buradaki bebeğe ism duyurularına bakarsan müşteri kitlesini az çok çözersin.

hacıoğulları, hoca oğulları, özkan ticaret, murtaza turizm gibi kofti isimlerden hoşlanmadığımız için.

yukarıdakiler +1

insanlarımız babacan tekstile para verdiğinde ıyy olabiliyor ama yabancı şekil bir isme aynı ürüne daha yüksek bir meblayı verse bile ıyy olmuyor.

yıllarca şark kurnazı esnaftan tokat yediğinden ve gevurlar dürüst gibi bir algı olduğundna olabilir

Türkçe isimli de çok sevilen ve tutulan firmalar, markalar var.

Neye göre? Kime göre daha çok tutuyor sonucu çıkardın?

Yörsan, Erikli, Selpak, Kurukahveci Mehmet Efendi, Eyip Sabri Tuncer, Garanti Bankası, Mavi(Jeans), Derimod, ÇiçekSepeti, YemekSepeti...

Yabancı markalar çoğu zaman daha kaliteli deneyim yaşatıyor. Aşağılık kompleksi goygoyu aşağılık kompleksi olanların uydurması.

ürün olarak yabancı ürün iyidir anlayışı var, isim yabancıysa ürün de yabancıdır diye düşünüp araştırmadan yabancı isimli türk markalara yöneliyor o yüzden halk. ama bunun bize özgü olduğunu düşünmüyorum, yabancı olan ilgi çekicidir her zaman

Sociolinguistik 101.

Herhangi bir ''dil'' degil, büyük oranla İngilizce ya da Fransızca oldukları icin. Asagılık kompleksi ile alakası yok bence. Populer olan, daha cok ''guvenilir'', ''saglam'' markaymıs gibi kulaga gelen isimle satıs yapmak tabii daha kolaydır, tutulur. Yani Türkce tüm dünyada inanılmaz ilgi gören, herkesin ögrenmeye calıstıgı bir dil de, üretici, mekan sahibi vs. inadına mı Türkce isim kullanmıyor? Her yerde böyle. Dünya'da oncelikli söz hakkı olan, trend belirleyen ülkenin kültürü, dili ticari amaclarla kullanılır.

bende yabancı adamın üçkağıtçı olma ihtimali daha az önyargısı var. ayrıca sevenhill battı :) (o sloganla batarsın tabi)

Daha çok sonradan pazara giren firmaların tutunma için uyguladığı bir taktik olabilir.

Marka değeri yüksek Türk firmaları için geçerli sayılmaz. Örn. Yargıcı, Paşabahçe vb gibi

happy moons un kurucusunun soyadi mutluay. bunu duydugumda girisimciligi biraktim galiba bu ulkede

çoğu çok pahalı katılıyorum sebebi bir kısmı ithal ama kalanları yerli üretim kar marjı ne boyutta bilmiyorum.

her şey pahalandığı gibi kuruyemiş de uçtu. acaip pahalı bence, çoğu ithal zaten ki ithal olmasa yerliler çok daha pahalı

bizim semttekiler kuyumcu gibi oldu. şıkır şıkır lüks dükkanlar.
bu gidişle kuyumcu tartısıyla ölçüp verecekler zaten.

fındık hariç çok uçuk değil bence ama fındık bayağı pahalı.

Ben de badem, kaju ve Antep fıstığıni her aldığımda aynı duyguları yaşıyorum. Diğerleri neyse de bu üçü sahiden pahalı.

tek değilmişim. :)

şu an fındıktan çok leblebi pahalı gibi duruyor,
beğenmediğimiz hep tabakta kalan o leblebi, yer fıstığından pahalı satılıyor.

Kuruyemiş pahalı değil, millet fakirleşiyor.

Her şeyin fiyatının arttığı durumda alım gücü düşen kimse fakirleşiyordur. Normal şartlarda bireylerin gelirlerini enflasyon oranında artırması ve hatta refah payıyla birlikte enflasyondan fazla artırabilmesi lazımken, kurnaz milletimiz için bu böyle olmuyor.

ek: www.youtube.com

gıda fiyatları uçtu.

Kabul etmeme ihtimalleri yüksek. dava bitene kadar bir sey alamazsın...
2.soru için imzalamazsan alamazsın ibraname diyorlar ona... "tüm haklarım saklı kalmak kaydıyla" diye yazıp isim soyisim imza seklinde halletmen lazım.

teklifini kabul etme ihtimalleri yüksek.. belki mevcut hakların dahil 4 ya da 2 verirler.. firmaların genelde izledikleri yol böyledir.

şu an ilk önce arabulucuya gidiliyor, orada anlaşamazsanız mahkeme devam ediyor. mahkeme yargıtayla beraber en az 2 yıl sürer

Kıdem ve ihbar tazminatı için mahkemeyi beklemeyeceksin onları her tüelü alacaksın. Mahkeme başka bir olay. Haksız öıkarılman için işe iade istiyorsun. Eğer mahkemeyi kazanırsan ve seni işe geri alırlarsa bu verdikleri kodem tazminatını geri isterler.

Kıdem tazminatı almak için hiçbir şey imzalamak zorunda değilsin. “Tüm haklarımı aldım”, “alacağım kalmamıştır” şekşinde dilekçeleri sakın ama sakın imzalama.

Alacaklarını almadan ibraname imzalama.

peace.on çok teşekkür ederim. Cevap veren herkese minnettarım. Umarım peace.on'un dediği geçerlidir. Diğer türlü mahkemeyle uğraşırsak bir ay aç kalacağız ...

işsizlik maaşı alabilirsiniz. şartlarına baktınız mı ?

1. Bu teklifini kabul etme ihtimali çok düşük. 6 maaş kolay kolay kimse vermez, üst düzey yönetici vs. olman gerek. zaten mahkeme 2.5 yıllık çalışmaya 8 maaş takdir etmez muhtemelen, 6 ya da 7 maaş. onu da 2 sene sonra alabilirsin, 3 veya 4 maaş makul. bir de dava sonunda işyeri gel başla derse ve gitmezsen verdikleri tazminatları geri vermen gerekecek. geri başladın diyelim huzurun olmaz. kurumsal olmayan yerler bu yola başvurabilir.
2. Kıdem, ihbar, izin vs. alacaklarınızı hemen vermek zorundalar.
3. Tüm haklarımı aldım vs. gibi bir şey imzalama. Sana fesih tebligatı verecekler onu imzalarken şöyle bir şerh düşebilirsin: "İş akdi fesih gerekçelerini kabul etmiyorum. Fazlaya ilişkin tüm yasal hak ve alacaklarımın saklı kalmak kaydıyla tebligat yazısını aldım."

En önemlisi işten ayrıldıktan sonra 4 ay çalışmaman lazım. 2 seneden önce de bişey alamazsın.

Toplam fiyat o mu? Yoksa peşin kısmı mı o kadar?
Eğer toplam ise Kurtköyde bile zor sanırım o fiyata ev bulmanız. Peşin kısmıysa Küçükyalı derim ben.

bütçe düşük. kozyatağı veya özellikle göztepe.

dostlar toplam fiyat biraz arastırdım sancaktepe veya tuzla taraflarında var sanki ne dersiniz mahalleler olarak

kredi ile alacaksanız almayın bu faizlerle.

hocam sarıgazi yenidoğan ümrnaiyenin üstleri fln anca olur o miktara.

Hocam kesinlikle Kurtköy. Hiç alternatif düşünme. İlerde istemesen bile iki sene sonra iyi bir karla satarsın.

200 - 250 bin tl'ye nezih semt yok ki. 500 600'e bile yok denebilir, veya uzun süre arayıp bir ihtimalin peşinden gidebilirsiniz. Maltepe'de de güzel semtlerde evler 800 900'den başlıyor.

Kurtköy'ün, Tuzla'nın şehre uzak kısımlarında ancak bulunabilir bu fiyata.

kimsenin kimseyi doyurmaya, bakmaya zorunluluğu yok diyorum. yardımcı olmak isterse olabilir ama olmayınca da niye olmuyor denmez.

not: büyük konuşmak istemiyorum ama 3 bin tl kazanan kardeşin yerinde olsam yardımcı olsa dahi kabul etmem. ileride kabul ettiği yardımlardan dolayı bir laf yer, içinde sızısı kalır.

Abi destek olmak isterse olur, kendi parası ama böyle bir zorunluluğu yok tabii, kardeşi 3 bin liralık bir iş yapıyorsa hayatını 3 bin liralık şekilde yaşamaya entegre etmesi gerekiyor, kaldı ki evlenmiş barklanmış belli bir yaşa gelmiş bir insanın bunu çok önceden yapması gerekiyor, abisinden falan beklentisi varsa bu hatalı ve aciz bir davranış olur.

Valla kişiye bağlı, ben ailede en çok kazanan kişiyim yardımda bulunuyorum zor durumda kaldıkları zaman he tabi parayı savuruyolarsa yardımda bulunmuyorum öyle. İçinden nasıl geliyorsa makbul olanı yardım edilmeli bana göre. Tabii abartmamak şartıyla yoksa düşük kazanan kişi bokunu çıkartabiliyor.

Küçük kardeşin ne kadar zorlandığına, abinin de gönlünün ne kadar geniş olduğuna göre değişir bence. Bir standardı yoktur diye düşünüyorum. Tek bildiğim, abinin "zorunlu" olmadığı hiçbir şeye.
Kardeşe o parayı vermek kendisine hiç koymuyordur, kardeş almaktan gocunmuyordur, almasa bir şeylere yetişemiyordur (hastane parası, mutfak masrafı vs), abi vermese içi rahat etmiyordur ("kardeşim açken ben tok yatamam" gibi), o zaman bize bir şey söylemek düşmez. Ama neticede, bu kardeşler yaptıkları seçimlerle bu noktaya gelmişler değil mi, mecburiyetten değil? Yani küçük kardeş bir hastalık geçirmiştir, zamanında çalışıp abiyi okutmuştur vs bir gönül borcu durumu vardır, o zaman işler değişebilir.

Tabi ki şart değil kendi parası ister verir ister vermez. Diğer taraf buna hasetlenemez. Zaten vicdanli ise gelirinin bi kısmını yardıma harcıyorsa buna aileden başlarsa tadından yenmez. Para vermesene bile ihtiyaçlarını karşılasa vs daha usturuplu olur.çocuğunun okul taksiti vs. Ama kesinlikle şart değil.

tamamen insafa/gurura vs. kalmış bir durum. ben kabul etmezdim mesela 3bin geliri olan kardeş olsaydım. ama 3ok kazanan abi olsam verirdim hiç düşünmeden.

hiçbir zorunluluk vs. de yok bence. tabi yazar burada her iki kardeşe de eşit şartlar sunulduğunu var sayıyor. örneğin bu 3bin alan kardeşe "abin doktorluk okuyor o yüzden seni üniversitede okutamayız hadi lise yeter sana" dendiyse o zaman o abinin de artık abilik yapması gerek.

herkes kendi hayatını, ailesini kurmuş. bence bu artık pek "aileden birinin çok kazanması" durumu olmuyor. anne babaya, evdeki okuyan kardeşe yardım etmek vs olabilir ama kendi ailesini kurmuş işinde gücünde olan kardeşe yardım etme zorunluluğu yok. yardım edilebilir de tabi ama artık bağımsız insanlar bunlar bence. zor durumda kalınır yardım edilir, düzenli yardımla kardeşin gelirini yükseltmek şart değil.

zorunluluk yok ama vicdan var. kendim çok rahat yaşarken kardeşimin çabalamasına gönlüm el vermez. ayda 2000 tl versem bana hiç koymaz ama kardeşimin hayatında çok şey değiştirecekse gözümü kırpmam veririm.

ha ya da çocukları vardır yeğenlerimin masraflarını üstlenirim ben okuturum, hem güzel bir vesile olur hem kardeşime yardımcı olurum

Böyle yaşayan bildiğim çok sayıda aile var.

Zaten türkiyede eskiden eğitimin özelliği buydu, sınıf atlatabiliyordu şimdi bitirdiler o işi de, herneyse konumuz bu değil.

Normal şartlarda abinin yardım etmesi ''görevi'' değil ''tercihi'' olacaktır, yani şart değil ancak yardım ederse hem kendisi mutlu olur hem de öz kardeşine belki daha iyi imkanlar sağlamış olur.

Ama yaklaşım olarak yardım etmeyen de çok fazla var(kendisi ayda çok fazla kazanıyor -ki bir kısmı miras gelirlerinden- kardeşine de kağıt imzalatmış ne mirastan pay vermiş ne de yardım ediyor, kardeşi evli ve kirayı ödeyemiyorlar çoğu zaman, ev sahipleri yardım ediyor mutfak masraflarında v.s) ama bunun yanında kendime ne alırsam 1 tane de kardeşime(kardeşi kadın ve bekar) diyerek 800 bin liraya ev almak yerine aynı aparmanda 400'erden ev alan da var.(tapusu kendi üzerine ama kardeşi kullanıyor)

Yani bu tür durumlar 2 nesil geridekilerin köyden yeni göç ettiği ailelerde çok görülür ve sorduğunuz sorunun 2 durumu da rastlanır.

yardımcı olmanın sonu yok. mesela çocukları olur, eğitimini üstlenebilir, araba almak isterler, peşinatı vermeye yardımcı olur ama düzenli olarak aylık bir yardım bence yanlış olur. diğer taraf bütçesine göre yaşamayı öğrenmek zorunda.

Böyle bir zorunluluk elbette ki yok, herkes kendi hayatından sorumlu. Kimse tırnaklarıyla elde ettiği mevkiyi ve bunun getirilerini kardeşiyle paylaşmak zorunda değil. İstisnalar, acil durumlar, sağlık giderleri gibi öngörülemeyen giderleri ayrı tutuyorum.

Ama aradaki abi-kardeş ilişkisine bakarak, ben olsam, böyle bir durumda kardeşime yardım ederdim/ediyorum.

direkt para yardımı bir şekilde her iki taraf için de manevi yük haline gelebilir. 30-35 bin kazanan abinin vizyonu, çevresi vs. daha geniştir. bir şekilde diğer kardeşin 5-10 arası kazanmasını sağlayabilecek ortamı oluşturmaya çalışması daha mantıklı gibi.

Abinin yardim etme mecburiyeti yok, geliri düsük olan taraf o gelirle yasamayi ögrenmek zorunda. Anne - babanin masraflarini üstlenme konusunda abisi ön ayak olabilir.

Benim öyle bir durumum aile bireylerine maas baglamak seklinde para göndermekten ziyade yegenlerimin en iyi okullarda okutulmasina destek olurdum.
Ya da hesabini tutamayacak kadar param varsa ev alir, kendi üstüme yapar; kardesimin oturmasina izin verirdim. Ama bunun sebebi mecburiyet degil, kardesimle aramin iyi olusu ve onun da bana ayni cömertligi gösterecegine emin olmam.

3 bin kazanıyormuş vah vah vah....

1800 lira ile ev geçindirenler ne olacak? Ben abi olsam yardım etmezdim zira sizin düşük olarak gördüğünüz maaş iyi bir maaştır.

Ben olsam diyebilirim sadece. Kendimi buna zorunlu hissederim. Benim için bir zorunluluktur. Ama bu zorunluluk benim şahsi düşüncem olduğu için herkes aynı düşünce de olmayabilir. O doktor mesela kirası 10.000 TL lik bir evde oturuyor olabilir. Yani der ki; benim gelirim kadar giderim var. Etmeyebilir.
Aile kavramına bakış açısı ile farklılık gösterir.
Aradaki önceden gelen ilişkilere göre farklılık gösterir.
Eşinin tutumuna göre farklılık gösterebilir(bazı eşler çok etkili olabiliyor)
Bir çok faktör ekilidir. Ama zorunluluk kişiye göre değişen bir durum bence.
Maaşım o paraların 3 te 1i kadar olmasına rağmen ve evli olamama rağmen ve kadın olmama rağmen ailemdeki kardeşlerime anneme babama maddi olarak yardım etmeye çalışıyorum.

zorunluluk tabi yok, kimse kimsenin başına silah dayamıyor. ama ben 30-35 bin kazansam ve 3 bin kazanan kardeşime kuruş yardım etmesem kendi insanlığımı sorgularım. çünkü 30 ile 28 arasında bi fark yok ama 3 ile 5 arasında çok fark var.

Bu tarz kazancta ucurumlarin oldugu aileler var mi bildiginiz demişsiniz ee zaten ülkenin çoğu bu durumda. zengin fakir arası farkın fahiş olma sebebi bu.

ayrıca zorunluluğu yok deyip bunu savunanlar da benim gözümde insan değildir!

bizim ailemiz için konuşursak babam kendini zorunlu hissediyordu geçen seneye kadar. Babamlar 6 kardeş; beşinin işi gücü yerinde iken en küçük erkek kardeşleri 2000-2500 lira maaslı işlerde çalıştı hep, bundan iki sene önce de evlendi. En çok desteği de hep babam sağladı (bu arada amcam 45 yaşında). Araba bile aldı. Diğer kardeşleri de ara ara destek oluyor tabi.

Babam tüm bunları yaparken amcam ikide bir iş değiştiriyordu vs. Sorunca 'işten çıkardılar' Sonradan öğrendik ki nasılsa hazırdan geliyor diye en ufak şeyde istıfa eden amcammış. Kendini hazıra alıştırmış bir nevi. Bunun üzerine babam desteği komple kesti 1 sene kadar önce. Bunu kötü niyetli olduğu için değil, amcam kendi kendini idame etsin diye yaptı. Hala acil durumlarda destek sağlar.

Velhasıl asla zorunlu değil hatta bunu zorunluluk haline getirince karşı tarafa yararı değil zararı oluyor. Ha bu demek değil ki asla destek olmasın, olsun ama abartmasın. Yoksa sonu amcam ile babam gibi olabilir.

Bana gelince vicdani olarak babamdan çok da farklı olmadığım için muhtemelen ben de elimden geleni yapardım.

Çok kazanan diğerine yardım etmeli. Bu devirde 3000 liraya geçinmek zor. Bir de ev kiraymış. Yalnız bir elin verdiğini öteki el duymayacak. Verilen para gözünde büyüyorsun yardım etmemeli mevzu bahis kişi.

Zorunluluk yok. Düzenli olması bir süre sonra zorunluluk gibi hissedilir her iki taraftan da baktığımızda. Bu kazanç uçurumları aslında epey fazla. Ben abi olsam düzenli para vermek yerine örneğin çocuklarının eğitimini üstlenirdim. Eşi çalışmıyor evi kira meselesine kardeş ve karısı çözüm bulacaklar.

Sanırım her ay düzenli yardım yapmak yerine elimde oldukça toplu para vermeye çalışırdım.

ayda 30 bin gelirim olsa sadece kardesime değil tüm akrabalarıma katkı sağlardım

tanıdığım bir ailede durum tam böyleydi, büyük abi diğer iki kardeşine devamlı yardım yaptı. kendi eşinden ve çocuklarından kıstı onlara ev aldı, çocuklarını okuttu. kendi eşi kafayı yedi bir yerde.

her şeyde dengeli olmak lazım.

ek: kardeşin abisinin kazandığında gözü varsa, abim bana bakmak zorunda gibi bir beklenti geliştirdiyse durum çok iticileşiyor. iyilik karşılık beklentisiyle başa kakılarak da yapılmaz ama bir iyilik yapınca da devamlı yapmalıymış gibi beklenti de oluşuyor.

arada dengeler de bozuluyor bir süre sonra, para aradaki ilişikileri geriyor. birisi yardım ettiği için minnet duyarken bir diğeri kendini kıyaslamaya başlıyor, öfke besliyor, kin güdülüyor. eşler ve çocuklar arasında çatışmalar yaşanıyor, yardım edenenin eşi neden yardım ediyor diye ayrı öfke duyuyor, kıskançlıklar oluyor, yardım eden yardım ettiğinden bir davranış görünce vay efendim oluyor. her zaman olan şeyler.

özetle en iyisi karnı toksa akrabayla para işlerine girmemek. herkes kazandığıyla yaşasın.

Böyle bir zorunluluk yok.
Adamın kendi eşi çalışmazken niye abisi maaşa bağlasın?

Bence diğeri üç binlik yaşamayı öğrenecek. Çünkü o, onun kendi hayatının şartları.

Ha, 30bin kazanan ben olsaydım, 3 bin kazanan kardeşim olsaydı, veya eşim/eşimin kardeşi arasında bu denklem olsaydı, düzenli olarak yardım etmeyi isterdim.

ya açıkçası bazıları da hazıra çok alışıyor ve zaten göndermesi lazım kafasına giriyor, o beni biraz sinir ediyor. şart mı diye soruyorsan elbette şart değil, doktor parayı sokaktan toplamıyor kardeş de memurmuş iyi işte garanti iş, nerde yaşadığı da önemli ama kendine güvenmiş evlenmişse kendi kendine geçindirmeli evi, bak işte şimdi gördüm eş de çalışmıyor yazmışın niye ki çalışsın o zaman.neyse bu kadar konuştuktan sonra diyorum ki yine de ben olsam gönderirim dayanamam:) ablam da bana hep gönderdi zaten ama dediğim gibi parayı alan teşekkür etmeyi bilmeli bence.

Böyle düzenli bir transfer talep edilemez. Talep etmeyi bırak, abisinin kendi teklifiyle aylık bağlaması bile evli barklı adamın zoruna gider. Gitmiyorsa da gitmeli.

Evet kardeş ayağını yorganına göre uzatmak zorunda. Genel anlamda kazandığı para kendisini tatmin etmiyorsa, gelirini iyileştirici fikirler bulmalı. İş değiştirme, ek iş yapma, eşini çalışmaya teşvik etme vb. gibi.

Abi sonuçta abidir, bir hır gür bir şey olmadığı sürece, kardeşlerden biri zor bir zaman geçiriyorsa, başına bir iş gelmişse vs. diğeri tabii ki ona yardımcı olmalıdır, kardeşlik gereği. Ama "o çok kazanıyor, birazını şuna versin" diye bir şey diyemeyiz. Bunlar biri üniversiteye diğeri orta okula giden kardeşler olsa ve biri 30 lira diğeri 100 lira harçlık alsa da abi bir 20 lirayı düzenli olarak kardeşine verse bu olurdu da işini gücünü eline almış, evini barkını kurmuş insanlar arasında olmamalı böyle bir alışveriş.

Bu para öyle namussuz bir şeydir ki, öyle bir alıştırır ki insanı kendine, uyuşturucu müptelalarına çevirir. Nasıl ki eroin parası için anasını babasını kesenler, nenesinin bileziklerini gasp edenler var, işte para da ööyle kişiliğinden taviz verdirir insana. En ufak bir meselede, o kardeş o abi karşısında ezik durumda kalır.

Hele hele küçük kardeşin karısı, eltisine karşı ÇOK daha boynu eğik kalır. Abi-kardeş belki bir şekilde fazla lafını etmeden, dile getirmeden, göz yumup yürütebilirler bazı şeyleri ama, abinin karısı saatli bir bomba gibi olur. Ne zaman nerede patlayacağını bilemez kimse.

Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin.

(Bütün aile bir arada yaşarken masrafların gelir durumuna göre üstlenilmesi veya yeğenin falanca ihtiyacının amcası tarafından karşılanması gibi durumlar söylediklerimin dışındadır. Bugün pek öyle aileler de kalmadı zaten.)

abi gidicen düğün videosu fotoğrafı çeken fotoğrafçılara anlatıcan durumu, adamlar da yapıcak.

tabi başında durup şurası şöyle burası böyle olsun diyeceksin.

ikinci ihtimal benim gibi bi arkadaşın olacka, gelip çekicek. vertigo effect bile yapar dolly kurup hehe

kafaya tak bi go pro, anlata anlata gez, ama ingiliççe.

Baskan dugun footgrafcisi sizi yolar. Bu islerle mesgul adamlara sorsan en iyisi ki o ben oluyorum sozluk ayagina 2000 deyip o gul hatrin icin 1500 derim. Bir usttekine katiliyorum. Al gopro cek iste. Cep telefonu ile cekin iste sato satmiyorsaniz dahasina luzum yok. Biraz daha fazla ozen gosterirsiniz sadece.

evi almayacak ise o masraf size kaçar.

Profesyonel hizmet yerine ilan açıp ufak ufak prodüksiyon işleri yapan elinde düzgün bir kamerası olan (en azından apsc bişey) bir genç vatandaştan (kurgu dahil) yardım alsanız çok daha ucuza patlar. Videoyu çekerken konuşmak yerine çekilen videonun üzerine konuşursanız (tanıtım mevzusu) daha rahat edersiniz.

yurtdışında bu işi emlakçılar yapıyor. anlaştıkları kişilerle. ondan istiyor bence. evin beş dakikalık filmleri oluyor. dışarıdan başlıyor. sonra içeri giriyor kamera. odalara ve ayrıntılara tek tek bakıyor filan. siz bilmiyorsanız zor yaparsınız.

GoPro ile çekiver, yeterli olmazsa yabancı müşteriden video parasının yarısını iste bence,

bu arada ben de arabanı almayı düşünüyorum,
profesyonel videosunu çekip gönder lütfen :P

hayir mumkun degil.

ben amerika apple mutlaka yaz derim. bunun yanında esas kusurla kargo şirketi, onlara da yaz

www.etstur.com

bu otelde kalmıştık. çok güzel bi otel tavsiye ederim.

kurabiye var. çok iyidir ama pahalıdır

işveren parayı ödemeden ben parayı almazdım zaten. yanlış olan şeyin parasını neden ödesin adam.

Ön not hukukçu değilim ve bu cevap da bir süre sonra kendisini imha edecek ancak fikir vermesi açısından bence önem arzediyor;

ben patronun işe aldığı ve benim bünyemde çalışan teknik personelin dahi basit hesaplama hatasını üstlenip hasarı kendi cebimden karşılıyorum/karşılıyordum.

Şu süre zarfında çalışmıyorum ama çalışırken yine aynı sistemde çalırım. Mesai değil iş satıyorum mantığını benimsiyorum çünkü. Herkes de böyle yapsın isterim.

hangi şehir?

Bazi ilcelerde olan agiz ve dis hastaneleri var devletin, ssk niz varsa ordan yararlanabilirsiniz. Uzak ilcelerde randevu bulmak bi tik daha kolay.

@carabelli Ankara unutmuşum yazmayı ya

anladim istanbul olsa yönlendirecektim birilerine. gazi veya ankara universitesi dişe gidip rica edin acil oldugunuzu bildirin. bakip bakmamak onlara kalmis ama yardimci olacaklarini dusunuyorum.

yani diş fakültesi hastanesine gitsen acıdan kıvranıyorum desen ( apse olmadığını varsayıyorum ) tabi yoğunlukta önemli ama, illa çeklerler sanıırm

mhrs’den Topraklık ağız diş sağlığından randevu al. Tertemiz, yığılma da yok.
Ankara sağlık konusunda en iyi şehirdir Türkiyede.

risk almaya açık biri olsam da, bu durumda iş değiştirmek mantıklı gelmiyor.
şartlar arasında uçurum olmadığı gibi, oldukça yüksek ve gereksiz bir risk oranı var.

hayalindeki işi sevmediğin insanlarla yapmak o işi hayalindeki iş olmaktan çıkarır, merak etme.
yani kötü referans aldığın insanlarla birlikte çalışman zaten kafadan işi bitiriyor.
türkiye şartlarını, işin garantisinin olmayışını falan geçtim.
onlar ayrı.

elle tutulur bir yanı yok.
işinden ayrılma bence.

Şu anki işimde kalmaya devam ederim.

Edit: Yorum olarak da şunu söyleyeyim. İş güvenliği dediğinize göre fabrika gibi bir ortamda çalışıyorsunuz. Bir gün Türkiye'de ekonomik kriz olsa Türk şirketleri direkt işten çıkarma yoluna giderler. Avrupa merkezli firmalar ise Türk firmalar kadar krizden etkilenmezler. Zaten o adamlar bunların hepsini planlayıp o ülkeye açılıyorlar. Avrupa merkezli şirkete güvenmek daha iyi o yüzden.

blatta hiberna+1

Yeni teklif, risklerini düşününce şuan calistigin yerden çok farketmiyor.

sürekli comfort zonedan çıkma taraftarı biriyim, ben bile olduğum yerde kalırdım. 2,5 senede 35 kişilik departmanda 20 kişilik bir değişim hiç hayra alamet değil ve kesinlikle standart türk kafası firması. Kötü referanslar da cabası. Tamam referanslar taraflı diyelim ama departmandaki değişim ortada, belli ki yolunda gitmeyen bir şeyler var. 1000 tl için bu riske değeceğini düşünmüyorum.

yerinde kalma kararın bence de doğru. ikinci fırsaın huzurlu olanları karşına çıkacaktır. acele edilmemesi gerektiğini düşünürüm ben hep.

yerinde kal. belli ki o firmada o kadar sirkelasyon var ve referanslarda bunu teyit etmiş. bile bile lades deme

yerinde kal +1
sirkülasyon çoksa vardır orada bi bokluk. durumun müsaitse yurtdışı kovala derim.

Ikinci el satista kandirma yapmadiginiz kesinse benim bildigim garanti, su bu yok benim bildigim kadariyla.
Keske "her sey calisiyordur" diyip kagida imza filan attirsaydiniz.

3 ay önce tamir ettirdim demişsiniz. adamın bahsettiği problemler sizin de tamir sebebiniz miydi ? bu tamirlerden adama hiç bahsettiniz mi ?

Yıl olmuş 2018, “internette adımj arat” mı kalmış ya. Adam belli ki dolandırıcı, seni düdüklemeye çalışıyor. Kaldı ki ortada ne bir imza ne bir belge bir şey var. Adama direk “git polise şikayet et derdin varsa” dersim ben. Zaten gitmeyecek çünkü.

Hayır bahsettiği problemler benim tamir nedenlerim değil. Bu tamirlerden ona bahsettim.

Adamı her yerden engelle. Havlayan köpek ısırmaz

dostum selam olay gün gibi açık.

1 adam gördü, görerek aldı

2 adam yedek parça olarak kullanmak için aldı

3 adam bilgisayarı senden aldıktan sonra işine yarayan şeyleri aldı, belki ana kart üstünden ufacık transistör gibi bişey aldı.

4 tehditleri geç ben senin yerinde olsam uğraşır gider suç duyurusunda bulunurdum.

5 bana sorarsan eğer bu durumu meslek haline getiren bir dolandırıcı.

6 4 numarayı boşa atma.

bu tehditleri bir yere kayıt altına alın. whatsapp e mail facebook mesajı vs. sonra arkanıza yaslanın. yolda karşıma çıktığın anda bu mesajlar savcının önünde deyip rahatınıza bakın.

pabuç bırakırsanız daha da üstünüze gelir.

Umarım evinde gelip bakmamıştır bir tek bu konuda sıkıntı çıkarabilir. Diğer konular için Türkiye'deyiz hocam bi bok olmaz.

Elektronik satışında bilgisayar özellikle böyle muhabbetler çok dönüyor. Ben de eskiden sahibinden vs satış yapardım. Çok yaşadım. Getli ilan açtırıp makineyi dımdızlak geri gönderen vs.

Olayın da nasıl olduğunu anlatıyım.
elemanın elinde senin sattığın cihazdan bir tane arızalı olsun. Senden bunu aldı, içini değiştirdi. Sen eline aldığında benim cihazım diyosun ama aslında sadece kabuğu seninki.

Hiçbir şey olmaz rahat ol. Zamanında hakkını aramış ama bir şey elde edememiş biri olarak söylüyorum. Şikayet et beni kardeşim de engelle böyleleri çok yapışkan oluyor her yerden taciz ediyor çünkü.

düşünmüşsünüzdür ama elden götüremiyor musunuz yazıyı ?

Elektronik imzali mahkeme mühürlü yazıyı bile kabul etmiyorlar.illa postayla gelecekmis

yazı ereye gidiyor ise ptt den aldığınız teslim edildi kağıdı ile oradaki müdüre çıkın. inanın çalışanlar sallamıyor ama kurumlardski müdürler böyle konularda çok hassaslar

Gidip defalarca konuşmana ve tebliğ edildiği belli olmasına rağmen yerine getirmiyolarsa açıkça “görevi kötüye kullanma” suçu oluşmuştur. (Tck 257) bu nedenle bulunduğun yerin savcılığına bir şikayet dilekçesi yazarak “kişisel mağduriyetini” ispatla, buna ilişkin tanık bildir vs. Bu bahsettiğin gönderiv takibinin çıktısını falan dilekçene ekle, tebliğ edildğini de ispatla yani. Savcılık araştırmaya başlarsa zaten tutuşup gerekeni yaparlar diye düşünüyorum. Yapmazlarsa da aynı zamanda idareye karşı “tam yargı davası” açıp tazminat alma hakkın var. Ayrıntılı bilgi şu linkte var;

www.abchukuk.com

Not: stajyer avukat

o programın bildiğim kadarı ile kıstasları var. gıda alanında olacak ? proje halinde değil hazırda şirketin projenin çalışıyor olması sadece desteğe gerek duyması gibi.

no @oscar

programa kimler katılabilir kısmında ki tek kriter "Katılımcıların hayallerine inanması yeterlidir." gibi genel bir ifade.. sektör vb. bi sınır yok..

Genelde destek programlarında evet, projenizi hayata geçirmiş olmanız, halihazırda işleyen bi sistem vb aranıyor.. fakat ilk defa "fikir aşamasında ki girişimlere destek" bu oluşumda gördüm.. (takip ediyorum da bu tarz programları)

fikrim çalındı aman tanrım 3 5 ay sonra da onlar yaptı düşüncesi girişimciliğin en mal ifadesidir bence..

fikriniz çalınmaya çalışıyorsa demek ki bir değeri var. eğer fikriniz iyiyse zaten rakipleriniz türeyecek, eğer çok iyiyse kapitalist biri gelecek sizin ağzınıza sıçacak dayanamayıp kapatacaksınız. fikriniz veya ekibiniz iyi değilse kendiniz batacaksınız zaten. sizin amacınız startupçılık oynamak ise şirketi kısa zamanda büyütüp pat diye satıp çıkacaksınız.

minimum viable product olayı önemli onun haricinde. yatırım almak için misal tüm yazılım projenizi kodlamanız, tüm sistemi tamamlamanız gerekmiyor. genel hatlarıyla yatırımcıyı kandıracak bir şeyler edinmelisiniz.

@kveldulv

bahsettiğin ihtimaller bu konularla ilgili kişilerin ilk aklına gelenler, bilinenler zaten evet. orda bi sıkıntı yok. hepsi doğru.
"Aman tanrım fikrim çalındı, çalınacak, çalınır mı" düşüncesi de girişimcilikte ki paranoyaklıklardan biri fakat "amaan herkese anlatayım da, zaten yapan yapar, beni de ezerse ezer, ne yapabilirim ki?" gibi de düşünmüyorum.

birde sormak istediğim asıl şey destek programlarının girişimcilere neler sağladığı, vaat ettiği gibi..

ucuz değildir ama kesinlikle istanbul implantoloji / tolga gülçiçek

implant önemlidir.Gerekirse İstanbulun en ücra yerine gidip güveneceğin yere yaptıracaksın.Anadolu yakası diye şart koşman üzerine yazdım

Sadece araç sahibi ya da resmi temsilcisi işlem yapabilir. Noter vekaleti ile işlem yaptırabilirsiniz yani. Aracın ruhsatı, kimliğiniz ve yıpranmış plakalar ile gidip trafik şubeye başvuracaksınız. Eski plakalarınızı sizden alıp size bir fiş verecekler, o fişle gidip basımhanede yeni plakanızı bastıracaksınız.
Bazı birimler randevu usülü çalışıyor, il ilçeye göre değişiyor sanırım. Net bilgi almak istiyorsanız gideceğiniz trafik tescil şube'yi telefonla arayıp bilgi alın.

Plakalar için çerçeveler var. Onlardan alıp plakayı ona takıyorsun. plakadaki Delikleri de mavi olan yer için mavi, beyaz olan yer için beyaz bant ile kapatıyorsyn. Bu şekilde yaptım ve geçti.
planedplastik.com

www.youtube.com

benim de kenarları kesik, geçmez diye düşünüp trafik tescile gittim nasıl yenilerim diye. istanbul bostancı bu arada yer; araba annemin üstüne olduğundan illa annemin gelmesi gerekiyormuş, sizle olmaz dedi polis yapmadı.

@ sumuklurakun hangği şehirde yaptırdın ?

antep istanbul farkı hocam. istda yapmıyorlar

miktar önemli değil benim gözümde, tavır önemli.

son mesaj atarım, suç duyurusunda bulunacağım ödemezsen diye, ödemezse bulunurum.

hiç de inanmıyorum olmadığına. paran yoksa da 80 lira bulursun. zaten sizin paranız o.

yaptığı hırsızlık. sizin 80 tl nizi çalmış.

hocam 10 20, 60 70 lira deme, günde 5 6 kişiyi çarpsa, ayda yılda deli para kaldırır.

miktar büyük değil. ama sahibinden ekibine bilgi verip bu kişinin siteden satış yapmasını ve başkalarını da dolandırmasını engelleyebilirsiniz.

Savcılığa gitseniz de bir şey olmayacak baştan söyleyim. Başka yollar arayın

evet başka yollar arayın. mesela 80 lira için 8000 liraya silah alıp vurabilirsiniz. te allaam ya.

Duyurunun embesil popülasyonunda artış var belli ki. Kimseye başka yollar arayın derken silah alın demedik. Neden savxılık birşey yapmaz özelden cevaplıyorum. Bu mal sürüsüne müstehak.

Bu aşamada en önemli kanıt; sizin elinizde kontrat var mı peki?

Sökülen sayaç kimin üzerineyse o sorumlu eğer sözleşme yapmadıysanız ve sayaçlar sizin üzernizeyken söküldüyse kaçak kullanım ile size borç biner,dava açsanız da o sayaçtan devlet sizi sorumlu tutacağı için ödetemezsiniz kimseye ama sayaç kiracı üzerindeyken söküldüyse kiracıya biner. Sayaç sökülürken en son kime kayıtlı olduğu önemli yani.

Siz suriyeliyi ikna edin o adama kira vermesin bir daha.

Nerde oluyo bu olay merak ettim.

Bizim kontrat turkle var.abonelik kimsenin üzerine geçmemiş, yani diğer oturan aboneliği kapatınca bi daha açılmamış.

Suriyeli ona kirayı vermicek bi daha ama işin ilginç tarafı adam bizimle 750 liraya kontrat yaptı,onlarla 650 liraya yapmis.ne yapmaya çalışmış anlamadik.üstelikaadamın bizde 9 binlik senedi var.

@steward bursa

bu nasıl dolandırıcılık çözemedim

En son kiracı çıktıktan sonra sayaç kimsenin üzerine geçmediyse borç yine ev sahibine biner.

@neferkitty peki sayaçlar niye sökülmüş olabilir?

@birdposing bizde akşam akşam ne olduğunu anlayamadık.

Valla o kısmı ben de anlamadım abonesiz kullanımda mühürlüyorlar genelde acaba mühürlenmesine rağmen kaçak kullanım oldu da mı söküldü sonrasında kaçak elektrik çektiler bilemedim.

sayaçları söküp satmıştır belki hurdacıya fln ?

@oscar bilemiyorum.
@neferkitty ama öncesinde sayaç varken nasıl kullanılacak kaçak elektrik ve doğalgaz?
İki sayacta yok.

Kendi başınıza gelseydi ne olsun isterdiniz? Ona göre davranın bence.

karti kir at cope, adam yenisini cikartir bankadan. zaten kayboldugunu fark etmisse coktan iptal ettirmistir karti.

Cagri merkezini ara durumu anlat. Karti kiriyorum siz de iptal edin, de. Onlar sahibini arar, bulur.

aynısı başıma geldi kartı unutmuşum. benden sonraki bulup bankayı aramış. bankada beni aradı kartınızı iptal ettik yenisini gönderiyoruz diye

3 4 aydır arkadaşınızın verdiği o kumu mu kullanıyorsunuz yani?
Arkadaşınız size on on beş kilo kadar mı verdi ya da o kumdan değiştirip değiştirip mi kullandınız?

4 5 kilo kum, 3 maksimum dört hafta kullanılıyor. Kirlenen kumu doğal olarak kullanmak istemiyor olabilir. Öyle olması gerekir yani.

Eğer kedi bazen işiyorsa kedinize taç takmalısınız çok çok iyi dayanmış.

kedi kumu haftada bir değiştirilen bir şey. hadi maksimum 10 gün olsun. hayvan hem 3-4 aydır değiştirilmeyen bir kum kabına, hem de sokaktan toplama ne olduğu belirsiz kuma maruz kalmış. üzüldüm onun için.

bence hayvanı sokağa bırakın. daha sağlıklı ve onun için iyi olacaktır

e devlete baktınız mı ? ya da boşanma avukatınızda vardır o belge

Avukatınız ve görüşüyorsanız/kavgalı değilseniz eski eşinize sormak en mantıklısı geldi bana da. Eski eşinizin (kadın ise) isim değişikliği, eski diplomalar/belgeler gibi sebeplerden boşanma belgesini hala saklıyor olması yüksek bir ihtimal.

e-devlette olabilir hocam bir bak istersen. e-devlet şifren yoksa nasıl gireceğin konusunda yardımcı olabilirim.

e devlet vukuatlı nüfus kaydı örneği veriyor ve orda bekar olduğunuz çok net ifade ediliyor. boşanma tarihiniz vs de yazar. barkodlu belgedir isterlerse doğrularlar.

edevlette hesabim yok. bugun konsoloslukla gorustum. dun gerekli demislerdi, bugun gerek yok diyorlar, biz zaten nüfus kaydinizi burdan goruyoruz dediler. Sanirim ihtiyacim kalmadi. Finlandiya da olsa türk yetkililere gelince is her kafadan ayri bi ses cikiyor, ilginc. :) Cevap veren herkese cok tesekkurler.

arınma günü

the festival

@cesario'nun da bahsettiği film serisinden esinlenerek koymuşlar rick and morty'e. ancak serinin 3 filmi var, 4. sü çekiliyor.

bu da serinin ilk filmi, konu ilginizi çektiyse buradan başlayın www.imdb.com gerçi çok bağlantılı değiller ama sadece güzel bir konunun nasıl harcandığını görmek açısından bile izlenebilir bir seri :)

o iş pek öyle değil. yapıştırsanız dahi sağlıklı olmaz. siz gidin türmatsan denen matbaaya, istediğiniz kağıttan yapıp versinler. hem 500 çift kağıdı yapıştırmaktan ucuza gelir.

kabarır çok kötü durur. iş için kullanacaksanız sakın yapmayın.

O yapıştırma dediğiniz gibi tek tek olmuyor, kesimden önce plaka halinde yapıştırılıp sonra kesiliyor. Öyle para versen uğraşmazlar, yeniden bastır.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ya daha saklanılası bir şey istiyorum. İspanyolca hem okuması kolay, hem şahane bir kitap önerisi olabilir, ne bileyim "ben bir defter gördüm sol köşesinde ispanyolca sözcük listesi vardı" diyen olabilir, dvd vs olabilir. Tek kullanımlık bir şey istemiyorum yani.

eğer bulabiliyorsanız, oldukça eski basım ispanyolca bir kitap olabilir.

aklıma direkt don quixote geldi mesela, eski bir basımı hoşuna gidecektir bence. bende murders in the rue morgue'un '53 basımı var, elimdeki en değerli şeylerden biri olabilir. Gözüm gibi bakarım.

bütçe var ise ispanya turu :)

plak çalarınız var mıdır bilmem ancak, ispanyolca bir plak olabilir meşhur bir sanatçıdan. plak çalarınız yoksa belki onu da alabilirsiniz :D bütçe belirtilmemiş :)

ispanyolca ogrenmekteki motivasyonu nedir? ona gore daha yakin cevaplar cikabilir

sigorta tahkim komisyonu'na başvurun. kanserle alakası olmadığı da kanıtlı. eşek gibi ödeyecekler. başınız sağ olsun bu arada.

ha bi de amcanın kanser tedavisinin bittiğini ve tamamen iyileştikten sonra kredi çektiğini kanıtlarsanız olay tamam. orası önemli nokta.

sigorta sektöründe çalışıyorum. eğer tedavileri bittikten sonra krediyi aldığını kanıtlarsanız eşşek gibi ödemek zorundalar.

delay fuze+1

onkoloğundan da tedavisinin sonuçlandığını ( kredi çekiminden önce ) gibi bir kağıt da alabilirsiniz.

Direkt dava, tüketici mahkemesi ama başka incelikleri de var dosyanin. Avukata gidin kendiniz açmaya çalışmayın. Buradan tüm detayı anlatmak mümkün değil.

teşekkürler herkese

10 gün fln sürüyor, bana da oldu geçen ay

Orada resmi olarak calisip ikamet ediyorsa da devletin aslinda bir sure maas baglamasi lazim degil mi?

Resmi olarak çalışıyor evet ama sigortası yatırılmamış. Sanırım verdikleri bir miktar kira yardımı para sanırım. Devlet yardımı detayını da öğreneceğm.

elçilik ile görüşsün

groundhog day kesin gri havayı falan hatırlayamadım ama.

www.imdb.com

Şirketin gizli projelerini ele geçirmeye çalışan rakip firmalar gibi bir şüpheniz yoksa, adi hırsızlıksa içindekilerle ilgilenmezler. Ya formatı çekerler yahut yedek parça/hurda niyetine satarlar.

Şurda geçen sene bütün memleketin kimlikleri internete düştü zaten. Yine de içinize sinmezse kendiniz dahil kimliği olanların kimliklerini yenileyebilirsiniz tedbiren.

kimlik fotokipileri hırsız, dolandırıcılar için bir servet, en kısa sürede gidin.

kameralar incelenir, bu hırsızlar hep aynı insanlardır kısa sürede yakalanır, polis olayın önemini kavrasın yeterki.

bir dakka bile oyalanmayın.

İlaveten; gerek olmaz ama en kötü ihtimale karşı hırsızlığı zabta aldırıp belgelerini saklayabilirsiniz.

kendinizi güvene almak için hemen karakola gidin. ilerde bir şey olur ise iş birliği yaptığınız düşünülebilir. laptopun çalınıyor nedne polise gitmiyorsun zaten direk bir soru işareti

bitlocker yok muydu şirket bilgisayarında? varsa merak etmenize gerek yok.

www.youtube.com

bu hesabın videolarını izleyin. tüm sorularınızın cevabı var

Amerika'da pilot olmanın pek bir şeyi yok, çok pilot olduğu için uçuk maaşlar almıyorlar, geçinirsin tabii ama fazlası olmaz. Ha amaç orada pilot olup başka yerde çalışmaksa o başka.

www.tropikanacicek.com.tr

tavsiye ederim

Çiçek diyarı ve çiçek sepeti gibi alternatifler de var. İstediğin gün istediğin saat diliminde teslim ediliyor.

Fenerbahçe/dalyan çiçekçilik, eski esnaf ve güvenilir.

Bence öğrenmenin tek bir yolu var. Yine de sorun olmaz gibi geliyor bana.

Arıza çıkartırlarsa şaşırmam. Starbucks'ın kahvesini başka bir starbucks'ta çektirmek isteiynce bile problem yaratıyorlar. Bi de starbucks yani...

daha ufak bir tükkan varsa orada deneyin derim özellikle 3. nesil kahveci varsa daha rahat olur.

Reddedebilirler. Bence arıza çıkartmak da olmaz bu.

Getirdiğiniz kahvenin bozuk bir tadı olduğunu veya aşırı nemli olduğu vs. düşünün. Bunu bilemezler. Makinelerine zarar gelebilir.

tchibı o çekirdeği götürseniz dahi çekmiyor. buradan aldığınıız bilemeyiz diyorlar. kahve dünyasında bişeyler için sonra gsrsona rica edin. o zaman çekerler belki

Benim Starbucks'tan aldığım çekirdeği zincir olmayan -yerel- kahveciler çekmemişti. Ööf sizle mi uğraşcam diyip öğütücü almıştım ucuzundan.

Farklı bir tavsiye vereyim. Mikromotorun sesi bekleme odasından duyulmasın. Buna göre bir ses yalıtımı yapabilirsiniz. Bekleme odasında jakuzi de olsa, o sesi duyduğumda rahatsız oluyorum.

"Kliniğe geçene kadar sıcak bir ortam olsa, sonrasında o hijyenik klinik gelse geçiş sorun olur mu?"

Olmaz, gittiğim klinik böyle, bir saatten fazla oturmuşluğum var, hiç canım sıkılmadı ortam güzel olduğu için küçük olmasına rağmen. Her yer bembeyaz olsun istemem, o içeri geçtikten sonra olur olursa.

"Banyoda nemlendirici krem olmazsa olmazım diyen de benim için çok önemli."

Bundan da vardı. Kullanmamama rağmen olması hoşuma gidiyordu.

hasta çıkışları ayrı kapıdan olsun. bekleme odasında otururken içeriden ağzı gözü şişmiş birini görmek hoş olmuyor.

ben sonrası için birşey söyleyeyim. hani koltuğun yanında evye gibi bişey var ağzımızı çalkalayıp oraya tükürüyoruz. işte o mümkünse temiz olsun kötü koku gelmesin ordan.

Ben beyaz taraftariyim, beyaz agirlikli klinikler bana hep daha hijyenik havasi vermistir bir de beyaz eskimez yani 5yil sonra bile kucuk modifiye ile yeni durur.
Biraz luks gorunsun unitler kavo adec falan olacagina daha ucuz olsun ama bekleme salonu falan luks gorunsun bence.
Birde giristeki yazi onemli o guzel olsun :)
Bekleme salonuna cay kahve otomati koyarsaniz iyi olur, unitte ayrica monitor olsun hastalar kanal yapilirken falan bir seyler izleyebilir :)

Icerisi havali gorunmeli. Girdigim zaman "hakikaten profesyonel bir yere geldik" demeliyim.
ICerisi dar olmamalı ozellikle. Olabildigğince ferah olmali. Alan sinirli ise genis gosterecek bir takim trickler kullanilmali dekorasyonda. Alan dar oldugu zaman amator duruyor, guven vermiyor.

rica ederim sekreteriniz güleryüzlü olsun. insanlar zaten acı çekerek geliyorlar hekimlerin arasından en çok korkulanı da diş hekimleridir bi de asabi bi karşılama insanın moralini daha çok bozuyor ve gerginleştiriyor.

işinizi temiz ve iyi yapıyorsanız hiç bunlara gerek olmaz, tersinden düşünelim işinizde iyi değilseniz bekleme odasında masaj hizmeti dahi verseniz bir daha gelmem açıkçası.

açıkçası bence hiç bunlara dünya para harcamayın, ortalama bir klinik açıp işinizde iyi olduğunuzu ispat ettikten sonra fiyatları coşturup bu tip göz boyama işlerine girebilirsiniz.

Maksimum %10 fark koyabiliyorsunuz diye biliyorum. Arada gelip restorana kontrol mü ne ediyorlarmış, sıkıntı olabilir farklı görsel kullanmak.
Zincir restoranlara yapamıyorlar ama küçük işletmelerin her yönden anasını ağlatıyorlar.

maksimum fark koyabiliyorsunuz gibi bir şey yok. aynı menüyü veriyoruz, istersen yemek sepetine sonra mail atıp zam yaptım diyorsun ama kendi menüne yapmıyorsun bir daha menü istemiyorlar. ha istese ne olacak menü matbana arkadaşına grafikçiye söylersin yeni menü yapar sana gönderirsin.

şikayet olur ise uyarıyorlar, ama çok bir yaptırımları yok,

valla ben ilk defa ofise sipariş verdiğimiz yerde gördüm restoranla paket servisinin farklı fiyat olduğunu. restoran daha pahalıydı aksine, paket daha ucuz. tabak çanak servis için herhalde. onun dışında cogu yer aynı fiyatlardı.

www.medicalpark.com.tr

türker hocaya görünsün

Kuzeninize acil şifalar diliyorum.

Beyin ve sinir cerrahisi için yeditepe üniversitesi başar atalay'ı tavsiye ederim.
www.yeditepehastanesi.com.tr

beşiktaş'ta iş yapmaz çünkü oranın halkı nispeten eğitimli insanlar, sorgulayacaklardır.
bağcılar, zeytinburnu gibi yerlerde ise güzel yürür.

Dükkan kirası ve diğer giderler olmasa hobi amaçlı yapılacak bir iş olur ancak, kusura bakma pek mantıklı değil.

Onun yerine blog aç bence.

Kar marji yuksek urunleri koymadigini nerden bilicem? Ikna etmen lazim beni.

1 ay okuyup inceleyen tayfadanim.

hacılar biz kadıköy yazıcıoğlu'nda falan terör estiren insanlarız, mecidiyeköy'de falan biz yürürken millet kepenk kapatıyor
bizim lafımızın üzerine mouse, sözümüzün üzerine ekran kartı olmaz, olamaz
ya işte hedef kitle o sorgulayan kitle zaten, gidip zortingen bilgisayardan alayım kafam ağrımasın kafaları genel motto.

Hastayim bu is kurma fikri olanlarin iyimser cehaletine. Ticari gelecegini sempatiklik ustune kurmak ancak bizim zeka kupu fularli sozlukculerimize yakisir. Hic mi sokaga cikip ticareti gercekten nasil insanlar hangi mantikla yapiyor ve para aslinda hangi islerde nasil kazaniliyor diye bakmiyorsunuz? Eger ben de cevremde ticaretle ugrasan diger insanlar da yola boyle gercek hayattan kopuk romantik fikirlerle ciksaydik omrumuz icra dairelerinde gecer burnumuz boktan kurtulmazdi. Yanlis fikir bulabilirsin hadi ona bisey demeyelim de kendinizi kandirmak icin bu kadar ugrasmayin sonra hayalkirikligi cok sert vuruyor adami.

Kesin insaat bilgisayar ya da makine muhendisisindir sen.boyle parlak gorunen ama hayatta hicbir karsiligi olmayan fikirler genelde onlardan cikiyor da. Olmaz kardesim o is. Besiktas gibi oynak bi yerde para basilacak elli is varken boyle spesifik seylere gerek yok.

lol summer lol
hastayım hemen tüm insanları aynı kefeye koyan insan zihniyetine
ilk firmayı 24 yaşında kurdum onunla devam ediyorum. daha yazılmış bir cv'im yok. merak etme ne getirir ne götürür çok iyi biliyorum.
yorum yapacaksan fikre yap insanlara değil.

sizin bu kafaları şurada listeledim ayrıca,
www.eksiduyuru.com

helal olsun sana. girişimcilik demek bazen de batmayı göze almak demektir. fikir çok güzel bence ama ticari anlamda güzel mi bilemedim. aslında bir blog ya da blog mu kaldı youtube kanalı olsan bu tip ürünleri tanıtsan ve daha sonra sponsorlukla yürüsen gideri var gibi. yapılmışı vardır bunun kesin bir araştır istersen.
artısı: iyi gelir imkanı. youtube geliri dışında sponsor gelirleri.
eksisi: güven kazanman lazım. yanlış bir ürün sana sponsor olursa sonun kötü olabilir. o yüzden en iyisi bu yerine abicim burda böyle bişi var ne güzel di mi tadında incelemeler yapmak iş modeli açısından daha doğru duruyor.
potansiyel: potansiyel metrem patladı o derece. düzgün yapılırsa ve tutarsa evin ny'da araban ise minimum lamborghini olur. hadi inşallah.

kulaga cok kotu gelmiyor ama bizim uyanık insanımız sende görüp beğendiği ürünü
internetten neresi ucuz veriyorsa oradan alacaktır.
internetteki devlerle de fiyatta yarışamazsın gibime geliyor.

Bu ne lan derim. Hatta bir daha girmem o dükkana. Alışverişte insanların gözünü doyurmak önemlidir. Bir reyona 100 tane yazıyı koyarsan, müşteri orada çok fazla satış yapıldığını düşünür ve o mağazaya güvenir. Sen bir reyona iki tane ürün koyarsan, o ürün istediği kadar kaliteli olsun, müşteri o ürünlerin yetersiz olduğunu, hatta o mağazanın batmak üzere olduğunu bile düşünebilir. Alışverişte insanların psikolojisini göz ardı etmemek gerek. Çeşitlilik sempatik olmaktan daha önemli bir konu. Çeşitlilik olan bir mağazada hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bir insan bile bir anda ilgisini çeken bir ürünü almaya karar verebilir.

güven vermen lazım, güven versen olabilir. yoksa ben bu markadan belki daha çok kazanıyor diye düşünüürm. çünkü bixde ticaret şöyle yürüyor; elinde olmayan mal hep en kötüdür, çalışmadığın marka hep en kötüdür. dükkana gir elindekini satmaya çalışır hep adam

bence int sitesiyle başlamak en mantıklısı, orada videolar çekip incelemeler yapıp önerdiğin üürnü satarsın

benim gibi geekler gelir. yalnız bizim gibi adamlar feci fiyat arastırması yaptıgı icin o dukkan kar etmez, edemez.

Kimse sana is kurma ticaret yapma demiyor ki. Fikrin sacma da demiyorum. Fikrini dayandirdigin noktalar cocukca ve ticari hayatin gercegine aykiri.kendini gaza getirme diyorum. Bu mottolarla yola cikilmaz diyorum.yoksa ben de 20 senedir ticaret yapiyorum. O listeledigin olumsuz tiplerden ben de cektim. Lafim sanaydi ama daha cok pembe ruya goren girisimci adaylarinaydi.

Parca urun olarak tutar gibi geldi bana, mouse, ekran kart, kasa vs. Ama laptop halinde gelip oyle bir dukkan tercih eden az olur

Fiyat performans olayına girersen yelpaze çok genişler, iki seçenek az kalır. Belki benim 1000 tl param var ama bu paraya göre en iyisini almak istiyorum. Ha yelpazeyi genişletirsen olur ama konsepte uygun bir isim ve iyi bir reklam çalışması lazım.

ben gelmem, ama bence tutabilir. mesela teknoloji ile arası olmayıp parası olan bir grup var, onlara hitap etmesi muhtemel.

ama diğer yandan, aynı işi yapan apple store var. 2-3 tablet, 2-3 bilgisayar, 2-3 telefon, az sayıda aksesuar, al sana apple store.

bence böyle bir yer olursa kendini geek/pasaj içinde değil, zengin muhitinde tanımlamalı. O zaman daha efektif olabilir.

Ben o dükkana girsem, "aaa negzel seçmişler, dur aynısını hepsiburada'dan alayım" derim.

devlet demişsiniz ama göz de murat hocadan iyisi yoktur

www.istanbulretina.com

Param yok arkadaslar.

Ciddi göz hastalıkları için önerebileceğim bir numaralı adres: Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi. BEnim oradaki doktorum Doç. Dr. Cengiz Alagöz. Kendisi daha çok retina hastalıklarıyla ilgili. Hastanenin linkinden, sizin rahatsızlığınıza uygun bölümü ve hocayı seçebilirsiniz. GEçmiş olsun.
beyoglugozeah.saglik.gov.tr

beyoğlu göz eğitim ve araştırma hastanesini ben de öneririm. 2 yaşımdan beri İstanbuldaki özel hastanelerin hepsini gezmişimdir, ama kimse burdaki doktor kadar bana durumumu net olarak açıklamamıştı.

sanırım bahsettiğiniz tie 1 investmen visa. burada bahsedilen olsa gerek. 2M Pound sahibi için mantıklı yatırım. www.henleyglobal.com

genelde abd oluyor bu ülke, bunun sebebi de 10 yıllık vize.

10 yıllık vizeyle alakası yok, 6 ay kalma hakkınız var ve çok giriş çıkış yaparsanız uyarıyorlar.

ingiltere için ankara anlaşması yapmışlardır, mehmet ali alabora ankara anlaşmasıyla ingilterede yaşıyor. daha 2 3 sanatçı da londrada ankara anlaşması ile yaşıyor.

ingilterede bir şirket kuruyorlar oradan iş yapıyorlar, eli kolu uzun insan bunlar para da var. bu işleri yapan avulatlar var

parayi bastigin zaman dunyanin her ulkesinden oturum alirsin...tassakli bir avukat ve para lazim, gerisi kolay.

int de bir suru depo var hocam, fiyatlari da uygun. bakin isterseniz. konteyner gibi hir seye koyup kaldiriyolar, istediginiz zaman icindne esya da alabiliyorsunuz. sigorta fln da var

fenerbahce gibi köklü dev bir klubü karanlık tiplere birakmaya gonlu elvermiyor.

futbol sikko olabilir ama soz konusu 15-20 milyon seveni olan devasa bi klup.

ben destekliyorum.iyi yapiyor

Hayatta her şey para değil.

Futbolun varos eglencesi oldugu varsayimin dogru degilse ya, bir de boyle dusun. Futbol sevmiyorum cok elitim hala prim yapiyor mu ?

parasiyla alamayacagi bir seyin basina geciyor. adamin universitesi bile var, ama fb gibi bir kulubu yok

futbolun varoş eğlencesi olduğu varsayımımın doğru olmama ihtimali yok.

Abramoviç de mi varoş? Anlamadığın şey şu, ben de futbol izlemeyi bırakalı seneler oldu ama mesela hâlâ NBA izliyorum, açıp oyununu oynuyorum. Benim oyununu oynadığım şeyin adamlar (takım sahipleri) gerçeğini oynuyor. Oyun dediğin küçük çocuk için de koca insan için de zevkli bir şey ve bunu en üst seviyede yapabiliyorlar. Şimdi Ali Koç Türkiye'de yaşıyor, gidip de İngiltere liginden takım alamaz, yani alır da başında duramaz. Zaten kişisel serveti de Abramoviç seviyesinde falan değil. E adam zaten Fenerbahçeli, bu takım da boru değil 110 senelik takım. Bu takımın başkanı olmak da parayla satın alamayacağın bir şey.

Öncelikle hiçbir takımı tutmuyorum, genel olarak da sporları severim, fırsat buldukça izlerim.

Sonra Fenerbahçe Spor Kulübü sadece futboldan ibaret değil. Türkiye'deki hayran kitle koşullarında futbol en çok parayı getiriyor, en çok seyirciyi getiriyor diye o en öne çıkıyor. Olan bu.

Ali Koç neden bu kulübe ilgili onu da kendisine bizzat sormak lazım, fakat şu ülkede bir işlerin ucundan doğru dürüst adamlar tutup uğraştıkları alanları biraz temizlese fena olmaz. Bunu tek başına ne Ali Koç becerebilir ne başkası tabi. O yüzden tabanı dönüştürücü hareketler başlatmaları, birkaç başka kuruma örnek ve lider olmaları, tembel toplumu özendirmeleri, öğrenmelerine fırsat yaratmaları gerek.

Futbolsa uzun zaman önce sporluktan çıktı, kumara döndü. Bu da ayrı bir tartışma konusu.

Pr

www.twitter.com

fatura tabi keser. hocam bildiğimiz ufak bir ticarethane sahibi bir adam bu. masraf olmasın diye de şahıs şirketi kurmuş.

şirket banka hesabını mı vermedi size ? faturasız olsa vergiden kaçıyor derdim ama fatura keseceği halde kendi özel hesap nosunu vermesi ilginç.

anlatttıklarınızdan bana kötü bir şey gelmedi açıkçası ama hiç referans yok ise, risk var tabi. bakalım zamanında teslim edecek mi ? istediğiniz gibi olacak mı vb

bu nasıl bir makina ? link fln var mı belki yardımcı olabilirim

şahıs firmasının banka hesabı da şahsi olur zaten bunda bi sorun yok. fatura da kesebilir. teorik olarak limited şirketten farkı yok. hatta sorumluluğu daha fazla.

başka şirket üzerinden neden fatura kesmemiş acaba , vergiden kaçmak istese bu dediğimi yapardı , sizin düşündüğünüz gibiyse bu devirde böyle amatörlük yapmazlar bence

Atcaparcim sen karsinda holding varmis gibi proforma falan diyorsun adam ne diyor lan bu diyor.bu arkadaslara esnaf diyoruz.hotmaili olmasi bile enteresan.adamin yaptigi islere bakacaksin sana uyuyorsa yaptiracaksin uymuyorsa baska yere bakacaksin.

simdi sen adami oh my god kurumsal maili yok,firma hesabi yok diye elestiriyorsun ama sahis firmasi nedir,sahis firmasinin banka hesabi nasildir,fatura nasil keser bilmiyorsun.sen adama guvenmiyorsun adamda ne diyor bu acemi diye dusunuyor su anda.sirf bu yuzden senden kapora almadan is yapmasi mumkun degil,yeniyetmenin bir tanesi aradi,bisiler istiyor sonra oder mi odemez mi belli degil diye dusunuyor.

Adamin referansini veren tanidigin varsa ,bu isi yapabilecekse banka dekontuna su is icin kapora diye belirterek yatir.oraya kadar gidip makbuz almana gerek yok.zaten o adamda makbuzda yok.senin tediye makbuzu hazirlaman falan gerekecek.bu seferde belli rakamlara kadar nakit odeme yapabiliyorsun,gerisi bankadan olmak zorunda,detay,detay.

önceki iş hayatınızda gördüğünüz bazı kurumsal uygulamaları kural zannettiğiniz için kafanız karışmış..

öncelikle proforma fatura diye bir fatura formatı, bir şekil şemal yok. proforma fatura denen şey "teklif"tir. faturaya yazılacak olan fiyat, ödeme planı vs. gibi bilgileri yazıp göndermekten başka bir şey değildir. o gönderdiği mail proforma fatura işte zaten. şekil şemal aramayın. bazı kurumlar bunu fatura şekline soktu diye bunu kural, gereklilik falan zannetmeyin. adam ben proforma faturayı bilmiyorum demiş ama gayet biliyor ve de göndermiş. siz bilmiyorsunuz, şekil şemal arıyorsunuz.

illa kurumsal adresi olacak diye bir şey de yok. işim gereği kendi mükelleflerim olsun, onların alış yaptıkları koca kcoa firmalar olsun birçoğu hotmail gmail kullanıyor. olabilir, kimse domain almak zorunda değil. hatta adam facit'ten hesap makinesine daha son 10 yıl içinde geçti. faks makinesini kullanmayı yeni öğrendi. kayseri'nin ağalarından yaşlı başlı adam. bilgisayarı bile yok, ajanda ve kalem ile görüyor her işini. ama bütün ankara'ya mal veren bir tekstil toptancısı. nabalım şimdi kurumsal adresi yok diye?

firma kimin adınaysa banka hesabı da onun adına olur. yani şahıs firmasının banka hesabı da şahıs adına olur, "kuburoğlu makine" diye olmaz. "ahmet kuburoğlu" diye olur.

şahıs firması fatura keser. şahıs firmasının limited şirketten, anonim şirketten hiçbir farkı yoktur. yani elbette teknik olarak yüzlerce farkı vardır da sizin sormak istediğiniz anlamda bir yoktur. fatura da keser, satış da yapar, alış da yapar. limitedin anonimin her yaptığını aynen yapar, yapabilir. san şahıssın diye bir limiti de yoktur.

ben olsam niye vazgeçeyim. ne şahıs firmaları var hatta biri de mükellefim, devlet ihalelerine girip milyonlarca liralık işler yapıyor. koca devlet güvenip iş emanet ediyor, ama şahıs firması. siz gelseniz güvenmezsiniz. ben güven sarsacak bir hareketini göremedim.

makbuz denen şey de "parayı aldım" evrakından başka bir şey değildir. çok kurumsal bir yerde çalışmışsınız, her şeyi kurallı bekliyorsunuz. makbuz da yarım sayfa kağıda yazılmış "x kişisinden 18.000 lira aldım. imza ahmet kuburoğlu" bu kadar. bi de tarih atsa tamam. sırf bunu almak için gitmeye gerek yok. hatta banka havalesi dekontu bundan çok daha muteber bir belge olur. ama siz şahıs işletmesinin şahıs banka hesabına güvenmediğiniz için yarım sayfa kağıda yazılmış yazıya razı olacaksınız gibi duruyor.

benden ilk istendiğinde yazdım google'ye proforma fatura diye görselleri arattırdım. Açtım painti firma adını, logosunu kopyaladım siteden yapıştırdım screenshot ile.

ortasına yazdım anlaşma şu şu şu şekildedir. Termin süresi şu süreyi kapsar diye.

Sonrasında ne oldu biliyor musun ? Bu yat imalatı yapan kurumsal firma peşin ödeme olarak proformada anlaştığımız bin küsür türk lirasını 4 aydır ödeyemiyor.

Onlar kurumsal ben cahildim, ben işimi yaptım onların kurumsallığına güvendim. Adam en azından şeffaf davranmış bilmiyorum demiş.

dolandırıcı olsa proformasını sekreterinin üslubunu kıskanırsın ne kadar profesyoneller diye.

anlattıklarınızda bir problem yok. şahıs firması fatura da keser, hesabı da şahıs uzerine olur. adam sadece ufak esnaf.

the invention of lying

Relatos salvajes

La la land izleyin yahu.

limonata
little miss sunshine

170 SGK hattından şikayet kaydı oluşturun. Bu kayıtları işkurumuna gönderiyorlar ve İŞKUR savunma istiyor firmadan.

hemen şikayet edin, direk ilgileniyorlar

çok anı istiyorsan ne biliyim hard diske fln atıp saklayabilirsin de, telefonun da olması anlamsız.

erk arkadaşın haklı

erkek arkadaşın haklı. sevdiceği üzmeye değer mi böyle bir şey için eğer eski sevgilin senin için bir anlam ihtiva etmiyorsa. empati yaparsam ben olsam çok üzülürdüm hatta senin bunu savunman nedeniyle ayrılığı bile düşünebilirdim.

Eski sevgilisinin fotoğraflarını saklayan bir kızla ilişkiyi düşünemem bile. Bence tepkisi çok hafif olmuş. Bir an önce silmelisin.

Oscar +1

Sakla ama hala telefonunda olmasi cok garip. Gozden uzak bi yerde depolanmali.

harddiske falan atabilirsin.

Haksızsın topraam.

Ergenlik ne zor sey yahu

haksızsın. Özür dile. Öpüşüp barışın

Eski sevgilimle olan anı bitmiş gitmiş, kalması çok saçma. Ben de silerim.

Birde wallpaper yapsaydin Balpolen. buralarda bu tarz basliklarda hep gecmise saygi duyulmasi gerektigi uzerine vaaz verir dururum ama sen olayi baska bir boyuta tasimissin.cocuk hala oralardaysa da git bir gonlunu falan al,ozur dile.senin gecmisindir sakla tabi ama bunuda adamin gozunun icine sokma.
Iliskilerde acik olacagiz durust olacagiz diye kalkip birbirlerine gecmis futbol 11 lerini sayan hic bir iliskinin uzun surdugunu gormedim.yasandi,gecti,at hatira sandigina birak orda dursun.
Yara vermisin adama durduk yere,som agizlilik olmasin ama durmaz o abi kacar gider.

Empati yaptınız ve sevgilinizi haksız gördünüz mü? İllâ anı derdiniz varsa bari adamın görmeyeceği bir yerde olsaydı, normalde net olarak ayrılma sebebidir.

ben erkek arkadasima telefonumdaki fotograflari gostermezdim. telefon ozel esya, ona ne.

Ben olsam direkt ayrilirdim senden. Hala telefonunda sakliyorsan aklinda da duruyor demektir, net. Bir de sacma sapan triplere ne giriyorsunuz ya gecmise saygi ee 3-5 adamin resmi telefonumda oylece dursun, kocamla da ara sira bakalim, bu ne lan? oha.

senin için bitmiş gitmiş birisi ve sadece anı. teoride sen haklısın. fakat insan rahatsız oluyor. pratikte göz önünde bulundurmak zorunda değilsin.

Kesinlikle haksızsın.

Haklı veya haksız yok ortada. Tercihler var. Sen anılarını biriktirmeyi tercih ediyorsun, o etmiyor. Sıkıntı, onun, senin tercihlerine saygı göstermemesi. Bir orta yol bulmaya çalışın haklıyı haksızı aramaktansa.

edit: bu da benden sevgiline gelsin: www.youtube.com

alt tarafı eski sevgilin. yaşanmış bitmiş bir dostluk, uzatmanın alemi yok.
sen o fotoğraflara bakarken sıcacık anılar görüyor olabilirsin ama seni seven erkek orada senin ellerini tutan, dudaklarını öpen, sana sarılan, birlikte kahkaha attığınız, romantik dakikalar paylaştığınız yabancı bir insan görüyor. kıskanması gayet normal. demek ki es kaza eski sevgilin değil de eski eşin filan olsa evi çerçeveli fotoğraflarınızla dolduracaktın. yapma. yazıktır. bir harddiske at onu da yılda bir kere açacağın bir çekmecenin içine koy ve sevgilinle yeni anılar biriktirmeye başla.

Sevgilin haklı

Sevgilin hakli. Eski sevgilini unutamadigin fikri kazindi aklina.

Sevgiliniz haklı bence de.
Eski sevgilisiyle ilgili anılarını her an telefonundan kontrol edebilecek gibi canlı tutma ihtiyacı hisseden biriyle birlikte olmak istemezdim ben de.
Hatırlayacağım kısımlar zaten zihnimdedir diye düşünüyorum ben, fiziksel kanıtına ihtiyacım yok.
Yok olup gitmesinler diyorsanız -ki ben bunu da çok garip buluyorum ama ben bu konulara biraz extreme bakıyorum sanırım, hiç iletişimde kalma, anı saklama taraftarı değilim - o zaman da dedikleri gibi bir harddiske vs kaydetmeniz yeterli.

eski sevgilin hakli.

Bununla da ayrılırsın zaten sıkıntı yok devam.

Sen haklısın. Ben de silmem, hayatıma biri girerse de müdahale etmemesini beklerim. Ederse de ayrılırım. Mesele müdahale etmesi değil, bunu sorun hâline getiren kafa yapısı.

Sonuna kadar o haklı.

20-30

yemek ısmarlasın yeter, ederi 15 20 dir en fazla

kulakiçi kulaklık "bence" kişisel ürüne girdiği için ikinci elde değeri yok. hijyenik sebeplerle yani.

yemek +1

tamamen kesmeyebiliyor.
iran kedisi çok tüylü olduğundan muhtemelen yetersiz kalıyordur maltın miktarı.

tüylerini furminator benzeri bir tarakla sık sık tara, kopan tüyler ayrılsın, böylece çok tüy yutmaz ve kusmaz, kıps.

www.google.com.tr

benim kedimde de tamamen kesmedi. ama düzenli verdiğimden beri daha aralıklı kusar hale geldi. öncesinde her gün kusuyordu.

@veritaslibertas:

kusma yapan mama değil zaten, kedinin kendini temizlerken yuttuğu tüyleri bir şekilde dışarı atması gerektiği için kusuyor.
kusmazsa, bağırsakları tıkanır.
malt ve benzeri ürünler de bu tüyleri erittiğinden kusmayı çoğu zaman ortadan kaldırıyor.

ama bu durumda iran kedisi gibi aşırı tüylü bir kedi söz konusu olduğundan, malt yetersiz kalmış.

kedim 2010 doğumlu, bir gün bile royal canindrn başka mama yemedi. ha şu var; böbrek sorunu olduğundan royal canin s/o yiyor. tüyler için olan royal canin veremiyoruz,

deneyemiyoruz, böbreklerinde sorun var, sürekli s/o yemesi lazım

böbreklerinde sitüvit denen bir taş oluyor, bu da hidronefroza sebep oluyor, böbrek taştan tıkanıp şişiyor yani. s/o ise idrari asidik hale getiriyo ph derecesini düşüüryo ve taşları çözüyor. zaten özel reçeteyle satılıyor, pet shoplar satmıyor. ben s/o dan şaşmam :) teşekkürler

Ben de çok tüylü olduğu için yetersiz kaldığını düşünüyorum.

Bu evcil hayvan maması işi tam lobicilik gibi geliyor bana. İnsanlar mamanın üstündeki oranları okuyup işte bu daha iyi falan diyorlar. Sonra bunun üzerinden para kazanan veterinerlerin önerilerini dinliyorlar falan. Mesela doktorların muadil ilaçlarda anlaşmalı olduğu firmaları tercih ettiğini biliyoruz. Aynı durum veterinerler için neden geçerli olmasın ki?

Şu mama kötü bu mama iyi demiyorum. Sadece mamayı böyle büyük fanatizmle savunmayı anlayamıyorum. Biri onu kullanma der, öteki onun kullanma dediği için nasıl bunu kullanırsın der.

Paketle alınmış her mama aşağı yukarı aynıyken, bu en iyisi demek bana garip geliyor.

windows + 1

bende açıkçası hiç güvenmiyorum veterinerlere, kar marjı hangiisnde çok ise ya da hangisi elinde kaldı ise onu veriyor gibi geliyor bana.

sadece veteriner değil pet shop ta aynı yani.

royal canin s/o nasıl peki ? cd serisi var başla markalarda ds hills dede var bir seri fiyatı da baya yukarıda ? değiştirelim mi

CRP yüksekliği kanser demek değil.

crp tek başına bir şey ifade etmez. crp yüksekliği kanser belirtisi demek son derece yanlış. crp den teşhis konulmaz.

zaten öenmli bir şey olsa dr tomogrofi ya da kolonoskopi isterdi, ihmal etmesin ama panik de yapmasın.

Sedimantasyon da 17-49 çıktı.
6 tane iğne verdi doktor yaptırdık.
Bir de antibiyotik kullandı sabah aksam.

Yarın doktora gidicez yine tahlile.

crp yüksek çıkması enfeksiyondan, antibiyotik de bu yüzden verilmiş.

dr değilim bu arada.

Doktorun öyle demesinin sebebi, her insanın bünyesinin farklı olması. Kimi ıhlamurla iyileşir kimi magnezyum desteği almadan kendine gelemez kimi birkaç antibiyotikle çapraz×çapraz tedaviyle anca dirilir. Annenin kendine göre başka rahatsızlıkları varsa ve ilaç kullanıyorsa belki etkileşimden ötürü öyle demiştir doktor. Annene bu kadar evhamlı olmaması gerektiğini, asıl kanser eden şeyin evham olduğunu anlat, rahat olsun. Kanserli hastalar da rahat olmayı ve morali yüksek tutmayı öğreniyorlar ve iyileşiyorlar. Annen kendine bunu yapmasın. Selamlar sevgiler söyle bizden.

crp zaten ciddiye alınacak kadar yüksek değilmiş

Enfeksiyon için crp ye bakıyorlar. Bizim çocuklarda öyleydi.

ceo imzası gerekli olabilir belki, o da y.dışında ise bekletiyorlardır.

kötü ihtimalse ceo'nun kayınçosunun yeğenine göre bir iştir ve görüşme vs. olmadan çat diye başlar.

vazgeçmiş olabilirler, hatta bence bu ihtimal çok yüksek. hemen arardım ben olsam.

2 hafta çok uzun bir süre değil mi ya. Ben olsam yanlış maile gitmiştir belki diye düşünürdüm 1 hafta dolmadan arardım mail gelmedi diye.

2 hafta çok uzun, direk arayın. büyük şirket ise onay süreçleri olabiliyor uzuyor süreç ama siz arayın içiniz rahatlasın

en temiiz amerikalıyla evlenmek.

en temiz yol master veya doktora sonrasi is bulmak ve calisma izni almak.

Not ortalaması değil. Bitirdiğin bölüm ve sektör tecrübesi önemli.

Şu an trend programcılık. Avrupa'da programcı adam pahalı. Doğu avrupa'da niteliksiz. Türkiye'de hem ucuz hem nispeten daha nitekikli elemanlar var.

O nedenle Almanya ve İsveç'te çok sayıda yazılım sektöründe çalışan Türk var.

AB'de çalışma izniniz yoksa şirketlerin sizi alması için ekstra bir sürü iş yapması lazım ve masraflı da oluyormuş. O yüzden gerçekten sivrilmek lazım, baya öne çıkmak lazım ki şirketler alsın. Tabii belli bir sektörde iyiyseniz böyle. Yoksa izin olmadan normal işlere girmek pek kolay değil gibi. Tezgahtar, garson vs. gibi.

ben bilgisayar mühendisiyim. amerika'da arkadaşı ziyarete gitmiştim. arkadaşım da, ablası da bilgisayar mühendisi amerika'da... neyse, arkadaşın ablası çaya davet etmişti. işyerinde acilen java bilen eleman ihtiyaçları varmış. senelik tam hatırlamıyorum, 72bin dolar yahut daha yüksek bir maaş veriyorlardı. kabul etsem direkt başlayacaktım ama ailem amerika'da yaşamaya hazır değildi. (ben de değildim :) )

yani bazen denk gelebiliyor. referansla, tanıdıkla olabiliyor...

evet. en azından gidip foto çekeceksiniz menülerini alacaksınız. zomato var restoranz var yelp var

Aslında insanlara sadece rehber niteliğinde olacak. o mekanın yakınında ve aradığı özellikte olduğunu bilsin yeter.Menü falan koymayacağım, mekanın genel özellikleri,adresi,telefonu falan olacak.

@bi aksilik olmasin

E bu foursquare, tripadvisor ve hatta googlemaps in yaptigi bir sey. Sizinkinin farki ne olacak ki?

hazırlayacağım site sırf mekan tavsiye etmeyecek, bu da bir parçası olacak sadece