Giriş
(5)

Evde pilates-yoga yapmak zararlı mı?

damba
Merhaba arkadaşlar,Doktora gittim ve duruşumun bozuk olduğunu, böyle devam edersem erken fıtık gibi tehlikelerin beni beklediğini söyledi.Yüzme ve Pilates eğitimi bulunduğum bölgede çok pahalı. Aylık 180 tl gibi rakamlardan bahsediyorlar. Öğrenciyim ve bu parayı veremem.Daha önce pilates kursuna git
Merhaba arkadaşlar,

Doktora gittim ve duruşumun bozuk olduğunu, böyle devam edersem erken fıtık gibi tehlikelerin beni beklediğini söyledi.

Yüzme ve Pilates eğitimi bulunduğum bölgede çok pahalı. Aylık 180 tl gibi rakamlardan bahsediyorlar. Öğrenciyim ve bu parayı veremem.

Daha önce pilates kursuna gitmiştim, çok da seviyorum. Evde devam ettirdiğim bir kaç hareket var. Acaba evde bi saatlik seanslara başlasam çok mu tehlikeli olur bilemiyorum.

Fizik tedaviye de yakında başlıyorum ama yeterli olacağından emin değilim.

Bir aylık özel ders alıp-paraya kıyıp-daha sonra kendim devam etmeyi de düşündüm. Ama bilemedim.

Teşekkürler.
0
damba
(30.09.17)
Değil tabi neden zararlı olsun.
0
diffarentiationation
(30.09.17)
Evde yapan bir dolu insan var. Pilates için youtube da bir kız var. Blogilates Cassey Ho

Ben ondan bakıp yapıyordum.
0
old possum
(30.09.17)
merhaba.

uzun süredir yoga kursuna gidiyorum. gelenlerin bir çoğu senin gibi rahatsızlıkları olduğu için yoga yapıyorlar. ama yoga özelinde konuşacak olursam, kesinlikle evde de yapılabilecek bir şey. internette binlerce video var. tabiki kursta o ortamda herkesle birlikte yapmak çok daha iyi hissettiriyor o yüzden ben kursa devam ediyorum. ama evde de yapabilirsin.

başlangıç için belki birkaç derse gitmek iyi olabilir. gitmesen de olur ama gidersen bir fikrin olur en azından. bazen tanıtım dersleri oluyor. mesela istanbul ya da ankara'daysan cihangir yoga'nın ders başına 10 lira ücretli dersleri oluyor haftada 1-2 kere. onları takip edip birkaç tanesine katılsan sonra evde kendin devam edebilirsin.

yoga hakkında bizim öğretmenlerin de en sık söylediği şey şu. yoga'da doğru hareket diye bir şey yok. insanların kas yapıları farklı, kimisi çok esnek kimisi değil. dolayısıyla öne eğilmek gibi basit bir harekette bile kimisi dizlerini kırmadan ellerini yere değdiremezken, kimisi eğilip kafasını bacaklarının arasından geçiriyor. bu hareket özelinde konuşacak olursam, önemli olan elleri yere değdirmek ya da kafanı bacaklarının arasından geçirmeye çalışmak değil, vücudunun izin verdiği ölçüde kendini zorlaman ve kaslarını açman. eğer bir yoga hareketini yaparken bir yerlerinin açıldığını hissetmiyorsan biraz daha zorlayabilirsin kendini. hafif bir yanma hissi geldiğinde doğru hareketi yapıyorum diyebilirsin.

tehlike açısından da, evde yapmakla kursta yapmak arasında bir fark yok bence. kursta 30-40 kişilik sınıfta yapıyorsun, ters bir hareket yapsan hocanın bunu fark edip düzeltmesi ihtimali düşük.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(30.09.17)
Yapılabiliyor. Benim de ufak bir sakatlığımdan dolayı doktor önermişti ama fizik tedavi doktorum hangi hareketi nasıl yapmam gerektiğini de uygulamalı göstermişti. Sonra aynı şekilde devam ettim.
0
jazzabel
(30.09.17)
Duruş bozukluğunuz varsa önce core bölgesini güçlendiren pilates hareketlerini yapmanız ve birkaç ay sonra hareket çeşitliliğini artırmanız lazım. Her türlü yoga pozu hali hazırda zayıf bölgeleri olan birisi için İyi gelmeyebilir. Core pilates yoga vs diye aratıp öyle başlayın.
0
neferkitty
(30.09.17)
(17)

Mutlu musunuz ?

zirveler
merak ettim bunca olay yaşıyoruz, ülke bir değişik durumlardan geçiyor falan, işsizlik uçmuş gitmiş, paramız değersizleşiyor, enflasyondan paramız eriyor... bu durumda hala mutlu musunuz ? nasıl ?
merak ettim bunca olay yaşıyoruz, ülke bir değişik durumlardan geçiyor falan, işsizlik uçmuş gitmiş, paramız değersizleşiyor, enflasyondan paramız eriyor... bu durumda hala mutlu musunuz ? nasıl ?
0
zirveler
(30.09.17)
Mutluyum, ülkenin canı cehenneme. Beş para etmez embesillerle dolu bir ülke için iyi bile sayılır tr.
0
doxanikee
(30.09.17)
Ben toplumun peşinde olamadım, yani olmadım değil içimden hiç gelmedi. Ben daha çok bireyciyim; işbu yüzden yaşadığım ülke ve içinde bulunduğu durum beni fiziksel olarak engellemediği müddetçe bununla ilgilenmiyorum. Paramın erimesiyle ilgilenmiyorum çünkü parayla kurulacak bir hevesim yok. Sahip olduklarıma oluyor, olamadıklarıma karşı da pis gurur içindeyim.

Mutluluğa büyük anlamlar da yüklemek faydasız bir eylem. yani mutluluk süreklilik arz eden bir duygu değil aksine duygu geçişleri arasındaki pik mi diyorlar ne diyorlarsa o ani kırılma anları. mutluluk, keder, nefret bunların hepsi aynı şekilde meydana geliyor. ve sürekliliğini/süreksizliğini de biz yapay yollardan sağlıyoruz. (bkz: sanı)

bu durumda mutlu muyuz ? sorusuna ilişkin de yazdığın sebeplerden ötürü bi' mutsuzluğumuz yok çok şükür. Nasıl sorusunun da cevabını ilk parağrafta vermiştim.
0
mete kudur
(30.09.17)
Kafaya takacak o kadar cok sey varki, onlari dusunurken bir bakmissin 20 yil gecmis. Bazen bosver be abi. siki calisan her turlu kazaniyor.
0
dumanim ben
(30.09.17)
tam şu anda kişisel sebeplerden dolayı mutsuz sayılırım ama uzun vadede ümidim var, öncelikli olarak ülkeden kurtulabileceğimi düşündüğüm için iyi hissediyorum. savaş çıkmadığı ya da ortalık daha fazla karışmadığı sürece ben "eh işte" diyerek, çok da sıkılıp bozulmadan yaşayabilirim sanırım. ülkedeki sorunları görmezden geldiğim için değil, kendi akıl sağlığımı koruyabilmek adına böyle davranıyorum. aç değilim, açıkta değilim. büyük ümitsizliğe kapılmadan, çok mutsuz olmadan beş sene daha çıkarabilirim diye düşünüyorum. sonrasında yurtdışına çıkamazsam, onu o zaman düşüneceğim. ama şu an için beni mutsuz eden kişisel meseleleri saymazsak ülkenin gidişatı çok da skimde değil savaş çıkmadığı, bombalar patlamadığı sürece.
0
der meister
(30.09.17)
mutlu da değilim mutsuz da. düşünmüyorum.
0
shin
(30.09.17)
Mutluyum. Şu ülkede debelendiğim son 1 yılım. Sonra dönmemenin bi yolunu bulacağım. Sayılı gün çabuk geçer klişesine sarılıp mutlu oluyorum <3
0
bir nick var benden iceri
(30.09.17)
Bunlarla mutsuz olmak ne yazik ki gereksiz cunku sen dogmadan once olen insanlar da bu ulkede ayni seylere uzulmusler ve yil 2017 olmus 1967'den bu yana zihniyet bir parca bile ilerlememis. Haha Kurt, Ermeni, Alevi dusmanligi kendini toplumun ust kesimi sananlarin aslinda siyasetcilere istedikleri her seyi vermesi, hala ogrenenin bilgili olmaya calisanin asagilanmasi devam ediyor. Beni en cok uzen de kendini cahillerden ustun sayan yari cahiller. Turkiye'nin Orta Dogu'ya saplanmasini istemeyen ama kadinlari asagilamaya falan gelince cahil dedikleri insanlardan bir farki kalmayan kesim.
0
Traveller
(30.09.17)
son iki senedir mutlu olduğum anlar sınırlı. gelecek yıllarda "sınırlı" diyebileceğim sayıda bile kalmayacak diye korkuyorum.
0
gebere jackson
(30.09.17)
Mutsuzum.

Elin bilmem hangi ülkelerinin devlet adamları 100-150 yıllık planlar yapıyorlar, kendi gözleriyle göremeyecekleri, yaşayamayacakları geleceği şekillendiriyorlar ve bu konuda son derece titizler, kendileri haricindeki ülkelere karşı da çok açık bir şekilde düşmanlar. Hepsi birbirini sırf kendileri yaşayamayacakları gelecek için ta en başından düşman yerine koyarak siyaset/politika uyguluyor.

Bizde ne var? Anca eleştir anca tüket anca yat anca ye. Satılmadık kurumumuz ve taşınmazımız kalmadı. Bırakalım geleceği, neredeyse mevcut halkın ölmesine çalışıyorlar. O derece bir hıyanet mevcut. Her konuda çürütüldük ve tüketildik. Geleceğimiz yok, şimdimiz elimizden her türlü alınıyor.

Bunu göre göre bazılarımız da ben bireyciyim, ülke umurumda değil, bana ne diyor.

Galiba sanıyorlar ki kendileri başka ülkelere iltica etseler mis gibi yaşayabilecekler... böyle olmadığını, özellikle batı ülkelerinin en ufak bir canlı bakteriye bile tahammül etmeyip anında etkisiz hale getireceğini bilmiyorlar. Özellikle bize karşı çok ciddi bir korku ve nefret duyulduğunu, kin beslendiğini kabul etmek istemiyorlar, çünkü bu onlara saçma geliyor, çünkü onlar her devlet yönetimini kendileri gibi insan ve samimi sanıyorlar. Olmadıklarını yaşamadan göremeyecekler. Bilmiyorlar.

Nasıl ki ben yaren olarak mevcut bedenimden başka bir bedende yaşayamazsam, herhangi bir milliyetin insanı da o milliyet özelliklerini ve kültürünü kayıpsız koruyarak ve hatta geliştirerek yaşamayı farklı bir devlette gerçekleştiremez. Nasıl ki benim karakterimin doğuş ve üretiliş yeri beynimse ve %100 beyin nakli mümkün değilse, bir ülke halkının da farklı bir ülkenin dümen suyuna girip kendi özellikleriyle kendi kalması mümkün değildir.

Ben halkımızda özellikle de gençlikte tam bir ulusal haysiyetsizlik görüyorum. Bireysel haysiyetlerimiz de yerli yerinde ve olgun değil, bu hale nasıl geldiğimiz çok derin ve uzun konu.

Bunlar beni etkiliyor, ilgilendiriyor ve mutsuz ediyor.
0
yaren
(30.09.17)
Mutlu değilim ama bunun tek sebebi ülkenin durumu da değil.
0
ms brownstone
(30.09.17)
Mutsuzum ama keyfim yerinde.
0
Kamyoncunun vitesi
(30.09.17)
ülkenin gidişatı umurumda değil artık. çok uzun süredir gündemi uzaktan yakından takip etmiyorum. sadece kişisel hayatımı iyileştirme odaklı yaşıyorum.

sanırım "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı oldum. belki de böyle olmamızı bizi yönetenler istedi. ama ben böyle daha huzurluyum en azından. bir işim var, fazla giderim yok, gereksiz para harcamayı sevmiyorum, geleceğini düşünmem gereken bir çocuğum da yok. dolayısıyla enflasyon beni pek etkilemiyor.

değiştirme ihtimalimiz bile olmayan şeyler için uğraşmak, hiçbir şekilde anlamayanlara laf anlatmak sadece sinirlerimizi yıpratıyor. gezi'de elimizden gelenin en iyisini yaptık işte, olmadı. ve ben bir geziyi daha kaldıramam. ülke bu kafadaki insanlarla doluyken zaten başaramayız da. ölenler öldüğüyle, geride kalanlar üzüldüğüyle kalır. açıkçası bu ülke için değmez. gerçi hiçbir ülke için değmez. bence ileride ülke, ulus, milliyet, hatta din gibi insanları birbirine düşman eden kavramlar ortadan kalkacak. herkes dünya vatandaşı olacak.

bir de ülkede işler çok kötü olursa ben bir şekilde kaçıp kurtulurum gibi geliyor. maddi-manevi olanaksızlıklar yüzünden burada kalmak zorunda olanlara üzülüyorum.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(30.09.17)
Mutluyum. Eğer mesele paraysa benim alanımda (arge-üni araştırma fonlarının artması vs.) çalışanların yaşam standartları artıyor. Özellikle son 5 yılda epey arttı. Ama tabii mutlu olmamın sebebi bu değil. Sebebi yok yani genel olarak. İyi dostlarım, güzel bir çevrem var. Bunlar insanın kendi küçük dünyasını oluşturuyor zaten.

"Intelligence is the ability to adapt changes" diye bir söz vardır. ülkenin durumundan çok fazla etkilenip huzurunu bunun için kaçırdığını iddia edenleri zeki bulmuyorum açık söyleyeyim. Kendi karamsar ruh hallerine gündemi bahane ettiklerini düşünüyorum.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(30.09.17)
bahane denilen şey de işsizlik ha. vay efendim siz çok zeki olmalısınız ajdjdjdjd
0
gebere jackson
(30.09.17)
Mutluyum.
0
sen git ben geliyorum
(30.09.17)
Son bir senedir kendim dahil her şeye sinirliyim lanet okuyorum
Mutlu da değilim para kazanmıyorum en çok o yoruyor borca giriyorum her gün
Tembellikten de vazgecmiyorum nedense
0
kararsızataletfilozofu
(30.09.17)
evet.
0
secrexv2
(30.09.17)
(8)

bim'den bilgisayar aldım ve kendimden nefret ediyorum

binder dandet
sadece 675 liraydı..hometech marka... 2gb ram ve 32 gb harddiski vardı. ama pil süresi uzundu ve portatifti... ona vuruldum.şimdi şarjda..ben ki desktopunu kendi toplayan, ben ki çoğu teknolojyi kullanmış biriyim.Ağır geliyor..soru: bu bilgisayarı starbuksta kullansam kız düşer mi?not: gönül işlerin
sadece 675 liraydı..hometech marka... 2gb ram ve 32 gb harddiski vardı. ama pil süresi uzundu ve portatifti... ona vuruldum.şimdi şarjda..


ben ki desktopunu kendi toplayan, ben ki çoğu teknolojyi kullanmış biriyim.

Ağır geliyor..


soru: bu bilgisayarı starbuksta kullansam kız düşer mi?

not: gönül işlerine alan moda saygımı sunuyorum
0
binder dandet
(29.09.17)
ben kız olsaydım düşerdim.
0
blue eyes white dragon
(29.09.17)
laptop beyazsa arkasına mat bir eyPIL simgesi olan yarım yenmiş elma stickerı tak belki üniversiteye yeni başlamış kızlardan düşürürsün.o da kızlar fingirdekse ve dünden herhangi bir kişiyle herhangi bir ilişkiye hazırlarsa :D
0
regardless of what they say
(29.09.17)
bilgisayarı almadan önce de sormuştun burada. yani tamam hepmiz mercedes'e binmek isteriz, daha rahattır güvenlidir vs. ama tofaş da bizi A noktasından B noktasına götürdüğü sürece markasının ne önemi var? üstelik aldığın bilgisayar tam olarak işini görüyor, e fiyatı da iyi. yersiz kazıklanmamışsın işte. sırf bir logo için 1000 dolar fazla verebilirdin. elbette daha iyi bir bilgisayarın olurdu ama sen gene bu hometech'te yapacağın işleri yapacaktın onda da. değişen bir şey olmayacaktı.

ağır falan gelmesin. dünyada bin türlü dert var. böyle şeylerden yakınınca fabrikatör necmi bey'in oğlu gibi görünüyorsunuz.

soruya cevap: starbucks'a macbook'suz almıyorlar, hometech ne fakir gibi. dolayısıyla kız düşmez.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(29.09.17)
devrimci kız düşebilir bence.
0
secrexv2
(29.09.17)
Bim linkini ben atmıştım demi sana? Kendimi sorumlu hissettim şu an. Umarım sorunsuz bir şekilde kullanırsın.
Starbucksta kız düşmez de erkek düşebilir. 'Laptoptan memnun musun kardeş, ben de almayı düşünüyorum' şeklindeki sorulara hazırlıklı ol şimdiden.
0
uyusam iyi olur
(29.09.17)
kız düşerse ayağı takılmıştır başka bişey değil.

harddiskinin çok düşük olması dışında fena gözükmüyor. işlemcisi de celeron'dur kesin. işini görüyorsa düşünme devam et.
0
hosein
(29.09.17)
sancaktepe starbucks'ta piranha tablet ile düşürmüşlüğüm var.

bence düşer.
0
eeb
(29.09.17)
arkadaslar alet cok ıyı cıktı. kanserlık bir durum yok.
0
🌸binder dandet
(30.09.17)
(6)

gripken neler yapilmaz

mayeskuel
burun bogaz ve gozler sikintili sanirim grip oldum. dun iyi olurum diye 5 bitki cayini karistirip saunaya gittim. daha kotu oldum. bu yanlismis. baska neler yanlis? mesela kahve icmek? spor yapmak da zararli mi?
burun bogaz ve gozler sikintili sanirim grip oldum. dun iyi olurum diye 5 bitki cayini karistirip saunaya gittim. daha kotu oldum. bu yanlismis. baska neler yanlis? mesela kahve icmek? spor yapmak da zararli mi?
0
mayeskuel
(29.09.17)
Mümkün mertebe dinlenmek ve uyumak lazım. İyileşme hızlanıyor.
0
rusyalı kozmonot
(29.09.17)
çok sıcak şeyler içilmez.
ateşiniz varsa sıcak ortamlara girilmez.
enerji seviyenize göre hafif egzersiz iyi bile gelebilir, ama çok hastaysanız dinlenmeniz iyi olur. İlla bir şey yapacaksanız açık havada kısa yürüyüş gibi şeylerle sınırlı tutun.
Aç kalmayın ama çok çok fazla da yemeyin, yediğiniz de faydalı şeyler olsun.
Bol su için.
Gözlerinizi de ekrana vs bakarak yormayın. Dinlendirin.
0
sopiro
(29.09.17)
Kahve de boğazı tahriş ediyor, içmesen daha iyi diyorlar.
0
kobuzchu kiz
(29.09.17)
süt ve yoğurt türü şeyler tüketme. boğazlarında mikrop üremesine müsait ortam yaratıyorlar.
protein ve vitamin al bol bol. ama vitamin alıcam diye portakal suyu içme, portakalı ye. hatta bulabilirsen greyfurt. bir de limon suyu iç.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(29.09.17)
ekseriyetle seks yapmaktan vazgeçin
0
regardless of what they say
(29.09.17)
Belkide hastalık hizini aldı, sauna terletir gözenekleri açar iyi gelmesi lazım.
Grip gibi hastalıklarda vücuuttan mikrobu bir an önce atmaya bakacan. Bol sıvı ve terleme tavsiyesi verilmesinin nedeni bu. Döngüyü hızlandırmak. Sauna ve bitki çayı iyi olmuştur bence, ama 5 bitki çayını 1 fincanda almak yerine 2-3 fincanda içmek daha iyi olurdu.
Spor yalnış değil. Ter atarsan iyi de olur. Vücudunda kırgınlık halsizlik yoksa yapılır, varsa vücudun sesine kulak verip dinlenirsin.
Bol oksijen, güneş iyidir. Sarımsak, soğan iyidir, adaçayı gargarası veya içmek iyidir.

Bunların tersi durumlar yanlış.
Mesela havasız ortam yalnış, kahve gibi peklik yapan şeyler olmasa iyi olur veya az bişey olabilir, az sıvı almak yanlış.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(29.09.17)
(4)

yetişkin mamaya geçiş (kedi)

alm est
merhabaen fazla 45 gün 2 aylık bir kedimiz var ve yaş yavru kedi maması ile besliyoruz. ne zaman yavaş yavaş yetişkin maması karıştırmaya başlayalım?
merhaba

en fazla 45 gün 2 aylık bir kedimiz var ve yaş yavru kedi maması ile besliyoruz. ne zaman yavaş yavaş yetişkin maması karıştırmaya başlayalım?
0
alm est
(29.09.17)
Yetişkin mamalar +1 yaştır.
Şu an royal canin babycat karıştırabilirsiniz. Yavru kuru maması. 1 yaşına kadar yavru kedi mamasıyla besleyin sonra yetişkin mamasına geçersiniz.
0
bir nick var benden iceri
(29.09.17)
Yetişkin maması, dişleri, sindirim sistemi ve ihtiyaçları için henüz uygun değil.

Bu arada kişisel tavsiyem yaş mamayı ödül gibi arada sırada vermeniz, yoksa bir süre sonra kuru mamadan uzaklaşma ihtimali var. Malum yaş mama hem daha pahalı hem de daha zahmetli.
0
artci sarsinti
(29.09.17)
yavru ediler için kuru mamaya geçiş yapın, royal canin babycat ve sonrasında kitten'ı tavsiye derim.

yaş mama konusunda artçı sarsinti + 111111
0
111111
(29.09.17)
yavru kedi maması daha besleyici ve büyümesine yardımcı olduğundan, kediniz şöyle "kedi gibi kedi" olana kadar yavru kedi mamasına devam etmeniz iyi olur. şu an erken.
1 yaşa kadar yavru kedi mamasıyla besleyin derler ama bence illa 1 yaşı beklemenize çok da gerek yok. 5-6 aylık olduktan sonra yavaş yavaş alıştırarak yetişkin mamasına geçiş yapabilirsiniz. ben yaptım, aslan parçası gibi bir kedim oldu.

ama tabi yukarıdaki arkadaşların da dediği gibi genellikle kuru mama tercih edin.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(29.09.17)
(19)

Boşanayım mı boşanmayayım mı ?

buffy de vampir sayılır
Sb Teşekkürler.
Sb Teşekkürler.
0
buffy de vampir sayılır
(28.09.17)
Boşanma koko.
0
binder dandet
(28.09.17)
anlaşamıyosan boşan tabi ya.
0
evde liyakat kalmamis
(28.09.17)
bosanma
0
pgup
(28.09.17)
eldeki veriler nedir hocam?
0
nymphe
(28.09.17)
Çocuk var mı Yok mu?
0
etna
(28.09.17)
ayrıl buffy!
0
Ufuk
(28.09.17)
Bunu eksi duyuruya sormak biraz kotu degil mi? Esim olsaydin ve bu durumu eksiye sorarak karar veriyor olsaydin seni ben bosardim.
0
Traveller
(28.09.17)
Fiilen yürümeyen bir evliliğiniz varsa hukuken de sonlandırılmalıdır zaten
0
principlei
(28.09.17)
Çocuk yok. Daha önce ayrıntılı ayrıntılı yazıp size danıştım bu konularda. Güzel fikirler verdiniz her daim.

Çopunuzu seviyorum.

Şimdi enerjim yok valla olanları/olmayanları yazmaya.

Ben eşimi seviyorum ama o beni sevmiyor sanırım. Boşanmamız mantıklı bir karar olacak kanaatindeyim ama ilk defa evlendiğin için ilk defa boşanacağım,cesaretim yok.
0
🌸buffy de vampir sayılır
(28.09.17)
mutsuzsan boşan
0
orpheus
(28.09.17)
Boşanma.
0
beyaztenlikiz
(28.09.17)
Boşanma
0
all girls dream
(28.09.17)
yav umarım eşin, şu açtığın başlıkları görür de önce o adım atar boşanmak için. sjdjdjd ben yıldım artık.
0
nice tnetennba
(29.09.17)
boşanıp boşanmayacağını buraya soruyorsan eşin seni boşamalı.
0
pinkpeony
(29.09.17)
Çocuk yoksa şu videoyu paylaşayım

www.youtube.com
0
noluyo yaa
(29.09.17)
karın seni sevmiyorsa o boşanırdı bence. sen onu seviyorsan devam et.
gene de, boşanmak dünyanın sonu değil. onu sevmek zorundaymış gibi de hissetme.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(29.09.17)
15 temmuzda evlenip akşam onunla sokaga cikmadiniz diye kusen sizin esiniz değil miydi? O zamandan bu yana ara ara maceralarınızi okuyorum. Anladığım kadarıyla ayrı dünyaların insanlarisiniz siz.

Bence salim bir kafayla oturup konuşun. Sorunlarınızı çözmeye çalışın hatta bir çift terapısine gidin. O da sizin kadar evliliği için çaba harcıyorsa boşanmayin tabii. Baktınız olmuyor, o zaman daha fazla yara almadan inceldiği yerden kopması iyi olabilir.
0
fraise
(29.09.17)
evlendiğinden beri yüzün gülmedi buffy, hayır iyi olmak için uğraşıyorsun da anladığım kadarıyla ama olmuyorsa zorlama.
0
pamuk helvalar cebe
(29.09.17)
yaw buffy adam sana vampir muamelesi yapıyor. kanını emmişsin falan. bence sen vampir sayılmazsın. yani sayıla da bilirsin. ama sayılmaya da bilirsin. bence sayılmazsın. yok tamam oradan bakılınca sayılabilirsin belki ama bir de tersinden bak. sayılmazsın aslında.

şimdi ben ne diyiiim boşan istersen. ama istersen boşanma. boşanma kanını em onun. zaten ilk defa evlenmişsin.
0
stockholm sen de mi
(29.09.17)
(12)

Az yiyen insan nasıl olunur?

yaren
SelamOruç tut demeyin tutamadığım için bu duyuruyu açıyorum. Galiba ya gizli şeker var ya da ciddi ölçüde insülin direnci var ki ne zaman bişeyler yiyip doysam dehşetli bir ağırlık çöküyor, ömür boyu sadece oturarak veya uyuyarak yaşayabilirmişim gibi geliyor, her türlü amaç anlamsızlaşıyor. O derec
Selam

Oruç tut demeyin tutamadığım için bu duyuruyu açıyorum.

Galiba ya gizli şeker var ya da ciddi ölçüde insülin direnci var ki ne zaman bişeyler yiyip doysam dehşetli bir ağırlık çöküyor, ömür boyu sadece oturarak veya uyuyarak yaşayabilirmişim gibi geliyor, her türlü amaç anlamsızlaşıyor. O derece.

Bana az yiyen insan nasıl olunuru anlatır mısınız, az kelimesini sevmeye çalıştığımdan beri karşıma "az her zaman çoktur" cümlesi çıktı ve evet azı sevdim. Şimdi açlığı veya doymamışlığı sevmem lazım. Bana bilgi verir misiniz, ben hayatını az yiyerek gayet seri bir şekilde yaşayabilen biri olmak istiyorum. Doymadan kalkabilmek istiyorum sofradan. Tokluk içgüdüsünden alabildiğine kopmak istiyorum. Ne yapıcam?
0
yaren
(28.09.17)
Soruna cevap olan kısmı 2. parağrafta yazacağım. bu ''az her zaman çoktur'' bana 4 terki hatırlattı. hatırladığım kadarıyla şöyleydi;

yemeği terk
dünyayı terk
ahireti terk
terki terk


az yemek içinde; diyetisyen şöyle anlatıyor. Mide hacimle doyan bir organ, bu yüzden yemek yemeden hemen önce 2 bardak su için ve şeker endeksi(ya da indeksi herneyse) düşük gıdalar tüketin. Şeker acıktırıyormuş sanırım, oysa bana küçükken hep acı acıktırır derlerdi.
0
mete kudur
(28.09.17)
bilmiyorum.
0
secrexv2
(28.09.17)
@mete kudur

Acı da acıktırıyor zira iştah açıyor ama şeker de farklı bir işleyişle acıktırıyor.

Tam da o "terk"leri uygulamak için istiyorum çünkü hem beden hem ruh sağlığıma çok iyi gelecek. Rüyama giriyor artık, kendimi kadın gibi hissetmek için kilo vermenin dışında ger bişeyi yapıyorum yani. Halbuki olması gereken kilo vermek. Vücudumda düzen kalmadı ya.
0
🌸yaren
(28.09.17)
@secrexv2

Bilmediğini kendine ve başkalarına söyleyebilmek çok güzel bir erdem. Tebrik ve teşekkür ederim.
0
🌸yaren
(28.09.17)
Şişman bir insanın az yemek yeme gibi bir durumu olamaz, şişman insanın bazal metabolizması yüksek olduğu için günlük kalori ihtiyacı da yüksektir, zayıflamak istiyorsa eğer onun biraz daha düşük miktarıyla beslenir ama bu "Az" olarak nitelendirilecek bir miktar olmaz, o azlık zamana yayarak gerçekleşir. Yani günde 3000 kalori alan bir insan hadi ben zayıflayayım o nedenle az yiyeyim deyip 1000 kalori almaya başlarsa zaten 3 gün sonra hastanelik olur. Fakat Kalori miktarını zamana yayarak küçük küçük düşürürse 1 senenin sonunda zayıflamış olur. Bu çok basit bir matematik.
0
angelus
(28.09.17)
@angelus

Hmmm benim bu kadar zorlanmam normal yani? Ne bileyim ben de anormal zannettiydim onun için kızıyodum. Teşekkürler.
0
🌸yaren
(28.09.17)
düzenli bi diyet çare olabilir anlattıkların vardı bende. halk sağlığı müdürlüğüne git para da vermezsin. ben öyle yaptım.
0
Topalordek
(28.09.17)
Tlc’deki ekstrem tombişler programını izlesene, kabaca bi fikir verir. Benim gözlemlediğim, hepsi yemek için ölüp bitiyor ama kendilerini tutup doktorun verdiği diyetin dışına çıkmıyorlar, çünkü gereken kiloyu veremezlerse tüp mide ameliyatı olamıyor ve döngüden çıkamıyorlar. Ameliyatı olup da mide küçülünce az yemeye yardım ediyor, fakat bu sırada ipin ucunu kaçırırlarsa tekrar ameliyat olma gibi bi şansları olmadığından daha da dikkat etmeleri gerekiyor.

Özetle irade gerekiyor, bunun için de tayin edilen bir süreç sonundaki büyük ödül ve cezalar kişiyi motive ediyor. Diyetisyene gidersen motivasyonun artar. Ablam örneğin senelerce kilolu idi, nişanlandığında kayınvalidesi ufaktan laf sokmuş, o motivasyonla ve diyetisyen yardımıyla 30 kilo verdi, 10 senesi var, hala da korur.
0
manuel mandalina
(28.09.17)
şöyle bir yolu tavsiye edeceğim. galiba benzerini duyurudan okumuştum. denedim ve yemek konusunda nefsine hakim olamayan biri olarak çok işe yaradı.

her şeyi bir anda azaltmaya çalışma. kendine bir yiyecek grubu belirle, mesela çok yiyorsun ya hani, neyi en en çok yiyorsun. cips/çikolata? pilav? hamur işi? sadece onu, sadece 1 aylık süreyle kes. kalan her şeyi istediğin kadar ye. hep düşün ki 1 ayın sonunda onu gene yemeye devam edebilirsin. ama bu 1 ayda asla yememen lazım. 1 ayın sonunda o yiyeceği çok özlediysen hemen o an gidip yiyebileceksin.

bir sonraki ayda da ikinci en çok yediğin yiyecek türünü kesip iki yiyeceği kesmiş olarak devam et. gene ikinci ayın sonunda her şey serbest.

böyle böyle zaten birkaç ay içinde kesecek pek bir şey kalmayacak. kalan yiyecekleri de çok miktarlarda tüketemeyeceğin için az yemeye başlamış olacaksın. ayrıca uygulaması da kolay, birden her şeyi kesip aç aç dolaşmayacaksın ortalıkta.

ben ne kadar özlemiş olsam da kestiğim şeyi yemiyorum ki vücudum bi alışsın. vücut 22 günde alışıyor geyiği galiba doğru :) şu an uzun süredir bütün market abur cuburlarını kestim. akşamları o tarz şeylerden çok yiyordum, artık canım bile istemiyor. mesela hala fast food, makarna falan yiyebilirim. bir sonraki ay da da yiyecek türünden kısmak yerine akşam 8den sonra bir şey yemeyeceğim mesela.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
eksisozluk.com

Kilo vermek kolay iştir, önemli olan sağlıklı kilo aralığında kalabilmektir. Kilo verme olayı basit bir kalori hesabı ve ayrıca insilün hormonuyla alakalı.

Özet geçmem gerekirse tüm abur cuburu kes, beyaz ekmeği kes, pirinci kes, patatesi kes. 3 ana öğün 3 ara öğün ye, asla uzun süre aç kalıp fazla yeme. Ana öğünlerin en büyüğü kahvaltı en küçüğü akşam yemeği olsun. Gece yatmadan 3-4 saat öncesinden sonra büyük öğün yeme. Ara öğünlerde sadece protein veya sadece karbonhidrat alma, azar azar birlikte aç böylece daha dengeli yersin ve daha az acıkırsın (örn: sadece meyve tabağı veya sadece süt değil. Az meyve az süt. ) Badem,fındık,fıstık gibi kaliteli yağları devamlı al, bunların kalorisi yüksek ve şeker seviyeni uzun süre belli yerde tutmana yarar. En önemli şey düzenli spor yap. Önce kardiyoyla başla kilon fazla (zamanım yok diyorsan bile bir dolu spor var. Örn: 10 dk ip zıpla devamlı bakalım ne oluyor) .

Spor sağlıklı hayat için zorunludur. Sadece diyetle olmaz, vücudun yaşlanınca yine pörtler.

Bu olaylar fiziksel görünüşten çok sağlıkla alakalı. Ülkenin yarısı ya şeker hastası yada hasta adayı iken bunları tekrar tekrar söylemek gerek.
0
filmlovepenguin
(28.09.17)
spor yap geçer
0
orpheus
(28.09.17)
Eğer yeterince sebebiniz varsa yapabilirsiniz. Sebeplerinizi bir kapıda yazın, düzenli okuyun. En başta her şey iyi gitse de, bir noktada dip gelecek orada bırakmayın. Yeterince sebebiniz yoksa aşağısı hikaye. Bir süre sonra az acıkmaya ve azla doymaya başlayacaksınız.

Kontrol sizde değilse, buna başkaldırabilirsiniz. Abur cubur cips kola salam sosisi böyle kestim. Kontrol edilmeyi sevmiyorum. Sosis yemek için dünyaları yakabilirim halbuki. Ama zararlı olduğuna ikna oldum ve sözleşmeyi tek taraflı fesh ettim.

Porsiyonlarınızı her gün çok az küçültün. Çayınıza şeker koyarken kaşıktaki çok az şekeri geri bırakın gibi. Hiçbir şeyi birden ve tamamıyla kesmeyin.

Tüm zararlı beslenme alışkanlıklarını tespit edin ve bir kerede değil, yavaş yavaş hepsini öldürün.

Şerbetli tatlılardan sütlülere geçin.

Bol su için.

8'den sonra hafif yiyin, dokuzdan sonra bir şey yemeyin.
0
EasyTiger
(28.09.17)
(1)

Haftaya haftasonu

solenkol
Yedıgollere kamp yapmaya gitme planımız var ancak havaya baktım yağmurlu goaterıyor. Yağmurlu olursa kampta dışarda takılamayacagımızdan çok hoş olmayabilir. Batı karadenızde alternatif böyle istanbula 3-4 saat uzaklıkta gibi nerelere gidebiliriz? Kamp değil otel, bungalow, airbnb olacak aklıma Amas
Yedıgollere kamp yapmaya gitme planımız var ancak havaya baktım yağmurlu goaterıyor. Yağmurlu olursa kampta dışarda takılamayacagımızdan çok hoş olmayabilir. Batı karadenızde alternatif böyle istanbula 3-4 saat uzaklıkta gibi nerelere gidebiliriz? Kamp değil otel, bungalow, airbnb olacak aklıma Amasra gelse de uzak kalıyor o.
0
solenkol
(28.09.17)
yağmurda kamp, gerekli ekipmanın olduğu sürece çok keyifli bence. biz bu haftasonu gideceğiz ve muhtemelen baya yağmur yağacak. şehirde yağmur çok çekilmez oluyor bence ama kampta hiç öyle değil inan.

gereken de 2 adet şundan
www.decathlon.com.tr
1 tane alırsan içinden 2 tane ayak çıkıyor. öyle kurunca pek kullanışlı olmuyor gibi. kenarları alçak kalıyor, basık oluyor. ama 2 tane alırsan 4 ayakla 4 köşesinden sabitleyerek tam bir tente yapabilirsin. bunun altına 5-6 kişi rahat rahat oturur hiç de ıslanmaz. tabi bunu çok daha ucuz yollu da halledebilirsin sanıyorum. ihtiyacın olan bir branda, ayak olarak kullanabileceğin 4 demir ve bol miktarda ip. ama ben olsam uğraşmazdım çünkü bu gölgelik baya iyi, üstelik yazın da çok faydasını görürsün. sahilde ve kamplarda kullanırsın, uv filtresi olduğu için altı hiç sıcak olmuyor.

tabi normalde götüreceğinizin 38 katı kadaryedek çorap ve bir o kadar kıyafet götürmeniz gerekli. bir de herkesin şemsiyesi olsa güzel olur, gündüz dolaşırsınız.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
(4)

Alkol-uyuşturucu kandan ne kadar sürede temizlenir?

austra
sb.
sb.
0
austra
(28.09.17)
uyuşturucunun türüne bağlı değişiyor.
burada hepsi yazıyor. çoğu 1 hafta içinde kandan temizlenmiş oluyormuş ama saçta 3 aya kadar kalabiliyormuş.
eroinehayir.blogspot.com
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
herhangi bir uyuşturucu madde kullanan kişilerden kızılay bir daha kan almıyor. ben de hayat boyu bir şekilde tespit edilebiliyor diye düşünüyordum
0
gazozailacatmauzmani
(28.09.17)
@gazoz kan verdiğinde malesef uyuşturucu testi yapmıyor kızılay. hiv, hepatit falan bakıyorlar sadece.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
emrah serbes 6 gun bosuna beklemis olamaz.
0
elbar
(28.09.17)
(19)

Akıl sağlığınızı nasıl koruyorsunuz?

dedi ayca
Sabah işe gitmek için 300 saat düşündükten sonra çorap-şort-gömlek giyip çıkıyordum ki 23 senelik ömrümde babam sanırım 2.defa (birinde kadınlar hamamına gidiyordum oranın iğrenç bir yer olduğunu bilmeden) "böyle mi gidiyorsun?" diye sordu, dün de etek giydiğim için aynı soruyu annemden duydum. Ki h
Sabah işe gitmek için 300 saat düşündükten sonra çorap-şort-gömlek giyip çıkıyordum ki 23 senelik ömrümde babam sanırım 2.defa (birinde kadınlar hamamına gidiyordum oranın iğrenç bir yer olduğunu bilmeden) "böyle mi gidiyorsun?" diye sordu, dün de etek giydiğim için aynı soruyu annemden duydum. Ki her ne kadar bunu açıklamama gerek olmasa da, çok kısacık ekstra mini şeyler falan değiller. Dün asabım bozulmuş bir şekilde evden çıktım ve dışarıda 2 tane birlikte gezen teyze bir tane işten dönen kadın (diz altıydı) dışında etek/elbiseli kimseyi görmedim. Sürekli "ne giysem de millet bakmasa" "bunu giyince tecavüze uğrar mıyım" şeklinde "survival" düşünmekten gına geldi. Kendimi korumaya çalışmaktan çok sıkıldım. Bugün de geri dönüp üstümü değiştirdim babam "aferin kız valla tüm gün aklım sende kalıyor burası artık iyice Afganistan gibi oldu" minvalinde şeyler söyledi, babama değil ülkeye, insanlara, zihniyete ve burada doğduğum için şansıma kızıyorum. Delirmemek için napıyorsunuz? Sürekli pantolon giymek zorunda mıyız? "Pantolon neyine yetmiyor canım", "etek giydi diye kim tecavüze uğramış", burası özgür bir ülke istediğini giy kanunla kısıtlanmış değil ya"diyen olursa kalbini kırarım.
0
dedi ayca
(28.09.17)
hava serin olduğu için üşüme diye demiş olabilir mi?
0
inheritance
(28.09.17)
baban devamlı evde oturuyorsa seninle uğraşır tabii.

bu ülkede pardüse giysen neden renkli giyiyorsun siyah giy, neden pardüse giyiyorsun çarşaf giy diyenler olacak. hepsinin bir seviyesi var yani, bu kadar kafaya takarsan başlıkta yazdığın gibi akıl sağlığını korumakta zorlanırsın.

edit: o zaman giyme. giyme ve akıl sağlığını yine koru. herkes, hepimiz bununla iç içeyiz. mutlaka bir kesimin nefretini çekiyorsun.
0
pinkpeony
(28.09.17)
Benim oturduğum yer rahat olduğu için şort dışında bir şey giymedim. Metroya binince bir şey olabilir tabii ama ben çingeneliğime güveniyorum.
0
jazzabel
(28.09.17)
@inheritance yok ya zaten "hiç mi görmüyorsun ülkeyi millet ne halde, bu öküzlerin arasına böyle giyinip gidiyorsun" falan diye ekledi. Yanlış anlamadım yani.

@pinkpeony eğer okuduysan 23 yaşında 2.kez babamdan böyle bir şey duyduğumu söyledim. Burada konu babamın bana "karışması" değil, hoşuma gitmese dahi kendisinin korumak için söylediğini biliyorum. Gözü kara bir insan olsam bile ben bile dışardayken bazen rahatsızlık duyup "keşke giymeseydim tip tip bakıyorlar" falan diye düşünüyorum. İnsanların aklının kalması normal çünkü burası tamamen iğrenç bir yer artık.

@camussar yaklaşık 2 senedir buna çabalıyorum ama yeni mezunum ve tecrübesizim, para da yok. Burslu yüksek lisans/yurt dışında iş/yabancı pasaportlu bir koca falan olmadıkça buradayım.
0
🌸dedi ayca
(28.09.17)
çok tenha yerlerde yaşamadığım ve gün içinde öyle yerlerde dolaşmadığım için istediğimi giyiyorum. bu güne kadar da birkaç laf atan ve toplu taşıma araçlarında dik dik bakan dışında ciddi bir şey yaşamadım. onları da umursamıyorum artık. her ülkenin kendine göre iyi ve kötü yanları var sonuçta; bizim ülkemizde de 4 mevsim yaşanıyor, 3 tarafı denizlerle çevrili, çıkaramasak da bor madeni var; bunun yanında yönetim dandik, insanları sapık ve adalet yok napalım :D

bence gecenin bir saatinde ümraniye'den gaziosmanpaşa'ya gitmen gerekmiyorsa istediğini giy. survival düşünenler de tecavüze uğruyor, pantolon giyen de. rahat ol bence.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
şimdi yer mekan zaman çok önemli bu durumlarda olmadık yere olmadık zamanda falan gidersen bile bile lades olur belki öyle bir durum sezdi baban,

delirmemek için bişey yaptığım yok burası böyle diyerek kendi savunmam mekanizmamı geliştiriyorum kendi önlemimi kendim alıyorum.
0
basond
(28.09.17)
Türkiye’de mutlu olunamaz. Kaç.
0
sen git ben geliyorum
(28.09.17)
Valla malesef baban haklı. Ben geçmek durumunda kaldığım semtler nedeniyle olabildiğince kapalı giyiyorum. Günde birkaç kez de ne bakıyorsun ulan ayı diyorum. Demesem bile en az 1 kere nefret dolu bakış atiyorum ya da ne bakıyorsun birader tadında el hareketi yapıyorum.

Başta direniyordum. Istediğimi giyip istediğim saatte dışarıya çıkıyordum ama ülkenin durumu bu açıdan birkaç yıldır çok daha kötüye gidiyor benim gözlemlerime göre. O nedenle kendimden ödün vermek zorunda kaldım.
0
rusyalı kozmonot
(28.09.17)
mevsim değişimi tam bi yağmurlu bi sıcak falan bence hemen şeetme. hastalık mevsimi tam.
0
kveldulv
(28.09.17)
Semt olarak muhafazakar bir yerdeyseniz rahatsızlık duymanız doğal.
Ben kadıköy'de, beşiktaş'ta vs rahatsızlık duymuyorum.O yüzden eteğimi, şortumu giydim yazın bol bol.
Ama şöyle bir sey var, üst üste kazak kaban kot giydiğim kış ortasında tacize uğramışlığım da var,yani kişinin o... çocukluğu ile ilgili bir sey oldugu için, sen ne kadar sakınsan da dikkat de etsen her an bir mal ne giydiğinden bağımsız olarak seni rahatsız edebilir.Ülkenin gerçeği bu.
Çözüm orta doğu bataklığından kurtulmak ya da görece nezih semtlerde yaşamak.

Yani bir de ben bu tavrın doğru olmadığını düşünüyorum, bağcılar'a şortla gidip bir macera yaşa demiyorum tabii ama bu kafa da yanlış.
Geçen aylarda, beşiktaş'ta, gayet chp kadın kolları tadında teyzeler "şunlar da hala kısa şort giyiniyorlar, akıllanamadılar" diye yüzüme yüzüme söylendi.
Bir süre sonra sen dahil herkes, modern insanlar da yani, aslında normal ama ülkemize göre "anormal"?! giyinmiş insanları yadırgar hale geliyorsunuz.Belki kötü niyetle değil, böyle giyinmiş başına bir şey gelecek diye bir endişe de olsa ağustos sıcağında şortla gezen kadına ( ne giysin montla mı gezsin) dönen kafaların sayısı artıyor ve nihayetinde adamların istediği oluyor.

O yüzden çok da bunlara takılmadan, istediğin gibi giyinmeni tavsiye ederim.Anne, baba her koşulda endişeleniyor zaten, onların işi o.
0
demoniclewinsky
(28.09.17)
dert mi bu şimdi?

ne giyeceğim? derde bak :)

ayrıca etek giydi diye kim tecavüze uğramış cidden? o bahsettiğin teyzeler tecavüze uğrama tehlikesinde mi ya da eteğin boyu makul olanlar? isteyen istediğini giysin tamam ama babanın dediğinden de kafayı yemeyin bi zahmet.
0
secrexv2
(28.09.17)
İstediğinizi giyin oyuna gelmeyin
0
guzellige inancimi sarsan simgeler var
(28.09.17)
@secrexv2 derde bak dediğin şey bence pekala büyük bir sorun? Dünyanın en basit şeyi "bir şeyi giymek istiyorum" ama bu sikko ülke yüzünden yapamıyorum?
Babamın dediğiyle de ilgisi yok diyorum ya. Olay böyle gelişti diye anlattım. Akıl sağlığımı kaybettiren şey bana bu ülkede sürekli baskı altında hissetmek
0
🌸dedi ayca
(28.09.17)
Korumuyorum. Koruyamıyorum. Her geçen gün biraz daha deliriyorum.
0
i m cool with that
(28.09.17)
çok haber takip etmemek lazım. biraz da biyoloji ve psikoloji bilmek. Vicud ve akl sağlığını korumaya yeter.

Bir de tecavüze uğramanın bu kadar hayatı etkileyen bir tecrübe olmaktan çıkması lazım sanki. Bunu radikal fikir olarak söylüyorum. Bizdeki namus ve bekaret algısının ceza hukuku düzenlemeleri ve habercilerin/toplumun meseleye bakış açısını çok etkilediğini ve bunun toplumun bütün kesimlerince benimsendiğini görüyorum (namus ve bekaret konusunda en farklı düşünenler bile)

Yapan orospu çocuğudur da, mağdurun adını/ kimliğini sır gibi saklamak, davayı gizli görmek, 15 yıl ceza vermek falan. Bunlar SAKIN BU SUÇUN MAĞDURU OLMAYIN YOKSA FAÇAYI ÇİZDİRİRSİNİZ, DÜŞÜK-İKİNCİ EL KADIN OLURSUNUZ, GG diyor gibime geliyor. Ki mevcut toplumda zaten öyle.

Suçun failine yine aynı muamele yapılıp, mağduriyet üzerindeki bu dramatizasyonun azaltılması taraftarıyım. Mücadelenin yalnızca suçun failleriyle değil(örneğin yaşasın idaaam gibi) mağdura olan bakış açısıyla da ilgili olması gerektiğini düşünüyorum.

şunu da paylaşayım misal. dramatica.news
0
Zeth
(28.09.17)
@Zeth

tecavüz edilen kadına "ikinci el kadın" etiketi yapıştırıldığı için tecavüzden korkan yok zaten. tecavüze uğramışsam bana ne bu ruh hastası toplumun ne dediğinden. tecavüzcüyü haklı çıkarıyorlar onların görüşünü kim ne yapsın.

psikoloji bilyorsan psikanaliz de biliyorsundur eminim. tecavüz sonucu bilinçaltımızda oluşan hasarlar ve üzerinden yıllar yıllar geçtikten sonra bile bir şekilde su yüzünde çıkmaları hakkında psikanalistlerin görüşlerini okumanı tavsiye ederim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
@zeth

Tecavüz sonrası yaşanan travmada, dava süreci ve toplum bakışı etkili olsa da olay bundan ibaret değil.
Yaşanan korku, güvensizlik hissi,utanç, yalnızlık vb. duygular seneler boyunca kişinin psikolojisini olumsuz etkiliyor.Travma sonrası stres bozuklukları, depresyon, anksiyete ve çok daha büyük sorunlarla baş etmek zorunda kalıyorlar.
Dolayısıyla yeaa o kadar da mühim değil demek sanıyorum cinsiyetinizden ve bu tarz bir endişe duymuyor olmanızdan kaynaklı.
Empati kurmaya başladığınız an, olayı çözmeye başladığınız an olur diye düşünüyorum.
Daha gençsiniz diğer duyurularınızdan gördüğüm kadarıyla, bol bol okuyun belki işe yarar.

Paylaştığınız bloktaki yazının büyük bir bölümü aptallık derecesinde bir iyimserlik ve bolca saf saçmalık içeriyor.Farklı olacağım diye yapılan trollüğün sınırı yok.
0
demoniclewinsky
(28.09.17)
babanın ellerinden öpüyorum. öpmek istiyorum.

ayca boşver giyme.
0
güneyli çocuk
(28.09.17)
ben ulkenin en acik kafali insanlariyla buyudum.

yine de, birgun bir avrupali arkadasim ulkesine donerken "ne istersem giyebilecegime seviniyorum" dediginde, yahut "tehlikenin farkinda misiniz?" meshur bir sloganken insanlar birgun artik ne istediklerini giyemeyeceklerinden bahsettiklerinde "allah baska dert vermesin" diyordum.

sonra ne demek istediklerini kemige yaklasan bicak anlatti, ben de anladim.

bu ulkeden her gun cinsi uzuvlarimiz oldugu icin ozur dilemek zorundayiz.

aman icim mi gorundu; ay, etegim mi acildi; acaba cok egilmese miydim; fazla mi guldum diye dusunmeden yasamamiz icin bulunacagimiz yerleri bizim secmemiz gerekiyor.

burasi da sapik dolu. bosuna kavga etmeyin. yazilanlari okumadim; halihazirda kavga donuyorsa, haberim yok.

ben sehrin ortasinda, yuklu bir kira odeyerek yasiyorum; kapici ucuncu haftamda bana "binaya giren cikan belli degil" diyor. yavsak, sen kimsin? bana bunu babam soyleyemez. baskaninizi da, allah'i da geciyorum.

asagida bir tostcu var. iki cocuga soruyorum, 12 yaslarindalar: evde bir erkek olsaydi o agzini acabilecek miydi? ikisi de kafallarini iki yana salliyor. adama "kapimin onune kamera koy, geleni geceni seyret", diyorum.

it, sevgilimi begenmedi. niye cunku dovmeleri var. it sevgilime gicik, cunku muhtemelen biz sekz filan eyliyoruz.

valla, cehenneme kadar yollari var.

bu orostopollerin karsisina, korktuklari herseyi cikarabilirim. ama diyorum: cehenneme kadar yollari var.

kopekle havlama. salya izlemek istemezsen, gozunden uzaklastir onlari. calisarak mesela. o zamana kadar salla, gec. ya da goc. bol sans...
0
e haliyle
(28.09.17)
(3)

yeni işe başlama stresi

nathanieltroy
sosyal fobim olduğunu baştan belirteyim (psikiyatri teşhisi, kendim uydurmadım). herkes yeni bir işe başlarken stres olur, bunu biliyorum ama muhtemelen ben şu an bunu 2 kat hissediyorum sosyal fobimden dolayı. şöyle oldu: yaklaşık 1 senedir bir reklam ajansında çalışıyorum. sonra buraya göre çok iy
sosyal fobim olduğunu baştan belirteyim (psikiyatri teşhisi, kendim uydurmadım). herkes yeni bir işe başlarken stres olur, bunu biliyorum ama muhtemelen ben şu an bunu 2 kat hissediyorum sosyal fobimden dolayı.

şöyle oldu: yaklaşık 1 senedir bir reklam ajansında çalışıyorum. sonra buraya göre çok iyi bir yere başvuru yaptım. 2 yüz yüze ve 1 telefon görüşmesinden sonra teklif aldım. aldığım teklif, şu an çalıştığım yere göre çok iyi. zaten onlar da beni çıkarmayı düşünüyordu, biliyorum. zaten çalıştığım yerde mutsuzdum. dolayısıyla hem bu sebeplerden hem de şartları nedeniyle gözünüz kapalı teklif edersiniz zaten. ben de öyle yaptım

ekim'de başlayacağım oraya. ama acayip geriliyorum. kalabalık bir ajans orası (şu an 13-14 kişilik bir ofisteyim). yeni insanlar, yeni müşteriler, daha büyük markalar. yapabilecek miyim bilmiyorum. kendime güvenim yok. ama onlar için çalıştığım çalışmayı beğendiler, görüşmelerde tahmin ettiğim kadar sıçmamışım ki beni işe aldılar diye düşünüyorum; böyle düşününce de biraz kendime güvenim yerine geliyor. ama gene de çok gerginim. bunu üstümden nasıl atacağım? :/

çevremdeki herkes benim için çok mutlu, seviniyor. ama ben tadını çıkaramıyorum stresten.
0
nathanieltroy
(28.09.17)
yeni işe başlarken bu kaygılar çok doğal ama tabi bazılarımızı bunu çok daha yoğun hissediyor. benim tavsiyem psikaytristinle görüşüp ek desteğe ihtiyacın olup olmadığını görmen. Bazen istemesek de en sağlıklı çözüm ilaç oluyor, kendine işkence etme bir profesyonelle görüş derim.

Ayrıca şimdiden başarılar yeni işinde.
0
yonge and bloor
(28.09.17)
sosyal fobin olsun olmasın, yeni işe başlamadan önce bunları hissedersin zaten. dediğin gibi sen biraz daha yoğun hissediyor olabilirsin ama temelde herkes stres olur. gerginliğimi atmalıyım diye kasma. işe bir git, ilk gününü bol stresle tamamla. alt tarafı 8 saatin kötü geçecek yani. en kötüsü ilk gündür. sonrası çok daha kolay gelecek.

yeni işyeri, yeni bir hayat demek bence. kendini burada diğer insanlara nasıl gösterirsen sonunda öyle biri olursun. sosyal fobisi olan biri olarak bunu yenmen için iyi bir fırsat bence. tedirgin değil, daha özgüvenli biri olarak davranmayı dene ilk hafta. (tabi öyle biri olmak istiyorsan.) başarısız olsan da ilk haftanın stresi derler.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(28.09.17)
benzer durumu yaşadım, işyerine ve insanlara alışmam 1,5 ayımı aldı ama sonrasında hem iyi bir şirkette, hem de sevdiğim insanlarla çalışmak beni çok mutlu ediyor. Geriye bakınca neden o kadar stres yapmışım diyorum. Mümkünse bu süre içinde terapilerinize her hafta düzenli olarak gidin, kesinlikle bırakmayın. Kendinizi eve kapamayın, rahat olduğunuz insanlarla sosyalleşin ve sf'nin de tedavisi olduğunu bilerek üzerine eğilin. İş kısmı zaten yoluna girecek, hayırlı olsun.
0
kaset
(29.09.17)
(6)

trekking dağ yürüyüşü

cedex
bu işlere başlamak istiyorum ama asosyal biriyim. kuluplere katılmak istemiyorum.tek başına bu işlere girişilir mi? yoksa dağda kurda kuşa yem mi olurum?
bu işlere başlamak istiyorum ama asosyal biriyim. kuluplere katılmak istemiyorum.
tek başına bu işlere girişilir mi? yoksa dağda kurda kuşa yem mi olurum?
0
cedex
(27.09.17)
Tek başına girişilmez, net. Kulüplere katıl.

Edit: Sen burada gidilir diyenlere bakma. Kaç senelik tecrübem var. Grup oldukları halde kaybolup, helikopterle kurtarılmak zorunda kalan, kayıp düşüp sakatlanan, hatta maalesef hayatını kaybeden insanlar tanıdım. Dağı da bırak, denizde zıpkın yaparken "tek başına" olduğu için hayatını kaybetti çok yakın bir arkadaşım. Suyun sadece 1 mt altında sığ su bayılması yaşadığı anda yanında onu çıkarabilecek biri olsaydı şu an yaşıyor olacaktı.
Bir sisin inmesine, bir fırtına çıkmasına bağlı, ne olduğunu anlamadan yaşam savaşı verir pozisyona gelebilirsin. Prof dağcılar için bile tek başına faaliyet yapmak ayrı bir challenge iken daha yeni başlamayı düşünen insan bunu düşünmesin bile lütfen. Doğa şakaya gelmez ve hafife alınmaz.
0
peggy
(27.09.17)
tek başına da olur.
hatta www.tekbasinadaolur.com
0
istanbul kanatlarimin altinda
(27.09.17)
Girisilmez. Sikilirsin zaten. Bir de yonunu sasirip kaybolma riski falan var. Grup halinde kaybolanlar bile var tanidigim.
0
stavro
(27.09.17)
Tek basina gercekten dogaya gitmesi cok zor. Ben her seyimi tek basima yaparim ama doga biraz baska, hiking partner ariyordum baslangic seviyesinde.
Klupler degil de fb gruplari vb varsa ya da
Ilk etapta doga turlari yapan tur firmalari vb olabilir
0
kuehles blondes
(27.09.17)
bisiklet daha uygun böyle şeyler için. doğayı seviyorsan dağ bisikleti çok keyifli.
0
hasmetizm 2046
(27.09.17)
Facebook'ta bir sürü grup var: dağtrek, yudosk, poyraz doğa, zirve dağcılık, anadolu dağcılık, trekist, obatrek, boytrek, daha sayamayacağım kadar düzenli yürüyüş yapan gruplar var, bunlara bak, hem asosyalliğini yenmiş olursun.
0
peggy
(27.09.17)
(6)

arduino

toro
Arduino seti almak istiyorum fakat bir çok yorum bir çok görüş var. Pic programlamayı önde görenler var. Aynı zamanda klon arduinolar var. Uzmanlık tecrübe gerektiren bir dal aslında. Önerilerinizi bekliyorum. Parça parça almak mı iyidir, komple bir set almak mı hesaplıdır, yurt dışından sipariş ets
Arduino seti almak istiyorum fakat bir çok yorum bir çok görüş var. Pic programlamayı önde görenler var. Aynı zamanda klon arduinolar var. Uzmanlık tecrübe gerektiren bir dal aslında. Önerilerinizi bekliyorum. Parça parça almak mı iyidir, komple bir set almak mı hesaplıdır, yurt dışından sipariş etsem ucuz mu olur gümrüğe takılır mı falan filan..
0
toro
(23.09.17)
Hocam arduino ile kısıtlı tecrubem var, ama alırsan en önce çıkmışını velhasıl en fazla dökümantasyona sahip olanını al, herhangi bir durumda kaynak bulasın.
0
binder dandet
(23.09.17)
ben de acayip uzmanı değilim, set içeriğinde neler oluyor bilmiyorum. sensör, led, servo vs mi oluyor? biz o tarz şeyleri ayrı ayrı almıştık. lazım olan her şeyi kadıköy'deki yazıcıoğlundan alabilirsin. üstelik çok ucuz ürünler genellikle. ayrıca binder'in dediği doğru olabilir ama gene de arduino uno'yu alma onun bir üst modeli var adını unuttum onu al. uno bizde yetersiz mi gelmişti çalışmamış mıydı ne çok sorun olmuştu.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.09.17)
Ayri ayri almak daha mi heaapli?
0
🌸toro
(23.09.17)
aliexpress'ten ucuz bi kit al. türkiye'de çok tuzluya gelebilecek her şeyi (jumper kablo dahil) aliexpress'ten al. burdan da lazım olursa buton muton ne biliyim direnç falan alırsın.
0
yuto
(23.09.17)
aliexpressten kendisini ve diğer elemanları ucuza alabilirsin
www.aliexpress.com

setler pahalı oluyor genelde.
bence ilk önce yapmak istediğin projeyi belirle, malzeme listesi çıkar sonra hepsini aynı zamanda sipariş et. hem sette olmayan ama ihtiyacın olan ürünü alabilirsin hem sette kullanmadığın elemanlar için gereksiz para vermezsin.
0
mungojerry
(23.09.17)
Türkiyede ki maliyetli parçaları zamanın varsa yurt dışından getirttir.Klonların bir sıkıntısını görmedim şuana kadar. ZAten arduino dediğin şeyi sen bile yapabilirsin tüm parçaları belli üstündeki.Arduino da biraz oyalan.STM32 öğrenmeye çalış.Ekmeğini yersin.
0
oldumubeabi
(23.09.17)
(9)

bir beyaz yakalı son evre y kuşağının iş hayatı ile ilgili hezeyanı ve soru

lucky strike
selam,sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım. bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre d
selam,

sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım.

bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;
geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre dışında ara ara twitter'a ve ekşiye göz atmak dışında çalıştım.
pazartesi sabah 9'da kalkıp işe gittim ve akşam 8'de çıktım. eve gelip duş aldıktan sonra sarhoş olana kadar içtim ve 3 gibi uyudum. dinlenemedim haliyle.
salı sabah 9 da kalkıp işe gittim, iğrenç geçen 4 saatlik bir toplantıdan sonra işlerim aksadı tabi ama gece 11'e kadar topladım işleri. yorgunluk, hafta sonu da dinlenemediğim ve ara vermeden çalışmadan kaynaklı, kümüle şekilde arttığı için kendimi çok kötü hissediyordum. fiziken değil de mental olarak yorgunluktan bahsediyorum. bari kendime ayıracak bir kaç saatim olsun istedim. tabi kendime değil başkalarına da zaman ayırmam gerekiyordu ama onları ihmal etmek zorunda kaldım. gece 4'e kadar durmadan müzik dinledim ve içtim. bi ara film açtım ama basit cümleleri bile anlayamıyordum sanırım, belki de alkoldendi. 4 gibi uyudum.
çarşamba günü sabah daha uyanır uyanmaz maillerimi telefondan kontrol ettiğimde yine yoğun olacağımı anladım. öyle de oldu: gece 2'de işleri toparlayıp çıkabildim. eve gelir gelmez duş aldım ve uyudum.
perşembe sabah öyle yorgun uyandım ki, "işe gitmesem mi" diye düşündüm artık. gittim. artık yorgunluğun getirdiği verimsizlik midir, alkol müdür, kafama taktığım ve kaçırdığımı düşündüğüm öbür şeyler midir bilemiyorum ama o kadar basit işleri bile halledemez duruma geldiğimden; işten kafamı kaldırdığımda sabah 6.30 olmuştu (ertesi günkü sabahtan bahsediyorum, bu sabah, cuma sabahı). eve gitmeye halim yoktu tabi. bi koltuğa kıvrılıp uyudum şirkette. hava da biraz serindi sabah, üşümüşüm.
cuma sabah uyandım 8.30. işleri halledip 4 gibi çıktım. eve gelip duş alıp uyudum. o kadar fazla süredir çalışıyorum ki rüyamda bile iş gördüm artık yemin ediyorum bak. 11'de (2 saat önce) uyanınca dedim ki "yeter bu kadar, bir çözüm bulmam gerekiyor". şimdi de bunları yazıyorum işte.

şimdi böyle agresif bi tempoda çalışınca insan haliyle kendi yakın çevresine veya ailesine anlatıp danışamıyor. çünkü çevrem ya memur kafalı insanlar ya da mühendis, esnaf falan. veya istemsizce duygusal yaklaşıyorlar. o yüzden size yazıyorum ki belki dışardan bakıp bir şeyler söyleyebilirsiniz bana. ne yapmalıyım? siz ne yapardınız?

kendi durumumdan da bahsedeyim, neden bu kadar fazla mesai yaptığımdan. bir kere baştan söyleyeyim iş planımı ben yapıyorum. kimse bana şu işleri yapıp getiriyorsun diye dikte etmiyor. bir havuz var, uygunluk ve beceri durumuna göre talep edip o projelere dahil oluyorsun. sistem böyle işliyor ve çok kriz veya acil durumlar harici kimse bana ne yapacağımı söylemiyor. kendim seçtim yani bu duruma gelmeyi. çünkü yaptığım işi hem seviyorum hem de yukarda anlattığım gibi istisnai haftalar dışında mesaili çalışmak bana koymuyor. hatta işin doğasında bulunan stresi de çok seviyorum. sadece zamanlama konusundaki stres değil, diğer süreç yönetimleri de stresli. belki özel sektör tümden böyle strestir. bilemiyorum. ama stres güzel. stresi yönetebilmek daha güzel. beni hayıflandırmayan, sırtımdan ter dökmeyen hiçbir eylemi severek yapamam. bu izlediğim bir film de olsa, müzik de, kitap da.

ilk girdiğim günden beri yükseliyorum. parmakla gösterilen adam konumundayım yani başarılarımdan dolayı (2 tane ödülüm bile var, şirket içi ödüllendirme. icra kurulu karar veriyor bunlara).
yöneticim de aynı şekilde. 15 senedir başarı grafiği 45 derecelik açı ile yükselen bir adam. ben işe ilk başladığımda tek segment yönetiyordu. salı günü bahsettiğim toplantıda bir segment daha devir aldı ve şu an elindeki segment sayısı 5'e yükseldi.
başarım tabi sadece bana ait değil. yöneticim, benim ilk yılım bittikten sonra benle bizzat ilgilenip beni parlatmaya çalıştı (niyetinin bu olduğunu kendi söyledi). yani çok özel veya kriz projelerde beni öne çıkarıp projeyi bana verdi. ben de bunların altından kalktım. boyumdan büyük işlerin altına kendi talebimle tek başıma girip çok da şık bir biçimde tamamladım o projeleri mesela. parmakla gösterilmem bu yüzden. 3 sene önce yönetici bile değilken bu kadar yükselen bir adamın parlattığı kişi konumundayım. hatta ben 1 sene önce hala eğitim alan bir konumda çömezken; şu an 3 tane yeni alınan junior'a eğitim verecek aşamaya geldim.
ezcümle: gelecek planması yaptığım zaman kendimi gördüğüm yer bu şirkette/bu sektörde çok iyi bir yer.

tüm bunların yanında yine yukarıda bahsettiğim tempo beni artık zihnen yormuş durumda. yani robot olmadığımı farkettim artık, sınırlarımı zorladım çünkü; robot olmadığımı gördüm. bu tempoda çalışıyor olmak insana başka bir şey yaptırmıyor. başka insanlara vakit ayıramıyorsun. vakit ayıracak zamanını da kendine ayırabiliyorsun bir tek çünkü yorgunsun yani dinlenmen gerek. yukarıda anlattığım mesai haftası bölümünde alkole vurgu yapmam bu yüzden. alkol olmadan dayanabileceğimi düşünmüyorum. bunun maddi götürüsü devasa boyutta oluyor. başka boyut. bundan bahsetmeyeceğim.

bir yandan da kasım ayında 24 yaşıma gireceğim. yüksek lisansım devam ediyor. ben küçükken, hayat hayli ilginç bir şey olacakmış gibi gelmişti bana ama kimseye muhtaç olmadan yaşamak için, bir plazada sürekli masa başında, sevdiğin insanlardan gelen çağrılara veya mesajlara bile dönemeyecek kadar çok çalışmak daha ne kadar devam etmeli sizce?
kendinden bu kadar vermeden bu hayatı idame ettirmenin başka yolları da var. insanların mesajlarına cevap vermeyip onlarla görüşmeyince başka adamlara gidiyorlar doğal olarak. yol da beni çekiyor hem. tutan hiç bir şey kalmadı haliyle. çekip gitmeli mi artık? yoksa başlıkta da vurgu yaptığım "y kuşağı hezeyanı" mıdır bu? hayat bu kadar mıdır? bu mudur?

kötü bitirdim. yarım saattir bunu yazıyorum.
0
lucky strike
(23.09.17)
kendini kariyerin üzerinden gerçekleştiremezsin sevgili lucky strike, sen bir yarış atı değilsin. lütfen bir an önce bunu kanıksa.
0
evde liyakat kalmamis
(23.09.17)
lucky, tatmin olduğun ve keyif aldığın bir işin var, bu harika. ama ne için çalışıyosun, hayatta yapmak istediğin şey yalnızca çalışmak mı, varlık gösterebileceğin tek alan iş mi?
0
denef
(23.09.17)
herhangi bir özel sektör işi, herhangi birinin hiyerarşik olarak altında yapılan iş bu yaşama değmez.

www.youtube.com

y kuşağı hezeyanı değil bu bence, kendini çok kaptırmışsın. kendini bu kadar kaptırdıktan sonra bu kadar özveriyle devam etmezsen mutlaka birileri huzursuz olup senin de huzurunu kaçıracaktır.

dayanmanın en büyük nedeni belki maaş çok fazladır ama, harcayamadığın parayı ne yapacaksın? alkole gidiyormuş zaten çok fazla.

ben olsam çekip giderim, en azından daha rahat edeceğim bir yere. ideal koşul özel sektörden tamamen çıkmak olurdu benim için de, kişiye göre değişir ideal koşul nedir.

yine de bu duyuruda anlatılan patronlar ve 4 kuşak sonraki torunları haricinde kimse için ideal durum değil.
0
ron dennis
(23.09.17)
işini seviyosun bro.
ve gerçekten şanslı bir tipsin.
tek yapman gereken ne biliyo musun?
o lanet kıçını kaldırıp biraz çevrene bakmak.
ne kadar çok insanın acı içinde olduğunu göreceksin. açlık, sefalet, yalancılık, düzenbazlık, hırsızlık, namussuzluk, ahlaksızlık, fuhuş vs vs vs.
hep ne için biliyo musun corç? daha iyisini elde etmek için. şimdi sen elindekinin tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorsun!
lanet olsun ama bilmiyorsun bro!
onun içün çok iyi düşün: ya aç kalıp, dokak köpekjleri gibi gelenden geçenden korkarak ve dilenen gözlerle çevrene bakavaksın ya da elindekini düşürmeden başkalarıyla birleştirecek ve daha iyisini doğruca elde edeceksin!
şimdi seçim senin!
0
fempusay
(23.09.17)
@evde liyakat kalmamis, sen ve biri daha yazdı bunu. yarış atı önermesini önemsiyor ancak katılmıyorum. "ya ne olacağdı" sorusuna bir cevap içermiyor. evrim gereği hepimiz o kastettiğin yarış atıyız zaten her alanda. sosyal, ekomomik, bireysel yarış atları. bazıları borsa da yarış atı bazıları öss sınavında yarış atı bazıları ığdır'da bir köyde öğretmenlik yaparken yarış atı. hayatta kalmak zorundayız. bazılarımız aileye veya eşlerimizin maddi durumlarınarına güvenip ve yaslayıp kendimizibunlardan addediyor olmasak dahi aslında bu da bir çeşit yarış atı olmaktır hayatta kalabilmek adına. parazitler de hayatta kalabiliyor velhasıl.
ayrıca kendimi ne üzerinden gerçekleştirebileceğim? bunu da belirt lütfen. kariyer değil ise ne. eş mi? çocuk mu yapayım mesela? "insan kendini nasıl gerçekeştirir" sorusunun cevabı var ise bir yanıtla. yol çizeyim kendime. bunca duyuru bu yüzden çünkü.

@denef, yoo değil. hayatta başka ne yapılır onu bilmiyorum çalışmak dışında. çehov okumaktan mıdır nedir. bilmiyorum yani, çalışmaz isek canımız sıkılır gibime geliyor ve canımız sıkılırsa tehlikeli işlere yönelebiliriz, mesela solcu olabiliriz? hükümeti devirebiliriz? veya çok çalışırız ve sevdiğimiz insanlar başka insanlara gitmeye başlarlar ve bunu instagramden görürüz falan. ama öncesinde başka medyalardan falan. neyse.
ben iş bitiriciyim. bitirilmesi gereken ve yapmam gereken her işi (pirus zaferi bile olsa) bitiririm. bir iş önerin var mı bana? sektör önerin? bu yüzden mi sordun?

@ron dennis, maaş değil aslında dayanma sebebim. işi ben gerçekten seviyorum. "bundan başka iş yapamam" yüzünden değil bu. gerçekten seviyorum. ama dediğin ve belirttiğim gibi çok çok devasa kısmı zaten beynimi uyuşturma maksatlı olarak ve kasten alkole gidiyor. bir anlamı yok maaşın. gitmek için çeşitli alternatifleri değerlendireceğim. teşekkürler cevabın için.

@fempusay, seni tanıyor olabilir miyim acaba? bize tevekkül teklif eden islam alimlerinden farkınız nedir siz hippilerin? baba evine döneyim bu mantıkla bakarsam?
0
🌸lucky strike
(23.09.17)
henüz 24 yaşındasın, ve çalışmak öyle kötü birşey değil. yol safsataları belki beni hiç çekmediğinden bu kadar rahat konuşuyor da olabilirim ama, bilmiyorum bence fena bir yolda değilsin.

burada aslolan 3 şey var tabi yine bence; 1.si kendini kullandırmadığından emin olabilmek. 2.si mesleğinin ne olduğu, operatörlük mesleklerinde işin sonu belli olduğu için çok çalışmak uzun vadede insana birşey katmaz. 3.sü de hayattaki tavizlerin karşılığını sosyal ve ekonomik açıdan alabilmek, yani işinin senin yaşantındaki etkilerinin seni tatmin edip etmemesi.

normalde yukarıda saydığım 3 şeyi açmam gerekiyor ama ben anlayabileceğin kanaatindeyim. biraz wall-street hezeyanları gibi bir yaklaşımda olmuş anlattıkların ancak bir noktadan sonra mesai saatlerinden kurtulabileceğin bir konuma geleceksen bunda bi' beis görmüyorum. başlarken söylediğim gibi, henüz 24 yaşındasın ve bir kariyer inşaa etmeye çalışıyorsun, genetik mirasa sahip olanlar dışında bu şey öyle kolayca elde edilemiyor malesef, hatta bir çoğunun sonu; büyük ölçüde yukarıda saydığım 3 nedenden dolayı fiyaskoyla kapanıyor. Dikkat edersen başarısızlıktan henüz hiç bahsetmedik bile. Yani belli ki henüz işyerinde ''kapışma'' yaşamamışsın daha, 2-3 eski kurtla birkaç çakal kancayı takmamışlar sana, iteklememişler seni biryerlere. Yani demem o ki; ben genel yaklaşım gibi düşünmüyorum; hayat o kadar romantik bir yer değil keşke olsaydı. Eğer yukarıda saydığım 3 etkenden eminsen ve mesai saati olayını bypass edebilecek bir seviye senin için uzak değilse ''show must go on''


alternatif çözüm olarak, iş yükünün tamamını tek başına üstlenme, sözlükte çalışma prensiplerine dair çokcana anlatı var onlara göz attığında daha iyi kavrayacaksındır bu söylediğimi ama; misalen işleri küçük parçalara ayırıp sadece operatörlük gerektiren şeyleri dağıtabiliyorsan dağıt. illa işyerinden olmasına gerek yok, alternatif kişilerle de paylaşabilirsin bu iş yükünü.

hammaliyetlik(böyle bir kelime var mı emin değilim) gerektiren(yani sadece tekrardan ibaret işler) konusunda agresif isyanlarda bulunabilirsin. bu yöneticinin gözünde seni eskitmeyecektir, uzun mesai saatlerini de kesecektir. Bir noktadan sonra operatör değil de bakış açısıyla yönlendiren konumuna geç. geçemiyorsan zaten 3 maddenin 2.sinde patladın demektir. çık oradan.
0
mete kudur
(23.09.17)
Biz yarış atı değiliz, insanız. Kaldı ki yarış atlarının koşu pisti dışında da bir yaşamları var. Sen hiç dinlenmeden koşmaya çalışıyorsun tabii tıkanırsın. Üstelik yolun başındasın, yolun düz, destek olanın var. Bu durumdayken bütün enerjini harcarsan engelleri aşacak mecalin kalmaz.
Dinlenmen şart. Biraz daha yavaş ilerle. Tadını çıkara çıkara yürü.

Ayrıca biz çok yönlü varlıklarız. Kendini tek alanda gerçekleştirmen gerekmiyor. Bu hem kolaycılık olur hem de risklidir. Yumurtaların hepsini tek sepette taşımak gibi. Marifet büyüklü küçüklü sepetlere koyup hepsini birden taşıyabilmekte. Bunu başarabildiğinde hayatının daha verimli, daha doyumlu, daha güzel olduğunu göreceksin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.09.17)
işin seni olduğundan daha mutlu hale getiriyor mu? bir takıntının tatmin edilmesinden bahsetmiyorum. sonunda elde ettiğin şey mutluluk değil de ruh sağlığının bozulması ise (gidişatın onu gösteriyor, böyle devam edemezsin) bunca çaba neden?

vites düşür.
0
zgrydn
(23.09.17)
istisna durumlar olmadıkça günde 8 saat çalışıyoruz, kalan 8 saatte sosyalleşiyoruz ve 8 saatte de uyuyoruz.

senin yaptığın ise vücuduna koca bir hakaret. sapasağlam dünyay gelmişsin ve bu yüzden çok şanslısın ama böyle giderse çok kısa bir sürede bu sağlığını yitirirsin. hadi sosyal hayatı sıfıra indirmek gene neyse, o senin seçimin. (bence o da yanlış ama sen işi eşe tercih etmeyi seçtiysen, öyle daha çok mutlu ve tatmin oluyorum diyorsan..) ama uyku düzenini acilen toparlaman lazım.

melatonin diye bir hormon var. bu hormon ışıkta salgılanmıyor, illa gece zifiri karanlık olacak. bir de kişi uykuda olacak. en yoğun salgılandığı zaman ise gece 11'den sabah güneş doğana kadar olan süre. yani insanın bu hormonu yeterli olabilmesi için akşam 11de yatması gerekiyor. melatoninin eksikliğinde ise yaygın olarak kişinin bağışıklık sistemi düşüyor, bir sürü hastalıklar ortaya çıkıyor, kişi kilo veremiyor, psikolojik sağlığı etkileniyor, çabuk yaşlanıyor ve çöküyor, kansere yakalanma riski çok büyük oranda artıyor. bunca şeyden sorumlu bir hormon yani bu.

şimdi bunları her besinin eksikliğinde söylüyorlar dimi. ama melatonin çok başka. istersen sen de araştır. vücudunun hem psikolojik hem fiziksel olarak bitmesini ve 30 yaşında 45 yaşındaki bir adam gibi görünmeyi istemiyorsan uykunu düzene sokman gerekiyor. ayrıca kanser dedim ya, hiç de basite alınacak gibi değil melatoninin kanserle ilişkisi.

öncelikle sağlığın için böyle yapma.

sonralıkla, ben bu iş tatmini olayını gerçekten anlamıyorum. hepimiz işimizi yapıyoruz; bir kısmımız severek, büyük bir kısmımız sevmeyerek de olsa. ama o işi, yaşamamıza yetecek kadar para kazanmak için yapıyoruz. iş sadece bir araç. tabiki her zaman daha iyiye gitmek güzel ama daha iyiye gitmenin de bir sınırı olmalı. yoksa bunun sonu yok. ya da sonu sensin işte.

işine bu derece tutkuyla bağlı olman, böyle hırsla çalışıyor olman yüksek egolu bir insan olduğunu düşündürttü bana. oysa ego hiç iyi bir şey değildir. sinir hastası bir insan yapar seni. biraz bunu törpülemen lazım. kendine boş zaman ayır, işkolik bir adam olma.

ben mühendisim. bizim şirkette de bazı mühendisler var mesela, gerçekten çok iyi mühendisler. tek bakışta çözüyorlar sorunları. zaten çok iyi pozisyonlara gelmişler, eminim çok iyi paralar kazanıyorlar. ama adamlarda duygusal zeka öylesine körelmiş ki. bunu yanlış anlama, asla kimseye kötü davranmıyorlar durduk yere azarlamıyorlar falan iyi adamlar ama nasıl desem, empati yetenekleri, iletişim becerileri sıfır. bir de hayatımda gördüğüm en ukala tipler. otursan 10 dakika muhabbet kuramazsın.
böyle biri olma.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.09.17)
(7)

CPU para üretiyormuş?

zxcd
CPU nasıl para basıyor kafam basmadı.https://m.donanimhaber.com/haberler/The-Pirate-Bayin-kullanicilarin-CPUlari-uzerinden-dijital-para-urettigi-ortaya-cikti.htm
CPU nasıl para basıyor kafam basmadı.

m.donanimhaber.com
0
zxcd
(22.09.17)
(bkz: bitcoin)
0
sutlu nescafe
(22.09.17)
Mantığı ne yani, nasıl oluyor?
0
🌸zxcd
(22.09.17)
@Zxcd

Wikipediada guzelce aciklaniyor. Blockchain mantigi.
0
kurnaz
(22.09.17)
olayın mantığı blockchain sistemine dayanıyor. çok teorik olduğu için anlaması zor olabiliyor, o yüzden şöyle anlatımlı videolar işine yarar diye düşünüyorum.
www.youtube.com
www.youtube.com

bir de artık cpu yani işlemciden çok gpu, yani ekran kartı para basıyor; daha hızlı basıyor diyelim.
www.youtube.com
0
Bruce
(22.09.17)
allah'ın hikmeti :)

ciddi cevap verirsek, senin bilgisayarına bazı hesaplamalar yaptırılıyor.
çıkan sonuçlar kullanılıp bitcoin elde ediliyor.
o da para dimek.
böyle buyurdu herhalt :)
0
herhaltibiliyoring
(22.09.17)
bu işleme "mining" deniyor. zamanında bu yöntemle çok paralar kazanıldı. ama artık standart bir cpu ya da gpu ile üretebileceğin para miktarı çok çok düşük. öyle ki, bilgisayarını "para üretsin" diye açık bıraktığın, yani mining yaptığın sürede bilgisayarının harcadığı elektrik faturasını bile karşılamıyor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(22.09.17)
sermaye piyasası kurulunun bitcoin için yaptığı araştırma ilgi çekicidir

git: spk.gov.tr
0
baknedicem
(22.09.17)
(5)

Basa cikilamaz cocuk!

vosvos
Bu cocuk benim kuzenim. Daha once uyusturucu madde ile yakalandi ve kontrollere gitti. Sikintili arkadasliklar, kotu mahalle, kotu ekonomik durum vs ile buyudu. Uzun zamandir babasi turkiye disinda calisiyor eve kismen iyi para gertirebilmek icin. teyzem ilgileniyor kuzenimle. 96li ve calisiyor biya
Bu cocuk benim kuzenim. Daha once uyusturucu madde ile yakalandi ve kontrollere gitti. Sikintili arkadasliklar, kotu mahalle, kotu ekonomik durum vs ile buyudu. Uzun zamandir babasi turkiye disinda calisiyor eve kismen iyi para gertirebilmek icin. teyzem ilgileniyor kuzenimle. 96li ve calisiyor biyandan kuzenim tekniker olarak.

Simdi evden teyzemin kartlarini alarak enistemin kazandigi paranin gittigi hesaptan 2000tl kusur para cekti birkac ay once. Habersiz yapti bunu ve sonra 1 gun boyunca ulasamadik ona. Sonra sordugumuzda herkese farkli sey anlatti yalanlar soyledi. Simdi ise yine 2000 tl gerektigini soyleyip ailesini zorluyor. Tehdit ediyor. Teyzem cildirmanin esiginde. Biz ailemizden birinin bu durumda olmasini izlemek degil bir seyler yapmak istiyoruz. Enistem isi birakip turkiyeye donunce kuzenimi evden kovacagini soyluyor. Ve bir cok agir sey daha. Ortada kalan teyzem, kuzenim ve kucuk kardesi icin cok uzuluyorum. Ne yapilir bu durumda.


Sorunu ne anlatmayan bir cocuk, sıkışık durumda bir aileden para isteyip duruyor. Veremeyiz denildiginde kendini oldurmekle tehdit ediyor. Soruldugunda bir tatil yaptim diyor, oyun icin gerekiyor diyor (knight icin gerekir mi o kadar para?) Arkadasim zor durumdaydi diyor, yok su olaydan kurtulmak icin rusvet gerekti diyor, diyor da diyor.

Gecen seneye kadar ara ara konusup hal hatir sorustugumuz kuzen gitti yerine en yakinlarini korkutan basa cikilamaz bir cocuk geldi.

Tavsiyelerinize acigim..

Tesekkurler..
0
vosvos
(22.09.17)
Uyuşturucu kullananların tüm hal ve davranışlarına sahip bir kuzenin var. ne yapacaksınız ona göre yapın bence.
0
denklemci
(22.09.17)
dinsizin hakkından imansız gelir.
babası gelsin sıçsın ağzına.
varoşun; tipik işe yaramaz genç modeli.
anlattığına göre maalesef bu hamurla iyice yoğrulmuş.
adam olacağını sanmıyorum ama yine de size kolaylıklar dilerim.
0
seyduna6687
(22.09.17)
kendi bu illetten kurtulmak istemediği sürece ne kadar tedavi de edilse yapacsk bir şey yok. sakın sakın babası ağzına fln sıçmasın, bence şevkatla sevgiyle yaklaşsınlar, ne kadar değerli olduğunu onu ne kadar çok sevdiklerini.
0
oscar
(22.09.17)
www.birgun.net
nationalgeographic.com.tr
www.buzzfeed.com

şimdi google'dan bulduğum sonuçlar değil. zamanında okuyup beğendiğim, değişik araştırmalar.

yıllardan beri dünyanın her yerinde uyuşturucu bağımlılığı suç kabul edildi ve kullananlar hapis cezasına çarptırılırlardı. oysa günümüzde bu bir hastalık olarak kabul ediliyor. (en azından modern ülkelerde.) 1. linkte de dedikleri gibi, bağımlılığın sebebi duygusal yoksunluk, psikolojik problemler, yalnızlık, depresyon vs. bunlar çözüldüğünde sorun ortadan kalkıyor. oysa çocuğun daha da üzerine gidildiğinde ve baskı kurulduğunda tamamen ters tepiyor. daha çok para çalıyor daha çok uyuşturucu kullanıyor.

ama çok değişik tedavi yöntemleri çıktı. (2. ve 3. linktekiler gibi.) 3. linki azıcık özet geçmek istiyorum. danimarka'da başlayan ve avrupa ile amerika'da da kurulmaya başlanan uyuşturucu klnikleri var. "supervised safe injection sites" deniyor. bağımlılar gidiyor, tertemiz yataklara yatıp tertemiz iğnelerini alıp doktor kontrolünde uyuşturucu kullanıp gidiyorlar. kimse kimseyi yargılamıyor, suçlamıyor, cezalandırmıyor. (tam olarak böyle değil tabi. linkte detaylarını okuyabilirsin.) ve sonuçta bu insanlar bağımlılıklarından kurtuluyorlar.

ama malesef türkie'de bu iş biraz sıkıntılı. tedavi merkezleri, tedavi olmak istemeyen hastayı tedavi etmiyor. kaldı ki kullandıkları tedavi yöntemleri de 50 yıl önceki yöntemlerdir muhtemelen. nat geo linkinde de anlatıldığı gibi, klasik tedaviler bittikten sonra hastaların çoğu tekrar uyuşturucuya başlıyor.

uyuşturucu bağımlısı olmak bir psikolojik hastalık olduğu için tedavi edilmesi şart. şu an türkiye'deki koşullarda ne yapabilirsiniz bilmiyorum. bu alanda uzmanlaşmış bir psikolog bulunsa iyi olabilir. ama tedaviden önce, size tavsiyem, kuzeninize "seni evden atıcam, para çalmışsın, parayla naptın, allah belanı versin, çaaat!" gibi bir yaklaşımdan ziyade daha ılımlı yaklaşmalısınız. çok hassas bir konu, ne yapılır nasıl davranılır bilmiyorum uzman da değilim ama dediğim gibi, modern tedavi yöntemleri arasında cezalandırmak kesinlikle yok.

evden atarsanız bu onun sonu olur. yaklaşın, konuşmaya ve iletişim kurmaya çalışın. bu konuyla ilgili makaleler okuyun. belki yurtdışındaki konunun uzmanı doktorlara mail atıp ne yapabileceğinizi sorabilirisiniz.

kolay gelsin.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(22.09.17)
Cok tesekkurler verdiginiz yanitlar icin!
0
🌸vosvos
(23.09.17)
(11)

İlk yurt dışı deneyimi

vodianova
4 arkadaş olarak ilk defa yurtdışına çıkmaya karar verdik. Turla değil kendimiz gideceğiz. Daha önce gezip görenlerden barselona mı paris mi tavsiye istiyorum. Maddi olarak uygun olması da tercihimiz.
4 arkadaş olarak ilk defa yurtdışına çıkmaya karar verdik. Turla değil kendimiz gideceğiz.
Daha önce gezip görenlerden barselona mı paris mi tavsiye istiyorum. Maddi olarak uygun olması da tercihimiz.
0
vodianova
(22.09.17)
İki şehir de gayet pahalı, daha bütçe dostu bir şeyler arayışı içerisindeyseniz Prag ve Budapeşte ikilisiyle başlamanızı tavsiye ederim.
0
loras
(22.09.17)
prag ve budapeşte çok avrupa başkenti tadı vermez, hedefinizi barselona paris koyduysanız küçük gelir, sakin gelir. evet oraların masrafı yüksek olur ama yaşayacağınız tecrübeler, göreceğiniz şeyler de ona göre değişir. nispeten ucuz madrid diyebiliriz barcelona'nın muadiline, paris içinse roma diyebiliriz.

ben olsam bütçeyi zorlar paris'e giderdim. barselona da iyi ama paris daha kaotik megakent kıvamında, istanbul'da yaşamaya alışıksanız paris güzel gelir. paris daha çok avrupa'dır, barselona daha çok akdeniz'dir. paris'in sidik kokulu sokakları açıkhava müzesi beklentisindeki insanlarca yadırganıyor ama binbir çeşit insanın yaşadığı büyük şehir duygusunu da çok güzel hissettiriyor, ki paris'in açıkhava müzesi kıvamında bölgeleri de var.

barselona bana yapay geliyor, normalde akdeniz kültürü severim ama o düzenli yolları, cetvelle çizilmiş caddeleri hep aynı yerde dolaşıyormuş hissi yarattı. tabii merkezindeki barri gotic tam bir açıkhava müzesi ama paris'tekiler kadar geniş değil.

karar vermenin bir diğer yolu da iki şehirdeki önemli yapıları listeleyin. kim hangilerini daha çok görmek istiyor seçsin, çoğunluğa göre o şehre gidin.

edit: barselona'da da paris'te de ucuz konaklama seçenekleri var ama iyi araştırmak lazım, illa ki gecelik kişi başı 50 avro verecek değilsiniz. gideceğiniz döneme göre değişkenlik gösterir ama hostelde kalmak en ucuz ve rahat seçenek. kalabalık olduğunuz için airbnb de kovalayabilirsiniz, hele ki biraz uzun kalacaksanız daha bile avantajlı olabilir.
0
Bruce
(22.09.17)
ilk defa cikacaksaniz paris daha mantikli bence.
0
for the record
(22.09.17)
yer seçimi bir yana, iyi çalışmakta fayda var. toplu taşımaların detayları, araba kiralama nereden yapılacak nerede yenir, nerede gezilir, internet alınacak mı vb. önden çalışırsanız daha kolay geçer.
0
EasyTiger
(22.09.17)
Gormek istediginiz seylere gore karar verin. Sagrada familia yi eyfel kulesinden daha mi cok gormek istiyosunuz vb mesela.


Onemli olan orada cantaniza sahip cikin. Iki sehir de cok guvenli degil, yankesiciler vb var. cantanizi ayirmayin yaninizdan, pasaportunuzu, paranizi ona gore yerlere koyun.
Onun harici, tatmak istediginiz yerel tatlara bakabilirsiniz, orada sim kart alabilirsiniz internet kullanmak icin vs.

Ayrica airbnb kullanabilirsiniz bence. 4 kisiyseniz otel/hostelden daha uygun ve konforlu olur.
Sehir iclerinde kalacaksaniz araba kiralamayin sakin, iki sehir de toplu ulasim konusunda gelismis ki sehir seyahatinde araba kiralanmaz zaten :)
0
kuehles blondes
(22.09.17)
Paris'e gitmiş ve pahalılığından yılmış, aradıklarımı bulamamış biri olarak seçim illaki bu ikisi arasında gerçekleşecek ise ispanyollar ve kültürlerine olan sevgimden dolayı Barselona derim. Tabii Barselona'ya henüz gitmişliğim yok ancak Madrid ile içli dışlı sayılırım. Toplam iki kere gittim ve hep güzel anılarla ayrıldım. Eşimle gerçekleştirdiğimiz son ziyaret şöyleydi: adimadimgurme.com
Madrid'e gitmeyi de düşünebilirsiniz. =)

Yine de tabii buradaki öneriler bağlamında sizlerin ilk yurtdışı tatilinizden ne beklediğiniz önemli. Yalnızca yeni bir kültür göreyim, yurtdışı olsun yeter gibi bir bakış açısı varsa Prag ve Budapeşte önerim geçerliliğini koruyor. =) İkisi de genç ve eğlenceli şehirler.
0
loras
(22.09.17)
Barselona.
paris ne la amele yurdu.
her yan Senegal, Cezayir, Kamerun.
0
seyduna6687
(22.09.17)
seyduna +1

barselona paris'e göre çok daha ucuz bir şehir zaten. üstelik çok daha güzel (bence). tam muhteşem sokaklarında kaybolmalık. bu iki seçeneği vermemiş olsan bile ben barselona derdim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(22.09.17)
keisnlikle barcelona
0
oscar
(22.09.17)
27 yaş, erkek.
Tek gittim.

Barselona;

Güzel kızlar, harika gece hayatı, muhteşem yemekler, güler yüzlü katalanlar, tablo gibi sokaklar, deniz kum güneş..

Paris;

Müzeler, mezarlıklar, aşırı pahalılık ve suratsız fransızlar.
0
veys zimmer
(22.09.17)
Maddi olarak ikisi de aynı sayılır.

4 arkadaş için Barcelona diyorum ben. Paris'ten daha eğlenceli olacağını düşünüyorum. Barcelona uçak biletleri her zaman daha pahalı oluyor yalnız.

Biz gittiğimiz yerde airbnb kullanıyoruz ama evli barklı çift olduğumuz ve sakinliği sevdiğimiz için:p
Gençseniz ve etrafla sosyalleşmek istiyorsanız hostel'de kalın derim, bir sürü etkinlikleri falan oluyor hostellerin, veya yönlendirebilecekleri yerler oluyor, restoranlarda indirimleri olabiliyor, hostelde bir sürü ark ediniyorsunuz vs.
Gece çıkmayı seviyorsanız pub crawl yapın.
0
peggy
(22.09.17)
(11)

Kadıköy'de metrodan indik, bağdat cad. tarafına nasıl gideriz?

chihirovekohaku
Kadıköy metro'da inip bağdat caddesi paralelindeki operatör cemil topuzlu caddesi'ne geçişi nasıl yapacağım? Bu güzergah için metro yerine otobüs-dolmuş kullanmak daha mantıklı olur mu? :)
Kadıköy metro'da inip bağdat caddesi paralelindeki operatör cemil topuzlu caddesi'ne geçişi nasıl yapacağım?


Bu güzergah için metro yerine otobüs-dolmuş kullanmak daha mantıklı olur mu? :)
0
chihirovekohaku
(22.09.17)
Sari dolmuslarla direkr gidebilirsiniz
0
lost aci soyler
(22.09.17)
@lost aci soyler, sarı dolmuşlara pendik'te mi biniyorum yoksa metroyla kadıköy'e varınca kadıköy'de mi?
0
🌸chihirovekohaku
(22.09.17)
selam.
metroyla kadıköy'e varınca moda çıkışından çık, sahile doğru yürü. orada kadıköy-bostancı sarı dolmuşlarını göreceksin.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(22.09.17)
metro'ya nereden bineceksiniz?
0
altinci nesil caylak
(22.09.17)
@altinci nesil caylak, pendik'ten bineceğim hızli trenden inince :)
0
🌸chihirovekohaku
(22.09.17)
@istanbul kanatlarimin altinda, en hızli ulaşım yolu bu mudur acaba? metro+dolmuş seklinde?
0
🌸chihirovekohaku
(22.09.17)
direk pendik'ten binin o zaman dolmuşa. metro ile boşa vakit kaybetmeyin.

16d, 222 gibi iett otobüslerine de binebilirsiniz direk yht'den. metro için ayrıca pendik köprüsüne çıkmak gerekiyor.
0
nrmnm
(22.09.17)
@nrmnm, metro+dolmuş'tan daha pratik ve hızlı olacaksa o zaman pendik'ten dolmuşa bineyim... ne kadar sürer pendik'ten dolmuşla kadıköy'e varmak?
0
🌸chihirovekohaku
(22.09.17)
pendik'ten dolmuşla ne kadar süreceği hiç belli olmaz. baya uzun ve trafiğin genellikle yoğun olduğu bir yol orası. yht'den inince yandex'ten bak, ne kadar süreceğini görürsün. 40 dakika da sürebilir 2 saat de :D eğer trafik azsa dolmuş ya da otobüsü tercih. et. trafik varsa metro+dolmuş ile git. metro+dolmuş da aşağı yukarı 1 saat civarı sürer.

bu arada yht'den metroya gitmek için de bir şeylere binmek gerek diye biliyorum.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(22.09.17)
hiç bilmeyen biri için ne kadar az aktarma o kadar iyi bana göre. yht'den çıkıp metroya varması en az 10-15 dk. pendik'ten kadıköy'e de 40-45 dk falan sürer. yine orada çıkıp dolmuşu bulup bindin indin diyene ne kadar nereden baksan 1,5 saati var. pendik'ten de en kötü trafikte sürse sürse o kadar sürer zaten. iyi saatte 1 saatten bile kısa sürer hatta. o yüzden yht'den çıkınca direk 16d'ye binmenizi tavsiye ederim. 5-10 dakikada bir var.
0
nrmnm
(22.09.17)
16D ya da 222ye binin, cemil topuzlunun neresine gideceksiniz bilmiyorum ama ciftehavuzlar ya da selamicesme duraklarindan birinde inip asagiya yurumeniz lazim (16D ve 222 pendik'ten kadikoye giderlerken bagdat cad uzerinden gidiyorlar, kadikoyden gelirken cemil topuzlu uzerinden geliyorlar. O yuzden indikten sonra bi 5-7 dk cemil topuzluya ulasmak icin yurumeniz lazim. Googlemapsten bakarsiniz artik ona)
0
kuehles blondes
(22.09.17)
(8)

evde tek kalınca kedim çok ağlıyor

zenc
4 gün önce yeni yavru kedi sahiplendik. 2,5 aylık erkek..çok uysal uslu bilindik yavru kedi işte ilgiye muhtaç ama gel gör ki çalışan bi çiftiz gündüz yokuz evde, onu oyalasın diye zillisinden tutun zıplayanına kadar çeşit çeşit oyuncakları da var.Ama ama... Dün tanımadığım bi numara aradı telefonum
4 gün önce yeni yavru kedi sahiplendik. 2,5 aylık erkek..
çok uysal uslu bilindik yavru kedi işte ilgiye muhtaç ama gel gör ki çalışan bi çiftiz gündüz yokuz evde, onu oyalasın diye zillisinden tutun zıplayanına kadar çeşit çeşit oyuncakları da var.
Ama ama... Dün tanımadığım bi numara aradı telefonumu güvenlikten almış kediniz çok ağlıyor ne zaman geleceksiniz diye.. zaten yoldaydık gaza basa basa geldik eve /:
internetten okudum başka kedi sahibi arkadaşlarımızla konuştuk bu ağlama normalmiş alışana kadar evde tek kalmaya.. ama biraz daha az ağlasın daha az üzülelim diye ne yapabiliriz? mesela giydiğimiz tişörtü yastıga gecırdik yattıgı yere bıraktık.. hoş sabah çıktığımızda ne yaptıysakta fark etti çıktığımızı arkamızdan miyavlamaya başladı :((

Ya o kadar üzüldüm ki iyilik mi ettik kötülük mü ettik sahiplenerek anlamadım :(
0
zenc
(21.09.17)
Çare ikinci kedi.
Zamanla alışır tabii yalnız kalmaya. Ama özellikle çalışan insan için tek kedi iki kediden daha zor bence. Yavru ve genç kedilerin enerjisi çok yüksek oluyor. İkinci kedi olursa birbirleriyle takılırlar, siz rahat edersiniz.
0
auroraaurora
(21.09.17)
sokaktan sahiplenmedık.. arkadaşımızın kedisi dogum yaptı.. annesi sutten kesınce sahıplendık.. cins kedi değil onu da belirteyim.
0
🌸zenc
(21.09.17)
bir süre sonra alışacaktır. ama bana kalırsa da ikinci bir kedi almanız çok iyi olur. sahiplendiğiniz kedinin kardeşlerinden birini alabilirsiniz. auroraaurora'ya katılıyorum bu konuda.
hem ikinci kediyi şimdi alsanız çabuk alışırlar. tek kedi evde gerçekten çok sıkılıyor ve kedi olduğunu unutuyor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
henüz daha küçükken ikinci bir yavru almayı düşünün derim. sonradan başka kediye alışması çok zor olur erkeğin. İki kediye bakmakla tek kediye bakmak arasında çok fark yok.
0
chavezding
(21.09.17)
peki ikincisi erkek mı olmalı dişi mi?
0
🌸zenc
(21.09.17)
Erkek de olur dişi de. Dişi olursa erkek olan kızgınlığa girmeden dişiyi kısırlaştırmanız lazım. Aksi halde nur topu gibi torunlarınız olur.
0
auroraaurora
(21.09.17)
yalız dışardan komik görünecek,
tek kediden şikayet geliyor,
siz ikincisini alacaksınız :) :)
0
herhaltibiliyoring
(21.09.17)
çok küçük daha ondan ağlıyor; bir süre daha ağlar sonra geçer umurunda olmaz.
ikinci kediyi alacaksanız ilki çok büyümeden almanızı tavsiye ederim ama şart değil tabi.
benimki tek ve mutlu mesela, arkadaşın iki adet kısmen mutsuz kedileri var, kediler baba kız ama çok kavga ediyorlar. kendi durumunuza göre karar verin bence.
0
tiny penny
(21.09.17)
(14)

cipro ve flagyl

placebo z
Günaydın duyuru ahalisi. Ayın 16sı gecesi zehirlendim, ambulanslık acillik oldum. Doktor başlıkta yazdığım, cipro ve flagyl adında iki antibiyotik verdi. Az önce bi bakayım dedim sözlükte ne yazmışlar diye, cipro için yazılanlar korkunç... #46122941. Şu lanet yan etkilere daha fazla maruz kalmamak i
Günaydın duyuru ahalisi. Ayın 16sı gecesi zehirlendim, ambulanslık acillik oldum. Doktor başlıkta yazdığım, cipro ve flagyl adında iki antibiyotik verdi. Az önce bi bakayım dedim sözlükte ne yazmışlar diye, cipro için yazılanlar korkunç... #46122941. Şu lanet yan etkilere daha fazla maruz kalmamak için ilacları bıraksam artık olurmu sizce? Antibiyotik yarım bırakılmaz biliyorum ama 5. güne girdim. Bide minoxidil var zaten düzenli kullandığım, çok ilaç yüklemesi oldu bünyeye dimi? :(
0
placebo z
(21.09.17)
Her ilacın her yan etkisi her bünyede görülecek ve aynı derecede etkili olacak diye bir kural yok. Belki de sende hiç görülmeyecek, böyle bünyeler de var. Antibiyotik önemli şey, onları kesme. Bu seferlik iç bitir. Sonra vücuduna ve ayrıca karaciğerine detoks yaparsın. Hiç gerilme şimdi huzuruna sağlığına bak.

Geçmişler olsun.
0
yaren
(21.09.17)
Ben Cipro'yu geçen sene kullandım. O zamanlar hakkında hiç bir fikrim yoktu. Herhangi bir yan etkisini fark etmedim. Sorunsuz bir ilaç demiyorum, sadece bende bir etkisi olmadı.
0
birşeylersoracağım
(21.09.17)
cureforlove'ın dediğini bilmiyorum mutlaka araştır. ama ben de cipro'nun ne kadar zararlı olduğunu biliyorum. gene de başladıysan bırakmak daha da zararlı diye duyarız hep.

@birşeylersoracağım malesef yan etkileri yıllar sonra bile ortaya çıkabiliyor. şimdi bir yan etkisini fark etmemiş olabilirsin, yıllar sonra allah korusun herhangi bir şey çıkarsa doktora gidince cipro yüzünden olacağı aklının ucundan bile geçmeyecek. bu yüzden çok tehlikeli zaten. genellikle bağırsak florasını değiştirdiği için bağırsak problemleri yaratabilliyor. eğer kullanıldıysa bağırsaklarının dengesi değişmesin diye bol bol doğal probiyotikli yiyecekler yemek lazım.

FDA geçen sene açıklama yaptı cipro ve benzeri ilaçlar hakkında. hastalığınızın tedavisinin başka bir yolu varsa, çok zorunda kalmadıysanız bunları kullanmayın dediler. ama bizim doktorlar her şeye bunu yazıyor çünkü gerçekten çok etkili bir antibiyotik, eminim sen de fark etmişsindir ne çabuk iyileştirdiğini.

geçmiş olsun.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
5 gün ictiysen sikayetin kalmadiysa birakabilirsin. ama yan etkilere bakarak ilac birakilmaz. her yan etki herkeste gorulecek diye bir sey yok. yan etkisi ani olum olan ilac var. ona bakarsan ohoo.

bi de bagirsak florasini degistirdigi soylenmis. Adam zehirlenmis alo? ilaci zaten bagirsak florasini duzeltmek icin aliyor. cureforlove'in yazdiklari da anlamsiz. her tedavinin belli bir süresi vardir. o yuzden her ilacin belli sure alinmasi gerekir. kutu bitene Kadar degil, 5 gün veya 7 gün veya 10 gün, 3 ay 10 sene neyse artik. gastroenterittte 5 gün yeterli. cipro mesela bildigim kadariyla 10 tablet olan kutusu var, 14 tablet var, 20 tablet var. düsündügü tedavi süresine göre Doktor bunlardan birini secer, hastaya verir, bitene Kadar ic der.
0
fayfim
(21.09.17)
@fayfim

duyuruda verilen sözlük entrysini açıp bakmadıysan diye buraya tekrar kopyalıyorum
eksisozluk.com
lütfen bir göz at.

@cureforlove da yapılan bir araştırmanın sonucunu bizlerle paylaşmış. sence anlamsız olabilir, ama senin fikirlerinin yanında araştırmacıların fikirlerine inanmak daha mantıklı geliyor bana.

ilacın vücutta kalıcı hasar bırakma riski var denmiş, sen "ama adam ishal :(" diyorsun. başka başka tedavi yolları da var ishalin, tek çözüm cipro kullanmak değil. hatta çözümü herhangi bir antibiyotik kullanmak da değil. vücudunda siksok bi mikrop var diye antibiyotik alanlar yaşlandıklarında umarım bunun yüzünden çok acı çekmezler.

son olarak, tıpla alakam yok, mühendsim. ama iddia ediyorum ki grip oldunuz diye agumentin yazan doktorlardan çok daha iyi biliyorum ne zaman ilaç alınıp ne zaman alınmaması gerektiğini. elinizin altında internet ve bunca makale varken kendi sağlığınızla ilgili neler yapmanız gerektiğini kendiniz de öğrenebilirsiniz. doktora tabii ki gidin, çok değerli doktorlar var. benim babam mesela. ücra bir ilçenin devlet hastanesinde doktor, ve hep der ki "ilaç yazmayan doktor iyi doktordur." kendisinin ilaç firmalarından ne büyük maddi teklifler aldığını ben biliyorum. ve dediğim gibi bir ilçenin devlet hastanesindeki doktora yapılan teklifler bunlar. büyük şehirdeki doktorlara gelen teklifleri siz düşünün artık. bir noktadan sonra sizin sağlığınız gittiğiniz doktorun zamanında ettiği yemine sadık kalıp kalmamasına bakıyor. teklifler o kadar ağız sulandırıcı ki, en dürüstüm diyen doktor bile ikinci kez düşünüyor kabul edip etmemeyi.

bu yüzden her gittiğiniz dokotra 100% güvenmeyin. hele ki çok ilaç yazdıysa ve siz aslında görece olarak basit bir hastalık geçiriyorsanız aklınızda bir soru işareti hep olsun. bir ilacı almadan önce kendiniz gerek olup olmadığını araştırın, tanıdık doktor ya da eczacı varsa mutlaka ona da danışın derim ben.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
özel hastane doktoru bana da ciprro yazmıştı idrarda lökosit görüldüğü için ben de o enrtyi okuyup içmemiştim. sonra buraya da sormuştum hatta, onlar da bana aman iç sen bakma o entryi böbrekleri ele alırsın diyenler olmuştu. sonra devlet hastanesinde yaşlı bir üroloğa gittim. o da içme bol su iç, egzersiz yap 1 ay sonra yine gel dedi. 1 ay sonra gidince eser kalmamış dedi. iyiki içmedim o ilacı.
0
for day to break
(21.09.17)
sevgili kardesim bak o fda'nin biz doktorlara yaptigi uyariya;

Health care professionals should stop systemic fluoroquinolone treatment immediately if a patient reports serious side effects, and switch to a non-fluoroquinolone antibacterial drug to complete the patient’s treatment course.

eger hasta ciddi yan etkiler gosterirse ilaci durdurun diyor. kimseye vermeyin bunlar cok tehlikeli ilaclardir demiyor. sakin icmeyin ölursunuz demiyor, yasaklamiyor. tekrar soyluyorum her ilacin yan etkisi var. eger cok yan etkisi varmis diye ilac icmeyecekseniz icecek ilac bulamazsiniz. agri kesicilerin neredeyse hepsi bobrek yetmezligi yapar. Aspirin ozellikle cocuklarda Reye sendromu yapar. en basit dediginiz ilacin yan etkilerini okusaniz zehir dersiniz. her gun onlarca olumlu Trafik kazasi yasaniyor ama insanlar yine de araba suruyorlar. kimse sakin trafige cikma, yürüyerek git bak araba sürenler kaza gecirip ölebiliyormus demiyor. ayni sekilde en bilinci insan hic arabaya binmeyip her yere yuruyerek giden insandir diye bir sey de duymadim. en iyi Doktor en az ilac veren degil, Dogru ilaci Dogru hastaya veren doktordur. hic ilac vermeden herkes iyilesecekse doktora gerek yok. yoksa her gelen hastaya bisey olmaz su ic gecer demek en kolayi.

yine bahsettiginiz entryde bahsettigi sekilde cesitli uyarilar cogu ilac hakkinda surekli yapilir. o bayer'in fabrikasina 100 km mesafede calisiyorum, hala cipro ozellikle komplike uriner sistem enfeksiyonunda 1. tercih olarak veriliyor. dünyada cipro kullanimi azaltilmaya calisiyor ama bunun nedeni yan etkileri degil, cok hizli sekilde bakteri direnci olusmaya baslamasi.

tavsiyem uzmani olmadiginiz meslek dallarini uzmanlarina birakin. nasil bir Doktor googledan bakip sizden daha iyi bir muhendis olamazsa siz de bir doktordan daha iyi tip bilgisine sahip olamazsiniz. tip tecrübedir.
0
fayfim
(21.09.17)
tamamini okudum son derece aptalca bir entry gercekten.

eksisozluk.com

bu daha dogrusu.
0
fayfim
(21.09.17)
yan etki olayi isminden dolayi olsa gerek cok yanlis anlasiliyor. örneklerle aciklamak gerekirse arabaya binmenin yan etkisi Trafik kazasi, ciddi yaralanma, hapse girmek, vicdan azabi, para ve can kaybi vs vsdir. ne bileyim spor yapmanin yan etkisi ani kardiyak ölüm, ciddi yaralanmadir. Doktor bana cipro Verdi, böbrek yetmezligine girdim, öldüm demekle Doktor bana spor yap dedi, spor yaparken kalp krizi gecirdim öldüm demek arasinda tibbi acidan cok fazla bir fark yok aslinda. ikisi de olasi "yan etki".

Misal; aspirinin yan etkileri;
Doza bağımlı olarak gastrointestinal hemoraji, ülserasyon, tinnitus, vertigo, geçici işitme kaybı, kanama zamanının uzaması ve nadiren lökopeni, trombositopeni, plazma demir konsantrasyonunda düşme görülebilir. Ayrıca nadir vakalarda aşırı duyarlık reaksiyonları olarak kaşıntı, ürtiker, angionörotik ödem, astim ve anaflaksi görülebilir.

Haber, entry basligi:
SOK SOK SOK Aspirin Astim yapiyor! FDA'dan yapilan uyariya gore gereksiz Aspirin kullaniminin astima neden oldugu ortaya konuldu. Basit bir dis agrisina karsi bile verilen Aspirin insanlarda astim yapip akciger fonksiyonlari geri donusumsuz olarak bozabiliyor. uzmanlar doktorlari Aspirin verirken daha dikkatli olmalari konusunda uyardi.

Simdi burada isimleri degistirip Aspirin yerine dipro, astim yerine de ne isterseniz yazin.
0
fayfim
(21.09.17)
@fayfim doktora sağlıkla ilgili ayar vermişim haberim yok :D

ama bence iyi yapmışım. mühendislerin yanlış yaptığını düşündüğün bir konu olursa sen de bana ayar vermekten çekinme, sonuçta hepimiz hata yapıyoruz. ama cipro konusunda senden daha tecrübeli doktorlardan biraz bilgi alman iyi olacak, görünüşe göre bir şeyleri yanlış ya da eksik biliyorsun.

zaten senin de yazdığın gibi, ilaçların hepsinin yan etkisi olduğu için çok gerek olmadıkça ilaç kullanmamamız gerekiyor. "ilaç yazmayan doktor iyi doktordur" derken sen benim neyi kastettiğimi anladın bence. doğru ilacı doğru hastaya vermek; evet, mesela grip olana antibiyotik, başı ağrıyana vermidon dayamak doğru ilacı doğru hastaya vermek mi oluyor şimdi? eğer başım çok ağrıyorsa o ağrıyı geçici olarak vermidonla geçirmek yerine "ulan acaba bir problem mi var, başı niye ağrıyor bunun, bir baktıralım" diye sorgulayan doktor isterim ben. "vermidon iç geçer" diyeni değil.

ayrıca her ilacın bin tane yan etkisi var dedik ama sence neden cipro fazlasıyla belirgin bir şekilde öne çıkıyor? acaba gerçekten alınmaya değmeyecek kadar riskli olduğu için olabilir mi?

sağlığımızı sadece gittiğimiz bir adet doktorun eline bırakacak olursak çok yanılırız. sebebi için bkz. önceki cevabımın son 2 paragrafı.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
Cipronun one cikmasi diye bir duruma ben almanyadaki tip camiasinda rastlamadim. Kaldi ki burada her ay tipla ilgili guncel bilgileri derleyen bir tip dergisi duzenli olarak bütün doktorlarin adresine yollanir. Bir seyleri yanlis bilme olasiligim sizden cooooooooook daha Kücük yani dert etmeyin :)Yan etkileri nedeniyle artik verilmeyen cokca ilac oldu, olmaya da devam ediyor. tip böyle ilerler cünkü. cipro henüz bunlardan biri degil. tip kar zarar iliskisidir. hastanin gorecegi potansiyel yarar zarardan fazlaysa ilac verilmeye devam eder.

tibbin mantigini cok dogal olarak anlayamiyorsunuz. basi agriyan hastaya agri kesici verilir tabi ki. vermidon verilir. basi agriyan herkesi neden basi agriyor acaba beyin kanseri olabilir mi diye arastiramazsiniz. halihazirda üretilmis bütün mr cihazlariyla sürekli beyin mri yapsaniz bile yetmez. o noktada sadece Klinik süphe girer isin icine. he bu sirada atiyorum 1 milyon bas agrili hasta icinden 3 tane hasta da beyin kanseri tanisi konamadigi icin ölür. yapacak bir sey yok. onlar ölmesin diye bütün kaynaklari her hastaya veremezsiniz. kan tahlili yapilirken hersey bakilsin demek de ayni sebeble mantiksiz iste. herkes herseye baktirmak icin her ay hastaneye giderse saglik bütcesinin tamami oraya gider. sinirli kaynaklari sinirsizmis gibi kullanamazsin. bunun yaninda mr aslinda cok zararliymis diyen adamlarla da ugrasmak gerekiyor.

sagliginizi tabi ki sadece 1 doktora birakmayin, Dogru. ama biraktiginiz doktora güvenin. istediginiz Kadar Google arastirmasi yapsaniz da o Doktor Kadar iyi bilemeyeceksiniz, bunu kabullenin. arastirdiginiz seyin gercekten dogur olup olmadigini da yine baska bir doktora sorun. bak mesela, siz arastirmissiniz, bravo. ama bana soruyorsunuz, aslinda öyle olmadigini söylüyorum, acikliyorum. lakin hala benden aslinda daha iyi bildiginizi ima ediyorsunuz. o Zaman bunun adi bilincli insan degil, okumus cahil olmak oluyor malesef :) herseyi bilmek zorunda degilsiniz yahu. bu benim alanim degil, bilmiyormusum, yanlis biliyormusum, ögrendim demek bu Kadar zor olmamali.
0
fayfim
(21.09.17)
Ben içmiştim zamanında, iki sene sonra reflü oldum, kesin Cipro yaptı.

Tıbbı genel olarak tırt bir disiplin olarak görüyorum ama iç gitsin bir şey olmaz zaten içeceğin kadar içmişsin.
0
i was made for you
(21.09.17)
@fayfim

amacım "ben doktordan iyi biliyorum" demek değil, lütfen yanlış anlama. sadece google'dan baktığım şeyleri gelip burada satmaya da çalışmıyorum. yukarıdaki cevaplarımın birinde de dediğim gibi, bir tarafta doktor olan babamın dedikleri var, bir de senin burada dediklerin var. ve ikiniz de doktor olmanıza rağmen dedikleriniz çelişiyor.

babam belli bir ilacı reçeteye yazarak belli bir kotayı doldurması için ilaç firmalarından büyük teklifler alırdı. elbette hiçbir zaman kabul etmedi. yersiz ilaç yazılmasına karşıdır, sistit ya da ishal durumlarında cipro kullanımına karşıdır, basit hastalıklarda antibiyotik kullanımına karşıdır, her bir yerin ağrıdığında ağrı kesici içmeye karşıdır. dayanılmaz baş ağrılarında ise ağrı kesici içmek yerine "harbiden ya niye başım ağrıyor ki" diye baktırılmasını savunur. tabiki her baş ağrısında değil. cevabımda da "çok" başım ağrıyorsa demiştim zaten.

ha bana mantıklı gelen tabiki babamın dedikleri. ayrıca bunun bir zararını da görmedim. çocukluğumdan beri çok çok nadir ilaç kullanırım, ve hiç de hasta olmam. bu ikisi arasında bir ilişki olmalı.

diyeceklerim bu kadar. sevgiler.
dünyanın en seviyeli tartışması oldu :D

edit. ilaç firmaları yukarıda da anlatığım gibi milyar dolarlar kazanmak uğruna güvenimi çok fazla sarstığı için şu anda ilaçlara karşı çok fazla önyargılı da olabilirim, bunu kabul ediyorum. ama bu günekadar başıma gelen basit hastalıklarda bir ilacı sırf o ilaç şirketinin kasası dolsun diye kullanıp sonra ağlamaktansa hiç kullanmayıp biraz sıkıntı çekmeyi tercih ediyorum. yoksa elbette ilaçlar, antibiyotikler ve doktorlar olmasa insanlık olarak sağlık durumumuz çok daha kötü olurdu.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
gerekli olmadikca vermemek lazim, o kesinlikle Dogru. sistit icin konusursak mesela, idrar yolu enfeksiyonlari komplike ve komplike olmayan olarak ikiye ayrilir. komplike olmayanlari eger sikayet ve ozel bir durum(yakin tarihte ameliyat vs vs) da yoksa tedavi etmek de gerekmez. su icmek kafi. ama komplike idrar yolu enfeksiyonuysa antibiyotik vermek gerekir. erkeklerde idrarda görülen bakteri mesela direk komplike idrar yolu enfeksiyonu olarak degerlendirilip 10-15 günlük antibiyotik tedavisi verilme endikasyonudur. veya bu enfeksiyon böbreklere sicradiysa hastanin yanlarinda vurmakla agri oluyorsa vs. yine antibiyotik verilir. bununla birlikte sürekli tekrarlayan kroniklesmis idrar yolu enfeksiyonlarinda uzun süreli(14 güne Kadar) antibiyotik vermek gerekiyor. simdi isin bu Kadar ayrintisini tabi ki Doktor olmayan vatandaslarin bilmesi gerekmiyor. ama sizin babaniz bunlari tabi ki cok iyi biliyor. onunla farkli dusundugumuz herhangi bir nokta yok, emin olabilirsiniz. bu konuda onunla konussak ikimiz de birbirimizin soylediklerini dogrulariz muhtemelen:) doktorlar gereksiz antibiyotik kullanimini engellemek, hastalarda bilinc olusturmak icin sürekli basit seylerde antibiyotik almayin, sistitte, gripte antibiyotike gerek yok falan seklinde basit kisa cumleler kurarlar ama sistitte antibiyotik gerekir mi, gerekirse hangi durumlarda gerekir sorusunu cevaplandirmak icin 1 saatlik tartisma yapilabilir. siz doktora gittiginiz Zaman benim idrar yaparken yanmam var dediginizde doktorun kafasindan cinsiyetinizle baslayip hamile olup olmadiginizla devam eden, cesitli olasi faktörleri icine Alan bir algoritma calismaya baslar, ona yönelik sorular sorar ve bir karara varir. bunu uzun karar mekanizmasini x durumunda antibiyotige gerek yok sigligina indirmek Dogru degil. benzer algoritmalar bas agrisinda da olur.

sürekli ilac kullanin diyen birisi degilim, yanlis anlasilmak istemem. benim bahsetigim nokta eger bir ilaci Doktor recete etmisse onu icin. kendi kendinize yorum yapmaya, tani koymaya calisirsaniz genellikle yanilirisiniz. siz 20 yasinizdasinizdir, basiniz agridigi Zaman agri kesiciye gerek olmadan yatar uyursunuz gecer. baskasi 50 yasindadir, aslinda tansiyonu 200e 120dir, ondan agriyordur. sizde idrar yolu enfeksiyonu vardir, Doktor ilac vermeden su icmeyi tavsiye etmistir, gecmistir ama baskasinda da ayni enfeksiyon varken sadece cinsiyeti farkli oldugu veya hamile oldugu icin belki 10 gün antibiyotik kullanmasi önerilmistir.

bakin hangi antibiyotigi secmeliyiz, cipro idrar yolu enfeksiyonunda verilir mi, once hangi ilaci vermek gerekir, antibiyotik baslamadan once Kultur yapmak gerekir mi falan konularina girmedim bile. bu konularin bir karara baglanmasi icin uluslararasi konferanslar düzenlenip tani tedavi semalari olusturuluyor. komplike veya komplike olmayan idrar yolu enfeksiyonunda hangi ilaclarin hangi dozda kac gün boyunca verilmesi gerektigi yapilan calismalarla belirlenmis durumda. sadece komplike degil, komplike olmayan idrar yolu enfeksiyonunda da sikca verilmesi nedeniyle ciproya karsi cok ciddi direnc gelismeye basladi. türkiyedeyken katildigim son bilimsel toplantida e. coli yoluyla olusan enfeksiyonlarda yüzde 50-60larda bir direncten bahsediyorlardi. bu cok ciddi bir rakam. dogal olarak cipro azaltilmaya calisiliyor. monurol suanda komplike olmayan basit sisttite en cok tavsiye edilen en az direnc gorulen antibiyotik. tek doz kullanilmasi da tedavi uyumu acisindan artisi. komplike idrar yolu enfeksiyonlarinda da hala cipro, ampisilin veya bactrim oneriliyor.

mevzu derin yani, bir cumleyle oyle sistite antibiyotik verilmezle gecilecek Kadar basit degil ama babaniz simdi oturup size butun idrar yoluna yaklasimi anlatacak degil :) selamlar.
0
fayfim
(21.09.17)
(12)

bana kahve kültürü aşılayın

oddyseus
şimdiye kadar hiç düzenli olarak kahve içmedim. bi french press alıp kendi kahvemi yapmak istiyorum. Ne tür kahveler önerirsiniz? French press ve termos önerisi de alabilirim.
şimdiye kadar hiç düzenli olarak kahve içmedim. bi french press alıp kendi kahvemi yapmak istiyorum. Ne tür kahveler önerirsiniz? French press ve termos önerisi de alabilirim.
0
oddyseus
(21.09.17)
french press le kahve yapilmaz
0
regardless of what they say
(21.09.17)
kahve yapımı derken neyi kastettiğimi anladınız heralde. demlemeyi kastediyorum tabii ki de
0
🌸oddyseus
(21.09.17)
Onu kastetmedi bence, anladi ne demek istedigini ve French press onermiyo.
0
baldur2
(21.09.17)
Perşembe-pazar arası İstanbul da isen Kahve festivali var. Bir uğra istersen
0
oligomer
(21.09.17)
bence hiç özentilik yapıp bulaşmayın. hazır içmiyorken devam edin.
0
nuisance
(21.09.17)
Kahve kültürü pek de aşılanacak bir şey değil. Zaten french press alıp herhangi bi kahve alıp demlemek de kültür değil.
Çok istiyorsanız alın bi bodum, çektirin starbuckstan kahvenizi ama herhangi bir şeyin kültürü için içten gelerek okumak araştırmak denemek lazım :)
0
bir nick var benden iceri
(21.09.17)
merhaba

kahve kültürüm var diyemem ama ben de değişik kahvelerden alıp french press'te yapmayı çok seviyorum. kadıköy'de bir cafe işletmecisi abinin dediğine göre kahve en iyi french press'te olurmuş. aromasını en iyi onda yakalayabilirmişsin. ama cevap veren arkadaşlar çok kesin konuşmuş french press'te kahve olmaz diye, o kadarını bilemeyeceğim bence çok güzel oluyor.

bodum marka french press'i önerir herkes. bence de o çok güzel ama gereksiz pahalı geliyor bana. onun yanında ikea'nın french press'i f/p olarak çok daha iyi. tek başına içeceksen küçük olanından al. bir de tchibo'dan, starbucks'tan, hatta kurukahveci mehmet efendi'den, ya da eğer çevrende butik kahveci varsa onun sattığı çekirdek kahveden al. mesela bu aralar starbucks mor pakette bir kahve çıkarmış, ben onu içiyorum bir haftadır, baya beğendim. ya da starbucks'un house blend'i güzel. başlangıç için bunlardan birini deneyebilirsin.

çekirdek kahveyi alınca öğütülmesini iste. (kahve öğütücün yok sanırım.) french press için öğütülecek dersen onlar halleder. sonra french press'e 1.5-2 parmak kadar kahve koy. nescafe yapar gibi değil yani çok daha fazla kahve koyman gerekli. o sırada içme suyunu kaynat. kaynaması bittikten sonra su 1 dakika kadar beklesin. çok kaynarken suyu kahveye koyarsan kahve yanar, tadı garip olur. bekletilmiş suyunu french press'e koy, istersen TAHTA bir kaşık ya da karıştırıcıyla bir iki kere karıştır, kapağını kapat. french press'in "pistonunu aşağı indirmeden" :D önce 2-3 dakika kapağı kapalı halde beklet, demlensin kahve. sonra pistonu yavaşça bastır. kahven hazır.

değişik kahvecilerden değişik kahveler alarak, www.kahve.com sitesinden kahve ısmarlayarak ya da koyduğun kahve oranını artırıp azaltarak farklı tatlar deneyebilirsin. benim favori bir kahvem yok mesela. kahvem bitince daha önce denemediğim bir kahveyi denemeye çalışıyorum.

ikinci adım da kendi öğütücünü almak. öğütücün olursa kahveyi çekirdek halinde alıp canın istedikçe öğütürsün. böylece bayatlamaz.

termos için de stanley markasını öneririm.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
french press ile kahve yapılmaz diye bir şey yok.

herhangi bir workshop'ta daha fazla uğraştırmasına rağmen kahve tadımları french press üzerinden gerçekleşir. asidite, gövde, aroma en iyi french press'i hüpleterek ufak ufak içişlerde anlaşılır. bunların nasıl net olarak anlaşılacağına ve yorumlanacağına ile ilgili internet üzerinden araştırma yaparak ulaşabilirsiniz. yine de uzun vadeli kullanım açısından french press yerine filtre kahve makinesi almanızı tavsiye ederim.

ben mesela 7 senedir günde 3-4 bardak filtre kahve içerim ancak kültürünü oturtmaya çalışmadım. düz, dümdüz türk mantığıyla içtim. bir tek kahve bayatsa veya 10 dakika önce demlenmişse falan çok güzel anlarım.

eyyorlamam bu kadar.

@istanbul kanatlarımın altında'nın 'ikinci adım da kendi öğütücünü almak. öğütücün olursa kahveyi çekirdek halinde alıp canın istedikçe öğütürsün. böylece bayatlamaz.' doğru ama kısmen doğru bir tavsiye. kahve de her halükarda bayatlar, öğütücü ile ömrünü uzatırsın.
0
zoque
(21.09.17)
Bence bütçenize göre çeşitli alternatifler deneyip siz bulun zevkinizi.
Misal, insanlar french press diyor da, ben hiç sevmem french press'te yapılmış kahveyi. Başka alternatifim varsa içmem yani. Keza kahvesini acı sevenler var, yumuşak içimli seven var, sadece sütlü seven var; neyse ki her zevke göre bir şey de var.

Benim evimde Bosch'un filtre kahve makinesi var mesela, altı yıldır falan kullanıyorumdur, gayet de memnunum. Ama ben kahvenin bana güzel bir tat ve kafein vermesini bekliyorum sadece, bir kültür ve bambaşka bir hayat değil. Hatta geçen gün İkea'dayken onların bir kahvesini aldım, gayet güzel geldi bana. Yoksa, ikea'dan kahve ne alaka tabii.

Tanıdığım bir sürü insan da türk kahvesi veya espresso içiyor sadece, ikisini de saf haliyle ağzıma sürmem.

Demem o ki, kahve çok bireysel bir şey. Belki önce ikinci ve üçünci dalga kahvecilerde biraz zaman geçirin, farklı kahveler deneyin. Sonra espresso bazlı şeyleri mi seviyorsunuz, filtre kahve gibi şeyleri mi seviyorsunuz, malzemelerinizi de öyle alırsınız.
0
sopiro
(21.09.17)
Yazıda bahsedilen şeyler tamamen pratik sıkıntılar. Koca şeyde tatla ilgili tek satır var:

For instance, there are some users who do not like the oily feel of the coffee and prefer to filter it at the end.

Wohooho french press'te kahve yapılmaz çünkü bazıları oily feel sevmiyormuş ohohoh.
0
i was made for you
(20.10.17)
mocha pot al.
0
captainobvious
(20.10.17)
boşver hiç girme. kahve öğütücüsüydü kılıydı yünüydü zaman kaybı.
0
herhaltibiliyoring
(20.10.17)
(2)

Organik Un nereden alayım? (seçenekli)

karabasun
merhabaşu iki firmadan birinden almayı düşünüyorum ama başka seçeneklere de açığım :) özellikle bakliyat unları lazım.bafa un - http://bafaorganikun.com/nuhun ambarı - http://www.nuhunambari.com/
merhaba
şu iki firmadan birinden almayı düşünüyorum ama başka seçeneklere de açığım :) özellikle bakliyat unları lazım.

bafa un - bafaorganikun.com
nuhun ambarı - www.nuhunambari.com
0
karabasun
(21.09.17)
istanbul'daysan halk ekmek'in ürünlerini tavsiye ederim.
www.ihe.istanbul
0
istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
Güzel Gıda'nın var sanırım farklı çeşitlerde (hindistan cevizi vb), ben unlarını değil Chia ve Kinoa'larını aldım bir marketten, memnundum.

"Tazedirekt" ve "Aradolu" diye siteler var bir de.. Onlara da bir gözatabilirsin, ben hiç alışveriş yapmadım ama kullanan arkadaşlarım oldu, bildiğim kadarıyla bir sorun yaşamadılar.

Butik organik marketlere bakabilirsin ayrıca.. Macro'da da olabilir.
0
hana bi
(21.09.17)
(8)

5 sene sonra istanbul

neynep
Arap istilasından sonra istanbul'a ilk defa gelmiş arkadaşı nereye götüreyim acaba? İş çıkışı alacağım, işyeri ayazağa'da. ordan nereye gitsek? taksim yakın ve kolay.. ama işte bir takım çirkin durumlar sebebiyle senelerdir gitmedim ben taksim'e. Biraz dolanmalık, atıştırmalık, içmelik falan filan.
Arap istilasından sonra istanbul'a ilk defa gelmiş arkadaşı nereye götüreyim acaba? İş çıkışı alacağım, işyeri ayazağa'da. ordan nereye gitsek?
taksim yakın ve kolay.. ama işte bir takım çirkin durumlar sebebiyle senelerdir gitmedim ben taksim'e. Biraz dolanmalık, atıştırmalık, içmelik falan filan. sakinlik mümkünse.
nere dersiniz?
0
neynep
(19.09.17)
arapsız mekanlar sayayım size.

havalar da hazır güzelken beşiktaş'tan vapura atlayıp moda'ya geçebilirsiniz. en sakin ve huzurlu yer bence moda. dolanıp atıştırmalık, içmelik çok yer var. en iyisi moda sahil'de oturmak ama çimlerde oturamam derseniz arka oda iyidir.

moda uzak gelirse maçka parkı'na gidip çimenlerde takılabilirsiniz. gene çimenlerde oturmak zor gelirse beşiktaş olabilir. barları ve insanları güzel ama manzara ve ferahlık pek yok. mekan önerisi joker, kaset, rock'n rolla vs.

hafif kalburüstü takılalım derseniz de nişantaşında kozmonot pub güzel.

bir de, taksim'de ne işiniz var allah aşkına?
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.09.17)
Karaköy falan olabilir.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(19.09.17)
bence de işimiz yok hiç oralarda. benim tek yerim moda. ama bu işten yorgun çıkacak filan, ona kolay olsun diye civar bulmaya çalışıyorum. yoksa hiçbi yer değil. moda'dan başka bi yeri de bilmiyomuşum.

sanırım maçka parkı iyi bi seçenek. ona sunacağım ve oy vereceğim seçeneklerden biri
0
🌸neynep
(19.09.17)
Taksimde sadece galata ara sokakları olabilir, metrodan şişhane'de inerseniz istiklale karışmamış olursunuz. Ya da karaköy yapın, güzel cafeler var.
0
peggy
(19.09.17)
moda+1 ama sahildeki kayalarda fazla dolanmayın.
0
brakgn
(19.09.17)
Biz hemen hemen her akşam Maçka Parkı'na gidiyoruz, yakında Macrocenter'dan birayı, şarabı alıp takılmalık, pek güzel oluyor. Sonra Grandma'da bir tatlı yiyip, üzerine de kahve içersiniz. 10 numara olur. =)
0
loras
(19.09.17)
ek soru: maçka parkına metronun hangi çıkışından?
teşekkürler ederim son varoluşçular <3
0
🌸neynep
(19.09.17)
Metrodan Osmanbey'den çıkıp (rumeli caddesi) teşvikiye'ye doğru yürünüyor.
0
peggy
(19.09.17)
(38)

Kızlık soyadını kullanmaya devam eden evli kadınlar

iwasbornonamountainside
Erkekler; eşiniz evlenince kızlık soyadını kullanmaya devam ederse bunu nasıl karşılarsınız ? Kızlar; evlendikten sonra kızlık soyadınızı kullanmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz, eğer siz istediğiniz halde eşiniz istemezse bunda ısrar eder misiniz yoksa vazgeçer misiniz ? Yorumlarınıza cinsiyet,
Erkekler; eşiniz evlenince kızlık soyadını kullanmaya devam ederse bunu nasıl karşılarsınız ?
Kızlar; evlendikten sonra kızlık soyadınızı kullanmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz, eğer siz istediğiniz halde eşiniz istemezse bunda ısrar eder misiniz yoksa vazgeçer misiniz ?

Yorumlarınıza cinsiyet, yaş ve medeni durumunuzu da eklerseniz sevinirim.
0
iwasbornonamountainside
(19.09.17)
Su anki soyadimi fonetik olarak hic guzel bulmuyorum, zaten ilk soylemede dogru yazabilen de yok :( o yuzden gelecekteki esimin soyadi daha guzel bisey olursa arkama bakmadan birakabilirim kendi soyadimi. O potansiyeldeyim. Ama yine siradan bi soyadi olursa ikisini de kullanabilirim.

Cok kotu bi soyadsa kesinlikle degistirmem :D

27 k b
0
kuehles blondes
(19.09.17)
Her ikisini de kullanmak olabilir.

Kendi soyadımı kullanmayı düşünüyorum, kendisini pek sevmesem de sonuçta benim soyadım.
Bunu istemeyecek ya da itiraz edecek yapıya sahip biriyle evlilik aşamasına gelmezdim herhalde.

29 Kadın Bekar.
0
mutekebbir
(19.09.17)
erkeğim ve bekarım; çift soyadı kullanmak isterse hoş karşılarım. sadece kendi soyadını taşımak isterse eşimin soyadını almaya çalışıp ortalığı karıştırırım.
0
zgrydn
(19.09.17)
28 e b. Benim için fark etmez.
0
passion rules the game
(19.09.17)
kendi soyadımı severim ama eklersem iki adım olduğu için Fatma Betül Sayan Kaya gibi bir şey olacak en iyi ihtimalle. Eşimin soyadı çok berbat olmadıkça sadece onu kullanırım.
0
fallopian
(19.09.17)
Resmi adim halihazirda cok uzun. Sonuna baska bir sey eklersem iyice Guney Amerikali futbolculara donerim, dolayisiyla gunluk hayatta kendiminkini kullanirim, resmiyette yolu olsa hic ekletmem esiminkini ama su an resmi prosedur cok uzun bunu yapmak icin. Makaleler sunlar bunlar hep kendi soyadimla yayinlaniyor, esin soyadini al, sonra bosan vs her makalede farkli isim istemem. Bu konuda israrci olacak bir adamla da evlenmem zaten.

28-K-Bekar
0
evrim halkasi
(19.09.17)
Bunların hala tartışma konusu olduğu bir ülkede yaşamak beni gerçekten yoruyor. Evleneceğim kadın soyadını ne istiyorsa öyle yapar, benim soyadımı almamasını garip karşılamam.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(19.09.17)
İnsanın kendi soyadını kullanmak istemesi niye bir tartışma konusu oluyor anlamadım? İsteyen kendi adını soyadını kullanır ne demek bu yani.
0
mor oje
(19.09.17)
Kendi soyadım isim gibi çok güzel hatta bazıları soyadımla hitap ediyor onun için bırakmayı düşünmüyorum zaten hep iki ismim olsun istemişimdir eşimin soyadını alınca iki ismim var gibi olucak :)
0
pastörizesüt
(19.09.17)
Erkegim ve hanimimin soyadini kullanirim evlenirsem.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(19.09.17)
sadece kendi soyadımı kullanmam. ya ikisini birden, ya da sadece eşimin soyadını kullanırım. emin değilim. 24 k
0
aquarium
(19.09.17)
Aile olunca eski soyadı ile devam saçma geliyor, ha belki ikisini bir kullanabilirim. Ama iki adım olduğu için o da uzun olabilir, bakalım o zaman karar veririm.
0
elikası
(19.09.17)
Kızlık soyadımla tanınmış bir yazar, bilim insanı, oyuncu vb olsam kızlık soyadımı kullanmaya devam ederdim.

Ama olmadığıma göre eşimin soyadını aldım. Biri babamın, diğeri eşimin ve doğacak çocuklarımın soyadı, bir şey fark etmiyor bana göre. Fark yaratacak tek şey bahsettiğim tanınırlık meselesi olurdu.

30K
0
peggy
(19.09.17)
Çoğu insan soyadımla hitap ediyor bana. Ben de seviyorum soyadımı. O yüzden hatunun soyadını kullanmam. O da canı nasıl isterse öyle yapar.

27 e b
0
m3mphis
(19.09.17)
Herkes kendi soyadını kullansın. 2 soyadı kullanmak kadar iğrenç bir şey yok. Her türlü kayıt sistemi varken soyadı değiştirmenin hiçbir manası yok.

25M
0
doxanikee
(19.09.17)
Eşin soyadını almak için mi evleniyoruz diye düşünenlerdenim.kendi soyadımla devam ederim. Ama yasal olarak araştırmadım, çoluk çocuk olduğunda dert oluyorsa 2 soyismi alır ama sadece resmiyette bırakır, gündelikte kendiminkini kullanarak devam ederim.
0
lcha
(19.09.17)
Çocuğumla farklı soyadları taşımak istemediğim için sadece kendi soyadımı kullanmam.
Ama bugüne kadar geldiğim soyadımı da atamam.
Resmiyette ikisini de kullanırım ama günlük hayatta sadece kendi soyadımla devam ederim.

Benim soyadımı alacak adam bulursam anında basarım nikahı <3
0
bir nick var benden iceri
(19.09.17)
23/bekar/kadın

Mobilde editleyemediğim için böyle yazmak zorunda kaldım.
0
bir nick var benden iceri
(19.09.17)
35 E B

Böyle bir isteği olacağını hissettiğim kadına evlenme teklif etmem.
0
twelfth
(19.09.17)
Şu ana kadar aldığım eğitimlerin, diplomaların vs tamamına yakını kendi soyadımla. Evlenirsem de kendiminkini ve eşiminkini bir arada kullanırım.
Neticede evlendim ve öyle kullandım. İsimler hiç uymadı, pavyon şarkıcısı gibi olurmuşum arada kendi soyadım olmasaymış zaten. Sonra boşanınca da her yerde iki soyadım birden olduğundan çok sorun olmadı pasaport vs.
Evleneceğim kişi ısrarla sadece kendi soyadını kullanmamı istese cok garip olduğunu düşünürdüm.
33 k bekar
0
sopiro
(19.09.17)
kendi soyadımı da kullanırım. gerekçem de oldukça basit, mesleğimde böyle tanınıyorum. zaten reklam yasağına tabiyim. sadece eşimin soyadını kullansam birkaç yılda edindiğim tanınabilirliği silerim. yoksa ardımda çok ünlü ve başarılı sülale olduğundan değil.

eşim niye ısrar ediyor olacak ki. mantıklı bir gerekçe bulamaz muhtemelen.

26,k, b
0
cabiday
(19.09.17)
35 e evliyim

eşim kendi soyadını kullanıyor, yani resmi yerlerde 2 soyadı var ama birine isim soyisim söylerken kendi soyadını kullanıyor. umurumda bile değil:)
0
oscar
(19.09.17)
34 e e

Eşim iki soyadı da kullanıyor. Hiç problem yok benim için.
Ama kızlık soyadını tek kullansa istemezdim.
0
deadwampir
(19.09.17)
3+ yıldır evliyim, resmi olarak yalnızca eşimin soyadını aldım ama günlük hayatta kendi soyadımı kullanıyorum. eşimin soyadı anlaşılması güç bir şey, kendi soyadımı da daha çok seviyorum. eşim istemeseydi onun soyadına geçerdim ama o da çok umursamıyor.

26 k
0
sayns
(19.09.17)
Bence saçma, gülünç ve karışıklıklara sebebiyet veren bir şey. Bunun yüzünden yanlış resmi evrak düzenletip 200 lira kaybetmişliğim var benim. Neymiş hanımefendimiz meğerse 50 yaşından sonra "kendi" soyadını da kullanmaya karar vermiş.

Şimdi bunu cinsiyetçilik algılayacak dostlar bir soluklanın, sakinleşin. Mevzubahis sorun ataerkillik ise, kadının "kendi" soyadım dediği de zaten başka bir erkek figür olan babasının soyadı, bu bir.

İkincisi eğer taraflar mutabıksa, isterse erkek kadının kızlık soyadını alsın benim için o da uyar. Ama yeter ki evli çiftlerin soyadları birebir aynı olsun. Bu organizasyonel açıdan daha sağlıklı diye düşünüyorum.

Ya da gitti ya benim 200 lira, hala ona içim cız ediyor galiba. Yoksa banane :)
0
testis agrisi
(19.09.17)
bunla ilgili sözlükte ssg ve fularsızlık entellik sitesinin sahibi (yanlış hatırlamıyorsam) entrylerini okumuştum argümanları çok mantıklı gelmişti. şu an tam hatırlamıyorum ama sonuç olarak zaten soyadı mantıksız bir uygulama, çift soyadı kullanmanın pratik olmaması vs. gibi argümanları vardı bana da mantıklı geldi. ben de evlenince eski soyadımı kullanmadım zaten sevmiyordum. ayrıca da bunu gurur meselesi olarak görmek saçma geldi. 30 k e
0
iwillsee
(19.09.17)
kadınım. soyadımı çok seviyorum, çok şık, sade. üstelik benim soyadım da giderse ailede erkek kalmadığından soyadımızı devam ettiren olmayacak.
ama evlensem soyadımı direk bırakrım. çünkü eşinin soyadını mecburen alıyorsun zaten. kural böyle üstelik ne güzel bence biriyle aile kurunca aynı soyada sahip olmak. ikinci soyadı ise fazlalık, yük. ne gerek var. yaşasın minimalizm.

ikinci olarak kişisel görüşüm "ayşe karaoğlu özdemir" çok komik durmuyor mu sizce de :D (ismi uydurdum)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.09.17)
bir gün evlenirsem ve eşimin soyadi berbat değilse sadece onunkini kullanırım çünkü kendi soyadımı sevmiyorum.

saniyorum ki evleneceğim kişi bu konuya müdahale edecek biri olmaz.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(19.09.17)
25.8 e b
istediğini kullansın hele evlenmeden önceki adı ve soyadıyla yapılmış çalışmaları varsa. dilerse iki soyadı da kullanabilir. dilerse sadece benim soyadımı da kullanabilir. zamazingooğlu tarzı soyadlardan bin kat daha iyi soyadım var çünkü.
0
rain when i die
(19.09.17)
23, bekar, kadın

Kendi soyadımı da kullanacağım. Müstakbel eşimle de konuştuk, sorun edecek biri değil. Böyle şeyleri sorun edecek biri hayatımda olamazdı zaten :)
0
mutlusismankedi2015
(19.09.17)
Erkek, 28, bekar.

Benim soyadımı kullanacak.
0
sen git ben geliyorum
(19.09.17)
Ortak yepyeni bir soyisim buluruz. İki taraf da bürokrasi labirentinde harcansın.
0
ruzgarliagac
(19.09.17)
Ben ilk başta sadece eşimin soyadını kullandım bi 6 ay kadar, iki soyadı yan yana gelince karışıklık olma ihtimali yüksek diye. Sonra bu durumu garipsedim, başka bir insan olmuşum gibi geldi, bir de akademik çalışmalarımı önceki soyadımla yapmıştım, karışıklık yaşanmaya başladı. O yüzden gidip kızlık soyadımı eklettim. Şimdi daha iyi hissediyorum açıkçası.

Kadın, 31, evli.
0
duyond
(19.09.17)
'üstelik benim soyadım da giderse ailede erkek kalmadığından soyadımızı devam ettiren olmayacak.'

Bu argüman saçma değil mi? Öyle ya da böyle bitiyor yani. Çocuklar da mı 2 soyadlı olacak?
0
idexo
(19.09.17)
@idexo e bence de saçma işte. ama kadınların bazıları bu açıdan 2 soyadı seçmeyi istiyor, "en azından ben gidene kadar devam etsin" diye. ondan dedim.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(20.09.17)
koçarslanlılar, multimilyonerzade veya yiğitoğulları gibi türk dizileri tadında malikanede yaşayan aile holdinginin geleceği olmadığım için fark etmez diyorum.

Ama doç. dr. Ayça bin-Suud Ergül komik olurdu ya da Halime Windsor Ergüllü.
0
nifak tohumu
(20.09.17)
Alsın veya almasın umrumda olmaz. Soyadı değişimi bürokratik bir cehennem zaten yazıktır günahtır.

32 - E - B
0
cleric
(20.09.17)
40+, kadın ve 15 senelik evliyim. Ben evlenirken yeni yeni başlamıştı bu kızlık soyadını kullanma hikayesi, ama ben çocukluğumdan beri isterdim. İsmim ve soyadım gayet kısa, göbek adım yok, ilaveten evlendiğim adamın soyadı da kısa olunca kızlık soyadımı kullanmak istedim. Müstakbel eşime de sordum, biraz da tepkisini görmek istedim (o zaman insan daha bir seviye ölçücü oluyor :)) Neyse hiç sorun olmaz dedi.
İstememesi değil de hangi argümanla istememesi üzerinde düşünülmesi gereken bir konu bence. Osmanoğlu ailesinden gelmiyorsa bir "royal family" değil ki. Benim gibi bir ailenin evladı. Bu konudaki ısrar ailelerimizin denk olmadığını düşündüğü riskini getirir benim aklıma. Bir sarsarım, kendine gelsin.
0
SiyamkedisiZorro
(20.09.17)
(4)

uydunet vs ttnet

rajaz
soru başlıkta.konum: kadıköy / osmanağa mh.ne dersiniz? hangisini tercih etmeli?
soru başlıkta.

konum: kadıköy / osmanağa mh.

ne dersiniz? hangisini tercih etmeli?
0
rajaz
(19.09.17)
kadıköy/caferağa için konuşuyorum; kesinlikle uydunet.
internet hızını kaç mbit aldıysan internetin hep o hızda takılıyor. akn'yi geçsen bile gayet rahat film izliyorsun, internette geziyorsun.
yani caferağa'da durum böyle. koskoca uydunet'in komşu maallemiz olan osmanağa'ya farklı davranacağını sanmam.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.09.17)
Fenerbahçe içnin konuşuyorum. Sıkıntısız.
0
sutlu nescafe
(19.09.17)
Bursa için konuşuyorum: Efsane :) :) :)
0
cliquot
(19.09.17)
Uyudunet, hiç sorun yaşamadım
0
gazozailacatmauzmani
(19.09.17)
(11)

Şehir hayatını bırakıp gidenler / örnek hikayeler

orient blue
Arkadaşlar şehir hayatını, masa başı işini, kariyerini terk eden insanların hikayelerini arıyorum. Kendi işini kuran olur, gezgin olan, sponsorlarla yaşayan olur, kitap yazan olur, tarhana yapıp satan olur, aklınıza ne gelirse.Hikayesini oku diyebileceğiniz kişi(ler) var mı? Yabancılara ait örnekler
Arkadaşlar şehir hayatını, masa başı işini, kariyerini terk eden insanların hikayelerini arıyorum. Kendi işini kuran olur, gezgin olan, sponsorlarla yaşayan olur, kitap yazan olur, tarhana yapıp satan olur, aklınıza ne gelirse.

Hikayesini oku diyebileceğiniz kişi(ler) var mı? Yabancılara ait örnekler de olur elbette ama önceliğim yerli olması.

Tikler sabaha.
0
orient blue
(19.09.17)
şu kız var; youtu.be

bir de sayılır mı bilmiyorum ama şu var youtu.be
0
mete kudur
(19.09.17)
Emre ertegün'ün sürecin başından beri deneyimlerini paylaştığı bir blogu var icimdensohbetler.blogspot.com.tr ve "yeniye doğru" kitabı var www.yeryuzudernegi.org

Geçenlerde (bkz: Can Kazaz) da böyle birşey yaptığını anlatmıştı şurada twitter.com

Belki ileride daha çok paylaşır deneyimlerini
0
freebird5406_2
(19.09.17)
Bunlar da geldi aklıma

youtu.be
youtu.be
0
freebird5406_2
(19.09.17)
duymayan kaldı mı bilmiyorum ama sözlükten immanuel tolstoyevski elbette. amarigalardan istifa etti de nepal'de tezek kardı adam.

nick'inden veya fularsizentellik.com dan ulaşabilirsin.
hatta seni direkt ilgilendiren yazı dizisini vereyim: fularsizentellik.com
0
kisa bisey olsun istemistim
(19.09.17)
Köy bağ bahçe ayağından bi örnek olarak Meyvelitepe blog adresine bakabilirsin. Verdiği bağlantılarla diğer örneklere ulaşmak mümkün.
Permakültür araması epeyce örneğe ulaştırır.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(19.09.17)
Süpersiniz teşekkürler :)
0
🌸orient blue
(19.09.17)
ozan önen var.
0
kayranin kedisi
(19.09.17)
trt belgeselde bu konuyla ilgili bir program vardi ismini hatirlayamadim. youtube'u biraz kurcalayin belki yuklemislerdir.
0
tabudeviren
(19.09.17)
ben instagram'dan bu tarzda birçok insan takip ediyorum. çok beğendiklerimin bloglarını da takip ediyorum.

kutupayısı mağazası'nın "ayı gibi gez" takımı var. bu takımda kutupayısı sponsorluğunda dünyayı/ülkeyi gezen insanlar bulunuyor. benim favorilerim;

biz evde yokuz: www.bizevdeyokuz.com
melcan on the road: melcanontheroad.com
tek basina da olur: www.tekbasinadaolur.com

özellikle biz evde yokuz'un yola çıkma hikayesini okumuştum, tam aradığın şey. diğerlerinin hikayelerini tam bilmiyorum ama onlar da muhtemelen böyle başlamışlardır.

@kisa bisey olsun istemistim, sana da çok teşekkür ederim buradan. paylaştığın blog'tan haberim yoktu ve bayıldım.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.09.17)
Elinize sağlık harika oldu bunlar. Okuyacak bir sürü hikaye birikti :) daha varsa memnuniyetle alırım tavsiyeleri.
0
🌸orient blue
(19.09.17)
irem çağıl var. instagram'dan paylaşıyor köy yaşamını. reportare.com

yakın zamanda güney'e yerleşen müzisyenlerle de bir yazı disizi yapılmıştı. www.redbull.com

Facebook'tan Alakır Nehri Kardeşliği'ni de takip edebilirsin.
0
kaset
(19.09.17)
(1)

elektrik süpürgesinin torbasını değiştirme

utepils
arkadaşlar bu elektrik süpürgesinin torbasını değiştirirken bunu çöpe atıp yeni torba mı alıyoruz yoksa torbanın içini boşaltıp aynısını geri mi takıyoruz? nasıl oluyor bu process yardım ederseniz sevinirim öğrenci halimle takıldım kaldım :(
arkadaşlar bu elektrik süpürgesinin torbasını değiştirirken bunu çöpe atıp yeni torba mı alıyoruz yoksa torbanın içini boşaltıp aynısını geri mi takıyoruz? nasıl oluyor bu process yardım ederseniz sevinirim öğrenci halimle takıldım kaldım :(
0
utepils
(18.09.17)
normalde yeni torba alınır, eskisi çöpe atılıp yenisi takılır ama yeni torba almadıysan ve süpürgenin içindeki torba çok dolduysa elinle de boşaltabilirsin. biraz iğrençli bir işlem ama eline poşet geçirip yaparsan olur. boşaltmadığın sürece süpürge hiç iyi çekmez çünkü.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.09.17)
(11)

sağlıklı deodorant arayışı.

KaraSakall
sabah evden çıkarken ve akşam spor sonrası olmak üzere günde iki defa deodorant kullanıyorum. Haliyle nivea deodorantları çabucak bitiyor.Fakat 24 saat etkili deodorant kullanmanın sağlıklı olmadığını okudum, çokta kullandığım için endişe ettim.Merak ettiğim ter kokusunu engelleyecek(teri değil) kok
sabah evden çıkarken ve akşam spor sonrası olmak üzere günde iki defa deodorant kullanıyorum. Haliyle nivea deodorantları çabucak bitiyor.

Fakat 24 saat etkili deodorant kullanmanın sağlıklı olmadığını okudum, çokta kullandığım için endişe ettim.

Merak ettiğim ter kokusunu engelleyecek(teri değil) kokusuz veya kötü kolu engelleyecek doğl bir çözüm veya sağlıklı bir marka önerebilir misiniz koltukaltı vb için.

cinsiyet erkek
0
KaraSakall
(18.09.17)
hocam rossman'da kendi markasının deodorantları var. Alüminyum ve alkolsüz.
0
chaoslord
(18.09.17)
(bkz: deotak)
0
baldur2
(18.09.17)
en sağlıkı ve doğal çözüm karbonat.
bildiğimiz düz karbonat.

duştan sonra, yani koltukaltın temizken sürmen gerekiyor. parfüm/deodorant gibi çiçek kokmuyorsun ama ter de kokmuyorsun.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.09.17)
Bir tarif vardı bir ölçü hindistan cevizi yağı, üç ölçü de karbonat. Bunlara ek olarak kokusunu sevdiğiniz bir yağdan da karışımın içine birkaç damla ilave edebilirsiniz. Ben üşenip yapamadım bir türlü gittim yves rocher'dan aldım bir tane deodorant ama bence kendin yapmadığın sürece doğal diye bir şey yok.
0
blueprints and cigarettes
(18.09.17)
Rossmanda çok var seç beğen al.
0
jazzabel
(18.09.17)
sağlıklı deodorantlar maalesef ter kokusunu engellemiyor.
sebamed in parabensiz alkolsuz aluminyumsuz roll on u var, onun da kokuya engel olduğu söylenemez.

Ben 4 aydır doğal şeyler kullanıyorum. Denediklerim:

Sadece Karbonat: duştan sonra sürüyorsun bir süre idare ediyor. Benim gibi obsesif biriysen günde 3-4 kez yenilemek lazım. Bir de koltuk altını tahriş edebiliyor.

Karbonat, kaya tuzu, aromatik yağ ve su içeren sprey: bu karışımı spreyli şişeye doldurup sıkıyorsun. Tuzdan dolayı nisbeten kuru tutuyor ama giyside lekelenme yapıyor. Yine sık sık yenilemek gerekiyor.

Hindistan cevisi yağı + karbonatı hiç denemedim bile, çünkü yağ giysilere kesinlikle iz yapar.

Sebamedin roll onun Ph ı düşük. Ben şimdi düşük Ph lı yeni bir karışım yapmayı düşünüyorum. mesela kayatuzu ve limontuzu karışımı. işe yararsa söylerim.

Kısacası sağlıklı deodorant kullanmaya başlayınca 24 h etkilileri çok özleyeceksin.
0
betsy
(18.09.17)
Çok net söylüyorum deodorantlar, roll-on'lar falan hikaye. Karbonat ne olum diyordum, bir kere kullandım, o günden beri duştan sonra karbonat sürüyorum koltukaltlarıma. Deodorantları sabah sıktıktan sonra akşama doğru ekşi ekşi kokmaya başlıyorsunuz, bir tuhaf oluyor. Karbonat ile günün sonunda sıfır koku (abartmıyorum).
0
synesthesia
(18.09.17)
Karbonat+hindistan cevizi yağı ile roll on yapabilirsiniz. Sadece karbonat da iş görüyor.
0
tahin pekmez yoğurt
(18.09.17)
Karbonat ve pudra karistirip sur.
0
stavro
(18.09.17)
sadece karbonat neredeyse 2 gün kokutmuyor. ama ph dengesini bozduğunu düşünüyorum. ara sıra karbonat ara sıra normal nivea deodorant kullanıyorum
0
dieselsingle2
(18.09.17)
İsana marka deodorantlar (şu Rossmann'da satılan) diğerlerine göre nispeten masum görünüyor. En azından içlerinde alüminyum ve alkol yok +1 Ayrıca bayağı çok çeşidi var. Ben de geçen gün aldım ilk kez, duştan sonra sürdüm bayağı memnun kaldım. Tüm gün hiç koku olmadı. Sadece deodorantın kendi kokusu geldi burnuma (ki koku gayet güzeldi, saatler sonra hala taze geliyordu burna).
0
i m cool with that
(18.09.17)
(20)

Hangi Diş Macununu Kullanıyorsunuz?

tubaya
Şu anda hangi marka/model diş macunu kullanıyorsunuz? Artılarını, eksilerini, neden tercih ettiğinizi ve deneyimlerinizi de yazarsanız şukela olur. Anketçi gibi oldu ama ben Colgate Beyaz kullanıyordum, değiştirmek istiyorum.
Şu anda hangi marka/model diş macunu kullanıyorsunuz? Artılarını, eksilerini, neden tercih ettiğinizi ve deneyimlerinizi de yazarsanız şukela olur. Anketçi gibi oldu ama ben Colgate Beyaz kullanıyordum, değiştirmek istiyorum.
0
tubaya
(18.09.17)
Sinyal White now. Geçici bir beyazlık sagliyor
0
binder dandet
(18.09.17)
Diş eti için paradontax. Alışınca tadı güzel geliyor.
0
reactionic
(18.09.17)
Watsons. Çünkü ucuz.
0
diffarentiationation
(18.09.17)
Ipana pro expert in mavi renkli beyaz tanecikli olanini kullaniyorum turkiyedeyken. (Baska var mi bilmiyorum) cunku tadi cok guzel ajsjsja

Kendi evimdeyse su anda propolisli olanla marvis marka tarcinli-naneliyi donusumlu kullaniyorum. Propolisli olanini propolisli diye aldim ayrica susatmiyor fircaladiktan sonra, tekrar bulursam yine alacagim. Marvis olanin paketi ve tadi cok guzel, cok ucuza bulunca aldim
0
kuehles blondes
(18.09.17)
paradontax beyazlatıcı etkili ama bittiğinde normaline geçicem diş eti sorunum var çünkü. beyazlatıcı kullanmamam gerekiyormuş:(

birde eşim için aleoveranın beyzlatıcı özelliği olanı aldım henüz denemedik
0
mrv
(18.09.17)
ama beyazlatmak istiyorsanız opelacence kesinlikle tevsiye ederim. sonuç alırsınız.
0
mrv
(18.09.17)
Yatmadan önce sensodyn sabah colgate white bişey
0
mirty
(18.09.17)
Ara ara değiştirmek gerekiyormuş okumuştum bir yerde ama sebebini unuttum.
Ben iyi markalardan derleme yapıyorum bir ondan bir ondan memnun kalmadığım ya da çok memnun kaldığım marka yok açıkçası.
Sadece tek takıntım var düz beyaz renk kullanamıyorum midemi bulandırıyor. Renkli olması gerekiyor. Onlar iyi.
Şu an kullandığım signal galiba emin değilim. Ama problem yok.
0
mutekebbir
(18.09.17)
Sensodyne
sonrasında misvak
sonrasında diş eti kanamalarında büyük oranda azalma..
0
1adam
(18.09.17)
Paradontax kullanıyorum. Çünkü piyasadaki en gerçek orijinal diş macunu gibi gelen o ve kaliteli.
0
tahin pekmez yoğurt
(18.09.17)
Rossman'dan perlodent aldık denemek için, iki aydır kullanıyorum. Gayet iyi. Diş etlerimde bir problem yoktu zaten, olmamaya devam. En güzel yanı fiyatı: 3 TL
0
peggy
(18.09.17)
rocs sensation

diğer diş macunlarının 2 katı fiyattan satıyorlardı. bu niye böyle değişik dedim ve aldım. öncelikle tadı çok iyi, neredeyse tatsız ve ağzımı burnumu yakmıyor. gece yatmadan önce fırçaladığımda sabah iğrenç bir ağız tadıyla uyanmıyorum. bir de signal, ipana tarzı standart diş macunları gibi saçma sapan köpürmüyor, ayrıca bence dişlerime onlardan çok daha iyi geldi.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.09.17)
arm hammer beyazlık için.

paradontax ferahlık için.

(donusumlu)
0
balik kraker
(18.09.17)
arm and hammer kullanıyorum beyazlık için ama ne derece etki ediyor tam emin değilim.
0
kayranin kedisi
(18.09.17)
sensodyne pronamel
0
seyduna6687
(18.09.17)
glister kullaniyorum belki bir 10 yildir, efsane bence.

simdi beyazlik icin arm and hammer siparis ettim. bakalim.
0
baldur2
(18.09.17)
sensodyne pronamel çok ferah hissettiriyor.
0
rayde
(18.09.17)
Splat extreme white
Bir dişimde dolgu var ve bunu kullanıyorken o dolgunun izi belli olmuyor. Ondan önce hep sensodyne kullanıyordum, onda belli oluyordu dolgunun çizgisi:D Bu nedenle.
0
Domuz
(18.09.17)
rocs
0
tuzumkuru
(18.09.17)
glister kullandım bayağı bir süre, amway'in. sonra bulamayınca bıraktım.

clinomyn kullanıyorum bir süredir, migroslarda var. gayet iyi, tadı ve performansı.
0
runagain
(18.09.17)
(1)

istinye'den kadıköy'e

Kamyoncunun vitesi
en çabuk nasıl giderim? her türlü toplu taşımaya açığım, vapur, minibüs, dolmuş, vb.
en çabuk nasıl giderim? her türlü toplu taşımaya açığım, vapur, minibüs, dolmuş, vb.
0
Kamyoncunun vitesi
(18.09.17)
eğer trafik yoksa; istinye'den beşiktaş tarafına giden otobüslere ya da minibüslere bin, zincirlikuyu'da inip zincirlikuyu'dan da metrobüse bin. ortalama 1 saat sürer.

istinye-zincirlikuyu arasında trafik varsa da gene istinye'den otobüse ya da minibüse binip itü ayazağa durağında inip oradan metroya binersin. metronun zincirlikuyu durağında inip metrobüse geçersin.

son olarak, saati uyar mı bilmem ama 18.30'da istinye'den kadıköy'e motor var. gerçi o da 1 saat sürüyor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.09.17)
(28)

Sigaradan dişleri kahverengi olmuş biriyle sevgili olur muydunuz?

:)
Yani bir çocuk var benimle ilgileniyor. Ama günde bir paket sigara içiyor, ben kokusuna dahi katlanamam, ve maalesef dişleri kahverengi olmuş. Siz olsanız böyle biriyle sevgili olur musunuz? Öpüşme fikrini düşünsenize:s Olur mu?
Yani bir çocuk var benimle ilgileniyor. Ama günde bir paket sigara içiyor, ben kokusuna dahi katlanamam, ve maalesef dişleri kahverengi olmuş. Siz olsanız böyle biriyle sevgili olur musunuz? Öpüşme fikrini düşünsenize:s Olur mu?
0
:)
(17.09.17)
Olmaz :(
0
turuncu tonlarda
(17.09.17)
Biriyle opustugunu kafanda canlandiramiyosan asla olmaz.
0
kuehles blondes
(17.09.17)
Sigara ictigi icin bile olmaz. Sevdigin insanin ten kokusu bile onemlidir. Bu koku sigara kokusu olmamali.
0
Traveller
(17.09.17)
Olmaz. Olamaz. Olmamalı. Olmasın. Hiiiçç yanaşma. İğrenirsin.
0
yaren
(17.09.17)
olmaz
0
sta
(17.09.17)
signal white now
0
binder dandet
(17.09.17)
No. Ictikce igreneceksin. Surdurulebilirligi yok.
0
mor oje
(17.09.17)
sigara ve dişler bahane. seven adam - kadın sigaraya bile başlar.
0
dafaisss
(17.09.17)
gitsin bi dişçiye temizlettirsin. olmuyor mu öyle
0
cay koy geliyorum
(17.09.17)
Nein Gülşah, nein!
0
testis agrisi
(17.09.17)
her şeyi tamam bir tek o kaldıysa olur.
e
0
ya ben lan neyse
(17.09.17)
kahverengi dişli olmayı savunacak değilim, çirkin bir görüntü eyvallah da ilişkiniz bu kadar küçük detaylara bağlıysa zaten sevgili olmayın ya. ne saçmasapan şeyler bunlar. hiç mi aşık olmadınız yoksa kendinizi prenses mi sanıyorsunuz merak ediyorum. herkesin kriterleri vardır, herkes "şu olmasın" der de sevgili olup olmama kararını dişe bakarak alacaksanız kusura bakmayın da öyle sevgiliğe kafam girsin. derdiniz gönül eğlendirmekse eminim kahverengi dişli olmayan birini bulursunuz. yok o değilse zaten, her yerde karşınıza çıkamayacak insanları böyle şeylerle harcamak yerine daha yapıcı olup dişleri temizletme yolunu tercih edebilirsiniz mesela.
0
der meister
(17.09.17)
kesinlikle hayır. diş çok önemli ya.
0
roket adam
(17.09.17)
SAna olmaz o
0
all girls dream
(17.09.17)
sinek küçüktür ama mide bulandırır. ustelik "adam papyon takıyor, ben sevmem" durumu değil bu. cinsellik ilişkinin sac ayaklarından biridir.
eski eşim sigara bile kullanmadığı halde bir dönem aklina esti ve pipoya başladı. onu bulamazsa puro iciyordu. hayatımın en azap dolu dönemiydi. ben böyle ekşi ve pis kokan bir şey görmedim.

kısacası size bakıp gülümsediğinde inci gibi parlamayacaksa dişleri; ağzı üstü başı kokacaksa olmaz o is; aşkınızdan ölseniz bile olmaz...
0
balik kraker
(17.09.17)
olmaz da diyemeyiz bence. bir aşık oluyorsun, en "hayatta olmaz" dediğin durum karşındakinde var ama görmüyorsun bile. ama sen ona bakınca gülen gözler yerine sarı dişler görüyorsan zor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
cevaplardan birinde dendiği gibi, arzulama durumu gerçekten varsa bokunu bile yersin tiksinmeden. ama o arzu yoksa dişlerin bembeyaz olmaması batar, yüzündeki 2-3 sivilce batar, kol kılları batar falan da filan.
0
neil manke
(17.09.17)
Yani ben de sigara kokusundan tiksinirim, evde içirmem, sırf bu yüzden ablam bile bana sık gelemiyor mesela ama sigara içen sevgilim olmuştu. Abartılı değilse sevdiğinde ağız kokusu falan sorun olmuyormuş anladım, haa o benim yanımda içmiyordu ve girip çıkıp dişlerini fırçalayıp gargara falan yaptığı için görüntü olarak da rahatsız edecek bir şey yoktu. Senin kafana takıldığına göre istemiyorsun, ama haklisin yani diş de önemli.
0
pamuk helvalar cebe
(17.09.17)
Sigara içecek kadar iradesi zayıf ve bağımlı biriyle olmamalı. Küllük ile öpüşmeyi kimse istemez.
0
tahin pekmez yoğurt
(17.09.17)
Bu kadar çok sigara içen insan varken kahverengi dişli insanlara çok ama çok nadir rastlıyorum ben. Bence bu çocuğun sıkıntısı yalnızca sigara değil, kişisel hijyen +1

Sen bu çocukla öpüşme fikrine bile yüz buruşturuyorsan ne diye sevgililik müessesesini aklından geçiriyorsun ki? Bana garip geldi. Iyk kahverengi dişli .s.s deyip hala sevgili olmayı düşündüğüne göre ya çocuk çok yakışıklı ya da boşta kaldın ve yanlış bir karar vermek üzeresin.
0
i m cool with that
(18.09.17)
Olmam, sen de olma.
0
iwasbornonamountainside
(18.09.17)
her saniye dişlerine bakardım istem dışı, muhteşem biriyse sevgili olurdum ama sevgili oldugum anda rahatsız olduğumu söylerdim

en iyi arkadasımda da aynı problem var, sigara falan da içmiyor diş kendisi üretiyormuş temizletiyor sürekli. bende genelde senede bir airflow ile temizletirim önemli şeyler bunlar (ki sigara içmiyorum çay kahve yüzünden)
0
hopp
(18.09.17)
Asla ve kat'a olmazdım; gerek sigara nefretim, gerekse titizliğim nedeniyle.
Gel gör ki oldum bi keresinde, gerçekten insanın gözü görmüyormuş.
İnsanoğlu çok yivrenç..
0
manuel mandalina
(18.09.17)
sırf dişleriyse sorun bence bi sorun olmaz.ama partnerinize kendiniz karar verin tabi :)
0
regardless of what they say
(18.09.17)
Bırak kahveyi rengini, sigara içenle sevgili olamam.

Yoksa ben de başlarım çünkü.
0
yirmisantim
(18.09.17)
adam 7/24 leş gibi sigara kokmayı "ufak bir detay" diye nitelendirmiş ya.

hayır, olmam. sen de olma.
0
sen git ben geliyorum
(18.09.17)
Öpecek olan sensin, bize ne soruyorsun. Miden alırsa yürü.
0
lcha
(18.09.17)
Olmazdım tekin acarda satılan 80 tl lik bir dış macunu sokup aliyor o kahverengiligi. Sizin ici 4 5 oaket sigara parası. Tavsiye ederim
0
mobydick
(26.09.17)
(5)

Hiç aşık olmadım :(

sorunvar
Siz nasıl oluyorsunuz ? İsterse kız dünyalar güzeli olsun sonra saçma sapan triplere giriyosa sallıyorum.Bananene modunda oluyorum.Siz oluyor musunuz aşık ?
Siz nasıl oluyorsunuz ? İsterse kız dünyalar güzeli olsun sonra saçma sapan triplere giriyosa sallıyorum.Bananene modunda oluyorum.Siz oluyor musunuz aşık ?
0
sorunvar
(17.09.17)
Kiz dedigin trip atar kopek ceker ben de oylesine asik oluyorum sen de beklentilerini iyi bilirsen olabilirsin.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(17.09.17)
oldum.
derste not almak için aldığım kağıda saçma sapan çiçek böcek çizdikten sonra bırakıp çıkmıştım, söz konusu kağıdı aylar sonra kitabının ayracı olarak görünce aşık oldum. yani aşkın güzellikten ziyade böyle saçma nedenleri olur. bence.
0
denef
(17.09.17)
nasıl olmuyorsun ya :( keşke ben de olmasam :(

hayatımı mahvetti şu meret.
0
i m cool with that
(17.09.17)
güzellik algısına fazla takılma ve triplere girmeyen kız bul
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
o olan olunan bişey değil ki. denk geliyo kendi kendine oluyo. sana denk gelmemiş demek ki.
0
dafaisss
(17.09.17)
(20)

son 1 senede kaç kez ve neden antibiyotik tedavisi aldınız? (tik garantili)

zunkatsar
son 1 senede kaç kez ve neden antibiyotik tedavisi aldınız? her tableti ayrı ayrı değil her tedaviyi ayrı ayrı sayacaksınız.krem tablet serum iğne göz damlası kulak damlası vs her türlü sayın.
son 1 senede kaç kez ve neden antibiyotik tedavisi aldınız? her tableti ayrı ayrı değil her tedaviyi ayrı ayrı sayacaksınız.

krem tablet serum iğne göz damlası kulak damlası vs her türlü sayın.
0
zunkatsar
(17.09.17)
0

En son 2,5 sene önce kullanmıştım. Askerdeki doktor yazmıştı. Ondan önce hiç kullandığımı hatırlamıyorum. Annem de çocukken falan özellikle hiç vermezmiş.
0
catch the arrow
(17.09.17)
İki kere, ikisinde de grip ilerlemişti ve kulaklarım iltihaplanmıştı.
0
pike
(17.09.17)
7 kez.
3ü üst üste olmak üzere 10 günlük totalde 30 günlük aralıksız bi antibiyotik tedavim oldu kronik sinüzit için.
Ondan önce de ciğerlerim Cortladığı için üst üste 3 kez antibiyotik tedavisi gördüm, sonuncusu 10 iğne <3
Bi kere de arada grip için, mezuniyetimden hemen önceydi bi an önce iyileşmek için kullandım.
0
bir nick var benden iceri
(17.09.17)
1 kere. ameliyat oldum safra kesesinden.
0
sutlu nescafe
(17.09.17)
0
geçen sene bu soruyu sorsaydın sanırım 2 derdim.
0
ya ben lan neyse
(17.09.17)
2 kere. ilki idrar yolu enfeksiyonundan dolayı. sürekli tekrar ediyordu ve ağrım vardı. ikincisinde de bronşitten. dayanılmayacak ağrılarım sızılarım olmadığı takdirde antibiyotik kullanmayı tercih etmiyorum ama.
0
moratoryumkisilik
(17.09.17)
üç kez. birinde otit oldum kbb doktoru yazmıştı, ikincisinde tonsillit oldum o sebeple aldım. bi kez de atipik pnomoni olmuştum onu da sayarsam üç oldu evet.
0
pushing up the daisies
(17.09.17)
0.
Kolay kolay ilac kullanmam. Hastalandigim zaman kendime dikkat edip kendime kendime iyilesmeye calisirim.
0
stavro
(17.09.17)
0
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.09.17)
Geçen kış öksürük için doktor vermişti istemememe rağmen, büyük ihtimalle de bakteri falan değil reflü yüzünden öksürüyordum, boşa içtim yani.
0
i was made for you
(17.09.17)
Saymadım. Çok fazla.
0
i m cool with that
(17.09.17)
1 kere. Askerde enfeksiyon sonrası doktor yazdı.
0
nawar
(17.09.17)
1 kere, enfeksiyon.
0
reavelyn
(17.09.17)
0

immün sistemimi düzenleyen devamlı kullanmak zorunda olduğum bir ilaç var. Onun faydası... ( şeytan kulağına kurşun :)
Hasta olursam da virüs kaynaklı olduğu için gerek kalmıyor.
0
fallopian
(17.09.17)
0

at gibi olduğum için hayatımda antibiyotik almışlığım sanırım bir defa. 10 sene falan önce diş çektirmiştim, o zaman aldım.
0
cay koy geliyorum
(17.09.17)
2. dişim iki kere apse oldu. hem tablet hem iğne olarak aldım.
0
kedi kovalayan astronot
(17.09.17)
3 kere,

1. dişim iltihaplıydı, ne yapsak ağrıya dayanamadığımdan almak zorunda kaldım

2. boğazımda iltihap çıktı, doktor aldırdı.

3. suratımda çıban çıktı, antibiyotikli krem fayda etmeyince normal antibiyotiğe girdik
0
noluyo yaa
(17.09.17)
0.
günümüzdeki antibiyotik kullanımına karşıyım. dişim için bile kullanmadım, ben inat edince dişçi kullanmasan da olur dedi.
cevaplara üzüldüm. ne çok kullanan var. belki çoğu insan doktor yazdı diye kullanıyor ama doktor doktor değil ki. mesela birkaç yıl önce çok uykusuz olduğum bir gün işe gidemedim. rapor almaya gittiğimde doktor beni bademciklerimin iltahaplanmaya başladığına inandırıp antibiyotik yazdı. 2 gün de rapor, dinlenmem lazımmış. ilaç falan almadım tabi. şikayet etmek mi lazım böyle insanları bilemiyorum ki..
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
@troll antibiyotik olmasın demiyorum. zaten "günümüzdeki" kullanımına karşıyım dedim yukarıda. grip olan antibiyotik alıyor.

genelde gerekli bir şey de değil hem. ha sen genelde ameliyat oluyorsundur ya da genelde çürüğünün üstüne dolgu yapıyorlardır o zaman bilemem.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
0. geçen antibiyotik krem verdi doktor. "haddi lan ordan" -içimden, sansürsüz- deyip almadım. soğan sarımsak yiyorum antibiyotik yerine.
0
olutaklidi
(17.09.17)
(7)

ingilizcesi iyi jinekolog

istanbul kanatlarimin altinda
merhaba. bir arkadaşım var kendisi avustralya'lı ve istanbul'da yaşıyor. jinekoloğa gidecek ama türkçesi pek iyi olmadığı için ingilizce anlatacak. onu anlayıp konuşabilecek bir doktor arıyor.ben zaten ingilizce bilir çoğu doktor falan dedim ama günlük ingilizce yeter mi, tıbbi ingilizce mi bilmek g
merhaba.
bir arkadaşım var kendisi avustralya'lı ve istanbul'da yaşıyor. jinekoloğa gidecek ama türkçesi pek iyi olmadığı için ingilizce anlatacak. onu anlayıp konuşabilecek bir doktor arıyor.
ben zaten ingilizce bilir çoğu doktor falan dedim ama günlük ingilizce yeter mi, tıbbi ingilizce mi bilmek gerekir çok da emin olamadım.
istanbul anadolu yakasında ssk ile anlaşmalı bir yerde ingilizce bilen jinekolog soracağım.
teşekkürler.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
bunu yapmak mümkün mü bilmiyorum ama öneri veren biri çıkmazsa şu yapılabilir:

bildiğiniz gibi bazı okulların ingilizce tıp bölümü var, örneğin hacettepe. doktorların diploma nosundan ya da başka bir şekilde ingilizce tıp okuduğuna emin olduktan sonra şans denenebilir.
0
ron dennis
(17.09.17)
Büyük fakültelerde hocalar bilir.
0
038576
(17.09.17)
@0385 +1 illa ki öğrencilerden filan anlayan biri çıkar. Kimseyi bulamazsa bana mesaj atabilirsiniz.
0
fallopian
(17.09.17)
ssk ve anadolu yakası demişsiniz ama ben ibrahim hocayı önereceğim. 8 yıl amerikada çalıştığındsn kendisini en iyi o anlayacsktır

kendisine gidemese de mail stsın, ssk geçmediğinden size gelemiyorum ing bilen kimi tavsiye edersiniz diye sorsun devlet hastanesinde fln

www.acibadem.com.tr
0
oscar
(18.09.17)
bisey bulamadiysa, yahut aklinda sorular varsa filan, sydney'deki epey meshur bir turk jinekologla (dr. cimenbicer) gorusebilir:
www.australianplanet.com

au ve tr sistemlerine hakim olmali, sorulara yanit verebilir mezkur dr.
0
viva paulista
(21.09.17)
@viva paulista
arkadaşım avustralya'lı ve istanbul'da yaşıyor. bize o dediğin doktorun tam tersi lazım :D
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(21.09.17)
@istanbul kanatlarimin altinda
durumu anlamistim, eger baska bir cozum bulunamiyorsa, yahut hala kafada sorular varsa diye seyettim.
dr. cimenbicer genel kaniya gore oldukca yardimseverdir, ve niteliklidir.
gecmis olsun simdiden.
0
viva paulista
(21.09.17)
(16)

Havai fişek gerçekleri

gkn
Dün akşam saat 9-10 civarı bir kır düğününde tekneden bi miktar havai fişek atıldı.Yalnız düğüne gelen kızlardan biri,"Attığınız havai fişekler götünüze girsin""Havai fişekler yüzünden bi sürü kuş öldürdünüz, sizin de çocuklarınız ölsün""Hayvanlara bişey olacağına siz geberin"gibi cümlelerle düğünün
Dün akşam saat 9-10 civarı bir kır düğününde tekneden bi miktar havai fişek atıldı.

Yalnız düğüne gelen kızlardan biri,

"Attığınız havai fişekler götünüze girsin"
"Havai fişekler yüzünden bi sürü kuş öldürdünüz, sizin de çocuklarınız ölsün"
"Hayvanlara bişey olacağına siz geberin"

gibi cümlelerle düğünün anasını ağlattı, gelin damat düğün yaptığına pişman oldu.


Sabah bi miktar araştırdım da havai fişek gerçekten o kadar tehlikeli mi emin olamadım.

Bu olayın gerçekliğini öğrenmek isterim.
0
gkn
(17.09.17)
evet kuslar icin tehlikeli diye biliyorum ben de. yani maruz kalanlari olduruyor.
0
pide
(17.09.17)
Evet hatta 4th of july ve yılbaşında da insanlar ölü kuş fotoğraflarını paylaşıyordu bir ara. Peta da havai fişek yerine lazer kullanın gibi bi yazı paylaşmıştı.

Helal olsun kıza. Havai fişek ve dilek balonları falan tam bir sığırlık.
0
jazzabel
(17.09.17)
@jazzabel
Gelin ve damat, havai fişeğin bu kadar zararlı olduğunu bilse yapmaz zaten. Organizasyon firması paket içerisine havai fişek gösterisi de eklemiş.

Düşüncesi doğru olabilir ama kız doğru bi üslup kullansa daha iyi olacaktı.

Umarım hayatınız boyunca "Sizin de çocuklarınız ölsün" lafını duymazsınız.
0
🌸gkn
(17.09.17)
Kız tepkisini yanlış dile getirmiş ama sonuna kadar haklı. "Gelin damat bilmiyordu bu kadar zararlı olduğunu" ifadesi bana çok tuhaf geldi. Gökyüzünde güm güm patlıyor, bunun zararlı olduğu nasıl bilinmez hayret ettim.
0
i m cool with that
(17.09.17)
@i m cool with that,

Bu kadar zararlı olduğunu bilmiyordu dedim aslında. Yani elbette zararlı bişey ama teknede denizin ortasında atılan havai fişeklerin kuşları öldürdüğünü inan ki bilmiyorlardır. Zaten düğün sonrası kendileri de gidip organizasyon firmasına sordular. Hatta kızdılar. Bununla ilgili müşterilerine bilgi vermedikleri için kızdılar.

Yıllarca tv'ler de meydanlarda havai fişek patlatılıyor. Doğal olarak insanlara bu normal gelmeye başlıyor. Bu kadar zararlı olduğu konusunda herhangi bi yayın, haber olmuyor.

O yüzden bütün suç gelin damatta değil bence.

Zaten bu soruyu sormamdaki amaç; ben de bu gerçekleri öğrenmek istiyorum. Amacım havai fişeği savunmak değil elbette.
0
🌸gkn
(17.09.17)
helal olsun valla kıza evde oturduğum yerden kalkıp ayakta alkışladım. ben olsam kendi sinirimi bozduğumla kalırdım, kız hakettikleri gibi gelin-damatın da keyfini kaçırmayı başarmış. bu havaifişek işine bir düzenleme getirilmeli artık. hele şehir içinde atan sığırlara direk yaptırım uygulanmalı.

gelinle damat "bir arkadaş"ınız sanırım o yüzden onları masum görmeniz anormal değil ama "havai fişeğin bu kadar zararlı olduğunu bilse yapmaz" da geçerli bir bahane değil. tv'lerde anlatılmamış olabilir fakat internetin bu kadar yaygın ve bilgiye ulaşımın bu kadar kolay olduğu son yıllarda havai fişeklerin zararları da sıkça konuşuldu tartışıldı. basit bir google aramasıyla bir çok kaynağa ulaşabilirsiniz.
0
nrmnm
(17.09.17)
haklısınız gelin ve damat orospu çocuğu.
Havai fişek satan, işleten, organize eden, medyada zararlarından bahsetmeyenler masum.
0
🌸gkn
(17.09.17)
Evet havai fişekler kuşlar için sahiden zararlı olabiliyor fakat bir çiftin düğün gününde 'inşallah sizin de çocuklarınız ölsün' demek keyif kaçırmak, tepki vermek olarak nitelendirilebilecek bir şey degil bence; düpedüz can acıtmak için, kavga çıkarmak için söylenmiş gibi duruyor. Bunu yapan da iyi niyetli biri değildir bana kalırsa.

Ben de kendi capimda hayvanseverim; yanımda mama taşır, düzenli olarak barınaklara mama yardimı yaparım. Balkonuma gelen her kuşu beslerim. Evde de bir kedim var zaten. Hayvanlara / doğaya zarar verecek her şeyden mümkün oldugunca kaciniyorum. Havai fişek o anda bir kuş sürüsüne denk gelirse baya zarar verici olabilir. Konuyla ilgili izlediğim bir video vardı, bulabilirsem eklerim. Benim davet edildiğim düğünde bu yaşansa sahiplerine 'kalp kirmadan' söylemeyi tercih ederdım. Öteki türlüsü şov yapmaktan başka bir şey degil. Her şeyin dozunu bilmek gerekiyor.
0
fraise
(17.09.17)
düğünde havai fişek çok banal. kuşları öldürebildiğini yeni öğendim ama önceden de sevmezdim, sırf gösteriş. ama kızın üslubu da korkunç. madem hoşlanmadı, çıkıp gitseymiş düğünden, ya da o an susup düğünden sonraki bir zamanda gelinle damata bunu söyleyebilirdi. herkesin eğlendiği bir yerde, herkesin duyabileceği gibi böyle tarzda şeyler söylemek, keyif kaçırmak çok ayıp bir şey.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
"gelin ve damat orospu çocuğu" demedi kimse hemen ajitasyona kaçmayın. x kişisi silah çekip birini vurduğu zaman silah endüstrisini değil adam öldüren x kişisini suçlarız. sonrasında silaha erişimi engelleyemeyen yasa koyucular, silah sağlayan aracılar tartışma konusu olur ama suçun bedelini ödeyen kişi x'tir. buradaki tek fark havai fişek konusunda düzgün bir yasal düzenleme olmaması. havai fişek satan, işleten, organize eden kişiler yasal olarak yanlış bir şey yapmıyor. o yüzden bu durumun önüne geçebilecek tek şey para vererek hizmeti alan bizler olabiliriz. yeterince kişi "hayır kardeşim havai fişek olmayacak" dediği zaman organizasyon firması da kazanç getirmediği için seve seve çıkarır paketinden havai fişek gösterisini. satabileceği diğer her ihtimalde satar tabi affetmez.

tv programlarında, haber sitelerinde falan defalarca konu olması bir yana farklı kurumlardan da konuyla ilgili açıklamalar yapıldı. hepsine basit bir google araması ile ulaşılabilir. buna rağmen bazı şeylerin farkına varabilmemiz için keyfimizin kaçması gerekiyorsa bırakın kaçsın.
0
nrmnm
(17.09.17)
6-7 yıl önce İstanbul'a teyzemlere gitmiştim, sahile yakın bir yerde yürüyorduk. Yanımızdan geçen bir arabadan geçerken renkli bir şeyler atıyorlardı, tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama bir tanesi kafama gelmişti. Kaçayım, saklanayım da diyemezsin çünkü çok hızlı geçmişti. Polo / Golf gibi bir arabadan sarkan 4-5 kişi vardı, gözünüzün önünde canlanmıştır. O günden beri havai fişek gördükçe, sesini duydukça, okudukça kafamda "hafif bir karıncalanma" oluyor.

Ağrısı 10 gün geçmemişti. Bu kemiğe çarpıyor, hareket halindeki kuşa gelse öldürür herhalde.

Havai fişek saçma bir şey, daha mantıklı kutlama yolları var.
0
hayirsiz
(17.09.17)
kız evde kalmış, attention whore, drama queen +1

"Havai fişekler yüzünden bi sürü kuş öldürdünüz" nasıl bu kadar emin olabiliyor, havai fişeklerin atıldığı yerde kuş kolonisi mi var ya da tüm gökyüzü kuşlarla mı kaplı? çok yakın olmadğı sürece zarar vereceğini düşünmüyorum. kız tam ıslak odunlukmuş.
0
austra
(17.09.17)
ayrıca farkettiğim bir şey var mutsuz ve ruh sağlığı yerinde olmayan insanlar hayvanları bahane ederek kendi mutsuzluklarını yaymaya çalışıyorlar, bunların çoğu da kadın. bu insanlar kusma isteği uyandırıyor bende.
0
austra
(17.09.17)
Kız düğüne yaşadığı tamamen organik hayattan çıkıp geldiyse (barınma,yiyecek temini,ulaşım...giysi daha sayamayacağım kadar doğanın katledilmesi sonucu elde edilen) insani ihtiyaçlara gerek duymadan yaşıyorsa yeni evlenen çifte, herkesin önünde bu mutlu günlerinde çocuklarınız ölsün diye veryansın etmesini anlayışla karşılayabilirim

lakin yüzünde hayvanların kobay olarak kullanıldığı makyaj malzemeleri veya üzerinde üretilmesi için 3 ton siyanür ağırlıklı atık çıkartılan bir altın parçası ya da cebinde elektromanyetik radrasyon yayan bir cep telefonu taşıyorsa samimiyetine inanmam tamamen şov maksatlı yaptığını düşünürüm.
0
esmeralda
(17.09.17)
Çok yakın olmadığı sürece kuşlara zarar vereceğini düşünmüyorum ne demek ya :) sizin düşüncelerinize göre işlemiyor bu işler malesef. Yukarıda millet anlatmış uzun uzun, paylaşılan fotoğraflardan bahsetmiş, ben öyle düşünmüyorum diyor... İnsanlar...

Kız tepkisini biraz ağır dile getirmiş ama. Yani "çocuğunuz ölsün" filan hiç hoş değil, başka cümlelerle yine ateşli bir şekilde söylese daha iyi olurdu bence.

Ama sorunuza cevap, evet havai fişek iğrenç ve kuş ölümlerine sebep olan bir şey.
0
mutlusismankedi2015
(17.09.17)
Kiz patavatsizlik yapmis. Gidip insan gibi söylersin havaifisek boyle boyle diye. Kiz muhtemelen ergen yaslarda.
0
stavro
(17.09.17)
(5)

Tasinirken kolaylik saglayan yontemler

loveisallaround
Onereceginiz yontemler var mi? Kitaplari soyle koy, ivir zivirlari boyle koy falan. Cok fazla kitap var koli bulmak cok zor oluyor. Ayricakocaman kocaman koliler bulamiyorum. Market kolileri hep kucucuk. Biktim vallahi ev toparlamaktan:/
Onereceginiz yontemler var mi? Kitaplari soyle koy, ivir zivirlari boyle koy falan. Cok fazla kitap var koli bulmak cok zor oluyor. Ayricakocaman kocaman koliler bulamiyorum. Market kolileri hep kucucuk. Biktim vallahi ev toparlamaktan:/
0
loveisallaround
(17.09.17)
Kolileri internetteki koli satan web sitelerinden istediğiniz boyda sipariş edin. Marketten iste, esnafla konuş falan diyenlere bakmayın bence, bütçeniz varsa cebinizden 100 lira fazla cıksın, ama başınız ağrımasın diye bakıyorum ben.
0
sopiro
(17.09.17)
ben bütün kitaplarımı valizlere yerleştiriyorum her seferinde, gerekirse arkadaşlarınızdan ödünç valiz de isteyin bence, çünkü kitaplar çok ağır oldukları için kolilerle taşıması hatta evde odadan odaya götürmesi bile çok zor oluyor. tekerlekli valizler en kolayı. kıyafetleri ise hurçlara ya da jumbo boy çöp poşetlerine koyuyorum. kırılacak mutfak malzemelerini tek tek gazete kağıdına sarıp koliye yerleştiriyorum.
0
hypathia
(17.09.17)
hypathia+1

ben valiz kullanmıyordum ama valiz de iyi fikirmiş.

koliler çok ufak olmasın, taşıyanlara bezginlik geliyor git gel git gel.

büyük kolilere çok ağır şeyler koyma, taşırken koli dağılıyor. büyük kolilere kitap gibi ağır malzemeyle yastık gibi havaleli ama hafif malzemelei karışık koy. valize sığmayan kitapları da o şekilde eritirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.09.17)
kolay gelsin.

taşınmak büyük bir fırsat bence. aylardır hiç kullanmadığını fark ettiğin bir sürü şey çıkacak. hatıra, süs, hediye vs diye düşünmeden hepsini at, sat ya da ver. bir de onları taşımakla uğraşma. üstelik yeni evin daha ferah olur.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
Çok büyük çuvallar al ambalaj malzemeleri satan yerlerde var. Kıyafetler yorgan nevresim kirimayacak ne kadar eşya varsa doldur. Adamlar tek seferde dünya kadar eşya götürdü bende 3 çuval çıktı gerisi kırılacak eşya ve mobilya oluyor.
0
Fritz-X
(17.09.17)
(6)

bir hatadan sonra insan silmek

diffarentiationation
aslında son hata bardağı taşıran son damla oluyor çoğunlukla.bu olay benim çevremde inanılmaz arttı, kimse kimseye tahammül edemiyor gibi. siz de şahit oluyor musunuz? sebebi ne sizce?
aslında son hata bardağı taşıran son damla oluyor çoğunlukla.

bu olay benim çevremde inanılmaz arttı, kimse kimseye tahammül edemiyor gibi. siz de şahit oluyor musunuz? sebebi ne sizce?
0
diffarentiationation
(17.09.17)
Bazıları kolay, bir anda siliniyor. Bazılarıysa çamaşır suyuyla bile çıkmıyor.
0
runagain
(17.09.17)
Kitlelerin böyle yapması söz konusuysa nedeni sosyal medyadır.

Kendi gözlemim: Hatası yüzünden insan silmelerimden bahsederken anlattığım bir grup önce karşı çıkıyor, benim hoyrat, vefasız olduğumu düşünüyorlar. Derken zamanla onlar da tahammül normallerini aşağıya çekiyorlar. Alıştıklarını gördüm.

Davranış, tavır, aksiyon hangi zamanlarda alınmalı, bilmiyoruz. Sosyal medyada bunları yapıp yazan kişiler var. Takip eden binlerce insanın beynine ergence laf ile birlikte o kişinin birini nasıl dehlediği, artık çekemeyeceği filan kazınıyor. Başkaları bu kadar cesaretliyken kendisi de atara atar, gidere gider biri oluyor.
0
fallopian
(17.09.17)
Ben de kimseye tahammül etmiyorum. Şu kısacık hayatta beni mutsuz eden, huzurumu kaçıran herkesi hayatımdan çıkarıyorum. Çünkü niye katlanayım ki? Kendime zorum mu var?
0
i m cool with that
(17.09.17)
Neden tahammül edeyim. Herkes kendisinden sorumlu kimse kimseyi kurtarmak ya da tahammül etmek zorunda değil.
0
jazzabel
(17.09.17)
yukarıdaki herkes +1. büyüdükçe insanlara tahammül eşiğimiz azalıyor. gördüğüm tüm arkadaşlarımda ve bende durum böyle.

ancak anne babama ve o yaş grubuna bakıyorum onlarda tam tersi, sanki her şeyi çok daha ılımlı karşılayabiliyorlar. belki de çocuk sahibi olmak sabır katsayımızı artırıyordur.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
Anlasamadigim insana niye tahammül edeyim.
Kimse kimseyi sirtinda tasimak zorunda degil, aptal insanlarla yaptigim arkadasliklar bir süre sonra yük oluyor. Kimsenin tribini cekmek, nazina katlanmak zorunda degilsin. Baktin anlasamiyorsun, yol ver gitsin.
0
chitosan
(17.09.17)
(3)

bodum french press

oscar
bu üçünün arasındaki tek fark tasarım mı ? hangiisni önerirsiniz ?türkiye de bodum bir tek bu sitede satılıyor sanırım değil mi ?https://kahhve.com/bodum-black-french-press-3-cup-kahve-demleme-ekipmanlarihttps://www.amazon.de/Bodum-CAFFETTIERA-Kaffeebereiter-Permanent-Edelstahlfilter/dp/B00008WU98/r
bu üçünün arasındaki tek fark tasarım mı ? hangiisni önerirsiniz ?

türkiye de bodum bir tek bu sitede satılıyor sanırım değil mi ?

kahhve.com

www.amazon.de

www.amazon.deülmaschinengeeignet-schwarz/dp/B0000A8VUN/ref=sr_1_7?s=kitchen&ie=UTF8&qid=1505481863&sr=1-7&keywords=bodum&refinements=p_n_shipping_option-bin%3A2019341031
0
oscar
(15.09.17)
bende ikea french press'i ve bodum var. bodum'un daha iyi olan yanı şu, süzgecini o kadar sıkı geçme yapmışlar ki süzgecin altında sıvı olduğunda french press'i ters çevirsen bile o sıvı orada kalıyor, dökülmüyor.

ha bu yaptığım kahvenin tadını etkiliyor mu? kesinlikle hayır. kahve güzelse, tahta kaşık kullanmışsam, suyu koymadan önce yeterince dinlendirmişsem her ikisinde de aynı tadı alıyorum.

senin gönderdiklerinde ilk gözüme çarpan fark hacimleri oldu. biri 375 ml diğeri 350 ml diyor. (üçüncü link açılmadı.) ve bence bu miktarlar az. sürekli tek başına içeceksen olur tabi ama iki kişiye yetmez, hele ki ilk linkte üç fincanlık denilmiş ama 3 fincan asla çıkmaz.

bir su bardağı su 200 ml, oradan düşün.

türkiye'de bodum starbucks'larda da satılıyor. ama bence pahalı. ikea'nınkini bana göre f/p olarak daha iyi. bendeki bodum da ev arkadaşımın, ben almadım.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(15.09.17)
Ikea french press f/p olarak cok iyi +1
Starbuckstan da kullandim, bayagi uzun sure gitti o da sonra suzgeci gevsedi vs.
0
kassiopeia
(15.09.17)
Arkadas kitapevi icindeki Kopuk Cafe'nin french press'i benim favorim. Ikea, esse, bir iki yerden daha almistim. Fiyat olarak da en uygunu bu cafeden aldigimdi. Tavsiye ederim.
0
harmonikhakaret
(15.09.17)
(3)

seperatör bölme / perde

rajaz
merhabalar. 55-60 m2 bir ev var elde. 1+1 gibi ama 1+0'a yakın. yatak ve salonu bölmek için bir çözüm düşünüyorum. nasıl bir şey yapabiliriz çok maliyetli olmadan? en dandikten paravan gibi bir şey bile 600-700 lira. perde çeksek şöyle şık bir şey olsa bile gecekondu havası verebilir içerde. nasıl y
merhabalar. 55-60 m2 bir ev var elde. 1+1 gibi ama 1+0'a yakın. yatak ve salonu bölmek için bir çözüm düşünüyorum. nasıl bir şey yapabiliriz çok maliyetli olmadan? en dandikten paravan gibi bir şey bile 600-700 lira. perde çeksek şöyle şık bir şey olsa bile gecekondu havası verebilir içerde. nasıl yapsak? var mı yapan eden?
0
rajaz
(15.09.17)
Kutuphane koyun araya uc bes tane yanyana
0
kassiopeia
(15.09.17)
arkadaşım yaptırdı. corex alçıpan diye aratabilirsin. aynı duvar gibi görünüyor, çok basit bir işlem üstelik ve çok da ucuz. ama aşırı sağlam değil.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(15.09.17)
Kuru duvar. Herşey dahil 1 günde biter. Kendiniz yaparsaniz o kadar bile tutmaz. Kapı hariç.
0
tukenmez adam
(15.09.17)
(7)

epilasyon aleti kullanan yok mu

neynep
Dünyada bu kadar üretiliyor, satılıyor ediliyor, senelerdir de var halen, ama herkes kötü olduğunu söylüyor. Batık çıkarıyor, ağda daha iyi, en iyisi epilasyonla kurtul şekerim filan ama kimse mi memnun değil, kimse mi kullanmıyor bunu?
Dünyada bu kadar üretiliyor, satılıyor ediliyor, senelerdir de var halen, ama herkes kötü olduğunu söylüyor. Batık çıkarıyor, ağda daha iyi, en iyisi epilasyonla kurtul şekerim filan ama kimse mi memnun değil, kimse mi kullanmıyor bunu?
0
neynep
(15.09.17)
ben kullandım bir süre, denildiği kadar kötü.
0
pinkpeony
(15.09.17)
zaruri haller olmadıkça kullanmıyorum.
ayrıca ağda da batık yapıyor.
0
cabiday
(15.09.17)
Braun kötü philips satinelle serisi nispeten daha iyi.
0
curukturpkokusu
(15.09.17)
Ben erkek halimle kullandim, ense tirasi olmaktan kurtuldum, bence cok yararli. Ama ben eve almadim, epilasyon merkezinde yaptirdim. Zaten orada kadindan cok belki de erkek vardi.
0
Traveller
(15.09.17)
bacakta batık yaptı ama diğer bölgelerde batık yapmadı. 1 seans lazer ile batıklardan da kurtuluyorsun. senelerdir bazı bölgeler için kullanıyorum. memnunum. tabii ağda daha iyi ama uygulaması ve temizliği daha meşakatli. bu daha kısa sürüyor
0
la noix
(15.09.17)
Bende batık yapıyor ama pratikliği nedeniyle zaman zaman kullanıyorum yine de. Ağda ise evde hazır bantlarla kendim yaparsam batık yapıyor ama salonda yaptırdığımda hiç olmuyor.
0
manuel mandalina
(15.09.17)
yoo var. ben hala liseye başladığımda annemin aldığı epilasyon aletini kullanıyorum. hiç batık olmuyor. üstelik yazın 1 ay, kışın 3 ay götürüyor :D ama sanırım bunda az tüylü bir insan olmamın etkisi olabilir.
geçen yaz bir kere üşenip jiletle alayım dedim bacaklarımı, 1 hafta sonra görünmeye başladı tüylerim, bir de kötü oldular. hiç sevmedim. ağdayı ise hiç denemedim çünkü yabış yabış.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(15.09.17)
(3)

Bana bir yol gösterin

chicha
Cumartesi sabahı Delmece Yaylası'na kampa gideceğiz. Bursa'dan biriyle de bisiklet takası yapacağız ama çocuk Yalova'ya gelemem, Gemlik'te buluşalım diyor.Şimdi sorun şu ki araçta bisiklet için yer yok, takası Pazar günü yapacağız ve benim bisikleti ya 45 km (son 15 km sahilden 700 metre yukarı) yol
Cumartesi sabahı Delmece Yaylası'na kampa gideceğiz. Bursa'dan biriyle de bisiklet takası yapacağız ama çocuk Yalova'ya gelemem, Gemlik'te buluşalım diyor.

Şimdi sorun şu ki araçta bisiklet için yer yok, takası Pazar günü yapacağız ve benim bisikleti ya 45 km (son 15 km sahilden 700 metre yukarı) yolu gidip yaylaya götürmem gerekiyor ya da bisikleti bir şekilde AVM otoparkı veya aklıma gelmeyen başka güvenli bir yere kilitleyip ertesi gün alıp Gemlik'e gitmem gerekiyor.

Yalova - Delmece: bikeroll.net

Delmece - Gemlik: bikeroll.net

Gemlik - Yalova: bikeroll.net

Bu rotayı izleyeceğim eğer bisikleti yanıma alırsam. Kondisyonum iyi, pek tırmanış tecrübem yok ama bisikletim de iyi. Yine de delilik mi yapıyorum, aklıma gelmeyen başka bir alternatif çözüm varsa nedir?
0
chicha
(15.09.17)
kondisyonun iyiyse, bisikletin de iyiyse 45 km dediğin nedir ki. bence bisikletle git gel, mis gibi spor olur. delmece'ye de gittim, yolu biliyorum gayet düzgün bir yolu var. teşvikiye'den sonra delmece'ye gelene kadar sürekli yokuş çıkacaksın evet, ama çok dik değil hafif eğimli bir yokuş bu. üstelik ağaçlar arasından gidiyorsun.

ben bu kadar bisikletle haşır neşir değilim ama bisikletçi arkadaşlarım var, günde 75 km'ye kadar yol yapıyormuş bir tanesi. biraz ona dayanarak konuştum.

delmece soğuk olur özellikle geceleri baya üşürsünüz, kalın giyinin. mont ve bot götürün.

sevgiler.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(15.09.17)
4 sene sonra ilk kez bisiklete bindim geçenlerde, 52 km binmişiz ki bunun son 4km si 430 metre tırmanmaydı. son 4 km de 2 kez dinlendim ama düşünürsek 4 sene sonra bisiklete binen bi adam olarak yaptım bunu.
0
prezarlatif
(15.09.17)
delmece yolu deli gibi yokus. kondisyonun iyi bile olsa bisikletle gemlik'e gidip, bisikletle tekrar yokus cikip kampa donup, bisikletle istanbul'a donmek sanirim plan. bence delilik.
0
jimicik
(15.09.17)
(1)

istanbul ulaşım

rebelmummy
şuan otobüsle ankaradan istanbula gidiyorum, kaptan 3. köprüyü kullanacağını belirtti. maslağa gideceğim; tepeüstünde inersem daha çabuk gidebilirmişim.tepeüstünde mi inmeliyim? evetse toplu taşıma ile nasıl gidebilirim ve ortalamakaç dk sürer.istanbulu bilmiyorum. teşekkürlerü
şuan otobüsle ankaradan istanbula gidiyorum, kaptan 3. köprüyü kullanacağını belirtti. maslağa gideceğim; tepeüstünde inersem daha çabuk gidebilirmişim.
tepeüstünde mi inmeliyim? evetse toplu taşıma ile nasıl gidebilirim ve ortalamakaç dk sürer.

istanbulu bilmiyorum. teşekkürlerü
0
rebelmummy
(15.09.17)
tepeüstü'nün neresinde ineceksin acaba?
otobüs firmasının servisleri yok muymuş?

tepeüstü'nde ikea var, eğer oraya yakın ineceksen ikea'nın karşısından otobüsler kalkıyor. 122C tepeüstü-mecidiyeköy otobüsüne binip fsm köprüsünü geçtikten sonraki ilk durak olan "fabrikalar" durağında ineceksin. plazalar falan olacak indiğin yerde, fabrikalar değil kafan karışmasın. sonra indiğin yerden yolun karşısına geç, oradan maslağa giden bir sürü dolmuş/otobüs geçiyor. sorsan gösterirler. birine binersin.

tahminimce ikea'dan sonra 122c otobüslerini bulman 15 dakika sürecek çünkü biraz zor bir yerdeler, direk birilerine sor. otobüse bindikten sonra maslağa ulaşman da yarım saat civarı sürer herhalde.

otobüslerde akbil geçiyor sadece. sende akbil yoksa otbüse binince birinden rica et, basarlar senin yerine. 2,60 lira verirsin sen de basan kişiye. binmeden bozuk para ayarlarsan iyi olur.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(15.09.17)
(8)

Düşünüyorum da

kararsızataletfilozofu
Antidepresanlar ssri olanlar serotoninin inhibe edilmesini önlüyor ve beyinde inhibe edilmediği için daha fazla dolaşması ve bulunması sonucu mutluluğumuzu arttırıyor.Takıntı haline getirip bir konu hakkında düşünmemizi engelliyor aman boşver dedirtiyor bazıları uyuşmak dese de buna katılmıyorum fay
Antidepresanlar ssri olanlar serotoninin inhibe edilmesini önlüyor ve beyinde inhibe edilmediği için daha fazla dolaşması ve bulunması sonucu mutluluğumuzu arttırıyor.
Takıntı haline getirip bir konu hakkında düşünmemizi engelliyor aman boşver dedirtiyor bazıları uyuşmak dese de buna katılmıyorum faydalı olduğu durumlarda var.

Mutluysak bir konu hakkında düşünmüyoruz mutsuzsak kendimizi geliştirip çabalıyoruz
İnsanlığın gelişimi mutsuzlukla oluyor diyebilir miyiz ?
Peki ya mutluluk hayattan aldığımız keyfi mi sağlıyor ?
Motivasyon ve içimizdeki enerji mutsuzluk sayesinde mi sağlanıyor ?

Neden stresimizi yönetip bir şeyleri çabalamıyoruz onun yerine stresimizi azaltmaya çalışıyoruz ?

Antidepresan başlangıcındaki hayatlar
0
kararsızataletfilozofu
(14.09.17)
Mutsuzluk ve mahrumiyet bi açıdan insanın yaratıcılığını arttırıyor, motivasyon oluyor fakat bi seviyenin altına düşünce insanı hareketsiz ve amaçsız kılıyor, tabi ki antidepresanlar tek başına her şeyi çözmüyor diye düşünüyorum.
0
freebird5406_2
(14.09.17)
antidepresanlar mutsuzluk durumunda değil, depresyon durumunda kullanılır, depresyon durumunda da motivasyon ve enerji çok düşük olur, buna bağlı olarak kendini geliştirmek gibi bir durum söz konusu bile olamaz. ayrıca mutlu insan daha yaratıcıdır, daha girişkendir, daha başarılıdır.
0
brayn
(14.09.17)
bana dr umun dediği beyin de mide kalp gibi bir organ ve yıllar içinde ondan da giden bir çok şey var.
miden ağrıdığında nasıl ilacını içiyorsan kendini kötü hisettiğinde çıkmaza girip çözüm bulamadığında da bunu içeceksin.depresan eksik olan maddeyi tamamlıyor beyindeki.
0
jamswety
(14.09.17)
İçinde bulunduğumuz ve genel olarak dünyayı sarmalamış kültür, whatever personality'i arttırma üzerine kurulu. İnsanları buraya doğru evrilten, bu hale getirmesi kaçınılmaz bir kültürün inşası hızla sürüyor... Bu da lüzumlu lüzumsuz, bu ilaçları kullanan insanların sayısını arttırıyor. Zira psikanaliz, hasta ile birebir ilgilenmek, kişisel sorunların üstüne yürümek, savaşmak, kullandığın tabirle "stresi yönetmek ve çabalamak", uzun vadeli ve iyi bir organizasyon gerektiren bir savaşım.

Yeni dünyada kimsenin bunlara vakti yok -sanrısı yaratıldı en azından-, insanların bir kısmı mefhumlara ve hatta şahıslara açılıp tüketilecek bir cips gibi bakmayı adet haline getirdi bile.

Yunus Emre şu an yaşasaydı düzenli bir klinik hastası olacak, seansı 600 TL'lik danışmanlıklar almak zorunda kalacak ve en nihayetinde antidepresan ile tanışacaktı. Çünkü kültür değişti, hele Türkiye gibi bir ülkede; kendini ara hizmet ülkesi gören ve bununla övünen bir yönetimin ülkeyi takribi 20 yıldır yönettiği bir ülkede, sanata, sanatçıya, farklı olmaya, aykırı olmaya da müsaade kalmadı. Burada aykırılıktan kastım, yeni dünyanın aykırı etiketi vurulmasına izin verdiği şekli aykırılıklar (yeşil saç, valknut dövmesi, kılık kıyafet vb.) değildir.

Özetlersek: dünyanın evrildiği kültür, her şeyin hızlı çözülmesine yönelik algı, psikanalizin her anlamda daha teferruatlı ve zahmetli olması, insan nüfusunun geometrik bir hızla çoğalmaya devam etmesi (korelatif etki, kulağa sığ gelse de denebilir ki bireyin önemini azaltıyor) bunları bir anlamda, haliyle tetikledi.

Son olarak da şunu söyleyeyim, ilaç gerekliyse gereklidir. Yakın çevremde sevdiğim birinin bu ilaçları kullanmadığı zaman, nasıl çöküşe geçtiğini biliyorum zira tespit edilmiş hormon problemleri var. Bu tip durumları tenzih ediyorum. "O ilaçları çöpe atın ve çıkın koşu yapın" gibi romantik ve aptalca cümleleri de desteklemiyorum yani. Gerekliyse gereklidir ama insanların artık bu ilaçları şeker yutar gibi aldığı da malum. Ve yarı cahil bir toplum olduğumuz için, biliyorsunuz cahilden daha tehlikelidir yarı cahil, işler daha da sarpa sarıyor bence. İnsanlar kendi kafalarına göre antidepresan kullanıp, canı isteyince bırakıyor, 3 gün sonra tekrar alıyor, iyi hissettim tamam bırakayım diyor, ertesi hafta bütünüyle depresif geçiriyor vs. vs. Görüyorum bunları, çevremde. Engelleyemiyorsunuz da...
0
testis agrisi
(14.09.17)
depresyon hastaligi sevgilimden ayrildim kendimi cok kotu hissediyorum :( degildir. intihara Kadar gidebilen ciddi bir hastaliktir. dolayisiyla bu antidepresanlar da mutsuz olan insanlara degil, asla mutlu olamayan depresyon hastalarina verilir, verilmesi gerekir. ama malesef türkiyede isler böyle islemiyor. psikiyatristlerin isi basindan askin oldugu icin 3 dakikalik muayene antidepresan recete edilmesiyle sonuclaniyor.
0
fayfim
(14.09.17)
1-Diyemeyiz, mutsuzluk 1 gelişime neden oluyorsa en az 10 ona engel oluyor.
2-Evet, mutlu insan her şeyden kolayca keyif alırken mutsuz insan büyük zevklerden bile keyif alamayabilir.
3-Tam tersi, pozitif şeyler pozitif şeylere, negatif şeyler de negatif şeylere yol açar.
0
harvey
(14.09.17)
Cevaplar için teşekkür ederim.
Biraz kendimle ilgili sorunları ve aklımdaki sorulara fikirler almaktayım.
Bir anlamda o zaman diyebiliriz ki mutluluk daha iyi motive eder ve insanı geliştirir.

Bir işe başlama ve devam ettirme enerjisi-motivasyonu yani ataletli durumdan hareket ettiğimiz bir şeyler gerçekleştirdiğimiz duruma geçişi neler etkiliyor.
İçsel olarak hayallerimiz umutlarımız geleceğimiz
Dışsal olarak dış uyarıcılar hayatta geri kalma korkusu barınma ve yemekten mahrum kalmama bunlar mıdır motivasyonu sağlayan şeyler her şey irade diyerek zorlamak mı gerek

Bir insanın aç değilken gelecekte acıkacağı için buğday yetiştirmesini emek vermesini sağlayan şey nedir en temelinden ?
0
🌸kararsızataletfilozofu
(14.09.17)
antidepresan içmeyin. mide ilacı da içmeyin. itiraz edeceksiniz belki ama doktorların da görüşü bu yönde aslında. sadece bunu size söyleyemiyorlar çünkü öyle güzel bir ilaç satışı var ki, herkes öyle tatlı paralar kazanıyor ki..

günümüzde ilaçların çoğu "tedavi edici" değil, hele ki antidepresan hiç değil. kullandığınız sürece iyisiniz. işin kötüsü de; kullandığınız sürece vücut ona alışıyor ve kullanmadığınız zaman ihtiyaç duyuyor. mide ilacı denilmiş, her miden ağrıdığında bir rennie atarsan habire miden ağrır ve sonunda ülser olursun çünkü miden kolay yola alışmış bir kere, sürekli asit üretiyor; nasıl olsa rennie gelecek silip süpürecek. inanmayana denemesi bedava. antidepresan da aynı. bunu görebilmek kolay bir şey aslında ama nedense insanlar bunu anlamak istemiyor. çünkü televizyonda internette doktorlar çıkıp hayır efendim öyle değil antidepresan tedavi edici diyorlar. ancak biz gene de her duyduğumuza inanmayalım, temkinli olalım bence.

şunu söylemek istiyorum ben de yeni öğrendim çünkü; serotoninin 95%'i bağırsaklarda salgılanıyor 5%'i ise beyinde. (ben yakın zamana kadar sadece beyinde olduğunu sanıyordum) bu durumda serotonin etkinliğini artırmak, dolayısıyla mutlu hissetmek doğrudan bağırsaklarla, yani yediğimiz besinlerle alakalı. bağırsakları iyi çalıştıran besinler yiyeceksin ki bağırsak hareketlerin artsın, serotoninin artsın, mutlu ol. doktor olan babamın bu konuda söylediği gibi; "günde 2 kere sıçan insan mutludur." :D

antidepresan ise beyindeki serotonin etkinliğiyle ilgileniyor. neydi? 5%. bravo.

şu an uzun uzun anlatmaya üşenmiyorum aslında ama yazınca olay oluyor, o yüzden yazmak istemiyorum. sanki babamızın hayrına ilaç kullanmayın diyoruz. "ilaç kullanın" diyenler de ilaç firmalarında mümessil o zaman :D neyse. geçenlerde uzunca yazdım, sorunun sahibi sorusunu silmiş sanırım, bulamıyorum yoksa direk onu kopyalayıp yapıştırırdım. işte bu yüzden ekşi duyuruda yazdığın şeyleri arşivlemek gerek.

gerçi zaten konu da antidepresan içeyim mi içmeyeyim mi değilmiş ama olsun ben gene de tavsiyemi söyleyeyim, bence içmeyin :)

mutlu insanın daha yaratıcı olduğuna da katılıyorum. mutsuzluk yüzünden değil, ihityaçlarımız arttığı için daha çok üretiyoruz.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(14.09.17)
(14)

beni mahveden entry

diffarentiationation
https://eksisozluk.com/entry/9844175çok sevdiğim 2 kişi oldu hayatımda. yıllar sonra onlarla karşılaşıp aynı şeyleri yaşasam ne yaparım diye düşündüm. çok kötü oldum.böyle bir şey yaşadınız mı? belki başka bir hayatta dediniz mi?böyle şeyleri sallamaz mısınız yoksa?
eksisozluk.com

çok sevdiğim 2 kişi oldu hayatımda. yıllar sonra onlarla karşılaşıp aynı şeyleri yaşasam ne yaparım diye düşündüm. çok kötü oldum.
böyle bir şey yaşadınız mı? belki başka bir hayatta dediniz mi?
böyle şeyleri sallamaz mısınız yoksa?
0
diffarentiationation
(14.09.17)
Severek ayrıldığım kimse olmadı sanırım. O nedenle, karşılaştığımda verdiğim tepkiler de bu şekilde değil, çok daha sıradan.
0
lcha
(14.09.17)
bayağı boş bir entry bence.

hiç yoktur böyle şeylerim. ilişki bitmişse bitmiştir.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(14.09.17)
Bir de kızına unutamadığı eski sevgilisinin ismini vermiş sanırım, çok saçma. Sallamam.

Eski sevgilimle metroda karşılaşmıştık, hem de iki kere. Naber nasılsın, o kadar. Sonra mail atmış bir kahve içelim mi diye. Sevgilim var kusura bakma dedim. Bu da böyle bir anım:p
0
peggy
(14.09.17)
çocuğuna eski sevgilisinin adını vermek bence kimse kusura bakmasın da romantik momantik değil. eşe karşı yapılmış kocaman bir ayıp. eş yarın öbür gün bunu öğrense nasıl üzülür.

ben de zamanında "gelecekte bir gün seninle mutlaka.." dedim, ama sevgilim için değil, yıllarca sevdiğim kişi için. şimdi ise alakam yok. onu görsem moda'da çocuğuyla dondurma yerken falan çok sevinirim. konuşuruz, güleriz ama hiç içim sızlamaz.

böyle şeyleri sallamamak için başkasına aşık olmak gerekiyor. entry'de bahsedilen durumda da adam eski sevgilisini unutamamış ve dolayısıyla karısına aşık olmamış. ama gene de evlenmiş çocuk yapmış. bile bile lades. karısına yazık.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(14.09.17)
kötü bir kurgu ama türklerin seveceği türden romantizm içeriyor. eski sevgilinin ismini kızına vermek, çocuğun kadına sebepsiz ısınması, yıllar geçmiş ama hiçbir şey olmamış gibi adamın aşka dair sorular sorması ve kadının da uysallıkla cevap vermesi.

buna inanman, iflah olmaz bir romantik olduğunu gösterir.
0
lat menat uzza
(14.09.17)
ilk sevgilimi eşi ve bebek arabasıyla görmüştüm. ben de onun ilk sevgilisiydim. birbirimizde yerlerimiz özeldir. dramatik bir olay yaratmamak için bakmadım bile hızla yürümeye devam ettim. insan olarak değer vermek dışında his beslemediğim için "mutludur umarım" diye içimden geçirdim o kadar. arkadaş ortamında eski sevgililerim çocuk bile yapmış geyiğine vesile oldu bir de.

onun dışında da bir tane severek ve sevilerek ayrıldığım sevgilim olmuştu. facebookta eşiyle fotolarını görünce içimde oluşan histen anlıyorum ki karşılaşmayı istemezdim. karşılaşırsam da samimi ve arkadaşça davranıp hal hatır sorardım heralde. müthiş büyük bir aşk değildi ama şu ana kadar hayatımı birlikte geçirmeyi hayal edebildiğim tek kişi olduğu için, "umarım paralel evrenlerin birinde birlikteyizdir" derim. dedim.
0
akil kupuru
(14.09.17)
Sallamam.
Yazıdan da etkilenmedim boş bir yazı +1
Saçmalık.
Ayrıca yine yukarıdakilere katılıyorum eski sevgilinin adını çocuğuna vermek ne saçma şeydir ya.
0
mutekebbir
(14.09.17)
Hikayenin uydurmasyon olduğu çok açık ama yine de okurken sinir oldum, berbat bir entry. Aklıma o adamın karısı geldi direkt. Eski sevgiliye takık erkek modelinden tiksinti geldi artık. Aradan 10 sene geçmiş hala edebiyat hala arabesk.

Bana gelince, ben kimseyi (yani ex'lerimi) 1 seneden fazla (ki o bile çok) sallamam. Genelde ayrılıktan sonra 4-5 ay acı çekerim ama sonra unutur yoluma bakarım, başkalarından hoşlanmaya başlarım. Ex'lerimi görünce de, görmemezlikten gelirim, olumlu olumsuz bir şey hissetmem.
0
i m cool with that
(14.09.17)
boş bir yazı +1

ıssız adam saçmalığının son sahnesinin moda'da geçen versiyonu gibi. dönmüşler, gülmüşler de bir gülüş içinde neler söylemişler, bak bak. madem bu kadar iyiydi iletişiminiz neden ayrıldınız? iç sesler konuşuyordu ya o filmde. aynı sahne işte. geçiniz!
0
windowsguvenlikduvari
(14.09.17)
Teşekkürler herkese, duygusallığımı şey yapıp attınız. Bundan sonra umrumda değil bu tür yazılar ve olaylar, hiçbirine de inanmam.
0
🌸diffarentiationation
(14.09.17)
istanbul kanatlarimin altinda'ya birebir katılıyorum.

ondan sonra, "evlilikler neden yürümüyor?"
doğru seçimler yapılmıyor, egoyla hareket ediliyor da ondan.
evleneceğim diye gaza gelmek, sırf yapmış olmak için yapmak kadar sakıncalı bir şey yok.
birini seviyorsanız, onu seviyorsunuzdur.
aklınız başkasındaysa, aklınız başkasındadır.
mış gibi davranmak hiçbir şeye çözüm olmuyor.
isterseniz beş ayrı insandan on çocuk yapın, olmayınca olmuyor.

evlilik için aşık ve mutlu olduğunuz insanla evlenmek en büyük şartlardan biri olmalı bence.
0
blatta hiberna
(14.09.17)
bu boktan yazidan etkilenip nasil mahvoldun dostum? 100 kmden uyduruk oldugu belli oluyor.

hic karsilasmadim. karsilassam bir tepkim olmazdi saniyorum. merhaba,merhaba. hayat devam ediyor..
0
tabudeviren
(15.09.17)
ucuz türk filmi sahnesi
geçiniz
dondurma da sevmiom zaten
0
superb
(15.09.17)
Geçen rüyamda gördüm: Eski sevgilimle barışıyorduk. Geçmişten falan konuşuyorduk. Uyanınca bir süre tabii etkisinde kaldım gördüklerimin.

Normal hayatta düşünmüyorum.
0
sen git ben geliyorum
(16.09.17)
(8)

Maaş kartı eşe verilir mi?

fallopian
bugün böyle bir konu geçti. sık yapılan bir şeymiş gençler arasında da. Kendi annem babamda gördüğüm; herkes kendi maaşını kullanır. Ortak ihtiyaçları da arabaya sen bin, faytona ben şeklinde ayırarak paylaşırlar. O yüzden kartı komple eşe vermek çok uçlarda geldi bana. Yatırım yapacaksan eline geçe
bugün böyle bir konu geçti. sık yapılan bir şeymiş gençler arasında da. Kendi annem babamda gördüğüm; herkes kendi maaşını kullanır. Ortak ihtiyaçları da arabaya sen bin, faytona ben şeklinde ayırarak paylaşırlar. O yüzden kartı komple eşe vermek çok uçlarda geldi bana. Yatırım yapacaksan eline geçeni bilmek için mantıklı deseniz, çok mu zor maaş günü eşinden atıyorum 5000ini bana ver, demek? Kart yine sahibinde kalsın.

Sizde durumlar nedir? Normal mi? Ya da sadece sembolik olarak "keseler ortak olsun" mu?
0
fallopian
(14.09.17)
herkesin kartı kendinde ama ortak hesabımız var. günlük harcamalar için bi miktar para ayırıp diğer tüm parayı ikimizin de birbirimizden bağımsız çekebileceğimiz hesaba atıyoruz.
0
sta
(14.09.17)
Ülkede bu konuda bir karmaşa var, bir grup maaş kartı kocaya verilir diyor diğer grup giderler ortak olsun ama herkesin kartı kendine diyor. Ben 2. Gruptanim. Ha eşlerden biri kendine guvenemez sen yönet her şeyi ile o ayrı. Ama ailemde de cevremde de komple tüm maaş veya kart bir eşte kalmıyor.
0
cabiday
(14.09.17)
Ben vermem hesabımı kitabımı kendim bilirim lüzumsuz harcamalarım yoktur birikim yaptığımız hesap için ikimizde aynı miktar para koyarız geriside lafı olmaz faturalar hangımızın maaşına denk gelırse yatırırz yada mutfak alısverısımız farketmez hiç. Paranı naptında bitirdin neye harcadın demem.
0
hernezıkkımsa
(14.09.17)
Bizdeki durum su.esimin maas karti evlenmemizden cok oncesinden beri bende duruyor.butun faturalar buraya bagli benimde nakit cekimim yok denecek kadar az ve maasi burda birikiyor.evin nakit ihtiyacini ben kendi gelirlerimden karsiliyprum ,maas hesabindan baska bir banka hesabimiz yok,bankacilik islemi gerekirse o kart uzerinden yapiliyor.birde bana ait bir kredi kartini ek kartla beraber kullaniyoruz onuda ben oduyorum.ev araba vesaire yeni alinan hersey esimin uzerine.bizdeki sistem olurda bosanacaksan vesaire ceketini alip gitme uzerine kurulu.ailemin evinde de hersey annemin uzerineydi.
0
duptıs
(14.09.17)
Annemle babam ki 50 ve ustu yaslarda biri emekli olan insanlardir kartlarini birbirine verir. Asiri lukse duskun insanlar degiller belki memur olmalarindan dolayi, bu nedenle aralarinda oyle ayrimlar yok. Ama ben kendi 6 yillik sevgilimle bunu yapmiyorum. Aslinda istese ne kadar param varsa veririm.
0
Traveller
(14.09.17)
herkesin kartı kendinde. sadece bende kredi kartı var, o da benim hesabıma bağlı. günlük harcamalar falan market alışverişidir zart zurt kredi kartından yapılıyor. eşim de 2-3 ay maaşını biriktirip belli bir miktarı ortak yatırım hesabına yatırıyor. harcamalar benden yatırım ondan gibi yani
0
la noix
(14.09.17)
her kartın ek kartı da var.
her kart herkeste var.
0
teritori
(14.09.17)
babam çalışıyor, annem çalışmıyor ve babamın maaş kartı annemde duruyor. çünkü evin tüm alışverişini, babamın ihtiyaçlarını vs annem alıyor, faturaları taksitleri annem takip ediyor. zaten küçük bir ilçede yaşadıkları için babam gün içinde hiç para harcamıyordur muhtemelen. ben de çalışmaya başlayana kadar da hep annemle hallederdim para işlerini. çünkü babama bıraksan bütün parasını herkese dağıtır. annemse cimrilikle tutumluluk arası bir yerlerde geziyor :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(14.09.17)
(5)

Hazır reçel sorusu (capsli)

archery
Bu 3 reçelden herhangi birini deneyen varsa yorumları alırım. Ev yapımı reçele en yakını hangisiyse onu alıcam. Jöle gibi kalıp gibi olmasın yeter.
Bu 3 reçelden herhangi birini deneyen varsa yorumları alırım. Ev yapımı reçele en yakını hangisiyse onu alıcam. Jöle gibi kalıp gibi olmasın yeter.
0
archery
(13.09.17)
Biliyorum ve bunların içinde glikoz şurubu yok.
0
🌸archery
(13.09.17)
Mobilden secenekler gorunmuyor ama en taneli ve lezzetlisi piyasadaki "ekstra geleneksel" receller oluyor.
0
jemjum
(14.09.17)
nesinvakficiftligi.com ben burdan aldım geçen yıl salçamı, reçelimi. Biraz pahalı ama gerçekten güzel.
0
old possum
(14.09.17)
şu st.dalfour olandan yemiştim. ev yapımı reçele hiç benzemiyordu.
yerinde olsam hangisinin skt'si daha kısa süreyse onu seçerdim.
ya da kendim reçel yapardım, hiç yapmadım ama annem çok yapar. dünyanın en kolay işi gibi duruyor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(14.09.17)
Www.ganik.com incele hatta ıstanbuldaysan mağazalarına gidebilirsin. Teyzemlerın fabrikası tüm ürünlerine kefilim çok başarılıdır ürünleri :))
0
solenkol
(14.09.17)
(12)

tum vucudu eritecek sihirli bi egzersiz ariyorum

mayeskuel
ben sikilgan biriyim arkadaslar. istiyorum ki. cikayim yuruyus bandina. 1 saat tintin yuruyup kilo veriyim.var mi boyle bisi? oyle banttan in, bisiklete bin, orda haltere gir, bolu tunelinde mola verip metroya aktarma yap falan bana gore degil.
ben sikilgan biriyim arkadaslar. istiyorum ki. cikayim yuruyus bandina. 1 saat tintin yuruyup kilo veriyim.

var mi boyle bisi? oyle banttan in, bisiklete bin, orda haltere gir, bolu tunelinde mola verip metroya aktarma yap falan bana gore degil.
0
mayeskuel
(13.09.17)
heheh. e zaten her gün 1 saat koşu bandına çıksan ve elbette boğazını biraz tutsan baya kilo verirsin niye vermeyesin ki?
0
istanbul kanatlarimin altinda
(13.09.17)
Plank yap. Her gun. Kadlar calisir.
0
mor oje
(13.09.17)
ben de sıkılgan biriyim o yüzden bant işine falan gelemiyorum asla. seninki biraz kendinle çelişmek olmamış mı? üşengeç mi demeye çalıştın yoksa?
0
alperz
(13.09.17)
yürüyüş, bisiklet de olur.
0
gezegen olan pluton
(13.09.17)
yüzme, tenis, masa tenisi, dans birden çok kası aynı anda çalıştırıyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.09.17)
Planking
0
innerbliss
(13.09.17)
Kilo sporla verilmez. Yani verilir ama o kadar spor yapma potansiyeli olan adam zaten hic kilo almaz. Yarim saat kossan (5km) 250kalori yakiyor. 1 kasarli dürüm döner 1000 kalori. Sporla kilo verilmez ama kilo vermek icin spor lazim. Cünkü stresi azaltiyor, metabolizmayi düzenliyor, hormonlar falan filan icin...

Kilo vermek icin marjinal faydasina göre siralanmis liste.
1 - Islenmis sekeri kes. Günde 2 meyveden fazla asla yeme. Eger bunu yapamiyorsan öteki yapacagin herseyi birak buna odaklan. Bunu hakkiyla yapana kadar baska hicbir sey yapma, bunu tam yap. No cola, no abur cubur, no baklava, zor is ama hayvan gibi etkiliyor.
2 - Birinci maddeyi yaptiysan aksam yatmadan 3 saat önce agzina bir sey sürme. Efsane sonuc veriyor.
3 - Ilk iki maddeyi hakkiyla yaptiysan undan yapilmis hicbir sey yeme. Ekmek arasi döner yiyecegine pilav üstü ye. Tavuk corbasinin yaninda ekmek yeme. Kuru fasülye pilav göm. Bakliya, tahil ye ama kesinlikle undan yapilmis bir sey yeme. Az yemeye calisma, normal ye. Önemli olan az yemek degil, sonradan karnini aciktirmayacak, kan sekerini yükseltmeyecek seyler yemek.

Bunlari yapip kilo verememen imkansiz. Yavas yavas verirsin.
0
2001 kral filmdir
(13.09.17)
yok öyle bir şey. ne kadar çok kas grubu çalıştırırsan o kadar çabuk kilo verirsin. kilo spor yaparken değil spor sonrasında veriliyor zaten vücut kendini tamir ediyor.

biz doğa yürüyüşü yaparken (sırtta 10kg 15-20km inişli çıkışlı yürüyüş) günde 4000 kalori falan yakıyoruz nabız bandıyla hesaplayınca. ama zaten ondan sonraki 3 gün pert oluyorsun.
0
argent dawn
(13.09.17)
oturduğun yerden kilo verebilirsin. çözüm sağlıklı beslenme.
0
sta
(13.09.17)
spor değil diyet önemli. günde 8000 adım yürüyüş yeterli. cep telefonuna yükle yürüyüş programını ona göre, çık dışarı.
0
silver apple
(14.09.17)
Yürüyüş , esnetmek gerdirme hareketleri , plank, çok işe yarıyor
0
dunyatuhaf
(14.09.17)
Plank öyle sihirli bir şey değil maalesef. Kaldı ki cidden etki etmesini istiyorsan limitlerini zorlaman gerekir, spor geçmişin yoksa da bu zor. Yani yapacağın 30snlik plankların tek başına öyle ahım şahım bir yararı olmaz, hatta kiloluysan ve düzgün de duramazsan yarardan çok zararı olur.

Sporla birlikte diyet şart, yoksa sporun hiçbir anlamı yok. Tempolu yürüyüş kalori yaktırır ama bir yere kadar, bantta ara ara incline çalış derim.
0
peggy
(14.09.17)
(7)

Grip aşısı olayım mı olmayayım mı?

xu
son 4 senedir grip aşısı oluyorum geçen sene ve ondan önceki sene aşı olmama rağmen grip oldum. geçen sene tam 15 gün gripli gezdim hayatımın en ağır gribiydi. şimdi bu sene aşı olma konusunda kararsız kaldım bende işe yaramıyor mu acaba? yoksa çok daha kötü mü geçecekti aşı olmasaydım yaşadığım gri
son 4 senedir grip aşısı oluyorum geçen sene ve ondan önceki sene aşı olmama rağmen grip oldum. geçen sene tam 15 gün gripli gezdim hayatımın en ağır gribiydi. şimdi bu sene aşı olma konusunda kararsız kaldım bende işe yaramıyor mu acaba? yoksa çok daha kötü mü geçecekti aşı olmasaydım yaşadığım gripler?
0
xu
(13.09.17)
D vitamini araştır. Devit.
0
iddaaci
(13.09.17)
olma bence. sağlık konusunda her geçen gün değişik açıklamalar yapılıyor. sonradan toplatılan kemik ilacını kullanmış bulunan bir tanıdğın sol göğüs kafesi içine doğru çökük şimdi. o ilaçtan şüpheleniyorlar. daha 20 yaşında. yıllar sonra aslında grip ilaçları bik bik diye açıklamalar yapılabilir. doğada bir sürü sağlıklı yiyecek var onlardan ye. vitaminin değerlerini yükselt. özellikle d olanı.
0
for day to break
(13.09.17)
grip aşısı yalan bir şey ya. olmayın. her sene bir sürü insan grip oluyor ve bu yüzden grip mikropları her sene daha da dirençli olmak için mutasyona uğruyor. siz aşı olunca vücudunuza grip mikrobu alıyorsunuz ya hani, o senenin yeni grip mikropları sizin aşıyla vücudunuza aldıklarınızdan çok daha çetin ceviz olmuş oluyorlar. dolayısıyla aşı bir işe yaramamış oluyor, hatta tam tersi boşu boşuna vücudu yormuş oluyorsunuz.

grip sözkonusu olduğunda aşı işin kolayına kaçmak oluyor. doğrusu ise düzgün beslenmek. ben yıllardır ilaç almam, antibiyotik kullanmam, aşı olmam ama hasta da olmam mesela.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(13.09.17)
Ben bu tartışmayı hiç anlamıyorum her sene aynı muhabbet. Aşının ücretinde de acısında da bir şey yok ki bir dakikalık işlem. Belki 10 yıldır yaptırıyorum.
0
demirKamil
(13.09.17)
ben geçen yıl oldum, pek bir işe yaramadı. daha ağır soğuk algınlıkları geçirdim.
0
murakami
(13.09.17)
Onun yerine kefir iç hocam. Ya da sarımsak hapları var bağışıklık sistemini güçlendirir. Meyve ye bol bol.
0
komando kani var bende
(13.09.17)
grip aşısı çok saçma. daha hayatımda hiç olmadım.
0
sta
(13.09.17)
(8)

İphone 8 plus vs İphone X

noluyo yaa
Beyler uzun süredir kafama iphone almayı takmış durumdayım, ama bu pezevenkler aynı anda 2 tane çıkarınca neye uğradığımı şaşırdım.https://www.apple.com/de/iphone/compare/ şurada kıyaslayınca ön kamera ve biraz daha büyük display screen dışında bir farkları yok gibi. Sizce hangisi daha mantıklı olur
Beyler uzun süredir kafama iphone almayı takmış durumdayım, ama bu pezevenkler aynı anda 2 tane çıkarınca neye uğradığımı şaşırdım.

www.apple.com şurada kıyaslayınca ön kamera ve biraz daha büyük display screen dışında bir farkları yok gibi. Sizce hangisi daha mantıklı olur? Tek istediğim 4 sene çok kasmadan götürsün beni, 5'i de zorlasın. En önemli özellik de şarj olayı mesela. Şarj iphone 8 plus'ta daha iyi duruyor.

Başka telefon önerilerine de açığım, 4 yıllık note 3 kullanıcısıyım, ağlamalık duruma geldim son 1 yıldır.
0
noluyo yaa
(13.09.17)
aralarında 300 dolores var. para dert değilse tabii ki iphone x al. ekranı yeter.
0
giovanne
(13.09.17)
ben şu an telefon alacak olsam iphone 6s alırdım sanırım. hazır fiyatları da düşmüşken. üstelik 8 ve X'te doğru düzgün bir yenilik de getirmemişler. iphone 7 de böyle fiyasko olmuştu, kimse almadı. bence 8 ve X de fiyasko olacak.

şarj konusunda abartı bir fark olacağını sanmıyorum. Üstelik 2011 yılında çıkan iphone 4s bile hala kullanılabiliyor, yani uygulamaları destekliyor hala. 6s'i 5 yıl rahat kullanırsın bence.

çok telefon bilgim yok aslında ne diye cevap verdiysem :) sen araştır öyle al bana bakma.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(13.09.17)
Yukarıda aynısını yazdım boyut sorun olmayacaksa 7plus.
0
amonaki
(13.09.17)
tartışmasız iphone x
0
sta
(13.09.17)
@giovanne, para o kadar büyük dert değil(tabi daha az ödemeyi tercih ederim), asıl büyük dert 2 ay daha bu telefonla gitmek. Ömrümden ömür gidiyor artık, dışarı çıktığımda direkt kapıyorum falan.

@sta, niye tartışmasız? Neden bu kadar netsin?
0
🌸noluyo yaa
(13.09.17)
X tabii ki.
0
lcha
(13.09.17)
7 ya da 7 plus alsan bile mutlu olursun bence ama oled ekran başka bir şey. O yüzden ve 4 yıl sonra da yüzüne baktığında mutlu edecek telefon olarak X.

Ben ya iphone 7 plus ya da alabiliyorsam X alırdım. 8 pek anlamlı gelmedi.
0
rodriguez2
(13.09.17)
@herkes, iyi de neden 8 plus değil de 7 plus veya X? arkasındaki mantığınız ne?

8 plus 7 plus'a göre daha mantıklı geliyor şu an, çünkü bazı özellikleri daha iyi ve en son yazılıma uyumlu üretilmiş, aradaki fiyat farkı çok uçuk değil(100 küsür €), üstüne bir de 2 katı hafızası var(128-256). X'in 8 plus'a göre artıları ekranı daha büyük, OLED var ve ön kamerası daha iyi, ama fiyat farkı 300 €, üstüne 2 ay daha beklemek de cabası.

Yanlış mı düşünüyorum?
0
🌸noluyo yaa
(13.09.17)
(10)

minimalist olmaya karar verdim yardim lazim

buenosdias
esyalari atma veya tutma kriterleri konusunda yardim lazim.
esyalari atma veya tutma kriterleri konusunda yardim lazim.
0
buenosdias
(13.09.17)
Gerekli seyleri tutman gerekli
0
Traveller
(13.09.17)
Son 2-3 aydir kullanmadigin her seyi at. Yaz sezonu esyalarini ayirmis llursun. 1 yil biyunca her sezon somu yap bence bu isi.
0
kuehles blondes
(13.09.17)
İnternette deneyenlerin, uygulayanların paylaşımları var epeyce. Çoğu ingilizce, dilin varsa bakmak faydalı olur.

Liste yapmadan alışverişe çıkmamak, gerekmeyen hiç bir şeyi almamakla başlanıyor olması lazım.
Ben şimdiye dek "lazım olursa"cı olduğum için daha fazla bişe demiyeyim. Yeni yeni o yola giriyorum, cevaplar bana da lazım olacak yani.
kolay gelsin, güzel karar.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.09.17)
the Minimalist diye bir ikili var, onların websitelerinden başlayabilirsiniz.
James Wallman'ın kitabı - Stuffocation ve Marie Kondo'nun The Life Changing Magic of Tidying Up kitabı ise takip eden okumalar olabilir. Veya Dominique Loreau'nın Simplicite kitabını da deneyebilirsiniz de bana biraz sinir bozucu gelmişti, onu da söylemek isterim.

Ekstreme bazı yöntemler var: mesela, eviniz uygunsa sahip olduğunuz her şeyi (her şeyi!) tek bir odada toplamak ve sadece bir şeye ihtiyacınız olduğunda girip oradan almak. Bu egzersizi bir ay devam ettiriyorsunuz ve bir ayın sonunda girip almadığınız her şeyi elden çıkarıyorsunuz. Dönemsel şeyler (kaban, çizme gibi) dahil edilmeyebilir. Bu kadar geniş kapsamlı yapamazsanız, örneğin giysilerinizden başlayabilirsiniz. Bütün giysilerinizi tek bir yerde tutup sadece ihtiyac duyduklarınızı alıp geri kalanı elden çıkarmak gibi. Ne kadar büyük başlamak istediğinize bağlı yani. Mutfak eşyalarından da başlayabilirsiniz.

Sonra organizasyon gerekiyor; "bir gün lazım olur" diye elinizde tuttuğunuz şeyler eğer sentimental şeylerse tavsiye edilen fotoğraflarını çekip kendisini atmanız. Çocuğunuzun ilkokulda çizdiği bir resim mesela. Ya da üç yıl önce New York gezinizde aldığınız bir süs vs. Bu uzun zaman alan organizasyondan sonra kitapçık, telefon numaraları vs gibi şeyler online olarak geçirilebiliyor. (Bir tamirci broşürü, kahve makinasının kullanma kılavuzu vs)

Organizasyon için her şeyin bir yeri olması gerekiyor. İdeal olanı kullanılanın hemen yerine kaldırılması, ama öyle bir lüksünüz yoksa, bir kutu/yer atayıp, kullandığınız ıvır zıvırları orada biriktirip gün sonunda yatmadan önce evi dolaşıp kutudaki şeyleri olması gereken yere koyabilirsiniz.

Alışveriş listesi yapmak, gardrobunuzu eşleştirmek (hep benzer veya uyumlu renklerde giyinmek gibi) tarzı şeyler de işinizi kolaylaştıracak. Dönemsel olarak kiralayabileceğiniz şeyleri elde tutup tutmamaya karar verebilirsiniz. Mesela, her iki üç yılda bir ancak kullandığınız bir kayak takımı varsa gerçekten evinizde olması gerekli mi, gibi.

Atmayı öğrenmek ve nesnelerle gereksiz duygusal bağlar kurmamaya çalışmak önemli. Yani, işlevsel ve ruhunuzu besleyen, gerçekten sevdiğiniz nesnelere sahip olmak... Onu da yavaş yavaş öğreniyorsunuz.
0
sopiro
(13.09.17)
beni bu konuda en çok zorlayan şeylerden biri şu oluyor: tamam gereksizleri ayırdık atacağız ama nereye atacağız? çünkü çöpe atmak çok israf ve yazık günah gibi geliyor.

yaşadığın yerin belediyesiyle konuşup kıyafet, kitap, mobilya gibi şeyleri alıp almadıklarını sorabilirsin. kadıköy belediyesi ne versen alıyor mesela sağolsun ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. atılacak elektronik şeyleri de uygun bir şekilde atıyorlar.

mobilyalarını sahibinden ve letgo'da da satabilirsin. satıp eline üç beş kuruş para geçince insan mutlu oluyor. bir de boşu boşuna mobilyanı taşımamış oluyorsun, gelen taşıyıp götürüyor. kıyafetler için ise aynı şeyi söyleyemem çünkü 2.el kıyafet siteleri bence pek iyi değil. koyduğun ürünler aylarca satılmayabiliyorlar. kıyafetleri direk ihtiyaç sahiplerine ulaştır bence.

kendi fikrim şu; kıyafet dolabını sadeleştirmek en zoru. kalan şeyler, ıvır zıvırlar, hatıralar, yazılar vs atması daha kolay şeyler çünkü bir işe yaramıyorlar. ama, "şu tişörtü de aldığımdan beri hiç giymedim gerçi de belki giyerim" düşüncesiyle başa çıkmak çok zor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(13.09.17)
Yakında ben de temizliğe girişeceğim o yüzden takipteyim.
0
curukturpkokusu
(13.09.17)
ben en çok anıları atma fikrinde zorlanıyordum. fotoğraflarını çekmek güzel fikirmiş.
yalnız fotoğraflanmayacak olanlar da var, kasetler, flopy disketler, hard diskler.. müzelik oldular artık, 30 yıllık mazisi olan şeyler. 80 mb hard disk var nasıl atayım ben onu. daktilomu verdim hala zaman zaman pişmanlık duyuyorum.

bir de arada derede kullandığımız şeyler var. kiralanacak şeyler de değiller. mesela uyku tulumu, çadır, kar botları vs. kiralanmaz ki bunlar.

kıyafet en kolayı, onu denedim. bu yazı çok az kıyafetle geçirdim, valla mis gibi oldu. meğer ne gereksizmiş boş yere ağırlık yapıyormuşum kendime. şimdi giymediğim her şeyi verebilirim veya atarım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.09.17)
Kullanmadığım her elektroniği sattım ben ama keşke yedek olarak bir telefon tutsaydım.

Daha etiketini çıkarmadığım ayakkabılar kıyafetler vardı. Belediye eğer çok fazla eşya varsa kapına gelip alıyor. Yıkayıp ütüleyip verdik. Yanında dolap, elektrikli soba falan da verdik kapıdan aldılar.

@kuehles blondes gibi her sezon ayırıyorum kıyafetleri daha kolay oluyor.

En önemlisi bir şeyler alma kısmı. Benim kriterim şu ana kadar bunsuz idare edebildim mi, sonrasında idare edebilir miyim diye kendime sorup çoğu şeyi bırakıyorum.

Ben hatıralara pek önem verip saklamam. Hepsi kafamda işte. Çöpe fırlatmanın hazzı daha güzel.
0
jazzabel
(13.09.17)
3 yil once bir arkadasimin yeni tasindigim evime gelip salonda soyle bir tur atip bir kac parca esyayi ativermesiyle baslayan seruven bu ve harika gidiyor. o gun cok guzel tatli tatli ikna etti beni.
-jimicikcim, bak bu ne?
-rafta duran kirik bir mumluk
-atalim bunu tatlim, kirik bu. zaten yakmamissin hic.
-:(
-peki bu ne jimicim?
-anahtarlik
-peki, bu niye rafta? bir islevi varsa o islevine gore kullanalim.

hop, takiverdi kapiya bir anda. oyle oyle 10 dakikada salon ferahladi. sonra bi koyverdim, simdi dunya umrumda degil. gecen gun ask mektuplari buldum. hoop atttim gitti, eskiden olsa hayatta atmazdim. yazani da sonradan hatirladim bir de o derece manasiz. boyle seyler agirlik yapiyor insanda. evinizin bir kosesinde gormuyor olsaniz da, alakasiz bir insanin duygularini tasiyan seyler olmasin.

o esyaya bakarken ne hissediyorsunuz? bu bir kriter. guzel bir vazodur, pahalidir, ama bakinca uff bu ne be slk diyorsan hoop letgo! veya ver es dosta komsuya.

arkadasim demisti ki, yeniye yer acman lazim. eski giysiler mesela, ver gitsin. yeni bir sey al, yeni guzel duygularla. tabi bu alisveris manyagi olalim demek degil. abartmadan. ama giysi icin kriter su; dolaplardan tasmayacagiz. giysiler dolapta ferah ferah duracak. fazlalar paylasilacak. koltuklarin, yataklarin alti bos olacak. bkz. feng shui

bir de cok kiyamadiginiz seyleri baska bir esyaya donusturebilirsiniz. bkz. pinterest ve diy. gecen gun dart tahtasindan sehpa yaptim cok guzel oldu. ustune de cicek koydum miss.

disket var demis mesela filozof hanim, iki tanesini ayirin, bardak alti olsun onlar ve diger tum disketleri temsil ettiklerini dusunun :)

her gun bir birim ufalin. eve her gelisinizde herhangi bir fazlaliktan kurtulun, rutine donsun bu.

evinizde yuruyun arada. gozunuze neler batiyor? illa ki bir kac parca seye sinir oluyorsunuzdur, ilk onlardan baslayin. ve hacmi buyuklerden. mesela fazlalik masa, koltuk, tv gibi.

dusunun ki aksam deprem olcak, iki uc saat zamaniniz var, ne alirdiniz yaniniza evi terketmeden?

kirik esyalar, kurumus cicekler, yirtikli delikli seyler ilk kurtulacaklarimizdan olsun.
0
jimicik
(13.09.17)
@tig, linkteki yazıyı yazan melisa kardeş minimalizmi anlamamış.

minimalizm atmak, fazlalıklardan kurtulmak değil. hele tarihi geçmiş şeyleri bozuk, yırtık şeyleri atmak hiç değil. onlar zaten yapılagelen şeyler.
minimalizm bi yaşam tarzı yaşam felsefesi. gerekmeyen, olmasa da olurları hayatına almamak, varsa/olursa çıkarmak sana ağırlık yapan hayatı anlamlı yaşamana engel olan unsurlara vakit, emek, güç vs harcamak yerine, öz olana, fonksiyonel olana, hayatını anlamlandıracak olgulara vs. yönelmek.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(14.09.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.