annenle ayri yaşamiyosan çaktırmadan gelen ayakkabiyi hazirda giydiklerinin biriyle alt alta koymak suretiyle kıyasla az çok bi fikir edinirsin zaten

new balance benim yarim numara oynuyor mesela 39 sa 39.5 aldigim bi marka, 38 aldiysan en fazla hafif bol gelir diye dusundum ama normal ayakkabisi da 38 imis bence olur

malesef o iş hiç belli olmuyor. normalde 38 giyiyorum. bu ara üç tane ayakkabı aldım bu oldu bu olacak diye, hepsi 38 numara inanılmaz küçük geldiler. babetlerde de benzer durum olabiliyor özellikle ayakkabı/babet deri ise çok sıkı yapabiliyorlar.
annenizle ayağım aynı anladığım. iadelerim de deri spor ayakkabıydı, benzer şekilde 38 no babet de çok iade ettim.

bence eğer babet pahalıysa risk almayın. annenize 15 gün önce sürpriz yapın. ne fark eder ki önemli olan düşünmeniz. değiştirebilmek için erken veriyorum dersin.
ama olmadı başkası giyer gibi bir şansınız varsa bekleyin.

m.imdb.com
English, motherfucker! Do you speak it?

The Boondock Saints
m.imdb.com

hatta efsane bir replik vardır bir cümleye maksimum kaç fuck sığar denemişler:)

Fuck deyince aklıma gelen ilk film: Scarface

Lock, Stock and Two Smoking Barrels.

Adramelekhh +1, + Snatch ve Fear and Loathing in Las Vegas.

This is England

pulp fiction

guy ritchie ve tarantino filmleri. ayrıca goodfellas.

Snatch

Rocknrolla, bir dilim suç, cape fear, 25.saat

trainspotting

edit'inden sonra dizi de olur dersen The Sopranos derim.
www.imdb.com

demirören içinde mediamarkt var.

Harbiyeye dogru vatan olcakti

demirören içinde mediamarkt YOK. Kapandı o aylar önce. Caddedeki teknosa da kapandı.

Elmadağ'da Vatanbilgisayar var bence en iyisi o. İstiklalden biraz yürüyerek gidebilirsin ya da şişli tarafına giden otobüslerle iki durak falan.

Cevahir Avm'de de Teknosa Extra var. (metroyla iki durak)

kapanmadıysa bahsedilen vatan, meydan'dan harbiye'ye yürürken bayağı yakında.

yasaların ve sucuk/sosislerin? nasıl oluştuklarını kim bilirse,
o artık geceleri rahat uyuyamayacak.

çevrimi bu ama ne anlattığını anlamadım. würste kısmından emin misiniz?

edit: evet arkadaşların açıklamalarından sonra daha mantıklı geldi :) hiç sosisin yapımını düşünmemiştim:)

kaputt doğru çevirmiş. Bence Würste kısmı da doru; içine neyin konduğunu bilemiyorsun ;)

facebook aleminde şöyle bir söz dolaşıyor muhtemelen onun orijinali.
"2 şey halkın önünde yapılmaz çünkü yapıldığında mide bulandırır: birincisi sosis ikincisi politikadır"

edit: translate üzerinden ingilizceye çevirdim. şöyle diyor. kanunların ve sosislerin nasıl meydana geldiğini bilen adam geceleri huzur içinde uyuyamaz.

Sözün sahibi Bismarck sanırım.
Bismarck was very cynical and said that citizens were better off not knowing how sausages are made and laws are made.

Bismarck'ın bir sözü, tam çevirisi şöyle oluyor:
Yasaların ve sosisin nasıl yapıldığını bilen kişi geceleri rahat uyuyamaz.

"Yasalarin ve sosinin nasil yapildigini bilen, artik geceleri rahat uyuyamaz."

kadıköy yazıcıoğlu pasajında var

biz bundan memnunuz.
www.hepsiburada.com

burdan model bakabilirsiniz yorumlar da var.
www.hepsiburada.com

Intex baya iyi.

intex en meşhuru sanırım. ben de aldım ama denemek nasip olmadı, kamp yapmayı bekliyorum. arkadaşta var, o çok memnun.

kedi delene kadar intex tek kat çift kişilikten memnunduk. aşşırı sağlam izlenimi vermiyor ama rahat.

Bende intex çift kişilik var . 200 TL verdim ama pişman oldum , durup dururken kaç yerinden delindi , gece yatarken hareket ettikçe gacır gucur ses yapıyordu , şimdi de kaynak yerleri koptu yatak balon gibi şişti bir taraftan ,çöp oldu artık

@bostan Intex'in hangi modeli bahsettiginiz? bakiyorum da iste daha kalin ve pahalilari var, bir de daha ince ve ucuz olanlari var (belki freya'nin tek kat dedigi sey bu, ben tarif edemedim). Sizinki nasil bir sey?

@acemi işin kötüsü hiç çalışmam ben sadece derslere düzenli gittim 4 yıl hiç ders kaçırmadım bu ortalama cıktı, arkadaşlarımdan 1 gün fazla çalışmış değilim yoksa.

13 makaleyi hiç ders çalışmadan mı yazdın ?

evlenelim. senin imkanlarınla senin istediğin hayatı ben sana sunabilirim.

ders çalışmadım kısmını lisans için demiştim. Bunu da ders çalışmak olarak saymıyorum yani sonuçta sınava hazırlanmıyoruz sadece okumam gereken çok fazla şey oluyor onları okuyorum işte, hocam çok fazla materyal gönderiyor onların hepsine göz gezdirmek zorunda kalıyorum bi de kendi araştırdıklarım çıkıyor, dağ gibi yığılıyorlar yazım aşamasında, onun dışında ders geçmek için hiç ders çalışmadım evet ne doktora ne yüksek lisans ne de lisansta, ben sadece derslere giderim :(.

@o kadar da degil aga öyle güzel olmaz. Beni anlamıyorsunuz bu seviyeye gelmişken bırakamıyorum da ilerde ya buna da pişman olursam diye, bu hissiyattan nasıl kurtulabilirim onu sormaya calısıyorum esasen :(

Aferin sana sonunda dürüst bir duyuru kadını gördüm. Feminist söylemden uzak ve samimi... zengin bir bey olsam sana evlenme teklif ederdim ama değilim. Tam evimin kadını bu işte:)

siz çalışmamayı bir ideoloji olarak istemiyor değilsiniz. birilerinin çalışması gerektiğini ama kadının çalışmaması gerektiğini düşünüyorsunuz. evleneceğiniz kişi size bakmak zorunda değil. ya da sizin ihtiyaçlarınızı istediğiniz doğrultuda gidermek zorunda değil. siz toplumsal cinsiyet rolleri içerisinde hapsolmuş haldesiniz. yani zengin olsa dahi bu imkanları size vermemek isteyebilir, eşiniz. ayrıca siz tam olarak ne yapmak istiyorsunuz? çalışmıyorsunuz ama çocuğunuza da bakıcı bakıyor. ama çocuk da olacak yani. ben anlayamıyorum bu durumu.

ders çalışmak konusuna gelince; ders çalışma tanımlaması yapmışsınız da o yüzden çalışmıyorsunuz gibi geliyor. yani yaptığınız okumaları, araştırmaları ders çalışmaktan saymıyorsunuz. bu nasıl oluyorsa artık. ne bileyim bir sosyolog mesela yeri geliyor; sahaya inip insanlarla konuşarak ders çalışmış oluyor. illa kitap açıp denklemler çözmek gerekmiyor yani.

daha iyisini yapabileceğinizi de düşünmüyorum örneğin ben buradan. böyle düşünen, işini isteyerek yapmayan biri daha ileriye gidemez zaten. kendinizi baltaladığınız yok. bu sizin üst limitiniz ve aynı zamanda kendinizi kandırma yönteminiz.

Güzelliğe yatırım yap. Spor, estetik cerrahi, kozmetik vs.

Acele et.

sevgili coco, ayrıl.. işten tabi, bu hayata elli kere gelmiyoruz.

Madem zenginsin, ailenden de destek falan al, bir iş kur, onun başına geç. Dönerci falan bile olur. İlk zamanlardan sonra çok fazla çalışmana gerek yok, kasada durursun, müşterilerle sohbet edersin. Kardeşinle falan ortak girersen iş bölümü yaparsınız, daha da çok boş vaktin olur.

Ya da akademik devam et bir süre daha, doktoranı güzelce bitir, sonra özel bir okulda öğretim görevlisi ol. Bütün işlerini asistanlarına pasla. Günde 2 saat derse girip kalanında da takılırsın. Dışarıya iş falan da yapma.

kimse troll dememiş çok ilginç.

@long live aslında hayalim dekorasyona yönelik ürünlerin satıldığı bir mağaza açmak, ne bileyim yurtdışına gidip seçip getirebilirim falan bu mantıklı ama bu doluluktan yapamıyorum. Bi de bırak diyorsunuz da ailem çok mutlu başarılarımdan, bıraksam sinirlenebilirler. Sanırım en mantıklısı bitirene kadar sabretmek :( Bu arada hiç çalışmayayım demedim istediğim zaman ben çıkıyorum diyebileceğim bi iş istiyorum.

@taksici trol değilim.

yaa işte bunlar hep akademinin yan etkileri, her şeyi son ana bırakmak, son ana bırakınca "aslında daha önceden başlasaydım çok daha iyi olurdu" pişmanlığı yaşamak.. inan 10 kişiden 8'i 9'u böyle. yani yalnız değilsin, bu bir.

ikincisi madem doktora aşamasındasın ve kafanda başkaca planlar var, fakat bırakınca pişman olmaktan da korkuyorsun, az daha sabret ve doktorayı bitir çalışırken, sonrasında dene ne istiyorsan. böylece dönmen gerekirse o da kolay olur, yine bir üniversiteye yardımcı doçent olarak atanır devam edersin akademiye. daha evlenecek aday da bulamamışsın zaten, hemen karar vermeni gerektirecek bir şey yok eheh.

Bi inci entrysi vardi. Param pulum yatim katim dsmart digiturk herseyim var. Ama bu nimetlerin tadini cikarabilecek saglik var mi? O da var amk dhdhdjhd super entrydi o aklima geldi.

doktoranın üçüncü sınıfındayım derken? üçüncü sınıf derken? 3. sınıf derken?

Doktoranı bitir, sonrasında uzunca bir seyahate çık. Sonrasında iş bakarsın.
Akademisyenliğin yan etkisi diye düşünüyorum ben de.

@buffy aman yıl dememişim de sınıf demişim çok büyük şey, tamam en akademik sensin üzülme.

bence de önce bitir doktoranı. en azından bir sene hayalindeki gibi yaşayıp sonra ondan sıkılırsan elinde bir şey olsun. bir de buna pişman olma. sonuçta sonuna kadar gelmişsin zaten. bir sene daha sık dişini.
sonra madem maddi imkanın da var biraz istediğin hayatı yaşamak için adım at önce biraz çalışma fikir düşün ne yapabilirsin. belki dükkan açarsın belki başka bir iş ama rahat olabilecek bir şey. ne bileyim mesela 15 sene kurumsalda çalışıp sonra kendi pilates kursunu açan insan var, bir de hoca koyarsın ya da kendin öğretirsin..
fikirleri üret oradan kendine bir yol çiz. ama doktoranı bitir.

Maalesef bu hayatta bazı ciddi eşikler var. Biz bu eşikleri geleceğimizi garanti altına almak için oldukça akılcı davranarak geçiyoruz. Ben lise 2'den beri aralıksız bir şekilde ders çalışıyorum. Şu anda üniversitede 3. sınıfım ama seçtiğim yol beni buna mecbur ediyor. Ben de her yaz tatilinde dinlendim, sabahlara kadar bilgisayar oyunu oynadım, dizi ve film izledim, ama sonra sınavı kazanmak, okulu bitirmek, kendimi geliştirmek için hep çalıştım. Hala da çalışıyorum. Bunun kökeni lise 2'de yatıyor. Çünkü o zaman kafama üniversite fikri, kaliteli bir hayat fikri girdi. Benim şu anki durumumu değiştirmem için 10 yıl geriye gitmem lazım. Bundan sonra okul bitince rahatlasam bile tempomu belli bir seviyede tutmak zorundayım. Çünkü kazandığımız meslek bunu gerektiriyor ya da gerektirmiyor. Sen de zamanında ciddi bir yola girmişsin. Arkadaşların gezip tozarken birçok insanın aklının almayacağı şeylerle uğraşmışsın. Şimdi de sıkılmışsın. Artık çok düşünmeden yaşamak istiyorsun. İşte bu noktadan sonra maalesef gerçekçi bir dönüş yok. Doktor olunca hayatna artık onun temposu eşlik edecek. Doktorayı bitirince biraz rahatlarsın. Zaman oluşunca da istediğin gibi gezebilirsin.

yorulmussun sadece. tatil yap gecer.

@playing star, hocamın yapalım dediği tüm çalışmaları yaptım, ben sıkılıyorum yapamam diyemem ki? mecburiyet işte.

Cidden troll geldi bu yazdıkların :)

Yani.. Hayatını eline almalısın. Bir şekilde bunu başarmalısın.

Şu an kendine sor, ben ne istiyorum diye. Ondan sonra değişiklikler yap hayatında.

Eğer çok istiyorsan, müzdaripsen bu hayatından, bunu mutlaka düzeltirsin. Yani çözüm sende.

Bence haline şükretmelisin, ben üniversitede hem haftada 15 saat ders anlatıp hem de doktora tezi yazıp makaleler yazmaya çalışıyorum. Yine de hayatımdaki diğer hiçbir şey eksik kalmıyor. Söylediğin birçok şeyi yapıyor ve dünyayı da gezebiliyorum. Aynı zamanda da evliyim.
Planlı bir şekilde hobilerini yapmaya çalış, yazları da yurt dışı turları yaparsın. Bir şeyler üretmek çok zor fakat başarısı da insanı gerçekten çok mutlu ediyor.
Keşke benim hocalarım da beraber bir şeyler yapalım deseydi de kendi kendime çırpınmak ya da yer edinmek zorunda kalmasaydım. İnan böylesi çok daha zor. Dünyanın en iyi ürününü de çıkarsan yine yetersizsin, yine yetersizsin onlara göre. Baltalamak ve motivasyon düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar hatta yayın yapmanı da engelliyorlar.
Doktora tezi yazmak ve akademi gerçekten zor ama diğer mesleklerin de kolay olduğunu kimse söylemedi ki.

dear ave maria,

our college choose you as best troll of the year. please come and take your award asap.

sincerely, imperial college manager huseyin.

Yurtdışında üniyi bitirip bir hızla master + doktora yapılmaz. Araya bir dönem dünya turu, bir dönem NGO çalışması vs. koyarlar ki hayattan ne istediğin şekillensin. Şimdi kurduğunuz hayali gerçekleştirdiğinizde -belki de- kendinizi değersiz hissedeceksiniz. Bunca sene boşuna mı okudun diyeceksiniz. Sonra siz mont blac'tayken -olmaz olmaz- sizi boynuzlayan kocanızdan kurtulmak isteyeceksiniz. Dolayısıyla buraya kadar gelmişken kariyer şart. Aile de ne kadar zengin olursa olsun çocuklarının birşeyleri başardığını görmek ister.
Önce doktorayı bitirmeyin. Dediğim gibi önce bir tail yapın. Bir rota belirleyin, belki içine doktora çalışmanızla ilgili birkaç durak da koyarsınız. birkaç ay dondurun doktora çalışmalarını. Sadece gelecekten ne istediğinize odaklanın. Sonra bitirin doktorayı. Doktora bitmeden evlenirsiniz belki, ama 3. yıla girmişken bitirin. Akademisyenlik aileden zenginin ideal işidir.

fotoğraf var mı?

ankara'ya yuvalandırmayı düşünür müsünüz?

@tranceforresuminglife Fotoğraf ekledim.
@piremses önyargılarını başka yere kus.
@depol mesaj attım.

Lütfen kısırlaştırma şartı da koyun. Kötü niyetli insan çok.

Fotoğraf görünmüyor? Ben de sahiplenebilirim.

Size tavsiyem, ankaradan ordan burdan sırf İran diye isteyenlere vermeyin kediyi. İstanbul'da yuvarlandırın. Kendi şehirlerinde kedi yokmuş gibi sırf cins diye şehirlerarası kedi taşımacılığı isteyenler bunlar.

Ve bence de kısırlaştırma şartı koyun ki damızlık olarak kullanılmasın hayvancağız. Bu şartlara uyacak kişiler yüksek ihtimalle kediye çok iyi bakacaktır zaten.

Kısırlaştırma şartı neden koyuluyor? Kötü niyetli insanlar kısırlaştırmıyor mu? ben de bu ara kedilere ilgi duyuyorum sebebini anlamadım,bilen biri açıklayabilir mi?

Bazı insanlar böyle cins kedileri üretip satmak için, yani sırf ticari amaçlarla sahiplenmeye çalışıyorlar. Çok kötü koşullarda bakıyorlar maalesef. Hayvan sahiplenirme platformlarında fazlasıyla şahit oluyoruz bu tarz olaylara.

az önce arkadaşım bana kedi bul dedi bu duyurudan habersiz.

görünce de çok istedi.

onun için yazıyorum. bana ulaşabilirsiniz direkt mesajdan eğer uygun görürseniz.

İstanbul'da

cins kedileri sahiplenmek isteyen çok çıkacaktır tabiki de.

kedili bir aileye vermenizi tavsiye ederim. en azından sırf iran kedisi diye sokaktakileri görmezden gelenlerden olmayan bir aileye vermiş olursunuz.

Mesaj attim size

Kedili bir aileye verin diyen arkadaşı dikkate al bence. Buradakiler sırf cins diye istiyor. Sıradan bir sokak kedisine böyle ilgi göstermezler. Yazık hayvana sakın gösteriş seven tiplere verme.

Sizin gibi bok püsür diye bahane bulmadan bi ömür her şartta sevip ondan vazgeçmeyecek birine sahiplenir umarım yavrucak.
Herkesin de anasının danasının kedi bakarsa ölecek hastalığına yakalanması gerçekten tesadüf olsa gerek.

ben de mesaj attım ama sahiplendirilmiştir zannediyorum.

arkadaşlar, 10 adet 2 haftalık yavru kedimiz var, annelerinin sütüyle sağlıklı büyüyorlar, burada amaç cins kedi değilse bu tatlıyı sahiplenemeyen arkadaşların bana ulaşmasını rica ederim. 2 aylığa kadar anneleriyle büyütüp sonra renk renk yavrularımızı size verebilirim.

kokusu sinen bir minder örtü koyduysanız onu atın, evi komple değiştirmeyin içini silin su ile temizleyin ama çok kimyasal olmasın ki rahatsız olmasın. ve içine yeni minder havlu vs yumuşak bir şey koyun. başka kedi girmeye kalkarsa da kovun içinden.
hemen koku sinmiyor daha doğrusu siniyor da umursamıyorlar o kadar, bizim kedi evi sürekli içinde yaşayanı değiştiriyor. bir dönem biri kalıyor, başka dönem biri. dün mesela anne kedi doğum yapmış bir günlük yavrusuyla geldi kutuda yaşıyorlar şimdi 5 yavruyu koyduk içine.
ilk etapta kediyi çekmek için de içine seveceği kokusu yoğun bir mama koyun. böylece içine girer. sonra da alışır diye düşünüyorum.

bir de hastalığını takip edin, burun tıkanıklığı yani hırıltı filan varsa kedilerde ölümcül olabiliyor nezle filan. belki suyuna ilaç katarsınız veterinere sorup.

bunu ben de görüyordum gerçekten dünyanın en komik şeyi ve inananlar var.

google'da arattım gittigidiyorda falan satılıyormuş bile :D

www.instagram.com

asdgjfagdh

Ben de aşağıda yemeksepeti'nden yemek ısmarlanmasını isteyen kişi hakkında sandım duyuruyu. O da az dolandırıcı değil sonuçta.

Satabiliyorlarsa helal olsun diyorum bunlar için, alan kişiye o kazık müstahak.

baya ameliyatlı fotoğrafları koyuyorlar asldkasş. bari az belli olsun diye farklı fotoğraflar koysunlar.

:) bu adamlar zengin olur
diş teli mantığı ile çalışıyor demiş :)

Alan salaklara müstahak +1

göze bal dökünce rengi açılıyormuş bunu da duymuştum ahaha.

:D çok komik la bu hele bal mevzusu asdfsdf

'Diş teli mantığı ile çalışan bir üründür.'
Bu cümleyi kim kurmuş ya tanışmak istiyorum :))

biz neredeyse bir yıldır hills metabolic kullanıyoruz, obez kediler içinmiş. vet verdi bize de bunu ve 2 kg verdi kedi. ama ondan daha önemlisi verdiğiniz oran. ben bundan önce hiç ölçü kabı kullanmazdım artık minicik bir oran kullanıyoruz. muhakkak edinin bir ölçü kabı ve paketin üzerindeki yaş-kg ölçülerine göre kaç çıkıyorsa tüm gün ondan fazla vermeyin.
ben ne çok veriyormuşum eskiden inanamadım.

idrar problemi yaşamaması için urinary olanı da var metabolic olanın:
www.hillspet.com

kaputt çok teşekkür ederim bilgi için. sanırım sadece vette satılıyor o mama benim bulunduğum yerde vet yok :( ben mutfak tartısıyla veriyordum normalde gram gram tartıp ama bir ara bıraktım. ondan beri çok yemeğe alıştı eski düzene dönsekte kilo verir mi emin değilim zaten başımızın etini yiyor mama diye :) sofradan ekmek çalmaya başladı o derece :D normal yediğinden daha az gram versek mantıken zayıflaması gerekir değil mi?

bir de bu urinary olan mamayı sanırım sorunu olan kedilere veriyorlarmış ilaç gibi bir sorun olmadan vermek doğru olur mu bilemedim. hatta daha önce duyurusunu açmıştım önlem olarak alıp veriyim mi diye verme demişlerdi.

Ağlasa da vermeyeceksiniz. Mama istediği zamanlarda sevmek, oyun oynamak işe yarar. Yemeye ihtiyacı olduğundan değil sıkıntıdan ve alışkanlıktan yiyorlar.

Aslinda en iyisi Acana hic tahil yok ama kediler genelde sevmiyor bunu. Benim kedi 3 gun boyunca inatla yemedi mesela. Hills ve royal caninde ise gluten icerikli tahil ya da misir vs olmasi nedeniyle icime sinmiyor. Belki sasiracaksaniz ama bence temizmamanin kisir bonacibo mamasinin icerigi daha iyi geliyor bana cunku pirincte en azindan gluten yok. Ben 1,5 senedir bu mamayi veriyorum arda hills mamasiyla karistiriyorum. Tek dezavantaji omega -3 orani dusuk biraz. Onu da damla seklinde takviye ediyorum.

tabii bunları veteriner önerisi ile vermeniz gerekir. zaten bu mamalar veterinerde satılıyorlar.
ama ihtiyacından az vermeniz de doğru olmaz o nedenle kafanıza göre de azaltmayın. bence bir ara veteriner olan bir yere gittiğinizde görüşün ve mama satın alın.

sürekli ağlayacaktır bizimki de bir senedr ağlıyor, ama yapacak bir şey yok, kilo ileriki yaşlarda çok daha büyük sorunlara yol açar sağlığı ile ilgili. o nedenle ağlasa da asla başka mama vermiyoruz. kendi yemeklerimizden de vermiyoruz, açıkta bırakmıyoruz.

neferkitty acananın kısırlaştırılmışı yok diye ben royal caninden N&D düşük tahıllıya geçmiştim. o ara acana kullanıpta idrar sorunu yaşayan birkaç kişide denk gelmişti korkmuştum açıkcası.

omega-3 ü nasıl veriyorsun kendin için aldığından mı kedilere ayrı satılıyor mu?

bir arkadaşım (kadın) öğlen arası yüzmeye gidiyor. gelince yoğurt vs yiyor.

Sabah kahvaltasini cok iyi yaparsa(karbonhidratsiz) ve spor sonrasi recovery icin sekersiz protein shakelerden icip ustune biraz da saglikli yag iceren ceviz vs alirsa, aksam 17-18 gibi aksam yemegi yiyebilir. Intermittent fasting gibi yapabilir ama bunu yaparken protein ve yag alimini cok iyi dengelemeli yoksa hem acikir hem de kas kaybina ugrar. Duzgun yaparsa hem acikmaz hem de iyi yag yakar.

Olur, neden olmasın. Önemli olan günlük gıda ihtiyacını karşılamak. Karbonhidratı yüklü alıyorsan o saate kadar acıkabilirsin tabi, o ayrı.

bazı şirketler spor alanları yaratıyor çalışanlarına. öğle arası zumba öğretmeni geliyor filan.
bunları talep edin bence. gerçekleştirecek şartlar olmasa bile talep edin. bunun bir ihtiyaç olarak algılanmasını sağlar adım adım.

spor salonu var. ben sabahları spor yapıp sonrasında kahvaltı ediyorum ama öğlen arasında spor yapıp sonrasında yemekhanede yemek yiyenler var.

bizde spor salonu var, pilates dersi de koydular 12-12:45 arası gibi. 1de çıkıyorum öğlen yemeğe gidiyorum yemekhanede.farklı yerde olmadığım için sıkıntı olmuyor, 20 dk filan sonra da yerime geçiyorum. şirket rahat saat tam 1'de yerinde ol demiyor.

var ben. işyerinde yapıyoruz. öğle paydosu 12:30-13:30 arası. ben 12 gibi iniyorum spora tam 1'de bitiyorum. 1:10 geçe yemekhanede oluyorum. 13:30'da yerimde oluyorum :)

kahvaltı işine gelirsek saat 9:00da mesai baslıyor. ben işyerinde yapıyorum kahvaltıyı. iyice doyuruyorum kendimi. spora inmeden de bi meyve falan yiyorum canım isterse. (yeşil elma yada muz)

kasmaya gerek yok. kasarsan hayatin zindan olur. nefret dahi etsem, isyerinde 3. bir insanmis gibi islerle alakali herseyi sorarim, danisirim vs.. ama onun disinda ozel hic birseyimi paylasmam. boylelikle zamanla belki baska yuzunu gorurum barisir can ciger kuzu sarmasi bile oluruz. never say never!

Benim var. Üniversiteden beri en yakın arkadaşım ve sevgilisi (bir dönem bana asılan ve aramızda bir şeyler olan) ile aynı ofiste çalışıyorum. İkisiyle de hiç konuşmuyorum, selam sabah hiçbir şey. Sevgilisiyle kontak halinde çalıştığım işleri şanslıyım ki yanıma yeni bir eleman alındı, ona devrettim. Kendisiyle çok mecbur kaldıkça iş için konuşuyorum. Sevgilisini şirket aracı bende olduğu için her sabah almak zorunda kalıyorum,1 saatlik yolu iki yabancı gibi gidiyoruz. Ama ben tüm ipleri koparttım yani, mesela bu arkadaşımın annesi hasta, çok üzülmeme rağmen hiç bir geçmiş olsun vs bile demedim.
Dünyanın en boktan durumu. Zaten iş arıyorum, hayat böyle çekilmez. Konuşmadığım ve hayatımdan çıkarttığım için mutluyum ama her gün aynı ofiste bulunmak zorunda olmak kötü oluyor.

davranmıyoruz. zorunluluk haricinde muhatap olmuyoruz.

aynı odada çalıştığım kişiye geldiğinden beri hiç ısınamadım, aramız bozuk değil de genel olarak sevmedim. zorunluluk haricinde muhatap olmuyorum. başlarda sordu neden böylesin bişey mi yaptım falan diye, artık o da alıştı, sorun olmuyor.

@someonewalksalone

"başlarda sordu neden böylesin bişey mi yaptım falan diye"

Buna ne gibi bir cevap verdiniz ?

ama eski sevgili ve sevilmeyen kişi farklı durumlar.

benim ısınamadığım sevmediğim çok insan var mesela, genel olarak insanlara tepkiliyim, onun için kolay kolay sevmem. onlarla iş yerinde az konuşuyorum, günaydın nasılsın ben de iyiyimden fazla konuşmuyorum. onlar bir şeyler anlatırken geçiştiriyorum evet haklısın filan diyorum, bazen sinirliysem terslediğim ya da kötü davrandığım da oluyor. yani genel olarak ters bir insanım sevdiğim üç beş kişi haricine.

eski sevgili meselesi farklı onunla muhtemelen zorunda kalmadıkça hiç iletişim kurmam, gerçi ayrılma sebebine durumuna da bakar. ama kötü olduğunu farz ediyorum. hiç konuşmam ve diğer sevmediklerimden daha rahat hissederim, çünkü karşımdakinin de gelip benimle konuşmayacağını ya da konuşmamı beklemeyeceğini bilirim. sessiz anlaşma gibi iki taraf iletişim kurmayacak. onun için aradaki hisler bitmişse sıkıntı yok rahat durum.

@top_secret

"yoo bir problem yok, beni çok rahatsız eden bir şey olsa söylerim zaten sana" dedim. işin aslı şu ki, rahatsız olduğum genel olarak tüm tavırları olduğu için, anlatıp da olayı uzatmak istemedim. bu yaştan sonra benim dediklerim onu değiştirmeyecek, bu nedenle uzak durmayı tercih ediyorum. herkesi sevmek, yaşadıklarımızı paylaşmak zorunda değiliz sonuçta :)

Davranmiyorum

Yokmus gibi davraniyorum.

Cok yuzeysel konusmalar haricinde mecbur kalmadikca muhatap olmam.

görmezden geliyorum. yok sayıyorum.

kısır maması kullanmak şart gibi. onun dışında yediği her şey direkt kilo aldırıyor ve sağlığına da zararlı. kısırlaştırmayı yapan veteriner zaten anlatır. ama kısırlaştırdıktan sonra aa kıyamam biraz da şundan vereyimleri iyice kısman lazım. bizim veteriner kuru mama dışında her şeyi yasakladı.

kısır kedi maması kesinlikle yedirin yoksa ileride çok kilo alır ve sağlık sorunu yaşar. bir de ksıır mamayı belli oranda vereceksiniz, ben vermeme hatasını yaptım ve kedim bir yıldır sadece bir gıdım obez kedi maması yiyor:( yani kısır mama yetmez bir ölçü kabınız olsun ve doktorun kedinize önerdiği oranda mamayı onunla ölçüp verin. ekstra mama vermeyin ağlasa da.
onun dışında başka değişiklik yapmanıza gerek yok, zaten yaşı da itibariyle zamanla durulup sakinleşecek kısırlaştırma sonrası.

bizimkilerin hepsi kısır, ama biz normal proplan somonluyla devam ediyoruz.
1-2 tanesi çoook hafif tombikleşti, ama sayıları çok ve çok oyun oynuyorlar.
o yüzden bir sorun yaşamadık.
illa obez olacaklar diye bir kaide yok yani.
ya da "şart" değil.

benimkiler hiçbir kısırlaştırılmış kedi mamasını yemedi mesela.

Biz veterinerimizin tavsiyesi üzerine kısır kedi maması ile devam ediyoruz. En iyisi kısır maması almanız tabii.

Daha kısırlaştıralı 2 ay oldu sanırım, şişmanlama olmadı. Ama uysallaşma da olmadı. Tam tersi oldu, kısırlaştırma öncesi uysalken şimdi oyun delisi oldu, koşturmaya başladı:)

Kisir kedi mamasi kullan tabii ki. Kilo alma sik gozlenen bi durum sanirim ama benim iki kedimden birinde oldu sadece. Digeri gayet formunu koruyor, mama kabi her daim dolu dursa da doyana kadar yiyor sadece. Ama zaten oyle her seyi yiyen cok istahli bir kedi degildi kisirlasmadan once de. Ayni sekilde oyle cok ekstra bir hareketsizlik, uyuzlasma da olmadi bizimkinde.

kedim kilo almadı diyen arkadaşlar için dikkat etmelerini tavsiye ederim. çünkü kısırlaştırma sonrası ilk seneler ben de öyle sandım. kilo almıyor, kabında yemek var o kendi doyunca bırakıyor gibi yöntemlerle ilerledim. ama özellikle kedi 4-5 yaşını geçtikten sonra yani kısırlaştırmanın 3., 4. senesinden sonra bir anda ne olduğunu anlamadan kedi kilo alıyor.
tabii kedinizin cinsi vs de fark eder. ama daha kediniz 3 yaşını geçmemişse benim yaptığım hataya düşmeyin, geri dönülmez sağlık problemleri gerçekten çok üzücü oluyor :(

@kaputt:

benimkilerin hepsi beş yaş üstü ve hepsi sokak kedisi.
cinslerde belki fark ediyor olabilir, evet.
zaten 5 yaşından sonra normal hareketleri de azaldığı için onun da etkisi olabilir.

@kaputt, geçmiş olsun:(

Bizimkine proplan kısır maması veriyoruz ve her zaman ölçülü veriyoruz. Şimdilik bir kilo sorunumuz veya fazla mama isteme sorunumuz yok. Umarım ileride de bir problem olmaz.

Kelimelik var app olarak.

yok ben bilgisayardan istiyorum.

oyunus diye bir sitede vardı wordabula ama çok beğenmedim. öyle bir site vs lazım

kelimelik facebook hesabınla girince bilgisyardan oynanıyor.

çok çok nadirmiş hatta türkiyede ilk kez görüldüğünü düşünüyormuş bir veteriner.
yine aynı veteriner insanlarla temas etmeyi çok sevdiğini söylemiş down sendromlu olan kedinin.
ancak tuvalet eğitiminde sıkıntı olabilirmiş zeka geriliğinden dolayı.

kedilerde down sendromunu taklit eden ve adını hatırlayamadığım başka bir sendrom olabiliyor çok nadir de olsa.

tabii ki kedice davranır, insanlara karşı da herhangi bir saldırganlık falan yaratmaz, normal bir kedi olur.
sadece mama yeme, tuvalet eğitimi gibi konularda biraz yavaş öğrenme gibi şeyler olabiliyor.
yani normal bir kedi kum kabı kullanmayı hemen öğrenirken, ona birkaç kere göstermek gerekebilir.
bunun gibi şeyler olur en fazla.

sahiplenecek birinin olmasına çok sevindim.
çünkü bu anlama yavaşlığından ötürü sokakta yaşamakta zorlanıyor da olabilir.

fotoğrafı yok mu? merak ettim.

Abi kedi aynı buydu. Hatta bence bu kedi o kedi neredeyse.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

cevap olmayacak ama, dünyanın en tatlı şeyini görmüşsünüz galiba, içim sevimlilik doldu^^

offf çok fena tatlıymış cidden

iran kedisinin türlerinden biri olmadığına emin misiniz?
onlara da çok benzettim ben fotoğrafı. ama öyle olsa bile sahiplendirin tabii çok tatlıymış :)

www.google.com.tr

Down sendromlu kediler pek uzun yaşamıyorlar diye biliyorum.
Benim tek bildiğim meşhur down sendromlu kedi Üzim'in ev arkadaşı Otto idi.

www.radikal.com.tr

"Türkiye'nin ilk..." diye vermiş haberde ama ne ilk ne de son. Sadece nadir.

@Bowie paylaştığın kedi Lil Bub, down sendromlu değil kirilgan kemik tarzında bir hastalığı var. Alt çenesi de büyümedigi için dili dışardan kalıyor.

3-5 tlye puan hesaplayıcı alırsanız faydalı olur.

kaş'ın altına e ile inip efkar yazın kelimenin iki katını alın
refakat da mantıklı bence, tüm harfleri kullanınca oyun bitmiyor mu zaten

tüm harfleri kullanınca da yıldızda da +25 alırsın.

Trendyol

Trendyol +1

Beden kalıbı olarak güvenemiyorum oraya

Trendyol evet. Vaktiniz var ise size uyacağını düşündüğünüz bedeni sipariş edip deneyebilirsiniz, olmazsa da iade edersiniz.

iki beden söyleyin olmayanı iade edin
trendyol +1 kesinlikle.

buradan 4-5 düğün kıyafeti çıkardım ben geçen sene sipariş/iade ede ede.
ayrıca bedenleri sıkıntı değil, trendyol'un kendi markasından bakın trendyol party, trendyol gece gibi açıyorlar.

Bakırköy'deki alışveriş caddesinde (meydandan sahile doğru inince) uygun fiyata bir sürü şey bulursun. Öyle bir şey al ki başka bir zaman da giyebil. İnternetten kıyafet almıyorum ben de. Zara, Bershka, Stradivarius'ta falan da indirim var; oralarda da hoş şeyler bulabilirsin.

Koton'un internet mağazasında uygun fiyatlı bir dolu elbise bulabilirsin.

hiçbiri, neo serisi adidas ayakkabı almasan daha iyi, rahatlığı ve malzeme kalitesi düşük oluyorlar fiyatları da o yüzden biraz daha uygun

al birini gitsin. hepsi bok gibi.

2 diyorum. Şahsi tercih sıralamam da şöyle olurdu:
- 2
- 3
- 5
- 4
- 1

Yukarıda daha bilgili arkadaşlar var aslında onlara ters düşmek gibi bir amacım yok ama şahsi tecrübe olarak şunu söyleyebilirim: evet, çok rahat sayılmazlar ancak ben gayet memnun şekilde birkaç tane eskittim bunlardan.

3

2 mavi olan.

4-5 kaba duruyor

4

önce 2 sonra 1, gerisi tırt

Bana sanki alt dişleri dökülmüş gibi geldi. Şuradan bi incele istersen.

www.google.com.tr

yavruysa diş dökmesi normal. ama yavru değilse sıkıntı

Yasi nedir kedinin?

2,5 yasinda. 1 kere dogurdu.

fotoyu açamadım ben iş yerinde. başka bir linke daha koyun isterseniz.

alt çenedeki dişler gitmiş. bir yerden falan düştü mü ?

we vibe 4 plus

Sevgililer gününde almak manasız geldiği için almıyoruz ama instax önereceğim.

biz de kutlamıyoruz böyle günleri pek, içimizden gelirse alıyoruz ama bu sene mayıs'ta tatile gideceğimiz için ekstra kutlamıyoruz, para biriktirmemiz lazım. heheh.

eldiven

ben kendime pilates dersi alacağım, bence böyle ekşınlı deneyimli şeyler alın sevdiğiniz insanlara.

hiçbişey. 5 yıldır hiç kutlamadık.

künefe alıp kafasının gelmesini bekleyeceğim.

+ arkadaşlar akşam ne yiyeceksiniz?
- ben yemek yemiycem.
- ben de yemiycem.
- bence akşam yemek yemek çok saçma.

şu duyuru altında yazılan cevaplar aha yukarıdaki diyalog kadar saçma. adam hediye alacak mısınız, almayacak mısınız dememiş, NE hediye alacaksınız demiş.

tamam ben de almıycam, sevgililer gününde hediye bana da saçma ama gelip ehehe çok marjinaliz biz çok ponçiğiz ve bu durumları aştık, en cool çift biziz pozları, yaralı parmağa işememek volbilmemkaç.

neyse soruya cevap vereyim eğer alacak olsaydım hediye konusunda dünya beceriksizi bi insan olarak kadına takı, erkeğe atkı+bere+eldiven.

saygılar.

el kremi.

Yağlıboya tablo yapıyordum, onu inş bitirip denk getirebilirsem güzel olur. Kısmet.

Değişir neden değişmesin ki.
Ben de 17-18 yaşlarımda Fenerbahçe'den Beşiktaş'a geçmiştim aynı sebeplerden ötürü.
Zaten küçükken de rüşvet karşılığı takım tuttururlarmış, sonradan hak yolunu buldum yani.

mainstreamci olmuşsun. geçmiş olsun.

takım dediğin zımbırtıdan çocukluk ve ergenlik zamanlarda zevk alır aidiyet hissedersin. bu tam fanatiklikten el ayak çekme yaşı. bu saatten sonra takım destekleyen adam olmaz bi de takım değiştireceğim diyosun ya. püh

taraftar grubunun duruşuyla ilgili olabilir mi? geçen gün maçta baya muhalif tezahüratlar olmuş diye duydum. Gezi'den sonra da beşiktaşlı olduğunu söyleyen bir sürü insan oldu.

millet 30 yaşından sonra cinsiyet değiştiriyor takım niye değiştirilmesin?

şimdi o başarılı diyedir. gs lilerin çoğu böyledir. uefa zamanında çocukluğunu geçirenler hep gs li oldu. o yüzden gs biraz kötü gidince türkiye'de 3 tane gs'li kalıyor.

ben de 28den sonra beşiktaşlı oldum fenerden döndüm. hem de şimdi göre fanatğin de fanatiğiyim. yani kimseden zevk alıyorsan onu tut bence toplum baskısından çekinme. gel maçlarda tezahürat filan yap güzel şeyler bunlar.

Çoğumuz daha küçücükken babamız hangi takımlıysa o takıma sempati duyarak takım tutmaya başladığımız için değiştirilebilir bence sonradan.

nasıl istiyorsan öyle yap, kendin bilirsin, direkt seni ilgilendiren bir konu. yakın arkadaşım olsan biraz dalga geçer sonra bırakırdım büyük ihtimalle.

3 kere takım değiştiren gördüm. fanatiklik zaten salaklık başka bir şey değil.

Ben önceden takımsızdım. Bi klübe spor yapmaya gide gide sempatim arttı ve galiba ben de artık takım tutuyorum. Olur böyle şeyler

Beşiktaşlılık çok güzel gelsenize

sonraları sıksa da ufc fena değil

Candy Crush oynuyordum, 400. seviyeden sonra sıkılıp bıraktım. Sonra da tamamen kaldırdım. Temple Run 2 oynuyordum, bilmem kaç milyon puan rekoru kırınca bıraktım. Ondan sonra hiç oynamadım ama duruyor hala. Flight Pilot Simulator oynuyordum, son bölümde takılınca bıraktım. Her yaptığın uçuşta sanal para kazandığın güzel bir oyun. Arada bir oynuyorum bazen. Genel olarak uzun süredir telefonda oyun oynamıyorum.

ben super mario oynuyorum bir iki haftadır bir sardım çılgın gibi.
sboy world adventure diye geçiyor ismi ve bence bayağı kaliteli 100 bölüm yapmışlar.

Kelimelik

kelimelik ve hill climb racing 2.

ninja spinki challenges

kelimelik , eğer internet erişimi yoksa su doku metro vs gibi yerlerde çok iyi oluyor.

zombie dash gibi açıp oynayıp sonra kapatacağım oyunlar oynuyorum.

hiç oynamazdım ama son bir ayda top eleven a sardım.

2048 oynuyorum ve yalvarırım biri beni kurtarsın :'(

kaç kez silip tekrar yüklediğimi hatırlamıyorum bile. birkaç kez 8192'li blokları görmeyi başarabildim. max puvanım 153bin küsür felam.

bu gereksiz bilgiyi de verdikten sonra rahatça uyuyabilirim heralde.

Kafa topu

infinitode

İlk aldığım günden bu yana hunharca oynuyorum =D
Şu sıralar yüklü oyunlar;

-TMNT: Legends (yeni animasyonu izleyip, sevdiysen, bu oyun bir şahane)
-Dragons: Rise of Berk (How To Train Your Dragon'un animasyon dizisi baz alınarak yapılmış)
-Star Wars Galaxy of Heroes (buna baya sardım, hayli keyifli)
-Adventure Time: Puzzle Quest (candy crush gibi ama bu harika çizgi filmin karakterleriyle)
-Transformers: Earth Wars (yeni dandik film serisine değil de eskiye sadık kalınmış bir oyun)
-Kelimelik (olmazsa olmaz)
-Two Dots (ilk başlarda iyi sarmıştı, güzel bir kafası var, arada bi açıyorum)

101 okey!!!

marvel contest of champions

tüm marvel karakterlerinin olduğu, bölüm bölüm ilerlemeli, street fighter tadında oyun.

81k toplam karakterlerimin gücü, 13.909 en iyi ekibimin güç toplamı

inanılmaz bir bağlılık ve emek gerektiriyor. yüzbinlerce kullanıcısı var ve oyunda yükselmek, iyi adamları bulmak çok zor.

yükleyen varsa beni bulsun.

nickim: bringbackscrubs

two dots

anadolu bus simulator
aynı türk yapımcının bir uçak simülator oyunu daha var, o da güzel.
construction simulator 2017

Minions oynuyorum ben, ilk akıllı telefon aldığım günden bu yana oynuyorum, 4 - 5 yıldır yani. Kaç defa sildim baştan başladım hatırlamıyorum.

malt paste denediniz mi?
bir de veterinerde kontrol edildi mi bilmiyorum ama birsey yutmus tikamis olmasin...

önce zeytinyağı deneyin, duphalac'a gerek kalmayabilir.
duphalac'ı da veterinere sormadan vermeyin ama.

bizimki 2 gün çekti yürüyüşü değişti, veterinerin tavsiyesiyle yanlış hatırlamıyorsam 5cc duphalac verdik düzeldi.
5 gün çok uzun değil mi ya?

4-5 gün çok çok uzun hemen veterinere götürün kendiniz denemeyin.

veteriner + zeytinyagi

veterinere götürün, kuyruk sltından bakıp kaka nerede anlıyorlar. bir şey yutmuşve tıkamış olabilir

Eve alıcan beslicen dışkılatcan sevcen oynatcan... bu. Benim böyle sık sık beni ziyarete gelen bir sokak kedim vardı. Hele o gece yalnız kalacaksam gelip bende kalırdı.

üşümüştür enerji harcamak istemiyordur. kuru ve yerden izole bir yer bulduysa orada uyur. hasta kedi genelde uyumak yerine kıvrılıp oturmayı tercih ediyor.

kediler günde ortalama 16 saat uyur

uyuması normal ama bir ihtimal belki hamile olabilir, biraz güvenlikli soğuktan korunabileceği bir yerse oraya girmiş olabilir. siz mama koyun o yer. bugün yine yemezse sorun olabilir. sokak kedisi açtır çünkü:

Üçüncü evin pencerelerinden anladığımız kadarıyla daire aslında bodrumda, çok güneş almaz. Güneş girmeyen eve doktor girer.

İkinci ev affedersin Çin kerhanesi gibi ışıl ışıl ben sevmedim.

İlk ev olabilir ama ben çok anlamam bana güvenip alma.

hepsi yer altinda daha da kotusu beylikduzunde.

fiyatlar cok ucuzmus yalniz istanbulda 100 liraya sifir daireyi birak bakkal karton kutu bile vermiyor o yuzden bilemedim yalan ilan da olabilirler.

fotolar ile oynanmış. yani fotolar çekildikten sonra köşesinden değil de sağından ya da üstünden çekilerek perspektif yaratılıp geniş ve ferah gösterilmiş. bu evler aslında miniciktir. ayrıca bu devirde 100.000 tl'ye kimse kimseye istanbul'dan ev vermez. beylikdüzü bile olsa.

dolandırıcılar demek ki sizin gibi iyi niyetlilerden dolayı yaşamlarını sürdürüyor.

resimlerde oynama var gibi çok canlı ve resimler iyi bir noktadan çekilmiş. 100bine adam günahını vermez kesin bir hinlik vardır.

Arkadaşlar fiyatlara neden takılmış anlamadım. Beylikdüzü'nün merkezi sayılan Büyükşehir Mahallesinde 2+1 evler 250bin civarında.

Senin koyduğun yukarıdaki ilanlarda Cumhuriyet Mahallesi yazıyor ama onlar ya Beylikdüzü'nün Yakuplu bölgesinde veya Esenyurt'un Cumhuriyet Mahallesi'ndeki evler. Yakuplu'da sıfır binada 2+1 evler 150 bin zaten. Bu ilanlar ise bodrum/bahçe katı ve muhtemelen eski bir binada ve sadece içi yenilenmiş daireler. O yüzden fiyatlar normal.

Delta Gayrimenkul genelde Esenyurt civarında ucuza daireler satıyor. Aşağıdaki linkten fiyatlara bak:

deltagayrimenkul.sahibinden.com

Esenyurt ve Beylikdüzü-Yakuplu, Gürpınar civarlarında 100bin TL civarlarına daire bulmak mümkün.

penceleri yarım olan ev hariç diğer ikisi alınabilir.
hepsi bahçe katı, binalar yeni. evlerin çevresini incelemek lazım. bir tanesinin üstü kapalı terası var anladığım kadarıyla, bence en iyisi o.
fotoğraflara bakarak ev almayacağınızı düşünüyorum. gidip görmeniz hatta odaları tek tek ölçmeniz en mantıklısı olacaktır. ortalık çakal müteahhit kaynıyor. inşaatı başlamamış binayı yalan yanlış plan şemalarıyla satmaya çalışanlar var.

yahu birinci ev ile ikinci ev aynı? fark etmediniz mi?

biri kiracı varken çekilmiş, diğeri boşken.
bu arada fotolar o kadar kötü ki ben gidip görmeye bile çekinirim. yine de gidin canlı gözle görün. fiyatı filan uygun çünkü, geniş de ev.

ama üçüncü ev dedikleri gibi alt kat ışık almaz, ona bulaşmayın derim.

ben bu emlakçılardan bırak ev almayı selam bile almam. bütün resimleri sağa sola genişleterek evi büyük göstermeye çalışıyor şerefsizler

evler karanlık. fotoğraflarla oynanarak geniş gösterilmeye çalışılmışsa da zaten karanlık olduğu için ev eminim basık bir havaya sahiptir.

bence bir evin küçük olması kadar karanlık ve basık olması da kötüdür.

Türkiye'de toprak altı daire alınmaz(mış) çünkü maliyetten kısmak için yapılması gereken prosedür yapılmıyor(muş) ve bunun sonucunda o dairelerde çok rutubet oluyormuş.

Toprak altı: Kot farkı dolayısıyla bir tarafı açık olup, diğer tarafı toprağın içinde olan.

muhit

soldaki

sol

sağ

sağ

Bu konular ten rengine ve saç bakım alışkanlıklarına göre değişir. Sadece hangi renk güzel diye soruyorsan; sağdaki.

sol

Sol

sol

sağ her türlü

sag

Sağ. Soldakinin ışıltılarını sevmedim.

Soldaki.

sağ

düzgün yapacak yer bulursan ve mısır koçanı gibi saçlarla dolaşmayacaksan sağdaki.

Sol.

Sağdaki çok yapay duruyor, ben boyayım diye bağırıyor.

galiba ikisinin arasında bi şey yaptırmaya karar verdim. başa baş gitti çünkü
saç rengim koyu; biraz değişiklik olsun istiyorum.

evet bein olunca birkaç gün açtılar, salı son gündü.

digiturkplayde aylık 5 tl. istedigin zaman çıkabiliyosun.

Not: max 30 tl

Yeni moda şallardan hani uzun ve kareli (10 tl) + Tatlış bir kupa (10tl) + Yılbaşı süslü çikolata (max 10 tl)

güzel bir paket yapabilirsin

Kahve dunyasindan fondu seti al 28 liraymis demin gordun

ya şöyle termoslardan alın.
www.tantitoni.com.tr

ya da filtre kahve filan içiyorsa french press alın.

şirket hediyelerinde bunlar iyi oluyor.

kar küresi. not tutacağı.

oje seviyorsa renk renk oje alın bir kutuya koyup verin. ben arkadaşıma yapmıştım bunu bayılmıştı.

the body shop'ta krem, dus jeli vsden olusan setler oluyor ya da siz olusturabiliyorsunuz butcenize gore.

sıcak su torbası mudodan kalpsiz olanından, tanımadığın normal bir bağın olan kişiye gideri olan hediye.

Twigy veya pentiden ev ayakkabısı.

Şal

kız star wars seviyorsa tchibo darth vader hediye seti ve bb-8 çalar saat var ama fiyatları yüksek fakat star wars temalı her şey böyle oluyor.
ama bunun rastgele bir iş arkadaşı olduğunu da düşünürsek atkı bere takımı ya da şal falan al gitsin. kızlar şalı her zaman beğenir. kotondan alabilirsin.

ipuçlarını yakala, kız ne seviyor nelere ilgi duyuyor mesela?

siz ödemeyi sözleşme no ile filan yapıyorsanız, onu girin sözleşme no ile tüketim noktası aratın. bizde de daire no hatalı çıkıyor mesela.

internetsubesi.igdas.com.tr

buradan ya da tesisat no daire no filan girip çıkarın. burası üç tab ile döne döne bir şey bulabileceğiniz bir ekran :)

saat yanlış okunmuş olabilir, alo igdaş'tan da itiraz edilebilir. faturadaki saat değeri ile saattekini karşılaştırın bence

90 larda vardı bu selâmünhello

herkesin yaptığı birşey değil arada sırada yapılıyor

bayadır var olan bir selam şekli.

samimi olduğum arkadaşlarla geyik olsun diye böyle selamlaşıyorum, ne muhafakarım ne de ergen. basit bir geyik, fazla anlam yüklemeyin..

20 senedir kullanılıyor bu ya. lisedeyken çok kullanıyordum ben de aşslls. hala arada geyik olsun diye söylerim. denk gelmemen garip.

aynen çok eski bu.. 15-20 sene önce filan okuldayken derdik biz de..

orta okul ve lise dönemlerinde sıklıkla kullanılır. liseden sonra söyleyen olursa ilişkinizi kesin.

90'lardaki akıma yaşım yetmedi herhalde, daha önce hiç duymamıştım :) O zaman yeniden hortladı muhtemelen bu veya dediğiniz gibi o yaştaki liseliler kullanıyor genellikle. Bir yaşıma daha girdim..

Bakteriden bahsetmiş olabilirler mi ?

(bkz: salmonella)

tr.wikipedia.org

sorun olur mu cok genel olmus sanki, tam olarak sorundan kasit nedir ?

yani sorun bomba ya da herhangibir terör eylemi gibi. kimse bilemez de ne bileyim çok mu tehlikeli noktadır? insan telaşlanıyor haliyle, hele emniyete yakın olunca bu kadar

e dikkat edin tabii, ne olur ne olmaz, çok dışarıda dolanmayın, karşı tarafından uzağından yürüyün hemen okula girin. siz de o cevrede beklemeyin..
yani, yapılacak şeyler sınırlı ne yazık ki.

Bu cumartesi çoook kişi ankarada olacak. Korkuyoruz ama ne yapalim önlem alamiyoruz malesef. Dikkatli olmak da işe yaramiyor. Şans.

Olmasın diye özellikle herkesi küçük okullara dağıtılmış normalde üniversitelerde oluyordu büyük bir kısmın sınavı, bu arada alparslan anadolu lisesine kolay gidiş yolunu arıyorum ^_^

valla benim de aynı sınav maltepe'nin göbeğinde bi okula verilmiş. taksiyle hızlı hızlı girip çıkmak istiyorum oralardan. yapacak bir şey yok sorun olsa ne yazar.
kaç kişi başvurmuş bu hakimlik sınavına bileniniz var mı?

50.000 teoride ama pratikte 4 sınava birden girenleri de çıkarırsanız 30.000 -40.000 civarı kalır sanırım

olursa kazara olmalı. riskli olursa daha heyecanlı.

erkeğin baba olması için 34-35 yaş en iyisi bence.
hatta bazısının 40'a kadar falan beklemesi bile mantıklı.
sonuçta babalık biyolojik anlamda annelik gibi bir şey değil.
1-2 yıl hiçbir şey kaybettirmez, tam tersine kazandırır erkeğe.

bence 3 yıl çok uzun.
ama evliliğin ikinci yılında olabilir.

ben de ilk yılı karı-koca geçirmenin daha iyi/sağlıklı/doğru olduğunu düşünüyorum.

çiftlerin yaşına bağlı,
özellikle kadının ama burada sizin yaş sıkıntılı.

evlenir evlenmez yapın.

İlişkisi evliliğe doğru giden yalnızca çok az kişi evleniyor. O evliliğe giden kısım biraz evcilik oyunundan ibaret :) haddime değil belki ama, bu soru için daha çok erken. Zamanla göreceksiniz.

İmza: türk kadınlarından bıkıp, sonunda moskovaya yerleşen kamil.

hiç bir zaman

Olmalı-olmamalı tadında bir şey söyleyemeyeceğim ama ben de kız arkadaşın gibi düşünüyorum. Öncesinde sevgili ile birlikte yaşanıyorsa daha erkene alınabilir ama onun dışında evlilikte baş başa bir miktar geçirmek evliliğin tadına varmak için ya da iki taraf insan gibi anlaşabiliyor mu yoksa bu evlilik bitmeye yazgılı mı onu tespit etmek için gerekli gibi geliyor bana. 1 sene, 1 buçuk sene bir şeyleri oturtmak için kısa bir zaman, çocuk yapmak da gerçekten çok önemli bir karar, dolayısıyla ben 2-3 sene geçsin taraftarıyım.
Bu arada ikinizin de yaşı çok genç. Erkek için 34 daha olgunlaşmanın yeni yeni tamamlanmaya başladığı bir yaş, o yüzden hiç geç değil baba olmak için. Bence erkek için 35+ daha uygun hatta.

Zaten beraberseniz bir suredir, evliligin tadi iliskiden nasil farkli olacak ki:/
Yani bence biraz dogru dusunuyorsun, 1,5-2 sene diyin, tam olsun3 seneyi gec buldum ben de.

Her ilişkinin dinamiği farklıdır ama ben de mümkün mertebe geç çocuk sahibi olunması gerektiğinden yanayım. Hayatınızı yaşayın ve olabildiğince geç anne-baba olun çünkü bu işin geri dönüşü olmayacak.

Kaldı ki 34-35 yaş gayet normal, neden geç olsun?

29 yaşındayım, yeni evlendim. En az 2-3 sene çocuk istemiyorum ben de:( Aslında genel anlamda çocuk istemiyorum. Öyle bir içgüdüm yok.

Bu arada 34 erkek için geç değil.

Daha genç olsaydım birkaç yıl kendimizi tanımayı isterdim ama şu anki yaşımda evlensem ertesi gün çocuğu yaparım.

Bence kız arkadaşınızın fikri daha mantıklı. çocuk olmadan önce 2-3 yıl gezip dolaşıp keyfini çıkarmak lazım. çocuk olunca hayat tamamen ona endeksleniyor. en basitinden ilk zamanlarda sabaha kadar uyutmuyor, işe kan çanağı gözlerle gidiyorsun. bu en basiti. daha neleri var neleri. kısacası çocuk büyük sorumluluk ve aslında yaştan ziyade bu çocuğu yetiştirmeye, bakmaya hazır mısın değil misin, bu sorumluluğu almaya hazır mısın bunu insanın düşünmesi lazım.

eğer yaş konusundan bakarsak kadının yaşı daha önemli tabii ki. 34 yaş geç değil normal bile sayılır. benim babam ben doğduğumda 34-35 yaşındaydı. erkek 40 yaşında bile baba olabilir yani.

ama dediğim gibi yaştan ziyade esasen iki tarafın da bu sorumluluğu almaya hazır olduğu zaman en uygun zamandır.

Arkadaşlar şu nokta da önemli. Ben çocuğumla aramda çok yaş farkı olmasını istemiyorum sorun bu. Yoksa tabi ki bazı insanların geç baba olması gerek. Ben mesela 22 yaşında baba olmak istemezdim o olgunluğa sahip değildim. Ama 35 ve sonrası da geç olacak. çocuk 20 yaşına gelince ben 55 olucam :/

20-55 arasındaki yaş farkı eskiden büyüktü, çünkü millet 60 yaşında ölüyordu. Şimdi azıcık kendine bakarsan 80 yaşına kadar kafan sapasağlam kaliyor. Sen 80 yaşına gelene kadar insan ömrü olur 90 zaten.

Ben de evliyim 3 yıldır, yaşım 31. Hiçbir zaman çocuk düşünmüyorum.

32 kadın. evliyim. cevabım hiçbir zaman.
bu zamanda bu ülkeye çocuk mu yapılır.
neyse bari ille yapacaksanız hayatınızı yaşayın biraz, kaçmıyor çocuk. kadın tarafı haklı.

e 1 sene sonra olsun diyorsan hemen hamile kalacak? 9 ay sürüyor zaten hali hazırda yapımı :( kadın yaşı olarak 32den önce olmasa daha iyi gibi geliyor bana.

hesabı diğer tarafa göre yapmak daha mantıklı. şöyle ki,

siz ailenizin desteğine ihtiyaç duymamaya ne zaman başladınız? yani ne zaman tam olarak kendi ayaklarınız üzerinde durdunuz? bu yaşa X diyelim.

anne/baba olmak istediğiniz yaşa da Y diyelim.

Kaba bir hesapla sizin çocuğunuz da size (X+Y) yaşına kadar ihtiyaç duyacak. O yaşa kadar çocuğunuza destek olmayı kabul ederek hesap yapın derim.

Bu "Hayatınızı yaşayın, 2 ila 3 yıl sonra yapın" diyenlerin büyük çoğunluğu 2 yıl sonra çocuk yapmak istemeyecek haberin olsun, kadınlar artık eskisi gibi değil, çoğu çocuk gibi bir şeyin sorumluluğunu almak istemiyor, bir süre sonra tahammülsüz bir hale geliyor çocuklar konusunda, 1 tane sevimli bebek görüyorlar tamam ama ondan daha fazla yaramaz ve ebeveynlerine işkence yapan çocukları gördükçe çocuk fikrinden uzaklaşıyorlar, ha bir de klişe "bu lanet ülke ve dünya üzerine çocuk mu yapılır" olayı var, o başka bir şey, "dünya ne zaman harika bir yer oldu ki?" diye sormak lazım kendilerine, dünya içinde tek hakim olgu "kaos"tur, biz kaos içinde doğduk büyüdük, onlar doğacak olursa farklı bir biçimi ve derecesinde var olacaklar sadece.

Orta yolu bularak hareket etmelisiniz, ama bu konularda illa taraflardan biri gönülsüz oluyor.

çocuk erkeğin hayatında çok bir şey değiştirmiyor para vs düşünmezsen. ama kadının hayatını bitiriyor. kız arkadaşınızın fikri daha önemli .

23 /kadın 30 dan önce kesinlikle çocuk yapmam gibi geliyor.

doğrusu, birlikte yaşamak istediğinizde birlikte yaşamaya başlamanız, çocuk sahibi olmak istediğinizde de çocuk sahibi olmanızdır.

tamamen iki kişinin şahsi tercihlerine bağlı ve keyfi bir şeyi böyle yaşa bağlayıp standartlaştırmaya çalışırsanız mutsuz evliliklere ve ayakbağı gibi görülerek yetiştirildiğinden ilgi budalası olmuş mutsuz çocuklara sebep olursunuz.

bu ülkede çocuk yapmak?

20 aylık evliyim 29 yaşındayım eşim 10 aydır çalışmıyor çocuk yapmak için tüm şartlar uygun ama bu ülkede çocuk yapmak çocuğa yapılmış bir terbiyesizlik gibi geliyor bana.

kendim yaşamaktan zevk almadığım bir ülkede bir başka canlının keyif alabileceğini düşünmek biraz ahmaklık gibi.

İyi de abi 30 sene önce de bu ülke yaşanılabilecek harika bir ülke değildi hiçbir zamanda olmayacak. Siz neden evleniyorsunuz ? Mutlu olmak için. Çocukta bir mutluluktur. Eğer bu ülkede yaşıyorsanız ve evleniyorsanız bir mutluluk peşindesiniz demektir. Evleniyorsanız da çocuk yapmak gayet normal. benim fikrim bu.

28 yasındayım. Eşimle evleneli 1 yıl oldu. Geçen burada duyurmuştum. Eşim şu an hamile 2 aylık :)

Çocuk 20 yaşındayken sizin 51 ya da 54 yaşında olmanız çok bir şey fark ettirmeyecek ama 27-30 yaşında yeni evliyken gezmenin, dolaşmanın, eğlenmenin tadını çıkarmamak bence eşinizi daha çok üzebilir.

4 sene sonra normal

En az 2 sene sonra bence. Evlilik içinde de birbirinizi iyice tanıyın.

Tarafların önceki yaşantılarına bağlı olarak değişir. Özgürlükle ve birbirleriyle ilgili yeterince doyuma ulaşmışlarsa hemen olabilir. Ulaşmamışlarsa ulaşana kadar 2-3, hatta 5 yıl sonra falan bile olabilir. Gerçi bana kalırsa bu ülkedeki çoğu insan hiçbir zaman çocuk yapmamalı.

Cocugu sonraya ertelemeden evvel, smear testi vs. yumurtalik rezervi ve spermiyogram testine baktirdiktan sonra beklemenizi tavsiye ederim. Bir doktor arkadasim 27 yasinda menapoza girmek uzere oldugunu tesadufen ogrendi ve esinin de azosperm oldugunu fark ettiler. Su an bebekleri oldu fakat bu sureci yasayinca pismanlik duyulabiliyor, keske beklemeseydik vs. gibi. Testlerden sonra karari vermek de iciniz rahat bir sekilde size kalir yine.

yaşlar erken değil, geç de değil. annenin istemesi daha önemli.

bir tabağa koyup verirseniz ve çok yerse zararı olur.
ama bir tane alıp verirseniz, o da yerse, bir şey olmaz.

yine de acılı olması kötü ama.

Niye kedinize kuru fasulye veriyorsunuz arkadasim ya? Insan bunyesi bile baklagili sindirmekte zorlaniyor gidip bunu 100% etcil bir hayvana ne diye veriyorsunuz.

Kedi et yer, hem de en canli kanlisini bile yer, etin her turlusunu yer. Bakamiyorsaniz sokaga salin eminim o hayvan kendine sizin ona baktiginizdan daha iyi bakar.

ateyist +1

kılçıksız balık verin, et verin. acılı kuru fasulye verilmez. acı yemez kedi.

et yoksa yumurta, peynir ya da sütü suyla karıştırıp filan verin.
kuru fasulye nedir gerçekten deli misiniz?

yer.

@ateyist_ sorumsuz, "amaan kedi işte, ne yerse yesin." diye düşünen bir insan olsaydım duyuruda bu soruyu sormazdım. ben mama aramaya gittiğimde arkadaşım yiyor mu diye merak edip bir tatlı kaşığı kadar kuru fasulye verdiği için endişelendim ve ben de kızdım zaten kendisine. anlamadan dinlemeden nasıl bu kadar tepki gösterebiliyorsunuz cidden anlamıyorum. her zaman kuru mamayla besliyorum, ilk defa mama tedarik edemedim ve şu an müşkül durumdayım.

çok enteresan. "kuru fasulye zararlıysa kedime ne verebilirim? diye soruyorsunuz. tepki gelince de "arkadaşımı verirken gördüm ben de kızdım ona" diyorsunuz.

bir de yani bir insanın bu konuda mantık kurabilmesi lazım. neden - sonuç ilişkisi kurabilmesi lazım. kuramıyorsa buradaki tepkilere tepki vermemesi lazım. garip gerçekten.

@dedimmidemedimmi bir an yiyebilir mi diye ben de düşünmedim değil, inkar etmiyorum zaten ama sormadan, araştırmadan vermesine kızdım. yumurta verebileceğimi öğrendim. yine de teşekkürler.

edit: bilgisiz veya mantıksız bir insan olabilirim ama kesinlikle sorumsuz, düşüncesiz değilim.

arkadaş, kuru fasulye verdi diye ne gömmüşsünüz yani bence abartı bu kadarı da. Çok vermeyin baklagil zordur eyvallah da biz kedimizi yıllardır mercimekle yeşil fasulyeyle, ciğerle taşlıkla besliyoruz kaliteli kuru mamanın yanında, taş gibi hayvan, 11 senedir aşı dışında veterinere gitmişliği yok.

Biraz sakin olmakta, insanları hemen harcamamakta fayda var.

Kısaca, kuru fasulye ağır gelebilir ama bir kaşıktan iki kaşıktan bir şey olmaz. Taze sebze yemekleri, mercimek falan yiyorsa verin bir öğün mamanın yanında. Evet çok canavarım, sokağa bıraksak kedilerimizi daha iyi, he.

kaç tane veterinerle görüştüysem kuru maması dışında bir şey vermeyin dediler. Kaliteli kuru mama alın

2011 yılı itibari ile 25 milyar :) eşya, takılar vs+ düğün. İlk kiraya çıkmıştım. Anne baba yardımı olmadı aynı şekilde kayınbaba kaynana da pek yardım etmedi kendi yagimizda kavrulduk. Önceden birikmisimiz vardı borçlanmadan lüzumsuz masraf yapmadan çıktık işin içinden. Bu işlerde tutumlu olucaksiniz elalem ne der diye çıkarsanız 70-80 milyar masraf yaparsiniz. Gerek yok tutumlu olun israf ve gösterişten kaçının tek tavsiyem

ben takip için ilişeyim dedim,

cevap: ablam için konuşuyorum, geçen sene eylül'de evlendi. 80 bin civarı düğün masrafları, kişi sayısı 700 civarıymış. İncek'te açık havada yapıldı işte yemek, canlı müzik falan. Eşi babasından kalan evi satıp yeni bir ev aldılar 610 bin civarı evin içini bilmiyorum ama en az 70-80 bin gitmiştir.

Totalde nerden baksan 800 bin civarı :S babam pintinin önde gideni olduğu için karışmadı hiçbirşeye, çok az destek oldu, annem elinden geldiğince destek oldu 50 bin civarı çıkarmıştır en fazla. yer: Ankara

sana bağlı masraf.

biz ev değiştirmedik yaşadığımız evde kaldık, yeni eşya almadık.

düğün yapmadık. aile hiç para vermedi.

650 tl nikah, 650 gelinlik (eski ayakkabımı giydim), 300 damatlık, gece arkadaşlarla eğlence yaptık onda da biz ortaya bişiler koyduk, kalan herkes kendi ödedi, bizim kısım 3500 tl oldu. davetiye nikah şekeri davetiye bağış yaptık, herhalde 350 civarı bir şeydi.

İşte totalde 5500 filan olmuş. gayet uygun yani. istersen geceyi de yapma balayına git. 2000 tl'ye evlenmiş olursun. ek bilgi olarak herkes deli gibi eğlendi iki yıl geçti hala herkes bizim gece çok eğlenildiğini anlatır. yani sana bağlı yine. 10binler verip düğün yapıyorsun bi de kimse memnun olmuyor..

bu arada takılan altınlardan da 20bin civarı geldi.

Ya çok fark ediyor, tamamen size bağlı, ucu çok açık. Karşılaştırma açısından bizim konsepti söyleyeyim:

1. Eylülde evlendik. Düğün yapmadık, izmir'de güzel bir mekanda nikah + kokteyl, 300 kişi: 15bin. kına gecesi istanbul'da güzel bir mekanda 4 bin. gelinlik 2bin. damatlık 1500. fotoğrafçı 2bin. video bin. alyanslar bin500. nikah şekeri, bağış olarak 1200. davetiye 300. bunların dışında gelin-damat bohçaları, gelin çiçeği, bahşişler(maalesef) vs toplam olarak 32bin diyebiliriz.

Yukarıdakilerden sadece alyansları ve fotoğraf-videoyu biz ödedik. Gerisini aileler ödedi. Bize kalsa kokteyl de değil sadece nikah yapacaktık çünkü, onlar düğün diye zorladılar, kokteylde anlaştık. Kendileri kaşındılar yani.

2. Öncesinde ev aldılar bize evet, ama illa şart değil. Bizimki denk geldi. Ev istanbul'da 340bin.

3. Ev eşyalarının tamamını eşimle ikimiz aldık. Çamaşır ve bulaşık makinesi dışında toplam 25bin tuttu. Balayını da kendimiz ödedik, o da 10bine yakın tuttu.

6. Takılan takılar 60bindi. Yarısını ev eşyaları ve balayına sayarsak karımız 30bin.

Özet bu şekilde.

evlilik sürecindeyim. düğünün nerede olacağına da çok bağlı, bizimki denizli'de olduğu için ve düğün mekânının sahibi tanıdık olduğu için istanbul'a göre çok, çok ucuza geliyor.

- nişan denizli'de, biz karşılıyoruz. yemekli, yaklaşık 80 kişi olacak (yakın akraba çok). nişanı yapacağımız yerin sahibi tanıdık. kıyafet, alyans, vs. toplam 4, 4.5 bin gibi tutacak.

- kına gecesi denizli'de, babam karşılayacak. mekân, ikram ve müzik 3.5 bin. kıyafetleri kendimiz hallederiz.

- düğün kır düğünü, 750-800 kişi yemekli, sahibi tanıdık. 21 bin. bunun yarısını biz karşılıyoruz, diğer yarısını aileler bölüşüyorlar.

- gelinlik, damatlık kendimiz karşılarız. fotoğrafçı tutmayacağız, arkadaşlar halledecek. erkek arkadaşımın ailesi 30 bin liralık altın takacağız dedi, gerek yok az bir şey takın kalanını nakit alalım dedik. bu benim talep ettiğim bir şey değil kesinlikle, kendileri istiyor. bu parayı ev için kullanırız büyük ihtimalle.

- ev almıyoruz, gerek yok.

6500 dugun salonu (yemekli) 25bin takilar, 5000 balayi, 2500 gelinlik damatlik ve bindalli mi neyse o, fotograf cekimine verdik 1700 tl(biz farkli sehirde cektirdik o yuzden yuksek fiyat) 20 bin euro ev tadilati, 12bin euro noter parasi, ev esyalari ortalama 15bin euro. Ev aldik kira odememek icin aylik 700 euro da taksit var her ay. E tabi bunlar bariz olanlar. Ufak tefek harcamalarda oluyor illa ki balayinda ve dugun zamaninda iyice giriyor.

Yani bol para sart oluyor bir yerde. Tabi iki ailede yardim etti odemeler konusunda.
Takilarin ve noter parasinin vs yardimini yaptilar kalani biz hallettik.

Ağustosta evlendim, düğün yapmadık. Nikah salonunda nikah akşamına yakın arkadaşlarla bir bara gittik.

Kiraya çıktık, 1200 tlye.emlakçıya depozitoya 2200 tl verdik.

perdeleri ve buzdolabını benim ailem aldı. Yemek odası takımını eşimin ailesi. Diğer beyaz eşyaları benim bekar evimden getirdik. Ayni şekilde çalışma odası ve misafir odasını da olduğu gibi benim eski evimden getirdik. Yatak odası takımını ikea dan, koltuk takımı ve yatağı enza dan aldık.
Nikah şekeri ve davetiyede olabildiğince ucuzunu seçtim.

Bir halı aldık stepten birkaç paspasımsı halıyı da madame Cocodan aldık, 600e bütün halıları halletmişizdir.

Mutfak malzemeleri ve havlu nevresim gibi şeyleri genelde benim ailem aldı, annemin yıllar önce aldığı şeyler de varmış zaten.

Ekmek kızarma Makinesi, kettle, süpürge, robot falan kendimiz aldık.

Toplamda eşim ile benim kenarda birikmiş 20bin liramız vardı aşağı yukarı. Geriye 7bin kaldı çoğu şeyi taksit ile aldığımızdan. Bu ay sonunda bütün taksitlerimiz bitmiş oluyor, o on bin de bu taksitleri karşıladı.

Yani ailelerimizin yaptığı masrafı saymazsak biz 25bin tl harcadık maksimum gelinlik fotoğrafçı falan dahil.

Yemek odası takımı 3 bin, perdeler 3 bin, buz dolabı da 4 bin tl civarındaydı. Bize kalsa aileleri hiç karıştırmak istemedik ama bi yere kadar uzak durabiliyorlar.

Gelen altınları da peşinat yapıp araba aldık.

Bir de eğer istersen elimde fazla gelinlik var, ya da bir isteyen olursa.

Mobildeyim çok ayrıntılı yazamadım. Kolay gelsin.

Balayı da dahil yukarıdaki miktara. Nişanı da aile içinde ufak bir yemek şeklinde yapmıştık babam bin iki bin arası ödemiştir muhtemelen. Elbisemle ayakkabım da 300 falan tutmuştur nişanda. Forevernew rulz.

1- evet
2-kısırlaştır.
3- ben kedimi 6 aylıkken kısırlaştırdım. hiç bir sorun yaşamadık şu an 2,5 yaşında
4- huzursuz olacak bir şey yok

1.süt salınımı artırdığı için yavruluk dönemlerinde annelerinin karın bölgesine masaj yaparlar. Size yaptığıda bu, annesinden erken ayrılan yavruların bu davranışı göstermeye devam ettiği düşünülüyor. Miyavlama ile benzer aslında normalde sadece yavruluk döneminde çıkardıkları bir ses iken insana karşı bu sesi ömür boyu çıkarmaya devam ediyorlar.
2. kısırlaştırın. nasılsa evde kısırlaştırmama gerek yok diye düşünmeyin, evdeki hayvanlar kızgınlığa girdiklerinde boşu boşuna huzursuz oluyorlar ayrıca kısırlaştırma kanser riskini azaltıyor.
3. 3-4 aylık oldukları dönemden itibaren kısırlaştırma yapılabiliyor. En uygun olarak bilinen dönem ilk kızgınlığını göstermeden önceki dönemdir. Ev kedileri ırk ve bakım koşullarına bağlı olarak 6. aydan itibaren kızgınlığa girebiliyorlar.
4. hayır değil, hayvanının ve çevrenin sağlığı için yaptığın bir uygulama.

benim veterinerim 1 yaş öncesi kısırlaştırmaya karşı, uygun zamanı veterinerinizle görüşün, kesinlikle kısırlaştırın.

Benim kedilerimden bir tanesi de onu sokakta bulduğum günden beri emme hareketini bırakmadı şuan 2 yaşında erkek bir kedi sokakla bağını kesmedim hayvanları hapsetmeyw karşıyım hele ki kısırlaştırma konusuna girmek bile istemiyorum tamamen canilik.

1) emme normal bizimki 6 yaşında hala yapıyor.
2) kısırlaştırmanız gerekir
3) biraz kedinin vücuduna bırakın bence kararı. bazı kediler kızgınlığa geç giriyor, bazıları 6 aylıkken griyor. bizimki de 6 ay civarı girdi. zaten girdiğinde evde barınması zor oluyor hayvanın haline üzülüyorsun. hemen kısırlaştırayım istiyorsun. yani anlarsınız doğru zaman geldiğinde ve yaptırırsınız şimdiden bunu kafaya takmayın.
4) huzursuz olacak bir konu değil.

1- bebek kediler anneden daha fazla süt gelmesini sağlamak için emerken bir taraftan annelerinin memelerinin etrafına masaj yaparlar. bir teoriye göre evde beslediğimiz kediler kaç yaşına gelirlerse gelsin bizi anneleri gibi gördükleri için bu bebek davranışını sürdürmeye devam ederler. bunun dışında kedilerin patilerinde kokularını etrafa sürebilmelerini sağlayan salgı bezi kılıklı şeyler de var. ancak bu koku bırakma işi için genelde tırnak bileme veya gerinme tarzı hareketler yaparlar. mırıldama olayına gelince, bahsettiğiniz sesin "purrrrr" gibi uzayıp giden o tortorlama sesi olduğunu varsayarak konuşacağım. kediler bu sesi birçok durumda çıkartırlar. ana sebepleri kendilerini rahatlatmak ve rahat olduklarını belli etmektir. örneğin huzursuz oldukları ya da yaralandıkları zaman sakinleşmek, kendilerini rahatlatıp ağrılarını azaltmak gibi sebepleri olabilir o sesin. bebek kediler annelerini emerken bu sesi çıkararak annelerine her şeyin yolunda olduğunu söylerler. anne de aynı sesle cevap vererek bunu onaylar.
2-sürekli evde olsa da kedi eninde sonunda kızışma dönemine girecektir. dişi kedilerde hamilelikle sonuçlanmayan kızışma dönemleri ileride üreme sisteminde kistlere ve sonrasında kansere sebep olabilir. o nedenle kısırlaştırma kesinlikle tavsiye edilir. ayrıca kısırlaştırılmamış kedinin kızışma döneminde evden kaçmaya çalışıp camdan balkondan atlayıp bir yerlerini sakatlaması ya da sokağa sağ salim kaçıp sonrasında kaybolması, araba çarpması gibi durumlar sık görülüyor. bunları engellemenin en kolay yolu da kısırlaştırma.
3- bunun dönemi kedi anesteziyi kaldırabilecek kadar büyüdüğünde olmalı. erkek kedilerde üriner sistem sağlığı açısından ilk kızışmayı beklemek önerilse de dişilerde bu önemli değildir. veterineriniz uygundur yapılabilir dediğinde kısırlaştırılabilir.
4- kısırlaştırma en nihayetinde bir ameliyat olduğu için çoğu kişinin kafasına takılır. huzursuz olmayın. ameliyat sonrasında kediye ağrı kesicisi yapılır zaten. bir iki gün içinde kediniz eski manyak formuna döner genelde. bazı kediler biraz daha nazlı olabiliyorlar. bizimkilerden biri bir hafta homurdanmıştı. canı fazla tatlıdır da kendisinin :)

adam 9'da gidiyor 5'te çıkıyor, ona aydınlık tabii ki :)

şöyle de bir durum var, türkiye'nin doğu batı arası saat farkı 1 saat 15 dakika yaklaşık. bu da senin için karanlık olan saatlerin kayseri'deki biri için aydınlık olması ile sonuçlanıyor.

enerji bakanlığının bu kararı almasındaki en büyük etken de bu araştırma olduğu söylenir. ama bence bakanlık zaten kararını vermişti buna kılıf olsun diye böyle bir "araştırma" hazırlattı.

tam metni de var elimde bunun, fazlasıyla zorlama olmuş bence...

rektörü cb kafasına göre atayınca, "hükümet neylerse güzel eyler" kafası standart geliyor.

yalakalık ve biat artık birinci şart bu ülkede herhangi bir kamu kurumunda yönetici olabilmek için. onun için bana normal geldi. herkes iktidardan yana bir yalaka olduğunu ispat etmek zorunda. ne kadar saçma olsa da.

durun bakalım şikayet artınca bir inceleyeceğiz demişler, bir ümit belki düzelir bu durum.
www.hurriyet.com.tr

ya güneşi sabah zaten kimsenin kullanmadığı / uyuyor veya yolda olduğu saatlerde kaybettik, ancak akşam hava 4te kararmaya başlamıyor, herkesin ofiste / uyanık olduğu saatlerde daha çok gün ışığı var aslında. ha evet biz o saatlerde içeride olduğumuz için pek manası yok ama herkes beyaz yaka değil böyle de bir gerçek var.

sabah karanlıkta işe gitmekten nefret ediyorum ama akşam havanın daha geç kararması da hoşuma gidiyor, içimdeki acele hissini azaltıyor. durum böyle olunca çok şikayet edemiyorum.

ama bu kararın veriliş nedenini hatta verilmesini gözümde mantıklı kılmıyor sadece diğer ülkelerle saat farkını düşünerek.

İTU gibi bir kurumda biat ve "şakşak" nadir bulunur dostlar.

Şaşırtıcı fakat kış saati uygulamasının kaldırılması ile "gerçekten" güneşi daha fazla göreceğiz. Biraz okuyun, çok az araştırın, illa ki anlayacaksınız. Sorularınız olursa bana da sorabilirsiniz. Mesleğim pek alakadar değil yalnız uygulama yürürlüğe girdiğinde biraz okuyup, az da araştırdım.

Herkes maaşlı köle degil

yani 8.5 milyon, onun da en fazla 6 milyonu güneş göremeyen köle.

11 yıl çalıştım, birkaç ay önce istifa ettim.

Nasıl ki eski Türkiye ve yeni Türkiye varsa, eski İTÜ ve yeni İTÜ de var. 2012'de atanarak başa geçen rektör, kendi döneminde 200'den fazla kişiyi attı ve toplamda 200'den fazla kişiyi aldı. Bu arada toplam 1000 küsur akademisyenden bahsediyoruz. Atılmalar önce asistanlardan başladı, bir kısmı gerekçe gösterilerek ama çoğunluğu gerekçe gösterilmeden atıldı. Kadro alanlar da kendi tanıdıkları oldu. Aynı şekilde, 'Inbreeding'i önlemek için Stanford, Yale gibi üniversitelerden akademisyen getirileceği açıklanırken; Fatih Üniversitesi'ndekileri kadroya aldı. Birçok Öğretim Görevlisi, Yardımcı Doçent ve Doçent'e asla yükseltilmeyecekleri söylendi. Okulda Doçentlik sınavını geçmiş araştırma görevlisi kadrosunda insanlar var ve 'Siz o kadroyu boşuna beklemeyin' deniyor. Bu yüzden istifa edip başka yerlere giden akademisyen sayısı da az değil.

Örneğin, şu yeni İTÜ'nün bir icraatıdır.
eksisozluk.com

Rektöründen dekanına kadrolaştılar artık. Örneğin, çalıştığım fakültenin dekanına cemaatin ileri gelenlerinden birinin oğlu kılıfına uydurularak getirildi, profesör kadrosuna atandı ve her zaman seçimle gelen Bölüm Başkanlığı makamına, sıfır oya (ya da yalan olmasın, bir iki oy olabilir) rağmen atanarak Bölüm Başkanı oldu. 15 Temmuz'dan sonra hepse girer sanmıştık, başına bir iş gelmedi. Farklı cemaattenmiş ama babası Türkiye'de çok kişinin isminin bildiği merhum bir yandaş. Bölüm için Yardımcı Doçentlik ilanları adrese teslim çıkıyor; 17 kelimelik 5 başlıkta ilan açılıyor ve Google'dan arattığında dünyada o konuyu bir kişinin çalıştığını anlamak çok zor olmuyor. Kadronun kimin, hangi yancısı için açıldığını anlamak 10 saniye alıyor.

Bölüm Kurullarında çoğunluğun aldığı kararlar yanlı bölüm başkanları nedeniyle dekanlığa bile ulaşmadan yok oluyor. Kurullar boşuna toplanıyor, yönetimde kim varsa onun kararı geçerli ve ezici çoğunluğun kararı gün yüzü bile görmüyor.

Bu yazı da yeni İTÜ yönetiminin elinden çıkmadır. Çalışanların çoğunluğu bu görüşle aynı fikirde değil tabii ki ama bu tarz açıklamalar sürekli yapılıyor, ilki değil bu. Yılda en az 3-5 kere bu tarz açıklamalar yapılır. Herkesin siniri yerinden oynar ve 'Ben buna katılmıyorum' dersin ama ancak Facebook'taki arkadaşların bilir.

İTÜ'de biat kültürüne gelince; yönetimin her kademesi yandaşla sarılı olduğu için biat etmeyenlerin sesi çok zor çıkıyor. 2012'de her şey daha yeniyken bu iş Asistan Dayanışması ile başladı. Çok destek aldı ama bir o kadar da destek vermediler. Çünkü kısmen haklı gerekçeleri de vardı. Bir hikaye vardı ya 'Önce şunlar için geldiler, şunlardan olmadığım için sesimi çıkarmadım. Sonra bunlar için geldiler, bunlardan da olmadığım için sesimi çıkarmadım. Benim için geldiklerinde ses çıkaracak kimse kalmamıştı' diye, İTÜ'de de tastamam böyle oldu. Asistan Dayanışması'nın zayıflatılması, üyelerin tek tek atılarak başka işlerde çalışmaya başlaması ve o arada destek çıkılmaması sonucu İTÜ artık bitiyor. Ses çıkaranlar var ama bireysel sesler çıkıyor genelde. Öğretim Üyeleri Derneği'nden ara ara bir iki karar çıkıyor ama genelde o da 'Kınıyoruz' seviyesinde kalıyor. Mobbing'deki yükselme sağlam.

İTÜ'de çalışmak nasıl? Eski İTÜ cennetti. Kaç gece okulda kalarak çalıştığımı ve bundan çok zevk aldığımı bilirim. Ki okula gidip gelebilmek için 4 saat yol yapardım her gün, saat değişikliği olayından önce sabah ezanından öne çıkardım. Şimdi olsa zannediyorum sabah ezanından 1.5 saat önce yola çıkmam gerekecekti. Her neyse, İTÜ'de herkes birbirinin ailesi gibidir ve asla yalnız hissetmezsin. Hani insanlar iş arkadaşlarını sevmez ya, iş arkadaşlarım ailemdi benim. Yeni İTÜ'de bile kalan bir avuç insan birbirine sahip çıkıyor. Şu an sıralamalarda İTÜ'den kat kat daha iyi görünen bir üniversitede çalışıyorum ama ne oradaki gibi bir işbirliği ruhu var, ne kimse kimsenin arkadaşı, ne de o derece iş birliği var. İTÜ, Türkiye'den soyutlanamaz; Türkiye'de bilimin ne derece ilerlemesine izin veriliyorsa İTÜ ancak onun suyunu sıkabiliyor. Proje yapıyorsun enerji ile ilgili, bütçe ezan okuyan robota veriliyor. Ayrıca, Türkiye'ye hala girmemiş birçok teknoloji olduğunu buraya gelince anladım. Bu teknolojilerden Türk akademisyenlerin haberi yok henüz ve bu yüzden çalışmaya başlamamışlar. Başlasalar bile elinde somut örnekle deney yapamadıkça sonuç alamazlar ve bunlara da bütçe verilmez. O yüzden, Türkiye bu konuları çalışmaya başlayınca zaten atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak. Belki Türk akademisyenler de belki geç kaldıklarını bilip o konuya hiç bulaşmayacaklar ve bu alanda Türkiye ilerlemeyecek. Ondan sonra da 'Türk tipi akademisyen', 'bir şey üretmiyor ki' olacak.

İTÜ'ye geri dönelim; şartlar böyle olmasa, Türkiye'de bilime yatırım yapılsa ve deseler ki 'Sabahın 5'inde işe geleceksin ve 20 saat kalacaksın', gıkımı çıkarmam, koşa koşa gelirim. Şu an kendimi geliştirebileceğim ve gerçekten geliştirebildiğim bir yerdeyimi ama yeni İTÜ'nün bile beşte biri kadar mutlu değilim iş yerinde. Tabii ki işe eğlenmek için gitmiyoruz, o yüzden şikayet edemem ama insanı işine bağlayan şeyler vardır; burada onları özenle aramak gerekiyor. İTÜ'de onlar gözünün önündeydi.

İtü sistem karşıtı değildi ama bilim taraftarıydı eskiden :(

www.bjkakatlarhalisaha.com

@kaputt

Kapalı mı burası? sitede açık gibi görünüyor da.

viphalisaha.com

Levent'ten arabayla çok kolay gidiliyor ama toplu taşıma nasıl bilmiyorum. Saha biraz ufak ama tesis güzel.

tabii ki okullara defter olarak gönderebilirsiniz yanına okuma kitapları da ekleyin çocuklar için, harika olur.

köy okullarına gönderebilirsiniz tabii ki. normal defterlerden de daha sağlam oluyor ajandalar hem, o şartlarda yaşayanlar için kullanışlı olur. ben de matbaa da çalışıyorum, elimizde pek çok tarihi geçmiş ya da hafif deforme olmuş ajanda kalıyor. elemanlara dağıtıyoruz ihtiyaç sahiplerine veriyorlar.

çok güzel bir fikir

kanla ilgili bir sıkıntı var galiba. kansızlık gibi. karaciğer enzimleri de yüksek.
not: doktor değilim.

birçok değerde sıkıntı var gibi, bence bunu buradan sormayın kesin bir doktora gidin.
zaten gidecekseniz ve gitmeden bilgi almak istiyorsanız tamam ama buradan söylenen şeye güvenip gitmemezlik etmeyin.

@kaputt İki hhafta sonra randevum var zaten ama sonuçlarımı internete yüklemişler, merak ettim

Enfekte olmuşsun gibi duruyor. Doktorun yorumlamasi daha doğru olur.

kanda enfeksiyon var muhtemelen, daha bikaç hafta önce aynı değerler kanımda benzer şekilde çıkmıştı. bakınca hatırladım şimdi.

alkol ve sigara kullanıyor musun?

@shotgunwoman Üç günde bir paket sigara ve haftada 1 kez alkol kullanıyorum. O da maksimum 5 bira falandır.

sonuçlar alkol ve sigaradan böyle

genç olan kısır değil diye anladım. ne yapmanız lazım çok net değil mi, ya hayvanı salın çiftleşsin (ki tehlikeli hastalık kapar dayak yer vs), ya da kısırlaştırın. zaten hayvan 1 yaşını geçmiş belli ki kızgınlık dönemine girmiş. bunun dısarıdaki kedilerle de alakası yok. normal süreç budur. o yaştan sonra kediniz kızgınlık dönemine girecek ve durumu hep yaşayacak. kısırlaştırmamanızın amacı nedir?

kedi genelevi yok mu ya? şu an aklıma geldi iyi iş yapar bence. muamele başına 200-300 falan alsam, bunun yüzde 30'u masraf olsa, e iyi iyi iyi
ben bu işe giriyorulkjhkjhfgjhg

Kedinin azgın olduğunu düşünmüyoruz. çünkü bağırmak harici başka hareketlerde bulunmuyor. diğer ay kısırlaştırma gibi bir planımız var.

piresi falan olabilir, o da kediyi bırakıp size gelmez.
paraziti falan varsa kaka yaptığında görürsünüz.
bir iç parazit hapıyla geçer.
dış parazitler için de dış parazit aşısı yapılıyor.

size bulaşacak, zararı olacak bir şey yok yani şu aşamada.

bundan sonra sürekli bakmayı düşünüyorsan eve alıştırma. bakacaksan aşıları kısa sürede yaptır (iç - dış parazit, kuduz vs.)

Hayvanlardaki iç parazit insana bulaşabiliyor ama kolay da bir ihtimal değıl.

Pire konusunda iki farklı deneyimim oldu. Birincisi tek bir günlüğüne eve aldığım kediden bütün ev pirelendi. İkincisi bir ay falan boyunca pireli iki kedi ile birlikte yaşadım, hiçbir şey olmadı ne eve ne bana.
Üçüncü bir deneyim daha var eski erkek arkadaşımın başına gelen. Köpeği pirelendi, kendisine de geçti.

Bu iki konu da biraz alengirli anlayacağın. Her ihtimale karşılık içinin rahat olması için parazit yaptır hayvana, hem hayvan da rahatlar sevaptır.

cevaplarınız için teşekkürler, ama net bir durum yok doğal olarak :/.

sanırım bu gecelik dışarı çıkarmak zorunda kalıcam. bi kere yavrulardan dolayı pirelendik. bi daha o sıkıntıyı çekmek istemiyorum :(

bence böyle arada alacaksan öncelikle dış parazit damlası al. frontline combo al, çünkü çok paraziti vardır anca etkili olur. onu yapınca zaten tüm pireleri düşer. bu da 40 tl filan ya da 50 bizim orada. sonrasında zaten ona bırak istediğinde gelsin gitsin, biz bu şekilde bir iki sene bir kedi baktık. dışarıda da maması ve bir kutusu vardı. çok soğukta eve de aldım. ama aşı ya da iç parazit için bir şey yapmadım. çünkü hayvanı yakalayıp götürmek sokak kedilerinde çok eziyet oluyor. inanılmaz korkuyorlar filan ben çok üzülüyorum. değmez yani hayvanı o kadar rahatsız etmeye. tabii görünür bir hastalığı yoksa. bazı sokak kedileri domuz gibi sağlıklı oluyorlar.
ama işte başka sıkıntılar gözlüyorsanız o zaman tabii götürün veterinere o arada aşı da yaptırırsınız kuduz ve iç parazit için (bu hap da olur).

ben sanayi sitesinde çalışıyorum iş yerinin garaj olarak kullanılan bahçesine koymayı düşünüyorum. evimin etrafına koymazdım açıkçası dediğin gibi ya çalarlar ya parçalarlar.

Ben de 2 tane aldım kararsızım. İnsanlarla muattap olmak istemiyorum, bir şey yaparşar f,şan

ben bizim bahçeye koydum ama oraya insan girişi yok ondan rahatım.
ama bizim sokakta evlerin demirleri var kaldırım üzerinde oraya mesela yeni iki kedi evi koydular, o demirlere de bağlayarak sabitlediler, hem uçmaya hem de çalınmaya etkili. siz de sokakta bağlayabileceğiniz bir yer seçin bence. bir de bağlayabilecek şekilde delik filan açın eve. o şekilde çözebilirsiniz sorunu.

ben şişli'de kolan hastanesine gidiyorum ama doktorunu araştırıp git. orada sgk filan da geçiyor, onun için ücret ucuza gelebiliyor en azından eskiden 120 tl filandı. bir de temiz düzgün bir hastane.

Kapanmaz ama acik da olmaz tam olarak. Tekrar takarken baya aci cekebilirsiniz tekrar takarken. Bence bir an once bir kupe alip takin

kapanır. kulağımı ilk deldirdiğim zamanlarda mesela duşa girerken küpeyi çıkarıyordum, duştan çıkıp kurulanıncaya kadar yarı kapalı hale geliyordu. hala daha bir hafta küpesiz tutmam kulağımı. belki benim hücreler hızlı yenileniyordur, bilemedim ama geçici de olsa iki üç liralık bir şey taksan iyi olur.

kisiden kisiye degisiyor ama cok rahat kapanir. Benim 6 aylik olan bile 2 haftada tamamen kapanmisti ornegin.

kapanır

İki güne varmadan kapanır. İki nez deldirdim, ikiside de bir ya dai gün çıkarmak durumda kaldım ve kapandı

kapanır. eskiden o delme küpelerini birkaç ay çıkarmadan takın derlerdi. bir haftada çıkarmasaydınız keşke. en azından takabilirseniz onu geri takın, ama o da kalındır hiç girmeyebilir.

kapanır bence. hiç mi küpe alma imkanın yok? yoksa değiştire değiştire tak.

Benim bir günde kapanmıştı.

arkadaşlar dediklerinizi dikkate alıp küpe alıp taktım. Teşekkürler :)

tivibu

teledünya

turksat 4a

teledünya kullanıyorum ben, tivibu var, bir de box'lu bişey vardı galiba adını hatırlayamadım, uydu üzerinden yayın yapıyordu da şifreli kanalları mı vardı neydi.

filbox

iptv