sakın ödemesin tüm evraklarını toplasın ve tüketici hakem heyetine başvursun.

edit: dava açmana avukat tutmana falan gerek yok arkadaşım. tüketici hakem heyetine itiraz dilekçeni vereceksin.

peki, 2 aydır "borcunuzu ödemeden hattı kapatamayız" demeleri nolacak?

bunun da bir yaptırımı yok mu? borçtan ötürü hattı kapatmayıp borç işletmeye devam etmek nedir amk texas mı bura?

peki hala bu hattı iptal etmiyorlar buna dair yapacak bişi yok muy a?

fatura ödenmeden iptal edilmez nedir amk? bu hattı hemen iptal etitrmenin bi yöntemi var mı?

Ttnet telefondan kapatılamıyor, kimlikle gidip imza atmak gerekiyor. Eğer bu bilgi verilmediyse de telefona mesaj geliyor telefonla ön iptali gerçekleştirdikten 1 hafta sonra hat açılıyor. Bu saydıklarım olmadıysa gerçekten ses kayıtlarının incelenmesi talebinde bulunun ve borçlar silinsim ama şayet bunlar olup da arkadaşınız iptal için imza vermeyi atlamışsa yapacak bir şey yok.

internet kafelerin asıl dönemi 2000-2004'tür hocam. senin dediğin yıl aralıklarını almayıp muhalif gibi göründüm ama, o zamanlar çok güzeldi.

12'de resmi olarak kapanırdı internet kafe. kepenkleri indirip, perdeleri çeker ve sabaha kadar delta force, midtown madness 2 ve ultima online oynardık.

yeni nesil türk rock müziği şahlanmıştı sanki müzik kanallaında hep bi rock grubu vardı.

ismail yk
arabesk rock
adsl'in uçuşa geçmesi
nokia'nın öküz aleyhisselam boyutunda symbian smartfonları
tayyip demokrasi getiriyor geyiği
laiklik elden gidiyor, genç subaylar rahatsız geyiği
sony psp
converse
kurtlar vadisinin son demleri
ekşi sözlükte 6. nesil kargaşası
gmail'in ortaya çıkışı
msn mesıncır
yonja

icq

Ogame.

Fanta konserleri.

yeter yıldırım demirören yeter.

msn space vardı keşke dosyalar silinmeseydi

Popstar fatih, Cumhuriyet yürüyüşleri, Mynet'in popülerliği, Yaprak Dökümü, Serdar Ortaç'ın şarkı bulmalı programı gibi saçma şeyler geldi ilk aklıma. Bir de o dönem unutulmayanlar arasında Gülse Birsel'in çıkış yaptığı Gag, ve pek tabi Avrupa Yakası, Burhan altıntop - Gaffur pijaması furyası...Lise dönemi olduğu için pek tv odaklı oldu.

knite online oynadığım zamanlar vardı. paraları satardım. ulan ne keyif alırdım o oyundan yahu. şimdi devam ediyor mudur? aynı keyifi verir mi acaba?

Aa bir de ares, imesh falan vardı.

-mp3 çalarların yeni yeni çıkması, 128 mb hafızalı mp3 çalarlar
-mp3 cd'si (discman nesli)
-telefondan radyo dinlemek (gerçi bu hâlâ var)
-mtv türkiye
-emolar (bunlar da kalmadı sanki, ya da azaldı)
-nokia 6600
-popstar ve armağan çağlayan
-sokakta vcd ve yavaştan dvd satan adamlar

kapalı alanda sigara içme serbestliği

Mynet, Youtube, Myspace

eMule

limewire vardı
eksiduyu.ru - www.youtube.com

Win Eleven ( yani şimdiki adıyla PES )

kızılötesi (infrared), bluetooth ve nokia'nın abuk subuk şekilli telefonları.

kazaa vardı. daha eski olabilir o tarihlerden.

revolution will not be televised

belki de devaluation will not be televised?

ne diyorsunuz anlamadım yarın bayilerde mi?

hala haberleri izleyen kaldı mı ya? en son açtığım kanalda haber diye çocukla köpeğin koşuşturmasını veriyodu miniklerin dostluğu diye başlık atmışlar bi de

valiliktan açıklama bekleniyo.

Bundan sonraki kriz çatal bıçakla yapılacak.

Yok o başka bişeydi :/

İnsanların alım gücü gitgide azalıyor, hep 50 tllik alan adam bile hissediyordur bunu.

çanakkale de olabilir bence. emekli ve öğrenci kentidir.

küçükkuyu'yu araştırın.

Marmaris. Kışın da güzel olur.

Denizli'den Çanakkale uzak, o yüzden Didim-Marmaris-Kuşadası-Fethiye dedim...

Didim emekli için ideal hem havası hem denizi çok güzel, yaşam pahalı değil vs ama kışın oturulmaz, sezon bittiği anda hiçbir şey yok. Dediğin gibi in cin top oynuyor. Kuşadası daha canlı. Marmaris aralarındaki en ideal tercih gibi geliyor, Datça'yı da düşünebilirsiniz.

emekli insan kışın hareket mi bekliyor anlamadım. sakinlik iyidir. ben emekli olsam şahsen in cinin top oynadığı yerleri tercih ederdim :)

Kuşadası kışın iyi ama yazın da çok kalabalık

@burya öyle deme, sakinlik de nasıl sakinlik...sıkıntıdan patlıyor insan, toplu taşıma olmuyor yani büyük şehirlerde yaşamış insanlar için temel ihtiyaç sayılacak şeyleri yapamayacak kadar boş oluyor.

@burya: anlamadın herhalge, disco, parti değil bakkal çakkal bile kapatıp gidiyor... herkes terk ediyor siteleri bir tek, bekçiler falan kalıyor, merkeze yakın değil, toplu taşıma yok!!!

milas ören biraz nemli geldi bizimkilere gittiler ama...
Didim-Marmaris-Kuşadası-Fethiye buralarda yaşayan var mı?

Urla?
Kalabak-Özbek-Gülbahçe taraflarına bakın.

Edit: Muğla-Akyaka'dan alın,sonra gelip bana dua edin.

Didim'i görmedim ama diğer üçü arasında tek tercihim Fethiye olabilirdi.

Kusadasi olmaz cok goc aliyor binbir cesit insan var. Didim asiri sakin.
Fethiye de olabilir ama ben olsam Marmarisi secerdim. Gecen hafta Fethiye Marmaris ve Datca seyahatim vardi emekli olunca Marmarise yerleşeceğim dedim kendi kendime (25 yıl falan var daha tabi)

bizimkiler akyaka ya mı gitti, ören ne mi karıştırdım... yoksa ikisine de mi? biri sinekli olan diğeri de agahan ödüllü ev olandı anlattıklarına göre...
izmir i, urla yı falan da istiyorlardı. hem chp li falan... Kalabak-Özbek-Gülbahçe araştıralım bakalım...

akyaka inanılmaz sineklidir çünkü ilaçlama yapılmıyor doğal hayata zarar gelir diye.
bunun yanısıra agahan ödüllü ev nail çakırhan evi de yine akyaka'da :)

kışın soğuk olmuyor. yağmur doğru düzgün yağmaz. yazın şenlikli olur. sahili çok ama çok güzeldir. ya şöyle diyeyim, akyaka yaşamak için dünyanın en güzel yerlerinden.

eğer ailen urla civarına bakarsa yardımcı olmaya çalışırım elimden geldiği kadarıyla.

tşkler hepinize,
o zaman elde var: 1Didim-2Marmaris-3Kuşadası-4Fethiye-5Urla-6Milas Ören-7Muğla Akyaka-...81düzce-82musul-83kerkük

fethiye +1

ailen direkt ev almak yerine, yerleşmeyi düşündükleri yere gidip bir sezon ev tutup yaşamayı denesinler. hiç bilmedikleri yeri seçmek çok da kolay olmayabiliyor. benimkiler emekli olduktan sonra saydığın yerler dahil pek çok yere gidip baktılar ve en son olarak marmarise yerleştiler. marmaris, çoğu tatil yöresi gibi kışın tenhalaşmıyor, en azından in cin top oynar hale gelmiyor. bahar aylarında hava ılıman oluyor ve turist kalabalığı gidince tam yaşanacak yer oluyor. medeniyet konusunda ortalamadan bir tık öte, arabalar yaya yol veriyor fln.kışın ise klima, katalitik ya da soba ile ısınmak yeterli oluyor. tek dezavantajı yazın çok sıcak olması. klimasız alanlarda durmak pek mümkün olmuyor. ayrıca turist kalabalığını da unutmamak lazım. pahalılığa gelince her yerde olduğu gibi orada da zincir marketler var.

marmaris bildiğim kadarıyla ucuz değil, tersine ortalamadan daha pahalı diye biliyorum. bir şişe suya ilk defa 75 kuruş verdiğimi ilk marmariste hatırlıyorum.
yamuluyor da olabilirim. daha iyi bilgiyi elbette marmariste yaşayanlar verecektir.

akyaka hakkında küçük bilgi: akyaka tam bir tatil beldesi. kışın in cin top oynar fakat havası çok güzeldir. soğuk olmaz mesela. üstelik gidip ormanda yürüyüş yapabilir ailen. isterse sahilde yürüyüş yaparlar, öğlen balık ekmek yiyip dönerler evlerine. onun dışında bir kasabadakinden daha fazla şey bulunmuyor. muğla arabayla 20 ile 30 dk arasında. belediye arabaları var, özel dolmuşlar var. özel dolmuşlar bildiğiniz üzere çok pahalı oluyor belediyeye göre.

urla ise bir çok farklı mahalleden oluşuyor. özbek'i görmedim ama ailem çok methediyor. ben gülbahçede yaşıyorum ailemle. burdan başka bir de çeşmealtı-iskele diye bir yer var. çeşmealtı-iskele gerçekten güzel bir sahil kasabası.urla merkezine çok yakın. urla merkezi ise çok ama çok küçük ve gezecek bir yer yok. özetle: urla merkezde yaşarsan işini görüp eve geri dönersin. yani şuraya gideyim, azcık hava alıp geleyim diyebileceğin bir yer yok. bundan başka içmeler-torasan mahalleleri var fakat oralar tamamen mahrumiyet bölgesi,sadece market var ve in cin top oynuyor (akyaka'da yine insan görürsün).gülbahçe'ye gelirsek ahım şahım bir yer değil. köy mantığıyla düşüneceksin.basit düzeyde de olsa gelişmiş bir yer.eczane,kasap,sağlık ocağı,market,cafe vs. var.urla buraya 15-20 dk.izmir ise 1 saat.üstelik gülbahçe'de evler de ucuz sayılır -izmir'e oranla-. dediğim gibi, urla civarlarını düşünürseniz elimden geldiği kadar yardım etmeye çalışırım.

dalyan... daha güzel daha temiz daha az apaçi.

kimse foca dememis.

marmaris-hisarönü köyü. kışın ıssız, yazın da çok kalabalık değil.

Sunduğun alternatiflerden öte ayvalık diyeceğim ben. ayvalık 4 mevsim yaşayan bir yer ve bolca emekli nüfusu var. yazın cundaya, edremite, akçaya filan da gidebiliyorsun. izmire 3 saat, istanbula da 7 saat. yakın sayılır hem 2 yönden de. Öyle çok sıcak da olmuyor hem.

urla, çeşmealtı, seferihisar

Gıdı.

www.renkliwebim.com

demek istediğin buysa biz buna göt çene diyoruz

myhealthtips.in

Bu ikiye ayrılmış çene tanımında gerçekten ciddi misiniz? Hakikaten ass chin/göt çene mi?

Saf bir insanım, vallahi inanıyorum.

Şu mu acep: pbs.twimg.com

Yılların göt çenesine siz ne diyordunuz ki haha.

Gıdı o gıdı.

@patiska hayatimda hic got cene dememistim acikcasi. hala demedim. yalnizca uc defa (ingilizcesini de sayarsak) yazdim o kadar... ne derdim bilmiyorum. sanirim daha sevimlisi "cenesi gamzeli" gibime geliyor.

Atilla Taş'ta da varmış bundan: media-cdn.t24.com.tr

60 ile 55 arasında çok büyük bir fark görmüyorum açıkçası (bunu da 55 kilo bile olmayan halimle söylüyorum) mesele -bence- tartıda ne çektiğin değil
ancak düzenli spor ve sağlıklı beslenme diyorsan o konuda çok haklısın. yolunu bulursan bana da öğret bi türlü düzenli spor olmuyor şimdi de boynum sakat yine spor yapamıyorum

gereksiz iğrenç sağlıksız yemekler lafına geldim ben aslında, sürekli dışarıda mı yiyorsun? şirkette mi yiyorsun, napıyorsun? evde yemek yapma ve yeme yeteneğini geliştirmek lazım senin sanırım?

Vücuda minimum düzeyde insülin salgılatmak. İnsülin Salınımı=Yağ Sentezi

insülin en çok yağ hücrelerini besler diyolla.
insülini de en çok glikoz uyarır, ondan çok çok daha az da olsa aminoasitler.. de uyarır diyolla.
yağ asitleri ise uyarmaz diyolla.

motivasyon çok önemli. ben hayatım boyunca hep kilomla mücadele ettim. fakat benim hem avantajım hem dezavantajım var. çok kolay kilo verebiliyorum ama aynı zamanda kilo almam da çok kolay. hep dikkat etmek zorunda kalıyorum. hamile misin demeye getirenler oldu düşün yani. hatta direkt söyleyenler oldu. zayıf bile olsam hep göbeğim oldu. bu hayat boyu süren bir mücadele.

program derken spor programı diyorsan parayla yapmıyorlar. macfit.fisikal.com dan randevu alıp gittiğinde ücretsiz olarak ölçüm yapıp program çıkartıyorlar. (randevu sadece ölçüm için gerekli, program çıkarmak için randevuya gerek yok. bir hocayla konuş program çıkarmak istiyorum diye)

ameliyat sonrası 3.5 kilo almışım evet zayıflıyoruz.

direkt kes karbonhidratı ilk gün gözün başar döner sonra alışırsın :))

püf noktası glisemik indeksi düşük beslenmek.

zayıflamanın temel prensibi (ne yersen ye)

aldığın kalori < yaktığın kalori

gün içerisinde buna dikkat ettiğin sürece ne yersen ye kilo vereceksin zaten.

gelelim sonrasına, karbohidratlardan uzaklaşman, şekeri bırakman gerekiyor yukarıdaki denklemi en kolay yoldan sağlamak için. ardından egzersiz geliyor. kolayı ve türevlerini bırak, ekmeği bırak, beyaz pilavı ve makarnayı azalt.

kilo vermenin en temel olayı bu.

1.püf noktası beyinde olayı bitirmek. protein ağırlıklı beslenip, fast food tarzı zararlı şeyleri tamamen hayatından çıkartıyorsun. taviz yok. ipin ucunu bırakırsan kaçar.

3. zamanla değişimi gördükçe zaten can atmak isteyeceksin.

4. beyinde bitiyor yine iş. yemeyecegim diyeceksin ve yemeyeceksin. öğün dışında krize girdiğinde su iç. o şekilde yatıştır. evdeysen küçük bir domates ye, yumurta ye. zaten birkaç hafta sonra alışacaksın ve kriz yaşamayacaksın.

birebir diyet yapmaya gerek yok, her diyet listesi az çok aynı şeyleri içeriyor. bir öğün sebze, bir öğün protein. yanlarına mutlaka yoğurt/salata. miktarları, ara öğünler vs metabolizma hızına bağlı. bol su tüketimi. spor yapan insan karbonhidratı tamamen keserse yağdan değil kastan kaybedebilir. o yüzden düzenli, haftada +3/4 gün gideceksen her öğün bir dilim tam buğday ekmeği, ya da spor yapılan gün öğünler arası ek olarak tost yenilebilir.

diyetisyen değilim, düzenli spor yapmaya başladım ve bu sırada diyetisyenle görüştüm. bu şekilde zayıflamaya çalışıp sonuçlarını almaya başladım sadece.

ama şöyle söyleyeyim sağlıklı zayıflamanın büyük kısmı beslenmede yatıyor.

gunluk yaktigindan fazla kalori aliyorsan kilo alirsin, az kalori aliyorsun kilo verirsin. bu defalarca bilimsem arastirmalara konu olmustur. sabahleyin sadece sut icip aksam butun yemegini amuda kalkip yemen vs hicbir sey bunu degistirmez.

Dusuk karbonhidrat vs yuksek karbonhidrat, dusuk yag vs yuksek yag vs. Butun yapilan arastirmalarda yenilen kalorinin degismesinin tek etken oldugu saptanmis. Yapilan arastirmalardan bir kacini paylasiyim.

1-) www.ncbi.nlm.nih.gov
2-) www.ncbi.nlm.nih.gov
3-) www.ncbi.nlm.nih.gov
4-) www.ncbi.nlm.nih.gov
5-) www.ncbi.nlm.nih.gov
6-) www.ncbi.nlm.nih.gov
7-) www.ncbi.nlm.nih.gov

Bir kac tane de anektodal ornek veriyim.

Kansas state'ten bir profesor kalorileri limitleyip 10 hafta boyunca yalnizca twinkie yiyerek zayiflayip 10 kusur kilo vermisti.

www.cnn.com

Burada da IOWA'li bir ogretmen yalnizca mcdonalds yiyip kilo veriyor. Kilo vermesinin sebebi gunluk yaktigindan daha az kalori almasi.

www.today.com

Bir yanlış anlaşılmayı gidermek isterim. Yağ yakma işlemlerinde genel olarak aldığın kalori yaktığın kaloriden az olmalı formülü uygulanır fakat bu formül her zaman doğru değildir. Burada aldığın kalorinin nereden geldiği önemlidir. Misal Bazal metabolizması 1600 kalori olan ve günlük aktiviteleriyle birlikte tüketmesi gereken kalori miktarı 2300 kaloriye çıkan biri 2300 kaloriden fazla alırsa kilo alır, 2300 kaloriden eksik alırsa kilo verir fakat 2000 kalorinin 1500 kalorisini basit şekerden alan birisi kilo veremez. Neden veremez? Bir süre sonra şeker depoları dolacağı için insülin direnci oluşacaktır, bu da kilo vermesini engelleyip yağ sentezi yapmasına neden olacaktır. Yani ihtiyacın olan kaloriden az aldıktan sonra baklava yesen bile kilo verirsin miti gerçeği yansıtmamaktadır. Sürekli bu şekilde beslenen birinde kısa sürede insülin direnci gelişeceği için kilo vermesi duracaktır. Bu da, yaktığın kaloriden azını aldığında ne yersen ye kilo verirsin iddiası çürütmektedir.

O nedenle, sağlıklı kilo vermenin formülü basit şekerin olmadığı, proteince ve yağca zengin, karbonhidratın da sebzelerden karşılandığı bir beslenme şeklidir. Yani günlük minimum 60/70 gram protein aynı oranda sağlıklı ya kullanır ve basit şeker tüketmezseniz her şekilde kilo verirsiniz.

1) Porsyonlarinizi kucultup, aldiginizdan daha fazla kalori yakmalisiniz.
2) Sporla verdiginiz kilolarinizi, daha sonra gene spor yaparak ve abartmadan normal beslenerek de korumaniz mumkun olacaktir.
3) Emin olun, yaptikca yapasiniz gelecek.
4) Bu tamamen size kalmis, oncelikle kendinizi terbiye edip daha sonra midenizi terbiye etmelisiniz. Mideniz de bir sure sonra kuculecektir.

Onceleri kardio agarlikli bir program izleyin, bu iste en cok ise yarayan spor "Spinning Class". Bununla beraber az fakat sik beslenirken, protein agirlikli bir ogun cizelgesi olusturun.

Karbonhidratı kesip yerine yağ koyacaksın. Sevdiğin bir sportif aktivite bulacaksın. Oldu bitti.

Yok öyle bir şey.

sonradan gurmeler vardı face'de
ama cok faal değiller sanırım

böbrek ızgara yapıyorlarmış duyduğum kadarıyla özellikle gazete kağıdına sarıp mikrodalgada pişirilmiş böbrek baya revaçtaymış

Heh ben de tam kim bobrek espirisi kastırıcak diyordum ki beklentiler karşılandı. communeaty'miş.

ögrencilik süresince kullanabilirsiniz, ögrencilik bittigi andan itibaren iade edilmesi zorunlulugu var, aksi takdirde üstünden yesil pasaportu aldiginiz kisi ve sizin hakkinizda dava aciliyor.

kisaca eger mezuniyet islemlerini bitirmezseniz ve hala ögrenciliginiz devam ediyorsa kullanabilirsiniz.

Bunların dışında , üst sınırın 25 yaş olduğu hakkında bi duyum almıştım.Yani öğrenci olsanda olmasanda 25 oldun mu o hak elden alınıyor diye biliyorum

Mezunken kullandım, sıkıntı olmuyor.

evet üst sinir 25, bu kurallardan biri bile ihlal ediyorsa iptal oluyor.

mezunken kullanmanizi önermiyorum, sinirda pasaportunuza el konulabilir, ki sabiha gökcende pasaportuna el konulmus arkadasim var, ek olarak dedigim gibi size ve ailenize dava acilir.

açık öğretimden tek ders bırakın problem olmaz.

mezun arkadaşım yeşil pasaportla İngiltere'den vize alıp gitti hatta. tabi vizeye başvururken çıkış belgesini almadan gitmişti ama çıkış yaptığı tarihte mezun durumundaydı. bildiğim kadarıyla önemli olan başvururken öğrenci olmanız. eğer huzursuz olursan aöfden ders bırakıp öğrenci belgeni de yanına alarak gidebilirsin. tabi aöf dönem uzatınca kaç tl harç ödenecek, bir anlamı olacak mı ona da bakmak lazım ben pek bilmiyorum harçları.

son zamanlarda takip edemiyordum, hepten koptum.

izleyeceğim. yaren ve maşuka'nın hastasıyım.

tv'de denk gelirse severek izlerdim.
ama şimdi para verip izleyeceğimi hiç sanmıyorum.

İzlemedim henüz. Bakınca izlenme sayısı son bölüm 16000 küsürde kalmış. Bu sayılarda kalırsa uzun sürmeyecektir diye tahmin ediyorum.

ilk iki bölümü ücretsiz de ve kısa olmasından dolayı çok keyif almıştım. mesela artık kardeş payını çok uzun olduğu için izleyemiyorum. hele hele beş kardeşi izleyeyim dedim 2 saatten fazla sürdü vallahi darlandım. velasılkelam o kadar saat izlerken hem bana hem de sektör çalışanlarına yazık diyerekten dün sms ile ödeme yapıp izledim.

Diziyi takip ediyordum, bir süredir tüm dizilerimden kopmuştum yavaş yavaş toparlıyorum, Ulan İstanbul'a bugün ya da yarın başlayacağım kaldığım yerden..
Haftada iki lira gayet makul aslında özellikle süresi kısalmış ve sansürsüz hale getirilmiş olması çok önemli..

Fakat ne yalan söyleyeyim en büyük sebebi belki başka işlere de örnek olur, kimbilir belki ileride biten dizilerim bu şekilde geri döner, belli mi olur..

hiç başarılı bir fikir olduğunu düşünmüyorum. İzleyici kitlesi için uygun bir strateji değildi. Migros reklamıyla ve haftada 100 bin TL ile en fazla 3 bölüm daha devam eder. Uzun lafın kısası artık izlemiyorum.

Kurs zorunlu.

kurs zorunlu.

detaylar: mevzuat.meb.gov.tr

Ama ders almayacağım nakit ödeyeceği. vs şeklinde konuşup sıkı pazarlıkla fiyatı düşürebilirsiniz.

Okula gitmeden diploma alabiliyormusun aynı sey

Otobüs şoförlüğü diye 2 senelik bir üniversite bölümü var. Düşün onda bile kursa gitmeden ehliyet sınavına başvuramıyorsun.

Zorunlu.

kartınız gelmese bile giriş yapabiliyorsunuz. siz başvurup bilet alın bence.

başvuru yapman yeterli. kartını sonra alırsın. maçtan önce tek girişlik kartını alıp girebilisin..

kartınız gelmese bile tek seferlik geçici bir kart veriyorlar, onu da stattan falan alıyorsunuz maçtan önce (bu kısmı arada değişiklik gösteriyor sanırım, çünkü arkadaşım tt arenadan ben kartal yuvasından aldım ilk geçici kartımı)

Karta başvurman gerekli ama sana ulaşmasına gerek yok, başvurunca gün içinde onaylanıyor. Stada erken gidip tek girişlik geçici kart alarak girebilirsin. Bileti alman için de tc kimlik nosu yeterli.

passolig de sorun yok onu anladım arkadaşlar. bilet bulma şansım nedir? önceden biletix çöküyordu açıldığında uygun biletler tükenmiş oluyordu. burda almak kolay mı?

SİTE ÇÖKMÜŞ: www.radikal.com.tr eksiduyu.ru

valla bu hareketlerle kilo filan verilmez bence. hele ki ortadaki üçlü ile. başlangıç seviyesi bir vücut geliştirme programı, kardiyo ve en önemlisi iyi bir diyet ile başarılı olma ihtimaliniz çok daha yüksek.

ingilizcen varsa zaten forumlarda bilgi çok, örneğin:
www.muscletalk.co.uk

o salonu bırak abi

dostum yazan hoca biraz sıkıntılı. kilo vermen için nabzı arttıran egzersizler önerilir belki duymuşsundur. spor geçmişini bilmiyorum fiziki durumunu da ama oraya bir yarım saat koşu eklemek şart. hatta ilk bir hafta on gün koş sonra yavaştan hafif kilolarla ağırlıklara da gir bol tekrarlarla. amaç kalori yakmak neticede.

paniğe gerek yok. verdikleri program seni biraz ısındırmak için verilmiş. muhtemelen daha önce düzenli spor yapmadığını söyledin yada hoca anladı. üzerindeki hamlığı atman için böyle bir başlangıç yapmış. 1-2 hafta sonra değiştirir.
ilk günden ağırlığın altına yatırmaması normal. eliptik falan iyi ter attırır. yana eğilmeler ve mekikler ilk günler zor gelir. ağrıların olur ama zamanla açılacaksın.

salon işini ne yaptın? daha önceki duyurunda salon arıyordun?

o kiloyla mekik ve ters mekik veren insan spor sağlığıyla ilgili bir şey bilmiyordur abi.

@cornellius valla işte bizim buralarda bir salona kaydoldum ama biraz ilgi sıkıntısı var gibi. yani programı sonra da değiştireceğiz falan da demediler. al bunu yap dediler verdiler.

eliptik hariç vücudun zorlandığını da hissetmiyorum, öyle git gel yapıyorum ama ne bileyim.

ağırlığa yatamıyorum çünkü fıtık olma tehlikem var, onu belirttim. zayıflamak mı istiyorsun dediler evet dedim al bunları yap dediler :)

yakınlarda da şu büyük salonlardan hiç yok, en yakın kentparktaki galiba, o da 25 km nereden baksan :D

zayıflamak istiyorsan kardiyo şart. eliptik candır. belli bir temponun altına düşmemeye çalış. yana eğilme ve twist ise bel çevresini esnetmek ve yakmak için faydalı.

salon konusunda daha önce de yazmıştım. antrenör ilgili değilse sorun olabilir. açıkça konuş. seni bilgilendirmesini iste. beklentilerini anlat. baktın olmuyor değiştirirsin. ama program ilk hafta için çok absürt değil.

eve de eliptik almıştım baya bir paya bayılıp geçen sene ama askılık olmuştu. tekrar kurayım onu. salonla da bir konuşayım bakalım olmadı macfit'e falan yönelirim.

macfit armada çok kalabalık ve orada da hocaların ilgilendiği yok zira orada amaç insanları personal trainera yönlendirmek. fitness forumlarında başlangıç programları oluyor oralardan da bakabilirsiniz. ya da macfit'in programlarına gidip tesisi görmek bilgi almak istiyorum dediğinizde de alabilirsiniz

başlangıçta 20 dk koşu (max. 6) sonrasında ağırlık(3 x20) ve 15 dk eliptikle kapanış veriyorlar genel olarak.

bölgesel incelme diye bir şey yok. 10 kg yağ/kas dokusu yakıp hala göbeğinden kurtulamadığında daha çok kardiyo ile daha da zayıflamaya yöneleceksin muhtemelen, ki o kadar salonda vakit harcayıp kenara birkaç kg kas kütlesi atmamak da mantıksız.

fıtık olacağın varsayımıyla da gitme, ağırlık kaldırmanın başlangıç seviyelerinde takılabilirsin.

valla bu spor işlerinden hiç anlamıyorum, artık uzak da olsa gidip işinin ehli birine program yaptırsam iyi olacak herhalde. diyetisyene de gideceğim gerçi. ufak ufak ağırlık da başlarım herhalde.

ankamall'deki personal trainer'ın maliyeti ne kadar? kötü bişey mi?

program öyle çok da mantıksız görünmedi bana açıkcası - hem gene başlangıç programı için boyunu, kilonu ölçmelerine niye gerek olsun ki?

ya ne bilim bütün büyük spor salonları ölçüyor vs. gerekli bişi değil mi ki?

macfit de aynısını yapıyor. eline bir program verip seni aletlerle baş başa bırakıyorlar.
boyunu kilonu ölçmelerinin yararı yag oranının nerelerde yoğunlaştığına bakmak, esnekliğini ölçmek, nabzını ölçmek vs vs... buna göre de bir program çıkarılması gerekiyor bence ki daha önce bana böyle yapılmıştı ve belli aralıklarla tekrarlanmıştı bu işlem ne kadar ilerlediğimi görmek için.

boy ve kilo ölçümüne takılma abi, boyunu kalıbını görüp amacını anlamışlardır.
asıl sorun yönlendirdikleri programın etkinliğinde.
içinde dips, bench press, squat, deadlift, barfiks varyasyonları gibi güç çalışmalarının olmadığı her nevi kilo verme faaliyeti eksiktir.
90+ kiloyla koşu bantlarında tangır tungur koşmanın anlamı yok, bel çevren yağlı diye bel hizasında kırılma bükülme yapan twist, mekik gibi hareketlere yönlendirilmen de.. bu programı yapan insanın, insan bedeniyle alakalı en ufak bir fikri olmadığı anlamına geliyor.
şınav çekerken karın kaslarını mekikten daha doğru ve verimli çalıştırıyorsun mesela. 20 saniye edebinle plank yapsan çok daha emniyetliyken.. ters mekikle belini zorluyorsun. mantıksız olan bunlar.
ayrıca tekrar etmem gerekiyor, BÖLGESEL İNCELME DİYE BİR ŞEY YOK; YA BÜTÜN UZUVLAR YA HİÇBİRİSİ.

spor geçmişin yoksa normal program.. 1 aya kalmadan aletli hareketlere geçersin.
önce ısınman lazım, kalbinin ciğerinin tempoya alışması lazım

ismail yk dediklerin mantıklı tabi :) ben bir macfit'e de gideyim onlar ne önerecekler bakalım :)

harbi tangur tungur koşuyorum ya koşu bandı üstünde zebellah gibi :)

Salona girdiğin gün bench press, squat, deadlift yapman gerektiğini söyleyenlerden uzak dur.

salona girdiğin gün eline boş barı tutuşturup düzgün formda squat yapmayı öğretmeyen salonlardan uzak dur.
roket cerrahisi değil, basit, altı üstü ağırlık kaldırıyorsun. spor geçmişin yoksa asıl yapman gereken şey koşmamak, saçma kardiyolarda fazladan 25 kg ağırlıkla eklemlerini zorlamamak. koşu bandını eğimli yapar, tempolu yürürsün, koşman bile gereksiz. eğer illa kardiyo abanayım dersen kıyısından başlayarak, tın tın. sonra hiit denen mefhum üzerinden gidersin.

spora gidip daha hala jelibon götlü takılmak isteyenler 3-5 ay koşu bandında, 1-2 yıl curl rack civarında takılabilir tabii.
i.imgur.com
kırmızı pandalar kadar bile olamayan tipler onlar.

Adama 1-2 haftalık başlangıç programı vermişler. 3 5 ay bunu yapsın diyen yok. Memlekette herkes herşeyin uzmanı zaten.

abi sen 1.81 boy, 96 kilo ile gidince haliyle ilkokul beden eğitimi programı vermiş.
1.81 boy, 50 kilo ile sarışın mavi göz gitseydin her gün özel aletlerin kullanımını anlatırdı sana :) şaka maka internetten bak cogu hoca diye girenler sagdan soldan sporla ilgisi olmayan tipler de olabiliyor.

ne zaman giriş ve çıkış yapacağınız önemli. Hollanda ne yazıkki çok kıl bir memleket. Dönüş biletinizi, otel rezervasyonlarınızı yanınızda bulundurursanız, sorun yaşama ihtmaliniz düşer.

3 aymış hollanda için gerekli geçerlilik süresi. 3 aydan önce dönecek şekilde gidilebilir.

www.mfa.gov.tr

Tatil toplam 5 gün. Otel rez. detaylarımı ve öğrenci belgemi zaten yanıma aldım. Umarım sorun çıkmaz. Teşekkür ederim.

tc kimlik nosu yeterli, bilet transfer edilebiliyor.

ya bir dönem kayıt yaptırmamışsın ya da azami süreyi aşmışsın o yüzden öğrencilik haklarından faydalanamıyorsun. burstur, öğrenci indirimleri, askerlik tecili vs. hakları kapsadığını biliyorum, yani bunlardan faydalanamazsın ama onlar dışında tam olarak neleri kapsıyor bilmiyorum. derslere ve sınavlara girmek dışında bir hak talep edemiyorsun sanırım.

askerlik tecili ve indirimli otobüs kartından faydalanamayacağınız anlamına geliyor o tarih itibariyle.

harç yatırdın mı son 2 dönem?

@emeritus hayır hatta yıllardır ne harç yatırdım, ne kayıt yeniledim.

harç yatırsaydın öğrenciliğin sorunsuz devam ederdi. bu sene kanun çıkarmaya çalışıyorlardı belki de çıkmıştır, maksimum öğrenim süresi olacak artık, belki bi kaç dersi kalana af olabilir. sen kesin bilgi için üniversiteye bi uğra.

imitation game
budapest hotel

Boyhood.

whiplash

olmaz kardeşim. teröriste oy verilmez. bu vatan hainliğidir.

ama iel başlayacak olan hiçbir cümle bunu haklı çıkaramaz.

Türk Kürt iç Savaşı'na ilerlediğimiz bugünlerde Ateş'e bir damla benzinde sen koyarsın. Bence AKP'ye at aynı yola daha hızlı gidersin

hdp'ye oy vereceğime 10 defa akp'ye oy verirdim.
11.

terörist.

dediğin şey zaman zaman benim de aklımdan geçmiyor değil, sırf AKP 400ü bulamasın da diye..bu adamlar barajı geçemezse AKP tulum çıkaracak doğuda.
üstelik bir parti aidiyetim de yok ne MHPden ne CHPden bişey beklediğim de yok
ama yine de elim gitmez sanırım
dahası ha AKP-HDP koalisyonu ha tek başına AKP, kürt sorunuyla alakalı olarak bişeyi değiştirmez gibime geliyor bu konuda zaten müttefikler

Bence mantikli dusunuyorsun. bu tarz konularda aklinin sesini dinlemelisin, kalbinin degil.

senin gibi düşünüyorum, şu an bulunduğumuz durumdan iyi olacağı kesin.

Türkiyede siyasetin hatta çoğu ülkede siyasetin nir fayda sağladığını düşünmüyorum. Seçim sonuçları doğru da olabilir manipule de edilebilir. Hiç bir şekilde fayda getireceğini düşünmüyorum. Hdp ve akp ninde aynı kafada ilerlediği ortada. Hdp ırkçı ve oportünist, akp ise faşist ve devlet eliyle asıl terörü getiren bir parti.

Sosyalist partilere (kastettiğim chp değil) oy atan birisi olarak artık oy kullanmıyorum. Bu ülkeden hiçbir sik olmaz. Hangi dilim olursa olsun yaptığı siyaset pragmatik ve bok gibi.

burada sacma sapan kahvehane muhabbeti yapanlari takma. Maarri var sozlukte, ac onun selahattin demirtas icin yazdigi entry'leri oku mesela. Cb secimi suresince yazdiklari. Demirtas'in aciklamalarini bul haber sitelerinden, oku. Verirsin zaten boyle bir fikrin varsa da. Ama hicbir temele dayanmadan akopo hodopo isbirligi yaa diyenleri gordugun zaman kac.

şu durumda akp'nin at koşturmasını bir miktar engellemek istiyorsam hdp'nin barajı geçmesi lazım. yapabileceğimi hala zannetmiyorum ama ben de değerlendiriyorum bu seçeneği.
sonuçta bu adamların terör ayağı barajı geçse de devam edecek geçmese de. geçemezse belki daha da azıtacaklar.

tahminimce hdp barajı geçemezse güney doğuyu pkk'ya teslim etme süreci büyük oranda sekteye uğrar, pkk-hdp de bu durumda silaha tekrar sarılır. böylece akp'nin süreci elinde patlar. bence vermemek daha hayırlı

hdp ye vereceğime akp ye veririm

Mecliste yer almayan partileri neden değerlendirmiyorsunuz? Örneğin şu anda mecliste olmayan ama anket sonuçlarına göre, yıllardır o meşhur "Diğer - %1" kategorisinde olmasına rağmen artık %5 civarında olan bir İşçi Partisi (yeni adıyla Vatan Partisi) var. Ayrıca kurulduğu an yapılan ankette %8 görünen, şu anda ise %4-5 arası görünen Anadolu Partisi var. Bu partileri veya başkanlarını seversiniz sevmezsiniz o ayrı. Ancak ikisinin birleşmesi durumunda gayet de %10'u geçme olasılıkları var. Üstelik birleşme olursa, toplam oy oranları onunki 5'ti, bu da 4, etti 9 diye hesaplanmaz. Birleşmeden önce ikisine de oy vermeyecek olan pek çok kişi, birleşmeleri durumunda baraja çok yaklaştıklarını görünce oy verecektir. Yani otomatikman ikisinin toplamından fazla bir oy oranı alır. Şu an zaten bu iki partinin iktidar olma hedefi yok, gayet gerçekçi davranıyorlar, meclise girmeyi hedefliyorlar sadece.

akp-hdp koalisyonu ile akp hükümeti arasında fark görmüyorum. selahattin demirtaş'ın söylemlerini okudum hiçbirine de inanmıyorum.

akp'nin hdp'yle anlaştığını,görüştüğünü biliyoruz.

bir de şöyle düşünün.akp = hdp

akp kaybederse hdp kazanacak dolayısıyla akp kazanacak
akp kazanırsa hdp kaybedecek dolayısıyla hdp kazanacak

win-win

hdp dürüst olsaydı barajın düşürülmesi için mücadele ederdi.
böyle önemli bir seçimde kumar oynanır mı ?
akp ile anlaştıkları ortada,
son günlerdeki çıkışları, ellerindeki sokağa çıkma kartını kaybetmemek için.

Hdp-akp koalisyonu zaten AKP hükümeti demek.

Geri kalan her şey zaten söylenmiş, uzatmama gerek yok.

Dun mecliste ortalik karisti hala akp esittir hdp. Sozlukteki ulusalci tayfa burayada coreklenmis. Ben sahsen etki tepki mevzuna inaniyorum. Sen zamaninda doguda tas ustune tas birakma, kurtleri cezaevlerine tik, iskence yap, toplu mezarlar ac sonra vay efendim teroristler. Terorist demek bence mit ve jitem demek. Yani zamaninda bu boklari yiyen devlettir asil terorist.

Bir turk olarak sonuna kadar bolunmeye katiliyorum. O topraklarda kurtler vardi, var olacaklar. İnsanlarin olmemesi buna bagliysa varsin onlarin olsun orasi. Hicbir halkin bir digerini bastirip sindirmeye, asimile etmeye hakki yoktur, olamaz.

Demirtas ise dogru bir lider. Soylemleri, hareketleri, durusu bence gayet olmasi gerektigi gibi. En azindan hareket ettigi nokta din degil. Toplumun dislanan kesimine kucak acmasi ise ayrica arti.

Zack'in de dedigi gibi "when ignorance reigns, life is lost". Toplumun tamamina hakim olan din ve cehalet dalgasi umarim en kisa zamanda temizlenir. Bizde belki o zaman bu topraklara aidiyet hissederiz, o zaman daha yasanilir bir ulke hayali kurmak yerine tum alt kulturlerle ve otekilestirilen insanlarla dahada guzel bir gelecegin ortak hayalini kurariz.

Terör diye medyanın lanse ettiği şeylerin bitmesi bu tür oylara bağlı biraz da.

Akp hukumetinden daha kotu bir hukumet varsa o da akp hdp hukumeti olur herhalde.

sırf şu duyuruda da görülebilecek halk düşmanı faşistleri trollemek için bile yapabilirsin aslında. yine de mücadele seçimle yapılmaz, sokakta yapılır. Verdiğin her oy, hangi partiye olursa olsun düzenin elini güçlendirir. Alternatif mücadele yolları öneririm oy vermek yerine.

valla abi helal, nasıl çözebiliyorsunuz böyle karmaşık algoritmaları da hemen akp eşittir hdp diyebiliyorsunuz çok şaşırıyorum gerçekten. ama haklısınız da bir yandan kimi zaman ortak paydada birleşiyor olmaları ve müzakere yapıyor olmaları, siyasi, sosyolojik, psikolojik, ontolojik allah ne verdiyse birebir denk olduklarını gösterir. ha bir de sizin siyasi perspektifinize ikisi de ters, yani bu bile, aynı şeyleri söylemiyor olsalar dahi onları aynı kategoride değerlendirmenizi gerektirir, evet.

neyse, ben yıllardır oy kullanmam ama bu seçimde götümü kaldırıp sırf hdp barajı geçsin diye oy kullanacağım. çünkü hdp geçemezse olacaklar gün gibi ortada, akp eşittir hdp karmaşık algoritmasını çözen arkadaşlar buna neden bu kadar dar bir pencereden bakıyorlar anlamak cidden güç.

şuradaki yorumları okudum da hala akp-hdp ortaklığı diyenler var. lan çözüm süreci diyen hiçbir bok yapmayan, bilakis kürt şehirlerine karakol/kalekol yaptıran, kürt çocuklarını öldüren, ışid'i destekleyip bir sürü kürt'ü öldürten, evinden eden, şimdi bir de tüm maddeleri kürtlere karşı olan bir iç güvenlik paketini çıkartan akp ile mi hdp ortak? çok acayipsiniz... hdp çözüm amaçlı hükümetle görüşüyor evet, hükümeti kim oluşturursa oluştursun onunla görüşmek zorundaydı. chp olsa onunla çözüm bulmaya çalışırdı, bu onları chp'yle ortak mı yapardı? ayrıca kürt hareketi siyasal olarak temsil edilemesin de silahla mı temsil edilsin ben gerçekten anlamıyorum. 90'larda dağdan ovaya inin dediler, şimdi de geri dağa çıkın diyorlar...
bu arada hdp'nin (bdp'nin) verdiği önergeleri incelemenizi tavsiye ederim, hdp'yi büyük medya kuruluşlarından değil de objektif olarak inceleyin.

edit: ben de oy kullanmayan biriydim (bkz: oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı) , ama artık kullanıcam (hdp'ye) içime sinmese de oy kullanma fikri...

hdp nin söylemleri farklı ama yıllardır icraatleri aynı.

hdp'nin akp ile görüşüyor olmasını "akp-hdp" birlikteliği olarak yorumlamak çok sakat. şu anda akp başta olduğu için hdp, akp ile görüşüyor. akp'nin demokrasinin d'sinden anlamadığını da biliyor hdp tarafı. bu yüzden de dişini gösteriyor, istediğimiz olmazsa sokak olayları olur diyor.

sen önce ülkende demokrasiyi oturt, ondan sonra hdp'nin antidemokratik eylem tehditlerini eleştir. kürtler bu şekilde davranmasalardı, bir şey kazanabilirler miydi? yıl olmuş 2015, anadilde eğitime laf ediliyor hâlâ. olaya hdp-akp birlikteliği anamızı belleyecek şeklinde bakanlar, hdp ile akp'nin şu anda birleşmelerini neyin engellediğini söyleyebilirler mi? şu anda hdp'nin kaç tane mileltvekili var bilmiyorum, 35-40 tane var sanıyorum. şu anda da akp ile birlik olup, anayasa değişikliğini referanduma götürebilir. ama yapmıyorlar. neden yapmıyorlar? referanduma gitse, hem akp seçmeni, hem hdp seçmeni oy verse bu değişikliğe kabul edilmez mi anayasa. bal gibi edilir. ortada bir anlaşma yok, pazarlık var. pazarlık olması da doğal. 2015 seçimlerinden sonra da akp'nin her istediğini yapmayacaklar.

akp'nin tek başına anayasayı değiştirmesi ile, bir parti ile ittifak yapmak zorunda kalması arasındaki farkı anlayabilmeniz için iç güvenlik paketine bakın derim. bu iç güvenlik paketi, akp'nin tek başına oluşturacağı anayasanın fragmanıdır. ancak akp'yi masadan kalkmak ile korkutacak bir ortağın olması durumunda ne olur? bunu da bir düşünün.

hdp meclise girerse, akp'nin milletvekili sayısı epey azalacak. 260-270 arasında bir şey olur diye tahmin ediliyor.bu durumda ya hdp ile, ya mhp ile ittifak yapmak zorunda kalacaklar. bu partiler de akp ne yaparsa her şeye okey vermeyecek partilerdir. illa ki kendi istediklerini de anayasaya sokturacaklardır ve belki de akp'yi anayasa değişikliği masasından kalkmaya zorlayacaklardır.

ben de her seçimde chp'ye oy verip pişmanlık yaşayan birisi olarak ve artık pişmanlık yaşamak istemediğimden dolayı, bu seçimde oyumu hdp'ye vereceğim. uzun zamandır düşünüyordum da dün kararım kesinleşti.

hdp işbirlikçi ve samimiyetsiz, aynı zamanda terörist. akp'ye oy vermekle hdp'ye oy vermek arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum, adamların istekleri zaten ortak. isterlerse işbirliği içinde olmasınlar, ne fark eder ki? akp'nin istediğine hdp hayır demeyecek. anca işte iç güvenlik paketi gibi çok ekstrem şeyler için tepki gösterirler, ki o da bir işe yaramadı/yaramıyor.

ha koalisyon ha akp bence hiçbir şey fark etmeyecek ama verirsen eğer sen hdp'ye oy vermiş olduğunla kalacaksın. ben o yüzden vermeyeceğim. bu arada etrafımda ne kadar "cihangir solcusu" varsa hdp'ye yükleniyor. sırrı abelerini de çok severler. benim gözümde hdp, akp'nin paf takımı gibi bir şey. solculuk kisvesi altında etnik siyasetin kralını yapan pkk'lı bir oluşuma oy vereceğime giderim gominis partiye falan oy veririm şahsen.

HDP'nin barajı geçemediği bir meclis felaket olur. Terörist falan demeden önce biraz pragmatist olun. Ki şu günlerde gördük ki aslında HDP'nin bulunduğu meclis çok da kötü değil. Şu günlerde MHP-CHP-HDP canla başla İç Güvenlik Yasasına birlikte direniyorlar. Asıl yıkımı hızlandıracak olan şey HDP'nin barajı geçememesi durumunda D'Hondt seçim sisteminin ve seçim barajınının bir etkisi olarak AKP'nin ulaşacağı milletvekili sayısıdır. Sözlük'te falan bir mevcut seçim sistemini araştırın, ne kadar korkunç sonuçlar doğurabileceğini göreceksiniz.

hdp akp'ye tek başına hükümet kuracak sayıya erişmemişken bağımsız vekilleriyle destek çıkıp sandalye sayısını yukarı çekmiş bir parti. nasıl da unuttunuz hemen.

gizli anlaşmaları beraber yaptılar (oslo)
imzaları beraber attılar (chp ve mhp de çoğu yerde destek attı zaten)


bugünkü diktatörlüğe gelinmesinde hdp kadrosunun az çabası yok. zamanında o yasaları meclisten geçiremeyen, bugün zaten burada olamazdı. orada hdp'ye teşekkür etsinler işte. daha doğrusu kadrosuna.

bu da hdp'nin tek umut falan oladuğu gibi rezil cümleleri kurabilenlere.

ben de aynısı yapmayı düşünüyorum. en mantıklısı o.

hdp'ci "mantıklı" arkadaşları da görmüş olduk. "hıaa ne çok mal varmış"tan öte argümanı yok adamların. yazsanıza ulan o zaman, niye hdp?

Sen bırak teröriste oy verilmez diyenleri, boş konuşuyorlar. Verebilirsin tabii, AKP'ye vermek daha iyiymiş, şaka mısınız nesiniz.

Bir chp mhp ye bakıyorsun kaç bin kişilik katliamlarda isimleri var. Akp zaten yakın tarihte bile onlarcası. Bir de hdp ye bakıyorsun.

Ölümler hepsinde var yani. Geçmişi geçmişte bırakmak lazım, kırmak lazım o statükoları, ezbeleri bozmak.

hdp ye oy vermektense hiç vermemeyi tercih ederim.

Teröristlere oy vermek asla.

cb seçiminde demirtaş'a verdim. bu seçimde de hdp'ye vericem. muhalefet yöntemlerini ve parti programlarını beğeniyorum. özerklik isteklerini de haklı buluyorum. mecliste chp ya da mhp tarafından temsil edilmektense hdp tarafından temsil etmeyi tercih ederim. akp'yi sıkıştırabilecek tek parti hdp. 12 senedir chp ve mhp muhalefet partisi olarak ne yaptı? hiçbir şey.

hdp'ye bir şans verilmesi gerektiğine inanıyorum.

doğma büyüme istanbullu türküm.

ne bu "hdp kötüdür akp'yi seçin demeye çalışıyorlar" demagojisi.

niyet kötü, fikir bol, fikri desteğe gerek yok.

akp'yi mecliste tek ses yapanlar hdp'nin bağımsız kadrosudur. bitti. kapı gibi duruyor eski güvenoyları. bile bile yaptılar. bölünme için ilerleme sağlansın diye feda etmedikleri değer kalmadı.

anayasaya sataşanlar, aslında anayasayı delerek suç işleyenlerse sadece bu iki partinin kadrosu değil meclistekilerin hepsi. bunu da ben değil anayasa hukukçuları söylüyor, maddeleri saya saya.

ya başka partiler ya da oy moy yok. ben başka partiye vereceğim. bunlarla gelecek aynı.

tekrar etmiş oldum ama buradaki demagojiler tiksindiricilikte sınır tanımıyor.

tüm hdp'ye oy yok diyenler aslında topyekün düzene karşı olan güvensizliği referans gösteriyor aslında farkında olmasalar dahi. Ancak her birinizin bireysel olarak oy vermekten vaz geçip, güvensizliğinizi vurguladığınız düzeni desteklemez konuma geçemeye cesareti olmadığı için(bkz: suni denge) yapılan seçimlerde tüm partiler, devamlılıklarını sağlayabilecek kadar oy alarak meşrulaşmış biçimde aynı döngüde ilerlemeye devam edebiliyor.

Oysa bu parlementer sistem kandırmacasının dışına bireysel olarak çıkabilirseniz, o oylamaların sonuçların herhangi bir anlam ifade etmeyeceğini, seçimlerin meşru olabileceği oranda oy verilmediği takdirde, tıpkı gerçekte olduğu gibi basit bir piyes oluşunun ortaya çıkacağını ve düzenin içinin boşlacağını görmemeye meğillisiniz.

Bu yüzden suni denge gibi kavramları incelemenizi ve düzen partilerin tümünü birden reddetmenizi öneriyorum. Kurallarını egemenin koyduğu oyunları kazanamazsınız. Kazanmak istiyorsanız, kuralları siz koymalısınız. Bu da oy verilerek kazanılmaz, sokaklar başta olmak üzere hayatın her alanında, devlet otoritesinin tüm yansımalarını fiili olarak ortadan kaldırarak ve/veya işlevsizleştirerek, alternatifini tekrar oluşturarak kazanılır.

tüm meseleyi kafasında çözdüklerini sananlar mesele değiştirilebilir haldeyken gelecekte olup bitecekleri anlatanlara komplocu musun diyenlerdi.

bugün o köprüyü yaktıklarını anlamadıklarından olsa gerek hala kötünün iyisini (ki cidden diyorum bu kavram yok oldu artık hepsi çok kötü) seçip en azından pratik anlamda farklılık yaratacak bir değişiklik sağlamaktan bahsediyorlar.

böyle 4 yıl geriden gelip referanduma evet dediklerini hatırlamakta da zorlanıyorlar.

o köprü yandı. x ülkesi dağılıp yağmaya mı uğrayacak - bir de üstüne tarihe zulmeden olarak mı geçecek, x ülkesi bir arada kalmayı becerebilme ihtimali için faşizmin dibini mi yaşayacak.

bunların birini bari diğeri olmasın demek için seçmemin imkanı kalmadı.

ikisi de benim bu ülkeye bağladığım her anlamı öldürüyor.

sembolik de olsa bir seçim yapacak, bu sefer gönlümde yatanı seçeceğim ve küçük bir umutla çünkü parti artık cephe mantığında büyüdü, içinde cindoruk da var önkibar da.

hdp tr'nin bugününün baş mimarlarından biri. böyle olmalarındaki neden neyse o sürüyor. bitmiş değil, bir merhale aşılmış değil. şeylerin pratik değerini belki de bazılarımız sanılandan çok daha fazla düşünmüştür.

bu ülkeyle gönül bağı olmayan parti haliyle bu ülkeyi, insanlara ne olacağını düşünmez. oluşma amacına ters.
bugüne kadar ki hareketleri gösteriyor ki bu parti sosyalistin s'si de olamaz.zaten dünyada daha hiçbir yer ülke dışı bir tanıma resmen kavuşmuş, böyle bir tanım kabul edilmiş değil, öyle ya da böyle ulussunuz zaten.

bu gerçeklere bakıp razı gelmek mantığıyla gelenler gelsin, o müthiş analizleri göreceğiz seneler içerisinde.

bir gün aranızdan birisi bir şey iddia eder de dediği çıkarsa gözler yaşaracak. keşke yaşarabilse. keşke bu bok artık bitse zaten. bu gerçekdışılıkla, irrasyonellikle epey zor görünüyor, demek ki hala o lüksümüz var bizim.

bu da hala, apo (hdp) ile akp anlaşmadı diyen mallara kapak olsun:

img.hurriyet.com.tr
img.hurriyet.com.tr

www.hurriyet.com.tr

şu an mecliste konuşma yapan hasip kaplan'ı dinleyebilirsiniz neden oy verdiğimizi anlamak için

net ölçülü bir tarifim yok ama genel olarak malzemeler şöyle:

taze sıkılmış portakal suyu (1 bardak kadar- pötürlü)
çubuk tarçın
çubuk vanilya
karanfil
elma- kabuklarıyla doğranmış şekilde
biraz konyak
biraz toz şeker

uzun deneme yanılmalar sonucunda ulaştığım tarifim şudur;
2 şişe şarap, 1,5-2 bardak su, 1 shot cointreu, 3 portakal (2 si dilimlenecek, 1 ine bütün haldeyken karanfiller batırılacak), 8-10 karanfil, 2 limon (dilimlenecek), 1 çubuk tarçın, 1 çubuk vanilya, biraz rende muskat, biraz rende zencefil, 4-5 tane kakule, 1 kaşık toz şeker.

Yaşın ne, mesleğin ne, dil biliyor musun? Esas önemli olan bunlar.

uzman olduğun bir konu varsa, bu konuda lisansın varsa, o ülkedeki denklik şartlarına bakmalısın. Finans alanında Türkiye'de SPK lisansların olması önemli ve yeterli ama uluslararası geçerliliği olan CFA lisansın varsa aynı işi istediğin ülkede yaparsın.

Bazı ülkeler de denklik için sınav yapıyor. Avustralya gibi.

Ayrıca, Türkiye'de çok uluslu bir şirkette iken bu şirketin başka ülkelerdeki ofislerine geçmek en temiz yoldur.

@long Bana yönelik değil de genel bakalım istedim. yani, atıyorum: yabancı dil şart ya da dilin yoksa, kursa git 3 ay... filan gibi. kendimi kamuya adadım :)

Şu an bir kaç ülkeyi zorluyorum ama dil ve meslek gerçekten çok önemli. Skill shortage list olayları falan bir dünya olay var.

Valla en temizi oradan biriyle evlenip oturma izni almak. Varsa yurtdisinda yasayan bi kankan anlasmali evlilik yapin bacim. Ama sehirdisina bile gitmemiş biri yurtdisinda sudan cikmis baliga döner gibime geliyor ve de orada yasayacagin en ufak bi olumsuzlukta "uğruna sılayi terkedip geldiğim yer burasi mi? Laned ossun!" kafasina girmek neredeyse garanti. Yani ki, ülkedenkacmak kurtulmak iiçin değil de varsa bi idealin onun için kaç yurtdisina.

İşinde iyi olan ve İngilizcesi de iyi olan bir yazılımcı linkedin'inden firmalara başvurarak, pek de zor olmadan yapabilir bu işi. Diğer meslek grupları için durumu bilmiyorum.

Kanada'daki co-op programları cazip geliyor. Yani 9 ay eğitim 3 ay staj. 12 ay eğitim için kaldığından çalışma ve oturma iznin oluyor, sonrası da network, kişisel yetkinlik.

En kolayı expat olarak çalışmak ya da uluslararası bir şirketin yurt dışı birimlerine geçiş.

yurt dışına en rahat yerleşenler burada kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar, kaçak giden, iltica eden, düzmece evlenen vs. Onlardan değilsen işler farklılaşıyor
İyi bir okuldan mezunsan, iyi bir mesleğin varsa (iyi meslek gaz altı kaynak ustalığı da olabilir tabi, pek çok teknik iş de aynı kapsamda), dil biliyorsan işin bir nebze kolaylaşır.
Bir uzmanlığın varsa daha da kolaylaşır.
Hiçbiri yoksa en olası yöntem master filan bulmak,eğitim bahanesiyle gitmek, tanımak okul bitince de iş bulup kalmak.
tüm niteliklerini yazarsan ona göre daha mantıklı şeyler söyleriz
cinsiyetin, yaşın, eğitim durumun, askerlik, burada çalışmışlığın var mı, hangi ülkeler gibi gibi?

Cok farkli degiskenler var yurtdisina gitmek icin.
Önce hangi ülke? Her ülkenin kanunu cok farkli, avrupa birligi icinde bile ülkeler arasinda mevzuat farklari var.

Yabanci dil? Ingilizce her ülkede kapiyi acan bi anahtar, ama o ülkenin kendi dilini de biliyorsan avantajli. Sadece bilmen birsey ifade etmez cogu durumda sertifika saglamak gerekli.

Egitim? Orta okul lise mezunlari icin is imkanlari var ama genelde agir isler oluyor. Üniversite mezunu olmak tek basina yetmez, ama o ülkede master yapmak yerlesme asamanin ilk adimi olabilir. Master yapmis olanlar daha rahat is bulacagi icin avantajli.

Is? isin en zor kismi is bulmak degil calisma izni almak. Buldugunuz is yeri sizi o ülkeye getirmek icin ciddi prosedürlerle karsi karsiya kaliyor. Öncelikle bu kisinin benzerini bu ülkeden bulamadinmi da Türkiyeden getiriyorsun? diye soruyorlar. Sizin yaptiginiz isi sizden baska kimse yapamayacaksa, ya da o ülkede o konuda isci acigi varsa avantajlisiniz. Genelde de isyerleri böyle bir yükün altina girmekten kaciniyor. O nedenle türkiyede uluslararasi bir sirket üzerinen gecis yapmak da bir cözüm olabilir.

Evinden maksimum 2 hafta ayri kalmis biri olarak ocak ayinin basinda 1.5 ayligina ingiltere'ye gittim. Gittigim ilk gunden itibaren de pisman oldum. Cok gezdim, guzel vakit gecirdim ama gercekten sudan cikmis baliga dondum. Gitmeye yakin daha yeni baslamistim alismaya. Diyecegim o ki oyle pat diye gidince insan once bir alisamiyor. Is bulmadir, kalacak yer bulmadie gibi sorunlar bu alisma donemini cok daha kotu hale getirir bence. Bir de Ingiltere'yi dusunme, pahali.

almanyaya geldik biz 3 sene önce. özellikle ugrasmadik ama firsat cikinca ülkenin durumu da belli olunca degerlendirdik.

öncelikle is.

bu konuda emrahday +1

herseyi dogru yazmis.

evlenip gelip mutlu olan görmedim. cünkü o zaman bence mutsuz oldugun anlarda evlendigin kisiyi sebep görüyorsun. onun yüzünden buralara gelmissin gibi. bir de ona zorunlu olma hissi var. neyse

uluslararasi bir amerikan sirketinde calismayacaksan eger (unlever, pg, ford vsvs) seninle isyerinde ingilizce konusmak istemiyorlar. o nedenle bu tarz sirketler haricinde cok iyi seviyede almanca sart. is ayarlandiktan sonra isyerinin yazisi ile vize cikiyor. isyeri diyor ki iste bizim bu elemana ihtiyacimiz var. bu konularda özel bilgiye sahip ve biz bunun aynisinin alman versiyonunu bulmakta zorlaniyoruz diyor.
vize is sayesinde cikarsa gelip calismaya basliyorsun senden bir sey istenmiyor ama esinden a1 seviyesinde almanca bilgisi isteniyor. normal zekaya sahipsen 1 aylik kursla gelebilecegin bir seviye. sertifikani iletiyorsun ve vize görüsmesi sirasinda bugün hava nasil kac yasindasin falan soruyorlar almanca. basitce cevaplaman yeterli oluyor.
buraya geldikten sonra da esin b1 seviyesine kadar almanca kursuna gitmesi gerekiyor. normal zekaya sahipsen bu da 6 ayda gelebilecegin seviye. aylik 100 saat 120 euro. sonra pesini birakiyorlar.
is icin gelmen sebebiyle vizen bu ise bagli oluyor. isten atilirsan vizen de bitiyor. is degistiremezsin bir süre. sirket kuramazsin ama esin kurabilir. önce 3 mü 6 aylik mi ne kisa bir vize veriyorlar. sonra 2 yil sonra bir daha 2 yil veriyorlar. 4-5 yildan sonra süresiz oturma izni aliyorsun ve o sirkete bagliligin da kalmiyor. 8 sene sonra da vatandaslik icin basvurabiliyorsun.

ha bir de; 18 den itibaren bir yere bagli olmadim. önce baska sehirde üni okudum, sonra istanbula tek basima tasindim orada da calistim. farkli yerlere adapte olabilmekte sorun yasamam. ama buradan önce de hollandada erasmus icin 6 ay bulundum. kafayi yedim hic sevmedim cok bunaldim. cünkü yalnizdim. ortam benzer olmasina ragmen almanyada bu sorunlari yasamadim cünkü buraya esimle geldik ve birbirimize destek olduk.
sehir bile degistirmemis insanin yalniz basina baska ülkede zorlanmasi yüksek ihtimal.

eyyorlamam bu kadar

bölüme dilekçe verirsiniz o da dekanlığa gider oradan cevap geliyor sonra diye biliyorum. geçerli bir sebebiniz varsa onu da dilekçede belirtin ve mümkünse ekinde belgeleyin (Sağlık sorunları vb gibi)

teşekkür ederim. sağlık sorunu değil de okuldan evrakları teslim alamadım, oyalanıp duruyorlar, acaba bu mazeret midir okulun evrakları geç vermesi?

hiç bilmiyorum bölüm sekreterliğiyle konuşmak daha faydalı olacaktır bu konuda.

Evet o da geçerli olur zaman kaybetmeden öğrenci işlerine gitmek lazım ama add drop'un sonuna kadar geç kayıt başvuru hakkı var diye biliyorum.

işte sıkıntı da halen evrakları alamamış olmam. ben de kendimi add/drop'u kaçırırsam ne yaparıma hazırlamaya çalışıyorum.

Kayıt olmayan add dropta ders ekleyemez. Mazeretli geç kayıt olman lazım. Öğrenci işlerine git vakit kaybetmeden.

Örneğin:www.eksiduyuru.com

güncel ama farklı bilgi vereyim. boğaziçi öğrencisiyim; ben de aynı şekilde kayıt dönemini kaçırdım. add dropta eklerim dedim. paramı 5 dk önce yatırdım, şimdi derslerimi seçtim ve approval'a yolladım.

nasıl böyle bir fark oldu bu durumda?

mazeretli/geç kayıt diye bir şey var. her üniversitenin farklı ama.

odtü için duyduğumu söyleyeyim. hemen neden geç kaldığını açıklayan bir dilekçeyle öğrenci işlerine gidiyorsun. iki üç hafta ordan oraya imza peşinde koşuyorsun, sonra da kurul kararını bekliyorsun mazeretin geçerli bulunmuş mu bulunmamış mı diye. geçerliden kastım: hastalıksa rapor, vefat vs gibi ailevvi durum, yurt dışında olmak ise pasaport giriş çıkış tarihlerini belgelemen gerekiyor. dediğim gibi o prosedürün nasıl işlediği hangi üniversitedeysen onun yönetmeliğine göre değişir. bazısında buna bile gerek olmaz belki. ama mutlaka her üniversitede geç kayıt vardır.

kayıt yenilemezsen öğrencilik haklarının hiçbirinden faydalanamayacağın için kesilir. belki hemen değil ama ekle/bırak döneminden sonra kesilir.

ama resmi olarak öğrenci sayılıyoruz o konuda bi sıkıntı yok değil mi?

bir de ders ekleme çıkarma olayı var 3 gün sonra o zaman kayıt edebilir miyim acaba dersleri?

yabancı öğrenci değilsen 193.5 lira vereceksin diye biliyorum yani benim öyle.

@lprytk peki bu sitedeki paralar neyin nesi

bu arada öğrenci işlerini aradım, dedim devlet tarafından açıklandı katlamalı harç kalktı diye, arkadaşım ilk defa senden duyuyorum bunu, sitede ne yazıyosa o ama yazı gelirse değiştiririz falan dedi. şimdi 1900 ile 190 arasında çok fark var. benim gitmeden önce para bırakabilmem için öğrenmem lazım durumu. itü öğrenci işlerininde bu durumu ilk defa sizden duyuyoruz demeleri akla mantığa uygun mu sizce?

(Yurtdışı öğrenci kabul kontenjanları dahilinde kayıt yaptıran öğrenciler için) yazıyor ama o yolladığın linkin başında yabancı öğrenci misin ?

@niyebilmiyoruz linki yanlış vermiş olabilirim ama fakültemin öğrenci işleride aynısını söyledi. belkide beni yabancı öğrenci sanmış olabilirler mi acaba.

www.sis.itu.edu.tr bence seninki bu. bütün devlet okullarında aynı oluyodur heralde. bi de ects üzerinden hesaplandığı için iyice standart olmalı diye düşünüyorum.. ben mesela 5 ders alıp 530 lira gibi bi şey ödedim mühendislik fakültesi için. 1900tl aşırı uçuk bence.

not: bir de benim derslerimin bir bölümünün ects kredisi normalden yüksekti.

@niyebilmiyoruz benimde 15 kredi. sizinde fazlaymış. ödemeler hep okul açılmadan olurdu ama şimdi 23 şubatda ödenecekmiş aldığın krediye göre. neyse bekleyip görücez artık.

Katlamalı harç durumunu ilk düzelten, direkt %50 fazlası sadece şeklinde duyuranlardan biri itü. Resmi yazı gitmemiştir, gidince düzeltirler.

yabancı öğrenci değilsen 190 lira civarı birşey yabancı öğrenciysen daha pahalı.katlamalı harç kalkma yazısı daha gitmediği için birşey diyemezler daha.

sorun olacağını zannetmiyorum böyle birşey için ama kesin de konuşmak yanlış olur sanırım.

TC kimklik/pasaport numarasını doğru yazdıysan sıkıntı olacağını ben de sanmıyorum.

sikinti olmaz.

bisey bisey olan ismim direk biseybisey diye yazilmis bilete sikinti olmamisti ulkeden cikarken de girerken de.

türkiye çıkışlı sorun yaşatmazlar ama, yurtdışındaki yer hizmeti şirketleri zorluk çıkartabilir.
havalimanına yakınlarında ise thy bilet satış ofisine bir uğra. o yeri iptal edip yeniden alabilirler. call center ilgilenmiyor böyle şeylerle

Birkaç harf hatasına kadar sorun olmuyordu da işte o 2 harf mi 3 harf mi emin değilim.

3 harf hatası kabul ediliyormuş googleda arayınca.

Tesekkur ediyorum ilgilendiginiz icin, bilemedim ne yapacagimi ama bakalim bir ofise ugrayacagim dediginiz gibi

ucus konusunda sorun yasamazsiniz ama miles&smiles kartiniz varsa milleriniz islenmeyebilir. sonradan ucus kartlarinizi, nufus cuzdaninizi filan web sitelerindeki formla thy ye yollayip konuyu izah ederseniz onun eklemesini de yapiyorlar. bana oldu, ordan biliyorum.

nusr-et
Gop'ta.

nusret zalım kelin restoranı. tasvip etmiyırız.

jw Marriott steakhouse

Bigchefs olabilir.

Şahsi favorim balık/meze rakı severseniz kolyoz, ya da pancar

Trilye (balık restoranı)

Calismiyor, minibüs veya otobüs kullanabilirsiniz.

19s

14, 14a, 14ak

otobüsle dostum. şarkısı bile var :)

www.youtube.com

İzmir, Manisa, Muğla

edit: Çanakkale demişim ya, Marmarada o. Muğla olarak değiştirdim

İzmir Aydın Balıkesir

izmir
manisa
aydın

izmir
muğla
aydın

sırasıyla
muğla, izmir, aydın

izmir, aydın, muğla.

izmir aydın muğla benim de

İzmir aydın muğla

İzmir, aydın, muğla

İzmir, Aydın, Muğla

muğla, izmir, aydın... türkiyenin en yaşanılır 3 ili.

izmir
aydın
muğla

edit: bakmadan yazmıştım da herkes de böyle yazmış. zaten ne olacağıdı ahah.

vallahi onları bilemiyorum ama sakın bu özel ders sitelerine üye olma.
eşim üye olmuştu zamanında, para tuzağından başka bir şey değil. ders isteyenler de 20 lira filan vermek istiyorlar ders saatine.

unisbul diye bir site var, oraya da ilan verebilirsin.

teritori +1

Teritori +1
bi yol bulursan bana da dersen memnun olurum.

Odtü'de odtülü ders verenler topluluğu aracılığıyla buluyordum ben. Etüt merkezleri de bir seçenek- etüt merkezlerinde de emeğinin karşılığını tam alamazsın ama öğrenci akışı sürekliliği olur. Bir de tanınırsın, referansla öğrenci sayısı katlanıyor genelde.

Önerim ib programına hakimiyet kazanıp ib okullarının etrafına ilan vermen. IB yi veliler çok önemsiyor. Ders ücretleri de normal öğrencilere göre ortalamanın üstünde oluyor.

IB velileri üniversite öğrencisinden ders aldırmazlar.

Ben 2 sene verdim. :)

thomas calculus'u okumaktan başka çare yok bence.

internette hatta youtube'da bilal'e anlatır gibi anlatan videolar var.

denildiği gibi thomas calculus da tam bu işe yarar.

introduction to calculus diye aratabilirsin.onun dışında anadolu üniversitesinin analiz notları vardı yanlış hatırlamıyorsam.

boş zamanlarımda öylesine khan academy'den çalışıyorum calculus ama calculus II nedir, neleri kapsar hiçbir fikrim yok. belki düşük seviye kalabilir senin için.

Khan's academy oldukça iyi temeli oradan oturtacağım da, bir süre sonra basit kalmaya başlıyor. Calc 1 limit-türev-integral. Calc 2 de seriler-diziler bu arada.

tutorial.math.lamar.edu

thomas stewart adams hep iyi kitaplar. bunlardan herhangi birine çalışabilirsin. bunların yanında konuları daha kavramsal daha sezgisel açıklayan bir de gilbert strang ın calculus kitabını önerebilirim. ona da bir göz at bence. gilbert strang şu mit nin open course ware inde lineer cebir anlatan adam.

www.hepsiburada.com

Intro dersi de, bu dersi 4. sınıfa koymalarının bir sebebi olmalı. Demek ki önce programlama mantığını, temel bir kaç konuyu hallettikten sonra bu konuyu daha rahat öğrenebilirsin. Odtü ile ilgili sorunun cevabını bilemeyeceğim.

Bu arada bu soruları hocalarınıza sorun gitsin. Mesela bu dersi veren hocaya mail at, hoca sana mantıklı bir cevap verecektir. Çok uzatmadan açıkla derdini, bazı hocalar tenezzül etmez belki ama bazıları oturur uzun uzun açıklayarak yol gösterir.

hocaya bağlı değişebilir sanırım ama izin alıp derslere girebilirsin belki.
yani transkriptte o ders olmasa da, sınavlarına girmesen de derslere girebiliyorsun...
tabi resmiyetini bilmem durumun. her hoca kabul etmeyebilir. mecbur değildir sonuçta.

yanlis hatirlamiyosam birinci siniftayken öyle 4. sinif dersi alamiyosun.

Alamazsın. Must coursesa kontenjan kafadan dolar. Seçmeli şartlarından ve mezuniyetten dolayı (bölüm ve fakülte seçmelileri) 4. Sınıf derslerinde kontenjan sıkıntısı oluyor, 3. Sınıf öğrencileri bile bazı dersleri izinle alabiliyorlar.

1. Sınıfta yabancı dil dersi bile vermiyorlar, hem de başlangıç değil, ileri seviye olmasına rağmen.

Denemekten zarar çıkmaz tabi hem her zaman o derse kayıtlı olmadan girebilirsin hocayla konuşarak.

must değil technical electives ama dediğiniz gibi zor görünüyo

odtü bilgisayar'ı bilmiyorum ama odtü inşaat'ta seçtiğimiz te'leri önce bölüm öğrenci sekreterliği onaylar sonra alabilirdik. yani öyle kafanıza göre te seçemiyorsunuz. dersi almak için her halükarda hocasıyla konuşmak gerekecektir ve büyük ihtimalle hayır der. dersi izlemek istiyorsanız da etmemesi için bir sebep yoktur muhtemelen oturur izlersiniz.

İsli mayonez?

isli mayonez - çıra? ya da toz çıra.

woodchip talaş demek talaş elde etmek ya da talaş koymak diyebiliriz. talaşın yemekle alakasını anlayamadım...
ekleme: şimdi anladım. talaşı yakıp is elde edecek ..

anladığım kadarıyla tütsülenen şey mayonez değil orada tütsülenmiş biberle yapılan mayonez gibi bir şey . şöyle ki: d3b3xtkw30jmob.cloudfront.net

barbekülü mayonez derdim

öğlen yesen? o zaman 5-6 yerine 7-8'de yersin olur biter.

O zaman da 10-11 gibi acıkacağım ama?

hayır, öyle olmayacak. 5-6 öğünü 2. öğün oldugu ıcın hemen 3 saat sonra acıkıyorsun.

7-8 öğünün 3. öğün olacağı için 10-11'de o kadar da aç olmazsın.

bir öğün sebze yemeği, bir öğün protein(kırmızı et/balık/tavuk) yanlarına salata ve yoğurt. bol bol su tüketimi- en az 2 litre. her öğünde en fazla bir dilim tam buğday ekmeği. aralarda atıştırma olarak meyve alınabilir. makarna/pilav olmasın, baklagilleri kıs.

miktarları vücudun kalori ihtiyacına göre değişmekle birlikte diyetisyenler buna benzer beslenme tarzı öneriyor genelde.

ama en önemlisi de öğün atlamamak. öğlen yememek çok sağlıksız. yiyecek ortamım olmuyor vs diyorsanız da akşam yemekten sonra atıştırmalık olarak bir avuç badem yanına bir elma ya da iki kivi vs klasik diyet atıştırmalıklarına yönelebilirsiniz.

içki olayı yeme alışkanlıklarını da değiştiriyor. özellikle gece saatleri bünye kalori almaya alışmışsa bunu yenmek zor, organizma hem alkol istiyor hem de atıştırmak.. kendimden biliyorum.

valla bir süre az da olsa kalori almak gerek o saatlerde. sonra dayanamayıp amk diyerek bi akşam tekel bayisine dalıverebilir insan.

ben bu diyet etimek diyorlar kızarmış.. onlardan iki dilim çıkarıp üzerine labne sürüyorum yoksa az peynir,iki üç zeytin, yanına bir ufak domata bir sallama çay, baktım o da tutmadı bir ufak elma vs yapıyorum. saat 10 civarları vs. ilk amaç göbeği eritmek değil alıskanlığı köreltmek.

arkadaşlar tesekkürler. Benim esas sorunum göbek. Diğer yerlerde sorun yok. Yani çok da kilo vermek istemiyorum. Sadece göbek gitsin.

bakayım yemeden deneyelim biraz.

Tek ders sınavında hocanın okuldaki kapısında yatmıştım. Ben o orospu çocuğuna yalvardıysam herkese yalvarılır. Bak sinirlendim yine.

Kızsan şansın var ama büyük ihtimal ya erkeksin ya da çirkin bir kız.

@teritori e geçebildin mi sonra?

@douchebag erkeğim ama hoca çok idealist.

3 dönemdir tek ders sınavına giriyorsun hoca belli ki konuşmayla geçiren biri değil. önceden bu dersi kaç kez aldın bilmiyorum ama en az 2-3 kez de önceden almışsındır. madem sorun temelden geliyor bunca geçen sürede o eksiği kapatır sonra diferansiyel denklerimlerini hallederdim. ama sen bunları yapmamışsın isteyenin bir vermeyenin iki yüzü kara diyip sınav öncesi sonrası git yanına. en azından sınavdan önce neler cıkar diye sor belki nokta atışı konu söyler.

Salt yalvarmakla geçemedim. Araya dekanı soktum, bana notu yazarken yanındaydım demediğini bırakmadı amın feryadı. Yok adam olmazmışım, yok gençlik şöyleymiş filan.

Ama Allah büyük. Seneler sonra bana işi düştü ve kopekler gibi yalvarttım ibneyi halen de hırsımı alamadım. Mat1'den 5 sene bıraktı beni. Tek derste tükenmezle yazmıştım.

3 dönemdir tek ders sınavına girip geçemiyor musun? çıkıntılık yapmak istemem ama bu durumda sıkıntı sende. hocayla konuşmamazlık etme. sınavdan sonra gitmek olmaz, önce konuş. nasıl çalışayım, geçemiyorum diye yol yapman gerekirdi bu zamana kadar. 2-3 gün öncesine bırakılacak iş değil. hangi şehir, üniversite? keşke birilerinden yardım isteseydin, geçecek kadar çalışmanda yardımcı olurlardı. belki hala da yardımcı olacak çıkar.

mutlaka konuş, yalvar ama sınavdan önce. yardımcı olma olasılığı artar. acındıracak şeyler söyle. baktın değişiklik yok, son şans olarak da yönlendirseniz, ne yapacağımı bilmiyorum çalışıyorum yeterli gelmiyor belli ki yanlış çalışıyorum diyip belki sınavla ilgili ipucu koparırsın en kötü.

Kardo onun ben idealistliğini sikeyim çok afedersin de.

Tek ders sınavında öğrenci mi bırakılır amk. Orospu çocuğuna bak.

öyle idealizme ben de sokarım. ortalaması 1.99'da kalıp kredi kesintisine uğrayan arkadaşıma FF'i FD yapmayan hocalar vardı. çocuğun okulu uzuyor şimdi.

yapman gereken şey araya tanıdık sokmak. ama samimi biri olacak. mnakodumun yerine işler böyle yürüyor. veya oturup beynin menemen kıvamına gelene kadar çalışcan.

26 vize 99 finalle 5. ya da 6. alışımda geçtim bu dersi. Aynı şekilde 98 vize 55 final notuyla kaldığım dersin hocasına da yalvarmadım. (ortalama ve final notun 60 ve üzeri olmak zorundaydı benim sistemde)

İte köpeğe boyun eğeceğine otur bir bilenle çalış, güncel ders notlarını toparla, geçmiş sınav sorularını toparla, 5 soru varsa en az 3 tanesinin tipi aynıdır, 3 soru cepte, azıcık da özveride bulun dizi, film izleme otur ders çalış.

cok az dil neti ile bir yere kapağı atabiliyorsun.

Yabancı dili iyi olan herkes belli bir seviyede puan alabiliyor da ondan. Lisedeyken de girmiştim alanım olmamasına rağmen ve alanımdan daha yüksek sıralamam vardı. Bazen düşünüyorum hazır mezun olmuşum, öğrenmek istediğim dilin bölümünü kazanıp harçlar kalkmışken ilgili bölüme girsem mi diye...ama yapmam gibi geliyor.

Muhtemelen çoğuluk da tercih yapmaz zaten, buna ben de dahilim.

FEN BÖLÜmünde ya da tm bölümünde olup derslerinden umudunu kesen arkadaşlardan ingilizceleri iyi olanlar "bari o bölümlerden bir şey yapamayacaz bari buradan girelim" diyorlar.galiba.

Bir de o kadar zaman geçmiş, lisansta okuyan ya da mezun çoğu kişi ya yds ya toefla hazırlanmıştır. Oturup fizik kimya biyoloji, coğrayfa, edebiyat ya da artık her ne alansa onlarda iyi puan almaya çalışmak ciddi tekrar gerektirir. Unutuyor insan sonuçta.

Çünkü diğer alanlara göre gayet kolay dil bilen birisi için. Ingilizce olması şart değil Almanca Fransızca falan da var. Hiçbirini yapamasaniz da YGS Türkçe ağırlıklı Dil3 puanı hesaplanıyor. Onunla da Arapça, Korece gibi diller okunabiliyor. 3 sene lisede dil bölümünde ne okuyorlar çok merak ediyorum, bölüme hazırlık olsun diye mi o eğitim? Sadece sınav içinse acayip gereksiz çünkü.

lisede dil okudum, o kadar bos zamanim vardi ki yazilimci olarak mezun oldum :p
dil bolumlerine girmek kolay, cok kolay. "x universitesinde okuyorum" demek icin ideal. acikogretim'in 1 tik ustu iste.

irlanda. irlanda'da yaşayıp, irlanda pasaport sahibi olup, günün birinde evlenirsem irlandalı bir erkekle evlenmek isterdim. nedenini ben de bilmiyorum ama

ingiltere ikisi de.

Britanya'nın köpeği olduğum için tabii ki İngiltere.

ben Güney Kore ^^

norvec, isvicre ya da yeni zelanda da yasamak isterim. turk pasaportumdan memnunum ama diplomatik pasaport olsa fena olmazdi :)

rusya'da yaşayıp isveç pasaportu.

isviçre pasaportuna sahip olup norveç'te ya da izlanda'da yaşamak isterdim.

Abd ile Ingiltere pasaportu arasinda kaldim.

abd ve abd. birkaç seneye gerçek olacak. ^^

174 ulkeye vizesiz girebilen herhangi bir ulkenin pasaportuna tabii olmak isterdim :(
www.henleyglobal.com

la almanya ya :( yapabiliyo musunuz böyle bi şey yapın lütfen almanlık çok güzel ich bin zwanzig jahre alt und ich kann adapte olmak easily :( lisede almanca dersimiz boş geçiyodu hoca müdür yardımcısı olduğu için ama 6 yaşımdan beri almanca müzik dinliyorum 1 sene almanya'da kalsam almanca roman yazarım beni hafife almayın plz germoney gib passport :(

(pasaport da yaşam da almanya olsun, avrupa birliği yeter bana dışına çıkıp napcam sanki bana ne)

isviçre pasaportu sahibi olup,
iskandinavya'da yaşamak.

İran'da yaşayıp, vatikan pasaportu sahibi olmak istiyorum ben. Heyecan istiyorum, şüpheyle kalkan kaşlar istiyorum!

Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olmak her şeye yeter...
İngiltere ve Kanada da kabulüm ilk etapta, sonrasında Amerika'ya geçiş için iyi seçenekler...

Elbette ki abd.

Kanada ve Almanya da diğer tercihlerim.

Almanya veya İsveç.

italy-italy

alman pasaportuna sahip olup berlin'de yaşamak isterdim. ailemin kökeni de prusyaya dayansın. belki o zaman biraz da çalışkan olurduk aq.

3. dünya savaşı olursa sonrasında yine yenilip küllerimizden bu sefer dünyanın en güçlü ülkesi olarak doğardık. sonra kebap.

avustralya - avustralya

Hollanda, bir gün zengin olursam giderim daha da geri geleni siksinler.

Kanada- ABD

aynı ev rahatsız edici olabilir. 4-5 gün güzel geçer ama her gün aynı güzellikte geçmeyebilir.
ancak yakın muhitlerde yürüme mesafesinde yaşamak bence de en ideali. ben dedem, babaannem, amcalarım vs beraber büyüdüm ve bu iyi bir şey.

bir süre sonra sorunlar çıkmaya başlar, anlaşmazlıklar olur. yani bir günlük saadetle böyle bir karar vermeyin bence. olmadı aynı apartmanda oturun bir süre, deneyin bakalım nasıl olacak. ev ev üstüne olmaz ayrıca.

Kısa süreli tatillerde çok güzel oluyor tabii ki, herkes birbirini özlediği için normalde rahatsızlık yaratabilecek şeyler görmezden geliniyor, herkes pek bir tatlı, mutlu, neşeli oluyor. Ama normal hayatta, sürekli beraber yaşamanın bir sürü zorluğu var. En basitinden evde 2 tane hanım olunca, hele hele bunlar farklı kuşaklardan olunca, sırf pilavın nasıl pişirileceği ile ilgili bile bir kriz çıkabilir, kendimden biliyorum, ben kavurmayı seviyorum pirinci, annem kavurmadan önce suyunu koyuyor. Bu verdiğim örnek çok basit bir olay, zamanla neler neler çıkar. Yapan, yapabilen yok mu var tabii, ama çoğunluğu mecburiyetten o şekilde yaşıyor. Aynı evin içinde değil de yakın mesafelerde yaşamak isterdim ben, hani sık sık bir araya gelmek, gezmedir, pikniktir, tatildir cümbür cemaat olmak çok keyifli bir durum. Ama herkesin farklı evi, düzeni olacak. Mümkünse kimse kimsenin hayatına müdahale etmeyecek.

Kisa sure iyi de uzayinca sikinti basliyor

Bu anlattıkların yılda birkaç kez birkaç hafta süper oluyor. Ama ne zaman süre uzuyor, sıkıntılar ve monotonluk başlıyor. Yerinde ve zamanında, kararında güzel duygular.

@elikası +1 yakın yaşamak güzel olabilir ama bir evin iki hanımı olması katlanılamaz bir şey haline gelebilir. ya kadınlardan biri (kimin tapulu eviyse diğeri genelde) kendini geri plana çeker ki o şekilde de sıkıntı ya da sürekli bir çekişme olur. bu o iki insanın iyi geçinemeyeceği anlamına gelmez. normalde çok iyi anlaşsalar da herkesin evinin düzeni farklı ve herkes kendi düzeninde istediği gibi yaşamak ister. çok mecbur olmadıkça aynı eve, dubleks bile olsa taşınmak sonradan pişman eder bence.

ailenizle olmaktan bu kadar memnunsanız aynı şehire yakın semtlere taşınmak hem içinizdeki özlemi giderir hem problemleri hafifletir.

aile içinde kalması gereken, anne baba ile paylaşmak istemeyeceğiniz durumlar olduğunda sıkıntı yaratır. tam aynı şey değil belki ama ben anneannemle birlikte büyüdüm. dedem vefat edince bize taşınmış bebekken anneme destek olmak için çağırıyorlar gibi yapmışlar, gurur yapmasın diye :) ve 12 sene bizde kaldı. hep destek olmuştur. babamı da çok severdi, babam da anneannemi sever, sayardı. bunu bir fedakarlık olarak görmezdi hiç. hiç sorun yaşamadık. anneannemin evi de kapanmadı ama, arada canı sıkıldıkça kaçar, evimi dolaşayım derdi okullar tatil olduğu zaman.

her ailede o uyum olmuyor. özel işlerine karışabiliyorlar büyükler. eşler rahatsız olabiliyor. bazen de çocuklar bu durumdan şikayetçi olarak büyüyorlar. anneannem bizden taşındığında evini satıp, yeni ev aldığında ona yakın olmak için biz de bir iki mahalle öteden ev almıştık. birlikte yaşadıktan sonra ayrılsak da beraberiz durumu olmuştu. bizi el üstünde tutardı, biz de onu. birlikte olduğumuz anlar dediğin gibi mutlu anılar hep.

geçen sene vefat etti ve onunla anneanne torun ilişkisini sonuna kadar yaşadığım için şanslı ve mutlu hissediyorum. annem ve babam için de öyle. yakın bir arkadaşımın da dedesi onlarla yaşamış örneğin. hem ailesi için hem de kendisi için o durumun sancılı geçtiğini söylüyordu. bakmak sıkıntı, evde yaşlı var diye yapmak istediklerini erteliyorsun vs demişti. o yüzden aile dinamiğine, aile arasındaki ilişkilere bağlı biraz da.

1. Büyüklerin yakında olması harika bir şey, ama aynı evde değil.
2. Ablamı, annemi çok severim, ama aynı evde birkaç gün sonar kesin sorun olur.
3. Kayınvalide için de aynı şeyi düşünüyorum. Yakın olsun, ama evler ayrı olacak.

Dayıoğlu, kimilerine bu fikir çok sıcak geliyor ama ben hiç sıcak bakmıyorum. Dağ dağ üstüne olmuş, ev ev üstüne olmamış. Benim kanaatim, ilk birkaç hafta pek tatlıyken sonra tadı kaçar işin. Bir bakarsın ki eşin veya sen bir karar alamıyorsun evin perdelerini bile başkaları seçiyor.

The One with the Embryos en eğlenceli friends bölümlerinden biridir, 4. Sezon.

şimdi oralar karışık, sadece birkaç bölüm de atlasanız yetebilir, örneğin 3x18 the one with the hypnosis tape'e geçin, oralar bi geyik gider, 3x19u atlayın duygusala bağlar, 3x20 baya geyik, 3x21, 3x23 bunlar izlenebilir.

4. sezonda chandlerın bir hazin aşk hikayeleri oluyor.

5. sezon chandler&monica sezonu, buradaki goygoy bölümler dee, 5x8, 5x9, 5x13, 5x19, 5x21 olabilir.

the one where rachel smokes
the one with unagi
the one with ross' sandwich
the one where phoebe runs
the one with ross' teeth
the one with the apothecary table

friends izleyesim geldi yeni baştan.

5. sezon sonrası denmiş pardon... 6. sezon sonlarını izlememelisin o zaman.
6x7 6x8 olabilir

7x6

5×14. düşünür düşünür gülerim.

5x14 e katılıyorum, en güldüğüm bölümlerden biridir ama biraz aşk meşk var onda.

10x14 "The One Where Joey Speaks French"

9x2 "The One Where Emma Cries" (özellikle Ross'un yumruk kısmı falan efsaneydi)

6x17 "The One with Unagi" bu da efsanedir benim için

Tesekkurler gencler. Chandlerin monicaya evlenme teklifi ettigi sahnede yine o donem bende derinn yaralar birakn bir adet ayrilik yasadigim biraz da aldigim overdoze alkolun etkisiyle gecenin bi yarisi sabaha karsi okuz gibi aglamis adamim. O yuzden ne kaa az ask o kaa cok goygoy tandansli bolumler lazim

8.sezondan devam et.
telefona not bile almıştım bozukken 8.sezonu aç izle diye.
sesli güldürür.

5.sezon 14.bölüm. İzlediğim en komik friends bölümü ilan ediyorum.

@avifa 8deki muhabbetler neydi

7. sene sonrasında öğrencilik haklarını kaybediyorsun. 5 veya daha az dersin kaldıysa ona göre okulun uzuyor.

atılma 2003 falan gibi kalktı. o mesele de 3 defa gözetim listesine girmek gibi bir durumun sonucuydu. itüye özgü bu saçmalık mahkemelerde düzeltildi bi nebze.
geri kalan her şey için yök ne derse o olur.

nawar evet de öğrencilik hakkını kaybetmek ile atılmak aynı şey değil ki. Gerçi başka örnek yok ben de pek bilmiyorum. Tekrar sınava girse ders saydırsa saydırdığı derslerle yine azami süre dolar.

prhn mevcut öğrencileri bağlamıyor atılmanın gelmesi, onların süreleri sıfırlanıyor.

www.milliyet.com.tr

yok öyle bişe. daha gelmemiş konusuluyor.
yani şuraya temenni içerikli, bilgi içeriği olmayan bilgi yazmak çok kolay, araştırmak zor. "yeaani, bence şudur, öyle olmalı" gibi bir soru sorulmamış. net bi soru sorulmuş.

prhn aynı kaynak, ek madde var:

“GEÇİCİ MADDE 67 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte yükseköğretim kurumlarında kayıtlı olan öğrenciler bakımından azami sürelerin hesaplanmasında, daha önceki öğrenim süreleri dikkate alınmaz.

olay o değil yani. ya bölüm değiştirecek söylemiyor anlamadım.

tutorial.math.lamar.edu

Burdan calısıp suggested ve çıkmış sorularla ba aldım.

youtube diye bişey çok güzel

ders notuna gerek yok da dif kitabını pdf olarak bulabilirsin, kitabın solution manualını da.

din dersi görenler din sorularını yanıtlayacak sanırım ygs'de. netten yapılan başvurularda diğer seçeneği de seçebiliyordun ama.

Lisede din dersi gördüysen din çözeceksin. Bu kadar basit.

online başvuruda görüp görmediğini soruyor sadece, cevaplamak istiyor musun diye bir seçenek yoktu...
e dersi gördüğüm de kayıtlarda belli olduğundan seçtim mecbur. her zamanki gibi saçma sapan dayatmalar...

hatırladığım kadarıyla 5 din 5 felsefe sorusu var. sırayla cevapları aynı şık olarak. sen iki dersin de sorularına bak cevaplar ortak şık olacağı için ikisinden de olan bilginle yaparsın zaten, benim zamanımda bizim yöntemimiz buydu en azından, şimdi soru tekniği değiştiyse bilemem.

şimdiye kadar herkes zorunlu din dersini aldı

din soruları muhtemelen daha kolaydır. boşver. saçmalık olmayan hiçbir şey yok.

hostel ortamına yabancı değilseniz kesinlikle şehir merkezindeki flying pig www.flyingpig.nl

Flying pig +1

fiyat fazla ya da yer sıkıntısı varsa alternatif olarak st christophers inn.

Her lise yapmıyor basvuru isini. Yapan liselerin listesi yayınlanıyor klavuzda. İlla osymye gitmeye gerek yok.

Son iki yılda da osymnin yaptığı herhangi bi sınava girdiysen ve sifreni hatirliyosan netten de başvuru yapabilirsin sanırım.

fotografın da varsa aday işlemleri sayfasında ve son iki yılda herhangi bi sınava girdiysen gitmene gerek yok. şifreni bildiğini varsayıyorum. bilmiyosan da kimlik bilgilerin ve gizli sorunla alabiliyosun

dokuman.osym.gov.tr

Odadan kaçış :)

@patiska 3. caddede açılmış. Kocaman evi yapmışlar, ama çok pahalı yapmışlar.

buz pateni, serbest paraşüt kulesi, bowling, paintball?

serbest paraşüt kulesi yılın 300 günü çalışmıyor yahu, rüzgar var diye.

dün belpaya gittim şu oldu :D www.eksiduyuru.com

bowling-paintball için kalabalık olmak gerekiyor o da zor yahu.

squasha başla :)

olma mı! o kadar pavyon ve meyhane var, gece hayatı barlardan ibaret değil.

ahah geçmiş olsun. görmemiştim o duyuruyu.

o zaman sana en ekstreminden gireyim. yamaç paraşütü öğrenmeye ne dersin?

edit: sana girmeyim. sana örnek vereyim. sana konuşayım falan. girme falan yok sorry sdadssf.

@letheaven scubadiving yapıyorum, yamaç masraflı olur. gir bea ne olacak.

kardeş scubayı angarada nerde nabıyon? yamaç olur dersen her haftasonun dolu olur artık sosyallikten ölecek noktaya bile gelirsin. uçuş olmadığı günlerde sucuk ekmek partileri falan ooh mis. vallahi özledim.

saunaya hamama git. ter at rahatla.

Dans kursu. Tiyatro. Comlek seramik kursu.

Geçen fırsat kuponu vardı odadan kaçış için, baya uygun fiyata gelmişti. Takip etmekte fayda var. Görürsem haber veririm.

Ben darta sardım Ankara'da. Pek keyifli oluyor. Profesyonel lig, ödüllü turnuvalar var.

Aslinda Sözlükte bir ekip toplayabilsem Koylu-Vampir gibi lakin daha keyifli bir oyun oynayalım diyorum ama beceremedim.

Poker, yemek, dart, Eymir, bisiklet, oyun, odadan kaçış, şarap derken sevmeye başladım şehri :)

normal değil bence.
kadın dediğin tehlikelidir biri diğerini fişteklese, hepsi ona uyar. ben de kadın olarak yazıyorum bunları, sonra kadınlar bik bik demesin.

acaba hakkaten bir şey mi yaptın, böyle gereksiz bir espri olur ne bileyim, onlara "yanlış" gelebilecek bir laf olur. kızdıracak ya da. sonra biri diğerini gaza getirir soğurlar senden.

ama kötü olmuş bu durum, zorlanırsın işinde bence aranı düzeltmeye çalış. iyi davran sevecen ol ama onlar istemiyorken zorla da içlerine girmeye çalışıp iyice zora sokma. zamanla unuturlar bir şeye bozuldularsa da bence.

ya bilmeden bi şey dedin ve kendi kendilerini doldurdular ya da ağır kezbanlar. zamanla takılmamaya başlarsın böyle şeylere.

işyeri dediğinin köy kahvesi'nden altın gününden hiç bir farkı yok arkadaşım. dedikodunun, hasetliğin bini bir para. gerçekten bir neden olmama ihtimali de var, ya da çok sudan bir sebeple olabilir.

sen onlara normal davranmaya devam et. aşırı iyi ya da mesafeli olma. o tavırlarını hiç farketmemiş gibi davran, zamanla normale döner.

Şakayla karışık söyle yahu, bugün beraber inelim falan de işte 12.15'de diye. O zaman anlaşılır bence.