Bence iş görüşmelerine pozisyona uygunluğu bilerek gitmek bir avantaj sağlıyor. Ama az da olsa bir eksiklik varsa bu görüşmeyi etkiliyor. Mesleği, pozisyonu yazmadığınız için fazla bir şey diyemiyorum. Bol şans.

"nasıl olsa bunlarda beni işe almayacak" düşüncesiyle git. Soruları o şekilde cevapla.

sık yapılan yanlışlara göz atın bence ama genel tavsiyem ilanı görüşmeden önce tekrar okuyun. sizi neden işe alalım sorusunu sorduklarında verdiğiniz cevap o ilanda yazanlarla uyuşuyor olmalı. o alanda tecrübe staj yoksa da yaptığınız bir proje bile olur o ilandaki özelliklere uyumunuzu göstermeniz için örneklerle anlatmanız faydanıza olur.

en önemli kısım bana kalırsa bu kişiyi işe alsak şirkette kalacak mı kısmı oluyor, birçok özelliğiniz varsa bizi basamak olarak kullanıp gidecek hissi yaratmamanız lazım. o işi o pozisyonu çok istediğinizi yalandan da olsa hissettirmeniz lazım. karşı taraf da biliyor ne olduğunu ama bunu en iyi satana veriyorlar pozisyonu.

bir de kendinizde de ille hata aramayın bence sonuçta bir kişilik ilan için kaç kişi başvuruyor. belki sizinle ilgisi olmadan, mülakatınız iyi geçse de birebir aradıkları özelliklerde ve tecrübede tek bir kişi daha başvurmuşsa yapacak bir şey kalmıyor.

şevket pamuk

şunu da ekleyeyim: www.yordamkitap.com

Gülten Kazgan- Tanzimattan 21. yya Türkiye Ekonomisi

Doların yarın 25 lira olmaması için bir neden yok.

hayır. olay dolar değil tl. dolar 25 de olur 50 de olur 100 de olur 1000 de olur. "artık yükselmez" diye bi şey yok.

doyma sınırı diye bir şey yok. venezuela'da asgari ücret 10 yıl 400 küsür dolar iken bugün 4 dolar.

venezuela, iran, endonezya'daki dolar kurunun yerel para birimi karşısındaki o abuk subuk durumuna bakarsanız dediğiniz şeyin imkansız olduğunu görebilirsiniz.

zaten gidişatımız da o yönde. 1 dolar 2500 tl bile olur.

aslında tam sormak istediğim, dışarıdan hiç müdahale de yok bişey de yok. ee belli kalemlerde ciddi bir ihracatla gelen dolar zaten var. artışın en temel sebebi tl'sini satıp dolar alan vatandaş. dolarizasyon olmuş %70 neredeyse. artık vatandaşta çok talep gösteremeyecek o kadar alan aldı neredeyse. bundan sonraki artış neden olur anlamaya çalışıyorum

Para durma halinde degil bir akis icersinde. Zamani geldikce hazine odemeleri tl borclanarak yani tl arzi arttirilarak yapiliyor. Ek olarak verilen banka kredileri ile yine tl arzi artis icerisinde. Zamlarla ve artmis fiyatlarla herkesin geliri nominal olarak artiyor. Ayrica zaten halen mevduatlarin %30 kadari tl'de.

sağlam üretimimiz olsa, turizm gelirlerimiz düzgün işlese, para getiren & güven veren kurumlarımız olsa, adalet olsa doları frenleyebilirdik ekonomi kötü yönetilse bile. ama bunlar olmayınca sürekli bir düşüş yaşanıyor. paraların birbirleri arasındaki dengeyi bunlar sağlıyor. bunları sağlayamayan eli kolu beklemekten başka bir şey yapamıyor.

Dolar yükselmiyor tl düşüyor. O yüzden dibin dibi olmaz.

"artışın en temel sebebi tl'sini satıp dolar alan vatandaş" şu yanlış bir önerme. artışın temel sebebi türkiye'de döviz kıtlığı olması, bunun da sebebi rezervleri çar çur eden, abuk subuk yerlere döviz harcayan, tüm garantili sözleşmeleri bile dolarla yapan hükümet. vatandaşın 3-5 kuruşunu dolara döndürmesi doları 1 lira bile oynatmaz.

ikinci sorunuza istinaden;
çünkü güvensizlik var. tl'ye güvensizlik, ülke içindeki sosyal güvensizlik.
şimdi yine hala aklına yatmayanlar, yav ne ilgisi var diyenler çıkacaktır ama; ekonomi adaletten hukuktan ve sürdürülebilir politikalardan bağımsız düşünülemez. gazetecinin soru sormaya korkmasıyla, kadının dayak yemesiyle, iş kuracak olası bir yatırımcının/girişimcinin kendini güvencesiz hissetmesi aynı şey ve aynı yere çıkıyor.

tl düşmeye,
para birimimizin değeri yani bu paranın alım gücü ve ülke değersizleşip, itibar kaybettikçe diğer para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam edecektir. dolarizasyonla tek başına ilgisi yok, dolar alamayan tuvalet kağıdı alıyor zaten. tl dışında herhangi bir şey alıyor.
hatta dolar nasıl yükseliyorsa benzer sebeplerden gıda fiyatları da aşırı artacak yakında. bu talebi karşılayacak gıda arzı da yok.

Sky is the limit denir buna.

Bir para birimi para olmanın temel fonksiyonlarını kaybedince ne olur onu görüyoruz yani devlet çıkıp değersizleştireceğini bunu tercih ettiğini açıklıyorsa merkez bankası da o para biriminin arkasında durmuyorsa o para birimi fonksiyonlarını yitirmiş demektir.

dolar/tl hali hazırda düşüyordu da, bunlar "katarlı gelsin, az daha düşsün öyle alalım" mı diyorlardı? nerede geçiyor abi bu, paralel evrende mi?

Yok o öyle değildi. Dolar çok arttı, Katar'dan para gelince düşecek beklentisi vardı. O arada, dolar 13 seviyelerindeydi, bazıları daha da yükselmez diyerek ellerindeki doları sattı. Kurda bir 40-50 kuruş gevşeme oldu. Sonra baktılar dolar yükselmeye devam ediyor. Katar ile yapılan anlaşmaya göre dolar 22tl olmalıymış, para o zaman gelecek muhabbeti dönüyor şu an.
Ytd falan yazmıyorum, twitter gozlemlerim:D

Anlamadım, Katar’dan para gelince TL değerlenecek, TL değerlensin de dolara öyle geçelim diye bekliyorlarmıymış?

Dolara geçebilen geçiyor, kurda hareketlilikleri bekleyip görelim gibi bir pozisyonu olan yok. O nedenle TCMB müdahale ettiğinde hemen yükseliyor. Çok yüksek bir faiz arttırımı olmadığı sürece, TCMB tamamen politika aracı konusunda bağımsız olacağını öyle tek seferlik arttırımla da değil kanun, düzenleme, iletişim politikası vs ile temin etmediği sürece zor. Ok yaydan çıktı.

Kesin değil ama büyük bir rezerv olmadan hükümetin bu antifaiz uygulamalarrını bu dünya şartlarında yapması imkansız gibi.
Bu senin ilk çeyreğinde belli olmaya başlar deniyor mesele.

0

Ne yapmak istediğine, nasıl çalışmak istediğine bağlı. Kurumsal şirkette prosedür ve bürokrasiye takılan bir çok süreci patron şirketi ile 5 dk'da çözebilirsin. Bu süreç yıllık zam oranı da olabilir, ekibi büyütme kararı da olabilir, ofise kahve makinesi almak da.

Patron iyiyse %0 katılırım. Patron normalse %40 katılırım. Patron kötüyse %80 katılırım.

Ben de katılmam. Evet prensip olarak kurumsal firmada çalışmak daha derli toplu bir iş hayatı sunar size. Maaşınız asla aksamaz örneğin. Ama iş hayatındaki mutluluğun temel belirleyici noktası ilk amirinizdir. Muhteşem bir düzgünlükte işleyen bir sistemi olan harika bir kurumsal şirkette dahi ilk amiriniz sizi canınızdan bezdirebilir.

80

"...iş hayatındaki mutluluğun temel belirleyici noktası ilk amirinizdir." Çok doğru bir tespit.
Genellemeye ben de katılmıyorum.

Ben de çok katılmıyorum. Yerine göre patron firması çok daha iyi ve esnek olabiliyor. Kurumsallar ise çok hantal olabiliyor bazen. Bence bu genelleme yanlıştır.

ikisinde de calistim, kendine gore avantajlari ve dezavantajlari var ikisinin de. ilk amirin iyi olup olmamasi kurumsal ya da patron sirketi olmasindan daha onemli cumlesine katiliyorum. sizin genellemenize katilmiyorum.

Tamamen senin beklentilerin ve patron'un kişiliğiyle alakalı bir şey.
Kurumsal firmaların belirli bir standardı vardır. Her firma üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Patron firması mükemmelle rezil arası bir yerdedir. İçine girmeden nerede olduğunu bilemezsin.

%90 katilmam.

ilk amir cok onemli +1

iş hayatindaki huzurunuz buyuk olcude ilk yoneticinize bagli. ne kadar duzgun bir iletisim tarzi var, ne kadar adil ve etik vs.

iki senaryo dusunelim:

1. patron firmasi, patron etik degerleri olan adil olmaya calisan iyi bir insan. calistiniz alanda bilgisi ve deneneyimi cok iyi. elinden geldigince size bilgi ve deneyim katiyor ve etik is yapmaya calisiyor.

2. kurumsal firma, hicbir etik deger yok, hatta sirket kulturu birbirinin ayagini kaydirip yukselme uzerine kurulu. yalanlar, iftiralar, arkadan is cevirmeler. profesyonel gelisiminiz baltalandigi gibi surekli kendinizi korumaya calismaktan anksiyete bozuklugu yasiyorsunuz.

boyle iki alternatif arasindan kesinlikle patron firmasini tercih ederdim.

is hayatinda hicbir yerde, hicbir zaman %100 etik ve %100 adalet yok, olmayacak. ama en azindan bu degerlere inanan biriyle calismak daha iyi olur.

ornegin bazi buyuk sirketlerin kulturu tamamen bireysel rekabet uzerine kuruludur. ayaginizi kaydirmaya calisan ilk yoneticiniz bile olabilir. size verilmeyen bir is sanki verilmis ve siz yapmamissiniz gibi oyunlar oynarlar. veya ilk yoneticinize %100 itaat etmediginiz icin kendinizi bir anda kapi onunde bulursunuz.

hepsi sahit oldugum olaylar maalesef :(

Sektörüne göre değişiyordur herhalde ama işim gereği en büyüklerden onlarca kurumsal firmada danışman olarak bulundum. Kötü kurumsal firma kadar enerji emen yer az bulunur. İçerideki insanlara sabır diliyorum öyle yerlerde.

Patron şirketleri de doğası gereği sektörüne, patronuna ve çalışanlara göre çok değişiyor. İlk çalıştığım yerlerden biri patron şirketiydi ama 5 ortaklardı. 4'ü ile aram iyiydi ama biri ile kötüydü. Onla kavga edip ayrılmıştım. O patron olmasa o şirketi çoğu kurumsal firmaya değişmezdim herhalde.

firmaya yöneticinize pozisyonunuza ve en önemlisi tecrübenize göre çok değişir.

%1 falan katilirim.
Nihayetinde benim rahatim ve bana olan getirisi onemli firmanin. Cok kral takilabilecegin patron firmasi var, surekli baski altinda ve mutsuz calisacagin kurumsal firma var.
Sahsen kurumsaldan patron firmasina gectim, eskisinden fazla kazaniyirum ve cok daha rahat takılıyorum.

hiç patron firmasında çalışmadım ama %99 katılıyorum.

İlk amir çok önemli +1

Ama benim için kurumsal firma her zaman için tercih sebebi oldu. Maaşın aksamaz demişler, doğrudur. Başına biri gelip "sana ekmek veriyoruz" muhabbeti yapamaz. Benim çalıştığım kurumsal şirketlerde yeri geldi müdürü de şikayet edebildik. Bunu patron şirketinde yapamazsın.

Kurumsal firma dedigimiz firmalar ozunde zaten patron firmasi.
Patron sabah kalkip satislari begenmeyip ceo'yu kovabiliyor. Kimseye hesap vermek zorunda da degil.

Primin,maasin,zammin her sey patronun o sene verdigi hedefe bagli.

Girdigin yerdeki calisanlara bakmak lazim, kurumsal kafaya gecemedilerse firmanin ne oldugu cok da onemli degil.
Bazi yerlerde patron bile kendi yalakalari ile bas edemiyor.

asla ve kat'a. kurumsal adi altinda turkiyede kac tane firma var acaba. adi kurumsal da olsa zaten haklarin cok az bu yuzden trde kurumsalligin bir sey ifade ettigini dusunmuyorum. ben de iyi gibi gorunen bir yerde calisiyorum ne bayramim var ne seyranim. isin kosullarina bakmak lazim sektor seni gece de calistirabilir, izinde de. diger ornek thy icin dusunursek maas indirimi yapildi pandemi zamani %30 kesinti! kim bir sey diyebildi? buyur sana kurumsal.

Cok net katilirim diyemem.
Yani misal koç şirketi patron firmasiysa denmez. Ama patronun sürekli başında olduğu bir işten bahsediyorsan yüzde 95 katilirim.
Örnek verirsem; bir tanıdığın forwarder şirketi var ve herkes mutlu. Zamaninda piyasanin en iyi maaslarini veriyordu, herkesi senede iki kere aileleri ile tatile cikarirdi falan. Çoğu çalışan da kurumsal forwarderdan gelenler.

Yani bu çok net söylenemez ama genellersek genelde kurumsal daha iyi. Denildiği gibi bugün patron firmasinda patrona geribildirim vermek zorken çoğu kurumsal firmada müdürüne geri bildirim verirsin yönetim tarzi vs ile alakalı.

Ben patron firmasinda calismam ama iyi patronun olduğu firma yok da diyemem. Çok rezil kurumsallar olduğunu da bilirim, mobbingin, asagilamanin normalleştigi.

Kolektif seyler deneyen tek tuk istisnalar disinda her firma patron firmasi. Once bunu anlamak lazim.

beklentilerine, kariyer hedefine göre de değişir bu ama genel anlamda katılmam. çok iyi patron firmaları da var, kurumsal görünen dandik şirketler de.

algılamaz da bir tavsiyem olacak sizin yaptığınızın aynısını daha önce yapan başka tezler olabilir o zaman onlardan intihal olma ihtimaliniz var, bunu araştırın isterseniz.

İntihal olabilir başka tezlerde geçtiyse biraz çeviriyi fsrklı kelimelerle özü değişmeden yorumlayın

Referans tamamsa, cevirideki benzer kelimeler ciksa bile sorun olmamali. Bildigim kadariyla Turnit-in ile kontrolde cikan sonuca gore degisiklik istenebilir sizden(mantikli olan sey budur sanirim).

Ceviriyi yaptiysan yakalamaz. Yalniz @red in dedigi durum yasanabilir bu durumda, eger aldigin kaynaklar cok populer kaynaklarsa birileri de daha onceden dogrudan cevirip koymus olabilir. Bu sekilde de digerlerine benzerlik cikabilir o yuzden tavsiyem en onemli kisimlari bisekil direkt alip sonrasinda ise yorumunu katarak bahsetmek seklinde.

Yani X kisileri bir olayi cozmek icin Y metodunu Z seklinde kullanmislarsa, sen su sekilde soz edebilirsin. 'Bu konunun cozulmesi icin kullanilan bir diger yontem de Z yontemidir.' deyip alintini ver ve daha sonra da Y metodunu ve Z yontemini kendi anladigin bicimde anlat.

Bu arada referans tamamsa sorun olmamali diye bisey de yok. Referansi zaten vermek zorundasin ancak kendi yorumunu da katmalisin. Yani gidip tum referanslari verip %20 benzerlik cikarirsan sikinti olur. O yuzden olabildigince kendi yorumunu katman gerekir.

Çevirilerde direct quotation yapamazsınız, kendi kelimenizle yazdığınız için paraphrase olarak kabul edilir. Paragraf ya da cümle sonuna intext veriyorsunuz zorunluluk, endtext referansı verirken kendi çeviriniz olduğunu, farklı dilde bir metin olduğunu belirtmeniz gerekiyor köşeli parantezle, aldığınız kaynak türü vsye göre şekli değişebilir araştırırsanız çıkar.

Direkt çevirirseniz referans verseniz bile intihaldir. Alana hakim biri okuyunca anlar. Yorumlamanız gerekir.

Teknik analiz ile kazanmak teknik olmadan kazanmaktan daha yüksel ihtimalli. Sebebi de basitçe teknik analizin yatırımcı hareketlerini tahmin etmeyi kolaylaştırması ve aynı zamanda yatırımcıya yön vermesi.

Örnek vermek gerekirse bir grafik destek noktasına geldiğinde artış trendini aşağı kırmıyorsa artış devam edecek diye yorumlanır. Bu yorumu yapabilenler de artacak beklentisi olduğu için yatırım yapar ve gerçekten artmasına sebep olur. Teknik hem olabilecekleri öngörmeyi hem de bu öngörüye göre davranmayı sağlıyor.

Sorun şu ki teknik analiz hiçbir zaman kesin değildir. Astroloji benzetmesi bence bir nebze doğru. Yani gazete köşelerinde yer alan günlük burç yorumlarını kastetmiyorum tabii ama astrolojinin temelinde şu var; geçmişte olmuş olaylar sırasında gezegenlerin hareketlerine ve konumlarına bakmışlar. Şimdi gezegen hareketleri ve konumlar tekrar aynı hale gelince "o olay tekrar edecek" beklentisi oluşuyor. Teknik analiz de buna benziyor bu anlamda. Daha önce olmuş artış/azalışlarda oluşan grafik hareketleri tekrar edince yine artış/azalış olacak deniyor.

Şöyle de bir ironi var aslında. The Matrix filminde kahin Neo'ya "vazo için endişelenme" dedikten sonra Neo "hangi vazo?" diye dönüp vazoyu kırıyor ya. Ondan sonra kahin "sana bunu söylemeseydim yine de vazoyu kırar mıydın sence?" gibi bir şey diyor. Teknik de buna benziyor. Grafiğe bakılıyor "yükselecek" yorumu yapılıyor ve 'Al' işlemleri başlıyor. Dolayısıyla talep arttığı için gerçekten yükseliyor. Peki teknik analiz "yükselecek" demeseydi de yükselir miydi? Orası meçhul.

Yukarıda yapılan yorumlara katılıyorum. bence teknik analiz bir nevi istatistik. Geçmişte şöyle, böyle olmuş. Şimdi burası hedef olabilir, burası dip olabilir gibi.

Teknik analizden para kazanmanin tek yontemi vardir, o teknik analiz egitimi satmaktir.
Bu sekilde milyoner olan cok kisi var.

Arkadasim 2 senedir robotunu yazmaya ugrasiyor, robot bu analizlere dayali islem yapiyor.

Su ana kadar kazandigi para sifir tl.
Robot egitimini aldigi kisi adam basi bin tl aldi.
Ayda 30 ogrenci alsan 30bin tl kemiksiz vergisiz para.

Hiçbir iktisadi, bilimsel temeli olmayan olay. Divit’in de dediği gibi asıl bunun üzerinden böyle bir forecast yapma gücü varmış gibi yapıp insanları eğitimdir, takiptir, danışmanlık hizmeti vermektir bunlarla kandıranlar kazanıyor.

Edit: yok orda üçgen oluşuyormuş da bilmem ne...iktisatçıların kullandığı bir sürü ekonometrik yöntem var finansal varlığın değerini geçmiş değerleri ve bağlı olduğu diğer değişkenlerle birlikte açıklamak, tahmin etmek için oluşturduğu modeller vardır zaman serisi ekonometrisi bunlardan en temel en yaygın kullanılan modelleri içerir. Teknik analiz bunun parçası değildir. Hele ki kripto paraları modelleyebildiğini tahmin edebildiğini iddia edenin modeline bakmak isterim. Çığır açmıştır çünkü öyle bir model yok. Random walk serilere bakıp istediğiniz gibi üçgen beşgen hikayesi bulabilirsiniz. Adı üstünde “random” walktur.

geçmiş dönemdeki performans, gelecek performansın bir kanıtı olamaz. ancak kriteri olabilir. o yüzden ben de arkadaşlara katılıyorum.

teknik analiz geçmiş grafiklere bakar. bu kadar.
teknik analizle Enronun battığını asla göremezdin. aksine, değerleneceğini zannederdin.

Evernote. Mobille de entegre.

Kesinlikle Notion. Evernote'a falan beş basar.

Google keep

Notion +1.

Abi daha bismillah :) bugun yarin guncellenir.

mevcut randevunuzu iptal etmeyin yarin bakarsiniz

bismillah +1 daha cok erken yarin guncellenir

Yarından itibaren dedi, en erken gece 00.00’dan sonra bakmak gerekir.

Yarın başlıcak dediklerinin çoğu 00.00dan önce oldu, bakmaya başlayabilirsiniz

ben de takip halindeyim, henüz çıkmadı. yurt dışına çıkmam gerekiyor bir an önce, aşısız almıyorlar. sürekli refresh halindeyim.

açıldı sistem

şu an alınabiliyor.

O insanlar da işe gitmiyorken tadilatı bitirmek istemiş Olabilirler. Şikayet edebileceğiniz bir yer olduğunu sanmıyorum sabahın 6 sonda. Baslamiyorlarsa.
3m in turuncu kulaklıkları vardı kulaknici
En ucuz hızlı çözüm O olur.

Normal zaman için haklısınız ama online eğitime geçmiş milyonlarca öğrenci var, online sınavı olan üniversiteliler, migreni olanlar, +65 olduğu için rahatsız olsa bile adım atamayacak olan. Binaya dışardan birilerinin sürekli girip çıkmasının sağlık açısından yarattığı riski de düşününce böyle bir zamanda şikayet edilebilir bir durum olması gerekirdi.

İdeal dünya için haklısınız ama apartmana giren çıkan ustalar direkt asansörle o daireye giriyor. Apartman içinde zaten hijyene dışarıdan biri girse de girmese de dikkat etmeniz gerekir. Riski arttirsa bile usta yerine sucu da giriyordur binaya.
Gürültü ile İlgili olarak binada milyonlarca öğrenci yoktur. Her zamanki apartman sakinleri var. Bu tadilatı yapmak için normalde yaptıran da işte olacağını varsayarsak onlar için de en uygun zaman bu olabilir.
Yani herkes kendine göre haklı.

Bu tip bir şey de sonuç alamayacağınızı bile bile etik ahlak vs hakkında tartışıp kendinizi yiorstmayin. Online dersleri kulaklıkla dinleyin. Saatlere dikkat ettiği müddetçe yapacak bir şeyiniz yok Malesef.

Ama bildiğiniz biri ise kendisine tadilatı ne kadar süreceğini ya da gürültülü işlerin sabah saatlerinde yapılmaması için sorabilirsiniz.

Siz ne zaman yapılmasını isterdiniz o tadilatın? Bir de böyle düşünün.

Bu arada sinirbozucu oluyordur. Buna hiç bir itirazım yok.
Yani rahatsız oluyor ve bundan şikayet edebilirsiniz tabi. Ben. Olsam ben de rahatsız olurdum.
Demek istediğim onlar için de bu uygun zamandır muhtemelen.

Yasal olarak haftaiçi gündüz yapılan bir tadilat işi için herhangi bir hakkınız olduğunu düşünmüyorum. Ancak akşama sarkar veya pazar da devam ederse tabii ki beyaz masayı arayın.

Menzil genisleticiyi WiFi sinyalini alan bir yere koymanız lazım.

Powerline daha rahattır

Şayet kablo çekme şansınız varsa. Mevcut modeme kablo çekip access point i diğer kata koyabilirsiniz.

powerlineda iki uca da kablo çekmek gerektiğini yeni fark ettim. bu da nedense gözümü korkuttu.

merdivenin hemen altındaki odalarda sinyal iyi, menzil genişleticiyi oraya takarak verim alma şansım olmaz mı?

Powerline da kablo çekmeye gerek yok. İki parça oluyor. prize takıyorsunuz diğer katta da aynı şekilde orlirize takınca oluyor kabaca.
Ama daha pahalı tabi.
Sinyakin iyi olduğu yere menzil genisleticiyi koyarsanız sorun olmaz ancak ping in önemli olduğu şeyler yapıyorsanız. En basiti online oyunlar, bu tip ara eklentiler genellikle pingi olumsuz etkiler ama standart ev kukkanimi için sorun değil tabi

evinizde fazladan modem veya router varsa onu repeater olarak kullanıp menzili genişletebirlisiniz masrafsız.

çok teşekkürler, evde fazladan modem var bir deneyeyim olmazsa powerlineı tercih edeceğim bir tık pahalı görünse de daha verimli duruyor.

asus'un 150 liralık bir repeater/media bridge/access point cihazı var.

ben pek anlamadığım için iyi netice alamadım ama iki tık tık ile yapılan ayarı varmış ve o zaman ara sıra bağlantıyı kesme sorunu çözülüyormuş.

onun dışında oyun falan içinse bu wifi repeaterler iyi netice vermiyor, tabi 1000 liralık olanı da var 2000 liralık da onlar nasıldır bilmiyorum.

www.hepsiburada.com

benimki bundan bir çok mağazada 150 tl ye bulmak mevcut.

mesela ben sadece wifi ile bağladım, sen kablo ile yukarı çekip access point olarak kullansan sanırım iyi netice alırsın.

powerline'ın ikinci aparatı wifi'lı olan modelleri var. Bir fişten ethernet kablosu ile modemden çıktığın bağlantıyı veriyorsun, diğer fişe wifi cihazı takıp wifi yayıyorsun. Ben kullanıyorum çok memnunum.

www.amazon.com.tr

Ben italyanın istisna olduğunu ve daha hafif atlatacağımızı düşünüyorum. neye dayanarak diye sorarsan bi dayanağım yok ama bana öyle geliyor.

öngörüm şu; umarım belli bir zeka seviyesinin altı ölür gider. geri kalanlarla daha mutlu bir ülkede yaşayabiliriz belki. doğal seleksiyona inanıyorum. bilim adamlarına değil, sıradan insanlara inanan kimselerle yaşayamayacağımızı düşünüyorum.

italya mı olacağız'dan öte, diğer ülkelerden ayrışabilecek miyiz doğru soru. çünkü çoğu ülke aynı eğilimi gösteriyor olumlu olumsuz ayrışanlar olsa da. şuradan görebilirsiniz:

twitter.com

ben en hafif atlatan ilk 5 ülke arasında olacağımızı düşünüyorum.

hocam bir milyon kişi öldü dese gidip sayabilecek misin tek tek elinle? hayır. o zaman istediklerini söyleyebilirler. nasılın cevabı bu. bugün bakan çıkıp biz 5 dedik ama aslında 1 miş dese peki demekten başka çaren varsa bize de söyle.

yeterli test yapılmazsa vaka sayısı az olur. bakanlığın talimatı var, yurtdışı seyahat öyküsü olmayana test yapılmıyor.

Son 4 gündür yurtdışı seyahat öyküsü olmayana da test yapılıyor ama test yapma insiyatifi doktor elinde; siz gidip ben test yaptırmak istiyorum diyemiyorsunuz.

E bazı insanlar geciriyorsa şu anda geçirdiklerinin farkında bile olmayabilir. Hafif seyirli bir grip sanabilir.

Sadece türkiye'de değil, tüm dünyada böyle durum. Dolayısıyla test yapılanlar içinde 6 kişide corona var demek daha doğru.

şu an kore vaka sayısını görece en doğru yansıtan ülke çünkü çok test yaptı. avrupa vakaların tespit edilenin 100 katı olarak düşünülmesi gerektiğini dile getiriyor. abd de kore gibi test sayısını arttırma kararı aldı. ne kadar çok test o kadar doğru sonuç.

ben de gelir dilimlerini tuhaf buluyorum. eski anketlerden kalmış çoğu özellikle 2018'den bu yana TL değer kaybı, enflasyon düşünülürse... pilot çalışma yapılıp yığılmaların olup olmadığına bakmadan kapsayıcılık hakkında kesin konuşmamak gerek. neyin araştırıldığı da önemli, kimlere uygulanacağı da.

örneğin öğrencilere yaptığın bir ankette de üstteki aralık anlamsız olur.

Çoğu hazır anket sorularını kullanıyor çünkü, değiştirmek mümkün. Ben kendi tezimde bahsettiğiniz şekilde mantıklı olacak biçimde değiştirmiştim. Yalnız başlangıç geliri 0-1.000 arasını da koymak gerekiyor, öğrenciler, ev hanımları onu tercih ediyor genelde.

Sizin önerdiğiniz dilimlerde 2300 tl ile yaşayan ve 4500 tl ile yaşayan aynı dilime dahil oluyor ki gerçekten iki yaşam arasında ciddi fark var.

5000 tl ile yaşayan ve 9000 tl ile yaşayan yine aynı şekilde tasnif edilmiş olur.

Aynı sınıfa dahil ettiğiniz frekanslardan, sınıfı temsil edebilecek herhangi bir ögenin, sınıftaki tüm frekanstan çok da farkı olmaması gerekiyor.

Son olarak, bu işin en sağlıklı yöntemi ön araştırma yapmaktır. Ön araştırmada elde edilen frekans dağılımına göre sınıflar zaten kendini belli eder. Yani körlemesine "bence şu mantıklı, bana göre şöyle olmalı" diyerek sınıf aralığı belirlemektense, ön araştırmadaki dağılımla sınıf aralıklarının tabii olarak oluşmasını sağlamak daha şaşmaz bir sonuca götürür.

Evet etmelisiniz, her yerde 2 hafta karantina öneriliyor. Başkalarını tehlikeye atmamalısınız, insanlar da rahat olarak katılamayacak.

(bkz: red wedding) teması varsa iptal etmezdim

Ben öyle kalabalık bir ortamda bulunmak istemezdim. Davetli olsam gitmezdim büyük ihtimal mesela. Hele başka bir şehirden geleceksem falan asla.

kesinlikle evet.

resmi nikahi ertelemezdim, ama dugun dernegi iptal ederdim.
guzel olur, tasarruf.

kimse gelmez ki. mis gibi bahanesi de var gelmeyecek olanin.

az takı gelir ağlarsınız, iptal edebiliyorsanız edin.

nisanda arkadaşın nişanı var, zaten gitmek istemiyordum, korona ile gitmeme bahanem oldu şimdiden öyle söyleyeyim. katılım az olacaktır

Ertelerim, gozunun yasina bakmam.

arkadaşın nişanı ertelendi. ertelenmeli bence.

benim bildiğim kadarıyla sadece sınav olan derslerde bütünleme/tek ders sınavı şansı oluyor. projeli sunumlu dersler hariç tutuluyor. odtü'de böyleydi ve durum yönetmelikte açıkça belirtilmişti. siz de kendi üniversitenizin yönetmeliğine bakın tekrar.

Yönetmeliğe bakmanız lazım, bizim üniversitede lisansta bütünleme varken yüksek lisansta bütünleme hakkı yok hiç.

akp'nin firmalarınn binlerce iş makinesi var, reis makinelere iş bulmaya çalışıyor.
10 milyar dolar deniliyor proje finansmanına %2'den 20 yılda 14milyar falan diyelim geri ödemeye.
günde en az 2milyon dolar ciro etmesi lazım ki geri ödeyebilsin.
yılda 50bin gemi deniliyor hadi 20 yıl ortalaması 80 bin olsun. 220 gemi günde eder.
2milyondolar/220gemi = 2000dolar gemi başına geçiş ücreti.

şu an için 1500tonluk bir gemi 1500tl civarı birşey ödüyormuş. hadi 250 dolar olsun. ama 4000dolar olması lazımmış.
tdtts.deu.edu.tr

hadi sen finanman alıcağın kuruluşa geçis ücreti 2000dolar falan dedin finansı aldın vs.

şimdi durum şu rte bu işi yaparsa kendine bağlı olan firmalara en az 4-5 yıl iş bulur bu da onun için oy demek. türkiye'de getirisi bu kadar yüksek ve garanti başka bir yer olmadığı için burayı istiyor. örnek vereyim güney doğu anadoluyu dümdüz edelim heryer tarım arazisi olsun dese getiri garantisi yok. kanal istanbul'da gemi illa geçecek. getiri garantisi var.

katar'lıların dışında olayın büyük bir siyasi boyuru var. 3. havaalanı, 3. köprü içinde tepelik araziyi dümdüz ettiler ama yetmiyor işte.

Yapamamaları için bir sebep yok.

Açıklandığı ilk gün nereye yapılacağını birebir tahmin ettim.başta hedef yanıltmak için büyükçekmece gölü falan dediler ama küçükçekmece coğrafi olarak çok daha uygundu.doğma büyüme oralı olup,coğrafyasınada hakimseniz tahmin etmek zor olmuyor.halihazırda kanal ın yarısı zaten hazır.küçükçekmece gölü ve peşine sazlıbosna göleti ve damı yolun yarısına geliyor.sonrasında vadilerden ,eski kömür ocaklarından karadenize ulaşacaklar.küçükçekmece gölü normalde marmara denizinin bir koyu,en iç noktasında bathonea limanı var antik çağdan kalan,önündeki tek set avcılar ve küçükçekmece arasında kalan kumsal rakımı bir metreden az.çocukluğumdan iç kumsal bölgesinde denizin kabarıp nehir gibi göle aktığını hatırlarım.bizim yazlığın önünde evdeki tülü gerip kraçe,zargana,gümüş toplamıştık.

Doğa için facia zaten havaalanı yapılırken oldu.kentin güneyi 6-7 bin yıllık yerleşim alanları,kuzeyi doğanın yaşamakta olduğu yerlerdi.ama son 30-40 yılda kuzeyde şehirleşmeden nasibini aldı.ortada birde deprem gerçeği var.99 depreminden sonra asıl planlanan kuzey kıyılarına nevistanbulun kurulmasıydı,bunu bütün bilimadamlarıda tavsiye ettiler,güney kıyısında olan bütün yaşamın kuzeye aktarılması zorunluluktu.ama geçen 20 senede kuzey sadece hırpandığıyla kaldı güney,kentsel dönüşüm adı altında daha yüksek binalara dönüştü,tokileşti.adamlar küçükçekmece gölünün bataklık,ayazma kısmına koca binalara müsade ettiler,tamamen dolgu kanarya ya yüksek binalara izin verildi,ataköy kıyılarını falan yazmaya gerek yok.bu şehirin en sağlam zeminleri yeni havaalanının trakya kısmında kalan formasyonları,kısaca kanal istanbulun karadenize açılacağı noktalar.neresinden tusanız hatalı planlar işte.sazlıbosnadan sonrası havaalanına kadar olan alan son 30-40 yılda gecekondo binalar oluşturabilecek şekilde satılmış ufak arsalar.tarlaların cetvelle bölünülmüş hali,plan program yok.allahtan sona kalan tarlalar,şamların sırtları arada da devlet ormanı bütün olarak kalabildi.onu geç olmadan engellediler.

Yapıp,yapamayacaklarını bilemem,yaparlarsada şaşırmam.

Katarlılara peşkeş çekildi kısmına katılmıyorum.bölgedeki büyük arazilerin kapışılması 90 larda gerçekleşmişti.mahkemelerede konu oldu bunlar.bu kanal karadenize açılıyor,direk ilgilileri bulgaristan,romanya,ukrayna,rusya,gürcistan.bu gruba bakarsan bu kanal en çok rusların işine yarar,onlarda işlerine yarayacak yere yatırım yapmak isteyebilirler.çok detayına girmeden üstünkörü böyle gözüküyor.

doğa icin facia olacak kısmına katılmıyorum.
peşkeşe katılıyorum.
celaln şengörle aynı fikirdeyim.

Şüphe yok ki amaç rant ve inşaatı canlandırmak. Adamlar rasyonel düşünemiyor, doğanın tahrip edilmesini umursamıyorlar zaten. Yapılsa da hiçbir işe yaramayacak. Akıl kârı değil.
Bence çok maliyetli olduğundan altından kalkamayacaklar.
Başlarlar fakat yarıda kalır, akp tabanının önemli bir bölümünün de bunun olumlu bir icraat olduğu fikrine ikna edilemeyeceğini düşünüyorum.
Olmaz bitmez.

Erken seçim yatırımı. Kısa sürede hızla istihdam yaratmak, ekonomiyi canlandırmak. Diğer bir deyişle seçim ekonomisi.

Bu nedenle de yapacaklarına eminim. Sonlanacağını hiç sanmıyorum.

Yönetmeliği iyice okuyacaksın. Benim de okul 7 senede bitti, o zamanlar araştırmıştım. Bizimkinde kalan ders sayına göre 1-2 yıl daha hak veriyordu. Çok dersin varsa atılıyorsun. Bazılarında sadece sınavlara girme hakkı gibiydi falan. Kolay gelsin.

gazı üniyi bilemeyecegim ama bazı üniversiteler tolerans gosreriyordu. tabi dediğim durum malheirosun dedigi gibi 1-2 ders icin geçerli.

daha önce alıp kaldıklarını alma, üç derse tek derse falan bırak. hiç alamadıklarını al.

Eski yönetmeliğe tabi olabilirsin. 9 yılda bitiren gördüm. Ama af olayı var mı bilmiyorum. En iyi bilgiyi öğrenci işlerinde sizin bölümün sorumlusu memur verir.

Bölüm önce kaldığın dersleri tekrar almayı zorunlu kılıyor, şimdilik öyle bir şansım yok.

------------

Geçen sene öğrenci işlerine sordum, bir şey diyemediler. Adamı delirtirler resmen. Pazartesi günü tekrar gideceğim bakalım.

Cevap veren herkese teşekkür ederim.

yönetmelikte alttan dersi belirli sayıda erteleme şansı olması lazım, biz çok yaptık onu öğrencilere, hatta en son artmış bile olabilir

Yönetmelikte yazıyordur. Googleda arayınca bu çıktı:

"Takip ettiği öğretim programında yer alan derslerden hiç almadığı veya yarıyıl/ yılsonu sınavlarına girme hakkı elde edemediği toplam ders sayısı altı veya daha fazla olan öğrencilerin Üniversite’yle ilişikleri kesilir.

Azami süresi sonunda sınav haklarından faydalanmak isteyen öğrenciler, azami
öğrenim sürelerinin dolduğu yarıyılın/ yılın bitiminde dilekçe ile kayıtlı oldukları
akademik birimlere başvururlar. Sınav haklarından faydalanmak için dilekçe ile
başvuruda bulunmayan öğrenciler bu haklarından vazgeçmiş sayılırlar.

Bu sınavlar sonunda mezuniyet için iki ila beş dersi kalanlara üç yarıyıl ek süre, ek
sınavlara girmeden mezuniyet için iki ila beş dersi kalanlara dört yarıyıl ek süre ile
kayıt hakkı tanınır. Ek süreler sonunda mezuniyet için birden fazla dersi kalan
öğrencilerin Üniversite’yle ilişikleri kesilir."

Özetle 1-2 ders için ek 2 yıl hakkın varmış, atılmazsın. Hatta buradan bakınca 2 yılın sonunda 1 ders kaldığında dahi atılmıyorsun, o zaman da sınırsız hak tanıyorlar tek ders için sanırım.

Bu da googleda ilk aramada çıkan sayfa: teknikbilimler.gazi.edu.tr

Üniversitenin sitesi çok garip yönetmelik bulamadım ama onu da bulup bakarsınız diye düşünüyorum.

Araştırıp soruşturdum, 2014 yılı ve sonrası için toplam 7 yıllık bir hak var. Ondan önceki yıllarda kaydı başlayanlar ise 2014 yılı baz alınarak hak tanınıyor. Ondan sonrasını hala tam olarak bilmiyorum ama tek ders sınavı - üç ders sınavı gibi uygulamalar var.

Cevap veren herkese teşekkür ederim.

görünecek.

bizim okulda görünüyordu

kocaeli üniversitesi için, mezuniyet öncesi alınan transkriptlerde görünüyor ff'ler. ama diploma alırken verilen transkriptte görünmüyor.

istanbul üni ve marmara üni için konuşuyorum

gözüküyor.

Üniversiteden üniversiteye değişmez, her dönem alınan ders ve notu transkriptte yazılıdır. Ancak canını sıkmasın sonradan toparladığı sürece sorun olmaz.

@estranged +1

makale olmasa da şöyle bir kitap var

www.eganba.com

Bu konu üstüne makalelerin derlendiği iyi bir kitap: press.ku.edu.tr

Kitaptan ziyade bir hafta süre olduğu için makaleye ihtiyacımız var. Teşekkürler öneriniz için

Maalesef kalabalık bir grubuz ve kendi aramızda paylaşabileceğimiz ve online ulaşabileceğimiz makalelere ihtiyacımız var

www.quora.com

google: unemployment papers

işsizlik çok geniş bir başlık makale önermek için. Önce altbaşlık belirleyin sonra ona göre yazarız/ya da onu google scholarda arayın.

atıyorum işsizlikle bir şey arasındaki ilişki tarzı mı, ekonometrik çalışmalar mı, ülkelere spesifik çalışmalar mı vb.

academic.oup.com

Projeye bursiyer olarak yazılmış olabilir mi acaba?

Tabii ki hayir.

amerika'da cogu ogrenci hem doktorasini yapiyor hem asistanlik. amerika'dan mi bahsetti acaba?

Yok, Türkiye’den bahsediyorum.

Vakıf üniversitesidir, Asistanlık karşılığında burs alıyordur.
Herhangi bir üniversitede hocasının Tübitak ıvır zıvır projesi vardır onda çalışıyordur burs alıyordur
Öncelikli alanlar doktora programlarından birini kazanmıştır bir tür arş gör ama tam değil ve maaş alıyordur

Her doktora yapan almıyor da bazı üniversitelerde o şans oluyor. Örneğin Bilkent'te doktora yapanların asistanlık yapma zorunluluğu var, haliyle para alıyorlar.

Oncelikli alanlarda butunlesik doktora yapan ogrencilere assistan maasinin biraz altinda olmak kaydiyla maas veriliyor

x zaman sonra normalleşir diyebilmek için bugün doğru adımların atılıyor olması ve bu adımların meyvelerini toplamak için öngörülecek bir zaman zarfından bahsediyor olmamız gerek. yep olarak berat albayrak'ın açıkladığı hiçbir adım -yanlış hatırlamıyorsam kooperatif kurulması ve bankaların sermayesinin arttırılması dışında- somut olarak iyileşmenin önünü açacak adımlar değil. Tarım ve hayvancılığı destekleyen politikalarla gıda enflasyonu konusunda nispeten kısa zamanda sonuç almak olası, ancak ekonominin diğer sorunlarının çözümü için zaman öngörüsünde bulunmak imkansız.

www.youtube.com

bu ülkede tek adam yönetimi olduğu sürece düzelmesi mümkün değil
parlamenter sisteme geri dönülmesi lazim

eski halinden kasıt nedir bilmiyorum ama bir daha 2011-2015 dönemini(ucuz dolar ve tüketim çılgınlığını) şu an yaşayan belki hiçbir tr vatandaşı bir daha hayatları boyunca göremeyecek.

üretimi öne alan, cari açığı sıfırlamayı hedefleyen, işi ustasına teslim eden bir yönetim ile türkiye 3-5 yıl içinde düze çıkar.

ama yok borç çeviren kafayla gidersek, bugünleri bile çok ararız...

valla mantikli aciklamam yok, ama su anda akp medyasini izlersen ve oradan takip edersen haberleri, chp=pkk ve chp, pkk destegi ile oy caldi olarak goruyorsun yasami. yani gercekten bambaska bir gerceklik var yanibasimizda. dolayisiyla, bunu yapsalar bile, yine sen ve ben disinda kimse mesruiyetini sorgulamayacak.

1) Tekrar seçim olacağını kim söyledi? Netleşmiş bir şey yok. Sadece iki cümle etti malum kişi ve kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz.

2) Farz edelim ki seçim tekrarı oldu. Hükümetin meşruiyetini yok etmeyi ne yaparak başaracak muhalefet? Öneriniz nedir?

ilkesel olarak evet, en doğrusu. ancak meclisten çekilmeleri halinde ülkenin gireceği kaos mevcut krizi derinleştirir, piyasayı altüst eder ve bunun suçu sorumluluğu iktidardayken tamamen muhalefete yüklenir.

ben yine de seçimin tekrarlanmayacağını düşünüyorum.

Meclisten çekilsin mi diyorsun. Geçmişte denendi bedelini muhalefet ödedi. Bence denemesinler boşa mağduriyet yaratılır. Eğer saymazlarsa alın ülkeyi başınıza çalın demeleri daha iyi. Tepki gösteren kesim orta üst. Razı olan kesim dar gelirli. Madem öyle alın ne yaparsanız yapın demekte var aslında.

Kayyum atayacaklar gibi geliyor bana çözüm olarak

seçim tekrarlama diye bir şey henüz yok, iktidarın sonuçları kabul etmemesi tamamen siyaset, kendi tabanına başarısızlığı anlatma biçimi, gidip, evet malasef durum bu başarısız olduk, diyeceklerini mi sanıyorsunuz, türk halkı ezik bir hareket gördü mü, anında satar, biz kaybetmedik ysk kazandırdı, diyecekler.

yoksa iktidar çevrelerinde de durum kabullenildi, bu hafta içinde imamoğlu mazbata alacak, görürsünüz, bu karamsarlık hali doğru değil.

gezegen olan pluto +1

ilk değerlendirmede %50 ales %50 yds olur. (myo'lar için açılan ilanlarda yds yerine diploma notuna bakarlar).
ilk değerlendirme sonucuna göre ilk 10'a girersen bilim sınavına girmeye hak kazanırsın. bilim sınavı gireceğin anabilim dalı ile ilgili yazılı bir sınavdır. bu sınava girenler arasından %30 ales, %30 diploma notu, %30 bilim sınavı ve %10 yds kırılımı ile hesaplanan nota göre kazanan belli olur. bu ağırlıklar okuluna göre %5-10 oynayabilir ama genel durum bu şekilde.
58 yds çok düşük, ilk 10'a girmen çok zor olur ales'in 99 olsa bile. hatta zaten çoğu ilanda başvurabilmek için ales'ten en az 70, yds'den de en az 60 almış olma şartı olur.

edit: ben kaçırmışım bu arada, signore haklı. yüksek lisans veya doktora "yapıyor olmak" şartı var ar. gör. için. öğrenci olman lazım yani bir yandan.

Yüksek lisans bittiyse doktoraya başlamadan araştırma görevlisi olma ihtimaliniz yok. Öğrenci olmanız gerekir. Ales'in %60'ı dil puanının %40'ı alınıyor, ilk 10'a girenler yazılı sınava alınıyor. Son değerlendirmede de ales, yazılı sınav ve lisans not ort %30'ar, dil de %10 alınıyor en yüksek puanlı kişi ar gör oluyor.

Sözlü sınav olan da var yazılı sınav olan da var. Odtü için:
ALES % 30, ortalama % 30, yabancı dil % 10, yazılı sınav % 30

Bu resmiyetteki kısım, bir de araştırma görevlisi kadrosu genelde halihazırda hocanın tanıdığı, bölümde yüksek lisans yapan öğrencileri düşünerek açılmış olabiliyor. Onu da düşününce 58 yds ile zor.

edit: ylisans ya da doktora öğrenci olma şartı atlamışım evet. bittiyse doktoraya başlamadan başvuramazsınız.

Benim bir teorim var. Kızmak, darılmak yok ama.
Nasıl akademisyen olunur diye soranlar akademisyen olamaz.

Flo+1500

58 dil puanıyla araştırma görevlisi olmak imkansız gibi bir şey ek olarak

akademisyen olacak kişi ben değilim.

58 yds puanıyla değil akademisyen lise mezunu bile olunmamalı.

tespitleri doğruysa yazmasını istemezdim. ayırıca yazdığı şeyler kötü değil.

Hocaların da kendi itibarını düşünmesi gerektiğinden doğrusunu yapıp dürüst değerlendirmesini belirtmiş. Şişirmemiş. Tekrar yazmasını istemek de doğru değil. Üstelik normal şartlarda bu tavsiye-referans mektuplarının kapalı ve mühürlü olması beklenir. Ben olsam tekrar yazmam, yazmamı isteyeni de hoş karşılamam.

Diğer taraftan da referans isteyen kişi yerine kendimi koyarak eğer olumsuz bir referans mektubu yazıldığını biliyorsam başkalarından isterim.

Tespitleri doğruysa hoca haklı. "Aralarının iyi olması" bir şeyi değiştirmemeli. Buna profesyonellik diyoruz.

Hoca yabanciymis, bu da italyaya basvuruyor zaten.
Belki de iyi bisey, adam yabanci bizden iyi bilir

Yazdiklarinda haklilik payi olabilir.
Kisiyi tanimadan nereden bilelim.
Bir de referans mektubunda tarafsiz olmasi sart. Bastan sona olumsuz da yazabilirdi.

Mektuba olumsuz şeyler de yazmış ama okuyabileceği şekilde açık olarak vermiş. Senin hakkındaki düşüncelerim bu şekilde ister kullan ister kullanma diyor. Bence güzel bir davranış. Memnun değilsem başkasına yazdırırdım. Tekrar yazmasını rica etmezdim.

Hocayla aralari iyi olsa olumsuz yonlerini yazmak yerine gelistirmesini istedigi taraflarıni sozlu soylemeliydi. Ben birinden referans iatiyorsam olumlu yonlerimin yazilmasini isterim. Olumsuz yanlarimi da oneri olarak bana iletsin ya da hic yazmayi kabul etmesin yani. Tekrar yazilmasini istemek sacma olur.

İsterse kendi yazsın, hocaya versin, al bunu gönder desin. Adam tanıdık kayırmamış, ne gördüyse yazmış. Böyle adamlara çok ihtiyacımız var. Helal olsun.

Edit: Assdahah hocanın yabancı olduğu bilgisini şimdi gördüm. Ne kadar da naifmişim bizlerden biri olduğunu düşünerek.

Çoğu hoca sen bir şeyler karala ben imzalayayım dediği için hepsi birbirinin aynısı, adayı öve öve bitiremeyen mektuplarla dolu ortalık. Hocayı oturup özel bir mektup yazdığı için takdir ettim. Gerçi hoca ecnebiymiş, ben biraz kendi standartlarımıza göre düşündüm. Dünyanın neresinde olunursa olunsun böyle bir pazarlığa girmek hoş değil. "Hoca bak hep iyi şeyler yazacaksan yaz" diyemezdim ben. Mektubu beğenmiyorsa kendisini övecek başka hoca bulacak o zaman.

Dilekceye gerek yok ki, enabiz'dan degisiyor. Neden dilekceyle ugrasiyor?

@dont eat me, doktor olan başka bir tanıdıkları öyle akıl vermiş. Ben de hiç bilgi sahibi değilim.

E-nabızdan değiştirdiğinde de bakmazlarsa ya kadına? yaparlar mı öyle bişey?

cimer mi bimer o tip bi yere şikayet etsin.

değiştirdikten sonra şikayet edin. Emin olun o doktora geri dönüşü olacaktır.

şikayet ikinci planda şu an arkadaşlar, sağolun söylediğiniz için onu da yaparlar umarım ama bu kadına doğru dürüst bakar mı şimdi bu doktor yani? şikayetle çözülecek olsa adam bu şekilde "gelme bakmam" demezdi gibi geliyor.

Hekimi de merkezi de enabızdan bir tıkla değiştirmek mümkün.

Değiştirdiğin zaman 3 ay değişiklik yapamıyorsun, o nedenle değiştirirken sağlık merkezi nosunu falan iki kere kontrol edin de yanlışlıkla adresi ters bir yerde olmasın.

olayı haber boyutuna getirme tehtidi olmazsa bakmazlar. kendini doktor yerine koy. mesai arkadaşından şikayetçi olup sana geliyor hasta. düz mantıktaki insan da arkadaşıyla kötü olmak istemez. "beni kabul etmeyeceğinize dair sizden yazı istiyorum" falan deyip ısrar etmesi gerekiyor. bak bakalım yazılı bir şey verebiliyorlar mı.

bu arada sağlık bakanlığı şikayet hattını aradığınızda muhakkak konuyu çözüme ulaştırıyorlar. açık şikayet kalamıyor. orayı arayıp "doktorumu değiştirmek istedim, kabul etmediler" desin. bak nasıl yapıyorlar. eğer önceki doktor hakkında sayıp sövmezse, ona da bir zararı olmaz. yeni doktoruna gidince "önceki doktoruma bir zarar gelmesin diye şikayetçi olmadım" desin, onlar da şükrederler içlerinden, susarlar.

sağlık bakanlığı ya da cimer muma döndürür onları merak etmeyin

Cimer +1 hiç sakınmayın başka ocağa da geçebilir

Ben 93'de bindim sanirim ilk kez.
Thy karton kutuyla yiyecek biseyler verirdi.

Karton kutunun kapagininda guzel bir foto olurdu, onu kenarindan yirtinca kartpostal elde ederdin.

Koltuklar insanin agzinda degildi, hostesler asiri guzel ve kibardi. Musteriler okuz degildi. Guvenlik mevzulari bu kadar siki degildi cocuklari kokpite aliyorlardi, ya da tanidik pilota denk gelirsen kokpitte sandalyede ucabiliyordun.
Sonra onur air cikti ucuz bilet satmaya basladi, herkes pegasusu hatirliyor ama ucuzluk olayinu onur air baslatti. Ama bu kadar olucu degillerdi

thy'nin bilet satis ofisi bile acayip elit bir ortamdi.
Gerci hala duruyor bagdat caddesindeki ama epeydir icerisini gormedim.

Ucaktan cok havalimanlari cok degisti bence, harem otogari su an havalimanindan daha duzgun. Daha az kalabalik var.

İll 95te sonra da 98de bindim sanirim. İkisi de yurtdisiydi uzun yillar da hic yurticinde binmedim.
Hatirladigim yemekler guzeldi. Bi de sigarali ve sigarasiz bolum vardi. Hostesler cok hostu. Sanirim birinde thy birinde lufthansaya binmistim. Ucaklar da genisti ama ben simdi hep pegasusa biniyorum ve hep yurtici ondan da olabilir bi cok fark:)

98'de bindim ilk kez Riyad'a uçmuştuk THY ile. Midem bulanmıştı. Uçaktan rastgele birisi miydi bilmiyorum ama hostes bir doktor buldu getirdi ilgilenmişlerdi sağolsunlar. Sordular sonra ne yemek istersin diye hamburger demiştim de yapıp getirmişlerdi. Düşününce şimdi pek böyle değil:)

Alkol vardı o dönemde de Suudi Arabistan'a giden uçakta dahi vardı yani.

Perde olayı o zamanlarda da vardı bir de.

Uçak neden ve nasıl yaygınlaştı?
m.youtube.com

Ben çocukken yurtdışında olduğumuz için her sene Türkiye'ye gelip giderdik uçakla. Yani 3 yaşından itibaren sürekli kullandım uçağı.

Kokpite benim de girmişliğim var çocukken. 90'lar bu arada benim bahsettiğim yıllar. Bagaj ağırlığı fazla çıkınca insanlar birbirine yardımcı olur, bir kısmını kendine alır, inince geri verirdi. Şimdi öyle bir şey hayal edemiyorum. İsviçre Hava Yollarında çocuklara oyuncak verirlerdi. Hostesleri aşırı güzel, kibar ve nazik bulduğumu hatırlıyorum. Uçuşlarda sürekli pembe panter ve mr.bean izlediğimi anımsıyorum bir de.

Fakat havalimanları ile ilgili kalabalık ve insan profili dışında bir fark hatırlamıyorum.

arka 5-10 sıra koltukta sıra içilebiliyordu, yurtdışı kullanmıştım, içki bedavaydı. (istanbul havayolları)
ama hatıladığım uçak yine çok geniş değildi, şimdiki gibi de değildi tabi.

İlk 88'de Almanya'ya uçtum. Tam emin değilim ama sanırım uçakta sigara içilebiliyordu. Biletler aşırı pahalıydı. Hatta acaba otobüsle mi gitsem şeklinde hesap yaptığımızı hatırlıyorum. Sonra tek seyahat edecek kız çocuğu için kıyamamışlardı.
90'lı yıllarda çok sık yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerim oldu. Yurtiçi uçuşlarda alkol hatırlamıyorum. İlk 90'lı yıllarda yurtiçi uçuşlarda yemek yerine sandviç vermeye başladılar diye hatırlıyorum. Yurtdışı uçuşlarda da her defasında farklı yemek olurdu. Şimdi "çikın or pasta" ya da "meatballs or pasta" ikilisinden öte epey düzgün yemek çıkardı.
O zamanlar Delta ya da Lufthansa yerine THY tercih etmeye çalışırdım, yemekleri ve servisi daha iyiydi. Hey gidi hey...

Bir ayrıntı daha var, bagajları teslim ettikten sonra uçağa binmeden evvel uçağın yanına dizilmiş valizlerden kendinizin olanı tekrar göstermeniz gerekiyordu, ne enteresan değil mi?

Koçan gibi bilet alıyordun ve bilet fiziksel olarak yanında olmadan boarding pass alamıyordun. Kaybetmen halinde ekstra (100 euro ödediğimizi hatırlıyorum) para ödemen gerekiyordu.

Koltuklar genişti, iberia havayolları uzun yolculuklarda sigara içilmesine izin veriyordu.

Hakkaten valiz teslim etme sacmaligi vardi.
Ucagin yanina diziyorlardi aha bu benim valizim deyince iceri aliyorlardi.

Bi kere de thy ile yurtdisi ucusu yaptim 2000lerde. Host elinde 50lik smirnofla dolasiyordu.
Kac kere visne votka yaptirmistik adama, ucaktan zor indik ayakta duramiyorduk.

100.yıl grubuna yazmış mı? İdareten yardımcı olmak isteyen mutlaka olacaktır.

idareten sorunu çözüldü, yalnızca dönem sonuna kadar kalacağı bir yer bulması gerekli şimdi.

%90 dış piyasalara güven vermek için söylenmiş bir isim mckinsey.

bir bakan/müsteşar/vali vb. yeni makam arabası isteyecek de, mckinsey yok dedi diye alınmayacak mı sanıyorsunuz? danışmanlığın olayı söylemek, ister yap, ister yapma.

post modern kapitülasyona hoş geldiniz. koskocaman Türkiye'nin ekonomisini yabancılara emanet ediyorlar.. beter ol Türkiye beter ol..

çok büyük ve prestijli bir şirket olabilir ama amerika'da hangi devlet kurumuna çalıştığını bilemeyiz.

mesela bir ekonomik tetikçinin itiraflari kitabi var. main diye bir şirket var orada. hesapta elektrik projeleri falan yapıyorlar ama gercekte tamamen dış devletleri borçlandırmak ve amerika'ya bağımlı hale getirmek için maşalar.

gizliden gizliye nsa ve cia bağlantıları var.

o yüzden soğuğum böyle şirketlerden danışmanlık almalarına.

Mckinsey yaptırım uygulamaz sadece inceler ve tavsiyelerde bulunur. Uygulayıp uygulamamak müşteriye yani bizimkilere ait. Amacı da kabine açıklandığı andan itibaren olumsuz tepki veren finans piyasasına endişelenmeyin, damadım hazinenin başında ama biz denetleniyoruz-bize güvenin mesajı vermek.

Burada asıl vurgulanması gereken sorun; portföyündeki yatırım ve temsil ettiği diğer yatırımcıların çıkarları ile TC devletinin çıkarları çatıştığında nasıl bir yol izleyecekleri.

www.nytimes.com

muhtara gidip sorabilirsin. evde bulamayınca muhtara bırakırlar.

E devletten cikmasi gerekmez mi eger bir dava icra vs olsa?

Doğrudan taraf olduğunuz bir şeyse çıkması gerekir. Ama ucundan bir şekilde ilginiz varsa çıkmaz.

Trafik cezası köprü geçiş ihlali vs. de olabilir.

Aracim yok. Uzerime evim vs. yok ailemle yasiyorum. Uzerime herhangi bir fatura vs yok. Davalik mahkemelik, sahitlik bir durumum da yok.

alıp okuyana kadar öğrenemeyebilirsin. çok alakasız bişey de çıkabilir, yarın git al bu kadar merak edeceğine, okursun öğrenirsin.

bin tane şey var, belki isim yanlışlığı oldu ,belki biyerde bi karışıklık olur okumadan almadan bilemezsin ki?

internetten alışveriş yapıyorsun satıcı hakkında maliye takip başlatıyor, satın alanların da ifadesini istiyor mesela. aklına gelen gelmeyen her şey olabilir. almadan bilemezsin+!

E-Devlette görünmesi zaman alabilir.Anlık yansımıyor.

tanık olabilirsin, idari para cezan olabilir, tc kimlik numaran girilmeden hakkında icra takibi başlatılmış olabilir (tc şart değil, tc olmadığında da e devletine düşmüyor). her şey olabilir. gidip muhtara sorman lazım.

Bu arada adamin uzerinde ptt uniforma falan birsey yokmus. Anneme sormasina ragmen hicbir bilgi de vermemis. Muhtarliga gitsin alsin gibi hicbirsey soylememis.
Yarin muhtarliga soracagiz ama aksam aksam kafama cok takildi.

yurtdisindan kargo istemis miydin? gumrukte taklan kargom icin gelmisti bana.

bu ara KYK kredileri için geliyor. Belki öyle bir şeydir. En güzeli internet vergi dairesine girip e-tebligat kaydı yaptırmak (eğer kaçmayı düşünmüyorsanız). Böylelikle cep telefonunuza ve mail adresinize e-mektup geliyor.

Hicbir sekilde hicbir borca girmedim, kredi almadim. Trafiklik bir olayim da yok cunku arabam yok. Yurtdisi kargom da yok. Bakalim yarin muhtaliktan birsey cikacak mi. Adam muhtarliga gitsin falan da dememis. Kagit da birakmamis. Evrakin bana ulasmasi icin birsey soylememis bile, hic basimiza gelmedi boyle bisey.

kesinlikle pahalı.birde o fiyatların üstüne hizmet bedeli ve pdf basım bedeli gibi saçma bedeller ekliyorlar oluyor sana 100lira 1 bilet.bu konuda çok doluyum

Pahali. Sinema 20tl.

Edit: Evet sinema ile kiyaslamak mantiksiz ama tuketici tarafindan bakarak gayet de kiyaslanabilir.

Hem pahalı hem bilet bulunmuyor bu isin ekonomisini bizzat yasamis birisinden dinlemek isterdim
Basrol ciddi paralar aliyorsa dizinin ekmegini burada da yerim diyorsa agir konusmak istiyorum

devlet tiyatroları ucuz, diğerleri ise maalesef pahalı ama sinema ile kıyaslamak saçma olur.

Bu tarz oyunlar ki özellikle bilindik kişiler varsa, Genco Erkal, Erdal Beşikçioğlu, gibi tuzlu oluyor ne yazık ki. Devlet tiyatrolarındaki her oyun da kaliteli olmuyor maalesef. Yine siz değişiklik olsun, güzel vakit geçireyim ve pahalıya gelmesin derseniz devlet tiyatrolarını tercih edin.

Ozel tiyatrolar hep boyleydi. Devlet +1

Tiyatro ne yazık ki niş bir sektör bizde. Niş sektörler hiç ucuz olmaz çünkü kemik alıcısı vardır ve sektör yürüsün diye tüm maliyet onlar üzerine yüklenir. Ne kadar yayılırsa kişi başı maliyet o kadar azalır. Çok rağbet görmediği için de pahalı kalıyor.

Yalnız tiyatro canlı performans sanatı, belirli ölçüde pahalı olmasını normal karşılamak lazım. Bizdeki alım gücünün düşüklüğünü de göz önünde bulundurunca pahalı geliyor ama bu demek değil ki o oyunlar zengin ediyor birilerini.

Devlet tiyatrosu+1
40-50 oyun izlemisimdir devlette. 8-10 liraya 2 saat canlı performans izlemek oyun kötü olsa dahi bence parasının karşılığını misliyle veriyor. İyi oyunlar zaten arşa çıkartır keyiften.

Geçen sezon 10 kez devlet/şehir tiyatrolarına gittiysem sadece 1 kez özel tiyatroya gidebildim, onu da arkadaşım ödemişti zaten :)) üstelik öğrenci bileti alıyoruz. Çok pahalı gerçekten.

10 dolara tiyatro bileti muhtemelen dünyanın en ucuzu falandır. tiyatro pahalı değil, biz fakiriz.

Oyun güzel git yahu pişman olmazsın

www.grupanya.com

pahalı ama fırsatları takip etmekte fayda var.

şunu okumanızı tavsiye ederim.

www.birgun.net

salon yoksa salon kirası ve dekor için depo kirası, salon varsa oyun olmadığı günlerde de sezon bittikten sonra da ödenmesi gereken sabit giderler, vergi, oyunun yazarına her gösterim başı telif, dekoru taşıma, depolama, yönetmen, asistanlar, rejide görev alan herkes ve oyuncular arasında bölüşülüyor. özel tiyatroların çoğu devletten ödenek alamadığı için bu maliyetlerin hepsini bilet fiyatlarına yansıtmak zorunda kalıyor.

Kral Lear tabii ki.

Bence biletler pahalı özel tiyatrolarda. Genel olarak 67 lira civarında izlemek istediğim oyunlar. Yani tamam ayda 2-3 oyuna gidilir ama ben sadece kendime bilet almayacağım için ayda 6-8 bilete bu parayı vermek biraz fazla geliyor açıkçası.

KEsin hepsi les gibi oyundur diye dusundugumden hic bakmiyorum bile artik.

Pes 2019

Kenter tiyatrosunda yabancı bir ekip Macbeth'i oynayacak, ben öğrencilerimi götürmeyi planlıyorum. Ama Mart'ta, daha çok var.
Geçen sezon Kürk Mantolu Madonna'yı, Hansel ve Gretel'in Öteki Hikayesi'ni ve Pencere'yi izledim ve hepsi korkunçtu diye düşündüm. O yüzden daha ürkek yaklaşıyorum bu sene.

He-go kesinlikle şahane bir oyun. Yolunuz bir gün Kumbaracı 50'ye düşerse uğrayın derim.

Kumbaracı 50'de ki çoğu oyuna giden biri olarak sezon içinde fırsat buldukça gitmenizi öneririm. Oyunları genelde iyi oluyor.

Kral Lear, Hırçın Kız, Zengin Sofrası, Dogville, Craft Kalp, Fotoğraf 51, Kaldırım Serçesi. Bunlar yeni oyunlar, hatta henüz prömiyer yapmayan var.

Geçtiğimiz sezon oyunlarından izlemediyseniz: Killology, Mutluyduk Belki Bugüne Kadar, Nora Bir Bebek Evi, He-Go, Bir Baba Hamlet.

Bilet fiyatları devletten ödenek almadıkları için ve her şey çok pahalı olduğu için normal. İlk hafta gösterimleri indirimli bilet oluyor onları yakalamaya çalışın.

Teknik olarak ekonomik kriz var diyemeyiz ama mevcut kur dalgalanmaları artık "değer kaybetti" diye tabir edilen boyutu çoktan geçti, kur krizi var demek daha doğru olacaktır ki sabit kur rejimi olmayan, dalgalı kurlarda gerçekleşmesi zorken gerçekten büyük başarı. Bırakın Türkiye'deki ekonomistleri, dünya genelinde ekonomistler sosyal medyada yazıp çiziyor bu durumu. Bütün ekonomistler, medya bunu konuşuyor olmalı ve hatta çözüm önerileri tartışılıyor olmalıyken chp kurultay-imza konuşulması artık cidden chp'nin ve kadrolarının da kime neye hizmet ettiğini sorgulatıyor.

Tek suç medyada değil maalesef. Bir siyasinin arayıp tartışma programına bağlanması işten değil. Ara sor bakalım, yarın da bunu konuşalım sözünü alırsın. Muhalefet ise "ABD'ye boyun eğmek istiyor, vatan haini, emperyalistlere hizmet ediyor." yaftasına yakalanmaktan tırsıp popülizmi seçiyor. Belli sınır içinde kalıyor eleştirisi.

0,07 karat bulgur tanesi kadar falan olur. 5 taş alman daha mantıklı

beştaşla evlilik teklifi bana baya garip geliyor ya, o nişanda falan takılıyor benim bildiğim kadarıyla.

bir de kapalıçarşı tarafına da bakın, fiyat alın.

Bestas acayip yasli isi bence

Eminönü'nde uygun fiyata bulabileceğimi söylemişlerdi.Zen bu arada en pahalı marka. Zen'den alma derim.

teklifte tektaş, beştaş genelde aile tarafından takılıyor ve evet biraz yaşlı işi demode duruyor.

istanbul'daysan diamond lumiere diye bir yer var kapalıçarşıda.
instagram'dan bütçeni yazıp ne tür bir şey yapabileceklerine dair bilgi alabilirsin.

ben pek anlamam genelde tasin buyuk olmasi isteniyormus

evlilik teklifinde tektaş. beştaşı evliliğin ilerleyen yıllarında alırsın.

tek taş beş taş tam tur bence hepsi olur :) ama evlilik yüzüğü bana kalırsa farklı bişey olmalı bunlardan biri değil daha vintage şık ve sade. evlilik teklif yüzükleri diye aratırsanız daha hoş seçenekler çıkacaktır.

Ben ikisini de istemediğimi şiddetle belirtmiştim nitekim çok şükür yok benim. Beştaş aşırı teyze işi. Tektaş daha iyi en azından. Bi de elmas yüzüklere bakın bence. Daha klas duruyo.

Bence farklı bir çeşit yüzük alın kız arkadaşınız dert etmiyorsa.

www.bluediamond.com.tr

O kadar küçük taşa verilen paraya yazık.

encrypted-tbn1.gstatic.com

önce uzaktan ilgini belli et tabi. sonra git saçını çek. büyük aşklar nefretle başlar. şaka bir yana herhangi bir konudan girip kısa bir sohbet ortamı yaratmaya bak ama tavırların etkilemek üzerine olmalı. arkadaş frekansına düşersen bitti gitti.

Direkt bam bam bam. Saka bi yana bakışma ile baslarsam o işin sonu gelmiyor ya. Direkt olarak iletisime geçmem lazim

Normal insan gibi davran ilk birkac gun.

Normal insan gibi davrandın sonra ?

Arkadaşça ilişki kurunca öyle gidiyor. Niyet mutlaka hissettirilmeli.

Yahu cok kolay. Birkac gun sonra bir bahane ile birkac gunluk arkadaslarin genelde yapmayacagi bir aktivite davetinde bulunuyorsun. Yine normal insanlar tarafindan en sik kullanilan yontem "bir seyler icmeye" cikmaktir.

Hadi beline kuvvet.

Normal insandan biraz daha samimi konuş. Kızda ışık ara. Yoksa salla.

Her gun yemek soylemek biraz butce dusmani degil mi :/

Direkt rafinera vb tarzi bir sey yapin, olsun bitsin.

Şunu dene:
www.hazirdiyetsepeti.com

wonder box

Cig kofte (ekmeksiz, bol salatali)

Izgara somon/balık, peynirli salata, kırmızı et, tavuk, köfte

Bunlar hep sağlıklı. Yer belirtirseniz ona göre sağlıklı ve lezzetli yemek yapan yer tavsiyesi de gelir. Sosa güzel mesela.

bence 'eve yemek söyleme' alışkanlığı bütünüyle sağlıksız. ha yoğun biriyseniz ona dicem bişeyim yok.

lahmacun

Çiğköfteye sağlıklı diyeni de gördük. Bulyon, ketçap, glikoz şurubu ve bilimum katkı maddeleri ne ararsan var içinde.

En iyisi ızgara söylemek.

Ev yemekleri yapan yerlerin de çöp yağ kullanıyor olması muhtemel. Dışarıdan sağlıklı beslenmek pek mümkün değil.

hiç alakam yok yol gösteremem tabi de.. sizin herhangi bi oyunculuk tecrübeniz/eğitiminiz var mı? yoksa bu lazım ilkin. bazı insanlar özel tiyatro kurslarına dünya paralar bayılıyolar çok mu farkediyor bilemiyorum. ismekte drama kursları oluyor ücretsiz en uygun yol bu olsa gerek. bunun haricinde eliniz yüzünüz düzgünse bişeyler yapabilmeniz daha olası. muhtemelen düzgün ki model falan da yazmışsınız. sosyal medyada bişeyler yaparak ya da vlogger'lık vs. yaparak kendinizi en kısa yoldan kamera önüne oturtabilirsiniz. çok izlenmeseniz de ilginç/düzgün işler yapmak cv'nizi doldurur. çok ilginç/çok düzgün işler yaparsanız önünüz açılıverir.
gece 2.30 hiç alakam olmayan bi konuda durumu baya ciddiye alarak fikir yürüttüm, aferin bana

Liseden bir arkadaşım Bulgaristan'a okumaya gitti. Orada bir ajansa kayıt olmuş. Bugün Facebook'ta podyumdaki fotoğrafını paylaşmış. Bu çocuğun boyunun biraz uzun ve tipinin düzgün olması dışında hiçbir özelliği yoktu. Sadece biraz çevresi vardı. Bulgaristan'da sürekli gece kulüplerine giden biri. Model olmak istiyorsan torpil bul. Oyunculuk olayı biraz farklı. Eğitimli insanlar bile oyunculuk yapamıyor Türkiye'de.

Türkiyede oyuncu olmak istiyorsan model olacaksın. Ha nasıl model olursun onu bilmem.

Cast ajansına kaydolman lazım. Tipin ve az biraz kamera önü tecrüben ya da kamera önü oyunculuk bilgisi lazım. Bunun için kurslar var. Bu kursta kendine bir reel hazırlarsın o reeli ajansa verirsin. Uygun görülürsen figuranlıktan ufak rollere kadar ararlar. Sonrası yetenek/"ışık" ama en çok da şans.

Popularite tip vs. varsa oluyor. Model olmak için de vucud olması lazım sonra o yarismalara katiliyorsun. Bir şey yuzunden sükse yapman lazım ya da derece. O kulvar baya zor, torpil kısmı da tabii ki menajerlerin tanıdıkları ve senin çevren.

eksiduyu.ru

bu konuyada yazmiştim aynisini en kolayi ve nerdeyse tek yolu torpil

Marc Anthony- Ahora Quien (git: www.youtube.com
Marc Anthony- El Triste (git: www.youtube.com Aynı zamanda Jose Jose'den de dinleyebilirsiniz.
La Quinta Estacion- Algo Mas (git: www.youtube.com
Amaral- Como Hablar (git: www.youtube.com
Yasmin Levy- Sevda (git: www.youtube.com
Yasmin Levy- Cada Dia (git: www.youtube.com

Edit: Yasmin Levy'nin Cada Dia'sı çok derin bir şarkıdır. Ben dinlerken sonlarına doğru ana avrat sövüyorum.

Oynak bir şey için de Aguanile (git: www.youtube.com
...

Maná - Mariposa traicionera
www.youtube.com

Şuna bayılıyorum , sanıyorum İspanyolca.
www.youtube.com

Klasik olacak
La guitarra www.youtube.com
La maldita primavera www.youtube.com
Como te extrano www.youtube.com ama bunun yeni daha hızlı versiyonları da fena değil. şu versiyon: www.youtube.com

San Pascualito Rey

youtu.be

Aventura - Cuando volverás
Bebé - siempre me quedara, tu silencio
Buika - no habrá nadie en el mundo
Chambao'nun hemen her sarkısı
Bu aralar Romeo Santos - propuesta indecente :)

Manu Chao - Me Gustas Tu www.youtube.com

Buena Vista Social Club - Chan Chan www.youtube.com

Juanjo Lopez Vidal - Chiquilin de Bachin www.youtube.com

Kamelia - Suave

youtu.be

Aramaya inanin

www.eksiduyuru.com

(bkz: donde estas yolanda)
(bkz: a dios le pido)
(bkz: corazon espinado)
(bkz: clandestino)

klasiko;
(bkz: la bamba)
(bkz: cancion del mariachi)

mala vida, salga la luna - mano negra
clandestino, la primavera, me gustas tu, me llaman calle, el hoyo - manu chao
www.youtube.com
www.youtube.com

"TC. Vatandaşı olarak ABD,Kanada, İngiltere, Avustralya vb. Ülkelerde şirket kurmak fakat bu şirketin faaliyetlerinin Türkiye'de olması mümkün müdür?"

Böyle bir şeye izin verilseydi normal bir vatandaş olarak haberimiz olurdu diye düşünüyorum, o yüzden bana mantıklı gelmedi bu iş. Emin olmamakla beraber muhtemel sebebini aşağıya yazıyorum.

Şirketi ABD'de kurdun, buradaki ve dünyanın diğer ülkelerindeki şirket/kişilerle ticaret yaptın diyelim, bence bunda sorun olmaz AMA kazancını buraya getirdiğin zaman vergi ödemek zorundasın. Bu arada işi buradan yönetirsen vergiyi "para getirdikçe" değil de normal bir şirket sahibi gibi periyodik olarak ödemek zorunda olabilirsin, o ayrıntıları bilmiyorum.

Özellikle büyük teknoloji şirketleri bunu "Double Irish Arrangement" ile çözüyordu, artık olmuyor. en.wikipedia.org

------

Bu soruyu dövizle askerlik yapmak için soruyorsan o iş olmuyor bu arada, senin de yurtdışında bulunman gerekiyor. Bundan eminim bak, belki işine yarar.

www.msb.gov.tr

13.maddenin 5. bölümünde var.

** Avukat ya da mali müşavir değilim.

Amacım dövizle askerlik değil zira askerliğimi yaptım. Şirket kurmak istiyorum fakat tr deki maliyetler yüksek. Ayrıca global olarak çalışabileceğim bir iş kolu olduğu için yurtdışını araştırıyorum.

Dediğini yapabilirsin ancak burada faaliyet gösterdiğin zaman burada da vergilendirilisin yani vergiden kaçamazsın. Düşünmüş bunu devlet baba :D

bizim şirket bunu yapmak istemişti alt şirket için. merkez katar'da olsun, vergi avantajından faydalanalım vs. ama araştırınca o işin içinden çıkamadık ve vazgeçtiler. çifte vergilendirme diye araştırırsanız türkiye'nin hangi ülkelerle anlaşmaları olduğunu görebilirsiniz.

Gürcistan'da bürokrasi düşük, belli bir miktara kadar vergi de almıyorlar. Bir araştırın derim. Ama miktar 5 haneli bir Lari miktarını geçince vergilendiriliyorsunuz

Transkript varken diploma ekine ihtiyaç yok ki neden canınız sıkıldı?

O uygulama yoksa o dönemde talepte bulunabilirsiniz ama sonuç alacağını sanmam.

@patiska, o diploma eki yurtdisinda taninirlik sagliyor. bologna sureci diye bak

Bizim hep vardı, ama başvurularda kullanmayan çok insan var. Ondan garipsedim.

abd'de biscuit vardı, kfc ekmeğinin hamur olarak da satıyorlardı. hamuru silindir bir şeyde satıyolar, hafif çevirince patlıyor ortasından. çok iyi olurdu :/

bir de hollanda kalitesinde süt isterdim. şekerli gibiydi, günde 1 litre içerdim ne güzel.

aklıma geldikçe eklerim.

torta chilena

Kırgızistan'da lagman diye bir yemek var. Elde açma makarma ve üzerine etli, turplu, otlu biraz sulu üstlük.

ABD'de redvines diye bir şekerleme vardı. Jelibon gibi ama daha az tatlı. Bunun nefret edeni de çok. Yine orada sık tükettiğim pakette bebek havuç Ankara'da Macrocenter'da bile hiç görmediğim ve bence hem sağlıklı hem lezzetli bir atıştırmalık. Satılsa kesin alırdım.

Rusya'da krieşki diye kıtır bir atıştırmalık vardı.

sosis abi sosis. ukrayna'da her gün yiyordum. farklı çeşitleri var, hangisinin ismi nedir bilmiyorum açıkçası. ukroplar kovbasa diyodu sanırım. polonyalılar kielbasa. ben hayatımda o kadar güzel bi şey yemedim ya. türkiye'de sosis deyince benim aklıma şu marketlerde satılan pembe, yapay, iğrenç şeyler geliyor sadece. adamlar kol gibi sosisi yatırıyor tavaya, pişiriyor. ver ediyor yanına patates püresini. ye allah ye. müthiş be. upucuz üstelik.

beykon
var diyenin kalbini kırarım

Tim Horton's daki her şey.
Blenz - ICED CHOCOLATE (bunun için ne paralar veririm..)
Rusya - Pelmeni (çok pratik ve doyurucu, en önemlisi çok çeşitli)

Salyangoz.

Ya valla ben yemedim ama gecen YouTube da mediakraft in bi kanalında beyaz çikolatalı snickers yiyorlardi keşke olaydı dedim.

Hazır pizza kitleri var, içinden ilk yorumu atan arkadaşın dediği gibi silindir içinde pizza hamuru ve domates sosu çıkıyor. Üstüne istediğin malzemeyi koyup fırına verdin mi ucuz ve kafana göre pizza elde ediyorsun.

almanyada dönere koydukları soslar.

hiçbir şeysiz sade doritos cips, bir ara TR'de de vardı ama artık yok.

Bir de instant meallerin çeşitleri yok bizde. Mesela mikrodalgada hazırlanan lazanya mac&cheese vs. çok çeşit var. Hem lezzetli pratik hem de ucuzdu.

Iste Oslo'dan basla Hindistan'a uzan, Dogu'ya gittikce ulkeler geriliyor. Kadinlar da erkekler de egitim sisteminin kotu olmasi toplumdaki kultursuzluk yozlasma yuzunden bu durumda.

Kısmen haklı olsanız dahi bence olaya yanlış bir bakış açısı ile yaklaşıyorsunuz... ailesine sırt çeviren bir erkek varsa, çevirten bir de kadın vardır bunu unutmayın. Daha detaya inip, konuyu biraz daha daraltırsanız bence daha sağlıklı olur.

ülke ve kültürden ziyade yaş ile alakalı.

youtube'da danla bilic var izlesene onu. ben erkek halimle izliyorum komik kız, işine yarar bilgiler verir ayrıca.

Danla bilic değil marka lazım bana

rimel lancome ya da maybelline
allık nars
ruj mac ya da nars
fondöten değişken, mac estee lauder ysl kişiye göre...
far mac

allık; nars.

ruj biraz bütçeye ve deneme yanılmaya bağlı, marka içinde bile bazı serileri severken bazılarını sevmeyebiliyorsunuz. ben standart rujlarda çoğunlukla mac kullanıyorum krem yapıda olanlardan, matlar çok kurutuyor ve bazla falan uğraşmak istemiyorum. glosslarda dior iyi ama biraz pahalı, şaşırtıcı şekilde victorias secretın da glossları iyi.

fondoten illa kullanılacaksa shiseido, tom ford ya da dior. cildin emdiği bir şeyde üçü beşi aramamak lazım.

rimelde dior ya da givenchy, daha uygun fiyatlı olarak mac'in haute and nauty serisi de güzel. yine rimel de beklentilere odaklı bir şey, mesela ben takma kirpik görüntüsü seviyorum, başka biri kıvırsın isteyebilir, başka biri örümcek bacağı gibi görünsün isteyebilir. burada belirleyici olan fırça ucu, beklentiye göre seçmek gerekiyor.

eye liner kullanılacaksa bobbi brown.

far kullanmıyorum ama bir tane urban decay naked (en azından toprak tonlarında olan ultimate basics paleti) iş görür.

aydınlatıcı the balm mary lou manizer, mac soft and gentle, nars coppacabana.

bronzer nars laguna ya da benefit hoola.

ayrıca danla'yı izliyoruz ama o daha çok geyik amaçlı, makyaj uzmanı değil.

son olarak tabii ki makyaj malzemesi önemli ama cilt bakımı daha önemli. iyi bir günlük temizleyici, haftada 1-2 defa peeling ve nemlendirici diğer hepsinden daha önemli.

@evc, marka da veriyo diye dedik teallam ya

sorunuza cevap degil ama lutfen urun alirken alacaginiz urunun hayvanlar uzerinde test edilmediginden emin olun.

rimel clinique
eyeliner maybelline
ruj mac-pastel
allık loreal
pudra rimmel london
fondoten kullanmıyorum sadece özel günlerde o zaman da yves rocher

memnun olduklarımı söylüyorum:
fondöten bobbi brown
rujlarımı lorealden alıyorum memnuunum.
rimel benefit ama hem uygun fiyatlı max factor'unkiler de baya güzel sonuç veriyor.
allık mac'in bronzları güzel ama bunda markayı çok önemsemiyorum. renklerine bakıyorum goldenrose falan da alıyorum arada.

bu arada bana da kontur için marka önerir msiiniz?

Kızlar denmiş, makyaj malz sorulmuş, hala erkek cevap veriyor ya:D

Benim seçimlerim şöyle:

allık: essence
pudra: the balm
rimel: the balm
göz kalemi: essence
ruj: wet&wild
dudak parlatıcı: essence
far: essence & wet&wild
makyaj temizleme suyu: dirty works
nemlendirici: dirty works
deodorant: isana

not: hepsi cruelty-free markalardır.

Ruj guerlain veya chanel bence, eğer istediğin renk orda varsa mutlaka ordan al. Kokuları ve dudakta yok gibi oluşlarına bayılıyorum.

bu da benden olsun;

allık - nars
pudra - nars
rimel - sephora
göz kalemi - nars
ruj - shiseido
fondöten - mac
kapatıcı - ysl
eyeliner - the balm
far - urban decay
primer - urban decay

Far-The balm
Eyeliner-Maybelline
Göz altı kapatıcısı-Loreal

Ben de memnun olduklarımı yazayım.

Pudra - Jane Iredale
Fondöten - Clinique (Aslında çok aşırı memnun değilim bundan, hala işte budur dediğim bir ürüne rastlamadım. O yüzden seyrek kullanıyorum)
Rimel - Estee Lauder
Eye liner - Yves Rocher ya da Note
Ruj - Dior (Rujda marka takındım yok ama bu markanın rujları şu ana kadar kullandıklarımın en iyisiydi. Yumuşacık yapıyor dudağı ve dudakta uzun süre kalıyor. Mat rujları bile dudak çizgilerine dolmuyor, kuru kuru durmuyor)
Aydınlatıcı - The Balm (Bunu çok sık kullanmıyorum)
Temizleyici - Bioderma Sensibio H2o

Maskara - Avene Couvrance, Catrice, Note
Allık - The Balm Down Boy
Ruj - 1 milyon tane rujum var. Ucuz olsun dersen Wet'nWild iş görüyor. Mac Amourous'u ve Nars Audacious'u da seviyorum. The Balm'ın mat likit rujları da çok kalıcı. Essence de iyi, pek kalıcı değil ama doğal ve yumuşak.
Fondöten - Rengime uyanı bulamıyorum. Mac F&B C1 kullanıyorum ama koyu turuncu çıkıyor. Çok az kapatıcı, film gibi bir tabaka bırakıyor, rengi dengeliyor ama bana uymuyor pek. Catrice Beautifying Foundation'ın Ivory olanı nötr ve güzeldi. Kiko Matte diye tüpte bir fondöten var onu da kışın yüzüm çok kötü olursa sürüyorum çünkü en beyaz fondötenim o. Rengini bulabilirsen Lancome çok iyidir.
BB krem - Gosh veya The Balm Shelter
Aydınlatıcı - The Balm Mary Lou ama çok kullamıyorum.
Far - The Balm Voyage, Maybelline Color Tattoo'lardan Bronz ve Altın Pembe gibi bir renk. Rival de Loop XXL paletler, Wet'nWild Nut, Catrice, Kiko.
Eyeliner - Kullanmıyorum
Pudra - Gosh BB pudra en açık renk, Kiko Baked pudra en açık renk.
Temizleyici - Liquid Neutrogena

Hepsini aynı anda kullanmıyorum tabi. Genelde maskara, far, ruj.

allık-ruj: nars
fondöten/baz/pudra: mac
kapatıcı: shiseido
rimel: dior
eyeliner: lancome
far: urban decay
göz makyajı temizleme: lancome bifacil

dört dörtlük makyaj yapan biri değilim ama aldığımda da cildim için kaliteli ürünler kullanmaya dikkat ediyorum.

-ruj için mac ya da the balm kullanıyorum. özellikle sadece koyu renk ruj kullanan biri olarak macten aşırı memnunum. yiyorum içiyorum ve akmıyor ruj. tabi bir de dudağımı kurutmuyor. flormarın rujlarından çok şikayetçiydim o konuda.

-farda the balm nude paleti kullanıyorum. içeriğinde hemen hemen her kıyafetle uydurabileceğiniz renk var.

-pure beauty'nin bb kremi.

-maybelline'nin dışı cart sarı renkli göz kalemi.

-max factor rimel.

Fondöten - Shiseido'nun spf'li likit fondöteni
www.sephora.com


Allık - Pahalı bir şey alınacaksa Nars (özellikle Orgasm), biraz daha ucuz olacaksa The Balm Down Boy ve Hot Mama
Nars ve Hot Mama şurada
2.bp.blogspot.com
Bu da Down Boy
www.truebeautyjunkie.com

Ruj - Pahalı olacaksa Nars kalem ruj, ucuz olacaksa Golden Rose kalem ruj. Kalite farkı çok yok gerçekten
lh3.googleusercontent.com
2.bp.blogspot.com
Colourpop rujları da çok pigmentli, normal ruj gibi sürülmüyor, azıcık pıt pıt yapınca yetiyor.
1.bp.blogspot.com

Rimel - Max Factor False Lash Effect
boots.scene7.com
Ayrıca, Benefit They're Real süper!
www.benefitcosmetics.com

Far - Kiko'nun pigmentasyonu çok başarılı
2.bp.blogspot.com
1.bp.blogspot.com
The Balm - Meet MatteNude paleti
cdn.shopify.com
Aynı şekilde Balmsai ve Balm Jovi de çok iyi
2.bp.blogspot.com
cdn.shopify.com

Aydınlatıcı - The Balm Mary Lou Manizer

Çok fazla marka denemedim ama denediklerin arasından:
Rimel: yves rocher, loreal
Ruj: en iyisi mac ama pahalı gelirse max factor, maybelline, loreal da iyi
Göz kalemi: ben avon kullanıyorum ama arada maybelline de alıyorum
Fondöten: mac
Bb krem: pure beauty kullandıklarımın arasında en iyisiydi ama artık bb krem kullanmıyorum uzun süredir
Far: bunda pek marka aramıyorum çok nadir kullandığım için o yüzden direkt flormardan alıyorum

Hosting ve alan adı aldıktan sonra themeforest gibi bir siteden işinizi görecek bir wordpress teması satın alıp bunu kendiniz uğraşarak kişiselleştirebilirsiniz.

60 dolara kadar güzel temalar var.

themeforest.net

Hiç anlamam uğraşamam derseniz işin ederini bilmiyorum.

şimdi buraya bi fiyat versem birisi zıplayıp yuh adam mı sikiyonuz yazacak o yüzden birşey diyemiyorum. 3 yıllık host+domain masrafı 300 tl civarı ediyor üstüne de 200 ekleyin diğer masraflar için aşağı yukarı en ucuz 500 tl ile çıkarsınız işin içinden. ben bunun aşağı yukarı 3-4 katı fiyat çekiyorum o bedel de aradığınızda muhattap olacağınız adam bedeli + ödediğim vergi.

Eğer yatırım ciddiyse wordpress falan kurmadan işi bilen birine html sayfa yaptırın. Wordpress komplike bir sistem ve her ihtiyaca cevap verme amacıyla oluşturulduğu için gereksiz yere dışarıdan birçok dosya çağırıp sistemi yoruyor. SEO konusunda da html siteler her zaman avantajlıdır. Daha kısa sürede daha iyi bir sıralama elde edersiniz.

projeyi sevmesem de armut.com'da üye olduğunuzda 4 ücretsiz fiyat alma hakkı var. oradan ihtiyaçlarınızı yazıp fiyat alabilirsiniz.

Yok ben wordpress olsun istiyorum derseniz, kendi kütüphanesinde de gayet güzel, kurumsal temalar var. Host ve domain aldıktan sonra kurulumu ve temayı ücretsiz hazırlayıp sadece bazı düzenlemeler için cüzi bir ücret vererek halledebilirsiniz. 50 liraya bile yapacak forumlarda tonla öğrenci var. Maliyeti size en fazla o kadar olur yani.

Beylerbeyi İnciraltı (ama orada da yer olmayabilir)

İnciraltı güzel de manzaralı değil.

Ayrıl.

Seni istemiyor. Götünu kaldırma kızın

Yedekte tutuyor olabilir, kasma bırak

Seni istemiyor. Daha lannkk diye reddedecek olgunluğa erişmemiş, yüzü tutmuyor. Seni yedekte tutuyor da olabilir.

Ya kafanı calistir, seni istese ne yapar ne eder firsaylt bulur, ceo mu aq , ugrasma boleleriyle yazma o zaten ilgin azaldigini gorunce sana yazicak

sen de uzaklaş, yazma bir süre.

dönecek mi bak, dönmezse istemiyordur seni zaten.

Brad pitt kadar yakışıklı olsaydın sence seni erteleyecek miydi?

ona göre düşün.

demekki beğenmiyor fazla.

başkasını bul bence. okulda da arkadaşça tavır takın, kantine mantine hiçbir yere de davet etme derim.
bu kızların götleri niye böyle kalkık ya. istemiyorsan direkt söyle dimi. sinirlendim.

"nasıl davranayım?"

davranma. ilişkiyi "öyle bir tanıdık" seviyesine indir. hayatına devam et. kız açık açık siktir git diyecek değil herhalde.

eğer mesaj atarsa nasıl davranmak gerekir? hiç mi cevap vermeyeyim yoksa kısa mı keseyim cevapları?

Zaman zaman benim bu kişi. Neden yapmışım diye düşününce:

-Aklında kalbinde başkası var, başka birisini tanımaya vs zaman ayırmak istiyor ama iş eyleme gelince zor geliyor.
-Seninle iyi vakit geçiriyor, tanısam severim kesin diyor ama o kadar da hoşlanmıyor.
-Ne istediğini bilmiyor.
-Gerçekten meşgul, meşgul derken ille fiziksel olarak düşünmeyin kafası dolu-zamanlama kötü ve ilişki için hazır değil. O durumda da net adım atamıyor. Kişisel değil.

Bu durumdaki birisini rahat bırakın. İsteyip istemediğini daha net görür ve istediğini biliyorsa adım atar/telafi eder. Bunu yapmıyorsa hiç hoşlanmamış sadece ilgin hoşuna gitmiştir.

ne hissettiğini ve de ne istediğini bilemeyen, ve bu durumunu da itiraf etmekten aciz insanlardan uzak durun. durun ki ellerindeki adaylar listesine bakıp bakıp ego yapma şansı vermeyin onlara...

daha ne kadar açık olabilir? başkasını bul.

arkadaşla buluşmaya gelmek nedir? benim gözümde özgüvensiz biri belirdi. peşinden koşmadan ona göre şekillenirdim ben. mesela yazdığında konuşurdum buluşmak istediğinde buluşurdum. özgüvensizliğini üzerinden atması için yardımcı olurdum yani :P ama ciddi düşünmezdim.

uzak dur, özgüven eksikliği var, seni istemiyor red edemiyor veya yedekleri oynuyorsun.

muhabbeti artık başlatan sen olma. cebe koymuş seni. görürsen, sana yazarsa falan muhabbet et tabii ama beklenti içine girme bir yere çağırma.

demiray yurtlarının kantini getirmiyor mu? ya da bilkentteki yerler? bilkente daha yakındı sanki orası ama yürünür mü emin değilim.

@Yurdakul Piyata var bir de zeynel çilli.

Hala varsa tabi.

Kendi zevkine göre seramik kahve kupalarından birini seç hediye et gitsin. Kahve sevmek bazıları için kupa bardak fetişizmiyle başlıyor, kendimden biliyorum.

french pres her ne kadar kimyasal nescafe tadından insanı kurtarsa da temizliği problem olabiliyor. sırf temizliği yüzünden french press kullanmayan çok kişi var.

güzel bir mug veya daha da güzeli güzel bir termos bardak alabilirsiniz. çok pahalısına kaçmadan şunlar şık duruyorlar mesela:
www.tchibo.com.tr
www.tchibo.com.tr

yalnız bunlar şık görünmekle beraber içmek için üzerlerindeki kapağı açmak zorunda olduğunuzdan diğer termoslara nazaran içindeki kahveyi daha çabuk soğuturlar.

edit: veya şunlardan birini alırsa sıcak içeceğini çantasında da taşır arkadaşınız. daha işlevsel bunlar. dökülmeye karşı üçlü emniyeti var. ama sıcak tutma durumunu bilmiyorum

moka pot alın bence

kahhve.com a bakabilirsin

kahhve.com da yeni tanışanlar için french press seti var kahvesiyle birlikte. 3-4 kişiye alması için vesile oldum hepside memnun kaldı. zamanında bende almıştım.

moka pot olabilir ikea'da ucuz baya, hario v60 dripper/aeropress vs. de kolay kullanılan güzel alternatifler ama fiyat daha yüksek.

3. dalga kahvecilerden ya da internetten temin edebilirsiniz. ayrıca bu kahvecilerde genelde hediye paketleri var yeni yıl konsepti ile. içinde hem kahvesi, fincanı, potu ek şeyleri de olan.

ya da kendi hediye kutunuzu oluşturup içine bir paket kahve, french press, kış çayı vs. zevkinize göre bir şeyler ekleyebilirsiniz.

örnek: www.kronotrop.com.tr

aynen ben de nescafe alışkanlığımı bırakmak için french press aldım. başlarda çok zorlandım güzel tadı yakalamak için ve çok çirkin kahveler içtim ama son yaptığım kahveler efsane oldu ayıptır söylemesi. deneye deneye alışılıyor. bence hem arkadaşınıza hem kendinize bu iyiliği yapın :)

ikea'daki french press'lerin temizliği çok kolay çünkü her parçası sökülebilir, ve fiyatları 20 lira. bu tarz sökülebilir başka french press bulursanız da aynı işlevi görür. mesela starbucks'taki bodum marka french press'ler. ama onlar daha pahalı.

kahve olarak da daha geçen hafta yeni bir kahve aldım, istanbul'daysanız tavsiye edeyim. suadiye'deki no:7 diye bir kahveci. denedğim en iyi kahveydi. bu tarz başka bir butik kahveciden de 100 gram kahve çektirebilirsiniz. (100 gramdan fazla çektirmeyin, eğer tek kişi içecekse çabuk bayatlıyor.)

reklam olucak biraz ama olsun çok seviyorum bu firmayı; www.baristasepeti.com adresinden yöresel kahveler alınabilir. Siz sipariş verdiğinizde isteğinize göre kavurup öğütüyorlar. French press olarak bodum marka kullanıyorum ve memnunum, kahve olarak derseniz Guatemala kahvelerini tavsiye edebilirim.

Bir arkadasim taahhütlu iphone aldi vodafonedan mi ne. Sonra onu 150 200 taksitle mi ney odedi, ödüyor hatta ödeyemiyor. İphone alip peşin satmak bir cozum4 olabilir, umarim.

çoğu banka kredi verecektir puanın çok düşük değilse, öncelikle maaşını aldığın bankayı dene derim,

maaşını aldığın bankaya git. müşteri temsilcisine durumu anlat. kredi çıkartacaktır ama para yattığında borçları kapattığına dair dekontları isteyeceklerdir. daha önce yaptım.

kredi kartı limitin varsa internetten taksitle ya da taksitsiz gram altın alıp bozdurabilirsin. Al sattan biraz para gider ancak onu da zaten kredi çektiğinde faize ödüyosun hemen hemen aynı şey.
www.gramaltin.com

En rahat maaşın yattığı banka verir.

Bir diğer ihtimal de borcun kredi kartıysa eğer borcunun olduğu banka şubesine gidip müşteri temsilcisine durumu açıklarsanız yardımcı olurlar.

Normalde sistemde riskli göründüğünüzde onay çıkmasa da şubedekiler insiyatif kullanabiliyorlar bazen.

Direkt şubelere gidin, oturduğunuz yerden tek tek sisteme sorguladıkça kredi notunuz olumsuz etkilenir.

şiire ilgisi olmayan insana divan'la mı girilir allasen, sosyal medyada popüler olmuş turgut uyar cemal süreya falan paylaş. tipine bakıp beğenmezse bi faydası olmaz, o yüzden sana avantajı olan bir hamle olmaz şiir. tipine güveniyorsan önce güzel bi profil yarat, arkadaş/takipçi yap öyle yürü; dediğin gibi kuşsa 50 takipçili bi profil çok güven de vermez.

Baba jo +1

Bitti hocam o şiirle yürüme devri :) puan bile kaybettiriyor hatta ilk aşama için. Senden hoşlandığını düşünüyorsan çok kasma, normal arkadaş gibi konuş önce sonra ufak ufak belli edersin kendini. Ayrıca kendin ol sahte profil ne yahu hakkatten hiç anlamıyormuşsun bu işlerden benden beteri de varmış :))

Yapabileceğin en saçma şey o olurdu.

Şimdi herhangi bir kadına sosyal medyada yürüyen sayısı fazla oluyor hele bir de twitter/instagramda belli sıklıkta paylaşımı varsa/hesabı gizli değilse. Karşındaki de saf ya da aşırı yüzüne bakılmayacak/asosyal vs. bir tip değilse bunların hiçbirini ciddiye almıyordur. Hele de sahte bir hesaptan gelen mesajı, bu mesnevi falan da olsa. Güldürecektir sadece.

Dünyanın en çekici şeyi özgüven. Madem bakışma ve boş olmadığına inanılan bir bakışma söz konusu, yürü arkadaşım. Araya da birisini falan koyma, direkt yüzyüze halledemiyorsan kendi sosyal medya hesabından düzgün ve normal bir şekilde konuşmayı denemelisin. İlk lafı durup dururken atamam ben diyorsan son paylaştığı şeyle ilgili bir şey düşünüp dm'den yürümeyi seçebilirsin.

Bazen kendimi baya yaşlı hissediyorum bunları okuyunca. Ya bu hanımlar duygusal otantik şeylerden hoşlanmıyormuydu? Hep mi tip vs özellikler bin basar?

@sack jparrow son cevabınıza ithafen: siz bu kadınla daha önce konuşmamışsınız; tanışmıyorsunuz, peki siz hangi özelliğinden hoşlandınız? sizi bu kadar düşündürecek ve çekimserliğe itecek kadar önemli ne gibi bir özelliği var? dış görünüş bu durumlarda tabii ki önemli...
arkadaşlarıyla beraber bakıyor demişsiniz, bu bir yere çıkmaz zannımca fakat grubuyla beraber hareket eden biriyse sahte twitter hesabı açarak şiir vb "romantik" yöntemlerle yürürseniz arkadaşlarıyla arasında alay konusu haline gelirsiniz. kaldı ki sahte bir twitter hesabını kimse umursamaz.
direk gidip merhabalaşmak, hangi ortamı paylaşıyorsanız (işyeri, okul vs) o ortam hakkında bir konu açmak en insancıl ve tehlikesiz yöntem... tanıdıktan ve size karşı bir eğilimi olup olmadığını kesin biçimde anladıktan sonra romantik işlere yönelin derim ben.

@mizore Direkt böyle yaklaşmak ürkütür yani?

@ jrr tolkien hayrani Bir defteri kapattık o zaman sanırım:(