16,85

17,2186

keske boyle bir sey yapsalar ya.

Yarın Faiz düşürülemez. PPK kararı lazım.

PPK toplantı tarihleri şurada:

www.tcmb.gov.tr

Asker kökenli avukat bulmanda fayda var.

Cihan Koç'u araştırabilirsiniz.

kordonda birkaç defa denedim ama yayıla yayıla yürüyüş yolunda gezen yayalardan, aniden koşuveren çocuklardan falan rahat edemedim ben. fuar alanı diyorum, naçizane. bayılıyorum orda yürümeye, ağaçlar, serinlik, bir sürü spor yapan insan. ben müzikle yürüyünce daha rahat stres atıyorum, müziğe odaklandığım için diğer konuları daha kolay çıkarabiliyorum zihnimden.

Havalar serinlemeden kordon tatsızlıktan ibaret, bisiklet yolu da koşulacak yol da hatta toprak yol da saatte 3 km ile yürüyen yayalar tarafından işgal edilmiş vaziyette. Fuar için +1 diyorum.

fuar +1

Fuardayız +1

Kesinlikle fuar orada koşan biri olarak akşamları tam koşmalık/

binaya gelen yada dairenize gelen su hattındaki regulatörden basıncı ayarlamayı denediniz mi? alyan anahtarlı bir regulatör olur basıncı ayarlar.

Bina yeniyse @basond +1
Bina eskiyse devrelerde hışırlanma vardır. Su boruları değişmediği sürece çözemezsin.
Veya, depo varsa binaya ait hidrofor da vardır ve ya kifayetsizdir ya da imperler aşınmıştır. Onarımı veya yenilenmesi gerekir.
Daire vanasında göbek oturması vardır veya devrede bir dirseği pislik veya kireç tıkamıştır.
Yani sorunlar muhtelif. Her sorunun da çözümü farklı.

Eğer şebeke basıncında problem yok, tesisatınızda problem varsa bir ekip çağırıyorsunuz.

Ekip bir musluğu söküp cihazlarını bağlıyor ve basınç ile varsa tıkanmayı açıyor.

Depo varsa hidrofor da vardır (depo bodrumdaysa) Varsa hidroforu devreye alın, ya da elden geçirtin.

Bir depo olmazsa hidrofor/pompa size yeteri kadar lazım olan suyu pompalayamaz, şebekeden beslenemez.

doların kart borcu kadar olan kısmını bozdur borcunu öde.

Ben olsam kredi kartı borcumu öderdim. Kart borcu hem faiz yiyecek hem de kredi notumu düşürecek çünkü.

Bu olaydan da ders çıkarır bir daha kafama göre dolar vs. almazdım kısa vadeli planlar için (ciddiyim)

Sizce doların düşüşü daha ne kadar sürer?

Çok kısa vadede ihtiyaç duyulabilecek parayı kullanarak riskli enstrümanlarla oynamak akıl karı değildir.
Ayrıca şu da var.
www.youtube.com

En azindan asgarisini ode her halukarda.

aaSevgili @deveyi diken, gerekli rolu 3 kurusluk yatirim yapan (hatta onu da yapamayan) maasli calisan vatandasa mi yukluyorsunuz, sizler nasil insanlarsiniz?
500 dolarimi harcamadigim icin 1-2 tane 100milyon sermayeli firma batirdim, ne kadar kotuyum.
Vatandasi gectim, sizin o kapanir diye korktugunuz firmalar boyle kolektif dusunuyorlar mi acaba kendi sermaye politikalarini belirlerken?
Serbest piyasa kosullarinda orta-alt sinifin nasil bir politika izlemesini bekliyorsunuz?

Bu arada tekrar cikar dolar. Kaynak: kalcam

sözlüğe soru cevaba gelen mahfi hoca ne diyor ? bu politikalarla ekonomi düzelmez diyor. diğer hocalar da aynı şeyi söylüyor. ekonomide reform olmadıkça, üretim olmadıkça faiz artışı günü kurtarmak içindir. o yüzden bu kafayla gidilirse yarın bir gün dolar yine artar. trump'ın tek twitine bağlı bir durumumuz var.

@prezarlatif teşekkür ederim.

@giovanne teşekkür ederim. Aklıma gelen tek seçenek buydu.

@oguz altun teşekkür ederim. Bunu izleyeceğim.

@stavro teşekkür ederim. @deveyi diken adamın ta kendisi zatın gözüne 500 dolarım 400 milyon dolar olarak gözüktü herhalde.

@neil teşekkür ederim.

@darkrock daha önce hiç kara listeye girmedim. O yüzden değer mi değmez mi pek bilgi sahibi değilim. Diğer bir seçenek de asgarisini ödemek olabilir.

Az birşey kâr edeyim derken zarar ettim. Yanlış anlama, senin için 200TL düşük bir miktar olabilir. Şu an benim için öyle değil işte. Ulan zaten öyle olsaydı burada sormazdım.

Asgarisini odeyecek kadar boz ve gec. Simdi bozma ama pazartesi piyasa aclinca boz.

tcmb eylülün başından bu yana sıkı para politikası uyguluyor, geçen hafta para miktarı azaldı piyasada. dünkü faiz artırımı da bunun süreceğini söylüyor. eğer rte müdahale etmezse usd 6'nın altına diğer hafta düşer diye düşünüyorum.

@eksi sozlukte eksiyen adam teşekkür ederim. Şu an o daha mantıklı galiba.

@slhmlr o zaman piyasalar açılır açılmaz bozdurmak daha mantıklı herhalde. Akşama doğru daha da düşük olur sanırım.

durduk yere mi bloke koyuyor? böyle bir şey olduğunu hiç sanmıyorum. fazla sayıda şifre denemesi falan yapılmış olmasın?

Mesela atm'den para çekilmek istendi. Tam parayı verecek, bir anda bloke koydu. Bir öncekisinde eft yapıldı, yapılır yapılmaz bloke koydu. Bir öncekisinde çok aşırı işlem yapılıyordu, başka banka kredi kartı ödemeleri, sgk ödemeleri, eft'ler derken, yine bir anda bloke kondu. Hayır bir de birkaç gün sonra kendiliğinden blokeyi kaldırıyorlar, ne gerekçe var, ne özür var. Yapmanız gereken tarihte işlem yapamamanız yanınıza kâr kalıyor.

hiç başıma gelmedi ve duymadım. müşteri hizmetlerini arayıp sormadınız mı?

Enpara'nın en eski müşterilerindenim ve çevremdeki herkesi de Enpara'lı yapmış biriyim. Böyle bir şeyi ne gördüm, ne de duydum. Telefon açtığında anında sorununa çözüm getiren bir oluşumdan bahsediyoruz. Değil mi? Banka kaynaklı sorun nedeniyle zarara uğradığını bildirsen tazmin ediyor adamlar.

Her sorduğumda bu güvenlik birimimizin tasarrufu bizim onlara ulaşma imkanımız yok deyip başlarından atıyorlar. Şimdi biraz netten baktım, sikayetvar.com'da birsürü şikayet var bu hususla ilgili.

şimdi nete bakınca böyle şikayetler yaşanmış. yalnız yazılanlara göre banka ile ilgili bir durum değil, masak çok giriş çıkış yapılan hesaplara bloke koyulmasını istiyormuş bankalardan. Yapılan incelemelerde vergi kaçırma vs olduğunda hesap açılmıyor ve olay Maliye Bakanlığına sevk ediyormuş. bu şekilde yorumlar var. sizin durum da çok fazla işlem yaptığınızdan olabilir belki.

Hayır sadece size olan bir şey değil, ben de kısa bir süre önce inaktif etmiştim hesaplarımı. Bugün tekrar ulaşmak istedim beklemem gerektiği söylendi. Ne zaman kalkacak bloke bekliyoruz bakalım.

Ben hic yasamadim yillardir.

Yıllardır kullanırım, düzenli olarak hatrı sayılır paralar geldi hesabıma ama hiç bloke koymadılar hesabıma.

www.google.com.tr

Bu hususta bayağı bir şikayet de mevcut.

www.dr.com.tr
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
urun.n11.com
urun.n11.com
urun.n11.com
urun.n11.com

@twelfth Bunların adam boyunda olanları, hiç değilse masa tipi olanlarını arıyorum. bu tarzlar benim için pek iş görmez. yine de çok teşekkür ederim ilgilendiğin için.

İkea lersta

@ufuk dostum bunu sevdim bak. biraz pahalı ama mutlaka bakıcam buna. çok sağol

Ampuller (led'ler hariç)ışık kaynağı olmaları yanında ısı da yayarlar. Okuma lambalarında bu özelliği dikkate almadığın taktirde ilerde problem yaşayabilirsin. Kimse kafasına çok yakın bir ısı kaynağıyla uzun süre okuyamaz. Kitap okuyacağız diye beyni haşlamayalım.
Led lamba önemli.

@oguz altun buna da dikkat edeceğim :)

Savcılığa dilekçe ver.
E devletten imei numarasıyla çalındığını bildir.

Geçmiş olsun, sadece imei numarasını bloklatabilirsiniz bildiğim kadarı ile.

Geçmiş olsun. :(

gecmis olsun nasıl oldu? konusurken motorla gelip elinizden mi kaptilar?

civardaki esnafta kamera varsa plakayi bulmaya calisin

@maresalx Evet. Arkamdan kaldırımın iç kısmına kadar gelmişler motorla. Şaka gibi. Başkası anlatsa nasıl kaptırdın elinden telefonu diye dalga geçerim.

@brkylmz bu iyi fikirmiş. çok teşekkürler.

Geçmiş olsun. imei numarasını biliyorsan savcılığa dilekçe ver. Bimer'e mesaj atabilirsin. Bulunma ihtimali var.

Bu arada benim karakolda doldurduğum şikayetçi ifade tutanağı yeterli mi yoksa ayrıca savcılığa da gitmem gerekiyor mu?

nerede oldu bu arada olay? yani şehir olarak en azından. ilk kez duydum motosikletli kapkaç olayı uzun süredir.

eğer karakola veya savcılığa başvurup IMEI numarasını verirsen, sana opsiyon sunuyorlar/sunmaları gerekir, telefon bloklansın mı, kullanıma devam edilip yeri tespit edilsin mi diye, açıldığında bi ihtimal yerini tespit edip hat sahibine ulaşabilirler ancak içine takılan hat da hacı ahmet abinin üzerine çıkabilir, yani.. ne diyim, umarım bulursun.

@n62 Bakırköy İncirli Caddesi'nde. Polis son günlerde bu tür vakaların arttığını söyledi.

@lostys Bugün öğrendim ki imei numarasını değiştirmek çok basitmiş. O yüzden ümidi kestim bile.

Östrojen üreten bir varlıkta selülitin tamamen geçmesi teknik olarak mümkün değil.

Geçen bir şey
Su iç iyi beslen spor yap
Gerçekten geçiyor.
Şekere beyaz hna bye bye demen gerek
Zor o yüzden

squat ve lunge

Hayvansal gıdayı en aza indir, vücuttan atılması vakit aldığı için ve vücut bunun için ciddi fosfor kullandığı için istenmeyen bölgelerde en çok depolanan yağ türü. Bunun dışındakilerin çoğunu arkadaşlar yazmış zaten.

Akdeniz kadınına Tanrı tarafından reva görülmüş bir cezadır. Vücut yağ oranı yükseldikçe görünülürlüğü artar. Fit kalarak az görünür hale getirir ama asla yok edemezsiniz.

hiç dışarıda ya da misafirlikte, bi arkadaşının evinde yemek yemiyor musun?

tekrar geldiklerinde shot bardağında çamaşırsuyu ikram edersin. şöyle güzelce çalkalarlar. sorun hallolur.

abartmışsın.

lokantaya falan gidince ne yapıyorsun evden mi götürüyorsun tabağı çatalı?

'Çöpe atma' eylemine kadarki kısmına, bazı obsesyonların var der, geçerdik ama, Çöpe atma eylemi de gerçekleştiyse bir psikiyatriste görünüp 'bende obsesif kompasif bozukluk var' demende fayda var.

Böyle yaşanmaz, böyle hayat geçmez abi. Tükürükle hepatit mi ne var ya o bulaşıyor. Doktoru salla, git bir sağlık ocağına hepatit aşısı vurul bence sen. Kafan rahat olur. Yoksa böyle yaşam çok zor ya :(

Anksiyete ve obsesyon için bir psikoloğa gidebilirsiniz. Normalin dışında takıntınız var gibi görünüyor. Onlar sizi yönlendirirler.

ortada bir hastalık olduğu kesin ama daha çok sizinle alakalı. bunlar normal düşünceler değil maalesef.

Bana laf kalmamış. Herkesi +1’liyorum

www.mfa.gov.tr

Avrupa Birligi'ne uye olmadan schengen'e girebilmek icin AB ile politikalariniz ortak olmali ve zengin olmalisinjz. Rusya ikisi de degil.

Pasaporttaki ve vizedeki fotoğrafların en ufak tereddüt yaratmayacak şekilde birebir sana benzemesine dikkat et. İndiğin yerdeki pasaport polisi, 'Ben seni içeri sokmamaya kararlıyım ama Du bakalım bi bahane bulabilecek miyim?' der gibi bakıyor adamın suratına.

dahil değil.

aracı kuruma parayı veriyosunuz çıkartıyorlar.

Kişinin kendini iyi hissettiği yaştır.

25-30

21 askere gitsin gelsin

Hiçbir yaş.

25

hicbir yas

18'inden sonra sevip sevildiği.

bence 40

32

35

30-32 arası

ekonomik olarak düzgün bir hayat yaşayabilecek yaştır. kendine ait hedeflerini %100 tamamlamasa da %80-90 civarına getirdiği yaştır. son olarak da çocuk sahibi olmak istediği yaştır.

35 sonrası.
hatta 40 falan da gayet ideal bence.

'Artık baba olmak istiyorum' deyip; iyi anne olacağını düşündüğü kadınla karşılaştığı zaman

30-35

Yasama hizina gore degisir.
Her seyi yasayip bitirdigin, tukendigin yas.

37-38

30 33

18-25 diyen arkadaşlar kafayı mı yemiş acaba gerçekten merak ediyorum... bence 30-35.

60 - 90

evleneceği hanım da bu yaşlarda olmalı. ikinci bahar.

evlilik :34
boşanma :41

optimum

Her tür yüzey örtücü için en iyi dikim zamanları baharladır, hava sıcaklığı 15 derecenin üstünde olmalı ki çimlenme olabilsin, çok sıcak/kurak olmamalı ki toprakta tutunabilsin.

Yaşadığınız şehire göre eylül ekim gibi ekebilirsiniz, kaçırırsanız mart/nisan.

5-10 cm elenmiş toprak ile yüzeyi tesviye edip tohum üstüne de 1-2 cm kadar kapak toprağı atarsanız yeter.

Otomatik sulama olursa daha sağlıklı olur, yoksa doğru sulamak bir dert.

ben olsam hazır rulo çim alırdım.

Çime nazaran daha az güneşle yetinebiliyor. Güneşten yeterince nasibini alamayan bölgeler için ideal. Ama basılmaya, ezilmeye çim gibi dayanıklı değil. Görsel olarak da iyi bakım yapılmış bir çimin yerini tutamaz.

Nelerden hoşlanıyorsam o tür kitaplar seçerim mesela bilim kurgu ya da fantastik türleri diğer taraftan kişisel gelişim kitapları. Hiç aşk romanı okumuşluğum yoktur mesela ama bir başkasının şiddetle önerdiği bir kitapsa alır okurum.

Ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap'tan bir liste yapmıştım. Oradan devam ediyorum.
Arkadaşlarla sohbetlerde adı geçen, beğeni topladığı söylenen kitaplar oluyor.
Tarihle ilgiliyim. Her kitapta mehaz olarak gösterilen kitaplar oluyor, oradan çorap söküğü gibi gidiyor.
Din kitaplarını irdeleye irdeleye okumak bir zevk.
Uzaktan kitapçı gördüğümde karşı kaldırıma geçiyorum. Aksi taktirde kendimi kitap satın almış buluyorum. Arka kapak yazıları etken bunda da.
Günde 2-3 saat.

Bir iki ilave yapayım.
Klasiklerde İş Bankası ve Yapı Kredi Kültür yayınları'nı gözü kapalı alıyorum. Bunlarda yoksa hangi çevirmenin kitabını alıp okuyacağıma dair internetten sıkı bir araştırma yapıyorum. Orijinal dilden çeviri olması önemli. Rus klasiğini Fransızcadan çeviren çevirmenler var. Şaka gibi.
Yıllar önce Sır (The Secret) diye bir selüloz israfı okutmuşlardı. Çağırıyorsun geliyor falan. O zamandan beri kişisel gelişim kitabı okumuyorum.

Yazarlarına göre seçiyorum. Yazarın bakış açısı, üslubu gibi etkenleri değerlendiriyorum. Amacım farklı hatta birbirlerine zıt dünya görüşleri olan yazarların en az bir eserini okumuş olmak.

Bunun haricinde moduma göre ya roman ya da psikoloji, felsefe kitapları okuyorum yani modum da önceliklerim arasında.

Kitabın özetini okumadan hakkındaki yorumları araştırıyorum. Tabi ki herkesin bir kitaptan alacağı zevk farklı buna binaen bir çok farklı görüş olacaktır ama en azından kitap hakkında genel bir bilgiye sahip oluyorum. Hatta bu en çok çevirmen ile yayınevi konusunda bana fayda sağlıyor. Misal Fahrenheit 451 okuyacağım zaman bu şekilde bir araştırma yapmıştım ve Dost Körpe çevirisinin inanılmaz kötü olduğunu öğrenmiştim.

Haftada bir kitap bitirme hedefim var bu yüzden ortalama saatleri de kitaba göre değişkenlik gösterebiliyor. Yine de günün en az üç saatini kitap okuyarak geçirdiğimi söyleyebilirim.

Umarım yardımcı olabilmişimdir :)

arka yazısına bakıyorum, kapağa bakıp seçenler sizede laflar hazırladım

Ilgi alanima gore. Tek kriterim bu.

Bi kitapta geçen başka bir kitap görürsem onu seçiyorum.

Popüler ya da son çıkan kitapları yada o anki halime gore kitap alıyorum..bi de tavsiye üzerine kitap okuyorum. Örneğin ilber ortayli bir programda stefan zweig önermişti gençlere onun kitaplarını bitirmeye çalışıyorum. Her hafta değişiyor kaç saat kitap okuduğum. zinciri kırma diye bir hedefim var hergun en az 15 sayfa düzenli okuyorum 2018 sonuna kadar yapicam insallah. Tavsiye ederim.

akademik yayınları okurken kaynakça bölümündeki kitaplardan ilgimi çekenleri not alıyorum. aynı anda iki kitap okumayı tercih ediyorum (akademik+edebi). edebi kitaplar içinse iş bankası kültür yayınlarının hasan ali yücel klasikler dizisini tercih ederim çoğunlukla.

Ruh hali, ilgi alanı, arkadaki açıklaması. bazen kitabın konusu ilgi alanım olsa bile ruh halim okumak istemiyor. dizi ya da film seçme gibi.

yazarına bakarım kim diye. izlediğim en dandik filmde de ilk önce yönetmen ve senariste bakarım.

goodreads'te birkaç yorum okurum. konuya bakarım.

arka kapağı, mümkünse kitabın içinden de bir iki paragraf okurum.

genelde türkçe çeviri okumuyorum. ingilizce hep. yolda okuyorum günde en fazla 1-2 saat.

okuyacağım kitap ile geçireceğim zamanın bana maksimum faydayı vermesini istiyorum.
bu sebeple genellikle dünya klasikleri okuyorum. dünya klasikleri haricinde okuduklarım bana bir şey katacağından emin olduğum kitaplar. gazetelerden dergilerden tvden twitterdan takip ettiklerimin kitapları vs..

övgülere göre, ekşiden yardım alıyorum, 1000 kitap var oraya üyeyim. oralara bakıyorum. bazen de ruh halime göre. çok yavaş bir okuyucuyum bir okuduğum kitabı tekrar okumaya bayılıyorum. her okuyuşum diğerine göre daha heyecanlı oluyor.

notos'un alternatif yüz temel eser listesi ve yüz felsefe metni listelerine bakmanızı tavsiye ederim.
kendim üç sene önce bir liste yapmıştım fakat çok dışına çıktığımı fark ettiğimden beri bakmıyorum. onedio'da bile onlarca liste var kitaplarla alakalı. iş kültür, can, yky gibi yayınevleri basıyorsa çok düşünmüyorum zaten.
edebiyat araştırmaları ve metin incelemeleriyle alakalı kitapları da zaten belli başlı kitaplar var, onları bitirmeye çalışıyorum.
ilgili olduğunuz konuyla alakalı akademik kitapları üniversitelerin yüksek lisans ve doktora okuma listelerinden seçebilirsiniz ama haliyle biraz ağır oluyorlar.
toplu kitap siparişi veriyorum genelde ve bir yazardan sadece bir kitap alıp deniyorum. sevip sevmediğime bakıyorum. yazarın külliyatından sevebileceklerimi seçip okuyorum.

Şu iyidir

www.google.com.tr

biz omron aldık, yarın geliyor çok heyecanlıyım? herkesin tansiyonunu ölçeceğim.

bize m9 alın diyen oldu pahalıydı, üstelik pahasının sebebi geçmiş farklı tansiyonları kaydetmek filan gibi önemsiz detaylarmış. en hesaplı m2'ydi onu tercih ettik.

Ben de omron m2 aldım. Tavsiye ederim.

Omron olsun. Koldan ölçsün.

14 yaşında liseye başlamam. O günden beri hiçbir şey iyi gitmedi.

Üniversite 3.sinifta yetişkinlige adım attığını görüyorum geçmişe bakınca. O yıl 5 - 6 tane ülke gezdim. Seks yaptığım insanların sayisini saymamaya başladım. Kendimi daha iyi tanıdım. Imkansız hayaller kurmayı bıraktım. Kendime daha net hedefler kurdum. Aradan 8 yıl gecti, daha fazla şey öğrendim ama 21 yaşımda olgunluk başladı.

Dünyanın merkezindeki adam/kadın rolünü bırakıp, dünyanın merkezindeki çocuğun annesi/babası rolüne başladığınız gün, hayatınızdaki ikinci evreye başladığınız gündür.

...Alıntı...

32 yaşında başladı.
annemin ölümüyle.

birkaç şekilde ayırabilirim aslında:
13-14 yaş öncesi mutlu ben, sonrası mutsuz ben. sebep; ergenlik ve getirdiği yeni niteliklerle ne yapacağını bilememe.
25'ten öncesi çocuk ben, sonrası yetişkin ben. sebep; bir ölüm.
28'den öncesi yaşayan ben, sonrası ölü ben. sebep; depresyon.
30'dan öncesi eski ben, sonrası yeni ben. buna sebep üretemiyorum açıkçası. geçmişle hesaplaştım, eldeki beni kabullendim ama neyin sonucunda oldu bu bilmiyorum.

illaki birini seçmem gerekirse, ilkini seçerdim. çünkü her şeyin başlangıcı oymuş gibi hissediyorum.

23 yaş. Aslında güzel bir yaştı, yeni bir döneme girmiştim ve doğru bir karar verdiğimi sanıyordum. O yanılsama kısa sürdü. Sonrasında başlayan süreç zehir zemberek, ağır buhran, pişmanlığın kaybettirdiği yıllar vs. Geleceğime dair de umutlarımı körelten bir sürecin başlangıcı.

17 yaş. hayatımı etkileyecek pek çok kararı o dönem aldım.

Henuz ayiramam bence.

21 derdim ama simdi 25 de cok sancılı geldi onu devirebilir..

07.15.2011 intihara teşebbüs edip kurtulduğum gün. Resmen level atlayıp bütün sıkıntı lari uzerimden sıyırıp attığım gün.

Artık daha mutluyum.

1. dönüm noktam Anadolu Lisesini kazanmamdı; hayatımı değiştirdi diyebilirim
2. dönüm noktam tekrar üni sınavına girmeye (2. defa) karar vermemdi, hayatımı geri aldım
3. dönüm noktam çocuk yapmak
4'e henüz gelemedim sanki

aslında ben üç evreye ayırıyorum. 2. evre 26 yaşında laylaylom takılırken g.tümün üstüne oturuşumla başladı. 3. evre ise baba oluşumla başladı.. o gün kalbim o kadar hızlı atıyordu, o kadar heyecanlıydım ki gerçek anlamda ölümden korktum çocuğumu kucağıma alamadan öleceğim diye. şimdi bir gülüşüne bile ölebilirim :)

25.yaş günüm.
babamın vefat ettiği gün.
o günden sonra çok rahat geçiremedim yaşlarımı
27nin son çeyreğindeyim.

17 yaş, evden ayrılmam

Antrenman günleri hangi supplementleri kullandığını yazmak yerine günlük ne kadar kalori aldığını ve makro dağılımı yazmakla başlayabilirsin bence.

15 kg ile 6 tekrar yapmanın sana fayda sağlayıp sağlamyacağını bilemeyiz. çünkü senin kas gücünü bilmiyoruz. hangi harekette hangi kiloda 1rm yapabildiğin önemli.

bcaa veya protein tozu önemsiz. düzenli olarak gerekli kaloriyi almıyorsan bunlar hiçbir işe yaramaz.

3 sebebi vardır.
Yetersiz beslenme
Yetersiz dinlenme
Yanlış antrenman (Program yanlıştır, Tekniğe dikkat edilmemektedir, ağırlık arttırma gayreti yoktur, kardiyo gereğinden uzun tutuluyordur, vs.)

Günlük 3000-4000 kalori alıyor musun doğru ağırlıkta çalışıyor musun doğru ağırlık yüklemesi yapıyor musun, bunların içinde en az bir tane hayır varsa gelişim olmaz.

www.youtube.com

Bu adamı biraz takip et.

Konu bütüncül bir konu olduğundan bunun tek sebebi yok ya da en temel sebebi bilinçsizlik oluyor. O yüzden antrenman dışındaki faktörler de oldukça önemli.

@aradaki uzaklık dikkate alınırsa bu mesafeden bir şey söylemek zor. Görmek lazım :)

%90 bişey olmamıştır. Olanlar da gözle görülmez. seramiklerin desenleri de önemli tabi bu söylediğimde. Olan olmuş artık fazla takmayın.

Kirik yoksa cok buyuk ihtimalle sorun olmaz

elinizde seramigin orijinalinden kalmissa bunu yere dosenen seramigin yanina koyup ustaya da ayni bu sekilde bitirilmesini istiyorum deyin.

Ya seramigi de kendi alip yeniden dosesin ya da kirli olanlari usta gecinen elemana yalatarak temizletin. Bunlarin hepsi ayni, eline iki alet alan herkes ustayim diye cikmis ortaya.

Eğer seramik döşendikten sonra kırma dökme moloz işi olmadıysa bir şey olmaz, merak etmeyin.

Onlara temizletin ama, yalasın pezevenkler.

Gurbetçi Şaban en dandik filmi olabilir.

Şabaniye

kesinlikle şabaniye +1.

japon işi, şabaniye ve garip benim için en kötüler galiba. şaban askerde, şaban ile şirin ve bay kamberi değerlendirmeye bile almıyorum ama

Hanzo :D

Gol kralı

Japon İşi en dandik film bence.

Turkish ladyboy Şabaniye canımızdır.

aslında çok fazla kötü filmi var ama galiba en kötüsü punkçı olduğu, "hello papa, oğlun geldi almnanya'dan" diye şarkı söylediği film. adını hatırlamıyorum.

Sinema öncesi dönemde Kavuklu ve Pişekar, Sinema döneminde, Cilalı İbo, Turist Ömer, Şaban, Recep İvedik tiplemeleri, Aptallığın, tembelliğin, cehaletin parlatıldığı, alttan alta, 'senin okumaya, çalışmaya, düşünmeye ihtiyacın yok, sen gerektiğinde zaten şeytana külahını ters giydirirsin.' mesajının verildiği filmlerdir.
Tipleri canlandıranların da filmlerinin de sanatla falan alakası yoktur. Hepsi birbirinden kötüdür.

rakivesinema.com

dizi olarak "şaban askerde" çok dandik

özellikle 80 sonrası filmlerinde genel olarak bi zayıflık, daha az komik olma durumu var..

ama en güzel filmleri:

1- şark bülbülü
2- kapıcılar kralı
3- 100 numaralı adam
4- iyi aile çocuğu
5- korkusuz korkak
5- sakar şakir
6- meraklı köfteci

not: şener şen, halit akçatepe, münir özkul, zeki alasya, metin Akpınar, tarık akan'la olduğu başyapıtları ayrı tutuyorum :)

Gurbetçi Şaban +1.
Şaban Pabucu Yarım ve Şen Dul Şaban'ı da sevmem.
Şabaniye, Erdal Özyağcılar ve Adile Naşit'in hatrına izlenir.

japon işi

Şabaniye kötü film değildir ya, izlenir yani. Keza Gurbetçi Şaban da öyle. Japon işi denmiş ama o da güzeldir kendi çapında.

Şaban Pabucu Yarım, Şen Dul Şaban ve neydi adı çarli çaplin senaryosu olan vardı bir tane. Adam içki içince başka ayıkken başkaydı.

en kötü diye sayılan filmlerin hepsini de severim. yani oturup özellikle açıp izlemem. televizyonda denk gelirsem takılırım şu yukarıda sayılanlara.

ama son dönem filmler var. filmlerin adını bile bilmiyorum o derece. her boka gülen kemal sunal var. hiç gülmeyen, herkesin güldürmek için kampanya falan yaptığı kemal sunal var. sahil beldesi gibi bi yerde kaymakam mı belediye başkanı mı ne olduğu var. 80'lerin sonu, 90'ların başında dizileri çekmeye başlamadan önce çektiği 5-6 film var. onları ne kadar zorlasam da sıkılmadan izleyemiyorum. o döneme denk gelen filmlerden düttürü dünya, talih kuşu, varyemez istisnadır. onları severim.

ya da eskilerden keriz diye bir filmi var mesela. çok az yayınlanır. konusunu bile bilmem, sadece adı var bende.

"Yüz Numaralı Adam", "Propaganda" ve "Garip" dışında gerisini kötü buluyorum. Nihayetinde "Öyleyim di mi? Aevet aevet", "Bıraksana eşşşolueşşek! Şak!" diyen bir oyuncudan bahsediyoruz.

70'li yıllardaki filmleri güzel,80'den sonrası kötüdür

Bence son dönem filmleri daha kötü.
Polizei, küheylan ve düttürü dünya diyorum ben.

son dönem filmleri bence de kötü
boynu bükük küheylan
şabaniye
öğretmen
kiracı
varyemez
gülen adam
poizei

Rutubeti zeminden almadığı ne malum?.
Rutubet varsa tek sorun koku değil. Gerçi o koku kıyafetlerine de siner. İş yerinde arkadaşların bile alır o kokuyu.
Rutubet varsa eşyaların çürür.
Dinç uyur, yorgun uyanırsın.Sen çürürsün.
Tutma.

1500₺ makine var onu almalısın

sonradan rutubet sıfırlama çok zor, inşaatın ilk yapılması ile ilgili. makineler var ama sürekli çalıştırmak gerekir.
tutmamak en iyisi.

Yapacağın masrafa ve çekeceğin çileye değmez başka ev bul. Evvela rutubet nereden kaynaklanıyor onu bulman gerek zemin yada Duvarlar sonra köpük koyacaksin az paraya mal olmaz. Su mevsimde rutubet varsa kışın daha beter olur. Yeni ev bul kışın hastane masrafın kira farkına rahmet okutur.

benim evde korkunç koku yok, ama çok nem var. Kumandanın pilleri paslanıyor! Elektronik cihazlarıma acıyorum, benim sağlığıma da kötü etkisi var eminim. Yeri çok güzel ama bir an önce taşınmak istiyorum.

Ayrıca kot 1 ve nem, böcek fare vs. her şey demek. Aman aman. Bence tutma.

Haklısın. İyi biliyorum diyen birinin bile bilmediği çok şey olabilir.

Kursta gerekli altyapıyı yaparsın. Neyi, nerede, nasıl arayacağını öğrenirsin. Faydası küçümsenemez.

Office programlarını kullanmak yemek yapmak gibidir.

Programların her bir özelliğini yemeği oluşturan parçalar gibi düşün. Örneğin excel de formüller pirinç, biçimlendirme aracı nohut vs. gibi düşün.

Evet hiç bir kurs almadan yemek yapabilirsin çünkü tüm malzemeler önünde. Evet deneme yanılma ile kursta öğretilmeyen yemekleri bile öğrenebilirsin. Evet kursta zaten sana tüm yemekleri öğretme gibi bir misyonu olamaz.

Ama

Kurs sana bu malzemelere dair bilgi verir. İşte pirinç nasıl kullanılır, hangi durumlarda pirinç hangi tepkileri verir. Hangi diğer besinlerle pirinç daha iyi uyum sağlar. Atıyorum sütlaç tarifi vermese bile sütlaçta hangi pirinç türünün kullanılması gerektiğini öğretir.

Özetle

Kurs sana bu programların temel fonksiyonlarını öğretir. Sen günlük hayatta kendini daha geliştirirsin. Deneme yanılma ile öğreneceğin süreyi kısaltır bu yüzden kurssuz olmaz diyemeyiz.

Kursla ciddi bilgi birikimin olur ama teknolojiden anlayan bir insan youtube varken kursa zaman ve para vermemeli bence. Programlama dilinden igne oyasina kadar youtube videolarindan ogrenilebiliyorken ben sahsen tercih etmem.

Udemy ve benzeri yerlerden alacağınız kurslar yeterli olur.

bu devirde kurslar artik para tuzagi. kursta bir hocanin bilgisine kalmissin. nette yuzlerce hoca..

Merhaba, duyuruda hayvan alimi satimi yasak. Ben simdi size kendi pet shop'umun reklamini da yapabilirim burada degil mi?

Biz kuslarin kafeste yasamasina karsi olsak da genel olarak hayvanlari satin almayi degil sahiplenmeyi destekliyoruz.

yavru olarak almanı tavsiye ederim. yavru olarak aldığında sana alışması çok daha kolay oluyor.
Olabildiğince de kafesin dışında yaşasın, çok daha mutlu oluyorlar.
Diğer sorularının cevabı ise bende yok. şimdiden mutluluklar.

merhaba @Traveller, sizinle aynı düşünceleri paylaştığımdan ötürü aşırı derece sevmeme rağmen evimde kedi/köpek beslemiyorum. Fakat muhabbet kuşları bildiğim kadarıyla serbest bırakıldığında hayatta kalamıyor. Ne yazık ki kafeste veya en azından ev içinde özgür halde yaşamaya alışmış bir tür olduğunu düşünüyorum. Beslemek isteme sebebim bu.

Bu sorulara çok cevap verildi burada. Arşivi araştırırsan bulabilirsin. Nereden alacağına karışmam ama ekstra bir sorun varsa cevaplayayım.

Yavru olarak almak lazım. Yavru olup olmadıklarını, gagalarının üstündeki etli bölümden anlayabilirsiniz. Onun dışında, bu kuşlar hava akımlarından nefre ederler ve hemen hastalanırlar. Bu sebeple, evdeki tüm camları açıp, rüzgar yaratmamak, kafesini daha korunaklı bir bölgeye koymak lazım. Kendi yeminin yanı sıra, kum ve kireç taşına da ihtiyacı vardır. Ayrıca, arada sırada, elma, marul, yumurta da (ince kıyılmış) verebilirsiniz.

merak ettiğim sorular olduğu için takip niyetine yazıyorum bunu. lütfen daha sonra silme

çekmeyi bilmiyorum ama atm'si bozuk finansbank şubesinden enpara hesabına üstelik türk lirası olduğu halde yatıramadım, almadılar.

enpara hesabına finasnbank şubesinden nakit işlem yapamıyorsunuz. muhtemelen dövizle de olmuyordur.

Enpara müşteri hizmetlerini arayıp ATM'den işlem yapamama gerekçesini söylerseniz yardımcı oluyorlar. 1500$ önceden bilgi vermeyi gerektirecek bir meblağ değil. Yine de şubeye bir gün önce telefon etmekte fayda var.
Yine de şubedeki yoğunluk ile ilgilenecek gişe görevlisinin konuya yaklaşımı ve ruh hali gözardı edilmeyecek bir faktör.

Ben çekmiştim daha önce
1)hayır
2)bir gün önceden aramamıştım. Sadece biraz beklettiler. Başka sorun olmadı

ben direk atmden 1000 dolar cekmistim. komisyon vs vermeden. ama 100 dolarlik banknot veriyolar haberin olsun. mesela 999 dolarin varsa 99 dolari atmden cekemiyorsun

tüm döviz işlemlerimi finansbank şubesinde yapıyorum enpara için. genelde hep para yatırırım ama çekmek nadirdir. çekmek yerine çünkü bozdurup eft yapıyorum iş yaptığım için. bir komisyon falan olmuyor.

Enpara şube kullanımına izin veriyor. Enpara hesabına her türlü para yatırma ve çekme işlemlerini finansbank şubelerinden yapabilirsiniz. Çevremde birden fazla döviz kabul eden atm olmasına karşın yüksek meblağlarda hep şubeleri kullandım ben. Bir sıkıntı çıkarmadılar.

İlk başlarda şube kullanımı yoktu, daha sonradan şubeleri de enpara müşterilerine açtılar.

havası inince şişirmek gerekiyor
gacır gucur ediyor
yerde olacağı için toz vs oluyor
rahat değil ama tek seçenekse uyunur.

(ben 21 gün uyudum, sene 2004)

İki kişilik yatakta tek kişi olursa konfor artar, küçük olmasın mümkünse.

tek seçenekse uyunur +1

cidden hiç rahat bişey değil. kalın yorgan gibi bişey varsa direkt onun üzerinde yatılabilir.

Havası inikse veya gece boyunca inerse ve sizin yüzükoyun uyuma alışkanlığınız varsa şiddetli bel ağrısıyla uyanırsınız.

rahat değil ama mecbursa uyunur tabi

güzelce şişirmezsen bel ağrısı yapar.

bence çok rahat icatlar, çadır içinde kullanıyorum. 6 gece kaldık bayramda evdeki yatağımı aramadım. köy evine götürsem mi diye düşündüm hatta bugün, yerde dandik yatakta yatacağıma bunda yatarım diye.

her akşam yatmadan önce havasını şişirmekte fayda var.
onun dışında uyunmayacak yataklar değiller.

bende meraktan alıp denemiştim bir süre ancak şöyle bir tecrübe edindim.
aldığım yatak tek kişilik bir yataktı ve ucuz bişeydi. üzerinde kendinden pompası vardı ve yeterince hızlı şişip indirilebiliyordu. rahatlık anlamında çok rahatsız bulmadım gayet yatılıyor fakat sana tavsiyem kaliteli bir şey al çünkü deli gibi bir plastik kokusu vardı benim yatağımda ve sırf bu yüzden kullanamadım. (şu korsan dvdlerin iğrenç çin plastiği diye tabir edlen kutuların kokusuyla aynı) bir de benim gibi yüz üstü yatmayı seviyosan burnun düşebilir. nacizane tavsiyem kokusuna dikkat et. ya benim yatak şu intex markasıydı yanlışım yoksa, kaliteli biliyodum neden öyle rezil bi plastik kokusu vardı anlamadım. =)

Geçen yıl mecburiyetten 3 gün onda yatmak zorunda kaldım ve dayak yemiş gibi kalkıyordum. Benim yattığım elektrikli şişirme motoru olan çift kişilik yataktı.

Bu yaz quechua tek kişilik yatakta 2 haftaya yakın yattım, 2 hafta olsa yine yatardım. Hiç sıkıntı yaşamadım.

Zengin bir Arkadaşım 2 sene yattı, normalden daha rahat diyordu sadece sabah yatağın sönmesinden şikayet ederdi sonra o kadar çok dalga geçtik ki kendine ikeadan bir yatakla normal matres aldı

hava yatagi var hava yatagi var. ben en ucuzundan bir tane edinmistim ofis icin. defalarca kullandim, ama pek rahat oldugunu soyleyemem. mecburiyetten kullandim.

Tohum mu ekeceksiniz? Yoksa hazır rulo çim mi?

Temelden, yani derinden çıkan toprak taşlı olur, sıkı olur. İyi bir topraksa bile elenmesi lazım.

Bahçeye dolgu yapılacaksa yandan çıkan toprak çok taşlı değilse biraz doldurup üstüne 5 cm kadar elenmiş toprak alabilirsiniz.

Alan kaç karametre?

Adam temelden çıkardığı toprağı atacak yer bulmuş 'Allah razı olsun' diyeceğine, ucuza(!) mı verecekmiş. Şark kurnazı.
Çim için bitki çürüğü ile zengin üst tabaka toprağı gerekir. Yüzeyin en fazla 20 santimine kadar olan bölgeden alınan toprak yani.
Öyle temel kazısından çıkan toprak besin açısından çok fakirdir. Çime iyi gelmez.

kepce operatorune "harfiyat bedeli 3 lira ama seni sevdim 2den veririm sana" diyebilirsin :)

Tam kapalı duşakabin olduğunu varsayarsak, lavabo önünde bölgesel seramik şart diyebiliriz.

Suya neme ve bakteriye dayanıklı boyalar var. Onları dahi kullansan en fazla 1 sene dayanır. Sonrasında soyulmalar ve kararmalar olur.

sorun olmaz. duş kısmına fayans yapın yeterli. biz duvar kağıdı yaptık sorun olmadı.

Bizde fayans yok garip bir yer ve duvar kaplaması var onun yerine. Soğuk memleket olduğu için seramikten daha iyi oluyor.

Yalnız yırtıkları kapatmak için iğrenç bir sarı kaplaması var bir noktada kullanılmış çok kötü duruyor.

olmaz nem su vs bozar hasarın daha büyük olur

mermer daha iyi bence.

amerikanyada adamlar sadece duş içine fayans koyuyorlar, onun dışında isteyen duvar kağıdı kaplayan var isteyen sadece boyayıp bırakıyor. ama mükemmel izalosyon malzemeleri var. türkiyede bu tarz malzemeler var mı, varsa ne kadar sağlamdır, yoksa aliexpresten falan getirilebilir mi, bulunduğunda bunu yapacak usta ne kadar becerebilir, bizimkiler daha giderin eğimini bile ayarlamayı beceremiyorlar.

su izolasyonu nasıl olur bilmiyorum ama fayansa alternatif olarak epoksi olabilir belki?

Corian kullanılıyor sanırım banyoda da, daha uygun bir alternatif olabilir taşa mermere

Yapma
Kolay diyorsan hele hiç yapma o çim ile de ığraşmak gerek
Gelip kedilerin bahçene sürekli sıçması drmek beton en temizi oluyor maaşesef
Ayrıca bir kamyon toprak getirip döktürecek misin bahçene?

Hiltiyle merkezine kadar delip içine dinamit koyup patlatırsan işin kolaylaşır ev dağ başındaysa yap değilse izin al

Beton donatılı mı? Donatısız mı? Yükseklik nedir vs.

Cevap yukarıda verilmiş Hilti ama donatılı ise Hilti bile kurtarmıyor bazen.

3.bp.blogspot.com

Nerden bulurum dersen de:

makinakiralama.blogspot.com

hilti olmaz yahu 40 metrekare diyor adam. adamın anasını ağlatır. hem o hafriyatı da kürekle kaldıramazsınız. betonun kalınlığına göre size mini ekstavatör veya beko loder (back hoe/loader) falan lazım. önce beton kırma ucuyla parçalayıp sonra da kepçeyi takıp hafriyatı kaldırıp atacak. bi de hafriyatı yükleyecek kamyon lazım. sonra boşalan yeri temizleyip toprak sermek lazım.

Çok iş var hocam çok...

En güzeli cidden kazıcı-yükleyiciyle kırıp kamyona yüklemek. 40 metrekare hayvani bi alan.

hocam kalınlığını belirtmemişsiniz. kalınlık 15cm ve üzeriyse hiltiyle o betonu kırmak günler, haftalar alır. en temizi iş makinesi (jcb ve hafriyatçı) kiralayıp 1 günde hallettirmek. 2-3 temiz alırlar en az. jcb maliyeti çok değil saati 150 tl falandır. 4-5 saatte hiç eder orayı.

en kolayı beton kısmın üstünü 1 sıra tuğla ile çevirip içine toprak döktürmek. hem daha güzel olur hem daha kolay.

arkadaşlar betonu aşamasnı yazmışlar ben sonraki aşamayı yazayım. betonu söktükten sonra o alanı çimlendirmek çok zor oluyor. beton bir şekilde toprağı öldürüyor ve oraya ekdip diktiğiniz hiç bir şeyden doğru düzgün verim alamıyorsunuz. ya saraıyor ya kel kel oluyor. dolayısıyla kepçe vs tarzı bir şeyle betonu kaldırıp altan öıkan toprağı da yice ters yüz etmeniz gerekir.

1 lt yüksek alkol (>%15) 2 lt de düşük alkoldü (<%15) idi en son. Şuarada LAX'in sitesi var sanırım: www.dfs.com

Bu arada normalde yukarıdaki sınırların üstüne çıkılmıyor diye biliyorum. Eğer olur da valize bakarlar ve izin verilenin üstünde olursa sorun çıkabilir.

İki meydandaki duty freeden de alışveriş yapabilir. Şu anki dolar kurunu göz önünde bulundurursak aslında hiçbir şey avantajlı olmuyor. örneğin Atatürk havalimanında marlboro touch kartonu 19 euro. marketten daha pahalıya geliyor. Atatürk meydanında limit yüksek alkollü 1 lt düşük alkollü 2 lt idi en son güncel bilgim yok. LAX'tan aldığı içkileri IST meydanında çıkmadan evvel valizine doldurmak suretiyle saklayabilir. Fakat risktir. Çıkışta görevliler çevirip kontrol ettiklerinde el koyabilir. Fakat random tabi bu aramalar. Ama Amerika inişlerini genelde ararlar. İnsanlar telefon, laptop vs. bolca ülkeye sokmaya çalıştığı için.

Litrelik şişede satılan içkiler dışarıya göre uygun oluyor. Atatürk için konuşuyorum.

Atatürk'te şu an 1 litrelik Finlandia 18,50 €

'Algıyla oynamak' dediğimiz olay bu işte. 3 küsürlerdeki dolar, 6 küsürlere çıkıyor ve insanlar, bu çıkışta doz aşımıyla bir 7 küsürler görüldü diye şu anki durumu izah ederken 'BAŞARI' dan söz edebiliyorlar.
Ben görebildiğim kadarıyla olayı izah edeyim sana. Elimizde muazzam bir lüks konut stoğu var. Bu stok eritilemezse domino etkisiyle büyük bir 'sorun' ortaya çıkacak.
Bu konutları 'yabancılara' pazarlayabilmek maksadıyla, develüasyonla, konutların fiyatı ve Türkiye'de yaşam ucuzlatıldı.
Olay bu.
Bu kadar develüasyonun sosyal bir sıkıntı ortaya çıkarmaması için de halka, 'Rahibi isteyen Amerika'ya kafa tutuyoruz' algısı zerkedildi.
Rahibi de ABD deki seçimlerden hemen önce vereceğiz zaten.
Bu cevap da kendini siyasi konulara bulaşmak istemediğimden bir ara imha eder.
Konunun özeti bu.

hep olan sey bu degil miydi zaten. pat diye dolar firlar sonra pat diye dusuverir ve buna başari süsü verilir.

1-2 ay sonra yavas yavas dolar ciktigi yere geri döner. tirmaniş yavas yavas olunca halk ta tepki göstermez.

7 çok sığ piyasalarda gözüktü.

swap kisitlamasi bu konudaki her onlem gibi yan etkileri olan bir sey:

(bankalara) soylenen sey su, yurtdisina TL vermeyin, yurt disindan TL almayin.

Yani yabanci yatirimcinin TL shortlamasina (dolar alip TL satip sonra islemi kapatip aradaki deger farkindan kar etme) engel olunmus oldu. iyi guzel.

yan etkisi? bu likidite yabanci yatirimcinin TL yatirim yaptigi zaman kur riskini sigortalamasi icin gerekli mekanizmayi elinden aliyor. bizim asil amacimiz ve muhtac oldugumuz sey yabanci yatirimciyken onlarin guvenini birak gunluk operasyonlarini engellemis oluyoruz yani.

bir diger problem de, ayni hedge islemini bankalarimiz da yapiyor. uzun surdurulurse riskten kurtulmak icin doviz almak zorunda kalacaklar, bu da kuru firlatabilir.

ote yandan bu tasmayi biraktiginda kopegin kacma riski de var. ama bir zaman birakmak da zorundasin boyle devam edemez.

oyle yani. kur kendi degerini bulurken buna yapilacak her mudehalenin bir de kotu yani var yani, yonetim bunu secti, simdilik.

ortalarında anlatım ve üsluptan dolayı biraz sıkılabiliyorsun, sanki hep aynı şeyler oluyormuş gibi geliyor ama pes etme. o platoyu aştıktan sonra güzel bir manzara var.

hatta keşke önce "yüzyıllık yalnızlık" ı okusaydın şahbabası bu kitaptır.

Bakalım bir sonraki kitabın Berci Kristin Çöp masalları mı olacak Yüzyıllık Yalnızlık mı?

tam bir zaman kaybıymış.

2.5-3.

İst ile aynı. Ulaşım ve kiralar düşük sadece. geri kalan yaşantı tamamen aynı.

ekleme- 750-900 arasına 1+1 gayet güzel ev bulunabilir izmir’de. ist’da zor. O yüzden 3 yeter diyorum tek farkı kira ist ile.

Şu an için hiç kimse bu soruya cevap veremez. Henüz dövizin fiyatı netleşmemiş, döviz fiyatının alacağı duruma göre istisnasız her şey zamlanmamış durumda.

ufak bi haftasonu tatili, yada guzel bi restorantta yemek

Üçünüz birlikte yemeğe çıksanız ve beraber çekildiğiniz bir fotoğrafı çıkartıp çerçevelettirip yemekte onlara hediye etseniz olmaz mı?

Televizyonunuz akıllı televizyonsa ve böyle bir özellikten haberleri yoksa,
Onların evliliklerinden bugüne, birlikte çekilmiş fotoğraflarınızı tarih sırasıyla dijital ortama aktarıp bir flash belleğe yükle, sonuna 'büyüttünüz beslediniz, iş güç sahibi yaptınız' minvalinde bir konuşma videonu koy. Flash belleği kutula kurdelala ve hediye et. Sonra tak televizyona, slayt show yap, birlikte seyredin.
Selpakları hazır bulundur.

Saat. Butceyi biraz daha zorlarsan 2 sine de guzel birer saat alabilirsin. Hatta bu butceyle de olabilir.

Babaya cüzdan, anneye altın kolye. Bütçeyi birazcık alabilir.

Ben babama gömlek, anneme de güzel bir yüzük almistim.

Bir de annem, babam ve kardesimi yemege cikarmistim.

Taki fikri guzel bence de.

Gunluk yasantilarinda sik yaptiklari ne varsa ona yonelik devamli kullanacaklari bir sey alabilirsin, basit olur belki hediye ama devamli kullanirken gelene gecene kizim ilk maas hediyesi bunu da aldi diye anlatirlar.

Aldigin seye ekstra bir canli bitki de alinabilir eger bakiyorlarsa. Yillarca hatirlanir. Cuzdan falan eskir ama onu cocuklarina bile gosterirler. Bitki bir sekilde guzel bir hatira araci bence.

Kendine ne aliyorsun asil ?!

direkt parayı ellerine saymak, giderken de bir tane tatlı almak daha olumlu olabilir.

''devlet ve ozel bankalarimiz disaridan 2010'da 175 milyar dolar borc almis.''

sorunu bunun üzerine kurmuşsun. iyi güzel ama bana borçsuz bir ülke söyleyebilir misin ( çin sayılmaz)

Şirketler bile çoğu cari hesapla çalışır. Hiç bir zümreye ait bir düşünme yapım yok ama saflığa dayanamıyorum.


Soruna cevap: hiç bir şey olmayacak. Gerçekten Allah'ın izniyle bu ortamdan çıkacağız.

Anlatması uzun sürer. Sen şunu seyret.

www.youtube.com

Evet yeni basliyor. Yani yeni baslamiyor da su anda agir cekim, ortalarina yaklasiyoruz (bir kac senedir).

"hic bir sey olmayacak" nedir yahu, olan oldu zaten turk lirasi son 2 senede %90 civarinda deger kaybetti daha ne olsun? Bunun geri donusu var mi? Yok.

Krediyle buyumekte sorun yok normalde. Onemli olan bu krediyi cevirebilecek verimli islere yatirim yapmak.

Mesela sen 50 bin lira kredi cekiyorsun is kurmak icin, bu cektigin kredi sayesinde vadesi dolana kadar faizi + 50 bin kazanip uzerine kar edebileceksen dogru bir sekilde kredi kullanmissin demektir. Bizim yabancilar yield kovalarken sifir faiz ortaminda EM ekonomilerine dagittigi paralarla biz verimli yatirimlar yapmadik. Oyle bir vizyonumuz yoktu.

Bu dunyada 40 yilda bir olacak bir firsatti, kuresel krizler sonrasi risk istahinin bu kadar artip EM ekonomilerinin paraya boguldugu bir donemi bizim yonetim islerin normal isleyisi sandi "eskiler nasil yapamiyormus ya cok kolaymis ulke yonetmek her yerden para akiyor" rehavetine kapildilar. Tecrubesizlik iste. Eskiden 100 milyar dolarlik para girisi "eh islerin normal isleyisi" diye karsilanirken bugun "Katar bize 15 milyar dolar yatirim yapacakmis" diye gazeteler boy boy haber yapiyor. Cunku o donemler (bir dahaki global krize kadar) bitti, riskli EM ulkelerine yapilacak yatirimlar sınırlı artik. Simdi yonetim sinavdan 1 gun once akli basina gelmis ogrenci gibi TL nin çöktüğü gun cikmis 100 gunluk planda katma degerli yatirim goygoyu yapiyor. Akilli olsaydik son 10-15 senelik bollukta endustri devrimini yakalamis fabrikalarimiz, Turkiye'de kalmak icin can atan egitimli zihinlerimiz, Dunya'da isim yapmaya baslamis markalarimiz olurdu, kendimizi cok rahat cevirirdik. Onun yerine sittiriboktan konut projelerimiz var o kadar. Iki kurus deger ureten her seyimizi de sattik. Doktora tezini son hafta sifirdan yetistirmek ne kadar gercekciyse, Turkiye'nin bu kadar battigi bir donemde OVP falan ile "guzel gunler gorecegiz" gazi almak o kadar gercekcidir.

Olacagi geciktiriyoruz sadece, gemi su alali cok oldu. "Bir sey olmaz" algisi medyanin krizi anlatamamasindan ileri geliyor. Butun yatirimi ve dahi gelecek calisma hayatindaki ederi 2 senede %90 çöp olmus kisiler bu sebeple hala gelecek zamanli kiplerde "bir sey olmayacak" gibi cumleler kurabiliyorlar.

Olan coktan oldu, kimisi farkinda, kimisi degil. Arkasi da gelecek. Su anda butun borsa varliklarimizin degeri doviz bazda 2008 krizi seviyesinde. Yani son 10 yilimiz kayip. TL reel degeri gecen hafta bir ara 1994 krizi seviyesine dustu. Oyle diyeyim. Hala "bir sey olmayacak" kafasini bu sebeple anlamak guc. Medya haber olarak veremeyince, televizyonda goremeyince anlamiyor bazisi.

Ortadogu batagina giderek daha derin bir sekilde saplaniyoruz. Iki adim komsumuzda AB ulkelerinde asgari ucretlinin bir maasiyla erisebilecegi seyler icin bizim 1 koca sene calismamiz gerekiyor. Cok fena bir durum. Senin egitimli insaninin 10 saatlik emegi, elin vasifsiz elemaninin 1 saatlik emegine denk. Daha ne olsun?

Biri borçsuz bir ülke söyleyebilir misin demiş, onun üstünden savunmaya geçmiş :) (ben de saflığa hiç dayanamam) Zaten borcun ve finansal işlemlerin kapitalizmin işleyişinin temel mekanizması haline geldiği neoliberal dönemde (aşağı yukarı 70lerin başından itibaren) bütün ülkeler borç ile büyüyor. Bu yüzden, abd ve çin dahil, her ülke ve bölgede aşağı yukarı 10-20 yıl arasında (bazen daha sık) bir ekonomik kriz patlıyor.

Ekonomimiz sadece borç ile büyümedi. Kendine özgü bir yol da izlemedi. Bazı ana akım ekonomistlerin iddia ettiklerinin aksine, kapitalizmden hiç sapmadı. Tam tersine, 90lar sonrası kapitalizmin aldığı yeni biçime tamamen entegre oldu: şehir içi rant ile kapitalin değerlendirilmesi ve ev sahipliğinin konut biçiminde ranta dönüştürülmesi. Bu mesele, en geniş anlamda, David Harvey tarafından bolca işleniyor. Onu, onun kaynakçalarını ve ona verilen referansları google scholar'dan karıştırıp genel teorik bilgiyi edinebilirsin.

Türkiye de GYO'ların kuruluşu, mortgage'in yaratılması, kentsel dönüşümün tanıtımı, büyük (çılgın) projelerin yapımı (stadlar, havaalanları, köprüler, gökdelenler vb.) vb. gibi yöntemlerle kapitalizmin bu yeni biçimine ayak uydurmuştu. Kemal Derviş ile AKP arasında doğrudan bir bağlantı ve süreklilik var. İşte bu anlamda sadece borçla büyüdü diyemiyoruz. Ancak söz konusu yatırımlar hep özel sektör borçlanması ve bu borçlanmaya verilen hazine garantisi sebebiyle doğrudan halkı ve ekonominin bütününü ilgilendiriyor. Türkiye'de söz konusu süreci anlayabilmen için Ali Rıza Güngen, Ümit Akçay, Özlem Çelik ve Elif Karaçimen'e bakmanı öneririm.

Bu neoliberal birikim modelinde, yine ana akım bazı iktisatçıların ve siyasilerin söylediği gibi, siyasi otoriterleşme yüzünden yatırım yapılmaması söz konusu değil. Kapitalizmin demokratikleşmeyle hiçbir bağı olmadığı ve tam tersini çoğu zaman tercih ettiği bolca tartışıldı (en ünlü isimler için: faşizmle bağlantı konusunda Nicos Poulantzas ve frankfurt okulunun çalışmaları ve güncel otoriterlik konusunda Ian Bruff ve Mark Neocleous. Hatta marksizmin dışından Foucaultcu postyapısalcılar bile bu konuda örnek verilebilir. Bu durum özellikle Latin Amerika krizleri çerçevesinde de bolca tartışıldı ama ben o literatüre hakim değilim). Zaten Türkiye'ye yabancı yatırımın azalması da politik otoriterleşmeden farklı sebeplerden kaynaklanıyor. Ki yabancı yatırım, borçlu ülkeler için borcu çevirmek için gerekli kredi ve döviz anlamına geliyor. İşte neoliberal birikim modelinde krizler, borcu çevirmenin aşırı masraflı hale gelmesi, uluslararası sermayenin (dövizin) merkez ülkelere geri çekilmesi (FED'in faiz oranları üstünde yaptığı değişiklikler bu yüzden önemli) ve dünyada genel bir likidite sorununun baş göstermesi sonucu oluşuyor. Bunlar da dünyanın her yerinde sürekli patlak veriyor. Sırf Türkiye'nin 1989'da sermaye hareketlerini serbestleştirmesiyle neoliberalizme tam anlamıyla geçiş yapabildiğini söylersek; 1994, 1999, 2000, 2001 ve 2008'de kriz yaşadığını hatırlatmamız lazım. Benzer sıklık diğer ülkelerde de var.

Sorularına az çok, bildiğim kadarıyla cevap vermeye çalıştım. Şimdi iki grafiğe geçersek, ikincisi cari açığın GDP'nin yüzde kaçı olduğunu gösteriyor. İlki ise söz konusu cari açığın kapatılması için hangi kaynakların kullanıldığını gösteriyor. İlkine dikkatli bakarsan, mavinin iki tonunun fazlalığının gösterdiği gibi, cari açık borçla kapatılıyor. Eğer borçlanma gittikçe maliyetli hale gelirse ve hazine bonolarının faizi artarsa, cari açığın durduralamayacak biçimde artacağının altını çiziyor.

cari açık, cari açık!
hep bu cari açık yüzünden oluyor...

eh uluslararası piyasa diye de birşey var, sonuçta avustralya'da piyasaların açılması ile başlıyor, los angeles'ta bitiyo. bu da yaklaşık 21 saat boyunca piyasaların varlığını sürdürdüğü anlamına geliyor. senin bayramın sana, adamların piyasalarında senin para birimin de işlem görüyor.

TL global piyasalarda alınıp satılabilen, hatta üzerinde spekülasyon yapılabilen bir ürün. FX piyasalarında 5 gün 24 saat işlem görüyor.
Bizimkilerin müdahalesi İdarecilerin gerektiğinde çıkıp açıklama yapması telkinlerde bulunması şeklinde olur. Görüyorsun, Amerikadaki adam, twit ile ülke yönetiyor.

Bir doktor,
bir röntgen,
muhtemelen diş çektirmekten daha basit bir operasyon
ve bir anda kafadaki bütün soruların uçup gitmesi

vucüttaki yabancı maddeler gerçekten ilerleyebiliyor. mesela ağzınızda kırılan bir iğne kafanızın arkasında çıkabilir. aynı şekilde ufak taş parçasıda vucudunuzda ilerlemiş olabilir ama nereye hiç bir fikrim yok. denildiği gibi bir adet röntgen her şeyi çözecektir.

yabancı cisim ilerleyebiliyor evet. bir arkadaşımın sırtından toplu iğne aldılar yıllar önce.

ben çaydan çok anlamam ve sevmem ama twinings earl grey'i içince "oha bu güzelmiş" demiştim.

Tetley

çaykur organik

twinings :(

oda arkadaşımın abisi ingiltere'den bi sürü çeşidini getirmişti, bi sürü abidik gubidik berry'ler vardı.

Caykur

cay icmeyi cok seviyorum. almanlarda bira, bende cay. o derece.

urun.n11.com

kibrista iken aliyordum hep bundan. tadi bana cok guzel gelmisti. turkiye'deyim, pahali almiyorum.

bunun yerine lipton early grey iciyorum. fena degil. www.lipton.com'li.html

dogadan'in da sunu seviyorum: www.hepsiburada.com

ekleme: kacak cay da ictim. biraz agir gelmisti bana.

www.ambercay.com.tr

İçtiğim en güzel çay bu olabilir.

(bkz: ahmed tea) ozellikle special blend olani cok iyi

@omembo sakin ol sampiyon,milliyetcilik iyidir,findik ve yogurt konusunda haklisin ama cay konusunda olay farkli.keyword un zihni derin.bi google yaparsan muhteremin cayi 1924 te rizede yetistirmeye basladigini,yayginlasmasinin 1940-50 leri buldugunu okuyabilirsin.dunyaya tanittigimiz bir durum yok,ihracatida agirlikli yurtdisinda ki turk yogun bolgelere yapiliyor.cinli,hintli abiler bu arkadasi binlerce yildir uretiyorlar,dunyaya acilimini ise ingiliz abiler yapiyor.buradan ingiliz konsolosunun comari oldugum icin degil gercek oldugu icin yaziyorum.

Soruya cevap icin en iyi cayi Fas ta ictim,ama marka tercihim bundan yana.

www.pgtips.co.uk

çaykur tiryaki

@duptıs yazdıklarını detaylıca araştırıp okuyacağım. bakalım neler öğreneceğiz.

ofta çay bahçemiz var ve ofçaya çay gidiyo ordan, ofçay da bize çay gönderiyor export olanlardan. Onu baya beğeniyorum ben. Annem babam çay delisi, ben o kadar içmesem de arada içerim ve evdeki çayı başka hiçbir yerde bulamıyorum belki çaydan belki de babamın demlemesinden bilmiyorum.

Ailecek bergamotlu çaydan tiksiniyoruz bu arada, bunu da belirtmeden geçemeyeceğim

Son olarak @duptıs haklı, çay çin ve hindistanda bin yıllardır var. Türkiye'de 100 yıl bile değil. Bizim kaçak çay diye bilip değer verdiğimiz çay bile sri lanka çayı. İngiliz çayı dediğimiz de marka ingiliz çünkü adamların çay geleneği var, çaylar ya oralardan ya da türkiye'den toplanıyo zaten.

twinings earl grey

omemboyu cahil diye suclamak gereksiz. cunku hakikaten cay turk insaniyla o kadar ozlesmis ki insanlar turklerin cayla 70-80 sene once tanistigini duyunca buyuk bir soka ugruyor. ki bir cok insan da bu gercegi bilmiyor zaten.

Goran tee diye bir çay gelmişt Almanya'dan. Onun üstüne tanımam. Bir ara tirebolu 42 severdim, onda da eski lezzeti bulamıyorum.

ahmad tea

arhavi'de çay bahçemiz var. hasatı doğuşa veriyoruz, onlar da bize çay doğuş export işlenmiş çay veriyor. gerçekten müthiş bir çay.

organic india darjeeling black tea

ahmad tea

çaykur.

Kusmi tea

Trabzon Surmene'de bir cay fabrikasindan almistim, beyaz paketliydi. Markayi hatirlamiyorum ama fabrikayi gezmistik sonra cay satin almistik. O cay cok iyiydi.

@stavro nun söylediği çay şu olmalı. Online sipariş edilebiliyor. Tavsiye ederim.

www.onlinecay.com

Alışana kadar sıkıntılı, alıştıktan sonra eşyaların yerinin değiştirilmemesi kaydıyla sorunsuz olduğuna dair bir şeyler okumuştum bir zamanlar.

Biz kör kedimizi 5 gün bile yalnız bıraktık. Tuvalet kabı mamasının nerede olduğunu öğrendikten sonra sorun yok. Bizimki trafik kazası- beyin travması geçirdiği için tuvaletini bulamayabiliyor. O yüzden parmaklıklarla çevrili bir alan ayarladık. Biz yokken orada takılıyor.

selamlar. kör bir kedi sahibi arkadaşıma sordum. dediklerini aktarıyorum:

normal kediden farkı yok. evdeki büyük eşyanın yerini çok değiştirmemek gerekiyor. değiştirsen de alışıyor. veterinere götürmek getirmek biraz sıkıntı oluyor. bir de evet alıştırırken sağa sola çok çarpıyo. ben çocuk koruması yapmıştım sivri köşelere. evi iyice öğrenene kadar yalnız bırakmamakta fayda var. bazen kafası karışıyo çünkü. o zamanlar yardıma ihtiyaç duyuyo ve sana sesleniyo zaten. yüksek bir yerden inmeyi mesela öğretmek gerekiyor.

umarım faydası olur. en azından sahiplenmek isteyenlere böyle anlatabilirsiniz.

Bizim kedi tam olarak örnek olur mu bilemedim. Tamamen kör değil. Işığa tepki veriyor. Bakımı açısından normal kediden hiçbir farkı yok. Heyecanlandığında telaşla koştururken kapı sandalye vb. eşyalarda çarptığı oluyor ama normal kedi de yapar onu. 5 güne kadar yalnız kaldığı oldu.

benim de kör kedim var cesur. unutuyorum görmediğini o kadar normal yaşıyor ki her şeye anında uyum sağlıyor 4 kardeşi daha var geçinip gidiyoruz sorunsuz

Satılmadıkça duşecekler

piyasadaki tüm evlerin fiyatı düşecek, talep tarafı kısılacağı için.

Böyle devam ettiği taktirde 'ACİL satılık' ilanları artar ve konut fiyatları düşer.

fiyatlar düşecek çünkü faizler artıyor, kimse kredi çekmiyor.
evler boş kaldıkça fiyat iner.

1 sene icerisinde bence yari yariya dusus olabilir ev fiyatlarinda. dolar kuru ve yuksek kredi oranlari henuz muteahhitleri tam olarak vurmadi. borclarinin vadeleri gelmeye basladiginda ve evler satilmadigi icin ceplerinden odemeye basladiginda sifir evlerin fiyatlari dusmeye baslayacak. orta olcekli ev "yatirimcilar" dovizdeki artisi gordukce evlerini nakite cevirmek isteyecek. bu doviz kuru, ekonomik belirsizlik ve yukselen oranlarla kimse ev almaya yanasmayacak, ev alan olmadikca fiyatlar dusecek, fiyatlar dustukce ev sahipleri panik yapacak, daha cabuk satmak icin daha da fiyat kiracaklar vs. su anda 600bine satilan evler bir sene sonra 350-400'e ilanlarla cikacak. dovizdeki yukselisle beraber evlerin reel degeri 50%'den fazla dusecek. 1 yil olmaz 1,5 yil olur, muteahhitlerin borclarinin vadesi geldikce elleri sikisacak. ekonomi bu sekilde giderse kacinilmaz son bu.

bence dusmeyecek, TL bazinda artacak.

600bin olan ev 300e dusmeyecek cunku o gun 300bin'e araba bile alinamayacak. (en yalin haliyle)

TL olarak da dusecek. hatta su anda baya dustu bile.arkadasin Goztepe'deki sifir binada 4-5 ay once 600bine satmayan ev su anda 450-500'e birakmaya hazir. kadikoy, sariyer ve camlica'da da benzer sekilde evler var. evler satilmadikca ev sahipleri satmak icin fiyat dusurecek. $ olarak zaten dusuyor ama ilandaki fiyatlar hala TL ve sabit. insanlari cezbetmek icin indirim yapman gerekiyor.

Evet dusecek. TL olarak dusecek direkt. Su piyasada patir patir konut satilmayacak, haliyle fiyatlari etkileyecek. Etkilemeye basladi bile.
crucio guzel aciklamis. TL olarak dusecek tekrar ediyorum.

crucio kac metrekare 2+1 mi kacinci kat?

tl olarak düşmez, dolar olarak düşer. arada kalır.

acilen satılıkçılar geçici bir kelepir piyasası yaratır. onları kovalamaya bakın.

düşer. talep olmayacak. kredi de çekilmez.fiyatlar balondu zaten. elde kalınca mecbur düşecek.

baba doğru söylemiş. kararlar kesin ise karışmamak lazım.

bence anne babanın kararına saygı duymalı. ama erişkin bir çocuğa hangi tarafta kalacağının özgürlüğünü de tanımak lazım. çocukken anne babadır sen karışma ikisini de sev denir ama 20 yaşında bir insanın bu ayrılıkta kalbi kırılan, haksızlığa uğrayan tarafa yakın durmaya hakkı vardır.

muhtemelen bu zamana kadar çocukluktan beri o da yeterince etkilenmiştir zaten. ayrılık kararında söz hakkı olmayabilir ama bu durumdan etkilenen biri olarak anneye ya da babaya bir tavır takınmaya hakkı var diye düşünüyorum.

Umut varsa tarafları uzlaştırma gayreti iyi olur. Umut yoksa 'Ben sizin kavganızda taraf olmayacağım.' mesajı verilebilir.
Küçük kardeş yaş itibariyle etkilenecektir. Ona yoğunlaşıp, sahipsiz olmadığını hissettirmek en uygun davranış olur.

Salonda daha ısınmış, daha konsantre oluyor insan.

Muhtemelen yanılmıyorsunuzdur ama bazen ağırlıklar Lbs yami pound olarak yazıyor. Genelde böyle olumca kg olarak da yazıyor. Bu seçeneğin pek olabileceğini sanmıyorum ama.

Öte yandan ağırlıklar her zaman doğru olmayabiliyor, ufak sapmalar olabiliyor. 5 kilo yerine 4800 gr 4900 gr gibi. Dumbell böyle denk gelmiş olabilir.

Son seçenek de evet psikolojik.
İhtimaller
%15-%15-%70

Bir de son ihtimal farklı bir düzeniniz olabilir. Spor salonuna daha dinç, evde çalışmaya başlamadan iyi dinlenmiş, spor öncesi iyi yemiş... Gibi

Kimse yokken çaktırmadan dumbell ile tartılın. Sonra da dumbellsız :p

normalde boya yapılırken tinerle seyreltilir farklı bir renk falan karıştırılır. bide duvarınızın renginin zamanla solduğunu var sayarsak birebir tutturmak çok zor. ama sıradan bir boyacı bile çok yakın tonlarını bulur, pek anlaşılmaz.

fotoğraf çekmek olmaz. çünkü çektiğiniz fotoğrafta renk muhtemelen gözle gördüğünüzden farklı tonda olacaktır.
en basiti boyacıyı getirip ben bu rengi istiyorum usta demek.

boyayı ben yapacağım dolayısıla usta falan gelmeyecek eve :) nalbura gidip şu renkten istiyorum deyip gelip başlayacağım boyaya. sorun o zaten :) evin rengi toz pembemsi bi şey ama tam olarak kodu falan nedir bilemiyorum. :/

Kullanacağın boya markasının renk kataloğuna bakarak bulabilirsin.

www.google.ru

renk kartelasını al evdeki duvarla yan yana tut. hangisi en yakınsa onu yap. kartela vermiyorlarsa bulunsun kenarda'nın dediği gibi sıvasıyla bir miktar kırıp git.

burty +1
teritori +1

o duvarlarda kimbilir kaç yıllık toz, is, sigara ve güneş solgunluğu var. boyanın orjinal rengi ile şimdiki hali arasında dağlar vardır. ve foto çektiğinizde de odadaki ışık durumu, sizin kameranızın özellikleri, çektiğiniz açı rengi bambaşka yapar. fotoda havana çıkan renk duvarda dağ kristalidir. online renk kartelalarına da %100 güvenmeyin aynı sebepten.

boya satan yerlerde renk kartelaları var. onlardan 3-5 farklı markanınkini alıp duvarınızın üstüne koyup karşılaştırabilirsiniz. birebir tutturabilirsiniz böylece.

ayrıca malum sebeplerden ötürü filli boyayı tercih ediniz.

izmirdeyseniz de şemikler tarafında erman ticaret var. hem ucuz, hem adamlar sorduğunuz her abuk soruya bile yardımcı oluyorlar.

kesinlikle filli boya zaten. onun dışında marka almayacağım.

kartela vermezler sanırım fakat bi parça koparıp nalbura gitmek daha mantıklı.

Telefona bir Color Picker tarzı program yükleyerek duvardaki boya renginin renk kodunu tespit edebilir, bu kodu satıcıya iletebilirsin.

Örnek:
play.google.com

Aga makinalar var. Hangi renk istiyorsan o rengi döküyor alet...

Kartela verirler, kartelanın amacı bu zaten. Fakat birebir aynısı asla olmayacak, bunu bilin. Aynı markanın aynı isimle ürettiği boyalar bile her sene birbirini tutmaz. Çok benzeri olur ama birebir asla.

Glutensiz unu bir dene bir daha yemezsin zaten. Onun yerine tam tahıl ve ekşi maya kullan. Normal mayalar aslında yapay maya içeriyor.

Çölyak veya gluten intoleransı yoksa glutenin verdiği rahatsızlığın sebebi glutenin ta kendisi değil aslında.

Söylediğin sebeple glutensiz beslenen ve işe yaradığını söyleyen bir tanıdığım var.

Gluten, ekmeğin içinde bulunan bir protein grubu. Bu olmadan yapılan ekmekler kabarmıyor ve ufalanıyor. Tüketimi zor bir besin oluyor.

Mısır, yulaf, çavdar, pirinç gibi tahıllarda gluten yok. Onları tüketebilirsin.
Ancak bu tahıllarla yapılan ekmeklerde de kabarma ve ufalanma problemi olacağından piyasada bu tahılların adıyla satılan ekmeklerin içinde genelde 2/3 oranında buğday unu oluyor. Bu yüzden kendi ekmeğini kendin yapman uygun olur.

Banka kendi kendine yapmaz. Vadesiz hesaptaki paranın likit fonda değerlendirilmesi için talimatın vardır.
İnternet bankacılığın varsa yatırım işlemlerinde likit fon satış sekmesi vardır.
Yoksa şubeye gideceksin.

benim hesabım değil aslında. annemin hesabı. bir miktar para vardı uzun süre duruyordu. yatırım bölümünde likit fon görünmüyor. farklı bir isimde olabilir mi?

Bugün şubeye git, o hesaptan krediye otomatik ödeme talimatı ver.
Sonra her ay ödeme gününden bir gün önce asıl kullandığın bankadan o bankadaki hesabına eft yap.

İlk 15 büyük bankada mutlaka ödenir. Ufaklara emin değilim, bu kadar temel bir şeyi beceremeyen bir IT'si olan olabilir.

Zaten çoğu köklü bankada hesapla kredi bağlantılıdır. Hesapta para varsa günü geldiğinde otomatik çeker. Ama bence bunu yine de çağrı merkezini arayarak bi kontrol ettirin, ödeme talimatı var mı diye.

görüntüsünü ne kadar seversin sevmezsin bilemiyorum ama biz balkona cd aşmıştık.
asla gelmiyorlar. hem hayvanlara bir zararı da yok.

denemekte fayda var. cd görüntüsünde parlak rengarenk folyo bantlar satıyorlar. etkinliği konusunda emin olamamıştım.
ultrasonik kovucular da zararlı değil. cihaz sadece onların duyacağı frekansta rahatsız edici ses çıkarıyor.

Rüzgar gülü koy balkona.

Kondukları yere şundan yapıştır.
urun.n11.com

Küçük plastik kelepçelerle aynısını sen de yapabilirsin.

O dikenlerden yuva yaptıkları yere koydum. Ancak ya masaya ya sandalyeye bir yere tünüyorlar. parlak folyolardan deneyeceğim.

Balkona ağ gerebilirsiniz masaya sandalyeye bile geliyorlarsa.

diken miken koyma aga. üç kuruşluk canları var zaten, neden canlarını yakasın.
cd filan veya dediğin aletlerden al bence.

cd güvercinleri kaçırıp kargaları çağırıyor :) gelip ipe asılı hareket eden cd yi izliyorlar

Bizim komşu kombi bacasına iple poşet asıyordu, poşet ufak rüzgarda bile sallandığı için gelmiyorlardı.

@teritori: dikenlere temas edip canlarını yakmıyorlar zaten, o kadar kafaları çalışıyor. amaç burada zarar görmemeleri ve balkona gelmemeleri. renkli şeritleri denemeye karar verdim.

müşteri hizmetlerini arayıp belirteceğiniz bir şubeden çekeceğinize dair bilgi veriyorsunuz. yarın o şubeden çekebilirsiniz.

çok fazla değilse aynı günde verebilirler. şubenin kasa durumuna bağlı.

atm'de para varsa çekersiniz.

Günde tl karşılığı 7000tl olacak kadar çekebilirsiniz. Atatürk havalimanı dış hatlar geliş katında var döviz atm’si ama ona güvenmeyin her zaman içinde para olmuyor.

atm'de döviz varsa çekebiliyorsunuz. sıkıntı olmuyor.

çekersiniz. ben iki kere denedim, ikisinde de para vardı. bir sıkıntı olmadı.

nadir de olsa doviz olmayabiliyor atm'de. oyle bir durumda subeye girip yardimci olmalarini isteyebilirsiniz.

www.qnbfinansbank.com

Bira ve ev yapımı limonata ama ikisi de buz gibi olsun.
Kokteyl gibi
Güzel ferahlatıcı oluyor içine bir ince limon kabuğunu twist diyorlar kıvırp koyabilirsin. Ben amsterdam bira ile bunu yapmayı seviyorum

meyveli şarap

Malibu alabilirsin tatlı bir içkidir biraz pahalı ama denemek istersen. Ya da kendine evde mojito tarzı şeyler yapabilirsin böyle kokteyller daha güzeldir. Bira içeceksen de hafif içkilerden başlayabilirsin Efes türü biralar seni nefret ettirenilir. Carlsberg tarzı biralar içebilirsin.

Rakıyı herkes sevmez merak etme o yüzden bi iki kere daha dene istersen olmuyorsa zorlama.

Tekilaya hiç bulaşma derim shot olduğu için yutabilirsen seni hızlı sarhoş eder ama mideni bulandırırsa onun kusması çok zor oluyor :(

Viskiyi de o yüzden şu an bulaşma.

Votkaların bir sürü farklı tatlı olan içkileri var Elmalı vs onlardan alıp deneyebilirsin. Ben genelde votka redbull yapıyorum votka içersem.

Kaliteli bir şarapın hoşuna gitmeyeceği kimse yoktur bence ama onlar da maalesef pahalı.

Ama içemiyorsan içmene gerek yok boşver zaten çok pahalı içkiler dkkslslsld

tatlı beyaz şarap alabilirsin hoş olur

kardeş muz likörü ile süt karıştır, baştan sütünü fazla koy, bir şişe muz likörünü bitirebilirsen sağlam kafa yapar. afiyet olsun.

xuxu seversiniz diye düşünüyorum, çilek tadında.

Likör, prosecco, beyaz şarap(riesling üzümü özellikle) bunlar içimi kolay ilk aklıma gelen alkollü içecekler. Ayrıca zorlamaya gerek yok, olmuyorsa olmuyordur. Bir faydası yok nasılsa.

Malibu+ananas suyu+azcık limon
Böyle tatlı fresh bir alkol oluyor buzlu buzlu.

Bacardi+cola+limon
Alkol oranı yüksektir ama kola ile tadı müthiş dengeleniyor iki tane içince keyif vermeye başlar.

Rose şarap+azcık bacardi veya votka+portakal suyu+mevsim meyveleri+azcık şeker
Sürahide karıştır buzdolabında 6 saat kadar beklet. Buzla servis et. Yine yazın giden müthiş fresh bir kokteyl.

Xuxu çok kız işi gelirse, mojito deneyin. Baktınız o da olmadı, içmeyin olmuyorsa. Zaten çok pahalı artık hepsi :(

(bkz: şargoz)


Birayı ılık mı içmiştiniz acaba, öyleyse sidik gibi hissetmeniz çok normal.

kokteyl iç sadece

1 ölçek smirnof veya finlandiya votkayı 5 ölçek cola zero ile karıştır. Soğuk iç.
Sonra cola oranını azaltırsın.
Yanında çerez ye.

şimdi bana kalırsa içki tek başına içilen bir şey değil. yani elbet belki geceleri dinlenirken bir iki yudum viski içersin belki veya yemekte şarap açarsın bunlar ok ama ben sarhoş olacağım tek başıma demek bana kalırsa bunun eğlenceli, keyifli bir yanı yok.

o sebeple sevdiğin bir arkadaşını çağırıp hacı içelim beraber yada ben içicem sende takıl istersen demek bana kalırsa daha iyi. daha keyifli biraz daha parti havasında.

amaç kafa olmaksa küçük votka ve softları (vişne, limon, portakal) ideal. çok hissetmezsin de ne içtiğini. bir şey olmuyo lann derken bir bakmışsın 2cm yukarıdasın yerden.

muz likörü.

absolut votka diğerlerine göre daha hafif gelmişti bana. abartmamak kaydıyla enerji içeceği ile yada ekşi seviyorsanız taze sıkılmış limon suyu ile karıştırarak. tuzlu, baharatlı tatları seviyorsanız ve eğer uğraşırım diyorsanız kereviz ve sos olayına girmeden hazır domates suyu alıp bloody mary yapın.

şarap için en son yıllar evvel içmiştim ama dimitrakopulo şarabını tavsiye ediyorum. amiyane tabirle köpek öldürendir ama güzeli denk geldiğinde içimine doyum olmaz.

onun haricinde mojito +1

dışarda içecekseniz ağır alkollü içki ve kokteyllerden uzak durun. içki deneyiminiz olmadığı için dağıldıktan sonra geri toparlamanız çok zor olur :)

meyve şarabı, votka-red bull gibi şeyler içebilirsin. daha ziyade tanıdığın tadlar alacağından ancak sarhoş olunca anlarsın ne içtiğini.

bence içmekten keyif almıyorsan içme, ama tabi tercih senin.

votka
baileys

Salona gitmemiş olman salonun sorunu değil ki, neticede anlaşma yapılmış, sen kendi isteğinle salona gitmemişsin, e anlaşmayı da iptal etmemişsin, ödemekten başka bir seçeneğin yok gibi gözüküyor.

Bir hizmeti kullanmasanız da üyeliğiniz/kiraclığınız/müşteriliğiniz devam ettiği sürece borçlanırsınız.

Keşke Ağustos girmeden iptal etseydiniz, şimdi bir de Ağustos için ödeme yapacaksınız (ya da 230 liranın içinde o da var)

İyi de arkadaşım hadi ben kaza falan geçirdim, imkan bulamadım gitmeye falan o zaman kafalarına göre borç mu biriktiriyor bunlar. Almadığım hizmeti neden ödeyeyim, aylık üyeyim ben, senelik falan da değil.

Aylık üyeliğin belli tarihler arası konuşup iptal ettirmediğiniz sürece otomatik devam ettirildiği söyleniyor ilk kayıtta, söylenmese bile sözleşmede yazıyor. Yapacak pek bir şeyiniz yok maalesef.

1 aylık üyeliğin var da sana 2 aylık borç çıkarıyorlarsa o zaman 1 ayın borcunu ödersin diğerini ödemezsin ama otomatik yenileme gibi bıdılar varsa eğer onu bilmiyorum konuşmak lazım.

Ödemiyorum. Tüketici haklarına gider uğraşırım daha iyi.

Macfit çalışma prensibine göre bahsi geçen ücreti ödemenize gerek yok.

Muhtemelen cevap yazan arkadaşlar hiç macfit ile çalışmadı o yüzden eksik biliyorlar. Macfit'i ücret ödedikçe kullanırsın, ödemediğin takdirde kapılar açılmaz sana. Başka bi biçimde söylemek gerekirse, mesela elektrik faturasını ödemesen bile bi süre kullanmaya devam edersin o borç senin hanene yazılır ve ödemek zorundasındır.

Macfit bu tip durumlarda kimden ne koparırım çakallığı yapıyor.

230 lira borç gözüküyorsa muhtemelen otomatik ödemen yoktu, veya kartın online ödemelere kapalı. Tavsiyem Macfit'in sitesine girip kredi kartı bilgilerini değiştirmen. Zaten iki ay ödeme almayınca otomatik olarak üyelik iptal oluyor. Rahat ol yani.

Şurada yeterince bilgi var.

www.macfit.com.tr

Üyeliğini söylendiği şekilde iptal ettir. Ama herhangi bir ödeme yapma.

ayni borcu banada takmislardi, ama ben 2 ay onceden iptal edecegimi artik gelmeyecegimi soylemistim. Onlarda kart bilgilerinizi sistemden silin sonra hesabinizi dondurun yeter demislerdi. Yaptim.
Birgun mail geldi 230 Lira borc,
Dedim ben bunu odemem kusura bakmayin, zaten alamazsiniz da ulkede degilim,
sonra bir daha ne mail ne arama geldi. Kontrol ettigimde borcda gorunmuyordu zaten,
sende aynisini yap yani diren.

O bankada anlattığın sorun bir klasik sanırım.
Ben istemediğim halde güzellik yapıp üst segment bir kart göndermişler. Sakatlığım sebebiyle evden çıkamadığım bir ay zaman zarfında kargo şirketi nasıl becerdiyse beni evde bulamadı. Ben de olayın peşine düşmedim. Bu arada banka, elimdeki karta 'yenilenmeyecek' şerhi koymuş. Bugünlerde kartım kırılmak üzere. Yenileyin diye müracaat ediyorum. Hayır diyorlar.
'İyi müşteri nasıl kaçırılır' konusunda bir arge çalışması yaptıklarını düşüncesindeyim.

ikea'dan sallanan koltuk + enza'dan boogie.

enza norte köşe takımı. oturduğum en rahat koltuk.

Macitler'den şunu (aynısı değil gerçi, biraz değişiklik yapmışlar) almıştım 5 sene önce. Bir gün eskite bilirsem, gidip aynısından alacağım.

O derece memnunum.

www.macitler.com.tr