bu donemde bu semptomlari gosteriyorsan ve foktor da öyle dediyse büyük iroylesin. gecmis olsun

aynı şekilde başladı bende de. güzel tarafı sadece ilk iki gün baş ağrısı ve ateş ile uğraştım sonrası gayet rahat geçti. süreç boyunca başka hiçbir sorun yaşamadım. umarım sizde de öyle geçer.

büyük ihtimal koronasın bir an önce favipavr başla

Test sonucum geldi pozitif çıkmışım

evet akciğer filmi kan testine bakarak söyleyebiliyor doktor beni bildi direkt sonucu beklemeden korona teşhisi yazdı rapor verdi

bir bir buçuk yıldır araba kullanıyorum ve arabaya binerken hala bu duygudan dolayı geriliyorum. lakin özellikle şehir içinde birini öldürmen çok olası değil. nitekim kendini de.

bin arabaya yavaş yavaş dolaş. yapacak bir şey yok.

bu düşünce ile araba kullanmalısın zaten.

diğer yandan kasten veya cahil cesareti ile hatalı işler içinde olmayan bir insanın bu kadar ölçüp biçmesine gerek yok. hayatın doğal akışı içinde kazalar da olur başka sebeplerle de kendine veya başkalarına zarar verebilrsin. o zaman ne yapacaksın? bir odanın içinde izole hayat mı süreceksin?

Bende 5 sene kadar kaza yaparım korkusuyla kullanmadım. Sonra zorunda kalınca kullanmaya başladım. Bir yerden sonra aman boşver diyor insan.

ben de aynı durumdayım. ailede birden fazla trafik kazası hikayesi olduğunu bilerek büyüdüm bu yüzden bırakın araba kullanmayı ön koltuğa oturmaya bile korkuyorum. bazen ben de sizin gibi herkes yapıyor ben niye yapamayayım diye kendimi gaza getirip ehliyet almaya karar veriyorum kısa süre içinde vazgeçiyorum.

Ben de aynı durumdayım. 9 senelik ehliyetim var. Ehliyeti aldığımda araba da aldım, korkum kullandıkça arttı, hiç kaza yapmadım ama en sonunda sattım arabayı da. 7-8 senedir temizim.

Çok istiyorum, ihtiyacım da oluyor ama çok korkuyorum. Düşüncesi bile elimin ayağımın buz kesmesine sebep oluyor. Başkası kullanırken de rahat edemiyorum, sürekli aklımda kötü senaryolar geziyor.

Aşmak lazım ama nasıl?

Ben de tam olarak aynı durumdayım. Yıllar önce ehliyet aldım ama bir kez bile elimi sürmedim daha sonra. Kendime, bir hayvana ya da bir insana zarar verme düşüncesi beni inanılmaz korkutuyor ve reflekslerime de hiç güvenmediğim için asla kullanmak istemiyorum.

Birkaç ay önce benzer bir duyuru açmıştım ben de. Gelen cevaplar da şöyleydi:

www.eksiduyuru.com

Tam olarak aynısı var diyebilirim, bendeki bir adım ötesi.
Hapise girme korkusu.
Birinin ölümüne sebebiyet verip hapse girerim diye kullanamıyorum.
32 senelik ehliyetim var. Yaklaşık 20-30 kilometre kullanmışımdır en fazla.
Eşimle ara yollarda çalışırken bile ufukta yol kenarında yürüyen insan görürsem kornaya abanıyorum kaç kurtar kendini diye.
O yüzden pes ettim, taksilere de benim gibi müşteri lazım galiba.

en azından tek değilmişim, bu da bir şey :)

@cedilla ben de ehliyeti 16 yıl önce almıştım. en son trafiğe çıkış denemem ise 2006'ydı. gitmem gereken yere gidiş ve eve dönüşte o kadar kasılmıştım ki, biriken o stresin toplamıyla eve döndüğümde park ederken saçma bir hamleyle arabayı vurmuştum. bir daha da direksiyona geçmek hiç içimden gelmedi zaten.

20 yıldır araba kullanıyorum, hala aynı korku var, 2 kere de ciddi kaza yaptım, öncesinde de sonrasında değişmedi korku, aynı şiddetle devam ediyor, telkin ediyorum kendimi direksyonun başına geçtiğim zaman. kendimden ziyade başka birine zarar verme korkusu ağır basıyor.

tam türk işi maalesef. geçen mavi'de bakayım dedim. bel ve orta ağ çuval gibi gerisi dar. götü büyük bacakları çöp tipler için yapılmış.

"oldies but still goldies"

fun, remastered (reimagined da olabilir)

ne güzel oldu be, çok beğendim sloganımı

old is the new
old joy in a new way
your old joy renewed

Newborn Oldschool
Same old joy (fun) with a modern touch
Your old addiction with a new flavor
Benjamin button :)

your newly old fun

new fun, same old joy

Bahsettiğin oyun türü için zaten iki tane terim mecut:

Remastered

Remake

hareketli bir yere takmayacaksanız sorunsuz çalışır

yok benimki de kırık oynatmadığın sürece çalışıyor sorunsuz.

Ben yıllardır öyle kullanıyorum.

ben yıllarca kırık kullandım laptopta, hani takılırsam bilgisayar düşmesin kablo çıksın diyerek, hiç de sıkıntı yaratmadı bana

yenisini alın bulunsun. bakarsınız kablonun çalışmayacağı tutar.

rj45 uç diye adlandırılır. sağlama almak isterseniz elektronikçi yeni bir uç takabilir ya da maliyetine bakarak yeni bir kablo alarak da işinizi halledebilirsiniz. normalde yerinden oynatacak bir şey olmadıkça mevcut kablo işinizi görür.

çalışmadığını görmedim

işyerinde yeni isen normal ama yatıp kalkıp bu işleri takip edince hepsi hafızanda yer ediyor. ben yaklaşık 60-70 ithalatçı firma ile çalışıyorum ve çoğu faturanın tutarını ezbere söyleyebiliyorum. ki bunları ezberlemek için özel bir çaba sarfetmiyorum. düzenli takip etmekten kaynaklanıyor sanırım. bazen beynin çalışma şeklne hayran olmamak elde değil.

Sizin yaptığınız normal. Sadece Normal değil Çok doğru.
Ömrünü üretime vermiş . 70 yaşında mühendis adam Hala her olayın notunu tutar.
Her gün üretimden yazılı rapor ister. Hep yazılı veriyi kontrol eder.
Bu adam unutkan değil. Mantıklı.

Ama bizim ülkede Patron ezberden iş ister. Soru sorar dur bakayım dersen kızar.
Bırakın ERP'yi doğru düzgün üretim takibi yok.

Evet yeniysen normal bu. Zaman içerisinde aklına oturuyor. Ama bence de not tutmak en doğrusu. Bİ kere şaşarsan sıkıntı yaşarsın.

Not tutmak en doğrusu. Her şeyin düzenli kaydını tutmak riskleri minimuma çeker

kağıda (veya excele neyse artık) yazdığın şeyi kontrol edebilirim ama aklındaki sayıyı kontrol etmem mümkün değil. yazmak iyidir.

katılcam. 9TL olarak başlar zaten işte. %2-3 civarı verir herkese muhtemelen talebi oranında. %100 oranında kesin kazandırır fazlası sabıra dayalı değişir.

Kontrolmatik halka arzında 10.000TL talebime 260TL gelmişti. bu da benzer olur bence.

Oransal olduğu için pek cezbetmedi ama bir miktar talepte bulundum ben de. Maksat girmek olsun yani. Çok param olsa hepsini basıp yüksek miktar almayı denerdim. Bu yıl halka arz edilen şirketlerin neredeyse tümü en az 2 katına çıktı.

ben 50 bin lot girdim. umarım güzel sonuçlar alırız. hayırlısı.

vallahi burda gorunce hatirlayip emir girdim, 1000 lot civari, yatirim tavsiyesi olmamakla birlikkte bence bi kac tavan yapabilir.

ama benim emrime kac lot duser bilemem, kontrolmatik gibi sirket gmy leri toplarsa gene bize 3-4 lot gibi komik rakamlar dusebilir.

ben de katıldım. zamanında esen'e katılmıştım sadece 800 liralık düşmüştü payımıza. bu aralar arzlar iyi kazandırdı. ümit fakirin ekmeği.

İş bankasında halka arz görünmüyor, neden olabilir?

iş bankası konsorsiyumda yer almıyor olabilir. birçok kuruluş vardı ama belki olmayanlar da vardır.

Halka arzı Oyak Yatırım yönetiyor. Oyak Yatırım üyelerinden talep edilebiliyor sadece.

Garanti Bankası, QNB Finansbank ikisi mesela.

isbankasi dahil olmadigi icin katilamiyorum maalesef :/

ne kadar hisse aldınız?

yüzde 3 verdi

ben hisseden ziyade fonlari arastirmanizi oneririm, belli spesifik hisseleri degil de sektorlere yatirim yapmis olursunuz bir nevi, daha genis bir yatirim portfolyonuz olmus olur. al/sat'i da hisselerden daha basit geldi bana acikcasi. bankaniz da bu konuda yardimci olabilir ama birkac google aramasiyla da yeterince bilgi bulunabiliyor zaten. youtube'da okan yorganci var illa birinden dinlemek isterseniz fena gorunmuyor.

Ben bu şekilde borsada para tutuyorum. Mümkün olduğunca bist 30 veya bist 50 'den sektör bazlı büyük firmalara yatırım yapıyorum. Oraya yatırdığım parayı da unutuyorum.

ayda 1500 2000 tl altın alarak neden birikim yapılmadığını düşündünüz? piyasadaki oynaklıktan dolayı mı yoksa altının aşırı pahalı olmasından dolayı mı? eğer son dönemdeki altının düşüşünden dolayı altına yatırım yapılmaması gerektiğini düşünüyorsanız borsa sizi çok üzer. en iyisi paranızı faize yatırıp bırakın.

ama ben olsam temettü emekliliğine bakardım. borsada düzenli temettü veren hisselere bakarım şimdiden.

TL surekli deger kaybediyor. Acikcasi bana uzun vadeli TL cinsinden para biriktirmeye calismak cok mantikli gelmiyor. Ayni sekilde TL uzerinden temettu emekliligi de mantikli gelmiyor cunku kur sizi surekli tokatliyor ve verilen temettu oranlari cok dusuk. Arkadasin da yazdigi gibi kabul edebileceginiz risk oraninda, faizden daha cok getirisi olabilecek fonlara yonebilirsiniz.

Fon sistemini araştır.

Altının ne zararını gördünüz? +1
Bence borsa sizin için değil. Hiçbir fikriniz yok. Döviz altın ve fon piyasasından şaşmayın.

güzel fikir. temettü hisselerini satın almalısın. tüpraş, ereğli, tofaş öneririm. bankacılık çok yükseldi biraz düşerlerse garanti alabilirsin.

temel analiz teknik analiz ekonominin gidişatı falan bunları bilmiyorsanız yöntem basit.

yatırımı mümkün olduğunda fazla kaleme yapın. altın, dolar, gümüş, kripto, borsa vs.

en önemli mevzu zamanlama. nerede feryat figan varsa oraya gidin. misal geçen millet ağlıyor altın düştü diye işte sen orada altına gireceksin. misal 450'den ben aldım. biraz daha düşerse yine alırım.

borsa arka arkaya çakıldı mı? bekle, özellikle "sağlam" şirketlere gir, bist30 veya bist50. az grafiklere bak, misal geçen borsa çakıldı thyao 9'u gördü. pandemi öncesi 15-20'si var belki ama pandemi sonrası genelde 10-12 bandı takılıyor. kısa vadede %10-15 uzun vadede %100 için girilir.

bundan daha fazlası için tecrübe gerekir, eğitim gerekir. aklı başında yılların tecrübesi olan adamları takip etmek onların birikimlerinden faydalanmak gerekir. o da inan 10 kişiyi geçmez. geçse de fazlasına gerek yok.

marmara capital fona bak

Ons altının ne karşısında sabit kalması?

Ons altın / dolar paritesini diyorsan onun TL ile alakası yok zaten. Hafta başından beri dolar ve gram altın düşmüyor. TL, dolar ve altın karşısında değer kazanıyor.

Tamam, bu ons altına neden yansımıyor, ons altına yansıyacak kadar değer kazanmadığı için mi?

Bir de TL neden değer kazanıyor tam olarak? Yani bakanın istifası vs değildir herhalde, e bir haftada üretim çılgını bir ülke de olmadık. Bizden kaynaklı bir değer kazanımı söz konusu değil o zaman, hatta TL dolar ve gram altın karşısında spesifik bir değer kazanmıyor, bunlar global olarak tüm para birimleri karşısında değer kaybediyor yanılıyor muyum?

Ons değeri yaklaşık 31 gram altını ifade ediyor. O değer dolar karşısındaki değeri ifade ediyor.

Aşı haberleri karşısında dolar karşısında değer kaybetti.

TL artmasının sebebi ise faiz beklentisi. 19 kasımda faiz kararı alınması bekleniyor.

USDTRY Türkiye'deki son gelişmeler nedeniyle düştü, gram altın da ona bağlı olarak düşüşte.

Ons altının dinamikleri çok farklı, Türkiye'deki herhangi bir gelişme ons altının fiyatını oynatmaz. Hİçbir yatırımcı "oo Türkiye'de şöyle bir gelişme olmuş, portföyümüzdze altını artıralım" demez. :D Pfizer/Biontech'in aşı açıklaması ons altını gerçekten düşürebildi ve borsalarda ralliye neden oldu çünkü belirsizliğin ortadan kalkacağı, insanların normale döneceği, tüketim yapıp ekonomileri büyüteceği beklentisi şimdiden satın alındı.

Arada bir bağlantı-korelasyon-neden/sonuç ilişkisi yok. Dolayısıyla USDTRY kuru arttı/düştü ons niye etkilenmedi sorusu anlamlı değil.

TL'nin değer kazanma nedeni, sadece faiz artış beklentisi değil, sözel de olsa para politikası ve mali politikasındaki çok temel yanlışlardan vazgeçileceği beklentisi. Ayrıca Hazine Bakanının istifası çok etkili oldu. Birçok yabancı banka TL long pozisyonuna geçti, raporlar yayınladı. Bunların etkisi var.

gram hem dolardan hem onstan etkileniyor. dolar düştüğü için şu anda gram düşüşte.

dolardaki düşüş tamamen beklentilerin satın alınması. başarısız görülen bakan gitti, yeni mb başkanı geldi. ciddi bir faiz artışı bekleniyor. eğer ki 19 kasım'da o artış gelmezse dolar yine zıplar. bunlar benim tahminlerim.

son olarak dolar saldım çayıra mevlam kayıra politikası izlenmeseydi zaten 8,50 olmazdı.

Hocam "ons altının sabit kalması" dediğin, altının dolar karşısındaki değeri. ons sadece bir ölçü birimi. 1 gram gibi yani. 1 ons altının dolar karşısındaki değeri Türkiye'deki ekonomik gelişmelerden etkilenmediği için (normal olarak) değişmeyebilir. Altının ons fiyatı derken baktığınız 1890 sayısı doları ifade eder. 1 ons altın 1890 dolardır yani. Bunun TL ile falan alakası yok. O ikisini neden birbiriyle ilişkilendiriyorsun onu anlamadım.

TL'nin değer kazanmasının sebebi de ekonomi bakanı ve MB başkanı değişiklikleri sonrası dolar ile mücadele edileceğinin sinyallerinin verilmesi. Faiz artışı, ekonomik ve hukuki reformlar yapılacak denmesi, yatırımcıları türkiye'ye davet etme, güven verme vs. falan bunlar hep ekonomiye olumlu yansıyan şeyler. 19 Kasım'da ppk'da faiz artışı beklentisi çok fazla. O yüzden TL değer kazanıyor.

komunist rejimden gelme ülke. görece geri kalmış bir ülkeydi. zaten şu anda bizden daha iyi duruma geldiklerinden, en azından para değeri açısından, onların üzerinden aslında kendimizi vuruyoruz.

Cem Yılmaz’ın “Ali Baba ve Yedi Cüceler” filmi hep eleştirilir ama Bulgaristan’ı ve soğuk savaş sonrası AB ve demokrasileşme süreci arasında kalan Doğu Avrupa ülkelerini çok iyi anlatır, bana kalırsa siyasi mizah filmidir. Filmi izlerseniz anlarsınız Bulgaristan’ın neden kötü olduğunu.

gittim, gördüm, yedim. gömülecek kadar kötü değil ama türkiyeden iyi olduğunu da söylemeyiz. ha iyi olduğu yönler de var elbette. ama moda, teknoloji, inşaat vs anlamında bir 10-20 yıl belki bizden geriler.
ülkede genç yok, hepsi almanyaya hollandaya kaçmış. kalanlar 50 yaş üstü. dolayısıyla o eski kafayı yaşamaya devam diyorlar. bürokrasi çok ağır ve hantal. çoğu yerde kural, müdürün ya da o an karşına çıkacak memurun kafasına göre işliyor.
üretim yok, sadece tarım o da, buğday, mısır, gül, lavanta. bizde de yok tabi de, katma değer yaratan hiç bir sanayi üretimleri yok.
yollar çok bozuk, hakkaten gittiğinizde, bizim yollara kurban oluyorsunuz. yol olmadığı gibi, inşaat da yok. hala komünizm döneminde yapılmış olan o eski rus filmlerindeki binalarda oturuluyor. inşaat ustası yok ve hatta tamirci de yok.
ha ama şu var, trafikte kurallara uyuluyor, kavşakta kimin geçiş üstünlüğü var, yayalara ne zaman yol verilir herkes biliyor ve uyuyor. sokaklarda bir tane dahi çöp yok, tüküren aksıran hayvan gibi bağıran yok, egzozu patlak araba ya da tekerlekli disko gibi dolaşan apaçi yok. istersen çıplak gez, dönen bakan, laf atan, sarkıntılık yapan yok. beyin s.ken çocuk bağırtısı yok.
ayrıca yasaklar ülkesi ne yazık ki. biz ordayken sofyada gösteriler vardı tam da bu konuda. hık diyeni alıyorlar içeri. zaten onların reis bizim reise hayranmış demokrasi konusunda. halk şikayetçi ama yapacak bir şey yok diyorlar. gençlerin kaçmasının bir sebebi de zaten bu kafa ve işsizlik.
ayrıca paraları bizimki kadar değersiz derseniz onlara ayıp etmiş olursunu. 4 sene önce gittiğimizde 1 leva 2 tl idi. şimdi 1 leva 4.5 tl.
zaten leva, euroya sabitlenmiş durumda. 2 euro eşittir 1 leva. dolayısıyla bizim tl euro karşısında değer kaybettikçe, leva karşısında da değer kaybediyor.

Büyük ihtimal kıskançlık. Adamlar AB üyesi.
-Sen ben turistik vize alacaz diye uğraşıyoruz. Bulgar gençleri çalışacak ülke seçiyorlar.
-Sen ben araba alacaz diye kasıyoruz. Adamlar telefon alir gibi 2. El alman arabası alıyor.
- Eğitim sistemi bizdeki kadar bozuk değil.
- Türkiye kadar kadına şiddet sorun değil.
- Evet Türkiye de fabrika var . Usta var . Yollar güzel. Genc nüfus var. Ama şuan AB kimliği verseler Türkiye'de kaç kişi kalır ?

son on yılda bizim ekonomi dibe doğru çöküşe geçmeseydi bulgaristan'ı kimse eleştirmeye bile zahmet etmezdi. sırf ab üyesi diye neyi bizden çok iyi?

ayrıca ülkeleri "gençleri istediği zaman almanya'da fransa'da çalışabilir" diye iyi kötü şeklinde sınıflandırmak çok üzücü. koskoca türkiye cumhuriyeti'nin vatandaşları ab'ye girmeyi bu ülkelere kapağı atma fırsatı olarak görmesi benim için hayalkırıklığı. istanbul'da ankara'da yönetim nasıl el değiştirdi ve her şey yavaş yavaş avrupa standartlarna getiriliyorsa ülkenin yönetimi de el değiştirdiğinde kısa sürede benzer bir süreçten geçip hak ettiği yere ulaşacaktır diye umuyorum.

Bulgaristan bizden çok daha iyi durumda falan değil, iyi durumda bile değil.Kim uyduruyor bunları. Bulgaristan, Romanya falan gibi AB üyesi bazı ülkeler var, hala bizden her yönden çok geride. Gittim gördüm.

"ab'ye girmeyi bu ülkelere kapağı atma fırsatı olarak görmesi benim için hayalkırıklığı"

Normalde kimseye cevap vermek istemem . Ama Rüyalar gerçek olmuyor.
Öğretmen, Mühendis , Teknisyen vs Türkiye'de ne kadar kazanabiliyor ? 1000 euro alabiliyor mu ? Yeni mezunu sormuyorum deneyimliler. C-level olup .maaşı 2000 euro olmayan kaç kişi var.

Türkiye'de ortalama üstü maaş dediğiniz şey . AB'nin işsizlik maaşıdan az kardeşim.

Tekfen olur kendileri ayrıca 3 senedir nikahsız eşim olur kendileri inat ettim satmiyorum. Birde kendileri portfoyumun en fazla yer kaplayan hisse.
2. Dusunduklerim var da girmek için zaman kolluyirum.

su anda yatirimci olarak turkiye borsasinda olmak icin ya kumar bagimlisi ya da derin cepli yabanci manipulator olmak lazim. tl serbest dususte, merkez bankasi savunmayacagim diyor, ekonomi bakani savunmayacagim diyor, hisse tl olarak yukselse ne olur yukselmese ne olur.

Türkiye sinai kalkınma bankası,uçucak.

@docrivers tskb uçtu zaten. bu saatten sonra daha uçacak demek için ortaya sağlam analiz koymak lazım. bir de malum spk var, neye dayanarak uçacak yazıyorsun geniş geniş.

isgyo

ssg şu an sözlükte sadece yazar. Şirket sahibi ama "executive" değil. Yönetimine müdahale etmiyor. Dolayısıyla bir açıklama yapmadı.

Bence açıklama yapılmasına "değer" bir şey bulmuyorlar.

iplemiyor +1

ssg malum davada hapis cezası aldı ama açıklaması geri bırakıldı. yani 5 yıl süre benzer bir suçtan hüküm giymemesi lazım. o da korkup yurdışına kaçtı. kanzuk'u emanetci bıraktı ama önemli kararları yine kendi alıyordur.
Cevap: ortalık yatışsın, konu unutulsun diye ölü taklidi yapıyor.

Adam SJW, yani tam onun agzina layik bir durum, kalkip yazarlarin yaninda mi yer alacak.

@vizivozo malum dava nedir?

bence politikadan da cok sey ogrendiler.

insanlar nasil olsa unutacak diye bilerek sessiz kalmayi seciyorlar.

konusup olaylarin belki de buyumesine sebep olmak yerine susup boyle 3-5 kişinin cılız çıkan "neden konuşmadı?" vs gibi sorularında kalıyorlar.

boyle buyurdum +1

ssg zamanında da bir sürü haksızlık dönüyordu. şimdi sözlüğü yönetmiyor diye badem gözlü oldu.

malum dava sorulmuş birkaç kişi tarafından,
buyrun malum dava :
www.cnnturk.com

ayrıca:
www.hurriyet.com.tr

bir de iş için gittim falan diye yalan uydurdu sonradan.

şirket bilgisayarı ile giriyorsan çok saçma ama uzantı sebebi ile olabilir.

ben de giremedim ama sanırım ermenistan kapattırmış bu siteleri. saldırı yememek için önlem almış olabilirler

girmeye çalışınca şu yazdı:




Connection denied by Geolocation Setting.

Reason: Blocked country: [Armenia]

The connection was denied because this country is blocked in the Geolocation settings.

Please contact your administrator for assistance.
WatchGuard Technologies, Inc.

belli lokasyonlardan girilmesini engellemişler akıllarınca. tabi tr ip başta gelir. vpn ile hollanda yapınca paşa paşa açtı.

google araştırması sonucu difüzör diye bir terim çıktı. siz de bir bakın.

@lazpalle doğru söylüyor. Difüzör ralli araçlarında da kullanılıyor artık. Aerodinamiği arttırmak için takılıyor.

Difüzör değil gibi geldi bana, difüzör olarak arattığımda spor araçlarındaki gibi hava kanalları olan parçalar çıkıyor sadece, sahte egzoz çıkışı gibi, benim gösterdiğim parça biraz daha farklı.

Arka tampon bakaliti olabilir.

difuzor taklidi yapan arka tampon eklentisi. Gerçek difüzorler lüks segment araçlarda bulunmaktadır

bunların tamamı sanayide difüzör olarak geçiyor.

marka model olarak yazdığımda da zaten sizin fotoğrafın benzerleri çıkıyor.

www.google.com

Difuzor denir de maalesef gercekten de difuzor degil. :) sunriseee+1

Abi sen çok yanlış gelmişsin :)

Örneğin masanın üzerinde çöpe atman gereken bir bisküvi ambalajı var fakat parmağın ağrıdığı için tutup çöpe atamıyorsun

Ağrı kesici aldığında ağrın hafifliyor ve tutup çöpe atabiliyorsun fakat bu iyileştiğin anlamına gelmiyor, ağrının sebebini öğrenmek için başka kontroller tedaviler gerekli

Pskiyatrik ilaçlar da sorunun asıl kaynağını çözmen için duygu durumunu ve düşünme zincirini bir seviyede düzenliyor, sorunun kendisini çözmüyor

Öyle olsaydı ağrı kesici içtiğimizde masadaki çöp kendi kendine yok olurdu

@freebird ben de ayn şeyi anlatıyorum ama sanırım anlatamamışım. bu tür ilaçların ağrı kesici olmaktan öte gidemeğini söylüyorum. süreç boyunca değiştirilen ilaçlar, değişen reçete rengi ve artan dozların dışında başka bir halt görmedim.

Antidepresanlar ve antipsikotikler tedavi edici değil semptomları baskılayıcı ilaçlardır.

tamamen bilimsel olmayan bir yaklaşımla, etrafımdakilerden takiple söylüyorum, trdeki mevcut psikiyatri tedavileri hastaları ilaç bağımlısı yapmaktan başka bir işe yaramıyor sanırım. Tamamen katılıyorum dediğine. Belki kolay yöntemlerle çözülebilecek şeylerde bile (basit takıntılar vs) laps diye ilacı dayıyorlar ve o ilaçları bırakabileni şimdiye kadar görmedim.

bir oranda evet ama o ilaçlar olmadan hayatına devam edemeyecek kişiler de var.

kurban işi var. yasak olsa da dinleyen sayılı olur.

karar çıksaydı duyurulurdu. çarklar dönsün, sürü bağışıklığı devam

olen olur kalan saglar bizimdir. oyna dewamke moruq.

İmkansız

Burdakilerin bilgisi, duyumu nasil olabilir ki hahahah.

Dusunmuyorum.

köprülerden geçiş ücretsiz yapıldı. bu size bi fikir verir.

4-5 gün önce altyazı geçiyordu haberlerde. sağlık bakanı çok koklaşmayalım, ziyaretleri sınırlı tutalım gibisinden mesajlar veriyordu. oradan belliydi yasak olmayacağı.

Literatürdeki kezbanın tam olarak karşılığı bu kız sanırım. Engelle tabiki, niye uğraşıyorsun.

tabi ki 4.

"Senin oyuncağın mıyım ekleyip çıkartıyorsun bu yaptığın salakça bir şey bu zeka düşüklüğü yüzünden seni engelliyorum canın cehenneme" yaz yolla.

Engel

engelllll

olum bu hayat mı lan... bildiğin seni kendine instagram beğenme/yorum yapma amelesi olarak kullanıyor. sevgilisi olunca kazara bir şey yazarsın beğenirsin diye çıkarıyor.

ben olsam engellemem. isteğini de kabul etmem. beklesin öyle kenarda.

ben olsam ben de kenarda bekletirim, engellemem.
tepkisizlik her zaman en iyi tepkidir böyle durumlarda.

Kenarda bekletmek +1

Onun için efor bile harcama derim.

beyin cerrahi iyidir.

beyin ve sinir cerrahi +1

beyin&sinir +1 ama benim deneyimlerime dayanarak arkasından fıtık da çıkabilir o nedenle fizik tedavi&rehabilitasyon da diyorum.

doktor değilim neticede ama 35 yıllık gözlük bağımlısı olarak öyle bir şey yaşamadım. hatta şu anda yakın ve normal olarak iki gözlüğüm var. onlarda bile bir sorun olmuyor.

asdafas

evlendikten sonra da "ee çocuk yok mu?" soruları başlıyor.

insanlar mutsuz. işlerinden, eşlerinden, çocuklarından.. ve etrafındakilerinde bunu yaşamasını istiyorlar galiba.

benim çıkarımım bu. biz kimseye "dünyayı bok götürürken mal mısınız da evlenip ürüyorsunuz.." demiyoruz ama onlar her fırsatta ıskalamadan "evlensene", "çocuk olmaz mı yaa.."

anlamsız geliyor.

* evli cocuksuz ama mutlu biri *

En çok aileden baskı geleceğini bildiğim için onları peşinen bu yönde güzel eğittim söz meclisten dışarı. Konusu pek açamıyorlar. Açarlarsa da iş yerinde bissürü kız var bulsana bi tane geyiği açacak gibi oluyorlar ama artık onu da yapamazlar zira aynı iş yerinde sevgili olunmaz kuralımı doğrularcasına bir ayrılık yaşandı geçende. Kız da adam da şu an kötü durumda. Hayatlarının en kötü günlerini yaşıyorlar. Neden olmaz şeklinde sıraladığım maddelerin hepsinin ete kemiğe büründüğünü görüyorum şu an.

Aile dışındaysa bu yönde geyik açmaya çalışan kişi samimiyse yapıyorum geyiğini. Zor be hacı falan diye gönlünü eğliyorum.

Alakasız bir tip bu yönde yaklaşırsa salaksın bakışı atıyorum ve anlayıp bir daha zevzeklik yapmıyor.

evlilik bir başarı aşaması olarak kabul ediliyor. tabi günümüz şartlarına uyarlayınca saçma gibi görünse de zamanında erkek adam belli bir yaşa kadar okur, askere gider, evlenir ve ekmeğini eline alır. annemlerin köyde askere bekar gidenlerin dönüşte evlenmesi daha bile zor olurmuş.

o yüzden dibine kadar zorlarlar. evlilikte keramet var. bir başla allah yardım eder, evlat zaten rızkıyla gelir. evlenmezsen boş serseri adam olursun. evlenirsen düzenin olur, ekmeğinin peşinde koşarsın, bir yuvan olur. ileride yaşlnanınca sana kim bakacak? arkadaşın eşin dostun evlenecek sen kabak gibi yalnız kalacaksın.

böyle böyle gider bu.

ha bu arada bazı kısımlar tr kültüründe acı ama doğru. misal yaşlandıkça bir ailen olmadıkça yalnızlaşacaksın.

Bu işin net çözümü evlenip ayrılmak. Bu dertten kurtulmak isteyen bir kadın bulacaksın, 2 yıl evlilik + çocuk. Sonra kafa rahat.

bu sorunlarin devami gelir; evlenirsin eee cocuk derler, bu sefer 2.ne zaman geliyor derler de derler; takilmayin derim

turkiyede insanlar ustlerine vazife olmayan konularda yorum bildirmeye cok merakli. hadleri bildirilince de kizip kusuyorlar. eger umursamagidim birileriyse bunu diyen, ben direkt canim oyle istiyor diyordum. hatta cok gereksiz biriyse sanane filan diyordum, tersliyorum boyle anlamsiz sorulara cevaben. eger sevdigim biriyse zaten bu sekilde konusmuyor ya ezkaza diyecek olursa da kismet diyip gecistiriyordum.

Daha da garip olanı evlenmek istiyormuşuz da evlenemiyormuşuz gibi davranmaları. Bu tarz insaları yakın cevreme sokmuyorum ben.

Türkiye'de yaşıyorsan bu sorular bitmez. Evlenirsin "çocuk ne zaman?" derler. Çocuk yaparsın "2. yi ne zaman yapıyorsun?" derler. Hadi yaptın "Üniversite kazanamadı mı senin oğlan/kız ?" derler. Üniversite biter " ne zaman atanacak senin oğlan/kız?" derler....

Kısacası; Türkiye'de mezara girdiğinde tüm sorular biter.

Beyaz Show da Ata Demirer e kızın biri sevgilin var mı diye sordu o da cevabını vermişti sen de kullanabilirisn

bildiğim kadarıyla aynı ama nette hazır dizili geliyor oyun. kahvede rencide ederler doğru dizemezsen.

+1 rencide ediyorum her defasında, hadi diz diyorum. 25 yaşında koca adam tavla dizmesini bilemeyince, dalga geçmek kaçınılmaz, arada dizdikten sonra tavlayı çeviriyorum, kafası sıfırlanıyor vs :D süper eğlenceli de neyse.

o da telefondan, bilgisayardan vs oynuyordu.

* backgammon da başlangıçta sen 2 rakip 3 attı diyelim. rakip 3-2 ile oyuna başlar.
* kahvede bu durumda rakip 3-2 ile başlarsa sen hayırdır yiğenim derler herhalde. sıfırdan zar atılır zira.

* backgammon'da sonlara doğru üstünsen gösterge yaparsın. atıyorum kazanırsam 2 kat, 3 kat dersin. rakip de durumu değerlendirip ya risk alıp senin gösterdiğin zar kadar sayı kazanır ya da kabul eder, oyun olur (1 sayı verir).
* kahvede sonlara doğru bak kabul et marsa gidiyo bu oyun koçum derler. rakip ya tamam hacı der, taşları tekrar dizerler ya da oyununa bak kardeşim, elin çalışsın der.

* backgammon'da açık taşı kırıp hiçbişey olmamış gibi pulu ilerletirsin.
* kahvede bu vurkaça girer, racona terstir.


gibi şeyler var.

onemoremile +1

ayrcaı dizmeyi bilmek önemli, bide bazen atıyorum sen diziyorsun karşı tarf diyor ki ben böyle oynayamam :/ tavlayı çeviriyorsun o istediği alana topluyo ama büyük amatörlük.

borsanın olayı bu zaten. büyük balıklar küçük balıkları yerler.

aklı olan uzak duruyor genelde ya da sağlam kağıtlara uzun vadeli oynuyorlar.

Borsa sadece kazanma yeri değil. Ben kazanıyorum diye yazarken kaybedebilirim.

mesela geçen günlerde OSTIM'e yatıran bugün kazandı. görme işi.

Birçok kişi borsanın bir yatırım aracı olduğunu anlamadığı için böyle bir durum söz konusu. Sağdan soldan duyulan bilgilerle al sat yaparak başarılı olma ihtimaliniz baya düşük.

Bunun yanında en az 10 senelik bir periyot düşünülerek, temettü veren büyük şirketlere yatırım yapıp da işin sonunda kazanmayan kişi yok. Yani bir şeye yatırım yapıyorsanız karşılığını almak için bir süre bekleyeceksiniz illaki. Kısa sürede dönüş beklerseniz yüksek riskli bir şey yapmış olursunuz ve bu durumda kısa sürede ciddi düşüşleri de göze almanız gerekir.

ben iki aydır borsadayım ve kazandım.
tabi ki uzman vs. değilim ama çok dikkatli şekilde adım atmaya çaıştım.
şanslıyım da ayrıca çünkü zaten borsada kağıtlar ucuzken girdim. daha borsanın dip yaptığı zamanları görmedim. yani borsa çakılınca malda kalırsam zarar edebilirim.

kademeli şekilde satıp maliyetimi düşürmeye çalıştım. bir kere hariç hiç günlük alım satım yapmadım. onda da 3-5 lira kar yaptım sadece.

sadece bir kere sağlam zarar ettim ama totalde kardayım. tüm paramla 13.15 hektaş alıp 12.70 civarı sabırsızlık edip sattım. şu anda 14 üstü. bir ara 15'i bile görmüştü.

bir de performansı iyi fonlar aldım onları tutuyorum.

büyük firmaların kağıtları ucuz ise almaya çalıştım. zarara düşse bile elimden çıkarmam. misal şu anda 10.50'den alınmış thy, 85.50'den alınmış tüpraş gibi kağıtları tutuyorum.

bir yandan da bu konuda bilgimi artırmaya çalışıyorum.

borsaya katılım ne zaman artıyorsa patlamasına kalan zaman o kadar azalmış demektir bana göre.

borsa nedir, mantığı nedir bilmeyen adamlar toplanmış hise alıp satma peşinde; onu da kulaktan dolma bilgiyle yapıyorlar.

herkesin derdi aslında günü kurtarma, kolaydan parasını katlamak ya da kurtarmak ancak dediğin gibi işin aslı öyle olmuyor.

borsadan kazanırsın da %90'ı bir şey bilmiyor. ben de bilmiyorum o yüzden henüz yatırım yapmadım. insanlar bir şeyi tam öğrenmeden gidip para yatırıyorlar sonra kaybediyorlar. değil borsa hangi iş idüzgün yapıyorlar ki? her işte böyle aslında asıl başarılı olan %10 falandır. mesela üniversite sınavında iyi bir okula girmek içni 2 milyon kişi içinden ilk %5'te olman gerek. benzer durum.

borsadan hiç kaybetmedim. ama dibine kadar bilmediğim bir şirkete bile 3 kuruş yatırmadım. şark kurnazlarının kısa yoldan para kazanma hayallerinin yıkılmasını görmüşsündür sen.

ben iki ay kadar önce başladım. 5'te 1 gibi bir oranla gidiyorum. çılgın hisseler değil hiç biri, şuan herhangi birini hemen elimden çıkarabilirim. ama çıkarmasam da olur, ileriki zamanda daha da değerleneceklerini düşünüyorum.

bir çok firmanın hisseleri salgının ilk günlerinde çok düştü, sonra yine yükseldi. benim başladığım zamanlar yükseldiği döneme denk geliyor. bir ay daha önce başlamış olsaydım sanırım karım yüksek olurdu.

ben her ay maaşımdan bir tutar aktarıp hisse alıyorum. amacım geniş bir portföy sahibi olmak. bu arada borsa ile ilgili yayınlar ve kitaplar edindim, onlarla bilgimi geliştirmeyi düşünüyorum. belki bir süre sonra al/sat yapabilir ya da kaybetme riski olan hisselerle al/sat yapmaya başlayabilirim.

ben borsayı para kazanma amacı olmaktan çok birikim yapma aracı olarak görüyorum. emeklilik birikimi gibi düşünüyorum.

bana atarsan acrobat dc üzerinden word'e çevirmeyi denerim.
dustobin [at] gmail

@lazpalle öncelikle inceliğiniz için teşekkür ederim ama aslında 6 tane pdf'im var çevirmem gereken :(

pdf'leri word'e mükemmel bir şekilde çevirmenin bir yolu yok. pdf'e bağlı olarak, çevirince hata miktarı az veya çok olabilir. Düz yazı gibi görünen pdf'leri word'e çevirince genellikle az hata olurken, fazla miktarda detay içeren pdf'leri word'e çevirince çok sayıda hata olabilir.

İnternette bu işi yapan birçok site mevcut, google'da "pdf to word" yazarak aratabilirsiniz.

Son olarak, word yoksa open office kurarak ücretsiz olarak neredeyse aynı işleri yapan programları elde edebilirsiniz.

@kanepeee bilgilendirme için teşekkür ederim amacım süper çevirsin değilde Türkçe karakterleri bozmasın. Gereksiz yerler var oraları silip çıktı alacağım o yüzden bilginiz varsa diye sormak istedim.

Pdf to Word belli bir kapasite de çeviriyor sanırım daha önce denemiştim çok fazla sayfa dönüştürmemişti yanlış hatırlamıyorsam bir daha denerim sorun değil ama çevirmiyor diye biliyorum.

Diğer opsiyonu deneyeceğim tekrar teşekürler.

Nitro pdf deneyin bir hocam.

Abby finereader

servisle gidiyorum, yolum kısa ama yine bile tedirgin oluyorum. arabam olsa iki kere düşünmezdim.

aslında araba/servis karşılaştırması yapınca evet zaten iş yerinde bir sürü kişiye maruz kalıyoruz diyorsun, fakat senden önce servisteki koltuğa kim oturdu vs bunu bilemiyorsun. en azından işyerinden yakın çevreni gözlemleyebilirsin

yakında hepiniz bize biat edeceksiniz.
(bkz: işe bisikletle gitmek)

servis kullanmiyorum, motosiklet ile gidip geliyorum

şahsi aracımla.

Toplu taşıma. Başka şansım yok.

sabah metrobüs, akşam servis.

aslında artık servis daha mantıklı olur da bakalım.

Normalde servis kullanıyordum ve hep aynı yere otururdum. Koltuğun önündeki plastik toz içinde olur hep, hatta parmağımla işaret çizmiştim, 1 yıldır duruyor, o derece temizlenmeyen bir servisti.

Hazır benzin fiyatları da düşmüş diye arabaya geçtim şimdilik.

helikopter. corona çıktı çıkalı helikopter kiraladım mecburen. helikopter kiralamayanlar nasıl gidiyor aklım almıyor...

Motosiklet. Şuan en mantıklısı bu galiba. Vizör kapalı, buff buruna kadar çekili. Yarın hava karlı gosteriyor mecbur egoyla gitcem..

babam uzun bir kanser süreci sonrasında gözümün önünde can verdi.
annemin kuzeni de 5. kattan atlayarak intihar etti.

insan aslında güçlü bir varlık. bir şekilde baş ediyorsun, normalleştiriyorsun. belki de ben böyleyim. oldum olası soğukkanlı yaklaşırım olaylara. zaten aşırı etkisi altında kalırsan hayatın geri kalanı terapilerle ilaçlarla geçer.

Bire bir görmedim. Ama insan yaş aldıkça toplumun ölüme yüklediği o olumsuz anlam değişiyor hatta ondan korkmaktan çok onu sevmek gerektiğini anlıyorum. Bu tabi inanç maneviyatla da ilgili.
Kötü olanlar için ölüm felakettir. İyiler için ise sorun yok.

yakınlarımın hastalığınıgördüm. birde +18 videolardan izlediklerim. ne hissedeyim, çok korktum üzüldüm, yaratıcıya sığındım. şöyle güzelleştirdim beynimde şimdi çok mutlular, ölüm son değil..

evet gordum. kollarimda son nefesini veren insan oldu.

sadece icimde bosluk gibi bir sey hissettim. sonraki bir hafta boyunca etkisinde kaldim, sonra gecti.

Olum ani gormedim hic.

Ama denizde bogulan birini gordum. Aciktaydi, gelemiyordu kiyiya. Epey bir direndi, batti cikti, en son gozden kayboldu.

evet yok maalesef. en azından çevrendeki sigarayı bırakmış ya da hayatında hiç sigara içmemiş kişilere bakıp ilham alabilirsin. onların da hayatında sıkıntılı çalkantılı dönemler oluyor ama sigaradan destek ummuyorlar.

Sigaranın hayattaki sıkıntılarla ve sorunlarla bir bağı yok. Önce bunu anlamak lazım. Streslendiğinde sigara ile dost olmak istiyorsan yerine başka bir şey koyarak bu davranışı yıkman gerekiyor. 10 sene günde en az 1.5 paket içmiş biri olarak sigarayı bıraktığında herhangi bir stres artışı ve sıkıntı artılı yaşamadığını temin edebilirim. Sigaranın yerine sporu veya başka bir şeyi koyabilirsin. Olay zaten dertlenince iyi geldiği yanılgısına düşmek başka bir şey değil.

sigarayı ya hiç icmicen ya da hic birakmican. 7 sene içmedim ve son 2 aydır tekrar başladım bi haftadır da içmiyorum yine, hiç bir derde derman olmuyor aslında, tamamen bizim kültürümüzdeki sigara dumanıyla ıssız adamcilik oynama yanılgısı.

Sadece tavsiyem eger kadinsaniz pms doneminde birakmayin. Ben tam bir canavara donusuyordum da.
Ayrica biraktiktan sobra zaten hayatiniz calkantili olmasa bile sirf baslamak icin beyniniz calkanti yaratir. Alan carr'in kitabini okumadiysaniz tavsiye ederim

herhangi bir bağımlılığı bırakmanın doğru zamanı önündeki ilk dakikadır.

ne olursa olsun bir "arınma" periyodunun olacağını bunun da fiziksel, psikolojik olarak seni zorlayacağını bilmen, buna da hazırlıklı olman lazım. O kadar vücudunu üzdün bırak vücudun da temizlenirken seni biraz üzsün, kirini atsın ödeşin barışın. Bu aşamayı atlattıktan sonra zaten geriye çok dönmezsin.

Herhangi bir bağımlılığı "azaltarak bırakma" yöntemi en büyük yanlış. daha da bağımlı yapar. Bu süreçte sosyal destek mekanizmalarını ve sigarada pek mümkün olmasa da ikame edilebilir şeyleri hazır et yeter.

kolay gelsin, yaparsın.

Baban boşu boşuna halden hale girmiş sana teşekkür etmesi lazım

bazı babaların karakteri veya yetişme tarzından dolayı düşünme şekli böyledir. benim rahmetli de aynı şekilde tepki gösterirdi kesin. eğer huyunu suyunu biliyorsan önce ona sormanda fayda vardı. anahtar kelime "beni çiğnedin"

Yaptığın birşey yok. Bende olsam aynısını yapardım, baban boşuna sinir yapmış.

Boş trip atıyor. Bence sen haklısın. Benim de dedem böyle. Baban senin halletmiş olmana bozulmuş resmen. Kendini işlevsiz hissetmiş. Genelde ailenin büyük erkekleri işlerine karışılmasına alışık değil. Otoriteleri sarsılınca yıkılıyorlar.

yukarıdaki cevaplara katılmıyorum.
babanı çiğnemişsin.
mal senin malın değil. babanın malı.
babanın yaptığı şey bence de yanlış ama sonuçta mal onun malı. istediğini yapar.
senin yapman gereken kiracı ile değil önce baban ile konuşman ve onu ikna etmendi.
sen resmen yavuzun beyazıta yaptıgı gibi idareyi ele almışsın kendiliğinden.
babanın bunu kafaya takması normal.

Baban bu raconu sana değil de kiracıya çekseydi parayı alırdı çoktan.

kusura bakma da babanı çiğnemişsin. hafif tepki göstermiş bence.
mal kimin? babanın. sana ne? senin muhattabın baban kiracı değil.
işyeri sahipliğinin bi ağırlığı vardır. baban belki tatlı dilli olmasından kaybediyor sence ama sen babanın gözünde o saygınlığı yıktın şu an.

yaptığın kar/zarar hesabında doğru mu? doğru. ama çiğnemişsin babanı. babanla yeteri kadar konuşup buna ikna edecektin. senin yaptığın ne hissettirir babana biliyor musun?

sulh hukuk mahkemesine gidersin, babana vesayet kararı alırsın. bütün kararları onun adına verirsin. ama bunun için önce hastaneden vesayet altına alınmalıdır raporu alman lazım. işte baban biraz da duygusalsa hissettiği şey budur.

yaptığın şeyin doğrular ve yanlışlar kısmı var bence. yerinde olsam bir açıdan doğru yapmış olmanın da rahatlığıyla hata yaptığın kısım için babamdan özür diler gönlünü alır tatlı dille anlatırdım.
babaları sevin, üzmeyin.

edit : ben yazarken dafuq da hemen hemen aynı şeyleri yazmış. ona da +1

babandan habersiz gitmen saçma olmuş.

mal babanın, para da babanın.
annen beğenmiyorsa ya da durumdan hoşnutsuzsa babanla konuşacak, muhatap sen değilsin.

babanı çiğnemişsin ve kiracısının karşısında da küçük düşürmüşsün.
isterse dükkanı hayrına, bedavaya verir, kira almaz.
sana düşmez buna müdahale etmek.

yardım etmek istesen de karşıdan talep gelmedikçe müdahale etmemelisin.
o zaman o yardım olmuyor.
dafuq+1

baban haklı + 1

önceden gidip, baba şu kiracının kulağını bir çekeyim mi diyecektin yordamıyla.
ayrıca belki baban kiracıdan memnun, tek kriter kirayı zamanında ödeme değil ki, ne manyaklar var görsen ya sen onu öldürürsün, ya da o seni.
bir de öfke kontrolü problemin var gibi. evet.

bence sen haklısın ama baban da haksız değil. babana söyleyip gitsen böyle olmazdı. sen haklı olsan bile babanı ezmiş oldun dediği gibi. buna takılmış.

sen kendince haklısın ama o da baba.

anladığımız kadarıyla baban da böyle şeylere takan biri ve kendini ailenin reisi görmekten mutlu. haliyle kendisinin çözemediği veya sorun olarak görmediği bir duruma senin müdahil olup başarı elde etmiş gibi görünmen otoritesini sarsmış olmakla birlikte canını da sıkmış.

özür dileyip, sadece yardımcı olmak istediğini ve bundan sonra ondan habersiz onun işlerine burnunu sokmayacağını söylersen sorun çözülecek gibi.

Baban bu raconu sana değil de kiracıya çekseydi parayı alırdı çoktan +1

Ama ille alttan alacan. "Sen böyle ifrit adamlarla muhatap olma diye iyi niyetle girdim araya " dersin. "Bilemedim, daha da karışmam" (ama trip atmadan) dersin, biter gider.

peder beyin otoritesini sarsmışsın
koskoca eazyoğullarından cevat bey para alamamışta oğlu ali gitmiş parayı almış dedirtmişsin.

adamın otoritesine çamaşır mandalı muamelesi yapmışsın. adam da üzülmüş.

adam olsaydi da gidip parayi alsaydi. bu yastan sonra bulmaca cozsun eger eve para getiremiyorsa da erkeklik taslamasin

Yaptığın şeyde sorun yok ama mal senin değil 1, senden yardım isteyen yok 2. Önce babanı ikna etmeliydin, sen adam ölmüş de miras derdine düşmüşsün gibi davranmışsın.

@hey corc versene borc

abi sen yurtdışından geliyordun sanırım. Burada öyle avukat mavukat lütfen ya :DD Hele hele bu bizim sınırlar içinde kimse, benim için ''bu beni rahatsız ediyor. Bakın kontrat bu'' gibi bir şekilde şikayetçi olmaz :D

Kiracı kötü niyetli. Çünkü benim mahalledeki tüm esnaflarla, komşularla aram iyidir. her şeyi bana anlatırlar. Boşu boşuna sinirlenmedim. Çünkü bu adam başka bir yere şube açmış, yeni şubeye 2 çalışan almış. Kendi 2 dükkana uğramayıp, gezip tozuyormuş. Hee gitsin takılsın ama ödemesi gereken şeyleri ödeyip takılsın. 2. dükkanı açıyor, dükkanlara uğramıyor, çalışanların parası zamanında yatırıyor ama babaya gelince nasılsa sormuyor diye ödemiyor. Bunlar kulağıma gelince sinirlendim. Ve bunları babaya söyledim. Bak böyle böyle diyorlar dedim. Ama bir şey demedi.

Baban haklı. Kötü niyetli değilsin elbette. Babanın iyi niyetinin suistimal edilmesinden rahatsızsın fakat izlediğin yol yanlış. Önce babanla oturup konuşman ve ona göre hareket etmen gerekiyordu.

benim babam da böyle. senelerce anamın aldığı beş kuruşluk ayakkabıyı başına kakardı ama kiracıya gelince olur öyle şeyler insanlık hali bık bık bık. en ufak laf diyince de vay ben öleyim hepsi sizin olsun bilmemne bin tane laf. işin aslı, bu adamlardan işittikleri muhtaçlık nameleri adamların gururunu okşuyor. ben başka açıklama bulamadım.

sen annenden yürüyeceksin dostum. adam kiracı yüzünden kredi çekiyor ama çilesini tek çekmiyor, annene de çektiriyor. yalan mı? başlatmasın saygısına babalığına. baba olsun da madem malına sahip çıksın, anneni de düşündürtmesin.

Sen haklisin. Baban sansliymis o kafayla simdiye kadar mali mulku batirabilirdi.

yavuzcum
senin niyetin dosdoğru üslubun yanlış. buna yanlış diyen de REİS BEY. o incindiyse öyledir, dediği gibidir. şimdi gidip gönlünü alana kadar her dediğini sineye çek, yalvar yakar icabında.

sen haklısın.

sana dediği lafları kiracıya deseydi zaten böyle bir sıkıntı olmayacaktı. adam ödeyebilecekken babanı yumuşak yüzlü bulmuş ödememiş. eski insanlarda var böyle şeyler. ama sonuç olarak haklı da olsan git özür dile bir daha olmaz de. çünkü kırılmış biz ne dersek diyelim. ayrıca parayı kendisi alamadığı için kendini yetersiz hissetmiş olabilir. hassas dengeler bunlar. haklısın ama sonuç?

"Babayı çiğnemek" ne ya? Benim babam da sırf bu aile reisliği goygoyu, benim sikim daha uzun siniri yüzünden bir ara hayatı zehir etti bana.

Herif babanızı aptal yerine koymuş, göz göre göre kirayı ya ödemiyor ya da eksik ödüyor. Ödenmeyen kiranın sadece kendisine değil bütün aileye zararı var. Kazık kadar adam bunu düşünmekten acizse sizin çıkıp inisiyatif almanız yerden göğe kadar haklı bir hareket.

Bizimki de bir ara market alışverişi yapmakta bile zorlandığımız bir dönemde çalışmaya başladığım ve eve gelince de freelance iş yaptığım için böyle dellenmişti. İçtiğim kolaya çatmaktan, yediğim lokmayı saymaya kadar kavga çıkarmak için elinden geleni yapmıştı. Tam iş teslim edeceğimi bildiği halde gidip evin internetini bile kestirmişti. Üzerinden 10 seneden fazla zaman geçti ama şimdi yazarken bile sinirlendim.

Daha önceki ilişkinizi bilmiyorum tabii ama size tavsiyem alttan almayın. Aile reisliğini, çiğnemeyi, ezmeyi yutmayı cartı curtu kafasına bu kadar takıyorsa hakkını doğru düzgün arasaymış.

baban haklı evet, mal gerçekten babanın, isterse satar isterse yakar isterzse kendi kıçına sokar sizin o mal üzerinde her hangi bir tasarrufunuz yok eğer malın edinilmesi sırasında maddi bir kaynak sağlamadı iseniz.

babanızın maddi sıkıntı yaşaması sizi ve ailenizi elbet etkiler ve bu duruma müdahale gerekir ancak bu babanızın otoritesini çiğneyebileceğiniz anlamına da gelmez. belki kiracısı ile arasında bilmediğiniz bir hukuku, anlaşması var?

Siz hangi hak, hangi hukuk ile kiracı ile konuşabiliyorsunuz? Ben olsam benim anlaşmam babanla, sen kimsin derdim; buna verebileceğiniz tatmin edici bir cevabınız da yok. Babanızın arkasından ondan habersiz iş çevirmişsiniz. Onun/ailenin iyiliği için art niyetiniz olmadan ancak habersiz onaysız yapmışsınız, herhangi biri ve herhangi bir konu için bunu yaparsanız her zaman tepki alırsınız, benim arkamdan nasıl böyle haraket ettin ben bilmiyormuyum konuşmayı, benim aklım yokmu ağzım dilim yokmu, sana mı sordum diye.

En uyuz olduğum şeydir fikir almadığım düşüncesini öğrenmek istemediğim halde bunu belirten insanlar. Bir konu anlatırım ortasında dalar abi şurada şunu yapsaydın olmazdı diye, hacı dayı konu o değil, konu en sonunda soracağım soru, ve daha soruyu sormadım bile.

Babanızla konuşun bir art niyetiniz olmadığını parada pulda değil kendisinin çektiği sıkıntıyı hak edecek bir şey yapmadığı halde sıkıntı çekip borçlanıp derdini arttırmasına gönlünüzün razı olamadığını, onu bu halde görmek istemediğiniz için bu şekilde davrandığınızı anlatın. otoritesini ezdiğiniz için özür dileyin, barışırsınız tekrardan.

aramızdaki fikir teatisi sonucu ulaştığımız cevabı buraya yazayım. sanırım gen aktarımı bu özelliğin kazanılmasında tek faktör olmadığından I nolu çıkarım yapılamıyor.

Yapılabilir gibi geldi bana da okuyunca. ancak verilen bilgilerde bir "gen tedavisi"nden bahsedilmiyor.

@fezagezgini
evet bu çok daha doğru bir mantık. bir gen aktarımı var ama mevcut gen üzerinde bir tedavi/geliştirme yok.

ortaokul fen bilgisi öğretmeni şöyle diyor:

"Fareler arasında gen tedavisi değil, gen aktarımı yapılmıştır. Gen tedavisi, var olan genin çalışmasını durdurucu ya da yavaşlatıcı etki göstermesinde etkilidir."

----

yani benim anladığım, "gen tedavisi" diye var olan bir genin çalışmasını durduran veya yavaşlatan işleme deniyor. soruda böyle bir şey yok.

Bizde de aynı durumlar. Sabah 6'da açılıyor bütün gün, gece 11'e kadar. Hafta içi herkes işte zaten, boş evi ısıtıyor. Ay sonu da inanılmaz bir para.

bir defa bu şekilde yakıt masrafı daha çok olur. artı gece kapatmak nasıl bir zeka ürünüdür lan? millet yorgan altı diye kapatıyorlar herhalde ama bunun hastası var çocuğu var vs.

gece yarısı ara inadına.

eger cok fazla yasli varsa onlar icin yapiyolardir. eger oyleyse birak boyle olsun. isleri yok, disari cikamiyorlar. tum gun evdeler birak isinsin garibanlar.

Bu adam gariban babası mi yav. Merkezi sistemde gördügum kadarıyla Sistem böyle.

benim öğrenci evi de öyle. biz kapattık kaloriferleri alttan üstten ısınıyoruz. gece de yapacak bişey yok aga. paşa paşa aidatı veriyoruz tabii.

Pay ölçerli sisteme geçmek için baskı yapın, parayı ağaçtan toplamıyoruz diyerek diğer kat sakinlerinide gazlayın.

apartmanda toplantı yapıp konuyu görüşün. cogunluk senin gibi düşünüyorsa değiştirecekler eli mahkum. değilse sen susacaksın.

taraftar desteği olduğunu da farzederek banko olurdu diyorum.

haftada 4 gün 20dk koşu + ağırlık

haftada 3 gün 30 dk koşu + 30 dk ağırlık

Haftada 4 tenis

Her gün 10k adim.
yuruyus + kosu karisik
(Son 2 aydir araliksiz boyle)

Haftada 5, bazen de off gunlerden birinde metcon yapiyorum, crossfit.

her gün iş ev arası bisiklet. toplamda 120-130 km civarı. gönül ister bir günde o mesafeleri yapayım ama işten güçten zaman kalmıyor.

Haftaiçi ve sonu her sabah 5'te uyanıp işe gidene kadar yoga yapıyorum. Haftada bir gün personal trainerla ağırlık çalışıyorum. Normalde iki gün giderim ama bu aralar yoğun.

haftada 4-5 ağırlık + yüksek tempo koşu

Herkes mi fit arkadas. Neyse ben balik etlileri ve sismanlari temsilen yazayim: her gun iki kez kopek gezdiriyorum. Yuruyuse giriyor bence. ^_^

beterin beteri var. 7'de paydosa ne dersin?
edit: cumartesi de çalışıyoruz amk.

Burada saat 2 daha :)

Çalışıyorum

çarşamba sanıyordum perşembeymiş mutlu oldum

4te ciktim huhaha:)

dil eğitimine 4 yaşında başlıyorlar. doğru ve etkili eğitim veriliyor, laylaylom yok. aile de dil bildiği için destek oluyorlar ve pekiştirmiş oluyorlar.

şurada aynı dil grubuna ait olduklarından bahsetmiş bir de ingiizce kullanımı çok yaygın diyor. eğitim kısmından da bahsetmiş, erken yaşlarda başlanıyor diye.
www.fluentin3months.com
ingilizcesi kötü olan biri olarak her daim verdiğim bir örnek var. yabancı dil ve şoförlük. ikisini de bir şekilde kursta öğrenirsin hatta kurs birincisi olursun ama yetmez. ne kadar aktif olarak kullanırsın o kadar ustalaşırsın.

bu ülkenin genelinde olan bir durum mu? yoksa imkanı olan ufak bir azınlık mı? gerçi dil eğitimi de öyle olur. bizdeki gibi 4. sınıftan beri dil eğitimi alıp konuşamamak asıl garip olan.

Sen ben nasıl ki Türkçe dili eğitimi almadan sırf duymayla Türkçe konuşmaya başladıysak bunların ebeveyni de kendi aralarında İngilizce konuşuyorlardır muhtemelen sen de söylemişsin zaten aralarında İngilizce konuşuyorlar diye, duya duya öğreniyorlar.

türkiyede insnalar egitimin anlamini bilmiyorlar.

türkiyede egitim namina bir sikinti oldugunu düsünmüyorum yabanci dil olarak. sikinti istek ve azimde.

insanlar sunun farkinda degil, egitim alinca ögrenmeyeceksiniz, egitim öncesi ve sonrasi cok fazla emek sarfetmek gerekiyor. bunu yapmiyor kimse. sonra kimse dil ögrenemiyor. bundan dolayi. kimse emek sarfetmiyor.

calismadan dil ögrenilmez. sadece egitim alarak olmuyor bu is, kisisel olarak ilgi, alaka, azim ve zaman ayirmak lazim.

herkes kuru bitirdim ögreneyim diye düsünüyor. ama kimse calismiyor.

Iskandinav dilleri yapi olarak ingilizceye benziyor, ayrica ortak bircok kelime var.

Danimarka icin konusacak olursam dil eğitimi cok da kucuk yasta baslamiyor ama bir sekilde liseyi bitiren herkes iyi bir ingilizceye sahip oluyor. Öğretme metotlariyla da ilgisi var sanırım. Bir de tvde filmler hep ingilizce gosteriliyor, danca altyazi ile. Dolayisiyla surekli ingilizceye maruz kaliyorlar kucuk yastan itibaren.
Sadece belirli bir kesim degil iyi kötü temel egitim almis herkes,hatta yaşlılar bile ingilizce konusuyor danimarkada.

Dil yapıları benziyor. Benzer kelimeler var. Eğitim seviyesi daha iyi. Global medya ve kültüre çok açık yetişiyorlar. Sürekli Usa dizi film oyunlarıyla büyüyorlar. İsveçte bi anket vardı. Yeni nesilde İsveççeyi gereksiz buluyorlarmış. Herkes İngilizce konuşsa keşke kafasındalar. Kendi medyalarını pek takip etmiyorlar gibi

Dil yapısı ve kelimeler İngilizce'ye benziyor. Yabancı dili eğitime iyi entegre ediyorlar. TV'de filmler dublajlı değil hep altyazı ile veriliyor. Üniversitede hep İngilizce makale okuyup proje hazırlıyorlar. Böylece öğreniyorlar işte.

danimarka için; televizyonlarında dublaj diye bir şeyin olmaması büyük etken. dolayısıyla her kesim için çok yüksek bir 'dil aşinalığı' mevzu bahis oluyor, bu durum okul eğitimiyle de desteklenince sorun kalmıyor.

Dilleri ingilizceye zaten oldukca benzer. Cinli birinin ingilizce ogrenmesi ile isveclinin ogrenmesi arasinda daglar var.

hayır

bu görseldeki giriş için ekstra bir uç almaya gerek yok bu şekilde de gayet efektif çalışıyorlar? muz girmez bunlara.

red and black spring push type speaker terminal falandı adı ama evet bunlar böyle kullanılır.

evet bu hoparlör terminali diye geçer. kıskaçlıdır zaten herhangi bir fiş gerekmez. sizin bahsettiğiniz banana fiş born klemens denen girişlerde kullanılır.

Benim merak ettiğim adamın kullandığı konnektör adı. Yorgan iğnesi alıp kesip tele lehimleyip yaparım benzerini çok ahım şahım bir şey değil zaten.

Yıllardır böyle teli kıvırıp sokup bağlıyorum.

Red black push terminal cihaz gövdesindeki aparatın adı.

sıcak kaynaklı bir sorun yaşamazsın diye düşünüyorum. ben bu yaz Anamur'da bisiklet sürdüm, sıcak kaynaklı bir sorun olmadı.

ince teker asfalt yolda hız için, dağ bisikleti toprak yol/yol dışı kullanım için, şehir bisikleti bu ikisinin ortası, katlanır da kolay taşımak için.

ne lazımsa seç.

yollar düzgün ve hava sıcaksa ince teker ve olabildiğince hafif olmalı. ek olarak kucuk bısıklet pompası alabilirsiniz veya benzinliklerde de şişirebilirsiniz tekelerleri.

şehir bisikleti hatta fitness olanları ideal. yol bisikleti de olur ama hem pahalıdır hem de alışkın olmayan bünyede ilk zamanlar sıkıntı çıkarabilir.

uydu cihazı, IP özelliği olanından. cihazda bir şey yok, paketler illegal.

ip tv?

ip tv ancak yakında patlatacaklar onu. bein şart koştu patlatmazsanız seneye anlaşma imzalamam dedi.

TV kanalları değil ama torrent bazlı çalışan stremio diye bir uygulama var. Android/windows kullanıyorsan oldukça kullanışlı.

Bahsettiğin cihazın ismi vavoo tv box. Cihaz 100 euro. Bildiğin kısıtlanmış media center özellikli kodi destekli tv box. Ayrıca yıllık 48 euro ödeyerek abonelik alıyorsun. İçerisinde tüm dünya tv kanalları (türkiyede dahil şifreliler/şifresizler), Netflix, almanya için netflix benzeri maxdome, amazon prime, torrent filmleri/dizileri vs bu abonelik ile izleyebiliyorsun. Cihazı istersen ev için media center olarak yapılandırabilirsin. Cihazın ve aboneliğin artısı çok, eksiği ise netflix almanca.

Cihazı ebay üzerinden daha ucuz alma imkanı olabiliyor takip etmek gerekli, fakat abonelik kendisitesinden alınmalı.

Vavoo tv box. Kullanımıyla ilgili YouTube’da videolar mevcut

kimisi için zorlu bir süreç olur kimisi için kolay. bu tamamen ne kadar bilinçli ve motive karar aldığına göre değişir.
ben sigara içmeyi ve içmemeyi iki farklı boyut olarak görüyorum. her iki taraf da karşıdakilere hayretle bakar.
tüm mesele o boyut geçişini yapabilmek ve ne olursa olsun belli bir süre kararlılık göstermek. ondan sonra sigara içmeyenler tarafında yaşam çok güzel hale geliyor. bu tamamen özet bir düşünce.
daha uzun ve detaylı yazılar okuyup motivasyonunu artırabilirsin.
eksisozluk.com

alttaki mesaja cevaben edit: aft veya diş eti kanaması herkeste olacak diye bir kural yok. ben belki on kere bırakıp başlamışımdır, hiç başıma gelmedi.

Dalga dalga nikotin yoksunluğu atakları gelecek. O ataklar geldiğinde iradeye hakim olup "şimdi dayanırsam geçecek" diyebilirseniz gerçekten geçiyor. İki dalga arasındaki süre giderek artacak ve dayanmak kolaylaşacak.

ağzında aft denilen yaralar çıkacak, diş etlerinde kanamalar olacak.

çünkü sigara içerken ağzına sürekli zehir girdiği için ağız içindeki mikropları öldürmek için vücudun birçok çalışma yapıyor. bağışıklık sistemin ağzın için çok uğraşıyor. sigarayı bırakınca da bağışıklık sistemin artık tehlike yok diyor ve tamamen durduruyor bu ağız hijyenini ve sağlığını sağlayan şeyleri üretmeyi. aman artık sigara yok yaa nasılsa diyorlar, salıyorlar bütün savunmaları. bu da sana diş eti çekilmesi, kanama ve aft olarak geri geliyor.

çok sıkıntı yaşarsan patlıcan ye, nikotin bandı kullan vs.

Sakız çiğneyip su içmek oyalıyor, kitap okumak da iyi geliyor. Sigarayı bırakmanın kolay yolu isimli kitap,sigarayı beyinde bitirmeyi kolaylaştırıyor.

selam öncelikle sakin ol kötü yorumlara bakma. ben önce kendimden bahsedeyim sana

22 yıl sigara içtim ve 12 gün önce bıraktım.

ben sigarasız kalmaktan çok korkardım ve hiç bir şekilde sigarasız kalmadım, hatta öyle ki sigara içemeyeceğim bir durum olursa diye mutlaka nikotin sakızı da taşırdım yanımda.

neyse gel zaman git zaman bu sigara beni esir etmeye başladı, 2 paket içiyorum tamam hatta son 12 sene tütün içtim açık tütün. baktım ki olmuyor bu işin ne sonu var ne bişeyi var, ölecez gidicez sigara elimizden düşmüyor, bi iş yapıcam, dur bi sigara daha içeyim, bi yere gidicem dur sigaram bitsin öyle giderim. baktım ki tam bir madde bağımlısı olmuşum. zaten de tiksinmiştim sigaradan çat dedim bıraktım.

bi gün iki gün üç gün, ulan bişeyler ters gidiyor çünkü ben o kadar büyük zorluk ve acı çekeceğimi düşünüyordum ki tahminimin yüzde 10u kadar bile sıkıntı çekmedim. ilk 3 gün zor ondan sonra daha kolay, bi enerji gelmeye başladı bana, rahat nefes almaya başladım. bak mesela 12. gündeyim, hala çişimi yaptığımda sigara kokusu var idrarımda ve bunun geçmesi bile 10 ay sürecek akciğerler temizlenene kadar.


ama bu 12 gün içindeki değişim muazzam. birincisi sanki bir tane daha akciğer takmışlar, o kadar rahat nefes alıyorum ve nefes almak bile keyif veriyor.

2 iştahım azaldı beslenmem düzeldi, evet herkesin iştahı açılmıyor bazılarının da normale dönüp kapanıyor

3 çok rahatım, üstüm başım kokmuyor, kendime güvenim arttı, sağlıklı bir birey gibi hissediyorum kendimi.

4 daha önce bırakmayı denemediğim için çok pişmanım


ikinci bölüme geçicem sen oku bu arada

allen car'ın videosunu izle ben bi çok şeyi bu video izlemeden önce farketmişim izlediğimde anladım.

şimdi nikotin yoksunluğu bir sıkıntı değil 3 gün sonra neredeyse hiç kalmıyor sorun beynimizin normale dönmesi.

yani düşün bak sigara içiyoruz beynimiz dopamin ve endorfin gibi mutluluk hormonları salgılıyor. sigara içmeden önce bunları başka şeylerden salgılıyordu ama sigara içmeye başlayıp sürekli bir nikotin bağımlılığını , seviyesini yükseltmeye çalışmamız sebebiyle beyin bunu sigaraya bağladı.

şimdi ben ilk hafta çok mutsuz oldum, çünkü ne yaparsam yapayım beynim sigara olmadığı için gerekli kimyasalları salgılamadı ve sebepsiz yere üzgün oldum.

bunun tamamiyle düzelmesi 6 ila 10 ay arası olacakmış, annem ve psikolog arkadaşım böyle dedi.

ikinci olarak şimdi canım sigara içmek istemiyor ama yerine koyacak bişey bulamıyorum, psikolojik yönü de bu sanırım. hani yanımda insanlar sigara içiyolar canım istemiyor, uzatıyolar istemiyorum. keyifleniyorum istemiyorum, üzülüyorum istemiyorum ben sigara içmeek istemiyoruuum.

istemiyorum ama yerine koyacak da bişey bulamıyorum. elim boş, sigara içmenin rutinini biliyosun, o konuda da sürekli yanımda su bulunduruyorum ve nane şekeri bulunduruyorum, her gün mutlaka 1 paket olips naneli şeker yiyorum.

gerçi kilosu 19 lira şekercide pahalı da değil, bi paketten bişey de olmaz hani sigaranın zararlarını göze aldığımızda.

bir de acayip felaket bir enerji patlaması oluyor. böyle bağlasan durmam o şekildeyim.

sigara bırakma uygulamaları da bildirimleri kapatırsan güzel, mesela şimdi baktım, bıraktığım zamandan beri 486 sigara içmemişim. ben inanıyorum ki herşey çok daha güzel olacak ileride.

haa bak şimdi olaya geleyim. eğer sen kendi isteğinle bırakmadıysan, bir sebep doğrultusunda bıraktıysan ki bak parayla alakalı, muhtemelen 20 sene içmesen bile canın sigara isteyecek ben kendi isteğimle ve tiksindiğimden dolayı bıraktığımdan dolayı 12 gündür böyle bişey olmadı. ama çok duyuyorum, işte 10 senedir içmiyorum ama şimdi verseler sanki hiç bırakmamışım gibi içerim diyenleri.

o olay işte aslında kendi istemelerinden değil, çeşitli engel ve problemlerden dolayı zorlama ile bırakanların yaşadığı duygu.

sen şu allen carr'ın videosunu izle ve madde bağımlısı olduğunu kabul etmeye bak.

geçmişte 6 ay - 1.5 sene içmediğim oldu, hep annem tutturdu, sigarayı bırak bırak bırak, nikotin bandı çıktı, paket paket attı önüme gitti, nikotin sakızı çıktı, bu bıraktıran ilaçlar çıktı paket paket attı önüme gitti, bıraktım bırakmadım değil sonra yine başladım, bu sefer bıraktığımda anladım ki ben istememişim ki o zaman bırakmayı hep validfe kafamın etini yemiş, şimdi kendim istediğim için bıraktım ve çok memnunum. karar vermek çok önemli eğer hazır hissetmiyorsan allen carr'ın videosunu izle ve kendine bir zaman hedefi koy, ayrıca sigarayı bırakma merkezlerinden yardım da alabilirsin ben almadım, çünkü çok kararlıydım. nikotin sakızı da kullanabilirdim ilaç da, geçmişte de kullandım ama karar verdikten sonra hiç birisine gerek yok.

Bol su iç, disini de daha sik fircala yani her canin sigara istediğinde. Meyve ye süt ic. Yürüyüş yap

havaist miydi, o otobüsler ile en hızlı şekilde tek seferde gidebilirsin küçükçekmece'ye. ama öğretmenevi küçükçekmece'nin tam olarak neresinde ve bu araçlar kaç para bilmiyorum.

veya ordan atatürk havalimanına gidebilirsin belediye otobüsü vardı sanıyorum, ahl'den de küçükçekmece çok yakın yine.

fethi sekin olanı diyorsun sanırım. yeni havalimanından nereye nasıl gidilir bilmiyorum ama havaist e-5 üzerinden gidiyorsa florya (bağlar) durağında inebilirsin. ondan sonrası 10 dk yürüme.

uygulama: strava.
ekipman: pompa, ön-arka ışık, kask, yama, matara.
bisiklet: herhangi bir şehir bisikleti.

en az bunlarla başlasan iyi edersin.

"şehir bisikleti" amac spor yapmaksa elverisli degil. gerci şehir bisikleti muglak bir kavram, herkes baska bir sey anliyor olabilir.

düzenli yapacağına inanıyorsan amortisörü olmayan şehir/fitness bisikleti. bir iki sene sonra yol bisikleti kaçınılmaz.
yukarıdakilere ilaveten pedli tayt hem netice sağlığı açısından hem de keyifli sürüş için olmazsa olmaz.

Bir bok yapamadin: orijinali bu diye biliyorum. Olumsuz. Bok kadar değersiz bir şeyi bile meydana getirmeye gücün yetmedi, beceriksizsin, acizsin demek.


Iyi bok yedin: olumsuz. Tariz sanati var. Alayli bicimde dile getiriyor durumu.

Cümle içinde bok varsa nasıl olumlu olsun? :))

Aynı şekilde "kalpsiz"in olumlusuna "kalpli" demezsin, vicdanlı dersin.
"Issız"ın olumlusu "ıslı" değil.

"İşsizin olumlusu da "işli" değil.

Uykusuz=uykulu

Ucundan dahil oluyordur belki bu örnek de, mutlu ve mutsuz varken "mut" kelimesinin kullanılmaması, hatta daha da uç örneği bazı kaynaklarda mutlu ve mutsuzun ayrı ayrı kök olduğunun iddia edilmesi.
Not: Mut saadet demekmiş.

bitmek: tükenmek, yok olmak.
bitmek: ortaya çıkmak, zuhur etmek.

Cok iyi yoldasin, devam et! En zor kismi atlatmissin.
Vucut da onarabildigi kadar onaracak, merak etme.

hatrım için içme.. hepsi gidecek, belki baş ağrısı belki başka bir şey olacak; belki de bi lütuftur bu

motivasyonlarından bi tanesi beni, çevreni rahatsız etmediğin olsun,

gel bi sigara içelim diye sosyalleşen gerizekalıları uyar hatta..

tebrik ederim, dilerim tamamen yabancılaşıp unutursunuz. bıraktıktan bir müddet sonra ocağı yakmak için çakmak kullandığımda çakmaktan tiksinmiştim. tamamen kurtulduğumu o zaman hissettim.

sorunuza cevap: 10 gün erken. öksürük ve içerde biriken balgamı tetiklemesi için önce bir hastalanmanız lazım, o sırada atarsınız. terlemeli sporlar yapın.

herkesin vücudu farklı, çoğunlukta olan sende de olacak değil.
vücudun arınması da ağız içi yaralar, öksürük veya balgamla olmuyor. sen karışma vücudunun işine, o kendini içmediğin her gün temizliyor zaten.
bende de hiçbiri olmamıştı. 5.inci senemi devirdim.

kişiden kişiye değişir. ben içerken daha çok balgam atardım. bıraktıktan sonra ağız içi yara hiç olmadı. olumlu mu olumsuz mu bilemedim ama tek etkisi özellikle ilk hafta aşırı şekilde bir uyku isteği. imkan olsa 24 saat uyurdum.

10 yıldan sonra bıraktım. çok içiyordum.

yavaş yavaş çıkıyor. ama mutlaka çıkıyor. eşimde bıraktı biz bir kaç rahatsızlık geçirdik. ben çok şiddetli öksürükler yaşadım ciğerlerim söküldü bir kaç ay. eşimde olmadı ama onda da boğaz iltihabı falan oldu. şimdi iyiyiz.

1 buçuk aydır içmiyorum. bende de herhangi bir öksürük balgam vs. olmamıştı ta ki 1 hafta öncesine kadar. bademcikler pert şu anda. sigarayı bırakmakla bir ilgisi yok muhtemelen çünkü üşüttüm biliyorum. ama vücut bir şekilde ne yapacağını biliyor. içiyor olsam belki bu kadar uzun sürmeyecekti mesela.

nefes yoluyla bile birçok zehri atıyorsun ciğerlerden. ilk 5 gün hala kül tablası kokusu alıyordum sabahları. sırf ciğerlerden gelmiştir o koku kesin.

Ben ne zaman oil-pulling yapsam (Sabah aç karna, ağzımda hindistan cevizi yağını 5-10 dk çalkalayıp tükürüyorum) asla balgamı olmayan bende bile balgam çıkıyor. Bunu bir deneyin isterseniz.

Not: 12 yıllık içici olarak ben de geçtiğimiz aylarda bıraktım. Ancak o kadar kolay bıraktım ve eksikliğini hissetmedim ki ehh bu muymuş ben içerim o zaman haftada 1-2 tane nolcak diye havalandım. O 1 sigara önce 5, sonra 10 oldu. :( Bu hatayı yapmayın sakın.

sigara bıraktıktan sonra ağız içinde yaralar çıkar, balgam atarsın, öksürürsün diyenler saçmalamış olmasın peki?

Cok uygulama var ama faydali bulmuyorum
1) Frequently used kelimeleri gostermiyorlar onun yerine ne idugu belirsiz baya bir kelime geliyor.
2) Context yetersiz oluyor, o yuzden kelime aklinizda kalmiyor.

Her gun ingilizce haber okuyup bilmediginiz kelimeleri cikarmak daha mantikli bence. Eger

ingilizce şoförlük gibidir, ne kadar kullanırsan o kadar ustalaşırsın. ingilizce metin oku sözlü özet çıkar. en ucuz ingilizce geliştirme yöntemi budur. kelime dağarcığı geliştirme dahil.

telekom mudurlugune gidip sorabilirsin, bir plan var mi yok mu soyleyebilirler. linkedin uyesi isen, Paul Doany ile arkadas ol. Yaptigi yorumlarin birinin altina, "Mr. Paul, evimde internet yok, Telekom uyuyor mu, help!" diye yaz. Isin hizlanir :)

Cimerden veya btk ddan yazabilirsin. Açıklama yaparlar, ama bu dediklerimi telekoma gitmeye üşeniyorsan yap bence :)

telekomcuları tekrar görürsen yapış. onlar çözüyor bu işi.
aynısı başıma geldi, aylarca port yok uyarısı almışken baktım sokakta iş yapıyorlar. dedim böyle böyle. abi sen ver bize telefon numaranı dediler. abartmıyorum iki gün sonra internet bağlandı.

Yukarıda yazanların hepsini defalarca yapan biri olarak uğraşma diyorum paul a yazsan bile hemen özel bir departman arıyor sana vıınn tarzı 20gb kotalı internet verelim diyor o kadar, müdürlüklerin hepsine gittim orada dilekçe aldılar sallayan yok, proje olacakta gelecekler bekle babam bekle, 2 senedir bekliyorum ben, oturduğum sokakta her apartmanda altyapı var benim oturduğum bina yeni olduğu için yok kablo çekilecek sadece mevcut yerlerden ona bile gelmiyorlar. Superbox aldım pahalı ama kafam rahat en azından istediğim yere internetimi götürüyorum, tek seçenek bu araştırınca göreceksin sende.

saten geceliğe geçtim ben de geçen hafta. -ingiltere

genelde boxer.
ama evde teksem de %90 çıplak yatarım.
çoğunlukla da evde tekim.

not- erkeğim.

tangaya geçtim, olmasa da olur gerçi

nadiren boxer, cogu zaman da hicbir sey giymiyorum. deprem olursa isim yas.

Pamuklu pijama+tişört/ askılı atlet.

formati gibtin eyledin viran yazmak icin baslik acilmasini bekliyorum sozlukte.

Salvar giyen tek kisi olsam gerek swh esofman yahu

Not erkek

şort ile mutluyum. erkekler çıplak nasıl yatıyorsunuz? hiç rahat değil en azından bir çorap geçirin xD

not: erkek

hala uzun kollu ve atlet giyiyorum. bahçe katı evde yaşamanın artısı mı desem eksisi mi bilemedim:)

yaz kış tişört + pijama/eşofman

Şortlu pijama

Tişört-eşofman altı veya tişört-boxer. Ama halen yorgan var, gece enteresan şekilde soğuk oluyor baya.

Röpteşambırımlam

yaz kış boxer alışkanlık küçükkende çıplak yatardım 99 depreminden sonra ikna oldum bişiler giymeye başladım :))

latex suit
-hermafroditim

Yaz kış boxer ve yorgan pike ya da her hangi bir şey giyerek uyuyamıyorum. Yorgana sarılarak. Sıcaksa + klima (dün ve bugün klimayı nem alma ve konfor modunda açtım yatarken) erkek İstanbul

trunk giyiyorum. yaz, kış aynı. erkek.

Yalnızca boxer +1

Yalnizca kondom.

yaz kış fark etmeden şort tişört yatıyorum. kışın çok soğuk olursa belki ince bir polar.
bacaklarımın arasına da muhakkak pike filan.

son iki gündür sadece şort. ilaveten dün akşam pencere yarı açıktı.

ben yaz kis sadece boxer ile yatiyorum.

Pijama takimi.

pembe / bağcık beyaz

Mint gri

ayakkabi pembe, bagcik beyaz

ayakkabı gri, bağcık açık mavi

gri ayakkabı turkuaz bağcık

Gri yesil gordum, erkek arkadasim cep telefonu ekraninda pembe beyaz, bilgisayar ekraninda gri yesil gordu!

ilk bakışta gri-yeşil dedim. ama pembe-beyaz cevabını görünce onu da görebiliyorum. oluyor ikisi de.

her giriste sifresini unutan adam +1

bağcık turuncu ayakkabı mor

ayakkabı gri, bağcık turkuvaz/mint

Bilgisayarın ekran parlaklık ayarına göre değişiyor. Düşük parlaklıkta pembe/beyaz, yüksek parlaklıkta gri/yeşil.

ayakkabı gri, bağcık açık mavi

ayakkabı gri, bağcık turkuaz.

ne yaparsam yapayım pembe göremiyorum.

ayakkabı gri, bağcık turkuaz

bagcik kirmizi ayakkabi yesil.

ayakkabı pembe bağcık beyaz çünkü aynı ayakkabıdan var bende :(:(

Ben de ayakkabı pembe bağcık beyaz görüyorum. Bu resim de bi iki sene önce baya popüler olmuştu twitterda ama gerçek rengi neydi unuttum :D

Bu arada elbisede farklı renk görene denk gelmedim dediniz ya, hangi renk görene denk gelmediniz :D

Bu tür sorulara genel cevaplardan farklı cevaplar verenlerin (Bu örnek için pembe-beyaz diyenlerin) ya farklı olmak için yalan söylediklerini ya da orada pembe-beyaz yazısını gördükleri için ondan etkilenerek bu cevabı verdiklerini düşünüyorum.

Yani bu ayakkabının hangi renk olduğuna dair gri-yeşil mi pembe-beyaz mı gibi bir seçenek verilmese kimse pembe-beyaz demezdi.

@jacque arkadaşlarıma seceneklerden hic bahsetmeden gosterdim, pembe gorenler oldu, hatta en ilginci ablam once gri goruyordu, sonra pembe gormeye basladi ve bir daha gri goremez oldu.

sarı, kahverengi.

bağcık: su yeşili
ayakkabı: gri

pembe görmeye çalışıyorum iki saattir. olmuyor. pembe diyenler bizi yiyor galiba.

Yeşil/gri

gri/mint
aksini düşünemiyorum.

bu resim gibi en az 4-5 örnek internette defalarca dolaşmışken ve bunun bilimsel açıklaması yapılmışken hala daha "kesin benim gördüğüm gibi ve diğer şekilde görenler yalan söylüyor ya da psikolojik olarak öyle görüyor" diyenler çok tuhaf geliyor asıl bana.

Ben o mavi siyah elbise olayında önce gece mavi siyah, sabah sarı beyaz, sonraki akşam yine mavi siyah görmüştüm ve sonuçta olayın mantığını gördükten sonra anlamıştım niye olduğunu. Yanny Laurel olayı da öyle.

Burda da ayakkabı pembe beyaz ama mavi gri de görülebiliyor yani. Ama yine de ısrarla "bu ayakkabı mavi gri, aksini söyleyenler kandırıyor" diyenler ayıp ediyor

edit: www.theguardian.com

bu da ayakkabının orijinali. Renklendirilmesiyle oynandığı için gri-mavi görünebilir ama ışıklandırma vs düzgünse pembe beyaz da algılanabiliyor foto. Ayrıca bu da 12 ekim 2017'den bi habermiş ama bu hafta yine popüler olmuş başka haberler de bu haftadan, niye popüler oldu acaba durduk yere :D

ayakkabı pembe, bağcıklar beyaz.

pudra rengi / beyaz alanlar da cok acik mavi gibi ama beyaz gibi

Akşam 8'den sonra trafik yoğun olmuyorsa, sabaha kadar park ederdim ama ilk tercihim olmazdı kesinlikle.

o cep otobüs için olabilir mi acaba? daha uygun geldi sanki otobüs duracaksa cebe doğru girsin

parketmem abi çok açık bi yer.

pratikte otobüs zaten o cebe kesinlikle girmiyor orasını biliyorum. bir de tabela hani cebin ortasında falan olsa yine bir nebze anlayacağım. neyse bir kere ağzımız yandı. dikkatli olacağız başka yolu yok.

kesinlikle park etmem

park etmek için fazla mükemmel bir yer diye şüphelenip kesinlikle park etmezdim :D tabela arardım etrafında

otobus duragi yanindaki cebe park etmek zaten gelip benim arabami cekin demek

O sarı tabela "durak başlangıcı" değil mi? turkuaz +1

o cep otobus duraginin cebi. parketme hatta duraklama yapmak bile yasak. otobusun cebe girip girmemesi ayri mesele. o da otobusun sucu. otobus de cebe girip trafigi aksatmadan durmak zorunda.

daha önce benzer bir olayda aracı çektirdiğim için park etmem. cep otobüs için +1. ama tabelanın konumu da bence yanıltıcı olabilir.

görüntü olarak insanı cezbediyor haklısın ama ben de bırakmazdım.yaya geçidi ve durak önleri vs. her zaman risk altındadır.

bu arada sadece otobüs durağı değil, durağın 15 metre ilerisine ve gerisine de park etmek yasaktır. "durak taa nerde" diye düşünmeyin park ederken.

çekmediler ama ben de şu görseldeki gri arabanın durduğu yere park etmekten 108 lira ceza yedim mesela.

eksiup.com

Bildiğin otobüs durağı hocam orası.

Oraya park etmezdim tabi. Kabak gibi yer:)

incelemeye alıp almadıklarını bilmem de hiçbir entry gerçek manada silinmiyor. orası kesin.

entry silinse de edit’lense de her türlü incelenebilir.

şubeden limiti yükseltirseniz kendiniz yine internet şubesinden yapabilirsiniz. bazı bankalar call center aracılığı ile de limit yükseltiyor bazıları şubeden dilekçe yazmanızı istiyor

Evet, şubeden istediğin miktarda EFT yapabilirsin ama internet şubedesinden daha fazla EFT masrafı kesebilirler.

calcenter ı ara eft limitimi artırmk istiyorum de

İng Bank'ta mobil bankacılık kullanılarak, Enpara'da müşteri temsilcisi aranarak hallediliyor.
Bankadan bankaya farklı uygulamalar var yani.

aradım müşteri hizmetlerini. şubeye gitsen dahi limitleri değiştiremiyorsun dediler bana. saçmalığa gel.

2 gune bolup de gonder diyor. ben tek işlem ve dekontta olsun istiyorum.

yani bir ev araba alınca tek seferde insanlar nasıl yapıyor bu işleri peki?

Hangi banka?

Is bankasinda milyona kadar cikarabiliyorsun.

kaç para ki limit?
arttıramıyoruz demeleri ilginç.

garanti için şubeye gitmek şart. orada istediğin limite çıkarırlar.

Bankaların internet limitlerinin bir maksimumu olur. örnek olarak Garanti 250, İşbank 500, Vakıf 750, e-turuncu 250.000, enpara 3.000.000 gibi... limit hazırda bunlardan biriyse, şubeye giderek de arttıramazsın

ama ne yaparsın? "şubeye eft talimatı" verirsin. yüksek komisyon alırlar, ama tutar limiti olmaz. bölüp bölmeme tercihi kişiye kalmış. bu kadar dert ediyorsan enpara kullan :)

mühendis ve müteahhit

foolrules + muhasebe

- Bilgisayar ve makine muhendisi (erkek).
- Edebiyatci (erkek).
- Balikcilar (erkek).
- Hemsire (kadin).
- Kasiyer (kadin).
- Memur (kadin).

Ya da hep bana boyleleri denk geldi.

Memur
Öğretmen
Çiftçi

Otobüs şoförü

Esnaf tabi ki

Muhasebeci

esnaf +1.

göberkli mühendis neredeyse hiç görmedim 6 yıllık mühendislik hayatımda.