteyen kişi. Yavru kedi almak gibi bir takıntım yok. Tek sıkıntı hayvanın yeni evine alışması olur, o kadarıyla da mücadele ederim sanırım.

kedinin ilk yaşı içinde eğitilmesi önemlidir. yapmasını istemediğiniz şeyleri her zaman aynı kelimeyi, aynı tonlamada söylemelisiniz ve onu yapmaktan alıkoymalısınız. bir de küçükler hep ısırgan olur. sürekli ısırmak isterler. buna da müsade etmemelisiniz.

bir de bunların dışında en önemli şey sevgi. onu sevdiğinizi hissettirin mutlaka. iki kardeş alırsanız daha da iyi olur.

petarkadas.com 'da sahiplendirilen bir sürü cins kedi de var aklınızda olsun, genelde yavru olmuyor ama illa cins olsun derseniz ücretsiz bulabileceğiniz bir sürü cins kedi var.

edit: yukarıda sabitlenen duyurudaki kediye baktınız mı?

ben de sunu soyleyeyim, kedi dedigimiz hayvan 2. yasinda sakinlesir. o zamana kadar genelde kudururlar. ama iki yastan sonra gayet rahat edersiniz. bir iki sene sabretmek gerekiyor sadece. yada halihazirda yetiskin olan bir kediyi sahiplenmek.

simdiden hayirli olsun evladiniz, omru uzun olsun.

şu an yukarıda sahiplendirilen kediyi alamam çünkü bir kaç güne püskül (annemin arkadaşının kedisi) gelecek. onu alabilirsem zaten kedi almama gerek yok. onu alamazsam dediğiniz gibi sahiplendirilen bir kediyi almak sanırım en mantıklısı gibi duruyor. cins takıntım yok. yavru olup olmaması da önemli değil. bana kedi olsun yeter :)

dogtastan aldim valla cok memnunum icinden cikasi gelmiyo insanin

tek tek hepsini deneme fırsatım olmayacağından, bi ön eleme yapayım diyorum.

yatasgrup.com.tr

inanılmaz memnunuz. evi bir sene önce döşedik, eşimin de benim de favorimiz yatak oldu her kuruşuna değer...

ben de istikbalin stress free yatağını kullanıyorum. tek sıkıntısı o kadar rahat ki cok uyutuyor. yine de bir gidip denemek lazım tabii.

www.istikbal.com.tr

seçenkeleri 3e 4e indirip, birini alıp deneyebilir, bunu beğenmedim şimdi diğerini alacağım diye değiştirebilirsin. Eninde sonunda hangisinden memnun olduğuna karar vermiş olursun.

Bütün gün pc başında oturarak çalışan bir insanım ve aynı pozisyondan vsden kolum, belim, boynum, bir çok yerim ağrıyor sürekli. Evlenip evi döşeyen iş arkadaşımın -aynı sorunları o da çekiyordu- önerisiyle Yataş'ın Athletic diye bir yatağını aldım. Ağrıları falan acayip azalttı. Yatınca dinlenmek çok önemli çünkü. Öyle çok yumuşak veya sert de değil. Kesinlikle tavsiye ederim.

granitin sağlığa zararı yoksa bence iyi, çünkü teflon ya da seramik gibi kaplama değil, metal kaşıkla teması sorun olmuyormuş.

çelik tencereden şaşmayın.

Granit kullanmaya başladık cok memnunuz.

içeriğini iyi inceleyin. seramik iyidir ama dayanıksızdır. çelik her zaman en gideri olandır.
bir döküm tava da alın mutlaka, diğerlerini kullanmak istemeyeceksiniz :)

tereyağı, tereyağında yumurta (kalabalığa göre çökelek sündürmesi, sucuk vs. gibi ne seviliyorsa bir tava daha) , çay, beyaz peynir, kızarmış ekmek, saralle,

zeytin , ezine peyniri, haşlanmış ya da sahanda yumurta, yeşillik bal kaymak ya da tereyağı. Kızarmış ekmeği unutmuşum favorim , kızarmış ekmeksiz sofraya oturmam.

beyaz peynir, domates ve zeytin

Sucuk candır gerisi heyec...

zeytin, peynir,reçel, bal, söğüş, yumurta, omlet ya da krep tarzı bir şey, patates kızartması da olur. tereyağı, sarella nutella tarzı bir çikolata. çay aklıma bunlar geldi.

beyaz peynir, zeytin, domates, yumurta, bal asgari olarak bunlar. ama diyorsan ki yardırma hakkın var. ohoo çok var o zaman tulum, kızarmış hellim, reçel çeşitleri ve tereyağ, sucuk, çemensiz pastırma, biber, kaşar, kaymak, zeytinyağı, şakşuka vs durmadan gider sonsuza kadar :D

iki şeyi hiç aramıyorum nedense sosis ve salam.

gene mutfağa soktun kardeş.

hellim <3
çeçil peyniri, salam, sucuk, süt, kaymak, domates, kahvaltılık sos (bu cevizli falan olanlar), simit, zeytin, omlet vs.

menemen, gözleme, sucuklu yumurta

hellim peyniri, lor peyniri, ezine peyniri

siyah zeytin, çizik zeytin, domates

çilek reçeli, çiçek balı, tahin pekmez

tereyağı, kaymak, ceviz, badem, kuru kayısı

ilave:

ev yapımı poğaça, kurabiye, süt, yulaf ezmesi, dut kurusu, kuru üzüm, muz

portakal suyu, çay, kahve

not: eksiksiz kuracağım sofra tabi bu. normalde kahve/çay, beyaz peynir, zeytin ezmesi, domates, haşlanmış yumurtaya tavım.

mükellef diye seviye yükselttin pekala yazıyorum o zaman

1- kalite çay (bu en önemlisi kahvaltıda kuş sütü olsun eğer çay dandikse kalkarım sofradan çoğu defa yaptım bunu demleme çay olacak ve çay yeterince çökecek ve porselen çaydanlıkta yapılacak)

2- tereyağ + reçel (vişne-çilek-ahududu) + kızarmış ekmek kombinasyonu (bu zaten allahın emri lakin tereyağ biraz köyümsü olacak bol süt içerek ve gerçekten yağ gibi eriyecek bıçakla kesilmeyen taş niyetinde olanlar var onlar direk çöp, reçel ise tatlandırıcı şeker niyetine ama bu üçü dışında reçel yemem sevmemde, kızarmış ekmek ise minik ekmeklere olacak üzerine biraz kekik nane pul biber döküp kızartılablir

3- masada mutlaka zeytinyağ olacak ben üzerine kekik-nane-pul biber döküp zevkime zevk katayacağım

4- jambon (bu gerçekten tadımlık olabilir 3-4 dilim mümkünse olabildiğince yağlı olacak)

5- acılı ezme (her kahvaltı sofrasında böyle mezemsi ekmeğe sürülmelik bir destekleyici olmalı

6- omlet - yumurtalı ekmek (ikisinden biri tercihe göre şahsen omleti tercih ederim zaten yeterince ekmek yeniyor kaldı ki birde yumurtalı ekmek hayvanlık)

7- su böreği - ıspanaklı börek (tercihen ıspanaklı börek hoş olur)

Tulum, eski kaşar, ezine, süzme ve yeni kaşar da içlerinde olmak üzere en az 5 çeşit peynir.

Siyah, yeşil çizik ve daha olgunlaşmamış küçük yeşillerden de olmak üzere en az 3 çeşit zeytin.

(Aslında sırf bu ikisi olsa da bana fazlasıyla yeter de neyse çok mükellef olanı için devam edeyim).

Peynirli, dereotlu, maydanozlu bir omlet.

Brokoli, üzeri bol limon, zeytinyağı ve sarmısaklı.

Avokado ezmesi, yine bol sarımsak, zeytin yağlı ve limonlu.

Domates, mümkünse yine zeytinyağı ve de üzerine pul biberleri karışmış.

Bal-kaymak.

Közde biber.

Orta kızarmış ekmekler.

Tavşan kanı çay.

Aile ve dostlar.

Ölürüm.

Bal, kaymak. Bunun üzerine toz ceviz koyuyorum çok güzel oluyor. Yokluğunda ararım.

Ek olarak:
Nutella, Torku
Kokusuz aromasiz peynir
Tahin-Pekmez
Receller
Ortaya sıcak bir yemek, sucuklu yumurta mi olur gözleme bohça mı olur artık ne olursa.
İçecek olarak taze sıkılmış meyve suyu.

beyaz peynir, zeytin siyah ve yesil, domates sogus ve salatalik benim kahvaltim icin yeterli. diger her sey detay.

ve tabii ki cay

kendi kendime hazırladığım, kendime kral muamelesi yaptığım kahvaltım:

beyaz peynir (ezine iyidir, tulumda severim), kaşar peynir, salam, domates, salatalık, yeşil zeytin ezmesi, siyah zeytin ezmesi, bal, bilumum reçel çeşitleri (farklı reçelleri deniyorum bu ara), haşlanmış yumurta, tost makinesinde hafif kızartılmış ekmek, çay.

Olmazsa olmaz, ekmek, peynir, zeytin, çay.

kaşarlı simiti unuttum.

peynir olarak kaliteli, çok tuzlu olmayan, orta sertlikte bir ezine peyniri olsa yeter. zeytin de siyah, acı olmayan, tuzu kararında ve etli olsun. Domates salatalık çok sevmem kahvaltıda olmasa da olur. yumurta isteğim çok değişken bazen çok severim bazen yiyemem. ama gene de haşlanmış yumurta olsun. bir tane özel bir şey olmalı mutlaka özellikle haftasonu kahvaltısında. bu poğaça, boyoz, simit tarzı bir şey de olur, patates kızartması da olur hatta üst seviyede ballı ya da chokellalı krep de olur. krep yoksa tahin pekmez karışımını çok severim kışın. Ama tahin pekmezden çok olacak tahin/pekmez oranı 3/2 şeklinde olsun. sucuk olmalı çok severim. Sosis salam bizim eve alınmaz zararlı olduğu için ama dışarda yapılan bir kahvaltıda affetmem gömerim.

benim olayım kete.
konsept olarak çorba da olur. buğün abhaz mutfağından bir çorbayla başladım mesela. orgazmikti.

Ben de pastirmayi unuttum, onsuz olmaz.

beyaz peynir.

Haşhaş ezmesi
Çemen (çaman)
Baharatlanmış zeytinyağı
Frambuaz reçeli
Sakız reçeli
Erik marmelatı
Tahin pekmez(tahin yuksek oranda olacak)
Mücver
Sarısı bozulmamış yumurta
Doğuş çay royal breakfast tea
Krep
Az miktar kavrulmuş kıyma
Robotta çekilmiş yer fıstığı

eğer özel bir kahvaltıysa ya hamur kızarması ya da pankek. bunlar yoksa simit, poğaça, ve en az 2 çeşit kızartılmış ekmek.
en az 2 çeşit reçel, bal. en az 3 çeşit peynir (biri yumuşak biri sert). nutella. cevizli ezme. salatalık domates. hatta yeni favorim domates rendesi (kızarmış ekmeğe bunu koyuyorum, üzerine az tuz ve az zeytinyağı damlatıyorum. karışım öncesinde de hazırlanabilir)

zeytinyağı ve güzel zeytin olmazsa olmaz. o zeytinyağına banmadan kahvaltı yaptığımı anlamıyorum kesinlikle.

Beyaz peynir , yumurta , domates , salatalık , taze ekmek ve çay .

Hepiniz zalımsınız lan!!! İki senedir nerdeyse hergün, iki lop yumurtayı löp diye yutuyorum ekmeksiz filan. Çok malım di mi? Şu annattığınız tablolar mazide kaldı. Gene de, hayâl etmesi bile güzel:

Sofradan kalktıktan sonra gıyk! olmamak içün,

İnce belli bardakta paşa çayı veya kalın belli bardakta sütlü çay
Kızarmış ekmek
Sucuklu yumurta (içinde accık da tereyağı olsun)
Bal kaymak
Cila olarak da tulum öneriyorum.
Dur lan! Bi de şu sızma zeytinyağına kızarmış ekmek banıyım da ööle gidiyim!
Dur lan! Bi lokma da koyun peyniri atıyim ağzıma, Tahsildaroğlu!
Eneee! Pembe çiziklere bak! Ne datlı şeyler bunnar!

Ve sofranın etrafında sevdiklerimiz...


Ve fakat, unutamadığım 3 kaavaltı:
1. Sümbül dağının eteğinde yaptığım, otlu peynirli kaavaltı
2. Urfa'da sobanın üstünde közlenmiş isot, pide ve Urfa peyniri - Ayakta götürmüştük, ağzımız yüzümüz yana yana!
3. Yalova'da balkonda yaptığım kaavaltı

metronidazol/ornidazol ya da tetrasiklin gibi bir antibiyotikle tedavi edilir. fakat doktora gitmeden kendi başınıza ilaç kullanmanızı tavsiye etmem. doktor sıvıdan sürüntü alarak tetkik isterse daha kesin bir teşhis konur. örneğin mantar enfeksiyonu ise bu ilaçların hiç faydası olmaz.

mantar ilacı enfeksiyonu, antibiyotikler mantarı arttırır. doktora gitmeden ilaç kullanmayın.

deveyi diken insanı siken diye boşuna mı demişler ? bi' de böyle düşün.

bence sen bu arkadaşını yukarıda cevap veren warrior princess arkadaşımızla tanıştır, her açıdan birbirlerini tamamlıyorlar. arkadaşının karısına hallenen bir adamı ancak bunu bahane edip haremlik selamlık olgusunu savunan biri paklar, çok mutlu olurlar.

yeni bir şakirdemiz mi var duyuruda, hayırlı olsun

illa allah peygamber olması gerekmiyor, insanın içgüdüleri vardır evet ve bunları da kontrol edebilecek iradesi vardır; kontrol edilemez diye kesip atarak kısıtlamalar getirmeyi savunmak acizliktir.

Savaşçı Prenses sesli güldürdün sabah sabah :))

Duyurucu, oyoe kani bozuklar var. Arkadasinin karisinin kalcasina gozun takildi diyelim, hani refleks olur istemsizce. Ama bu herifin bir taraflarini sivazlamasi agir sapik oldugunu gosterir. Boyle bir sapikla arkadaslik yapmazdim ben olsam. Ayrica arkadasina da senin karinin orasina bakarken burasini sivazladi diye anlatma, baska bir arkadasa boyle boyle yaparken gordum cok rahatsiz oldum. Bizim kiz arkadasimiza falan da yapar bu ibne diye aciklayiver.

millet kuyruklu yildiza robot indirdi. sene oldu 2014 hala haremlik selamlik diyen var. ulan iyiki kacmisim o ulkeden.

soruya cevap: hic caktirmadan herkes varken bu tur konular acilabilir ve boyle milletin birbirinin karisina bakmamasinin (bakiyor ama bakmiyormus gibi konusulacak) ne kadar onemli ve degerli oldugu anlatilacak. elaman da zike zike onaylayacak. bu onun bilincaltina isler. ya da baktin kaldiramiyorsun iliskini kesiceksin. gerekirse insanlara soyle cekinme bu onun icinde ders olur. bir daha ayni boku yemez.

Ya durun sakin olun

m.youtube.com

Nasil oldu arkadas olay, kadin adama karsi domalip 10dk ayakkabi baglamadiysa denk gelmistir. Anlik diyosun. Zaten erkekler oyle tahmin ettigin gibi oksamaktan hoslanmaz. Zevk vermez, hisssetmezsin. Kendi bacagina dokunman gibi.

Diger olay, bazen senin baktigin yonde biri domaliveriyor.

Mesela okulda Ben dalmisim uzaklara, onumde bir kiz yere para dusurmus onu almaya calisiyormus. Hanzo arkadasim fotograf cekmis. Kizi ben gormedim.

Neyse bazende bakmicam hayir diye kasiyosun. Zaten koca karinin teki, zevki de yok. Ama herkes o an ona bakiyor. Icgudu belki..

Sadece "bakip oksuyor" demen bile adami aklamaya deger. Bizde 1sn got gordum, 2sn sikimi elledim oh 0diye bir haz yok.

üzüldüm, çocukluk arkadaşınız sapık; yaptığı hareket ibneliktir. o arkadaşı aranızdan çıkarın bence.

Bakmasında sorun yok gibi de, hatta fanteziler kurmasında filan da. Ama öyle herkesin içinde alet okşama filan olduysa biraz sınırları aşmış. Sonuçta bu tür şeyler düşüncede oluyor, arkadaş eş dost kuzen kardeş, haberleri olmuyor kimsenin. Belli etmemeli.

Dövün herifi.

@warrior: bilinç altı ifrazatı yapıyorsun. yapma.

Warrior princess insan dogasi diye adlandirdigjn sey insan dogasi degil. insan nefsine hakim olarak hayvanlardan ayrilir, yoksa kedi kopek gibi yolda yakaladiginin ensesinden tutar ustune cikardi. erkek denen canli da her an uremeye hazir olarak yaratilmistir. bir kadin ben bugun psikolojik olarak iyi degilim moralim bozuk dedigi anda onu feristahi gelse sekse ikna edemez. (Tabi ciddiyse dediginde) ama en morali bozuk erkegin sekse hazir olma suresi max 3 dk surer. o acidan zaten erkekler mekanik kadinlar elektronik muhabbeti doner. simdi bu yaratilis gercegidir. Ama bir adamin baska bir kadina bakmasi sorun degil, o kadina baktiktan sonra aletini oksamasi hayvanlik.(herkes bakar ve bu da dunyanin en kotu seyi degil, kadinlar da erkekler de bakar, daha cok erkekler tabi ki yukarda anlattigim olayla baglantili olarak, ama onun bile bi adabi vardir, hani en yakin arkadasinin esine de artik o gozle bakmiyo olabilmen, bu durtunu bastirmis olabilmen lazim, bastiramayip bi de oksama falan yuuuh amk) bakma olayi bilimsel bir olay bunu uzerine belgeseller vs ler var ama dedigim gbi bu ornekteki okuzluk.

Lan lan wp yorumlarını okurken bu kadına haddini bildiriniz diye bağırdım.

valla olayın genel manasında wp katılmadan edemediğim hususlar var. ekşide bir dizden girip olmadık yorumlar yapan hayvanatlar var gerçekten, ki bunlar bir şekilde eline klavye geçmiş ve aylarca bekledikten sonra ekşide yazabilen tipler. yani bu süzgeçten geçememiş kimbilir neler var daha sayıca. erkekler (önemli bir kısmı) her haltta "yea erkeğin hormon şeysi, aldatmak doğal, ama ben erkeğim, erkek olunca reröreöeö" yapmasalar, wp'nin yaptığı yorumu kimse yapmaz. bu abiler bu kızın yorumunu haklı çıkarıyor (hakeza duyuruda sorulan hayvanat da öyle). "erkek normal, erkek hormon, erkek ama o erkekk?!" gibi burda da bir çok böyle yoruma şahit oluyoruz. ne zaman insanlık erkeklikten önce bir kavram haline gelir, hormonların yönlendirdiği davranışlar normal bir davranış görülmekten çıkar bu toplumda, o vakit iyi anlaşırız.

ne dicektim, eğitim şart. anlatılan doğruysa, bütün arkadaş grubunu bilgilendirip o adamı aforoz etmenizin şart olduğunu düşünüyorum.

Turkiyede kimsenin farketmedigi ama bircogumuzun iliklerine kadar hisettigi bir cinsel devrim hala olageliyor arkadaslar. How i met your stayla arkadasliklar, twitterdan swinger cift arayanlar, hayat kadinina para cikaramayip ucuz yollu travestiye gidenler. Bundan bir zaman sonra neler olacagini tahayyul edemiyorum. Allah sonumuzu hayir etsin.

warrior, çok yanlış yoldasın. açık ve net.
çünkü kendinle çelişiyorsun, gerçeklerden kopuk ve tek yönlü bakıyorsun.

onca müslüman olmayan memleketi dolaşıp başına bir iş gelmeyen italyan gelinin neden bu ülkede tecavüze uğrayıp öldürüldüğünü açıklayabilir misin?
(bu sadece bir örnek. milyonlarca şey yazabilirim bu konuda)

"Allah hepimizin ciğerini ezelden okumuş çünkü ondan yani" mi?

soruya cevabım şu şekilde:

ibomiu'nun dediği gibi olmuş olabilir. önce o olasılığın elenmesi gerektiğini düşünüyorum. 20 senelik arkadaşınızmış, bu tarz falsoları olmamış anladığım kadarıyla, olsaydı bir şekilde fark ederdiniz.

dediğiniz gibi bir durumdan emin olursanız diğer arkadaşlarınıza kadının kim olduğunu söylemeden durumu bildirmek lazım.

ayakkabı bağlamak için eğilmek 3 saniye sürer, 3 saniyelik domalmaya karşı sıvazlama pek inandırıcı gelmedi. bakmış geçmiştir o normal, zira her erkek biraz sapık her kadın biraz teşhircidir. sıvazlama falan çok zorlama olmuş.

bana hep sen biraz paranoyak geliyorsun. duygularını öne alıp olayları fazla büyütüyorsun, duyurularında genel olarak bu hava hakim. belki hiçbir şey düşünmeden gözü falan takılmıştır, saniyelik gelişti diyorsun sonuçta. söylediğin gibi de olabilir tabii ama direkt yargılama adamı.

normal falan değil. anlık gözü takılan adam, fark ettiği an kafasını çevirir. bi de bilmemnereni okşamak ne demek allah allah yani. ben olsam muhattaplığı minimuma indiririm hatta elemana açık açık da söylerim sen böyle böyle yaptığın için seninle ilişkim bitmiştir diye. diğerleri de sorarlarsa sorsunlar, ikimizin arasında de geç. ayrıca da ben olsam ben de karımı kızımı o herifle muhattap etmem.

@warrior, ne alaka şimdi? İrade vermiş Allah hormon verdiği gibi. Aynı hormonlar bende de var. O hormonlar çalıştığı zamanlarda bakmamam gereken birine kafayı çevirip bakmıyorsam, o da bunu yapacak.

Arkadaşlar yazmayla olmuyor. Orada olmanız lazımdı. Gözleri büyüdü adamın resmen. Sanki o an evrenden soyutlandı ve sadece kız ve o var gibiydi.

oha, ben niye tik almadım?
dövün minvalinde söyledim işte. alla allaa

Çamaşır kurutmalik, askilik, temizlik malzemeleri, ilk yardım malzemeleri, saç kurutma, kabin yoksa dus perdesi, tül perde stor, lamba avize, mikrodalga, paspas halı kilim, mutfağa ağaç ekmeklik sebzelik tarzı cekmeceli şey, mobilya, japon yapistiricisi, dolap kapaklarina carpmasin yapistirilacak silikon yuvarlak zimbirti, kapı kolu lastiği, evde sizden önce biri oturduysa yeni bir anahtar kilit takımı, bardak canaklar, sofra bezi. Daha küçük küçük çok şey var da tukendim. Sadece beyaz eşya mobilya değil pense tornavida uzatma kablosu vs. de almak lazım. Zaten eksik olunca kıymetini anlıyorsun onların baştan al.

koltuk takımı
masa, sandalyeler
yatak
dolaplar
halılar
kettle
tabak/bardak/tencere takımları
havlular
nevresim tk, yorgan, yastık
fırın
banyo paspas tk.
kitaplık
tv sehpası

aklıma gelenler bunlar.

ben cuma gunu aldim ikea'dan 13 lira verdim ama asiri hafifmis yatakta en ufak bi harekette uzerinden kayip gidiyor. beim aldigim polyester olaniydi elyaf gibi ici

ikea'da satılan yaklaşık 40 küsür çeşit yorgan var maalesef :/ genel olarak pamuklu versiyonları oldukça başarılı..

Kaz tuyunun nasil elde edildigini arastirin lutfen.

Onun disinda ikeayi bilmiyorum da madame coconun elyaf yorganindan cok memnunuz.

alternatif olarak yataş'ın yorganları mükemmel.

ben geçen kış şu linktekini almıştım (git: www.ikea.com.tr ). terletecek kadar ısıtmıyor ama üşümüyorum da. çok soğuk gecelerde üzerine ince bir battaniye attığım oluyor.

ikea yorganı ile ilgili yapacağım tek negatif yorum bu yorganların farklı bir ebatı var ve ikeada satılan nevresimler dışında hiçbir nevresimi uyduramadım.

ben dünyanın kuzey bi ülkesinde kullandım, çok memnundum. incecik, hafifcecik yorgan. dışarısı -16 derece iken kısa kollu tişörtle yatağa girmemi sağlıyordu <3

edit: kaz tüyü nooo. pamuklu hem daha sağlıklı, hem de kazlara yazık olmaz. ayrıca da kaz tüyleri sürekli çıkıyor oradan buradan. yatarken deli gibi rahatsız eder, her gün mutlaka üstünde 8-9 tüyle uyanırsın. (kazların ahı işte)

yumurta ver bakalım yiyecek mi? yumurtaya benim kedim bayılıyordu. pişirmene gerek yok mama kasesine yumurtayı kır koy önüne. bir de bunu deneyelim, yumurta da sağlıklı yerse eğer verirsin hergün. hiç değilse yumurtayı yemiş olur.

Sadece süt icir birkac gun. Davranislari belirgin sekilde anormallesmeye basladiginda yemek zamani gelmistir.

Yumurtaya abanmanı tavsiye etmem. Ayrıca insan için sağlıklı olan hayvan için de sağlıklı olmak zorunda değil. Sadece süt de içirme ayrıca hayvan ishal olur, artı olarak inek sütü kedilere fazla yağlı dolayısıyla ağır geliyor.

Kaliteli kuru mamayı yese onun dışında bi şey yemesine gerek yok zaten. Günde iki öğün tavuk vermek zorunda değilsin yani, arada tadımlık versen yeter. Çünkü kuru mama dışındaki bu tarz besinler, yaş mama haşlanmış tavuk vs kedilerin dişleri için iyi değil. Dişlerine yapışıyor ve temizleyemiyorlar, bu da diş taşı ve ağız kokusuna yol açıyor. İlla vericem diyorsan diş taşı önleyici tozlar var onlardan da alıp mamasına karıştır.

Benim önerim balık aromalı mamalardan alman. Kediler yemeklerin tadına değil kokusuna yöneliyorlar çünkü ve balık aroması kuru mamalar içinde kokusu en yoğun olan. Profesyonel markalardan farklı farklı küçük paketler halinde balık aromalı mama al. Hepsini dene. Bence mutlaka birinden birini beğenir ve yer.

benim de çok yemek seçen bir kedim var. diğer kuru mamaları denedin mi? royal canin, proplan gibi profesyonel mamalardan birini büyük ihtimalle sevecektir. whiskas, salam gibi şeyleri sevmesi yapay tatlara çok fazla alıştığını gösteriyor.

iyi bir marka mama alıp, temiz suyunu da doldurup gelip yemesini beklemek ve pes edip başka mama vermemek en iyisi bence. burada önemli olan seçtiğin mamayı az da olsa sevip yemesi, yani hiç sevmediği bir şeyle baş başa bırakırsan çok uzun süre inatlaşacaktır.

ayrıca whiskas ve salamı evden uzaklaştır, çünkü sen ortaya çıkarmasan bile o durduğu yeri bilir ve kokusunu alır. onun kokusunu aldıkça da öbür mamayı yemez.

Seçici kediler icin royal canin in exigent i var. Onu verebilirsin. Ama baska mamayi bi daha hayatta agzina surmeyebilir. Onu da hesaba kat.

At kapiya

salam değil de yaş mamaya benzeyen ve sağlıklı olan ton balığına geç. kedilerin hepsi seviyor ton balığını. o da yağsız, diyet olanından olsun. çiçek yağlı kötü balıkları sevmiyorlar zaten.

sonra ton balığını biraz biraz kuru mama ile karıştırırsınız.

teşekkürler cevaplar için, topluca yazayım.

1- kedim balık yemez, sevmiyor. balıklı hiçbir şeye dilini sürmedi.
2- whiskas+salam+kuru mama karıştırıp verdiğimi yazmıştım, ona da burun kıvırdı.
3- yumurtaya dil atıyor arada veriyordum zaten ama sürekli yemeği haline getirmem.
4- royal canin, hills, proplan, temizmamanın kuru mamaları denendi, sonuç başarısız. şu an evde acana ve n&d var.

yani sonuç olarak, daha başka bir öneriniz var mı? :(


analar ağlayan, yemek yemeyen çocuğu silkeleyip nasıl cinnet geçiriyor çok net anlıyorum diyim, durumumu siz çözün.

bence cidden aç bırak, bir iki gün. mama dursun orada. 14 saat uzun bir zaman dilimi değil, aç hissedince uyuyordur zaten.

Yukarıda kediye süt içirin dedikleri için yazıyorum: Kediye süt içirilmez arkadaşlar. Sütteki laktoz kedide alerji yapar, ishale neden olur. Süt verilmeye devam edilirse ölüme kadar gider.

Yoğurt verebilirsin 1 çorba kaşığı. Royal Canin kedilerin en kolay sevdiği mama olduğu için onu bile yememişken ne önereceğimi bilemedim. :/

Barf beslenme diye bir şey var, onu deneyebilirsin.

Sadece ıslak mamayla besleyebilirsin.

temizmama nın denemediğiniz mamalarını da denemenizi tavsiye ederim.

dediğim gibi whiskas'ı ve sevdiği diğer sağlıksız şeyleri evden uzaklaştırman lazım, kokusunu aldıkça öbürlerini yemeyecek.

maması bütün gün kabında duruyorsa o alışkanlığı da değiştirmen lazım, miktarını ve saatlerini ayarlayıp yemek saati gelince mamasını koy, yarım saat dursun, yese de yemese de mamayı kaldır. hayvan aç kaldı diye üzülebilirsin başta ama yeterince acıkınca yiyecektir merak etme. sadece pes etme ve tekrar whiskas verme.

bir de internette parmesan peynirini çok sevdiklerini ve yemek seçen kediler için iyi bir çare olduğunu okumuştum. çok az miktarda mamasına karıştırınca kediler yumuluyormuş. belki denemeye değer.

son olarak böyle değişimler bazen aylarca sürebiliyor hemen bir günde sonuç beklememelisin.

KEdiler 2 3 gün inat edebiliyor kesinlikle artı hiçbir şey vermeyin açlıktan öldürecek değil kedi kendini.

yemesini istediğin mamayı koy önüne, başka bir şey de verme. eşşşşeekk gibi yiyecek o mamayı, kaçarı yok. aynı şey su için de geçerli ama suyunu tertemiz bir kaba koyup her gün yenilemeniz lazım tabi.

bir de veterinere götürüp midesine baktırın isterseniz?

benim önceki kedim de whiskas ve ciğere alışıp başka hiçbir şey yememeişti. valla bu ciddi bir durum, aslında veterinerle mi konuşsanız? siz fazla alıştırmışsınız onu suyu avuçtan içmeler, whiskas vermeler filan. hiç vermeseydiniz başta keşke.
biraz inatlaş bence. 14 saatte ölmez kedicik.

O kadar kalın bifteği well done pişirirse boşa çıkarırsın bence. Ama illa yapıcam diyorsan iyice mühürledikten sonra ızgaraya koyup fırında orda-düşük ısıda yavaş yavaş pişirebilirsin. Roasting beef diye geçer internette epey kaynak bulabilirsin.

@haldamir, biliyorum az pişmiş biftek, well done 'a göre çok daha makbul ama pembelik oldu mu yiyemiyorum ben. o sebeple yani..

Buhar olmaz, doğrudan fırına atılırsa da tüm suyu dışına akar, kupkuru kalır. Mühürlendikten sonra fırına atılabilir. Hiç pembelik olmasın derseniz 180 derecede yarım saat kadar mesela.

Anlıyorum sebebini hani yadırgadığımdan değil de dökme tavada felan pişirmeye çalışırsan içi pişene kadar dışı yanar. O yüzden önce mühür sonra fırın olur ancak. Onda da 120 derecede felan pişecek yavaş yavaş. Internetten baktım da her 450 gramı için 23 dk pişirin diyorlar.

eğer içinde pembelik kalmayacak şekilde pişirmek gibi bir hata yapmakta ısrarlıysanız önce döküm tavada eti mühürleyin, yani eliniz tavaya yaklaşınca 5 saniyeden çok tutamayacağınız sıcaklıktaki döküm tavada etin her yönünü ızgaralayın, sonra da eti 200 derecede 10 dakika tutun.

well done et yapmanın yöntemlerinden ev için en popüler olanı budur. sonuç olarak içinde hiç pembelik olmayan, suyunu kaybetmiş lezzetsiz etiniz hazır.

buyur abi en basiti bu: www.hafiftarif.com

et nasıl mühürleniyor, ben de bunu sorayım?

önce tavada veya ızgarada etrafını pişirirsin, sonra fırında.

@theos, evet ısrarcıyım. yiyemiyorum kardeşim içini pembe görünce. ama tavsiyen için sağol.

@hatasızcoololmaz, sağol ama ben abi değilim :)

@sayns, dökme tavada etin iki tarafını da harlı ateşte çevirerek suyunu salmasına engel olarak pişirme işlemine mühürleme deniliyor.

sonuç itibariyle seçeceğiniz malzemelere göre fiyat değişir kimsenin görmeden fiyat verebileceğini zannetmiyorum...

o kapsamdaki bir iş için ustalarla uğraşıl(a)maz.
isteklerinizi listeleyin, bir kaç firmayla görüşün (mimarlık bürosu bu iş için daha uygun bence), sürenizi beklentinizin yarısı kadar söyleyin, nasılsa en az 3 katına çıkacak :s birden fazla ofisle görüşüp fiyat alın muhakkak ama arkadaşlarınızın vs daha önce çalışmış olduğu birileri olursa tercih edin; kalite ve süre bakımından güven önemli.
ancak arada aman aman mı bilmiyorum ama bir fark oluşur muhakkak. dediğiniz kadar kaba haldeyse yapı, diğer türlüsü de çekilmez, diğer yandan.
hayırlı olsun, kolay gelsin.

Oncelikle hayirli olsun,

Uzun sureler yasamayi dusundugunuz bir evse kesinlikle bir mimara teslim etmelisiniz.sebebine gelince kendiniz basinizda dursaniz hatta daha evvel yaptirmis dahi olsaniz her zaman bitis noktalarinda sorunlar yasayacaksiniz ve uyumsuzluklar ortaya cikacak.o kadar para harcadiktan sonrada bunlar surekli gozunuze batacak.benim bu tarz profesyonelce yapilmamis yerlerde her zaman gordugum merdivenin hatali yapilmasidir.

Oncelikle tarziniza uygun bir mimar bulun ve yaptigi isleri mumkunse canli halini gidin ve inceleyin.referanslarini alin ve arayip konusun.huyunu suyunu ogrenin.is basladiktan sonra delirmemek,yari yolda mimar degistirmemek icin guvenin ve oyle baslayin.sonucta siz yasam alaninizi yapiyorsunuz o da isini.cok yogun cok isimli bir mimar olmasin cunku gelip isle ilgilenmezler.
Ben cogu zaman henuz kasarlanmamis mimarlarla calismayi severim cunku bu tarz islere kendilerine referans olmasi icin cok onem verirler,sonuclarida kesinlikle daha guzel olur.

Malzemelerinizi secerken kesinlikle ilgilenin,sectiginiz malzemeleri kullanicilar uzerinden arastirin,ucuzuna kacmayin,iyi mal iyi para iyi ev.

Kasarlanmamis mimar +1
Ucuzu olmasın derken 90 liraya da fayans almayın

tam hatırlayamıyorum ama merkürde yaşıyorduk ya da merkürden dünyaya ziyaretçiler gelmişti. uzay mekiği falan gördüm bir sürü.

Benim her rüyam hep çok saçma: eksiduyu.ru

2 defa abdullah gülü görmüşlüğüm var rüyamda. ikisinde de babannemdeyiz kapı çalıyo açıyorum içeri giriyo ama eyvallahsız her zaman girdiği bir yermiş gibi. insan bi selam verir lan.

www.eksiduyuru.com

uçsuz bucaksız bir ovada yaldır yaldır çıplak * bir ata biniyorum. yelelerden sıkıca kavramışım. kendi kendimi gaza getirmek için de ağzımla karayip korsanları müziği yapıyorum. aniden yanımda bir başka atlı beliriyor. filmin adının pirates of the caribbean mı yoksa princess of the caribbean mı olduğunu tartışıyoruz. herif beni filmin adının princess of the caribbean olduğuna ikna ediyor. sonra ben teşekkür edip müsade istiyorum. tırıs giden atımı dört nala kaldırarak uzaklaşıyorum. ağzımla müziği yapmaya devam ediyorum tabii ki.

(bkz: uyurken götün açıkta kalması)

milyonlarca saçma rüya görmüşümdür ama içlerinde en anlamsızı evden çıkıp bim'e gidip beş kiloluk yağ alıp geldiğimdir. iki üç yıl geçti hala unutamadım.

rüya şöyle: evden çıkıyorum. caddeden karşıya geçip bim'e giriyorum. beş kiloluk yağ alıp eve dönüyorum. bu kadar. dünyanın en düz, en gerçekçi rüyası. böyle rüya mı olur lan?

www.eksiduyuru.com

bi de, çok küçükken gördüğüm ve hala unutmadığım var.

otoyolda koşuyorum, hava bulutsuz, harika bir güneş var ama deli sıcak değil, çok tatlı bir hava. koşarken git gide hızlanıyorum ve ayaklarım tavuk ayağı oluyor, araba gibi yüksek hızlara çıkıyorum, yolun kenarında kum tümsek var, orada beyaz önlüğüyle bir öğretmenim duruyor, ben geçerken yuvarlanıyor aşağı sürükleniyor.

(bkz: #46357956)

nina hartley' in asansörde bana memelerini göstermesi.

saçma rüya görme konusunda iddialıyım.

birinde kavga eden iki tavuğa yabancı bir dilde azar çekip sonra birazdan geldiğimde görürsem kavga ettiğinizi alırım ayağımın altına diye tehtit ediyordum.

diğerinde ise mikrodalganın önünde sıra bekliyordum. neden derseniz, saç boyamak için. çünkü bu rüyada insanlar mikrodalganın içine bir miktar boya koyup sonra kendisi de girerek, döneee dönee saçlarını boyatıyorlardı.

Melih Gökçekle ev arkadaşıydım bi rüyamda.

Bi seferinde de faturamı ödememişim, devletin faturasını nasıl ödemezsin diye Tayyip peşimde koşuyordu, baya bildiğiniz kaçmalı-kovalamalı epey koşmuştuk.

Anlatmaya utandim:)

kpssye çalışırken rte'yi gördüm rüyamda, kızıyordu bana neden fizik ve kimya çalışmıyormuşum?! dedim ki sınavda çıkmayacak, "olmaaazz!! memleketin gelişmesiiiii, fizik ve kimyayla mümkün. sen neden bunlara çalışmıyorsun?! çalışacaksın!!" dedi, tamam peki çalışırım dedim ama baya ürktüğümü hatırlıyorum.

battal gamalmazın rüyasını okuduktan sonra utandım kendi rüyamı anlatmaya ahahah :D

erotik rüya konusunda hiç talihim yoktur. bir türlü sonuca ulaşamam. bunların en absürdü de şöyle; indiriyorum donu, itiyorum geri sekiyor, bi bakıyorum cinsel organ yok ashgfdsahjkh

çok eskiden, üç bölümlük dizi halinde rüya görmüştüm. peluş, canlıymış gibi oynayan mavi ve turuncu renkli oyuncak ayılar çamaşır makinesine girip yıkanıyordu. rüyanın başında "bilmemne rüyası, ikinci bölüm" dış sesi duyuluyor, bir başlangıç sesinden sonra ayılar makineye girip yıkanmaya başlıyordu. otistikler gibi dönen makineyi izledim üç gün rüyamda. bilinçaltıma sıçayım ahsah.

bir dönem de uykumda sayıklıyordum. bi kız arkadaşım vardı, daha yeni bi ilişki böyle. arkadaşlarıyla bile tanışmamışım. bi gece kız sen kalk su içmeye git. ben de hafif uyanmışım herhalde, zaten öyle anlarda konuşurdum. kız gelince "bişey sorcam, senin arkadaşların ne zaman bana bişeyler ısmarlayacak?" demişim amk. ne gördüysem artık rüyamda. efsane rezil olmuştum.

2011'deki seçimler var bir de. o dönem gecem gündüzüm siyaset olmuş. saatlerce bildiri dağıtıyoruz, insanların evlerini geziyoruz vs. bi yandan da finaller geldi. bir final günü arkadaştayım, "şimdi yatalım yarın erkenden kalkıp devam ederiz" e bağlandı olay. neyse yattık biz. rüyamda oyları saydığımızı gördüm, ama say say bitmiyor. onlarca sandık var. tam o sıra bizim eleman uyanıp gelmiş, "kalk lan ders çalışcaz" diyor. şöyle bi doğrulup, "ya dur iki sandık kaldı, onları da sayalım kalkıcam" diyip geri yatmışım ahsaha. işin ilginci, bizim mal da gitmiş. sonra okul niye altı oldu, olur tabi.

geçenlerde bir gece, sanırım götüm fena helde açık kaldığından olacak ağır gerilim içeren bir rüya gördüm, aynen şöyle efendim.

hani şu facebook'da domates biber ekilen oyunlar var, hah işte aynen öyle bir oyun alanı düşünün ama bunun gerçeğini.

böyle bir alanda benimle birlikte (görünümlerinden yola çıkarak söylüyorum) doktor, iş adamı, emekli amca, avukat, hemşire, sekreter, öğrenci tipinde 15-20 kişi kadar insan var.

lost adasına düşersin de "ulan nereye geldik amına koyayım" durumundayız fakat o bölgede zombilerin yaşadığını da biliyoruz, sanki amacımız onlardan kaçma üzerine kurulu bir konsol oyunu gibi.

haliyle rüya benim olduğundan kahramanı da benim.

herkes sırt sırta vermiş öbek oluşturmuş ama ne yapacağını bilmez bir vaziyette etrafa bakıyor. böyle konsol oyunlarının hemen ölen 5. sınıf kötü karakterleri gibi, bir kılıç darbelik halimiz var bildiğin. bölüm sonunda çıkan büyük canavara karşı koyacak göt yok yani.

neyse efendim, ekibe dönüp "bakın, zombilerden kaçarak bir yere varamayız, bir şekilde hayatta kalmak için savaşmalıyız, hayatınızıda hiç mi suç işlemediniz, hiç mi insan öldürmediniz, harekete geçelim" şeklinde gaz veriyorum.

gazı alan ekip yaklaşık 250-300 metre ötemizde olan ve fakat bize doğru mu geliyorlar yoksa daha ileriye mi gidiyorlar anlaşılmayan zombilere doğru ilerlemeye başlıyoruz.

kısa bir ilerlemenin ardından anlaşılıyorki zombiler de bize doğru koşuyorlar, yavaşlıyoruz, hafiften ekipten kopmalar, gerilemeler, yerinde saymalar oluyor.

zombiler gittikçe büyüyerek ve toz çıkararak üzerimize doğru koşuyorlar ve aramızdan yanımızdan, etrafımızdan geçerek arkalarına bakmadan koşmaya, bize bir şey yapmadan geçip gitmeye devam ederken içlerinden biri yanımdan geçerken koluma giriyor ve bana "abi koş, ak gezenler geliyor" diyor.

ak gezenlerin ne olduğunu biliyor olmamdan mütevellid ben de koşmaya, kaçmaya başlıyorum.

ulan nasıl bir şey şunlar diye arakamı dönüp bakıyorum ki ödüm götümden çıkıyor. iki çeşitler;

bir grup bildiğin koşan dev buz kütleleri, insan silüetinde ama bildiğin buz kütlesi

diğerleri ise yine insan silüetinde ama onlar ateşten, alev topu gibi sanki yuvarlanarak üzerimize geliyorlar.

kaçarken plazadan bozma büyük bir binanın talan olmuş zemin katına giriyoruz, bir sürü dükkan var, boş ve harabe şeklinde.

adının ne olduğunu ve hatta göz göze bile gelmediğim zombi ile buraya giriyoruz, ulan koca zombi, göt korkusu nasıl bir şey o da biliyor, bildiğin birbirimize destek oluyoruz.

dükkanlardan birinin böyle kuytu bir yerine hafiften hani şu gerilim filimlerinde katilden kaçan ama sözde saklandığını zanneden kolay öldürülen figüran tipli karakterler vardır ya, hah işte onlar gibi saklanıyoruz, göt baş açık sözde saklanıyoruz.

neyse ateşten olan ak gezen sanırım bizi ya da birilerini farketmiş olmalı ki bulunduğumuz yere geliyor. çaprazımızdaki dükkanın içinde bir şeyler yapıyor, belli birilerini öldürüyor, yakıyor ya da amına koyuyor yani fakat göremiyoruz.

zombinin nefesi ensemde onu izliyoruz, hafiften böyle kafasını kaldırıyor sanki bizi farketmiş olduğunu düşünüyor olmalıyız ki iyice suspus olup bulunduğumuz yere siniyoruz.

ayak sesleri duymaya başlıyoruz, belli bize doğru geliyor, böyle giderek ses şiddeti artan... sonra elimle kafamı kapatıyorum, sonra ayak sesleri duyuyorum, kapı aralanıyor ve o esnada uyanıyorum fakat ayak seslerini duymaya devam ediyorum, kapı aralanıyor...

böyle rüyada mıyım yoksa uyandım mı hala emin olmamakla birlikte kafamı kaldırıyorum, yanımda yastık var, üstümde yorgan, belli uyanmışım ama buna rağmen kafamı çevirip bakamıyorum korkudan, sonra annemin sesi...

- günaydın yavrum, uyan saat 11:00 oldu !

aynen böyle götüm götüm olduğum, gerilmekten uyandığımda çenemim ağrıdığını hissettiğim piskopat bir gerilim içerikli rüya gördüm.

I feel like olabilir dedi şimdi geçen söz için. Arkadaslar çocuk kafayı yiyor burada :D

www.youtube.com

çok zorladım ama... bu mu ki?

Aynen buymuş, teşekkürler :)

"kira vermek istemediğimden ötürü babamın yeni yaptırdığı müstakil evde oturmak zorundayım.". Şu an zaten sıkıntılı anladığım kadarıyla, aynı yerde oturmak eşiniz için çekilmez olur.

Aile var, aile var. Ben eşimin ailesiyle otururum, çok tatlı insanlar ama kendi anne babamla yakın bile oturmak istemem, çocuğumuz var, yardım etmek yerine daha çok ilgi bekliyorlar. Bence kira verin, dışarı biraz daha az çıkın, daha az eşya alın ama kendi evinizde mutlu olun.

Bu arada, erkeğim.

Kiraya çıkacak kadar kazanamıyorken (gelin hanımla birlikte ortak kazançtan bahsediyorum) evlenmeye karar vermek büyük cesaret doğrusu.

Ancak böyle bir anne babayla altlı üstlü yaşama fikri daha da büyük cesaret.

Ya biraz bekleyin, kira çıkacak kıvama gelin, çok da uzaklara gitmeden "yuvadan uçun"; ya da şimdiden aile ile yaşamaya devam etmeye hazırlanın... Altlı üstlü oturacaksanız eşinizle rahat rahat seks yapamayabilirsiniz de bu arada, ses gider.

koca koca insanlarin -hele ki evlendikten sonra- hala aileyle birlikte, altli ustlu, icli disli yasamaya devam etmesi fikri bana asiri derecede anlamsiz geliyor. baya hep beraber bir omur yasayacaksiniz yani. ne bileyim dusunuyorum da benim icin oluru yok bu isin. ki ailemle herhangi bir problemim de yok, gayet duzgun, seviyeli, cagdas, mantikli ve bu tur iliskilerde nerede duracaklarini bilen, kimsenin hayatina burnunu sokmayan insanlar.

kiraya çıkacak kadar gelirimiz var tabi ki, ama ben kendi evimi alana kadar kiraya çıkmak istemiyorum

gelin hanım ne diyor peki bu altlı üstlü oturma işine?

kiraya çıkmak istemiyor haybeden 600 lira vermemek için en azından evimizi alana kadar durum böyle

Ne cimrisiniz yahu kaç yaşında insan aile ile yaşar mı. Mortgage ile ev alın kira çok batıyorsa.

geçinmek zor hocam ailemle yaşamıycam zaten onlar başka evde ben başka evde

yorumlara bakılırsa bu konuda akıl alınacak yer burası değil gibi. herkes ailesini düşman bellemiş, ne kadar uzak o kadar iyi modunda.

benim fikrim ve hatta şu anki yaşayış tarzım aileden yana. zaten eviniz ayrı olacağı için özel hayat konusunda sıkıntınız olmaz.

şu an annenin karışmasını falan hoş görmeye çalış. kadın oğlumu evlendiriyorum diye kim bilir nasıl mutludur, gururludur. bunu onlara çok görme. bırak diyeceğini desin sen yine de kendi gönlünün istediğini al. kalbini kırmadan terslemeden benim içim buna daha yattı der alırsın kendi istediğini, beynine silah dayamıyor neticede. benim hayatım, benim özel yaşamım, benim benim benim diyerek kendi hayatımıza fazlaca odaklanıyoruz bazen. kendi değerlerimizi her şeyin önüne geçiriyoruz. bazen ne acı ki o "diğer her şeye" annemizi, ailemizi bile dahil ediveriyoruz. böyle eften püften konuları bahane edip "annemden babamdan uzaklaştım, onları sevmiyorum modundayım" demen çok iç acıtıcı geldi bana.

altlı üstlü olunca pek ayrı ev gibi olmuyor. annenizin davranışı sizin bile dikkatınızı çektiyse nişanlınız rahatsız olmuştur. iyi hoş kira yok ama annen her gün bakacak geline kim geldi, neden bizi çağırmadı, gelin içtiğimiz bir bardak çayı kıskanıyor. kızın annesi babası gelse annenin gözüne batacak. birde ev alınca taşınıcam laf, o evden çıkman çok zor annen baban diyecek ki öteki evi kiraya verin burada mis gibi yaşıyoruz. taşınmaya kalksan köprüleri yakmadan taşınamazsın.

"biz niye seni evlendiriyoruz bizimle takılmıcaksanız" çok hastalıklı bir düşünce annen sana eş değil kendine gezmeye yanında götüreceği süs eşyası, annemin tabiri ile süs köpeği alıyor.

bana kayınvalidem bu cümlesi seçse asla onunla aynı binada oturmam.

not: annemin sözü sert ama kaynanasından çok çekmiş. hatta hep der biz aynı apartmanda otursak kesin babanla boşanırdık diye.

dostum, 2 yıllık evliyim ve ben de altlı üstü oturuyorum. (daha doğrusu oturuyordum, şu an birtakım olumsuzluklar yüzünden çok başka durumdayım gerçi). Aileni kırmamak konusunda yazan arkadaşa katılıyorum. kırmamakta fayda var; fakat baştan da nasıl hareket ederseniz öyle gider. benim ailemin aynı yerde oturmak(bir altta) ve akşam yemeklerini beraber yemek gibi bir istekleri vardı. ben de bunu eşime "idare ederiz, biraz orda biraz bizde yeriz orta yolu buluruz" diye açıkladım. Fakat kimse kendinden ödün vermedi ve biz kimi zaman tatsızlıklar yaşadık. mesela eşim ona karışılmasından hiç hoşlanmıyor ve annemin yaptığı kimi hareketler çok rahatsız ediyor. siz bunları ne kadar görmezden gelebilir ya da idare edebilirsiniz? anladığım kadarıyla ailen, en azından annen çok fazla sizde olacak. sen ya da müstakbel eşin bunu ne kadar kaldırabilirsiniz? anladığım kadarı ile annen dominant bir karaktere sahip. kendi isteklerini iyi açıkla. tabii ki onların da fikir belirtmek istedikleri durumlar var. ama ev eşyası örneğin, sizin zevkinize göre olmalı. bunları açıklamalısın. daha yazarım da şimdili yeter :)

Ailenizle aranızda bir anlaşmazlık çıkarsa (umarım çıkmasın) ses edemeyeceksiniz onların evinde oturduğunuz müddetçe. Bu da işin bir başka boyutu. Daha önceki cevabımda yazmamışım.

medikallere sorun muhtemelen orada yoksa bile yol gösterirler.

Bulamazsan tenis raketi sapları için şeritler satılıyor, onlardan sarabilirsin.

bulamazsanız aklıma bişey geldi @kimlanbu 'nun fikriyle beraber. boruların ısı yalıtımı için kullanılan köpükler var aynen böyle ama bir tarafı kesik şekilde, yapı marketlerden ucuza bulabilirsiniz. üstüne de tenis raketi şeridinden sararsanız mis gibi olur sanki?

Ben şu çubuklulardan ordan burdan alıyorum en kalıcısı eyüp sabri tuncerdi www.kurumsalhaberler.com
Ve hatta şu an itibariyle kendim yapmaya karar verdim:) www.google.com.tr

süper, kolay gelsin diyorum o halde. :)

bu çubuklu olanlar da dahil denediklerime. benim aradığım tarz kokuları marketlerde şurada burada bulamıyorum. sağda solda bulunduğum yerlerde çalınıyor burnuma genelde.

gönderdiğiniz bağlantıdaki kokuların dışında bir şeyler arıyorum aslına bakarsanız. adını, nelere ait kokular olduklarını da bilmediğimden zor durumdayım. :)

english home'un kokularını çok beğeniyorum ben de, oraya bakabilirsiniz.

mavi jeans mağazasında kullanıyor bir koku bayadır hastasıyım

yapışkanlı rulolar var giysideki, koltuklardaki kılları, tüyleri, tozları alıyor. bim'de vardı en son.

Elini hafif ıslat, avucunu süre süre temizle.

Ekleme: Yapışkanlı rulo, ay kesinlikle yapışkanlı rulo diyenlere neden gıcık oluyorum acaba? Bi de -meli -malı kullanan var. Yıllardır kedi besliyorum daha bi defa yapışkanlı rulom olmadı, gerek de yok.

Marketlerde tüy almak için oluyor, onlar epey iş görüyor. Ama onu almadan da koli bandıyla da alabilirsin.

Not: bu işleri yapmadan önce silkelemeye imkanın varsa daha az malzeme harcamış olursun. Şöyle güzelce bir çırpıp *cırt cırt* bantla girişirsin :)

makinaya atman çözüm olmaz. yapışkan kağıtlı rulolardan almalısın. mesela;

m.gittigidiyor.com

bir de koltukları sık sık süpürürsen iyi olur.

Koli bandından büyükçe bir parça kopar, yapıştır yapıştır çek. Evimde iki kedi var, bu şekilde gerektiğinde her kıyafet temizleniyor. Gerçi bi noktadan sonra bıraktık artık, her şey tüy içinde ve mutluyuz.

çamaşır kurutma makinesi tüyleri filtresinde topluyor, biz baya memnunuz.

kedini şu tarakla tara. fazla tylerini almış olursun. ben denemiştim, işe yaradı. yalnız tarağı ya da kedinin tüylerini hafifçe ıslat.

img03.taobaocdn.com!!78836689.jpg

parmak uçlarını hafif ıslatman yeterli. sürdükçe gelecek sürdükçe.. kuruyunca tekrar ısla.

Arkadaslar cok tesekkur ederim. Hepinize iyi geceler.

Dolap, yatak, koltuk için istikbal, doğtaş ve saloni öneririm. İstikbal'deki tüm takımlar sert hiç rahat değil normalde ama sadece 1 takım çıkarmışlar hem hoştu hem de rahattı, doğtaş hep rahat olur zaten sadece yere biraz yakın oluyor koltukları oturup kalkması zor biraz, denemeden almayın sakın. Saloni'nin ise tasarımları çok güzel hem de rahat da kesinlikle tavsiye ederim.

son soruna cevaben:
hayır evlilik kötü bir şey.
geri kalanlara cevaben: en ucuzunu alın.

önce bir teklif edin, kız kabul etsin, ondan sonra bunları birlikte araştırırsınız. bu ne acele? :)

moralini bozmak gibi olmasın ama :

www.eksiduyuru.com

:)

@m e l t e m, heveslenmiş şu an, bi de çok heyecanlı yazalım bir şeyler rahatlasın :)

beyaz eşyaya falan beraber karar vericeksiniz muhtemelen.

a++ olanlar daha uygun. bi ara bunlarda ötv kalktı vs muhabbeti vardı. belki ona yetişirsiniz :)

bulaşık makinasını çok programlı alıp bi sürü para vermeyin. bekonun iki programlı mis gibi bulaşık makinesi var 600 tlye. çok memnunuz gidin ondan alın.

çamaşır makinesinde de çok deli şeyler çıktı. hiç anlamam da. kısa programı olan bişey alın mutlaka. ablamda var. çok kirli olmayan çamaşırları 30 dakikada yıkıyor. çok pratik.

ocak ayının 2. pazartesi günü başlayan dünya enerji verimliliği haftasında beyaz eşya markaları indirim yapıyorlar özellikle a+ ürünlerde. o zaman almayı düşünebilirsiniz.

edit: evlilik güzel bişey, bence :)

evli değilim ama bu yaz küçük çapta bir ev döşeme olayına imza attık. hangi marka başını ağrıtmaz bilmiyorum ama;

vestel alma. vestel'den buzdolabı, çamaşır makinesi, set üstü ocak kombosu yaptık. buzdolabının kapağı bozuldu, yiyecekleri de bazen donduruyor bazen hiç soğutmuyor bile. çamaşır makinesi kendi kendine yürümeye başladı. geçen gün kapının önüne geçip kapıyı da üstüne kapatmış. ikna edip giremedik banyoya saatlerce, tam bir ergen. ocağı da markanın kendi teknik servisi bizzat gelip bağlamıştı, 1 tllik doğalgaz borusunu 15 tl'ye sattı. sanki alete yarım milyar gömmemişiz gibi hala üç kuruşun peşinde. sonradan öğrendik ki o para istediği şeyin bağlantı noktası kırıkmış. doğalgaz kaçağından ölmedik ama ağustosun ortasında çok ağır doğalgaz borcu girdi. kaçağın neden olduğunu çözmek için 3 kere gidip geldiler. 4.sünde çözmeyi başarabildiler aynştaynlar.

koltuğu da bellona'dan alma. kanepenin küççük göt koyma yeri var üstelik sert ve yüksek. hiç rahat değil. tasarımları da çok çakma, yaratıcılık sıfır. o fiyatlara hiç değmez.

biz de ne kadar dandik şey varsa doldurmuşuz eve şimdi fark ettim.

not: evlilik pek güzel bir şey değil.

evlilik gibi kulağa sıkıcı/zor gelen bir yapıyı bile sevdirebilir yaşadığınız şey.. tüm evlilikleri bilemem tabi ama benim evliliğim çok güzel.. keşke daha önce evlenseymişiz diyoruz hep:)

eşya konusuna gelince ,
biz baya araştırmıştık, sevgilim excel yapmıştı sayfalarca..
tv + ses sistemi ve çamaşır makinesini lg,
buzdolabı ve bulaşık makinesini bosch aldık..
özelliklerine falan baktık işte , kafamıza yatanları topladık..
kullananlara sorduk, şikayetvar.com'dan baktık, forumlarda dolaştık..
siz de öyle yapın.. her gün bir yenisi çıkıyor bunların..

oturma grubu,yemek ve yatak odasını kelebek'ten almıştık..
ama gardrop yatak odamıza büyük geldiği için onu ikea'dan köşeli aldık mesela..
hem çalışma odası hem de gelen misafiri yatırmak amaçlı kullandığımız küçük odaya ider'den daha ucuz bir L koltuk aldık mesela.. kelebek'teki gibi para bayılmadık..
hangisi daha dayanıklı olmalı sorusunu sorun kendinize ve bütçenize göre ayarlayın bu öncelikleri..

yemek ve çatal bıçak takımını karaca'dan aldık.. ve ben bütün eşyalarımdan gayet memnunum..

midi bi fırın aldım arzum'dan , altı üstü eşit pişirmiyor.. kek yapamıyorum fırında.. böreği,yemeği ayarlıyorum bi şekilde de, kek de önemli nihayetinde.. arzum'un midi fırınını sevmedim.. modele göre değişebilir tabi..
ama arzum buka saç kurutma makinesi harika..

bir sürü kalem var , hangi biri hakkında ayrıntıya gireyim bilemedim..
kafa karıştıran bir durum olursa mesaj at, yardımcı olmaya çalışırım..

hala vaktin varken arkanı dön ve derhal kurtul bu beladan. geri dönüşü -neredeyse- olmayan, kendi hayatını kendi ellerinle zincirleyip sonrasında da çok sıkılacağın, içinin bunalacağı, tüm alışkanlıklarının kısa ya da orta vade içerisinde avucunun içinden kayıp gideceği bir döneme giriyorsun.

ille kendini bi yerlere kelepçeleyip hayatını zora sokmak istiyorsan şu an yaşadığın evdeki kalorifere kendini kelepçeleyip anahtarı yut. ille bi gün biri gelir kurtarır. en azından kurtuluşu kolay olur.

eşyalarla ilgili soruya gelince;
a++ olanlar evet çok daha uygun hale geliyor. bizim buzdolabı biraz eskidi, onu yok edip bi tane a++ bişi almayı düşünüyorum. elektrik faturasına etkisi tahmin edilenden fazla oluyor biraz hesaplayınca. hele bi de yazın falan.

çamaşır makinesi o kadar da önemli değil abi. iyi kötü hepsi yıkıyor yani. bu beyaz eşya konusunda en büyük kazığın döndüğü dal çamaşır makinesi bence. ne kadar sürede bozulur bilmiyorum da, e 2 kat hatta 2.5 kat fiyat farkı olanlar var. yani ille bozuluyorsa daha ucuzundan bi şey alıp çok kafanı bozar ve tamir edilemezse atıp yeni bi ucuz alsan aynı şeye gelir 5-10 yıl içinde. buzdolabı gibi değil.

televizyon önemli bi şey, ona dikkat etmek lazım. ben 1 ay falan araştırdım almadan önce. 3 seneye yakın oldu hala çok memnunum. tabii ki tonla yeni model ve teknoloji çıktı, ben aldığımda pek 3d televizyonlar bile yoktu. ama o dönemin cihazları arasında iyi bi şey araştırıp bulmuşum diyorum.

bulaşık makinesinden hiç anlamam bi şey diyemem. ütü mütü onlar kolay ve ucuz zaten.

eh, seni de evlilikten vazgeçirdiğimize göre (umarım) özgürlüğüne kavuştun ve gözün aydın diyorum. aman bi daha öyle lanetli iğrenç fikirleri aklına sokma. hadi eğlenceli güzel bi hayat dilerim.

eşyayı siktiret. kızı kırma ve üzme. ne olursa olsun, olan, orda kalsın. ne sen başkasına anlat olanları, ne o başkasına anlatsın. kol kırılsın, yen içinde kalsın. kan kusun, kızılcık şerbeti içmiştik diyin. birbirinizin kıymetini bilin. birbirinizle önce arkadaş ve iyi bir dost olun.

eşya, kafa yormanız gereken en son şey.

evlilik cok guzel sey. Allah mesut etsin :)

oturacağınız ev kendinize ait ise:
mobilya: doğtaş (yatak büyük bir indirim teklif edilmezse işbir veya yataş olsun),
beyaz eşya: tamamı siemens'in ithal olan tam ankastre serileri (özellikle ithal olanlar gerçekten mükemmel cihazlar, yerli olanlar bildiğin profilo zaten. mutfağın durumuna göre buzdolabı ankastre olmayanlardan olsun. tümünü aynı markadan ve aynı yerden alırsanız iyi bir indirim olur. aynı listeyi başka bayiye de götürüp fiyat alın.),
klima: mitsubishi electric,
tv: samsung 4k modelleri (55" den küçük ve curved olmasın),
kahverengi eşya: bu biraz karışık. meselam philips ütü olabilir, dyson veya elecrolüx süpürge olabilir gibi. eşinizin çeyizinde gelebilir bunlar, adettendir.
bütün bunlar öncelikle bütçe meselesi elbette.önce bütçenizi belirleyin ve yola öyle çıkın. ev kendinizin değilse yerli üretim arçelik, beko gibi markalara yönelebilirsiniz. mobilya da markalı olmak zorunda değil. ileriki yıllarda daha iyileri alınır. unutmayın bir süre sonra 3-4 kişi olacaksınız. onlara da oda düzenlenecek.
evlilik gerçekten güzel. hayata anlam katan en önemli şey belki. sizin seven bir eşinizin, ailenizin, sıcak bir yuvanızın olması güzel.
gelsenize olm, boyu geçmiyo bak valla :))

hayırlısı olsun, mutlu olun.
eşya konusunda ilk tavsiyem şu:
çok komplike olmasından ziyade asıl işini iyi yapıyor mu ona bakın.
desinler ya da ne derler diye düşünmeyin.
ihtiyaçlarınız düşünüp ona göre hareket edin.

çamaşır makinesi için şuraya bakabilirsiniz: eksisozluk.com

bulaşık makinesi için:
buraya yazıyordum, sözlüğe yazayım da başka soranlara da link olsun dedim. taze taze: eksisozluk.com

buzdolabı: derin dolap daha kullanışlı oluyor. şimdiye kadar kullandığım üç dolaptan da başka açılardan memnun kaldım. bundan öncekinin joker bölümü vardı. 3 kapaklıydı. aradaki bölümü ister derin dondurucu istersem soğuk saklama için kullanıyordum. duruma göre ayarlıyordum. çok güzel düşünülmüş iyi bir işti. şimdi o tür dolap yok galiba. aeg üretimiydi o.
şimdiki dolabım derin. derinlik çok işime yarıyor.

bir de derin dondurucu bölümüne bakın. buzdolabında en büyük sıkıntı koku yapma olayıdır. baş edilemeyen koku derin dondurucuda istemeden çözülen akan gıdaların alta sızmasından oluyor. köpük var altta ona geçiyor ve dondurucu tabanını çıkarıp o köpüğü temizlemeden geçmiyor. (köpüğün yenisi bulunmuyor, mecbur temizleyeceksiniz başka çare yok ya da dolabı elden çıkaracaksınız)
derin dondurucunun alt tabanı ya çıkarılabilir olsun, ya da tek parçaysa alt kısımda hava üfleme ızgarası olmasın. ona dikkat edin.

10 gün fazla demiş ya. biz iki kedimizi kısırlaştırdık. bir hafta dolmadan çıkardık diye hatırlıyorum.

temizleyemeyecek. o yüzden de depresyona giriyorlar, hayata küsüyorlar. ama çıkarınca düzelir. sıkıntı yapma.

halıya, koltuğa vs. pürüzlü herhangi bir yüzeye sürterek kaşıntıyı geçirebilir. yalaması şart değil o kadar.

temizlemeye yardımcı olabilirsin: alkolsüz bebek poposu temizleyen ıslak mendillerle :)))

dikişlerin durumuna göre on günden az sürmesi çok mümkün bu ara.

not: benimkine taktıramamıştık. depresyon ne ki? hayvan ben diyim exocist, sen de hulk gibi bi şey oldu; kafasını duvarlara vurdu... onu çıkardık bandaj yaptık. ama en geç iki günde değişmesi lazımdı falan filan..

kendini biraz iyi hissedince depresyonu geçer merak etme. bol bol sev:)

@tanzamanitanyeri ne naptın ya, insan da yaşıyor bu evde :p

tipe bak :)))

ay çok mahzun bakıyo ağlıcam :((

hasta o şimdi canı da acıyordur ondan o duruş. bir haftaya kendine gelir

al bi diş fırçası çok çok hafif ıslat yavaş yavaş sür arada. zaten bütün gün komple kendini yalamıyorlar. bi de taharet bezi uydur. ayakları falan da onunla halledersin fazla sarsmadan.

Benim kızı da erkeği kısırlaştırdığımızda boyunluk vermediler. Erkeği hiçbir şey yapmadılar, kızın yarasını sardı veteriner. Bi hafta kadar sonra da sargıyı açtı, iş bitti. Sonra yaladı maladı kendisi, iyileştirdi.

10 gün fazla. 5 gün yeterli gelir bence. Kontrole ne zaman götüreceksin? Götürmeyeceksen de 5 gün sonra ara veterineri bu hayvan çok darlandı çıkartalı mı falan diye bastır biraz, belki tamam der. Mahzun bütün gün yatmasının sebebi elizabet değil, daha dün kısırlaştırılmış olması. Mama yemeyip su içmeyebilir bile, endişelenme. Yarın akşama falan iyice toparlar.

Ayrıca veteriner yok sakın çıkartmayın derse de çok sıkıntı yapma, aşırı problem olmuyor o. 2 hafta elizabet takan bir kediye de baktım, bi şekilde temizliyodu kendini.

benim bir dişi bir erkek kedi kısırlaştırıldı, ikisine de boyunluk takılmadı. yani dikişli bölgeyi yalamak, ısırmaya çalışmak gibi bir eğilimi yoksa, çıkarın bir bence. yani bir de bizim iki kedi de kısırlaştırmadan 1 gün sonra normale döndüler, hiç öyle ağrılı acılı üzüntülü bir dönem olmadı. o boyunluk onu mutsuz huzursuz hasta hissettiren şey olabilir. veterinerler daha iyi bilir tabi ama, 10 gün çok uzun, 10 günün sonunda bizim kedilerin neredeyse tüylerin traşlanan yerleri bile normale dönmüştü, hani yara falan zaten kalmamıştı.

veteriner hekiminizin söylediği zamandan daha erken kesinlikle çıkartmayın. dikiş atılıp atılmamasından tutun dikişin nasıl atıldığına, kedinin derisinin hassasiyetine kadar bir sürü parametre var o boyunluğun çıkma zamanı için. kediden kediye fark ediyor kesinlikle. benim kısırlaştırttığım kedilerin hiçbirisine yaka takmadık mesela, hatta dişi kedilerden birine bandaj bile yapılmadı. çünkü dikiş falan yoktu ve irkilti oluşmadığı için hayvan yalamaya yeltenmiyordu bile ameliyat izini. bir haftada da ameliyat yarası tamamen kapanmıştı. ama her hekimin ameliyatı, sonucu, iyileşme süreci aynı olmuyor.
yakasını kesinlikle hekiminize danışmadan çıkartmayın. ona sorun daha erken çıkartabilir miyiz diye.

bu arada pis kokacak, ortalık da kirlenecek ama on gün idare ediverin sonra evi temizleyiverirsiniz. götünü ıslak mendille falan silmeyin hayvanın yahu, garibanlar kokusuna tahammül edemiyor zaten depresyonuna depresyon katarsınız.

ve yakayı çıkartmak için çeşitli yöntemler geliştirecek kendince, dikkatli olun bir yerleri yakanın kenarına sıkışmasın. sıkı bağlayın mümkün olduğunca. benim büyük puşt yaralı geldi bana, onun yakası vardı da etrafındaki sargı bezini çözmeyi keşfetmişti. sizi de zor günler bekliyor yani :D

cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar.
benim de ilk kedime yaka vermemişti veteriner, o da yalamadı etmedi zaten.
ama bu ufaklık çok afacan eli kolu rahat durmuyor. yaka sıkmasın diye çok sıkı takmadım, gece kalktığımda yaka belindeydi....nasıl iki patisini de içinden geçirdi hiç bilmiyorum ama canını yakmadan çıkarana dek benim canım çıktı. şimdi daha sıkı bağladım sorun yok. yere yapışık yürüyor sıpa. demin mamasını yedi suyunu da içti. poposunu da havlu kağıdı ıslatarak hafiften silerim artık.

10 gün çok fazla.
dişilerin ameliyatı biraz daha zor olabiliyor.
boşuna 10 gün dememiştir, ama ameliyat yeri hızlı iyieşirse 10 gün olacak illa diye beklemenin bir anlamı yok.

şimdi sıkılır, ama 1-2 güne alışır, merak etmeyin.
ameliyattan dolayı da keyifsizdir şimdi.

geçmiş olsun.

kafalık varken böyle kuzu gibi oluyorlar, sağ sola çarpıp saf saf gözünüzün içine bakıyorlar, kıyamıyorsunuz ama sıkacaksınız dişinizi. :(

bol bol kafasını kaşıyın. özellikle de yakalığının takılı olduğu kısımları. oraların kaşınmasından çok hoşnut oluyorlar böyleyken.

bir de bu kafalık/yakalık çıktıktan sonra eskisinden daha da fazla temizlenecek küçük. bizimkiler iyice titiz oldular.

ben bizimki kısırlaştırıldığında yakalık kullanamadım zira arka ayaklarıyla deli gibi tepeliyordu, durdurmadı hiç. bebekler için olan zıbınlardan aldım, (yetişkin kedi için 2 yaş zıbını iyi oluyor bu arada), onun arka tarafına kuyruk ve poposu için delik açtım ve zıbını giydirdim.

eğer zıbın dar olursa dengelerini kaybediyorlar aklınızda olsun. hafif bol bir zıbınla 10 gün takılmıştı bizimki :)

valla ben o yakalığı günde 2 kere kontrollü çıkarmakta bulmuştum çareyi. kucağıma alıp çıkarıyordum, zaten hemen yalanmaya başlıyor. yarasını elimle kapatıyordum o tarafa ilişmiyordu. işi bitince veya huysuzlanınca tekrar takıyordum :)

şampuanının içine iki kapak çam terebentin dök.

Aksamlari kafana yilan yagi surup 3 saat bekleyip yika. %100 calisiyor

saçın uzaması için gerekli zımbırtılar suyun içinde mevcut, ne kadar sık yıkarsan o kadar çabuk uzar. diğer bir ifadeyle kafayı sulaman lazım. ben hergün yıkamıştım, faydası olmuştu sanki. sabah akşam yıkasan daha faydalı olur mu bilmem.

bitkisel bir şampuanın içine,

3er tane

evigen ampul,
bepanten ampul
bemiks ampul

kır karıştır.

Tam zamanlı çalışıyorum, program yazarken kafa gidince açıp 2dk dolanıyorum, başka şeyler düşünmeme, kafamı dağıtmama yardımcı oluyor.

Ben çok hızlı ve etkili çalışanlardanım. Bu da bana verilen bir hediye <3

tam zamanlı çalışıyorum. facebook, twitter vs kullanmıyorum. yalnızca buraya ve sözlüğe girip bakıyorum vaktim olunca.

Düşük tempolu bir işim var. Dünyayı kurtarmıyorum.

kimlannbu +1

Pomodoro aralarında, çalışna programın sonuç vermesini beklerken dolanıyorum.

tam zamanlı çalışıyom. gün içinde sürekli girerim. internette gezerim. başka türlü çalışamam ben.
işimin çok yoğun olduğu zamanlarda bile günde 2-3 sefer girer bakarım.

Bizde eldeki işi verilen sürede yetiştirdiğin sürece sıkıntı yok. İster 1 saatte yap ister 5 saatte, bitirdikten sonra serbestsin. Oyun da oynayabiliyoruz kalkıp eve de gidebiliyoruz. Rahatız yani, ferah ferah çalışıyoruz. Çalışana köle muamelesi yapılmayan ender ortamlardan biri.

Kimlanbu +1
Sigara içmiyorum ona saysınlar

iş saatlerinde 1-2 saatte bir 10-15 sn bakıyorum. çok hızlı düşünüp çok hızlı yazıyorum :P

tam zamanlı çalışıyorum + ek iş yapıyorum akşamları. Diğer tüm boş zamanımda internette takılıyorum, asosyal de değilim, dışarı da çıkıyorum. ekşiduyuruyu ve insanlara yardım etmeyi seviyorum.

işim bazen çok yoğun ki 1 hafta giremediğim oluyor, ama bazen de çok boş mesela bu hafta full boş geçti. belli olmuyor bi toplantı oluyor 4 saat sürüyor.

facebook, twitter, instagramım yok.
sözlükte de zaman geçirmiyorum.
işim bilgisayar karşısında.
tam zamanlı çalışsam da rahat bir işte çalışıyorum.

ha evet, bir de sigara içmiyoruma +1

o yüzden bence daha fazla zaman bile ayırabilirim.

Ogrenciyim.
benden bol zaman kimde var.

Ceo' yum ben

benim için de sadece duyuru başka bir portal yok.

çalışan insan değilim. başka da söze gerek yok sanırım.

çalışmıyorum, kpssden atama bekliyordum 20 tane kadro açtıkları için o da başka bahara kaldı. mayısa kadar evdeyim, dolayısıyla da burdayım.

Bulamıyorum. Şu an ders çalışıyor olmam gerekiyor. Başlayayım ben artık saat kaç oldu, sınav yarın sabah.

işi bilecen işe gitmicen diye bi söz var,

insanlar molada cepten 5 dk bakıyolar bence sebep bu.

çılgın bedişim yok başka işim...

isyerinde cok sik giremiyorum. sadece bazen kafa dagitmak icin bes dak. falan. ama genelde cevap yazamiyorum iste.

eve gelince yardiriyorum ben daha cok :/

Gun icinde ara ara 5-10 dk takiliyorum. Bazen 15-20 dk da oluyor. Bunu gun icinde defalarca yapinca butun günü duyuruda geciriyormus gibi gorunebilirim.

benim işin yoğunluk durumu değişiyor o yüzden fırsat bulduğum her boş anımda giriyorum.
neden mi çünkü iş yerinde ilaç gibi geliyor resmen stresimi alıyor duyuru <3
sigara da içmiyorum, yakında ördeğe işeyip tuvalete de gitmesem moderatör olurum sanırım.

duyuru'da çok dengesiz insanlar var kanka ya.

bak işten geldim, 2 dk bakayım dedim, sinir, stres sahibi oldum :)

yeti+1

Yetinin otomatik dizeli 69900. Üst versiyonu 77000. Sunroof istersen 4000 lira ekle. Metalik boya istersen 1350 lira daha. Güzel ama bagajı ufak. 4-5 litre yakıyor. Hatta 5in üstünde. İçi geniş. Arka koltuk diz mesafesi de fena değil. Otomatik dizel clio sport tourer 64000civarı olması lazım. Büyük gibi gözüksede ufak, alçak ve başlık. Iki arasında yetiyi seçerdim. Hatta seçecektim. 1 ay öncesine kadar yeti için beklemek lazımdı, bir de metalik boya istersen kesin bekletirler. O nedenle bol bol beyaz araç var.
ÖTV zammı diyorlar alabilirsen yılbaşından önce al.

the master'da joaquin phoenix'in oynadigi karakter.

aklıma direkt john nash-akıl oyunları geldi, klişe ama.

one flew over var...
SOnra shutter island var.
bir de no country for oldman daki katilimiz...

Tyler durden

tanıma mükemmel uyacak bir örnek olarak taxi driver geliyor akla... başka gelirse eklerim.

The Machinist - Trevor Reznik
Pi - Maximillian Cohen
No Country for Old Men - Anton Chigurh

Soyle devasa bir arsiv var yardimci olabilir:

eksisozluk.com

kullandığı maddenin etkisini göz önünde bulundurmazsak bradley cooper'ın canlandırdığı eddie morra geldi aklıma.

black swan - Nina

anayurt oteli - zebercet

bunny lake is missing'deki stephen lake karakteri bana göre başı çeker.
bir de ex drummer'daki 3 kişilik ezikler grubu var.

girl interrupted, pek çok karakter

Repulsion - Carol
The Tenant - Trelkovsky

ben x'deki karakter.

aspirin diye bi sprey var. acayip bişey ben neye sıktıysam tertemiz yaptı. deneyebilirsin. tabi ki banyo için kalın telli birde fırça alman gerekebilir.

domestos çamaşırsuyu katkılı da işini görür

aspirin bulamazsan.


tertemiz yapıyo

ama en temizi
tuzruhu! kokusuna dayanabilirsen.

yapı marketlerde derz temizleyici spreyler satılıyor, başarılılar da.

koyun veya kuzu eti olacak. but veya kolunu alacaksın. kemikli olarak suya atıp haşlayacaksın. ekşisini bilmem ama tarif sadece suya atıp haşlamak şeklinde.

bi de böyle meyaneli falan bir suyu oluyor, ekşili olan o galiba ama onu bilmiyorum.

düdüklü tencere varsa daha çabuk olur.

Dana gerdan uygundur. Kemikli oluyor kendisi. oktayustam.com
www.oktayustayemektarifi.org

ben incik ya da boyun alıyorum.
koyun biraz fazla yağlı oluyor, o yüzden kuzu tercih ediyorum.

olm şu öğle vakti şu duyuruyu gördüm canım çekti lan.

tabi ki kuzu gerdan.

duyuruya sormaya ne gerek var?

gidiyorsun kasaba. tarif ediyorsun. ben böyle bir yemek yapmak istiyorum diyorsun. en iyisini kasaplar bilir.

oktay usta rulez

ben genelde tavuklu yaparım o yüzden patatesle havucun haşlama süresiyle tavuğun haşlanma süresi aynı olur, havuç, patates, bir tane bütün soğan bi de tavukları aynı anda düdüklüye atıp, kaynadıktan sonra 20 dk. haşlarım yalnız muhtemelen etin haşlanma süresi daha fazladır. o yüzden önce eti haşlayıp sonradan malzemeleri ekleyip 20 dk tutsanız daha iyi olur. (düdüklü için tabi bu süre)

suyunu löp löp içmek için terbiyeli yapmanız daha iyi olur.
terbiye tarifi:haşlama pişip tencere açıldıktan sonra yapılır.
bir yumurtanın sarısı ile bir limonun suyu kaseye konur, çırpılır.
küçük bir tavanın içine 1 tepeleme yemek kaşığı un, biraz tereyağı biraz da zeytinyağı karıştırılıp kavrulur, karışımın içine sürekli karıştırılarak yavaş yavaş yumurta-limon dökülür. katı bir hale gelir öyle olunca. yemeğin suyundan yavaş yavaş eklenerek karıştırılmaya devam edilir. bulamaç halini alınca yemeğin içine yavaş yavaş dökülüp karıştırmaya devam edilir. (yemeğin olduğu ocak açık olacak, kaynıyor olacak yani)
iki fokurdatıp altını kapatabilirsiniz.

26 yasinda. Kadinim.

26

14 erkek.şuan 31 yaşındayım.

daha tanışamadım.
bekliyoruz işte bir umut slslşdgfhş :)

Tanışmadım, belki tanışmışımdır haberim yoktur. Bilmiyorum.

27 yaşında tanıştım, 3 sene sonra evlendik.

28/E. Aramaya inandım mamafih bulamadım..

27 erkek hala arayışlarda (evlilik bu boru değil götü güzel parfümü güzel diye evlenilmez ki)

14, k, lise koridorları. şimdi 25im.

19.

ama ilişkimizin başladığı yaş 26, bir buçuk senede de evlendik.

5 sene önce gezi parkında tanıştık. 27 yasındaydım

vay arkadaş millet evlenmiş. nalet olsun atom fiziğine :D

Evlenmeyi düşünmüyorum, dolayısıyla eşimle tanışmadım.

32, erkek.

17 kadın.

2003 yılında tanıştım.
36 yaşındayım, erkek.

2003 aralıkta tanıştık. şu anda 30 yaşındayız. ikimi de itüde okuduk orda gölet yurtlarında ilk buluşmamız olmuştu ikimiz ve bir arkadaşımız daha. ama ilk olarak icq da tanıştık asddgdss. 10 senelik kankalığın sonunda geçen haziranda evlendik:)

henüz tanışmadık kendisi ile. 30'a girdik gireceğiz.

Erkek kişisiyim.

Müstakbel eşimle 2008'de tanıştım. Ben 23, o 24 iken.

29k

26 yaşında. Erkeğim.

Bi kahve kapip geliyorum birazdan linc baslar:)

Sizin gibiler yuzunden canli canli o hayvanlarin tuylerini yoluyorlar,sizde alip giyiyorsunuz vede uzerimi batirdi diye hayiflaniyorsun.beter olsun o ustun basin!

yapacak bişey yok, çektikçe gelir o tüyler. dokanma.

Kazların ahı tutmuştur belki.

Dur bide aragaz vereyim yeterli aksiyon olmadi.donut canavari hayvan haklari savunucularina ilik dedi.

başkası söylesee ben de "bahane" olarak sayardım fakat gerçek olan şey 18e girerken ilk defa kendime şişme mont aldım. ailede de kimse şişme mont falan kullanmaz. kaz tüyü olduğunu bilmiyordum aldıktan sonra öğrendim. şimdi montu alıp yakınca hayvan hakları savunuluyorsa yakayım? hayvan haklarını koruma bu platformlar yerine sokakta olması daha cazip. cevap verenlere teşekkürler

göz açan, farkındalık sağlayan gibi...

İdrak etmek, fark etmek...

dikkat çeken

eksisozluk.com

işinize yarar mı bilmem ama sözlükte baya konuşulmuş.

mouth watering'in kardeşi

göz bebee

illuminati

TED.com

Steve Jobs

Böyle aydınlanma nirvanaya ulaşma tarzı bir şeyler.

kız sevgilisine destek oluyormuş zaten ama erkeğin çaba göstermemesi pek hoş değil açıkçası. yani son sorularınızın ikisinin de cevabı evet.

ama ayrılmalı mı ayrılmamalı mı, kız bilecek yani. "sorumsuzsa sorumsuz, ben onu öyle seviyom" dedikten sonra kimseye laf düşmez.

askerden döneli birkaç yıl olmuş hala iş bulamamış(!) bence o iş aramıyor nasıl olsa kız arkadaşımdan geçiniyorum diye. ev erkeği olmayı kabul ederse evlensinler, ileride çocuğa bakar.

aynısını kız yapsa buralar hep "ayrıl kız kezban" diye dolardı tersi olunca pek yazan olmamış.

Benim 8 yıllık eski ilişkim böyleydi, sadece aile ile birlikte kalma ve psikolojik şiddet kısmı yoktu. "Eski" dediğime bakma, eski olmasının nedeni bu değil. Apayrı, bambaşka bir konu.

Öncelikle erkek için durum daha zor, bunu kabullenmek gerek. Neden çalışmadığı ile çok ilgili bu. Çalışmasını engelleyen bir şeyler de olabilir, tembellikten de çalışmıyor olabilir. Bizde çalışmasını engelleyen durumlar vardı ve bu erkeğin suçu değildi kesinlikle. Sadece kurbanıydı. Ama öyle bile olsa, bu durumdaki bir erkek ilişkiye başladığında, çevreden baskı görebiliyor "Nasıl erkeksin sen" diye. Hiç baskı görmese bile, o baskı görecek olma korkusu ve stresi bile yetiyor erkeğe. Kendini asalak hissediyor, utanıyor; kendini ilişkiye tamamen vermekte zorlanıyor. Örneğin, tartışmak istediği bir konu olduğunda, tartışmayıp içine atabiliyor; bir söz söyleme hakkını kendinde göremediği durumlar olabiliyor. Bunlar içinde patlayınca sinirlenebiliyor. Bu yüzden, diğer tarafın onun duygularını daha iyi anlama çabası ve alındıracak imalardan kaçınması çok önemli hale geliyor. Ya da o senden daha da çok üzülüyor. Düşünüyorum da aynı durumda ben de olsaydım, ben de aynı hissederdim. Ama toplumumuzda kadın çalışmayınca insanlar "Olabilir" diyor, erkek çalışmayınca "Nasıl olur" diyorlar. Bu yüzden, işsizlik durumunda erkek olmanın stresi çok çok daha zor. Yaşadığı hayatı ve kaldırmaya çalıştığı yükü düşündükçe, ne kadar artık görüşmediğim bir insan bile olsa, gerçekten eski sevgilimle gurur duyuyorum.

Özellikle hayatını birleştirmeyi düşündüğü bir insansa, aileden değil de sevgiliden para almak çok daha normal bence. Aileden bir şeyler saklanabilir ama sevgiliden saklanmaz o durumlarda.

Ama bu duruma tembellikten dolayı başlamışsa, artık o duruma alışmış ve çaba göstermiyorsa, o apayrı bir konu. O zaman rahatsız olmak çok normal. Çünkü bir noktadan sonra sevgilisi değil de ona bakan bir anneymiş gibi olacaksın. Bundan rahatsız olmak da çok normal. Onun için çalışıyor değilsin. Üstüne bir de psikolojik şiddet görüyormuşsun. Bu biraz da aşağılık kompleksi kaynaklı olabilir. Bu aşağılık kompleksi de tamamen çalışmıyor olmasından. Bu "Ben toplumun belirlediği rollerde erkek rolünü tamamlayamıyorum"un çok tipik bir dışarı yansıması.

Kaynak erkek olabilir ama bence "Destek olmalıydı" ile "Kullandırtmamalı" arasındaki temel fark çalışamama nedeninden kaynaklanıyor . Yoksa hepimiz dönem dönem işsiz kalabiliriz. Hatta o şokla bir süre basiretimiz bağlanır ve ne yapacağımızı bilmeden çaba bile gösteremeyebiliriz, kendimizi toparlamakta zorlanabiliriz. Önemli olan bunun kronik olmaması. Tembellik ve keyif mi, gerçekten çok ciddi engeller mi var? Çalışamama ve geçimin size kalması kimin suçu?

İleride hayatı paylaşmak gibi bir düşünceniz varsa, bunun içinde parasızlık da var, hastalık da, çirkinleşmek de, orta yaş krizi de. Bunların hepsini göz önüne almak gerekiyor.

erkek bir taraftan tüm ilişkide başına buyruk bir şekilde davranıyor. bazen günlerce ortadan kaybolup ailevi durumları veya anlatamayacağı şeyler olduğunu söylüyor. arkadaşlarını saklıyor. bazen asla telefonlarını açmıyor. gündüz neler yaptığının sorulmasına küfür edilmiş gibi tepki veriyor. sevgilisinden bu konuda önceden yardım, fikir alabilecekken mülakata çağırıldığında bunu saklıyor, internete karşı olduğu için özgeçmişi hiçbir online iş arama portalında yok, danışmanlık firmaları ile iletişime geçebilirsin dendiğinde sallıyor. babasının işyerine düzenli gitmemesini hem babasıyla sorunları olmasıyla, hem de işyerinin çok kazanmamasıyla açıklıyor. part-time, proje bazlı işlere karşı. yani pek elinden geleni yapıyor gibi görünmüyor.

bir taraftan da sevgilisine sıkıntılı zamanlarda psikolojik destek oluyor. çoğu zaman destek oluyor, az görüşebildikleri zamanlarda iş, aile vb. konulara söylense de içten içe aslında saygı duyduğu belli.

bu anormallikleri toplumun belirlediği erkek rollerine ve normlarına uyamadığı ve içinde bulunduğu sorunlardan bir türlü sıyrılamadığı için yaşadığı özgüven eksikliği bertaraf etmek amacıyla olabilir mi, bu şekilde düşünerek anlayış gösterebilir misiniz? yoksa direk saygısızlık mı dersiniz?
anlayış göstermeye, yardımcı olmaya, yönlendirmeye, anlaşmaya çalıştıysanız ama değişiklik yoksa ne kadar bekleyebilirsiniz?

İş kısmından bağımsız olalım. Günlerce kaybolması neden? Her insanın karanlık birtakım sırları olabilir. Bunlarla birlikte kabul etmeyeceğini mi düşünüyor? Belki de o söyleyemediği şeylerden çalışmıyor? Bunları bilmeden senin ne tepki vermeni bekliyor? Bir şey var ve söylemiyor. Bunlar açılsa, belki ilişki için kesin bir karar vereceksin. Ya "Seni terk ediyorum. Lanet olsun." diyeceksin, ya da "Bu zamana kadar anlamıyordum, şimdi her şey yerine oturdu. Neden daha önce söylemedin" diyeceksin. Belki çözüm kolay ama kendi işin içinden çıkamıyor. Belki seni koruyor, belki senin kızacağın bir şeyler saklıyor. İnternete karşı oluşu, arkadaşlarından saklayışı, kayboluşu; kesin bir şey var, belki büyük, belki küçük. Ama bunlar birbirine bağlı olabilir.

Şu haliyle net olarak uğraşılabilecek tek şey şu: Uğraşmıyor. Burada toplumdan, rolünden, vb. daha fazlası var. Bir bahanesi var ve söylemiyor.

duyurundan sonra cevabı okumaya sabrım kalmadı artık ayrılsın hiç de suçlu olmaz.

depresyondur bunalımdır anlarım bunları ama bir insan sevgilisine kredi kartını ödetip bu kadar rahat davranıyorsa ve hiç de çekinmiyorsa ayıp. bırak sevgiliyi annem ödemiyor benim kredi kartımı maaşım olmadığı halde. keyfim için harcadığımı bir başkasına nasıl öde derim? hadi bir oldu iki oldu mecbur kaldım ödettim; harcamam bir daha. kırar atarım kredi kartını. bir de arayıp sormaması falan abbouuuv. bu heriften hala ayrılmayan ve vefasızlık mı diyen kız ya çok saf ya da dünyanın en iyi insanı olmaya çalışıyor.

kesinlikle kız ayrılmalı. erkek belli ki bu kadar dezavantajlı duruma rağmen halen birtakım şeyler saklıyor, ilişkiye gereken saygıyı göstermiyor.

yorumlar için teşekkürler.
@aychovsky, saklamak zorunda kaldığı bir şey olduğunu ben de çok düşündüm ama acaba paranoya mı yapıyorum, böyle düşünmek beni kullandığını düşünmekten daha kolay mı geliyor diyordum hep, böyle bir şey olabileceğini söyleyen ilk kişisin.

10 yıllık arkadaşım, 3 yıllık sevgilim, aşık olduğum insandı. ta ki mart ayında ettiğimiz büyük bir kavga sonrasında önce yalvarıp 3 hafta sonra yarım saatlik bir "bitti" konuşmasından sonra ortadan tamamen kaybolana kadar. 8 aydır nerede olduğunu bilmiyorum, çok ulaşmaya çalıştım, sadece ancak zamanı gelince konuşabileceğimize, şu an için en doğrusunun bu olduğuna vs. dair bir mail geldi.
aşağıdaki sorular da onunla ilgiliydi.
(git: 707878)
(git: 698375)
çok saf biri değilim sanırım ama varlığına çok bağlanmıştım ve her şeye rağmen mutlu olduğumuz zamanlar az değildi.
ikimiz de rakı içmeyi çok severiz ve en çok benimle baş başa rakı sofrasına oturmayı sevdiğini söylerdi. bu bile her şeyi iyi niyetli yorumlamaya çalışmama yetiyordu.
onun için acaba bir gün her şey normalleşir mi diye bekledim. onun kötü biri olmadığına, sadece çaresiz biri olduğuna inanmak istedim ama en sonunda onlarca soru bırakıp kayboldu...

Söylediklerinden açıkça belli, başına pis bir bela almış ve seni bulaştırmak istemiyor. Sakladığı bir şey var; artık iş bulamayınca mafya olmuş olabilir, derin devlet işlerine karışmış olabilir, uyuşturucu işine girmiş olabilir.

bela deyince sonunu da yazayım o zaman. inanmak istemiyorum ama yerli yerine oturuyor.

"mart ayında ettiğimiz büyük bir kavga sonrasında önce yalvarıp 3 hafta sonra yarım saatlik bir "bitti" konuşmasından sonra ortadan tamamen kaybolana kadar" cümlemdeki kavga şöyle çıktı:

bi cumartesi gecesi kavgalı bitti, eve gittim, çok aradı açmadım. pazar akşamüstü aradı, çok acil paraya ihtiyacı olduğunu, gerekirse evimi basacak kadar kötü durumda olduğunu söyleyince delirdim. sana o parayı vereceğim ama bir daha beni asla arama, çık hayatımdan, yeter artık vs. dedim. akşam buluştuk, parayı verdim, başıma gelenleri bilmiyorsun, birilerinden borç almıştım, gece beni sıkıştırdılar, dövdüler, seni çok aradım, açmadın, beni nolur dinle vs. dedi. dinlemedim (ki hala içim acıyor)

3 hafta aramadı. sonra arayıp konuşmak istedi. buluştuk, yalvardı, artık bitti, bu sefer kesin dedim. ayrılırken şimdi böyle diyorsun ama biz ne olursa olsun sonunda iyi olacağız, söz veriyorum, göreceksin bunu sen de dedi ve gitti.
yine 3 hafta aramadı. yine sonra arayıp konuşmak istedi. yine buluştuk, sadece 20 dakikada ikimiz için de en doğrusu artık görüşmemek, benim son kararım bu deyip gitti. kalakaldım...
bir daha da ne gördüm (ki evlerimiz çok yakın), ne de tel.i açıldı...
konuşmak için defalarca mail atınca cevap olarak da zaman gerek, ben zamanı gelince sana haber vereceğim gibi bir şey yazdı.

Tüm yazılanları ve özellikle sizin konuyla ilgili diğer yazdıklarınızı tekrar okudum. İşin içinde sizinle tüm bu sorunları birebir yaşamamış bir insan olarak çok da acımasız olmak istemiyorum ama yine de sormak isterim kendinize neden bunları yapıyorsunuz. Neden kendinizi herhangi bir insanın yaşamaması gereken bu psikolojik şiddetin ortasına atıyorsunuz. Neden cevabını çok da iyi bildiğiniz, hak etmediğinizi düşündüğünüz bu sevgisizlik ve anlayışsızlık karabasanında hala acaba bir umut var mı diye geziniyorsunuz. Lütfen silkinerek bir an önce kendinize gelin ve kendi varoluşunuzun farkına varın. Hayatınızı onun istekleri, onun sorunları etrafında öyle bir konumlandırmışsınız ki sizden geriye hiçbir şey kalmamış. Rica ediyorum artık kendinize "ben ne istiyorum, beni ne mutlu eder" sorusunu sorun ve hayatınıza yetişkin bir birey olarak devam edin, dengesiz bir bireyin yoluna çıkmış herhangi bir kurban gibi değil.

@postneo; farkındayım, çok yerinde olmuş yazdıklarınız.
çok eski ve güzel bir arkadaşlık geçmişi, benim bazı sağlık sorunlarımdan dolayı hayattan bezdiğim dönemlerde beni hiç yalnız bırakmaması, destek olması, onun da desteğe çok ihtiyacının olması, bir ton ortak zevkimizin olması ve aslında çok iyi zaman geçirebilmek, çok bağlanmış olmak, aşık olmak, alışmış olmak ve en önemlisi beni benden iyi tanıyan, yanında en kendim olduğum tek insan, sonrasında da her ayrılmaya çalıştığımda müthiş ikna yeteneğinin devreye girmesi...
ama aylar sonra artık bitti diyebiliyorum.

gadınlara yeterince para vermezsen eninde sonunda terk ederler. yani zaten şutlayacaksın bunu ama asıl soru: bu saatten sonra yenisini bulabilecek misin?

@midesiz; ben kadınım, o erkek. ona maddi destek olup bunu da o süreler boyunca dert etmediğimi de yazdım, sanırım yanlış okumuşsunuz.

ben asla yanlış okumam. sen şimdi evlenme vaktinin geldiğini düşünüyorsun ve eve en azından senin kadar -mümkünse daha fazla- para getirecek bi adam bulman gerektiğine inanıyorsun. mevcut kişi öyle olmadığına göre bunu şutlayıp kriterlere uyan bir tip bulup ivedilikle sisteme entegre olma arzusuyla yanıp tutuşuyorsun. haksız da sayılmazsın yaş olmuş 25.

@midesiz; anladım, bu da bir bakış açısı tabii.

Bence retorik bir soru olmuş. :) Hiçbir kız bu durumda böyle bir adamla arkadaşlığını devam ettirmez. Hatta, çocuk aynı kafayla giderse etrafındaki aklı başındaki adamlar da arkadaşlığı kesecektir. Bir insan, işsiz olabilir. Bu olabilir. Ama içinde bulunduğu ve şikayet ettiği durumu değiştirmek için bir şeyler yapmıyorsa, bu kişiden bir cacık olmaz. Sürekli şikayet eden ama harekete geçmeyen insanlarla hadi sevgili olmayı geçtim, senin yaşam kaliteni bile düşürür. Uzun vadeli de bir şey olmaz öyle birisiyle.

Dolayısıyla, eğer adam kendini geliştirmek ve durumunu değiştirmek için çaba sarfediyorsa, bırakmamalı elbet. Ama hiçbir aşama kaydedemiyor veya bir çaba bile yoksa, biran önce bu arkadaşlığı bitirmeli.

@neferkitty; aslında "işsiz kalmak" ifadesi duruma çok uymuyor.
üniversiteden mezun olduktan hemen sonra askere giden, askerden döneli 5 yıl olan ve henüz hiç bir işe girip çalışmamış olan ve insanların iş bulabilmesi için verdiği hiçbir tavsiyeyi sallamayan, hatta birçok iş için ben o işi yapamam, ben senin gibi çalışamam diyen birinden bahsediyoruz. 28 yaşında henüz 5 TL olsun kendi parasını kazanmamış ve bu gidişle kazanmayacak bir erkekten.
bu da bir tercih olabilir. ailemle yaşar giderim, ne gerek var diyebilir. psikolojik durumu onu bu hale getirmiş olabilir. herkes çalışmak zorunda olmayabilir... ancak gecesini gündüzüne katarak çalışıp ayakları üzerinde durmaya çalışan biri onun bu hayatına denemesine rağmen uyum sağlayamazsa tamamen haksız mı olur?

Arkana bakmadan kaç! Sakın kendini cehennemin içine atma!

kesin olarak hayatından çıkarmalısın..

hem de en kısa sürede..

zaten ben bir şey yapmadan o beni çıkarmış oldu hayatından, 8 aydır tam anlamıyla kayıp.
sanırım bu durumda iyi ki gitmiş demem lazım.
tüm yorumlar için çok teşekkürler.

bence doktora gidin. ben epilasyon sonrası bepanten ile bactrobanı karıştırıp sürüyorum.

İpten sonra da çıkıyor ya sadece ağda değil :/

Alır almaz bactroban sür.

yoğurt tuz karışımı, hemen sonrasında.

Aldiktan sonra 3 saat falan su degdirme.
bir de cok cikmadan al. Kokleri kalinlasmadan.

su değdirmemek +1 ve hemen sonrasında kolonya sürmeyi deneyebilirsin.

batikon, tentürdiyot, kuruyunca silin, üstüne excipial hydra veya lipo.

ağda, ip fatketmiyor ben de hep çıkıyordu. epilasyona başladım. huzuru buldum. kıl yok, ağda yalan :)

dermatoloğumun önerisi: ağdadan önce temiz bir havlu nemendirilip buluğa konulur, ağdadan sonra buzu çözülene kadar yüze bastırılır.

eşinle konuşsana bunu. biz nerden bilelim huyunu suyunu kadının. ne sever ne sevmez öğren ona göre davran işte.

işi başından sıkı tut ve kimseye özel davranma... herkese eşit ve adil davranmaya ve kendin olmaya çalış... böylece herkes sana saygı duyar. kesin bilgidir.

@justinho, eşim için tamamen "cici nine" ama işin aslı pek öyle değil. çocukluğundan itibaren de annesine karşı doldurmuş, fena valla kadın.

@conrad, ayynen dediğiniz gibi yaptım kayınvalidemle. belki de o yüzden aramız iyi, ben de o da birbirimizi biliriz neyi severiz neyi sevmeyiz. o konuda hiç sıkıntı yok. lakin bu sefer benim davranışım, kayınvalidemi etkileyecek ilk başta. bayramda az ziyaret etmişiz diye kayınvalideme bağırdı çağırdı mesela, sen getirmedin çocukları diye ki alakası yok yani eşşek kadar insanız kaç defa da gittik üstelik. öyle yani.

@snowflake, tv programı ayarlama ve dokunan yiyeceklere dikkat etme fikri çok süper, teşekkür ederim.

yalnız hak etmek konusunda şüphelerim var, evet o büyütmüş ama annesinin rızası olmadan. kadının elinden almışlar resmen çocuğu, garibim gık diyememiş o zamanlar. üstüne de anneye karşı doldurmuşlar da doldurmuşlar. kayınvalidem bütün çektiklerine rağmen hala çok olgun davranıyor. benim de tek endişem, benim yaptığım bir şeyden dolayı kayınvalidemin canının sıkılması açıkçası.

siz kendi yatağınızda yatın.
kaynananın görümce ordusu kaç kişilik?
erken kalkanları salona, geç kalkanları odaya yatırabilirsin. en kolay ayarlama bu olur.
madem bir sorun olursa kayınvalidecine patlıcak, baannenin gereksinimlerine öncelik tanıyarak onu hoşnut etmekte yarar var gibi. bu ayarlama biraz daha ince ayar gerektirebilir. öncelikle eşinden babaannenin alışkanlıklarını, günlük yaşam rutinlerini öğrenirsin.
erken mi yatar, gece kalkıp su içer mi, sık tuvalete gider mi, uyumadan önce tv izleme alışkanlığı var mı, namaz kılar mı, başka odaların kapısı açılıp kapanınca uyanır mı, gece uykusu kaçıp balkona çıkmak ister mi, sigara içiyor mu...
sonra ona göre ayarlarsın işte.
genel olarak yaşlıların gençlerden beklentisi saygı ve güler yüz.

yemek konusunda da az tuzlu, şekeri zıplatmayacak malzemeler kullanırsın. pirinç pilavı yerine bulgur pilavı yaparsın mesela. çorba iyidir, her türlü kurtarır. babaanne nereli, ona göre de değişir yemek önerileri.

ana kraliçe ne yer ne içer onu kayınvalideden öğreneceksiniz.
siz odanızı kayınvalidelere vereceksiniz. babaanne için baza satın alma durumu olabiliyorsa iyi olur, yoksa çekyat da iş görür. size de ne kalırsa (yer yatağı, küvet, iskemle, halının üstü falan)

eşine değil, kayınvalidene sor. neye kızdığını, neler istediğini en iyi o bilir.

bir de eşinin daha çok sahiplenmesi tuhaf gelmesin. babanesi/ananesi büyütenler öyle olur. ben de öyleyim. babanem yaşasaydı neler yapmazdım :/

amaç biraz da kayınvalidenizi korumak ise, ana kraliçenin ne sevip sevmediğini, nasıl davranmanız gerektigini en iyi o bilir. bence ona da sorun.

Sizi ilgilendirmeyen ve çok bilgi olamayacağınız konular bunlar. Dışardan birisi anlayamaz kolaylıkla bu ilişkileri. Beni de babannem büyüttü ve eşimin böyle şeyler yazdığını görsem çok kötü olurdu.

(Kayınvalide-Babanne arasındaki konulardan bahsediyorum)

serendipity güzel anlatmış.

ben evin sahibinin misafir gelince odalarını misafire vermelerini uygun bulmuyorum. gençliğimde ben de öyle yapardım, sonra zamanla fikrim değişti.
o evin sahibi sizsiniz, sizin kararlarınız, uygulamalarınız geçerlidir. bunu satır aralarına yerleştirmekte fayda var. ayrıca yatak odası size özel, öyle kalmalı.
ama salonda kayınvalidemleri yatıramam koltuklar o yaştakilerin yatması için uygun değil diyorsanız o zaman başka seçenek yok. siz salona, kraliçeyi çekyata siz de salona olacak mecbur.

ikinci diyeceğim ana kraliçeye fikir danışıp akıl almayın. ben olsam şöyle yapardım:

bir konu hakkında muhabbet oluyor. atıyorum, yemek tarifi konusu olsun.
-şöyle böyle
-falan filan
-sen bilirsin babaanne, şöyle olunca böyle oluyor.
-bla bla..

sonra aynı şeyi başka konuda kayınvalideye de yapmak iyi olur. durum biraz riskli, istersen bunu babaanne yokken yap.

mesaj şu: seni kabul ediyorum, bildiklerinin, deneyimlerinin farkındayım. bu hem onu onure eder, bilgeliğinin kabul görmesinden mutlu olur, hem kanatlarının altına girmemiş olursun. herkes yerinden mutlu olur. anladığım kadarıyla kralie dominant yapıda, kayınvalide değil.

izzet ikram dört dörtlük olsun, güler yüzlü ol. bunlar çok önemli. özellikle güleryüz.

evlenmemek için birkaç sebebim daha oldu teşekkürler herkese.

banyoya ayak havlusu koymayı unutmayın derim. gittiğim yerde yoksa abdest aldığımda napacaamı şaşırıyorum, madem ana gıraliçe de namazlı. aklıma bi bu geldi.

ben tam teşekküllü gelin şeklinde hareket etmemeni önereceğim.
öncelikle yatak odanızı vermenize gerek yok, zaten onları ağırlayacağınız süre içinde çok yorulacaksın, bir de gidip yer yatağında yatarsan perişan olursun. en azından gece uykunu normal almalısın.

siz sabah salonda uyanacaksınız, kıyafetleriniz dolapta, kayınvaliden kayınpederin uyansın toparlansın çıksınlar odadan diye öyle bekleyeceksin, veya geceden yanına alacaksın falan. onlar da yataklarını yadırgayıp erken uyanacaklar, salona çıkamayacaklar vs. çok gereksiz, orası sizin eviniz, misafir birkaç gün konforunu feda etmeye hazırlıklı olmalı, siz değil.

bana göre en mantıklı düzen salonda kayınvalide ve kayınpederi rahat ettirecek bir yer yatağı, misafir odasında babaanne (namazını da kılar, gece kalkar oturur isterse). sen sabah vaktiyle uyanırsın, anne baba uyanmış olur zaten, anne çayı koyarken sen yatakları toplarsın vs.

herkesin havlusunu ve ayak havlusunu ayrıca vermeyi unutma.
olur ya eşofman, tişört, hırka, çorap vs lazım olur misafire vermek için, onlar gelmeden birkaç parça ayarla.

ikramları ayarlamak haricinde yapman gereken özel hiçbir şey yok, orası senin evin ve senin kuralların geçerli. ne umursamaz olup tepeden bak ne de aşırı alttan alıp yaranmaya çalış. kendin gibi ol. babaannenin yaşına hürmeten ilacına yemeğine özen gösterebilirsin o kadar.
sabah kargalar kahvaltı etmeden hazır olup çakı gibi dolanmana gerek yok bütün gün, güzel yemekler yap ve hep beraber ağız tadıyla oturun. sen ne kadar keyifli olursan misafirlerin de o kadar keyif alacaktır evinde olmaktan.

@hayat aklını konuşturacak bir filozof üret; açıkçası fikir alma, yemek sorma muhabbetine girebileceğimizi filan zannetmiyorum pek, zira dediğim gibi kulaklar duymadığından o şekilde sohbetlere giremiyoruz,
-nasılsın yavrum iyi misin
-İİYİİYİİİMMM İYİYİİİİİİMM BABANNEEEEEE SEN NASILSIIIIIIINN
-annen baban nasıl
-İİYİİİİ İYİİİİ ONLAR DA ÇOK İİİYİİİİİ

'den ileriye gidemiyoruz.
şişme yatak işini ben de düşündüm de rahat edebilirler mi daha önce kullananınız varsa ve yorumlarsa çok makbule geçer. benim de yatağımı verme işinde içim rahat değil açıkçası, onların da isteyeceklerini zannetmiyorum bir de eşyalarımız o odada, sabah kalkıp hazırlanması da sıkıntı olacak.

@emirkulu, bak bunu düşünmemiştim. süpersin, sağol :)

@ezeriko, baza alsam sonra o bazayı nereye koycam gibi bir durum var, o yüzden o işe giremem. küvet de yok aksi gibi, artık duşakabinin içine sığdığımız kadar :p

@serendipity, verdiğin tavsiyeler için teşekkür ederim çok. ben bunların hepsini yapabileceğimi düşünemiyorum gerçi, havlu mavlu olayını yaparım ama her öğüne farklı et yemeği olayını becerebileceğimi sanmıyorum mesela. anca bi tepsi izmir köfte bi tencere de et sote filan yaparım, belki bir akşam da fırında balık olabilir.

memnun etme konusuna gelince, birincisi eşimi büyüten 85 yaşında bir insan, ikincisi de evime gelmiş yaşlı bir kadın yani elbette ki rahatımdan feragat edicem. ancak lily briscoe'nun da ne demek istediğini anlayabiliyorum. sizin dediğiniz ölçüde hizmet etmeyi ben de isterim ancak zaten edemem, beceremem yani o kadarını. ama yapabildiğim kadarıyla yapıcam tabi.

@lily briscoe; öncelikle beni düşündüğünüz için teşekkür ederim :)bu dediklerinizi aslında kayınvalidemler geldiğinde yaparım ve yapmayı düşündüğüm de buydu. rahat etsinler, kendilerini evlerinde hissetsinler ama ne bileyim sabah kalkıp tam teşekküllü hazırlanmaya da gerek yok gibi, bayramda gittiğimizde onlar da o şekilde davrandılar, ben de gayet rahattım orda. sabah kalktık pijamalarla kahvaltı ettik nebileyim koltukta yayıldık tv izledik filan. onlar bu akşam çıksın gelsin hiç sorun değil, kendi anne babama nasıl davranıyorsam aynı şekilde davranırım bir kusurum olursa da görmezler zaten (ya da olursa yüzüme vurmazlar nebileyim :))

bu seferki durum babannenin gelmesiyle biraz farklılaşıyor açıkçası. @6 yaşımdan beri metal dinliorum, "seni ilgilendirmez" yazmış da, işte bu noktada ilgilendiriyor maalesef. babaannenin memnun kalmaması durumunda, olay kayınvalideme patlar, o da bunu benimle MUTLAKA paylaşır, bu sefer ben çok üzülürüm.

@6 yaşımdan beri metal dinliyorum, eğer sizin yanınızda kayınvalidenize bağırılıp çağırılıyorsa, ister istemez etkileniyorsunuz. dediğiniz gibi ince, hassas konular bunlar ve ben bir hassasiyete daha sebep olmak istemiyorum.

şişme yatak tecrübemiz var annemle. bi gittiğimiz akraba ziyaretinde bizi yatırmışlardı.

ben zamanında derslerinden ötürü uykusuz kalmış, çilekeş ve yerini yadırgamak gibi şehirli lüksleri olmayan bir insan olduğumdan tosur tosur uyudum. annem ise o gecenin sonrasındaki 2 ay boyunca etrafındaki herkese şişme yatağın ne kadar rahatsız bir şey olduğundan konuştu da konuştu. yatacaksanız kendiniz yatın onda derim.

ben de diyorum ki ana kraliçe hortladı mı. olay farklıymış meğersem.

kardeşim ülkede doru düzgün temiz kız mı var ki başka güvendiğimiz biri olsa zaten sormazdık

hep cahiliyet. akraba evlilikleri malesef ülkemizde sıkça yaşanıyor.

sizin durumunuzda normalde göre 3-4 kat artmış bile denebilir. çünkü tüm aile akraba evliliği dolu.

Kan testi yaptırarak öğrenebilirsiniz.

bi iddaa kuponu doldurur gibi soru sormuşsun. al şuna bak bi www.milliyet.com.tr

senin duymak istediğin cevabı yazıyorum: hepimiz akrabayız nasılsa bir şey olmaz.

truman +1 diyorum. ensest bu.

tıbbi açıdan bence alınacak risk değil. dna'nın sürekli benzer kodlarla tekrar etmesi bir süre sonra kırılmalara yol açtığı ve bunun da sakat çocuk doğumuna sebep olduğu söylenir. ve yine farklı bir dna dizilimine sahip çiftlerin çocuklarının iki farklı dna'dan iyi yönleri aldığı da söylenir.
kuzenler kardeş değildir. olayı farklı yönlere çekmeyin. ensest falan değil. islami açıdan da bir sakınca yok. ancak bence tercih edilmemesi gerekir.

şöyle düşün; evliliklerde bazen problemler olur. boşanmak da bu işin doğasında var. eğer çift anlaşamazsa aileler birbirlerinden kopacaklar. ancak düğünde bayramda illa yüz yüze bakmak zorundalar. ömür boyu bir ikilem bir sıkıntı olabilir. bu da işin bir başka olumsuz yanı.
temiz kız yok diyerek terbiyesizlik yapıyorsun ayrıca..

kafana göre takıl abi, bu sitede nasıl cevaplar bekliyorsun ki? linç edileceğin belli.

bence net trollsün.

Benim sülalemde çok var sıkıntı olmadı. Biz de hep akraba içinde evleniriz. En son kuzenim diger kuzenimle evlendi, topac gibi de cocuklari oldu 6 ay once sapasağlam. Aynen devam dısariya kiz verilmez bizde sende haklisin anliyorum

amca çocuğu olmaz da dayı kızıyla olur vs. gibi bişey de yok. aynı yani genlerin yarısı anadan yarısı babadan geliyor. bir de anne babada da akraba evliliği var. yani tamam eskiler yapmış bir cahillik de, artık elinin altında internet olup da okuma yazma bilen bir bireyin bu işin yanlışlığını bile sorgulamaması gerekir bana göre.

yapmayın etmeyin, ağabeyin dans kursuna falan gitsin belki başka kız bulur :P

bunlar hep yokluktan. türkiye'nin en büyük sorunu abazanlık. kim ne derse desin, cari açık falan vız gelir.

akraba evliliği risktir, bütün doktorlar bas bas bağırıyor. ayrıca amcanın çocuğu insanın kardeşi gibidir.

Ben kuzenlerimle kardeş gibi büyüdüm. Bu soru çok tuhaf geliyor bana şu anda.

Buna ek olarak "ülkede temiz kız mı var" lafı o kadar aşağılıkça ki diyecek bir şey bulamıyorum.

İnşallah evlenirler de senin gibi bir çocukları olur. :)

İlave: Sorduğun soruya dair, Dr. Ersin Uskun tarafından 2001'de kaleme alınmış bir yazı:
www.ttb.org.tr

temiz kız yok derken ne demek istiyorsun onu da bir açsana, merak ettik.

öncelikle; böğk.

daha sonra; bi yakınım teyzesinin kızıyla evli ve bi çocukları zihinsel engelli, bi çocukları doğumdan bi hafta sonra vefat etti çünkü kafatasında bi sorunla doğmuştu, bi çocukları da bacağında bi engelle doğdu.

ki sizin aile baya baya karışmış. evet canım memlekette ''temiz kız'' yok. böyle devam.

o değilde milletin çevresinde ne cok engelli cocuklu aile varmıs. bence cogu hikaye :P

annen amcanın da teyzesinin kızı. hmm.
(bkz: habsburg hanedanı)

kuzene niyetlenmeyi makul gören adam ülkedeki temiz kız yokluğundan dert yanmasın bir zahmet. +sonsuz

@fransız; evet burda dandik bi yorum yapabilmek için ''engelli çocuk''lu hikaye uydurduk. sana geyiği yapılabilecek bi konu gibi mi geliyor gerçekten bu? bazı insanların hayatlarında gerçek problemler var ne yazık ki.

işinize yarayacaksa, benim de eskiden tanıdığım böyle bir çiftin çocuğunun kafası diyarbakır karpuzu gibiydi, ayakta duramıyordu çocuk, kafasının ağırlığından. git gide de büyüyordu kafa.

zetahead, sen niye kafayı benimle bozdun, birkaç gündür? nicki raklı maklı heriften daha zekiyim demişsin, kesin öyle, ben de öyle düşünüyorum :)))
bir de herif değilim. duyurunun en sevilenlerindenim diye ona da kızdın töbe töbe
soru sahibi arkadaş ağabeyine söyle, yapmasın bu evliliği. düzgün temiz kız bulursunuz merak etme.

bu fransızkalanmal mıdır nedir, duyurunun en büyük trollerinden bence.

ülkede temiz kız yok evet. benim gündelik ilişkilerime konu olan kızların hiç birinin amcası yoktu. birinin amcasının kızı değil haliylen. alın siz onu. kimse götünü ellemedi o kızın.

zaten doğal seleksiyon tarafından elenmemişsiniz. yeterli zeka ve problem sınırı budur arkadaşım. ensest ilişkinizden doğacak çocukta en kötü ihtimalle sosyal yardım destekleriyle doğal seleksiyon tarafından yutulmayacak. rahat ol.

Naparsan yap da, memlekette temiz kız kalmadı diyerek kul hakkına giriyorsun. İftiranın hesabını öte tarafta nasıl vericeksin merak ettim. Yoksa banane istersen git dayınla evlen. Size bakacak başka kız bulamayacağınızdan böyle büyük beylik lafları ediyorsun izlenimi yaratıyorsun.

eşsiz anadolu ahlakı budur işte. pür, katkısız anadolu ahlakı.

genetiğin kuralları belli. annen ile baban %25 akrabaannen ile amcan da. abine bu %0 da yansıyabilir %25 de. ortalama %12.5 diyelim. abi ile gelin adayı da %25 akraba ortalama. babandan kaynaklı.
doğacak çocukların yanlış hesaplamadımsa anne ve babadan gelen 23er kromozomda genetik malzemenin %37,5 benzeşmesi ihtimali var.
kağıda çizemedim paint açmak istemiyorum. yanlış varsa düzeltin.
bu epey sıkıntılı bir yüzde. ama endogaminin yaygın olmadığı kozmopolit bi yerdeyseniz bi nebze düşürür bu durumun vehametini.

engelli çocuklar sandığınızdan daha fazla. türkiyede hiç sevişmemiş kim bilir kaç yüz bin evlenme çağının ötesinde engelli vardır.evlerde yan odalarda kapalı duruyor hepsi.

aşk varsa akraba evliliğine hiçbir itirazım olmaz ama mesele evveliyatını bilmekse yaptığınız ve düşünceniz iğrenç, bunu demezsem çatlarım.

melezlik genelde güzeldir. annem balkandan babam yarı kafkas yarı türkmen. dolayısıyla domuz gibi sağlıklıyım. ayrıca mükemmel olduğumu, karşıt pek çok özelliğin muayyen bir ortalaması olduğumu söylemiş miydim? kızlar mesaj ^_^

melezlik bazen kötüdür. mesela latin kökenli amerikanlar ile bazı göçmen amerikanların evliliklerinde çocuklarda anneden gelen mitokondriyel dnalara bağlı bir uyumsuzluk oluyormuş. makaleye ulaşamam ama konuyu net hatırlıyorum

öyle işte. daha çok okuyun. kendi kararınızı verin. beyaz türk bakış açısı kötü amenna. ama sırf ana babası olduğunuzdan bir insanı fiziksel ya da zihinsel engele layık görebilmek büyük sorumluluk.

mendel deneyi gibi olur, 4 bezelyeden bir tanesi buruşuk.

temiz kız yok diyorsun amcanın kızının temiz olduğunu nereden biliyorsun ? O kızın hiç sevgilisi olmamış mı ? çok saçma ya böyle genelleme yapıyorsun ya bravo gerçekten

artık abinin çocuğunu da kendi çocuğuna alırsın. Bu böyle gider işte..

iş ciddiyse bir doktora danışın derim yine de.

bu arada şuna gülmeden geçemedim: "duyurunun en sevilenlerindenim diye ona da kızdın töbe töbe"

ehehe.

abartmayalım, ensest filan değil bu. biyolojik açıdan ise bu tür kapalı toplum evliliklerinin hastalıklı çocuklar yaratma olasılıkları nesilden nesle artıyor.

ha bir de "temiz kız mı kaldı" cümlesi üzerine eklemeden edemeyeceğim, ne yazık ki sen de o hastalıklı çocuklardan birisin, beyin geri planda kalmış bir miktar :(

Tıbbi açıdan riskli evet.
Risk % kaç diye sormuşsun, sizin için yüzde kaç olursa uygulamaya geçireceksiniz? Öncelikle bunun cevabını vermenizi tavsiye ederim. Diyelim %1 riskiniz var, o yüzde birin size denk gelmeyeceğini nasıl garanti edeceksiniz.?
Bir vaya daha fazla insan hayatı ile ilgili karar veriyorsunuz. Diyelim çocuklar özürlü oldu. Kendinizi nasıl rahatlatacaksınız? tıp bilimi bize %1 dedi, bilemedik o yüzde birin siz olacağınızı mı diyeceksiniz?

Diğer sakıncalarını soru kapsamında olmadığı için yazmıyorum. Yalnız bu ülkede yaşayan üç kız annesi olarak, ülkede yaşayan kızlar hakkında sarf ettiğiniz yakışıksız yakıştırma için ülkede yaşayan tüm kızlar adına sizden özür bekliyorum.

Doğru düzgün insan olmak, temiz olmak, sadece kadınlarda değil her insanda olmasını dilediğimiz özellikler. Yakışıksız yakıştırma yapmak doğru düzgün insandan beklenecek davranış biçimi değildir biliyorsunuz.

hee gardaş temiz kız kalmadı hakkaten. bi tek caner555 in amca kızı kaldı memlekette temiz.

o kadar temizse Allahın emri peygamberin kavliyle amcakızını senden istiyorum caner heheheh

niye kabile gibi kendi içinizde çoğalmak için ısrar ediyorsunuz ki? azcık akıl fikir sahibi olan herkes, çocukların sakat doğabileceğini görür. niye o çocukların hayatıyla oynuyorsunuz.

doğacak çocuk sağlıklı olsa bile akraba evliliklerinden doğan çocukların kendi çocuklarında sorun olması durumu var.

marks and spencerda da var. cok guzeller.

c&a'da da oluyor.

penti'ye bak çok tatlı modeller var.

Ofiste taş desenliler guzel olabilir bence. Baya gerçekçi duruyorlar. Ustuste dizili taşlar gibi.. Umarim anlatabilmisimdir.

@i-pek Anladim tarif ettigin modeli: www.koctas.com.tr bunu diyorsun zannedersem. Ben de bunu begendim aslinda, yine de birkac oneri daha alayim dedim:) Buyuk ihtimalle bu olacak.

Taş deseni bana çok karışık geliyor, gözü yoruyor bence. Şöyle bir şey hoş olabilir
www.koctas.com.tr
ya da www.koctas.com.tr

buradakilerin hepsi gözümü yordu ya da karışık geldi.
www.koctas.com.tr
www.koctas.com.tr
www.koctas.com.tr

fazla mı sade gelir ki bunlar da?

yine koçtaşta boyanan duvar kağıtlarından bulabilirsin. kaplandıktan sonra üstünü istediğin renge boyatabilirsin, dokulu, güzel durabilir.

@uzunuzunilgi Fazla sade gelmez, gayet guzel gorunuyor onerdiklerin. Sadeligi seviyorum zaten.

ikisi de değil,
remington pearl wand diyorum.

ya da babylissin modellere bakın.

Remington ikisinden de iyidir bence. Ben şunu kullanıyorum mesela, çok memnunum.
www.teknosa.com

aynen üstteki linkteki benim pearl wand diyerek tavsiye ettiğim de.

ben braun kullanıyorum senelerdir, son derece memnunum. ama benim kullandığım model artık satılmıyor sanırım. saç tutturma kısmı kısa olduğundan saç uçlarımı katlanmış gibi yapmıyor, o yüzden seviyorum.

philips'in şu düzleştiricisini ( images.gittigidiyor.com ) kullanıyorum bu da son derece güzel. maşaları da aynı kalitede ise güzeldir.

yine de maşa için babyliss diyorlar. ancak kullanmadım.

maşa alırken önemli olan bence sıcaklığın kaç dereceye kadar çıkabildiği (bazı saçlarda düşük ısıyla maşa tutmuyor, 200 derece üstüne çıkması gerek 210 iyidir), seramik olması avantaj (daha az yıprattığı söyleniyor saçı), bir de nasıl bukleler istediğine göre maşanın çapı.

amanın ama remington baya pahalı imiş ben daha ucuz bir şey arıyorum.

benim gibi bür türlü maşa yapmaya alışamamış biriyseniz rowentanın kendisini döndüren modeli iyi olur.

kıstırma ucu kısa, oraya saçın ucunu kıstırıp tuşa basıyorsunuz, kendisi döne döne sarıyor. pratik baya.

rowentanın hangi modeli o döne döne sıkıştıran?

@nickinikaybetmiş, Rowenta CF6510 Curl Active'miş modeli.