relationship kullanılıyor.

relation kullanılır

Google Scholar'a sormak aklıma yeni geldi, relationship dedi.

misal:
Investigation of relationship between reduced, oxidized, and protein-bound homocysteine and vascular endothelial function in healthy human subjects

Farklı bi önerisi olan varsa yine de alabilirim.

intercourse demeyin hocam, cinsel sex'e girer, pek doğru olmaz.

relationship duygusal münasebete girmiyo.

x, y'ye sebep olduysa, causally related deniyo mesela.

x ve y'nin birlikte, bir arada bulunmalarını, beraber görülmelerini tarif ediyosanız, correlation deniyo.

tabii, (bkz: correlation does not imply causation)

x ve y arasında, karşılıklı bir etkileşim varsa, interaction deniyo.

bir arada bulunmanın, beraber görülmenin, concurrent, concomitant, intercurrent gibi çeşitlemeleri de var tabii. ama aralarında nüanslar var.

bu arada, endothelial function mı çalışıyosunuz? verdiğiniz örnekten yola çıkarak...

yok hayır bambaşka bir çalışmam var. Bir z olayı bu x ve y'ye sebep oluyor. Biz de bu x ve y nin kendi aralarında ne gibi bir ilişki var ona bakıyoruz. tam olarak korelasyon değil. etkileşim de değil yani interraction da diyemeyiz. Öyle olsa birini kapatsak diğerine bişey olurdu. Burda öyle bişey yok. İkisi bize bi olayı farklı yollardan gösteriyor.

Ben relationship e biraz sıcak bakıyordum ama o ilişki acaba iki kişi arasındaki gönül işlerinden mi ibaret diye biraz tereddütte kaldım. ingilizce-ingilizce sözlüğe baktım orada da iki insan arasındaki ilişkiyi vurgulamış. O yüzden bi bilene sorayım dedim.

relationship diyceksiniz devilred'in dediği gibi o zaman. asla gönül işlerinin tekelinde değil relationship!

discussion kısmında da, bu relationship, concurrent mi, concomitant, intercurrent mi diye irdeleyebilirsiniz belki.

adsabs.harvard.edu

www.sciencedirect.com

www.sciencedirect.com

nedensellik bağı kurulmuyorsa association diyoruz genelde biz. relationship'i x ve y arasında sebep-sonuça bağlayacaksak kullanıyoruz.

oha! association'u nası unutmuşuz lan?!?? bu gibi hallerin en kardinal lafıdır.

teşekkürler galadnikov!

sebep-sonucu tasrih ya da specify etmek için causal relationship demiyonuz mu?

26 yasinda. Kadinim.

26

14 erkek.şuan 31 yaşındayım.

daha tanışamadım.
bekliyoruz işte bir umut slslşdgfhş :)

Tanışmadım, belki tanışmışımdır haberim yoktur. Bilmiyorum.

27 yaşında tanıştım, 3 sene sonra evlendik.

28/E. Aramaya inandım mamafih bulamadım..

27 erkek hala arayışlarda (evlilik bu boru değil götü güzel parfümü güzel diye evlenilmez ki)

14, k, lise koridorları. şimdi 25im.

19.

ama ilişkimizin başladığı yaş 26, bir buçuk senede de evlendik.

5 sene önce gezi parkında tanıştık. 27 yasındaydım

vay arkadaş millet evlenmiş. nalet olsun atom fiziğine :D

Evlenmeyi düşünmüyorum, dolayısıyla eşimle tanışmadım.

32, erkek.

17 kadın.

2003 yılında tanıştım.
36 yaşındayım, erkek.

2003 aralıkta tanıştık. şu anda 30 yaşındayız. ikimi de itüde okuduk orda gölet yurtlarında ilk buluşmamız olmuştu ikimiz ve bir arkadaşımız daha. ama ilk olarak icq da tanıştık asddgdss. 10 senelik kankalığın sonunda geçen haziranda evlendik:)

henüz tanışmadık kendisi ile. 30'a girdik gireceğiz.

Erkek kişisiyim.

Müstakbel eşimle 2008'de tanıştım. Ben 23, o 24 iken.

29k

26 yaşında. Erkeğim.

comptrol +1

yerin dibine girmem diyorsan dene şansını bir şey olmaz.

Bunun belli bir rutini yok mu, bilet ya sorulur ya sorulmaz.. Benim öğrenmek istediğim de bu İstinye Park'ta kontrol yapılmıyor mu acaba, yapılmıyorsa gideceğim.

Bilet sorarlarsa Suriyeli taklidi yap

rutini yok.

@proletarier Çalışanlar arada sırada hobi olarak mı kontrol yapıyor? :)

kardeşim zibilyon tane farklı şehirde zibilyon farklı sinemaya gittim ve emin ol bir günleri bir günlerini tutmuyor evet. herkesin işini ciddiye alış seviyesi farklı kimi ciddiye alır kimi almaz senin de kime denk geldiğine göre değişir durumun.

@proletarier Ben de İstanbul'daki bütün sinemalara gitmişimdir neredeyse, bu kontrol etmeme durumu ilk defa dikkatimi çekti. İstinye Park'ta da ilk defa sinemaya gittim ve orada belki kontrol yoktur diye soruyorum.

Hep aynı seanstaki filmlere gidersen bilet sorulmama şansını artırmış olabilirsin.

Salon çok boş olduğunda bileti satan ve kontrol eden görevliler zaten aşağı yukarı salona kaç kişinin gireceğini ve neye benzediklerini biliyor. Dolayısıyla uzaktan bi anormallik var mı diye göz ucuyla baksalar yetiyor. Eğer bilet almadığınızı hatırlarlarsa gelip biletinizi görebilir miyim diye sorarlar.

Salon kalabalık olunca mecburen bilet kontrolü yapıyorlar.

elinde bilet falan gördüyse sormamıştır.

Ben direk kovdum.

1 değil 2 değil.

Ortak eve çıkarken yapılan bir anlaşma yoksa isteyen istediği gibi takılır. Misafirin durumuna da bağlı. 5 kişi birden gelip salonda içip gürültü yapmakla, tek arkadaşın gelip kendi odasında takılmaları arasında fark var.

arkadaşına misafir getirme diyemezsin. Misafir seni rahatsız edecek birşey yapıyorsa o sorunu çözersiniz ama misafir gelemez diyemezsin. Yok ben derim bunu diyorsan tek başına eve çıkma seçeneği süper uygun olur sana.

niye rahatsız olunsun ki? senin odana getirmedikleri sürece ortak kullanım alanlarında başka insanların olması ne gibi bi zarar verir eve? bizde gelen giden eksik olmaz, sadece fırsat bulursak haber veririz birbirimize. fikir alınmalık bi durum yok bu konuda.

modeli ne notebook'un ? misal aşağıdaki link'te power jack konnektörü 7$ adaptörde taş çatlasın 10$ olsun muadili.

www.ebay.com

O kırılan kısım sinyal konnektörü muhtemelen. @delidir yakalayın'ın linkte verdiğine benzer bir power jack'e ve kırılan adaptör ucunun aynısına ihtiyacınız olacak. İkisini de bulabilirseniz çok ucuza halledebilirsiniz.

Konnektör laptoptaki jack'in içinde kaldığı için yeni adaptör alıp kurtulmanız mümkün değil. Jack değişecek, yada o iğne şeklindeki kısmı jackten çıkarmanın yolunu bulacaksınız.

keko işi bence. çok demode

Kro

"kıro" demeyeceğiniz kolye takan erkek var mı yada olacak mı acaba merak ediyorum. zincirli, parlak bişey olsa eyvallah diycem gayet vintage ve hoş.

deri zincir olmasa güzel. bence sadece onun deri olması kötü.

demode oldu bunlar harbiden.

elektrikli batttaniye,
ufo,
ütü,
kettle,
saç kurutma makinesi

en ucuzu diye sorarsanız soba.

konfor+ekonomi derseniz yağlı radyatör.

odaya girince hızla ısınmasını istiyorum işim bitince odayı terk edicem o kısa sürede ısıtma sağlamam lazım derseniz infrared ısıtıcılar.

küçük bir odayı ısıtıcam infrared ısıtıcı tepemde yakın konumda olacağı için çalışınca beynimi haşlıyor bunun bir çözümü yok mu dersen, ısıtıcı fanlar. bunun dezavantajı gürültüdür.

overall : yağlı radyatör seçeneğini değerlendirin soğuk bir mevkideyseniz ucuza kaçmayın bu cihazda.

atmaya çalıştığın dosya 4gb'dan büyük olabilir mi ?

Xyplorer

formatla alakası var exFat formatladıysan belli boyuttan fazlasını atamazsın.

yanlis formatta bicimlendirilmisse alabilecegi kapasiteden daha azinda dolu gosterir.

içindeki dosyalar sizi ilgilendirmiyorsa biçimlendirin.

ben diyorum.

mesela ben çıkıp namaz seti reklamında oynamam.

ben de diyorum.

kim oynamış ki?

ben diyorum. sensin gerizekalı.

oynayana örnek mali alabora isimli ingiliz vatandaşı vardı.

ben de. solcuysa tanım geniş araya kaynar ama sosyalistim diyorsa höstsün.

ben de varım..!

1) solcuysa banka reklamında oynamaz

2) sosyalistse reklama karşıdır, hiç bir reklamda oynamaz

ben de varim.

solcuysa senindir, degilse hic senin olmamistir.

kim oynamış biriniz söylesin artık!

memoli mi?

ha banka reklamında oynamışsın ha içki reklamında, ya da ne biliyim namaz seti reklamında..

bi ürünü veya hizmeti sattırmak için reklamda oynamak demek o ürün veya hizmeti günün birinde yok etmekten alıkoymaz bence.

dolayısıyla mantık dışı bi eylem değil.

etik mi değil mi? tartışmasına bile gerek yok zira etik ne ahlak ne?

ben içki reklamında oynadım yav. anarkososyalistim :/

"Solcuysan banka reklamında oynayamasın" demek büyük saçmalık ya, o sizin dediğiniz romantik akım 30 sene önce bitti arkadaşlar. O dönemin romantikleri de bugün reklam ajansı işletiyor zaten. Hadi hepsini geçtim, meslek lan bu. Profesyonellik. Para kazanıyor adam. Banka reklamında oynamayacaktı da ne yapacaktı, İstiklal Caddesi'inde Evrensel mi satacaktı. Ya yemin ediyorum kızmayayım kızmayayım diyorum ama böyle üniversiteye girer girmez anında dünyayı kurtaracağını zanneden aşırı sol eğilimli öğrenciler gibi konuşmaya başlıyorsunuz ya dayanamıyorum. Solcusu sağcısı fark etmez, banka reklamında da oynar tesettür reklamında da. Banka reklamında oynayamaz diyen adam gidiyor her ay 500 lira kredi kartı taksiti yatırıyor. O da ayrı komik. O adama banka reklamında oynayamaz diyene kadar sen at bakalım kredi kartını çöpe, atabiliyor musun.

şu sıralar kimse oynamadı, genel olarak denileni kastediyorum. hangi akımın neyi savunduğu değil ne amaca ulaşmak istediği önemli. sormamdaki sebep tam da bu ayrım. savunmanın yapılması için amaca ulaşılmış olması gerekiyor. konjonktür nedir, bunu bilip sonra neyi bilip bilmediğimizi tartışmak daha anlamlı olur. konjonktürün hesaba katılması gereken durumda hesaba katmayıp toptancı yaklaşım sergilemek, toptancı yargılarda bulunmak daha sıkıntılı.

angelus, reklamlarda kullanılan şey oyuncunun halk nezdindeki imajı. arda turan, kadir inanır bilmem ne bu tür insanları banka reklamlarına seçmelerinin sebebi toplumda belli bir yerlerinin olması. mali alabora isimli ingiliz vatandaşını örnek olarak alırsak, bu adamın toplumda uyandırdığı izlenimi kullanıyor banka. yani bu alabora isimli ingiliz vatandaşı banka reklamında oynayarak ben bu bankaya güveniyorum siz de gelin demek istiyor.

öte yandan kredi kartı kullanmak ise çoğu zaman bir ihtiyaç ve tamamen bireysel, topluma etkisi olmayan bir tercih. kıyaslanamaz bile.

mehmet öz'ün marlboro reklamında oynaması gibi bir şey bu durum.

tescillimarka; Oyuncu en nihayetinde çalışan işini yapan bir insan, sanatçının halk nezdindeki imajı gibi bir şey yok. Ya da sanatçı topluma örnek olmalı gibi iddialar. Bunlar cidden günümüzde herhangi bir anlamı olmayan kavramlar. Sen nasıl ki ihtiyacına göre kredi kartı kullanıyorsun, o adam da para kazanmak için reklamlarda oynuyor. Neresi kıyas kabul etmiyor anlamıyorum. Yani mikro düzeyde olunca bankalar cici, makro düzeyde olunca kaka mı oluyor? Öyle düşünüyorsanız bu çok daha anlamsız. Kadir İnanır da oynar banka reklamında Arda Turan da. Bunda hiçbir tuhaflık yok.

sanatçının topluma örnek olması gibi bir iddiam yok. reklamlarda oynatılan oyuncuların toplumdaki imajı kullanılıyor işveren tarafından ve oyuncu da bunun gayet farkında. insanları bankalara özendirmek farklı, bireysel olarak bankayla işinin olması farklı.

şuan ben dinsizim en kral din reklamında kurani kerim vs satış reklamında vs oynarım satış yapıp milleti sikerim bu millete böylesi gerek az bile (bkz: tayyip)

solcu sosyalist olup bankacı olmakta benzer birşey.

tescillimarka iyi noktadan girmiş, kendince bir zemine oturtmuş; fakat imajsız kişiler de oynasa bankalar müşteri sahibi olacaklar, sistem bunun üzerine kurulu. imajlı kişilerin rolü reklamı yapılan bankaya kişileri kaydırmak olabilir ancak.

zamanında solcu olup ağlayanlar şimdi milyon dolarlık evlerde kalıyor

bu da böyle bi anektodumdu.

zamanında triportör kasasında gezenler bu gün 1000 odalı sarayda yaşıyor. bu da benim böyle bi anektodum.

Hersey para degil, ben icki icerim ama icki ve sigara sirketinden gelen teklifi geri ceviriyorum. Gencleri zehirleyen adamin isini yapmam. İssizligi parasizligi ayri tutuyorum, issiz olsam calisirdim.

@divit

uydurma birader; içki ve sigara reklamı katı bir şekilde yasak zaten. ne ara teklif geliyorda kabul etmiyorsun sen?!!

bu da farklı bi karşı cinse yürüme tekniği tabi. inceden mesleği belli ederek karizmatik ''herşey para değildir'' ayağı :)

iyiymiş.. ama yemezler bro ;)

Aman banka reklamında da oynar iphone sırasına da girer coca cola'dan hisse de alır, sosyalistler böyle.

Yalnız Memoli İngiliz vatandaşı değil ya, öyle haber çıkmıştı ama adam kendi yazdı twitter'ından öyle bir şey yok diye.

abi yemin ediyorum bu ülke bir "çakma insanlar" cenneti. adam mehmet ali alabora'dan bahsederken habire "ingiliz vatandaşı" yazmış, ingiltere hükümeti kendisine vatandaşlık verse topukları kıçına vura vura britanya adasına gitmeyecek var mı birader aranızda? bir yiğit var mı, "yok ben istemem" diyecek? lafa gelince herkes artist memlekette.

adam ister banka reklamında oynar, isterse de dildo reklamında. sana hesap mı verecekti beyim? şunu eleştiren adamlar/kadınlar ne üretmişler fikri veya cismi olarak şu ahir ömürlerinde çok merak ediyorum. hayır işin garip tarafı, insanların bunu eleştirme hakkını kendisinde görmesi. öyle de bir içi boş özgüven, kibir.

hala oyuncuların, futbolcuların oynadıkları reklamlar ile "insanların bankalara özendirildikleri" iddia ediliyor. bankaya özendirmesi mi kalmış arkadaş? büyük bankalardan bir tanesi batsın da gör bak ne oluyor ülkede. allaha yalvarır duruma gelirsin her gece allahım batmasın nolur diye.

bomboş, temelsiz eleştiriler yapıyorsunuz. hayır denizde kum, bizde eleştirilecek konu ama herkes kafayı parayla bozduğu için, sevdikleri adamlar da kendileri gibi çulsuz kalsın istiyorlar.

siz istiyorsunuz ki, herkes sizin inandığınız değerlere inansın, sizin doğrularınızı benimsesin. adamın doğrusunun farklı veya değişmiş olması ihtimaline dahi tahammül edemiyorsunuz. insanların yaptıklarına saygı duymak diye bir mefhum yok memlekette. anca senin gibi düşünüyor ve hareket ediyorsa saygıyı hak ediyor. herkes kendi çapında bir erdoğan oldu, ne güzel.

@fayfa is teklifi demek reklamda oynamak mi demek? Bu adamlarin fabrikasi ofisi falan yok muymus? Ulan surda kizlara benim kadar aciktan yuruyen adam yoktur zaten, niye inceden yuruyeyim direkt seviselim mi yazarim.

"sevdikleri adamlar da kendileri gibi çulsuz kalsın istiyorlar."

hehe.

maxhoper laf sokmuş, oturup ağlamalıyım

Output kısmını çok fazla hissetmezsin, en fazla bi gıdıklama yapar. Input yani 220 Volt sağlam çarpar. Uzun süreli maruz kalırsan yara yapar falan.

en.wikipedia.org

İnsanların hissetme eşiği 20-30V arasında. Laptop adaptör ucuna değerseniz bir şey hissetmezsiniz.

Tatlı bir gıdıklama hissi için 40V civarı gerekir. Lab ortamında test edilmiştir, 60V'a kadar denedim, ötesine hoca izin vermemişti :)

Input şebeke, yani 220V/50Hz dir (Alternatif Akım), Çıkış 20V, 4.5A (Doğru Akım)

220V AC ADAMI SİKERTİR. ama dalgalı olduğu için dalgalardaki boşluklardan dolay bir ihtimal var 220v DC TERSTEN GÖSTERTİR. burada önemli olan voltajdan ziyade akım. eğer voltaj öldüreydi şok tabancalarının adı ölüm tabancası olurdu. insan için 30mA eşik değer. topraktan yalıtılmadığınız durumda vücut iç dirençi ile orantılı olarak geçen akım öldürür. bu direnç mevzusu ellerin nasırlı/ıslak olup olmadığına bağlı

şimdi 20 v un nerenden çarptığı ve ne şekilde çarptığı önemli.

diline değdirirsen yakar zıplatır. (ıslak + hassas)
kuru elle elle,ayağında terlikle ellersen hissetmezsin.
elin ayağın ıslakken dokunursan karıncalanma veya az yanma yapar.

Output için konuşuyorum , diline değdirirsen gözünden kıvılcım çıkar :D
Onun haricinde elinle kablonun uçlarına dokunarak falan çarpılmazsın.

input değeri şehir şebekesini tarif ediyor. Ona çarpılmaya çalışırsan ölebilirsin.

mr fusion kotu baslamis ama dogru bitirmis :)
voltaj degil akım çarpar. 1.5A da baya sıkıntı yaratır bu arada.

Tahris mi olmus :) degistir bisey olmaz.

3 kablolu bir fiştir o muhtemelen, benzer bir fişi herhangi bir elektrikçiden alıp değiştirebilir ya da elektrikçiye 5-10 lira verip değiştirtebilisin.

çok basit ama sen yine de foto ver bakalım, belki farklı bir şey vardır.

eski fişi kesip kablonun ucuna bir adet erkek fiş takacaksın, dikkat etmen gereken tek şey varsa eğer toprak hattı.

Toprak, faz ve nötr uçlarını karıştırmadan yeni alacağın fişe vidalarsan hiç sorun yaşamadan değişimi tamamlamış olursun.

bilgisayarınızın saati geri kalmış olabilir. bir kontrol edin. Bios piline de bir bakın. Sorun çözülecek muhtemelen bu kontrolden sonra.

bunu kullanıyorum memnunum dahili mikrofonu da var www.teknosa.com

skype için kullanacaksanız skype sertifikalı 720p webcam var www.microsoft.com

C270 kullanıyorum. Tavsiye ederim.

within temptation? kadın kızıl değil galiba ama şans.

şöyle bir liste var, belki bulunur.

en.wikipedia.org

www.google.com.tr şöyle bi bak bakalım.

paramore :))

cevap veriyorum: simone simons

hepsine tik atmakla beraber hiç biri değilmiş

illa demonoid lazimsa iki goz kirpisa ayarlarim. bi sag goz, bi sol goz.

zaaf iste..

demonoidde ve bazı türk sitelerinde davetiyem var ama bir tanesini bile sana vermem. cinsiyet ayrımcılığına hayır

kızım demeseydin bu kadar hevesle cevap verecek insanlar bulamayabilirdin. İyi fikir :D

Güç kaynağını ihtiyacın iki katı kapasitede alın. 500 watt güç kaynağı tam 500watt vermeyebiliyor. Verse de aşırı ısınma, çabuk bozulma, fazla yüklenmeden ötürü voltaj çıkışlarında dalgalanmalar gibi sorunlar yaşayabiliyor. O yüzden ihtiyacın iki katı kapasitede bir güç kaynağı alın ki gücünün %50 sini kullanacağı için bu gibi sorunları en aza indirmiş olursunuz. Ayrıca kaliteli markadan şaşmayın.

ne var da kontrol edilmek isteniyor? o noktayı kaçırıyorum hep.

Afganistan son yüzyılda işgal altında oldu aslında daha önce hep afganistan yöresinde yaşayan kavımler hindistanı yakın coğrafyayı vb saldırıp işgal ediyorlardı.

afganistan dediginiz yerin politik bir karsiligi yok, afganli da iranli mi pakistanli mi ne orasi mechul biraz. bu sebeple, ulus-devletlesme sürecinde böyle bölgeler boşlukta kaldi, sonra sürekli sıkıntı yaşadilar. suriye de ırak da böyle memleketler.

Peki Afgan halkı mücadele veriyor mu? İşgale karşı yani? Yoksa herşeyi boşlamış ve kaderlerini kabul etmiş durumdalar mı?

Bu konuda geçen bana şöyle bir şey dank etti Sherlock Holmes okurken, 100 yıldan daha önce yazılmış bu kitapta da Watson Afganistan'da askerdi, bugünkü dizisinde de Watson yine Afganistan'da asker. Hakaten hep savaş var, hep de birileri var batıdan.

Çok bilgi verici olmadı ama neyse.

Bir de hep işgal altında olduğunu biliyoruz (veya cahil olduğum için yanılıyorum) ancak Afganistan'ın 1950lerde fotoğraflarını gördüm, inanılmaz bir değişim yaşanmış. Bu bahsi geçen stratejik önem 50 sene öncesinde yok muydu peki?

Bir de Afgan halkının mücadele verip vermediğini de merak ediyorum hala :)

Afgan Halkı diye bir halk yok ki. Afgan denilen insanlar ki önemli kısmı Peştun olmak üzere komşu ülkelerde de yaşayan halk, kavim ve aşiretlerin devamı. Mesela, Taliban denilen örgütün önemli kısmı Peştun ve zamanında Pakistan kendi ülkesinde yaşayan Peştunlara ilişmesinler diye bu örgütü destekledi. Ama gel gör ki, bu Taliban zamanla Pakistan'daki Peştunlar arasında da örgütlendi ve şimdi Pakistan'ın başına dert oldu.

Onun dışında sürekli işgal altında olmasının sebebi, ülkede işler bir devlet yapısının olmaması. Komşu ülkelerdeki halklardan müteşekkil bir ülke olması sebebiyle, istikrarsızlık kaynağı olması. Stratejik bir yer de olması.

Ama bir 50-60 sene önce işgal altında değildi diye görüyoruz? Yanılıyor muyum? Gayet modern insanlar, ilim, irfan peşindeler.

Afganistanın yer altı kaynakları çok zengin. Sadece bu madenlerinden elde edilecek materyalin fiyatını söyleyeyim sana 2 trilyon 32 milyar euro .
dosyalar.hurriyet.com.tr

Lityum, platinyum gibi nadir elementler açısından süper zengin bir ülke. Bu elementlere de günümüzde inanılmaz ihtiyaç var. Laptoplarından telefonlarına kadar her cihaz lityum ion yada lityum polimer bataryalarla çalışıyor. Tüm otomobillerin katalitik konverter sistemlerinde platinyuma ihtiyaç var. Örnekler çoğaltılabilir. Benim ilk aklıma gelenler bunlar. Bu elementler de afganistanda kaynıyor. Sebebi bu. Başka birşey değil. Resmi gerekçesi ise halkı baskı ve zulümden kurtarmak. Ama gerçekte kimsenin umurunda değil afgan halkı. zaten amerikadan kalkıp gelip milyonlarca dolar masraf edip afganları korumak için afganistanda ölmek gibi bir hevesi yok kimsenin.

Amerikalılar maden yataklarının olduğu bölgeleri ellerinde tutuyorlar. Madenleri çıkarıp işliyorlar. Tümm mesele bunun üzerine kurulu. Bunu yapabilmeleri için de ülkede bi çatışma ortamı olması şart. Çünkü amerikanın orada bulunma sebebi bu çatışma ortamı. Çatışmalar sürecek ki amerika orada kalmaya devam edebilecek. amerika orada kalmaya devam edebilecek ki madenleri elinde tutacak. Şimdi netleşti sanırım neden işgal altında olduğu. Neden sürekli çatışma yaşandığı falan oturmuştur umarım kafanızda.

Bu sadece Afganistanda mı yaşanıyor. Hayır. Irakta'da yaşandı. Amerikalılar biliyosunuz biyolojik ve kimyasal kitle imha silahı var diye ırak'a girmişti. Saddam devrildi. Arkasından iki enerji devi Irak'a yatırım yapmaya başladılar. Amerikan hükümeti dedi ki benim savaş giderlerim karşılığı olarak Irak petrollerinin %70'ine el koyuyorum. Petrol şirketlerini getirdi ırak'a.Tesislerini kurdu şu an işletiyor. Hala tüm petrol gelirlerinin %70'i amerikalılara gidiyor Irakta. Orada şimdi Işid sorunu çıktı. Geçtiğimiz hafta amerikan hükümet sözcüsü çıktı basının karşısına bizim birinci önceliğimiz kobani değildir. Birinci önceliğimiz petrol rafinelerimizin güvenliğidir, kurduğumuz koalisyon ile petrol rafinerilerimizin güvenliğini sağlamakta kararlıyız dedi. Resmi açıklamasını da yaptılar adamlar. Yani gizli saklı bi durum yok. Zaten yaklaşık 1000 küsür sorti yapmışlar bunun yarısından fazlası petrol rafinerilerini korumak için yapılmış. Geçtiğimiz günlerde amerikan ordusu bir video paylaştı youtube da onlarca tomahawk güdümlü füzelesini ışid hedeflerine fırlatıyorlar. Tomahawk füzesinin 1 tanesi 1.5 milyon dolar değerinde. Amerika ıraklıların kara kaşına kara gözüne fırlatmıyor bu füzeleri haliyle. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor.

Afganistan'da bundan farklı değil. Her zaman yaptıkları şeyler yani.

Geri ödeme yapmadım henüz okuyorum fakat o para olmasaydı ben okuyamazdım bu kadar net söylüyorum sana. Geri öderken elbet zorlanacak insan ama önemli olan ihtiyacın varsa senin için mükemmel bir destek olacağıdır.

cebinde para varsa alma. herhangi bi sebepten cebine düzgünce yemek yiyecek ve kışın ısınacak kadar para girmiyorsa al. aldığın zaman da bu ikisi için kullanırsan hayırlı olur. gerisi önemli değil.

geri öderken çok koyduğunu söylüyolar. sözlükteki başlığından bakabilirsin. herkes kaşıkla verip kepçeyle aldı falan diyor. eğer ihtiyacın yoksa alma. hani fazladan 300 tl olsun daha iyi evde otururum, daha çok dışarı çıkarım vs gibi fazladan rahatlık için düşünüyosan alma. gerçekten o paranın bağlandığı temel bi ihtiyacın varsa al.

yaşadığın yere alışmışsan ve otonom ihtiyaçlarının yanında üç-beş etkinliğe katılıp, çevrenle aran iyiyse alma.

kablelvuku +1
ben olabildiğince minimum baba parası yemek istediğimden aldım.babamdan daha fazla para istemektense ileride kendi paramla ödemeyi tercih ettim. öderken zorlanacağımı biliyorum ama almasam geçinemezdim.

benim kredi ödemem ekim itibariyle başladı ama ben şu an işsiz olduğum için ödeyemiyorum. erteletmek için başvurdum ama kredi aldıktan sonra 1 gün bile sigortalı olursan ertelenmiyormuş. benim başım yandı şimdi. bundan feyz alarak alma derim.

zaten haftasonu falan çalışsan part time olarak, o parayı çıkartırsın bir şekilde. çok iyi düşün bence. illa alacaksan geri ödeme başladığında sıkıntı çekmeyeceğinden emin ol.

geri öderken götünden kan gelecek ama al. o parayı yerken aldığın hazzı hayatın boyunca hiçbir maaşından alamayacaksın. hala çalışmak zorunda olmamanın tadını çıkar.

taksi ticari bir araç değil mi? otomatik vitesin de düz vitesten daha çok yakıt harcadığı söylenedurur. bariz herhalde bu bilgiler ışığında.

arıza sıklığı ve masrafının düz vitese göre daha fazla olacağı için diye düşünüyorum.

yok değil var ama. düz vites, otomatik vites arasında 5-10 bin lira oynuyor fiyat. ayrıca arkadaşın dediği gibi otomatik vitesli arabaların yakıt tüketimi biraz daha fazla oluyor.

taksi durağında önündeki taksi gidince sırayı ilerletmek için taksiyi çalıştırmayarak iten adamlar gördüm. sen otomatik taksi niye yok diyorsun :)

otomatik araçlar daha pahalı. tamiri daha masraflı. taksici ucuza eski model ikinci el benzinli manuel araç alır. lpg taktırır işletir. otomatik dizel araç alması için sermaye lazım. bir de zaten halihazırda taksi ruhsatı almış araçlar piyasada el değiştiriyor. Yeni aracın sisteme girmesi çok masraflı olur. Mevcut araçlar da manuel oldukları için imkanları zorlamaya luzum görmüyor olabilirler.

estikçe esiyor demiş.. şaka mı:D elbette hayat kurtarıyo hava değişimini sağlıyo gaz kaçağı ihtimaline karşı. eğer alarm sistemi yoksa evinde kapama asdfg.

genelde bantlarlar. ben de kışın bantlamıştım, yazın açtım. soğuklar iyice gelince yine bantlarım. ama ben gazı mutfaktaki vanadan kapatıyorum bantladığım için. her seferinde vanadan kapatacaksan nispeten güvenliği sağlayabilirsin, ama dedikleri gibi acil durumda tahliye şansı kalmaz. gaz birikince kapı menteşesinden bile sıkışıp parlar demişti itfaiyeci bi abi.

ilk gaz kaçağında gece ölürsün.

açılıp kapanır bişey yapıp geceleri açarsın daha iyi olur bence

güzel ülkemin insanının damarlarından cahillik dinmiyor be kardeşim sonra 2. sayfa haberinde görünce "e bu da cahil ama o delik kapanır mı ya" dersin ortamlarda.

annem geçen yıl kapattı ama bizim kombi evde değil balkonda.

@Acukali

Dogalgazdan bogulma ve patlama haberleri duyuyoruz. Bunlar evlerinde penceresinde delik olan insanlar. Etkisinin, enerji kaybima degecek miktarda risk alinasi oldugunu dusunuyorum. Cahillik degil.

Evinde deprem cantasi olmadigina eminim. Riski goze alabilecegin kadar malzemenin bozulmamasi taraftarisin mesela.

kapat hocam ama her ihtimale karşı bir de doğalgaz dedektörü al fazla bir şey değil zaten.

www.hepsiburada.com

Arkadaş kimse de dememiş ki kombi odanın içinde mi? Ayrıca kombiniz hermatik mi bacalı tip mi? tesisatınızda sıkıntı yoksa, hermatik kombiniz ve ocağınız bahsettiğiniz odada değilse, söz gelimi o odanın balkonundaysa kapatılmasında sakınca yok.

Ancak kombi odadaysa ve bacalı tip ise kesinlikle o menfezi kapatmayın. Hem içeri hava girmesi hem de olası bir kaza durumunda doğalgazın dışarı çıkması için hayati önem taşıyor demektir bu seneryoda.

hermatik kombiniz var bacası da sağlamsa yanma odası ile evinizin arasında herhangi bir bağlantı olmadığı için kombiden kaynaklanan bir gaz sızıntısı yaşamazsınız. ( Gaz hortumunun yerinden çıkması gibi durumlar hariç) Eğer ocağınızdan da gaz sızmayacağını varsayarsak bu seneryoda da menfezin açık olması tavsiye edilir. Çünkü burada şunlar gerçekleşebilir, ocağınızdaki çaydanlık taşar ocak söner gaz odaya dolar ve havaya uçarsınız. Bunu önlemek için tavsiye edilir. Ayrıca kombi bacanızın ve ekipmanının yıpranarak sızdırmazlık özelliğini kaybetmesi durumunda yine gaz sızıntısı meydana gelebilir. Özellikle de senelik bakımlarını yaptırmadıysanız mümkün.

Açıkçası ilk seneryo hariç ben size menfezi kapatın diyemem şu durumda. Doğalgaz dedektörü ve karbonmonoksit dedektörü özelliği gösteren bir cihaz alıp evinize kesinlikle monte ettirin. Hayatınızdan daha ucuz cihazlardır. Şiddetle tavsiye ederim. Bu cihazlar karbonmonoksit yada patlayıcı gaz tespit etmeleri halinde şiddetli bir alarm çalarlar ve evin tüm doğalgaz hattını kapatırlar otomatik olarak. Bunu okuyan herkese tavsiye ederim hatta bu cihazları alıp evinize taktırın.

son sorularınıza gelince. delik hayat kurtarıyor. Yarısını kapatsanız riski artırırsınız. Doğalgaz kaçağı olsa ne işinize yarayacak söyleyeyim son olarak

Doğalgaz yani CH4 havadan hafif zehirsiz bir gazdır. Odanın tavanında birikmeye başlar. Doğalgaz menfezleri bu sebeple pencerenin altına değil de tavana yakın bir noktasına açılır. Eğer bu birikme çok fazla olursa menfez seviyesine gelip oradan dışarıya doğru çıkmaya başlar. Menfeziniz tıkalı ise birikme zemine kadar inerek sizi uykunuzda boğar.(zehirlemez, boğar) odada %1.2 civarında birikirse sizi 15 dakika içinde boğarak öldürebilir. %0.08 civarında ise 2 saat içinde bayıltır. saatler sonra öldürebilir. Uyanıkken içerisine konulmuş sarımsak aromasından evde gaz kaçağı olduğunuzu anlarsınız. Bunu anlayasınız diye o koku gaza sonradan eklenir.

Patlamanın gerçekleşmesi için ise odada %5 ile %15 arasında doğalgaz bulunmalıdır. Bu sınırların altında patlama gerçekleşmez. üst patlama sınırından sonrasında ise oksijen yetersizliğinden zayıf bir yanma gerçekleşir. Çok daha fazla gaz birikmesi halinde ise patlama yapamaz. Ancak bu seviyede gaz varken odanın içindeyseniz zaten bir kaç dakika içinde ölürsünüz.

mutfaktaki o koca delik yıllardır kapalı. evet hala yaşıyoruz.

kapatma.
veya keşişlemeyi almayan taraftan bir delik açtır. mutfak tarafında pencere yok mu, o tarafa açtır bir delik.

yere iki kat halı koysana. madem o kadar soğuk.

Kapat gitsin.
Nasıl olsa kapatma diyenleri dinlemeyeceksiniz. Bildiğini yap.

Biz ev arkadasimla oraya havayi hafif geciren bir bez kestik. Onu yapistirdik. Sonra da uzerine tekrar o plastigi ayni sekilde monteledik.

Doğalgaz havadan ağır degıl mı? Sızıntı olduğunda önce yerde birikecektir.

yukarıda yazdım havadan ağır değil hafiftir.

takılma dediğiniz baya buffer için takılma şeklinde mi yoksa ekranda kare atlamaları mı oluyor. Eğer kare kare atlamalar var ve ses kesintisiz geliyorsa bir ihtimal tv nin tepki süresinin düşük olmasından kaynaklanıyor olabilir. Normalde pc ekranlarının tepki süreleri tv ekranlarının tepki sürelerinden çok daha iyidir. bu sebeple özellikle oyuncular tv ekranlarına pc yi bağlamaz. iyi paralar yatırıp yüksek tepki hızına sahip ekranlar satın alırlar.

film dizi bunların input lag'la alakası yok. atlama olayı tvnin panel hızından dolayı olabilir. pc bağlı değilken, herhangi bir hd kanal veya filmde hareketli sahnelerde de aynı sorun oluyor mu?

@maxhoper Buffer değil, ses kesintisiz devam ediyor fakat görüntüde atlama oluyor. Video izlerken bile böyle sorun olurken oyun oynamayı hiç denemedim bile.

internette tv'nin tepki süresini arattım ama bulamadım. fakat youtube'da gördüğüm kadarıyla aynı tv'de insanlar bf4 bile oynuyorlar gayet rahat.

@mattiadestro Pc bağlı değilken 1080p kanallar (Dsmart'ın full hd kanalları vs.) hareketli ve çok ayrıntılı sahnelerde bile hiç sorunsuz izlenebiliyor.

@king lizard o zaman tv'de sorun yok. kabloda falan problem olmasın? çok düşük ihtimal ama. başka bir şey aklıma gelmiyor cidden.

kablo da normalde uydu cihazı ile tv arasında kullandığım kablo. hatta farklı tipte hdmi girişleri var tv'nin mhl, arc vs. gibi. hepsinde denedim, yine aynı sorun var.

Kabloların da kaliteleri kalitesizleri var. Aralarında 100 tl bile oynayabiliyor. Muhtemelen ondan kaynaklı.

kablo hdmi 1.4 destekli mi acaba ?

Ekran kartı driverı diyeyim ben de.

Dahili grafik işlemci ile 1080p videoyu düzgün oynatamıyordur. Manuel olarak yüksek performans grafik işlemciyi seçip öyle deneyin derim.

televizyon patatese bağlamış.

ahan da bunla bağlarsın. www.google.com.tr

ki aygıtın da hdmi çıkışı olması gerekir. şayet birinde yoksa vga kesin vardır o zaman da vga kablo ile bağlarsın ama bu sefer ses iletilmez.

dvi to hdmi kablo

www.vatanbilgisayar.com

www.teknosa.com

hdmi çıkışı var ise hdmi kablo yeterli başka birşeye gerek yok tavsiyem hdmi 1.4 kablolardan almanız yönünde olacak.

2 cihazın bağlantılarına uygun kablo ile hdmi varsa en iyi çözüm ses aktarımı da yapar hem.(2 ucu hdmi kablo alırsan.)

1 yıl ders 1 yıl tez dönemi olmak üzere totalde 2 yılda bitirilmelidir. dersten kalırsan tezi veremezsen uzar.

windows 8 windows7 den daha performansli bir isletim sistemi. 7'ye gecersen hizlanmaz. muhtemelen senin derdin harddisk. buyuk bir ihtimal 5400rpm harddisk vardir. bi ssd taksan kendine gelir bilgisayar. islemcisi de kotuymus gerci. ama isletim sistemi degistirerek hizlandiramazsin

win8 kesinlikle yediden daha hızlı. benim harddiskim 5200 rpm di. windows 7den 8e geçince noluyor lan ssd mi taktım dedim.

masaüstüne sağ tık yapınca bekleme sorununu ben de yaşadım bu bilgisayarın genel yavaşlığından da kaynaklanmayabilir. sağ klik yapınca ek olarak gelen bi programdan olabiliyor. ki benim bilgisayarım i7 8 gb rame sahip bir bilgisayar. o sorunu bir aratın googlede sağ klik problemi falan diye çözümü var

en temizi bilgileri harici harddisk e alın temiz bir sistem kurun istediğin gibi bölün parçalayın

1- Yapma etme, Windows 8 daha hızlı 7'den. 8.1'i ısrarla kurmuyorum ama 8 güzel.
2- Rahatlıkla bölebilirsin. Tek yapman gereken disk yönetimine girip ayırmak istediğin bölümün miktarını girip adını seçmek.

Yukarıdaki üç yazarımıza da katılıyorum. Ancak Windows 8 veya Windows 8.1 değil de, en güncel sürüm olan Windows 8.1 with Update sürümünü kurun. Bilgisayarınızın kendine geldiğini göreceksiniz.

bişey merak ettim neden ultimate ? ultimate'in araçlarını ihtiyaç duyacağınız bir sektörde mi çalışıyorsunuz acaba ?

ilk önce biosun w8 dışında bir sistemi kabul edeceğinden emin ol. bazı notebook üreticileri (lenovo gibi mesela) biosa böyle kodlar eklliyorlar ve başka bir işletim sistemi çalıştıramıyorsun. ardından da dosyalarını taşınabilir bir hddye kopyala.
sorun hdd de olabilir ve bu sorun yüzündn hiç beklemediğin bir anda elinde hdd ile kalabilirsin. çözümü şu; seagate üretimi olan seatools gibi bir programla hdd yi deep scan ile bad sector ihtimaline karşı bir tara (tahminim bir kaç tane bulacak. ardından (garantinin devam ettiğini varsayıyorum) notebooku satıcının kafasına atabilirsin (mecazi manada tabii). üçkağıtçı biri değilse en azından hdd değişecektir.
gelelim işletim sistemi olayına. w8 hiç bir şekilde w7den daha performanslı bir os değil. aralarında vista ile w7 gibi bir fark yok. üstelik w8 dokunmatik cihazlar için geliştirilip ardından pclere adapte edildiği için ciddi manada sinir bozucu özelliklere sahip. w7 kullanırsan hız kazancı yaşamazsın (hız kaybında olmaz) ama sinirlerini kurtarırsın.
hdd ikiye bölme işlemi dosyalarını başka bir yere kopyalamazsan tüm datalarını yokeder. bu işi kayıpsız yaptığını söyleyen yazılımlara kanma. en sağlam bölümleme işlemi de w7 kurulurken windowsun kendi bölümleme olayı.

ekran kartı sürücülerinizi güncelleyip tekrar deneyin.

annem soyarak kullanıyor.

taze olanları makbul.
annem dilimleyip buzluğa da atıyor.

Soyup rendeler ya da dilimlerseniz yemeklere ve çaylara koyabilir, limonlu-hafif acı bir tat elde edersiniz. Ben taze olanları kullanıyorum şahsen.

rendeleyip bal ile karistirip yiyorum. tam ilac oluyor. rendelemek iyi.

zencefil 2 yaşından küçük çocuklara yedirilmez. yetişkinlerde de ( 18 yaş üstü 70kg erkek bünyesi yetişkin kabul edilir.) 4 gramdan fazla tüketilmesi sakıncalı olabilir. bulantı, gaz, göğüs yanması yapabilir doz aşımında.

Velhasıl güçlü bir bitki.

Eşleşmiş bir hesap yoksa maalesef.

geçmiş olsun. Bir dahaki sefere numaraları internet hesabınızla eşleştirin.

muayeneden geçemezse trafiğe de çıkamaz zaten. neden işlem yapmaya çalışıyorsunuz ki?

onun muayene cezası zaten 800 tl falan muayeneyi de eklersen 1000 tl, ama torba yasa çıkmış ordan indirim alıyor.
www.tuvturk.com.tr

@icim urperiyor hurdaya çıkaracağız.

muayeneden geçemeyecek arabaya zaten binmeyin. Muayene o kadar temel şeyleri kapsıyor ki geçememesi demek major hata alması demek oluyor o da fren tertibatında bir bozukluk yada yakıt sisteminde bir sızıntı var gibi ciddi hatalar mevcut araçta demek. Yani bu aracı kullanman hem kendi can güvenliğini riske atman hem de aracı sürdüğün yerdeki diğer insanların can ve mal güvenliğini riske atman demek oluyor. Aklında bulunsun.

muayene falan yaptırmadan hurdacıya satabilirsiniz. ata yadigarıdır. Klasik araçtır derseniz tabi ciddi bir restorasyondan sonra muayeneden de geçebilir.

güvenlik ayarları>giriş yaptığın yer

türkiye'de çok da verimli çalışmıyor ama görülüyor. Türkiye'de denizliden giren biri izmirde görülüyor konyadan giren biri antalyada görülüyor. kütahyadan giren eskişehirde görülüyor gibi acayip durumlar var.

ders çalışmazsan 25 yaşında da çalışmak zorunda kalıcan.

not: 25 yaşındayım. signal processing çalışıyorum.

sanayiye gidip orada çalışmak daha güzel geliyorsa oraya gitmeli. ayrıca "çalışmakdan" değil de "çalışmaktan"

Napmak istiyorsun atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun deyip itlik kumarbazlık ve ahlaksızlık mesleğini mi icra edeceksin.

Bi şehir efsanesi var öğrenciler arasında. İstek gelecekmiş. Ders çalışma isteği. Ders çalışma isteği gelsin de çalışalım diye bekliyorlar. Bildiğin şehir efsanesi. Çalışan o istek teşrif ettiği için çalışmıyor. Öyle bir istek kanepede otururken gelmez zaten. Ders çalışmak gerekli mi ? Gerekli. O halde ders çalışılacak. Bitti. Olay bu. Bunu yap bitir. Yapmama tercihin de var. Öyle ders çalışmak zorunlu değil yani. Çalışmayana kırbaç vurmuyoruz. Ders çalışmak istemiyosan kendine meslek beğen onu yap. Yada hiç bişey yapma sadece yat yuvarlan ne bir meslek sahibi ol ne de bir öğrenci ol sadece yat. bu da bir tercih. Hangisi hoşuna gittiyse onu yap. Yani kimse seni itelemez otur evladım çalış şunlara diye. Hayat senin hayatın. Berbat edecek olan da sensin zirveye çıkaracak olan da sensin. Berbat edersen bizim işimize gelir. Önümüz açılır. Sen bilirsin.

Ben 26 ysindayim, ben de hala ders calisiyorum sikinti yok. Ha ben de gule oynaya calismadim her zaman ama ogrenmek omurluk bir surec. Sirketteki 50-60 yasinda insanlarin ne kadar capsiz oldugunu gorunce daha bir asiliyorum, daha bir hevesle bir seyler ogrenmeye calisiyorum.

@maxhoper harikulade anlatmışsın baba tebrikler

yaş 30 hala ders çalışıyorum. adam gibi çalış, tadında bırak :)

Çok çalışmam gerekiyor, istiyorum, insanların işini yapmaktan vakit bulamıyorum. Vaktin varken çalış.

şimdi çalışmazsan sonra çalışıyorsun :/

yaş 27, akşama kadar ders çalışıcam, işyerindeykende bulduğum boş vakitlerde çalışıyorum :(

ben 55 yaşımdayım hala çalışıyorum. benim yaşımda çalışmak istemiyorsan otur şimdi çalış.

ders çalışmak zevkli bir şey değildir. ilgisini çeken konular hariç kimsenin zevkten ölerek ders çalıştığını zannetmiyorum. bu geleceğine dönük bir yatırım olarak yerine getirmen gereken bir sorumluluk ve 24 yaşında bir adam olarak sorumluluklarından kaçma lüksün yok. ders çalışırken mutlu olmayı bekleme, sadece yapman gerekeni yap.

TTnet ile olan tecrübemi aktarayım. Ben iki sokak öteye kendi üstüme olan hattı taşınma gerekçesiyle nakil ettirdim. 30-35 gün civarında sürdü işlem. Bu süre boyunca da 3 kez falan ttnet ile yüzyüze kavga ettim yoksa baya 2 ay falan sürecekti yani. Tabi benim bulunduğum yerdeki görevliler süper uyuzdu. O yüzden öyle oldu. Adamlara gidiyorum oturup çay içiyorlarken yakalıyorum işleri falan yok yani.Ne zaman taşınacak diye soruyorum taşırız bi ara ya falan diyorlar yani öyle öldürmelik öyle pişkin çalışanları vardı. 1 ay boş yere fatura ödedim. İnternetsiz kaldım eve telefon hattı bile gelmedi o süre boyunca. Ama faturasını kestiler çat diye. Sonrasında hattı bağladılar internet gelmedi. Yine kavga dövüş ttnet müşteri hizmetlerini aradım. İki üç gün de oradaki adamlarla mücadele ettim. Onlar arıza bildirimi bıraktık diyorlar bu gevşek herifler gelip hatta bakmıyor falan. En son triplerle falan geldiler bişeyler yapıp gittiler hat ve internet geldi. Geldi ama bi buçuk aya yakın süre sonunda kullanabildim ve o da maksimum 6 mbit olarak. 8 e çıkamıyordu yaptıkları iş.

ekşisözlük makale aranıyor duyurusu var. biliyorsundur. oradaki ilanlar da sana bir nebze ipucu verir...

herhangi bir alan demişsiniz ama sunumu hitap edeceğiniz kitleye göre ayarlamak çok daha iyi olacaktır. öbür türlü sunumunuz havada kalır ve yararlı bilgi vermeye yönelik olmaz.
alanınızı söylerseniz ona göre yardımcı olmaya çalışacağım.

literatür niye taranır çünkü bilim dediğimiz şey dün başlamadı. yüzlerce yıllık bir geçmişi var. Yapmayı düşündüğünüz çalışmaya zemin oluşturacak daha önce yapılmış çalışmalara ve sonuçlarına bi bakarsınız. Dünya bu konu hakkında bu güne kadar ne yapmış, nasıl yapmış ve bu ne gibi sonuçlar doğurmuş. Bunları bir incelersiniz önce. Sonra yapacağınız çalışmada o literatüre dayanarak bir yol yöntem belirlersiniz ve çalışmanız literatür duvarına bir tuğla daha ekler. Sizden sonra gelenler de sizin çalışmalarınızı inceler onun üstüne çıkan bir çalışma daha yapar. Bu böyle gider. Eğer literatür çalışması olmasaydı. Çok makro bir örnek olacak ama söz gelimi herkesin uçak yapmak için önce tekerleği icad etmesi gerekecekti. Herkes tekrar tekrar tekerleği icad edip öyle yola devam edecekti. Ama literatür var bakıyoruz geçmişte yapılanlara tekerlek yapılmış kanat yapılmış motor yapılmış dümen eksik mesela dümeni de sen yapıyorsun. Senden sonra gelen adam koltuğunu yaparak yola devam ediyor. Örnek biraz tırt oldu ama bilale anlatır gibi anlatmak istedim.

@lily briscoe

kitle yüksek lisans öğrencileri. alan ise biyoloji ile mühendisliğin kesiştiği alanlar. mesela ziraat mühendisliği, biyomühendislik vs

@maxhoper

emeğiniz için teşekkürler

Standart boy ütü masası yoktur. Tablanın altında ayakların yükseklik ayarı için bir mandal vardır. Basılı tutarsanız istediğiniz şekilde yükseltirsiniz. Mandalı bıraktığınızda boyu o şekilde sabitlenir.

bacakları sabitleyeceğiniz yeri siz seçersiniz. bacakların arası fazla açılınca haliyle alçalır. masayı açmak için dokunduğunuz mandalı bıraktığınızda bacaklar sabitlenir.

Bauhaus, Tekzen gibi yerlere bak derim, ama ondan önce internetten de muhtelif sitelerden belki boy ölçüsünü veren satışlar olabilir, bakmak lazım, böyle bir konuyu hiç düşünmemiştim, 2 metre üzeri insanlar için sıkıntılı olabilir standart olanlar, ben 189'um ve en yüksek halinde hafif eğilmem gerekiyor ütüde ama sıkıntı yaratmıyor. meraktan 1-2 taradım da ortalama 95-97 cm yukseklıkte bu zımbırtılar ama mesela gözume şu ilişti 108 cm www.hepsiburada.com

108 ve üzeri bulursan kaçırma derim bu durumda

@cok sey hakkinda az sey bilen adam
@tedirginlik hucre
detay vermedim ama o masaların son ayarında da (standart olan son max yükseklik) kısa kaldığını düşüneceğinizi düşünmüştüm. candanag teşekkürler. bauhaus tekzen koçtaş gibi yerlerde asıl standart boylar var. duvara monte olanları var ama olay oraya varsın istemiyorum.

uzun boylu bir ev hanımı değilseniz eğer (?) ve dağlar kadar ütü yapmıyorsanız ikea'da ufak boy ütü masası oluyor.
onu masa, tezgah gibi bir yere koyup normal ütü masasından daha yüksekte kullanmak mümkün olabilir. hem de her yere sığıyor.

ütü masası üzerindeki ütünün tutamacını tutmak için kolunuzu dirseğinizden 90 derece olacak şekilde öne kırdığınızda tam ütünün tutamacını tutabiliyor olmanız lazım. bakın masayı tutmaktan değil ütünün kulbunu tutmaktan bahsediyorum. İdeal yükseklik odur. 2.5 metre falan değilseniz çoğu masa bunu karşılar. Karşılamıyor ise masanın altına takoz koyabilirsiniz yada sanayide masanın bacaklarını uzattırabilirsiniz. Estetik olmaz derseniz komple yeni bacak yaptırabilirsiniz o zaman hem estetik hem uzun olur.

sayılarla detaylandırayım (@maxhoper).
mevcut masanın tam açıldığında yerden yüksekliği 80cm.
ütünün tabanından tutamacına olan mesafe 15 cm.
yerden kolun 90 derece yaptığı mesafe 120cm.

120= 15+80+x
x=25cm Masanın extra uzaması gereken boyutu.

veya max açılma noktasında 105 cm yerden yüksekliği olan bir masa

cidden denklemine ben de hasta oldum:) derdini güzelce anlatmışsın, sayende ben de bir daha ne zaman ütü masası lazım olur bilemiyorum ama verdiğim linktekinden alırım, İstanbul Bilişim de daha da ucuz www.istanbulbilisim.com.tr

gözüne kestirirsen internetten çak gitsin derim 124 liraya, taşıma problemin de olmaz hem, meraktan duvara monte edilenlerine de baktım da çok ergonomik gelmedi bana, ama istediğin yüksekliğe ayarlamak bakımından en cillobu öylesi olur vida atılan yerlerde gevşeme/oynama/çıkma olmazsa.

yardımlar için teşekkürler. candanag 108cm lik işimi görecek. ama şu var kimse oturarak yap demedi ya en çok ona seviniyorum. çünkü arkadaşlarımın hepsi aynı şeyi söyleyip beni deli ediyor. yapamıyorum zaten oturarak. diğer bir taraftan da uzun boylu insanların hemen hemen her konuda sıkıntı çektiklerine de çok güzel bir örnektir bu olay. sektör bunu düşünmemiş işte. olanlar da numunelik.

konuya benim gibi sıkıntı çekerek gelen başka arkadaşlar olursa diye bir bilgilendirme yapayım. siemensin alışılagelenden çok farklı bir ütü masası var. sadece masa değil değişik özellikleri de var. (bkz: http://goo.gl/aFq7me) ama en son 450TL fiyat aldım. ütü 400TL iken masaya 450 vermek gelmedi içimden.

Tamam zaten gayet mantıklı ölçüler vermişsiniz. Buyrun istediğiniz mağazadan seçin. bendeki ütü masası da bu yükseklikte. zaten bundan daha yüksek bir masa üretmek standart dışı oluyor. tezgahta çalışma yüksekliği yaklaşık 90 cm zaten 108 cm masa üretmişler.

www.akakce.com

bu işte size uygun masa. max 105 cm ihtiyacınız var max 108 cm açılması var. bu size yetiyor. niye uygun masa yok diyorsunuz ki.

elektronikçilerde ve parça satışı da yapan tv tamircilerinde bulursunuz. yalnız bunun çekişi çok artıracağını sanmıyorum. gerçekten sinyal gücüne etki yapan antenlerin kendi besleme üniteleri oluyor. Sinyali kendi içerisinde elektrik enerjisi kullanarak yükseltiyor ve o şekilde antene gönderiyor. Bu yöntem ise anteni uzatmaktan başka birşey değil.

öncelikle tesisatta cuk diye oturan boru cuk diye çıkar. Ortalığı göl eder. 4 bar şebeke basıncı var malum. O yüzden kaynaklanır. Bu adam büyük çapta borunun içine küçük çapta boru sokuyor. Teknik olarak bu mümkün zaten. Sonra da o borularu tutkalla yapıştırıyor. Tripot yapıyor. Eğer içerisinden su geçirseydi muhtemelen sızıntı yapar ve bi süre sonra ek yerinden atardı.

içinden su geçirmeyeceğim, aynı buna benzer bir şey yapmayı planlıyorum. videodaki gibi tutkalla boruları birbine yapıştırırım. yapı markette bulabildiklerimin hepsini denedim (boylar 1 2 3 olsun) birleşme yerleri ya kafa kafaya geliyor ya da biri çok büyük öbürü çok küçük kalıyor ve haliyle oturmuyor. 1-2 1-3 2-2 2-3 senaryolarının hiç biri uymadı, ara boy bulamadım. o yüzden sordum yanlış yerde mi arıyorum acaba diye. oradakilere sorduğumdaysa cevap aynen basınca ve geçen suya dayanıklı olabilmesi için kaynaklandığını söylediler, benim kullanım amacım bu olmayacak. bu nedenle ölçü farklılığı var mıdır diye sormak istedim.

Bu borular hep amerikan videolarinda oluyor turkiyede hic gormedim

combofix

combofix +1 bunları temizledikten sonra da boş bırakma bilgisayarı nod32 güzeldir izin vermez virüslere

1-chrome kaldırılacak
2-combofix ile bilgisayar taranacak
3-paralı antivirüs olarak nod32 (firewall olan versiyonu), freeware antivirüs olarak comodo (ikisinden biri-ben comodo internet security kullanıyorum) kurulup güncellendikten sonra bilgisayar bir kez daha taranacak.

combofix windows 8 de çalışmıyor yalnız. Malwarebytes anti-malware ve Ccleaner kullanıyorum ben. bleepingcomputer.com'un sitesinde bazı programlar var spesifik olarak yazılmış combofix yerine onlarla da destekleyici bir tedavi uygulanabilir. AdwCleaner mesela işe yarıyor tavsiye ederim. şuradan en çok indirlenlere bir bakın www.bleepingcomputer.com

bu konuda yıllardır mücadele vermiş türlü badirelerin üstesinden gelmiş biri olarak söylüyorum hiç uğraşmayın. Formatlayın pc yi. Gıcır işletim sisteminizin üstüne para vermek istemiyorsanız avira antivir kurun. para verecekseniz de yine avira yada nod 32 kurun. Sistemin güvenlik güncelleştirmelerini ve antivirüs programının güncellemelerini düzenli olarak almasını sağlayın ki bu önemli. Sadece şu yukarıdaki anlattığım düzen ile tertemiz kullanmayı başarabilirsiniz.

Eğer profesyonel bir kullanıcıysanız spybot s&d pasif koruması , comodo firewall ve avira antivir üçlüsü ile pc'yi virüsün cennetine soksanız dahi virüs,trojan malware gibi yazılımların bulaşmasını önlemeniz mümkün. Kendimden biliyorum. Bu iş %80 kullanıcıda %20 de güvenlik yazılımlarında bitiyor.

denemedim ama türkiye'ye geldiğinizde oyunu alman kredi kartınızla sorunsuz alabilirsiniz. Hatta paypal ile ödeyin . Ben öyle yapıyorum. Çok temiz işleyen bir sistemi var. Almanya'ya geri döndüğünüzde de oyunu oynamaya devam edebilirsiniz.

almanya'da kullandığınız kredi kartı uluslararası alışverişlere açık ise ( visa, master card, american express olacak ) kullanabilirsiniz. onun dışında havale gibi seçenekler geldi. paypal ile alışveriş özelliği kaldırıldı...

diğer ödeme yöntemleri için; store.steampowered.com

bölge kilidi olayına gelirsek diyelim türkiye'de yayında olan bir oyun almanya'da yayında değil. türkiye'de oyunu satın alıp hesaba işlediğiniz anda almanya'da oyuna erişebilirsiniz. bu yüzden key satın alanlar proxy ayarı falan yapıyor oyunu hesaba ekleyene kadar... kısaca oyun hesabınıza eklendikten sonra gerisi önemli değil, dünyanın her yerinde oynayabilirsiniz...

bölge koruması olan oyunlar haricinde hepsini alabilirsiniz. Bölge koruması dediklerim ise misal bu oyun sadece şuraya fatura adresi olarak gösterenler ve oradan kartı olanlar alabilir diye belirtiliyor genelde. ama türkiye'ye özel böyle bir durum görmüş değilim.

onun dışında kartınızla rahatlıkla alabilirsiniz. türkiye üzerinden artık paypal geçerli değil sanırım steam'de. artık eklenemiyor en azından yeni ödeme türü olarak. bu da not olarak düşülebilir.

Ama Almanyada'ki hesabınla alamazsın. Almanyada açtığın steam hesabı ile Türkiyede giriş yaparsan fiyatlar tekrar Euro olarak karşına gelir. Hesabı da Türkiyeden açman gerek.

herkese cevaplari icin tesekkürler, kafamda soru isareti kalmadi artik. kredi karti uluslararasi alisverise acik. hesabi zamaninda türkiye'deyken acmistim burdan login olunca dogal olarak euro gösteriyor. türkiyeye gidince denicem, olmadi witcher 3 icin fazlasina da degecegini düsünüyorum.

bir step up converter'ınız var ise halledersiniz o işi. Çok pahalı birşey değil o voltaj değerlerindeki converterlar. sorunuza gelince. Uygun ortam reddit'dir.

Soruyu okumadiniz galiba 74LVC4245A ile zaten yapiliyor step up converter a ne gerek var. Sadece elimdeki IC ile yapilabildigini gordugum icin satin alma, kargo vs zaman harcamadan bunun yollarini ariyorum. reddit hatirlatmasi icin tesekkurler

ben 5v isteyen komponentları da bundan besleyeceğinizi düşündüm de bunun vereceği akım 25ma AMR değeri 50ma . Bu yetmeyebilir çoğu seneryoda. Sonra entegreyi elinize almayın diye dedim. Step up covertarla yerine göre 4-5 amper akım alabilirsiniz.

reddit +1. sorduktan sonra bir miktar sucuk tüketmeyi ihmal etmezseniz converter ve komponentları daha verimli kullanabilirsiniz.saygılar

otopark mafyası peşine düşüyor.

git atmden cek der güvenligi falan cagirir israr edersen. bazısı da iyi tarafına gelirse salar gidersin. oradaki adamın insiyatifine kalmış bence.

ben o görevlinin yerinde olsam paran yoksa avm de ne işin var diye sorarım adama. Yani azarlamak için değil de bu işte bi mantık hatası yok mu. Paran yok ve alışveriş merkezine gidiyosun. Hem de arabayla.

bazı avmlerde çıkmadan ödemen gerekiyor ücreti içerde, ücretsizse de onaylatman gerekiyor sanırım. cevahirde mesela, alt katta ödüyorsun. diye hatırlıyorum.

kredi kartı ile falan ödettirir yoksa çıkış vermez.

Bugün ağzımla bu cümleyi kurdum buraya da yazmak varmış nasipte.

Avm otoparkının ücretli olması kadar saçma bişey duymadım hayatımda. Zaten para harcayalım diye bina yapmadı mı bu adamlar, benzin yakıp geliyorum bir de para alıyorlar.

Cebimde param yok vitrinlere bakmaya geldim belki sanane lan.

bir çoğunda çıkışta insan ile muhatap olmuyorsunuz, önce ödeyip sonra çıkarken sisteme kartı okutuyoruz.

ilk ödeme noktasındaki eleman da babasının otoparkı olmadığı için ödeme almadan kartı sisteme okutamaz.

okutursa parayı cebinden kasaya koymak zorunda, mecburen almayın arabanızı yada atm den para çekin gibi bir cevap verir.

yok eski sistem karadüzen bir otopark ise, yani parayı alında görevli manuel olarak bariyeri açma tuşuna basıyorsa bence siklemez açar siktir git bakışı atar.

ankara için konuşuyorum bir şey olmuyor, mal mısın diyorlar hatta, çünkü zaten beleş. eheh

tahsil, cehalet, eşek, baki.

tecrübem yok akıl yürütüyorum. insanın hayata bakışını okul geliştirmez, okulda sadece kendi gibi arayış içindeki insanlarla yolunun kesişme ihtimali artar. bazı yol gösterici birkaç öğretmene denk gelir falan. ama bunu 10-15 senelik eğitim hayatında 4-5 kişi sağlayabilir en fazla.

bahsettiğimiz lize mezunu erkek hayata bakışını kitap-gazete-film + gözlem (muhakkak iyi bir gözlemcidir o abimiz) ile elde etmiş.

hayat okulu diye bir şey var. bildin mi?

bence sen zaten in.

Anlaşma olarak sorun olmaz.
Ama erkeklerde genelde şu oluyo: ayrılma bahanesi olarak kullanıyorlar kendilerini ezik gösterip. Sen mühendissin, ben lise mezunuyum eziliyorum ayağı yapıyollar. Sonra başka kızla oldukları falan ortaya çıkıyor vb...

@domates neyin tepkisi bu anlamadım. :) hayat okulu denen şeyden haberdarım. Etiketçi değilim o konuda sorun yok. Benim derdim, ilerde onu kırabilecek bir ortama benim yüzümden dahil olabilme ihtimali. Ailelerin problem çıkarması vs. Böyle bir tecrübe yaşayan varsa görüş almak istedim o yüzden. Kendime akıl verecek kadar mantıklı düşünebildiğim evreleri geçtim, kalp ağır basıyor.

Bilinenin tam tersi olacak, erkek kendini geliştirmeyen mühendis kadını istemeyecek bir süre sonra. Bak buraya yazdı dersin

Bizzat tecrübem yok fakat çevremde örnekler mevcut, duyduklarım da cabası..
İleride mutlaka sorun olur.. Bir yerden patlak verir..

Üstelik böyle okuyunca kadından dolayı sıkıntı çıkar gibi dursa da örneklerimin çoğu maymuncuq kullanıcı adlı arkadaşın tezini doğruluyor..

mühendislik eğitimi dediğin nedir ki Allahını seversen? Eşeği bağlasan mezun olur türkiyedeki üniversitelerde. Kendini çok büyütme bir bakmışsın adam felsefe edebiyat parçalarken sen mala bağlamış gibi bakakalabilirsin, sonrada sen tekmeyi yersin

Yahu kendimi niye büyüteyim. Ayrıca kadın niye kendini geliştirmeyen kişi oldu birden. Neyse sorun yok, kaygım o değil. :) kaldı ki varsın istemesin beni sırf bu yüzden sorun değil. Mağarada yaşıyorum ya hani. :)

ikisi arasında hayır. kızın ailesi bakımından evet. aileler karışmayacaksa ileride bir sıkıntı olmaz.

üniversite okuyor olmak, eskiden "aydın" olmak anlamını da gizli anlam olarak içerirdi. Zira, üniversite okuyan insan biraz daha sorgulayan, kimi dertleri olan vs. insandı. Eğitim sisteminin ezberciliği dayattığı ve bu ezberciliğin kanıksandığı, sorgulamanın bırakılmış olduğu günümüz ülkesinde, üniversite tahsili bir etiket olmanın dışında, ücretli çalışanları için bir nevi işçilik statüsü olmaktan ibaret durumda.

Bu girizgahtan sonra, soruna gelecek olursak; erkek bunu -askerdeki uzman çavuşlar gibi- bir gurur ve onur; ya da bir eziklik sebebi saymazsa ilişkide bir sorun yaratmaz. Eğer üniversite okumuş olmaksa olay, o da kolay, gider bir özel üniversiteye alır diplomayı. Kişiyi tanımadığımız için net bir şeyler söylemek zor.

Son sözüm "ilerde bir yerde patlar"cı arkadaşlara; ilerisinde patlamayan, sevginin bir ömür sürdüğü kaç tane ilişki gördünüz? Bir şekilde her ilişki evliliğe döndüğünde patlar, buna yeri gelir bahane okumuş olma meselesi, yeri gelir mezhep meselesi, yeri gelir güzellik, yatakta istek vs. meselesi gibi etiketler bulunur. mesele özünde insanın insanla ne kadar anlaşabileceği, ne kadar ortak alan yaratabileceği meselesidir bence. Daha yazarım da, okuyana yazık. :)

zenginse sorun olmaz.

erkek zenginse sorun olmaz +1

ikincisi de kadının arkadaşları ve özellikle de annesi kadını bu mevzuda dolduruşa getirmezlerse ve kadın da mevcut durumdan memnun ise sorun olmaz. evde atom parçalamayacaklar nası olsa. ortak bi frekansta buluşuyorlarsa sorun yok. Tabi erkek kişisinin lise mezunuyum ben diye kendi kendine eziklenmediğini yada ben lise mezunuyum ama üniversitelileri cebimden çıkarırım bee gibi küçük dağları ben yarattım sendromuna kapılmadığını ve kapılmayacağını var sayıyorum. Lise mezunu erkek arkadaş alınmasın ama genelde lise mezunlarında o tripler yaygındır.

Erkek zengin olunca da benim için sorun oluyor.

erkeğin zengin olması size niye sorun oluşturuyor?

arkadaşım matematik mühendisi bir kadın. fransa da yüksek lisans falan yaptı. aylık geliri benim bile dudağımı uçuklatıyor. yakında evleneceği kişi halk oyunları eğitmenliği yapan bir lise mezunu. ve işi sürekli değil. hayatımda bu kadar mutlu bir çift daha görmedim.

@proteq bir şeyleri elde etmek için çabalanması gerektiğini çok azı biliyor çünkü. Genellemek hata olur. Bu da bana uymuyor.

Bence olmaz, olmamali da zaten. universitede, okuyan bi insan olarak cahiligin kesinlikle okul egitimle alakali oldugunu dusunmuyorum. ne bolumlerde okuyan nice apta cahiller var. Kafaniza takmayin, tahsilden once cok daha onemli konular vardir zira.

Valla bu soruyu soran kişi bu ilişkide tarafsa sorun olur. Çünkü erkek tarafı da olsan kadın tarafı da olsan kafanın içine bir kurt girmiş bir kere, kemirmiş ki burada bunu sormuşsun.

Soruya gelince olmaz, olmamalı diyenler olması gerekeni söylüyor olabilir ama biraz gerçeklere dönmekte de fayda var. Erkeğin özellikle eğitim ve maddiyat konularında kadından geride kaldığı ilişkiler bir yerde bu konulardan patlak veriyor. Gördüğümüz örnekler genelde böyle. Bunun olmaması için kadının ekstra çaba sarfetmesi gerekiyor.

Kemirdi tabi, bir yaştan sonra her şey düşünülüyor. Aile işin içine girince karışıyor sanırım. Ben de girsin istemem, ama bir şekilde olacak şeyler. Hep yargılar şekilde cevap verilmiş, teşekkürler yine de. Ben mesleği olay anlaşılsın diye yazdım, matah bir şey olduğu için değil.

yani maddi gelirler kadın üst değilse sorun olmaz gibi.

hitman ve adwcleaner'la temizlik yapıp, advanced system care ile bilgisayarı temizlemeni öneririm.

bence herşey crackli nod 32 kullanmaya karar verdiğiniz gün başlamış. Antivirüs programını muhtemelen virüs yazarı olan bir hacker grubunun crack yaması ile oluşturduğu keyler ile kullanmak garip bi durum zaten.

Tarayıcı eklentilerinizi bir kontrol edin. bunu yapabilecek bir eklenti yüklenmiş olabilir ve bunlar genelde virus olarak algılanmazlar.

simkartı kesmek yetmiyor bir de zımparalamak lazım. kalınlığı fazla plastiği kazıyacaksın

ne kadar kazımam lazım tahmini??

üstünde plastik kısmı gidene kadar. youtube'da videosu var. ince işlem ama bence siz gene de simkartı-numaraları bi yedekleyin sonra deneyin

bunla uğraşana kadar gidip operatörünüzün herhangi bir şubesinden telefonunuza uyumlu yeni sim kart isteyin versinler.

yeni sim kart almanız lazım. operatöre göre değişen bir ücreti var. ayrıca 4 gün banka şifreleri gelmez, her banka için ayrı ayrı açtırmak gerekir.

kesilen sim kart belli bir süre sonra da çalışmamaya başlayabiliyor. en temizi nano sim kart alın geçin.

şu anda yeni sim kart alamıyorum ondan açtım başlığı arkadaşlar. deneyeceğim sağolun.

ıslak görünümlü waxlar var.

saçlarına o tür bişey sürersen etraftaki tüm toz saçına yapışır. leş gibi olur. söyleyeyim.

onun modası 90 larda bitmedi miydi ya.

limon

@ want2die Ödemem 2016'da benim yalnız. Şu an başlamadı. Başlaması şart mı ödemelerin erteletmek için?

eyurtkur.kyk.gov.tr
Bunu erteleten var mı bu arada. Ben bu dilekçeleri yazdım ilgili yere iadeli taahütlü olarak gönderdim. Ellerine ulaştığına dair bilgi de aldım fakat borç ertelemesi yapmamışlar henüz. İnternetten öyle görünüyor en azından. Var mı bunu bu şekilde erteletmeyi başaran.

Ben erteleme işlemini gerçekleştirmiştim. Ancak askere başladıktan sonra yapabildim o işi. "Askerlik görevine başlayış ve bitiş tarihlerini gösteren belge" yi ancak askere başladıktan sonra veriliyormuş.

@hicunutmam zannetmiyorum ki askerlikten dolayı borucunu ertelesinler. iligi borcun daha ödeme zamanı gelmemiş.

@want2die dilekçe vergi dairesine verilmiyor. Sitede yollanacak adres yazıyor zaten. Ayrıcı silüsü kabul etmiyorlar.

şunu anımsatıyor:

ecx.images-amazon.com

eyvah eyvah

çok yakışmış aynen devam.

renk olmamış ki. rengi değiştir önce.

ne yaptın ki? boyattın mı? oksijenle renk açan çingenleri hatırlattı.

Bak eli yüzü düzgün bi adamken Rambo Okan'a dönmüşsün. Şimdi çıkar şunu kafandan ve sakince yere bırak. Hadi.

Sebebi neydi ki.
Cikart lütfen. Bu dunyada sacsiz sevenler de var.

hans von aiberg jölesiz

yanlar kırmızımsı üstler sarımsı bari aynı tonda olaydı, kaşlarda tövbe tövbe..

Kızın saçını kafasina koymuş, kolu gözüküyor arkadan. Egleniyor kendince

asdfasdf, tabi ki olmamış

güldürdün :)

hacı kaşlar için ne yapmayı planlıyorsun peki?

galeri.uludagsozluk.com

:(

Fotoğrafı biraz daha uzaktan çekeydin iyiydi. Ne ki o.

galeri8.uludagsozluk.com

abi mahallede adın çıkar sapık diye küçük cocuklar kaçar yeminlen . siyaha boyat.

metrobüste yanın boş olsa gelip oturmam ayakta giderim.

komik misin sen şimdi :(

eskiden ben de yapardım bunu erkek arkadaşlarıma, sevinsin garipler diye. sevin.

niye zorlanasın, manuel konusunda gayet tecrübeliysen otomatik konusunda endişe bile etmemen gerekiyor.

ilk kullandığında elin sürekli vitese gidecek bu kadar. bilgisayar oyunu oynar gibi otomatik araba kullanmak. endişelenmeyin.

d nedir, p nedir onu bile az evvelki araştırmalarım sonunda öğrendim, o yüzden endişeliyim :) 1 yıldır da araç kullanmıyorum, aracı kaldırıp düz yolda gidene kadar içim rahat etmeyecek sanırım benim. o yüzden öğrenebileceğim kadar çok şey öğrenmeliyim.

arabayı hareket ettirmek istediğinizde d'ye alın. arabadan inerken p'ye alın.

hillholder, auto hold gibi yokuş destek sistemi yoksa(varsa da devre dışı bırakılabiliyor) frenden ayağınızı çektiğinizde araç ileriye doğru hafiften hareket etmeye başlayacak zaten. geri kalanı çocuk oyuncağı. gerçekten endişelenmeyin. :)

manueldeki gibi iki ayak kullanma, tek ayak.

söylenmesi gerekenler söylenmiş zaten ama vurgulamakta fayda var. arabadan inerken "p" ye almayı sakın ihmal etme. arkadaş arabayı duvara gönderiyordu da. bir de sol ayağını pedallara uzak tut. refleks olarak sol ayakla frene asılma ihtimaliniz olmasın.

iki ayağınızı kullanmayın yeter. Sol ayak boşa çıkınca insan bi garip hissediyor yarın dediğim şeyi anlarsınız. Onun haricinde akülü araba gibi. basıyosun gidiyo basıyosun duruyo. Çok komik bile gelebilir manuelden sonra. Bana öyle gelmişti.
Bir de marşa basmadan önce frene basıp vitesi boşa alıp frene basılıyken marş anahtarını çevirmeniz gerekebilir. Yani niye marş basmıyor bu araçta diye düşünmeyin sonra. Manuel araçta biliyosunuz viteste bile olsa debriyaja basıp kontağı çeviririz. Bunda debriyaj pedalı olmayınca böyle bir prosedür var.

anahtar araba stop etmiş bile olsa, vites p yada n ye alınmadan yerinden çıkmaz.

sol ayak unutulacak. geriye doğru kırılıp öyle kalacak. buna çok dikkat etmek gerek. Sol ayakla frene basarsan çok acayip şeyler oluyor :)

sol ayagi bi yere baglayin ya da bagdas kurar gibi gotunuzun altina ittirin. yoksa normal yolda giderken refleks olarak debrijaya basiyorum diye hart diye butun gucunuzle frene basabiliyorsunuz. 3 kere gozumle gordum. cok tehlikeli :}

Biraz garip geliyor da o kadar zorlanmıyorsun. Gaz pedalı tepkisine alışmak için ara sokakta falan biraz deneme yap ama. Sıkışık trafikte tamponu dokundurma sonra.

zorlanmazsın da o aracı kullandıktan sonra manuel kullanmak hamallık gibi gelecek.

kesinlikle yapman gereken şey sol ayağını emmiler gibi kıçının altına koy öyle otur. en az bir 5 dakika bu şekilde kullanırsan daha sağlıklı olur. çünkü yanlışlıkla frene sağ değil de sol ayakla basarsanız ani frenle takla dahi atabilirsiniz. sol ayak debriyaja kuvvetli basmaya alıştığından frene de aynı şekilde basıyorsunuz. onun dışında zor bir yanı yok. bir de vites konumlarını (p-d-r) geçmek için frene basarak geçme özelliği olabilir. vitesi boşa zorlamayın yani. ve yine son olarak muhtemelen tiptronik vites özelliği de vardır. yani vites kolunu sağa veya sola ittirerek manuel vise geçebilir ve farketmeyebilirsiniz. bu durumda sürekli aynı viteste giderek motora şanzımana zarar verebilirsiniz dikkat edin. ekrandan kontrol edin mutlaka.

en cok yasadigim problem @she was my baby dedigi gibi sol ayakla debriaj basma refleksiyle cok sert sekilde frene basmak olmustu. Sol ayagimi geriye dogru topladim ilk baslarda.

araç nedir? otomatik şanzıman tek tip üretilen bir şey değildir, ve birbirlerinden epey farklıdır. örneğin, vw polo mk3'lerde türbinli kavrama vardır, ayağını gazdan kaldırdığında araba yığılmaz, akar gider. manuelden geçişte -eğer şanzıman bu tip ise- en çok bunu yadırgarsın, aracı sürekli frenle tutman gerekir. diğer bir örnek, toyota yaris'te -cvt olmayanlar- plakalı kavrama vardır, gözlerini kapatıp sağ koltuğa otursan solda çok yumuşak debriyaj kullanan bir sürücü oturuyor sanırsın. o kadar farkeder yani. cvt ve dsg falan bambaşka alemler. onun için aracın ne olduğu önemli en başta, ona göre bir tavsiye vermek daha doğru.

askerlikle ilişkisi olmadığına dair belge işte muaf, yapmış ya da tecilli olduğunuzu gösterir belge.

eğer bunlardan biri değilseniz, o belgeyi alamıyorsunuz haliyle.

Olur. Askerlikle ilişiği yoktur demek yani bu adam asker kaçağı falan değil demek. Tecildeyken belge alsan tecilli olduğun ve bitiş tarihin yazar. Askerliğini yaptıktan sonra da askerlikle ilişiği yoktur gibi birşey yazar. Asker kaçağıysan o belgeyi vermezler.

Ama eylülde tecil bitiyor yani gitmesem kaçak olurum. Şimdi dershaneye gidiyorum sınavlar zaten Kasım Aralık gibi o belgeyi o zaman alamam ben

FBI federal polis.
CIA istihbarat servisi. Bizim MIT gibi.
NSA ulusal güvenlik ajansı. Bunlar daha büyük çapta işlere bakıyor.
SWAT bizim özel harekat polisleri gibi
NYPD dediğin New York Police Department 'ın kısaltması. New York şehrinin yerel polisi yani. Her şehirde var böyle.

Amerikalılar bişey lazım olduğunda 911'i arar. İtfaye ambulans polis hepsi 911 dir. Tek numara. Hatta senin elindeki cep telefonu bile tuşlar kilitli olsa dahi 911 i arayabilir. Bunlar hep amerigan oyunu işte. :D

fbi federal polis, nypd falan eyalet polisi. bizde böyle bir ayrım yok çünkü eyalet sistemi yok.

cia ve nsa istihbarat birimleri.

swat polise bağlı özel bir tim, bizde de var böyle timler bildiğim kadarıyla.

bi de TSA diye bi kurum var. Bush 11 Eylül'den sonra kurdu. Havaalanlarında güvenlik kontrolü yabıyolar. uyuz ederler adamı.

her eyaletin kendi polisi var.. nypd, lapd vs.
her kasabanın kendi polisi var.. şerif büroları
her polis teşkilatının kendi içinde swat ( bize denk özel harekat ) birimi var..

her eyalette fbi var ve ulusal / uluslararası suçluları
ülke içinde ülke dışında yakalamak için istihbarat ve operasyon çalışmaları yapıyor..
( fbi'ın kendi swat ( özel harekat ) grubu var, ajan grubu var, geniş yetkileri var )

cia amerika'nın çıkarları için belirlenen bölge ve ülkelerde ajan faaliyetinde bulunuyor..
( cia'ın kendi operasyon grubu var, ajan grubu var, geniş yetkileri var )

nsa yetkileri en geniş teşkilat.. son dinleme skandallarından haberlere çıkmıştı..

911.. polis, itfaiye, ambulans, sokak hayvanları, sosyal hizmetler, çocuk esirgeme her şey bu hatta bağlı.. olay yerine polis geldi ama durum onlarla alakalı değil, olaya bakan polis ilgili kurumu telsizden bölgeye çağırabiliyor..

southland isimli diziyi izlersen az çok polis işleyişini anlarsın..

-cia/ nsa = mit (ne kadar eşit olmasalarda)
Kabaca Cia işin saha kısmını yaparken, nsa daha çok masa başı kısmıyla ilgilenir diyebiliriz.
tr.wikipedia.org/wiki/CIA
tr.wikipedia.org/wiki/Ulusal_Güvenlik_Dairesi
Bu linkler ayrıntılı bilgi içerir.

-SWAT bir çeşit anti-terör timi. Mesela İngiliz'lerin sas'ı Fransızlar'ın gign'i var. Bizim ülkemizde malesef böyle bir tim yok. (Terör deyince aklınıza sadece pkk gelmesin. Bir banka soygunu ya da büyüklüğüne göre rehine olayları da bu timin kapsamına girer)

-NYPD: Newyork polis departmanı anlamına geliyor. Eyalet polisleridir. Arkadaşların dediği gibi lapd (los angeles police departmant) gibi eyaletten eyalete değişir.

FBİ: federal polis. Eyalet polisini aşan işlere bakarlar. Birde genelde suçlu eyalet değiştirdiğinde dahil olurlar.

Edit: linkleri yeniledim.

Edit 2: Görününen o ki anti-terör birimiyle ilgili bilgilerim biraz geride kalmış. Aydınlatan Arkadaşlara teşekkür ederim.

@air

SWAT ın türk karşılığı, Polis özel harekattır.

air, rehine kurtarma, uçak kaçırma, banka soygunu vb. gibi olaylara yıllardır özel harekat dairesine bağlı polisler bakıyor.. ayrıca türkiye'nin sat ve sas timleri var..

bizim polis teşkilatımız amerika kadar sistematik çalışmaz ama hafife alınacak bir polis teşkilatı da değildir.. öte yandan kıyafet ve teçhizat açısından daha derli toplu, abd'ye benzer bir yapıya geçilmeli diye düşünüyorum.. sadece özel birliklerin teçhizatları sağlam bizde... asker çok güzel gelişme gösterdi son yıllarda, poliste aynı gelişimleri gösterecektir yakın zamanda..

poh: www.opsiyonhaber.com
sas: www.bilgiustam.com
sat: medya.trt.net.tr

swat'ın karşılığı tam olarak özel harekat ama aynı yetkinlikte oldukları tartışılır. bu saydıkların dışında marshal var mesela (usms), onlara da bak. dea var atf var. var oğlu var. hatta secret service var.

marşal hep siker. biz böyle gördük.

www.patriotfiles.com

(bkz: ribbon)

sadece amerikan askerlerinde yok ki o, türkiye ordusundakilerde de var.

benim bildiğim kadarıyla aldığı ödüller, nişanlar ıvırlar zıvırlar.

generallerde daha çok olması da kendileri 40 senedir çeşitli vesilerler oradan buradan şu nişanı, şu ödülü, buraya katılmanız bizi çok mutlu etti şeysi falan filan derken doldurmaları göğsünü diye düşünmekteyim.

kaldı ki bunlar böyle normalde sürekli takılan şeyler değil generaller haricinde. onlarda herhalde sahada olduklarında/ya da olsalar böyle sürekli bunu bilmem neredeki dağları tepeleri muhteşem bir şekilde vurduğumuz tatbikatı çok iyi yönettiğim için verdiler, bunu bilmem ne için verdiler diye takıp takıştırıp iki dirhem bir çekirdek gezmiyorlardır.

amerikan ordusu bunları ota boka veriyor. türk ordusunda da var ama o kadar kolay verilmiyor.

Abi şu aşağıya kopyalıyorum Necdet Özel'in ödül listesini. Fotoğrafına bakarsanız Genelkurmay sitesinden zaten aynı şu Amerikalı kardeşimizdeki gibi bol miktarda kurdelası var.

www.tsk.tr

Türk ordusu veriyor mu ota boka bilmiyorum da, Kırgızistan Kahraman madalyası bile var o kurdelaların içerisinde yani benim anladığım. Kısaca mevzuya kendi ordusu olarak da bakmamak lazım. Uluslararası bir göreve çıkar, ziyarette bulunur verirler işte falan filan.


TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, TSK Şeref Madalyası, Romanya Askerî Yüksek Liyakat Madalyası, Kırgızistan Kahraman Madalyası, Moğolistan Üstün Hizmet Madalyası, Kore Cumhuriyeti Millî Güvenlik Liyakat Madalyası, Suudi Arabistan Kral Abdülaziz Üstün Liyakat Madalyası, Ürdün Üstün Jandarma Subayı Madalyası, Pakistan Nişane İmtiyaz Madalyası ile Azerbaycan Savunma Bakanlığı Askeri İşbirliği Madalyası ve Azerbaycan Devlet Serhat Hizmetleri Askeri İşbirliği Madalyası sahibi olan Orgeneral Necdet ÖZEL,

Yalnız necdet özel'in fotoğrafı da fena. Omuzlar, yakalar göğüs heryer dolu. Bi yıldız daha koyacak yer kalmamış. O nası bi rütbedir ya.

galeri8.uludagsozluk.com

vücut geliştiriyorsan hayvansal protein alman lazım. başka bir alternatifin yok. vejetryn olacaksan body'i bırak.

şöyle anlatayım. bir arkadaşım neredeyse doğuştan vejeteryandı. 3-4 yaşından beri hiçbir et ve et ürünü tüketmiyordu. üniversiteye başlayınca et yemeye başladı olum adana ne güzel şeymiş lan diyordu en son. gerisini sen düşün.

edit: mecburiyetten başladı bu arada çünkü hayat zehir oldu çocuğa.

Yurt ortamında vejetaryen olmadan bile çok zorken vejetaryen olduktan sonra imkansız. Yani şöyle diyeyim size: Günlük minimum 150 gram hayvansal protein alamıyorsanız kasmayın boşuna.

ben vejeteryanim,body ile ilgileniyorum 6 aydır.gayet de durumdan memnunum.et tüketmeyebilirsin ama süt,yoğurt ve peynir ile açığı fazlasıyla kapatabilirsin.vegan'lığı tercih edeceksen bilemiyorum.

Vejetaryenlik çok daha ucuz, veganlar veganlığın da çok ucuz olduğunu söylüyor ama bence Türkiye içinde yeterince alternatif yok şimdilik. Gerçi yabancı veganlar da ne kadar çok sebze meyve var ne güzel diyor. Bilmiyorum ben de henüz veganlığa hazır olmadığımdan zor gibi görünüyor. Ayrıca vegan sporcular da az değil. Google'layabilirsin gayet var. İstanbul'da da vegan gruplarda sporcular var, şahsen bir grup koşucuyla takılıyordum bir ara vegan ve vejetaryen olan. www.facebook.com

yumurta ve süt ile biraz halledersin gibi. bir de besin takviyesi olabilir, protein tozu gibi (vejeteryanlığa ters bir durumu var mı bilmiyorum ama)

konuşmak bedava:


www.google.com.tr

hocam yurt ortamında sana önerebileceğim tavsiye "bulduğunu ye". Zaten yemekler dandik. Bi de etini çöpünü ayıklarsan bitersin erir gidersin. O vegan bodybuilderlar sizin yurdun yarısının yediği gıdayı tek başlarına yiyordur. Sen yurtta nası yapıcan o işi. Yurt yemeği pişerken bile içinde ne vitamin kalıyor ne protein kalıyor. Eve çık sonra diyetini yap.

Vegan/vejeteryan sporcular var ama istisna ve pek de parlak durumda değiller. Zaten uygulamada kaçak yapıp yapmadıkları meçhul. İşin anabolik steroid kısmı da ayrı hikaye. Etsiz VG olmaz.

etsiz VG olmaz diyenler var hala.hay allah'ım ya cehalet ne garip bir şey.bilgi sahibi değilsin hadi kardeş de fikir sahibi nasıl oluyorsun.hayat ne garip...kuşlar falan.

darks, 6 aylık gelişim nedir hacı. caps var mı?

hocam valla 15 kilom gitti,göğüs memelikten çıktı göğüse benzedi.elbet hızlı bir yol değil.ama etsiz VG olmaz falan demek ne cesaret.garip yani.

ben taraf değilim.
karma besleniyorum. vejeteryanlık gündemimde yok. vg değil ama dayanıklılık ve kuvvet üzerine gidiyorum çünkü birden fazla spora ilgim var ve 30 sene sonra merdiven çıkamayan bi moruk olmak istemiyorum.
vg için, yani estetik amaçlara ulaşmak çalışacak birinin ise etsiz yapamayacağını düşünüyorum.
ve vg kelime anlamı gereği kütle kazanmak üzerine bir disiplin. kilo vermek değil. buna itiraz etmek istedim.

eğer hafiflemek ve iyi hissetmek isterse insan elbette vegan diyetle bir gelişim gösterebilir. ama kou hacim kazanmaksa bunun için ne kadar zaman harcamalı? sorun bu.

hocam konuyu bence sen çok yanlış anlamışssın kusura bakma.etsiz olduğu zaman protein almadığımı falan mı zannediyorsun ? vg'de kütle kazanmak için gerekli olan şey et falan mı dediler sana ? önemli proteindir hocam.o da hayvansal proteindir.hayvansal proteinde sadece et'de bulunmuyor neyseki.ama bizim türk halkı gotunun keyfini çok sevdiğinden birşeylerle uğraşmayı fazla vakit harcamayı da sevmediğinden yaptığım durum enayilik gibi görünmesi gayet de normal

Vegan/vejeteryan sporcuların tümü anabolik steroid sayesine o vücuda ulaşıyorlar, bu noktada protein alıp almamaları önemli değil. Ayrıca hayvansal protein almayıp anabolik steroid kullanmak da nasıl bir gerizekalılıktır bilemiyorum. Et yemeden protein alamazsınız, bakliyat kaynaklı proteinler eksik aminoasitli ve kalitesiz çöp proteinleridir. Makroda yeri yoktur. Nohut mercimek yiyerek kas kütlesi kazanılacağını düşünmek için insanın aptal olması gerekir.

proteinler aminoasitlerden oluşur ve her aminoasidin farklı radikal grubu olur. bunlar belli şekillerde bükülerek proteinlere 3b yapı kazandırır. gerekli aminoasitler olmadan gerekli 3b şekil, yani daha özünde gereken aa sırası sağlanamaz.
buraya kadarı lise biyoloji.


şimdi ben çok esansiyel ve hayvansal kaynak hariç zengin bulunmayan bir aminoasidi bulabilmek için kaç farklı bitkisel proteini karıştırmalıyım?

sorun bu.

et yiyenler şunu niye kabul edemiyor anlamıyorum.hayvansal protein sadece etde bulunmaz değil mi ? mesela yumurta falan ? yada süt ? yada peynir ? ortalama bir insan olarak senin amacın günlük yaklaşık 120-130-140 gram hayvansal protein almak değil mi ? eğer sen et yemeden bunu karşılayabiliyorsan konuşmanın ve insanları aptallık ile suçlamanın,cahil cahil konuşmanın amacı nedir ? (cahil cahil derken yazar burda apttalık ile suçlamaktadır) et yemeden vg'nin mümkün olduğunu kabul edemeyip saçma sapan triplere girip üstüne steroid kullanmakla suçlamak nasıl bir varoşluktur kardeş.

not:şimdi gördüm kusura bakmayın da,et yemeden protein alamazsanız falan da demiş.dinlemeyin şöyle adamları allah aşkına.açın bir iki ciddi makale okuyun yok hala inanmıyorsanız,özelden 6 aylık vejetaryen çalışmamı atıyım,taşşaklarımın da fotosunu atıyım olmadı steroid falan sanılmasın durduk yere.daha ne diyim kardeş vallahi bilemedim.narsist piçe döndüm.bi de bütün vejetaryenler steroid ürünü demiş,kardeş kusura bakma yaptığın büyük saygısızlık ve cehalet örneği.

hayvansal proteinler daha rafine oluyor. aynı proteini almak için bitkisel gıdalardaki gereksiz protein karışımlarını ve kar.hid. karışımlarını almıyorlar.
zaten amaç protein değil. içerideki nadir bulunan a.asitler.
her gıdanın bir protein profili var. %6 protein içeren pirinç, %10luk buğday, %22lik badem aynı değil. ha %20 protein içeren bir biftek bunların çok ötesinde. esansiyel aa. bakımından hepsinden zengin.

hesap basit. yani ben 20 küsur aa içinden birine eser miktarda bile ihtiyaç duysam o benim en kısa yoldan almam gerekendir.

liebig'in minimumlar kuramı işte.

anlamamak da hala ısrarcı olmak gerçekten manyakçaymış.dostum burda kimse mercimek ile bifteği kıyaslayadığı falan yok.eğer sen vejetaryensen ve et yemiyorsan,nasıl vg yapabilirsin onu tartışıyoruz.buraya çıkıp da et yemeden vg yapamassın demek cehaletten başka bir şey değildir.sen zaten hali hazırda et yiyen biriysen git bifteğini ye abicim burda neyi tartışıyorsun onu anlamıyorum.

Spor yaparken gerekli olan protein/aminoasitler sadece hayvansal gıdalarda bulunur, bunlar da gerek kalite bakımından gerekse de sentez özelliğinden olsun yoğunlukla ette bulunur. Bunları bakliyattan veya bir başka yerden almanıza imkan yoktur. Bu spor için de elzem olan beslenme şekli protein ağırlıklı olduğuna göre, bunları tüketmeden bu sporu yapamazsınız. Bakliyatlarda, hayvansal ürünlerde bulunan aminoasitler bulunmaz; bir kısmını birbiriyle kombo yaparak alabilirsiniz lakin burada da bakliyattan alınan proteinin çok küçük bir kısmının sentezlenebildiği problemi ortaya çıkar. Yani bu şekilde de, etteki proteinin ancak üçte birine ulaşabilirsiniz. Ki bu da oldukça yetersiz bir orandır. Ayrıca bu şekilde vücuda yüklenen gereksiz karbonhidrattan bahsetmiyorum bile. Bir insan bunu anlamayacak kadar nasıl sığırlaşabiliyor, nasıl hala tek protein kaynağı hayvansal gıdalar değildir diyebiliyor anlamıyorum. Et tüketmeyen, b12 almayan insanlar aptallaşıyor deyince kızıyorlar bir de. Adam en canlı kanıtı.

burada sadece vejeteryan asabiyetinin ve cehaletinin sınırlarını görmeye çalışıyorum. bi defa ben vejeteryan olsam bile insanlara söylemeye çekinirim. sırf şu tavrın yüzünden. ,
aynı tavır çevreci tiplerde de var. bak abicim bi laf var, önce bir doğru bul sonra istediğin gibi çarpıt. sen bana doğrularını söyle.
ya da bildiklerim yanlış mı? onu söyle.
adam vg ile ilgili konuşmuş. evet bilinen bir şey bu, hayvansal protein gereksiz kalori almadan vücudun ihtiyacı olan yapıtaşlarını almanın en etkili yolu. şunu kabul et sonra etik ahlak ve asabiyetle ilgili konuşalım.
et yeme faatiği olduğumdan da değil, benim ahlak anlayışım tamamen farklı bir temelden çıkıyor ve asabiyetten arınmış olması gibi güzel tarafları var. yani ortalama vegan ahlakı sahibi gibi pis katiller kan ve cinayet kokuyorsunuz tipi yaklaşamıyciim.
net mesele:
vg gibi bak vg diyorum, kas gelişimi ve vücudu yağdan arındırıp definisyon ile estetik kaygılar sonucu şekillenmiş hedef vücuda ulaşma disiplininde, vücuda enerji sağlamak dışında fonksiyonu olmayan çöp kh ve önüde sonuda kh'a dönüşecek, kullanılmayan pek çok aa almak ile vg denen şeyi nasıl verimli yapacaksın?

cevap vereyim, yapamayacaksın. natural bodybuilding denen konseptte bile insanlar steroidli hayvanların çeyreği olamıyorlar. gel bi de buna esansiyel aa ve tabii pek çok hayvansal yağdan arınmış bir diyetle ulaşmaya çalış.

farkınndaysan senin şikayet ettiğin ve beni git biftek ye diye uzaklaştırmaya çalıştığın duyuruun konusundayım ben de. senin vejeteryan hislerine temas etmeden doğrudan caps istemem de bu yüzdendi zaten.

et yemeyen arkadaşım var, ortaokuldan beri tanırım. son 3-4 senedir vejeteryan. şurada yazdığım hemen her şey de ondan öğrendiğim ya da onun sayesinde birleştirdiğim şeylerdir. şu halinle çok bilgili olmadığın gibi bir de üstüne aşırı asabi bir profil çizdin gözümde. nerde bizim sunay nerde senin anlatım tarzın hatta..

bir insan yazılanları nasıl anlayamaz hala anlamış değilim,hani bu vg ile uğraşanların zekalarıyla ilgili genellemeler yaparlardı kızardım haklılarmış kardeş.ben şunu anlamıyorum ve anlayamacağım,adam denyoluğu yaşam biçimi haline getirmiş.tek tek soru soruyorum cevabını da çok iyi bilip cevabını verememek nasıl bir cehalettir lan ? ulan "sen vejetaryensen" et yemiyorsan " "hayvansal protein " olarak ne alırsın ? bu mal sürüsü süt'ü ,peynir'i,yumurtay'ı proteinden saymaz,mal çünkü.bilgisizlikden başka bir şey değil.anca buraya gelip milleti yanlış yönlendirmekten,salonda aynalara bakıp masturbasyon yapmaktan sıkılıp,millete egosunun masturbasyonununu yapar.cahil cahil adamları dinlemeyin,et yemeyerek de hacim kazanırsın,et yiyen kadar hızlı kazanamassın.daha fazla disiplin ister,ceset sever olmak daha kolay tabii.dünyayı sikine takmamak.bunlar genel vg yapanların ortak hayat görüşü olduğu için vegan yada vejetaryen görünce b12 falan cahil cahil konuşurlar.o yüzden bu tür insanları siklememeyi zamanla öğreniyorsun.ama bazen sikliyorsun işte yapacak bir şey de yok.ulan burda et'in vg için gereksiz olduğunu iddia eden biri mi var ? benim ağzından böyle bir şey mi çıktı ? normal bir insansan gidip etini ye işte zaten.bunu niye hakaret olarak algılıyorsun kardeşim ? karnisist mi dedik sana ? bastırdığın suçluluk duygusunu tatmak için benim birşeyler dememi bekliyorsun ? şurda salağa anlatırmış gibi 10 kez aynı mesajı atmanın manası nedir ? vg yapıyorsan,et yiyorsan,tabii git et ye.mericemek niye yiyorsun ? lüzumu ne ? burda et yemeyen insanların bunu nasıl karşılayacağını tartışıyorsunuz.ulan yok "et şöyle yararlı" "yok et olmadan vg yapamassın kasma" gibi cahil cahil konuşuyorsunuz kardeş.git ye lan.burda adam et yemeden nasıl yapacağını merak ediyor.ulan ben yapmasam,dediklerinize inanıcam anasını satıyım.

herkes ad hominemin bokunu çıkardı resmen off.. saldırganlığı sen başlattın hacı.

Bu sporu yapacak kişi günlük ortalama 200/250 gram protein almak zorundadır. Bunu yumurtayla peynirle sütle alınabileceğini düşünmek de mallık. 6 gramlık yumurtadan her gün kaç tane yiyeceksin de 200 gram protein alacaksın? Süt içip peynir yiyerek protein almaya çalışırken vücuduna yükleyeceğin şeker ne olacak. Süt ve süt ürünlerinin karbonhidrat değeri, protein değerinden daha yüksektir. O işler öyle süt içerek peynir yiyerek olmuyor yani. Peyniri kahvaltıda yiyin yeter.

Edit: Tabii bir de süt ve süt ürünleri kazein tipi proteindir, kaslara geç intikal eder. Vücudun hayvan gibi proteine ihtiyacı olduğu anlarda o hala sindirilmekle meşguldür diyecem ama o da anlaşılmayacak.

angelus kardeşim birşeyden haberin yok kusura bakma.ben günlük 220 gram protein alıyorum.et'de tüketmiyorum.
2 litre light süt-60 gram. /kalorisine bak merak ediyorsan/
500 gram lor peyniri-20 gram protein 100 gram'ında ,100 gram whey.1 gram yağ.yörsan.
daha yumurta yemeden etti mi sana 160 gram ?
20 tane yumurta ,10 tane sarılı 10 tane sade beyaz.
destek olarak da optimum izole platinum whey proteini 2 ölçek .antreman öncesi ve sonrası .(definizione için en uygun olanı buymuş)

kardiyo,günlük yüksek tempolu hayat tarzıyla birlikte bu düzeni 2 hafta kaçırarak 6 aydır yapıyorum.kilo almak bir yana 15 kilo da verdim.1 kg 'da kas kütlesi elde ettim.yani buraya gelip insanlara "şunu yaparsan kas olur" şunu "yapmassan olmaz" demeden önce insanları bir dinleyin anasını satıyım.hoş bu kadar çile çekmeden et tüketerek belki daha da az kalori,yağ ve karbo'dan sıyrılarak daha kısa sürede daha iyi bir vücudun olabilir.ama burda estetik bile olamayacağını iddia edenler var.ben daha ne diyim.kardeş kusura bakma cahilsin.ve hatanı kabul etmiyorsun.

not:kazein :D lafta koyarmış, bodrum katçısı cahili bodyci ekrem abi,

edit2: hani vejetaryen olup da bu işe meraklı olanlar varsa,şu angelus gibi insanlar hep karşısınıza çıkacak,harbi dinlemeyin,hepsi aynı zırva,aynı üstten bakış,aynı herşeyi ben biliyorum havaları,mişli geçmiş zamanla bir konuşmalarına izin vermez egoları.hani insanları burda yanlış yönlendirmese sikimde olmaz.zaten şu ülkenin %90'ını bunun gibi tiplerle dolu.diyeceğim şudur ki aman şu tiplere bakıp yapacağınız varsa da yapmamazlık yapmayın.

Valla 2 litre süt içip 60 gram protein aldığını düşünen biri vücuduna yüklediği 80 gram şekerden habersiz. Onu niye yazmıyorsun ki? Bu işin cahili böyle oluyor demek ki. O kadar şekeri yedikten sonra git çikolata ye ne fark eder. Ondan sonra vay efendim günde 3 saat çalışıyorum neden benim kaslarım gözükmüyor :) Tamam sen süt içerek kas kütlesi artır bir şey diyemiyorum ben.

angelus kardeşim gerçektten trollüğünü başka bir yerde yapsan ? burda kimse profesyonel sporcu olmaya çalışmıyor.bunu sen de burdaki herkes de iyi biliyor.niyetin yarışmalara girmekse zaten vejetaryenken bunu denemek saçmalıkdan başka bir şey değil.niyetin trollükse bu zevki sana tattıramayacağım,ama bir iki bir şey oku,insanları bir dinle falan iyi olur kişisel gelişimin için.

(süt içerek kas kütlesi arttırmaya devam ediyorum eyvallah)

Süt içmeye devam. Ama gece yatarken iç ki boyun da uzasın.

allah'a şükür bu işe boy takıntımızla girmedik,zaten steroid iyi gelmiyormuş.keşke hiç bulaşmasaymışsın.17 yaşında bebeler gibi laf dalaşına giriyorum anasını satıyım.hadi kardeş köşede bir yerde bench'in altına yat...