Giriş
(12)

Temmuz ayında Türkiye'ye gelinir mi?

logisticsmanager
Iki sene oldu aileyi, arkadaşları görmeyeli. Temmuz ayında iki hafta gelelim diyoruz, lufthansa ile güzel bulduk.Temmuzda sizce en azından geçen yaz gibi olur mu? Bana artık yazin da insanları tutamazlar gene geçen yaz oldugu sekilde olur gibi geliyor. Zaten çok gezmeye değil de aileyi görmeye geliy
Iki sene oldu aileyi, arkadaşları görmeyeli. Temmuz ayında iki hafta gelelim diyoruz, lufthansa ile güzel bulduk.
Temmuzda sizce en azından geçen yaz gibi olur mu? Bana artık yazin da insanları tutamazlar gene geçen yaz oldugu sekilde olur gibi geliyor. Zaten çok gezmeye değil de aileyi görmeye geliyoruz (Avrupa'dan). Bir de yemek yemeye, üzerime iskender kebap, copsis, baklava atilsin istiyorum :/
0
logisticsmanager
(09.04.21)
ben olsam riske girmezdim. evet ozlem fazla olmus olabilir ama turkiye su an icin cok riskli. boyle devam ederse tr ucuslarini da askiya alabilir avrupa.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(09.04.21)
dün abd'deki komşularla konuştum. onlar da aşı olmuş gelmek istiyorlar ama gelmemeniz daha hayırlı olur dedim. yaşları da 70'in üstünde.

bu arada karaköy güllüoğlu yurtdışına baklava yolluyor :)
0
sutlu nescafe
(09.04.21)
Agustosta gidiyoruz biz. Gecen yazdan daha rahat olur bana kalirsa, su anda bile insanlarin umrunda degil.

Ailenin buyukleri asi oldu, biz de gitmeden olacagiz buyuk ihtimalle. Iki taraf da asili olunca cok bir risk kalmiyor ortada aslinda.

Baklava olarak da gaziantep elmacipazari gulluoglu da yurtdisina gonderiyor. Karakoy gulluoglundan birkac gomlek daha iyi. Ingiltereye kilosu 30 pounda geliyor, sizin oralara da benzerdir herhalde, deger kesinlikle
0
fakyoras
(09.04.21)
ben olsam gelmem
0
in vino veritas
(09.04.21)
Avrupa'daki vaka sayılarının da düşük olmadığı varsayılırsa (özellikle Fransa, İtalya gibi yerlerde), yaza kadar vaka sayıları Türkiye'de biraz düşer, anne babanız ve siz de gelmeden önce asilanirsaniz, geldiğinizde de gezmek yerine aileyle vakit geçirmeyi tercih ederseniz bence gelinebilir. En azından biz ailecek öyle yapacağız.
0
fraise
(09.04.21)
Aşı olmadığınız sürece kesinlikle gelmeyin. Her şey olabilir bu saatten sonra.
0
roket adam
(09.04.21)
Geleceğin yerde virüs yok mu? Var.
Ha orada kurallara uyumuşsun ha burada. Türkiyedeki virüs daha bulaşıcı değil nasıl olsa, vaka sayısı çok ama örneklemin küçük olacağı için(tüm ülkeyi gezmeyeceğini düşünerek) ayrıca riske girmiş olmayacaksın.

2 sene uzun bi süre, bu yaz gelmezsen öbür yaza kadar gelemezsin çünkü kışın sayılar artıyor, muhtemelen yazın sayılar biraz daha düşecektir. Ben olsam gelirdim.
0
Jux
(09.04.21)
Bizim asi zor gibi, yaslar 28-26, hastalik vs yok, risk grubunda degiliz. Bilmiyorum. Babam oldu, annem de herhalde o zamana olur.

Kafam karisik vallaha buradan da herkes mantikli cevaplar vermis yani :/
0
🌸logisticsmanager
(09.04.21)
Ben Haziranda geliyorum.Ustelik uzaktan calisip uzun sure kalmayi planliyorum. Almanya asi isini beceremedi belki Turkiye'de asi sirasi gelir :)
0
turkuaz
(09.04.21)
Benim de gitmem lazim 3 sene oldu gidemedim. A$i olduktan sonra gitmeyi dusunuyorum.
0
cooperr
(09.04.21)
Sizle yaklasik olarak ayni durumdayim. Türkiye´ye gelmeyeli 1 seneyi gecti. En yakinlarimi gorsem yeter diyorum, ancak ortalik kiriliyor. Annem-babam asi oldular, simdi korona da oldular, yatak dosek yatiyorlar. Ben de asi oldum, yuksek risk grubundayim ve su an icin Türkiye´ye gitmeyi planlamiyorum.

Temmuz bana cok gercekci gelmiyor. Gecen yildan daha da kotu olacak bence. Gecen yil ciddiye alinan sokaga cikma yasagi, isleyen kati kurallar bu yil oyuncak oldu, kimsenin kurallari, yeni uygulamalari ciddiye aldigi ya da alacagi yok. Ayrica dondugumde uzun sure karantinada kalmak istemem, hele de yazin ortasinda... Donunce karantinada gercekten kalabilecek misiniz?

En güzeli Yunanistan kapilari acsin, ortada, guzel ve sakin bir adada bulusalim. Yoksa zor.

Asla su vakitte ucak bileti alip kendinizi ekstra strese sokmayin derim.
0
buf-e kür
(09.04.21)
Çekya'da yaşayan ve sonbahara doğru bebekleri doğan arkadaşlarım iki kez gelip gittiler bebek doğduktan sonra. Şaşırmadım dersem yalan olur ama, sonuçta herkes kendi risk-yarar-zarar hesabını yapıp karar veriyor. Şu süreçte salmayıp tedbirli davrananlar olarak zaten psikolojimiz alt üst oldu artık. Tedbirli davranmaya devam ederek kendimize hareket alanı yaratabiliriz hatta yaratmalıyız diye düşünüyorum ben. Ama herkesin koşulları farklı tabii.
0
gmzo
(09.04.21)
(6)

babam 34.000.000tl dolandırıldı. lütfen yardım edin.

vishera
Biraz uzun bir yazı olacak. okuyup zamanını ayıranlara şimdiden teşekkür ederim. başlık olarak açmaya çalıştım ancak onay sırasında olduğum için izin vermedi. bu konuda da yardım edebilecek varsa çok sevinirim.babam samsunda beyaz eşya mağazası olan küçük bir esnaftı. 1 yıl önce çalıştığı büyük bir
Biraz uzun bir yazı olacak. okuyup zamanını ayıranlara şimdiden teşekkür ederim. başlık olarak açmaya çalıştım ancak onay sırasında olduğum için izin vermedi. bu konuda da yardım edebilecek varsa çok sevinirim.

babam samsunda beyaz eşya mağazası olan küçük bir esnaftı. 1 yıl önce çalıştığı büyük bir şirket yaklaşık 8.000 tl lik borca karşılık 34.000.000 tl evet yanlış duymadınız otuz dört milyon tl haciz ihbarnamesi gönderdi. ilamsız takip de olduğu için bunu gönderirken herhangi bir belge de sunmadı karşı taraf. olay da burada başlıyor. ben bu ihbarnameyi görmedim. görsem direkt el atıp cevap vermesini sağlardım babamın. babam da insanlara güvenen birisi. bu şirket babama senin buna cevap vermene gerek yok. biz senin borcunu biliyoruz zaten diyip cevap süresinin kaçırmasını engellediler. bunun sonucunda babamın, küçük bir esnafın 34.000.000 tl borcu olmuş oldu. babamın üstüne kayıtlı 3 araba ve 1 ev var. başka bişey yok. bunların hepsine şuanda haciz konulmuş durumda. ayrıca yine aynı kişiler tarafından bankalara 340.000.000 tl evet yine yanlış duymadınız üç yüz kırk milyontl lik haciz ihbarnamesi gönderilmiş durumda. evimize her hafta bankalardan icra geliyor. 9 yaşında 3.sınıfa giden bir kardeşim var ve bu çocuğun psikolojisini düşünün. ayrıca bu şirket bunu sadece bize değil çalıştığı birçok kişiye de yapmış durumda.

menfi tespit davası açmayı denedik. önce karşımıza dava tutarı çıktı. 600.000 tl gibi bir para. ödeyemeyeceğimiz için adli yardım talebinde bulunduk ve babamın bu tutarı ödemekte zorlanmayacağı gerekçesi ile mahkeme tarafından kabul edilmedi. bir üst mahkemeye gittik ve adli yardım talebi kesin olarak kabul edildi. bu sefer ilk duruşmada mahkeme bu davanın açılamayacağına kanaat getirerek reddetti. şimdi soruyorum. tek yapılması gereken defter kayıtlarının, muhasebe kayıtlarının incelenmesi ve böyle bir borcun olup olmadığına bakılması. bu kadar basit bir olay neden yapılamıyor, neden reddediliyor? verdiği vergi belli, kazandığı para belli olan bir esnafın nasıl 34.000.000 tl borcu olur hiç mi vicdanınız yok sayın mahkeme heyeti? belgelerle her şey açık. babamın borcu 8000 tl ve ortada 34000000 tl gibi bir borç yok. babamın tarafına cevap vermesine gerek olmadığına gönderilen mailler, borcun miktarı belli. ne yapmamız gerekiyor?

ben artık ne yapacağımı bilemiyorum. babam 50 yaşını devirdi ve bu stresi kaldıramıyor. kardeşim eve gelen haciz görevlilerine oyuncaklarımı da alacak mısınız gibisinden cümleler kuruyor. biz 4 kişilik küçük bir aileyiz. ancak şuanda samsunun en zenginlerinde bile anca olan bir para ile borçlu durumda gözüküyoruz. diyeceksiniz ki baban neden cevap vermemiş. haklısınız ben de aynı şeyi diyorum ancak bu kadar kolay mı birine borçlu kalabilmek? insanların iyi niyetini kullanarak kandırmak türk hukuk sisteminde bu kadar kolay mı? o zaman ben de herkese haciz ihbarnamesi göndereyim aralarından birisi cevap vermezse alacaklı olayım. bu mudur sistem?

tek istediğim birinin bize yardım etmesi. bir ailenin, bir esnafın, bir çocuğun hayatını böyle çökertmek bu kadar kolay olmamalı. tek istediğim adaletin sağlanması. çünkü artık babamın ne kadar zamanı kaldığını inanın bilmiyorum. stresten 1 senede saçları beyazladı, almadığı kiloları aldı. pandemide gelir kaybına zaten değinmiyorum. lütfen birileri bu adaletsizliğe dur desin. lütfen paylaşabildiğiniz her yerde paylaşın. belki birileri görür ve bir çözüm yolu sunar.

teşekkür ederim.
0
vishera
(04.04.21)
Umarım en kısa zamanda içinizi ferahlatan bir haber alırsınız.
Hiç anlamadığım konular ama sağ tarafta görülsün diye yazıyorum.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(04.04.21)
Gerçekten çok üzücü. Ekşi'de başlık olarak açılıp, twitter'da hukuk alanında öne çıkan kişileri, adalet bakanlığını vb. muhalefet partilerinden kimseleri dahil etmek belki biraz etki edebilir. Twitter'dan hak aranan bir ülke olduk son yıllarda.
0
Anthony McCarten
(04.04.21)
duyurudaki avukat arkadaşlar mutlaka yardımcı olacaktır. ben ilk defa bu kadar düşük meblağaya bu kadar yüksek haciz gördüm. adam 8000 tl'sini alamadığı için 34 milyon ve 340 milyonluk zarara mı uğramış? nasıl birşey bu?
0
false pretension
(04.04.21)
Twitter +1

Hangi şirketmiş bu? Twitter'da şirketin adını da paylaşın bence. İyi avukatlar ulaşabilir.
0
dissendium
(04.04.21)
Kesinlikle sesinii medyaya duyurun show haber star yv fox haber hepsine whatsapptan yazın sonda sosyal medyada duyurun sesinizi
0
tavish11
(05.04.21)
benim de anladığım konular değil, üste çıksın diye yazıyorum ve sosyal medya +1 diyorum.
0
gmzo
(05.04.21)
(7)

Bir sonraki MB toplantısı

sting
Ne olur sizce? 1. Şok faiz indirimi2. Sabit3. İndirmeye hazırlık yönünde mesajlar4. Artırım (olmaz da)Ek olarak 1 ve 3 dışında bir karar alınırsa dolarda MB başkanı değişimi sonraki seviyeyi doğru asagi yönlü trendi görebilir miyiz?
Ne olur sizce?
1. Şok faiz indirimi
2. Sabit
3. İndirmeye hazırlık yönünde mesajlar
4. Artırım (olmaz da)

Ek olarak 1 ve 3 dışında bir karar alınırsa dolarda MB başkanı değişimi sonraki seviyeyi doğru asagi yönlü trendi görebilir miyiz?
0
sting
(03.04.21)
2
0
jelly bear
(03.04.21)
Kesin 4 yaz bunu bır kenara
0
spacevan
(03.04.21)
4 bence. Faiz inerse herkes dolar alır. O zaman da dolar 10 lirayı görür.
0
dekart
(03.04.21)
Görevden alınmanın faiz arttırma sebebiyle olmadığını düşündürmek için; faiz arttırımı olmaz veya sabit kalır fakat o tarihten önce 10 15 krş yükselir kur.
adettendir ytd :)
0
mcgrain
(03.04.21)
Yeni baskan dedi ya zaten, hemen faiz indirilecek diye beklemeyin www.sozcu.com.tr , yani gazetede atip tutuyorduk ama buradan bakinca kolay degil o isler diyor. Yani Naci faiz arttirdigi diye kovulmadi, muhalefetin dedigi gibi kayip rezervleri arastirin dedigi icin kovuldu Naci. Babacan soylemisti galiba bunu ilk. Babacan adamlari, cevresi coktur o camiada inanirim
0
neverletyougodown
(03.04.21)
%90 sabit - %10 100 bp artırım.
0
benevolent sun
(03.04.21)
Bu konuda artık kimsenin herhangi bir mantık çerçevesinde fikir yürütebileceğine inanmıyorum. Her şey olabilir.
0
gmzo
(03.04.21)
(3)

Biz bu dolar'ı ne zaman alıcaz arkadaş?

paramolacak
Bir süredir para biriktiriyordum, tl birikimlerimi 10 bin'e dayandırdım benim için bi sınırdı artık tl ye daha fazla yatırım yapmak istemiyorum. Haziran ayına kadar her ay 250 dolar alıp haziranda da doları kapatmak istiyorum yine psikolojik olarak ama sizce bu ay itibariyle mi başlayayım dolar alma
Bir süredir para biriktiriyordum, tl birikimlerimi 10 bin'e dayandırdım benim için bi sınırdı artık tl ye daha fazla yatırım yapmak istemiyorum.

Haziran ayına kadar her ay 250 dolar alıp haziranda da doları kapatmak istiyorum yine psikolojik olarak ama sizce bu ay itibariyle mi başlayayım dolar almaya yoksa bekleyeyim mi daha.

Not: Kısa vade de en az 2 sene bozdurma gibi bir düşüncem yok.
0
paramolacak
(01.04.21)
kısa vade düşünceleriniz, al-sat yapayım derdiniz yoksa, TL olarak para kaybetseniz bile dolar olarak para biriktirmiş olursunuz.
0
co2s2
(01.04.21)
Öyle küçük miktarlarda çok düşünmeye gerek yok hemen satmayacaksanız. Elinize para geçtikçe alın koyun kenara, biz öyle yapıyoruz. Çeşitlendirin ama sadece dolara yatırmayın.
0
gmzo
(01.04.21)
Doviz alirken banka makaslarinin en kucuk oldugu vakitlere denk gelmeye calisiyorum.

Eger bankalarin makaslari cok yuksekse bu fiyat sisik ve kisa vadede dusecek demektir.
0
cleric
(01.04.21)
(12)

duvar delinmiyor

roket adam
altı üstü dandik bir bisiklet taşıyıcı asacağım, evin daha önceden denediğim duvarları şarjlı vidalama ile bile delinirken, şu an delmeye çalıştığım duvar 3-4 cm sonra taşa denk gelmişim gibi tıkanıyor. kesinlikle ilerleyemiyorum. duvar delme ucu takılı matkapta. bina 41 katlı bi bina, çelik midir b
altı üstü dandik bir bisiklet taşıyıcı asacağım, evin daha önceden denediğim duvarları şarjlı vidalama ile bile delinirken, şu an delmeye çalıştığım duvar 3-4 cm sonra taşa denk gelmişim gibi tıkanıyor. kesinlikle ilerleyemiyorum. duvar delme ucu takılı matkapta. bina 41 katlı bi bina, çelik midir beton mudur bilmiyorum. var mı bir fikri olan?

bu arada birkaç tane de delik açtım duvar bok oldu, o konuda da fikri olan varsa çok sevinirim :)
0
roket adam
(31.03.21)
Kolon vardır kolay delinmez, elmas uclu darbeli matkapla delmen lazım.
0
m orak
(31.03.21)
betona deği de içindeki demire denk gelmiş olabiilirsin jhshjsd. 5 cm çarpaza kaydır
0
turbo sadık
(31.03.21)
Taşıyıcı delmeye çalışıyor olmanız kuvvetle muhtemel.
0
gmzo
(31.03.21)
kolon vardır icindeki demire denk gelmişssin. fazla da zayıflatma kolonu. elinle sertçe vurdugunda tok bir ses geliyorsa kolondur.
0
orpheus
(31.03.21)
Demir muhtemelen bence de. Orayı zorlama roket. Onun yerine montaj silikonu dene istersen.
0
kisa
(31.03.21)
kolon yoksa ki tahmin ediyorum yeni yapilan binalardan, onlarda her duvar zaten kolon vazifesi goruyor. o yuzden dikkat edin ve yonetici ile gorusun derim.
0
evimin paspasi
(31.03.21)
peki ne yapayım arkadaşlar, hayvan gibi 4 delik açtım yetmedi 2'şer cm üstüne 4'er delik daha açtım. şu an bir sürü delik oldu ahshshs.

şöyle bir şey iş görür mü bunu yapıştırmak için
www.amazon.com.trş-Yapıştırıcı/dp/B08F7TDDX5/ref=sr_1_1?__mk_tr_TR=ÅMÅŽÕÑ&dchild=1&keywords=montaj+silikonu&qid=1617216596&sr=8-1

www.hepsiburada.com
0
🌸roket adam
(31.03.21)
Aynısı başıma geldi tavana kum torbası asarken :) Benim matkap şansa demire denk gelmiş, deliğin içini temizleyip telefonun flaşını tutunca içeride matkapla cilalanmış bi demir parıltısı görüyorsan matkabı 2 cm yana kaydırıp denemelisin. Daha fazla kaydırma şansa diğer demir denk gelebilir :)

Diğer delikleri kapatmak için az miktar alçı işini görecektir.

Bir diğer ihtimal de matkabın watt'ı yetmiyordur. Daha yüksek watt'lı darbeli matkaplarla deneyebilirsin.

Yapıştırıcı link'i açılmadı ama Bauhaus vb gibi yapı marketlerde ya da nalburlarda çivi yerine geçen yapıştırıcılar mevcut.
0
msb
(31.03.21)
Roket, ürünü göremedim ama montaj silikonu, montage kit yazan ürünler iş görür. Beton gibi oluyorlar donunca.
Kuruyana kadar sabitt şekilde tutabileceksen olacaktır.
0
kisa
(01.04.21)
Büyük ihtimalle kolonu delmeye çalışıyorsun. Delme :) daha da fazla kolona zarar verme

4-5cm değil, kolon dışında bir yeri delmeyi dene, iki delik açacağım diye binaya zarar verme. 41 katlı binada destek için büyük bir ihtimalle bir ekip vardır, kendin kolonların yerini tespit edemiyorsan, onlardan rahatlıkla destek alabileceğini düşünüyorum.
0
cursor
(01.04.21)
linki şimdi açabildim. evet bu işini görür.
bununla duvar kadar aynalar yapıştırdık :D

o aparattaki vida delikleri var ya, duvara doğru ittiğinde o deliklerden azıcık taşsın silikon. vida başı gibi düşün. azıcık taşsın, parmağınla bastır yeter. sonra bırak kurusun. üzerine yük gelmeden önce 24 saat bırakıyordum ben.
0
kisa
(01.04.21)
@roket sağın soluna üstüne ya da altına değil. çapraza. yapmadıysanız çapraza atın, demiri de delmeyin lütfen.
0
turbo sadık
(01.04.21)
(22)

Bahşiş veriyor musunuz?

Gunter
Garson bahşiş istiyorBenzinlikte pompacı bahşiş istiyor Moto kurye başiş istiyorBunların hepsine bahşiş vermek ne kadar mümkün?
Garson bahşiş istiyor
Benzinlikte pompacı bahşiş istiyor
Moto kurye başiş istiyor

Bunların hepsine bahşiş vermek ne kadar mümkün?
0
Gunter
(30.03.21)
Eve sipariş getiren motokuryenin bir ağbiiii deyişi var ki direkt istese daha iyi. Bu adamlar adisyon başına para alıyorlarmış. Ayda 8-10 arası kazanıyorlar.
0
🌸Gunter
(31.03.21)
benzinlikte veriyorum genellikle. oturmalı bi mekana gittiysem garsona da bahşiş veriyorum. moto kuryeye falan pek vermem.
0
roket adam
(31.03.21)
uçuk rakamlara pek çıkmadan veriyorum gerektiğinde.
bu arada ayda 8-10 bin tl kazanan bir kurye yok.

edit: pardon adisyon demişsin, garsonları kast ediyorsan onları bilmiyorum.
0
filteria
(31.03.21)
Açıkçası ben garsonluk yapsam 3-5 lira para verseler dilenci gibi hissederim kendimi. Veriliyorsa da en az 20 olmalı ki bir anlamı olsun.
0
🌸Gunter
(31.03.21)
vermiyorum. utanıyorum sıkılıyorum bu durumdan ama para bol yok napalım.
0
xrated
(31.03.21)
Vermiyorum vermekte istemiyorum. Hele oto yıkamada adet olmuş bu ne be. Adam iç dış yıkamaya 40 tl alıyor bide bahşiş istiyor, Anadolu da normal bir şehir burası. Bahşiş vermeyince afra tafra. Cimrilik değil benimkisi memurada bahşiş verelim o zaman, özenli yapsın veya yaptı işini diye.
0
Topalordek
(31.03.21)
benzincide 0 araçla gidince istiyorlar. depo kapağı kapanmıyor çünkü.
camları falan sildilerse çok ender de olsa 3-5 veriyorum.
0
sutlu nescafe
(31.03.21)
vermiyorum. hep gittiğim berberdeki çırağa 3-5 veriyordum, bugün resmen başımda dikildi giyinirken. içimden kızdım ona da vermedim.
0
trajikomix
(31.03.21)
Vermiyorum, özellikle yılışık ve talepkarsa daha bir özenle vermiyorum.
0
kedimedi
(31.03.21)
Veriyorum ama bahşiş beklemeyene.
0
zoghurt
(31.03.21)
Hizmetine göre garsona standart %10, hizmeti çok beğenirsem belki bir üste yuvarlarım (13 ise 15 vs), beğenmezsem vermediğim de olur, altına yuvarladığım da (12 yerine 10 vs), öylesine bozukları attığım da. Arabam olmadığından benzinlikle işim olmuyor. Motokurye ise, genelde çok bozuk para üstlerini almamak ile sınırlı. Bir de benim hatam yüzünden yanlış yere giden bir Getir kuryesine bahşiş vermiştim adamcağızı uğraştırdığım için.
0
d max
(31.03.21)
garsona/kuryeye bahsis verecek durumum olmadigi donemlerde lokantaya gitmem/eve yemek soylemem.
0
hot potato
(31.03.21)
Ağır iş yapanlara verilir bu işin raconu budur

Ben öyle lüks mekanlara pek gitmiyorum ama mesela hd iskender’de 100 liralık hesap geldi. 10 lira bahşiş bırakırım. Hesabın yüzde 10’u

Ya da eve sipariş söylediysem yine aynı şekilde

Bence arabası olanlar da gerekli yerlerde 5 lira 10 lira vermeli. Mesela benzinlikte can hıraş camı silen pompacıya ya da yıkamacıdaki genç çırağa
0
tavish11
(31.03.21)
Şu an 5.kattayız ve asansör yok. Dolayısıyla her seferinde değil ama çoğunlukla sucuya veriyoruz. Sanalmarket alışverişimiz 250'nin üstünde tutuyor çoğu zaman ve getirme ücreti almıyor, o 5 lirayı da bahşiş olarak veriyoruz. Restoranda iyi hizmet aldığımız sürece bırakırız. Eve yemek söyleyince nşa vermiyoruz ama hava çok kötüyse veririz mesela. Kargocu ancak çok ağır bir şey getirirse veririz. Getir'den iki çikolata istediysek ona vermeyiz, zaten getirme ücreti alıyorlar

Yani kısaca yapılan işe göre değerlendirerek veriyoruz. Her hizmet aldığımızda otomatik bir %10 eklesek batarız, zaten hayat şartları malum son zamanlarda. Fakat çalışan bize hizmet vermek için normalden fazla çaba gösterdiyse bahşiş veririz. Diğer türlü standart işini yapıyorsa gerek yok. Ya da mesela araba hep aynı yerde aynı kişiye yıkatılıyorsa her seferinde değil ama arada bir verilebilir bence.
0
gmzo
(31.03.21)
Artik hicbirine vermiyorum a
0
Anjelik
(31.03.21)
yağmurlu havada sipariş vermek mecburiyetinde kaldıysam kuryelere bahşiş veriyorum.

benzincide arabanın camını silmesini istiyorsam veriyorum, ben istemeden silmeye yelteniyorsa ve gerek yoksa silmeyin lütfen gerek yok diye uyarıyorum.

her zaman gittiğim bir restoransa garsonlara bahşiş veriyorum. yeni gittiğim bi yerse ve hizmetinden memnun kalmadıysam bahşiş vermiyorum.
0
a7x
(31.03.21)
Garson, kurye, sucuya mutlaka bahşiş veririm, ancak hizmetten memnun kalmadıysam (sorun kurumdan değil bizzat kişiden kaynaklanıyorsa) vermem.
0
fotrsapka
(31.03.21)
Genellikle hep aynı yerlere giderim. Servis de iyiyse 5-10 tl bırakırım, o an ne varsa. Bazen bozuk param vardır onu bırakırım. Servis kötüyse söylenerek çıkarım ve asla bahşiş vermem.

Moto kuryeye vermedim hiç bahşiş ancak, yemek uygulamalarında böyle küsüratlı kalmışsa atıyorum 67 tl tutmuştur, 70 öderim.

Evimiz en üst katta ve asansör yok eve su isteyince babam bozuk para veriyor yine ya da üstü kalsın diyor.

Benzin istasyonunda da pompacıya da babam yine bozuk para veriyor varsa, erkek arkadaşım da yıkamadan sonra para üstünü bırakır.

Genelde veririm ben bahşiş, öğrenciyken vermezdim, veremezdim daha doğrusu. Şimdi para az buçuk varken vereyim kafasındayım.
0
Hallegadola
(31.03.21)
Veriyorum, hangi ulkede/sehirde olursam veririm. Bunu karsilayacak durumum yoksa, gidip disarida yiyip icmem ya da eve yemek soylemem. Sanirim 22-23 yasimdan beri boyle yapiyorum.

%10 cok iyi bir orandir, cok ustune cikip karsimdakini mahcup birakmam ya da cok altina inip isini kucumsemem.

Sizin dediginizi anladim. Biraz tacize giriyor pompacinin basiniza dikilmesi mesela... Boyle insani zora dusuren, sacma sapan hareketler yapana inadina vermezdim tabii.
0
buf-e kür
(31.03.21)
Meyhanelerde veriyorum. 20 lira falan ellerine sıkıştırıyorum. Böyle yaptıkça bir daha gittiğimizde daha iyi ilgileniyorlar.
0
eazy
(31.03.21)
Hep gittiğim mekanlarda düzenli olarak veriyorum ilk defa gittiğim yerlerde sadece memnun kalırsam veririm. Moto kuryelere sadece hava çok kötüyse veririm. Onun dışında nakliyecilere, ağır yük taşıyanlara, evime eşya taşıyanlara veririm.
0
iwasbornonamountainside
(31.03.21)
kimseye bahsis vermiyorum prensip olarak. sadece amerikadayken veriyordum cunku orda vermeyince dovuyorlar. turkiyede asla.
0
yemektehamsivar
(31.03.21)
(15)

İnsanların evleri görmeden kapora göndermesi

gmzo
İstanbul'un merkezi mahallelerinin birinde ev bakıyoruz. Saat başı sarı siteyi takip ediyorum, bugün eli yüzü düzgün bir ilan düştü. Aradık hemen, kiracı 15'inde çıkacakmış, bebekleri varmış, o yüzden evi 15'inden önce göremiyormuşuz. Peki dedik, kadın ilk arayan müşterisiniz o yüzden ilk sizi araya
İstanbul'un merkezi mahallelerinin birinde ev bakıyoruz. Saat başı sarı siteyi takip ediyorum, bugün eli yüzü düzgün bir ilan düştü. Aradık hemen, kiracı 15'inde çıkacakmış, bebekleri varmış, o yüzden evi 15'inden önce göremiyormuşuz. Peki dedik, kadın ilk arayan müşterisiniz o yüzden ilk sizi arayacağım dedi.

3-4 saat sonra tekrar aradı, evi görmeden kapora vermek isteyenler var, siz ne düşünürsünüz diye sormak istedim dedi. Dolandırıcı gibi durmuyor biraz baktım emlak ofisinin adı sanı belli. Çok şaşırdım ama evi hiç görmeden insanların kapora vermesine, siz böyle bir şeyle karşılaştınız mı?
0
gmzo
(29.03.21)
güvenmem.
0
clones
(29.03.21)
E Dolandırıcı işte?
Dolandırıcılık illa parayı alıp kaçmak demek değil. Belki evin defoları var belki binada bi tuhaflık var belki deli komuşları var evin.
Kaporayı alsaymış o zaman hahah sizi aramış.. naif emlakçı demekki kıyamam.
Yeni konulan ilanı aynı gün görüp kapora verdiğim oldu. Ama evi görmeden öyle şey olmaz. kaporasız sözleşme vs bile olmaz.
0
rewlack
(29.03.21)
Kapora göndermem.
0
hayirsiz
(29.03.21)
Dolandırıcıların sıklıkla uyguladığı bir yöntem. Genelde de değerinin altında koyarlar ilanları. Bizzat kendim de denk geldim, internette para kaptıran bir sürü mağdurun hikayesini de gördüm. (Ben para kaptırmadım, dolandırıcı olduğunu anlamıştım.

Ev bakmak için kaparo göndermek başlı başına saçmalık zaten, dolandırıcılık olmasa dahi.
0
fobfilm
(29.03.21)
Dolandırıcı o kişi
0
Andrew
(29.03.21)
İzmir'de bir arkadaşım birebir anlattığınız gibi bir olayla karşılaştı. Kapora gönderdi. Sonradan dolandırıcılık olduğu ortaya çıktı.
0
Anthony McCarten
(29.03.21)
Dolandırıcı.
Eskiden erkekleri evlenmeye ikna etmek için "kızımızı isteyen çok" derlermiş. Bu üzerine bir de para alacak.
0
pro9it9is9
(29.03.21)
emlakcinin adi sani belli demissiniz. boyle kapora verenler var. emlakci da duzgun bi yermis ki size de haber vermis iste. bizzat bi evi bu sekilde kacirdi bi arkadasim. bi ev icin emlakcidaydik. ayni anda emlakcida bi taliplisi daha vardi dairenin. evi de ayni sizdeki durum gibi goremiyorduk. diger talipli ben kapora veriyorum diyip onumuze gecti. adam evin resimlerine bakip verdi kaporayi. guzel semt, guzel sokaksa bu sekilde kapora verenler oluyor yani. evin ici onlar icin onemli olmuyor.

bi de bu sekilde dolandiricilar var ama sizin durum gercek bence
0
Kittie
(29.03.21)
kaçarsa kaçsın...açıkça dolandırıcılık kokuyor...
0
alicandan
(29.03.21)
Mali gormeden para verilmez, kaciyorsa da kacsin.sallayin.
0
brkylmz
(29.03.21)
Evet, ataşehir'de ev bakarken bazı sitelerde karşılaştım, adı sanı belli blidğimiz remax tarzı yerlerde hem de. kapora yollamadım, başkası direkt yolladı evler tutuldu listeden kalktı. ben görmeden kapora vermeme tercihindeyim ama gerçekten dolandırıcı olmadan da görmeden kapora alanlar var. o yüzden site ise, belli özellikleri sağlıyorsa evi görmene zaten gerek olmuyor, adam direkt fotolardan kapora gönderebiliyor.
0
roket adam
(29.03.21)
Yok biz görmeden veremeyiz dedik zaten ama, açıkçası @Kittie gibi düşünüyorum, güzel semt - sokak - eli yüzü düzgün fotoğraf insanlar için yeterli oluyor sanırım. Bize göre değil ama resmen kurtlar sofrası olmuş ortalık :)
0
🌸gmzo
(29.03.21)
emlakçı kadın yalan söylemiş. zarf etmiş. kimsenin kapora verdiği falan yok. böyle diyerek sizi acele ettirmek istemiş. böyle bir şeyle karşılaşmamak için türkiyede esnafla hiç muhatap olmamak lazım
0
dafuq
(29.03.21)
Geçen yıl 2. el araç bakarken fırsat bir araç denk geldi. O anda da elimde bi iş vardı bitince ararım dedim 2 saat sonra aradım. Adam aramalardan sıkılmış şekilde açtı telefonu, "abi sabahtan beri telefonum susmadı, birisi aradı Antalya'dan kapora gönderdi, kusura bakma" dedi.

Velhasıl insanlar kelepiri görünce dünyanın bi köşesinden kapora gönderebiliyor. Özellikle piyasaları takipleyenler malın iyisini ucuzunu ayırt edip "şaaak" diye basıyor parayı. Soruya yanıt olarak dolandırıcı olabilir mi olabilir. Ama genelde bu tür fırsatları dolandırılma korkusu/paniği olmayan nispeten "gözü kara" tipler yakalıyor.
0
msb
(29.03.21)
hayatımda ilk defa bu yaz kira dışında ev bakmak için emlakçı ile muhatap oldum.

ilk ev, ilk emlakçı. evi yapan satan müteahit dayı da yanında.

evi, bahçeyi gezerken telefonu çaldı bunların. bir iki metre uzaklaşıp konuştu geri geldi. "iranlı biri vardı evi soran. kapora göndereyim diyor. ama şimdi siz evin içindesiniz. hemen karar verirseniz ona satıldı diyecem" dedi.

evin kocaman bahçesi olması hoşuma gitmişti ama bu olay midemi bulandırdı, düşünelim dedim çıktım gittim.


ertesi hafta başka bir eve bakıyordum; sahibinden satılıyordu ama bir emlakçı evi gösterecekti, evsahibi ile başka bir mevzuları varmış tam detayını anlamadım. emlakçı komisyonu yok dendi neticede.

eve bakarken yine aynı şey, emlakçının telefonu çaldı. aynı muhabbet. doktor bir çift var evi görmek istiyorlardı geleceklermiş.
haydaa dedim ama ben evden çıkıp evsahibini konuşmak için beklerken gerçekten de DR plakalı bir araç ile bir çift geldi. ya çok detaylı bir prodüksiyondu, ya da gerçekti.
0
nop
(30.03.21)
(34)

doğmak üzere olan kızıma isim seçelim mi? :)

jonestown
doğuma 1 hafta falan kaldı ama isime karar veremedik bi türlü, eşim de pes etti bana bıraktı zira çok kararsız biriyim. 2 kedim var onlara bile isim bulamayıp birine oğlum birine kızım dedim düşünün.. seçenekleri yazayım bi anket yapalım dedim. SimayAybeniz (en içime sinen bu ama aydeniz anlarlar ka
doğuma 1 hafta falan kaldı ama isime karar veremedik bi türlü, eşim de pes etti bana bıraktı zira çok kararsız biriyim. 2 kedim var onlara bile isim bulamayıp birine oğlum birine kızım dedim düşünün.. seçenekleri yazayım bi anket yapalım dedim.

Simay
Aybeniz (en içime sinen bu ama aydeniz anlarlar karışır diyenler oldu)
ilke
Miray

farkettiğiniz gibi ay'lı isimleri seviyorum özellikle, farklı az duyulmuş isim önerilerinize de açığım :)
0
jonestown
(25.03.21)
Aylı isimleri seviyorsanız direk ay ismi koyun :) Nisan mesela
Miray daha iyi içlerinde
Ama Yaz koysanız keşke ben çok seviyorum Yaz ismini :)
Sağlıklı ve kolay doğum olur inşallah
0
coca cola
(25.03.21)
Boş ver bizi be :) koy içinden geleni.
Haa ben kızım olsa nagehan koyardım:) soyadıyka kafiyeli olmasını öneririm. Kişiyi çok etkiliyor
0
sonuncu nokta
(25.03.21)
Kızım olsaydı Cemre veya Mevsim düşünüyorduk ama oğlumuz olacak.
0
suicides underground
(25.03.21)
Ceday olsun o zaman :)
0
freebird5406_2
(25.03.21)
Ben bu sıralar Lara ismini çok seviyorum. Hem yurt dışında da kullanılabilir. Bu arada Selay da olabilir ya da Nilay.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(25.03.21)
kişisel sıralamam:
miray
simay
aybeniz.

voleybol takımı kadrosu sayıyor gibi oldum.
aybeniz kızılderili ismi gibi. soluk beniz anlamında.

evet benzersiz ama gereksiz de. neden kız ömrü boyunca adını yanlış söyleyenleri düzeltsin ki? üstelik yurtdışına filan açılacak olursa diğer ikisiyle işi daha kolay olur.
0
filteria
(25.03.21)
sunay
0
cooperr
(25.03.21)
AyCan
0
ankara06
(25.03.21)
Yazdıklarınız içinde Simay.

Umay da düşünebilirsiniz.
0
opucuk baligi
(25.03.21)
Aydan güzel isim, çok da yaygın değil. Bir düşünün.
0
epistemic_regress
(25.03.21)
Aybeniz koyarsaniz ismi hep yanlis yazilir cok sıkıntı yasar. Uzulursunuz. Ayla koyun.
0
matilda
(25.03.21)
İlke ismini çok severim ben. Sağlıkla alırsınız umarım kızınızı kollarınıza :)
0
gmzo
(25.03.21)
aybeniz nedir ya? soluk benizli gibi

ada ismi guzel gibi
aysel
ayla

olabilir ay olsun diyorsaniz
0
exlibris
(25.03.21)
@

ay denilince aklına solukluk mu geliyor yahu herkesin, hiç öyle düşünmemiştim :)
0
🌸jonestown
(25.03.21)
Ayda
0
orient blue
(25.03.21)
meko
(25.03.21)
Aybeniz bence kotu bir isim :/
Soluk benizli kisi gibi.

Miray guzel
Ayla, Aydan, Simay...
0
kuehles blondes
(25.03.21)
Tomris.
0
mezarkabul
(25.03.21)
Aybeniz yerine aysima daha iyi olamaz mı en azından anlamı daha güzel, ayyuzlu demek. Bir de Aylin,Ayda da olabilir.
0
Rh Negatif
(26.03.21)
Miray diye eski sevgilim vardı, o yüzden sempatim diğerlerine kıyasla fazla. Miray +1
0
son feci skilacci
(26.03.21)
Aybeniz koymayin :( aytemiz gibi...
bu yazdiklarinizda en guzeli Miray bence. anlami nedir bilmem ama kulaga hos geliyor.


aydan, ayla gibi isimleri severim ben de. bir de soyisimle olan uyumu da onemli. soyadiniz parlak olsaydi mesela Aydan Parlak, soyadiniz yildiz olsaydi Ayla Yildiz gibi...
0
yoggi
(26.03.21)
miray > simay > ilke
0
deartheodosia
(26.03.21)
Miray ismi, Farsça kökenlidir. Anlam itibariyle ay gibi ışık saçan demektir.
Miray ismi, yumuşak başlılığı, güzel huyu temsil eder.
Miray ismi Kur'an'da geçmemektedir.

Güzel. Oyum Miray'a!
0
new day new life
(26.03.21)
aybeniz bence de aytemiz gibi, biraz talihsiz olabilecek bir isim.

miray da, simay da, ilke de tanıdım.
direkt o kişileri çağrıştırdığı için önyargısız fikir vermem zor ama fonetik olarak bence de içlerinde en iyisi miray.

"ay"lı isim olarak da en sevdiğim "aylin".
aylinler de tatlı olur genelde.
0
blatta hiberna
(26.03.21)
İlke çok güzel. Duru diyecektim.
0
EasyTiger
(26.03.21)
aybeniz'i çok sevdiyseniz ayben koyun. aybeniz gerçekten kötü bir isim.

diğer seçeneklerin tamamı güzel. parantezi yazmadan sorsanız ilk aybeniz'i elerdim.
0
kibritsuyu
(26.03.21)
Aybeniz koymayin demeye geldim. Digerleri guzel isimler.
0
pofudukayi
(26.03.21)
ilay
0
xrated
(26.03.21)
Mayıs
0
FAtE
(26.03.21)
@freebird5406_2 sfadfasd

bunlardan ben ilke yi daha çok begendim
ışık
güneş
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(26.03.21)
Aybeniz koymayın, ayrıca "Simay benim karım lan" Simay güzel isim.

Benim hep tavsiyem iki isim koyun, soy adı ile fonetik olarak uyumlu iki isim koyun.

Allah sağlıklı ve hayırlı bir evlat olmasını nasip etsin .
0
John Bloor
(26.03.21)
İlke. Andımızı getiriyor akıllara. Dolayısıyla çocukluğumuzu da. Ekseriyetle de çocukluk akla gelince pozitif duygu yükleniyor insan.
0
onemoremile
(26.03.21)
aybeniz koymayın.

miray +1
0
contavolta
(26.03.21)
bana göre kızımın ismi en güzel isim :)

deniz
0
lostys
(26.03.21)
(24)

Kendi evinizde nerede ve nasıl yemek yiyorsunuz?

ms brownstone
Bu aralar ev dekorasyonuna sardığım için “Daire” kanalının daha önce izlemediğim birkaç videosunu izledim bugün ve hepsinde dikkatimi çeken bir şey oldu. Ev sahipleri hep evlerinde sofra kültürünün çok önemli olduğunu, masa dışında bir yerde bir sandviç bile yemediklerini, evdeki en önemli yerin yem
Bu aralar ev dekorasyonuna sardığım için “Daire” kanalının daha önce izlemediğim birkaç videosunu izledim bugün ve hepsinde dikkatimi çeken bir şey oldu. Ev sahipleri hep evlerinde sofra kültürünün çok önemli olduğunu, masa dışında bir yerde bir sandviç bile yemediklerini, evdeki en önemli yerin yemek odası ve oradaki muhabbetler olduğunu falan söylediler. Hepsinin yemek odaları ya da masalarının çevresi de inanılmaz özenliydi.

Biz de tam tersi tabak hazırlayıp koltuğa yayılarak elimizde ya da sehpa üzerinde dizi, youtube vs izlerken yemek yiyoruz evde. Hava güzel olursa terasta masada yemek yiyoruz bazen ama teras dışında hep kanepedeyiz. Zaten terastakinden başka doğru düzgün yemek masası bile yok evde.

Çoğunluk bizim gibi mi yoksa Daire’dekiler gibi mi merak ettim ben de. Siz evinizdeyken nerede yemek yiyorsunuz? Böyle masada oturma ve düzgün sofra kurma ihtiyacı hisseder misiniz hep yoksa koltukta, kanepede bir şeyler izleyerek mi yemek yersiniz?
0
ms brownstone
(22.03.21)
Daire programına çıkanlar aşırı kolpa geliyor bana. Bunu belirteyim.


Soruya cevap ise biz de sizin gibi TV karşısında, sehpada yiyoruz biseyler izlerken. Hatta sehpalar alçak kalıyor diye yüksek C sehpa aldık koltukta rahat yiyebilmek için :D En büyük zevkimiz bu. Çok çok nadiren mutfakta, balkonda ya da salondaki masada yeriz ki bunların toplamı otuz belki anca bir buçuk senede.
0
elorelia
(22.03.21)
Biz mutfakta karşılıklı oturarak masada yiyoruz her öğünümüzü mutlaka 4 yıldır çok nadirdir yayılarak yediğimiz, özellikle tv bile almadık eve sohbeti öldürmesin diye, hele ki en sohbet edilesi nokta yemek yerken onu da bir şeyler izleyerek tv odaklı geçirmek çok verimsiz geliyor bize
0
esinikaybetmiscorap.
(22.03.21)
Evdeki en önemli yerin yemek yenen kısım olduğuna inanıyorum. Masa benim de evimin merkezinde.
Ama yani tek başımayım pandemide zaten konuk ağırlama yalan oldu, tabak yapıp bilg karşısında koltukta veya o masada yine bilg karşısında tek başına yiyorum.
3 ve üzeri insan varsa masa donatırım, ister kahvaltı ister akşam yemeği masada uzun oturmalı, şenlikli ve bol çeşitli geçer. Seviyorum öyle. Ama zaten olaya tersinden bakarsak her gün tek yediğim için benim adıma önemli bişey insanların yemeğe gelmesi.
2 kişi kalırken de koltuk+ tabak takılıyoruz.
0
jimjim
(22.03.21)
tek başıma yaşıyorum. oturma odasında tv ve pc karşısında yemek yiyorum. sadece ramazanları sahuru mutfakta yapıyorum. ilk yalnız yaşamaya başladığımda hep mutfaktaydım. bu arada mutfakta masa falan yok. tezgah üzerine koyuyordum yemekleri.
0
sutlu nescafe
(22.03.21)
evimiz amerikan mutfak, dolayısıyla salon ile mutfak iç içe. biz de mutlaka masamızda yiyoruz. yani bi tabak bile olsa masaya oturuyoruz genelde. koltukta yemiyoruz çünkü kırıntı oluyor vs. rahat edemiyorum.

buna ek olarak daire kanalının inanılmaz yapay ve kasıntı insanlardan oluştuğunu da söylemem lazım, yani adam yer sofrası yapsa bile "bu bizim için ritüeldir mutlaka sushimi özel sushi masamda yeriz ve ailecek ekonomik konjonktürü tartışırız" diyen tipler var o kanalda, özel seçiliyor. ben iğrendiğim için izleyemiyorum artık.
0
roket adam
(22.03.21)
Daire kanalına çıkan istisnasız herkes numaracı yaa. Konuyla ilgili fikrim şu şekilde:eksisozluk.com
0
suicides underground
(22.03.21)
Bana böyle şeyler biraz balon geliyor. Bir şeyin kurallaşması/gelenekselleşmesi de beni rahatsız ediyor. Bizim evde herkes rahat. Yatakta, salonda, pc başında, mutfakta, balkonda her yerde yeriz.
0
jazzabel
(22.03.21)
onların evleri büyüktür. ayrı mutfağım yok. yemek masam yok. yemek masası koyacak yer yok.

orta sehpada ya da pc masasında film izleyerek yiyorum. tv de yok.

galiba fakirim ben. :D
0
batlegolas
(22.03.21)
pc masasinda biseyler izlerken yerim hep.
0
ghostinthemech
(22.03.21)
Salonda masada, amerikan servisle falan tam takım sofra kuruyoruz (misafir yoksa masa örtüsü kullanmıyoruz) ama televizyona doğru, dizi izleyerek yiyoruz. Acelemiz yoksa kahvaltı da aynı şekilde.

Minicik bir sehpamız var ve bence eğilerek tepside yemek yemek pek keyifli değil. Sadece hamburger, tantuni falan gibi kolay yenen şeyleri büyük tabaklarla alıp koltukta yiyoruz. Hemen işe oturacaksak kahvaltıyı da tek tabak hazırlayıp koltukta, ofis masasında falan yiyoruz.

Şu an evimizde mutfakta masa yok. Önceki evde ufak bir masa vardı ama çok nadir yemek yiyorduk orada da.
0
kobuzchu kiz
(22.03.21)
Tepside ya da eğik büğük yemek keyifli değil +1

yemek masada yenir diye büyüdüm, mutfak ya da salon ama illa masada yerdik. Yemeği içeri götürmektense laptopı mutfak masasına koymak daha pratik geliyor.

Yatarak ya da oturarak sadece pizza yiyorum, o da pratik olduğu için.
0
Jux
(22.03.21)
Masada yerim/yeriz. Koltukta çok nadir yeniyor. Bence hijyenik değil ve rahatsız. Ayrıca dairedeki tipler de kasıntı. Her öğün etrafa mumlar, çiçekler dizip masamı şaraplarla donatmıyorum.
0
ruhen hastayim ben
(22.03.21)
Yuzde 99 salonda yemek masasinda, evde teksem sehpada yedigim oluyor.
0
pofudukayi
(22.03.21)
Ailede hep masadaydı. Kahvaltı, akşam yemeği hep masada, yemek odasında ya da mutfak masasında. Böyle büyüdüm. Şimdi tek başıma masada yemek çok hüzünlü geliyor. Ama sporcu olduğumdan diyet çok sıkı. Mübarek asker disiplinine sahip bir beslenmem var. Öyle olunca yeme şekline de yansıyor. Yani önceden aileyle keyifli yemeklerde masaydı, şimdi öz-disiplin amaçlı masa ve başka bir şeyle ilgilenmeden yemek var. Yahu ben cips falan bile yiyemiyorum oturduğum yerde (._.) lanet gitsin. Iki çift muntazam but, popo sahibi olacağız diye çekilen çile.
0
velvetmorning
(22.03.21)
Yemeği hep masada yerim.
0
alfred
(22.03.21)
Tek başıma yaşıyorum. Daima masada ve servis tabağından peçetesine herşeyi hazır etmeden oturmam masaya.
Öyle de olması gerekiyor bence.
Misafir varsa da, en güzel sohbetler yemek masasında olur bence.
Bir masa da balkonumda var. Hava güzelse, aynı ortam balkonda oluşturulur. Özel zamanlarda ekstradan mum da konur. Diğer herşey vardır zaten.
0
Mirket
(22.03.21)
Genelde PC ya da salonda sehpada. Sokak lezzetleri tarzında şov yapmışsam daha bir kısmı pişerken ocağın başında.

Bazen de mutfakta masada yiyorum ama onlar salatasıydı mezesiydi falan birlikte olan high tier yemekler olunca ancak.
0
aguen
(22.03.21)
Her zaman masada yiyoruz. Normal öğünler kışın mutfak masasında, yazın balkonda. Evet, her şeyi tepsiyle balkona taşıyoruz:) Günlük masamızda da peçete, örtüler vs bulunur. Rutinde dört dörtlük olmasa da bardağından bıçağına yemek masası kurulur.
Misafir varsa ya da masaya sığmayacak kadar kişiyse salonda yemek masasında yenir.

Şu an ayrı evdeyim, mutfağa masa sığmadığı için salonda yemek masasında yiyorum. Masayı alana kadar kanepede/koltukta/yerde süründüm ve bir an evvel masa temin edip rahata erdim. Yaz için balkona da küçük bir masa yapma derdindeyim :)

Arada sırada, ev nasıl olsa dağılmış ve temizlenecekse tepsiyle yemişliğim vardır ama bu istisnaya girer. Sehpada/koltukta/tezgahta yiyenleri okudukça şoklara girmedim desem yalan olur.

Bu arada dairedekiler tabiki yapay, kamera motor denince gerçeklerden kopar herşey.
0
epitaf
(23.03.21)
ben küçüklüğümden beri odamda tek başıma ya yatakta ya da çalışma masamda yemek yerim. bu olay bence biraz ailede alınan kültüre göre değişiyor. küçükken nasıl gördüyseniz büyüyünce de ona devam ediyorsunuz. bana kalırsa mutfakta, yemek odasında ya da salonda yemek masasında ailecek her öğün yemek yemek isterdim. hatta sormamışsınız ama aynı saatlerde yemek de bana hoş geliyor, yani örneğin 20.00'da bütün ailenin o odada toplanıp yemek yemesinden bahsediyorum. bence en güzeli bu, ama ben de artık neresi olduğu fark etmeden, masa kullanmadan, düzensiz bir şekilde yiyorum yemeklerimi.
0
sivilceli ergen
(23.03.21)
nasil koltukta elde yemek yiyosunuz yawww
masa. sehpada yersem de yere otururum. karsima pc
0
ala09
(23.03.21)
%80 Sehpada yiyoruz. IKEA nın hasır minderlerinden var. Onu kullanıyorum. Bazen pazar kahvaltısı falan yapacaksak yemek masasında yiyoruz.
0
chavezding
(23.03.21)
Evliyim, ana öğünler salondaki yemek masasında yenir. 40 yılda 1 fiziksel veya mental olarak çok yorulduysak, pizza söylediysek kanepede TV karşısında yeriz. Ailemin evinde de her zaman hep birlikte yemek masasında yemek yenir.

Ben bu kadar kanepede yemek yiyen insan olmasına şaşırdım açıkçası, beklemiyordum. Dediğiniz programı bilmiyorum ama TV karşısında yemek yemeyi sağlıklı bulmuyorum, ne yediğinizin farkında olmuyorsunuz bence. Ergonomik de değil. Ayrıca bize de yemek masasındaki sohbetin çok tatlı geldiği oluyor, özellikle haftasonu kahvaltıdan sonra hemen kalkmayabiliyoruz, onun tadı ayrı hakikaten.
0
gmzo
(23.03.21)
tepsi, tabak ile koltukta, tv karsisinda. is gunleri kahvalti is bilgisayari basinda.

kokulu ya da tepsiye sigmayacak kadar cesitli yemek varsa mutfak masasinda.
0
lemmiwinks
(23.03.21)
şu anki mutfağım masa kullanmama elvermeyecek kadar dar.

kanepeye oturup, sehpada yiyorum. yerken youtube'de birand belgeselleri & flu tv & tenis, bisiklet, yüzme, f1 özetleri & salaş gezgin vloğu filan izler, bazen de izleyecek bir şey ararken yemeği bitiririm.
0
filteria
(23.03.21)
(6)

İnsanların başkalarının özellikleri hakkında yargıda bulunması

gmzo
Bunu nasıl kendilerine hak görüyorlar ben anlamıyorum? Mesela başkasının kilosu, dökülmüş saçı, boyu hakkında yorum yapmak. Sadece fiziksel özellik de değil, karakter özelliği de olabilir. İnsanların belirli bir biçimde görünmesinin veya davranmasının binbir çeşit psikolojik, tıbbi, çevresel sebebi
Bunu nasıl kendilerine hak görüyorlar ben anlamıyorum? Mesela başkasının kilosu, dökülmüş saçı, boyu hakkında yorum yapmak. Sadece fiziksel özellik de değil, karakter özelliği de olabilir. İnsanların belirli bir biçimde görünmesinin veya davranmasının binbir çeşit psikolojik, tıbbi, çevresel sebebi olabilir. İnsanları kırınca, üzünce ne kazanıyorlar? Kendi aşağılık komplekslerini mi örtüyorlar?
0
gmzo
(21.03.21)
Tamamen hadsizlik, sevgisizlikten kaynaklanan saldırganlık bana göre bu tavırları. Az önce şöyle bir yorum gördüm mesela fotoğrafımın altında ve bu ahlaksızlığa bir kez daha hayret ettim, ibb.co
0
kedimedi
(21.03.21)
@kedimedi okurken inanamadım! bu en uç örneklerinden birisi, internet ortamında daha da cesaretleniyorlar sanırım.
0
🌸gmzo
(21.03.21)
dünya kötü bir yer ne yazık ki. bunun da oluşmasını sağlayan zemin cehalet. bundan kaynaklı sorun. bilinçsizlik.
0
iyi olmayan gececi
(21.03.21)
eğitimsizlik. öğretimsizlik değil eğitimsizlik. eğitim 'aile'de başlar.
0
phonex
(21.03.21)
saygılı, düşünceli, empati sahibi, görmüş geçirmiş insanlar yapmaz bunu.

yapsa da yanlışlıkladır hemen özür diler vs vs.

diğer insanlar da konuşur söyler valla ağzı var diye.. hiç aklına gelmez karşıdakinin ne düşündüğü...

tüm insanlar ilk cümlede yazdığım gibi değil.

öyle olsa dünya mükemmel bir yer olurdu.

çok takmamak lazım. çünkü konuşurlar konuşacaklar.

yakın çevrenizde böyle insanları bulundurmamak önemli olan.
0
AlsterWasser
(21.03.21)
"Her şey bir ihtiyaçtan doğar". Bu doğanın kanunlarından biri. Buna göre düşün, çok değişik ve çok ağır üzücü sonuçlar alacaksın.
0
1bir1bir1
(21.03.21)
(7)

Kahreden durumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

spartamed
Merhaba, ben Haziran'da 30 yaşına gireceğim. Epey zamandır işsizim, kötü bir çocukluk geçirdim. Gençliğim de matah değildi, hep pesimist biriydim. Çirkindim, okulda da başarılı değildim, boyum kısaydı büyüme hormonu falan kullanmak zorunda kaldım. Babam biraz geç evlenmiş ve ben son çocuğum çocukken
Merhaba, ben Haziran'da 30 yaşına gireceğim. Epey zamandır işsizim, kötü bir çocukluk geçirdim. Gençliğim de matah değildi, hep pesimist biriydim. Çirkindim, okulda da başarılı değildim, boyum kısaydı büyüme hormonu falan kullanmak zorunda kaldım. Babam biraz geç evlenmiş ve ben son çocuğum çocukken hep onun öleceğini falan düşünüp korkulara teslim oluyordum. Şimdi 30'uma geliyorum elimde avucumda bir şey yok, işssizim epey zamandır. Özgüvenim asla yok. 5 yıl önce bir akrabamız bizi dolandırdı elimizde olan tek şey olan evimizi ipotek ettirdi sözüm ona iki aylığına ve bunca zamandır vermedi evimizi. Şimdi arıyorum açmıyor açsa da yeni bahaneler. Şimdi buna o kadar kahroluyorum ki yemek zor yiyorum, uykuya zor dalıyorum, gece boyu yatakta senaryolar dönüp dolaşıyor kafamda. Ne yapayım?
0
spartamed
(20.03.21)
Yeni eğitim, kurs, spor, hobi ve sosyalleşme ile acılarınızı azaltabilirsiniz.
0
Tochinoshin
(20.03.21)
benzer durumlardayız dostum. doktora gidip sorunlarını anlatmanı tavsiye ederim. en iyi gelecek şey bu kötü döneminde.
0
iyi olmayan gececi
(21.03.21)
Yaşadığınız durumlar gerçekten çok zor, böyle buhran zamanlarında insan sağlıklı düşünemiyor. Ben en çok sosyalleşmeden verim alıyorum. Birileriyle iletişimde olduğumda daha rahatlamış hissediyorum. Bunun dışında, hangi şehirde yaşadığınızı bilmiyorum ama büyük şehirlerde psikolojik destek alabileceğiniz devlete bağlı psikoterapi merkezleri, yine bu pandemi döneminde aktif olan destek hatları var. Bunlardan da yararlanabilirsiniz.
0
evanesco
(21.03.21)
Kesinlikle bir şekilde psikolojik destek almaya çalışmalısınız gibi görünüyor her şeyden önce. Bununla birlikte ben kendimi kötü hissettiğimde benzer şeyleri yaşayan başka insanların da olduğunu düşünüp, internette benzer deneyimlere sahip insanların yazılarını okumak iyi geliyor (ekşi, forumlar, reddit, vb).

Önceki duyurunuzu okudum, aile olarak yaşadığınız şey çok üzücü ama her şeyden önemlisi sağlık, sağlık olduktan sonra gerisi geliyor yavaş yavaş. Kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapmaya çalışın, her gün biraz yürüyün mesela, meditasyon yapın. Sonra kendinize ufak tefek uğraşlar bulun, bu evin bir eksiğini gidermek-düzeltmek bile olabilir. Ya da kafanızı bir şeye takın, onu araştırın,ufak tefek bir şeyler üretin, yemek yapmaya merak salın, vs. Bunu gerçekten kendiniz bulmalısınız.

Ardından yavaş yavaş hayatınızı yoluna koyacak şeyi bulmaya çalışın. Evet, gelişmiş bir ülkede olsaydık çok büyük bir kısmımız iş bulabiliyor olacaktık ama 2021 Türkiye'sinde gerçekler başka şekilde işliyor maalesef. O zaman belki de kendi işimizi yaratmalıyız? Mesela kendinize bir uğraş yaratmaya çalışırken yemek yapmaya merak saldınız mesela, açın bir Youtube kanalı, telefonunuzla çektiğiniz videolar ile yemek yapma üzerine edindiğiniz bilgileri kendi deneyimlerinizle birlikte paylaşın insanlarla. Yemek yapmanın terapi etkisi üzerine bir kanal olsun.

Tamamen sallıyorum tabii, bambaşka bir yol çizebilirsiniz kendinize. Ama o yol önünüzde, sadece yolu açmanız gerekiyor. Bunun içinde psikolojik yardım almalı, harekete geçmeli, kendinizi tanımalısınız. Buraya yazarak bile en önemli ilk adımı attınız, gerisi gelecek.
0
gmzo
(21.03.21)
Teşekkür ederim hepinize.
0
🌸spartamed
(21.03.21)
Bir uzmandan yardım alın.
0
rojhat
(21.03.21)
Aslında sorularınızın birçoğunun cevabı yine kendi yazınızda saklı.

Hep pesimist biriydim demişsiniz. Bunu kabul ediyorsanız, bunu düzeltebilirsiniz. Önceki duyurularınıza biraz göz gezdirerek yazıyorum:

- Örneğin, okulda başarılı değildim demişsiniz; siyaset bilimi bitirmişsiniz, odtü'de fizik sınavına girmişsiniz.
- Boyum kısaydı demişsiniz, şu an anladığım kadarıyla boyunuz 187cm
- Çocukken hep babamın öleceğini düşünüp korkulara teslim oluyordum demişsiniz, siz 25 yaşındayken babanız tapuyu akrabanızın üzerine yapacak kadar sağ salim hayattaymış :))

Söylemek istediğimi anlatabildim mi? :) Tüm hayatınızı, bu pesimistliğiniz sebebiyle durduk yere kaygılarla geçirmişsiniz. Bu elbetteki bir uzman yardımıyla çözülebilecek bir şey. Ama şu an ona ayıracak bir bütçeniz yoksa bile, araştırarak, okuyarak ve kendinizi telkin ederek ilerleme kaydedebileceğinize inanıyorum aslında.

Yani demek istediğim, en basitinden, kısa boylu kalacağım diye üzülüp, dünya averajını fazlasıyla geçmişsiniz. Babam ölecek diye kendinizi perişan etmişsiniz ama babanız maşallah ölmemiş. Bu durumda, tüm bu gelişmeler üzerinde bunca olumsuz düşünceniz, vaktiniz boşa gitmiş, kendinizi heba ettiğinizle kalmışsınız. Hem de siz "babam ölecek" diye ağlarken kim bilir ne mutlu çocukların ne sağlıklı gözüken babaları öldü gencecik yaşlarında... Öyleyse hayatınızın bundan sonraki günleri için kendinize bir söz verin ve ne olacağının kontrolü sizde olmayan şeyler için kendinizi yıpratmamaya çalışın.

Her anın tadını çıkarmak o kadar mühim ki. Harekete geçmedikçe köreliyoruz. Ne iş olursa bir ucundan tutup başlayın, üzerinizdeki ölü toprağını atın. Yorgunluktan hiçbir şey düşünemeyip sızıncaya kadar çalışın. Bir yandan da bu konu üzerine eğilin, kendinizi eğitin.

Ben şahsen 1 tane hayatım olduğunu, bu hayatta elimden geleni ardıma koymayacağımı, insanların ne dertlerle uğraştığını, benim bu dertlerle ağlayıp zırlama lüksüm olmadığını (ki kendime göre oldukça ağır dertlerle boğuştuğumu söyleyebilirim), nasılsa bir gün ister istemez öleceğimizi, o gün hiçbir şeyin anlamı kalmayacağını, öyleyse dolu dolu yaşamam gerektiğini telkin ederek kendimi ayakta tutuyorum.

Bir işe başlar başlamaz da her ay maaşınızın 4'te 1'ini bir uzmana ayıracağınıza dair kendinize söz verin! :)
0
pandispanya
(21.03.21)
(2)

Mercimek çorbası buzdolabında neden kalınlaşır.

cilekli krep
Sadece mercimek çorbası değil tabi bazı sıvı şeyler nasık oluyor da soğuyunca su kaybedip kıvamı kalınlaşıyor
Sadece mercimek çorbası değil tabi bazı sıvı şeyler nasık oluyor da soğuyunca su kaybedip kıvamı kalınlaşıyor
0
cilekli krep
(20.03.21)
Soğuduğu için de oluyor, ısıtınca bir miktar incelir.
0
gmzo
(20.03.21)
Mercimek çorbası gibi ürünlerde serbest nişasta suyu absorblar, çorbanın viskozitesini artırır.
Puding gibi ürünlerde histeresis olayı gerçekleşir. Histeresis, termodinamik dengeye ulaşılamadığını gösterir, bu tarz ürünlerde yüzeydeki sulanma bu sebeple görülür.
0
madamejanis
(21.03.21)
(4)

düşük kalorili atıştırmalık

durbikonusucaz
selamöğün aralarında, geceleri bir şeyler yiyesiniz geldiğinde düşük kalorili olmak şartıyla neler yiyiyorsunuz?
selam

öğün aralarında, geceleri bir şeyler yiyesiniz geldiğinde düşük kalorili olmak şartıyla neler yiyiyorsunuz?
0
durbikonusucaz
(18.03.21)
Leblebi
0
Mirket
(18.03.21)
Havuç
0
gmzo
(18.03.21)
Yazın salatalık
0
aslil
(18.03.21)
Arjantin turbu.
0
(18.03.21)
(14)

Site güvenliğine kiralık ev sormak?

gmzo
İnternette gördüğümüz bir ilan üzerine, evin bulunduğu siteye gidip, güvenlik görevlisine evi ve ev sahibini sorsak nasıl olur sizce?Yani bu üçüncü kiralık evim olacak ve emlakçıya verdiğim para kadar hiçbir şeye acımıyorum. Tek yaptıkları ilan koymak, ev sahibiyle bir araya getirip hazır sözleşme i
İnternette gördüğümüz bir ilan üzerine, evin bulunduğu siteye gidip, güvenlik görevlisine evi ve ev sahibini sorsak nasıl olur sizce?

Yani bu üçüncü kiralık evim olacak ve emlakçıya verdiğim para kadar hiçbir şeye acımıyorum. Tek yaptıkları ilan koymak, ev sahibiyle bir araya getirip hazır sözleşme imzalatmak.

Öte yandan da diyorum ki ev sahibi uğraşmak istese emlakçıya vermezdi zaten? Ev sahipleri, ne diyorsunuz?
0
gmzo
(15.03.21)
yönetici daha iyi bilir ya da kapıcı
0
jelly bear
(15.03.21)
Emlakçı ile ev sahibi arasında sözleşme varsa başınız ağrır. Yapmaya çalıştığınız şey maalesef kanunen uygun değil. Maalesef diyorum çünkü ben de emlakçıları hiç sevmem. Ama durduk yere kendi başınıza iş açmayın.
0
himmet dayi
(15.03.21)
@himmet dayi hocam hangi kanune göre suç acaba? şu an oturduğumuz evin sahibi (daha doğrusu oğlu, o ilgileniyor) evi tuttuktan sonra keşke bizi bulsaydınız filan dedi, o yüzden bir sene çok cüzi bir miktar zam yaptı, vs. evi bulduğumuzda da işin içinde 3 (ÜÇ) emlakçı vardı, organize zincir gibi çalışıyor mübarekler. ilk emlakçi birini, o diğerini aradı, öyle ulaştık eve. Bu suç değil mi şimdi?
0
🌸gmzo
(15.03.21)
O ilan dışında kiralık evler de olabilir. Her ev internet ilanına koyulmuyor. Şansınızı deneyin.

@himmet dayı +1 emlakcı ile sözleşme imzalıyorlar, siz de emlakcı ile sözlesme imzalarsanız o evleri kendiniz gidip alamazsınız.

Biz mesela ev satarken emlakcıya ya da internet ilanına vermedik. Bakkala, ustalara, sitedeki diğer oturan insanlara haber verdik. Bir komşumuz sayesinde de evi sattık.
0
jazzabel
(15.03.21)
sorun ve telefonunu alın. emlakçılar aracı.
imam gibi. Allahla kul arasına giren insanlar gibi.
gerek yok. direkt ev sahibine ulaşın.
0
ankara06
(15.03.21)
nşada ev sahibi evi emlakçıya verdiyse zaten kiracı adayları ile uğraşmamak için vermiştir.
0
nuisance
(15.03.21)
eğer ulaşırsanız bir sözleşme imzalayıp imzalamadığını sorun.. bu adamların tapu dairesinde de tanıdıkları oluyor, haberleşiyorlar. eğer mafyatik tiplerse onlardan habersiz satış gerçekleştiğinde gelip orada olay çıkarabilirler.
0
jepa
(15.03.21)
Evi kiralayacağız satın almayacağız..
0
🌸gmzo
(15.03.21)
Sitelerin kendi icinde ilan dondurme olayi cok o yüzden guvenlige sorun ilan disinda da baska daireler olabilir. Artik bir cok ev sahibi emlakciyla cok baglayici sozlesme yapmıyor. Veriyor 3 tane emlakciya ayrica kendim de verebilirim diyorsun o yüzden ev sahibine ulasmak da yasal olmayan bir sey yok. Zaten baglayici sozlesme yaptiysa, kusura bakmayin bu sekilde veremem emlakciyla temas kurun der. Yani denemekten zarar gelmez.
0
red g
(15.03.21)
Ev sahibi olarak belirtiyorum: uğraşmak istesem zaten emlakçıya vermezdim, o komisyonun da bir kısmını kendim kiraya eklerdim kendi cebimde kalırdı. Oturup ıvır zıvır insanlarla bütün gün kiralık ev muhabbeti yapamayacağım için emlakçıya veriyorum. Emlakçıya verdiğim paraya da acımıyorum, adam görevini yapıyor, ben uğraşmak zorunda kalmıyorum.
0
roket adam
(15.03.21)
@gmzo

emlak sözleşmesini ihlalden davalık olan ve o komisyonu (emlakçının alacağı para) her türlü ödeyen örnekler mevcut internette.

emlakçı ile uğraşmak istemiyorsan sahibinden kiralık evlere bakacaksın.
0
himmet dayi
(16.03.21)
Hocam mesela adam aynı şehirde değil, gösterme durumu yok. Çevresine de güvenmiyorsa tek seçenek emlakçı kalıyor.

Benim derdim emlakçılıkla değil de aldıkları paranın fazla olması. Kirayı geçtim ama ev satışından özellikle çok alıyorlar bana kalırsa.
0
neysene
(16.03.21)
@neysene benim de derdim hiç işini düzgün yapan emlakçıya denk gelmemiş olmam ve karşılaştıklarımın hep türlü çakallıklar peşinde olması.

Taşeron emlakçı çalıştıran mı dersiniz, sırf arayalım diye kiraya verilmiş evi ilandan kaldırmayan mı dersiniz.. Kaldı ki emlakçının yegane işi ben hizmet almak için gittiğimde isteklerime uygun evle beni buluşturmasıdır. Anlatıyorsun, yok, elinde ne varsa gösterip oradan oraya koşturtuyorlar insanı ya tutarsa diye. Sırf evi tutalım diye söylenen yalanlardan hiç bahsetmiyorum bile.
0
🌸gmzo
(16.03.21)
Öyle sıkıntılarla karşılaşmadım ama biz ev sahibi olarak şöyle bir kazık yedik bir anadolu ilindeki evimizi 600 tl üzerinden kiraya vermesi için anlaştık. Komşulardan öğrendik ki emlakçı evi 850 tlye vermeye çalışıyormuş. Kira da direkt bize gelmediği için üzerinden nemalanacakmış. Anahtarı elinden alıp levhalarını iade ettik elemanlarına. Onun yüzünden kira yüksek diyw aylarca boş kaldı ev. Önceki sefer de kiracıya 2 ay depozit deyip bize 1 depozit verdi. 1 ay komisyon 1 ay da depoziti ceve indirince kiracı çıkarken fazladan 1 ay oturmuş oldu.
Saydığınız şeylerde de haklısınız ancak bu tip sahtekarlıkları bayağı meslek grubu yapıyor. Galerici bilgisayar tamircileri telefoncular. Türkiyede ahlak kavramı yok hocam kim kime geçirirse
0
neysene
(17.03.21)
(5)

Mopsuz robot süpürge kullanan var mı? Tavsiye lütfen, kafam çok karıştı

anksiyetik pia
7 aylık hamileyim bebek olduktan sonra ihtiyaç olacak diye mopsuz olanlardan alayım diyorum. Kullanıp memnun olanlar varsa marka modelini yazabilir mi acaba? Moplu olanlar sorun çıkarıyormuş diye duydum, zaten silme özelliğini kullanmam, emiş gücü yüksek bir şey olsun, sağa sola takılıp debelenmesin
7 aylık hamileyim bebek olduktan sonra ihtiyaç olacak diye mopsuz olanlardan alayım diyorum. Kullanıp memnun olanlar varsa marka modelini yazabilir mi acaba? Moplu olanlar sorun çıkarıyormuş diye duydum, zaten silme özelliğini kullanmam, emiş gücü yüksek bir şey olsun, sağa sola takılıp debelenmesin yeterli.
0
anksiyetik pia
(12.03.21)
benimki moplu sorun çıkarmıyor ama yine de içinize sineni alın tabi. Xiaomi'den şaşmayın.
0
lcha
(12.03.21)
"Sağa sola takılıp debelenmesin" sanırım bu robot süpürgelerde imkansız bir durum, bir şekilde saçmalıyorlar.

Onun dışında Xiaomi mop pro kullanıyorum, kış sebebi ile mop kullanmadan süpürmesinden memnunum. Öneririm. Haritalandırma ve şarj istasyonu yerleşimini düzgün yapmanızı öneririm.
0
oligomer
(12.03.21)
Moplu kullanıyorum, hiçbir problem yaşamadığımız gibi mopu da sürekli kullanıyoruz. Xiaomi mop pro.
0
gmzo
(12.03.21)
Biz xiaomi mopsuz bir model kullaniyoruz ama bunu yazliga goturup eve moplu almaya karar verdik. Uc bes arkadasim mopludan cok memnun, e cok da ise yariyor namissiz, alalim dedik.
0
somethinginthewayshemoves
(12.03.21)
+1 xiaomi
0
beyinter
(13.03.21)
(15)

Netflix veya Amazon Prime'da kafa dağıtmalık dizi

gmzo
Önerileriniz var mı?
Önerileriniz var mı?
0
gmzo
(10.03.21)
the office
0
jelly bear
(10.03.21)
fleabag kesinlikle.

edit:
evet aslında biraz "buruk" diye hafifleteyim.
ama diğer yandan çok da güldürüyor yahu, çok eğlendirdi beni.
aslında biraz düşüncelere dalıyorsun, yani o açıdan kafa dağıtmayabilir de.
karar veremedim ama çok güzel. :)

ama kafa dağıtmaktan kastınız binge yapmak gibi bir şeyse ozark'ı veya o tip dizileri tercih edin.
netflix'te good girls falan da var mesela, tamamen boş ama izleniyor, fena değil.
0
blatta hiberna
(10.03.21)
modern love
0
juliette
(10.03.21)
fleabag iç karartmıyor mu ya :D

çok çok çok güzel bir dizi ama kafa dağıtmanın tam tersini yapabilir.

ben nbc komedilerinin herhangi birini / hepsini (the office, parks & rec, community, brooklyn nine-nine, the good place vs. vs.) öneriyorum
0
aguen
(10.03.21)
Kafa dağıtmalık dizi nedir tam olarak?
0
ryhmer
(10.03.21)
Superstore
0
fakyoras
(10.03.21)
Amazon: the marvelous mrs. maisel
0
prole
(10.03.21)
Fleabag'in 2. sezonu son zamanda izlediğim en iyi dizi sezonudur. Ruh haline göre sıkıntıya sokabilir. Amazon.
0
m3mphis
(10.03.21)
amazon = house m.d

netflix= ozark, house of cards
0
drako
(10.03.21)
strange things bence.
0
das ende der welt
(10.03.21)
Fleabag'i izledim, müthiş bir dizi kesinlikle ama kafa dağıtmaya uygun değil hakikaten :)

@ryhmer yormayacak (yani aşırı dram, gerilim olmayacak), fakat akıcı ve bölümleri üst üste izlenebilen diziler.
0
🌸gmzo
(10.03.21)
the marvelous mrs. maisel +1
0
Mistyimage
(10.03.21)
lillyhammer.
0
mikahakkinen
(10.03.21)
lillyhammer +2.
community
the good place
the it crowd
0
bihaber
(11.03.21)
rick&morty - futurama - bojack horseman tarzında animasyonlar ilaç gibi geliyor.
0
co2s2
(11.03.21)
(11)

evliler için ailelerde kalma / ailelerin gelip kalması konusu

roket adam
sorum şu: ne sıklıkla birbirinizin ailesine gidip kalıyorsunuz? ya da aileleriniz size kalmaya geliyor.yaklaşık 1 senelik evliyiz, eşimin ailesinde sürekli bir kalma muhabbeti var. siz gelin kalın, biz gelelim kalalım vs vs. bizim ailede de tam tersi kalma hiç yoktur, 2-3-4-5 saat oturursun gece bil
sorum şu: ne sıklıkla birbirinizin ailesine gidip kalıyorsunuz? ya da aileleriniz size kalmaya geliyor.

yaklaşık 1 senelik evliyiz, eşimin ailesinde sürekli bir kalma muhabbeti var. siz gelin kalın, biz gelelim kalalım vs vs. bizim ailede de tam tersi kalma hiç yoktur, 2-3-4-5 saat oturursun gece bile olsa dönersin, ben zaten misafirliği de misafir de hiç sevmem. bu noktada eşimle değil ama ailesiyle biraz ters düşüyoruz. kibarca başka yerde uyuyamıyorum diyorum, ya da korona, iş güç, bizim ev zaten küçük gibi vs bir şeyleri bahane ediyorum ama ileride sorun olacak gibi görünüyor bu mevzu. şimdi eşimin de kalbini kırmamaya çalışıyorum ama inanılmaz ısrar ediyorlar.

bi de yazın mesela bi yazlık kiralayayım 1 ay takılalım dedim, hanım direkt bizimkiler de gelir en az 1 hafta kalır, ne diyeceğiz onlara dedi. yani tatilde bir hafta onlarla kalmak kesinlikle istemiyorum, ama kırıcı olmayacak bir şekilde bunu belirtmek lazım. tüm kiralama mevzusunu iptal ettirmeden nasıl bir bahane uydurmak lazımdır? benzer durumdaki arkadaşlar nasıl yönetiyor bu durumu? (hepimiz aynı şehirdeyiz bu arada)
0
roket adam
(09.03.21)
Aynı şehirde yatılı gelen kayınvalide kayınpeder de hiç duymadım. Başka şehir olsa evlatlarını özler gelirler en iyi şekilde ağırlarsın da aynı şehirde akşam oldu mu çeksin gitsin evine.
Babannem 96 yaşında tek yaşıyor ona diyoruz gel iki gece kal diye evim barkım var benim diyor. Sizinkilere de kendi evlatları kibar dille anlatsın.
0
cilekli pasta
(09.03.21)
Valla nişanlılık arifesindeyim. Sevgilim yokken dahi böyle şeylerden nefret ettiğimi söylemiştim. Müstakbel Nişanlımın ailesi de benim ailem gibi şükür.

Ha böyle bir şey yaptılar bir defa emrivaki. İkincisinde saygı maygı dinlemem kovardım meşgulüz yeni evli çiftiz biz diye.

Kadın kişisiyim.
0
Hallegadola
(09.03.21)
Ben de aynı şehirde birbirinin evinde kalma muhabbetini ilk kez duyuyorum ve hiç normal bulmadım. Herkesin kendi düzeni, rahatı var. Eşinizle açık açık konuşacaksınız, konuyu o yönetecek, başka yolu yok bunun.
0
gmzo
(09.03.21)
kardeş ben sana bu konuda diyorum ki net ol öyle kırmayım dökmeyim derken işler boka sarar bu konularda. bir defa sen kesinlike onlarda kalma kesinlikle. az davet et. davet ettiklerinde de sakın kal deme ama bunları tek başına yapamazsın eşine direk söyle durumu hatta de ki hastalıkta ihtiyaç halinde her zaman başımın üstünde yerleri var ama ben ne böyle sık görüşmeye hele de böyle kalmalı durumlara razı değilim aşırı rahtsız oluyorum. senden de bu konuda hassas olmanı istiyorum de. eşin de kesinlikle sensiz falan onlarda kalmasın. eşin duruma sıcak bakmazsa ve gerçekten rahatsız oluyorsan bu konuda selam kavgalar hazır ol. benim tavsiyem bir ay sağlam kavga bile uzun dönem bu huzursuzluktan iyiidir. git gelleri kesin azalt. gerekirse başkalarına git şehir dışına git başkalarını çağır.
0
andlee
(09.03.21)
ben de aynı şehirde olup birbirinin evinde kalma olayı hiç duymadım. kalma olayı cenazede, belki lohusalıkta falan olur. onun dışında gece yarısı da olsa herkes evine döner.
0
dafuq
(10.03.21)
cozum.

esin desinki kendi ailesine, ben roket adamin ailesine izin vermedim. simdi kendi ailemi alamam.

oyle karsilikli anlastik desin. hele covid zamani hic olmaz desin. esinin seninle antat oldugunu, ve asil problemin ailesi oldugunu varsayiyorum.
.
0
camussar
(10.03.21)
Senin erkek olman işleri kolaylaştırır. Ben istemiyorum sen onlarda kalmayacaksın, onlar da bize her sakka gelmeyecekler kalmayacaklar, işim gücüm var yoruluyorum kafam sessizlik istiyor benim de. Ve sen de kesinlikle onlarda kalma ve eşine de sen yokken onlarda kalmasına izin verme +1. Bu resmen asalak yaşama belirtisi çünkü. Hiç gereği yok saçmalık sadece. "Kocası izin vermiyo" deyip kabullenmeleri daha kolay.
0
1bir1bir1
(10.03.21)
offf okurken rahatsız oldum benim de en korktuğum ve irite olduğum konulardan biri göt göte yaşamaktan ne zevk alıyorlar hiç mi ağırlık oluruz demiyorlar:/ madem o kadar huy edinmişler eşinizi bırakın bence arada kalsınlar kimlerle kalıyorlarsa siz eve dönün diyebilirim. tatil için çüş devenin nalı. çok geçmiş olsun ben de bu vesileyle nefretimi kustum.
0
ala09
(10.03.21)
Erkek olmak nasıl bir avantaj...
Yazmış bir arkadaş; net bir biçimde "roketadam'ın ailesi de gelmeyecek, siz de gelmeyin, ayıp olur"+1

Bana temizliğe gelen bir hanımın ailesi öyleydi. Minibüsle iki durak mesafede oturuyorlar ama örneğin bayramın birinci günü (normalde evde olur büyükler) oğluna geliyor bayram sonuna kadar bayram tebriklerini oğlunun/gelinin evinde kabul ediyorlar.

Örf/adet çok farklı olabiliyor yani. Bunu benimsememek de sizin elinizde.
0
SiyamkedisiZorro
(10.03.21)
lütfen eşinle açık bir şekilde konuş, sizin ailede anladığım kadarıyla bu çok normal karşılanıyor ama bu bana ters geliyor, başımın üstünde yerleri var gelsinler misafirliğe yesinler içsinler sonra evlerine dağılsınlar de. Belli ki eşin ve eşinin ailesi için aynı şehirde yaşayıp kalmalı ziyaretler oldukça olağan. senin için bunun ters olduğunu ve bundan rahatsız olduğunu istemediğini eşinin net anlaması ve ailesine gerekirse eşinin söylemesi gerekli. aksi takdirde aile bütünlüğünüzün bozulmasına kadar gider bu iş
0
wendyangelamoiradarling
(10.03.21)
Evli değilim, tek yaşadığım için arabayla on on beş dakika uzaklıktaki ailem gelip bende kalmaya çok istekliydiler ilk başta. Zamanla konuşarak, evdeki düzenimin bozulduğundan, zaten yakın bir mesafede oturduğumuzdan bahsederek ikna ettim. Artık ayda bir kere kalmak istiyoruz diye haber vermiyorlar. Ben davet edersem geliyorlar. Bence açık olmanız gerek.
0
ruhen hastayim ben
(10.03.21)
(6)

Eşim az önce banyoda düştü

gmzo
Gözüm karardı bi an bayıldım sanırım diyor. Büyük bi gürültüye uyandım, rezervuar kırılmış yerdeydi. Ben bağırarak gittim, kapıyı açtığımda gözleri açıktı kalkıyordu. Birkaç bira içmişti, sinüzit aktı ve kustu. Şimdi iyi uyutmadım ama katiyen hastaneye gitmek istemiyor iyiyim diyor. Ne yapmam lazım
Gözüm karardı bi an bayıldım sanırım diyor. Büyük bi gürültüye uyandım, rezervuar kırılmış yerdeydi. Ben bağırarak gittim, kapıyı açtığımda gözleri açıktı kalkıyordu. Birkaç bira içmişti, sinüzit aktı ve kustu. Şimdi iyi uyutmadım ama katiyen hastaneye gitmek istemiyor iyiyim diyor. Ne yapmam lazım
0
gmzo
(27.02.21)
Görünürde bir şeyi yok
0
🌸gmzo
(27.02.21)
Tansiyon ölçme aletimiz yok maalesef
0
🌸gmzo
(27.02.21)
Nabzına baktım şimdi 61 saydım bir dakikada. Başını vurduysa diye korkuyorum ama kesinlikle gitmem şimdi hastaneye kötü olursam söylerim diyor
0
🌸gmzo
(27.02.21)
Dilini çıkarttırın ve sağa sola uzatmasını isteyin, Güldürün, suratı simetrik mi diye bakın, mantıklı birkaç cümle kurmasını isteyin. Düz bir çizgide yürümesini isteyin, ellerini yana açtırıp, her iki elin parmak ucuyla burnuna dokunmasını isteyin. Yapamadığı varsa ambülans çağırın.
0
Mirket
(27.02.21)
tansiyon ve gün içerisinde kusma beyin kanamasına kadar gidebilir. belki de hiç bir şeyi yoktur ama riske neden atasınız. sabah doktora gidiniz.
0
bisorumvargaliba
(27.02.21)
Geçmiş olsun, alkol almış olmak dışında anlattıklarınızın aynısı bir akrabam yaşadı, beyin kanaması geçirmiş.
0
evanka
(28.02.21)
(4)

Israrla gürültü yapan alt komşu

havadakarada
Sabah nedir akşam nedir bilmiyorlar ailecek. Birkaç kez uyardık yine aynı. Akşam erken uyuyup sabah erken kalkıyorum iş için. bir de adam sürekli küfürlü konuşarak bağırıyor evin içinde. Şimdi bunlara ne yapmak lazım? Gerçekten çok can sıkıcı bir durum.
Sabah nedir akşam nedir bilmiyorlar ailecek. Birkaç kez uyardık yine aynı. Akşam erken uyuyup sabah erken kalkıyorum iş için. bir de adam sürekli küfürlü konuşarak bağırıyor evin içinde. Şimdi bunlara ne yapmak lazım? Gerçekten çok can sıkıcı bir durum.
0
havadakarada
(13.02.21)
hiç bişey yapamazsın, en fazla polemiğe girersin yine de hiç bişey değişmez hatta zararlı bile çıkabilirsin.

imkanın varsa taşın.
0
killerbee
(13.02.21)
Anlamaz ki oküz
0
kirmizipilotkalem
(13.02.21)
her fırsatta panodan elektriklerini kesin.
0
frostpunk
(13.02.21)
Bu tipler değişmiyor, tecrübeyle sabit. Taşınmak dışında çözüm yok.
0
gmzo
(14.02.21)
(8)

Evde uskumru yaptım

alperz
Bizim sokaktaki balıkçıdan gaza geldim uskumru aldım. Fileto yapıp tavada ızgara ettim. Evi havalandırmama rağmen hala sanki ince ince balık kokuyor her yer. Daha önce hiç evde böyle balık pişirmediğimden başa çıkma yöntemleri hakkında bilgi istiyorum. Ne yapacağız bütün mutfağı sirkeyle mi sileyim?
Bizim sokaktaki balıkçıdan gaza geldim uskumru aldım. Fileto yapıp tavada ızgara ettim. Evi havalandırmama rağmen hala sanki ince ince balık kokuyor her yer. Daha önce hiç evde böyle balık pişirmediğimden başa çıkma yöntemleri hakkında bilgi istiyorum. Ne yapacağız bütün mutfağı sirkeyle mi sileyim? Evde sirkeli su mu kaynatayım?
0
alperz
(08.02.21)
Silme, havalandır bekle. Zamanla geçecektir.

Ayrıca balığı sadece tereyağında kızartırsan koku yok denecek kadar azalıyor.
0
sylr
(08.02.21)
Afiyetler olsun.
Havalandırinca geçer ama febrez alıp migrostan onu da hoca edebilirsiniz.
Tabi sirke karbinattgibi çözümler de var ama febrezi alın hoca edin yarın saat sonra her yeri açın yarım saat bekkeyin (böylece zaten vakit de geçmiş olur :)l
0
kisa
(08.02.21)
kucuk bir yanmaz kap ile ocakta bir miktar su-camasir yumusaticisi kaynat 25-30 dk, mis gibi kokar her taraf.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(08.02.21)
Çamaşır yumuşatıcı kaynatıp da zehir solumayın.
Lütfen.
Yani siz yine istiyorsanız yapın da,
Çocuğunuz, hayvanınız varsa onlara solutmayın.
0
Mirket
(08.02.21)
sirkeli su kaynatın ocakta düşük ateşte. ilk aşamada biraz sirke kokuyor ama sonra balık kokusu tamamen geçiyor. alternatif olarak adaçayını yakıp gezdirebilirsiniz evde. yine ocakta lavanta kaynatmak da güzel oluyor.
0
gmzo
(08.02.21)
Sirkeli su kaynatın ya da suya biraz kahve koyup kaynatın. Evde tütsü ya da kokulu mum varsa onu da deneyebilirsiniz. Ayrıca buzdolabı kokusunu çekmek için süt ya da karbonat kullanılıyor. Düz mantıkla belki bir kaba süt yada karbonat koymak da kokuyu çekebilir
0
yazdonumu
(08.02.21)
arkalı önlü açtım camları bütün gün. şimdi koku kalmadı galiba.
0
🌸alperz
(08.02.21)
Kuru bir kaç kaba karbonat koyun, faydası olur.
0
oligomer
(08.02.21)
(27)

Evli çiftler harcama dağılımını nasıl yönetiyor?

goodyes
Kadın ve erkek çalışıyorsa masraf dağılımı ve para birikimini nasıl yapıyor genelde, siz nasıl yapıyorsunuz? Bu aralar bunu çok merak ediyorum. Mesela geçen eşi de kendisi de bankacı olan bi abi “eşim kendi harcayacağı parayı alır, geri kalan maaşını benim hesaba yatırır hesap yönetimini ben yaparım
Kadın ve erkek çalışıyorsa masraf dağılımı ve para birikimini nasıl yapıyor genelde, siz nasıl yapıyorsunuz? Bu aralar bunu çok merak ediyorum. Mesela geçen eşi de kendisi de bankacı olan bi abi “eşim kendi harcayacağı parayı alır, geri kalan maaşını benim hesaba yatırır hesap yönetimini ben yaparım” diyordu. İdeali böyle mi? Siz nasıl yapıyorsunuz?
0
goodyes
(03.02.21)
Evlilik ve öncesinde nişanlılık süresince, eşim ne kazandıysa hesabında biriktirdi, bütün harcamaları ben yaptım. Ben karşılayamadığım zamanda birikim hesabı olarak tuttuğumuz onun hesabından kullandık.
Her ay sonunda gelir gider hesabını ben yaparım, eksik varsa onun hesabından gerekeni tamamlarız. Nakit ihtiyacı varsa ben veririm.
Tahmin ediyorum ki banka kartını atm'ye takıp para çekmeyi unutmuş bile olabilir bu 10 yılda.
0
quaker
(03.02.21)
herkes kendi parasını harcıyor.

1. faturalar ortak (cep telefonları hariç)
2. yemek için alışveriş ortak.
3. misafir çağıracak olan kendi alışverişini yapar.
4. kozmetik herkes kendi öder.
5. araç masrafları ortak.

daha öne denenen ortak bütçe yönteminde plansız harcamlar yapan bir taraf olunca sıkıntı oluyor. şimdi hesaba gerek kalmıyor. yaşasın bağımsız bütçe.
0
helenart
(03.02.21)
erkeğim. kartı hanıma teslim ettim. bana harçlık veriyor. dünya umurumda değil.
0
iddaaci
(03.02.21)
Kredi kartları ortak
İsteyen istediğini alıyor, soran yok, haber verebilir isterse
ama genelde "al canım" diyoruz.

para ortak birikiyor.
kart ödeniyor sonra ay sonu
kalan parayla da pound alıp biriktiriyoruz.

paralar, poundlar, kart ödemeleri bende
eşim bana sık sık para gönderiyor, benim maaş + ek gelirler benim hesapta birleşiyor.
0
summatinyourteeth
(03.02.21)
Taraflardan biri "benim param benim param", "eşimin parası da benim param" diyorsa o evlilik yürümez.

Böyle olmayacak şekilde ayarlanması gerekiyor.
0
hayirsiz
(04.02.21)
1.5 yıllık evlilik. Maaşlar aşağı yukarı aynı. Mesela ben kenara 5x ayırıyorum, eşim 4x. Herkesin birikimi kendi hesabında. Herkes kendi kalan parasından özel harcamasını yapıyor. Ortak harcamalar ortak. Ama birbirimizden para esirgeme, ailelere yardım konusunda çekince falan olmuyor. Birikimler farklı olsa da kimde ne kadar var biliyoruz. Bir harcama olunca da ortak giriyoruz. Tam bir kanka galiba eşim.

Edit: Yatırım danışmanlığı genel olarak bende. "Altın al" diyorum, "vadeliye yatır şimdi" diyorum, yapıyor. Kaybedince de sorun etmiyor (muhtemelen tolere edilebilir kayıplar olduğu için:)
0
prole
(04.02.21)
Bizde "Sende ne kadar kaldı bende şu kadar var, tamam şunun için şu kadar ayıralım, haftaya da şu ödenecek" şeklinde dönüyor işler.
0
joker hakki
(04.02.21)
Evli değiliz, birlikte yaşıyoruz. Partnerimin üç katı kadar maaş alıyorum. Kira, aidat ve faturalara ait ödemeleri o yapıyor. Market alışverişleri ve yemek siparişleri bende. Ayrıca eve ev tekstili, küçük ev aletleri vs alınacaksa yine ben alıyorum. Tatillerde de kazancımız oranında harcıyoruz, o bir harcıyorsa ben üç şeklinde. Ekstra tatile çıkılacaksa, lüks bir harcamamız olacaksa tamamen ben karşılıyorum.
0
feliss
(04.02.21)
Ha, eklememe gerek yoktur tabii ama onun dışında herkes kendi kredi kartı ve banka hesaplarına sahip. Kişisel olarak ne isterse alıyor. Yatırımlarımız da ayrı ama birbirimize danışıyoruz hisse, döviz, cripto currency vs alım-satımlarında. Bir de tabii bunlar ayrı diyorum ama herhangi bir şekilde bir ihtiyacımız olursa, harcamamız gerekirse, ev, araba vs alacak olursak birkimlerimizden ortak bir şekilde harcarız.
0
feliss
(04.02.21)
Senin paran benim param yok. Bir sey alirken birbirimize soruyoruz.
Excel tablomuz var. Aylik max market harcamasi limiti belli, elektrik faturalarını giderleri kirayi her şeyi yazıyoruz. Harçlık da bırakıyoruz. Kalan miktarı hisse senedi ya da fon alarak değerlendiriyoruz. Bunlar benim hesabımda ama benim diye dusunmuyorum bizim diye düşünüyorum.

Sene sonunda kimin eve ne kadar para soktuğunu bileceğiz ama bu tamamen data icin, gelire göre farklı bir yaşam yok :)

Bu sağlıklı finansal iliskiyi 2 seye borçluyuz.
1) ailelerimize destek olmamiza gerek yok.
2) ikimiz de birçok insan için cimri sayılırız. Para harcama davranışlarımiz çok benzer bu konuda tartışmıyoruz hic. Ikimiz de alisveris düşkünü vs olsaydık da problem olmazdi. Sorun bi taraf daha tutumlu diğerinin daha savurgan oldugu zamanlarda ortaya çıkıyor bence.
0
sonsuz
(04.02.21)
Masrafların tek elde toplanması önemli. Tüm masrafları ben yönetirim. Harcamaları yaparım. Eşim eksik kalan kisimlari için takviye yapar. Artan olursa da çeşitli araçlarda değerlendirmeye çalışırız. Ama bu bu sıralar pek mümkün olmuyor.
0
grid
(04.02.21)
eşim har vurup harman savurucuydu, yavas yavas ögrendi. artık en azından buyuk harcamalardan önce soruyor.
her sey bende, gelirler de giderler de. ama giderler hep cok oldugu icin butce dengelemek cok yorucu oluyor benim icin:(
0
art vandaley
(04.02.21)
Herkesin kendi kartı ve hesabı var, ortak harcamaları kime denk geliyorsa o yapar. Bireysel harcamalarda ufak tefek şeyler konuşulmaz, daha büyük harcamalar yapılacaksa diğeriyle konuşulur. Maaşlar yatınca kartlar ödenir, eşim kira ve faturaları öder, eksik kalırsa ben takviye yaparım (gelirimiz yaklaşık aynı). Altın alınacaksa eşim, döviz alınacaksa ben alırım. Birikim takip ettiğimiz bir Excel dosyamız var. İkimiz de savruk olmadığımız için çalışıyor sistem, evlendiğimizde konuşmadık hiç nasıl yapalım diye kendiliğinden böyle gelişti.
0
gmzo
(04.02.21)
Ben evin kredisini ödüyorum ve kredi kartımı kapatıyorum. Eşim evin diğer masraflarını ödüyor ve eksik kaldığımız boktalarda birbirimize harçlık veriyoruz aslında ortak her şey. Ama evle ilgili genel ödenecek şeyleri onun maaşından ödüyoruz. Bir de o ayın 15 inde alıyor ben de ayın başında aldığım için aslında daha güzel oluyor 15 günde bir yeni maaş geliyor gibi oluyor birbirimize harçlıklarımızı o şekilde veriyoruz
0
esinikaybetmiscorap.
(04.02.21)
Eşim maaşını her ayın son iş günü alıyor. Kira faturalar krediler vs tüm ödemeler onda. Benim hesabıma da gönderiyor. Ben maaşımı çok geç aldığım için genelde benim maaş çarçur oluyor bir işe yaramıyor. Hesaplarımız bir asla senin paran benim param hesabı yapmayız.
0
suicides underground
(04.02.21)
evin tüm harcamaları, ev kredisi, araç kredisi, gezme tozma masrafları vs her şey bende. eşim kendi parasını harcıyor, kendi harcamalarını yapıyor, isterse biriktiriyor artanı. bazen benimki yetmezse ondan para istiyorum o kadar.

neden böyle yapıyoruz, onun harcamaları bana saçma gelebiliyor erkek olduğum için. benimkiler de ona saçma geliyor bazen. kendi kazanıp kendi harcayınca karışmıyorum. özellikle kadın çalışma özverisini gösteriyorsa iki taraf ta kendi parasını harcayabilmeli yoksa evliliklerden problemler oluyor. gidip araba kredisi çektirip kıza ödetmek falan büyük sıkıntı ve stres kaynağı, söylemiyorlar ama taşıyorlar bu mevzuyu yıllarca. kazansın ne yapıyorsa yapsın, kendi arabamı da kendim öderim en temizi bu, dolayısıyla bir çok evlilikteki o temel polemikleri kesinlikle yaşamıyoruz.
0
roket adam
(04.02.21)
Herşey ortak. Para ortak hesaba aktarılır tüm masraflar oradan ödenir alışveriş, kredi kartı, krediler vs. Herkes normal harcamalar dışındaki harcamalarında bilgi verir. Maşallah sorun yaşamıyoruz.
0
FAtE
(04.02.21)
"erkeğim. kartı hanıma teslim ettim. bana harçlık veriyor. dünya umurumda değil."

şöyle olmayı o kadar çok isterdim ki :D süper olay valla
0
jugador
(04.02.21)
Benim banka kartim ve kredi kartim esimde.Esim yapacagi tum harcamalari burdan yapar. Maaslardan arta kalanlar da dahil olmak uzere yatirimlarin nerelerde degerlendirilecegini ben yonetirim.Bu birikimlerin bir kismi benim hesabimda bir kismi onun hesabimda. Görüldügü gibi ortak bir havuzuz
0
turkuaz
(04.02.21)
Biz kirayı, faturaları bölüşüyoruz. Elektrik, internet birimizde, su ve doğalgaz diğerinde gibi.

Kalan parayla da birikim yapıyoruz. Ben uğraşmayı sevdiğimden hisse senedi kovalıyorum, o vadeliye veya çok uygunsa dolara/altına yatırıyor.

Keyfi harcamalarda vs. de birbirimize karışmıyoruz. Ben konsol aldım mesela kendim ödedim, o kendine hobi malzemeleri aldı kendi ödedi mesela.

He keyfi 1000 dolarlık harcama yapacak olsam sorarım, araba vs. alacak olsak yine ortak paydada buluşuruz bir şekilde.

Bizim de kendiliğinden gelişti, taraflardan biri çok dengesiz harcamalar yapmıyorsa özerklik iyidir bence.
0
chicha_v2
(04.02.21)
Evlendiğimizde ortak hesap açacaktık, ikimizin de internet bankacılığı ile ulaşabileceği bir hesap sunan banka bulamadık. Şimdi herkesin maaşı kendi hesabına yatıyor. Eşim kirayı, faturaları, kendi kredi kartını ödüyor. Ben de kendi kredi kartımı ödüyorum. Eşim her ay değişken meblağ gönderiyor bana, döviz alıp kendi hesabımda biriktiriyorum. öyle disiplinli bir ortam yok. Gidere göre ya ondan çıkıyor ya benden. Her şey ortak. buyuk harcamalarda istişare ederiz birbirimizle.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(04.02.21)
Ben savurganim, esim tutumlu. Kredi kartlarini pos cihazlarinda asla kullanmamaya karar verdik. Ne alırsak alalim nakit kullaniyoruz. Internet alisverislerinde hesaptaki canli parayi hemen kredi karti hesabina transfer ediyoruz. Hesapta varsa aliyoruz. Kirayi, faturaları ayirdiktan sonra maasi hanima teslim ediyorum. Bana harclik veriyor. Tum harcamalar onda. Oh. Kafa rahat.
0
Kirmizibavul
(05.02.21)
şu an evli değiliz ama evlenirsek şöyle yapcaz.

ikimizin geliri birleşecek. Bu toplam paranın;

- %20'si benim kişisel harcamam,
- %20'si kendisinin kişisel harcaması,
- %30'u ev harcamaları,
- %30'u yatırım.
0
makarnavodka
(05.02.21)
"erkeğim. kartı hanıma teslim ettim. bana harçlık veriyor. dünya umurumda değil."


yemin ederim evlenince hayat felsefesi yapicam bunu. 15 senedir buradayim, gordugum en efsane cevaplardan biri. haha.
0
baldur2
(05.02.21)
Tüm harcamalar ortak... TL, döviz, altın birikimlerini eşim yapıyor. Bitcoin birikimlerini ben yapıyorum.
0
humat
(06.02.21)
Birlikte çalıştığımız için bizim açımızdan çok kolay. Bütün para bende toplanıyor :D Kiralar, kredi kartları, krediler, maaşlar, faturalar, sigortalar vs bütün ödemeleri ben yapıyorum. Kenara atılacak, dövize çevrilecek vs parayı çeviriyorum. Cebimizde genel bi para oluyor harcamak için kimin neye ihtiyacı varsa. Para biterse yine harcanabilecek kısımdan ben veriyorum. Marketi filan da kartlardan yapıyoruz. Haftalık rapor veriyorum, şunu şöyle yaptık, bunu böyle yaptık, şu kadar kaldı haberin olsun gibi. Öyle yani özet olarak iş ortak, havuz ortak, harcamalarda ayrı gayrı yok ama yönetim tek elden.
0
pandispanya
(06.02.21)
ikimizde ihtiyacımızdan fazla kazanıyoruz herkes kendi parasını harcıyor artanı ek hesapta vade yapıyoruz
0
basond
(06.02.21)
(39)

Mesleğiniz nedir ?

garavel
Herkes yazılımcı gibi değil mi ya, gerçekten nereye kafamı çevirsem her taraf yazılımcı ve bir o kadar da sektörde açık var diyor işverenler.Yazılım harici bir meslekle uğraşanlara sorum, mesleğiniz nedir ?
Herkes yazılımcı gibi değil mi ya, gerçekten nereye kafamı çevirsem her taraf yazılımcı ve bir o kadar da sektörde açık var diyor işverenler.

Yazılım harici bir meslekle uğraşanlara sorum, mesleğiniz nedir ?
0
garavel
(01.02.21)
moda tasarımcısıyım
0
fragile lady
(01.02.21)
Önce arkeoloji, sonra sosyoloji bitirdim. Önce organizasyoncuydum, sonra nasıl olduysa son işimde iş geliştirme uzmanıydım. Şimdi de İstanbul Üni'nin açığından çocuk gelişimi okuyorum :D Diğer yandan da işletmeci mi, aşçı mı, garson mu, barmen mi, temizlikçi mi olduğumu bilmediğim bi işim var. İleride belki kreşte çalışırım :P
Böyle bakınca, keşke yazılımcı olsaymışım diyorum, en azından ne olduğun belli işte ne güzel :D
0
pandispanya
(01.02.21)
ingilizce öğretmeniyim. bundan 6 sene önce birkaç ay çalışır, başka iş bulur istifa ederim diye başlamıştım. sınıflarımı, öğrencilerimi öyle özledim ki... tanıdığım insanlara itiraf edemediğimi burada dile getireyim ben bu işi yapmayı çok sevmişim aslında.
0
dimpled
(01.02.21)
mühendisim. yazılımcı olsam güzel kapılar açarmış bana ama o kadar ilgim yok ki. mesleğimi seviyorum.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(01.02.21)
insaat mühendisiyim
0
ben de
(01.02.21)
Planlamacıyım. Bana da herkes ikcı gibi geliyor.
0
nickimin hakkini veremedim
(02.02.21)
@ben de sektörde durum nasıl ? maaşlar tatmin ediyor mu ?

@nickimin hakkini veremedim biraz daha açar mısınız ? ne bitirdiniz mesela, ne yapıyorsunuz tam olarak ?
0
🌸garavel
(02.02.21)
yayin operatoru. bana da benden baska bu isi yapan yok gibi geliyor
0
ala09
(02.02.21)
@garavel

türkiye piyasasini maalesef pek bilmiyorum ama maasimdan memnunum. diger sektörlerdeki corona durgunlugu ile kiyaslayacak olursam gayet iyi durumdayiz diyebilirim.
0
ben de
(02.02.21)
Psikoloğum. Bizden bol bol var gibi bu aralar :)
0
kullanıcıadımbuolsun
(02.02.21)
Yazılımcıyım herkes avukatmış gibi geliyor
0
Kahir ekseriyet
(02.02.21)
mühendis, teknoloji yatırımları danışmanı

fikrin ve paran varsa yapmak istediğin işte mühendislik içeriyorsa arayacağın kişi benim.
satış pazarlamaya karışmam geri kalan herşeyi halleder ürün bu, fiyat bu, kazanacağın para bu, yapman gereken bu diyip mevzuyu teslim ederim. tr/eu/iskandinavya çalışıyorum.
0
duyurukullanıcısı
(02.02.21)
Mimar / akademisyenim. Her ikisiyle de aşk / nefret ilişkisi yaşıyorum. Mimar olmak deli işi, akademisyen mimar olmak için tamamen keçileri kaçırmış olmak gerekiyor, özellikle tasarım alanında.
0
gmzo
(02.02.21)
onu yazmayı unutmuşum bana da herkes influencer gibi geliyor. bir şekilde sosyal medyadan ucuza para kazanma derdinde insanların çoğu, yapana da saygı duyuyorum haksız değiller.
0
🌸garavel
(02.02.21)
Bir diğer nereye baksan rastlanılan meslekteyim, avukatim
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(02.02.21)
Endüstri mühendisiyim. Yazılımcı olsaydım keşke diyorum. Yazılım dillerine yatkınlığım var. Zevkle yapardım. Şu an endüstri mühendisliği beni tatmin etmiyor.
0
himmet dayi
(02.02.21)
Sınıf öğretmeniyim. Ben de herkes yazılımcı sanıyordum.
0
ruhen hastayim ben
(02.02.21)
çevirmenim.

herkesin mesleğinin ne olduğundan ziyade, sabah şirkete gidip akşam döndükleri monoton bir dünyadalar diye düşünürdüm.
benimkinden çok farklı bir düzen bu.
en azından 2020'ye kadar farklıydı.
artık herkes benim gibi.
kendimi yalnız hissetmiyorum :)
0
blatta hiberna
(02.02.21)
@himmet dayi endüstri mühendisi ne yapar ? şuanki bulunduğunuz pozisyonunuz ve iş tanımınız nedir acaba ?
0
🌸garavel
(02.02.21)
Turizmciyim. Turdur, oteldir falan bakıyorum. Alaylıyım, 15 seneyi geçkin uğraşıyorum.
0
habarbey
(02.02.21)
universite doneminde (marmara reklam) produksiyon asistanligindan baslayip amirligine kadar geldim, tv calisaniydim.. yuksek lisans doneminde (arel grafik tasarim) free lance grafik ve tv baglantilarim sayesinde cevirmenlik yaptim.. akabinde medya ve uzantilarindan daralip meslek degistirmeye karar verdim.. o sirada ogretmenlik firsati cikti karsima dil ve sahip oldugum toefl`dan oturu.. 11 yil once oylesine basladigim meslege, ogretmenlik sertifikasi ile profesyonel olarak devam ediyorum..

bana herkes issiz gibi geliyor.. asiri pesimist ruh halimden de kaynaklaniyor olabilir..
0
mecik balit
(02.02.21)
@garavel

ne iş olsa yaparız abi :d

şaka bi yana üretim ve hizmet sektörlerinin birçok alanında çalışma imkanı var. yani hastanede çalışan arkadaşım da var, trt'de de çalışan arkadaşım da var, üretim sektörü ağırlıklı oluyor genelde ama işte alternatifler de çok fazla.

ben otomotiv sektöründe kısa bir süre planlama akabinde uzun süre proje yönetimi bölümlerinde çalıştım. şu an çalışmıyorum. yeni bir iş için istifa ettim. yeni işte süreç tamamlanmak üzere. otomotiv değil bu kez. yine üretim sektörü. pozisyon satın almaya bağlı bir uzmanlık diyeyim.

Genel olarak planlama, proje yönetimi, kalite, üretim (üretim mühendisliği, yalın üretim, verimlilik vb. ile ilgili tüm bölümler), satış, satın alma, ürün geliştirme (tasarım değil) vb. gibi pozisyonlarda çalışıyor endüstri mühendisleri.
0
himmet dayi
(02.02.21)
Kimya mühendisiyim. >10 yıldır boya argecisi olarak çalışıyorum.

Bana da duyurunun %85'i yazılımcı veya avukat gibi geliyordu :)
0
pati
(02.02.21)
sinema & televizyon mezunu, modern tavla oyuncusuyum.
0
ateistanbul
(02.02.21)
Turist rehberi & ziraat teknikeri
0
beetlejuice
(02.02.21)
yazılım.(eğitimim) çiftçi.(ata mesleği) öğretmen.(bilgisayar, girdim bitirdim. bitiremem sanıyordum ama bitirdim) taksici. (baba mesleği. yapmıyorum. eskiden adam olmayınca geceye çıkardım.)
0
phonex
(02.02.21)
Akademisyenim, siyaset bilimi alaninda doktoraya devam ediyorum, ayni zamanda ders veriyorum.
0
feliss
(02.02.21)
Ameleyim (müteahhit), kat karşılığı verilecek yeriniz varsa verin yapayım :)
0
John Bloor
(02.02.21)
yazilimciyim. bana da herkes benden cok kazaniyormus gibi geliyor.
0
lemmiwinks
(02.02.21)
teknikerim. hep bir şeyleri tamir ettim. şimdiyse ar-ge yapıyorum. bana da herkes benden çok kazanıyormuş gibi geliyor.
0
hemsta
(02.02.21)
finansçı/akademisyen/oyuncak tamircisi:)
0
yemrem
(02.02.21)
Hafta içi akşam 5'e kadar memurum, sonrası ve hafta sonu tam zamanlı esnafım. Kafamın içinde 24 saat esnafım. Şu, su verenin itfaiye hortumunu sevdiğiniz esnaflardan değilim, suyumuz var :)
0
synax
(02.02.21)
avukatım
0
her giriste sifresini unutan adam
(02.02.21)
Yazılımcıyım, bana da herkes yazılımcı olmaya çalışıyor gibi geliyor.

Neyse yazılımcı olun, belki ülke daha iyi bir yer olur 50 sene sonra.

youtu.be
0
chicha_v2
(02.02.21)
siyaset bilimi mezunuyum, işsizim.
0
rojhat
(02.02.21)
devlet memuruyum, düz.
0
birfincankahvedahaisteyenadam
(02.02.21)
Eskiden hava indirme teğmen'dim. yani paraşütçü piyade. muvafaktaname ile memurluğa geçtim.
0
komando kani var bende
(03.02.21)
tamirciyim bildiğin tornavida anahtar gres yağ tamir işi.
0
basond
(03.02.21)
Mali müşavirim. ben de çoğunluğun yazılımcı olduğunu düşünenlerdendim.
0
naksidil
(03.02.21)
(17)

bir kadının eşini kurtarmak gibi bir sorumluluğu var mıdır sizce?

denizince
selamlar,bugün böyle hareketsiz adamlardan çok başlık açıldı, ben de derdimi açayım. evet sorum başlıkla... yani hayattan duygusal olarak beklentisini tüketmiş, zaruri ihtiyaçları dışında bilgisayarın başından kalkmayan, konuştuğunda ya sarkazm yapan ya da ümitsiz gelecekten bahseden, 2 ayda bir art
selamlar,

bugün böyle hareketsiz adamlardan çok başlık açıldı, ben de derdimi açayım. evet sorum başlıkla... yani hayattan duygusal olarak beklentisini tüketmiş, zaruri ihtiyaçları dışında bilgisayarın başından kalkmayan, konuştuğunda ya sarkazm yapan ya da ümitsiz gelecekten bahseden, 2 ayda bir artık durumundan sıkılıp hareketlenen sonra eski haline geri dönen, tasarruf yapmak için keyif alacağı aktivitelere bahane bulan bir adamı kurtarmak gibi bir vazifem var mı? "iyi günde kötü günde"deki kötü gün bu mu, yani onun depresif halini tolere etmek mi? şahsen aile bütünlüğümüz bozulacak olsa bile (boşanmaktan bahsetMİyorum) ben kendi yolumu çizmeliyim gibi hissediyorum. zira ömür geçiyor ve ben 5 yılımı yüzümü ona dönerek, kendimi dış dünyaya kapatarak geçirdim. benim yapım da içedönük ama bu kadarı fazla geliyor.
0
denizince
(21.01.21)
İtfaiye misin sen yoksa psikiyatr mı. Senin adam hayattan emekli olmuş. TV kumandası gibi düşün. İki tane dandik pil alırsın hemen biter. Sonra birini atar yerine Duracell takarsın. Kumanda bir tane bitik pil ve bir tane Duracell pille canavar gibi çalışır. Sen bu ilişkideki Duracell'sin.

Kendi hayatını kurtar önce.
0
pass
(21.01.21)
evlenmeden önce durum neydi? geçici bir durumsa, işsiz vs kalmış bunalıma girmişse ilerde toparlayabilir, destek olunabilir. ama kadınların erkeklere bakışı çok farklı. karşı tarafa saygıyı yitirdikten sonra toparlaması zor oluyor oldukça. ki ben öyle algıladım. yetersiz görüyorsun eşini.
0
benim adim kerim hepinizi severim
(21.01.21)
@benim adim kerim
evlenmeden önce de ağırbaşlı bir yapısı vardı ama bu kadar kötümser değildi. ülkenin hali malum, sadece memlekette olan biteni takip etmek bile insanın ruhunu yıpratıyor. iş yerinde beklediği değeri göremiyor, işini iyi yapsa da sosyal olmamaktan kaybediyor. ayrıca finansal olarak da zamanla geriye gittik. bütün bunlar birikince bu noktaya geldi. ama bence bunlar bahane olmamalı, insanın içinde yaşama hevesi varsa yine bu duruma gelmez. aslında ilk zamanlarımızı düşününce baştan beri böyle bir kara delik varmış içinde ama ben iyimser bakmışım hep, görmezden gelmişim.
0
🌸denizince
(21.01.21)
Böyle bir sorumluluğun yok tabi ki. 5 yıl uzun süre. Umut kalmamış. Yola başka şekilde devam etmelisin belli ki.
0
elorelia
(21.01.21)
Evet eş kurtarılmayı istiyor mu acaba?
Siz neden böyle bir rol üstlenmeye çalışıyorsunuz ayrıca? Belki de iğneyi kendinize batırarak başlayabilirsiniz.
0
sevenay
(21.01.21)
sanki benim esim yazmis gibi geldi biraz. ben de sanirim boyleyim. telefon/bilgisayar ile internette takilmak disinda bir sey yapmiyorum, kendimi gelistirmiyorum, bir aktivite uretmiyorum, ot gibi yasiyorum. arada bir ufak gaza gelsem de hemen geciyor. ozellikle son donemde cok depresifim. maddi olarak ileri gidiyoruz sadece ama esimin gerisinde kaliyorum artik.

cevap olarak:
kurtarmak gibi bir vazifen yok tabi ki. kendi yolunu cizmek istiyorsan cizmende bir sakinca yok ama bosanmadan da bunu yapamazmissin gibi anliyorum yazdiklarindan, cunku 5 yilda zaten yapmamissin. muhtemelen sikilmissin esinden, ortak bir gelecek de gormuyorsan zorlamaya gerek yok. hem evli kalip hem kendi yolunu cizmek mumkun mu bilmiyorum, o evlilik olur mu ondan da emin degilim. ama bi ihtimal sen kendi yolunu cizerken esin sana uyum gosterebilir (once bunu deneyebilir, olmazsa ayrilabilirsin de). kendi yolunu cizmek baskalariyla birlikte olmak vs. degilse tabi.
0
lemmiwinks
(21.01.21)
Bence var, ama bu kişisel bir şey, evlilikten ne anladığınıza göre değişiyor. Başkası yok der, doğrusu odur falan.

Bahsettiğiniz durum depresyon gibi görünüyor. Sonuçta bir hastalık. Siz hasta olsanız ve o sizi kendi halinize bıraksa ne hissederdiniz, onu düşünebilirsiniz.
0
plutongezegendegilmi
(21.01.21)
kurtarılmak isteyen insan kurtarılır.
talep edilmemiş yardımın altında da büyük bir ego yatar.
zaten ortada bir depresyon olmakla birlikte, kurtarılacak bir şey de yok bence.
yani konuyu o açıdan ele almak bence biraz dönüp kendinizi sorgulamanız gereken bir konu.
anlamaya çalışmaktan çok, beklentili ve yargılayan bir durumunuz varmış gibi geldi bana.
zaman içinde buna dönüşmüş de olabilirsiniz tabii.

ama insan hayatının da evliliklerin de inişleri ve çıkışları oluyor.
eşiniz sizde bir yılgınlık yaratmış olabilir.
bunu konuşup bazı çözümler getirmeniz lazım.
terapiye mi gidilecek, sosyal hayat mı canlandırılacak, artık duruma göre onları siz belirleyeceksiniz.
buna da yanaşmıyorsa, birlikte bir hareket planı yapamıyorsanız, o zaman kendi planlarınızı yaparsınız.
0
blatta hiberna
(21.01.21)
Eşinizi "iyileştiremezsiniz", eğer kurtarmaktan kastınız buysa. Ama iletişim kurmaya çalışabilirsiniz, terapiye yönlendirebilirsiniz, birlikte üretken olmayı ve bir şeyler paylaşmayı önerebilirsiniz.

Eşim bu durumda olsa sırtımı dönüp "ben kurtaramam bu adamı" diyemem. Ama eşime yüzümü döneceğim derken kendime sırtımı dönersem hem kendimi, hem de ilişkiyi tüketirim. Dolayısıyla dengeyi sağlamaya çalışmak gerekiyor. Ve evet "hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde" tam olarak bu.

Edit: Yani eşinizin kalp hastalığı olsa, kalp hastalığını siz iyileştiremezsiniz, doktordan yardım almanız gerekir. Ama bakımına, beslenmesine yardım eder, yürüyüşe yönlendirirsiniz. Bunun gibi düşünebilirsiniz.
0
gmzo
(21.01.21)
e bu şey değil mi ya? evlilik?
0
nuisance
(21.01.21)
seviyorsan var, sevmiyorsan yok. her şey sana bağlı. ben erkeğim, evli değilim ama mesela gerçekten seviyorsam eşimi, zorluk yaşadığında da, bir batağa saplandığında da onu oradan kurtarmaya çalışırım, hatta kurtarmaktan keyif de alırım. gerçi bende biraz kahraman olma hevesi de var ama.

ama tabii kişiyi döndüremeyeceğiniz bir nokta da olabilir. o noktada da o iş biter.

ama ufak bir zorlukta kaçan birinden de hazzetmem.

gerçi siz hala boşanmayı düşünmüyorsunuz. o halde çizin kendi yolunuzu bence.

çok çelişkili şeyler yazdım ama olay detaylarda çok değişkenlik gösterdiği için ve geçen 5 senenizi bilmediğimiz için böyle konuşabiliyorum ancak.
0
ardt
(21.01.21)
@kıyıya vuran dildolar

biraz hızlı ve argo bir giriş ama doğru tespit bravo, bende de pasif agresiflik vardı. gerçi çeşitli delirmeler sonucunda fark ettim ve aştığımı düşünüyorum.
0
🌸denizince
(21.01.21)
cevaplarınız için çok teşekkürler...

açıkçası bırakıp kaçma gibi bir niyetim yok. kendisini seviyorum da, bunun yanında saygı duyduğum pek çok özelliği de var. örneğin, fiziksel olarak ne kadar hantalsa zihni o kadar hareketlidir, keyfi yerinde olunca çok güzel muhabbet ederiz. dünyaya karşı umursamaz olduğu için kaygılı zamanlarımda bana farklı bakış açısı sunar, rahatlarım. çoğu şeyi düşünmüş ve kafasında bir yere oturtmuştur, bu halini seviyorum.

ben bu noktaya kadar onun hayatımdaki varlığını öncelik sıralamasında en üste koydum, şimdi artık önceliği kendime verip, o bana uyum sağlasın diye düşünerek hareket etmek istiyorum. böyle bir hamle yapmamın ilişkimize de iyi geleceğini seziyorum, ama emin değilim. belki de kopmaya sebep olur.
0
🌸denizince
(21.01.21)
"""iyi günde kötü günde"deki kötü gün bu mu""

Değil. O yapı itibariyle böyle. Bu kötü gün değil. Uyuşamıyorsanız ve böyle cidden huzur bulamıyorsan boşanman gerekir.
0
1bir1bir1
(22.01.21)
Birlikte spor yapın. Birlikte video oyunları oynayın. Yeni sohbet topicleri bulun. Cinselliğe yeni fanteziler ekleyin. Sarılın.
0
hasmetizm 2046
(22.01.21)
bence bir ilişkideki en önemli konulardan biri de yaşam enerjisi ve keyfi ile ilgili aradaki makasın aşırı açılması. daha durağan yaşayan çoğunlukla hiç değişmiyor çevreden gözlemlediğim kadarıyla. diğer taraf ya kendinden vazgeçiyor ama içinde bunun yanlış olduğunu bildiği için aşırı mutsuz oluyor. ya da kendini seçiyor ki bu da ilişkinin bitmesine neden oluyor.

iyi günde kötü günde bence tam olarak bu değil zira aynı şey diğer taraf içinde geçerli. o da sizin bu durumlardan etkilendiğiniz için kötü gün kısmında olduğunuzun farkında değil mi? farkında. şayet yine de hayatından memnunsa ve adım atmaya yanaşmıyorsa o zaman bu sizi aşar ve ömür boyu mutsuz olursunuz. ama o da sizin kötü günde olduğunuzun sorumluluğuyla somut ve devamlılığı olan adımlar atacaksa, mesela bir uzmanla görüşecekse, kendisine çekidüzen verecekse, o zaman elbette yanında olmaya devam edersiniz.
0
Phoebe
(22.01.21)
Sorumluluğunuz yok bana kalırsa. Ama birşeyler yapayım diyorsanız şu kitabı tavsiye ederim.
www.kitapyurdu.com
Bu kitapta evliler için bir bölüm var.
0
Anthony McCarten
(23.01.21)
(2)

Ev Yapımı Pasta

ruiz
Merhaba,Sağlıksız market ürünleri ile değil de doğal/sağlıklı ürünlerle evde yaş pasta, tiramisu yapmak istiyorum.Tavsiye edebileceğiniz web sayfası, video, kanal veya hesap var mıdır?teşekkür ederim.
Merhaba,

Sağlıksız market ürünleri ile değil de doğal/sağlıklı ürünlerle evde yaş pasta, tiramisu yapmak istiyorum.

Tavsiye edebileceğiniz web sayfası, video, kanal veya hesap var mıdır?

teşekkür ederim.
0
ruiz
(19.01.21)
Hayalimdeki Pasta (instagram)
0
since1907
(19.01.21)
İşlenmiş şekersiz, glutensiz tarifler bakıyorsanız @fitmuhendisce ve @sekersizlezzetler hesaplarındaki tarifleri yapıyorum ben, hep de çok güzel oluyor
0
gmzo
(19.01.21)
(1)

Yeni yila basladigimizdan beri erken kalkamiyorum

kuehles blondes
Selam!Bakin bu cok enteresan ama 31.12.2020 sabahina kadar alarm vs olmadan erken kalkiyordum. 01.012021den beri yataga yapismis haldeyim. Mesai 9da basliyo, 9da gozlerimi zorlayarak aciyorum. Evden cikmiyorum, hicbir sey yapmak istemiyorum, hep bi yorgunluk... d vit eksikligi, demir, b12 filan heps
Selam!
Bakin bu cok enteresan ama 31.12.2020 sabahina kadar alarm vs olmadan erken kalkiyordum.
01.012021den beri yataga yapismis haldeyim. Mesai 9da basliyo, 9da gozlerimi zorlayarak aciyorum.

Evden cikmiyorum, hicbir sey yapmak istemiyorum, hep bi yorgunluk...
d vit eksikligi, demir, b12 filan hepsi gibi duruyor, test yaptiricam ama hissedilen yeni yilla beraber bu depolar gece 12den sonra resetlenmis gibi.

Soru: sizde de yeni yila gecisle boyle bir sey oldu mu? Test yaptirmak disinda (haftaya halledicem) siz nasil hallettiniz?
Kanndegerleri disinda sebebi ne olabilir?
0
kuehles blondes
(09.01.21)
Bende öyle bir problem olmadı ama olası sebepler:
- menstruasyon döngüsü (pms dönemi ve regl olduğum günler daha çok uyuyorum)
- hareketsizlik
- ortamdaki hava kalitesi
- hava değişimi, sabah çok karanlık olması
- beslenme (fazla karbonhidrat ve şeker tüketimi)
0
gmzo
(09.01.21)
(20)

insanların fiziksel özelliklerini yüzlerine karşı eleştiriyor musunuz?

nonik
pandemi sürecinde biraz kilo aldım, evde sıkıntıdan kendime bakım kürleri falan da yapmadım - üşengeçliğimden. şirkete arada bir gidiyorum. her gittiğimde birileri "sen kilo mu aldın, aaa beyazların çıkmış, saçların fazla uzamış" diye konuşup duruyor. sivilcem çıksa "aa suratın sivilce dolmuş niye s
pandemi sürecinde biraz kilo aldım, evde sıkıntıdan kendime bakım kürleri falan da yapmadım - üşengeçliğimden. şirkete arada bir gidiyorum. her gittiğimde birileri "sen kilo mu aldın, aaa beyazların çıkmış, saçların fazla uzamış" diye konuşup duruyor. sivilcem çıksa "aa suratın sivilce dolmuş niye stres yaptın". en son bugün de biri "saçların neden bu kadar kötü olmuş bakım yapsana" deyince artık kendi içime içime patlayacak duruma geldim. pandemi var, kuaföre gitmiyorum, saçımın kendim evde kırıklarını alıyorum, temiz olmaktan başka illa da o bu bakımı yapayım diye uğraşmıyorum, e hareketsizlikten kilo aldım. ne yapayım?

bu ayıp değil mi ya, ben mi abartıyorum? ben kimseye gidip oran kötü buran kötü demem. ne bileyim belki zaten kafasına takıyordur, zaten üzülüyordur, en basiti banane yani zaten aynaya baksa görüyor kendi de.

çok samimi arkadaşlarınızı dışarıda tutarsanız (iyi niyetle uyarma ya da tavsiye verme vs. gibi hadi diyelim belki denir), siz böyle şeyleri söylemeyi normal buluyor musunuz? ben mi fazla alınganım?
0
nonik
(07.01.21)
Evet hadsizlik bu, insanlar fikirleri sorulmadan konuşmamaları gerektiğinin farkında değiller
0
freebird5406_2
(07.01.21)
Kilo konusu: psikolojik sorunlar nedeniyle değil ama hareket etmemekten kilo aldığını düşündüklerime şaka ve tavsiye yollu söylerim.

Geri kalan her şey aptal insan işi.
0
prole
(07.01.21)
Yaptıkları ayıp ve yanlış. İnsanların fiziksel özelliklerini asla dile getirmem, dile getireni de hiç hoş karşılamıyorum.
0
fotrsapka
(07.01.21)
bunlar küçükken aaa kepçe kulak, ooo şişko domates, ayı vb. gibi tabirleri arkadaşlarına söyleyen ve ailesi tarafından uyarılmayan, eğitilmeyen insanların büyümüş versiyonları. yıllarca saçların önü açılmış, bu yaşta nasıl döktün vs.. şeklinde sözlere maruz kaldım. ulen aynaya bakıyorum gayet var saçım, yapısı öyle napayım yani. niye bana bunu bir sorunmuş gibi söylüyorsunuz ki. 37 yaşına geldim hala şekil verebileceğim saçlarım mevcut kafatasımın üstünde. şimdi gidip bunu söyleyenlere baksam kel olmuşlardır. oldularsa olmuşlardır tabi ki banane de yani benim durumumdan da sanane işte. insanlarımız böyle eğitimsiz maalesef.

yakışıksız ve saçma, abartmıyorsun, alıngan da değilsin. içinde yaşadığımız toplum birbirinin hayatına müdahil olmaya çok hevesli bir toplum maalesef. kesinlikle normal değil. "ben böyle seviyorum/istiyorum" deyip sırıtıp geçeceksin böylelerine. samimi arkadaş zaten nerede ne konuşacağını bildiği için samimi arkadaştır, sınırları bilir.
0
Improbable
(07.01.21)
Ben de alinirim, ve kimseye fiziğiyle ilgili bir şey demem
0
yarey
(07.01.21)
Abartıyorsun. Fiziksel özelliklerinizi bu kadar kutsallaştırmayın. Kilo almışsan almışsındır. Beyazın çıkmışsa çıkmıştır. Bu ayıplanacak bir şey değil. Senin vücudun senin kararın.

Karşındaki sana bunu söyleyince kilo almış olmuyor musun. Benim saçım yok. Kel denmesi neden zoruma gitsin. Kelim işte. Hadsizlik değil bu. İnsanlar samimiyet ölçünüze göre sizinle diyalog kuruyor. Hehehe pis şişko tombili keltoş puhahaha diye geçilmediği sürece sorun yok.

Evet saldım bu ara deyip geçmek varken dünyanın en sığ muhabbet konusunu gurur meselesi haline getirmenin kapris ve eziklik olduğunu düşünüyorum.
0
pass
(07.01.21)
Abartılı bir negatif değişim olmadığı müddetçe ne dikkat eder ne de söylerim. Ben iltifatçılardanım, genelde olumlu şeyler söylerim özellikle kadınlara :) İnsanlar kendini iyi hissedince mutlu oluyorum.
0
msb
(07.01.21)
Bu terbiyesizlikten başka bir şey değil, insanlar sınırlarını bilmiyor. Burada bile eziklik ve kapris diyen olmuş, yok artık.
0
gmzo
(07.01.21)
karşımdakini incitmemek adına genelde olumsuz bir şey söylemem (işte dişinde maydanoz kalmış ya da terlemişsin biraz deodorantımı vereyim de sık falan derim max.) ama bana söylenmesinden rahatsız olmam pek. özellikle kilo aldıysam bunun söylenmesini tercih ederim çünkü bu beni kilo vermek için kamçılar :D
0
theseachange
(07.01.21)
@pass, zaten kilo aldım biliyorum, saçımın beyazladığını da görüyorum, istesem evde kendim de boyarım ama zaten takmıyorum saçımda beyaz olmasını. sorun benim bunu kafaya takıp takmamam değil ki. ha ben artık bir yerden sonra takmaya başladım o başka ama bence sorun insanların düşüncesiz olması. ya karşısındaki insan hassas bir dönemden geçiyorsa ya da karakter olarak hassassa, ilaç kullandığı için kilo alıyorsa ya da ne bileyim sırf ona kilo aldın dendiği için gidip kendini kusturarak bulimik olacak kadar zayıfsa.

ben zaten kendimle de dalga geçiyorum ama insanların bu şekilde konuşabilmesi garip geliyor. dediğin gibi "en sığ muhabbet konusu" olabilir. ayrıca samimiyet ölçüsüne göre de kurulmuyor bu muhabbet, samimi arkadaşlarım söylese ben de alınmam yapıcı alırım eleştiriyi ya da güler geçerim. ofiste karşılaştığım insanlar bunlar.
0
🌸nonik
(07.01.21)
ayıp tabi, abartmıyorsun bence. Böyle şeyler genelde söylemem kimseye, çünkü hem üzerime vazife değil hem de aynaya bakınca görüyordur zaten.

en fazla şu olabilir, çok sevdiğim çok yakın bir arkadaşım kilo verme işini abartmıştır ve artık yüzü çökmüştür hasta gibi görünmeye başlamıştır farkında değildir. o noktada iyiliği için bence daha fazla zayıflama gibi bir öneride bulunabilirim.
0
aquarium
(07.01.21)
Toplum olarak bu incelikleri kaybetmeseydik, insana bu değeri vermekten vazgeçmeseydik zaten şu an bu hallerde olmazdık. İncelik de bir gelişmişlik göstergesidir, zarafettir, iyiliktir.

Üzülme, boşver. İncelikli insanların çoğalmasını dileyelim sadece. Üzülme.
0
1bir1bir1
(07.01.21)
Hadsizlik bence de.
Başkasının her nevi özeli hakkında yorum yapma hakkını kendinde gören insan sayısı çok fazla ülkemizde.
Dedikoducudur aynı zamanda bu tipler.
0
auroraaurora
(07.01.21)
çok aptalca bi şey bu ya. ee napıym yani, bunu söyleyen kişinin istediği gibi olması için çaba mı sarfetmeliyim ya da bıçak altına mı yatmalıyım yani, maksatları ne bu tip insanların anlayamıyorum. sen de onu eleştirmeye başla, rahatsız hissettir bence. eminim ki bir sürü eksiği vardır.
0
deartheodosia
(07.01.21)
Turk insaninin small talktan anladigi bu iste:)
0
freedonia
(07.01.21)
ayıp tabii ki ama bizim insanımız böyle. anca yakın arkadaşlarıma oo kilo almışsın falan derim ama o da goygoy olsun diye. ne ayıp.
0
candide
(07.01.21)
Haklısınız şirket ortamında böyle ya. Ben pozitif bir şey görürsem söylüyorum sadece aa saçların ne güzel gibi. Diğer konularda samimi de olsam susarım. Karşı tarafın o konuyu açıp fikrimi sorması lazım.
0
jazzabel
(07.01.21)
evet insanlarin cogu aptal oldugundan kendi gozuyle gorebildigi biseyi senin fark etmemis olma ihtimalin varmis gibi davraniyor. hadsizlik ve aptallik olarak degerlendiriyorum bu tarz seyleri. sirf can sıkmak icin olumsuz konusan insanlarla mumkun oldukca iletisim kurmuyorum. iletisime mecbursam, olumsuz yorumlarinda israrci olanlari bozuyorum, ben daha can sıkıcı oluyorum boylece iletisimi kendi isteyerek sınırlamış oluyor o kisi benimle. 3 yasinda degilse herkesin gorebildigi seyleri kendisi o an kesfetmis gibi soylemek sacmaligin daniskasi. ama ne yazik ki insanimiz kendisine sorulmayan seyler hakkinda cok degerli (!) yorumlarindan karsisindakini mahrum birakmamak konusunda cok comert :s
0
in vino veritas
(07.01.21)
Benim çocukluktan beri çok fazla beyaz saçım var. Lisede bir gün yemekhane sırasında arkamda 2 çocuk özellikle bana duyurmaya çalışarak dalga geçmişlerdi “bu yaşta ne yaşadı acaba”, “çok mu dertli” falan diye ve o zaman çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Şimdi böyle takmıyorum tabii ki ama hala gereksiz ve hadsizce geliyor birinin dış görünüşüyle ilgili yapılan yorumlar.
0
ms brownstone
(07.01.21)
Kesinlikle hayır.
0
hayirsiz
(07.01.21)
(9)

Nevresim

bisorumolacaktı
Nerden alıyorsunuz nevresimlerinizi sevgili duyuru ahalisi? Bir de birkaç yıkamadan sonra tüylenme yapmaması için hangi kumaşı/markayı tercih etmeliyim?Teşekkürler..
Nerden alıyorsunuz nevresimlerinizi sevgili duyuru ahalisi?
Bir de birkaç yıkamadan sonra tüylenme yapmaması için hangi kumaşı/markayı tercih etmeliyim?
Teşekkürler..
0
bisorumolacaktı
(05.01.21)
ben en son Taç'ın kendi websitesinden basic ranforce'lardan ve everyday satenlerden aldım. memnunum. sanırım pamuk saten tabir edilenler daha iyi oluyor tüylenme yapmama açısından.
0
nimberjack
(05.01.21)
madame coco, jua home güzel. pamuk satenler gerçekten düz pamuktan iki kat daha iyi.
0
ala09
(05.01.21)
Marka değil ama sıklığa bakmanızı öneririm. Ne kadar yoğunsa o kadar iyi.
0
kullanıcıadımbuolsun
(05.01.21)
H&m Home
0
gmzo
(05.01.21)
İkea’nın yüksek kalitede nevresim takımları. Mükemmel. Saten dokuma, yüzde yüz pamuk. Her hafta yıkanıyorlar üç yıldır, taş gibi. Kumaş hem tok, hem yumuşacık. Terletmiyor, yakmıyor.
0
gayda
(06.01.21)
Teşekkürler herkese çok yardımcı oldunuz.
@gayda pamuklanma ya da tüylenme hiç mi yapmıyor yoksa az olsa da var mı?
0
🌸bisorumolacaktı
(06.01.21)
Sıfır. Hiç yapmıyor pamuklanma/tüylenme. Renkleri bile çok az soldu. Saten dokuma pamuklar için söylüyorum bunları.

Bunun bi altı olanlarda renkler çok gitti. Onlar da yüzde yüz pamuk. Ama onlarda da pamuklanma olmadı.
0
gayda
(06.01.21)
Sitesinde saten dokuma diye yazmıyor ama nasıl anlarım bir fikriniz var mı ?
0
🌸bisorumolacaktı
(06.01.21)
Ben de bilemedim, aldıklarımın hiçbiri satışta değil şu an baktım da. Ama aldığım dönemde, fiyatları diğer ürünlere göre yüksekti. Belki öyle bi karar verebilirsiniz :/ İki takım aldım o dönem, ikisi de taş gibi.

İkea'dan aldım daha ucuz iki takım daha var, onlarda da pamuklanma olmadı, yine memnunum. Ama bu ucuz olanları misafirlerde kullanıyorum, çok sık kullanılmadığı/yıkanmadığı için bir şey diyemeyeceğim.
0
gayda
(08.01.21)
(19)

bebek büyütmek cidden bu kadar zor mu yahu?

jonestown
ya da madem bu kadar zor neden bunu sürekli söyleyenlerin 2 3 çocuğu var..2 buçuk ay sonra anne olacağım, süreci rahat atlattım diyebilirim ve sonrasını da cidden kafaya takmadım hiç, uykusuz kalmak sürekli onunla ilgilenmek vs hiç stres oluşturmadı üstümde. ama cidden bişeyden çok bunaldım artık..y
ya da madem bu kadar zor neden bunu sürekli söyleyenlerin 2 3 çocuğu var..

2 buçuk ay sonra anne olacağım, süreci rahat atlattım diyebilirim ve sonrasını da cidden kafaya takmadım hiç, uykusuz kalmak sürekli onunla ilgilenmek vs hiç stres oluşturmadı üstümde. ama cidden bişeyden çok bunaldım artık..

yakın ya da uzak etrafımdaki çoğu insan sürekli normal muhabbet arasında bile benim için dünyanın sonu geliyormuş gibi hayatım bitmiş mahvolmuş gibi yorumlar yapıyorlar. en basiti uykuyu unut, hiç uyuyamayacaksın. bunlar iyi günlerin bol bol uyu.. yahu bu bebek hiç mi uyumuyor günde 7 8 saat uyku beklentim zaten yok bebekle ama 24 saat nasıl hiç uyuyacak vakit olmaz ki?

kendini unut hayatın tamamen ona göre olacak diyorlar, nailart çok severim mesela, tırnaklarıma bakıp onu bırak saçını taramaya vakit bulamayacaksın diyolar. yahu saç taramak kaç saniye, duş almak kaç dakika? tamam yeni doğan döneminde belki olabilir ama iddia ettikleri süre 2 3 yıl.

çalışma hayatımda aylarca günde 18 saat çalıştığım, 2 3 saat uykuyla hayatıma devam ettiğim zamanlar oldu. öyle çıtkırıldım bi bünyem yok. yaklaşık 1 sene kendim bakacağım sonrasında çalışma hayatına döneceğim. madem bebek böyle bişey annesi bakamıyor başkası nasıl bakacak bu bebeklere?

bebek tecrübesi olanlara soruyorum, bu iş cidden bu kadar zor mu yoksa insanlar laf olsun diye mi söylüyorlar, onlar mı işbilmez ben mi fazla rahatım?

ha bi de şey var, herşeyi sayıp, ama bi kere gülünce herşeyi unutursun demeleri.. unuttuğun şeyi bana niye anlatıyorsun madem..
0
jonestown
(03.01.21)
doğan çocuğun bir rahatsızlığı yoksa hepsi gereksiz abarti. 6. aydan sonra zaten kendi düzeni olan bir canlı. hayatını çocuğa endeksleyenlerin sorunu kendi hayatlarından vazgeçip bunu bir amaç gibi görmeleri. oysa zaten temel ihtiyaçları sağlandıktan sonra çocuk kendi büyüyen bir canlı.
0
helenart
(03.01.21)
Yeni nesil ebeveynlik zor malesef. Ben, annemler, arkadaşlarım, tanıdığım herkes bir şekilde, sokakta okulda büyüdük. Ama şimdi arkadaşlarımdan kimi görsem çocuğu için sürekli projeler hazırlıyor, her şeyi araştırıyor, TUS'a hazırlanır gibi çocuk bakıyorlar. Biz büyürken bu kadar külfet olmadık. Uykusuzluk konusu doğrudur. Çocuklar gece açıkıp falan uyanıyorlar. Kariyerist değilsen çok da büyük mesele değil. Ama etrafındakilerin senden beklentisi büyük olunca 24 saatin de o çocuk olabilir. Hayırlı olsun. Umarım rahat büyütürsün.
0
prole
(03.01.21)
bebeğim yok, olmasını da istemiyorum. çünkü gerçekten çocuk "yetiştirmek" zor.

sırf uyku değil sorun, stresi var. bebeğin sağlığından endişeli olacaksın, kendi evebeynliğinden şüphe ediyor olacaksın (neden ağlıyor, neden susturamıyorum...), iş stresi, eşinle gerginlikleriniz, artık çocuğum var kendi hayatımı ona göre yaşamak zorundayım, bireyliğim kalmadı... bebek de hep bebek kalmayacak, şimdiden maması var bezi var, para yetiştirmek zor. ileride büyüdükçe derdi masrafı artacak. o ana odaklanmak zor, geleceği de düşündüğünden stres iyice artacak. ya çok hastalanırsa, bir yerine bir şey olursa, kaybolursa, öğrenmede zorluk yaşarsa, doğru ahlakı öğretmezsem, arkadaşlarından derslerde veya maddi durumda geri kalırsa... travma yaşarsa, ya onu kaybedersem...

he çalışan annelere daha zor tabii de çalışmıyorsan daha çok vakit bulabilirsin hobilerine.

bu stresi göze alıp, cesaret edebilenlere tebriklerimi iletiyorum.

hiç iyi yetiştirilmemiş, hep ihmal edilmiş, kötü muamele görmüş bir çocuk olarak çocuk yetiştirmenin gerçekten çok zahmetli ve fedakarlık isteyen bir şey olduğunu düşünüyorum. ay bunları yazarken bile afakanlar bastı.

----
edit: çocuk bu büyür demek yanlış. büyür ama doğru yetişir mi? insan gibi insan olur mu? onun hayatından sen sorumlusun ve tabii ki her şeyini detaylıca düşünüp hesaplayacaksın. oyuncak değil bu, canlı.
0
batlegolas
(03.01.21)
eşinin desteği oldukça önemli. ancak ilk 6 ay neredeyse sadece anneye bağımlı olarak yaşıyor çocuk.

yukarıda aktarılanların da abartı olmadığını ayrıca söyleyeyim. yaşadıkça göreceksin. ancak bir şekilde üstesinden geliniyor.
0
tantunisultansuleyman
(03.01.21)
Eğer çocuğa mama vermeyeceksen(ki verme her annenin sütü bebeğine yeter bu konuda çok netim) evet çok zor. Devamlı emmek istiyor, hiç uyumuyor, hep bir sorun vs.
4.5 yaşında çocuğum var 4 senedir psikoloğa gidiyorum. Doğum sonrası depresyonum hala geçmiyor. Bana çok zor geldi çünkü 2 sene hiç uyumadan emzirdim 1 kere bile biberon ve emzik kullanmadım. Hala doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum ama zorluyor işte :)
0
sta
(03.01.21)
konuşanların bir garip psikolojisi var, onu ben bu güne kadar anlayamadım. daha çok laf olsun torba dolsun diye konuşuyor insanlar. veya başlarından geçen zorlu tecrübeleri durmadan anlatmayı severler ya, onun gibi birşey galiba. umarım azalarak biter bu muhabbet, zira hiç hoşlanmıyorum. madem tecrübelerimizi anlatmaya bayılıyoruz, ilk kez anne olacak birine tecrübelerden süzülen olumlu, yapıcı, faydalı sözler söylemeleri gerektiğini düşünüyorum. insanın zihnine baştan olumsuzluklar yüklenince zamanı geldiğinde olaylarla karşılaşınca kötümserliği artıyor. ben bu anlamda anne itiraf sayfalarını da sevmiyorum. kafamızda büyütüyoruz, başkalarında da aynı isyanları görünce iyice kurban psikoljisine giriyoruz. ben böyleydim yani, çok zorlandım ama zorlanmama gerek yokmuş. şimdi geriye bakınca anlıyorum. bebekle evde olmayı planladığım 2 yıl için başka hedefler koymadan kendimi bebeğin ritmine bıraksam daha az sinir stres sahibi olurmuşum.

hiç uyumayacaksınız diye birşey yok, bebek uyudukça uyursunuz. ama bebeğin uyku düzeni beslenmek için 2-3 saatlik periyodlara ayarlı olduğundan biz yetişkinler böyle bölük bölük uykuyla uykumuzu alamıyoruz. o yüzden hiç uyunmamış gibi geliyordur o söyleyenlere :) bakım için de aslında zaman var ama hormonlardan mıdır nedir eskisi kadar elzem olmuyor sanki. o lohusa topuzu illa ki yapılacak, o pijamanın dizleri çıkacak :)
bakınca bebekle ilgilenmek atla deve değil, dediğiniz gibi iş hayatımızda ne projeler yetiştirmişizdir, ne streslerle baş etmişizdir. bence insanı tüketen özellikle bebek çok minikken mekana kısılmış olma hissi.. çevrenizde yardım alabileceğiniz birileri olursa daha mutlu ilerlersiniz süreçte. zaten sonra da bir düzen oturur, alışırsınız.

neticede rahat bir yapınız varsa çok güzel, umarım böyle devam edersiniz. hem siz hem bebeğiniz için en güzeli bu.. sağlıkla sevgiyle büyütün..
0
evanka
(03.01.21)
1. aydan sesleniyorum, uykusuzluk vs. alisiliyor öldürmüyor yani. yalniz hamileyken verilen tavsiyelerden birini ciddiye alacak olsaydim kesinlikle gogus uclari icin hamileyken bakim yapmak gereksinimini ciddiye alirdim. ne dogum ne uykusuzluk, hicbiri gogus ucu yaralari kadar yipratip can yakmadi. gumus kapaktir, kremdir vs.dir hamileyken basla sonra cok canin yaniyor diyen kimseyi dinlemedim asiri pismanim. 1 aylik aglayarak emzirme surecinden sonra ancak iyilesti yaralarim. o konuya odaklanmani tavsiye ederim. firsat buldukca uyu diyenlere de cok aldirma bence, uyku depolanabilen bisi diil sonucta, ne kadar uyursan uyu bebekten sonra yine uykusuz olacaksin ama dedigim gibi öldürmüyor. hamileyken ben de senin gibiydim, dogum sonrasi da ayni kafadayim hala (gerci 1 ay oldu daha sonra delirirsem simdilik bilemiyorum :)) ). bir diger tavsiyem de kimseyi, kimsenin anneligini, kimsenin bebegini kendinle kiyaslama. herkes kendine ozgu cunku. eyyorlamam bu kadar. simdiden hayirli olsun, saglikla gelsin, mutlu bir bebek olsun.
0
in vino veritas
(03.01.21)
Kan değerlerini sürekli kontrol altında tut çünkü özellikle magnezyumun ve vitaminlerin eksikse sağlık sorunları ve depresyon insanın peşini bırakmaz. Mutlaka mutlaka bunlara dikkat edecen.

En önemli şeyi söylüyorum mutlaka bunu yap. Bebeğe sen bakıyorsan kocan da eve baksın. Evle ilgilenen biri mutlaka olsun çünkü annenin iş yükü ilk yıllarda azaltılmalı ki anne tükenmişlik yaşamasın, özellikle gerginlik, kaygı, öfke gibi duygular çoğalmasın, bebeğe sütü aracılığıyla bu duyguları yüklemesin. Bunun için annenin bebeğe odaklanması ve bunu yaparken bakımının sağlanması (hiç değilse evin temizliği düzeni ve çamaşırı ütüsü babanın işi olsun yemek ve bebeğin bakımı ve babaya ve bebeğe olan manevi destek annenin işi olsun) çok çok önemli.

Bunu mutlaka sağla. Mutlaka. Yoksa o bebek babanın gözünde kıymetsiz olur, sen de "doğal görevini yapmış" olursun, ortada ailenin ve bebeğin huzurunu önemseyen bir erkek olmaz. Bunu mutlaka yap. Evet ilk aylarda biraz zorlayacaktır bebek ama senin bakımına dikkat edildiğinde hepsi kolaylaşacaktır.

Yalnız kalma. Her işi sırtlanma yüklenme her şeyi ben yapayım diye atlama her şeye. Bebeğine bak kendini sağlam tut moralin halin sağlığın iyi olsun gerisi kolay.
0
1bir1bir1
(03.01.21)
çocuk sahibi değilim ama bebeği olan 30'larındaki arkadaşlarımın söylemlerinden hareketle konuşuyorum, kesinlikle kendi hayatlarının kalmadığından şikayet ediyorlar. tüm hayatları bebeğe endeksli bir şekilde yaşıyorlardı. bu tabii ki iş hayatında proje yetiştirmekten farklı çünkü iş hayatında her zaman yemişim işini abi ya diyebilirsiniz, bi seferlik sallayabilirsiniz, çocukta öyle değil, bir kere bile atlama şansınız yok. her şeyi sürekli mükemmel şekilde yapmak zorundasın, bi kere yanlış yaptığında ufacık bebeğin hayatı söz konusu oluyor. bu sebeplerden ötürü evet çocuk sahibi olmak zor diye hissediyorum ben de. bir de bebeğin çiftlere yüklediği ekstra sorumluluk, hayatın tekdüzeleşmesi, cinselliğin azalması - bitmesi ve çiftlerin birbirinden uzaklaşması gibi bir sorun da oluşuyor, zaten o yüzden belli bi yaştan sonra evlilikleri çocuk yürütüyor diyorlar.

ben de 30'unda evli bir birey olarak çocuk yapmayı ancak "tüm hayatımı bebeğe endekslemeye karar verdikten" sonra planlıyorum açıkçası olursa tabii, yani gezme tozma kendim için yaşama işlerini bi kenara bırakıp sadece çocuk için yaşamayı kabul etmem lazım önce. çünkü en az bi 10-15 sene çilesi var bu işin, sonra da 50 yaşına geliyorsun zaten.
0
roket adam
(03.01.21)
Kesinlikle çok haklısınız, ben de çok rahatsız oluyorum bu sürekli söylenenlerden ve açıkçası çoğunun hazır olmadan, erkenden, mahalle baskısıyla ya da ezberden çocuk yapanlar olduğunu düşünüyorum. Henüz çocuk sahibi değilim ama kardeşlerimle aramızdaki yaş farkı çok olduğu için hem annemlerin gözlemledim, hem de kendim bakımlarında aktif rol aldım. Dolayısıyla iyi bir fikrim var nasıl bir şey olduğuna dair.

Özellikle eltim ve kaynım çok fenaydı bebekleri doğduktan sonra ilk sene. Yok hiçbir yere gidilmiyor, yok gezilmiyor, yok her şey bebeğe göre oluyor. E herhalde yani ne bekliyordunuz? Kenara atacaktınız, siz gezecektiniz de kendi kendine büyüyecek miydi? Kaldı ki eltimin anne ve babası da üst katlarında yaşıyor yani.. Ne zaman isteseler bırakıyorlar çocuğu.

Bilmiyorum bana çok tuhaf geliyor. Kolay değil, elbette çok zor özellikle ilk aylar ama insan kendini hazırlamış olmalı buna. Henüz kendisi yeterli olgunluğa erişememiş insanlar çocuk sahibi olunca böyle oluyor bence.
0
gmzo
(03.01.21)
çocuk algınızla ilgili bir şey ama helenart'a daha çok katılıyorum.

etrafımdaki kendi yaşıtım annelere bakıyorum (ki çok yakın arkadaşlarım da var, dışarıdan bakmıyorum yani) dediğiniz gibi saç baş ayrı yerde.
manikür, pedikür gibi şeyler zaten yok.
perişanlık, devamlı çocuk çocuk çocuk düşüncesi ve tamamen ona endeksli bir yaşam.
hayatları mahvoldu resmen.

diğer yanda, kendi bebeklik resimlerimde annemin lohusayken bile kırmızı ojeli olan elleri, bebekliğim boyunca fönlü ve röfleli saçları ve normal bir hayat.

iki yıl boyunca meşhur bir bebek maması markasında çalıştım, annelerle birebir muhataptım ve bilgi verebilecek konumdaydım.
çocuğun belli bir düzeni olur, "mama saatinde yemiyorsa zorlamayın ve elinizde kaseyle/biberonla peşinde koşmayın ya da her istediğinde emzirmeyin, sonraki mama saatine kadar bekleyin." derdik, dilimizde tüy biterdi.
bunu uygulayan anne yok gibi bir şey.

yakın çevremde "ama istiyor" diye 15 dakikada iki kere bebeğin ağzına meme dayayan anne var.

daha emekleyemeyen bebek için salon eşyalarını salondan çıkartıp, ortasına kocaman yorgan seren var.

çevremdekilerden birinin dört buçuk yaşındaki kızı hâlâ bezine kaka yapıyor.
bir başkası da "belki öğretmenler disiplin verir biraz" diye iki yaşını geçince kreşe göndermeyi planlıyor.

ilk altı ay zordur, uyku düzeni, emzirme veya süt yoksa mama düzeni oturtmak gibi şeyler bazı bebeklerde gerçekten zor olabiliyor.
ama sonrasında bebek ev hayatına uyum sağlamalı, sağlayacak şekilde büyütülmeli.
bebeğin ya da çocuğun her istediğine evet demek, her istediğini yapmasına izin vermek ve hayatınızı ele geçirmesine göz yummak çocuk büyütmek değil, uzun vadede çocuğa zarar vermek demek zaten.

bir de şunu görüyorum.
instagram'da kendini çocuğuna adamış anneleri takip ettikçe, yemek yapmak için çocuğu bir saat parkına koyduklarında bile "kötü anneyim" hissine falan kapılıyorlar.
sürekli bebek bakımı ve annelik forumu okuyup, devamlı sosyal medyadan bu konuları takip ediyorlar.
bunun annelerin psikolojisini aşırı olumsuz etkilediğine birebir şahidim.
0
blatta hiberna
(03.01.21)
5 yasinda bir velet sahibi olarak bildiriyorum: evet zor. evet uyumuyorlar.

oyle incik cincik ilgilerini cok cekecek o yuzden onlar ayaktayken yapamayacagin hobilerini unut. nailart kullum imkansiz yani kendin yapmayi seviyorsan. nerede vakit bulacaksin?

ki bebesini 40 gunlukten itibaren aksam ezani okunur okunmaz yataga dehleyen bir anne olarak soyluyorum bunu. bir de dusun esin etrafindakiler falan cocuklari geceyarisina dek oturtan tiplerdense hepten bitti gun.

esinden destek gormezsen etrafindakiler sinir yuku olursa evet yani soylenenler hakli. dus aliyorsun ama nasil aliyorsun. o sac taraniyor ama nasil taraniyor. yani surekli sana yapisik bir yasam formu. cocuksuz halindeki kafa rahatligi ile bunlari yapman imkansiz.

5 yasindaki danam hala gecenin bir koru uyanir ve yanima gelir salona orada devam eder uykusuna. bu bile arka planda bir tab aciyor beyni surekli mesgul ediyor. o surekli hazir olda sorumluluk hali insani bu kadar yoran sey zaten.
0
2oda1salon
(03.01.21)
@

olumlu düşünceler ve tavsiyeler içim teşekkür ederim, diğerlerine de elbette fikir verdikleri için ayrıca teşekkür ederim.

elbette zor olacak, saatlerce kendime ayıramayacak saçımı başımı yapamıycak her duştan sonra nailart yapamıycak her istediğimde özgürce çıkıp gezemeyeceğim. bunların bilincinde ve biçok şeye doymuş olarak bu bebeği yapma kararı aldık. zaten bebek düşüncesinden önce de eşimle aylar öncesinden çılgın gibi devam eden sosyal hayatımızı frenlemiş bazı insanların hiç yapamayacağı çoğu şeye doymuş durumdaydık. hayatını tamamen başka şeye odaklamak konusuna gelirsek de, hangi insan hayatının hangi döneminde bunun için yüzde yüz hazır hisseder ki zaten? güçlü bi psikoloji ve kabullenmeyi fedakarlık yapmayı bilen bir bireyin bunu da aşılmayacak bir sorun haline getireceğini düşünmedim hiç. bu yüzden de dediğim gibi kafam hep rahattı stres yapmadım ama insanların bunu bu kadar zor yansıtmaları beni cidden geriyor maalesef.

çocuk büyütmek elbet büyük sorumluluk, büyük bilinç isteyen iş ama sağlıklı düşünen her birey o çocuk olduktan sonra bunu yoluna koymayı, delirmeden atlatmayı bilir gibi geliyor hala..
0
🌸jonestown
(03.01.21)
Bebekten bebeğe değişir.
Bir arkadaşım ilk oğlan bebeği hiç uğraştırmadığı için ikinciye cesaretlendiğini, ama sonra ikinci bebekle pişman olduğunu söylemişti.
Ben tek bebekle pes ettim mesela. Çalışma koşullarım kötüydü, mobbing vardı.
Eş ve aile desteği varsa daha kolay olabilir.
0
pro9it9is9
(03.01.21)
doğuma bu kadar az süre kala böyle şeyleri düşünmeniz size yarar değil daha çok zarar getirir. eğer şu durumda değil de çocuk yapmayı düşünme aşamasında olsanız çok daha farklı yazardım ama siz artık annesiniz. bu çocuk dünyaya gelecek ve siz ömrünüz boyunca ona kendinizden daha çok bakacaksınız. bu korkulacak bir şey değil. ben anne değilim ama vakti gelince olmayı çok isterim. siz gerçekten kıskanılacak bir azınlıktasınız. anlattığınız kadarıyla tüm zorlu aşamaları aşmış, sağlıklı bir birey yetiştirecek sağlıklı bir annesiniz. hadi insanların düşüncelerini vazgeçin ve kendi gerçekliğinize odaklanın. bundan 3 ay önce köpek sahiplendim. küçüklüğümden beri istediğim bir şeydi ve o bile bazen işlerimi aksatmama sebep olabiliyor. ama böyle bir durumda asla onu atmayı veya başkasına vermeyi veya ya keşke yapmasaydım tüh dedikleri gibi oldu köpek almak çok büyük sorumlulukmuş demiyorum. çünkü onu seviyorum ve bu bana yük gelmiyor. evet bazı günler uykusuz kalacak, bazı günler duş bile alamayacaksınız çok doğru. ama bunları dünyaya getirdiğiniz yavruyu görünce unutacaksınız çünkü o sizden bir parça.

ayrıca dedikleri kadar abartan kadınlar gerçekten tembel :) işten eve gelip ayaklarını uzatıp yemek bekleyen bir kocanız yoksa, ve en azından yanınızda 3-4 saat duracak bir kişi anneniz/kayınvalideniz veya bir bakıcınız varsa gerçekten abartıldığı kadar zor olduğunu düşünmüyorum. siz de öyle düşünmeyin ve zor olmasın. şimdiden hayırlısı olsun.
0
melina
(03.01.21)
@jonestown

Sevgili arkadaşımız, insanların bu işi bu kadar abartmalarına bakma. Bence dengesizce şikayet ettikleri ve sürekli olumsuzluğa odaklı yaşadıkları için böyleler. Halbuki şöyle bir söz var ki doğaya baktığın zaman da bunun %100 uygulamasını görebilirsin:

"Çocuklarınızı eğitmek için büyük çabalara girmenize gerek yok. Çünkü onlar sadece sizi taklit ederek öğrenirler. Siz kendinizi eğitin yeter."

Bu minvaldeki o yazıyı Üstün Dökmen'in ağzından yazan da var başka kişilerin ağzından yazan da. Ama bu yazı %1500 doğrudur.

Ayrıca anne babalık bir insana hayatı öğretmek demek. Hayatta şimdi ve burada nasıl yaşanacağını öğretmek demek. Sen istemez misin o da evladı olduğunda kendini kendi hayatından tamamen soyutlamak yerine kendi hayatına evladını da onun faydasına olacak seviyede dahil etsin, mesela hobilerini yapmak istediğinde onunla birlikte yapsın, ona yeni şeyler katsın... istemez misin? Bence çocuk büyütmek o kadar da ağır bir yük değil, biz neysek yavrumuz da en az o olacak, ona göre davransak yeterli gibi.
0
1bir1bir1
(03.01.21)
çocuğum yok ama bunun zor olduğunu bilmek için çocuk sahibi olmaya gerek yok bence. o 2-3 tane yapanların bilerek yaptığını düşünmüyorum:) bana kalırsa çok büyük sorumluluk, insanların farkında olmadığı kadar büyük.
0
nothing in my way
(03.01.21)
Çocuğum yok, ama ikiz yeğenlerim var.
Bana göre bebeklik döneminin en büyük zorluğu gaz çıkarmada zorlanan yeğenimin bazen saatlerce ağlamasıydı. Sinir harbi.
1-3 yaş dönemi süper; ama düşmesinler, kendilerine zarar vermesinler diye sürekli takip etmeniz lazım.
3-6 yaş döneminde sürekli oyun ve ilgi istiyorlar. Benim pilimi 2 saatte bitiriyorlar. Onların enerjisi bitmiyor. Öğlene kadar kreşe gidiyorlardı kapanana kadar. Öğleden sonra birkaç saat öğretmenlerinin verdiğini aktiviteyi yapıyorlar. En geç 22.00’de uyuyorlar. Bu da 7-8 saat birlikte oyun oynamanız veya site bahçesinde arkadaşlarıyla oyun oynarken gözlemeniz demek.
Abimin eşi çocuklar 1 yaşındayken çalışmaya başladı. Ev işleri ve çocukların bakımını annem ve kayınvalide üstlendi. Onlar hiç şikayet etmiyorlar, ama ben dayanamazdım valla. Çalışan annenin bakım için desteği olması şart bence. Abimler sosyal hayatlarına son sürat devam ettiler. Allah tüm yeni ebeveynlere benim annem gibi birini nasip etsin. :)
0
auroraaurora
(03.01.21)
Çocuğum yok ama biri bebek iki çocuk bakımı deneyimim var. Zorlukları da var güzellikleri de. Önemli olan sizin kendinizi buna hazır hissetmeniz. Hayatınız değişecek ona göre şekillenecek. Bu bir gerçek. Hayatınızdan kariyer olsun, sosyal hayat olsun doyum almışsanız ve anlayışlı, sorumluluk sahibi bir eşe sahipseniz çok endişe etmeyin. Annelerinde gözlemlediklerim bunlar. Mutluluklar dilerim
0
skywalker.anakinn
(04.01.21)
(7)

robot süpürge kullananlar. mop özelliği kullanışlı mı?

mr.goodcat
bazı modellerde mop özelliği de var biliyorsunuz. bazıları sürekli mopluyor bazılarına da şurayı mopla burayı moplama falan diyebiliyorsunuz..sormak istediğim bu mop özelliği kullanışlı mı? yani beklenen performansı veriyor mu yoksa sadece yeri nemlendiriyor mu? yani olmasa da olur mu? süpürme ve çe
bazı modellerde mop özelliği de var biliyorsunuz. bazıları sürekli mopluyor bazılarına da şurayı mopla burayı moplama falan diyebiliyorsunuz..

sormak istediğim bu mop özelliği kullanışlı mı? yani beklenen performansı veriyor mu yoksa sadece yeri nemlendiriyor mu? yani olmasa da olur mu?

süpürme ve çekme işlemleri zaten bilindiği gibi tavsiye ediliyor ama fiyat farkı vererek mop almaya gerek var mı onu öğrenmek istiyorum.

bir de sorguladığım nokta ne kadar çok özellik o kadar çabuk bozulma olduğundan moplu alıp da sonra başıma dert almak istemiyorum.

teşekkürler.
0
mr.goodcat
(21.12.20)
bizim ev halılı ve halılar beyaz. o mob halıların kenarlarını pisletti ve 1-2 defadan sonra hiç kullanmadık. alırken çekiş gücü iyi olduğu için s5 max almıştım, yine olsa yine alırım çünkü süpürme kalitesi benim için önemli olan.

özet: mob özelliğini kullanmıyoruz.
0
trajikomix
(21.12.20)
Silme özelliği gereksiz. Benimki de siliyor ama toz alma gibi bir silme düşünün yani illa ki tertemiz olmuyor ve benim üstünden bi daha silmem gerekiyor. Şimdiki aklım olsa sadece süpürme özelliğini alır geçerim. Üstelik evimde halı da yok. Buna rağmen silme özelliğini beğenmiyorum.
0
sacrilegious
(21.12.20)
aynı pis suyla dolanıyor mopta, bi de halıları kaldırmak lazım geliyor bence kullanışlı değil. sadece süpürmesini kullanıyorum ben
0
rayde
(21.12.20)
ben kullanıyorum ve gayet kullanışlı buluyorum.
evde çok halı yok, sadece salonda ve yatak odasında var.
halı olmayan yerlerde çok rahat oluyor.
evet, sadece toz almak gibi, yani öyle leke falan çıkarırcasına bir silme söz konusu değil.

ben xiaomi vacuum mop aldım (mop pro değil) ve evde beş kedi var.
gündelikçi de geliyor ama makineyi de her gün, bazen günde iki kere kullanıyorum.
su haznesine biraz da yüzey temizleyici ekliyorum, yerler en azından silinmiş gibi oluyor ve parlıyor, daha temiz görünüyor, daha temiz kokuyor.
ben çok sık kullanıyorum mop özelliğini, bence tozlanmayı da azaltıyor.
özellikle parkelerde pronto gibi bir yüzey temizleyici kullanırsanız daha güzel oluyor.

sonuçta altındaki mikrofiber bez de kirleniyor, yani öyle ya da böyle bir şekilde toparladığı bir toz oluyor.
evet, bu mop özelliği de yeterli değil ama hiç yoktan iyi bence.
0
blatta hiberna
(21.12.20)
Ben kullanıyorum ve memnunum. Vacuum mop pro kullanıyorum, büyük su haznesi aldım ek olarak, bol su seçeneği ile kullanıyorum ve lekeleri de çıkarıyor. Ev 110 metrekare, sadece salonda halı var, sileceği zaman halının olduğu yere sanal duvar ekliyorum ve işin yarısında makineyi durdurup, mopu lavaboda yıkayıp (simsiyah su çıkıyor) geri takıyorum. İçine az yüzey temizleyici de koyuyorum mis gibi oluyor.
0
gmzo
(21.12.20)
Ekleme yapayım: Vacuum mop pro mop yaparken her harekette Y şeklinde bir yol çiziyor, yani ileri geri yapıyor, böylelikle lekeler de çıkıyor. Diğer modellerde bu yok, çok araştırarak aldım.
0
gmzo
(21.12.20)
Bazı modeller moplama konusunda daha iyi. Fakat genel itibari ile biraz daha geliştirilmesi gerekiyor moplama özelliğinin.

Benimki dümdüz süpürür gibi giderek mop yapıyor.

Haftada bir süpürmeden sonra mop yapıyorum. 30 dakikada bir bezi çıkarıp temizleyip yeniden takın diyor. Yıkadığımda bezden akan su çok çok da temiz olmuyor.

Fakat çok lazım mı hayır, pişman mıyım hayır çünkü evim halısız hiç yoktan iyidir, halı olsa uğraşmam.
0
denizgonen
(21.12.20)
(6)

Foxconn intiharları ve kapitalizmden kaçış imkanları

jacque
Apple, Dell, HP, Motorola, Nintendo, Sony ve Nokia gibi şirketlere hizmet veren Çin'deki bu fabrikada yaşanan intiharlardan, intihar edilmesin diye gerilen ağlardan ve sözleşmelerden az önce haberim oldu. Çin'deki kötü çalışma koşullarını ve intihar oranlarını zaten biliyordum. Ama dört yıldır kulla
Apple, Dell, HP, Motorola, Nintendo, Sony ve Nokia gibi şirketlere hizmet veren Çin'deki bu fabrikada yaşanan intiharlardan, intihar edilmesin diye gerilen ağlardan ve sözleşmelerden az önce haberim oldu. Çin'deki kötü çalışma koşullarını ve intihar oranlarını zaten biliyordum. Ama dört yıldır kullandığım iPhone 6s'i değiştirmek istediğim şu zamanda bu haberleri görmek kendimi bir çıkmazın içinde hissettirdi.

Zaten çok para kazanmıyorum, çok da harcamıyorum ki sanırım kazansam harcamayı severdim. Yine de bu çarka destek veriyor olmak beni son zamanlarda daha da huzursuz hissettirmeye başladı. Dijitale iş yapıyorum. Dolayısıyla kaliteli akıllı cihazlar olmadan çalışmam imkansız. Müşterilerle karşı karşıya olduğumdan giyimime de dikkat etmek durumundayım.

Merak ettiğim, böyle hassasiyetleri olan insanlar giyim, teknoloji vb. alışverişlerinde hangi markaları tercih ediyor? Ya da yapılması gereken arada bir gelen bu huzursuzluklara ket vurup devam mı etmek?
0
jacque
(20.12.20)
bahsettiğiniz foxconn intiharları dolayısıyla firma da başka firmalara taşeron iş vermişti. h&m, inditex başta olmak üzere çokuluslu giyim firmalarının türkiye dahil kimi ülkelerde çocuk işçi çalıştıran taşeronlara üretim yaptırdığı ortaya çıkmıştı. konuyu araştırıyoruz denmiş, tedarik zincirimizi değiştirdik açıklaması yapılmıştı. veya 2013 yılında bangladeş'de uluslararası giyim firmaları için üretim yapılan bir bina çökmüş, 200'e yakın işçi hayatını kaybetmişti. veya makyaj malzemelerinde kullanılmak üzere hindistan'da çocuk işçiler mika üretiminde çalıştırılıyor. e işte taze bir soma faciası var önümüzde.

dönem dönem bangladeş'teki gibi infial yaratan durumlar yaşanır. uluslararası kamuoyu baskısı, yerel bir takım siyasi kaygılarla falan "çözümler"(!) üretilir. ama nihayetinde kapitalimde olan kapitalizmle çözülüyor: tedarik zincirini kaydırma, reklam politikaları, yapısal sorunları tartışmak yerine günah keçileri ilan etme falan. ne ulusal ne uluslararası bazda bir konsensüs sağlanması imkansız hocam. türlü belgeseller, girişimler, bm örgütleri, sendikalar falan bazı taze, naif girişimler olmaktan öteye gidemiyor, bir noktaya kadar demokratik sostur bunlar. fazlasına ne güç yeter ne de güç yetirirler. farkındalık sahibi, iyi onsan olmaya çabalamaktan başka işlevsel yol yok kendi adıma. konu bağlamında naomi klein'in şu kitabını da tavsiye edip kaçayım:
www.kitapyurdu.com
0
her şey
(20.12.20)
tüketim zincirinin içerisinde olup para ile bir şey satın aldığınız sürece bundan kaçış yok. en devinden en küçüğüne her şirket işçi çalıştırır ve o işçinin genelde gözünün yaşına bakmaz. foxconn öyle de sanki flormar işçisinin, demir çelik sanayii işçisinin, burada satın aldığınız herhangi bir üretim bandından çıkmış ürünün işçisinin durumu çok mu farklı? aynı şeyin şiddet skalasında biraz azını biraz çoğunu yaşıyor herkes. bu sebeple ben çok takılamıyorum bu konuya.

düzene minimum destek vermek istiyorsanız işinizi yapmanızı gerektiren, hayatınızı kazanmanıza yardımcı olan şeylerin dışında tüketimi minimuma indirmeyi deneyebilirsiniz. tükettiğiniz bazı şeylerde yerel küçük üretim yapan üreticiye yönelebilirsiniz belki. onun dışındaki her şey bence anlamsız. şehirli olup en doğaya düzene saygılı yaşam biçimini benimseyen insan bile o benimsediği tarzın sektörüne para kazandırır, o sektörün de masumlupunu bilemezsiniz. çünkü kapitalist düzende bence masumiyet diye bir şey yok.

çark bu olduğu sürece destek olmamak için yapmak gereken şey çarktan tamamen çıkmak, çıkamıyorsanız ya da çıkmak istemiyorsanız (ki ikisi de gayet saygı duyulabilir durumlar) yapacak bir şey yok. tüketim kültürünün ve kültür endüstrisinin bombardımanından ve saçmalıklarından bile kaçsanız bir şeydir bence.
0
nimberjack
(20.12.20)
Böyle hassasiyetleri olanların bir eylem anlamında başka markaları kolay kolay tercih edeceğini sanmıyorum. Ne de olsa tüketim alışkanlığı da bir nevi esarettir. Yeni çıkan bir ürün olduğunda tutamıyor insanımız kendini 32-72 ay taksitle ne yapar eder alır o ürünü.
Ortalığı kapitalizm sarmış ama her nasılsa eldeki o emanet Kredi kartımızla bir şeylere sahip olmanın avantajını yaşıyoruz gibi bir algı var.

Dünyada bir çok ünlü giyim markalarının kadına destek adı altında bazı faaliyet ve kampanyalara girdiğini görüyoruz ama onların özellikle Asya ve ya uzak doğu üretim tesislerindeki çalışan işçi kadınların hallerinden hiç haberimiz yok .
Demek ki mesele ikiye ayrılıyor: tanınmış marka olarak batıda zenginlere hitap ederek onların kendi ürünlerinden almasını sağlamak doğu da ise zar zor hayat sürenlerin emeğinden adeta çalarak neredeyse üretim maliyetlerini bedavaya getirmek.
Her iki nokta da kazanç var. Yeterki insanların gözünde "marka ol" .
Böyle durumlarda reklamlarda gençler ve bekarlar ve sevgililer ve rahatlık, kolaylık kavramları hayatının merkezinde olanlar hedef kitledir. özellikle gençler ve bekarların bakmakla yükümlü oldukları bir aile söz konusu olmadığından parayı çok düşünmeden harcadıkları ortadadır.
Kızı cafeye vs. götürdükten sonra o an hesabı ödeme zorluğu çeken yiğitlerimiz(!)de az değildir hani. (Kolay mı davan o senin :)

Ortalama olarak İnsanımızın tüketim alışkanlığı maddi açıdan bir kaç tık üstte olanların hayatını ve alış veriş alışkanlıklarını taklit etmekten geçiyor .
Galiba yeni ve arka planda ürünler keşfedemezsek bu şekilde devam edilecek.

Foxconn intiharları için wikiye de bakabilirsin.
0
Erva
(20.12.20)
Elimizden geldiğince az tüketmek dışında bireysel olarak yapabileceğimiz bir şey yok. 6s'iniz idare ediyorsa kullanılmayacak dereceye gelene kadar değiştirmeyin, gerekirse bataryasını değiştirin, vs. Benim de telefonum 4 senelik ama kullanmaya devam ediyorum.
0
gmzo
(20.12.20)
Foxconn şirketi sadece bahsettigin firmaya ürün satmiyor, o kadar çok firmaya satıyor ki foxconn alandan almayacagim desen digerlerinin ne mal olduğu ortada aslinda. Ben misal foxconndan alıyorum malzeme, cok az ürün olsa da tedarikcim foxconn. Yani ufak firma olsa kestirip atilir da Türkiye'den daha fazla ticarete sahip firmadan bahsediyoruz.

Neyse, böyle raporlar var; tedarik zincirinin etikligi arastiriliyor. Misal kendi firmamda oldukça önemli bu.
www.fastcompany.com

Bu tarz şeyler bulabilirsin.
Onun dışında ben misal Fransa'da made in eu ya da made in france alıyorum çünkü belli insani seviyede olduğunu biliyorum. Malesef Türkiye'de bunu bilemiyoruz, hepimiz görüyoruz o tekstil firmalarinda, flormarda bir sürü patron firmasinda olanlari. Malesef halk da fakir ve bilgi seviyesi düşük olduğu icin emekcinin yaninda olmaz/olamaz (para yok), devletin de amaci zaten emekci degil ucuz is gucu.

Misal keşke vestel kullanabilsek ama ne calisanina insan gibi davranan bir firma ne de kaliteli. Açıkçası vestel alacagima baska firma alirim.

Bu arada tüketime katilmayabilir ya da alirken dayanıklı ürün alabilirsin, bu sekilde daha az siklikta degistirirsin ya da tamiri kolay olur. Bu konuda Avrupa birligi iyi calisiyor misal firmalara baya baski yapiyorlar.

Türk firmalarla ilgili böyle arastirma var mi bilmiyorum ama socially responsible/ethical supply chain diyerek arastirabilirsin. Lüks firmalarin misal tedarik zinciri normal firmalardan daha kötü oluyor, misal nike'in ki Louis Vuitton'dan daha etik çünkü cok daha büyük bir kitleye hitap ediyor.
0
logisticsmanager
(20.12.20)
mevcut işinizi ve yaşam standardınızı koruyarak bu sistemin dışına çıkma şansınız yok maalesef. yiğit özgür karikatüründeki olduğu gibi, azıcık kenara çekileyim derseniz de "sığır gibi yaşıyor" diyecekler.

kapitalizmden kaçmak için foxconn intiharlarına kadar beklemiş olmanız da bana ilginç geldi açıkçası... ona gelene kadar günlük yaşantımızda bile görebileceğimiz bir sürü berbat örnek var.

şöyle düşünün: sovyet rusya'da yaşıyor ve sosyalizmden nefret ediyorsunuz. hadi illegal yollarla bir şekilde kendinizce kapitalistlik yaptınız diyelim, sistemin dışına çıkmanız mümkün olur muydu sizce? şimdi de öyle işte... her şeyin düzeni bu temele göre oluşturulmuş.

o yüzden gmzo'ya katılıyorum: tüketimi minimumda tutmaktan, daha bilinçli olmaktan ve akıl sağlığını korumaya çalışmaktan başka yapabileceğimiz pek bir şey yok gibi. kapitalist sistemin dışına çıkacaksanız bireysel olarak çok fazla şeyden vazgeçmeniz ve neredeyse yok olmanız gerekir.

tüm insanlık başka bir sisteme geçiş yapsa belki çok fazla şeyden feragat etmemize gerek kalmazdı ama herkes aynı şekilde devam ederken siz ayrılmayı istiyorsanız "kaybeden" siz olursunuz, diğer her şey devam eder.

o yüzden genel olarak daha yüksek bilinç düzeyi, mümkünse en azından yakın olduğunuz kişilere de bu korkunç şeylerden bahsetmek, tüketimi azaltmak vs. en doğru yol olur bireysel seviyede.

kolektif olarak ne yapılabilir bilmiyorum. kraldan çok kralcı, açlıktan kokan ağzıyla "adam risk almış fabrika açmış abüüü" diye sermaye savunan, "o açıyor da ben niye açamıyorum? en başta para niye bazı insanların elinde toplanmış? niye milyonda bir istisnalar dışında insanlar bir arpa boyu ileri gidemiyor?" sorusunu sormayan, köyden çıkıp da şehirde 2700 lira maaş aldığı için her şeyin çok iyi olduğunu düşünen belki milyarlarca insanla ne yapabilirsin ki?
0
der meister
(20.12.20)
(9)

İstanbul'la ilgili romanlar

love my way
Bir ödevim için İstanbul'la ilgili bir kitabı yorumlamam ya da iki kitabı karşılaştırmam gerek. Şiir kitabı v.s. de olur ama ben roman tercih ederim daha hakim olduğum bir tür olduğu için. Sadece İstanbul'da geçmesi yeterli değil, İstanbul'u da hikayeye dahil ediyor olması gerek. Dönemi önemli değil
Bir ödevim için İstanbul'la ilgili bir kitabı yorumlamam ya da iki kitabı karşılaştırmam gerek. Şiir kitabı v.s. de olur ama ben roman tercih ederim daha hakim olduğum bir tür olduğu için. Sadece İstanbul'da geçmesi yeterli değil, İstanbul'u da hikayeye dahil ediyor olması gerek. Dönemi önemli değil hatta farklı dönemlerden olursa çok daha güzel olur. Var mı önerileriniz?
0
love my way
(10.12.20)
KAtre-i Matem var ilk aklıma gelen. Lale Devri İstanbul'unda geçiyor.
0
teletabi
(10.12.20)
Ahmet Ümit kitapları genelde böyle oluyor: İstanbul Hatırası, Sultanı Öldürmek (bu biraz daha dönem romanı), Beyoğlu Rapsodisi ilk aklıma gelenler.
0
angelus
(10.12.20)
ihsan oktay anar kitaplarında istanbul'u uzun uzadıya betimler. okurken galata sokaklarında,kahvehanelerde,hanlarda gezersiniz. ama belirsiz zaman ve fantastik bir kurgunun içinde. işe yarar mı bilmem.
0
denef
(10.12.20)
Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'ne bakabilirsiniz, hem roman hem müze olmasıyla ve müzenin Çukurcuma'da bulunmasıyla kenti hikayeye hem kurguda hem gerçekte dahil ediyor. Çukurcuma'nın yanı sıra başka semtler (Şişli, Nişantaşı gibi) ve Hilton Oteli gibi kentin simgesel mekânlarını kullanıyor. "Şeyler ve Hatıralar" kitabına da ulaşabilirseniz hatta iyi bir ödev çıkar ortaya.
0
gmzo
(10.12.20)
Aklıma Ayşe Kulin' in Veda adlı kitabı geldi. Osmanlı' nın son günlerinde, işgal altındaki İstanbul'da bir konakta yaşananları anlatıyor.
0
Amaranta ursula
(10.12.20)
Fikret Adil romanları: Asmalımescit 74, Intermezzo, Avare Gençlik & Gardenbar Geceleri
0
fotrsapka
(10.12.20)
Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ı üzerinde başka İstanbul romanı tanımam.

Okumalısınız.
0
ekucukoglu
(10.12.20)
Of her dönemden her tarzda bir sürü öneri gelmiş, çok mutlu oldum. Çok çok teşekkür ederim herkese.
0
🌸love my way
(10.12.20)
(bkz: huzur)
0
iddaaci
(10.12.20)
(11)

Ikinci el otomobil piyasası

gmzo
Önümüzdeki aylarda araç alma niyetimiz var, acelemiz yok. Sözlükteki başlığı takip ediyorum da, her iki uç görüşte de bir sürü yorum yapan var :)Ocak 2020 fiyatlarına dönülmesi mümkün değil elbette ama, pandemi nedeniyle fırlayan fiyatların, aşılamanın başlamasıyla birlikte bir miktar geri çekileceğ
Önümüzdeki aylarda araç alma niyetimiz var, acelemiz yok. Sözlükteki başlığı takip ediyorum da, her iki uç görüşte de bir sürü yorum yapan var :)

Ocak 2020 fiyatlarına dönülmesi mümkün değil elbette ama, pandemi nedeniyle fırlayan fiyatların, aşılamanın başlamasıyla birlikte bir miktar geri çekileceği beklentisinde olmak çok da yanlış değil gibi geliyor bana ama bilemiyorum.

Siz ne düşünüyorsunuz?
0
gmzo
(10.12.20)
arabalardan ve ekonomiden pek anlamam; ama bir vatandas olarak sunu rahatlikla soyleyebilirim. turkiye'de bu saatten sonra hicbirseyin fiyati dusmez. kaldi ki ortada kitlesel bir fiyatlandirma var. milyonlarca kisinin hadi fiyatlari dusurelim diyecegini sanmiyorum. hele ki bu isi gelir kapisi olarak goren ac insanlarla doluyken.
0
buenosdias
(10.12.20)
Bence önümüzdeki yaza kadar tekrar bir zıplama olmaz diye bekliyorum. Önümüzdeki aylarda şimdiye göre hafif bir düşme olabilir ama fiyat bazında %10 olmaz diye düşünüyorum.

Alacağınız aracın fiyatı yüksek değilse (300-400 bin filan), bence beklemeye değmez. Uygun aracı zaten bir iki günde bulacaksınız diye bir şey yok. Ben olsam aramaya başlardım, istediğiniz ve içinize yatan aracı bulursanız, 3-5 bin lira için beklemezdim.

Temiz ve kısa sürede masraf çıkartmayacak aracı bulmak çok daha önemli.
0
burfak
(10.12.20)
hani bir laf var alan yok satanı şey edeyim diye :) faizler düşükken peynir gibi araç satılıyor, satıcılar talep geldikçe ve sıfır km. otomobil olmadığı için fiyat arttırıyorlardı. misal bende aracımı satılığa koydum. aynı model ve benzer km ve özellikte araçların en yükseği 130 -135 bin tl ise ben 120 bin tl rakam yazdım. 2 aydır arayan kişi sayısı sadece 1. uzun zamandır favorilerime aldığım araçlar satılmadı ve satıcı götüm götüm 500 -300 tl fiyat indiriyor. yani piyasada son 1.5-2 aydır durgun. tekrar bir zıplama yaşanmaz ama fiyatlar çok da düşmez.
0
delidir yakalayin
(10.12.20)
Döviz ve virüste kötüye gidiş olmadığı sürece seve seve düşmek zorunda.
0
alfred
(10.12.20)
100bin TL fiyat yazmış adam fiyatını 80bine 70bine çekmeyecek, kıyı kıyı 95e falan indiren olur belki. ama dolar ve/veya enflasyon oranında bir artış da olmaz. yani reelde inmiş olur. bu sene 100bin olan, seneye de 100bin olur.
0
co2s2
(10.12.20)
@cos2s2 ben de bu düşünceyle bir sene beklesek mi diye düşünüyorum, şu ortamda fiyatın artmaması da düşüş demek aslında. ihtiyacımız da acil değil.

Yalnız favoriye eklediğim ilanların ikisi son bir ayda fiyatlarını parça parça toplam 10 bin TL düşürdü (190 bin - 210 bin TL civarındaki araçlar).. 15 ilan eklemişim, 3'ü satıldı. Geri kalan 10 ilanın da satma niyetlerinin olmadığını, ortamdan faydalanıp bu fiyatlardan satılıp satılmayacağını denediklerini düşünüyorum açıkçası.
0
🌸gmzo
(10.12.20)
türkiye'de fiyatlar düşmez. en iyi ihtimal sabit kalır. insanımızda katır inadı var. 2 sene sabit kalsa enflasyondan fiyatı %30 düşmüş olur zaten.
0
stewie
(10.12.20)
2020 başından beri bu fiyatlar düşer çok yüksek dedim. kesin düşer, düşecek diye araba değiştirmeyi erteledim. mart ayında sıfırı 170 bin civarında olan araç şu anda 300bin küsürlere satılıyor ve boş paket. Bu dolar kuru ve vergi mantığı ile sıfırların düşeceğini sanmam. İkinci elde kış ayları, kredi faizlerinin artması falan talep azalırsa biraz düşecektir, ama bu düşüş en fazla %20 civarlarında olur. Eğer paranız hazır ise ikinci elde fırsat araçlarını takip edip uygun bulduğunuzu alın derim ben.
0
kraldan cok kralci
(10.12.20)
mesleğinizi ya da ne iş yaptığınızı bilmeden konuşuyorum. bence şu anda araba alma zamanı değil, hele hele ihtiyaç değilse hiç değil. insanları işten çıkartmasalar da, maaşlar tam yatmıyor, kısa dönem ödeneği bilmemne.. sağlam dediğiniz sektörlerde bile millet batıveriyor. dolar altın borsa vadeli mevduat vs paranızı saklayın derim.
0
co2s2
(10.12.20)
piyasada hareketlilik azaldı evet, bundan dolayı da elden çıkartmak isteyen vatandaş ilandaki fiyatı azar azar düşürüyor. fakat bu fiyatların düştüğü anlamına gelmez. yüzde on bile sayılmaz bu bahsettiğiniz düşüş, ki bu da piyasanın hareketsizliğinden.

kış ayları geldiğinde zaten piyasa durgunlaşır, en az şubat mart aylarına kadar da durağan geçer. havalar azıcık düzelmeye başladığında talep ve dolayısıyla fiyatlar artar.
yani bence almaya kararlıysanız çok fazla da beklemeyin, sadece almak istediğiniz/takip ettiğiniz araçların tüm artılarını eksilerini iyi incelemeye çalışın ki bunca çaba ve kafa patlatmanın sonucunda hayal kırıklığı yaşamayın.
0
gkhncnzdgn
(10.12.20)
otomobiller en yüksek fiyatındayken bu ülkede satış rekorları kırıldı ve çoğu bayide araç bulunmuyordu. buradan tahmin yürüt, sence düşer mi fiyatlar?
0
etna
(10.12.20)
(10)

Anksiyete nedir?

valarmurgulis
Nedir bu herkesin ortak sorunu, somut olarak örnek vererek anlatabilir misiniz? Kelime anlamını biliyorum ama kafamda tam oturmuyor.
Nedir bu herkesin ortak sorunu, somut olarak örnek vererek anlatabilir misiniz? Kelime anlamını biliyorum ama kafamda tam oturmuyor.
0
valarmurgulis
(07.12.20)
doğmamış bebeğe don biçmek (olumsuz yönde)
0
nahtoderfahrung
(07.12.20)
İnsanın ilkel hayatta kalma içgüdüsü, sürekli kötü bir şey olacak kaygısı ve her an tetikte olmanın getirdiği gerginlik.

insanoğlu yıllardır bu temel içgüdüyü bu zamana kadar taşıyor ve hayatı tehdit eden unsurlar(yırtıcı saldırısı, mevsim şartları vb..) ortadan kalkmış olmasına rağmen yerine gereksiz şeyleri koyarak bu içgüdüyü devam ettiriyor.
0
montakristokondu
(07.12.20)
anksiyete bir hastalıktır. çok kötü bir hastalık hem de. insanın hayat kalitesini sıfıra düşürür. şimdi insanların bahsettiği anksiyete bu anlattığım değildir. ufak tefek moral bozukluğudur. anksiyete şiddetine göre ilaç tedavisi ve psikoterapi gerektirir.
0
iddaaci
(07.12.20)
öf. berbat bir şey. kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. ben ağır bir anksiyete hastasıyım. günlük ihtiyaçlarım için gittiğim süpermarkette bile korkuyorum. birisi ters bir şey söylerse, kasiyer beklemediğim bir laf ederse, ya paramı evde unuttuysam... böyle abuk sabuk onlarca korku söz konusu. hiçbir zaman kafam rahat değil. hep bir şeylerden korkuyorum. bazen korktuğum başıma geliyor ve korktuğum şeylerin aslında o kadar da korkunç olmadığını fark ediyorum. böyle olunca daha çok sinirleniyorum.

mesela ben "çıkıp yürüyüş yapayım" diye düşündüğümde aklımda direkt olarak "umarım bıçaklamazlar" düşüncesi beliriyor. "bıçaklasalar hastaneye yetişebilir miyim?" diye düşünüyorum. "ölürsem annem çok üzülür mü? kardeşim ne yapar?" falan gibi düşünceler geliyor aklıma.

şaka yapmıyorum maalesef. bir nevi AŞIRI farkındalık hali diyebiliriz. kafada kötü senaryolar dönüp duruyor. şöyle arkana yaslanıp kahve içecek olsan, "acaba çin amariga'ya savaş ilan etti mi??? ya şu an nükleer bombalar dünyanın bir ucundan diğer ucuna uçuyorsa??" diye düşünüyorsun.

benim tedavi olacak param yok açıkçası, yavaş yavaş kafayı yiyorum böyle. acayip saçma ve lüzumsuz düşünceler olduğunu biliyorsun ama kafa kendi kendine çalışıyor işte, durduramıyorsun. kafasına eseni yapıyor.

sonuç itibariyle çok ürkek, her türlü deneyimden kaçınan, sıradan bir insan için "sıradan" olan eylemler için ekstra efor sarf etmek zorunda olan birine dönüşüyorsun.

inanılmaz boktan bir şey. bazı insanlar öyle topluluk önünde konuşurken heyecanlanmayı anksiyete zannediyor... anksiyete öyle bir şey değil. aslında belli düzeyde anksiyete zaten insana gerekiyor. hepimiz bazı şeylerden korkuyoruz, bazı şeylere karşı temkinliyiz. anksiyete bu "korkaklık" halinin seni tümüyle ele geçirmesi, her şeyden korkar hale gelmek.

ben bazen patronumun yaptığım işi hiç beğenmediği için çok sinirlendiğini düşünüyorum mesela. telefon sessizde. "aramış mı?" diye bakıyorum. aramamışsa bile kendi kendine çok sinirlendiğini, benim de hassas olduğumu bildiği için kalbimi kırmamak adına ses etmediğini düşünüyorum misal. halbuki adam "bak şunu yanlış yapmışsın" derken bile beni öven, her zaman iyi davranan, benimle çalışmayı kendisi istemiş bir insan.

anksiyete korkunç ve bombok bi şey. tüm dünyanın yükünü omuzluyorsun, yatıp uyumak da dahil hiçbir eylemi KAFAN RAHAT gerçekleştiremiyorsun.
0
der meister
(07.12.20)
çok kahve tüketimi tetikliyormuş diye okumuştum.
0
walter white kilikli
(08.12.20)
Anormal bir şekilde kaygılı hissetmek.
Bende belirsizliğe katlanamama gibi durumlar da olmuştu.
Mesela bir süre evde yalnız kalmam gerekiyordu.10 gün boyunca eve hırsız girer diye doğru düzgün uyuyamamıştım.
Uykusuzluktan ölsem de gece uyanıp sabaha kadar ayakta duruyordum.En ufak bir ses duyunca bir daha uyuyamıyordum.

İnsanın hayatını cehenneme çeviren bir hastalık yani, tedaviden sonra demiştim ki “dünyadaki cehennemde yaşıyormuşum.”
0
Fiyu
(08.12.20)
Diger insanlarin normal karsiladigi durumlarda (senin de gecmiste 100% normal karsiladigin durumlarda) biri kafana silah dayamis ve seni oldurmek uzereymis gibi bir vucut / zihin tepkisi verdigini dusun. Bunun sacma oldugunu rasyonel olmadigini tum benliginle bildigin halde bu tepkini durduramadigini dusun. Hatta durdurmaya calistikca kotulestigini dusun. Senin kontrolun disinda, ve seni kontrol eden, beyninin primal taraflarinin kontrolden cikmasi sonucu ortaya cikan bir korku. gereksiz oldugunu bildigin, ama bilginin isine yaramadigi bir teror.

Bunun sonucu zamanla o acilari hissetmemek icin o durumlardan kacmak, normal hayatta fonksiyonunu yitirmek, belki isini - iliskilerini kaybetmek, bazen artik evden cikamayacak duruma gelmek. Kontrol altina alinmazsa.
0
robokot
(08.12.20)
Düzeyleri de var sanıyorum, ben yukarıda arkadaşların bahsettikleri şiddette değil ama daha hafifini yaşıyorum birkaç senedir. Kadınlarda hormonal döngüyle birlikte de zaman zaman şiddetlenip hafifleyebiliyor, benimki öyle.

Yanlış teşhis koyulan (alerjik astım dediler alakası yok) bir nefes darlığım vardı mesela. Meğer kaygıdan dolayı ağızdan nefes alıp verdikçe nefes açlığı oluşuyormuş, tam nefes alamıyormuş gibi hissedip ağızdan daha derin nefes almaya çalışıyordum (esnemeyle mesela), bu da kısır döngüye sokuyormuş iyice. Nefes egzersizleri, yoga, meditasyonla çözdüm.

Sonra mesela uçağa binmekten hiç korkmazdım, korkar oldum. O da uçma anksiyetesiymiş, bağlantılı diğer kaygılı halimle. Uçağa binince özellikle kalkana kadar kalbim atıyor, karnım ağrıyor, ellerim terliyor. Havalandıktan sonra uçak sakin uçmaya başlayınca geçiyor :) Gereksiz bir korku olduğunu bilsem de engelleyemiyorum, alkol yardımcı olabiliyor.

Bazen de mesela sevdiklerime bir şey oldu / olacak kaygısı yaşıyorum, alakasız durumlarda. Atıyorum eşim markete gittiğinde bile gelebiliyor bu korku, halbuki ne alakası var? Bunun gibi şeyler.
0
gmzo
(08.12.20)
Sürekli olumsuz düşüncelere sahip olma. Herşey yolunda gittiğinde bile başına felaket gelecek hissi. İşler yolunda gitmediğinde depresyonla beraber görülüyor bende.
0
ashleybon
(08.12.20)
Babamlarin haylaz ve garip bir kedisi var, 8-9 aylık falan. Kedinin garipliği bir şekilde garip olmadik bir yere saklanıp bulunamaması ve uzun süre oradan cikmamasinda, yani 1 gün boyunca bulunamayabiliyor.

Geçenlerde de bunu yapmış, işte konusuyoruz telefonda, dedim ki ya o girmiştir saklanmıştır bir yere cikar. Ama çıkmamış bir yerden. Ama 24 saat bile geçmemesine rağmen (ki diyorum ya kedinin huyu da bu) 70 türlü senaryo yazmışlar, ölmüş camdan atlamış araba çarpmış, zehirlenmiş, bir şeyden elektrik çarpmış kablo kemirirken ama evin içinde bulamıyoruz, dışarı atladı ama evi bulamıyor... ama o kadar yazmışlar ki annemle beraber dinlerken "e öldü herhalde yapcak bir şey yok" moduna geçtim.

işte anksiyete budur, olmayanı olmayacağı olmuş; ölmeyeni ölmeyecegi ölmüş yapar.

ha sonra kediye noldu, buzdolabının arkasında herhalde sıcak hoşuna gitmiş uyumuş, sabah da uyandırmış bizimkileri.
0
encokbenisevinnolur
(10.12.20)
(2)

yök'e öğretim üyesini şikayet etmek

yeahbutso
öğretim üyesi ders dışında konu işliyor ve bununla öğrencileri sorumlu tutuyor.bologna kriterleri kapsamında ders içerikleri internet sitesinde sabit (olması gereken)ancak bununla alakasız konular işlendi.basit bir örnekle, türk anayasası hukuku dersinde 1982 anayasası işlenmedi.bu durumda böyle bir
öğretim üyesi ders dışında konu işliyor ve bununla öğrencileri sorumlu tutuyor.

bologna kriterleri kapsamında ders içerikleri internet sitesinde sabit (olması gereken)

ancak bununla alakasız konular işlendi.

basit bir örnekle, türk anayasası hukuku dersinde 1982 anayasası işlenmedi.

bu durumda böyle bir şikayeti yök dikkate alır mı
0
yeahbutso
(02.12.20)
Bölüm - dekanlık - rektörlük şeklinde ilerlemelisiniz +1

Bu sadece sizin şikayetiniz olmazsa, diğer arkadaşlarınız da dilekçe yazarsa sonuç alma ihtimaliniz daha yüksek. Hepiniz dilekçe yazın, cevap alamazsanız bir üst idare merciine geçin.
0
gmzo
(02.12.20)
Şikayet et gitsin.

Ders saatleri konusunda 2 kere şikayet ettim bunları. Okul yönetimi topu hocaya hoca öğrenci işlerine öğrenci işleri rektörlüğe atıp durdu.

3. sefer doğrudan hocayı şikayet ettim. Çünkü ders saatlerini o düzenliyordu. Ders saatleri şikayetim sonrası dediğim gibi düzenlendi. Çünkü öyle olması gereken bir durumdu, yönetmeliklerle filan sağlam delillerle başvurdum. İlk ders hoca neden şikayet ettiğimi sordu. Bende daha önce sözlü olarak başvurduğumu sonrasında 2 kere daha şikayet ettiğimi fakat ısrarla talebimi yerine getirmediklerini söyledim. Bu başladı " ya işte ne gerek vardı, bize söyleseydin yardımcı olurduk, biz seni zaten tanıyoruz vs vs" kıvrandı durdu.

Dersten AA ile geçtim. Kimse takamaz bana, taksaydı onu da şikayet ederdim.
0
infernalcadre
(02.12.20)
(11)

üst kattaki komşunun dayanılmaz sesi

lacrim
2 tane çocugu olan öğretmen bir çift var yukarı katta. gece 12 - 1 e kadar dayanılmaz bir şekilde ses yapıyorlar. kaç kez uyardık bağırıp çağırıp kapıyı suratımıza kapattı. senin sesini çekmek zorunda mıyız gece 12 de diyorum çekmeyin o zaman gidin burdan diyor. bu durumda ne yapılabilir?
2 tane çocugu olan öğretmen bir çift var yukarı katta. gece 12 - 1 e kadar dayanılmaz bir şekilde ses yapıyorlar. kaç kez uyardık bağırıp çağırıp kapıyı suratımıza kapattı. senin sesini çekmek zorunda mıyız gece 12 de diyorum çekmeyin o zaman gidin burdan diyor. bu durumda ne yapılabilir?
0
lacrim
(01.12.20)
valla işin zor. genelde kaçmak çözüm oluyor böyle durumlarda.
0
kickboxer
(01.12.20)
1- onun çıkardığı desibelden daha yüksek bir desibele erişecek ve onu şu an senin olduğun duruma getireceksin.
2- Polis çağıracaksın ( gerek hukuki uğraşa gerekse sonrasında yaşanması muhtemel dalaşmaya katlanacaksın)
0
paramolacak
(01.12.20)
Böyleleri sesten etkilenmiyor. Onlar bağışıklık kazanmış haldeler. Ancak gece 2 de duvarı matkapla delersen falan rahatsız olurlar ama o zaman da tüm apartmanı rahatsız edersin.
0
kickboxer
(01.12.20)
Ya apartmanda oturmak böyle bir şey, insanlar çocuklarına söz geçiremiyor bazen. Oynamak istiyorlar. Anne ve babayı suçlu göremiyorum. Apartmanda oturmak bu şekil karşılıklı fedakarlıklar gerektiriyor.

Ben ve kardeşim 20li yaşlardayız. Küçük çocuklardan daha çok ses çıkarıyoruz, dans ediyoruz şarkı söylüyoruz bağır çağır konuşuyoruz bazen. Karadenizliyiz sesimizin volumü yüksek. Beş katlı apartmanın en üst katında oturuyoruz. Üçüncü katta oturan komşu bir alt kat komşumuza ses geliyor vs diye şikayete gelmiş. Alt komşumuz teyze annemin arkadaşı, oğulu ile yaşıtım, çocuk profesyonel aşçı ve evde de yemekler yapıyor. Kesme tahtasında yine şeyler kesmiş çok ses gelmiş onu şikayet etmeye. Çok yıkanıyorsunuz demiş vs. Evde tek başına yaşayan bir adammış şikayete gelen. Bazı insanların evinde az ses olur, bazen yalnızlıktan bazen başka şeyden. Ama çoğu insanlar ailece yaşıyor ve çocukları ağlıyor, kavga ediyorlar, gülüyorlar, eğleniyorlar. Yapacak bir şey yok, idare edecek komşular birbirini.
0
Hallegadola
(01.12.20)
öğretmen olmasına rağmen böyle kaba saba tipler olması da işinizi zorlaştırıyor. site/apartman yöneimiyle iletişime geçmek, polis çağırmak, onlar uyuduğunda tavana terlikle vurmak, tavana hoparlör bağlamak :) gibi seçenekler geliyor aklıma.
0
jepa
(01.12.20)
@hallegadola'nın yazdıklarını ağzım açık okudum. apartmanda yaşamak gece yarısı gürültünüzle insanları rahatsız etmeyi meşru kılmaz. 5 kişilik bir ailede büyüdüm, geceyarısı ancak ve ancak kırk yılda bir misafir geldiyse ve çocuğuyla geç saate kadar oynandıysa gürültü olurdu onda da uyarılırdık ve daha sakin oyunlara geçerdik. çocuğun 12-1'de ayakta işi ne zaten?

@lacrim, apartmanda yaşama kültürü olmayanların gidip dağda yaşamaları gerekir aslında ama şartlar malum. kapıda aldığınız tepkiden nasıl ayılarla yaşamak zorunda kaldığınız ortaya çıkmış. böyleleriyle baş edilmiyor, siz gürültü yapsanız da rahatsız olmuyorlar. memlekette hukuk böylelerine işlemiyor genelde. aynı durumda sayılırız, biz önümüzdeki yaz taşınacağuz ve taşınırken bu meseleyi soruşturmaya çalışacağız. Başka yolu yok gibi.
0
gmzo
(01.12.20)
Arkadaşlar infial yaratmışım pardon, yanlış anlaşılmaya mahal vermeyeyim, burada komşuların tabi ki hatası var. Buna bir şey demiyorum zaten, inşallah konu sahibi de tez zamanda çözer bu işi. Bazen çocuklara söz geçmiyor, insanların hepsi de duyarlı değil. Bunu söylemek istemiştim sadece. Linç yemeyeyim yoktan yere. :(
0
Hallegadola
(01.12.20)
çocuklu evde elbette normalden biraz daha fazla ses olur.
en basiti bebek ağlar ve buna anlayış gösterir, fedakârlık yaparsınız mesela.
ya da ne bileyim, nadiren oynadığı gürültülü olabilen bir oyuncağı vardır, tatsızlık çıkmasın diye sesiniz çıkmaz, komşuluk der geçersiniz.

ama çocukları disipline etmemekten ve apartmanda yaşamayı bilmemekten kaynaklanan saçma sapan gürültü çekmek tabii ki apartmanda yaşamanın özelliklerinden biri değil.

polis çağırmak çözüm olabilir ama sürtüşme çok artar.
yine de başka çare yok gibi.
0
blatta hiberna
(01.12.20)
Cimere yazın.
0
kirmizipilotkalem
(02.12.20)
İyi niyetli bir aile bile olsa o şekilde kodlanmış çocuğu uzun süre susturamaz. Taşınmak en mantıklısı.
0
arnold schwarzeneger
(02.12.20)
doğru düzgün ebeveyn olsalar zaten çocukların o saate kadar uyanık kalmalarına izin vermezler.
0
nuisance
(02.12.20)
(9)

Ne zaman normale döneriz?

deveyidiken
Malum, aşı çalışmalarına dair bir ton haber duyuyoruz son zamanlarda. Bu gidişata göre sizce ne zaman "oh be" deriz? Ne düşünüyorsunuz?
Malum, aşı çalışmalarına dair bir ton haber duyuyoruz son zamanlarda. Bu gidişata göre sizce ne zaman "oh be" deriz? Ne düşünüyorsunuz?
0
deveyidiken
(24.11.20)
aşı çalışmasının olması bir çözüm değil ki. yüzde100 çalışan bir aşı olsa bile ilk etapta yeteri kadar üretilemeyebilir. hadi üretildi diyelim, içinde çip var beynimizi kontrol edecekler, civa var felç olacağız, domuz kanı varmış ben olmam diyen tipler bitmeyeceği için aşı herkes olmayacak zaten.

tamamen sallayarak 2022 başı diyorum.
0
sutlu nescafe
(24.11.20)
Eski "güvenli" günlere hiçbir zaman dönemeyeceğimizi düşünüyorum ben, aşıyı insanlar "kurtarıcı" gibi görüyor ama öyle bir olayı da yok aşının, aşı dediğin belli bi süre koruyuculuğu olan bir ilaç öyle aşılanınca Adamantium verilmiş Wolverine gibi olmayacağız, %100 koruma garantisi olmadığı için bir şekilde ikircikleneceğiz yine, bu durumda virüs bir şekilde etkisiz hale gelmediği sürece (herhangi bir ilaçla ya da doğal yoldan) öyle ya da böyle bu süreç devam edecek.
0
angelus
(24.11.20)
uygun fiyatlı ilaç+aşı geldiğinde.
Uygun fiyatlı ilaç: maksimum 1 dolar.

Covid oldum 19 kişiye bulaştırdım, sonrasında ilacı aldım iyileştim.
diğer 19 kişi ilaçları almadan önce 287 kişiye bulaştırdı, ilaçları aldı.
287 kişi 3575 kişiye bulaştırdı, ilaçları aldı.

Asıl problem bulaştırıcı olmak, inkübasyon süresi ve semptom göstermeyen kişiler.

Bu döngü sadece bulaştırılan kişilerin aşılanması ve bağışık olması ve ilacın olmasıyla kırılabilir.

Tamamen kişisel teorim: aşı ve ilaçlar ile birlikte dünya nüfusunun bir kısmı korunacak, bir kısmı feda edilecek.
Pesimistliğim nedeniyle üzgünüm.
0
ludwig boltzmann
(24.11.20)
Biraz pesimistim bu konuda. Kafadan en az iki yıl var diyorum. O da tamamen silineceğine ilk etapta ihtimal vermiyorum. İki yıl dediğim de aşının stabil hale gelip yaygınlaşması falan.

Beni asıl işin psikolojik boyutu düşündürüyor. Diyelim dediler ki her şey bitti tamam, gerçekten rahatlayıp maskeleri çıkarabilecek miyiz? Sanmıyorum. İşin endişe boyutu, psikolojik sonuçları daha uzun süreli olacak gibi
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(24.11.20)
2021 sonu diye umuyorum.
0
cooperr
(24.11.20)
Valla pandeminin ilk aylarında da böyle sorular soruluyordu. Tahminler arasında yaz sonu diyen birçok kişi vardı o yüzden pek tahmin yürütmek istemiyorum
0
olaylar olaylar
(25.11.20)
Artık normalimizin bu olduğunu düşünüyorum. Aşıların durumu da net değil, belli bir takvim plan yok ortada her kafadan ses çıkıyor. Zaten çember gittikçe daraldı. Davulun sesi uzaktan da hoş gelmiyordu ama şu sıralar kulağımın dibinde çalıyor.
0
istege bagli sigortasiz
(25.11.20)
Bu iş ya önümüzdeki yaz sakinleşir ya da dünyada büyük çaplı kriz ve dönüşümlere şahit olmaya başlarız diye düşünüyorum.
0
gmzo
(25.11.20)
Global bi firmada çalışıyorum, hem yerel hem global olarak önümüzdeki yıl eylül-ekimden önce bir şey değişmesini beklemiyorlar. Dünyadaki genel memnuniyetsizliği kırmak ve biraz daha enerji basmak için aşı muhabbetini çıkardılar ama hala ortada somut bir sonuç yok. Tamamen psikolojiye oynuyorlar şu anda büyük isyanlar çıkmasın diye.
0
roket adam
(25.11.20)
(6)

nevresimden anlarım diyenler

blue eyes white dragon
bekar adamım. ben pamuklu seviyorum bu tip şeyleri. içerinde gram naylonumsu şeyler oldu mu kullanamıyorum. internetten alayım diyorum ama bunun bir de biraz inceleyince, ince olanları, öbür tarafı görünenleri falan oluyormuş. bunu anlayabilir miyiz? bir ölçüsü falan var mı? o ince olanları da dandi
bekar adamım. ben pamuklu seviyorum bu tip şeyleri. içerinde gram naylonumsu şeyler oldu mu kullanamıyorum. internetten alayım diyorum ama bunun bir de biraz inceleyince, ince olanları, öbür tarafı görünenleri falan oluyormuş. bunu anlayabilir miyiz? bir ölçüsü falan var mı? o ince olanları da dandik oluyor. daha önce aldığım için biliyorum.
0
blue eyes white dragon
(23.11.20)
Bir santimdeki çözgü ipliği adedini belirten tel sayısına bakın. Bazı markalarda xx tel diye yazıyor. Tek başına yeterli değil ama görmeden anlayabileceğiniz tek yöntem bu.
0
Depik
(23.11.20)
Genel olarak marka-fiyat da bakabilirsiniz. 50-60 liralik nevresim %100 pamuk olsa bile kiytirik olur genel olarak.
Depik’in dediginin ingilizcesi thread count (belki ing yazan paket olur vs)

Pamuk saten cok guzel olur mesela.
0
kuehles blondes
(23.11.20)
H&M'den 3 takım kullanıyorum 3 yıldır değiştire değiştire, eskimedi bile çok memnunum.
0
gmzo
(23.11.20)
Us polo assn çok güzel. Evlenirsem çeyizime koyarım
0
Unde bach canim
(24.11.20)
internetten alacaksanız indirimde madame coco veya english homedan alabilirsiniz. ben aldım memnunum. internette çok ince dedikleri çarşaflardan da aldım, pamuklu ve ince evet ama ince olmasından kaynaklı bir sıkıntı da yaşamadım.
0
curukturpkokusu
(24.11.20)
tac'ın pahalı nevresimleri bayağı iyi oluyor. Tavsiye ederim.
0
kraldan cok kralci
(24.11.20)
(6)

2021 Yazı

gmzo
Nasıl olacak sizce, tatil, gezme tozma bakımından?Şu an durumlar kötü ama 2020 yazını bile rahat geçirdi insanların çoğu, o yüzden her şekilde 2021 yazında gezer herkes gibi geliyor. Çok fena yurtdışı planı yapasım var, bunaldık iyice yahu :(
Nasıl olacak sizce, tatil, gezme tozma bakımından?

Şu an durumlar kötü ama 2020 yazını bile rahat geçirdi insanların çoğu, o yüzden her şekilde 2021 yazında gezer herkes gibi geliyor. Çok fena yurtdışı planı yapasım var, bunaldık iyice yahu :(
0
gmzo
(19.11.20)
herkese aşı yapılabilecek mi o sıkıntı muhtemelen pasaport kontrolünde aşın var mı diye kontrol ederler.
0
aziz dostum jack
(19.11.20)
2021 yazı, 2020 yazından beter olacak, planlarınızı erteleyin. aşı maşı gelmeyecek o tarihe. bunlar boş hayaller.
0
matilda
(19.11.20)
@matilda, bunu neye dayanarak söylüyorsunuz? ne olduğu bilinmeyen, tüm dünyayı perişan eden virüsün dördüncü ayında bile sınırlar açılıp 2-3 ay boyunca neredeyse her şey normale dönmüşken aşılar çıkmaya başladıktan sonra mı "daha kötü" olacak?

hani yaza düzelmeyecek, yaz için plan yapmanızı önermem vs. deseniz neyse de "2021 yazı 2020 yazından daha kötü olacak" çok iddialı ve abartılı bir ifade değil mi?
0
der meister
(19.11.20)
Türkiye için 2020 yazından bir farkı olacağını sanmıyorum. Altı üstü 6-7 ay sonrasından bahsediyorsunuz, o döneme kadar türkiye gibi bir ülkeye aşı gelmesi, organizasyonu yapılması imkansız, gelse bile bir çok insan zaten yaptırmayacak haklı olarak. Büyük ihtimalle hiç bir şey değişmez ve kısıtlamalar devam eder.
0
roket adam
(19.11.20)
Vallahi meister'a katıldım, bu kadar iddialı konuşunca biraz daha açıklama gerekiyor @matilda.
0
🌸gmzo
(19.11.20)
mayıs ayı içerisinde maske zorunluluğunun artık kalkacağını ve tamamen eskisi gibi olamasak da normale dönmeye başlayacağımızı düşünüyorum.
0
dis kapinin mandali
(20.11.20)
(12)

rejim ve durumum, normal mi?

ozgur bir kusun hatirati
4 gün önce diyetisyene gittim, ölçümler yaptı kan tahlillerine baktı ve bir liste hazırladı. bunun 10 günlük bir detoks olduğunu 10 gün sonra normal diyet programına geçilceğini söyledi. yiycek içicek pek bir şey yok listede. sabah c vitamini, enginar sirkeli su, greyfurt kivi ceviz, aralar kuruyem
4 gün önce diyetisyene gittim, ölçümler yaptı kan tahlillerine baktı ve bir liste hazırladı. bunun 10 günlük bir detoks olduğunu 10 gün sonra normal diyet programına geçilceğini söyledi. yiycek içicek pek bir şey yok listede. sabah c vitamini, enginar sirkeli su, greyfurt kivi ceviz, aralar kuruyemiş hurma kahve, öğlen yeşil elmalı maden sulufalan bir içecek, akşam sebze yemeği ve salata. bol su tavsiyesi verip yolladı. hesapladım 1000 kalori kadar yapıyor verdikleri (1.68’im 73 kiloyum)
pek evden çıkmadığım için leslie 1 mile walk yapıyorum, ayrıca da 30 dk kadar ev sporu (jumping jackler, mountain climberlar falan) ve her akşam 30 dk yoga (yıllardır yapıyorum).
4. günde halsizim, gözüm kararıyor ve açım. arasam mı diyetisyeni? yoksa abartıyo muyum alışır mı vücudum?
0
ozgur bir kusun hatirati
(13.11.20)
neden detoksla başladı acaba?
onu bir sormak lazım.
detoks süreçlerinde halsizlik falan normal ama yine de bence bir arayın sorun.
0
blatta hiberna
(13.11.20)
alıştığın ritmde yemediğin için gözünün kararması normal. detoks verdiyse ödem vardır. benim spor hocam da detoksa inanmıyorum günde 2.5lt su iç ödemi zamanla atacaksın dedi mesela. herkesin yöntemi farklı.
0
neira
(13.11.20)
@blatta pek su içmediğim için mineral eksiğim olduğunu, düzenli beslenmediğimi, yağlanma olduğunu falan söyledi ama tam da bilmiyorum tabi.
0
🌸ozgur bir kusun hatirati
(13.11.20)
Detoks tribiyle üç beş kilo su attırıp sonra "bak nasıl da kilo verdirdim" diyecek sana. Detoks şeklinde bir beslenme rutini yok bilimsel olarak.
0
angelus
(13.11.20)
bu söyledikleri zaten diyetisyene gitme nedeniniz ama.
yani normalde düzenli beslenme sorunu olan, yağlanması olan insanlar kilo vermek, yağ kaybetmek üzere beslenebilsin diye diyetisyene gidiyorlar.
direkt diyete başlamak yerine detoksu tercih etmesine anlam veremedim.

ki 10 gün de detoksa yeni başlayan biri için çok uzun bir süre.
genelde üç gün falan olur.
angelus'un dediği gibi su ve ödem atacaksınız bol bol tabii, o ayrı.
0
blatta hiberna
(13.11.20)
@angelus ya bana da öyle geldi aslında ama itiraz da edemedim.
0
🌸ozgur bir kusun hatirati
(13.11.20)
@blatta kendisine gelen herkese önce detoks verdiğini söyledi. listeyi yazınca ben “bu pek sürdürülebilir bir şeye benzemiyor ama” deyince 10 gün sadece, bir deneyin bakalım dedi. bana da çok geldi, söylenip duruyorum kendi kendine. çok yiyen içen biri değilim zaten ama daha çok psikolojik olmak üzere, zorlanıyorum. sporu mu bıraksam acaba çok yorgun oluyorum..
0
🌸ozgur bir kusun hatirati
(13.11.20)
bence kendinizi zorlamayın.
arayın bir konuşun diyetisyenle.
belki biraz uzanmak iyi gelir imkanınız varsa.
0
blatta hiberna
(13.11.20)
Ben olsam o diyetisyene bir daha gitmem ve başka bir diyetisyen bulurum. 1200 kalorinin altına hiçbir şekilde düşülmemeli diye düşünüyorum, gözünüz karararak verdiğiniz kiloların da kalıcı olacağını sanmıyorum hiç.
0
gmzo
(13.11.20)
yani bilmiyorumki niye böyle challenge yaptırdı bana, düşündükçe çok canım sıkılıyor.
0
🌸ozgur bir kusun hatirati
(13.11.20)
Ben de bir kez öyle bir diyetisyene denk gelmiştim. Bana şöyle açıklamıştı ne kadar doğrudur bilmem.

Vücut bir anda bu kadar kısıtlamayla karşılaşınca, yeni sisteme adapte olana kadar normalde vermeyeceği hızla kilo veriyormuş bir anda. Ha tabii ödem de atılıyor. Zaten diyetin ilerleyen kısımlarında duraklamalar vesaire yaşanacağı için vücudun afalladığı bu ilk dönemi avantajlı görüyorlar muhtemelen.

Ama kendinizi rahatsız hissediyorsanız ya da mutsuz oluyorsanız uygulamayın ve programı değiştirmesini talep edin.
0
inawen
(14.11.20)
cevaplar için teşekkürler. birkaç gün içinde adapte oldum. 10 gün sonunda 3 kilo verdim, 1.9 yağdan. fene değil gibi. normal diyet listesine de geçtik.
0
🌸ozgur bir kusun hatirati
(20.11.20)
(5)

Yeni Binaya Taşınmak

imnotsureabout
Herkes -bakan dahil- yeni yapılmış binaya geçin diyor da bu riski tamamen sıfırlıyor mu ki?Türkiyedeyiz sonuçta bi yolunu bulup yine yapan yapmıyor mudur yapacağını? Malzemeden çalmak kalitesiz beton kullanmak falan..Hem zemine niye dikkat ediyor o zaman insanlar ev alırken?
Herkes -bakan dahil- yeni yapılmış binaya geçin diyor da bu riski tamamen sıfırlıyor mu ki?
Türkiyedeyiz sonuçta bi yolunu bulup yine yapan yapmıyor mudur yapacağını? Malzemeden çalmak kalitesiz beton kullanmak falan..
Hem zemine niye dikkat ediyor o zaman insanlar ev alırken?
0
imnotsureabout
(04.11.20)
yeni binaya gecin gecmeye calisin. zeminine de baslatmasinlar simdi.

cahil cahil.konusuyorlar yok 5 kattan fazla izin vermeyecegiz vs. hala ayni kafa.
arkadas olay su isi kuralina gore yapmiyorlar kuralina gore yap suyun ustunde 100 katli yap. ama kuralina gore yap. yeni binalarda millet caldigini bildigi icin ustune emniyet veriyorlar calsa da yine de yeter demiri beton kalitesi de artti. daha yirmi yil oncesinde dogru duzgun hazir beton yoktu.

korkmayin 2008 ve sonrasi iyidir..kolay kolay bir sey olmaz. eski binalar da yikilir 30 ve ustu ozellikle.
0
turbo sadık
(04.11.20)
çalsalar dahi eskilerle kıyaslanamaz bile. ayrıca zemine de dikkat etmek gerekir, hem sağlam zemin hem yeni bina olursa en güzeli olur.
0
candide
(04.11.20)
Simülasyonlardan falan gördüğüm zemin sallanma şiddetini çok etkiliyor.

2000 öncesi binaların betonları ustanın insafına kalmış ve çok kötü diyorlar. İçindeki demir de dümdüzmüş, şimdikiler daha iyi tutunsun diye nervürlüymüş. Her halükarda hazır betonla yapılan yeni konut daha iyi. Yanlış hesap vb mümkün mü bilmiyorum ama.
0
nhk ni youkosu
(05.11.20)
"yeni bina saglamdir" etiketi, bilhassa koyden kente gocun patladigi, 99'a kadar olan surecte dikilen pek cok apartmanin plansiz projesiz, kontrolsuz, hesapsiz, kitapsiz, korkunc uygulama yanlislari ve malzeme kusurlari ile uretilmis olmalarindan ileri geliyor. oyle ki, 99 depremlerindeki yikimlar kuresel olcekte muhendislik icin bir laboratuar islevi gordu. "ha, geri zekali gibi etriye demirini bir metrede koyarsak boyle oluyormus demek ki", "duz demir ve metre karede 500 kg tasiyan rezil bir betonla bile bu kadar ayakta kalabiliyomus" gibi cikarimlar elde edildi.

99 depreminden sonra algi birazcik degisti. yonetmelikler goreceli olarak uygulanmaya baslandi. ama kok neden ortadan kalkmadi. turkiye'deki curume oldugu gibi duruyor. bu yuzden, yeni bir yapinin depremi sag salim atlatacagina, yapiyi yerinde gorup muayene etmeden, deneye tabii tutmadan, kimse kefil olamaz.

bir de yukaridaki sozler ikamet edilecek apartman dairesi icin gecerli. depreme misafirlikte mi, yolda mi, is yerinde mi, okulda mi, tunelde mi, sinemada mi, yemekte mi denk gelecegiz? evimizin saglamligindan emin olsak dahi, yolda kopru uzerimize yikilmayacak mi? misafir oldugumuz evde uzerimize duvar devrilmeyecek mi? is yerimiz sapasaglam kalacak mi? bu sorularin yanitini siz veremezsiniz. bunlarin yaniti icin "devlet" diye bir kurum var. bu kurum, bizi korumuyorsa, depremden korunmak icin verdigimiz haracin uzerine cokup alakasiz yerlerde bunlari har vurup harman savuruyorsa, bizi felaketle basbasa birakip ustune "keske hasarli evlerde oturmasalarmis" diyorsa, tek yapabilecegimiz yapici, pozitif bir dille anlatmak, kamuoyu olusturmak, sabirla didinmek vs.

benim nacizane gorebildigim, secebildigim budur.
0
viva paulista
(05.11.20)
viva paulista +1

Deprem uzmanı değilim fakat mimarı, az çok bu işlerin içerisindeyim. Medyada deprem bina dönüştürme temelli "kentsel dönüşüm" algısı yaratmak için kullanılıyor. 99 öncesi tüm binalar yıkılsa ve yerlerine yenileri yapılsa her şey çözülecekmiş gibi davranılıyor. Böyle bir şey yok.

Kentsel dönüşüm ulaşım, açık alanlar, kamu binaları gibi birçok farklı faktör üzerinde çalışılarak planlanmalı. Kadıköy'ün merkezinde oturuyorum, işe gidip gelmek için vapuru kullanıyorum, böylelikle İstanbul trafiğine bir araç daha eklememiş oluyorum. Gel gör ki oturduğum ev 50 yaşında, aynı şartlarda yeni bir binaya geçsem iki katı kira vereceğim (ve yine emin olamayacağım). Ya da İstanbul'un çeperine taşınıp, araba alıp, trafiğe katılıp, ulaşımıma bir saat daha ekleyeceğim. Bunu aklım, mantığım almıyor ne yazık ki ve bu şartlar söz konusuyken tüm sorumluluğun vatandaşa atılması iki yüzlülük! Kaldı ki İstanbul'un en gözde ilçelerinden Kadıköy'de depremden sonra sığınılacak doğru düzgün bir açık alan yok! Kapanacak yollar ve zarar görecek altyapıdan bahsetmiyorum bile. Ama ben 5 bin lira kira verip yeni binaya geçersem depremden çok iyi korunmuş olacağım ve bu konudaki tüm sorumluluk bende. Yersen!
0
gmzo
(05.11.20)
(4)

Sadece ellerim ve ayaklarım üşüyor. Fikirleriniz / tavsiyeleriniz ?

winston insani
Merhabalarİstanbuldayım, henüz kombi yakmıyorum (siz yakıyor musunuz ki?) İçeride t-shirt ile durabiliyorum, üşümüyorum böyle ama ellerim ve ayaklarım buz gibi resmen.Pekmez mi içsem ne yapsam, var mı tavsiyeleriniz?
Merhabalar

İstanbuldayım, henüz kombi yakmıyorum (siz yakıyor musunuz ki?) İçeride t-shirt ile durabiliyorum, üşümüyorum böyle ama ellerim ve ayaklarım buz gibi resmen.

Pekmez mi içsem ne yapsam, var mı tavsiyeleriniz?
0
winston insani
(03.11.20)
Pekmeze limon sık iç. Kansız kalmışın.
0
1bir1bir1
(03.11.20)
Sadece tişört ince kalıyor bana. Polar falan giyiyorum. Yine de kombi açmak gerekiyor artık. Evin yönü ve yüksekliği önemli tabii. Güneşi güzel alıyorsa gerekmeyebilir belki.
0
pass
(03.11.20)
Bence de artık kombi vakti geldi.
0
aynenbencede
(03.11.20)
Evimiz güney cephe olduğu için İstanbul'da bugüne dek güneşle ve kombiyi açmadan idare ettik ama, bugün hava kapalı olunca kombiyi açtık, yoksa ısınmadı ev.
0
gmzo
(03.11.20)
(5)

deprem çantası üzerine

not sure if serious
her zaman söyleniyor bunun hazırlanması, iyi hoş, teoride çok doğru ve faydalı bir şey olabilir ama ya pratikte? deprem anında binanın yıkılması saniyeleri bulabiliyor. biz o hengamede çantaya mı koşacağız yoksa kendimizi mi güvene alacağız ne yapacağız? kaldı ki hadi ulaşabileceğim biryerde denk ge
her zaman söyleniyor bunun hazırlanması, iyi hoş, teoride çok doğru ve faydalı bir şey olabilir ama ya pratikte? deprem anında binanın yıkılması saniyeleri bulabiliyor. biz o hengamede çantaya mı koşacağız yoksa kendimizi mi güvene alacağız ne yapacağız? kaldı ki hadi ulaşabileceğim biryerde denk geldi ve o anda çektim yanıma aldım. e ben sevdiklerime fayda sağlayamadıktan sonra tek başıma ne yapayım o çantayı? bireysel herkes kendine çanta hazırlasın derseniz bak o başka. şimdi geldi aklıma.

siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? bir çözümünüz var mı?
0
not sure if serious
(03.11.20)
Önceden güvenli bölge hazırlayacaksınız kendinize. Hayat üçgeni oluşturabileceğiniz bir yer. Çanta orda bekleyecek. Deprem olunca da herkes oraya koşacak. Binanın yıkılması 5 sn’den önce olmaz. O şokla kalakalmamanız, atik olmanız lazım. O yüzden önceden bir yer belirlemeniz lazım ki o sırada nereye gitsem diye düşünmeyin.
0
sta
(03.11.20)
Olması > hiç olmaması

Öyle bir hal olabilir ki, çanta yanınızda, sevdiğiniz ise az uzakta ama sadece el geçecek kadar bir boşluk var aranızda.
Suyu uzatırsiniz mesela? Dudukle sesinizi dışarı duyurursunuz, fener ile karanlıkta sürünerek ulaşırsınız vs.
0
kisa
(03.11.20)
Çanta lazım bir ürün, ama o hengamede kimse erişemez, anca evde sürekli sırtında falan taşıyarak gezmen lazım.
0
paramolacak
(03.11.20)
Binaya bişey olmazsa da çantayı alıp dışarı çıkarsın. İstanbulda mesela hiç öyle İzmirdeki gibi hızlı yardım geleceğini, çadırlar kurulacağını falan sanmıyorum. Sağ kalan da hayat mücadelesi verecek (evi zarar gördüyse giremiyorsa)

Depremde göçükte kalırsan da yanında düdük, fener, su, yiyecek olması güzel olur. Tabii dibimizdeki çantayı bile açabilir miyiz boşluk olur mu bilmiyorum. Beton binalarda hayat üçgeni yalan deniyor. Hele ilk katlardaysan bütün yük üstünde.
0
nhk ni youkosu
(03.11.20)
Biz çanta hazırladık, amaç büyük deprem olursa ve bina ayakta kalırsa çantayı alıp sokağa çıkmak, böylece yanımızda en azından yedek kıyafet, ilkyardım ekipmanı ve su-bisküvi bulunması. Kamp için kullandığımız çadır - uyku tulumlarımız var, onları da girişteki dolaba koysam mı diye düşünüyorum hatta ama karar veremedim o an onları almakla uğraşmak mantıklı mı.

Bina çökerse Allah yardımcımız olsun zaten.
0
gmzo
(03.11.20)
(12)

istanbuldakiler kombiyi açtınız mı

benevolent sun
ben 2020'nin startını bugün vereceğim sanırım. Sizde nedir durumlar?
ben 2020'nin startını bugün vereceğim sanırım. Sizde nedir durumlar?
0
benevolent sun
(01.11.20)
Merkezi sistem, iki gundur yaniyor kaloriferler, kombili evde olsaydim daha psikolojik olarak açmaya hazir olmazdim, kalorifer sicaginin havayi kurutmasini sevmiyorum.
0
(01.11.20)
Açmadık.
0
ms brownstone
(01.11.20)
pek kolay üşümem ama bugün açılışı yaptım biraz.
0
zartanyan
(01.11.20)
ben de kararsızdım ama küçük dokunuşlar yapacağım galiba artık.
0
🌸benevolent sun
(01.11.20)
merkezi sistem var bizim binada.
bugün ev birden bire çok soğuyunca "yaktılar mı acaba?" diye baktım, yakmışlar.
sıcak sevmediğim için evin havasını kıracak kadar açtım, 1-2 saat sonra kapadım.
0
blatta hiberna
(01.11.20)
🌸benevolent sun
(01.11.20)
Yok yakmadık, sabaha karşı ev soğumuş oluyor ama güneş çıkar çıkmaz ısınıyoruz ev güney cephe olduğu için. Güneşsiz ilk günde açmak zorunda kalırız büyük ihtimalle:)
0
gmzo
(01.11.20)
biz açtık
0
basond
(01.11.20)
Açtık. Çatı katı.
0
chavezding
(01.11.20)
Ben açmadım üşüyüp kalın kalın giyinmek hoşuma gidiyor şu dönem. Dayanılamayacak noktada açarım sanırım.
0
irene
(01.11.20)
açtık valla.
0
lenin benim amcam olur
(01.11.20)
Ağvada şömineler yanıyor.
0
tunaktunaktun
(02.11.20)
(5)

Bulaşığın canını çıkaran hard kapitalizm makine önerin lütfen

ya ben lan neyse
aldığımız arçelik makine abartmıyorum, hiç yıkanmamış gibi çıkarıyor bulaşıkları. ayrıca ıslak ve deterjan kokuyor. para mevzusundan şimdi değiştireceğiz.renkli bulaşıkların boyasını çıkarsın önemli değil. çizsin, eritsin... max 5 bin verebilirim. bayadır takip etmiyorum Allah bilir onların da fiyat
aldığımız arçelik makine abartmıyorum, hiç yıkanmamış gibi çıkarıyor bulaşıkları. ayrıca ıslak ve deterjan kokuyor. para mevzusundan şimdi değiştireceğiz.

renkli bulaşıkların boyasını çıkarsın önemli değil. çizsin, eritsin... max 5 bin verebilirim. bayadır takip etmiyorum Allah bilir onların da fiyatı uçmuştur ya...

teşekkürler.
0
ya ben lan neyse
(01.11.20)
Benim bulasik makinem 2004 lu bir bosch. Cok memnunum. 5 programli idi bunca zamandir 70 derecede yikar durur. Daha bi leke, koku gelmedi, gormedim.

Lakin,

Ben asla yemek artikli bir tabak, yemek artikli bir celik tencere koymadim. Tum bulasigi once su altinda aritip , tabak, catallari sadece yemek yagi gitsin diye koyuyorum. Teflon ve turevlerini koymuyorum. Tencereleri ise elde yikiyorum. Catal kasik ise masadan alip yine oldugu gibi koymuyorum. Suda elle ovup oyle koyuyorum.

Ama tabii biz 2 kisiyiz, sadece aksam yemegi var.

Kalabalik ve 3 ogun evler icin bu is zor.
0
Filinta61
(01.11.20)
1000 TL'lik altus makinam var. Bulaşığı neredeyse olduğu gibi koyuyorum. Baya temizliyor. Arkadaş yeni pahalı makinalarda sensör var. Çok temiz koyarsan yıkamıyor demişti xd kirli koy bakam. Kabasını çok alma.
0
glamdr1ng
(01.11.20)
eksisozluk.com

Şu entry'de güzelce anlatmıştı birisi, bulaşıkları yıkamayan makinesinin pervanelerini ve filtrelerini nasıl temizlediğini ve sonra makinenin bulaşıkları temizlemeye başladığını. Hiç yıkanmamış gibi çıkarıyor diyorsunuz ya, belki benzer bir problem vardır. Böyle çözülür umarım değiştirmeden.
0
gayda
(01.11.20)
Makinanızda bir sıkıntı olsa gerek, bizde de arçelik var ve tertemiz pasparlak yapıyor, hem de içinde birkaç gün bekletiyoruz bulaşıkları desem yeridir. Ben olsam eldeki makinayı tamir ettiririm.
0
roket adam
(01.11.20)
2017'de aldığımız 3 programlı Bosh var, yemek artıklarını çatal - kaşıkla temizleyip koyuyoruz, asla sudan geçirmiyoruz, hiç sorun yaşamıyoruz. Makinenin çok doldurulması, parlatıcı kullanılmaması bu konuda sıkıntı çıkarabilir.

Ev hanımları bulaşığı durulayıp makineye koymayı marifet sanıyor, temizliğe yardımcı gelmeden evi temizlemek gibi sanırım. Lütfen yapmayın, suyu boşuna harcamayın.
0
gmzo
(01.11.20)
(16)

Netflix

chezsoi
Arkadaslar, heyecanli, bir sonraki bolumu izlemeden duramadiginiz turde dizi ariyorum. Heyecanli bir film de olur. Ne izliim yaa.
Arkadaslar, heyecanli, bir sonraki bolumu izlemeden duramadiginiz turde dizi ariyorum. Heyecanli bir film de olur. Ne izliim yaa.
0
chezsoi
(31.10.20)
Bodyguard
0
gmzo
(31.10.20)
barbarians
0
basond
(31.10.20)
Bodyguard'ı izlemistim. Tesekkurler..
0
🌸chezsoi
(31.10.20)
ozark netflix'teki en underrated yapım muhtemelen, izlemdiysen izle. en heyecanlı dizi değildir ama boş aksiyondansa böyle kaliteli oyunculuk ve senaryoyu tercih ederdim ben.
0
Jux
(31.10.20)
Bu aralar nedense hicbir sey izleyemiyorum. Ilgimi cekmesi sart. Gerci kis uykusunu izledim am o baska. :)
0
🌸chezsoi
(31.10.20)
çeker ilgini sen güven bana.
0
Jux
(31.10.20)
Tamam :)
0
🌸chezsoi
(31.10.20)
how to get away with a murder canim dizim benim dun finalini izledim ve bitmesi canimi sıktı.

Lucifer, The Haunting tepedeki ev de ilgi cekici ilk sezon tabii ki.
0
hindistan cevizi
(31.10.20)
To the lake
0
mya
(01.11.20)
Üçüne de başlayip,sıkılıp birakmistim.
0
🌸chezsoi
(01.11.20)
ozark +1

dirty john - ikinci sezon.
aksiyon değil, ama sonraki bölümü izlemek istiyorsun çünkü gerçek hikaye.
mini dizi zaten, hafta sonluk.
0
blatta hiberna
(01.11.20)
suburra. 2. sezonu da geldi.
0
scudman1
(01.11.20)
Ozark +3
0
put it in your appropriate place
(01.11.20)
Ozark +4
Bir de travellers
Bir de %3

Konulari kurgulari gayet basarili
0
taurina
(01.11.20)
Tesekkurler..
0
🌸chezsoi
(01.11.20)
Spotless. Acayip keyif aldım 1 sezon zaten. Finali dandik sadece.
0
roket adam
(01.11.20)
(2)

Melanom

verklartenacht
Merhaba. Ekte benimin fotografi var, yaklasik 4mm büyüklügünde. Ailede hic cilt kanseri yok ancak uc aile bireyimde metastatik meme kanseri, meshane kanseri ve yumusak doku kanseri var. O yuzden kanserden cok korkuyorum. Birkac hafta sonrasi icin doktordan randevu aldim, ancak yine de cok kafama tak
Merhaba. Ekte benimin fotografi var, yaklasik 4mm büyüklügünde. Ailede hic cilt kanseri yok ancak uc aile bireyimde metastatik meme kanseri, meshane kanseri ve yumusak doku kanseri var. O yuzden kanserden cok korkuyorum. Birkac hafta sonrasi icin doktordan randevu aldim, ancak yine de cok kafama takildi. Sizce normal bir ben mi yoksa melanom olma ihtimali var mi? Not: Buradan verilen cevaplara gore hareket etmeyecegim ancak kafama cok takildigi icin fikrinizi almak istedim. Simdiden cok tesekkur ederim
0
verklartenacht
(31.10.20)
Benzerlerinden bende de iki tane var, geçen ay cilt doktorum kontrol etti ve takip edilmesi gerekiyor dedi. Büyüteçle fotoğraflarını çekti, 6 ay en geç 1 sene sonra kontrole gel tekrar dedi..
0
gmzo
(31.10.20)
5-6 mm'den büyük olanlar riskli oluyormuş genelde
0
kreatin
(31.10.20)
(4)

Muhabbet kuşumuz

sutcuyumbensutcu
var sizden deli olmasın. Odadan çıktığımız anda ya da yalnız kaldığı anda çok yüksek bir desibelle ötmeye baslıyor. Ya da onunla ilgilenmezsek deli gibi bağırıyor. Ama öyle acı ceken bi bağırma değil cik şeklinde klasik muhabbet kusu ötüsü ama o kadar yüksek sesle ötüyor ki başım ağrıyor. Kendisiyle
var sizden deli olmasın. Odadan çıktığımız anda ya da yalnız kaldığı anda çok yüksek bir desibelle ötmeye baslıyor. Ya da onunla ilgilenmezsek deli gibi bağırıyor.
Ama öyle acı ceken bi bağırma değil cik şeklinde klasik muhabbet kusu ötüsü ama o kadar yüksek sesle ötüyor ki başım ağrıyor.

Kendisiyle de ilgilenmiyor değiliz yemek yerken bile masamıza koyuyoruz kafesini mutffağa getirip. Sürekli salıyoruz da.

Daha ne yapmak lazom bu deliye ve neden böyle ötüyor.
0
sutcuyumbensutcu
(31.10.20)
arkadas alin yanina ?
0
oscar
(31.10.20)
@oscar'ın yazdığını yapma durumunuz yoksa siz yanında değilken radyo açmak işe yarıyabiliyor. artı kafesin kapısını açıp eve alıştırırsanız daha iyi olur. bırakın gezinsin, masaya kafesini koymak yerine masaya kendisi gelip yediklerinizden didiklemeye başlayacaktır güvenini kazandığınızda.
0
dark-tower
(31.10.20)
Öncelikle kuşun geniş bir kafesi olsun, petshoplardaki kafeslere çok küçük ve yeterli değil.

Sonrasında kafesinde vakit geçirmek için oyuncakları olmalı, fakat bu oyuncaklar plastik değil de kağıt / kartondan yapılmış parçalanabilir oyuncaklar olmalı.

Kuşunuz mümkün olduğunca dışarı çıkmalı, ideali siz evdeyken hep dışarıda olmalı.

Tüm bunların yanı sıra, büyük ihtimalle kuş bağırdığı zaman ilgi gösterdiniz / kafesinden çıkardınız. Artık her bağırdığında ilgileneceğim izi düşünüyor :) Kuşunuz bağırdığında değil de, sakin olduğunda, güzel güzel öttüğünde "aferin güzel kuşuma" diyerek ilgi gösterip kafesinden çıkarın bundan sonra. Böylelikle ilgi çığlıkları azalacaktır.
0
gmzo
(31.10.20)
Ayna takin.
0
luluki
(01.11.20)
(5)

Ülkeler vatandaşlık verirken eğitim seviyesine bakıyor mu?

ya ben lan neyse
"bu ülkesinde arkeologmuş okumuş adam bunu vatandaş yapalım." gibi?
"bu ülkesinde arkeologmuş okumuş adam bunu vatandaş yapalım." gibi?
0
ya ben lan neyse
(30.10.20)
Ülkeler nedir? 200 tane ülke var. Hangisinden bahsediyoruz?
0
chavezding
(30.10.20)
fark etmez. herkese vatandaşlık veren ülke yoktur herhalde?
0
🌸ya ben lan neyse
(30.10.20)
Her ülke için farklı durum. Örneğin Avustralya için 'çalışma izni' alabiliyorsun. O zaman okuduğun okuldan dil seviyene kadar her boka bakıyorlar. O da çalışma izni sadece. Ben öyle her önüne geleni vatandaş yapan bir ülke bilmiyorum.
0
himmet dayi
(30.10.20)
kanada ona göre puan verip en yukarıdan az az alıyor mesela.

Bazıları tam tersi, okumuş gerekmiyor ama ülkenin tesisatçı-elektrikçi, kasap, berber falan ihtiyacı var, öyleysen gidebiliyorsun. (ki yine Kanada'nın böyle programı da vardı hatırladığım kadarıyla)

Amerika greencard ile loto gibi rasgele "Amerikan rüyası" dağıtıyor. Onda hiçbir şey önemli değil.

Senin dediğine en yakını "talent visa." Ödüllü sanatçı vs. isen daha rahat gidip oturma izni alabiliyorsun.

Vatandaşlıkla ilgili değil ama bunlar, gidip oturabilmenle iş bulabilmenle ilgili. Sonra 3-5 yıl kalınca sınavlarına girip vatandaşlığa ayrıca (herkesle aynı şekilde) olanak kazanıyorsun.
0
nhk ni youkosu
(30.10.20)
Hep çalışma izinlerinden bahsedilmiş çünkü sorduğunuz soru kişinin çalışma hayatı ile ilgili. Medeni ülkeler vatandaşlık verirken eğitim düzeyine değil, vatandaşlıkla ilgili meselelere bakar. Yani kişi ülke dilini iyi konuşabiliyor mu, tarihi ve kültürü ile ilgili bilgi sahibi mi, vatandaşlık alma motivasyonu ne, ülkeye hayırlı bir vatandaş olarak katkı sağlayacak mı diye bakar (bilgim İsviçre özelinde). Babam Türkiye'den Isviçre'ye 16 yaşında göç etmiş, 25 sene ülkede onuruyla çalışmış, şaşırtıcı derecede iyi almanca bilen ve ülkenin sosyal meseleleri ile yakından ilgili bir ilkokul mezunu olarak kolayca vatandaşlık almıştı mesela. Ha, mülk satın alınması veya 3-5 kuruş yatırım karşılığında vatandaşlık satan muz cumhuriyetleri varsa, eğitim düzeyi doğrultusunda vatandaşlık veren ülke de vardır herhalde dünyanın bir köşesinde, bilemem.
0
gmzo
(30.10.20)
(12)

elleriniz için hangi dezenfektanı kullanıyorsunuz?

chihirovekohaku
Eczacıbaşı Maratem yüzde 70 alkol içeriyormuş. Tüm obsesifliğimle dedim ki "Olmuşken şöyle yüzde 80-90 alkol olsun içinde." Var mı bildiğiniz yüzde 80-90 alkollü dezenfektan?
Eczacıbaşı Maratem yüzde 70 alkol içeriyormuş. Tüm obsesifliğimle dedim ki "Olmuşken şöyle yüzde 80-90 alkol olsun içinde."

Var mı bildiğiniz yüzde 80-90 alkollü dezenfektan?
0
chihirovekohaku
(29.10.20)
Alkol oranının yüksek olması sadece ellerine zarar verir, daha fazla alkol daha hijyenik diye bir kural yok, sabunla bile elimine edilebilen bir şey neticede bu virüs. Ellerini düşünüyorsan daha cilt dostu ürünlere yönel derim.
0
Avoiding The Puddle
(29.10.20)
rebul lavanda kolonya. su sabun..
0
sutlu nescafe
(29.10.20)
avoiding the puddle+1
dezenfektan pek kullanmıyorum, kullandığımın da markasını unuttum şimdi.

sürekli elimi yıkıyorum, gerekirse kolonya kullanıyorum.
0
blatta hiberna
(29.10.20)
Blatta hiberna +1

Maratemi biz üretiyoruz o yüzden adım başı her yerde, tüm masalarda var. Herkes çok memnun ama benim nefesimi tıkıyor kokusu ve ellerimde egzama oldu. (Ama normalde de cildim hassas zaten)

Dezenfektan kullanacağım zaman bunu kullanıyorum. Kokusu hoş bile denebilir, ellerime de zarar vermiyor. www.hepsiburada.com
0
irene
(29.10.20)
Promast el dezenfektani. Deodorantli ve el kremi nemlendiricili.
0
fempusay
(29.10.20)
Kendim yapıyorum
0
purplee
(29.10.20)
Bebak'tan memnun kaldım ben de ama sadece dışarıdayken ve ellerimi yıkama şansım yoksa kullanıyorum.
0
gmzo
(29.10.20)
hic bir dezenfektan su ve sabunun verdigi temizlik hissini vermiyor, ama disaridayken mecburen kullaniyoruz, ben nilco kullaniyorum, memnunum. isletmelerin kapilarina koyduklarini da kullanmiyorum onlara da guvenemiyorum, suyla karistirmis olabilirler ya da hijyenik doldurulmamis olabilir diye dusunuyorum

www.hepsiburada.com
0
exlibris
(29.10.20)
Avoiding the puddle +1. Yeterli alkol derecesinde olmasi yeterli cunku alkol ayni zamanda deriye de zarar veriyor. Zaten kolonya kullaniminin gittikce azalmasinin sebebi buydu hatirlarsaniz.
0
dunal
(29.10.20)
Maratem
0
1837837
(29.10.20)
www.hepsiburada.com

şunu taşıyorum. %70 alkol, gerçekten vodka gibi hahah. Ellerime bi zarar vermedi ama kişiden kişiye değişiyor, kiminin elleri soyulmuş falan. Ben dışarıdayken günde 3-4 kez bununla ovuşturuyorum sanırım.
0
nhk ni youkosu
(29.10.20)
Alkollü dezenfektan için %70 optimum orandır. Daha yükseğe çıkınca dezenfekte edici özelliğini kaybetmeye başlar.
0
Haldamir
(29.10.20)
(6)

Komşu ile "gürültü" kavgası

varos cloudstrider
Selamlar,Yeni evime taşınalı 2,5 ay kadar oldu. 2+1 bir evimiz var ve çok büyük değil. Home office işine devam ettiğimiz için yatak odasının dışında kalan odaya masaüstü bilgisayarımı, kitaplığı falan koyduk. Ancak gel gör ki süper zekalı müteahhit gidip bizim çalışma odası ile yan komşunun yatak od
Selamlar,

Yeni evime taşınalı 2,5 ay kadar oldu. 2+1 bir evimiz var ve çok büyük değil. Home office işine devam ettiğimiz için yatak odasının dışında kalan odaya masaüstü bilgisayarımı, kitaplığı falan koyduk. Ancak gel gör ki süper zekalı müteahhit gidip bizim çalışma odası ile yan komşunun yatak odasını yan yana koymuş. Yetmez gibi bir de aradaki duvarlar kağıttan farksız, izolasyon namına hiçbir şey yok.

Odaların doğası gereği ben onlardan bir şey duymuyorum ama 3-4 kere kapıma geldiler. Ben normal işimin yanında ABD ile freelancer olarak da çalışıyorum ve onlarla mikrofondan konuşma yapmak durumunda kalıyorum, saat farkından dolayı bu da saat 23:00-00:00 civarında olabiliyor. Bunun yanı sıra pandemi yüzünden arkadaşlarla hala çok sık görüşemediğimiz için Cumartesi akşamları Discord üzerinden muhabbet de ediyoruz. Kulağımda kulaklık olmasına ve sadece normal ses tonuyla konuşuyor olmama rağmen komşum benim konuşma sesimden dahi rahatsız olduğunu söyledi.

Şimdi komşu gürültüsü denilince akla hep üst katta gitar çalan, çocuğu tepinen veya ses sistemini kökleyip gecenin köründe müzik açan tipler gelir. Benim derdim ise bambaşka görüldüğü üzere. Kirasını verdiğim evin odasında konuşmam bile yasak. Bir defa gelip "gece 10'dan sonra konuşmasanız olur mu" dedi şok olduk gerçekten, normal konuşma sesi bile karşı tarafa geçiyormuş. İşin enteresan tarafı ise biz çok nadiren alttan veya üstten ses duyuyoruz, ki üst komşum aynı evde 6 kişi yaşıyor (en üst kat olduğu için teraslı dubleks o daire), ben onlardan elektrikli süpürge sesi haricinde nadiren ses duyarken benim yandaki arkadaş sürekli rahatsız olup kapıma geliyor. En son yöneticiyle geldiler cumartesi gecesi 00:30'da.

Sürekli kapıma gelinmesi de beni bir yerden sonra çileden çıkaracak, eşim zaten bir kere çileden çıktı da ben engelledim. Ev sahibimiz bile olayları alakasız bir yoldan duyup bizi aradı, olayın aslını duyunca da yan komşunun ruh hastası olduğuna hükmedip arkamızda olduğunu belirtti. Ev sahibim arkamda olsa da bu sıkıntıyı sürekli yaşayan benim ve ne yapacağımı bilmiyorum. Evimde normal tonla bile konuşmamı engelleyen bu duruma karşı hukuki bir yaptırım yok mudur?
0
varos cloudstrider
(28.10.20)
Hiçbir sey yapmayın. Bizim alt komşu sifon sesinden ve yürüme sesinden rahatsız oluyordu. Sayısız kere belediyeye zabitaya polise şikayet etti. Hiç karşılık vermedim. En sonunda yıldı.
0
allah yazdiysa bozsun
(29.10.20)
@j r r tolkien hayrani +1
0
pass
(29.10.20)
Bizim de yatak odasi komsunun salonuna bitisik ve normal ses tonuyla konustuklarinda yatak odasinin icinde konusuyorlarmis gibi oluyor, film izlediklerinde tum ses efektleri odada yankilaniyor bir de arada kavga, aglama ve keza sevisme sesleri oluyor o kisma hic girmeyeyim. Insanlar evlerinde normal aktivitelerini yapiyorlar ama yatak odasinda uyuma aktivitesini gerceklestirmeye calisan icin de asiri sinir bozucu oluyor. Onlara bizden hicbir ses gitmedigi icin hic farkinda degiller ve farkina varsalar da ne kadar fazla ses geldiğini yasamadan anlayamazlar herhalde. Neyse biz cozumu kulaklik almakta bulduk, baktik konusuyolar takıyoruz kulaklığı uyuyoruz ama kulakliga ragmen aşırı gurultu geldiginde esim bir iki kez duvara vurmadi degil.
0
passive aggressive
(29.10.20)
Ses yalitimi sungeri al ortak duvara yapıştır.
0
funl
(29.10.20)
Yan komşunun ruh hastası olduğunu düşünmedim ben de, gecenin bir vakti uyumaya çalışırken yandan konuşma ve sohbet sesleri gelmesi rahatsız edici olur tabii ki. Gayet düzgün de bir üslup kullanmışlar anladığım kadarıyla. Akşam 10'dan sonra salonda yapın konuşma / sohbet işlerinizi?
0
gmzo
(29.10.20)
Arkadaşlar komşunun durumunu da anlıyorum ama bir insana kendi evinde "saat 10'dan sonra konuşmayın" gibi bir teklif sunmak saçmalık. Burada başka bir arkadaşın da dediği gibi benim ona "siz saat 1'den sonra yatın" dememle eşdeğer abeslikte. Ben yüksek sesle müzik açmıyorum, odada tepinmiyorum, film izlemiyorum, zaten kulaklığım var ve ses geçirmiyor dışarı, sadece konuşuyorum ve onda da bağırmıyorum normalde tonda konuşuyorum fakat o bile sorun oluyor. Burada kimin özgürlüğü bitip kiminki başlıyor tam olarak?

Kanunen adamın bana karşı bir yaptırımı olmadığının farkındayım çünkü polis çağırsa, gelip evden desibel ölçseler dahi bir şey çıkmayacak zira sadece konuşuyorum yahu. Ama dakika başı kapıma gelmelerinden çok sıkıldım artık.

Bir de gerçekten elimde olsa bilgisayarı alıp taşıyacağım kurtulacağım. Başka bilgisayarım yok, olan da masaüstü bilgisayar, evde bu oda hariç bir yatak odası var, oraya da bilgisayarı kuramıyorum. Adam da yatak odasını başka odaya taşıyamıyor, konuştuk. Bana bilgisayarı ortak duvardan karşı duvara taşımamı teklif etti ancak ben zaten halihazırda onu yapmıştım, ona rağmen ses gidiyor, bunu söyleyince o bile şaşırdı.

Kiracı olmasam on kere parası neyse verip o duvara yalıtım yaptırmıştım. Komşum ev sahibi, sen yaptır diyorum ona da yanaşmıyor, e ben ne yapacağım?

Komşuunun isteğini makul buluyor olabilirsiniz ama benim istediğim şeyde de bir anormallik yok açıkçası.

Bu arada komşunun gayet düzgün üslup kullandığını düşünen arkadaşlara, bu adamın bu olaylardan sonra bizi otoparktan attırma amaçlı imza toplamaya çalıştığını ancak ev sahibimin olaya müdahil olmasıyla isteğini elde edemediğini de belirteyim.
0
🌸varos cloudstrider
(30.10.20)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.